EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

GLOBAL SÖMÜRÜ DÜZENi ABD iLE BiRLiKTE ÇÖKÜYOR

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Pts Arl 17, 2007 7:43 pm    Mesaj konusu: GLOBAL SÖMÜRÜ DÜZENi ABD iLE BiRLiKTE ÇÖKÜYOR Alıntıyla Cevap Gönder

Kriz olacağına 262 milyon dolarına bahse girdi
7 Ağustos 2017



Son zamanlarda yabancı medya organlarında gizemli bir yatırımcının stratejisi oldukça tartışılıyor. Eğer bu gizemli yatırımcı haklı çıkarsa 262 milyon dolar kazanacak ancak piyasalar tepetaklak olacak.

Birçok yabancı medya organında yer alan bir habere göre ABD’de gizemli bir yatırımcı şu an rekor düşük seviyelerde bulunan ve piyasaların korku derecesini ölçen CBOE Volatilite Endeksi’nin (VIX) Ekim ayında yükselişe geçeceğine dair yatırım stratejisine girdi.

İşlem hakkında bilgisi bulunan bir trader konuyla ilgili açıklamasında bu gizemli yatırımcının haklı çıkması durumunda tam olarak 262 milyon dolar kazanacağını söyledi.

Volatilite endeksi VIX bu yıl şu ana kadar yüzde 24 oranında gerilemiş durumda ve rekor düşük seviyelerinde bulunuyor. Ancak gizemli yatırımcı bu endeksin Ekim’de yükseleceğini düşünerek yatırım yapmış durumda. Eğer yatırımcının tahmini tutarsa bu, piyasaların Ekim ayında tepetaklak olacağı anlamına geliyor.

Uzmanlar, ABD Merkez Bankası’nın iki toplantısının ve ABD hükümetinin borç tavanı ile ilgili kararın Ekim ayında olduğunu hatırlatıyor.

VIX VOLATİLİTE ENDEKSİ NEDİR?

Volatilite endeksi Vix yatırımcıların risk algılarını genelleştirerek ölçmek için kullanılan bir endeks. Vix genellikle karşıt göstergesi göstergesi olarak, piyasada aşırı korku ya da aşırı coşku olup olmadığını, yani piyasa riskini anlamak için kullanılıyor. Karşıt yatırım lkelerine göre yatırımcı algısı aşırı uçlara kaydığında piyasada yön değişikliğinin zamanı geldiği düşünülüyor.

VOLATİLİTE NEDİR?

Volatilite ise "oynaklık" ya da "dalgalanma" anlamına geliyor. Fiyat değişimlerinin hızı ve değişimi ne kadar fazlaysa volatilite de o kadar yüksek demektir.

Patronlar Dünyası



AKP'nin kurucularından Şener: O sermayeye güvenmesinler...
7 Ağustos 2017

http://www.patronlardunyasi.com/haber_resim/AKP-nin-kurucularindan-Sener-O-sermayeye-guvenmesinler--194853.jpg

Şener, “İktidar, hapishane kapasitesindeki artış ve tutuklu sayısında başarılı” dedi ve ekledi: Tutuklu gazeteciler konusunda dünyada ilk sıradayız. Bu, ifade özgürlüğünün önündeki engeli gösterir. Hatta muhalefeti susturmaya karar vermiş bir iktidar gücü var... "

AKP'nin kurucularından olan Abdüllatif Şener, AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu. Erdoğan'la değişik konularda görüş ayrılığına düştü ve partisinden istifa etti. AKP kadrolarını da yakından tanıyan Şener, Türkiye gündemine ilişkin şunları söyledi:
DÜŞÜNCE HAPSEDİLİYOR
– Bana göre iktidarın bir başarısı var. Hapishane kapasitesindeki artış ve tutuklu sayısı konusunda başarılılar!.. Son 10 yılda 139 cezaevi inşa edildi, 2002'de 55 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısı, çıkarılan ceza indirimleri, ev hapislerine rağmen 15 Temmuz 2016 öncesi 190 bine ulaştı. Şimdi, 200 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü var.
– Türkiye'de 164 civarında tutuklu gazeteci var. Bu konuda dünyada ilk sıralardayız. Bu, düşüncenin, ifadenin önündeki engeli göstermez de neyi gösterir? Yalnızca düşünceyi ifade değil, düşünmek bile yasak ve tehlikeli hale gelmiştir. Yasalar düşünce özgürlüğünü hapsediyor.
– Hatta siyaseti, muhalefeti susturmaya karar vermiş bir iktidar gücü var. İşte TBMM iç tüzüğü değiştirildi. Referandumdan önce gördük muhalefetin dediklerini kamuoyu duymasın diye TBMM televizyonu karartılıp, Genel Kurul'da konuşulanlar yayınlanmadı. Bu nedir? Bu doğrudan doğruya iktidarın yanlışlarını muhalefetin halka anlatmasını engelleme kararıdır.
– 15 Temmuz'dan sonra binlerce öğretim üyesinin işine son verildi. Bunların çoğunun FETÖ'yle bir bağlantısı yoktur. Çoğu sadece demokratik bir muhalefetten yanadır. Düşünce yapısı iktidarla bağdaşmamakta, farklı bir düşünce dünyasına sahiptirler. Muhalif düşüncede oldukları bilindiği için üniversitedeki işlerine son verilmiştir.
ADI DEMOKRASİ DEĞİLDİR
– Gerçekleri basından, aydınlardan, muhalefetten de duyamayacaksınız. O zaman bu rejimin adı demokrasi olamaz. Çünkü AHİM kararlarında vardır: Bir ülkede eğer iktidar incinecek derecede eleştirilemiyorsa o ülkede demokratik toplumun gereklilikleri yerine gelememiş demektir. Bırakın incinecek derecede eleştirilmeyi, incinmeyecek derece eleştirmenin bile önü tıkanmıştır.
– Fakat muhalefetin de sesini duyurmak için bir şeyler yapması gerekiyor. Bunun için olağandışı yöntemler bulmak zorundadır. ‘Adalet Yürüyüşü' farklı bir girişimdi. Etkili oldu. Ama asla yeterli değildir. Parti kurullarının gece gündüz tartışacağı en temel konu budur bence.
– Yıllarca ekonomiyle; maliye bakanı, başbakan yardımcısı olarak uğraştım. Ekonomi vatandaşın en temel gündemidir. Dolayısıyla ülkenin en temel gündemidir. Maalesef ekonomi çok kötü bir durumda.
– Resmi Gazete'de Türkiye'nin buğday ve diğer hububat, büyükbaş ve küçükbaş hayvan ithaliyle ilgili kararlar yayımlandı. Bu, tarımın geldiği noktayı göstermektedir.
– Aslında tüm ekonomik göstergelere şüpheyle bakmak lazım. Çünkü Başbakanlığa bağlı İstatistik Kurumu tarafından göstergeler hazırlanıyor. Bağımsız yargıya bile talimat veren iktidarın, kendine bağlı kurumlarını yönlendirmediğini söylemek mümkün değildir.
– Buna rağmen hükümetin kendi açıkladığı resmi rakamlara bakarak bile ekonomik performans çok kötüdür.
O SERMAYEYE GÜVENMESİNLER
– Körfez sermayesine güvenerek Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihi boyunca oluşturduğu performansı koruyabilmek mümkün değildir. Neticede bu ülkeler de Batı'ya ve özellikle ABD'ye paralarını taşıma konusunda derin alışkanlıklara sahiptirler.
– Türkiye'ye giriş sürekli olmayacağı gibi yeterli de olmaz. Geçici bazı durumları yaşasak bile orta ve uzun vadede demokrasisi yara almış bir Türkiye'de doğrudan yabancı sermaye girişi konusunda sıkıntı da olacaktır. Demokrasimizin aldığı yaralara bağlı olarak da ekonomi sürekli kötüleşecektir. Özü itibarıyla Türkiye dikta yöntemleriyle yönetilemeyecek bir ülkedir.
CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET' SUÇUNDAN TUTUKLANABİLİRDİ!
– Böyle bir ortamda sadece basın mensupları değil, aydınlar da düşündüklerini ifade özgürlüğüne sahip değil. Örneğin; en çok işletilen kanun maddelerinden birisi ‘Cumhurbaşkanına hakaret'i düzenleyen TCK'nın 299. maddesidir.
– Bu maddeden 2016 yılında 46 bin işlem yapılmış. 5 bin kişi yargılanırken, bin 80 kişi mahkum edildi. Öyle zannediyorum ki bu bir yıllık rakam tüm tarihimiz boyunca cumhurbaşkanına hakaretten yargılananların toplamından fazladır. Halbuki bu madde partisiz cumhurbaşkanıyla ilgilidir. Artık cumhurbaşkanımız partilidir.
– Partili cumhurbaşkanı için bu maddenin işletilmesi anayasanın eşitlik ilkesine öncelikle aykırıdır. Adalet Yürüyüşü sırasında Sayın Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu'nu ‘terörle işbirliği yapmakla' itham etti. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Cumhurbaşkanı'nı aynı şekilde itham etseydi TCK'nın 299. maddesine göre yargılanırdı. Muhtemel ki dokunulmazlığı kaldırılıp tutuklama kararı verirlerdi.
– Erdoğan bir partinin, Kılıçdaroğlu da bir başka partinin genel başkanı. İkisinin aynı yasaya tabi olmaması anayasanın özünü ve ruhuna aykırıdır.
Saygı Öztürk/Sözcü

