EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Haçlıların Harap Ettiği Libya İç savaş Kıskacında

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Şub 20, 2011 8:33 pm    Mesaj konusu: Haçlıların Harap Ettiği Libya İç savaş Kıskacında Alıntıyla Cevap Gönder

Kaddafi öncesi ve sonrası Libya
20.10.2017

İnfografikiçin tıklayın:
https://cdntr1.img.sputniknews.com/images/103068/62/1030686248.png

Libya'da 'özgürlük devrimi'nin ardından geçen 6 yıl içinde ülke, çeşitli silahlı grupların kontrol altında tuttuğu çok sayıda bölgeye ayrıldı.
Sputnik'in hazırladığı infografik, ülkenin Muammer Kaddafi öncesi ve sonrası durumuna ilişkin bilgiler içeriyor.
Sputnik

Ailemin 13 üyesini öldürdükleri için NATO’yla davalıyım’
23.10.2017



Barış, Bakım ve Rahatlama için Uluslararası Organizasyon Başkanı Halid el-Hamidi'nin ailesinden 13 kişinin öldürülmesinin ardından Libya halkına karşı işlenen suçlar nedeniyle NATO'ya açtığı davanın duruşması 30 Kasım'a ertelendi.
Dava, Trablus merkezli sivil toplum kurumu Barış, Bakım ve Rahatlama için Uluslararası Organizasyon Başkanı Hamidi tarafından açıldı. Hamedi, NATO bombardımanında hamile eşi, iki oğlu, teyzesi ve yeğeni dahil ailesinin 13 üyesini kaybetti. Babası, annesi, kız kardeşleri ve diğer akrabaları da bu bombardımanda yaralandı.

'BABAMIN OFİSİ VE EVİ BOMBALANDI'
Bombardımanın, eski Libya lideri Muammer Kaddafi’ye yakınlığıyla bilinen babası Hveylid el-Hamidi ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasındaki telefon görüşmesinden birkaç hafta sonra gerçekleştiğini kaydeden el-Hamidi, “Sarkozy babama Libya’dan kaçması teklif edildi. Ailesinin Tunus’tan Paris’e götürecek uçağın hazır olduğunu söylediler. Babamın Sarkozy’ye cevabı şöyle oldu: ‘Ben, 1969 El Fatih Devrimi’nde paralı asker değildim, devrimin bir parçasıydım. Ülkemi sömürgecilere karşı savundum ve hain veya başka bir ülkenin ajanı olmayacağım.’ Sonra babamın önce Trablus’taki ofisi sonra da evi bombalandı” ifadelerini kullandı.

'SİVİL OLMAMIZA RAĞMEN BİNLERCE İNSANI ÖLDÜRDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEDİLER'

Babasının toplumda büyük etkiye sahip olduğunu anlatan Hamidi, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar ona saygı duyuyor, sözünü dinliyordu. Babam, Libyalı aşiretleri birleştirebilirdi. Ülkemizdeki NATO ajanlarının Sarkozy ve (Katar Emiri) Hamad’a onun hakkında bilgi verdiğinden eminim, kaderi belirlenmişti yani. Babama karşı bu kampanyada, sahte bilgi ve kirli söylentiler yayan El-Cezire televizyonu büyük rol oynadı. Onlar, babam ve benim, sivil olmama rağmen, binlerce kadın ve çocuk öldürdüğümüzü söylediler."

'ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEDİ'

Ailesinden kimsenin ülkeden kaçmadığını kaydeden aktivist, “Kadın ve çocuk dolu evin bombalanacağı kimsenin aklına gelmezdi. Evimize saldırarak koalisyon ülkeyi dağılma eşiğine getirdi ve halihazırda hakim olan kaosa sürükledi” dedi.

Libya’ya karşı açılan savaşın gayri yasal olduğuna dikkat çeken Hamidi, bu konuyla ilgili şu yorumda bulundu:

“BM Antlaşması’na göre, bu tür durumlarda diplomatik ve ekonomik abluka ile başlanıyor, sonra güç kullanılıyor. Üstelik bunun için Rusya, ABD, Fransa, İngiltere ve Çin’in BM Genel Sekreteri ile bir araya gelip plan geliştirmesi gerekiyor. Ama bunlar yapılmadı, Fransa tek başına Libya’ya saldırdı. Daha önce Afrika’daki çatışmalarda örneğin Kongo’da yapıldığı gibi gerçeklerin tespiti için komisyon kurulmadı. Politikacılar, El-Cezire’nin yaydığı yalan ve söylentiler temelinde karar aldı. Libya yatırım ve ekonomik birlikler sayesinde Afrika Birliği’ni kurdu. Bu birlik, Fransa’nın Afrika’daki çıkarları için tehdit oluşturdu. Üstelik Sarkozy’nin, seçim kampanyası için Libya’dan para aldığını gösteren tüm delilleri yok etmesi gerekiyordu. Fransa ve Katar, amaçlarına ulaşmak için ülkeme karşı alçakça komplo kurdu."
Hamidi, davayı 2011’de Belçika mahkemesinde açtı. 2012’de yapılan ilk duruşmada, sunulan delillerin ve NATO dokunulmazlığının kaldırılması talebinin incelendiğini aktaran Libyalı aktivist, NATO’yu Belçika’nın temsil ettiğini kaydederek, “Talebimiz reddedildi çünkü davacı Avrupa vatandaşı değil yani Belçika’da dava açamaz. Mahkemenin kararına itirazımızı 2013’te verdik. Temyiz mahkemesinin duruşması 12 Ekim 2017’de yapılmalıydı ama 30 Kasım’a ertelendi” ifadelerini kullandı.

Hiçbir devlet veya hükümet kurumundan resmi destek almadıklarını kaydeden el-Hamidi şunu dedi: “Sadece çeşitli ülkelerden bazı ünlülerin sempatisi var. Bu davada uluslararası yardım almayı umuyoruz. Zira NATO bir ülkeyi yok etti."
Sputnik

Libyalıların Kaddafi özlemi
17 Eyl, 2016



ABD ve NATO’nun kışkırtmalarıyla Muammer Kaddafi’nin devrilmesine aracılık eden Libya halkı, onun gidişiyle bozulan istikrara büyük özlem duyuyor
İngiliz Parelemtosu Savunma Komitesi’nin Libya’nın çöküşü ve ülkede IŞİD’in güç kazanmasıyla ilgili olarak eski Başbakan David Cameron’u suçlayan raporunun ardından İngiliz Daily Mail gazetesi, ülkenin dünü ve bugünü arasındaki farkı sorgulayan bir dizi röportaj gerçekleştirdi.
Gerçekleştirilen röportajlarda Libyalılar, beş yıldır devam eden çatışmaların dayattığı şiddet, enerji kesintileri, kıtlık ve mülteci krizlerinden şikayet ederek, eski günlere olan özlemlerini anlattı. Gazete haberinde ayrıca, bizzat Muammer Kaddafi’ye karşı savaşmış eski rejim karşıtı militanların anlatımlarına da yer verdi.

NEFRET ÖZLEME DÖNÜŞTÜ

Muhammed isimli 31 yaşındaki eski bir rejim karşıtı, “2011’den öne Kaddafi’den herkesten fazla nefret ediyordum fakat şimdi hayat çok daha zor ve ben onun en büyük taraftarlarından biri haline geldim” dedi.
Harun isimli petrol endüstrisinde çalışan bir Libyalı ise düşüncelerini, “Kaddafi’den kurtulmak büyük bir hataydı çünkü demokrasi için hazır değildik ve uluslararası toplumun o hiç gelmeyen desteğine ihtiyacımız vardı” diyerek ifade etti.

GERİYE KAOS VE İSTİKRARSIZLIK KALDI

Adının Fadıl olduğu söylenen bir aktivist, “Bugünlerin Kaddafi döneminden daha iyi olacağını düşünmüştük, oysa şimdi geriye kalan sadece kaos; herkes birbiriyle savaşıyor, her şey darmadağın” diyerek, Kaddafi karşıtlarının NATO ve ABD tuzaklarıyla içine düştükleri vahim hatayı tarif etti.
Öte yandan, Tripoli’de bir tıp öğrencisi olan 26 yaşındaki Salem ise ABD ve İngiltere destekli savaşın ardından umutlarının hızlıca yok olduğunu dile getirdi ve ekledi, “2011’den bu yana Kaddafi’nin 42 yıllık saltanatı boyunca ölen insan sayısından daha fazla insan öldü. Kaddafi döneminde bu tür problemlerimiz yoktu. Her zaman paramız ve elektriğimiz vardı. Belki insanların çok şişkin maaşları yoktu ama her şey ucuzdu, yaşam daha basitti.”

Kaynak: İlk Kurşun

size=24]'IŞİD'in büyümesinin sorumlusu Cameron'[/size]
14 Eyl 2016



İngiliz milletvekilleri, 2011'de dönemin Başbakanı David Cameron'ı, yanlış varsayımlarla Libya'ya askeri müdahalede bulunup bölgede IŞİD'in yükselişine neden olmakla suçladı.

Cameron ve Sarkozy, askeri müdahalenin ardından Libya'yı birlikte ziyaret etmişti. [FOTOĞRAF: AFP - ARŞİV]
İngiliz Parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasının Dışişleri Komisyonunca hazırlanan "Libya: Askeri müdahalenin, ülkenin çöküşü ve İngiltere'nin gelecekteki politika opsiyonlarının incelenmesi" başlıklı raporda, "İngiltere'nin Libya'ya askeri müdahalesi yanlış varsayımlara dayandırıldığı", "Cameron'ın müdaheleye yönelik uygun bir stratejisinin bulunmadığı" görüşüne yer verildi.

Müdahale kararının, doğru istihbarata dayanmadığı iddiasında bulunulan raporda, "Hükümet özellikle bölgede sivillere yönelik tehdidin abartıldığını tespit edemedi. Muammer Kaddafi'nin yaptığı açıklamaların bazı kısımları seçilerek, söyledikleri doğruymuş gibi kabul edildi. Ayaklanmalarındaki militan İslami aşırıcı unsuru da göremedi." ifadeleri kullanıldı.

İngiltere'nin Libya'ya müdahalesinin sivilleri koruma amacı taşıdığı ancak bunun bir rejim değişikliğine dönüştüğünün belirtildiği raporda, Kaddafi sonrası dönemi şekillendirmek ve desteklemek için hükümetin herhangi bir stratejisi olmadığı kaydedildi.

Raporda, "Bunun sonucu, siyasi ve ekonomik çöküş, milisler arası ve aşiretler arası savaş, insani kriz ve göçmen krizi, geniş çaplı insan hakları ihlalleri, Kaddafi rejiminin elindeki silahların bölgeye yayılması ve IŞİDîn Kuzey Afrika'daki büyümesi oldu. İngiltere Ulusal Güvenlik Konseyinde (NSC) aldığı kararlarıyla David Cameron, uygun bir Libya stratejisi geliştirilememesinin nihai sorumlusudur." değerlendirilmesinde bulunuldu.
Kaynak:El Ceziretürk

ABD'nin Libya bombardımanı
VIJAY PRASHAD
07.08.2016



ABD Libya’ya hava bombardımanına yeniden başladı. Hedef Sirte’deki IŞİD mevzileri. Muammer Kaddafi’nin doğduğu ve öldürüldüğü yer olan Sirte ve çevresi geçen yıldan beri IŞİD’in elinde. Kaddafi hükümetinin düşüşünden sonra, kent çürüyor. Önce Libya Şafağı’nın sonra Libya Kalkanı Gücü’nün oyun bahçesine döndü. İkincisinin El Kaide’yle yakın bağları var ve şu anda Bingazi Devrimcileri Şura Konseyi’nin (BDŞK) parçası. IŞİD geçen yıl Sirte’ye saldırdığında, milislerin burada kalmak için çok az nedeni vardı. Kenti IŞİD’e verip kendi evlerine çekildiler. IŞİD’e diğer milisler ve ordularla zarar verme girişimleri böylece başarısız oldu. ABD ordusu IŞİD mevzilerini ne kadar gerekiyorsa o kadar süreyle bombalayacaklarını söylüyor. Libya’daki ABD Özel Operasyon askerlerinin bu işle bağlantısı yok. Fayez el Seraj tarafından yönetilen Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), ABD’yi IŞİD’i bombalaması için davet etti. UMH’nin IŞİD’i karada yenme girişimleri şehre yönelik bazı ani hareketlerden sonra durdu. ABD’nin hava bombardımanının tekrar Sirte ve çevresini kuşatan IŞİD’e odaklanması umut ediliyor.

Bunlar Libya’daki ilk ABD saldırıları değil. Hatırlamakta fayda var; ABD yönetimindeki NATO güçleri 2011’de Libya’da gerçekleştirdikleri savaşla Libya devletini parçaladılar, devlete ait tüm kurumlar yok edildi ve Batı destekli isyancılar eski hükümetle ilişkili ne varsa önüne katıp kovaladı. Kurumsal yapısı zayıf olan Libya hızla kaosa sürüklendi.

Kasaba merkezli milisler kendi alanlarının kontrolünü ele geçirdi. Libya İslami Savaş Grubu gibi daha eski radikal gruplar otoriteye dönüştü, Afganistan’da ve Irak’ta deneyimli savaşçıları şimdi kendi evlerinde birer lider. Bu genç savaşçıların çoğu Esad’a karşı savaşmak için Suriye’ye geçti. Batı Suriye’de IŞİD hedeflerini bombalamaya başlayınca, eve geri dönüp kendi IŞİD vilayetlerini oluşturdular. Kuzey Afrika’nın diğer bölgelerinden savaşçılar da Sirte’nin ve etrafının kuşatılması için onlara katıldılar. ABD geçen kasımda ve ardından şubatta bu mevzileri bombaladı. Ama nafileydi. Tekrar mevzilendiler.

ABD’de Bingazi Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’un ‘güvenilir olmadığı’ anlamına gelen bir slogana dönüştü. Fakat Bingazi, güney Libya’da 600 bin nüfusa sahip gerçek bir şehir. Büyük bir keder içinde, birliği bozulmuş ve halkı yerleşim bölgelerinin kalbindeki bitmeyen savaşla travmatize olmuş bir şehir.

ABD’nin IŞİD mevzilerini bombalayacağını açıklamasının ardından Bingazi’deki intihar saldırısında 22 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yaralandı. Saldırının gerçekleştiği Guvarşa bölgesi, geçen iki sene boyunca IŞİD’in de içinde olduğu radikal gruplarla, CIA tarafından finanse edilmiş General Halife Hafter’in yönettiği Libya Ulusal Ordusu arasında çatışmalara sahne oldu. Ensar El Şeria gibi radikal gruplar çoğunlukla Bingazi Devrimcileri Şura Konseyi’nin kontrolü altındalar. Şura Konseyi en son saldırıyı üstlendi.

Libya’da siyaset hâlâ kırılgan. Biri Trablus’da diğeri Tobruk’ta iki paralel hükümet ilan edildi. İçinde petrol bakanlığının da bulunduğu birbirlerine paralel kurumlar kurdular. Batıdan ve BM’den gelen baskılar Trablus ve Tobruk hükümetlerini birleşmeye zorladı. Libyalı asil bir aileden gelen Al Sarraj’ı yönetimi ele alması için seçtiler. Al Sarraj, Trablus hükümetinin İslamcılarının güvenini kazanmak konusunda zor zamanlar yaşadı.

Böyle bir politik ortamda hava saldırıları işe yarayacak mı? UMH’den bir danışman hava saldırılarının kara birliklerinin Sirte’ye dönüşünü sağlamasını umuyor. Şayet bu işe yarayacak olurlarsa diyor, Batı ve BM yaptırımları kaldıracak ve 67 milyar dolarlık bir para Libya hükümetinin kontrolüne geçecek bu da IŞİD’in yerinden edilmesine yardımcı olacak. Başka bir deyişle Batı Libya hükümeti kendilerinin planlarıyla hareket etmediği sürece parayı rehin olarak tutuyor. Bu Libya hükümetinin ne zaman ABD’den hava saldırısı desteği talep ettiğinin anlamak için önemli. Libya hükümeti bunu sadece kendi iradesi doğrultusunda kendi parasının salıverilmesi için yapıyor. Hava saldırıları Libya hükümetini güçsüzleştiriyor. Şimdiden General Hafter’in kendi hava saldırılarını yönettiğinden bahsediliyor. Hafter Amerikalılardan yardım talebinde bulunmuyor.

Hava saldırısı gerçekten IŞİD’i yok edecek mi? Libya’nın sorunu sadece IŞİD değil. Bu tip hava saldırıları milisleri sadece Tunus ya da Bingazi gibi diğer bölgelere doğru harekete geçirecek. Kuzey Afrika’da ciddi bir problem oluşturmaya devam edecekler. Aslında, Tunus’a dönerlerse ülkeye, sadece güven oyu alamamış iktidar tarafından görülen büyük bir tehlike getirecekler.

Mart’ta, Tunus’un Libya sınırındaki Ben Guerdane kasabası, IŞİD ve ordu arasında çatışmalara sahne oldu. Gitgide daha tehlikeli bir hâl alan ‘İslamo-gangsterizm’ denilen şey Tunus’un gecekondularına girdi. Orası olmazsa 2011 kalkışmasını başlatan Bingazi’ye giderler.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif
Kaynak: BirGün

Seyfülislam Kaddafi'ye idam cezası verildi
28 Tem 2015



Libya'nın eski cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi ile eski yönetimin üst düzey bazı isimleri idam cezasına çarptırıldı.

Libya 2011 yılında Zintan'da tutuklanan Seyfülislam Kaddafi'yi UCM'ye teslim etmeyi reddetmişti

Libya mahkemesi, Kaddafi döneminde görev yapan toplam 37 yetkili hakkında son kararını açıkladı. Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi ile eski istihbarat şefi Abdullah es-Senusi ve eski başbakan el-Bağdadi el-Mahmudi hakkında idam kararı çıktı. Mahkeme dört sanığa beraat, diğer sanıklara da para cezası ya da farklı yıllarda değişen hapis cezaları verdi. Beraat eden dört sanığın arasında Kaddafi döneminin dışişleri bakanı Abdulâti Ubeydi de bulunuyor.

Mahkeme salonuna güvenlik gerekçesiyle getirilmeyen Seyfülislam Kaddafi, gıyabında silahla vurulmak suretiyle idam cezasına çarptırıldı.
Mahkeme kararının açıklanmasından sonra açıklamada bulunan Başsavcı, "Bu kararlar temyiz mahkemesi tarafından verildiği için normal prosedürlere göre itiraz edilemez. Bunlar kesin kararlar ve uygulamaya konulacak. İdam kararlarla ilişkin olarak kanunlar gereği bu kararlarla ilgili herhangi bir usulsüzlük olup olmadığını konusunda Yüksek Mahkeme karar verecek" dedi.
Seyfulislam Kaddafi'nin de aralarında bulunduğu 37 sanık, 17 Şubat 2011'de başlayan halk ayaklanmasında "gösterileri şiddet kullanarak bastırmak ve göstericileri öldürmek" suçlamasının yanı sıra "işlenen katliamlara katkı sağlamak, köy ve şehirleri kuşatma altına almak ve kamu mallarını zarara uğratmakla" suçlanıyordu.

Seyfülislam Kaddafi, 2011 yılında Trablus yönetimine bağlı olmayan Zintan’da tutuklanmıştı. Babası Muammer Kaddafi ise aynı yıl öldürülmüştü.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Seyfülislam Kaddafi'nin kendisine teslim edilmesini talep etmişti. Ancak Libya bunu reddetmişti.
Kaynak: Al Jazeera

Libya'da iç savaş sürüyor: Mabruk petrol sahası silahlı bir grup tarafından ele geçirildi
6 Mar 2015



Al Jazeera'nın haberine göre;Libya’nın önemli petrol sahalarından biri Mabruk petrol sahası silahlı bir grup tarafından ele geçirildi, çıkan çatışmada 10 güvenlik görevlisi öldü.

Libya'da son zamanlara petrol sahalarına saldırılar arttı.

Henüz adı belirlenemeyen silahlı bir grup, Sirte ilinin 150 kilometre güneyinde yer alan Mabruk petrol sahasını ele geçirdi ve petrol sahasını koruyan 10 güvenlik görevlisini öldürdü.

Güvenlik görevlilerinden 4'ünün çıkan çatışmada, 6'sının ise kurşuna dizilerek öldürüldüğünü aktaran kaynaklar, silahlı grubun petrol tesisini ateşe verdiğini, buradaki tanklarda 40 bin varil petrol bulunduğunu kaydetti.
Kaynaklar ayrıca, söz konusu petrol sahasının Tobruk Hükümetine bağlı ‘Ulusal Petrol Müessesesi’ tarafından idare edildiğini ve Fransız Total şirketinin burada hisse sahibi olduğunu belirtti.

Mabruk petrol sahası, geçtiğimiz haftanın içinde (IŞ)İD ile bağlantılı olduğu iddia edilen silahlı kişiler tarafından saldırıya uğramıştı.

Enerji kaynakları koruma kuvvetleri sözcüsü Ali Hassi, Libya’nın önemli petrol sahalarından Bahi ve Mabruk'a bombalı saldırı düzenlendiğini, iki petrol sahasını Sidra petrol ihracat limanına bağlayan boru hattının tahrip edildiğini açıklamıştı. Hassi, saldırı düzenleyen kişilerin (IŞ)İD’e bağlı olduklarını öne sürmüştü.

Libya’da Trablus ve Topruk’ta ayrı ayrı iki hükümet ve iki parlamentonun bulunmasından kaynaklanan siyasi krizi fırsat olarak gören (IŞ)İD, daha önce birçok petrol tesisine saldırı düzenlemişti.

İki ordu, iki parlamento, iki hükümet

2011’de Muammer Kaddafi’nin haçlılar tarafından şehit edilmesinin ardından ardından siyasi istikrarın sağlanamadığı Libya'da, 25 Haziran’da düzenlenen seçimlerden sonra siyasi sahnede büyük değişiklikler oldu ve Libya’da iki ordu, iki parlamento ve iki hükümet oluştu.

Kaddafi’nin şehadetinden sonra Libya’da ordu standartlarında bir askeri yapı kalmadı ve sahada farklı siyasi ajandaları olan birbirinden bağımsız silahlı milisler hâkim olmaya başladı.

Emekli general Halife Hafter’in Zintan merkezli milis gruplarla Mayıs ayında başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata'daki silahlı gruplarla ortak hareket eden Trablus'taki merkezi yönetim tarafından engellenmişti.

Bu olayların ardından iki meclisin faaliyete geçtiği ülkede, Milli Genel Kongre'nin desteklediği Libya Şafağı (Fecr) Koalisyonu ile Tobruk Temsilciler Meclisi'nin destek verdiği Hafter'e bağlı Onur Operasyonu Koalisyonu arasındaki çatışmalar devam ediyor.
Haber 93

Tobruk hükümeti, Türkiye'yi 'Libya'yı karıştırmak' ile suçladı
28 Şub 2015



Libya'da Hafter ve Mısır'daki Sisi yönetiminin desteklediği Tobruk hükümeti, Türkiye'yi 'ülkeye silah sokmak' ve 'savaşmaları için insanları satın almakla' suçladı.

El Sinni, Türkiye'yi 'Libya'yı karıştırmak' ile suçladı. [Fotoğraf: Reuters]
Libya’da darbe girişiminde bulunan eski General Hafter’i destekleyen Tobruk’taki hükümet başkanı Abdullah Sini, Mısır'ın CBC televizyonuna verdiği mülakatta, “Türkiye, ülkemize birbirimizi öldürmek için bazı silahlı gruplara silah gönderen bir devlet” dedi.

Türkiye'nin samimi olmadığını iddia eden Sini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Arap dünyasında "Müslümanların Halifesi ve İslam’ın lideri" rolünü üstlenmeye çalıştığını öne sürdü.

Sini, “Biz Libya halkı bir gün tekrar birlik içinde olacağız. Fakat ülkemizi karıştırmaya çalışan ülkeler lanetli olacak, utanç içinde kalacak” dedi.
“Türkiye’den hiç olmazsa tarafsız bakmasını istiyoruz” diyen Sini, “Onlar ülkemizi karıştıracak her şeyi yapıyorlar. Silah, mühimmat, para göndermenin yanında insanları satın alıyorlar, insanlarımızı birbiriyle savaştırıyorlar” ifadelerini kullandı.

Türk şirketlerini Libya’dan çıkartma kararına da değinen Sini, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin buradaki çıkarları her şekilde hedefte olacak. Türk şirketleri ve ticari sözleşmelerine bakacağız ve gerektiği gibi sonlandıracağız. Türklerin geri kalan hakları da varsa onlara vereceğiz. Söz konusu anlaşmalarda ayrıcalıklar varsa çekeceğiz ve bu ayrıcalıkları bizim yanımızda duran ülkelerin şirketlerine vereceğiz. Çünkü zor zamanlarda yanımızda duran ülkeler burada en büyük çıkarı hak ediyor. Biz Türkiye’ye düşmanlık sergilemeyecegiz fakat tüm ilişkilerimizi keseceğiz. Sonuçta biz meşru bir devletiz ve kimse bizim verebileceğimiz bir karara karışamaz.”

Tobruk hükümeti Mısır'daki Sisi yönetimi tarafindan da destekleniyor.
Sini geçen hafta da Şarku'l Evsat gazetesinde yayımlanan mülakatta, Türkiye'yi Libya’nın içişlerine karışmakla suçlamış ve Libya’da faaliyet gösteren Türk şirketlerini ülkeden çıkarmakla tehdit etmişti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç ise geçen Perşembe günü yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 17 Şubat Devrimi'nin başından bu yana Libya’nın yeniden imar ve inşası ile devlet kurumlarının kapasitelerinin geliştirilmesi için sağladığı desteği vurgulamıştı.

Ankara ülkede ortaya çıkan iki ayrı hükümet arasında arabuluculuk faaliyetleri yürütülmesini ve uzlaşma sağlanmasını istiyor.

Libya'da emekli general Hafter'in, Zintan merkezli milis gruplarla ortaklaşa başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata merkezli devrimci gruplarla ortak hareket eden Trablus merkezi yönetimi tarafından engellenmişti.

Kaddafi rejiminin 2011'de devrilmesinin ardından Libya'da tesis edilen geçiş hükümetine karşı geçen yılın başında başlayan darbe girişimleri, ülkeyi iç savaşa sürüklemişti.

Ülkedeki iç savaş, Trablus'taki Milli Genel Kongre'nin (MGK) desteklediği "Libya Şafağı" Koalisyonu ile Mısır'daki Sisi yönetiminin desteklediği, Tobruk'daki Temsilciler Meclisi'nin ise arka çıktığı emekli general Halife Hafter'e bağlı "Onur Operasyonu" Koalisyonu arasında, merkezi şehirler ve petrol bölgelerine hakimiyet konusunda yaşanıyor.
Kaynak: Al Jazeera

AKP dış politikasının iflası: Türk şirketlerini kovdular
23 Şubat 2015



Libya'daki Tobruk Hükümeti, ülkede projeleri olan tüm Türk şirketlerini uzaklaştırma kararı aldı.

Abdullah es-Seni'nin başbakanlık ettiği Tobruk Hükümeti'nin resmi internet sayfasında yer alan habere göre, "Dün Beyda kentinde olağanüstü toplanan geçici hükümetin bakanlarının Türk şirketlerini Libya'dan çıkarma kararı aldığı" belirtildi.

Haberde ayrıca "Toplantı kapsamında yabancı şirketlerle yapılan tüm proje sözleşmelerinin gözden geçirilmesine karar verildiği" dile getirildi.

Mısır ile Libya, Türkiye-Katar'a karşı

Seni, geçen hafta eş-Şarku'l Evsat gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye'nin Libya'nın içişlerine karıştığını söylemiş ve Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketlerini ülkeden çıkaracağını da belirtmişti.
Cumhuriyet

Libya’nın Hariga'daki petrol ihracatı durduruldu
22 Şub 2015

El Cezire'nin haberine göre; Libya’nın en önemli petrol limanlarından biri olan Hariga’nın petrol ihracatına, geçtiğimiz hafta gerçekleşen patlama sırasında meydana gelen hasarları onarmak amacıyla 10 günlük ara verildi.

Libyalı bir yetkiliye göre, ülkenin en önemli petrol yataklarından biri Hariga’daki petrol ihracatı, geçen hafta meydana gelen patlamanın ardından oluşan hasarlarının yanı sıra Sarir petrol yatağıyla bağlantı boru hattını onarmak amacıyla 10 günlüğüne durdurulacak.

Reuters'a konuşan, ancak ismini açıklamak istemeyen yetkili, “Onarım işlemleri en az on gün sürecek” dedi.

Yetkili ayrıca, bağlantı boru hattının onarılmasının bitene kadar Hariga yatağının depolarında bulunan petrolün yerel ihtiyaç için kullanılacağını söyledi.
haber 93

(IŞ)İD, Libya'da İran büyükelçisinin konutunu vurdu
22 Şub 2015



Libya'nın başkenti Trablus'ta İran Büyükelçisi'nin kaldığı konuta bombalı saldırı düzenlendi. Ölen ya da yaralananın olmadığı saldırıyı IŞİD üstlendi.
Güncelleme 16:15 TSİ | Konular Libya, İran, Ortadoğu
Paylaş

Ölen ya da yaralananın olmadığı saldırı sonrası büyükelçinin rezidansında hasar meydana geldi. [Fotoğraf: Reuters]
Güvenlik yetkililerine göre, başkent Trablus'taki büyükelçilik önünde gerçekleşen patlamada ilk belirlemelere göre ölen ya da yaralanan yok.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) Trablus'taki İran büyükelçisini hedef alan saldırıyı üstlendi.
Trablus'taki İran Büyükelçiliği kent merkezine yakın bir konumda bulunuyor.
haber 93

(IŞ)İD Libya’da bombalı araçlarla vurdu: En az 47 ölü
20 Şub 2015



El Cezşre'nin haberine göre; Libya’da Bingazi kentinin doğusunda bulunan Kubah'ta düzenlenen üç ayrı bombalı eylemde aralarında 3'ü Mısırlı en az 47 kişi öldü. Eylemleri (IŞ)İD üstlendi.

Kent Halife Hafter’e bağlı silahlı unsurların ve Tobruk’taki ayrılık yanlısı meclisin merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bölgedeki Al Jazeera muhabiri Mahmud Abdulvahid, bombalı araçlarla düzenlenen saldırılarda, Kubah kentindeki emniyet binası ve valiliğin hedef alındığını söyledi.

Saldırıların düzenlendiği Kubah kenti Bingazi’ye yaklaşık 250 kilometre mesafede bulunuyor. Kent Halife Hafter’e bağlı silahlı unsurların ve Tobruk’taki ayrılık yanlısı meclisin merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Tobruk Meclisi ve hükümetine bağlı Genel Kurmay Başkanlığı Sözcüsü Ahmet Mismari, Kubbah'ta düzenlenen saldırılarda aralarında 3 Mısırlı ve 2 Sudanlının bulunduğu en az 47 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.

Abdulvaid, söz konusu saldırıların ardından ülkenin doğu bölgelerinde çatışmaların şiddetlenmesinin beklendiğini dile getirdi.

IŞİD'in Libya kolu, internet üzerinden yayınladığı bildiride, eylemleri üstlendiğini duyurdu. Bildiride, "Dirne'de öldürülen Müslümanların intikamını almak için, Kubbah'ta Hafter'e bağlı güçleri hedef alan saldırıları düzenledik" denildi.

Saldırılarda araçları kullanan eylemciler de öldü. Hastane kaynakları onlarca kişinin yaralı olarak hastanelere kaldırıldığını duyurdu.
Haber 93

AKP'nin Libya'daki 'vekilleri' artık havadan da vuruyor
Alper Birdal
19 Şubat 2015



Libya'da AKP destekli İslamcı grupların çatı örgütü Libya Şafağı, Zintan'a hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Salı günü gerçekleştirilen saldırı grubun ilk hava saldırısı olması nedeniyle önem taşıyor.

Libya'nın NATO hava gücü ve Batı tarafından silahlandırılıp eğitilen İslamcı militanların Muammer el Kaddafi yönetimini kanlı bir şekilde devirmesinin üzerinden 3 yılı aşkın zaman geçti. Bu süre zarfında geniş anlamda Ortadoğu'daki savaşın ağırlığı Mağrip'ten Maşrik'e doğru kaydı ve 3 yıl önce Batı medyasının "Arap Baharı" diye adlandırdığı, "devrim" diye alkışladığı süreç, ABD'nin "IŞİD'e karşı kutsal savaşına" dönüştü. Bu arada, bir zamanlar "devrim cephesi"nin en sıcak noktası olan Libya'da neler olup bittiğine ilişkin kamuoyu ilgisi de giderek azaldı. Başka bir deyişle artık her anlamda bir enkaz durumunda olan Libya'nın üzerindeki podyum ışıklarının karartılması, kamuoyu denilen şeyin çok büyük ölçüde medya tekellerinin bir yaratısı olduğunun kanlı canlı bir kanıtı.

Kaddafi'nin vahşice katledilmesinden bu yana neredeyse hiç kesintiye uğramadan devam eden iç çatışmalar, fiili olarak Libya'nın siyasi varlığına bütünüyle son vermiş durumda. Ülke 3 buçuk yıl önce olduğu gibi bir kez daha Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) gündeminde. Ancak o dönemde "şanlı devrim"e giden yolda NATO uçaklarına havalanın emri vermek için uluslararası bir kamuoyu yaratan BM, bugün sessiz sedasız toplantılarla Libya'daki durumu kontrol altına almanın bir yolu olup olmadığını tartışıyor. Görünüşe göre bir yolunu bulacak gibi de değil.

ARTIK UÇAKLARI VAR
BMGK geçtiğimiz Çarşamba günü Libya'daki durumu, çatışan gruplar arasında bir ateşkes sağlanıp sağlanamayacağını, görüştü. Ancak bu görüşme daha yapılmadan kadük hale gelmişti. BMGK toplantısından bir gün önce, ülkedeki en büyük İslamcı çatı örgütü Fecr Libya ya da Libya Şafağı, Zintan'a bir saldırı düzenledi. Bu saldırının özel bir önemi vardı, zira Libya Şafağı operasyonda ilk kez savaş uçaklarını kullandığını duyurdu.

Libya'daki çatışmalarda hava gücü ilk kez kullanılmıyor. Libya Şafağı'nın hava saldırısından bir gün önce Mısır hava kuvvetleri Derna'daki IŞİD mevzilerini bombalamıştı. Saldırının gerekçesi 21 Mısırlı Kıpti'nin kafalarının kesilerek katledilmeleriydi.

Batı tarafından tanınan Tobruk hükümetinin tanıdığı ordunun başındaki isim General Halife Haftar. Kaddafi'nin devrilmesinden önce uzun yıllar ABD'de yaşayan Haftar'ın emrinde de hava kuvvetleri bulunuyor. Libya'nın eski hava kuvvetlerinden fazla bir şey kalmamış olsa da Haftar, geçtiğimiz süreç zarfında zaman zaman Libya Şafağı ve IŞİD'le bağlantılı Ensar el Şeria gibi gruplara karşı hava saldırıları düzenlemeye yetecek yıkıcı güce sahip.

Libya Şafağı'nın hava saldırısı düzenlediği Zintan, Haftar yanlılarının hakim olduğu bir kent. Libya Şafağı'nın Trablus'ta kurduğu "geçici hükümet" adına açıklama yapan sözcü Cemal Naci Zubia, Salı akşamı iki ya da üç MiG'in Zintan hava sahasında saldırı düzenlediğini, hava sahasının "militanlar tarafından silah, mühimmat ve askeri destek sağlamak üzere kullanıldığını" söyledi. Zintan havaalanı idaresi ise havaalanının Salı gün öğle saatlerinde, sivil bir uçuş için hazırlık yapılırken bombalandığını duyurdu.

Libya Şafağı'nın bu saldırısı Haftar güçlerinin misilleme amacıyla yeniden hava saldırılarına girişmesi olasılığını güçlendiriyor. Bu da ülkede ateşkes sağlanması ihtimalini bir başka bahara bırakacak.

TAŞERONLARIN TAŞERONLARI
Elinde artık birkaç savaş uçağı olduğu anlaşılan Libya Şafağı içerisinde Müslüman Kardeşler'in de olduğu bir koalisyon. Ülkenin NATO tarafından yerle bir edilmesinden sonra"Arap Baharı" diye adlandırılan sürecin sarpa sarmasında, rol kavgası vermeye başlayan ABD taşeronlarının birbirine düşmesinin de önemli bir payı olduğu biliniyor. Libya, taşeronlar arasındaki bu kavganın fiili çatışmaya dönüştüğü bir bölge aynı zamanda. Mısır'da Sisi yönetimi ve Birleşik Arap Emirlikleri uçakları zaman zaman Libya'yı bombalıyor. Emirlik, Suudi Arabistan ve Mısır, desteğini Tobruk hükümetinin arkasına koymuş durumda.

Libya Şafağı'nın arkasında ise siyam ikizleri, Türkiye ve Katar var. AKP açısından Libya bir "yeni Osmanlı" meselesi. Suriye'de ABD'yi cihatçıları kontrol edebileceğine ikna etme çabalarının tepe noktasında olduğu dönemde Erdoğan, Libya'da da Müslüman Kardeşler'e destek arıyor, Emrullah İşler'i Tobruk yerine Libya Şafağı'nın geçici hükümetinin bulunduğu Trablus'a yolluyordu. Erdoğan, hiçbir ülkenin tanımadığı Libya Şafağı'nın kendinden menkul hükümetinin aslında yeni Osmanlı'nın bir uç beyliği olduğunu da böylece ilan etmiş oluyordu.

Bu Libya'dakiler için zaten malumun ilamıydı. Zira Tobruk hükümetinin komutanlarından Sakr Geruşi, Türk uçaklarını Libya hava sahasında gördükleri anda düşüreceklerini ilan ederken, Trablus'un yeni Osmanlı'ya bağlanmasına yanıt veriyordu.

Bu arada Libya'da, beklendiği gibi, üçüncü bir güç daha giderek güç kazandı. NATO, El Kaide uzantılarına silah, lojistik, istihbarat vs. ne lazımsa vererek Kaddafi'yi devirmişti. Sonra da iktidarı Müslüman Kardeşler'e teslim ettiler ama tutmadı. Bu arada El Kaide artıklarının bir bölümü sonradan Libya Şafağı'na dönüşen odağa doğru çekilirken, bir kısmı da Suriye'de yükselen IŞİD'e doğru yanaştı. "Arap Baharı"nın bir başka "yıldızında", Tunus'ta adını duyuran Ensar el Şeria, IŞİD'in Libya'daki atağının omurgasını oluşturdu.

Sonuç olarak, Kaddafi'nin öldürülmesinden sonra geçen 3 buçuk yılda Libya, ABD'nin vekalet verdiği taşeronların vekalet verdiği çetelerin bataklığına dönüştü.

Şimdi o bataklıkta AKP'nin el verdiği İslamcı güçlerin uçakları da kalkıyor.
Kaynak: Sol

Haçlı İtalya, harap ettiği Libya'dan büyükelçiliğini kapatıp kaçtı
15.02.2015



Haberx'in haberine göre; Libya'yı harap eden haçlı çetenin üyesi İtalya, Libya’da yaşanan güvenlik sorunlarını gerekçe göstererek ülkede bulunan büyükelçiliğini kapattı.

Saldırgan İtalya Dışişleri Bakanlığı, Libya’da bulunan büyükelçilik binasının kapatıldığını, büyükelçilik çalışanlarının ise ülkelerine döndüklerini açıkladı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, elçilikte çalışan 100 kadar İtalyan’ın, İtalyan donanması eşliğinde bir tekne ile ülkelerine getirildikleri duyurdu.

Geçtiğimiz ay Libya’da bulunan bir otele düzenlenen eylemde aralarında 5 Batılı turistin de bulunduğu 9 kişi ölmüştü
haber 93

LİBYA’DA İŞGÂLCİ AJANLARIN İNLERİNE GİRİLDİ
29 Ocak 2015



İslâm Devleti’ne bağlı iki genç akıncı, Libya-Trablus’ta Haçlı terör yapılanmalarından olan “güvenlik şirketleri”nin, ajanların ve misyonerlerin üslendiği “Kornisya” otelinde fedâ eylemi gerçekleştirdi. CIA ve Fransız DGSE ve MOSSAD başta olmak üzere istihbarat teşkilâtlarının da “eleman” üssü olan otele yapılan saldırı sırasında Amerikalı, Fransalı, Koreli ve Filipinli bir çok resmi ajan ile birlikte, Hıristiyan misyonerlerin öldüğü gelen bilgiler arasında…

Ölü sayısı resmi açıklamalara göre 10… Yapılan İntikâm Saldırısı’nın neticeleri hakkındaki bilgiler saklanırken, ölenlerin içinde, Libya’daki işgâli yürüten en önemli “özel güvenlik” kodlu terörist yapılanmasının başında bulunan ajanlardan biri olan David Berry‘nin de olduğu kesinleşen bir diğer bilgi.
Libya Milli Cephesi’nin ülkenin en iyi korunan ve adetâ “işgâl üssü” konumunda bulunan otele düzenlediği bu saldırısı karşısında şok geçiren Batılıların büyük kısmı ülkeyi terketti.
Uçuşlar durduruldu ve Batılılar ile işbirlikçilerinin yaptıkları panik toplantıları neticesinde “olağanüstü güvenlik tedbirleri kararları” alındı.

LİBYA’DAKİ İŞGAL VE TÜRKİYE

Hatırlanacağı gibi 2011’de Batılılar ve onların yerli işbirlikçileri eliyle başlatılan işgâl saldırısı neticesinde dünyanın tek borçsuz (Kapitalist Batıya muhtaç olmayan) ülkesi Libya parçalanmış ve devlet başkanı Muammer Kaddafi canlı yayınlar eşliğinde katledilerek şehid edilmişti. Saldırıyı düzenleyen NATO ve başı çeken Fransa’nın dönemin İçişleri Bakanı, yüzbinlerce Libyalının katledildiği bu işgâli “Haçlı Savaşı” olarak açıklamıştı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti başta “NATO’nun Libya’da ne işi var!” diyerek reddettiği saldırıyı, bir hafta sonra “NATO Libya’ya girmelidir!” biçiminde meşru gördüğünü ifâde ederek, işgâlci Batı lehine çark etmişti. Bununla da kalmayan hükümet, işgâlin merkez üssünün İzmir’e kurulmasını sağlamış ve yapılan bombalamaların tamamına yakını, İzmir’deki bu işgal üssünden kalkan uçaklarla gerçekleşmişti.
Dönemin “Türk” Dışişleri Bakanının, Kaddafi’nin katledildiği günün ertesi uçağa atlayıp, devlet başkanını linç eden çapulculara “bavul dolusu para” dağıtması medyada geniş yankı bulmuştu.
ADIMLAR Haber

Libya'da siyasi kriz ve Türkiye
Levent Baştürk
9 Kas 2014



Libya’da çeşitli siyasi aktörler ve Türkiye’deki yetkililerle yaptığım görüşmelerde edindiğim kanaat, Türkiye'nin Libya’da krizin tüm taraflarıyla iyi ilişkiler geliştirip mümkün olduğunca herkese eşit mesafede durmaya çalıştığı yönünde.

Ömer Hasi liderliğindeki Trablus merkezli hükümet, Türkiye'nin kendilerini Libya'nın tek temsilcisi olarak tanıması beklentisi içerisinde. [Fotoğraf: AA]

"Biz Libyalılar, Türkiye’yi kardeş olarak bağrımıza bastık. Ancak Türkiye, Libya’da sadece ‘bir kardeş’ görüyor. Eğer bütün yumurtalarınızı aynı sepete korsanız, sepetin altı patladığında hepsini kaybedersiniz."
Nisan 2013’te, kendisini ziyaret eden bir Türk araştırmacıya söylenen bu sözler, Temmuz 2012 seçimlerinde Mahmud Cibril’in önderliğindeki Milli Güçler İttifakı’ından (MGİ) milletvekili seçilen ve o sıralarda Milli Genel Kongre (MGK) sözcülüğünü yapan Ömer Hümeydan’a ait. Mısır’da henüz Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmediği ama Kuzey Afrika’da Müslüman Kardeşler karşıtı rüzgarların esmeye başladığı dönemde edilmişti bu sözler.

Mısır’ın Libya'da tarihi emelleri olduğunu düşünen Hümeydan, Müslüman Kardeşler hareketi mensuplarının, Libya’yı Mısır’a yem edeceğinden endişeleniyordu. Hümeydan bugün iki meclis ve iki hükümetin faaliyette bulunduğu Libya’da, içinde Müslüman Kardeşler’in de yer aldığı Trablus merkezli MGK ve hükümetin yanında. Mısır’da Mursi idaresine son veren 3 Temmuz 2013 askeri darbesi ardından kurulan yönetim ise Libya’da Müslüman Kardeşler karşıtı kampın arkasında.

Hümeydan’ın o algısı, Türkiye’nin Libya'daki yerini tasvir etmesi açısından hâlâ açıklayıcı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 29 Ağustos 2014 akşamı Al Jazeera kanalında yayımlanan röportajında, Libya hakkındaki bir dair soruya verdiği, "Libya Meclisi’nin Tobruk’ta toplanmasını kabul etmek mümkün değil." yanıtı, Hümeydan’ın yukarıda aktardığımız cümleleriyle bir araya getirildiğinde, Ankara’nın tercihinin istikametini yansıtıyor.
Röportajın ardından Erdoğan, Libya Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında, Libya’nın içişlerine karışmakla suçlandı. Türk Dışişleri’nin karşı açıklamasında ise "Türkiye, kardeş Libya halkının içinde bulunduğu sancılı süreci bir an evvel aşması, meclisinin başkentinde güven içinde faaliyetlerini yürütebileceği bir barış, istikrar ve huzur ortamına kavuşması doğrultusunda her türlü desteği vermeye devam edecektir." denilerek Erdoğan’ın sözleri diplomatik dille teyit edildi.

“Türkiye’nin Arap Baharı ülkelerinde belli kesimlere teveccühünden söz edilse bile, Ankara’nın ne şu an ne de evvelinde tek bir unsura odaklı siyaset izlediği öne sürülemez. ”

Kaddafi sonrası dönemde Türkiye'nin Libya politikası

"Arap Baharı" denilen süreçte Türkiye’nin, Libya dahil Kuzey Afrika ülkelerinde ortaya çıkan yeni siyasi aktörler arasında, Müslüman Kardeşler hareketiyle daha uyumlu çalıştığı görüldü. Mısır’daki darbe sonrası dönemde Türk hükümetinin milli irade odaklı tepkisi, tüm Ortadoğu hatta dünya çapında neredeyse istisnai bir tavırdı. Türkiyeli ve yabancı birçok yorumcu, Ankara'nın bu tavrını ideolojik Pan-İslamist (İslam birliği yanlısı) dayanışma faktörüyle açıklamaya çalıştı. Lakin bu tür yorumlar, gerçeği tam yansıtmıyor.

Trablus merkezli Libya yönetimi çevrelerinde, Türkiye’nin kendilerini Libya’nın tek meşru otoritesi olarak tanıması beklentisi mevcut. Trablus yönetimini destekleyen çevrelerle temaslarım sırasında bu beklentiyi ben de gözlemledim. Ama 20-21 Ekim 2014 tarihlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, Türkiye Cumhurbaşkanı ve hükümetinin özel temsilcisi olarak Libya’yı ziyaret edip Trablus ve Tobruk temsilcileriyle görüşmesi, Ankara’nın esas tavrını ortaya koyuyor. İşler’in Libya dönüşü Tobruk’taki Temsilciler Meclisi (TM) tarafından onanan hükümeti, ülkenin resmi otoritesi şeklinde zikretmesi; Ankara’nın sadece İslamcı hareketler merkezli bir siyaset izlemeyip söz konusu ülkeler ve uluslararası camianın tercihlerini de hesaba kattığının göstergesi.

Türkiye’nin Arap Baharı ülkelerinde belli kesimlere yönelik teveccühünden söz etmek mümkün olsa bile, Ankara’nın ne şu an ne de evvelinde tek bir siyasi unsura odaklı siyaset izlediğini öne sürmek, gerçeği izahtan uzak. Kaldı ki, Türkiye’nin belli bir kesime teveccühle yaklaşması da iktidarın ideolojik tercihlerinden kaynaklanmıyor. Bu tavır, daha ziyade, Müslüman Kardeşler vb. unsurların, bulundukları ülkelerde Türkiye’ye karşı en az önyargılı kesim olmalarıyla bağlantılı.

Ankara, Kuzey Afrika ülkelerinde Arap Baharı’nda ortaya çıkan önemli siyasi aktörlerin tümüyle olumlu ilişki kurmaya çalıştı O aktörler içinde, Müslüman Kardeşler ve diğer İslamcı unsurların Türkiye’ye daha yakın durmaları, Ankara’nın onlarla orantısız bir yakınlık içinde olduğu algısının ortaya çıkmasına yol açtı.

Libya özelinde konuşursak; AK Parti hükümetinin Mısır’daki darbeye yönelik kararlı tavrı ve Erdoğan’ın TM’nin Tobruk’ta toplanmasını eleştirmesi, Türkiye’nin Libya politikası konusunda var olan yanlış algıları pekiştirdi. Halbuki Libya’da çeşitli siyasi aktörler ve Türkiye’deki yetkililerle yaptığım görüşmeler sonucu edindiğim kanaat, genelde Türkiye'nin Libya’da bütün taraflarla iyi ilişkiler geliştirip mümkün olduğunca herkese eşit mesafede durmaya özen gösterdiği yönünde.

“Libya'daki Müslüman Kardeşler hareketini etkisiz kılma misyonunu üstlenen CIA bağlantılı General Halife Hafter ve çevresinin Türkiye karşıtlığı, aslında değişim karşıtı statükocu refleksin yansıması. ”

Libya'daki Müslüman Kardeşler hareketini etkisiz kılma misyonunu üstlenen CIA bağlantılı General Halife Hafter ve çevresinin Türkiye karşıtlığı, aslında değişim karşıtı statükocu refleksin yansıması. Erdoğan’ın sözlerine Tobruk merkezli hükümetten gelen tepkiler de, bu hükümetin Hafter ile ittifakı ve bu ittifakın dayandığı Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde yakın ilişkilerinin doğal bir sonucu.

Libya'daki muhtemel çözüm arayışında Türkiye etkisi

Hafter ve onun arkasındaki ülkelerin açık karşıtlıklarına rağmen Türkiye, Libya’da hâlâ etki alanına sahip. Fakat bu alan, yaptırım uygulama veya belli yönde davranılmasını dikte etme noktasında değil. Dolayısıyla Türkiye, Libya’da daha ziyade ikna edici bir faktör etkisi gösterebilir. Böylesi bir rolden en yüksek seviyede olumlu sonuç alınması için Türkiye, oluşturulacak bir uluslararası diyalog girişimi heyetinde mutlaka yer almalı. Hatta Türkiye’nin böyle bir heyette yer alması, zaruret. Bunun da iki sebebi var:

1) Son bir yıllık süreçte uluslararası toplum tarafından adeta etkisizleştirilmek istenen Trablus ve çevresine hakim güçlerin, dışarıdan aktif bir silahlı müdahale olmadıkça elimine edilemeyeceğinin ortaya çıkması.
2) Tobruk’ta TM oluşturulduktan sonra, Haziran 2014’te yapılan düşük katılımlı bir seçimi tek meşruiyet unsuru olarak görmeye meyleden dışı aktörlere, Trablus merkezli MGK ve hükümetin artık güvenmemesi.
Hesaba katılması gereken bir diğer unsur da 6 Kasım 2014’te Libya Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın, artık TM’nin de meşruiyetinin sorgulanırlığını pekiştiren bir durum ortaya çıkarması. Gelinen aşamada, Ukrayna,Suriye ve Irak’ta yeterince sorun yaşayan Batı, Libya’ya müdahale fikrine şu an için sıcak bakmıyor ve çatışan taraflar arasında bir uzlaşı sağlamaya vurgu yapıyor. Bir ara ülkeye hakim olan TM’yi tek meşru unsur gören tavırdan, çözüm için Trablus merkezli MGK ve hükümeti ile onlara destek veren unsurları da dahil etmenin şart olduğunun altını çizen bir anlayışa tekrar dönüldü. Bunun, Mısır ve onun Körfez’deki destekçilerinin işine gelmeyeceği kesin. Ama onlar da Libya’da destekledikleri kesimin iktidarı ele geçirmesini sağlama kapasite ve yeteneğinden yoksun.
2011 yılında Muammer Kaddafi’ye karşı gerçekleştirilen Libya müdahalesinde büyük pay sahibi olan Batılı ülkeler arasında Libya’daki siyasi dengedeki güç paylaşımı konusunda ciddi bir görüş ayrılığı yaşandığını söylemek mümkün. Ancak bugün gelinen noktada, çatışan taraflar arasında müzakere yoluyla uzlaşıya varılması ve çözüm bulunması yönündeki Birleşmiş Milletler önerisi etrafında bir görüş birliği söz konusu.
Türkiye zaten böylesi bir uzlaşıyı, sürekli ve sapma olmadan savunageldi. Mevcut çatışmaya, sıfır toplamlı bir oyun olarak bakılmayıp taraflar arasında karşılıklı tavizlerle varılacak uzlaşıyla çözüm aranması gerekiyor. Çözüm arayışına girildiği takdirde, her ne kadar Türkiye ile Batılı ülkeler, Libya bazında bazı hususlarda görüş ayrılıklarına sahip olsalar dahi, Ankara'ya ağır bir maliyet ödetecek bir tavrı dayatan yönde bir politikada ısrarlı olmayacaklardır.

Sonuç olarak, Libya'da hiçbir siyasi blok veya ittifakın diğeri üstünde mutlak hakimiyet kurup ülkeyi tek başına yönetemeyeceği açık. Libya'nın bütün güçlerinin, ülkeyi kaostan çıkaracak bir çözümde uzlaşması zaruret teşkil ediyor. Bunun için de şeytanlaştırıcı bir tavırdan ziyade, uluslararası aktörlerin de katkıda bulunacağı bir müzakere sürecinin tesisi yolunda güven telkin edici adımların atılması şart. Eğer amaç, Libya'da kaosa son verecek bir formül bulmaksa, Türkiye’nin Libya’da aranacak bir çözümde, uzlaştırmaya aracı olanlar arasında yer alması, şüphesiz olumlu bir netice doğuracaktır.

Levent Baştürk, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi ve araştırmacı-yazar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Pittsburgh ve Denver Üniversitelerinde Uluslararası İlişkiler ve Mukayeseli Siyaset dallarında lisans üstü çalışmalar yaptı. ABD ve Türkiye’de çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde, Türk siyaseti ve uluslararası ilişkiler konularında yazıları yayımlandı. Halen Dünya Bülteni Haber Portalı için çalışıyor.
Al Jazeera

Haçlıların yerlebir ettiği Libya'da bir grup asker yönetime el koydu
19-05-2014



YDH'nin haberine göre Libya’daki askerî müdahalenin hedefi selefî gruplar ve Amerikencı İhvan-IıMüslimin/Müslüman Kardeşler örgütü

Libya meclisini kapatan Halife Hafter komutasındaki ordunun sözcüsü, yaptıkları operasyonun ülkedeki silahlı selefi grupları ve Müslüman Kardeşleri hedef aldığını açıkladı.

El Arabiya televizyonuna demeç veren Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Muhammed el-Hicazi, dün gece meclise yapılan müdahalenin aşırı gruplara ve Müslüman Kardeşlere yönelik olduğunu söyledi.

Muhammed Hicazi, “Aşırı grupların kaynağı Müslüman Kardeşler. Onlar aslında İhvan-ı Muslimin değil, İhvan-ı müfsidindir. Onlarla ancak sapık hariciler birlikte olabilir. Bu gruplar iktidar olursa bu kez de birbirleriyle savaşır; çünkü hiçbir ortak anlayışları bulunmuyor” dedi.

Silahlı grupları Libya’ya hakim olan mafya gücünün yönlendirdiğini öne süren Hicazi, şunları söyledi:

“Bunlar silahlı gruplara meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar, tıpklı Lübnan’daki gibi iç savaş şartları oluşturmak istiyorlar. Libya halkı yaptığı gösterilerle Ulusal Kongre Üyelerinin görevden çekilmesini istiyordu.

Biz meşruiyetimizi sıradan Libyalı vatandaşlardan alıyoruz. Ülke savunmasını görevimiz olarak görüyoruz. Onlar ise Libya’yı kendi tekfirci anlayışlarına uygun bir İslam emirliğine dönüştürmeye çalışıyor.

Biz, ülkeyi bu gasıplardan kurtarncaya kadar operasyonlarımıza devam edeceğiz. Operasyonlarımızı tüm Libya geneline yayacağız. Tüm Libya genelinde operasyon odaları kurduk, onlar da zamanı gelince harekete geçecekler. Libya halkının yüzde 80’i veya 90’ı bizi destekliyor.”
haber93

Libya'nın Bingazi kentinde meydana gelen çatışmalarda 18 kişi öldü
17.10.2014



TRTTÜRK'ün haberine göre; Emekli General Halife Hafter yanlıları ile Ensaru'ş Şeria örgütü yanlıları arasında kentin farklı bölgelerinde yaşanan çatışmalarda 18 kişi öldü.

Bingazi'nin El-Macuri ve Karyunus bölgelerinde çatışmaların devam ettiği, Hafter'e bağlı birliklere ait savaş uçaklarının kentin bazı bölgelerine hava saldırıları düzenlediği kaydedildi.

Emekli General Halife Hafter, 16 Mayıs'ta hükümet yanlısı ve devrimci bazı grupları terörist ilan edip bunlara karşı "onur savaşı" başlattığını duyurmuştu. Özellikle ülkenin doğusu, Hafter'e bağlı güçlerle karşıtları arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor.
haber93

Emperyalizm önce silah zoruyla demokrasi getirdi şimdi de parçalıyor: Libya’da özerk yönetim kuruldu
24-10-2013



Libya’nın kuzeydoğusundaki Brega bölgesi özerk bölge ilan edildi.
YDH- Fransız haber ajansının bildirdiğine göre federalizmden yana olan Libyalılar, Brega’da özerk yönetim ilan ettiler.

Aylar önce petrol tesislerini ele geçiren federalizm yanlıları, bölgeyi yönetecek 24 bakandan oluşan bir geçici hükümet kurdu.

Libya’da 2012 yılından bu yana Brega’da birkaç kez özerklik ilan edilmiş; ancak Trablus’un tepkisi üzerine özerklik ilanı konusunda şimdiye kadar somut bir adım atılamamıştı.

Brega Yürütme Bürosu Başkanı Abdurabbih Hamid Berasi, bugün 24 bakandan oluşan yerel yönetim hükümetini kurduklarını açıkladı.

Abdurabbih Hamid Berasi, kurdukları hükümetle Libya’dan ayrılmayı değil, ülkeyi federal bir yapıya yönlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Berasi ayrıca Brega savunma güçleri oluşturduklarını ve bölgeyi dört idari bölüme ayırarak yöneteceklerini söyledi.

Kaynak: http://www.ydh.com.tr/

Libya'da soygun: 54 milyon dolar çalındı
29 EKİM 2013

Libya resmi haber ajansı, Libya Merkez Bankası'na para taşıyan bir aracı durduran silahlı kişilerin 54 milyon dolar çaldığını duyurdu.
Habere göre, silahlı 10 kişi para nakil aracını, havalimanından Sirte kent merkezine girdiği sırada soydu. Araçta, 500 kilometre uzaklıktaki başkent Trablus'tan gelen nakit paranın olduğu kaydedildi.
Sirte kent konseyi başkanı Abdülfettah Muhammed, Reuters'e yaptığı açıklamada, "Soygun tüm Libya için bir felaket" dedi.
bbc

Mahmud Cibril: Libya’da devlet diye bir şey yok
10-05-2013



Mahmud Cibril: Libya’da devlet diye bir şey yokLibya’nın devrimden sonraki ilk başbakanı Mahmud Cibril, bazı ülkeleri içerideki silahlı grupları silahlandırmakla suçlayarak Libya’da devlet diye bir şeyin olmadığını söyledi.

YDH-Libya Devrimine liderlik eden Ulusal Geçiş Konseyi’nin üyesi ve devrimden sonraki ilk Libya Başbakanı Mahmud Cibril, Skynews Arapça servisine verdiği demecinde Libya’da şu anda dört etkenin belirleyici olduğunu belirterek bu etkenleri silah, maddi güç, din ve hakim kabilenin gücü olarak sıraladı.

Mahmud Cibril, “Libya’daki bu dört güç etkeninin rekabeti sonucunda belli bir çizgideki medya yönlendirmesiyle özellikle dini hedefler için kullanılıyor, bu da halkın bazı kesimleri üzerinde etkili oluyor.

Ulusal Kongre (meclis) ile hükümetin durumu arasında bir kıyaslama yapacak olursak şunu söyleyebiliriz. Ulusal Kongre üyeleri (milletvekilleri) yasalar konusundaki endişeleri veya silah gücünden duydukları korku sebebiyle kötü ile daha kötü seçenekleri arasında kalmış bulunuyor. Onların ya belli bir çerçevede siyasi dışlama yasası ya da susma yönünde tercih yapmaları gerekiyordu. Çünkü başta dışişleri ve adalet bakanlığı olmak üzere bazı bakanlıklar işgal altında bulunuyor.

Libya’da şu an hakim olan şartların insanlık tarihinde bir benzeri yoktur. Normalde her yerde seçimler hükümet tarafından yapılır, hükümet seçimi düzenler ve düzenli bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Ama Libya’da seçimler ülkenin hiçbir yerinde hükümetin bulunmadığı şartlarda yapıldı. Seçim sandıklarına devrimcilerin kendileri hakim oldu.

Bu şartlarda bazı kesimler veya gruplar, seçim sonuçlarının kendi aleyhlerine olacağına ihtimal vererek bazı grupları tasfiye etmeye karar verdiler” dedi.

Mahmud Cibril, Libya’da bazılarının nasıl güç ve iktidar kazandığına ilişkin olarak da şunları söyledi: “Bu grup, silaha sahip olduğu için dışarıdan da daha fazla silah edindi ve gücü ele geçirdi, Libya halkı bu gerçeği bilmektedir.

BM, 2012 yılının aralık ayında yayımladığı raporunda Libya konusunda çıkarılan 1977 sayılı kararın 21 kez ihlal edildiğini bildirdi. Bu karar, dışarıdan Libya’ya silah sokulmasının engellenmesini öngörüyordu.

İşin tuhaf tarafı, bu karar yüzünden Libya devleti dışarıdan silah alamazken, bazı ülkeler, özellikle de bir ülke, Libya’daki bazı çevrelere silah veriyor, Birleşmiş Milletler de bunu biliyor. Birleşmiş Milletler, özellikle de büyük ülkeler, hatta bir kınama bildirisiyle bile buna yönelik bir tepki göstermiyor. Bu yüzden de Libya’daki bazı gruplar ve çevreler giderek güçleniyor.”

Eski Başbakan Mahmud Cibril, “belli gruplar ve çevreler” konusunda somut bir isim vermemekle birlikte şunları söyledi.

“Libya’daki belli gruplar, bu çevreler tarafından mali olarak da destekleniyor. Onlar, kendilerine meşruiyet kazanmak için dini kullanıyor, kabile etkeni de bununla birleşince Libya’da bu kesim artık bir deve dönüşmüş bulunuyor.”

Yabancı ülkelerin Libya’da yaşanan gelişmelerdeki rolüne de değinen Mahmud Cibril şunları söyledi:

“Bazı ülkeler doğrudan, bazıları ise dolaylı olarak Libya’daki gelişmelerde rol oynuyor. Dünyada şu an var olan teknoloji, uydular aracılığıyla kuşların bile hareketini dikkatle izleyebilecek düzeydedir. Dolayısıyla büyük devletler Libya’ya silahların nerden ve ne zaman sokulduğunu, bu silahların kimlere ve hangi gruplara verildiğini bilmektedir. Burada sorulması gereken soru, bu ülkelerin bu konuda neden sessiz kaldığıdır.

Libya hükümetinin pratikte hiçbir gücü bulunmamaktadır. Libya, sınırlarını ve çıkarlarını koruyabilecek askeri kurumlardan ve sınır muhafızlarından yoksundur. Ülkeye bazı silahlı gruplar ve kabileler hakimdir. Dolayısıyla Libya’da iktidarda olanlar silah ve maddi güç sahipleridir.”

Mahmud Cibril, siyasi dışlama yasasının Irak’taki Baasçıları temizleme yasası ile aynı olup olmadığı yönündeki bir soruya da şöyle cevap verdi.

“Libya’daki siyasi dışlama yasası, Irak’taki Baasçıları temizleme yasasından çok daha kötüdür. Irak’taki yasa yalnızca bir rejime ve ideolojiye yöneliktir. Baas partisiyle bağlantılı olanların kurumlara girmesi engellenmektedir. Ama Libya’daki yasa bir devletin kökünü kazımaktadır.”
http://www.ydh.com.tr/

Haçlı işgalciler Libya'dan panik halinde kaçıyor
24 Ocak 2013



TRT'nin haberine göre; İngiltere, Fransa ve Hollanda, vatandaşlarını derhal Libya'nın Bingazi kentinden ayrılmaları konusunda uyardı.

Malta Havayolları Bingazi uçuşlarını askıya aldı. 3 ülkeden tehdidin kaynağı konusunda açıklama yapılmadı.

Uyarı, Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Bingazi'deki Amerikan Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıyla ilgili Senato Dış İlişkiler Komitesi'ne ifade vermesinin ertesine rastladı.

Libya kurtuluş güçlerinin 11 Eylül'deki eyleminde, Amerikan büyükelçisinin de aralarında bulunduğu çok sayıda işgalci ve işbirlikçi öldürülmüş ve ABD konsolosluk binası yakılmıştı.

Bingazi'deki kaynaklar, son 2 gündür kentte yabancılara yönelik uyarılar yapıldığını, çok sayıda Batılının kentten panik halinde ayrıldığını belirtiyor.

Kentten ayrılanlar arasında Fransız doktorlar da bulunuyor. Bingazi'deki Fransız misyonerlerin yuvalandığı Fransız "Kültür Merkezi" de kapatıldı.

Bingazi'de ay başında İtalyan konsolosun aracına ateş açılmış, konsolos olaydan yara almadan kurtulmuştu. İtalyan konsolosluğu bu eylemin ardından faaliyetlerini askıya almıştı.

Ajanslar, Bingazi'ye yönelik son uyarıların Mali'deki olaylarla ilgili olabileceğini belirtiyor. sömürgeci Fransa'nın Mali saldırısına karşı çıkan silahlı gruplar, geçtiğimiz günlerde Cezayir'de haçlılara ait bir doğal gaz tesisini basmış, 30'dan fazlı batılı rehine öldürülmüştü.
Haber100

“Katar’ın yıkıcı rolü Libya’yı patlamaya götürüyor”
07-07-2013



”Katar’ın Libya’da oynadığı rolün bu ülkeyi bir toplumsal patlama kaosun eşiğine getirdiği belirtildi.

YDH-El Vatanu’l Arabi Araştırmalar Merkezi Başkanı Riyad Saydavi, Libya’nın Katar’ın tahrip edici rolü nedeniyle büyük güvenlik sorunlarının yaşandığı bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.

Libya’nın Suriye’dekine göre küçük ölçekli olmakla birlikte kaos ortamı içinde olduğunu belirten Saydavi, Libya halkının Katar tarafından desteklenen silahlı gruplara karşı harekete geçmeye başladığını ifade etti.

Katar’ın Libya’daki siyasi hayata nüfuz ettiğini, bazı partileri diğer bazı partilere karşı desteklediğini belirten Saydavi, Katar’dan mali destek alan Libya’daki bazı özel televizyon kanallarının da diğer partilere karşı kışkırtıcı yayınlar yaptığını söyledi.

Tıpkı Tunus ve Mısır’da olduğu gibi Libya’da da Katar bayrağının defalarca yakıldığını belirten Riyad Saydavi, “Şu an Libya’daki durum, Mısır’dan bile daha karmaşık, Libya’da büyük bir patlamanın yaşanması an meselesi” dedi.

Libya’da eline silah alanın birbiriyle savaştığını ve her kentin belirli bir milis grubunun hakimiyetinin olduğunu belirten Saydavi, Libya’da sokaklardaki silahı toplayabilecek güçte ne bir merkezi devletin ne de güçlü bir ordunun bulunduğunu söyledi.

Libya’da Tunus ve Suriye gibi ülkelere silah kaçakçılığı yapıldığını da belirten Saydavi, “Libyalı gençler bazı aşırı gruplar tarafından kandırıldı. Suriye’deki savaş cehennemine odun olarak gönderildi” dedi ve devletin bilgisi dışında Suriye’ye silah ve terörist gönderen bağımsız grupların da bulunduğunu öne sürdü.
http://www.ydh.com.tr/
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pts Ekm 23, 2017 11:20 pm tarihinde değiştirildi, toplam 89 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Mar 23, 2011 11:26 pm    Mesaj konusu: Bu öfke Fransa'yı çok kötü çarpacak! Alıntıyla Cevap Gönder

Haçlı Eşkiya Sarkozy ve Cameron Libya'nın Zenginliklerine el Koymak İçin Libya'da
Ertuğrul Horasanlı
16.09.2011



Libya'ya (Tayyip Erdoğan'ın ziyareti öncesi alelacale)sürpriz bir ziyaret gerçekleştiren İngiltere Başbakanı David Cameron ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, haçlı işbirlikçisi çapulcuların başı Mustafa Abdülcelil ile bir basın toplantısı düzenledi.

