EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

DİYARBAKIRLI YUSUF İLE...

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Eyl 28, 2017 9:56 pm    Mesaj konusu: DİYARBAKIRLI YUSUF İLE... Alıntıyla Cevap Gönder

DİYARBAKIRLI YUSUF: “Peşmerge Vatanlarını Savunan Direnişçilerin Kadınlarını Haşdi Şabi’ye satıyor…“
26 Eylül 2017


– Öncelikle kendinizi biraz tanıtır mısınız, okuyucularımız için?

“İsmim Yusuf, aslen Diyarbakırlıyım, yani Diyarbakır doğumluyum. Türkiye‘nin farklı illerinde büyüdüm, uzun süre gezdim. Adana‘da bir 15-18 yılım geçti. Çevrem de genellikle Adana‘dadır, Adanalıdır.“

– Geçmişten beri Batı saldırganlığı karşısında verilen kurtuluş savaşlarında cephelerde de yer aldınız. Afganistan, Irak ve Suriye…

“Evet, Batı’nın, zaten 2001 de söylediği gibi o zaman ki terör örgütü lideri ABD başkanı BUSH‘un, “bu bir Haçlı Seferi’dir” deyip İkiz Kuleler üzerinden İslâm topraklarını işgâl etmeye başladığında, Allah’a hamd olsun atalarım gibi bu kurtuluş mücadelesindeki saflarda yerimi aldım. Gerek Afganistan, gerek Irak, gerek Suriye… Allah nimet olarak bahşetti. Ve bir çok zulme, bir çok sıkıntıya ve o bölgelerin siyasî ortamlarına da şahid oldum.”

– O vakit söylecekleriniz çok aydınlatıcı olacak inşallah, okuyucularımız, bizi takip edenler için. Ya da dost olan her kesim için. Bir kardeşinizin de sehid olduğunu söylemiştiniz…

“Allah’a hamd olsun. Bir kardeşim Türkmen dağında Haçlı koalisyonunun bombardımanında, Cuma namazı sırasında camiinin bombalamasında, şehid olan 103 kişiden biriydi.”

– Allah rahmet eylesin.

“Âmin. Diğer kardeşim de yine atalarına yardıma gelen diğer müslümanların Türkmen bölgesi olan Telafer’de Türkmenlerle beraber gerek Haçlı koalisyonuna, gerek PEŞMERGEYLE, gerek Haşdi Şabiyle, gerek PKK ile mücadele ediyor. Tabi gündem şu anda Telafer’in düşmesi ile alâkalı.”

– Ben de oraya gelecektim şimdi… Şu an Telafer ile ilgili büyük bir sansür var. Bugün Arakan etrafında oradaki kardeslerimiz ile ilgili -ki orada yirmi yıldır süren benzer bir süreç var-, haberlerle Telaferi’in üstü örtülüyor. Telafer’de yaşananları örtmek maksadıyla bir hamaset güdülüyor. Okuyucularımızı aydınlatmak için Telafer’de neler oluyor, anlatır mısınız?

“Musul katliamı yapıldığı zaman, koalisyon, Haşdi Şabi ve PEŞMERGE, Belçika, ki bütün ülkeleri biliyoruz, 120 bin askeriyle hiçbir sınır tanımadan uçaklarıyla katliam yapıldığında, bunu Kudüs’de bir imamın ayağına kurşun gelmesiyle örtmüşlerdi. Bir hafta boyunca vay imamın ayağına kurşun geldi, imam şöyle oldu, böyle oldu.”

