EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Tunus'ta devrim sürüyor: Halk Batı uşaklarını taşladı

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Oca 10, 2011 12:25 am    Mesaj konusu: Tunus'ta devrim sürüyor: Halk Batı uşaklarını taşladı Alıntıyla Cevap Gönder

Tunus'ta işsizlik protestoları yayılıyor
21 Oca 2016



Tunus'un güney batısındaki Kasrin vilayetinde 19 Ocak'ta başlayan işsizlerin gösterileri ülke genelinde yayılıyor. Kasrin, Silyane, Sidi Bu Zeyd, Kafsa, Bace, Cendube, Kayravan, Mehdiye, Safaks, Tatavin ve Medenin vilayetlerinde gün içinde hükümet karşıtı protesto düzenlendi.

Yürüyüşlerin tümünde iş taleplerini tekrar eden göstericiler, bazı bölgelerde kent merkezlerindeki valilik binalarına yürümek isterken polis müdahalesiyle karşılaştı. Polisle gerginliklerin yaşandığı Sidi Bu Zeyd vilayetinde göstericiler, tepkilerini araç lastikleri yakarak ve bazı yolları kapatarak gösterdi.
Kasrin Valiliği binasının çatısına çıkan bazı gençlerin intihar girişimleri, son anda arkadaşları tarafından engellendi.

Bace kentinde valilik binasını basan protestocular valinin gitmesi yönünde sloganlar atarken, gençlerden biri valiyi bileklerini keserek protesto etti. Güvenlik güçlerinin müdahalesiyle hastaneye kaldırılan genç, tedavi altına alındı.

Güney kentlerinden Mehdiye'de valilik binasını basan göstericiler araç lastikleri yakarak binaya giriş çıkışlara engel oldu. İş istediklerini ifade eden pankartlar taşıyan protestocu gençler ile dağılmalarını isteyen güvenlik güçleri arasında arbede yaşandı.

Hükümetin dün gece düzenlediği toplantının ardından ekonomik iyileştirme paketini açıklaması göstericileri sakinleştirmeye yetmedi. Birçok bölgede gösterilere katılan eylemciler, söz konusu açıklamaların vaatlerden öteye geçmeyeceği iddiasında bulunuyor.

Tunus'ta başkentin güney batısındaki Kasrin vilayetinde Rıda Yahyavi ve bir grup üniversite mezunu genç, 2014 yılında düzenledikleri "iş talebi" gösterileriyle valilik tarafından ilk işe alınacaklar listesine isimlerini yazdırmışlardı. Ancak geçen hafta sonu isminin hazırlanan listede olmadığını fark eden Yahyavi'nin, protesto amacıyla tırmandığı direkte elektrik akımına kapılması sonucu ölümü, hükümet karşıtı protestoları başlatmıştı.
Tunus'ta resmi veriler, işsizlik oranının yüzde 15 olduğunu gösterirken, bu oranın üniversite mezunları düzeyinde daha da yüksek olmasından dolayı işsizlikten yakınan gençler, ülkenin birçok kentinde sık sık yürüyüşler düzenliyor.
"Arap Baharı" rüzgarının ilk estiği ülke Tunus'ta, 17 Aralık 2010'da Muhammed el-Buazizi adlı üniversite mezunu gencin, seyyar satıcılık yaptığı arabasına el konulması üzerine kendini yakması, devrimin fitilini ateşlemişti. Devrim, 14 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali'nin görevi bırakarak, ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanmıştı
Kaynak El Cezire

Tunus'ta turistik otele silahlı saldırı: En az 37 ölü
26 Haz 2015



El Cezire'nin haberine göre; Tunus'un turistik Susa kentinde plaj şemsiyesinin içinde sakladığı silahını ateşleyen eylemci 37 kişinin ölümüne neden oldu. Tunus İçişleri Bakanlığı Kâtibi, saldırıyı Tunuslu bir öğrencinin gerçekleştirdiğini söyledi.

Saldırı Tunus'un turizm merkezlerinden Susa kentindeki otele düzenlendi.

Tunus Sağlık Bakanlığı en az 37 kişinin öldüğünü, 36 kişinin de yaralandığını duyurdu. Yaralılardan bazılarının sağlık durumu kritik. Saldırının gerçekleştiği otel, 565 müşterisinin çoğunun İngiltere ve Orta Avrupa ülkelerinden geldiğini açıkladı.

Al Jazeera'ye konuşan kaynaklar bir saldırganın öldürüldüğünü, olayla ilgisi olduğu tahmin edilen bir kişinin de yakalandığını belirtti. Al Jazeera muhabirinin görgü tanıklarına dayandırarak aktardıklarına göre, kalaşnikoflu saldırgan bir plaj şemsiyesinin altına gizlenerek etrafa ateş açtı.

Yerel basında yer alan haberlerde de makineli tüfek ve el bombası kullanan saldırganın önce sahil kenarındaki turistlere saldırdığı, daha sonra da otelin ana kapısına doğru ilerlediği iddia edildi.

Başkent Tunus'taki Ulusal Bardo Müzesi'ne 18 Mart Çarşamba günü düzenlenen ve IŞİD’in üstlendiği saldırıda 20'si turist, biri güvenlik görevlisi, ikisi saldırgan 23 kişi ölmüş, 47 kişi yaralanmıştı.
Haber 93

Tunus'ta çatışmalar: 3'ü asker 13 ölü
24 Nis 2015



El Cezire'nin haberine göre; Tunus'un Kassarin kentinde silahlı gruplarla güvenlik güçleri arasında iki günden bu yana devam eden çatışmalarda 13 kişi hayatını kaybetti, 7 asker yaralandı.

Tunus Savunma Bakanlığı Sözcüsü Bilhasan Veslati, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Kassarin kentindeki Cebel Sellum bölgesinde yürütülen operasyon kapsamında Çarşamba gününden bu yana devam eden çatışmalarda 10 silahlı kişinin 'etkisiz hale getirildiğini' belirtti. Veslati ayrıca çatışmalarda 3 askerin öldüğünü, 7 askerin yaralandığını kaydetti.

Cezayir sınırındaki Kassarin kentinin etrafını çevreleyen dağlık bölgede, Kasım 2012'den bu yana ordu birlikleri ve silahlı gruplar arasında yer yer çatışmalar yaşanıyor.

Tunus ordusu ve güvenlik birlikleri, 18 Mart’ta başkent Tunus’taki Bardo müzesine düzenlenen silahlı saldırının ardından ülkede silahlı gruplara karşı kapsamlı bir güvenlik operasyonu başlatmıştı. (IŞ)İD’in üstlendiği saldırıda, 20'si turist, biri güvenlik görevlisi, ikisi saldırgan 23 kişi ölmüş, 47 kişi yaralanmıştı.
Haber 93

Tunus'taki Müze baskınında 22 ölü
18 Mar 2015



El Cezire'nin haberine göre; Tunus'taki Müze baskınında 19 sivil ve bir polis hayatını kaybetti. Operasyonda iki eylemci öldürüldü, rehineler kurtarıldı.

Başbakan Habib Sid, rehine operasyonunun sona ermesinin ardından düzenlediği basın toplantısında saldırganların müzeye asker üniformasıyla girdiklerini ve kimliklerinin henüz belirlenemediğini ifade etti.

Meclis binasıyla aynı yerleşkede

Tunus devlet radyosunun haberine göre, kimliği henüz tespit edilemeyen silahlı üç kişi Tunus meclis binasının olduğu yerleşkeye silahlı baskın düzenlemişti. Meclis binası yanındaki Bardo Milli Müzesi'ne düzenlenen saldırıda çoğu yabancı ülke vatandaşı olan sekiz kişi hayatını kaybetmişti.
Saldırıyı düzenleyen kişiler müzenin içinde bazı sivilleri rehin almıştı, güvenlik güçleri saldırganların girdiği müzeyi kuşatmıştı.

Henüz üstlenen yok

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı.

Bölgede bulunan Al Jazeera muhabiri Hafız Mureybeh, silahlı kişilerin önce parlamento binasına girmeye çalıştığını, bunu başaramayınca parlamento ile aynı yerleşke içerisinde bulunan müzeye saldırdığını söyledi.
haber 93

Tunus'ta açlık grevindeki İslâmcı tutuklular ölüyor Nahda seyrediyor
Oğuz Gürses
31-12-2012



“Öyle bir zaman gelecek ki
doğru söyleyenler yalanlanacak,
yalancılar ise doğrulanacak.
Güvenilir kimseler hain sayılacak,
hâinlere güvenilecek. İnsanlardan
şâhidlik etmeleri istenmediği halde
şâhidlik edecekler, yemin etmeleri
istenmediği halde yemin edecekler.”

(Taberâni, XXIII, 314)


YDH'nin haberine göre “Müslümanların Masumiyeti” adlı filmi protesto ettikleri için 14 Eylül'de iktidardaki Nahda (Müslüman kardeşler) polisleri tarafından tutuklanan İslâmcı gençler, tutukluluk hallerini protesto etmek için iki ay önce açlık grevine başlamışlar. 174 kişinin katıldığı açlık grevinde şimdiye kadar Muhammed Bahti ve Beşir el-Kali adlı iki tutuklu hayatını kaybetmiş...
Doha'da yayımlanan el-Arab gazetesinin sorularını cevaplayan Raşid Gannuşi, yaklaşık 10 gün önce açlık grevinde ölen 2 İslâmcı gencin ölümünün ülkedeki uzlaşı ortamını tehdit etmeyeceğini söylemiş....
Öte yandan Tunus radyosunun haberine göre, tutukluluk hallerini protesto etmek için 2 ay önce açlık grevine başlayan Tunuslu İslâmcı gençlerden 6 tanesinin daha sağlık durumunun kötüleştiği için Cumartesi günü hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alınmışlar...
Tunus Adalet Bakanı Nureddin el-Buhayri, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamasında, tutklu gençlerin açlık grevine son vermesi için çok çaba sarf ettiklerini ama onların açlık grevine son vermeyi reddettiklerini söylemiş...
Sözde İslâmcı iktidar tarafından, Peygamberimize hakaret eden bir filmi protesto ettikleri için haksız olarak olarak tutuklanan müslüman gençler; bu haksızlığı protesto etmek için 2 aydır açlık grevi yapıyor...
Açlık grevinde ölümler başlıyor ama iktidardaki Nahda (Müslüman kardeşler) haraketinin geçen ay İngilterenin en büyük Mason Locası tarafından Madalya ile ödüllendirlen Lideri Raşid Gannuşi ve bakanları "olur böyle vakalar, bu bizim iktidarımızı sarsmaz. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” anlamına gelen vicdansızca lâflar ediyorlar...
Yuh artık yuh...
Bunlar ve diğer ülkelerdeki benzerleri gerçekten Resulullah Efendimizin 1400 küsur yıl öncesinden bildirdiği gibi "okun yaydan çıktığı gibi” (*) dinden çıkmışlar...
Din kalmayınca...
Şekil A'da görüldüğü gibi...
Ne ahlâk kalıyor ne vicdan..
Ne insaf kalıyor ne merhamet...
Ne şefkat kalıyor, ne adalet....
Varsa yoksa kuru bir iktidar hırsı...

Gözleri kör eden bir iktidar hırsı..
Çakallıkta rakipsiz İngiliz Masonları, Müslüman bilinen bir adamın boynuna durup dururken madalya takarlar mı?
Fidel Castro'nun şöyle söylediği rivayet edilir ya: "Eğer düşmanın sana ödül veriyorsa. Sende bir puştluk var demektir..."
Doğrudur...
Düşman sana boş yere ödül verir mi?
Mutlaka yapmışsındır düşmanın işine yarayacak bir puştluk, bir hainlik... Bir Hizmet...
Aman dikkat edelim...
"Ahir zaman"dayız...
Özellikle de kendilerini bizden biri olarak tanıtıp da, düşmanlarımız tarafından övülen, ödül verilen, madalya takılanlara dikkat edelim...
Bize okkalı bir kazık atmasalar düşmanlarımız onları niye övsün, ödüllendirsin, madalya taksın ki?

Düşmanlarımız?

Tabiî ki Haçlı siyon ittifakı AB-D emperyalizmi...

Diğer ismiyle “Deccaliyet Komitesi”...

Dipnot:

* “Aranızda öyle bir grup ortaya çıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruçlarınızı onların oruçları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az göreceksiniz. onlar Kur’ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı geçmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar...”
(Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 36)

Aynı tehlikeyi işaretleyen Hadislerden bazıları da şöyle:

“Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hâline. İnsanlar mü’min olarak sabahlar da akşam kâfir oluverirler. İnsanlar dinlerini küçük dünya menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinlerinde sâbit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibi(sıkıntı çekerler)dirler.”
(Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 390; Ayrıca bkz. Müslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30, (2196)
“Öyle bir zaman gelecek ki bütün insanlar ribâ (faiz) ile iş yapacak. Ondan sakınanlar dai tozuna bulaşmak durumunda kalacaklar.”
(Nesâî, Büyû 2; İbnu Mâce, Ticârât 58; İbn Hanbel, Müsned, IV, 494; Beyhakî Sünen, IV, 275)


Tunus'ta devrim sürüyor: Halk yeni Batı uşaklarını taş yağmuruna tuttu
Murad Salih
17.12.2012



Halkın Batıcı diktatörü devirmesinden sonra Batı işbirlikçisi Müslüman Kardeşler'in sinsice iktidarı teslim ettiği yeni Batı uşaklarına karşı Tunus halkı öfkeli...

"Yasemin Devrimi"nin ikinci yıl dönümü dolayısıyla halka hitap eden Batı'nın yeni uşakları Cumhurbaşkanı Munsıf el-Merzuki ve Milli Meclis Başkanı Mustafa Bin Caferi Tunus halkı tarafından şiddetle protesto edildi.

Hatırlayalım: Tunus Devrimi, Muhammed Buaziz adlı üniversite mezunu bir gencin seyyar satıcılık yaptığı arabasına polislerin el koymasının ardından kendini yakmasıyla başlamıştı.

Devrimin üzerinden 2 Yıl geçti...

"Yasemin devrimi"in indirdiği Batıcı diktatörlerin yerine Müslüman Kardeşler Örgütü'nün dalaveresiyle yeni Batı uşakları alınca halkın öfkesi kabardı.

Devrimle özdeşleşen Sidi Buzid kentindeki valilik binası önünde kurulan platformdan halka seslenen Cumhurbaşkanı Munsıf el- Merzuki ve Meclis başkanı Mustafa Bin Caferi şiddetli protestolarla karşılaştı.

"Batı uşağı hükümet istifa" diye sloganlar atarak meydanı dolduran göstericiler, Merzuki ve Cafer'i taş yağmuruna tuttu.

Kalabalık içerisinden bir grup, Merzuki ve Cafer'in konuşmasının ardından platforma saldırdı.

Öfkeli kalabalık yatıştıramayan Batı uşağı Merzuki ve Cafer taş yağmuru altında polisler tarafından alandan güçlükle kaçırıldı.

Bu olay "Yasemin Devrimi"nin bitmediğini herkese gösterdi. Tıpkı Mısır Devrimi’nin bitmeyişi gibi...

Yasemin Devrimi'nin yeni Batı uşaklarıni iktidardan uzaklaştırıp yerli ve millî unsurların iktidarı ele geçirinceye kadar süreceğini de gösterdi...

Batı'yı ve Batı uşaklarını Tunus'ta yeni sürprizlerin ve yeni hayâl kırıklıklarının beklediği açık...

Mısır’da da öyle...

"Büyük Zuhur"...

“Kıtalar çapında”...

Gümbür gümbür geliyor...

Bütün Batı uşaklarının/ İşbirlikçilerinin...

Onlara uyan çanak yalayıcıların...

Muhbirlerin...

Ajanların...

Maskelerini yırta yırta geliyor...

Dinini, imanını ihaleye çıkararak en yüksek fiyatı veren satan işbirlikçilere rağmen...

İşbirlikçilere yaltanaklarak “iş bitirmeye” çalışan kifayetsiz muhterislerle; onlara uyan ayaktakımının bütün ayak oyunlarını çiğneye çiğneye geliyor...

Yakında herkes görecek, duyacak...

Merhum üstadın yarım asır öncesinden bestelediği müjdeler dolu “Şarkımız”(*)ın toprağa indiğini...

Dipnot:

* Şarkımız
Kırılır da birgün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler.
Şenlenir evimiz barkımız bizim.

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka alemlerle farkımız bizim.

Kurtulur dil,tarih,ahlâk ve iman.
Görürler nasılmış neymiş kahraman.
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.

Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Birgün akşam olur, biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
Necip Fazıl Kısakürek
(1964)
Çile’den.


BOP'un Kuzey Afrika ayağı çöktü: Tunus'da Müslüman Kardeşler Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybetti



Tunus'ta, oyların yüzde 55,68'ini alan laik Nida Tunus Partisi lideri El-Baci Kaid es-Sibsi'nin cumhurbaşkanı seçildiği duyuruldu.

Tunus Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Şefik Sarsar, düzenlediği basın toplantısında, seçiminin ikinci turunda Nida Tunus Partisi lideri Sibsi'nin 1 milyon 731 bin 529 oyla yüzde 55,68, geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Muhammed el-Munsıf el-Merzuki'nin ise 1 milyon 378 bin 513 oyla yüzde 44,32 aldığını ifade etti.

Seçime katılım oranının yüzde 60,11 olduğunu aktaran Sarsar, 50 bin 585 oyun geçersiz sayıldığını, 28 bin 755 boş oy kullanıldığını kaydetti.

Ülkede 23 Kasım'da düzenlenen seçimin ilk turunda Sibsi yüzde 39,4, Merzuki yüzde 33,4 oy almıştı.

Gabes'te arbede yaşandı

Tunus'un Gabes kentinde güvenlik güçleri, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Nida Tunus (Tunus'un Çağrısı) Partisi lideri El-Baci Kaid es-Sibsi'nin kazandığına ilişkin açıklamaları protesto eden göstericilerle güvenlik güçleri arasında arbede yaşandı.
haber 93

Devrim sürüyor: Tunus öldürülen muhalif lider için ayakta
8 ŞUBAT 2013



BBC'nin haberine göre Tunus'ta öldürülen muhalefet lideri Şükrü Belayid'in cenaze töreni için onbinlerce kişi başkent sokaklarındaydı.

İşçilerin çoğu da sendikaların genel grev çağrısına uyarak işi bıraktı.

Başkentteki cenaze törenine katılan bazı gruplarla güvenlik güçleri arasında yer yer çatışmalar yaşandı ve polis göz yaşartıcı gaz kullandı.

Yalnızca başkent değil ülkenin dört bir yanında suikasti protesto eden gruplar gösteriler yaptı ve yer yer çatışma haberleri geldi.

48 yaşındaki Belayid, Çarşamba günü işe giderken ensesinden kurşunlanarak öldürülmüş, saldırgan motosikletle kaçmıştı.

Belayid'in başkent Tunus'un Cebel Cellud bölgesinde çiçeklerle kaplı tabutu başında onbinlerce kişi toplantı.

Cuma namazından sonra cenaze törenine katılanlarla birlikte kalabalık iyice büyüdü.

Göstericiler "Şehidimiz için canımız, kanımız feda olsun" diye slogan atarak mezarlığa yürüdü.

Belayid, El Cellaz mezarlığında toprağa verildi.

35 yıldan sonra ilk genel grev

Suikasti protesto amacıyla sendikaların çağrısıyla bugün genel greve gidildi.

Ülkede 35 yıldan sonra ilk kez yapılan genel grevde toplu taşıma araçlarının çalışmadığı, başkent havalimanında birçok uçuşun iptal edildiği ve dükkânların kepenk kapattığı bildirildi.

