EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİNDE TÜRKİYE

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Arl 05, 2010 2:26 am    Mesaj konusu: İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİNDE TÜRKİYE Alıntıyla Cevap Gönder

“İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİNDE TÜRKİYE”
Erol Ulubelen



ÖNSÖZÜNDEN; Aşağıda okuyacağınız belgeler 46 cilt tutan İngiliz Gizli Belgelerinden alınmıştır…Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için başta İngiltere olmak üzere Avrupanın emperyalist devletlerinin çevirdiği bütün oyunları en açık biçimde ortaya koymaktadır. Bu belgelerin bize öğreteceği pek çok şey vardır. İlki Emperyalizmin gerçek karakteri. İkincisi devletler arası ilişkileri mutlaka şahıslar arası dostluklardan ayırmak gerektiğidir Akıllı yöneticiler için sadece ulusal çıkarlar vardır…Ve nihayet bu belgeler bize* halklarına ihanet eden devlet adamları ile gerçek vatanperverler arasındaki farkı açıkça göstermektedir. Bugün canlılığı ile yaşatılan bir Ermeni sorunu vardır. Geçmişte* Ermenilerin nasıl tahrik ve teşvik edildikleri bu belgelerde en açık şekilde görülmektedir. Ermeni cinayetleri başlamadan önceki dönemde yaşlı Ermenilerce gençlere aşılanan Türk düşmanlığı, bu topluluğun bulundukları ülkelerde eriyip yok olmalarını önleyen bir öğe gibi düşünülebilir. Yaşlı Ermeniler, yaşadıkları olayları, kimlere alet olduklarını ve kimler tarafından en insafsızca harcandıklarını düşünmeden şartlandırdıkları çocukları ve torunlarının vahşetleri ile ne ölçüde öğünseler azdır! Türk Yurdu bir baştan bir başa işgâl altında iken; ne Hınçak, ne Taşnak Cemiyeti, ne Bogos Nubar Paşa komutasında Ermeni Orduları, ne Rus, İngiliz, Fransız yapısı silahları, nede Maraşta giydikleri Fransız üniformaları hayâllerinde var olan Ermeni Devletini gerçekleştirmeye yetmemişti, günümüzde işledikleri cinayetlerle, vahşetle nereye gelebilirler? Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti hiçbir dönemde ırkçı olmamıştır. EROL ULUBELEN
BELGELER

* (s. 34) (1096-1907) ( Albay C. Surtees tarafından rapor)

…Türk askeri birçok kez malzemesiz, yiyeceksiz, ayakkabısız, barınaksız yaşamış, yürümüş ve savaşmıştır.

…Türk Maliyesi: Türk bütçesi hiçbir zaman kesin olarak bilinmemektedir. Fakat 20 milyon Sterlin civarında olduğu sanılmaktadır… Türk borçları 88 milyon tutmaktadır. Bu borçlar belli şirketlerin kontrolündedir. Bu borçlar tuz, tütün, pul, ipek, içkiler, balıkçılık vb. kaynaklar ile garanti altına alınmıştır. Ruslara olan harp borçları 27 milyondur. Böylelikle borç toplamı 130 milyon olacaktır….

… Fransa ve Almanya bu memleketteki malî kudretini gittikçe arttırmakta ve ipi hergün biraz daha germektedir… Her iki tarafta Türk Hükümetine yüksek faizli yeni borçlar teklif etmekte, işe yaramaz âtıl kapitâli arttırarak Türk Hükümetini ellerinde tutmaktadırlar… Türkler harcamalarını kontrol etmezlerse bu iflâsa kadar gidecektir, böylece bu iki devlet bekledikleri fırsatı elde edeceklerdir….

… Osmanlı İmp.luğunun akılsızca borçlanması ve korkunç israfı yüzünden Türk Devleti mahvolmakta.

*- Cilt 262- Yıl:1909,- Sayfa: 759 (Eski bir diplomat) :

İngilizler Türk düşmanı Hıristiyanlara iyi davranır, Türk köpeğini dövmek için her kırbaç mübahtır derdi.

*- Cilt 269 Yıl: 1911, Sayfa 177 ( Sir Mark Skyse) :

… Öyle sanıyorum ki, Avrupalı mâliyecilerin Türkiyede yaptıklarını sinsi bir vahşet olarak isimlendirmek hatâlı olmaz.

*- Cilt 266- Yıl 1909,- Sayfa 329 ( Noel Buxton) :

… Türklerin şimdi en çok savaşması gereken şey, cehâlet ve vatanlarını Avrupalı hırsızlardan korumaktır.

*- Sayfa No: 180 -Belge No: 161- 30.Temmuz.1910

… Aslında Fransız mâliyecileri, Türkiyenin hayat kanını emmektedirler.

*- Sayfa No: 550- Belge No: 554- 24.Şubat 1912

… Kral Ferdinantın en büyük ihtirâsı İstanbul merkez olmak üzere Bizans İmp.luğunu kurmaktır.

… Şimdilik Avrupa Türkiyenin çözülmesini bekliyor, o zaman vilâyetler kucağına düşecek.

*- Sayfa No: 673- Belge No: 696 3. Eylül. 1912 (Mr. Marlingden Sir E. Greye)

… Şimdiki durum yalnız Balkanları ve Avrupayı değil fakat Arapları, Ermenileri, Kürtleri ve diğer ırkları da İmp.luktan ayırmaya çalışmak olmalıdır.

*- Sayfa No: 6- Belge No: 9- 9. Ekim.1912 (Sir.G. Buchanondan, Sir. E. Greye)

… Bütün Avrupa Türkiyesi hıristiyanlara ait olmalıdır…. Girit sorunu da Yunanistan lehine çözülmelidir.

*- Sayfa No: 88- Belge No: 113- 3. Kasım. 1913 ( Lord Kicthenerden Sir E. Greye)

… Türklerin çöküşü tamamlanmış görünüyor… Sudanda Türklerin hak diye ileri sürdükleri ne varsa İngiltereye geçmelidir.

*Cilt X- Sayfa No: 50- Belge No: 59 29. Ekim.1913 (Sir A. Nicholsenden Sir G. Hardingeye )

… İmroz ve Bozcaadaları hariç bütün adaların Yunanlılara bırakılmasını sağlayalım.

*- Sayfa No: 164- Belge No: 180 23. Aralık. 1913 ( Sir E. Greyden Sir E. Mallete)

Yunanistanın adaları alacağı konusunda anlaştık. Size söyleyeceğim en iyi husus kuvvetlerin Yunanistan lehine Türkleri oyalamakta olduklarıdır… Ermeniler hakkında yapacağımız teklifleri Türkleri korumak gibi göstermeliyiz… Türkiye dağıldığı zaman Almanlarda kendi paylarını alacaklardır… Türkiye yeni borçlar bulmazsa çökecektir.

*- Sayfa No: 262 – Belge No: 286- 16. Haziran. 1914 (Mr. Erskineden Sir E. Greye)

… Amiral Kerr bana gizlice Türk Donanmasını mahv etmek için plânları olduğunu anlattı.

*- Sayfa N0: 381- Belge No: 429- 14. Aralık. 1913 (Mr. Obeirneden Sir E. Greye)

… Ermeni ayaklanması Türklere bir harp ilân etmenin en iyi aracıdır… Alman ordularının Türklerin yanında olması üçlü anlaşmayı kuvvetlendirecek, bu reformlara yol açacak ve sonra bir Ermeni isyanı olacaktır.

** ( Günümüzde de Türkler aleyhine yürümekte olan Ermeni propagandasını daha yakından anlayabilmek için bir iki küçük -aşağıda- ek yapmağı uygun gördük. E.U)

…Avrupalı emperyalistler amaçlarına varmak için bütün insanları yok etmeğe hazırdırlar ( Müslüman Asyada Kuvvetlerin Mücadelesi Sayfa 14)

… Prof. Phillip Marshall Brown: Avrupalı Devletler emperyalist amaçlarına varmak için Orta- Doğu halklarının gereksinimlerine kulak tıkadılar, hatta bu insanları kuvvet dengesi için kurban gibi fedâ ettiler. ( Olaylı Yıllar Cilt 2 Sayfa 148)

… Prof. John Dewey: Halkın nefret ettiği yabancı kuvvetler, bu memleketlerden elde ettikleri kukla hükümetleri öyle haince kullandılar ki işte emperyalizm. ( Politik Yeni Cumhuriyet Sayfa : 268- 12. Kasım 1924)

…Türkiyede Amerikan Protestan misyonerleri…Misyonerler bütün çalışmalarını Rum ve Ermenilere yönelttiler.Amerikan misyonerlerinin en büyük başarısı kolejler vasıtası ile oldu.İstanbuldaki kolej 1840da Robert kolej adını aldı. İlk talebelerin hemen hepsi Ermeni gençlerindendi.Bu koleji bitirenler,zamanla birçok milletin lideri durumuna geldiler. Buradan çıkan Bulgar öğrencileri, Bulgaristandaki milli hareketin başına geçtiler….Amerikan Protestanlarına göre Müslümanlar kafirdir,bu yüzden onların aleyhine propaganda yapıp,insan kasabı oldukları efsanesini yayıyorlardı…. Misyonerler Ermenileri Müslümanlara (Türkler) karşı hazırladılar, dinamit yapmasını öğrettiler ve her fırsatta onları İslâma karşı kullandılar.



*-Sayfa No:486 -Belge No:545 8.Haziran.1913 (Sir G.Buchanondan Sir E.Greye)

…Ruslar, Majeste hükümeti Türk sınırında yaşayan Kürtler arasında da huzursuzluklar çıkartıyorlar, zayıf Türk otoriteleri bunu bastıramaz ve biz buna katlanmayız dediler.

*- Sayfa No:501 Belge No:562 22.Haziran.1913 (Sir E.Greyden Lord Granvilleye)

… Altı ilin birleşik bir Ermenistan için ayrılması Asya Türkiyesindeki diğer ırklarında aynı yolu tutmasına neden olacaktır.

İNGİLİZ DIŞ POLİTİKA BELGELERİ: 1919-1939

*-Sayfa 86 12. Temmuz. 1919 Yunanlılar Aydında boş yere kan döktüler.

*-Sayfa 95 …. Türkler sadece Yunanlıların istilâsına uğradıklarını sanıyorlar ve onlarla savaşmaya hazırlanıyorlar, ancak Yunanlılar müttefik plânının bir parçasıdır.

*-Sayfa 106-132 … Türkleri rahatsız etmeyelim ve Türklere harbin bittiği izlenimini verelim…. Yunanlılarla İtalyanlar aralarında anlaşıp nereleri işgâl Edeceklerine karar veriyorlar…. Türklere bu işlerin duracağı hissini vermeliyiz.

*-Sayfa 138 …. Yunanlılar İzmirde katliam yapıyorlar…

*-Sayfa 241 - Mekkede Şerif Hüseyin 1915-1916 da İngilizlerle bir anlaşma yaptı. Ayrıca 2. Kasım. 1917 de Filistinde bir Musevi devleti kurulması için Beyanname (Balfour Beyannamesi) imzaladı. 1918 Ekim ayında Gnr. Allenby emir Faysala garanti verdi. Ayrıca Fransız büyükelçisi ile Rus dışişleri arasında 13-16 Nisan. 1916 da Skyes-Picot Anlaşması yapıldı. Buna göre:

1. Erzurum, Trabzon, Van ve Bitlis Rusyaya katılıyor.

2. Van, Bitlis, Siirt, Aladağ, Akdağ, Yıldızdağ, Zara ve Harput bölgesinde bir KÜRT DEVLETİ kuruluyor.

*- Sayfa No:388-Belge No:278- 11.Ağustos.1919

Emir Faysal ın Mektubu

… Bütün Müslümanların gözleri İngiltereye dikilmiştir. Türk Müslüman imp.luğunun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar şimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar. Babam İngilizlerin vaatlerine inanarak Türklere karşı savaştı. Eğer, isteklerimiz yapılmazsa sizlere karşı da savaşırız. Halifelik ve mukaddes yerlerimiz Allahın izni ve Türkler sayesinde bütün kaldı, şimdi Müslümanların içinde El Hüseyin Bin Ali diye biri vardır Hicaz Krâlı . Açıkça İngilizlerle bir olduğumuzu,İngilizlerin mukaddes yerlerimizin koruyucusu olduklarını ilân ediyor.