İngiliz Başbakanı David Cameron, Libya'nın elkonulmuş 12 Milyar 600 milyon sterlin tutarında mal varlıklarından yalnızca 600 milyon sterlini serbest bırakacaklarını, kalanını ise "uzun vadede serbest bırakmayı düşündüklerini" duyurdu.

Bu şu demek 600 milyon sterlin işbirlikçilere sus payı rüşveti, 12 milyar sterlin ise cebellezi...

Tabii ki yağma ve talan bununla sınırlı değil...

12 Milyar sterlin'in üstüne Libya petrollerinin tamamı...

Haçlı ordusu NATO'nun bombalarıyla harabeye dönen Libya'nın yeniden imarı sırasındaki ballı ihaleler...

Tapon silahların değerinden 100 katı fiyatlarla Libya'ya kakalanması ve daha kimbilir neler...

Basın toplantısında konuşan haçlı işbirlikçisi çapulcu Mustafa Abdülcelil de 600 milyon sterlinlik sus payı rüşvetini duyunca pek memnun oldu ve "Libya'ya yardımcı olan müttefiklerin yapılacak anlaşmalarda öncelikli olacağını" belirtti.

Yani, bu çapulcu işbirlikçi, koca Libya'yı bütün yeraltı ve yer üstü zenginlikleriyle sadece 600 milyon sterline haçlı eşkiyaya sattı.

Şu anda bu haçlı eşkiya ve onların yerli işbirlikçisi çapulculara karşı direnen Libya lideri Kaddafi'nin direnişi bir şekilde kırılırsa...

Vah Libya!..

Eyvah Libya!..

Vah vah Libya!...

Tabii bir de haçlılara yaranmak için bu çapulculara nakit 300 milyon dolar kaptıran AKP hükümeti var ki...

Yukarıdaki fotoğraf bu 300 milyon doların üstüne bir bardak soğuk su içmeleri gerektiğini ayan beyan beyan göstermiyor mu?

Sadece o olsa yine de iyi...

Bir de milyarca dolarlık müteahhit alacakları var ki... Külliyen geçmiş olsun...

Peki AKP hükümeti Libya'nın haçlılar tarafından yağma ve talanını kolaylaştırmak için niçin bu kadar çırpındı?

Onu da görürseniz, "sıfır soruncu" hoca Ahmet Davutoğlu'na sorun...

Belikide, bize apaçık kerizlik gibi gelen bu durumun, olur ya "staratejik derinlik"li makul bir sebebi vardır...

TC, Libya halkına ambargo uygulamak için savaş gemileri yolladı
Ertuğrul Horasanlı
24 Mart 2011

Saldırgan haçlı ordusu NATO sözcüleri, Libya halkına uygulanacak alçakça ambargoyu denetlemek için Libya açıklarındaki deniz kuşatmasına 16 savaş gemisi ve denizaltının katılacağını, bunlardan 5 gemi ve bir denizaltının Türkiye'den geleceğini bildirdi.

Saldırgan haçlı ordusu NATO sözcüleri dün bunu açıkladıklarında TBMM o gemiler için AKP hükümetinin hazırladığı utanç verici tezkereyi henüz gündemine alıp onaylamamıştı.

Buna rağmen iki TSK ait savaş gemisi çoktan Libya açıklarında haçlı donanmasının kuşatmasındaki yerini almışlar ve diğer Savaş gemileri ve deniz altılarsa Libya'ya doğru yola çıkmışlardı...

Binbaşı Mustafa Kemal, Trablusgarb cephesi, 1911

Daha 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluuğu'nun özel harekâtçı bir avuç kahraman subayının yerli halkı haçlı işgaline karşı koymak üzere örgütleyip eğitmek göreviyle gizlice çıktıkları Trablusgarp denizlerini Haçlılarla birlikte Libya halkına karşı uygulanacak ambargoyu sıkılaştırmak için bu ne acele?

Bu nasıl bir heveskârlık?

100 yıl uzun bir süre...

Hafızalarımız Lozan'da silinmeye başlanmıştı ya...

Hafızalamıza karşı yapılan bu haçlı saldırısı, o zamandan bu zamana şiddetini her daim arttırarak sürüyor...

Yukarıda tam yüz yıl önce Libya halkını haçlı işgaline karşı gayrınizami harp usullerince örgütleyip eğitmekle görevli olarak kelle koltukta Trblusgarb'a çıkan
bir avuç kahraman Osmanlı askerinden biri olan Binbaşı Mustafa Kemal'le bugün
bizlere resmî kaynakların/makamların anlattığı -anlatmak ne kelime kafamıza vura vura ezberletmeye çalıştığı Atatürk'le herhangi bir benzerliği var mı?

O yüzden onu geçelim...

Yıl 1974...

Kıbrıs'ta yaşayan soydaşlarımızı haçlı soykırımından kurtarmak için TSK Kıbrıs'a harekât düzenledi diye Bugün Libya halkına uygulanan haçlı ambargosuna benzer bir ambargoyla yüz yüze kaldığımızda bu ambargoyu kim kırma cesaretini göstermişti)

Bugün haçlı ordularının hedefindeki isim: Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi...

Peki 37 yıl sonra bu hükûmet, bu Meclis, bu ordu ne yapıyor?

Haçlı saldırısına maruz kalan Libya halkı ve onun Lideri'ne uygulanan Haçlı ambargosuna haçlılar adına bekçilik yapmaya koşturuyor...

Hem de nasıl?

Ortada TBMM kararı bile yokken...

Koştura koştura...

Meclis Kararı gemilerin arkasından zar zor yetişiyor..

İnsanlık...

Ahlâk...

Dostluk...

Vefa...

Bu işin neresinde var?

Bugün bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanan o kadar çok insan gördüm ki...

Onların hiçbirinin...

TBMM'ye sunulan bu utanç verici tezkere(*)yi hazırlayanları da, gıkını bile çıkarmadan kabul edenleri de, daha ortada kabul edilmiş bir tezkere bile yokken savaş gemilerimizi bu haçlı barbarlığına bekçilik etmek üzere yola çıkaranları da unutabileceklerini hiç sanmıyorum...

(*) Libya halkına yönelik silah ambargosunu haçlı saldırganlar adına denetleyecek haçlı ordusu NATO'nun deniz gücünde TSK unsurlarının da görev almasını öngören utanç verici Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda açıkça, milletin gözüne baka baka görüşülmesi göze alınamadığı için; önce gizli oturum kararı alındı. Meclis kürsüsünde yapılan konuşmalar ve oylamalar milletten gizlenerek kabul edildi. Oylamada AKP bütünüyle evet, CHP kısmen evet, MHP ve BDP ise hayır oyu verdi. Bu haçlı oyununa gelmeyen MHP ve BDP'li vekillere şükranlarımı sunuyorum.

Kaynak: http://millibirlikruhu.wordpress.com/2011/03/25/tc-libya-halkina-ambargo-uygulamak-icin-savas-gemileri-yolladi/

ABD’nin Libya büyükelçisi ve yanındakiler öldürüldü
12.09.2012



ABD’nin Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan büyükelçiliğine ve Libya’nın Bingazi şehrindeki konsolosluğuna islâmcı militanlar tarafından baskınlar düzenlendi.

Kahire Büyükelçiliği’ne baskın yapan militan grupların ABD’de yaşayan Müslüman karşıtı bir Kıpti Hıristiyan grubun çektiği ve Hz. Peygamber’e hakaret ifadeleri içerdiği belirtilen bir kısa filmi protesto ettiği bildirildi.

Göstericiler büyükelçiliğin duvarlarına tırmandı, binadaki ABD bayrağını gönderden indirerek yerine tevhid bayrağı astı. Protestocular ayrıca ABD Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesi yönünde sloganlar attı.

Bir büyükelçilik yetkilisi CBS News’e yaptığı açıklamada, güvenlik görevlilerinin göstericilere ateş açtığını belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland ise Mısır makamlarıyla birlikte düzeni yeniden sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

LİBYA’DA DA ABD KONSOLOSLUĞU YAKILDI VE ABD BÜYÜKELÇİSİ VE YANINDAKİLER ÖLDÜRÜLDÜ

Bingazi’de bulunan ABD konsolosluğu da söz konusu filmi protesto eden öfkeli kalabalıkların hedefi oldu.

Protestocular konsolosluk binasını ateşe verirken görgü tanıkları, binada önemli ölçüde hasar olduğunu ifade etti.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan Vanis el Şerif ise eylemcilerin önce havaya ateş açtığını sonra da binaya hücum ettiğini ancak olay sırasında içeride kimse olmadığını söyledi.

BBC’sinin haberine göre; ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens ve üç diğer elçilik çalışanı konsolosluk baskını sırasında öldürüldü. ABD ölümlerin nasıl meydana geldiğini açıklamadı. Yerel kaynaklar konsolosluk baskını sırasında çok sayıda Amerikalının ölmüş olabileceğinden bahsediyor.

Öldürülen Büyükelçisi Christopher Stevens Libya haçlı Ordusu NATO tarafından havadan bombardıman edilirken Libya hükümetine isyan eden ve Libya Lideri Muammer Kaddafi’yi linç eden işbirlikçi çeteleri organize eden kişiydi. Arapça ve Fransızca konuşan Büyükelçi Stevens, 2007-2009 yılları arasında ve sonra da geçen yılki ayaklanma süresince Libya’da görev yapmıştı.

Eylemi kınayan Barack Obama “Chris cesur ve örnek alınacak bir Amerikan elçisiydi. Libya devrimi boyunca Bingazi’deki elçiliğimizde ülkemize ve Libya halkına özveriyle hizmet etti.” dedi.

LİBYA, KADDAFİ TARAFTARLARINI SORUMLU TUTTU

Libya İçişleri Bakanı Yardımcısı Vanis El-Şerif, Bingazi şehrinde bulunan ABD konsolosluğuna yapılan saldırıdan ülkedeki Kaddafi taraftarlarını sorumlu tuttu. Bingazi'de düzenlenen bir basın konferansında konuşan El-Şerif, konsolosluğa yapılan saldırının roketatar kullanılarak gerçekleştirildiğini ifade etti.

El-Cezire televizyonunda canlı yayınlanan konferansta saldırının nasıl gerçekleştiğine ait detayları paylaşan bakan yardımcısı, saldırıda kullanılan silahları önceki rejimin kalıntıları olarak ifade etti. El-Şerif konuşmasında, saldırının Moritanya’da bulunan Kaddafi’nin eski istihbarat şefi Abdullah El-Senoussi’nin iade alınmasına karşılık misilleme olarak yapılmış olabileceğini ifade etti.

Libya'da öldürülen ABD elçisi Christopher Stevens'ın linç ettirdiği Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin cesedini parmağıyla dürterken çektirdipi fotoğraf internete düştü... İşte böyle... Etme bulma dünyası... Hiç bir suç cezasız kalmamalı...
haber1001

Bu öfke Fransa'yı çok kötü çarpacak!
İbrahim Karagül
23 Mart 2011

Peki biz ne diyelim şimdi? Fransız savaş uçakları Libya'yı bombalarken susalım mı? Birleşmiş Milletler'in kararını uyguluyor mu diyelim?

Hava kontrolü beklerken, dünyayı, olup bittiye getirip, Libya'ya saldırı pozisyonuna sokan Nicolas Sarkozy, BM kararı için mi yoksa Marcel Dassault'nun bir zamanlar Türkiye'ye de satmak istediği Mirage ve Rafale uçaklarını pazarlamak için mi, petrol için mi, Afrika'ya yeniden dönüş için mi, Avrupa'ya liderlik için mi saldırıya geçti?

Amacı ne olursa olsun her haliyle kirli bir hesap bu. Fransa yeni saldırgan güç olarak bölgeye dönüyor. Belki ABD'nin yerini alacak. Ama bu çıkış ona çok pahalıya malolacak. Çıkış, yükselen doğunun ve bizim coğrafyanın öfkesini Fransa'nın üzerine çekecek. Bunun bedelini çok iyi biliyor olmalılar.

Ne oluyor? Bölgeyi yeniden mi paylaşıyorlar? Irak ve Basra Körfezi İngiliz-ABD denetimine, Kuzey Afrika Fransa-İtalya denetimine mi veriliyor? Birkaç gün sonra büyük değişikliklerin yaşanacağı iddia edilen Yemen yine İngiltere-ABD safına mı düşecek? Oraya da onlar mı saldıracak? Peki Ya Suriye? Suriye ve Lübnan'da da Fransa mı olacak? Almanya'ya neresi kalıyor, Afrika'nın derinlikleri mi?

Bize düşen söz ne? Bölgedeki her hareketi fırsat bilip silaha sarılanlara, kendi özel hesaplarını uluslararası irade olarak satanlara, göz göre göre ülkeleri işgal edenlere karşı bizim sözümüz ne olmalı?

Şunu mu demeliyiz: Ey Fransa'da yaşayan Mağripliler! Bugün Libya'ya saldırıyorlarsa yarın Cezayir'e de saldıracaklar. Belki bütün Kuzey Afrika'ya... O zaman siz de Fransa'dan bunun hesabını sorun! Paris'te ve diğer şehirlerde ayağa kalkın. Atılan her bombanın öfkesini sokaklara yansıtın. Yakıp yıkın... Öyle mi diyelim. Sarkozy'nin uçaklarının, Akdeniz'deki savaş gemilerinin, füzelerin yaptıkları bundan daha mı meşru, daha mı insani!

Bir duruş belirlemeliyiz. Neresi olursa olsun, durduğumuz yeri belirlemeliyiz. Bugün Libya'da gördüğümüz, yarın Yemen'de göreceğimiz, dün Irak'ta yaşadığımız şeyler bizi buna zorluyor. Hepsi aynı hesabın birer parçası. O zaman durduğumuz yeri, söyleyeceğimiz sözü, soracağımız hesabı iyi bilmeliyiz.

Bize yeniden 20 yüzyılı yaşatmak isteyenlerin hesaplarını bozacak bir duruş olmalı bu. Yeni bir yüzyılın, ayağa kalkmanın yolunu gösterecek bir duruş... Bu coğrafyanın beyinsizlerine göre değil, tarihimize, birikimlerimize, kimliğimize göre bir duruş olmalı.

Batı, inisiyatif kaybetti. Hırçınlık ve kontrolsüzlük bundan. Dünyanın ağrılık merkezini kaybetti. Artık hiçbir zaman yerküreye hakim olamayacak. Ne yaparlarsa yapsınlar, olamayacaklar. Bu şuursuzluk, bencillik, gözü dönmüşlük bu kayıptan besleniyor.

Bu coğrafyanın insanlarını yok saymanın bedelini bir gün ödeyecekler. Atlantik'ten Pasifik kıyılarına uzanan dalga işte bunun habercisi. Bu yüzden, artık öfke Fransa'yı vuracak. Sadece Sarkozy değil, Fransa bunun bedelini ödeyecek.

Geçtiğimiz günlerde burada "kimlik savaşları" adı altında bir öngörüden söz ettim. Gelişmelere bakınca insan "neden olmasın" diyor. Neydi o, hatırlatalım:

"Avrupalılar için 20. yüzyılın sonları 2. Dünya Savaşı ile yakın zamanda çıkacak kimlik savaşının arasındaki dönem olacak. Bu savaş, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu olan bölgeyi tamamıyla yutup Avrupa'ya yayılacak. Devletler veya süper güç blokları ya da imparatorluklar arası bir savaş olmayacak. Bir iç savaşa benzeyecek. Yaklaşan çatışma çerçevesinde ordular, kıtalar veya ülkeler arasındaki jeo-stratejik fay hatlarında mevzilenmeyecek, savaşanlar daha ziyade siviller, siyasetçiler, polisler olacak. Kentler mahallelere, devletler internet ve örgütlü suç üzerinden başka yerlerdeki müttefiklerine bağlı etnik ve mezhepsel gruplara bölünecek. İhtilaflar kimlik üzerinden yaşanacak. Leeds, Kopenhag, Marsilya, Halepçe, El Halil, Kerkük ve İskenderiye varoşlarında çatışma belli zamanlarda kanlı bir hal alacak. Avrupa devletleri ayakta kalacak ama liberal demokrasi pahasına. Ortadoğu'da bazı devletler çözülecek ve savaşın başladığı nokta bu olacak...."

Neden olmasın! Bugün Libya, yarın Yemen ya da bir başka ülke. Peki ya sonra? Sarkozy ve Berlusconi mi Avrupa'nın öncüsü oldu. Böyle bir Avrupa nereye gider sizce?

Yenişafak

Numan Kurtulmuş: 'Libya'da yağmalama var'
25 Mart 2011

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ''Libya'da savaşın görünen yüzü Kaddafi'nin barbarlığının önlenmesidir, ancak görünmeyen kısmında da Libya'nın ve Afrika Kıtası'nın zenginliklerinin yağmalanması var'' dedi.
Kurtulmuş, partisinin ilçe teşkilatlarının açılışına katılmak için geldiği Konya'da, gazetecilere yaptığı açıklamada, NATO'nun Birleşmiş Milletler'in kararına dayanarak Libya'ya karşı yapmış olduğu harekatın, Türkiye ve dünyanın gündemindeki en önemli meselelerin başında geldiğini söyledi.
Müttefik güçlerin aynen Irak'ın işgalinde olduğu gibi yine Birleşmiş Milletler kararlarına dayandırılarak Libya'ya işgal başlattığını öne süren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
''Libya'da savaşın görünen yüzü Kaddafi'nin barbarlığının önlenmesidir ancak görünmeyen kısmında da Libya'nın ve Afrika Kıtası'nın zenginliklerinin yağmalanması var. Batılı ülkelerin Libya ile ilgili dertleri Libya'da insan halkları ihlallerinin önlenmesi değildir. Libya'nın petrolünün dışında iki önemli kaynağı daha var. Bunlardan bir tanesi yıllardır devam eden 'Nehrülazim Projesi' adı altında, 'Fizan' denilen bölgedeki yer altı suları Afrika'nın en geniş su altı kaynaklarının bulunduğu bölgedir. Bu bölgedeki suların boru hatlarıyla kuzeye kadar taşınması ve böylece buradan elde edilecek suların Avrupa Kıtası'nın su ihtiyacının karşılanmasıdır. İkincisi ise Libya dünyanın en önemli güneş enerjisi bölgelerinden birisidir. Sahra'daki, çöldeki güneş enerjisi fevkalade büyük bir elektrik üretme kapasitesine sahiptir. Bu projede yaklaşık 460 milyar avro mesabesinde büyük bir maddi imkanı oluşturan çölden elektrik üretme projesidir. Oluşturulacak olan elektrik tarlası projesiyle yine hatlarla kuzeye getirilecek, kuzeyden de İtalya üzerinden Avrupa'nın elektrik ihtiyacı karşılanacaktır.''
-''TÜRKİYE'NİN NATO'DA NE İŞİ VAR?''
TBMM'deki tezkere oylamasını da değerlendiren Kurtulmuş, tezkerenin teknik olarak problemli olduğunu öne sürdü.
Tezkerenin öncelikli olarak kapsamının belli olmadığını belirten Kurtulmuş, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi diye bir tezkere çıkardılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hangi gücünü nereye göndereceğiz bu belli değildir'' diye konuştu.
Çıkarılan tezkerelerde coğrafi bölgelerin tanımlanması gerektiğini bildiren Kurtulmuş, Hükümet'in çıkardığı tezkerede görev tanımının olmadığını savundu.
Başbakan Erdoğan'ın 15 gün önce 'NATO'nun Libya'da ne işi var' dediğini ancak Meclis'ten tezkerenin geçirildiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
''Başbakan konuşmalarında 'NATO'nun Libya'da ne işi var' diyordu. Şimdi ben de Sayın Başbakana soruyorum. NATO'nun orada ne işi var? Türkiye'nin NATO'da ne işi var? NATO'nun bu operasyonda ne işi var? Libya'ya müdahale taleplerine sert çıkmış 'Böyle bir saçmalık olur mu?' demişti. Ben de soruyorum, böyle bir saçmalık olur mu? Kim sizi bu saçmalık fikrinizden vazgeçirdi?''

Haber1001

Türkiye Libya Anlaşmasının Gizlenmesini İstedi
25 Mart 2011
Avrupa basında bugün yeralan haberlerde Türkiye hükümeti libya konusunda Nato ile yaptığı anlaşmanın içeriğinin Türkiye deki müslüman kamuoyunun tepkileri gözönüne alınarak gizli tutulmasınını önerdiği yeraldı.

Hollandanın De Telegraaf ve De gelderlander gazetelerinde bugün yeralan haberlerde Amerikanın yönettiği uluslarası kualisyona verdiği sözü tutan Türkiye dışişleri bir kaç gün içerisinde Türk komandolarının Amerika emrine verileceğini yazdı. NATO içerisindeki tek müslüman ülke olan Türkiyenin Afganistan Ve Irak savaşlarında da aktif görev aldıklarından dolayı bu savaşta da Amerikayla beraber aktif görev alacağı fakat bu görevin içeriğinin açıklanmamasını diğer üye ülkelerden rica ettiği kaydedildi. Anadoluhaber

Mali’de Libya’ya müdahaleye karşı protesto
25 Mart 2011
Batı Afrika ülkesi Mali’nin başkenti Bamako’da, binlerce kişi Batı destekli Libya’ya karşı yapılan askeri müdahaleyi protesto etmek ve Libya’ya destek vermek için yürüdü.

Kalabalık daha sonra Fransız ve Amerikan elçilikleri önünde ülke liderleri Nicolas Sarkozy ve Barack Obama aleyhinde sloganlar attı.

Mali ile Libya arasında yakın ilişkiler bulunuyor. Libya lideri Muammer Kaddafi’nin Mali’de çeşitli yatırımları bulunuyor. Ayrıca Kaddafi, bölgede birçok caminin yapımını üstlenmişti.

Öte yandan Afrika Birliği, Mali Devlet Başkanı Amadou Toumani Toure’yi Libya krizi için görevlendirdi. Komşu ülke Moritanya Devlet Başkanı Mohammed Ould Abdelaziz ise Afrika Birliği panelinde, birliğin başından beri Libya’ya yapılan her türlü müdaheleye karşı olduğunu söyledi. haber10

Kurtulmuş:Tezkere, Politik Tarihimizde Kara Bir Lekedir



26 Mart 2011
Anadolu Haber

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi konusunda Hükümet'e 1 yıllığına yetki verilmesini öngören tezkereyle ilgili olarak, ''Ne yazık ki Libya tezkeresi Türkiye'nin dış politika tarihine ciddi bir leke olarak yazılmıştır'' dedi.

Kurtulmuş, MÜSİAD Konya Şube binasında düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Libya'ya yapılan operasyonun arkasında Batılı güçlerin, ciddi şekilde elde edecekleri büyük zenginlikleri olduğunu açıkladı.

Bunların Libya'daki petrol, güneş enerjisi potansiyeli ve su kaynakları olduğunu savunan Kurtulmuş, ''Meselenin arkasında ne Kaddafi var, ne isyancıların akıbeti var, ne de Libya halkının insan haklarının korunması var. Meselenin arkasında Batı'nın emperyal çıkarları var'' dedi.

Kurtulmuş, Libya'ya yapılan operasyon konusunda siyasi iktidarın işin başından itibaren ciddi zikzaklar çizdiğini ileri sürerek, şunları kaydetti:

''Başbakan, NATO'nun Libya'ya müdahalesine karşılık, 'Böyle bir saçmalık mı olur?, NATO'nun orada ne işi var' diyor. Başbakan Almanya'da bunu söyledikten sonra geçtiğimiz hafta da Cidde'deki formda 'NATO'nun Libya'da ne işi var?' dedi. Maalesef Başbakan bunu söylerken, o saatler içinde Dışişleri Bakanı Ankara'da 'Türkiye gerekirse sivil ve askeri alanda da müdahale edecektir' diye açıklamasını yaptı. Dün tezkere TBMM'de görüşüldü. Ne yazık ki Libya tezkeresi Türkiye'nin dış politika tarihine ciddi bir leke olarak yazılmıştır.''

Daha önce Somali'deki korsanlara karşı da bir tezkere çıkarıldığını, ancak o tezkerede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin birimleri ve bu birimlerin hangi coğrafi bölgede görev yapacaklarının açıkça belirtildiğini anlatan Kurtulmuş, Libya tezkeresinin ucu açık bir tezkere olduğunu belirtti.

Kurtulmuş, çıkan tezkerenin kabul edilebilir olmadığını da beyan etti.

Türkiye'de yaşayan NATO'cular ve Haçlılar
Numan Balcı

Haliç'te yaşayan Simonlar diye bir kitap vardı. Oradan geldi aklıma....

26 Mart 2011

Haliç'te yaşayan Simonlar diye bir kitap vardı. Oradan geldi aklıma.

Türkiye'de yaşayan Nato'cular, Haçlı hayranları meğer ne kadar çokmuş.

Irak harekatı başladığı günlerde Türkiye'deki duyarlı müslümanlar meydanlara inmiş ve ''Kahrol Amerika ve işbirlikçileri'' diye haykırmıştı.

Çok kısa bir süre sonra hükümetin İncirlik üssü üzerinden Irak'a yaklaşık 5.000 sorti yapılmasına izin verdiği duyuldu.

Hatta Sayın Başbakan'ın ''Amerikan askerlerinin sağsalim evlerine dönmeleri için dua ediyorum'' sözleri hala sanal alemde dolaşıyor.

Ne hikmetse bu süreçten hemen sonra özellikle bir kısım yandaş medya tarafından hükümet allanıp pullandı.

İslami kamuoyunda ''Bizim çocuklar yaptıysa bir hikmeti vardır'' safsataları yükselmeye başladı.

Ne yapalım yani ''AMERİKA'YA kafa mı tutalım'' zırvalamaları ardı ardına geldi.

Saddam Hüseyin asıldı.

Irak'a ''DEMOKRASİ'' geldi, Türkiye'nin de desteği ile.

Hergün yüzlerce kişi ölüyor Bağdat'ta, Musul'da, Tikrit'te, Süleymaniye'de, Basra'da, Kerbela'da, Kerkük'te...

Hiç şüpheniz olmasın hesabını vereceğiz suskunluğumuzun, hesapların gram şaşmadığı ahiret gününde.

İşbirlikçilerde mutlaka hesaba çekilecek mazlumların ağladığı ve ''Ya Rab! Benim üzerime bombalar yağarken

işte şunlar sustular ve destek oldular kan emici zalimlere'' diye haykıracaklar...

Ve şimdi... Aynı oyun Libya üzerinde oynanıyor.

Kanım dondu sözde İslami gazetelerin manşetleri görünce.

Ne demek ''VE TEZKERE GEÇTİ''... Sonuna birde ''ELHAMDÜLİLLAH'' koysaydınız bari.

Bunu anlamakta zorlanıyorum. Allah aşkına Emperyalist güçlerin oyunu olduğunu bile bile nasıl biz bu ''HAÇLI İTTİFAKI'' nın içinde oluruz.

Neden; bizim çocuklar yapınca mübahtır diyoruz.

Aynı tezkereyi Ecevit, Mesut Yılmaz yada Kılıçdaroğlu geçirseydi yine aynı manşeti atar mıydınız.

Yoksa ''AMERİKAN MAŞASI'' ''SİYONİST İŞBİRLİKÇİLER'' ''YAZIKLAR OLSUN'' ''HAÇLI ORDUSUNA MEHMETÇİK KALKANI'' v.b manşetlerle ortalığı birbirine mi katardınız.

Neden susuyorsunuz?

AKP yapınca doğru, ötekiler yapınca yanlış mı oluyor?

Neymiş; ''Biz Libya'ya kurşun sıkan el olmayacağız'' demiş Sayın Erdoğan.

Yok birde kurşun sıkın. Ya biz zaten işbirliğinize haykırıyoruz yeter diye.

Kurşun sıkmıyoruz ama ''KURŞUN SIKAN ELLERİ SIKIYORUZ.'' Bune lahana turşusu bu ne perhis.

Adamlar haykırıyor bağırıyor avazı çıktığı kadar ''Bu bir Haçlı seferidir.''

Savunma Türkiye'den geliyor ''Yok canııım ne haçlısı değil değil....''

Ey millet ne zaman ''HATAYI KARDEŞİMİZ DE YAPSA HATADIR'' diyeceğiz.

Kaddafi zalimse bunun cezasını kesmek ağzı salyalı, eli kanlı, alçak, Peygamber düşmanı, Siyonist uşağı, Emperyalist şerefsizlere mi kaldı.

Unutmayın ''Haksızlık karşısında susan dilsiz Şeytan'dır.''

Vesselam.

ajans5

Kaddafi zafer vadetti
23 MART 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi, ABD, İngiltere ve Fransa öncülüğündeki koalisyonun saldırılarının başlamasından bu yana ilk kez televizyondan halka seslendi ve meydan okudu.

Afrika, Orta Doğu, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler
Zaferin sonunda kendilerinin olacağını söyleyen Kaddafi, tüm "İslam ordularını" da kendilerine katılmaya çağırdı.

Operasyonu yeni bir Haçlı Seferi olarak niteleyen Kaddafi, bu nedenle tüm İslam ülkelerinin bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.
Kaddafi'nin Libya televizyonunca yayınlanan konuşmayı, pazar günü uçaklarca bombalanan Bab-ül Aziziye karargahında yaptığı düşünülüyor.

BBC

Hüsnü Mahalli
Vicdan
26 Mart 2011

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Libya ile ilgili olarak Batı'nın 'gizli ajandalar ve farklı çıkarlarla hareket ettiğine'' dikkat çekti. Başbakan Erdoğan ise Batılılardan ''bölgemize vicdan gözüyle bakmalarını'' istedi. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan bunları söylerken Batılı ülkelerin uçakları Libya'yı bombalıyor TBMM ise Türk uçaklarıyla savaş gemilerinin Libya'da görev yapmasını sağlayacak tezkereyi onaylıyordu.

Peki bundan sonra ne olacak?

Batı'nın yaptığı her şeyden en üst düzeyde endişe ve kuşku varken Libya'da işlerin normal gelişmesini beklemek hayaldir. Diyelim ki NATO ya da BM kararı çerçevesinde Libya havadan ve denizden ablukaya alındı ve Kaddafi ateşkese zorlandı. Bu durumda Kaddafi başkent Trablus ve şu an denetiminde olan kentlerde oturacak, muhalefet ise Bingazi ve çevresinde sonucu bekleyecek. Peki Kaddafi iktidardan vazgeçmeyeceğine göre o zaman ne olacak? Türkiye ve Batılı ülkelerin gemi ve savaşları ne zamana kadar Libya çevresinde dolaşacak? Askersel olarak Kaddafi ordusundan çok daha zayıf olan muhalefet Batı'dan yardım almadan Trablus'u nasıl ele geçirecek? Yoksa Bağdat ve Erbil'de olduğu gibi Kaddafi Trablus'ta muhalefet de Bingazi'de oturup keyiflerine mi bakacak? Hatırlanırsa 1991'de Kuveyt'ten çıkarılan Saddam'a Batılılar ambargo uygulamış ON İKİ yıl sonra da Irak işgal edilmişti. Bugün Irak SEKİZ yıldır işgal altında, orada bir milyon insan öldürüldü ve ülke her an etnik ve mezhepsel çatışmanın tehdidi altında. Afganistan ise ON yıldır işgal altında ve Taliban ülkenin büyük bölümünü hala kontrol ediyor.

Irak; başta PKK ve Kürt konusu olmak üzere birçok nedenden dolayı Türkiye'yi yakından ilgilendiren önemli ve komşu bir ülke. Libya ise yine birçok nedenden dolayı Türkiye için önemli ama coğrafi olarak uzak bir ülke. Türkiye'nin Libya konusunda yanlış yapma riski yok ve olamaz. Çünkü Arap kamuoyu kendi başlarındaki Amerikan yandaşı iktidarların tutum ve davranışına değil Erdoğan'ın söylem ve kararlarına bakar ve bakıyor. Yani Katar'dan yayın yapan El-Cezire televizyonu Arap halklarını 'demokrasi ve değişim' için provoke ederken o ülkenin uçakları Fransız ve İngiliz uçakları ile Libya'yı bombalarsa bu hiç kimsenin umurunda değil ve olmaz. Ama El-Cezire televizyonu Türkiye'nin Libya'ya uçak ve gemi gönderme haberini 'acil' başlığı ile izleyicilerine duyurursa bunun çok anlamı vardır. Çünkü Başbakan Erdoğan bölge halklarına hep doğru şeyler söylemiş Türkiye ise bölgesel politikalarında hiç yanlış bir adım atmamış ve bundan dolayı büyük saygınlık ve prestij kazanmıştır. Umarım hükümet Libya ile ilgili olarak bizden çok daha şey biliyor ve ona göre adım atıyordur. Unutmayalım ki Çekiç Güç Türkiye'ye üç aylığına geldi anacak 12 yıl kaldı. Gittiğinde de Irak işgal edilmişti. Batı ise 37 yıl geçmesine rağmen Kıbrıs sorununu çözmemek konusunda ısrarlı ama Libya'yı bombalamak için de adadaki İngiliz üslerini kullanmaktan geri kalmıyor. Sudan ise Batı'nın emrine girmediği için ikiye bölündü. Benzer şey 18 yıldır Somali'de yaşanıyor. Rus Başbakan Putin ise Batılı ülkeleri Libya'ya karşı Haçlı savaşı başlatmakla suçluyor ama kendisinin Batı desteğiyle Çeçen halkına yaptıklarını unutuyor. Libya halkını korumak amacıyla Kaddafi'ye savaş ilan eden Batılı ülkeler keşke o zaman da Çeçen halkına bomba yağdıran Putin'e de ambargo ve kuşatma kararı alsaydı. Demek istediğim Batılılara asla güven olmaz. Baksanıza İsrail Dışişleri Bakanı Liberman bile olup bitenlerden cesaret alarak kendisinin Filistin halkına yaptıklarını unutuyor ve müttefiki Batılılara 'Suriye ve İran'ı da vurun' diyor. Özetle yapılacak bir şey yok. Batı'nın kültüründe hep bu çifte standart var ve hep öyle kalacaktır. Çünkü bu genetik bir hastalıktır. Bize düşen görev tarihten ders alarak onun tüm oyunlarını bozmaktır. Bu ise halklarımıza ve onların özgür iradesine saygı göstermek ve onların özgürlük ve mutluluğundan güç almakla gerçekleşir.

Akşam

Kaddafi Türkiye'ye gönderdiği yardımları sırtında taşımış

26 Mart 2011
Büyük bir Haçlı saldırısına maruz kalan Libya'nın 1974 Kıbrıs Barış Harekatın'da Türkiye'ye yaptığı yardım herkes tarafından biliniyor. Ancak bilinmeyen bir ayrıntı duyanları şaşırttı. Tarihçi Orhan Koloğlu, Kaddafi'nin Türkiye'ye yardım gönderen uçaklara sırtında koli taşıdığını açıkladı.

Libya’nın ilk Başbakanı Sadullah Koloğlu’nun oğlu, gazeteci, yazar, tarihçi Orhan Koloğlu, 1974 sonrasındaki Kıbrıs Barış Harekatı sonrası CHP Dış İlişkiler Danışmanı olarak sağladığı temasları anlatırken “Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Kaddafi’den muazzam bir yardım geldi. Yoksa uçaklarımızın hiçbiri hareket edemeyecekti. Hatta Kaddafi uçağa sırtına paketleri alıp taşıdı.” dedi.

Orhan Koloğlu, Habertürk televizyonunda yayınlanan “Teke Tek Özel” programında Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’nın Libya tarihi ve bu ülkeyle Türkiye’nin ilişkileri konusundaki sorularını yanıtladı. Babası Sadullah Koloğlu’nun 1948 yılında Libya’nın ilk başbakanı olarak görev yapmasından öncesi ve sonrasını yakından tanık olduğu örneklerle anlatan Koloğlu, Libya’nın 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapan Türkiye’nin başta ABD olmak üzere karşılaştığı uluslararası ambargo sonrasında Türkiye’ye büyük yardımı dokunduğunu anımsattı. Koloğlu şunları söyledi:

MUAZZAM YARDIM GELDİ

“Muazzam bir yardım geldi. Yoksa uçaklarımızın hiçbiri hareket edemeyecekti. Hatta Kaddafi’nin o zaman Uçağa sırtına paketleri alıp taşıdı. Büyük yardımı oldu. Türkiye’ye Amerikan ambargosunu bozan adamdır, çünkü bakın açıkçası. Arkasından da Callud geldi, ben bütün o şeylerde bulundum.”

Dışişleri Bakanlığı’nın resmi görevi dışında CHP’nin Dış İlişkiler Danışmanı olarak birçok lider ve partiyle doğrudan genel başkan adına ikili görüşmeler yaptığını ve bu görüşmelerde edindiklerini aracısız aktarma olanağı bulduğunu, bu sistemin birçok ülkede ve Türkiye’de uygulanmaya devam edildiğini belirten Orhan Koloğlu şunları söyledi:

“Hatta Bizim ekonomi açısından şirketlerimizin dünyaya açılması Libya sayesindedir. Bütün şirketlerimiz için böyledir. İş yapmayı orada öğrendik ondan sonra dünyaya açıldık. Böyle bir ilişkinin içine girildi ve bizim şirketler dünyaya oradan açıldılar. Ve Kaddafi’nin bu yardımı muazzamdır Türkiye için ekonomikman çok sıkıntılı dönemde en büyük desteği sağlamıştır.”

"1970’lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye’ye ucuz petrol veren tek ülke Libya olmuştu. Petrol üreten Arap ülkeleri multimilyarder Arap şeyhi Suudi Arabistan petrol bakanı Zeki Yamani öncülüğünde petrol fiyatlarını aşırı yükseltince başta batıda olmak üzere ekonomiler büyük zarar görmüş, örneğin Almanya gibi ülkelerde otomobiller için kimi kentlerde tek-çift plaka uygulaması başlamıştı. Libya, CHP-MSP hükümeti ve sonrasında MC hükümetleri döneminde büyük ekonomik bunalım yaşayan Türkiye’ye dünya fiyatlarının çok altında petrol satmıştı."
haber1001

'Saadet iktidar olsaydı, Libya'ya haçlı seferleri düzenlenmezdi'
27 MART 2011

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, ''Şu anda Saadet Partisi iktidarda olsaydı, Libya'ya haçlı seferleri düzenlenmez, Irak'ta 2 milyon din kardeşimiz katledilmez, Türk gemileri NATO'nun emrine girmezdi'' dedi.

Millî Gazete

Kaddafi güçleri isyancıları geri püskürtüyor
30 MART 2011
[img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2011/03/30/110330132934_libya_rebel_304x171_ap_nocredit.jpg [/img]
Başkent Trablus yönünde önemli kazanımlar elde ederek ilerleyen Libyalı isyancılar geri püskürtülüyor.
Kaddafi'ye sadık güçler, kilit önemdeki petrol limanı Ras Lanuf ve yakınlardaki Bin Cevad kentinin kontrolünü isyancıların elinden geri aldı.
BBC'nin Ecdebiye kentindeki muhabiri, isyancıların cepheye destek gönderdiğini, gönderilen mühimmat arasında dört adet Katyuşa roket sistemi de olduğunu söylüyor.
Ülkenin doğusunda bu gelişmeler yaşanırken, batıda yer alan ve isyancıların kontrolünde olan Mizrata kenti de Kaddafi yanlısı güçlerin yoğun saldırısı altında.
İsyancılara silah yardımı
Bundan önceki saatlerde ABD Başkanı Barack Obama, Libyalı isyancılara silah sağlanması seçeneğini gözardı etmediklerini belirtti.
Fakat Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Libya müdahalesini gerçekleştiren uluslararası kuvvetin isyancı grupları silahlandırma hakkı olmadığını söyledi. BBC

Libya: Fransız savaş uçağını düşürdük
19 Mart 2011
Libya devlet televizyonuLibya uçaksavarlarının, Trablus yakınlarında bir Fransız uçağını düşürdüğünü duyurdu. haber7

Chavez noktayı koydu: Kaddafi gitmeyecek

Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin "emperyal saldırıya direndiğini ve yapmak zorunda olduğu şeyi yaptığını" söyledi.Haberi KaydetArkadaşına Gönder
30 Mart 2011

Uruguay'da bulunan Chavez, düzenlediği basın toplantısında, "Kaddafi'nin yapmak zorunda olduğu şeyi yaptığını; emperyal saldırıya direndiğini düşünüyorum" dedi.

Chavez, "Kaddafi'nin yaptığını ya da düşüncesini paylaşsak da paylaşmasak da, Fidel Castro açıkça yazdı; her dediğini ya da her yaptığını onaylamıyorum ancak bir ülkenin lideri en kötü despot olsa bile, bir grup ülkenin bu ülkeyi bombalaması ve barış adına sivilleri öldürmeye başlaması haklı görülemez" dedi.

"Birçokları için ben zorba, hatta katilim" diyen Chavez, ABD Başkanı Barack Obama'nın Nobel Barış Ödülü'nü aldığını, ancak bombardıman emrini verenin de Obama olduğunu söyledi.

Chavez, Irak ve Afganistan'dan sonra sıranın Libya'ya geldiğini ifade etti.

Venezuela Devlet Başkanı, Kaddafi'nin sürgüne gönderilme ihtimaline ilişkin olarak da Libya lideri ile iki kez konuştuğunu ve Kaddafi'nin birçok kez ülkesini terk etmeyeceğini söylediğini belirtti.

Hugo Chavez, Kaddafi'yi daha önce de kınamayacağını belirtmiş ve ABD'nin petrol kaynaklarını ele geçirmek için Libya'yı istilaya hazırlandığını öne sürmüştü.

Küba'nın eski lideri Fidel Castro, makalesinde, "Ben kesinlikle, Libyalı önderi, ülkesini terk ederken, kısmen ya da tamamen yanlış olsun ya da olmasın kendisine verilen sorumluluklardan kaçarken hayal edemiyorum" ifadesini kullanmıştı. haber7

Libya'ya Haçlı Saldırısı 205 Uçak ve 21 Gemiyle Sürüyor

NATO, kontrolünü tüm unsurlarıyla devraldığı Libya saldırdısını toplam 205 askeri uçak ve 21 askeri gemiyle yürütüyor.

NATO, Libya'ya yapılan haçlı saldırısına katılan ülkeleri açıkladı.

Türkiye'nin 7 savaş uçağı ve 6 gemiyle katıldığı operasyona en büyük katkıyı 90 uçak ve 1 gemiyle ABD yapıyor.

NATO komutasındaki haçlı saldırısına Türkiye dışında Fransa 33 uçak ve 1 gemi, İngiltere 17 uçak ve 2 gemi, İtalya 16 uçak ve 4 gemi ve Kanada 11 uçak ve 1 gemiyle önemli katkı sağlıyor.

Saldırıya aktif olarak katılan diğer ülkelerden Hollanda 7 uçak ve 1 gemi, İspanya 6 uçak ve 2 gemi, Belçika ve Norveç 6'şar uçak, Danimarka 4 uçak, Yunanistan 2 uçak ve 1 gemi, Bulgaristan ve Romanya 1'er gemi gönderdi. haber1001

Kaddafi: "Batılı liderler Akdeniz'de, ikinci bir haçlı seferi başlattı"
01 Nisan 2011
Libya lideri Muammer Kaddafi, Libya'daki askeri saldırıya katılan haçlı güçlerin, ülkede kontrolü kaybedebilecekleri bir durum meydana getirdiklerini söyledi.

Libya lideri Muammer Kaddafi, Libya'nın resmi haber ajansı Jana'ya yaptığı açıklamada, "Haçlı saldırılarının devam etmesi durumunda, dünyanın gerçek bir savaşa gireceğini" belirterek, "Batılıların altından kalkamayacakları bir saldırıya başladıklarını ve sahip oldukları imha imkânları ne olursa olsun, durumun kontrolleri dışına çıkacağını" söyledi.

Kaddafi, emperyalist batılı liderlerin, Akdeniz'de, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında ikinci bir haçlı seferi başlatma kararı aldıklarını çözümün, bu liderlerin derhal istifa etmeleri ve halklarının başka alternatifler aramaları olduğunu söyledi. haber1001

Haçlı Uçakları Libya'da Sivilleri Vurdu: En Az 12 Ölü 25 Yaralı

01 NİSAN 2011

Libya'da Haçlı uçakları Çarşamba günü sivilleri hedef aldı. Vahşi saldırıda en az 12 sivilin öldüğü bildirildi.
Libyalı doktor Süleyman Refardi BBC'ye yaptığı açıklamada, isyancıların elindeki Brega yakınlarındaki bir köyde meydana gelen olayda 25 kişinin de yaralandığını söyledi.

Refardi'ye göre, haçlı uçaklarının saldırısında, iki evi yerle bir oldu.
Süleyman Refardi, ölenlerin yaşlarının 12 ile 20 arasında değiştiğini söyledi.

Libyalı yetkililer daha önce de, Amerikan, İngiliz, Fransız uçaklarının bombardımanında sivillerin öldüğü şikayetinde bulunmuş ve yabancı gazetecileri vurulan binalara götürmüştü. Haber1001

Libya yönetimi ateşkesi reddetti
2 NİSAN 2011

İsyancıların ateşkes koşulları Libya yönetimi tarafından, 'çılgınca' oldukları gerekçesiyle, geri çevrildi.
Libya'daki isyancılar, Albay Muammer Kaddafi'ye bağlı güçler isyancılar denetimindeki kentlerden çekilir ve barışçı protesto gösterilerine izin verilirse ateşkes ilan edebileceklerini duyurmuştu.
Libyalı isyancıların petrol silahı

Muhalif liderlerden Mustafa Abdül Celil, öneriyi açıklarken bunun Kaddafi'nin görevden ayrılması taleplerinden vazgeçtikleri anlamına gelmediğini belirtti.
Kaddafi yönetiminin sözcüsü ise isyancıların elinde bulunan kentlerin etrafındaki kuşatmayı hiç bir şekilde kaldırmayacaklarını kaydetti.
Sözcü uluslararası ittifakı da insanlığa karşı suç işlemekle suçladı.
Brega kentine yönelik hava saldırısında uluslararası güçlerin yedi sivili öldürdüğü ileri sürülüyor.
NATO düzenlenen bir hava saldırısında çoğu çocuk yedi kişinin öldüğü iddialarını araştırdığını bildirdi. BBC

Fildişi Sahili'nde kanlı iktidar mücadelesi

2 NİSAN 2011
Fildişi Sahili'ndeki iktidar mücadelesinde can kaybı artıyor.
Taraflar arasındaki son çatışmalarda en az 800 kişi öldü.

Ülkede Alassane Uattara'ya bağlı güçler, seçimi kaybettiği ileri sürülen ancak cumhurbaşkanlığını bırakmayı reddeden, Laurent Gbagbo'ya bağlı güçlerle çatışıyor.
Halen ülkenin büyük bölümünü kontrol altına almış olan Uattara yandaşları, Laurant Gbagbo'ya yönelik son saldırıyı Pazartesi günü başlatmışlardı.
Ülkenin en büyük kenti olan Abidjan'da, Uattara yanlısı birlikler, sıkı güvenlik önlemleri altındaki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na saldırı düzenledi.
Uluslararası kamuoyu, Fildişi Sahili'nin Cumhurbaşkanı olarak, geçen yılki seçimin galibi Alassane Uattara'yı tanıyor.
Bölgedeki muhabirlerimiz Gbagbo'nun ülkeden kaçması ya da yakalanmasının an meselesi olduğunu bildiriyor.
Buake kentindeki BBC muhabiri John James, Gbagbo hükümetinin son saatlerini yaşadığına inanıldığını aktarıyor.
Ancak Uattara yönetiminin bir sözcüsü, Gbagbo'nun cumhurbaşkanlığını bırakacağını gösteren bir işaret görülmediğini belirtti.
Uattara, rakibine bağlı güçlere kendisine katılmaları çağrısı yapıyordu.
Fildişi Sahili, kakao üretiminde dünya lideri, ancak tartışmalı seçimlerden sonra üretim de sekteye uğradı.
Batı Afrika ülkesinde seçimler, 2003 yılından beri fiilen bölünmüş olan ülkeyi yeniden bütünleştirmeyi amaçlıyordu.
Geçen yılın Kasım ayında yapılan seçimlerden sonra, Bağımsız Seçim Komisyonu'nun açıkladığı sonuçları kabul etmeyen Cumhurbaşkanı Laurent Gbagbo, görevi bırakmayı reddedince, ülke yönetilemez hale gelmişti.
2002 yılındaki silahlı direnişin ardından ülke ikiye bölünmüş, seçim sürecinin ayrılıkları gidermesi umulmuştu. BBC

Haçlıların Libya saldırısına Sakarya'dan protesto
02 NİSAN 2011

Sakarya Adalet Girişimi Platformu Libya'ya yapılan askeri operasyonu protesto etti.

Adapazarı Kültür Merkezi önünde toplanan bir gurup platform üyeleri adına basın açıklamasını Serdar Duman okudu. Duman, 2008'de çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan bin 500 kişinin İsrail tarafından Gazze'de, yine 1992-1995 yılları arasında Sırplar tarafından Bosna'da 350 bin kişinin de katledildiğini hatırlatarak, "Batılı emperyalistleri Libya'da hızla harekete geçiren temel neden nedir acaba? Şunu unutmayalım ki Irak'a ve Afganistan'a BM eliyle gelen demokrasi ne ise, Libya, Suriye gibi ülkelere de aynı demokrasi gelecektir. Yani demokrasi kılıfındaki zulüm daha bir koyu olarak bu ülkelerin kaderi haline gelecektir." diye konuştu.

Duman, şunları kaydetti: "Bizler batılı emperyalistlerin başta Libya olmak üzere tüm İslam coğrafyasındaki müdahalelerini asla kabul etmiyor, tüm halkımızı bu müdahalelere karşı direnişe çağırıyoruz. İslam coğrafyasının geleceğini Müslüman halklar kendi iradeleri ile sadece ve sadece Allah'a kul olmanın bilinci içerisinde belirleyinceye kadar tüm zalimlerle olan mücadelemiz devam edecektir. " Haber1001

Haçlı ordusu NATO Libya'yı Afganistan'a çevirdi bile
03 Nisan 2011

NATO, şimdiden Libya'yı Afganistan'a çevirdi...

NATO, Afganistan'da şu ana kadar izlediği 'sivilleri öldürme' taktiğinin aynısını şimdiden Libya'da uygulamaya başladı. Dün gece 13 sivili yanlışlıkla (!) öldürdü.

NATO, Afganistan işgalin başladığı günden yaptığını Libya'da da uygulamaya koydu. Afganistan'da hemen hemen hergün NATO güçleri tarafından siviller öldürülüyor. Öldürme olaylarından sonra da hep aynı açıklama yapılıyor. "Yanlışlıkla öldürdük". NATO bu yöntemle Afganistan'da şu ana kadar binlerce masum Afgan kadın ve çocuğu öldürdü.

Libya'da Kaddafi'ye karşı başlatılan isyandan sonra ülkeye yapılan müdahale ve ardından NATO'nun gelmesiyle birlikte Afganistan'daki durum şimdiden burada kendini göstermeye başladı.

Libya'nın doğusunda NATO'nun dün geceki bir hava bombardımanında yanlışlıkla 9 muhalifle 4 sivilin öldürüldüğü bildirildi.

Ecdebiye kentinde, muhaliflerle ilişkilerden sorumlu bir siyasi yetkili, Brega'da petrol tesisi yakınlarında dün gece NATO'nun hava bombardımanı düzenlediğini ve bombardımanda yanlışlıkla 9 muhalifle 4 sivilin öldüğünü belirtti.

İsa Hamis, AFP'ye yaptığı açıklamada, bir muhalifin sevinç gösterisi olarak havaya ateş açtığını, bir koalisyon uçağının da biri ambulans 5-6 araçlık konvoya ateş ettiğini anlattı.

Ölenlerin 9'unun muhalif, diğerlerinin de ambulansta bulunan biri sürücü 3 tıp öğrencisi olduğu belirtiliyor.

Dünya Bülteni

ABD hava saldırılarından çekildiğini açıkladı
03.04.2011
Libya'da, muhaliflerin şartlı ateşkes önerisini reddeden Kaddafi güçleri ilerlemesini sürdürüyor. ABD ise hava saldırılarından çekildiğini açıkladı.

Çatışmaların devam ettiği Libya, siyasi ve askeri çıkmazda...
Brega ve Mısrata’da çatışmalar devam ediyor.

Ancak taraflar ülke genelinde birbirlerine üstünlük sağlayamıyor.

Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri hava saldırılarından çekildiğini açıkladı.

Libya’da şehirlerin kontrolü, bir Kaddafi güçlerine, bir muhaliflere geçiyor.

Uzmanlar, Libya’nın askeri ve siyasi çıkmaza sürüklendiği uyarısında bulunuyor.

Haçlı kuvvetlerin düzenlediği hava hava saldırılarının etkisi de sınırlı oldu.

Washington hava saldırılarından Çekildi

Beyaz Saray, NATO’nun talep etmesi ve Senato’nun onaylaması halinde hava saldırılarına tekrar katılabileceğini duyurdu.

Kaddafi ise direnişini sürdürüyor.

Yönetim, muhaliflerin şartlı ateşkes teklifini kabul edilemez buldu.

Haçlı ordusu NATO’nun yanlışlıkla Brega’da muhalifleri bombalaması sonucu ölenlerin sayısı ise 13’e yükseldi. haber1001

NATO yine Libaylı muhalifleri vurdu
7 Nisan 2011
Libyalı muhalifler, NATO hava bombardımanında Brega yakınındaki mevzilerinin vurulduğunu, saldırıda yaralananlar olduğunu söylediler.

Yaralılardan Yunus Cuma, hastanede yaptığı açıklamada "Bize NATO hava saldırısı yapıldı. O esnada Brega yakınında araçlarımızın yanındaydık" dedi. Cuma, saldırıda en az 5 kişinin yaralandığını söyledi. haber10

Haçlılar Libya'ın 34 milyar dolardan fazla parasını gasp etti
7 Nisan 2011
Çapulcu haçlı ABD'nin dondurduğu (gaspedttiği) Libya varlıklarının değerinin 34 milyar doları geçtiği bildirildi.

Hazine Bakanlığı mali istihbarat yetkilisi David Cohen, Senato'ya yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinde de Libya'nın dondurulan (gaspedilen) varlıklarının önemli düzeylere eriştiğini kaydetti. haber1001

Kaddafi güçleri, 30 muhalifi öldürdü
01:30 - Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı güçlerin Misrata'da düzenlediği saldırılarda 30 muhalifin öldüğü bildirildi. 10.04.2011 TRABLUS netgazete

Haçlı Ordusu NATO Libya Kentlerini Vurdu

Libya devlet televizyonu Haçlı Ordusu NATO uçaklarının El Aziziye ve Sirte kentlerini vurduğunu duyurdu.
Televizyonunun haberinde, Sirte kentindeki bazı alanlara bombardıman yapıldığı belirtildi. Haberde, "Libyalılara atılan her füze ve bombanın Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri yönetimlerince finanse edildiği" ibelirtildi. Televizyon, El Aziziye kentine yapılan haçlı saldırısını da flaş haber olarak duyurdu. haber1001

‘KADDAFİ GİDERSE IRAK GİBİ OLURUZ’
Kategoriler: HABERLER Ekleyen: Anerka | Etiketler: libya, Politika, Savaş

Libya hükümeti, siyasi reform fikrine açık olduklarını ancak, ülkenin Irak ya da Somali gibi olmaması için Muammer Kaddafi'nin iktidarda kalması gerektiğini savundu.

Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim, hükümetin reformlar yapılmasını müzakere etmeye; seçim, referandum gibi her türlü çözüme açık olduğunu söyledi. Ancak Kaddafi'nin bir simge, ülke için bir emniyet supapı ya da sigorta niteliğinde olduğunu vurgulayan sözcü bu nedenle Libya liderinin istifa etmesinin söz konusu olmadığı görüşünü yineledi.

İbrahim "Pek çok Libyalı sürece onun öncülük etmesini istiyor. Çünkü o olmazsa, Irak'ta olanların, Somali'de olanların, Afganistan'da olanların burada da olacağından korkuyorlar." dedi. İbrahim batının Libya'ya "ya liderinizden, ya sisteminizden ya da rejimden vazgeçersiniz" demeye hakkı olmadığını savundu.

KADDAFİ TARAFTARLARINI SELAMLADI
Libya'da isyancı ve hükümet güçleri arasındaki çatışmalar sürerken devlet televizyonu Libya lideri, Muammer Kaddafi'yi Trablus'taki karargahında bir jipten taraftarlarını selamlarken gösteren canlı görüntüler yayınladı.
Krize çözüm aramak üzere Türkiye'de ve öncesinde Yunanistan'da temaslarda bulunan Kaddafi'nin özel elçisi Abdul-Ati al-Ubeydi ise diplomasi turuna bugün Malta'da devam ediyor.
http://www.libyatr.com/kaddafi-giderse-irak-oluruz.htm#more-3118

Kaddafi'nin kadrolu medyumu Türkiye'ye beddua etti, cinlerini savaştıracağını söyledi
18 Nisan 2011

Kaddafi yanlısı Libyalı medyum, devletin kanalı El-Cemahiriyye TV'de koalisyon güçlerini ve dünyayı cinlerle tehdit ederek Türkiye'ye beddua etti.

Yusuf Şakir isimli medyum, Libya'nın resmi kanalı El-Cemahiriyye televizyonunda katıldığı bir programda, Libya'ya havadan saldıran Koalisyon Güçleri'ni saldırılarına devam etmeleri durumunda yaptığı Cin büyüsüyle bozguna uğratacağını söyledi. Koalisyon güçlerinin, ülkelerini terketmemeleri durumunda cinlerle dünyada kaos oluşturacağını iddia etti.

TÜRKİYE'YE BEDDUA

Kaddafi'nin medyumunun Libya'nın resmi kanalı El-Cemahiriyye'de Katar ve Arap Emirlikleri'yle birlikte Türkiye'ye beddua etmesi dikkat çekti.

Programda Cinlere seslenen medyum, "Türkler dinlerini dünya karşılığı sattıkları için toprakları depremle ikiye ayrılsın" şeykinde beddua ederek büyü yaptı. Aynı zamanda Katar ve Arap Emirlikleri için de kum fırtınası bedduası yaparak yok olmalarını temenni etti.

Aynı zamanda Libya halkına seslenen medyum, "Salihler ve Cinler sizlerle birlikte savaşıyor." diyerek Kaddafi yanlılarına destek verdi. Program boyunca hem isyancı güçleri, hem de batıyı tehdit etti. aktifhaber

BM elçiliklere saldırı üzerine Trablus'tan çekildi

2 MAYIS 2011
Birleşmiş Milletler, Libya'nın başkenti Trablus'taki binasına ve yabancı büyükelçiliklere yönelik saldırılar üzerine, buradaki tüm uluslararası personelini çektiğini açıkladı.

ABD, İngiltere ve İtalya büyükelçiliklerinin yanı sıra BM binası, önceki gece Kaddafi'nin küçük oğlu Seyf ül Arap ve üç torununun NATO saldırısında öldürülmesini protesto eden Kaddafi taraftarlarının saldırısına uğramıştı.
BM, tüm uluslararası personelin Tunus'a gönderildiğini ve bu konuda gelecek hafta bir karar alınacağını bildirdi.
BM yetkilileri, Libya hükümetinin, saldırılardan sorumlu tuttuğu öfkeli kalabalık nedeniyle özür dilediğini, ancak kendilerinin de endişelerini ilettiklerini bildirdi.
İngiltere, Trablus büyükelçiliğinin yağmalanması sonrası Libya'nın İngiltere büyükelçisini sınırdışı etti.
Trablus'taki BBC ekibi, İngiltere büyükelçiliğinin tamamen yandığını aktardı.
Öte yandan Kaddafi yanlısı güçlerin dün Misrata limanına şiddetli bombardıman düzenledikleri haberleri geliyor.
Kent, iki aydır kuşatma altında.
Libya devlet televizyonu, kentin, NATO'nun isyancılara silah sağlamasını önlemek için bombalandığını bildirdi, isyancı gruplar ise saldırı sırasında bir yardım gemisinin boşaltılmakta olduğunu aktardı. BBC

Ahmedinejad'tan Libya tepkisi
9 Mayıs 2011
İran Cumhurbaşkanı, ABD ve NATO'nun Libya'ya müdahalesinin durumu düzeltmeyeceğini belirtirken isyandan nemalanmak isteyen ülkelere sert çıktı.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Batılılar ,özellikle ABD ve NATO'nun Libya'ya müdahalesinin durumu düzeltmeyeceğini belirterek, ''Halkın isteklerine ulaşmasını engelleyecek. Libya'daki müdahale işleri daha fazla karıştırdı. İnsanlar ölüyor. Kim füze atıyorsa olan halka oluyor'' dedi.

HALK AYAKLANMALARI-

''Ortadoğu'daki halk ayaklanmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye konusundaki düşünceleriniz nelerdir? Türkiye'nin bu konudaki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Ahmedinejad, bütün milletlerin özgürlük hakkına ve özgür seçme hakkına sahip olduklarını kaydetti.

Milletlerin sağlıklı ortamlarda kendi haklarını elde etmesi gerektiğini vurgulayan Ahmedinejad, şunları söyledi:

''Batılılar, özellikle ABD ve NATO'nun müdahalesi durumu düzeltmeyecek, halkın isteklerine ulaşmasını engelleyecek. Libya'daki müdahale işleri daha fazla karıştırdı. İnsanlar ölüyor. Kim füze atıyorsa olan halka oluyor. (BM Genel Sekreterine) Keşke siz NATO'nun müdahalesini engelleseydiniz, dünyada zulmedenler bu işe karıştı. Halbuki bağımsız bir grubu gönderseydiniz, halkın özgürlüğü için daha iyi olacaktı. Bütün hükümetlerin halklarıyla dayanışma içinde olması gerekiyor. İran, Irak ve Türkiye'nin yardım etmesi gerekiyor. Barışçıl yollarla giderilsin. Ölen her kişi, sorunları daha da karıştıracaktır. Yabancıların müdahalesi herkesin zararına, halklar karşı çıkmalı. Onların müdahalesine zemin hazırlamamalılar.''

Amerika ve İngiltere'nin halkına baskı uygulayarak ülkelerini yönettiklerini savunan Ahmedinejad, ''Amerika ve İngiltere halklarını öldürerek yönetimlerine devam etmeye çalışıyorlar. Bu olaylar Amerika ve Avrupa'da da çıkar diye düşünüyorum. Amerika ve Avrupa'da da 50 sene, 100 sene bir parti hakim. Bu uyanış bir insani uyanıştır. Kesinlikle bu itiraz dünyayı yöneten esas ülkelere ulaşacaktır'' dedi.
haber10

Norveç NATO'dan desteğini çekiyor
9 Mayıs 2011
Norveç, haçlı ordusu NATO öncülüğünde Libya'ya düzenlenen hava saldırılarına verdiği katkıyı azaltacağını açıkladı.

Savunma Bakanı Grete Faremo, milletvekillerine yaptığı açıklamada, NATO üyesi Norveç'in 24 hazirandan sonra haçlı ittifakının Libya'yı bombalama operasyonuna verdiği desteği azaltacağını söyledi. Faremo, bu tarihten sonra operasyona katılımlarının devamıyla ilgili nihai karar vereceklerini, ancak operasyona katılımın bugüne göre daha az kapsayıcı ve farkı olacağını vurguladı.

Faremo, Norveç F-16'larının Libya üzerindeki 315 uçuşta 289 bomba fırlattığını belirterek, Norveç'in haçı saldırısına katkısının maliyetinin başlangıçta tahmin edilen 13 milyon doları aşarak, 47 milyon dolara ulaşmasının beklendiğini kaydetti. haber1001

Haçlı Ordusu NATO Libyada da Sivilleri vuryor: 27 Sivil Öldü
13.05.2011
Libya’da Haçlı Ordusu NATO hava saldırısında 27 sivil öldü.

Libya’nın Brega kentinde sivillerin kaldığı bir misafirhane, Haçlı Ordusu NATO bombardımanına hedef oldu.

11’i imam olmak üzere en az 27 kişinin öldüğü, 100’e yakın kişinin yaralandığı bildirildi. haber1001

Kaddafi’: "Hayattayım ve sizin ulaşamayacağınız bir yerdeyim"

İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Kaddafi’nin muhtemelen NATO saldırısında yaralandığını ve başkent Trablus’u terkettiğini iddia etti.

Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim bu iddiayı yalanladı.

Libya Televizyonu da, Kaddafi’nin yeni bir açıklamasını yayınladı.

Bu açıklamasında "Hayattayım ve sizin ulaşamayacağınız bir yerdeyim" diyen Kaddafi, NATO’nun karargahına düzenlediği saldırıyı kınayarak bunu"korkakça bir saldırı" olarak tanımladı.

Kaddafi milyonlarca Libyalının kendisini desteklediğini de söyledi.
Haber1001

Rusya Trablus'taki NATO saldırılarını kınadı

25 MAYIS 2011
Rusya, NATO'nun Libya'nın başkenti Trablus'a düzenlediği son hava saldırılarını kınadı.

Hava saldırıları sonrası Trablus'ta birçok bölgeden duman yükseldiği görüldü
Moskova'dan yapılan açıklamada, son saldırılarla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının önemli oranda ihlal edildiği belirtildi.

Konsey'in 1973 sayılı kararı, Libya'da sivillerin korunması için hava saldırıları düzenlenmesine izin veriyordu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın insan hakları temsilcisi Konstantin Dolgov, askeri yanı olmayan hedeflerin imha edildiğini söyledi.
Konstantin Dolgov, Libya'da derhal ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulundu.
Trablus en az beş patlama ile sarsıldı
Libya'nın başkenti Trablus gece yarısı en az beş şiddetli patlamayla sarsılmıştı.
Trablus'taki BBC muhabiri Andrew North, iki gün üst üste vurulan hedeflerin Albay Muammer Kaddafi'nin karargahı yakınlarında göründüğünü söylüyor.
Libyalı yetkililer NATO'yu, Kaddafi'yi öldürmeye çalışmakla suçluyor.
BBC

"Kaddafi'nin Gitmesi Gündemde Değil"

06 Haziran 2011

Libya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halid Kaim, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin iktidarı terk etmesinin ''gündemde olmadığını'' söyledi.
Kaim, konuya ilişkin soruya, Kaddafi'nin gitmesinin rejimin gündeminde olmadığını belirtti.

Halid Kaim, Kaddafi'nin sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek, ''Hükümetle sürekli temasta ve her şey yolunda'' diye konuştu.
aktifhaber

Kaddafi: "Şehit düşmek teslim olmaktan bir milyon kez daha iyidir"



7 HAZİRAN 2011

Libya devlet televizyonu, Albay Muammer Kaddafi'ye ait olduğu belirttiği, sadece sesli bir mesaj yayımladı. Mesajda Kaddafi, ölü ye da diri olarak Trablus'ta kalmaya devam edeceğini bildirdi.

Libya lideri kendisini destekleyen gruplara da, NATO hava saldırılarına direnmeleri çağrısında bulundu ve kendi karargahında toplanmalarını istedi.

Şehit düşmenin teslim olmaktan bir milyon kez daha iyi olacağını belirten Kaddafi, ölüme hazır olduğunu söyledi.

Kaddafi, "Tek bir seçeneğimiz var. Burası bizim vatanımız. Sonuna kadar da burada kalacağız. Ölü, diri ya da muzaffer olarak. Farketmez. Burayı terketmeyeceğiz. Teslim olmayacağız. Burayı satmayacağız!" dedi.
Libya halkının yakında düşmanları yenilgiye uğratacağını söyleyen Kaddafi, NATO'ya seslenerek, "Sizin uçaklarınız milyonların yürüyüşünü durduramayacak. Desteklediğiniz silahlı çeteler de bu yürüyüşler karşısınızda bir dakika bile duramayacak." dedi.

Kaddafi, "Biz, sizin füzelerinizden, uçaklarınızdan daha güçlüyüz. Libya halkının sesi, patlamaların sesinden daha yüksektir." şeklinde konuştu..

haber1001

Libya, Kaddafi'nin yeni görüntüsünü yayınladı

Libya devlet televizyonu, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin Uluslararası Satranç Federasyonu Başkanı Kirsan İlyumzinov ile çekilmiş yeni görüntülerini yayımladı.Haberi KaydetArkadaşına Gönder

13 Haziran 2011

Rusya İnterfaks ajansı, aynı zamanda Rusya'da vali olan İlyumzinov'un açıklamasına dayanarak verdiği haberde, İlyumzinov'un bugün Libya'nın başkenti Trablus'ta Kaddafi ile satranç oynadığını belirtti.

İlyumzinov, Kaddafi'nin kendisine ülkesinden ayrılma niyeti olmadığını söylediğini de kaydetti. haber7

02 Ağu 2011
“NATO Libya’da 30.000 sivili Öldürdü”
Milli Birlik Ruhu
02.08.2011



Temsilciler Meclisi üyesi, Michele Bachmann, Obama’nın Muammer kaddafi’ye karşı başlatılan askeri saldırıya katılma kararı hakkındaki görüşlerini açıkladı.

Fox News’den Chris Wallace ile konuşan Bachmann, NATO’nun hava saldırılarında Libya’da 30.000 sivili öldürdüğünü anlattı.

“Halkın Başkan Obama’nın bu aptalca kararına öfkelenmesi gerekirdi.” Diyen Bachmann, Obama’nın Libya’ya insani amaçlar için gitmek istediğini söylediğini de hatırlattı. Bachmann, “10.000 ile 30.000 arasındaki sivilin NATO saldırılarında öldürüldüğünü öğrenidik” dedi.