– Tabi onu da istemeyiz de. Propaganda olarak söylüyorsunuz…

“İşte önüne engel koydular. Şu ânda Arakan’daki müslümanlara yapılan bir zulüm var. Ki bu yeni değil, 1964’den beridir. Ki Arakanlı general de açıklama yapmıştı, “bu bize verilen görevin devamıdır ve sonuna kadar gidilecektir.” Kırk yıldır Arakan’da bu katliamlar yapılıyor. Lâkin neden şimdi gündem edilmeye başlandı? Çünkü Telafer katliamında hiç bir müslüman, Türkmen kalmadı, hepsini biçtiler, çoluk çocuk; hatta şöyle söyleyeyim, aldığım haberlerde sokakların çocuk ve kadın cesetleriyle dolu olduğunu söylüyorlar. Ve bunu utanmadan, PEŞMERGENİN adamları, HAŞDİ ŞABİ’nin adamları, twitter hesaplarından yayımladılar, “bakın neler yapıyoruz” diye. Ki Haşdi Şabi’nin mezhepci bir yaklaşımı var. Katliam yaparken bununla övünür Haşdi Şabi. bir video yayınlamışlardı bundan üç ay önce, hiç unutmuyorum. Altı tane kadar kız ve erkek çocuğunu yere yatırıyorlar Musul‘da ve, “bakın size ne yapıyoruz Sünnîler” diye tarıyorlar. Yani bir mezhepçi yaklaşımla katliamdan hiç çekinmiyor. Bu öyle bir hâl aldı ki bizim devlet yetkililerimiz de bunu artık görmüyor. Dünya kadar Türkmen kardeşlerimiz üzerine siyaset yapanlar, direnişin kalesi gibi olan TELAFER ve Felluce gerçekten semboldür… Bunlar, 2003’den beridir en büyük direnişler burada gösterildi. Felluce alındı, oradaki katliamlar zaten hiç duyulmadı. Sadece bir gecede yapılan bombardımanda 1800 civarında insan katledildi… Ve bunu sevinçle yayınladı kukla Irak Hükûmeti. Hiç kimseden ses çıkmadı. Ki oralar geçmişte ve hâlâ böyle, bizim kardeşlerimiz. Geçmişte bizim topraklarımızdı… Osmanlı’nın çocuklarıydı onlar da.”

– Kulağımıza şey geliyor… Telafer’deki Türkmen, hatta Kürt, Arap, Ehli Sünnet hanımların gözleri önünde kocaları ve erkek kardeşleri katlediliyor. Ondan sonra bu hanımlar Haşdi Şabiye PEŞMERGE tarafından para karşılığında satılıyor. Yani bu ciddi bir sektör haline gelmiş, yanlış mı duyuyoruz?

“Bu haberlerin tamamı doğrudur. Bahsettiğiniz unsurlar tarafından Telafer’e zaten direnişin kalesi olduğu için ciddi bir öfke var 2003’den beri. Gerek Etnikçi Peşmerge, yani KÜRTÇÜLER olsun, ki ben bir müslüman bir Kürt olarak onlardan beri olduğumu her yerde ilân etmişimdir, gerek ırkçı Kürtçülerden olsun, gerek mezhepçi Haşdi Şabi’lerden olsun, şu ânda Peşmergeye sığınan, güvenen ve esir edilen ailelerin kadınları beş bin, altı bin dolar gibi bir para karşılığı satılıyor HAŞDİ ŞABİ’YE. Yedi yüz kadar erkek teslim oldu. Yani Peşmerge’ye güvenip teslim oldu.

– Bu karşılıklı anlaşma, aileler zarar görmesin diye teslim olma üzerine…

“Evet aynen öyle. Onun üzerine bir anlaşma yapılıyor. Ve bunlar bizzat görüştüğüm insanlar. Mesela bir hanımefendi ile görüşmüştüm, “kocamı gözümün önünde vurdular, toplu mezara attılar” dedi. Aynı şekilde erkeklere işkence yapıp, bunu da bizzat bir Peşmerge’den duymuştum, erkeklere işkence edip eşlerinin, çocuklarının karşısında küçük düşürüp, sonra götürüp toplu mezarlarda infaz ettiklerini söylediler. Bu da yeterli değil, zaten Peşmerge’nin twitter hesaplarından bunların resimleri paylaşıldı.”

– Örtülen bir şey değil yani.

“Örtülen bir şey değil, kesinlikle. Sadece bizim medyamız örtüyor.”

– Dolayısıyla devletin haberi yok denilemez… Türkiye Cumhuriyeti’nin de haberi var.

“Hatta o katliamın olduğu gün Çavuşoğlu Kerkük’e gitti.”

– Hakan Fidan da her hâlde o günlerde gitti?

“Bugün gidecek diye biliniyor. Yani bu konuda hükûmet, “Türkmen kardeşlerimiz” diye siyaset güttüğü hâlde hiçbir şey yapmıyor, hiçbir müdahalede bulunmuyor. İslâmî bir parti olduğunu iddia ediyor, bu ideoloji de ilerlediğini iddia ediyor, lâkin bu kardeşlerimiz için hiçbir müdahelede bulunmuyor.

