EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Çocuklara Tecavüz ve Taciz Vahşeti

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cmt May 17, 2008 8:43 pm    Mesaj konusu: Çocuklara Tecavüz ve Taciz Vahşeti Alıntıyla Cevap Gönder

Karaman skandalı: Muharrem Büyüktürk'e 508 yıl ceza
Selin Girit



Karaman'da Ensar Vakfı'na bağlı olduğu iddia edilen yurtlarda 2012-2015 arasında 10 çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan öğretmen Muharrem Büyüktürk 508 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi.

Dava yoğun güvenlik önlemleri altında, kapalı oturumda Karaman Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Mahkeme Başkanı sanığa, "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "hürriyeti tahdit", "kasten yaralama" ve "müstehcen görüntüleri izletme" suçlarındanceza verildiğini açıkladı.

Daha önce ifadesinin SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla alınacağı açıklanan sanık Muharrem Büyüktürk de salona getirildi.

Polisteki ilk ifadesinde suçlamaları kabul eden Büyüktürk'ün, mahkemede kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddettiği belirtildi.

Davayı izleyen avukatların verdiği bilgilere göre Muharrem Büyüktürk, Ensar Vakfı ve Kaimder yurtlarında tek sorumlunun kendisi olduğunu söyledi. Ensar ve Kaimder avukatlarının, sanığın bu ifadesine itiraz etmediği bildirildi.

(..)

Davaya mudahil olması kabul edilen Ensar Vakfı'nın başkanı Cenk Dilberoğlu
Duruşmada savcının mütalaasını sunmasının ardından müdahil avukatlar da beyanlarını dile getirdi.

Avukatlar, soruşturmanın genişletilmesi (tevsii tahkikat) ve olayın yaşandığı sırada denetim görevlerini yerine getirmeyen kişi ve kurumlar hakkında gerekli soruşturmaların yürütülmesini talep etti.

Avukatlar, esasa ilişkin beyanı hazırlama amacıyla ek süre talebinde bulundu.
Ancak mahkeme bu talepleri reddetti.

Kararın açıklanmasından sonra konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık "Siyaseten burada değildik, anne babalar olarak buradaydık. Sanık bu evlerde tek başına kaldığını, kimlerin erzak getirdiğine kadar ifade etti. Bu tür kontrolsüz yerlerin envanterinin çıkarılması gerekiyor. Yurtlarda denetim eksikliği olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de böyle olayların yaşanmaması gerekiyor. Buralarda kaç çocuk kalıyor? Belki başka illerde başka çocuklar da var. Mümkün müdür küçük bir şehirde bu yurtların bilinmiyor olması?" dedi.
Karabıyık "yaşananların siyaset üstü bir konu olduğunu ve "toplumun bu acıyı bir daha yaşamak istemediğini" söyledi.

Karabıyık ayrıca "Bu kısmı suçun şahsiliği kısmı. Bına zemin hazırlayan illegal yapının ortaya çıkması, sorumluluğu olan kişi ve kurumlar örtbas ediliyorsa ortaya çıkarılması lazım" diye konuştu.

Eminağaoğlu: Ensar Vakfı için dağıtılma, KAİMDER için fesih nedeni
Eski Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu " Bu eylemlerin Ensar ve KAİMDER yurtlarında işlendiğini sanık ifade etti. Cumhuriyet Savcısı da açıkça bu eylemlerin bu yurtlarda işlendiğini beyan etti. Dosya içerisindeki kanıtlar da bu doğrultuda. Bu durum ortaöğretim çağındaki çocukların özel yurtlarında barındırılma yasağı nedeniyle bir vakıf olan Ensar Vakfı için dağıtılma, bir dernek olan KAİMDER için fesih nedeni. Böyle bir davanın açılması için ben şahsen cumhuriyet başsavcılığına müraacatta bulundum" dedi.

Eminağaoğlu ayrıca "Bu süreç hiçbir şekilde bu yurtlarla ilgili denetim yapılmadığını, çocukların nerede kaldığı konusunda gerekli görevlerin yerine getirilmediğini, bu tüzel kişilerin denetlenmediğini ortaya koymakta. Karaman Valisi kendi suçunu örtmek için böyle yurtlar yoktur diye açıklama yapmıştı. Denetim görevini yapmayan Vakıflar Genel Müdürü, Karaman Valisi, Karaman il Milli Eğitim Müdürü ve tüm bürokratlar hakkında suç duyurusunda bulunduk" diye konuştu.

'Vicdanları rahatlatmayacak'

Davada Eğitim-İş, çocuk dernekleri ve siyasi partilerin müdahillik talebi reddedilmiş, ancak Ensar Vakfı ve KAİMDER'in müdahil olmalarının kabul edilmişti.

Baroların ve baroların yönetim kurullarıyla, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın müdahillik talebiyse kabul edilmişti.

Mağdur ailelerin avukatlığın yapan Karaman Barosu Başkanı Avukat Oktay Yılmaz duruşmadan önce BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada ailelerle iki üç gün önce görüştüklerini söylemiş ve "Aileler bir an önce bu davanın bitmesi, adaletin tecelli etmesinden yana. Gündemde de fazla kalmasını istemiyorlar" şeklinde konuşmuştu.

Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı'nın istismar olaylarının yaşandığı yerlerle ilgili bazı sivil toplum kuruluşlarının yaptığı ihbarları soruşturduğunu anlatan Oktay Yılmaz "Bugün sadece sanıkla ilgili dava görüşülecek. Olayların vuku bulduğu yerlerdeki görevlilerin ihmalleri, kusurları varsa Karaman Barosu olarak da bu davaların takipçisi olacağız" diye de eklemişti.

Oktay Yılmaz sanığa cezanın "vicdanları rahatlatmayacağını, halkın ihmali olanlarla ilgili de bir soruşturma istediğini, Ensar Vakfı ve KAİMDER ile ilgili bir soruşturmanın olmasının da vicdanları aklayacağını" vurgulamıştı.

Karaman Cumhuriyet Başsavcılığının BBC Türkçe’ye verdiği bilgiye göre Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları (KAİMDER) ile ilgili olarak, Karaman Valiliği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından adli ve idari soruşturmalar yürütülüyor.

Ayrıca bu vakıf ve derneğin yöneticilerinin, Muharrem Büyüktürk'ün işlediği iddia edilen suçlarla ilgili bilgi sahibi olup olmadıklarına dair de, başsavcılık tarafından ayrı bir soruşturma açılmış durumda.
BBCT

Selin Girit, Karaman'daki tecavüz vahşetini incelemiş: Ensar Vakfı, iş arkadaşları ve köylülerin gözüyle Karaman zanlısı Muharrem B.
18.04.2016



Türkiye son bir aydır Karaman’daki cinsel istismar skandalını konuşuyor. Karaman’da ise huzursuz bir sessizlik hakim.

Karaman, istismar ilk başladığında 10 ila 12 yaşlarında olan 10 çocuğun 54 yaşındaki Muharrem B. tarafından 2012-2015 yılları arasında defalarca cinsel istismara uğradığı yönündeki haberlerin şokunu üzerinden atabilmiş değil.
Ancak Karamanlılar ya konuşmak istemiyor ya da sorularımızı yanıtlamayı fısıltılarla kabul edip, kapalı kapılar ardında görüşmek istiyorlar.

GeçMedia player yardımMedia player dışında. 'Enter' tuşuna basarak geri dönün veya 'tab' tuşuna basarak devam edin.

Konuşmaya başladıklarında ise çoğunun sesleri titriyor, “Çocuğumun başına böyle bir şey gelseydi ben ne yapardım?” gibi soruları kendilerine soruyor, “Karamanlı olmaktan utanır olduk,” diyorlar.

Bu haberle ilgili Karaman’da her kesime ulaşmaya çalıştık. Muharrem B.’nin köyünden kendisini tanıyan kişilerle de, bazı eski mesai arkadaşlarıyla da konuştuk. Ensar Vakfı’ndan da sorularımıza yazılı yanıtlar aldık.

'Çocukların psikolojisi iyi değil'

Karaman’ı ve Türkiye’yi sarsan skandalın ortaya çıkmasını sağlayan aslında bir psikolog.

Gerek avukatlardan gerekse savcılık makamından aldığımız bilgilere göre, istismara uğrayan çocuklardan birinin ailesi, çocuğun psikolojisinin bozulduğunu fark ediyor ve çocuğu Konya’da bir psikoloğa götürüyor.
Psikolog çocuğun anlattıklarında suç unsuru görmesi dolayısıyla Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nı bilgilendiriyor. Olay Karaman’da geçtiği için, dosya yetkisizlikle Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiliyor.

Ardından 10 çocukla ilgili ‘küçük çocuğun nitelikli cinsel istismarı, hürriyeti tahdit, kasten yaralama ve cinsel içerikli müstehcen yayınların izletilmesi’ suçlamalarıyla bir kamu davası açılıyor. İddianamede sanık için 600 yıla yakın bir ceza istendiği belirtiliyor.

Avukat Oktay Yılmaz: "Çocuklar ifade verirken, konuşurken yüzüme bakmıyorlardı. KJorktuklarından, utandıklarından olayları kimseye anlatmadıklarını söylediler."

Çocuklardan beşinin ailesinin gönüllü avukatlığını üstlenen Karaman Baro Başkanı Oktay Yılmaz, sanık Muharrem B.’nin “3-4 çocukla ilgili olarak yaptığı eylemleri, suçu kabul ettiğini”, diğer çocuklarla ilgili kendisine isnat edilen suçları ise reddettiğini söylüyor.

BBC'nin sorularını yanıtlayan Yılmaz, ifade vermeye geldiklerinde gördüğü çocukların ve ailelerinin psikolojik durumlarının hiç iyi olmadığını da belirtiyor.
Yılmaz, “Benim bildiğim kadarıyla 1-2 aile Karaman’dan ayrıldı. 1-2 ailenin de tayin istediğini biliyorum Karaman’dan ayrılmak için. Karaman küçük yer. Hepsi çocuğunun deşifre edilmemesi, açığa çıkmaması için Karaman’dan gitmek istiyor,” diye konuşuyor.

Oktay Yılmaz, çocukların ifadelerinde anlattıklarına iddianamede ayrıntılı olarak yer verildiğini, ancak bu ayrıntılara girmek istemediğini de söylüyor:
“Çocuklar korktuklarından ve utandıklarından dolayı bu olayı kimseye anlatmadıklarını beyan ettiler. İfade verirlerken, konuşurlarken yüzüme bakmıyorlardı. Ben her şeyi olduğu gibi, saklamadan anlatmalarını söyledim. İçeride, o şekilde konuştular. Uğradıkları olayı anlattılar.

“Ayrıntısına girmek istemiyorum. Ben kendim de rahatsız oluyorum. Kişisel olarak olaydan rahatsız olduğum için, çocukların geleceklerini düşündüğüm için, aileleri düşündüğüm için o olayın ayrıntısına girmek istemiyorum.
“Önemli olan ailelerin deşifre olmaması, çocukların deşifre olmaması, çocukların geleceğe hazırlanması.”

Ensar Vakfı: İstismar ‘Karaman şubemizin kontrolündeki misafirhanede’ yaşandı

Ensar Vakfı, "Karaman şubemizi inceliyoruz. Faaliyetlerini durdurduk" diyor.
Karaman’daki cinsel istismar skandalının Türkiye gündemine oturmasının ardından, muhalefet ısrarla bu konunun üstünün örtüleceği, başka sorumluların olduğu ve sorumluların tümünün cezalandırılmayacağı gibi endişeleri dile getirdi.
Bu endişelerin temelinde çocukların istismara uğradığı mekanların, iddianameye göre, Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Mezunları Derneği KAİMDER’in kaçak yurtları ya da kendi deyimleriyle misafirhaneleri olması yatıyordu.
İncelemelerimiz sonunda ihmal ve eksiklik tespitine göre gerekli adımları da atacağız. Bununla yüzleşeceğiz."

Ensar Vakfı Başkanı Cenk Dilberoğlu "Kanaatimizce vakfımızın bu olayla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır” şeklinde bir açıklamada bulundu, KAİMDER ise istismar olaylarının yaşandığı belirtilen mekanlarla kendilerinin bir alakası olmadığını savundu. Hükümetten de kendilerini destekler nitelikte açıklamalar yapıldı.

BBC, Ensar Vakfı’yla mülakat talebinde bulundu. Vakıf, BBC’nin sorularını yazılı olarak yanıtlayabileceğini belirtti.

Ensar Vakfı, yanıtlarında, istismarın yaşandığı mekanlardan birinin vakfın ‘Karaman şubesinin kontrolünde olduğunu’ kabul ederek şu ifadeleri kullanıyor:
“Burası yurt değil. Öğrencilerin ve misafirlerin geçici ikametine ayrılmış bir yer. Karaman şubemizin kontrolündeki bu misafirhane ile ilgili hem Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri hem de savcılık inceleme yapıyor.

“Ensar Vakfı Genel Merkezi olarak biz de şubemizi inceliyoruz. Şu an faaliyetlerini durdurduk. İncelemelerimiz sonunda ihmal ve eksiklik tespitine göre gerekli adımları da atacağız. Bununla yüzleşeceğiz.
“Türkiye genelinde 165 şubemiz var. Toplamda 9 bin civarında öğrenciye hizmet veriyoruz. Vakfımız bünyesinde, yalnızca iki adet lise yurdu var ve Karaman şubesi haricinde hiçbir yerde pedofili için risk oluşturacak yaş grubu için yurdumuz, evimiz ya da geçici olsa bile misafirhanemiz bulunmamaktadır.”

BBC, KAİMDER’in Başkanı Mehmet Sarı’yla da görüşme talebinde bulundu. Ancak Sarı, “Süreç devam ediyor. Şu an bir açıklama yapmamıza gerek yok. Gerek görürsek bir açıklama yaparız,” diyerek mülakat talebimizi reddetti.

Karaman Cumhuriyet Başsavcılığından aldığımız bilgiye göre, Ensar Vakfı ve KAİMDER’le ilgili Karaman Valiliği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından adli ve idari soruşturmalar yürütülüyor.

Ayrıca bu vakıf ve derneğin yöneticilerinin Muharrem B.’nin suçlarıyla ilgili bilgi sahibi olup olmadıklarına dair de başsavcılık tarafından ayrı bir soruşturma açılmış durumda.