Bunun üzerine Fox news muhabiri Wallance, “NATO saldırılarında 10.000 ile 30.000 arasında insan mı öldürüldü ?” diye sordu.

Temsilciler Meclisi üyesi, Michele Bachmann, evvelki gece kendisine Tripoli Büyükelçisinden bir haberin geldiğini söyleyen Bachmann, Elçinin Libya’da NATO saldırılarında 10.000 ile 30.000 arasında insanın ölmüş olabileceğinden bahsettiğini anlattı.

Muhabir “ölenlerin Libyalı olduğunu mu söylüyorsunuz?” diye sorduğunda, ABD Temsilciler Meclisi üyesi, Michele Bachmann bu soruya da “evet” diyerek cevap verdi.
Kaynak: Fox News

Kaddafi: “Libya’dayım ve şehit olmak istiyorum”
Muammer Kaddafi, hala Libya’da olduğunu ve şehit olmayı arzu ettiğini bildirdi.
27 Eylül 2011

Libya televizyon kanalı ElLibya’nın internet sitesinde yer alan habere göre, Libya lideri Albay Muammer Kaddafi, Beni Velid’de yerel bir radyo tarafından yayınlanan açıklamasında, “Kahramanlar direniyor ve şehit düşüyor, biz de şehit olmayı bekliyoruz” dedi.

Libya lideri Kaddafi, haftalardır Trablus’un 170 km güneydoğusundaki Beni Velid’de Batıcı isyancılara karşı savaşan Libya’nın en büyük aşiretlerinden Varfala mensuplarına hitaben yaptığı açıklamasında, “Cihadınızla, atalarınızın üstün başarısını yeniden yazıyorsunuz. Sizin gibi benim de savaş alanında olduğumu bilin. Kaddafi Venezuela’da, Nijer’de diye yalan söylüyorlar. Halkımın arasındayım” diye konuştu.
haber1001

Libya parlamentosunda silahlı işgal
1 KASIM 2012



BBC'nin haberine göre; Libya'da kurulan yeni hükümete öfkeli tepki gösteren onlarca silahlı şahıs parlamentoyu işgal ediyor.

Uçaksavar silahlar taşıyan ondan fazla kamyon parlamentoya giden yolda sıralanmış durumda.

Libya'da geçen Temmuz'da seçimler yapılmış ve nihayet dün hükümetin oluşumu belli olmuştu.

Başbakan Ali Zidan hükümetinde görev verdiği bakanlar için Ulusal Kongre'den onay aldı. Ali Zidan hükümetinde tüm partilerce kabul görecek bir koalisyon oluşturulabilmesi amacıyla, liberal isimlerin yanı sıra İslamcılar da yer alıyor.

Ancak hükümet kurma girişimleri bu hafta başında, protesto gösterileri yüzünden aksadı.

Dün gece geç saatlerde de, silahlı şahıslar güvenlik barikatını kırarak Kongre binasına girmeyi başardı.

Trablus'taki BBC muhabiri Rana Jawad, silahlı şahıslardan bazılarının eski püskü asker giysileri içinde, diğerlerinin de sivil giyimli olduklarını anlatıyor.

BBC muhabiri, silahlı işgalcilerin kimilerinin batıdaki Misrata kentinden, diğerlerinin de Trabluslu olduklarını ve içlerinden pek azının medya ile konuşmaya istekli göründüğünü belirtiyor.

Kongre binası ve çevresinde Başkanlık muhafızları konuşlandırıldı ancak bu güçlerden işgalcilerle çatışmaya girmemeleri istendi.

Silahlı işgalcilerin yaşanan çıkmaza bir çözüm bulunabilmesi konusunda politikacılarla görüşmekte oldukları tahmin ediliyor.

Temmuz'daki seçimlerin barış içinde geçmesine rağmen, Libya'da süren istikrarsızlık geçiş dönemini etkilemeye devam ediyor.
Haber1001

Libya'da iki kabile arasında çıkan çatışmada 8 kişi hayatını kaybetti
01 Ocak 2013



Libya'nın güneyindeki Sebhe kentinde, iki kabile arasında çatışma çıktı.

Sebhe Belediyesinden alınan bilgiye göre, Süleyman ve Kazazefe kabileleri arasında çıkan çatışmada 8 kişi öldü.

Askeri yetkili, birliklerin olaya müdahalesinin gecikme nedeninin ise arazi koşullarının zorluğu nedeniyle ulaşımda zorlanmaları olduğunu söyledi.

Güney Bölgesi milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde, bölgede güvenlik önlemlerinin yetersizliğini protesto için geçici bir süre meclis oturumlarını terk etmişlerdi.

Libya hükümeti güneyde yaşanan güvenlik sorunları çözüme kavuşturmak için, güneyi askeri bölge ilan ederek, askeri bir yetkilinin idaresine bırakma kararı almıştı.
TRT
Etiketler: kabile, kavga, Libya

Libya, Pandora’nın kutusudur
Andrey Ontikov
14.01.2013



Libya’nın Güneyindeki Kufra kentinde Tubu ve Zuvaya aşiretleri arasında yaşanan silahlı çatışmalardan sonra kentte yeniden huzur sağlandı. Üstelik barış, eski isyancılardan oluşan yerli milis grubu “Libya Kalkanı”nın ihtilafa karışması sayesinde mümkün oldu. “Libya kalkanı” ile aşiret temsilcileri arasında çıkan çatışmalarda dört kişi ölmüştü. Fakat yine de aşiretler arasındaki çatışmalara son verildi.

Libya’nın güneyinden aşiretler arasındaki çatışmalara ilişkin haberler, periyodik olarak geliyor. Rusya Şarkiyat Enstitüsü çalışanlarından Anatoliy Yegorin, Rusya’nın Sesi radyosuna verdiği demeçte bunun objektif nedenleri olduğunu belirterek şöyle dedi:

“Bu ihtilaf, aylardır devam ediyor ve ne Kaddafi rejiminin düşmesi, ne de bugünkü durumla ilgili. Önceden var olan ihtilafın tırmanması söz konusu. Çünkü merkez yönetimi henüz çok zayıf ve taşradaki durumu kontrol edemiyor. Yönetim içerisinde büyük çelişkiler var. Yerli aşiretlerin ve silahlı grupların liderleri bundan yararlanarak bir şeyler kapmak çabasında. Ülkede çok ağır bir durum oluştu. İhtilafa karışan tarafların mutabakata varmala
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Sal Tem 28, 2015 9:40 pm tarihinde değiştirildi, toplam 35 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Mar 29, 2011 10:51 pm    Mesaj konusu: NATO’nun Libya’da, Türkiye’nin NATO’da Ne İşi Var? Alıntıyla Cevap Gönder

NATO’nun Libya’da, Türkiye’nin NATO’da Ne İşi Var?
Oğuz gürses
29.03.2011

“Bağımsız devletler… Bunlar,dış ve iç
hükümranlık haklarını serbestçe, hiç
bir kayıt ve şarta tabi olmaksızın
kullanırlar. (..) işin aslı şudur ki,
görünüşte bağımsız nice devlet vardır
ki, bu sadece lâftan ibarettir; bu
meseleye nazaran bağımsızlık, gerçekte,
hükümranlık gücünün müşahhas
görüntüsü nispetincedir ve gerisi palav-
radan ibarettir.”
Başyücelik Devleti’nden (1)


Şu resim 1911 Yılında Türklerle Arapların Trablusgarb’da haçlı İtalyan işgaline karşı omuz omuza savaştıkları anı tasvir ediyor…

Bu savaştan tam yüz yıl sonra ise bakın ne oluyor?

Akşam gazetesinin haberine göre; Deniz, hava ve özel kuvvetlerden bir grup asker, haçlı ordusu NATO’nun Libya’yı işgaline destek vermek için bugün (29.03.2011) yola çıkıyormuş… Aynı haberde Türkiye, şu anda Libya halkına uygulanan haçlı ambargosununun denetimi için oluşturulan 17 gemilik haçlı deniz filosuna 5 gemi ve 1 denizaltıyla katkı veren Türkiye’nin, haçlı saldırısının uzaması durumunda bir filo Türk jetinin de bölgeye gidebileceği belirtiliyor.

Hafızaları hergün haçlı medyası tarafından formatlanarak yeniden kurgulanan İnsanlarımızın çoğuna bu haber gayet normal gelecektir…

Zira TBMM Genel Kurulu’ndaki kapalı (24.03.2011) oturumda halktan gizli olarak görüşülüp AKP ve CHP’nin oylarıyla kabul edilen, Libya’yı işgale giden haçlı ordusuna yardım ve yataklık etme karararının öncesi artık o insanların hafızalarında yoktur.

Halbuki…

Şu haberi okuyalı çok değil daha bir ay bile olmadı:

“Başbakan Erdoğan, Almanya’dan Kuzey Afrika’daki olaylar nedeniyle dünyaya sert mesajlar gönderdi.” (2)

Şöyle diyor Başbakan, Libya’nın haçlılar tarafından işgali ve bu işgale haçlı Ordusu NATO’nun öncülük etme niyetlerine karşı, bu sert mesajında:

[Erdoğan, “Gazeteciler soruyor: ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da?” dedi.

Erdoğan özetle şöyle konuştu:

Müdahalenin karşısındayız

Libya’daki olaylar karşısında müdahale ya da yaptırımların gündeme alınmasını Libya halkı adına, Libya’daki yabancılar adına kaygı verici buluyoruz. Yönetimlerin yanlışlarının faturası, halklara ödetilmemelidir. Libya halkının cezalandırılması anlamına gelecek her türlü yaptırım ve müdahale büyük ve kabul edilemez sıkıntılara sebep olabilir.

Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da?

Basın mensupları soruyor; ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir?’ Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız. Böyle bir şey düşünülemez, konuşulamaz. Tunus Tunus halkının, Mısır Mısır halkınındır. Kendi mukadderatlarını o ülkelerin halkları belirler.

Kimse petrol hesabı yapmasın

Kimse kalkıp da o ülkelerdeki petrol kuyularının hesabını yapmasın.. Çünkü bunun faturası, bunun bedeli çok ağır olur. Bu noktada çok dikkatli hareket edilmesi, Libya halkını ve yabancı ülke vatandaşlarını sıkıntıya sokacak her türlü girişimden sakınılması gerekiyor."
]

Başbakan'ın büyün Türkiye halkının hislerine tercüman olarak yaptığı bu konuşmanın Tarihi: 1 Mart 2011… Yer Almanya…

Var mı hatırlayan böyle bir konuşmayı…

Çok az…

Çok az olduğu için de Akşam gazetesinin yukarıdaki haberine, yani, Deniz, hava ve özel kuvvetlerinden bir grup askerimizin , Libya’yı işgale etmek için Libyalıların tepesine hergün tonlarca bomba yağdıran haçlı ordusu NATO’ya destek vermek için bugün (29.03.2011) yola çıkışına.. Tezkerenin Meclis’te kabul edilmesinin ardından Kayseri Komando Tugayı Hava İndirme Taburu ile Bolu Komando Tugayı’nda da cepheye gitme hazırlıklarına başlanılmasına ve bu hazırlıkların kısa sürede bitirilmiş olmasına kimse şaşırmıyor?

Asker evlâtlarımız Haçlıların doymak bilmez çıkarları için bir kere daha ateşe sürülüyor ama…

Durum “kuzuların sessizliği içinde” kabul edilmiş görünüyor…



Buna itiraz edenlerden birisi de HAS PARTİ Genel Başkanı Numan Kurtulmuş…

Sayın Kurtulmuş durumun vahametini çok açık özetliyor:

[Konya'da, gazetecilere yaptığı açıklamada, Müttefik güçlerin aynen Irak'ın işgalinde olduğu gibi yine Birleşmiş Milletler kararlarına dayandırılarak Libya'ya işgal başlattığını öne süren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

''Batılı ülkelerin Libya ile ilgili dertleri Libya'da insan halkları ihlallerinin önlenmesi değildir. Libya'nın petrolünün dışında iki önemli kaynağı daha var. Bunlardan bir tanesi yıllardır devam eden 'Nehrülazim Projesi' adı altında, 'Fizan' denilen bölgedeki yer altı suları Afrika'nın en geniş su altı kaynaklarının bulunduğu bölgedir. Bu bölgedeki suların boru hatlarıyla kuzeye kadar taşınması ve böylece buradan elde edilecek suların Avrupa Kıtası'nın su ihtiyacının karşılanmasıdır.

İkincisi ise Libya dünyanın en önemli güneş enerjisi bölgelerinden birisidir. Sahra'daki, çöldeki güneş enerjisi fevkalade büyük bir elektrik üretme kapasitesine sahiptir. Bu projede yaklaşık 460 milyar avro mesabesinde büyük bir maddi imkanı oluşturan çölden elektrik üretme projesidir. Oluşturulacak olan elektrik tarlası projesiyle yine hatlarla kuzeye getirilecek, kuzeyden de İtalya üzerinden Avrupa'nın elektrik ihtiyacı karşılanacaktır.''


-''TÜRKİYE'NİN NATO'DA NE İŞİ VAR?''

TBMM'deki tezkere oylamasını da değerlendiren Kurtulmuş, tezkerenin teknik olarak problemli olduğunu öne sürdü. Tezkerenin öncelikli olarak kapsamının belli olmadığını belirten Kurtulmuş, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi diye bir tezkere çıkardılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hangi gücünü nereye göndereceğiz bu belli değildir'' diye konuştu.

Çıkarılan tezkerelerde coğrafi bölgelerin tanımlanması gerektiğini bildiren Kurtulmuş, Hükümet'in çıkardığı tezkerede görev tanımının olmadığını savundu.

Başbakan Erdoğan'ın 15 gün önce 'NATO'nun Libya'da ne işi var' dediğini ancak Meclis'ten tezkerenin geçirildiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

''Başbakan konuşmalarında 'NATO'nun Libya'da ne işi var' diyordu. Şimdi ben de Sayın Başbakana soruyorum. NATO'nun orada ne işi var? Türkiye'nin NATO'da ne işi var? NATO'nun bu operasyonda ne işi var?

Başbakan Libya'ya müdahale taleplerine sert çıkmış 'Böyle bir saçmalık olur mu?' demişti. Ben de soruyorum, böyle bir saçmalık olur mu? Kim sizi bu saçmalık fikrinizden vazgeçirdi?''
] (3)

Vaziyet budur…

Ve bu durum hem bizim için, hem Libya halkı için hem bölge halkları için, hem de bütün insanlık için çok vahimdir…

Bu ateş herkesi ve herşeyi yakabilecek hale doğru hızla ilerlemektedir…

Ama…

Durumun vahametinin farkına varıp karşı çıkanların sayısının azlığı, vahametin derecesini daha da arttırmaktadır…

Dipnotlar:
1- Salih Mirzabeyoğlu, Başyücelik Devleti –Yeni Dünya düzeni-, sayfa:18, İbda yayınevi, Şubat, 1985, İstanbul.
2- Bkz. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17150261.asp
3- Bkz. http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=5247#5247

Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com/

LİBYA’YA EMPERYALİST SALDIRI NE ANLAMA GELİYOR?
MEHMET ALİ GÜLLER
20/03/2011

Tunus ve Mısır’da ABD müttefiklerinin yıkıldığı, dahası Bahreyn, Ürdün, Yemen ve hatta Kuzey Irak’ta halk hareketlerinin sürdüğü bir dönemde, tüm bu gelişmelere ters istikamette, Libya’da Batı destekli bir kalkışma yaşandı.
Ancak Batı’nın Kaddafi’nin düşeceği beklentisi gerçekleşmedi, tersine Kaddafi kalkışmayı bastırdı. İşte tam bu anda BM Güvenlik Konseyi bir karar aldı ve Fransa-İngiltere liderliğindeki koalisyon, bu karara dayanarak, Libya’ya havadan operasyon düzenlendi.
Libya’ya yönelik bu saldırı, öncelikle emperyalistler arası paylaşım mücadelesini gün yüzüne çıkardı. Öte yandan AKP ve CHP’nin “Müslümanların ve halkların” yanında değil de, emperyalistlerin yanında olduğunu ortaya koydu:
1.. ABD DEĞİL, BAŞI FRANSA-İNGİLTERE ÇEKİYOR
“Fransa-İngiltere-ABD” üçlüsü BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1973 sayılı karara dayanarak, Libya’ya “Şafak Yolculuğu” operasyonu başlattı. Dikkat ederseniz, saldırganları alışılageldiği gibi “ABD-İngiltere-Fransa” üçlüsü olarak sıralamadık.
Çünkü emperyalist saldırının başını Fransa-İngiltere ikilisi çekiyor. ABD, zorunlu olarak bu ikilinin peşine takıldı. Tunus’ta ve Mısır’da müttefiklerini koruyamayan, dahası Bahreyn, Ürdün, Yemen gibi ülkelerdeki halk hareketlerine karşı iş başındaki müttefiklerini savunmaya çalışan Washington’un yeni bir cephe açacak gücü yok! Kaldı ki ABD ilan ettiği takvim gereği, Afganistan ve Irak’tan adım adım geri çekiliyor…
Anımsayınız; Tunus ve Mısır’dan farklı olarak ve tam tersi istikamette ortaya çıkan ve batı karşıtı Kaddafi’yi hedef alan kalkışmadan yararlanmaya bile çalışamamıştı ABD…
Washington’un ajandasının en altında bulunan bu süreç, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin hamlesiyle hızlandı. Sarkozy önce isyancıların kurduğu yönetimi “tanıma” kararı aldı, ardından da Libya’ya saldırı için BM’den “meşruiyet” arayışına girdi. İngiltere’yle ittifak kuran Fransa’nın bu hamlesi, ABD’yi de alınan kararın uygulanmasına zorladı. Öyle ki, Fransa-İngiltere ikilisi ABD’den aslında tam destek bulsa, salt hava saldırısıyla bile yetinmeyecek!
Bu süreci en iyi özetleyen olgu ise ABD Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’in, saldırının ikinci günü söyledikleriydi: “Libya’da yürütülen askeri harekâtın amaçları sınırlı ve kesinlikle Kaddafi’nin iktidardan indirilmesi amacı taşımıyor”.
ABD Başkanı Barack Obama da, “sınırlı bir operasyon için yetki verdiğini” ifade etti. Libya’ya saldırının salt hava saldırısını içermesi bile ABD içindeki karar vericileri karşı karşıya getirdi. Dahası Amerikan kamuoyunun yüzde 60’ının bu saldırıya karşı çıktığı bildirildi.
2.. LİBYA’YA SALDIRI KARARI AB’Yİ BÖLDÜ!
AB, son yirmi yıldır Almanya-Fransa merkezli siyasetler üzerinden yapılanıyordu. Dahası bu ikili, ABD’nin İngiltere üzerinden AB’ye yön verme gayretlerine açıktan cephe alıyordu. Oysa Libya’ya saldırı kararı, hem AB içinde bölünme hem de yeni bir cephe yarattı. Fransa hem İngiltere ile tıpkı birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi geleneksel ittifak anlayışına döndü, hem de Almanya ile Libya konusunda cephe cepheye geldi.
Gelişmelerin habercisi sayılabilecek iki önemli olgu şunlardı: Almanya cephesinde Berlin-Moskova ekseni oluşuyordu; Fransa cephesinde ise hem Sarkozy ile birlikte geleneksel Transatlantik ilişkilere dönüleceğinin işaretleri veriliyor hem de ülkenin NATO’nun askeri kanadına dönüşü gibi tarihi bir karar alınıyordu.
Üstelik son dönemde AB’nin doğuya doğu mu yoksa Akdeniz’e doğru mu genişleyeceği konusu, birlik içinde büyük tartışmalara yol açıyordu.
3.. ÇİN ve RUSYA SALDIRIYA KARŞI
Çin ve Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin hava sahasını askeri uçuşlara yasaklayan 1973 sayılı karara Almanya ile birlikte çekimser oy verdiler. Kimi kesimler, veto yetkisini kullanmayan Pekin ve Moskova’nın saldırıya dolaylı destek verdiklerini savunuyorlar. Ancak Pekin ve Moskova farkında ki, savaşı doğrudan veto etmeleri halinde, “silahlı siyaset” yapmakla karşı karşıya gelebilirler.
Sonuç olarak iki ülkenin çekimser oyu vermesi ve Libya’ya saldırıyı üzüntüyle karşılaması, dünyadaki cepheleşmeyi işaret etmesi bakımından da önemlidir.
4.. FRANSA İLE İNGİLTERE’NİN NATO ÇELİŞKİSİ
Fransa ile İngiltere arasındaki tek anlaşmazlık, NATO’nun devreye girmesiyle ilgili… İngiltere, eşgüdüm komutanlığının NATO’da olmasını istiyor, Fransa ise buna karşı.
NATO’nun bu konudaki kararını beklemeden harekete geçen koalisyonun kendi arasında şimdilik bulduğu çözüm ise eşgüdüm komutanlığını ABD’nin yapması.
İngiltere’nin tavrı en çok, daha önce “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyen Başbakan Erdoğan’ı zor durumda bırakacak.
5.. AKP, LİBYA’YA SALDIRIYI DESTEKLEDİ
Başbakan Tayyip Erdoğan, NATO’nun değil ama Fransa-İngiltere-ABD üçlüsünün Libya’ya müdahalesini savundu ve “Libya gözyaşı dökerken biz elimiz kolumuz bağlı seyredemeyiz” dedi. Erdoğan, Kaddafi’nin görevi hemen bırakması gerektiğini savundu.
Öte yandan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin müdahaleye askeri destek seçeneklerini masaya yatırmaya başladı: Buna göre; operasyon için bir deniz gücü oluşturulduğunda Türkiye iki firkateynle destek verecek ve coğrafi olarak Türkiye’den Libya’ya hava operasyonu mümkün olmadığından, bir filo hava operasyonuna katılabilmek için İtalya’daki NATO üssüne gönderilecek.
AKP’nin emperyalist bir saldırıya destek vermesi ve Müslüman halka yönelik yeni bir saldırıya daha ortak olması, hem hükümette hem de partide, seçim öncesi ciddi sıkıntılar yaratacak. Örneğin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şimdiden, Türkiye’nin böyle bir saldırıya katılmayacağını ilan etti!
5.. CHP DE MÜDAHALEYİ DESTEKLİYOR
Hükümetin aradığı destek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Ana muhalefet lideri, AKP’nin ve Türkiye’nin tavrının doğru olduğunu, çünkü BM’nin aldığı kararla, müdahalenin uluslararası meşruiyet kazandığını savundu. Kılıçdaroğlu’nun “yapılan operasyonun, kan dökülmeden gerçekleşmesini istiyoruz” şeklindeki sözleri ise daha birinci gününde 64 kişinin öldüğü emperyalist bir saldırıdan beklenti açısından, ilginçti!
Kılıçdaroğlu’nun, Fransa ve İngiltere’deki muhalefetin “Kaddafi kendi halkını katlederken, seyirci kalamazdık” türünden yaklaşımıyla örtüşen tavrı, bakalım nasıl değerlendirilecek?
6.. EMPERYALİST UŞAKLARININ SAHTE GÖZYAŞLARI
“Uluslararası meşruiyet” diye bir durumun söz konusu olamayacağının en sıcak örneği Irak’ta yaşanmışken, Kaddafi’nin halkını bombaladığı yalanının, “Saddam halkına zulmetti” türünden bir psikolojik savaş malzemesi olduğu ortadayken, çeşitli kesimlerin bu kılıflara sarılarak emperyalist bir saldırıya ortak olması, gelecek açısından affolunmaz!
Günlerce, Kaddafi’nin halkını bombaladığını yazabilmek için sahte gözyaşlarıyla insan haklarından dem vuranlar, yazanlar, çizenler, emperyalist saldırının daha birinci gününde 64 Libyalının ölmesine neden sessizler? İnsan haklarını savunmanın sınırı, emperyalistlerin çıkarına kadar mı?
Bu tutum ile “Kaddafi’nin sözde zulmüne karşı çıkan Libyalıların, ülkelerinin emperyalist saldırıya maruz kalmasına seyirci kalması” arasında, ikiyüzlülük açısından en ufak bir fark görünmüyor!
7.. LİBYA KAZANACAK
Tarih, emperyalist saldırganların değil, vatanını savunanların zaferleriyle yazılır. Ekranlarda “eski harflerle, yeni kitaplar” okunmaz türünden entel laflar söyleyerek Libya’ya saldırıya kılıf arayanlar, “strateji, doktrin” türünden kelimelerle bezedikleri cümlelerinden kan damlayanlar, tarih önünde utanacaklardır!

http://mehmetaliguller.com/

Etiketler:ABD, Fransa, Libya, NATO

Immanuel Wallerstein
Büyük Libya aldatmacası
4 Nisan 2011



Batılı güçler bugün sonuçları belirsiz bir Libya savaşını başlattılar. Büyük ihtimalle savaş bir bataklığa dönüşecek. Savaş dünyanın dikkatini Arap isyanlarından başka bir yere çekmede başarılı oldumu

Hepsinin istediği, ikinci Arap isyanını yavaşlatmak, yönlendirmek, idare etmek, sınırlamak ve Arap dünyasının temel siyasal gerçekliğinin ve onun dünya sisteminin jeopolitiğinde oynadığı rolün değişmesini engellemek

Geçtiğimiz ay Libya’da yaşanan çatışmaların tümü –iç savaş, Kaddafi’ye karşı ABD öncülüğünde yürütülen askeri müdahale– ne insani müdahale ile ne de doğrudan dünya petrol arzıyla ilgi. Aslına bakarsanız bu gelişmeler, dikkatleri maksatlı bir şekilde Arap dünyasında yaşanan esas siyasi mücadeleden başka bir yana çekiyor. Kaddafi’nin ve her türlü siyasi görüşten Batılı liderlerin tamamen mutabık oldukları tek bir şey var. Hepsinin istediği, ikinci Arap isyanını yavaşlatmak, yönlendirmek, idare etmek, sınırlamak ve Arap dünyasının temel siyasal gerçekliğinin ve onun dünya sisteminin jeopolitiğinde oynadığı rolün değişmesini engellemek.

Bunu kavramak için, şimdiye kadar neler olup bittiğini kronolojik olarak takip etmemiz gerekiyor. Çeşitli Arap devletlerinde görülen siyasal karışıklıklar ve dış güçlerin çeşitli devletler içindeki şu veya bu unsurları desteklemeleri uzun zamandır alışıldık bir şey olmakla birlikte, Muhammed Buazizi’ye 17 Aralık 2010’da yapılan suikast çok farklı bir süreci harekete geçirdi.

Bana göre bu süreç, 1968 dünya devrimi ruhunun bir devamı niteliğindedir. 1968’de, kurumsallaşmış otoriteye karşı protestoları başlatma cesaretine ve iradesine sahip olan grup -geçtiğimiz birkaç ayda Arap dünyasında olduğu gibi- genç insanlardan oluşuyordu. Onları harekete geçiren birçok şey vardı; iktidardakilerin keyfiliği, acımasızlığı ve yozlaşmışlığı, kendi ekonomik koşullarının gitgide kötüleşmesi ve hepsinden önemlisi kendi siyasi ve kültürel kaderlerinin belirlenmesinde önemli bir paya sahip olmayı ahlaki ve siyasi bir hak olarak görüp bunda ısrar etmeleri. Ayrıca onlar, dünya sisteminin bütün yapısına ve kendi liderlerinin dış güçlerin baskılarına boyun eğişlerine de karşı çıkmaktaydılar.

Bu genç insanlar, en azından ilk başlarda, organize değillerdi. Ve çoğu kez, siyaset sahnesinde olup bitenlerin de bilincinde değillerdi. Fakat cesaretleri vardı. Ve eylemleri, 1968’deki gibi, salgın gibi yayılıyordu. Çok geçmeden, dış politikalarına göre ayrım gözetmeksizin, neredeyse bütün Arap devletlerinde müesses nizamı tehdit etmeye başladılar. Ne zaman ki, hala en güçlü Arap devleti olan Mısır’da güçlerini gösterdiler, herkes onları ciddiye almaya başladı. Böylesi bir isyanı ciddiye almanın iki yolu olabilir. Ya ona katılırsınız ve böylelikle kontrol etmeye çalışırsınız, ya da onu ezmek için sert tedbirlere başvurursunuz. Arap isyanında şimdiye kadar her iki yol da denendi.

Samir Amin’in Mısır hakkındaki analizinde altını çizdiği gibi isyanlara üç farklı grup iştirak etti: geleneksel ve yeniden canlanan sol, orta sınıf meslek sahipleri ve de İslamcılar. Bu grupların gücü ve karakteri her Arap ülkesinde farklılık arz etmekte. Amin, solu ve orta sınıf meslek sahiplerini (ulusalcı oldukları ve neoliberal olmadıkları nispette) pozitif unsurlar ve isyan trenine en son binen İslamcıları ise negatif unsurlar olarak görüyor. Son olarak da, her daim düzenin koruyucusu olan ve isyana onun etkilerini sınırlamak için katılan ordu.

Yani, Libya’da başlayan ayaklanma, iki komşu ülkede, Mısır ve Tunus’ta başarıya ulaşan isyanların doğrudan sonucudur. Kaddafi acımasız bir lider ve vatan hainlerine yapabilecekleri konusunda korkunç açıklamalar yapıyor. Fransa, İngiltere ve ABD’de Kaddafi’ye karşı sesler güçlü bir şekilde yükselmeye başladıysa, bu Kaddafi’nin onlar için anti-emperyalist bir diken olmasından kaynaklanmıyor. Kaddafi, petrolü gönüllü olarak Batıya satıyordu ve İtalya’ya yönelik yasadışı göç dalgasına set çekmekle övünüyordu. Ayrıca, Batılı firmalara birçok karlı iş anlaşması da önermişti.

Müdahale yanlısı kamp iki unsurdan oluşuyor. Batı tarafından yapılan her türlü müdahaleyi karşı konulamaz olarak görenler ve insani müdahale konusunda argüman geliştirenler. Bu görüşler, Libya savaşını kazanılamaz ve ABD için askeri olarak büyük bir yük olarak gören Amerikan ordusunun güçlü muhalefeti ile karşılaştı. Son görüş galip gelmek üzereydi ki Arap Birliği’nin ani kararı güçler arasındaki dengeyi değiştirdi.

Peki, bu nasıl gerçekleşti? Suudi hükümeti uçuşa yasak bölge kararını çıkartabilmek için çok sıkı ve etkin bir çalışma yürüttü. Arap devletleri arasında oybirliği sağlayabilmek için Suudiler iki ödün verdiler. Sadece uçuşa yasak bölge ilan edilmesi talep edildi ve Batılı kara birliklerinin müdahalesini önlemek için ikinci bir karar çıkartıldı.

Suudileri böyle bir karar çıkartmak için zorlayan neden neydi? ABD’den birisi Suudi Arabistan’da birilerini aradı ve böyle bir rica da mı bulundu? Bana kalırsa durum tam tersi. Bu, Suudilerin Amerikan politikasını etkilemeye çalışmalarının bir örneğiydi ve işe yaradı. Dengeler değişti.

Suudilerin istedikleri ve elde ettikleri şey, çok acil olduğunu düşündükleri şeyden (Arap isyanlarının bastırılması) büyük bir sapmadır. Çünkü olup bitenler Arap dünyasında en önce Suudi Arabistan’ı ve ardından Körfez ülkelerini etkiledi.

1968’de olduğu gibi bu tür otorite karşıtı isyanlar, isyandan etkilenen ülkelerde görülmemiş ayrışmalar ve beklenmeyen ittifaklar yaratırlar. İnsani müdahale çağrısı özellikle ayrıştırıcı bir şeydir. İnsani müdahaleyle ilgili benim derdim, bunun insani olduğu konusunda hiçbir zaman emin olamam. İnsani müdahale taraftarları her zaman, Ruanda gibi bu tür bir müdahalenin gerçekleşmediği vakalara dikkat çekiyorlar. Fakat insani müdahalenin gerçekleştiği vakalara hiç bakmıyorlar. Evet, görece kısa bir dönemde, insani müdahale aksi halde gerçekleşebilecek katliamları önleyebilir. Fakat uzun dönemde gerçekten bu işe yarıyor mu? ABD, Saddam Hüseyin’in kısa vadede gerçekleştirebileceği katliamları önlemek için Irak’ı işgal etti. Geçen on yıllık süreçte, Irak’ta katledilen insan sayısı çok mu az? Durum hiç de öyle gözükmüyor.

İnsani müdahale taraftarları nicel ölçütlere sahip gözüküyorlar. Eğer bir hükümet on protestocuyu öldürürse bu “normal sayılır”, en fazla sözlü olarak eleştirilir. Eğer 10 bin kişiyi öldürürse bu bir suçtur ve insani müdahale gerektirir. Normal olanın suça dönüşmesi için ne kadar insanın ölmesi gerekir? Yüz mü, bin mi?

Batılı güçler bugün sonuçları belirsiz bir Libya savaşını başlattılar. Büyük ihtimalle savaş bir bataklığa dönüşecek. Savaş dünyanın dikkatini Arap isyanlarından başka bir yere çekmede başarılı oldu mu? Belki. Bunu henüz bilemiyoruz. Kaddafi alaşağı edilebilecek mi? Belki. Bunu da henüz bilmiyoruz. Eğer Kaddafi giderse, yerine kim geçecek? ABD sözcüleri bile Kaddafi’nin yerine yakınlarından birinin veya El Kaide’nin geçebilmesi olasılığından endişe ediyorlar.

İster Birleşik Devletlerin dar perspektifinden bakın, ister insancıl perspektiften, ABD’nin Libya müdahalesi bir hatadır. Bu savaş çabuk bitmeyecek. Başkan Obama eylemlerini çok karmaşık ve algılanması güç bir biçimde açıkladı. Temel olarak söylediği şuydu, eğer bir ABD başkanı, bir müdahalenin Birleşik Devletlerin ve dünyanın çıkarına olduğunu düşünüyorsa bunu yapabilir ve yapmalıdır da. Kendisinin bu kararından dolayı sıkıntılı olduğundan şüphem yok. Fakat bu yeterli değil. Bu, korkunç, uğursuz ve kendisine zarar veren bir karar.

Bu arada herkes için en iyi temenni, Arap isyanının gücünü bir an önce tekrar toplaması ve ilk önce Suudileri sarsması.

*Yazının orijinal başlığı, “The Great Libyan Distraction”dır. Distraction kelimesi İngilizce’de dikkati başka yöne çekmek anlamında kullanılmakla birlikte, çeviride “aldatmaca” kelimesiyle karşılanmıştır. Ç.N

[Wallerstein'ın kişisel internet sayfasındaki İngilizce orijinalinden Erdem Demirtaş tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
sendika.org

Prof. Dr. Hacı Duran
Arap İhtilallarına Oryantalist Gömlek
7 Nisan 2011

Immanuel Wallerstein, Tunus ve Mısırda gerçekleşen halk devrimlerini, İkinci Arap İsyanı olarak değerlendirdi. Wallerstein’e göre, birinci Arap İsyanı, 1916 yılında Şerif Hüseyin’in Osmanlı Devleti’ne karşı başlattığı isyandır. Konuyla ilgili yazısında, Arapların Osmanlı Devletini yendiğini, bağımsızlıklarını sürece bağlı olarak İngiltere, Fransa ve ABD’nin himayesinde kısmen de olsa elde ettiklerini iddia etmektedir. Arapların Osmanlılardan dolayı Türkiye’ye ihtiyatla baktıklarını da yazısında dile getirmektedir. Bu yazıda İkinci Arap Halk İsyanı tanımlamasının şarkiyatçı, oryantalist ve batı merkezcil yüklemeler, önyargılar ve anlamlandırmalarla olan ilgisi üstünde duracağım.

Türkiye’de kendini anti oryantalist olarak gören yazarların, eserlerini hayranlıkla tercüme ettiği ve sunduğu bir sosyologdur, Wallerstein. Görüşleri ve makaleleri Türkiye gazetelerinde, internet sitelerinde sıklıkla tefrika edilir. Düşünürün kendi adıyla yayın yapan (www.iwallerstein.com) sitesinde 1 Şubat 2011 de İngilizce olarak yayınladığı yazısı “İkinci Arap İsyanı:Kazananlar ve Kaybedenler” adıyla Türkçeye tercüme edilerek yayınlandı. Yazısında her ne kadar Tunus ve Mısır halk isyanlarını temel alıyorsa da aslında şimdilerde başta Libya olmak üzere, diğer Arap ülkelerinde başlayan isyanlara da teşmil edilecek bir değerlendirme söz konusudur.

Dünya sistemi teorisiyle ünlenen Wallerstein, toplumların, ülkelerin ve dünyanın kültürel, siyasi ve ekonomik geleceği hakkında yorumlar yapan bir gelecek bilimcidir aynı zamanda, yani fütürüst olarak da bilinmektedir. Bundan dolayı ülkelerin ve bölgesel güç dengelerinin geleceği hakkında sosyolojik öngörülerde veya bilimsel kehanetlerde bulunmaktan da geri durmaz.

Mesela 1 Kasım 2004 yılında, “Ortadoğu Kazanı-gelecek Beş Yıl” başlıklı yazısında, Ortadoğu’nun temel açmazlarının gelecekte yine Irak, İran İsrail ve Filistin olacağını, bütün çekişmelerin bu dört ülkenin durumu ile ilgili olacağını iddia etmektedir.

İran, Irak, Filistin ve İsrail’le ilgili sorunlar ve çatışmalar altı yıl önce, yani yazarın yazı yazdığı zaman ne idiyseler, şimdide öyledirler. Ne bir iyileşme ne de beklenmeyen bir çatışma sözü edilen dört ülkede ortaya çıkmıştır. Ama onun tahmin etmediği ülkelerde ve bölgelerde olağan üstü halk devrimleri gerçekleşmiştir ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Arap halklarının isyanı dünya sistemi teorisinin mucidini yanlışlamıştır. Yazar böyle bir yanılgısını söz konusu etmeden son isyanlara anlam yüklemektedir.

Wallerstein’in İkinci Arap İsyanı olarak adlandırdığı ve son dört ay içerisinde başlayıp hızlıca yayılan halk gösterileri hakkındaki yorumu ise gelecek kurgusuyla ilgili değildir, geçmişin kurgulanmasıyla ilgilidir. Ortadoğu hakkında çok sık yazı yazan bir kuramcının, geçmiş yazılarındaki beklentilerinin ve öngörülerinin niçin gerçekleşmediğini öncelikle açıklaması gerekirdi. Bu gün geriye dönüp bakıldığında onun tahmin etmediği gelişmelerin Arap Dünyası’nda ortaya çıktığı açıktır.

Yukarıda belirtmiştik, Wallerstein, son iki aydır gerçekleşen Arap devrimlerini, İkinci Arap İsyanı olarak adlandırmaktadır. Ona göre ilk Arap İsyanı, Osmanlı devletine karşı başlamıştır. Şimdi ise Araplar, otoriter ve baskıcı rejimlere karşı isyan etmektedir.

Arap halkının şimdiki isyanının baskıcı rejimlere karşı olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Ancak Arap halklarının 1916’da yani Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti’ne karşı kısmen de olsa isyan ettikleri doğru olmakla birlikte, bu isyanların bir ihtilal olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Çünkü Arapların ülkesi savaş öncesi ve savaş sonrası dönemde emperyalist Batı ülkeleri tarafından işgal edilmişti. Hiçbir Arap isyanı bağımsız ve egemen bir Arap devletinin kurulmasıyla neticelenmemiştir. Arapların ülkesi Emperyalist devletler tarafından işgal edilmiştir. Uzun süre Arap halkları sömürge yönetimleri ve boyundurukları altında kalmışlardır. Sömürge yönetimine girmeye Birinci Arap Devrimi anlamının yüklenmesi izah edilebilir değildir.

İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından gerçekleştirilen bu işgal bilindiği gibi bölge ülkelerinde halen etkilidir. Şekli bir bağımsızlık vardır. İhtilalcı halk, ülkelerini yöneten tiranları işgalci Batı ülkelerinin temsilcisi olarak görmektedir. Mücadele ederken İslami motifleri gündeme getirmektedir. Osmanlı geleneğinin uzantısı olma imajlarını kullanmaktadır.

İsyancı Arap halkları, Baas ideolojisine ve kadrolarına karşı mücadele ettiklerini söylemektedirler. Wallerstein, ise Araplar nezdindeki Osmanlı ve Türk imajı konusunda Baasçı Araplar gibi düşünmektedir. Ancak İsyancı halkın Türkiye hakkında hiç de Basçılar gibi düşünmediği açıktır. Buna rağmen Wallerstein’in isyanları Basçı ideolojiyle temellendirmeye çalışması ilginçtir. Ünlü yazar, 15 Haziran 2004 tarihli yazsında da, Arap devletlerinin ve halklarının Osmanlı hâkimiyetinin varisi olma sıfatıyla, Türkiye’ye bağımsızlıklarından bu yana kuşkuyla yaklaştıklarını iddia etmektedir. Bu iddiasını son yazısında da tekrarlamaktadır.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim; ünlü düşünür oryantalist bir bakış açısıyla devrimlerin söylemlerini çarpıtmaya çalışmaktadır. Arap ihtilallarını özgün bağlamlarından koparmaya çalışmaktadır. İhtilalcı Arap halklarının Türkiye’yi örnek almalarını, hangi mantıkla Türkiye karşıtı bir tarihi temele indirgemektedir? Doğrusu anlamak zordur.
duranhaci@gmail.com
haber10

'Libya'nın Kaddafi'ye ihtiyacı var'

5 NİSAN 2011

Libya hükümeti, siyasi reform fikrine açık olduklarını ancak, ülkenin Irak ya da Somali gibi olmaması için Muammer Kaddafi'nin iktidarda kalması gerektiğini savundu.
Libya'da isyancı ve hükümet güçleri arasındaki çatışmalar sürerken devlet televizyonu Libya lideri, Muammer Kaddafi'yi Trablus'taki karargahında bir jipten taraftarlarını selamlarken gösteren canlı görüntüler yayınladı.

Krize çözüm aramak üzere Türkiye'de ve öncesinde Yunanistan'da temaslarda bulunan Kaddafi'nin özel elçisi Abdul-Ati al-Ubeydi ise diplomasi turuna bugün Malta'da devam ediyor.
Libyalı sözcü Musa İbrahim, hükümetin reformlar yapılmasını müzakere etmeye; seçim, referandum gibi her türlü çözüme açık olduğunu söyledi.
Ancak Kaddafi'nin bir simge, ülke için bir emniyet supapı ya da sigorta niteliğinde olduğunu vurgulayan sözcü bu nedenle istifa etmesinin söz konusu olmadığı görüşünü yineledi.
İbrahim "Pek çok Libyalı sürece onun öncülük etmesini istiyor. Çünkü o olmazsa, Irak'ta olanların, Somali'de olanların, Afganistan'da olanların burada da olacağından korkuyorlar." dedi.
İbrahim batının Libya'ya "ya liderinizden, ya sisteminizden ya da rejimden vazgeçersiniz" demeye hakkı olmadığını savundu.
Seyfülislam Kaddafi: Kusa yaşlı ve hasta
Kaddafi'nin küçük oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin kendisi liderliğinde bir geçiş döneminden söz etmesi, Kaddafi'nin geri adım atabileceği söylentilerine yol açmıştı.

BBC'ye bir mülakat veren Seyfülislam Kaddafi, Dışişleri Bakanı Musa Kusa'nın geçen hafta Londra'ya gidişini ne kendisinin ne de babasının ihanet olarak gördüğünü söyledi.
"Musa Kusa yaşlı , hasta bir kişi, tedaviye ihtiyacı olduğu için Londra'ya gitti" diyen Seyfülislam Kaddafi, "dokunulmazlık sağlanmazsa tabii ben de her türlü saçma şeyi söylemek zorunda kalırım" diye konuştu.
İskoçya polisi Kusa'yı 1988'de bir yolcu uçağının Lockerbie kasabasına düşürülmesi konusunda sorgulamaya hazırlanıyor.
Seyfülislam Kaddafi ise zaten bu konuda yetkililerin bilmediği hiç bir şey olmadığını söyledi. BBC

Türk Konsolosluğu'na Saldırı
05.04.2011
Libya'nın Bingazi kentindeki Türk Konsolosluğu'na ve Türk yardım gemisine saldırı düzenlendi.

Libya’nın Bingazi kentindeki Türk Konsolosluğu’na ve Türk yardım gemisine saldırı düzenlendi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, geçen hafta Londra’da "muhaliflerin silahlandırılmasına karşı olduklarına" dair açıklaması muhaliflerin tepkisini çekti.

Bingazi’de Cuma günü Erdoğan protesto edilirken, dün de yine Erdoğan aleyhinde bir gösteri düzenlenmişti.

Bu sabah da 400 kişilik bir grup, Bingazi konsolosluğu önüne gelerek yine Erdoğan’ı protesto etti.

Bazı grupların Konsolosluk’ta asılı olan Türk bayrağını indirmek istediği; ancak siyasi isimlerin bu talebe karşı çıktıkları belirtiliyor.

Öğlen saatlerinde ise elleri bıçaklı bazı kişiler konsolosluğa gelerek binadaki tabelayı söktü ve kapıları tekmeledi.

Kızılay’a ait yardım gemisinin ise Bingazi limanına yanaştıktan sonra yükünü indirmesine izin verilmedi.

Olaylar büyüyünce gemi limandan ayrılarak açıkta beklemeye başladı.

Olayları değerlendiren Bingazi Başkonsolosu Ali Davutoğlu, konsolosluğu telefonla arayıp tehdit ettiklerini; ama konsolosluğa saldırı olacağını düşünmediğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Selçuk Ünal da gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti. TRT

Sabahattin ÖNKİBAR
sonkibar@gmail.com
Tayyip önce bombalatıyor, sonra feribot şovu yapıyor!
07 Nisan 2011

Libya’ya bombalar yağdıran NATO’ya ait savaş uçaklarının karargâh merkezi nerede?

İzmir’de!

Onlara bu izni veren kim?

Recep Tayyip Erdoğan!

Hakikat bu ise Başbakan’ın Libya’ya Ankara Feribotunu gönderip orada yaralı ve ceset toplatması ne anlama geliyor?

Sakın insani sebeplerden ötürü demeyin!

O işi Kızılhaç gibi kurumlar yapar ki Türkiye’nin durumu ortada yani Libya’yı bombalayan malum koalisyonun fiili olarak içinde!

Görüyorsunuz Tayyip yine tiyatro yapıyor!

Hem vuruyor hem güya ağlıyor!

Sabah bombalatıyor, akşam yaralı topluyor.

Önce NATO’nun ne işi var postasını attı!

Baktı ki karşısındaki bizim zavallı çiftçi değil, anında tornistan yapıp, uydu papaza, pardon ABD’ye!

Daha Meclis’ten karar bile çıkmadan savaş gemilerini gönderdi Libya’ya!
Akabinde imajı kurtarma adına başladı oynamaya!

Hemen bir feribot olayını icat etti ve yaralı tahliyesi şovunu başlattı.
Aklınca bu şekilde takas yapacak ve hatta öne geçecek.

Yandaş TV’lerin canlı yayınları eşliğinde feribot karşılama merasimleri!
Dramatik olan o merasimin yapıldığı limanın hemen tepe arkasında NATO uçaklarının yeni bombaları bırakmak için topraklarımızdan ardı ardına havalanmalarıydı.

Ama bunun önemi yoktu, çünkü bizim televizyonlarda bomba yüklü o uçaklar değil, bu feribot şovu haber oluyordu.

İşte AKP ve Tayyip Erdoğan budur sevgili okurlar!

Hem Haçlı Ordusuna dahil olup Müslümanın kanını akıtıyor, hem de bunu yaralıya yardım ambalajı ile gizleyip su üstüne çıkmaya çalışıyor.

İyi de diyelim insanları kandırdın Yaradan’ı nasıl kandıracaksın ey Tayyip Erdoğan?..

Mahşer gününde, bu yaptıklarını nasıl izah edeceksin?

Aynı tiyatroyu hatırlayın Irak katliamında da gördük.

AKP ve Erdoğan Irak’ta öldürülen yüz binlerce Müslümanı ve ırzına geçilen on binlerce Mümin hanımı görmezden gelir ve hatta o rezillikleri yapanlara duacı olurken, malum Gazze’ye yardım olayında meydana gelen olaylardan sonra hadiseyi istismar adına kurgu ile kıyametleri koparmıştı.
Sanki Irak’ta ölenler Müslüman değildi?

Ey muhalefet AKP’nin Haçlı Ordusuna dahil iken yaptığı bu feribot şovunu neden yüzünde paralamazsın?

Yeni Çağ

ABD'li General: Kaddafi'nin düşmesi zor
7 Nisan 2011

Afrika'daki Amerikan kuvvetlerinin komutanı General Carter Ham, Libyalı muhaliflerin Albay Muammer Kaddafi'ye devirmelerinin pek muhtemel olmadığını söyledi.

General Ham, Amerikan Senatosundaki bir oturumda yaptığı açıklamada, ''Libyalı muhaliflerin Kaddafi'ye devirecek türden bir baskında bulunmalarını, ''pek muhtemel değil'' diye niteledi.

Ham, muhaliflerin Trablus'a kadar bir yol açıp Kaddafi'yi devirip deviremeyecekleri yönündeki bir soruya, ''Bunun olması pek zayıf bir ihtimal'' yanıtını verdi.

Libya'daki muhaliflerin silahlandırılmasına bu aşamada karşı çıkan Ham, "muhalifleri silahlandırmalı mıyız?" sorusuna, "muhalif güçlerin kim olduğunu tanımadan olmaz" karşılığını verdi. haber10

SİVİLLERİ VURMAYIN, HALKI VURUN
Bülent ESİNOĞLU
05.04.2011

Bunlar vururlar ama vurmadıklarını söylerler.

NATO’nun İzmir’deki, Hava Kuvvetleri komutanı, Ralph J. Jodice “ Libya’ya bomba yağdırırken, “Sivillerin ölmemesi için azami gayret gösterilecek” dedi. Ekledi, Türkiye NATO’nun ruhudur.

Tabi anlıyorsunuz, bunların sivil deyince neyi kast ettiklerini. Kendilerine yardım ve yataklık eden kurum, kuruluş ve kişilere sivil diyorlar.

Tercüme edersek; ülkesinde kendi devletine kaşı savaş veren insanları kast ediyorlar. Onlar için insan, kendilerine uşaklık eden kimselerdir.

Jodise, öldürürken bu kişilerin öldürülmemesi için azami dikkat sarf edeceğiz diyor.

Sivil kelimesine acayip düşkünlükleri vardır. Bir ülke içinde kargaşa çıkaracaklar ise, hep bu sivilleri kullanırlar.

Bunlar için sivil anayasa isterler. Sanki anayasanın sivili olurmuş gibi. Onlar da gavur gibi bilirler, Anayasa sivil olmaz. Anayasa devlete ait yazılı metindir.

Bunlar devleti de, sivil toplum gibi düşündüklerinden Sivil Anayasa diye bağırırlar.

Özgürlükçü ve eşitlikçi anayasa istiyoruz deseler anlayacağız. Böyle derlerse, ayaklarını bu topraklara ve bu coğrafyaya basmış olacaklar. Ama ille de, ithal malı kavram kullanacaklar. Sivil sözcüğünü bölücü bir araç gibi kullanacaklar.

Neyse tekrar Libya’ya ve Suriye’ye yapılacak kara saldırısına dönelim.
Amerika bu kez biraz geri planda kalmayı ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlıyı parçalamakta gösterdikleri başarıyı tekrarlamaları için İngiltere ve Fransa’yı öne sürmektedir.

Bu iki ülke de, Birinci dünya Savaşında olduğu gibi İslam ülkelerinin rejimlerini ve sınırlarını, kendi emperyalist çıkarlarına göre tanzim edecekler.

Eğer güçleri yeterse…

Bu gün(6 Nisan 2011) öğreniyoruz ki, İngiliz Maslahatgüzarı, Antakya’da incelemelerde bulunmuş. Suriye’de çıkacak muhtemel iç çatışmada, Suriye’deki Hıristiyanları Yayladağ’dan nasıl tahliye edeceklerini incelemişler.Neden Akdeniz’deki daha uygun limanları düşünmezler?

Aklıma Sykes-Picot anlaşması geldi.16 Mayıs 1916 yılında yapılan bu anlaşma gereğince, İngiltere ve Fransa Osmanlı’nın güneydeki topraklarını aralarında paylaşıyorlardı.

Tıpkı, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında olduğu gibi, siyasi iktidar gene NATO adı atında bizi parçalayacak ülkeler ile işbirliği içinde hareket ediyor. Majestelerin muhalefeti de öyle…

Onun için olsa gerek, NATO Komutanı “Türkiye NATO’nun ruhudur” diyor.

Mecliste böyle partiler ve iktidarda başka ülkelerin projelerinde Eşbaşkanlık yapan bir başbakan olduğu sürece, biz olsak olsak NATO’nun ruhu olabiliriz. Yani emperyalistlerin kullandığı koçbaşı.

Kendi kaderini Batının kaderine bağlayanlar, eninde sonunda, Batının bozgununu paylaşacaklardır.

ordu millet

WİKİLEAKS BELGELERİNDE LİBYA-RUSYA-KANADA ÜÇGENİ

Rusya, Libya saldırısına karşı sesini neden yükseltmiyor
K. Murat YILDIZ
09.04.2011

Libya ve Kaddafi ile ilgili Wikileaks sızıntılarına kaldığımız yerden devam edelim… Uzun uzadıya Kaddafi - Sarkozy ve Libya – Fransa ilişkilerine değinmiştim. Bu sefer Rusya’nın neden Putin’den beklenmeyecek derecede pasif kaldığı ve Kanada’nın neden daha ilk günden bu operasyona maksimum oranda politik ve askeri destek verdiği sorularına kriptolardan cevap arayacağız.
Rusya ve Putinn baştan beri Libya’ya karşı yürütülen askeri operasyonlara ‘karşı olduğunu’ söylüyor. Fakat nedense bu itirazın tonu oldukça düşük. Bu bağlamda Kaddafi yönetimin Rusya ile ilişkilerini içeren çok ilginç kriptolar var. Bunlardan bir tanesi 08TRIPOLI829 referans ve 17.10.2008 tarihini taşıyor. Kriptonun başlığı oldukça ilginç: “Kaddafi’den Rusya’ya Sevgilerle…”
Söz konusu belgede Libya’nın Rusya ile özellikle askeri alanda ilişkilerini geliştirmek arzusunda olduğu, İtalya ve Amerika ile imzalananan anlaşmaların dengelenmesi, ülkenin stratejik derinliğini arttırmak amacı ile çalışmalar yapıldığı anlatılmış. Bunun yanında Putin’in Libya’ya aynı yılın Nisan ayındaki ziyareti sırasında karara bağlanan ve Rusya tarafından yapılan multi milyarlık 555 kilometre uzunluğundaki Bengazi – Sirte demiryoluna değinilmiş. Yani, Rusya da batılı ülkeler gibi Libya pastasından payını alıyormuş.
Hatta askeri alandaki işbirliği o kadar ileri boyutlara varmış ki zaman zaman tek bir ziyaret esnasında Rusya’ya giden askeri ve diplomatik personelin sayısı 300’ü bulmuş. Bunun yanında Muammer Kaddafi’nin iki oğlu Khamis ve Muatassim’ın Moskova’da askeri eğitim aldığı, bunun ötesinde Khamis’in Rus askeri akademisinde kendisi için özel olarak açılan ‘kişiye özel’ bir progam ile askeri bilimler dalında doktorasını yaptığı anlatılmış.
Rusya ile ilgili en dikkat çekici ve yukarıdaki olumlu tabloya gölge düşüren kripto ise 02.16.2009 tarih ve 09TRIPOLI151 referansını taşıyor. Daha sonra detaylı olarak değineceğim bu belgenin yirminci maddesinde Libya’nın Ukrayna ile yapmayı planladığı bir anlaşmaya işaret ediliyor. Bu anlaşmaya göre Libya, Ukrayna’nın verimli topraklarında 100.000 hektarlık bir alan üzerinde buğday ekecek ve buna karşılık Ukrayna’nın ülkesinin petrol kaynaklarından yaralanmasını sağlayacak. Böylelikle Libya’nın yükselen gıda fiyatlarından etkilenmemesi sağlanırken Ukrayna’nın da enerji alanında Rusya bağlığına son verilmesi hedeflenmiş. Kriptoda Moskova’nın Kiev’e karşı sık sık kullandığı enerji kartını ortadan kaldıracak böylesine bir anlaşmanın Rusya ve Putin tarafından nasıl karşılandığı hakkında bilgi verilmemesine rağmen bunu kestirmek pek güç değil. Dolayısı ile Moskova’nın sesinin Libya’ya müdahale konusunda beklenildiği kadar gür çıkmamasının sebeplerinden biri Kaddafi’nin bu anlaşma planı gibi gözüküyor.
Öte yandan Fransa ve İngiltere’nin ön ayak olduğu müdahaleye ilk günden beri koşulsuz ve sınırsız destek veren Kanada’nın da Rusya gibi Kaddafi yönetimi ile ilgili sıkıntıları olduğunu yine kriptolardan öğreniyoruz. Örneğin, 09TRIPOLI563 referans ve 30.01.2008 tarihli kriptoda Libya’da petrol çıkaran Kanadalı Verenex firması genel müdürü, Kadaffi’nin ülke doğal kaynaklarını halka açma planını eleştiriyor ve bu planı ‘anlamsız’ bulduğunu ABD’li diplomatlara söylüyor. Verenex şirketi önemli bir şirket çünkü Libya’da son dönemde yeni petrol kaynakları bulan sayılı firmadan biri.
Aynı yılın Haziran ayında gönderilen 08TRIPOLI498 referanslı kriptoda PETRO-CANADA’nın Libya ile yaptığı ve eski anlaşma şartlarını Libya lehine hükümsüz kılan yeni anlaşma hakkında bilgilendirme yapılıyor. Libya Halk Kongresince onaylanan bu yeni anlaşma gereğince PETRO-CANADAN’nın 1 milyar dolarlık bir ön ödeme yapmayı kabul etmek zorunda kaldığı, ayrıca var olan geniş petrol alanlarında 3.5 milyar dolarlık bir yatırım ile iyileştirme çalışmaları yapacağı ve 460 milyon dolarlık petrol ve gaz arama taahhüdünde bulunduğu bildirilmiş. Bunun dışında bundan sonra yapılacak tüm arama çalışmaların bedelinin tamamının ve geliştirme projelerinin masraflarının yarısının PETRO-CANADA tarafından karşılanacağı belirtilirken firmanın üretimden payının yüzde 12’ye düşürüldüğünün altı çizilmiş.
Kriptoda PETRO-CANADA’nın kendine çizdiği uzun soluklu yeni küresel plan doğrultusunda Libya’yı merkeze oturttuğu ve faaliyetlerini daha önce yoğunlaştırdığı Suriye ile kendi ülkesindeki Alberta bölgesinden buraya kaydırdırdığı not edilmiş. Nitekim Italyan Eni ve Amerikan Occidental (Oxy) firması ile birlikte PETRO-CANADA Libya petrol üretiminin yüzde 55’ine hakim olacak duruma gelmişler.
Buna bağlı olarak 2009 yılının Şubat ayında gönderilen 09TRIPOLI151 referanslı kriptoda Libya devletinin bu anlaşma revizyonlarından toplam 5.4 milyar dolar ek gelir elde edildiği bildirilmiş. Peşin alınan ön ödemeler ile bu rakkamın 8.4 milyar doları bulduğu ayrıca anlatılmış.
Kısacası burada değindiklerim ve diğer birçok kriptoda açık bir şekilde Kadaffi yönetimi kamulaşırma çalışmaları ile petrol gelirlerinin arttırılarak halka dağıtılması projesi doğrultusunda yeniden yapılandırdığı anlaşmalar sonucunda, başta Libya ile ilgili büyük hayalleri olan PETRO-CANADA firması olmak üzere birçok petrol firmasının canını yakmış. Dolayısı ile yıllarca şu veya bu şekilde idare ettikleri Kaddafi’den bugün kurtulmak isteyenlerin başında Kanada’nın olması pek şaşırtıcı bir durum olmasa gerek.
Öte yandan Fransa ve İngiltere’nin başlattığı askeri müdahale sürecine Rusya’dan soğuk savaş döneminden beri alışageldiğimiz reaksiyonu görmememizi ise Libya’nın, Rusya tarafından Ukrayna’ya karşı her fırsatta acımasızca kullanılan enerji kartını ortadan kaldırma riskine bağlamak son derece mantıklı görünüyor.
Wikileaks sızıntıları ışığında Amerika – Libya ilişkileri ile devam edeceğiz.
Odatv.com

İŞTE YEMEN-LİBYA FARKI
Mehmet Ali Güller
04.04.2011



Yemen’de ölen insan sayısı, Libya’da ölen insan sayısını çoktan geçti… Libya derken, Kaddafi’nin vatan savunması için yaptığı savunmada ölen insan kaybından bahsediyoruz. Bu kaybı bahane ederek Libya’ya saldıran Fransa-İngiltere-ABD üçlüsünün katlettikleri zaten insandan sayılmıyor! Sayılsa, insan kaybını engellemek için daha fazla insan öldürmeye izin verilme durumuna, “uluslararası meşruiyet” denmezdi!

Peki, Libya’da “uluslararası meşruiyet” oluştu deyip, halkın üzerine çuvallanan emperyalistler, neden Yemen’de ve Bahreyn’de ölenler konusunda bu kadar sessizler? Hadi emperyalistleri geçtik, ya bölgeyle dinsel bağlarını her fırsatta öne çıkaranlar neden suskun? Örneğin, Libya konusunda topraklarını NATO saldırısına karargâh yapan Başbakan Erdoğan, Yemen konusunda neden hiç açıklama yapmaz? Yemen, sadece Erdoğan-Barzani buluşmasında söylenen bir türkü müdür? Yemenliler ve Bahreynliler insan değil midir, Müslüman değil midir?

Aslında Yemen ve Bahreyn ile Libya arasındaki fark, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketlerini anlama kılavuzuna dönüşmüştür. Yemen-Libya farkı, tüm ülkeleri ve tüm halk hareketlerini aynı sepete doldurup, hepsini ABD eseri sayanların gerçekleri görebilmesi için de turnusol kâğıdı işlevi görmektedir. Nasıl mı? Açıklayalım…

ABD YEMEN’DE HALK HAREKETİNİ BASTIRMAYA ÇALIŞIYOR

Bildiğiniz gibi Yemen’deki ve Bahreyn’deki “halk hareketi” Libya’daki “kalkışma”dan çok önce başladı. Üstelik Yemen lideri Abdullah Salih ve Bahreyn Kralı Hamad ilk günden itibaren halkın üzerine ateş açtı, kan döktü… Yemen ve Bahreyn konusunda ikiyüzlü davranan ABD yönetiminin tavrı, ülkesinde bile mahkûm edildi. Washington, Salih’in halk hareketini bastıramaması üzerine Yemen yönetimine Suudi Arabistan üzerinden silah yardımı yaptı; yetmedi, Suudi Arabistan istihbaratını rejim karşıtı muhalefeti bastırmada kullandı. Keza Washington, Bahreyn’de daha da ileri gitti ve Suudi Arabistan askerlerini Bahreyn halkının üzerine sürdü!

Tüm bunlar olurken, Libya’da, üstelik El-Kaide önderliğinde bir kalkışma yaşandı ve Libya lideri Kaddafi her lider gibi ülkesini savunmaya soyundu. Ancak Kaddafi’nin tavrı emperyalist dünyada anında “insan hakkı” ihlali sayıldı ve apar topar bir “uluslararası meşruiyet” uydurulup, Libya’nın üzerine çullanıldı.

Emperyalist kuvvetlerin NATO’ya Arap desteği kılıfı aradığı şu günlerde bile Yemen kaynamayı sürdürüyor. Son eylemlerde yine onlarca Yemenli öldürüldü. Ancak dünya Yemen konusunda yine sessiz! BM’nin “uluslararası meşruiyet” kavramının bir aldatmaca olduğu, Libya’nın başka Yemen’in başka olduğu, tüm halk hareketlerinin aynı sepete konularak ABD eseri sayılamayacağı gerçeği, bundan daha çıplak nasıl olabilir ki?!

HALK HAREKETİ BAŞKA, KALKIŞMA BAŞKA

Batı’nın nüfuz alanı olan ülkelerdeki (Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Kuzey Irak) halk hareketleri ile ABD’ye mesafeli olan ülkelerdeki (İran, Libya, Suriye) kalkışmaları aynı saymak konusunda ısrar edenler, neden Yemen gerçeğini göz önünde bulundurmazlar? Neden “ABD düğmeye bastı, halk sokaklara döküldü” şeklindeki iddialarını çürüten olgulara sırtlarını dönerler? Örneğin ABD’nin nüfuz alanı olan Mısır’da, halkın 2004’den beri ayakta olduğunu, örneğin ABD’nin nüfuz alanı olan Yemen’deki muhalefeti ezmek için Suudi Arabistan’ı 2007 ve 2009’da da kullandığını neden yazmazlar?

Ya da ABD’nin 2003’ten beri defalarca İran ve Suriye’yi karıştırmak için azınlık temelli kalkışmalar denediğini neden anlatmazlar? Sırf bu örnekler bile Mısır’ı, Tunus’u, Yemen’i, Bahreyn’i, ABD’ye mesafeli olan İran-Suriye-Libya üçlüsünden, dolayısıyla halk hareketleri ile kalkışmaları birbirinden ayırmaya yetmez mi?

ÇÜNKÜ MÜBAREK BAŞKA, KADDAFİ BAŞKA!

Gelin o zaman yanıtı çırılçıplak ortada olan şu soruları da soralım:

Madem tüm ülkelerdeki gelişmelerin topunun mimarı ABD; o zaman Fransa’nın Tunus’ta halkı hareketinin hedef aldığı Bin Ali’yi açıktan destekleyip, Libya’da Kaddafi’yi düşman ilan etmesi nasıl okunmalı? Ya da İsrail’in Mısır lideri Mübarek’in savunulması için ortaya koyduğu çabalar nasıl okunmalı? (Daha düne kadar dünyayı, “ABD’yi İsrail lobisi yönetiyor” şeklindeki sınıf temeline dayanmayan bir iddia üzerinden açıklamaya çalışanlar, bugün bu olgu karşısında mecburen yeni bir tez ortaya koyuyorlar: “ABD’yi artık İskandinav lobisi yönetiyormuş”!)

“ABD, sırf Libya’ya saldırmak için Tunus’ta düğmeye bastı ve Mısır’dan başlayarak her yeri ayaklandırdı” şeklinde iddia ortaya atanlar, yakın tarihimizi bilmezler mi?

Hadi, “ABD Libya’yı işgal etmek için müttefiki olan Tunus ve Mısır’ı feda etmez” şeklindeki saptamamıza dudak bükerler, peki ABD’nin, 2003’te Irak’a saldırabilmek için başka ülkelerde ayaklanma çıkarmaya ihtiyaç duymadığını da mı anımsamazlar?

Gerçeği ortaya seren o kadar çok soru var ki… Ama meseleniz olayları gerçekten anlamak değil de, sansasyona dayalı tezler ortaya koyarak, daha çok okunmak ve konuşulmak olunca, tüm bu sorular elbette yanıtsız kalır… Dahası, dünyayı ve tarihi sınıf mücadelesiyle açıklamak yerine lobilerle açıklamaya kalkarsanız, emperyalistler arası çelişmeleri de anlayamaz ve NATO konusunda günlerce süren müzakerelere şaşırırsınız.

http://mehmetaliguller.com/

Seyfülislam Kaddafi: Hiçbir suç işlemedik
18 Nisan 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, kendilerine bağlı güçlerin Libya halkına karşı hiçbir suç işlemediğini iddia etti.

Seyfülislam Kaddafi, Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada, "Biz halkımıza karşı hiçbir suç işlemedik. Ordunun sivillere ateş açtığını kabul edemem, böyle bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak da" dedi.

Seyfülislam, ordunun rejim muhaliflerine ateş açtığı konusundaki haberleri de reddetti. Seyfülislam'a göre, bu iddialar koalisyon güçlerinin Libya saldırılarını meşrulaştırmak için ortaya atılan iddialar.
Haber10

AKP'den Libya'nın Haçlılar Tarafından İşgaline Yeşil Işık
21 Nisan 2011


AKP Hükümeti'nin Dışişleri Bakanlığı, "bizim için Libya'da akan kanın durması önemli" açıklaması ile Libya'nın Haçlı orduları tarafından işgaline teşil ışık yaktı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünsal, Libya'ya kara birliklerinin gönderilebileceği haberlerine dikkat çekilmesi üzerine, "Bizim için önemli olan Libya'nın barışı ve istikrarına kavuşması, akan kanın biran evvel durması ve 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının biran evvel ve mutlaka uygun sekilde uygulanmasıdır" dedi. . Bu çerçevede özellikle Mısrata'daki saldırıların biran evvel durdurulmasını istediklerini vurgulayan Ünal, böylece haçlı ordularının Libya'da ilk işgal etmeleri gereken yerin Misrata olması gerektiğini belirterek, işgalci haçlı ordularına açıkça yol göserdi. haber1001

Libya hükümeti: Saldırı Kaddafi'ye suikast girişimiydi
25 NİSAN 2011

Libya hükümeti, NATO'yu Albay Kaddafi'ye suikast girişiminde bulunmakla suçladı.

NATO güçlerinin savaş uçakları dün gece Libya'nın başkenti Trablus'ta Libya lideri Muammer Kaddafi'nin karargahı içindeki binalara hava saldırısı düzenlemişti.

Bununla beraber Kaddafi'nin oğlu Seyfül İslam, yetkililerin bu şekilde teslim olmaya zorlanamayacaklarını söyledi.

