EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Yahya Kemal BEYATLI

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Ksm 02, 2017 10:12 pm    Mesaj konusu: Yahya Kemal BEYATLI Alıntıyla Cevap Gönder

BİLGEHAN SAYIN’IN HATIRLATTIĞI YAHYA KEMAL
Hakan YAMAN
1 Kasım 2017



Bugün, geçtiğimiz yüzyılın en önemli Türk şairlerinden Yahya Kemal Beyatlı’nın vefat yıldönümü oluşunun farkına varmam, hayat ve ölüm arasındaki ince çizgide şu veya bu vesilelerin arada bir perdesini açıverip sahnelediği hazin bir tirat neticesidir. Bilgehan Sayın diye bir kardeşimiz yaşıyor, bu satırların yazarı, onun varlığını ölüm haberini aldığı gün öğreniyor. Bundan birkaç saat evvel yayınlanan, geçen seneye ait video konuşmasını dinlerken de, diline Yahya Kemal’in Sessiz Gemi şiiri dolanıyor ve bugün büyük şairin 59. vefat yıldönümü olduğunu hatırlayıverip, bu tevafuku yazıya dökmek mecburiyetinde olduğunu hissediyor. Hani, son yılların meşhur bir dövizi var ya; “keşke olmasaydı!” Keşke ne böyle “gök ekini biçer gibi!” genç ölümlerinin haberini alsaydık; ne de Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi”sini mırıldanırken, onun vefat yıldönümünü hatırlasaydık.

***

Yahya Kemal, 1884 yılında bir Balkan şehri olan Üsküp’te doğmuş, “Rakofça kırlarının hür havasını almakla” ve “akıncı cedlerinin ihtirasını” duymakla geçen çocukluğunda, dindar bir hanım olan annesi ona Yazıcızade’nin “Muhammediyye”sini okumuş ve sık sık; “oğlum dünyada iki insanı sev: Peygamber Efendimizi, bir de Sultan Murad efendimizi.” diye nasihatlerde bulunmuştur. Bu manevî hava sebebiyle daha o yıllarda benliği şekillenmeye başlar.

Üsküp’te başlayıp, Selanik’te devam eden tahsil hayatı, İstanbul Vefa Lisesi’nde tamamlanıp, oradan 9 yıl aralıksız kalmak üzere 1903 yılında Paris’e gider; daha doğrusu kaçar. O dönemde az buçuk mürekkep yalayan hemen herkes gibi, Avrupa, şairimizin de gözünü büyülemiş, muhteşem bir rüya gibi benliğini sarsmıştır.

Bu kaçış vesilesiyle Batıyı tanıyan ve Siyasî İlimler Mektebi’ni bitiren Yahya Kemal, Paris’te kaldığı süre zarfında değişik fikir ve sanat akımlarının etkisinde kalarak inanç buhranları geçirmiş, sosyalizmden Turancılığa kadar, sonradan dönüp yüzüne bile bakmayacağı çeşitli ideallere merak salmış; nihayet tarihçi Albert Sorel’in öğrencisi olduktan sonra “tarih içinde Türklüğü aramak ve bulmak” hevesine kapılarak gerçek şahsiyetini kavuşmanın ilk adımlarını atmıştır. Yahya Kemal’e göre Türk’ün gerçek tarihi 1071 Malazgirt’le başlar. Göçebe bir kavimden gerçek bir millet olmaya dair atılmış ilk adımdır Anadolu’yu vatan yapma fikri…

Şairimizin bu öze dönüş yolculuğunda bir ara Yakup Kadri’yle birlikte, edebiyatta “Nev Yunanîlik” macerası yaşadığı da unutulmasın.

Şiirlerinde müthiş bir mazi hasreti hissedilir. “Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle” uçar, akıncı cedleriyle akına çıkar. Bazen “zamanımızdan hicret edip”, İstanbul’u fethettiğimiz günlerde yaşar, “bazen Niğbolu’da, Varna’da, Kosova’dadır.” Onun maziye duyduğu bu hasreti;

Harabîsin, harâbati değilsin
Gözün mazidedir, âti değilsin

Mısraları ile tenkit eden, arkadaşı Ziya Gökalp’a verdiği güzel cevap, mazi ve gelecek arasında kurduğu köprüyü göstermesi açısından dikkate değer:

Ne harâbî, ne harabâtiyim
Kökü mazide olan âtiyim

Tanpınar’a sorarsanız Yahya Kemal bizim klasiğimizdir: “Yahya Kemal’e klasik veya neoklasik deyişimizin sebebi, Tanzimat’tan beri gelen nesillerde olduğu gibi eski şiirden ayrılma, uzaklaşma imkânları arayacağı yerde, onun arasından, ona yaklaşma çareleri arayarak eserini vücuda getirmesinde, hattâ eski dilde yazdıklarında onu kendi bütünlüğünde yenilemesindedir. O KIRILAN ZİNCİRİ YENİDEN BAĞLAMASINI BİLİYORDU.”

