EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Katar Krizi ve iki arada bir derede kalan AKP

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> DÜNYA BİR İNKILÂP BEKLİYOR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Hzr 06, 2017 1:36 am    Mesaj konusu: Katar Krizi ve iki arada bir derede kalan AKP Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye için zor karar: Ya Katar'la işbirliği ya da Suudi Arabistan'la ortak çıkarlar
26.06.2017



Siyaset bilimci Samer Saleha, Türkiye'nin Katar krizi konusunda krize müdahil tüm taraflarla ilişkisi olduğu için, krizin ortasında kaldığını söyledi.

Sputnik'e konuşan siyaset bilimci Samer Saleha, "Basra Körfezi'nde durumun daha iyiye gitmesi için şimdilik hiçbir ön koşul yok. Bu da durumun Türkiye'ye siyasi ve ekonomik anlamda olumsuz yansıyacağı anlamına geliyor" dedi.

‘TÜRKİYE KRİZİN ORTASINDA KALDI'

Türkiye'nin, müdahil tüm taraflarla bağlantısı olduğu için krizin ortasında kaldığını belirten Saleha "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Basra Körfezi ülkelerinin taleplerinin, kiminle dostluk ve işbirliği kuracağı yönünde kendi seçimlerini yapma hakkına sahip Türkiye ile Katar'ın ikili ilişkilerine müdahale olduğunu söyledi" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri, Türkiye'nin Katar'daki askerlerini çekmesini istiyor. Türkiye'nin de Katar'a karşı koyulan ambargoyu desteklememesi üzerine, Suudi Arabistan Kürt sorununu tırmandırmaya çalışıyor. Nitekim son zamanlarda birçok Suudi diplomat, Türkiye'deki Kürt taraflarla görüşmeler gerçekleştirdi.
Sputnik

Müyesser Yıldız: Erdoğan olan biteni anlamadıysa bugünkü iftarda Abdullah Gül'e sorsun
08.06.2017

Ankara'nın en yakın iki “dostu” Suudi Arabistan ve Katar arasında başlayan kriz herkesi şaşkına çevirdi. “Domino etkisi olur mu?.. Hedef Türkiye ve İran'ın savaştırılması mı?” soruları soruluyor.

Elbette ki, domino... Adı da “Büyük Ortadoğu Projesi” değil mi?

Elbette ki, nihai hedef Türk-İran savaşı... Bunu daha 2000'li yıllarda, İsrail'in güvenliği için ABD-NATO merkezli planlamadılar mı?

Afganistan'ın işgâliyle başlayan BOP, tıkır tıkır yürüyor. Hiçbir şey tesadüf değil.

Tıpkı medyamız, “cehalet” veya “skandal” saysa da dün ABD Temsilciler Meclis'i Başkanı Paul Ryan'ın, Türkiye'nin Başkenti için “İstanbul” demesi gibi.

Yeniçağ Gazetesi'nden Arslan Bulut, bugünkü yazısında hatırlatıyor; Yahudi asıllı İngiliz-ABD vatandaşı, ünlü tarihçi Bernard Lewis'in 1996'da bir konferansta adını koymadan BOP'u anlattığını, sonradan Talabani'nin bu planı, “Hayalim İstanbul'un başkent olduğu Ortadoğu Birleşik Devletleri” sözleriyle dillendirdiğini.

Hayaldi, gerçek oldu; BOP'un eş başkanı Türkiye'den seçilmedi mi?.. “Yeni Osmanlıcılık” denilerek, “Barzanistan”ın önü açılmadı mı? Ve dahi içimizde de başkentin yeniden İstanbul olması hayalini kuranlar yok mu?

Trump'ın 16 Nisan referandumundan sonra tebrik için aradığı Erdoğan'a, “Dostluğumuzu önemsiyorum, beraber yapacağımız birçok önemli iş var” demesi de;

Erdoğan'ın, “Yeni bir milat” olarak nitelendirdiği buluşmada Trump'ın söze, Türk askerinin Kore'deki başarılarını anlatarak, başlaması da herhalde sadece bir övgü ve tesadüf değildi...

İsrail ve ABD'nin, Türk-İran planları yeterince faş oldu. İster misiniz, Kuzey Kore hesabını da Türk askeriyle görmenin peşinde olsunlar!..

Çünkü Kore'den beri o hesap hiç değişmedi. Türk askerinin maliyeti hesabı.

Dönemin ABD Savunma Bakanı John Dulles, en ucuz askeri Türkiye'den temin ettiklerini belirtip, bir Türk askerinin maliyetinin 23 Cent'e denk geldiğini söylemedi mi?

Özal-Reagen döneminde, ABD askerinin günlüğünün 246 Dolar, Mehmetçiğin maliyetinin 16 Dolar olduğu açıklanmadı mı?

Irak'ın işgâlini öngören 1 Mart tezkeresi üzeri, Afganistan'daki bir ABD askerinin 93 dolar, Türk askerinin 15 dolara malolduğu hesapları yapılmadı mı?

Ve nihayetinde projelerin babası Soros Türkiye'ye, “En iyi ihraç ürününüz askerinizdir” diyerek, bu hesabı gayet veciz bir şekilde formüle etmedi mi?

Evet, Suudi Arabistan-Katar krizi önemli. Bölgemizde çok büyük yıkımların habercisi. Olası tüm krizlerin merkezinde de maalesef Türkiye var.

Ankara, şimdilik ortadan gitmeye çalışsa da Katar'dan yana tavır almış gözüküyor. Libya'ya düzenlenen “Haçlı savaşı” sırasında, “NATO'nun orada ne işi var?” denildikten 24 saat sonra NATO güçlerinin Libya'yı bombalamasının önünün açıldığını hatırlatmakla yetinip, şu iki konunun da altını çizelim:

- İsrail'le birlikte Türkiye'yi de kapsayan “Büyük Kürdistan” projesini kotaran Suudi Arabistan değil mi ki, bu ülke öncülüğündeki “Sünni ordusuna” dahil olduk?.. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı kamuflaj üniformasıyla Suudi Kralına gönderdik?

- Hamas ve Müslüman Kardeşler yüzünden kapışmış gözüken iki “dostumuz” Suudi Arabistan ve Katar, PKK-PYD konusunda ne düşünüyor, nerede duruyor?

PYD'Yİ SİLAH, BARZANİ'YE BAĞIMSIZLIK

Kucağımıza büyük bir sorun kondu. Ama buna bakarken, diğerlerini de unutmayalım.

Mesela, “Büyük İsrail” projesinin ikinci ayağı olan Suriye'nin kuzeyinde beslenip, büyütülen PKK'nın kolu PYD'ye Rakka operasyonu için verilen silahların İncirlik'ten gönderildiğini.

ABD, böyle olduğunu resmen açıkladı. Bunu kabullenmek, PYD/YPG'yi fiilen tanımak değilse, nedir?

Mesela, geçen yıl hem PYD, hem PKK'lılarla görüşüp, “Kürdistan'ı Doğu Akdeniz'e indirme” sözü veren, 15 Temmuz darbecileri için, “Birlikte çalıştığımız askerler tutuklandı” diyen ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Votel'in önceki gün Barzani'yi ziyaret edip, Savunma Bakanı James Mattis'ın mektubunu vermesi, hemen ardından Kerkük'ü de kapsayan “Barzanistan”ın bağımsızlık referandumunun 25 Eylül'de yapılacağının açıklanması...

KIBRIS'TA “ÖN ŞARTIMIZ YOK” NE DEMEK

Ve mesela ülke gündemine hiç getirilmeyen bir konu; Kıbrıs müzakereleri.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in geçen Pazar KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Lider Nikos Anastasiadis'i New York'a çağırıp, zirve düzenlemesi de tesadüf değildi.

Türk tarafı “görüşmelerin ön şartsız” sürmesi tezini tekrarladı.

Zirveden sonra Rum tarafı, Cenevre Konferansı için ortaya koydukları ön şartların kabul edildiğini öne sürdü.

Dışişleri Bakanlığımız bir açıklama yaparak, Rum tarafının görüşmeyi çarpıttığını, görüşmelerin “ön şartsız” yürütüleceğini duyurdu.

Bugün ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'le görüşecek olan Rum Lider Nikos Anastasiadis, “Türkiye gibi büyük bir ülkenin Kıbrıs’a ihtiyacının olduğunu düşünmüyorum. Kıbrıs onların en iyi müttefiki olabilir. Geçmişin baş ağrılarından artık kurtulmamız lâzım” diyerek, “ön koşullarından” birisinin “Türk askerinin çekilmesi” olduğunu tekrarladı.

Türkiye'nin Kıbrıs politikasına dönelim; “Ön şartsız” denirken, Türk askerinin Ada'dan çıkması dahil herşeyi görüşmeye hazır olduğumuzu söylemiş olmuyor muyuz?

Türk askerinin Kıbrıs'tan çıkmasının; Sadece “Büyük İsrail” değil, BOP'un da mihenk taşı olduğunu ve Türkiye'nin kuşatılmasının tamamlanması anlamına geldiğini hâlâ anlamadık mı?

Aniden patlak veren Suud-Katar krizinin bir hedefi de Türkiye'yi Kıbrıs'ta tavize zorlamak olabilir mi?

O yüzden Katar kadar, belki Katar'dan önce Kıbrıs'a dikkat!.. Bir yerlere askerimizi gönderirken, aman Kıbrıs'tan askerimizi çekme durumunda kalmayalım!..

ERDOĞAN ANLAMADIYSA GÜL ANLATSIN

AKP Başkanı Erdoğan, Suudi Arabistan-Katar kriziyle ilgili şunları söyledi:

“Burada farklı bir oyun oynanıyor. Bu oyunun arkasında kimler var şu anda henüz onu tespit edebilmiş değiliz. Bölgenin daha da karışması, için fırsat kollayanların umutlarını boşa çıkarmalıyız.”

Düne kadar, “Önümüze Sevr'i koymak, ülkemizi bölmek istiyorlar” derken, bugün böyle...

Demek, 1 Mart tezkeresinden beri bölgemizdeki oyunların arkasında kimler olduğunu anlamamış. Bunca yıl boşa mı geçti yani?!.

Öyleyse anlatalım. Ama biz değil, bugün Kayseri'de iftar yapacağı, yıllardır ülkeyi birlikte yönettikleri “kardeşi” Abdullah Gül anlatsın.

Bush, “Haçlı savaşı... Ya yanımızdasınız, ya düşmanımız” diyerek, Afganistan'ın işgâlini başlattığında Abdullah Gül Refah Partisi'nin devamı olan Fazilet Partisi'ndeydi.

Meclis kürsüsünden, “Ne yazık ki, başta ABD, Pakistan, Suudi Arabistan desteğiyle ve binlerce Afgan mücahidinin canına mal olan iç çatışmalardan sonra Usame Bin Ladin destekli Taliban, Afganistan'a yerleşmiştir. İşte isyan edilecek nokta aslında budur. Çünkü dün de akan Müslüman kanıydı. Bugün de akan, yarın da akacak olan Müslüman kanıdır” dedikten sonra şöyle devam etti:

“Hepimiz kaygıyla takip ediyoruz ki, yarın bu Irak'ı, Sudan'ı, Yemen'i hatta hatta İran'ı da içine alır mı? Bu tabii çok daha tehlikeli bir gelişmedir.”

Maalesef bu tespitlerinin hepsi oldu, oluyor!..

Gül'ün, o gün ülkeyi yönetenlere şöyle bir de uyarısı vardı:

“Ekonomik açıdan Türkiye ne yazık ki, çok kötü şartlarda yakalanmıştır. Ekonomik bağımsızlığını adeta kaybetmiş bir ülke olarak yakalanmıştır. Belki de Türkiye'nin bazı şeylere, 'hayır öyle değil, şöyle olsun' diyememesinin altında bu da yatabilir.”

Bugün de hâlimiz böyle, hatta daha kötü değil mi?

İçeride-dışarda krize sürüklenmemiz, bu ve malûm başka sebepler yüzünden midir, yoksa BOP'un gereği midir?

BOP'un ana-babası Bush ve Rice'ın Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Nicholas Burns 2007'de demişti ki;

“Türkiye'nin Ortadoğu'da çok uzun bir tarihi var. Tanzimat döneminde başlayan bir reform sürecinden geçti ve Müslüman bir toplum içindeki en başarılı laik demokrasidir. Bunun Geniş Ortadoğu için de olumlu yankıları var. Türkiye bölgesel liderlik rolünü üstlenebilir. Irak, İran ve Suriye'ye komşu olan Türkiye'nin 2008 yılında ABD ile bağlantısı çok daha önemli hale gelecek. Türkiye bizim Geniş Ortadoğu'daki çıkarlarımız için kritik önemde.”

Bilmem, anlatabildik mi?

Odatv.com

Türker Ertürk: İKİ CAMİ ARASINDA BEYNAMAZ KALMAK
9 Haz, 2017

Katar krizi tırmanmaya devam ediyor. Eğer kontrol edilemezse, bölgemizi sıcak bir savaş bekliyor. Eğer bu savaş çıkarsa, bölgeyi Sünni-Şii ekseninde artık kolay durdurulması mümkün olmayan bir yangın yerine çevirir. Bunun da küresel bir savaşı tetiklemesi mümkündür.

Krize neden olan Katar’ın küçüklüğüne bakıp; “Nereden çıkardın bu küresel savaş tehlikesini” demeyin! I. Dünya Savaşı da, bir Sırp gencin Avusturya-Macaristan Krallığı’nın bir prensine yaptığı suikast ile başlamıştır. Bu suikast, savaş için bahane oldu ama gerçekte bu savaşın bir arka planı vardı. Katar da bahane olur; çünkü bugün de böyle bir savaşın arka planı var!

* * *
Bizimkilerin Kankası!

Katar krizinde en zor duruma düşen ülke ise, Türkiye oldu! Çünkü Türkiye’yi fiili olarak yöneten iktidar iradesi, adeta iki cami arasında beynamaz kaldı.

Çünkü; Suudi Arabistan da Katar da bizimkilerin kankası! Yukarı tükürseler bıyık, aşağıya tükürseler sakal!

Anlayacağınız; Tarzan zor durumda! Bölge savaştan yırtsa da ülkemizi yöneten iktidar iradesinin çapsızlığı, öngörüsüzlüğü ile (..) inşa ettiği dış politikası nedeniyle, krizin Türkiye’ye faturası büyük olacak.

* * *
Suudi Arabistan, Sicili En Kötü Olanı!

(..) Geçen yazımızda, krizi irdelerken Katar’ı merkeze almıştık. Bu yazımızda da Suudi Arabistan kimdir, ona bakalım.
Suudi Arabistan; şeriat yasalarının anayasa kabul edildiği bir krallık. Kral; yürütme, yasama ve yargı gücünü elinde tutar. Bakanlar kurulu dahil, tüm üst düzey atamalar ve kararlar, Suud ailesinin tasarrufu altındadır. Ülkede siyasi parti de yasama organı da bulunmamaktadır. Demokrasi ve insan haklarına saygı kriterleri açısından, 22 Arap ve 57 Müslüman ülke arasında sicili en kötü olanıdır. Ama gelin görün ki; Suudi Arabistan Suriye’ye demokrasi getirme mücadelesinin başını çekmektedir.

* * *
Despotu Halkına Karşı Korumaktalar

Suudi Arabistan nüfusunun en az yüzde 20’sini Şiiler oluşturmaktadır. Şiilerin insan hakları ve özgürlük talebi ile yaptıkları gösteriler tanklarla yok edilmekte ve ölüm haberlerinin ardı arkası kesilmemektedir.