– İrade olsa müdahale alanı var, bazı şeyler yapılabilir; değil mi?

“Tabii muhakkak ki, yani bugün biz hiç kimseye, “ordunuzu yollayın savaşın” demiyoruz. Hani ordumuzun oraya inmesine gerek bile yok. Bunu siyasî süreçle de emin olun iki günlük bir zamanda halledebilirler. Ki ben bunun en basit örneğini söyleyeyim. Mesela bir Rıza Rezzab olduğu zaman yahut diğerlerinden onlara para aktaranlardan biri olduğunda, beraber çalıştıkları biri, iki üç günde her şeyi halledebiliyorlar. Amerika da bile olsa. Mesela iktidarlarına göz diken “fetö” söz konusu olduğunda görüyoruz neler yapabiliyorlar. Sapla saman karışabiliyor hiç acımıyorlar. Ama orada savunduğu ideolojinin kardeşi var. Türk ve Müslümanlar var. Ve bunlara düşmanlığın tek sebebi dinlerini yaşamak istemeleri ve Haçlı işgâlcilere eyvallah etmemeleri 2003’den beri. Bunun intikamını alıyorlar şu ân.”

– Biliyorsunuz Barzanî kuvvetleri, etnik Kürtçüler, Irak işgâli 2003’de başladığında ilk o zaman Amerikan uçakları korumasında güneye doğru, işte Musul’a, Telafer’e, kendi bölgelerindeki bütün Ehli Sünnet Arap ve Türkmen köylerini yağmalamışlardı. İşte kadınlarına yapılanlar var. Genelde bunları biz yazdık. Bu önceden beri yapılan şeylerdi. Şimdi benzer bir süreç devam ediyor ama medyada yok.

“Medya da kesinlikle yok. Hatta bazen idrak bile edemiyorum artık. Bu kadar bir zulmü nasıl örtebiliyorlar. Nasıl bir algıları ve kalpleri var ki, insanlık namına bunu yapmaları lâzım ama hiçbir müdahale yok. Zaten medya, yandaş olsun, yiyici olsun, yalaka olsun, bu medyalar Haşdi Şabi komutanlarını da, Peşmerge’nin komutanlarını da kahraman yapmışlardı. Ebu Azrail diye bildiğimiz Haşdi Şahbi komutanlarından, “a haber” ve onun benzeri yandaş kanallar, öve öve bitirememişlerdi. Ama ne oldu? Abu Azrail‘in son videosunda, Tayyip Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı’mıza ve askerlerimize dönük söylediği sözler ortada. Video hâlâ youtube’da duruyor. Ağıza alamayacağım ben, onlar kendileri izlerler, dileyen arkadaşlar. Sonuç bu oldu. Peşmerge yıllardır, kendi kanallarında, Diyarbakır, Muş, Telafer, hava durumlarında Kürdistan bölgesi diye onları verirler. Bunu da biliyorlar. Telafer’de yapılan katliamı da emin olun benden, sizden çok çok iyi biliyorlar. Çünkü gerek istihbarî bilgiler olsun gerek aradaki diyaloglar olsun…

– Türk Vatandaşları da çok.

“Türk Vatandaşları da var. Şöyle bir algı oluştu IŞİD’in çıkmasıyla; “giden herkes Işidci”. Böyle değil. Meselâ Türkmen Dağı’na giden adam savaşıyor, Allah rızası için gidiyor ve kardeşi için gidiyor. Türkmenlere katliam yapılıyor ve ben bunu savunacağım. Kardeşlerimin ırzı namusu. Telafere giden adamların, giden Türklerin %95’inin IŞİD‘le hiçbir bağları yok. Sadece kardeşlerini savunmak adına gittiler. Ve ülkelerine güvenip, haklarına güvenip teslim oldular. Çünkü çoluk-çocukların katledilmesine, oradaki Türkmenlerin bombardımanla katledilmesine göz yumamadılar.”

(Devam edecek…)

kaynak: Adımlar dergisi

DİYARBAKIRLI YUSUF: “İSLÂM DÜNYASININ EKSİĞİ BİRLİK VE LİDER!”
28 Eylül 2017

-Telafer ile ilgili okuyucularımızın bilmesi iyi olur. Telafer Musul’a bağli bir ilçe. Hatta Musul’un tek ilçesi diyebiliriz öyle değil mi?