Başkentin güneyindeki Bab el Aziziye Karargahına düzenlenen hava saldırısında üç binanın zarar gördüğü bildiriliyor.

Kimi yetkililer, en az 3 kişinin öldüğünü, 45 yaralı bulunduğunu bildirdi, ancak bu haberler başka Libyalı yetkililerce doğrulanamadı.

AFP bir yetkilinin, saldırıyı "Bu Albay Kaddafi'ye yönelik bir suikast girişimiydi" diyerek değerlendirdiğini bildiriyor.

Saldırıdan hemen sonra ülkedeki üç televizyon kanalının yayını bir süreliğine kesildi.

Şehirdeki muhabirler, patlamaların şimdiye kadar başkent Trablus'ta yaşananların en büyüğü olduğunu anlatıyor.

'Kaddafi'nin ofis ve kütüphanesi'

Saldırıda en çok zarar gören binalardan birini Kaddafi'nin ofis ve kütüphane olarak kullandığı belirtiliyor. Bir kaç katlı betonarme bina, saldırı sonrası moloz yığınına dönüştü.

Kaddafi yandaşları ise ellerinde yönetiminin yeşil bayrakları ile beton parçalarının üzerine çıkarak sloganlar attı.

BBC'nin Trablus'taki muhabiri Ian Pannell, zarar gören binalardan bir diğerinin, Kaddafi'nin geçtiğimiz haftalarda Afrika Birliği heyetini ağırlamakta kullandığı binalar olduğunu düşünüyor.

Saldırı sırasında Kaddafi'nin altı kilometrekarelik bir alana yayılan kışla-karargah kompleksinde bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ancak Kaddafi son aylarda televizyondan yayınlanan açıklamalarını genellikle buradan yaptı.
Sabaha karşı düzenlenen saldırıda karargaha en az iki füze isabet etti.
Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam, saldırıyı 'korkakça' diye niteledi.
"Muammer Kaddafi'nin ofisini hedef alan bu korkakça saldırı çocukları korkutabilir, ama biz korkmuyoruz ve savaştan kaçmıyoruz" diyen Seyfülislam Kaddafi, NATO'nun savaşı "baştan kaybettiğini" savundu.
BBC

Afrika Birliği askeri müdahaleye karşı
27 Nisan 2011
Afrika Birliği, Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin Trablus'taki ofislerinden birinin vurulmasından sonra, üst düzey Libyalı liderleri hedef alan her türlü askeri operasyonun son bulmasını istedi.

Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Libyalı üst düzey yetkililer ile ülkenin sosyo-ekonomik altyapısını hedef alan her türlü askeri operasyondan kaçınılması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya müdahaleyi onaylayan 1973 sayılı kararının uygulanmasına katılan kurum ve ülkelerin bu kararda belirtilen koşullara ve uluslararası meşruiyete tam olarak uygun davranmalarının gerekliliği de hatırlatıldı. haber10

'NATO saldırısında Libyalı isyancılar öldü'
28 NİSAN 2011

Libya'nın batısındaki Misrata kentinden gelen haberlerde NATO'nun düzenlediği bir hava saldırısında 11 isyancının öldüğü bildiriliyor.
İsyancıların komutanlarından biri, NATO savaş uçaklarının söz konusu hava akınını dün düzenlediğini söyledi.

NATO haberleri araştırdıklarını belirtmekle yetindi; iddiaları doğrulamaya ya da yalanlamaya yanaşmadı.
Kentten bir doktor, Reuters haber ajansına yedi isyancının da hükümet güçlerinin açtığı ateşte öldüğünü belirtiyor. BBC

NATO saldırısında Kaddafi'nin oğlu öldü
01 Mayıs 2011
Seyf El Arab NATO bombardımanında hayatını kaybetti

Libya hükümeti, Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyf El Arab'ın NATO saldırısında hayatını kaybettiğini açıkladı. Haber5

Libya'da Halk Batılı büyükelçiliklere saldırdı

1 MAYIS 2011
Kaddafi'nin küçük oğlu Seyf ül Arap ve üç torununun haçlı ordusu NATO saldırısında öldürülmesini protesto eden Libya halkı ABD, İngiltere ve İtalya büyükelçiliklerinin yanı sıra BM binasına saldırdı.

Birleşmiş Milletler olayın ardından ülkedeki personelini tahliye etme kararı aldı.
İtalya saldırıyı kınarken, İngiltere Libya'nın Londra Büyükelçisini sınır dışı edeceğini duyurdu. haber1001

ABD'nin İşgal ve Katliamları Protesto Edildi!
04 Mays 2011
İstinye'deki ABD Başkonsolosluğu önünde toplanan Libya ile Dayanışma Platformu Usame Bin Ladin'in öldürülmesini protesto ederek, intikam yemini etti.

Libya İle Dayanışma Platformu, Usame Bin Ladin'in öldürülmesini ve ABD'nin işgallerini protesto etmek için ABD'nin İstinye'de bulunan konsolosluğu önünde toplandı. Eylem öncesi polis, konsolosluğun bulunduğu sokağı her iki taraftan bariyerlerle yaya ve araç trafiğine kapattı.

"MÜCAHİT LADİN"

Libya'yla Dayanışma Platformu adına açıklamayı Baran Dergisi Yayın Kurulundan Kazım Albayrak yaptı. Başında temsili kanlı bir bez olan Albayrak, Anti Emperyalist duruşu nedeniyle Kaddafi'nin yanında olduklarını söyledi. Bin Ladin'in Amerika'yla savaşan bir mücahit olduğunu belirten Albayrak, "Mücahit Usame Bin Ladin'in şehit edilmesi, Libya'da Kaddafi'nin çocuğunun ve torunlarının katledilmesini protesto etmek için burdayız" diye konuştu.

Kazım Albayrak, "Hıristiyan, Yahudi zorbaların katliamlarına boyun eğmediğimizi, bizleri kontrol etmek için dünya çapında tesis ettikleri zulüm mekanizmaları gönülleri İslam aşkıyla tutuşan Anadolu insanının hürriyet ve bağımsızlık ateşini söndüremeyecektir. Biz bunu ilan etmek için burada toplandık. Aynı zamanda büyük İslam kumandanı Usame Bin Ladin'in şehadetini kutlamak, katillerini lanetlemek ve bebek katili NATO'nun Libya'ya müdahalesini protesto etmek için biraraya geldik" dedi.

Bütün Müslüman coğrafyasının oluk oluk kanadığını belirten Albayrak, "Bağırlara saplanmış hançeri tutan el işbirlikçiler, emri verenlerse emperyalist ve Siyonistlerdir." dedi. Albayrak sözlerini şöyle sürdürdü: "Efendi ile uşak el ele devlet terörü uygulayan bu zalimler vatanını dinini milletini ve ailesini korumak için kendileriyle savaşan mücahitleri terörist ilan etmektedirler. Oysa en eski tarihlerden bu yana bunlardır asıl teröristlerdir. İşte bu teröristlerdir Kızılderelileri soykırıma uğratanlar. Bunlardır Afrikalıyı katledip köleleştirenler yine bu vampirlerdir Japonya'yı halkıyla kül edenler, hep bunlardır Vietnamı, Irak'ı Afganistan'ı Somalı'yi ve Libya'yı kan deryası ve harabeye çevirenler."

"Bizi dinimizden kültürümüzden hatta toprağımzdan kopararak zihni ve fiili olarak işgal eden ABD veya NATO, BM tüm unsurlarıyla birlikte vatanımızdan ve zihnimizden sökülüp atılması gerekendir ancak." Diyen Albayrak konuşmasının sonunda şöyle konuştu: "Hepsini reddediyor ve tüm bu zalimleri ve zulümlerini protesto ediyor, hepsini döktükleri kanda er geç boğmaya yemin ediyoruz. Onların dünya düzeninin tüm kurum ve kuruluşlarıyla reddediyor, tüm kurum ve kuruluşlarıyla artık kendi dünya üzenimizi istiyoruz. Zulme başkaldırıyor adalet istiyoruz.

ABD; Amerika kıtasını işgal etti!
ABD; Ortadoğu’yu işgal etti!
ABD; Ortaasya’yı işgal etti!
ABD; Afrika’yı işgal etti!
... ABD; Irak’ı işgal etti!
ABD; Pakistan’ı işgal etti!
ABD; Afganistan’ı işgal etti!
ABD; Türkiye’yi işgal etti!
ABD; zihinleri işgal etti!
ABD; zihinleri işgal ederek, işgal ve katliamlarını görünmezleştirdi!
ABD; dünyamızda, kıtamızda, evimizde, zihnimizde…
Bizi dinimizden ve kültürümüzden kopararak zihnî ve fiilî olarak işgal eden ABD-NATO-BM, diğer unsurlarıyla birlikte yakılması, yıkılması, sökülmesi ve atılması gereken “nesne” lerdir.
Dünyamızı, kıtamızı, zihnimizi, evimizi işgal eden bu “nesneler”i protesto ediyoruz!" diyerek açıklamasını tamamladı.

Libya, Haçlı ordusu NATO'nun bir savaş gemisini vurdu
17.05.2011 Libya, haçlı ordusu NATO'ya mensup bir savaş gemisini vurduğunu açıkladı
.
Libya resmi TV kanalının haberinde, savaş gemisinin Misrata'nın batı kesimlerini bombaladığı sırada, Libya güçlerinin karşı ateş açtığı ve gemiyi vurduğu belirtildi.

Haberde, ''Güçlerimiz, savaş gemilerine ateş açtı ve birini doğrudan ve şiddetli biçimde vurdu'' denildi.
haber1001

Libya'daki çatışmalarda muhaliflerden 8 kişi öldü
17.05.2011
Tunus'un güneyindeki Dehiba sınır karakolu yakınlarında Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı birlikler ve muhalifler arasında dün meydana gelen çatışmalarda muhalif güçlerden 8 kişinin öldüğü, 15 kişinin yaralandığı bildirildi.
Hükümete yakın bir kaynak, Dehiba hastanesine getirilen muhalif güçlere mensup kişilerden 8'inin öldüğünü, diğer 15'inin ise halen hastanede yattığını belirtti.
Zaman

Yine Nato Yine Müslüman Katliamı!
08 Haziran 2011
Libya hükümeti, NATO tarafından gün içinde yapılan yaklaşık 60 saldırı bombardımanında 29 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.Bu açıklama Nato'nun bir katliam örgütü olduğunu adeta tescilledi.

Libya'nın başkenti Trablus'a yapılan NATO bombardımanında 29 kişinin öldüğü bildirildi. Hükümet sözcüsü Musa İbrahim, yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün yapılan 60 kadar saldırıda en az 29 kişinin öldüğünü söyledi.

Bunun başkentte şimdiye kadarki en şiddetli bombardıman olduğunu belirten İbrahim, saldırılardan bazılarında Libya lideri Muammer Kaddafi'nin karargahının ve karargahın yakınındaki bir askeri kışlanın da hedef alındığını ifade etti.

Pazartesi sabaha karşı yapılan saldırıların Libya Televizyonunun bir binasını da hedef aldığını belirten İbrahim, burada 16 kişinin yaralandığını bildirdi.

Gündüz yapılan saldırıların daha korkunç olduğunu çünkü günboyu aile üyelerinin ayrı ayrı yerlerde bulunduğunu belirten İbrahim, "Trablus'ta on binlerce çocuk var. Çocukların yaşadığı şoku ve dehşeti tahayyül edebilirsiniz. Çocukları kendilerinden uzakta bulunan ve kontrol etme imkanına sahip olmayan ebeveynlerin endişesini tahayyül edebilirsiniz" dedi.

Libya 1 NATO helikopteri daha düşürdü
10 Haziran 2011
Libya yönetimi, Zlitan kenti açıklarında bir NATO helikopterini vurduğunu iddia etti.

Libya devlet televizyonunun ordu sözcüsüne dayanarak verdiği haberde, helikopterin denize düştüğü öne sürüldü.

Haberde, bunun Libya’da NATO hava saldırılarının başladığı mart ayından bu yana düşürülen üçüncü helikopter belirtildi.
trt.net

“Kaddafi’ye yönelik nefret kampanyasına NATO devletlerinin yarısı bile katılmıyor”
11 HAZİRAN 2011
Alman Neues Deutschland, “Kaddafi’ye yönelik nefret kampanyasına NATO devletlerinin yarısı bile katılmıyor” dedi ve şu yourmu yaptı:
“Bu da, ittifakın daha 2010 yılında kararlaştırılan yeni stratejisini masada bir süs haline getiriyor. Belli ki, Almanya hükümeti Afganistan’daki kanlı deneyimlerinden sonra geliştirilmesi gereken siyasi değişimleri bombalayarak elde edemeyeceğini anlamış.” BBC

Rusya'nın NATO temsilcisi Libya saldırısını eleştirdi
16.06.2011
Rusya'nın NATO temsilcisi, NATO'nun giderek kara harekatına kaydığını söyledi, Kaddafi'yi öldürme amacı var mı sorusuna ise "elbette evet" dedi.

Londra’da bir basın toplantısı düzenleyen Rusya’nın NATO daimi temsilcisi Dmitri Rogozin, NATO’nun kara harekatına doğru kaydığı doğrultusunda bir izlenimlerinin bulunduğunu ifade etti.

Rogozin, NATO’nun, Libya lideri Muammer Kaddafi’yi öldürmek gibi bir amacının olup olmadığı sorusuna da, ’’elbette evet’’ karşılığını verirken, bu hedefi İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox’un da açıklamış olduğunu hatırlattı.

Rusya’nın NATO daimi temsilcisi, Libya’daki iç savaşa dışarıdan müdahalenin durumu daha da kötüleştireceğini belirtti.

Rogozin, NATO’nun ülkede hedef seçerken belirli bir kriterinin bulunmadığını da ifade edrek, ’’Örneğin Kaddafi bir binadan faks çekerse orayı askeri hedef ilan ederek vuruyorlar’’ dedi.
haber1001

Libya Ordusu Bir Haçlı Helikopteri Daha Düşürdü
21.06.2011
Libya televizyonu, Libya Ordusu tarafından Trablus’un doğusundaki Zlitan bölgesi yakınında düşürülen bir helikopterin enkazının görüntülerini yayınladı. İşgalci haçkı ordusu NATO, helikopterin kaybolduğunu kabul etti. haber1001

NATO Saldırısında 3 Gazeteci Öldü
30 Temmuz 2011
NATO'nun Libya'da televizyon vericisine düzenlediği bombardımanda 3 gazetecinin ölürken, 15 kişi yaralandı.

NATO uçaklarının Libya'da televizyon uydu vericisine düzenlediği bombardımanda 3 gazetecinin öldüğü, 15 kişinin de yaralandığı belirtildi.
El Cemahiriye televizyonu yöneticisi Halid Bazilia, "3 iş arkadaşının Libyalı gazeteciler olarak profesyonel görevlerini yerine getirdikleri sırada öldüğünü, 15 kişinin yaralandığını" ifade etti.
Bazilia, NATO bombardımanını, BM Güvenl
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Sal Ağu 09, 2016 10:04 pm tarihinde değiştirildi, toplam 8 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Hzr 10, 2011 12:00 am    Mesaj konusu: Nükleer ve Kaddafi Alıntıyla Cevap Gönder

Nükleer ve Kaddafi
Erdal Şafak
Sabah Gazetesi
08.06.2011



Almanya en geç 2022'de nükleer enerjiden vazgeçeceğini ve tüm nükleer santrallerini kapatacağını açıkladı. Ertesi gün de NATO, Libya operasyonunu 90 gün uzatmaya karar verdi. Yani, Kaddafi rejimi devrilinceye kadar bombardımana devam.

Peki, Almanya'nın nükleer enerjiden vazgeçmesiyle Kaddafi'nin başına bomba yağdırılması arasında bir ilişki olabilir mi?

Arayalım bakalım...

Almanya 17 nükleer santrale sahip. Bu santraller Almanya'nın toplam elektrik üretiminin yüzde 22'sini sağlıyor. Diğer kaynakların payları şöyle: Kömür yüzde 43, yenilenebilir yüzde 18, gaz yüzde 14, diğerleri yüzde 3.

Söz konusu 17 nükleer santralden 8'ine Japonya'da 11 Mart'ta meydana gelen Fukuşima felaketinin hemen ardından kilit vuruldu. Geriye 9 nükleer santral kaldı. Merkel Hükümeti'nin belirlediği takvime göre, bu 9 santralden 6'sı 2021'de, 3'ü de 2022'de faaliyetlerini durduracak.

İyi hoş da, nükleer santrallerin devre dışı kalmasından sonra elektrik üretimindeki açık nasıl ve nereden kapatılacak?

Alman yetkililer "Öncelikle yeni kuşak elektrikli aletler sayesinde enerji tasarrufu sağlanacak" diyorlar.

Yetmez. Doğalgaza başvursa hem dışa bağımlılık artacak, hem de atmosfere karbondioksit salımı artacak. Petrol, kömür, bitümlü kayalar gibi diğer fosil kaynaklar da hava kirliliğini, dolayısıyla küresel ısınmayı kamçılayacak.

Hidroelektrik santralleri deseniz, Almanya su zengini değil.

Geriye ne kaldı?

"Yenilenebilir enerji kaynakları".

Yani, rüzgâr, dalga gibi, ki zaten bugün bile toplam elektrik üretiminde yüzde 18 gibi önemli bir paya sahipler.

Ama hem yenilenebilir, hem de sınırsız bir kaynak daha var. Onu da "Süddeutsche Zeitung"dan aktaralım:

"Nükleer enerjiden çıkmakla güneş enerjisi çağının kapıları ardına kadar açılmış oluyor."

Ama Almanya'da yılın kaç günü güneşli ki?

365 gün güneş başka diyarlarda, başka kıtalarda...

Nerede?

Cevap: Afrika'da.

Nice zamandır masamda duran bir dosyanın kapağını açtım.

İlk sayfasında tek sözcük yazılı:

"Desertec".

Hiç duydunuz mu?

Bir projenin adı bu. Kuzey Afrika'nın ve Ortadoğu'nun çöllerine kurulacak santrallerle güneş enerjisini elektriğe dönüştürmeyi ve o elektriği Avrupa'ya taşımayı amaçlıyor. En az 400 milyar euro'luk bir proje.

Önümdeki dosyanın bir sayfasını daha çevirdim, karşıma bir harita çıktı. Haritadaki işaretleri saydım:

Afrika ve Ortadoğu'ya kurulması öngörülen toplam 21 güneş enerjisi sitesinden 12'si Libya topraklarında yer alıyor.

Ama sorun şu:

Libya lideri Kaddafi, "Emperyalistlerin yeni sömürü planı" diyerek "Desertec" projesine karşı çıkıyor. Hem de şiddetle.

Oysa daha iki gün önce "Deutsche Welle", Sahra çölüne kurulacak güneş enerjisi santrallerinin başta Almanya, İtalya ve Fransa olmak üzere Avrupa'nın enerji oburlarının ihtiyacının yarısını karşılayabileceğini duyuran bir haber yayınladı.

Ne zaman karşılayacak ihtiyacın yarısını?

Cevap: 20 yıl sonra.

Yani, Almanya'nın nükleer santrallerine kilit vuracağı yıllarda.

O tarihte o hedefe ulaşabilmek için şimdiden Afrika çöllerinde altyapıyı hazırlamaya başlamak gerek. Ne var ki, Kaddafi engeli duruyor.

O zaman ne yapılacak? Engel ortadan kaldırılacak. Devrilinceye kadar bombardımana devam! Devam!

Devam!

NATO'nun Libya operasyonunu neden sadece Avrupalılar'ın yürüttüğünü anladınız mı?

Kaddafi birlikleri 22 muhalifi öldürdü
10 Haziran 2011
Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı birliklerin, Misrata kentinde 22 muhalifi öldürdüğü kaydedildi.
Hikma Hastanesi'nden Ayman adındaki bir doktor, Kaddafi birliklerinin, Misrata'nın banliyölerini top ateşine tuttuğunu ve 22 muhalifin öldüğünü belirtti.
haber10

Kaddafi: "Ölümden Korkmuyorum, Mücadelem Sürecek"
23.06.2011
İçerden ve dışardan gelen bütün tehditlere boyun eğmeyeceği mesajını veren Kaddafi, ''Ölümden korkmuyorum, mücadelem sonuna dek sürecek'' dedi.



Libya lideri, bir kez daha meydan okudu.

Libya devlet televizyonunda sesli mesajı yayımlanan Kaddafi, Libya siyasetinin önemli isimlerinden Huildi Hamidi’nin ailesinin vurulduğu NATO saldırısına değindi.

"Müslüman bir ülkeye karşı düzenlenen haçlı saldırısını" kınadığını dile getiren Kaddafi, operasyona katılan ülkelere, "Siz çocuklarımızı, torunlarımızı öldürdükten sonra aramızda hiçbir anlaşma olamaz" diye seslendi.

Muammer Kaddafi mesajında, NATO bombardımanlarında ailesinden 15 kişiyi kaybeden Libya’nın önde gelen aşiret liderlerinden Huldî Hamidî’ye de saygı duyduğunu belirtti.

"Ülkeyi 100 yıl da bombalasanız boyun eğmeyeceğiz" diyen Muammer Kaddafi, "Onur Hamidî ailesinin, zafer bizim" ifadesini kullandı. TRT

ABD Temsilciler Meclis'i Obama'ya Libya için onay vermedi
24 Haziran 2011
ABD Temsilciler Meclisi, Başkan Barack Obama'ya, ABD'nin Libya'ya yönelik askeri harekata devam etmesi için yetki vermeyi reddetti.

Obama'ya, Libya lideri Muammer Kaddafi'ye karşı başlattığı sınırlı askeri harekatı bir yıla uzatma yetkisi veren tasarı, mecliste 123'e karşı 295 oyla reddedildi.
Akşam

Kaddafi: " NATO sivilleri vahşice katlediyor"

23 HAZİRAN 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi, iki gün önce bir yardımcısının evini bombalayan haçlı ordusu NATO'ya üye devletleri cinayetle suçladı.

Albay Kaddafi devlet televizyonunda yayınlanan ses mesajında bombalamayı yapanların "barbarlar" ve "kaatiller" olduğunu söyledi.

Kaddafi mesajında, Libyalıların "yabancı barbarlarla" ve "haçlılarla" ölene kadar savaşacaklarını da ifade etti.

Libya'ya düşmanların ortaya attığı yalan ve iftiraların şeytanı bile utandıracağını söyleyen Kaddafi, "sırtını duvara dayadığını" ve haçlılarla savaşın son nefesini verinceye kadar süreceğini de belirtti.

İtalya Dışişleri bakanı Franco Frattini dün, insani yardımların yapılabilmesi için NATO bombardımanı da dâhil olmak üzere tüm çatışmaların durması çağrısında bulunmuştu.

Frattini önceki günlerde sebep olduğu sivil kayıpları sebebiyle NATO'nun güvenilirliğinin risk altında olduğunu da söylemişti.

Haçlı ordusu NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ise ittifakın hava saldırılarının devam edeceğini belirtti.
Haber1001

Çin'den Libya harekatına sert çıkış
27 Haziran 2011
Çin Başbakanı Ciabao, NATO öncülüğünde Libya'da operasyon yürüten ülkelere uyarıda bulunarak, askeri bir harekatın Libya krizini tek başına çözemeyeceğini kaydetti.

İngiltere'ye resmi bir ziyarette bulunan Ven, Başbakan David Cameron ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin 42 yıllık iktidarı bırakması yönünde yapılan çağrılarla ilgili olarak siyasi çözüme ulaşılması girişimlerini desteklediklerini ifade etti.

Ven, ''Yabancı askerler savaşı kazanabilirler, ama barışı zor kazanırlar. Ortadoğu ve Afganistan'da olanlardan büyük dersler alındı'' dedi. haber10

Kaddafi'den Şok Tehdit!

Muammer Kaddafi: "NATO Libya'ya bombardımanı durdurmazsa, Avrupa'yı vururum"
01.07.2011



Kaddafi, NATO’dan hava bombardımanına derhal son vermesini, aksi takdirde Avrupa’da misilleme saldırılar düzenleyeceğini söyledi.
Kaddafi’nin mesajı, başkent Trablus’taki meydanı dolduran binlerce taraftarına dinletildi.

Libya lideri, "Eğer saldırlar durmazsa, aynı şekilde muamele etme kararı verebiliriz, savaş Avrupa’ya kayar" şeklinde konuştu. TRT

Ankara'dan Libyalı Muhaliflere Ek Destek
03.07.2011
Libyalı muhaliflerin kalesi Bingazi'de bulunan Davutoğlu, Türkiye'nin Libya'lı muhaliflere 200 milyon dolar ek destek vereceğini açıkladı.

Libya’da sıcak gelişmeler yaşanırken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Bingazi’de temaslarda bulundu.
Davutoğlu’nun, Libyalı muhaliflerin kalesi Bingazi’ye gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye’nin Libya politikası açısından önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor. Davutoğlu, Türkiye’nin Libya’lı muhaliflere 200 milyon dolar ek destek vereceğini de açıkladı.

Ahmet Davutoğlu "Arap Baharı" turu kapsamında Mısır’ın ardından, geniş kapsamlı bir heyetle Libya’lı muhaliflerin kalesi olarak bilinen Bingazi’ye geçti. Bingazi’de Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ile görüşen Davutoğlu, şunları söyledi:

"İnşallah Libya Ramazan ayına kadar sorunu çözer. Yol haritamız, ateşkes ilan edilmeli, tüm şehirlere insani yardım gitmeli, halkın reform talepleri yerine getirilmeli, Kaddafi gitmeli, Libya bölünmemeli. Ulusal geçiş konseyini Libya halkının meşru temsilcisi olarak tanıyoruz."
TRT

TMSF, BM kararı uyarınca, büyük hissesi Libya'da bulunan Arap Türk Bankası'na el koydu
04.07.2011

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Birleşmiş Milletler kararı uyarınca Arap Türk Bankası’nın, Libya Foreign Bank’a ait olan yüzde 62’lik kısmını fona devretti.

TMSF’den yapılan açıklamada , bankanın mali bünyesinin sağlam olduğu, her türlü bankacılık hizmetlerini sürdürmeye ve yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceği vurgulandı.

TMSF, Arap Türk Bankası Anonim Şirketi’nin yüzde 62,37 oranındaki hissesinin temettü dışındaki ortaklık haklarının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1970 ve 1973 sayılı kararları ile 2011/2001 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanması sona erdirilinceye kadar, fon tarafından kullanılacağını bildirdi.

Kararla, Arap Türk Bankası nezdinde Libya Foreign Bank’ı temsilen görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür, TMSF tarafından görevden alındı ve bu kişilerin yerine yeni yönetim kurulu üyeleri atandı.

TMSF ayrıca , Arap Türk Bankası’nın mali bünyesinin sağlam olduğunu, bankanın her türlü bankacılık hizmetlerini sürdürmeye ve yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceğini açıkladı. TRT

NATO'nun öldürdükleri bin 100'ü geçti
14 Temmuz 2011
Anadolu Haber
Libya, NATO'nun hava saldırılarında bin 100'den fazla Libyalının öldüğünü açıkladı. NATO, 19 Mart'ta başlattığı saldırılarını sürdürüyor

Libyalı savcı Muhammed Zikri El Mahcubi, NATO'nun 19 Mart'tan beri ülkesine düzenlediği hava saldırılarında bin 100'den fazla Libyalının öldüğünü söyledi.

Mahcubi, yaptığı açıklamada, NATO'nun hava saldırılarında yaralananların sayısının ise 4 bin 500 kişi olduğunu ifade etti.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'i hava operasyonları nedeniyle Libya mahkemesinde soykırım ile suçlayacaklarını bildiren Mahcubi, Rasmussen hakkında aralarında adam öldürme ve yaralama, kamu binalarını yıkma ve Libya lideri Muammer Kaddafi'yi öldürmeye çalışmanın da olduğu 10 ayrı suçlamada bulundu.

Kaddafi İstanbul'a Meydan Okudu
15 Temmuz 2011

Kaddafi, ulusal ve bölgesel güçlerin, Libya'daki muhalifleri tanımalarının Libya halkı için bir önemi olmadığını söyledi.
Libya lideri Muammer Kaddafi, ulusal ve bölgesel güçlerin, Libya'da muhaliflerin oluşturduğu Ulusal Geçiş Konseyini tanımalarının Libya halkı için bir önemi olmadığını söyledi.

Kaddafi, başkent Trablus'un 150 kilometre doğusundaki Zliten'de toplanan yandaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, ''İsterseniz sözde Ulusal Geçiş Konseyini bir milyon kez tanıyın, bunun sizin kararlarınıza ayak diretecek Libya halkı üzerinde hiçbir önemi yoktur'' ifadesini kullandı.

İstanbul'daki Libya Temas Grubu Toplantısı'nda, Ulusal Geçiş Konseyine tam destek verilmişti. aktifhaber

Kaddafi: Sarkozy savaş suçlusu
15 Temmuz 2011
Libya lideri Muammer Kaddafi, yandaşlarına, muhaliflerin merkezi Bingazi'yi "hainlerin elinden kurtarmak için" bu kente yürümeleri çağrısında bulundu.

Libya televizyonuna göre, Kaddafi, Trablus'un doğusundaki El Ejelat'ta toplanan yandaşlarına gönderdiği sesli mesajında, "savaş saatinin geldiğini ve Bingazi, Misrata ve batıdaki dağlara doğru yürümeye hazırlanmaları" çağrısında bulundu.

"Libya halkının en güçlü halk olduğunu çünkü kendi haysiyetini, şerefini ve toprağını savunduğunu" belirten Kaddafi, "haksız bir savaş yürüttüğü" için NATO'nun yenileceğini vurguladı.

Kaddafi, "bu topraklarda kalacaklarını ve kanının son damlasına kadar halkının yanında olacağını" söyledi.

Kaddafi ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi "savaş suçlusu" olmakla itham ederek, "Sarkozy'nin Fransız ulusunun tarihini lekelediğini, Fransa'nın, Libya ve Müslüman ülkeleriyle ilişkilerini yok ettiğini ve ülkesini kaybedilmiş bir savaşa sürüklediğini" söyledi.

Libya lideri Muammer Kaddafi 'atalarının toprağı' Libya'yı hiç bir şekilde terketmeyeceğini açıkladı
17.07.2011

Yine Meydan Okudu...

Libyalı lider Kaddafi, Haçlıların "meşruiyeti kalmadı" iddialarına gövde gösterisiyle cevap verdi.



Kaddafi, bu kez Zaviye kentinde gövde gösterisi yaptı.

Kendisi bizzat kalabalığa hitap etmedi, fakat onbinlerce taraftarı sokakları ve meydanı doldurdu.

Kaddafi, devlet televizyonunda ve aynı anda meydanda canlı yayınlanan konuşmasıyla meydanları dolduran onbinlerce kişiyi coşturdu.

Muhalifleri "dinden dönerek" hristiyanlaştıklarını savundu.

"İslam, haçlılar tarafından zulme uğruyor" dedi, camilerin yakıldığını belirtti.

Ülkeyi terk etme hazırlığında olduğu iddialarını ise kesin bir dille yalanladı.

Kaddafi, halkının kendisi için, kendisinin de halkı için ölmeye hazır olduğunu bir kez daha tekrarladı.

Sayısı onbinleri bulan halk ise sloganlarla ve havaya ateş açarak Libya liderini destekledi.

Kaddafi 'benden ülkeyi terketmemi istiyorlar, ne atalarımın toprağını ne de benim için canlarını veren insanları terkederim' dedi.
Konuşma başkentin 50 km batısındaki Zaviye kentinde hoparlörlerden halka duyuruldu.

Bu Kaddafi'nin son günlerde halka hitaben yaptığı üçüncü konuşma.

Diğer taraftan Libya'nın başkenti Trablus'un doğu kesiminde dün gece üst üste patlamalar oldu.

Libya televizyonu Tajoura semtinde askeri ve sivil hedefleri vurduğunu ileri sürdü ancak ayrıntılı bilgi vermedi.

Libya'nın doğusundaki Brega'da da 10'u aşkın muhalifin öldürüldüğü bildirildi.
haber1001

Libya'da 127 muhalif yaralandı
17 Temmuz 2011
Libyalı muhaliflerin geri almak için bu akşam girdiği Brega kentinde şiddetli çatışmalar olduğu bildirildi.

Libyalı muhaliflerin geri almak için bu akşam girdiği Brega kentinde şiddetli çatışmalar olduğu bildirildi.

Muhaliflerin Ulusal Geçiş Konseyi'nin sözcüsü Abdurrahman Busim, Brega'dan gelen haberlerde, kentte Kaddafi güçleriyle sokak savaşlarının devam ettiğinin bildirildiğini, muhaliflerden 127 kişinin yaralandığını öğrendiklerini söyledi.

Stratejik bir petrol terminalinin bulunduğu Brega kenti başkent Trablus'un 750 kilometre doğusunda yer alıyor. Muhaliflerin Brega'ya saldırması, birkaç haftalık durgunluğun ardından muhalefetin yönünü tekrar batıya doğru çevirdiğinin bir işareti olarak yorumlanıyor.

Libya'da isyanın başladığı Şubat ayından beri Brega, birkaç kez taraflar arasında el değiştirmişti.

Muhalifler dün gece, bir keşif birimini saldırıya hazırlık için Brega'ya gönderdiklerini açıklamıştı.

NATO savaş uçaklarının Cuma günü Brega yakınlarındaki Kaddafi askerlerini hedef alan saldırısında biri tank olmak üzere 5 zırhlı araç ve 2 roket rampası vurulmuştu. haber10

Muhalifler altı günde en az 50 kayıp verdi
20 Temmuz 2011
Libya'nın Brega kentinde Kaddafi ile muhalifler arasındaki çatışmalarda 6 günde 50'den fazla muhalif öldü.

Libya'nın doğusundaki Brega kentinde Libya lideri Muammer Kaddafi ile muhalifler arasındaki çatışmalarda son 6 günde 50'den fazla muhalifin öldüğü bildirildi.

Ecdebiye hastanesinde doktor olan Muhammed İdris, Brega'da 6 günde 50'den fazla muhalifin öldüğünü, bugün ölen muhalif sayısının 28 olduğunu söyledi.

İdris, ölenlerin çoğunun başlarından ve göğüslerinden vurulduğunu, bugünkü çatışmalarda 83 kişinin yaralandığını kaydetti.

Libya'da Muammer Kaddafi'ye bağlı yönetiminin sözcüsü ise ölen muhaliflerin sayısını 500'e yakın olarak açıkladı.
Dünya Bülteni

ABD Genelkurmay Başkanı: NATO Libya'da çıkmazda
26.07.2011
Genelkurmay Başkanı Oramiral Michael Mullen, NATO'nun Libya'da çıkmazda olduğunu kabul etti.
Oramiral Mullen, emekliye ayrılmadan önce Washington'da düzenlendiği son kısa basın toplantısında, ''Genel anlamda bir çıkmazdayız ancak NATO bombardımanları Albay Kaddafi'nin kuvvetlerini dikkate değer ölçüde azalttı ve Kaddafi'ye bağlı güçler üzerinde ek bir baskı oluşturdu. Uzun vadede işler bir stratejinin, Kaddafi'yi iktidardan uzaklaştırmaya imkan vereceğini düşünüyorum'' ifadesini kullandı. Zaman

Kaddafi: "Düşmanı yenmek için canımızı feda etmeye hazırız''
27 Temmuz 2011


Libya lideri Albay Muammer Kaddafi, bugün yine NATO'ya meydan okudu.

Başkent Trablus'un 120 kilometre batısındaki Zalten'de sesli mesajla yandaşlarına seslenen Kaddafi, ''Korkmuyoruz. Onlara meydan okuyoruz. Hayatlarımızla, kadınlarımız ve çocuklarımızla bedel ödüyoruz. Düşmanı yenmek için canımızı feda etmeye hazırız'' dedi.

Libya devlet televizyonundan yayımlanan bu mesajda Kaddafi, yandaşlarını başkentin güneybatısındaki dağlık bölge El Abal El Harbi'ye yürüyüşe geçmeye de çağırdı.

Kaddafi, muhaliflere hitaben de ''Hainler, silahlarınızı bırakın. Teslim olmak ya da ölmek arasında seçiminizi yapın'' ifadesini kullandı. Haber10

İsyancı generali islamcılar öldürmüş
30 TEMMUZ 2011

Libya'daki isyancı grupların komutanı General Abdülfettah Yunus'un öldürülmesinden, islamcı milislerin sorumlu olduğu açıklandı.
İsyancı yönetimin bakanlarından Ali Tarhuni tarafından yapılan açıklamaya göre, Yunus'u Übeyde İbni Cerrah Tugayı isimli örgüt öldürdü.

Petrol Bakanı Tarhuni konuya ilişkin bilgiyi grubun liderinden aldıklarını kaydetti.
Kaddafi yönetiminin sözcücü Musa İbrahim iseYunus'un El Kaide tarafından öldürüldüğünü, isyancılar arasında en güçlü kesimin bunlar olduğunu söyledi.
Sözcü İbrahim 'bu İngilizlerin suratına inen bir tokattır; tanıdıkları konsey kendi ordularının komutanını korumaktan aciz' dedi.
İsyancıların oluşturduğu Ulusal Geçiş Konseyi'nin başkanı Mustafa Abdülcelil, General Yunus'un bir adli komisyon önüne çıkmak üzere cepheden çağırılmış olduğunu, Bingazi'ye giderken silahlı bir çete tarafından öldürüldüğünü duyurmuştu.
Abdülcelil, Yunus'un Kaddafi yanlısı saldırganların suikasti sonucu öldüğünü, sorumluların elebaşını yakaladıklarını söyledi.
Yunus, Şubat ayındaki ayaklanmanın başlamasına dek Muammer Kaddafi'nin içişleri bakanıydı.
Saf değiştirmesi de isyancılar için önemli bir moral kaynağı olarak görülmüştü.
Trablus'taki BBC muhabiri Paul Reynolds, isyancılar arasında yine de generale güvenmeyenler olduğunu; hükümet yandaşlarının ise onu hain olarak gördüğünü söylüyor.
Yunus'un operasyonlar konusunda sorgulanmak istenmesinin gerisinde de Kaddafi ile bağlantılarının sürdüğü şüphesi bulunduğu yolunda haberler var.
Saldırıda generalin iki yardımcısı, Albay Muhammed Hamis ve Nasır el Mezkur da hayatını kaybetti. BBC

NATO Saldırısında 3 Gazeteci Öldü
30 Temmuz 2011
NATO'nun Libya'da televizyon vericisine düzenlediği bombardımanda 3 gazetecinin ölürken, 15 kişi yaralandı.

NATO uçaklarının Libya'da televizyon uydu vericisine düzenlediği bombardımanda 3 gazetecinin öldüğü, 15 kişinin de yaralandığı belirtildi.

El Cemahiriye televizyonu yöneticisi Halid Bazilia, "3 iş arkadaşının Libyalı gazeteciler olarak profesyonel görevlerini yerine getirdikleri sırada öldüğünü, 15 kişinin yaralandığını" ifade etti.

Bazilia, NATO bombardımanını, BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal eden

"uluslararası terörizm eylemi" olarak nitelendirdi.
http://www.haberler.com/

Berlusconi Kaddafi'den Korkuyor
30 Temmuz 2011

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin kendisinden intikam almak istemesinden endişe duyduğunu söyledi.
İtalyan Corriere della Sera gazetesinde çıkan haberde Berlusconi, ''güvenilir kaynaklara'' dayandırdığı bilgilere göre ''Kaddafi'nin, ölmesini istediğini bildiğini'' açıkladı.

Kaddafi'nin ''hedefi'' olduğu bilgisine istihbarat birimleri aracılığıyla değil, yakın kaynaklar vasıtasıyla ulaştığını aktaran Berlusconi, ''Hayatım tehlikede. Maalesef sadece benim hayatım değil, çocuklarımın da hayatı tehlikede. Beni kastederek, 'Onu öldürmek gerekir' dediğini öğrendim'' dedi.

Libya'daki savaşın kısa sürmeyeceğini ve Kaddafi ile ara bulmanın zor olacağını düşündüğünü ifade eden 74 yaşındaki İtalya Başbakanı, o dönemde ABD'nin baskısı, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano'nun aldığı pozisyon ve parlamentonun aldığı kararın tek başına karar vermesinin önüne geçtiğini belirterek, ''Ben ne yapabilirdim ki'' ifadesini kullandı.

Berlusconi, Kaddafi gibi komuta etmeye alışmış insanların bu durumu anlamasının zor olduğunu, çünkü onların demokrasinin kurallarını anlamadıklarını savundu.

Libya için ''Bu coğrafyadaki en iyi arkadaşımız düşmanımız oldu. Bu, İtalya için bir zarar'' diyen Berlusconi, İtalya'nın Libya'daki isyancılara yardım etmeye devam edeceğini de bildirdi.

Öte yandan Berlusconi'nin dün Milano'daki bir hastanede, Karpal-Tünel Sendromu nedeniyle sağ elinden operasyon geçirdiği öğrenildi. aktifhaber

Libya Ordusu İngiliz Savaş Gemisini roketlerle püskürttü
05 Ağustos 2011
Libya ordusu işgalci haçlı ordusu NATO saldırılarına katılan bir İngiliz savaş gemisine roketler atarak püskürttü.

işgalci İngiltere Savunma Bakanlığı sözcüsü, gerçek bir tehdidin söz konusu olduğunu belirterek, geminin altıncı kez hedef olduğunu kaydetti.

Bakanlık, roketlerin önceki gün, geceyarısı işgalci haçlı ordusu NATO'nun bir saldırısı sırasında kullanıldığını, kıyıya yakın bir yerde bulunan geminin Zlitan bölgesindeki hedeflere karşı düzenlenen işgalci haçlı ordusu NATO saldırısını kolaylaştırmak için aydınlatıcı füzeler fırlattığını belirtti.

Gemide bulunan İngiliz gazeteciler, Libya ordusunun gemi yönüne, Rus yapımı 20 tane B-21 roketi fırlattığını kaydetti.
haber1001

Libya Ordusu Bir El Ganam'ı geri aldı
7 Ağustos 2011
Libya Ordusu, stratejik bölge Trablus'un 80 kilometre güneybatısındaki Bir El Ganam kasabasını muhaliflerin elinden tekrar geri aldı

Libya Başbakanı Bağdadi Mahmudi düzenlediği basın toplantısında, bugün tamamen rejimin kontrolü altında bulunan Bir El Ganam'da yaşamın normale döndüğünü belirtti. haber1001

Haçlı ordusu NATO Libya'da yine çocukları katletti!
11 Austos 2011



Haçlı ordusu NATO bu defa, Trablusun 150 km doğusundaki Majar köyüne düzenlediği hava saldırısında , aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 85 sivili katletti.

Hava saldırısından sonra, Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim yaptığı açıklamada, hayatını kaybedenler arasında 33 çocuğun da bulunduğu 85 sivilin öldüğünü ve çok sayıda sivilin yaralandığını açıkladı.

Libya devlet televizyonunda Haçlı ordusu NATO saldırısında ölen çocukların cesetlerini yayınladı. Ayrıca, hastanede tedavi edilen kadın ve çocukları da gösterildi.

Majar halkı da yaptığı açıklamada NATO'nun hava saldırısında bir sıra evin yıkıldığını, kurtarma çalışmalarına katılmak için gelen bir çok sivilin de üzerlerine bomba yağdırıldığını anlattı

Haçı ordusu NATO, sivillerin yerleşim alanlarını bombaladığını inkar ediyor ve askeri bölgelerin hedef alındığını iddia ediyor.

Ülkede, ölenler için üç günlük yas ilan edildi. Hayatını kaybedenler, toplu cenaze törenleriyle toprağa veriliyor.
Haber1001

Kaddafi'den 'hainlere' karşı savaş çağrısı
15 AĞUSTOS 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi, ülkeyi "hainlerden ve NATO'dan kurtarmak için" taraftarlarını savaşa hazır olmaya çağırdı.
Kaddafi, Libya Devlet Televizyonu'nda sadece sesiyle yayımlanan bu açıklamasını, isyancıların başkent Trablus çevresindeki saldırılarını yoğunlaştırmasından sonra yaptı.

Başkentin 50 kilometre batısındaki Zaviye ve 80 kilometre güneyindeki Garyan'da çatışmalar şiddetlendi.

Bu kentlerin isyancıların eline geçmesi halinde Trablus, karadan kuşatılmış olacak.

NATO da Trablus'a denizden abluka uyguluyor.

Kaddafi'nin sözcüsü iki kentin de tamamen kendi kontrellerinde olduğunu söyledi.
BBC

'Kaddafi'nin neferleri ölüme hazır'
16 AĞUSTOS 2011

Libya ordusu iki koldan saldırı altında. Havadan NATO saldırıyor, karadan isyancılar.

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin arka bahçesi Zaviye kıyılarına kadar geldiler. Burası başkent Trablus'a yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta.

Ancak isyancılar hala rejim güçlerinin güçlü direnişiyle karşı karşıya. İsyancılar ve NATO için en önemli mesele, Kaddafi'nin adamlarının ne kadar güçleri kaldığı ve ne kadar daha çarpışacakları.

Üst düzey bir Libya askerine göre, bazıları ölene kadar savaşmakta kararlı.

İsyancılar tarafından geçen ay esir alınan bir tuğgeneral, "Kaddafi için ölmeye hazır bir grup savaşçı ve subay var. Çoğunluk onu destekliyor. Bunu cepheden biliyorum" diyor.
Adını açıklayamadığımız, isyancıların elindeki en yüksek rütbeli tutsak olan bu subay, Misrata'daki gözetim kampında sorularımızı yanıtladı.
Generalle konuşurken yanımızda isyancıların komutanları da vardı.

Kendisine burada iyi davranıldığını söyledi. Sakin görünüyordu ama savunma halindeydi.
'Moralimiz bozulmadı'
General, bize iyi örgütlü ve güçlü bir ordu portresi çizdi.

Zaman zaman cephane ve yakıt sıkıntısı yaşandığını ama bunların çok ağır olmadığını söyledi.

İsyancıların ilerleyişi ya da NATO bombardımanları sırasında paniğe kapıldıklarını kabul etmekle birlikte bunların çok önemli olmadığını ima etti; "NATO birçok teçhizat ve silahımızı imha etti. Ama bunlar ordunun moralini etkilemedi. Beş aydır Kaddafi'yi bombalıyorlar ama onu hala iktidardan uzaklaştıramadılar" dedi.

General, Libya liderinin "Trablus için ne tür savunma planları yaptığını ve burada ne kadar askeri olduğunu bilmiyorum" dedi, "Gördüğüm kadarıyla bu savaş uzun süre devam edecek. İki taraf da bir karış gerilemeyecek" diye devam etti.

Tutsak generale göre, askerlere Libyalılara değil yabancılara karşı savaşma emri verildi:
"Bize haçlılar ve El Kaide'ye karşı savaşma emri verildi. Müslümanlara karşı savaşmaktansa ölmeyi tercih ederim."
BBC

Libya'da kanlı pazar: 376 ölü
21 Ağustos 2011
Libya'nın başkenti Trablus yakınında Libya lideri Muammer Kaddafi güçleri ve muhalifler arasındaki çatışmalarda 376 kişinin öldüğü bildirildi.

Kaddafi hükümetinden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, dün akşam ve bugünkü çatışmalarda her iki taraftan 376 kişinin öldüğünü belirtti.

Yetkili, bin kadar kişinin de yaralandığını söyledi.

Bu arada Kaddafi, 'Trablus yanacak' dedi.
haber10

Kaddafi: ''Teslim olmayacağız. Trablus'u işgalcilere ve onların ajanlarına bırakmayacağız"
21 Ağustos 2011
Libya'da muhaliflerin Trablus'u kuşatması üzerine Albay Muammer Kaddafi bir açıklama yaptı.

Libya lideri Muammer Kaddafi, teslim olmayacağını söyledi.

Kaddafi, devlet televizyonundan yayımlanan yeni sesli mesajında, ''teslim olmayacağını ve Trablus'taki savaştan zaferle çıkacağını'' belirtti.

''Teslim olmayacağız. Trablus'u işgalcilere ve onların ajanlarına bırakmayacağız. Bu savaşta sizinleyim'' diyen Kaddafi, ''sonuna kadar Trablus'ta kalacağını'' ifade etti.

Yandaşlarından başkenti savunmaları isteyen Kaddafi, muhaliflerle çatışmaları için onlara silah sağlayabileceğini de kaydetti.

Yandaşlarına muhaliflerin kısa süre önce ele geçirdiği başkentin Tacura Mahallesi'ne yürüme çağrısında bulunan Kaddafi, ''Onlara izin verirseniz Trablus'un yerle bir olmasından korkuyorum'' dedi.
haber10

Canlı yayına silahla çıktı!
22 Ağustos 2011

Canlı yayına tabanca ile çıkan kadın spiker 'Sizi öldürürüm' diyerek tehditler savurdu.

Silahı havaya kaldırarak tehditler savuran el-Misrati, başkent Trablus'a giren muhaliflerin kendisine yaklaşması halinde onları vuracağını söyledi.

"Şehit olmaya hazırız"

Korku dolu sesiyle elindeki silaha havaya kaldırıp, "Bu benim silahım... Ey katil! Ey Maktul! Bu Libya televizyonu. Gençlerin televizyonu. Cemahiriyenin televizyonu. Trablus... Libya'yı alamayacaksınız. Bu silahımla televizyondaki tüm arkadaşlarımı müdafaya hazırım. Hepimiz şehid olmaya hazırız. " dedi.

"Ey müslümanlar neredesiniz?"

Hale el-Misrati konuşmasını şu sözlerle bitirdi; "Biz Allah'ı savunuyoruz. Kur'an'ın nasları bu konuda çok açık... Hz. Peygamber (sav)'in sözleri de açık bir şekilde ortada. Ey Araplar! Ey müslümanlar! Neredesiniz" Libya ordusunun insanları öldürüp öldürmemek için yüzlerce kez düşündüğünü iddia eden Hale el-Misrati muhaliflere seslenerek "Fakat sizler NATO, Fransa ve Apachilerle üzerimize geliyorsunuz" diye konuştu.
Cumhuriyet Haber Portalı



Kaddafi pes etmiyor: Savaşacağım
23 Ağustos 2011
Rus yetkililere konuşan Muammer Kaddafi, 'Trablus'tayım ve savaşacağım'..
Dört bir tarafı kuşatılan Muammer Kaddafi pes etmiyor. Rus yetkililere açıklama yapan devrik lider, 'Trablus'tayım ve sonuna kadar savaşacağım' dedi.
pressturk.com/

Libyalı muhalifler Trablus’ta

Libyalı muhalifler, 6 ay kadar süren iç savaşın ardından Libya lideri Muammer Kaddafi’ye bağlı güçlerin denetimindeki başkent Trablus’a girerek kentin büyük bir kısmının denetimini ele geçirdi. haber1001


Kaddafi konuştu!
"Bab El Aziziye'den çekilme taktikti, ya zafer ya ölüm"
23 Ağustos 2011

Muammer Kaddafi radyo'dan yaptığı konuşmada, "Bab El Aziziye'den çekilme taktikti, NATO saldırısında yerle bir olmuştu, saldırılara karşı ya zafer ya ölüm" dedi. habertürk

Libya'da çatışmalar sürüyor
24 AĞUSTOS 2011
Libya'da isyancıların Albay Muammer Kaddafi'nin karargâhını ele geçirmesinden bir gün sonra, hükümet güçleriyle çatışmalar ve NATO'nun hava saldırıları devam ediyor.

Trablus'un güneyi ve merkezinde isyancılar ve Kaddafi yanlısı güçler arasında çatışmalar yaşanırken, Muammer Kaddafi'nin nerede olduğu ise bilinmiyor.

Libya lideri son olarak, karargâhı ele geçirilmesine rağmen isyancılara meydan okudu ve "Ya zafer ya ölüm" dedi.
El Uruba adlı rejim yanlısı televizyonun haberine göre nerede olduğu bilinmeyen Kaddafi sesli mesajında Bab-ı Aziziye karargâhından 'taktik gereği' çekildiklerini savundu.

Karargâhın ele geçirilmesine karşın, başkentin bazı bölgelerinde çatışmaların devam ettiği haber veriliyor.
İsyancılar, Kaddafi yanlısı güçlerin Trablus Havaalanı'na giden yolda saklandığını söylüyor.
Kaddafi'nin sahil kenti Sirte ve Trablus'un 650 kilometre güneyindeki Sebha kentlerinde güçlü bir desteğe sahip olduğu biliniyor.
Sebha'da ayrıca büyük bir askeri üs bulunuyor
BBC

Batı Aç Köpekler Gibi Libya Petrollerine Çökme Hesapları Yapıyor!
24 Austos 2011

Avrupa’daki rafinerilerin çoğu sadece bu ham petrolü rafine edebildiği için İtalya başta olmak üzere Avrupa ve ABD’den şimdiden Libya’nın petrolü için sesler yükselmeye başladı. Batılı ülkeler özellikle de NATO ülkeleri, muhaliflere sağladıkları destek karşılığında, Libya petrolünün ülkelerindeki önemli petrol şirketleri tarafından çıkarılması konusunda kendilerine garanti verilmesini istiyor.

ABD’li emlak kralı Donald Trump da “Libya’nın petrolü savaş ganimetimiz. Almazsak asiler bizden daha zengin olacak” diyerek ülkesinin görüşünü dile getirdi.

Emlak kralı ve Cumhuriyetçi partinin ateşli üyesi Trump, Fox TV’nin sabah programına telefonla bağlanarak “Bütün yükün altına biz giriyoruz, NATO’yu ekonomik ve askeri olarak biz destekliyoruz, ülkemiz iflas ediyor, neden Libya’nın petrolünü biz almıyoruz. Biz Libya’nın petrolünü almazsak, Libyalı isyancılar bizden daha zengin olacak” ifadelerini kullandı.

IRAK İÇİN DE AYNISINI SÖYLEMİŞTİ

Trump, bu yılın başında da Irak’la ilgili benzer açıklamada bulunarak “Orada kalmalıyız ve petrol almalıyız, şayet almazsak, askerlerimiz boşa ölmüş olacak” demişti.

Bu konuda Zaman gazetesinde yayınlanan şu haber durumu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor:

Libya'nın savaş ganimeti: 'Petrol!..'
24 Ağustos 2011
Batılı şirketler Libya'nın petrolünü paylaşma derdine düştü

Muammer Kaddafi rejimi henüz resmen sona ermemişken, Batılı petrol şirketleri Libya'nın kaynaklarını paylaşma yarışına girdi.

Yarışın öncüleri ise petrol şirketleri İtalyan Eni ve Fransız Total. Önceki gün konuyla ilgili bir açıklama yapan İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Eni'nin Libya'nın geleceğinde birincil rol oynayacağını söyledi.

Frattini, halihazırda teknisyenlerinin de bu ülkeye hareket ettiklerini duyurdu. İtalyan bakan, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin devrilmesi halinde muhaliflerin, iki ülke arasında yapılmış sözleşmelere saygı göstereceği beklentisinde olduğunu da vurguladı. Frattini, "İtalya'nın yaptığı sözleşmeler Libya ile yapılmıştır, Kaddafi ile değil." diye konuştu. İtalya'nın, eski sömürgesi Libya'da, petrol sahalarından savunma ve inşaat sektörlerindeki milyarlarca dolarlık sözleşmelere kadar çok geniş bir alana yayılmış çıkarları bulunuyor.

Libya'ya yönelik BM'nin aldığı şartlı operasyon kararını derhal yürürlüğe koyarak tüm dünyayı şaşkına çeviren Fransa ise Kaddafi rejiminin devrilmesinde aslan payının kendisine ait olduğunu öne sürerek, bunun karşılığını ekonomik tavizlerle almaya çalışıyor. Bu amaçla Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Libya Geçici Konseyi lideri Mustafa Abdulcelil'i görüşmeler için Paris'e davet etti.

Şubat ayında başlayan isyanlardan önce günlük 1,3 milyon varil petrol üreten Libya'da aslan payı İtalyan Eni, Fransız Total, İngiliz BP, İspanyol Repsol ve Avusturyalı OMV şirketlerine aitti. Bu şirketler Kaddafi rejiminden elde ettikleri tavizlerin yeni yönetim tarafından da tanınmasını ve hatta daha da genişletilmesini talep ediyor. Özellikle İtalyan ve Fransız şirketleri, ülkelerinin NATO'da aldığı öncü rolün karşılığının tavize dönüşmesi için büyük bir çaba sarf ediyor.

42 milyar varillik rezervinin yanı sıra üretim maliyetinin çok düşük olması ve Libya'nın Avrupa'ya yakınlığı, Batılı şirketlerin iştahını kabartan en önemli sebepler. İtalya petrol ithalatının yüzde 20'sini Libya'dan karşılarken, bu oran Fransa, İsviçre, İrlanda ve Avusturya'da da yüzde 15 civarında. Petrol ithalatının yüzde 1'ini Libya'dan karşılayan Amerika da şirketlerinin petrolden pay kapma yarışında geri kalmaması için girişimlerde bulunuyor. Libya'daki yarışta yer alan Amerikan petrol şirketleri ise Hess, ConocoPhillips ve Marathon.

Muhalif liderler ayaklanmanın patlak vermesinden sonra yaptıkları açıklamalarda savaş sırasında kendilerine destek veren ülkeleri unutmayacakları yönünde sözler vermişti. Uzmanlar, Libya arazisinin ancak yüzde 25'inin petrol ve doğalgaz konusunda tarandığının, mevcut rezervlerinin çok daha yükselebileceğinin altını çiziyor. İspatlanmış petrol rezervleri bakımından dünyada 9. olan Libya, aynı şekilde 1,3 milyar metreküplük gazıyla da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında. Ülkenin istikrara kavuşmasının akabinde elde edilen petrol ve doğalgaz gelirlerinin kısa sürede altyapı harcamalarına ayrılacağına vurgu yapan uzmanlar uzun yıllar Batılı ülkelerin ablukası altında kalan Libya'nın geri kalan altyapısını güncellemek için milyarlarca dolarlık projelere imza atacağı belirtiliyor.

Kaddafi rejimi döneminde milyarlarca dolarlık proje kazanan Türk şirketlerinin yeni dönemde nasıl karşılanacağı ise merakla bekleniyor. Başta Fransa olmak üzere bazı Batılı ülkeler Türkiye'nin Libya pazarından dışlanması için büyük bir gayret gösteriyor.

Bu haberle ilgili olarak haber10'dan iki okuyucu yorumu:

ciran
24 Ağustos 2011 Çarşamba 11:47
Leş kargaları..Koca ülkeyi harabeye çevirdiler, ne yol kadı ne altyapı..şimdi yeniden yapmak için kendi şirketlerini devreye sokacaklar yine.ve petrol, Allah'ın islam coğrafyasına verdiği bir musibet belki de, son yüz yıldır petrolun olduğu cografyalarda kan ve zulümden başka bişey görülmedi, savaşın olmadığı yerlerde de zavallı halk baştaki diktatörlerden çekiyor.
Libyadaki olayların en dramatik karesi de bence, yeşil meydanda asılan pankartta obama, sarkozy, berliskoni, cameron gibi emperyalislerin resminin asılması ve altına Allah sizi korusun yazmaları..

sırtlan sürüleri
24 Ağustos 2011 Çarşamba 11:11
işte batının gerçek yüzü bunların ne kadar ş. olduklarının açık kanıtı bu ülkeler sırf menfaat kazanmak sırf sömürmek için yapamayacakları yoktur. bunun için rahatlıkla masum bir çocuğu bir bebeği bir kadını öldürecek kadar insanlıktan nasibini almamış sırtlan sürüleri.daha sonrada çıkıp dünyaya insan hakları ve demokrasi derşi vermeye çalışan çok yüzlü mahluklar topluluğu

haber1001

Kaddafi, meydan okumayı sürdürüyor
25 Ağustos 2011
Nerede olduğu bilinmeyen Muammer Kaddafi, yayımlanan ses kaydında, isyancıların kaçacak yeri olmadığını söyledi.

Rejim yanlısı Uruba televizyonu, Muammer Kaddafi'nin sesli mesajını yayınladı. Doğum yeri Sirte'deki ve ülke genelindeki aşiretlere seslenen Kaddafi, savaşa katılmaları çağrısı yaptı.

Trablus'u ele geçiren isyancıların 'kadın ve çocukların da katılımıyla' yok edilmesini isteyen Kaddafi, Libya'da halkın çoğunluğunu kendisini desteklediğini, isyancıların kaçacak yeri olmadığını söyledi.

Bu arada Libya'nın başkenti Trablus'ta Rixos oteli yakınındaki Ebu Selim mahallesinde çatışmalar sürüyor.

Ellerinde Kalaşnikof ve roketatarlarla 300'den fazla muhalif, Muammer Kaddafi yandaşlarının direnişi sürdürdüğü mahalleye yönelik saldırı başlattı. NATO uçaklarının da mahalleyi bombaladığı öne sürüldü.

Taarruz öncesinde mahalleyi kuşatan muhalifler çok sayıda kayıp da verdi.

Yüksek duvarlarla çevrili Ebu Selim mahallesindeki apartmanlarda Kaddafi yanlıları yaşıyor. Apartmanların üzerindeki keskin nişancılar sebebiyle muhalifler, mahalle girişinde Kaddafi rejimine ait bayrakları indiremiyor.
haber10

Tekin: Leş kargaları petrolün peşinde

CHP'li Gürsel Tekin gazetecilere verdiği iftarda gündeme dair açıklamalarda bulundu.
24 Austos 2011
Anadolu Haber
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, ''Türkiye'nin aşması gereken hangi sorunlar varsa anamuhalefet olarak biz de katkı sunmak istiyoruz, ama hiçbir şeyden haberimiz yok'' dedi.

Tekin, Çukurambar'daki bir pastanede CHP'yi takip eden muhabirlerle, iftarda biraraya geldi. CHP ile ilgili zaman zaman olmayan haberlerin olmuş gibi yazılmasından üzüntü duyduklarını belirten Tekin, muhabirlerden her konuda kendilerine ulaşmalarını istedi.

LİBYA'DA HERKES PETROLÜN PEŞİNDE

Tekin, Libya'daki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de ''Bu akşam televizyonları izlerken adeta leş kargaları gibi, isimlerini vermek istemiyorum, birçok ülke, 'Libya'daki petrolü nasıl ele geçirebilirim' çabası içinde. Bir insanlık dramının yaşandığı yerde bu ülkelerin hiçbirini görmeniz mümkün değil.

TÜRKİYE'NİN TUTUMU BENİ ŞAŞIRTIYOR

Kabul edilebilir bir yönetim anlayışı yoktu, ama siz 42 yıl bunlara göz yumacaksınız, özellikle Türkiye'deki son 6 aylık değişime bakınca doğrusu bir şaşkınlık içindeyim. Sayın Başbakan 'kardeşim' diye hitap ettiği ve kendi elinden almış olduğu ödülü bütün kamuoyuyla paylaşmıştı'' dedi.

TÜRKİYE MUHALİFLERE PARA YARDIMI YAPTI

Türkiye'nin Libya konusunda ilk tavrını çok beğendiğini, ancak 48 saat içinde bu tavrının değiştiğini ifade eden Tekin, bugün de Libyalı muhaliflerden Türkiye'den kendilerine 200 milyon dolar para geldiğini söyleyen açıklamalar olduğunu kaydetti.

Tekin, 200 milyon dolar gönderilmesi konusunun asla kabul edilebilir olmadığını, Başbakan ve Dışişleri Bakanının bu konularda açıklama yapması gerektiğini söyledi. Tekin, ''O zaman Türkiye'de yaşanan bu sorunlardan dolayı, yarın Türkiye'deki muhaliflere öyle bir yardım geldiği zaman ne söyleyeceksiniz? Söyleyebilecek neyiniz kalıyor sizin?'' dedi.



Ayşe Doğu
Çekin kanlı ellerinizi topraklarımızdan ve kapatmayın göğümüzü..
23 Mart 2011



Yeni bir dille beraber inşa edilecek ‘yeni dünya’..

Artık bırakalım katile katil dememe inceliğini, naifliğini.. Yeni bir dil gerek bize artık kötüye kötü, iyiye iyi diyebileceğimiz.. kaypak olmayan bir dil.. korkak olmayan, üstünü örtmeyen çirkefliklerin ve koruyup kollamayan haini ve gözü dönmüşü.. Yeni bir dil, çocukları yanlışlıkla öldürmeyen ve taş kalpli olmayan bir dil gerek bize ve bütün dünyaya.. Sözün ve dilin haysiyeti iade edilmeli yeniden ve acilen.. Hatta bu dil ‘meli’, ‘malı’ dememeli.. yapalım hemen demeli, yapmalıyız derhal demeli..

Neyin koalisyonu bu?

Neymiş bu koalisyon? Var mı bunun hukuki bir dayanağı.. Bunlar ev basan, yol kesen eşkıya değil de nedir? Var mı bu çetenin insani bir açıklaması.. Ne işiniz var sizin, mülkünüz olmayan bir yerde (bir vatanda), tapusu sizin olmayan bir evde.. Kim çağırdı sizi oraya?.. Nedir sizin bu petrol ve doğalgaz manyaklığınız.. Neden sizde olmayan şeylere sahip olanlara karşı bu husumetiniz, nedir bu kıskançlık? İş bu davranışların derininde ya da daha doğru bir ifadeyle yüzeyindeki freudyen güdüler nelerdir? İlim ve bilim adamlarının genetik biliminin sırlarını keşfetmeyi bırakıp, bunlar üzerine bilimsel deney ve araştırmalar yapması dünya için, dünyanın selameti için daha elzemdir. Biz ( biz derken biz doğulular, biz Afrikalılar, biz Ortadoğulular, biz Osmanlı torunları) kendi tiranlarımızla nasıl baş edeceğimizi biliriz. Onları tarihin çöplüklerine nasıl gömeceğimizi.. Musalar ve Firavunlar yabancı değiller bize..

Ne zaman akıllanacak bu Avrupa?

Söyler misiniz Belçika’nın ne işi var Libya’da?.. Ne çıkarı var demek daha doğru aslında.. Almanya üslerini ABD’ye açarak destek verdi.. Niçin; çıkar için tabi.. 1. Dünya Savaşı sendromu yine nüksetti Avrupa’nın ama bu sefer aynı argümanlar geçerli değil, hele bir uzatın bakalım Libya saldırılarınıi nasıl karışacak Avrupa’nın kendi evi.. Binlerce göçmen var ve milyonlarca halinden şikayetçi insan yaşıyor Avrupa’da-..Daha dün; Irak’ta da aynı tiyatro sergilenmedi mi, seyircisiz? Bu ‘saldırgan koalisyon’u sadece çıkarla ifade etmek ve bilimsel terimlerle süslemek hata olur. Çünkü dünyada girilmeyen ülke, mal satılmayan bölge yok. Bu anlamda gerçekten dünya global artık.. Çıkar, dünyaya barış getirmek, demokrasi havariliği gibi kelime ve kavramların ardına sığınarak açıklamak bu koalisyonu çok basite indirgeme ve zihinleri bulandırma olur zannımca.. Delilik en hafif tabir bence bunlar için.. Ve dünyada aklı başında herkesin birinci görevi bunu tescil ve teşhir etmek olmalı ve ellerini kırmak, bir daha silahlarını doğrultamayacak kadar! Belki de sizinle yeterince mücadele etmediğimiz için kanser bu kadar yaygın! Sizi ancak ‘dervişin zikriyle’ ve ‘aç tavuk kendini buğday ambarında’ deyimleri en güzel ifade eder. Kim alıştırdı sizi terlemeden kazanmaya, paylaşmadan kapkaça, kim müsebbibi bunun? Anneleriniz mi yoksa fikir babalarınız mı böyle eğitti.. Gidin, işgal edin Filistin topraklarını, sürün asıl sahiplerini yurdundan, ben yaptım oldu; olur mu, olmaz tabi! O Akdeniz’in tuzlu sularını yutacaksınız ki aklınız başınıza gelsin!.. Kirasını ödemeden başkasının evine yerleşemeyeceğinizi, izin almadan bahçesine bağına giremeyeceğinizi, hele hele karşı tarafın rızasını almadan kimseyi birlikte yaşamaya ikna edemeyeceğinizi, güçsüz diye, kendini savunamıyor diye kimsenin kimseyi inanmadığı, kabul etmediği bir şeye zorlayamayacağını öğreneceksiniz, gerekirse kafanıza vura vura ya da kafanızı duvarlara vura vura!.. Bu dünya halklarından özür dilemek için gereken adımları atmadan kendinizi aklayamayacağınızı, uluslararası toplumda ciddiye alınmayacağınızı öğreneceksiniz! Afrika’daki halkların bile size acaba’larla yaklaşacağını ve sizinle herhangi bir ilişkiye girerken, ekonomik, sosyal hatta gezi amaçlı bile olsa sizden kefil isteneceğini aklınızdan çıkarmayın.. Erken davranan mı, laf kalabalığı yapan mı, abra kadabra diyen mi, ülkelere, şirketlere ve insanlara şantaj yapan mı rüşvet teklif edenler mi, halkını kandırıp tağut’la iş tutan mı kazanırmış; yoksa özü sözü doğru olanlar mı yoksa haklı ama dilsiz olanlar mı, denize itilip sonra yılana sarılanlar mı, Allahın kılıcı, kelimesi , gölgesi ve ruhundan üflediklerinden olmaya çalışanlar mı göreceksiniz!

Kendi altınızı oyuyorsunuz!?