“Hakikaten Yahya Kemal’in şiirinin asıl aksiyonu da bu toplama ve bir araya getirme değil midir? Bu eserde sadece bugünkü vatan, dünkü İmparatolukla beraber değildir. Aynı zamanda cemiyetimizin, tarihin ve hâdiselerin böldüğü iki ayrı zaman ve ikiye bölünmüş dilde birleşir. Bazı gazellerde ve bilhassa rubaîlerin bazılarında Yahya Kemal dilin yüz senelik tecrübesi üzerinden atlayarak bugünkü Türkçe’yi doğrudan doğruya eskiden çekip çıkarır gibidir.” (Ahmed Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Dergah Yay., 3 Basım, 1995, Sayfa: 77, 199)

Yahya Kemal, Tanzimat neslinden kendi devrine kadar uzanan zaman dilimi içinde, şiirin meselelerine “saf şiir” kaygısıyla yaklaşan ilk Türk şairidir. Ondan evvelkiler şiirin parça mevzularıyla ilgilenmiş, parçadan bütüne varmaya çalışmışlardır. Kimisi şiirin muhtevasının ne olması gerektiğini tartışmış, kimisi vezin, kimisi lisân nazariyeleriyle vakit öldürmüştür. Şüphesiz, “muhteva”, “vezin”, “lisan” gibi unsurlardan bağımsız bir şiir olmaz; bunlar şiirin maddesidir. Ama şiir “şiir” olmadıktan sonra muhtevasının ne olduğu, hangi vezinle yazıldığı nasıl bir lisân telâkkisiyle hareket edildiği kimi ilgilendirir?

Yahya Kemal’e göre “Türk şiirinin ruhu çekilmiştir” ve ne olduysa bundan sonra olmuş, “lisân çürümüş, vezin bozulmuş, ahenk çetrefilleşmiştir.” Öyleyse Türk şairi içi boş nazariyelerle zaman harcamak yerine Türk şiirine kaybolan ruhunu iade etmeye bakmalıdır. Divan ve halk edebiyatımız gücünü o ruhtan almaktaydı. Yahya Kemal’in kaleminden: “Şair, şiiri ruhunda bulamadığı için, vezinden, kelimeden çıkarmağa çabalıyor; “Fikrimi anlatmak için kelime bulamıyorum; bu lisân çok dar!” diyor, kamûsun köşelerinde yeni kelimeler buluyor, bazan da uyduruyor: “Duyduğum âhenkleri ifâde etmek için bu vezinler çok katı!” diyor, vezni yumuşatmağa kalkışıyor, âhengi histen çıkaramadığı için vezinlerden çıkarıyor! Zannediyor ki, bu vezin, yağmuru, o vezin fırtınayı çok güzel ifâde eder. Hasılı şiir bir zaman sırf maneviyken, şimdi maddileşiyor.” (Yahya Kemal, Edebiyata Dair, İstanbul Fetih Cemiyeti Yay. 63. Kitabı, 1971, s. 56)

Yahya Kemal, Tanzimat’tan sonra muhteva plânında aranan yeniliğe adeta saf şiirin bir reaksiyondur;. Ruhlarda şiir zevkini uyandırmak ve divan şairlerimizin bazı mısra ve beyitlerinde yakaladığı o harikulâde “derûnî ahengi” duyurmak için kendi ifâdesiyle “kuğu nağmesi” gibi bir sesin peşinde koşmuştur.

1996 senesinde, Antalya Cezaevinde bulunduğum sırada, Türk edebiyatının değer verdiğim bazı başka isimleriyle beraber, ayrıca onun hatırasına da bir dörtlük yazmıştım:

YAHYA KEMAL

Gökkuşağındaki bir renk misin sen?
Şiir mi, şarkı mı, ahenk misin sen?
“Serin servilerin altında” açan
İstanbul kokulu çiçek misin sen?

(Hakan Yaman – Mayıs 1996)


Necip Fazıl’ın ifadesiyle “fikirde değil sezişte” ve “olgun bir zevk” olarak yazdığı şiirlerle Türk milletinin dinini, tarihini, musikisini, mimarisini nakışlandıran usta şair, takvimler 01 Kasım 1958’i gösterirken “limandan sessizce demir alan bir gemi” gibi ahrete yürümüş; son sözü, Bâkî’nin “Allah’adır tevekkülümüz itimadımız” mısraı olmuştur.

Ona ve onu hatırlamama vesile olan, varlığını yokluğunda tanıdığım Bilgehan Sayın kardeşime rahmet diler, mekânlarının cennet olmasını niyaz ederim. Sessiz Gemi şiirini de Bilgehan kardeşimin anısına paylaşıyorum. Nur içinde yatsınlar.

Hakan YAMAN

01 Kasım 2017

—————————————————–



–Bilgehan Sayın gönüldaşımız için–

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayâtın ne de son matemidir bu!
Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal BEYATLI

Kaynak: ADIMLAR Dergisi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com