EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

"Ayasofya'nın sahibi kimdir?"

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş May 08, 2013 10:01 pm    Mesaj konusu: "Ayasofya'nın sahibi kimdir?" Alıntıyla Cevap Gönder

Ayasofya kime satıldı?
Mustafa ARMAĞAN



Şu cami satıldı, bu ahır yapıldı, filancası yıktırıldı, öbürü cephane oldu... Bir süredir siyaset meydanı cami tartışmasına açıldı. Gazetelerden, televizyon kanallarından arayanın haddi hesabı yok.

Soruyorlar: Gerçekten de Tek Parti devrinde camiler kapatıldı mı? "İbadete kapatılan Ayasofya örneği taş gibi önümüzde dururken başka kanıt aramaya ne hacet." diyorum kendilerine. Bir şaşkınlık vakfesi. Yüzleri karışıyor. Kimilerinin buruşuyor hatta. "Nasıl yani?" diye soruyorlar. Bu yazı, işte o "Nasıl yani?"nin cevabıdır.

Son sözümü başta söyleyeyim: Cami tartışmasının gelip dayanacağı yer, 78 yıldır ibadete kapalı bulunan Ayasofya'nın açılması meselesidir. Er veya geç Türkiye bu gerçekle yüzleşecek ve bu meseleye bir hal çaresi bulacaktır. Belki de Yunanistan'daki bir partinin seçim kampanyasında minareleri yıkılmış "Ayasofya Kilisesi" resimlerini kullanması birilerini uyandırır. Kim bilir?

"Ayasofya'nın sahibi kimdir?" diye soruyorum genç muhabire. Dudağını büküyor. Belli ki hiç aklına gelmemiş bu. Tapudaki sahibini soruyorsanız diyorum "Ebu'l-Feth Fatih Sultan Mehmed Vakfı". Nerede bu vakıf peki? Neden tapuda üzerinde görünen eserine sahip çıkmıyor? "Muhatabınız Vakıflar Genel Müdürü" diye cevap veriyorum, "Ona sorun." Cevap alamayacaklarını bile bile böyle diyorum.

Bir vakıf düşünün ki, tapulu malına sahip çıkamasın. Olur mu? Oluyor bizde. Peki Ayasofya'nın sahibi resmen Fatih ise (yoksa XI. Konstantin ve I. Jüstinyen mi?), eserin onun vakfiyesinde belirttiği şartlarda kullanılması gerekmez mi? Üstelik vakfiyedeki şu ateşten satırları okurken vicdanınız kanamayacak mı: "Kim ki bâtıl gerekçelerle bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya vakfın değiştirilmesi ve iptali için gayret gösterirse, vakfın ortadan kalkmasına veya maksat ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerlerine olsun. Ebediyyen cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyyen merhamet olunmasın." (A. Akgündüz, S. Öztürk, Y. Baş, "Kiliseden Müzeye Ayasofya", OSAV: 2006, s. 141-2.)



Aslı Arapça olan vakfiyenin nüshaları Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nde, Topkapı Sarayı ile Türk ve İslam Eserleri müzelerinde mevcutken ve şartları herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bağlayıcıyken, nasıl olmuş da Ayasofya Camii ibadete kapatılabilmiştir? Vakıflar Kanunu mu değiştirilmiştir yoksa? Hayır, hem 1934'teki hem de yürürlükteki Vakıflar Kanunu bir vakfın, vakfedenin koyduğu amaçlar dışında kullanılamayacağını emrediyor. Sahibi olan Fatih, vakfının amacı dışında kullanılmasına tehditkâr ifadelerle karşı çıktığı halde 1934'te bir Bakanlar Kurulu kararıyla Ayasofya Camii müze yapılmıştır. Altında Atatürk'ün, İnönü'nün vs. imzalarının bulunması hukuk nazarında bir şeyi değiştirmez. Hukuksuzluk hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğu kimin yaptığı hukuku ilgilendirmez. (Adalet Tanrıçası'nın gözleri bağlıdır, unutmayın.)

