EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İyi Parti

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> DÜNYA BİR İNKILÂP BEKLİYOR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum Mar 12, 2010 1:08 am    Mesaj konusu: İyi Parti Alıntıyla Cevap Gönder

Meral Akşener dersini iyi çalışmış: Çıkar yol kalmamıştır, o çıkar yol biziz!
25 Ekim 2017 11:13



T24'ün haberine göre; Devlet Bahçeli'ye bayrak açarak genel başkanlığa aday olan, ancak daha sonra MHP'den ihraç edilen Meral Akşener, bugün (25 Ekim 2017) "İYİ Parti"yi kurdu. Partinin kuruluş toplantısında konuşan Akşener, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin "Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı" ifadesine atıfta bulunarak "Siyasal iklimin değişmesi dışında hiçbir sağlıklı yol kalmamıştır. Hiçbir çıkar yol kalmamıştır. O çıkar yol biziz" dedi.

Kuruluş toplantısında konuşan Akşener, bazı partililerin ismini saydı ve "Benim illa cumhurbaşkanı olmamı istiyorlar" diyerek aday olacağını açıkladı. Meral Akşener daha sonra oybirliğiyle İyi Parti Genel Başkanlığı'na seçildi.

28 Şubat döneminden 15 Temmuz'a; iç politikadan dış politikaya; ekonomiden eğitime kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Akşener, "Bir ülkede kamu düzeni millet, devlet ve hukuk demektir. Kamu düzeninin olmazsa olmazı hukuktur. Hukuk adalet ve liyakat devletin merkezinde olmazsa devlet çözülür" ifadesini kullandı. Akşener, "Başbakan Meral" sloganlarına da "Başbakan değil, cumhurbaşkanı olacağım" karşılığını verdi.

TIKLAYIN - Meral Akşener öncülüğünde kurulacak partinin kurucular kurulu belli oldu; işte tam liste

"Ey 28 Şubat'ın gafilleri, bu kadını hatırladınız mı?"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, birçok kişinin "postmodern darbe" olarak nitelediği 28 Şubat döneminde İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Akşener, "28 Şubat'ın anlı şanlı kadrolarına seslenmek istiyorum, mutlu musunuz? Huzurlu musunuz? Eğer siz insanımızın yaşamlarına şekil vermeye, yön vermeye kalkmasaydınız, görevimizin onların haklarını korumak olduğunu söyleseydiniz şimdi 80 milyon bu durumda olmazdık" diye konuştu. Akşener, sözlerinin devamında şunları kaydetti:

"Ey 28 Şubat'ın gafilleri; milletin hakkı için, devletin hakkı için karşınızda durduğumda parmak salladığınız, korkutmaya çalıştığınız, itibarını zedelemeye çalıştınız kadını hatırladınız mı? Siz neredesiniz bilmiyorum. Biz yine milletimizle yürüyoruz."

Ekonomi kurmaylarına seslendi: Yüzde 6'dan az büyümeyi kabul etmiyorum

Türkiye ekonomisinin son 10 yılda ortalama yüzde 4.5 büyüme gerçekleştirdiğini ifade eden Akşener, aralarında eski Merkez Bankası Genel Müdürü Durmuş Yılmaz'ın da bulunduğu ekonomi kurmaylarına seslendi; "Yüzde 6'dan aşağısını kabul etmiyorum. Yüzde 6'nın üstünde büyümeyi gerçekleştirmek zorundasınız" dedi.

"Yolsuzluğa bulaşan, itibarını bırakmadan bu dünyadan göçmeyecek"

Akşener, '17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına' da göndermede bulundu. "Yolsuzluk adeta dokunulmazlık alanına dahil edilmiştir. Besleme fakih de buluyorlar. Canları istediği zaman fetva alınıyor. Dolayısıyla geceyi rahat rahat geçiriyorlar" görüşünü dile getiren Akşener, sözlerine "Evet, imanım gibi inanıyorum ki yolsuzluğa bulaşmış her kim olursa olsun, itibarını bırakmadan dünyadan göçmeyecek. Size söz veriyorum, göçmeyecek" diye devam etti.

"Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı"

Ankara'daki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde konuşan Akşener'in açıklamaları şöyle:

"16 Nisan referandumu, arkadaşlarımın deyimiyle kirli referandum... 1946 seçimleri adeta tekrar sahnelenmiş, siyasal hayatımıza yeni bir usul eklenmiştir. Toplumsal destek yetmezse, yargıçlar tamamlar. Toplumsal desteği bulamazsanız, yargıçlar, YSK imdadınıza koşar! Demokrasi, tehdit altındadır. İktidarın hukuku, her şeyin üstündedir. Açıkça görülmektedir ki siyaset açmazdadır. Postmodern milli şef dönemi başlamıştır, ama sürdürülebilir değildir.

"O çıkar yol biziz"

Aziz milletim. Bugün 25 Ekim 2017. Türkiye'de yapılan araştırmalar şunu gösteriyor; Türkiye yorgundur. Millet yorgundur. Devlet yıpranmıştır. Siyasal iklimin değişmesi dışında hiçbir sağlıklı yol kalmamıştır. Hiçbir çıkar yol kalmamıştır. O çıkar yol biziz. O çıkar yol 80 milyon Türk milletidir.

"Başbakan değil, Cumhurbaşkanı"

Başbakan değil, cumhurbaşkanı. Ali Türkşen burada, Ali Aydın burada, Halaçoğlu burada, Koray Bey ve Ümit Bey benim cumhurbaşkanı olmamı istiyorlar. Ayfer Hanım da öyle söylüyor. Nuri Okutan da şu an alıntı kağıdının peşinde. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı. Türkiye yorgun, ama Türkiye'nin büyük sorunlarını aşacak gücü de var. Milletimizin kararlılığı var. Milletimizin siyasi bunalımları aşma tecrübesi var.

Türkiye kucaklaşmasını başlatıyoruz

Milletimiz kararmakta olan ufkumuzu iyilik güneşiyle aydınlatmaya çalışmaktadır. Milletimiz yeni bir iktidarla, güçlü bir Türkiye yolunda devam etmek niyetini açıkça beyan etmektedir. Binlerce yıllık iyilik medeniyetinin yolcuları olarak toplanmış bulunmaktayız. Umutlarımız var, hayallerimiz var, zengin bir Türkiye istiyoruz. Adil bir Türkiye istiyoruz, gücümüz var. Özgür bir toplum istiyoruz, gücümüz var. Mutlu bir Türkiye istiyoruz, hakkımız var. Yeni bir siyasal hareketle, iyi bir siyasal hareketle Türkiye kucaklaşmasını başlatıyoruz. Allah vatana millete, insanlığa hayır etsin. Hayırlı eylesin."

İyilik güneşinin aydınlığında, salondaki binler 80 milyon ile kucaklaşıp Türkiye olacak. Türkiye coğrafyası ile kucaklaşıp dünya olacak. Daha ileriye yönelecek. İyi Parti ile yenileneceğiz.

Yol bulamıyorsan yol açacak. İşte açtınız yolları, bugün buradayız. 10 yıl içinde Almanya dışında başka bir Avrupa ülkesi G7'nin içinde bulunmayacak. 21. yüzyılın zenginleşen güçleri ise dünya siyasetine ağır aktörler olarak çıkıyor. Sadece Türkiye'yi değil, geniş bir coğrafyayı yanlış akla mahkum etmişlerdir.

Eğitim açıklaması

Yaşları 30'un altında olan milyarderlerin sayısı oldukça şaşırtıcıdır. İktisatçıların tasarruf ettiği kaygısı, yerini bilimsel yetersizliğe terk etmiştir. Bugünkü dünyada, tepedeki abiler duysun. Bu kupon beyinler, bu abilerden daha kıymetlidir. Yeni teknolojiler yaratmak zorundayız. Son çeyrek yüzyılın gelişmeleri, bireysel ilişkiler kadar kamu düzeninin işleyişini de derinden etkilemiştir. Etkilemeye devam edecektir. Siyasal liderliklerin temel görevi, zamanın ruhuna uygun dönüşümün önünü açmaktır. 2017 Türkiye'sinde ise, toplumun önüne konan gündem ile dünyanın konuştukları örtüşmemektedir. Aradaki fark açılmaktadır, Türkiye, dünyadaki gelişmeleri iyi okuyamamaktadır. Dünyadaki gelişmeler, Kapıkule'de durdurulmaktadır. Kapıkule'den geçiş bazı durumlarda çok kolay, ama bilginin geçişi yasak hemşerim! Türkiye tarihin gerisine düşemez. Asla razı olmayacağız. Türkiye'nin gelişen dünyadan kopmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Buna seyirci kalmamak için buradayız. Birinci işimiz gelişmenin ve ilerlemenin peşinden koşacak bir Türkiye'dir. Bunun yolunu açacak yapısal reformları ivedilikle hayata geçirmek zorundayız. Yaklaşık 50 milyon gencimiz var, 164 ülke nüfusundan daha çok. Çok büyük zenginlik, hamd olsun, Allah razı olsun. Peki, bu zenginliği nasıl değerlendiriyoruz? Uluslararası sonuçlar ortada. Fen, matematik ve okuduğunu anlamada 72 ülke arasında ne yazık ki 50'nci sıraya düştük. 15 yıldır devlet, eğitime daha fazla bütçe ayırmakta. Aileler çocuklarının eğitimine daha fazla para ayırmakta. Çocuklarımız ise diğer ülkelerdeki yaşıtlarına göre okullarında daha fazla zaman geçirmekte. Etüt merkezlerinde soluksuz koşturmakta. Netice, 10 yılda 10 basamak daha gerilemek. Bu sonuçlarla Türkiye'nin ilk 10'a girme iddiası akılla alay etmektir. Evet, şimdi TEOG'un değişeceğini akşam haberlerinden öğrenen bakan varken, ne düşünüyorsun Meral Akşener derseniz... Bakanın yerinde olmak istemezdim. Bu iktidar gidici, bu iktidar gidici. Ama çocuklar bizim çocuklarımız.

"Hukuk olmazsa devlet çözülür"

Bırakalım çocuklarımızı, düşüncüleri olsun. Tartışsınlar, üretsinler, bu Türkiye'nin yakalayacağı yegane zenginliktir. Kindar mindar nesle gerek yok, dünyadaki hızla gelişimle rekabet edeceksek yüksek donanımlı gençlerimiz sayesinde olacaktır. İyi Parti olarak kararlıyız. Eğitimde kalite artacak. Bilim ve teknolojiye öncelik verilecek. Bireysel özgürlük alanları genişletecektir. Hedefimiz eğitimi 11 yıla çıkarmak ve PİSA'da ilk 20 ülke arasına girmektir. Bunu başaracak kadrolarımız var. Buna gönülden inanıyorum. Bu sözü burada, iktidara geldiğimizde yerine getireceğimiz bir söz olarak veriyoruz. Hak sever yol arkadaşlarım, bir ülkede kamu düzeni millet, devlet ve hukuk demektir. Kamu düzeninin olmazsa olmazı hukuktur. Hukuk adalet ve liyakat devletin merkezinde olmazsa devlet çözülür.

"Siyasi merkezli yargı kararları, düşman kurşunundan daha tehlikeli"

Özgürlük alanlarını daraltan yönetimler, ilerlemeci olmayan yönetimler korkak yönetimlerdir. Milletten topladıklarıyla, devlet ihtişamının arkasına saklanan yöneticiler aslında korkak yöneticilerdir. Bunlar birlik dilini kullanmazlar. Korkak iktidarlar, korkak yönetimler insanlığa acıdan başka bir miras, bugüne kadar bırakmamışlardır. Adalet ise cesaret ister. Adalet medenidir, evrenseldir. Unutmayalım ki siyasi merkezli yargı kararları, düşman kurşunundan daha tehlikelidir.

"Liyakat ve hakkaniyet kalmadı"

Adaletin sağlayamayan yargı, vicdanları çürütür. Milleti bozar. Devleti çözer. Nasıl yargının siyaseti kuşatmasına karşı mücadele ettiysek, iktidarın da yargıyı kuşatmasına yol vermeyeceğiz. Müsaade etmeyeceğiz. Hele ki bugün yapıldığı gibi yargıya zabıta amirliği gibi davranılmasına müsaade etmeyeceğiz. Yaşadığımız şehrin sokaklarında bir sabah erkenden bir gezinti yapalım. Polis karakola, memur daireye, öğretim üyesi üniversiteye, işçi fabrikaya, çiftçi tarlaya, öğrenci okula mutlu gitmemektedir. Kadınlar bilecektir, her sabah erkenden uyanan ev kadını. Çocuklarının yüzüne umutla bakamamaktadır. Bütün araştırmaların ortak sonucu da maalesef böyledir. Neden sorusunun cevabını milletimiz şöyle veriyor; liyakat ve hakkaniyet kalmadı. Doğrudur, liyakat ve hakkaniyet kalmamıştır. Gencecik çocuklarımız, AK Parti'den kağıt getirmeden iş bulamamaktadır. Yıllarca, ailelerinin, özellikle annelerin mutfak masrafından kesip üniversiteyi bitirmiş çocuğunu, babasından gizli dershaneye gönderip hangi puanı alırsa alsın o günlerde soru çaldılar. Soruları çaldırdılar. Bugün ise "Yakınımdır" denen bir kağıt gitmeden ne devlette, ne özelde ne de taşeronda iş bulamamaktadırlar. Bu ülkenin insanları böyle bir tabloyu hak ediyor mu? Hak etmiyor. Buradan 80 milyonla, aziz milletimle zamanın ötesinde kalmış bir dersi anlatmak istemiyorum. Müslümanlar, Mekke'yi fethetmişlerdir. Hz. Abbas, Kabe'nin sorumluluğunu kendilerine verilmesini efendimizden talep ediyor. Efendimiz ise o işi kalfa ailesi yapıyor. Hz. Abbas'ın "Ama onlar Müslüman değil" hatırlatmasına efendimizin cevabı, "Ama onlar bu işi iyi yapıyor" olmuştur.

"Devletin dini adalettir"

"Devletin dini adalettir" sözünü çok kıymetli biliyoruz. Bu nedenle siyasal sistemi çalıştırmak zorundayız. Medya ve iletişim alanları baskılanmamalıdır. Halk, ülke gündemindeki konularla ilgili siyasi partilerin görüşlerini öğrenebilmelidir. Tek taraflı konuşmak, kör propagandadır. Bazı muhteremlerde olduğu gibi, yönetimi de körleştirir.

Politikalar masa başında, bugün olduğu gibi yukarıdan inme yapılır yazılır. Mesela 2023 hedefleri gibi. 500 milyar dolar ihracat yazarsınız. 2 trilyon dolar milli gelir yazarsınız Kağıtlara yazarsınız. Zaman ilerler, yazdığınız tarihin gerisine düşersiniz. Mesela uçak üretimi gibi. 2011 seçimlerinde satamadılar, 2015'te raflara tekrar çıkardılar. Hani milli uçak işi var ya... Sonra 2017'de gider ABD'den 10 milyar dolara uçak alırsınız uçak. Bu körleşmeyi açmak zorundayız. Güçlü parlamento - milli irade ilişkisi vazgeçilmezimizdir. Çağdaş demokratik ilkeler çerçevesinde siyasal partiler kanunu demokratikleşecektir. Partilerin hepsinde uygulanan "Atıyorum seni, seç beni" modeli kaldırılacaktır.

Genel merkezin seçimle gelen hiçbir kademeyi görevden alma yetkisi olmayacaktır. Yargı kararları hariç, seçimle gelen seçimle gidecektir. Bazıları şu sıra referandumda cansiperane "evet" için çalıştığı için çok üzülüyordur. Biz o zaman demiştik, tek adama gidiyorsunuz demiştik. Yazık o adama, kağıt peçete alımını bile düşünmek zorunda kalacak demiştik.

"Kanunların anası seçim kanunudur"

Kanunların anası seçim kanunudur. Montaigne öyle der. Açık, şeffaf, demokratik ve denetlenebilir bir siyasal partiler ve seçim yasası oluşturma mecburiyeti vardır. Katılım güç demektir. Sandık devletin namusudur. Kıymetli yol arkadaşlarım, şimdi ekonomi penceresini biraz açalım. 2001 krizinden sonra Türkiye, radikal düzenlemeleri devreye sokmuş ve temel alanlarda reformlar yapmıştır. 2002 seçimlerinde iş başına gelen iktidar, 2005 yılında AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamıştır. Aynı süre içinde dünya üzerindeki en yüksek nakit bolluğunu yaşamaya başlamıştır. Gelişmiş ülkeler, dünyayı paraya boğmuştur. Bizim gibi yüksek faiz ödeyen ekonomiler coşmuş, ekonomik dar boğazlar aşılmıştır. İhracat ve büyümede artış görülmüştür. Türkiye'de, 2002'den sonraki süreçte yüzde 6 gibi bir başarı yakalanmıştır. 2007'den sonra da bunu sürdürebilmeliydik. İktidar bunu yapabilmeliydi. Böyle bir yolu tercih etseydik bugün refah treninde güçlü bir ülke olma yolunda mesafe almış olurduk. Son 10 yılın büyüme rakamı, 1960'tan beri gerçekleştirilen yüzde 4.5'luk Türkiye ortalamasının altında kaldı. İşsizlik yüzde 13.4 ile tarihi rekordadır. 500 büyük firma, kazancının yüzde 2'sini faize ödüyor. Türkiye, en yüksek faiz ödeyen ekonomilerin başındadır. Eyy faiz lobisi diyenler, faiz lobisini mutluluktan ters köşe yapmış durumdalar. Saygın bir iktisatçı, son 15 yılda tren bizim istasyona iki defa uğradı ama biz orada yoktuk diyor. Biz o zamanlar başka istasyonlardaydık. Peki ekonomide neden düştük? Üç temel kaynağı var, yapısal hale gelen yolsuzluklar. Dış politika serüveni ve siyasi operasyonlar. Yolsuzluk zaman zaman ülkelerin gündemlerinde yer alır.

"Ekonominin patronu güvendir"

Yaygın yolsuzluk, hukukun yeterli olmadığı ve demokrasinin kıt olduğu ülkelerde görülür. Şu sıralar şöyle duyuyoruz; yolsuzluk mu? Efendim doğru ama altta yapıyorlar. Kardeşlerim, yolsuzluk duman değil ki aşağıdan yukarı çıksın. Çamurdur, çamur. Yukarıdan aşağıya akar. Yukarıdan yerel yönetimlere kadar yaygınlaşmıştır. Milyarlarca liralık yolsuzluk iddiaları karşısında ne yargıdan, ne hükümetten ses çıkmıyor. Yolsuzluk adeta dokunulmazlık alanına dahil edilmiştir. Besleme fakih de buluyorlar. Canları istediği zaman fetva alınıyor. Dolayısıyla geceyi rahat rahat geçiriyorlar. Evet, imanım gibi inanıyorum ki yolsuzluğa bulaşmış her kim olursa olsun, itibarını bırakmadan dünyadan göçmeyecek. Size söz veriyorum, göçmeyecek. Yolsuzluk atmosferinin yaygın olduğu bir ülkede ekonomik yatırım yapılabilir mi? Sisteme güven kalır mı? Durmuş Yılmaz nerelerde. Heh buldum. Tamam. Sayın Durmuş Yılmaz, geçenlerde bir basın mensubunun "Partinizin iktidarında ekonominin patronu siz mi olacaksınız?" sorusuna şöyle yanıt verdi; ekonominin patronu güvendir, güven. Sonra döndü bana, güven temin edilirse yüzde 6-7 rahat rahat aşılır dedi. Ekonomi kurmaylarına sesleniyorum, yüzde 6'dan aşağısını kabul etmiyorum. Yüzde 6'nın üstünde büyümeyi gerçekleştirmek zorundasınız.

"Rusya'yla domates anlaşması, büyük anlaşma..."

Bakın Rusya'yla domates anlaşması. Büyük anlaşma. Rusya'yla domates anlaşması... Refah treninde neden yokuz, işte özetledik. Dış politika, 2000'li yılların başındaki sıfır sorun söylemi, devlet birikimimizle uygun düşmekteydi. Bölge ülkelerinin istikrarından en karlı çıkacak ülke Türkiye'dir. Rusya merkezli sosyalist açılım bunu doğrulamıştır. 2005'teki AB için tam adaylık süreci ve istikrar arayıcı politikalar ekonomimize hız katmıştır. Peki ne oldu da bugün farklı şeyleri konuşuyoruz? Dilleriyle ve kalplerinden geçenlerin aynı olmaması nedeniyle bunları konuşuyoruz. Bu muhteremin söyledikleri, dış politikanın koridorlarında taşındı. 5 büyükelçimiz var aramızda, onlara monşerler dediler attılar. Mavi Marmara ile başladık, Almanya'dan Rusya'ya kadar el atmadığımız yer kalmadı. Hani bir Rabia var ya. Rabia'yı Suudi sofralarında bıraktılar. Filistin'i, İsrail'le müzakere masalarında bırakıp geldiler. Sadece Suriye'nin, mültecilerle beraber maliyeti 250 milyar dolar. İran'a yönelik ambargonun kaldırılma süreci oldukça öğreticidir. Avrupa ülkelerinin ABD'ye baskısı sonuç vermiştir. Biz ise adeta kendimize ambargo koyduk. En önemli pazarlarımızı kendi ellerimizle tahrip ettik. Böyle yönetilen dış politika, trende olmayışımızın ikinci nedenidir. Siyasi itibar kaybı, ayrı bir maliyet sebebidir. Bir misafirim konuyu son döneme getirdi. Burayı iyi dinleyin. Sayın Davutoğlu, büyük ihtimalle Sayın Erdoğan tarafından dış politikanın yaratıldığına inandırılmıştır. Komşulara 10 yıllık kiracılar gibi davrandılar. Devlette devamlılık esastır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, yarınlara devredilecek çok saygın kurumlar oluşturmuştur. Onlarca uluslararası kuruluş, bizzat Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin katılımıyla kurulmuştur. Peki soralım, 15 yıllık bu muhteremleri neyle hatırlayacaklar? Cevabı bizde var. Ama hadi, açmayalım ağzımızı. Bize çok saracak yara bıraktınız. Türkiye'nin yaklaşık 100 yıllık potansiyel gücünü savurup gittiniz. Türkiye, merkezi bir Avrupa ülkesidir. Avrasya ülkesidir. Ekonomimizi, dış politikanın merkezine koyacağız. Onurlu milletim, kıymetli yol arkadaşlarım. Yakın siyasi tarihi içinde yaşamış bir siyasetçi olarak ifade ediyorum ki; 28 Şubat, bizzat TSK'ya yönelik bir ihanet sürecinin adıdır. Bu süreç, askerlerimizin başlarına silah geçirilmesiyle tazelenmiştir. 15 Temmuz'da millet devleti sokaktan toplamıştır. TSK'yı Türkiye'nin aktifinden düşürmek için plan yapanlar, tekraren söylüyorum. TSK'yı Türkiye'nin aktif değeri tanımından düşürmek için plan yapanlar, maalesef iktidar kadrolarının bulanık beyinlerinden faydalanmışlardır. Süreç, Türkiye için yol çevirme, ön kesme operasyonudur. Referandumlar dahil, son 10 yılda yaşadıklarımız bizi trenin geleceği istasyondan uzak tutmuştur. Burada ifade etmek isterim, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün şehit ettiği 249 şehidimizin uğruna duyduğumuz borç, onların faillerinin, FETO ihanet şebekesinin, devletin içine sızmış her damarının kesilmesi sağlamak başta ben olmak üzere bütün arkadaşlarımızın namus borcudur.

"28 Şubat'ın kudretlileri bekleyin, yoldaşlarınız olacak"

28 Şubat'ın anlı şanlı kadrolarına seslenmek istiyorum, mutlu musunuz? Huzurlu musunuz? Eğer siz insanımızın yaşamlarına şekil vermeye, yön vermeye kalkmasaydınız, görevimizin onların haklarını korumak olduğunu söyleseydiniz şimdi 80 milyon bu durumda olmazdık. Sizin gardiyan kesildiğiniz insanımız, kendilerine özgürlük vaat edenlerle yola çıktılar. Şimdi de bunlar sizin rolünüzdeler. Ne hak biliyorlar, ne hukuk. Hatırladınız mı milletin hakkı için, devletin hakkı için karşınızda durduğumda parmak salladığınız, korkutmaya çalıştığınız, itibarını zedelemeye çalıştınız kadın, hatırladınız mı? Siz neredesiniz bilmiyorum. Biz yine milletimizle yürüyoruz. 28 Şubat'ın kudretlileri bekleyin, yoldaşlarınız olacak. Bugünküler de tarihin çöplüğüne, sizin yanınıza gelecekler.

Ana Haber
ETİKETLER
akşener haber açıklama iyi parti yeni parti güneş logo

Meral Akşener'den Trump'a 'Kudüs' tepkisi
06 Aralık 2017



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ABD Başkanı Trump'ın "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyoruz" açıklamasının ardından yaptı!
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

Akşener sosyal medyadan yaptığı açıklama, "İYİ Parti'nin iktidarda olduğu güçlü bir Türkiye'de bu kararı alamazlardı" mesajı paylaştı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyoruz" açıklamasına İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den sert tepki geldi..

Akşener Twitter hesabından yaptığı açıklama şu şekilde;

İç politikada sıkışan Trump, hiçbir başkanın kullanmadığı yetkiyi kullanarak İslâm alemini derinden incitmekle kalmadı, İsrail-Filistin barış görüşmelerine de zarar verdi. Bu durumu şiddetle kınıyorum. İYİ Parti'nin iktidarda olduğu güçlü bir Türkiye'de bu kararı alamazlardı.

Haber Fedai
Etiketler : meral akşener, Trump, iyi parti, Kudüs, israil

İyi Parti'de kimler var? AKP'li eski milletvekilleri de listede...
25.10.2017

Meral Akşener'in kurucu genel başkanı olduğu İyi Parti resmen kuruldu. İyi Parti'nin Kurucular Kurulu listesinde yer alan isimler de dikkat çekiyor. Başkanlık Sistemi'ne karşı olduğunu ve referandumda "hayır" diyeceğini açıklayarak dikkat çeken AKP'nin Ankara kurucu il başkanı ve eski milletvekili Ersönmez Yarbay ile eski AKP milletvekili Mukadder Başeğmez de listede yer aldı. Kurucular Kurulu listesinde ayrıca AKP'nin Kürt kimliğiyle bilinen eski milletvekili Kazım Ataoğlu da yer aldı.

DİĞER FOTOĞRAFLAR

Meral Akşener 'in öncülüğünde, kendisini "Merkez Sağ" olarak nitelendiren; sağ kanattan, bazı sosyal demokrat isimler ve milliyetçi çizgide çok sayıda ismin yer aldığı İyi Parti, bugün resmen kuruldu. Partinin kuruluş dilekçesi 25 Ekim 2017 tarihi itibariyle İçişleri Bakanlığı’na kurucu genel başkan Meral Akşener tarafından verildi. Ancak ilk başvuru anında, partinin tüzel kişilik kazanması anlamına gelen İçişleri Bakanlığı’nın dilekçe karşılığı vermesi gereken “alındı belgesi” verilmedi. Belgenin daha sonra verileceği söylendi.

ADI "İYİ PARTİ", LOGOSU GÜNEŞ

İyi Parti'nin kurucular kurulunda yer alacak isimler, program ve tüzüğüne ilişkin çalışmalar dün gece geç saatlere kadar devam etti. Kurulacak partinin ismi son ana kadar sır gibi saklandı. Partinin çıkış sloganı ise "Türkiye İyi Olacak" seçildi. Partinin logosu ise 24 Ekim gece saatlerinde Emekli SAT Komandosu Ali Türkşen'in logonun basılı olduğu rozetini sosyal medya hesabında paylaşmasıyla ilk kez görüntülendi.

İYİ PARTİ'NİN 5 MİLLETVEKİLİ VAR

İyi Parti Meclis'te 5 milletvekili ile temsil edilecek. Ümit Özdağ , Aytun Çıray, Nuri Okutan, Yusuf Halaçoğlu, İsmail Ok da halen milletvekilliği devam eden partililer.

Partinin kurucular kurulunda Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Emekli SAT Komandosu Ali Türkşen, Adalet ve Kalkınma Partisi'nde de görev yapmış eski milletvekili Mukadder Başeğmez, eski MHP milletvekili Özcan Yeniçeri, CHP ’den istifa eden Milletvekili Aytun Çıray, Eski bakanlardan Cihan Paçacı, Abdul Ahat Andican, Abdülkadir Akcan, eski Hazine Müsteşarı ve DYP’li Bakanlardan Ayfer Yılmaz, DSP’li bakanlardan Aydın Tümen, Suat Çağlayan, gazeteci, Ayşe Sucu, Ruhat Mengi gibi isimler dikkat çekti. İlk Genel Kurul yapılıncaya kadar parti idaresi bu kurul tarafından yapılacağı için önem taşıyor.

3 DÖNEM KURALI

Meral Akşener, kuruluşun ardından kurucularla birlikte Yenimahalle Belediyesi’nin Nazım Hikmet Kültür merkezinde partililerle bir araya geldi ve program hakkında bilgi verdi. Sade bir dille hazırlanan programda, “İyi bir Türkiye”, “Demokrasi ve Hukuk”, “Toplum”, “Kamu Yönetimi”, “İç ve Dış Güvenlik”, “Kurumlar”, “Dış Politika” ve “Hedefler” başlıkları yer aldı. Ana slogan ise, “Türkiye iyi olacak” oldu.

İyi Parti, bugün Bilkent Otel’de yetkili organ seçimlerini yapacak. Genel İdare Kurulu ve Disiplin Kurulu belirlenecek. Ayrıca partinin genel başkan yardımcıları görevlendirmesi yapılacak.

FARKLI SİYASİ GÖRÜŞTEN TEMSİLCİLER VAR

Meral Akşener'in listesinde, geçmişte farklı siyasi partilerde bulunan isimler aynı çatı altında toplandığı görülüyor.

İLGİNÇ İSİM BENZERLİKLERİ

Kurucular kurulunda yer alan Mesut Yılmaz ve Emine Erdoğan da eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a olan benzerlik nedeniyle dikkat çekti.
MillîGazete

Kemal Can: İYİ Parti’nin Geleceğini Akşener Değil, AKP’nin Durumu Belirler
Ekin Karaca
İstanbul - BİA Haber Merkezi
26 Ekim 2017



Milliyetçilik çalışmalarıyla tanınan Kemal Can, Akşener öncülüğündeki yeni siyasi partinin geleceğinin konjonktürel gelişmelere ve bu gelişmeler çerçevesinde AKP’nin durumuna bağlı olduğu görüşünde.

Meral Akşener öncülüğünde kurulan İYİ Parti’yi, milliyetçilik çalışmalarıyla bilinen araştırmacı yazar Kemal Can’la konuştuk.

İYİ Parti’nin geleceğini Akşener ve ekibinin yapacaklarından çok, konjonktürel gelişmelerin ve AKP’nin durumunun belirleyeceğini ifade eden Kemal Can, Akşener’in bu çerçevede AKP tabanından kopuşları bekleyeceği görüşünde.

Erdoğan’ın AKP’yi imha etme sürecinde olduğunu ve partiyi kendisine bağlı bir bürokratik birime dönüştürdüğünü söyleyen Can, bu imha sürecinin kontrolden çıkıp rahatsızlığın artması durumunda Akşener’in partisinin muhafazakar taban için adres olabileceği görüşünde.

“Merkez sağ partiyiz demek için ellerinden geleni yapmışlar”

İYİ Parti hakkında ilk izlenimleriniz neler? Gazeteci Ruşen Çakır, Medyascope’ta yaptığı değerlendirmede “MHP-DYP karışımı” ifadesini kullanmıştı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerek program, gerek kurucular kurulu ya da kadro açısından beklenmedik, değişik, şaşırtıcı bir tablo ortaya çıkmadı.

MHP'yle milliyetçilik mücadelesine girecek bir parti görüntüsü vermeme ihtiyacına karşılık eski bazı merkez sağ isimlerle, söylemde milliyetçilik vurgusunu mümkün olduğunca az kullanarak bir denge oluşturmaya çalışmışlar. Biz merkez sağ partiyiz demek için ellerinden geleni yapmışlar. Ellerinden gelen de bu.

Ama tabii kaçınılmaz olarak bütün o olağanüstü kongre süreci ve MHP muhalefeti sırasında birlikte hareket ettiği ekibi güçlü şekilde partiye taşımak zorunda kaldığı için eski ülkücü, milliyetçi, MHP'li isimler Kurucular Kurulu'nda biraz ağırlıklı.

Onun dışında merkez sağdan, DYP'den, AKP'den isimlerin yanı sıra birazcık popüler isimler yerleştirmeye çalışmışlar. Ancak orada da çok parlak sonuçlar aldıkları söylenemez. Çok derleme bir hal var, kamuoyunun dikkatini çekecek hamleler görmüyoruz.

Söylem düzeyinde de yeni ve farklı olarak ne söylediği belli değil. Akşener, Bahçeli’ye muhalefet ederken de net tavrı olmadı. Sadece Bahçeli’nin MHP liderliğini iyi yapamadığını söyledi.

Şimdi de AKP'nin politikalarına ilişkin, sağ popülist, neoliberal, ekonomik tercihlere dönük, Kürt politikasına, dış politikaya dönük somut, güçlü ve yeni argümanlar öne sürmediklerini, hatta bilinçli olarak birazcık bu alanların belirsiz kalmasını istediklerini düşünüyorum.

Konjonktüre göre söylem geliştirebilmek için herhalde...

Evet, çok net şeyler söyleyip kendi alanlarını daraltmak istemiyorlar.

Bu kısa vadede değişik kesimlerden destek almak adına avantaj gibi gözükebilir ama orta-uzun vadede aleyhe işlemeye başlar. Çünkü bu belirsizlik hali seçmenin desteğini sağlamaya yetmez.

“AKP, iktidar olması için kurgulanmış proje partiydi”

AKP'nin kuruluşunda da benzer belirsizlikler yok muydu? "Milli Görüş gömleğini çıkarttık" diyerek Özal'ın 4 eğilimi birleştirme projesine benzer karışık bir tablo geliyor akla...

Eklektik oluşu anlamında evet benzer. Ancak birçok açıdan da çok farklı.

Bir kere AKP, tıpkı ANAP gibi iktidar olmak için kurgulanmış bir proje partisiydi. Temel hedefleri belliydi. Dış politikada AB'ye uyum, belirleyici olan politikaydı. Ekonomi cephesinde de bildiğimiz neoliberal ekonomik transformasyonun sorunsuz yürütülmesiyle ilgili çok açık bir tercih ortaya koymuştu.

Bu konuda hem iktisadi ve siyasi anlamda dış destek hem de Türkiye'deki güç odaklarından önemli bir omur almıştı. Burada AKP'nin rolü güçlü toplumsal çoğunluğu bu projelerde politik destek alanında tutma becerisini göstermesiydi. Dolayısıyla zaten bu amaca uygun olarak ortaya çıkmış, kurulmuş, tasarlanmış bir proje siyasi yapıydı.

Şimdi Akşener'in çıkışı, ne çıkış hikayesi itibariyle ne bulunduğu yer itibariyle bununla tam karşılaştırılamaz. Çünkü Akşener, Erdoğan destekli Bahçeli'nin ittirmesiyle parti kurmak zorunda kalmış, MHP içindeki yolu tıkandığı için yeni bir parti girişimine mecbur kalmış bir siyasi aktör.

Hazırlıkları, donanımı ve üzerine oturduğu toplumsal taban itibariyle de çok daha fazla belirsizlikle yüz yüze.

AKP için aslında Milli Görüş'ün artık politik ve ideolojik üst yapı olarak taşıyamadığı hazır bir kitlenin üstüne oturmak gibi bir lüksü vardı.

Akşener'in MHP'den kopartacağı büyük parça dışında şu an hazır bir toplumsal tabanı olduğunu söylemek zor.

“MHP’de kopma 16 Nisan’daki kadar olur mu, belli değil”

İYİ Parti’nin MHP'den büyük bir parça kopartacağı ifade ediliyor. Bunu 16 Nisan referandumunda da gördük. Peki, AKP tabanından, beyaz yakalı muhafazakarlardan, muhafazakar gençlerden ne alabilir?

MHP'den büyük parça kopartacağı bence de doğru tespit. Ancak referandumda koparttığı büyüklükte bir parça olup olmayacağından çok emin değilim.

Referandumdaki tercih, bir parti tercihinden çok, çok net olan iki durum arasında seçimdi. Seçmenin orada Hayır oyu verme kararıyla şimdi partisini değiştirme kararı aynı dinamiklerle oluşmayabilir.

AKP seçmeninden, muhafazakar mahalleden alacağı oylar ise Akşener'in yapacaklarından çok AKP'de olup biteceklerle alakalı.

AKP'ye destek veren seçmenin içinde bir takım rahatsızlık odakları oluşmaya başladı. Bir rahatsızlık nüvesi var. Referandumda daha rahat şekilde ölçüldüğü üzere kentli, genç seçmen içinde daha da yoğunlaşıyor gibi görünüyor. Ancak henüz AKP'de gerçek manada bir çözülmenin başladığını söyleyemeyiz.

Bu çözülme, konjonktürel çeşitli etkilerle başlayabilir mi?

Başta ekonomi olmak üzere başlayabilir. Erdoğan'ın bu AKP'yi imha süreci kontrolden çıkıp rahatsızlık had safhaya ulaşırsa, bu çatlaklar büyüyebilir.

“Erdoğan, AKP’yi imha ediyor”

Erdoğan'ın AKP'yi imha süreci ifadesini biraz açar mısınız?

Şu anda Erdoğan kendi kişiselleşmiş iktidar stratejisinde AKP'yi bir siyasi aktör olarak devreden çıkartma hamlesi yapıyor. İstifalarla, yani bir tür içini boşaltarak, AKP’nin siyasi gücünü kendi gücü haline getirerek, kendi uzantısı bir aygıta dönüştürerek aslında bir parti olarak AKP'yi imha ediyor, herhangi bir bürokratik birime dönüştürüyor.

Dolayısıyla da bunun yaratacağı politik sıkıntılar artabilir önümüzdeki dönemde. Bu da AKP tabanındaki rahatsızlığı bir çözülme aşamasına taşıyabilir.

Olası böyle bir durum da Akşener’e yarıyor…

Bunların hepsi Akşener'i bir potansiyel olarak öne çıkartıyor. Çünkü böyle bir çözülme süreci başlarsa bu çözülmeden AKP'den kopacak isimler için bir adres ihtiyacı doğacak. Bir partiden vazgeçmek, bir partiyi artık yeterli bulmamak seçmen davranışını hemen değiştirmesine yetmiyor, alternatifini de düşünmek durumunda.

Bu aşamada tabii Akşener bir alternatif olarak öne çıkabilir. Ancak bu, kendi atacağı adımlardan çok genel siyasi tablo, konjonktür ve AKP'deki gelişmelere bağlı.

Yani biraz bekleyecek. Fırsatı bekleyen bir pozisyonda olacak. İlk seçime kadar bu süreç bu fırsatı getirir mi İYİ Parti'nin önüne, bilmiyoruz. Ama şu an itibariyle büyük bir rüzgar yarattığı, AKP'den önemli bir kaymanın işaretlerini henüz görmüyoruz. Ancak potansiyel olarak pek çok araştırma bunu ölçebiliyor.

Eğer böyle bir şey olursa o çözülme söz konusu olursa, Akşener'in partisi önemli bir parçayı kopartmaya aday görünüyor.

Burada ölçü, bu süreci hızlandıracak olan şey, kendisinin bir iktidar seçeneği olarak da seçmen nezdinde kayda girmesini sağlamak. Çünkü sadece AKP'yi devirmek için “AKP'den vazgeçin, bana oy verin” demek genel sağ seçmen davranışı açısndan çok sonuç alıcı şeyler değil.

Dolayısıyla Akşener ve partisinin iktidar seçeneği olduğuna dair bir güven oluşturması lazım. Ama bu kolay bir şey değil.

“Akşener agresif bir pozisyon edinmek istemiyor”

Zaten kendisi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmam isteniyor diyerek yarışa güçlü şekilde girmeyi amaçladığının sinyalini veriyor. Peki, dünkü konuşmasında anti Erdoğan çizgisinde olmamasını nasıl yorumluyorsunuz?

İki nedeni olduğunu düşünüyorum.

Çok agresif bir pozisyon edinmek istemiyor. Bu, olası seçmen destek tabanını geniş tutmak için. Klasik manada hedeflediği kitleyi peşin sert bir muhalefet tavrıyla karşısına almak istemiyor. Onlarla daha yumuşak ve geçişe imkan veren bir esneklik yaratmak istiyor.

İkincisi, bence 15 Temmuz'dan itibaren başlayan, özellikle Akşener'in şahsında bu partiye dönük başlayan kriminalize etme çabasının ve iktidarın bu partinin üzerine, onu itibarsızlaştıracak, onu kriminalize edecek yeni ataklarla gelmesini kışkırtacak hamleler de yapmak istemiyor. Bence biraz daha düşük profilli agresyonu daha aşağıda tutan bir pozisyonda bir süre daha kalmayı planlıyor gibi görünüyor.

“CHP’de rahatlama yaratabilir”

Kılıçdaroğlu'ndan rahatsız olan, onu AKP karşısında başarısız bulan CHP tabanından da söz etmek mümkün. Buradan bir kayma olabilir mi?

Mümkündür. Zaten ilk milletvekili geçişi oldu. Bunu izleyen istifalar, teşkilat bazında bazı kaymalar da olabilir.

Taban düzeyinde kaymanın çok büyük olacağını düşünmüyorum. Ama bunu tersinden de düşünmek lazım. İlk bakışta 1-2 puanın buraya kayması CHP için kayıp gibi görünebilir ama ben açıkçası bunun bir hafiflemeye de yol açabileceğini düşünüyorum.

Yani CHP'de kalarak CHP içinde ağırlık oluşturan ve biraz da onu sağa ve geriye çeken şeyin başka bir siyasi adrese kaymasının CHP'yi rahatlatacağını düşünüyorum. Bu da olasılıklardan biridir.

Tersi de mümkün tabii. O milliyetçi havanın çok sert esmeye devam etmesiyle birlikte daha ciddi bir kayma da söz konusu olabilir.
(..)
Bianet

İyi Parti...
Keşke iyi bişeyler yapsa da, Erdoğan'dan kurtulsak..
.
Hasan Cemal
26 Ekim 2017

[img]http://media-cdn.t24.com.tr/media/stories/2017/10/page_meral-aksener-partisini-kurdu-cikar-yol-kalmamistir-o-cikar-yol-biziz_970536833.jpg[/img

Kaç zamandır yazıp duruyorum,
Türkiye'nin bir numaralı sorunu Tayyip Erdoğan'dır.
Evet öyle.
Türkiye'nin önünü açmak için önce
Erdoğan'dan kurtulmak gerekiyor.
Erdoğan'ı siyaseten etkisiz kılmadan kurtuluş kapısı aralanamaz.
Bu açıdan 2019 yılı seçimleri altın değerinde bir fırsattır.
Önümüzde üç hedef var:
1. Yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul'u da AKP'den alarak Erdoğan'a büyük bir darbe indirmek...
2. Milletvekili seçimlerinde Erdoğan'a 7 Haziran hezimetini bir daha yaşatmak...
3. Ve tabii Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1'in altına düşürerek Erdoğan'ı Saray'dan indirmek, bir başka deyişle Saray'dan yolcu etmek...
Bu üç hedef de vurulabilir.
Çünkü Erdoğan oylarında, geçen haftaki bir yazımda belirttiğim gibi, ciddi bir çözülme gözleniyor.
Ama henüz bu çözülmenin yeni adresi belli değil.
Akla hemen takılıyor:
Yeni adres, İyi Parti olabilir mi?

Meral Akşener'i televizyonda izlerken öncelikle bu soru vardı kafamda.
Daha dürüst ifade edersem:
İyi Parti, Türkiye'nin Erdoğan'dan kurtulmasında nasıl, ne kadar bir rol oynayabilir diye düşündüm.
Sorular epeyce.
İyi Parti, AKP'den hangi oranda oy alır?
2000'lerde AKP'ye gitmiş olan eski merkez sağ oylar, milliyetçi-muhafazakâr oylar için ne kadar cazibe merkezi olabilir İyi Parti?
HDP'den, Kürtlerden İyi Parti'ye oy çıkması uzak ihtimaldir.
Buna karşılık, MHP oylarının Devlet Bahçeli'yi çökertecek kadar İyi Parti'ye akması yakın ihtimaldir.
Solculardan, liberallerden İyi Parti'ye oy çıkmaz.

İyi Parti daha yolun başında.
Yol aldıkça anlaşılacak, Erdoğan'ı Saray'dan yolcu edip edemeyeceği

Peki ya CHP oyları?..

İyi Parti, en çok CHP'den mi, yoksa AKP'den mi oy devşirir? En çok CHP oyunu mu, AKP oyunu mu böler?
CHP diyen de var.
Meral Akşener'in göğsündeki kalpaklı Atatürk rozetine dikkat çekenler, CHP'nin ulusalcı tabanından İyi Parti müşterisi çıkabileceği görüşünü taşıyor.
Bazı güvenilir kaynaklara göre bugünkü durum şöyle özetlenebilir:
"Evet, AKP oylarında çözülme yaşanıyor. 7 Haziran ve altına doğru bir seyir var. AKP'den memnun olmayan bu seçmen kitlesinin ne kadarı İyi Parti'ye gidebilir? Bunu şimdiden kestirmek çok güç..."
Biri de şu noktaya dikkati çekiyordu:
"Meral Akşener'in bu söylemiyle AKP'den oy çekmesi kolay değil."
Bilemiyorum.
İyi Parti, Meral Akşener ve arkadaşları daha yolun başındalar.
Örgütlenme aşamasındalar.
Bir başka meseleye gelince:
Bir yandan örgütlenirken, seslerini halka nasıl duyuracaklar?
Yani Saray ya da biat medyası engelini nasıl aşacaklar?
İyi Parti daha yolun başında.
Yol aldıkça anlaşılacak, Erdoğan'ı Saray'dan yolcu edip edemeyeceği...
Meral Akşener ve arkadaşlarını ben en çok bu pencereden izleyeceğim.
İyi Parti hayırlı olsun diyorum.

T24

"Anketlere göre 'yeni parti'nin oy oranı yüzde 20'yi geçti, Akşener ikinci turda seçilir"
18 Eylül 2017



"Partiye en büyük katılım AKP'den"

MHP'den istifa ederek Meral Akşener'in öncülüğünde kurulacak "yeni parti"ye katılan Koray Aydın, 2019'da yapılacak "yerel" ve "cumhurbaşkanlığı" seçimlerine ilişkin olarak birkaç anket yaptırdıklarını açıkladı. "Yüzde 14 - 15 ile başlayan anketler henüz partimiz kurulmadan yüzde 20'leri aştı" diyen Aydın, "Hedefimiz ilk turda yüzde 50+1 oy alarak seçilmek. Bugün itibarı ile Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş ve Recep Tayyip Erdoğan olarak dört adayın adı ön plana çıkıyor. Eğer ikinci tura kalacak olursa seçim Akşener ve Erdoğan en çok oyu alan iki aday olarak yarışacaklar ki Meral Akşener kesin olarak kazanacaktır" ifadesini kullandı.

Koray Aydın'ın Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu'nun sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Yeni Parti'yi MHP'ye alternatif olarak mı kuruyorsunuz?

Hayır, Yeni Parti'nin seçmen hedef kitlesi asla sadece MHP tabanı değildir. Bugün mevcut tüm partiler halkın beklentisini karşılamaktan uzaklaşmış durumdalar. Halkın beklentilerini de karşılayamıyorlar.Demokrasi ve insan hakları askıya alınıyor, kişilik haklarımız ihlal ediliyor. İktidar her geçen gün muhalefetin ve medyanın sesini, eleştirilerini kısıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti hepimizin en kıymetli ortak kazanımımızdır.Hiç kimse çaresizliğe teslim olmak istemiyor ve her partiden birçok üye ve insan partimize katılmaya geliyor ve "ülkemizin kötüye, daha kötüye gittiğini görüyoruz" diyorlar.İşte yeni partimize bu yüzden çok büyük bir ilgi var.

- Yeni parti için anketler yapıyor musunuz? Kurucular kurulu hakkında bilgi verir misiniz?

Evet, %14-15 ile başlayan anketler henüz partimiz kurulmadan %20'leri aştı. Çok hızlı bir yükseliş trendi yaşanıyor. Toplumun her kesiminden doğudan batıya, kuzeyden güneye Türk halkını temsil edecek kurucularımız olacak.Türk halkı bu resmi görünce inanıyorum ki ilgi ve destek de zirve yapacak, rekor kıracak. Kaldı ki bu kurucular kurulu resmi yeni partinin tüm il, ilçe ve belde teşkilatlarında da gerçekleştirecek.Ben teşkilatlanmayı yürütüyorum ve hiçbir beklentisi olmadan göreve talip olan müthiş bir talep patlaması yaşıyorum.Madem bu partiyi Türk milleti yurdun dört bir yanından katılımı ile kuruyor bizler de halkımıza layık olmak için gece gündüz çalışıyoruz.

- Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meral Akşener'in şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Elbette hedefimiz ilk turda %50+1 oy alarak seçilmek. Bugün itibarı ile Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş ve Recep Tayyip Erdoğan olarak 4 adayın adı ön plana çıkıyor. Eğer 2. tura kalacak olursa seçim Akşener ve Erdoğan en çok oyu alan iki aday olarak yarışacaklar ki Meral Akşener kesin olarak kazanacaktır.

T24
ETİKETLER
meral akşener yeni parti oy anke

Akşener'in partisinin dahil edildiği ilk seçim anketi açıklandı
13.09.2017



Akşener'in partisinin dahil edildiği ilk seçim anketi açıklandı
Objektif Araştırma şirketi, Meral Akşener'in kuracağı partiyi de katarak yaptığı bir araştırma anketini yayınladı. Buna göre, Meclis'teki partilerin koltuk aritmetiği tamamen değişiyor.

Sputnik'in haberine göre, objektif Araştırma şirketinin 2 Eylül ile 10 Eylül arasında yüz yüze 4332 kişiyle yaptığı ankette sonuçlar ortaya çıktı.