Suudi Arabistan’ın komşusu Bahreyn’de nüfusun yüzde 75’i Şii’dir. Bu ülkede Şii halkın demokratik talepleri Suudiler tarafından zalimce ve hunharca bastırılmaktadır. Suudiler, Bahreyn despotu Hamad bin İsa el-Halife’yi halkına karşı korumaktadır.

* * *
Suudilerin Korkusu Nedir?

Suudi Arabistan’ın çağdışı yönetiminin en büyük korkusu; ABD’nin desteğini kaybetmektir. Bölgemiz ve dünya barışı için büyük bir tehdit olan Suudilerin güvencesi ABD’dir. Bu güvence; 14 Şubat 1945’de, Süveyş Kanalı içinde Büyük Acı Göl’de demirli bulunan USS Quincy adlı harp gemisinde imzalanan anlaşma ile elde edilmiştir.
ABD Başkanı Roosevelt ile Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz El-Suud arasında 5 saat süren bir görüşmeden sonra, tarihe Quincy Agreement olarak geçen gizli anlaşma imzalanır.

* * *
Asar da Keser de!

Esasında bu anlaşma, iki devlet arasında yapılan bir akit değildir. ABD ile bir aile arasında yapılan bir anlaşmadır. Adını imzalandığı geminin isminden alan Quincy Anlaşması’na göre; “Kral, Yahudilerin Filistin’e göçüne itiraz etmediği gibi destekleyecek, ABD’ye petrol sağlayacak ve Suudi Arabistan’ın İran Körfezi kıyısında bulunan Dahran’da kurulacak üs için yer tahsis edecek, bunun karşılığında ABD, Suudi ailesinin ve ülkesinin güvenliğini sağlayacak, askeri yardım ve eğitim verecektir”.

Gerçekten de Suudi Arabistan, Suud ailesinin özel mülküdür. Ülkede istediğini yapar, “asar da keser de” ama kimseye hesap vermez. Kralın ve ailesinin, banka hesapları bile yoktur. Çünkü devletin hazinesi onlara aittir. Ülkedeki tüm önemli görevler ve bakanlıklar, Suud Ailesi arasında paylaşılmıştır. Aynı aile şirketleri gibi, bu da bir aile devleti!

* * *
Müslüman Türk Kanı İçmişlerdi!
Osmanlı’yı arkadan hançerleyen Suudi Arabistan’ın kurucusu, Vahhabi İmamı Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz El-Suud’un 1932’de 32 hanımı 52 erkek çocuğu vardı.
Suudiler; Osmanlı’yı parçalamak ve Arap coğrafyasını bize düşman ederek koparmak maksadıyla, İngilizler tarafından bulunup ortaya çıkarılmıştır. Suudiler, Osmanlı’ya ve Halife’ye karşı ihanetin baş aktörü olup, Müslüman Türk kanı içmişlerdir.

Katar’da üs kurmamızın, ulusal çıkarlarımızla ilgili hiçbir gerekçesi yoktur. Sadece, iktidar iradesinin menfaatlerinin gereğidir. Bu üs bizi; daha fazla Ortadoğu bataklığına sokar, mezhep savaşlarının piyonu yapar (..)!
İLK KURŞUN

Erdoğan'ın Katar korkusu
08 Haziran 2017



Türkiye, oyunun ne olduğunu da arkasında kimlerin bulunduğunu da tespit etmiş durumda. Ama adını koymak istemiyor. Çünkü Türkiye bu oyunun neresinde sorusunun cevabı henüz bulunabilmiş değil. “Bunun bir tık sonrası Türkiye mi” sorusu ürkütüyor.
gazetesi köşe yazarı Abdulkadir Selvi Katar kriziyle alakalı bir yazı kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar krizi için "Burada farklı bir oyun oynanıyor. Ama bu oyunun arkasında kim olduğunu henüz bulamadık. " demişti. Selvi ise oyunun arkasında kimlerin olduğunun bilindiğini ancak, “Bunun bir tık sonrası Türkiye mi” kaygısı nedeniyle pozisyon almak konusunda acele edilmediğini yazdı.

İşte Selvi'nin konuyla ilgili yazısı;

Terör İran’ı, abluka Katar’ı vurdu.

Trump’ın Suudi Arabistan’daki kılıç dansından Katar’a abluka, İran’a terör düştü.

ABD’de yeni bir başkan, Ortadoğu’da yeni bir durum ve yeni bir plan devrede.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada farklı bir oyun oynanıyor ama arkasında kimler var, onu henüz tespit edebilmiş değiliz” diyerek bu durumu işaret etti.

Türkiye, oyunun ne olduğunu da arkasında kimlerin bulunduğunu da tespit etmiş durumda.

Ama adını koymak istemiyor.

Çünkü Türkiye bu oyunun neresinde sorusunun cevabı henüz bulunabilmiş değil.

“Bunun bir tık sonrası Türkiye mi” sorusu ürkütüyor.

Körfez bölgesinde en güçlü müttefikimiz Katar.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlünde ayrı bir yeri var.

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayan isimlerden biri Katar Emiri olmuştu.

WikiLeaks belgelerini açıklayarak Arap baharını tetikleyenler, Katar’a ait olduğu iddia edilen yazışmaları patlatarak bu kez Ortadoğu’daki yeni sürecin düğmesine bastı.

Trump ile Kral Salman ve diktatör Sisi’nin baktıkları küreden yeni cinimiz çıktı.

Katar’a bir tek savaş ilan edilmediği kaldı.

Eğer Katar uzlaşmayı seçerse, bazı bedeller ödeme sonucunda bu krizi aşabilir.

Bir Katar ziyaretimiz sırasında aile içindeki taht kavgasına ilişkin anlatılanları dinlemiştim. Hırslı olan eşin, oğlunu tahta geçirmeye çalıştığı konuşuluyordu. Birkaç ay geçmedi, saray içi darbe ile Şeyh Tamim bin Hamid es-Sani, babasının yerine geçti. Ama taht kavgası bir türlü bitmedi. Katar’da yeni bir saray içi darbe gerçekleşip, baba ile oğul arasında bir değişiklik yaşanabilir. Sanıyorum Suudi Arabistan bunu zorluyor.

Ankara'nın Katar mesaisi

Katar krizi patlak verdiği andan itibaren yetkililerle konuşuyorum.

Katar işinde Türkiye’nin zorlukları var.

Suudi Arabistan’la kötü bir seviyede yürüyen ilişkimiz Kral Salman’la birlikte düzelme seyrine girdi. Bu iyi bir gelişmeydi. Ama Katar operasyonunun liderliğini Suudi Arabistan yapıyor.

Obama döneminde ABD ile ilişkilerimizin iyi olmadığını, Trump yönetimi ile ilişkileri düzeltmek için olağanüstü bir özen gösterdiğimizi ise söylemeye gerek yoktur.

Türkiye bu iki açmaz içinden bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor.

Arap baharı ile Müslüman Kardeşler, Mısır’da, Tunus’ta, seçim yoluyla iktidara gelmeye başlayınca Körfez’in zengin petrol krallıklarında tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Körfez kralları, Müslüman Kardeşler işini beka sorunu olarak görüyor. O nedenle Mısır’daki darbe gerçekleştirildi.

İran konusu ise farklı. Ambargo altında olduğu dönemde İran’a en büyük desteği biz verdik. Maalesef İran, ABD ile anlaştıktan sonra hem Irak ve Suriye’de hem PKK ile mücadelede Türkiye’ye ağır bedeller ödetti. İran’ın karnesi o açıdan parlak değil.

Yazının tamamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/turkiye-katar-planinin-neresinde-40483213
Cumhuriyet

Türker Ertürk: DARBE GELİYOR
Türker Ertürk
6 Haz, 2017

Hafta başı itibarıyla, bir anda Katar krizi tırmandı. Her ne kadar krizi bir anda kucağımızda bulsak da, gelişmeleri ile geliyorum diyordu! Katar, Basra Körfezi’nin 12 bin km²’lik küçük bir ülkesi. Nüfusu, 2 milyon 300 bin. Ama nüfusunun yüzde 88’i Katarlı değil. Katar yarımada şeklinde bir coğrafyaya sahip olup, tek kara sınırı Suudi Arabistan’ladır ve uzunluğu 87 km’dir.
Şu ana kadar, aralarında Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu 7 ülke, Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Katar’a karşı yürütülen bu kampanyanın elebaşları, Suudi Arabistan ve görünürde olmasa da İsrail!
Hırsızın Hırsızı Hırsızlıkla Suçlaması Gibi!
Suudi Arabistan, Katar’ı terörizme destek vermekle suçluyor. Ne kadar komik değil mi? Katar’ın terörizme destek verdiği, Libya’da Kaddafi’nin ve Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi için teröristlere oluk oluk para akıttığı ve kan döktürdüğünü tüm dünya biliyor. Ama bu insanlık suçlarını Suudi Arabistan ile berber işlediler.
Suudi Arabistan’ın Katar’ı terörizme destek vermekle suçlaması, hırsızın başka bir hırsızı hırsızlıkla suçlaması gibi bir şey. Ya da İngiltere’nin ABD’yi emperyalizmle suçlaması gibidir. Esasında; Katar ile Suudi Arabistan arasında fark yoktur ve ikisi de terörizmin destekçisidir. O zaman merak edilen soru; ne oldu da yolları ayrıldı?
Katar Yanlış Teröristleri Destekliyor
Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde, belli değildir ve hiçbir şey durup dururken olmaz. Bu coğrafyada, emperyalizmin süpürgesi kovadan hiç çıkmaz ve hedeflere yönelik olarak karıştırır.
Suudi Arabistan, Katar’ı terörizmi destekliyor diye suçlarken, gerçekte “Katar yanlış teröristleri ve adamları destekliyor” demek istiyor. Katar, Müslüman Kardeşleri (MK) destekliyor. Halbuki ABD’nin MK’yı terör listesine alması eli kulağındadır. Ayrıca; MK ile iyi ilişkiler içinde bulunan Erdoğan’a, Katar’ın kontrolsüz olarak ekonomik destek vermesi de istenmemektedir.
Katar Hamas’a Destek Vermekte
Taliban’ın, Katar’ın başkenti Doha’da diplomatik temsilciliği var. Katar, CIA’in kontrol altında bulunduramadığı Suriye, Libya ve Afganistan’da bulunan El-Kaide’nin alt gruplarına destek vermektedir.
Katar, aynı zamanda Filistin’de Hamas’a da destek vermektedir. Suudi Arabistan, görünürde değil ama kapalı kapılar ardında İsrail ile çok iyi ilişki içindedir. İsrail, Katar’ın Hamas’a desteğinden ve Filistin’e olan ilgisinden hoşnutsuzdur.
Yemen’de Karşı Karşıyalar
Katar ve Suudi Arabistan, Vahhabi gelenekten gelen aşiretler tarafından yönetilmektedir ve aralarında akrabalıklar bile vardır. Ama aynı zamanda, rekabet ve çekişmeler de! Katar, dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçısıdır ve ham petrol ihracatında da Suudi Arabistan ile rekabet içindedir.
Halen devam eden Yemen’deki savaşta da Katar ve Suudi Arabistan karşı cephelerdedir ve bu savaşta destekledikleri tarafın aynı olması nedeniyle Katar, İran’a yakındır.
Sünni Müslüman Savunma Paktı
Katar ile Türkiye’nin arası, haddinden fazla iyidir. Hatta; Türkiye’nin Katar’da 600 askeri personeli olan bir üssü bile, gerekmediği halde vardır. Aynı zamanda Türkiye ve Katar, emperyalizmin Libya ve Suriye’deki vekalet savaşının ateşine beraberce, eşgüdüm içinde odun taşımışlardır.
Bölgede İran’a karşı cephe oluşturulmaktadır. Türkiye’nin de dahil olduğu, Suudi Arabistan’ın liderliğinde bir Sünni Müslüman Savunma Paktı kurulmaktadır. Bu pakt; İran’a karşıdır ve savaş seçenekleri içinde olacaktır. Katar ise, bu cephede uyumu bozmaktadır.
Kılıç Dansı Niçin?
ABD Başkanı Trump, ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yaptı ve Riyad’da Kral Aziz ile görüştü. Bu ziyarette; cihatçı terörle topyekûn küresel mücadele, Sünni Müslüman Savunma Paktı, İran’a karşı cephe ve kuvvetli duruş konularında anlaşıldı, 110 milyar dolarlık silah satış anlaşması yapıldı ve İran’a karşı Basra Körfezi’nin ısıtılacağının nişanesi olarak, kılıç dansı yapıldı.
Suudi Arabistan’ın ABD ile anlaşmamak ve ayak diremek gibi bir lüksü yoktu! Çünkü 2016’da, başkanlık seçimi öncesinde Cumhuriyetçiler, ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi’nde 11 Eylül 2001 saldırıları ile ilgili “Terörün Destekçilerine Karşı Adalet” yasasını çıkardılar.
Usame Bin Ladin’in Arkasında Katar Vardı!
Yasaya göre; Suudi Arabistan’ın Sivil Toplum Kuruluşları (STK) aracılığı ile ABD’de faaliyet gösteren terörist örgütleri desteklediği ve bu örgütlerin de 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştirdiği kabul ediliyor. Yine bu yasaya göre; 11 Eylül 2001 saldırılarında hayatını kaybedenlerin ailelerine, yakınları için Suudi Arabistan aleyhine tazminat davaları açma hakkı tanıyor. Suudi Arabistan, karşılayamayacağı derecede yüksek tazminat cezaları ile karşı karşıya kalabilir! Kral’a bu anımsatıldı ve “Tercih senin” dediler.
Suudi Arabistan Kralı da mesajı aldı, daha ABD Başkanı Trump Riyad’dayken Katar’ı hedefe aldı, terörizme destek vermekle suçlamaya ve “El-Kaide’nin, Usame Bin Ladin’in arkasında Katar vardı” demeye başladı.
Aklı Varsa Türkiye’yi Dinlemez!
Katar Emiri sıkıştı. Çünkü; Suudi Arabistan Kralı’nın suç ortağını daha önce satarak elde ettiği durumsal üstünlüğü var ve arkasına ABD ve İsrail’i almış durumda! İran’ın desteğini ise, ancak sınırlı olarak alabilir.
Katar Emiri teslim olmak zorunda veya 2013’te babasından emperyalizmin desteği, Suudi Arabistan’ın katkısı ile aldığı koltuğu, aileden başka birisine bırakacak. Yoksa; kendisine karşı ya darbe yapılacak ya da Suudi Arabistan liderliğinde Arap Ordusu tarafından istila edilecek. Aklı varsa, Türkiye’yi dinlemez. Mursi dinledi, başına gelen felaketleri biliyorsunuz.