Başsavcılık; Ensar Vakfı, KAİMDER ve Muharrem B.’yle ilişkileri konusunda çelişkili açıklamalarda bulunan Karaman Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü hakkında soruşturma açma yetkisinin ise kendilerinde bulunmadığını, bu yetkinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda olduğunu belirtiyor.

BBC, Karaman Valisi Murat Koca ve İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu’yla da görüşme talebinde bulundu. Sultanoğlu, kamu görevlisi olduğu için açıklama yapamayacağını söylerken, Vali Koca mülakat talebimizi ‘programının yoğunluğu nedeniyle’ geri çevirdi.

Muharrem B.’yi tanıyan öğretmen: 'Hiç şaşırmadım'

Önce Karaman’ı, ardından da Türkiye’yi sarsan cinsel istismar skandalı, ilk olarak Karamaninsesi.com isimli internet sitesinde haber olarak yer almıştı. Ancak haber kısa süre sonra yayından kaldırılmıştı.

Haberi ulusal medyanın ve kamuoyunun gündemine taşıyan ise Birgün Gazetesi ve Gazeteport gibi bazı haber siteleri olmuştu.

Karamaninsesi.com’un Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Ölger, “Biz haberi 10 Mart’ta girdik. 1,5 saat kadar sonra Savcılıktan aradılar. Yayın yasağı olduğunu söylediler. Biz de haberi kaldırdık. Meğer dosyaya erişim yasağı varmış, yayın yasağı değil,” diyor.

“Peki neden sonra haberlerin devamını getirmediniz? Üzerinizde bir baskı mı vardı?” diye soruyorum.

Ölger, “Haberi ilk biz çıkardık zaten, saklama gibi bir niyetimiz yoktu,” diyor, herhangi bir şekilde bir baskıya maruz kalmadıklarını ifade ediyor.
Gazeteci Hüseyin Ölger, Muharrem B.’nin daha fazla sayıda çocuğu istismar ettiği yönünde iddialar da bulunduğunu, iddiaların Muharrem B.’yi tanıyan kişiler tarafından ortaya atıldığını, ancak net bir kanıta ulaşamadıklarını da belirtiyor.

Biz de benzer iddiaları Muharrem B.’yi tanıyan iki eski mesai arkadaşından duyuyoruz. Her ikisi de ‘baskı altına alınma’ endişesini dile getirerek, isimlerini gizli tutmamızı istiyorlar.

Öğretmenlerden biri, “Bu olay ortaya çıkınca hiç şaşırmadım, hiç şok olmadım, neden bilmiyorum,” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Benim endişem inşallah sınıf öğretmenliğini yaptığı kendi sınıfında yoktur bu iş. Öteki de çok kötü bir olay tabii. Ama bu çocuklar daha 8-9 yaşında. Ben bu olayın 10 çocukla da sınırlı kaldığını sanmıyorum.
“Üzücü, utanç verici bir olay. Halkın birinci derecede güvendiği insanlar öğretmenlerdi. O güven sarsılıyor şu anda. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, kişiler araştırılmazsa, olaylar kapatılmaya çalışılırsa bu olaylar daha da büyüyecektir.

Diğer öğretmen de Muharrem B.’nin gerek çalıştığı okulda, gerekse Karaman’daki bürokratlar tarafından korunduğunu ve idari amirlerle yakın ilişkileri olduğunun bilindiğini ileri sürüyor, zaten kentin en saygın ailelerinin çocuklarından oluşan bir öğrenci grubunun da açılan özel sınıfla kendisine emanet edildiğini söylüyor.

Bu öğretmen, Muharrem B.’nin 8-10 öğrencinin naklini Konya’ya alarak, orada bir lojman kiraladığını da ifade ediyor.

Savcılıktan aldığımız bilgiye göre Konya Ereğlisi'nde iki adresle ilgili de soruşturma başlatıldı.

Muharrem B.’nin köylüsü: Buraya da 8-10 çocuk getirirdi
Muharrem B.’yi tanıyan birileriyle konuşmak niyetiyle sanığın annesinin yaşadığı, kendisinin de sık sık ziyaret ettiği söylenen köyüne gidiyoruz.
Burada Muharrem B.’nin iki köylüsüyle konuşma fırsatı buluyoruz. Onlar da isimlerini gizli tutmamızı rica ediyorlar.

Köylülerin ikisi de, ayrı ayrı yaptığımız konuşmalarda, Muharrem B.’nin buradaki evine geçen yıl aşağı yukarı her hafta sonu aynı 8-10 çocukla birlikte geldiğini, bu çocukların yaşlarının 14-15 olduğunu ifade ediyorlar.

Köylüler, Muharrem B.’nin ve çocukların davranışlarında herhangi bir tuhaflık ya da rahatsızlık verici bir durum görmediklerini söylüyorlar.

Köylülerden biri ayrıca, Muharrem B.’nin 2002 yılında Diyarbakır’da çalıştığını, o dönemde de Diyarbakır’dan 4-5 çocukla birlikte köye geldiğini; ayrıca Muharrem B.’nin İstanbul’da yaşadığı dönemde Fatih’teki evine kalmak için gitmek istediği bir kez de, evde 5-6 çocuğun olduğunun kendisine söylendiğini ve ‘yatacak yer bulamayız’ diyerek başka bir evde kaldığını ifade ediyor.

Bu köylü, “Kimsenin ölse gitse aklına gelmez. Millete namaz kıldırırdı bu adam. Çocuklara bakardı, yedirirdi, içirirdi, araları iyiydi. Çocuklar ondan korkuyordu gibi hissetmiyorduk hiç. Benim oğlum da gelirdi yanına, bilsem kendi oğlumu salar mıydım?” diye konuşuyor.

Köylü, Muharrem B. yüzünden kendilerine tepki gösterilmesinden de dertli:
“Benim kabahatim ne? Bir kişi suç işlediyse bütün köyün ne kabahati var? Bize ‘Allah belanızı versin,’ diyorlar köyümüzün adını söyleyince.”

Karamanlılar: 'Halk olarak tepkiliyiz'

Benzer bir duygu Karaman’ın genelinde de hakim. Karamanlılar kentlerinin bu tür bir hadiseyle gündeme gelmesinin kendilerini çok üzdüğünü söylüyorlar.

Kimi haberi duymasından bu yana geçen 45 günde gözüne uyku girmediğini anlatıyor, kimi “Bu haberin peşini bırakmayın,” diyor, kimi suç fiilinin tek bir kişiye ait olamayacağını savunuyor, kimi olayın örtbas edileceği endişesini dile getiriyor, kimi de siyasetçilerin bu olayı siyasi malzeme olarak kullandığını düşündüğü için tepkili.

Örneğin, dört çocuk babası Fatih Uyrum, bu skandal duyulduğundan beri diken üstünde olduklarını söylüyor. “Acaba komşunun çocuğunun başına da böyle bir şey geldi mi veya bizimkinin başına da gelecek mi diye tedirginiz,” diyor.

Esnaf İsmail Taş da öfkeli olduklarını dile getiriyor. “Bizim de çocuklarımız var. Sabahları okula giderken ‘Şunu şöyle yap oğlum, kimsenin verdiği bir şeyi alma, yeme, arabaya binme, kendine dikkat et,’ diyoruz. Korku duvarıyla büyüyecek çocuklar,” diye konuşuyor.

“Halk olarak tepkiliyiz,” diye söze giriyor Mustafa Uysal. “Bu kişi cezasını çekecek ama bizim istediğimiz İl Milli Eğitim Müdürü’nün görevden alınması, Ensar Vakfı’nın görevden alınması. Neden korunuyor? Ailelerden, çocuklardan daha mı önemli bu vakıf?”

İbrahim Öztürk: İhmalleri varsa, ağır cezalar verilmesi gerek

Doğma büyüme Karamanlı İbrahim Öztürk’e göre istifa ya da görevden alınma da yeterli değil. “Eğer bir ihmalleri varsa, bu insanlara ağır cezalar verilmesi lazım,” diyor.

“Bunu bir kişi yapıyorsa, ben birçok kişinin de bildiğini düşünüyorum. Haberdar olduğunu, çanak tuttuklarını düşünüyorum,” diyen Adnan Tunç’un şüphesine diğerleri de katılıyor.

Savaş Koçak, “Biz Karamanlılar olarak duruşma günü Adliye’nin önünde olacağız. Tepkimizi en ağır şekilde ortaya koyacağız. Mutlaka ve mutlaka bunun hesabını bu millet soracak,” diye konuşuyor.

“Eğitim faaliyetleri devlet tarafından verilir veya devletin denetimi ve gözetimi altında verilir. Eğitim hizmetleri bu tür mektep, kurs gibi yerlerde keyfi olarak verilemez. Bu anayasal bir suçtur,” diyen Osman Nuri Koçak, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Türk toplumu bu konulara alışmamalı, alışkanlık haline gelmemeli. Alışmaması için direnç göstermeliyiz. Tüm Türkiye’deki insanları Karaman’daki duruşmaya davet ediyoruz.”

Karaman’daki cinsel istismar skandalıyla ilgili davanın ilk duruşması 20 Nisan’da yapılacak.

Duruşmaya sanık Muharrem B.’nin Ereğli’den SEGBİS sistemi üzerinden katılacağı belirtiliyor. Ailelerin ve çocukların ise duruşmaya gelmeleri beklenmiyor.
Kaynak: BBCT

Mümtaz’er Türköne iktidar tarafından üstü örtülmeye çalışılan çocuk tacizi vahşetine neşter atmış: İktidarı sorgulamadan tacizi önleyemezsin!
29/03/2016



Karaman’daki skandal taciz olayını iktidarın ele alış şekli, çocukları koruyabilmek için önce iktidarı adam etmemiz gerektiğini gösterdi. Hükümet, Başbakan’ından bakanına, parti grup temsilcisinden köşe yazarına kadar meseleyi otoritenin yıpratılması meselesi olarak ele alıyor ve tecavüzlerin sebepleri bulmak ve önlemek için çare üretmek yerine kendisini, kurumlarını ve politikalarını savunmaya geçiyor.

Mesele tam da bu işte. Karaman olayından sonra birden ortalığı dökülen çocuk istismarı vak’aları, hasırın altına süpürülen pisliğin ürkütücü boyutlarda olduğunu gösterdi. Hepimizin olduğu gibi AK Parti’nin içinde veya yakınında yer alanların da çoluk-çocuğu var, daha ötesi savunmasız sabileri sapıklardan koruyamıyorsanız, hatta cezalandırılmasına engel oluyorsanız ister devlette, ister sivil toplumda, ister medyada yaptığınız işi alın başınıza çalın.

Otoriteyi sorgula!


Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel dün, bu iğrenç canavarın ciğerini söküp fotoğrafını çekmiş. ABD’de Katolik Kilisesi’nin sistematik çocuk tacizini haberleştiren gazeteci Michael Rezendes ile yaptığı tam sayfa röportaj Türkiye’de halâ hasırın altında tutulan rezalete yol gösterici bir ışık tutuyor. Hatırlatalım: Bu gazetecinin haberi dünyayı ayağa kaldırmış ve Katolik Kilisesi benzer olayların üstünü örtmekten sorumlu tutulmuştu. Bu gazetecilik olayı ‘Spotlight’ adıyla bir sinema filmine konu olmuş ve film ‘En İyi Film’ dalında bu sene Oscar kazanmıştı.

Röportaj gerçekten bu sorunun üzerine gitmek isteyenler için pusula değerinde ölçüler veriyor. Rezendes taciz olaylarının Katolik Kilisesi ve Ortadoks Yahudiler gibi, bütün hayatlarını dinî bir ortam içinde yaşayanlar arasında çok yaygın olmasını üç sebebe bağlıyor: Hiç sorgulanmayan bir hürmet, otoriteye itaat ve gizlilik. Temel dinamik tamamen itaat eden ve otoriteyi hiçbir şekilde sorgulamayan kişiler arasında kuruluyor. Böylece meselenin örtbas edilmesine uygun bir ortam oluşturuluyor.

İktidar desteğindeki dindarlık

Sorunu sadece Katolikler veya Yahudilerle sınırlı görürseniz, evrensel bir problemin üzerine gidemezsiniz. Rezendes taciz olayının bütün dindarlık çeşitlerinde mevcut olduğunu ve dayandığı mutlak otoritenin istismarı ile yaygın ve sistematik bir hale dönüştüğünü söylüyor. Çocukla yetişkin arasındaki ilişkinin, dinî otoritenin devrede olması ile sorgulanamaz hale gelmesi istismarın kaynağı. Bu dengesiz ve eşitsiz otorite ilişkisi, bir de gizlilikle birleşince tacizler sistematik ve normal bir hale dönüşüyor. Kurbanlar bu gizlilik ağı içinde tacizin sadece kendi başlarına geldiğini düşününce ortaya çıkma ihtimali de azalıyor. ABD gibi bir ülkede bile gerçeğin ortaya çıkartılması öyle zor bir hale gelmiş ki, Renderes’in haberciliği casus filmlerini hiç aratmamış. Ortaya çıkartılması çok zor, çıkartılamadığı için de yaygınlaşan ve engellenemeyen bir suçtan bahsediyoruz.

Muhafazakârlık devrede

İktidar ile barışık muhafazakâr ideolojinin ikiyüzlü dünyasını anlamanız gerekiyor. Dindarlığın verdiği güven ile çocuğu teslim ediyorsunuz ve denetlemiyorsunuz. Sapık her açıdan güvenli bir dünyanın içinde, savunmasız çocuklar arasında saltanat sürmeye başlıyor. Çocuk bu tacizi yargılayacak zihinsel tecrübeye sahip olmadığı için durumu kavrayamıyor. Tesadüfen ortaya çıktığında ise iktidar gücü, Karaman olayında olduğu gibi üstünü örtmek için seferber oluyor. Bu bir itham değil, bu olaya dair şikayetler idareye geldiği halde üzerinde durulmuyor veya üstü kapatılıyor. Böylece suç himaye görerek yaygınlaşıyor.

Benzer bir tacizden mahkûm olan Hüseyin Üzmez’e iktidar medyasından gelen şaşırtıcı destek muhafazakâr çevrelerde pedofili eğiliminin mevcut olduğunu göstermişti. Seküler çevrelerin istismar edemeyeceği bir ilişkiyi göstermemiz lâzım. İktidara yakın muhafazakâr tipler pedofiliye eğilimli olmuyor, pedofiliye eğilimli olanlar iktidar çemberinin içinde yer alabilmek için her şeyi yapıyor; çünkü muhafazakâr iktidar gücü bu eğilime gizlilik zırhı altında üstünü örterek koruma sağlıyor.