TFF eski Başkanı Haluk Ulusoy'un villası icradan satılık!
7 Ağustos 2017



Türkiye Futbol Federasyonu eski başkanı Haluk Ulusoy’un İstanbul Levent’teki villası icradan satışa çıkarıldı.

5 katlı villa için belirlenen bedel 25 milyon TL. Bir varlık yönetim şirketinin talebi sonrası yapılacak icradan satış ihalesi önümüzdeki Ekim ayında yapılacak. Söz konusu villanın icradan satış nedeni ise ödenemeyen kredi borcu olduğu anlaşıldı.
Haluk Ulusoy, bir süreden beri yaşadığı mali sıkıntılar ile gündemde. Ulusoy’un sahibi olduğu Ulusoy Seyahat Nakliyat A. Ş. için geçtiğimiz günlerde iflas kararı verilmişti. Bu kez de Haluk Ulusoy’un sahibi olduğu Levent’teki villanın icradan satışı gündemde.

Bin 500 metrekare alan üzerinde kurulu 5 katlı villanın değeri 25 milyon TL. Kapalı ve açık havuz bulunan villanın icradan satış ihalesini İstanbul 10. İcra Müdürlüğü düzenliyor.
Söz konusu villanın satılmasına neden olan sürecin başında ise iflasına karar verilen Ulusoy Seyahat’in ödenmeyen kredileri yer aldı. Söz konusu kredi işleminde ipotek borçlusu olarak ise Haluk Ulusoy’un ismi yer aldı. Kredi alacaklısı banka bu alacağı Yunus Varlık Yönetim A.Ş’ye temlik etti.

Levent'te bulunan lüks villa bin 500 metrekare alan üzerinde bulunuyor. İcradan satış ihalesinin ilki 31 Ekim’de yapılacak. Anılan gün alıcı çıkmaması durumunda ihale 1 Aralık günü yenilenecek. Satış ilanına göre söz konusu villa KDV'den muaf. Dinçer Gökçe/Hürriyet

Doların değerini artık ABD değil Çin belirliyor!
11 Ekim 2011
Ekonomist Ramazan Taş'tan yeni küresel sistem üzerine çok çarpıcı tespitler



Turgut Özal Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Bölüm Başkanı Prof Dr. Ramazan Taş, Çin ile Amerika arasında son zamanlarda ayyuka çıkan sesli kavganın, küresel güç kaymasının çıkardığı sürtünmenin sesi olduğunu belirtti.

İKİLİ TİCARETLERDE YERLİ PARA KULLANIMI

Ekonomist Taş, dünya ekonomisinde büyük bir değişim yaşandığına dikkati çekerek, ''Türkiye, Çin, Rusya gibi ülkelerin ikili ticarette dolar yerine yerli para kullanmaya başlamaları ve merkez bankalarının döviz rezervleri içindeki dolar payını azaltmaları doların rezerv para olmaktan yavaş yavaş çıkmasına, bu da Amerika'nın sırf dolar basarak havadan kazandığı senyoraj gelirinin tükenmesine yol açıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

DOLARIN DEĞERİ FED'DEN ÇOK ÇİN'İN ELİNDE!

"Doların değerini, artık FED'den daha çok Çin'in elinde tuttuğu 3 trilyon dolarlık rezervi nasıl kullanacağı belirliyor'' diyen Ramazan Taş, düne kadar sadece reel ekonominin, üretimin ve ihracatın merkezi olan Çin artık finansal ekonominin de merkezi haline geldiğini söyledi. Taş, Çin'in elindeki 3 Trilyon doları ve cari fazlalarını artık ABD tahvillerine yatırmak yerine Asya, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika'da değeri pul olmuş şirketleri satın aldığını belirterek, kamu diplomasisi ve ekonomik diplomasiyi de küresel marka olmak için kullandığını kaydetti.