İlk Kurşun

BAE: Türkiye’nin Katar’a yardımı yeni bir trajedi olur
9 Haz, 2017



Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye ile Katar arasındaki anlaşmaya tepki gösterilerek “yeni bir trajedi olur” ifadeleri kullanıldı.
Dünya siyasetine damga vuran Katar Krizi sonrasında Doha yönetiminin Türkiye ve İran ile yakınlaşması Birleşik Arap Emirlikleri’nden tepki çekti.
Reuters’ın acil koduyla geçtiği habere göre, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dışişleri Bakanı Anwar Gargash Twitter hesabından, Türkiye, İran ve Katar’ı eleştirdi. Gargash, “Karışık ve akıl karıştırıcı kardeş ülkemizin gergin çıkışı ve Arap olmayan iki ülkeden siyasi destek istemesi ve onlardan birinden askeri destek istemesi trajik ve komik bir yeni sayfa olur” ifadesini kullandı.
İlk Kurşun

CHP’den hükümete 'İhvan' uyarısı: Sonu felaket olur
07 Haziran 2017



CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Bülent Tezcan, Katar kriziyle ilgili hükümete çağrıda bulunarak, "Katar konusunda, bu sorunun bir parçası olacak açıklamalardan ısrarla kaçınmalarını tavsiye ediyoruz. Bu süreçte, tarafsızlığımızı korumak zorundayız. Türkiye, sorunun tarafı değil; çözümün tarafı olmalı. Hükümete bu çerçevede İhvan sevdasından da vazgeçmesini tavsiye ediyoruz. Bunun sonu ciddi sıkıntılar ve felaketler olur" dedi.

"Tarafsızlığımızı korumak zorundayız"

Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz üzerinden hükümete seslenen Tezcan, "Hükümete çağrıda bulunuyoruz. Suriye sürecinde yapılan hatalar, burada tekrar edilmesin. Katar konusunda, bu sorunun bir parçası olacak açıklamalardan ısrarla kaçınmalarını tavsiye ediyoruz. Daha önceki tavsiyelerimizi dinlemediler. Bedelini şu anda Türkiye, çok ağır ödüyor. Kendileri de dış politikanın çöktüğünü ikrar etmek zorunda kaldılar. Bu süreçte de tarafsızlığımızı korumak zorundayız. Türkiye, sorunun tarafı değil; çözümün tarafı olmalı. Tarafsızlığını korumadığı sürece ancak ve ancak sorunun tarafı olursunuz. Hükümetin bu çerçevede İhvan sevdasından da vazgeçmesini tavsiye ediyoruz. Dünya, bu noktada ciddi problemler yaşarken, bu İhvan sevdasının bizi içeride de dışarıda da götüreceği hayırlı bir yer ve sonuç yoktur. Bunun sonu ciddi sıkıntılar ve felaketler olur" dedi.

Yurt Gazetesi

Serdar Akinan:Katar krizi Türkiye'yi nasıl etkileyecek
05.06.2017
Ve tabii ki kriz “bitince” ABD, Katar ile Suudlarla yaptığı gibi bol sıfırlı bir anlaşmaya imza atacaktır. Peki asıl soruya gelelim. Katar’ın tam tecriti Türkiye üzerinde nasıl etki yaratır?

Dünya, bu sabah erken saatlerde Körfez bölgesinde uzun yıllardır yaşanmayan ölçekte bir siyasi ekonomik krizin çanlarıyla uyanıverdi.

Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) Katar’la tüm diplomatik ilişkileri askıya aldı. Al Jazeera yayını engelleniyor. Katar vatandaşları ve diplomatlar deport edilecek.

Suudlar, bu devasa krizin gerekçesini yazılı olarak şöyle ilan etti:

"Doha'nın açık ve gizli gerçekleştirdiği ciddi ihlaller, terör örgütlerini barındırarak teröre destek vermesi, basın yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasını yapması, Katif ilindeki İran bağlantılı terör eylemlerini desteklemesi, aşırıları barındırması, Yemen'deki Husi militanları desteklemesi sonrasında Suudi Arabistan'ın bu kararları almak durumunda kaldığı"

Peki arka planda ne oldu ve yakında olabilir?

Gelin hızla yakın geçmişe bir göz atalım.

1. Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinde 110 milyar dolarlık silah anlaşması imzalandı.

2. Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'ye atfedilen "ABD'ye karşı ve İran'ı destekleyici" açıklamalar yayınlandı.

3. Katar Dışişleri Bakanlığı, QNA'nın siber saldırıya uğradığı ve yayınlanan haberlerin gerçeği yansıtmadığı, medya organlarından bu açıklamaları dikkate almalamaları talep etti.

Neden?

1. Çünkü Katar; Müslüman Kardeşlere, Hamas’a ve Nusra cephesine, birçok radikal islamcı gruba açık gizli destek veriyor. Katar’ın MK, Hamas, Nusra Cephesi bağlantıları özellikle Suriye meselesinde hep Türkiye üzerinden AKP ile bağlantılı.

Ve ABD bu konuda düğmeye çoktan basmıştı.

2. Qatargas , dünyanın en büyük likit gaz ihracatçısı. Katar, 2005 yılında, İran ile paylaştığı Kuzey sahasında araştırma yapacağını söyleyerek üretime ara vermişti.

Bu saha Katar’ın toplam ihracatının yüzde 60’ını oluşturuyordu. İran, yaptırımların kalkma kararından sonra 20 mart 2018 tarihinden önce gaz üretimlerinin Katar’ı geçebileceğini ilan etti. Bu deklarasyondan hemen önce de Fransız enerji şirketi Total ile ön anlaşma imzaladı.

Katar, tüm bu gelişmeler üzerine Kuzey sahasında tekrar üretime geçme kararını açıkladı.

İsrail’in meihur Haaretz gazetesi körfezde yaşanan krizi dünyanın en büyük doğalgaz sahasında yaşanan bu gelişmelere bağlıyor.

Görünen o ki bölgede kartlar yeniden karılıyor.

Katar, Al Udeid askeri üssünde 10.000 Amerikan askerine ev sahipliği yapıyor.

Katar’ın en büyük likit gaz ithalatçısı Japonya arzda bir sorun yaşanmayacağını açıkladı.

Dolayısıyla bu hamle Katar’da bir yönetim değişikliği ile sonuçlanacaktır.

Al Thani sülalesinden bir başka prens yönetime getirilecektir.

Ve tabii ki kriz “bitince” ABD, Katar ile Suudlarla yaptığı gibi bol sıfırlı bir anlaşmaya imza atacaktır.

Peki asıl soruya gelelim. Katar’ın tam tecriti Türkiye üzerinde nasıl etki yaratır?

Malum, Katar’la kirli ilişkinin asıl mimarı Davutoğlu’ydu.

Hocacılar tasfiye oldu.

Erdoğan’ın hamlesi ne olur göreceğiz.

Türkiye’de medya alanında etkili olan(digiturk alımı, doğuş medyası alımları) Katar sermayesi El Bein grubu merak ediyorsunuz.

Erdoğan’ın kontrollü ortaklığında…

BEİN grup icra kurulunda bir mutemet adamı oturuyor. Bu zat Katar ortaklı Türkiye’de kurulan ve para akışında kullanılan vakıfların da yönetiminde.

Bence bu devasa krizi gene kıvrak bir omurga hamlesi ile savururlar.

Ve, çok kısa zamanda Katar Ortadoğu’nun yeni “fabrika ayarları”na adapte edilir.

Serdar Akinan

Odatv.com

Suudi Arabistan, Katar'ı işgal etmek için hazırlık yapıyor
06 Haziran 2017



Körfez İlişkileri Enstitüsü Direktörü Profesör Ali el Ahmed, Katar sınırına dayanan Suudi ordusunda hareketlilik olduğunu iddia ederek "Suudi Arabistan Katar'ı işgal etmeye hazırlanıyor" dedi.

Körfez İlişkileri Enstitüsü Kurucusu ve Direktörü Profesör Ali el Ahmed, Suudi Arabistan'ın, diplomatik ilişkilerini kestiği Katar'a 'tam ölçekli bir istilaya' hazırlık içinde olduğunu savundu.

Sputnik'e konuşan Ahmed, Suudi Arabistan'ın son kararının, Katar'ı istila ederek zenginliğini ele geçirme hedefinin bir başlangıcı olabileceğini söyledi.

'KATAR SINIRINDA SUUDİ ORDUSUNDA HAREKETLENME VAR'

Ahmed, " Katar sınırı yakınında Suudi ordusunun hareketlendiğine dair bilgiler aldım. Suudiler: Hazırlanıyorlar" dedi.

Bunun yanı sıra Ahmed, Katar'a tam ölçekli bir istilanın beklenenden çok daha yakın olabileceğini de dile getirdi.

Ahmed şöyle konuştu: "Yemen'deki bombardımanın sıklığına bakın… Esas işaret, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki isyancı güçlere karşı düzenlediği hava saldırılarının sayısındaki ciddi düşüş veya durma olacaktır. Bu, Suudiler'in Katar'a karşı ani bir hamle yapmak için güçlerini yığdığının bir göstergesi olur."

'TRUMP VE TILLERSON DESTEKLİYOR'

Prof. Ahmed, Suudi Kraliyet ailesiyle yakın ilişkiler içinde olan ABD Başkanı Donald Trump ile ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın ise Katar'a Suudi istilasını desteklediğini savundu.

İstila durumunda Suudi Arabistan'ın Mısır, BAE ve Bahreyn tarafından da destekleneceğini vurgulayan Ahmed, "Suudiler Katarlılara çok kızgın. Suudiler Yemen'in kendi bağımsızlıkları olmasına bile izin vermeyecek. Bahreyn, Katar'dan nefret ediyor" dedi.

'SUUDİLER ÇÖL KORSANLARIYDI'

Suudilerin iki amacı olduğunu dile getiren Ahmed, "Birincisi, Katar'ı köle benzeri itaatkar bir ilişki içine sokmak. İkincisi, Suudiler Katar'ın devasa nakit rezervini izliyor. Onu istiyorlar" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan'ın 'hırsızlık ve yağmacılık' prensipleri üzerine kurulu bir devlet olduğunu söyleyen Ahmed, "Onlar çöl korsanlarıydı. Şimdi çaresizce tekrar paraya ihtiyaçları var" şeklinde konuştu.

Ahmed, Trump'ın Suudi Arabistan'dan yeni finansal taleplerde bulunduğunu, bu sebeple de paraya ihtiyaçları olduğunu sözlerine ekledi.

Habererk

Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen: İran’la denge siyaseti Katar’ı hedef yaptı
GÜZİN ÇAMUR
05.06.2017



"Katar bir diğer bölge ülkesi Umman’a benzer şekilde ekonomik ve politik nedenlerle İran'la denge siyaseti güdüyor. Yakın dönemde Suudi Arabistan’a giden Trump, İran'ı yeniden başat tehdit sınıfına soktu"

Türkiye’nin eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen, Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen’in Katar ile diplomatik ilişkileri kesmesini ve bunun Türkiye’ye olası etkilerini değerlendirdi. Selcen, ABD’nin bölgede Suudi Arabistan ve Katar’la ayrıcalıklı ilişkileri olduğunu belirtti ve “Suudi Arabistan’ın yaptırımları, kısa vadede olmasa da, orta/uzun vadede Katar'ı olumsuz etkiler” dedi.

Ankara'nın bölge siyasetinin uzun zamandır öngörülebilir olmaktan çıktığına değinen Selcen, bu nedenle krizin Türkiye’ye yansımasına dair yorum yapmak için erken olacağını belirtti ve ekledi: “Ortadoğu siyasetinde cumhuriyetin kurucu ayarlarına bir an önce dönülmesinde, parçası olduğumuz ittifakların dayanışmasını zorlamadan, onlardan yararlanmayı bilmekte, soğukkanlı, uzgörülü ve öngörülebilir davranmakta yarar olacağını düşünürüm.”

Selcen’in Körfez’de yaşanan krizle ilgili değerlendirmeleri şöyle:

eski-erbil-baskonsolosu-aydin-selcen-iran-la-denge-siyaseti-katar-i-hedef-yapti-297745-1.BU KRİZ 2014’TEKİNDEN FARKLI
Suudi Arabistan yanına Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'i alarak Katar'la köprüleri attı. Suçlaması Katar'ın El Cezire yayın organı üzerinden içişlerine (yani Şii nüfus meselesine) müdahalesi, İran'la içli-dışlı ilişkileri ve Müslüman Kardeşler'e ev sahipliği etmesi. Yaptırımı, 2014'teki benzeri krizin ötesinde, diplomatik ilişkileri kesmekle yetinmeyip, Katarlı diplomatların iki gün, vatandaşlarının ise iki hafta içinde bu ülkeleri terk etmesi, ayrıca kara ve hava sınırlarının kapatılması. Birleşik Arap Emirlikleri'nin Etihad Havayolları da Katar uçuşlarını durdurdu.

HER İKİ ÜLKEDEN PARA AKIŞI AKP AÇISINDAN ÖNEMLİ
Bizim hem Katar hem Suudi Arabistan ile iyi ilişkilerimiz var. Her iki ülkeden sermaye akışı AKP hükümeti için önemli. Ayrıca, keza Suriye'deki iç çatışmada da her iki ülkeyle perde gerisinde derin bir işbirliği içinde olduğumuz biliniyor. Suriye krizinde IŞİD'le Mücadele Koalisyonu'nun da NATO müttefikliğimiz (dolayısıyla İncirlik Üssü) ve 911 km’lik kara sınırımız itibarıyla sorunlu da olsak çok önemli bir üyesiyiz. Gerek NATO gerek Koalisyon'un lokomotif gücü, tek küresel güç olan ABD.

ABD’NİN İKİ ÜLKEYLE DE AYRICALIKLI İLİŞKİLERİ VAR
ABD'nin de Suudi Arabistan ve Katar'la bölgede ayrıcalıklı ilişkileri var. Tarihsel bağlamda ABD ile Suudi Arabistan'ın petrol ticareti üzerinden İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana süregiden bağlantısı biliniyor. Yakın dönemde yeni ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan ziyaretini ve bu ziyaret arasında açıklanan dev silah anlaşmaları ile Trump'ın İran'ı yeniden başat tehdit sınıfına sokan ifadelerini izledik.

Katar'da ise ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) bölgesel karargâhı bulunuyor. Ana karargâh ise Tampa-Florida'da. Katar, kendi gibi yegâne kara sınırı Suudi Arabistan ile bulunan Bahreyn'e Suudi Arabistan askeri müdahalesi, Körfez'in karşısında İran'la hasımlaşmamak ve belki ekonomisinin tek ürün olan doğalgaz ihracatına bağımlılığı gibi nedenlerle (Umman'a benzer biçimde) İran'la denge siyaseti güdüyor.

KATAR’A YAPTIRIMLARIN ETKİLERİ NELER OLACAK
Suudi Arabistan'ın yaptırımları, kısa vadede olmasa da, orta/uzun vadede Katar'ı olumsuz etkiler. Ayrıca, ABD'nin de CENTCOM etrafına ördüğü bölge stratejisini bozma potansiyeli taşır. Nitekim, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, çabukça yatıştırıcı bir tonda tepki verdi. Bizim açımızdan ise bu ülkelerin tümüyle farklı ilişkilerimiz olduğu cihetle durum daha karmaşık.

KRİZ TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLEYECEK
Ankara'nın bölge siyaseti uzun zamandır öngörülebilir olmaktan çıktı. Hatta beklenmedik hamle yapmak bir diplomatik ve askeri avantaj yaratma özelliği olarak gösteriliyor. Bu bakımdan, Ankara'nın olası tepkisi hakkında yorum yapmak için henüz çok erken. Şimdilik, Alman mevkidaşıyla yaptıkları ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun "Her şartta diyaloğun devam etmesi lazım ki var olan sorunlar barışçıl yoldan aşılsın. Mevcut tablodan üzüntü duyduk. Bu durumun normalleşmesi için elimizden geleni yaparız" ifadeleri var elimizde.

Böyle olacağına dair herhangi bir emare olmasa da ve o yönde bir gelişme olacağını sanmasam da, Ortadoğu siyasetinde cumhuriyetimizin kurucu ayarlarına bir an önce dönülmesinde, parçası olduğumuz ittifakların dayanışmasını zorlamadan, onlardan yararlanmayı bilmekte, soğukkanlı, uzgörülü ve öngörülebilir davranmakta yarar olacağını düşünürüm.