Sendikalar saldırıdan iktidardaki İslamcı En Nahda partisini sorumlu tutuyor; En Nahda ise suçlamaları reddediyor.

Gösteriler

Belayid suikasti, Tunus'ta Arap Baharı günlerinden sonra düzenlenen bu türden ilk saldırı oldu.

Gafsa'da belediye başkanlığının önünde temsili bir cenaze töreni düzenleyen grup polisle çatıştı.

Protestocu grubun içinde avukatlar ve hakimler de bulunuyordu; bu grup suikast nedeniyle iki günlük grev başlatmıştı.

Başkent Tunus ve Gafsa'da yapılan gösterilerde polis göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz kullandı.

Tunus devlet televizyonu, üniversitelere Cumartesi ve Pazar günü derslere ara vermeleri talimatının verildiğini duyurdu; Fransa Tunus'taki okullarını kapatacağını açıkladı.

Protestocular suikastın arkasında olmakla suçladıkları En Nahda partisi öncülüğündeki hükümetin istifa etmesini istiyor.

Başbakan Hamadi Cibali, krizi yatıştırmak için teknokratlardan oluşacak bir hükümet kurulmasını önerdi ancak bu öneri bizzat En Nahda partisi tarafından reddedildi.

Muhalefet meclisten çekildi

Gün içindeki diğer bir gelişme ise Belayid'in lideri olduğu Halkçı Cephe'nin de aralarında bulunduğu muhalefet partilerinin meclisi boykot etmeye başlamasıydı.

23 yıl iktidarda kalan Zeynel Abidin bin Ali'nin devrilmesinden sonra yönetimi alan hükümete karşı olan Şükrü Belayid, insan hakları alanındaki çalışmaları nedeniyle saygı duyulan, sol eğilimli bir isimdi.

Devlet Başkanı Munsif Marzuki Fransa'ya yaptığı ziyareti yarıda kesip Mısır ziyaretini iptal etti.
haber1001

Mağripli Gençler Batıcı Diktatörleri Devirirken... -3-
Murad Salih
01.02.2011

Yani günümüzden 35 yıl önce bu ülkenin bir mütefekkiri diyor ki:

- Artık (monarşi - krallık idaresi) diye basit hedeflere karşı bir ihtilâl mevzuu (konusu) kalmamıştır. Bunlar son Afrika ve Anadolu cenubundaki (güneyindeki) memleketlerde görülen mini ihtilâllerle ortadan kalkmıştır...

- Ortada birkaç mostralık ülkeden başka da, «melik» veya «kral» unvanı altında bir örnek yoktur...

- . Fakat feciin fecii ve günden güne modalaşmakta şu hal vardır ki, eski «melik»lerin yerine, hemen hepsi asker, diktatörler ve onların (oligarşi - hizip idaresi) tipleri geçmiştir...

- Sadece, ellerine silâh emanet edilmiş olmanın imtiyazından faydalanarak (monarşi)lerini deviren ve (oligarşi)lerini kuran bu tipler, Afrikanın şimalinden (kuzeyinden) başlayarak Asyanın Anadolu cenubu Güneyindeki) Akdeniz kıyılarını yalayan ve oradan Basra körfezine doğru uzanıp Mezopotamyayı içine alan ve Pakistan'a kadar ulaşan, zelzele hattına benzer bir şerit üzerinde, sefil, komik, fikirsiz, çilesiz, mazi ve istikbal murakabesinden yoksun, en sığ plânda taklitçi ve yafta bilgilere dayalı bir ihtilâlcilik oyununa rejisörlük etmektedir.

- Öz nefsinin gafili olduğu kadar, taklide yeltendiği Batının da cahili bu tipler, hakikatte, Doğu âlemini Batı kültür emperiyalizmasına ezdirmiş, türlü ülkelerde türlü örnekleri yaşayan mücerret bir küfür modelinin aynı kalıptan dökülme maketleridir; ve istikbâlin ihtilâlleri bakımından başlıca hedefi teşkil etmek mevkiindedir.

- Batının madde terakkileri önünde kendisine yeni bir ruh arama buhranına düştüğünden habersiz ve bu feci buhranın 19 uncu Asır ortalarından başlayıcı seyrinden bilgisiz bu tipler, kolayca başardıkları ihtilâlleri, muazzam bir ideolocya plâtformasına dayalı, en zor bir ihtilâl şekline devr ve tazmin etme borcundadırlar.

- Bunlar, hem büyük mütefekkir eksikliği sebebiyle asırlardır içinden, hem de son asırda bedavacı mukallitler vasıtasiyle dışından çökertilen Doğu âlemini, iki dünya arası mahsup sırlarına âşinâ, yepyeni, şahsiyetli ve bütün insanlığa aradığı muvazeneyi vâdetmekte liyakatli bir nesle bırakmak zorunun kılıcı altındadırlar...

- Yıktıkları bîçare idarelere karşılık ülkelerini çaresiz kılan bu (enkizisyon) rahipleri, karşılarına çıkarılacak, atom bombası gücünde bir Doğu (Rönesans)ı hareketiyle büyük ihtilâl dâvasının İstikbalde Şark bölümünü ihtar ediyorlar.]

Bugün Tunus’ta spontane/kendinden zuhur tarzında aniden patlayan devrimin herkesi şaşırtan sirayet gücü ve yayılma hızının sebebi yukarıdaki satırlarda açıkça görülüyor...

Aynı satırlarda Mağrip’te batıcı diktatörü devirmekle başlayan bu spontane/kendinden zuhur devrimler zincirinin mukadder olan ve “atom bombası gücünde bir Doğu (Rönesans)ı hareketiyle” zuhur edecek olan “büyük ihtilâl dâvasının (..) Şark (doğu) bölümünü”n de öncüsü/habercisi oldukları ayan beyan okunuyor...

Bu satırlar...

Hem yazıldığı zamanın şiddetli bir ihtiyacını haykırıyordu...

Hem de olması gerekenleri...

Yani o günün insanlarının ne yapmaları gerektiğini...

Nasıl bir zuhura hazırık yapmakarı gerektiğini...

Yıl 2011...

Aradan yaklaşık 40 yıl geçmiş...

Bir nesil boş işler peşinde ömür tüketmiş...

O günkü İhtiyaçsa daha acil ve daha vahim bir hal almış ama...

Kitleler Pentagon-Pensilvanya- Washington-Ankara-İstanbul hattında döndürülen dolaplarla hipnotize edilmiş durumdayken...

Ne devrimi?

Herhangi bir şeye...

Kendilerine dair şahsî bir şeye bile itiraz edecek, “hayır” diyecek mecalleri kalmamış şu insan enkazlarıyla mı?..

Acaba “otoriteye” itaatsizlik mi etmiş olurum?

“Otorite”ye itaatsizlik edersem imanımı mı kaybederim?

Günaha mı girerim?

Hocaefendiyi mi üzerim?

Diye düşünmekten kıpırdayamaz duruma gelmiş/getirilmiş yığınlarla...

“Büyük Devrim” olur mu?

Büyük veya küçük...

Bir devrim için herşeyden önce mangal gibi bir yürek, çelik gibi bir irade, sağlam bir bilgi/kültür birikimi gerekir...

Var mı böyle biri?

Var...

Ve O şöyle diyor:

[VE YALNIZ BEN...

GÖZLERİM, SÖKMEYE YAKIN ŞAFAK AYDINLIĞINI SEYRE HAZIR, O OLAĞANÜSTÜLÜĞÜ BEKLİYORUM...

OLAĞANÜSTÜLÜK?..

ÖMRÜMÜN BÜTÜN GİRİNTİ VE ÇIKINTILARINI KENDİSİNE MAHSUS BİLDİĞİM BÜYÜK ZUHUR...

MUAZZAM BİR İSLÂMİ ZUHUR...

BAŞIMA NE GELDİYSE, BU YÜZDEN!..]


Ben O’nun ne dediğini yazdım...

Merak eden onun KİM olduğunu ve başına neler geldiğini nasılsa bulur...

Son bir not...

Bu türden lidersiz, örgütsüz, herhangi bir fikre istinat etmeyen, spontane/kendinden zuhur devrimlerin, devrim sonrası karşılaşmaları kuvvetle muhtemel riskler başka bir yazı konusu olsa da; riskleri var diye zamanı gelmiş bir devrimi ertemelemenin ahmakça bir davranış olacağı açıktır...

Bütün riskleri göze almadan devrim olamayacağı gibi, yaşamak da olmaz...

Çünkü risk sadece devrimler için söz konusu değildir: Risk hayatın ayrılmaz bir parçasıdır..

En basit davranışlarımızı -farkında olsak da olmasak da- sayısız risklerle karşı karşıya kalarak yaparız..

İçerken boğulma riski var diye su içmekten kaçınmak hastalıklı bir düşünce tarzı değil midir?

Riskten kaça kaça...

- “Aman oyuna gelmeyelim... Yaş tahtaya basmayalum... Provokatörlerin dolmuşuna binmeyelim... Her işin içinde ABD-İsrail parmağı var... onardan izinsiz yaprak bile kımıldayamaz... Çümkü onların gücü herşeye yeter... Biz aciz biçareleriz ne yapabiliriz ki?... En iyisi “otoriteye” boyun eğederek onun izni olmadan hiçbir işe kalkışmamaktır...”

Diye akıllar dağıtarak lider-şeyh,yazar- çizer- kanaat önderi maskeleriyle ortalıkta dolanıp insanımızı avutup/uyutup uyuşturanu işbirlikçi hainlerin söyledikleriyle amel ede ede...

Bir bakarız ki...

Bugün olduğu gibi; tuvalete giderken bile Pentogondaki “otorite”den izin almak durumuyla karşı karşıya kalıvermişiz...

Mağrip’te yanan devrim ateşinin alevleri...

Avutulan/uyuttulan/afyonlanan yığınları eninde sonunda bu derin hipnoz uykularından uyandıracak ve -“atom bombası gücünde bir Doğu (Rönesans)ı hareketiyle”- Büyük Devrim/Büyük Zuhur mutlaka gerçekleşecektir...

Mağripli gençlerin yaktıkları devrim ateşi sanki bunun müjdecisi...

Onları bütün samimiyetimizle destekliyor, saygı ve sevgi ile selâmlıyoruz...

[Ortalık mahşer gibi...
Kim buranın sahibi,
Kimlerin düğünü var?
Güneş batan bir bayrak;
Şu kıpkızıl ufka bak,
Ana baba günü var!]
(****)

Dipnotlar:

**** İHTİLÂL, Necip Fazıl Kısakürek, b.d. yayınları Nisan 1976- İST


Bu yazı dizisinin diğer bölümleri için: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=5084#5084

Tunus'ta sandıkların Sandıkların yüzde 7'si açıldı: Nida Tunus önde gidiyor
26 Eki 2014

Tunus'ta halk, ayaklanmadan sonra ikinci kez genel seçimler için oy kullandı. Sandıkların yüzde 7'si açıldı, ilk sonuçlara göre Nida Tunus partisi, Nahda'nın önünde gidiyor. Yeni anayasanın kabulünün ardından düzenlenen ilk seçime katılım yüzde 60 oldu.

Tunus'ta düzenlenen genel seçimlerde sandıkların yüzde 7'si açıldı. Laik Nida Tunus Partisi yüzde 32,8 ile önde giderken Nahda Hareketi'nin yüzde 30,8, Özgür Milli Birlik Partisinin yüzde 8,1 ve Düstur Hareketinin yüzde 5,6 oy aldığı bildirildi.

Katılım yüzde 60

Tunus'taki genel seçimler için oy verme işlemi, yerel saatle sabah saat 07:00 itibariyle başladı, akşam 18.00'e kadar devam etti. 24 ildeki 27 seçim bölgesinde oluşturulan merkezlerin bazılarında ise oy kullanma süresi birkaç saat daha uzatıldı. Yeni anayasanın kabulünün ardından düzenlenen ilk seçime katılım yüzde 60 oldu.

69 siyasi parti katılıyor
Üç haftalık seçim kampanyaları cumartesi günü sona ererken 1956 yılında bağımsızlığına kavuşan ülkede halk,yeni anayasanın kabulünün ardından ilk kez sandık başına gitti. Yaklaşık 11 milyon nüfusa sahip ülkede 5 milyon 200 bin kayıtlı seçmen bulunuyor. Seçmenler 405'i yurt dışında olmak üzere 10 bin 973 sandıkta oy kullandı.

Seçimlerde aralarında Nahda Partisi, Nida Tunus Partisi, Cumhuriyetçi Kongre Partisi, Halk Cephesi, Düstur Hareketi, El Cumhuri, partilerinin de yer aldığı seçimlerde bin 326 aday, milletvekili seçilebilmek için yarışıyor.

Nahda Partisi ile Nida Tunus Partisi arasında çekişmeye sahne olması beklenen seçime onaylanmış toplam 190 siyasi partiden 69'u katılıyor.

İlk defa bu seçimlerden sonra milletvekilleri hükümete güvenoyu verme ve çekme yetkisine sahip olacak.
Resmi sonuçların 30 Ekim'de açıklanması bekleniyor.
Kaynak: Al Jazeera

Tunus'ta devrim sürüyor:Şükrü Belayid suikastı Tunus sokaklarını karıştırdı
6 ŞUBAT 2013



BBC'nin haberine göre; Tunus'ta önde gelen solcu muhalif liderlerden Şükrü Belayid'in öldürülmesi üzerine patlak veren protestolar polisin bastırma çabalarına rağmen yayılıyor.

Belayid'in liderleri arasında arasında olduğu Halk Cephesi ile başka üç muhalefet grubu parlamentodan çekildiklerini duyurdu ve genel grev çağrısı yaptı.

Solcu liderin kardeşi Abdülmecid Belayid, Demokrat Yurtseverler hareketi liderinin evinden çıktığı sırada boynundan ve başından vurulduğunu söyledi.
Suikast üzerine ülke genelinde şiddetli protesto gösterileri düzenlenmeye başladı.

'İkinci devrim' sloganları

İktidar partisi Müslüman Kardeşler'e bağlı En Nahda'nın Mezune kentindeki binası ateşe verildi. Gafsa'daki En Nahda binası da tahrip edildi.

Başkent Tunus'ta İçişleri Bakanlığı binası önünde toplanan kalabalığı dağıtmak için polis göz yaşartıcı gaz kullanıyor.

Göstericilerin yeniden toplanarak barikatlar oluştdukları belirtiliyor.
Tunus'taki BBC muhabiri Sihem Hassaini, kalabalığın "İkinci devrim" sloganı attığını bildiriyor. Muhabire göre, genel greve katılım yüksek olacak.

İki yıl önce eski Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin devrilmesiyle sonuçlanan gösterilerin merkezi Sidi Buzid kentinde de sokaklarda lastikler yakılıyor. Kent sakini Mehdi Hurçani, Reuters'e yaptığı açıklamada, yaklaşık 4 bin kişinin polisle çatıştığını dile getirdi.

Cinayetin faili bilinmiyor ancak gözler iktidardaki En Nahda'ya çevrilmiş durumda. Çünkü, Belayid, Cumartesi günü Müslüman Kardeşler hareketinin Tunus kolunu 'Demokrat Yurtseverler'in toplantılarına saldırmak üzere 'paralı askerler' tutmakla" suçlamıştı.

France 24 televizyonu, Belayid'in sürekli ölüm tehditleri aldığını kaydetti.

Genel grev çağrısı

AFP'nin haberine göre; Demokrat Yurtseverler'in içinde olduğu Halk Cephesi ve Cumhuriyetçi Parti ile El Massar ve Tunus Nidası grupları, yeni anayasayı hazırlamakla görevli Kurucu Meclis'ten çekildiğini açıkladı ve genel grev çağrısı yaptı.

Tunus genelinde Perşembe günü işyerlerinin ve okulların kapalı kalması bekleniyor.

Tunus'ta En Nahda'nın liderliğindeki koalisyonun çökmesinin ardından yeni hükümet kurma çalışmaları devam ediyor.
haber1001

Tunus'ta devrim sürüyor: Suikast sonrası kriz derinleşiyor
7 ŞUBAT 2013



BBC'nin haberine göre; Tunus'ta önde gelen muhalefet liderlerinden Şükrü Belayid'in öldürülmesi ardından patlak veren siyasi kriz derinleşiyor.

Tunus Başbakanı Hamadi Cibali seçimlere kadar yönetimi ele almak üzere ülkenin ilk partiler dışı teknokrat hükümetinin oluşturulacağını açıkladı.

Ama ilk itiraz hükümetteki İslamcı En Nahda partisinden geldi.

En Nahda'nın Genel Başkan Yardımcısı Abdülhamid Celasi, bu kararın kendilerine danışılmadan alındığını, Tunus'un şu anda teknokratlara değil siyasi bir hükümete ihtiyacı olduğunu söyledi.

Celasi diğer partilerle koalisyon kurma amaçlı müzakereleri sürdüreceklerini söyledi.

Gösteriler

Başbakan Hamadi Cibali teknokratlar hükümeti açıklamasını, önde gelen bir muhalifin öldürüldüğü ve bir çok kentte öfkeli protestoların patlak verdiği bir günün ardından yapmıştı.

Suikaste uğrayan Şükrü Belayid'in de mensup olduğu muhalif gruplar koalisyonu Halk Cephesi, bugün için genel grev çağrısı yapmıştı.

Müslüman Kardeşler'e muhalefetiyle tanınan Şükrü Belayid başkentte başından ve ensesinden vurularak öldürüldü.

Bu, Tunus'ta 2011 yılı Ocak ayında yaşanan halk hareketi ve yönetim değişiminden bu yana görülen ilk siyasi suikast oldu.

Başbakan Cibali televizyonlardan yayımlanan ulusa sesleniş konuşmasında hükümeti "siyasi bağlılıkları olmayan yetkin kişilerden" oluşturmaya karar verdiğini söyledi.

Cibali, yeni hükümetin görevinin en kısa zamanda yapılacak seçimlere kadar ülkeyi yönetmekle sınırlı olacağını vurguladı.

Öfke patlaması

Muhalif politikacı Belayid'in öldürülmesi dün ülkenin dört bir yanında öfkeli tepkilere yol açtı.

Belayid işine gitmek üzere evinden çıktığı sırada vurulmuştu.

Binlerce kişi dün İçişleri Bakanlığı önünde toplanırken, kalabalıklar hükümeti istifaya çağırmış, yeni bir devrim talep eden sloganlar atmışlardı.

Belayid'in ölümüne tepki gösteren kalabalıklar Tunus'un merkezinde barikatlar kurarken, bir polis memuru protestocuların attığı taşlarla yaralanarak öldü.
Muhalefet hükümetteki İslamcı En Nahda partisinin Belayid'in öldürülmesinde parmağı olduğunu iddia ediyor.
haber1001

Tunus'ta devrim sürüyor: Yeni başbakan adayı el-Arid’e protesto
22-02-2013



YDH'nin haberine göre; Tunuslular, yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen İçişleri Bakanı Ali el-Arid’i protesto eden bir gösteri düzenledi.

Güvenlik güçlerinin perşembe günü Sidi Buzeyd kentindeki camilerdeki denetimi arttırması üzerine Tunus polisiyle çatışan Tunuslular, bugün düzenledikleri gösteride Ali el-Arid aleyhine “Sen bir korkaksın”, “Allah’ın evleri insanların dövüldüğü yerler değildir” ve “Ali el-Arid Amerika’nın memuru” şeklinde sloganlar attılar.