KRİZİN MALİYETİ TÜM DÜNYAYA ÖDETTİRİLİYOR

Ramazan Taş, gelişmiş ülkelerin kendi başlarına çıkardıkları krizi fırsata dönüştürmek yerine krizi bütün dünyaya bulaştırarak krizin maliyetini bütün dünyaya ödettirme kurnazlığına ve erdemsizliğine gittiğini vurgulayarak, krizin derinleştikçe eski dünya düzeninin ayakta kalan son duvarlarının da birer birer yıkıldığını savundu.

"DOLAR TALEBİ BIÇAK GİBİ KESİLECEK"

Taş, ABD ve Avrupa menşeli uluslar ötesi bankaların her an batma tehlikesi içerisinde olması, ani mevduat çıkışı korkusuyla serbest rezerv olarak bankaların dolar talebini arttırdığı için doların değer kazandığını, ancak bundan sonra yatırımcıların dolarla yatırım yapmaya cesaret edemeyeceği için kısa süre içinde dolar talebinin bıçak gibi kesileceğini ve doların dünyanın rezerv parası olma özelliğini kaybedeceğini savundu.

"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER, GELİŞMİŞLERİ GEÇECEK"

Doğu ile Batı arasındaki ezeli rekabetin bugün ulaştığı kırılma noktasında bir kere daha ekonomik ve siyasi gücün İslam, Çin ve Hint medeniyetlerine geçtiğini iddia eden, Ramazan Taş, şunları kaydetti. ''Çin ile Amerika arasında son zamanlarda ayyuka çıkan sesli kavga, küresel ve kıtasal güç kaymasının çıkardığı sürtünmenin sesidir. Dünya ekonomisinin geleceği gelişmekte olan ülkelerin elinde olacak. OECD üyesi olmayan 129 gelişmekte olan ülke 2000 yılında dünya hasılasının sadece yüzde 40'ını üretirken, 2010 yılında yüzde 49'unu üretmeye başlamış ve gelişmiş ülkelerle üretim gücünü eşitlemiştir. Ancak yapılan tahminlere göre 2030 yılına gelindiğinde dünya hasılasının yüzde 57'sini üretmeye başlayacaklar ve böylece üretim gücünde gelişmiş ülkeleri geçeceklerdir. 2000 Yılında gelişmiş 29 OECD ülkesi, satınalma gücü paritesine göre, dünya hasılasının yüzde 60'nı üretirken 2010 yılında yüzde 51'ini 2030 yılında ise sadece yüzde 43'ünü üretebilecektir. 2010 yılı itibarıyla gelişmiş ülkelerin dünya hasılasındaki yüzde 51'lik payı ile gelişmekte olan ülkelerin dünya hasılasındaki yüzde 49'luk payına neredeyse eşitlenmiş, gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkeleri bir bütün olarak yakalamayı başarmıştır.'' Taş yaptığı açıklamada, ''OECD tarafından yapılan tahminlere göre 2030 yılına gelindiğinde gelişmekte olan ülkelerin üretim gücü gelişmiş ülkelerin üretim gücünü aşacaktır.'' dedi.

"YENİ BİR EKONOMİK COĞRAFYA ŞEKİLLENECEK"

Taş, ''21. Yüzyıl boyunca mevcut ekonomik coğrafya değişerek yeni bir ekonomik coğrafya şekillenecektir. Ağırlık merkezi Türkiye, Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya olmak üzere gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere, batıdan doğuya doğru kalıcı bir zenginlik, servet, güç kayması olacaktır'' şeklinde konuştu.
Kaynak: habertürk

Asrın soygunu ve yoksulun atom bombası
Serdar Akinan
Dünya finans merkezlerini yöneten üst zekâlar sadece kollektif bir ahlaksızlığı inşa etmediler ne kadar ahmak olduklarını da tarihsel olarak kanıtlıyorlar.
Kapitalizm nedir?
Zenginler için komünizm mi? Görünen o ki öyle...
Bir yıl önce finansal piyasaları etkisi altına alan ve bu adaletsiz dünyada, başta yoksulları, son derece olumsuz etkileyen kriz nereden çıkmıştı?
Gayrimenkul balonundan...
Krizin sadece ABD'ye faturası 12 trilyon dolar.
Bu faturayı kim ödeyecek?
Son derece ahlaksız hatta kriminal olduğu tescillenen finans elitleri mi? Göz yuman yönetici bürokrasi mi?
Elbette hayır... Amerikan halkı...
Dünyada durum ne?
Merkez Bankaları bu pisliği temizleme işine soyundu. Ve çok büyük bir hata yaptıkları anlaşılıyor. Yapısal sorunu çözmek yerine kiri halı altına süpürdüler.
Bu krizi öngören Roubini, "Yeni bir kriz kapıda" diyor... Ama bir başka şey daha söylüyor: "Bu yeni krizin etkisi çok daha ağır olacak."
Merkez Bankaları'nın piyasayı paraya boğarak normalize etmeleri akıl kârı değil...
Neden değil?
Çünkü "reel"i fiyatlamayarak fiktif bir varlık enflasyonu yaratıyorlar.
Bu krizi yıllar önce öngören bir ekonomi analisti dostum oldukça karamsar, "Bu balon patladığında ekonomiye etkisi asimetrik olacak. Ve tahminim bir yıl içinde patlayacak..."
Hükümetler ve Merkez Bankaları likidite desteğini geri çekip faizleri yükseltmeye yeltendiklerinde ne olacak?
Türkiye bu tablodan nasıl etkilenecek?
Beklenti bir V yani sert bir toparlanmaydı...
Gerçekleşebilir mi? Hiç öyle gözükmüyor...
Bir L yani dipte uzun ince bir yol gözüküyor...
Bu ise AKP'nin iktidarının daha da otokratikleşerek devamı, sert kamplaşmalar, üçüncü sayfa haberlerinin birinci sayfalara bol bol taşındığı bir Türkiye demektir.
20 yıl önce bir başka dünya tasavvuruyla soğuk savaşı bitiren Gorbi bakın ne yazmış:
"Bir zamanlar hem Doğu'da hem Batı'da tartışılmaz sayılan birçok doğrunun ve önermenin (sözgelimi piyasanın her şeye kadir ve dahası demokratik tabiatlı olduğuna duyulan kör inanç) öyle olmadığı görüldü."
Batı kalkınma modelinin organik kusurlarının bu krizle ortaya çıktığını öngören Gorbi,"Kapitalizmin bir perestroykaya ihtiyacı var"diyor.
Bence fazlasına ihtiyacı var...
Bir tarafta "asrın soygunu"nu gerçekleştiren elit bir çete... Soyulan ve öldürülen yoksullar.
Öte yanda dünyanın hemen her yerinde bu şablonun yerel ölçekte naylon kopyaları.
Yoksullaşan insanlık buna nasıl direnecek?
Elbette terörle...
Yoksulun atom bombası terördür.
Akşam