Ankete göre, Meral Akşener’in kuracağı yeni partiyle gerçekleşecek bir seçimde sonuçlar şöyle tahmin ediliyor:

AKP yüzde 27.3, CHP yüzde 16, Akşener yüzde 14.4, HDP yüzde 6.9, MHP yüzde 2.7 ve diğer partiler yüzde 1.1 oranında oy alıyor. Kararsız seçmen bu çalışmada yüzde 15, 'oy kullanmam' diyen seçmen ise yüzde 16.6 oranında çıkıyor.

Kararsızlar dağıtıldıktan sonra ise AKP yüzde 39.9, CHP yüzde 23.4, Akşener yüzde 21, HDP yüzde 10.1, MHP yüzde 4 ve diğer partiler yüzde 1.6 oranında oy alıyorlar.

Bu seçim sonuçlarına göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) milletvekili dağılım tablosu da şu şekilde oluşuyor:

AKP 280, CHP 140, Akşener 130, HDP 50.

'MHP BARAJ ALTINDA KALIYOR'

Araştırmaya göre yarın seçim olsa, AKP yüzde 29.5, CHP yüzde 18.5, MHP yüzde 3.1, HDP yüzde 6.9 ve diğerleri yüzde 2.1 oranında oy alıyor. Kararsız seçmen sayısı yüzde 21 ve oy kullanmam diyen seçmen sayısı ise yüzde 21.

'Kararsızım' cevabını veren seçmenler dağıtıldıktan sonra barajı AKP yüzde 49.1, CHP yüzde 30.1, HDP yüzde 11.5 ile geçerek Meclis'e giriyor. MHP ise yüzde 5.1 ile baraj altında kalıyor ve diğer partilerin toplamı da yüzde 4.2 oluyor.

'OY VERDİĞİNİZ PARTİDEN MEMNUN MUSUNUZ?'

Ankette son seçimlerle ilgili seçmene sorulan “Oy verdiğiniz partiden memnun musunuz?” şeklindeki soruya da AKP seçmeninin yüzde 18.2’si, CHP seçmeninin yüzde 20’si, MHP seçmeninin yüzde 78.7’si, HDP seçmeninin yüzde 5.3’ü 'memnun değilim' cevabını verdi.

Ankete katılanlar, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik “Seçim 2. tura kalırsa Recep Tayyip Erdoğan’a oy veririm” sorusuna yüzde 43.7 katılıyorum ve 52.3 katılmıyorum cevabını verdiler.
Birgün

Meral Akşener’den çok sert FETÖ yanıtı
19 Eylül 2017

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın kendisi hakkında "FETÖ'cü" dediğini belirten Meral Akşener "Kim ‘Meral Akşener FETÖ’cü’ diyorsa kendisi ya da eşi ya da kızı ya da damadı üst düzey FETÖ’cüdür. Kendisi de kriptodur.” dedi.

Yeni parti çalışmalarını sürdüren Meral Akşener, Fox Tv'de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına konuk oldu. Akşener kurma hazırlığı süren partisi ve gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.Hakkında başlatılan “FETÖ'cü” iddialarına da değinen Meral Akşener “Ölmüş anama, torunuma sövülüyor. Sayın Cumhurbaşkanıma çağrımdır. Ben bir tursunol kağıdıyım. Kim ‘Meral Akşener FETÖ'cü' diyorsa kendisi ya da eşi ya da kızı ya da damadı üst düzey FETÖ'cüdür. Kendisi de kriptodur.” dedi.

İSMAİL KAHRAMAN VURGUSU

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın kendisi için “FETÖ’cü” dediğini belirten Akşener “Sayın Cumhurbaşkanı bu mücadeleyi yapamıyor. FETÖ'yü ben temizleyeceğim” diye konuştu. Akşener sözlerini şöyle sürdürdü “Gitsinler İzmit'in Gündoğdu köyüne. Bırakın ailemi, köyümde FETÖ'cü yok benim. Hodri meydan. Kim bu kadar iddialı söyleyebilir. Kaçacak derler diye pasaport bile almadım”
Sözcü

Bahçeli'nin 14 yıllık özel kalem müdüründen istifa
Hülya Karabağlı
11 Eylül 2017



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 14 yıl boyunca özel kalemi olarak görev yapan Ömer Karakaş partisinden istifa etti. Karakaş’ın, Meral Akşener’le siyasete devam edeceği belirtildi.

MHP’nin önemli isimlerinden Ömer Karakaş, 4 yılı Alparslan Türkeş olmak üzere 18 yıl MHP Genel Başkanlık makamına hizmet verdi. Bahçeli ‘nin 14 yıl boyunca özel kalem müdürlüğünü yapan Karakaş, 2011’de milletvekili adaylığından sonra görevine dönmemişti.
T24
ETİKETLER
mhp devlet bahçeli özel kalem Ömer karakaş istifa

Ümit Özdağ "Kurulur kurulmaz Meclis’te grubumuz olacak”
14 Ağustos 2017



Hürriyet'ten İpek Özbey Ümit Özdağ'la yaptığı röportajda Özdağ çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ümit Özdağ"Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir yerine sahip olan Samsun’dan ekim ayında yola çıkacaklarını açıkladı. Kurulur kurulmaz Meclis’te grubu olacak" dedi.

İşte o röportaj;

MHP’den ihraç edilen Meral Akşener ve Prof. Dr. Ümit Özdağ, çalışmalarını tamamlamak üzere. Yeni partiyi merkez sağ değil, milli merkezde tanımlayan Özdağ, Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir yerine sahip olan Samsun’dan ekim ayında yola çıkacaklarını açıkladı. Kurulur kurulmaz Meclis’te grubu olacağını açıkladığı yeni partinin ideolojisi, kırmızı çizgileri ve Türkiye’nin meselelerine getirecekleri çözüm önerilerini Özdağ ile konuştuk.

- Yeni parti için hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu biliyoruz, peki adı üzerinde karar verdiniz mi?

Birkaç isim üzerinde duruyoruz ancak henüz netleşmedi.

- Görevlendirme yapıldı mı? Kurucular kurulu kimlerden oluşacak?

Bugüne kadar hiçbir il ve ilçede yapılmış bir görevlendirme yok. Ancak teşkilatların oluşturulması konusunda çalışacak bir komisyon kuruldu. Öte yandan kurucular kurulu ve program-tüzük çalışmaları devam ediyor. Kurucuların bir bölümü belli. Bir bölümü de önümüzdeki günlerde belli olacak.

- Tarih ne? İlk nerede göreceğiz sizi?

Ekimde inşallah Samsun’dan yola çıkacağız, çünkü Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir yer. İstiklal Harbi’nin başlangıcı. Ve Cumhuriyet’in kuruluş esaslarına ve milletimizin değerlerine ağır saldırıların yapıldığı bugünlerde Türk milletini kucaklayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına ve aziz milletimizin değerlerine sadık kalacak, birleştirici, onarıcı bir siyasi heyet olarak Samsun’dan yola çıkmayı uygun bulduk.

- Ne diyeceğiz, merkez sağ parti mi?

Hayır, merkez sağ parti değiliz. Her şeyden önce bütün Türkiye’yi kucaklayan bir siyasi hareketiz. Kendimizi milli merkezde tanımlıyoruz. Yani, merkezde, merkezin sağında ya da solunda olan bütün vatanperverleri davet eden bir siyasi parti oluşuyor şu anda. Herkesin yaşam tarzını güvence altına alacak bir parti olacağız. Şunun farkındayız: Ne yazık ki 1913 şartlarında bir Türkiye’yi, bu iktidar gerisinde bırakarak gitmek üzere. Biz bu ağır yıkımı aşmak için Türkiye’yi kucaklayan bir heyet ve çok iyi bir programla halkın karşısına çıkmaya hazırlanıyoruz. Bizim partimiz bir anlamda Birinci Meclis’in ruhunu taşıyacak bir parti olacak. Türkiye, kuruluş felsefesi ve milli değerlerine dönmeli.

- Nedir o ruh?

Birinci Meclis’te Mustafa Kemal ve çevresinde Türk milliyetçisi kadrolar vardı. Ama tüm vatanseverler de oradaydı. Daha muhafazakâr olan vatanperverler de daha liberal vatanperverler de vardı. Bu vatanperverler bu devleti kurdular. Şimdi biz aziz devletimizin ve güzel ülkemizin ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Bunu aşacağız.

- Yol haritası belirlendi mi? Programınız hazır mı?

Seçildiğimizin birinci dakikasından 1’inci senesinin sonuna kadar hangi kurumlarda neler yapacağımızı planladık. Alternatif senaryolarla çalışıyoruz. Programımız da son şeklini almak üzere.

- Vatandaşların ilgisi, öteki partilerin yaklaşımı nasıl?

Sabah aşağı yukarı saat 10.00-10.30 gibi masaya oturuyorum. Ve akşam saat 8.00’e kadar 15’er dakikalık süreyle, elinde özgeçmişi olan grup veya kişilerle görüşüyorum. Yeni Demokrasi Hareketi’nden Vatan Partisi’ne, AKP’den CHP’ye, MHP’den Saadet Partisi’ne, BBP’ye kadar siyasi partilerden olduğu gibi şimdiye kadar hiçbir siyasi partiyle ilgilenmemiş insanlar da var. Ve oraya gelen herkes Türkiye’nin artık demokratik bir ülke olmadığını biliyor. Böyle bir mücadelenin zor olduğunu da biliyor ama ortak olarak söyledikleri bir şey var: Siz Türkiye için son umutsunuz ve biz de bu son umuda katkı vermek istiyoruz. Bu mücadelede yerimizi almak istiyoruz. Çocuklarımız ya da torunlarımız ‘Anne-baba, dede-nine o gün sen ne yapıyordun’ diye sorduğunda buna doğru bir cevap verebilmek için buradayız” diyorlar.

- Şaşıracağımız isimler olacak mı?

Hem de çok şaşıracağınız isimler olacak. Tanıdığınız ama daha önce siyasette görmediğiniz isimler. Bazıları Türkiye’nin tamamının tanımadığı ama kendi alanlarının çok seçkin isimleri olacak. “Demek o da bu tehlikeyi görmüş ki, buraya katılıyor” diyeceğiniz siyasi isimleri de göreceksiniz. İş dünyasından önemli katılımlar var.

- AK Parti’den katılım var mı?

Bütün siyasi partilerden katılım var. Biz bundan mutluyuz.

- MHP’den…

Referandumda evet diyen MHP’lilerin yüzde 20’si kopar,gelir diye düşünüyorum.

- Gençlerin ilgisi…

Ülkemiz nasıl bir sarsıntı içinden geçiyorsa ne yazık ki gençliğimiz de böyle bir sarsıntı içinden geçiyor. Gençliğimizin bir bölümünün kindar gençlik projesine kurban düştüğünü ne yazık ki görüyoruz. Ama bunlar sayısal olarak gerçekten çok azlar. Gençliğin büyük bir bölümü hangi partiye oy verirse versin çok temiz, saf, hem Türkiye’nin hem de kendi gelecekleriyle ilgili güzel umutlar içinde olmak isteyen insanlar... Ama gerçekten bu güzel umutlar içindeler mi, hayır. Dışarıya büyük bir sermaye ve beyin göçü gerçekleşiyor. En iyi üniversitelerimizden mezun olan çocuklar bir an önce yurtdışına çıkıyor. Anneler-babalar yurtdışında master’ını bitiren çocuklarına “Türkiye’ye geri gelmeyin” diyor. Ama çok ilginç şekilde gençlik politikayla da yakından ilgileniyor. Somut olarak da gözlemliyorum. Gençler bilgi almaya geliyor.

- Peki kadınlar?

O muazzam. Liderimiz kadın bir kere. Türk siyasetinde büyük gelişme yaratacak bir etki olduğu görünüyor. Bu partide kadınlar önde olacak.

- Bugün bir erken seçim olsa nasıl bir sonuç alırsınız?

Şu anda bizimle ilgili olarak partimizin genel başkanı Sayın Meral Akşener ve benim dışımda bilinen pek bir şey yok. Henüz parti programımızı açıklamadık. Bunları yaptıktan sonra kamuoyu bizimle ilgili gerçek bir değerlendirme yapacak. Şu anda bize gelen değişik kuruluşların yapmış olduğu anketler, bugün Türkiye’de seçim olursa iktidarın değişeceğini gösteriyor. Ve şunu söyleyebilirim. Parti kurulur kurulmaz Meclis’te grubu olacağını tahmin ediyoruz.

- Size göre de ‘Türkiye’nin son umudu’ musunuz?

Evet, 16 Nisan referandumuyla birlikte ne yazık ki Türkiye’de artık sandık da ortadan kalktı. 16 Nisan’a kadar Türkiye’de demokrasinin adım adım tasfiye edildiğini, devletin taşıyıcı kolonları olan bütün müesseselerin nasıl bir yıkım içine sokulduğunu gördük ama herkes şunu söylüyordu: Bunu sandıkta değiştiririz. Ama 16 Nisan’da gördük ki Türkiye’de sandık ve sandık güvenliği kalmamıştı. Onun için yapmamız gereken ilk şey tekrar sandığı ve sandık güvenliğini sağlayacak şekilde yola çıkmak.

- Bunu nasıl yapacaksınız?

Birçok somut önerimiz olacak. Arkadaşlarımız kapsamlı olarak çalışıyor. AKP’ye şunu söyleyeceğiz: “Biz adil bir seçim istiyoruz. Eğer bunlara karşı çıkarsanız siz Türkiye’de adil ve güvenli bir seçim istemiyorsunuz demektir.” Bunu bütün Türk halkı ve dünya kamuoyu görecek.

- Kırmızı çizgileriniz…

Cumhuriyetimizin kuruluş ilkeleri bunun başında geliyor. Sonra aziz milletimizin değerleri, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü…

- Türkiye’de bir muhalefet boşluğu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Sayın Akşener çok uzun zamandır Türk siyasetinde başarıyla mücadele yürütmüş bir politikacı. Son süreçte bir meydan okumayla çıktı. Bunu bir siyaset bilimci olarak söylüyorum. Bu meydan okuma, muhalefet eksiğini bir anda kapattı. Dedi ki “Başbakan olmak istiyorum”. Vatandaşın bunu doğru okuduğunu düşünüyorum.

Genel başkanın Meral Akşener olacağını açıkladınız. Buna nasıl karar verdiniz, neden siz değil de Sayın Akşener?

Ben bir Türk milliyetçisiyim. Milletimi kendimden çok seviyorum. Evet, siyasette bazı taleplerim oldu. Sayın Akşener ile de belirli bir süre MHP içinde çalıştık. Çok takdir ettiğim bir siyasetçidir. Kongre sürecinde rakip olduk. O süreçte de takdir ettiğim bir siyasetçiydi. Ancak 16 Nisan sonrasında artık bir parti kurmak lazımdı. Sayın Akşener’in siyaset deneyimi, kitlelerle iletişimi de benim etkileşimimden daha fazla. Doğrusu burada bana düşen bir tek şey vardı. Sayın Akşener’e elimden gelen ölçünün son noktasına kadar destek olmak. Şimdi onu yapıyorum. Biz birbirimize güvendik ve öyle yola çıktık.

- Kurulacak partinin finans sorunu var mı?

Bizim partimizi halk kuruyor. Meselenin mali boyutunu da halkla çözmeyi esas alıyoruz. Hukuk düzeni içerisinde bütün kurallara uyuyoruz. Geniş bir üyelik kampanyası başlatacağız. 1 milyon üye hedefliyoruz. Üyelerimizden kanunların el verdiği bağış ölçüleri içinde bağış talep edeceğiz. Kurucu üyelerimiz de bağışta bulunacak. Tabii il ve ilçe teşkilatlarının kuruluşunda oradaki arkadaşlarımız bunu üstlenmiş olacaklar. Partimizin ekonomik olarak ciddi bir sorun yaşamayacağını görüyoruz.

- Partimizi halk kuruyor, dediniz… Bu, değişen dünyanın yeni siyaset biçimi mi? Fransa’daki Macron modeli örneğin…

Tam da o noktaya geliyordum. İşte burada karşımıza yaratıcı zekâ çıkıyor. Referandumda ‘Türk Milliyetçileri Hayır Diyor’ platformu olarak yola çıktık. İnanılmaz küçük bir bütçemiz vardı. İktidarın kullanmış olduğu kaynaklarla mukayese edildiğinde, bize yönelik engellemeler buna eklendiğinde biz bir kampanya yapmadık ama buna rağmen referandumun belirleyici ve sonuç alıcı gücünü teşkil ettik.

- Nasıl oluyor bu?

Halk bizi sevdi. Bizim verdiğimiz mücadeleye destek verdi, hak verdi. Çünkü Türk halkı mağdur edilenin yanında duruyor, mağduriyetin ne olduğunu biliyor ve mağdur olmasına rağmen hukukun içinde kalarak ve vatandaşı kucaklayarak mücadele edene de destek oluyor. İşte biz şimdi o temel üzerinde bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Programımız ve kadrolarımız kucaklayıcı. Göreceksiniz partiyi kurduktan sonra başlayacak ve bütün Türkiye’yi dolaşacağımız yaratıcı zekâ üzerine kurulu propaganda çalışmasıyla iktidarın ulaşamadıklarına da ulaşacağız.

YENİ BİR PARTİ KURUYORUZ, ÇÜNKÜ…

“ Türk Milletinin tekrar bir millet olduğunu hatırlamak, imha edilen devlet kurumlarını liyakat esasında inşa etmek, yüzde 51 değil, yüzde 100’ü temsil etmek ve kucaklamak, hukuk devletini ve kuvvetler ayrılığını tekrar tesis etmek, dış politikada başarısız kavgacı değil, başarılı etkin bir model geliştirmek, reel sektörü ekonominin itici gücü haline getirmek, üretim çarklarını döndürmek, geliştirilmiş bir parlamenter demokrasiye dönmek için kuruyoruz.

İÇSAVAŞ TEHLİKESİ

Ortadoğu içsavaşı büyük bir yıkım ile devam etmektedir. AKP, Ortadoğu içsavaşını doğru okuyamamış ve Türkiye’deki AKP iktidarının kardeş partisi olarak gördüğü Müslüman Kardeşler’i iktidara getirmek üzere çalışmalara başlamış, iç çatışmaları körüklemiştir. Bu süreçte Libya, Sudan, Yemen, Irak ve Suriye parçalanmıştır. Erdoğan’ın cuma namazı kılmak istediği Şam’da Esad iktidarda kalmaya devam ederken, PKK ve IŞİD Suriye-Türkiye sınırında devletsel yapılar oluşturmuşlardır. Artık Suriye ayrışma süreci içindedir. PKK, Suriye’de devletleştikten sonra sıra içsavaşı Türkiye’ye taşımaya gelecektir. Bütün bunlar olurken, iktidar Türk halkını ayrıştırmak için adeta özel bir program uyguluyor. Ülkemizin bir içsavaşa sürüklendiği uyarısını büyük tarihçi Halil İnalcık 2007 senesinde Taha Akyol’a yazdığı mektupta yapmıştı. Ünlü düşünce kuruluşlarının yapmış olduğu gelecek senaryolarında Türkiye içsavaşın kıyısında bir ülke olarak tanımlanmakta. 2017 Temmuz ayında Amerikan Harp Akademileri’nin yapmış olduğu gelecek 10 yıl senaryo çalışmasında Türkiye’de iç çatışma beklentisi ön plana çıkarılıyor. Özetle, AKP’nin yanlış politikaları başta Irak ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’da bölünme süreçlerini ve Türkiye’ye düşman oluşumların ortaya çıkmasına neden olmakta, ülkemizi bir içsavaş sürecine itmektedir. Son günlerde statlarda başlayan alçakça tahrikler çok önemli. Yugoslavya’da içsavaş stadyumlardan çıkarıldı. Türkiye Yugoslavya olmaz ancak dikkatli olunmalı.

FETÖ: BİN YILIN EN BÜYÜK İÇ DÜŞMANIDIR

Bizim durduğumuz yerden FETÖ, son 1000 senede Türk devletinin en büyük iç düşmanıdır. Daha büyük bir iç düşman olmamıştır. Hiçbir iç düşman devletimizin içine, kılcal damarlarına bu kadar sızmamıştır. FETÖ, sadece bir terör örgütü değil, bir casusluk örgütüdür. Biz bugün FETÖ ile yapılan sözde mücadeleyi aslında Erdoğan’ın günlük intikam duygularına terk edilmiş bir mücadele olarak görüyoruz. Oysa FETÖ ve benzeri terör örgütleriyle yapılan mücadele, stratejik bir plana sahip olmalı, fikri bir temel üzerine oturmalı. FETÖ ile mücadele Tayyip Erdoğan’a bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. FETÖ tasfiye edilirken, bugün yapıldığı gibi aslında hizmet edecek şekilde bir mağdur alanı yaratılmamalı.

FETÖ YERİNE BAŞKA ÖRGÜTLÜ YAPILAR

Ülkemizin çevresi bir ateş çemberi iken, milli birliğimiz sarsılmak istenirken, TSK, Polis, Jandarma, MİT bir ağır krizden geçmektedir. Ordumuz İstiklal Harbi’nde Eskişehir-Kütahya muharebelerinden bu yana bu kadar ağır bir kriz geçirmemiştir. AKP’nin müdahaleleri ile önce FETÖ’cü yapılanma, 15 Temmuz sonrasında KHK’lar emir-komuta zincirini kırmıştır. Ordunun can damarı olan silah arkadaşlığı yıkılmıştır. TSK’da SADAT eli ile AKP’lileşme sağlanmak istenmektedir. Oysa Türkiye’yi ancak milli bir ordu koruyabilir. Jandarma, polis, MİT ve Dışişleri’nde durum farklı değildir. Deneyimli diplomatlar kızağa çekilirken, parti mensupları büyükelçi olarak atanmaktadır.

AKP, TSK ve yargı ile birlikte Emniyet Genel Müdürlüğü’nü de FETÖ’nün arka bahçesine çevirdi. Şimdi ise FETÖ tasfiye edilirken, onun yerine başka örgütlü yapıların yer almaya başladığını görüyoruz. Oysa, polis sadece devletin ve yurttaşın polisi olmalıdır. Emniyet Genel Müdürlüğü’nü müsteşarlığa dönüştürmek ile ilgili bir incelememiz var. Polis içinde polisten başka bir yapıya müsaade etmeyeceğiz.

TÜRK YARGISI AÇISINDAN UTANÇ DÖNEMİ

Bağımsız yargı tamamen tasfiye edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının olmadığı, hukuk devletinin tasfiye edildiği yerde bağımsız yargının olması mümkün değildir. Yargı ile ilgili bildiklerimi, yargının geçmişi ve geleceğine, yargı kavramına duyduğum saygıdan dolayı paylaşmamayı tercih ederim. Bu dönem Türk yargısı açısından bir utanç dönemi olacaktır. Amacımız “Adalet mülkün temelidir” ilkesini tartışmasız yaşama geçirmektir.

HAYAT TARZININ SAVUNMAK ZORUNDA KALINMADIĞI BİR TÜRKİYE

Yurttaşların parti programlarına değil, yaşam tarzlarını savunduğunu düşündükleri partilere oy vermelerinin nedeni hayat tarzlarını tehdit altında görmeleridir. Kimsenin türbanına da mini eteğine de kimseye müdahale ettirmeyiz. Bizim partimiz hem türbanlının hem mini eteklinin partisi olacak. İnsanlarımızın hayat tarzlarını savunmak zorunda kalmadıkları bir Türkiye arzu ediyoruz.

KÜRT MESELESİ: ÜLKEYİ BÖLDÜRMEYİZ

Türkiye’nin bölünmesine izin vermeyiz. Türkiye’de bir tek millet yaşıyor, o da Türk milleti. Değişik mezhepler, etnik gruplar var ama bunların hepsi Türk milletinin bir parçası. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin hukuk devleti içerisinde eşit haklara sahip olduğu, bu eşit hakların liyakat seviyesinde kullanıldığı bir ülke arzu ediyoruz. Ancak Türkiye’yi bölecek, etnik zeminli yapılanmalara karşıyız.

EĞİTİM SİSTEMİ CEHALETİN ÖRGÜTLENMESİ

Eğitim sistemimizin çöktüğü bir dönemden geçiyoruz. Dünya 4. Sanayi Devrimi’nde hızlı ilerledi, içinden geçiyor ve 1., 2., 3. sanayi devrimlerinden çok daha hızlı 4. Sanayi Devrimi’nin sonuçları çıkacak. Bu ülke bunu kaçırırsa 21. yüzyılın paryası olur. Bizim buna niyetimiz yok. Onun için ilkokul birinci sınıftan başlayarak eğitimi, 4. Sanayi Devrimi’ni örgütleyecek şekilde yola çıkartacağız. Şu andaki eğitim sistemi cehaletin örgütlenmesidir. Mesele eğitime para aktarmak değildir. Sonuçlar ortada. Okuduğunu anlama sorunu olan bir gençlik yetişiyor.

SURİYELİ ÇOCUKLAR MAFYANIN / TERÖR ÖRGÜTLERİNİN PENÇESİNE DÜŞEBİLİR

Suriye’deki içsavaşın en önemli nedenlerinden biri ne yazık ki, AKP’nin Müslüman Kardeşler’i Suriye’de iktidara getirme politikası, onları iktidara getirirken Şam’da cuma namazı kılacağız şeklindeki inancıdır. Ne yazık ki bu sürede evlerinden, barklarından kaçan 4 milyona yakın Suriyeli mülteci Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştır. İçsavaşlar iç kazananı olmayan savaşlardır. Sadece dış kazananları vardır. Allah kimseye Suriyeli dostlarımızın başına geleni yaşatmasın. Hiçbir milletin mensupları evini, barkını, ülkesini terk edip, kolunda bebeğiyle başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalmasın. Ben Gaziantep milletvekiliyim. Şehrimde 400 bine yakın Suriyeli var. Yine hemen Şanlıurfa, Hatay, Kilis ve Adana’da nasıl bir Suriyeli yığılması olduğunu, bu bölgenin adeta Afganistan Pakistan arasındaki Peşaver bölgesine nasıl benzediğini biliyorum. Bir milyonun üzerinde okul çağında çocuk var. Bunun 600 bini okula gitmiyor. Ve bunların yüzde 33’ü klinik depresyondan geçiyor. Türkçe bilmiyorlar, kendi aralarında Arapçanın alt lehçelerini kullanıyorlar. Topluma entegre olamıyorlar. Yarın bu insanlar, bu eğitimsizlik, bu işsizlik içerisinde olabileceği bir tek şey var: Bütün Ortadoğu’ya uzanan sınır ötesi bir mafyanın elemanları ya da Türkiye’de oluşacak yeni terör örgütlerinin elemanları veya Selefi cihatçı terör örgütlerinin intihar bombacısı olabilirler. Bunun altyapısını oluşturuyorlar. Yapılması gereken: Türkiye’nin Suriye’ye barış ihraç etmesidir. Suriye’nin yeniden inşasında Türkiye’nin de desteğiyle rol alabileceği bir süreci şekillendirmesidir. Ülkelerine güven içinde ve Türkiye’nin dostu olarak dönmelerini sağlamak gerekir. Biz bunun için çalışmalar yapıyoruz.

AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK YALAN

Türkiye, Batı bloğunda kalmalı. Kalırken de Türkiye’nin milli çıkarları göz önünde tutulmalı, istikrar zeminine çekilmeli. Türkiye-AB ilişkileri bugün durmuş bir ilişki modeli. AB, ağır bir krizden geçiyor. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefi, bugün için gerçekçi bir hedef değildir. Kim Avrupa’da “Türkiye tam üye olacak diyorsa bize yalan söylüyordur ya da Türkiye’de bir siyasetçi aynısını söylüyorsa biliniz ki yine yalan söylüyor. Eğitimimi Avrupa’da yaptım, o kültüre büyük saygım var. Türkiye ve AB ilişkilerinin de dostluk zemininde gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün içine girilen hayal kırıklığı ve gerginlik zeminindeki süreçten çıkıp, Türkiye-AB ilişkilerini gerçekçi bir zeminde, her iki tarafın da menfaatini gerçekleştirecek, ilişkilerin önünü açacak, güçlendirecek şekilde konuşmamız gerektiğine inanıyorum.

EKONOMİ LALE DEVRİ’NİN SONUNU YAŞIYOR!

Ekonominin reel sektör merkezli yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Reel sektör genel ekonomi içinde sadece yüzde 16’ları temsil ediyor. Oysa gelişmiş ülkelerde bu rakam yüzde 30-40 arasına oturmuş. Yüzde 16’lık üreten kesimle, bir ülkenin, hele Türkiye gibi bir ülkenin ayakta kalması mümkün değildir. Zaten ayakta kaldığı da söylenemez. Bugün dış borca dayalı, milli varlıklarımızın tasfiye edilerek satılmasına dayalı Lale Devri’nin son günlerini oynayan bir ekonomiyle karşı karşıyayız.
Kaynak:Habererk

Türk Solu'ndan Meral Akşener'e Destek
12 Ağustos 2017
KRT'de Çağlar Cilara'ya konuk olan Türk Solu Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Özsoy, parti kurmaya hazırlanan Meral Akşener'e destek verdi.

Attığı başlıklarla dikkat çeken Türk Solu Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özsoy, Akşener'in Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında iyi bir alternatif oluşturacağını belirtti.

Özsoy programda, "Meral Akşener'in kuracağı partinin Türkiye için çok yararlı olacağını düşünüyorum. Biz, milliyetçi sol bir kesimdeyiz, onlar daha merkez sağ, milliyetçi sağdan geliyorlar. Partiyi kurmakta da çok geciktiklerini düşünüyorum" diye konuştu.
Habererk

Koray Aydın: Bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli dava sayıyorum
22 Ağustos 2017



Siyasette önemli gelişme... Koray aydın Meral Akşener'in genel başkanlığında kurulacak olan partiye katılma kararı aldı...

Koray Aydın, Akşener ile birlikte yaptığı toplantıda başlattıkları hareketin iktidar olacağını belirtti.

Aydın yeni kurulacak olan partiye katılma gerekçesini ise "Ben yolda olmayı, varmaktan üstün sayanlardanım. Bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli bir dava sayıyorum. Bizler kuracağımız yeni partiyle Türk milletinin önüne yeni ufuklar açmaya geliyoruz. Terörün kökünü kazımaya, yoksulluğu yok etmeye ve işsizliğe çare bulmaya geliyoruz. Metal yorgunu olanlar, bilsin ki kurulmuş, çelik bir yay gibi geliyoruz. Rahat olanları, rahatsız etmeye geliyoruz."şeklinde özetledi.
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Ağu 25, 2017 11:08 pm    Mesaj konusu: MHP'den kitlesel istifalar sürüyor Alıntıyla Cevap Gönder

Akşener, 4 Kasım'da Kayı Boyu'nun 170 yıl kaldığı Ahlat'tan start veriyor
Hülya Karabağlı
28 Ekim 2017



İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 4 Kasım’da Kayı Boyu'nun 170 yıl kaldığı Ahlat’tan başlatıyor, Akşener’in burada kiraladığı evini de bir merkez gibi kullanacak.

TBMM’de beş milletvekili ile temsil hakkı elde eden İyi Parti, kasım ayından itibaren halkla iç içe meydanlara inmeye hazırlanıyor. Kayı Boyu sembolüyle bazı kesimlerde büyük tartışma yaratan parti, öne çekilmesi ihtimali olan mahalli seçimler ile genel başkan Meral Akşener’in aday olacağı Cumhurbaşkanlığı için şimdiden kollarını sıvadı. İyi Parti Genel Sekreteri, İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Genel Başkan Akşener’in, 4 Kasım’da Türkiye ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine mesajlarını Selçuklu’nun önemli merkezi, Osmanlı hanedanının kurucusu olan Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi ve onun babası Süleymanşah'ın dünyaya geldiği Ahlat’tan verileceğini açıkladı. Çıray, genel başkan Akşener’in Ahlat’ta bir ev kiraladığını ve burayı Türkiye ve o bölgenin tümü için bir merkez gibi kullanacağını ifade etti.

Bitlis’in Ahlat ilçesi, Selçuklu ve Osmanlı hanedanlarına mensup boyların ilk uğradığı yer olarak biliniyor ve Türk-İslam tarihinin başlangıç noktası olarak nitelendiriliyor. Tarihçiler, Kayı Boyu’nun Ahlat’ta 170 yıl boyunca kaldıklarını belirtiyor. Ahlat, aynı zamanda, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'na altın devirlerini yaşatan Sultan Alparslan (1063) zamanında Anadolu'ya yapılan fetih hareketlerinde üs olarak kullanılıyor.

İyi Parti Genel Sekreteri, İzmir Milletvekili Aytun Çıray, T24’ün bundan sonra izleyecekleri yol haritası ve hedefleri ve milletvekili transferi iddialarına ilişkin sorularını yanıtladı ve şu değerlendirmeleri yaptı.

“Grup kurmak için çaba göstermeyeceğiz”

‘Transfer’ sözcüğünü siyaset için kaba ve çirkin buluyoruz. Ama yine de Genel Başkan "tırnak içinde söylüyorum transfer yapmayacağız" dedi.

Grup kurmak için kesinlikle bir çaba göstermeyeceğiz. Siyasi, ahĺaki ihya etme iddiası ile çıktık ona sadık kalacağız. Grup kendiliğinden olursa olur, olmazsa önemsemiyoruz. Zaten Sayın Genel Başkan aday olursa 100 bin imzayla olmayı düşünüyor. Hedefimiz tekrar Türkiye’de iktidara gelerek mutlak kuvvetler ayrılığı prensibini dayalı anayasanın geçerli ve hakim olduğu hukukun üstünlüğünün yeniden sağlandığı bir parlamenter sistemi ve devleti yeniden inşa etmek. Bu bir kısmıdır, diğer yandan da Türkiye uzun zamandır kalkınamıyor, üreten ekonomiden vazgeçti, yeniden işlevsel, kalkınmacı, yatırımcı, siyasetçiyi değil, milleti zenginleştiren der bir ekonomik politika ortaya koyacağız.

Bu önümüzdeki hafta 2 Kasım’da Genel Başkan Ahlat’daki evine gidecek ve oradan başlayacak. Burayı bir merkez gibi düşünün. Türkiye’ye ve Güneydoğu ve Doğu’ya seslenecek. Halkla içiçe.

(Kayı Boyu tartışması sorusu) Bu tartışmalar geride kaldı. Önümüze bakmamız lazım. Türkiye’nin bu kadar önemli sorun varken bunu tartılmanın çok doğru olmadığını düşünüyorum.

Neden Ahlat

Bitlis ve Ahlat, Türklerin Anadolu'ya giriş yapmaları, 17. 18. ve ı 9. yüzyıllarda ipek yolunun güneye ve batıya açıldığı kapı konumunda olması gibi özellikleriyle tarih ve kültürümüz açısından oldukça önemli bir şehir olarak kabul ediliyor. Tarihçiler, Kayı Boyu'nun 170 yıl Ahlat'ta yaşadığın belirtiyor. Kayı Boyu'ndan olan Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah'ın mezarının Ahlat'ta olduğu söyleniyor. Aradan geçen asra rağmen ilçede hale Kayı ismini taşıyan mahallesi , mezarlığı ve halen Kayı Boyu'nun kültürel zenginliği Ahlat'ta bulunuyor.

Ahlat Selçuklu ve Osmanlı hanedanlarına mensup boyların ilk uğradığı yer.” Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türklerin nefeslendiği, aynı zamanda Türk-İslam tarihinin başlangıç noktası. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'na altın devirlerini yaşatan Sultan Alparslan (1063) zamanında Anadolu'ya yapılan fetih hareketlerinde üs olarak kullanılmıştır.” Deniyor.

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi Ahlat'ta dünyaya gelmiştir. Büyük Selçuklu rönesansının yaşandığı yer olarak bilinen Ahlat'ın Osmanlılar Ata Şehri saymışlardır. Ahlat günümüzde Selçuklu ve Osmanlı döneminden bugüne ulaşan kümbet, cami, kale ve mezarlıklarıyla açık hava müzesi konumunda. Ahlat kümbetleriyle dikkat çeken bir yerdir. Selçuklu Mezarlığı tarih boyunca birçok kez tahribata uğrasa da günümüzde hala dimdik ayakta.

T24
ETİKETLER
İyi parti meral akşener ahlat aytun Çıray

Meral Akşener liderliğindeki İyi Parti'nin 'öncelikleri' netleşiyor
28 Ekim 2017



İyi Parti'yi çarşamba günü (25 Ekim 2017) resmen kuran ve genel başkanlığını üstlenen Meral Akşener, partisinin yönetim organlarını da hızla belirledi. 60 kişilik Genel İdare Kurulu için seçim yapan Akşener, son olarak kendisiyle birlikte 12 kişilik Başkanlık Divanı'nı belirleyip görev dağılımını yaptı.

Türkiye'nin 87. Partisi olarak siyasi yaşama adımını atan İyi Parti'nin kurucusu Akşener'in bundan sonra atacağı adımlar da netleşmeye başladı.

Parti kaynaklarından yansıyan bilgilere göre Akşener ve İyi Parti yönetiminin öncelikleri şöyle ifade ediliyor:

"Koltuk değil ayakkabılar eskisin"

Partinin yöneticileriyle birlikte önce Anıtkabir'i ziyaret eden, sonra da Hacı Bayram Veli Camii'ne gidip dua eden Akşener, gazetecilerin soruları üzerine Anadolu'yu gezerek, "sandalyeleri değil, ayakkabıları" eskiteceği mesajını verdi.

Akşener, bu konudaki ilk adımı da gelecek hafta atacak ve Anadolu'yu gezmeye Doğu Anadolu'dan başlayacak.

Van'ın Ahlat ilçesinde ev kiraladığı açıklanan Akşener, ilk gezisini de buraya yapacak. Akşener için yoğun bir gezi programı planlanıyor.

Hızlı örgütlenip kongreyi toplayacak

Meral Akşener, ilk Başkanlık Divanı toplantısında partisinin teşkilatlanmasını, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) içinde liderlik mücadelesinde karşı karşıya geldiği, ancak bugün partisinin vitrinine taşıdığı Koray Aydın'a emanet etti.

Aydın, MHP'den istifa edip Akşener'in yanında yer aldığı yaz aylarından bu yana yeni partinin "teşkilatlanması" konusunda yoğun çalışma yürütüyor.

Partinin teşkilatlanmaya öncelik vermesinin nedeninin altında, seçime katılma yeterliliğini sağlamak yatıyor.

Siyasi Partiler Kanunu'na göre, bir siyasi partinin seçimlere girebilmesi için, seçimlerden en az 6 ay önce Türkiye genelindeki illerin en az yarısında örgütlenmesini tamamlamış olması ya da parlamentoda grubu olması gerekiyor.

Mevcut mevzuata göre grup kurmak için parlamentoda en az 20 milletvekiliyle temsil edilmek gerekiyor.

Anayasa değişikliği ile milletvekili sayısı 650'ye çıktığı için grup kurma sayısısının da yapılacak uyum yasası düzenlemeleriyle daha da yukarı çekileceği öngörülüyor.

Halen parlamentoda 5 milletvekili bulunan İyi Parti'nin bugünkü koşullarda grup kurmasının kolay olmayacağı, parti yönetiminin de bunu çok tercih etmediğine dikkat çekiliyor.

Partinin örgütlenmeyi tamamladıktan sonra olağan kongresini yaparak olağan kongresini de yasal zorunluluk gereği yapması gerekiyor.

Akşener ve ekibi bu nedenle yasalarda öngörülen il/ilçe teşkilatlanmasını tamamlayıp 1. Olağan Kongre'yi en kısa sürede toplamayı planlıyor.

Partinin imajı ve tanıtım

İktidar partisi AKP ve Akşener'i ihraç eden MHP yönetimleri -kişisel bazı açıklamalar dışında- şimdilik gelişmeleri izlemekle yetiniyor.

Ancak kurumsal olarak olmasa da iktidara veya MHP'ye destek veren kesimler, İyi Parti'nin "kısa süre sonra siyasi partiler mezarlığında yerini alacağı ve tabela partisi olarak kalacağı" görüşünü savunuyorlar.

Eleştirilerin büyük bölümü ise partinin ismi, logosu ve "Türkiye iyi olacak" sloganı üzerinde yoğunlaşıyor.

Hatta, partinin kurulduğu gün partinin simgesi olan "güneş" figürünün AKP'li Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin tanıtım afişine benzediği gerekçesiyle dava açılabileceği iddia ediliyor.

Topumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği adlı bir dernek ise partinin ismini oluşturan "İYİ"nin Oğuzlar'ın Kayı boyunun bayrağına benzediğini iddia ederek, yasaya göre siyasi partilerin logo ve isminde bayrak kullanamayacağı gerekçesiyle kapatılması talebiyle yargıya da başvurdu.

Ancak isim ve logo üzerinden yürüyen tartışmalar daha çok "kişisel" düzeyde kalıyor.

Akşener ve arkadaşlarının, gelen olumlu/olumsuz tepkilerden memnun olduğuna dikkat çekiliyor.

Parti kaynakları, son yıllarda kurulan hiçbir siyasi partinin bu kadar kamuoyunda tartışma konusu olmadığına dikkat çekerek, "İktidara yakın kesimlerde bu kadar ses getirdiğine göre, İyi Parti'nin gücünden korkuyorlar" değerlendirmesi yapıyorlar.

Akşener de bu konudaki eleştiriler sorulduğunda, "İlgiye bağlıyorum, asıl mesele bu" yanıtını veriyor. Akşener'in, partinin isminin kamuoyunda tanınması ve tartışılması için bir süre medya organlarına özel açıklama yapmama kararı aldığı belirtiliyor.

Akşener, partisinin ekonomi politikalarını eski Merkez Bankası Başkanı da olan ve MHP'deyken birlikte siyaset yaptığı Durmuş Yılmaz'a emanet etti.

AKP hükümetinin ilk yıllarında görev yapan Yılmaz, başarılı yönetimiyle tanınıyor.

Başkanlık Divanı toplantısında ekonominin genel durumu ile kısa bir sunum yapan Durmuş'un, kapsamlı bir ekonomik program hazırlaması planlanıyor.
BBCT

Akşener'in kuracağı partinin söylemi 'vatanseverlik' olacak
16 Ekim 2017



Yeni partinin tüzüğünün de hazır olduğu bildirildi


Meral Akşener’in kuracağı partinin adı, kurucuları, genel idare kurulu ve başkanlık divanı üyeleri, 25 Ekim’de Ankara’da açıklanacak. Partinin söylemini “milliyetçilik” değil “vatanseverlik” oluşturacak.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Meral Akşener’in kuracağı yeni partinin adı, kurucular kurulu, genel idare kurulu ve başkanlık divanı üyeleleri, 25 Ekim’de Ankara Nâzım Hikmet Kongre Salonu’nda düzenlenecek toplantıyla açıklanacak. Yeni partinin söylemini ise “milliyetçilik” yerine “vatansever ve vatanperver” ifadeleri oluşturacak.

Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre Akşener ve partisinin ilk hedefi “Cumhurbaşkanlığı seçimleri” olacak. Yerel seçimlerin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce yapılması durumunda ise Akşener, öncelikle belediye başkan adayları üzerinde çalışacak. Bu kapsamda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu her ne kadar bir önceki yerel seçimlerde CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı olan Mansur Yavaş için “Ankara’da Mansur Bey siyasette önemli bir figür. Onunla arada bir konuşuyorum. Partiye üyeliğini yapmadı ama bizim kesimde de sevilen bir isim” açıklamasını yapsa da Akşener’in de “Ankara için Yavaş’ı aday gösterebileceği” kulislerde konuşuluyor. Zira Yavaş’ın, Akşener’in yeni partisinin “kurucular kurulunda yer alacağı” da konuşulmuştu. Akşener’in öncelikli hedefini de “parti örgütlenmeleri” üzerine kurduğu, mevcut milletvekillerinden transferler için “özel bir çaba harcamayacağı” da öğrenildi.

Ankara Nâzım Hikmet Kongre Salonu’nda, 25 Ekim’de yeni partinin kurucular kurulunun, genel idare kurulunun ve başkanlık divanı üyelerinin açıklanacağına dikkat çekilirken, “MHP’den istifa edenlerin de içinde yer alacağı” parti için “milliyetçilik” ifadesi yerine “vatanseverlik ve vatanperverlik” söyleminin benimseneceğine vurgu yapılıyor. Bu söylemdeki amaç ise “her kesimden vatandaşın yeni partiye katılımını sağlamak.” Bu kapsamda da Akşener’in yelpazeyi geniş tutarak, gerek daha önce farklı partilerde görev yapan isimler gerekse bugüne kadar siyasette hiç yer almayan isimleri kadrosuna dahil ettiği belirtiliyor. Akşener ve ekibinin yaptırdığı çalışmalarda yeni partiyi “oransal olarak en fazla MHP tabanının, sayısal olaraksa en fazla AKP tabanının desteklediği” belirtiliyor. Buna göre, 1 Kasım genel seçimlerde MHP’ye oy verenlerin “yüzde 67’sinin kurulacak yeni partiye oy verebileceği” dile getiriliyor. Yeni partiyi çoğunlukla “büyükşehirlerdeki seçmenlerin desteklediği” de ileri sürülüyor.

Tüzük de hazır

Yeni partinin tüzüğü de hazır. Edinilen bilgiye göre, partinin tüzüğünde “milletvekili adaylarının önseçimle belirlenmesi” maddesi yer alıyor. Akşener ve ekibi, “Demokratik bir parti olması gerektiğine inandığımız için bu maddeyi ekledik” açıklamasını yaparken, partinin cinsiyet kotası ise yüzde 30 olarak belirlendi.

T24
ETİKETLER
akşener haber açıklama politika parti milliyetçilik vatanseverlik

ANAR Genel Müdürü: AK Parti yanlış teşhis koyuyor; seçmenin yüzde 20'si partiye sadık değil
14 Ekim 2017



“Akşener'in partisine oy vermeyi reddetmeyen yüzde 20'lik bir kitle var”

ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü Uslu, AKP'de referandumun ardından teşkilatlarda ve belediyelerdeki değişimin 'yanlış teşhis' olduğunu söyledi ve Meral Akşener'in partisinin doğru program ve dili tutturması halinde yüzde 20'lik bir potansiyeli olduğunu belirtti.

RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programının konuğu ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü İbrahim Uslu, AKP'de oy kaybının gözlemlemediğini ancak 7 Haziran seçimlerinden bu yana 'yeni tip seçmen'le sorun yaşadığını şöyle anlattı:

“AK Parti seçmeninin yüzde 20'si sadık değil”

"AK Parti'de oy kaybı olduğunu biz gözlemlemiyoruz. AK Parti'de 7 Haziran seçmenlerinden bu yana bir sorun var. O da şu: Seçmenlerinin bir kısmı performansa göre oy veriyor. Bir kısmı da partiye duygusal bağlarla bağlı. Bu grupların dağılımı da şöyle: AK Parti'nin seçmenlerinin yüzde 20'si sadık olmayan seçmenlerden oluşuyor. Yüzde 80'i de sadık seçmenlerden oluşuyor. Aldığı yüzde 50 oydaki yüzde 10'luk kesim sadık olmayanlardan, yüzde 40'lık kesim ise sadıklardan geliyor."

“Yanlış teşhis”

Uslu, 16 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumda, AK Parti'nin beklentisinin altında çıkan 'evet' oyları nedeniyle, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilen 'teşkilatlardaki metal yorgunluğu' ve oyların düştüğü bazı illerdeki belediye başkanlarının istifasının istendiği iddiasını ise şöyle yorumladı:

"Referandum sonuçlarını AK Parti yanlış değerlendirdi. Yanlış teşhis koyunca da, yanlış tedavi uygulanıyor. Referandumda AK Parti'nin istediği yönde oy vermeyen kitlenin, ne belediye başkanlarının ne de teşkilatların performansıyla ilgisi yoktu. AK Parti, sosyolojik bir veriyi yanlış analiz etti. Bu alınan tedbirler, referandumdaki problemi gidermeye yetmeyecek. AK Parti'nin mevcut teşhisiyle, sadakatsiz seçmene ulaşmasının mümkün olmadığını düşünüyorum."

“Akşener'in partisine oy vermeyi reddetmeyen yüzde 20'lik bir kitle var”

Uslu, Meral Akşener'in kuracağı partinin oy potansiyelini şöyle değerlendirdi:

"Meral hanıma bir teveccüh yok değil. Bir kısmı AK Parti, bir kısmı CHP büyük bölümü de MHP seçmeninden geliyor bu teveccüh. Ama bu teveccühü gösterenler, 'oy vereceğim' demiyor. 'Verebilirim' diyor. Benim gördüğüm kadarıyla, yeni hareketin, yeni 'sadakatsiz' seçmene ulaşması için bir dil, üslup ve programa ihtiyacı var. Yapabilecekler mi, bunu bekleyip görmek lazım. Çünkü biraz kapalı bir kutu.

Meral Akşener'in partisine oy vermeyi reddetmeyen yüzde 20'ye yakın bir kitle var. Ama bu oyun ne kadarını alabilecek, ne kadarını alamayacak? İşte bu konu, partinin nasıl bir formasyonla çıkacağını bağlı. Mükemmel bir formasyonla çıkarsa, yüzde 20'yi bulabilir hatta geçebilir, ama çıkamazsa, yüzde 3 — 5 arasında da kalabilir."

T24
ETİKETLER
erdoğan ak parti anar yavuz oğan referadnum akşener seçim teşkilat belediye

Yusuf Halaçoğlu, yeni partinin Türkiye'yi ve insanları kucaklayacağını ifade etti
03 Ekim 2017



Yusuf Halaçoğlu: Yeni parti teröre, yolsuzluğa bulaşmamış, siyasi sebep dışında hapse girmemiş olanlara açık
Meral Akşener: Anlaştığımız otel vazgeçti; gerekirse çadır kurarız ama partimizi 25 Ekim'de kuruyoruz!

Meral Akşener liderliğinde kurulacak yeni siyasi partinin 3 gün sürecek tüzük çalışmaları Bursa'da başladı. Akşener'in katılmadığı bugünkü toplantı öncesi açıklamalarda bulunan eski MHP'li Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, hedeflerinin 2019 seçiminde yüzde 50+1 oy almak olduğunu söyledi.