*-Sayfa No: 635-25. Haziran.1919- 13. Şubat. 1920 arası Konferansta Türk Meselesi:

… Majestenin hükümeti Türk ön Asyasına dört gizli anlaşmaya dayanarak girdi.

1. 1915 Mart ve Nisanında yapılan İstanbul Antlaşması. İngiltere – Fransa ve Rusya arasında.

2. 26. Mart 1915 teki Londra Antlaşması. İngiltere Fransa ve İtalya arasında.

3. 1916 da Skyes-Picot Antlaşması. İngiltere – Fransa ve Rusya arasında.

4. 1917 de St. Jean de Meaurienne Antlaşması. İngiltere – Fransa ve İtalya arasında.

*- Sayfa No: 643- Belge No:426-25. Haziran. 1919

… Amerika Cumhurbaşkanı Wilson Türkler Avrupada çok uzun zaman kaldılar ve oradan tamamentemizlenmelidirler dedi.

*- Sayfa No: 654- Belge No: 433- 28. Haziran.1919 (Amiral Webbten Sir R. Grahmana)

… Çanakkale Savaşında bir hayli şöhret yapan Mustafa Kemal başbakan tarafından Samsuna müfettiş olarak gönderildi. Başbakanın(sadrı azam) niyeti kötü değildi, ama Mustafa Kemal Samsuna gittiğinden beri milliyetçi hareketlere girişti. Başbakan onu geri çağıracağına söz verdi.

*- Sayfa No: 678- Belge No: 451- 10. Haziran.1919 ( Amiral Sir A. Cathorpeden Lord Curzona )

…Binbaşı Noel Kürt şefleri ile görüş birliğine varırsa bundan faydalar sağlayacağını söylüyor. Kürt şeflerinden İstanbulda (Seyit) Abdülkadir ve Bedir Han ve daha az önemli kimselerdir. Bunlar şüphe uyandırmamak için Noelden ayrı olarak Kürt bölgelerine gidecekler, … Kürtler henüz Mustafa Kemale karşı ayaklanmadı ama Noel bunu sağlayacağından emin.

*- Sayfa No: 693-Belge No: 464- 21. Temmuz.1919 ( Mr. Hohlerden Sir E. Tilleye )

… Benim problemim KÜRTLER.Noel Bağdattan buraya geldi… Kürtlerin peygamberi olmak istiyor… Korkarım ki Noel bir Kürt Lawrencei olabilir. Mezopotamya şimdi bizim olacağına göre, ona, bir KÜRT DEVLETİ kurdurup kuzey dağlarını böylece koruyabiliriz. (Seyit) Abdülkadir ve onun gibilerle konuştum. Onlara etki edebilmek için biz de Türklere hile yapıyoruz. diye belki beş defa tekrarlamak mecburiyetinde kaldım.. Ancak,Kürtlere fazla güvenilmez. Majestenin Hükümetinin amacı Türkleri azami derecede zayıflatmak olduğuna göre Kürtleri bu şekilde harekete getirmek fena bir plan değil…Kürt partisinde aktif olan tanınmış Kürtler:… Şeyh seyit Abdülkadir (Başkan), Mevlan Zade Rifat (gazeteci), Emin bey (memur). Bunlar, Wilson prensiplerine göre hak iddia ediyorlar….. Sulh şartları Müslümanların çok aleyhine ve Hıristiyanların çok lehine olması üstelik BÜYÜK ERMENİSTAN hakkında söylentiler, Kürtleri Türklerin yanına itiyor.

*-SayfaNo:723-Belge No:478 -9Ağustos.1919

… Avrupalıların verdikleri raporlara göre,İZMİR de ilk adımda Yunanlılar 20 bin Türk 2ü öldürmüşler….Yunan orduları İZMİR halkını sindirmeye çalışıyor.Bütün bölgeyi harabe haline getirdiler.

*-Sayfa No:735 -B492,493- 19Ağustos 1919 (Amiral Webb den Lord Curzon a)

….Amerika Trabzon ve Erzurumu içine alan bir ERMENİSTAN ı himaye edecek. Geri kalan dört ilde bir KÜRT DEVLETİ olarak İngilizlerin himayesine bırakıyor… Başkan Wilson,Türklerin, Kürtlerin ya da diğer Müslümanların Ermenileri korumalarını,aksi halde Türk İmparatorluğunun ortadan kaldırılacağını, kendilerine çok kötü sulh şartlarının zorla kabul ettirileceğini,söylüyor.Başbakan bundan çok etkilendi…

*-Sayfa No:742-Belge No:498-27Ağustos1919(Mr.Hohlerden Mr.C.Keere)

…KÜRTLERİN ve ERMENİLERİN durumu beni hiç ilgilendirmez.Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır.Diğer taraftan Wilson beni korkutuyor,ajanları devamlı hatalar yapıyor.Noelegelince,fanatiğin biri ERMENİSTAN ın ve KÜRDİSTANIN SINIRLARININ KESİN OLMADIĞI konusunda sizinle aynı fikirdeyim…. KÜRT SORUNU Mezopotamyada tatminkar bir sınır oluşturmak içindir…

*-Sayfa N O:745-Belge No:500,501 -31Ağustos1919(Mr.Balfourdan Lord Curzona)

…İzmirde oturan İngilzler Yunan lıların İzmiri idaresinin çok kötü ve çok haince olduğunu söylüyorlar.Bunun nedeni,YUNANLILARIN ÇOK KÖTÜ YARADILIŞTA İNSANLAR OLMALARI..Amerikalılar,Türkleri tehdit ederekErmenilere bir şey olursa kendilerinin son adamlarına kadar ortadan kaldırılacağını söylüyorlar.

*-Sayfa No:756-Belge No:509 (Akhisar kontrol memuru tarafından bildirilmiştir)

…Türk askerinin …telefon hatları bile yok..Bu kuvvetlerdeki askerler günde 50 kuruş,subaylar 100 kuruş almaktadır… Bu insanlar Yunalılardan nefret etmektedir ve kahramanlıkları da bilinmektedir. Özellikle dağlık bölgelerdeki ZEYBEK ve YÖRÜKLER korku nedir bilmezler… Yunanlılar köyleri yakıp kadın ve çocukları öldürünce, kadınlara tecavüz edince harekete geçtiler.

*-SayfaNo:763-Belge No:713-17Eylül 1919 (Amiral Sir F.de Robeckden Lord Curzona)

…Bu hükümetin kabul edeceği sulhu milliyetçiler kabul etmeyecektir. 1908 de de, şimdi de Başbakanlar bizim dostumuzdu, Başbakan (sadrıazam) İtalyan komiserinden, şehir milliyetçiler tarafından tehdit edilrse ne yapacağız diye sordu..

*Sayfa No:792-Belge No:523- 27-Eylül-1919 ( Albay Mayner Tzhagemdan Lord Curzona)

… Noel gayet tehlikeli bir şekilde Türklerin aleyhinde çalışıp Kürt propagandası yapıyor.

*Sayfa No:785-Belge No:530,543- 30-Eylül-1919 (Amiral Sir F.D Robeckten Lord Curzona)

… Sultan İngiliz otoritelerinden kuvvet kullanarak milliyetçileri durdurmalarını istedi … Başbakan(Sadrazam) ve içişleri Bakanı ( Dahiliye Nazırı) durumun kötülüğünü kabul ediyorlar ve asileri bastırmak için müttefiklerden izin istiyorlar…Başbakan (sadrazam) Ferit Paşa Hükümeti milliyetçilere karşı savaş ilan etti ve milliyetçilerle konuşulamayacağına karar verdi… İngiltere Türklere karşı olan savaşta başrolü oynadığı halde bugün Türk gazetelerinde ve hatta milliyetçi gazetelerde bile İngiltere iyi bir yerde.

*Sayfa No:817- Belge No:548- 10-Ekim-1919 (Harbord tarafından)

… İstanbuldan Mardine kadar bütün bölgeleri gezdik… Türklerin Ermenileri öldürmek istediklerine dair bir işaret görmedik… Üç ay önce Ermenilerin

tek bir adam kalmayıncaya kadar kesildiğini duymuştuk, halbuki duyduklarımızın hiçbiri doğru değildi.Fransızlar Türkleri mandaları altına almak istiyorlardı, bunun için de dünyanın şüphesini Türklerin üzerine çekmek gerekirdi.

*Sayfa No: 826 Belge No: 549- 15-Ekim-1919 ( Amerikan Radyosu konuşmasından)

… Mustafa Kemal bana dedi ki: Bizim hükümetimiz yabancı hile ve müdâhaleleriyle zayıflatılmıştır. Milliyetçilerin İngiliz ve Fransızlardan yardım aldığı yalandır. İngiliz sermayesi Türkiyeyi mahvediyor. Biz İngilteredeki eski Türk Dostları Cemiyeti Başkanı Adil Beyin 200 bin Sterlin, Konya Valinin 150 bin Sterlin ve belki de Ankara Valisinin bu miktar para aldığını biliyoruz.

*Sayfa No:828- Belge No: 553-19-Ekim-1919 (Mr. Ryandan rapor)

… Milli kuvvetler gittikçe geliştiği için, silahların bırakılmasına rağmen 40 bin kişilik bir hükümet kuvvetinin milliyetçilere karşı kullanılaması istendi.

Başbakan (sadrazam) bu isteği derhal kabul etti. Ancak, İzmirde cinayetlere ve kadınlara yapılan tecavüzlere karşı kurulan kuvvetleri bunlarla karıştırmamak gerekir dedi.

*Sayfa No:831-Belge No:511-14-Ekim-1919 (İngiliz Yüksek Komiserliğinden Amiral Sir D. Robecke)

… İtalyanlar İzmirdeki Müslümanların dinlerini değiştirip İtalyan vatandaşı yapmak istiyorlar… Fakat benim anladığım Türklerden çok korkuyorlar.

*Sayfa No:873- Belge No: 585- 11-Kasım- 1919 ( Amiral Sir F. Robeckten Lord Curzona)

… İstanbula Ermeni ve Rum göçmenleri geliyor. Amerikalılar bunlara yardım ediyorlar… Ayrıca İzmir bölgesinde evleri yandığı ve yıkıldığı için evsiz barksız kalan Müslümanların durumu da bizi hayli utandırıyor. Şimdi her tarafta milliyetçi adı altında çeteler türedi. Mustafa Kemal ve adamları bütün yabancıların ve özellikle İngilizlerin gitmesini istiyor.

*Sayfa No:907-Belge No:609-28-Kasım 1919 ( Mr. Kitsondan Sir. E. Crowea)

… Ermenilerin Müslüman komşularını kesmesinden hiç şüphe etmem… Taşnaklar müthiş bir vahşetle çalışıyorlar… Kürtlere her nekadar inanmasak ta onları kullanmamız çıkarımız gereğidir. Doğu illerine gelince; Türklerle harp etmeden o bölgeleri Ermenistan ve Kürdistan diye bölemeyiz.

*Sayfa No:917- Belge No: 613-28-Ekim-1919 ( 27 Köyün Eşrafından Konyadaki İngiliz Yüksek Komiserinin aldığı mektup)

… Milli kuvvetler adı altında bir grup, Müslüman ve hristiyanları öldürmektedir. Hayvanlarımızı elimizden alıyorlar, telgraf hatlarımızı kesip bizim sizlere haber vermemizi önlüyorlar. Bizim hükümetimiz zayıf olduğu için milliyetçileri ezemez. Milliyetçileri ezmek için İngiliz hükümetinin bize yardım elini uzatması için yalvarırız. Aşağıdaki köylerin eşrafı tarafından imzalanmıştır: < Soğucak Kovanlı – Hacı Yunuslar Dumnu Karabayır Uluslar Seyit Citret Bekle Sat Yalnızca Kiraz – Elma ağaç Beybahin Fakirtepe Ekitse Sarıca Sarıskat Akçapınar – Ahırlı-Günce – Gün – Ali Çerçi Fatma Sorkun Mervesti >

*Sayfa No:925 -Belge No:620 9Aralık1919 (Amiral Sir F. de Robekten Lord Curzona)

…Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt başkanı olan Şeyh Sait Abdülkadir Paşayla görüştü. Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar.Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor. Kuvvetler , Kürtleri Mustafa Kemale karşı kullanmak için her parayı ödemeye hazırdırlar..