Katar ABD İran Ankara Erbil Aydın kriz AKP Libya IŞİD
BirGün

Doç.Dr. Han: Katar'ın İran'ın yörüngesine girmesi mümkün değil
05.06.2017



Katar’ın İran şemsiyesi altına girmesinin mümkün olmayacağını kaydeden Doç. Dr. Han: "Suudi Arabistan elini en yukarıdan açıyor. En önemli konu da Müslüman Kardeşler. İkincisi ise Katar'ın El Cezire vasıtasıyla yaptığı yönlendirme. Suudiler’de bu konuda ciddi bir rahatsızlık var"
TWEET PAYLAŞ +
Doç.Dr. Han: Katar'ın İran'ın yörüngesine girmesi mümkün değil
MUSTAFA MERT BİLDİRCİN

Ortadoğu'da kriz bu sefer zengin petrol ülkeleri arasında çıktı.Suudi Arabistan liderliğindeki Arap ülkeleri İran'a "yeşil ışık" yakan Katar'ı anında cezalandırdı. Dünya petrol ihracının büyük bölümünü karşılayan Körfez ülkelerir arasındaki kriz kaygıyla karşılandı. Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, Körfez Arap Ülkeleriyle Katar arasında yaşanan krizi BirGün’e değerlendirdi.

doc-dr-ahmet-kasim-han-katar-in-iran-in-yorungesine-girmesi-mumkun-degil-297772-1.Katar’da yaşanan değişimin uluslararası dengelerde büyük etkisi olmayacağını belirten Doç. Dr. Han, “Suudi Arabistan, Katar’da değişim olabilmesi için elini en yukarıdan açıyor. Buradaki en önemli konu da Müslüman Kardeşler. İkinci önemli konu ise El Cezire vasıtasıyla Katar’ın yaptığı medya yönlendirmesi. Suudiler’de bu konuda ciddi bir rahatsızlık var" diye konuştu.Katar’ın İran şemsiyesi altına girmesinin mümkün olmayacağını kaydeden Doç. Dr. Han "Türkiye’nin ortaya çıkabilecek olası İran-Katar yakınlaşmasına destek olması da mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.

ARABULUCULUK İÇİN KOŞULLAR OLGUNLAŞMALI

Ortadoğu'da suları ısındıran Körfez’deki krizde Türkiye’nin her şeye rağmen arabulucu rol oynayabileceğini söyleyen Doç. Dr. Han, “Ama bunun yapılabilmesi için hasarın ortaya çıkması gerekiyor. Arabulucu rolün işlemesi için Katar ile Suudi Arabistan’ın anlaşacağı koşulların ortaya çıkması gerekiyor” dedi.

Tarafların, belli bir anlayışa göre hareket etme kararı aldıktan sonra Türkiye’nin ara bulucu rolü üstlenebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Han, “Ancak Türkiye kendi başına sıfırdan bir süreç inşa edemez” ifadelerini kullandı.

Katar İran Suudi Arabistan Türkiye kriz Müslüman Ortadoğu petrol birgün medya
BirGün

Katar kriziyle ilgili Pentagon'dan ilk açıklama
05.06.2017



ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD ordusunun Katar'dan yürüttüğü Afganistan, Irak ve Suriye’deki operasyonlarında herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladı.
TWEET PAYLAŞ +
Katar kriziyle ilgili Pentagon'dan ilk açıklama
Anadolu Ajansı’na konuşan Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway, “ABD uçakları Irak, Suriye ve Afganistan’daki operasyonlar kapsamında Katar’dan görev icra etmeye devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Bölgedeki tüm müttefiklere tansiyonunu düşürme ve bölgenin güvenliği için ortak çözümler üzerinde uzlaşma çağrısında bulunan Binbaşı Galloway, “ABD ve Koalisyon, oradaki varlığımıza uzun zamandır verdiği destekten ve bölge güvenliğine derin bağlılığından dolayı Katarlılara minnettardır. Katar’daki durumumuzu değiştirmek gibi bir planımızı söz konusu değil.” dedi.

Pentagon’un açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın beş Arap ülkesinin Katar ile ilişkilerini askıya almasına yönelik uzlaşma çağrısı yapmasının ardından geldi.

Pentagon, Afganistan, Irak ve Suriye'de yürüttüğü operasyonların bir bölümünü Katar'daki üssü üzerinden gerçekleştiriyor.

Suudi Arabistan, BAE, Yemen, Mısır ve Bahreyn Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istemişti. Katar’a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti de katılmıştı.

Katar ABD Irak Suriye Suudi Arabistan açıklama koalisyon darbeci general Libya
BirGün

Körfez'deki kriz için İsrail'den ilk yorum: Büyük fırsat
05 Haziran 2017



İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin, kendilerine "Arap ülkeleriyle radikal İslami teröre karşı iş birliği yapmak için büyük fırsat sunduğunu" söyledi.
​İsrail basınında yer alan haberlere göre, parlamentoda konuşan Liberman, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krizi İsrail için "büyük bir fırsat" olarak niteledi.

Liberman, "Radikal İslami terör korkusuyla Katar'la ilişkilerini kesen ülkeler, İsrail'e, Arap ülkeleriyle Radikal İslami teröre karşı iş birliği yapmak için büyük fırsat sunuyor. Arap ülkeleri bile bu bölgedeki riskin İsrail değil, terörizm olduğunu anladı. Bu durum iş birliği için fırsat." ifadelerini kullandı.

İsrail'in, Katar'la ilişkilerini kesen Arap ülkeleriyle iş birliğine açık olduğunu dile getiren Liberman, "Şimdi top onların (Arap ülkelerinin) sahasında." dedi.Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas'ın en büyük destekçileri arasında yer alan Katar, hareketin liderlerini de ülkede ağırlıyor.
Yeni Asya

DEVLET BAHÇELİ: KÖRFEZ ÜLKELERİNİN KATAR İLE İLİŞKİLERİNİ KESMESİNİ ABD'DEN BAĞIMSIZ; İRAN'LA DA BAĞLANTISIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK SAFÇADIR
06 Haziran 2017

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında konuştu.

Bahçeli: "Dün Suudi Arabistan, Bayreyn, Mısır, BAE, Yemen ve Libya, terörizme destek sağladığı gerekçesi ile Katar'la ilişkilerini kesmişlerdir. Günlerdir tırmanan kriz Katar'ın ablukaya alınması ile farklı bir noktaya ulaşmıştır. ABD Başkanı'nın ziyaretinden kısa süre sonra bu gelişmelerin ortaya çıkması enine boyuna analiz edilmelidir. Bu tedbirlerin, ABD'den bağımsız İran'la da bağlantısız olduğunu düşünmek safçadır. Bu kapsamda İran'ın kuşatmaya alındığı, yeni bir sıcak temas ve çatışma atmosferinin doğduğunu söylemek temelsiz bir yorum olmayacaktır. Türkiye, Körfez İşbirliği Konseyi üyelerinin görüş ve yaklaşım farklılıklarını diyalog yoluyla çözmeyi tavsiye etmiştir. Bu tavsiye anlamlı ve yerindedir. Ülkemizin devreye girip yapıcı katkılar sunmasında yarar vardır. ABD Başkanı'nın kılıç dansı, silah anlaşması dileğim odur ki, tüm Ortadoğu'ya daha şiddetli dönmesin." dedi.
Haber 93

Katar sermayesi Türkiye'de ne var ne yok almış!
06.06.2017



Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Libya ve Maldivler’in Katar’la diplomatik ilişkileri kesmesi Türkiye-Katar ilişkilerini gündeme getirdi.

Türkiye’de son yıllarda çoğu yatırımın arkasından Katarlılar çıkıyor. Son olarak Varlık Fonu’na devredilen Çay Kur’un önce Katarlılara satıldığı daha sonra hisselerinin rehin gösterildiği iddiaları gündemi gelmişti. 2015 yılından itibaren Katarlıların Türkiye’de aldıkları kritik şirketler içinde ONB Finansbank, Abank, Digitürk, BMC ile Boyner’deki ortaklıklar geliyor.

TÜRKLER İNŞAAT YAPIYOR
Türkiye Katar’da ağırlıklı olarak inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Türk müteahhitlerinin Katar pazarına 2000 yılında adım attığını belirten Türkiye
Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, Katar’ın Türk inşaat şirketleri açısından önemli ve yüksek potansiyele sahip bir pazar olduğunu dile getirdi. 2017 yılının ilk çeyreğinin sonuna kadar Türk şirketlerin Katar’da toplam 14.2 milyar dolar tutarında 128 proje üstlendiğini belirten Yenigün, “Söz konusu projeler içinde STFA ve Yapı Merkezi’nin yabancı ortaklarıyla birlikte üstlendiği 4.4 milyar dolarlık Doha metrosu başta olmak üzere ağırlıklı olarak altyapı, ulaşım ve konaklama inşaatlarıdır” dedi. Katar, 2022 yılında Dünya Kupasına ev sahipliği yapacak.

Katar’ın Dünya Kupası evsahipliği için yaklaşık 170 milyar dolarlık alt ve üst yapı yatırımı yapması bekleniyor. Dünya kupası için 8 stadyum kullanılacak, bunlardan 5 tanesi yeni yapılacak, 3 tanesi de yenilecek. Türk müteahhitler de bu projelerden pay alabilmek için son aylarda Katar’da fuarlara katılıyor. Hedef 2022’ye kadar 15-20 milyar dolarlık iş alabilmek. Türk şirketlerinin 170 milyar dolarlık yatırım portföyünden şimdiye kadar yaklaşık 7.5 milyar dolarlık iş aldığı belirtiliyor. Tek kalemde en büyük alınan iş ise Tekfen’in aldığı 2.3 milyar dolar yol inşaatı.

HEDEF İKİ KATINA ÇIKARMAK
Hürriyet'te Neşe Karanfil imzalı habere göre, dünyada 335 milyar dolarlık yatırıma ulaşan Katarlıların Türkiye’deki yatırımlarının büyüklüğü yaklaşık 18 milyar doları buldu. 2016 yılında Türkiye’e Katar’a 421 milyon dolarlık ihracat yaparken, ithalat 271 milyon dolar oldu. Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) raporuna göre Türkiye’de en çok yatırım yapan ülkeler arasında Katar 7. sırada yer alıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri ile sık sık bir araya geldi. Son olarak 2016 yılı sonunda Trabzon’da yapılan görüşmeler sırasında mali denetleme işbirliği, bilgi ve iletişim teknolojisi işbirliği, gümrük alanında işbirliği gibi pek çok alanda mutabakat zaptı imzalandı. 700 milyon dolar seviyesinde olan Katar’la ticaret hacminin iki katına çıkarılarak 1.5 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.

TÜRKİYE’DE NELERİ ALDI?

TÜRKİYE’DE bankacılık sektörüne Abank ile adım atan Katar, daha sonra QNB ile Finanbank’ı aldı. Commercial Bank of Qatar, 2013 yılında Abank’ın yüzde 71’ini 460 milyon dolara almıştı. 2016 yılı sonunda da 224 milyon dolar daha ödeyerek bankanın tümünün sahibi oldu. Ortadoğu ve Afrika’da yaptığı yatırımlarla öne çıkan QNB Finansbank’ın yüzde 99.81’lik hissesini aldı. Satış için 2.75 milyar Euro ödendi. Digitürk’ün satışı da uzun bir süre kamuoyunda tartışma konusu oldu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) geçtikten sonra Katarlı beIN medya grubuna satıldığı birkaç kez gündeme gelen ancak açıklanmayan satış, 2016 yılında gerçekleşti. Satış rakamı tam olarak açıklanmadı. Daha sonra kulislere yansıyan bilgilere göre satışın 1 milyar dolar ile 1.4 milyar dolar arasında gerçekleştiği gündeme geldi. Boyner’in yüzde 30.7’sini Katarlılar alırken, BMC’de de ortaklığı bulunuyor.

SAYILARLA KATAR

74 bin 700 dolar
Kişi başı milli gelir

%13.5
Son 10 yılda yıllık ortalama büyüme

170 milyar dolar
2022 Dünya Kupası için alt ve üst yapı yatırımı

100+ ÜLKE
Doğrudan yatırım yapılan ülke sayısı

TÜRKİYE
Katar’ın en çok yatırım yaptığı 7’inci ülke

335 milyar dolar
Katar’ın dünyadaki yatırım tutarı

14
Katar’ın dünyanın en büyük yatırımcı sırası

100 milyar dolar
Katar’ın yurtiçi yatırım portföyünün büyüklüğü

SANAYİ
Volkswagen’den, Glencore’a ve Siemens 18 milyar dolar

MODA
857 milyon dolar dünya moda devi Valentino’nun moda merkezine ortaklık için ödenen

SPOR
35 milyon Euro Barselona takımına sponsorluk
130 milyon dolar Paris Saint German takımının sahipliği

ENERJİ
6.83 milyar dolar Rus petrol devi Rosneft
2.33 milyar dolar Hollanda’nın devi Royal Dutch Shell
2 milyar dolar Fransız petrol devi Total
5 milyar dolar Malezya petrol şirketi Pengerang Integrated Petroleum Complex yatırımı
2.9 milyar dolar İspanyol enerji şirketi Iberdola

MEDYA
3.7 milyar dolar Fransız medya ve yayın devi Lagardere Group alımları
1.2 milyar dolar Türk paralı TV platformu Digitürk alımı
1 milyar dolar ABD’li film yapım şirketi Miramax
354 milyon Euro Fransız medya ve telekomünikasyon şirketi Vivendi ortaklığı

PERAKENDE
1.25 milyar dolar Dünya mücevher devi Tiffany&Co hisseleri,
2 milyar dolar İngiliz Harrolds’ın tamamı Katarlıların
1.51 milyar dolar İngiliz süpermarket devi Sainsbury yatırımı
2.3 milyar dolar Fransız perakende zinciri Printemps’in alımı
770 milyon dolar Türk perakende zinciri Boyner’e ortaklık

ULAŞIM
1.4 milyar dolar Dünyanın en büyük havalimanlarından Heatrow’a ortaklık

FİNANS
2.9 milyar dolar İngiliz bankacılık devi Barclays’e yatırım
3 milyar dolar İsviçreli bankacılık devi Credit Suisse yatırımı
2.8 milyar dolar Çin’in Ziraat Bankası’na ortaklık
1.2 milyar dolar Brezilyalı Banco Santander’e ortaklık
850 milyon dolar Londra Borsası ortaklığı
2.7 milyar Euro Türk Finansbank’ı satın alma
222.5 milyon dolar Türk Alternatif Bank’ın satın alımı
200 milyon Euro Yunan Alpha Bank’a ortaklık

OTEL
Londra’daki tarihi Savoy Hoteli
940 milyon dolar Fransa’da 4 lüks otel ve Le Figaro’nun ofisi

GAYRİMENKULLER
300 milyon dolar İngiltere’de Shell Center’ın olduğu Canary Wharf
664 milyon dolar İngiltere’deki eski ABD büyükelçilik binası
620 milyon dolar ABD’de Washington’da CityCenter binası
906 milyon dolar İngiltere’deki olimpiyat köyüne ortaklık
8.5 milyar dolar New York’ta gayrimenkul yatırımları

dolar Katar Türkiye finansbank inşaat ABD ingiliz İngiltere medya petrol Londra QNB Libya çay Cumhurbaşkanı Afrika hollanda enerji film Çin

bİRgÜN

Piyasalarda Katar depremi
05.06.2017



Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin, 'terörizme destek vermekle' suçladıkları Katar ile diplomatik ilişkileri kesmesi piyasalarda da deprem etkisi yarattı
TWEET PAYLAŞ +
Piyasalarda Katar depremi
Arap dünyasında yaşanan diplomatik kriz piyasaları da etkiledi. Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Katar ile diplomatik ilişkileri kesme kararının ardından petrol fiyatları fırladı. Brent petrolün varil fiyatı yüzde 1.1 artarak 50.48 dolara yükseldi. Asya hisse senetleri de karışık seyretti.