Basına kapalı yapılan toplantı öncesinde eski MHP milletvekilleri Özcan Yeniçeri ve Yusuf Halaçoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 2000’li yıllardan itibaren iktidar ve muhalefetin adeta önceden belli olduğu seçimler yapıldığını savunan Yeniçeri, “Bu durum sürdürülebilir değildir. Milletin potansiyelinin siyasete aktarılabilmesi, Türk siyasetinin yeni bir kan ve yeni bir ruh ile harekete geçebilmesi için yeni bir şeylere ihtiyaç var” dedi.

Türkiye’nin, içinde bulunduğu siyasi ve dış politika açısından yeni bir oluşuma ihtiyaç duyduğunu belirten Kayseri Milletvekili Halaçoğlu ise “Bütün Türkiye’yi, insanlarımızı kucaklayacak bir siyasi oluşum meydana getiriyoruz. Yeni kurulan siyasi partinin en önemli yanı, doğrudan doğruya millete ait bir parti olmuş olması” ifadelerini kullandı.

"Ülkeyi parlamenter sisteme döndürecek bir programla karşılaşacaksınız"

Yeni kurulacak parti ve tüzük çalışmaları hakkında da bilgiler veren Halaçoğlu şöyle konuştu:

“Bugün burada, arkadaşlarımızla 3 günlük bir program yapacağız, bunun çerçevesinde yeni partinin tüzüğü ve parti programını geçireceğiz, bir şekil vereceğiz. Bu son derece önemli, partinin gelecekte yapmayı planladığı tüm işleri burada ana hatlarıyla görmeniz mümkün. Partide genel başkanlık meselesi, milletvekili belirlenmesindeki yöntemler, partinin Türk siyasi hayatındaki yeri ve parti içerisinde dış politikadan ekonomiye, terörden toplumun sosyal dayanışmasına varıncaya dek pek çok konuda hangi yolların izleneceğini burada görmeniz mümkün olacak. Tek adam yönetiminden, ülkeyi tekrar parlamenter sisteme döndürecek bir programla karşılaşacaksınız.”

"Oluşumun nedeni tek adam yönetimi"

Söz konusu yeni oluşumun nedeninin ‘Tek adam yönetimi’ olduğunu vurgulayan Halaçoğlu, “Yürütmeyi üstlenmiş kişinin, hem yargıyı hem de yasamayı kontrolünde sürdürmesinin önüne geçecek kuvvetler ayrılığını yeniden oluşturacak, parlamenter sistemi ortaya koyacak ve milletin seçtiği vekillerden oluşacak bir yapıyı hedefliyoruz. Hedefimiz barajı geçmek değil, yüzde 50+1 oy almak. Dolayısıyla bu siyasi partiyi oluştururken, Türk milletinin özünden çıkan ve tercihini hükümete yansıtacak bir sistemi tercih ediyoruz” dedi.

T24
ETİKETLER
yusuf halaçoğlu mhp meral akşener yeni parti bursa tüzük çalışması

"2019'da Meral Akşener ve Saadet Partisi muhafazakarlar oylarda önemli rol oynayacak"
31 Ağustos 2017



Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi , 2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çok kritik noktalar olduğunu vurgulayarak "Cumhurbaşkanlığı seçimindeki dengeler açısından Meral Akşener ve Saadet Partisi'nin durumu muhafazakar oyları toplamada önemli olacak" dedi.

Abdulkadir Selvi'nin "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Akşener ve Saadet faktörü" başlığıyla yayımlanan (31 Ağustos 2017) yazısından ilgili bölüm şöyle:

2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte başkanlık sistemine geçilecek. Erdoğan, mimarı olduğu sistemle ülkeyi 10 yıl daha yönetmek istiyor. Muhalefet de bunun farkında. Başarabilirlerse Erdoğan’ı ilk turda engelleyip, ikinci turda seçtirmemeyi hedefliyorlar. 2019’da ya “Başkan Erdoğan” dönemi başlayacak ya da bir dönem sona erecek. O denli hayati bir seçime gidiyoruz.

2019’a 2 yıl gibi bir süre olmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı hesapların yapılmasının altında yatan neden bu. 2019 sadece bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, ondan öte anlamlar taşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdiden belirsizliği gidermeye ve karşısındaki tabloyu netleştirmeye çalışıyor. Çünkü o tabloya göre bir oyun kurgulayacak.

2014’te CHP ile MHP bir çatı oluşturmuş, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkarmıştı. Ama asıl önemli olan Selahattin Demirtaş’ın adaylığıydı. Yüzde 9.6 oranında oy alan Demirtaş, Erdoğan’a gidecek olan “Muhafazakâr-Kürt” seçmenin bir kısmını engelledi. Kürt seçmen, “İkinci tura kalırsa Erdoğan’a oy vereceğim” diyordu. Birinci turda Kürt seçmenin oylarını almasına rağmen Erdoğan’a coşkulu bir destek olmadı.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çok kritik noktalar var:

1- 2019 seçimlerinde ise çatı adaydan dili yanan partilerin cumhurbaşkanı adayı çıkaracağı anlaşılıyor. Burada önemli olan MHP’nin tavrı olacak. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini AK Parti ile birlikte getirip, 16 Nisan’da evet blokunu oluşturan MHP nasıl hareket edecek? 2019’da cumhurbaşkanı adayı mı çıkaracak, yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek mi verecek?
2- CHP’nin adayı kim olacak? Yeni bir Macron mu bulunacak, yoksa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mu aday olacak?
3- Muhalefet cephesinden ilk tur için bir ihtimal ise 2014’te CHP ile MHP’nin yaptığı işbirliğini bu kez CHP ile HDP’nin yapıp yapmayacağı. Ortak aday çıkarmak ya da Kılıçdaroğlu’nu desteklemek suretiyle Erdoğan karşısında güç birliği yapacaklar mı?
Her ikisi de muhafazakâr seçmene hitap etmesi nedeniyle Meral Akşener ve Saadet Partisi faktörünü özellikle sona bıraktım.
4- Yüzde bir oyun büyük önem kazandığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Saadet Partisi’nin tercihi sonuçlar üzerinde etkili olacak.
5- Cumhurbaşkanlığı seçimindeki dengeler açısından Meral Akşener’in durumu önemli olacak.
Koray Aydın tarafından cumhurbaşkanı adaylığı ilan edilen Meral Akşener’in yarışa girmesine kesin gözüyle bakılıyor. “Meral Akşener partisini kursun, siyaset tartısına çıksın. Ne kadar ağırlığı var, ortaya çıksın. Akşener’in partisi ilk başta bir köpük meydana getirebilir. Ama önümüzde 2 yıl var. Sonra o köpük gider, parti yerine oturur” değerlendirmeleri yapılıyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/cumhurbaskanligi-secimlerinde-aksener-ve-saadet-faktoru-40566036

Kaynak: Cumhuriyet

MHP'de Akşener'in kuracağı parti için 625 istifa
02 Ağustos 2017



İstifalar Kocaeli ve Bursa'da yaşandı

MHP Kocaeli Gölcük İlçe Teşkilatı yönetimi ve üyelerinden 410 kişi ve MHP Bursa’nın Yenişehir ilçesinde 215 kişi istifa etti. MHP eski MYK Adnan Özdere “Meral Akşener’in kuracağı yeni partide bulunacağız" dedi.

Gölcük'te 410 kişi MHP'den istifa etti

MHP Gölcük İlçe Başkanlığı üyesi 410 kişi dün akşam partilerinden istifa etti. Gölcük’te bulunan Koray Aydın Parkı’nda bir araya gelen partililere istifa dilekçeleri dağıtıldı. Notere verilmek üzere dilekçeleri dolduran 410 kişi MHP’den istifa etti.

Akşener'in partisine katılacaklar

Habertürk’te yer alan habere göre, MHP eski MYK Adnan Özdere “Meral Akşener’in kuracağı yeni partide bulunacağız. Bu partide artık eskisi gibi sağcı, solcu yok. Merkez bir parti olacak. Aynı ideal için bir arada olacağız. MHP’nin başka mecralarını sürüklendiğini gördüğümüz için şimdi başka bir partiye geçiyoruz” diye konuştu.

MHP İl Başkanı Aydın Ünlü de, “MHP’nin kurumsal yapısıyla ters düşenlerin zaten bizde işi yok. Bizim de onlarla işimiz yok. Onlardan da hiçbir beklentimiz yok. Allah yollarını açık etsin. İsteyen istediği yere gidebilir” dedi.
T24

MHP'de 200 istifa daha: Akşener liderliğindeki yeni oluşumda yer alacağız
25 Ağustos 2017

Ortaca'dan 50, Dalaman ve Köyceğiz'den 75'er olmak üzere 200 kişi MHP üyeliğinden istifa etti

MHP'den ihraç edilen Meral Akşener'in yeni parti çalışmalarına başlamasının ardından, partide istifalar devam ediyor.

Muğla'nın Ortaca, Köyceğiz ve Dalaman ilçelerinde aralarında eski ilçe başkanları, kadın kolları başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin de bulunduğu toplam 200 kişi üyelikten istifa etti.

İstifalar hakkında açıklama yapan eski MHP Ortaca İlçe Başkanı Sadık Gün, "Bizim davamız bu ülkemize hizmet etmek, daha ileri gitmek. Biz partimizi daha ileri götürmek için değişim dedik. Genel merkezimiz bize her türlü hakaret ve iftirada bulundu. Bunun sonucunda yaptığımız istişareler neticesinde mensubu bulunduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi'nden istifa ettiğimizi kamuoyuna duyurmak için toplandık. Bundan sonra siyaset yapacak arkadaşlarımızla birlikte, Meral Akşener hanımefendinin liderliğindeki yeni oluşumda yer alacağız. Kamuoyuna saygıyla duyururuz" diye konuştu.

İstifa edenler arasında eski ilçe başkanı Mehmet Akçil'in yanı sıra eski kadın kolları başkanı Meliha Maraşlı gibi isimler bulunuyor.

T24
ETİKETLER
muğla mhp istifa meral akşene

MHP'den 105 kişi daha istifa etti!
22 Ağustos 2017

MHP Bursa İnegöl İlçe Başkanlığı'ndan 105 kişi istifa ettiği duyurdu.

Milliyetçi Hareket Partisi MHP Bursal İlçe Başkanlığı üyesi 105 kişi partiden istifa ettiklerini açıkladı.

Basın açıklaması şu şekildeydi:

"HAK ETMEDİĞİMİZ SÖZLERE VE UYGULAMALARA MARUZ KALDIK"

"Hepinizin bildiği gibi 20 aydır devam eden Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi; parti içi farklı düşünen bizlere yönelik ciddi anlamda baskı, ihraç ve disiplin sürecini işletti. Uzun yıllar inanarak hizmet ettiğimiz bir davada farklı düşündüğümüz için hak etmediğimiz sözlere ve uygulamalara maruz kaldık. Bu ahde vefasızlık değil midir? Rahmetli başbuğumuz Alparslan Türkeş’e ne ihanet ettik, ne de Milliyetçi Hareket Partisi'ne zarar verdik. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi bizlerin uzun yıllar içinde bulunduğu bir siyasi harekettir. Dün olduğu gibi bundan sonrada Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurumsal kimliğine, genel başkanına ve yöneticilerine hakareti doğru bulmayıp dik duruşumuz devam edecektir.

"SİYASET YAPMA İMKANIMIZ KISITLANMIŞTIR"

Bu güne kadar yaşadıklarımızdan;bizlerin Milliyetçi Hareket Partisi'nde siyaset yapma imkanı kısatlandığından ve ayrık otu olarak görüldüğümüzden zorda olsa hayırlı bir karar vererek partimizden istifa etmiş bulunuyoruz. Dün dünde kaldı cancağızım artık yeni bir şey söylemek lazım;Türk milletinin sorunlarının yegane öncelikli çözüm noktası siyaset kurumlarıdır. Toplumsal meselelerimizin çözümü için bir zemin olarak görülen siyaset arenasında, yaşanan tıkanıklık ve buna bağlı olarak ortaya çıkan arayış, artık her kesimin bildiği bir gerçektir.

"TÜRKİYE TEK ADAMLIĞA MAHKUM EDİLMİŞTİR"

Kısırlaşan alternatifsizleşen siyaset tablosunda, Türk milleti tek adamlığa mahkum edilmektedir. Türkiye’nin siyasi görüntüsünde demokrasi, hürriyet, eşitlik, adalet, hakkaniyet ve liyakat yerine hanedanlık ve saray merkezli bir tek tip anlayışının hakim olduğu gerçektir. Milletimizin beklentisi olarak ortaya çıkan değişim hareketi bu adaletsiz gidişattan memnun olmayan hepimizin yeni bir umudu ve yeni bir gün doğumu haline gelmiştir.

"HUKUKSUZLUKTAN BUNALIP ADALETE HASRET KALDIK"

Memleket adına derdi olan, memleket sevdasıyla yanıp kavrulan, aldatılmalara tahammül kalmayan, hukuksuzluktan bunalıp adalete hasret kalan ayrıştırılmaktan bıkıp, barış ve huzur içinde yaşama umudunu taşıyan, nimet ve külfetin eşit dağılmasından yana olan, çağdaş ve demokratik bir Türkiye’den yana tavır koyan, ay yıldızlı bayrağımızın altında onurlu yaşamak isteyenleri yanımızda görmek istiyoruz."
YeniÇağ

Akşener'in partisine katılan isimden çarpıcı röportaj! AK Parti'den ne kadar oy alacaklarını açıkladı
12.10.2017



Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle'nin konuğu Meral Akşener'in partisine katılacağını duyuran emekli Albay Ali Türkşen, "Ne CHP'nin ne de Vatan Partisi'nin iktidara gelecek stratejileri yok" derken, politik olarak hafif solda durduğunu ancak Akşener'in insanları 'merkez' söylemlerle etrafında toplamasının kendisini cezbettiğini dile getirdi.

MHP 'li muhaliflerden Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Koray Aydın, partiden ihraç edildikten yeni bir parti kurmak için çalışmalara başladı. İhraç edilen bir başka isim Sinan Oğan ise, yolunu yeni parti çalışmalarına başlayan 3 isimle ayırdı.

25 Ekim'de kurulacağı duyurulan yeni partinin ismi, bir sır gibi saklanırken, Balyoz Davası'nda hapis yatan emekli SAT Komandosu Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, Akşener'in partisine katılacağını duyurdu.

Balyoz Davası'nın yanı sıra özellikle 15 Temmuz sonrasında kamuoyunun yakından tanıdığı Ali Türkşen, 16 Nisan'da yapılan 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' referandumunda, emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi gibi isimlerle, 'Hayır' yolculuğuna çıkarak, şehir şehir dolaşmıştı.

'İNSANLARA LAF ÇARPTIRARAK, TWEET ATARAK BU İŞLER OLMUYOR'

Sputnik'te yer alan habere göre Türkşen, RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına katılarak, partiye katılım sürecini şöyle anlattı:

"Bu işin ilk kıvılcımını 21 Nisan 2009'da Poyrazköy kazılarıyla attılar. O tarihten sonra, hiç istemediğimiz bir hayat çizgisi sürmek zorunda kaldık. Bu süre içerisinde şunu anladım: Askerlik mesleğinde rolümüzü tamamlamışız. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) bize herhangi bir rol olmadığı için emekli oldum.

15 Temmuz 2016'dan bu yana ülkenin gidişatından hiç memnun olmadığım için bir şeyler yapmak zorunda hissettim. Sosyal medya hesaplarından tweet atarak, serzenişte bulunarak, insanlara laf çarptırarak bu işler olmuyor. Elimizi taşın altına koyup siyasete girdik."

'TEKLİF AKŞENER'DEN GELDİ'

Türkşen, partiye katılımına ilişkin teklifin kimden geldiğini şu sözlerle açıkladı:

"Sayın Meral Akşener'den bir teklif geldi. Şu anda gidişata dur diyecek, siyasetin yönünü değiştirebilecek bir oluşum olduğuna inandığım için kendisine olumlu yanıt verdim. 25 Ekim'de partimizin kuruluşuyla birlikte üyeliğim resmi hale gelecek. Siyasete ısınma turumuz, 'Hayır' yolculuğuyla başladı. İnsanlarla birebir temas etmek hoşuma gitti."

"Ne CHP 'nin ne de Vatan Partisi'nin şu anki stratejileri itibariyle, 'sol' bir iktidar olması yakın bir zamanda pek mümkün gözükmüyor" diyen Türkşen, yeni partinin kendisini nasıl cezbettiğini şu sözlerle ifade etti: "Sayın Akşener'in, sağ bir partinin devamı gibi gözükmekle birlikte, tamamen

'merkez' parti olacağı yönündeki söylemleri ve insanları o yönde etrafına toplaması beni cezbetti."

'PARTİ, SAĞA DOĞRU YASLANMIŞ GÖZÜKSE DE BENİM GİBİ HAFİF SOLDA OLANLARI TOPARLAYABİLİR'

Türkşen, yeni partiyi şöyle tarif etti:

"Sayın Akşener'in partisi 'sağ'a doğru yaslanmış gibi gözükse de, merkez parti olmayı başarabilmesi halinde, benim gibi tamamen sağda veya solda olmayan, hafif solda gibi durup ortada da olmayı bilen insanları toplayabileceğini değerlendiriyorum. Başka bir yerden teklif gelseydi, kabul etmezdim. Diğer partiler, konumları, stratejileri itibariyle Türkiye'de iktidara gelebilecek durumda değiller."

HANGİ AK PARTİLİLER YENİ PARTİYE OY VERİR?

AK Partililerden oy almalarının mümkün olduğunu da sözlerine ekleyen Türkşen, oy alabilecekleri AK Parti 'lileri şöyle tanımladı:

"Bir liderin sorumsuzca, ülkeyi ekonomik açıdan, eğitim açısından, kültürel açıdan yönetmesinden şikayeti olan bir AK Partiliysem, dinimi göstere göstere yaşamaya ihtiyacım olmadan, 'Çalıntı paralarla hacca gidilebilir' fetvası verilen bir ortam olmadan dinimi yaşamak istiyorsam, 'Çocuğum muhafazakar yetişsin ama illaki imam hatipe gitmek zorunda bırakılmasın' diyen bir AK Parti'liysem, o zaman gidip Meral Akşener'e oyumu veririm."
MillîGazete

Meral Akşener'den İlginç Çıkış
11 Mart 2010

"Bugün yaşananları görünce 28 Şubat daha naif kaldı bile diyebilirim. Bugünkü hoyratlık kişileri intihara sürüklüyor"

İtirafçının yerini gizli tanıklar aldı

TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Akşener, 28 Şubat’ı anlatırken, “O zaman itirafçılar vardı, şimdi gizli tanıklar. Gizli tanık ne derse doğru, sen git suçsuzluğunu ispatla” diyerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

Komutanlar neden alındı belli değil

Bugün birçok üst düzey komutanlar gözaltına alınıyor. Neden alındılar, ne yaptılar değil; nerede yattılar, ne yediler, ne içtiler konuşuluyor. Hem iddialar çok ciddi, hem de yarın insanlar beraat etseler dahi kamuoyu vicdanında suçlu algılaması silinemeyecek şekilde, sızdırılan gizli belgelere dayandırıldığı iddia edilen yayınlar yapılıyor. Suçsuz oldukları anlaşılır veya beklentiden az ceza alırlarsa bu sefer de kamu vicdanı tatmin olmayacaktır.

Hiçbir darbe ABD desteksiz olamaz

28 Şubat sürecini oluşturanlar sadece askerler değildi; büyük sermaye, büyük sivil toplum örgütleri de vardı. Söz konusu aktörlerin ABD tarafından desteklendiği görülüyordu. Bugün de darbe iddiaları var; planlamışlar, teşebbüs etmek istemişler; ama bunun ötesine geçememişler. Fark bunun anti-Amerikan ve yerli olması. Yapılan yayınlarda, ortam dinlemelerinde ve bazı belgelerin düzenlenmesinde ABD’nin teknolojik desteği var gibi görünüyor. Hiçbir darbenin; ister plan aşamasında kalsın, ister post moderni, ister e-muhtıralısı, ister gerçekleşmişi olsun ABD desteksiz fiiliyata geçmesi mümkün değil. Bugün darbe plancılarına karşı eyleme geçilebilmiş olması eylemin, yerli kalmış olmasından kaynaklanıyor.

Devşirmede önderliği muhafazakârlar yaptı

Türkiye’de, Milli Görüş’ü de içine alan muhafazakâr kesim, anti-Batıcı, anti-Siyonist, anti-Amerikancı idi. 28 Şubat’ı planlayanlar, isteyerek veya istemeyerek muhafazakar kesimlerin liderler ve kanaat önderlerini, AB’ci ve ABD’ciliğe devşirmişlerdir. 28 Şubat’ın en önemli sonucu budur. Bu devşirmede önderliği liberaller yaptı. ‘Din adına talepler, demokrasi adına olursa, Batı destekler’ denerek ikna edildiler.

Bugün, 28 Şubat’tan daha fazla hoyrat

28 Şubat aktörleri de siyaset ve siyasetçiyi itibarsızlaştırmayı bir yöntem olarak benimsemişlerdi. Onların yöntemi, bugünle kıyaslarsak daha naifti, bile diyebiliriz. O gün dolaylı mesajlar iletiliyordu. Elimdeki kağıtları MGK salonunda unutup çıktığım iddia ediliyordu. Bugün ise ciddi haksızlıklar var. Dün zulme uğradığını düşünenlerin rövanşist bir tavrı sözkonusu. 28 Şubat sürecinde en azından ailelerle ilgili hiçbir konu gündeme getirilmedi; ama bugün bakıyorum aileler olayların öznesi yapılıyor. Bu ciddi bir hoyratlık. Yani o günlere kıyaslandığında, bu gün hoyratlık daha fazla.

Gizli tanık ne derse doğru kabul ediliyor

Şimdi gizli tanıklar var, o zaman itirafçılar vardı.Daha çok Susurluk’la ilgiliydi. İtirafçıların çoğunun gerçeği söylemediğini gördük. Biri çıktı, bir siyasiye suikast iddiasında bulundu. Bütün gücümle çalıştım, üstüne yürüdüm; ama tek bir karine dahi bulamadık. Türkiye’de suçludan delile ulaşılıyordu; kanunları değiştirdik, delilden suçluya gidilmesini sağladık. Ama bakıyorum bir gizli tanık çıkıyor, ne derse her şey doğru kabul ediliyor. Siz de onun söylediklerinin tersini kanıtlama durumundasınız.

Şimdiki hoyratlık intihara sürüklüyor

28 Şubat sürecinde bildiğimiz kadarıyla intihar olayları yaşanmadı. Bugünkü hoyratlık kişileri intiharlara da sürüklüyor. Hukukun işleyeceğini düşünen insanlar bunu yapmaz. Onlarca kişi bu yola başvurmuşsa, güç sahipleri ne yapıyor? 28 Şubat döneminde de haksızlığa uğrayanların feryatları vardı; herkesin de yüreğine işlemişti. Hiç onlarla ilişkisi olmayan kesimler de bunu hissetmiş, dile getirmiş ve onlara sahip çıkmıştı. Şimdiki intiharlarda da bu feryadı duyuyoruz. İnsan olarak bu feryada kulak vermeliyiz. İntihar eden bir subayımızın daha sonra suçsuz olduğu anlaşıldı. Bugünkü güç sahiplerinde, o gün kendilerine gösterilen o insani tavrı görmüyorum ve üzülüyorum. O feryat yüreklerine ulaşmıyor. Acı değil mi?

TSK’yı itibarsızlaştırma yolundan çıkılmalı

TSK, bölgenin en büyük, en güçlü ordusu. Bunu sürdürebilmek için her yıl milyarlarca dolar para harcanıyor. Şimdi bu ordu, hem şahıslar üzerinden hem de kurumsal olarak itibarsızlaştırılıyor. En kısa zamanda, oy devşirme uğruna girilen bu yoldan çıkılmalı. Bu yol, yol değil. Elbette suçlular cezalandırılmalı. Ama bu gazete sütun ve köşelerinde değil bağımsız yargıda yapılmalı. Hele yargı kurumu da son zamanlardaki şekilde yıpratılırsa onun alacağı kararlarda kimseyi tatmin etmeyecektir. Türkiye hızla bir rejim krizine sürükleniyor, buna acilen ‘dur’ denmeli, seçime gidilmelidir.

Şiirden mahkûm oluşu tam hukuk cinayetiydi

* Tamam adam darbe yapmak istemiş, hepimiz de buna karşıyız, hukuk yoluyla gereğini yap; ancak sulandırmadan, hukuk içinde yürü. ‘Devran döndü, sıra bizde’ diye düşündürtme. Tabii, kimse dokunulmaz değil; ama uygulamada ciddi dikkatsizlikler var. Sayın Başbakan, o zaman bir şiir için mahkûm edildiğinde karşı çıktım; ‘hukuk cinayeti’, ‘güçlünün hukuku’ dedim. İşte bu güçle şimdi de diyorum ki, bugün de hukuk cinayetleri işlenmesin. 1 yıldır, 2 yıldır mahkeme huzuruna çıkmadan tutuklu kalanlar var. Yarın suçsuz oldukları ortaya çıkarsa; bu da güçlünün hukuku olur. Darbe iddiası gibi bir davada hızlı hareket şart. AB kriterlerinin önceliği de hürriyetlerin kısıtlanmasından mümkün olduğunca kaçınmak, süratli yargılama değil mi?

Paşamıza hükümet şükran mı sundu

* 28 Şubat’ın siyaset mühendislerine şunu sormak isterdim’ FP kapatılmasaydı bugün nasıl bir siyasi tablo olurdu.’ İkinci sorum da bugüne yönelik. Darbe plancıları acaba ABD ile el sıkışmış olsaydı siyasi irade bugünkü tavrını koyabilir miydi? Bakın, 27 Nisan 2007’de e-muhtıra verildi, sonra Dolmabahçe buluşması oldu. Ne konuşuldu, çeşitli rivayetlerin dışında bilgimiz yok. Rivayetler de muhtelif. Sonra ‘Paşamız’ vakti gelince emekli olduğunda altına 1.2 milyon TL’lik araba verildi. Acaba hükümet ‘Paşamıza’ şükranlarını mı sundu?

Hitler Almanyası Stalin Rusya’sı gibi

* Ak Parti milletvekili Avni Doğan şimdi de kendilerinin fişleme yaptığını söyledi. Eğer geçmişte bu zalimlik idiyse, ki böyledir; o zaman o gün zulme uğrayan bugün zalim olamaz. Amaç fişlemeyi ortadan kaldırmaksa bugün de amacın aynı olmalı. Fişleme her şart altında yanlış. Derhal gereğini yapacaksın. Batı Çalışma Grubu’nun fişleme ile ilgili yazısı önüme geldiğinde İçişleri Bakanı olarak bunun hukuku zemini olmadığını söyleyip gereğinin yapılması için ilgili makamlara ilettim. Onu yapmamış olsaydım görevimi savsaklamaktan yargılanmam gerekirdi. Şimdi bir de başka bir fotoğrafa bakıyorum. Hilmi Özkök, dönemin Genelkurmay Başkanı. Soruyorlar, ‘Darbe var mıydı, yok muydu’ diye; ‘Vardı da diyemem, yoktu da diyemem’ diyor. Var mı, yok mu? Onun da üstünde Başbakan var. O zaman soruyorum: Siz ne yaptınız?

Ya ihbarcı düşmanıysa

* Fişlemelerde o günlerde en azından kapıcılara, bakkala, karakola soruluyordu. Yanlıştı. Bugün de yanlış, çünkü fişleme korku demektir. Korku sinmeyi, saklanmayı getirir. Bugün daha korkuncu; ihbar mektupları, IP numarasız e-postalar var. Bunlarla soruşturmalar açılıyor ve ‘Git kendini temizle, suçsuzluğunu kanıtla gel’ deniyor. Ya onu yazan ihbar ettiğinin düşmanıysa, intikam almak istiyorsa? Bu arada basın yoluyla da kişinin herşeyi deşifre ediyor; karalanıyor, itibarsızlaştırılıyor. Bugün yaşananlar Hitler Almanya’sını, Stalin Rusya’sını andırıyor adeta.

‘Asena’ kod adlı ilk kadın İçişleri Bakanı

* MERAL Akşener, TBMM’ye 1995 seçimlerinde DYP milletvekili olarak girdi; ancak Türkiye Akşener’le asıl 3 Kasım 1996’da patlak veren Susurluk Skandalı’ndan sonra tanıştı. Susurluğun en önemli aktörü Abdullah Çatlı ile tanışıklığını saklamayan Akşener, Mehmet Ağar’ın istifasıyla boşalan İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın İçişleri Bakanı olan Akşener, bu görevini Türkiye’nin en kritik dönemlerinden biri olan Refahyol Hükümeti döneminde, 28 Şubat sürecinde yürüttü.

* Dönemin Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel’in görevden alınmasına rağmen makam odasını boşaltmamasını sert bir şekilde karşıladı. Yeni Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik’le birlikte sabaha karşı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne giderek, kilitleri değiştirip kapıyı açtırarak, yeni genel müdürünü makama oturttu. Ancak Akşener, kapının kırıldığına ilişkin basında çıkan iddiaları hep reddetti.

* ‘Sarmusak Skandalı’ olarak bilinen ve askerlerin darbe yapma ihtimalini göz önüne alarak, Deniz Kuvvetleri’ne köstebek yerleştirdiği iddia edilen dönemin İstihbarat Daire Başkan Vekili Bülent Orakoğlu da onun zamanında bu göreve atandı. Orakoğlu, yine aynı dönemde iki ay ABD’ye gitti.

* 28 Şubat sürecindeki tarihi MGK toplantılarına da katılan Akşener, DYP’nin muhalefet yıllarında bu partiyle yollarını ayırdı. 2001’de Ak Parti kurulurken davet üzerine kurucular arasına girdi, ama çok geçmeden hareketten ayrıldı. Üniversite yıllarından bu yana yakın çevresinde ‘Asena’ olarak bilinen ve milliyetçi görüşleriyle bilinen Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin davetiyle MHP saflarına katıldı. TBMM Başkanvekili olan Akşener, Bahçeli’nin güvendiği önemli isimler arasında yer alıyor.
aktifhaber

MHP'de istifalar sürüyor; Kastamonu'da 100 partili istifa etti
14 Ekim 2017



Akşener’in kuracağı partiye katılacaklar

Kastamonu’nun Küre ilçesinde, ilçe başkanı da dahil olmak üzere 100 kişi MHP ilçe teşkilatından istifa ederek Meral Akşener’in kuracağı partiye katılacaklar.

İlçe başkanı Muammer Türkoğlu’yla birlikte 100 MHP’li, bugün (14 Ekim 2017) ilçe seçim kuruluna giderek istifa dilekçelerini verdi.

Türkoğlu, MHP’li muhaliflerin kongelerinin geçersiz sayıldığını hatırlatarak şunları kaydetti: “MHP genel merkezi, baştan itibaren demokratik ve meşru bir hak olan kongre talebini ihanetle eş tutmuş, kongre talep edenlere akıl almaz iftira ve hakaretlerde bulunmuştur. Yaşanılan bu süreç ve referandum süreci, MHP genel merkeziye yollarımızın tamamen ayrıştığını, ülkü ve gönül birlikteliğimizin kalmadığını net olarak ortaya çıkarmıştır.”

"Mücadelenin artık MHP çatısı altında sürdürülmesi mümkün gözükmemektedir"

MHP çatısında kalmanın fikirlerini iktidara taşımaya katkısı olmayacağını düşündüklerini aktaran MHP’li yönetici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuşkusuz ki ideallerimizi, fikirlerimizi iktidara taşımak için mücadelemiz sürecektir. Zira bu bizler için yaşama gayesidir. Ancak bu mücadelenin artık MHP çatısı altında sürdürülmesi mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle sayın Meral Akşener’in kuracağı yeni partiye destek vereceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

MHP’den şimdiye kadar en az 3.470 kişi istifa edip Akşener’e katıldı.

T24
ETİKETLER
mhp istifa kastamonu akşener politik

Akşener, TBMM'deki bütün partileri etkileyecek; AKP'de vekillerin korkusu yasama dokunulmazlığı
Hülya Karabağlı
23 Ekim 2017



25 Ekim Çarşamba günü Ankara’da düzenlenecek toplantıda partisinin kuruluşunu açıklayacak olan Meral Akşener cephesinde taşların yerinden oynayacağını gösteren gelişmeler yaşanıyor. Partisi CHP’den istifa ederek Akşener’le yola devam etmesi beklenen Aytun Çıray’ın Kurucular Kurulu’nda ve ayrıca partinin vitrinini oluşturan yönetim kadrosunda da yer alabileceği söyleniyor.

CHP’de istifaların arkası gelebilir

Aytun Çıray’ın, Akşener saflarına geçmesi kulislerde istifa etmeyi düşünen diğer milletvekillerini olumlu yönde etkilediği biçiminde yorumlandı. CHP’deki istifaların Çıray’la sınırlı kalmayacağı belirtilirken ‘Partiyi merkez sağa çekiyor’ eleştirileri pahasına genel başkanla katılımı sağlanan bazı isimlerin Akşener kadrolarına geçebileceği belirtiliyor. Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, İstanbul Milletvekili İlhan Kesici kulislerin en çok konuştuğu iki isim oldu.

AKP’lilerin korkusu ‘yasama dokunulmazlığı’ düzenlemesi

TBMM’de 5 milletvekili temsilcisi olan Akşener’in kulislerde grup kurma konusunda sıkıntı çekmeyeceği belirtiyor. MHP’de bazı küskün milletvekillerinin de zamanlama yaparak partiden istifa edecekleri iddia edilirken iktidar kanadında 694 sayılı KHK korkusu yaşandığı söyleniyor.

Milletvekillerinin yargılanmasında TBMM’nin devre dışı bırakıldığı tartışmalarına neden olan son kanun hükmünde kararnameyle (KHK) vekillerin seçimden önce ve sonra işlediği suçları soruşturma ve kovuşturma yetkisi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilmişti.

AKP’lilerin bu kararname nedeniyle yasama dokunulmazlıklarının kaldırabileceği kaygısı nedeniyle bir süre bekleyebilecekleri ifade ediliyor.

Çıray, istifadan önce Kılıçdaroğlu ile görüştü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeden sonra istifasını açıklayan Çıray, daha sonra yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:

"Biz yeni siyasetin temsilcileri olarak, siyasetin çare kurumu olduğunun bilinci ile, milletimizin dertlerine çare bulmak ve Türk Milleti'nin özgürce mutluluğu arama hakkını sağlamak için yollara düşüyoruz. Kararımı kendine özgü saygı, insani nezaket ve insan sevgisi anlayışıyla karşılayan Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu'na, milli meselelerde Aziz Türk Milletinin ve Atatürk Cumhuriyeti'nin çıkarları için yapacağımız çalışmalarda yol arkadaşlığımızı sürdüreceğimize yürekten inandığım her kademeden CHP'li siyaset arkadaşlarıma şahsıma gösterdikleri güven ve verdikleri destek için saygı dolu teşekkürlerimi sunuyorum."

T24
ETİKETLER
hülya karabağlı meral akşener aytun Çıray chp mhp akp yasama dokunulmazlığı

CHP'li Aytun Çıray, partisinden istifa etti
23 Ekim 2017



CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın Meral Akşener'in yeni partisine katılacağı ifade ediliyor

Meral Akşener'in kuracağı yeni partiye geçeceği öne sürülen CHP Milletvekili Aytun Çıray, partisinden istifa etti.

Ankara kulislerinde CHP'li Aytun Çıray'ın partisinden istifa ederek Meral Akşener'in yeni kuracağı partisine geçeceği konuşuluyordu. Başkent’te Aytun Çıray’ın kendisiyle birlikte CHP’den başka isimleri de yeni partiye götüreceği iddialarına CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, “Bizden giden kimse yok. Ayrıca Aytun Bey ile bugün konuştum. Ben de kendisine sordum. Öyle bir şey yok, dedi. Aydın deyimiyle bunlar çalı dipi taşlamaya benziyor, boş atıp dolu tutma çabası. Hepsi şişirme” demişti.

Meral Akşener’e yakın bir isim de “Aytun Bey dostumdur, ben kurucular kurulunda olacağını duymadım” ifadesini kullanmıştı.

Aytun Çıray'ın yazılı açıklaması şöyle:

"Şartlar Türk Milletine demokrasi içinde çare bulunmasını ve yeni bir siyasi bir çıkış yolunun açılmasını zorunlu kılmaktadır... Onbeş yılın sonunda şapka düşmüş kel görünmüştür. AKP’nin, yumuşaklığı ve ılımlılığı benimsemiş, Atatürk’ü yürekten kucaklayan demokratik merkez veya merkez sağ diye bilinen gelenekle uzaktan yakından bir alakasının olmadığı anlaşılmıştır. Demokratik merkez, artık AKP’yi ret etmektedir. 16 Nisan 2016’da yapılan ve sandıktan ancak YSK’nın tam kanunsuzluğu göze almasıyla sözde ‘evet’ çıkartılan ‘kirli’ referandumda, merkez sağın tarihi olarak güçlü olduğu bölgelerde ‘hayır’ oranının çok yüksek çıkması bu reddiyenin en önemli kanıtını teşkil etmiştir. Referandumda ortaya çıkan bu sonuç bu defa gerçekten Allah’ın bir lütfu sayabileceğimiz yeni siyasi gelişmelerin önünü açmıştır.

Bütün bunlar, Türkiye’yi bir yıkım sürecini engelleyecek olan gücün, merkez sağ başta olmak üzere siyasi yelpazenin tüm millî unsurlarını kapsayacak şekilde ‘Milli Merkez’ olarak yeniden uyanışta olduğunu ortaya koymaktadır. Türk Milleti, kurucu medeni değerleri yeniden canlandırmayı ‘Milli Merkez’ siyaseti ile başaracaktır.

Millete çare olmak için yollara düşeceğiz

Biz yeni siyasetin temsilcileri olarak, siyasetin çare kurumu olduğunun bilinci ile, milletimizin dertlerine çare bulmak ve Türk Milleti’nin özgürce mutluluğu arama hakkını sağlamak için yollara düşüyoruz. Aziz Türk Milleti artık beyin yıkama operasyonlarına karşı ne savunmasızdır ne de yalnızdır! Yarından itibaren milletimizi enkazın altından sağ salim çıkarmak için ne gerekirse yapacağız ve yeniden hukukun üstünlüğüyle güçlendirilmiş parlamenter rejime dönüşün yolu açılmış olacaktır.

Türk Milletinin kurtuluş alternatifi, güçlü ve dünya devletlerinin saygı duyduğu Türkiye’yi yaratmak üzere Meral Akşener liderliğindeki hareketle kesin ve dönüşsüz olarak yola çıkmıştır. Bu esasen Türk Milletinin demokratik Ergenekonu’dur!

Aziz Türk Milleti,

Bütün bu açıklamalarımdan kolayca anlaşılabileceği gibi 25. 10. 2017 tarihinde Meral Akşener hanımefendinin liderliğindeki partinin kurucuları arasında yer alıyorum. "
T24

Bolu'da 400 MHP'li istifa etti
14 Eylül 2017

Eski Bolu MHP İl Başkanı Mustafa Özdemir: Artık tahammülümüz kalmamıştı

Bolu’da Milliyetçi Hareket Partisi’ne (MHP) üye 400 kişi, İlçe Seçim Kurulu'na istifa dilekçelerini sundu. Bolu’da MHP İl Başkanı Adem Evcil’in geçtiğimiz günlerde partiden bazı kişilerin ihraç edileceğini açıklamasının ardından bugün öğle saatlerinde bir araya gelen MHP üyeleri, Bolu Adliyesi’ne gelerek istifa dilekçelerini İlçe Seçim Kurulu’na verdiler.

Aralarında eski il, ilçe başkanları, yönetim kurulu üyeleri, belediye başkan adayları, belediye meclis üyeleri ve kadın kolları üyelerinin de bulunduğu grup, daha sonra Anıt Park’ta bulunan Atatürk heykeli önünde basın açıklaması yaptı.

Grup adına konuşan eski MHP İl Başkanı Mustafa Özdemir, bir takım yanlışlara tahammüllerinin kalmadığını söyleyerek, “50 yıldır mücadelesini şerefle verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifa etmek ve dilekçelerimizi vermek için bir araya geldik.

50 yıldır Türkiye’nin geleceği ve bekası için çok şeyler beklediğimiz partimizin giderek yanlış yollara girdiği, yanlış adımlar attığı, söz gelimi 15 yıldır partimize ağır küfürler eden bir siyasi partiyle yan yana gelmesi, onlara destek olması, canımızı dahi karşılıksız vereceğimiz parlamenter demokratik cumhuriyetin yok olması pahasına onlara destek olması gibi milliyetçi düşüncenin asla kabullenemeyeceği bir takım yanlışlara artık tahammülümüz kalmamıştır. Onun için dur demek mecburiyetindeydik” dedi.

Özdemir, istifa eden 400 kişinin yeni bir siyasi oluşuma katılıp katılmayacağına ilişkin soruya ise şu cevabı verdi:

“Bu 400 kişi idealist insanlardır. Türkiye’nin kaderini hiç kimseye terketme niyetinde değiller. Ama en doğrusu hangi grup olursa, hangi kuruluş olursa orada mücadelesine devam etmek üzere tabi ki siyasete devam edecektir. Onu da çok kısa süre içinde Türk kamuoyu anlamış olacaktır.”

T24
ETİKETLER
mhp bolu istifa açıklama siyaset

Emekli SAT komandosu Ali Türkşen, Meral Akşener’in partisine katılıyor
09.10.2017

Eski SAT komandosu emekli Albay Ali Türkşen, sosyal medya hesabından yeni parti kuran Meral Akşener’in kendisine teklif yaptığını açıkladı.
Türkşen'in bir takipçisinin 'Sizin hatrınıza bile oy vermem Akşener'e' tweetine verdiği cevap Türkşen'in Akşener'in partisine katılacağı şeklinde yorumlanmasına neden oldu. Türkşen, daha sonra yaptığı ikinci açıklamayla Akşener'den partisine katılma teklifi geldiğini ve teklifi kabul ettiğini belirtti.

Sputnik

İlker Başbuğ İYİ Parti’ye katılacak!
27 Eki, 2017



Ulusal Kanal’da Halil Nebiler’in Televizyon Gazetesi programına katılan Sinan Baykent, Meral Akşener’in kurduğu yeni partiyi değerlendirirken, Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ’un İYİ Parti’ye katılacağını iddia etti.
Başbakan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş’in MHP’de 2011-2015 yılları arasında başdanışmanlığı ve metin yazarlığını da üstlenen Aydınlık yazarı Sinan Baykent, yaptığı flaş açıklamada, İlker Başbuğ’un Akşener’in İYİ Partisi’ne katılacağını söyledi.
Baykent’in Nebiler’in programında yaptığı açıklamada, Akşener’in İYİ Partisine katılan herkesin kötü olmayabileceğini, iyi insanların da olabileceğini, devlet adamlarının da olabileceğini ifade etti. Baykent, Ali Türkşen bağlamında yaptığı açıklamanın ardından bombayı patlattı.

“İLKER BAŞBUĞ İYİ PARTİ’YE KATILACAK”

Sinan Baykent Akşener’in partisi için yeni katılımlar olabileceğini hatta olacağını belirttikten sonra, “Ben hatta önümüzdeki süreçte çok büyük bir katılımın da yaşanabileceğini düşünüyorum. Büyük derken nicelik olarak değil nitelik olarak büyük bir katılım. Mesela yarın öbür gün eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Paşa katılırsa şaşırmasın kimse” dedi.

“TEYİTLİ DEĞİL AMA KAYNAK SAĞLAM”

Program sunucusu Halil Nebiler’in büyük bir şaşkınlık yaşamasının ardından bunun bir tahmin, duyum, dilek ve temenni veya bilgi olup olmadığını sorduğu Beykent, açıklamasının devamında, “Hepsinden var. Şöyle ki, bir bilgi var. Şöyle bir bilgi. Yani, teyitli değil ama, çok iyi bir takım kaynaklardan böyle bir bilgi var. İlker Paşa’nın İYİ Parti’ye katılması iyi mi olur, kötü mü olur? Bu tartışılabilir ama bana sorarsanız, siyaset yapmak istiyor ve orada yer alması gerektiğini düşüyorsa, kimse İlker Başbuğ’un kimliğini ve kişiliğini sorgulamaya açmaz, öyle insanların da orada olması iyi olabilir” dedi.
İlk kurşun

Nihat Genç’ten İYİ Parti değerlendirmesi
26 Eki, 2017



Nihat Genç Odatv’deki köşesinde Meral Akşener’in İYİ Partisi’ni değerlendirdi ve eleştirilerini yazdı:

Nihat Genç’in yazısı şöyle:

“Bir Karadenizli olarak çocukluğumuzdan beri dilimizden düşmeyen ‘Hamsi Turpla Yenir’ diye bir deyim vardır. Gündelik hayatta çok sık kullanılmasına ve kullanmamıza rağmen ne anlama geldiğini açıklamak ve Türk Dil Kurumu’na yardımcı olmamız çok zordur.

Herhangi bir günlük konuşma içinde taraflardan biri ‘hamsi turpla yenir’ diye karşılık verir ya da araya girer, bu kültür içinde yetiştiğimiz için, hangi konuşma içinde ne tür bir durumda kullanılır, becerebildiğim kadarıyla anlatayım.

KARADENİZLİLER’E HAS BİR İFADEDİR

Birisinin size şaka yaptığını ya da sizi dalgaya aldığını anladığınızda ‘numaranı yemiyorum’, ‘benimle eğlendiğinin farkındayım’ anlamında yani ben senden daha uyanığım demek için şöyle karşılık verilir: ‘hamsi turpla yenilir’… Yani ‘saçma’ (absürde) karşı absürt bir karşılık.

Ya da karşınızdakinin konuşmasını ciddiye almadığınız için kullanırsınız ya da lafın ciddiyetinden kaçıp arkadaşınızla eğlenmek şakalı geyik bir bahis açmak için ya da sen ne dersen de ben bildiğimi okurum anlamında kullanılır.
Bu izah girişimleri yine de tam karşılığı değildir, Karadenizliler’e has bir ifadedir ve ancak lafın sohbetin tartışmanın gidişatıyla alakalıdır ve ‘hamsi turpla yenir’Karadenizliler’in dik kafalılığıyla alakalıdır ve sen ne dersen de ‘ben bildiğimi okurum’ anlamındadır.

Her neyse anlayın anlamayın: HAMSİ TURPLA YENİR.

Ki, deyimin kullanılması dışında ayrıca gerçek bir gelenektir, nasıl ki kuru fasulye yanında acı soğanla yenir, hamsi de yanında turpla yenir, muhteşem ikilidir.

Hamsi tavanın yanında turp vaz geçilmezdir ve ardından mandalina ve un helvası gelenektir ve portakal-mandalina ve un helvası olmadan hamsi tava ziyafeti tamam olmaz.

Mandalina ve un helvası olmadan hamsi tava ziyafetini verenler çok ‘mahcup’olur, ziyafeti un helvasıyla tamamlayamadıkları için de misafirlerinden özür dilemeleri de ‘gelenektendir’.

BAŞTAN AŞAĞI ŞAİBELİDİR, ÇOK TEHLİKELİDİR

İYİ Parti’de çok değerli ‘milliyetçi’ isimler var, şimdi onları, parti içinde çok büyük bir ‘kavga’ bekliyor, ve bu kavganın sonu nereye çıkar, bilinmez!
Kavganın sebebi, parti programında yer alan ‘eşit vatandaşlık’ ve ‘NATO’ya bağlılık’ lafları. Malum ‘eşit vatandaşlık’ ‘açılım’ın ve Apo’nun ve hain liberallerin ‘etnik vatandaşlık’ı anayasaya koymak için uydurdukları bir laftır.
Yani milliyetçilerin kıllandığı ve asla kabul etmediği bu eşit vatandaşlık’ın parti programına girmesi baştan aşağı şaibelidir, çok tehlikelidir, ve…
Ve ‘kasıtla’ oraya konmuştur. Çünkü bu lafın oraya girmemesi için içerden büyük bir mücadele edilmiş ve bir irade (hangi irade?) bu lafı programa geçirmiştir.

Gelelim NATO’ya bağlılığa, malumunuz, iki tane NATO vardır, birincisi, Soğuk Savaş yıllarının NATO’su, ki, sağ merkez partilerin ‘ana kucağıdır’, sağ merkez partilerin dış politika ideolojisidir, karşısınız değilsiniz, başka, soğuk savaş yıllarında NATO’ya bağlılık sağ merkez için şaşırılacak bir şey değildir.
Ancak, 15 Temmuz’dan sonra NATO, FETÖ’yü sahiplenmiş ve hatta FETÖ’yü ordusu kabul eden açıklamalarda bulunmuştur, yani, 15 Temmuz’dan sonra NATO’ya bağlılık bir şekilde FETÖ’ye bağlılık anlamına gelmeye başlamıştır.
İşte bu NATO’ya bağlılık ifadesine de karşı çıkılmış, yapmayın etmeyin yazmayın denilmiş, ancak yine bir irade (hangi irade) programa milliyetçilerin tepkisini göze alarak NATO’ya bağlılığı da programa koymuştur.
Helali hoş olsun, istediklerini yazsınlar, bize ne, amblemi, ismi, programı bence de fevkalade başarılıdır, rüzgarı da çok büyüktür, hayırlı olsun.

HAİN LİBERALLERİN OTUZ YILDIR PİŞİRDİKLERİ BU YEMEK ARTIK SİYASİ ZİHNİYETİMİZİN TA KENDİSİ OLMUŞ

Karadenizliler’in çok iyi bildiği özellikle türkülerde çok geçen ve gündelik dilde de kullanılan ‘gafulluk’ diye bir kelime vardır.

Gafulluk, ağaç olamamış küçük ve hatta dikenli çalı kümesine verilen addır, önüne çıkarsa geçemezsin ‘düştüm gafulluğa’ dersiniz, dolanır yandan geçersiniz… Aşırı yağmurlarıyla Karadeniz ormanları gafulluklarıyla da meşhurdur, dağda bayırda çayırda yol kenarlarında her tarafı gafulluklarıyla doludur.