Hamadi Cibali hükümetinde içişleri bakanlığı görevinde bulunan Ali el-Arid, bugün Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Marzuki tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmişti.
haber1001

Tunus ve Cezayir'de işsizlerin isyanı büyüyor: 20 ölü
09 Ocak 2011
Haftalardır protestolarla çalkalanan Tunus ve Cezayir'de genç işsizlerin öfkesi bir türlü dinmiyor. Her iki ülkede güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu ölenlerin sayısı 20'yi buldu. Güvenlik güçleri resmi kurumları korumaya aldı.

Tunus ve Cezayir'de gençlerin başlattığı isyan sürüyor. Haftalardır sokaklarda olan genç işsizlerin öfkesi bir türlü dinmiyor. İki ülde de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu ölenlerin sayısı 20'yi buldu. Resmi kurumların koruma altına alındığı açıklandı.

Tunus’ta geçtiğimiz ay üniversite mezunu bir gencin bedenini yakarak ateşlediği işsizlik isyanı sürüyor. Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, dün yaşanan çatışmalarda en az 4 kişi yaşamını yitirirken, 6 kişi de yaralandı. Ölümler, dün gece, Tunus’un Cezayir sınırındaki Tala kentinde meydana geldi.
AFP haber ajansı, yerel kaynaklara dayandırdığı haberinde, ölenlerin 17 ile 30 yaşları arasında olduğunu ve polisin kalabalığın üzerine açtığı ateş sonucu öldüğünü bildirdi. Farklı yerel kaynaklar ve görgü tanıkları da ölümleri doğruladı.

Öte yandan, çatışmalarda çok sayıda yaralı olduğu ve yaralıların kentte bulunan hastanelerde tedavi altına alındığı söyleniyor. Reuters’e konuşan hastane çalışanları ve görgü tanıkları, yaralılardan durumu ağır olan 6 kişinin, bölge başkenti Kasrine’ye nakledildiğini aktardı.

POLİS HALKIN ÜZERİNE ATEŞ AÇTI

Dün geceki çatışmalar, işsizlerin bir hükümet binasını ateşe vermesinin ardından başladı. Kalabalığa önce tazyikli suyla müdahale eden güvenlik güçleri, kitlenin dağılmaması üzerine, halkın üzerine ateş açtı.

Tunuslu yetkililerin henüz doğrulamadığı ölümlerin polisin açtığı ateşle meydana geldiği söyleniyor. Öfkeli kalabalığın ise polisin müdahalesine taşlarla ve molotof kokteylleriyle cevap verdiği ifade ediliyor.

Tala kentinde cuma günü de çatışmalar yaşanmıştı. Göstericiler bir bankayı ve bazı hükümet binalarını ateşe vermişti.

Dün ülkedeki işsizlik protestolarının diğer bir adresi ise Gassrine kentiydi. Kentte göstericilerle güvenlik güçleri arasında dün gece çatışmaların yaşandığı ve çok sayıda yaralının olduğu bildirildi.

ASKERİ ÖNLEMLER ARTTIRILDI

Yetkililer, genç nüfus arasındaki yüksek işsizlik oranının yol açtığı protesto gösterilerine çözümü askeri önlemleri arttırmakta buldu.

İsyan dalgası başladığından bu yana ilk kez dün, bölgeye askerler sevk edildi. Yetkililer tarafından yapılan açıklamada, askerlerin hükümet binalarını korumakla görevlendirildiği ileri sürüldü.

Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, şiddet içeren protestoların kabul edilemez olduğunu söylemişti. Ben Ali, eylemlerin yatırımcıları ve turistleri ülkeden soğutarak önemli bir gelir kaybına yol açtığını ileri sürmüştü.

UGTT: İŞSİZLERİN TALEPLERİNİN ARKASINDAYIZ

Öte yandan, hükümete yakınlığıyla bilinen ülkenin en büyük sendikası UGTT, gösterilere yapılan sert müdahaleler nedeniyle yetkilileri kınadı.

Başkentte bir araya gelen yüzlerce sendika üyesi, isyan başladığından bu yana çatışmalarda yaşamını yitirenler için bir dakikalık sessiz bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Eylemde konuşma yapan sendikanın genel sekreter yardımcısı, "Sidi Bouzid ve iç bölgelerdeki halkın taleplerinin arkasındayız" diye konuştu.

Tunus’ta işsizlik isyanı, genç bir üniversite mezununun bedenini ateşe vermesiyle başlamıştı. Sidi Bouzid kentinde başlayan isyan, kısa süre içerisinde işsizlik oranının yüksek olduğu ülkenin iç kesimlerinde kalan diğer kentlere yayılmıştı.

Cezayir’de isyan fiyatları düşürdü

Cezayir’de en az beş kişinin yaşamını yitirdiği ve günlerdir ülkeyi etkisi altına alan isyan hükümete adım attırdı. Hükümetin isyana çözüm bulmak için dün yaptığı toplantıdan, bazı temel gıda maddelerine uygulanan vergilerde indirime gitme kararı çıktı.
Ülkenin resmi haber ajansı, başkentte yapılan bakanlar kurulu toplantısında, şeker ve yağ fiyatlarının yüzde 41 oranın düşmesini sağlayacak bazı ekonomik önlemler üzerinde anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Ticaret Bakanı Mustafa Benbada, halkın üzerindeki ekonomik baskıyı hafifletmek için acil önlemler alınacağını söyledi, "Hafta başından itibaren durum düzelecek" diye konuştu.

Bununla birlikte, yetkililerin aldığı önlemlerin halkın öfkesini dindirip dindiremeyeceği tartışmalı. Yoksulluk ve hayat pahalılığının tetiklediği gösterilerin, genç nüfus arasındaki yüksek işsizlik oranı ve konut yetersizliği nedeniyle duyulan hoşnutsuzluktan da beslendiği ifade ediliyor.

Gösterilerde özellikle genç işsizler öne çıkıyor. Ülkede resmi rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 10. Bağımsız kuruluşlar ise gerçek rakamın yüzde 25’e yakın olduğunu ifade ediyor.

HALK 5 OCAK’TAN BU YANA SOKAKTA

Cezayir’de, geçtiğimiz Çarşamba günü başkentin yoksul bir işçi mahallesinde başlayan isyan ilerleyen günlerde tüm ülkeye yayılmıştı. Yoksul Afrika ülkesi, 5 Ocak’tan bu yana hayat pahalılığı ve işsizlik nedeniyle yapılan protesto gösterilerine sahne olmuştu.

Çarşamba günü başlayan ve Perşembe günü birçok kente yayılan gösteriler, Cuma günü de devam etmişti. Dini yetkililerin sağduyu çağrısına rağmen sokaklara çıkan ve çoğunluğunu öfkeli gençlerin oluşturduğu kalabalık, başkent ve çok sayıda kentte polisle çatışmıştı.

Kabylie bölgesinde bulunan Bejaia ve Tizi Ouzou kentlerinde ise çatışmalar dün de sürdü.

DÖRT GÜNÜN BİLANÇOSU: 5 ÖLÜ, 400 YARALI

Hafta ortasından bu yana düzenlen gösterilerde en az 5 kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralandı.

Ölenlerin arasında polis kurşunuyla yaşamını yitiren 18 yaşındaki bir genç ile yüzüne isabet eden gaz bombası sonucu hayatını kaybeden 32 yaşındaki bir kişinin bulunduğu ifade ediliyor. Resmi kaynaklar ise ölen diğer kişinin ise eylemcilerin ateşe verdiği bir binada can verdiğini iddia ediyor.

Öte yandan, içişleri Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada, gösterilerde yaralananların sayısı 400 olarak bildirildi, bunun 300’ünün güvenlik güçleri olduğunu ileri sürüldü.

800 BİN NÜFUSLU KENT HAYALET ŞEHRE DÖNDÜ

Cumartesi günü, tüm gün boyunca eylemler sürdü. Kabylie bölgesindeki Tizi Uzu’nun birçok mahallesi ile bölgedeki bazı ilçelerde gösteriler yaşandı. Bouira kentinde Cumartesi akşamı düzenlenen gösterilerde polisle çatışmalar yaşandı. Başkent Cezayir’in 600 km doğusundaki Annaba kentinde güvenlik güçleri ile gençler arasında yaşanan şiddetli çatışmalar ardından 800 bin nüfuslu kent hayalet şehre döndü. Bu kentte Cuma gününden beri 7’si polis en az 21 kişi yaralandı, 50 gösterici de gözaltına alındı.

SADECE YAĞ VE ŞEKERE VERGİ İNDİRİMİ

Ülke geneline yayılan eylemler karşısında hükümet, saatlerce süren bakanlar toplantısı ardından yaptığı açıklamada geçici olarak yağ ve şeker ithalatçısı ve imalatçılarına dayatılan verginin yüzde 41 oranında düşürüldüğünü bildirdi. Yazılı açıklamada bu “geçici ve istisnai muafiyetin” gümrük hakları, katma değer vergisi ve şirketlerin kazanç vergisini (IBS) ilgilendirdiği belirtilirken, 1 Ocak’tan itibaren 31 Ağustos 2011’e kadar geçerli olacağı kaydedildi. Bu açıklamanın dışında hükümet halkı yatıştıracak herhangi bir açıklamada bulunmadı. Öte yandan yağ üreticileri derneği olan AFAO, Cuma gününden itibaren yağ fiyatlarında artış yapmama kararı aldı.

HALKIN İKTİDARA GÜVENİ KALMADI

Hükümet açıklamasının eylemcilerin yatışması için yeterli olması beklenmiyor. Analistler yolsuzlukta dibe vuran iktidarın halk nezdindeki güvenirliliğinin tamamen yok olduğunu belirtiyor.

Cezayir’de siyasi elitin yolsuzlukları, işsizlik ve tutulmayan sözlere küresel ekonomik kriz de eklenince tepkiler sosyal bir patlamaya dönüştü. Halk, temel gıda ürünlerine sürekli gelen zamlar, artan işsizlik ve konut yetersizliği ile yolsuzlukları protesto ediyor. Ülkede un ve yağın fiyatı son aylarda ikiye katlanarak rekor bir düzeye çıktı. Şekerin kilosu birkaç ay önce 70 dinar iken bugün 150 dinardan satılıyor. Cezayir’deki işsizlik oranı resmi rakamlara göre yüzde 10, bağımsız kaynaklara göre ise yüzde 25 dolayında. Ülkedeki eylemler 1988’de açlığa karşı gerçekleşen isyana da benzetiliyor. Bu protesto eylemleri 1990’lı yıllarda İslamcı isyana yol açmıştı.

Devlet Başkanı Abdulaziz Buteflika, 2003 yılındaki depremden bu yana yetersiz olan konut ihtiyacını gidermek için 2009 yılında bir milyon konut inşa etme sözü vermişti. Ancak başkentte sadece 10 bin konut tamamlanarak teslim edildi. Ülkenin nüfusu da 1962’deki bağımsızlıktan bu yana üçe katlandı (35,6 milyon).
Kaynak: Etha ve Ajanslar

TUNUS'TA NELER OLUYOR
Alphan Telek
15.01.2011
Tunus Cumhurbaşkanı Zine al-Abidine Ben Ali düştü. Tüm dünyada şu an ilk haber olarak yer alan Tunus Cumhurbaşkanı’nın düşüşü ve ülkeden kaçışı ülkenin Batılı müttefikleriyle komşularını endişeye düşürmüşe benziyor. Ben Ali’nin düşüşünü anlayabilmek için ise olayların sıralanışını bilmemiz gerekiyor.

Tunus’ta sokak gösterilerinin fitili 17 aralıkta üniversite mezunu işsiz bir gencin kendini yakmasıyla başladı. Üniversite mezunu Muhammed Bouazizi’nin geçinmek için sattığı meyve-sebze ürünlerine izni olmadığı gerekçesiyle polis el koydu ve hemen sonrasında Bouazizi kendisini yaktı. Bu olayın ardından Kuzey Afrika ülkesi Tunus’un pek çok yerinde yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik nedeniyle halk sokaklara döküldü. Bouazizi’nin yaptığı gibi birkaç benzer hadise daha yaşandı.

ASIL SORUN BEN ALİ

17 aralıktan bu yana yaşanan sokak gösterileri giderek etkisini ve çapını artırdı. Ülkede pek çok üniversiteli işsizin bulunuyor oluşu ve temel gıda maddeleri üzerindeki yüksek enflasyon Tunus halkını sokağa iten nedenlerin görünen sebepleri. Ancak asıl sorunun ülke yönetimini 1987’den bu yana elinde tutan ve Arap aydınları tarafından diktatör olarak lanse edilen Cumhurbaşkanı Ben Ali olduğu konusunda pek az kesim şüphe duyuyor. Ben Ali’nin eylemler başladığından bu yana sokak göstericileri için yasaların katiyyet ve kuvvetle uygulanacağını belirtmesi göstericileri daha da kızdıran gelişmelerin başında yer alıyor.

Paris merkezli Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu gösteriler boyunca 66 kişinin polis kurşunları ve darpıyla can verdiğini açıkladı. Süreç içerisinde Ben Ali’nin demir yumruğunun sembolü olarak gösterilen İçişleri Bakanlığı binasına pek çok kez saldırı girişimi olduysa da polis ve son olarak Tunus ordusu bunları engelledi. İçişleri Bakanlığından bir yetkili olaylar sırasında polisin güç kullanan göstericiye karşı kendini savunma hakkı olduğunu açıkladı. Ne yazık, bu açıklamalar ülkemize de pek uzak değil. Gösteriler sırasında Tunus’lu avukatların eylemleri de görünen o ki çok etkili olmuşa benziyor. Pek çok gösterici ve avukat eylemler sebebiyle polis tarafından hapse atılıp işkence gördüklerini açıkladılar. Bunlar ise ülkede demir yumruk olarak gösterilen Ben Ali’nin baskıcı ve polis rejimini daha da zor duruma sokmuşa benziyor.

SEÇİM HİLESİ VE POLİS RÜŞVETİ

1987’de yönetime gelen Ben Ali tam bir baskı ve polis rejimi kurmakla itham ediliyor. 23 yıl içinde yapılan bütün seçimlerde Ben Ali’nin oyları bir kez olsun %89’un altına düşmedi. Bu da onun baskıcı rejiminde seçim hileleri kullanıldığının kanıtı olarak gösteriliyor. Geçtiğimiz hafta 2014 seçimlerinde aday olmayacağını ve eylemcilerin taleplerini inceleyeceği sözünü verdi. Buna rağmen Ben Ali’nin bu sözleri göstericiler ve Arap aydınlar tarafından bir zaman kazanma metodu olarak algılandı. 13 Ocak günü Cumhurbaşkanı Ben Ali yönetimini sürdüremeyeceğini anlayınca bir televizyon kanalına çıkarak Tunus halkına sonsuz taviz verdi ve gerekli her türlü özgürleştirme politikalarını devreye sokacağını, şu an ki hükümeti ilga edeceğini ve son olarak da 6 ay içinde genel seçimlerin yapılacağını açıkladı. Ancak bu tavizler halkın radikalliğini daha da artırdı ve bugün akşam üzerinde Tunus Başbakanı Muhammed Ghannouchi, Cumhurbaşkanı Ben Ali’nin görevlerini yerine getirememesinden dolayı ülke yönetiminin liderliğini geçici olarak ele aldığını duyurdu. Aslında, Başbakan Ghannouchi de Ben Ali’nin yakın çevresinde yer alan biri budan dolayı Ghannouchi, eylemcilerin ateşini düşürmek için ilk olarak birleştirici ulusal söylemlerde bulundu: “Tunus’un erkekleri ve kadınları vatansever duygularınızı ve ruhunuzu koruyun!” Bu söylem Başbakan’ın da büyük bir korku içinde olduğuna işaret ediyor.Burada gösterileri yapan ve Arap aydınları tarafından "ortasınıf" olarak adlandırılan göstericilerin ne tavır alacakları ve ne kadar radikal olacakları çok önem teşkil ediyor. Sokaklarda bazı eylemcilerin Che Guaevera resimleri taşıdığı iddiası doğruluk taşıyorsa Tunus’ta halk radikalliğini ve kararlığını korursa bir devrim olabilir izlenimi doğuruyor.

FACEBOOK VE TWİTTER

Olaylar esnasında göstericilerin İran’daki gibi en çok Facebook ve Twitter üzerinden haberleştikleri anlaşılıyor.Ülkede henüz hiçbir resmi ağızdan çıkmasa da sosyal paylaşım ağlarında olaylar “Yasemin Devrimi” olarak niteleniyor. Öte yandan, Wikileaks belgelerinin belki de ikinci devrimci yanı ortaya çıkmışa benziyor. Zira, belgeler de yer alan Tunus yönetiminin yolsuzluk yaptığı iddiaları eylemciler tarafından eylemlerinin meşru taraflarından biri olarak gösteriliyor.

30 yıl öncesinde son bulan Arap aktivizminin yeniden ortaya çıktığını düşünebilir miyiz? Arap halkının, egemenlik iddiasını güçlendiren bu olay Ortadoğu’da diğer Arap ulusları etkileyebilir zaten Tunus’ta yer alan sorunlar diğer Kuzey Afrika ülkelerinde de az farklılıklarla bulunuyor. Bu durum, Arap liderleri, ABD’yi ve İsrail’i mutlak surette endişelendirecektir. Tunus’ta eylemciler şimdiden post-Ben Ali döneminin çok sesli planlarını yapmaktalar ve bu bile ortadoğuyu tedirgin etmektedir.
Odatv.com

Tunusta İsyanı Başlatan Adam!
15 Ocak 2011
Tunus Devlet Başkanı Zeynelabidin bin Alinin ülkeyi terk etmesine yol açan halk isyanı, 26 yaşındaki bilgisayar mühendisi Muhammed Buazizi tarafından başlatıldı.Buazizi tezgahını devirip tokat atan polislere kendini yakarak karşılık vermişti

Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesine yol açan halk isyanı, 26 yaşındaki bilgisayar mühendisi Muhammed Buazizi tarafından başlatıldı.

İşsizliğe bir de hayat pahalılığı ve yüksek enflasyona eklenince çaresiz kalan genç bilgisayar mühendisi, Sidi Bouzid kasabasında bir arabaya doldurduğu sebze meyveyi satarken 17 Aralık’ta zabıtalara yakalandı. Buazizi’nin arabasına ve mallarına el koyan zabıta, gence bir de tokat attı.

Öfkeden deliye dönen Muhammed Buazizi, bir bidon benzini üzerine boca ettikten sonra valiliğin önünde kendini yaktı. Hastaneye kaldırılan genci ziyaret edenler arasında Devlet Başkanı Bin Ali de vardı. Buazizi, 4 Ocak’ta hayatını kaybedecekti. Cenazesine katılanlar, “İntikamını alacağız. Bugün senin için ağlıyoruz, ölümüne sebep olanları da ağlatacağız.” diye slogan atıyordu.

Tunus’taki isyanı Buazizi’nin üzerine benzin dökerek yakması başlattı. Polisin, sert müdahalesi isyan ateşine benzinle gitmekten başka bir işe yaramadı. İsyan ülkenin her yanında alevlendi. Bugün de Bin Ali’nin ülkesini terk etmesine sebep oldu

[size=124]Tunus'ta ki vatandaşlar Yurda Getiriliyor[/size]
15 Ocak 2011
Tunus'ta devam eden kanlı olayların artarak devam etmesi üzerine can güvenli tehlikesi altında bulunan Türk vatandaşları, Türk Hava Yolları'ndan tahsis edilen uçakla yurda dönecek.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Tunus'ta kanlı olayların artarak devam etmesi üzerine can güvenliği tehlikesi altında bulunan Türk vatandaşlarının Türkiye'ye getirilmesi için çalışmalara başlandığı bildirildi.