Mısır ve BAE'nin Katar'dan yaptığı düzenli LNG ithalatını durdurup durdurmayacağı henüz bilinmiyor. Uzmanlara göre Katar'ın Asya ülkelerine enerji ihracatı gerilimden fazla etkilenmeyecek.

6 Körfez ülkesi Katar'la tüm ilişkilerini kesti 6 Körfez ülkesi Katar'la tüm ilişkilerini kesti
Katar Mısır Suudi Arabistan Libya deprem kriz enerji petrol

Birgün

Katar tezkeresi AKP ve MHP'li vekillerin oyuyla tasarı kabul edildi
07 Haziran 2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda, bazı Arap ülkeleriyle diplomatik kriz yaşayan Katar'a Türk askerinin konuşlanmasının önünü açacak kanun tasarısı kabul edildi.

Çoğunluğunu AK Parti ve MHP'li vekillerin oluşturduğu 240 kişinin oyuyla tasarı kabul edildi.

Kanun tasarısı, Doha'da 28 Nisan 2016'da iki ülke tarafından imzalanan uygulama anlaşmasını baz aldı.

Tasarının gerekçesinde,"Katar'ın askeri kurumlarının modernizasyonu; askeri eğitim ve öğretim alanında iş birliğinin çeşitlendirilmesi, (...) iki ülkenin birlikte çalışabilirlik ve eşgüdümünün artırılarak bölgesel ve küresel barışa katkı sağlanmasının" amaçlandığı belirtildi.

CHP, Meclis'te kabul edilen Katar tezkeresine tepki gösterdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ''Katar'a asker gönderme anlaşması TBMM'den geçti... Askerimiz Katar Emiri için ölürken, RTE'nin hala anlamadığı oyunu anlamaya çalışacağız.!'' dedi.
İnsan Haber

Katar’a yapılanın aynısı Türkiye’ye de yapılabilir
MUSTAFA K. ERDEMOL
07.06.2017



Suudi Arabistan ile dostları, Katar’a herkesin nefret ettiği “günahlarından” dolayı değil sadece kendilerinin nefret ettiği “yeni günahı”ndan ötürü karşı
TWEET PAYLAŞ +
Katar’a yapılanın aynısı Türkiye’ye de yapılabilir


Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Libya, Maldivler ve Mauritius’un, Katar’la olan ilişkilerini kesmeleri “ani” ve “sert” bir karar olarak değerlendirildi. Tabii gelişme dünyada büyük yankı uyandırdı. Ne de olsa “teröre destek” olmada adeta birbiriyle yarışan ülkelerin “kapışmasıydı” bu.

“Sert” olduğu doğru ancak “ani” olduğu ileri sürülemez. Çünkü özellikle Suudi Arabistan ile Katar’ın arasında dört yıl önce benzeri bir kriz daha yaşanmıştı. Bazı Arap ülkeleri Katar’dan büyükelçilerini geri çekmişler, ancak bir süre sonra ilişkiler, önceki günkü krize kadar, yeniden yoluna girmişti.

Hamas destekçiliği sahte gerekçe

Başını Suudi Arabistan’ın çektiği söz konusu ülkelerin bu sert kararlarının gerekçeleri arasında Katar’ın “terör örgütleri”ne özellikle Hamas’a destek vermesi de var. Katar elbette, kendisiyle ilişkilerini koparan ülkelerin, başta Suudi Arabistan olmak üzere, bazılarıyla özellikle Suriye’de “terör gruplarına” destek verdiği sır değil. Ancak Suudi Arabistan ile “dostlarının” İsrail’in 1967 sınırlarını tanıyacağını kabul ettiğini açıklayan, Müslüman Kardeşler ile ilişkilerini kestiğini duyuran, böylelikle ABD ile İsrail’in istediği pozisyona getirilen Hamas yüzünden Katar’la ilişkilerini bozması inandırıcı gelmiyor.

İkincisi, mesele Hamas’ı, Müslüman Kardeşler’i desteklemekse bunun alasını hem de en üst düzeyde iki yıl önce Kral Selman’ın Hamas lideri Halit Meşal’ı ülkesine davet etmesiyle, Körfez ülkelerinin gözünde terörist olarak görülen Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Kardavi’yle ilişki kurmasıyla Suudi Arabistan da yapmıştı.

Peki nedeni ne?

Üç nedeni var. Bunlar arasında en az “görünür olan”dan başlayalım. Katar, özellikle bir saray darbesi sonucu babasını deviren yeni Emir’le birlikte dış politikasını değiştirme sürecine girdi. Bu süreçte Suudi Arabistan’la hep var olan rekabetini ciddi bir yarışa çevirdi. Suudi Arabistan’ın Yemen’i ABD desteğiyle işgal etmesini, Riyad’ın bölgede yayılma fırsatına dönüştürmesinden memnun değildi Katar. Bunu farklı biçimlerde belli de etti zaten. Suudilerin yönettiği bir emirlik olma istemiyor her şeyden önce. O nedenle İran dahil birçok Müslüman ülkeyle ittifaklar yapma yolunu seçti uzun süredir. Bunlardan biri de Türkiye’dir örneğin. Katar'da bir Türk üssü kurulması Suudi Arabistan’la girdiği rekabette Katar için ciddi üstünlük kazandıran bir karar. O üs Suudi Arabistan’a da bir mesaj olarak okunmalıdır.

İkinci neden; İran’la yakınlaşmadır doğru ama dile getirilmeyen üçüncü bir neden daha var, o da Katar’ın başından beri “teröre” destek vererek kaosa itilmesinde büyük payı olan Suriye konusunda politika değişikliğine gitmesi. Katar ile Suriye arasında hem de 2013’ten bu yana görüşmeler yapılıyor. Katar bunu açıkça savunabilecek bir ülke değil, Suudileri, Körfez prensliklerini göze alarak bu değişikliği hızlandıramasa da bu politika değişikliği biliniyor.

Katar İran’la neden yakınlaştı?

Bunca zaman Suudi Arabistan ile birlikte İran karşıtı kampta en başta olan Katar İran’a neden yakınlaştı peki? Nedeni doğalgazdır. Katar doğalgazda dünyanın en önde gelen ülkesi. İran’ın ABD/Batı ile yaptığı nükleer enerji anlaşması sonrası petrol/doğalgaz piyasasına güçlü dönmesi Katar’ı etkileyecek bir gelişmeydi. Yeni Emir bunun farkında bir lider. Yakın bir tarihte İran’a yönelik yaptırımların kalkması durumunda bu alanda Katar tekel olamayacak, sahayı İran’la paylaşmak durumunda kalacak. Rekabeti, düşmanlık yerine ortak çıkarları gözeten bir “ortak çalışmaya” dönüştürmek Katar’ın işine daha çok gelirdi. O nedenle İran’a karşı yumuşadı. Bunun Suudi Arabistan ile Trump ABD’sinin hoşuna gitmesi beklenmezdi tabii.

İran’la yakınlaşan, Suriye konusunda da eski tutumunu değiştiren Katar buna ek olarak Rusya ile de yine doğal gaz üzerinden yeni bir “anlayışlı” ilişkiler geliştirebilir. Bunların toplamı ABD/Suudi Cephesi’nde Katar çatlağı demektir.

Sisi en mutlusu

Katar’ la diplomatik ilişkilerini kesen ülkelerden Mısır’ın bu tutumu almasında İsrail’le geliştirdiği “yakın” ilişkilerle, ABD’nin desteğini sürekliliğe çevirme politikasının etkisi var. Hamas’a verilen Katar desteği Mısır’ın İsrail’le ilişkilerinde arzu etmediği bir durumdur. Sisi, Katar karşıtı cephede yer almakla Trump’ın muteber diktatörleri arasına girmiş bulunuyor. Sisi’nin bir “darbe lideri” olduğu ABD ile Batı’nın gündeminde değil artık.

Neden şimdi?

ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelir gelmez İran düşmanlığını yeniden gündeme getirmesi Suudi Arabistan için de iyi bir fırsatın doğmasına yol açtı. ABD/Batı ile yapılan anlaşma sonucu İran’ın yeniden dünya siyasetine kabul edilmesiyle gücünün azalacağını bilen Suudi Arabistan bu nedenle dönemin Başkanı Barack Obama yönetimi ile ilişkilerini bozmuştu. İran karşıtlığını, İran’la ilişki kuran ülkelere tavrını ancak Trump gibi bir “deli” yardımıyla alabilirdi. Trump’ın İran’a bakışı da İslam ülkelerinin genelini değerlendirişi de Suudi Arabistan ile uyum içinde.

ABD Katar’a destek verir mi?

Şöyle de sorulabilir: Katar, 11 bin Amerikan askerinin bulunduğu, 120 savaş uçağının barındığı Ortadoğu’daki en büyük Amerikan üssüne sahip bir ülke olarak ABD’den krize çözüm bulmasını, bunu yapmaması halinde üssü kapatacağını söyleyebilir mi? Söyleyemez. Söylese de ABD bundan etkilenmez, çünkü hava sahası kapatılmış, diplomatik olarak Arap dünyasında temsiliyet hakkını kaybetmiş Katar’ın bunu yapamayacağını bilir. Ayrıca Katar’ın bu kadar dışlanmış bir haldeyken ABD ile de kapışmaya da niyeti olmasa gerektir.

Türkiye’yi ilgilendiren tarafı şudur kesinlikle: Katar, Suriye, İran konusunda değişimler gösterse de Türkiye ile ortak bir politik çerçevede tutum alıyor. Suriye ile görüşmeler yapmasına rağmen Katar hâlå Suriye’de cihatçı grupları destekliyor. Körfez ülkelerinin diplomatik ilişkilerini kesme gerekçelerinden biri gerçekten Katar’ın “terör gruplarına destek vermesi” ise, Hamas’ı desteklediğini hiç saklamayan, Müslüman Kardeşler yüzünden Mısır’la ilişkilerini bozan Türkiye için de rahatlıkla ileri sürülebilir bu.

Bu nedenle Katar’a alınan bu tutum aslında Türkiye’ye de bir gözdağıdır. Tabii dediğim gibi eğer Katar’a alınan tutumun gerçek nedeni İran değil de “terör gruplarına destek verilmesi” ise.

Katar İran Suudi Arabistan ABD Hamas Suriye Türkiye Müslüman israil Mısır terör emir Yemen Libya kriz enerji doğalgaz darbe Barack Obama islam
Birgün

Ali Türkşen’den olay sözler: Kilo kilo altınlarımı Katar’a yollamıştım!
9 Haz, 2017

Fetö mağduru Kardak kahramanından çarpıcı mesaj:



İlk Kurşun

Katar Dışişleri Bakanı Moskova yolcusu
9 Haz, 2017



Rus resmi haber ajansı Ria-Novosti’nin Dışişleri Bakanlığından bir kaynağa dayandırdığı habere göre, Al Sani, cumartesi günü Moskova’yı ziyaret ederek, Lavrov ile bir araya gelecek.
Öte yandan Kremlin Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Al Sani’yi kabul etmeyi planlamadığını söyledi.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Mısır ve Yemen, pazartesi günü Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar’a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istemişti.
RUSYA’DAN YAPILAN AÇIKLAMALAR
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini söylemişti.

İlk Kurşun

Cankurtaran: “Arap doları gelecek diye…”
8 Haz, 2017



CHP Genel Başkan Yardımcısı Cankurtaran, Türkiye’nin yapacağı en büyük hatanın mezhep temelli bir gerginlikte taraf tutmak olacağını söyleyerek Hükümet’in tutumuna tepki gösterdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, Türkiye’nin yapacağı en büyük hatanın mezhep temelli bir gerginlikte taraf tutmak olacağını belirterek, “Şam Emevi Camii’nde namaz kılacağız’ diyerek Türkiye’yi Suriye batağına sürükleyenler şimdi de ‘Arap doları gelecek’ diye Türkiye’yi Arap çöllerinin kumuna batırmasınlar” dedi.

Cankurtaran, yaptığı açıklamada, gerek Katar gerekse AKP hükümetinin dünyada İhvan hareketine destekleriyle bilindiklerini ve AKP’nin İhvan hareketi kaynaklı Rabia işaretini kendine sembol yaptığını belirtti.
AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın “Rabia, her türlü darbeye karşı olmaktır” açıklamasına işaret eden Cankurtaran, “Bugün yanında yer aldığınız Erdoğan’ın dostu Katar’ın Emiri Şeyh Tamim’in babası Emir Hamad, tahtı, 1995’te babasından darbe ile ele geçirmişti. Tamim’in de tahtı, 2013’te babası Hamad’a silah çekerek aldığı, hatta babasını kısa süreliğine hücreye attırdığı iddia edilmişti. Her ikisi de Erdoğan’ın sıkı dostu. Bu nasıl darbelere, darbecilere karşı olmak? Madem bu kadar darbecilere karşıydınız o zaman niye karşı çıkmadınız?” diye dedi.

Ortadoğu’da gerginliğin gün geçtikçe arttığını ifade eden Cankurtaran, “İran’da son yaşanan saldırılar ve İran’ın bununla ilgili Suudi Arabistan’ı suçlaması bölgede mezhep temelli bir çatışma riskini iyice tırmandırdı. Türkiye’nin yapacağı en büyük hata mezhep temelli bir gerginlikte taraf olmasıdır. Katar’da bu süreçte askeri güç bulundurmak da bu tehlikenin içine balıklama atlamak olur. ‘Şam Emevi Camii’nde namaz kılacağız’ diyerek Türkiye’yi Suriye batağına sürükleyenler şimdi de ‘Arap doları gelecek’ diye Türkiye’yi Arap çöllerinin kumuna batırmasınlar” dedi.

İlk Kurşun

Suud, BAE, Bahreyn ve Mısır 'dan ortak bilidiri: Katar'a karşı yeni hamle
09.06.2017



Suud, BAE, Bahreyn ve Mısır 'dan ortak bilidiri: Katar'a karşı yeni hamle
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır ortak bildiri yayınladı. Bildiride Katar'daki 59 kişi ve 12 hayır kuruluşunun "terörle irtibatlı" olduğu iddia edildi. Reuters listede Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi'nin de yer aldığını açıkladı.
Birgün

Erdoğan'ı öpen 'Mavi Marmara gazisi' de Katar karşıtı dört ülkenin yayımladığı terör listesinde!
09 Haziran 2017



"Sizi alnınızdan öpebilir miyim"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı alnından öptüğü fotoğrafla tanınan Mehdi el Harati'nin, dört Müslüman ülkenin ortak yayımladığı terör listesinde yer aldığı belirtildi. 59 kişi ve 12 örgütün bulunduğu terör listesi, Katar'ı "IŞİD'i ve El Kaide'yi desteklemekle" suçlayarak diplomatik ilişkileri kesen yedi ülke arasında yer alan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır tarafından yayımlandı.