Ekonomik değerleri yoktur, çalı çırpı olarak yakacak odunluk da kullanılabilir!
Gafulluğun özelliği kesersin bir yağmur sonrası yine büyür, bir daha kesersin, yine büyür. Ancak yine de zaman zaman kesmek lazım çünkü gafullukları hiç kesmezsen her tarafı sararlar, tarla orman bahçe, birkaç yıl önünü almazsanız, vahşi girilmez bir yer haline gelir.

Türkiye’de ‘siyaset’ artık içine girilmez gafulluk gibi bir yer haline geldi. CHP’sinde sivil kurumlarında yüzlerce küçük küçük adamlar ayak oyunları şaibeleriyle yerleşip partileri ve siyaseti içine girilmez girilse de çıkılmaz ‘gafulluklar’ haline getirmişlerdir.

Çağdaş Yaşam Derneği gibi sivil kurumlardan CHP’sine ve yeni kurulan partisine ve muhalif sivil kurumlarına kadar, eşit vatandaşlık ve Avrupa ve NATO’ya bağlılık artık bu gafulluklarda ALLAH’IN EMRİ olmuş.
Partiler gafulluklarıyla değil içinde dik eğilmez ağaçları olsaydı, şüphesiz böyle olmazdı.

Demek ki hain liberallerin otuz yıldır pişirdikleri bu yemek artık siyasi zihniyetimizin ta kendisi olmuş.

Reel siyaset, yani gerçek dünya içinde hiç kimseden ‘tam bağımsızlık’ gibi ütopik beklentilerimiz şüphesiz yok, ancak, bu toprakta siyaset yapanlardan hiç değilse, bu toprağın çocuğunu olduğunu söyleyecek kadar bir irade beklemek herkesin hakkı.

Bir ayağınızı bu toprağa basarsınız ve sonra reel siyaset deyip istediğiniz diplomatik ilişkilere pek tabii girebilmek her partinin hakkı, ancak, ambleminiz isminiz ve program girizgahı şahane Türk ve milli döşenmiş… ve ama, ayaklarınız nerde? Çalılara dolanmış.

Otuz uzun yıldır bu ülkeye dayatılan bölücü dayatmacı ne çok şey aldı başını yürüdü, dur diyen olmadı, kesen olmadı, temizleyen hiç olmadı, artık, gafulluk her tarafı sardı.

Küçük dikenli çalılar tarlalarımızı dağlarımızı ormanlarımızı her yanı sardı.
Büyüyen tarlalarımız ovalarımız ormanlarımız meralarımız başı dik boyu uzun çınarlarımız ladinlerimiz sedirlerimiz kestane ağaçlarımız değil, büyüyen şey ‘gafulluklar’…

Ağaçları kesmek zordur, elinize balta almalısınız, ama gafullukların çalılarını ellerinizle kırarak kopartarak ve hatta ayaklarınızla çiğneyerek dahi dayatmalara bölücü kavramlara ve eşit vatandaşlık sözünün nihai son durağı yeni anayassaya pekala yol açabilirsiniz.

Ağaçları ise ayaklarınızla çiğnemek ve yolarak koparmak, mümkün değildir.
Bu yüzden, ülkemiz siyasetinde önce büyük bir temizlik yapıldı, dev ağaçları, onurlu ağaçları, dik ağaçları temizlediler ve siyasetin en temel kavramlarını onlarca yıl‘bakımsız’ bıraktılar, özgürlük, barış, demokrasi, sivil kurumlar, bakımsız bırakılanların başında geliyor, sonra, eşit vatandaşlık, NATO’ya bağlılık gibi, laflar geliyor.

FETÖ’yü sahiplenmiş bir NATO’ya bağlılık ne anlama geliyor?

İşte bu cümleler kasıtla konuşulmadı eleştirilmedi ve kasıtla‘bakımsız’ bırakıldı!

Ve İyi Parti’nin beklenilenden de çok büyük rüzgar alacağını umuyorum, çünkü en ağır solcu ağbiler dahi, aman Nihat, eleştirme, bir laf etme, diye, canları çok yanmış olmalı, sessiz kalmamızı istiyorlar…

FETÖ’YE BAĞLILIĞINI BİLDİRMİŞ NATO’YLA MİLLİYETÇİ BİR PARTİNİN NE İŞİ VAR

AKP ortalığı (siyaseti) öyle bir yangın yerine çevirdi ki en ağır solcuları dahi ortalıkta bir yaşam belirtisi bir ot parçası birkaç çalı parçasını dahi özler oldu, ve, AKP öyle bir umutsuz bir siyaset ortaya koydu ki, insanlarımız sağcısı solcusu, bunlar gitsin de nasıl giderse gitsin’e çoktan bel bağlar oldu.
Arkadaşlarımın endişelerini anlıyor ve hak veriyorum ve ayrıca parti içinde bir çok milliyetçi isme çok güveniyorum.

Arkadaşlarıma destek oluyor ve gereğinden daha az yazıp daha az eleştirmeye gayret edeceğim.

Ama, işte, böyle, aşağıya ne diyeyim yukarıya ne diyeyim, ne yapayım, çaresizim, benim bildiğim: HAMSİ TURPLA YENİR.

Bir Türk arkadaşınızla bir iş kurmaya giriştiğinizde birbirinize‘anca da beraber kanca da beraber’ deyip söz vererek, söz üzerinden güven tesis edebilirsiniz.

Ancak, Batılılar, böyle değil, onlar ‘gerçekçi’ ve‘nesneldir’ ve ortaklıklarının kanıtını isterler, sizlerden milliyetçileri kıllandırıp şüpheye düşüreceğini bile bile parti programınıza nesnel olarak dayatmalarının karşılığını yazmasını isterler.

Ve siz de sadece söz olarak değil yazıyla senetleştirip ittifakınızı ‘nesnel’ hale getirmek zorunda kalırsınız.

Oysa, dayatmacı irade, millet kıllanmasın parti henüz yoluna koyulmadan bölünmesin diye dayatmalarını gizli ve sözde kalmasını pekala talep edebilirdi…

Ve ama, partiyi zor duruma düşüreceğini bile bile dayatmacılar da sözlerinin karşılığını programda nesnel olarak görmek istiyor!

Hamsinin Turpla Yendiğini, dayatmacılar bizden daha iyi biliyor.

Eşit vatandaşlığın milliyetçi bir partide ne işi var ya da FETÖ’ye bağlılığını bildirmiş NATO’yla milliyetçi bir partinin ne işi var?

Siyaset bilimciler, partiler, tartışmacılar, işte bu‘kavramları’ enine boyuna konuşmalı, ama değil, bunların ne anlama geldiğini tartışmaktan korkuyoruz.
Bilim adamları tartışmayınca, iş, vatandaş bilimine geliyor, kuş gözlemcileri için söyleniyor: vatandaş bilimi…

Şöyle oluyor, gönüllü kuş severler ellerinde dürbün ormanlara giriyor ve kendi acemi ve amatörlükleriyle gördükleri kuşları nerden geldiklerini not ediyorlar ve bilim adamlarına gönderiyorlar, onlar da vatandaştan aldıkları bilgiyi haritalandırmaya çalışıyorlar.

Tıpkı, bugün olduğu gibi, önümüzde bir parti var ve programı nedir içinde kimler var, tek bir bilim adamı uzman görüşü yok, zavallı vatandaşımız, elinde Google kendi kendine bilgi topluyor, ve şüphesiz.
Komplo, kumpas, tertip, yalan yanlış, çok şüpheli bilgileri de, ne yapsın, kendisi toplamaya kendince akıl etmeye çalışıyor, işte böyle, programın girizgahına bakıyorsun, Türk boyları baklava, simgeler baklava, ve aşağıya iniyorsun, HAMSİNİN yanında BAKLAVA…
Yenir mi, yenir…

En yakın arkadaşı Hazreti İsa’yı otuz gümüşe satmadı mı, sattı!
Bu toprağın tadları lezzetleri ağaçları olmadan daha önce de milli yerli milliyetçi Atatürkçü geçinenler sivil kurumlarda merkez sol partilerde oldu mu, oldu…
Yine olur!”
İlk Kurşun

İyi Partili Aytun Çıray: Halktan iktidara gelmişçesine tebrik alıyoruz
İnan Ketenciler
30 Ekim 2017
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pts Ekm 30, 2017 11:03 pm tarihinde değiştirildi, toplam 9 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Ekm 25, 2017 10:14 pm    Mesaj konusu: Gezici: İYİ Parti’nin oy aranı şimdiden yüzde 20’ye dayandı Alıntıyla Cevap Gönder

Gezici Araştırma: İYİ Parti’nin oy aranı şimdiden yüzde 20’ye dayandı
01/11/2017



Gezici Araştırma’nın son anketine göre eski MHP’li Meral Akşener’in geçen hafta kurduğu İYİ Parti’nin oy oranı şimdiden yüzde 20’ye dayandı.

Araştırma Akşener’in beğeni oranını yüzde 60, cumhurbaşkanlığı için desteğini ise yüzde 38 olarak saptadı.

Şirket sahibinin yorumu: “Güven vermesi ve tanınırlığının artmasıyla birlikte Akşener’in oy potansiyelinde ciddi artış olacağı gözlenmekte.”

Reuters’ın Gezici araştırma şirketinden edindiği ankete göre İYİ Parti’nin seçime girmesi durumunda katılımcıların yüzde yüzde 43.8’i AKP’ye, yüzde 19.5’i ise İYİ Parti’ye oy vereceğini söyledi.

Buna karşılık yüzde 18.5’lik kesim CHP’ye, yüzde 8.8’lik kesim MHP’ye, yüzde 7’lik kesim ise HDP’ye oy verme eğiliminde.

Bu durumda MHP ve HDP, TBMM’ye girmek için gerekli yüzde 10’luk barajın altında kalıyor.

İYİ Parti’nin katılmadığı bir erken genel seçim olması durumunda ise katılımcıların yüzde 47.1’i AKP’ye, yüzde 26.8’i CHP’ye, yüzde 13.5’u MHP’ye ve yüzde 9.8’i de HDP’ye oy vereceğini kaydetti.

4 bin 638 kişiyle görüşüldü

Murat Gezici’nin yöneticiliğini yaptığı Gezici araştırma şirketi 16 Nisan referandum sonuçlarını en iyi tahmin eden iki şirketten biriydi.

Türkiye genelinde 10-15 Ekim günlerinde 4 bin 638 katılımcıyla yüz yüze görüşme metoduyla yürütülen araştırmanın hata payı güven aralığı sınırları içerisinde eksi artı yüzde 2.5.

Akşener’in beğeni oranı yüzde 60

Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı Akşener’in ‘siyasi duruş’unu olumlu olarak değerlendirdi. Yüzde 32’si ise olumsuz bulduğunu ifade etti.

Murat Gezici şunları söyledi: “Araştırmaya katılanların Akşener parti kurduğunda oy verip vermeyeceğine ilişkin dağılım incelendiğinde yüzde 10.1’i kesinlikle her koşulda oy vereceğini ifade ederken yüzde 19.1’i oy verebileceğini, yüzde 17.8’i kararsız olduğunu ifade etmektedir. Toplumun yüzde 50’sine yakın bu oran Akşener’in kurduğu partiye oy verme potansiyelinin büyüklüğünü gösteriyor.”

Cumhurbaşkanlığı için destek yüzde 38

Kasım 2019’da yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın nasıl oy vereceğini de irdeleyen ankete göre katılımcılara cumhurbaşkanı olarak görmek isteyeceği isim sorulduğunda yüzde 47,8 oranında Tayyip Erdoğan, yüzde 38 oranında Akşener, yüzde 14.9 oranında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yanıtları çıktı.

Murat Gezici, Akşener’in ‘kararlı ve dik duruşu’yla ‘kadın oluşu’nun halk tarafından takdir gördüğünü belirterek, “Araştırmamızın sonuçlarına göre Akşener’in güven vermesi ve tanınırlığının artmasıyla birlikte oy potansiyelinde ciddi artış olacağı gözlenmekte” dedi.

Araştırmaya katılanların yüzde 44.6’sının Türkiye’de yeni bir partiye ihtiyaç olduğunu vurguladığını da söyleyen Gezici, şöyle devam etti: “Merkez sağ seçmen oranı yüzde 70 olarak görülüyor. Olası bir cumhurbaşkanlığı seçiminde Akşener’in Erdoğan’la birlikte aday olması durumunda ciddi anlamda bir seçim yarışının olacağı şimdiden öngörülmektedir. Anket sonuçları 2002 yılından bu yana ilk defa merkez sağ seçmeni milli duygularla konsolide edecek söylemleri Akşener’in kuracağı partide görebilme durumunu ortaya koyuyor.”
Diken

"Meral Akşener gözünü, AK Parti'den koparabileceklerine dikecek; siyasi hesapları bozabilir"
28 Ekim 2017



Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Meral Akşener öncülüğünde geçen günlerde kurulan İyi Parti ile ilgili olarak "Lideri, gözünü AK Parti içinden kopabileceğini düşündüğü kesimlere dikecektir. AK Parti’nin 16 Nisan anayasa referandumunda bazı büyük şehirlerde sınırlı da olsa bir aşınma yaşadığı bir sır değildir" dedi. Ergin, sözlerinin devamında "Belki hedef aldığı partiler üzerinde sarsıcı, yıkıcı etkiler yaratmasa da, yol açabileceği sınırlı aşınmalar bile diğer aktörlerin siyasi hesaplarını bozabilir" ifadesini kullandı.

Sedat Ergin'in "İyi Parti çekim alanı yaratabilir mi?" başlığıyla yayımlanan (28 Ekim 2017) yazısı şöyle:

Meral Akşener’in liderliğinde kurulan İYİ Parti, Türkiye’deki iç siyaset sahnesinde diğer bütün aktörlerin de hesaba katması gereken yeni bir faktör olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Ana gövdesi MHP’den gelmekle birlikte, partinin merkez sağ ve merkez soldan isimleri bünyesine katması, ayrıca AK Parti’den kopmuş bazı isimlere de yer vermesi, ilk bakışta Turgut Özal’ın 1982’de dört farklı eğilimi buluşturduğu ANAP’ın kuruluş öyküsündeki modeli çağrıştırıyor.

Bu yönüyle İYİ Parti’nin önündeki ilk sınav, bütün bu eğilimleri kendi bünyesinde homojen bir siyasi kimliğe dönüştürüp dönüştüremeyeceği meselesidir. Şöyle ki, İYİ Parti ya MHP dokusunun çok baskın hissedildiği bir yola girebilir ya da bu farklı eğilimleri birbirine eklemleyerek siyasette kendine yeni bir kulvar açabilir. Buradaki seçenekler, siyasette çok farklı sonuçlar yaratmaya aday iki ayrı güzergâha işaret ediyor.

İkinci seçeneğe yöneldiği takdirde, bu partinin farklı eğilimleri temsil eden kesimlere dönük çoklu bir çekim alanı haline gelip gelemeyeceği bir diğer kritik soruyu oluşturuyor.

*

Kabul edelim ki İYİ Parti, MHP’deki parti içi muhalefetin Devlet Bahçeliliderliğine karşı verdiği iktidar mücadelesinin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla öncelikle hedef alacağı kitle, bugünkü MHP yönetiminin belli başlıklarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği siyasi destekten hoşnut olmayan kesimleri olacaktır. Kurucular ve yönetim organlarında MHP kökenlilerin ağırlığı belirgindir.

Ancak partinin yalnızca MHP tabanına dayanarak siyasette nazım bir rol oynayabilmesi şansı çok zayıftır. Akşener, ne yapıp edip başka kulvarlardan devşireceği destekle partinin gövdesini büyütmek zorundadır.

İYİ Parti Lideri, bu bağlamda gözünü AK Parti içinden kopabileceğini düşündüğü kesimlere dikecektir. AK Parti’nin 16 Nisan anayasa referandumunda bazı büyük şehirlerde sınırlı da olsa bir aşınma yaşadığı bir sır değildir. Akşener, ayrıca DYP ve ANAP gibi eski merkez sağ partilerden AK Parti’ye yönelip burada yerleşik hale gelen kesimleri yanına çekmeye çalışacaktır.

Benzer şekilde CHP içinde milliyetçi hassasiyetleri kuvvetli olan ulusalcı kesimlerden de belli bir destek bulacağını hesaplıyor olabilir Akşener. Unutmayalım ki, 2011 genel ve 2014 yerel seçimleri özellikle büyük kentlerde, sahillerde ve İç Ege gibi bölgelerde MHP ve CHP tabanları arasında sınırlı da olsa bir geçişkenliğin bulunduğunu göstermişti.

*

Sonuçta İYİ Parti başarılı olacaksa, bunu ancak diğer üç parti üzerinde yaratabileceği etki üzerinden sağlayabilir. Yeni parti açısından şu husus da yabana atılmamalıdır. Belki hedef aldığı partiler üzerinde sarsıcı, yıkıcı etkiler yaratmasa da, yol açabileceği sınırlı aşınmalar bile diğer aktörlerin siyasi hesaplarını bozabilir.

Burada İYİ Parti’yi tehdit olarak algılayacak olan kesimlerin başında -muhtemelen MHP’den de önce- 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bırakmadan ilk turda yüzde 50’nin üzerinde oy alarak kazanmayı amaçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan geliyor.

Erdoğan’ın geçen 15 yıl içindeki siyasi başarısı önemli ölçüde sağ seçmeni AK Parti bünyesinde konsolide ederek yanında tutabilmiş olmasından geliyor. Cumhurbaşkanı, sağ oyları mümkün olduğunca kendi destek havuzunda toplayabilmek için bu kanatta irili ufaklı siyasi oluşumlarla ittifaklar kurmaktan kaçınmamıştır. Erdoğan’ın sağ oylara göz kırpan yeni bir oyuncuyu özellikle Cumhurbaşkanlığı hesapları açısından sıcak karşılamayacağını tahmin etmek zor değildir.

*

İYİ Parti’nin yola çıktığı hedeflere ulaşıp ulaşamayacağını önümüzdeki dönemde hep birlikte izleyeceğiz. Bu aşamada söyleyebileceğimiz tek şey işin prensibi ile ilgilidir. Demokrasiye inanıyorsak, itirazı olan insanların, grupların yeni bir parti kurarak siyasi mücadeleye girişmesini saygıyla karşılamak durumundayız. Bunu demokrasinin sağladığı ve güvence altına aldığı bir zenginlik olarak görmeliyiz.

2017 Türkiyesi’nde demokrasinin en temel meselelerinden biri siyasi partiler açısından adil bir rekabet ortamının yaratılmasıdır. Partiler ve onların fikirleri gerçek bir rekabet ortamında yarışabilmeli, toplum da bu yarışmayı izleyerek tercihini ortaya koyabilmelidir.

Bu aşamada İYİ Parti’nin herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yoluna devam edebilmesi ve gerçek rekabet koşullarında kendisini topluma anlatabilmesi gerekir. Beğenip beğenmemek, bu partinin iyi çıkıp çıkmadığına karar vermek seçmene kalmıştır.

T24
ETİKETLER
meral akşener İyi parti ak parti siyasi hesap seçim oy

Cihan Paçacı'dan yeni parti açıklaması
12 Ağustos 2017
MHP eski Genel Sekreteri Cihan Paçacı, Halk TV'ye telefonla katılarak çarpıcı açıklamalar yaptı.

Paçacı Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a açıklamalarda bulunmuştu.

Paçacı " Bugün halkımız iki çok ciddi şekilde iki kutuba ayrılmıştır. Ve her geçen gün bu kutuplaşma derinleşmektedir. Bunun süratle ortadan kaldırılması gerekir. Ve biz kuracağımız parti ile bunu başaracağız " dedi.

Açıklamanın bu kısmı Paçacı'nın Akşner'in kuracağı partide kurucular kurulu üyesi olduğu izlenimi yarattı.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a da açıklamalarda bulunan Cihan Paçacı bu konuda söz sahibi olduğu ve uzaktan değil olayın tam içinde olduğu görüldü.

Ahmet Hakan'ın 'Akşener cephesinden kesin ve net bilgiler' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Cihan Paçacı… Eski ekonomi bürokratlarından… DYP'de önemli görevler üstlendi… MHP'ye geçti… Şimdi ise Meral Akşener'in yanında mücadele veriyor…

ihan Paçacı'ya Meral Akşener'in kuracağı yeni partiyle ilgili merak edilen soruları sordum. İşte söyledikleri:

— NE ZAMAN KURULACAK: Yeni parti, ekim sonuna kadar kurulacak. Kasıma sarkmayacak.

— KİMLER YER ALACAK: Yeni partiyi 75 kişilik bir kurucular kurulu oluşturacak… Gençler, kadınlar ve yeni isimler ağırlıkta olacak.

— MHP'NİN ALTERNATİFİ DEĞİL: Yeni partide MHP'liler tabii ki olacak ama parti MHP'ye alternatif bir parti olmayacak, kendisini böyle konumlandırmayacak.

- MERKEZDE OLACAK: Yeni parti merkezde olacak. Cumhuriyet'in kurucu değerlerine bağlılığı güçlü olacak. Dindarların özgürlükleri konusunda hassas olacak.

- TEMEL HEDEF: Yapılacak ilk seçimde bugünkü siyasi tabloyu değiştirmek… Yeni partinin temel hedefi budur.

— ÖZDAĞ, AYDIN: Ümit Özdağ hareketin içinde ve Meral Hanım'ın yanında… Koray Aydın'ın da en kısa zamanda katılacağını umut ediyoruz.

— NASIL BİR PARTİ: Her görüşten insanın kendine ait değerleri bulacağı parti… Her kesime açık bir parti…

— ADI NE OLACAK: Yeni bir isim olacak… Eski partilerin isimlerini yeniden diriltmek gibi bir yaklaşım yok."

Habererk

Servet Avcı: Yeni parti üzerine notlar
14 Ağustos 2017



Yeniçağ gazetesi yazarlarından Servet Avcı'nın yayınlanan köşe yazısında Akşener'in kuracağı "Yeni parti" ve izlemesi gereken yol gözler önüne serildi.

Avcı yazısında "Kendisine uygun alan açmak için başkalarını karalayanlar kadar, kendi defolarını umursamayıp hâlâ 'önemli adam' havasına girerek halkı enforme etme görevine soyunanlar da eski hastalıklı yapıların direnme çabasından başka bir şey sayılmamalı ve yüz verilmemelidir..." dedi.

Yeni parti üzerine notlar

1- Adalet...

2- Bir arada yaşama duygusu ve birbirine tahammül...

3- Devlet politikalarında millî tavır...

2010'lu yıllarda Türkiye en çok bu üç yerden yara aldı... Ülkede yeni partiyi bir ihtiyaç haline getiren enerji bu üç alanda birikti... Dolayısıyla yeni partinin kolonlarının öncelikle buralara dikilmesi gerekiyor...

Yeniden 'adalet'i, 'vicdan'ı, 'hukukun üstünlüğü'nü taahhüt edecek program ve inandırıcı kadro... Siyaseti beleşe getiren ama bu yöntemle ülkeye kötülük taşıyan 'bloklaştırıcı siyaset' yerine bir arada yaşama duygusunu yeniden hâkim kılıcı ve tahammülü esas alan bir anlayış... Örselenen millî kimliği devlet hayatında yeniden inşa edecek bir kararlılık...

***

Görünen o ki yeni parti sağ-sol gibi kavramlardan uzak durup kendisini 'merkez'de konumlandıracak... 'Merkez' tabirine 'olumlu' anlamlar yüklemek mümkün olduğu gibi 'olumsuz' anlamlar yüklemek de mümkün...

'Toplumun her kesiminden oy alma, kucaklayıcı olma, iktidarı hedefleme' gibi özellikler 'merkez'i cazip kılarken, 'renksiz, tonsuz, inançlara mesafeli, mensubiyet duygusu olmayan, geleneğe dayanmayan' gibi suçlamalara maruz kalma ihtimali de 'olumsuz' tarafı işaret eder...

Burada belirleyici olan, lider ve kadrolarının mazileri ve bugünkü tutumları... 'Gömlek değiştirir' gibi değil, o gömlek korunarak, bu kimlikle başka kimlikler 'ülkeye hizmet' ortak paydasında buluşturulabilir... Ana fikir, ekmeğin içindeki maya gibi bütün politikalara hâkim kılınarak, hem o fikir, yani Türk milliyetçiliği iktidara taşınabilir hem de ülkenin normalleşmesine yol açılabilir...

***

Yeni partinin ülkede var olan denklemi bozma potansiyeli çok ama çok yüksek... Toplumun farklı kesimlerine mensup, geçmişte temiz kalmış, sicili bozulmamış, ne olduğunu değil, ne olmadığını anlatmaya çalışmayla yorulmayacak, şaibe uyandırmayacak, hayal kırıklığı doğurmayacak, ülke sevdası ve millete hizmet yolunda zerre şüphe uyandırmayacak ehil isimlerle yola çıkmak, bir tercih değil, açık bir mecburiyet...

Geçmişin günahlarına ortak veya intikam duygusuyla yanıp tutuşan, toplumsal algıda temize çıkmamış, mazinin kirini pasını taşıyan, hatta bugün ciddi bir muhalif hareketi doğduysa, yanlış uygulamalarıyla öfkenin birikmesine yol açan kişileri uzak tutmak bu işin en önemli şartlarından birisi...

***

Kendisine uygun alan açmak için başkalarını karalayanlar kadar, kendi defolarını umursamayıp hâlâ 'önemli adam' havasına girerek halkı enforme etme görevine soyunanlar da eski hastalıklı yapıların direnme çabasından başka bir şey sayılmamalı ve yüz verilmemelidir...

Millet bu yeni partiye teveccüh gösterecekse, sağlayacağına inandığı 'adalet'i, sahip olduğunu düşündüğü 'vicdan'ı ve geçmişin günahlarında parmak izi olmayan 'paklığı' için gösterecektir...

Milliyetçi hareketi taşıyan ana kolonlar çökmeseydi, bugün yeni parti arayışının hiçbir anlamı olmayacaktı... Olsa da karşılık bulamayacaktı... O enkazda biriken hayal kırıklıkları, gelecek endişesi, yok olmak korkusu, yeni parti arayışına nefes verdi... Hem bu nefesle nefeslenmek, hem de enkazda payı olanları gelecek yapılanmasında değerlendirmek çelişki olur...

Böyle bir tehlike gördüğüm için söylemiyorum ama daha besmele aşamasında bu tür şüphelerin zerrece yer almaması, birilerinin de bunları hatırlatması gerekiyor...

***

Türk milliyetçileri tarihlerinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan çıkaramadılar... Üstelik kurucu felsefesi 'milliyetçilik' olan bir devlette... Oysa Millî Görüş geleneğinden gelenler, yani rejimin bir anlamda 'itmiş' göründüğü akımdan gelenler iki cumhurbaşkanı ve beş başbakan çıkardı...

Milliyetçiler, şimdi yeni bir hamleyi hayata geçiriyorlar... Bunu hem toplumda 'ortak payda'ya sahip diğer kesimlerin desteğini alarak, hem de 'kendileri kalarak' yapmak gibi zor işe soyundular...

Bu zorluğu kolaylaştıracak toplumsal destek var görünüyor... Adil olacağını ispat etsin ve yönetme yeterliliği taşıdığını göstersin, yol açık...
Habererk

Akşener'in kuracağı yeni parti için sürpriz isimler
16.08.2017



MHP'den ihraç edilen Meral Akşener ve Ümit Özdağ liderliğinde yürütülen yeni parti çalışmaları için takvim hızlandı. Yeni partinin kuruluşunun ekimde yapılması bekleniyor. Akşener'in partisi için eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi isimler konuşuluyor.

Meral Akşener ve Ümit Özdağ liderliğinde yürütülen yeni parti çalışmaları için takvim hızlandı. Kulislerde, Kasım ayında kurulması beklenen partinin, kuruluş çalışmalarını bir ay erkene aldığı, kuruluş dilekçesinin İçişleri Bakanlığı'na ekim ayı içerisinde verilmesinin planlandığı konuşuluyor.
Sözcü'den Zeynep Gürcan'lının haberine göre, partinin 'kurucular kurulu' için ise isim arayışı devam ediyor. Bu çerçevede kulislere 'kurucular kurulu'nda görev almayı kabul ettiği ifade edilen bazı kritik isimler de yansıyor.

Bu isimlerden biri de, Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu. Kurucular kurulu için Bardakoğlu'na da teklif götürüldüğü ve kendisinin bu teklifi kabul ettiği kulislerde konuşuluyor.

HAŞİM KILIÇ'A DA TEKLİF GİTTİ

Yine kulislere yansıyanlara göre, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç'a da yeni parti için teklif gitti. Ancak Kılıç'ın henüz kesin bir yanıt vermediği ifade ediliyor.

Ayrıca yeni partiye katılacak bir başka isim ise, Osman Pamukoğlu. Hak ve Eşitlik Partisi'nin (HEPAR) kurucusu olan, ancak daha sonra partiden ayrılan Pamukoğlu'nun da kendisine gelen teklife sıcak baktığı belirtiliyor.

GÜLEN'İN FOTOĞRAFI NEDENİYLE ERKENE ALINDI

Parti kuruluş sürecinin erkene alınmasında ise, ABD'de yaşayan FETÖ lideri Fethullah Gülen'in yabancı basın organlarına mülakatlarında verdiği fotoğrafların etkili olduğu kaydediliyor. Gülen, bir mülakatında seccadeye ayakkabılarıyla basmış olarak poz vermişti. O fotoğraf karesinde arkada duran ekranda 00.11 ibaresi de dikkat çekmişti. Bunun 'Kasım ayına' işaret ettiği yorumları da yapılmıştı.
Yeni Parti kurucuları da, adlarının FETÖ'yle anılmaması için, kasım ayı için planladıkları partinin resmi kuruluşunu, 10. ay olan ekime almayı tercih ettiler.
Sputnik

Çalışlar: "Meral Akşener’in çıkışı...
16.08.2017

Posta Gazetesi Yazarı Çalışlar, 2002 seçim sonuçlarını doğru tahmin eden Mahmutpaşa, Tahtakale esnafında Akşener beklentisinin günden güne artığını yazdı.

2002 seçimlerinde seçimlerin nabzını Mahmutpaşa, Tahtakale esnafıyla takip ederek doğru tahminlerde bulunduğunu belirten Posta gazetesi yazarı Oral Çalışlar, "Meral Akşener’in çıkışı..." başlıklı köşe yazısında "esaf'ın gözü Meral Akşener'de" dedi.

İşte Çalışlar'ın o yazısı:"Tayyip Erdoğan hapisteydi, Cumhuriyet gazetesinde çalışıyordum. Toplumdaki eğilimleri anlayabilmek için, gazete çevresindeki, Mahmutpaşa, Tahtakale esnafıyla sohbetler yapardım... Esnafta bir hareketlenme başlamıştı. ANAP'lı, DYP'li, MHP'li hatta DSP'li esnafta bile bir Tayyip Erdoğan umudu oluşmuştu. "Eğer bir parti kurarsa, onu destekleriz" diyorlardı.Bu bölgenin esnafı, Türkiye'nin siyasi nabzını anlamak için en sağlam ölçülerden birisiydi o günlerde. Onlardaki değişimi izleyerek, seçim tahminleri yapabiliyordum. Erdoğan'ın AK Parti’sinin 2002 seçimlerinde tek başına iktidara geleceğini böyle tahmin edebilmiştim.Yeni arayışlar 2000’lerin başında, ANAP, DYP, DSP ve MHP yorgundu, enerjilerini tüketmişlerdi. Nitekim dördü de 2002’de barajı geçemedi.

Tahtakale ve Mahmutpaşa esnafı, tam olarak eski ağırlıklarını koruyamasalar bile, o semtler, hala ekonomi ve siyasetin barometresi. Anadolu'ya mal sattıkları gibi, gelen tüccarlarla, üreticilerle siyaset ve toplumsal meseleleri konuşuyorlar.Aldığım sinyaller, Meral Akşener'in kurmaya hazırlandığı merkez sağ partinin, bir beklentiye yol açmakta olduğu yönünde. Geçmişte ANAP, DYP ve MHP'ye oy vermiş, daha sonra 14 yıl boyunca AK Parti'yi iktidara taşımış (merkez) sağ çekirdekte, bir “arayış” var.

Ekonomi Siyasi rahatsızlığı kışkırtabilecek en önemli unsur, ekonomik başarısızlık. Bu açıdan henüz umutların tükenmediğini söyleyebiliriz. Evet, ekonominin göstergesi sayılan İstanbul'un, İstiklal Caddesi ve Bağdat Caddesi gibi yerlerinde, çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Ülkenin geçmişte belki de en çok kazanan, kazandıran caddelerinde, birçok dükkan kapanmış durumda. Konuştuğumuz esnaf, "Bugün düzelir, yarın düzelir" beklentisiyle, zararına geçirdiği günlerin bitmesini bekliyor.AK Parti, sıkışıklıktan, kısmen geçmiş başarılarının toplumdaki kredisini kullanarak, kısmen de, milliyetçi refleksleri geliştirerek, çıkış arıyor. "Dünya bize düşman", "Bekamız için direnmeliyiz" gibi şablon ve sloganlara dayalı bakış açısı son dönemde yoğunlaşıyor. AK Parti'deki yorgunluk daha ne kadar derinleşecek, kestirmek kolay değil. Tayyip Erdoğan, bu ruh halini tersine çevirmeye gayret ediyor. Bir çıkış umudunu korumak istiyor.Meral Akşener, 16 Nisan referandumunda MHP oylarının yüzde 75'inin "hayır" olduğu hesapları üzerinden yola çıkıyor. AK Parti'ye destek vermiş sağ seçmeni hedefliyor.Yeni bir umut yaratabilecek mi?Hep birlikte göreceğiz."
Kaynak: Yeni Çağ

Meral Akşener aradı ve şunları söyledi...
19 Ağustos 2017



Yeni parti hazırlığında olan Meral Akşener'in, partiye katılım davetinde bulunduğu iddia edilen isimlerden gelen olumsuz yanıtlar gündemde geniş yer bulurken, gözler Akşener cephesine çevrilmişti. Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugün köşesinde kaleme aldığı "Meral Akşener aradı ve şunları söyledi" başlıklı yazısında, Meral Akşener'in, yeni partiye davet ettiği iddia edilen isimlere yönelik açıklamalarına yer verdi.

- NASILSINIZ?

- İyiyiz. Siz nasılsınız?

- Biz de iyiyiz. Biraz yorgunuz.

- Kolay gelsin, tahmin edebiliyoruz.

Şeklinde bir nezaket faslıyla başladı konuşmamız.

*

Nezaket faslı bittikten sonra da...

Şunları söyledi Meral Akşener:

*

- ALİ BARDAKOĞLU: Ali Bardakoğlu yeğenimin hocasıdır. Kendisini çok sever ve takdir ederim. Aktif siyasete girmeyeceği yönündeki kararını biliyorum. Daha önce başka teklifleri geri çevirdiğini de biliyorum. Bu nedenle kendisine bir teklif götürmedik.

*

- HAŞİM KILIÇ: Haşim Kılıç benim takdir ettiğim, sevdiğim bir isimdir. Kendisiyle aynı siyasi yapı içinde bulunmak isterdim. Ama şundan emin olun ki şu ana kadar kendisine herhangi bir teklifte bulunmadık. İsmi benden ya da arkadaşlarımdan çıkmadı.

*

- AYLİN NAZLIAKA: Aynı şekilde Aylin Nazlıaka Hanımefendi’nin ismi de bizden çıkmış değil.

*

- ZOR BİR DURUM: Bu isimler bizden bağımsız olarak ortaya atılıyor. Anında yalanlasak... Söz konusu kişilere karşı bir saygısızlık, bir nezaketsizlik yapmış olacağımızı düşünüyoruz... Yalanlamasak... Sanki isimlerini ortaya atarak zemin yoklamış gibi olacağız. Zor bir durum yani...

- GENÇLER VE KADINLAR: Şunu söyleyebilirim: Kurucular Kurulu üyelerimizin ağırlığını kadınlar ve gençler oluşturacak... Türkiye gençler ülkesi... Biz de gençlere ağırlık vereceğiz... Kadınlara ağırlık vereceğiz... Lise mezunu ev hanımları olacak listemizde... Yani kadınlar geliyor, hazırlıklı olun.
Haberhergün

MHP’de 300 kişilik Akşener istifası
23 Ağustos 2017



Eskişehir'de aralarında eski MHP il başkanı Oğuz Sever'in de bulunduğu yaklaşık 70 kişi yaptıkları basın açıklamasında, Meral Akşener'e destek vermek için MHP'den istifa ettiklerini söyledi. Sever, Eskişehir'de MHP'den 300'den fazla kişinin istifa ettiğini öne sürdü.

MHP’den istifa edenlerden yaklaşık 70 kişi, tarihi evlerin bulunduğu Odunpazarı semtinde biraraya gelerek basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan eski MHP İl Başkanı Oğuz Sever, kendilerinin MHP’ye değil MHP’deki tek adam yönetimine karşı olduklarını söyleyerek şöyle devam etti:

“Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in emanet ettiği makam olduğu için MHP’nin genel başkanına maksadını aşan bir söz söylemedik. Ancak genel merkez yöneticileri olağanüstü kongre isteyen ülkücü iradeyi yok saydı. Yeterli imzaya rağmen kurultayımız yapılmadı. Mahkeme kararı ile önümüz kesildi.

OHAL rejimin gölgesinde sürdürülen MHP olağan kongre süreci de ne yazık ki demokrasinin iç edildiği bir süreç olarak tarihe geçti. 10 Temmuz tarihinde ‘kurultay devlet sözüdür’ dendi, ona da varız dedik, ancak ‘devlet sözü’ de bildiğimiz gibi yalan oldu. Referandum sonrası ülke yönetimi artık tek adama bırakılmışken MHP’de tek adam yönetimi artık kalıcı hale gelmiştir. Biz MHP’ye değil MHP’deki tek adam yönetimine karşı olduk. MHP’de kalıp orada siyasete devam etmek isteyen arkadaşların tercihine saygı duyuyor, demokratik tercihlerini anlayışla karşılıyoruz.”

‘AKŞENER’E OMUZ VERMEYİ MİLLİ VAZİFE SAYIYORUZ’

Oğuz Sever, Eskişehir’de MHP’den 300’ün üzerinde istifanı olduğunu öne sürerek bundan sonra Meral Akşener’in yol arkadaşı olacaklarını söyledi. Sever şöyle konuştu:

“Yönetimi, iktidarın dümen suyuna girmiş bir MHP içinde kalarak ülkemizin tek adam rejimine sürüklenmesini önlemenin artık imkanı kalmamıştır. Bu yüzden Sayın Akşener’in başlattığı bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli bir vazife sayıyoruz. Bilisin ki bu mücadele milletin talebiyle ortaya çıkmıştır. Türkiye siyasette yeni bir oluşumu hasretle beklemektedir. En büyük hakem olan milletimiz hepimizi değerlendirecek ve yapılacak ilk seçimde herkesin notunu verecektir.

Sayın Meral Akşener ile birlikte ülkemiz ve milletimiz için bayrağı en yükseğe ve ileriye taşımaya devam edeceğiz. Akşener’in yol arkadaşı olarak gerilmiş ok gibi hedefe varmaya hazırız. Yolumuz hak ve hakikat yoludur. Şu anda ilimizde MHP’den 300’ün üzerinde bir istifa gerçekleşmiştir. Aileleri ile bu rakam bin 200’ün üzerindedir. İstifalar önümüzdeki günlerde de artarak devam edecektir.”
Haber fedai

"Erdoğan, Akşener'in bulunduğu hiçbir anketten birinci çıkamadı"
23 Ağustos 2017



AKP seçmeninin kafası karışık""

MHP'de Devlet Bahçeli'ye bayrak açarak Genel Başkanlığa aday olan ancak daha sonra partiden ihraç edilen Meral Akşener'in öncülüğünde kurulacak partiye katılan Koray Aydın, 2019'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu. Aydın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Meral Akşener'in isimlerinin olduğu anketlerin hiçbirinde Erdoğan'ın birinci çıkamadığını ileri sürdü.

FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtlayan Aydın, 2019'da cumhurbaşkanı adayı olarak Meral Akşener'i göstereceklerini ifade etti. Aydın, sözlerinin devamında şunları kaydetti:

“Herkes farkında değil, sistem değişti. Cumhurbaşkanlığı 2 tura dönüştü. Ana muhalefet olursanız, 1. İle yarışacak duruma gelmiş oluyorsunuz. AKP’nin belli bir gücü var, karşısında diğer yüzde 50 bölüm var. Meral Hanım’ın halkta karşılığı olduğu kesin. Bizim kurduğumuz partiyi millet kuruyor. Bu partinin genel başkanlığı görevini Meral Hanım’a verdi. Bu işin oyun kurucuları olarak, Meral hanım aday olduğu yarışta ilk turda alınamayacağı kesin. İkinci turda da kesin kazanacağını düşünüyorum, inanıyorum. En çok da dindarlardan oy alacağını düşünüyorum. Dindarlar büyük bir çıkış arıyor… 2002’de zamanın ruhu AKP’yi iktidar yaptı. Millet doğru düzgün ismini bilmiyordu. İnsanalar artık en değerli varlığı olan hürriyetin elinden alındığını söylüyorlar. AKP seçmeninin kafası karma karışık."

"Anketlere göre; Tüm partiler kendi adayını çıkardığı takdirde bile Erdoğan ilk turda seçilemiyor. İkinci tura da Akşener’in çıkacağı kesin görülüyor. Bu turda Erdoğan, Akşener karşısında kazanamaz. Tayyip bey 15 yıldır ülkeye hizmet ediyor. Güzel yaptığı şeyleri de görmezden gelmek olmaz. Ancak isteyen herkesle Meral Akşener’in seçimi kazanacağına dair iddiaya girerim."
T24

Koray Aydın: Bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli dava sayıyorum
22 Ağustos 2017



Siyasette önemli gelişme... Koray aydın Meral Akşener'in genel başkanlığında kurulacak olan partiye katılma kararı aldı...

Koray Aydın, Akşener ile birlikte yaptığı toplantıda başlattıkları hareketin iktidar olacağını belirtti.

Aydın yeni kurulacak olan partiye katılma gerekçesini ise "Ben yolda olmayı, varmaktan üstün sayanlardanım. Bu yeni mücadeleye omuz vermeyi milli bir dava sayıyorum. Bizler kuracağımız yeni partiyle Türk milletinin önüne yeni ufuklar açmaya geliyoruz. Terörün kökünü kazımaya, yoksulluğu yok etmeye ve işsizliğe çare bulmaya geliyoruz. Metal yorgunu olanlar, bilsin ki kurulmuş, çelik bir yay gibi geliyoruz. Rahat olanları, rahatsız etmeye geliyoruz."şeklinde özetledi.

İşte Aydın’ın açıklamaları:

"Sesime kulak kesilen herkesi hürmetle selamlıyorum. Biz ülkücülerin mücadelesi milletin yüceltilmesi mücadelesidir bu her çıkarın üzerindedir. Ben bütün ömrümü Alparslan Türkeş’in yanında geçirmiş bir kardeşinizin. MHP’nin gençlik kollarından başlayarak hemen her yerde görev almış biriyim. MHP ve Ülkücü hareketin kuruluş değerleri mevcut yönetim yüzünden zarar görmüştür.

"BU HAREKETE OMUZ VERMEK MİLLİ BİR DAVADIR"

Milliyetçi Harekt Partisi olağanüstü kurultay kongresi süreci tarihe kara bir sayfa olarak geçti. İlçe düzeyinde bile muhalif isimlere tahammül gösterilmedi. Bir ilimizin kongresi iki kera tekrarlandı, istifa edildi. Kısacası kimsenin yapamadığı ülkücü kıyımmı yaşandı. Şairin de dediği gibi Ülkücüler öz yurdunda garip öz vatanında parya oldu.

MHP’de de artık tek adam yönetimi kalıcı hale gelmiştir. MHP’de genel başkan değişemez ilkesi MHP tüzüğünü yazılı olmayan birinci maddesi olmuş ve parti tek kişini partisi haline gelmişti. Nihayet MHP olmaktan çıkmış bir parti kalmıştır. Partiden geriye sadece ismi kalmıştır bir de mahzun üç hilal.

Ülkenin kaderini tek bir kişinin dudağına bırakmak ülkücülük olamaz. Yönetim iktidarın dümen suyuna girmiştir. İzlenen politikalarla hareketin şahsıyla oynanmış partiye güven halk nezdinde yerle bir edilmiştir. Bunu yapmaya kimsenin hakkı haddi yoktur.

Uzun uzun düşündüm ve siyasi hayatımın ez zor kararını verdim. Cesaret ve atılganlık göstermek aydınlık geleceğin mimarı olmak demektir.

Net olarak söyleyeyim 61 yaşındayım hiçbir çıkar gütmüyorum tek muradım çocuklarımıza daha güçlü bir ülke bırakma için mücadele etmektir.

Önümde üç yol var. Ya bu düzende yitip gitmek ya sessiz sakince sinip gitmek ya da yola çıkan yol arkadaşlarıma omuz vermek. Ben yolda olmayı varmaktan üstün sayanlardanım. Bu yeni vazifeye omuz vermeyi milli bir davadır.

Milletimiz Cumhuriyetin kurucu değerlerine hürmet gösterilen bir hareketin özlemi içindedir bu hareket iktidar olacaktır.

Nefsimizi bir kenara koymak ve Türkeş’in atılganlık, cesaret olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz sözlerinin gereğini yapmak gerek.

MHP'de kalan tüm Ülküdaşlarıma varsa hakkım helal ediyor varsa hakları helal ediyorum. MHP yönetimine de arınma ve iktidar olma yolunda başarılar diliyorum. Şairin dediği gibi el mi yaman bey mi yaman gösterir zaman diyoruz ve kararı Türk milletine bırakıyoruz. Biz yeni parti ile Türkiye'ye yeni bir gelecek vaat ediyor, Milletin manevi ve kurucu değerlerine sahip çıkmaya ayrımcılığa haksızlığa ve her türlü adaletsizliğe son vermeye geliyor.

Her önüne gelen aldanan ve halkı aldatan bu pişkin iktidardan da hesap sormaya geliyoruz. Koltuklarımızda oturup kalmayacağız koşacağız koşturacağız. Metal yorgunu olanlar bilsin ki kurulmuş çelik bir yay gibi geliyoruz. Rahat olanları rahatsız etmeye geliyoruz.

Niyetimiz hayırdır akıbetimiz de hayırlı olsun inşallah diyorum."

AKŞENER: “BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI HAYALLER KURAMAZ OLDU”

“Dün bu cumhuriyeti kuranlar benim gibi köylerde olan çocuklara kabiliyetleri ölçüsünde bir yol açmışlardı. Bugün açılan o yollar karşınızda size hitap eden bir Meral Akşener’in olmasına sebep oldu.

Ülkenin bir ucunda hüzün bir ucunda keder var. Bu ülkenin çocukları hayaller kuramaz oldu. Bugünün gençleri hayal kuramadıkları gibi bizden daha yaşlı bir dile sahipler. Soruyorsunuz; “kader, kısmet, sağlık olsun” diyorlar. Hepsi bir babaanne dede lisanına sahip.

Genç yaşta evlenen kadınlara hayal kurun dedik hayalleri “kuş olup uçmak bu ülkeden kurtulmak.” Kandırıkçılar, kandırılanlar ülkemizi bu hale getirdi. Cenabı Hak yolumuzu öyle açacak ki biz sözümüzün arkasında öyle duracağız ki Rabbim bizi menzile ulaştıracak. Kandırılmış kandırıkçı iktidardan bu ülkeyi kurtaracağız ben sayın bakanıma tekrar kalbini teşekkür ediyorum. Sayın Özdağ da yurt dışında selamlarını iletti biz hep birlikte bu bayrağı en ileri taşıyacağız.”

KORAY AYDIN'IN AÇIKLAMASININ TAM METNİ

Aziz Türk Milleti,

Muhterem ülküdaşlarım,

Değerli basın mensupları;

Kendi kader ve ikbalini Türk milleti ve devletinin kader ve ikbalinden ayırmayan bir kardeşiniz olarak, mücadele hayatımın en anlamlı ve zorlu açıklamalarından birini yapmak üzere karşınızdayım.

Sesime kulak kesilen herkesi hürmet, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

Biz ülkücülerin mücadelesi milletin ve devletin yüceltilmesi gayesinden ibarettir. Bu gaye, her türlü çıkar ve hesabın önünde gelir.

Ben Koray Aydın olarak, bütün bir ömrünü, Başbuğ Alparslan Türkeş’in yanında ve yolunda geçirmiş, Milliyetçi ve ülkücü hareketin bekası için gündüz oturmamış, gece uyumamış bir kardeşinizim.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin gençlik kollarından başlayarak hemen her kademesinde görev almış, Türkeş Bey’e genel sekreterlik, evlatlık yapmış bir ülkücüyüm.

Bulunduğum yerden dönüp geriye baktığım zaman, ülkücü hareket ve MHP’nin azamet ve ihtişamını mevcut durum ile kıyaslayabilme lüksüne ve hakkına sahip olan ender siyasetçilerden biri olduğumu düşünüyorum.

MHP ve Ülkücü Hareket’in kuruluş ilkeleri ve ülküleri mevcut yönetim tarafından ne yazık ki terk edilmiştir.

“Gönül Seferberliği” ilkesinden vazgeçilmiş, sırf farklı adayı destekledikleri için partili kardeşlerimiz baba ocaklarından kovulmuş ve nihayet başkalarına gösterilen “engin hoşgörü” ülküdaşlarımızdan esirgenmiştir.

Oysa bizler Olağanüstü Kurultay sürecinde MHP’nin Sayın Genel Başkanına maksadı ve terbiye sınırlarını aşan kötü bir söz söylemedik:

“Ya bir yol bul,

Ya bir yol aç,

Ya da yoldan çekil” dedik.

Ancak MHP yönetimi iktidar sahipleriyle bir olup, ülkücü iradeyi yok saydı.

Olağanüstü kurultay için yasa ve tüzükte belirtilen sayının 3 katı kadar imza toplanmasına rağmen kurultayımız yaptırılmadı.

“10 Temmuz’da kurultay devlet sözüdür” dendi, ona da varız dedik, ancak "devlet sözü" de bildiğiniz gibi yalan oldu.

Adaletin terazisi şaştı, davacısı ve davalısı aynı tarafta olan ucube bir mahkeme kararı ile yolumuz kesildi.