Bir tek Karaman olayı, ortaya çıkandan çok daha fazla skandalın gizlendiğini ispatladı. İktidar saklayarak değil, üzerine giderek kendini temize çıkartabilir. Mide bulandırıcı bir iş; ama bırakın toplumu, kendi çocuklarını korumak adına buna mecburlar.

Kaynak:Yarına Bakış

Kılıçdaroğlu, “Siz çocuk haklarını savunacaksınız, Ensar’ın değil"
09 Nisan 2016



Kılıçdaroğlu, “Siz çocuk haklarını savunacaksınız, Ensar’ın değil. Bu salı açıklayacağım. Bir sefer de değil. O annelerin çektiğini bakan biliyor mu? ” dedi.

Adapazarı Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleşen birlik ve dayanışma toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ensar Vakfı’ndaki tecavüz skandalıyla ilgili eleştirilerini sürdürdü. Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu için söylediği “Ensar Vakfı’nın önüne yattı” sözlerinin “bir kişi veya kurumu korumak amacıyla elindeki imkânları kullanmak” anlamına gelen bir Anadolu deyimi olduğunu, 17 -25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu tapelerine göre dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in Rıza Sarraf için bu deyimi kullandığını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, “Ben o ailelerin çocuklarına ve o ailelere sahip çıkmak zorundayım. Şunu söyleseydi bakan başım üstüne derdim. ‘Olay çok ciddidir. Bakanlık olarak hiçbir boşluk bırakmadan soruşturmayı yapacağız’ deseydi iş bitmişti. Onu bırakıp çocukları bırakıpta Ensar’ı savunursa olmaz. Benim söylediğim gayet net. ‘Siz çocukların haklarını savunacaksınız, Ensar’ın değil’. ‘Bir sefer oldu’ diyor bu vakıfta. Bu salı günü grupta açıklayacağım. Bir sefer de değil. O annelerin çektiğini o bakan biliyor mu?” dedi.
Kaynak: Cumhuriyet

YİNE O VAKIF, YİNE TECAVÜZ, YİNE SKANDAL!
28 Mart 2016



Karaman’da AKP'ye yakın bir vakfa ait ev ve yurtlarda yaşanan tecavüzün üstünü örtme çabaları sürerken Gazeteport yeni bir skandalı ortaya çıkardı.

Halen 2 çocuğa cinsel istismardan tutuklu bulunan Rize İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı ve Kızılay Şube Başkanı Mehmet Nuri Gezmiş’in de geçmişinde Ensar Vakfı var. Mehmet Nuri gezmiş 2001-2003 yılları arasında Rize'de AKP'ye yakın bu vakıfta Başkanlık yaptı.

Mehmet Nuri Gezmiş Neden Tutuklandı

Rize İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı ve Kızılay Şube Başkanı 56 yaşındaki Mehmet Nuri Gezmiş, küçük yaştaki 2 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla 7 Ocak 2016’da tutuklandı. Mehmet Nuri Gezmiş 14 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunduğu şikayetiyle gözaltına alındı. İfadesi alınan M.N.Gezmiş serbest bırakıldı.

Bu kez 13 yaşındaki bir erkek çocuğun ailesi cinsel istismar gerekcesiyle şikayet etti. Bu gelişme üzerine Mehmet Nuri Gezmiş savcılık talimatı ile yeniden gözaltına alındı. sonra da çıkartıldığı mahkemece çocuklara cinsel istismar suçlamasıyla tutuklanarak Kalkandere Cezaevi’ne göderildi.

Vakıf Başkanıydı

Rize’deki cinsel istismar rezaletininin tutuklu sanığı Mehmet Nuri Gezmiş Ensar Vakfı’ında 2001-2003 yılları arasında başkanlık yaptı. Ensar Vakfı resmi sitesinde bu başkanlık dönemi halen bulunuyor. Sitede 2001-2003 yılı başkanı Mehmet Nuri Gezmiş yönetim Kurulu Başkanı olarak yazıyor..



Yerel çayhaber sitesinde 6 Mart 2013 tarihinde Mehmet Nuri Gezmiş’in öz geçmişinde Ensar Vakfı Rize başkanlığı yaptığı yazıyor.



Taciz Suçu Geçmişine Rağmen Vakfa Başkanı Oldu

Mehmet Nuri Gezmiş 2001-2003 yılında Rize ensar vakfı başkanlığı yaptı. Peki suç geçmişinde ne var. Onu da görelim

Mehmet Nuri Gezmiş’in 1983-1987 yılları arasında Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde öğretmenlik yaptığı dönemde küçük yaştaki erkek çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla soruşturma geçirdi, buna rağmen 2003 yılında kendi başvurusu ile Rize Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevine getirildi.

Gezmiş, Sosyal Hizmetler İl Müdürü iken de 2007 yılında kuruma bağlı yetiştirme yurtlarında kalan erkek çocuklara yönelik cinsel istismar iddiası ile müfettiş soruşturması geçirdi ancak hakkında soruşturma açılmadan görevine devam ettirildi. 2016 yılı Oçak ayında iki erkek çocuğun ailesi şikayet edip işin peşini bırakmayınca bu kez tutuklanarak cezaevine gönderildi.

TACİZ SKANDALININ KRONOLOJİSİ

12 Mart’ta Birgün Gazetesi’nde Serbay Mansuroğlu Karaman’daki tecavüz rezaletini haber yaptı. Tüm Kamuoyu haberi o zaman öğrendi. Oysa rezalet 4 Mart’ta oldu. Bir çocuğun rehber öğretmene anlatmasıyla olay savcılığa bildirildi. Savcılık harekete geçti. 4 Mart Cuma günü okula giden polisler öğretmeni gözaltına aldı, yerel internet gazetesi karamaninsesi.com da haberi anında sitesine taşıdı. Ancak haberin yayınlanmasının üzerinden bir saat geçmeden, internet sitesi haberi çıkardı. 4 Mart’ta ortaya çıkan rezalet, ancak 12 Mart tarihinde BirGün’de yayınlanan ‘45 öğrenciye tecavüz’’ başlıklı haberi üzerine ülke gündemine girebildi.

Karaman’da Ensar ve KAİMDER evlerinde kalan çocuklara tecavüz rezaletinde iddianame ile birlikte yalanlar ve gerçekler ortaya çıktı. Rezaletin ortaya çıkmasından bugüne neler oldu kim ne dedi ve neler yaptı onu görelim.

4 Mart 2016

Öğretmen Muharrem B. okula gelen polisler tarafından gözaltına alındı. Muharrem B. sorgusu yapıldıktan sonra da tutuklandı.

7 Mart 2016

Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı RTÜK’e bir yazı yazarak Karaman’daki tecavüz rezalet için haber, eleştiri yapılmasının engellenmesi istendi. Bu yazıda dikkat çeken çocuklara tecavüzün başlangıcı olarak 2014 yılını göstermesiydi. Başsavcılık daha henüz haber sadece yerel sitede yayınlanmış ve oradan silinmiş ve hiç bir yerde yayınlanmamışken bu başvuruyu yapıyor ve olayların başlangıcını 2014 yılı yapıyordu. Neden 2014 yapılmak istendiği sonradan ortaya çıkacaktı. Ensar Vakfı bütün argümanını “2013’te 5 ay Ensar Vakfında görev aldı sonra ayrıldı” üzerine kurgulamıştı. Böylece Ensar devre dışı bırakılacaktı. Nedeni şu haberde var.

10 Mart 2016

Karaman Cumhuriyet Başsavcısı yerel medyada haberleri önlemek için karaman.adalet.gov.tr sitesinde yayın yasağı olduğu açıklaması yaptı. Yerel internet siteleri tüm haberleri kaldırdı.

12 Mart 2016

Birgün gazetesi Karaman’daki rezaleti sayfasına taşıdı. Ana akım ve havuz medyası bu haberi görmezlikten geldi. Sosyal medya ve bazı internet siteleri Birgün’den alıntı yaparak haber yaptı.

13 Mart 2016

KAİMDER Başkanı Mehmet Sarı ise kendilerine bağlı herhangi bir yurt ve ev olmadığını söyledi. Mehmet Sarı, “Adı geçen Muammer B.’nin bizde herhangi bir üyeliği ya da kaydı yoktur. Bizim yurt ya da evle işimiz yok. Biz imam hatip okullarıyla irtibatlıyız” dedi. Oysa bu açıklamalar tamamen yalandı. Gazeteport öğretmen Muammer B’nin 2014’te KAİMDER bağını ortaya çıkardı. Öğretmen Muharrem B. KAİMDER etkinliğinde çocuklarla sahneye çıkmıştı. Bunun haberi şöyleydi.

Karaman yerel haber sitesinde 24 Mart 2014 tarihindeki haberde “Kısa adı KAİMDER olan Karaman İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneğinin Piri Reis Kültür Merkezinde düzenlediği ‘Bensiz Olmaz Çanakkale Gösterisi’ katılım ve ilgi yüksek oldu. KAİMDER’in yurdunda kalan Karaman İmam Hatip Ortaokulu 6.sınıf öğrencilerin faaliyetlerini içeren slayt gösterimine geçildi. Ardından öğrenciler tarafından düzenlenen programa sahnelendi. Gerek öğrencilerin okudukları şiirler, oynadıkları piyesler, gerekse öğrencilerin geceye uygun kıyafetleri ve araç gereçleri göz doldurdu. Gece sonunda öğrencilerin rehber Öğretmenleri Muharrem B. ve öğrenciler bolca alkış aldı.” deniliyordu. Bu haber ve diğer haberler yerel inter sitelerinden “Ensar Vakfı KAİMDER zarar görmesin” diye silindi.

13 Mart 2016

Ankara’da Canlı bomba saldırısı oldu. Tüm Medya bu terör saldırısına odaklandı. “Suçun şahsiliği” denilerek Ensar’ı aklama manipülasyonu başladı. Oysa dava Ensar’ı bağlıyordu. Ve bu gözden kaçırılıyordu.

Ensar Vakfı’nı neden bağlıyordu? Çünkü çocuklar ve aileler savcılık ön soruşturmasında “Ensar/KAİMDER evinde kaldıklarını” söylemişlerdi. Savcı da bu ifadeyi dosyaya koymuştu.

14 Mart 2016

Karaman Başsavcılığı karaman.adalet.gov.tr bir açıklama yayınladı. Açıklamada, daha önce yerel medyayı susturmak ve haberleri engellemek için verilen yayın yasağının tüm medyada yasaklandığı duyuruluyordu.. Bu açıklamada bir ayrıntı çok önemliydi. Savcılık “iki yurtta farklı zamanlarda görev yapan şahıs” diyordu. Önemliydi, çünkü tecavüzlerin Ensar Vakfı ve KAİMDER ev/yurtlarında olduğu kabul edilmiyordu.

Karaman Valiliği’de bir açıklama yaptı. Bu açıklamada Karaman’da Ensar ve KAİMDER’e ait yurt olmadığı söylendi. Valilik Ensar Vakfı sözcüsüymüş gibi yaptığı açıklamada, öğretmen Muharrem B’nin Ensar ve KAİMDER üyeliği olmadığını duyurdu. Tecavüz zanlısı öğretmen Muharrem B.’nin üyeliği yoktu ama tecavüzün gerçekleştiği evlerin Ensar ve KAİMDER ev/yurdu olduğunu kendisi dahil herkes biliyordu. Karaman Valisi yasal olarak kaydı bulunmayan ev/yurda göz yumulmasını da bir anlamda yok sayıyordu. Karaman Başsavcılığının “iki yurtta kalan” açıklaması bu açıdan da önemliydi. Hem de iki farklı devlet kurumunun çelişkisini ortaya koyuyordu.

15 Mart 2016

Ensar Vakfı Karaman şube Başkanı Ali Bağcı da, “Muammer B., bizim vakfımızda 2013 yılında beş ay gönüllü olarak görev yapıp öğrencilere kurs verdi. O dönemde herhangi bir şikayet ya da sorun duymadık” dedi. 4 Martta ortaya çıkan olaydan tam 11 gün sonra gelen bu açıklama ile Ensar Vakfı’nın argümanı tamamen bunun üzerine kurgulanacaktı. Peki bu doğru muydu? Değildi. Çünkü Yerel medyada silinen haberlerde öğretmen Muharrem B. 2012 yılında Ensar vakfı ev/yurdu öğrencileri ile yerel internet sitesini ziyaret etmişti.
16 Mart’ 2016

Ahmet Hakan Coşkun köşesinde “Bu olay üzerine Ensar Vakfı’na yüklenmek, Ensar Vakfı’na vurmak, Ensar Vakfı’nın kapatılmasını istemek, Ensar Vakfı’nı hedefe koymak doğru mu”diye yazdı. Ve yazısını Ensar’ı dava dışında bırakma stratejisi olan “Suçun şahsiliği” üzerine kurdu. Oysa Karaman’daki rezaletin “suçun şahsiliği” ile alakası yoktu. Çünkü ön soruşturmada aileler/çocuklar cinsel istismarın Ensar KAİMDER ev/yurtlarında olduğunu söylemişlerdi. Bu iafadelerin iddianamede yer alıp alması çok şeyi değiştirecekti. Bir kaç gazeteci, sosyal medya ve bazı internet sitesinin üstüne gitmesi ile “suçun şahsiliği”ne hapsedilmek istenen rezalet deşifre oluyordu. Bu sırada olayı başından beri titizlikle soruşturan savcının görevden alındığı manipülasyonu yayıldı. Aslında savcının çocukların “Ensar Vakfı ve KAİMDER evlerinde istismara uğradık” ifadesini dosyaya koyması kriz yaratmıştı. Savcının bu ısrarı karşısında baskılarda yoğunlaştı ama o ifadeler önce dosyaya sonra da iddianameye girdi. Karaman’ı ısrarlı takip savcının görevden alınmasını da engelledi.

19 Mart 2016

Ahmet Hakan Ensar Vakfı Başkanı Cenk Dilberoğlu ile Röportaj yaptı röportajın başlığı ” kimsenin alnında tecavüzcü yazmıyor” idi. Ensar Başkanı Dilberoğlu bir kez daha “suçun şahsiliğini” devreye sokuyordu. Bu röportaj tam bir algı manipülasyonuydu. Yalanları ve gerçekleri yine deşifre oldu. Dilberoğlu, bu şahıs ilk suç fiilini 2014 yılında işliyor ve günümüze kadar farklı tarih ve yerlerde bu suçu işlemeye devam ediyor.” diyordu. Oysa iddianamede suç başlangıcı olarak 2012 yılı tespit edilip, yazıldı. Bu röportajın yalanları ve gerçekleri bu haberde var.