Açıklamada, Dışişleri Bakanlığı'nın talebi üzerine Türk Hava Yolları'ndan tahsis edilen 1 adet uçak ile Türk vatandaşlarının Türkiye'ye getirileceği belirtildi.

Yarın sabah saatlerinde Türk Hava Yolları'na ait A 330 tipi yolcu uçağı Tunus'a harekete edeceği bildirilen açıklamada, saat 12.00'te Tunus'un Enfidha Havaalanı'nda olması planlanan uçağın aynı gün Türk vatandaşlarını alarak Türkiye'ye döneceği bildirildi.

Sarkozy, Bin Ali'yi Fransa'ya sokmadı
15 Ocak 2011
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, ülkesinden ayrılan Tunus Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin Fransa topraklarına girişine izin vermediği ileri sürüldü.

Tunus'ta 23 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda oturan Zeynel Abidin Bin Ali, işsizlik, yolsuzluk ve siyasi baskı nedeniyle yaklaşık 1 ay önce başlayan gösteriler başkente sıçrayınca, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, cumhurbaşkanlığı görevini geçici olarak üstlendiğini açıkladı.

Bin Ali, gösteriler üzerine bugün hükümeti fesh etmiş, erken parlamento seçimleri olacağını açıklamış; bunun yanında olağanüstü hal ilan ederek göstericilere karşı sert önlemleri uygulamaya sokmuştu.

Akşam saatlerinde, uluslararası havaalanının askerler tarafından kuşatıldığı haberi gelirken, kısa süre sonra da Bin Ali'nin ülkeyi terk ettiği duyuruldu. Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi de, cumhurbaşkanlığı görevini geçici olarak üstlendiğini açıkladı.

Bir türlü dinmeyen protestolar nedeniyle, bugün ülkede olağanüstü hal ilan edilmiş, gece sokağa çıkma yasağı uygulamaya konmuştu. Önlemler arasında 4 kişinin biraraya gelmemesi ve güvenlik güçlerinin uyarılarını yerine getirmeyenlere ateş açılması da vardı.

Tunuslu kaynaklar, Bin Ali'nin yurt dışında yargılanmak durumunda kalmamak için Avrupa dışında bir Yerde yaşamayı tercih etmiş olmasının güçlü bir olasılık olduğunu da kaydettiler.

Tunus'ta yaklaşık bir aydır süren ve ölümlerle sonuçlanan gösterilerin ardından ülkenin 23 yıllık Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali ülkeyi terk etti

Fransa'nın i-Tele ve LCI TV kanallarının haberine göre, Sarkozy, Bin Ali'nin Fransa'ya girişine izin vermeyi reddetti.

Her iki kanal da başka bir ayrıntı vermedi.

-EL ARABİYE: "BİN ALİ'NİN UÇAĞI KATAR'A GİDİYOR"

Tunus'un ülkeden ayrılan Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin uçağının Basra Körfezi ülkelerinden Katar'a gitmekte olduğu ileri sürüldü.

Dubai merkezli El Arabiye televizyonu, adlarını vermediği kaynaklarına dayanarak, Bin Ali'nin uçağının, Katar'a gitmekte olduğunu belirtti.

Tunus'ta 23 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda oturan Zeynel Abidin Bin Ali, işsizlik, yolsuzluk ve siyasi baskı nedeniyle yaklaşık 1 ay önce başlayan gösteriler başkente sıçrayınca, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, cumhurbaşkanlığı görevini geçici olarak üstlendiğini açıkladı.

Bin Ali, gösteriler üzerine bugün hükümeti fesh etmiş, erken parlamento seçimleri olacağını açıklamış; bunun yanında olağanüstü hal ilan ederek göstericilere karşı sert önlemleri uygulamaya sokmuştu.

Akşam saatlerinde, uluslararası havaalanının askerler tarafından kuşatıldığı haberi gelirken, kısa süre sonra da Bin Ali'nin ülkeyi terk ettiği duyuruldu. Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi de, cumhurbaşkanlığı görevini geçici olarak üstlendiğini açıkladı.

Bir türlü dinmeyen protestolar nedeniyle, bugün ülkede olağanüstü hal ilan edilmiş, gece sokağa çıkma yasağı uygulamaya konmuştu. Önlemler arasında 4 kişinin biraraya gelmemesi ve güvenlik güçlerinin uyarılarını yerine getirmeyenlere ateş açılması da vardı.

Tunuslu kaynaklar, Bin Ali'nin yurt dışında yargılanmak durumunda kalmamak için Avrupa dışında bir Yerde yaşamayı tercih etmiş olmasının güçlü bir olasılık olduğunu da kaydettiler.

5 BİN KİŞİ SOKAKTAYDI

Bin Ali'nin dün gece halka seslenerek ‘daha fazla özgürlük’ vadetmesine rağmen başkentte sokağa dökülen 5 bin kişi devlet başkanının istifasını istedi. Kalabalığın, ‘Bin Ali git’, ‘Teşekkürler Bin Ali ama bu kadar’, ‘Bin Ali istifa’, ‘Bin Ali'ye ölüm’solganları attıkları belirtildi.

Göstericiler polisle çatışırken, dünden bu yana devame den çatışmalarda 13 kişinin öldüğü, yaklaşık 1 aylık toplam bilançonun da 70'i aştığı belirtiliyor.
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Cum Oca 22, 2016 12:45 am tarihinde değiştirildi, toplam 33 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Oca 16, 2011 12:02 am    Mesaj konusu: Tunus'ta Brahmi suikastı Alıntıyla Cevap Gönder

Tunus'ta Brahmi suikastı
25 TEMMUZ 2013



BBC'nin haberine göre; Tunus'ta muhalif politikacı Muhammed Brahmi, evinin önünde vurularak öldürüldü.

58 yaşındaki Brahmi, milliyetçi çizgideki Halk Hareketi partisinin lideri ve yeni anayasayı hazırlamakla görevli Ulusal Kurucu Meclis üyesiydi.

Başkent Tunus'ta ve Brahmi'nin memleketi Sidi Buzid'de göstericiler toplanarak hükümetin istifasını talep etti. Ülkenin en büyük sendikası ise genel grev çağrısı yaptı.

Solcu liderlerden Şükrü Belayid'in Şubat ayında suikastla öldürülmesi Tunus'ta kitlesel protestolara yol açmış ve hükümet istifa etmişti.

Resmi haber ajansı TAP, Brahmi'nin Aryana'daki evi önünde vurulduğunu kaydetti.
Halk Hareketi yetkilisi Muhsin Nebti, Brahmi'nin eşi ve çocuklarının da olay yerinde bulunduğunu belirtti.
Gelen haberlere göre, Brahmi'nin öldürülüş şekli Belayid'e düzenlenen suikastı andırıyor: Motorsikleli saldırganlar, arabasına binen Brahmi'ye 11 el kurşun sıkmış.

Brahmi'nin ailesi ve taraftarları, saldırıdan iktidardaki İslamcı En Nahda hareketini sorumlu tutuyor.

Başkent Tunus'ta İçişleri Bakanlığı önünde toplanan kalabalık suikastı protesto ederken, Tunus'ta 2010 yılında Ben Ali rejiminin yıkılmasına yol açan gösterilerin başlangıç yeri olan Sidi Buzid'de de göstericiler sokaklarda lastik yakmaya başladı.

Sidi Buzid'de başlayan hareket birçok ülkeye yayılarak "Arap baharı" diye adlandırılmıştı.

Bu arada, suikast, Tunus'un Fransa'dan bağımsızlığını kazanmasının 56. yıldönümüne rastladı.

İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü, cinayetin "Tunus'ta hukukun üstünlüğüne darbe" olduğunu belirterek, politik şiddetin artabileceği uyarısında bulundu.
haber1001

Tunus'taki Batıcı baskı ve zulüm düzeni
15 Ocak 2011

Tunus'un caddelerinde, sokaklarında ve mahallerinde insanların maruz kaldıkları uygulamalar ve bu uygulamaların günlük hayata nasıl aksettiği üzerine bir gözlem...

Hazırlayan: Muhammed Adil / Türkçesi: M. Ahmet Varol

Bugünlerde Tunus'u ziyaret eden bir kişi bu ülkede olağanüstü bir halin yaşandığını zanneder. Başkentin ve diğer büyük şehirlerin gerek merkezi yerlerinde gerekse kenar mahallelerinde sık sık polis araçlarıyla, panzerlerle ve teftiş noktaları ile karşılaşmak mümkün. Polisler ve özel tim elemanları ise yanlarında bir tabanca bulundurmakla yetinmeyerek otomatik silahlar da taşıyorlar. Adeta her an bir saldırı veya baskın eylemi gerçekleştirilmesi ihtimaline karşı hazırlıklı gibiler.

Yeşilliği ve tabii güzellikleri ile tanınan Tunus, General Zeynelabidin bin Ali'nin ülkedeki İslâmcılara ve bizzat İslâmi varlığa karşı savaş açmasıyla birlikte ülke halkı açısından kapkara bir renge büründü. Tunus'taki İslami hareketin ileri gelenlerinden olan ancak isminin verilmesini istemeyen bir zat kendisiyle yaptığımız iki saatlik bir yolculuk esnasında bana şunları söylemişti: "Bazıları Tunus'ta, General Bin Ali'nin başını çektiği savaşın ülkedeki İslami Harekete yani en-Nehda hareketine karşı sürdürülen bir savaş olduğunu zanneder. Oysa işin gerçeğinde bu savaş bizzat Tunus'taki İslami varlığı hedef almaktadır. Güven içindeki evlere habersiz baskınlar düzenlenerek izinsiz aramalar yapılmasının, İslami tesettürün açıkça yasak edilmesinin, dinlerini yaşayan kadınların tutuklanmalarının, bunlara ırzlarına tecavüz edileceği tehdidinde bulunulmasının, tutukevlerinde esir muamelesine tabi tutulmalarının, üstlerinin zorla açılarak bu halde video kameralarıyla çekimlerinin yapılmasının, camilerde İslami dersler verilmesine engel olunmasının, okullardaki ve üniversitelerdeki mescitlerin kapatılmasının, İslami hareketin ileri gelenlerinden bazılarına zina iftirasında bulunulmasının başka ne amacı olabilir! Bu sayılanlar kanlı bir tiyatronun birbirini izleyen sahneleri."

Bu yazımızda biz Tunus'taki en-Nehda hareketi mensuplarının maruz kaldıkları uygulamalardan, bu hareketin ileri gelenlerinin askeri mahkemelerin önüne çıkarılmasından ve içlerinden yirmi kişinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmaları ile sonuçlanan yargılamalardan söz etmeyeceğiz. Bunun yerine Tunus'un caddelerinde, sokaklarında ve mahallerinde insanların maruz kaldıkları uygulamalar ve bu uygulamaların günlük hayata nasıl aksettiği üzerinde duracağız. Böylece bu ülkedeki İslami anlayış sahiplerinin nasıl bir durumla karşı karşıya olduklarını göreceksiniz.

*Başkent Tunus'un orta halli insanlarının oturduğu mahallelerinden olan İbnu Haldun mahallesinde bir ailenin ziyaretindeyiz. Aile mensuplarının yarısı tutuklanmıştı. Biraz sohbet ilerleyince kocası ve oğlu hapiste olan nine dertlerini dökmeye başladı: "Bu tutuklama olayı yaklaşık bir sene önce gerçekleşti. Polis teşkilatının yardımcı elemanları gece saat 2'den sonra evimize bir baskın düzenlediler. Yanlarında polis köpekleri de vardı. Bizi geceliklerimize kaldırıp tabancaları yüzlerimize çevirdiler. Evimizi aradılar. Bu arada oğlumun çalışma odasını da iyice karıştırdılar. Oğlumun çalışma odasından aldıkları bir Kur'an-ı Kerim'i, bazı dini kitapları, risaleleri ve oğlumun arkadaşlarının fotoğrafları bulunan bir fotoğraf albümünü yanlarına aldılar. İçlerinden birisi oğlumun sakalından tutarak hırpaladı ve hepimizin gözü önünde çok çirkin sözlerle kendisine hakaretler etti. Sonra oğlumu çekip yanlarına aldılar. Ben götürmemeleri için yalvarmaya başladım. İçlerinden birisi beni geriye doğru iterek duvara çarptı. Sonra aldılar, götürdüler ve nerede tutuklu olduğunu ancak iki ay sonra öğrenebildim..."

Yaşlı nine sözlerine devam ediyor: "Bu olaydan sonra da evimizi birkaç kez ziyaret ettiler. En son gelişlerinde oğlumun hanımını alıp götürdüler. Bu olay bize öncekinden çok daha ağır geldi. Bu ikinci olayın gerçekleştiği günün sabahında o gece çok sayıda başörtülü kadının tutuklandığını öğrendik. Bu kadınların çoğu da kocalarının nerelerde olduklarının polise bildirilmesi için rehin olarak tutuklanmışlardı. Bazıları ise kocalarının polise istediği açıklamalarda bulunmaları için tutuklanmışlardı. Bu kadınların tutukevlerinde üstleri değiştirilmiş ve kocalarının gözlerinin önünde ırzlarına tecavüz edileceği tehdidinde bulunulmuş".

Yaşlı nineyi birlikte ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımdan birisi bana şunları söyledi: "Tutuklanan bu başörtülü kadınlardan bazılarının zorla elbiseleri çıkarılarak bu halde video kameraları ile çekimleri yapılmış ve bu video kasetleri zorla kadınların kocalarına seyrettirilmişti.

Öte yandan İslami hareketin ileri gelenlerine bazı iftiralarda bulunulması için çeşitli oyunlar düzenlenmişti. Örnek olarak mühendis Ali el-Arid'in başına geleni anlatalım. Bu kişi tutuklu olarak bulundurulduğu yerde bayıltılmış sonra özel olarak kiralanan bir fahişe getirilip yanına yatırılmış ve o halde kamerayla çekimi yapılmıştı. Ali el-Arid baygın olduğu için olanlardan habersizdi ama hükümet bu filmi ona zina iftirasında bulunmak için kullandı".

Tunus hükümeti bu sıralar başörtülü olarak çalışan kadınları sırf başlarını örtmelerinden ötürü işten çıkarıyor. 108 nolu kanun gereğince başörtülü kadınların okullara, enstitülere, üniversitelere ve resmi kuruluşlara girmelerini engelliyor. O kadar ki, başörtülü bir kadına başörtüsünü çıkarmadan pasaport bile verilmiyor.

İslami anlayışa sahip olmalarından dolayı tutuklanan erkeklerin hanımları sürekli gözetim altındalar. Onlara yardım yapılması ve bazen ziyaret edilmeleri bile engelleniyor. Bugün tutukluların ailelerine yardımda bulunmaktan herkes korkuyor. Çünkü böyle bir şey en-Nehda hareketi ile işbirliği ve teröre yardım ve yataklık etme olarak kabul ediliyor.

Tunus yönetimi her tarafa istihbarat elemanı yaymak suretiyle vatandaşların kalplerine korku salmakla insanların kazanç yollarını da daraltıyor. Durum öyle bir noktaya geldi ki artık komşu komşuya güvenemiyor.

Baskı uygulamalarından sadece İslami anlayış mensupları değil bütün halk nasibini alıyor. Tunus halkı tatlı bir vaadin acısını yaşıyor. General bin Ali, diktatör Burgiba'yı devirip iktidarı ele aldığı ilk gün "artık bugünden sonra zulüm yok" demişti. Ama bugün Tunus halkı daha gelişmiş metotlarla uygulanan bir zulümle karşı karşıya!

*Yazımızın ikinci konuğu başkent Tunus'ta İslami bir kitabevinin sahibi. Adının açıklanmasını istemeyen bu kişinin kitabevi hükümet tarafından kapatılmış ve kapısına da "vergisini ödemediğinden kapatıldı" diye levha asılmış. Şimdi bu kitapçıyı dinleyelim: "Yönetim Tunus'ta çok sayıda kitabevini İslami kitapları ve gazeteleri satmasından dolayı kapattı. Hatta çok az sayıda İslami kitap basmalarına rağmen bazı yayınevlerini de aynı ithamla kapattı. Düzenin amacı İslami yönden bilgilenmenin bütün kapılarını kapatarak halkı dini konusunda daha da cahil duruma getirmek. Buna karşılık laik ve muzır neşriyata bütün kapıları açıyor. Bu tür yayın organları istediği gibi yayın yapabiliyorlar. İslam düşmanı ateistler hükümetin kendilerine sağladığı özgürlükten sonuna kadar yararlanıyorlar. Şu an Tunus'ta resmi olsun özel olsun bir tek İslami gazete yok. Bilakis resmi yayın organlarının tümü İslam'a ve İslamcılara karşı yürütülen propaganda savaşında görev almış bulunuyorlar. Bu gazeteler İslamcıları kötülemek için bol bol yalan haber yayınlıyorlar. Bundan da öte bizzat İslâm'ın temel ilkelerine karşı bir savaş yürütülüyor".

Dertli kitapçı Tunus'taki siyasi partiler ve insan hakları örgütleri hakkında da şunları söylüyor:

"Tunus'taki siyasi partilerin tümü karton partilerdir. Muhalefetteki partilerin bazılarını bizzat rejim kurdurdu. Korkaklıkları onları muhalefet yapmaktan alıkoyuyor. Hatta yayınları ile İslami harekete karşı başlatılmış olan savaşa katılıyorlar. Tunus'taki gerçek muhalefet İslami harekettir. Bu yüzden General Bin Ali bu hareketin kökünü kurutmaya çalışıyor.

İnsan hakları örgütlerinin ise kendilerini savunacak birilerine ihtiyaçları var. Bu halleri ile kimin hakkını savunacaklar!"

*Şimdi yazımızın üçüncü konuğunu konuşturalım. Yaklaşık altı ay hapiste kalmış bu konuğumuzla bir elbise tüccarının dükkanında tanıştık. Kendisini dinliyoruz:

"Ben Nehda hareketinden değilim. Herhangi bir başka İslami cemaatle de bağlantım yok. Ancak ben İslâmcıları severim ve gönlüm onlarladır. Tutuklanışımın hikâyesi ise şöyle: Her zamanki gibi sabah namazını camide kılmak üzere erken vakitte evimden çıkıyordum. "Uyanık Birlikler" adı verilen birliklere mensup bir kişi beni durdurdu. Bu birlikler iktidardaki Demokratik Anayasal Birlik Partisi'ne bağlı kuvvetlerdir. O sabah beni durduran "uyanık" üzerimi arayıp bıraktı. Aynı günün akşamı polis yardımcıları evime bir baskın düzenleyip arama yaptılar. Sonra da beni alıp götürdüler. Gittiğim yerde ağır işkencelere maruz kaldım. Sakalımı traş ettiler. İşkence yaparken bana hiç duymadığım, tanımadığım birtakım isimler soruyorlardı. Birkaç ay sonra evimde iktidar partisine ait bir kartpostal olduğu aklıma geldi. Hanımım o kartı bana getirdi. Sorgulama odasına götürüldüğümde bu kartı adamlara gösterdim ve 'ben Nehda hareketinden değil iktidar partisindenim' dedim. Bu kartı görmelerinin üzerine benimle konuşma stilleri değişti ve aradan bir hafta geçmeden serbest bıraktılar".