“Evet, ilçe. Yani büyüklük olarak merkezî ilçelerden…”

-Musul’un yarı nüfusuna yakın Türkmen olarak biliyoruz. Hatta İslâm Devleti Işid’in oradaki ilk sorumlusu Türk’tü yanlış bilmiyorsam. İşte orada da ciddi bir katliam var, o mevzu da pek dillendirilmedi. Şu ân oradaki katliam Telafere kaydı. Musul’da neler olmuştu. Musul’da 1-1.5 milyon insan vardı. Şu ân sanki yüz bin nüfus varmış gibi bir şey var. Batılı kaynakların söylediği 30 bin sivil katledilmişti. Gerçeği ne bunun?

“Bizim ve Batılı kaynakların ikiyüzlülüğü bu. Ne yazık ki doğru ve dürüst olmayan, haberciliğin ilkelerini çiğneyen insanlardan haber aldığımız bunları karıştırıyoruz. Mesela bir örnek vereyim size. Daha sonra Musul’u anlatayım. Halep katliamı başladığında -ki Halep’in düşmesinin en büyük sebebi yine Fırat Kalkanı’dır-, oradakileri çekip buraya verdiği zaman. Bir oyundu bu da, siyasi bir oyun. Başarılı da oldu. Katliam başlamadan önce Halep’te 250 bin sivilden bahsediyorlardı. Üç gün sonra haberlerde yüz bin sivil var denildi. Üç gün sonra seksen bin sivili oradan otobüslerle çıkaracağız dediler ve çıkardığı sivil sayısı 44 bin. Diğerlerine ne oldu? Katledildiler ve göz yumuldu.”

-Musul’da da benzer…

“Musul’da da aynısı oldu. Ki Musul Irak’ın en büyük illerindendir. Ve ciddi mânâda nüfusu yoğundu. Dört milyon, dört buçuk milyon kadar bir nüfusu vardı Musul’un. Tabi savaş sürecinde birçoğu gitti. Bir milyon, bir buçuk milyon kadar… Bir buçuk milyon kadarı kabul etmediği için çekildi. Yâni geriye bir milyon üç yüz bin kadar kaldı, araştırılan ve yapılan sayıya göre. Bunlar katledildiğinde Musul’da bir anda yüz bin sivil vardı denildi. Batı Musul’a ise habercilerin sokulmasına bile izin verilmedi. Ki “Ariki”, Kürt gazetecidir, Peşmerge bölgesinde yaşardı. Haşdi Şabi ile hareket ettiği zaman bazı videolar çıkardı ortaya. İşkence, kadına tecavüz… Çocuğu kucağındayken kadına tecavüz ediyorlar sırayla. Bu videoları yayınladı. İnsan olarak kabul edemedi. Zihniyet ve ideolojisi o olsa bile insanlığı bunu kabul edemedi, kalbi kaldıramadı ve yayınladı. Bakın burada bunu yapıyorlar dedi.”

-Yâni yüz binlerce, milyonlarca olan uygulamadan, benzer uygulamadan sızan şeyler bunlar.

“Evet sızanlar. Şimdi diyorlar yüz bin. Ben size şöyle izâh edeyim. Musul’da binalar ikiden başlayarak beş, altı, yedi katlı, bu şekilde gelişir. Kısa bir matematikle hesap edersek, dörder daireden her aile üç kişi olsa, beşi dörtle çarptığınız zaman yirmi, yirmiyi üç ile çarptığınız zaman altmış bir binada var. Musul’un komplesi dümdüz oldu. Diyorlar ki otuz bin sivil cesedi çıkarıldı. Yalan söylüyorlar. Kesinlikle iki yüz üç yüz binden aşağı değildir. Çünkü hiç acımadılar. Her bombardımanda yirmi beş otuz ceset fırlıyordu. Her bombada. Ve bunu izâh bile edemiyordu anlatanlar. Oradan kaçan siviller, görüşülen insanlar. Her taraf ceset ve koku diyorlar. Ve bunu videolarında Haşdi Şabi çok güzel yayınladı bir de. Sokak ortasındaki cesetleri, bebeklerin üzerine basıp kahkaha atmaları… İşte Sünnîlerin hâli böyle gibi mezhepçi sapık ideoloji ile yanaşmasıyla bunu gösterdi. Üç yaşındaki, Işid ile ne gibi bir şeyi olabilir? Ya da evde kocasını bekleyen, çocuğunu emziren bir kadının Işid ile ne ilgisi olur? Velev ki oldu. Bu kucağında çocuğu varken tecavüz edilmesini veyahut da parayla İranlı’lara satılmasını mı gerektiriyor? Medyamız bunu çok güzel örtüyor. Hakkını veriyor, projenin.”