21 Mart 2016

Karaman’da Ensar Vakfı’na ait ev ve yurtlarda meydana gelen ve en az 10 çocuğun tecavüze uğramasına sosyal medya sessiz kalmadı. #StopChildRapeinTurkey (Türkiye’deki çocuk tecavüzünü durdurun) hastagıyla twitter kullanıcıları konuyu Türkiye ve Dünyanın 1 numaralı gündemi haline getirdi…

22 Mart 2016
Karaman Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul etti ve ilk duruşma tarihi olarak 20 Nisan’ı verdi. İddianamenin ilk sızan bilgilerinde “8 çocuğun kesin şekilde nitelikli istismara maruz kaldığı”, iki çocuk hakkında ise kesin ispat edilememiş şüpheler olduğu belirtildi. Çocuklara cinsel istismarın sekizinin Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) bağlı evlerde, ikisinin ise Ensar Vakfı’na bağlı evlerde gerçekleştiği de yansıdı.

22 Mart 2016

Karaman iddianamesinin kabul edilmesiyle AKP’nin Ensarı savunması da gecikmedi. AKP Muğla Milletvekili Nihat Öztürk “Biz inadına Ensar Vakfı’na destek olmaya devam edeceğiz” dedi. En tartışmalı desdek de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’ndan geldi. Ramazanoğlu, “bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” dedi…

23 Mart 2016

Karaman’daki Ensar/KAİMDER ev/yurtlarında çocuklara cinsel istismar iddinamesinin ayrıntılarına Gazeteport ulaştı. İddinamede öğretmen Muharrem B. istismarı nasıl gerçekleştirdiğini itiraf ederek suçları Ensar ve KAİMDER evlerinde işediğini kabul etti. Ana akım medya , havuz medyası dışında kalan medyanın takibi, sosyal medyanın olayın peşini bırakmaması ve soruşturmayı yürüten savcının ısrarı ile iddianame başlangıçta hesaplananın tam tersi oldu.

23 Mart 2016

AKP çocuk istismarlarının araştırılması ve önlenmesine yönelik araştırma komisyonu kurulması teklifini reddetti. B unun üzerine sosyal medyada #ÇocukİstismarcısıAKP ve #ChildAbusersProtectedInTurkey (Çocuk istismarcıları Türkiye’de korunuyor) etiketine binlerce tweet yağdırıldı. Tepkinin artması üzerine AKP geri adım atarak 4 partinin biraraya gelerek komisyon kurmasını kabul etti.

23 Mart 2016

İddianamenin yansıması ve tecavüzlerin Ensar Vakfı evinde olduğunun ortaya çıkması üzerine Ensar Vakfı’ndan yeni hamle geldi. Ahmet Hakan’a verdiği röportajda Ensar Vakfı’nın bir sorumluluğu yok diyen Vakfın başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, bu sefer de davada müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdiklerini açıkladı.

24 Mart 2016

‘Suçun şahsiliği” oyunu tutmayınca Ensar Vakfı bu kez mağdur rolünü oynamaya başladı. Davanın sorumluluk açısından sanığı olması gereken vakfın başkanı ailelerin avukatlığını alacaklarını söyledi. Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu “Mağdur ailelerin de avukatlığını almaya gayret ederek onlara psikolojik destek vererek dava sürecini takip edeceğiz. ” diyor. Ailelerin avukatlığını aldığı anda dava sadece zanlı öğretmen Muharrem B üstünden yürütülecek. Ensar’da aklanmış olacak.

Sarayın Ensar’ı

AKP Ensar için neden göğsünü siper ediyordu. Ediyordu çünkü Ensar Vakfı tıpkı TÜRGEV gibi alternatif eğitim projesiydi. Erdoğan’ın “dindar nesil yetiştireceğiz” sözlerinin stratejik kurumlarıydı. Erdoğan 27 Şubat 2016’da Ensar Vakfı Genel Kurulunda “işte ordu işte komutan” sloganları arasında konuşma yaptı. Erdoğan vakfın hizmetlerinin en yakın şahidi olduğunu açıkladı ve “Vakit Ensar olma vakti ” dedi. Emine Erdoğan’da 90 yıllık enkazı kaldırdık açıklamsını yine Ensar Vakfı’nın etkinliğinde söyledi. Bilal Erdoğan Ensar Vakfı Bahçelievler şubesi etkinliğinde “Eşimden sonra en çok görüştüğüm kişi ise Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu’dur” diyordu. Ve ekliyordu TÜRGEV ve Ensar birlikte çalışıyoruz. Ensar’ın dünden bugüne kronolojisi bu haberde var..

Kaynak: gazeteport.com

13 yaşında kıza tecavüzden 2 kişi tutuklandı
Sakarya'nın Hendek ilçesinde, 13 yaşındaki Ö.Ç.'nin bir ay önce internetten tanıştığı O.Ş. ve komşuları 20 yaşındaki M.A. tarafından tecavüze uğradığı iddia edildi. Küçük kızın olanları ailesine anlatmasının ardından ortaya çıkan olayla ilgili aile durumu polise bildirdi. Aile, iki şahıs hakkında davacı oldu. Polis tarafından gözaltına alınan O.Ş. ve M.A. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. 25.12.2011 SAKARYA netgazete

Silopi'de "Tecavüz" Gerginliği

Silopi'de 2 çocuğa tecavüz ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan 4 zanlı, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Adliye önünde ise büyük öfke vardı.
29.03.2011

Şırnak’ın Silopi ilçesinde aralarında esnaf ve işadamının da bulunduğu 4 kişi, 2 çocuğa tecavüz ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı. Söz konusu kişiler, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Tecavüz zanlıları geniş güvenlik önlemleri altında Silopi cezaevine götürüldü.

Mahkemenin devam ettiği sırada adliye önünde toplanan öfkeli kalabalık, şahısların kendilerine verilmesini istedi.

Polis uyarılara rağmen dağılmayan gruba biber gazı sıktı.

Adliye önünden ayrılan grup, bu kez şüphelilere ait işyerlerini tahrip etti. İlçede yaşanan gerginlik geç saatlere kadar sürdü. TRT

'N.Ç. her gece, daha çocuğum yapmayın diye çığlık atıyor'
27 Şubat 2011

Mardin’de 2002’de daha 13 yaşındayken 26 kişiye satılan N.Ç.’ye tecavüz edenlere mahkemenin “iyi hal indirimi” vermesi, kız çocuğu için “İsteseydi karşı koyabilirdi, para kazanmak için fuhuş yaptı” demesine tepki dinmiyor.


N.Ç’nin rehabilitasyonunda bulunan uzmanlar, küçük kızın yaşadığı travmayı anlattı: “Geceleri, ‘Yapmayın ben daha çocuğum’ diye çığlık atıyordu. Kimseyi kendine yaklaştırmıyor, kurumun camlarını kırıyordu... Yaşadığı ağrıların ıstırabını günlerce çekti...”

Tam 7 yıl, SHÇEK İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı bir çocuk ve gençlik merkezinde kaldı. O dönem N.Ç.’nin yaşadığı travmayna tanıklık edenler, küçük çocuğun yaşadıklarını HABERTÜRK’e anlattı.

‘SÜREKLİ SAYIKLIYORDU’

Kahraman Eroğlu (O dönem SHÇEK İstanbul İl Müdürü):

“N.Ç. o dönem gizlice SHÇEK İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne getirildi. Yaşı reşit oluncaya kadar da kaldı. Çok zayıftı. Ağır depresyon yaşıyordu, kurum psikologlarının haricinde Prof. Dr. Bengi Semerci de tedaviyi yürüttü. Ağlama krizleri vardı. Arkadaşları ile uyum sıkıntısı yaşıyordu. Geceleri uykusunda bağırıyor, ‘Yapmayın ben daha çocuğum’ diye haykırıyordu. Sürekli sayıklıyordu.”

‘AYLARCA OTURAMADI’

Maruz bırakıldığı şiddet nedeniyle çocuğun ayrıca tedavi gördüğünü de anlatan Eroğlu, “Aylarca oturamadı, sırtüstü yatamadı. Yaşadığı ıstırabın ağrısını günlerce çekti” dedi.

‘KİMSEYLE KONUŞMUYORDU’

Hemşire Hatice Özkan (Dönemin gençlik merkezi müdürü): “O kadar kötü şeyler yaşamıştı ki öfkeden camları kırıyordu. Herkesi, ona zarar verecek gibi görüyordu. O kadar incinmiş ki kimseyle konuşmuyordu.” haber10

Yusuf Kaplan
İnsanlığın insanlığını yitirmemesi, İslâmlığı yitirmemesine bağlı

Adalet'le hakikat arasında kopmaz ilişkiler var: O yüzden adalet, hakikatin teminatı; hakikat ise adaletin kaynağıdır.

Hakikat, bir şeyin ne ise o olarak kabul edilmesi; bir şeyin özü, mahiyeti, kendisi; dolayısıyla her şeye hakettiği yeri, değeri, önemi vermek demek... Adalet ise, hakikatin tecellî etmesi, gerçeğin ortaya çıkması hâli...

Kitabımızdaki adalet tarifi, özlü ve enfestir: "Her şeyin yerli yerine oturtulması" olarak tarif eder Kitabımız adaleti... Toplumumuzda, adalet tecellî ettiği zaman, "hak yerini buldu", "hakikat tecellî etti"... deriz, bu nedenle.

Hakikatle adalet, bizim medeniyetimizde, hayat dünyamızda etle tırnak gibi iç içe geçmiştir. Biri olmadan öteki de olmaz, varolamaz.

"Hakikat" sözcüğünün anlam kümesine ait olan Hak, hukuk, tahkikat gibi sözcüklerin doğrudan adalete ait kavramlar olması bu yüzden şaşırtıcı değildir. Eşyanın tabiatı icabı böyledir bu...

O yüzden, Hakk'ın hakikatinin tanınmadığı, kabul edilmediği, inkâr edildiği bir yerde, hakikatin de, adaletin de gerçek anlamda tecellî etmesi mümkün değildir. Çünkü her şeyi vareden, her şeyin niçin varedildiğini bilen, vaz'eden ve bize bildiren O'dur.

Varlığın Varedicisi tanınmadığı zaman, insanın, aynı zamanda azman bir yaratık olarak varlığa müdahale etmesi, varlığı, hakikati, varlığın tabiatını ve hakikatini keyfine göre tahrif etmesi, tahrip etmesi önlenemez.

İnsanlık tarihi bu gerçeğin ürpertici örnekleriyle doludur. Sözgelişi, bugün çağımızda tabiatın tahrip edilmesinin birincil nedeni, tabiatın Varedicisi'nin varlığının inkâr edilmesi, insanın tabiat üzerinde her tür tasarruf hakkını kendinde görme aymazlığına soyunmaktan çekinmemesidir.

Bu gerçeği Batı'daki büyük düşünürler de sarsıcı bir dille ifade ederler. Örneğin, Heidegger, insanlığın karşı karşıya kaldığı felâketin nedeninin varlığa, dolayısıyla hakikate varoluşsal bir saldırının gerçekleştirilmesi olduğu gerçeğini haykırır...

Buradan gelmek istediğim nokta şu: İnsanın insanlığını yitirmemesi için, iki anlamıyla da hakikati yitirmemesi gerekiyor... Hakk'ın inkârı ve hakikatin, çıplak gerçeğin ya da varlığın yok edilmesi, tahrif ve tahrip edilmesi, insanın ayağını bastığı zemini bizzat kendi eliyle yok etmesiyle sonuçlanacaktır... Bugün yaşadığımız metafizik felâketin kaynağı burada gizlidir...

Varlığa, hakikate, çıplak gerçeğe hakkını verebilecek tek dinin İslâm olduğu artık bütün çıplaklığıyla gün ışığına çıkmıştır. Hakk'ı, Yaratıcı'yı yoksayan, hayattan uzaklaştıran seküler Batı uygarlığı tabiatı yokolmanın eşiğine getirmiştir... İnsanın iç dünyasını delik deşik ederek, insanı, yalnızca kendini, egosunu, geçici hazlarını, sığ çıkarlarını düşünen insanaltı, azman bir yaratığa dönüştürmüştür... En önemlisi de, Tanrı fikrini yok etmiştir...

Tanrı fikrini yok eden, tabiat üzerinde her türlü vahşî, bencilce tasarrufu doğal hakkı olarak görmekte bir sakınca görmeyen bir uygarlığın, hakikatin, adaletin değil, gücün ve çıkarın peşinde koşturması, gücü ve çıkarı putlaştırması ve dolayısıyla gücün, çıkarın ve ayartıcı hazlarının kurbanı, kölesi olması, böylelikle vicdan fikrini ve gerçeğini yitirmesi ve bütün bunların tabiî sonucu olarak da kendisi dışındaki medeniyetlere, kültürlere, dinlere hayat hakkı tanımaması kaçınılmazlaşacaktı elbette ki...

Oysa insana insanlığını; hakikate, varlığa hakettiği hakîkî yeri hatırlatacak; başka inançlara, felsefelere, dinlere, kültürlere ve medeniyetlere hayat ve varoluş zeminleri oluşturacak yegâne kaynağın, tarihe yakından bakıldığında yalnızca İslâm olduğu, yarın da insanlığın insanlığını yitirmemesinin yegâne kaynağının İslâm olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır...

Gerçek gün gibi ortadayken, toplumun İslâm'dan uzaklaştırılması, hızla sığ, vulger, ilkel, bön ve berbat seküler kültür formlarının medyalar ve çarpık, yönsüz, ruhsuz eğitim sistemi yoluyla topluma dayatılması, toplumda inanılmaz cinayetlerin, sapkınlık biçimlerinin mantar gibi bitmesine yol açıyor...

Çağımızın en cins düşünürlerinden Jean Baudrillard, Batı uygarlığının insanlığı yeni bir barbarlık biçiminin eşiğine sürüklediğini, insanlığın önündeki tek seçeneği terörle özdeşleştirerek yok ettiğimizi haykırarak bu dünyadan göçüp gitmişti.