Sonrası bildiğiniz gibi; MHP’de kıyım başladı. Parti kurucularımız, genel başkan adaylarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, il ve ilçe başkanlarımız velhasıl demokratik hakkını kullanan arkadaşlarımız haksız, hukuksuz ve yersiz gerekçelerle ihraç edildiler.

Olağanüstü Hal rejiminin gölgesinde sürdürülen MHP Olağan Kurultay süreci de ne yazık ki; demokrasinin linç edildiği, ülküdaşlık hukukunun "hiç" edildiği bir süreç olarak tarihe geçti.

İlçe düzeyinde bile muhalif adaylara tahammül gösterilmedi, seçimi kazanma ihtimali olan il başkanı arkadaşlarımız türlü hile ve desiselerle seçimlere sokulmadı.

AKP’den devşirme üyeler delege yapıldığı için bir ilimizdeki kongre ikinci kez iptal edildi.

Salona alınmayan ilçe başkan adayı arkadaşlarımız, başkanlığı aldı ama görevden alınmaktan kurtulamadı.

Bu hadiselerle, “MHP ve Ülkücü Hareket bizim baba ocağımızdır ve canımızdan aziz bildiğimiz vatanımızdır” diyen davamızın vefakâr mensupları, şairin dediği gibi “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” durumuna düşürülmüştür.

Bizimle birlikte “dava nöbetinde bir ömür” geçirenlerin MHP için dile getirdikleri görüş ve önerilerin, bu yönetim indinde zerre kadar kıymet-i harbiyesi kalmamıştır.

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ülke yönetimi tek adama verildiği gibi, bu sürece kayıtsız şartsız desteğini ortaya koyan MHP’de de artık "tek adam yönetimi" kalıcı hale gelmiştir.

Geldiğimiz noktada "MHP'de Genel Başkan ve yönetim değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" ilkesi, MHP Tüzüğü'nün adeta yazılı olmayan birinci maddesi olmuş; MHP tek bir kişinin partisi haline getirilmiştir.

Nihayet MHP, "MHP olmaktan çıkarılmış" ve başkalaştırılmıştır.

Ortada kala kala MHP’nin sadece ismi ve bir de mahzun “Üç Hilal”i kalmıştır.

Ülkenin kaderini tek bir kişinin dudaklarından çıkacak karara bırakmanın adı “demokrasi”, “Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik” ilkesini yok sayarak MHP ve Ülkücü Hareket’in kaderini de tek bir kişinin kararına bağlamanın adı “ülkücülük” olamaz.

Yönetimi iktidarın dümen suyuna girmiş bir MHP içinde kalarak ülkemizin göz göre göre otoriter tek adam rejimine sürüklenmesini önlemenin artık imkânı kalmamıştır.

İzlenen politikalarla hareketin şahsiyetiyle oynanmıştır. MHP’ye duyulan güven yerle bir edilmiştir. Bunu yapmaya hiç kimsenin hakkı ve haddi yoktur.

Uzun uzun düşündüm, dava arkadaşlarımla ve ailemle istişare ettim; nihayet siyasi hayatımın belki de en zor kararını verme noktasına geldim.

Kanaatim odur ki, millet ve devlet bekası, her türlü bağ ve taassubun üzerindedir. Cesaret ve atılganlık göstermek, yeni bir yol bularak gerekirse demir dağı eritmek, aydınlık geleceğin mimarı olmak demektir.

Şunu net olarak ifade etmek isterim. 61 yaşındayım. Hiçbir çıkar ve hesap gütmüyorum. Biliyorsunuz ki, olacaklarım hali hazırda olduklarımdan fazla değildir. Tek muradım, çocuklarımıza ve torunlarımıza daha müreffeh bir Türkiye Cumhuriyeti bırakabilmek için son nefesime kadar mücadele etmektir.

Şahsımın önünde üç yol bulunmaktadır. Ya bu diktaya rıza gösterip, bir günde kırk il kongresi yapan zihniyetle göstermelik bir mücadelede meşruiyet kazandırmak üzere yitip gidilecek, ya sessiz ve sakince hiçbir şey olmuyormuşçasına sinip kalınacak, ya da yola çıkanlara omuz verilip yol arkadaşı olunacaktır.

Ben yolda olmayı, varmaktan üstün sayanlardanım. Bu yeni mücadeleye omuz vermeyi, milli bir vazife sayıyorum.

Bilinsin ki, bu mücadele bir gereklilikten doğmuş, kendi yatağını mecburiyetle bulmuştur.

Türkiye sivil bir siyasi hareketi hasretle beklemektedir.

Milletimiz, birbirinin kopyası lider ve partilerden yılmıştır.

Milletimiz, ortak aklın egemen olduğu, cumhuriyetin kurucu değerlerine ve insanımızın mukaddesatlarına ihtimam gösterilen bir hareketin özlemindedir.

Bu hareket muhakkak ki iktidar olacaktır!

Yeni Türkiye masallarıyla girilen dehlizlerden çıkılacak, insanımız emniyetli ve adil bir Türkiye’de güvenle yarınlara bakacaktır.

Nefsimizi bir kenara koymak ve Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz” sözünün gereğini yapmak mecburiyetindeyiz.

Bir düşünürün dediği gibi: “Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanusIar keşfedemez.”

Atalarımız yüzyıllar boyunca “bizler zafere değil, sefere memuruz” düsturuyla yeni denizlere ve okyanuslara sefer ettiler ve 3 kıtaya hükmettiler.

Biz de aynı ülkü ve aynı iman ile “sefer bizden zafer Allah’tandır” diyoruz.

MHP’de kalmayı seçen bütün ülküdaşlarıma varsa hakkımı helal ediyor, onların da haklarını helal etmelerini rica ediyorum.

MHP yönetimine de arınma, temizlenme ve iktidara yürüme konusunda başarılar diliyorum.

En büyük hakem olan milletimiz hepimizi değerlendirecek ve yapılacak ilk seçimde herkesin notunu verecektir.

Şairin dediği gibi;

“El mi yaman, bey mi yaman,

Yakında gösterir zaman” diyoruz ve kararı aziz Türk milletine bırakıyoruz.

Bizler kuracağımız yeni parti ile Türk milletinin önüne yeni ufuklar açmaya geliyoruz.

Terörün kökünü kazımaya, yoksulluğu yok etmeye ve işsizliğe çare bulmaya geliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu ilkelerini korumaya;

Türk milletinin milli ve manevi değerlerini hakiki manada ihya etmeye;

Vatanımızın birliğine, dirliğine ve bütünlüğüne sahip çıkmaya;

Ayrımcılığa, ötekileştirmeye, haksızlığa, hukuksuzluğa ve her türlü adaletsizliğe son vermeye geliyoruz.

Ülkemizde tıkanan demokratik mücadele kanallarını açmaya; milletimize hizmet için yeni bir tercih ve umut olmaya geliyoruz.

Her beceriksizliğine bir bahane, her hatasına “bir günah keçisi” bulan, her önüne gelene aldanan, ama yıllar yılı milletimizi türlü hilelerle aldatan bu pişkin iktidardan sandık ve adalet önünde hesap sormaya geliyoruz.

Bayrağı en yükseğe ve en ileriye taşımaya gayret edeceğiz.

Koltuklarımızda oturup kalmayacağız; koşacağız, koşturacağız, çok çalışacağız; Türk siyasetine yeni bir soluk getirerek milletimize umut olacağız.

Metal yorgunu olanlar bilsin ki, kurulmuş çelik bir yay gibi geliyoruz!

Rahat olanları rahatsız etmeye geliyoruz.

Şairin dediği gibi;

"Koşan elbet varır, düşen kalkar,

Kara taştan su damla damla akar,

Birikir sonunda gümüş bir göl olur,

Arayan Hakk'ı en sonunda bulur..."

Aziz milletimizle ve bütün gönüldaşlarımla Hakk'ta, hakikatte ve güzel ülkemizin aydınlık yarınlarında buluşmayı gönülden diliyorum.

Niyetimiz hayırdır, akıbetimiz de hayrolur inşallah diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, yeni partimizin ülkemize, milletimize, Türk ve İslam alemine hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Bütün katılımcılara teşekkür ediyor, hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Haber Fedai

Sevilay Yılman: Akşener, 'Meral Bey' olmayı tercih etti!
28 Ekim 2017



Habertürk yazarı Sevilay Yılman, İyi Parti'nin kurucu genel başkanı Meral Akşener'le ilgili olarak "Halk deyimiyle 'tam bir erkek Fatma' duruşu sergiledi. Kadın gibi kadın olmayı değil, erkek gibi kadın olmayı, Meral Hanım değil, Meral Bey olmayı tercih etti" dedi.

Sevilay Yılman'ın "Yeni partiniz hayırlı olsun Meral Bey!" başlığıyla yayımlanan (28 Ekim 2017) yazısı şöyle:

Hemen herkes bir şeyler yazdı çiçeği burnundaki yeni “İYİ Parti” ile ilgili... Partinin ismiyle ilgili olan husus hariç tüm yorumları herkes kendi penceresinden bakarak yapmıştı... Yani partinin ismiyle ilgili Türk medyasının köşe yazarlarının çoğunluğunun görüşü olumsuzdu. Onlara göre üzerinde fazla düşünülmeden, alelacele alınmış bir karar doğrultusunda ortaya çıkmış bu isim. Ben ise tam aksini düşünüyorum. Bence çok çok iyi düşünülmüş İYİ Parti ismi.

Üzerinde bayağı çalışılmış. Ha ilk bakışta çok basit geliyor, ama derinden düşündüğünüzde öyle olmadığını anlıyorsunuz. Bir kere, ismin deklare edildiği günden beri sırf bu yönüyle tartışılıyor olması bile bir başarıdır yeni parti açısından. Çok banal olacak biliyorum ama realitesi tartışılmaz bir motto vardır. O da şu: “Reklamın iyisi kötüsü olmaz!” Meral Akşener’in genel başkanlığında kurulan yeni partinin bence kötü ya da basit olarak nitelendirilen bu isimle işe başlaması partinin İYİ reklamını yaptı!

Şimdi gelelim benim asıl bahsetmek istediğim, şimdiye kadar hiçbir köşe yazarının değinmediği konuya. Partinin lideri Meral Akşener’in kamuoyuna yansıyan profili meselesine... Genel kurulda genel başkan seçildikten sonraki konuşmasını izleyebildiniz mi bilmiyorum, ama bence Akşener tam da bu milletin istediği, arzu ettiği bir profil koydu o gün ortaya! Mesela, onu dinleyenler bağırıyor, “Başbakan Akşener” diye... Anında müdahale edip son derece otoriter bir ses tonuyla, “Başbakan değil! Cumhurbaşkanı Akşener diyeceksiniz!” diyerek partililerinden düzeltmelerini istiyor. Tabiri caizse fazla dominant bir kimlikle sahaya çıkmayı tercih etti. Halk deyimiyle “tam bir erkek Fatma” duruşu sergiledi Akşener. Kadın gibi kadın olmayı değil, erkek gibi kadın olmayı, Meral Hanım değil, Meral Bey olmayı tercih etti!

Peki doğru mu değil mi bu tarzı?

Elbette ki doğru! Hem de yüzde yüz! Çünkü o da biliyor ki, kadın gibi kadın olmaya kalksa bu ülkede halktan bulacağı karşılık yüzde 2’leri geçmez. Kabul edelim, etmeyelim ama erkek olsun, kadın olsun bu toprakların genlerinde tıpkı Erman Toroğlu’nun literatürümüze kattığı gibi, “Kodu mu oturtan lider!” hastalığı var! Var ve bu hastalık sittin sene de bitmez, iyileşmez!

T24
ETİKETLER
meral akşener İyi parti sevilay yılman habertürk gazetesi

CHP'den İyi Parti'ye geçen Çıray: En büyük oyu AK Parti tabanından alacağız!
30 Ekim 2017



"Alternatif olunca milletin tercihi değişir"


Geçen hafta CHP'den ayrılıp Meral Akşener öncülüğünde kurulan İyi Parti'ye geçen İzmir Milletvekili Aytun Çıray, "Alternatif olunca milletin tercihi değişir" dedi. İyi partinin genel sekreteri ve parti sözcüsü seçilen Çıray, "En büyük oyu AK Parti tabanından alır çünkü AK Parti tabanı içerisinde geçmişte merkez sağ diye tanımladığımız tabanın çok büyük bir oyu var ve onlar İYİ Parti kadrolarının neyi temsil ettiğini gayet iyi biliyorlar" ifadesini kullandı.

Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Aytun Çıray'ın açıklamaları şöyle:

- Öncelikle CHP’den ayrılış hikâyenizle başlayalım. İYİ Parti’ye geçmeye nasıl karar verdiniz? Teklif ne zaman geldi?

Bana bir teklif gelmedi. Bu, kendi irademle aldığım bir karar. Bu hareket daha başlamadan önce Türk siyasetindeki tıkanmayı görmüştüm. Son 15 yıldır Türkiye’yi belki de tarihinin en başarısız ve en beceriksiz iktidarı yönetiyor fakat bir türlü bu iktidarı değiştirmek mümkün olmuyor. Bu sağlıklı bir durum değildi ve siyasi iklimin değiştirilmesi gerekiyordu. Sayın Meral Akşener, kendisi önce MHP’de aynı şeyleri hissetmiş olmalı ki genel başkanlığa talip oldu. Fakat siyasi iktidar, her zaman olduğu gibi gücünün yetmediği yerde yargıyı kullanarak önünü kesti. Ardından İYİ Parti’nin kurulmasıyla sonuçlanacak olan süreç başladı. Bunu dikkatle izledim ve buradan Türkiye’ye bir siyasi çare çıkabileceğine, anti-demokratik bir ortamdan geçmekte olan ülkenin tekrar demokrasiye kavuşacağına dair umudum arttı. Siyaset çare makamıdır. O çareyi üretmek üzere yola çıkmış olan Sayın Akşener’e destek olursam bu hareketin daha büyük bir ivme kazanabileceğini düşündüm.

- Bu hamleniz karşısında Meral Akşener şaşırdı mı?

Şaşırmaktan ziyade çok memnun oldu çünkü biz birbirimizi yaklaşık 20 yıldır tanırız. DYP’de birlikte siyaset yaptık.

- CHP gibi köklü bir partiden ayrılarak yeni kurulan bir partiye gidiyorsunuz. Siyaseten risk aldığınızı düşünüyor musunuz?

Koltuğa oturup öne arkaya sallanarak hareket edemezsiniz. Eğer bu ülkenin gidişatından şikâyetçiyseniz, eğer bu milletin mukadderatı için gece uykularınız kaçıyorsa ve “Bu ülke her an bölünebilir” iddiasındaysanız, kaotik bir ekonomik gidişat görüyorsanız, şikâyetin ötesinde bir şey yapmanız lazım. Yani koltuktan kalkıp yürümeniz gerekiyor. Burada risk alacaksınız. Bir dahaki sefere milletvekili olmayabilirim. İnsanın hayatında milletinden daha önemli ne var ki? Milletin vekilisiniz. Ama bu riski millet adına almak zorundasınız. Bugün, millete hizmet etme adına bir çalışma yapma zamanıdır.

- Peki, CHP’de ne yapamadınız, size ne dar geldi ki yeni bir partiye ihtiyaç duydunuz?

CHP’yi konuşmak istemiyorum. Bunu haksızlık olarak görürüm ve ahlaki bulmam. Ama 15 yıl sonunda bu iktidarın değişmemiş olması ve bu muhalefet yapısıyla değişmesinin güç olduğunu görmem, bu kararımı etkiledi. Bu, CHP meselesi değil. MHP itaat etti. Bir başka parti var, bütün mehsupları yargı denetiminde; kimisi hapiste, kimisi çalışamaz halde. Muhalefet işlevsiz hale getirilmiş. CHP’nin tek başına bu işin içinden çıkması çok zordu. Toplumsal beklentiyi karşılayacak şekilde yeni bir muhalefet oluşturulması gerekiyordu. İnsanlar mutsuz, insanlar yorgun, insanlar fakir, insanlar işsiz; böyle büyük Türkiye yaratamazsınız. Gerçekten büyük Türkiye yaratmak istiyorsanız, bütün bu şikâyet ettiklerinizi yok edecek bir inançla, bir kadroyla yola çıkmanız lazım.

- Ayrılma kararınıza Kemal Kılıçdaroğlu nasıl tepki verdi?

Gerekçelerimi kendisine anlattım. Bir siyasi parti başkanı hiç şüphesiz, bir milletvekilinin ayrılmasından memnun olmaz. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, beyefendiliği çerçevesinde, beni anlayışla karşıladı.

- Partiden, CHP’li arkadaşlarınızdan nasıl tepki geldi?

Olağanüstü sayıda tebrik geldi. Ne yapmak istediğimi anlayan arkadaşlarım beni kutladılar...

"Eski partilere benzemiyoruz"

- Merkez sağ gelenekten gelen bir siyasetçisiniz. Bu yeni parti ANAP’a mı, DYP’ye mi daha yakın?

Yeni parti hiçbirine benzemiyor. Geçmişten ders alarak onların yaptığı hataları yapmamak üzere, gerçekçilik üzerine kurulmuş bir parti. Öncelikli hedefi Türkiye’yi tekrar demokratik parlamenter sisteme kavuşturmak, mutlak kuvvetler ayrılığını sağlamak ve eşzamanlı olarak bir kalkınma hamlesi başlatmak...

- AK Parti’den farkınız ne olacak?

AK Parti döneminde Türkiye, kişi başı gelir anlamında fakirleşti. Gelir dağılımı iyice bozuldu, hukukun üstünlüğü kaybedildi. Güvenliğimiz yok. Türkiye’de yıllardır bombalar patlıyor. Başımızda PKK diye bir terör örgütü varken, yetmedi; yanlış siyasetleriyle devleti meşru güçlerle yönetmek yerine yanlış kişilerle paralel yürüyerek Türkiye’yi 15 Temmuz hain kalkışmasına kadar getirdiler. Türkiye’nin başında olmayan Suriye siyasetleriyle bir IŞİD terör örgütü belası açtılar. Türkiye’yi bütün çevresiyle küs hale getirdiler. Bütün bunlar zaten farkı oluşturuyor.

- Parti programı açısından farkınızı soruyorum...

Bir parti programına en güzel şeyleri yazabilirsiniz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin programını okumanın artık gereği yok. İcraat ortada.

- Peki, CHP’den farkınız ne olacak?

Ben CHP ile ilgili bir şey söylemek istemiyorum.

- Ya MHP’den farkınız?

Bir şeyin farkını anlatabilmem için o şeyin olması gerekir. MHP diye bir parti artık yok.

"Alternatif olunca milletin tercihi değişir"

- Yeni partinin hedef kitlesi kim?

Yeni parti, dünyadaki bütün örnekleri gibi bir kitle partisi olarak ortaya çıktı. Hedef kitlesi 80 milyon, her düşünceden insan. Türkiye’nin önüne; bugünün şartlarına uygun olarak bir umut, bir heyecan, bir hedef koymak gerekiyor. Bilgi çağına geldik. Türkiye ne yazık ki Sanayi Devrimi’ni es geçti. Biz daha Sanayi Devrimi’ni tamamlamaya çalışırken dünya bilgi çağına girdi. Eğer bu yeni çağa uygun bir yönetim, bir demokratik anlayış ortaya koymazsanız, o zaman Türkiye bu işin içinden çıkamaz. Önce bir durum tespiti, bir hasar tespiti yapalım. Türkiye bugün güvenilmez bir yargıyla yaşıyor. Siyasi gücün bittiği yerde yargının adeta siyasi iktidarın sopası olarak kullanıldığı bir ülke haline geldi. Türkiye bugün emir kumanda ile ekonomiyi yöneteceğini zannedenler tarafından yönetiliyor ve bu her geçen gün ülkeyi daha da fakirleştiriyor. İşsizlik oranı yüzde 13.5’e yaklaştı. Genç işsiz sayısı yüzde 20’yi aştı. Böyle bir ülkede, bu iktidara karşı ciddi bir alternatif koymazsanız şikâyet etme hakkınız da olmaz. Türkiye bir çare bulmak zorunda. “17. ekonomiyiz” diye övünüyorlar. Türkiye, daha 1970’li yıllarda dünyanın 17. ekonomisiydi. 1970’lerin Türkiyesi’ni muhafaza etmeyi önemli bir hadise gibi görüyorlar. Darbelere rağmen, zaman zaman demokrasideki kesintilere rağmen, İkinci Dünya Savaşı’na rağmen, 2002’ye kadar bu ülke ortalama yüzde 5 kalkınma hızı sağlamışken, dünyada hiç olmayacak kadar iyi şartlarda iktidara gelen bu iktidar yüzde 3.5-4 kalkınma hızını zor sağlıyor. O zaman bir yerden buna müdahale etmek gerek.

- “80 milyonun oyuna talibiz” dediniz ama biliyoruz ki Türkiye en azından ideolojik açıdan partilerin kemikleştiği bir ülke. Her kesimin oyuna talip olmak ne kadar gerçekçi?

Bu sorunuz bile, içinden geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’nin ne noktaya geldiğinin göstergesidir. Normal şartlarda bütün partiler arasında bir geçişkenlik olması lazım. Ne zaman bu geçişkenlik olmaz, bir siyasi iktidar uzun zaman etnisite ve inançlar üzerinden siyaset yapmışsa, o zaman fikrin ve aklın bittiği yere gelirsiniz. Türkiye’de ne yazık ki değerler üzerinden siyaset yapılıyor. Keşke ideolojiler üzerinden siyaset yapılsaydı.

- Peki, İYİ Parti’nin ideolojisi ne o halde? Milliyetçi, muhafazakâr, sosyal demokrat, liberal... Bu ekollerin hangisine yakınsınız?

Biz; özgürlükçü, demokrat, hukukun üstünlüğünü savunan ve Anayasa’sız Türkiye’yi yeniden hukukun üstünlüğünü sağlayacak bir anayasal devlet haline getirmeyi savunan bir fikir ortaya koyacağız.

- Muhafazakârlara mı daha yakınsınız, yoksa sosyal demokrat-seküler kesime mi?

Daha önce bana İzmir’de “Yelpazenin neresindesiniz?” diye sormuşlardı. “Bazen sağın en solundayım, bazen solun en sağındayım” diye cevap vermiştim. Bu parti böyle geniş bir yelpazede olacak. Aslında 21. yüzyılda bu kavramlarla da insanları tarif etmemek lazım. İnsanlar, “Bireysel hak ve özgürlüklerimi sonuna kadar kullanma hakkını bana verecek misiniz?”, “Kişi başına ortalama gelirimi yükseltecek misiniz?” ve “Gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltecek misiniz?” diye soruyor. Bana yılda ortalama yüzde 6 kalkınma hızı sağlayan projeyi getirenin; ideolojine bakmam. Pragmatik bir partiyim.

- Yani İYİ Parti popülist bir parti mi?

Hayır, popülist değil, akılcı bir parti. Tabii ki popülizm de var. Popülizm siyasetin tabiatında var. Popülizm olmazsa insanlara kendinizi anlatamazsınız ama bu akılcılık.

- İdeolojik anlamda Türkiye’de bu kadar ekol varken, sizin yeni çıkan bir parti olarak tam anlamıyla sağ ve sol arasında bir ayrım yapmamanız bir dezavantaja dönüşür mü?

Hayır çünkü millet de öyle. Türk milletinin önüne bir alternatif koyarsanız çoğu zaman tercihlerini değiştirir. Türk milleti, bir gün geldi, merkez sağ siyasetin o zamanlardaki güçlü partilerinden Adalet Partisi’nin seçti, sonra 1977’de sosyal demokrat bir partiyi başa getirdi. Yani millet hadiseye daha çok kendini kim zenginleştirecek, kim mutlu edecek gözüyle bakıyor.

En büyük oyu AKP tabanından alırız"

- İYİ Parti, daha çok AK Parti tabanından mı oy alır, CHP tabanından mı?

En büyük oyu AK Parti tabanından alır çünkü AK Parti tabanı içerisinde geçmişte merkez sağ diye tanımladığımız tabanın çok büyük bir oyu var ve onlar İYİ Parti kadrolarının neyi temsil ettiğini gayet iyi biliyorlar.

- İYİ Parti’nin vitrin isimleri sık sık Atatürkçülük vurgusu yapıyor. CHP’li olarak sizin de İYİ Parti’ye katılmanız yeni partinin daha ziyade CHP tabanına dönük olduğuna işaret etmiyor mu?

Hayır. Atatürkçülük kurucu değerimiz. Oy geçişlerinde bir etkisi olmaz. Demokrat Parti de CHP’nin içinden çıkan isimler tarafından kurulmuştu. Celal Bayar, Menderes ve Köprülü; hepsi CHP milletvekilleriydi. Ekonomik görüşleri farklıydı ama Atatürk her iki parti için de ortak değerdi. Bugün için de öyle...

- Parti vitrininde daha çok ülkücü kökenli isimlerin olduğunu görüyoruz...

Kökenleri unutun. Bizim milliyetçilik anlayışımız, ırka dayalı milliyetçilik anlayışı değil. Bu zaten Cumhuriyet’in kuruluşunda yok. Bizim milliyetçilik anlayışımız vatanseverliğe dayanır. Bu topraklar için canını verebilecek herkes milliyetçidir. Biz esas dışa karşı milliyetçilik yapmalıyız.

"Partinin adını iyi buldum!"

- Anket yaptırıyor musunuz? Yarın seçim olsa İYI Parti ne kadar oy alır?

Biz bu hafta kurulduk. Dünden bugüne şartlar değişti. Daha önce “Meral Akşener’e oy verir misiniz?” olan soru, şimdi “İYİ Parti’ye oy verir misiniz?” oldu. Onlar çıktığı zaman sizinle paylaşırız.

Haberin tamamını okumak için tıklayın: http://www.haberturk.com/chp-den-iyi-parti-ye-gecen-aytun-ciray-kendim-gorusme-talebinde-bulundum-1692210

T24
ETİKETLER
aytun çıray iyi parti chp sözcü haber akp oy meral akşener

Akşener Arap basınında: “Demir Leydi İYİ Parti ile Erdoğan’a meydan okuyor”
29 Ekim 2017



Meral Akşener başkanlığında kurulan İyi Parti, bu hafta Arap basınında Türkiye’yle ilgili yer alan haberlerin başında yer aldı.

Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener başkanlığında kurulan “İYİ Parti” Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip eden Arap basınında geniş yer buldu. Arap basınında Akşener’le ilgili Time dergisinin yaptığı benzetme ön plana çıkarken, Akşener’le ilgili “Erdoğan’a meydan okuyan güçlü bir isim” yorumları yapıldı.
Mısır El Ahram gazetesi, “Demir Leydi İYİ Parti ile Erdoğan’a meydan okuyor” ifadelerini kullandı. Gazete başka bir haberinde de “Türkiye’nin Demir Leydi’si Meral Akşener, Bozkurtlarla ittifak yaparak İyi Parti ile Erdoğan’a medyan okudu” yorumunu yaptı.
Albawaba News adlı haber sitesi de, İYİ Parti’yi değil Akşener’i ön plana çıkararak, Demir Leydi nitelendirmesini kullandı. Haber sitesi Akşener için“Erdoğan’a karşı yarışacak olan Demir Leydi” ifadelerini kullandı. Yine Akşener için “Türkiye’de milliyetçi hareketin en önemli şahsiyetlerinden biri” ifadesi de dikkat çekti.
Mısır’da yayın yapan Elbelad News adlı haber sitesi ise, “Demir Leydi Akşener, Erdoğan’ın tahtını tehdit ediyor. Yorumculara göre, bu yeni parti Erdoğan için güneşin batması ve onun keyfi politikalarına karşı bir haykırıştır. Partinin 2019 seçimlerini alması bekleniyor.” şeklinde yazdı.

Gazete2023

İyi Partili Aytun Çıray: Halktan iktidara gelmişçesine tebrik alıyoruz
İnan Ketenciler
30 Ekim 2017



"Bazı illerdeki teşkilatlanmalar çarşamba günü açıklanacak"

Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifa ederek Meral Akşener öncülüğünde kurulan İyi Parti’ye katılan Aytun Çıray, “İyi Parti’nin kurulmasından sonra iktidara gelmiş gibi tebrik telefonları alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde İzmir’de bir AVM’de vatandaşlarla sohbet ettik. İnanılmaz bir ilgi var, herkes böyle bir partiye ihtiyaç olduğunu söylüyor. İktidar adayıyız” dedi.

İyi Parti’nin kurucuları arasında yer alan Çıray, “Demokrasilerde seçmenler yer değiştirir. Zaten değiştirmezse adı demokrasi olmaz. Dolayısıyla tüm seçmenlere, herkese kapımız açık” diye konuştu.

Aytun Çıray, T24’e şunları söyledi:

“İktidara gelmiş gibi…”

İYİ Parti’nin kurulmasından sonra iktidara gelmiş gibi tebrik telefonları alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde İzmir’de bir AVM’de vatandaşlarla sohbet ettik. İnanılmaz bir ilgi var, herkes böyle bir partiye ihtiyaç olduğunu söylüyor. İktidar adayıyız.

“Teşkilatlanmayla ilgili ilk açıklama çarşamba”

Teşkilatlarla ilgili çarşamba günü Koray Aydın Bey’in açıklamaları olacak. Bazı illerdeki teşkilatlanmaları açıklayacak. Yerden fışkırırcasına bir ilgi var.

“Kapımız herkese açık”

Demokrasilerde seçmenler yer değiştirir. Zaten değiştirmezse adı demokrasi olmaz. Dolayısıyla tüm seçmenlere, herkese kapımız açık.

“İyi Parti ve ‘FETÖ” iddiaları

Biz bu tartışmalara girmek istemiyoruz. Önümüze bakacağız. Bu tartışmalarla vakit kaybetmek istemiyoruz.

CHP’den istifa süreci

CHP’yle ilgili söyleyeceklerimi söyledim. Bu konuda artık daha fazla konuşmak istemiyorum.

T24
ETİKETLER
İyi parti aytun Çıray chp İyi

"Meral Akşener'i Ahlat'ta yüzlerce HDP'li karşıladı; tablo, 'Kürtlerden oy alamaz' diyenlere cevap gibiydi"
03 Kasım 2017



"Meral Akşener, iki önemli hedef koydu"

Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, İyi Parti lideri Meral Akşener'in "Türkiye'nin bayram sofrasında buluşturma" projesi için Anadolu'nun Türklere açılan kapısı olan Bitlis Ahlat'a gerçekleştirdiği ziyarette yüzlerde HDP'li atarfından karşılandığını söyledi. Takan, Ahlat'ta Akşener'in gördüğü ilginin "İyi Parti Kürtlerden oy alamaz" yorumlarına cevap niteliğinde olduğunu ifade etti.

Türkiye’yi bayram sofrasında buluşturma’ projesinin ilkini Anadolu’nun Türklere açıldığı kapıdan, Bitlis Ahlat’tan başlattı.

Ahmet Takan'ın "Hele Tayyip'i bu kadın indirir..." başlığıyla (3 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Sözünü tuttu… İYİ Parti'yi kurduktan sonra ilk Anadolu gezisine Türk tarihinin manevi dergâhlarından Ahlat'tan başladı. 2 gün boyunca Meral Akşener'in gezisinden izlenimleri sizlerle paylaşacağım. Tam kadro geldi Meral Akşener Muştan Tatvan'a.. Her zaman olduğu gibi kadınların ilgisi en üst düzeydeydi. Programda meydan mitingi yoktu ama Meral Akşener'in kahve önünde iskemleye çıkıp yaptığı konuşma kalabalık ve izdiham yüzünden adeta meydan mitingi havasına büründü. Akşener partiyi kurduktan sonra ilk meydan mitingini Tatvan'da yaptı diyebiliriz.

Akşener'in Tatvan mitingini izlerken iskemleye çıkıp onu görmeye sesini duymaya çalışan bir vatandaş tepemden bakıp "Sen gazetece misin?" diye sordu. "Evet bildin" diye cevap verince adeta öfke patlaması yaşar gibiydi. Kendisine has şivesi ile başladı saydırmaya:

"Minibüsçüyüm. Arabayı bağladım 2 gündür kontak açmıyorum. Mazot geldi 6 liraya. 2 gündür çalışmıyorum. Hele Tayyip'i indirirse bu kadın indirir."

Bir noktanın altını özellikle çizmeleyim. "Kürt tabanından, HDP tabanından oy alamaz. İlgi görmez " eleştirilerine bir cevap gibiydi Tatvan ve Ahlat'taki tablo. Kalabalık… Bitlis dışından çok sayıda çeşitli yerlerden gelenler… Ve Ahlat mitingini izlerken bir vatandaşın yüksek sesle gösterdiği "Tatvan'da elektrikler 2 gün kesildi. AKP milletvekillerine söyledik ilgilenmediler. 'Kendi milletvekillerinize söyleyin' dediler. Ona söyledik o da ilgilenmedi" tepkisi… Meral Akşener durumu anladı ve hemen, "Kini nefreti ve düşmanlığı ortadan kaldıracağız" diye çıkışını yaptı. Daha sonra bu vatandaşın bir HDP seçmeni olduğunu ve alana onun gibi yüzlerce HDP seçmeni olan vatandaş geldiğini öğrendim. Tatvan ve Ahlat bir bakıma İYİ Parti hakkında ön yargıların kırılma alanı da oldu.

Ahlat'taki Selçuklu mezarlığını gezerken oluşan o muhteşem havayı da orada olup teneffüs etmenizi isterdim. Akşener, sık sık öze dönüş vurgusu yapıyordu. Kayseri milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun bir ara "Burası ecdadımızın olduğu yer burada herkesi Fatiha okumaya davet ediyorum" dediğini duydum. Eller semaya açıldı hep beraber atalarımızın bize bu toprakların yurt olmasını sağlayan insanların ruhuna Fatiha okuduk, dua ettik.

Meral Akşener'in gezisinin ilk gününde kullandığı dil ve üslubu üzerinde de biraz duralım. Her durakta İYİ Parti'nin logosu ve ismi üzerinde durdu, eleştirilere açıklık getirdi. "Gençler bu partiyi kurdu"yu öne çıkardı. Kutuplaştırıcı ve kamplaştırıcı siyaset dilinden uzak kalacaklarının özellikle atını çizdi. Bölgenin sorunlarını çok iyi bildiğini ve takipçisi olduğunu özellikle hissettirdi. Barış, sevgi, kardeşlik dili, söylemlerinin hep önünde geldi. Güneşin doğudan doğduğu gerçeğini tüm Türkiye'ye yeniden hatırlatmak ister gibiydi…

İYİ Parti lideri Meral Akşener ana mesaj vurgularını şöyle özetleyebilirim:

"Devamlı sahada olacağız ve çok çalışacağız.

Siyasetin dili yumuşayacak. Şedit dili değişecek. Emareleri görülmeye başlandı. Bu topluma yansıyacak.

Çemkiren dilin topluma inanılmaz bir kötü yansıması var. Bu millete sallanan parmak inecek.

80 milyondan oy alacağız."

İki de önemli hedef koydu önüne Meral Akşener:

"1-Milletvekili seçimlerinde iktidar olacağız.

2-Cumhurbaşkanlığı seçimini de alıp. Tekrar Parlamenter sisteme döneceğiz. Parlamenter sistemin delikleri vardı. Demokratik parlamenter sistemi mutlaka oluşturacağız."

İlk günden izleyebildiğim kadarıyla Meral Akşener, AKP'nin halk siyasetini, sokağın hücrelerine kadar inen siyaset silahını elinden almayı kesin kafaya koymuş. Her soluk verdiği durakta vatandaşların arasına dalıyor. Onlara üst perdeden siyaset yaparak, ders vermeye akıl öğretmeye kalkmıyor. Bildiğimiz Ankaralı siyasetçi şablonu Akşener'de yok. Vatandaşa sürekli olarak "Ben sizi dinlemeye geldim. Doğu'dan Batı'ya herkesi dinleyeceğim. Sonra ben konuşacağım" diyor. Bu üslup onu merakla izleyip "Acaba ne olur. Bunlar neler yapabilir" merakını gidermeye çalışan vatandaşlarda olumlu karşılık buluyor.

İktidar partisi daha bugünden çok yorulacak gibi görünüyor. Çünkü, Akşener çok iddialı. Vatandaşa diyor ki, "Görün bakın abiler yarın buraya gelecek…"

T24
ETİKETLER
akşener ahlat ziyaret kürt haber

İYİ Partili başkan Haluk Ulusoy'dan olay Bahçeli paylaşımı
03 Kasım 2017



İYİ Parti'nin Kocaeli İl
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Ksm 04, 2017 9:41 pm    Mesaj konusu: Meral Akşener: Bize gelen gömleğini çıkartmasın Alıntıyla Cevap Gönder

Hükümete yakın anket şirketi açıkladı: AKP, CHP ve MHP’den giden oylar İYİ Parti’de toplanıyor...
20 Aralık 2017



Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

Hükümete yakın Milliyet gazetesinin yazarı Serpil Çevikcan, bugün çarpıcı bir yazı kaleme aldı!

Çevikcan, AKP'ye yakın anket şirketinin son seçim sonuçlarını açıkladı

Çevikcan, AKP, CHP ve MHP'deki oy kayıplarına dikkat çekerek "Uslu, kayıpların ağırlıklı olarak İYİ Parti’ye gittiğini düşünüyor" ifadelerini kullandı.

İşte o yazı;

Siyasetin gündeminde bir süredir erken seçim var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Erken seçim yok” dese de kulisler hareketli.

Bu iddiaları sahayı iyi tanıyan isimlerden ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu ile konuştum.

ANAR’ın son anketine göre Ak Parti, 1 Kasım 2015 seçiminden 3 puan geride, yüzde 46-47 seviyesinde.

Aynı seçimde yüzde 11.9 oy alan MHP yüzde 7’ye, yüzde 25 oy alan CHP yüzde 22’ye gerilemiş durumda.

Uslu, kayıpların ağırlıklı olarak İYİ Parti’ye gittiğini düşünüyor.

Kararsızların oranının ise sandığa gitmeyen yüzde 10 hesaplandığında yüzde 15 dolaylarında olduğunu belirtiyor.
Haber Fedai

Ülkücü yazarın iddiası: MHP tarihe gömülecek, AKP yüzde 30'un altına düşecek
27 Kasım 2017



"Erdoğan bile Harbiye Marşı'nı söylemeye başladıysa, Akşener güneşi yükseliyor demektir"

Yeniçağ yazarı Burhan Ayeri, "CHP yüzde 20'yi zor aşacğını, MHP tarihe gömüleceğini ve AKP'nin yüzde 30'un altına düşeceği" ön görüsünde bulundu. "Sağdaki DYP, DP, ANAP, MP, GP, HEPAR, Yurt Partisi vd... Yönetimlerine adam bulamayacakları için kapanmak zorunda kalacaklar" diyen Ayeri, "Mevcut yönetimler istifa edip İYİ Parti'ye geçecekler" ifadesini kullandı.

"Erdoğan bile bunca yıl sonra Harbiye Marşı'nı söylemeye başladıysa, Akşener güneşi yükseliyor demektir" diyen Ayeri, "Yakında MHP'den 9-10 milletvekili istifa ederse şaşırmam" şeklinde konuştu.

Burhan Ayeri'nin, "Yine kandırıldık mı?" başlığıyla (27 Kasım 2017) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

İYİ Parti

Her şeye rağmen umudumuzu henüz yitirmedik. Erdoğan bile bunca yıl sonra Harbiye Marşı'nı söylemeye başladıysa, Akşener/İYİ Parti güneşi yükseliyor demektir. Yakında MHP'den 9-10 milletvekili istifa ederse şaşırmam.

1 Kasım 2017'de size yazdığım e-postamdan bir bölümü yineliyorum. Mini anket: Vaziyet İYİ yazınızda olduğu gibi, benim de gözlemlerim aynı.

İddia ediyorum CHP yüzde 20'yi zor aşacak. MHP tarihe gömülecek. Ak Parti yüzde 30'un altına düşecek. Sağdaki DYP, DP, ANAP, MP, GP, HEPAR, Yurt Partisi vd... Yönetimlerine adam bulamayacakları için kapanmak zorunda kalacaklar. Ya da mevcut yönetimler istifa edip İYİ Parti'ye geçecekler."
T24

Gezici Araştırma'nın son seçim anketi... Erdoğan ve Akşener'in oy oranı
15 Kasım 2017



Gezici Araştırma, Meral Akşener ve ekibinin kurduğu İYİ Parti’nin muhtemel seçimde ne kadar oy alacağını açıkladı.

Gezici Araştırma şirketinin partilerin oy oranlarına ilişkin olarak gerçekleştirdiği son ankette Meral Akşener’in kurduğu İYİ Parti’nin olası bir erken seçime girmesi durumunda yüzde 19.5 oranında oy alabileceği, bu durumda da AKP’nin oyunun yüzde 43.8 göründüğü ifade edildi.

Gezici Araştırma’nın anketine göre, İYİ Parti’nin seçime girmesi durumunda katılımcıların yüzde 18.5’i CHP’ye, yüzde 8.8’i MHP’ye ve yüzde 7’si ise HDP’ye oy vereceğini söyledi.

MHP VE HDP BARAJ ALTINDA

Bu durumda MHP ve HDP, TBMM’ye girmek için gerekli olan yüzde 10’luk barajın altında kalıyor.

İYİ Parti’nin katılmadığı bir erken genel seçim olması durumunda ise katılımcıların yüzde 47.1’i AKP’ye, yüzde 26.8’i CHP’ye, yüzde 13.5’u MHP’ye ve yüzde 9.8’i de HDP’ye oy vereceğini kaydetti.

HATA PAYI 2,5

Sputnik’te yer alan habere göre, Türkiye genelinde 10-15 Ekim günlerinde 4.638 katılımcıyla yüz yüze görüşme metodu ile yürütülen araştırmanın hata payı güven aralığı sınırları içerisinde eksi artı yüzde 2.5 olarak belirtildi.

"YÜZDE 10 HER KOŞULDA AKŞENER'E OY VERECEK"

Şirketin sahibi Murat Gezici, araştırmaya göre katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ının Akşener’in siyasi duruşunu olumlu olarak değerlendirdiğini, yüzde 32’sinin ise olumsuz bulduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Araştırmaya katılanların Akşener parti kurduğunda oy verip vermeyeceğine ilişkin dağılım incelendiğinde yüzde 10.1’i kesinlikle her koşulda oy vereceğini ifade ederken yüzde 19.1’i oy verebileceğini, yüzde 17.8’i kararsız olduğunu ifade etmektedir. Toplumun yüzde 50’sine yakın bu oran Akşener'in kurduğu partiye oy verme potansiyelinin büyüklüğünü gösteriyor.”

AKŞENER YÜZDE 38

Kasım 2019’da yapılması öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın nasıl oy vereceğini de irdeleyen ankete göre katılımcılara cumhurbaşkanı olarak görmek isteyeceği isim sorulduğunda yüzde 47.8 oranında Tayyip Erdoğan, yüzde 38 oranında Akşener, yüzde 14.9 oranında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yanıtları çıktı.

"AKŞENERİN OY POTANSİYELİNDE CİDDİ ARTIŞ OLABİLİR"

Anket sonuçlarını yorumlayan Gezici, Akşener’in ‘kararlı ve dik duruşu’ ile ‘kadın oluşunun’ halk tarafından takdir gördüğünü belirterek, “Araştırmamızın sonuçlarına göre Akşener'in güven vermesi ve tanınırlılığının artmasıyla birlikte oy potansiyelinde ciddi artış olacağı gözlenmekte” dedi.

"CİDDİ BİR YARIŞ OLACAK"

Araştırmaya katılanların yüzde 44.6’sının Türkiye’de yeni bir partiye ihtiyaç olduğunu vurguladığını da söyleyen Gezici, şöyle devam etti:

“Merkez sağ seçmen oranı yüzde 70 olarak görülüyor. Olası bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde Akşener’in Erdoğan’la birlikte aday olması durumunda ciddi anlamda bir seçim yarışının olacağı şimdiden öngörülmektedir. Anket sonuçları 2002 yılından bu yana ilk defa merkez sağ seçmeni milli duygularla konsolide edecek söylemleri Akşener’in kuracağı partide görebilme durumunu ortaya koyuyor.”

Murat Gezici’nin yöneticiliğini yaptığı Gezici Araştırma şirketi 16 Nisan referandum sonuçlarını en yakın tahmin eden iki şirket arasında yer alıyor.
Cumhuriyet

İYİ Parti: Yüzde 20'nin altında değiliz
10.11.2017



İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesine "kafa yormadıklarını" ve bir baraj endişelerinin bulunmadığını belirterek, seçim sürecine kadar da seçim ittifakının konuşulmasına karşı olduklarını söyledi. Aydın, İYİ Parti'nin oy oranı için de "Yüzde 20'nin altında değiliz" yorumunda bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Yüzde 10’luk seçim barajının çok ağır olduğunu açıklamış” ve barajın düşürülmesi gerektiğini söylemişti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da dünkü değerlendirmesinde, “Seçim barajının düşürülmesi konusunda MHP’nin hazırlığı var, bunlar karşıdan gelen teklife göre masaya yatırılır” demişti.

Konuyla ilgili yorumu merak edilen İYİ Parti cephesinden de açıklama geldi. Reuters’a konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, “Partimizin baraj endişesi olmadığı için baraj meselesi gündeme geliyor. Barajın düşmesi Türkiye’nin siyasal yaşamının demokratikleşmesi için gereklidir. Ancak bizim böyle bir endişemiz yok ve bu işe kafa yormuyoruz” dedi.

“İttifak tartışmalarını tartışmayı doğru bulmuyoruz”

Seçim ittifakı tartışmalarıyla ilgili olarak da Aydın, “Biz seçimlere kadarki süreçte bu konuların (ittifak) konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Siyasi Partiler Yasası ittifaklara da müsaade etmiyor zaten” ifadesini kullandı.

Aydın, İYİ Parti’nin anketlerde nasıl göründüğüne ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz bir firmayla 40 günden beri sahadan çıkmadan çalışıyoruz. Genel başkanımız başka bir firmaya da çapraz anket yaptırdı. İYİ Parti daha adını almadan yüzde 20 bandına oturmuştu. Anket firmalarından yüzde 20’nin altında olduğunu söyleyen varsa iddiaya girmeye hazırız.”

İYİ Parti’nin bütün partilerden oy alma kapasitesi olduğunu da savunan Aydın, “En çok oyu AKP’den, oransal olarak en çok oyu da MHP’den alıyoruz. CHP’den de bize oy geliyor. Hatta az da olsa HDP’li seçmenden bile alıyoruz” diye konuştu. İYİ Parti’nin 140 sayfalık programı olduğunu ve ekonomi dahil birçok konuda vaatleri bulunduğunu hatırlatan Aydın, “Türkiye’nin ekonomik şartlarıyla ilgili Genel Başkan Yardımcımız Durmuş Yılmaz bir çalışma yapıyor. Yakında kamuoyuna duyuracak” dedi.

Birgün
seçim Aydın MHP baraj oy Koray Aydın Türkiye Devlet Bahçeli açıklama AKP CHP HDP ekonomi

Yeni seçim anketi: AK Parti yüzde 38.51, İYİ Parti yüzde 16.06, MHP barajın altında
06.11.2017



Kamuoyu araştırma şirketi SONAR’ın anketine göre AK Parti’nin oy oranı yüzde 38.51, MHP ise barajın altında.

Avukat Fidel Okan'ın Twitter'dan duyurduğuna göre 26 ilde 3.000 kişiyle görüşülerek yapılan ankette hata payı +/- yüzde 1.73 olarak belirlendi. Anketin tarihi ise 1-6 Kasım.

​Buna göre kararsız seçmenler partilere oy oranına göre dağıtıldığında bugün seçim olsa AK Parti yüzde 38.51, CHP yüzde 23.50, İYİ Parti yüzde 16.06, HDP yüzde 10.33, MHP yüzde 7.78, diğer partiler yüzde 3.82 oranında oy alıyor.

​Kararsız dağıtılmadan ise oy oranları şöyle: AK Parti yüzde 34.3, CHP yüzde 20.9, İYİ Parti yüzde 14.3, HDP yüzde 9.2, MHP yüzde 6.9, diğer yüzde 3.4, kararsızlar 10.9.
Sputnik

Gezici Araştırma: İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 20'ye yakın
01 Kasım 2017



Gezici Araştırma’nın son anketine İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 20'ye yakın. Araştırmaya göre olası bir erken genel seçimde Meral Akşener'in partisinin oy oranı yüzde 19,5 olarak görülüyor.

İYİ Parti’nin seçime girmesi durumunda katılımcıların yüzde 43.8’i AKP’ye, yüzde 19.5’i ise İYİ Parti’ye oy vereceğini söyledi.

Buna karşılık yüzde 18.5’lik kesim CHP’ye, yüzde 8.8’lik kesim MHP’ye, yüzde 7’lik kesim ise HDP’ye oy verme eğiliminde.

Bu durumda MHP ve HDP, TBMM’ye girmek için gerekli yüzde 10’luk barajın altında kalıyor.

İYİ Parti’nin katılmadığı bir erken genel seçim olması durumunda ise katılımcıların yüzde 47.1’i AKP’ye, yüzde 26.8’i CHP’ye, yüzde 13.5’İ MHP’ye ve yüzde 9.8’i de HDP’ye oy vereceğini kaydetti.

4638 KİŞİYLE GÖRÜŞÜLDÜ

Murat Gezici’nin yöneticiliğini yaptığı Gezici araştırma şirketi 16 Nisan referandum sonuçlarını en iyi tahmin eden iki şirketten biriydi. Türkiye genelinde 10-15 Ekim günlerinde 4 bin 638 katılımcıyla yüz yüze görüşme metoduyla yürütülen araştırmanın hata payı güven aralığı sınırları içerisinde eksi artı yüzde 2.5.

Araştırmaya göre katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı Akşener’in ‘siyasi duruş’unu olumlu olarak değerlendirdi. Yüzde 32’si ise olumsuz bulduğunu ifade etti.

Murat Gezici araştırmaya dair şunları söyledi: “Araştırmaya katılanların Akşener parti kurduğunda oy verip vermeyeceğine ilişkin dağılım incelendiğinde yüzde 10.1’i kesinlikle her koşulda oy vereceğini ifade ederken yüzde 19.1’i oy verebileceğini, yüzde 17.8’i kararsız olduğunu ifade etmektedir. Toplumun yüzde 50’sine yakın bu oran Akşener’in kurduğu partiye oy verme potansiyelinin büyüklüğünü gösteriyor.”

CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN DESTEK YÜZDE 38

Kasım 2019’da yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın nasıl oy vereceğini de irdeleyen ankete göre katılımcılara cumhurbaşkanı olarak görmek isteyeceği isim sorulduğunda yüzde 47,8 oranında Tayyip Erdoğan, yüzde 38 oranında Akşener, yüzde 14.9 oranında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yanıtları çıktı.

ERKEN GENEL SEÇİM OLMASI DURUMUNDA...

Araştırmaya katılan halkın olası bir erken genel seçimde hangi partiye oy vereceğine ilişkin dağılım incelendiğinde % 43,8’i AKP’ye oy vermek istediğini ifade ederken % 19,5’i Meral Akşener’in kuracağı partiye oy vermek istediğini ve % 18,5’i CHP’ye oy vermek istediğini ifade etmektedir.

Meral Akşener’e oy verenlerin oranı % 19,5 bunun yanında vermeyenlere sorulduğunda ikinci partim diyenlerin oranı ise % 18 olduğu görülüyor.

Meral Akşener’in kurduğu partinin kısa ve orta vadede oy oranı % 19,5+ % 18 = % 37,5’dur.
Cumhuriyet

Ahmet Takan: ‘Abla’ iyi silkelerse düşecekler!..
05/11/2017



Ahmet Takan: "Kurtar bizi Baba" dan "Abla" ya...

İYİ Parti lideri Meral Akşener'in Ahlat gezisi ile ilgili 2'nci gün izlenimlerimizi sizlere söz verdiğimiz üzere dün aktaramadık. Hem programdaki sarkmalar hem de Muş'tan Ankara'ya uçakla dönüş saatimizin yazıyı gazeteye yetiştirebilme imkansızlığı yüzünden teknik olarak gerçekleştiremedik. Özür diliyorum...

Kuruluşunun üzerinden sadece 1 hafta gibi kısa bir süre geçmesine rağmen Meral Akşener'in ilk yurt içi çıkışını Ahlat'tan yapması büyük bir iddiayı ortaya koyuyordu. HDP'nin oy oranlarının yüksek olduğu noktalara gitmesi orada halkla bire bir temas etmesi en başından alınmış riskli bir karardı. Bomboş sokaklarda gezebilirdi, kahvenin önünde 3-5 kişiyi konuşabilirdi. Bütün bunları bir tarafa bırakın, ilk günden imaj bozacak negatif algılar yaratabilecek provokasyonlara maruz kalabilirdi... Cesur yürekliler hareketi olarak yola çıkan ve daha sonra partileşen bu sürecin lideri Akşener'in bildiğimiz mangal yürekliliğine bir kez daha şahit olduk.

İlk izlenim yazımızda belirttiğimiz gibi, Meral Akşener, R.Erdoğan'ın elinden çok önemli bir silahı almayı kafasına koymuş. Halkla bire bir temas... Bunun Ankara'da oturduğun yerden yapılamayacağını, siyasette tembelliğe yer olmayacağını da sahaya bizzat inerek gösteriyor. Kendine özgü bir metot da seçmiş. Türkiye'yi çapraz dolaşacak. Bir hafta doğuda, bir hafta batıda, bir hafta kuzeyde, bir hafta güneyde... Aralarda 1 haftalık süre olduğuna bakmayın. Bu, oldukça meşakattli bir iştir... Hele korku ikliminin sürdüğü bir siyasi ortamda üstüne üstlük kıt kanaat kaynaklarla...

Meral Akşener'in Ahlat'ta kiraladığı evde yaptığımız sohbette, bir iki önemli noktadan yola çıkarak bazı değerlendirmeler yapmak isterim. Akşener, "burada biz gömlek çıkarmıyoruz. Ortak paydamız vatanseverlik ve hizmet aşkı" dedi. Süleyman Demirel'in Turgut Özal'ı seçime zorladığı süreci hatırlattı.

Programına, tüzüğüne ve kurucularındaki isimlere baktığımızda İYİ Parti kendini merkeze konuşlandırmış gözüküyor. Ancak ben bu durumu ANAP'la özdeşleştirilmesine ve ANAP-DYP çizgisinin bir devamı gibi gösterilmesinin yanlış olduğu düşüncesindeyim. Çünkü, ANAP ve Süleyman Demirel'in DYP'sinin hem kadro olarak hem de program ve ana eksen politikalar olarak birbirlerinin zıttı olduğunu düşünenlerdenim. ANAP ihtilal koşullarının bir ürünü ve o günkü meşhur deyimiyle 4 eğilimi içinde barındıran bir partiydi. Liberaller, muhafazakarlar, solcular ve milliyetçiler. Vatanseverlik ortak paydaları değil, menfaat ve rant için anti demokratik şartlarda bir araya gelmişlerdi ve birbirlerine tahammül ediyorlardı. Bir de halkın çaresizliği ve çok sayıda parti ortada olmasına rağmen alternatifsizlik gibi şansları vardı. Bu 4 eğilimin birbirileriyle kavgası ve itişmesi fırsat bulduğu her ortamda kamuoyuna zuhur ediyordu. ANAP'tan da bugüne akılda kalan tek şey - aynı AKP'de olduğu gibi- talan, yolsuzluk ve bölücülükten başka bir şey değil. ANAP'ın kadrolarında da kimse gömlek değiştirmiyordu ama herkes kendi gömleği içinde birbirini yok etmeye daha fazla siyasi rant ve doğal sonuçlarını elde etmeye çalışıyordu. Birbirlerini çift satır doğruyorlardı. O ANAP'ın meşhur kavgalı dövüşlü ve otel ayılı kongrelerini hatırlayın!..

Millet, siyasi yasaklar kalktın sonra ANAP'a verdiği krediyi kademeli olarak kesti ve siyaset sahnesinden sildi. İhtilal ve siyasi yasakların mağduru Süleyman Demirel'e sınırlı da olsa bir şans daha verdi. Demirel'in kadrolarında da farklı siyasi çizgilerden gelmiş isimler vardı. Ancak Demirel partisinde hiçbir zaman kakofoniye müsaade etmedi. Ta ki Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup kontrolü kaybettiği sürece kadar. İYİ Partiyi ilk günden takip eden bir gazeteci olarak, tam bu noktada bazı eksiklikler ve çelişkiler gördüm. Tamam daha ilk gündeyiz!.. Fakat bu ileride büyük sıkıntılara sebep olur. Daha ilk günden İYİ Parti söylem birliğinin hayatiyeti üzerinde ciddi kafa patlatmalı. Sözcülerini de doğru bir şekilde tespit etmeli. Kadrolarındaki isimlerin her birinin birbirinden farklı meziyetleri olabilir. Ancak herkesin işi, farklı farklı mecralarda laf yuvarlama olmamalı. Perde arkasında görev yapacaklarla perde önünde söz sahibi olacakların görev tanımlamaları gayet net bir şekilde belirlenmeli. Aksi halde daha ilk günden vatandaşın kafası devamlı karışır. Ölü doğum olmaması için söylem ve hareket birliği İYİ partinin ilk etapta dikkat etmesi gereken konu olduğu düşüncesindeyim.

Siyaset dilinin yumuşatılması konusunda Meral Akşener'e hak veriyorum. Hepimiz buna aşırı özlem duyuyoruz. Ülkenin sıkıntılarını gayet net üslupla halkın anlayacağı dilden anlatan Akşener, dış politika ile ilgili söylemlere daha fazla ağırlık vermeli. Ahlat'ta edindiğim izlenimden örnek vereyim;

Bizlere 2 gün boyunca hizmet veren şoförümüze sordum, "hiç Erdoğan'a oy verdin mi?".. "Hayır" cevabını verdikten sonra devam ettim sormaya, CHP ve MHP'ye de oy vermediğini söyledi. Oy verdiği partiyi ısrarla söylemese de şu sözleri çok ilginçti, "Asla oy vermem ama Cumhurbaşkanının dış ülkelere söyledikleri çok hoşuma gidiyor. Onları yerle bir ediyor..."

Evet!.. Türkiye'de siyaset işte böyle bir şey. Süleyman Demirel, o unutulmayacak "silkele baba düşecekler" sloganı ile iktidara gelmişti. Elinde meşhur fotörü köy köy gezerdi, yeri geldiğinde ağzına geleni de söylemekten de geri durmaz, siyasette iktidar nasıl silkelenirin dersini verirdi.

Bu millet en sıkıntılı zamanında Süleyman Demirel'e "baba" lakabını verdi. "Kurtar bizi baba" dedi. Şimdi benzer bir kredi Meral Akşener'e açıldı. Millet ümit olarak görüyor ki Meral Akşener'e "abla" dedi. "Abla" iyi silkelerse düşecekler!..
Haber Fedai

Meral Akşener: Bize gelen gömleğini çıkartmasın
4.11.2017



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kendisine yöneltilen FETÖ suçlamalarına ilişkin olarak açıklamalarda bulundu, "Dokunulmazlığım yok" ifadelerini kullandı. Akşener, “Cumhuriyet ile Osmanlı” diyoruz. Laiklik veya din dediler. Biz “Laiklik ile İslam” diyeceğiz. “Demokrasi ile cumhuriyet” diyeceğiz" dedi.

İYİ Parti'yi kuran Meral Akşener, kendisine yöneltilen FETÖ suçlamalarına ilişkin olarak dokunulmazlığı olmadığını belirtti ve "İftiraysa, o zaman o iftirayı atana da gereğini yapacaksınız" dedi. Akşener, Meclis Başkanı Kahraman'ın da damadının FETÖ'den dolayı arandığını söyledi. Akşener, "Gömleklerini çıkarmadan bu milletin bütünlüğü, mutluluğu, kavga dilinin ortadan kalktığı, hayat tarzına saygılı bir Türkiye için çalışacağız. Hep şu dendi, “ya cumhuriyet ya Osmanlı”. Hayır biz öyle demiyoruz, “Cumhuriyet ile Osmanlı” diyoruz. Laiklik veya din dediler. Biz “Laiklik ile İslam” diyeceğiz. “Demokrasi ile cumhuriyet” diyeceğiz" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Hürriyet'ten İpek Özbey'in sorularını yanıtladı.

Hürriyet'ten İpek Özbey'in sorularını yanıtlayan Meral Akşener'in açıklamaları şöyle:

Meral Hanım, hiç tereddüt ettiniz mi partiyi kurarken?

Hayır.

Ya tabela partisi olursak, ya umduğumuzu bulamazsak diye…

Referandum sırasında özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir şey fark ettim. Bir tarafta HDP bir tarafta da AK Parti. İki sert yüz var. Ve ilk defa burada geçmişin özlendiğini gördüm.

Nasıl bir özlem bu?

Diyelim ki Anavatan Partisi iktidardaydı. Ama Refah Partisi ve DYP’nin buralarda; Doğu ve Güneydoğu’da milletvekilleri vardı. İktidardan isteklerine yanıt alamayan vatandaş mutlaka muhalefete giderdi. Vatandaşın bir üçüncü yola ihtiyaç duyduğunu gördük. Seçmen bize nasıl davranacak göreceğiz ama bunun bir görev olduğuna kanaat getirdik.

CHP ’yi bu noktada bir yere koyamıyor musunuz?

CHP geçmişte vardı. Daha doğrusu SHP döneminde buralarda milletvekilleri vardı. Zaman içinde CHP’ye oy verecek insanların hangi alana kaydığını bilmiyorum.1999 seçimlerinde MHP ’nin de vekilleri vardı, ondan sonra onlar nereye gitti, bilmiyorum. Görünen iki siyasi alan var.

Peki sadece bu iki siyasi alanın var olması beraberinde neyi getirdi?

Güneydoğu böyle, ikili bir sistem var. Batı’daysa renkleri farklı yüzde 60’lık bir sağ seçmenin kendisinde toplandığına inanan –ki reel durum da bu- rekabetin ortadan kalktığı ve CHP’yi o sağ seçmen üzerinde formatlamış, düşman kuvvet kabul edip, onu bir yere sıkıştırmış, sağın geri kalan bütün renklerini kendinde konsolide eden bir siyasi yapıyla karşı karşıya kaldık. Ama bu neyi getirdi? İncitici bir dilin, çemkiren bir söylemin, herkesin herkese hakaret ettiği ama bu hakaretlerin sonucunda da hiçbir şeyin olmadığı, işin cıvıdığı bir siyasi atmosferi getirdi. Şimdi bunun neticesinde ikiye bölündü Türkiye. Ne etnik, ne mezhep, ne siyasi aidiyet üzerinden tanımlayabiliriz biz bu durumu. Türkiye, evet-hayır diye ikiye bölünmüş ve bu iki kesim arasında bir geçirgenlik yok. Bakın ben güven endekslerini çok iyi takip ederim. Bu ülkede birbirine güvenen insanların oranı çok düştü. Hiçbir ülkede bu ülkede olduğu kadar noter yok.

Niye?

Devlet vatandaşına, vatandaş devletine, vatandaş birbirine güvenmiyor da ondan. 15 Temmuz iğrenç darbe kalkışmasından sonra daha da derinleşen hukukla ilgili büyük bir karamsarlık var. Şimdi siz kime güveneceksiniz. Ülkeleri kurallar yönetir, kurallar nedir, hukuktur. Hukuk insanların haksızlığa uğramamasını sağlar. Bunun ortadan kalktığına inanan, merci olarak nereye başvuracağını bilemeyen insanlar güvensiz olurlar. Meşru ifade alanları ve adalet ortadan kalktığı zaman insanlar önce korkmaya başlarlar, o korkanlar birbirini bulur ve sonra merdiven altı denilen zemine kayarlar. Ve bu genellikle darbe dönemlerinde olurdu ülkemizde. Dikkat ederseniz o dönemlerde bütün STK’lar kapalı olur. STK diye genellikle devleti temsil eden otoriter gücün hoş gördükleri ortaya çıkar. Diğerleri merdiven altına kayarlar. Türkiye bu süreci yaşıyor. Farkında mısınız İpek Hanım, insanlar gülümsemiyor. Barut fıçısı gibi herkes birbiriyle kavga etmeye hazır.

Bu dili değiştirecek misiniz?

Elbette. Politikacı olarak ben bıktım kardeşim, sıradan vatandaş ne yapsın? Bu; otoriteyi temsil edenden başlıyor, diğer alanlara da kayıyor. Burada kadın olmanın avantajını da göreceğim ben. Yaşım ve cinsiyetimin büyük avantaj olduğunu düşünüyorum.

Bundan 10 sene önce İYİ Parti’yi kursaydınız daha sert bir dil mi kullanırdınız?

Onu bilemiyorum. Çok şey yaşamış bir politikacıyım ben. En büyük özelliğim de hatalarımdan ders çıkarmaktır. Hatam olmadı mı, oldu elbette. Ama ben hata diye kabullenip özür dilediğim hiçbir şeyi tekrarlamadım. Tecrübemin önemli olduğunu düşünüyorum. Başardıktan, yani normalleştikten sonra inşallah gençlere teslim edip, huzurlu bir hayatı yaşayacağım.

Her seferinde gençlere çok güvendiğinizi söylüyorsunuz… Bunu sağlayan ne oldu?

Ben eski bir üniversite hocasıyım. Gençlerle aram hep iyi olmuştur. Bakın ben, kendi sınıfının iyi tahsil görmüş bir kadınıyım. Sınıfsal olarak da kendini tanımlamış insanlardan biriyim. Ama yetiştirdiğimiz genç arkadaşlarımız bizden daha donanımlı. Bizim kafamızda bariyerler var. Kompartımanlara daha yatkınız. Onların arasında öyle bir şey yok.

Mesela; sizin kafanızda olup, gençlerin kafasında olmayan bariyerler neler?

Biz dünyaya daha kapalı yetiştik. Bu arkadaşlarımız dünyadaki yaşıtlarıyla çok eşit bir ilişki kuruyor. Bizim en büyük bariyerimiz belki de şu olabilir. Batılı mevkidaşlarımızla karşı karşıya geldiğimizde ya onlardan korkup kaçtık ya da kendimizi kafamızda gettolaştırdık. Ya da çok hayran olduk. ‘Ben de’leri olduk. Bizim çocuklarımız kendilerini yaşıtlarından üstün de görmüyor, değersiz de hissetmiyor. Atatürk’ün de söylediği çağdaş medeniyeti artık teknolojiyle ve bu çocuklarla yakalamak mümkün. Çatır çatır kaçmadan Türkiye adına mücadele edebilecekler. Bunu çok önemsiyorum.

Ya çok seviliyor ya da hiç sevilmiyorsunuz. Bunlar kim; biliyor musunuz?

Biliyorum. Sosyal medyayı eskisi gibi takip edemiyorum. Ama geçmişte twitter ’ımı tamamen kendim takip ettim. Genç bir kesim var. Seküler, Atatürk’ün değerlerine çok bağlı ve korkan. Bir kere “Türkiye elimizden gidiyor” diyenler seviyor. Ama biraz da temkinliler. “Tamam bakalım ne yapacak” diyorlar. Bir diğer kesim, kadınlar. Bana göre daha genç bir kadın grubu. Erkeklerde, muhafazakâr alandan da var, merkez sağ ve kendini milliyetçi olarak tanımlamış insanlarda da var bu sempati.

Peki kim sevmiyor?

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başkanı Sayın Erdoğan, siyasi kumaşı yüksek bir insandır ve rakibi iyi tespit eder. MHP’nin genel başkanlığına aday olduğumu açıkladığım andan itibaren beni de formatlamaya kalktılar. Kimisi FETÖ’cü dedi, kimisi bilmem ne! Onun getirdiği bir kanaat var. Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi’yle hayatını özdeşleştirmiş “Kaybederse bana ne olur” diyen bir seçmen kitlesi var. Oradaki his buraya yansıyor. Fakat çok ilginçtir, o kitlenin içinde bile bir vicdan devreye giriyor. Benimle ilgili o kadar çok haksızlık yapıldı ki, bir süre sonra insanların vicdanı devreye girdi.

Siyaset yıllarınızdan sizi hatırlayan ve benimsemeyenler, katı bir şekilde eleştirenler de var.

Doğru Yol döneminde sekiz ay içişleri bakanlığı yaptım. Sayın Çiller’in 1993’ten başlattığı bir güvenlik politikası vardı. Ben partiye 1994’te katıldım. Sayın Çiller ile eküri haline geldik. Genel olarak insanlar maliyeti yüksek insanlara nefret duyamaz. Sayın Çiller başbakandı. Kızgınlık bir şekilde birine kanalize edilir. O günün şartlarında bu bendim. Bana saldırmanın bir maliyeti yoktu. Tabii çok fırtınalı bir dönemdi.

Susurluk oldu…

Susurluk sonrasında bakan oldum ben. E benim ne alakam var Susurluk ile? Maliyet hesabı bu. Kendini sınıfsal olarak tanımlamış bir politikacı olarak ekonomik güç odaklarıyla da çok fazla haşır neşirliğim yoktu. O günlerde benimle ilgili yapılan tanım, “Fakir köylü kızı”ydı. Aşağılanma için söylenmişti ama ben bunu aldım, başımın üstüne koydum. Nasıl bu gençler, kendilerini Batılılar karşısında değersiz bulmuyorsa, ben de kendimi o günün çok önemli bir şahsının karşısında değersiz veya daha değerli bulmadım. Mesela mutfaklar beni hep sevmiştir. Gazetelerin televizyonların mutfakları da beni hep sevmiştir. Çünkü sınıfsal bir tavır aldım. İçişleri Bakanı’ydım, genel yayın yönetmenlerine hiç beyanat vermedim, o günün muhabirlerine verdim. Çünkü ben küçük bir memur çocuğuydum ve bütün her yere tırnaklarımla kazıyarak geldim. Bakın bugün hakkımda söylenenleri de geçiyorum; Erdoğan’ın etrafındaki bu yazar-çizer takımı nedeniyle ona çok acıyorum. Çünkü onun buraları kontrol etmesi, övüyorum derken lime lime edenleri görmesi mümkün değil. Siyaset şöyle bir şeydir. Herkes birbirinin düşmanı değildir. Gün gelir siyasetçiler, bir zorluk karşısında yan yana gelirler.

Yenikapı buluşması böyle miydi?

28 Şubat döneminde Refah Partililer ile Doğru Yol Partililer de birbirleriyle dayanışma içinde oldular. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra bütün görüşlerin bir araya geldiği o huzurlu alan ortaya çıkmıştı. Şimdi bunun nasıl darmadağın edildiğine bakın. Çünkü bu yekpare huzur alanının oy dağılımında sorun var. Bu huzur alanında o kutuplaştırılmayan seçmenin seni, beni görmesi mümkün.

Parti programında FETÖ ile mücadele var. “15 Temmuz gerçeğini ortaya çıkarmak şehitlerimize karşı namus borcumuzdur” diyorsunuz. OHAL ile yürütülen mücadelenin yeterli olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Sayın Erdoğan’ın bu konuda samimi olduğunu düşünüyorum. Kişisel olarak 17-25 Aralık’tan bu yana canının yandığına inanıyorum. Fakat öyle bir geçirgenlik ve iç içe geçmişlik var ki, kimin eli kimin cebinde belli değil. Samimiyetle mücadele etmek istediğine inanıyorum ama bu mücadelenin gerçekten olduğuna inanmıyorum. Şöyle bir durum var: Eğer siz FETÖ’cülük üzerinden bir kriter koymazsanız, yani senin FETÖ’cün kaçar, benim FETÖ’cüm tutuklanırsa bu adaleti ortadan kaldırır ve aynı zamanda da işi sulandırır.

Herkesin bir FETÖ’cüsü mü var?

Ben hariç ağırlıkta olduğu görülüyor. Benim sülalemde yok.

Ama siz de FETÖ’ye yakın olmakla suçlanıyorsunuz.

Evet. Mesela bana “Meral Kılıçdaroğlu” diyen İsmail Kahraman “Belam” dediğim için beni mahkemeye verdi. İfade vermeye gittim Çarşamba günü. Bu kişinin bana söylediği sözlerde direk FETÖ suçlaması var. E elin sopası yok, bak damadı kaçak. 1000 yaşında adam. Ben kendisine “İsmail Akşener” desem, ne kadar iğrenç. Defalardır kamuoyuna beyanda bulunuyorum. Bu mücadeleyi yapanları göreve çağırıyorum. Benim dokunulmazlığım yok. Varsa bir terör örgütüne yandaş olmak, sempati duymak gereğini yapmanız lazım. Yok iftiraysa, o zaman o iftirayı atana da gereğini yapacaksınız. Bu nasıl bir devlettir ki, 8 yıldır evinin önünde polis kulübesi olan bir eski İçişleri Bakanı’nın ne olduğunu bilmiyor. Bir kere FETÖ’nün sermayedarları kaçtı kardeşim. Yeni bir iddia var.

Nedir o?

Diyorlar ki garibanlar hapiste, bir sektör oluştu. Parayı veren kaçıyor. Bu vicdanları yaralar. Ben iddialıyım. Şahsım, partim adına, altına imza attık, bu konuda mücadele etmek namus borcumuzdur.

15 Temmuz gecesi neredeydiniz?

Evimdeydim. Beylerbeyi’nde, Küplüce denilen yerde oturuyorum. Köprünün ayağına yakın bir yer.

Anlatır mısınız o geceyi?

Tarihi eser bir evde oturuyoruz. Üst katında televizyon yok. Günlük çalışan bir kızımız var. Akşam eve misafir geldiğinde ikramı ben yaparım. İki farklı aile misafirimiz. Çay, börek servisini yaptım. Telefonumun sadece WhatsApp’ı açık. Misafirlerimizden biri bizim genel idare kurulu üyemiz Feridun Bahşi; telefonuna köprüyle ilgili bir mesaj geldi. Herkes birbirini aramaya başladı. Hemen televizyonu açtık. Yoldan insanlar geçiyor, televizyonlarda bir gariplik var ama ne olduğu belli değil. Nihayetinde öğrendik. Diğer misafirimiz gitmek için bir tekne istedi. Biz onu sahile kadar indirdik. İnsanlar ellerinde bayraklarla neşeli şekilde köprüye çıkıyor. Eve geldik, öğrendik. Sayın başbakanla ilk tweet’i atan, kınayan siyasetçi olduğumu sanıyorum.

Peki sokağa çıkmayı düşündünüz mü?

Bunu çok dürüstlükle anlatıyorum size ve ilk kez anlatıyorum. “Hadi bakalım” falan olduk. Fakat bir arkadaşımız aradı. Ülke TV’de başlayıp, sonra diğerlerine sirayet eden, bu darbenin başbakanının benim olduğuma dair bir yayın yapıldı. Tam gidelim mi derken, bunun bir provokasyona sebep olabileceğini düşünerek durdum. “Darbecilere destek olmak için çıktı” denilebilirdi çünkü. Asıl ilginç olanı şu, hiç çözemedik. Helikopter hep bizim evin bulunduğu o alanda döndü durdu. Ve iki büyük kurşun bizim polis noktasına geldi. Zırhlı yaptırmıştım ben. Sıyırdı geçti, kıyafetlerini giydikleri konteynırın camlarını indirdi. Fakat sonra, ertesi gün, çok ilginç bir biçimde yayınlar başladı. Onca erkek, sayın cumhurbaşkanı, başbakan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli dahil hepsi bir yerlerde, hiçbirini tankın üstünde görmedim, ama tutturdular, “Meral Akşener niye tankın üstüne çıkmadı” diye. Buraya da bir soru işareti koydum.

Nedir kafanızdaki soru işareti?

Eğer Sayın Erdoğan’ın danışmanları, o esnada “Hazır elimiz değmişken Meral Akşener’i çıkaralım” diye bir plan proje yaptıysa amenna, bakın buna bir şey demem. Amaaa gerçekten o darbe başarılmış olsaydı, başbakanı cumhurbaşkanı olacak şahısları gizlemek üzere bir el devreye girmişse o zaman Sayın Erdoğan’ın bu işe dikkatle bakması lazım.

Böyle olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Bilmiyorum. Neticede ben bu ülkede bir bakanlık yönettim. Sayın Erdoğan’ı FETÖ mücadelesinde samimi buluyorum ama çevresini kesinlikle samimi bulmuyorum. Kendimi Sayın Erdoğan açısından bir turnusol kâğıdı gibi görüyorum. Çevresinden kim bana çemkiriyorsa emin olsun kriptodur.

“Meral Akşener’den Neden Korkuyoruz” başlıklı bir köşe yazısında hukuk danışmanınız Nuri Polat’ın FETÖ’ye angaje olduğu iddia edildi. Ne diyeceksiniz?

Hiç alakası yok mesela. Nuri Polat, benim ne danışmanım ne avukatım. Ne yakınım, ne uzağım. Ben bu arkadaşı MHP İstanbul il başkan yardımcısı sıfatıyla tanıdım.

Şahsınızla veya partinizle ilgisi yok mu yani?

Hayır yok. Ne Sayın Ahmet Kekeç ne diğerleri fikri takip yapıyor. O kadar hatalı yazılar var ki. 28 Şubat’ta bu arkadaşlar, benim FETÖ’yle bir olup askeriyeye kumpas kurduğumu iddia ettiler. Bu tutmadı. Çünkü 28 Şubat’ta Tansu Hanım başbakan yardımcısı, Erbakan başbakan, ben İçişleri Bakanı’yım. Ne yapmışım ben. Bana bir belge gelmiş. Ben de ilk amirim olan Başbakan Yardımcısına iletmişim, o başbakana, başbakan da cumhurbaşkanına iletmiş. Cumhurbaşkanı da genelkurmay başkanına vermiş. Hatalı durum var mı? Yok. Peki bu belgenin oluşmasını sağlayan kişi nerede? Yeni Şafak’ın yazarı. O belgenin geldiği kişi, A Haber’de haber yapıyor. Peki o belgenin verildiği şahıs Sayın Çiller nerede, Sayın Cumhurbaşkanı’nın hasbahçesinde. Sayın Çiller’in beyninin tamamı üç kişi: Mümtazer Türköne hapiste. Hüseyin Kocabıyık AK Parti’den İzmir milletvekili. Rahmetli Şükrü Karaca vefat etti. Peki aynı yazar çizer takımı, beni FETÖ’nün bakan yaptığını iddia etti. Kendi kendimi bakan atayamayacağıma göre biri beni atadı. Sayın Çiller. Peki FETÖ söylüyor, bu kadını bakan yap, o da “Baş üstüne hocam” diyor. E sayın Çiller nerede? Fikri takip yapmıyorlar…

Sayın Akşener; 90’lı yıllarda zirve yapan faili meçhul cinayetlerde sizin de sorumluluğunuz olduğu iddia ediliyor. Bu anlamda pişmanlıklarınız var mı?

Faili meçhul hikâyesinin içinden ben çıkmam. 1993’te Kocaeli Üniversitesi’nde İnkılap Tarihi bölüm başkanı olan bir kadın hocaydım. Kayınvalidesi ve kayınpederiyle oturan bir kadın. Kayınpederim İzmit’in bilinen isimlerinden birisi. Hatta oğluyla evlendiğimde, “Benim gelinimin toplu taşıma araçlarında saçına başına dokunulmasın” deyip, yaşlı bir amcanın taksisi ayarlandı. “Sen bununla gidip geleceksin kızım” dendi. Böyle bir aileye gelin gitmiş bir hocayım kardeşim. Tansu Hanım’a bağırmak her zaman maliyetti. Bana bağırmanın maliyeti yoktu. Faili meçhulü tartışırız ama o mücadelenin en şiddetli yapıldığı dönemde ben Kocaeli’de oturan bir hocaydım. Bakın bu ülkede bir Cumhurbaşkanının batılı ülkelerin tehdit etmesini, bizim dışımızdaki güçlerin zora sokmasını kabul etmeyecek insanlardan biri ben ve benim arkadaşlarım. Bizim bir devlet anlayışımız var. Günün sonunda Türkiye yan yana gelir. Öyle ağır hakaretlerle istiskal ederek, itibarsızlaştırmaya gayret etmek doğru değil. Benim bir ailem var. Ağaç kovuğundan çıkmadık hiçbirimiz. Torunumun gayri meşru olduğunu yazdırdılar. Mahkemeye verdim, IP bulunamadı biliyor musunuz? Torunumun 15 sene sonra bunlar olurken, babaannem ne yapmış, bunu ona göstermem lazım.

İYİ Parti’yi kurmanızda hakkınızdaki kaset iddialarının bir etkisi oldu mu?

Elbette. Hayatım hep mücadeleyle geçti. Hocayken de öyle. Ama bunca senedir hiç kadınlığım üzerinden yorum yapılmamıştı. 61 yaşındayım, bir babaanneyim, bir kocam var, 35 yaşında oğlum var, bunlar ne düşünüyor? Ben 2012 yılında çok baskı gördüm ama hiç parti kurmayı düşünmedim. 7 Haziran’da malum hikâye oldu. Sonra sert bir mücadele geçirdim. Sayın Cumhurbaşkanı aradı. 35 dakikayı geçen telefon konuşmasında, bir daha böyle şeylerin tekrarlanmaması için bu iki kişinin göz önünden çekileceğini söyledi. Ama ben davayı çekmedim. Bu sırada Sayın Bahçeli, bir kadın genel başkan yardımcısını bana gönderdi, onun da şöyle bir sözü oldu, ilk kez paylaşıyorum. “Sayın Bahçeli, biz kasetlerle ilgili bedeller ödedik. Artık hani kaseti olanı vermiyoruz” dedi. Orada da bir şeyler yıkıldı. Ama bir görevdi, milletvekili sırasına girmiştim. Seçim bitti, Eve dönmeye karar verdim. Rahmetli abim, Sayın Bahçeli’nin arkadaşıydı, benim hayatımda özel bir yeri vardı. “Kızım müracaat et, ama öyle et ki seni sıraya koymasınlar. Sonra şantaja maruz kaldı derler” diye uyardı. 1 Kasım’a kadar sakin bir süreç geçirdim. Açık oyumu MHP’ye verdim, o bir borçtu. Ve defterleri kapatma kararı almıştım. Sonra çok büyük baskı gördüm ve bir yola çıktık. Bana bu partiyi kurduran nedenlerden biri atılan iftiralardır.

Samsun’dan yola çıkacağınızı düşünmüştük, Ahlat’tan çıktınız.

Ve siz benim evimdesiniz. Ramazan bayramını da burada geçireceğiz. Babaanne- anneanne sofrasını kuracağız. O sofranın özelliği, bütün eller eşit şekilde o yiyeceklere ulaşırdı.

Buradan sonra nereye gideceksiniz?

Bütün Türkiye’yi dolaşacağım. Şimdi Edirne’ye sonra Rize, Şırnak, devam edecek.

Merkez sağdaki boşluğu dolduracak mısınız?

Merkez sağ seçmeni yerinde duruyor. Bu seçmen, Batı’da CHP’ye, orta Anadolu ve buralarda Ak Parti’ye kaydı, biraz da MHP’ye. Cumhuriyet değerlerinin korunacağı, Atatürk’ün hele anasına sövülmenin ‘cıs’ olacağı bir alanın yaratılacağı, tacizin, tecavüzün, işkencenin ortadan kaldırılacağı, üretimin olacağı, nefes alınacak, vatandaşa ulaşacak merkezde bir siyasi organizasyon var artık. Aytun Bey’in gömleğini çıkarması gerekmiyor. Onur Aydın diye bir kardeşimiz var, solcu, gömleğini çıkarması gerekmiyor. Durmuş Yılmaz, muhafazakâr mesela. Gömleklerini çıkarmadan bu milletin bütünlüğü, mutluluğu, kavga dilinin ortadan kalktığı, hayat tarzına saygılı bir Türkiye için çalışacağız. Hep şu dendi, “ya cumhuriyet ya Osmanlı”. Hayır biz öyle demiyoruz, “Cumhuriyet ile Osmanlı” diyoruz. Laiklik veya din dediler. Biz “Laiklik ile İslam” diyeceğiz. “Demokrasi ile cumhuriyet” diyeceğiz.

Herkesin olduğu bir partide bir karmaşa olacağı görüşü hâkim. Daha doğrusu temelsiz bir yaklaşım olarak görülüyor

Biz bunu Doğru Yol Partisi’nde yaptık. Yapılmıştı, biz dahil olduk daha doğrusu. Anavatan farklıydı. O kompartımanlara ayrılmıştı. Rahmetli Özal yapıştırıcıydı, aradan çıkınca dağıldı. DYP öyle değildi, bir genel çerçevesi vardı. Hakikaten vatanseverlik üzerine, o sistemde kendini ifade etmekte bir zorluk yaşamazdın. Bütün teşkilatlar benim ülkü ocaklı olduğumu bilirdi.

Kırmızı çizgileriniz neler?

Türkiye’nin birliği ve beraberliğinin bozulması ve israf.

Kürt meselesinde tavrınız ne olacak?

Biz ona ‘Kürt meselesi’ değil, ‘Güneydoğu meselesi’ dedik. Çünkü Kürt meselesi dediğiniz zaman şöyle bir şey oluyor: Şuurun altına şöyle bir mesaj iletiyorsunuz. Kürtler problem! Evet bizim burada problemlerimiz var. Ekonomik, sosyal, siyasi, açılımların getirdiği çıta yüksekliğinin yarattığı bir hayal kırıklığı ve bir de eli silahlı terör var. Bugün iri yarı laflar ederek bir dakikada çözemezsiniz. Dokunarak, birbirimizi anlayarak, açık seçik konuşarak üzerine gitmeliyiz.

Ahlat’ta ev tutmanız sadece Türklerin Anadolu’ya girişiyle ilgili değil sanırım. Kürtlere de mesaj veriyor musunuz?

Herkese bir mesaj. “Sen Türksün, ben Kürdüm” diye bir şey yok. Herkes kendinin ne olduğunu bilir. Babamın ailesi Yunanistan’a Diyarbakır’dan gönderilmiş. Ailemin geldiği yer Diyarbakır. Bir de etnik aidiyetin günümüzde psikolojik olduğuna ve buna da saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. Aidiyetiniz sizinle alakalı ve çok kıymetli. Karşılıklı saygı göstermeliyiz.

Eşiniz sizi destekledi mi?

Burada çok büyük desteğini görüyorum. İlk başladığımda “Sen bilirsin hanım” dedi. Şimdi yaşadıklarımızdan dolayı çok büyük destek veriyor ve şunu söylüyor: “Bu uğurda malımı mülkümü satacağım.” Kafaya koydu adam. Çok ilginç, “Neyle kuruyorsunuz partiyi” diyorlar, valla kuruş hesabı veririm.
Millî Gazete

Aytun Çıray kalem kalem hesap çıkardı:Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek
13 Kasım 2017



İYİ Parti Başkanlık Divanı, bugün saat 11.15'te, Genel Başkan Meral Akeşner başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası, Genel Sekreter Aytun Çıray gündemdeki konulara ilişkin açıklama yaptı.

Çıray yaptığı açıklamada " 2018 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden bütçeye gelecek yükler için ilk defa bir yılın bütçesine ödenek kondu.

Karayolları ve şehir hastaneleri için konulan 6,2 milyar lira oldu.

Konunun uzmanları, “2016 yılı ortası itibariyle 20 sağlık tesisinin (şehir hastaneleri) yatırım bedeli 10,2 milyar Euro ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tesisler için ödeyeceği kira (doğrudan yükümlülük) yıllık toplamda (kira+isteğe bağlı hizmet bedeli) 2,280 milyar Euro’dur. Bu kiraların 25 yıl boyunca toplam tutarı 57 milyar Euro’dur. Ödemeler finansmanın sağlandığı para cinsinin ülkesinde gerçekleşen enflasyonla güncellenecektir.” diyor.

Yani AK Parti hükümeti Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek." dedi.

İYİ Parti Genel Sekreter Aytun Çıray açıklaması şu şekilde ;

DIŞ POLİTİKA

Esasen AK Parti iktidarlarının başlangıcında Sayın Erdoğan gücünü tarihimizde hiçbir lidere nasip olmamış dış destekten almıştır.

Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın güçlü lider izlenimini yaratan temel unsurların başında dış politika gelmektedir.

Bu destek ülkemizde hukukun üstünlüğünün ve kuvvetler ayrılığının ciddi biçimde darbe almaya başladığı dönemlerde bile sürmüş; Saray’ da bundan fazlasıyla faydalanmıştır.

Ancak Saray, kendi siyasi hedeflerine vardığına dair bir kanaate ulaştıkça, dış politikayı kullanma stratejisini değiştirmeye başlamıştır.

Özellikle referandumda görüldüğü gibi, başat pozisyondaki devletlerin yönetimleri ile karşı karşıya gelmekten hiçbir biçimde çekinmeyecek bir lider görüntüsünü iç politik çıkarları kullanmıştır.

Ancak dış politikanın iç politik hedeflere böylesine alet edilmesi nerede olursa olsun çok yanlıştır ve sonuçları da genellikle çok ağır olur.

Şu anda Saray’ın Türkiye'yi ve Türk Milletini maruz bıraktığı durum tam da budur.

Ancak bu meydan okuma tavrının Saray’ın kendi seçim stratejisinin bir parçası olduğu ve sürdürülebilir olmadığı ilgili hükümetler ve devletler tarafından ne yazık ki bilinmektedir.

Rus Uçağının düşürülmesi sonrasında yaşananlar ve Çin'le ortak balistik füze yapılması projesinden imzalandığı halde vazgeçilmesi ilgili hükümetlerin Saray’ı ciddiye almamalarının nedenlerini gayet iyi açıklamaktadır.

Bu da dış politikanın Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin yüksek genel çıkarları doğrultusunda yürütülmesinin önünde büyük engeller çıkarmaktadır.

ABD'nin vize rejimini yumuşatmaya yönelik kararının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. ABD vize rejimini Türk hükümetinden aldığı bazı açık taahhütler karşılığında yumuşattığını deklare etmiştir.

Bu konuda herhangi bir geri adım atılması halinde vize işlemlerinin yeniden askıya alınması söz konusu olabilecektir.
Fakat burada önemli olan husus, AK Parti'nin hukuku ancak güçlü ülkelerin baskısıyla uyguladığı veya uygulamadığı bir ülke görüntüsü vermesidir.

APEC Zirvesi vesilesiyle Vietnam'da bir araya gelen ve “ Siyasi çözümün forumu da Astana değil Cenevre'dir,” diyen Trump ve Putin'in Suriye konusunda yapmış oldukları açıklamaları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

EKONOMİ

Bu Türkiye için son derece haysiyet kırıcı, dolayısıyla asla kabul edilemez bir durumdur. Bedeli de hem ekonomik hem de siyasi olarak çok ağırdır.

Doların 4 TL'yi zorlaması ve enflasyonun adeta patlama yapması izlenen içe endeksli yanlış dış politikanın sonucudur.

Ve siyaseten uluslararası düzlemde yaşanan mutlak yalnızlaşma ve bir 2. Kuzey Kore olma riskiyle yakından bağlantılıdır.

Bu arada altını çizerek vurgulamamız gereken nokta şudur: Bizim AK Parti’nin yanlış dış politikalarını eleştirmemiz dış dünyanın yanında yer almamız anlamına gelemez. Bunu şiddetle reddederiz. Tam aksine bizim AK Parti’nin dış politikasını eleştirmemizin temel nedeni iç siyasete endeksli olmayan millî bir dış politikayı savunmamızdır. Türk milletinin onurunu, Türk devletinin yüksek çıkarlarını ancak millî ve geleneksel bir dış politika ile sağlayabiliriz.

2018 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden bütçeye gelecek yükler için ilk defa bir yılın bütçesine ödenek kondu.

Karayolları ve şehir hastaneleri için konulan 6,2 milyar lira oldu.

Konunun uzmanları, “2016 yılı ortası itibariyle 20 sağlık tesisinin (şehir hastaneleri) yatırım bedeli 10,2 milyar Euro ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tesisler için ödeyeceği kira (doğrudan yükümlülük) yıllık toplamda (kira+isteğe bağlı hizmet bedeli) 2,280 milyar Euro’dur. Bu kiraların 25 yıl boyunca toplam tutarı 57 milyar Euro’dur. Ödemeler finansmanın sağlandığı para cinsinin ülkesinde gerçekleşen enflasyonla güncellenecektir.” diyor.

Yani AK Parti hükümeti Şehir Hastanelerini devlete yaptırsa 10.2 milyar Euro ödeyecekken, 47 milyar fazlası ile 57 milyar Euro ödeyecek.

Öte yandan devletin yükü Kamu Özel Ortaklığı projelerinde sadece gelir kaybı değil. Devlet, yüklenici firmalara milletin kesesinden ödemek zorunda olduğu doğrudan yükümlülükler altına sokuldu. Köprü ve tünel geçişlerinde geçiş, hastanelerde hasta garantisi verdiler. Yani sadece bu yıl için milletimize geçmediği yollar ve köprüler, yatmadıkları hastaneler için sadece bu yıl ödetilecek para 6.2 milyar lira.

Bütün bu yanlış ekonomi ve yatırım politikaları yanında biraz önce sözünü ettiğimiz iç politikaya endeksli felâket denenebilecek AK Parti dış politikalarının Türk milletinin cebine maliyeti sadece Suriye’de 40 milyar dolara yaklaşmıştır.

İsraf had safhadadır. AK Parti hükümetleri muazzam bir israf içindedir. Türk milletinin parası çar çur edilmektedir. Kendi israflarını azaltacaklarına milletin bir somun ekmeğine göz diktiler. Ekmeğe yapacakları zammı gizlemek için, “ekmekte israfı önleyeceğiz” gibi trajikomik bir söylemle gramajı azaltma yoluna gidiyorlar.

Sayın Erdoğan nedense Türkiye’de esip gürlediği Amerika’dan ihtiyaç olmadığı halde 11 milyar dolarlık uçak alımına öncülük etti.

Yanlış ve saçma sapan AK Parti politikalarının sonucunda döviz ve enflâsyon artmış, bütün bu maliyetler milletimize zam yağmuru olarak yansımıştır.

Özellikle temel tüketim maddelerinden olan petrol ürünlerine zam üstüne zam gelmiş, bu zamlar petrolün kullanıldığı her mamulü etkilemeye başlamıştır. Nitekim motorine son gelen 11 kuruşluk zamdan sonra ilk defa motorin 5 lira sınırını aşmış 5,10 lira olmuştur. Vergi uzmanları 45 litrelik bir deponun 230 liraya dolacağını, bunun 35,00 lirası KDV 81 lirası ÖTV, olmak üzere 114 liralık motorin için vatandaşlarımızın 115 lira vergi ödeyeceklerini hesaplamışlardır. Zamlarla dolaylı vergilerin bütçedeki payı %67’ye ulaşmıştır. Bu durum “Herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür,” diyen Anayasa’nın 73. Maddesine aykırıdır.

Kul sıkışmadan Hızır yetişmez, derler. İşte İYİ Parti güneşi tam da Türk milletinin sıkıntılarına çare aradığı günlerde doğmuştur. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in önderliğinde Bakanlardan, Merkez Bankası Başkanı’nından, Müsteşarlardan, Büyükelçilerden, Valilerden, Hukukçulardan, Bilim insanlarından, güvenlik bürokrasisinden, deneyimli siyasetçilerden ve İYİ Parti’ye çağın dinamizmini getirecek olan gençlerden oluşan bir büyük kadro ile işe koyulduk. Niyetimiz hayırdır, inşallah akıbet de hayır olacaktır.
Habererk

İYİ Partili başkan Haluk Ulusoy'dan olay Bahçeli paylaşımı
03 Kasım 2017



İYİ Parti'nin Kocaeli İl Başkanlığı'na getirilen Haluk Ulusoy'un daha önce sosyal medya hesabından yaptığı 'Devlet Bahçeli, Allah bize tez zamanda senin helvanı yemeyi nasip etsin' paylaşımı olay yarattı.

Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım İYİ Parti'nin Kocaeli İl Başkanlığı'na getirildikten sonra olay olan İş adamı Haluk Ulusoy paylaşımı gelen tepkiler üzerine sildi. Açıklma yapan Ulusoy, paylaşımı referandumu gecesi kızgınlıkla yaptığını söyledi.

"AK PARTİ'YE YAKLAŞARAK SEÇMENİNE SIRTINI DÖNDÜ"

Ulusoy, tepkiler üzerine sildiği paylaşımı, 16 Nisan referandum sonuçlarının açıklandığı gece kızgınlıkla yaptığını söyledi. Ulusoy, şunları kaydetti:

"Referandumda, Sayın Bahçeli'nin bana göre MHP'nin kuruluş değerlerine, rahmetle, saygıyla andığım Alparslan Türkeş'in kurduğu partinin değerlerine aykırı hareket ettiğini ve kendisine verilen oyların karşılığını vermediğini, AK Parti'ye yaklaşarak partisine ve seçmenine sırtını döndüğünü düşündüğüm için o akşamın kızgınlığıyla yapılmış paylaşımdır. İşin özünde, kendisi Türkiye'de belli bir seçmen kitlesine sahip olan MHP'nin genel başkanıdır. Makamını saygı ve sevgiyle hürmet ederiz. Bugün kendisinin giydiği cekettir. Kişisel olarak yaptığının hâlâ yanlış olduğunu düşünüyorum,. Bu sebeple de İYİ Parti'nin üyesi oldum. Türkiye'de iyi şeyler yapmak için göreve talip oldum. Görevlendirildim, iyi insanların aldığı oyu, söz verdiği şekilde kullanacağı, seçmenine yanlış yapmayacağı iyi bir hareketin içindeyiz. Herkesi de iyi şeyler yapmak için İYİ Parti'ye bekliyoruz."
İnsan Haber

Yalçın Doğan: Bahçeli dükkânı kapattı
15 Kasım 2017



“Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 2019’da demokratik rejim içinde bir yapıya kavuşturulmasını tesis maksadıyla üstlendiğimiz sorumluluk aynen devam edecek, AKP ile birlikte sonuna kadar yan yana mücadele edecektir”.

Yanlış anlaşılmasın, bu sözüm ona, “bir muhalefet partisinin” genel başkanı tarafından yapılan bir itiraf. Devlet Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasından bir bölüm.

Bahçeli aslında malumu ilan ediyor. Son iki buçuk yıldır en açık ve net olarak, en kritik durumlar dahil, AKP’ye sürekli destek çıkıyor.

Örneğin 2015 Haziran seçimlerinde “hiç bir partiyle koalisyon kurmuyor” ve Kasım’da iktidarı yeniden AKP’ye ikram ediyor.

En büyük desteği, hiç kuşkusuz, Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa değişikliğine yürekten katılması. Ardından Meclis’te muhalefeti susturacak iç tüzük değişikliğini AKP ile birlikte hazırlaması. Buna benzer pek çok örnek var.

Son viraj

Her koşulda AKP’ye sürekli destek çıkan, AKP’nin “arka bahçesine” dönüşen MHP, Bahçeli’nin dünkü açıklamasıyla birlikte son viraja giriyor.

AKP’yi “koşulsuz destekleme” açıklaması.

Bir “muhalefet partisi” açısından, değil Türkiye siyasal tarihinde, dünya siyasal tarihinde eşi görülmeyen bir siyasal skandal.

Muhalefet partileri zaman zaman Türkiye’de ve dünyanın her yerinde elbette iktidar partisiyle iş birliği yapıyor. Ama, ne zaman?

Örneğin, savaş zamanında, ulusal bir felaketle karşılaşıldığı zamanda ya da benzer durumlarda.

Ancak, siyasal rejimi tümüyle otoriter kılacak bir değişiklikte asla değil. Bahçeli bunu yapıyor ve buna devam edeceğini ilan ediyor.

Böylelikle, partiye kilit vuracak son virajı almış alıyor.

Baraj korkusu

Dün çeşitli konulara değinen Bahçeli seçim barajı konusunda çelişkiye düşüyor.

Önce diyor ki:

“MHP’nin baraj sorunu yoktur”.

Geçen hafta şunu söylüyor:

“Yüzde 10 ağır bir barajdır”.

Dün ise, aynı konuda:

“Yüzde 10 barajı aşılabilir duruma gelmiştir. Artık bu kadar zorlamalar ve dayatmalarla birilerini öldürerek, kendini yaşatmak yerine, hep beraber nasıl yaşarız, noktasında bir

uzlaşmaya varacak çalışma yapılmalıdır. Bu yüzde 5 mi olur, 6 mı olur, 10 olarak mı kalır?”