Küçük kıyamet kapıda mı?
Serdar Akinan
Pandemik... Eski Yunanca Pan (tüm) ve Demos (halk)'tan geliyor. Bir kıta hatta dünyaya saçılan salgın hastalıklara pandemik deniyor. Dünya tarihinde her 30 ila 50 yıl arasında pandemik bir salgın hastalık çıktığı biliniyor. İnsanlığın yazılı tarihinde bilinen en büyük salgınlar şunlar:
MÖ 430 Peleponnes savaşı sırasında Atina halkının dörtte biri öldü.
165-180 yılları arasında Antonine salgını; Doğu'dan gelen askerlerin getirdiği su çiçeği virüsü 5 milyon insanı öldürdü.
251-266 yılları arasında Roma'da günde 5.000 kişi salgından öldü.
541-750 Jüstinyen salgını olarak bilinen hıyarcıklı veba, Mısır'da ortaya çıktı. İstanbul'da baş gösterdi... Günde 10.000 kişi ölüyordu. Birkaç yıl içinde İstanbul'un yüzde 40 nüfusu hayatını kaybetti.
Bu salgın dünya nüfusunu yarıya indirdi.
1300 kara ölüm, hıyarcıklı veba geri döndü... Sadece Avrupa'da 30 milyon insan hayatını kaybetti...18. yüzyıla kadar dalga dalga sürdü...Yaklaşık 137 milyon insan vebadan hayatını kaybetti.
Kolera salgını da insanlık tarihinde kanlı bir kilometre taşı olmadı değil.
1816... Birinci kolera salgını, milyonlarca insan yaşamını yitirdi.
1829... İkinci kolera salgını... Dünyanın çeşitli bölgelerinde on binler öldü.
1852... Üçüncü kolera salgını... Rusya'yı vurdu... Bir milyondan fazla insan öldü.
1863... Dördüncü kolera salgını... Avrupa, Amerika ve Afrika'yı vurdu... Gene on binler öldü. Son olarak 1966 yılında Rusya'da görülene kadar yüz binler kolera salgınından öldü.
Ebola, AIDS gibi pandemik salgınlarda da insan türü büyük kayıplar verdi. Ancak tüm bunlar içinde en tehlikelisi tartışmasız griptir.
Şu anda kapımıza dayanan ve içeri girmesi kaçınılmaz olan H1N1 virüsü ise İspanyol nezlesi adıyla insanlık tarihinin en büyük pandemisine neden oldu. 1918'lerde ortaya çıktı ve 18 ayda 50 ila 100 milyon insanı öldürdü. H1N1 bu tarihten sonra da can almaya devam etti. En mühimi mutasyona uğradı...
1957 yılında Asya gribi ve 1968 Hong Kong gribi H1N1'den başkası değildi.
Bu salgının viral kodlarına yakından bakarsak nasıl karmaşık bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlarız. İnsan gribi virüsü, Kuzey Amerika'daki kuş gribi virüsü ve Avrupa'daki domuz gribi virüsünün karışımından ortaya çıkan bu katil virüsün hikayesi yaklaşık olarak şöyle:
Kuzey Amerika'da enfekte olan bir kuş taşıdığı virüsü Avrupa'daki domuzlara bulaştırıyor... Domuzlar bu virüse karşı direnç gösteriyor ancak bu sırada virüs değişime uğruyor. Değişime uğrayan (içinde kuş gribi ve domuz gribi barındıran) virüsü bu kez gene bir kuş alıyor ve Asya'daki domuzlara bulaştırıyor. Asya'da bu yeni virüse (gribe) yakalanan domuzlar bu virüsü bir kez daha mutasyona uğratıyorlar. Meksika'da bir domuz çiftliğinde (Asya'dan gelen bir domuzdan) insana bulaşıyor. Şimdi ise insandan insana...
Dünya Sağlık Örgütü 6 seviyeli alarm kategorisinde bu salgını kategori dörde çıkarttı. Yani virüsün insandan insana bulaştığını ve pandemik bir salgına dönüşebileceği riskini resmen açıkladı.
Bundan sonra iki seviye daha var.
Kategori 5: En az iki ülkede insandan insana bulaştığı ve virüsün pandemik olması için çok güçlü bir veri olduğu...
Kategori 6: Virüs bir bölgeden diğer ülkeye saçılmaktadır. Pandemiktir.
Dünya 1918 yılından altı kat daha fazla nüfusa sahip ve küreselleşti... Bu salgın modern yaşamı tam anlamıyla felç edecektir. Küresel finansal sistem 'Batı'nın üzerine çökerken böylesi bir pandemiyle dengeler değişecektir. Şu gerçek, pek dillendirilmese de, biliniyor... Amerikan ordusu laboratuvarlarında 'kontrollü' pandemik virüsler elde etti. Elbette, ABD'yi bu veri ışığında suçlayanlar komploculukla mahkum edilebilir... Ancak şu gerçeği gözardı edemeyiz.
H1N1'e karşı etkili olduğu savunulan mevcut iki ilaç (Tamiflu ve Relenza) dünyanın en büyük iki ilaç firmasına ait ve hangi ülkenin elinde ne kadar stok var bilinmiyor... İngiltere nüfusunun yarısına yetebilecek düzeyde ilaç stoku olduğunu açıkladı. Türkiye'de durum nedir? Bilmiyoruz...
Bildiğimiz bir şey var:
Bu virüs pandemik olursa... Dünya eski dünya olamaz.
Önlem alınmadı, alınamadı... Korkarım küçük kıyamet hakikaten kapıda...
Akşam

Hırs ve haz yüzünden
Serdar Akinan
Yıl 1630... Yer Hollanda...
Osmanlı'dan alınan lale soğanları halk arasında büyük ilgi çeker. Bu 'ince zevk' Hollanda'da yetişen lalelerde bir hastalık ortaya çıkar.
Laleler bir virüsün etkisiyle mutasyona uğrar. Hastalık, lalelerin muhteşem renklerde açmasını sağlar...
Ancak bu 'ilahi' dönüşüm önce büyük bir çılgınlığa sonra da büyük bir ekonomik çöküntüye yol açar.
Richard Roberts, Hollanda tarihindeki bu devasa ekonomik çöküntüye bir döngünün neden olduğunu saptamış.
Daha önemlisi bugün dünyanın içine düştüğü küresel krizle bu 'Lale krizi'nin nasıl örtüştüğünü bakın nasıl anlatıyor.