-Şu ân sınıra yakın bir bölgede diyelim, bildiğimiz işte üç yüz, dört yüz aile var herhalde, ağırlıklı kadınlar. Bir şekilde size ulaşanlar bunu ifade ettiler, bize yardımcı olun diye?

“Evet. Şu ânda bu bilinen sadece. Haşdi Şabi’ye Peşmerge tarafından satılanlar hariç. Ve biz bazı şeyleri açıklayamıyoruz, çünkü onların hayatî tehlikeleri söz konusu. Umut ediyoruz ki hükümet bir el atar bu işe. Çünkü isterse halledebilir. İstemiyor ve görmek istemiyor. Bunun örneği şudur. Reina’da bir olay oldu, bir saldırı. Onun ardından bütün Doğu Türkistanlıları Işidli diye teslim ettiler. Bu bunun gibi bir şey. İki tane adam… Orada bir direniş var ve Peşmerge, Haşdi Şabi, PKK, ki senin kırk yıllık düşmanın. Gerçekten dürüst bir iktidarımız olsaydı, gerçekten Allah’tan korkan İslâmî bir iktidarımız, ki öyle bir dertleri olmadığını kendileri de söylüyorlar artık. Bunlar bir olmuş, Koalisyon yukardan Türkmenleri katlediyor Telafer’de. Kaçan kadınlar satılıyor, çocuklar meçhul. Merhametli, insanî olarak Peşmergenin eline düşen, insaniyetinden dolayı zarar gelmesini istemiyor. Diğerleri meçhul. Neden sen bunlara dur demiyorsun? İllâ ki birilerinin böyle bas bas bağırması mı lâzım? Ve medyamız neden şu kadar olsun dürüst olmuyor? Ya bunu ADIMLAR ve parmakla sayılacak kadar bir iki dergi, haber sitesi dışında haber yapan bile yok! Ve bu çok üzücü… Hem bir de Allah’a hamd ediyoruz, dürüst gazetecilerle tanışıyoruz, dürüst müslümanlarla oturup kalkabiliyoruz. Biz bu konuda hamd ediyoruz. Lâkin bu aileler için bir şeyler yapılması şart. Gerçekten kurtulan ailelerin hâlini gördüğüm zaman üzülmemek mümkün değil. Günlerce açlar! Gidin “Hamam Ali” kampına. Günlerdir açlar. Çocuklar açlıktan ağlıyor. Hamile kadınlar var. Yâni yedi aylık, altı aylık, üç aylık. Bunlar hamile. Ve direniş için teslim olmayanlar da zaten Işidli diye atılıyor bir kenara. Oysa direnişe baktığımızda, Telafer de Işidli ne geziyor? 2003’den beridir tamamen Türkmen ve Kürt müslümanların zulüme karşı durduğu bir bölge.”

-O zaman şöyle sorayım. Bu Batı saldırganlığının, Haçlı-Yahudi ve Şii Şovenizminin de etnik bütünlük oluşturduğu koalisyonunun siyasî hedefi nedir sizce?

“Öncelikle ciddi bir ders vermek… Telafer’deki o 2003’ten beridir süren direnişe.”

-Ki Musul ile Telafer 2003’ten beri direnişin merkezi olduğu için?

“Evet, merkezi olduğu yerler. Öncelikle dünyaya bu dersi vermek, müslümanlara, mazlumlara. Akıllı olun, böyle yaparız. Ki Telafer sokakları, konuştuğum bir telaferli direk nakletti bana, sokaklar çocuk cesedi dolu diyor. Yâni on adımda bir bebek var, çocuk var. Üç yaşında, on yaşında, on bir yaşında ve kadınlar. Yâni bunlar size ne yapabilir? Haşdi Şabi girdiği her yeri yıkıp yakıyor, Peşmerge de önünde set kurmuş kimsenin kurtulmasını istemiyor. PKK da Suriye sınırından zaten… Yâni ders veriyor. Diğer bir konu, bu bölgeleri etnik olarak temizleyerek…”

-Soykırım mı yapıyor?

