EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

'Devletin malı deniz...'

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Şub 17, 2012 11:37 pm    Mesaj konusu: 'Devletin malı deniz...' Alıntıyla Cevap Gönder

Oger, Telekom'un 4.7 milyar dolarlık borcunu ödemedi, üstelik 22 milyar lirayı alıp götürdü
Murat Muratoğlu



İktidarın en büyük özelleştirme geliri diye sunduğu Türk Telekom’un yüzde 55’ini alan Oger, 4 milyar 750 milyon dolarlık kredi borcunu ödemedi. Üstüne üstük bugünün parasıyla 22 milyar liralık temettüyü cebe attılar...

Türkiye'nin en değerli şirketlerinden, ülkenin iletişim altyapısının neredeyse tamamını oluşturan Türk Telekom'un iş bilmez yöneticiler tarafından düşürüldüğü, ülkenin düştüğü hale bakın…

O kadar belliydi ki işin bu raddeye geleceği, Türkiye'nin bu işten “milyarlarca dolar zarar” edeceği…

Özelleştirme ihalesinde, Telekom'un değeri 11 milyar 850 milyon dolar olarak belirlendi. İhaleyi kazanan Oger 21 yıllığına yüzde 55'i için 6,5 milyar dolar önerdi. Başlangıçta ufaktan öder gibi yaptı sonrasında şirketin üzerine yattı.
4.7 Milyar Dolarlık borcu ödeyememişti! Türk Telekom'daki Otaş hissesine sürpriz talip

REHİN HİSSE İLE KREDİ

Peki, şirketi nasıl devir aldı? Türk Telekom'un hisselerini rehin ederek aldığı krediyle ödedi ve bu kredi borcunu aradan geçen 8 yıllık sürede kapatmadı. Oralı bile olmadı!

Zira imtiyaz sözleşmesinde Türk Telekom hisselerinin rehin, ipotek, teminat olarak kullanılabileceğine ilişkin hüküm yoktu! Birileri bir yolla izin vermiş olmalı ki kredi bulunabildi. Hadi tahmin edin, acaba sorumlusu kim?

'Biri gelip Türk Telekom'a yeni ortak olmak istiyorum' derse olur..
Sekiz yıl geçtikten sonra bankaları tekrar kafaya aldılar ve 2013 yılında ilk yılları ödemesiz olarak 4 milyar 750 milyon dolarlık kredi alıp, eskiyi yapılandırdılar.

Yeniyi de ödemedi! Zarar edersin, para kazanamazsın, işler kötü gider anlarım. Adamlar kredileri ödemedikleri gibi 5.7 milyar dolar yani bugünün parasıyla 22 milyar lirayı cebe attılar!

Bugün şirketin, ağırlığı Türk bankalarına halen faizi hariç 4 milyar 750 milyon dolar borcu var. Şirketin umurunda mı?

BDDK'dan Türk Telekom için bankalardan 4,7 Milyar Dolarlık inanılmaz istek
İşte sorun tam da burada başlıyor. Şirketin tamamının değeri bugün 5,6 milyar dolara düştü. Şirketi 21 yıllığına kiralayan Oger'in elindeki hisselerin değeri ancak 3 milyar dolar ediyor. Hem de sözleşmenin bitmesine sadece 9 yıl kaldı! Yani 1.4 milyar dolar değerinde…

Bu saatten sonra Türkiye'nin zarar etmeden kurtulma şansı hiç yok! İnsanları kandırıyorlar.

Hazine Oger'e bir mektupla 23 Ağustos'a dek ödenmezse yönetime el konulacağını bildirdi. O günden bugüne Hazine'nin eli kilitlendi. Neden?

TÜM BORÇLARI ÜSTLENECEK

İktidarın en büyük özelleştirme geliri diye sunduğu Türk Telekom'da yaratılan facianın faturası bir yolla ödenecek. Ya krediyi veren bankalar ödeyecek ya da kamunun üzerine kalacak. Uyanıklık edip imtiyaz süresi uzatılarak Oger'in borçları karşılığı satış yapılacak olursa, doğrudan bu borç yine kamuya yıkılmış olacaktır. Nitekim kalan 9 yıllık imtiyaz süresinin üzerine konulacak her yıl için kamuya parasal giriş olmayacak, bedavaya süre uzatılacak!
Türk Telekom'un yönetimine el koyması ve yeni bir imtiyaz sözleşmesi yapmak üzere ihaleye çıkmasıyla da tüm borç üstlenilmiş olacak. Kaçış yok!
O gün Telekom'u özelleştiren iktidar bugün halen görev başında… Bütün bunlar olurken bu zararın gerçek sorumlularının adı bile geçmeyecek.

TOPLAM BORÇ YÜKÜ 21 MİLYAR LİRAYI AŞTI

Zarar sadece bu kadar ile de sınırlı değil! Şirketin büyümesi gerekirken değerinin yarısına düşmesinin yanı sıra özelleştirme sonrasında kurumda çalışan 18 bin 500 kişilik istihdam yok edildi. Çalışan sayısı düşürüldü. İnsanlar işsiz kaldı. Eski çalışanlar ile yandaşlar yer değiştirdi. Böylesine kazançlı bir sektörde, altyapı tekeli sendeyken hem de, nasıl zarar edersin? İşte Türk Telekom bunu da başardı! 2016 yılını 724 milyon zarar ile kapadı.

YATIRIMLAR YAPILMADI

İlk yıllarda elde edilen muazzam karların sırrı neydi? “Haydi, tatlıya bağlayalım” dedi batık paraları topladı, ödenmeyen faturaları tahsil etti. Şirket demirbaşları, arsaları, binaları, taşınmazları cayır cayır sattı. Bırakın onları eldeki bakır kabloları bile sattı. Paraları kasaya attı. Kar payı olarak dağıtıp kendi aldı!

İhale şartnamesinin gerektirdiği altyapı yatırımları yapılmadı.

Yatırım dediğin satışın yüzde 15'ini ancak buluyor. Bu yıl bu oranın ilk altı ayda yüzde 9'a kadar düşmesi de ibret verici… Kontrol etmesi gereken kimdi? Kontrol edildi mi?

Sonra da bizim internet neden yavaş çalışıyor? Mahalleye neden fiber döşenmiyor? Cep telefonu burada neden çekmiyor? Adamlar yatırım yapacakları parayı da kar payı olarak dağıtıp yine cebe attılar da ondan!

YÖNETİCİLERİN İŞİ NE?

Türk Telekom'u özelleştirmeden alan şirketin borçlarının yanında bir de şirketin borçları söz konusu. Türk Telekom'un 2017 yılı 3'üncü çeyrek sonuçlarına bakıldığında; 6.6 milyar liralık kısa vadeli, 15.2 milyar liralık uzun vadeli olmak üzere toplam 21 milyar 660 milyon liralık borç yükü bulunuyor.

Ne ediyor? Yaklaşık 5 milyar 655 milyon dolar! Biz zaten şirketi 6.5 milyar dolara özelleştirdik, parasını alamadığımız gibi üzerine para verdik bir de şirketin borcunu 5 milyar 655 milyon dolara mı getirttik? Ne diyeceksin ki? Pes!

Sahi sadece yüksek maaş almaları için Hazine adına yönetime atanan, kamu haklarını korumayan Türk Telekom yöneticileri ne iş yaptı? Bütün bunlar olurken onlar neredeydi? Kim, neden, onları o göreve atadı? Her şeye rağmen aldıkları yıllık “huzur hakkı” parası bakıyorum onlara pek bir yaradı!

Sözcü
Etiketler:
özelleştirme Türk Telekom Oger kredi borcu

Et ihalesinde pis koku: 20 bin ton yerine 55 bin ton et ithal etti



ESK’ya 20 bin ton ithalat izni verilmesine karşın 55 bin ton et ithal etti. Üstelik ihaleyi en düşük teklifi veren firmanın yerine Macar firması aldı

Et ve Süt Kurumu'na 2017 yılı sonuna kadar 20 bin ton karkas et kontenjanı tanınmasına rağmen kurumun 55 bin ton et ihalesi yaptığı iddia edildi.
Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, “AKP, Türkiye'de hayvancılığı çökertti. Çözümü üreticiyi desteklemek yerine ithalatta buldu. İthalatları da usulüne uygun yapmıyor'' dedi.
TBMM Başkanlığı'na soru önergesi veren Okan Gaytancıoğlu, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba'nın karkas et ihalesiyle ilgili iddiaları cevaplandırmasını istedi.
İthal et uyanıkları
Gaytancıoğlu, “Temmuz ayında Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Canlı Hayvan ve Et İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması'na göre, Et ve Süt Kurumu'na (ESK) 2017 yılı sonuna kadar 20 bin ton çeyrek karkas et kontenjanı tahsis edilmiş.
Ancak bize gelen iddialara göre, 55 bin ton karkas et ihalesi kurallara aykırı şekilde bir firmaya verilmiş. Nerede 20 bin ton, nerede ihalesi usulsüzce yapılan 55 bin ton. 20 bin ton tahsis edilen kontenjan nasıl oluyor da 55 bin tona çıkıyor?” diye sordu.
KURALLAR İHLAL EDİLDİ
ESK'ya 2018 yılı sonuna kadar 500 bin canlı büyükbaş ve 475 bin baş canlı koyun ve keçi ile 75 bin ton taze veya soğutulmuş büyükbaş hayvan kontenjanı verildiğini hatırlatan CHP'li vekil, “Et ihalesinin ESK'ya çalışan tedarikçilerden fiyat alınmadan, ihale kuralları ihlal edilerek iki yabancı firmaya verildiği iddia edilmektedir. Firmalardan birinin Ürdün asıllı Hicazi, diğerinin ise Hunland isminde Macar firması olduğu, bu firmaların verdiği tekliflerin altında daha düşük teklif olmasına rağmen ihalenin Hunland firmasına daha yüksek bedelle verildiği öne sürülmektedir” bilgisini paylaştı.
Gaytancıoğlu ‘' Et ihalesi ne zaman yapılmıştır? İhaleye kaç firma girmiştir? Bu firmalar hangileridir? İhaleyi hangi firmalar kazanmıştır? Kazanan firmaların verdiği teklifler nedir? Kazanan firmaların verdiği tekliflerin altında daha düşük teklif verildiği iddiası doğru mudur? İhalenin ESK'ya çalışan hiçbir tedarikçiden fiyat alınmadan yapıldığı iddiası doğru mudur? 55 bin ton karkas et ihalesinin de ihale kurallarına aykırı şekilde Etat adlı firmaya verildiği iddiası doğru mudur? sorularını da yöneltti.

Veli toprak/Sözcü
Etiketler:
Canlı Hayvan ve Et İthalatı Et ve Süt Kurumu ESK


İşsizlik Fonu’ndaki 553 Milyon TL'yi kim yedi, açıklayın
Mustafa Çakır
8 Ekim 2017



Sayıştay 2013 yılından bu yana İşsizlik Sigortası Fonu’na ait 553 milyonun nereye gittiğini soruyor ama yanıt yok! Gözler iki kurumun bağlı olduğu bakanlıkta.

İşçilerin işsiz kaldıklarında yararlandıkları İşsizlik Sigortası Fonu’na ait 553 milyon liranın nereye gittiği yılan hikâyesine döndü.

Yıllardır raporlarında konuya dikkat çeken Sayıştay, bir sonuç alamadı. SGK ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) birbirini suçlarken, Sayıştay da konunun peşini bırakmadı. Son raporunda bir kez daha “Tutarlar gerçeği yansıtmıyor” uyarısı yapan Sayıştay, son olarak kurumların bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın devreye girmesini istedi.