*Sayfa No:932-Belge No:632 -22Aralık1919(Türk meselesi hakkında ikinci toplantı):

…Türk Hükümetinin parasal bakımdan iflas ettiği.Çatalca hattı dışında Türklere yer verilmemesini ,kapitülasyonlara çok benzer bir sistemin kurulmasını,Türk ordu ve donanmasının ancak jandarma örgütü haline getirilmesini,Erzurumun Ermenistana verilmesini,12 adanın Yunanlılara verilmesini,..

*Sayfa No:966-Belge No:633,219 -26 Aralık1919 (Türk meselesinde üçüncü toplantı):

…Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hakimiyetine konacak, KÜRDİSTAN da hiçbir şekilde TÜRK BIRAKILMAYACAK. Bir tek KÜRT DEVLETİ mi yoksa bir çok küçük KÜRT DEVLETİ mi kurulacağı düşünülecek. Ermenilerine Amerikalılar kanalı ile SİLAH sağlanacak … İstanbulda gizli bir örgüt kuruldu .Milliyetçileri vatan haini ilan ediyor…

*Sayfa No:992-Belge No:646- 4 Ocak 1920 (Lord Curzonun notları)

…Türkler Avrupadan atılmalıdır.Amerikalı Senatör Lodge ın dediği gibi; İstanbul Türklerden tamamen alınalı,bir veba tohumu olan; savaşların yaratıcısı,komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupa dan silinmelidir.

*Sayfa No:1003 Belge No:647 -25 Aralık1919 (Mr. Ryanın raporu):

…Milliyetçiler şimdi ki yol kullanıyor: Milliyetçi ol, çünkü İslamı kurtaracak tek yol odur. İslama sadık ol, çünkü senin milli varlığını kurtaracak tek yol odur… Bu fikirlerin her ikisi de İslam dünyasındaki İngiliz hakimiyetini mahvedebilir. BİZ; GERÇEK İDEALİ DİN GİBİ DAVRANACAK ÇIKARCI GRUBU İDARECİ OLARAK GETİRMEYE ÇALIŞACAĞIZ… Panislamizmi ezemeyiz, bu tıpkı Batıdaki milliyetçilik gibidir.Bizim şimdiki amacımız bölmek, arkadş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır…

*Sayfa No:1062-Belge No:667-22Ocak1920 (Amiral Webbden Lord CURZON a):

…Baybutta Şeyh Kürt Ali milliyetçilere karşı harekete geçti..

*Sayfa No:42-Belge No:6 (Lonra Konferansı):

A-Türkiye özerk devlet olmalıdır.

B-Boğazlar uluslar arası olmalıdır.

C-Türkiye özerk ERMENİSTENI tanıyacaktır.

E-Azınlıklar ,kuvvetlerin himayesinde olacaktır. .

Lloyd George göre: Türkler yüzlerce yıl Avrupada kaldılar ve Avrupadaki bütün belaların başı oldular. İstanbul Türk değildir, Yunanlılarındır.Türkler oradan atılmalıdır.



İtalya delegesine göre: Boğazları işgal edelim, böylece Türkler merhametimize kalır

Sayfa No:54Yunanlıların İzmire çıkışına biz izin verdik…Lloyd George, Yunalıların İzmirde ticari çıkarları var, diyor…

Mr.Cambona göre : Türklerin mali kontrolü mümkündür, Türklerden kimse bu işi anlayamaz. Biz bu durumdan yararlanarak Türkleri mali ve idari kontrole alırsak, durum her bakımdan düzelir…. Müttefiklerin Türkiyede çok önemli mali ve politik çıkarları vardır.Boğazları kontrol edip para alsak ,yılda 1 milyon sterlin toplarız…

*Sayfa No: 81-293-Belge No:10-16-Şubat-1920 ( Londra Konferansı)

… Ermenistana altı ilden başka Trabzon ve Adana da verilmelidir. Amerika Ermenistana yardım edecektir… Trabzonda bir tane bile e yok, Ermenisiz bir Ermenistan biraz gülünç olmuyor mu, deniliyor…küçük bir Türk Devleti kurulmalı, Kapitülasyonlar adli işlere de uzatılabilir.Japonyadan kapitülasyonları kaldırdık çünkü, onlar kuvvetliydi başka çaremiz yoktu. Türklerin kafası daha az işler (Turkish mind was far less precise than the Japanese)

Bu nedenle kapitülasyonlar adli işlere de uzatılabilir. Lloyd George ve Lord Curzon, <biz neye karar verirsek Türkler onu kabule mecburdur diyor>… Amerikalı Yahudiler de Lloyd Georgea telgraf göndererek parçalanan Türk yurdundan hisse istiyorlar… Türkleri yatıştırmak için İzmir üstündeki isteklerini kabul etmiş görünelim. Yunanlılar daha fazla asker çıkartsınlar, sonra Türk isteklerini kabulden vazgeçeriz… İtalyan S. Nitti, < Türklerin bütün arazilerini ellerinden aldık, bari ağır borç altına sokmayalım> diyor… İzmire bir Türk bayrağı asarak, Türk varlığını kabul etmiş görünelim… Venizalos < Türk bayrağı şehrin dışına asılsın, Giritte de Türk bayrağı ada dışında bir kayalıkta asılıydı> diyor… İngiltere; Kürt devleti kurmak istedikleri bölgede çok fazla maden olduğundan emin… Lord Curzon, < Erzincan da Ermenilere verilmeli, Karadenizde de bir Lazistan kurup Ermenilerin mandasına verilmeli ve İstanbulu boşaltmak için Mustafa Kemalin adamlarını neden olarak ileri sürebiliriz> diyor.

*Sayfa No: 291,297,300- Belge No:36,37,38- 28.Şubat.1920 ( İngiliz Dışişlerindeki Toplantı)

… Lloyd George < İstanbuldan Türkleri çıkartmalı>… Mr. Cambona göre: < Bütün sıkıntı Mustafa Kemal Paşa tarafından yaratılıyor ve Sultan onu kontrol edemiyor>… Fransız gruplarının 1/3ü Fransız askerlerinden gerisi yerli Ermenilerdendir… İstanbuldaki komiserimiz, bu olayları önleyemezse Sultanı İstanbuldan atacağımızı bildirerek tehdit etsin… Erzurumun yeni kurulacak Ermeni Devletine katılacağı bir sırada; Mustafa Kemal olmasaydı Ermenilerin bir şansı olurdu… Mustafa Kemalin askerleri hiç para almıyor, onları harekete geçiren vatan aşkıdır.

*Sayfa No:338,358,411,450,570-Belge No:42,45,50,55,62,66 -3-20. Mart.1920 (İngiliz Dışişlerindeki Toplantı)

… Sonuç: Mali işler Türklerin eline hiçbir şekilde bırakılamaz. Ayrıca bütün işgâl masraflarını ve toplanan bu komisyonların parasını da Türkler verecek… Sinyor Litti, < Türkler İzmiri isteyeceklerdir, bizde pekâla, İzmiri işgâl için yaptığımız bütün masrafları verin deriz, tabii Türkler bunu ödeyemeyeceklerine göre İzmirde bize kalır> dedi. Buna karşılık: Loyd George; < bizim Suriyedeki birliklerimiz oradan çıkacak, yani bunun masrafını biz mi, ödeyeceğiz? Hiç böyle saçma şey olur mu? Hepsini Türkler ödemelidir. İngiliz vergi müfettişleri bu iş için 750 milyon Sterlin ödediler, bütün bunları Türklerden altın olarak alacağız, Türklerin altın stoklarını ele geçirmeliyiz> dedi… Mr. Cambon,< ilk yapacağımız iş bunların milliyetçi liderlerini yok etmek olmalıdır> … Lloyd George < Sultan(Vahdettin)a şöyle deriz: Biz bütün etleri alıyoruz sen de birkaç kemikle yetin. Gerçekte Türkiyeden geriye ne kaldı?

En zengin, en verimli toprakların hepsi ve imp.luğun yarısı gitti. Bütün bunlara ilâveten Boğazlar işgâl edildi, üstelik bütün masrafları da Türkler ödeyecek…Türklerin şöhreti yalancı bir şöhrettir ve müttefikler hâlâ bu şöhretten dehşet duymaktadırlar. Türklerle ancak savaşarak başa çıkılabilir … Bir Ermenistan kurma hülyası ölecektir ancak bu bir Kürdistan kurulması anlamını taşır. Müttefik kuvvetler Türk kuvvetlerini gözlerinde fazla büyütüyorlar, şimdi bizim 160 bin ve Türklerin 80 bin askeri var. Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunanlılardan oluşan, her iki asker bir Türk askerini yenemez ise Türklerin bütün isteklerini kabul edelim>…Mr. Cambon, < Türklerin hiçbir kaynakları yoktur derken yanılıyorsunuz. Şayet Türkler kızarlarsa, Yunanlıları İzmirden denize dökerler>… Aynı tolantıda alınan kararlardan:

1. İstanbul resmen işgâl edilecek ve bahane olarak Türkiyedeki azınlıklara kötü davranıldığı ileri sürülecek.

2. Türklere sulh şarlarını kabul ettirirken, çıkacak ayaklanmalara karşı koymak için İstanbuldaki milliyetçi liderler tevkif edilecek. İstanbul Hükümetine 24 saat süre verip Mustafa Kemali ve bütün kuvvetlerini dağıtması istenecek. Aksi halde, Yunanlıların bu işi yapacağı söylenecek.Mr. Churchill, < Biz bir taraftan Mustafa Kemale mektup gönderelim diğer taraftan da Yunanlılara fırsat verip Mustafa Kemalin adamlarını yakalatalım, böylelikle Türklerin prestijini sıfıra indiririz>.

3. Tarihi ve artistik değeri olan mallar alıp götürülecek.

Lord Curzon: < Türkler için askerlik mesleği tamamen kapanmıştır. Şüphesiz Türkler askerlik yapmak isterlerse başka bir yere gidebilirler. Fransız lejyonu onları kabul edecektir. Maafih İngiltere buna dahi itiraz eder. Çünkü, Türkler diğer düşmanlarımızdan çok farklıdır, başka bir yerde bile askeri eğitim görmeleri iyi değildir.

*Sayfa No: 642-Belge No:71 2. Ek. -25.Mart.1920 (Gelecekteki Ermeni Devletinin kurulması hakkındaki rapor.)

Ardahan, Batum ve İmer Vadisi verilecektir. Ermenistanın, Kürdistan ve Türkiye ile olan sınırlar şöyledir: Karadenizde Yanbatı Deresi… Erzurum ilinin batı sınırı, Bitlis suyu.

*Sayfa No:93-Belge No:1/98-18-26. Nisan.1920 (Sanrema Konferansı)

…Türkiyenin sınırları: Erzurum Ermenilere verilecektir. Böylece, büyük Ermeni Devleti teorisi yerine gelecektir. İtalyan Nitti, <…Erzurumda Türkler çoğunlukta olduğu için bir yolunu bulup Türkleri oradan atmalıyız. Erzurum, son zamanlarda milli hareketin merkezi olmuştur.> Mr. Berthelot, < Mustafa Kemal ve kuvvetleri rüşvet verilerek yada başka bir yoldan ortadan, kaldırılabilir.> … Mr. Aharonian, < Mustafa Kemalin ordusu, sizin sandığınızdan çok daha küçüktür ve başı boş bir ordudur. >

…Lloyd George, < Eğer, Erzurumsuz Ermenistan olacaksa, bu hiçbirzaman bir Ermenistan olmayacaktır > dedi.

… Azınlık gruplarının her türlü hakları korunacaktır. İleride hür Kürdistan kurulması sağlanacak, Güney-Anadoluda İtalyan, Diclenin batısında İngiliz çıkarları korunacaktır. Yunanlıların çıkarı olan bölgeler, Yunanlılara verilecektir. Türkiyenin herhangi bir yerinde özel çıkarları olan büyük devletler o bölgedeki azınlıkları da idaresi altına alacaktır.