Harati, İsrail’in Gazze ablukasını delmeyi amaçlayan Mavi Marmara gemisine düzenlediği baskında yaralanmış ve tedavi için Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilmişti. Harati, tedavi gördüğü hastaneyi ziyaret eden Erdoğan’ı “Sizi alnınızdan öpebilir miyim” diyerek öpmüştü.

Gazete Duvar'da yer alan habere göre, listede Müslüman Kardeşler’in ruhani lideri sayılan Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yus
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Sal Hzr 27, 2017 11:23 pm tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Hzr 11, 2017 1:31 am    Mesaj konusu: Suudi Arabistan medyasından Erdoğan'la ilgili paylaşımlar Alıntıyla Cevap Gönder

Suudi Arabistan medyasından Erdoğan'la ilgili paylaşımlar
10 Haziran 2017





Suudi Arabistan'ın haber kanallarından olan Al Arabiya'ya ait Twitter hesabından Erdoğan'a hakaret içerikli tweetler atıldı.

Körfez ülkelerinin Katar ile yaşadığı problemin akabinde Katar'a yapılan operasyonun karşısında duran Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırıya geçen Suudi Arabistan medyası, Erdoğan'ı terör destekçisi gibi göstermeye çalışıyor.

Arap yayın organı Al Arabiya, Cumharbaşkanı Erdoğan'ın içinde yer aldığı bir fotoğraf için; "Erdoğan bölgesel askeri diktatörler Hikmetyar ve Gannuşi ile İslami bir bağlantı kurarken" yorumunu yaptı.

Suudi kanalı, ilk paylaştığı fotoğraftan 3 saat sonra yeni bir fotoğraf daha paylaşarak; "Erdoğan, 'Kabil kasabı' Hikmetyar ve Gannuşi ile bir araya gelerek İslamist ideolojiyi anlatıyor" şeklinde bir ifade kullandı.

Medya Faresi

BAE: Katar'ın Türkiye ve İran'dan yardım talep etmesi, krizde trajik bir sayfa açabilir
08.06.2017

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Muahmmed Gargaş, Katar'ın 'Türkiye ve İran'dan yardım talep etmesinin', krizde 'yeni bir trajik sayfa açabileceğini' söyledi.

Gargaş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Katar'ı ayrıca krizi tırmandırmakla suçladı.

'KAFASI KARIŞIK KARDEŞ ÜLKE…'

Gargaş, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Kafa karıştıran, kafası karışmış kardeş ülkenin krizi tırmandırması ve 2 Arap olmayan ülkeden yardım talep edip, bir tanesinden de askeri koruma istemesi, krizde yeni bir trajik ve komik sayfa açabilir."

​'ÇIKIŞ YOLU YENİ BİR SÖYLEMDEN GEÇİYOR'

Dış ülkelerden yardım istemenin krize çözüm oluşturmayacağını savunan Gargaş, Katar'ın 'krizi tırmandırmak' yerine 'akılla' davranmasını dilediğini ekledi: "Katar'a rasyonel davranıp kibir ve inattan vazgeçmesi için yeniden çağrıda bulunuyoruz. Krizi tırmandırmanın yararı yoktur, dış ülkelerin yardımı nedeniyle güçlenmiş hissetmek de bir çözüm oluşturmaz. Çıkış yolu, şeffaf ve dürüst olan yeni bir söylemdir."

KRİZİN EN TUHAF KISMI…'

Gargaş, krizin en 'tuhaf' kısmının, 'kardeş ülkenin' kimlerle taraf olmasında olduğunu da vurguladı: "Bir İranlı, Türk, Hamas, devrimci, siyasi ideolog, Müslüman Kardeşler ve biz Arap Körfezi kardeşini girdiği yoldan çevirmeye çalışıyoruz."

​KATAR'A TÜRK ASKERİNİN KONUŞLANDIRILMASI

Dün TBMM Genel Kurulu'nda alınan kararla, Katar'a Türk askerinin konuşlandırılması kararı alınmıştı.
Sputnik

CHP'li Ali Haydar Hakverdi: Bilal gitsin Katar'a
11 Haziran 2017

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, AKP'nin oylarıyla Meclis'ten geçen Katar'a asker gönderme kararıyla ilgili önceki gün Meclis'te bir konuşma yaptı. Hakverdi'nin konuşması sosyal medyada gündem oldu. Ali Haydar Hakverdi'nin Twitter'daki hesabından 'Bilal Gitsin Katar'a' diye paylaştığı konuşmasından satır başları şöyle:

- Hanginizin oğlu uzun dönem, torpilsiz askerlik yaptı?

- Hanginizin oğlu önden Katar'a gidecek?

- Dün verdiğiniz onayı kendi çocuklarınız için verir miydiniz?

- Kendi çocuklarınıza bunu reva görür müydünüz?

- Halkın çocuklarının kanı, canı sizce kaç varil petrol eder?

Hakverdi'nin bu soruları sorduğu sırada oturumu yöneten AKP'li Başkanvekili Ahmet Aydın'ın "Duygusallık yapmayalım" demesi dikkat çekti.

Cumhuriyet

Almanya'dan savaş uyarısı
12 Haziran 2017



Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, körfezde Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin savaşa dönüşebileceği uyarısında bulundu.
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

Gabriel, "Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung" gazetesine yaptığı açıklamada, kardeş ve komşu ülkelerin birbirine davranışlarını "dramatik" olarak değerlendirdi.

"Bu anlaşmazlığın bir savaşa dönüşebileceği tehlikesi bulunuyor." diyen Gabriel, krizin tırmanmasını engellemeye yönelik çalışma gösterilmesi gerektiğine işaret etti.

GÜRÜŞME ÇAĞRISI

ABD, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt dışişleri bakanlarıyla hafta arasında görüştüğüne belirten Gabriel, "Görüşmelerden sonra durumun ne kadar ciddi olduğunu biliyorum. Ancak ilerleme sağlanması için şansımız var." ifadesini kullandı. Gabriel, ihtilafta olan tarafların birbirleriyle görüşmeleri gerektiğini kaydetti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel de daha önce Meksika ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Körfezdeki durumu kaygı verici olarak değerlendirmişti.

Krizi aşmak için görüşmelere belirli aktörlerin dahil edilmemeleri durumda ihtilafın çözülemeyeceğine değinen Merkel, "Buna Katar, Türkiye ve İran da dahil" ifadesini kullanmıştı.

48 SAAT SÜRE

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Mısır ve Yemen, pazartesi günü Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istemişti.

Katar'a karşı diplomatik ablukaya daha sonra Maldivler, uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Halife Hafter destekçisi Libya'daki Tobruk hükümeti, Moritanya ve Komor Adaları da katılmıştı. Ürdün ise salı akşamı Katar ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürdüğünü ve merkezi Katar'da bulunan El-Cezire televizyonunun yerel ofisini kapattığını duyurmuştu.

Etiketler : almanya, ABD, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Katar, körfez krizi,
Haber Fedai

Halaçoğlu: "Adalara sessizler Katar'a ise hassas
11.06.2017



Kayseri bağımsız Milletvekili Halaçoğlu, "Süleyman Şah Türbesi'ne ait toprağı da terk ettiler. Kıbrıs'ı terk etmeye kalkanlar, Ege adalarında işgale ses çıkarmayanlar Katar'a kalkan oluyorlar" diyerek Hükümet'in dış politikalarını eleştirdi.


Bünyamin Öztürk / YeniçağKatar'a TSK unsurlarının konuşlandırılması ve jandarma eğitimi sağlanmasını öngören iki anlaşma, AKP oylarıyla Meclis gündeminde öne çekilip kabul edildi. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından jet hızıyla imzalandı. Ege Adalarının Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ses çıkarmayan AKP hükümetinin Katar konusundaki aceleci tavrı eleştirileri de beraberinde getirdi. "Katar'a uygulanan yaptırımlar Türkiye'yi neden bu kadar ilgilendirir?" sorusuna cevap veren Kayseri Bağımsız Milletvekili Yusuf Halaçoğlu,  "Katar ile ilişkilerde ülkenin milli çıkarları değil iktidarın para çıkarları söz konusu" diye konuştu.Halaçoğlu şunları anlattı: "Süleyman Şah Türbesi'ne ait toprağı da terk ettiler. Kıbrıs'ı terk etmeye kalkanlar, Ege adalarında işgale ses çıkarmayanlar Katar'a kalkan oluyorlar. Katar'ın Türk milleti için ne tür bir önemi var? Bunu açıklasınlar bizlerde bilelim. Suriye'de Türkmenler katlediliyorken bir kez olsun onlara yardımda bulunmadılar. Ama Katar olunca işin rengi değişti. Kendi çıkarları için Mehmetçiklerin Katar'a gönderilmesi kabul edilemez."Katar'dan gelen sıcak para sayesinde AKP hükümetinin ayakta durduğunu ileri süren Halaçoğlu, Katar ve Suudi Arabistan dahil Arap ülkelerinin de 1'inci dünya savaşı sırasında Osmanlı'nın karşısında yer alarak İngilizleri desteklediklerini hatırlattı.Halaçoğlu,  sözlerini şöyle sürdürdü: "Katar'ın Türkiye'ye yaptığı maddi yardımları sayesinde ekonomiyi ayakta tutuyorlar.  Türkiye'yi yönetenler, bu yardımların kesilmesi durumunda yerinde kalamayacaklarını iyi biliyorlar. Bundan dolayı hızla Katar'a askeri destek kararını aldılar. Şimdi asker gönderecekler. Bu politikalarla Türkiye bir yere varamaz. Bu politikaların milli çıkarlarla bir alakası yok sadece para ile alakası var. Aslında düğmeyi başından yanlış iliklediler. Bundan sonra da ne yapsalar hepsi yanlış oluyor."Ülkeler arası ilişkilerde düşmanlık ya da dostluk olmadığına vurgu yapan Halaçoğlu, " Sadece ülkenizin milli çıkarları vardır ve buna göre politika belirlersiniz" şeklinde konuştu.

Kaynak: Yeni Çağ

WSJ: Erdoğan, Katar krizini kişisel gördü, sonraki hedefin kendisi olduğunu düşünüyor
18.06.2017



Washington Hattı'nın Wall Street Journal (WSJ) gazetesinden aktardığına göre, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politikayı kişiselleştirdiği ve bunun büyük problemler açacağını belirten uzmanlar, Ankara’nın dış politikada 'kontrolü kaybettiği' fikrinde.

Washington Hattı'nın aktardığına göre, WSJ'nin söz konusu haberinde, ABD ve Arap ülkeleri ile Katar desteği nedeniyle karşı karşıya kalan Türkiye’nin uzun vadede ciddi problemler ile uğraşmak zorunda kalabileceği ifade ediliyor. Erdoğan’ın, Suudi Arabistan liderliğinde Katar’a uygulanan yaptırımlar karşısında Katar’ın yanında yer alması Ortadoğu’da sürpriz olarak karşılandı.
Fakat bu durumun Erdoğan için daha çok kişisel olduğu belirtildi. Buna göre, Ankara’daki yetkililer, Katar’ın bu şekilde 'baskı altına alınıp ezilmesine' izin verilirse, uluslararası baskının yöneleceği sıradaki hedefin Erdoğan yönetimi olacağından korkuyor.

ASIL HEDEF TÜRKİYE Mİ?

Görünen hedef Katar, ya Türkiye resmin neresinde?

Avrupa Konseyi Dış İlişkiler uzmanı Aslı Aydıntaşbaş konuyla ilgili, “Katar her ne ile suçlanıyorsa, Türkiye de aynıları ile suçlanacak ve Erdoğan bunun çok iyi farkında. Türkiye yönetimi, Katar hedef gibi görünse de asıl hedefin Türkiye olduğu kanaatine sahip. Bu nedenle tepki beklenen şiddetin üzerinde” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn, Katar ile olan diplomatik ve ticari ilişkilerini, bu ayın başında Katar’ın terörizme destek olduğu gerekçesiyle kesti. Ayrıca Arap ülkeleri, terörist grup olarak ilan ettikleri Müslüman Kardeşler’e Katar’ın destek vermeyi sonlandırmasını da istedi.

'KATAR KORUNURKEN, DAHA BÜYÜK BİR SORUNA MI YOL AÇILIYOR?'

Türkiye ise Arap ülkelerinin Katar’dan isteklerinin aksine, Müslüman Kardeşler ve Arap Baharı sonrası bölgede yükselen İslami gruplara kendini yakın görüyor ve bu grupları destekliyor. Mısır’da 2013’te gerçekleşen darbe ile iktidardan devrilen Müslüman Kardeşler’e bölgede açıktan destek veren iki ülke Katar ve Türkiye. Katar ayrıca Filistin sorununda Hamas hareketini de açıktan destekliyor. Türkiye ve Katar Suudi Arabistan ile İran arasında tırmanan çatışma ortamına da karşı ve ortak tavır alıyor. Suudi Arabistan liderliğinde abluka altına alınan Katar’a hava sahasını İran ile birlikte açan Türkiye, Katar’da olası bir rejim değişikliğine karşı önlem almak için binlerce askerini Katar’a yerleştirmek için hamle yaptı.
Katar’a yapılan bu uygulamalar için konuşan Erdoğan, “Bir ülkeyi her alanda izole etmek için harekete geçmek ne insanlığa ne de İslama sığmaz” dedi. Bu arada Türk hükumeti yanlısı gazeteler, Birleşik Arap Emirliklerini geçtiğimiz yıl hükumete karşı gerçekleştirilen başarısız darbeyi yönetmekle suçlamıştı.

'TÜRKİYE EN YAKIN MÜTTEFİKİNİ KAYBEDECEK'

Habere göre Katar destekli Al Sharq Forum’un araştırma direktörü Galip Dalay, “Türkiye bu krizi iki taraflı bir mesele olarak değil bölgesel bir sorun olarak görüyor. Katar, Arap Baharını, Sünni İslami grupları destekledi ki bu konularda Türkiye ile aynı noktada. Türkiye, bu olayda bölgesel hassasiyet gösterdiği bütün büyük meselelerin hedef alındığını düşünüyor. Eğer Katar bu baskılar altında boyun eğerse Türkiye en yakın müttefikini kaybetmiş olacak” şeklinde konuştu.

Buna göre, Türkiye ve Katar tarafından Suriye ve Libya’da desteklenen gruplar arasında cihatçı milisler de bulunmakta. Bunlardan bazıları rahatsız edecek derecede El Kaide ile bağlantılı. Türkiye ve Katar, özellikle Libya’da iç savaşta Mısır ve ABD tarafından desteklenen gruba karşı savaşan tarafı destekledi. Türkiye ve Katar’ın bu bağlantıları, Başkan Trump’ın Katar krizini yatıştırma girişimlerini reddetmesi ve Suudi Arabistan’ın Katar hamlesini desteklemesinin nedenleri arasında gösteriliyor. Geçtiğimiz hafta Trump, “ Katar ulusu geçmişten bu yana terörizme çok üst düzeyde destek sağlıyor,” dedi. Katar bu suçlamayı reddetti.

'ERDOĞAN'IN TRUMP İLE ARASI İYİ DEĞİL'

Erdoğan’ın Trump ile olan ilişkileri en iyi ihtimalle bile zayıf. Geçtiğimi ay ABD ziyareti gerçekleştiren Erdoğan, herhangi bir büyük taviz koparmayı başaramadı. Erdoğan’ı şu an bekleyen ise Arap ülkeleri ve muhtemelen ABD ile olan bağlarının Katar’dan yana tavır alarak zarar görmesi ki ülkedeki muhalifler bu durumdan tedirgin.
Eski büyük elçi şimdi ise CHP Milletvekili olan Öztürk Yılmaz, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vermiş olduğu karar yanlış bir karar. Onun Müslüman Kardeşler ile olan bağları, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer müttefik ülkeler ile olan bağlarından daha önemli. Arap ülkelerini karşı Katar’ın yanında olmak bugün ya da yarın mutlaka bedeli olacak bir durum” ifadelerini kullandı.