“Soykırım yapıyor bildiğimiz. Ve kendi Kürtçü, Yahudi Kürtçülüğü deyip, ki haber kanalları da ortadadır. Gerek Zernews, gerek Rudaw, Yahudileri öve öve bitiremediler. Hıristiyanların da kalelerini yaptılar.”

-İsrail hükümeti de her türlü desteği ifade etmişti zaten. Kürdistan’ın kurulma zamanı geldi demişti, İsrail devleti olarak da elimizden geleni yapacağız demişti.

“Musul, etnik olarak temizlendi zaten. Şu ân şakşakçılık yapanlar, “Musul Deaş’dan kurtuldu, Işid’den kurtuldu” falan filan “teröristlerden” diyenler, Musul’u vahşilerin eline bıraktılar.”

-Birde o şeyi de mevzu etmek lâzım. Şimdi Işid, ama onun dışında mesela Nakşibendi Ordusu, bir çok sufi cemaat de dâhil orada komple Ehli Sünnet Arab’ın, Türkmen’in ortak bir cephesi vardı. Yâni Işid tek başına değil herhalde.

“Mesela bu koalisyon ile savaşanlardan birisi Ensar El İslâm. Kürt bir Cemaattir, İslâm için mücadele ettiğini söyler. Saddam döneminden beridir vardır. Bunlar vardı.”

-Bilgi olarak geçmek lâzım, 2003 saldırısı başladığında ilk bomba Bağdat’a ve Irak’ın kuzeyinde ki Ensar El İslâm’ın cephelerini vurmuşlardı. Barzanî ve Talabanî’nin verdiği koordinatlar ile!

“Aynen. Zaten Kuzey CIA’nın Ortadoğu’daki en büyük üssü diye bildirilir. Direniş de Ensar El İslâm vardır Kürt cemaatlerden. Oldu bitti hem Saddam’a hem de Peşmerge’ye karşı bir mücadele vermiştir. Haçlı baskısını kabul etmemek için. Türkmen müslümanlar vardır. Onlar zaten 2003’ten beri hiçbir zaman silahı bırakmadılar. Tâbi Haçlılara tâbi olanları kastetmiyorum. Çünkü Türkiye’de öyle bir algı oluştu ki, Haçlılara tâbi olan Türkmenler kahraman gösterildi.”

-Şiî Türkmenler de var tabi.

“İdeolojisi koyu olup sadece Şiîlik için katledenler için konuşuyorum. Yoksa gerçekten merhametli Şiî Türkmenleri de çok gördüm. Sırf bundan dolayı savaşmayan, hatta karşı safta yer alan. Hani Haçlıya karşı savaşan, o tarz Şiîlere de şahid oldum üç beş tane. Aynı zamanda Arap gücü vardı. Zerkavî temelli Irak İslâm Devleti, sonradan Işid oldu. Bu vardı. Yâni Nakşibendî Ordusu vardı, sofi idi kendisi. Ki Filistin’e yaptığı yardımlarla meşhur olmuştu.”

-Baas’ın devamı hâlinde?

“Tâbi Baas’ın devamı hâlinde! Bunların hepsi bir aradaydı. Sadece Işid yoktu. Ve savaş Işid ile değil. Bunu ABD Generali çok güzel açıklamıştır. “Ortadoğu’da bir Hilâfet’e asla izin vermeyeceğiz.” demiştir. Savaşın Işid ile değil de Hilâfet ile olduğunu da göstermiştir. Yâni bugün Türkiye’de de Hilâfet ilân edilse bize de aynısı yapılacak. Öncelikle hani bu savaşın fıkhını anlamak lâzım. Etnik temizlik ve İslâm düşmanlığı! Tamamen budur başka hiçbir şey değil. Işid ya da diğerini yıkmak kesinlikle değil.”

-Ehli Sünnet İslâm coğrafyasının birleşmesini, bütünleşmesini engellemek?

“Aynen, bitirmek. Mesela bizim sınırımızdan set çekiliyor, Kürdistan seti. Ta ki biz müslümanlara yetişmeyelim diye.”

-O zaman bir duvar çekiliyor, Siyonist duvar dediğimiz?