*Yazımızın dördüncü konuğu kendisiyle Hammamu'l-enf şehrinde tanıştığımız ve kardeşi hapishanede ölmüş olan Nurettin bey. Şimdi de onu konuşturalım:

"Kardeşim on ay önce ortalıktan kayboldu. Aradan epey zaman geçtikten sonra onun işinden dönerken tutuklandığını öğrendik. Kardeşimin müzmin bir hastalığı olduğundan dolayı düzenli bir şekilde ilaç alması gerekiyordu. Rejim bizim onu ziyaret etmemizi engelliyordu ve zaten de nerede tutuklu olduğunu kesin olarak bilmiyorduk. Tutuklanmasından epey sonra onunla birlikte aynı yerde tutuklu bulunmuş bazı kişilerden kardeşime bedensel ve psikolojik işkence yapıldığını öğrendik. Hastalığından dolayı kardeşime acımamışlardı. Öldüğünde polis kardeşimin normal bir şekilde öldüğü yolunda bir rapor çıkarttırıp bize gönderdi ve cesedini almamız üzere müracaatta bulunmamızı istedi. Tabutu almak için sadece bana ve babama müsaade ettiler ve tabutun içini açmadan yanımıza verdikleri polislerle birlikte götürüp gömmemizi şart koştular. Allah ona ve bütün şehitlere rahmet eylesin. Size şunu söyleyeyim ki bu ülkede çok sayıda tutuklu böyle işkencelerle şehid edilmiştir".

*Yazımızın beşinci konuğu da bir lise öğretmeni olan Fatma hanım. Bu bayanın kocası bir Avrupa ülkesinde siyasi tutuklu olarak yaşıyor ancak hükümet kadının kocasının yanına gitmek üzere ülke dışına çıkmasına müsaade etmiyor. Şöyle diyor Fatma hanım: "Rejim benim kocamın yanına gitmemi engellemek için pasaportumu elimden aldı. Başörtülü olduğumdan dolayı öğretmen olarak işime devam etmemi de engelliyor. Akrabalarımın ve komşularımın bana yardım etmelerine de engel oluyor. Daha da ötesi her hareketimi gözetliyorlar...Tunus yönetimi bugün eskisinden daha güçlü durumdadır. İktidar partisi bazı gönüllü gençleri saflarına alarak emniyet görevlisi olarak görevlendirdi. Bunun yanı sıra iktidar partisi İslam'a ve İslamcılara düşmanlığından dolayı komünist gruplarla işbirliği içine girdi. Azımsanamayacak sayıda komüniste hükümette bakanlık görevi verildi. İslami hareketin Tunus'taki bu durumu iyi değerlendirip kendi varlığını savunma hareketine geçmesi gerekmektedir. Aksi halde gelecek daha zor olacaktır".
timetürk

Arap ülkelerini 'halk devrimi' korkusu sardı
15 Ocak 2011
Tunus Devlet Başkanının halk ayaklanması sonrası ülkeyi terk etmesi diğer Arap ülkelerini korkuttu. Cezayir, Mısır ve Ürdün başta olmak üzere birçok Arap ülkesinin güvenlik önlemlerini artırdığı belirtiliyor.

Yıllardır halklarını sömüren ve yolsuzluk bataklığına batmış olan Arap diktatörleri Tunus’taki gibi halk devrimi korkusu sardı. Mısır, Cezayir ve Ürdün başta olmak üzere birçok Arap ülkesinin güvenlik önlemlerini üst düzeye çıkardığı bildirildi.

Bazı Arap ülkelerinde eylemciler, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan hükümet karşıtı protestoları memnuniyetle karşılarken, bu başkaldırının, baskıcı rejimlere sahip olmakla suçlanan diğer ülkelerde benzer değişim umudunu doğurduğunu düşünüyor.

Dün internette, sosyal paylaşım siteleri Twitter ve Facebook'un yanı sıra blogları dolduran binlerce mesajda, Tunus halkı kutlanırken, çok sayıda kişi, profil resimlerine Tunus bayrakları koydu.

DİĞER ARAP ÜLKELERİ DE DEVRİM BEKLİYOR

Mısır'da 30 yıldır iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek liderliğindeki rejime karşı onlarca Mısırlı eylemci, Tunus'un Kahire Büyükelçiliği önünde dans ederek, "Bin Ali, Mübarek'e, onun için de bir uçak beklediğini söyle" sloganları attı.

Mısırlı insan hakları eylemcisi Hüssam Bahgat, Tunus'ta hükümetin düştüğüne ilişkin haberlerden gözlerini alamadığını ve halkının da bir gün aynı şeyi yapabileceğini umduğunu söyledi.

Bahgat, "Tunus ile ilgili önemli olan şey, rejim günler önce tam anlamıyla sarsılmaz görünüyordu ve sonunda tek bir Batı ülkesi parmağını sokmadan demokrasi üstün geldi" diye konuştu.

Hüssam Bahgat, Tunus'taki olayların, liderlerin sıklıkla bir ömür boyu iktidarda kaldığı bir bölgede muhalefet liderlerinin güvenini artıracağını belirterek, "Tunus'ta olanlar, Mısır'da değişim amacına hayal edilmeyecek ivme kazandıracak" dedi.

Sudanlı muhalif lider Meryem El Sadık da Tunus'taki isyanla ilgili karmaşık duygular içinde olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanı'nın iktidardan gönderilmesinden ötürü heyecanlı, kendi halkının aynısını yapmamasından ötürü de üzgün olduğunu söyledi.

KİFAYE HAREKETİ BİN ALİ’NİN ÜLKEYİ TERKETMESİNİ KUTLADI

Mısır'ın liberal muhalif Kifaye (Yeter) Hareketi'nin, başkent Kahire'deki Tunus Büyükelçiliği önünde bir gösteri yaparak, Tunus Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin ülkesini terk etmesini kutladıkları bildirildi.

Mısır'da Arapça ve İngilizce yayın yapan El Mısri El Youm gazetesinin haberine göre, Zamalek semtindeki Tunus Büyükelçiliği binası önünde toplanan 50 kadar Kifaye Hareketi mensubu, Mısır'da da Tunus benzeri bir değişikliğin olması çağrısında bulundu.

Bazı muhalif kesimlerin de desteğini alan gösteride, katılımcılar Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i kastederek "Gelecekteki sensin" diye slogan attı.

Kahire'de yaşayan bazı Tunuslular'ın da gösteriye katıldıkları öğrenilirken, Kifaye Hareketi, Mısır'da, iktidar karşıtı sert muhalefeti ile tanınıyor ve zaman zaman işsizlik, zamlar ve insan hakları konularında protesto gösterileri düzenliyor.

TUNUS HALKI TARİH YAZDI

Tunus’ta tarih yeniden yazıldı. Bir aydır süren protesto gösterilerinin ardından halk, sonunda Bin Ali’yi devirmek üzere sokağa çıktı. Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali’nin halka seslenerek ‘daha fazla özgürlük’ vadetmesine rağmen başkentte sokağa dökülen 5 bin kişi devlet başkanının istifasını istedi.

İçişleri Bakanlığı önünde toplanan binlerce kişi, ‘Ali defol’, ‘Oyun bitti’ şeklinde sloganlar attı. Protestocuların arasında İlerlemeci Demokrasi Partisi Genel Sekreteri Maya Jribi de vardı : “Tunuslular sokaklarda ve korkmuyor. Onlar artık özgürlük, eşitlik ve adalet istiyor.”

Polis, göstericileri dağıtmak için büyük çaba harcadıysa da başarılı olamadı. İşsizlik, yolsuzluk ve siyasi baskı nedeniyle sokaklara dökülen halk, amacına ulaştı : “Biz sadece iş istemiyoruz. Aynı zamanda yolsuzlukların ve akrabalara yapılan iltimasında son bulmasını istiyoruz.” “23 yıldır omuzlarımızdaki bu baskı ve adaletsizlikten kurtulmamız gerekiyor. Biz bu diktatörden kurtulmalıyız artık.” “Bu mesajım dünyadaki tüm insanlara, diktatörlerden korkmayın. Diktatörlerden korkmayın.”

Olayların fitili ise geçtiğimiz Aralık’ta yoksulluğa ve fakirliğe karşı tepkisini göstermek isteyen 26 yaşındaki bir gencin kendini yakarak intihar etmesiyle başladı. Muhammed Buaziz adlı genç ölümüyle ülkede eşi benzeri görülmemiş bir protesto dalgasının yayılmasına da öncülük etmiş oldu.

Ardan Zentürk/Star
Tunus Devriminin Anatomisi
17 Ocak 2011

Giderek, işin kolayına kaçmaya başladık. Tunus halkının, Zeynel Abidin bin Ali’nin 23 yıllık iktidar tutkusunu sokakta sonlandırmasını hemen isimlendirmenin peşindeyiz...

...Ve günlük kullandığımız teknolojiye olan büyük aşkımız, artık, günümüz devrimlerini hemen sosyal medya zemininde değerlendirmemize neden oluyor...

Kimine göre Tunus’ta yaşanılan bir Twitter Devrimi...Kimi, bunu Facebook’un ilk siyasi başarısı olarak görüyor...Çoğunluk, Tunus halkının Wikileaks’de yayınlanan bazı belgeler nedeniyle ayaklandığına -gerçekten- inanıyor...

Geçiniz...

Bir kurbanlık öyküsü...

Aslında Tunus’ta yaşanılanlara bir “Muhammed Bouazizi Devrimi” demek, daha gerçekçi olur. Muhammed Bouzazizi, Tunus’taki milyonlarca genç üniversite mezunu işsizden biriydi. Bundan yaklaşık iki hafta önce, ekmek parasını zar-zor çıkarttığı meyve tezgahına zabıtalar el koydular. Artık canına tak etmişti, o da, eline bir bidon benzin aldı , başından aşağı döktü ve kendini yaktı!..

Bouazizi’nin ölümü, aslında, çok iyi eğitim gördükleri halde işsiz kalmış orta sınıf insanların feryadı niteliğindeydi... Ölüm, Tunus’u sarstı, insanlar artık yaşamak için sokağa inmeleri gerektiğine inandılar...

Bouazizi kendini kurban etti, -belki- ülkesini kurtardı...(-Belki- diyoruz çünkü bu ülkede siyasetin ne yöne savrulacağını henüz bilmiyoruz.)

Bükreş’teki o yaşlı kadın...

Romanya’yı 1974-1989 yılları arasında yönetmiş olan komünist diktatör Nikolay Çavuşesku benzer bir devrimle yıkıldığında ortalıkta internet falan yoktu!..

21 Aralık 1989 günü, kalabalığın önüne çıkmış, kendinden emin bir şekilde bilinen palavralarını içeren sıkıcı bir konuşma yapıyordu. Çağın gidişini anlayamamış, yakın çevresiyle birlikte kurduğu çürümüş sistemin devam edeceğine inanıyordu Çavuşesku.

O konuşurken birden, kalabalığın arasından yaşlı bir kadının titrek ama bir o kadar güçlü sesi duyuldu: Yalan söylüyorsun!..

O kadına ne olduğu bilinmiyor ama, tarih, Romanya Devrimi’nin o sözden bir-kaç saniye sonra başladığını, polisin kadına müdahalesi karşısında bir anda binlerce insanın ayaklandığını yazıyor...

Muhammed Bouazizi’nin adını biliyoruz, yaşlı kadın bir meçhul...

Ama toplumlar böyledir...Diktatörlük ve zorbalık karşısında gün gelir, tek bir kıvılcım yeterli olur... Nikolay Çavuşesku ve eşi kaçamadılar, kurşuna dizildiler. Zeynel Abidin ve eşi, belli ki, bu tür bir sondan korkuyorlardı ve çabuk davranarak canlarını kurtardılar.

Gerçekte ne oldu...

Evet...Tunus Devrimi’ni sürükleyen teknolojik zemin, Facebook, Dailymotion, YouTube ve Twitter’dan oluşuyor ama bu yaşanılanı gerçek anlamıyla ifade etmiyor.

İşsizlik...Eğitimli gençlerin umutsuzluğu... Medya ve internete sansür...Eş-dost ve yakın çevre ile kurulmuş, her yerinden rüşvet akan bir yönetim biçimi...Adaletsizlik...Fakirlik...

1979 yılındaki Humeyni Devrimi’nden sonra Ortadoğu’nun yaşamakta olduğu bu en yeni devrimin ana nedeni bunlardır...

Her zamanki alışkanlığımız ile bu gelişmeye sanal alemden isimler bulmaya çalışmak, Tunus halkının kararlı ayaklanmasını gölgelemekten başka bir işe yaramaz...

Etkisi ne olur...

Humeyni Devrimi, “şii karakterli” bir hareketti, bu nedenle Ortadoğu’da şii nüfusun yaşadığı bölgelerde yarattığı hareketlenmenin dışında belirgin bir karakteri olmadı. Aksine, İran’daki rejim sayesinde Ortadoğu’nun Arap kanadında pek çok totaliter rejim ayakta kalmanın yollarını da buldu. Batı, bu çürümüş yapılara, sadece İran’a karşı denge geliştirdikleri nedeniyle göz yummayı tercih etti. Ama Tunus’taki gelişme, iktidara gelip bir türlü gitmeyen, ölümleri halinde oğullarının yerlerine geldiği Arap rejimleri açısından çok ciddi bir alarm zilidir...
(..)

Tunus Durulmuyor...

Ulusal birlik hükümetinde kilit önem taşıyan bakanlıkların devrik Cumhurbaşkanı Bin Ali'ye yakın isimlere verilmesi büyük tepkiye yol açtı.

18.01.2011

Genel seçime kadar yaklaşık 6 ay görev yapması planlanan geçici hükümette 3 muhalif lidere bakanlık verilmişti.
Ancak isyanlarda önemli rol oynayan Tunus İşçi Sendikası üyesi üç bakan görevden çekildiklerini açıkladı.

Ülkeyi seçime götürecek süreçte görevde kalması planlanan ulusal birlik hükümetine liderlik edecek olan Başbakan Muhammed Gannuşi ortalığı yatıştırmaya çalışıyor.

Gannuşi, yeni kurulan ulusal birlik hükümetindeki, eski Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali rejiminde görev yapmış ve koltuklarını koruyan bakanların "ellerinin temiz olduğunu" ve bu isimlerin her zaman ulusal çıkarları korumak için hareket ettiklerini savundu.

Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum, Tunus’a "düzeni bir an önce sağlayın ve halkın beklentilerine yanıt verin" çağrısı yapıyor.

Ancak ülkenin dört bir yanında gösteriler sürüyor. Ülkenin güneydoğusundaki Sfaks kentinde yaklaşık 5 bin kişi, yeni kabinede devrik Devlet Başkanı’nın partisinden üyelerin bulunmasını protesto etti.

Sidi Buzid kentinde binlerce kişi gösteri yaparken, Regep ve Kasrin kentlerinde de bin kadar kişi protesto yürüyüşü düzenledi.

Başkent Tunus’ta ise İçişleri Bakanlığı’na yürümeye çalışan yaklaşık 200 kişilik gruba polis müdahele etti.

1.5 Milyar Dolarlık Serveti Var!
Tunus’un devrik Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali’nin Suudi Arabistan’ın Cidde şehrine kaçmasının ardından hakkında çıkan iddialara her gün bir yenisi ekleniyor.

Son olarak, Bin Ali’nin "yurt dışındaki özel bankalarda nakit 1,5 milyar dolarlık bir servetinin bulunduğu" ileri sürüldü.

Bin Ali’nin parasını, Tunus’taki devlet bankalarından yurt dışındaki özel bankalara transfer ettiği ve buna ek olarak sahip olduğu taşınmaz mal varlığının milyarca dolar değerinde olduğu bildiriliyor.

Bin Ali’nin eşi Leyla’nın da milyonlarca dolarlık altın ve gayrımenkule sahip olduğu kaydediliyor. TRT

Tunus'ta suskun gazetecilerden farklı devrim
19 Ocak 2011
Tunus'ta devrik Zeynelabidin Bin Ali rejiminde susturulan gazeteciler, çalıştıkları kurumlarda yönetim kadrolarının gidişini isteyemeseler de, yazı işlerinde editoryal çizgiyi ele alarak, kendi Yasemin devrimlerini başlattı.

Eski rejime yakınlığıyla tanınan devlet medyasında daha önce hiç görülmeyen biçimde redaksiyon komiteleri kurulurken, Bin Ali döneminde saygınlığıyla tanınan ancak Bin Ali'nin yakın çevresindekilerin talimatlarıyla yönetilir hale gelen La Presse'nin çalışanlarından gazeteci Fevziye Mezzi, ''Bundan böyle editoryal çizgimizi biz belirliyoruz'' açıklamasında bulundu.

Mezzi, biri La Presse, diğeri de aynı gruba ait Essafaha için olmak üzere 2 redaksiyon komitesi kurulduğunu, grubun Genel Müdürüne ise ''şirketin işleyişini garanti altına almak için çek imzalayan kişi rolünün verildiğini'' anlattı. Yasemin Devrimi'nin yaşayan Tunus'ta medyadaki değişimin ilk izi, 23 yıllık iktidarını bırakan Bin Ali'nin ülkeyi terk ettiği cuma günü Tunis7 kanalının logosunun değiştirilmesi oldu. Logodaki 7, Bin Ali'nin darbeyle iktidarı ele geçirdiği 7 Kasım 1987'ye atıfta bulunuyordu.

Devlet televizyonu, ulusal renkler olan kırmızı ve beyaz fonuyla yeni logosunu oluştururken, kanalın çizgisi de tamamen değişmiş durumda bulunuyor ve eski muhaliflere ve sokaktaki insanlara söz veriliyor.

Devlet radyosu RTCI'nin muhabiri Kerime, ''Bugün hiç sansür yok. Ama gerçekleri doğrulamak için bilgileri süzüyoruz. Yönetim ekibi burada ama gazetecilik mesleğimizi icra etmemize ses çıkarmıyorlar'' ifadesini kullandı.

Eski rejime yakın bir başka basın grubu Maison El Enver'de haber müdürleri yok ama gazeteciler görevlerinin başında. Resmi ajans TAP'da ise bir dalgalanmadan sonra, Genel Müdür yerini korurken işleri redaksiyon ele almış bulunuyor.

Bin Ali'nin yakınlarına ait Radyo Mozaik FM'de yönetim, gazeteciler ve çalışanlar yazılı bir açıklamada bulunarak, ''Her görüşten Tunusluların sesini duyurmak için editoryal çizgiye el koyduk'' ifadesini kullandı. haber10

Tunus'un Firari Batıcı Diktatörü Bin Ali Komada
17 Şubat 2011

Tunus'un firari Batıcı diktatörü Zeynelabidin Bin Ali'nin 2 gündür komada olduğu ileri sürüldü.
Bin Ali ailesine yakın bir kaynak, sokaktan gelen baskıyla 14 Ocakta ülkesinden kaçarak Suudi Arabistan'a sığınan kalan Bin Ali'nin, beyin damarlarındaki kanamanın ardından Cidde'de bir hastaneye kaldırıldığını ve 2 gündür komada olduğunu bildirdi. haber 1001

Tunus'un Devrik Lideri Öldü mü?

Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali'nin Cidde'de kaldırıldığı hastanede öldüğü iddia edildi.

20.02.2011

Bin Ali’nin son üç gündür koma halinde Arabistan’daki özel bir hastanede yattığı ve bugün de öldüğü öne sürüldü.
Bin Ali’nin kız kardeşi Naime Bin Ali’nin de geçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybettiği bildiriliyor.

Tunus Hükümeti, Suudi Arabistan kaynaklarından haberlerin doğruluğunu araştırıyor.

23 yıldır iktidarda bulunan Zeynel Abidin Bin Ali, Yasemin Devriminin ardından Ocak ayında Tunus’u terk etmek zorunda kalmıştı.