'ERDOĞAN KONTROLÜ KAYBETTİ'

Habere göre Erdoğan’a yöneltilen eleştiri ise, pervasız bir şekilde yeni bir Ortadoğu krizine dalan Ankara’nın, artık kontrol ve denge siyasetini tamamen elden bıraktığı yönünde. Eski Merkez Bankası Başkanı, Pensilvanya Üniversitesi Öğretim görevlisi Bülent Gültekin, “Türk Dış politikası iyiden iyiye kişiselleşti, tıpkı iç politikası gibi. İç politikada bu kişiselleşme her seferinde Erdoğan tarafından lehe dönüştürülmede başarılı oldu. Fakat konu dış politika olunca kafasına estiği gibi hareket etmek başını belaya soktu” dedi.
Sputnik

Katar, 4 Arap ülkesinin 13 maddelik talep listesini reddetti
24 Haziran 2017



Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al-Sani, taleplerin gerçekçi ve mantıklı olmadığını söyledi.

ABD ve İngiltere'nin bu taleplerin mantıklı olmasını istediklerini hatırlatan Al-Sani, 4 Arap ülkesinin bu talebi yerine getirmediğini söyledi.

İstenilen taleplerin Katar'la ilgili meselenin terörle mücadelede olmadığını gösterdiğini ifade eden El-Sani, Katar'ın egemenliğinin kısıtlanmay ve, dış politikasının bağımlı hale getirilmeye çalışıldığını dile getirdi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in Katar'a ilettiği 13 maddelik listede Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünü kapatması da yer alıyordu. İran'la ilişkilerin kesilmesi ve El Cezire televizyonunun kapatılması da talepler arasında bulunuyor.
Yurt Gazetesi

Öztürk Yılmaz’dan kritik uyarı: “AKP’yi uyarmıştık, dediklerimiz çıkıyor, üzülüyoruz”
23 Haz, 2017



CHP Ardahan Milletvekili ve eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, Katar’la olan ilişkilerle ilgili uyarılarda bulundu.

“Teröre destek” iddiasıyla Katar’la diplomatik ilişkileri kesen ve yaptırım uygulamaya başlayan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Kuveyt’in, Doha’ya gönderdiği 13 maddelik talep listesini değerlendiren CHP Ardahan Milletvekili ve eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, listenin ABD’yle de koordine edildiğinin açık olduğunu belirterek, “Körfez ülkeleri Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığından ciddi bir rahatsızlık duyuyor” dedi.
Listede İran’la diplomatik ilişkilerin kesilmesi ve Müslüman Kardeşler ile Lübnan Hizbullah’ının resmi olarak ‘terörist’ ilan edilmesi gibi maddeler de yer aldığına dikkat çeken Öztürk, Katar’ın bu talepleri kabul etmesi durumunda Ankara ile Doha arasındaki ilişkilerin gerileceğini söyledi. AKP’nin Körfez’de yaşanan Katar krizinden sonra Ortadoğu’da iki ortağının kaldığını belirten Yılmaz, “Biri Gazze’de Hamas, diğeri de Katar. İkisiyle de ilişkilerini bozacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bu da, dış politikada Türkiye’nin AKP tarafından elinin kolunun bağlanması anlamına geliyor” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun “casusluk” iddiasıyla 25 yıl hapis cezasına çarptırılarak tutuklanmasının ardından başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün 9’uncu gününde T24’e konuşan Yılmaz, şunları söyledi:

“Birkaç gündür Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkeler, Katar’a ilişkilerin tekrardan normalleştirilmesi için bir talep listesi iletti. Hizbullah, Hamas ve Müslüman Kardeşler’e olan desteğin sonlandırılması, Türk askeri üssünün kapatılması, İran’la ilişkilerin geriye itilmesi, ayrıca Al Jazeera’nın yayınlarına son verilmesi gibi maddeler var. Bunların ne kadarının Katar tarafından karşılanacağını bilmiyoruz ama şunu söyleyebiliriz, bu listenin ABD’yle de bir şekilde koordine edildiği açık. Demek ki, Türk askeri üssünün oradaki varlığından ciddi bir rahatsızlık duyuyor Körfez ülkeleri.

“AKP’yi uyarmıştık, dediklerimiz çıkıyor, üzülüyoruz”

Müslüman Kardeşler ve Hamas konusunda Katar yönetiminin bir adım atması, sınır dışı etmesi ya da desteğini kesmesi durumunda AKP’nin Katar yönetimiyle ilişkilerinin de gerileceğini söyleyebiliriz. AKP’nin Ortadoğu’da bu krizden sonra iki ortağı kalmıştı; biri Gazze’de Hamas, diğeri de Katar. İkisiyle de ilişkilerini bozacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bu da, dış politikada Türkiye’nin AKP tarafından elinin kolunun bağlanması anlamına geliyor. Bu konuda bizim uyarılarımızın hiç dikkate alınmaması, ancak dediklerimizin harfiyen gerçekleşmesi üzüldüğümüz bir konu, uyarmıştık çünkü.

“Bu adımın atılması, Ankara’yla arasının bozulması için yeterli sebep olur”

Katar’ın ülkedeki Türk askeri üssünün kapatılması konusunda hızlı bir şekilde karar alabileceğini de düşünmediğini kaydeden Yılmaz, “Burada asıl rahatsızlık Müslüman Kardeşler, Hamas ve İran’la ilişkilerde Katar’ın tutumu. Bunlar konusunda bir adım atabilir. Bu adım da AKP’nin mevcut Katar yönetimiyle arasının bozulması için yeterli bir sebep olur, çünkü AKP Katar konusundaki desteğini İhvan’ı himaye anlayışı sonucu geliştirdi ve Türkiye’yi bir çukura itmiş oldu” ifadelerini kullandı.

“Suudi Arabistan’la ilişkiler bir anda kötüleşmez ama gidişatın o yönde olduğu açık”

Ankara ve Riyad’ın, Türkiye’nin yaşanan son krizde açık bir şekilde Katar’ın yanında yer almasının ardından karşı karşıya geldiğini belirten CHP’li milletvekili, şöyle devam etti:

“Şu anda oradaki Türklere, Türk şirketlerine karşı Hac, umre ve diğer konularda Türkiye’nin açıkça Katar’ın yanında yer almasının ardından durum eskisi gibi olumlu bir çizgide değil. İlişkiler bir anda kötüleşmez ama bu yönde bir gidişat olduğunu da çok açık görüyoruz.”

“Katar toprakları içinde Türkiye’yle askeri işbirliğine son verin”

Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez bölgesindeki Arap ülkeleri, Katar’a yolladığı listede Türkiye’nin ülkedeki El Rayyan Askeri Üssü’nü kapatılmasını talep ederek, “Yakın zamanda kurulan Türkiye’nin askeri üssünü kapatın. Katar toprakları içinde Türkiye’yle askeri iş birliğine son verin” ifadelerine yer vermişti.

Katar’a 10 gün süre verilen listeyle ilgili konuşan Savunma Bakanı Fikri Işık ise talepleri henüz resmi olarak görmediğini belirterek, “Ama varsa bu ikili ilişkilere müdahale anlamı taşıyabilir. Bu biraz da ülkeler arasındaki güç ilişkisinin tezahürü olabilir. Şunu ifade ederim ki Katar’daki Türk üssü Katar askerinin eğitimi, Katar’ın ve bölgenin güvenliği içindir. Kimse bundan rahatsız olmamalı. Bu anlaşmanın yeniden masaya getirilmesi gibi bir düşünce yok” açıklamasında bulunmuştu.
İlk Kurşun

Soli Özel: Türkiye'ye Katar'a benzer bir mektup vermeleri onların haddi değil
25.06.2017



Gazeteci Soli Özel, Ortadoğu'da son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendiren Henry Kissinger'in, "Yaşananları hep birbirinden farklı olaylar gibi görüyoruz ama aslında arka plandaki müthiş derin bir kriz ve değişim döneminin bunlar ortaya çıkan işaretleri" sözlerini hatırlattı.

RS FM'de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına katılan Habertürk yazarı Soli Özel, eski ABD Dışişleri Bakanı Kissinger'in 1969 yılında kaleme aldığı kitabından yaptığı alıntıyı üzerimdem 'Ortadoğu'da olayların daha uzun süre kafaları karıştıracak şekilde devam edeceğini, bölgenin ne zaman ya da ne kadar kısa sürede durulacağına dair kimsenin bir öngörüsü bulunmadığını' yorumunu yaptı.

"Ortadoğu krizinin geldiği son noktada Katar'a karşı, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan'ın birlik içinde hareket ettiklerini görüyoruz" diyen Özel sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ülkelerin krizi sona erdirmek için Katar'ın önüne sürdükleri şartlar 'dükkanı kapat bize teslim et' gibi görülse de aslında pazarlığı yüksekten açtıkları anlamına geliyor. Şartlar arasında İran var, El Cezire var ve bir de sürpriz olarak Türkiye'nin ülkedeki askeri üssünün kapatılması var.

Bu dörtlünün hamlesi ve öne sürdüğü şartlar ABD'yi bile şaşırttı. Ancak Katar tahmin edilenden daha çetin ceviz çıktı. İmkanları çok fazla olan bir ülke. Çok parası var. Katar mümkün olduğu kadar direnecek ve sonunda bir ortak payda bulunacak. Tabii bir de şöyle bir durum var insan hakları açısından terör açısından zorlayan ülkenin Suudi Arabistan olması da düşündürücü. Yani tencere dibin kara seninki benden kara gibi bir durum var. Durumu özetlemek gerekirse Katar direnecektir."

Oğhan'ın 'önce Katar meselesi halledilecek sonra sıra Türkiye'ye gelecek' yönündeki spekülasyonları hatırlatması üzerine Özel, "Türkiye'ye Katar'a benzer bir mektup vermeleri onların haddi değildir. Katar küçük bir körfez ülkesi ve kendi cüssesinden büyük işler yapmaya kalktı. Türkiye ise çok farklı. Türkiye'nin de oradan gelecek bir ültimatoma emriniz başım üstüne demesi beklenemez" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, geçtiğimiz günlerde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda, İdlib'e Türk ve Rus askerlerinin birlikte konuşlanabileceğini açıklamıştı.

Özel, Oğhan'ın "Suriye için yakın zamanda bir beklenti var mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Türkiye İdlib'te Rusya ile birlikte hareket ediyor gibi görünüyor. Ama İran'la Rusya kendi kontrolleri altında tuttukları bir bölgede Türkiye'yi niye işin içine dahil etsinler bilmiyorum. İdlib'e Türkiye girince ne yapacak onu da bilmiyorum. Türk askeri eğer oraya girerse, El Nusra buraya Türkiye geldi bizim artık işimiz kalmadı yönetimi devredelim mi diyecek? Türk askeri orada bir tehlikeye girmeyecek mi? Yani İdlib konusunda çok soru var. Astana'da yapılacak toplantıya kadar beklemek lazım. Oradan çıkan sonucu gördükten sonra daha sağlıklı değerlendirmeler yapmak mümkün olacak."
Sputnik

Suudi Arabistan: Katar'a sunduğumuz koşullar müzakereye açık değil
28.06.2017



Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyr, ABD'de yaptığı açıklamada Katar kriziyle ilgili olarak ortaya koydukları koşulların 'müzakereye açık olmadığını' söyledi.

Temaslarda bulunmak üzere ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı el Cubeyr, basın mensuplarına Katar kriziyle ilgili değerlendirmede bulundu.

Katar'a sundukları koşulların 'müzakere edilemez' olduğunu vurgulayan el Cubeyr, "Görüşümüzü ortaya koyduk, adımımızı attık; şimdi davranışını değiştirmek Katarlılara kalmış. Ancak eğer değiştirmezlerse izole edilmiş şekilde kalacaklar" açıklamasını yaptı.

Suudi bakan, Katar'ın yeniden Körfez İşbirliği Konseyi'ne (KİK) dönmek için ne yapması gerektiğini bildiğini de sözlerine ekledi.
Sputnik

‘Türkiye ve ABD cephe savaşında karşı karşıya gelebilir'
28.06.2017



Körfez ülkelerinin Katar'a Türkiye'nin askeri üssünün kapatılması talebinin de yer aldığı 13 maddelik bir liste yollamasının ardından Bahreyn'den Katar'a ‘müdahale' tehdidi geldi. Uzman Bulut'a göre ABD'nin çıkarlarına paralel olası bir çatışmanın Türkiye'ye faturası çok ağır olur. Olası savaş ayrıca NATO'da da kamplaşmaya yol açar.

Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Halid bin Ahmed bin Muhammed Al Halife, Doha'nın bölge ülkeleriyle anlaşmalara uymaması halinde Katar'a ‘acil bölgesel müdahale' tehdidinde bulundu. Bahreyn'den gelen açıklama, Basra Körfezi'nde askeri çatışma ihtimalini ve Türkiye'nin tam ortasında kalması olası bir krizi gündeme getirdi. Zira, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Mısır ve Kuveyt gibi ülkelerin, Katar'a gönderdiği 13 maddelik liste içerisinde Türkiye'nin askeri üssünün kapatılması talebi var. Sputnik'e konuşan Ortadoğu uzmanı Faik Bulut'a göre, Ankara'nın ‘İslami romantizmin' etkisiyle dış politikada attığı ‘bilinçsizce adımlar' sebebiyle Türk askeri Körfez'de olası bir çatışmanın ortasında kalmış durumda.
Ortadoğu meselesine dış politikayı çok iyi incelemeden müdahalede bulunulmasının başarısızlıkla sonuçlandığını söyleyen Bulut "Türkiye, maalesef bir çok kez duygusal bir şekilde, deyim yerindeyse İslami romantizmin etkisiyle, gerekli incelemeleri yapmadan bölgeye müdahale ediyor ve bu müdahalesinde başarısız oluyor. Burada esas, Arap ülkeleri arasındaki sorunlar konusunda tarafsız kalmak olmalıydı Ancak olan oldu ve Türkiye Katar'ın tarafını tuttu. Burada problem şu; Türkiye tarafsızlığını kaybettiği için sıcak çatışmayı önleyecek durumda değil. Amerika'nın bölgedeki planlarıyla ve İran'ı sıkıştırma politikasıyla ilintili olası bir çatışmanın eşiğindeyiz. Ve çatışma çıkarsa Türkiye'nin yapabileceği çok bir şey yok" dedi.

Katar'a yönelik tehditlerin şu an için ‘baskı aracı' olmaktan ibaret olduğuna işaret eden Bulut "Katar henüz bir geri atakta bulunmuyor. Çok yakın bir gelecekte bir savaş görmüyorum. Ancak böyle bir savaş çıkarsa bu hem Türkiye hem bölge ciddi olumsuz sonuçlarla karşılaşır" dedi.