İşsizlik Sigortası Fonu’nun toplam varlığı 110 milyara ulaşmış durumda. İşçiler işsiz kaldıklarında bir süre bu fondan yararlanabiliyor. Fon hesapları Sayıştay tarafından da denetleniyor. Sayıştay, 2013, 2014 ve 2015 Türkiye İş Kurumu raporlarında, fon bilançoları hakkında uyarıda bulundu. Ancak bu uyarının gereği yıllardır yerine getirilmedi. Bunun üzerine Sayıştay geçen günlerde yayımlanan Türkiye İş Kurumu 2016 raporunda konuya bir kez daha dikkat çekti.

Raporda, SGK tarafından tahakkuku yapılıp tahsilatı yapılmayan işsizlik sigortası prim alacaklarıyla ilgili 31 Aralık 2006 tarihinden sonra SGK’den bilgi alınamaması sebebiyle fon bilançosunda alacaklar hesabı altında takip edilen 553 milyon 16 bin 721.18 TL’nin güncel tutarı yansıtmadığına vurgu yapıldı.

Yasaya göre, işsizlik sigortası primlerinin toplanmasından, sigortalı ve işyeri bazında kayıtların tutulmasından, toplanan primler ile uygulanacak gecikme cezası ile gecikme zammının fona aktarılmasından SGK’nin sorumlu olduğuna işaret edilen raporda, uygulamanın da SGK ve Türkiye İş Kurumu arasında düzenlenen protokolle sağlanacağı belirtildi.

Rapora göre, SGK Muhasebe ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı tarafından, en son 2007 yılında işsizlik sigortası prim alacakları tutarının 31 Aralık 2006 tarihi itibarı ile 553 milyon 16 bin 721.18 TL olduğu bildirildi, ancak bu tarihten sonra bilgi akışı kesildi.

Karar 2012’de alındı

26 Eylül 2012 tarihinde tahakkuku yapılıp tahsilatı yapılmayan işsizlik sigortası primlerine ilişkin miktarın SGK tarafından İŞKUR’a bildirilmesine ilişkin karar alındı. 7 Aralık 2012, 25 Temmuz 2013 ve 6 Eylül 2013 tarihlerinde bu kararın yerine getirilmediği SGK’ye bildirildi. Ancak rapora göre, SGK tarafından makul ve kabul edilebilir bir açıklama yapılmadı. Raporda İŞKUR’un 31 Aralık 2006’dan sonra SGK’den 553 milyon 16 bin 721 TL’lik tutar için bilgi alamadığı belirtildi. Türkiye İş Kurumu 21 Mart 2017 tarihinde Sayıştay’ın eleştirisi doğrultusunda düzenleme yapma talebini bir kez daha SGK’ye iletti.

Yasayı gerekçe gösteren SGK ise primlerin toplanmasından ve kayıtların tutulmasından sorumlu olduğunu belirterek düzenleme yapma taleplerini kabul etmedi. Rapora göre, Türkiye İş Kurumu, Sayıştay’ın 2013-2014- 2015 yıllarına ait denetim raporlarındaki bulguları da SGK Başkanlığı’na gönderdi. Ancak gelen yanıtta SGK tarafından tahsil edilip kuruma aktarılmayan prim tutarının bulunmadığı ifade edildi.

Şimdi top bakanlıkta

Sayıştay raporunda, “SGK’nin cevabı, mevcut sorunu çözmediği gibi kanıtlayıcı hiçbir belge veya açıklamaya dayanmadığından, makul ve kabul edilebilir bir açıklama olarak kabul edilemez” vurgusu yaptı. Fon alacak hesaplarında kayıtlı tutarların gerçeği yansıtmadığını belirten Sayıştay, “Tutarın, taraflarca ve fonun paydaşlarınca makul ve kabul edilebilir kanıtlayıcı belgelere istinaden çözümüne yönelik olarak, iki kurumun bağlı bulunduğu bakanlık koordinasyonunda, gerçek fon alacak tutarının tespit edilerek, fon bilançosunda gerekli düzeltme işlemlerinin yapılması ve güncel tutarı göstermesi sağlanmalıdır” dedi. Sayıştay’ın son raporunun ardından şimdi gözler iki kurumun da bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na çevrildi.

Cumhuriyet

Mevlüt Uysal'ın İBB Başkanlık yolunu açan milyarlık bağış
4 Ekim 2017



İBB Başkanı Mevlüt Uysal’ın, Başakşehir’i yönettiği sırada 2 milyar 100 milyon lira değerinde 726 bin metrekarelik arsayı TÜRGEV’e tahsis ettiği ortaya çıktı.

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin çiçeği burnunda Başkanı Mevlüt Uysal’ın, Başakşehir Belediye başkanlığı döneminde önemli boyutta imar planı değişiklikleri yaptığı öğrenildi.
Aydınlık'tan Mustafa Erol'un haberine göre geçen yıl yapılan iki imar planı değişikliğiyle, Başakşehir Başak Mahallesi’nde 577 bin metrekare büyüklüğündeki 2 bin 125 numaralı parselin 477 bin metrekaresi hazine mülkiyetinden alınarak üniversite alanına çevrildi. Aynı parsel üzerinde geriye kalan 100 bin metrekarelik alan da yine hazine mülkiyetinden çıkarılarak park alanı yapıldı.
Başak Mahallesi’nde 2016’da yapılan bir diğer imar planı değişikliğiyle, 3 bin 637 numaralı parselin hazineye ait 149 bin metrekarelik kısmı da ‘özel eğitim alanına’ dönüştürüldü. Her iki değişiklikle toplam 726 bin metrekare, hazine mülkiyetinden üniversite alanına ve özel eğitim alanına çevrilmiş oldu.
Toplam 726 bin metrekare yani 101 futbol sahası büyüklüğündeki araziler, üniversite kurulmak üzere Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve kızı Esra Albayrak’ın yönetimindeki Türkiye Gençlik ve Eğitim Vakfı’na (TÜRGEV) tahsis edildi.
‘PROTOKOL İMZALADILAR’
CHP Başakşehir İlçe Başkanı Özgür Karabat, TÜRGEV’in bünyesindeki İbn Haldun Üniversitesi’nin 726 bin metrekarelik arazilerde yerleşke kuracağını belirtti. Üniversitenin 2018 sonunda kurulmasının planlandığını belirten Karabat, söz konusu arazilerin şu anda boş olduğunu aktardı.
Yapılan tahsislerin ekonomik değerine de değinen Özgür Karabat şunları söyledi: “Bahsettiğimiz alanlar Başahşehir Fatih Terim Stadı ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesine yakın araziler. Bu bölgelerde arsaların bir metrekaresi bin dolardan başlıyor. Dolayısıyla yapılan tahsislerin ekonomik değeri en az 600 milyon dolar, yani bugünkü hesapla 2 milyar 100 milyon lira. Arsalar protokolle TÜRGEV’e verildi. Tapu kayıtlarında TÜRGEV’de gözüküyor.”
KURUCUSU VE YÖNETİCİSİ
İBB Başkan Mevlüt Uysal, TÜRGEV’in kurucularından ve yönetim kurulu üyesi. Vakfın internet sitesinde ‘Yönetim Kurulu Üyeleri’ listesinde adı duruyor. Uysal’ın adı, ilçe sınırları içindeki bir cami alanının TÜRGEV’e verilmesiyle de gündeme gelmişti. CHP, değeri 1 milyar 100 milyon lira olan arazilerin TÜRGEV’e verilmesinin, Uysal’a İBB Başkanlığı yolunu açtığını belirtiyor.
CHP İlçe Başkanı Karabat, “Mevlüt Uysal, İstanbul’un ve İstanbulluların çıkarını değil, Erdoğan ailesinin çıkarını düşünüyor” dedi.
Aydınlık

Ensar’a ‘İstanbul feda’: Yenikapı’da milyonluk arazi tahsis edildi
18/09/2017



Karaman’da cinsel istismar skandalıyla hatırlanan, iktidarın gözde vakıflarından Ensar’a İstanbul Yenikapı’da 371 milyon liralık 18 dönümlük bir arazi tahsis edildi.

Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre, İstanbul’da kamuya ait dokuz bina ve arsa son üç yılda İstanbul büyükşehir belediyesi tarafından Ensar Vakfı’na bırakıldı.

Bu bilgi, İBB CHP Basın Sözcüsü Tarık Balyalı’nın aylardır üzerinde çalıştığı raporda tespit edildi. Ertuğrul Gülsever tabloyu “Erdoğan’ın hayali olan nesillerin yetiştirilmesi” olarak özetledi.

İBB’nin iktidarın kendine yakın gördüğü vakıflara arsa ve yurt binası sağladığı bilinirken, bir binayı bizzat kiralayıp her türlü masrafını üstlendiği yeni örnekler de görülmeye başladı.

Ancak Ensar’a verilen büyük arazilerden sonuncusu dikkat çekti.

Vakfa son üç yılda dokuz taşınmaz verilirken, bunlardan en çarpıcısı Yenikapı miting alanına komşu 18 dönümlük değerli arazi.

İBB bugün itibarıyla değeri 371 milyon 600 bin TL değerindeki araziyi yaptığı ortak protokolle Ensar Vakfı’nın kullanımına verdi.
Diken

iTaksi'de AKP vurgunu... İSPARK teminata el koyup zararı kar gösterdi
13 Ağustos 2017



Kamuoyunda tartışma yaratan iTaksi projesinde skandal zinciri yaşanıyor. İSPARK, ilk adı İsTaksi olan proje için önce ABD’li bir şirketle sözleşme imzaladı. Ancak bu sözleşme belediye tarafından tek taraflı feshedildi. İSPARK, ABD’li şirketin 6 milyon TL’lik teminatına el koyup 2016 yılının gelir tablosuna ekledi.

Kamuoyunda büyük tartışma yaratan iTaksi projesinde skandal zinciri yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) en önemli şirketlerinden İSPARK (İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. A.Ş.), iTaksi projesinde ilk önce ABD’li şirketle sözleşme imzaladı. Ancak bu sözleşme belediye tarafından feshedildi. İlk projenin adı İsTaksi’ydi; ABD’li şirket yıllık ciro üzerinden İSPARK’a yüzde 7.15 pay verecekti. Anlaşma iptal edilince yeni proje iTaksi, İSPARK-İSBAK (İstanbul Bilişim ve Akıllı Kent A.Ş.) ortaklığında yapıldı. Bu kez iTaksi’de karşımıza ABD’li teknoloji şirketinin yerine eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin oğluna ait İSBAK’ın taşeron şirketi çıktı.

CHP'den 'i-TAKSİ'yi durdurun' çağrısı

CHP’nin iTaksi kapsamında taksicilerden alınacak yaklaşık “200 milyon TL’lik payın şirketler arasında nasıl paylaşılacağı” sorusu yanıt bulamazken İSPARK sözleşmeyi feshettiği ABD’li şirketin 6 milyon TL’lik teminat mektubunu bozdu; 2016 yılının gelir tablosunda gösterdi. Cumhuriyet’in ortaya çıkardığı yolsuzluk soruşturmasıyla çalkalanan ve zarar ettiği için muhalefetin sert eleştiler yönelttiği İSPARK yönetimi ABD’li şirketin teminatının gelir tablosuna yansımasıyla bir anda ‘kâra’ geçti. İSPARK hem ABD’li şirketle anlaşmayı iptal etti diğer yandan teminat mektubundaki 6 milyon TL’yi kullanmış oldu. ABD’li şirketin teminat miktarını geri alabilmek için tazminat davası açtığı öğrenildi. CHP’li Meclis Üyesi Tarık Balyalı, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ı ‘olaya el koymaya’ çağırdı. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ise “Tanrıverdi’nin oğluna ait yazılım şirketine ne kadar ödeme yapılacağına ilişkin” Başbakan Binali Yıldırım’a yönelttiği soru önergesine yanıt verilmesi çağrısı yaptı.