Özetle... insanlığın insanlığını yitirmemesinin tek garantisinin, insanlığın İslâmlığı yitirmemesine bağlı olduğunu dünya âlem gördü ama biz hâlâ "laikçilik" diye diye bu toplumu lime lime çözmeye, ruhsuzlaştırmaya, azman, canavar yaratıklardan oluşan ruhsuz, kimliksiz, kişiliksiz, bencil yığınlara dönüştürmeye devam etmekte bir sakınca bile görmüyoruz...

Olacak iş değil gerçekten...

Yenişafak

28 Ekim 2009 10:21
MSN’de Sapık Dehşeti!
Paylaşım siteleri aracılığıyla tuzağa düşürülen ve çeşitli sapıklıklara maruz bırakılan mağdurlara her gün yenileri ekleniyor. İstanbul Emniyeti bir sapık daha yakaladı.

Küçük erkek çocukları internette, sohbet programı MSN’de tuzağa düşüren ve daha sonra onlara tecavüz eden sapık yakalandı.

Yaşları 12 ile 14 arasında değişen erkek çocuklarıyla internette tanışıp çıplak görüntülerini çeken ve daha sonra da “Görüntüleri yayımlarım” tehdidiyle çocuklara tecavüz edip porno tuzağına sürükleyen Tayfun Doğukan P. (38) yakalandı. P.’nin evinde tecavüz görüntülerini de içeren 226 film ile 2 bin 126 adet fotoğraf bulundu.

Polise ihbar maili
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen 3 ayrı mailde, Bakırköy Fabrikalar Caddesi’ndeki bir apartmanda oturan Tayfun Doğukan P.’nin (38), “binanın bodrum katındaki dairesinde çocuklara tecavüz ettiği” öne sürüldü. Adrese baskın düzenleyen ekipler, Tayfun Doğukan P.’yi gözaltına aldı. Özel bir şirkette grafiker olarak çalışan P.’nin evinde bulunan 1 dizüstü bilgisayar, 3 cep telefonu, 1 fotoğraf makinesi, 1 flash bellek, 4 CD dolu çanta ve 1 kart okuyucuya el konuldu. Yapılan incelemelerde, çoğunu P.’nin çektiği çocuk pornosu 226 film ile 2 bin 126 fotoğraf bulundu.
Polisin verdiği bilgiye göre P., çocuklarla önce MSN’de tanışıyordu. Bir süre sohbet ettikten sonra kamera karşısında soyunuyor, sonra da çocukların soyunmasını istiyordu. Çocuklardan habersiz görüntüleri kaydeden P., çocukları “Görüntülerini çektim. Ya yanıma gelirsin ya da bunları internette yayarım” diye tehdit ediyordu. P., bu yolla çocuklarla birlikte oldu ve porno görüntülerini çekti. P., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Yetkililer, “Henüz mağdurlara ulaşamadık. Özellikle Bakırköy ve çevresinde oturanlar; eğer çocuklarının MSN listesinde bu şahıs varsa lütfen bizi arasın” dedi.

aktifhaber

Dört Çocuğa Tecavüz Şoku!
17 Mayıs 2008 20:26

Aydın'ın Ortaklar Beldesi'nde, dört erkek ilköğretim okulu öğrencisine tecavüz ettikleri iddia edilen ikisi çocuk yaşta 4 kişi gözaltına alındı.

Aydın'ın Germencik İlçesi'ne bağlı Ortaklar Beldesi'nde 4 erkek ilköğretim okulu öğrencisini kandırarak götürdükleri ıssız alanda, ellerini bağlayarak, tecavüz ettikleri iddia edilen ikisi çocuk yaşta 4 kişi gözaltına alındı.

Olay, Yeşiltepe Mevkii'ndeki Ortaklar Tren Garı'nın arkasında, önceki gün saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Atatürk İlköğretim Okulu 3'ncü sınıf öğrencisi 9 yaşındaki İ.D., 4'ncü sınıf öğrencileri 10 yaşındaki İ.K., 10 yaşındaki M.A. ve 10 yaşındaki M.Ş., derslerinin sonunda Yeşiltepe Mahhalesi'ndeki evlerine gitmek üzere yola çıktı. 4 öğrenci, yolda Mehmet Öncel İlköğretim Okulu 7'nci sınıf öğrencisi olan arkadaşları 13 yaşındaki M.A., aynı okulda 8'nci sınıf öğrencisi olan amcasının oğlu 14 yaşındaki R.A. ve 18 yaşındaki C.A. ile karşılaştı.

Aralarında 36 yaşında sabıkalı da var

M.A. ve kuzenleri, iddiaya göre, karşılaştıkları 4 öğrenciyi, ilginç bir şey göstereceklerini söyleyerek, kandırıp, Ortaklar Tren Garı'nın arkasında ıssız bir alana götürdü. Öğrencileri burada, çocuklara cinsel istismar suçundan sabıkalı 36 yaşındaki Sinan Y. karşıladı. Sinan Y., M.A., R.A. ve C.A., kandırdıkları 4 öğrenciyi yere yatırıp, ellerini bağladıktan sonra tecavüz etti. 4 zanlı, tecavüz ettikleri çocuklara yaşananları başkalarına anlatmamaları için ölümle tehdit ettikten sonra serbest bıraktı.

Dün öğrencilerden İ.D., İ.K., M.A. ve M.Ş.'nin kimseyle konuşmadığını, tenefüslere dahi çıkmadığını farkeden öğretmenleri, konuşmak için öğretmen odasına çağırdı. Önce konuşmak istemeyen çocuklar, daha sonra ağlayarak olayı öğretmenlerine anlattı. Bunun üzerine öğretmenler, durumu polise bildirdi. Polis, Sinan Y. ve C.A.'yı gözaltına aldı. Yaşı küçük olan M.A. ile R.A.'yı da yakaladı. Tecavüze uğradığı iddia edilen 4 çocuğu Ortaklar Devlet Hastanesi'nde doktor kontrolünden geçirildi. Çocuklardan alınan test örnekleri incelenmek üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Polis, tecavüz olayına karıştığı ileri sürülen diğer çocukların ailelerine karşı olası bir saldırıya karşı Yeşiltepe Mahallesi'ndeki evlerini korumaya aldı.

Gözaltına alınan iki zanlı ile yakalanan iki çocuğun sorgularının sürdüğü bildirildi.

radikal

Cami tuvaletinde tecavüz
04 AĞUSTOS 2009 SALI
Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, bir caminin tuvaletinde küçük yaştaki erkek çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla 1 kişi gözaltına alındı.
Akşam

13 yaşındaki kıza 3 gün boyunca tecavüz etti


24 Eylül 2008 - Balıkesir'de Hacı Osman K., Manisa'daki bir yetiştirme yurdundan kaçan 13 yaşındaki kız çocuğunu evine kapatarak, 3 gün boyunca tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklandı. Yurttan 1 ay önce kaçarak annesinin oturduğu Balıkesir'e gelen Ç.Ş. (13), dolaşırken karşılaştığı Hacı Osman K'den, ekmek alacağını söyleyerek para istedi. Bu sırada 10 yaşındaki kızının da yanında bulunduğu öğrenilen zanlının, ''Para bozdurayım, veririm. Gel birlikte yürüyelim'' diyerek kandırdığı Ç.Ş'yi, evine götürerek 3 gün boyunca tecavüz ettiği öne sürüldü. Hacı Osman K'nin olaydan sonra şehirlerarası otobüs terminaline götürerek, ''Birazdan döneceğim'' dediği Ç.Ş, zanlının dönmemesi üzerine dolmuşa binerek annesinin evine gitti. Kızının başına gelenleri anlattığı annesi K.Ş'nin şikayeti üzerine zanlı tutuklandı.
netgazete

Engelli çocuğa tacavüz!
06.10.2008 - 21:41


Aydın'ın Çine ilçesinde, bedensel engelli bir çocuğun, akrabası tarafından tecavüze uğradığı iddia edildi.

ÇİNE- Edinilen bilgilere göre, Çine Emniyet Müdürlüğü'ne giden M.O., bedensel engelli oğlu B.O.'nun (12) 10 gün önce, öğrenim gördüğü Yenimahalle'deki özel rehabilitasyon merkezi çıkışında akrabaları M.A. tarafından Antalya'ya kaçırılarak tecavüz edildiğini ileri sürdü ve bu kişiden şikayetçi oldu.

Şikayet üzerine gözaltına alınan M.A. (23), sorgusunda, rehabilitasyon merkezinden çıkışta B.O.'yu alarak otobüsle Antalya'ya götürdüğünü, bir yetiştirme yurdunda 2 gün kaldıktan sonra Çine'ye dönerek evine bıraktığını söyledi.

B.O.'nun, Çine Devlet Hastanesi'nde yapılan muayenesinde, tecavüze uğradığının belirlendiği belirtildi.

Emniyetteki işlemleri tamamlanan M.A., sevkedildiği mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
gazeteport

5 yaşındaki kızı öldürüp, tecavüz ettiler
13'ündeki zanlılara, 2 kadın yardım etmiş



12 Ekim 2008 - Adana'nın Karataş ilçesinde iple boğulan 5 yaşındaki kız çocuğunun öldürüldükten sonra tecavüze uğradığı belirlendi. Olayla ilgili gözaltına 13 yaşındaki 2 çocuk ile 2 kadın tutuklandı.
Adana Valiliği'nden yayınlanan açıklamaya göre, Adana İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, 17 Haziran 2008 tarihinde Karataş ilçesine bağlı Sirkenli Köyü'nde saman balyası ipiyle boğulup, tecavüz edildikten sonra cesedi köyün içinden geçen yolun kenarındaki su arkına atılan 5 yaşındaki B.K. adlı kız çocuğunun katil zanlılarının yakalanması için yaptığı çalışmada, şüpheli 30 kişinin kan, kıl ve doku örneklerini aldı. Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'ndan gelen tetkik sonucuna göre S.K.'dan (13) alınan kan örneklerinin maktul B.K.'nın pijamasından alınan numuneyle aynı olduğu tespit edildi.
Gözaltına alınan S.K.'nın ifadesi sonucunda olayı kendisi ile birlikte F.K. ve T.K. isimli kadınlarla R.M.K.'nın (13) gerçekleştirdiğini itiraf etti. Gözaltına alınan 4 kişi, jandarmadaki işlemlerinin ardından çıkarıldıkları Karataş Sulh Ceza Mahkemesi'nce tutuklandı. Zanlılardan T. K. ile F.K., Karataş Kapalı Kadın Cezaevi'ne, S.K. ile R.M.K. ise Pozantı Çocuk Cezaevi'ne gönderildi.

netgazete

Yetiştirme Yurdunda 3 Tecavüz
15 Şubat 2009 17:10
Zonguldak Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı Çaycuma Erkek Yetiştirme Yurdu'nda 3 öğrenciye tecavüz...

ZONGULDAK Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı Çaycuma Erkek Yetiştirme Yurdu'nda kalan 16 yaşındaki K.T. ile zihinsel engelli 15 yaşındaki S.Ö. hakkında, aynı yurtta kalan zihinsel engelli 3 öğrenciye tecavüz ettikleri gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. K.T. tutuklanırken, S.Ö. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Tecavüze uğradığı iddia edilen 3 öğrenci başka yurda nakledildi.
aktifhaber

ESNAF DÖVDÜ

2 Mayıs 2009 20:29
Muğla'nın Bodrum İlçesi'ne bağlı Yalıkavak Beldesi'nde, ilköğretim öğrencisi kıza cinsel tacizde bulunduğu ileri sürülen M.P. çevredeki esnaf tarafından dövülüp, jandarma teslim edildi.
Olay, bugün saat 17.00 sıralarında Çarşı Caddesi'ndeki Belediye Çocuk Parkı'nda meydana geldi. Bir süre arkadaşlarıyla parkta oynayan ilköğretim okulu 4'üncü sınıf öğrencisi 11 yaşındaki M.D. evine dönmek üzere yola çıktı. Bu sırada yanına yaklaşan inşaat işçisi 17 yaşındaki M.P., iddiaya göre, M.D.'ye laf atıp, elle cinsel tacizde bulundu. M.D.'nin bağırarak yardım istemesi üzerine kaçmaya çalışan M.P., çevredeki esnaf tarafından yakalandı. Esnaf tarafından dövülen M.P., daha sonra jandarmaya teslim edildi. Olayı haber alarak jandarmaya gelen baba C.D., M.P.'den şikayetçi oldu. Jandarma M.D. ile 3 görgü tanığının ifadelerine başvurdu. M.D.'nin ifadesinde, “Yolda yürürken yanıma yaklaşan bir kişi laf atıp, kolumdan tutarak beni kendine doğru çekip sarıldı. Bunun üzerine korkup, bağırarak yardım istedim” dediği öğrenildi. Zanlı M.P.'nin yarın işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi.

hürriyet

Yurttan kaçan 2 kıza tecavüz

Antalya Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı çocuk yurdundan kaçarak Finike ilçesine giden iki kız çocuğunun Turunçova beldesinde otomobiline bindikleri iki kişinin tecavüzüne uğradığı iddia edildi.

03 Haziran 2009 15:28

Edinilen bilgiye göre, Antalya'daki çocuk yurdunda kalan ve ailesi Finike'nin Turunçova beldesinde yaşayan M.K. (13) ile D.A. (14) yurt yöneticilerinden izin almadan Finike'ye gitti.

Turunçova'da yolda bekleyen M.K. ile D.A, Kumluca yönüne giden Hüseyin T. (26) ve Emrah G'nin (23) bulunduğu otomobile bindi.

Kumluca'ya geldiklerinde çocukların otomobilden inmek istediği ancak Hüseyin T. ile Emrah G'nin otomobili dağlık alana götürerek M.K. ve D.A'ya tecavüz ettiği öne sürüldü.

Finike'de jandarmaya başvuran M.K. ile D.A'nın verdiği eşkal doğrultusunda araştırma yapan jandarma ekipleri, Hüseyin T. ile Emrah G'yi yakaladı.

M.K. ve D.A. tarafından teşhis edilen zanlıların, sorgulandıktan sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklandığı bildirildi.

haber7

KORKUNÇ TECAVÜZ İDDİASI!