1. Mevcut sisteme daha önceden varolmayan bir değer girer:
Hollandalılar lale soğanı alım satım işine başlar.
2. Coşku: lale soğanı fiyatları yükselir...
3. Çılgınlık
Amatör spekülatörler fiyatları sürekli yukarı çekmeye başlarlar.
Ortalama yıllık gelirin 150 florin olduğu bir dönemde tek bir lale soğanı 1250 florine alıcı bulur.
4. Stres
Ancak bu rakamlar öylesi uçuk seviyelere ulaşır ki açgözlülük artık korkuya dönüşür.
5. Panik
Şubat 1637'de pazar çöker ve lale soğanları hiçbir fiyata alıcı bulamaz.
6. Her şey aslına rücu eder
Ekonomi resesyona girer. Davalar açılır. Sistem bir hesaplaşmaya girer ve reform başlar...
Roberts, mortgage balonu ve ardından finansal krizle başlayan sürecin birebir aynı olduğunu örneklerle anlatıyor...
Meselenin özünde insan var...
Tam bu noktada size bir 'av' ve 'avcı' hikayesi aktarayım.
Maymun avlamak için çok basit bir kapan vardır.
Küçük bir hindistancevizinin ucuna, bir maymunun elinin girebileceği boyutta bir delik açılır. Bu delikten, hindistancevizinin içine bir miktar pilav konulur. Daha sonra bu hindistancevizi (kapan), maymunların dolaştığı ağaçlardan birine bağlanır...
Maymun gelir, pilavın kokusunu alır ve karnını doyurmak için elini bu delikten içeri sokar ve pilavı avuçlar. Kapanın en önemli noktası, maymunun boş elini sokup, pilavı tutan yumruğunu geri çıkartmaya çalışmasında yatar.
Maymun, açgözlülükle, pilavı tutan yumruğunu, hindistancevizinden çıkartmaya çalışır.
Fakat hindistancevizinde bulunan delik, maymunun pilavı tutan yumruğunun çıkmasına izin vermeyecek kadar küçüktür.
Maymun pilavı, hindistancevizi maymunun kolunu bırakmaz.
Bir müddet sonra avcılar gelir ve maymunu yakalar.
Aşırı güçlenen ve saldırganlaşan tüketim ideolojisi gerçekten resesyona
girdi mi?
İnsanlık, bu krizden neyin hesaplaşmasını yaparak çıkacak?
Zaman içinde, meselenin, öz itibarıyla; hırs ve haz olduğunu anlayabilecek miyiz?
Akşam

HABERTÜRK'TE YAYINLANAN "KRİZ" ANALİZİ'NDEN
14 Mart 2009
(..)
Dünya 1929'ten sonraki en büyük ekonomik krizle sarsılıyor. Kriz 14.1 trilyon dolarlık paketleri yuttu, fırtına henüz dinmedi…
(..)

Şöyle bir bakalım, ekonomisi çok güçlü zannedilen ülkelerin haline…

ABD'de General Motors, Ford gibi dünya devleri iflasın eşiğinde, 2 yılda piyasa değeri 200 milyar dolardan 6 milyar dolara gerileyen Citigroup devlet desteğiyle ayakta duruyor, sigorta devi AIG’ye devlet desteği yetersiz kaldı…

Küresel krizin adeta başkenti olan ABD, 2.2 trilyon dolarlık destek paketi açıklamasına rağmen ekonomideki çöküşün önüne geçilemiyor! 4.4 milyon kişi işsiz kaldı. FED, faizleri 0.25 seviyesine çekti. Uluslararası finans krizinin başlangıcı olarak kabul edilen Ağustos 2007 tarihinden bu yana ABD'de batan banka sayısı 25’e ulaştı. ABD hükümeti, son olarak ülkenin en büyük mevduat bankası Washington Mutual'a el koydu. Ülke 1929 Buhranı’ndan bu yana en kötü dönemini geçiriyor…

Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisi konumundaki İngiltere’de ise durum daha vahim…

Geçtiğimiz yıl resesyona giren İngiltere ekonomisi, 2008’in son üç ayında yüzde 1.5 küçülerek 1980’den bu yana çeyrek dönemde kaydedilen en ciddi daralmayı yaşadı.

İngiltere'nin açıkladığı paketin büyüklüğü 400 milyar sterlini (691 milyar dolar) buluyor. İngiltere’nin önde gelen bankası Llyods Bank battı. Devlet 367 milyar dolarlık riskli varlıkları üstlenmek zorunda kaldı!

Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya, ülkedeki tüm banka mevduat hesaplarını devlet güvencesine aldı. Almanya'nın kurtarma planının toplam büyüklüğü 470 milyar Euro’ya ulaştı.

Fransa hükümeti bankaları kurtarmak için 320 milyar Euro’yu gözden çıkardı. İşsizlik çığ gibi büyüyor…

İtalya’nın en büyük bankası Unicredito, Avusturya ve İtalya hükümetinden destek istiyor.

Kuzey Atlantik'in ortasında bulunan 300 bin nüfuslu küçük ada ülkesi İzlanda, ekonomisi çöktü! Devlet dış borçları ödeyemeyeceğini açıkladı. İrlanda, 549 milyar dolarlık kurtarma paketi açıklasa da ülkedeki bankalar ve şirketler iflasın eşiğinde.

Macaristan’da banka mevduatları güvence altına alınsa da mali sistemdeki çöküşün önüne geçilemiyor. Macaristan Ticaret Bankası, döviz kredisi almak isteyenlere kredi vermeyi dondurdu. IMF, tarihinde ilk kez küresel finansal kriz nedeniyle piyasalarında büyük baskı gözlemlenen Macaristan'ın son günlerde aldığı önlemleri güçlendirmek için mali ve teknik destek paketi için harekete geçti.