Neler yaşandı?

Cumhuriyet’in ulaştığı resmi bilgilere göre süreç özetle şöyle gelişti:

* İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 5216 sayılı Belediye Kanunu’nun 26 maddesi uyarınca Ticari Taksi Yönetim Merkezi’nin kurularak işletilmesi işini 12 Mayıs 2011 tarihinde 10 yıl süre ile İSPARK’a devretti.

* İSPARK’ın açtığı ihaleyi 30 Haziran 2014 tarihinde Amerikan Verifone şirketi aldı. Şirket, 7 yıllık asgari ciro 325 milyon 84 bin TL üzerinden 19 milyon 421 bin TL (KDV hariç) işletme bedeli ödeyecek; tutar aşılması durumunda yüzde 7,15’i aşan tutarın üzerinden idareye ödeme taahhüdünde de bulundu.

* İSTAKSİ’nin 2015 Şubat ayında 100 taksi ile başlayacağı açıklandı. Ancak planlar istenilen şekilde gitmedi. İBB şirketi İSPARK, İSTAKSİ projesini geliştiren ABD’li teknoloji şirketi Verifone ile sözleşmeyi 2016’da feshetti. İBB, İSTAKSİ projesini kendi kaynaklarıyla geliştirmeye devam edeceğini açıkladı.

* Bu süreçte tartışma yaratacak bir gelişme yaşandı. Zarar ettiği için sert eleştiriler yöneltilen İSPARK, ABD’li şirketin 6 milyon TL’lik teminat mektubunu bozdu ve bu parayı 2016 yılı gelirlerine aktardı. 6 milyon TL’lik aktarımdan sonra şirket 5.5 milyon TL’lik faaliyet zararını kâra geçirmiş oldu.

* 2017 yılında bir anda iTaksi projesi gündeme geldi. Kamuoyunda “takside görüntülü kayıt yapılacağı nedeniyle özel hayatı ihlal eleştirileriyle” tartışılan iTaksi uygulaması İSPARK ve İSBAK ortaklığıyla bu ay içinde start aldı. Tam bu noktada ortaya bir başka yazılım şirketi çıktı. Artık ABD’li firma yerine projenin yazılımcı firması eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin oğluna ait şirketti. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Tanrıverdi’nin oğluna ait şirketle ilgili soruyu Başbakan Binali Yıldırım’a yöneltti. Bugüne kadar yanıt alamadığını söyleyen Yarkadaş şunları söyledi: “iTaksi, bir huzur ve güven değil, rant projesidir. Her taksi şoförü, yeni uygulama yüzünden, aldığı ücretin yüzde beşini iTaksi’ye verecek. Bunun anlamı, iTaksi’ye her yıl ortalama 200 milyon TL aktarılmasıdır. Tek taraflı olarak yapılan ve iTaksi tarafından istenildiği zaman feshedilebilecek olan bu sözleşmeye kimse itiraz edemiyor. Tam Elektronik-Yazılım adlı şirket, İSPARK’ın iTaksi’yi ihale ettiği İSBAK’ın taşeronu. Firma, eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin oğluna ait... Zaten reklamlardaki plakalarda da gördüğünüz üzere, 34 TAM 34 yazıyor... İSPARK, bu yazılımcı firmaya kaç para ödedi ve bundan sonra kaç lira ödeyecek? Bu sorunun yanıtının verilmesi ve iddiaların açıklığa kavuşturulması gerekiyor.”

* Sözleşmesi feshedilen, teminatı kullanılan ABD’li Verifone şirketinin İSPARK yönetimine karşı dava açacağı öğrenildi. Verifone şirketi yetkilileri yaptığımız telefon görüşmesinde “global bir şirket olduğumuzdan hukuki durumlarla ilgili basına herhangi açıklama yapmıyoruz” bilgisini verdi.

YANITSIZ KALAN SORULAR

* İsTaksi Projesi, İSPARK tarafından tek taraflı feshedildiği doğru mudur?

* İSPARK tarafından 29.02.2012 tarih, 2012/9 Sayılı Yönetim Kurulu kararıyla taksi yönetim merkezi kurulması ve işletilmesine ilişkin 13.02.2012 tarihinde ön yeterlilik değerlendirmesi yapılması suretiyle ihaleye çıkan proje hangi teknik ve mali gerekçelerle iptal edilmiştir?

* İptalin ardından teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve sözleşmenin İSPARK tarafından feshine ilişkin açılan dava hangi aşamadadır?

* Yeni yapılan İTaksi projesinde taksi başına İSPARK’ın yüzde 5 alacağı düşünüldüğünde; İSPARK daha fazla gelir elde edeceği İsTaksi projesinden neden vazgeçti?

* Olağan gelir yazılan 6 milyon TL için şirketin bağımsız denetim raporlarında ya da tam tastik raporlarında herhangi bir eleştiri var mıdır?

[Haber görseli]

3 bin taksiye kamera montajı

Taksilerde görüntü kaydının alınmasını zorunlu kılan Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesinin ardından İstanbul’daki taksilere kamera kurulumu hız kazandı. İBB’nin ‘İTaksi’ projesi kapsamında günde ortalama 150 taksiye kamera takılırken, bugüne kadar montajı yapılan taksi sayısı 3 bini geçti. Ağustos ayı içerisinde hayata geçen uygulamaya, güvenlik gerekçesiyle olumlu bakan da, özel hayatın gizliliğinin ihlal edebileceği gerekçesiyle karşı çıkan da var.

BALYALI: İSPARK GELİR TABLOSUNU MAKYAJLADI

‘Topbaş el koysun’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde İSPARK şirketiyle ilgili soru önergeleriyle tanınan CHP’li Meclis Üyesi Tarık Balyalı ortaya çıkan tabloyu şöyle özetledi: “İSPARK bu teminat mektubundan gelen geliri mali tablolarını makyajlamak için kullanmış. Muhasebe tekniğine göre bu tip gelirler mali tablolara “diğer olağan gelirler” ya da “diğer olağandışı gelirler” olarak aktarılır. Burada teminat mektubunun bozdurulmasından gelen nakit “olağan gelir” yazılmak suretiyle şirketin mali tabloları üzerinde makyajlama yapılmıştır. Ve şirket 2016 yılında “faaliyet zararı” elde etmekten kurtulmuştur. Biliyorsunuz İSPARK, 2014 ve 2015 mali yılı tablolarına göre faaliyet zararı elde etmiş ve kamuoyunda çok ciddi tartışılmıştı. İSPARK bu şekilde bir makyajlama yapmasaydı şirketin 2016 yılı mali tablolarında yaklaşık 5 buçuk milyonluk bir faaliyet zararı ve 3 milyonluk net zarar oluşacaktı. İSPARK yine kamuoyunda çok ciddi eleştirilecekti. İSPARK’ta yaşanan yolsuzluklardan sonra bu tür muhasebe hileleri şirketin itibarını ve inandırıcılığını iyice yok edecektir. Buradan tekrar İBB Başkanı Kadir Topbaş’ı İSPARK’ta yaşananlara el koymaya davet ediyorum...”
Cumhuriyet

“10 liman, 81 elektrik santrali, 40 tesis/işletme, 3.483 taşınmaz, 3 gemi ve 36 maden sahası”
11.08.2017

Naci Ağbal, 15 yılda gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarının 59 milyar 558 milyon 255 bin ABD Doları olduğunu açıkladı.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 15 yılda gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarının 59 milyar 558 milyon 255 bin ABD Doları olduğunu açıkladı.

“10 LİMAN, 81 ELEKTRİK SANTRALİ, 40 TESİS/İŞLETME, 3.483 TAŞINMAZ, 3 GEMİ VE 36 MADEN SAHASI”

Maliye Bakanı, CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun 2002-2017 yılları arasında özelleştirilen KİT'lere ve elde edilen gelire ilişkin soru önergesini yanıtladı.

Maliye Bakanı, 18 Kasım 2002 – 25 Temmuz 2017 döneminde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile 4046 sayılı Kanun’un 4. Maddesi doğrultusunda verilen yetkiye istinaden özelleştirme programındaki kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen uygulamalar kapsamında, 94 kuruluşta bulunan kamu paylarının blok satış, halka arz ve İMKB’de hisse senedi satışı yoluyla, 10 liman, 81 elektrik santrali, 40 tesis/işletme, 3.483 taşınmaz, 3 gemi ve 36 maden sahası ile araç muayene hizmetlerinin de varlık satışı/işletme hakkı devri yoluyla özelleştirildiğini ayrıca özelleştirme programındaki kuruluşların envanterinde kayıtlı bir kısım makine-teçhizat, demirbaş vb. varlıklar ile bu kuruluşlar adına tescilli markaların satışının yapıldığını söyledi.

Maliye Bakanı, 18 Kasım 2002 – 25 Temmuz 2017 döneminde gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının toplam tutarının 59 milyar 558 milyon 255 bin ABD Doları olduğunu bildirdi.

Odatv.com

İlginç olay: 7 Milyar TL'lik Kuzey Marmara otoyolu projesi için 9.9 Milyar kredi....
9 Ağustos 2017



Toplam yatırım bedeli 7 Milyar TL'lik Kuzey Marmara otoyolu projesi için 6 bankanın katılacağı finansman büyüklüğünün 2.8 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor.

Reuters haber ajansının kanuya yakın kaynaklara dayandırarak verdiği haberde, Kuzey Marmara otoyolu projesi için toplam altı bankanın katılacağı finansman büyüklüğünün yaklaşık 2.8 milyar dolar olması ve finansman kapanışının bu yıl sonunda olması bekleniyor dendi.
Konuya yakın iki kaynağın verdiği bilgiye göre finansmana üç büyük kamu bankası olan Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank , Akbank, Garanti Bankası ve QNB Finansbank katılacak.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nce 3.Boğaz Köprüsü Kuzey Marmara otoyolu projesinin Avrupa kısmında Kınalı-Odayeri; Asya kısmında Kurtköy-Akyazı kesimi iki ayrı paket halinde Yap-İşlet-Devret (YİD) yöntemiyle geçen sene ihaleye çıkılmıştı.

Üçüncü köprü için yeni bağlantı yolu, toplam yatırım bedeli 7 Milyar TL...
Toplam yatırım bedeli 7 milyar lirayı aşacak Kuzey Marmara otoyolu projesinin Asya kısmını Limak İnşaat-Cengiz İnşaat ortak girişim grubu; Avrupa kısmını ise Kolin İnşaat-Kalyon İnşaat ortak girişim grubu kazanmıştı.

Konuya yakın bir kaynak “İlk etapta bankaların sağlayacağı finansman 2 milyar dolardı…sonra 2.8 milyar dolara kadar çıkıldı… Bu finansmanda ayrıca yeni oyuncu olarak QNB Finansbank da var.” dedi.
Bir başka kaynak da Kuzey Marmara projesine 650 milyon dolar civarında köprü finansmanının da bankalarca sağlandığını belirterek, “Kuzey Marmara’da da bu sene kapanış bekliyoruz” dedi.

Kuzey Marmara otoyolu projesi için 7 milyar liralık toplam yatırım öngörülüyor. Ancak 6 bankanın vereceği 2.8 Milyar Dolarlık kredinin TL karşılığı ise 9 Milyar 912 Milyar TL'ye denk geliyor. Bankaların 7 Milyar TL'lik projeye 9.9 Milyarlık kredi vermesinin nedeni anlaşılamadı.