*Sayfa No:324-Belge No:33- 21. Haziran.1920 (Villa Belledeki toplantı)

… Lloyd George, < Mustafa Kemalin başarısı Araplara da sıçrayabilir, bu nedenle mutlaka ezilmesi gerekir… Yunanlıların çarpışma yeteneğini büyüttük, Türklerinkini de küçülttük>.

*Sayfa No:443-Belge No: 47-7. Temmuz.1920 ( Villa Franeusedeki toplantı)

…İstanbul Hükümeti yanlı bizim için değil, bütün dünya için tehlikeli olan Türk milli hareketini bastırmakta bize yardımcı olabilir… Savaşın iki yıl uzamasına sebep olan Türklere hiçbir şekilde merhamet edemeyiz…Mr. Venizalos, < İmkânı olsa Türklere silahtan başka bir yol kullanabiliriz fakat Türkler silahtan başka bir şeyden anlamazlar.>

*Sayfa No:553-Belge No:62-11.Temmuz.1920

…Türk Hükümetine verilen cevap: Türk Hükümetinin mesajını dikkatle inceledik. Türkler… savaşa girerek insanlığın kayıplarına ve sefaletine sebep oldular… milyonlarca insanın ölümüne ve milyarlarca sterlin kaybına sebep oldular. Dünyada özgürlüğün yeniden kurulması için Türkiyenin ödeyeceği bedel çok fazladır… Türklerden başka ırklar devlet haline getirilecektir. İzmir ve Trakya Türklerin elinden alınacak, Amerikan Cumhurbaşkanı(Wilson)nın karar vereceği sınırlar içerinde hür bir Ermenistan kurulacaktır… Türklerin uygar dünyaya bir daha ihanet etmemesi için sıkı tedbirler alınacaktır bu sebeple Türkiye küçük bir devlet haline getirilecektir… Türk halkının emperyalist arzuları silinecektir.

Boğazların özerkliği konusuna gelince:



Boğazlardaki bütün askeri tesisler tıkılacak, sahiller ve adalar silahsız hâle getirilecektir.
Silahsızlanma masrafları Türkler yada Yunanlılar tarafından ödenecektir.
Adalarda müttefik kuvvetler haricinde hiçbir asker bulunmayacaktır.
Türk Jandarmaları bizim emrimiz altında olacak, Türk borçlarının hepsi Türkler tarafından ödenecektir. Eğer, anlaşmayı imzalamazsanız Avrupadan kesin olarak atılacaksınız. İncelemeniz için 10 gün müddet veriyoruz.

*Sayfa No:846-Belge No: 98-22-23. Ağustos.1920 (İngiliz ve İtalyan Başbakanlarının görüşmesi)

…Llyod George, < Türkler bize ihanet ettiler. Çanakkalede binlerce insanımız öldü. Şimdi Türklerin ölümüne kim bakar.>

*Sayfa No:589 Belge No:533-11. Nisan.1920( Lord Curzondan Mr. Wardropa)

…Ermeni Bogos Nubar Paşa ve Mr. Ahoromiyanı azarladım. Türkleri öldürmek için silahların Azerbaycanlılara karşı kullanılmasının aptallığını anlattım.

*Sayfa No:629- Belge No:590- 4. Temmuz.1920 ( Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)



… Mr. Khatissian, 25 bin tüfek aldıklarını, ayrıca Ermeni ordusunda 30 bin Rus yapısı tüfeğin ve bir milyon merminin bulunduğunu Yunan ilerlemesi başlayınca Ermenilerin de derhal saldırıya geçeceklerini bildirdi.

*Sayfa No:4- Belge No:6-23.Şubat.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

…Anadoludaki bütün hareketler Mustafa Kemal Paşa tarafından düzenlenen milli hareketin parçaları olarak düzenlenmektedir… Damat Ferit milliyetçi harekete karşı asker göndermek istiyor… Aldığımız kararlara saygı göstermeyen tek halk Türk halkıdır.

*Sayfa No:17,26-Belge No:17,23-9.Mart.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Cırzona)

… Türkler Yunan idaresi altına girmezler, özellikle Yunanlıların İzmirde yaptığı kepazelikten sonra İngiliz subayları ve bizim adamlarımız Türkleri öldürmekte, Yunanlılarla iş birliği yapıyorlar. Bizim Türklere gösterdiğimiz şiddet anlaşılır şey değildir… Türkler müthiş savaşçıdır, cephaneleri azdır, hiç ulaştırma araçları yoktur… Türklerle yapılacak sulh anlaşmasında Kürdistanda Türklerin hiçbir hakları kalmayacaktır. Kürdistanda durumdan emin olmalıyız, Kürtler bile ne istediklerini bilmiyorlar. Erzurum Türklerin en kuvvetli kalelerinden biridir, çok büyük bir Türk toprağının Ermenilere verilmesine göz yummazlar… İngiliz İmp.luğu bir zamanlar Türk İmp.luğunun olan bütün bölgeleri elde etmiştir.

*Sayfa No:43-Belge No:27-18.Mart.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

… Anadolu hareketinin nedeni Yunan işgali ve yaptığı dehşet verici eylemlerdir. Ayrıca büyük Ermenistan ve Pontus Devletlerinin kurulması bu hareketin sebebidir.

*Sayfa No:49-Belge No: 33-26.Mart.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

… Kürdistan Türkieden tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermenilerle Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbuldaki Kürt Klübü başkanı Seyit Abdülkadir ve Paristeki Kürt delegesi Şerif Paşa emrinizdedir.

*Sayfa No:51-Belge No:36-30.Mart.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

….Başbakandan (Sadrazam) Mustafa Kemali kötülüyen ve onları hükümetin emrine karşı gelen asiler olduklarını bildiren ve halkın hükümete bağlı olması gerektiğini anlatan bir yazı aldık.

*Sayfa No:61,62-Belge No:48,50-11-15.Nisan.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

… Damat Ferit(Başbakan) 7.Nisanda bana geldi, milli hareketi bastırmak için her çeşit moral baskıyı kullanacağını söyledi. Milli harekete karşı organize edilen Aznavur, hükümetin elinde ilk silahtır. Aznavur,Bandırmayı işgâl her türlü etti. Hükümet onu Balıkesir valisi tayin etti ve ayrıca İngilizlerden de yardım istedi. Ben, milliyetçileri ezmek için yine hükümete her türlü yardımı yapacağımı söyledim… Hükümet, milliyetçileri lânetleyen bir bildiri yayınladı, milli harekete karşı bir seri fetva ilan etti.

*Sayfa No:108 -Belge No:103-28. Temmuz.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

… Damat Ferit bana geldi, < Sulh anlaşmasına göre Kürtler ayrı bir devlet olacaklardır, Kürt liderleri Mustafa Kemali sevmez… Siz Mustafa Kemalden nefret ediyorsunuz çünkü o, sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemale karşı birlikte kullanalım> dedi.

*Sayfa No:113- Belge No:110- 1. Ağustos.1920 ( Amiral F.de. Robeckten Lord Curzona)

… İstanbulda vaziyet karışık… Şeyhülislam ve Ticaret Bakanı <geçen yıl Konya valisi idi, milliyetçilerin baş düşmanı> ve Damat Ferit yerinde kalabilirse bize çok faydalı olabilirler. Fakat, halk çok muhalefet gösterirse, onları tutmanın yararı yoktur.

*Sayfa No: 146 – Belge No:144- 23.Eylül.1920 (Mr. Raynın Anadolu Milli Hareketi hakkındaki notu: )

… Türkler yapılan sulhu çok sert ve adaletsiz buldular. İstanbul hükümeti son derece zayıf ve iflas etmiş durumdadır. Milliyetçiler de zayıf, Yunanlılar ise zırhlar içinde pırıl pırıl ve hazır… İtalyanlar politik ve ekonomik bakımdan Türkiyeyi emmek istiyorlar. Kürtlerin, Türklerden ayrılmaları çok güç. Böyle olmakla beraber majestenin hükümeti Kürtleri Kemalistlere karşı kullanabilir. Anadoluyu milliyetçiler karşı cesaretlendirmeliyiz. Halkın milliyetçilerden bıkkın olduğu teorisini yaymalıyız. Ferit Paşa (Başbakan) Anadoluya bir grup gönderip kendi halkı kandırmaya çalışacak…

*Sayfa No:151,154-Belge No:147,150-1-4.Ekim.1920 (Amiral Sir F.de Robeckten Lord Curzona)

… Damat Ferit(Başbakan) şahsi emniyetinden, Sultanın emniyetinden ve kendi adamlarının emniyetindenkorkmaktadır. Eğer milliyetçiler Türkiyede idareyi ele geçirirlerse, kendisinin ve Sultanın hayatının himayemiz altında olduğunu söylememe izin verir misiniz?… Ferit <Sultana etki eden tek insan olduğunu veİngiliz dostluğunu kendisinin yarattığını > söylüyor. Damat Feritin istifası halinde Onun ve Sultanın yurt dışına şerefli bir şekilde çıkmasını sağlamalıyız… Sultan tahtını terk ederse, Ona Türkiyeden çıkması için gereken her türlü yardımı yaparım.

*Sayfa No:157-Belge No:152- 5.Ekim.1920 (Venizelostan Llyod Georgea)

… Türk hükümetinin Mustafa Kemali ortadan kaldıramayacağına kanaat getirdim… Mustafa Kemale karşı tedbir olarak: <Bütün Türkleri İstanbuldan atalım, Karadenizde Pontus Rum Devletini kuralım. Bunlar İslâmiyete karşıdır.>

*Sayfa No:163-Belge No:161- 23. Ekim.1920 (Lord Curzondan Lord Derbye )

… Damat Ferit istifa etti, şimdi yeni başbakanı ve Sultanı elde etmeliyiz.

*Sayfa No:181-Belge No: 179-22.Kasım.1920 ( Sir H.Rumboltdan Lord Curzona)

… İzmirden gelen askeri raporlar iyi değil. Yunanlılar bile askeri disiplinleri olmadığını itiraf ediyorlar. 3. birliğin komutanı Kondylis Salihliden kömür vagonlarının altına saklanarak kaçmış, öyle görünüyor ki Yunanlılar tek başlarına bu işi yürütemeyecekler.

Kaynak: http://www.facebook.com/UYANIKTURKLERKULUBU

Peki 100 yıl önceki kriptolarda ne yazıyordu?

Diplomatların, İngiliz istihbaratına yaklaşık 100 yıl önce gönderdiği notlar... Talat Paşa 'Vicdansız, sözüne güvenilmez' Enver Paşa 'Napolyon'un reenkarnasyonu' Cemal Paşa 'Kumarcı ayyaş', Dr. Bahattin Şakir 'Rüşvetçi' Halide Edip 'İyi romancı bir Yahudi'

WikiLeaks belgelerinin hükümet üyeleri ve özellikle Başbakana yönelik iddiaları epey tartışılacağa benziyor. Amerikalı diplomatların gönderdiği kriptoların ne kadar güvenilir olduğu ise şimdiden tartışılmaya başlandı. Başbakan ve yakın çevresi 'bunlar dedikodu' dedi. Evet dedikodu ama üzülerek söylemek zorundayım. Emperyalizmin hazırladığı kriptolar dedikodu ağırlıklıdır ama genelde doğru çıkar. En azından 1900'lerin hemen başında hazırladıkları öyle!
Balıkesir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bülent Özdemir'in tesadüfen bulduğu İngiliz istihbarat raporları, bugünü anlamak için bize müthiş ipuçları veriyor.

1917-1919 ARASI BELGELER
Özdemir'in Süryaniler'le ilgili bir çalışma yapmak için gittiği Georgetown Üniversitesi'nde bir evrak dikkatini çekti: 'Personalities Turkey'
Bunlar İngiliz istihbaratının Türkiye'deki önemli kişiler hakkındaki biyografik bilgi notlarıydı.
Sultan Reşat iktidarının son, Vahdettin'inse ilk yıllarını içeren 1917-1919 arası belgelerin hepsini tek tek okudu. Sonra derledi ve çevirisini yaptı.
Sonuç: İngiliz veya Amerikalı hiç fark etmiyor. Koloniyal güç daima not alıyor, istihbarat topluyor... Ve yıllar bize gösteriyor ki bu istihbarat notları genel de doğru çıkıyor.
Bakınız...Dil, üslup ve kişileri madde madde değerlendirme hiç değişmemiş.