Samsung ve Sony gibi Uzak Doğu’nun dev şirketleri zorda, birçok Japon şirketinin değeri hızla eriyor…
(..)
Kaynak: Habertürk

Dünya borsalarının yıllık kaybı 14 trilyon Dolar
Uluslararası piyasalarda, Hristiyanlar'ın yılbaşı dolayısı ile işlemlerin kısa sürdüğü geçen hafta, ABD doları, Kanada Doları dışındaki önemli para birimleri karşısında değer kazanırken, altın fiyatları düştü. Avro bu yıl, ABD doları karşısında yüzde 3,9 değer kaybederek, 2005 yılından bu yana ilk kez dolar karşısında düştü. Altın, 2008 yılında değer kazandı. 2008 yılını onsu 838 dolardan kapatan altın, yıl içinde yüzde 5,4 orannıda değer kazandı. Altın, sekiz yıldan bu yana sürekli değer kazanıyor. Dünya borsalarının ortak endeksi olarak kabul edilen MSCI Endeksi'nin yıllık kaybı 14 trilyon doları buldu. ABD ham petrolünün varil fiyatı 42 doların altına düştü. 03.01.2009 LONDRA/NEW YORK netgazete

Deri, tekstil ve ayakkabıda 12 milyon kişi işsiz kaldı
Dünyanın 110 değişik ülkesindeki 217 sendika ile 10 milyon tekstil ve deri işçisini temsil eden Uluslararası Tekstil Hazır Giyim ve Deri İşçileri Federasyonunun Genel Sekreteri Neil Kearney, dünyayı sarsan ekonomik krizi değerlendirdi. Kearney, "Yaptığımız araştırmaya göre, geçen yıl eylül ayından bu yana dünyada deri, tekstil ve ayakkabı sektöründe 12 milyon kişi işsiz kaldı. 8 bin 500 fabrika da o tarihten bu yana kapanmış durumda" dedi. 04.04.2009 EDİRNE netgazete

İngiltere ekonomisi 16 yıldır ilk kez küçülüyor
24 Ekim 2008
İngiltere ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,5 küçüldü
Küçülme haberleri ekonominin resesyonun eşiğinde olduğu yorumlarını doğrular nitelikte

Temmuz - Eylül aralığına ilişkin resmi rakamlar, tahmin edilenden daha büyük bir küçülmenin yaşandığını ortaya koyuyor.

İngiltere ekonomisi 16 yıldır ilk kez küçülüyor.

Bu veriler, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve İngiltere Merkez Bankası Başkanı'nın İngiltere'nin resesyona doğru ilerlediği yolundaki uyarılarını takip ediyor.

İngiltere ekonomisi yılın dördüncü çeyreğinde de yavaşlama eğilimini sürdürürse resmen "resesyonda" ilan edilecek.

Bir ülkenin resesyonda ilan edilmesi için genel olarak ekonomisinin ya da Gayrı Safi Milli Hasılası'nın en az iki çeyrek dönem küçülmüş olması gerekiyor.

Haber İngiltere piyasalarını sarstı, sabah saatlerinde borsa yüzde 7,5 oranında düşüş sergiledi.

Gordon Brown, ülkedeki ekonomik gerilemeye küresel mali krizi gerekçe gösterdi.

Muhalefetteki Muhafazakar Parti ise buna karşı çıkıyor.

Muhafazakarlar, Brown'un son haftalarda küresel mali krizi ele alış şekliyle siyasi açıdan yeniden göze girmesinden rahatsızlar ve İngiltere'de ekonominin zayıflamasından asıl sorumlu olanın Brown olduğu görüşünü dile getiriyorlar.

Gordon Brown yeniden popülerleşmiş olsa da, iktidardaki İşçi Partisi'nin kamuoyu yoklamalarında oranları hala gerilerde seyrediyor.
bbc

ABD basını: Para için Dünya savaşı çıkabilir! Türkiye, borç ödeyemeyebilecek ülkelerden

12 Ekim 2008 - Küresel finansal görünümünün her geçen gün daha korkunç bir hal aldığı belirtilirken sonraki dünya savaşının, finansal bir savaş olabileceği öne sürüldü. Washington Post gazetesince yayımlanan bir makalede bundan sonra yükselen piyasalarda borç ödememe vak'aları ve kredi paniklerinin görülebileceğini belirtilerek riskli ülkelerin arasında Türkiye de sayıldı.
Washington Post gazetesi, prestijli Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) öğretim üyelerinden Prof. Simon Johnson ve merkezi İngiltere’de olan “Etkin Müdahale” adlı kuruluşu Başkanı Peter Boone imzalı “Sonraki Dünya Savaşı? Finansal Olabilir” başlıklı bir makale yayımladı.
Makalede küresel finansal görünümünün her geçen gün daha korkunç bir hal aldığını belirtilerek ABD Yönetiminin Wall Street’i, Avrupa hükümetlerinin ise, ticari bankacılık sistemini korumak için önlem almak zorunda kaldıklarına dikkat çekildikten sonra İzlanda’da yaşanan krizin sonuçlarının sandığından daha ciddi olacağı vurgulandı.
İzlanda hükümetinin, yerleşiklerin mevduatını koruma sözünü verirken yerleşik olmayan mevduat sahiplerine benzer garanti sağlamayı reddetmesi ve bunun üzerine İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un İzlanda'yı mahkemeye verme kararını almasının krizi tırmandırabileceği kaydedildi.
Johnson ve Boone, “Çoğu zaman bu türden bir finansal kriz, acı verir, maliyeti de yüksek olur” derken yaşanan türbülansın, sermaye akımlarının on yıllarca düşük düzeyde kalmasına neden olacağını, siyaseti ve küresel barışı etkileyebileceği uyarısını da yaptı. Krizin yükselen piyasalar için de oluşturduğu tehlikeye dikkat çekildiği makalede şu görüşlere yer verildi:
“Daha küçük ülkeler ve yükselen piyasalarda çok daha büyük borç ödememe vakaları ve kredi panikleri görülebilir. İzlanda’nın düşüşünden sonra herhalde büyük açıkları ve önemli tutardaki dış borçları olan ülkelere borç verenler, riskini azaltma yolunu arıyor. Açıktır ki riskli ülkeler, Doğu Avrupa’nın çoğu, Türkiye ve Latin Amerika’nın bazı bölümlerini kapsıyor. Rusya’nın zorlukları, ödeme gücü olduğu gibi görünen ülkelerin de yüksek risk taşıyabileceği gösteriyor.” netgazete

"Sistem Çökmenin Eşiğinde"
12 Ekim 2008
Uluslararası Para Fonu IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn uyardı: "Dünyada finans sistemi çökmenin eşiğinde..."

Uluslararası Para Fonu IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, dünyada finans sisteminin çökmenin eşiğinde olduğunu belirterek, sanayileşmiş ülkeler grubu G-7'nin kabul ettiği ve ardından diğer ülkelerin de benimsediği beş maddeli eylem planını, krize karşı küresel koordinasyon için ilk adım olarak övdü.