Kuzey Otoyolu’nun kilometresi 30 kuruş

7 milyar TL’ye mal olan Kuzey Marmara Otoyolu'ndan geçen vatandaş dört defa para ödeyecek, toplam 75 TL verecek. Yolun kilometre başına vatandaşa maliyeti 30 kuruş olacak.

Kuzey Marmara Otoyolu projesinde 250 kilometrelik yolun tamamını kullanan sürücüler için dört farklı ödeme yeri olacak. Önce Limak-Cengiz'e, sonra Kalyon- Kolin'e ardından Kınalı – 3. Havaalanı için ismi ihale sonuçlanmadığında başka bir şirkete ödeme yapacak. Ayrıca kıta değiştirenler IC İçtaş – Astaldi JV'ye Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiş ücreti ödeyecek.

3. Havalimanı'dan Kurtköy'e gitmek isteyenler KDV dahil 29.50 TL ödeyecek. Bu rotada 3. Köprü'yü kullanacak ve 10.62 TL daha ödeyip toplam 40.12 TL verecek. Vatandaş bu parayı verse de vermese de Hazine minimum 75 bin maksimum ise 125 bin aracın geçiş ücretini ihaleyi alan şirketlere taktim edecek.
Kurtköy'den Akyazı'ya gitmek isteyenler ise KDV dahil 22.42 TL, Kınalı- Odayeri rotasını kullanacaklar KDV dahil 12.39 TL verirken 3. Köprü kullanım ücreti yine KDV dahil 10.62 TL ödeyecek.
Kınalı'dan 3. Havaalanı arası ücreti ise daha sonra belli olacak.
ARAÇ GEÇİŞ GARANTİSİ VAR

Kurtköy'den 3. Havalimanı'na kadar olan geçiş ücretinin 25 TL artı KDV olduğunu açıklayan dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 250 km'lik yolun toplam geçiş ücretinin 52 TL artı KDV olduğunu söyledi. Bakan Yıldırım, yolun günlük trafik garantisinin 75 bin ila 125 bin araç arasında değiştiğini ifade etti.

KÖPRÜ DE PARA BASACAK

Yapım dahil işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü de para basacak. 3 milyar dolara mal olacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü, ağustos ayında devreye girecek. 3. köprü ve otoyol inşaatı tamamlandığında araç başına 3 dolar olmak üzere, her gün 135 bin otomobil geçişi için Hazine garantisi bulunuyor.

Böylece köprünün günlük geliri en az 405 bin dolar (1.1 milyon TL) olacak. Bu rakam ağır vasıta araçlarda 15 doları bulacak.

GERİSİ KAR

88 kilometrelik Kınalı-Odayeri kesimini Kolin-Kalyon Ortak Girişim Grubu 7 yıl 9 ay teklif ile kazandı. 125 bin araç geçişi sağlanması durumunda Kolin-Kalyon ortaklığı iki buçuk yıl sonra kar etmeye başlayacak. 4 yıla yakın bir işletme süresi sonunda yol, karayollarına devrolacak.

TOPLAM 250 KM

3. HAVALİMANI – KURTKÖY: 29.50 TL (KDV DAHİL) + 3.KÖPRÜ 10.62 TL (KDV DAHİL) TOPLAM: 40.12 TL
KURTKÖY –AKYAZI: 22.42 TL (KDV DAHİL)
KINALI-ODAYERİ: 12.39 TL (KDV DAHİL)
KINALI – 3. HAVALANI: BELLİ DEĞİL
3. KÖPRÜ: 10.62 TL (KDV DAHİL)
EN DÜŞÜK ARAÇ GEÇİŞİ 75 BİN OLURSA 4 YIL 3 AY SONRA KARA GEÇECEKLER
Tüm rota gidilirse: 52 TL + 9,36 = 61,36 TL
Günde minimum araç geçişi: 75 bin
Günlük kazanç: 4 milyon 602 bin TL
Toplam Maliyet: 7 milyar TL
İhaleyi alan şirketler 1522 günde yani 51 ay = 4 yıl 3 ay sonra kara geçmeye başlayacak.
EN YÜKSEK ARAÇ GEÇİŞİNDE 2,5 YIL SONRA KARA GEÇECEKLER
Tüm rota gidilirse: 52 TL + 9,36 = 61,36 TL
Günde maksimum araç geçişi: 125 bin
Günlük kazanç: 7 milyon 670 bin TL
Toplam maliyet: 7 milyar TL
İhaleyi alan şirketler 913 gün yani 30 ay = 2 yıl 6 ay sonra kara geçecekler
Patronlar Dünyası

Dev vurgun! 19 milyon dolarlık atık o firmaya 1 TL'ye satıldı
27 Temmuz 2017



19 milyon dolar değerindeki 800 bin ton atığın, özelleştirme kapsamında 1 TL’ye satılması skandalıyla ilgili hükümetin herhangi bir araştırma yapmadığı ortaya çıktı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in Meclis'e sunduğu araştırma önergesiyle ortaya çıkan atık skandalında yeni boyut ortaya çıktı.
Özelleştirilip yandaş bir firmaya verilen Mazıdağı Fosfat Tesisleri'ndeki 19 milyon dolar değerindeki atıkların 1 lira gösterilerek satılmasını içeren vurgunla ilgili hiçbir araştırma yapılmadığı belirlendi.

Skandalı ortaya çıkaran CHP'li Gürer, “Maliye Bakanı'nın konuyla ilgili bana verdiği yanıtta, atıkla ilgili hiçbir araştırma yapmadıkları ortaya çıktı” dedi.

SATIŞA HİÇ DEĞİNMEDİ

Skandal özelleştirmenin peşini bırakmayan Gürer, Başbakan Binali Yıldırım'a, “Bu satış işlemini araştırdınız mı” diye sordu. Yıldırım adına önergeye yanıt veren Maliye Bakanı Naci Ağbal, tesisin tüm varlıklarının 2011 yılında yeniden ihaleye çıkarıldığını bildirdi.

Milyonlar değerindeki atığın sadece 1 liraya devredilmesi konusuna değinmeyen Bakan Ağbal, şu açıklamayı yaptı:

“İhale şartnamesinde, ihale konusu olarak, işletme hakkının verilmesine konu varlıklar ile satışa konu arsa/arazi, binalar ve diğer varlıklar ile birlikte üretim atıkları (kaba ve ince atıklar) ifade edilmiş ve belirli istekliler arasında ihale usulüne ilişkin 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'da yer alan düzenlemelere istinaden yatırım, üretim ve istihdam şartları belirtilmiştir. Tesise ilişkin değerleme çalışmaları sonucu hazırlanan Değer Tespit Raporu'nda da ihaleye konu bütün varlıkların yanı sıra kaba ve ince atık malzemelerin de 845 bin ton üzerinden değerlemesi yer almıştır.”

YANLARINA KÂR KALDI

“Mazıdağı'nın atığı, alanın yanına kâr kaldı” diyen CHP'li Gürer , Bakan Ağbal'ın yanıtında, Sayıştay raporlarında belirlenmesine rağmen, skandal özelleştirmeyle ilgili herhangi bir araştırma yapılmadığının anlaşıldığını vurguladı.

Sadece atıklarının değerinin bile 19 milyon dolara ulaştığı tesisin tamamının 29 milyon dolara özelleştirilmesinin vahim bir durum olduğuna dikkat çeken Gürer, “Bir başka vahim olan konu, 800 bin ton atığın sadece 1 TL değerinden satılmış olmasıdır.

Bunlardan daha da vahimi ise, skandalın Sayıştay raporlarında ortaya çıkmasına rağmen, ne Başbakanlık ne de Maliye Bakanlığı tarafından bu özelleştirmeyle ilgili herhangi bir araştırma yapılmamış olmasıdır” diye konuştu.

Not: Mazıdağı Fosfat Tesisleri 1974 yılında kurulan tesis özelleştirme yüksek kurulu kararıyla, özelleştirme idaresi başkanlığına devredilmiş, ihaleye çıkarılarak 2011 yılı Temmuz ayı içerisinde satın alınarak Cengiz Holding'e satılmıştır
Ali Ekber Ertürk/Sözcü

Araplar Türk Telekom'dan ceplerini doldurup gidiyorlar
18 Temmuz 2017



Türk Telekom ana hissedarı Hariri Ailesi bankalara olan borcunu 23 Ağustos'a kadar kapatmazsa hisselerin tamamını kaybedebilir

Türk Telekom'un büyük hissedarı Hariri Ailesi'ne ait şirketler Türk bankalarına olan borçlarını kapatamıyor. Bu yüzden de Türk Telekom büyük sıkıntı yaşıyor. Şirket 580 milyon dolarlık borcunu 23 Ağustos'a kadar ödeme yapmazsa şirkete el konulacağı iddia edilliyor.
Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu “Türk Telekom’dan gelen bir kazık vardır” başlıklı yazısında Suudi Oger şirketinin Türk Telekom’da yaptıklarını yazdı.
“Türk Telekom, vadesi geçmiş 580 milyon dolarlık borcu, 23 Ağustos'a kadar ödemezse şirkete el konulacak. Kim el koyacak?” diye soran Muratoğlu şöyle devam etti:
“Şirketi kiralayan Türkiye! Borçlar kime? Bankalara… O zaman bize ne? İktidar krediye kefil mi oldu acaba?
Saçma sapan ölü eşek fiyatına bir özelleştirme, şirkete tanınan özel hakların suiistimal edilmesi, özelleştirme sonrasında yapılan acayip işler, denetimsizlik ve gıkı çıkmayan bir ülke…
Bugüne kadar neredeydi? Bunlar görülmedi mi? Şirket sus payı olarak yandaş medyaya milyonlarca liralık reklam verince görülmez oldu. Bu işten hepsi kazandı.
Esas aklıma takılan soru, hesabı kesmeyi Suudilerin Katar'a ambargo koyması mı tetikledi?”
“ÖDEMESİ GEREKEN PARADAN ÇOK DAHA FAZLASINI KAZANDI”
Şirketin Türk Telekom’ı kiralama sürecini de anlatan Sözcü yazarı yazısını şöyle sürdürdü:
“Sıralı olarak gidelim…
1993 yılı başlarında Telekom'a 25-30 milyar dolar piyasa değeri biçiliyordu. O dönemde Türkiye'nin dış borcu toplam 26 milyar dolar idi… 2005 yılının Kasım ayında yüzde 55 hissesi için en yüksek teklifi veren Suudi Oger 6.5 milyar dolar ile Türk Telekom'u 21 yıllığına kiraladı.
Şirketin çoğunluk hissesini 6.5 milyar dolara alan Suudi Oger'in 2006 ile 2014 sonuna kadar Türk Telekom'dan elde ettiği kâr, 11 milyar 822 milyon dolar oldu. Bunun yüzde 55'i Suudi Oger'e düşen 6 milyar 614 milyon dolarlık paydı… Türk Telekom'a ödediğinin fazlasını dağıtılan kâr paylarıyla 9 yılda zaten çıkardı. Şirketin bu işten hiçbir zararı olmadı.
Oysa şirket Türk Telekom hisselerini teminat göstererek aldığı kredilerin borçlarını ödeyemeyince 2013 yılında tekrar 4,75 milyar dolar kredi aldı. Nasıl aldı? Orası apayrı!
Zira kredi borcu olarak ödemesi gereken paradan çok daha fazlasını kazanmıştı.
Şöyle anlatayım; Bir araba kiralayıp çalıştırıyorsunuz. Kirayı araba sahibinden borç alıp araba sahibine ödüyorsunuz. Kazandığınız parayı cebe attığınız gibi kiralık arabayı teminat gösterip, kredi alıp, onu da cebe atıyorsunuz. Nasıl olsa iade edeceğiniz arabanın ne bakımını yaptırıyorsunuz, ne lastiğini değiştiriyorsunuz. Araba hurdaya dönüyor. Araba sahibi anlaşmayı bozup, arabasını geri alsa bile ne kaybınız olabilir ki? Olmaz!”
“ŞİRKET DEMİRBAŞLARINI CAYIR CAYIR SATTI”
Türk Telekom’da toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma olmadığını belirten Muratoğlu “Türk Telekom, Haber-İş Sendikası ile yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşamadığını açıkladı. OHAL'de grev yasak zaten… Anlaşmaya yanaşmasa bile bir yaptırımı yok. Ne kadar az para verirse o kadar iyi… Onu da alır öyle gider! İhale şartnamesinin gerektirdiği altyapı yatırımlarının yapılmadığı biliniyor. Şirket demirbaşları cayır cayır sattı. Parayı kasaya attı. Kontrol etmesi gereken kim? Kontrol edildi mi? Bir milletvekili çıktı, “Sadece yüksek maaş almaları için Hazine adına yönetime atanan, kamu haklarını korumayan tüm Türk Telekom yöneticilerinden hesap sorulmalıdır” dedi. Sahi bütün bunlar olurken onlar neredeydi? Kim, neden, onları o göreve atadı ki?” ifadelerini kullandı.
Etiketler:
Araplar Türk Telekom Türk Telekom ana hissedarı Hariri Ailesi bankalara olan borcu
Patronlar Dünyası