25 Haziran 2009 10:38
İddialara göre, dün saat 12.00 sıralarında Maltepe Girne Mahallesi, Girne Caddesi üzerindeki evlerinin önünde oyun oynayan 4 yaşındaki N.A., yanına gelerek kendisine çikolata veren 23 yaşındaki akli dengesi bozuk M.B tarafından boş araziye götürüldü.
Küçük kızı boş arazideki konteynerin arkasına götüren M.B, iddiaya göre burada N.A.'ya tecavüz etti. Ailesinin çevrede araması sonucu küçük kız, konteynerin arkasında kanlar içinde bulunarak, önce Zümrütevler Sağlık Ocağı'na, daha sonra ise Kartal Dr. Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Yapılan ilk muayene sonucunda aşırı kanama teşhisi konan N.A.'nın, tecavüze uğradığının ortaya çıktığı belirtildi. İlk tedavisi yapılan N.A buradan Zeynep Kamil Çocuk Hastanesi'ne sevk edildi. Çocuk Cerrahisi bölümünde tedavi altına alınan küçük kızın, aşırı kan kaybettiği belirtildi.

Olayın Emniyet Müdürlüğü'ne bildirilmesi üzerine araştırma başlatan polis, akli dengesi bozuk olduğu ileri sürülen M.B.'yi saklanmak için kaçtığı ablasının evinde gözaltına aldı. M.B.'nin akli dengesinin yerinde olmadığını bildiren anne ve babası, bununla ilgili raporu da polis merkezine getirdi. M.B'nin babasının polise verdiği ilk ifadede, oğlunun geçen sene askere alındığını ve sadece 1 gün askerlik yaptığını söylediği öğrenildi. İddiaya göre M.B.'nin daha önce bir kiracısının kızına tecavüze yeltendiği belirtildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

milliyet

Çocuklara taciz iddiaasıyla tutuklandı
Osmaniye'nin Bahçe ilçesinde, küçük çocuklara tacizde bulunduğu öne sürülen kişi tutuklandı.

31 Temmuz 2009 17:03

Edinilen bilgiye göre, İsmail Ö. (53), iddiaya göre E.V. (9) ile N.Ç'yi (11) evine götürüp cinsel tacizde bulundu.

Olay, N.Ç'nin durumu ailesine anlatması ile ortaya çıktı. N.Ç'nin babası M.Ç'nin Polis Merkezi Amirliğine şikayetçi olması üzerine İsmail Ö. gözaltına alındı.

haber7

Yurttaki öğrenci-öğretmen aşkı mahkemelik oldu
01 Ağustos 2009 Cumartesi 09:40

Bursa'da yetiştirme yurdunda kalan 17 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen müdür yardımcısının yargılanmasına başlandı.
4. Sulh Ceza Mahkemesi'nde, "reşit olmayanla cinsel ilişki" suçundan 2 yıla kadar hapsi istenen ve olayın ardından Eşrefiler Kız Yetiştirme Yurdu'ndan Kars Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne gönderilen T.S. (33) katılmadı. Duruşmaya, müdür yardımcılığını yaptığı yurtta kalan 17 yaşındaki S.K. ile evlenme vaadiyle cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen T.S.'nin avukatı katıldı.
Mağdurun ifadesi Sosyal Hizmetler uzmanı Ş.E. gözetiminde alındı. 12 yaşında girdiği yurda 4 yıl sonra sanığın atandığını ifade eden mağdur S.K., "Zaman içinde öğretmenimle yakınlaşmaya başladık. O bana yakın davranınca ben de ona karşı ilgisiz kalmıyordum. Biraz elektriklenme hissetmiştim. Bir gün dışarı çıkmaya hazırlanırken sanık T.S. beni yanına çağırdı. Kendisine karşı ne hissettiğimi sordu. Ben de onu bir baba olarak gördüğümü söyledim. Kendisinin bana karşı boş olmadığını söyledi. Bunun üzerine aramızda flört tarzı bir münasebet başladı. Sevgili gibiydik. Yurtta öğretmenlerimiz gece nöbetine kalırdı. Sanık gece nöbetine kaldığında beni yanına çağırıyor, 'Muhabbet ederiz' diyordu. Ben de hiç gitmiyordum ama bu yüzden bana tavır koyuyordu. Ben de ona ilgi duyduğum için onun bu tavırlarına üzülüyordum. Yine bana teklifini tekrarladı. Ben de onun gece nöbetinde olduğu sırada yanına gittim. Öğretmenler odasına gittik. O uzanıyordu. Ben de karşısına geçip oturdum. Bana sokularak, 'Böyle oturacak mısın?' dedi. Ayağa kalkıp giderken kapıyı kilitledi. 'Biz seninle sevgiliyiz, ileride evleneceğiz. Ha şimdi ilişkiye girmişiz ha sonra. Ben karımla bile ilişkiye girmiyorum' dedi. Ben yapamam deyince, 'İstesen de gidemezsin' dedi. Bana yine vaatlerde bulundu. Tam kapıyı açıp gidecekken gitmedim. Ve o gece ilişkiye girdik" dedi.
Daha sonraki nöbetlerinde de buluşarak ilişkiye girdiğini anlatan S.K., "Hafta sonları onunla görüşüyorduk. Müsait olduğunda beni evine götürüyordu. Orada da ilişkiye giriyorduk. Dışarıda da buluşuyorduk. Benim kaygılarım artmaya başladı. Bunları ona anlattığımda o da aynı sıkıntı içinde olduğunu belirtti. Eşini boşayıp benimle evleneceğini söyledi. Haziran ayında kamp dönemi vardı. Kamp süresince benimle görüşebilmek için bana kendi adına çıkardığı bir sim kartı verdi. O Ankara'ya gitmişti. Geceleri telefonla görüşüyorduk. Onun numarası telefonumda 'aşkım' diye kayıtlıydı. Ben lavobaya gidince bir arkadaşım telefonumda 'aşkım' diye kayıtlı kişiyi merak etmiş. Yurdu arayıp sanığın telefonunu almış. Bendeki kayıtlı numaranın aynısı olduğunu görünce de durumu müdüre anlatmış. Olay duyulunca sanığı aradım. Olanları anlattım. Bana, 'Görüştüğümüzü söyleme. Sık sık beni arayıp rahatsız ettiğini söyle. Benden hoşlandığını fakat benim sana yüz vermediğimi anlat. Aksi takdirde intihara kalkışacağını belirt' dedi. Ben de müdüre olayı onun istediği gibi anlattım. Fakat bana inanmadı. Müdür ikimizi de uyardı. Fakat gizli gizli buluşuyorduk. Sanık, kızının doğum gününde beni anneannesinin evine götürdü. Orada birlikte olduk. Bir gün sanığın arabasında öpüşürken, yurtta kalan bir arkadaşım bizi gördü. Ve olaylar ortaya çıktı. Sanık ile kendi isteğimle birlikte oldum ama ondan şikayetçiyim. Başta ben istememiştim, onun zoruyla oldu. Ve sonra da bu hale geldi. Benimle olan ilişkisini tehdit ve vaatlerle sürdürdü" diye konuştu.
Duruşmaya şikayetçi olarak katılan mağdurenin babası A.K. (42), 2003 yılında 6 yıl hapis cezasına çarptırıldığını ifade ederek, "Bu süre içinde ailem dağılmasın diye eşimi anne babasının yanına gönderdim. Çocuklarımızı da yurda yerleştirdim. S.T. en büyük çocuğumdu. Onu yurda verdiğimde 12 yaşındaydı. Cezaevinde olduğum süre içinde onlarla irtibatımı koparmadım. Her fırsatta aradım. Cezaevinde kazandığım paramı onlara gönderdim. Geçen yıl tahliye oldum. Çocuklarım için bir ortam hazırlayana kadar yurtta kalmasını uygun gördüm. Kızım yaşı itibarıyla yurttaki bir öğretmene aşık olabilir. Ona karşı değişik duygular besleyebilir. Ancak kurumda çalışan bir görevlinin, hele hele bir öğretmenin böyle durumda bu tarz talepleri geri çevirmesi gerekir. Halbuki sanık böyle yapmayıp, görevi haricinde de yurda gelip gidiyormuş. Kendisinden şikayetçiyim" diye konuştu. netgazete

Hastane otoparkında tecavüz
04 09 2009

Samsun'un İlkadım ilçesinde bir hastanenin otoparkında küçük yaştaki kıza, cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen kişi tutuklandı.

Edinilen bilgiye göre, Adalet Mahallesi'ndeki bir hastanenin otoparkında, otomobil içinde 15 yaşındaki A.D'ye cinsel istismarda bulunduğu öne sürülen Osman Acar (20), çevredekilerin şikayeti üzerine gözaltına alındı. haber7

Tecavüz zanlısı, 3. kattan atlayarak canına kıydı
İstanbul Beykoz'da birkaç gün önce kaybolan, daha sonra bir parkta bulunan kız çocuğu, O.L.'nin tecavüzüne uğradığını öne sürdü. Bunun üzerine gözaltında alınan 64 yaşındaki O.L, Beykoz Emniyeti Amirliğine getirildi. Şüphelinin evinde yapılan aramada ise içerisinde çocuk pornosu görüntü ve fotoğraflarının da bulunduğu çok sayıda CD ele geçirildi. İfadesinin alınması için emniyette elleri kelepçeli
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Mar 28, 2016 10:04 pm    Mesaj konusu: Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırmı ağır bir dava görülüyor Alıntıyla Cevap Gönder



Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağır mı ağır bir dava görülüyor
Yazar: Banu Güven
12eki2011

Konu yine çocukların tecavüze uğraması. Nisan 2010’da ortaya çıkan toplu istismar olayını hatırlarsınız. Başta bir ilköğretim okulunun müdür yardımcısı Fahrettin Kuzu olmak üzere, aralarında küçüklerin de bulunduğu 20 kadar kişinin, 4 kız çocuğunu düzenli olarak ‘istismar’ ettiği ortaya çıkmıştı. Bunun hemen ardından müdür yardımcısı emekliliğini isteyerek kayıplara karıştı. 12 Ekim 2011 Çarşamba günü davanın 17. duruşması yapıldı. Sanık müdür yardımcısı Kuzu, hala kayıplarda. Emekliliğini alıp almadığı, varsa maaşını düzenli çekip çekmediği, avukatının iddia ettiği gibi ‘ağır hastaysa’, nerede tedavi olduğunun araştırılması ve tespiti isteniyor. Bu adam, nüfuzu altındaki küçüklere birkaç yıl boyunca sistematik olarak cinsel istismarda bulunduğu için davanın bir numaralı sanığı. Kendisi de bunu biliyor zaten, o yüzden de kaçıyor.

Davada 10‘u tutuklu 19 sanık var. Daha önce konuyla ilgili haberlerde emniyet görevlisi olarak geçen sanık, ‘teknisyen’ kadrosundan. Duruşmalarda avukatlara tehdit savurduğu için hakkında ayrıca bir suç duyurusu daha var. Dava sık aralıklarla görülüyor. Ancak Adli Tıp Kurumu’nun ağırlığı ve tabiri yerindeyse çocukların mağduriyetine karşı ‘körlüğü’ adaletin yerini bulma ihtimalini zorlaştırıyor ve öteliyor.

Çocuklardan kardeş olan ve kelimenin tam anlamıyla feci bir istismara kurban olan ikisi hakkındaki rapor hala mahkemeye sunulmuş değil. Bu iki kız koruma altında, Siirt’ten uzaklarda.

Ruh sağlıkları bozulmamış!

Suç tarihinde 9 ve 11 yaşlarında olan diğer iki kız çocuğu hakkındaki Adli Tıp raporu ise, bu küçüklerin “2009-2010 tarihlerinde mağduru bulundukları olay nedeniyle ruh sağlıklarının bozulmadığı oy birliğiyle mütalaa olunur” diyor. Çocukların ilk psikiyatrik muayenelerinin yapıldığı Siirt Devlet Hastanesi’nde ‘stres bozukluğu, ağır depresyon’ teşhisinin koyulduğunu belirtelim. Burada görüşmeyi yapan hekimin duyduklarının ardından günlerce kendine gelemediğini öğrendim. Yine de İstanbul Adli Tıp Kurumu, 6. Tıp İhtisas Dairesi’nin görüşü ile tanık, sanık ve mağdur ifadelerini dikkate alarak, bu çocukların ruh sağlığının bozulmadığına hükmediyor. Müdahil avukatlar rapora bilimsellikten uzak olduğu gerekçesiyle karşı çıktılar, yeni bir rapor istiyorlar. ‘Hayatın normal akışına göre bir çocuğun bu muameleye maruz kaldıktan sonra ruh sağlığının bozulmaması mümkün değildir’ diyen müdahil avukatlar, çocukların aslında unutmaya çalıştıkları ‘şeyleri’ hatırlamak zorunda kaldıklarında, kendilerinde travma yaratan durumla ilgili zaman ve mekan kurgusunda tökezleyebileceklerine dikkat çekiyorlar.

Rapor mahkemeye 8 ayda gitti

Adli Tıp Kurumu’nun görme problemine ek olarak bir de ‘atalet problemi’ var. Öğrendiğime göre Nisan 2010’da ortaya çıkan olayla ilgili dava Haziran ayında açıldı. İki küçükle ilgili raporun çıkabildiği tarih ise 12 Ocak 2011. Onaylandığı tarih 14 Şubat 2011. Pekiyi ya dosyaya girdiği tarih? 19 Eylül 2011! Nasıl oluyor da bir rapor hazırlandıktan ancak aylar sonra mahkemeye ulaşabiliyor?

Bu tür davaların sanıklarının, Adli Tıp Kurumu’nun ‘problem yok’ yaklaşımını ve yavaşlığını lehlerine çevirmeye çalıştıkları konusunda da bir uyarıda bulunalım. Sanık avukatlarının hakime arzettikleri argüman şöyle oluyor: ‘Adli Tıp Kurumu’nun görüşü ‘ruh sağlığının bozulmadığı yönündedir. Diğer raporda da gecikme yaşanacaktır. Müvekkilimin tutuksuz yargılanması…’
Ancak Siirt’te bu argümanlar belli ki tutmuyor. Mahkeme heyeti 10 sanığın tutukluluğunun devamına ve Fahrettin Kuzu’nun tutuklanmasına bir kez daha karar verdi. Bir sonraki duruşma 2 Kasım’da.