Baraj sorunu olmadığını söyleyen Bahçeli, barajın düşürülmesini istiyor. O kadar ki, “birilerini öldürerek, kendini yaşatmak yerine” demeye kadar varıyor baraj korkusu.

Madem “baraj sorunu yok”, o zaman barajı düşürmek için bu çağrı ne?

Laf salatası

Dünkü konuşmasının geri kalan bölümünde ise, biraz dış politika, biraz Atatürk tartışmaları.

Arada ise:

“Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez”, “Gökten kemik yağmayacak”, “Ala keçi her zaman püsküllü oğlak doğurmaz” gibi laf salataları.

Asıl önemli olan, Bahçeli dünkü konuşmasıyla siyasal kaderini artık bütünüyle AKP’ye bağlamış bulunuyor.

Kendi kişisel siyasal kaderi bir yana, yaklaşık elli yıllık koca bir partinin kapısına kilit asıyor.

Aslında bu yeni değil. Zaten bu nedenle MHP’den istifalar birbirini izliyor.

Zaten bu nedenle MHP’den ayrılanların başını çektiği “İyi Parti” kuruluyor.

Ben Bahçeli’ye değil, asıl onunla birlikte hareket eden MHP Grubuna şaşıyorum. Nasıl oluyor da, göz göre “partilerinin kilit vurulmasına seyirci kalıyorlar”, anlamak güç.

Ve de hala MHP örgütünde bulunanların seyirciliğine.

T24
ETİKETLER
yalçın doğan bahçeli mhp akp cumhurbaşkanlığı seçim

Sabahattin Önkibar: 'MHP ’den 10 milletvekilinin partisinden istifa edecek'
17.11.2017



Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, MHP ’den 10 milletvekilinin partisinden istifa edeceğini iddia etti. Önkibar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ’nin de bu istifalara ön alabilmek için seçim barajı çıkışını yaptığını öne sürdü.

Sabahattin Önkibar’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Bahçeli’nin baraj insin diyerek neden AKP ’ye yakarıp şirinlik yaptığı belli oldu.

Kulisteki fısıltılara göre MHP Meclis grubu kaynıyor.

Partilerinin yüzde 10 barajı asla aşamayacağını gören pek çok milletvekili

istifa eşiğinde ki bu sayının 10 civarında olduğu ifade ediliyor.

Peki MHP’den kopacak vekiller nereye mi kapağı atar?

Söylentilere göre bazıları AKP’ye, bazıları İyi Parti’ye, bir isim de CHP ’ye geçebilirmiş.

İşte bunu gören Bahçeli, barajın inmesi ve AKP ile seçim ittifakı argümanları ile partisindeki istifaların önüne geçmeye çalışıyormuş.

Gelelim Erdoğan’ın ne yapacağına?

Tayyip bey bu aralar birden MHP ve Bahçeli kapısını kapatmaz, lakin onunla asla kader birliği noktasında olmaz. Zira anketler elinde ve Bahçeli’nin tabanda tükendiğini görüyor... Melih Gökçek ve Kadir Topbaş’ı bile kapıya koyan Erdoğan’dan hiç kimse Bahçeli’yi vefa gösterir diye ummasın ki dün yazdık..."

Ana Haber

MHP Muğla'da toplu istifa: Erdoğan’ın kanatları altına girmek hiçbir ülkücüye yakışmaz
17 Kasım 2017



MHP Muğla Yatağan eski İlçe Başkanı Servet Göka ve aralarında 200 kişininde bulunduğu MHP üyesi MHP'den istifa ettiklerini açıkladı...
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

MHP'de toplu istifa depremi devam ediyor...

200 KİŞİ DAHA İSTİFA ETTİ

MHP Yatağan eski İlçe Başkanı ve üst kurul delegesi Servet Göka'nın da bulunduğu 200 kişi, MHP Yatağan İlçe Başkanlığı'na dilekçe sunarak partilerinden istifa etti.

"ERDOĞAN'IN KANATLARI ALTINA GİRMEK HİÇBİR ÜLKÜCÜYE YAKIŞMAZ"

Yeniçağ'a konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Göka, “MHP’deki siyaset tamamen çökmüş durumdadır. Tayyip Erdoğan’ın kanatları altına girmek hiçbir ülkücüye yakışmaz. Bizler Başbuğ Alparslan Türkeş’in öğrencileriyiz. Onlardan öğrendiğimiz ülkücülük bu değil. MHP’nin bugün izlediği siyaset ülkücülüğe aykırıdır” ifadelerini kullandı.

Haber Fedai

İyi Parti’den Reza Zarrab açıklaması: İktidarın kendini koruma adına Türk Milleti’ni bir paravan gibi kullanmasını utanç verici buluyoruz
01 Aralık 2017



"Ülkemiz bunun gibi sahtekar, rüşvetçi ve düzenbazların, mazlum vatandaşlarımızın rızkını yiyeceği bir yer olamaz"

Meral Akşener'in Genel Başkanı olduğu İyi Parti ABD'de devam eden ve Reza Zarrab'ın tanık olduğu davayla ilgili açıklama yapıldı. İyi Parti'nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Devlet işlerini yürütme kamuflajı altında rüşvet yiyenler, yedirenler ve ona sessiz kalanlar Reza Zarrab'dan farklı değildir. Bu nedenle AK Parti iktidarlarının ve onların bakanlarının utanç verici yöntemlerle iş yaptıkları Reza Zarrab, Türkiye'nin millî meselesi değildir" ifadeleri yer aldı.

İYİ Parti’nin resmi Twitter hesabından ABD’de devam eden ve Reza Zarrab’ın “tanık” sıfatıyla ifade verdiği davayla ilgili açıklama geldi.

İşte o açıklama:

1. Türkiye Cumhuriyeti millî çıkarları doğrultusunda elbette tüm dünya ülkeleriyle temas kuracak, alışveriş yapacaktır. Ama bu, kesinlikle hem iç hukukumuza, hem de uluslararası hukuka riayet ederek yapılmalıdır.

2. Millî çıkarlar Reza Zarrab ve benzeri adamlar üzerinden hukuk ve ahlak dışı işler yaparak korunamaz. Ülkelerin millî çıkarları ve devlet sırları, illegal yöntemlerle çalışan Reza Zarrab gibi uluslararası bir kaçakçıya teslim edilemez.

3. Devlet işlerini yürütme kamuflajı altında rüşvet yiyenler, yedirenler ve ona sessiz kalanlar Reza Zarrab'dan farklı değildir. Bu nedenle AK Parti iktidarlarının ve onların bakanlarının utanç verici yöntemlerle iş yaptıkları Reza Zarrab, Türkiye'nin millî meselesi değildir.

4. İktidarın kendini koruma adına Türk Milleti’ni bir paravan gibi kullanmasını utanç verici buluyoruz. Mali sonuçlarının da milletimize fatura edilmesini İYİ Parti olarak kabul etmiyor ve bir kez daha ekonomi yönetimini tedbir almaları konusunda uyarıyoruz.

5. Ülkemiz bunun gibi sahtekar, rüşvetçi ve düzenbazların, mazlum vatandaşlarımızın rızkını yiyeceği bir yer olamaz.

T24
ETİKETLER
iyi parti reza zarrab türkiye abd mahkeme

Nuri Okutan'dan 'Zarrab' açıklaması: devlet aklı ve devleti yönetme sorumluluğunun rafa kalktı
04 Aralık 2017



Haber Fedai'nin haberine göre; İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, devletin Zarrab ailesini on yıllardır izlediğini, buna rağmen bu tuzağa bile bile düşüldüğünü ifade ederek; “Zarrab olayı devlet aklının hiçe sayıldığı, devlet birikiminin hiçe sayıldığı, küçük hesapların ve şahsi hesapların öne çıktığı bir uygulamanın ürünüdür” dedi.

Nuri Okutan, devletin kurumlarının Zarrab’ın faaliyetlerine ilişkin gerekli bilgileri toplayarak devleti yönetenlere zamanında sunmalarına rağmen Bakan ve Genel Müdürlerin Zarrab’la iş tutmalarının tek bir izahı olduğunu belirterek; “Devletin normal işlediği bir düzende bunun izahı yoktur. Bunun bir tek izahı var. Bizi yönetenlerin mala ve paraya düşkünlüğünü bilen birilerinin bu zaaflar üzerinden Türkiye’ye operasyon çektikleri anlaşılıyor” şeklinde konuştu.

Nuri Okutan TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki Zarrab davasıyla ve Man Adası belgeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

MALA VE PARAYA DÜŞKÜNLÜK DEVLET AKLININ ÖNÜNE GEÇMİŞTİR

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan şöyle konuştu: “Gündemde olan Zarrab davası ve Man Adası belgeleri gibi yakıcı konular hepinizin malumu. Bu konularla ilgili çok fazla şey söyleniyor ve yazılıyor. Ancak bu ve benzeri konuların devletimizin “âlî menfaatleri” açısından ve bu menfaatleri koruyacak olan “devlet aklı” ve “devlet sorumluluğu” açısından yeterince ele alınmadığını görüyoruz. Devlet olmanın ve devlet sorumluluğu taşımanın gereklerini sadece devleti yönetenler değil her bir vatandaşımız bilmek ve takip etmek zorundadır. Bir devlet ancak halkı tarafından açık ve uyanık bir gözle devletin gidişatı yakından takip edilip iyiye veya kötüye gidişi sezmesi sayesinde hayatını sürdürür ve bu bilinç ve sorumlulukla ayakta durur. Bu bilinç ve sorumluluk yöneticilerin halk tarafından seçildiği sistemlerde çok daha hayatidir. Çünkü bu bilinç ve sorumluluk bir toplumda varsa o toplum devleti yönetme emanetini ehline verecektir. Eğer bu şuur ve anlayış kaybedilmeye başlanmışsa “devlet nimeti” o toplumun elinden kaybolup gider. O vakit ne nimet kalır, ne namus kalır, ne adalet kalır, ne kanun kalır, ne nizam kalır, ne töre kalır ve ne ahlak kalır. Toplum dağılır, din dahi büyük tahribata uğrar.”

Nuri Okutan, devlet aklı ve devleti yönetme sorumluluğunun rafa kalktığını ifade ederek şöyle devam etti: “Mala ve paraya düşkünlüğün devlet aklının üzerine çıktığını görüyoruz. Mevlana’nın söylediği gibi “tuzak kurulan kuşlar taneyi görür, ancak tuzağı görmezler”. Bizim mala ve paraya düşkün tamahkâr kuşlarımızın önlerine atılan yemin görkeminden gözleri kamaşmış ve arkadaki tuzağı görmemişlerdir” dedi.

ÜLKEMİZİN TUZAĞA DÜŞMESİNE NEDEN OLANLAR YARGIDA HESAP VERMELİ

“Ortada bir tuzak olduğu kesindir” diyen Okutan “Bu tuzak Türkiye’yi yönetenler üzerinden Türkiye’ye karşı kurulmuştur. Yaptığınız iş, ürküttüğünüz kurbağaya değmiş midir? Günün sonunda kim karlı çıkmıştır. Çevremizdeki bazı ülkeler ellerini güçlendirmiş, yeni kazanımlar elde etmiştir. Biz ise BOP projesinin eşbaşkanlığını yürütürken örgütlerle denk tutulup, birlikte değerlendirilme noktasına gelmedik mi? Ava giderken avlanmadık mı?” diye sordu..

Türkiye’de devletin bu tuzağa düşürülmesinin hesabının ilgililerden mutlaka sorulması gerektiğini belirten İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizin bu tuzağa düşmesine neden olan Bakanlar ve Genel Müdürler bir an evvel yargıda hesap vermelidir. Bu kişileri her aşamada savunan ve koruyanlara ise millet sandıkta dersini vermelidir.”

HAMASİ NUTUKLARLA ZARRAB OLAYI ÇÖZÜLEMEZ, HALKIMIZ BUNU GÖRMELİ

Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Nuri Okutan bir soru üzerine Zarrab’ın Savama ajanı olduğu yönündeki bilgilerin devletin kayıtlarında bulunduğunu, devletin Zarrab ailesini on yıllardır izlediğini, buna rağmen bu tuzağa bile bile düşüldüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “Bu anlayış, devlet aklının hiçe sayıldığı, devlet birikiminin hiçe sayıldığı, küçük hesapların, şahsi hesapların öne çıktığı bir uygulamanın ürünüdür. Kıbrıs meselesinden, Ege adalarının işgalinden tutun da Suriye, Irak meselesi ve çözüm sürecinde de aynı aklın etkisinde kalındığı görülmektedir. Son Zarrab olayı da bunun bir başka veçhesidir. İşe böyle bakmak lazım ve devlet aklını devreye sokmak lazım. Biz bunu söylüyoruz. Hamasi nutuklarla, hamasi laflarla, iç kamuoyunu arkanıza alma gayretleriyle bu iş çözülmez. Şimdiye kadar yapılan şey bu tür laflarla iç kamuoyunu arkaya alma gayretidir. Hâlbuki ki gerçek başka bir taraftadır. Hâlbuki biz sürükleniyoruz, biz kaybediyoruz. Buna artık dur demenin vaktidir. Halkın bunu görme vaktidir.”
Ana Haber

Akşener'den BAE'ye 'Fahrettin Paşa' tepkisi: Bir hesap sormak lazımsa onu İngiliz işbirlikçisi dedelerinize sorun
20 Aralık 2017



"Fahrettin Paşa’ya dil uzatmak kimsenin haddi değildir"

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Iraklı bir Twitter kullanıcısının "Medine Müdafaası kahramanı" olarak bilinen Osmanlı Paşası Fahreddin Türkkan'ı 'hırsız' olarak niteleyen bir tweetini kendi Twitter hesabında paylaşan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'e de tepki gösterdi.

"Bir hesap sormak lazımsa onu İngiliz işbirlikçisi dedelerinize sorun" ifadelerini kullanan Akşener, kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz diyerek bir söz verdik. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son damla kana dek.' diyen Fahrettin Paşa’ya dil uzatmak kimsenin haddi değildir. Bir hesap sormak lazımsa onu İngiliz işbirlikçisi dedelerinize sorun" dedi.

ETİKETLER
meral akşener fahrettin paşa

Meral Akşener-Tayyip Erdoğan görüşmesi
Barış CAN
19 Aralık 2017



Gazeteci-Yazar Sabahattin Önkibar Meral Akşener'in hayatını anlattığı Meral Akşener'in Dünü ve Bugünü: ASENA isimli kitabında AKP'nin kuruluşunda Akşener'in neden yer almadığını, Erdoğan ve Akşener görüşmesinde neler yaşandığını yazdı.

Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, Meral Akşener'in AKP'nin kurulmasında yer alması için çok çaba sarf ettiklerini belirten Önkibar yeni kitabı ASENA'da Tayyip-Akşener g
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Prş Arl 21, 2017 6:32 pm tarihinde değiştirildi, toplam 12 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Ksm 11, 2017 9:42 pm    Mesaj konusu: İYİ Parti genel merkezi açıldı. 'İşsizlik birinci problem' Alıntıyla Cevap Gönder

Gezici Araştırma'dan yeni anket: AK Parti’ye oy veren seçmenlerin yüzde 33’ü-35’i istemeyerek oy veriyor
19.01.2018



Gezici Araştırma Genel Müdürü Murat Gezici yaptıkları son anketin sonuçlarını açıkladı

Gazeteci-Yazar Uğur Dündar'ın Halk TV'de yayınlanan Halk Arenası programına konuk olan Gezici Araştırma Genel Müdürü Murat Gezici, son anket araştırmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

‘Gezici Araştırma’nın Genel Müdürü Murat Gezici, son yaptıkları araştırmada ilginç bulgular olduğunu belirtti.

Gezici’nin konuşmalarından bazı satırbaşları şöyle;

“HER 3 SEÇMENDEN BİRİ ‘SADIK SEÇMEN’ DEĞİL ARTIK”

“AK Parti’ye oy veren her üç seçmenden biri ‘sadık seçmen’ değil artık. Yani AK Parti’ye oy veren seçmenlerin yüzde 33’ü-35’i istemeyerek oy veriyor. İYİ Partili ya da İYİ Parti’siz bir anket araştırmasında sonuçların çok farklı olduğunu görüyoruz”

“İTTİFAK MHP TABANINDA REFLEKSLERE SEBEBİYET VERECEK”

AKP ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin ittifakının, iktidarın ne kadar sıkıntılı olduğunu gösterdiğini belirten Gezici, “Bu iki parti bir dayanışmaya girmiştir. MHP vizyonu olan bir parti ama farklı bir parti ile hareket ediyor. Bu gerek MHP tabanında reflekslere sebebiyet verecek; aynı zamanda bu yakınlaşma Güney Doğu ve Doğu Anadolu da çatlaklara sebebiyet verecektir. Kürtlerin yüzde 65’i Ak Parti’ye oy veriyor. Yani kürt seçmenleri bu iki partinin yakınlaşmasından oldukça rahatsız” ifadelerinde bulundu.

Anket sonuçlarını paylaşan Gezici:

“Araştırma 2-17 Aralık arasında, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinde 4 bin 238 katılımcıyla yapılmıştır.

Ak Parti 42… Yüzde 49’lardan 42’lere düştüğünü görüyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ………….20.1

İYİ Parti ………………………………………..20.2

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ………..7.29

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 8.73

Diğer partiler yüzde 1 civarında…”

Birgün
oy MHP halk seçmen gazeteci AKP 17 Aralık Cumhuriyet CHP HDP yazar milliyetçi Türkiye

Akşener Giresun’dan AKP’ye ve YSK’ya: “And olsun şart olsun bu seçimlere gireceğiz”
03 Ocak 2018



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin İl başkanlığı binası açılışı için Giresun'da.

Akşener, daha sonra parti binasının açılışına katılmak üzere Giresun’a hareket etti. Uzun araç kuyrukları eşliğinde Giresun'a gelen Akşener, şehir meydanında vatandaşlara seslendi.

Binlerce partilinin katıldığı açılışta gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Akşener, Abdullah Gül tartışmalarına da değindi. Akşener'in açıklamaları şöyle:

"YSK açıklama yapmış tüm kongrelerin yapılması gerekiyormuş. Bütün partilerde daha önce öyle mi olmuş. Yeni bir yasa mı çıkardınız? Aklından bile geçirme pişman olursunuz. Bir gazeteci yazmış, Abdullah Gül ile görüşüyormuşum. Güya çekilecekmişim. Geçin kardeşim bunları... Kardeşim, benim sözüm söz! Ne çatı, ne baca, ne pencere kardeşim! Ben 2019'da adayım ve kazanacağım!. İYİ Parti ile yatıp, İYİ Parti ile kalkıyorlar. Size söz ne çatı ne başka bir şey ben kesinlikle adayım.

Bana öyle başkan diye bağırıyorsunuz daha önce de başbakan diye bağırsınız iki başbakan uçtu gitti. Ne güçlüsünüz gözlerini korkutuyorsunuz."

Habererk

Akşener'den Erdoğan'a İncirlik ve Kürecik sorusu: Kapatabilecek misin?
11 Aralık 2017



İYİ Parti 1. Olağan Kurultayında Meral Akşener oyların tamamını alarak genel başkan seçildi.

Kongrede konuşan Meral Akşener, Kudüs tartışmalarıyla ilgili iktidara seslendi. Akşener 'İsrail’e 'Eyt' diyen Erdoğan’dan Kürecik’i kapatıp kapatmayacağını bilmek istiyoruz' dedi.

İKTİDARA KUDÜS SORULARI

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması da Akşener’in gündemineydi.

“Kudüs her birimizin en önemli konusudur. Türkiye’de yaşayan herkes Kudüs için aynı tepkiyi gösterir” diyen Akşener ama burada sorulması gereken 2 soru var dedi, şunları söyledi:

“EYYYT İSRAİL’SE KÜRECİK’İ KAPATACAK MISINIZ”

“İsrail’e “Eyt” diyen Erdoğan’dan Kürecik’i kapatıp kapatmayacağını bilmek istiyoruz. Millet adına, İYİ Parti adına bilmek istiyoruz. ABD Başkanına bir sözünüz yoksa “Eytler”in bir anlamı yok. Trump’a somut sözlerinizi de bilmek istiyoruz.”

“EYYYT TRUMP’SA İNCİRLİK’İ KAPATACAK MISINIZ”

Eğer “Eyttt Trump” noktasına gelmişseniz, “İncirliği kapatacak mısınız?. ABD ile olan şahsi ilişkileriniz gözden geçirecek misiniz?. Her “Eytt”in sonunda sonra hiçbir şey yapmayarak ülkenin itibarını iki paralık ettiniz. Bu soruların yanıtlarını öğrenmeye hakkımız var ve biz bunun takipçisi olacağız.”

“KANDIRILIYORLAR, KANDIRIYORLAR”

İktidar kanadından gelen “kandırılma” açıklamalarını eleştiren Akşener, “Kandırılma devlet ciddiyeti açısından kabul edilebilir bir konu değildir” dedi.

İktidarın Obama, Putin, Merkel, FETÖ tarafından kandırıldığı yönünde açıklamalara gönderme yapan Akşener, “Sürekli kandırılan bir ekip Türkiye gibi önemli bir ülkeyi yönetebilir mi?” diye sordu.

Kaynak: Cumhuriyet

size=24]İYİ Parti genel merkezi açıldı![/size]
11 Kasım 2017



Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti'nin Ankara'daki genel merkez binası binlerce partilinin katılımı ile açıldı...

İYİ Parti'nin Ankara'da Çankaya ilçesi, Mustafa Kemal Mahallesi, 2120. Cadde'de bulunan Genel Merkez binasının açılış töreni miting havasında gerçekleştirdi.

Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği açılış töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Genel Başkan Meral Akşener'in konuşmaları ile başladı.



İşte Akşener'in konuşması:

Sabrettiniz... Dişlerinizi sıktınız, sabrettiniz. Niye sabrettiniz biliyor musunuz? Türkiye’de iyi şeyler yapacağımıza, Türkiye’ye iyi geleceğimize inandınız. Allah sizden razı olsun. Sağolun.

Cenabı Hakka şükrediyorum. Bugünü bizi gösterdi. İyi parti Türkiye’ye geldi. 15 günlük partiyiz biz. 25 Ekim’de partimiz kuruldu. 29 Ekim’de herkes iyi oldu. Kimse hastalanmadı. Meğerse bizi yönetenler turp gibi sağlıklıymış. Anlamak için iyi partinin kurulması gerekiyormuş.

İyi partinin kuruluşu büyük bir hikayedir. Kuruluşunda emeği geçen herkesten tek tek teşekkür ediyorum. Eski il ve ilçe başkanlarımız burada… Divanımız burada. Kalbimize mıh gibi çakılmış, Türkiye’ye iyi şeyler yapacak el ele tutuşmuş gençler burada.

"ATATÜRK'Ü KEŞFETTİLER"

Cinsiyeti üzerinden yemediği hakaret kalmamış, 16 yıldır yetim Mustafa’yı büyütmüş Zübeyde Hanım’a küfredilmiş, iftiradan nasibini alanlardan biri de benim. Bu hakaret bir kadın haraketidir. Allah’ın sopası yok, İyi parti var.

Kadınları keşfettiler... Hatta Atatürk'ü keşfettiler.

Dediler ki iyi varsınız, iyi ki iyi partiyi kurdunuz. Türkiye’yi bölen, kavga ettiren dili yumuşuyor. Biz size şükran borçluyuz. Hele ki gençler. Bol bol fotoğraf çektirdiler. Dediler ki biz söz veriyoruz, size oy vereceğiz. Dedim ki yalan söylersiniz terlik atarım. Bir tanesi bağırdı, “lan aynı benim annem gibi” dedi.

İyi partiyi çok zor kurduk. Kuruculardan yer alan genç arkadaşlarımız işinden oldular. Hocalarımız üniversitelerden istifa ettiler. Sistem böyle işliyor. Ya onu işten atacaksın, ya da başına neler gelir. Bu partiyi arkadaşlarımızın böyle fedakarlıkları ile kurduk.

Biz yeni genel merkezimizi açtık. Kurulduk, bir hafta sonra Bitlis, Ahlat, Tatvan, Adilcevaz’a gittik. Konuştular, dinledik. Projemizi dinleye dinleye oluşturacağız. Bizden sonra AKP’nin ilgisini çekmiş Bitlis. Bir ev kiraladım.

İşsizlik birinci problem. Ben 24 yıldır aktif siyaset yapıyorum. Oralarda fabrikalar yapılmış. Devasa binalar yapılmış. Emniyet binası güzel, belediye binası güzel, valilik güzel, postahane güzel…. Ama keşke oralara fabrikalar yaptırabilseydi.

"AYAKKABILAR ESKİYECEK"

Devlet doyuramadığını, o aileye ekmek veremediği için giyimi, gıdasını karşılamak zorundadır. O devlet iş imkanı yaratmak zorundadır. Kalkınmak için bunu yapmalısınız.

İstanbul’da sorun, Ankara’da sorun, Bitlis’te sorun büyük bir sorun var. Uyuşturucu ucuzluyorsa bilin ki yol veriliyordur.

Oturdunuz yerinizde kaldınız. Hadi bakalım ayakkabılar eskiyecek. Haftaya Edirne’de, ondan sonra Mardin’de, ondan sonra Artvin’de sokak sokak, şehir şehir gezeceğiz.

Adalet yaralıdır, kalkınma ortadan kalmıştır. Gemicikler, şirketler… Yahu nasıl bir şeydir bu? Böyle bir şey olabilir mi? Bir baltaya sap olamamış çocuk, dünyanın en zenginleri arasına giriyor.

Devlet doyuramadığını, o aileye ekmek veremediği için giyimi, gıdasını karşılamak zorundadır. O devlet iş imkanı yaratmak zorundadır. Kalkınmak için bunu yapmalısınız.

İstanbul’da sorun, Ankara’da sorun, Bitlis’te sorun büyük bir sorun var. Uyuşturucu ucuzluyorsa bilin ki yol veriliyordur.

Bu insanlar arabasına benzini kendisi koydu, uçak ve otobüs biletini kendi aldı, Türkiye’nin dört bir yanından geldi. Bu insanları nasıl durduracaksınız? Kuruş kuruş, bu binanın bile hesabını veririz. Siz nasıl kurdunuz, ben o dönemleri bilirim. Biz milletimizi arkamıza aldık.

2010’da FETÖ’cü oldular, 2011’de bebek katili PKK’nın başına eş oldular ne büyük bilge dediler, 2017 referandumunda Milliyetçi oldular, şimdi de Atatürkçü oldular."

Akşener, konuşmasının ardından partilerinden istifa ederek İYİ Parti'ye katılan 9 belediye başkanına rozet taktı.

Haber Fedai
Etiketler : iyi parti, ankara, Meral Akşener

Eski Merkez Bankası Başkanı: Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok
14.11.2017



Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Partinin kurucuları arasında yer alan Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisi ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan Yılmaz, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biri olarak şeffaflık eksikliğini işaret etti ve gidişatın 2001 yılındaki krize benzer bir duruma yol açabileceğini ifade etti. Yılmaz, "Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok" dedi.

Yılmaz'ın açıklamalarının ilgili bölümü şöyle:

Şu anda Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu nedir peki?

Şeffaf olmamak. En önemli, bir numaralı sorun budur. Karar alma mekanizmasının felce uğraması ve her şeye tek bir sesin karar vermesi. Bu nedenle koordinasyon yok ve daha önemlisi yapılan yanlışlarla ilgili kimse ‘Bunu biz nasıl düzeltiriz?' diye soramıyor. Fren kalmadı. Türk ekonomisi dışarıdan kuşatılmış gibi bir hisse kapılıyorum ben. Bu bizi çıkmaza götürür, 2001 yılında yaşadığımız sürece çok benzer günlerdeyiz.

Ne demek o?

O dönemde de kamu maliyesi felçti, mali disiplin bozulmuştu, hesap kitap karmakarışıktı ve bütçenin içeriği çok fazla bilinmiyordu. Bugün de aynı koşullar oluşmuş durumda. Sayısız bütçe dışı harcama var ve hem miktarını hem de nereye gittiğini bilmiyoruz. Varlık Fonu böyle bir şey mesela… Derhal denetim ve kontrolün hakim olup Sayıştay'ın çalıştırılması gerekir.

1930'larda vatandaş söküğünü dikmek için kullandığı iğneyi dışarıdan ithal ediyor. Ölüsünü defnetmek için kullanacağı kumaşı dışarıdan ithal ediyor. Şimdi böyle bir ortamda bu büyüme nasıl sağlandı? Yapısal reformlar yapıldığı için sağlandı. Ekonomiye toplumun tüm kesimlerinin iştirak etmesi mümkün oldu. Ve o dönemde biz ülkemizin gördüğü en yüksek sermaye birikimini gerçekleştirdik. Sümerbank o dönemde kuruldu, Etibank o dönemde kuruldu, demiryolları yapıldı, Beykoz Kundura Fabrikası, Demir Çelik Fabrikası, hepsi o dönemde yapıldı.

1930'daki bu akıl niye şimdi işlemiyor?

Açılan tek bir fabrika var mı? Yok. Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok!

Birgün
Türkiye Merkez Bankası ifade kitap hakim beykoz Sayıştay vatandaş sermaye

Meral Akşener-Tayyip Erdoğan görüşmesi
Barış CAN
19 Aralık 2017



Gazeteci-Yazar Sabahattin Önkibar Meral Akşener'in hayatını anlattığı Meral Akşener'in Dünü ve Bugünü: ASENA isimli kitabında AKP'nin kuruluşunda Akşener'in neden yer almadığını, Erdoğan ve Akşener görüşmesinde neler yaşandığını yazdı.

Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, Meral Akşener'in AKP'nin kurulmasında yer alması için çok çaba sarf ettiklerini belirten Önkibar yeni kitabı ASENA'da Tayyip-Akşener görüşmesini ve sonrasında yaşananları aktardı.

Önkibar'ın ASENA isimli kitabında ilgili bölüm şöyle:

...

Yenilikçi kanat Meral Akşener'e kanca atar.
Onu yeni kuracakları partiye almak için ikna seansları başlar.

Abdullah Gül, Akşener'i Tayyip Erdoğan ile buluşturur:

Erdoğan: Meral abla hoşgeldin. Nasılsın?

Akşener: Hoşbulduk Tayyip bey siz nasılsınız?

Erdoğan: Hamdolsun hep beraber olursak daha iyi olacağız.

Akşener: Hayırlısı ne ise o olsun

Erdoğan: Gel artık. Sen bizim gelinimizsin ya. Eşin Rizeli.

Akşener: Doğru, Tuncer Rizeli

'TERDDÜTLERİM VAR'

Erdoğan: Senin 28 Şubat'taki dik duruşun tarihe geçecek.

Akşener: Eksik olmayın.

Erdoğan: Katılma merasimini ne zaman yapalım?

Akşener: Bazı tereddütlerim var.

Erdoğan: Ne gibi?

Akşener: Refah ya da Fazilet Partisi'nin bir başka versiyonunu kuracaksınız, ben olamam.

Erdoğan: Hayır çok farklı bir parti kuracağız.

Akşener: Ben inanç üzerinden siyaset yapılmasına karşıyım. Böyle birşey dinimize de zarara veriyor.

Erdoğan: Hayır öyle bir parti kurmuyoruz.

Akşener: Kurulacak parti Türkiye'nin tamamını kucaklamalı. Başörtüsünü savunurken başörtüsü takmayanların da hakkını savunmalı.

Erdoğan: Haklısın.

Akşener: Benim PKK konusunda hassasiyetim büyük. Kürt vatandaşlarımı çok seviyorum ama PKK'yı onlardan ayırmamız gerekir.

Erdoğan: Onları hiç mera etme sen.

İSLAMİ PARTİ VE LAİKLİK

Akşener: Ben ümmet yerine millet diyorum

Erdoğan: Açıklama yaptım okumadın mı? Milli Görüş gömleğimizi çıkardık... Demokrasi merkezli kucaklayıcı yeni bir oluşum kuruyoruz.

Akşener: Yani İslami bir parti değil diyorsunuz.

Erdoğan: Kesinlikle...

Akşener: Laikliğe saygılı.

Erdoğan: Elbette.

Akşener: Hedeflediğiniz oy?

Erdoğan: İnşallah iktidar olmak.

Akşener: Bu arada ben gelirsem özellikle Kocaeli'de beraber siyaset yaptığım bazı isimleri yanıma almak ve il teşkilatını onları da yanıma alarak kurmak isterim.

Erdoğan: Arkadaşlara da söyledim. Sizi genel başkan yardımcımız yapacağız. İktidar olursak bakanlığınız zaten tartışılmaz. Kocaeli'yle alakalı ne isterseniz olacak.

Akşener: Son bir şey, kurulacak parti Türk milliyetçiliğini samimi bir şekilde kucaklayacak mı?

Erdoğan: Zerre kuşkun olmasın.

Akşener: O zaman bismillah diyelim.

Erdoğan: Haydi hayırlı uğurlu olsun...

Önkibar görüşme sonrasında yaşananları ise kitabında şu şekilde aktarıyor:

YENİ OLUŞUMA KATILIM

Bu buluşma sonrasında Meral Akşener Politik Araştırmalar Merkezi'nde Abdullah Gül ile bir basın açıklaması yapar ki bu açıklama yapılırken basınla beraber 30 civarı milletvekili de hazır bulunur.
Akşener bura kurulacak yeni partiye dahil olacağını ilan eder.
Basından gelen 'katıldığınız yeni oluşuma mensup milletvekilleri dini ve manevi değerleri ön planda tutan bir yapıda. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna şu karşılığı verir. Milli ve manevi değerler dini değerlerler milletin değerleridir. Dolayısıyla her parti bu değerleri savunmalıdır. Sadece tek bir parti milliyetçilik, bir partiye dindarlık, bir partiye libarellik bırakılmayacak kadar Türk milletinin omurgasını oluşturan kavramlardır. Dolayısıyla bu kavramların insanlarımızı oluşturan bu değerlerin elbetteki bu siyasi organizasyonda yeri olacaktır. Ama istismarı söz konusu olmayacaktır. Bundan sonra Türkiye'nin geldiği nokta istismarların ortadan kaldırılacağı bir dönem olacaktır.

Önkibar kitabında ayrıntılı bir şekilde ele alırken Akşener'in AKP'ni ne olduğunun kısa sürede farkına vardığını Türk kelimesine soğu olduklarını, parti içerisindeki sohbetlerde PKK'nın Kürtlerin siyasal temsilcisi gibi sunulmasından rahatsız olduğuu ve AKP'de hiç yer almadığını aktarıyor.

AKP'nin batı güdümlü olduğu, ABD ile AB'yi 'şanlı müttefik' olarak tanımlamaları gibi Akşener'i rahatsız eden şeyleri Önkibar şu şekilde aktarıyor:

Akşener'e göre AKP'yi kuracak ekip demokrasiyle ambalajlanmış sinsi dinci bir harekettir. Batı güdülü olmalarını da kuşkuyla karşılamıştır. Parti kuruluş günlerinde ABD'ye gidip kapı kapı gezilmesini ve icazet istenmesini içine sindiremez. Hele hele küresel Yahudi örgütleriyle ilişki kurmak adına olmadık isimlerin vasıta yapılmaya çalışıldığına şahit olduğunda şahitlik geçirir.

Gördüğü şuydu:

Bu hareket ya da oluşum için her şey mübahtı.
Yalan ve takiyye gaye için ihtiyaç görülüyor ve yapılıp söyleniyordu.
Siyaha rahatlıkla beyaz diyebiliyorlardı.
Dertleri ülke değil kendileri ve bilinçaltlarındaki ideolojileriydi.
Rejimden intikam adına geliyorlardı.
Sonuç alma adına her şeyi inkara ve herkesle ittifaka hazırlardı.
İşte bütün bu sorgulamalardan sonra Meral Akşener kararını verir.
Bu nişan bile değil söz yüzüğünü kaldırır atar.

BUNLAR ECMAİN

Bu günlerde Akşener'in ağzından şu sözcükler dökülmektedir:

Ya hu bunlar bildiğimiz ecmain... Erbakan Hoca buların yanında zemzemle yıkanmış. O çok açık ve netti. Mesela Erbakan'ın Türklük ve Türk milletiyle hiçbir zaman sorunu olmamamış ve bunu sergilememiştir. Keza Erbakan devleti düşman görmez. Bunlar ikiyüzlü sabah ayrı, akşam ayrı... ben duramam burada
Yurt Gazetesi

Ekim ve Kasım ayı anketi: İYİ Parti'ye kimler oy verecek?
22 Aralık 2017



MetroPOLL Araştırma şirketinin kurucusu Özer Sencar, Ekim ve Kasım ayı araştırmalarına göre İYİ Parti'ye yönelen oyların %33'ünün CHP'den, %26'sının MHP'den %18'inin AKP'den ve %23'ünün kararsız ve diğer partilerden geldiğini açıkladı.

MetroPOLL Araştırma şirketinin kurucusu Özer Sencar kişisel Twitter hesabından İYİ Parti'ye oy verenlerin eğilimlerini açıkladı.

Sencar'ın paylaşımları şöyle:

Ekim ve Kasım ayı araştırmalarına göre İYİ Parti'ye oy vereceğini söyleyenlerin %44'ü kendisini Milliyetçi, %26'sı Atatürkçü-Laik, %16'sı Muhafazakar-Dindar ve %9'u Solcu-Sosyal Demokrat olarak tanımlıyor. Bu sonuçlar İYİ partinin daha çok CHP'nin rakibi olduğunu gösteriyor.

Ekim ve Kasım ayı sonuçlarına göre İYİ Partiye yönelen oyların %33'ü CHP'den, %26'sı MHP'den %18'i AK Partiden ve %23'ü kararsız ve diğer partilerden geliyor. Bu sonuçlar İYİ partinin asıl rakibinin AK parti ve MHP değil CHP olduğunu açıkça gösteriyor. Şimdilik sonuçlar böyle...
Yurt Gazetesi

Akşener isim vermedi: İlçe belediye başkanının 1500 dairesi olur mu?
21/12/2017



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir belediye başkanının 1500 dairesi olduğunu öne sürdü.

Tekirdağ’da ziyaretinde konuşan Akşener, parası olan ‘FETÖ’ tutuklularının tahliye olduğunu, olmayanların içeride kaldığını iddia etti.

Akşener, “Garibanları attılar hapse, zenginler kaçtı. Şimdi bir FETÖ borsası oluştu” dedi.

‘1500 dairesi var’

İYİ Parti lideri, isim vermeden şunları söyledi: “Belediyeler eliyle sizin haklarınızı gasp ettiler. Belediyeler eliyle oluşturulan rantların… Bir tane küçücük ilçe belediye başkanının 1500 dairesi olur mu? Haram zıkkım olsun. Bu yolsuzlukların üzerine gitmek ant olsun, şart olsun.”

‘Heyecan verici’

ABD’nin saygın yayın kuruluşu Politico’nun ‘dünyayı şekillendirecek’ 28 kişilik listesinde olan Akşener, bunun kendisi için sürpriz olduğunu kaydetti: “Yani sizi bu 28 kişi içine alıyoruz, sohbet edelim bir görüşmemiz olmamıştı. Ak troller şimdi arkasında bir şey vardır diyeceklerdir ama işte güzel bir şey daha var. Geçen yıl Tayyip Bey o listedeymiş. Şimdi oraya laf edemeyecekler. Türkiye’den bir insanın bulunması şahsım dışında da güzel. Dünyaya şekil verecek insanlar diye tanımlanıyor. Bilim insanları var, benim için gerçekten heyecan verici bir şey.”
Diken

Akşener: Böyle soyulan bir Türkiye sürdürülemez
23/12/2017



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ekonominin kötü gittiğini, gençlerin iş bulamadığını, Türkiye’nin mutlaka değişmesi gerektiğini belirterek, “Böyle soyulan bir Türkiye sürdürülemez” dedi.

İlk seçimde iktidarı alacaklarını ifade eden Akşener, “Korku dağları sardı” derken cumhurbaşkanlığı seçiminin 2019’dan önce, 15 Temmuz 2018’de yapılmasını beklediğini söyledi.

İlk seçimde iktidarı alacaklarını ifade eden Akşener, “Korku dağları sardı” diye konuştu. Akşener cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2019’dan önce yapılacağını öne sürerken bunun için 15 Temmuz 2018 tarihini öngördüğünü söyledi.

Sivas teşkilatının açılışı için Sivas’a giden İYİ Parti lideri, partililere hitap etti.

Konuşmadan satırbaşları şöyle:

– Bir yüzükle siyasete başlayanların çocuklarının gemicik filosu varken sizin çocuklarınız dört yıllık fakülteden mezun işsizler. Bu çocuklara iş vereceğiz dediğimiz zaman bize soruyorlar, ‘Kaynağını nereden bulacaksın?’ Çaldıklarınızı geri alacağım ve onlara iş kuracağım.

– 20 yaşındaki gencin cebinde parası yok. Ama bir baltaya sap olamamış bir bakan çocuğunun evinde trilyonlar çıkıyor, beş tane para sayma makinesi. Her şeyi anladım da bu para sayma makinesini anlayamadım. Sizin elleriniz nasırlı. Bakan çocuğu elleri pamuk. O paraları saysa eli şişer. O para sayma makineleri bu yüzden gerekiyor.

– Reza diye bir dolandırıcı. Dün ‘Reza bey kardeşimiz‘di. Bugün ‘hain Reza.’ Reza bey kardeşimiz açıklıyor savcıya; ‘Bakana ne kadar verdin?’ Adam diyor ki ‘45 ya da 50 milyon avro’. Hatırlayamadığı para 5 milyon avro. Ben hacim olarak o parayı hayal bile edemiyorum. 45 ya da 50 milyon avro.

– Böyle bir Türkiye sürdürülemez. Böyle soyulan bir Türkiye sürdürülemez. Bu Türkiye’nin değişmesi lazım. Mutlaka üretim ekonomisine geçmesi lazım. Mutlaka sanayileşmesi lazım. Çocuklarına iş, aş sağlaması lazım.

– İYİ Parti büyük bir sinerji yarattı ve maalesef korku dağları sardı, duman gibi sardı. Bir baktım, ittifaklar, bir baktım, bir baktım barajın indirilmesi konuşuluyor. Biz barajdan da, tek başına seçime girmekten de memnunuz. Allah’ın izni sizlerin teveccühüyle ilk seçimde hem Cumhurbaşkanlığını hem de iktidarı alacağız.

– Ben Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2019’a kalmayacağını düşünüyorum. Erdoğan’ı iyi tanıyan bir siyasetçi olarak 15 Temmuz 2018’de genel seçimlerle partili cumhurbaşkanlığı seçiminin öne alınacağını düşünüyorum. Bu bir bilgi değil, öngörü.

Diken

Akşener: 16 Nisan'da 'namuslu bir evet' çıksaydı eve dönecektim fakat 'havet' çıktı
23 Aralık 2017



"Cumhurbaşkanlığını kaybedersem milletvekili adayı da olmayacağım"

Başkanlık sisteminin de oylandığı 16 Nisan’da anayasa referandumunda ‘namuslu bir evet’ çıkması halinde evine dönme kararı aldığını belirten İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Fakat ‘havet’ çıktı” yorumunda bulundu.

Uğur Dündar’ın sunduğu, Halk TV’de yayınlanan ‘Halk Arenası’ programına katılan Akşener’in, “16 Nisan’da namuslu bir “evet” çıksaydı, ben eve dönecektim… Öyle söylemiştim arkadaşlarıma. Eğer bu alengirli bir durum olmasaydı “hayır” çıksaydı ne yapacağımızı soracaktık arkadaşlarımıza… Fakat “havet” çıktı” şeklindeki sözleri salondan büyük alkış aldı.

"Arkadaşlarımız benim cumhurbaşkanı adayı olmamı istiyorlar"

Sözcü’de yer alan habere göre, İyi Parti’nin kuruluşuyla ilgili "1200 arkadaşımıza tek tek sordum. Fakat şu soruyu sormadım arkadaşlarıma 'Ben ne yapayım’. 'Siz ne istiyorsunuz' dedim. Bu soruya verilen cevabı yerine getiriyorum. Biz İYİ partiyi kurduk bu partiyle tartıya çıkıyoruz şimdi. İyi bir şeyler yapmak istiyoruz” açıklamalarında bulunan Akşener, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da şunları söyledi:

"Arkadaşlarımız benim cumhurbaşkanlığı adayı olmamı istiyorlar. Evet bu onların talebi ama şunu yapmaya çalışıyorum yalancılık yapmayacağımın örneği. Bakın bunun için grup kurmaya çalışmıyorum. Yani çeşitli nedenlerle çeşitli partilerden insanlarla pazarlık yapıp o gurubu kurup 20 milletvekili imzasıyla aday olmayı düşünmüyorum. Ve ne yapıyorum ilan ettim ki 100 bin imzayla. Şimdi bu 100 bin imzayı bulamıyorsam zaten yokmuşunuzdur. Buluyorsam o insanlar sizinle beraber yol yürüyecek demektir.

"Cumhurbaşkanlığını kaybedersem milletvekili adayı da olmayacağım"

Cumhurbaşkanlığı adayı olduğunuz takdirde, milletvekilliği adayı olmanızda bir sakınca yok. Yani ikisini beraber olabiliyorsunuz. Ama ben şu masanın üzerine her şeyimi koydum. Ya herro ya merro… Dolayısıyla kaybettim kendimi atayım Meclis’e demiyorum, milletvekili adayı da olmayacağım.”

T24
ETİKETLER
meral akşener iyi parti cumhurbaşkanı aday referandum anayasa

Son ankete göre barajı 3 parti aşıyor, Meclis dışında kalan partiler hangileri?
25 Aralık 2017

"İyi parti dışındaki partilerde önemli oy kayıpları gözlemlenmektedir"

Son araştırmalara göre İyi Parti kimlerin oyunu alıyor; Akşener'in asıl rakibi kim?

İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından aylık olarak gerçekleştirilen Türkiye Monitörü Raporu’nun kasım sonuçlarına göre, TBMM’ye 3 parti giriyor. Sonuçlara göre AKP, CHP ve İyi Parti seçim barajını aşarken, MHP ve HDP ise Meclis dışında kalıyor.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından her ay yapılan ve Türkiye çapında 12 ilde 1537 kişi ile görüşülerek gerçekleştirilen 'Türkiye Monitörü Kasım 2017 seçim anketi' sonuçlarına göre, eğer bu pazar seçim olsaydı, AKP, CHP ve İYİ Parti barajı aşarak parlamentoya girebilecekti.

Türkiye gündemini meşgul eden iç siyaset, ekonomi ve dış politika gibi konulara yer verilen anketin sonuçlarına göre, kararsız seçmen sayısındaki artış hem AKP, hem CHP hem de MHP'yi olumsuz etkiliyor:

Raporda, İyi Parti'nin durumuna ilişkin ise "Kurulduğu günden itibaren İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yapılan iki araştırmada da İYİ Parti'nin barajı aştığı görülmektedir. İYİ parti dışındaki partilerde önemli oy kayıpları gözlemlenmektedir” ifadelerine yer verildi.

Kasım ayında özel olarak eğitim konusu mercek altına alan araştırmada, toplumun yaklaşık %75’i eğitim sisteminden memnun olmadığı da belirtilirken, lise tercihinde ise fen ve anadolu liselerinin ön plana çıktığı kaydedildi.

T24
ETİKETLER
İstanbul ekonomi araştırma tbmm seçim anket akp chp mhp iyi parti

Akşener'in danışmanı: İyi Parti, sessizce konuşuluyor
28 Aralık 2017



"İYİ' sözünün etrafından dolaşan diyalogdaki seviye umarım ülkemizi sarar..."

Yeniçağ gazetesi yazarı ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in danışmanı Murat İde, İyi Parti'ye yönelik "gündem oluşturamıyor" eleştirilerine yönelik, " Bence konuşuluyor da, birincisi, sessizce konuşuluyor.. İkincisi ise, "İyi dile" karşı bir dil geliştiriliyor..Belli ki, mevzu laboratuvar aşamasında.. Ülkemiz için her şey daha iyi olsun da, gerisinin önemi yok.. E zaten iyi insanlar da, her şey 'Daha iyi' olsun diye çıkmadılar mı yola?" diye yazdı.

Murat İde'nin Yeniçağ'daki yazısı ( 28 Aralık 2017) şöyle:

Kanun Hükmünde Kararname polemiğine Başbakan Binali Yıldırım noktayı koydu:

-Aynen yürüyecek.. Dilinde de bir sorun yok..

***

İktidarın elindeki 'Demokles'in Kılıcı'nın gazabına uğramamak için diş sıkan TÜSİAD bile eleştirdi.. "Yol arkadaşım, dava arkadaşım, adayımız, kardeşim Abdullah Gül" bile eleştirdi.. Barolardan tutun da sendikalara kadar toplumun hemen her kesiminden sesler yükseliyor.. Siyasi partiler, 'İttifak' edenlerin dışında, hep bir ağızdan 'yanlış' diyor..

Türkiye'yi "İleri Demokrasi" ile buluşturduğunu iddia eden iktidarın cevabı bu:

-Aynen yürüyecek.. Dilinde de bir sorun yok..

***

Sosyal medyada 'Halk Özel Harekat' (HÖH) diye uyduruk bir yapının paylaşımlarıyla tehditler havada uçuşuyor.. Ne de olsa, kararnamenin "gelecek zamanlı dilinden" gerekli sonuç çıkarılmış.. Kararnamedeki dilin ve tarifin, olmayan huzurumuzun dibine, bırakın dinamit koymayı, pimi çektiğini görmemek için, ayrı bir dünyada yaşıyor olmak lazım..

Bakıyoruz, aynı dünyada hatta aynı ülkedeyiz.. Ama bu hayati risk ortadayken ve herkes gücü yettiğince neden yanlış olduğunu anlatmaya çalışırken, iktidarın cevabı kısa ve net:

-Aynen yürüyecek.. Dilinde de bir sorun yok..

***

İttifak arazisinden gelen aykırı bir ses ise, Hülya Avşar'dan bile atar-gider yiyen bir büyük siyasetçi tarafından püskürtüldü.. MHP milletvekili Atila Kaya'nın "Hukuk devletinin tabutuna son çivi çakıldı" sözleriyle yansıttığı toplumsal vicdanı, biraz da vicdansızca eleştiren siyasetçimizin karşısında neyse ki bu kez Hülya Avşar yok.. Bu kez karşısında, toplumsal vicdana tercüman olabilen, 'Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik' ilkesine sıkı sıkıya bağlı ve adap edep bilen biri var da mevzu uzamıyor..