Avrasya Tüneli bugün bir başka zarar yazdı: Kapalı halde bile 88 Bin TL kazandı
18 Temmuz 2017



'Kullanmadığım tünelin parasını niye ödüyorum' diyen vatandaş bugün Asya Avrupa geçişlerinde istese de Avrasya Tüneli'ni kullanamadı ama yine de parasını ödedi. Kullanılamayan 4 saatte kimse geçmemesine rağmen tünel 88 bin TL kazandı.

9 şiddetinde depreme dayanıklı olduğu belirtilen Avrasya Tüneli yağmur yağınca kapandı. Tünel işletmesinden yapılan açıklamaya göre Asya-Avrupa geçişleri bağlantı yollarında oluşan yoğunluktan ötürü ulaşıma kapatıldı.
Avrasya Tüneli’nde 68.500 geçiş için hazine garantisi verilmiş durumda. Devletin hesabına göre köprü günde 1 milyon TL’nin biraz üzerinde bir hasılat yapacak.

Fakat resmi açıklamalara göre Avrasya Tüneli’nden günde 20 bin araç geçiyor. Aradaki 48.500 aracın faturasını vatandaş ödüyor. Köprü durduğu yerde zarar yazıyor.

Avrasya Tüneli’nden bugün geçecek araç sayısı Asya-Avrupa geçişi kapandığı için normalde yetersiz olan sayının da altına düştü.
Vatandaş bugün kelimenin tam anlamıyla geçmediği köprünün parasını ödedi. Tünel, Asya-Avrupa istikametinde saat 10:00’dan 14:00’a kadar kullanılamadı.
Etiketler:
Avrasya Tüneli
Patronlar Dünyası

Kamu bankalarının batık kredileri “Sır” kabul edildi ve açıklanmadı
20 Temmuz 2017

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in kamu bankalarının batık kredileriyle ilgili soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kredilerin geri dönüş bilgilerinin açıklanamayacağını bunun “bankacılık sırrı” olduğunu bildirdi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Ziraat Bankası, Halkbank ve Türk Eximbank'ın geri dönüşümü sağlanamayan kredi miktarıyla ilgili Başbakan Binali Yıldırım tarafından yanıtlanması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. Gürer, üç kamu bankasının yargıya intikal eden toplam alacak miktarı ve ‘donuk kredi' haline dönüşen firma sayısının açıklanmasını istedi.

BİLGİ VEREMEYİZ

Gürer, ayrıca 15 Temmuz sürecinden sonra Ziraat Bankası'ndan, Halkbank'tan ve Türk Eximbank'tan kredi kullanıp terör örgütü ile ilişkilendirilerek faaliyeti sona erdirilen ya da el konulan sakıncalı firma sayısını ve kredilerin geri dönüşümünün sağlanması için nasıl bir işlem yapıldığını da sordu.
Önergeyi Başbakan Yıldırım adına Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yanıtladı. Şimşek, Bankacılık Kanunu gereği, bu konuların müşteri sırrı kapsamına girdiğini ve detaylı bilgi verilemeyeceğini belirtti.
Bakan Şimşek'in soru önergesine yanıtı şöyle oldu:

“Krediler için alacakların idari ve yasal yoldan tahsili çalışmaları titizlikle devam etmektedir. Yargıya intikal etmiş ve icraya verilmiş alacakların toplam tutarı, bu firmaların sayısı ile 15 Temmuz sonrası FETÖ/ PDY terör örgütü ile ilişkilendirilerek faaliyeti sona erdirilen ya da el konulan sakıncalı firmalara kullandırılan kredi tutarı, bu firmaların sayısı, kredilerin geri dönüş bilgisi ve bu krediler için yapılan işlemlere ilişkin detaylı bilgiler, Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca banka ve müşteri sırrı kapsamına girdiğinden cevaplandırılamamıştır.”

Etiketler:
Kamu bankalarının batık kredileri Ziraat Bankası Halkbank Türk Eximbank
Patronlar Dünyası

Dev holdinge şok: Devlet, RES gelirlerine el koydu
6 Temmuz 2017



Türkiye’nin ilk rüzgar santrali Alaçatı RES’in devlete devir tarihi yaklaşıyor ancak işletmeci şirket yükümlülüklerini yerine getiremedi. Bunun üzerine tesislerin satış gelirlerine Enerji Bakanlığı temlik koydurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrali (RES) unvanına sahip Alaçatı RES’in (ARES) elektrik satış gelirlerine el koydu.
Türkiye’nin ilk rüzgar santrali unvanına sahip İzmir Çeşme’deki Alaçatı Rüzgar Santrali’nin lisans süresi yaklaşık 18 ay sonra bitiyor. 1998 yılında faaliyete geçen santral, 20 yıllık lisans süresinin dolacağı 2018 sonlarında devlet tarafından devralınacak.

Türbinlerin çoğu çalışmıyor

Ancak devir tarihine bir buçuk yıl kalan santral, 19.8 milyon kilovatsaatlik (kWh) yıllık üretim potansiyelinin çok altında bir verimle çalışıyor. 600’er MW’lik 12 türbinden (toplam kurulu güç 7.2 MW) oluşan santralde şu anda bu türbinlerden sadece dördü dönüyor, yani elektrik üretiyor.
Devlete çalışır vaziyette devredilecek
Enerji Günlüğü’nün edindiği bilgilere göre, ARES’in çok düşük kapasiteyle çalışır hale gelmesinin arkasında, işletmeci şirketin, yani Mazhar Zorlu Holding iştiraki Güçbirliği Holding’in santralin devlete devri öncesi yükümlülüklerini yerine getirmemesi yatıyor.
İşletmeci şirket ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 20 yıl önce imzalanmış sözleşmeye göre tesislerin devlete işler vaziyette devredilmesi gerekiyor. Bu çerçevede, işletmeci şirketin her yıl elektrik tarife gelirlerinden 50 bin dolarlık bir tutarı, Bakanlık ile birlikte belirlenecek bir banka hesabında tutması gerekiyordu.
Ancak santralin devir öncesi bakım onarım işlemleri için kullanılmak üzere tutulacak ve miktarı yaklaşık 1 milyon doları bulan bu kaynağın işletmeci tarafından ayrılmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından şirketin elektrik satış gelirlerine temlik koyuldu.
Bakım onarım fonu tehlikede
Enerji Bakanlığı’nın gelirlerine el koymasından sonra türbinlerin birer ikişer devre dışı kalmaya başlaması, tesislerin gelirlerini de düşürdü. Bu yüzden santralin devlet tarafından çalışır vaziyette devralınması riske girdi. Çünkü devir öncesi bakım onarım harcamaları için kullanılacak 1 milyon dolarlık kaynağın, sadece dört türbinin üreteceği elektrikten elde edilecek gelirle karşılanması imkansız kabul ediliyor.
Hatta, çalışan dört türbinin de, ortaya çıkacak bakım onarım harcamaları karşılanamayacağı için devre dışı kalabileceğinden endişe ediliyor.
Ortaklara yıllardır temettü ödenmiyor
ARES’i işleten şirketin kontrolü Mazhar Zorlu Holding’te. Güçbirliği Holding dışındaki hissedarları, 2008 yılından bu yana şirketten temettü alamıyor. Enerji Günlüğü, santralin ortaklarından Metin Atamer’in, 2008 yılında şirketin doğru yönetilmediğine ve ortaklara temettü ödenmediğine ilişkin ifadeler de içeren bir şikayet dilekçesine ulaştı. Bu başvuruya rağmen, o tarihten itibaren şirket hissedarlarına herhangi bir kâr payı dağıtılmadığı da anlaşıldı.
Personel çıkarıldı, bakım onarım durdu
Bakanlığın elektrik satış gelirlerine el koyması üzerine ARES’in işletmecisi Güçbirliği Holding, tesislerdeki personel sayısını azalttı. Aynı zamanda bakım onarım işlerine de harcama yapmayı bıraktı. Bu yüzden rüzgar santralindeki aktif türbin sayısı giderek azaldı. Üç ay öncesine kadar kanadı kırık olan biri dışındaki tüm türbinlerin elektrik ürettiği ARES’te şu anda dönen türbin sayısı sadece dört.
Mehmet Kara/Dünya

Etiketler:
Türkiyenin ilk rüzgar santrali Alaçatı RES devlete devir işletmeci şirket Enerji Bakanlığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı rüzgar enerji santrali RES ARES elektrik satış gelirleri Mazhar Zorlu Holding Güçbirliği Holding

Kayıp-kaçak soygununa karşı Enerji-SA’da eylem
6 Şubat 2015



Halkevleri üyeleri hukuksuz olarak alınan kayıp-kaçak bedelleri için Enerji-SA’ya gitti, hak sahipleriyle birlikte dilekçelerini verdi, “Halktan haksız yere alınan bedellerin hesabını soracağız” dedi

AKP’nin elektrik alanındaki soygunu kayıp-kaçak bedelleri ile sürerken, Halkevleri üyeleri yıllardır haksız yere tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin hesabını sormak için Ankara’da Enerji-SA’ya gitti. Mamak, Çankaya, Yenimahalle ve Keçiören’den temsilcilerle Enerji-SA Müşteri Hizmetleri Merkezi’ne giden Halkevleri üyeleri burada bir açıklama yaptı.

AKP eliyle hızla piyasalaştırılan ve kamu hizmeti olmaktan çıkarılan enerji alanında özelleştirme uygulamalarının sona yaklaştığını söyleyen Halkevciler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011 yılından beri herhangi bir yasal mevzuatta yer almamasına karşın ‘maliyet unsuru’ olarak faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin halktan alınmaması yönündeki kararını hatırlattı.

Açıklamada şöyle denildi:

AKP’nin hukuk tanımazlığı bir kere daha karşımıza çıktı. Bu parayı ödememek için apar topar yasa çıkarmak için kolları sıvadılar. AKP ve enerji şirketleri bilmelidir ki ne Kaç-Ak Saray’ın aydınlatılmasına destek olmaya, ne de şirketlerini zengin etmeye niyetimiz var. Halktan haksız yere alınan bedellerin hesabını soracağız.