MORFİNMAN ALFRED RÜSTEM PAŞA
Örnek mi?
Milli mücadelede büyük yararlılıklar gösteren Alfred Rüstem Paşa için ne demişler?
'Ahlaki değerlere önem vermeyen, zeki görünüşlü ve fiziksel olarak cesur bir politik maceracı. Şimdi bir morfin bağımlısıdır. Kendisini tanımayan bir kimseyi kolaylıkla etkileyebilir.'
Peki Alfred Rüstem için yazılanlar doğru mu?
Milli mücadelemizin bu pek bilinmeyen kahramanı hakkında ne zamandır bir biyografi çalışması bekliyordum. Sonunda Şenol Kantarcı'nın Doğan Kitap'tan çıkan (yine de sınırlı) biyografi çalışmasına kavuşunca okudum. Alfred Rüstem bir morfinmanmış ve tıpkı İngiliz istihbarat raporlarında geçtiği gibi cesur bir politik maceracıymış. Hem de Atatürk'e düello teklif edecek kadar...

KATİBİN OĞLU ENVER PAŞA
Devrin en kudretli adamı Enver Paşa'ya gelelim.
'1913'ten beri Harbiye Nazırı. Yaklaşık 30 yaşında, Saray'da çalışan bir katibin oğlu. Babası, şimdi sarayın baş mimardır. Askeri ateşe olarak Berlin'e gönderildi. Orada Almanlar tarafından pohpohlandı ve Alman sempatizanı oldu. Trablusgarp Savaşı sırasında, Bingazi'nin savunması sırasında oynadığı rolden dolayı, şöhret itibarıyla başı iyice döndü. Ancak gerçekten askeri yeteneğe sahip olup olmadığı henüz ispatlanmış değildir. Balkan Savaşları sırasında önemli bir başarısı yoktur. Türkiye tarihinde ilk defa ordu içinde yeteneksiz ve yetersiz olanları temizlemek gibi bir cesareti gösterebilmiştir.'
Fiziksel özellikleri ise tek tek sayılmış.
'Yaklaşık 1.65 boyunda, zayıf bir fiziğe sahip ama İtalyan saç tarzı ile oldukça yakışıklı. Açık tenli, parlak gözleri ile tebessüm ettiğinde oldukça çekici bir görünümü var.'

SANKİ SONU SEZİLMİŞ GİBİ
WikiLeaks belgelerinde açığa çıkan kriptolarda ABD'li elçilerin, Başbakan Erdoğan için yaptıkları tek cümlelik değerlendirmeler hepimizi şaşırtmıştı.
Aynı üslupla bakın Enver Paşa'yı nasıl tarif ediyorlar.
'Düşük kapasitesi ve sınırsız kibriyle onu uzun bir süre oyuncakları gibi kullanmaya niyetli Almanlar tarafından kolayca elde edildi. (...) Sınırsız hırsı ve vicdansızlığı yüzünden Nazım Paşa'yı kendi eliyle vurdu ve barış görüşmelerinin sonuca ulaşmasını engelledi.'
O yıllardaki öneminden olsa gerek, istihbarat notlarındaki en uzun bölüm Enver Paşa'ya ayrılmış. Ama Paşa'yla ilgili kriptonun son bölümü oldukça ilginç. Sanki birkaç yıl sonra Enver Paşa'nın başına gelecekleri önceden 'sezmişler' gibi. 'Suikasta uğramamış olması büyük sürpriz. Bu konuda büyük dikkat gösteriyor ancak 'devrim önce kendi çocuklarını yer...'

ÇİNGENE TALAT PAŞA
Peki İttihat Terakki'nin ünlü troykasının diğer iki üyesi İngiliz istihbarat raporlarında yok mu? Olmaz mı?
Talat Paşa
'..Dahiliye Nazırı. Pomak ya da Çingene kökenli Batı Trakyalı bir Müslüman. Eski yönetim zamanında bir postane memuru iken basamakları hızla çıktı. Harika bir kişilik, enerji ve kararlılığa sahip. Çok zeki ve espirili birisi...
...O, Türk devriminin çok fazla yücelttiği kişilerden biri. Hiç kimse beş yılda, Avrupalı bir devlet adamı olma noktasında onun kadar yükselmedi.' Bakın aynı kriptoda sadece iki cümle sonra neler deniyor Talat Paşa için... 'Çok vicdansız, sözüne güvenilmez birisi.'

ÖFKELİ CEMAL PAŞA
Hasan Cemal, WikiLeaks rüzgarı esmeye başladığında biraz ön almaya çalıştı. Hakkında çıkması muhtemel belgeler için bir yazı yazdı. Ama bakın büyük dedesi Cemal Paşa hakkında neler yazmış İngiliz diplomatlar...
'...Bir Doğulu'dan daha çok Güneyli bir mizaca sahip. Dürüst yaratıcı fakat düşüncesizce hareket eden biri. Öfkeli bir mizacı var ve çevresindekilere kaba davranan biri. Büyük bir enerji ve azim sahibi... İngiliz doktorlara kalırsa megalomanyak biri. Adam öldürmeye varacak kadar deli ve anormal. Kendini çaresiz hissederse yetkisi altındaki birine sınırsız zararı dokunabilir...
... Zorbalığın ve şiddetin resmileşmiş hali, kumarcı, ayyaşlığının yanında kadınların cazibesine çabuk kapılır. Son zamanlarda bir Avusturya Yahudisi ile evlendi ve semitizm taraftarı oldu...'
Etnik ve dinsel aidiyetler de hiç atlanmamış. Tıpkı bugün ortalığa saçılan kriptolarda olduğu gibi...

CEMİYET YANLISI HALİDE EDİP ADIVAR
Bakın Halide Edip (Adıvar) için neler yazılmış...
'Bir kadın. Türk kadınının oy kullanma hakkını savunan bir Yahudi. Cemiyet yanlısı. Tanin'de yazmakta. Çok iyi bir romancı.'
Eşi Adnan Adıvar'ın deklare Yahudi olduğunu biliyorduk ama İngiliz istihbarat raporlarına göre kendisi de öyleymiş. Ahmet Ağaoğlu için de Kafkas kökenli bir Yahudi notu var.

SABETAYİSTLER İHMAL EDİLMEMİŞ
Sabetayistler de ihmal edilmemiş. Bugün artık deklare olmuş Sabetayist aileleri, 100 yıl önce İngiliz emperyalizmi tek tek not etmiş...

Maliyeci Cavid bey, Dilberzadeler, Karakaş Ailesi, Kibar Ailesi... Gazeteciler Necip Fazıl(*), Osman Talat, Selanikli dönmelerdir.
JAKOBEN DOKTOR
Kürşat Tüzmen için dedikleri 'avantaya açık' sözü, size garip gelmesin. Bakın İttihat Terakki'nin en önemli isimlerinden Doktor Bahattin Şakir için 100 yıl önce raporlarda neler yazılmış...
'Yarı Çerkez. Bir zamanlar kendisini finanse eden meşru mirasçısının evlilikdışı oğlu olduğu söyleniyor. 1908'de rejimin değişmesinden önce, içteki Jön Türk örgütlenmesiyle Avrupa'daki dış örgütlenme arasında bağlantı kuranlardan biriydi. Dr. Nazım ile birlikte perde arkasında Jön Türk politikalarının oluşumunda büyük rol oynadı. Aşırı bir jakoben. Rüşvetçi.'

'WIKILEAKS HABERLERİNİ OKUMAYANLAR CEMİYETİ' KURULMALI
Ergenekon haberlerinden bunalan kesim WıkıLeaks'te rahat. Şimdi 'öbür kesim' rahatsız. Bence onlar da bir an önce örgütlenmeli. Şöyle bir dernek kurabilirler. 'WikiLeaks Haberlerini Okumayanlar Derneği' Gülmeyin!..
Yakın tarihimizde bunun gibi bir dernek kurulmuştu. Adı 'Radyoda Ajans Haberlerini Dinlemeyenler Derneği'. 1959'da Demokrat Parti'nin yandaş örgütlenmesi olarak kurulan 'Vatan Cephesi'ne katılanların isimleri her gün radyoda tek tek okunuyordu. Bu da Demokrat Parti'ye karşıt olan milyonları deliye çeviriyordu. Yegane iletişim cihazının radyo olduğu düşünülürse muhalifler için nasıl bir ıstırap olduğu anlaşılabilir. Avukat Bedrettin Çalışkur 'Ruh sağlığımız bozuluyor, biz bu haberleri dinlemek zorunda değiliz' diyerek bir dernek kurmaya girişti. Bedrettin Çalışkur, Fehmi Demirtaş ve Altınay Onat'ın kurucusu olduğu dernek faaliyete geçtikten tam bir gün sonra kapatıldı. Ama 27 Mayıs'a doğru giden Türkiye'de muhalefetin sembol isimlerinden ve eylemlerinden biri oldu.

GAZETECİLERE BÜYÜK SUÇLAMA
PEKİ ya gazeteciler? WikiLeaks'te pek çok gazeteci kendisiyle ilgili notlar çıkmasından endişeli. Ama 1900'lerin başındaki İngiliz belgelerinde gazetecilerle ilgili çok sayıda not var.
Aka Gündüz için 'Kışkırtıcı bir gazeteci, sağlam bir milliyetçi' denirken, Salah Cimcoz için 'En uç ekolden çılgın bir gazeteci. Almanlar yararına çalıştığı bildirildi' denilmiş. Alman ajanlığıyla suçlanan sadece Cimcoz değil. Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi Bey için de aynı suçlama var. 'Bir gazeteci ve siyasi dalavereci. Önce şantaj yaparak hayatını sürdürmekteydi sonra İttihat ve Terakki Partisi'ne katıldı ve özellikle bir panislamist olarak gelişim gösterdi. Almanya yararına çalışıyor.'
Şair-i Azam Abdülhak Hamid Tarhan da atlanmamış. 'Senatör. Londra'daki Osmanlı Büyükelçiliği'nde uzun yıllardır meclis üyesiydi. Fransızca kadar İngilizce'yi de iyi konuşur ve yazar. Oldukça yetenekli bir şair ve Türkiye'de ünlü birisi. Yeni rejimi övücü nitelikte bir çok şiir yazdı. Bir viski düşkünü.'
Belgelerde İngilizlerin 100 yıl önce Türkiye'yi nasıl sıkı sıkıya takip ettikleri görülüyor. Güneydoğu'daki aşiretler ve onların ileri gelenleri hakkında tek tek notlar alınmış. Bu belgeler 1917-1919 aralığında hazırlanmış.
Yani 'Büyük Abi'nin adı değişiyor, yeri değişiyor ama tekniği hiç değişmiyor.
Unutmadan ekleyeyim. İngiliz İstihbarat belgelerinde Atatürk ve İsmet Paşa hakkında not yok...

Gürkan HACIR
www.twitter.com/gurkanhacir
Akşam

(*) Buradaki isim Necip Fazıl (Kısakürek) değil, Bir Selanik dönmesi olan Fazlı Necip'tir. Yalçın Küçük bu iki ismi kasten bir birine karıştırmaya çalışarak Fazlı Necip'i Necip Fazıl yapıyordu. Gürkan Hacır da ondan etkilenerek aynı yolu izlemiş görünüyor... Bunu niye yaptıklarını onlara sorun...
Entellektüel Forum


İNGİLİZ “WIKILEAKS”İNDE ÜNLÜ TÜRKLER
Soner Yalçın
04.12.2010

Vay efendim böyle küstah bir diplomat dili olur muymuş? Vay efendim dedikodular rapor haline getirilir miymiş? Vay efendim hakaretamiz yazışmalar diplomatlara yakışır mıymış? Bugünlerde Wikileaks belgeleri nedeniyle “vay efendim” ile başlayan cümleler kuruluyor. Çoğu ülke bu tür kripto arşivlerini belli bir zaman diliminden sonra araştırmacılara açıyor. Bakın İngiltere Dışişleri Bakanlığı arşiv belgelerinde tanınmış Türkler hakkında neler neler yazılmıştır.