Müttefik yapıdan bile ses geliyor, soru geliyor, eleştiri geliyor.. Başbakan cevabında, hiç oralı değil:

-Aynen yürüyecek.. Dilinde de bir sorun yok..

***

Yıllardır AKP'ye oy veren meslektaşlarımı aradım meraktan.. 11 gazeteci ile konuştum.. 8'i, aramızda kalmak kaydıyla, dilinde de içeriğinde de sorun olduğunu söyledi.. Bu arkadaşlar yalnızca oy vermiyor.. İktidarın kalemşorluğunu da yapıyor.. Onlar böyle söylüyor, savunacak, tutunacak dal arıyor.. Başbakan kararını çoktan vermiş:

-Aynen yürüyecek.. Dilinde de bir sorun yok..

***

Tabii bu cevabın, Binali Yıldırım üretimi olmadığını bilmeyeniniz yoktur.. Cevabın telif hakları büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı'nda..

Bilemedim şimdi.. Muhtemel ki ülkedeki herkes deli, yalnızca iktidar akıllı..

Kararnamenin dilinde sorun var mı yok mu kararı siz verin..

Ama artık milletle aynı dili konuşmadıkları kesin..

Aksaray ve Yozgat konuşmalarında konuya değindi, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.. Cumhurbaşkanı, Sudan'da, ecdadımızın eli değmiş bir adayı istedi.. Restore edecekler.. İtirazım yok.. Bu tür çabaları da hep saygıdeğer bulmuşumdur..

Ancak, Meral Akşener'in işaret ettiği önemli bir nokta var.. Diyor ki:

-Ege'de burnunun dibindeki 18 adamız işgal altında.. Adam 'sıkıysa gel al' diyor.. İktidardan vatan toprağı adalarımız için ses çıkmadığı gibi, Sudan'dan ada istiyorlar.. Adam kendi toprağımız için kafa tutuyor, ses verin.. Devlet yönetmek ciddiyet ister..

***

Ben Sudan'daki, ecdat eli değmiş adayı ne yapacaksınız demiyorum.. Diyorum ki, şehitlerimizin emaneti 18 adamızı, bu işgalden kurtarın.. Ki, Sudan'daki projeniz içime sinsin.. 9 Eylül günü, işgalcinin döküldüğü Ege'de boynum bükükken, Sudan'daki adayı alkışlamaya dermanım yok..

İktidara yakın bir gazeteci arkadaşa ait bu söz.. Bir davet için kendisini arayıp hal hatır sorduğumda böyle dedi;

-Daha iyi olsun diye çabalıyoruz..

O da benim hatırımı sorunca dedim ki, "İyi dedikçe iyi oluyoruz.. Bu aralar biz böyle diyoruz.."

Hemen devreye girdi:

-Zaten, biz de "Daha iyi" diyerek, farkımızı koyuyoruz ortaya..

Karşılıklı tebessüm ettik tabii.. "Her şey daha iyi olsun da, biz de sözlere ayar vermeyelim" dedim..

***

Bunu niye yazdım.. "İYİ" sözünün etrafından dolaşan diyalogdaki seviye umarım ülkemizi sarar..

İyi insanlar ortaya çıktı çıkalı demek herkes dile dikkat ediyor..

Ee sonra da diyorlar ki, "İYİ parti neden az konuşuluyor.."

Bence konuşuluyor da, birincisi, sessizce konuşuluyor.. İkincisi ise, "İyi dile" karşı bir dil geliştiriliyor..

Belli ki, mevzu laboratuvar aşamasında.. Ülkemiz için her şey daha iyi olsun da, gerisinin önemi yok..

E zaten iyi insanlar da, her şey "Daha iyi" olsun diye çıkmadılar mı yola?

T24
ETİKETLER
meral akşener İyi parti

Meral Akşener iki ilin ismini verdi: Silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz
02 Ocak 2018



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Konya ve Tokat'ta silahlı eğitim kampları kurulduğuna yönelik duyumlar aldığını gündeme getirerek araştırılmasını istedi.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, KHK ile 'darbe girişimi ve sonrasındaki terör olaylarına müdahale eden sivillere yargı dokunulmazlığı verilmesi' tartışması devam ederken Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları olduğu iddiasını gündeme getirdi.

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'e konuşan Akşener, son dönemlerde uzun namlulu silahlarla bazı kişilerin ortalıkta dolaştığını ve bunlarla ilgili çok önemli iddialar olduğunu söylerken şu ifadeleri kullandı:

"Örneğin Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum."

“‘SANDIK BAŞLARINI SADAT'ÇILAR TUTACAK’ DİYE KORKU AŞILIYORLAR”

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, AKP’nin seçmeni sandıktan uzak tutmak istediğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yapılan anketlerde 50 artı 1'i ferah ferah göremiyorlar o yüzden AKP'de asabiyet var. Vatandaş ‘Hile olacak, oy kullansak ne olur' dememeli. Seçmeni sandıktan uzak tutmak istiyorlar. ‘Sandık başlarını Sadat'çılar tutacak, falanca silahlı örgüt tutacakmış' diye vatandaşa korku aşılıyorlar. Ben de her fırsatta onlara ‘korkmayın' diyorum. Korku kelimesi sinsi şekilde insanların ilklerine işleyen bir kelime olmuş. Bizim huzura ihtiyacımız var bunu da sağlayacağız.”

“SEÇİM 15 TEMMUZ'DA”

Erken seçim tartışmaları hakkında da konuşan Akşener şunları kaydetti: “Benim bildiğim Erdoğan yerel seçimlerden önce cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırır ve tarih olarak da 15 Temmuz'u seçer. Erdoğan, asla bu tarihi kaçırmaz. Güneydoğuda bir PKK bir de AKP yumruğu var. İki taraf da kendisindensin ya düşmansın havasındalar seçmenin alternatife ihtiyacı var o da İYİ Parti. Diyarbakır'dan da milletvekili çıkaracağız. Batının da doğunun da ortak sorunu hukuksuzluk. Belediyeye kayyum atanıyor. Hizmet yapıyor ama ayrımcılık da devam ediyor. Bitlis'in bir ilçesindeydim bir genç yanıma geldi ‘huzur istiyorum' diye ağladı. İnsanlar huzur istiyor.

Yabancılar bana iki soru yöneltiyorlar. Birincisi ‘Seçime girebilecek misiniz?'İkincisi de ‘Korkmuyor musunuz?' Bunlar ülkemiz adına çok üzüntü verici sorular. Partimizin seçime sokulmayacağını, benim cezaevine atılacağımı düşünüyorlar. Buradan çıkan sonuç seçim kazanmak için AKP'nin her şeyi yapabileceğidir. Çok üzüntü verici bir şey. Ben de yabancılara ‘Seçime girebiliriz, bir şey olmaz. Erdoğan kendine bir kadından korktu dedirtmez. Ülkemiz adına rahat olun' diyorum.”
Cumhuriyet

İyi Parti Şişli İlçe Başkanı Ahmet Ünal son onbeş yılın ekonomik durumunu değerlendirdi…
4 Ocak 2018

“2017 yılını geride bıraktık ve yıllık bazda enflasyon 11.92 seviyesine ulaştı. Bu rakam son 14 yılın en yüksek seviyesidir. 15 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin böbürlenerek anlattığı ekonomik tablo budur. Zikzaklı bir grafik izleyen enflasyon sonunda AKP’nin iktidara geldiği zamanlara geri dönmüştür. Ülkenin emekçi kesiminin, sanayi kesiminin, gençliğinin bunca yıllık emeği sonunda maalesef çarçur edilmiş ve ülke bu konuda maalesef 14 yılda bir arpa boyu yol alamamıştır. Ayrıca üzülerek belirtmek isterim ki G20 Ülkeleri arasında enflasyonda açık ara sonuncu sıradayız. Bizim dışımızda en yüksek enflasyon %6.1lile Güney Afrika’dadır.

İşsizlik ise yine %11 seviyesindedir, AKP iktidara geldiğinde bu oran %10du. Genç işsizlik oranı ise maalesef %20 bandında. Böyle bir durumda ekonomiden övünerek bahsetmelerinin akılla açıklanabilir bir yanı yoktur. AKP dönemi boyunca işsizlikte artmıştır. G20 Ülkeleri arasında işsizlikte ise 20 ülke arasında 18.sıradayız.

2017 yılında Türk Lirası Amerikan Doları karşısında sadece 1 yılda %21 değer kaybetti, bu durum eskiden olsa açık bir develüasyon olarak kabul görürdü lakin medyanın iktidar tarafından baskı altında tutulması ve ekonomik anlamda yapılan algı operasyonları ile bu durumlar halkın gözünden kaçırılmaya çalışıyor ama artık halk bu acı gerçeklerle yaşıyor ve yüzleşiyor AKP’nin ipliği pazara çıkıyor.

Sanayici- üretici fiyatları ise 1 yılda %17 arttı, ara mallarda bu oran %23 oldu. Bu durum korkunç bir vaziyet almadan önce tedbirleri alınmalıdır zira bu rakamların üreticeden tüketiciye yani halka yansıyacağı yıl ise 2018-19 olacaktır.

Dış ticaret açığına gelecek olursak o da bir önceki yıla göre %37.5 büyümüştür, ithalat %17.9 artmıştır, dış ticaret açığımız 77 milyar dolara ulaşmıştır. AKP iktidara geldiğinde bu rakam 15 milyar dolardı. Dış ticaret açığımız AKP iktidarında korkunç bir seviyeye ulaşmış tam tamına 5 katına çıkmıştır.

Son olarak 2017 sonunda gerçekleştiği söylenen %11lik büyüme ise maalesef reel değildir. Büyüme tamamen sunidir. Yukarıda herkesçe malum bilimsel veriler ışığıdna ekonominin reelde böyle bir büyüme rakamına ulaşması maalesef imkansızdır. Büyüme, dışarıdan özellikle Katar gibi ülkelerden gelen sıcak para ve AKP’nin herhangi bir garanti almadan devlet hazinesini kefil göstererek ve devlet bankaları aracılığı ile bol keseden kendi yandaş iç ve dış ortaklarına verdiği düşük faiz uzun vadeli kredilerdir. Durum çok vahimdir, 2018 yılında AKP İktidarının 15 yıldır uyguladığı yanlış para politikalarından dolayı halkımızı ekonomik anlamda zor bir yıl beklemektedir.”
Superonline

İyi Parti Başkanı Akşener Tunceli'ye gitti; ilk durağı cemevi oldu
06 Ocak 2018



"Cemevlerinin giderleri sorunu çözülmeli"

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün Tunceli'ye gitti. İlk ziyaretini cemevine yapan Akşener'e partisinin il kongresi nedeniyle Tunceli'de bulanan CHP Milletvekili Gürsel Erol da eşlik etti. Akşener cemevinde yaptığı konuşmada "Türkiye'de vergi toplanırken Sünni, Alevi farkı yok, herkes vergisini ödüyor. Cemevlerinin giderleri sorunu çözülmeli. Cuma namazı sırasında verilen hutbelerde aleyhte söylenen hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Camiler siyasetten uzak durmalı" dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, saat 13.30 sıralarında, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Milletvekili Aytun Çıray ile Aşık Veysel'in torunu, parti yöneticisi ve Genel Başkan Başdanışmanı Çiğden Turan ile birlikte Tunceli'ye geldi.

İlk ziyaretini Tunceli Cemevi'ne yapan Akşener, girişte cemevi dedesi Ahmet Yurt ve diğer Alevi dedeleri tarafından karşılandı. Dedeler, Akşener'i, cemevini ziyaret edenlerin ilk olarak gittiği, mum yakarak dilek dilediği bölüme davet etti. Daveti kabul ederek burada mum yakıp dilek dileyen Akşener, daha sonra Tunceli ve Munzur Çayı manzarasını bir süre izledi.

Akşener cemevinin bahçesinde gezdiği sırada, CHP il kongresi için kentte bulunan Tunceli Milletvekili Gürsel Erol da yanına gelerek, bir süre sohbet etti. CHP Milletvekili Erol, Akşener'in cemevi ziyareti boyunca yanında bulunarak zaman zaman bazı konularda bilgi verdi. Cemevi dedesi Ali Ekber Yurt, Akşener ve beraberindeki heyete yöresel zerfet yemeğinden ikram etti. Alevi geleneklerine göre bir Alevi dedesi yemek duası verdikten sonra, heyet üyelerine yemek ikramı yapıldı.

"Birbirimize saygı duymaya ihtiyacımız var"


Alevi dedesi Ali Ekber Yurt'tan cemevlerinin sorunları ile ilgili bilgi alan Akşener, daha sonra yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Biz siyasette saygı dili olması gerektiğini söylüyoruz. Gittiğimiz her yerde insanlarımızı önyargısız dinliyoruz. Cemevi dedemizin söylediklerinin büyük çoğunluğunda haklı olduğunu düşünüyoruz. Burada koruma ordumuz olmadan, arada hiçbir perde olmadan birbirimizi dinliyoruz. Şu an Türkiye'de muhalefet partisi olarak, tek parti CHP gibi görünüyor. Bu sorunları çıkıp halka anlattığımız zaman, seçmen bizi daha fazla anlıyor. Türkiye'de birbirimize saygı duymaya ihtiyacımız var. Herkes birbirinin düşüncesine, hayat tarzına, yaşam tarzına saygı duymak zorundadır. Biz böyle düşünüyoruz. Türkiye'de bir saygı dili oluşmalı. Bu saygı dili sonra kardeşlik diline evriliyor. Türkiye'de vergi toplanırken Sünni, Alevi farkı yok, herkes vergisini ödüyor. Cemevlerinin giderleri sorunu çözülmeli. Cuma namazı sırasında verilen hutbelerde aleyhte söylenen hiçbir şeyi kabul etmiyorum. Camiler siyasetten uzak durmalı. Nasıl ki cemevinde siyaset yapılmıyorsa, camilerde de siyaset yapılmamalı. Alevi inancı ve kültürünün temsili açısından Diyanet bünyesinde sorun çıkıyorsa, başka bir çözüm bulunmalı. Kültür Bakanlığı bünyesinde bir müsteşar yardımcılığı Alevi inancına ve kültürüne ayrılır, Alevi inancı ve yaşamı ile igili araştırmalar ve çalışmalar yapılır. Alevi dedeleri yaşayan bir tarihtir. Bu nedenle Kültür Bakanlığı bünyesinde mutlaka temsil edilmelidir."

Akşener'e Zülfikar hediye edildi

Yapılan konuşmaların ardında cemevi dedesi Ali Akber Yurt, Meral Akşener'e yörede kadınların kullandıkları bir şal ile Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar'ın örneğini hediye etti. Hediyelerin çok anlamlı olduğunu belirten Akşener, "Kılıcın üzerinde 'Medet Ya Ali'yi okuyunca, benim Tunceli'ye bir vefa duygum aklıma geldi. 7 Haziran seçimlerinde kötü bir şeyle karşılaştım. Bu sırada Tuncelili bir arkadaş, 'Ahlakı savunmak' diye bir yazı yazmıştı ve demişti ki 'Ahlakı savunmak MHP'yi savunmak anlamına gelmiyor, bir kadını savunmak, o partili olmak anlamına gelmiyor'. O yazıyı okuyunca çok etkilenmiş ve yarım saat ağlamıştım. Yani Tunceliler ta o zaman bana sahip çıkmıştı" dedi.

Sandalye üstüne çıkarak konuştu

Cemevi ziyaretinin ardandan çarşı merkezine giden Meral Akşener, burada davul-zurna ile karşılandı. Zaman zaman izdiham yaşanan ziyaret sırasında bir taksi durağını ziyaret eden Akşener, burada esnafların sorunlarını dinledi. Diğer esnafları da ziyaret etmek isteyen Akşener, yoğun ilgi nedeniyle oluşan kalabalıkta yürümekte zorlanınca, güvenlik güçlerinin oluşturduğu koridordan ziyaretini gerçekleştirdi. Girdiği bir fırında sıcak pide satın alarak arkadaşlarına ikram eden Akşener, sandalyeye çıkarak kısa bir konuşma yaptı. Kalabalığa hitap eden Akşener, "Benim kalbim sizlere açık. Siz de bana kalbinizi açtınız. Sizlere çok sık gelip gideceğim. Bundan sonra anlatacağım ve sizlerden destek isteyeceğim. Tuncelili kadınların ilgisi, alakasını hiç unutmayacağım" ifadelerini kullandı.
T24

İYİ Partili Mustafa Erdem'den Erdoğan'a "maddiyat" tepkisi
08 Ocak 2018



Meclis dışındaki partilerin cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterebilmesi için 100 bin kişinin imzası gerekiyor. Bu da 15 milyon lira demek. Buna tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Erdem, "Paranız yoksa seçme-seçilme hakkınız da yok demek, insanlara saygısızlıktır. Bunun anlamı, 'Türkiye'de parası olan siyaset yapar parası olmayanların yaşama hakkı' yok gibi bir algıya dönüştürülür. Bu durum da bizleri, Türkiye'deki sosyal statü açısından çok sıkıntılı bir sürece doğru sürükler" dedi.

Henüz seçim olmadığı halde 'şimdiden imza bulunamaz' gibi kamuoyunu yönlendirmeye matuf bir operasyon olduğunu aktaran Erdem, şunları söyledi: "Seçimle ilgili bir takım beklentiler ve kanaatler var. Şu anda birileri toplumdan 100 bin imza alarak cumhurbaşkanlığına aday olacaklarını söylüyorlarsa bunu etkileyebilecek beyanlarda bulunmak da doğru değil. O gün gelir insanlar devreye girer, toplumun nezdinde eğer 100 bin imza alarak aday olabileceklerse bu noktada onları takdir etmek ve alkışlamak bize düşer."

"Sizin paranız yok, sizin seçme-seçilme hakkınız da yok gibi bir ön yargı insanlara saygısızlıktır" diyen İYİ Prti'li Mustafa Erdem, "Eğer yakın gelecekte bir cumhurbaşkanlığı seçimi olacaksa Türk milleti olarak yemez içmez elimizdeki imkânlarla bizi daha doğru, daha adil, daha dürüst seçme konusunda üzerimize düşeni yaparız" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "Biz mecliste grup kurabilecek durumda olsak bile ben yine bunu istemiyorum. Ben Türk milletinin bağrından çıkan bir lider isem bu millet beni her hal ve şartta cumhurbaşkanlığı makamına taşıyacaktır. Benim 100 bin imzayı bulma gibi bir kaygım yok" şeklindeki açıklamasını da hatırlatan Erdem sözlerini şöyle tamamladı: "Dolayısıyla İYİ Parti'nin cumhurbaşkanı adayı gösteremeyecek gibi bir kaygıya düşülmesi abesle iştigalden öte değildir. Birilerinin kendilerini teselli amacına yönelik bir yorum diye düşünmek gerekir. 100 bin imza ile ilgili hiçbir kaygısı yok. İYİ partiye gönül veren Akşener'i o makamda görmek isteyenlerin de bir kaygısı yok. Biz zaten korku duvarını çoktan aşmış insanlarız. Gelecek adına hiçbir baskı ve tehdit, mücadelemizi gölgeleyemez." İmza maliyeti konusunda daha önce açıklamalarda bulunan hukukçular da "Bu tip bir dayatma getirilirse, anayasaya aykırı olur. Çünkü siz 100 bin insanın iradesine ipotek koyuyorsunuz" demişti.

Yeniçağ

Etiketler : mustafa erdem, iyi parti

Eski Merkez Bankası başkanı KGF üzerinden uyardı: 2001 krizi de böyle gelmişti
11/01/2018



Eski Merkez Bankası başkanı Durmuş Yılmaz, hükümetin batan ya da geri dönmeyen Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerini ‘yapılandırma’ adı altında yüzdürmeye çalıştığını, bu yöntemin Türkiye’yi 2001’dekine benzer krizin içine sürükleyebileceğini söyledi.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’e konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, hükümetin geri ödenmeyen KGF kredilerine yıl başından itibaren yeni bir ödeme kolaylığı daha sağladığını, bu yolla batık KGF kredilerinden kaynaklanabilecek olası bankacılık risklerinin 2019 seçimlerinin sonrasına ertelenmeye çalışıldığını söyledi.

‘Seçimlerin sonuna kadar canlı kredi gösterme imkanı getirildi’

Yılmaz, kredilerde KGF onayının kaldırılıp tüm inisiyatifin bankalara verilerek riskli firmalara da kredi aktarma yolunun açıldığına işaret ederken, batık kredilerin gizlenme yöntemini şöyle anlattı: “Üretici, imalatçı ve ihracatçı firmalara verilmesi gereken KGF kredileri, daha önce verilen ancak geri ödenmediği için aslında takip hesaplarına düşmesi gereken teminatsız, riskli ve aksayan kredilerin yeniden yapılandırılmasında kullandırıldı. Bu sayede batığa giden krediler yüzer kredi haline dönüştürüldü. Riskli firmalara kredi vermek kolaylaşınca kısa sürede 220 milyar liralık hacme ulaşıldı. Ancak kredilerin önemli bölümü, bankaların portföyündeki aksak ve riskli kredilerle, kredibilitesi olmadığı halde siyasi referanslarla verilen krediler olduğu için sistem kısa sürede tıkandı. Yapılan son değişiklikle bankalara, geri dönmeyen krediler için birden fazla yapılandırmaya gitme ve batık kredilerini 36 ay daha, yani seçimlerin sonuna kadar canlı kredi olarak gösterme imkânı getirildi.”

Eski Merkez Bankası başkanı batık KGF kredilerinin seçimler bitene kadar üç yıl boyunca birkaç defa yeniden yapılandırılabileceğini söyledi.

‘Banka bilançolarının görünümü değişti’

Yılmaz şöyle devam etti: “Kredi aslında şu anda batık. Eğer ekonomi canlanır da kredi alanlar nakit akımını sağlarsa kredi ödenebilir hale gelecek. Diyelim ki önümüzdeki nisan ayında kredinin vadesi geldi, ancak kredi ödenemiyor. Banka müdürü ödemeyi örneğin eylül ayına kadar uzatacak. Eylül geldi yine ödenemedi, bu sefer yılbaşına kadar uzatacak. Olmadı, yine uzatacak, yine uzatacak. Ta ki 36 ay dolana kadar.”

İYİ Partli’li Yılmaz, hükümetin yeniden yapılandırma yaparak hem geri ödenmeyen krediler için takip işlemlerini durdurduğunu hem KGF’den kefalet tutarının tazmin edilmesi işlemini ötelediğini hem de olası KGF batıkları nedeniyle bozulacak banka bilançolarının görünümünü geçici de olsa değiştirdiğini belirtti.

‘Geri ödemeler niçin üç yıl erteleniyor?’

Yılmaz sözlerini şöyle bitirdi: “Bugüne kadar kullandırılan 220 milyar lira KGF kredilerinin önemli bir bölümü, aslında karşılık ayrılarak, takip hesaplarında izlenmesi gereken bir çeşit batık krediler olduğundan, gerçekte takibe düşen kredilerin oranı yüzde 3’ler değil, yüzde 10’lara doğru gitmektedir. 2001 krizi de batık krediler yüzde 10’a ulaşınca geldi. Eğer iddia edildiği gibi krediler gerçekten canlıysa, geri ödemeler niçin 36 ay, yani üç yıl erteleniyor? Unutulmasın ki, kamu bankalarının zararlarının kayıtlarda yıllarca canlı kredi olarak gösterilmesi 2001 krizinin en başta gelen nedenlerinden birisiydi.”

Diken

Akşener'den Erdoğan'a: Bu millet 'hayır' diyor; inatlaşma
12 Ocak 2018



"Kardeşim senin adaların gitmiş, el âlemin adasında ne iş yapacaksın sen!"

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin il ve merkez ilçe başkanlığının açılışı için geldiği Uşak'a geldi. Tören sırasında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Akşener, "Bu millet o muhteremi Başbakan yaptı, sonra Cumhurbaşkanı seçti. Fakat şimdi de tek adamlıkla bu ülkeyi yönetmek istiyor. Bu millet 'hayır' diyor kardeşim, inatlaşma" dedi. Akşener, hükümeti Sevakin Adası'nın restorasyonu konusunda da eleştirdi. Ege Denizi'nde bulanan 18 adanın gittiğini söyleyen Akşener, "Dışişleri Bakanı'nın iddiasıyla, Yunanlılar işgal etti, kendisi söylüyor. Kardeşim senin adaların gitmiş, el âlemin adasında ne iş yapacaksın sen!" dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin il ve merkez ilçe başkanlığının açılışı için Uşak'a geldi. Valilik karşısındaki Etibank Sokak girişinde meşaleler ve alkışlarla karşılanan Akşener, parti binası önünde kurulan platformdan, yağmur altında partilileri seslendi. Şemsiyesiz konuşmaya başlayan Akşener, İyi Parti Denizli İl Başkanı Yasin Öztürk'ün verdiği şalı başına taktı. Islanmaya başlayan Akşener, bir hastalık geçirdiğini ve başka bir montunun yanında olmadığını belirtip, şemsiye tutarak konuşmasına devam etti.

"İyi Parti cesurlar hareketidir"

Konuşmasında İyi Parti'nin cesur insanlar tarafından kurulduğunu belirten Akşener, "Biz İyi Parti'yi canımız sıkıldı diye kurmadık. Yaptığımız işlerde bize hukuksuzluklar yaptılar. Aday olduk, demokrasi işlemedi. Zaman geçirelim, eğlenelim diye siyasi parti kurmadık. İyi Parti tamamen milletin talebi ve desteğiyle bir araya gelen cesur insanların iradesiyle kurulmuş bir partidir. İyi Parti cesurlar hareketidir. Buraya hangi şartlar altında geldiğinizi biliyorum. Bu benim için çok kıymetledir. 2001 yılını hatırlıyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisini kurmuş, kendisine 'Muhtar bile olamaz' deniliyordu. Benim gibi sallanan platformlarda konuşmadı. Bugünün parasıyla milyon liralık platformlarda çıktı, konuştu. Çok lüks, şık salonlarda konuştu. O salonları ona verdirmeyen irade olmadı. Ne devrin iktidarı ne de dönemin güçlüleri engel olmadı. Şiir okudu, hapse girdi. Burayı dolduran insanların çoğu şiirden bir siyasetçi hapsolamaz diye yanında olur. Ben de onlardan birisiyim. Gel gör ki bu millet o muhteremi Başbakan yaptı, sonra Cumhurbaşkanı seçti. Fakat kardeşim doymadı, şimdi de tek adamlıkla bu ülkeyi yönetmek istiyor. Bu millet 'hayır' diyor kardeşim, inatlaşma" dedi.

"Bizi yönetenleri titreterek yola çıktık"

Akşener, partinin zorluklar içinde kurulduğunu ifade ederek, "Batıda CHP ile AK Parti arasında, doğuda PKK ile AK Parti arasına sıkışmış seçmenin talebiyle ve pek çok zorlukla, tehditle, paramızla bina bulamadığımız şekilde İyi Parti kuruldu, yoluna devam ediyor. Bilmiyorlar ki ne kadar baskı yaparlarsa, o kadar tam irademiz gelişiyor. Ne kadar zülüm ederlerse, inancımız pekişiyor. Onun için Türkiye'de siyasetin normalleşmesi, demokrasinin tam uygulanması için, gençlerin iş bulması için İyi Parti büyük iradeyle, bizi yöneten muhteremleri titreterek yola çıktı. Allah'ın izniyle iktidar olacak" diye konuştu.

"Çiftçinin mazotu 1 buçuk liraya düşecek"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurt dışı gezilerine de değinen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şunları kaydetti:

"Eskiden Özal ve Demirel gezerdi, duyardık. Uçaklarda iş adamları ve gazeteciler olurdu. Gider, dönerlerdi. Biz de duyardık. Derlerdi ki 'Şu kadar makine satıldı, şu kadar ürün satıldı; Türkiye'ye şu kadar döviz getirdi'. Şimdi bizimki geziyor; Tunus'a gidiyor, oradan zeytinyağı ithal edecek. Sudan'a gidiyor, oradan kilosu 4 dolardan et ithal edecek. Bu arada 18 ada gitti. Dışişleri Bakanı'nın iddiasıyla, Yunanlılar işgal etti. Kendisi söylüyor, vatan toprakları işgal altında ama Sudan'dan ada aldılar. Adayı restore edecekler. Kardeşim senin adaların gitmiş, elalemin adasında ne iş yapacaksın sen! Fransa'ya gitti, füze aldı, uçak aldı. 5 bin 700 ton et ithalatı yaptı. Macron kendisine teşekkür etti. Dedi ki 'Çok teşekkür ederim. Fransa'daki hayvan yetiştiricilerini mutlu ettin, sağ olasın.' Yahu, daha sen yeni Rusya'dan S-400 füzesi aldın. Şimdi Fransa'dan alıyorsun, uçak alıyorsun. ABD'ye, 'eyy Amerika' yaptın. Gittin, 11 milyar dolarlık oradan uçak aldın. Sanki uçağımız yok. Böyle bir Türkiye'de böyle bir rezaletle karşı karşıyayız. ABD'den mısır, Kanada'dan nohut-mercimek, Çin'den soğan- sarımsak, Tunus'tan zeytinyağı ve çeşitli ülkelerden et ithalatının yapıldığı Türkiye'de, Tarım Bakanı çıkmış diyor ki 'Kendine yetecek derecede tarım ürünü üretemeyen ülkeler bağımsızlığını kaybeder'. Ha şunu bileydin. Sen ne iş yapıyorsun? Bostan korkuluğu musun? İyi Parti 5 liraya mazot kullanan çiftçinin mazotunu, Amerikan çiftçisinde olduğu gibi 1.5 liraya düşürecek, girdilerde gerekeni yapacak. Ürettiğimiz ürün de dünyayla mücadele edebilir hale gelecek."

"Başaracağız'a uyuz oldular"

Akşener, her konuşmasında söylediği 'başaracağız' söyleminin rahatsızlık yarattığını belirterek, "Her konuşmamda 'başaracağız, başaracağız' diyordum, şimdi buna da uyuz oldular. Şimdi bütün şehirlerde şöyle bir durum var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı fotoğrafında 'Baş eğdirmeyeceğiz, diz çöktürmeyeceğiz, başaramayacaksınız' yazıyor. Yahu dünya liderisin sen, sana kim baş eğdirmek istiyor söyle bize, İyi Partililer halleder. Türkiye iyi olacak. Gençlerimiz iyi olacak. Özellikle kadınlarımız iyi olacak. Başı açık, başı kapalı diye hiçbir kadının ayrılmadığı bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Bizim sapıklarımız, onların sapıkları diye tecavüze uğramadığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Çocuklara el uzatanların elini kırmazsam, Allah beni kahretsin. İyi; adalet demektir, iyi; ahlak demektir, iyi; cesaret demektir. Allah'ın izniyle başaracağız" dedi.
T24

Akşener: Kefenli tosunlar Afrin operasyonunda başrolde olsun
18.01.2018



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AK Parti'ye destek için kefen giyip 'Ölmeye geldik' eylemi yapan kişilerin olası bir Afrin operasyonunda başrolde olması gerektiğini söyledi.

Türkiye, olası bir Afrin operasyonunu günlerdir konuşuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "1 hafta içerisinde ne yapacağımızı göreceksiniz" ifadelerinin ardından Milli Güvenlik Kurulu'nda da operasyona yeşil ışık niteliğinde ifadeler çıktı.
Akşener de AK Parti için kefen giyip 'Ölmeye geldik' ifadeleriyle eylem yapan kişileri gündeme getirerek konuya dahil oldu.

Akşener, sosyal medya hesabı Twitter'dan Afrin opersayonu ile ilgili olarak şunları yazdı:

Bütün siyasi partilerde; Ak Parti’de, MHP’de, CHP’de ve İYİ Parti’de hangi siyasi çocuğuna paralı askerlik yaptırmışsa, 40 yaşını geçmemiş çocuklarının tamamının askere alınmasını ve Afrin harekatında başrolde olmasını talep ediyorum.

'ANNELERİNİN DANTELLİ ÖRTÜLERİYLE…'

Özellikle “one minute” olayından sonra, annelerinin dantelli masa örtüleriyle ölmeye ölmeye geldik diye bağıran şu kefenli tosunların da isim isim tespit edilip, mutlaka askere alınmasını ve Afrin operasyonunda başrolde yer almalarını tavsiye ediyorum.

'İNCİRLİK ÜSSÜNÜ KAPATACAKSIN'

Afrin’e operasyon yapmak için öncelikle İncirlik üssünü kapatacaksın, Malatya’daki üssü kapatacaksın. Yüreğin yetiyorsa bunları yapacaksın; ondan sonra elin güçlü olarak bunlarla masaya oturursun.
Sputnik

Meral Akşener: "GAZİLİK ER MEYDANINDA OLUŞAN BİR ŞEYDİR"
24 Ocak 2018



İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gazilik unvanı verilmesine yönelik tartışmalarla ilgili "Gazilik er meydanında oluşan bir şeydir. Eğer kanunla gazilik çıkarırsak, Sayın Erdoğan'ın özelinden ayırarak söylüyorum, o zaman kanunla da şehitlik makamı verilir. Bunların değersizleştirilmesini doğru bulmuyoruz" yorumunda bulundu.

Cumhuriyet'in haberine göre; Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gazilik unvanı verilmesine yönelik tartışmalarla ilgili yöneltilen soruya ise, şu cevabı verdi:

"Uzun yıllar şehit ve gazi ailelerine yönelik vakıf yönettim. Gazilik er meydanında oluşan bir şeydir. Eğer kanunla gazilik çıkarırsak, Sayın Erdoğan'ın özelinden ayırarak söylüyorum, o zaman kanunla da şehitlik makamı verilir. Bunların değersizleştirilmesini doğru bulmuyoruz. İktidarın bir an evvel dış politikayı iç politika malzemesi yapmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Sağduyulu, akıllı, Türkiye'nin çıkarlarını düşünen bir mantığa geri gelinmesi gerekiyor. Çünkü şu andan itibaren artık yapılan işler ciddi işlerdir. Buna uyulması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, monşerler, diye küçümsedikleri o dış politika birikimine, bakış açısına tez el elden dönmesi gerekiyor. Bunun anlamı da etrafımızdaki ateş çemberini söndürmekten geçiyor."

Ana Haber

Akşener’den Erdoğan’a: Esad’la ‘aşağıdan diplomasi’ değil, açıktan müzakere yapılsın
24/01/2018



İYİ Parti lideri Meral Akşener, Afrin operasyonu ile ilgili, “Esad yönetimi ile bir yandan kavgalı görüntü verip, aşağıdan diplomasi yapmanın doğru olmadığına, açıktan bir müzakere başlatılması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Partisinin genel merkezinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akşener, devam eden ‘Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin sorular üzerine şöyle konuştu: “Afrin Operasyonu yapılmadan önceki süreçte hataları yanlışları uyarı niteliğinde paylaştık. Bugün itibariyle ordumuz, Mehmetçiğimiz bizim gibi kadınların doğurduğu çocuklar orada mücadele ediyor. An itibariyle elbette ki ordumuzun yanındayız. Burada bir sorun yok. Ama bugünü getiren şartlar konusunda da hükümetin bir öz eleştiri yapması gerektiğine inanıyoruz. Suriye meselesine şahıslar üzerinden bir bakış açısıyla Ortadoğu’nun bataklığına çekilen bir Türkiye var. Türkiye’nin bu hale getirilmesinden sorumlu bir iktidar var. Diğer yandan Suriye’nin toprak bütünlüğünü kabul ederek oradayız biz. Resmi ağızlardan yapılan açıklamaya göre ‘İşgal etmeyeceğiz, döneceğiz’ deniyor. Dolayısıyla derhal Esad yönetimi ile bir yandan kavgalı görüntü verip, aşağıdan diplomasi yapmanın doğru olmadığına, açıktan bir müzakere başlatılması gerektiğine inanıyoruz.”
Kaynak: Diken

Akşener'den Erdoğan'a: Kızıl Elma'yı, kırmızı başlıklı kızın sepetindeki elma ile karıştırma
27 Ocak 2018



İyi Parti Genel Başkanı Akşener, 73 ilde belediye başkanı adayı göstereceklerini söyledi

İyi Parti Genel Başkanı Merak Akşener, il başkanlığının açılışı için gittiği Samsun'da Kızıl Elma ve Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Afrin operasyonun başlamasının ardından gündeme getirdiği 'kızıl elma' açıklamalarını eleştiren Akşener, “Ey muhterem, önce ayağının altına aldığın Türk milliyetçiliği sebebiyle ayağını kaldır. Sonra Kızıl Elma'yı sen herhalde kırmızı başlıklı kızın sepetindeki kırmızı elma zannettin. Kızıl elmayı dişlemekten vazgeç. Kızıl Elma, Türk milletinin cihan hakimiyeti, mefkuresidir (ülküsü)” dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Merak Akşener, partisinin il başkanlığının açılışı için karayoluyla Samsun’a geldi. İl binası önündeki kalabalığa seslenen Merak Akşener, Kızıl Elma ve Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili konuştu.

Kızıl Elma’nın Türk milletinin cihan hakimiyeti mefkuresi olduğunu söyleyen Akşener, “Samsun'dan sesleniyorum. Ey muhterem, önce ayağının altına aldığın Türk milliyetçiliği sebebiyle ayağını kaldır. Sonra Kızıl Elma'yı sen herhalde kırımızı başlıklı kızın sepetindeki kırmızı elma zannettin. Kızıl elmayı dişlemekten vazgeç. Kızıl Elma Türk milletinin cihan hakimiyeti, mefkuresidir. Sürekli aldanan, o nedenle aldatan muhterem, Türklüğün cihan hakimiyeti mefkuresinden anlamazsın. Onun için Kızıl Elma'yı, kırmızı başlıklı kızın sepetindeki kırmızı elma ile karıştırıp, Türk cihan hakimiyeti mefkuresinin dişlemekten vazgeç” dedi.

"Ben milletimle yürüyorum"

Kendisinin Fırat’ın doğusuna korumayla değil, milletle yürüdüğünü söyleyen Merak Akşener, “Türkiye'ye iyi geldik. Çünkü bu partiyi siz kurdunuz. Bana ve arkadaşlarıma dediniz ki; 'Biz partiyi kuruyoruz. Siz gelin bekçilik yapın.' Partiyi sizler kurdunuz. Biz partinin bekçileriyiz. Allahımıza şükür 73 ilde örgütlendik. Şırnak, Bingöl ve Ağrı gibi birçok ilde örgütlendik. Her bir ilden belediye başkan adayı çıkartacağız. Milletvekilleri çıkartacağız. Fırat'ın doğusuna bir kamyon koruma ile gidenler utanın, ben milletimle yürüyorum oralarda. Ben milletimle yürüyorum. Cenabı hak bize iktidar nasip edecek” diye konuştu.

"Atatürk'ün mezarı başında saf tuttular"

Kendileri bir şey söylediğinde yerine geldiğini belirten Akşener, “Biz bir şey söylüyoruz, yerine geliyor. Hatırlayın, İYİ Parti kuruldu, bu arkadaşlar birden bire iki ayyaş dedikleri Cumhuriyet kurucusu Atatürk'ün mezarının başında Anıtkabir'de saf oldular. Arkasından her Cumhuriyet Bayramı’nda, her 10 Kasım'da, her 23 Nisan'da bu muhteremlerin tamamı hasta olurdu. İyi Parti kuruldu, sıhhatleri geldi. Bir baktık adamlar turp gibiymiş. Benle yürüyorsunuz ya, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na kadın atandı” diye konuştu.

T24
ETİKETLER
meral akşener İyi parti kızıl elma cumhurbaşkanı erdoğan kırmızı başlıklı kız elma
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Cmt Oca 27, 2018 9:58 pm tarihinde değiştirildi, toplam 11 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Oca 04, 2018 12:20 am    Mesaj konusu: Yılma Durak "Devlet Bahçeli bir projedir!" Alıntıyla Cevap Gönder

Yılma Durak "Devlet Bahçeli bir projedir!"
28 Aralık 2017



Milliyetçi camianın önde gelen isimlerinden Yılma Durak, önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli'nin bir 'proje' olduğunu söyleyen Durak, "AKP de, MHP de, CHP de Akşener'in başarısız olmasını istiyor. Tuzaklardan kurtulursa Akşener iktidara yürür" dedi.

Milliyetçi camianın tanınan isimlerinden Yılma Durak, enpolitik.com internet sitesinden Yasemin Altun'a önemli açıklamalarda bulundu.

"Doğu'nun Başbuğu" ünvanının, Erzurum Üniversitesi'ndeki çalışmalarının ardından gazeteci Örsan Öymen tarafından kendisine yakıştırıldığını söyleyen Durak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir 'proje' olduğunu söyledi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le ilgili de konuşan Yılma Durak, "Tabii ki İYİ Parti Anadolu’da kabul görüyor. Meral Akşener’i yakından tanıyorum. İYİ Parti’nin başarılı olması için dua ediyorum. Ancak İyi Parti’nin başarılı olmaması için Sayın Cumhurbaşkanı dahil, Sayın Devlet Bahçeli dahil, hatta CHP dahil, herkes seferber oldu. Çünkü CHP’den de ciddi geçişler oldu partiye. Dolayısıyla ben, Meral Akşener’in başarılı olması için dua ediyorum. Eğer tuzaklardan kurtulursa Akşener’in iktidarı kesin. Meral Hanım, iktidara yürür" ifadelerini kullandı.

Yılma Durak'ın açıklamaları şöyle:

"FETHULLAH GÜLEN BİZİM MATBAADA ÇALIŞTI"

Fethullah Gülen’in matbaanızda çalıştığını ve aranızda 2 yaş olduğunu duymuştum. Nasıl anlatırsınız imamlıktan FETÖ liderliğine uzanan yolculuğunu?

Şimdi size söyleyeceğim bu bilgiler, sadece bizde olan bilgiler. Fethullah Gülen’in ailesi, çok fukara bir aile. 6-7 kardeş bunlar. Babası Ramiz Hoca, Caferiye Camii’nde müezzinlik, daha sonra imamlık yaptı. Bunun kardeşleri Mesih ve Salih de bizim matbaada çalıştılar. 2 ay kadar da kendisi çalıştı. Daha sonra Erzurum’dan ayrıldı. Ahlatlı biliyorsunuz, Pasinler’in Korucuk köyünden. Erzurum’un meşhur bir hocası var. Alvarlı Mehmet Efe’ye gönderiyorlar. Erzurum’da Caferiye Camii’nin medreselerinde eğitim görüyor. Medrese tahsili yapmış birisi. Fethullah Gülen, cahil birisi ama onu, bir cazibe merkezi hâline getirdiler. Zaman içerisinde Gülen’i bir kısım insanların desteklemesinin sebebi şu: Said-i Nursî’nin başlattığı Nurculuk, 1950’li yıllarda en yakın tehdit olarak algılanıyordu. Said-i Nursî’nin cenazesini yok ettiler; şu an nerde olduğu bilinmiyor. Said-i Nursî’nin gücünü parçalamak için onu güçlendirdiler. Okuyucular, Yazıcılar, Asyacılar, Zamancılar diye böldüler. Fethullah da bu parçalamaların figüranlarından birisidir.

Neden onu seçtiler?

Fethullah Gülen’i, Alvarlı Efe’nin yanında durduktan sonra İzmir’e, Bornova’ya gönderdiler. Ağlaya ağlaya vaaz vererek, Bornova’da çok ciddi bir itibar kazandı.

İzmir’in seçilmesi de enteresan değil mi? Konya, İstanbul değil…

Kendinin seçtiğini zannetmiyorum. Seçilmiş olarak oraya gönderildi. İzmir’i feth etmek için gönderildi. Belki de Demokrat Parti’nin çıkış yeri orasıydı, o yüzden de olabilir.

Kardeşleri sizin matbaanız da çalışıyordu. Peki, onların tepkisi ne oldu? Erzurum’dan kalkıp İzmir’e gelip böyle bir şan şöhret elde etmesine..

Evet, babası Ramiz Hoca, matbaamıza gidip geliyordu. Oğulları çalışıyor ya bizde. Ben o zaman babasına, “Maşallah hocam, Fethullah, ne büyük makamlara çıktı. Allah yolunu açık etsin” falan dedim. Dedi ki, “Yılma’cım, ben de işin aslını bilmiyorum.” Bu sözler, Fethullah’ın babası Ramiz Hoca’nın laflarıdır. Dedi ki, “Oğul, Erzurum’da bir hırsız varmış. Bu hırsız, hocaların kavuklarını çalar, bezlerini satar, öyle geçinirmiş. Birgün muazzam bir kavuk görmüş. ‘Ya Rabbi’ demiş, ‘Bir haftalık yiyeceğim çıktı.’ Kavuğu alıp kaçmaya başlayınca arkasından hoca, ‘o kavuğu getir, o kavukta iş yok!’ diye bağırmış. Adam, tabii dinler mi? Almış kaçmış, köşeyi dönünce bakmış ki bir kat bez; içi çul çaput dolu. O kavuk muazzam da içinde ne var ben de bilmiyorum.’ Bunu, babası, oğlu Fethullah için söylüyor.

"GÜLEN ULUSLARARASI BİR PROJEDİR"

Yani babasına bile anlatmamış sırrını. Yüzlerce insanın içinden neden Fethullah Gülen? Sizce kim seçti onu?

Fethullah’ı şekillendirenler, onu bu hâle getirenler, çok kabiliyetli, çok bilgili olduğundan seçmediler onu. Kim yaptı peki bunu böyle? Devlet, kendi istedi. Devlet, yaptı bunu. O günlerde CIA ile MİT arasında ne fark var? Yani Fethullah Gülen,uluslararası bir projedir Türkiye’de.

GÜLEN'İ , ÖMER NASUHİ BİLMEN'E MİT GÖNDERDİ
Fethullah Gülen’i, dönemin Diyanet İşleri Başkanı ile görüştürmüşler. O hadiseyi sizden dinleyebilir miyiz?

Ömer Nasuhi Bilmen, Diyanet İşleri Başkanı o zamanlar. Kendisi, Türkiye’de gelmiş geçmiş en önemli Diyanet İşleri başkanlarından birisidir. Ömer Nasuhi Bilmen Diyanet Başkanı iken devlet, Fethullah Gülen’in yakasına mikrofon taktı; onunla röportaja gönderdi. Devlet, yani MİT gönderiyor. Fethullah, böyle bir görevi de yükleniyor. Yani şunu söylemek istiyorum: Fethullah’ı zirveye çıkaran, bizim devletimizin kendisidir. Yalçın Küçük’ün sevdiğim bir lafı var. Diyor ki, “Bir insan, kendi kabiliyeti ve gayretiyle zirvede değilse onu, oraya itmişlerdir.”

"BANA VERSELER GÜLEN'İ ÖLDÜRÜRÜM"

Şimdi bu devlet, Fethullah Gülen’i ABD’de yok edemiyor mu? Bırakın Allah’ınızı severseniz! Yani şimdi bizim geçmişte yaptıklarımızı söylemek istemem ama bunlar ne ki bunlar! Adam, ABD’de bir sarayda oturuyor. Allah Allah! Biz bunu denediğimiz için söylüyorum. Onun yanına, onun en yakınına adamlar koyup, onu yok etmek mümkün. Bana verseler yaparım yani ha ha... ( Burada gülüyor)

Niye yok etmiyorlar peki?

Bu sorunun cevabı şu: Ya MİT, askerî istihbarat bir adamını gözden çıkaramıyor ya da işi oluruna bırakmış yürüyüp gidiyor. Biri Fethullah diyor, başka işler yapıyor işlerine öyle geliyor.

"BAHÇELİ BİR PROJEDİR"

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin politik performansını nasıl buluyorsunuz?

Bahçeli’nin bir proje olduğuna inanıyorum. MHP’nin iktidara gelmemesi için bir proje. MHP’nin iktidara gelme şansı vardı ama maalesef Sayın Genel Başkanımız, elinin tersiyle itti. Bunu, ona sormak lazım, neden itti diye. Bir parti kurulurken hedefinde, iktidar olma vardır. Sayın Genel Başkanımızın böyle bir derdi yok!

MERAL HANIM İKTİDARA YÜRÜR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile araları oldukça iyi. Hatta seçimler için “Cumhur ittifakı” adında bir formül önerdi. Bahçeli’nin bu önerisinin altında yatan neden İYİ Parti olabilir mi?

Tabii ki İYİ Parti Anadolu’da kabul görüyor. Meral Akşener’i yakından tanıyorum. İYİ Parti’nin başarılı olması için dua ediyorum. Ancak İyi Parti’nin başarılı olmaması için Sayın Cumhurbaşkanı dahil, Sayın Devlet Bahçeli dahil, hatta CHP dahil, herkes seferber oldu. Çünkü CHP’den de ciddi geçişler oldu partiye. Dolayısıyla ben, Meral Akşener’in başarılı olması için dua ediyorum. Eğer tuzaklardan kurtulursa Akşener’in iktidarı kesin. Meral Hanım, iktidara yürür.

CUMHURBAŞKANI NE KADAR FETÖ'CÜ İSE AKŞENER DE O KADAR FETÖ'CÜ

Akşener için FETÖ’cü diyorlar. Yakından tanıyan biri olarak soruyorum gerçekten de FETÖ’cü mü Akşener?

Meral Akşener FETÖ’cü falan değildir. Cumhurbaşkanı ne kadar FETÖ’cü ise O da o kadar FETÖ’cü, Bahçeli ne kadar FETÖ’cü ise O da o kadar FETÖ’cü. Siyaset, dünyada en namuslu, en haysiyetli, en doğru iştir. Siyasetçi ne diyor? “Ben işsizliği önleyeceğim, yolsuzluğu önleyeceğim, haksızlığı önleyeceğim.” Ama Türkiye’de siyasetçi bunun tam tersi. Biz, bunun düzelmesi için partiler kanunun değişmesi lazım, diyoruz. Yani milletvekillerinin adaylıklarını, halkın belirlemesi lazım. Ön seçimle seçilmeli, milletvekilleri.
Habererk
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> DÜNYA BİR İNKILÂP BEKLİYOR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com