Beyin kanaması geçiren Bin Ali’nin Cidde’deki bir hastanede 3 gündür komada bulunduğu bildirilmişti. TRT

Tunus'ta protesto gösterisi: 5 yaralı
Tunus'ta hükümet karşıtları polisin tutumunu protesto etti. Polis merkezine gitmeye çalışan protestoculara polisin havaya ateş açarak ve biber gazı kullanarak müdahalesinde 5 kişi yaralandı. Hükümet karşıtlarının protesto gösterileri aralıklarla sürüyor. 27.02.2011 TUNUS netgazete

Tunus Başbakanı İstifa Etti!
27 Şubat 2011
Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi devlet televizyonundan istifasını açıkladı.
Gannuşi, görevinden ayrılması talebiyle protestolar düzenlenmesi üzerine, devlet televizyonundan istifa ettiğini duyurdu.

Başbakan Gannuşi, devrik devlet başkanı Zeynelabidin Bin Ali yönetimine yakın olmakla suçlanıyordu.

Gannuşi daha önce yaz aylarında düzenlenecek seçime kadar başta kalacağını ve aday olmayacağını da duyurmuştu. aktifhaber

Tunus devrimi gasp mı edildi?
4 Mart 2011
Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Binali'nin ülkeyi terk etmesinin neredeyse iki ay ardından, bazı Tunuslular Binali'nin 23 yılda yarattığı otoriter sistemin sona erip ermediğinden şüpheli.

Başkent Tunus'taki başbakanlık binası bir süredir protestocuların toplanma yeri. Ülkenin dört bir yanından yüzlerce kişi burada imza kampanyaları düzenliyor, şarkılar söylüyor ve çadırlarda geceliyor.

İçlerinden bir öğrenci, değişen hiçbir şey olmadığını söylüyor. Yanındaki genç de "Yeni hükümete güvenmiyoruz" diyor.

Hafta sonu ise daha kalabalık bir grup halinde kentin merkezinde bir yürüyüş düzenlediler.

Polisin müdahalesi sert oldu. Göstericilerin üzerine ateş açıldı, 5 kişi öldü.

Kentin merkezindeki dumanaltı bir kahvehanede polislerle konuşuyorum.

Bazı göstericilerin İçişleri Bakanlığı'na girip içeridekileri tehdit ettiğini söyledi bir tanesi.

"Bunlar ülkeyi alt üst edecek. Bence bunları öldürmenin hiçbir sakıncası yok" dedi.

Ancak polis gösteriyi bastırmayı başarmış olsa da protestocular eli boş dönmedi sokaktan.

Binali döneminden kalan Başbakan Muhammed el Gannuşi görevi bıraktı, yerine eski dışişleri bakanı Beji Caid Sebsi geldi.

Şimdi Tunus 78 yaşında bir geçici cumhurbaşkanı ve 84 yaşında bir geçici başbakan ile yönetiliyor.

Devrime ne oldu?

Gençlerin başlattığı devrim yaşlılar tarafından gasp mı edildi?

Tunus Üniversitesi'nden Rada bin Osman "Gençler devrimi bu insanlara gümüş tepsi içinde sundu" diyor ve ekliyor:

"Bu devrimcilerin herhangi bir siyasi parti tarafından temsil edilmemesinden kaynaklanıyor. Kendilerini mevcut hiçbir siyasi oluşuma ait hissetmiyorlar."

Tunus'ta kurulan geçici hükümette çok az yeni yüz vardı. İletişim ve Teknoloji Bakanı olan Sami Zavi gibi. Ancak o da, yeni kabineden hayal kırıklığına uğrayıp istifa etti.

Yine de devrimin eski rejimin temsilcileri tarafından çalındığı söylemini kabul etmiyor:

"İnsanların farklı görüşleri olabileceği gerçeğini tabii ki kabul ediyoruz. Ancak devrimin halktan gasp edilebileceğini sanmıyorum. Tek ihtiyacımız ülkede işlerin biraz istikrara kavuşması. Bu sayede seçimlere odaklanabilir ve gerektiği gibi hazırlanabiliriz. Ondan sonra da seçim sonuçları doğrultusunda yeni bir siyasi sistem kurmamız gerekiyor."

"Eski yönetimden çok sayıda insanın geçici hükümette de yer almasının insanlara olumsuz bir mesaj verdiğini kabul ediyorum. Belki daha fazla yeni yüze yer verilebilirdi. Ancak biraz sabırlı olabilirsek işler düzelecektir."

Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki halk hareketlerinin ardından, Irak'ın işgalinden sonrasına benzer bir tartışma ortaya çıktı dünya kamuoyunda.

Bu coğrafyalar devrime hazır mı, devrim hayata geçirilebilir mi? Tunus Üniversitesi'nden Rana bin Osman, ülkesinin durumunun diğerlerinden farklı olduğunu, değişimin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu söylüyor:

"Tunus Orta Doğu'daki diğer ülkelerden farklıdır. Bahreyn'e bakın mesela. Sokaktaki protestoculardan hiçbirinin kraliyet ailesini devirmek gibi bir niyeti yoktu. Bazı değişikliklerle birlikte monarşinin devamından yanaydılar."

"Biz ise daha bütüncül bir değişim istiyoruz. Devrim olduğunda, Mısır'dakiler gibi kutlama yapmadık mesela. Çünkü henüz devrimin tamamlanmış olduğunu düşünmüyoruz."

Owen Bennett-Jones / BBC / Tunus

Tunus'ta yeni hükümet gizli polisi feshetti
7 MART 2011
[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2011/03/06/110306125914_tunisia_304x171_afp_nocredit.jpg [/img]
Üçüncü geçici hükümetin kurulduğu Tunus'ta içişleri bakanlığı, ülkenin gizli polis teşkilatının feshedildiğini açıkladı.
Gizli polis teşkilatının, 14 Ocak'ta devrilen eski cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali dönemindeki insan hakları ihlallerinin çoğundan sorumlu olduğu düşünülüyor.
İlgili Konular
Afrika, İnsan Hakları
İçişleri Bakanlığı, gizli polisin feshedilmesini sitesinden yaptığı bir yazılı açıklamayla duyurdu.
Açıklamada, "atılan bu adımlar, hukuka duydukları saygı, güvenlik hizmetleri ve vatandaşlar arasındaki güven ve şeffaflığı kutsamaları açısından devrimin değerleriyle uyum içerisindedir" dendi.
Gizli polis, ülkedeki muhalefetin bastırılmasında da önemli bir rol oynamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), gizli polisin "muhaliflerin peşini bırakmadığı, İslamcılara işkence ettiği ve kendi yurttaşlarını hırpaladığını" söyledi.
BBC'nin Arap dünyası uzmanı Magdi Abdelhadi de teşkilatın feshedilmesinin muhalefetin ana talepleri arasında olduğunu ve bin Ali rejimine karşı kazanılmış en büyük zafer olarak görüleceğini söylüyor.
Üçüncü geçici hükümet
Geçici başbakan Beci Caid Essebsi'nin ilan ettiği yeni hükümette de, bin Ali ktidarının hiçbir üyesi yer almıyor.
Geçici hükümette savunma, iç işleri, adalet ve dış işleri de dahil olmak üzere önemli bakanların çoğunda herhangi bir değişiklik yok.
Ancak geçen hafta gerçekleşen istifalar sonrasında yeni atamalar da yapıldı.
Bin Ali'nin ardından kurulan geçici hükümetin başbakanı Muhammed Gannuşi de görevinden istifa etmiş, başbakanlık görevini Beci Caid Essebsi devralmıştı.
Geçici hükümetin üyeleri 24 Temmuz tarihinde gerçekleşmesi beklenen seçimlerde aday olamayacak. BBC

Tunus'ta Zeynel Abidin bin Ali'nin partisi feshedildi
9 MART 2011

Tunus'ta devrik lider Zeynel Abidin bin Ali'nin partisi Anayasal Demokratik Birlik feshedildi.
İçişleri Bakanlığı 23 yıl iktidarda kalan Zeynel Abidin bin Ali'nin halk ayaklanması ardından 14 Ocak'ta ülkeden kaçmasından sonra partinin faaliyetlerini askıya almıştı.
Mahkemede, partinin banka hesapları ve diğer varlıklarına el konulması da kararlaştırıldı.
Karar, mahkeme salonundaki kalabalığın alkışlarıyla karşılandı.
Mahkeme binası önünde de yüzlerce kişi sevinç gösterisi yaptı. Tunus milli marşı okuyan göstericiler, "Özgür Tunus" sloganları attılar.
İçişleri Bakanlığı, 12 milyon nüfuslu ülkede 2 milyon üyesi olduğunu iddia eden partinin, Zeynel Abidin bin Ali'nin idaresinde totaliter bir tek parti rejimi kurarak anayasayı ihlal ettiğini savunuyordu.
Parti şimdiye kadar hiç denetlenmedi
1988'de kurulan partinin şimdiye kadar hiç denetlenmediği ve hesaplarının incelenmediği belirtiliyor.
Arap dünyasındaki ayaklanmaların başladığı ülke olan Tunus'ta halk haftalardır partinin kapatılması talebiyle gösteri yapıyordu.
Tunus'ta Zeynel Abidin bin Ali'nin devrilmesinden sonra üç kez geçici hükümet atandı. Bu hükümetlerde eski yönetimle bağlantısı olan siyasetçilere yer verilmesi tepkilere neden olmuştu. BBC

Tunus meclisi araylarının yüzde 50'si kadın
23 Nisan 2011
Arap isyanlarının başlangıç noktası olan Tunus'ta halk devriminin ardından, Meclis'te kadınların eşit temsili için bazı yasal düzenlemeler yapıldı. Seçimlerde partiler aday listelerinin en az yüzde 50'sini kadın adaylara ayırmak zorunda.

Üniversite mezunu işsiz bir gencin kendisini yakmasının ardından başlayan isyanla Zeynel Abidin Bin Ali diktatörlüğünü yıkan Tunus halkı, Temmuz ayında yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Yeni yasalara göre, siyasi partiler 24 Temmuz'daki seçime eşit kadın ve erkek adaylarla girmek zorunda.
haber10

Saraydan 'Hazine' çıktı
10 Mayıs 2011
Devrik devlet başkanının sarayından arkeolojik eserler, mücevher, para bulundu...

Tunus'un devrik Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin başkanlık sarayında arkeolojik eserler, mücevher, para ve uyuşturucu bulunduğu belirtildi.

Tunus Yolsuzluk Soruşturma Komisyonunun açıklamasında, Kartaca'daki başkanlık sarayında 7 Mayıs'ta yapılan bir operasyonda ele geçirilen arkeolojik eserlerin "önemli oranda değerli" olduğu vurgulandı. Sarayda ayrıca 11 bin 60 sterlin ile 169 zarf içinde mücevher bulunduğu ifade edildi.

Açıklamada, sarayda uyuşturucu olduğu tahmin edilen maddeler ile Amerikan yapımı yarı otomatik bir silahın da ele geçirildiği kaydedildi.
haber10

Tunus'un Devrik Liderine 15 Yıl Hapis
04.07.2011
Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali, bir dizi suçtan gıyabında yargılandığı davada 15 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali, yasa dışı uyuşturucu bulundurmak dahil bir dizi suçtan gıyabında yargılandığı davada 15 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bin Ali’nin avukatlarının boykot ettiği duruşmanın ardından mahkeme, Bin Ali’yi yasa dışı silah ve uyuşturucu bulundurmak suçlarından 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Devrik lidere kanuna aykırı biçimde arkeolojik eser bulundurmak suçundan ise 6 ay hapis cezası verildi.

Bin Ali daha önce de, zimmetine para geçirmek dahil bir dizi suçtan 35 yıl hapis cezasına mahkum edilmişti. TRT

Bin Ali'nin yardımcısı 'suçsuz' bulundu
2 AĞUSTOS 2011

[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2011/08/12/110812133642_jp_tunisia304x171_nocredit.jpg [/img]

Tunus eski emniyet müdürü Ali Seriati, devrilen cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin ailesiyle birlikte ülkeden kaçmasına yardım ettiği suçlamasıyla yargılandığı davada beraat etti.
Hakkında devam eden başka davalar nedeniyle gözaltında olmaya devam eden Seriati, sahte pasaport çıkarmakla suçlanıyordu.
İlgili Haberler
'Tunus diktatörden kurtuldu, diktatörlükten değil'
Tunus ulusal birlik hükümetinde anlaştı
İlgili Konular
Orta Doğu, Afrika
Tunus devriminden hemen sonra tutuklanan Seriati, huzursuzluğu teşvik etmekle de suçlanıyor.
Bin Ali ve karısı Leyla Trabelsi Ocak ayında Suudi Arabistan'a kaçmıştı.
Mahkeme eski Tunus cumhurbaşkanının geniş ailesinin 20'yi aşkın üyesi hakkında dört ay ile altı yıl arasında hapis cazası kararı vermişti.
Bin Ali ve ailesi kaçmaya çalışmak ve yasadışı bir biçimde yabancı para bulundurmakla suçlu bulunmuştu.
Haziran ayında, bin Ali'nin gıyabında yapılan bir duruşmada mahkeme eski cumhurbaşkanı ve eşini 35 yıl hapis cezasına mahkum etmişti.
Ceza kararı kamu fonlarının kötüye kullanılmasıyla ilgili duruşmadan bir gün sonra verilmişti ve bin Ali hakkında verilen üçüncü suçlu kararıydı.
20 yıldan uzun süre iktidarda kalan Bin Ali, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan halk ayaklanmalarıyla devrilmişti.
BBC

Tunus'ta islamcılar TV kanalına saldırdı
9 EKİM 2011
Tunus'ta bir grup islamcı, İslama hakaret eden bir film gösterdikleri gerekçesiyle bir TV kanalına saldırdı.
Polis Nessma TV'ye saldıran onlarca kişiyi tutukladı.
Yetkililer göstericilerin kanalı ateşe vermeye çalıştığını söylüyor.
Tepkilerin nedeni ise Persepolis isimli çizgi film.
Göstericiler, İran'da Şah'ın devriliş ve 1979 islam devrimini konu alan filmin, İslama hakaret içerdiğini ileri sürüyor.
Polisin, üniversitede çarşaf giyilmesine yönelik yasağın kaldırılmasını talep eden diğer bir grupla da çatıştı.
Çatışmalar, devlet başkanının devrilmesi ardından hazırlanan, yeni anayasa için yapılacak seçimlerden iki hafta öncesine rastlıyor.
Muhabirler, Zeynelabidin Bin Ali'nin Ocak ayında devrilmesinden bu yana islamcıların sesinin daha çok duyulmaya başlandığını belirtiyor.
Tunus'taki İslamcılık en genel anlamda, 1981 yılında "Tunus İslami Yöneliş hareketi" adıyla kurulan ve 1987 yılında ismi En Nahda olarak değiştirilen siyasi hareket ile ifadesini buluyor.
En Nahda adayları bağımsız olarak Nisan 1989 parlamento seçimlerinde yapılan tüm seçim hilelerine rağmen, oyların % 15'ini almıştı.

1990 ile 1993 yılları arasında, En Nahda hareketinin 30.000 mensubu, hareketin öğrenci birliği UGTE ile birlikte tutuklamış, hareketin yüzlerce mensubu da yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı.
Cezayir'in en büyük İslamcı Partisi FİS'in parlamento seçimleri zaferi, birçoğunda İslami radikalizm korkusunu yaşattı.
Bazı gözlemcilere göre, En Nahda hareketinin ülkenin kamusal alan ve politik yaşamından çıkarılmasıyla zayıfladığını ve Tunus'taki İslami hareketin çökertildiğine inanırken, bazı gözlemciler de Nahda hareketinin baskılar sonrasında yeniden ayağa kalktığını düşünüyor.
Tunus'ta Zeynelabidin Bin Ali ve ailesini kaçmak zorunda bırakan gelişmelerde İslamcıların rolünün ne olduğu belirsiz.
Ancak İslamcılığın Tunus'ta politik bir varlık olduğu, İslamcı En Nahda taraftarlarının da arasında bulunduğu kalabalıkların rejimi yıktığı bir gerçek.
Bunun yanı sıra, uzun yıllar süren bir inzivadan sonra, önde gelen İslamcı şahsiyetler toplumda açıkça görülmeye başlandı.
Bununla birlikte, En Nahda hareketinin Tunus'ta yapılması beklenen bir parlamento ve başkanlık seçimlerinde ağırlığının ne olacağı belli değil.
BBC

Tunus'ta uzun süre sonra Ezan sesi duyuldu!
Tunus, geçtiğimiz Cuma günü tarihinin en çalkantılı günlerinden birini yaşamıştı.
19 Ocak 2011

Tunus, geçtiğimiz Cuma günü tarihinin en çalkantılı günlerinden birini yaşamıştı.

İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar çeken halk kitleleri, bu zorlukların yanında ülke içinde 23 yıldır laik Tunus devleti tarafından devam ettirilen İslam karşıtı tutumu da protesto edip, Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali’nin Tunus’tan kaçmasına neden olmuşlardı.

Tunus Kanal 7 Televizyonu da; özlemi çekilen ve 23 yıldır yasaklı olan ezanı, bu olaylardan sonra kendi yayın akışını keserek gün boyu seyircilerine dinletmeye başladı.

Bilindiği üzere Zeynelabidin bin Ali, her ne kadar Tunus halkının kahır çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen 23 yıldır ezan sesini ülke genelinde yayın yapan televizyon ve radyo kanallarında yasaklamış, Cuma namazının da camiler dışına taşıp, kılınmasına ağır yaptırımlar getirmişti. Ayrıca başörtülü kadınların birçok haklarını elinden alan yasa taslağını onaylayıp, hicabı genel itibariyle Tunus’ta yasaklamıştı.

Uzlaşı hükümeti 1 gün dayanabildi

Tunus'ta Devlet Başkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin ülkeyi terk etmesinin ardından oluşturulan ulusal birlik hükümeti bir gün sonra dağıldı. Kabinede temsil edilecek olan İşçi Sendikaları, Bin Ali dönemi bakanlarının yer alması nedeniyle hükümetten çekildiklerini duyurdu.

18 Ocak 2011

El Arabiya televizyonuna konuşan sendika lideri Nureddin Tabubi, diğer muhalif grupların da hükümetten çekilmesini istedi.

Başbakan Muhammed Gannuşi, dün açıkladığı hükümette savunma, içişleri, dışişleri, maliye bakanlıklarına Bin Ali döneminin bakanlarına yer vermişti.

Tunus'ta muhalif gazeteci serbest bırakıldı
19 Ocak 2011

Tunus'ta Temmuz ayında 4 yıl hapse mahkum edilen muhalif gazeteci Fahem Bukadus serbest bırakıldı.
Gazetecinin eşi, muhalefete ait olan ve uydudan yayın yapan bir kanal için 2008'da Gafsa'da meydana gelen toplumsal olayları izlediği için cezalandırıldığını söylediği Bukadus'un serbest bırakıldığını açıkladı. haber10

Polis müdürü tokat attı, karakolu yaktılar: 2 ölü
Tunus'un kuzeybatısındaki Kef kentinde, dün akşam göstericilerle polis arasında meydana gelen çatışmalarda ölü sayısının 4'e yükseldiği bildirildi. "Görevini kötüye kullandığı" için göstericilerin alınmasını istediği Kef Emniyet Müdürünün bir göstericiye tokat atmasının ardından patlak veren olaylarda, öfkeli kalabalık emniyet binasına girmeye çalıştı ve ardından ateşe verdi. 06.02.2011 TUNUS netgazete

'Bin uçağa geri zekalı'

11 ŞUBAT 2011
İngiltere'de yayımlanan Daily Telegraph, muhalif gösteriler sonucu devrilen eski Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin, Suudi Arabistan'a gitmeden önce, Tunus'taki son anlarında yaşananları haberleştirmiş.