İMF'nin politika belirleyen makamı olan ve 185 ülkenin yer aldığı Uluslararası Para ve Finans Komitesi'nin (IMFC) toplantısından sonra basın toplantısı düzenleyen Strauss-Kahn, şunları söyledi:

"Bazı büyük ABD ve Avrupa finans kuruluşlarına ilişkin kaygıların yoğunlaşması, küresel finans sistemini çökmenin eşiğine getirdi. Bu ortamda, gelişmekte olan ekonomilerin ve düşük gelir grubu ülkelerinin, G-7'nin kararlaştırdığı ilkeler ve eylemler üzerinde anlaşmaya varması, IMFC'de ilk koordinasyonun gerçekleşmesi açısından çok önemli. Gelişmiş ülkelerle dünyanın geri kalanı arasında ilk koordinasyon, artık rayına oturmuş durumda."

G-7'nin eylem planında, kredi akışının yeniden sağlanması ve bankaların desteklenmesi için eldeki bütün imkanların kullanılması öngörülüyor.

IMF Başkanı, hükümetlerin alacağı önlemlerin, bankaları yeniden kredi vermeye ikna edecek kadar güçlü olacağını ve böylece kredi krizinin yayılmasının sonuna gelineceğini umduğunu belirtti.

Bu arada IMFC toplantısından sonra yapılan yazılı açıklamada, IMF'nin, küresel finans krizinden çok olumsuz etkilenen ülkelere acil kredi sağlamaya hazır olduğu bildirildi.

Strauss-Kahn, IMF ile Dünya Bankası'nın düzenlediği yıllık Güz Toplantılarında düzenlendiği basın toplantısında, küresel finans krizinin, yoksul ülkelerde yaşanan yüksek gıda fiyatları sorununu unutturmaması gerektiğini ifade ederek, gelişmiş devletlere, yardım sözlerini yerine getirmeleri çağrısında bulundu. aktifhaber

Dünya Borsaları Çöktü
08 Ekim 2008
Küresel ekonomik kriz yüzünden kötü günler geçiren borsalar bir türlü toparlanamıyor. İşte dünya borsalarındaki son durum.

Küresel finansal krizle ilgili kaygıların derinleşmesi nedeniyle dünya borsalarında büyük düşüşler yaşanıyor.

TOKYO BORSASI YÜZDE 9,4 DEĞER KAYBETTİ. SON 5 YILIN EN DÜŞÜK DÜZEYİNDEN KAPANDI

MOSKOVA BORSASINDA İŞLEMLER CUMAYA KADAR DURDURULDU

PARİS BORSASI'NDA İŞLEMLER 15 DAKİKA DURDURULDU

İNGİLTERE'DE HÜKÜMET, 8 ÖNEMLİ İNGİLTERE SERMAYELİ BANKAYA 87,2 MİLYAR DOLAR LİKİDİTE SUNACAK

AVRUPA'DA MERKEZ BANKALARI PİYASAYA 90 MİLYAR DOLAR DAHA VERDİ

ASYA BORSALARI KAN KAYBETTİ

Tokyo Nikkei Endeksi, günü 952,58 puan azalarak 9,203,32 puandan tamamladı. Endeks, son 2 haftada yüzde 24'den fazla değer kaybetmiş oldu.Tokyo Borsasındaki değer kaybı, dün alınan önlemlere karşın New York Borsası Dow Jones Sanayi Endeksinin yüzde 5'den fazla gerilemesinin ardından geldi.

Öte yandan, Asya genelinde borsalar değer kaybetti. Endonezya'da borsa yüzde 10'un üzerinde gerileyince geçici olarak kapatıldı. Hong Kong'da borsa yüzde 5, Güney Kore'de yüzde 6,1 ve Tayland'da yüzde 6 değer kaybetti.

MOSKOVA BORSASI'NDA İŞLEMLER DURDU

Moskova Borsası'nda işlemler Cuma gününe kadar durduruldu. RTS Endeksi ilk 10 dakikada yüzde 8 oranında düşerken MICEX Endeksi de yüzde 13 oranında değer kaybetti.MICEX Endeksi'Nde işlemlerin Cuma gününe kadar durdurulduğu açıklandı.

Avrupa'da merkez bankaları bugün de piyasaya likidite sağlamayı sürdürüyor.Avrupa Merkez Bankası, bugün piyasaya 70 milyar dolar sürdüğünü belirtti.İngiltere Merkez Bankası ile İsviçre Merkez Bankası da piyasaya 10'ar milyar dolar daha verdi.

AVRUPA BORSALARINDA DÜŞÜŞ

Asya borsalarından sonra işlemlerin devam ettiği Avrupa borsalarında da düşüşte.

Başta Stockholm borsasındaki hisse senetleri olmak üzere, Oslo, Kopenhag ve Helsinki borsaları bugüne kuvvetli düşüşlerle başladı.

Dünyada mali krizin başladığı günden beri düşüş yönünde seyreden Stockholm borsası bugüne de açıldığı andan itibaren şu ana kadar bir saatlik süre içinde yüzde 7 oranında değer kaybetti. İsveç borsası ile birlikte, Oslo, Kopenhag ve Helsinki borsalarında da hisse senetlerinde düşme gözlendi. Hisse senetleri arasında düşmenin görüldüğü kağıtlar arasında banka hisseleri ilk başta geliyor. İsveç bankası Swedbank'ın hisselerinde bir saat içinde yüzde 10 oranında düşüş olurken, Ericksson hisselerinde yüzde 11, petrol şirketi Lundin Petroleum'un hissesinde yüzde 12,5 oranında düşüş gözlendi.

Norveç Oslo borsasında yüzde 9, Finlandiya Helsinki borsasında yüzde 5,6, Danimarka Kopenhag borsasında da bir saatlik zamanda yüzde yüzde 9 oranında düşüş oldu.

AVRUPA'DA MERKEZ BANKALARI PİYASAYA 90 MİLYAR DOLAR DAHA VERDİ

Avrupa'da merkez bankaları bugün de piyasaya likidite sağlamayı sürdürüyor.Avrupa Merkez Bankası, bugün piyasaya 70 milyar dolar sürdüğünü belirtti.İngiltere Merkez Bankası ile İsviçre Merkez Bankası da piyasaya 10'ar milyar dolar daha verdi.

İNGİLTERE'DE SEKİZ ÖNEMLİ BANKAYA KURTARMA PAKETİ

İngiltere'de hükümet, bankalar için açıkladığı kurtarma paketi kapsamında, 8 önemli İngiltere sermayeli bankaya 87,2 milyar dolar likidite sunacak.