Bush’u ve farklıyım diye gelerek İsrail ve İngiliz çetesine teslim olan Obama’yı cezalandıracak elbet boş ve inanmadıkları bir gelecek ülküsüyle kandırdıkları için, ABD halkı .. AB ülkeleri de alaşağı edecek; ahlaksız Berlüsconi’yi ve çapulcu Sarkozy’yi.. Yoksa sonları 2. Dünya Savaşında ölen ve yerinden olan 1 milyon Avrupalıyla aynı kaderi paylaşacak!

Bosna kasabı Miloşeviç’i sallandıramadılar, besliyorlara ma kimyasal silahları eline verdikleri Saddam asıldı niyeyse.. ABD’nin maşası korsan İsrail için caydırıcı bir yaptırım çıktığını göremezken Libya’ya bir günde saldırı kararı alınabiliyor.. Gözlerimiz yaşarıyor bu ‘tarafsız’ ve ‘ilkeli’ tutumlarınıza..

Vatandaşlarınızın boğazını her geçen gün biraz daha sıkarken (emeklilik yasası) meşruiyetsiz iktidarlarınız; hırsızlıkla, namluların gölgesinde güçlendirmeye çalışırken Saddam gibi Kaddafi gibi uşaklarınızı –zaten onlar sizin sadık uşaklarınız değil mi, siz ellerine verip uzun namluları memur etmediniz mi onları, musallat etmediniz mi halklarımıza, ağzımızdaki lokmaları -sizin için- alsınlar diye görevlendirmediniz mi? - bahane edip sırtlan yüzlerinizi göstermekten vazgeçin artık komik duruma düşersiniz! Onların el koyduğunuz servetleri hatta, bizim halklarımızın öz ve helal servetimizdir..

Korkuyorsunuz halklarınızdan, iki yüz yıldır tabi tutuldukları herkese malum kişilik ezici yöntemlerinizden ve kurallarınızdan, cezalarınızdan ve el altından sopa göstermelerinizden bıktı ve onlar da bir çıkış yolu arıyor çünkü.. Korkuyorsunuz onların da ayaklanmasından ve emperyal hırslarınızdan hesap sormasından.. Tarihte defalarca denediniz haçlı zihniyetini ama akıllanmadınız: bizden önce İstanbul’un bütün kiliselerini, manastırlarını söküp götürdünüz. Ne gözünüz doydu ne de akıllandınız! göçmenler, fakirler ve kaybedenlerden yana tiksinti ve horlamalarınızdan, insanlığı para hesabına tahvil etmenizden ve taşeron firmalarla kölelik sistemini devam ettirmenizden ve vatandaşlarınızın işlerini kaybetme endişelerinden, hafta boyu bir makine gibi çalışıp hafta sonları sızıncaya kadar içerek gün doldurmanın yaşamak olmadığını, kaygıyla sahip olunan hiçbir şeyin zenginlik olmadığını anlayacaklar ve yakanıza yapışacaklar diye, işgaller için ve iktidar için yalanlar uydurmanızın hesabını soracaklar diye korkuyor ve izansızca saldırıyorsunuz, düzmece ithamlar uyduruyorsunuz ve vicdanlarda asla aklanamıyorsunuz..

Korsanlığa mı başlasak hesap sormak için korsanlardan!?

Bu mavalları dinleyecek mecal yok bizde.. Bu masalları onaylayacak kadar izanımızı yitirmedik. Kaybetsek de teslim etmeyiz kendimizi göz göre yalana-dolana..Hani nerde kaldı Bush’tan hesap sorma, hani nerde yeni bir döneme giren ABD?.. Kapandı mı Guantanamo hapishanesi, suçlular cezalandırıldı mı, çekildi mi işgalci ABD askerleri Irak’tan ve Afganistan’dan, hani babası müslümandı- Charles gibi- Obama’nın da.. Öyleyse niye Müslümanlara bomba yağdırıyor?.. (Bunları bir temenni gibi değil, suçlama amaçlı söylüyorum) Gazze ve Mavi Marmara baskınından dolayı niye İsrail’den hesap soramıyor BM.. Hani temiz eller, hani hukuk ve adalet, nerede vicdan? Ülkelerin sınırlarına saygı nerede ve yaşama hakkına saygı? Değişen sadece solaryumda karatılmış çakma bir başkan, kara derililerle alay eder gibi ve çapulculara çanak tutan BM..

Yeni bir kurum lazım bize..

Dünyaya, bağımsız çalışan ve ilkeleri olan yeni bir kurum lazım.. Arap Birliği niye varsın ki lağvet kendini.. Kendi topraklarına sahip çıkamayacaksanız, olmasanız halklar için daha iyi, kendini savunurlar layığıyla.. Bari gölge etmeyin, zarar vermeyin insanınıza.. Çok beğeniyorsanız gidin, yerleşin Avrupa’ya da, görün gerçek yüzlerini, sizi ne kadar çok sevdiklerini.

Bu defa intikam sırası bizde..

Asla bırakmayacağız bu davanın peşini.. Sabah akşam öğreteceğiz çocuklarımıza Amentü gibi..Yakında 2. Dünya savaşındaki gibi yemeye başlayacaksınız birbirinizi ve bizler seyredeceğiz.. Nasıl da kanını akıttıklarınızın ah’ı tuttu sizi ve Allah kahr sıfatını gösterdi, diye imanımız perçinlenecek! Allah bizim ellerimizle kahredecek sizi ve çocuklarımızın elleriyle.. İbret olarak okutacağız okullarda çocuklarımıza fos çıkan medeniyet mavallarınızı: Duyarsız olmayın, haksızlıklara, acılara; velev ki binlerce km uzakta olsun, kulak kabartın ve taraf olun; doğrudan taraf olun, temizden ve garipten taraf, diyeceğiz!

Dövüşür, barışır, sarılır, koklaşırız biz, hiç olmazsa kan parası öderiz birinin canına kasd edince.. Yan yana yaşamaya devam ederiz, -en azından- kalu beladan beri süregelen bir hukuka iman etmişizdir –ne kadar önemli bir hukuka bağlı olmak-. Eşkıya değiliz bir bütünün parçasıyızdır her halükarda ve bu bilince eremeyenleri dışlarız, adam yerine koymayız gerçekte. Yoldan çıksak, hata yapsak bile, biliriz bu gelenektir bizi toprağa koyacak -aynı kadim ritüellerle-..

Bunca zayiatın ve yıkımın faturasını kim ödeyecek?

Ülkelerinizi bağışlasanız yetmez öyleyse sizi seçenler ve sessiz kalanlar ödeyecek bunun faturasını; çocuklarınız ve torunlarınız ödeyecek. Adım atarken topraklarımıza, didik didik aranacaklar ve sakıncalı damgası yiyecekler sizin saldırganlıklarınızdan dolayı çünkü sütle ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer diye bir deyiş var buralarda.. Kudüs duvarlarında eskiden ‘köpekler ve Yahudi giremez’ yazarmış, gerçekten feraset bu işte!

Dönün çöplüklerinize..

Çıkın, gidin topraklarımızdan, kendi çöplüklerinizden yükselen kötü kokuları giderin önce.. Onurlu muhalefetlere imkan tanıyın.. Tanıyın da onurlu yöneticiler çıksın içinizden. Komşu hakkını öğrenin, İncil’den Tevrat’tan ve Kuran’dan. İsterseniz gelin Doğu’dan öğrenin binlerce yıllık gelenekten, binlerce yıldır yan yana yaşayan halklardan.. Çekin kanlı ellerinizi topraklarımızdan, pazar yerlerinde, düğünlerde patlattığınız bombalarınızı da alın, sorry’lerinizi de; defolun gidin topraklarımızdan.. Batı halkları, bedelini ödeyecek yöneticilerinin ortak olduğu insanlık suçlarının?.. (Bakınız: 2. Dünya Savaşı) Bunun muhasebesini yapın borsadan , AB’den önce.. Siz kimi sallandıracaksınız bakalım; Bush’u mu, Obama’yı mı, yoksa Sarkozy’i mi?
Kaynak: haber10

"ABD'nin posta beygiri gibi..."
27 Austos 2011

MHP Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "dış güçlerin taşeronu", BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın ise "Amerika'nın elçisi" eleştirilerini bir adım daha ileriye götürdü.

MHP Başdanışmanı Vahapoğlu Libya'daki muhaliflere destek vermek için sıkça bu ülkeye giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için "Amerika'nın posta beygiri gibi" ifadesini kullandı.

MHP İl Başkanlığı tarafından dün akşam bir otelde verilen iftara katılan Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu hedef aldı:

"Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avrupa Birliği'nin bölgedeki planlarını yerine getirebilmek için Türk askeri dahil devletin bütün imkanları kullanılabildiği gibi, Türk devlet geleneğini ayaklar altına alan bir takım uygulamalar yapıyor. Dün Kaddafi'den ödül alabilmek için çadırının kapısında bekleyen sayın Erdoğan, onun verdiği ödül ile şereflendiğini söyleyen sayın Başbakan, bugün Kaddafi'nin muhaliflerini desteklemek üzere 'Amerika'nın posta beygiri gibi' habire Dışişleri Bakanını gönderiyor."

İftar programına, MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Aydın, Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Kars İl Başkanı Muhsin Ağçay, Iğdır İl Başkanı Cahit Erol, Koçköy Belediye Başkanı Esat Aydın, Azerbaycan Başkonsolosu Ayhan Süleymanov, Ülkü Ocakları İl teşkilatı, kadın kolları ile çok sayıda partili katıldı
haber1001

İşbirlikçi isyancılar Haçlı Ordusu NATO'ya yalvarıyor: 'Bizi Kaddafi'den korumaya devam edin'
29 AĞUSTOS 2011

Libyalı işbirlikçi isyancıların lideri, Mustafa Abdül Celil'i , Haçlı Ordusu NATO'nun çekilmesinden sonra cezalandırılma korkusu sardı Kaddafi'ye ve Libya halkına karşı koruma istedi.

Haçlı Ordusu NATO Libya'daki salşdırılara hala bağlı olduğunu söylese de, görev süresi Eylül ayında sona eriyor.
Bu süre dolmadan tüm üyelerinin bir araya gelerek haçlı saldırılarının geleceğine karar vermeleri gerekiyor.

İşbirlikçi Mustafa Abdül Celil, Katar'da yapılan bir askeri toplantıda Kaddafi'nin güçlerinin hala kuvvetli karşı saldırılar düzenleyebildiğini söyledi.
Celil "Kaddafi'nin koalisyon güçlerine meydan okuması yalnızca Libya için değil, dünya için de tehdit oluşturuyor. Bu yüzden haçlı koalisyondan desteğini sürdürmesini istiyoruz" dedi.
haber1001

Libya'da işbirlikçi isyancıların başkomutanı ve iki üst rütbeli yardımcısı öldürüldü
29.07.2011



Libya'da muhalefet ordusunun başındaki komutan Abdülfettah Yunus, bir pusuda öldürüldü.. işbirlikçi isyancıların lideri Abdül Mustafa Celil Başkomutan2ın öldürüldüğünü doğrularken olaya dair ayrıntı vermekten kaçındı.

Libya'da işbirlikçi isyancıların Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Yunus, düşürüldüğü pusu ve silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Abdül Mustafa Celil, Yunus'un savaşın durumuyla ilgili bilgi vermek üzere Brega'da cepheden Bingazi'ye çağrıldığını ve yolda Kaddafici güçlerce pusuya düşürülerek öldürüldüğünü açıkladı.

Ancak Celil, bu kadar önemli bir olaya dair başka hiçbir ayrıntı vermedi. Onlarca yabancı basın mensubunu şaşkınlık içinde bırakan açıklamayı yapar yapmaz toplantı salonundan çıktı.

Komutan Yunus, genellikle çok sayıda zırhlı araçtan oluşan bir konvoy ve 30 silahlı koruma eşliğinde seyahat ediyordu. Bu kadar güvenlikli bir konvoyun düşürüldüğü pusuda Celil'in öldürülmüş olması, pusunun ayrıntılarını çok önemli kılıyordu. Fakat bunlara dair hiçbir bilgi verilmedi.

Saldırının olduğu yerin cephe gerisi olması da işvbirlikçi isyancıları “Libya’ya hakim oldukları” propagandası halkkında soru işaretlerini artırıyor.

İşbirlikçi isyancılarr, ellerinde tuttukları bölgede geçmişte devlet görevinde çalışmış kişilere kadar Kaddafici olduğunu düşündükleri herkesi ya hapse atmış ya da infaz etmiş, evlerini de yağmalamışlardı. Buna rağmen cephe gerisinde Genelkurmay Başkanı'nın konvoyuna pusu kurup komutanı öldürebilecek sayıda ve teçhizatta Kaddafi güçleri bulunması, İsyancıların Libya'ya hakim oldukları iddiasının bir yalan olduğunu açığa çıkardı.

Celil'in verdiği bilgiye göre Yunus'la birlikte iki üst düzey muhalif komutan daha öldürüldü.

Celil'in, yabancı gazetecilere ölüm açıklamasını yapıp, hiçbir soru kabul etmeden çekip gitmesinden dakikalar sonra, açıklamanın yaptığı Bingazideki otelin bulunduğu sokakta silahlı çatışma çıktı. Makineli tüfeklerden çıkan mermiler, sokak üzerindeki binaların camlarını patlattı.

Yunus'un Mart ayı boyunca ordunun başına geçmek konusunda rekabet ettiği, hatta Mart sonlarındaki bir toplantıda birbirlerine girecek kadar nefret ettiği diğer komutan, Halife Belkasım Hefter de bir dönek. Hefter, Kaddafi'nin Çad'daki komutanıydı. Fakat seneler önce rejimle yollarını ayırdı ve CIA destekli bir milis gücünün başına geçti. Uzun yıllar, ABD'nin Virginia eyaletinin Langsley bölgesinde, CIA merkezine 8 kilometre uzaklıkta bir evde yaşadı. Libya'da savaşın kopmasıyla birlikte ise "görev almak" üzere Libya'ya geldi. Yunus'un ölmesiyle birlikte muhalefet güçlerinin başına Hefter'in geçmesiihtimal dahilinde.
haber1001

Libya: Saldırılarda çok sayıda sivil öldü
22 MART 2011
Dün gece Trablus semalarında, Kaddafi'nin karargâhı yakınlarında yine patlama ve uçaksavar sesleri duyuldu.
Libya hükümeti yetkilileri, haçlıların saldırılarında çok sayıda sivilin daha öldürdüğünü duyurdu.
Kaddafi hükümetinin yetkilileri başkent Trablus yakınlarındaki Bussetta deniz üssü ile bir balıkçı kasabasının isabet aldığını söylüyor.
Sözcü Musa İbrahim, Surt'ta (Sirte) sivil havalimanı ile güneydeki Sebha bölgesinin de vurulduğunu söyledi.
İbrahim sözünü ettiği can kayıplarına ilişkin sayı vermedi ve 'çok sayıda' demekle yetindi.
Libya devlet televizyonunda haçlıların başkentte pek çok noktaya saldırı düzenlendiği duyuruldu ve "Bu saldırılar Libya halkını yıldırmayacak" denildi.
haber1001

Afrikalı liderlerden Libya'ya haçlı saldırısına tepki
22 MART 2011



Libya'ya halkına karşı başlatılan haçlı saldırıların üçüncü gün geride kalırken, haçlı saldırısı bütün dünyada eleştirilere hedef oluyor.

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, dün operasyonu bir haçlı seferine benzetmişti.

Haçlı saldırısı karşısında en sert eleştiriler ise Afrika kıtasından geliyor.

Zuma, Museveni ve Mugabe sert çıktı

Domuzlar diktatoryası BM Güvenlik Konseyi'nde, harekete geçilmesi için lehte oy veren Güney Afrika, yaşananlar ışığında derhal ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulundu.

Aynı zamanda Afrika Birliği'nce arabuluculuk için görevlendirilen heyet üyelerinden olan Güney Afrika lideri Jacob Zuma yapılanları 'rejim değişikliği doktrininin bir uzantısı' olarak niteledi.

Diğer bazı Afrika ülkesinin liderleri de operasyonu eleştiriyor.

Uganda lideri Yoweri Museveni, New Vision gazetesinde yayınlanan uzun makalesinde Batı'yı çifte standart uygulamakla

ÖMER MUHTAR İÇİN
SERDAR AKİNAN
21 Mart 2011

Önce dilimizi düzeltelim. Libya'ya yapılan saldırıya 'müdahale'' ve 'operasyon'' demek ahlaksızlıktır. Sivilleri de vuran bu bombardımana 'uluslararası kamuoyu'' falan karar vermedi... Kararı veren küresel bir çetedir.

Milyar dolarlık savaş makinesinin kanla yağlanan dişlileri gece karanlığında dönmeye başladı.

Her biri milyon dolar değerinde yüzlerce füze iki gündür Libya topraklarını hallaç pamuğu gibi atıyor.

Askeri, ticari ve endüstriyel kompleks; küresel medyadaki uşakları vasıtasıyla yığınların toplu hipnozu için iyi malzeme sağlıyor doğrusu...

Irak'taki kitle imha silahlarını unutmadık. Powell'ın BM'deki o sunumunu hatırlayın... Saddam'ın nükleer, biyolojik ve kimyasal silah tesislerinin sözde kanıt olan fotoğraflarını göstermişti o utanmaz yalancı... Irak'ta tek bir kitle imha silahı bulundu mu? Gördüğümüz sadece kan ve gözyaşıdır.

Afganistan'da ele geçen bir Usame var mı? Milyonlarca masum Müslüman'ın kanı dere oldu aktı... Akıyor.

Libya'da hedef Kaddafi'ymiş...

Sarkozy, Obama, Merkel, Cameron ve pedofil Berlusconi ile adlarıyla artık ağzımızı bile kirletmeyeceğimiz Arap ülkelerinin sözde Müslüman liderleri nazarımızda en az Kaddafi kadar insanlık müsveddesidir.

Ne kadar kirli olduklarını Bahreyn adlı turnusol kağıdından anlarsınız.

Sarkozy'nin 2007 seçim kampanya masraflarını kim karşıladı? Botokslu Albay Kaddafi...

O Kaddafi muhalefeti, Fransız yapımı uçaklardan veya Alman helikopterlerinden atılan İtalyan yapımı bombalarla bastırmaya çalışıyor. İtalya, Almanya, Belçika ve İngiltere, aynı silah ve bombaları kullanıyor. Harcanan para milyarlarca dolar... Bu para kimin cebine gidiyor? Petrol ve silah ticareti... Her ikisi de insan hayatıyla doğrudan ilintili...

Lafı bizimkilere getirmeyeceğim... Getiremeyeceğim. Pek sıkıntılı oldukları anlaşılıyor.

Ama lafı bir başka onurlu insana getireceğim. Ömer Muhtar'a... Ömer Muhtar kimdir bilir misiniz? Libya'da İtalyanlara karşı yürütülen direniş hareketinin önderidir. İtalya'da faşistler iktidara gelip 1923'te Libya'da bir sömürge politkası uygulamaya başlayınca çöl aslanı olarak bilinen bu adam muazzam bir direniş başlattı. Tam sekiz yıl gerilla savaşı verdi. Bir çarpışmada yaralanarak İtalyanlara esir düştü. Gen

Fransa, Libya'nın petrollerinin %35'ine peşin peşin el koymuş!
1 Eylül 2011
Fransız medyasından çarpıcı iddia: Libya'daki krizin başında, bu ülkedeki petrolün yüzde 35'inin Fransa'ya verilmesi konusunda Ulusal Geçiş Konseyi ile anlaşma yapıldı...

Liberation gazetesi, Libya Ulusal Geçiş Konseyi tarafından kaleme alınan ve Katar yönetimine gönderildiği ifade edilen 3 Nisan tarihli bir mektupta, Libya'daki petrolün yüzde 35'inin Fransa'ya verileceği konusunda anlaşmaya varıldığı yolunda ifadelerin yer aldığını duyurdu.
haber10

Kaddafi: Libya'yı bir kez daha sömürgecilere bırakamayız
12 EYLÜL
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Çrş Eyl 24, 2014 12:16 am tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Eyl 02, 2011 12:59 am    Mesaj konusu: ''ORDUMUZ AYAKTADIR. ZAFER DİRENİŞİN OLACAK!'' Alıntıyla Cevap Gönder

"GANİMETİ HİÇ KİMSEYE YEDİRTMEYİZ"
Bülent Esinoğlu
24 AĞUSTOS 2011

Libya'ya demokrasi götürecek olan Batılı Mafya, Daha Libya'daki direniş bitmeden, "Ganimeti Kimseye Kaptırmayız" tamtamları çalıyorlar.

Her ne kadar, Avrupa Kaddafi'nin düşürülmesinde etkin rol almışsa da, Amerika'nın Libya ganimetinden aslan payını alacağı kesindir.

Aslında ganimetten pay alacağını söyleyen Amerikalı Milyarder Donald Trump değil, Türk müteahhitleri ve onların hesabına cansiperane çalışan BOP Dışişleri Bakanı da bu işe talip.

Davutoğlu sanıyor ki, Libya'ya en erken ben gidersem, Libya'daki talandan en fazlasını ben alırım.

Tekeller arası ganimet paylaşımının hangi mafya kurallara göre işlediğini yakında öğrenir.

Kaldı ki, Libya'da iç savaş asıl şimdi başlıyor. 34 aşiret var. Bunların hepsi bir telden çalıyor. Libya'nın yeniden bir devlet olması en az 5-6 yıl alır. Irak'ta devleti yıktılar. eniden hala kuramadılar. Kurduk deseler bile, İran'ın bölge hakimiyetini daha etkin olmasına sebep oldular.

Hele bir de Suriye'ye bizi bulaştırırlarsa, yandı gülüm keten helvası.

Bakın PKK'nın yayın organı Gündem Gazetesi yazarı Veysi Sarısözen ne diyor?

"Şam rejimi devrildiği takdirde, Suriye birliğini muhafaza etmek büyük ölçüde zorlaşacaktır. Mevcut rejimin çöküşünün ardından, en başta Kürtlerin bağımsızlıkları veya en azından özerkliklerini elde edeceklerini beklemek yanlış olmaz"

"Kürtlerin Suriye Kürtleri ile birleşerek 'Açık Denizlere erişim' elde edecekleri bir jeopolitik dönüşüm anlamına gelebilecektir."

Bu görüşü, Rus siyaset bilimcisi Rikozin de aynen böyle dillendirmişti.

Ganimet paylaşmak, öyle Davutoğlu'nun sandığı gibi, 300 milyon doları bavula koyup, muhalefete gitmesi ile olmaz.

Maftya tarzı bu tür ilişkiler, ancak mafyalaşan kapitalizmin ürünü olabilir.

Orada daha çok muhalif gurup çıkacak. Libya'nın paylaşılması, Irak'ın paylaşılmasından zor olacaktır. Irak'ta Amerika İngiltere'ye bile doğru dürüst pay vermedi.
Mafya'nın paylaşım kurallarını öğrenmeden oraya 300 milyon dolarla gitmek akıl alabilecek bir şey değildir.

Davutoğlu'nun Libya'ya götürdüğü 300 milyon doların, Kaddafi muhalifiyim diyen mafya ve çapulcunun elinde kalacağını şimdiden söyleyebilirim.

300 Milyon doların bir kuruşu bile halkın eline gitmez. Devlet mi var ki, adilane dağılsın.

Gitti bizim paralar mafyanın eline.

Karşımızda ciddi devlet diye gördüklerimizin, nasılda mafya ve Ortaçağ talancıları olduğu ortaya bir kez daha çıktı.

Batı ikinci ortaçağını yaşarken bizim maşaları da kullanmayı ihmal etmiyor.
Kaynak: http://www.ulusalkanal.com.tr/

SEYFÜL İSLAM; ''ORDUMUZ AYAKTADIR. ZAFER DİRENİŞİN OLACAK!''



01.09.2011

SEYFÜL İSLAM, 1 EYLÜL FETİH DEVRİMİNİN 42.YILDÖNÜMÜ ARİFESİNDE LİBYA HALKINA SESLENDİ; "ORDUMUZ AYAKTADIR. ZAFER DİRENİŞİN OLACAK!"

Sizlere Trablus'un varoşlarından hitap ediyorum.

Her nerede olurlarsa olsunlar, bütün kardeşlerimiz şu söylediklerimden emin olsunlar, şimdi öğle üzeri El-Aziziye'den geçtik. Orada Libya gençliğiyle bir araya geldik. Sonra Vershefana'da, Navayih El Arbaa'da kardeşlerimizle toplandık. Trablus'un hemen bitişiğindeki bölgeleri de ziyaret ettik. Halkımızın moralinin gayet yüksek olduğunu gördük. Ebu Salim'in iç bölgelerinden gençlik temsilcileriyle ve El-Hadba gençliğiyle de görüştük. İç bölgelerdeki durumun sağlamlığını (onlar da) doğruladı.

Söylediğime itimat edin, güvenin; Biz varız! Herşey yolunda, mücadele devam ediyor ve zafer yakın!

Bugün kardeşlerimiz bana bir mesaj ilettiler. Silahlandırılmış bozguncuların, lağım farelerinin uzaktan uzağa savurdukları "Teslim olun yoksa Bani Valid'e saldıracağız!" tehditlerine cevap vermeye karar veren aşiretler, bugün Verfalla ve Bani Valid'de düzenlenen büyük bir toplantıda bir araya geldiler. Çoğunluk kararıyla onaylanan cevap şu:

"Sizin de Nato'nun da canı cehenneme! Cehenneme kadar yolunuz var! Libya, bizim vatanımız. Bu vatanda doğduk, bu vatanda öleceğiz!"

Verfalla siz farelerden ve müttefiklerinizden (Nato) korkmuyor. Şehirlerimizde sayısız evi hedef alıp, aileleri topluca katleden Nato bombardımanına rağmen, insanlarımız şehitlerini toprağa verip, daha da bileniyor. Mücadelemizi ve direnişimizi zafere kadar sürdüreceğiz.

Fezzan mesela... Bütün aşiretleriyle tamamen tek vücut ve "Lider"e sadık. Bugün orada da bir dizi toplantı gerçekleşti. Sonuç ve kararlılık aynı; Burada korkuya, teslimiyete yer yok!"

Şunu da söylediler; "Bizim babalarımız, dedelerimiz, sömürgeci İtalyan güçleriyle bugün değil, ayakları çıplakken, giyinecek doğru dürüst bir şeyleri yokken savaştılar."

Sirte'ye yönelik tehditlerine gelince... Sirteliler cevaplarını çoktan verdi; Sirte'ye girmek, parkta gezintiye çıkmak gibi bir şey olacak diye düşünüyorsanız, hadi buyrun gelin! Bugün Sirte'nin, onu savunan ve savunmaya hazır olan tepeden tırnağa silahlı 20 000 bin vatan evladı var. Zafer yürüyüşünü sürdürürken, Sirte'den bir çok defa geçtik, bunlar Sirte'yi almaktan bahsediyor!

Şimdi bütün bu hurafeler, genel algıyı çarpıtmak, kaos ve kafa karışıklığı yaratmak için bir medya kampanyasından ibarettir.

Diğer şehirlere de söylüyorum, emin olsunlar, meydan okuyoruz. Liderliği merak etmesinler, sağlığı yerinde, "LİDER"in kendisi gayet iyi, herşey normal çay, kahve içiyoruz, mutluyuz; Çünkü Evimizde, vatanımızdayız ve onun için döğüşüyoruz.

Tobruk, Al Bayda, El Marj, Zlitan ve Trablus'taki kardeşlerimize de mesajımız var; harekete geçmeye hazır olun. Lağım fareleri her hangi bir yere musallat olmuşsa, durmayın, o farelerin üzerine taarruz edin. Kontrol noktaları da yerle bir edilmeli. Vatanımız bu silahlandırılmış bozgunculardan temizlenene kadar, gece ve gündüz, ara vermeden, düşmanı kan revan içinde bırakacaksınız, kanatacaksınız. Böyle yapmak, hepinizin sorumluluğudur ve liderlikte sizlere karşı sorumludur.

Unutmayın; bütün Libyalılar Muammer El-Kaddafi; bütün Libyalılar Seyf El-İslam; bütün Libyalılar Hamis Muammer'dir.

Düşmanı her nerede bulursanız, vurun!

Düşman, zayıf. Düşman, ağır kayıplara uğradı. Yaralarıyla uğraşıyor.

Bab Al Aziziye (bu konuyu sömüren yalancıların yalanlarını ezmek için söylüyorum) son yedi ay boyunca (terör örgütü) Nato'nun düzenlediği 64 saldırıyla zaten tahrip olmuştu. Bu askeri üs, şimdi kitlelere açık. Nato hava saldırılarının günlük saldırılara dönüşeceğinin belli olması üzerine, askeri personelimizi oradan çekme kararı aldık. Bugün Bab Al-Aziziye’ye girip, çıkmanın hiç bir anlamı yok. Halka açık... Halkımız orada festivaller düzenliyor, şarkılar söylüyor. Çadırlarını kurup, kalanlar var. İçindeki bütün askeri malzemeleri başka yerlere naklettiğimiz, tahrip olmuş, metruk binalar.

Bu silahlandırılmış bozguncular, psikolojik savaş yoluyla, insanların kafalarını karıştırmaya, korkutmaya çalışıyorlar, bütün hikaye bu. Halkımıza söylüyorum; hiç endişeniz olmasın; Ordumuz, sağlamdır, silah depolarımız iyi durumdadır.

Tehdit alan aşiretlerle, Tarhuna, Hums, Bani Valid, Sirte, Vershefena, Navahiy El Arbaa, El Eylat'la, bütün bu aşiretlerle bizzat temas edip soruşturdum; hepsi, "Teslim olmazsanız, öldürürüz" diye tehditler yollandığını söylediler. Peki ne cevap vermişler bozgunculara? Verdikleri cevap şu;

"Bu topraklar bizim Evimiz/vatanımız, onu yüz üstü bırakacak değiliz; son kurşunumuza kadar savunacağız!"

Allah'a şükürler olsun, herşey olması gerektiği gibi. Zafer, Allah'ın izniyle yakın.

Bu, bizim vatanımız; sürülüp atılacak olanlar, onlar. Nato, Fransa ve diğer yardakçılarıyla beraber defolup gidecekler; torbalarını alıp defolacaklar. Bunun böyle olacağına en güzel delil, bu hainlerin, bozguncuların oluşturduğu bir konvoyun, halk tarafından Trablus'ta Al-Şahat Caddesinde imha edilmesidir. Bu hikayeyi bütün Trablus biliyor. Konvoydaki bozguncular, yabancı paralı askerler ki aralarında Arap olmayanlar da vardı, hepsi imha olundular.

Buraya İngiliz özel kuvvetlerini getirdiklerini kendileri de kabul ettiler. İtalyanlar, Fransızlar ve diğer yabancılar, bozgunculara para için yardım ediyorlar; fakat biz vatanımız uğruna, Libya halkı ve Libya uğruna savaşıyoruz.

Bazı kardeşlerimizin teybe kaydedilmiş sözüm ona itirafları konusuna değineyim. Bu kardeşlerimiz beni bizzat arayıp, karılarının, kızlarının silah zoruyla rehin alındığını, teybe kaydedilen sözleri söylemeye mecbur edildiklerini anlattılar. Kendileri, "Bizim istediklerimizi itirafınızmış gibi söylemezsiniz, bütün ailenizi öldürürüz" diye tehdit ediliyorlar. Bu (ayarlanmış teypler) hiç bir şey ifade etmiyor. Mesela, Libya Hükümetinden bazı önemli kişiler, uzakta, çiftlikteyken, gece uykuda silahlandırılmış bozguncuların saldırısına uğrayıp esir düşüyorlar. Taşeron hainler, bu kardeşlerimizi "Söyleyeceğimiz sözleri kendi sözünüzmüş gibi tekrar etmezseniz, oğullarınızı, kızlarınızı öldüreceğiz" diye tehdit edip, zorluyorlar. Küstah düşmanın kirli hilelerinden bir tanesi.

Sonuç itibariyle, Vershefana, Navahiy El Arbaa ve Al-Aziziye'ye yaptığım ziyaretlerde, yerinde tespit ettiğim şu gerçeği halkımıza doğruluyorum; farelere hiç bir yerde rast gelmedik ve kontrol noktaları da bomboştu. İçerde korkup oturmak olmaz, dışarıya çıkıp, gece-gündüz demeden, düşmanla yüz yüze gelecek ve savaşacaksınız. Ebu Salim ve El Hadba halkı, Sidi AbdülCelil şehitleri, 2 Mart ilçesi ve diğer mahalleler silahlanıp organize oluyor ve mücadeleyi sürdürüyorsunuz. Allah'ın takdiriyle, Yeşil Meydan'da olacağız.

Ya Zafer, Ya Ölüm!

Allah Büyüktür!

01-Eylül-2011 / A.Y Ajans

Kaynak: www.mathaba.net

KÜRESEL KATİLLER LİBYA’DA
EREN EĞİLMEZ
20 Mart 2011

"Askeri vesayet"in olmadığı "ileri demokrasi" ülkeleri profesyonel ordularıyla "barbar" Afrika'ya "uygarlık", “demokrasi getirecekler ve karşılığında da Libya’nın petrolünü kendi ellerinde tekelleştirecekler. Ancak herşey bununla sınırlı değil… [Eren Eğilmez yazdı]



Irak'ı "Saddam katildi", Afganistan'ı "Taliban'a iyi oldu" diyerek meşrulaştırdınız. Libya’nın doğal zenginliklerine el koymak ve enerji yollarının Batı tarafından ele geçirilmesi için şimdiki bahane ise Kaddafi...

Oysa Cameron, Sarkozy, Obama, Berlusconi; Kuveyt, Bahreyn, Suudi Arabistan’ın işbirlikçi yönetimleri vd tertemiz değil mi?

Peki, Bingazi direnişçileri iki mermilerinden birini diktatör Kaddafi'ye diğerini Fransa, ABD, İngiltere gibi işgalci güçlere karşı mı sıkacaklar?

Evlerimize TV kanallarımız aracılığıyla dolan propaganda görüntülerinden anlaşıldığı üzere, Bingazi direnişçileri emperyalizme karşı yurdunu savunan bağımsızlık savaşçıları olmak yerine emperyalizmin yerli işbirlikçisi olmayı tercih etmiş gibi görünüyorlar.

Bingazi direnişçileri ülkelerinin işgalini ve işgalcileri sevinç içinde karşılıyorlar.

Bu mandacı histeriyi en iyi Türkiye halkı bilir. Eğer Libya Kaddafi muhalifi isyancıların da yurduysa isyancılar hem diktatöre hem de işgalciye karşı direnmek zorundadırlar...

Diktatör Kaddafi ise hala "El Kaide'ye direneceğim" diye açıklamalar yapıyor.

Suç Kaddafi de değil, yıllarca O'na tahammül eden Libya halkındadır. Eğer Libya halkı zamanında Kaddafi'yi devirerek özgürlük şerbetinden içebilseydi şimdi onurlarıyla işgale karşı da direniyor olacaklardı.

Libya halkı Ömer Muhtar'ı nasıl unuttu?

Eğer bir direniş mirasını diktatörlere de direnerek yaşatmazsanız hem mirasyedi olursunuz hem de tıpkı Libya halkı gibi verdiğiniz bağımsızlık savaşlarınızı ve zamanında ödediğiniz bedelleri de unutursunuz.

Şimdi halkına devlet televizyonundan Ömer Muhtar'ı hatırlatmaya çalışan Kaddafi’nin yaptığı çaresizlik içinde ruh çağırmaktır. Kaddafi’nin yıllar içinde üzerine beton döktüğü bu ruh şimdi Libya’ya geri dönüp O’na saltanatını devam ettirme fırsatı vermiyor işte…

ABD, İngiltere ve Fransa Libya halkına birlikte vuruyorlar. Küresel zorbaların mazlum halklara karşı bitmeyen hıncıdır bu...

Küresel katiller yıllar evvel kovuldukları topraklardan ve onları kovan halklardan şimdi öç alıyorlar.

Türkiye’yi yönetenler ise onlarca yıldır bu katillerle müttefik, stratejik ortak vb kisveler altında koyun koyuna oldular ve onların verdikleri nişanları, ödülleri gururla taşıdılar.

Bir gün gelir de bu katil sürüleri bizim de kapımıza dayanırsa Asya halklarının 90 yıl evvel bize verdikleri desteği onlardan bir kez daha beklemeye, istemeye hakkımız da yok yüzümüz de…

Libya konusunda pısırıkça, hiçbir etkisi olmayan açıklamalar yapan Türkiye daha düne kadar sağda solda kendisine stratejik derinliğe sahip bölgesel güç diyordu.

Buralarda derinliği ve bölgesel güç olanın kimler olduğunu şimdi yakından gördük. Gemiyi yanaştırıp, uçağı havalandıranların kimler olduğunu bay “Davut yıldızı” da görmüş müdür acaba?

Türkiye henüz profesyonel orduya geçmediği için bu "uygarlaştırma şöleni”ne, silah tüccarı dev ekonomilerin Libya’daki silah fuarına şimdilik katılamıyor. Ülkemizin hakim güçleri yani bizleri yönetenler işsiz gençlerimizi parası karşılığı Libya'ya sürmek için aslında can atıyorlar.

Bakın stratejik ortaklarımız Libya'yı kana buluyor. Bu ortaklıktan payımıza ne düşecek, ne bekliyoruz bu ortaklıktan, onların yıktıklarını bizim müteahhitlerimiz mi yapacak?

İşbirlikçiliğimizin karşılığı kanlı ekmek mi?

Düne kadar “NATO'nun Libya'da ne işi var” diyen başbakanımız şimdi ne diyecek: "Ben NATO dedim BM demedim ki!" mi diyecek? Zamanında “Davos sirkinde” One Minute diyenler, şimdi one dahi diyemiyorlar...

Halbuki dün Erdoğan “one minute” dediğinde helal olsun demiş ve bakalım devamını getirebilecek mi diye sormuştuk. Bugün resim gayet net anlaşıldı; Obama’nın İsrail’e söylemek istedikleri Türkiye’ye ihale edilmiş ve Erdoğan da bölgeye sözcü olarak atanmış.

Küresel kapitalist çete Saddam, Kaddafi vd üzerinden asıl mesajını her zaman Erdoğan ve benzerlerine verir onlar da mesajı alır ve hizayı asla bozmazlar.

Erdoğangillerin (Kore'de insanlarımızın kanını döktüren Menderes bunların piridir) milli siyaseti: Sahibini, efendiyi kızdırmayacaksın. Sağ duyulu olacaksın!

Yarın birgün seçim sürecinde olan Erdoğan'ın öfkeli seçmeninin (halkımızın hala vicdan sahibi olduğunu varsayıyorum) gazını almak, gönlünü hoş tutmak için yapacağı muhtemel duygusal konuşmalar kimseyi aldatmasın. Öyle bir konuşma olursa emin olun ki, o konuşma küresel katillerin onayıyla ülke içine ve bölge halklarına yönelik profesyonel bir iletişim çalışmasıdır. Bu tür PR çalışmaları ise artık bayatladı.

Bu silahlı, caydırıcı mesajı alan hatta mesajın sahipleriyle iktisadi ortaklıklara giren ve hizayı bozmayan bir başka aktör de medyadır. Özellikle de Türkiye’nin hakim medyası…

Medyamızın dili kirli ve angaje…

Libya'ya yönelik işgal girişimini, saldırıyı medyamız "müdahale", “operasyon” gibi kavramlarla anlatıyor ve Libya'da vurulanlara "Kaddafi güçleri" diyor.

Hayır! Bugün vurulan Libya halkıdır.

İşgalcinin bombası ileri teknoloji ürünü olabilir ama hala kimin hangi tarafta olduğunu ayırt edecek bir teknoloji yok dünyada...

Dün Irak'ta, Afganistan'da katledilen çocukların hangisi Saddam yanlısı hangisi Talibandı?

Bir ülke dolusu insan hedefken, “Kaddafi güçleri” demek iki yüzlülüktür. Sabaha karşı Libya’da vurulan hastanenin içindekiler midir Kaddafi güçleri!

Katilin diliyle yayın yapan bu medya, yarın Libya'da ülkesini savunan halk iki Batılı işgalciyi öldürünce de o haberi "terör saldırısı" diye verecektir.

Boynundaki zinciri unutmayan siyah adam uşak değildir. O, köleliğine isyan edecek potansiyel bir asidir. Asıl uşak, efendisinin ağzıyla konuşandır.

Şimdi canlı yayında bir işgali, halkların katlini nasıl izliyorsak efendilerinin ağzıyla konuşan onlarca uşağı da aynı şekilde izliyoruz.

Efendileri "demokrasi" ihraç ederken onlar da zevkten dört köşe olmuş bir haldeler ve içinde “demokrasi, sivilleşme, özgürleşme, değişim” gibi klişelerin arka arkaya sıralandığı sığ analizlerini ekranlardan evlerimize boca ediyorlar.

Bizleri BM’nin ve “uluslararası hukuk”un kararlarının meşruluğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Kimin adına? Saldırganların adına...

Oysa BM bir kapitalist enternasyonaldir. Uluslararası hukuk denilen ise bu katil sürüsünün cinayetlerinin yasal kılıfıdır.

BM’de piramidin tepesindeki ülkeler masadaki asıl oyunculardır. Türkiye de dahil olmak üzere emperyalist hiyerarşinin ortadaki ve alttaki ülkeleri ise o masanın beleşçi yancılarıdırlar.

Bu kapitalist enternasyonal tarihsel ve kirli bir birlikteliktir.

İki kez dünyayı kana bulayan, atom bombası kullanan, faşizmi keşfeden, finanse eden ve yayan bu kapitalist katillerdir.

Şimdi Libya’ya dün ise Irak’a, Afganistan’a saldırılar için bahane edilen diktatörlerin ve yönetimlerin cinayet sicilini alt alta toplasanız onlar bu küresel katillerin kirli siciline yaklaşamazlar bile…

Kaddafi ve diğerlerinin günahları bu katillerinkinin yanında milyonda birdir.

Bizler de halk olarak pek de sütten çıkmış ak kaşık değiliz.

Yıllar yıllar evvel topraklarımız açık işgal altında ve insanlarımız esir düşmüşken yoksul Asya halklarının gönderdiği altınları alıp da savaştık. Hatta o altınlarla bağımsızlık savaşının ötesinde gidip İş Bankası’nı kurduk.

Peki, sonra ne yaptık?

Fransa Cezayir halkına kan kustururken gittik Fransa’nın yanında yer aldık. Kore’de ABD ve müttefikleri için kanımızı döktük, adımızı 23 sentlik askere çıkardık. Yetmedi İncirlik üssünden savaş uçakları kalktı kardeşimiz olan halkları çoluk çocuk demeden katletti, bizim seçtiklerimiz de o katillerle alacağımız kredinin kaç dolar olacağının pazarlığını yaptı. Filistin’de Lübnan’da İsrail tarafından dökülen kanın en az İsrail kadar birinci dereceden sorumlusuyuz. Çocukların üzerine misket bombaları atan İsrail uçakları eğitimlerini Konya semalarında yaptılar.

Haydi bunlara boşverdik…

Bir ay önce Mısır konsolosluğu önünde eylemdeydik. Tahrir Meydanı’ndaki isyancı Mısır halkına destek verdik. Ne oldu, çapımız Mübarek'e mi yetti?

Yoksa ABD, Fransa, İngiltere ve diğerleri konsolosluklarını mı kapattı?

Biz de iki yüzlüyüz, tıpkı seçtiklerimiz gibi…
http://www.mizikacilar.com/Makale.aspx?ID=185

Putin: BM kararı Haçlı Seferi gibi
21 MART 2011

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Libya'da askeri müdahaleye zemin hazırlayan BM kararını Orta Çağ'daki Haçlı Seferi düzenlenmesi çağrılarına benzetti.
Putin Libya hükümetinin demokrasi standartlarına erişemediğini; ancak bunun askeri müdahaleyi haklı kılmadığını söyledi.

Rusya'da balistik füze üretilen bir fabrikada işçilere hitap eden Putin, başka ülkelerin içişlerine kavuşmanın Amerikan dış politikasının olağan bir parçası haline gelmeye başladığından yakındı.
Putin Libya'da yaşananların Rusya'nın savunma olanaklarını güçlendirmesi gerektiğini gösterdiğini savundu.
Rusya BM Güvenlik Konseyi'nde konu hakkında yapılan oylamada çekinser kalmıştı.
Kaynak: BBC

Libya'nın iki kentinde Batıcı isyancılar zor durumda
18 EYLÜL 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı birliklerin, Beni Velid çevresindeki Batıcı isyancıların mevzilerini bombaladığı bildirildi.

Stratejik öneme sahip yüksek noktaları ellerinde tutan Kaddafi'ye bağlı güçler, bu mevzilerden kentin kuzey girişinde Batıcı isyancılara havantopu ve sniper ateşi açıyor.

Kaddafi yanlıları ile Batıcı isyancılar arasında sahil kenti Sirte'de de yoğun çatışma yaşanıyor.
.
Batıcı isyancılar saatlerce süren şiddetli çatışmaların ardından ağır zayiat vererek önceki gün geri çekildiği Beni Velid'de çatışmalar yeniden başladı.

Batıcı isyancılar Libya'nın başkenti Trablus'a 140 kilometre uzaklıktaki Beni Velid'e önceki gün saldırı düzenlemiş, ancak şiddetli bir direnişle karşılaşarak ağır zayiat vererek geri çekilmişlerdi direniş karşısında birliklerin geri çekildiği bildirilmişti.

Kaddafi'ye bağlı güçler bu iki şehrin yanısıra bir dizi diğer kentte de kontrolü elinde bulunduruyor.

Devrik lider Muammer Kaddafi'nin nerede olduğu ise hala bilinmiyor.

Sözcüsü, Kaddafi'nin gelişmeleri yakından takip ettiğini ve direnişi şahsen yönettiğini açıkladı.

Kaddafi'nin sözcüsü Musa İbrahim, geçtiğimiz günlerde bir Suriye kanalına, "binlerce gönüllünün Libya'yı Ulusal Geçiş haçlı işbirlikçilerinden kurtarmaya hazır olduğunu" söyledi.

İbrahim telefonla yaptığı açıklamada, "Biz güçlüyüz. Tüm Libya'yı kurtaracak gücümüz ve planlarımız var" dedi.

Haçlı işbirlikçisi Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil de, BBC'ye Kaddafi'nin ülkenin güneyinde olduğunu ve intikam saldırıları planladığını söylemişti.
Haber1001

Haçlı işgal ordusu NATO Libya'yı üç daha bombalayacak

Haçlı işgal ordusu NATO'dan bir diplomat, Libya'ya yönelik hava ve deniz saldırılarını üç ay uzatma konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Haçlı işgal ordusu NATO, Libya'daki saldırılarının süresini ikinci kez üç aylığına uzatmış oldu.
haber1001

Kaddafi'ye bağlı güçlerden Gadames baskını: 6 ölü, 63 yaralı
25 Eylül 2011
Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı silahlı güçler Cezayir sınırından ülkeye girerek, sınır yakınındaki bir kentte 6 kişiyi öldürdü...
Bir muhalif, Muammer Kaddafi'ye bağlı silahlı güçlerin birkaç gündür Cezayir'den Libya'ya sızdıklarını ve dün Gadames kentini basarak 6 muhalifi öldürdüklerini, 63 muhalifi de yaraladıklarını kaydetti. Bu muhalif, silahlı kişilerin Kaddafi'nin oğlu Hamis'in komutasındaki birliğin üyeleri olduğunu söyledi.
haber1001

Libya'da Batıcı İsyancıların komutanı üç yardımcsıyla birlikte öldürüldü
29 Eylül 2011

Batıcı isyancıların Beni Velid kuşatmasına komuta eden General Dau Salihin üç yardımcısıla birlikte Kaddafi birlikleri tarfından sığınağında roketle vurularak öldürüldü.

1990'lı yılların başında Muammer Kaddafi'ye karşı ayaklanan albaylardan olan Dau Salihin, 1993 yılında hapse girdi. 18 yıl hapiste kalan Salihin, şubat ayındaki isyanda isyancılar tarafından kurtarıldı.

Libya'daki Batıcı isyancıların önemli askerlerinden biri olan General Dau Salihin, haftalardır süren Beni Velid kuşatmasını yönetiyordu.
haber1001

Libya'da Sirte ve Bin Velid Haçlılara ve İşbirlikçilere Karşı Kahramanca Direniyor
3 EKİM 2011

Libya'da haçlı işbirlikçisi güçler, Albay Kaddafi'ye sadık güçlerin Sirte ve Bin Velid'deki direnişini aylardır kıramadı.
Haçlı İşbirlikçisi güçler Haçlı Ordusu NATO'nun desteğiyle Sirte'ye karşı ağır silahlarla karadan ve havadan yeni bir saldırı başlattılar.

Haçlı İşbirlikçisi güçlerin yanında yanında seyahat eden BBC muhabiri Jonathan Head, kente roket saldırısı düzenlendiğini, tankların ilerlemekte olduğunu aktardı.

Libya'nın lideri Muammer Kaddafi'nin de memleketi olan Sirte'den her saldırılarında ağır kayıplar vererk çekilen işbirlikçilerin bu saldırısının da başarısızlığa uğrayacağı tahmin ediliyor. Çünkü Sirteyi savunan güçler vatanlarını haçlı işgaline karşı savunuyor. Saldırganlar ise haçlı işgalcilerin paralı askerleri ve tek dertleri çapulculuk.

Bu çapulcular Sirte ile 250 km kadar batısındaki Beni Velid'e son üç haftadır Haçlı desteği altında var güçleriyle saldırdıkları halde bir milim bile ilerleyemediler.

Libya'yı asla terketmeyeceğini söyleyen Muammer Kaddafi'nin de, bu iki kentten birinde haçlılara karşı bizzat savaşıyor olabileceği tahmin ediliyor
haber1001

"Kaddafi hala Libya'da ve sonuna kadar savaşacak"

Tunus'ta tutuklu olan El Mahmudi, avukatı aracılığıyla Reuters'a yaptığı açıklamada, ''Kaddafi'nin ülkeyi terk etmediğini düşünüyorum. Onu tanıdığım kadarıyla, adamlarının yanında silahlarıyla savaştığından neredeyse eminim. Pes etmeyecek ve silahlarını sonuna kadar bırakmayacaktır'' dedi.

El Mahmudi, 22 Eylül'de Tunus'a vizesiz girdiği anlaşılınca 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, Tunus temyiz mahkemesi, mahkumiyet cezasını bozmuştu.
haber1001

Kaddafi'den Libya halkına direniş çağrısı
7 Ekim 2011
Libya'nın lideri Muammer Kaddafi, Libya halkına, ülkenin yeni liderlerine karşı sivil itaatsizlik kampanyası başlatmaları ve sokaklara dökülmeleri çağrısında bulundu.

Kaddafi, merkezi Suriye'de bulunan El Rai televizyonunda yayınlanan ses kaydında, Ulusal Geçiş Konseyi'nin, Libya halkı tarafından seçilmediği için meşru olmadığını savundu.

Muammer Kaddafi, Libya halkına tüm kentler, köyler ve vahalarda sokaklara çıkmaları çağrısında bulunarak, "Cesur olun, ayaklanın, sokaklara dökülün. Yeşil bayrağı göndere çekin. Libya'nın koşulları dayanılmaz" dedi.

haber1001

Kaddafi güçleri haçlı ordusu NATO'yu şaşırttı
11 Ekim 2011
Haçlı ordusu NATO, Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı güçlerin direnişini şaşırtıcı buldu.

Haçlı ordusu NATO'nun Libyasaldırısı sözcüsü Albay Roland Lavoie, Libya'daki büyük resmi değiştirme şansı olmayan ve ikmal yolları kapanan Kaddafi güçlerinin direnişinin ''hem askeri hem de siyasi açıdan şaşırtıcı olarak nitelendirilebileceğini'' söyledi. haber1001

Libya'da "Mutasım yakalandı, sirte düşmek üzere" haberleri de yalan çıktı
13.10.2011

Libya'nın lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Mutasım Kaddafi'nin yakalandığı haberi konusında haçlı işbirlikçisi Geçiş Konseyi'nin ikiyi bölünmesi, kafalarda soru işaretlerine yol açtı.

Dün Libya'nın lideri Muammer Kaddafi'nin oğullarından Mutasım Kaddafi'nin Sirte'de yakalandığı iddia edildi.
haçlı işbirlikçisi Geçiş Konseyi'nin bazı üyeleri, Mutasım Kaddafi'nin ailesiyle birlikte Sirte'den deniz yoluyla kaçmaya çalışırken yakalandığını iddia etti.

Oğul Kaddafi, ordunun önemli bir ismi ve babasının güvenlik danışmanıydı.
Mutasım Kaddafi'nin Sirte'de yakalandığı yönündeki haberler üzerine binlerce Libyalı sokaklara döküldü.

Ancak buhaberkonsey üyelerinden gelen açıklamayla gölgelendi.

Bazı konsey üyeleri, oğul Kaddafi'nin yakalanıp Bingazi'ye götürüldüğü yönündeki haberleri yalanlandı..

Daha önce de, Kaddafi'nin oğullarından Seyf ve rejimin sözcüsü Musa İbrahim'in yakalandığı yönünde haberler gelmiş, ancak bu haberler de yanlan çıkmıştı.

Bu arada Sirte'den gelen son haberler ise Haçlı işbirlikçisi Konsey'e bağlı güçlerin yoğun ateş altında geri çekilmek zorunda kaldığı yönünde.
haber1001

Libya'ya Fransız çıkarması

Kaddafi rejiminin devrilmesinde öncü rol oynayan Fransa, yeniden paylaşıma açılan Libya pazarından daha fazla pay kapmanın peşinde. Fransa Libya'da en büyük rakip olarak da Türkiye ve Çin'i görüyor.

Kayhan KARACA
ntvmsnbc
13 Ekim. 2011
STRASBOURG - Fransa Dış Ticaret bakanı Pierre Lellouche bu amaçla ve beraberinde 80 Fransız şirketinin temsilcileriyle birlikte Trablus'a adeta çıkarma yaptı.

Fransız bakan, gezi sırasında Fransız işadamlarına yaptığı konuşmada, Libya pazarında en önemli rakiplerinin Türkiye ve Çin olduğunu söyledi. Lellouche, Fransız basınına da yansıyan konuşmasında, "Savaş sırasında bu ülkeye yardım için ortalıkta görünmeyen bu ülkeler şimdi dalga dalga geliyorlar" ifadelerini kullandı. Bu görüş, Fransız Sanayici İşadamları Derneği MEDEF'in yöneticileri tarafından da dile getiriliyor. Libya'da milyarlarca dolarlık yatırımı olan Çin'in 36 bin vatandaşı rejim devrilmeden önce bu ülkede çalışmaktaydı. Libya'yla iş yapan Türk şirketi sayısının ise 110 olduğu söyleniyor.

Fransızlar Libya pazarında özellikle enerji, inşaat, ulaşım, tarım-gıda, güvenlik, sağlık, su, çevre ve bankacılık sektörlerine göz dikmiş durumdalar. Ülkenin savaş nedeniyle yıkılmış ve altyapısının çökmüş olması nedeniyle inşaat sektöründe yepyeni fırsatlar olduğu söylenmekte. Fransız Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi inşaat sektörünün 50 milyar Euro'nun üzerinde yatırım gerektireceği tahmininde bulunuyor.

BATI EĞİTİMLİ BAKANLAR FRANSA İÇİN AVANTAJ
Fransız iş dünyası, Libya'nın, nüfusu az olsa da, Mısır veya Tunus'a oranla yer altı zenginliklerine ve dolayısıyla ödeme gücüne sahip olduğuna işaret ediyor. Fransızlar, Libya'nın yeni hükümetinde Batı eğitimi almış bakanların bulunmasını da kendileri için "avantaj" olarak görüyor.

TRABLUS'A İHRACAT BÜROSU
Fransız şirketlerinin iş kontratları imzalamak üzere kasım ayında Libya'ya yeni bir gezi daha düzenleyecekleri açıklandı. Fransız Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi de Fransız şirketlerinin bu ülkeye ihracatını kolaylaştırmak için ocak ayında Trablus'ta bir büro açacak.

Fransa, Kaddafi rejimi döneminde Libya'dan en fazla mal satın alan 3'üncü, bu ülkeye en fazla mal satan 6'ıncı ülke konumundaydı. Fransa'nın Libya'dan ithalatının yüzde 98'ini petrol ve petrol ürünleri oluşturuyor.

Libya'ya en fazla mal satan ülkeler sırasıyla İtalya, Çin, Türkiye, Almanya, Güney Kore ve Fransa. 2007 yılında bu alanda 6'ıncı sırada olan Türkiye, 2009 yılında ilk defa Almanya'yı geride bırakmış ve 3'üncü sıraya yükselmişti.

Sirte Haçlı işbirlikçilerine karşı kaya gibi direnirken, Trablus'ta çatışmalar çatışmalar başladı



Libya'nın başkenti Trablus'ta Kaddafi yanlıları ile haçlı işbirlikçileri arasında çatışma çıktı.

Kaddafi yanlısı bir grubun Ebu Salim bölgesinde Kaddafi lehine sloganlar atması üzerine, iki grup arasında çıkan çatışmada otomatik silahlar ve ağır makineli tüfeklerin kullanıldığını bildirildi.

Ebu Salim'e yakın bir mahalle olan Hadba'da da çatışma çıktığı ifade edildi.

Sirte'de Çatışmalar Sürüyor

Sirte'de de çatışmalar devam ediyor. Bir çok semtlte çatılarda gerçek Libya bayraklarının dalgalandığı kentte yüksek binalara konuşlanan keskin nişancılar haçlı işbirlikçilerine ağır kayıplar verdiriyor.
haber1001

26.2.2011
NATO, Libya'yı işgal etmeyi mi planlıyor?

Kaosun ortasında Libya'da her türlü olaydan müteşekkil bir karışım üretiliyor ve ABD ülkedeki barışla ilgili zerre kadar endişe duymuyor

Fidel Castrı / Counter Punch

Petrol, ulusötesi büyük Yankee şirketlerinin elinde en büyük zenginlik haline geldi ve bu enerji kaynağı sayesinde, dünyadaki siyasi güçlerini arttırmanın aracına sahip oldular. Küba Devrimi’ni vatanımız daha ilk adil ve egemen yasalarını kabul eder etmez kolayca boğmaya karar verdiklerinde de başlıca silahları buydu: Küba’yı petrolden mahrum bırakmak.

Petrolün efendisi ABD

Günümüz uygarlığı bu enerji kaynağı üzerine kuruldu. Bu yarıkürede en ağır bedeli ödeyen ülke, Venezüella oldu. ABD, Tabiat Ana’nın bu kardeş ülkeye bahşettiği devasa petrol sahalarının efendisi haline geldi. İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD, İran’ın yanı sıra Suudi Arabistan, Irak ve onların etrafında yer alan Arap ülkelerindeki sahalardan petrol çıkarmaya başladı. Bu ülkeler, başlıca tedarikçiler haline geldi. Dünya tüketimi, hızla artarak günde yaklaşık 80 milyon varile ulaştı; buna ABD’de çıkarılan petrol de dahildi, ki sonradan petrole doğalgaz, hidro ve nükleer enerjiler de eklendi. 20. yüzyılın başına, yani sıvı yakıt tüketen milyonlarca otomobil ve motor üretilene dek sınai gelişmeyi mümkün kılan temel enerji kaynağı kömürdü. Petrol ve doğalgazın har vurup harman savrulmasıysa, insanlığın yüz yüze geldiği ve henüz çözümü de ufukta görülmeyen en büyük trajedilerden birini yarattı: İklim değişikliği. Devrimimiz yükseldiğinde, Cezayir, Libya ve Mısır henüz petrol üreticisi değildi ve Suudi Arabistan, Irak, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin mümbit rezervlerinin çoğu daha keşfedilmemişti.

Aralık 1951’de Libya, İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığını kazanan ilk Afrika ülkesi oldu. Savaş sırasında toprakları, Alman ve Britanya birlikleri arasında, General Erwin Rommel ve General Bernard L. Montgomery’ye şan şöhret getiren önemli muharebelere sahne olmuştu. Libya topraklarının yüzde 95’i tamamen çöl. Teknoloji sayesinde hayati önemde petrol yatakları keşfedildi; buradan çıkan petrol mükemmel kalitede ve şu an günde 1.8 milyon varillik üretim yapılıyor.

Ülke, doğalgaz kaynakları açısından da çok zengin. Bu doğal zenginlikler, Libya’da ortalama yaşam süresinin 75’e çıkmasını ve Afrika’nın kişi başına düşen yıllık geliri en yüksek ülkesi olmasını sağladı. Sert çölün altında, Küba’nın üç katı büyüklüğünde muazzam bir fosil sıvı denizi var; bu da ülkenin bir ucundan diğer ucuna uzanan geniş bir taze su boru hattı şebekesi inşa edilmesini mümkün kılıyor.

Libya Devrimi, 1969 Eylül’ünde gerçekleşti. Başlıca lideri, Bedevi kökenli bir asker olan Muammer Kaddafi’ydi ve genç yaşlarında Mısır lideri Cemal Abdül Nasır’ın fikirlerinden etkilenmişti. Kuşkusuz ki aldığı birçok karar, Mısır’da olduğu gibi, Libya’daki zayıf ve çürümüş monarşinin devrilmesiyle ortaya çıkan değişimlerle bağlantılı.

Haksızlığa karşı koymak

Kaddafi’ye katılırsınız katılmazsınız. Dünya bilhassa kitle medyası üzerinden her tür haberin istilası altında. Neyin gerçek neyin yalan olduğunu öğrenmek için bir süre beklemek gerekiyor; kaosun ortasında Libya’da her türlü olaydan müteşekkil bir karışım üretiliyor. Benim için kesin olan bir şey varsa o da şu: ABD, Libya’daki barışla ilgili zerre kadar endişe duymuyor ve bu ülkeyi işgal etmek üzere NATO’yu devreye sokmakta tereddüt etmeyecek.

Hain niyetlerle Kaddafi’nin Venezüella’ya gittiği yalanını ortaya atanlar, bu ülkenin Dışişleri Bakanı Nicolas Maduro’dan hak ettikleri cevabı aldı. Maduro, şunları söyledi: “Libya halkının, kendi egemenliği dahilinde, sorunlarına barışçı bir çözüm bulmasını diliyoruz; bu çözümün emperyalizmin müdahalesi olmaksızın, Libya’nın bütünlüğünü korumasını umuyoruz.”

Ben Libya liderinin ülkesini terk edeceğini; kısmen veya tamamen yanlış olsa da sahip olduğu sorumluluklardan kaçacağını sanmıyorum. Dürüst bir insan, dünyadaki herhangi bir halka reva görülen haksızlığın daima karşısında duracaktır ve şu an en kötüsü, NATO’nun Libya halkına karşı işlemeye hazırlandığı suçun karşısında sessiz kalmak olacaktır.

Ajanslar

http://www.counterpunch.org/castro02252011.html
http://www.facebook.com/home.php?sk=group_145770872149594&ap=1

Kıbrıs'ı Karıştıran Gelişme

Libya'ya yönelik operasyonda Kıbrıs'taki İngiliz üslerinin kullanılmasının gündemde olduğu belirtildi.
20.03.2011
Rum Alithia gazetesi, Ağrotur hava üssünde İngilizlerin hazır beklediklerini yazdı.
Libya’ya yönelik operasyon nedeniyle İngiltere’den çok sayıda savaş uçağının Adadaki iki üsten biri olan Ağrotur’a geldiğini yazan gazete, E3D tipi uçakların operasyona destek için bekletildiğini belirtti.

Habere göre, İngiliz uçaklarını koordine edecek personel de üsse gönderildi.

İngiliz Üsleri Basın Sözcüsü Christian Grey gazeteye yaptığı açıklamada, İngiliz savaş uçaklarının gerektiği kadar adada kalacağını söyledi.

Rum radyosunun haberine göre, Rum Lider Dimitris Hristofyas ise, adadaki İngiliz üslerinin, bölgedeki askeri faaliyetler için kullanılmasına karşı olduklarını açıkladı. TRT

Libya'da Çatışma 3 Cephede Devam Ediyor
12 Eylül 2011
Libya'da İsyancılarla ve Kaddafi'ye bağlı askerler 3 cephede çatışmaya devam ediyor.

Son olarak Kaddafi güçleri bir petrol rafinerisine saldırdı. 15 güvenlik görevlisi öldürüldü, 2'si yaralandı.

Çatışmalar 3 Cephede Sürüyor:
Akdeniz kıyısındaki Sirte, güneydeki çöl bölge kenti Sabha ve Trablus'un güneydoğusundaki Beni Velid...

Libya Geçiş Konseyi Başkanı işbirlikçi Mahmud Cibril'in ülkenin petrol üretmeye yeniden başladığını söylemesinin ardından Kaddafi güçleri bir petrol rafinerisine saldırdı.

Ras Lanuf'taki petrol rafinerisine yapılan saldırıda 15 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti, 2'si yaralandı.
haber1001

NATO hava saldırılarında bir gecede 354 kişi öldü
17 Eylül 2011

Sirte ile Beni Velid yakınlarında çatışmalar sürüyor. Libya lideri Kaddafi'nin sözcüsü NATO hava saldırılarında bir gecede 354 kişinin öldüğünü iaçıkladı.

Libya lideri Kaddafi'nin sözcüsü Musa İbrahim, Beni Velid'de muhaliflere ağır kayıplar verdirildiğini çok sayıda muhalifin de yakalandığını söyledi.

İbrahim " Kaddafi Libya'da ve komuta etmeyi sürdürüyor.Zaferden emin ! " dedi.

Sözcü, yeterli silah ve cephanelerinin olduğunu belirterek aylarca sürecek bir savaşa hazır olduklarını ibelirtti.

NATO'nun Kaddafi'nin memleketi Sirte'ye yönelik olarak düzenlendiği hava saldırılarına da değinen sözcü " Sadece dün geceki saldırılarda 354 kişi öldü, 700 kişi yaralandı. 17 gündeki toplam can kaybı ise 2 bini geçti " dedi.
haber1001

Kaddafi: “Libya’dayım ve şehit olmak istiyorum”
Muammer Kaddafi, hala Libya’da olduğunu ve şehit olmayı arzu ettiğini bildirdi.
27 Eylül 2011

Libya televizyon kanalı ElLibya’nın internet sitesinde yer alan habere göre, Libya lideri Albay Muammer Kaddafi, Beni Velid’de yerel bir radyo tarafından yayınlanan açıklamasında, “Kahramanlar direniyor ve şehit düşüyor, biz de

Kanada Libya'dan Çekiliyor
Ekim 2011
Haçlı ordusu NATO'nun Libya'yı işgal için başlattığı saldırının sona ermesinin ardından, bu saldırıya a Kanada'nın 2 hafta içinde Libya;dan çekileceği bildirildi.

Kanada devlet televizyonu CBC'de, başbakanlık kaynaklarına dayandırılarak verilen haberde, ''Kanada'nın Libya'daki misyonu, 2 hafta içinde sona erecek. Ancak Kanada, bunun nasıl ve ne şekilde olacağına müttefikler ile 1-2 gün içinde karar verecek'' denildi.
haber1001

Ilımlı İslam dedikleri emperyalizmle “uyumlu” islamdır. Yani İslam olmayan bir İslam!
25.10.2011


BANU AVAR
‎(Sayfa Yönetimi)

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve İngiltere Başbakanı Cameron’un ellerinde oynattıkları kukla “ Özgür Libya’nın” yeni lideri Mustafa Abdülcelil. Haçlı ordusu NATO’nun desteğini arkasına alarak yönetimi ele geçiren gözü dönmüş canilerin lideri iki gün önce Şeriatı ilan etmişti. Bakınız bir de ne diyor:

“"Uluslararası toplumu temin ederim ki, Libyalılar Müslümandır, ama (Ilımlı Müslümandır). Bir Müslümanın diğer Müslümana canı, namusu ve malı haramdır. Bunlar İslam dininin temel ilkeleridir. Bir Müslüman böyle davranır…”
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/10/111024_libya_sharia.shtml

Not: Ilımlı İslam dedikleri emperyalizmle “uyumlu” islamdır. Yani İslam olmayan bir İslam! Ayrıca Libya’ya yapılan haçlı saldırısı sonucu 7 ayda 60 binden fazla insanın öldüğü söyleniyor.

Kaynak: http://www.facebook.com/BanuAVAR

Katar, Libya'ya asker gönderdiğini kabul etti
Hürriyet Planet
26 Ekim 2011

Doha hükümeti, Libya’da devrik lider Muammer Kaddafi’ye karşı savaşan isyancı güçlerin arasında yüzlerce Katar askerinin de bulunduğunu kabul etti.

AFP haber ajansının bildirdiğine göre, Katar Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Hamad bin Ali el Atiye, “Biz de onların arasındaydık. Her bölgede isyancıların arasında yüzlerce Katarlı vardı” dedi.

Daha önce de Katar’ın Libya’ya asker gönderdiğine dair iddialar ortaya atılsa da, Atiye’nin bugün yaptığı açıklamayla bu durum ilk kez resmi bir ağız tarafından doğrulanmış oldu.

Katarlı yetkililer, daha önce, sadece NATO’nun “sivilleri korumak” amacıyla başlatılan hava operasyonuna katkıda bulunmak için uçak gönderdiklerini belirtmişti.

EĞİTİM VE İLETİŞİM
Doha’da düzenlenen ve Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin askeri müttefiklerinin katıldığı toplantı sırasında konuşan Atiye, Katarlıların “eğitim ve iletişim operasyonlarını yürüttüğünü” belirtti.

Katarlı general, “Ülkemiz isyancıların planlarının gözetimini üstlendi, çünkü isyancılar aslında yeterince askeri deneyimi olmayan siviller” dedi.