İsmini açıklamayan bir hava kuvvetleri yetkilisinin tanıklığına dayandırılan habere göre, Bin Ali uçağa bin

Tunus iktidar boşluğunu birlik hükümetiyle doldurmaya çalışıyor
16 OCAK 2011


Başkent Tunus'un mahallelerinde savunma grupları kuruluyor

Tunus'ta siyasi liderler, ayaklanmalar sonucunda görevi bırakmak zorunda kalan Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Binali'nin ardından oluşan iktidar boşluğunu doldurmaya çalışıyor.
Dün yemin ederek göreve başlayan geçici Cumhurbaşkanı Fuat Mebaza, ulusal birlik hükümeti kurulacağı sözü verdi.

Ülkede sokağa çıkma yasağının uygulandığı ikinci gecede durumun görece sakin olduğu ancak yasağa rağmen başkent Tunus'ta silah sesleri duyulduğu bildiriliyor.
Önceki gün ise kanlı şiddet olayları meydana gelmiş, yağmalama, kundakçılık ve cezaevi isyanı yaşanmıştı.
Olağanüstü hal ilan edilen Tunus'ta ekonomik faaliyetler kesintiye uğramış durumda.
Ülkede hükümet kuruluşları, okullar ve dükkanların çoğu kapalı.
Yakın gelecekte söz sahibi ordu olacak
BBC'nin başkent Tunus'ta bulunan muhabiri Adam Mynott, ülkenin yakın geleceğinde belirleyici olacak gücün ordu olduğunu söylüyor.
Tunus silahlı kuvvetleri Binali'nin iktidarı döneminde de kilit öneme sahipti.
Cumartesi gününe kadar meclis başkanı olan Fuat Mebaza, cumhurbaşkanlığına geldikten sonra Başbakan Muhammed Ganuçi'den ulusal birlik hükümeti kurma çalışmalarına başlamasını istemişti.

Mebeza, televizyondan yayınlanan bir açıklamasında, yeni sürece istisnasız tüm Tunusluların dahil olmasını istedi.
Muhalefet lideri Necip Çebi, Fransız RTL radyosuna yaptığı açıklamada, Başbakan Ganuçi'nin seçimlere katılması için kendisiyle görüştünü söyledi.
Çebi, altı-yedi ay içinde seçimlerin yapılmasını talep ettiklerini de belirtti.
Tunus anayasası ise 60 gün içerisinde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmasını gerektiriyor.
"Diktatör devrildi, ama diktatörlük henüz ayakta"
Bir başka muhalefet lideri olan Mustafa Ben Cafer Reuters'a verdiği demeçte, kendisiyle de görüşüldüğünü söyledi.
Londra'da BBC'ye röportaj veren yasaklı İslamcı partinin lideri Raşit Ganuçi de, Tunusluların, diktatör olarak nitelediği Binali'yi devirdiklerini ancak diktatörlüğün devrilmesi için önlerinde henüz daha uzun bir yol olduğunu söyledi.
Ganuçi, birkaç hafta içinde Tunus'a döneceğini de kaydetti.
Tunus tarihinde görülmeyen kitlesel şiddet olayları, bir ay önce, sokakta sattığı sebzelere el konduğu için kendini yakan işsiz, üniversite mezunu bir işportacının ölümüyle başlamıştı.
10,5 milyon nüfuslu ülkeyi yoksul köylerden kasabalardan başlayıp adım adım saran sosyal çalkantı haftalar içinde Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Binali'yi kaçmaya zorlamıştı.
1956 yılında bağımsızlığını kazandığından beri Tunus'un ikinci lideri olan Binali, olaylar üzerine Suudi Arabistan'a kaçtı.
Kansız bir darbeyle iktidara gelen Zeynel Abidin Binali; gösterilerin büyümesi üzerine muhalefetin taleplerinin çoğunu kabul etmiş ancak olayları yatıştıramamıştı.
Komşu ülke Libya'nın lideri Muammer Kaddafi, Binali'yi öven açıklamalarda bulundu ve Tunus'u ondan iyi yönetecek kimse olmadığını söyledi.
Tunus'taki ayaklanmanın Libya ve Mısır gibi ülkelerin iktidarlarında da kaygıya neden olması bekleniyor. BBC

Tunus'taki kıvılcım Arap ülkelerine sıçrıyor
17 OCAK 2011

Mısır'da bir protestocu parlamento binası önünde üzerine benzin dökerek kendisini ateşe verdi. Tunus'taki protesto gösterileri de 17 Aralık tarihinde bir Tunuslunun kendisini yakma eylemiyle tetiklenmişti.
Kahire'deki görgü tanıkları, çevrediklerin yardımıyla kendisini yakmaya çalışan adamın üzerindeki alevlerin söndürülebildiğini ve ambulansla hastaneye götürüldüğünü söylüyor.

49 yaşında bir lokanta sahibi olduğu söylenen Abdu Abdülmunam Hamade, üzerine döktüğü benzini ateşe verdikten sonra işsizliğe karşı Mübarek hükümeti aleyhinde sloganlar attı.
Protestocunun yanıklarının ciddiyeti hakkında hastaneden bir açıklama yapılmadı. Kahire'deki BBC muhabiri, hastane önünde güvenlik güçlerinin sıkı önlemler aldığını bildiriyor.
Tunus'ta Cumhurbaşkanı Bin Ali'nin ülkeden kaçmasına yol açan sokak gösterilerinin diğer Arap ülkelerine de yayılması ihtimali bölgede dikkatle izleniyor.
Cezayir'de de bir kişi Tunus'taki protesto eylemini örnek alarak kendisini ateşe verdikten sonra hayatını kaybetti.
Muhabirler, Cezayir'de son birkaç gün içinde kendisini yakma eyleminde bulunan diğer üç kişinin ise hastanede tedavi altında olduğunu bildiriyor.
Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlenen gösteride ise bir muhalefet lideri, Tunus örneğine işaret ederek Tunuslularla aynı sıkıntıları çektiklerini söyledi ve Başbakan Samir Rifai hükümetinin devrilmesi çağrısı yaptı.
7 milyon nüfuslu Ürdün'de serbest piyasa reformları ve fiyatlardaki artışlar tepki çekiyor.
Öte yandan Yemen'in başkenti Sanaa'da da bir grup öğrenci, "Arap dünyasının hilekar liderlerine karşı" devrim çağrısıyla yürüyüş düzenledi. BBC

Tunus devrimi...
17.1.11
SALIH SELÇUK

WikiLeaks'in yayınladıklarının önemsiz olduğunu söyleyenler, Türk halkının "uysallığına" çok güveniyor olmalılar!..

Türkleri, Tunuslulardan daha "yumuşak", biatkar, mülayim falan sanıyor olabilirler mi?!.. :)
(Bundan bu kadar emin olmamak lazım!)

http://konstantiniye.blogspot.com/

Bu konuda farklı yazılar için: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=5029#5029

Tunus'ta isyan dinmedi, cumhurbaşkanı iktidarı bıraktı

14 Ocak 2011
Tunus'ta bir aydır yayılarak süren yönetim aleyhtarı eylemler sonucu hükümet feshedildi, olağanüstü hal ilan edildi ve cumhurbaşkanı Ben Ali görevi bıraktı.

Başbakan Ganuçi yaptığı açıklamda devlet başkanı Bin Ali'nin görevi geçici olarak kendisine devrettiğini açıkladı.Gelişme, bugün geç saatlerde başbakan Muhammed Ganuçi tarafından duyuruldu.
Cumhurbaşkanı gün boyu şiddetlenen protestolar sonucunda hükümeti feshetmiş ve yeni hükümetin belirleneceği genel seçimlerin ise en geç altı ay içinde düzenleneceğini belirtmişti.
Bu arada, Bin Ali'nin ülkeden ayrıldığı yönünde haberler bazı televizyon kanallarında yer aldı.
Bin Ali'nin şu an nerede olduğu ise bilinmiyor.
Olağanüstü hal ilanı
Bu arada, Tunus devlet televizyonundan yapılan açıklamada ülkede olağanüstü hal ilan edildiği bildirildi.
Ülkenin hava trafiği silahlı kuvvetlerin kontrolü altına geçti, ve hava alanlarına ordu el koydu.
Açıklamada, ülkenin tümünde üç kişiden fazla bir araya gelmenin yasaklandığı ve bu akşamdan itibaren sokağa çıkma yasağının geçerli olacağı söylendi.
Ülkedeki güvenlik güçlerine ise yasaklara uymayanlara karşı silah kullanma yetkisi verildi.
Tunus'ta bir ay önce başlayan protesto gösterileri, yüksek işsizlik ve yöneticilerin karıştığı yolsuzlukları hedef almıştı.
Son olarak dün akşam göstericiler ve polis arasında yaşanan çatışmalarda 12 kişi hayatını kaybetti.
Kaynak: BBC

İbrahim Karagül
Tunus'un gençleri diktatörleri gömer!
13 Ocak 2011
Bir ülkenin kaderi bu yazıya başlarken başkaydı, yazı bittiğinde bambaşka... Dün, Tunus'taki isyanı anlatan yazıya şu cümlelerle başlamıştım:

Tunus'tan Lübnan'a, Mısır'dan Sudan'a bütün bölge derin bir sarsıntı geçiriyor. Bir yanda ortaklıklar inşa edilirken diğer yanda iç çatışmalar, krizler hatta ülke bölünmeleri hızlandı. Ülkelerin fay hatları harekete geçirildi, zaafları kullanıldı ve yeni bir kriz dalgası biçimlendi.

Uzun zamandır, hayali bile kurulamayan ortaklıklar, yakınlaşmalar izlerken bir anda dikkat çekici, aynı ölçüde endişe verici gelişmelerin ortaya çıkması nasıl açıklanabilir?

Tunus'ta günlerdir devam eden isyan ne anlama geliyor? Başkente sıçrayan çatışmalar diğer ülkelere yayılır mı? Tunus'taki olay üstesinden gelinebilecek bir hoşnutsuzluk gösterisi mi yoksa rejimi temellerinden sarsacak bir devrimin öncüsü mü? Ortadoğu'da otoriter rejimlere yönelik bir "kalkışma"ya dönüşebilir mi? Mısır, Cezayir durumu nasıl izliyor? Yeni kriz dalgasını dikkatle izlemeyi öneriyorum.

Tunus'ta askeri darbe mi oldu?

Üniversite mezunu bir seyyar satıcının, aracına el konulmasını protesto etmek için kendini yakmasıyla 18 Aralık'ta patlak veren gösteriler ve çatışmalar dün itibariyle başkente sıçradı.

Gayri resmi verilere göre şu ana kadar 90'dan fazla gösterici güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Okulla tatil edildi, üniversitelerde eğitime ara verildi, birçok şehirde genel grevler yapılıyor.

Tunus yönetimi, yüz binlerce işsizin haklı taleplerini görme yerine güvenlik tedbirlerine bel bağlamış durumda. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitmeye hazırlanan avukatlar, güvenlik güçlerinin ateşkes ilan ederek kışlalarına çekilmesini istiyor, daha fazla özgürlük çağrıları yapıyor.

Devlet Başkanı Zeynel Abidin bin Ali, televizyondan halka sükunet çağrısı yaptı ve taleplerini "anladığını" açıkladı. Ayrıca, kabinede revizyon ve üç yüz bin kişiye iş vaadinde bulundu. Ancak bu açıklama çatışmaları durdurmaya yetmedi.

Öyle görünüyor ki, isyan ve çatışma ülke geneline yayılacak. Belki de ülkenin siyasal yapısında radikal değişikliklere yol açacak. 2009 yılında beşinci dönem için Devlet Başkanı seçilen hem de yüzde 90 oy (!) alan Bin Ali görünüşte 2014'e kadar kendini güvenceye almıştı. Ama işler pek öyle gitmeyecek gibi.

Ortadoğu tipi otoriter rejimler için çok ciddi uyarılar var Tunus'ta. Bu yüzden de bütün bölge ülkeleri gelişmeleri dikkatle izliyor. Libya, Tunus'tan gelenlere kapıları açacağını açıklarken, işsizlik ve hayat pahalılığına yönelik protestolar Cezayir'de de görülüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, olaylara "taraf almadıklarını" açıklayarak sonuca bakacaklarını duyurdu. Bölge ülkelerinin ne tür tavır alacakları şu an için belirginleşmiş değil.

Cezayir'de İslami Selamet Cephesi'nin seçimleri kazanmasının ardından, ABD ve Fransa'nın desteğiyle harekete geçen "zinde güçler", seçimi yok saymış, demokrasiyi askıya almış, ülkeyi çok kanlı, acımasız bir iç savaşa sürüklemişti.

Ancak bu sefer seçim sonuçları değil, baskıcı bir rejime karşı kitlesel öfke kendini gösteriyor. Tunus'ta da benzer bir tehlike söz konusu olur mu? Eğer olursa, kimlerin hangi tarafta yer alacağını kestirmek hiç de zor değil.

Ortada dolaşan ancak hiçbir resmi veriye dayanmayan bir iddia var. Zeynel Abidin bin Ali'ye karşı askeri darbe yapıldığı iddiası bu. Bölge ve dünya medyası, olayın siyasi boyutuna hiç değinmiyor, gelişmeleri rejimle bağlantılı ele almıyor. Darbe yapıldığı ve General Raşid Ammar'ın geçici Devlet Başkanı olduğuna dair iddia resmi çevrelerde ve medyada yer almadı. Ama biz aktaralım.

Tunus'taki gelişmeler, Ortadoğu tipi rejimler için tehlike canlarının çalmasına yol açar mı? Bunu şimdilik bilmiyoruz. Bütün bölge ülkelerinin alarmda olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Ama hepsinden daha dikkatli izleyen ülkenin Mısır olduğunu not edelim.

Yazı bitmeden asker sokağa indi

Tunus'la ilgili bu yazıyı bitirmiş başlığını da "Tunus'ta askeri darbe mi oldu" şeklinde koymuştum. Sonra başlığı "Tunus'un gençleri diktatörleri gömer" şeklinde değiştirdim. Ardından da olayların Mısır'a nasıl yansıyabileceği üzerinde durdum "Ortadoğu tipi rejimlerin sonunu getirebilecek bir dalga mı gelişiyor" şeklinde tahminler yürüttüm, örnekler verdim.

Yazının sonunu şöyle bağlamıştım:

Mısır için en önemli soru, Hüsnü Mübarek sonrasının ne olacağı? Mübarek ve Bin Ali döneminin sonuna gelinmiş olabilir mi? Ve bu son, Ortadoğu'da varolan rejimleri sarsabilir mi? Habip Burgiba rejiminin sonu mu geldi? "Tunus modeli" acımasızlığını Türkiye'ye model seçenlerin kalkıp konuşması lazım..

Yazıyı gönderirken Metin Mutanoğlu geldi. "Tunus'taki olayları izliyor musun" dedi? Meğerse ben yazıyı yazarken bir saat içinde olaylar kontrolden çıkmış. Asker sokağa inmiş. Polisle karşı karşıya gelmiş. Halk askerleri alkışlıyormuş. İnternet bağlantıları kesilmiş. Bin Ali'nin oğlu ve kızı Kanada'ya kaçmış...

Devamı yarına. Hep birlikte izleyelim...
Yenişafak

Uçak Diğerleri İçinde Kalkabilir!
15 Ocak 2011
Tunus diktatörü Bin Ali ülkeyi terk edip Suudi Arabistan'a kaçarken sadece Tunuslular değil tüm Araplar kutlamalara başladı. Arap liderler ise tedirgin. Bazı Arap ülkelerinde resmi televizyonları Tunus'taki gösterileri yayımlamıyor.

ABD ve AB'nin “model Arap ülkesi” Tunus'ta yaklaşık bir aydır süren işsizlik isyanı 23 yıllık Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'yi devirdi. Bin Ali ülkeyi terk edip Suudi Arabistan'a kaçarken sadece Tunuslular değil tüm Araplar kutlamalara başladı. Arap liderler ise tedirgin. Bazı Arap ülkelerinde resmi kanalların liderleri emri üzerine Tunus'taki gösterileri ve yaşananları halklarına izletmediği bildirildi.

Tunus'ta yaşanan iktidar değişikliğine ilişkin bir mesaj yayınlayan Arap Birliği, yönetimi halkın iradesine saygı duymaya çağırdı. Arap Birliği ayrıca krizden çıkılması için ulusal bir konsensüse ulaşılması çağrısında bulundu.

Üniversite mezunu işsiz bir gencin kendisini yakarak ateşlediği işsizlik isyanı ile çalkalanan Tunus'ta Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali, 27 günün sonunda hükümeti feshederek ülkeyi terk etti. Halk sokaklarda kutlamalar yapıyor.

MÜBAREK'E SÖYLE UÇAK ONUN İÇİNDE KALKABİLİR
Bin Ali Suudi Arabistan'a inerken, bazı Mısırlılar Kahire'de Tunus büyükelçiliği önünde toplanarak dans etti ve “Ben Ali, Mübarek'e söyle uçak onun için de bekliyor” diye haykırdı.

Cidde'de olduğu söylenen Be...n Ali için ise Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yayımlanan açıklamada, ''Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesinin gelişini memnuniyetle karşıladık'' denildi.

Fransa'nın başkenti Paris'te Tunus büyükelçiliği önünde kutlama gösterisi yapılan şehirlerden biri.

ARAP LİDERLER TELEVİZYON İZLEMELİ

Şimdi Tunus'la birlikte gözler diğer Arap ülkelerinde. ABD ve AB'nin “model Arap ülkesi”nde patlak veren isyanın diğer ülkeleri nasıl etkileyeceği merak konusu. Zira Cezayir'de ve Ürdün'de de bir süredir işsizlik ve hayat pahalılığı nedeniyle protestolar var.
Financial Times Ortadoğu editörü Roula Khalaf bu duruma dikkat çekiyor ve “Arap liderler televizyon izlemeli” diyor. Khalaf'ın bu çağrısının nedeni şu değerlendirme: “Gençlik kabarması, ekonomik mahrumiyet ve bıkkınlık, otokratik rejimler Arap dünyasının diğer parçaları için de ortak istikrarsızlık tarifeleri.”

Ortadoğu uzmanı Lamis Andoni'ye göre de Tunus’da isyan Arap ülkelerine ışık tutuyor.

Gösteriler Ürdün'e sıçradı

Tunus ve Cezayir'de hayat pahalılığına karşı patlak veren gösteriler Ürdün'e de sıçradı. Başkent Amman'ın yanı sıra kuzeydeki İrbid ve güneydeki Diban kentlerinde binlerce kişi artan pahalılık ve işsizliği protesto etti.

16 Ocak 2011
Anadolu Haber

Binlerce Ürdünlü, yüksek enflasyon, işsizlik ve yoksulluğa isyan etti, başkent Amman sokaklarına döküldü. Halk, Samir Rifai hükümetinin istifa etmesini istiyor.

Yoksulluk ve enflasyona karşı yapılan eyleme katılan sol partiler ve sendika üyeleri, ulusal bayraklarını taşıdı ve hükümet karşıtı sloganlar attı. Ülkedeki 14 sendika ve sol örgütler, Pazar günü hükümetin istifa etmesi için Parlamento önünde oturma eylemi yapacaklarını açıkladı.