Kaldı ki, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi de bir garabet abidesidir. İlk cümlesi şöyle: "Maarif Vekilliği'nden yazılan tezkerede (...) Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesi bütün Şark âlemini sevindireceği ve insanlığa yeni bir ilim müessesesi kazandıracağı cihetle müzeye çevrilmesi istenmiş..." Acaba 1934'te Şark, yani İslam âleminde Ayasofya'nın müzeye çevrilmesine sevinecek bir Allah'ın kulu var mıdır? Yoksa kararname sahiplerinin kafalarındaki 'Doğu', bizim zannettiğimiz gibi İslam dünyası değil de, Sovyetler Birliği miydi? Halkı Ortodoks olan Sovyetler Birliği'nden başka Ayasofya ile ilgilenecek bir Doğulu devlet kim olabilir o tarihte?

Sonra müze yapılarak insanlığa bir bilim kurumu kazandırılacağı ifade ediliyor. Sanki camiyken Ayasofya'da inceleme yapılamıyor muydu? Üstelik medreseler kapatılmadan önce Ayasofya'da her sütunun dibinde bir alimin ders verdiğini, yani tam da kapatılmasıyla bir bilim kurumunun tarihe gömüldüğünü bile söyleyebiliriz. Üstelik kararnamede Ayasofya'nın müzeye çevrileceği ifade edilirken, ibadete kapatılacağından söz edilmemiştir. Denilebilir ki, 'Canım, müze yapılınca anlaşılmıyor mu ibadete kapatılacağı?' Ama bir kararname çıkarıyorsanız muradınızı yarım yamalak ifade edemezsiniz. Müze yapılacak. Tamam da ibadete kapatılacağı nerede yazıyor?

Burada avukat Abdullah Mehmet Çalışkan'ın değerlendirmesini paylaşmak istiyorum. "Ayasofya Camii Meselesinin Etrafındaki Gerçek" adlı kitabında şöyle diyor: "Ayasofya kararnamesinde hukukî bir gerekçe bulmaya imkân yoktur. Bakanlar Kurulu kararının hangi kanuna dayandığı da yazılmamıştır. Çünkü Bakanlar Kurulu'nun dayanak yapabileceği bir kanun mevcut değildir. Bakanlar Kurulu'nun hangi yetkiye istinaden bu konuyla ilgilendiği hususunda hukukî bir mütalaa da yazılmamıştır. Çünkü bu konu, ne TC. Anayasası ne de Türkiye'de yürürlükteki kanunlar tarafından Bakanlar Kurulu'na verilen yetkiler dahilinde bulunmamaktadır. Anayasadan bahsedilmemiştir, çünkü Anayasa'ya aykırıdır. Vakıf hukukundan bahsedilmemiştir, çünkü vakıf hukukuna zıttır. Görülüyor ki, Bakanlar Kurulu bu kararı ile anayasa ve kanunları yok saymıştır."

Kararnameye bir sıra numarası verilmemiş olması gariptir. Daha da garibi, Resmi Gazete'de yayınlanmamıştır. Kararnamelerin bulunduğu resmi dairede aslı bulunmadığı gibi resmi kanun kitaplarında da mevcut değildir. Hukukî açıdan sakat kararnamenin tartışılmasını ehline bırakalım ve kamu vicdanını yansıtan bir sese kulak verelim. Bediüzzaman Said Nursi, ezanı özgürlüğüne kavuşturarak "on derece kuvvet bulan" Demokrat Parti'den Ayasofya'yı da özgürlüğüne kavuşturmasını ister. Ona göre bu bir "yara"dır ve hükümet bu yaraya "merhem" sürmeli, Ayasofya'yı ibadete açmalıdır.

Ayasofya'nın, 1930'larda iyi ilişkiler kurmaya çalıştığımız Yunanistan'a, dolayısıyla Batı dünyasına göz kırpmak için müze yapıldığını kabul edelim. Bence kararnamedeki "bütün Şark alemi sevinecek" ifadesinde bir dil sürçmesi olmuş. "Garp, yani Batı âlemi" diyeceklerdi besbelli. Baksanıza, Yunanistan'daki Yeni Demokrasi Partisi, Ayasofya'yı yalnız minaresiz göstermekle kalmamış, kubbesine bir de haç dikmiş! Unutmayalım ki, Mütareke döneminde yapılan Sultanahmet mitinglerinden biri de Ayasofya'ya haç takılacağı söylentisi üzerine gerçekleşmişti.

m.armagan@zaman.com.tr .
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com