Açıklamanın ardından dilekçe vermek üzere içeri girildi. Enerji-SA içindeki insanlar da dilekçe vermeye davet edildi. Bir yıldır ödedikleri bedeller hakkında bilgi sahibi olmak istediklerini söyleyen Ankaralılar, hukuksuzluğa karşı haklarını aradı. Dilekçe sahipleri Tüketici Hakem Heyeti’ne fatura dökümleri ile başvuracaklarını belirterek ayrıldı.

Sendika.Org/ Ankara

Sayıştay'dan, 2.7 milyon zarar eden İSKİ'ye: İlk kez ihale yapmıyorsunuz!
14.11.2017



İSKİ elektrik enerjisi ihalesini zamanında yapmayıp görevli dağıtım şirketinden satın alma yoluna gittiği için kurum 2.7 milyon zarara uğradı. Savunmasında ihale yapmanın zorluklarına değinen İSKİ'ye Sayıştay tarafından, "İlk kez ihale yapmıyorsunuz" uyarısı yapıldı.

İSKİ'nin 2016 yılında elektrik enerjisi teminine ilişkin ihaleyi zamanında yapmadığı bu nedenle de elektrik enerjisini kısa süreyle de olsa görevli dağıtım şirketlerinden aldığı ve bu suretle kurumu 2.7 milyon zarara uğrattığı Sayıştay tarafından tespit edildi. Sayıştay Başkanlığı 2016 yılı Denetim Raporu'nda elektrik enerjisinin rekabete açık, birbirinden bağımsız birçok şirket tarafından arz edilebildiğine vurgu yapılarak, "Söz konusu malın kamu idareleri tarafından ihale usullerine uygun olarak satın alınması gerektiği açıktır. İhale yapılamaması veya zamanında sonuçlandırılamaması durumunda serbest piyasaya açık bir mal olan elektrik enerjisi, görevli tedarik şirketinden doğrudan temin usulü ile alınmak zorunda olacaktır. Doğrudan temin usulü 4734 sayılı Kanun’da istisnai hallerde kullanılabilecek bir alım usulü olduğundan ihale usullerinden birisi ile temini gereken mal, hizmet veya yapım işinin doğrudan temin usulü ile gerçekleştirilmesi Kanun’a aykırı olduğu gibi kamu kaynaklarının verimli kullanılması ilkesine de uygun değildir. Bu nedenle ihale süreçlerinin iyi yönetilmesi, zamanında ihalelerin sonuçlandırılması ve serbest tüketici limitlerinin üzerinde elektrik tüketimi olan tesisler için ihale yapılmaksızın görevli tedarik şirketinden zorunlu elektrik alımına fırsat verilmemelidir" ifadelerine yer verildi.

İhale süreci takip edilmeli

Sayıştay İSKİ'nin birçok yerleşkesinde ciddi miktarda elektrik tüketimi yaptığına dikkat çekerek, "Kurumun aylık elektrik tüketimi yaklaşık 30 milyon TL civarındadır. İhale yapılarak elektrik enerjisi temini ile görevli tedarik şirketinden doğrudan elektrik almak arasında yaklaşık yüzde 10’luk bir fark bulunmaktadır ki bu da ayda yaklaşık 3 milyon TL gibi bir rakama tekabül etmektedir. Bu nedenle ihale süreçlerinin çok iyi takip edilmesi ve kurum tesisleri için elektrik enerjisi alımının ihale yapılmaksızın dağıtım şirketinden doğrudan alınmasına müsaade edilmemesi kamu kaynaklarının ekonomik ve verimli kullanılması açısından büyük önem arz etmektedir. Yapılan incelemelerde; 2017 yılında kullanılacak elektrik enerjisi için 2016 yılında ihaleye çıkıldığı, ancak ihalenin sonuçlanması ve sözleşme imzalanmasının uygun zamanda gerçekleşmediği görülmüştür. Bu nedenle kurum yaklaşık olarak 2 milyon 745 bin 453 TL zarara uğratılmıştır" tespitni yaptı.

Kamu kaynakları israf edildi

Yurt Gazetesi'nin haberine göre, Sayıştay Başkanlığı'nın ibretlik raporunda İSKİ'nin nasıl zarara uğratıldığı detaylı bir şekilde anlatılırken, "Aylık 30 milyon TL gibi yüksek bir elektrik tüketimi bulunan kurumun iç karar süreçleri ve ihale süreçlerini dikkate alarak elektrik enerjisi temin ihalelerini gerçekleştirmesi ve ihalesi konusu olması gereken alımın zorunlu olarak görevli dağıtım şirketinden alınmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. İhalenin zamanında yapılıp sonuçlandırılmaması yersiz ödemelerin yapılmasına ve kamu kaynaklarının israf edilmesine sebebiyet vermektedir" ifadeleri dikkat çekti.

İhale yapmak zor iş!

2. 7 milyon TL'lik zararın günyüzüne çıkarılmasının ardından açıklama yapan İSKİ, ihale süreçlerinin zor olduğunu belirterek, ihale dokümanına ve ihale ilanına itirazların söz konusu olabileceğini bu nedenle bir ihale sürecini başlatma ve planlandığı gibi sonuçlandırmanın her zaman mümkün olamayacağını öne sürdü.

Yapılan açıklamada ihale işlem dosyasının Yönetim Kurulu tarafından bekletilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ifade edildi. İSKİ'nin açıklamasını dikkate almayan Sayıştay Başkanlığı ise yapılan savunmada elektrik teminine ilişkin ihalede ne gibi beklenmeyen bir olayla karşılaşıldığına değinilmediğini belirtti.

Gecikmenin nedeni önemli değil Söz konusu ihalede yönetim kurulu onayının alındığını, Kamu İhale Kurumuna herhangi bir itiraz gerçekleşmediğini ve sözleşmenin 21 Ocak 2016 tarihinde imzalandığını belirten Sayıştay, "Gerek Kurum gerekse de diğer kurumlar tarafından gerçekleştirilen ihaleler düşünüldüğünde söz konusu ihalenin “Onay” aşamasından sonra çok iyi denebilecek bir hızda gerçekleştiği aşikârdır. Şayet beklenmeyen itiraz, şikayet gibi durumlar gerçekleşseydi süreç daha da uzayacak ve 2017 yılının birçok ayında görevli tedarik şirketinden yüksek tutarlı elektrik temin edilmek zorunda kalınacaktı. İhalenin sonuçlanmasında yaşanan gecikmenin “onay” aşamasından önce gerçekleştiği yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Söz konusu gecikmenin Yönetim Kurulundan mı, Ticaret İşleri Daire Başkanlığından mı yoksa elektrik işleri ile ilgili daire başkanlığından mı kaynaklandığının çok büyük bir önemi bulunmamaktadır. Zira söz konusu kurul ve daire başkanlıklarının tamamı kurum bünyesindedir ve kurum aylık tutarı yaklaşık 30 milyon TL civarında olan tüm elektrik alımlarını ihale gereken zamanda sonuçlanmadığından 2017 Ocak ayında görevli tedarik şirketinden almak zorunda kalmış bu da yaklaşık 2,7 milyon TL’lik zarara uğranılmasına neden olmuştur" hükmünü ortaya koydu.

Gecikmenin nedeni önemli değil

Söz konusu ihalede yönetim kurulu onayının alındığını, Kamu İhale Kurumuna herhangi bir itiraz gerçekleşmediğini ve sözleşmenin 21 Ocak 2016 tarihinde imzalandığını belirten Sayıştay, "Gerek Kurum gerekse de diğer kurumlar tarafından gerçekleştirilen ihaleler düşünüldüğünde söz konusu ihalenin “Onay” aşamasından sonra çok iyi denebilecek bir hızda gerçekleştiği aşikârdır. Şayet beklenmeyen itiraz, şikayet gibi durumlar gerçekleşseydi süreç daha da uzayacak ve 2017 yılının birçok ayında görevli tedarik şirketinden yüksek tutarlı elektrik temin edilmek zorunda kalınacaktı. İhalenin sonuçlanmasında yaşanan gecikmenin “onay” aşamasından önce gerçekleştiği yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Söz konusu gecikmenin Yönetim Kurulundan mı, Ticaret İşleri Daire Başkanlığından mı yoksa elektrik işleri ile ilgili daire başkanlığından mı kaynaklandığının çok büyük bir önemi bulunmamaktadır. Zira söz konusu kurul ve daire başkanlıklarının tamamı kurum bünyesindedir ve kurum aylık tutarı yaklaşık 30 milyon TL civarında olan tüm elektrik alımlarını ihale gereken zamanda sonuçlanmadığından 2017 Ocak ayında görevli tedarik şirketinden almak zorunda kalmış bu da yaklaşık 2,7 milyon TL’lik zarara uğranılmasına neden olmuştur" hükmünü ortaya koydu.

Denetim raporunun son bülümünde ise ihale yapılmasını sert sözlerle eleştiren Sayıştay, "Tutar ve kapsam bakımından bu denli önemli olan bir ihalenin teknik hususlarının detaylı ve titiz incelenmesi tabii ki önemlidir. Ancak söz konusu alım kurum tarafından ilk defa temin edilen bir alım değildir. Söz konusu inceleme ve araştırma sürelerinin bilinmesi, ihale aşamasında gerçekleşmesi olası sıkıntıların göz önüne alınarak satın alma süreçlerinin erken bir zamanda başlatılması gerektiği açıktır. İhale süreçlerinde beklenmeyen sıkıntılar çıkmış olsaydı süreç daha da uzayacak ve ciddi miktarlarda zararlar oluşabilecekti" uyarısını yaptı.

Birgün
ihale elektrik Sayıştay kanun açıklama ifade

Elektrik Dağıtımı özelleşti: Vatandaş soyuluyor!

Millî Gazete'nin haberi:

Elektrikte sömürü devri
Fatih Yedier
17 ŞUBAT 2012



Elektrik faturalarında, neredeyse tüketim bedeli kadar K/K (Kayıp Kaçak) Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Sistemi Kullanım Bedeli, Enerji Fonu, TRT Payı, Elektrik Tüketim Vergisi ve KDV kalemleri altında tahsil edilen bedeller, dağıtım şirketlerinin masraflarını ve giderlerini tüketicinin sırtından karşılamasına vesile oluyor.

Tedaş'ın özelleşmesi birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdi. Elektrik faturalarında yer alan ve fatura bedelinin yer yer yüzde 40 ila 50'si oranında tahakkuk eden tüketim harici (başta K/K Bedeli olmak üzere) rakamlar vatandaşı çileden çıkardı. Dağıtım şirketlerinin, tüketicilere gönderdikleri faturalarda, neredeyse tüketim bedeli kadar K/K (Kayıp Kaçak) Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Sistemi Kullanım Bedeli, Enerji Fonu, TRT Payı, Elektrik Tüketim Vergisi ve KDV kalemleri altında para tahsil etmesi, bu şirketlerin haksız kazanç sağlamalarına sebep oluyor. Tüketim bedeline yakın tutan bu kalemler, dağıtım şirketlerinin masraflarını ve giderlerini tüketicinin sırtından karşılamasına vesile oluyor.

Çaresiz kalan vatandaşlar, Tüketici Hakem Heyeti'ne başvuruda bulunarak haksızlığın giderilmesini için dilekçe veriyor. Ancak bunun ne kadar fayda sağladığı aşikar.