UGK Başkanı Mustafa Abdülcelil ise “Katar, bütün savaşlarımızda önemli bir ortak oldu” dedi.

Abdülcelil, Katarlıların Kaddafi denetimindeki şehirlerin birer birer ele geçirilmesini sağlayan savaşları “planladığını” da sözlerine ekledi.

YENİ KOALİSYON GELİYOR
Atiye ayrıca NATO güçlerinin Libya’dan ayrılmasının ardından Katar liderliğindeki yeni bir uluslararası koalisyonun “askeri eğitim, silahların toplanması ve isyancıların yeni kurulan askeri kurumlara entegre edilmesi” girişimlerini yürüteceğini de belirtti.

Atiye, “Libya’nın Dostları Destek Komitesi” isimli koalisyonun ABD, İngiltere, Fransa dahil 13 ülkeden oluşacağını söyledi.

DAVUTOĞLU DA DOHA'DA

Çeşitli temaslar için Doha’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu da UGK Başkanı Abdülcelil ile bir araya geldi.

Görüşmede, Abdülcelil, Libya olarak, Van depremi nedeniyle taziyelerini iletti. Libya'yı zor zamanlarda destekleyen Türkiye ve diğer ülkelerin katkılarını unutmayacaklarını ifade eden Abdülcelil, Türkiye'nin yaptığı ve yapacağı yardımlara müteşekkir olduklarını belirtti.

Davutoğlu da, Türkiye'nin Libya'ya her türlü yardımının süreceğini, önceliklerinin siyasi süreç, ekonomik kalkınma ve güvenliğin yeniden sağlanması olduğunu ve işbirliğinin daha da gelişmesini arzuladıklarını söyledi.

El Beşir: Libyalı muhaliflere destek verdik
26 Ekim 2011

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, Libyalı muhaliflere silah, mühimmat verdiklerini ve diğer desteklerde bulunduklarını söyledi

El Beşir, ülkenin doğusundaki Kassala'da yaptığı bir konuşmada, devrik lider Muammer Kaddafi'nin Sudan'daki isyanlara desteğine cevaben Sudan'ın da Libyalı muhaliflere destek verdiğini belirtti.

Sudan Devlet Başkanı ''Hepiniz Libya'nın Sudan ve Sudan'ın güvenliğinin istikrarsızlaştırılmasında oynadığı rolü biliyorsunuz'' diyerek, buna karşılık olarak Sudan'ın yaptığı insani desteğin, silah ve mühimmat yardımlarının Misrata, Batı Dağları, Bingazi ve Kufra'daki Libyalı devrimcilere ulaştığını ifade etti.

El Beşir, Libya'nın başkenti Trablus'a giren muhalif güçlerinin cephanesinin bir kısmının Sudan'dan gittiğini söyledi, ancak silahlarla ilgili ayrıntılı bilgi vermedi.

Sudan, Kaddafi'yi batıdaki Darfur bölgesinde ve temmuz ayında bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan'daki isyanlara destek vermekle suçluyordu.
haber10

Libya Petrollerine Çöken Fransa Artık İran'dan Petrol ithal etmeyecek
24 Kasım 2011



Libya Petrollerine Çöken Fransa, nükleer faaliyetlerini bahanesiyle İran'dan petrol ithal etmeyeceğini duyurdu.

Fransız Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İran'dan petrol alımının durdurulması Fransa'nın müttefiklerine önerdiği tedbirlerden biriydi. Ulusal düzeyde bu yaptırımı hayata geçireceğiz" ifadesi yer aldı.

Libya savaşı sırasında, İran petrolüne yönelen Fransa, geçen yıl bu ülkeden 1 milyon 800 bin ton petrol ithal etmişti
haber1001

Kaddafi'nin yerle bir olan hayali
4 ARALIK 2011

Independent on Sunday Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin memleketi Sirte'nin içinde bulunduğu hali ele alıyor.

Sirte Kaddafi'nin öldürülmesiyle sonuçlanan süreçte, en şiddetli çatışmalara sahne olan kentlerden biri oldu.
Başkent Trablus'un isyancıların eline geçmesi ardından Kaddafi Sirte'ye sığındı ve kenti terketmeye çalışırken yakalanıp, dünya kamuoyunun geniş kesimlerinden tepki çeken bir şekilde, öldürüldü.

Independent on Sunday Kaddafi'nin Sirte'yi müstakbel Afrika Birliği'nin başkenti olarak hayal ettiğini, bu yüzden kenti gösterişli binalar ve bulvarlarla donattığını yazıyor.

Kaddafi'ye göre Sirte, adeta Afrika rönesansının Floransa'sı olacaktı.

Ancak gazete, şimdi bu hayal-kentinin yerinde bir enkazın olduğunu bildiriyor.

Kaddafi karşıtı güçler tarafından yoğun bombardımana tutulan kentte, Kaddafi'nin devrilmesi ardından da bir korku havası hakim.

Gazete, bir çok kişinin Kaddafi yanlısı oldukları gerekçesiyle gözaltına alınıp, kaybolduğunu, kentin bazı kesimlerinde elleri arakalarından bağlanmış şekilde öldürülmüş kişilerin cesetlerinin bulunduğunu aktarıyor.
BBC

Libya Saldırısının İngiltere'ye maliyeti
08 Aralık 2011


İngiltere Savunma Bakanı Phillip Hammond yaptığı açıklamada İngiltere'nin Libya'ya düzenlediği haçlı saldırısının maliyetini açıkladı.

Buna göre İngiltere'nin Libya'ya düzenlediği askeri saldırısının maliyeti 212 Milyon Paund yaklaşık 600 Milyon TL oldu.
Haber1001

Kaddafi'yi araamaya başladılar bile
25 Aralık 2011



TRT'nin haberi:

Libya'da Halk Yeni Yönetimden Memnun Değil

Libya'da 42 yıl süren Kaddafi yönetimini devirdiler, aradan 2 ay geçmesine rağmen, yeni yönetimden umduklarını bulamadılar.

Trablus'ta başbakanlık binası önünde düzenlenen gösteriye katılanlar, kitaplarını satarak silah aldıklarını, Kaddafi'ye karşı mücadeleye katıldıklarını, ama şimdi iş bulamadıklarını anlattı.

"Paradan ziyade iş istiyoruz" diyen göstericiler, içişleri bakanlığı ya da özel sektörde istihdam edilme talebinde bulundu.

Bir işi olanlar ise, aylardır maaşlarını alamamaktan yakındı.

Kaddafi'ye karşı savaşa katılmak için fabrikalardaki işlerini bıraktıklarını söyleyen bazı göstericiler de, şimdi işsiz olduklarını belirtti.

Bingazi kentinde de 2 hafta önce yeni yönetimi protesto gösterisi düzenlenmişti. O zamandan bu yana gösterilerini sürdüren yüzlerce kişi, yeni yönetimin şeffaf olmasını istiyor.

Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesinin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen, Batılı ülkeler bu ülkeye ait dondurdukları 150 milyar dolarlık mal varlığının, sadece 3 milyar dolarını serbest bırakmış bulunuyor.

Libya'da Milisler çatıştı 3 kişi öldü 50 kişi yaralandı
16 Ocak 2012
Çatışmaların başkent Trablus'un 80 kilometre güneyindeki Garyan kenti milisleri ile komşu kent El Assabaa'dan gelen milisler arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını belirtildi.

Cuma gününden bu yana devam eden ve ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısı 5'e yükselirken yaralananların sayısı da 100'e yaklaştı.
haber5

Libya'ya Bomba Yağıyor

Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Libya dünden bu yana bombalanıyor.

20.03.2011

Libya televizyonu, saldırılarda 64 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Libya lideri Kaddafi ise Batı’ya meydan okudu. Kaddafi, bütün halka silah dağıttıklarını, uzun bir savaşa hazırlandıklarını duyurdu.

Libya’ya hava saldırısı, Kaddafi güçlerinin dün Bingazi’ye yaklaştıkları sırada başladı. Ecdebiye ile Bingazi arasındaki stratejik yolu Fransız savaş uçaklarının bombalamasıyla, hava operasyonu başladı.

Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinden ve denizaltılardan da 112 Tomahawk cruise füzesi, Libya kıyılarındaki 20 ayrı hedefe atıldı.

Hava bombardımanına daha sonra İngiliz ve Amerikan savaş uçakları da katıldı.

B-2’ler Bomba Yağdırdı

Radarlara yakalanmayan ve dünyanın en pahallı savaş uçakları olan Amerikan B-2 ’lerden üçünün, Libya’da bir havaalanına tam 40 bomba birden bıraktığı bildirildi.

Fransa’nın Bingazi ve çevresine düzenlenen saldırı, Amerika Birleşik Devletleri’nin ise Libya’nın batısındaki hedefler üzerinde yoğunlaştığı kaydedildi.

Trablus’a 170 kilometre uzaklıkta hava üssünün de vurulduğu belirtiliyor.

Ecdebiye yolunda Libya zırhlı araçlarının da vurulduğu, araçlarda arka arkaya patlamalar yaşandığı bildiriliyor. Muhalifler ise, saldırının ardından geçen hafta kaybettikleri Ecdebiye’ye doğru ilerlemeye başladı.

Başkent Trablus da, uçaksavar sesleriyle yankılanıyor.

Libya Televizyonu çok kısa bir süre içinde 1 milyon kişiye silah dağıtılacağını duyurdu.

Mısrata Kentinde Yoğun Çatışma
Bu arada Kaddafi güçleri tanklarla Mısrata kentine girdi. Kentin, Kaddafi güçleri tarafından denizden de ablukaya alındığı ve yoğun çatışma haberlerinin geldiği bildiriliyor.

Kaddafi’ye Canlı Kalkan!

Libya lideri Muammer Kaddafi'ye destek veren binlerce kişi, Trablus’ta Libya liderinin yaşadığı Bab El Aziziye askeri kampının çevresinde, liderlerini korumak için toplandı.

Libya televizyonu, saldırılarda 64 kişinin öldüğünü, 150’sinin yaralandığını, ölenlerin çocuğun çocuk olduğunu duyurdu.

Kaddafi’den Haçlı Savaşı Benzetmesi

Libya lideri Muammer Kaddafi ise, Batı’nın saldırısını, "haçlı saldırısı" olarak nitelendirdi. Silah depolarını açtığını, bütün Libya halkını silahlarla donattığını söyleyen Kaddafi, uzun sürecek bir savaşa hazırlandıklarını kaydetti.

Kaddafi, Batı’yı terörizmle suçladı, zaferin kendilerinin olacağını savundu.

İtalyan Mürettebat Gözaltında

Öte yandan Kaddafi güçlerinin Trablus limanında bir İtalyan gemisinin mürettebatını gözaltına aldığı, geminin limandan ayrılmasını engellediği bildiriliyor.

Öte yandan Libya’ya hava saldırısın yakında, İtalyan, Kanada, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden savaş uçaklarının da katılması bekleniyor. Fransa, bir uçak gemisini Libya’ya doğru yola çıkardı.

ULUSLARARASI SALDIRININ MERKEZİ STUTTGART'DAKİ AMERİKAN ÜSSÜ

Libya'ya yönelik uluslararası askeri operasyonun merkezinin, Almanya'nın Stuttgart kentindeki ABD üssü olduğu bildirildi.

Libyaya yönelik saldırıya İspanya, bir tanker uçak, bir fırkateyn, bir denizlatı ve 4 F-18 uçağı ile operasyona katılıyor.

Libya resmi TV Kanalı, daha önce açıklanan Trablus, Bingazi, Misrata ve Zuvere kentlerine ek olarak Sirte kentinin de hedef alındığını duyurdu.

Televizyonun haberinde, sivil hedeflerin vurulduğu iddiası yinelenerek, Trablus'taki bir hastanenin de vurulan hedefler arasında bulunduğu kaydedildi.

DEVLET TELEVİZYONU: "48 KİŞİ ÖLDÜ, 150 KİŞİ YARALANDI"

Libya silahlı kuvvetlerinin devlet televizyonundan duyurulan açıklamasında, saldırıda Trablus'un yanısıra, Sirte, Bingazi, Misrata ve Zuvara'nın vurulduğu ve 150 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Rusya, sadece askeri hedeflerin vurulması uyarısında bulundu. Arap Birliği’ni olağanüstü toplantıya çağıran Genel Sekreter Amr Musa, Batı’nın hava operasyonu ile, Libya hava sahasını uçuşa yasaklamanın ötesine geçtiğini, sivillerin bombalanmasına karşı olduklarını açıkladı. haber1001
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Pzr Oca 15, 2012 11:04 pm tarihinde değiştirildi, toplam 9 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Ekm 22, 2011 9:50 pm    Mesaj konusu: “Ahir Zaman Fitnesi” İle Yüzleşmek... Alıntıyla Cevap Gönder

Libya Lideri Muammer Kaddafi’nin Şehadetinin Aynasında “Ahir Zaman Fitnesi” İle Yüzleşmek...
Ertuğrul Horasanlı
22.10.2011



[Allah Resulü, sahabelerine Deccal’ı anlatırken,
"Ben Deccalın yanında neler bulunduğunu,
kendisinden daha iyi bilirim."
diye söze başlıyor
ve şunları anlatıyor:
"Onun yanında akan iki nehir vardır. Biri dış
görünüşüyle beyaz bir sudur. Diğeri de
parlak bir ateş olarak görülür. Kim ona yetişirse,
ateş olarak görünen nehrin yanına varsın ve
başını eğip ondan içsin. Zira bu parlak ateş gibi
görünen nehir, soğuk bir sudan ibarettir."
]
(*)

Libya'nın lideri Muammer Kaddafi'nin haçlı ordusu NATO'nun bombalarıyla yaralandıktan sonra, isyancı-demokrat çapulcular tarafından yakalanıp, linç edilmesinin yeni görüntüleri ortaya çıktı.

http://webtv.hurriyet.com.tr/'de yayınlanan bu görüntülerde Libya'nın lideri Muammer Kaddafi, şehit düşmeden önce, kendini alçakça linç etmeye ve soymaya çalışan isyancı-demokrat çapulculara “Evlâtlarım, ben sizin babanızım. Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz. Bu olamaz. Siz haram nedir bilmiyorsunuz" diyor.

Görüntülerde, bir grup isyancı-demokrat çapulcu ayakkabıları ve ellerindeki sert cisimlerle Kaddafi'nin kafasına dakikalarca vuruyor.

Alnında delik açılan ve kanlar içinde kalan Kaddafi'nin "Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz" sözlerine rağmen isyancı-demokrat çapulcular Libya Lideri Kaddafi'nin kafasına öldüresiye vurmaya devam ediyorlar.

Kaddafi’nin altın tabancasını çalan bir isyancı-demokrat çapulcu ise silahın namlusuyla Kaddafi’nin başına vuruyor.

Diğer bir görüntüde ise bir başka isyancı-demokrat çapulcu Kaddafi'nin üstünden kanlı ceketini ve parmağından eşi “Safiye1970” yazılı evlilik yüzüğünü çalmış olarak gözüküyor. Arkadaşları "Sakın bunu kimseye verme gelecekte 1 milyon dolardan fazlaya satarsın" diyor.

İşte Haçlı ordusu NATO'nun Libya'ya silah zoruyla getirdiği "demokrasi" böyle bir şey...

Bundan sonra...

Kaddafisiz Libya halkı bu çapulcu demokratlar tarafından demokratikleştirecek...

Saddamsız Irak ne hallere düştüyse, Libya’yı da o felaket bekliyor bilesiniz...

Vah Libya vah...

Haçlılar bütün dünyaya işte böyle bir “çapul demokrasisi” getirmek için var güçleriyle çalışıyor...

Kimi ülkelerin yöneticilerini rüşvetle satın alıyor...

Kimilerininkini şantajla bağlıyor...

Şehit Saddam Hüseyin, şehit Usame Bin Ladin ve şehit Muammer Kaddafi gibi satın alamadıklarını, teslim alamadıklarını, boyun eğdiremediklerinin ise önce ülkelerini işgal edip yakıp yııkıyor... Kendine muhalefet eden yerli halkı katliamlar ve işkencelerle bertaraf ediyor...

Sonra da, o liderleri o ülkenin en aşağılık sınıfından seçtiği işbirlikçilerinin eliyle canavarca infaz ediyor..

Kendine direnecek olanlara ibret olsun diye...

Bu kanlı infaz sahnelerinden, bazıları gerçekten ibret alıyor olmalı ki; bu son haçlı seferinin gönüllü sefiri, yardımcısı, yatakçısı, tetikçisi oluveriyor...

İnsanın aklına Resulullah Efendimizin, biz "ahir zaman müslümanlarını" ondan uzak durmaya çağırdığı "büyük fitne"nin, şu adına "demokrasi denilen şey" olabileceğine dair bir şüphe düşmüyor da değil yani...

Güvenilir bir Ehl-i Sünnet alimi bulsak da sorsak...

Adına bazılarının "ileri demokrasi" de dediği ve yere göğe sığdıramadığı bu şeyin gerçekten ne olduğunu anlamak istiyorsanız...

Irak'ın şehit Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in, işbirlikçi Şiiler tarafından katlediliş sahnesini hatırlayın...

O ahlâksız güruhun onca itip kakmasına ve aşağılamasına rağmen başı dik gümbür gümbür kelime-i şehadeti haykırmasını hatırlayın...

Canlı yayında naklen şehadet...

Dönün...

Mideniz bulana bulana da olsa...

Kusarak da olsa...

Libya Lideri Muammer Kaddafi’nin şehit olmak üzereyken bile kendi ülkesinin yoldan çıkmış çocuklarına, onları büyük bir günahın vebalinden korumak isteyen bir baba şefkati içinde: “Evlâtlarım, ben sizin babanızım. Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz. Bu olamaz. Siz haram nedir bilmiyorsunuz" diye nasihat edişini görün...

Şehitlikten nefsin niye bu kadar korktuğuna dair de bir fikir edinme imkânı da yakalayabilirsiniz bu arada...

Hristiyanları, Yahudileri, putperestleri, dinsizleri, imansızları “hepimiz Adem’in çocuklarıyız, hepimiz İbrahimîyiz, hepimizin amentüsü bir, hepimiz aynı Allah’ın kuluyuz” diye sonsuz “bir hoşgörü ve diyalog” içinde “dost ittihaz eden” bazı gözü yaşlı sapıkların, mesele İslâm’ın bu şerefli şehit evlâtlarına geldiğinde; onlara nasıl kin kustuklarını, ne iftiralar attıklarını, onlardan nasıl nefret ettiklerini de hatırlarsanız...

Belki ısrarla unutturulmaya çalışılan, o olmasa da olurmuş gibi davranılan Kâinatın Efendisi’nin; bu zamanda, yani zamanın sonunda, yani “ahir zaman”da ümmetini bekleyen korkunç fitnelere dair 1400 küsur yıl öncesinden yaptığı ikazlara göz atmak da istersiniz...

Meselâ başlığın altındaki Hadis-i Şerif’e:

"Onun yanında akan iki nehir vardır...”

“Biri dış görünüşüyle beyaz bir sudur....”

“Diğeri de parlak bir ateş olarak görülür...”

“Kim o(zaman)na yetişirse, ateş olarak görünen nehrin yanına varsın ve başını eğip ondan içsin...”

“Zira bu parlak ateş gibi görünen nehir, soğuk bir sudan ibarettir..."

[Başka bir rivayette Deccal'lın "su ve ekmek dağları"na sahip bulunduğu da belirtilir.(52)

Müslim'de yer alan başka bir hadiste ise "onun cennet ve cehennemi bulunduğu, cehenneminin cennet, cennetinin de cehennem olduğu" bildirilir.(53) "Kendine tâbi olanları cennetine, tâbi olmayanları da cehennemine atar."(54)

Âlimler, bu hadisleri yorumlarken, "Deccal'ın kendisine boyun eğmeyen mü'minleri eziyet ve işkencelere atacağını" belirtirler. Aliyyü'l-Karî, "Onun suyu nimet ve lezzet, ateşi de meşakkat, azap ve elemdir"(55) der. Deccal’a boyun eğmeyen mü'minlerin "sıkıntı, belâ, çile ve meşakkat içerisinde kalacaklarını, buna rağmen Allah'ın lütuf ve ihsanıyla rıza, şükür ve sabır gösterecekleri anlatır."(56)] (**)

Öyle mankenlerle fingirdeşerek kakara kikiri, inşallah, maşallah, Mehdicilik oynamanın sahtekârlıktan başka bir anlamı yok yani..

Bugün dünyanın her tarafında Deccal ordularıyla boğuşan mücahid Müslümanlar, Deccal’e boyun eğerek onun arı duru, berrak görünen nehrine atlayarak serinlemeyi değil, onun “ateş nehrine” gözlerini bile kırpmadan atlamayı seçip şehadet şerbetini içerek Hem Allah’ın hem de Resulullah’ın emirlerine boyun eğiyorlar...

Bunu da “Deccal’a boyun eğmeyen mü'minlerin sıkıntı, belâ, çile ve meşakkat içerisinde kalacaklarını” bile bile yapıyorlar...

Guantanomo’ları...

Ebu Gureyb’leri...

Gizli açık toplama kamplarını...

İşkence uçak ve gemilerini...

Yargılı ve yargısız infazları...

En iğrenç işkenceleri...

En ağır hak gasplarını...

En katı mahrumiyeretleri bile bile...

Hepsini birden göze alarak...

Kendilerini “ateş nehirlerine” atıyorlar...

Deccal ve avanesi ise bunlara “diktatör, terörist, düşman” falan filan diyor...

Hadislerde Deccal’ın kendisine boyun eğmeyen müm’inleri binbir türlü işkence, eza, cefa, yokluk, yoksulluk, açlık ve susuzluk cehannenemine atacağı belirtildiği gibi, kendine tabi olan "müm’in"leri de yalancı cennetinde sayısız nimetlere garkedeceği de haber veriliyor...

Resulullah Efendimiz ne dediyse doğru olduğuna ve her şey onun haber verdiği gibi gerçekleşeceğine göre...

Demek ki; Deccal’in yalancı cennetindeki sayısız nimetlere tamah eden “mü’minler” de elbete olacaktır...

Milyar dolarlık servetlere hükmeden gözüyaşlı hocaefendilerden...

Milyon dolarlık Villalarda her türtlü lüks, şatafat içinde, vur patlasın çal oynasın oturan sahte Mehdî’lere, müteşeyyihlere, çıplak uyarıcılara, Tv şovmeni sapık ve saptırıcılara...

Her türlü yetki ve etki, makam ve mevkiler bahşolunmuş politikacılardan, bürokratlara...

Bunlardan nemalanan müteahhit, sanayici, tüccar ve esnaflara varıncaya kadar...

Bugün, milyonlarca “mü’min” dünyanın her tarafında deccal’in gözcülüğünü, sözcülüğünü, öncülüğünü, taşeronluğunu, tetikçiliğini canla başla yapmıyor mu?

Peki sizce bu iki grup “müm’min”den hangisi Resulullah Efendimizin emrini yerine getirmiş oluyor?

Hangisi O’nun emrini yerine getiriyorsa şüphesiz o ebediyyen kurtulmuştur...

***

Şimdi dönüp Libya Lideri Şehid Kaddafi’nin şehadet anını gösteren videoya yeniden bakalım...

Kaddafi, Deccal’in kendisine “Bana tabi ol, benim kulum ol, benim dediklerimi yap... Milyar dolarlarını yükle uçağına... Dünyanın istediğin ülkesine git çıtır çıtır ye!” teklifini kabul etseydi, şimdi dünyanın cenneti olarak nitelenen bir yerde, bin bir türlü nimet ve lezzete garkolmuş şekilde keyif sürecekti...

O ne yaptı?

“Ne kendimi, ne halkımı satmam, Libya’da doğdum, doğduğum topraklarda çarpışa çarpışa şehit olurum” dedi mi?

Dedi...

Dediğine son nefesine kadar sadık kaldı mı?

Kaldı...

Linç videosunda da görüldüğü gibi kendini “ateş nehrine” attı mı?

Attı...

Peki şimdi bu savaşı kim kazandı?

Şehadet şerbetini içen “diktatör” Kaddafi mi?

Yoksa o vahşî linç anında, kurban henüz son nefesini bile vermeden, onun üzerindeki kıymetli eşyayı yağmalayan ve hatta o eşyanın kıymeti hakkında fikir alışverişinde bulunan, Deccal’in işbirlikçisi çapulcu demokratlar mı?

Soru çok zor olduğu için bir ipucu verelim...

“Ferrasi'ni Satan Bilge”nin yazarı Robin Sharma şöyle diyor:

- "Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak, duruyorsa yaşıyordur..."

Dipnotlar:

* [Buharî, Fiten: 25, Enbiya: 50; Müslim, Fiten: 105 (H. 2935); Ebû Davud, Melahim: 14 (H. 4315).]

** Şaban Döğen, “Deccal'ın özellikleri nelerdir?”, 27.06. 2007, http://www.sorularlaislamiyet.com/

Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com/2011/10/ahir-zaman-fitnesi-ile-yuzlesmek.html

Sirte'de, Haçlı uşağı Çapulcu demokratlardan Kaddafi yanlılarına toplu infaz
24 EKİM 2011



İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Rights Watch, Libya'da Şehit lider Muammer Kaddafi yanlısı 53 kişinin toplu halde infaz edildiğini açıkladı.

BBC'nin haberi şöyle:

Örgütün yayımladığı raporda bu kişilere ait tanınamayacak haldeki cesetlerin Kaddafi'nin memleketi Sirte'deki Mahari Otel'de bulunduğu belirtildi.

Raporda öldürülen kişilerden bazılarının ellerinin arkadan bağlı olduğundan söz ediliyor.

Mahari Otel, Sirte düşmeden önce Kaddafi'yi deviren Ulusal Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin denetimindeydi.

Human Rights Watch'un raporunda, toplu halde bulunan cesetlerin altında kurşun izleri ve kan lekelerinin olmasının, hepsi değilse bile tutsak alınan bu kişilerin çoğunun infaz edildiğine işaret ettiği belirtiliyor.
'Soruşturma açılmalı'
Terk edilen otelin duvarlarında Kaddafi karşıtı bazı silahlı grupların adlarının yazılı olduğu belirtiliyor.

Görgü tanıkları, Human Rights Watch örgütüne, kurbanların çoğunun Sirteli olduğunu, bunların arasında bir hükümet yetkilisi ile bir subayın da bulunduğunu söyledi.

Human Rights Watch, şimdi Libya'nın tümünde hakimiyeti sağladığını ilan eden Ulusal Geçiş Konseyi'nden, bu olayla ilgili olarak şeffaf bir soruşturma başlatmasını ve sorumluların yargılanmasını istedi.

Açıklamada "son katliam, kendilerini hukukun üstünde gören Kaddafi karşıtı güçlerin yeni bir suistimali" ifadesine yer verildi.
haber1001

Haçlı Uşağı Çapulcu Demokratlar Libya’ya Şeriat Getirmişler (!)... -1-
Oğuz Gürses
25.10.2011



Libya Lideri Muammer Kaddafi Haçlı Ordusu NATO’nun Bombalarıyla yaralanmış halde, haçlı uşağı çapulcu demokratlara esir düştükten sonra Linç edilerek katledildi ve katledilirken de üstündeki eşyası daha son nefesini vermesi bile beklenmeden açgözlülükle gaspedildi...

Bu durum hem haçlıları hem de haçlı uşağı Libyalı çapulcu demokratları pek rahatlattı...

Pek sevindirdi...

O günü “Libya'nın Kurtuluş Bayramı” ilan ettiler...

Haçlılar ne kadar sevinseler azdır...

Artık Libya’nın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını rahat rahat yağma edebilecekler...

Yeraltını kaynağı olan Petrolü anladık da; yer üstünde ne kaynağı var ki Libya’nın diye düşünenler olacaktır...

“Libya’nın en önemli yerüstü kaynağı şüphesiz Şehit Ömer Muhtar ve Şehit Muammer Kaddafi gibi haçlılara boyun eğmeyi hayatı pahasına reddededen yiğit liderler yetiştiren İnsan kaynağıdır” desek...

Neo-liberalizmin zehirlediği anlayışlar için bu kaynağın pek de önemi yok...

Çünkü fiyatı yok...

Kendini serbest piyasa şartlarında pazara/piyasaya arzetmiyor...

Neoliberal çakallık düzeninde piyasaya arzedilip, satışa sunulmayan hiç bir şeyin kıymeti yoktur..

Sunanlarınsa ahvalini görüyorsunuz...

Kabiliyetlerinin, verimlerinin ve emeklerinin çok çok üstünde ücretlendiriliyorlar...

Haydi bu defa misâli serbest piyasaya kendini arzetmiş politika esnaflarından değil de, doğrudan piyasa içindeki büyük şirket CEO (Chief Executive Officer/İcra kurulu başkanı veya yönetim kurulu başkanı ) larından verelim...

Biliyorsunuz Mağrip (kuzey Afrika’da Alevlenen isyan ateşinin kıvılcımları çok kısa bir süre içinde Neo-liberal çakallık düzeninin kutsal Şehri New York’un en kutsal caddesi Wall Stret’e kadar sıçradı ya...

Oradaki eylemcilerden birinin taşıdığı bir pankart dikkatimi çekti...



Eylemci, bazı ülkelerdeki CEO maaşlarıyla diğer çalışanların maaşlarını karşılaştırıyor.

http://img.guney.org/images/2011/10/IMG_6820.jpg

Ve ülkelere göre Bir Ceo’nun aldığı maaşın, 1 çalışanın maaşınınn kaç katı olduğunu gösteriyor:

[Japonya: 11.kat
Almanya: 12 kat.
Fransa: 15 kat.
İtalya: 20 kat.
Kanada: 20 kat.
Güney Afrika: 21 kat.
Meksika: 47 kat.
Venezulla: 50 kat.
ABD: 475 kat.]


Dikkat edilirse en vahşî, en adaletsiz oran, Neo-liberal çakallık düzeninin kutsal devleti ABD’de...

Bu da çok normal...

Çünkü uluslarası soygundan en büyük paya o el koyuyor...

Bir de...

ABD yıkıldı mı gerisi zaten yok...

Yani elleri mahkûm ABD önlerine ne atarsa ona razı olacaklar...

[Yerden göğe küp dizseler,
Birbirine bendetseler,
Altından birin çekseler,
Seyreyle sen gümbürtüyü.]


Der ya, Yunus Emre hazretleri, ABD’nin hali en alttaki küp misali...

“Çektiler mi”...

"Seyreyle sen gümbürtüyü"...

Bu çakallık düzeninde insanın kıymeti harbiyesi bu kadar...

Merhum üstad Necip Fazıl’ın mısralarıyla:

[Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul!...
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa,
"Yaşasın kefenimin kefili, karaborsa!.."]


Haa...

Libya’nın bu uluslarası soygun ve çakallık düzeni (neo-liberalizm)nin ağzını sulandıran asıl yerüstü kaynaklarını ise Erdal Şafak’tan okuyalım:

[Nice zamandır masamda duran bir dosyanın kapağını açtım.

İlk sayfasında tek sözcük yazılı:

"Desertec".

Hiç duydunuz mu?

Bir projenin adı bu. Kuzey Afrika'nın ve Ortadoğu'nun çöllerine kurulacak santrallerle güneş enerjisini elektriğe dönüştürmeyi ve o elektriği Avrupa'ya taşımayı amaçlıyor. En az 400 milyar euro'luk bir proje.

Önümdeki dosyanın bir sayfasını daha çevirdim, karşıma bir harita çıktı. Haritadaki işaretleri saydım:

Afrika ve Ortadoğu'ya kurulması öngörülen toplam 21 güneş enerjisi sitesinden 12'si Libya topraklarında yer alıyor.

Ama sorun şu:

Libya lideri Kaddafi, "Emperyalistlerin yeni sömürü planı" diyerek "Desertec" projesine karşı çıkıyor. Hem de şiddetle.

Oysa daha iki gün önce "Deutsche Welle", Sahra çölüne kurulacak güneş enerjisi santrallerinin başta Almanya, İtalya ve Fransa olmak üzere Avrupa'nın enerji oburlarının ihtiyacının yarısını karşılayabileceğini duyuran bir haber yayınladı.

Ne zaman karşılayacak ihtiyacın yarısını?

Cevap: 20 yıl sonra.

Yani, Almanya'nın nükleer santrallerine kilit vuracağı yıllarda.

O tarihte o hedefe ulaşabilmek için şimdiden Afrika çöllerinde altyapıyı hazırlamaya başlamak gerek. Ne var ki, Kaddafi engeli duruyor.

O zaman ne yapılacak? Engel ortadan kaldırılacak. Devrilinceye kadar bombardımana devam! Devam!

Devam!

NATO'nun Libya operasyonunu neden sadece Avrupalılar'ın yürüttüğünü anladınız mı?
] (1)

Şimdi böyle bir uluslarası soygun ve çakallık düzeninin Libya’daki piyonları/tetikçileri, bu düzene boyun eğmeyen Libya Lideri Muammer Kaddafi’yi dünya durdukça hatırlanacak iğrençlikte bir vahşetle linç ettikten sonra...

Libya’ya “Şeriat” getirmişler...

Ajanslar öyle diyor?

Dipnotlar:

1- Erdal Şafak, “Nükleer ve Kaddafi”, 08.06.2011 Sabah gazetesi

(Devam edecek)


Kaynak: http://millibirlikruhu.blogspot.com/2011/10/capulcu-demokratlar-libyaya-seriat.html

Kaddafi'yi Fransızlar yaralı halde, linç etmeleri için Libyalı işbirlikçilere teslim etmişler
26.10.2011

Strasbourg - Fransız "Le Canard Enchaine" gazetesi Libya lideri Kaddafi'ni ABD ve Fransa'nın ortak saldırısıyla gerçekleştirildiğini açıkladı.

ABD'nin uyarısı üzerine 20 Ekim sabahı saat 8.30'da üç NATO uçağının Sirte'den kaçmakta olan 75 araçlık bir konvoya saldırı düzenlediğini belirten gazete, ABD Predatorlarının füze ile katıldığı saldırıda Fransız Mirage F1CR ve Mirage 2000 savaş uçaklarının 250 kiloluk lazer güdümlü GBU-12 tipi bomba kullandığını bildirdi. Saldırıda 21 aracın tahrip edildiğini yazan gazete, Kaddafi'nin yaralandığını, saldırı sırasında Fransız özel kuvvetlerinin de olay yerinde olduğunu aktardı.

Gazetenin haberinden, saldırı sonrasıhaçlı güçlerinin bilinçli biçimde yaralı Kaddfi'yi linç edilmek üzere kendikerine muhalif denilen Libyalı işbirlikçi çapulcuların eline bıraktığı sonucu çıkıyor.

Kötülük İmparatorluğu'nun başı Obama'nın şu sözleri de bu iddiayı doğruluyor: "Sanırım bu olay dünyanın dört bir yanındaki diktatörlere de güçlü bir mesaj teşkil ediyor.”
haber1001

Libyalı işbirlikçi çapulcular Haçlı ordusu NATO'YA yalvarıyorlar: "Gitmeyin,biraz daha kalın"
26 EKİM 2011



Kaddafiyi alçakça katleden Libyalı işbirlikçiler Libya halkının kendilerinden intikam almasından korktukları için, Haçlı ordusu NATO'YA yalvarıyorlar: "Gitmeyin,biiraz daha kalın!"...

Bu konuda BBC'sinin haberi şöyle:

Libya'daki geçiş yönetimi, NATO'dan ülkedeki kalışını yıl sonuna kadar uzatmasını istedi.

Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil, uzatmanın Libyalıların ülkedeki silahların kontrolünü eline alması ve Kaddafi'ye bağlı güçlerle mücadelesi için gerekli olduğunu söyledi.
İlk açıklamalarında operasyonlarını 31 Ekim'de bitireceğini duyuran ittifak Libya'daki faaliyetlerinin sona eriş tarihiyle ilgili kararını erteledi.
Katar'da Ulusal Geçiş Konseyi'nin askeri mücadelesine destek veren ülkelerin temsilcilerin toplantısında konuşan Abdülcelil, ''NATO'nun bize ve komşu ülkelere yardım faaliyetlerine en azından bu yılın sonuna kadar devam etmesini umuyoruz'' dedi.
Libyalı lider, amaçlarının komşu ülkelerden Libya'ya silah ve Kaddafi'ye bağlı güçlerin sızmasının önlenmesi olduğunu söyledi.
Abdülcelil, ayrıca Libya'nın savunma ve güvenlik sistemlerini de geliştirmek istediklerini de vurguladı.
haber1001

Diyanet'ten Kaddafi Açıklaması
28 Ekim 2011
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kaddafi'nin öldürülmesiyle ilgili olarak bir açıklama yaptı.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Libya’nın devrik lideri Kaddafi’nin öldürülme biçiminin ve dünyaya teşhirinin Müslümanlara yakışmadığını söyledi.
Görmez, Anadolu Ajansı muhabirinin, “Kaddafi’nin öldürülme biçimini dinimiz açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine, zalimleri yargılamanın da bir ahlakı ve hukuku olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, zalimleri ahlak ve hukuk çerçevesinde yargılamayı bilemeyen insanların, mazlumların hukukunu da yerine getiremeyeceklerini ifade etti. Görmez, şunları kaydetti:
“Ne kadar zalim olursa olsun bir insanı işkenceyle hunharca öldürmek, adaletin yerine gelmesini sağlamaz. Bilakis adaleti yaralar. Kaddafi’nin öldürülme biçimi ve bunun sosyal medya marifetiyle bütün dünyaya teşhiri Müslümanlara yakışmamıştır. Ömer Muhtar’ın çocuklarına da yakışmamıştır.”
Libya’da İtalyan işgalcilerine karşı direnişin öncüsü ve sembolü olan Ömer Muhtar 1931 yılında İtalyanlar tarafından idam edildi.
TRT

Demokrasi Havarileri, Kaddafi’yi Linç Etti!
Neval Kavcar
24/10/2011



Saddam’ın asılma sahnesi, insanlık dışıydı. Batı, Kaddafi ile vahşetin sınırlarını zorladı.

ABD, Kaddafi’yi yakaladı, sanki Libyalılar yakalamış gibi resmetti, sayısı on kişiyi bulmayan cellâtların vahşi saldırısını kaydedip seyrettirdiler.

Linçi üç beş Libyalı değil, Libya petrolüne göz diken vahşiler yaptı.

Kaddafi yedi aylık direnişin cezasını, linç edilerek ödedi. ABD liderliğindeki batı “teslim ol” dediğinde, bunca uzun direnmeseydi, belki Saddam gibi uyduruktan da olsa mahkeme edilir, asılırdı.

Büyük yazarlarımızın aklına hemen Hitler, Mussolini, Saddam filan gelmiş. İnsan hakları lâfları edilmiş. Bush, Obama, Stalin, İngiltere, Fransa vs.. insan haklarına çok mu saygılı-ydı? Kaddafi’yi, Saddam’ı o makama getirenler, istedi ki “in deyince de insin.” İnmedi..Üç beş kuruşa tamah eden, sayıları bir elin parmağını geçmeyen, batı yanlısı katillerce de şehit edildi.

Suçu vardı ya da yoktu. Lâkin hiçbir insan, canlı yayınla böyle katledilmeyi hak etmiyor. Saddam Kurban Bayramı sabahı asıldı ki, bölge liderlerine ders ola..Washington, Afganistan’a saldırıyı 2001 ramazanında başlattı.

Libya’ya da 2011 Ramazanında saldırdılar. Gel de “haçlı Kuvvetleri” deme bunlara. Türkiye batılı vahşilerin, petrol paylaşım savaşında onların yanında yer aldı.

Saldırıyı haçlı görüntüsünden çıkarmak içinde, göstermelik Türkiye ile adı var kendileri yok üç beş Arap şeyhini kattılar işin içine.

Vebali, saldırıyı onaylayanların boynuna. Gücün yetmiyorsa sessiz kalma seçeneği mevcutken hem de.

***

Demokrasi Havarileri, Kaddafi’yi Linç Etti!

Saddam’ın asılma sahnesi, insanlık dışıydı. Batı, Kaddafi ile vahşetin sınırlarını zorladı. Libya liderini, güya Libyalılara, önceden hazırlanan mizansen eşliğinde katlettirdi.

Muhalif denilen Libyalıların elinde o silahlar ne arıyordu? İçlerinde NATO güçleri, ve batılı devletlerin ajanları ne arıyordu?

Yedi ayda, Libya’nın tepesine binlerce füze yağdı. Şimdi batı petrol karşılığı, ülkeyi baştan kuracak..yandaş bir lider daha atayacak..Libya’ya demokrasi gelecek böylece.

ABD, Kaddafi’yi yakaladı, sanki Libyalılar yakalamış gibi resmetti, sayısı on kişiyi bulmayan cellâtların vahşi saldırısını kaydedip seyrettirdiler. Linçi üç beş Libyalı değil, Libya petrolüne göz diken vahşiler yaptı. Yine 30 kişiyi sıraya dizip, soğuk hava deposundaki cesedin başında zafer işaretli resimlerini çekip, Dünyaya sundular. Baştan sona mizansen.

Libya’nın tepesine çullanan, bu vahşiler mi getirecek demokrasiyi? Ya o vahşilere yataklık edenlere ne demeli? Demokrasi havarileri, Kaddafi’yi linç etti. İnsanlığın gözü önünde..Onlarda yargılanmayı, hak etmiyor mu?

Libya hesabıyla, İzmir’e konuşlanan NATO’nun hedefinde, Suriye ve İran var şimdi .. Demedi demeyin. Kaddafi ve Saddam’ın sonu ile ABD şöyle diyor. Mesaj her kesime!

“Uslu ve ılımlı olun. Ne diyorsak o..Yoksa ülkeniz talan, liderinizin sonu böyle olur.”

Adı üzerine BOP. Deste baştan karılıyor. Canları ne istiyorsa onu yapacaklar. Bazı ülkeleri bölecekler, zenginlikleri pay edecekler..Kodu mu oturtacaklar.

Kaynak: Neval Kavcar
http://www.acikistihbarat.com/

''NATO SAVAŞI KAYBETTİ! LİBYA'DA, GÖREVİMİN BAŞINDAYIM!''
28.10.2011

"Aslanın kendisi ölmedikçe,
sırtlanların ona dokunabildikleri
görülmemiştir!"


On binlerce evladını feda etme pahasına düşmana boyun eğmeyip, savaşmaya devam eden soylu Libya halkını ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kalpleri Libya halkı için çarpan gerçek vatanseverleri devrimciliğimin olanca ateşiyle selamlıyorum!

Ne dedim ben sizlere son hitabımda?

"An gelir de sesimi bir daha duyamaz olursanız, sakın duraksamayın" demedim mi?

"Ta ki Büyük Zafer göz kamaştıran ışıl ışıl güzelliğiyle ufuktan doğup kavuşana kadar, dur durak bilmeden döğüşeceksiniz! Asla telaşa kapılmak yok!" demedim mi?

"Mücadeleyi bir kenara bırakıp, ağlayın, sızlayın; kendinizi yerden yere atın" diye bir şey istedim mi sizlerden?

Açın dinleyin konuşmalarımı, "NATO medyası sömürgeci borazanıdır, bunların haber görünüşlü hurafelerine kanmayın" diye kaç defa söyledim...

El Cezire, El Arabiya, BBC, CNN, FOX...saymakla bitmez, hepsi İblisin düdüğü... Onların işi, sahte görüntüleri, uydurulmuş hurafe haberleri, gözlerinizden, kulaklarınızdan zihninize püskürtüp, oradan kalbinizi ele geçirerek, kör edip doğru yoldan ayırmak...böylece en küçük bir direnme azmi kalmamacasına ruhlarınızın suyunu çıkarıp, pelteleştirmek. Düşman, Libya'da kurduğum, dolaysız, hakiki demokrasiyi unutun, onların şekli demokrasi aldatmacasına kapılın; zenginliklerimizi yağmalarlarken, oturup kör gözlerle seyredin; "bizi kurtarmaya gelmişler! Batıdan demokrasi hediyesi getirmişler! Hem NATO artık İslami Özgürlük ve Kurtuluş Örgütü'ne dönüştü" demeye getiren, görünüşü güya müslüman, içi simsiyah iblis taşeronları gibi, karanlığa secde edin diye uyduruyorlar bu yalanları.

Bunları anlattım, biliyorsunuz.

E, nedir peki şimdi bu bazılarınızın yaptığı?

Bazılarınız zayıf! Enerjileri yanlış kanallara gidiyor. Oturuyorlar El Cezirenin, El Arabiyanın karşısına, "Kaddafi şurada görüldü, burada yakalandı" filan, falan...

Bunlarla oyalanmayın, üzülürsünüz. Sonra kolunuzda, parmağınızda, yeşil bayrağı kaldıracak bir zerre derman kalmaz.

Yakalanacak olanlar, NATO bozguncuları, kiralık askerler, zamanında milletin malını çalarken yakaladığımız kanun kaçağı hırsızlardır. Onları yakalayacak olanlar da biz vatanseverleriz, hakiki Libyalılarız, Libya halkıyız.

NATO savaşı kaybetti.

Waşington, Londra, Paris rejimleri, bunların peşlerine takılan ülkeler, BM ve İnsan hakları İzleme Örgütü gibi sefil toplum örgütleri kaybettiler.

Dün "kardeşim" diye sarıldıklarının kanlarında abdes alırlarsa, Allah'ın Libya'ya saldırıp, soyan hırsızlardan razı geleceğini zannedenler kaybettiler. Trablus'taki genetik hainlerin utanç konseyi, NATO islamcısı nankörler ve NATO kuklası ülkelerin utanç konseyleri de kaybetti.

"Irak'a yaptığımız gibi, 'Önce Libya'nın alt-yapısını bombardımanla yıkalım, şehirleri kuşatıp Libyalıları açlıkla kıralım. Sonra bir kaç kamyon, makarna, şeker, gazlı bezle gidip, 'komşusu açken tok yatan müslüman değildir, müslüman kardeşlerimize yardıma geldik!' diyerek, alt-yapı inşaatlarını kaparız. Böylece bir yandan Libya'yı soyup ceplerimizi doldururken, bir yandan da bol bol sevap kazanır, cenneti garantileriz!" diye hesap yapan genetik hainlerin hepsi ama hepsi kaybetti.

İnsanlığa karşı işledikleri suçlardan, hepsi bir gün mutlaka yargılanıp, Yeşil Meydanda, Bağdat'ta, Şam'da, İstanbul'da, Adana'da, İzmir'de cezalarını çekecekler.

"Öldürüldü, linç edildi!"...

42 yılda kaç defa yakalanıp, öldürüldüğümü ben bile unuttum.

Aslanın kendisi ölmedikçe bir sırtlanın ona dokunabildiği nerede görülmüş?

Kim şahit olmuş bir leş kargasının kanatlanmış kartala yetişip geçebildiğine?

Dedikleri gibi olsaydı, hiç sizlere seslenebilir miydim? Tam da şu anda beni duyabilir miydiniz?

Trablus'un yüzde doksan beşi, NATO bombardımanı altında aynı anda meydanlara iniyor; Libya bayrağı, yeşil bayrak arşa yükseliyor...ve ben, Trablus sokaklarında üstü açık bir arada Libya halkının arasında tek başıma dolaşıyorum.

Kalkın o cehennemlik El Cezirenin, El Arabiyanın, BBC'nin, CNN'in, karanlığın karşısından!

Bırakın birbirinize "Görüyor musun Lidere yaptıklarını" diye mektuplar yazıp daha çok üzmeyi! Lider, ona hiç bir sırtlanın dokunamayacağı kadar sağ ve hiç bir leş kargasının ulaşamayacağı mesafeden savaşa komuta etmekte.

Sesim kalbinizde çınlıyor, çünkü yaşıyorum!

Libya Devrim Lideri Kaddafi

A.Y. Ajans

"LİBYA GERÇEĞİ"
MUAMMER KADDAFİ

28.10.2011

"Cesaretimizi ortaya koyma ve
ayağa kalkma zamanı"

LİBYA hakkında neler öğrendim?

1951 yılında LİBYA dünyanın en fakir ülkesiydi... Ama(19 Mart 2011) NATO istilasından hemen önce, Afrika'da en yüksek yaşam standartına sahip halk, Libya halkıydı... Libya halkının sahip olduğu yaşam standartı, Rusya'dan, Brezilya'dan ve Suudi Arabistan'dan daha yüksekti.

Ev sahibi olmak, Libya'da bir insan hakkıdır.

Yeni evlenen çiftlere kendi evlerini alabilmeleri için 50 000 dolar ödeniyordu... Ve elektrik bütün Libya halkına bedava idi.

Hayır, uydurmuyorum. KADDAFİ kendi ana babası ev sahibi olmadan önce bütün Libya halkını ev sahibi yapacağına yemin etti.

Ve sözünü tuttu...babası öldüğünde evi yoktu.

KADDAFİ'den önce Libya'da okuma-yazma bilenler nüfusun beşte biri bile değildi. Şimdi eğitim üst düzeyde kaliteli ve bedava... Ve okuma-yazma oranı yüzde 83

Sağlık hizmetleri üst düzeyde kaliteli ve bedava...Şayet bir Libyalının ihtiyaç duyduğu eğitim veya sağlık hizmeti Libya'da karşılanamıyorsa, Libya Hükümeti, o Libyalının yurt dışına gidip ihtiyaç duyduğu eğitim veya sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü masrafı üstleniyordu.

Libya'da alınan bir borcun bütün faizi kanunen yüzde 0 idi. Faiz yoktu. Libya'da borç alan, geriye faiz ödemiyordu.

Eğer bir Libyalı araba alırsa, bedelin yüzde 50'sini hükümet karşılıyordu...Benzinin galonuysa, 14 sentti.

Çiftçilik yapmak isteyen bir Libyalıya, toprak, ev, gerekli donanım, hayvan ve tohum bedava veriliyordu.


VE!...


Libya'yı aylardır aralıksız bombalayan NATO'ya boyun eğmeyeceklerini göstermek üzere, 1 Temmuz 2011 günü, tam 1.7 Milyon Libyalı, Yeşil Meydan'da toplandı. Bu rakam, Trablus nüfusunun yüzde 95'i, bütün Libya nüfusununsa, üçte biridir!

Libya Merkez Bankası, Rothschild ailesine ait olan Batıdaki bütün bankaların tersine, Libya Devletine aittir ve bastığı paranın borcu yoktur!

Libya, 90'larda, bir PanAm 103'ün Lockerbie üzerinde düşmesinden sorumlu olmakla suçlandı. Ancak ABD'nin, mahkemede sanık Libyalıları suçlayacak açıklamalarda bulunmaları için şahitlerin her birine 4 milyon dolar ödediği açığa çıktı!

Evet, şahitler, ifadelerini geri almaları, değiştirmeleri için satın alındılar!

KADDAFİ, Amerikan doları karşılığında satılan Libya petrolünü, Afrika altın dinarı karşılığında satmaya hazırlanıyordu.

ONUN bu düşüncesi, Sarkozy'yi telaşlandırdı. Sarkozy, KADDAFİ'nin bu girişiminin, "İnsanlığın mali güvenliğine yönelik bir tehdit" olduğunu ilan etti.

Libya'daki bozguncuların ilk işiyse, Batıdaki benzerleri gibi, Rothschild'in sahip olduğu bir "merkez bankası" açmak oldu.

Dünyadaki mevcut zenginliğin yarıdan fazlasının Rothschild ailesinin elinde olduğu tahmin ediliyor.

Rothschild bankalarının işi, havadan para yapmak ve halka faiz karşılığında satmaktır.

Bu şu demek; borçlu olduğun parayı geri ödemeye yetecek paran hiç bir zaman olmayacak.

Yani, biz ve çocuklarımız, Rothschild banka faizlerine "borç kölesi" yapılmış durumdayız.

Biz batılıların liderleri, Cameron, Sarkozy ve Obama'nın tersine, KADDAFİ halkını satmayı reddetti.

İşte bu yüzden, Libya'nın TEK KURUŞ BORCU YOKTU!

Şimdi anlamaya başladınız mı, KADDAFİ, Libya halkı tarafından niçin bu kadar çok seviliyor?... Ve bu hür ve bağımsız milletin NATO tarafından bombalanmasının ardında kim var?

Libya halkı, İngiltere'de, Amerika'da ve Avrupa Birliği'nde sahip olamadığımız çok önemli bir şeye sahip.

Onlar, Rothschild'in menfaatleri için değil, halkının menfaatleri için çalışan bir LİDERE sahipler.

Libyalılar, vatanlarının, Rothschild banka faizleriyle, tefeciliğin prangalarından özgür kılınmış zenginliğini paylaştılar.

Para basımı, Rothschild'in gaddar kontrolü altında olmasa, refah içinde yaşayabilirdik.

Trilyonlarca dolarımız, Rothschild bankerleri ve onların kiralık politikacıları tarafından çalındı.

Eğer insanlığa karşı işlenen bu suçu (Libya'ya NATO saldırısını) durduramazsak, özgür Libya'nın da köleleştirileceği üzere, tecavüze uğradık ve köleleştirildik.

(Ağustos sonu itibarıyle) tahminen 30 000 Libyalı, NATO ve onun bozguncuları tarafından katledildi.

KADDAFİ, Yeşil Kitap'ta gösterdiği üzere, dolaysız demokrasiye inanıyor.

Aşağıda KADDAFİ'nin Yeşil Kitabına link ekledim, lütfen okuyun.

KADDAFİ, parlamenter demokrasilerin, çürümeye, rüşvet yoluyla bozulmaya, doğuştan açık olduklarına inanıyor, ki halk, kendisini temsil edebilir, etmelidir...

Bu adam hakkında uydurulmuş yalanlara bütün hayatı boyunca inanmış birisi olarak, Yeşil Kitabı açıp okuduğumda, hayretler içinde kaldım!

Artık daha fazla oturup bekleyemem; şahsiyetlerin, grupların ve ülkelerin, bizim katil hükümetlerimiz tarafından iftiralar atılarak şeytanlaştırılmalarına ve tahrip edilmelerine seyirci kalamam; insanlığa karşı suç işlemekten sorumlu olanların medya tarafından korunmalarını seyretmeye daha fazla katlanamam.

İnsanlığa karşı suç işleyenlere vergi ödemeyi reddediyorum.

Onlara vergi ödemeyi reddet. Onların bomba masraflarını artık karşılama.

Onların propaganda masraflarını yüklenme. BBC'ye bir daha "yalan yayma ücreti" ÖDEME.

Libya halkının yanında yer almalıyız.

Eğer insanlığa karşı işlenen bu suçları oturduğumuz yerden seyre devam eder ve hiç bir şey yapmazsak...

Suç ortağıyız ve bir gün... sıra bize gelecek.

S...k NATO'yu gitsin!

S...k BM'yi gitsin!

S...k Yeni Dünya Düzenini gitsin!

Halk olarak harekete geçme zamanı.

Cesaretimizi ortaya koyma ve ayağa kalkma zamanı.

Yeni Dünya Düzenine itaat etme!


28. 10. 2011 - A.Y. Ajans

A.Y. Ajans


KADDAFİSİZ LİBYA'DA İLK CUMA NAMAZINDAN BİR GÖRÜNTÜ

En ölümcül mevduat savaşı!
Ufuk Şanlı
usanli@gazetevatan.com
29.10.2011



Başbakan Erdoğan, sürekli olarak Batılı ülkeler tarafından dondurulan 160 milyar doların en kısa sürede Libya halkına geri verilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak mevcut ekonomik ortamda Batılıların bu denli büyük bir tutarı iadesi hiç de kolay değil. Zira Avrupa’daki finans devlerinin durumu gerçekten içler acısı.

Devletin çok önemli bir kurumunda uzun yıllar boyunca görev yapmış bürokrat ile sohbet ediyoruz. Önüme iki tane haberin çıktısını koydu ve “Bunları oku ardından sana bir hikâye anlatacağım” dedi. Birinci haber bloomberg HT’ye aitti. “Avrupa’da mevduat savaşı başladı” başlıklı haberde Avrupa’daki belirsizlik ortamını yatırımcılarını tedirgin ettiği ve bu nedenle büyük bankalarda ciddi bir mevduat düşüşü yaşandığı aktarılıyordu.

Habere göre Alman bankalarındaki toplam mevduat son bir yılda yüzde 12 düşerken, İspanyol bankalarındaki kayıp yüzde 14’e ulaşmıştı. Fransız bankalarının kaybı ise yüzde 6 düzeyindeydi. İkinci haber ise bir Belçika gazetesinden alınmıştı. Haber oldukça çarpıcıydı. BNP Paribas ve Dexia Belçika’da topladıkları 30 milyar euroluk mevduatı Fransa’daki operasyonlarını desteklemek için ülkelerine aktarmıştı. Piposunu yaktı ve derin bir nefes aldı, sonra da anlatmaya başladı: “Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi, petrol ve doğalgazdan elde ettiği paraları adet olduğu üzere Batılı bankalarda tutuyordu. Batılı bankerlerin kasasındaki toplam tutar tam 160 milyar dolar... Bu paranın 37 milyar doları Amerikan bankalarında, 20 milyar doları ise İngiliz bankalarında değerlendiriliyordu. Üçüncü ‘büyük kasa’ Fransa’da idi. Burada da yaklaşık 10 milyar dolarlık bir mevduat vardı. Libya’da ayaklanma başlayınca Kaddafi, kim ne yapacak diye bekledi. Paris’teki Sarkozy yönetiminin daha fazla kazanç elde etme ümidiyle muhaliflere destek vermesine çok sinirlenen Kaddafi, büyük bir hata yaptı ve Fransız bankalarındaki tüm paranın çekilmesini istedi.”

Uzaklara daldı bir an. Sonra kaldığı yerden devam etti: “Bu yüzden Fransa NATO operasyonunu bile beklemeden müdahale kararı aldı. Kaddafi, Fransız hava kuvvetlerinin düzenlediği bir saldırının ardından yakalanarak öldürüldü. Yani yaptığı ölümcül hatanın bedelini en ağır şekilde ödedi.”
Kaynak: Vatan gazetesi

“Gaddar askerî ittifak”
01.11.2011

Fidel Castro son yayınladığı makalesinde Libya’da yaşananları ve NATO ‘nun tutumunu eleştiren bir yazı kaleme aldı.

“Sekiz ay kadar önce 21 Şubat günkü yazımda şöyle yazmıştım: ‘NATO’nun planı Libya’yı işgal etmektir’ O dönemde kuruntu veya hayal gücü eseri olarak görülebilecek bir değerlendirmeydi.” diyerek makalesine başlayan Küba Devrimi Lideri Fidel Castro, NATO ‘yu eleştirdi.

“NATO artık tam anlamıyla dünya halklarının gardiyanı haline gelmiş durumda” diyen Castro, Kaddafi ‘nin öldürülmesini, “tarihe mal olmuş Libya lideri Muammer Kaddafi’nin son NATO hava saldırısı sonucunda ağır yaralı olarak ele geçirilip NATO tarafından silahlandırılmış olan çapulcular tarafından linç edilmesi” şeklinde tanımladı.

Castro yazısına “Cesedinin bir savaş ganimeti gibi gezdirilerek teşhir edilmesiyle hem İslami inançlar hem de temel insan hakları ayaklar altına alınmıştır. Libya’nın bundan sonra demokratik ve insan haklarına saygılı olacağının açıklanması da mânidardır. ” şeklinde devam etti. NATO’yu “gaddar askeri ittifak” olarak değerlendirdi.

Muammer Kaddafi ‘ye yapılanları eleştiren Fidel Castro, gaddar askeri ittifakın insanlık tarihinin bilinen en kalleş baskı aracı olduğunu vurguladı.

“Libya ‘nın barış içinde olup olmaması ABD için önem taşımıyor”

Fidel Castro, 21 Şubat ‘ta yazdığı makalesinden bazı notları da paylaştı;

“Libya topraklarının %95’i çölden oluşmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte Libya’da çok kaliteli petrol yatakları bulunmuş, günde 1 milyon varilin üzerinde üretim yapılırken geniş doğalgaz rezervleri de keşfedilmiştir. Çöl topraklarının altında Küba’nın yüzölçümünün üç misli büyüklüğünde tatlı su kaynakları olduğu bulunduğunda ülke çapında tarım yapılabilmesi için altyapı kurulmaya başlanmıştır.”

“Libya Devrimi 1969 yılı Eylül ayında gerçekleşti. Devrimin lideri Bedevi bir aileden gelen asker kökenli Muammer Kaddafi gençliğinde Mısırlı lider Cemal Nasır’dan etkilenmişti. Libya’daki yozlaşmış hanedan devrildiğinde Mısır’daki değişimi örnek alması çok doğaldı.”

“Kaddafi’yi beğenelim beğenmeyelim dünya kamuoyu yoğun bir haber bombardımanı altında. Libya ile ilgili oarak hangisinin yalan hangisinin doğru olduğu bilinmeyen kesintisiz bir bilgi kirliliği kaosu içindeyiz. Benim için çok açık olan konu ise libya’nın barış içinde olup olmamasının ABD için hiçbir önem taşımadığıdır. Hatta bu zengin ülkeyi işgal etmek için NATO’ya doğrudan emir vermekten bir an olsun çekinmeyecektir bile.”

“20 Şubat Pazar akşamı yapılan yalan yayında Kaddafi’nin Venezuela’ya doğru kaçmakta olduğu haberi, aynı gün Venezuela Dışişleri Bakanı Nicolas Maduro tarafından sert bir dille yalanlanmıştır…”

“Libya liderinin doğru veya yalan bir takım suçlamalar sonucunda ülkesini bırakıp kaçacağını şahsen düşünmüyorum.”

“Dürüst insan sürekli olarak dünyanın neresinde olursa olsun yapılan adaletsizliğe karşı çıkmalıdır, bugün yapılabilecek en büyük yanlış NATO’nun Libya halkına karşı başlattığı katliama ses çıkartmamaktır.”

“Yavuz hırsız konumundaki NATO derhal şiddetle kınanmalıdır!”

Fidel Castro, geçtiğimiz aylarda NationalTurk ‘te yer alan makalesinde NATO ‘nun Libya ‘yı işgal edeceğini açıklamıştı.
Ekleyen: ‎"Sol Yanım"

Haçlı Ordusu NATO Libya'ya Saldırısının Ardında Onbinlerce Ölü Bıraktı...
02 Kasım 2011



Haçlı Ordusu Nato'nun Libya'da sona eren saldırısı , ardında 30 bin'den fazla sivil ölü bıraktı... Yaralı sayısı ise bu rakamın çok üstünde.

7 aydır süren haçlı saldırısı boyunca yaklaşık 26 bin 500 uçuş gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İngiltere hava kuvvetlerine bağlı uçaklar, onbinlerce hedefi bombaladı.
haber1001

NATO ÜLKELERİ HER LİBYALI'NIN 30 BİN DOLARINI ÇALIYOR
Kıymet Nadir BİNDEBİR
30.10.2011

Muammer Kaddafi'nin dünyanın çeşitli ülkelerinde 200 milyar doları olduğu açıklandı. Bu paralar yurtdışı bankalara Kaddafi adına değil, Libya Merkez Bankası, Libya Yatırım Kurumu, Libyan Foreign Bank, Libya Ulusal Petrol Şirketi ve Libya Afrika Yatırım Portföyü adına yatırılmıştı. Libya'yı işgal eden NATO ülkeleri, Kaddafi ailesinin istediği takdirde bu paraları çekebileceğini iddia ediyorlar. Oysa 200 milyar dolar, petrol zengini Libya'nın yıllık ekonomik çıktısının iki katı.
Paranın tamamı, Libya halkına ait olduğu düşüncesiyle Libya kurumları adına yatırılmış olmasına rağmen, Batı bu paranın Kaddafi'nin kişisel serveti olduğu ileri sürerek el koymaya hazırlanıyor. Para Libya halkına ait olsaydı dokunulamayacaktı, oysa 'bir diktatörün kişisel serveti' kılıfına sokulduğunda NATO için 'savaş ganimeti' sayılacak ve el konulacak.
200 milyar dolar demek, her Libyalı için kişi başına 30 bin dolar demek. Libya halkından çalınacak olan miktar budur. Çatışmalar ilk başladığında, Amerika bir acele Libya'nın 29.3 milyar dolarına zaten el koymuştu. Geriye kalan miktar diğer işgalci NATO ülkeleri ile paylaşılacak.
ABD ve Avrupa, Kaddafi'nin 'dondurulan' servetinin yeni geçiş hükümetine devredileceğini açıkladılar. Şİmdiye kadar Birleşmiş Milletler'in izniyle serbest bırakılan miktar sadece 1,5 milyar dolar. ABD Hazine Sözcüsü Marti Adams, Libya'nın 200 milyon dolarına el koyduklarını açıkladı bile. Batan Amerikan ekonomisine can simidi olmuştur.
Libya'ya ait 144 ton külçe altın İngiltere'de Bank of England'ın kasalarındaydı. İngiltere bu altınları 2 ay önce gasp edip satmaya başlamıştı. Altın fiyatlarındaki durağanlığın sebebi NATO teröristlerinin Libya'dan çaldığı altınlardır. Mısır'da Hüsnü Mübarek devrildiğinde de aynı şey olmuştu. Mısır'ın İsviçre Swiss Bank kasalarındaki platin sayesinde, platin fiyatlarında büyük düşüşler kaydedilmişti. Şimdi Libya altınları sayesinde altın fiyatları kontrol altında tutulacak.
Rotschild ailesi (ki 'gangster'den bozma 'bankster' olarak adlandırılmaktadır), dünyada bu ailenin Merkez Bankasını kontrol edemediği 5 ülke kalmıştı: İran, Kuzey Kore, Küba, Sudan ve Libya. Amerikan Federal Reserve Bank dahi Rotschild ailesinin kontrolündedir. Para basma tekelini elinde tutan bu aile, altın fiyatını daima düşük tutmaya çalışır ki, altın uluslarası para birimi haline gelemesin. Hatırlayın, Kaddafi altın Libya Dinarı basıp altını dolaşıma sokmaya hazırlanıyordu.
2010 Haiti depreminden sonra toplanan 'yardım' paralarını idare eden fonun başına, Hillary Clinton kocası Bill Clinton'ı atadı. Haitili deprem mağdurları, toplanan onca yardıma rağmen (Clinton ailesi sayesinde) bir senedir çadırda yatıyorlar. Şimdi Libya mallarının 3 kuruşa hangi şirketlere satılacağını, bu operasyonu kimin yöneteceğini de göreceğiz. Libya'nın parasını-altınını gasp edenler, Libya'nın yasadışı işgalini destekleyip onay verenler olacaktır.
Libya'da çatışmalar ilk başladığında, bazı uluslararası şirketler NATO liderlerleriyle toplantı üstüne toplantı yapmaktaydı. O Şikagolu petrolcüler, o para gangsterleri, şaşkın isyancıların arasına çoktan karıştı, neo-liberal mucizelerini(!) sergilemekteler.
Bu yazıya kullandığım resimde Libya Misrata'da bir sokak görüyorsunuz. Sokağın 2007'deki hali ve NATO'nun 'sivilleri koruyarak'(!) bombaladığı 2011'deki hali.
Kaynak: BakiSelamlar

SEYFÜL İSLAM ''SAVAŞA DEVAM EDİYORUZ, SESİMİZİ DAHA ÇOK DUYACAKSINIZ!
01.11.2011

Seven Days Haber ajansına yazılı bir açıklamada bulunan Seyfül islam Kaddafi, AB-D Propaganda Makinesince hakkında uydurulan Uluslararası Suç Mahkemesine teslim olduğu hurafesini imha etti.

"Bazıları esir alındığımızı sanıyor, bazıları Abdullah Sunusi Libya dışında söylentisini yayıyor; bu varsayımları doğru kabul edersek, ICC'ye* teslim olmaya yer kalmıyor!

Düşmana asla teslim olmamış, Ömer Muhtar'a (onun direniş ruhuna) asla ihanet etmemiş ve dilinden "Ya kazanırız, ya ölürüz; fakat asla teslim olmayız!" prensibini düşürmemiş bir kahramanın oğlu, babasına asla ihanet etmez!

Düşman, Libya halkını moral olarak çökertmek, aralarına şüphe tohumları ekmek için şu günlerde yoğun bir medya saldırısı yürütüyor. Libya halkına sabırlı olmalarını söylüyorum; üstesinden gelebilmemiz için iki ay kadar sabretsinler.

Libya'da olup-bitenlere bakarsak, ihanet ve sebep olduğu şok, bazı Libyalıların düşman propagandistlerince ortaya atılan kimi söylentileri gerçek sanmalarına yol açtı. MUAMMER KADDAFİ'Yİ kalpten seven ve O'na sadık olanlara, 'demokrasi' bahanesiyle düşman tecavüzüne maruz kalıp zarar gören milyonlara söylüyorum; LİBYA DİRENİŞİNE güvenin. (Bozguncu farelerin utanç konseyi) TNC yalan söylemeden yaşayamaz: Bir gün 'Kaddafi kaçtı', öbür gün 'Kaddafi teslim olmaya çalışıyor'... Nasıl kıvırdıklarını artık bilmeyen kalmadı.

Aşk ve Bütünlük üzerinde yükselecek bir Libya geleceğine karşı çıkıp hain oldular. Böyle davranmakla, bir seçim yaptılar; yarınlarında hainlerin avlanacağı bir Libya manzarası görmek peşindeler.

Pekala, onlara istediklerini vereceğiz. Avlanmaya hazırız!

Libya halkı!

Lider MUAMMER KADDAFİ sizlere, 'An gelir de sesimi bir daha duyamazsanız, sakın duraksamayın, direnmeye devam edin' dedi, biliyorsunuz. O, Sirte'de kalıp, kahramanca, cesurca direnmeye devam kararı aldı, fakat elektrik ve iletişim imkansızlıkları yüzünden kendisi bildiremedi.