Wikileaks belgeleri sayesinde ABD’nin Ankara büyükelçileri; Eric Edelman, Ross Wilson ve James Jeffrey isimlerini ezberledik..
Peki Sir Percy Loraine (1880-1961) adını anımsıyor musunuz?
1933-39 yılları arasında İngiltere’nin Ankara Büyükelcisi’ydi.
1938’de gizlilik kaydıyla Londra’ya gönderdiği, “Notes On Leading Turkish Person Alities” adlı raporunda, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam 96 yönetici, gazeteci ve aydını hakkında ne yazdığını biliyor musunuz?
Wikileaks tartışmalarına ışık tutması için bu rapordan –daha önce de bu sayfada özet vermiştim- örnekler sunayım.
Bakın Sir Loraine, tanınmış Türkleri Londra’ya tanıtırken nasıl bir üslup kullandı ve haklarında neler yazdı:

Yunus Nadi Abalıoğlu: Gazeteci. Kısa boylu, şişmandır. Kelebek gözlük takar. Herhangi bir rüzgâra kapılmaya meyillidir. Vicdansız, alçak adamın tekidir.
Celal Nuri İleri: Gazeteci. Müthiş Batıcıdır. Akıllı. Saman altından su yürüten biri. Komünist eğilimi olduğu düşünülüyor.
Ahmet Ağaoğlu: İslamiyet'i seçmiş Kafkas kökenli bir Yahudi'nin oğlu. Rus gizli servisinde çalıştı. 1926'dan sonra İngiliz düşmanlığı azalır gibi oldu.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Minyon. Önemli özelliği olmayan bir dış görünüşe sahip. Eşi hoş ve İngilizce bilen biri.
Ahmet Ferid: Bolşevik yanlısıydı. Fırsatçı ve prensipsiz. Çekici karısı, Londra Büyükelçiliği'ndeki başarısında ona yardımcı oldu.
Kazım Özalp: Büyük olasılıkla Alman ve Bolşevik karşıtı. Poker hastası.
İbrahim Tali Öngören: Doktor. Öküz kafalı, kısa boylu.
Hasan Saka: Bolşevik sempatizanıydı. Çekici değildir. Külhanbeyi gibidir.
Ali Çetinkaya: Bayındırlık Bakanı iken, yabancı şirketlerin millileştirilmesi için çalıştı.
Fethi Okyar: Moğol yüzlü. Alçakgönüllü bir insan. İngilizce bilen çok çekici karısı var.

Bitmedi…
Bu tür değerlendirme raporu yazan ilk İngiliz Sir Loraine değildi. İngiliz elçilik görevlisi, istihbaratçı G. Barclay, 18 Ocak 1907'de yazdığı 43 No'lu gizli raporunda bakın neler yazdı:

Sadrazam Kamil Paşa: Kıbrıs asıllı Musevi'dir. Yetenekli ve namusludur. Rodos'a sürülmüş İngiliz Konsolosluğu'na sığınmıştır.
Said Paşa: Eski sadrazam. Küçük Said Paşa denir. Çok enerjik ve hırslıdır. Vatanını müthiş sever. Aşırı derecede zekidir. Çok sabırsızdır. Eskiden İngiliz dostuydu, sonra Rus taraftarı oldu.
Hariciye Hazırı Ahmet Tevfik Paşa: Diplomatik yeteneği yoktur. Karısı Alman olmasına rağmen Almanlardan şüphelenir.
Dahiliye Nazırı Memduh Paşa: Gayet dar kafalı ve Hıristiyanlara düşmandır. Muhtelif zamanlarda İngiliz çıkarları yanında hareket etmiştir. Utanmaz derecede rüşvet yemesiyle ünlüdür.
Ferid Paşa: Sadrazam. Almanlar tarafından desteklenmektedir. Devamlı Almanya'yı destekler.
Adalet Bakanı Abdurrahman Nurettin Paşa: Birçok valiliklerde bulunmuştur. İngiliz şirketinin Fırat vadisindeki demiryoluna şiddetle karşı koymuştur. Ayrıca 1906’da İzmir-Aydın demiryoluna en fazla karşı çıkanlardan biridir. Çıkarlarını görmekten aciz son derece de dik kafalı tipik bir eski Türk’tür. Para işlerinde namusuyla ün yapmıştır.
Maden, Orman ve Tarım Bakanı Selim Paşa: Beyrutlu bir tefecinin oğludur. Akıllı, ihtiraslı bir adamdır. İlerleme yolunun saraydan geçtiğini anlayınca jurnalciler arasına katılmış ve Sultan’ın gizli ajanlarına katılmıştır. Bir ara kendisine ve bir grup yakınına müthiş maddi çıkar sağlamayı başardı. Kuvvetli bir İngiliz düşmanı olarak bilinir.
Nazır Mustafa Zeki Paşa: Kuvvetli bir Alman dostudur. Fransızca, İngilizce ve Almanca bilir. Zeki değildir, kendini beğenmiş, dar kafalı, gösterişli bir adamdır.
Mabeyinci Hacı Ali Paşa: Tipik bir eski Türk’tür. Budala, hemen hemen kara cahildir. Çok yüksek mevkiine rağmen bir hiçtir.
Mabeyinci Ragıp Paşa: Sultan'a etki edecek kişilerin en önemlilerinden biridir. Saray etkisini kullanarak büyük servet kazanmıştır. İngiliz çıkarlarına yatkındır.
Memduh Bey: Hoş, kibar, fakat renksiz bir adamdır.
Mehmet Ali Bey: Arap İzzet Paşa’nın oğludur. Meslektaşlarını casuslamakla vakit geçirir.
Mehmet Nuri Bey: Chateauneuf isimli bir Fransız'ın oğludur. Fransa'da tahsil yapmıştır. Saray casusudur. Dış görünüşünün bütün güzelliğine rağmen tamamen çürümüş bir insandır.
Raporun özeti böyle.
"Vay efendim" ile başlayan cümleler kurmaya gerek var mı?
Dünden bugüne "diplomasi dili"nde pek değişen bir şey yok.

İngilizler’in 1920 Yılı Türkiye Raporu:
MUSTAFA KEMAL BİR GÖZÜNÜ YİTİRDİ
Yazılış tarihi: 27 Nisan 1921.
Londra’ya ulaşma tarihi: 4 Mayıs 1921.
Yazan: İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold.
Kime hitaben yazıldı: İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon.

Mustafa Kemal Paşa: Orta halli bir ailenin çocuğu olarak 1881’de Selanik’te dünyaya gelmiştir. İlk askeri eğitimini Selanik ve Manastır idadilerinde almıştır. Çalışkanlığı ile akranları arasından sıyrılmayı başarmış ve listenin ilk sırasında olmak üzere İstanbul Askeri İdadisi’ne geçmiştir. Arkadaşları arasında pek de popüler olmayan Mustafa Kemal’in kibirli biri olduğu söylenebilir.
Kurmay subaylığa hak kazanmasından sonra 1907’de Selanik’e atanmış ve aynı yıl içerisinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girmek suretiyle farmasonlar arasına katılmış ve İttihatçı fikirlerin en ateşli savunucularından biri olmuştur.
Bir asker olarak teşkilatçılığıyla ön plana çıkmaktadır.
1913’te askeri ateşe olarak Sofya’ya atanmıştır. Bugün dahi devam eden eğlenceye ve içkiye olan düşkünlüğünün bu günlere dayandığı dile getirilmektedir.
Savaş sırasında üstün cesaret göstermiş ve bir gözünü yitirmiş olduğu söylenmektedir.
Enver Paşa ve Almanlar ile olan ilişkileri oldukça kötüdür.
Viyana’da İmparator Charles’ın taç giyme töreninde Veliaht’ın kendisinden Enver Paşa’ya karşı bir denge unsuru olarak faydalanmak arzusunda olduğu ifade edilmektedir.
1919’un ilk dönemlerinde ortaya çıkan Milli Mücadele hareketinin bir anlamda tohumlarının atıldığı İstanbul’daki askeri çevrelerin örgütlenmesinde oldukça tesirli olmuştur. Bu hareket ile olan ilişkisi 1919 Mayıs’ında Anadolu’nun kuzeyinde özel olarak kurulmuş ordu müfettişliği görevine Ferid Paşa tarafından gönderilmesinin hemen ardından başlamıştır. O zamandan bu yana, adı geçen hareketin en önde gelen lideri konumundadır. Ayrıca bu hareket içerisindeki şahsi ağırlığı da oldukça fazladır.
İdare ve siyasi yeteneklerinin ve kararlılığının hiç de azımsanmayacak ölçüde olması nedeniyle mevcut konumunu muhafaza etmesini bilmiştir.
Muhtemelen kendisinin hazırladığı konuşmaları, kitleleri ve her türlü durumu başarıyla yönlendirme yeteneğine sahip olduğunu açıkça yansıtmaktadır.
Fevkalade gösterişli ve otoriter bir görünüme sahip olmakla birlikte, kendisini aşırı vatanseverlik ve dürüstlükten yoksun biri olarak suçlamak için ortada bir sebep görünmemektedir.

VAHDETTİN TESELLİYİ HANIMLARDA ARIYOR

Padişah Vahdettin: Ocak 1861 doğumludur. Şehzadelik dönemlerini çoğunlukla Boğaza nazır ikametgahında gözden uzak olarak geçiren Vahdettin, savaş öncesinde Avrupa çevrelerinde tanınmıyordu.
Türk çevrelerinde İttihat ve Terakki karşıtlığı ile bilinen Vahdettin, siyasi arenada açık bir rol oynamaktan genellikle geri durmuştur.
Hayli zeki bir adam olan Vahdettin samimi, gerçekten hevesli ve yapmacık olmayan bir kişiliğe sahiptir. Ülkesine hizmet etme ve hanedanlığını koruma arzusu kuvvetlidir.
Vahdettin öte yandan, ürkekliği, zayıflığı ve aşırı temkinli halleriyle tahtın belirleyici bir rol üstlenmesinin önünü kesmiştir. Buna sadece kendi kudretinin farkında olamamak denebilir. Müttefik devletler Vahdettin’in konumunu kuvvetlendirmek yoluyla kendisini bir araç olarak kullanma politikası gütmemiş olsalardı, kendisi bu amaca fevkalade hizmet edebilirdi. Müttefik devletlerin desteği olmasaydı, ateşkesin ardından ortaya çıkan karmaşanın üstesinden gelebilmesi için Vahdettin’in yüksek vasıflara haiz olması gerekirdi.
Türkiye’yi savaşa sürükleyen maceraperestleri ölçüsüz ifadeler kullanarak suçlayan Vahdettin, Türkiye için tek kurtuluş yolunun İngiltere’nin lütuflarına mazhar olmaktan geçtiğine içtenlikle inandığı görüntüsünü vermektedir.
Görünüşte kibar ama aslında ciddi bir sinir hastası olan Vahdettin, umutsuz, başarısız bir figür görünümünde olmasına rağmen, bu zor görevi vakur bir edayla sürdürmeyi başarmaktadır.
Belli bir düzeyde Fransızca bilmekte ama konuşamamaktadır. Tüm hayatı skandallardan uzak geçmiş olmasına rağmen, yaşadığı hayal kırıklıklarına hanımlarda teselli aramasıyla ün yapmıştır.