Tehlikeler

Yine de davada benim görebildiğim birkaç tehlike var. Birincisi, sürecin uzaması halinde ağır zan altındaki sanıkların tahliye olması ve ellerini kollarını sallayarak insan içine karışmaları. İkincisi, bazı sanıkların ‘çocuklar rıza gösterdi’ iddiasıyla Adli Tıp Kurumu’nun ‘ruh sağlıkları bozulmamıştır’ görüşünün alt sınırdan cezalar verilmesine yol açması. Tüm tecavüz sanıklarının hüküm giyseler bile, Mardin örneğinde olduğu gibi cezaları çekmekten kurtulmaları. Vicdanların bir kez daha yara alması.

Bir soru

Mardin’de alınan ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da benimsenen o kararla ilgili bir sorum daha var. Medeni Kanun’da fiil ehliyeti için ayırt etme gücünü, kısıtlı olmamayı ve de ‘ergin’ olmayı, yani ‘küçük olmamayı’, yani ’18 yaşını doldurmuş olmayı’ öngören kanunlarımızın, küçüklerin her türlü cinsel istismarı söz konusu olduğunda rıza araması nasıl bir zihniyettir?

Edindiğim bilgiler, Siirt’te de sanıkların burada anlatmayacağım yöntemlerle çocukları kandırıp şantaj yaparak onları istismar ettiklerini gösteriyor. Davayla ilgilenen müdahil avukatlar dosyayı ne zaman ellerine alsalar sarsılıyor, zaman zaman ağlıyorlar. Bugün konuştuğum bir avukat benden kibarca izin istedi. ‘Yarın sabah Diyarbakır’da yine bir küçüğe taciz duruşmam var. Ona hazırlanmalıyım’ dedi. Memlekette bir karabasan yaşanıyor. Bir türlü uyanıp nefes alamıyoruz. Mardin örneğinde olduğu gibi hafifletilmiş cezalar, Siirt örneğinde olduğu gibi bir türlü yakalanamayan sanıklar, her davada önümüze çıkan ‘rıza var mıydı, yok muydu’ tartışmaları ve bu Adli Tıp pratiğiyle daha uzun süre de uyanamayız. Uykumuzda çürür, gideriz.

Kaynak: http://banuguven.com/siirt%E2%80%99te-cok-agir-bir-dava/#.TpaEgc8qijw.twitter

Kayıp hentbolcu kızın ormanlık alanda cesedi bulundu

Eskişehir'de 4 Eylül günü Çankaya Mahallesi'ndeki evinden hentbol antrenmanına gitmek üzere çıkan Öznur Uluişden'in (11) cesedi Kent Ormanı'nda bulundu.

Kaçırdığı hentbolcu kızı öldürerek ormana gömen zanlıyı, öz kızı ihbar etti

Eskişehir'de 4 Eylül günü çıktığı evine bir daha geri dönmeyen Öznur Uluişden'in cesedi Kent Ormanı'nda bulundu. Görgü tanıklarının ifadeleri doğrultusunda planlı çalışma başlatan polis, eşkâle uygun olarak Uluişden'i kaçırdığı ileri sürülen Ali Haydar Körmeçli'yi gözaltına aldı. Ancak zanlı hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Fakat bu sırada zanlının kızı 11 yaşındaki Berivan'ın "Kızı babam kaçırdı ve misafir olarak evimize getirdi" yönündeki ihbarı üzerine polis çalışmasını genişletti. Bu kez zanlı Ali Haydar Körmeçli, suçunu itiraf etti ve Uluişden'in Kent Ormanı'nda toprağa gömülü cesedine ulaşıldı. Zanlının kendi evine götürdüğü ve misafir olarak ailesine tanıttığı Uluişden'e tecavüz etmeye çalıştığı, ancak Uluişden'in "Seni polis'e şikâyet ederim" demesi üzerine korktuğu ve ardından ormana götürerek öldürdüğü ortaya çıktı. Zanlının ailesini de yaşananları anlatmaması için tehdit ettiği belirtildi.

Kızının ifadesi üzerine zanlı Ali Haydar Körmeçli, hakkındaki iddiaları kabul etmek zorunda kaldı. Zanlı Körmeçli'nin, emniyetteki ifadesinde kız çocuğunu kaçırmasını ve cinayeti nasıl işlediğini soğukkanlı bir şekilde anlattığı öğrenildi. Zanlının küçük kızı Kent Ormanı'na götürdükten sonra boğarak öldürdüğü ve kazdığı çukura gömdüğünü söylediği belirtildi.

Polis, zanlının ifadesinin ardından Kent Ormanı'na giderek, küçük kızın toprağa gömülü cesedini buldu.

Öte yandan kadın kaçırmadan, hayvan hırsızlığına kadar birçok suçtan sabıkasının bulunduğu belirlenen zanlı Körmeçli'nin 6 çocuğunun bulunduğu belirtildi. Zanlının bir süre önce de öz kızlarından birine tecavüz suçundan cezaevine girip çıktığı kaydedildi.

14 Eylül 2010 habertaraf

4 yaşındaki çocuk tecavüz edilip öldürüldü
1 Ekim 2010
Kırşehir'de akşam saatlerinde evinin önünde oynarken bir anda kaybolan, 4 yaşındaki Kamuran L. bir apartmanın çatı katında çıplak vaziyette ölü bulundu. Çocuğun, 17 yaşındaki bir sokak çocuğu tarafından önce tecavüz edildiği daha sonra boğularak öldürdüğü iddia edildi. habertaraf

08 EKİM 2010
Utanç davasında 5 tahliye çıktı

Siirt'te bir ilköğretim okulundaki 4 kız öğrenciye yönelik cinsel istismar davasının görülmesine devam edildi. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 15 sanık katıldı. Duruşma sonrası bilgi veren Siirt Baro Başkanı M. Ali Özel, tutuklu 5 kişinin tahliyesine karar verildiğini belirtti. BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Belediye Başkanı Selim Sadak ve Kurtalan Belediye Başkanı Necat Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu bir grup BDP'li ise partiden adliye sarayına kadar yürüdü. Adliye önünde açıklama yapan Ata, ''Çocuğunu, kadınını korumayan toplumun özgürlüğünden bahsedilemez'' dedi.
akşam

13 yaşındaki kız 8 aylık hamile çıktı

25 Aralık 2010 Favorilerine Ekle Kırşehir Merkez 75. Yıl İMKB YİBO öğrencisi olduğu öğrenilen 13 yaşındaki T.A, dün sabah karın ağrıları sebebi ile ailesi ile birlikte çocuk hastanesine başvurdu. 13 yaşındaki kızın 8 aylık hamile olduğunu ortaya çıktı.

Kırşehir'de dün ortaya çıkan tecavüz iddiasında bir kişi tutuklandı.

Hastanedeki durumdan şüphelenen doktor, kız çocuğunu muayene etmesi ile 8 aylık hamile olduğunu tespit etti. Hastaneye çağırılan emniyet ekiplerince yapılan sorgulamada T.A., 50 yaşında bir adamın 8 ay önce tecavüz ettiğini iddia etti. haber7

Boğulan çocuğun tecavüze uğradığı ortaya çıktı

12 Temmuz Amasya'da bir metre derinliğindeki sulama havuzuna düşmesi sonucu boğularak hayatını kaybeden 2 yaşındaki kız çocuğunun hastanede yapılan otopsisinde ürküten bir sonuçla karşılaşıldı.
Amasya merkeze bağlı Abacı köyünde bir metre derinliğindeki sulama havuzuna düşerek boğulan 2 yaşındaki E.F.'nin hastanede yapılan otopsisinde fiili livataya uğradığı tespit edildi. Otopsi sonuçlarının alınmasının ardından Cumhuriyet Savcılılığı'nın talimatı üzerine başlatılan tahkikatta olayla ilgileri olduğu iddiasıyla V.F.(14) ile M.F.(16) ve S.F. (19), jandarma tarafından gözaltına alındı. netgazete

Çocuğa tecavüzden 2 kişi tutuklandı
14 Ağustos 2010 Aydın'ın İncirliova ilçesinde, 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettikleri iddiasıyla 2 kişi tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren İncirliova Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 14 yaşındaki G.S'yi kandırıp Köşk ilçesinden İncirliova'ya getirerek tecavüz ettikleri öne sürülen M.Y. (50) ve H.Ü'yü (23) yakaladı.

Zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

Söz konusu iki zanlıya para vererek, G.S. ile ilişkiye giren başka kişilerin de bulunduğu, kızın verdiği bilgiler doğrultusunda polisin soruşturma yürüttüğü öğrenildi. haber7

14 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA TECAVÜZ

25 Ağustos 2010
Ümraniye'de 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettikleri öne sürülen 15-18 yaşları arasındaki 5 genç gözaltına alındı.
Ihlamurkuyu'daki boş bir binada genç bir kıza tecavüz edildiği ihbarı üzerine harekete geçen polis, söz konusu adrese operasyon düzenledi.

Operasyonda, 14 yaşındaki P.T. çıplak ve baygın bir vaziyette bulundu. P.T, sağlık kontrolünün ardından Çocuk Şube Müdürlüğüne götürüldü. Olayla ilgili çalışma başlatan polis, binada olan 15 ile 18 yaşları arasındaki 5 genci gözaltına aldı.

******************
Tokatladığı kızı elinden alındı, yurtta hamile kaldı

30 Nisan 2010 Isparta'nın Atabey ilçesindeki 60. Yıl Sadık Doğan Yetiştirme Yurdu'nda barınan 16 yaşındaki kız çocuğunun tecavüz sonucu hamile kaldığı, yaşı küçük olduğu için düşük yapan kıza kürtaj yapıldığı iddia edildi.
Denizli'de yaşayan anne ve babasının şiddetine maruz kaldığı gerekçesiyle Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce koruma altına alınan ve daha sonra Isparta'nı n Atabey ilçesindeki 60. Yıl Sadık Doğan Yetiştirme Yurdu'na gönderilen S.M'nin babası S.M, kızının tecavüze uğradığını, hamile kaldığı i çin de kürtaj yapıldığını öne sürerek, Denizli Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.
S.M, AA muhabirine, 1.5 yıl önce kızı S.M'nin Denizli'de 3 kişi tarafından kaçırıldığını, ancak hukuki başvurularından sonuç alamadığını ileri sürdü.
Bu olaydan sonra kızının evde huzursuzluklar çıkardığını ve bu nedenle annesi ve kendisinin kızına birkaç tokat attığını belirten S.M, polise şikayet etmesi üzerine kızının koruma altına alınarak Denizli Kadın Sığınma Evi'ne götürüldüğünü aktardı.
S.M, itirazı üzerine kızlarının yeniden kendilerine teslim edildiğini, ancak kaçırılma olayından sonra psikolojisi bozulan kızının evde huzursuzluklar çıkarmayı sürdürdüğünü, bu nedenle eşinin ve kendisinin kız ç ocuğuna yeniden "birkaç tokat attığını" söyledi.
İkinci dayak olayının ardından kızlarının Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlilerince geçen yıl Eylül ayında koruma altına alınıp, Isparta'nı n Atabey ilç esindeki yetiştirme yurduna nakledildiğini ifade eden S.M, kızlarının yarı yıl tatilini yanlarında geçirdiğini, ardından yetiştirme yurduna döndüğünü belirtti.
Yurda döndükten birkaç gün sonra kızlarını telefonla aradıklarında, yetiştirme yurdu görevlilerinin kendilerine kız çocuğunun yurttan kaçtığı ve kaybolduğunu söylediğini ifade eden S.M, Isparta'ya giderek kızlarını aradıklarını, savcılığa başvurduklarını kaydetti.
Kızının 1.5 yıl kadar önce kaçırılarak Denizli'ye götürüldüğünü, 3-4 gün sonra da yeniden yurda bırakıldığını öğrendiklerini söyleyen S.M, yeni bir dilekçeyle başvurarak kızlarının kendilerine verilmesini talep ettiklerini bildirdi.
Eşinin bir süre önce yurdu arayarak kızlarını ne zaman Denizli'ye göndereceklerini sorduğunda, görevlilerden kızın hamile kaldığı ve düşük yaptıktan sonra da kürtaj yapıldığı bilgisini aldıklarını savunan S.M, ş unları söyledi:
"İki tokat attım diye kızımı elimden alanlar, onu kendileri koruyamadılar. Suçlu kimse cezasını çeksin. Başımıza ne geldiyse, kızımın yaklaşık 1.5 yıl önce kaçırılmasıyla geldi. Yurda gönderilmesi, Isparta'ya gitmesinin sebebi bu. Bu şahıslar hala sokakta geziyorlar, hala beni tehdit ediyorlar. Kızımı hamile bırakan kişi tutuklanmadı, yakalanmadı. Tutuklandıysa bana göstersinler, söylesinler, biz de bilelim."
Denizli Sosyal Hizmetler Müdürü Ahmet Altın da AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Savcılığının talebi üzerine, babasından şiddet ve cebir gördüğü belirtilen S.M'nin koruma altına alındığını açıkladı.
Altın, şu bilgileri verdi:
"Ailesinin başvurması üzerine yapılan incelemenin ardından çocuk ailesine teslim edildi. Daha sonra S.M. tekrar savcılık kararı ile babasından şiddet gördüğü iddiasıyla Sosyal Hizmetlere teslim edildi. Çocuğun can güvenliğini düşünerek, Genel Müdürlüğe, başka bir yere yerleştirilmesi için yazı yazdık. Genel Müdürlük Isparta'yı uygun gördü. Daha sonraki aşamayı bilmiyoruz."
Isparta Valisi Ali Haydar Öner de S.M. isimli kızın tecavüze uğraması ve kürtaj edilmesi iddiasıyla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.
Öner, konunun kurum tarafından takip edildiğini ve yetkili mercilere zamanında bildirildiğini söyledi.
Konuyu takip ettiklerin belirten Vali Öner, incelemenin devam ettiğini aktardı.
Isparta Sosyal Hizmetler Müdürü Mahmut Altunay, kız çocuğunun hamile kaldığının öğrenilmesi üzerine Emniyet Müdürlüğü ve Isparta Cumhuriyet Baş savcılığına şikayette bulunduklarını kaydetti.
Kızın, babası tarafından şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle Denizli Kadın Konukevi'nden Atabey'e getirildiğini ve bir yıldır burada lise eğitimine devam ettiğini bildiren Altunay, S.M'nin yaklaşık 10 gün önce karın ağrısı şikayetiyle hastaneye götürüldüğünü ve hamile olduğunun anlaşıldığını ifade etti.
Kız çocuğunu Isparta Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine götürdüklerini aktaran Altunay, şöyle dedi:
"Kızımız, karın ve kas ağrısı şikayetiyle hastaneye götürüldü ve burada hamile olduğu ortaya çıktı. Yaşının küçük olması nedeniyle hastanede düşük yaptı. Düşük sonrası parça kaldığı için doktorlar parçayı aldılar. Herhangi bir kürtaj olayı yoktur. Zaten bunlar doktorların raporlarında da var. Bu olay hastane tarafından da yetkili mercilere bildirildi. Kurum olarak olayı Emniyet Müdürlüğü ve Savcılığa bildirdik. Kızın, erkek arkadaşının kendisine zorla tecavüz ettiği bilgisi doğrultusunda gözaltına alınan Y.K, tutuklandı." netgazete