Şu anda direnişle birlikteyim ve Allah'ın izniyle sesimi çok işiteceksiniz.

Libya Direnişi, mükemmel bir durumda. Ömer Muhtar ve Muammer Kaddafi'nin başladığını, biz tamamlayacağız.

Yarın bizimdir.

Allahü Ekber!"

Seyfül İslam Kaddafi
31 Ekim 2011-A.Y, Ajans

*ICC ; (Uluslararası Suç Mahkemesi) ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya, Kanada gibi, Sömürgeci Terörist Ülkeler Listesinde bulunan yapılanmaların Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da sergilediği barbarlıkları görmezden gelen, ama sömürgeci ülkelerin iğrenç taleplerine direndikleri için suçlu ilan edilen vatansever-millici lider ve askerleri, ağır ağır çürüyerek ölsünler veya zehirlenip katledilsinler diye, çoğu uyduruk delillerle batı zindanlarına kapatan uluslararası paravan örgütlerden biri.

Yararlanılan kaynak: www.mathaba.net

A.Y. Ajans

ABD ve Fransa Libya’da askeri üs kuruyor
03-11-2011
ABD ve Fransa Libya’da askeri üs kuruyorYDH- Amerika’nın, Fransa’nın ve NATO’nun Libya’da çok sayıda askeri üs kurmaya hazırlandıkları bildirildi.

YDH- Amerika’nın, Fransa’nın ve NATO’nun Libya’da çok sayıda askeri üs kurmaya hazırlandıkları bildirildi.

Filistin’de yayımlanan haftalık el-Menar gazetesi, Amerika ve Fransa’nın Libya’da askeri üs kurmak için gerekli ön hazırlıkları tamamladıklarını belirterek Libya topraklarında kurulacak çok sayıdaki askeri üste NATO ve Amerikan savaş uçaklarının bulunacağını yazdı.

Amerika, Fransa ve İngiltere’nin Libya’daki petrolden pay kapma konusundaki çalışmalarını sürdürdüklerini belirten gazete, Batılı ülkelerle Trablus, arasında İsrail’le işbirliği konusunda da gizli temasların olduğunu ileri sürdü.

El-Menar gazetesi, İsrail’in güney Sudan’da askeri üs inşa etmeye başlamasından sonra Amerika’nın da Libya’da askeri üs kuracak olmasının dikkat çekici olduğunu bildirdi.
http://www.yakindoguhaber.com/

Libya'da milis grupları arasında ateşkes
14 Kasım 2011

Libya'nın sahil kenti Zaviye'deki milislerle Varşefana aşireti üyeleri arasında 4 gündür süren çatışmaların ardından ateşkes anlaşmasına varıldığı bildirildi.

Her iki tarafın milisleri, ateşkese varılmasının ardından çatışmaların sona erdiğini söyledi. Zaviye'den bir milis, çatışmalar durduktan sonra başkent Trablus'dan barışın kalıcı olmasını sağlamak için askeri birlikler geldiğini söyledi.

Milisler arasında 4 günden beri süren çatışmalarda 13 kişinin öldüğü, 100'den fazla kişinin yaralandığı bildiriliyor. Milislerin Trablus ile Zaviye arasındaki eski rejime ait bir askeri üssün denetimini ele geçirmek için savaştıkları belirtiliyor. haber10

Türk devletine ve milletine şer ittifakıyla aynı resim yakışmadı!
Yiğit Bulut
23 Ekim 2011

TARİHİN sayfalarında “utanacağımız” bir resimde yer aldık!

“Artıkçı” Sarkozy ve “Seks manyağı” Berlusconi’nin “Libya’ya sözde demokrasi getirme” oyununa tarihsel bilincimize yakışır bir tepki veremedik!

Bir Türk vatandaşı olarak “bu resimde istemeden yer almaktan” utanıyorum ve hep utanacağım! Sevgili dostlar, size de soruyorum; yakıştı mı bize? Sarkozy ve Berlusconi gibi “insanimanevi” değerleri “sıfırın altında” seyreden adamların tertipledikleri, tek amaçları Libya’nın “kaynaklarını ele geçirmek” olan bu resme seyirci kalmak, hatta zaman zaman “destek vermek” yakıştı mı?

Soruyorum; YAKIŞTI MI? Kim bu Sarkozy, Berlusconi ve yakın dostları David Cameron! Kim oldukları çok açık; “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarın” ahlak yoksunu son temsilcileri! Amaçları ne? Libya halkına özgürlük mü?

Gülerim buna inananlara, bunu düşünenlere ve yaşananları böyle algılayanlara... Resme bakın; Kaddafi, “isyancı kılığındaki lejyonerlerin elinde”, yukarıda Mirage ve Tornado uçakları, para için Kaddafi’yi linç edenler hep bir ağızdan bağırıyorlar: Allahu Ekber! Bu şerefsizlere mi kalmış ALLAH’ın ADINI ANMAK!

Çok mu inançlılar, çok mu büyük hedeflere, yüce amaca hizmet için oradalar! Tek düşündükleri Fransızlardan, İtalyanlardan, İngilizlerden alacakları paralar. Parayı verenin de tek bir hırsı var: Libya halkının doğal kaynaklarını ele geçirmek... Sevgili dostlar, Kaddafi “diktatör” olabilir, halkı ondan bıkmış olabilir, hataları olabilir.

Hepsi olabilir ama Kaddafi hiçbir alanda, hiçbir konuda “Sarkozy-BerlusconiCameron” üçlüsünden daha aşağıda olamaz! Onlar kadar asla “ruhunu şeytana satamaz”, onlar kadar asla “sömürgeci” olamaz! Kaddafi “o bölgenin toplumlarında” kabul görecek derecede “diktatördür” ve Libya halkının doğal kaynaklarını asla Batılı emperyalistlere sömürtmemiş ve petrolü onların şirketlerine “peşkeş çekmemiştir”...

Daha açık yazayım; Kaddafi yukarıdaki “şeytanın üçlüsü” ile karşılaştırılamayacak kadar “halkı için çalışan” bir liderdir. Soruyorum size; Kaddafi, Suudi Arabistan Kralı gibi Batılı güçlerin maşası olsaydı, petrolü istedikleri gibi peşkeş çekseydi bugün nerede olurdu? Sonuç: Türk devletine, Türk halkına, bana, size, hepimize...

Yukarıdaki “şeref düşkünü mahlukat ve şerefsiz oyunlarında” sessiz kalarak, zaman zaman destek vererek yer almak asla ama asla yakışmadı. Bugün Kaddafi ve yanındakileri linç edenler, tam 100 yıl önce yine çıkarları için aynı topraklarda Osmanlı paşalarını ve askerlerini “linç etmediler mi”! Anadolu çocuklarını Trablus’ta ölümle buluşturan “İngiltere-İtalya-Fransa” değil miydi! Ne çabuk unuttuk, Anadolu topraklarını işgal edip çocuklarımızı öldürenlerin, kadınlarımıza tecavüz edenlerin yine bunlar olduklarını!

Şimdi aynı oyunu Kaddafi için sahneye koydular. Sözde tek bir amaçları var: Libya halkına özgürlük getirmek! Buna inanan varsa, gülerim o zavallının haline. Anadolu’yu-İstanbul’u da “özgürlük getirmek” için işgal ettiler DEĞİL Mİ!
Son söz: Bir Türk vatandaşı, Türk-İslam ortak tarih bilincinin bir ferdi olarak Türk devletinin ve milletinin konuya yaklaşımından, kendimden, sizden, hepimizden UTANIYORUM! Sömürgeciliği dünya tarihine geçmiş Fransız’la, İngiliz’le, İtalyan’la aynı resimde yer alacaksam, bu dünyada hiçbir resimde olmasam daha şerefli bir halde olurum. Yazıklar olsun hepimize! Dedelerimizin kemikleri sızlıyor!

Not: Gidin Libya’ya binalara, caddelere, şehirlere bakın. Türkiye’den daha iyi planlanmış. Petrol parası ile halkına bedava konutlar dağıtan, Türklere yurtdışındaki müteahhitlik hizmeti ile Kıbrıs savaşında bize sonsuz destek veren, “Batılıların LİNÇ ETTİRDİKLERİ” o adamdı!
Kaynak: Gazete Habertürk

"Kadafi'nin Linç Edilmesine Alkış Tutmanın Liderlikle Bir Alakası Yok"
26 Kasım 2011

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Brüksel'de düzenlenen "Adil bir dünya" adlı panelde konuştu. Libya'nın devrik lideri Kaddafi'nin linç edilerek öldürülmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği'nin linçe alkış tutmasının da liderlikle hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Biraz önce konuşmacıladan biri Avrupa Birliği'nin Libya'da önemli bir liderlik üstlendiğini ifade etti. Hiçbir liderlik bir liderin linç edilmesine neden olmamalı. Yargının önüne çıkarabilirsiniz ama bir liderin linç edilmesini alkışlarsanız bunun liderlikle hiçbir alakası yoktur. Bunu da açık yüreklilikle söylemek istiyorum" dedi.

"Sıkıntılarda AB'nin de Payı Var"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği'nin de Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkerinde yaşanan sıkıntılarda sorumluluğunun olduğuna dikkat çekti.
haber1001

Libya ordusu ile Zintanlı milisler arasında çatışma
10-12-2011
Libya ordusu ile Trablus uluslar arası havaalanını kontrolü altında tutan Zintanlı milisler arasında silahlı çatışma yaşandığı bildirildi.

Bugün Libya’da düzenlenen ulusal diyalog konferansında konuşan Libya geçici Hükümet Başkanı Abdurrahim el-Kib, ulusal diyalog sürecinde hiçbir kesiminin dışlanmaması gerektiğini söyledi.

Katar’ın el-Cezire televizyonu, Libya ordusu ile Kaddafi rejimini devirmek için Zintan kentinden başkent Trablus’a gelen ve rejimin devrilmesinden sonra Trablus havaalanını kontrolü altına alan milislerle çatıştığını duyurdu.

Zintanlı milisler, geçtiğimiz haftalarda Trablus Askeri Konsey Başkanı Abdulhakim Belhac’ı sahte pasaportla Türkiye’ye gelmek isterken tutuklamış, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil’in devreye girmesi sonucu serbest bırakılan Belhac’ın Türkiye’ye gelerek Suriyeli rejim karşıtlarıyla görüştüğü açıklanmıştı.

Libya’daki aralarında ABD, İngiltere ve Fransa’nın da bulunduğu 13 ülkeden oluşan çok uluslu güce komuta eden Katar’ın, Libya’dan Türkiye’deki Suriyeli rejim karşıtlarına silah ve militan nakli yaptığı yönündeki haberlere dikkat çeken siyasi gözlemciler, son çatışmanın Trablus havaalanını Zintanlı milislerden temizleme girişimi olarak yorumluyor.
http://www.yakindoguhaber.com/

Kaddafi gitti böyle oldu: İsrail, Libya’ya Büyükelçi gönderiyor
10-12-2011

http://www.yakindoguhaber.com/ 'un haberi:

İsrail’de yayımlanan Jerusalem Post gazetesi, İsrail’le Libya Ulusal Geçiş Konseyi arasında Trablus’ta büyükelçilik açılması konusunda gizli temasların sürdüğünü belirterek İsrail’in yakında Trablus büyükelçiliği adayını açıklayacağını öne sürdü.

Arabstoday de İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinin Tel Aviv'in Ulusal Geçiş Konseyi ile Libya ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmei için temaslarda bulunduğunu yazdığını belirterek Dürzi kökenli Raslan Ebu Rukun'un Trablus'a gönderilecek ilk İsrail büyükelçisi olabileceğini bildirdi.

Bir İsrailli diplomatın Trablus büyükelçisi adayı olarak yakında Libya’ya gideceğini belirten gazete, Arap kökenli Yahudilerden Raslan Ebu Rukun’un İsrail’in Trablus büyükelçiliğine atanmasının güçlü bir ihtamal olduğunu yazdı.

Raslan Ebu Rukun, halen İsrail’in Amerika’nın Atlanta kentinde konsolos olarak görev yaptığı bildirildi.

Raslan Ebu Rukun’un yakında gerçekleştireceği Libya ziyaretine insani bir boyut kazandırmak için doktorlardan oluşan bir heyeti de beraberinde götüreceği bildirildi.

Libya Ulusal Geçiş Konseyi ile İsrail arasındaki bağlantının devrim sürecinde Bernard Henri Levi tarafından sağlandığı belirtiliyor.

Yeni Libya yönetiminin başı milislerle dertte
09-12-2011

Libya’daki yeni yönetimin, Muammer Kaddafi’yi devirmek için çeşitli kentlerden başkent Trablus’a gelen silahlı milisleri kentlerine geri dönmeye ikna edemediği bildirildi.

YDH- Libya’daki yeni yönetimin, Muammer Kaddafi’yi devirmek için çeşitli kentlerden başkent Trablus’a gelen silahlı milisleri kentlerine geri dönmeye ikna edemediği bildirildi.

Londra’da yayımlanan el-hayat gazetesi, “Trablus’taki milislerin silahsızlandırılması zor görev” başlıklı haberinde Muammer Kaddafi rejimini devirmek için çeşitli kentlerden başkent Trablus’a gelen silahlı milislerin dağıtılmasının yeni Libya yönetimi için son derece zor bir görev olduğunu bildirdi.

Geçtiğimiz çarşamba günü Trablus kenti sakinlerinin silahların kentte kontrolsüz bir şekilde yayılmasını ve silahlı milislerin sebep olduğu şiddet olaylarını protesto eden bir gösteri düzenlediğini belirten gazete, diğer kentlerden Kaddafi rejimini devirmek için gelen silahlı milislerin hala kentten ayrılmadıklarına dikkat çekti.

Silahlı devrimcilerin, Trablus’taki devlet dairelerinde ya da eski rejim yöneticilerinin evlerinde veya çiftliklerinde kaldığını belirten gazete, kentte kontrol noktaları oluşturan milislerin ağır ve hafif çok sayıda silaha sahip olduklarını bildirdi.

Zintan kentinden gelen devrimcilerin Trablus uluslar arası havaalanını, Mısrata’dan gelenlerin Trablus’un doğusundaki Libya milli petrol şirketine ait mekanları kontrol altında tuttuğunu yazan el-Hayat, Trablus kenti Devrim Konseyi Başkanı Abdullah Nakir’in “devrimcileri başkentten çıkarmak oldukça zor; çünkü onların haklarına yönelik herhangi bir garanti yok” dediğini bildirdi.

Bazı devrimcilerin silah satın almak için 12 bin dolar harcadığını belirten Abdullah Nakir, milislerin kentten tahliyesi için onlara harcadıklarının geri ödenmesi gerektiğine dikkat çekerek “Devrimcilere yaptıklarınızdan dolayı size teşekkür ederiz haydi artık kentinize geri dönün demek mümkün değil” diye konuştu.

El-Hayat gazetesi, Libya’da kurulan Abdurrahman el-Kib başkanlığındaki yeni hükümetin defalarca milislerin silahsızlandırılmasının temel öncelikleri olduğunu söylediğini ancak bu konuda hiçbir şey yapmadığını bildirdi.

Libya İçişleri Bakanı Favzi Abdulal, 50 bin devrimcinin orduya ve güvenlik güçlerine katılacağını söylemiş; ancak mali imkansızlıklar sebebiyle bu planın uygulanamadığı bildirilmişti.
http://www.yakindoguhaber.com/

Libya’da rakip gruplar arasında çatışma
15-12-2011
YDH- Libya’daki rakip milis grupları arasında yaşanan çatışmada bir kişinin öldüğü üç kişinin de yaralandığı bildirildi.

Fransız haber ajansının bildirdiğine göre Libya’nın başkenti Trablus’ta rakip gruplar arsında yaşanan silahlı çatışmada 1 kişi öldü, üç kişi de yaralandı.

Kaddafi yönetimine karşı silahlı isyanı yöneten komutanlardan Halife Heftar’ın oğlunun Zintan milis grubu tarafından korunan bir bankaya zorla girmeye çalışırken açılan ateş sonucu yaralandığı bildirildi.

Zintan milis grubunun üst düzey komutanlarından Muhtar Lahtar, rakip grubun komutanı Halife Heftar’ın oğlunun Zintan grubu tarafından korunan bankaya zorla girmeye çalışırken açılan ateşle yaralandığını söyledi.

Muhtar Lahtar, yaşanan çatışmada Halife Hetar’ın oğlundan başka bir kişinin daha yaralandığını, bir kişinin ise hayatını kaybettiğini açıkladı.

Zintan grubunun Trablus’un Kaddafi yönetiminden ele geçirilmesi sırasında ön saflarda savaştığı, bu yüzden de Kaddafi güçlerine ait birçok mühimmat deposunu kontrolü altına aldığı için çok sayıda silaha sahip olduğu bildiriliyor.

Zintan grubunun halen Trablus uluslar arası havaalanının da dahil olduğu birçok hassas tesisi kontrolü altında tuttuğu bildiriliyor.

Aslen Bingazili olan ve daha önce Kaddafi ordusunda komutanlık yapan General Halife Heftar’ın 1980’li yıllarda Kaddafi rejimi ile yolarlını ayırarak Amerika’ya gittiği, Amerika’da 20 yıl kaldıktan sonra mart ayında Libya’ya dönerek isyancıların safına katıldığı bildiriliyor.
http://www.yakindoguhaber.com/

Libya'nın başkenti Trablus'un merkezinden çatışma haberleri
3 OCAK 2012



Kent sakinleri silah sesi duyduklarını ve yaralananlar olduğunu gördüklerini anlatıyor.
Fakat şiddetin boyutları henüz tam olarak kesinlik kazanmadı.
Olay mahaline giden BBC muhabiri çatışmanın artık sona ermiş olduğunu aktardı.
Çatışmanın, Ekim ayında öldürülen devrik lider Muammer Kaddafi'nin istihbarat birimlerinin bulunduğu bina konusunda çıktığı anlaşılıyor.
Bombalanmış binayı işgal eden milislerin, yeni kurulan hükümete bağlı güvenlik güçleri tarafından binadan çıkarılmaya çalışıldığı esnada çatışma çıktığı bildirildi.
Muhabirler, Kaddafi'nin devrilmesinde rol oynamış çok sayıda milis kuvvetin şu an güvenlik açısından tehdit oluşturur hale geldiğini söylüyor.
Kaddafi'yi deviren eski asi güçler, başkent Trablus'un birçok mahallesinde milis gruplar halinde görülüyor.
Bu gruplardan bazılarının eski hükümet binalarına yerleştiği ve bu binaları karargahları olarak kullandıkları bildiriliyor.
BBC

Libya'nın güneybatısında silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalarda 2 kişi öldü, 36 kişi yaralandı
14 Ocak 2012
Çatışmaların Garyan ve El Assaba kenti milisleri arasında yaşandığı belirtildi.
Libya Savunma Bakanı Usame El Cuvali, çatışmaları sona erdirmek amacıyla başkent Trablus'un 80 kilometre güneyindeki Garyan kentine gitti.

Yeni hükümete güvenmediklerini belirten milisler, Kaddafi rejimin devrilmes
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Çrş Eyl 24, 2014 12:24 am tarihinde değiştirildi, toplam 2 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Oca 21, 2012 10:55 pm    Mesaj konusu: Libyalılar Şeriat İstedi Alıntıyla Cevap Gönder

Saadi Kaddafi: "Ayaklanma başladı ve Cemahiriye'nin tamamına yayılıyor"
11 ŞUBAT 2012



BBC'nin haberi:

Kaddafi'nin oğlundan tehdit

Devrik Libya lideri Muammer Kaddafi'nin Nijer'deki oğlu Saadi Kaddafi, ülkesindeki geçiş hükümetine karşı bir ayaklanmaya liderlik edeceği tehdidinde bulundu.

Babasının devrilmesi ardından Libya'dan kaçan ve Nijer'e sığınan Saadi kaddafi, bu açıklamaları bir televizyon programında yaptı.

Libya'da ve iktidardaki Ulusal Geçiş Konseyi içinde pek çok taraftarı olduğunu savunan Kaddafi, Libya'ya dönmek istediğini söyledi.

"Ayaklanış başladı ve ben her geçen gün bu hareketin daha da büyüdüğüne tanık oluyorum" diyen Saadi Kaddafi, babasının Libya'yı tanımlamak için kullandığı ifadelerle "Bu ayaklanma bazı bölgelerle sınırlı kalmayacak, Cemahiriye'nin tamamını kapsayacak" iddiasında bulundu.
El-Arabiya televizyonundaki bir programa telefonla katılan Kaddafi, Libya ordusu, silahlı milisler, Ulusal Geçiş Konseyi yetkilileri ve ailesinin diğer üyeleriyle düzenli olarak temasta olduğunu söyledi.
Muhalif güçlerin Ağustos ayında başkent Trablus'a girmesi ardından sınırı geçerek Nijer'e kaçmıştı.
Aralık ayında Meksika yetkilileri, bir organize suç örgütünün Saadi Kaddafi'yi ülkeye sokma planlarını ortaya çıkardıklarını açıklamıştı.

Libya: Mülteci Kampına Saldırıda 7 Kişi öldü
07 Şubat 2012



Başkent Trablus'un dış kesimlerindeki bir mülteci kampına silahlı kişilerin düzenlediği saldırıda 7 kişi öldü.

El Cezire'nin haberine göre, Canzur'da kullanılmayan Deniz Akademisi'nin dönüştürüldüğü kampın bir sakini, kampa gelerek genç erkekleri tutuklamak istediğini söyleyen saldırganların kendilerini protesto edenlere ateş açtığını anlattı.
Görgü tanığı, Misrata'dan gelen silahlı kişilerden yaklaşık 15'inin ateş açmaya başladığını, kadınların kaçtığını, ancak gençlerin kaldığını belirtti.
TRT

Libya’da rakip milis güçler yine çatıştı
01-02-2012

YDH- Libya’da Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinde rol alan silahlı grupların başkent Trablus’ta yeniden çatıştıkları bildirildi.

Lübnan’da yayımlanan el-İntikad gazetesinin haberine göre görgü tanıkları, başkent Trablus’ta çatışan silahlı grupların birbirlerine karşı ağır silahlar da kullandığını söyledi.

Çatışmaların başkent Trablus’un es-Saidi bölgesinde yaşandığını belirten görgü tanıkları, çatışmalar sebebiyle sahil yolunun kapandığını ve çatışma bölgesinden siyah dumanlar yükseldiğini ifade etti.

Libya içişleri bakanlığı yetkilileri, bugün yaşanan çatışmaların Mısratalı milislerle Zintanlı milisler arasında cereyan ettiğini açıkladı.

Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra Libya’nın çeşitli illerinden başkent Trablus’a gelen milisler, askeri depolardan elde ettikleri silahlarla başkentin muhtelif bölgelerini kendi kontrolleri altında tutuyorlar.
http://www.yakindoguhaber.com/

Kaddafi’yi deviren güçler arasındaki çatışma artıyor
27-01-2012

YDH- Libya’da yeni yönetime karşı gösterilerin ve Kaddafi yönetimini deviren güçler arasındaki çatışmaların arttığı bildirildi.

İrna haber ajansının bildirdiğine göre Fransa’da yayımlanan Humanite gazetesi, Libya’daki Ulusal Geçiş Konseyi yönetimine yönelik tepkilerin ve silahlı gruplar arasındaki çatışmanın arttığını yazdı.

Libya halkının ve Kaddafi yönetimini deviren silahlı milislerin Ulusal Geçiş Konseyi’ne güvenlerinin azalmaya başladığını belirten gazete, Bingazi ve Beni Velid kentlerinde Ulusal Geçiş Konseyi yetkililerini istifaya çağıran gösterilerin yapıldığını ifade etti.

Ulusal Geçiş Konseyi’nin ülkenin birliğini sağlayabilecek güçte olmadığını öne süren Fransız gazetesi, Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil’in geçen hafta yaptığı konuşmanın “istifa” sloganlarıyla kesildiğine dikkat çekti.
http://www.yakindoguhaber.com/

Libyalılar Şeriat İstedi
21 Ocak 2012



Timetürk'ün haberi

[img]Libyalılar İslam hukuku istedi[/img]

Libyalılar, ülkede anayasanın temel kaynağının İslam olması talebiyle sokağa döküldü. Yaklaşık 3000 kişilik bir grup ‘İslamî’ ‘İslamî’ şeklinde sloganlar attı

2000 ila 3000 arası Libyalı dün ülkenin doğusunda Libya devriminin beşiği sayılan Bingazi’de yeni anayasanın hazırlanmasında İslam şeriatının benimsenmesi talebiyle gösterilerde bulundu.

Göstericiler İslam kurallarının geçerli olması taleplerine işareten ‘İslamî’ ‘İslamî’ şeklinde sloganlar attı. Aralarından bazıları ellerinde Mushaf taşırken Libya’da federal bir bölünme planını kesinlikle reddettiklerini dile getirdiler.

Gösteri sırasında dağıtılan bildiride İslam’ın devletin dini olması, diğer temel kanunlar gibi referanduma sunulmaması talep edildi.

Bilindiği üzere Libyalılar önümüzdeki Haziran ayında 200 kişilik kurucu meclisi seçmek için seçimlere gidecek.

Libya Geçici Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil, eski lider Muammer Kaddafi’nin öldürülmesinden üç gün sonra 23 Ekim’de Libya’nın kurtuluşunu ilan ettiği sırada şeriatın Libya’da mevzuatın ana kaynağı olacağını açıklamıştı.

Öte yandan Libya Savunma Bakanı Usame El Cuvali, Amerika’nın Libya çöl birliklerini, özel kuvvetleri ve hava kuvvetlerini eğitmek için kendilerine teklifte bulunduğunu söyledi.

El Cuvali, Amerika gibi daha birçok ülkenin Libya’nın alt yapısının yeniden inşası için kendilerine yardıma hazır olduklarını bildirdiklerine işaret etti. Kurulacak ordunun ise sadece savunma amaçlı çalışacağını, diğer ülkelerin işlerine müdahalenin kesinlikle söz konusu olmayacağını belirtti.

Libya'da göstericiler UGK'yi bastı
21 Ocak 2012

Libya'nın Bingazi kentindeki Ulusal Geçiş Konseyinin (UGK) genel merkezini basan göstericiler binada bulunan Mustafa Abdülcelil'in arabasını yaktı.

Genel merkezin bulunduğu bina kompleksinin dış kapısını el bombalarıyla havaya uçurarak genel merkezin kapılarının önünde gösteri düzenleyen göstericiler, Abdülcelil'in, kendilerini yatıştırmak amacıyla binanın ikinci katındaki penceresinden yaptığı konuşmayı ellerindeki boş şişeleri fırlatarak kesti.

Daha sonra Abdülcelil'in zırhlı aracını ateşe veren göstericiler, genel merkezdeki mobilya ve elektronik eşyaları yağmalamak amacıyla pencereleri kırarak genel merkeze saldırdı.

İsmi gizli kalmak koşuluyla basına açıklamada bulunan binadaki bir güvenlik yetkilisi sivil giyimli 50 kadar koruma görevlisinin olaylar olduğu sırada protestocuları yatıştırmaya çalıştıklarını söyledi.

Libya'daki iç savaş sırasında devrimci güçlerin bir komutanı olarak görev yapan güvenlik yetkilisi, Abdülcelil'in halen binanın içinde olduğunu ve binayı terk etmeyi reddettiğini belirtti.

Bingazi'deki UGK genel merkezinin önüne çadır kuran ve iki haftadan beri protesto gösterilerini sürdüren göstericiler, geçici hükümet liderlerince hazırlanan kanun taslağının halka danışılmadan yapıldığını savunuyor.

Ülkeyi yönetecek geçici hükümeti belirleyecek seçimlerin nasıl yapılacağına ilişkin kanunları bir paket halinde geçirmesi beklenen UGK, kanun taslağının hazırlanma sürecinde kamuoyundan gelen teklifler arasından sadece internet üzerinden yapılanları dikkate almakla eleştiriliyor.
haber10

"İŞLEMEDİĞİMİZ SUÇLARI KABUL ETMEK ZORUNDA KALDIK"

Af Örgütü'nün gönderdiği heyet, Ocak ayında ve Şubat başında, Kaddafi karşıtları tarafından yönetilen 11 cezaevini ziyaret etti. Rovera, bunlardan 10'unda bulunan tutukluların, "işkence gördüklerini ve kötü muameleye maruz kaldıklarını" söylediğini belirtti.

Bunlardan birçoğunun, işlemedikleri tecavüz ve cinayet suçlarını zorla kabul ettikleri yönündeki iddialarına yer verilen raporda, "Geçen Eylül'den beri en az 12 kişinin işkenceyle öldürüldüğü, bu kişilerin cansız bedenlerinin kesikler, yaralar ve morluklarla dolu olduğu" yazıldı.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/19931161.asp

Kaddafi taraftarları: "Örgütleniyoruz"
17 ŞUBAT 2012



Geçen yıl haçlılar tarafından şehid edilen Libya lideri Muammer Kaddafi'nin destekçileri, ülke dışında örgütlendiklerini duyurdu.

BBC'ye haberine göre, eski yönetimin üyesi olan yetkilileri de içerdiği söylenen hareket "radikal değişim" hedefliyor.

Geçen hafta Kaddafi'nin Nijer'deki olan oğlu Saadi ise çok yakında ülke içinde bir isyan başlayabileceğinden söz etti.

Eski rejimin yetkilisi ise, BBC'ye "Yeşil Libya" olarak adlandırdığı eski rejimin yönetici kademesinin büyük bölümünün, Libya Ulusal Halk Hareketi olarak adlandırılan gruba destek verdiğini belirtti.

Çok sayıda internet sitesine bir açıklama gönderen örgüt, Libya'daki durumun 'her geçen gün kötüye gittiğini' savundu.

Açıklamada, "uluslararası basın meydana gelen pek çok korkunç olaya karşı ilgisiz. Biz Libya'nın korkunç gerçeklerini anlayan tüm Libyalıları kucaklayacak kapsayıcı bir siyasi hareket olarak ülke dışında yapılanıyoruz" denildi.
mbr haber

Libya’daki kabile savaşlarında ölü sayısı 100 aştı
22-02-2012



YDH- Libya’daki kabile savaşlarında son 10 gün içerisinde hayatını kaybedenlerin sayısının 100’ü geçtiği bildirildi.

Fransız haber ajansı yerel kaynaklara dayandırdığı haberinde Libya’daki kabileler arasında 12 Şubat’ta başlayan çatışmaların sürdüğünü belirterek bu zaman dilimi içerisinde Ülkenin güneydoğusundaki Kefre kentinde Tobo kabilesinden 113 ve Zavi kabilesinden de 20 kişinin öldüğünü duyurdu.

Tobo Kabilesi Reisi İsa Abdulmecid, Fransız haber ajansına telefonla yaptığı açıklamada “geçtiğimiz hafta yoğun saldırılara maruz kaldık. Kabilemizden 6’sı çocuk olmak üzere 113 kişi hayatını kaybetti” dedi.

Kabilesinden 241 yaralının da olduğunu belirten İsa Abdulmecid’in, Kaddafi rejiminin muhalifleri arasında yer aldığı ve geçtiğimiz yıl Kaddafi güçlerine karşı savaştığı için Ulusal Geçiş Konseyi tarafından ülkenin güney doğu sınırının korunmasıyla görevlendirildiği bildirildi.

Kefre kenti Yerel Konseyi Sözcüsü Yunus Zavi ise yaşanan çatışmalarda Zavi kabilesinden de 20 kişinin öldüğünü 40 kişinin de yaralandığını söyledi.

Tobo kabilesini Çad ve Sudan’daki yabancı unsurlardan destek almakla suçlayan Yunus Zavi, Tobo kabilesiyle girdikleri çatışmalarda çok sayıda Çadlı ve Sudanlı savaşçı yakaladıklarını söyledi.

Yerel kaynaklar iki taraf arasındaki çatışmanın önce hafif silahlarla başladığını ancak daha sonra çatışmalarda havan topları ve uçaksavar silahlarının da kullanıldığını ifade etti.

Tobo Kabilesi Lideri İsa Abdulmecid, daha önce Ulusal Geçiş Konseyi’nden arabulucu olmalarını istediklerini belirterek “Artık uluslar arası toplumdan rica ediyorum, kabilemi yok etmekte olan bu çatışmaların durdurulması için arabulucu olsunlar” dedi.
http://www.yakindoguhaber.com/

Kaddafi Sonrası Libya halkı Silahlı Çetelerin Eline Düştü
03.03.2012



Uluslararası Af Örgütü'nün son raporuna göre Kaddafi sonrası Libya'nın silahlı çetelerin eline geçmiş durumda. Bu silahlı çeteler hiçbir cezalandırılma korkusu olmadan yargısız infaz, adam kaçırma, işkence tecavüz, gasp gibi ağır suçları rahatça işliyorlar.

BBCT'nin haberine göre Uluslararası Af Örgütü de Şubat ayında yayımladığı raporda, silahlı milislerin, Libya'nın büyük bir kısmında güvenliği ve istikrarı tehdit ettiklerini açıklamıştı.

Af Örgütü'ne göre bu gruplar Kaddafi yönetiminin devrilmesinin ardından Libya'nın batısında işkence, yargısız infaz ve hukuksuz alıkoyma gibi eylemleri, cezalandırma korkusu olmadan yapıyor.

Bu grupların saldırılarına genelde göçmenler, özel olarak da Afrikalı siyahlar hedef oluyor.

Ancak milisler Kaddafi rejimine sadık olduğuna inandığı Libyalılara karşı da saldırıyor.
MBR haber

Libya’nın doğusunda özerklik ilan edildi
06-03-2012
Libya’nın doğusundaki Bingazi kentinde kabile reisleri ve milis komutanları, bir bildiri yayımlayarak özerklik ilan etti.

Associeted Press haber ajansının bildirdiğine göre Libya’nın doğusundaki kabile liderlerinden, milis komutanlarından ve politikacılardan oluşan binlerce kişi bugün Bingazi kentinde bir bildiri yayımlayarak yarı özerklik ilan ettiklerini açıkladı.

Mustafa Abdulcelil liderliğindeki Libya Ulusal Geçiş Konseyi, ülkenin doğusundan daha önce dile getirilen özerklik talebine karşı çıkmış ve bunun Libya’yı parçalanmaya götüreceğini belirtmişti.

Bingazi kentinde toplanan özerklik yanlıları, Bingazi’ye Kaddafi rejimi döneminde uygulanan dışlayıcı tutuma son verilmesini istediklerini belirterek Sirte kentinden Mısır sınırına kadar olan bölgeyi kapsayan doğu Libya’yı yönetecek konseyi belirledi.

Doğu Libya’yı yönetecek özerk yönetimin başkanlığına Kaddafi döneminde en uzun süre cezaevinde kalan Ahmed ez-Zubeyir’in getirildiği bildirildi.

Aynı zamanda Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin de üyesi olan Ahmed Zübeyir, Ulusal Geçiş Konseyi’ni Libya’nın uluslar arası ilişkilerini yürüten merci olarak tanıdıklarını açıkladı.

Libya’nın doğusunda özerklik ilan eden topluluk, 200 sandalyeli Libya parlamentosunda doğu bölgesine yalnızca 60 sandalye ayrılmasına tepki gösteriyor.
http://www.yakindoguhaber.com/

Libya'da Türk oteline silahlı baskın!
25.03.2012
Trablus'un en büyük üç otelinden biri olan ve işletmeciliği Türkler tarafından yapılan otel, silahlı milisler tarafından basıldı.

Türkler ile çok sayıda yabancının kaldığı otele, uzun namlulu silahlarla havaya ateş ederek giren milisler, otelin kafeteryasındaki masaları devirip camları kırdı. Silahlı milisler, otelin Türk asıllı Genel Müdürü Ş.K'yı darp etti. Ş.K'yı otelden silah zoruyla bilinmeyen bir yere götüren silahlı milisler, AA ekibine yönelerek kamera ve fotoğraf makinelerine zorla el koymak istediler. Silahlı milislerden bazıları, AA ekibinin ekipmanlarını vermemekte direnmesi üzerine, havaya ateş edip, namluları doğrultarak tehdit ettiler.

Libyalı otel çalışanlarının araya girmesi üzerine silahlarını indiren milisler, kayıtları kontrol ederek görüntü ve fotoğraflara el koydu. Daha sonra, kamera ve fotoğraf makinelerini geri veren silahlı milisler, otel giriş ve çıkışlarını kapatarak otel personeli ile AA ekibinin çıkışını engelledi.

AA ekibinin, telefonla durumu Türkiye'nin Trablus Büyükelçiliği yetkililerine iletmeleri üzerine, Büyükelçi Ali Kemal Aydın, beraberindeki elçilik görevlileri ve tam teçhizatlı özel hareket polisleri ile otele geldi.

Büyükelçi Aydın ve oteldekiler, binayı terk etmeye hazırlanırken, otel dışında silahlı milisler ile Ulusal Geçiş Konseyi (NTC) yetkilileri arasında gerginlik yaşandığından tahliye için bir süre beklenildi. Türk güvenlik görevlilerinin, bir süre sonra otelin terk edilebileceğini söylemeleri üzerine, otelin Türk çalışanları ile AA ekibinin tahliyesi sağlandı.

Öte yandan, silahlı milisler tarafından alıkonulan Ş.K'nın serbest bırakılması için Libya Ulusal Geçiş Konseyi (NTC) yetkilileri ile irtibata geçen Büyükelçi Aydın, uzun uğraşların ardından Ş.K'yı serbest bıraktırdı.
Kaynak: vatan gazetesi

Libya'da çatışma: 70 ölü
29 Mart 2012
Libya'nın güneyindeki Sabha kentinde milis gruplar arasında günlerdir süren çatışmalarda en az 70 kişinin öldüğü, 150 kişinin de yaralandığı bildiriliyor.

Bölgede Pazar günü eski bir muhalifin öldürüldüğü, bunun ardından Tubu kabilesi ile bu grup arasında çatışma çıktığı belirtiliyor.

Bölgede dün ilan edilen ateşkes kısa ömürlü oldu.

Ancak Tubuların cinayetle suçlanan üyelerini teslim etmemekte direndiği belirtiliyor.

Muhabirimize göre Libya'nın güneyinde yaşayan Tubular gibi bazı kabileler, hükümette ve orduda çoğunlukta olan kuzeydeki Arapların kendilerine eşit muamele yapmamasından yakınıyor.

Tubu liderleri, merkezi hükümetten ayrılma konusunu geçmişte gündeme getirmişlerdi.
timeturk

Libya'da iç savaş büyüyor: 147 Ölü
02 Nisan 2012



Libya'da Tubu ve Arap aşiretleri arasında altı gündür süren kanlı çatışmalar şehri harabeye çevirdi.

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin geçen yıl ekim ayında haçlılar tarafından şehid edilmedindenn bu yana Libya'da iç çatışmalar büyüyerek devam ediyor.
Zengin petrol yataklarına sahip ülkenin doğusunda bulunan Sirenayka bölgesinin özerkliğini ilan etmesinin ardından, güneyde de aşiret çatışmaları baş gösterdi.
Tebha kentinde Tubu ve Arap aşiretleri arasında altı gündür süren çatışmalar,da 147 kişinin öldüğü, 400’e yakın kişi de yaralandığı açıklandı
MBR haber

Libya Ulusal Geçiş Konseyi Ülkede Kontrolü Sağlayamıyor
24.04.2012

Libya’nın güneydoğusunda yaşanan çatışmalar devam ederken, Ulusal Geçiş Konseyi, ülkede kontrolü hala sağlayamadığını itiraf etti.
Libya’nın güneydoğusunda yaşanan çatışmalar devam ederken, Ulusal Geçiş Konseyi, ülkede kontrolü hala sağlayamadığını itiraf etti.

Arabonline’ın haberine göre Libya’nın güneydoğusundaki Tibu kabilesiyle Libya ordusu arasında yaşanan çatışmada 3 kişi öldü 17 kişi de yaralandı.

Tibu kabilesi kaynakları çatışmaların yaşandığı el-Kefre kentinde durumun kötü olduğunu belirterek çatışmalardan hükümet güçlerini sorumlu tuttu.

Libya ordusu komutanlarından Visam bin Hamid ise üç ordu mensubunun yaralandığını belirterek çatışmaların Tibu kabilesine mensup bir kişinin Zaviyeli bir milis tarafından öldürülmesi üzerine yaşandığını söyledi.

Visam bin Hamid, Tibu kabilesi üyesinin öldürülmesinden sonra kabilenin diğer üyelerinin bölgede bulunan tüm araçları ateşe vermeye başladığını belirterek çatışmaların bu sebeple tırmandığını söyledi.

Öte yandan Libya’nın doğusunda özerklik talebiyle gündeme gelen Brega bölgesindeki Brega Kongresi Sözcüsü Ebubekir Bueyra, bazı bölgelerde tepkiyle karşılanmış olsa da federal sistemin ülkenin yararına olduğunu söyledi.

Libya’nın federal bir sisteme gitmesi gerektiğini belirten Bueyra, aksi takdirde iç savaşın çıkacağını ve ülkenin bölünmesinin kaçınılmaz olacağını öne sürdü.

Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil ise Libya’da silahlar var olmaya devam ettikçe hükümet kurma sürecinin tehlikede olacağını söyledi.

Abdulcelil, “Biz hala ülkenin tamamına hakim olamadık, bu durum herkes tarafından biliniyor” dedi.
Suriye Arap Haber Ajansı

"Libya!ya Şeriat getirdik" diyen işbirlikçi, çapulcular İslâmcı partileri yasakladı
25 NİSAN 2012



Libya'nın işbirlikçi yönetimi, Haziran'daki seçimler öncesinde, İslâmi temellere dayalı siyasi parti kurulmasını yasakladı.
Bir hükümet sözcüsü, dini esas alan partilerin seçimlere katılamayacağını bildirdi.

işbirlikçi yönetim oluşturan Ulusal Geçiş Konseyi, Salı günü çıkarılan yasanın AB-D emperyalizminin talebi olduğunu gizlemek için "ulusal birliği" korumaya yönelik olduğunu söyledi.

Fakat gözlemciler, bu kararın Müslüman Kardeşler gibi Kaddafinin NATO tarafından şehid edilmesime yardım ve yartaklık eden dinci partileri hayal kırıklığına uğratması bekleniyor.

İşbirlikçi Ulusal Geçiş Konseyi sözcüsü Muhammed el-Harizi, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, "din, aşiret ve etnik kökenlere dayanan partilere izin yok" dedi.

Savan, Reuters'e yaptığı açıklamada, "Bu tür yasaklar çok dinli ülkelerde işlev kazanır; Libya gibi halkın çoğunluğunun dindar Müslümanlardan oluştuğu bir ülkede değil" dedi.
Yasanın gözden geçirilmesini isteyen Savan, "aksi halde protesto etmemiz gerekecek" dedi.
MBR Haber

Libya'da İngiliz Büyükelçiliğine ait konvoy Bingazi'de saldırıya uğradı
11 Haziran 2012

Libya'daki İngiltere Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada " Büyükelçi de konvoydaydı. Kendisi zarar görmedi ancak 2 koruması yaralandı. Libyalı yetkililer ile yakın temastayız" denildi.
TRT

Tunus’un Bingazi konsolosluğuna saldırı
19-06-2012

YDH-Libyalı silahlı milislerin Tunus’un Bingazi konsolosluğuna saldırarak Tunus bayrağını ateşe verdikleri bildirildi.

Reuters haber ajansı Libyalı silahlı milislerin Tunus’un Bingazi konsolosluğuna saldırdığını bildirdi. Tunus’un Bingazi kentindeki konsolosluğunda görev yapan güvenlik yetkilileri, Reuters’e yaptıkları açıklamada Libyalı milislerin Tunus’ta da geniş çaplı şiddet olaylarına sebep olan resim sergisini protesto ederek Bingazi konsolosluğuna saldırdıklarını söyledi.

20 kadar gençten oluşan saldırgan grubun ellerinde Kalaşnikof marka silahlar olduğunu belirten konsolosluk yetkilileri, grubun binaya saldırdıktan sonra binadaki Tunus bayrağını da indirip ateşe verdiklerini söyledi.

Saldırı sırasında konsolosluk binasında güvenlik görevlilerinden başka kimsenin bulunmadığı açıklandı.

Tunus’ta açılan bir resim sergisinde İslam’a hakaret edildiği gerekçesiyle çıkan şiddet olayları sebebiyle 6 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
Kaynak: http://www.ydh.com.tr/

Bingazi'de polis merkezine saldırı: 3 ölü
16.12.2012
Libya'nın Bingazi kentinde, Hevari bölgesindeki polis merkezine düzenlenen saldırıda 3 kişinin öldüğü bildirildi.

Bir grup, gözaltına alınan bir zanlıyı kurtarmak amacıyla polis merkezine silahlı saldırı düzenledi. Polisle saldırganlar arasında çıkan çatışmada 3 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.

Kaçırılmak istenen zanlının, Bingazi'de son aylarda gerçekleştirilen suikastlara ilişkin önemli bilgilere sahip olduğu ileri sürüldü.
Sabah

Selefiler Libya'da bir camiyi daha bombalayarak yıktı
28-03-2013



YDH'nin haberine göre; Libya’nın başkenti Trablus’taki bir camide meydana gelen patlamada caminin tamamen yıkıldığı bildirildi.

Çin resmi haber ajansı Xin Hua, Libya’nın başkenti Trablus’un doğusundaki bir camide meydana gelen patlama sonucu caminin tamamen yıkıldığını bildirdi.

Trablus İl Meclisi Başkanı Sadat Bedri, olayla ilgili yaptığı açıklamada, sabahleyin camiye kimliği belirsiz bir grubun geldiğini ve camiye üç güçlü bomba yerleştirerek bunları uzaktan kumandayla patlattıklarını söyledi.

Camiye yapılan saldırıyı kınayan Bedri, saldırının planlı olduğunu ifade etti.

Libya’daki güvenlik yetkilileri olaydan sufilere ait cami ve türbeleri hedef alan selefi grupları sorumlu tutuyor.

Libya'da geçtiğimiz yılın nisan ve ağustos aylarında da sufilere ait bazı türbeler ve camiler selefi silahlı grupların saldırısına uğramıştı.
haber1001

Libya’da kabile çatışmasına ordu müdahalesi
16-05-2013



YDH-Neşra haber ajansının bildirdiğine göre Libya’nın başkenti Trablus’ta iki kabile arasında yaşanan silahlı çatışmaya ordu müdahale etti.

Al-i Şerafeddin ile Al-i Osman aileleri arasında Trablus’un Nehasin çarşısında yaşanan çatışmada bir kişinin öldüğü 4 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Makineli tüfeklerin ve el bombalarının kullanıldığı çatışma sebebiyle halı satan bazı mağazalarda yangın çıktığı; ancak Libya ordusunun müdahalesi sonrasında olayların kontrol altına alındığı bildirildi.
http://www.ydh.com.tr/

Ve Libya Haçlı Ateşi Altında!

Fransız savaş uçakları 4 Libya tankını vurdu. Pentagon, Amerikan ve İngiliz gemilerinden fırlatılan 112 cruise füzesinin 20 hedefi vurduğunu açıkladı.

20.03.2011

ABD komutasındaki haçlı orduları Libya halkına karşı askeri saldırı başlattı.

İlk harekete geçen Fransa savaş uçakları, Libya tank ve zırhlı araçlarını vurdu.

Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinden de Libya’daki 20 hedefe 112 Tomahawk füzesi atıldı.

Pentagon, Kaddafi’nin hava savunma sistemlerinin büyük ölçüde zarar gördüğünü bildirdi.

İlk Sinyal Fransa’dan...
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Paris’teki olağanüstü toplantı sonrasında yaptığı açıklamada "Kaddafi uyarıları dikkate almadı" diyerek operasyon için düğmeye basıldığının sinyalini verdi.

Ancak "Kaddafi şiddeti sona erdirir erdirmez ateşkes olabilir" diyen Sarkozy, amaçlarının sivil kayıpları önlemek olduğunu söyledi.

İlk olarak Fransız savaş uçakları, Libya tank ve zırhlı araçlarını vurdu.

Daha sonradiğer haçlı kuvvetler de, Trablus çevresindeki hedeflere hava saldırısı başlattı.

Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinden Libya’daki 20 hedefe 112 Tomahawk füzesi atıldı.

Trablus Çevresindeki Hava Savunma Sistemleri Hedef Alındığı İddia Ediliyor

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı, saldırıların çok aşamalı bir operasyonun ilk bölümü olduğunu ve Trablus çevresindeki hava savunma sistemlerinin hedef alındığını açıkladı.Açıklamada, Libya hava sahasında veya topraklarında Amerikan askeri bulunmadığı da belirtildi.

İngiliz de Saldırıya Katıldı

İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiliz güçlerinin de operasyonlara katıldığını açıkladı.

Arap Ülkelerinin de Katılımı Bekleniyormuş

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Kanada ve İtalya’nın yürüttüğü haçlı saldırısına yakında Arap ülkelerinin de katılımı bekleniyormuş.

El Cezire televizyonu, haçlı ordularıyla birlikte hareket eden Libyalı muhaliflerin de, Kaddafi güçlerinin kontrolündeki hedeflere saldırdığını duyurdu.

LibyaDevlet Televizyonu "Haçlı Ordusu" Diyor

Libya Devlet televizyonu "Haçlı ordusu" olarak tanımladığı güçlerin, Trablus’taki sivil hedefleri ve Libya’nın batısında Misrata kenti yakınındaki yakıt depolarını vurduğunu duyurdu.

Libya haber ajansı da, Trablus’a yönelik saldırılarda sivil kayıplar olduğunu bildirdi.

"Saldırı Libya Halkına Yönelik"

Libya Hükümet sözcüsü, haçlı saldırısının Birleşmiş Milletler kararını kabul ederek ateşkes ilan etmelerine rağmen başlatıldığını, saldırının barbarca ve Libya halkına yönelik olduğunu kaydetti.

"Siviller Zarar Gördü"

Hükümet sözcüsü, saldırıdan sivillerin zarar gördüğünü de bildirdi.

Clinton: "Türkiye Dahil Müttefik ve Ortak Ülkelerle İşbirliği İçindeyiz"

Fransa’daki toplantıya katılan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu müttefik ve ortak ülkelerle işbirliği içinde olduklarını açıkladı.

Rusya Üzgün

Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Batılı ülkelerin Libya’ya karşı düzenlediği askeri operasyondan üzüntü duyduğunu açıkladı.

İtalya ve Almanya’nın Tutumu

İtalya, operasyona üs desteği sağlarken, Almanya Libya’daki şiddetin sona ermesi konusunda hemfikir olduğunu ancak ülkesinin operasyona katılmayacağını belirtti.
Sıradışı

Selefiler Libya'da Osmanlı türbesine bombayla yıktı
27 Kasım 2013



AKP destekli haçlı ordusu NATO saldırısııyla parçalanmanın eşiğine gelen Libya'nın başkenti Trablus'ta bulunan Murat Ağa türbesinde, silahlı selefi bir grup tarafından yerleştirilen bombalar ile yerele bir edildi.

Yerel Yönetimler Bakanlığı'na bağlı Trablus'taki Tarihi Kentler Birimi Başkanı Husam Başimam, yaptığı açıklamada, tarihi eserleri koruma kanunu gereği koruma altında olan türbeye düzenlenen saldırıyla ilgili soruşturma açıldığını söyledi.

Libya'daki en önemli tarihi mekanlardan olan Murat Ağa Camii, Libya'nın fethine komutan olarak katılan ve daha sonra burada valilik yapan Murad Ağa tarafından 1551 yılında yaptırılmıştı.

Libya'da son yıllarda bazı Seelefi - Vahhabi gruplar tarafından türbelere sık sık saldırılar düzenleniyor.
haber93

Libya'nın göstermelik parlamentosunda silahlı baskın
29 NİSAN 2014



BBC'nin haberine göre; Libya parlamentosunu basan bir grup silahlı kişi, milletvekillerini yeni başbakanla ilgili oylamayı durdurmaya zorladı.

Muhabirler parlamento üyelerinin silah seslerini duyduktan sonra binadan ayrıldığını söyledi.

Oylama girişimi, Abdullah al-Thinni'nin geçen ay kendisi ve ailesine silahlı saldırı düzenlenmesi ardından başbakanlıktan ayrılması sonucu gündeme gelmişti.

Saldırıda bazı kişilerin yaralandığı yönünde erken saatlerde yayınlanan haberler teyit edilmedi.

Olayın arkasında kimin olduğu hala belirsiz.

Libya, silahlı grupların 2011'de Muammer Kaddafi rejiminin haçlı ordusu NATO tarafından zorla devirmesinin ardından istikrarsızlık içinde.

BBC'nin Trablus'ta bulunan muhabiri Rana Jawad, Libya'daki ulusal kongrenin son bir buçuk yıl içinde birçok kez silahlı kişiler tarafından baskına uğradığını belirtiyor.

Jawad baskının yeni başbakanın belirlenmesiyle ilgili oylama sürecinde gerçekleştiğini aktarıyor.

Haber93

Kaddafi'nin Sözcüsü: Kaddafi Libya'da ve İyi...
06 Eylül 2011

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin Sözcüsü, Kaddafi'in Libya'da ve iyi olduğunu açıkladı...
Haber1001

Seyfülislam Kaddafi: "Direniş Devam Ediyor. Zafer yakın"
31.08.2011
Muammer Kaddafi'nin oğullarından Seyfülislam Kaddafi, "direnişin devam ettiğini" söyledi.

LEFKOŞA Muammer Kaddafi'nin oğullarından Seyfülislam Kaddafi, "direnişin devam ettiğini" söyledi.

Seyfülislam Kaddafi, merkezi Şam'da bulunan Arrai televizyonunda yayımlanan ses kaydında, "Size Trablus'taki bir banliyöden sesleniyorum. Direniş devam ediyor ve zafer yakın" dedi.

Muammer Kaddafi'nin doğum yeri olan Sirte'de 20 binden fazla silahlı genç olduğunu belirten Seyfülislam Kaddafi, başkent Trablus'un muhaliflerin eline geçmesine rağmen direniş çağrısında bulunarak kimsenin teslim olmayacağını söyledi.

"Her Libyalı Muammer Kaddafi, her Libyalı Seyfülislam. Düşmanla nerede karşılaşırsanız orada savaşın" diyen Seyfülislam Kaddafi, Trablus'taki "Yeşil Meydan'ı özgürleştirmek için yakında geliyoruz" diye konuştu.

Seyfülislam Kaddafi, babasının durumunun iyi olduğunu da sözlerine ekledi.
haber3

Kaddafi'nin katline karışan bir çapulcu Suriye'de öldürüldü
18.10.2012

Libya'lı terörist İmran Salam dün gece Halep'te Suriye askeri tarafından öldürüldü. Terörist İmran Salam Libya'da Kaddafi'nin yakalanması ve katledilmesine karışan canilerden biriydi.

Libya Lideri Kaddafi ve Oğlu Muttasım Haçlılarla Çarpışırken Şehid Düştü
20 EKİM 2011

Libya'daki haçlı işbirlikçisi yönetim, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin memleketi Sirte'de yakalanıp öldürüldüğünü ve cesedinin Misrata'ya götürüldüğünü açıkladı.

Kaddafi'yi Haçlı ordusu NATO uçakları mı vurdu?

Haçlı ordusu NATO kaynakları, bu sabah Sirte'de Kaddafi yanlılarına ait bir konvoya hava akını düzenlediklerini açıkladı.

Haçlı ordusu NATO konvoyun bu saldırı ile durdurulduğu ve içinde bulunan Kaddafi'nin yaralı olarak ele geçirildiği ve işbirlikçi çapulcular tarafından öldürüldüğü sanılıyor.

Kaddafi ile beraber oğlu Mutasım da şehid düştü.

Haçlı işbirlikçisi Ulusal Geçiş Konseyi'nin (UGK) Başkanı Mahmud Cibril, lider Muammer Kaddafi'nin oğlu Mutassım'ın da şehid düştüğünü açıkladı.

Bu duruma en çok Haçlılar ve işbirlikçileri swevindi.

Cumhuriyetci lider Mc Cain CNN'de konuşurken şöyle dedi:

"Libyalilar artık bize ve Nato'ya operasyon için harcadığımız paraları geri ödeyebilir..."

"Geldik, gördük, öldü"

Kötülük İmparatorluğu ABD'NİN Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Muammer Kaddafi'nin öldüğü haberine büyük bir kibir ve keyifle "Geldik, gördük, öldü" yorumunu yaptı.
Başka söze gerek var mı?
haber 1001

Chavez: "Kaddafi'yi hayatımız boyunca büyük bir savaşçı, devrimci ve şehit olarak hatırlamalıyız"
21 Ekim 2011



Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin "şehit" olduğunu söyledi.

El Arabiya'nın haberine göre Chavez, kanser tedavisi gördüğü Küba'dan dönüşünde, Kaddafi'nin öldürülmesine öfkesini, "bunun bir zorbalık olduğu" sözleriyle dile getirdi.

Hugo Chavez, "Kaddafi'yi hayatımız boyunca büyük bir savaşçı, devrimci ve şehit olarak hatırlamalıyız" dedi.

Chavez, Libya'da muhaliflerin kurduğu Ulusal Geçiş Konseyi'ni tanımayacağını da açıkladı.

Venezuela Devlet Başkanı Chavez, Libya'da yönetim karşıtı gösterilerin başladığı şubat ayından bu yana Kaddafi'ye destek vermiş ve NATO'yu Libya'nın petrolünü kontrol edebilmek için ülkedeki krizi kendi çıkarına kullanmakla suçlamıştı.
haber1001

Yeni Devir Hukukçular Derneği: Bütün İstiklâl Savaşları Kardeş, Bütün Şehitler Azizdir!
22 Ekim 2011

Yeni Devir Hukukçular Derneği Libya Lideri Şehit Muammer Kaddafi için İstanbul Fransız Konsolosluğu önünde 23 Ekim 2011, saat 12.00'de bir basın açıklaması yapacağını duyurdu.
derneğin bununla ilgili duyurusu şöyle:

AZİZ ŞEHİDİMİZ MUAMMER KADDAFİ İÇİN BASIN AÇIKLAMASI

Kamuoyuna;

Sadece Irak'ta beş milyondan fazla insanı öldürüp, yüzbinlerce kadına tecavüz eden Amerika ve hempaları, son on yılda Irak ve Afganistan'dan sonra Libya'yı da işgale yeltenmiştir.

İşgalin gerekçesi; “demokrasi”, işgali yapanlar ise; “demokrasi dini”nin meczuplarıdır.

Bu meczupların temel hedefi; tam bağımsız ve millî bir siyasetin ne olduğunu bilen, tam bağımsızlık ve millîlikten taviz vermeyen, yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesine müsaade etmeyen, Batı'nın işgallerini meşrulaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan “uluslararası hukuk”u tanımayan, vatanı savunmak uğruna her şeyini fedâ etmekten kaçınmayan ve bu hâlleriyle insanlığa emsâl teşkil eden SADDAM HÜSEYİN ve MUAMMER KADDAFİ gibi büyük liderlerdir.

“Demokrasi dini”nin meczupları; tam bağımsız ve millî karakterli liderleri bildik “deli diktatör” fıkraları uydurmak suretiyle tahkir ve tezyif etmekte, böylece işgal ve sömürüyü meşrulaştırdığını zannetmektedirler.

“Deli diktatör” mavallarına inanmak için ya “demokrasi dini”nin meczubu olmak gerekir yahut da işbirlikçi.

“Bütün İstiklâl Savaşları Kardeştir!” diyen bizler; “demokrasi dini”nin meczuplarından olmadığımız gibi, işbirlikçi de değiliz.

Ve hele; iki günlük dünya iktidarı için dinini satan, bir gün önce “NATO'nun Libya'da ne işi var?” deyip bir gün sonra işbirlikçi bir ağızla; “Kaddafi rejimi miadını doldurmuştur” diyen mürtedlerden hiç olmadık.

İşte bu işbirlikçilerin verdiği destekle; son yüzyılda ehl-i sünnet üç devlet başkanı kan, nefret ve gözyaşı ile malûl olan Batıcı bir sistemi topraklarında kabul etmedikleri için ha'l edilmiştir.

Bunlar ABDÜLHAMİD HAN, SADDAM HÜSEYİN ve en son MUAMMER KADDAFİ'dir.

Tam bağımsız ve millî bir siyaset yürütme gayretinde olan, emperyalizme karşı verilen her mücadeleyi destekleyen ve mücadelesini, tıpkı Şehid Saddam Hüseyin gibi, şehadetle taçlandıran “KRALLAR KRALI” Muammer Kaddafi'nin yolu yolumuz, düşmanı düşmanımızdır!

Herşeyi kontrol ettiğini zanneden, vehmettiği bu sahte güçle sarhoş olan ve fakat en ufak bir hâdisede bile bütün insicamı bozulan Batı, özellikle son aylarda yaşanan hâdiselerden sonra, Salih MİRZABEYOĞLU'nun ifade ettiği şu gerçeği artık iyice anlamış olmalı: “Gerçek bir Büyük Doğu siyasetinde İsrail diye bir devlete Ortadoğu'da yer yoktur!”

Başta Irak, Afganistan, Libya, Suriye ve Türkiye'de olmak üzere, mücadelesi verilen kıtalar çapında ki İstiklâl Savaşları'nın son deminde; “Bütün İstiklâl Savaşları Kutsal ve Kardeştir!” diyen herkes gibi, Yeni Devir Hukukçular Derneği olarak biz de; Libya halkının ve Şehid Muammer Kaddafi'nin etrafında teşekkül eden lider kadrosunun yanında yer aldığımızı bildiriyor, 23 Ekim 2011, saat 12.00'de İstanbul'da, İstiklâl Caddesi'nde, Fransa Başkonsolosluğu'nun önünde yapılacak basın açıklamasına herkesi bekliyoruz.

Saygıyla duyurulur.
Yeni Devir Hukukçular Derneği
haber1001
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Prş Şub 19, 2015 9:59 pm tarihinde değiştirildi, toplam 7 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal May 22, 2012 10:21 pm    Mesaj konusu: Libya’ya Demokrasi Geldi: Ülkeyi Silahlı Çeteler Yönetiyor Alıntıyla Cevap Gönder

Libya’ya Demokrasi Geldi: Artık Ülkeyi Silahlı Çeteler Yönetiyor!
Oğuz Gürses
23.05.2012



Haçlı ordusu NATO, AKP’nin unutullmaz katkılarıyla...

Libya’da taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamacasına düzenlediği saldırılar sonucu...

Onbinlerce libyalı şehid öldu...

Onbinlercesi yaralanıp sakat kaldı...

Libya’nın bütün büyük şehirleri ve bütün alt yapısı yıkıldı...

Bütün bunların öne sürülen gerekçesini şimdi hatırlayan var mı?

“Zalim diktatör” Kaddafi yönetimi yıkılacak ve yerine demokrasi isimli “çok güzel, çok şeker,çok cici” bir yönetim olan demokrasi kurulacaktı...

Ahmet Davutoğlu sevinçten etekleri zil çalarak kan ter içinde Haçlı işgalcilerin işlerini koılaylaştırmak için çırpınıyor...

Tayyip Erdoğan’sa Arabesk filmlerin, filmin başından sonuna ceket omuzda yampirik yampirik yürüyen “Samsunlu Orhan Abisi” gibi “ağırabi” pozlarında okkalı lâflar ediyordu...

Ne diyordu diye merak eden varsa...

Bugün haçlı ordularına karşı direnen Beşşar Esad’la ilgili söylediği siyasî ve insanî nezaket ölçülerinin çok dışında afralı tafralı içi boş sözlere baksın...

Hemen hatırlayacaktır...

Sonrası Malûm...

Libya Lideri Muammer Kaddafi, haçlı işbirlikçisi şerefsiz çeteler tarafından alçakça kelimesinin bile yetersiz kaldığı bir iğrençlikte katledi...

Kaddafi’nin ve masum Libya halkının şehid edilirken dökülen kanları bu dünyada da, öte dünyada da haçlılara yardım ve yataklık edenlerin alınlarında katliamcı kimlliklerini açık eden bir damga olarak hep kalacak ve ne yaparlarsa yapsınlar bu damgadan asla kurtulamayacaklardır..

İşin bu yanı ayrı...

Haçlılar tarafından yerlebir edilip tarumar edilen eski vatan toprağımıza o vaadettikleri “demokrasi” geldi mi...

Geldi...

Hem de nasıl?

Tam tekmil, tam teşekküllü bir demokrasi bu...

YDH’nin haberinden birlikte okuyalım:

[Libya milislere emanet
İngiliz Channel-4 televizyonu, yayımladığı bir belgesel programda Libya’nın her bir bölgesinin çeşitli silahlı milis gruplarının hakimiyeti altında bulunduğunu ve bu ülkedeki çatışmaların da devam ettiğini bildirdi.
Libya’nın belli bir kesimi suçlulardan ve fırsatçılardan oluşan milis şebekeleri tarafından yönetildiğini belirten Channel-4 televizyonu, Libya merkezi hükümetinin zayıf olmasından dolayı bu milis gruplarının herhangi bir sorgulanma endişesi durmadan faaliyetlerini rahatça sürdürebildiklerini ifade etti.
Habere göre başkent Trablus ve diğer kentler, çok sayıda milis grubunun ve askeri konseyin hakimiyeti altında bulunuyor ve Libya hükümeti bu milislere para vererek onları orduya katmaya çalışıyor; ancak yolsuzlukların yaşandığı bu uygulamanın kendisi bile sıradan halk için bir endişe kaynağına dönüşen bu milisler arasındaki çatışmaların artmasına sebep oluyor.
Her milis grubunun kendine ait cezaevlerinin olması sebebiyle Libya’da işkencelerin artık sıradan bir olay haline geldiği belirtilirken Channel-4’e açıklamada bulunan bir uluslar arası insan hakları örgütü yetkilisi “Milisler, Kaddafi rejimine karşı silahlı mücadele verdikleri devrim sırasında işkenceye sıkça başvuruyordu; ancak şu an onların faaliyetlerinin bir parçası haline geldi. Milisler, intikam duygularıyla kamuya ve şahıslara ait mülklere el koyuyor” dedi.]
(1)

Nasıl?

AKP hükümeti’nin yardım ve yataklçılığı olmasa...

Asla gerçekleştirilemeyecek bir Haçlı saldırısının Libya halkı nı içine düşürdüğü bu vahim çete düzenine karşı Hherhangi bir AKP yetkilisinin çıkıp insan gibi iki kelâm ettiğini duyan var mı? (2)

Siz ülkeyi paramparça eden...

Ülkeyi bırak şehirleri sokak sokak semt semt bölen...

İşkenceyi, yargısız infazı ve gaspı olağan hale getiren bu çeteler düzeni için mi bu ülkenin kaynaklarını haçlılara ve haçlı işbirlikçilere oluk oluk akıttınız?

Sonuçta ne elde ettiniz?

60-70 milyar dolarlık Türk Müteahhitlerin işleri yattı mı?

Yattı?

Bu müteahhitler, taşeronları ve tedarikçileri ile birlikte battı mı?

Battı...

Bu müteahhitlerin yanında ekmek parasını kazanan işçilerimizin alınteri alacaklarının üstüne birer bardak soğuk su içmeleri bir yana...

Alınterlerinden biriktirdiklerini de orada bırakarak canlarını zor kurtararak geri döndüler mi?

Döndüler..

Libya’ya yaptığımız 3-5 milyar dolarlık ihracat da, ihracatçı alacakları da uçup gitti mi?

Gitti?

Bütün bunlardan Türkiye’ye aylık olarak giren 1-2 milyar dolarlık nakit para kesildi mi?

Kesildi...

Bu durum cari açıkta kapanmaz bir yara açtı mı?

Açtı...

Peki birader...

Bu ülkeye ve bu ülke insanına dağlar kadar zarar ziyandan başka tek bir fayda sağlamamış bu kanlı maceraya siz balıklama niye atladıız?

Bu kanlı haltı niye yediniz?

Diye soran eden var mı?

Yok...

Olmayınca da...

Irak’tan Afganistan'a...

Oradan Somali’ye...

Sonra da Libya’ya uzanan Haçlı-Siyonist emperyalizm yardım ve yatakçılığı...

Aynı pervasızlık içinde Suriye’ye efelenmeyip de ne yapacak?

Ne dur diyeni var...

Ne hesap soranı...

Onlar da kendikendilerine veriyorlar gazı “Yürü be AKP kim tutar seni” diye...

Yürüsünler bakalım...

Şam’da görecekler nasılsa Hanya’yı da Konya’yı da...

Dipnotlar:
1- Bkz: http://www.ydh.com.tr/HD10218_libya-milislere-emanet.html
2- Kaddafi zamanında libya hapishanelerinde 3-5 bin siyasî tutuklu vardı... Şimdi ise onbinlerce siyasî tutuklu olduüu biliniyor ama sayısını tam olarak tespit etmek bile mümkün olmuyor... İşkencenin, yargısız, infazın, gaspın tecavüzün haddi hesabı yok...
Kaddafi zamanında aç ve açıkta kalan, doktursuz ilaçsız, parasızlık yüzünden okuyamayan ve evlenemeyen tek bir libyalı bile yıkken şimdi çete mensuplarıyla, haçlı işbirlikçisi hırsız uğursuz takımı hariç insanlar bir dili ekmeğe muhtaç haldeler. Kaddafinin elini öptürerek peşin parayla sattığı Libya petrolleri ise tanker tanker istilacı ülkelere hibe ediliyor... Haçlılkarın libya’ya götürdüğü demokrasi Irak’a Afganistan’a götürdüğü demokrasinin aynı. Haçlılar aynı demokrasiyi şimdi de Suriye’ye -işbirlikçileri eliyle- götürmeye çalışıyor. Ülkenin içine silahlı terör grupları sokup iç istikrarı bozduktan sonra görev için esas duruşta bekleyen işbirlikçilerini “kurtarıcı” olarak Suriye’yi istilaya ettirmeye çalışıyorlar ama bu defa şartlar çok başka... NATO zirvesinden sonra yapılan "Suriye'yi işgale niyetimiz yok" açıklaması ise tam bir uyutma taktiği... Rusya'yı, Çin'i, İran'ı ve Suriye'yi gevşetip ilk müsait anda gafil avlamaya çalışıyorlar. Madem Suriye'yi istilaya ve İran'a saldırmaya niyetiniz yok; öyleyse Füze kalkanını niçin devreye soktunuz?