Amerikan Gizli Belgelerinde Türk Basını:
HÜSEYİN CAHİT LÜKS OTOMOBİL ALDI

Türkiye’de bulunan Amerikan büyükelçilerinin, konsoloslarının vb. ABD Dışişleri Bakanlığına gönderdikleri raporlar (1803-1929)Ankara’daki Amerikan Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
Meraklı iseniz izin alıp bunlar okuyabilirsiniz. Göreceksiniz ki, Amerikalılar İstanbul pazarlarında satılan sebze ve meyve fiyatlarından sinemalarda gösterilen filmlere kadar her şey ile ilgiliydiler.
ABD ile yapılan ilk diplomatik (İsmet İnönü- Amiral Bristol) kavganın nedenlerini de okuyabilirsiniz bu raporlarda. Keza Amerikalıların, Kurtuluş Savaşı’na bakış açılarına da.
Mark L. Bristol, Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’na 15 Ocak 1925 tarihli gizli mahreçli bir rapor gönderdi. Konu Türk basınıyla ilgiliydi.
Okuduklarınıza şaşıracaksınız. O halde başlayalım:

Efendim, aşağıda adları yazılı Türk gazetelerinin etkinliği, siyasal eğilimleri, mali durumları, yazarları ve sahipleri konusunda ayrıntılı bilgileri saygı ile sunuyorum.
-Hüseyin Cahit’in sahibi olduğu Tanin’in durumu iyi, baskısı çoktur. Hüseyin Cahit Bey’in son zamanlarda 9000 liraya güzel bir Berliet otomobil aldığı bana bildirildi. Bunun 6500 lirasını peşin olarak ödedi, geri kalanını gazetesinde ve başka yerel gazetelerdeki reklamlarla karşılayacak.
-Son Telgraf sahibi Suphi Nuri Bey şimdi biraz yumuşamış olmakla birlikte, radikal milliyetçidirler. Milliyetçiliği sömürerek servet yapmışlardır. Ana dilleri Rumca’yı çok iyi bilirler, evlerinde Rumca konuşurlar.
-Hakimiyet-i Milliye sahibi ve genel yayın müdürü Siirt milletvekili Mahmut Bey bir askerdir. Mustafa Kemal’in emrinde çalışmıştır. Cumhurbaşkanı’nın ona tam bir güveni vardır. Bu gazete yalnız Kemalistlerin körü körüne organı değil, Anadolu diktatörünün kişisel davranışlarının da savunucudur. Ankara hükümetinin resmi sözcüsüdür.
-İkdam’ın sahibi Ahmet Cevdet Bey, çok sayıda gayrimenkule sahip bir kimsedir. Bunlar arasında Pera’da Sıraselviler’de Belçika Büyükelçiliği yanındaki büyük apartmanı vardır. Saray’dan eskiden 150 altın lira destek almıştı. Ahmet Cevdet Bey görüşlerinde çok ılımlıdır. Eski Türk olarak nitelendirilebilir. Eski çağa bağlıdır. Bu nedenle görüşleri Ankara’dakilerle uyuşmamaktadır. Genel savaş başlayınca İsviçre’ye gidip karısının akrabalarının yanında kalmayı tercih etmiştir. Karısı İsviçrelidir. Kızlarına tam bir Avrupalı eğitimi vermiş ve İsviçre’de yetiştirmiştir. Bir zamanlar linç edilen Ali Kemal bu gazetede yazıyordu.
-Vatan’ın sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Bey asıl öğrenimini Amerikan Birleşik Devletlerde yapmıştır. Mükemmel İngilizce bilir. ABD’deki öğrenimi onu Amerikan sempatizanı yapmıştır. Bu durum gazetesinde kimi zaman Amerikan görüşlerini savunmaya itmiştir.
-Fransızca La Volonte gazetesi sahibi Muzaffer Bey eski askerdir. Fransızcayı yazabilecek kadar iyi bilmiyor. Çok güzel bir Türk hanımın kocasıdır. Kadının etkisi ile yabancı diplomatik çevrelerle ilişki kurmuştur. Bu konuda dedikoducu ağızlar pek çok söylenti çıkarmıştır. Dış politika konusundaki görüşlerine gelince, sık sık konuştuğum Muzaffer Bey tam bir oportünisttir. Çıkarları neredeyse ona göre döner.

Odatv.com

TBMM'ye sızan ajan; kod adı: T. 25/2
Prof. Osman ÖZSOY
06 Aralık 2010

Biraz tarih bilen hiç kimse, WikiLeaks belgelerinin içeriğine şaşırmaz. Bu işler tarih boyunca hep böyle oldu. Ankara'dan geçilen gizli raporlar, Meclis'e dek sızan ajanların varlığını ortaya koyuyor... İşte bazıları:
Biraz tarih okumuş hiç kimse, ortaya saçılan WikiLeaks belgelerinin içeriğine şaşırmaz. Bu işler tarih boyunca hep böyle oldu.

Yabancı diplomatların temel görevi, kendi ülkelerinin dış politikaları ile uyumlu bir şekilde bulundukları ülkelerin nabzını tutmak, o ülkedeki politik ve ekonomik şartların mümkün oldukça kendi ülkelerinin lehine oluşmasını sağlayacak zemini oluşturmaktır.

Görev böyle olunca, gerisi artık ülkesinin dünya vizyonuna ve bunun arkasında durmasına, diplomatların da buna uyumlu kendi becerilerine kalmıştır. Gerektiğinde ülkesinin çıkarlarına uygun hükümet kurup, gerektiğinde yıkmak da bu görevler arasındadır.

Örneğin, İttihatçıların iktidarda olduğu Osmanlı Devleti’nin son yıllarında İstanbul’da bulunan Alman elçisi Wangenheim diplomasi kurdu bir adamdı. Hükûmete yakın ve oldukça da nüfuz sahibiydi. Osmanlı ordusunun ıslahının ancak Alman subaylar tarafından gerçekleştirilebileceğine Osmanlı Hükümetini inandırmıştı. Wangenheim’ın amacı elbette ki Osmanlı ordusunu güçlü yapmak değildi. Nitekim o bu konudaki amacını Berlin’e gönderdiği bir raporunda açıkça gündeme getirmiş ve “Osmanlı ordusunu kontrol eden kuvvet Türkiye’de en büyük kudrete ulaşacaktır. Bunu başarabilirsek, Alman düşmanı bir hükümet İstanbul’da iktidarda kalamaz” demişti.

Alman elçisi Wangenheim bunu başardı. Sadece orduyu değil, ordu üzerinden Osmanlı Devleti’nin dizginlerinin de Almanlara geçmesini sağladı. Ardından gelen Birinci Dünya Savaşı’nı anlatmaya zaten gerek yok. Bir adamın diplomatik çabaları koca bir devletin (Osmanlı’nın) ve ulusun kaderini etkiledi.

Alman elçisi Wangenheim’in Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Osmanlı Devleti’ni kontrol etmek için yaptıklarını, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD yaptı. Amerika sistemli bir şekilde Türk ordusu üzerindeki etkisini artırdı ve bu yolla Türkiye Cumhuriyeti’ni büyük ölçüde kontrol etti.

(..)

Gelelim yazı başlığındaki konuya...

Bu ülke bağımsızlığını öyle kolay kazanmadı. İçten ve dıştan kuşatılmış vaziyetteydi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi, Osmanlı’nın son döneminde ve Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında da, yabancı ülkelerin misyon şeflerine kendi ülkelerini gammazlayarak pozisyon devşirme çabasında olan insanlar vardı.

Nitekim o dönemin en güçlü devleti olan İngiltere’nin topraklarımızda görev yapan elemanları, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gizli oturumlarında alınan en gizli kararları ve devlet sırlarını bile ajanları vasıtasıyla ele geçirerek çok sür’atli bir biçimde Londra’ya, İngiliz Hükûmeti’ne ulaştırmaktaydı.

Nitekim Osmanlı Devleti’nin yıkılışında bu ülkenin gizli servis ajanlarının büyük etkisi olmuştur. İngiliz ajanları Osmanlı toprağını bir örümcek ağı gibi sarmışlar ve âdeta yerin kulağı vardır anlayışına taş çıkartacak şekilde örgütlenmişlerdir. Bunları yaparken, her çeşit ajanlardan, örneğin özellikle iyi Türkçe bilen gayrimüslimlerden, mevcut hükûmetle arası iyi olmayan kişilerden, gayrimemnunlardan, muhalefettekilerden, çıkar düşkünlerinden, boşboğazlık yapan şarlatan politikacı ve yetkililerden, dikkatsizce davranarak ağzından söz kaçıran işgüzarlardan, özellikle o dönemin basın camiası içinde yer alan kişilerden ve Anadolu’da sözde geziye çıkan gezginlerden, dahası çevrede dolaşan ve bazen gerçek olabilen kimi söylentilerden de yararlanma yoluna gitmişlerdir.

Nitekim İngiliz Gizli Servis Başkanı Sir Walter Bullivant’ın şu sözleri işin ciddiyetini ve durumun Osmanlılar adına vehametini göstermesi açısından manidardır. Şöyle diyor Bullivant: “Her yandaki ajanlarımdan, yani Güney Rusya’da dilencilerden, Afgan at tüccarlarından, Türkmen tacirlerinden, Mekke yolundaki hacılardan, Kuzey Afrika’daki şeyhlerden, Karadeniz takalarındaki denizcilerden, koyun postu içindeki Moğollardan, Hint fakirlerinden, Körfezdeki Yunan tüccarlarından ve şifre kullanan saygın konsoloslarından raporlar alıyorum.”

Nitekim İngiliz İstihbarat Servisi, Meclis’in açılmasından sonra Ankara’daki ajanlarının sayısını artırdı. Bilgileri o kadar rahat alıyorlardı ki, Meclis’te gizli oturumlarda yapılan konuşmalar ve alınan kararlar bile çok geçmeden Londra’ya ulaşıyor, İngiliz Hükûmeti’nin gündemindeki yerini alıyordu.

Örneğin, 24 Nisan 1920’de Mayıs’ta Londra’ya ulaşan bir İngiliz İstihbarat raporunda, Meclis’in gizli oturumunda tartışılan konular hakkında etraflı bilgiler verildikten sonra, bu bilgilerin çok güvenilir bir kaynaktan sağlandığının altı çiziliyor ve bilgi kaynağının kodu T. 25/2 olarak veriliyordu. T. 25/2 kodlu kişi bir milletvekili miydi, yoksa Meclis çalışanı mıydı bilemiyoruz.

Sadece bir kişi mi? Elbette değil...

Nitekim işgal altındaki İstanbul’da tüm kontrolü elinde tutan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck, Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği 22 Mayıs 1920 tarihli raporunda, TBMM’de hazır bulunan HA/928 numaralı ajanından elde ettiği bilgileri aktarmaktaydı.

İngilizler bilgileri hangi kaynaktan temin ettiklerini de raporların altına not düşüyorlardı. Nitekim İngiliz Yüksek Komiseri Sir John de Robeck, 22 Mayıs’ta gizli bir yazıya ilişik olarak Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği bilgilerin, Meclis’teki T/10/12 sayılı kaynaktan sağlandığını not düştü.

25 Şubat 1921 tarihli bir başka İngiliz gizli istihbarat raporunda, daha ilginç bir bilgiyle karşılaşıyoruz. Raporda, “Bugüne kadar hiç denenmemiş olan, ancak güvenilir olduğuna inanılan bir kaynaktan aldığımız bilgiye göre” denildikten sonra, Meclis’in 21 Şubat tarihindeki oturumunda Mustafa Kemal Paşanın yaptığı konuşma ve bu konuşmaya diğer milletvekillerinin verdiği cevap eklenmiş olarak görülmektedir.

Hele bu raporlarda Türk devlet ve siyaset yetkilileri ile ilgili öylesine kişilik analizleri var ki, her biri bir psikologun kaleminden çıkmış gibidir. Muhatap oldukları insanların kişiliğine özel bir iletişim dili ve diplomatik temas yolu geliştirdiklerini görmek mümkündür. Yazının daha fazla uzamaması için bu kadarla iktifa edelim. Daha sonra devam edelim.

***

Not 1: Yazıda aktarılan bilgilerin alıntılandığı dipnot bilgilerine ve konu hakkında daha kapsamlı bilgiye, “TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI - Olaylar, Belgeler, Gerçekler” başlıklı kitabımızdan ulaşabilirsiniz. (Timaş Yayınları, Tel: 0212 511 24 24).
haber7
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pzr Ekm 12, 2014 12:06 am tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Nis 17, 2013 11:18 pm    Mesaj konusu: İngiliz Gözüyle Türk Siyasetçileri Alıntıyla Cevap Gönder

İşte İngiliz Gözüyle Türk Siyasetçileri

İngiliz devlet arşivlerinde 30 yıllık gizliliği kaldırılan kriptolar Ankara-Londra arasındaki diplomatik yazışmaları ortaya döktü.