Katar'a giden Türk askerleri
© REUTERS/
'Türkiye, Katar krizine karışmamalıydı'
‘TÜRKİYE KÖRFEZ VE ABD'YLE KARŞI KARŞIYA GELİRSE ZAYİAT AĞIR OLUR'
Türkiye'nin Katar'da konuşlandıracağı asker sayısının 3 ila 5 bin arasında olduğunu hatırlatan Bulut "Bu en fazla 5 bin asker, Amerika'nın yanında yer alacaksa —ki öyle görünmüyor- belki bir anlamda kendisini kurtarır. Ama Körfez ülkeleri müdahalesi karşısında yer alırsa Türkiye, ABD ile karşı karşıya gelmiş olacak. Eğer çatışma çıkarsa, Türkiye ilk defa sıcak bir cephe savaşına girmiş olacak. Karşısında ise bir tarafta Amerikan bir tarafta Körfez askerleri… Ağır silahların da kullanıldığı düşünüldüğünde zayiat büyük olacaktır. Türkiye çok iyi planlanmamış maceracı politikalar izliyor. Bu politikaların içeriye de yansımaları olur" ifadelerini kullandı.

‘İHTİLAF NATO'YU DA İKİYE BÖLER'

Türk askerlerinin Katar'da konuşlandırılmasının meşruiyet tartışmalarını beraberinde getirdiğinin hatırlatılması üzerine Bulut "Afganistan'da El Kaide'ye karşı Somali'de barış gücüne destek olarak uluslararası mutabakat sonucu asker gönderilmişti. Ama Körfez'deki durum, uluslararası alanda böyle bir kabul yok. Bu aynı zamanda Türkiye'nin o bölgede iddia ettiği popülaritenin ne kadar daraldığını gösteriyor. İlk defa Türkiye dışarıda bir cephede taraf olarak yer oluyor. Bu ihtimal uzak olsun ancak böyle bir cephede sayısı giderek artabilecek asker ölümleri söz konusu olabilir. Bu da ‘Enver Paşacılık mı oynuyorsunuz' şeklinde tepkilerin önünü açar" dedi.

Askeri ve siyasi alanın dışında Türkiye'nin ekonomik anlamda da zarar göreceğini ifade eden Bulut "Katar'dan 8-9 milyar gelmiş olsa da Türkiye'nin pazar alanı buradaki tutumu sebebiyle daraldı. Türkiye bu süreçten sadece askeri ve siyasi değil ayrıca ekonomik olarak da olumsuz etkilenir" ifadelerini kullandı.

Olası bir çatışmanın sadece bölgede değil NATO üyeleri arasında da kutuplaşmalara yol açabileceğinin altını çizen Bulut "Böyle bir çatışmada, İran Türkiye'nin yanında yer alacak. Belki çok dolaylı olarak Rusya da bu cepheye destek olacak. Ancak süreç Türkiye'nin NATO ilişkilerini de yakından etkileyecek. Almanya ve İngiltere, bu Katar müdahalesine nispeten sıcak bakmayan iki ülke. İngiltere şu an için sessiz kalsa da; bu iki ülke hangi tarafı tutar ve nasıl bir tutum sergiler, bu belirsizliğini koruyor" diye konuştu.
Sputnik

Türk askeri ABD'nin silahlandırdığı Körfez'de savaşa mı sürükleniyor?
19.06.2017



Türk askerlerinin Katar'a gönderilmesi, olası bir çatışmada yer almaları endişelerini beraberinde getirdi. Sputnik'e konuşan TASAM Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Bilhan, Türkiye'nin güvenliğine doğrudan hizmet etmeyen bu durumda askerlerin Katar'da konuşlandırılmasını prensipte hatalı buluyor ve ekliyor: Eğitim Türkiye'de de verilebilir.

Katar merkezli Al Jazeera televizyonu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri tatbikat gerçekleştirmek amacıyla Katar'a ulaştığını duyurdu. Gelişmenin zamanlaması, Ankara'nın ısrarlı diyalog çağrılarına tezat şekilde ABD'nin Körfez krizinin tarafları olan ülkeleri silahlandırma çabaları göz önünde bulundurulduğunda, önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Zira, ABD önce Donald Trump'ın yurt dışına ilk ziyaretini gerçekleştirdiği Suudi Arabistan'da Kral Selman bin Abdülaziz el Suud'la yaklaşık 110 milyar dolar değerinde askeri anlaşmalar imzalamış, kısa bir süre sonra ise Katar'la 12 milyar dolarlık F-15 savaş uçağı satın alması konusunda anlaşmaya varmıştı. Öte yandan, Amerikan havacılık ve savunma sanayi şirketi Lockheed Martin, 11 ülkeye toplam 440 adet F-35 jeti satışında son aşamaya geldiğini duyurdu. Bu Ülkeler arasında Türkiye, İsrail, Birleşik Krallık ve ABD de var.

Bu bağlamda Türk askerlerinin Doha'da bulunan El Rayyan Üssü'nde görev yapacak olması, askerin rolünün tatbikatta yer almakla sınırlı kalmaması ihtimalinin yarattığı endişeleri beraberinde getiriyor. Neticede Ankara ve Doha hükümetleri arasındaki anlaşmaya göre, TSK'nın ana görevi Katar'daki askerlerin eğitimi olsa da hükümetler arası anlaşma kapsamında askerin olası krizlere müdahale etme yetkisi bulunuyor.

‘TÜRKİYE'NİN NE ÇIKARI VAR Kİ ASKER GÖNDERİYOR?'

Türk askerlerinin Katar'a gönderilmesini Sputnik'e değerlendiren Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi, Emekli Büyükelçi Murat Bilhan'a göre Türkiye'ye doğrudan menfaat sağlamayacak veya ülkenin güvenliğini doğrudan etkilemeyecek bir durumda askerlerin başka bir ülkenin topraklarına gönderilmesi prensipte yanlış.

Türk askerinin ancak belirli şartlar altında bir başka ülke topraklarına gönderilmesinin kabul edilebilir olduğunu ifade eden Bilhan "Prensipte Türk askerinin Katar'da bulunmasına karşıyım. Aynı, daha önce Lübnan'da da olduğu gibi. Çünkü askerlerimizin o topraklarda bulunması, ancak çok ciddi bir çıkar elde ettiğimiz veya ülkemize yönelik bir tehdidi bertaraf etmeyi amaçladığımız takdirde kabul edilebilir. Burada önemli olan askerlerin gönderilme amacı. Ülke güvenliğini sağlamanın esas görevleri olması sebebiyle askerler, sınır ötesi harekat da düzenleyebilir, güvenlik şeridi de oluşturabilir. Hatta Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden terör örgütü mensuplarını da sınır ötesinde vurabilir; buna itiraz söz konusu olamaz. Ancak Katar örneğinde, Türkiye'nin sağlayacağı ne gibi bir çıkar olduğunu ben şahsen kestiremiyorum " dedi.

‘ÖNCELİK EĞİTİMSE TÜRKİYE'DE DE VERİLEBİLİR'

Türkiye'nin Suudi Arabistan'a da askeri üs kurma teklifi götürdüğünü ancak Suudi Arabistan'ın 'en üst seviyede' askeri güce sahip olduğunu belirterek dışarıdan ülkesine askeri güç sokmayı reddettiğini hatırlatan Bilhan " Dün Türkiye, Suudi Arabistan'da da (asker) bulundurulalım dedi. Riyad ise Ankara'ya ‘ben kendimi korumaya muktedirim istemem' şeklinde karşılık verdi. Bu, Suudi Arabistan'ın görüşünü gösteriyor. Ancak Türkiye'nin askerlerini konuşlandırırken bölgedeki değişkenleri göz ardı etmemesi lazım. Bugün Katar ve İran iyi geçiniyor. Ama bu iki ülkenin ‘kardeş ülke' olduğunu mu gösteriyor? Hayır, çünkü pek çok Körfez ülkesi kendisine cephe aldığı için Katar, Hürmüz Boğazı'nı kontrol eden ve Katar'ın doğal gaz sevkiyatını kontrol altında tutan İran'la iyi olmak durumda. Ancak her hâlükârda Türkiye'nin bölgede asker bulundurması olası bir İran-Körfez veya Katar-İran geriliminde taraf olmak zorunda kalmak anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.

Bilhan "Öncelik eğitimse, bunun daha farklı yolları da var. Mesela Katar askeri Türkiye topraklarına gelerek Türk uzmanlar tarafından eğitilebilir. Veya Türkiye, silahlı askerlerini değil yalnızca eğitmenlerini Katar'a gönderebilir" diye konuştu.
Sputnik
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Prş Hzr 29, 2017 1:09 am tarihinde değiştirildi, toplam 7 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Hzr 18, 2017 3:34 am    Mesaj konusu: Müslüman Kardeşler Türkiye'de hükümetin bir parçası Alıntıyla Cevap Gönder

Tillerson: Müslüman Kardeşler Türkiye'de hükümetin bir parçası
15.06.2017

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Türkiye ve Bahreyn'i örnek göstererek "Müslüman Kardeşler hükümetlerin parçası haline geldiler" dedi ve Müslüman Kardeşler'in tamamını terörist olarak tanımlamanın yarattığı zorluklara işaret etti.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Katar'la diplomatik ilişkileri kesen Arap ülkelerinin Müslüman Kardeşler'i tümden "terör örgütü" ilan etmesinin "Bölgesel istikrar ve güvenlik açısından" komplikasyonlara neden olabileceğini söyledi.

Al Jazeera İngilizce'nin haberine göre Tillerson, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'nda Körfez krizi ile ilgili yaptığı konuşmada, "Müslüman Kardeşler'in bazı unsurları hükümetlerin parçası haline geldiler" derken örnek olarak "Türkiye ve Bahreyn parlamentolarının üyelerini" gösterdi.

Tillerson, "5 milyona yakın üyesi olduğu tahmin edilen Müslüman Kardeşler örgütünde şiddet ve terörizme bulaşan unsurları diğerlerinden ayrıştırıyoruz. Örgütü bütünüyle terörist olarak saymanın bizim bu hükümetlerle olan ilişkilerimizi karmaşık hale getirebileceğini takdir edersiniz" dedi.
Sputnik

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanlığı Yetkilisi: İstediğimiz isimleri Hakan Fidan biliyor
17 Temmuz 2017



Yeni Çağ gazetesi yazarı Kenan Akın, bugünkü yazısında Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanlığı Yetkilisi Abdullah Sultan Al Nuaimi'nin açıklamalarına yer verdi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Yetkilisi Abdullah Sultan Al Nuaimi, Katar’da Türkiyeli askerlerin bulunmasına karşı olmadıklarını söyledi. “15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra Afganistan’dan gelen ve Dubai’den transit geçiş yapacak olan FETÖ üyesi iki generali hava limanımızda derdest edip Türkiye’ye iade etmiştik" diyen Nuaimi, "Aynı hassasiyeti bize karşı faaliyet gösteren teröristler için Türkiye’den bekliyoruz. Onların kimler olduğunu Hakan Bey (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) çok iyi biliyor” diye konuştu.

Yeni Çağ gazetesi yazarı Kenan Akın’ın, Abdullah Sultan Al Nuaimi'nin açıklamalarına da yer verdiği “BAE: Türkiye’nin Katar’da üssü olmasına itirazımız yok” başlıklı yazısı şöyle:

Kim ne derse desin; başta Suudi Arabistan olmak üzere bazı Arap ülkelerinin Katar'a karşı "abluka" kararı bütün bölgeyi tedirgin ediyor.

Ne var ki özellikle Körfez ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) krizin Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını kesinlikle istemiyor.

Gerçekten de, dört günümüzü geçirdiğimiz Abu Dabi ve Dubai'de kiminle görüştüysek, BAE ile Türkiye'nin ilişkilerinin normal kalmasını istiyor ve bekliyor.

Hatta, Katar'daki Türk askeri üssünden "rahatsızlık" duymadıklarını belirten üst düzey BAE yetkilileri, "İhvan"ın FETÖ kadar tehlikeli olduğu görünümünü ısrarla ortaya atarken, "Müslüman Kardeşler" ile ilgili "iade talebi"nde bulundukları dokuz vatandaşının gönderilmesini istiyor.

İki ülke arasında son yıllarda hızla yükselen doğrudan yatırımları, dış ticareti ve turizm faaliyetlerini dikkate alarak, bazı BAE devlet kurumlarının ve bu kurumlara politika üreten eğitim ve sivil toplum örgütlerinin, Katar krizinin çözümü için çaba harcayan Türkiye'den beklentiler, hemen hemen her eksende birleşiyor.

Her şeyden önce, gelişmeleri büyük titizlikle ve yakından takip eden BAE Türkiye Büyükelçisi Can Dizdar'ın "tecrübesi" dikkatleri çekiyor.

Nitekim, "Krizin çözülmesi bölgedeki tüm ülkelerin yararınadır ve bu yönde çabalar yoğun şekilde devam ediyor" diyen Dizdar, Türkiye'nin "iyi niyetini" dile getiriyor.

BAE yetkilileri de, Türkiye ile her konuda ilişkilerin gelişmesinden yana olduklarını ancak, Müslüman Kardeşler örgütünün kendileri için FETÖ kadar tehlike arz ettiğini özellikle vurguluyor.

BAE Dışişleri Bakanlığı Üst Düzey Yetkilisi Abdullah Sultan Al Nuaimi "Sizin için FETÖ terör örgütü ne ise bizim için de Müslüman Kardeşler odur. Hiçbir itirazımız yok. Sorun Müslüman Kardeşler konusundaki tavırdır. Biz, terör örgütlerinden kurtulmak istiyoruz." dileğinde bulunarak, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Türkiye'de bu örgüte çalışan bizim vatandaşımız dokuz terörist var ve onların iadesini istiyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra Afganistan'dan gelen ve Dubai'den transit geçiş yapacak olan FETÖ üyesi iki generali hava limanımızda derdest edip Türkiye'ye iade etmiştik. Aynı hassasiyeti bize karşı faaliyet gösteren teröristler için Türkiye'den bekliyoruz. Onların kimler olduğunu Hakan Bey (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) çok iyi biliyor."

Al Nuaimi, her iki ülkenin ilişkilerinin güçlendirilmesinin önemi üzerinde dururken, Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerin her açıdan çok güçlü olduğunu ve iki ülkenin bir çok ortak noktası bulunduğunu vurguluyor.

"Türkiye ile ilişkilerimizi daha da güçlendirmek istiyoruz. Şu anda Abu Dabi hava limanı inşaatını bir Türk firması yapıyor ve çok büyük bir projedir. Dış ticaretimiz 10 milyar doları aşmış. Sizden bize 8, bizden size 15 milyar dolarlık yatırım olmuş. Gayrimenkul yatırımları ve turizm çok hızlı büyüyor. Katar ile kriz yaşarken de Türkiye ile ilişkileri soğutmadık. 15 Temmuz darbe girişiminde hükümeti destekledik."

BAE'nin Türkiye ile ilişkilerine çok özen gösterdiğini belirten Al Nuaimi, çok hassas bir soruna değinerek, "Türk Ordusuna itirazımız yok" gibi önemli bir beyanda bulunurken, şunları söylüyor:

"BAE, Türkiye ile ilişkilerine çok özen gösteriyor. Türkiye ile siyasi ve savunma iş birliği de yapıyoruz. Türkiye'nin iç işlerine asla karışmayız. Üs meselesine gelince, bize göre Katar bir ABD arazisidir ve aslında Türkiye'ye üs iznini Katar değil ABD vermiştir. Buna karşın, Türkiye'nin Katar'da üssü olmasına itirazımız yok".

BAE'deki temaslarımızdan edindiğimiz bilgi ve intibalara yarın da devam edeceğiz.

ETİKETLER
mit müsteşar hakan fidan birleşiş arap emirlikleri dışişleri bakanlığı yetkilisi abdullah sultan al nuaimi katar açıklama
T24
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> DÜNYA BİR İNKILÂP BEKLİYOR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com