Emekli astsubay, çocukları tacizden gözaltında

18 Mayıs 2010 - Kocaeli'nde emekli bir astsubay, 12 çocuğu taciz ettiği iddiası ile tutuklandı.
Gölcük ilçesine bağlı Değirmendere semtinde bir ilköğretim okulunun karşısında kırtasiyecilik yapan S.G. (41) isimli emekli astsubayın, 12 küçük çocuğu taciz ettiği önü sürüldü. Bir öğrencinin yaşadıklarını ailesine anlatması üzerine polise haber verildi. Olay sonrası harekete geçen emniyet güçleri, S.G.'yi göz altına aldı. S.G., çıkarıldığı mahkemece, "küçük yaştaki çocukları taciz etmek" suçlaması ile tutuklandı. netgazete

Eski AK Parti'li başkana tecavüz suçüstüsü
Eski Ovacık İlçe Başkanı Rıza Çolak 14 yaşındaki engelli bir kıza otomobilinin içerisinde tecavüz etmeye çalışırken, kendisini gören vatandaşlar tarafından linç edilmek istendi.
09 Haziran 2010

Tunceli'nin Ovacık İlçesi'nde eski AK Parti Ovacık İlçe Başkanı Rıza Çolak'ın 14 yaşındaki zihinsel engelli A.K.'ye otomobili içerisinde tecavüz ettiğini
gören çevredeki vatandaşlar otomobilin yanına geldi. Çolak, A.K.'yi araçtan indirerek kaçmaya çalıştığı sırada vatandaşlar otomobilin önüne geçti.

Vatandaşların araçın önünü kesmesi ile Çolak'ın canını kurtarmak için vatandaşlara silah çektiği ve bir kişiyi yaraladığı öğrenildi. TEDAŞ işçisi olduğu öğrenilen Çolak, vatandaşlar tarafından linç edileceği sırada son anda ilçe polis merkezine sığındı. Polis merkezi önünde toplanan öfkeli kalabalık Çolak'ın kendilerine verilmesini istedi. Kalabalığı dağıtmaya çalışan polis ile vatandaşlar arasında zor anlar yaşanırken, haberi duyan ilçe sakinleri Hükümet Konağı önünde toplanarak olaya tepki gösterdi.

Görgü tanığı Akın Gedik, "Arkadaşlarla Ovacık'ta kayak yapılan alana giderken, TEDAŞ çalışanı Rıza Çolak ile A.K.'yi uygunsuz vaziyette arabada gördük. Olay müdahale etmek isterken Rıza Çolak arabayı üzerimize sürdü. Arabanın tekeri bir arkadaşımızın ayağının üzerinde geçti. Daha sonra Çolak kızla birlikte polise sığındı" dedi.

Olayın görgü tanıkları ve engelli kızın ailesi savcılığa suç duyurusunda bulunurken, zanlı Rıza Çolak, cinsel istismar ve adam yaralamadan adli makamlara sevk edildi. Kalabalığın hükümet konağı önünde gergin bekleyişi ise sürüyor. habertürk

Küçük kıza 15 kişinin tecavüzünü flaş bellek ortaya çıkardı

10 Haziran 2010 Siirt'te ilköğretim okulu öğrencisi çocuklara tecavüz skandalının izleri silinmeden, bu olayın bir benzeri de Erciş'te ortaya çıktı. Yolda bulunan bir 'flaş disk'teki görüntülerin emniyet yetkililerine verilmesi üzerine, Ömer Aslaner isimli belediye zabıtasının, 15 yaşındaki kız öğrencinin zorla çektiği çıplak görüntülerini şantaj malzemesi olarak kullanarak tecavüz ettiğini ve fuhuşa sürüklediğini öğrendi. Olaya savcılık el koyup gizlilik kararı alırken, BDP'li Fatma Kurtulan konuyu Meclis'e taşıdı.
Takvim Gazetesi'nin haberine göre; Türkiye ilk olarak Siirt'te ilköğretim öğrencisi dört kızın, aralarında okul müdür yardımcısı ve kamu görevlilerinin de olduğu 15 kişinin tecavüzüne uğradığı haberiyle sarsılmıştı. İçinde yine kamu görevlilerinin bulunduğu bir başka olay Van'ın Erciş ilçesinde ortaya çıktı. BDP'li Kurtulan, Erciş'teki tecavüz olayıyla ilgili Meclis araştırması istedi. Kurtulan'ın Meclis Başkanlığı'na sunduğu önergenin gerekçesine göre; belediye zabıtası Ömer Aslaner, lisede okuyan 15 yaşındaki bir kızın zorla, çıplak görüntülerini çekerek şantaj yaptı ve tecavüz etti. Kız öğrenci, ardından aralarında güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 14 kişinin daha cinsel istismarına maruz kaldı.

Olay, bir vatandaşın Aslaner'in kaybettiği görüntülerin kayıtlı olduğu 'flaş diski' bularak, polise teslim etmesiyle ortaya çıktı. Aslaner tutuklanırken, diğer zanlılar serbest bırakıldı. Ailesinden alınan mağdur çocuk, Van Valiliği tarafından çocuk yetiştirme kurumuna verildi. Konuya ilişkin soruşturma başlatan Erciş Cumhuriyet Savcılığı'nın ise dosyada gizlilik kararı aldığı belirtildi.

Gizlendi iddiası
Meclis'e verilen önergenin gerekçesinde Aslaner'in, mağdurenin eğitim gördüğü okulda folklor dersleri verdiği belirtilerek, “Kimi öğrenciler, Aslaner'in okuldan başka kızları arabasına alıp gittiğini gördüklerini anlatmışlardır. Bu durumdan okul idaresinin de haberinin olduğuna dair iddialar var” denildi. Kurtulan şöyle devam etti:

“Yakın zamanda, çocukların cinsel zorla istismara maruz kaldığı olaylar yaşanmıştır. Cinsel istismar iddiaları bütün boyutlarıyla incelenmemekte, savcılık soruşturmayı derinleştirmemekte, olayların vardığı boyutlar kamuoyundan gizlenmekte ve davalar aylarca ciddi bir araştırma yapılmadan devam etmektedir. Tecavüz suçu ile sorgulananlar ellerini kollarını sallayarak dolaşırken, soruşturmalar bir türlü sonlanmamaktadır.”
netgazete

Tecavüz zanlısı, 3. kattan atlayarak canına kıydı
İstanbul Beykoz'da birkaç gün önce kaybolan, daha sonra bir parkta bulunan kız çocuğu, O.L.'nin tecavüzüne uğradığını öne sürdü. Bunun üzerine gözaltında alınan 64 yaşındaki O.L, Beykoz Emniyeti Amirliğine getirildi. Şüphelinin evinde yapılan aramada ise içerisinde çocuk pornosu görüntü ve fotoğraflarının da bulunduğu çok sayıda CD ele geçirildi. İfadesinin alınması için emniyette elleri kelepçeli olarak bir odada bekletilen O.L, görevlilerin bir anlık dalgınlığından faydalanarak 3. kat penceresinden atladı. Yere düşen şüpheli, olay yerinde öldü. 07.09.2009 İSTANBUL
netgazete

Sübyan koğuşunda tecavüz
27 EYLÜL 2009
Tekirdağ Kapalı Cezaevi'nde kalan 17 yaşındaki F.B.'nin, yaşları 12 ile 15 arasında değişen 4 çocuğa koğuş tuvaletinde tecavüz ettiği iddiası üzerine soruşturma başlatıldı.

İSTANBUL- Hırsızlık ve yaralama suçlarından 12 çocuğun kaldığı süyban koğuşundaki tecavüz iddiası, burada kalanlardan 4 çocuğun geçen hafta cezaevi yönetimine başvurmasıyla ortaya çıktı. Vatan Gazetesi'nin haberine göre, şikayetçi çocuklar, 2 yıldır cezaevinde kalan ve kendilerinden yaşça büyük F.B.'nin terör estirdiğini, kendilerine şiş gösterip tehditle tuvalette götürüp tecavüz ettiğini ileri sürdü.
F.B.'nin tecavüzlerinin bir süredir devam etitğini söyleyen çocuklar önce korktukları için olayı kimseye anlatamadıklarını, sonra birleşerek şikayetçi olmaya karar verdiklerini söyledi.
SAVCI SORUŞTURMA BAŞLATTI
Cezaevi yönetimi, tecavüze uğradıklarını söyleyen çocukların şikayetini işleme koyarken, ilk olarak koğuş arkadaşlarına tecavüz etmekle suçlanan F.B. sübyan koğuşundan alınıp tek kişilik karantina koğuşuna konuldu.
Soruşturma başlatan cezaevi savcısı Levent Özyurt, koğuştaki çocukların ve bu bölümden sorumlu infaz koruma memurlarının ifadelerini aldı. Şikayetçi 4 çocuk ifadelerinde, sübyan koğuşunda F.B. tarafından ölümle tehdit edilerek defalarca tecavüze uğradıklarını, infaz koruma memurları ise tecavüz olaylarından haberlerinin olmadığını söyledi.
Akşam

Çocuk tacizcisi, film setinde yakalandı
28 Eylül 2009
Küçük yaştaki 3 kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddiasıyla 7 aydır aranan sapık, Antalya'nın Alanya ilçesinde çekimi devam eden 'Süper Çocuklar' adlı filmin setinde yakalandı.
haber7

İzmir'in Kiraz ilçesinde, 14 yaşındaki bir kızın hamile olduğunun anlaşılması üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, kızın anne ve babasının da aralarında bulunduğu 13 kişi tutuklandı.

Kiraz'ın Olgunlar köyünde yaşayan ve karın ağrısı şikayetiyle Kiraz Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 14 yaşındaki G.Ö'nün 10 haftalık hamile olduğunu belirlenmesi üzerine doktorlar, olayı savcılığa intikal ettirdi. Kiraz Jandarma Komutanlığınca yapılan soruşturma sonucunda kızın, para karşılığı erkeklerle birlikte olduğu iddia edildi. Soruşturma sonucu 15 kişi gözaltına alındı ve Kiraz Adliyesi'ne sevk edildi. Gözaltına alınanlardan, aralarında anne ve babanın da bulunduğu 13 kişi tutuklandı.

Anne N.Ö. ile baba H.Ö'nün olaya göz yumdukları ve yetkili mercilere durumu bildirmedikleri gerekçesiyle, M.K, H.İ.C, Y.C, M.A, H.D, M.Y, A.A, H.D, R.E, A.D, N.K. da G.Ö'nün ifadesi ve yüzleştirilmeleri üzerine kızla ilişkiye girdikleri gerekçesiyle tutuklandılar.

Kızla ilişkiye girdiği gerekçesiyle tutuklananlar arasında 75 yaşında bir kişinin de bulunduğu, hamile kızın bebeğinin babasının, yapılacak DNA testi sonrasında belirleneceği kaydedildi.
haber7

05 KASIM 2009, PERŞEMBE

Çorlu'da 15 yaşındaki bir çocuk, akrabası olan 5 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklandı.

Tecavüz olayı doktor raporu ile doğrulanırken, küçük kız ailesinden alınarak yetiştirme yurduna yerleştirildi.
15 yaşındaki Ş.K.'nın, aynı mahallede oturan ve akrabası olan H.Y. adlı 5 yaşındaki kızı para verme bahanesiyle kandırarak Çorlu Kalesi'ne götürdüğü öne sürüldü. İddiaya göre Ş.K., burada küçük kıza tecavüz etti. Meyve Sebze Hali önünde bulunan MOBESE kamerasını 360 derece döndüren görevli polis memuru ise çocukları fark edince görüntü üzerine harekete geçen ekipler Ş.K.'yı yakaladı.

BİRİ CEZAEVİNE DİĞERİ YURDA
Çorlu Cumhuriyet Polis Merkezi'ne götürülen ve suçlamayı kabul etmeyen 15 yaşındaki Ş.K., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. 5 yaşındaki kız çocuğu da yetiştirmle yurduna teslim edildi. Küçük kızın babasının cezaevinde olduğu, annesinin ise çöp toplayarak geçimini sağladığı öğrenidi.

13 ARALIK 2009, PAZAR
7 ayda 2500 taciz

AKŞAM, mayıs ayında çocuğa yönelik 2 bin 500 cinsel istismar dosyasının Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu'nda beklediğini duyurmuştu. Aradan yaklaşık 7 ay geçti. Bekleyen dosya sayısı 5 bine ulaştı. 2011'den önce randevu mümkün değil

Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu, yazar Hüseyin Üzmez'in taciz ettiği iddia edilen B.Ç.'ye ilişkin tartışmalı raporla gündeme oturmuştu. Eskişehir'den birkaç gün önce gelen bir haber, gözleri yeniden aynı kurula çevirdi. Çünkü, 14 yaşındaki bir kıza cinsel istismardan yargılanan antrenör, çocuğu yönelik raporun 2 yıl sonra Adli Tıp'tan gelecek olması nedeniyle tahliye edildi.
AKŞAM, mayıs ayında Adli Tıp Kurumu'nda yaşanan sıkıntıyı, 'Taciz mesaisi' manşetiyle duyurmuş, 2 bin 500 dosyanın kuyrukta beklediğini bildirmişti. Aradan yaklaşık 7 ay geçti, tablo daha da vahim.

YÜZDE YÜZ ARTIŞ
Son raporlara göre 6. İhtisas Kurulu'nda bekleyen cinsel istismar ve taciz dosyalarının sayısı 5 bini buldu. Üzmez davasından önce günde 80 dosyayı karara bağlayan kurul, şimdi günde 15-20 dosyaya bakıyor. Daire, daha önce yoğunluk nedeniyle 8 dakikada bir dosya inceliyordu. Üzmez olayından sonra bu süre uzatıldı.
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com