“Tâbii, bildiğimiz Siyonizm’in duvarı örülüyor. Bunun adı da Kürdistan. Ve bu duvar bizim karşıya geçmemize asla izin vermeyecek. Bunun farkında değil milletler. Özellikle halkımız çok farklı dertlere bürünmüşler ama ülkenin ne halde olduğunu fark edemiyorlar. Hele hele bu kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize yardım etmememizden dolayı da onların da bize karşı umutları artık tükenmiş durumda. Gerçekten bir kadın elini açtığında “Türkiye’den bir müslüman gelse de beni kurtarsa” demek yerine “Yarabbi artık canımızı al” diyor. Önceden böyle değildi.”

-Hayâl kırıklığı büyük oldu diyorsunuz?

“Çok büyük oldu. Yâni iktidar tamamen bitirdi, Türkiye’nin o lider şeyini olduğu gibi bitirdi Ortadoğu’da. Bakın size bir olay anlatayım. Afganistan’da daha önce, 2007-2008 dönemlerinde, bir Türk gördükleri zaman Haçlı NATO’ya karşı savaşan mücahidler, sarılır öperlerdi. Öyle böyle değil. “Türkiye’de kardeşimiz gelmiş” diye el üstünde tutarlardı.”

-Lider bir Millet gözüyle bakılır…

“Tâbii, çünkü Osmanlı’nın bir yükselişi buradan başlayacak derlerdi. Ne oldu? 2011-2012 sonlarında, Afgan bir Abdurrahim dayı vardı, oturduk konuşuyoruz. Tâbii eski karşılama yok. Fark ettiriyor kendini. Dedim, “Dayı niye böyle Türk milletinden, daha doğrusu Anadolu halkından soğudu Afgan halkı?”. “Senin incirliğinden benim torunlarımı katlettiler” dedi. Şimdi sen bu dayıya ne anlatacaksın? Benim elimde değildi, nasıl senin elinde değildi, müdahale edemedin mi? Doğru! Oy veren sen, bu iktidara. Yanlışa dur demiyorsun, her şeyin altına İslâmi bir kılıf uyduruyorsun liderine. Fanatiklik, partizanlık had safhada… Yâni haşâ Allah azze ve celleye söylenen kelimeleri söylüyorsun. Bir uç yok, sınır yok artık, ilâhtan da ilâh oldu hâşâ ve kelle. E bu durumda sen ne diyebilirsin? Emin olun, Kıbrıs olayında bize yardım eden insanlar kimlerdi? Kaddafî, Saddam’da el altından mühimmat işini halletti. Bir devlet düşünün, bir lider, çılgın olabilir, sağı solu belli olmayabilir ama duruşu vardı.”

-Vatanı seven, toprağını, insanını…

“Evet. Ve kendisi gibi olanlara zarar gelmesini istemezdi. Kaddafî ki, Merkez Bankası’nı senin hizmetine açtı. Biz ne yaptık? Kaddafî’yi devirdik! Üslerimiz ile. Irak’ta Saddam’ı devirdik. “Saddam bomba atacak” yılları vardı hatırlarsınız belki. Adana’dakiler çok korkardı, sınırdakiler falan.”

-Gaz maskesi dağıtırlardı, öyle bir propaganda vardı ki. Hâlbuki kendisi İsrail’e otuz dokuz tane göndermişti “Delikanlı varsa bir tane islâm devletlerinde kırkıncıyı göndersin” demişti.

“Aynen, ama yok. Bugün kahraman diye İran gözümüze sokuluyor ama el altından en büyük Haçlı ittifâkını kuran İran’dır. Budistler müslümanları katlederken Arakan’da, arefe gününden bir gün önce bizim toplumumuz da şerefe denir, şerefe günü boyunca katliâm başladı. Gözümüze soktular tabii, yoksa daha önce de vardı. O gün İran Budistleri karşıladı. Kimse bunlardan anlatmıyor ve yaymıyor. Medya tamamen insanî ve İslâmî olan her şeyi örtüyor, Haçlı ideolojilerini övüyor ama Amerika bizi kıskanıyor! Böyle hegemonyaya tutulmuşlar.”

-Böyle bir yalan dünyasında yaşıyorlar…

“Evet.”

-Siz 2007’den beri direnişin içerisinde de yer aldınız.

“Tâbii. Farklı bölgelerde, farklı şekilde ve yerlerde…”

-O bölgelerde yaşadıklarınız ile ilgi, mesela mücahidlerin durumu hakkında, o günden bugüne neler anlatabilirsiniz?