Militanlar Tripoli havalimanını işgal etti
4 HAZİRAN 2012

Ağır silahlı bir militan grubu Libya’nın ana havalimanının kontrolünü ele geçirdi.

Al-Awfia birliği üyesi olan militanlar Pazar günü kaybolan bir örgüt liderinin serbest bırakılmasını talep ediyor.

Tanklar ve silahlı araçlarla havaalanına girerek pisti işgal eden grup, uçakları rota değiştirmeye zorladı.

Grubun kaybolduğu söylenen komutanı kaçırıldı mı, yoksa hükümet tarafından sorgulanmak üzere gözaltına mı alındı, bilinmiyor.
Al-Awfiya militanları talepleri karşılanana kadar işgali kaldırmayı reddediyor.

‘Kaotik’

Tripoli Havalimanının asfalt pistinde bulunan BBC muhabiri Rana Jawad, etrafta en az iki düzine silahlı militan olduğunu bildirdi.

Jawad, militan birliğinin asfalt pistte bulunan altı uçağın her birinin altına, uçak savar taşıyan pikaplar yerleştirildiğini belirtti.

Durumun kaotik olduğunu ancak henüz aşırı tehlikeli bir boyut kazanmadığını da ekledi.

Jawad’ın verdiği bilgilere göre, güvenlik güçleri, işgalci birlikle pazarlıklara devam ediyor.

Libya Ulusal Ordusu askerlerini taşıyan kamyonların havalimanı pistlerine ulaştığı, Jawad’den gelen haberler arasında.

Reuters haber ajansına konuşan bir yetkili militanların “pistte, otoparkta, her yerde” konuşlandıklarını söylüyor.

Birliğin geldiği Batı Libya kenti Tarhouna’dan bir temsilci, eylemlerine son vermeleri için isyancılarla pazarlık etmek üzere havalimanında bulunuyor.
Havalimanı yetkilileri BBC’ye yaptıkları açıklamada en az üç havayolu şirketinin uçuşlarını iptal ettiğini ifade etti.
BBCT

Katar, Libya'yı Haçlı-Siyonist hegemonyasına sokmak için 2 milyar Dolar harcamış
02-08-2012



YDH'nin haberine göre; Libya'nın haçlıların emrine verilmesinin Katar’a maliyetinin 2 milyar Dolar olduğu açıklandı.

Arap dünyasının etkili haber sitelerinden el-Muhit, işbirlikçi Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil’in el-Beyda kentinde düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada Katar’ın Kaddafi'nin devrilmesi için 2 milyar Dolar harcadığını açıkladı.

Abdulcelil, “Libya’dan Katar’a kim gittiyse parayla geri döndü. Kimileri bu paraları devlet, kimileri ise kendisi için harcadı” dedi.
haber1001

DEFOL AMERIKA!
20.03.2011

Ortadoğu uzmanı Haluk Gerger, emperyalist güçlerin Libya'ya saldırısını "korsanlık hareketi" olarak değerlendirdi. Gerger'e göre, saldırının üç amacı var: Uzlaşmadıkları rejimlere, petrole ve isyancı halkların bağımsız ve demokratik taleplerine müdahale.

Ortadoğu Uzmanı Haluk Gerger, Fransa, ABD, İngiltere'nin de aralarında olduğu emperyalistlerin, Libya'ya yönelik saldırısını ETHA'ya değerlendirdi. Saldırının amacının, uzlaşamadıkları rejimlere ve halkların isyanına müdahale olduğunu belirten Gerger, aynı zamanda Libya'nın petrolü için halkın isyanının fırsata dönüştürüldüğü görüşünde.

Gerger, Türkiye devletinin tutumuna ilişkin ise "Türkiye'nin yeri hep emperyalizmin yanı oldu. Türkiye artık tetikçi değil, truva atı rolünde. Türkiye F-16'larına ihtiyaçları yok zaten emperyalistlerin. Ondan istenen politik ve diplomatik destekti" dedi.

Haluk Gerger'in Libya'ya yönelik saldırı ve Türkiye'nin tutumuna ilişkin değerlendirmesi şöyle:

BM'nin meşruiyeti kalmadı

"Bu bir korsanlık hareketi. Kuşku yok... Burada uluslararası bir haydutluk söz konusu.

BM bir kez daha emperyalizmin suç ortağına dönüştü. Dolayısıyla artık onun oluşturduğu hukuk ve meşruiyet kalmadı. Zaten kuruluşu şaibeliydi. Amerikan saldırganlığının uluslararası şemsiyesi olarak kurulmuştu, sonra Sovyetler ve Çin'in varlığı, ulusal kurtuluş savaşları, sonunda bağımsızlığına kavuşan Asya, Afrika ülkelerinin etkileriyle görece demokratik nitelik kazanmıştı. Sonra yine aslına döndü ve bugün emperyalizmin siyasetlerine meşruiyet kazandıran bir kuruma dönüştü. Artık hiçbir saygınlığı söz konusu değildir.

İsyanı fırsata çevirdiler

İkincisi, bu yapılan harekatın birkaç sonucu oluyor. Birincisi fırsattan istifade, Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve daha iyi bir yaşam için ortaya koydukları isyanı böyle kötüye kullanıyorlar, böylece isyancılara da kötülük ediyorlar. İsyancıların demokratik taleplerini saptırarak, kötüye kullanarak onların devrimini de çalıyorlar. halkların doğal kaynaklarını da, geleceklerini de çalıyorlar. Libya'da yapılan tam da bu. Bir korsanlıktır gerçekten.

Türkiye artık tetikçi değil, Truva atı

Türkiye'nin eksen tartışmaları ise böylece ortaya çıkıyor. Türkiye'nin yeri hep emperyalizmin yanı oldu bölgede. Eskiden açıktan tetikçilik yapıyordu ve doğrudan bölgeyle ilişki kuramıyordu. Amerikan militarizminin uzantısı olarak davrandığı için bölgede dışlanmıştı soğuk savaşta, 50'li yıllarda. Bugün artık ABD'nin Türk militarizmine bu manada doğrudan ihtiyacı yok, doğrudan kendi ordusu orada zaten. İsrail var zaten. Onun için Türkiye'den emperyalizm adına bölgeyle ilişki kurup, emperyalizmin stratejik amaçlarına o şekilde hizmet etmesini istiyor, ilişkileri yoluyla hizmet etmesini istiyor. Türkiye'den bir tür tetikçilikten ihtiyaç kalmayan, beceremediği tetikçilik yolundan, doğrudan truva atı rolüne geçmesini istiyor. Emperyalizmin çıkarlarını onların nezdinde temsil etmesini istiyor. Yapılan budur.

Türkiye, Libya'ya müdahaleye karşı çıktığını söyledi. Ama baştan beri daha BM kararı ile birlikte Cumhurbaşkanı Gül 'bu meşrudur' dedi. Ardından Dışişleri Bakanı, 'Libya için hayırlı olsun' dedi. Uluslararası korsanlık harekatına izin veren kararı meşru olarak nitelemek, gayri meşru bir davranıştır. Bugün Libya'nın petrolüne göz dikmiş olanların, Libya'yı bombalayanların Libya halkına nasıl bir hayrı dokunabilir.

Türkiye'den istenen politik ve diplomatik destek

Başbakan ise sürekli olarak yaptığını yapıyor, lafta başka konuşuyor, ama eylemde her zaman olduğu gibi yine emperyalist saldırganlığın yanında yer alıyor. Nereden bakarsak bakalım, Türkiye bir kez daha bölge halklarına düşman olan emperyalist saldırganlığın yanında olduğunu bir kere daha gösterdi. Her dış politika gelişmesinde bu böyle oluyor.

Füze kalkanında, yani İran'a ve bölgeye karşı saldırganlık projesine yardım yataklık yapmayı kabul etti. Şimdi de Libya'ya yönelik saldırıyı, meşru, haklı ve Libya halkının lehine olarak göstermeye çalışıyor. Şimdi en fazla söylenecek şu, Türkiye jetleriyle bu olaya karışmıyor diye, zaten kimse jetleriyle saldırmasını istemedi. Türkiye'ye sadece ABD Dışişleri Bakanı karar alındıktan sonra Türkiye'yi arayıp haber verdi. Onların zaten Türkiye F-16'larına ihtiyaçları da yok. Yani Türkiye'yi o manada ciddiye almıyorlar. Askeri katkı rolü itibariyle kimsenin ona ihtiyacı yok. Ondan istenen politik ve diplomatik destekti. Ve Türkiye bunu yaptı. Suça ortak oldu. Bu şekilde eksen meselesinin nasıl bir saptırmaca olduğu da ortaya çıkmış oldu.

Arap halkları saldırganlığı affetmez

Şimdi Arap halkları bu saldırganlığı affetmez. Bu saldırganlığın temeli sadece rejimler değil, doğrudan isyancı halklar da bu saldırganlığın hedefi. Onların hareketlerinin meşruiyetini de bombalıyorlar, dinamit koyuyorlar bu demokratik hareketin temellerine. Böyle olduğu için, kendi isyanları çalınan halklar bunu asla kabul etmeyeceklerdir. ABD Irak'ta batağa kapıldı. Aynı şey olacaktır. Bu isyan ateşi söndürülemez ama çarpıtılabilir. Ama sonunda emperyalizmin bu fırsattan istifade yan kesiciliği, çıplak kaba kuvvet saldırısı bölge halklarının belleğinde öteki emperyalist saldırganlıklarla birleşecek ve asla kabul edilmeyecektir. Yeni bir kargaşa ortamına girilecektir Ortadoğu'da. Yani yaptıklarına pişman olacaklardır.

Medet Rusya'da değil halkların ortak mücadelesinde

Rusya ve Çin gibi ülkelerin veto hakları vardı, kullanmadılar onlar da bu suça ortak oldular. Nasıl iki yüzle iradesiz bir siyaset izledikleri ortaya çıktı bu ülkelerin de. Hindistanmış, Çinmiş, Rusyaymış medet umanların da dünyayı nasıl yanlış okuduklarını, emperyalizme karşı tek odağın ancak halkların ortak mücadelesi olduğunu anlayamamalarına da güzel bir örnek oluşturdu.

Başta söylediğim gibi, bu saldırının bir kaç amacı var. Bir tanesi uzlaşmadıkları rejimlere, mesela Libya rejimine. İkincisi petrole, üçüncüsü isyancı halkların bağımsız ve demokratik talepleri, özlemlerine karşı. Yani üçlü bir sonucu oluyor bu büyük saldırının.

İnsan hakları, demokrasi, özgürlük gibi insanlığın uğruna kan döktüğü kutsal değerler bugün emperyalist siyasetin birer aracına dönüştürülmüştür. Bu da aslında bir hedef. Böylece bu ta

AKP'nin ikiyüzlü politikaları
25.01.2013

El Ahbar gazetesi'nin Ahmet Davutoğlu ile Şeyh Hamad bin Jassim arasındaki gizli görüşmeleri ortaya çıkarması, AKP'nin Libya başlığındaki ikiyüzlü politikasını da ifşa etti. Buna göre Erdoğan "Libya'da NATO'nun ne işi var?" diye hamasi nutuklar atarken, Davutoğlu müdahale pazarlığı yapıyordu.
Türkiye-Katar gizli görüşmeleri 2: Libya'ya NATO müdahalesi

El Ahbar gazetesi'nin Ahmet Davutoğlu ile Şeyh Hamad bin Jassim arasındaki gizli görüşmeleri ortaya çıkarması, AKP'nin Libya başlığındaki ikiyüzlü politikasını da ifşa etti. Buna göre Erdoğan "Libya'da NATO'nun ne işi var?" diye hamasi nutuklar atarken, Davutoğlu müdahale pazarlığı yapıyordu.

El Ahbar gazetesi, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Şeyh Hamad bin Jassim arasında 13 Mart 2011 tarihinde, yani daha Libya'daki kriz yeni patlak vermişken Kaddafi'nin nasıl devrileceği konusunda gerçekleştirilen gizli görüşmede konuşulanları yayınladı. Gazete, belgelerin doğruluğunu teyit ettiklerini belirtti.

Görüşme, hem gerçekleştiği tarih hem de Türkiye'nin “Arap Baharı” sürecinde üstlendiği rolü gözler önüne sermesi açsından önem taşıyor.

Türkiye ile Katar arasındaki gizli görüşmenin içeriği sızdırıldı: 'Suriye’yi iflas ettirmeye çalışıyoruz'

AKP'nin ikiyüzlü politikaları

Görüşmenin içeriğine bakıldığında AKP'nin gizli görüşmler ve hamasi söylemlerle yürüyen iki yüzlü siyaset tarzını görmek mümkün.

Görüşmede, Davutoğlu'nun NATO'nun Libya'ya müdahale etmesi konusunda istekli olduğu görülüyor. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta görüşmenin zamanlaması.

Görüşmenin gerçekleştiği tarih 13 Mart 2011, Tayyip Erdoğan'ın 28 Şubat 2011 tarihli “NATO'nun Libya'da ne işi var yahu?” açıklamasından çark ettiği tarih 25 Mart 2011'den 12 gün önceye denk geliyor.

Yani Tayyip Erdoğan bir taraftan “NATO'nun Libya'da ne işi var yahu?” gibi hamasi söylemlerle bölgedeki “lider Türkiye” imajını güçlendirmeye çalışırken, diğer taraftan da arkadaşı Davutoğlu, kapalı kapalar ardında NATO'nun Libya müdahalesinin yolunu açmaya çalışıyor.

Görüşmenin bazı bölümleri şöyle:

Belge 2: Hamad bin Jassim ve Davutoğlu

(Gizli)
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad Bin Casim El Tani ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu arasındaki resmi görüşme

[...]

Davutoğlu: Bölgedeki süreç hızla ilerliyor. Koordinasyon içinde olmalıyız.

Hamad: BM Güvenlik Konseyi'nin bir şeyler yapması konusunda bastırıyoruz.

Davutoğlu: Kaddafi gitmek zorunda ve gidecek. Şu anda savaşı kazanıyor ve biz endişeliyiz. Onu Suriye'ye gitmesi konusunda zorladık ancak o Sudan ve Mısır'dan paralı asker almaya başladı. Batılılar da görüş ayrılığı içinde. Fransa bir şey söylüyor, Avrupa başka bir şey, Amerika da öyle.

-2-
Hamad: ABD Dışişleri Bakanı beni üç kere aradı, bugün de arayabilir. Arap Ligi'nden Libya'da “uçuşa yasak bölge” oluşturulması konusunda bir karar çıkarmasını istedik. Suriye buna karşı, Yemen ise kararsız.

Davutoğlu: Suriye neden karşı çıkıyor?

Hamad: Bilmiyorum.

[...]

Hamad: […] Şu anda Libya'da olanlar kabul edilemez. Güvenlik Konseyine uçuşa yasak bölge oluşturması için baskı yapılmalı.

Davutoğlu: Güvenlik Konseyi üyesi değiliz ama NATO üyesiyiz ve bir şeyler yapabiliriz. Onlar (NATO) bize çağrının Güvenlik Konseyi ve Arap ülkelerinden gelmesi gerektiğini söyledi. Eğer NATO Libya'ya saldırırsa, Kaddafi Arapları savunduğunu iddia edecek.

-3-
Hamad: Bazı Arap ülkeleri buna destek verebilir. Türkiye de rol alma zorunda.

[...]

Hamad: Kaddafi Libya'yı kontrol altına alsa bile bitmiş durumda. Libya'da uçuşa yasak bölge oluşturulmasını zorlamalıyız. Savaşı kazanıyor ama bitmiş durumda çünkü kendi halkını öldürüyor ve Araplarla ilgili korkunç şeyler söylüyor.

Davutoğlu: Önemli olan Libyalıları nasıl koruyacağımız.

Hamad: Uçuşa yasak bölge ve radarlara saldırı.

Davutoğlu: NATO'da uçuşa yasak bölge kararını bloke eden Almanya.

[…]

Toplantı tutanağı: Asya ve Afrika İşleri Dairesi Başkanı Büyükelçi Zayed Bin el-Nuaimi Rashed

(soL- Dış Haberler)

Libya'ya demokrasi geldi: Kaçak içkiden 51 kişi öldü 300 kişi komada
11 Mart 2013



Libya Sağlık Bakanlığı, metil alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi altına alınan 326 kişiden 51'inin öldüğünü açıkladı.

Açıklamada, zehirlenmeye evlerde kaçak olarak üretilen metil alkolün neden olduğu kaydedildi.
haber1001

Libya'daki Fransız büyükelçiliğine bombalı eylem düzenlendi: 2 yaralı
23 Nisan 2013



Libya’nın haçlılar tarafından işgalinde başı çeken Fransa'nın Trablus'taki Büyükelçiliği bombalı saldırıya uğradı.

Bombalı araçla düzenlenen eylemde iki elçilik görevlisi yaralandı, birinin durumu ağır.

Elçilik binasında büyük hasara sebep olan saldırının sorumlusu henüz bilinmiyor.

2012 Eylül'ünde de Bingazi'deki işgalci Amerikan konsolosluğuna düzenlenen saldırıda, o sırada binada bulunan Amerikan Büyükelçisi ile bir çok elçilik çalışanı ölmüştü
haber1001

"Bir Fransız Uçağını Düşürdük"

Libya devlet televizyonu bir Fransız uçağının düşürüldüğünü öne sürdü.

20.03.2011

Libya devlet televizyonu, bir Fransız uçağının Libya güçleri tarafından düşürüldüğünü öne sürdü. TRT

Özgür Libya Hareketi

20 Mart 2011 Pazar, 15:04 tarihinde Ömer Muhtar tarafından eklendi

Türkeye'de "Anti Emparyalist" kimliği taşıyan bütün siyasi partilere, sendikalara, öğrenci klüplerine, derneklere, gazetelere, televizyonlara, dergilere, internet sitelerine, bütün sosyal medya kullanıcılarına sesleniyorum.

Şu anda Libya ve gelecekte bütün dünya " Yeniden Faşizm" tehdidi altındadır.

Faşist İtalya, Fransa, ABD ve İngiltere ve bütün faşist güvenlik konseyine karşı Libya halkı için acilen harekete geçmeliyiz.

Facebook, Twitter da dahil olmak üzere bütün kaynaklarımızı kullanmalı, Faşistlere karşı her yerde ve her türlü eylemi gerçekleştirmeliyiz.

Faşizmin ayak seslerine Türkiyeden de dur demeliyiz !

Haydı bu mesajı milyonlara ulaştıralım !

http://www.facebook.com/notes/%C3%B6mer-muhtar/%C3%B6zg%C3%BCr-libya/100519616700263

Libya Ulusal Kongresi'ne silahlı baskın
04-10-2012

http://www.ydh.com.tr/ 'nin haberine göre; Libya'nın Zaviye şehrindeki bir grup silahlı militan, Ebu Şakur hükümetini protesto ederek Trablus'taki Ulusal Kongre'yi bastı.

Ulusal Kongre, bugün Mustafa Ebu Şakur hükümetine güvenoyu vermek için toplandı.

Toplantının yapıldığı sırada, Zaviye şehrinden gelen bir grup silahlı militan, Trablus şehrindeki Ulusal Kongre salonunu bastı.

Ebu Şakur hükümetinde kendilerinin temsil edilmediğini ileri süren Zaviye şehrindeki bir grup militan, milletvekillerine çağrıda bulunarak, Ebu Şakur hükümetine güvenoyu verilmemesini ve Ebu Şakur'un hükümeti kurma görevinden alınmasını istediler.

Ulusal Kongre Başkanı Muhammed Makarif'in, Zaviye'deki militanlarla görüşerek isteklerini dikkate alacaklarını söylemesi ve bürodaki milletvekillerinin Ebu Şakur hükümetine güvenoyu vermeyecekleri ilan etmelerinden sonra silahlı gruplar, geri çekilme kararı aldılar.

Ulusal Kongre'nin 8 Ekim'e kadar hükümeti kurmakla görevlendiği Ebu Şakur, Ulusal İttifak Partisi lideri Mahmud Cibril'le koalisyon hükümeti kurma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra kendisinin hazırladığı listeyi çarşamba günü Ulusal Kongre'ye sunmuştu.

15 aylığına ülkenin idaresinden sorumlu olacak olan Ebu Şakur hükümeti, 25 bakan ve 3 başbakan yardımcısından oluşurken Ebu Şakur hükümeti için bugün düzenlenecek güven oylamasında her bakan tek tek oylanacağı öğrenildi.

Hükümetin güven oyu alabilmesi için 200 kişiden oluşan Libya Ulusal Kongresi'nden 120 milletvekilinin desteğini alması gerekiyor.

Mahmud Cibril liderliğindeki Ulusal İttifak milletvekilleri, Ebu Şakur hükümetinin görüşüldüğü sırada Ulusal Kongre'yi terk ettiler.

İddiaya göre, Cibril'in Ebu Şakur hükümetine katılmak için 9 bakanlık isteği, koalisyon hükümetinin kurulmasını engelledi.

Ebu Şakur, 12 Eylül'de Libya Ulusal Kongresi'nde yapılan oylamada, Cibril'e iki oy fark atarak, başbakan adayı olarak seçilmişti.

Libya Ulusal Kongresi Başkanı’na suikast girişimi
7.01.2013



Libya Ulusal Kongresi Başkanı Muhammed el-Makrif, kendisine yönelik suikast girişiminin olduğunu bildirdi.

Libya medyasına dayanarak Associated Press ajansının verdiği habere göre suikast girişimi, geçtiğimiz Cumartesi günü ülkenin güneybatısındaki Sebha kentinde meydana geldi. Muhammed el-Makrif, kaldığı otelde kimliği belirsiz kişiler tarafından uğradığı suikasttan yara almadan kurtuldu. Saldırganlarla koruma arasında çıkan çatışmada 3 koruma görevlisi yaralandı.
http://turkish.ruvr.ru/

Milli Genel Kongre Başkanı ölümden döndü
07 Mart 2013



Libya Milli Genel Kongre (MGK) Başkanı Muhammed Yusuf el-Mugaryef'e başarısız bir suikast girişiminde bulunulduğu bildirildi.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Mugaryef, Libya Meteoroloji Araştırmaları Merkezi'ndeki oturumun ardından binayı terk etmek üzereyken aracına silahlı saldırı düzenlendi. Saldırı nedeniyle araçta maddi hasar oluşurken, Mugaryef olaydan yara almadan kurtuldu.

Dün akşam saatlerinde MGK toplantısının yapıldığı bina, siyasetten men kanununun yürürlüğe girmesini isteyenler tarafından işgal edilmiş, göstericiler kanun yürürlüğe girene kadar üyeleri salonda rehin tutacaklarını ifade etmişti.

Bazı milletvekillerinin ise protestocuların darp ve hakaretlerine maruz kaldığı öne sürüldü.

Libya İçişleri Bakanı Aşur Şuveyl, düzenlediği basın toplantısında, suikast girişimini doğruladı ve Mugaryef'in olaydan yara almadan kurtulduğunu belirtti.

Geçen ocak ayında ülkenin güneyindeki Sebhe kentinde Mugaryef'in kaldığı otele saldırı düzenlenmiş, saldırganlar ile korumalar arasında 3 saat süren çatışmadan Mugaryef sağ kurtulurken 3 koruması yaralanmıştı.
trt

Libyalı subaylardan genelkurmay başkanına isyan
22-04-2013



YDH-Genelkurmay başkanının görevden alınmasını isteyen Libya ordusundaki subaylar, taleplerinin karşılanmaması durumunda istifa tehdidinde bulundular.

Associeted Press haber ajansının bildirdiğine göre Libya Ordusuna mensup yüzlerce subay, ülkenin doğusundaki Brega kentinde bir araya gelerek hükümetten genelkurmay başkanının görevden alınmasını istediler.

Hükümete on gün süre veren Libyalı subaylar, taleplerinin yerine getirilmemesi halinde görevlerini terk edeceklerini açıkladılar.
http://www.ydh.com.tr/

LİBYA'DA 2. 11 EYLÜL EYLEMİ
11.09.2013



Libya’nın Bingazi kenti dışişleri bakanlığı binasını da etkisi altına alan patlamayla sarsıldı. Yerel yetkililer ülkenin ikinci en büyük kentinde yaşanan bu patlamanın ABD konsolosluğuna düzenlenen eylemin birinci yıl dönümünde olmasına dikkat çekti.

Esam Omran Al-FetoriGüvenlik görevlisi Abdullah Zaidi “Arabada çok fazla patlayıcı vardı ve hemen binanın yanına konmuştu.” dedi .

Bomba yüklü bir aracın şafak vaktinde patlayıp şehrin göbeğindeki bakanlık ofisine ve diğer binalara zarar vermesiyle sonuçlanan saldırıda ölü ya da yaralı olup olmadığı henüz bilinmiyor.

Bir sene önce Amerika’nın Libya Büyükelçisi de dahil olmak üzere dört Amerikan vatandaşı Bingazi’deki başkonsolosluk saldırısında hayatını kaybetmişti. Washington hükümeti ilk olarak saldırıyı Batı karşıtı protestoların alevlendirdiğini söylemişti; ancak sonrada faillerin 11 Eylül saldırısının 11. yılına dikkat çekmek isteyen İslamcı militanlar olduğu ortaya çıkmıştı.
.http://vagus.tv/2013/09/11/libyada-ikinci-11-eylul-saldirisi/

Zintanlı milislerden Libya meclisine 5 saat süre
18-02-2014



Zintanlı milislerden Libya meclisine 5 saat süreLibya devriminin en önemli silahlı gruplarından Zintanlı milisler, Müslüman Kardeşler Cemaati’nin Libya’daki tüm sorunların kaynağı olarak niteledi.

YDH-El Meyadin televizyonunun haberine göre Zintanlı milisler, Libya Ulusal Kongresi (parlamento) üyelerine iktidarı halka devretmeleri için 5 saat süre verdiğini açıkladı.

Müslüman Kardeşler Cemaatini ülkedeki tüm sorunların kaynağı olarak niteleyen Zintanlı milisler, milletvekillerinin 5 saat içerisinde çekilmemesi durumunda tümünü tutuklamakla tehdit etti.

El Meyadin’in Libya muhabiri, milislerin parlamento üyelerine yönelik tehdidinin ciddi olduğunu belirtirken, el Cezire televizyonu da konuyla ilgili haberinde Libya Başbakanı Ali Zeydan’ın kabinesindeki bakanlara, çalışma bürolarını derhal terk etmeleri çağrısında bulunduğunu duyurdu.

El Arabiya televizyonuna bağlı el-Hadis televizyonu da Zintanlı milislerin tehdidi üzerine meclis oturumunun iptal edildiğini ve binanın boşaltıldığını bildirdi.

Zintanlı milislerin ağır silahlarla resmi geçit yaptığı bildirilirken Libya Meclis Başkanı halka, milislerin tehdidine karşı koymaya çağırdı ve “Yasaları çiğneyen herkese karşı koyması için Libya ordusuna emir verdik” dedi.

Libya meclis başkanı milislerin çekilme çağrısını reddederek yasal bir gücün dışında kimsenin isteklerine teslim olmayacaklarını açıklarken Brega bölgesi konseyinin de Zintanlı milislere destek verdiği bildirildi.

http://www.ydh.com.tr/HD12655_zintanli-milislerden-libya-meclisine-5-saat-sure.html

Libya'nın Bingazi kentinde bir albay ve oğlunun silahlı saldırıda hayatını kaybetti
24.09.2014
Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Bingazi'de kimliği henüz belirlenemeyen silahlı kişiler, Albay Yunus el-Fesi'ye saldırı düzenledi. Fesi'nin yolunu kesen saldırganların açtığı ateş sonucu Albay Yunus ve 13 yaşındaki oğlu Muaz olay yerinde hayatını kaybetti.
Bingazi'nin Şebne bölgesinde ise Ali el-Misrati isimli imamın camiden çıktığı sırada uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdiği belirtildi.
Trablus'ta hava saldırıları
Öte yandan Libya'nın başkenti Trablus'un güneyindeki Aziziye bölgesinde Fecr-i Libya Kuvvetlerine ait mevziye kime bağlı olduğu bilinmeyen savaş uçakları tarafından hava saldırıları düzenlendiği ifade edildi.
Saldırılarda ölen ya da yaralanan olup olmadığına ilişkin bilgi verilmedi.
Libya ordusu, daha önce Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE), başkent Trablus'taki askeri noktaları hedef almakla suçlamış, Libya Devrimci Operasyonlar Odası öncülüğünde 'Fecr-iLibya Kuvvetleri' adı altında birleşen Trablus ve Misrata merkezli devrimci gruplara bağlı askeri noktaların bombalanması olayına karıştığını iddia etmişti. BAE ve Mısır ise bu iddiaları yalanlamıştı.
Muammer Kaddafi'nin devrilmesiyle sonuçlanan 17 Şubat 2011 devrimin ardından istikrarın sağlanamadığı Libya sık sık şiddet olaylarına sahne oluyor.
http://www.trtturk.com/haber/libya-da-silahli-saldiri-85032.html

Libya: Haçlı Uçakları sivilleri bombalıyor

Libya resmi haber ajansı, başkent Trablus'ta ambulansların, koalisyon güçlerinin bombardımanı sonucu yaralanan sivillere yardıma yetişmeye çalıştığını duyurdu.

19 Mart 2011

Libya resmi haber ajansı, başkent Trablus'ta ambulansların, koalisyon güçlerinin bombardımanı sonucu yaralanan sivillere yardıma yetişmeye çalıştığını duyurdu.

Devlet televizyonu da sivil hedeflerin vurulduğunu öne sürerken, Misrata ve Libya'nın batısına hizmet veren yakıt tanklarının vurulduğunu duyurdu.

Öte yandan Libya lideri Muammer Kaddafi'nin başkent Trablus'taki ikametgahı "Bab el Aziziye"nin çevresinde "insan kalkanı oluşturulduğu" bildirildi. İkametgah çevresinde binlerce kişinin toplandığı, burada havaya ateş açıldığı, sloganlar atıldığı bildirildi.

HASTANEYİ VURDULAR

Libya Ordusu, 'Haçlı düşmanların başkent Trablus yakınlarındaki bir hastaneyi vurduğunu' öne sürdü.

Libya devlet televizyonundan yayınlanan açıklamada, hastanenin kronik hastalıklar üzerinde uzmanlaşmış olduğu belirtildi.
Sıradışı

İtalya, Libya'yı vuran uçaklara üs önerdi
19 Mart 2011
İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Libya'da operasyon düzenleyen savaş uçaklarının, Naples'teki NATO üssünü kullanabileceğini söyledi.

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Libya'da operasyon düzenleyen savaş uçaklarının, Naples'teki NATO üssünü kullanabileceğini söyledi.

Berlusconi, İtalya'nın operasyona daha sonraki safhalarda katılabileceğini ifade ederek, "Şimdilik hava üslerini hazır hale getiriyoruz. Ama talep edilirse askeri müdahaleye katılmamız da mümkün olabilir." dedi. haber10

Saldırıya Rusya'dan ve Venezula'dan Tepki Geldi!
19 Mart 2011
Rusya, Batılı güçlerin Libya'ya askeri saldırıbaşlatma kararını üzüntüyle karşıladığını açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç yaptığı yazılı açıklamada, "Bir dizi ülkenin hava kuvvetleri, 19 Mart'ta Libya'ya karşı askeri saldırılara başladı. Moskova, bu askeri saldırıları üzüntüyle karşılamaktadır" dedi.

Lukaşeviç ayrıca Libya'da en kısa sürede ateşkes yapılması için çağrıda bulundu.

Bakanlık Sözcüsü, "Dökülen kanın en kısa sürede durması ve ülkedeki iç çatışmanın kalıcı bir biçimde çözümlenmesi için Libyalıların birbirleriyle diyalog kurmaları gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

ALMANYA'DAN VE VENEZÜELLA'DAN DA TEPKİ VAR

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Alman güçlerinin operasyona katılmayacağını belirtirken, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez operasyonu "sorumsuzluk" olarak nitelendirdi.
Sıradışı

Kaddafi: "Haçlılarla sonuna kadar savaşacağız"
20 Mart 2011

Batı emperyalizminin Libya'ya başlattığı hava saldırısına Libya lideri Muammer Kaddafi'nin tepkisi sert oldu.

Devlet televizyonundan halka seslenen Kaddafi, bütün Arap, Latin Amerika, Asya ve Afrika halklarını, birleşerek, kahraman Libya halkının yanında bu saldırgan düşmana karşı direnmeye çağırdı.

Libya lideri Muammer Kaddafi, batılı emperyalistlerin Libya'ya düzenlediği saldırıları "Sömürgeci Haçlı saldırısı" olarak niteledi ve ülkenin savunması için silah depolarını halka açacağını söyledi.

Libya lideri Kaddafi, Libyalılara "ülkeyi savunmak için silahlanın" çağrısı yaptı.

Akdeniz ve Kuzey Afrika’nın savaş alanı haline geldiğini belirten Libya lideri Muammer Kaddafi, bölgedeki ülkelerin çıkarlarının bundan sonra tehlikede olduğunu söyledi.

Kaddafi saldırının Libyalılara yönelik olduğunu ve ülkesini savunmak isteyen vatansever Libya halkı için silah depolarının kapısının açık olduğunu belirterek Libyalıları silahlanmaya çağırdı.

Kaddafi, ortak düşmana karşı bütün Afrika, Arap, Latin Amerika ve Asya halklarının birleşmelerini de istedi.
Haber1001

Haçlı sürülerinin Irak'ı işgali de 8 yıl önce bugün başlamıştı
Oğuz Gürses
20 Mart 2011

ABD komutasındaki haçlı sürülerinin Libya'ya düzenledikleri hava saldırısının tarihi çok dikkat çekici .

Çünkü, ABD komutasındaki aynı haçlı sürüleri 8 yıl önce bugün (20 Mart 2003) Irak işgalini başlatmışlardı.

Libya'da yaşanan olaylar karşısında yapılan en önemli uyarı bu ülkenin de Irak'a dönüşmemesi yönünde.

Ancak, bugün, yani 20 Mart tarihi, her iki ülke açısından da büyük önem taşıyor. Çünkü bugün, yani 19/20 Mart 2011'de ABD komutasındakl haçlı sürüleri Libya'ya havadan ve denizden büyük bir askerî saldırı başlattı.

Şimdi tam 8 yıl geriye gidelim...

2003 yılında bugün (20 Mart 2003), ABD komutasındaki haçlı sürüleri Irak'ı işgale başlamıştı.

Milyonlarca Iraklı Müslüman bu vahşî haçlı sürüleri tarafından katledildi, yaralandı, esir alındı, yurtlarından edildi...

Ama yüzbinlerce haçlı saldırgan, Iraklı direnişçiler tarafından ödürüldü, yaralandı, kalıcı sakatlıklara maruz bırakıldı, kafayı yedi/balataları sıyırdı, korkudan intihar etti...

Ve ABD ekonomisi büyük bir krize girerek çöküşün eşiğine kadar geldi ve halen o eşikte duruyor...

8 yıl sonra aynı gün aynı haçlı sürülerinin Libya halkının üzerine havadan bombalar yağdırmaya başlamasının sonucunun nasıl olacağını Libya halkının ve dünya Müslümanlarının bu saldırı karşısındaki tavırları belirleyecek...

Umarız Irak'taki ve Afganistan'daki şanlı direnişler gibi bir direniş Libya'dan başlayarak dalga dalga bütün dünyaya yayılır da...

Batı emperyalizminin kanlı leşi Akdeniz'in mavi sularına gömülür gider...

Dünya kurtulur...

İnsanlık kurtulur...

Hepimiz kurtuluruz...

Kaynak: http://www.millibirlikruhu.blogspot.com/

Sayıları yüzlerle ifade edilen Libya’daki silahlı gruplar petrol ihracını engelliyor
29-10-2013



YDH-El Cezire televizyonu, silahlı grupların ihracatı engellemesi sebebiyle Libya’daki petrol üretiminin normal kapasitenin yüzde 10 altına düştüğünü bildirdi.

Haberde silahlı grupların ülkenin her bölgesinde petrol ihracatı konusunda sorunlar yarattığı belirtilerek Libya’nın günlük petrol üretiminin 90 bin varil azaldığı ifade edildi.

Libya hükümeti, petrol ihracatının düşmesinde gösterilerin ve silahlı grupların petrol tesislerine yönelik saldırılarının temel rol oynadığını belirtti.

Ulaşan haberlere göre petrol üretiminin ve ihracatının düşmesinden dolayı Libya’nın günlük zararının 130 milyon dolar olduğu açıklandı.

http://www.ydh.com.tr/HD12386_silahli-gruplardan-libya-petrolune-darbe.html

"LİDER'İN TALİMATI; "GÖZÜNÜZÜ DÜŞMAN HEDEFLERİNE DİKİN"
27.08.2011

(Dün Libyalılara hitap eden Devrimci Komiteler Hareketi Lideri Muammer Kaddafi, Afrikalılara düşman hedeflerine göz dikmeleri ve Afrika'yı Libya üzerinden yeniden sömürgeleştirmeye çalışan batının düşman devletlerinin varlıklarına el koymak için mücadele başlatmaları çağrısında bulundu. Muammer Kaddafi'nin konuşmasının özeti.)

"LİDER'İN TALİMATI; "GÖZÜNÜZÜ DÜŞMAN HEDEFLERİNE DİKİN"

"Biz savaşıyoruz...bizim aşiretler, yürüyün... Trablus'a yürüyün, muharebelerde dedelerinizin yaptığı gibi, Trablus'a doğru, ileri!... İşte yine savaştayız, babalarınızın girdiği aynı muharebeler bunlar... Kadınlar, erkekler, hepiniz gelin ve Trablus'u bu sefer temizleyin.

Her sokak, her bölge döğüşmeli, teslim olmak asla söz konusu değil. Allah'ın iradesiyle, düşman bozguna uğratılacak, Nato mağlup edilecek. Trablus'un dışındaki aşiretler, Trablus'a yürümeli ve hakim olmalı.

İmamlar, halka cihada katılmalarını cepheye gitmelerini vaaz edin; şimdi şehadet ya da zafer zamanı. Nato defolacak, ilelebet devam edemezler; evlerinizde kızlarınıza tecavüz edenler, Nato, cehennem olacaklar, cehenneme kadar yolları var.

Sömürgeleştirilmeye teslim olmayın, Trablus'a, o lağım farelerinin üzerine yürüyün.

Onları öldürün!

Daha önce milyonlarca yürüdünüz, şimdi yine milyonlarca yürüyün, fakat bu sefer savaşmak için yürüyeceksiniz. El bombalarından, bombalanmaktan korkmayın ve Trablus'u teslim etmeyin!

Aşiretler her yerden yürüyecek; bütün camilere, çatılara, kurumlara, dükkanlara hakim olacak ve onlarla savaşacaksınız; o lağım fareleri için Trablus'ta tek bir güvenli nokta bile bırakmayacaksnız!

Halk her yerde döğüşüyor. Biz büyük çoğunluğuz! Aşiretler ve halk, korumak için Trablus'a yürümeli. Kadınlar sokaklarda çarpışıyor! Vatanımızın Fransa'nın veya İtalya'nın olmasına müsaade etmeyeceğiz; bir daha asla sömürge olmayacağız; onlarla savaşın!

Libya, sana aittir, Trablus senindir; Nato'ya yalvaran o ajanların değil; onlar Trablus'a ait olmayan ajanlardır; onlar Trablus'un evlatları değil!

Erkekler, kadınlar, çıkın ve onlarla döğüşün; onları takip edin; kitleler, şimdi her yerden Trablus'a yürüyün!

İleri!

İleri!

25 Ağustos - A.Y Ajans
Kaynak: www.mathaba.net

Kaddafi: İhanetlerin sonu gelecek ve NATO çökecek. Libya halkı diz çökmez, teslim olmaz"
1 EYLÜL 2011

Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi kendisine sadık bir televizyon kanalında yayımlanan sesli mesajında düşmanlarına karşı savaşmaya devam edeceğini söyledi.
Kaddafi, Suriye merkezli al Rai kanalında yayımlanan mesajda düşmanlarının bölünmüş halde olduğunu söylerken uzun bir savaş vaat etti.

Albay Kaddafi "İnsanlar sömürgeciliğe karşı savaşıyor. Özgürlük uğruna büyük fedakarlıklar yapıyor, vatana ihanetlerin sonu gelecek ve NATO çökecek. Libya halkı diz çökmez, teslim olmaz, biz kadın değiliz, teslim olmayız, biz köle değiliz" diyor.

Libya liderinin oğlu Seyfülislam Kaddafi de daha önce bir açıklama yapmış ve babasına bağlı olanların ölene dek savaşı sürdüreceklerini söylemişti.

Kaddafi'ye bağlı güçlere ses mesajıyla hitap eden Seyfülislam "Direniş devam ediyor. Zafer yakındır." şeklinde konuşmuştu.
Babasının iyi durumda olduğunu da söyleyen Seyfülislam, Muammer Kaddafi'nin başkent Trablus'ta olduğunu belirtmişti.

Seyfülislam Kaddafi babasının doğum yeri olan kenti korumak için 20 bin silahlı kişinin hazır beklediğini söyledi.

Öte yandan işbirlikçi Libya Ulusal Geçiş Konseyi, Kaddafi güçlerinin son kalesi olan Sirte'nin teslim edilmesi için aşiret liderlerine verdiği süreyi bir hafta uzattığını açıkladı.
Sirte'nin teslim edilmesi için cumartesi gününe kadar süre tanınmıştı.

İşbirlikçi Muhaliflerin sözcüsü, Sirte'deki aşiret liderleri arasında yapılan yoğun görüşmelerin bu sabah bir anlaşmaya varılamadan kesildiğini açıkladı.
haber1001

LİBYA GERÇEKLERİ - HABER ÖZETLERİ
28.08.2011

Bebeklik dönemiyle, bluğ çağı arasında, yayınlarına hemen hergün saatlerce maruz kalındığı taktirde, kişinin zihni işleyiş mekanizmalarını bozarak, yetişkinlik döneminde "informatik şizofreni"yle sonuçlanması mümkün, kalıcı hasarlara yol açan AB-D Propaganda Makinesinin, özellikle El Cezire, BBC, CNN benzeri psikolojik operasyon merkezlerinde, ses-görüntü-müzik unsurları kullanılarak oluşturulan hurafelerden üç tanesinin daha, adı geçen enformasyon eşkiyası tarafından uydurulmuş oldukları ortaya çıkarıldı.

İblisin kavalını üfleyen Türkiye'deki işgal medyası elemanlarının, tıpkı Irak'a yönelik 91 ve 2003 Saldırılarında olduğu gibi, servis edilir edilmez hemen benimseyip, yarım saatlik aralarla tekrarladıkları, Libya hakkında uydurulmuş sayısız hurafelerden söz konusu üçü şunlar;

1- "İsyancılar (bozguncular anlaşılsın) Yeşil Meydanı ele geçirdiler, ellerinde bayraklarıyla gösteri yapıyorlar" hurafesi

Yeşil Meydanı andıran bir meydanda bayraklarıyla gösteri yapanların görüldüğü o görüntü, insanları sandırmak istedikleri gibi Trablus'taki Yeşil Meydanda yapılmış gerçek bir gösteri olmayıp, Amerikalı araştırmacı gazeteci Webster Tarpley'in de açıkladığı üzere, Katar'da, Doha'da kurulan bir "dekor-meydan"de oynanıp filme alınmış bir sahneden ibaret.

"Muhalifler filan kasabayı ele geçirdi" denilerek sık sık yayınlanan, bozguncuları sağa-sola bayrak çekerken gösteren görüntülerin çoğunun, yine Doha'daki film setinde çekildiği sanılıyor.

(Bu sahnenin yayınlamasından bir-iki gün sonra, haber bülteni adıyla sık sık tekrarlanan propaganda saatlerinden birinde, "Trablus'ta durum nasıl?" sorusunu yönelten El Cezire elemanı, arka planda, uzak mesafede dalgalanan yeşil bayrakları fark etmeden, "Geçen gün Yeşil Meydanı ele geçiren muhalifler Trablus'un yüzde doksanına hakim oldular" diye "bilgi" veren "saha görevlisi" arkadaşını "Yeşil Meydan değil mi o direklere çekilmiş yeşil bayrakların dalgalandığı yer? Biraz dikkat etsene!" diye uyarmak için reklam arası vermediğine göre; bu acayiplik, radyoaktif maddelerin kullanıldığı bir sektörde çalışan birisinin, görev icabi farkına bile varmadan yıllarca radyasyona maruz kalıp kanser olması gibi, informatik şizofreninin de, sadece "haber" izleyip dinleyenlerde değil, o hurafelerin üretiminde çalışanların zihinlerinde de yıllar içinde ortaya çıkabileceğini gösteren bir tezahür olmalı)

2- "Muhalifler bütün Libya'da duruma hakimler" hurafesi.

Meşru Libya Cemahiriyesi, Libya'da 20 şehre ve ülkenin büyük bölümüne hakim.

3- "Ntc, şimdiden dünyanın çoğunluğu tarafından tanındı" hurafesi.

Bozgunculuğu tanıyan ülke sayısı 40. Oysa BM'nin 192 üyesi mevcut.

27 Ağustos 2011
A.Y. Ajans
Kaynak: www.mathaba.net

Libya Hakkında bilmedikleriniz.



-Libya yurttaşlarına kredi sıfır faizle verilir.

-Öğrencilere yaptıkları tahsile göre ortalama ücret ödenir.

-İşsizlere iş bulana kadar tam ücret ödenir .

-Evlenen çiftlere bedelsiz olarak konut verilir.

-Yurt dışında tahsil yapanlara 2500 Euro harçlık yanında, barınmak ve araç yardımı yapılır.

-Ülkede otomobiller fabrika maliyetine satılır.

-Libya’nın kimseye tek sent kredi borcu yoktur.

-Eğitim, tahsil ve sağlık hizmetleri tüm yurttaşlara bedelsizdir.

-Nüfusun yüzde 25’i yüksek tahsillidir.

-Son bombalama olaylarına kadar sokaklarda evsiz veya dilenci bulunmamaktaydı.

-Bir somun ekmek fiyatı sadece 15 centtir.

ABD ve diğer kapitalist Ülkelerin Libya’yı sevmemelerine şaşmamak gerek. Gaddafi IMF veya Dünya Bankası kredisi kullanmadı.

Libya bağımsızdı, savaşın gerçek nedeni budur, kendisi bir diktatör olabilir, ABD bunu sorun yapmaz. Ne zaman ki Gaddafi Petrol İhraç eden ülkelere OPEC Dolar ve Euro yerine altın karşılığı satış yapmalarını önerdi.

Bu altın karşılığı para basmayan Batılı ülkelerin iflasını istemek demekti…

EVET; Hatırlayın, Bunu en son dile getiren Saddam Hüseyin idi;
OPEC ülkelerine dolar karşılığı satış yapmamalarını önermişti.

Hepiniz sonunun ne olduğunu biliyorsunuz:
ONU ASTILAR.

KAYNAK: http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=15943.msg31774%3Btopicseen#new

LİDER MUAMMER KADDAFİ'DEN LİBYA HALKINA: DÜŞMANI UN UFAK EDİN
08.09.2011

Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin 8 Eylül Sabahı Suriye Arrai (Görüş) Televizyonunda Yayınlanan Libya Halkına Hitabı:

Direnişini sürdüren cesur Libya halkı!

Büyük dedelerinden oğullarına, onlardan sana, kuşaktan kuşağa geçerek bugünlere gelen Libya vatanı, senin hakkın ve mülkündür.

Onu senden koparıp almaya çalışanlar, (evin) içindekilerdir, yabancı güçlerin desteklediği kiralık askerlerle, yolunu sapıtmış başı boş bozgunculardır. Uzun zamandan beri Libya'da yaşayan kimi yabancılar, dedelerinden beri vatanın olan Libya'yı senden gasp etmek istiyorlar.

Ata toprağını bırakmamız imkansız. Biz, hiç bir zaman terk edip gidenlerden olmayacağız.

(Bu hainlerin) aileleri geçmişte İtalya için casusluk yapıyorlardı; aynı işi bugünlerde Fransa'yla, İngiltere için yapıyorlar. Oğulları, babalarının, büyükbabalarının ayak izlerini takip ediyorlar;

Namussuzluğun ayak izlerini...

Bu sıçan soylarının, silah taşıyan alçakların, dedelerinden hiç farkları yok. Her biri hainliğin vücut bulmuş bire bir modeli; tıpatıp yansıtan kopyası. Onlar Libyalı değil; Libyalı çocukları öldüren, Libya'nıın alt yapısını tahrip eden Nato'nun desteklediği bu bozgunculardan her hangi birinin geçmişini soruşturup, araştırırsanız, babasının da, dedesinin de kendisi gibi hain olduğunu göreceksiniz.

Hainlik genlerine işlemiş...

Libya'nın geleceğine, büyük dedelerinden beri hainlerin genlerini taşıyan böyleleri karar verebilir mi? Bunlar Libya halkı tarafından kabullenilmeyip reddedildiklerini anladıklarında, yine o kuş beyinli körfez eşeklerinin (denetimindeki) mundar televizyonların bildik alçaklıklarına, pis hilelerine sarıldılar.

(Libya halkı karşısında zoru görünce, Nato'ya 'Gelip bombalayın!' diye yalvardıkları gibi) hemen o mundar televizyonlardan yalan dilendiler;

"Ayağımızın altındaki toprak zelzeleye uğradı, sarsılıyor; halk kitleleri üzerimize doğru hareketleniyor, hissediyoruz; ne gasp ettiysek, yağmaladıysak, kaybedeceğiz, tozumuz bile kalmayacak; lütfen, lütfen, bu kaya gibi dirençli Libya halkının moralini bozacak, El Fetih Devriminin çocuklarının iradesini kıracak bir yalan, bir hurafe uydurun da bizi kurtarın, n'olur!" dediler.

Kendilerini kurtaracaklarını umdukları bir-iki yalan, bir-iki hurafe uydurmaları için, yalan saçan o rezil borazanlara yalvardılar. İlk başta, "o Venezuela'ya gitti" demişlerdi; yalan olduğu meydana çıktı. Venezuela'ya gitti masalını tekrarlamaya doyunca, şimdi de "O Nijerya'ya gitti" mavalını okumaya başladılar. Moraliniz bozulup, teslimiyeti kabullenin diye... İşte böyle hurafelerden medet ummaları bile, moralinizin ve ruh gücünüzün ne kadar yüksek olduğunu bildiklerine işaret.

Evet, Trablus halkı, aralarında anlaşamayan, birbirlerini yiyen çakal sürüsüne benzeyen bu sıçan soylarını imha etmeye, taşeron bozguncuları yakalamaya hazırlanıyor. Efendilerinin bunları yüzüstü bırakıp gitmesine de az kaldı. Bomba stokları tükenecek. Saldıracak uçakları da olmayacak.

Sanıyorlar ki, Nato sonsuza kadar gökyüzünde kalacak, hayır; hoşuna gitsin gitmesin, Nato yenilip defolacak; zira hava bombardımanını sürdürmeye mali durumu elvermiyor. Muharebe meydanında (bizimle) baş başa kalacaklarını hissetmeye başladılar.

Yalan saçan borazanları, işte bu korkuyla, "Kaddafi yaralandı", "Kaddafi gitti", "Kaddafi'ye filan oldu, falan oldu" diye hurafeler yayarak onları kurtarsınlar diye getirdiler. Bunun anlamı şu; Bir darboğazla yüz yüzeler, çıkmazdalar; yakında efendileri de bırakıp gidecek; birbirlerine girecekler.

"Bir Milyon Adam Yürüyüşü" durumundaki Libya halkı, bu konumuyla bütün dünyaya şu hakikati işaret ediyor; Bu halk ölmedi, hala yaşıyor ve ayaktadır! (Bozguncular) şimdi sizleri etkilemek için psikolojik savaş yürütüyorlarsa, artık başka çareleri kalmadığından. Psikolojik savaş reklamlarından, böyle saçtıkları yalanlardan etkilenmeyin. (Bu yalanları) vatanı tahrip etmekten başka hiç bir maksadı olmayan bir grup hainden, sarhoş sürüsünden, kanun ve nizam hakimiyetinden sapmış güya İslamistlerden ibaret bitkin düşmanla alay etmeyi mümkün kılan birer imkan olarak değerlendirin.

Ne diplomatik, ne de ekonomik planları var. Ülkemizi tahrip etmek istiyorlar; Trablus'a üşüştükleri zaman, bu silahlı bozguncuların ne yaptıklarını gördünüz; YAĞMALADILAR!... Evleri soydular, kadınların altınlarını çaldılar.

Sonra her biri çalarak edindiği "ganimet"ini, yağmasını yüklenip, kendi aşiretine koştu, silahını bir tarafa savurup, "Zafer kazandım! Zafer kazandım!" dedi.

Libya halkı, böyle tipler tarafından susturulamayacak kadar mazisi muhteşem bir halktır. Topraklarımızı, dedelerimizin vatanını bizden çalsınlar diye, haçlıların piyonu bu yüreksiz adilere terk edemeyiz. Haçlılar, şimdi başarısızlığa uğrayan sömürgeleştirme planını gözden geçiriyorlar, yeni hesaplar yapıyorlar. Bozguncular, savaş meydanında (bizimle) yalnız kalacaklar; (bu yüzden) tek çareleri, moralinizi en çok etkileyecek yollara baş vurmak.

Son icat ettikleri uydurma şuydu; "Kaddafi'nin konvoyunu Nijerya'ya girerken gördük". Ne saçmalık! Mali, Çad ve Cezayir'den Sahra Çölüne girip-çıkan konvoylar o bölgede ilk defa görülmüyor ki. Sanki şimdiye kadar Nijerya'ya hiç konvoy girmemiş, ilk bu konvoy girmiş.

Dikkatli olun, gözünüz burada olsun ve de bu hurafelere, asılsız propagandalara karşı sağlam durun.

Un ufak olmalılar.

Cepheye!

8 Eylül 2011
A.Y. Ajans
Yararlanılan kaynak: www.mathaba.net

TESLİM OLMADI, SAVAŞTI ÜLKESİNDE ŞEHİT OLDU...
21 EKIM 2011

Haber1001

"Ben devrimin lideriyim, istifa edecek bir devlet başkanı değilim. Burada savaşarak şehit düşeceğim". Bu sözler dün Sirte kentinde yakalandığı ve öldürüldüğü duyurulan Libya lideri Muammer Kaddafi'ye ait. Sömürgeciliğe karşı savaşan Ömer Muhtar'dan bayrağı devralan Kaddafi de, selefi gibi direndi, savaştı, teslim olmadı ve öldürüldü. Medya kartelleri kanlar içindeki görüntülerini şevkle ve dakikalarca yayınladı. Otosansür Kaddafi için uygulanmadı. Bir devir Libya'da kapandı.

Gerçekten de öyle oldu. Atları ve basit silahlarıyla İtalyan sömürgeciliğine 20 yıl direnen Libya lideri Ömer Muhtar'dan bayrağı devralan Muammer Kaddafi de teslim olmadı ve savaşarak öldü.

42 yıllık iktidarı her ne kadar diktatörlük diye adlandırılsa da, Libya'daki değişim ve gelişim Kaddafi'nin eseriydi. 1969'da henüz 27 yaşındayken bir grup subayla birlikte Kral İdris yönetimini devirdi. Kaddafi, Libya'nın 'özgür bir Arap Demokratik cumhuriyeti' olduğunu belirten yeni bir anayasa oluşturdu.

Başbakanlık ve savunma bakanlığı görevlerini üstlenen Kaddafi, Cemal Abdülnasır'ı örnek alarak, Mısır'da gerçekleştirilen reformları kendi ülkesinde de uygulamaya başladı. Amerika'nın ve İngiltere'nin ülkedeki askeri üslerini kapattı. Bütün yabancı bankaları ve petrol işletmelerini kamulaştırdı. Kimi Afrika ülkelerindeki Müslümanlara ve Arap ülkelerindeki sol eğilimli hareketlere destek oldu. SSCB'yle yakın ilişkiler geliştirdi. Afrika Birliği'nin dönem başkanlığını yaptı (1982-1983).

Kıbrıs Barış Harekatında Amerika'ya kafa tutarak, Türkiye'ye yardım etti. 1970`lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye`ye ucuz petrol veren tek ülke Libya oldu. Kaddafi Amerikan ambargosunu yararak, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 25 tonluk roket ve 4 uçak dolusu askeri mühimmat hibe etti. Libya`nın ilk Başbakanı Sadullah Koloğlu`nun oğlu gazeteci ve tarihçi Orhan Koloğlu, Türkiye'ye gönderilecek malzemelerin uçaklara yüklenmesinde Kaddafi'nin bizzat yardım ettiğini ve sırtında uçaklara malzeme taşıdığını aktarmıştı. ( 27 Mart 2011- Habertürk Teke Tek Özel Programı)

Muammer Kaddafi, İslam sosyalizmi olarak adlandırdığı siyasi felsefesini üç ciltlik 'Yeşil Kitap'ında (1975-1979) açıkladı.

1977'de ülkenin adı Libya Arap Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak değiştirildi. Libya, yerel halk konseyleri ve komünler aracılığıyla halk tarafından yönetilen doğrudan demokrasiyi hayata geçirmeye çalıştı. Devrim Komuta Konseyi dağıtıldı. Kaddafi, Genel Halk Kongresi genel sekreteri oldu.

Kaddafi İrlanda Cumhuriyeti Ordusu ve Filistin Kurtuluş Ordusu gibi örgütleri destekledi. Kaddafi'yi "düşman" ilan eden Amerika 15 Nisan 1986'da Trablus ve Bingazi’ye bir hava saldırısı düzenledi. Kaddafi’nin yara almadan atlattığı bu saldırıda evlatlık kızı öldü, eşi ve iki çocuğu da yaralandı.

Kaddafi petrol gelirlerini halka dağıttı. Libya Afrika'da Gayri Safi Yurtiçi Hasılası en yüksek , borcu ise en düşük ülke konumuna geldi. Dünyanın en büyük su projelerinden birine imza atan Kaddafi, çöllerin altındaki suyu Libya kentlerine aktardı.

Yıllar içinde Avrupa Kaddafi ile ilişkileri geliştirdi. Öyle ki Libya petrolü ve doğalgazının yüzde 98,5'ini ithal eden Avrupa ülkeleri Kaddafi'yi kırmızı halılarla karşılar oldu. İngiltere, Fransa, İtalya ve daha birçok ülkenin şimdilerde "diktatör" ilan ettiği Kaddafi, Paris'teki Elysee Sarayı'nda, Roma'da, Lizbon'da, Brüksel'de çadır kurdu.

Geçen yıl Kaddafi'nin elinden İnsan Hakları ödülü alan Başbakan Erdoğan da, Avrupalı müttefiklerinin yolunda yürüdü ve Libya saldırısının en şiddetti savunucularından oldu.

Mart ayından bu yana gerçekleşen saldırılarda, Libya'nın hastaneleri, okulları, kreşleri, üniversiteleri bombalandı. Ülkenin kanalizasyon, şehir suyu ve elektrik dağıtım şebekeleri hedef alındı. Ülkedeki zenciler etnik kıyıma uğradı ve 60 binden fazla insan hayatını kaybetti.

Libya savaşının Türkiye'ye sonuçları ise çok ağır oldu. AKP'nin dış politikaları sayesinde Türkiye önemli ve dost ülke Libya'nın alt üst edilmesi ve parçalanmasına ortak oldu. Libya'daki 60 milyar dolarlık Türk yatırımı heba oldu, 2 milyar dolara ulaşan yıllık ihracat ise durdu. Libya'da çalışan 24 bin Türk işçisi de işinden oldu.

Amerikan destekli isyana direnen Kaddafi, "Ben devrimin lideriyim, istifa edecek bir devlet başkanı değilim. Burada savaşarak şehit düşeceğim!" demişti ve öyle de oldu.

İtalya'nın karşısına göğsündeki Ömer Muhtar'ın fotoğrafıyla çıkan ve anti-emperyalizmin Afrika'daki sembolü haline gelen Albay Muammer Kaddafi, Amerika'nın öncülüğündeki NATO saldırılarında yaşamını yitirdi. İsyancılar tarafından yerlerde sürüklendi, tekmelendi, dövüldü, yuhalandı... ama teslim olmadı. Savaşarak öldü.
Kaynak: http://www.ulusalkanal.com.tr

Libya'ya Bomba Yağıyor

Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Libya dünden bu yana bombalanıyor.
20.03.2011

Libya televizyonu, saldırılarda 64 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Libya lideri Kaddafi ise Batı’ya meydan okudu. Kaddafi, bütün halka silah dağıttıklarını, uzun bir savaşa hazırlandıklarını duyurdu.

Libya’ya hava saldırısı, Kaddafi güçlerinin dün Bingazi’ye yaklaştıkları sırada başladı. Ecdebiye ile Bingazi arasındaki stratejik yolu Fransız savaş uçaklarının bombalamasıyla, hava operasyonu başladı.

Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinden ve denizaltılardan da 112 Tomahawk cruise füzesi, Libya kıyılarındaki 20 ayrı hedefe atıldı.

Hava bombardımanına daha sonra İngiliz ve Amerikan savaş uçakları da katıldı.

B-2’ler Bomba Yağdırdı

Radarlara yakalanmayan ve dünyanın en pahallı savaş uçakları olan Amerikan B-2 ’lerden üçünün, Libya’da bir havaalanına tam 40 bomba birden bıraktığı bildirildi.

Fransa’nın Bingazi ve çevresine düzenlenen saldırı, Amerika Birleşik Devletleri’nin ise Libya’nın batısındaki hedefler üzerinde yoğunlaştığı kaydedildi.

Trablus’a 170 kilometre uzaklıkta hava üssünün de vurulduğu belirtiliyor.

Ecdebiye yolunda Libya zırhlı araçlarının da vurulduğu, araçlarda arka arkaya patlamalar yaşandığı bildiriliyor. Muhalifler ise, saldırının ardından geçen hafta kaybettikleri Ecdebiye’ye doğru ilerlemeye başladı.

Başkent Trablus da, uçaksavar sesleriyle yankılanıyor.

Libya Televizyonu çok kısa bir süre içinde 1 milyon kişiye silah dağıtılacağını duyurdu.

Mısrata Kentinde Yoğun Çatışma
Bu arada Kaddafi güçleri tanklarla Mısrata kentine girdi. Kentin, Kaddafi güçleri tarafından denizden de ablukaya alındığı ve yoğun çatışma haberlerinin geldiği bildiriliyor.

Kaddafi’ye Canlı Kalkan!

Libya lideri Muammer Kaddafi'ye destek veren binlerce kişi, Trablus’ta Libya liderinin yaşadığı Bab El Aziziye askeri kampının çevresinde, liderlerini korumak için toplandı.

Libya televizyonu, saldırılarda 64 kişinin öldüğünü, 150’sinin yaralandığını, ölenlerin çocuğun çocuk olduğunu duyurdu.

Kaddafi’den Haçlı Savaşı Benzetmesi

Libya lideri Muammer Kaddafi ise, Batı’nın saldırısını, "haçlı saldırısı" olarak nitelendirdi. Silah depolarını açtığını, bütün Libya halkını silahlarla donattığını söyleyen Kaddafi, uzun sürecek bir savaşa hazırlandıklarını kaydetti.

Kaddafi, Batı’yı terörizmle suçladı, zaferin kendilerinin olacağını savundu.

İtalyan Mürettebat Gözaltında

Öte yandan Kaddafi güçlerinin Trablus limanında bir İtalyan gemisinin mürettebatını gözaltına aldığı, geminin limandan ayrılmasını engellediği bildiriliyor.

Öte yandan Libya’ya hava saldırısın yakında, İtalyan, Kanada, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden savaş uçaklarının da katılması bekleniyor. Fransa, bir uçak gemisini Libya’ya doğru yola çıkardı.

ULUSLARARASI SALDIRININ MERKEZİ STUTTGART'DAKİ AMERİKAN ÜSSÜ

Libya'ya yönelik uluslararası askeri operasyonun merkezinin, Almanya'nın Stuttgart kentindeki ABD üssü olduğu bildirildi.

Libyaya yönelik saldırıya İspanya, bir tanker uçak, bir fırkateyn, bir denizlatı ve 4 F-18 uçağı ile operasyona katılıyor.

Libya resmi TV Kanalı, daha önce açıklanan Trablus, Bingazi, Misrata ve Zuvere kentlerine ek olarak Sirte kentinin de hedef alındığını duyurdu.

Televizyonun haberinde, sivil hedeflerin vurulduğu iddiası yinelenerek, Trablus'taki bir hastanenin de vurulan hedefler arasında bulunduğu kaydedildi.

DEVLET TELEVİZYONU: "48 KİŞİ ÖLDÜ, 150 KİŞİ YARALANDI"

Libya silahlı kuvvetlerinin devlet televizyonundan duyur

Libya, Pandora’nın kutusudur
Andrey Ontikov
14.01.2013



Libya’nın Güneyindeki Kufra kentinde Tubu ve Zuvaya aşiretleri arasında yaşanan silahlı çatışmalardan sonra kentte yeniden huzur sağlandı. Üstelik barış, eski isyancılardan oluşan yerli milis grubu “Libya Kalkanı”nın ihtilafa karışması sayesinde mümkün oldu. “Libya kalkanı” ile aşiret temsilcileri arasında çıkan çatışmalarda dört kişi ölmüştü. Fakat yine de aşiretler arasındaki çatışmalara son verildi.

Libya’nın güneyinden aşiretler arasındaki çatışmalara ilişkin haberler, periyodik olarak geliyor. Rusya Şarkiyat Enstitüsü çalışanlarından Anatoliy Yegorin, Rusya’nın Sesi radyosuna verdiği demeçte bunun objektif nedenleri olduğunu belirterek şöyle dedi:

“Bu ihtilaf, aylardır devam ediyor ve ne Kaddafi rejiminin düşmesi, ne de bugünkü durumla ilgili. Önceden var olan ihtilafın tırmanması söz konusu. Çünkü merkez yönetimi henüz çok zayıf ve taşradaki durumu kontrol edemiyor. Yönetim içerisinde büyük çelişkiler var. Yerli aşiretlerin ve silahlı grupların liderleri bundan yararlanarak bir şeyler kapmak çabasında. Ülkede çok ağır bir durum oluştu. İhtilafa karışan tarafların mutabakata varmaları gerek. Ve söz konusu, yalnız Zuvaya ve Tubu aşiretleri değil. İhtilafa karışan tarafların mutabakata varmaları için Birleşmiş Milletlerin, Afrika Birliği’nin veya her hangi başka bir örgütün yardımı ile tarafları bir araya getirerek çelişkileri gidermeye başlamalarını sağlamak gerek. Bu konuda resmi Trablus’a bel bağlanmamalı. Yeni Libya yönetimi, ne süreci başlatmak yeteneğine sahip, ne de bunu yapmaya hazır değil.”

Fakat sadece güney değil, ülke genelinde huzur sağlayamayan Libya yönetimi, problemi çözülebileceğini savunuyor. Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin eski liderlerinden Haled at-Turcman, Rusya’nın Sesi radyosuna verdiği demeçte bu hususta şunu söyledi:

“Libya’daki devrime benzer tüm devrimler, eninde sonunda istikrasızlığa yol açar. Nedeni, merkez yönetiminin zayıflaması ve ülkede çok sayıda suçluların olması. Bu, doğal bir süreç. Ümit ederim ki yakın gelecekte durum yavaş yavaş normale dönmeye başlayacak.”

Elbette, bu tür senaryolar her devrim sırasında yer alır. Libya ihtilafının da ülkede kaosa neden olacağı baştan belliydi. Fakat yeni yönetim karışıklık ile mücadele etmiyor. Bunun yerine, eski rejimi bir nebze bile olsun andıran her şeyi acele ile yok etmeye çabalıyor. Örneğin ülkenin adı değiştirildi. Bu yıl, yeni anayasa taslağının hazırlanması ve referandumu planlanıyor. Anatoliy Yegorin sözüne devamla şunu söyledi:

“Yeni yönetim, iktidar sorunlarını çözmeye acele ediyor. Hâlihazırda sosyal problemler ve güvenlik önlemleri için zamanın olmadığı ima ediliyor. Resmi Trablus önce parlamento seçimi ile uğraşıyordu. Şimdi de yeni anayasa gündeme alındı. Fakat tüm bu çabalar, daha önemli problemlerden kaçmaktan başka bir şey değil.”

Gerçekten de resmi Trablus’un iktidar sorunlarıyla boğuşurken Kufra çatışmasına benzer gelişmelerin kendiliğinden son bulacağını beklemek doğru olmaz. Aksine bu eğilimin giderek daha büyük boyut alması, Libya’nın yeni bir Somali’ye dönüşmesine yol açabilir. Fakat anlaşılan, yeni Libya yönetimi bu uçurumun kenarının hala uzak olduğu kanısında.

Kaynak: http://turkish.ruvr.ru/
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com