Giderlerini vatandaşa ödetiyorlar

Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Tüketici Koruma Derneği (TÜKODER) Başkanı Şükran Eroğlu, elektrik faturalarında büyük adaletsizlikler olduğunu söyleyerek, "Bu konuda birçok vatandaş mağdur oldu. Çok sayıda şikâyet olmasına rağmen hala bir düzenleme başlatılmış olmaması ise haliyle vatandaşı çileden çıkarıyor. Şu anda bununla ilgili kararlar mahkemede. Ancak ne zaman açıklanacak belli değil. " dedi.

Eroğlu, "Vatandaşlar elektrik kaçağı kullanım bedelini ödemesinler, bulunduğu ilin hakem heyetine dilekçe vererek itiraz etsinler. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinden sonra böyle bir adaletsizlik ortaya çıktı. Dağıtım şirketleri daha fazla kâr edebilmek için bütün yükleri tüketicinin üzerine dağıttı. Bunun içinde personel giderleri bile var. Bu düzenlemeler yasal değildir. Sorunların bir an önce çözülmesi gerekiyor. Bütün giderlerin tüketicilerin üzerine devredilmesi adaletsizliktir." dedi.

Vatandaşın şikayet etmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, "Herkesin, bulunduğu ilin hakem heyetine şikayette bulunarak dilekçe yazması gerekiyor. Elektrik faturasında adaletsizlik olduğunu söylemeleri yeterli olacaktır. Çünkü bu konuda herkes mağdur. Şikâyet dilekçesi verildikten sonra kurum mecburen fazla alınan parayı geri verecektir. Herkes hakkını arasın." diye konuştu.

Haksız kazanç elde ediyorlar

Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF) Genel Başkanı Fuat Engin, tüketicinin elektrik faturasına yansıtılan ek yükün oranının yüzde 81,3 olduğunu, Türkiye genelinde var olan toplam 28 milyon elektrik abonesi tüketiciden KDV ile birlikte 9 ayrı kalemde bu bedellerin tahsil edilmesinin, oluşturulan haksız kazancın boyutunu gösterdiğini kaydetti. Engin, kamuoyunda kayıp/kaçak bedeli uygulaması, tüketicinin bilgisi olmadan elektrik sayaçlarının değiştirilmesi ve sayaç bedelinin tek yanlı olarak belirlenip tüketiciden tahsil edilmesi tartışmaları devam ederken, elektrik kullanımından kaynaklı ortaya çıkan ''haksız'' ve ''hukuksuz'' uygulamaların sürdüğünü dile getirdi.

Tüketicilerin, faturalar ve ödeme makbuzlarıyla birlikte ilgili kuruma itiraz etmeleri ve bulundukları bölgenin İl veya İlçe Hakem heyetlerine bir dilekçeyle müracaat etmeleri gerekiyor.

EMO, elektrik zammının gerçek nedenini açıkladı: Kayıp ve kaçak bedeli dağıtım bedeline giydirildi
1 Şubat 2015

şte elektrik zammının gerçek nedeni Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) yönetim kurulu, 'gizli zam yok' sözüne rağmen kayıp ve kaçak bedelinin dağıtım bedeline giydirildiğini bildirdi.

Odadan yapılan açıklamada, "Faturalardaki kayıp ve kaçak bedelini dağıtım bedeline giydirme oyunu sonucunda dağıtım şirketlerinin, mesken kullanıcılarından tahsil ettikleri dağıtım bedeli, Ocak 2015`te Aralık 2014'e göre yüzde 29.6 oranında zamlandırılmıştır.

2.86'DAN 3.71'E YÜKSELTİLDİ

Kullanılan kilovat saat başına 2.86 kuruş olarak mesken kullanıcılarından tahsil edilen dağıtım bedeli 3.71 kuruşa çıkarılmıştır.

6.6 TL'DEN 8.5 TL'YE YÜKSELDİ

Böylece 230 kilovat saatlik asgari bir ailenin elektrik tüketimi nedeniyle dağıtım şirketlerine ödenen dağıtım bedeli 6.6 TL'den 8.5 TL'ye çıkmıştır. Bu bedellerin yıllık düzenlendiği düşünülse dahi 2014 enflasyonunun yüzde 10'un altında olduğu dikkate alındığında, dağıtım şirketlerine aktarılan dağıtım bedeli kaleminde enflasyonu da kat kat aşan zam yapıldığı görülmektedir. " denildi.

Odanın açıklamasında, sayaç başına tahsil edilen sayaç okuma bedellerinin de yüzde 9.6 zamlandırıldığı kaydedildi.
Karşı Gazete

Milyarlık metro avansları ne olacak?
Çiğdem Toker



İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptıracağı altı metro hattı ihalesinin iptali ciddi sonuçlar doğuracak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptıracağı altı metro hattı ihalesinin iptali ciddi sonuçlar doğuracak.

Her şeyden önce TMMOB’nin uyarısı dikkate alınmalı. İnşaatın başladığı hatlarda önlem alınmasının zorunlu olduğu uyarısı. Eğer beton kaplama yapılmazsa çökmelerin yaşanacağını duyurdu TMMOB Maden Mühendisleri Odası. Konunun bütçeyle ilgili “karanlık” kısımları esrarını koruyor.

Ne kadar tazminat ödeceğini önceki yazıda sorduk. Bir okurum avans meselesini anımsattı. Altı hatta pek çok firmanın avans aldığı, ihale bedelinin en az yüzde 10’u tutarında ödenen bu avansların akıbeti ne olacak?
Yüz milyonlarca liradan söz ediyoruz.
Cumhuriyet

Topbaş'ın projelerinin iptalinin faturası da vatandaşa: 1 milyar 300 milyon lira ödenecek
4 Ocak 2018



Borçlanma kararı alınan 4 metro hattının daha iptal edildiği iddia edilirken 6 projenin ihale bedeli 12 milyar 859 milyon lira.

Kaynarca-Pendik-Tuzla ile Ümraniye-Ataşehir-Göztepe projeleri iptal edildi. Borçlanma kararı alınan 4 metro hattının daha iptal edildiği iddia edilirken 6 projenin ihale bedeli 12 milyar 859 milyon lira.

Topbaş'ın belediye başkanlığını bırakmasının ardından İstanbul’da peş peşe proje iptalleri yaşanıyor.

Son olarak Kaynarca-Pendik-Tuzla ile Ümraniye-Ataşehir-Göztepe projeleri iptal edildi.

Borçlanma kararı alınan 4 metro hattının daha iptal edildiği iddia edilirken 6 projenin ihale bedeli 12 milyar 859 milyon lira..

CHP’li Balyalı, sözleşmede cayma bedellerinin yüzde 10 olduğunu söyledi.
Yani projeden vazgeçildiği için yüklenici firmaya yaklaşık 1 milyar 300 milyon dolar ödenecek.

Patronlar Dünyası
Etiketler:
6 metro hattının iptali metro hattı iptali

İbrahim Kahveci'den güzel soru: Devlet yatırım yapmıyorsa, bu para nereye gidiyor?
09/01/2018

Türkiye’nin yatırım sıçraması buradan geliyor. Hesap değişimi ve inşaatçılık…

Ama asıl soru hala cevap bekliyor: Devlet bütçesini 6-7 kat artırırken bu sermayeyi özel sektörün kullanımından çıkarıyor ve kendine alıyor. Devlet yatırım yapmıyorsa, bu para nereye gidiyor?

Para yok diye özel sektöre hazine garantileri verilerek kar karşılığı yaptırılan köprüler, otoyollar, şehir hastanelerini nasıl izah edeceğiz?

Sahi, para kimde!

İbrahim Kahveci’nin yazısının devanı için: http://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/zannederler-ki-devlet-cok-buyuk-yatirim-yapiyor-5902

'Osmangazi Köprüsü'nün Hazine'ye 1 yıllık maliyeti 1.3 milyar lira'
22.01.2018



CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, İzmit Körfezi'ne yapılan Osmangazi Köprüsü için yapılan araç geçiş hedeflerinin tutmadığını, Hazine'ye 1 yıllık maliyetinin 1.3 milyar lira olduğunu söyledi.

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Osmangazi Köprüsü'ne ilişkin 2017 yılının bilançosunu açıkladı. Günlük 40 bin araç garantisinin verildiği Osmangazi Köprüsü'nde hedefin tutturulamadığını belirten Haydar Akar, Hazine'nin 1 yılda 1.3 milyar lira işletmeci firmaya ödeme ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Akar, 2017'de köprüden geçen araç sayısının toplam 8.5 milyon, planlananın aksine geçmeyen araç sayısının ise 6.1 milyon olduğunu ifade etti. Akar, işletmeci firmayla yapılan anlaşmaya göre köprüden geçen her araç için 35 dolar artı yüzde 8 KDV ödenmesi gerektiğini belirtti.

'GEÇİŞ ÜCRETİNDE YAPILAN İNDİRİM FARKI DA HAZİNEDEN ÇIKIYOR'

Akar, köprü geçiş ücretinde yapılan indirim nedeniyle Hazine'nin geçen araçlar için de ücret ödediğini hatırlatarak, şu açıklamada bulundu: "Geçiş ücretinde yapılan indirim farkı da Hazine'den çıktığı için, geçen araçlar için de para ödeniyor. Hazine'nin geçen araçlar için 578 milyon lira, araç garantisi nedeniyle geçmeyen araçlar için ise ödeyeceği tutar 811 milyon 300 bin lira olacak. Toplamda Hazine'nin 2017 yılı için işletmeci firmaya ödeyeceği tutar 1 milyar 389 milyon 300 bin lira."

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, sözleşme gereği 35 dolar artı KDV olan geçiş ücretinin 2 Ocak 2017 itibari ile dolar kurunun 3.53 olduğunu, bunun da 133 liraya denk geldiğini, 2 Ocak 2018 itibari ile 3.76 olan dolar kurunun 141 lirayı bulduğunu belirtti. 2018 yılında tablonun daha da karanlık olduğunu söyleyen Akar, sözleşmeden kaynaklanan ve garanti edilen araç sayısının yarısının yakalanmasının millete fatura edildiğini, geçen geçmeyen 80 milyon Türk vatandaşından geçiş bedeli alındığını söyledi. İktidarın çözüm olarak bütçeden köprü, otoyol v
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pzr Oca 21, 2018 10:59 pm tarihinde değiştirildi, toplam 6 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Ksm 13, 2017 9:37 pm    Mesaj konusu: Hastaneleri devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken.. Alıntıyla Cevap Gönder

Aytun Çıray kalem kalem hesap çıkardı:Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek
13 Kasım 2017



İYİ Parti Başkanlık Divanı, bugün saat 11.15'te, Genel Başkan Meral Akeşner başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası, Genel Sekreter Aytun Çıray gündemdeki konulara ilişkin açıklama yaptı.

Çıray yaptığı açıklamada " 2018 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden bütçeye gelecek yükler için ilk defa bir yılın bütçesine ödenek kondu.

Karayolları ve şehir hastaneleri için konulan 6,2 milyar lira oldu.

Konunun uzmanları, “2016 yılı ortası itibariyle 20 sağlık tesisinin (şehir hastaneleri) yatırım bedeli 10,2 milyar Euro ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tesisler için ödeyeceği kira (doğrudan yükümlülük) yıllık toplamda (kira+isteğe bağlı hizmet bedeli) 2,280 milyar Euro’dur. Bu kiraların 25 yıl boyunca toplam tutarı 57 milyar Euro’dur. Ödemeler finansmanın sağlandığı para cinsinin ülkesinde gerçekleşen enflasyonla güncellenecektir.” diyor.

Yani AK Parti hükümeti Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek." dedi.