"Ürdün sadece zenginlerin ülkesi değil. Ekmeğimizden elinizi çekin. Açlık ve öfkemizden korkun" pankartı taşıyan halk, "Rifai hükümeti istifa" , "Birleşin, çünkü hükümet sizi yemek istiyor" ve "Yakıt fiyatını yükseltin, cebinizi doldurun" sloganlarını attı.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da hayat pahalılığına karşı yapılan protesto gösterileri Ürdün'e de sıçradı.

Görgü tanıkları, hükümetin akaryakıt ve gıda fiyatlarını sınırlamak için önlemler aldığını açıklamasına rağmen, ülkenin güneyindeki Karak kentinde yaklaşık 400 kişinin hayat pahalılığını protesto ettiğini, gösteride Başbakan Samir El Rifai aleyhinde sloganlar atıldığını söyledi.

Karak Belediyesinin eski yetkililerinden Tevfik El Batuş, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Hükümetin politikalarını protesto ediyoruz. Yüksek fiyatlar ve tekrar tekrar koyulan vergiler, Ürdün halkını isyan ettirdi" dedi.

Protesto gösterisinin organizatörlerinden Derham Halassa da hükümetin önlemlerinin, göz boyama olduğunu ifade ederek, "Araplar bağlamında hepimiz aynıyız. Hepimiz, baskıcı yönetimler altında yaşıyoruz" diye konuştu.

Benzer gösterilerin başkent Amman, kuzeydeki İrbid ve Amman'ın güneyindeki Dib

Tunus'ta sosyal ağların etkisi
Tunus ve benzeri ülkelerde muhalif insanların sokaklara dökülmesi çok sık olmaz, hoşgörüyle de karşılanmaz. Fakat bu sefer ne oldu?

15 Ocak 2011

Geçtiğimiz hafta Tunus'ta protestoların sayısı ve büyüklüğü hızlıca çoğaldı. Normalde Tunus ve benzeri ülkelerde muhalif insanların sokaklara dökülmesi çok sık olmaz, hoşgörüyle de karşılanmaz. Fakat bu sefer ne oldu? Çünkü protestolar büyük oranda Twitter ve Facebook gibi sosyal ağlar üzerinden organize edildi.

İlk olarak üniversite mezunu seyyar satıcı olan Muhammed Buazizi, zabıtanın müdahalesine tepki amacıyla kendini yaktı. Ardından internetteki sosyal medya ortamlarında organi

Gannuşi: Selefilerin kongresine izin yok
15-05-2013



Gannuşi: Selefilerin kongresine izin yokTunus’taki iktidardaki Nahda Partisinin Lideri Raşid el-Gannuşi, Şeriat’ın Yardımcıları adlı selefi örgütün pazar günü yapacağı kongreye izin verilmeyeceğini açıkladı.

YDH-Fransız haber ajansının bildirdiğine göre Şeriatın Yardımcıları (Ensaru’ş- Şeria) adlı selefi örgütün pazar günü Kayravan kentinde yapacağını duyurduğu yıllık kongreyle ilgili açıklamada bulunan Raşid el-Gannuşi, Tunus hükümetinin buna izin vermeyeceğini açıkladı.

İktidardaki Nahda Partisi’nin Lideri Raşid el-Gannuşi, “Aşırı bir grup tarafından Pazar günü Kayravan’da düzenlenmek istenen toplantı, içişleri bakanlığı tarafından yasaklanacak” dedi.

Gannuşi, düzenlediği basın toplantısında “hükümet, yasalar doğrultusunda içişleri bakanlığından izin alınmayan bu kongreye izin vermeme kararı aldı” dedi.

Şeriat’ın Yardımcıları adlı örgütün liderlerinden Sami es-Seyyid, Pazar günü Kayravan’da yapacakları yıllık kongre için kimsenin iznine ihtiyaçları olmadığını belirtmişti.
http://www.ydh.com.tr/
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Cum Nis 24, 2015 8:07 pm tarihinde değiştirildi, toplam 4 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Ekm 26, 2014 10:55 pm    Mesaj konusu: Tunus sokakları kıyamda Alıntıyla Cevap Gönder

Tunus sendikasından muhtıra
18-09-2013



Tunus sendikasından muhtıraTunus sendikası, ülkedeki siyasi bunalımın çözümü için sunduğu önerilerin hayata geçirilmesi için takvim açıkladı.

YDH-El Alem televizyonun haberine göre tüm çalışanları kapsayan Tunus sendikası, ülkedeki siyasi krizin sona erdirilmesi için ülkeyi seçimlere götürecek bir geçiş hükümeti kurulmasını istedi.

Tunus sendikası, hükümetten üç hafta içerisinde istifa etmesini ve seçimlere nezaret edecek bir geçiş hükümeti kurulmasına giden yolu açmasını talep etti.

Tekliflerini tüm siyasi partilere ilettiklerini belirten Tunus sendikasından bir yetkili, partilerden iki gün içerisinde konuyla ilgili yaklaşımlarını ortaya koyan görüş beklediklerini söyledi.

Hükümet ve muhalefet partileri ile görüşmelerde bulunan bir sendika yetkilisi de hükümetin istifasının seçim zamanı konusunda uzlaşma sağlanacak müzakerelerden sonra gerçekleşeceğini söyledi.

İktidardaki Nahda Partisi, sendikanın sunduğu önerilerden bazı maddelere itiraz ettiklerini açıkladı.

Tunus muhalefeti, Muhammed İbrahimi adlı bir muhalif politikacının öldürülmesinden sonra gösteriler düzenleyerek hükümeti ve parlamentoyu istifaya çağırmıştı.

İktidardaki Nahda Partisi ise geniş tabanlı bir hükümetin kurulmasını kabul etmekle birlikte parlamentonun ve hükümetin istifasını reddetmişti.

Geçtiğimiz günlerde de gazeteciler sendikası genel grev çağrısı yapmış ve AFP’nin bildirdiğine göre basın sektörünün yüzde 90’ı greve katılmıştı.
http://www.ydh.com.tr/

Tunus Mısır sokaklarını hareketlendirdi
16 Ocak 2011
Mısırdaki internet kafeler ise sokaklardan daha cesur ve aktif gözüküyor. Onlarca Mısırlı internet sitelerinden halka Tunuslularla birlik olmak için ve Kahire yönetimini protesto için eylem çağrısı yapıyor.

Tunus’taki halk hareketine Mısır’ın muhalif kesimlerinden de destek geliyor.

Başkent Kahire’deki Tunus Konsolosluğu’nun önünde toplanan onlarca kişi Devlet Başkanı Bin Ali’nin ülkeden kaçışını ve halkın zaferini kutluyor.

Kahire ise Tunus’taki olayları yakından izlediklerini Tunus halkının iradesine saygı duyduklarını belirtti.

Mısırlılar Tunus’taki hareketin ülkelerine de sıçrayıp sıçramayacağı konusunda farklı görüşler bildiriyor:

“Ben aynı durumun burada yaşanacağını düşünmüyorum. Hükümet durumun kontrolden çıktığını hissederde bir takım önlem ve tavizlere gidebilir.”

“İşsizlik yüksek seviyelerde, fiyatlar da yüksek. Bence aynı olaylar burada da gelişebilir.”

“Mısır’da zaten mezhep çatışmaları, yüksek fiyatlar yüzünden tansiyon yüksek. Tüm bunlar durumu etkileyecek umarım herşey kısa zamanda çözülür.”

Mısır’daki internet kafeler ise sokaklardan daha cesur ve aktif gözüküyor. Onlarca Mısırlı internet sitelerinden halka Tunuslularla birlik olmak için ve Kahire yönetimini protesto için eylem çağrısı yapıyor.

Kahire’deki muhabirimiz Muhammed Elhamy, sanal protestoların sokaklara da taşabileceğini belirtiyor:

“Birçok uzman Mısır’da ifade özgürlüğünün daha gelişmiş olması sebebiyle Tunus’taki isyan hareketinin bu ülkede yaşanmasının olasılığını fazla görmüyor.

Bir diğer yandan internet üzerinden sağlanan bu ifade özgürlüğü ve isyan şansı Mısırlıları sakin tutmak için yeterli olmayabilir.”
Euronews

Tunus'ta olağanüstü haziran ayına kadar uzatıldı
01 Mart 2013



Tunus Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, ülkede devam eden siyasi ve toplumsal gerilimler nedeniyle olağanüstü halin 3 Mart'tan 3 Haziran'a kadar uzatıldığı belirtildi. Kararın, Cumhurbaşkanı Munsif Merzuki'nin ilgili yetkililerle yaptığı istişareler sonucunda alındığı bildirildi.

Tunus'ta olağanüstü hal uygulaması, Ocak 2011'de devrik lider Zeynelabidin bin Ali'nin ülkeyi terk ederek Suudi Arabistan'a kaçmasıyla başlamıştı.
TRT

Tunus sokakları kıyamda
Hakan Albayrak
15 Ocak 2011
Sene 1956. Türkiye Cumhuriyeti, bağımsızlığına kavuşan Tunus'ta büyükelçilik açıyor.
Fethi Gemuhluoğlu (Allah ganî ganî rahmet eylesin), Arapgir Postası'nda diyor ki: "Mücahid Tunuslu kardeşlerimize Anadolu'nun bağrında hür insanların yurdu olan bir dağ kasabasından, Arapgir'imizden selam ve iyi dileklerimizi yolluyoruz... Tunus ile Türkiye arasında hayırlı ve mes'ut inkişaflar bekliyoruz..."
İnkişaf haberi kısa sürede geliyor, fakat hayırlı ve mes'ut değil: "Tunus, Arap Birliği'ne karşı Türkiye ile beraber hareket etmek istiyor". Haydaaa! Bu sefer 'Ne oluyor yahu? Tunus ile Türkiye'nin ortak paydası bu mudur yani?' mealinde bir yazı yazıyor Gemuhluoğlu. İlk hayal kırıklığı.

Zamanla iyice anlaşılıyor ki 'resmi Türkiye' ile 'resmi Tunus' arasında İsrail yandaşlığı ve Kemalizm'den başka ortak payda yok.

Meğer Tunus'un istiklâl kahramanı ve ilk cumhurbaşkanı Habib Burgiba, sıkı bir Mustafa Kemal hayranıymış. Kemalist devrimlere bayılıyormuş. Bir tanecik 'şerh'i varmış sadece. Tunuslu bir ağabeyimden dinlemiştim; "resmî dini İslam" olan yeni devletin düzenini kurarken şöyle demiş Burgiba: "Mustafa Kemal çok akıllıydı, ama bir konuda ben ondan daha akıllıyım. Laiklik ilan ederek lüzumsuz bir gerginliğe yol açmayacağım. 'Tunus bir İslam devletidir' diyeceğim. Mustafa Kemal'in Türkiye'yi laikleştirmesi ve Batılılaştırması gibi ben de Tunus'u laikleştireceğim ve Batılılaştıracağım, ama bunu İslam devleti adı altında yapacağım. Böylece kimse 'Kâfir devlet' diyemeyecek."

İşçilere ve memurlara orucun yasaklandığı bir İslam devleti! Tesettürü ayaklarının altına alan bir İslam devleti! Kur'an'a çağıran âlimleri ve onların çağrılarına kulak veren kitleleri "Siz Kur'an'ı Ulu Önder Habib Burgiba'dan farklı bir şekilde yorumlamaya nasıl cür'et edersiniz?" diye hapse tıkan, işkenceden geçiren, katleden bir İslam devleti! Kısacası, İslam'la savaş halinde bir İslam devleti!

İsrail'e "yumuşak ve ılımlı" davranılması gerektiğini savunan ve öyle de davranan Habib Burgiba, kendi halkı söz konusu olduğunda aslan kesiliyordu. En ufak bir eleştiriye bile tahammülü yoktu. İslamcı, sosyalist, komünist ve liberal muhaliflerinin kökünü kazımaya ahdetti. 30 yıl buyunca astı, kesti, Tunus'un kanını emdi. Nihayet, 1987 senesinde, zindana tıktığı İslamcı Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi ve arkadaşlarını asmaya hazırlanırken, dönemin İçişleri Bakanı Zeynelabidin Bin Ali tarafından devrildi.

Burgiba'nın koltuğuna oturan Bin Ali, başlarda umut vaat ediyordu. Demokrasi sözü vererek geldi. Gannuşi ve arkadaşlarını serbest bıraktı. Ülkenin ilk serbest seçimlerine Nahda Partisi'nin de katılmasına izin verdi. Ve... Nahda Partisi'nin aldığı oyları (bir rivayete göre yüzde 30) fazla bulunca, 'Tunus Baharı buraya kadar!' deyip sıkı yönetim ilan etti. Diktatörlük silbaştan!

O gün bugündür Tunus'ta her türlü muhalefete yine kan kusturuluyor, zindanlar yine siyasi tutuklularla dolup taşıyor, işkenceler yine gırla gidiyor. Bin Ali'nin halkta uyandırdığı tek duygu korku ve nefret, ama Tunus basını Bin Ali'yi göklere çıkarıyor ve seçim sandığından daima yüzde 100'ü kıl payı kaçıran (!) ezici bir çoğunlukla Bin Ali çıkıyor, kimse de "Bu ne iştir yahu? Nahda'nın oyları da mı Bin Ali'ye gitti?" diye soramıyor.

Sözde demokrasi var, basın özgürlüğü var... Bunların yalan olduğu ayan beyan ortada ve fakat özgürlük ve demokrasi şampiyonluğunu kimseye bırakmayan Batılılar bu yalanları çok seviyorlar. Hele "Ekonomide Tunus Mucizesi" ve "Ilımlı Müslüman lider Bin Ali" yalanlarına âşıklar. Bu yalanları yıllardır anlatıp duruyorlar. Tunus zindanlarındaki İslamcı ve solcu tutuklular maruz kaldıkları vahşi işkencelere dikkat çekmek için açlık grevine gittiklerinde ve sürgündeki Nahda lideri Raşid Gannuşi de onlarla dayanışma adına Londra'daki Tunus Sefareti'nin önünde oturma eylemi yaptığında ise Batılılardan tık yoktu. Şimdi, "ekonomik mucize"den yaka silken Tunusluların isyanını ve "ılımlı lider"in o isyanı bastırmak için oluk oluk kan akıttığını görünce ağızlarında bir şeyler gevelemeye başladılar ama ne dedikleri belli değil. Belli olsa ne olacak? "Bin Ali diktatörlüğünün arkasında biz varız ve yaptığı fenalıklardan sorumluyuz" demedikten sonra...

Tunuslu rejim muhalifi gazeteci Sihem Bensedrin konuşuyor: "Kuzey Afrika'da yaşananların sorumlusu doğrudan doğruya Avrupa Birliği'dir. Avrupa Birliği, Tunus'ta olup bitenleri görmezden ve duymazdan geldi. Ekonomik mucize diye bir iddia ortaya attılar, Tunus'ta yok öyle bir şey. Sosyal mucize de yok. Hiçbir mucize yok... Son günlerde meydana gelen katliamlar, Tunus Dışişleri Bakanı'nın Fransa'yı ziyaret etmesinden bir gün sonra başladı. Bu herhalde tesadüf değil... Gerçekler ortada. Fransa, Bin Ali diktatörlüğünü başından beri destekledi. Özel timler, Fransa ziyaretinden bir gün sonra devreye sokuldu. 50'den fazla ölü var ve uluslar arası topluluk tepki vermiyor... Avrupa Birliği bu rejimin suç ortağı..." (Die Tageszeitung / Almanya, 11.1.2011)

Bir şey daha söylüyor Bensedrin: "Bin Ali rejimi bu isyanı atlatamayacaktır." (Amin)

Tunus'un kıyama kalkmış sokaklarına Cenâb-ı Hakk'tan rahmet ve bereket yağmurları diliyoruz.
YENİŞAFAK

Tunus'ta ayaklanma ardından yangın
15 OCAK 2011

Bir aydır süren gösteriler ardından cumhurbaşkanı görevi bıraktı
Ayaklanmalar ardından cumhurbaşkanının görevi bıraktığı Tunus'ta gerilim yüksek.
Başkentte yoğun güvenlik önlemleri alınırken, Tunus'un sayfiye bölgesi Manastır'daki cezaevinde çıkan yangında çok sayıda kişinin öldüğü bildiriliyor.
Bir hastane yetkisine göre ölü sayısı en az 42.
Diğer hapishanelerde de olaylar çıktığı yönünde iddialar var.
Bir aydır yayılarak süren yönetim aleyhtarı eylemler sonucu hükümet feshedildi, olağanüstü hal ilan edildi ve cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali görevi bıraktı.
Cumhurbaşkanlığına geçici olarak Meclis Başkanı Fuad Mebezza getirildi.
Mebezza ulusal birlik hükümeti kurulması yönünde direktif verdiğini söylüyor.
Başbakan Ganuçi muhalif gruplarla bu çerçevede bir araya geleceğini açıklamıştı.
Geçici yönetim önceliğin ülkede sükuneti sağlamaya verildiğini söylüyor.
Bazı mahallelerde yağmalama olaylarının yaşandığı başkentin sokaklarında yüzlerce asker devriye geziyor.
Olağanüstü hal ilan edilen kentin merkezi askerler tarafından kordon altına alınmış durumda.
Kentin ana tren garı ateşe verildi.
Fransız süpermarketler de aralarında olmak üzere bazı mekanların yağmalandığı söyleniyor.
Cumhurbaşkanı şiddetlenen protestolar sonucunda hükümeti feshetmiş ve yeni hükümetin belirleneceği genel seçimlerin ise en geç altı ay içinde düzenleneceğini belirtmişti.
Ülkenin hava trafiği silahlı kuvvetlerin kontrolü altına geçti, ve hava alanlarına ordu el koydu.
Tunus resmi TAP haber ajansı ise dün olağanüstü hal ilan edilmesinin ardından kapatılan Tunus hava sahasının açıldığını ve tüm havaalanlarının uçuşlara açık olduğunu duyurdu.

Güvenlik güçlerine yasaklara uymayanlara karşı silah kullanma yetkisi verildi.

Tunus'ta bir ay önce başlayan protesto gösterileri, yüksek işsizlik ve yöneticilerin karıştığı yolsuzlukları hedef almıştı.

Göstericiler ve polis arasında yaşanan çatışmalarda 12 kişi hayatını kaybetti.
Aile üyeleriyle birlikte ülkeyi reddeden Bin Ali'nin nereye gittiği hakkında çeşitli iddialar var. BBC

Tunus'ta halk cezaevlerini boşaltıyor
15 Ocak 2011
Ülkedeki cezaevlerinin kapılarını açan göstericiler, siyasi tutukluları serbest bırakmaya başladı

Tunus diktatörü Zeynelabidin bin Ali'nin ülkeyi terk etmesiyle yıllardır hapishanelerde bulunan siyasi tutuklular halk tarafından salıverildi. Aralarında yazar, gazeteci, avukat ve siyasi yetkililerin bulunduğu siyasi muhalifler Tunus halkının büyük bir devrime imza attığını açıkladılar.

Yıllardır yönetimde olan Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'yi ülkeyi terk etmek zorunda bırakan protesto gösterilerine sahne olan Tunus'ta, gözaltına alınan 3 gazetecinin serbest bırakıldığı bildirildi.

Merkezi New York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), 7 Ocakta gözaltına alınan iki blog yazarının ve salı günü evinden alınan bir radyo muhabirinin serbest bırakıldığını duyurdu.

CPJ, 2008'deki işçi protestolarına ilişkin haberi nedeniyle 4 yıl hapis cezasına çarptırılan diğer bir gazetecinin de serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Bu arada, 23 yıldır sürgünde bulunan binlerce Tunuslunun da ülkeye dönmek için hazırlık yaptığı kaydedildi.
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com