“Allah’a hamd olsun, çok güzeldi. Mücahidlerin morali de yerinde. Tâbii hatalar oluyor, hangimizin bir hatası yok ki? Merkezde de insan olunca ister istemez hatalar oluyor. İnşallah bir daha da yapmamak nâsip olsun. Lâkin Felluce büyük bir şeref örneğidir. 7 yıl boyunca küçücük bir kasaba olmasına rağmen sonuna kadar direndi ve ciddi mânâda Haçlılara kan kusturdu, tâ geçen seneye kadar. Artık geçen sene Haçlılar topyekûn sancaklarıyla gelince, yerden de yüzbin kişi saldırınca bir kasaba ne kadar dayanabilir ki? Tâbii Allah’ın dilemesi müstesna… Düştü. Düştü dediğim de şu şekil; işgâl edildi, fakat Felluce’de Haçlı koalisyonuna ve Haçlı uşaklarına operasyonlar hâlen yapılıyor. Medyamız örtse de her gün sosyal medyadan görüyoruz. Telafer de aynı durum, hamdolsun. Müslümanların kadınları esir oldu, bizim gibi müslümanlar oturdular. Allah bunun hesabını bize muhakkak ki soracak. Allah Resûlü buyuruyor, “Müslümanları kurtarın. Kim bir müslümanın namusunu savunursa Allah da onun namusunu savunur”. Bugün esir olan kardeşlerimizi, Rabbimden dilerim bir an önce bize kavuştursun. Yalnız direnişe devam eden kardeşlerimiz hamd olsun gerek dağlardan, gerek çöllerden mücadeleye devam ediyor. Her gün Telafer’de Haçlı uşakları olan Peşmerge’nin olsun, Haşdi Şabi’nin olsun ölüm haberleri geliyor. Böyle devam ediyor Allah’ın izniyle. Bu bitmez. Yâni 2003’te bitti dediler. 2007 senesine kadar nerdeyse hani asgariye inmişti medya yoluyla. Yoksa orada çatışmalar devam ediyor ve her gün elli-altmış asker ölüyordu. Lâkin medya örtüyordu. Şu ânda da durum bu… Kimse ümidini kaybetmesin, Allah izniyle. Allah zâlime fırsat vermez. Bazen bizi yaptığımız yanlışlardan ve herkesi kucaklayamamız gibi şeylerden dolayı imtihân eder ama ümit ediyorum daha ileri gider, kim bilir yarın dünya müslümanları olarak bir liderlik altında, ki Rabbim bunu erken kılarak İrma’yı erken gönderdiği gibi. Bu liderliği de erken kılar ve bir çatı altında hep beraber bir mücadeleye kalkışırız.”

-İnşâllah.

“Bu mesele, batının da dediği gibi İslâm ile Küfrün meselesidir. Kesinlikle bu Işid ile diğerinin veyahut da Peşmerge ile Haşdi Şabi’nin meselesi değildir. O önümüze örülen duvara da bir ân önce engel olmamız lâzım. Kürdistan duvarı örülürse Arap dünyası ile bağımız kopar. Geçemeyiz! Yâni şu hayâllere dalmıyalım, işte “Bir askerimiz şu kadarına bedel”. Bunlar demagoji! Böyle bir şey yok, savaş ortamı hiç de böyle olmuyor.”

-Ya da tarihteki o Mehmetçik Ruhu’nu tekrar diriltmek. Mücahid Mehmetçik vasfı! İslâm tarihinde Türk Milleti’nin oynadığı rolü…

“Zaten o vasfı bitirdiler, inşallah geri gelir. Bizim kanaat önderlerimizin yazılarıyla diyelim. Ama şu var; tarih boyunca İslâm ile savaşmadan İslâm’a giren iki Irk vardır. Böyle anlatılsa da hiç savaşmamıştır. Biri Kürtlerdir biri Türklerdir. Haçlılar öyle bir oyun oynadı ki ikisi birbirine düşman edildi. Savaşmadan İslâm’ı kabul eden iki ırk birbirine kırdırıldı. Şu an Müslüman Türkler ve Müslüman Kürtler bir araya geldiği için Allah’a hamd ediyorum. Bu müslümanların ve büyüklerin vesilesiyle inşallah tekrar birleşir. Yoksa bizim şu ânki yönetimden zaten umudumuz artık kalmadı.”

(Devam edecek…)
Kaynak Adımlar dergisi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com