İYİ Parti Genel Sekreter Aytun Çıray açıklaması şu şekilde ;

DIŞ POLİTİKA

Esasen AK Parti iktidarlarının başlangıcında Sayın Erdoğan gücünü tarihimizde hiçbir lidere nasip olmamış dış destekten almıştır.

Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın güçlü lider izlenimini yaratan temel unsurların başında dış politika gelmektedir.

Bu destek ülkemizde hukukun üstünlüğünün ve kuvvetler ayrılığının ciddi biçimde darbe almaya başladığı dönemlerde bile sürmüş; Saray’ da bundan fazlasıyla faydalanmıştır.

Ancak Saray, kendi siyasi hedeflerine vardığına dair bir kanaate ulaştıkça, dış politikayı kullanma stratejisini değiştirmeye başlamıştır.

Özellikle referandumda görüldüğü gibi, başat pozisyondaki devletlerin yönetimleri ile karşı karşıya gelmekten hiçbir biçimde çekinmeyecek bir lider görüntüsünü iç politik çıkarları kullanmıştır.

Ancak dış politikanın iç politik hedeflere böylesine alet edilmesi nerede olursa olsun çok yanlıştır ve sonuçları da genellikle çok ağır olur.

Şu anda Saray’ın Türkiye'yi ve Türk Milletini maruz bıraktığı durum tam da budur.

Ancak bu meydan okuma tavrının Saray’ın kendi seçim stratejisinin bir parçası olduğu ve sürdürülebilir olmadığı ilgili hükümetler ve devletler tarafından ne yazık ki bilinmektedir.

Rus Uçağının düşürülmesi sonrasında yaşananlar ve Çin'le ortak balistik füze yapılması projesinden imzalandığı halde vazgeçilmesi ilgili hükümetlerin Saray’ı ciddiye almamalarının nedenlerini gayet iyi açıklamaktadır.

Bu da dış politikanın Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin yüksek genel çıkarları doğrultusunda yürütülmesinin önünde büyük engeller çıkarmaktadır.

ABD'nin vize rejimini yumuşatmaya yönelik kararının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. ABD vize rejimini Türk hükümetinden aldığı bazı açık taahhütler karşılığında yumuşattığını deklare etmiştir.

Bu konuda herhangi bir geri adım atılması halinde vize işlemlerinin yeniden askıya alınması söz konusu olabilecektir.
Fakat burada önemli olan husus, AK Parti'nin hukuku ancak güçlü ülkelerin baskısıyla uyguladığı veya uygulamadığı bir ülke görüntüsü vermesidir.

APEC Zirvesi vesilesiyle Vietnam'da bir araya gelen ve “ Siyasi çözümün forumu da Astana değil Cenevre'dir,” diyen Trump ve Putin'in Suriye konusunda yapmış oldukları açıklamaları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

EKONOMİ

Bu Türkiye için son derece haysiyet kırıcı, dolayısıyla asla kabul edilemez bir durumdur. Bedeli de hem ekonomik hem de siyasi olarak çok ağırdır.

Doların 4 TL'yi zorlaması ve enflasyonun adeta patlama yapması izlenen içe endeksli yanlış dış politikanın sonucudur.

Ve siyaseten uluslararası düzlemde yaşanan mutlak yalnızlaşma ve bir 2. Kuzey Kore olma riskiyle yakından bağlantılıdır.

Bu arada altını çizerek vurgulamamız gereken nokta şudur: Bizim AK Parti’nin yanlış dış politikalarını eleştirmemiz dış dünyanın yanında yer almamız anlamına gelemez. Bunu şiddetle reddederiz. Tam aksine bizim AK Parti’nin dış politikasını eleştirmemizin temel nedeni iç siyasete endeksli olmayan millî bir dış politikayı savunmamızdır. Türk milletinin onurunu, Türk devletinin yüksek çıkarlarını ancak millî ve geleneksel bir dış politika ile sağlayabiliriz.

2018 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden bütçeye gelecek yükler için ilk defa bir yılın bütçesine ödenek kondu.

Karayolları ve şehir hastaneleri için konulan 6,2 milyar lira oldu.

Konunun uzmanları, “2016 yılı ortası itibariyle 20 sağlık tesisinin (şehir hastaneleri) yatırım bedeli 10,2 milyar Euro ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tesisler için ödeyeceği kira (doğrudan yükümlülük) yıllık toplamda (kira+isteğe bağlı hizmet bedeli) 2,280 milyar Euro’dur. Bu kiraların 25 yıl boyunca toplam tutarı 57 milyar Euro’dur. Ödemeler finansmanın sağlandığı para cinsinin ülkesinde gerçekleşen enflasyonla güncellenecektir.” diyor.

Yani AK Parti hükümeti Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek.

Öte yandan devletin yükü Kamu Özel Ortaklığı projelerinde sadece gelir kaybı değil. Devlet, yüklenici firmalara milletin kesesinden ödemek zorunda olduğu doğrudan yükümlülükler altına sokuldu. Köprü ve tünel geçişlerinde geçiş, hastanelerde hasta garantisi verdiler. Yani sadece bu yıl için milletimize geçmediği yollar ve köprüler, yatmadıkları hastaneler için sadece bu yıl ödetilecek para 6.2 milyar lira.

Bütün bu yanlış ekonomi ve yatırım politikaları yanında biraz önce sözünü ettiğimiz iç politikaya endeksli felâket denenebilecek AK Parti dış politikalarının Türk milletinin cebine maliyeti sadece Suriye’de 40 milyar dolara yaklaşmıştır.

İsraf had safhadadır. AK Parti hükümetleri muazzam bir israf içindedir. Türk milletinin parası çar çur edilmektedir. Kendi israflarını azaltacaklarına milletin bir somun ekmeğine göz diktiler. Ekmeğe yapacakları zammı gizlemek için, “ekmekte israfı önleyeceğiz” gibi trajikomik bir söylemle gramajı azaltma yoluna gidiyorlar.

Sayın Erdoğan nedense Türkiye’de esip gürlediği Amerika’dan ihtiyaç olmadığı halde 11 milyar dolarlık uçak alımına öncülük etti.

Yanlış ve saçma sapan AK Parti politikalarının sonucunda döviz ve enflâsyon artmış, bütün bu maliyetler milletimize zam yağmuru olarak yansımıştır.

Özellikle temel tüketim maddelerinden olan petrol ürünlerine zam üstüne zam gelmiş, bu zamlar petrolün kullanıldığı her mamulü etkilemeye başlamıştır. Nitekim motorine son gelen 11 kuruşluk zamdan sonra ilk defa motorin 5 lira sınırını aşmış 5,10 lira olmuştur. Vergi uzmanları 45 litrelik bir deponun 230 liraya dolacağını, bunun 35,00 lirası KDV 81 lirası ÖTV, olmak üzere 114 liralık motorin için vatandaşlarımızın 115 lira vergi ödeyeceklerini hesaplamışlardır. Zamlarla dolaylı vergilerin bütçedeki payı %67’ye ulaşmıştır. Bu durum “Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür,” diyen Anayasa’nın 73. Maddesine aykırıdır.

Kul sıkışmadan Hızır yetişmez, derler. İşte İYİ Parti güneşi tam da Türk milletinin sıkıntılarına çare aradığı günlerde doğmuştur. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in önderliğinde Bakanlardan, Merkez Bankası Başkanı’nından, Müsteşarlardan, Büyükelçilerden, Valilerden, Hukukçulardan, Bilim insanlarından, güvenlik bürokrasisinden, deneyimli siyasetçilerden ve İYİ Parti’ye çağın dinamizmini getirecek olan gençlerden oluşan bir büyük kadro ile işe koyulduk. Niyetimiz hayırdır, inşallah akıbet de hayır olacaktır.
Habererk

''Milletin a.... koyacağız'' diyen Mehmet Cengiz'in inanılmaz başarısı: Bir yılda kamudan 8 milyarlık 8 ihale aldı
22 Ocak 2018



Cengiz Holding’in kamu ihalelerine dayanan büyümesi 2017’de de sürdü. EKAP istatistiklerine göre, şirketin yalnızca 2017 yılında 7 milyar 901 milyon liralık kamu ihalesi aldığı ortaya çıktı

Mehmet Cengiz in inanılmaz başarısı: Bir yılda kamudan 8 milyarlık 8 ihale aldı

Artvin Cerattepe’deki maden faaliyeti için mahkemenin iptal ettiği “ÇED olumlu” raporunda yaptığı değişikliklerle rapora yeniden geçerlilik kazandıran Cengiz Holding’in AKP döneminde artan etkinliği Elektronik Kamu Alımları Platformu’nun (EKAP) istatistiklerine de yansıdı.
Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu holdingin yalnızca 2017 yılında devletten 7 milyar 901 milyon liralık ihale aldığı ortaya çıktı. Cengiz İnşaat’a bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin Cerattepe’de yaptığı ve doğa katliamına yol açan madencilik faaliyeti nedeniyle kamuoyunda tepki çeken kuruluşun 2017’de en fazla ihale aldığı kamu kurumu ise “Karayolları Genel Müdürlüğü” olduğu öğrenildi.

12 milyar liralık kamu ihalesi

AK Parti döneminde aldığı kamu ihaleleriyle değerine değer katan ve 2010 yılında 422 milyon liralık vergi borcu silinen Cengiz Holding’in devletten aldığı ihalelerin bedelleri altı yılda 10 kat arttı. 2011 yılında aldığı iki işin ihale bedeli 774 milyon 611 bin lira olan şirketin 2017 yılında aldığı sekiz ihalenin bedeli ise 7 milyar 901 milyon oldu. Yedi yılda, aralarında Ordu-Giresun Havaalanı emniyet sistemleri ve deniz dolgusu inşaatı ve Samsun-Sinop arasındaki Güzelceçay-Dikmen Yolu’nun tünel ve üstyapı inşaatı gibi işlerin de yer aldığı 26 kamu ihalesini üstlenen Cengiz Holding’in 2011’den bugüne aldığı ihalelerin toplam bedeli 12 milyar 597 bin lira oldu.

''Milletin a.... koyacağız'' diyen Mehmet Cengiz'e AK Parti döneminde 50 kamu ihalesi

Kamuoyunda hükümete yakınlığıyla bilinen Mehmet Cengiz’in şirketinin 1990’dan itibaren aldığı 50’nin üzerinde kamu ihalesinin 26’sı son yedi yılda gerçekleşti. Özellikle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 200 milyar dolara yakın devlet işi alan Cengiz İnşaat ihale sayısı ve ihale bedeli rekorunu 2017’de kırdı. En son, Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi kapsamında ihaleye çıkartılan “Eşme-Salihli Kesimi Altyapı İnşaatı” işini üstlenen şirketin AKP döneminde aldığı ihale sayısı 50’yi buldu. Şirket bu dönemde çok sayıda tartışmalı işe de imza attı.

TMMOB, TTB, TBB gibi meslek örgütlerinin yanı sıra çevre örgütlerinin itirazlarına rağmen Mersin’de hayata geçirilmeye çalışılan Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve Artvin Cerratepe’de sürdürülen maden çıkarma işlemi şirketin tartışmalı projelerinden bazıları oldu.

Tepki çeken projeler

Cengiz Holding’in AKP döneminde hayata geçirdiği ve çevreciler ile yurttaşların büyük tepkisine yol açan projeler şunlar:
»İstanbul 3. Havalimanı
»Karabiga Termik Santrali
»Hüseyin Avni Paşa Korusu
»Hasankeyf Ilısu Barajı
»Samsun Eti Bakır İşletmeleri

Kaynak: Mehmet Mert Bildircin/Birgün
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com