23.12.2010

1980 yılına ait belgelerde dönemin siyasi aktörleriyle ilgili Wikileaks’i aratmayacak benzetmeler yapılıyor

Milliyet gazetesinin haberine göre, gizlilik hükmü kaldırılan belgelerde 12 Eylül ihtilali ile ilgili de çeşitli değerlendirmeler yer alıyor.

"Darbe Beklenenden Önce Geldi"
İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’nin 12 Eylül’den iki ay önce müdahale ihtimaline “az da olsa” ihtimal verdiği, 12 Eylül sonrası yazılan bir başka raporda ise “müdahalenin beklenenden önce geldiğine işaret ettiği” görülüyor.

Belgelerde 12 Eylül darbesi için “Diğer ikisinden çok daha disiplinli ve centilmence yapıldı. Akıldan uzak bir milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı içermiyor” ifadesi kullanılıyor.

Dönemin Ankara’daki İngiltere Büyükelçisi’nin 14 Temmuz 1980 tarihli mektubuyla verdiği bilgide, TSK’nın kafasındakileri “bir kapalı kutu” olarak niteleniyor.

Büyükelçi mektubunda 1960 ve 1971 müdahalelerini de detaylarıyla irdeliyor.

Büyükelçi “Türk Silahlı Kuvvetleri ve komutanları geçmişteki bu iki darbeden çok şey öğrendi. Bu derslerden ilki Türkiye’nin sorunlarının bir darbeyle çözülemeyecek kadar zorlu olduğu, ikincisi ise Parlamento’yu devreden çıkarmanın ve teknokratlarla iş yapmanın mümkün olmadığı” yorumunu yapıyor.

Orduyu anayasanın koruyucusu olarak görme eğiliminin bir tek TSK’nın kendisinde değil Türk halkının çoğunluğunda da var olduğu belirtilen büyükelçi notunda “Ben şahsen TSK’nın demokrasiye gönülden bağlı olduğuna ve ancak demokrasinin kendisinin tehdit altında olduğuna inanmaları halinde müdahaleye hazır olduklarına inanıyorum” diyor.

Ordunun demokrasiyi işlediğini görmeyi istediğini ve bu amaçla müdahaleye hazır olduğunu, bunun için de Türklerin üç metodunu kullanabileceğini belirten büyükelçi, bunların “önce it, sonra tekmele ve sonunda parçaları toparla ve yeniden başla” olduğunu söyledi.

Mussolini Görünümlü Süleyman Demirel
“Mussolini görünümlü. Görüşleri hiçbir çekingenliğe yer vermeyecek şekilde ortanın sağında. Batı yanlısı ve çok çalışkan. Esnek ve iyi bir hatip, ancak konuşmaları dolambaçlı ve laf kalabalığından ibaret. Bu konuşmalar bazen fazla zekâ da içermiyor. Ancak kitlelerle yakınlık kurma konusunda bütün diğer liderlerden çok daha iyi.”

"Org. Sancar’ın Eşi Erbakan’a Çantasıyla Vurdu"
Belgelerde yer alan en ilginç dedikodu Orgeneral Semih Sancar’ın eşiyle ilgili.

Raporu yazan diplomatın asıl amacı Sancar’ı tanıtmak. Ancak ondan sadece “Çok protokole bağlı, her şeyin kitabına uygun yapılmasından yana. Askerin siyasete karışmasına karşıtlığını açıkça ortaya koyuyor. Kişilik olarak zaman zaman neşeli ve rahat, bazen de soğuk ve aksi. Demirel ve Adalet Partisine eğilimli” diye söz ediyor.

Değerlendirmenin asıl vurucu noktası bu kısa tanıtımdan sonra geliyor.

Diplomat, evli olan Sancar’ın eşinin de emekli bir generalin kızı olduğunu, iyi eğitimli ve güçlü bir kişilik olarak, sosyal çevrelerde eşiyle birlikte yer aldığını belirtiyor.

Diplomat şöyle devam ediyor: “Genellikle geri planda kalmayı tercih eden Bayan Sancar’ın bir keresinde kendisinden ve temsil ettiği görüşlerden hoşlanmadığını göstermek için Erbakan’a çantasıyla vurduğu biliniyor.”

Dost Tavırlı Kişilik Deniz Baykal
“Genç ve oldukça konuşkan. Yetenekli bir siyasetçi ve sağlam bir müzakereci imajına rağmen Enerji Bakanı olarak görev yaptığı dönem başarılı değildi, Ecevit’in eski danışmanlarından olan Baykal, CHP içinde hizip liderlerinden biri. Dışa dönük görünümlü ve dost tavırlı bir kişilik. 1975’te Wilton Park toplantısına katıldı.”

Ilımlı Bir Politikacı Hikmet Çetin
“Ecevit hükûmetinin baş ekonomik mimarlarından biri. Bu hükümette ve partide geniş bir etki ve güç alanına sahip. Kişisel olarak ılımlı bir politikacı.”

Misyon Adamı Alparslan Türkeş
“Netameli bir kişilik. Kanca burnu, simsiyah saçları ile çarpıcı bir figür, kötü bir konuşmacı ancak misyon adamı olmanın çekiciliğine sahip. Kıbrıs orijinli olmaktan utandığı söyleniyor.”

İslami Siyaset Necmettin Erbakan
“Dış görünümü iri-yarı ve renkli. Demirel’le kurduğu koalisyonda kendi metotlarını uygulamak konusundaki ısrarı ve diğer koalisyon üyelerine ödün vermeyi reddetmesi, hükümetin birliğinin bozulması ve daha sonra seçim kaybetmesinde rol oynayan en önemli faktörlerden biriydi... İslami siyaset platformunda oturuyor.

Milliyetçi duygulara hitap ediyor. Küçük esnaf ve sanatkârın büyük iş gruplarına karşı korumacılığı üzerine söylem geliştirdi, ancak hesaplı çıkarcılığı ve dürüstlükten uzak tavrı, onun yaygın biçimde hafife alınmasına yol açıyor.”

Kolay Sinirleniyor Rauf Denktaş
“Aşağılık kompleksiyle malul. Bu problemi onu sık sık duygusallaştırıyor ve kolay sinirlenir hale getiriyor. Sık sık yanlış anlaşıldığı ve küçük görüldüğü duygusuna kapılıyor. Bu duygunun esiri olmadığı zamanlarda ise aslında gayet çekici bir kişilik ve rahatladığında çocuksu bir espri anlayışına sahip.”

Ufak Tefek, Yuvarlak Turgut Özal
“Özal’ın büyük gücü 1979/80 döneminde Demirel hükümeti içindeki pek çok bakanın kıskançlığına yol açtı.

1980’de Evren tarafından tutulmaya devam etti. Demirel hükümetinin bir devamı niteliğindeki ekonomi politikalarının yönetimini sürdürdü.

Kardeşi Korkut Özal da MSP’nin parlamento grubunun ılımlı kanadında rol alıyor.

Evli 3 çocuklu olan Özal, ufak tefek, yuvarlak ve dost tavırlı biri. İyi bir dinleyici ve konuşmacı, bu nitelikleri ile dinleyenlerin dikkatini üzerinde toplayabiliyor.”

Etkili Konuşmacı Doğu Perinçek
“Etkili bir konuşmacı ve müthiş bir cesarete sahip. Batı Avrupa’ya karşı dostça bir tavır içinde.”

Tahmin Edilemez Sakıp Sabancı
“Büyük servetine rağmen hâlâ belirgin bir Anadolu aksanıyla konuşuyor. Tahmin edilmesi güç bir milyoner!”

Kraliçe, Menderes İçin Mektup Yazmış
Büyükelçilikten gönderilen telgraflarda 1960 ve 1971 müdahaleleri anlatılırken ilginç bir anekdota da değiniliyor.

“1960 darbesi teorik olarak diktatörlüğü yıkmak ve demokrasi getirmek amacıyla yapılmıştı. Ancak bu darbenin nihai sonucu anarşi oldu. Bu dönemde İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Cemal Gürsel’e bir mektup gönderip Menderes’in affedilmesini istemiş, ancak bu istek geri çevrilmişti.”

12 Eylül İzlenimleri
İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği görevlileri 12 Eylül’ü izleyen günlerde de merkezlerine gönderdikleri bilgi notlarında Türkiye’deki ortamı tarif ettiler.

Darbeye giden günlerdeki önemli olaylar arasında Abdi ipekçi ve Nihat Erim cinayetlerini gösteren İngiliz arşiv belgeleri, bütün bunlara rağmen Türk halkının korkudan felç olmuş bir görüntü içinde olmadığına dikkat çekti.

80 darbesi yapıldıktan sonra halkta büyük bir rahatlamanın göze çarptığı, insanların 12 Eylül sabahı mutlu göründükleri, işçiden özel sektör patronlarına kadar herkesin umutlu olduğuna dikkat çekildi.

Halk Parasını Çekmedi
Darbe ile birlikte Kadıköy’de bir bayram görüntüsü yaşandığı kaydedilen belgelerde 12 Eylül’den sonraki ilk iş günü olan 15 Eylül sabahı Türkiye’deki bankalardan hiç mevduat kaçmadığı aksine mevduat sahiplerinin daha çok para yatırdığı hatırlatıldı.

Bunun temel sebebi olarak da Orgeneral Kenan Evren’in güven verici ve inanılır tavrı gösterildi.

"Çıkarlarımıza Aykırı Değil"
İngiliz arşiv belgelerinde 12 Eylül darbesi ile ilgili notların bir bölümünde, Türkiyede çok partili demokrasinin 30 yaşında olduğuna işaret edilirken, kabaca bir hesapla 1950’den itibaren her 10 yılda bir demokratik sistemi yeniden rayına oturtmak gerekçesiyle askeri müdahalelerin yapıldığı hatırlatıldı.

1980’e kadar yapılan her darbeden sonra askerin sözünü tuttuğu kaydedilen belgelerde “bu döngü Türkiye’nin demokratik olgunluğa ulaşmasının kaçınılmaz bir parçası olabilir” yorumu yapıldı.

Her milletin kendi özel demokratik gelenekleri içinde sistemini işlettiğine dikkat çekilen belgede, Türkler’in de sistemlerini işletme kabiliyetlerine güvendikleri belirtildi.

Belgelerde, “Şimdiki darbe İngiltere’nin çıkarlarına herhangi bir zarar vermiyor ve bence yeni rejime sempati ve anlayışla yaklaşmamız, yönetime ekonomik ve siyasi istikrar yönünde yardımcı olmamız doğru olur” denildi.

Demirel: "Benim Yaptıklarımı Devam Ettiriyorlar"
Belgelerde darbeden sonra AP eski genel Başkanı ve eski Başbakan Süleyman Demirel’in Fuat Süren ile yaptığı görüşmede “Benim yaptıklarımı devam ettiriyorlar ve aynen benim olmam halinde yapacaklarımı yapıyorlar” dediği belirtildi.

Raporu yazan dışişleri görevlisi bu sözlerin samimiyetine inandığını da not etti.

MHP: "Ecevit Komünist Devrim Yapmak İstiyor"
Belgelerde siyasi partilerle ilgili değerlendirme raporları da yer aldı.

14 Mart 1980 tarihli bir yazışmada MHP’li Gün Sazak’ın isteğiyle yapılan bir toplantının içeriğine yer verildi.

İngiliz büyükelçilik görevlisi, Sazak’ın kendisine MHP ve ordunun Türkiye’de komünist bir devrimin önündeki tek engel olduğunu, Ecevit ve yandaşlarının bunun hazırlığı içinde bulunduğunu söylediğini not etti.

Aynı görevli, Sazak’ın, İngilizler’den ABD ve CIA’nın Türkiye’deki sol gruplara verdiği destek konusunda yardım istediğini de yazdı.

Görevli, "Bu görüşmeden, Sazak’ın Mao’cu grupların büyükelçilik kokteyllerine kendilerinden daha çok davet edilmelerinden kırgınlık duyduğu izlenimini aldım” dedi. TRT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com