İngiltere'de dün birçok İngiliz bankasının hisse senetlerinde yaşanan önemli düşüşlerin ardından Maliye Bakanı Alistair Darling yaptığı açıklamada, hükümet tarafından finans sektörü için hazırlanan 200 milyar sterlin (350 milyar dolar) tutarındaki kurtarma paketini açıkladı.
Darling, kurtarma paketinin kredi piyasasını rahatlatacağı ve bankacılık sistemine olan güvenin yeniden sağlanacağını belirtti.

Paket uyarınca İngiliz hükümeti, bankalara kısa vadeli likidite verecek, yeni sermaye imkanı sunacak, orta vadeli kredilerin verilebilmesi için bankacılık sistemine yeterli fon sağlama imkanı sağlanacak. Bu amaçlar çerçevesinde İngiltere hükümeti, en az 200 milyar sterlin (350 milyar dolar) tutarında bankalara özel likidite paketini kullanıma açacak.
Kurtarma paketi uyarınca Abbey, Barclays, HBOS, HSBC, Lloyds TSB, Nationwide Building Society, Royal Bank of Scotland and Standard Chartered bankalarına 50 milyar sterlin (87,2 milyar dolar) tutarındaki likidite paketini kullanıma sunulacak.

İngiltere Merkez Bankası, piyasalar istikrara kavuşana kadar 3 aylık sterlin cinsi ve haftalık dolar cinsi borç verme ihalelerine devam edecek. Verilen borçlar karşılığında daha geniş teminat kabul edilecek.
İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Darling'in bugün bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor.

HSBC KULLANMAYACAK

İngiliz Maliye Bakanlığı'nın bankalara yönelik kurtarma paketini açıklamasının ardından bir açıklama da HSBC Holdings'ten geldi. HSBC Holdings, İngiliz hükümetinin özel likidite paketini kullanmayacağını bildirdi.

HSBC'den yapılan yazılı açıklamada, HSBC Holdings'in, İngiltere hükümetinin küresel finansal kriz kapsamında ülkede mali sıkıntı içerisinde olan bankalar için hayata geçirdiği destek paketini kullanmayacağını açıkladığı ve güçlü sermaye yapısını kendi kaynaklarını kullanarak koruyabileceği kaydedildi.

DOW JONES'TA REKOR DÜŞÜŞ

ABD borsaları hızla yayılan kredi krizinin ekonomiyi resesyona sürüklediği endişeleriyle art arda beşinci günde de düşüşünü sürdürdü. Dow Jones endeksinin beş günlük düşüşü rekor seviyede oldu. Fed Başkanı Ben Bernanke'nin ekonomik büyümeyi etkileyen aşağı yönlü risklerin arttığı uyarısı piyasaları olumsuz etkiledi.

ABD'DE EMEKLİLİK FONLARI 2 TRİLYON DOLAR ERİDİ

ABD'de küresel finansal krizin hüküm sürdüğü son 15 ayda emeklilik fonları 2 trilyon dolar değer kaybetti.Amerikan Kongre Bütçe Ofisi Direktörü Peter Orszag, yaptığı açıklamada, kayıpların birçok çalışanı büyük miktardaki tüketimden uzak tuttuğunu ve çalışanların emekliliklerini ertelediklerini söyledi.

Associated Press ile araştırma şirketi GfK'nın araştırmasına göre, ankete katılanların yarısından fazlası emeklilik tasarruflarının değerini kaybetmesi nedeniyle daha uzun süre çalışmak zorunda kalacağı endişesini yaşıyor.
Orszag, ABD'lilerin yaşadığı korkunun temelinin olduğunu belirterek, kamu ve özel emeklilik fonlarının 2007 ortalarından itibaren yüzde 20 değer kaybettiğini tahmin ettiklerini belirtti.
Sabah

Ekonomik Kriz Ülke Batırdı
08 Ekim 2008
Global krizin son kurbanı bir ülke oldu. Refah seviyesi en yüksek ülkeler listesinde ilk sırada yer alan İzlanda, dış borçlarını ödeyemeyecek duruma geldi.

Global kredi krizinin son kurbanı bir ülke oldu. Birleşmiş Milletler’in (BM) refah seviyesi en yüksek ülkeler listesinde ilk sırada yer alan İzlanda, batma noktasına geldi. Başbakan Haarde, “Borçlarımızı ödeyememe sorunuyla karşı karşıyayız. Bankacılık sistemi çökme noktasında” derken halk makarna ve yağ stoklamaya başladı

Hergün dev bir bankanın battığı haberleri gelirken global krizin son kurbanı bir ülke oldu. Birleşmiş Milletler’in (BM) refah seviyesi en yüksek ülkeler listesinde ilk sırada yer alan İzlanda, dış borçlarını ödeyemeyecek duruma geldi. Başbakan Geir H. Haarde’ın söylediği şu sözler ise İzlanda’nın içine düştüğü durumu gözler önüne serdi: “Ulus olarak, ekonominin çökme riskiyle karşı karşıyayız. Borçlarımızı ödeyememe sorunuyla karşı karşıyayız. Bankacılık sistemi çökme noktasında.” Ne ülkenin üçüncü büyük bankası Glitnir’in ne de ülkenin ikinci büyük bankası olan Landsbanki’nın devletleştirilmesi tansiyonu düşürmeye yetmedi. Bankacılık sektöründeki deprem halkı da derinden sarstı. 307 bin nüfuslu İzlanda’da insanlar makarna ve yağ stoğu yapmaya başladı. Ülkede üretilen malların ve hizmetlerin yani milli gelirin toplamı 16 milyar dolarken 83.5 milyar doları dış olmak üzere borçların toplamı 136 milyar dolara ulaştı.

İzlanda para birimi Kron, Pazartesi günü euro karşısında bir günde yüzde 30 değer kaybetti. İzlanda Merkez Bankası, Kron’daki düşüşü durdurabilmek için para birimini değişik para birimlerinden oluşan bir sepete, bir euroya karşı 131 kron değerle çıpaladığını ve belirlenen değer üzerinden sınırlı miktarda para vereceğini açıkladı.

Notu 2 basamak düştü

En büyük süpermarket zincirlerinden biri, döviz tasarrufu nedeniyle, ithalatı durdurabileceklerini açıkladıktan sonra, halk makarna ve zeytinyağı stoklamak için dükkanlara koştu. Çökmenin eşiğindeki bankalardan paralarını çekmek isteyen İzlandalılar şubelerin önünde uzun kuyruklar oluşturmaya başladı. Ülkenin en büyük 6 finans kurumunun borsadaki işlemleri, herhangi bir iflası önlemek için durduruldu, mevduatlara tam güvence getirildi.

Ülkede, krizden çıkmak için daha önce karşı çıktıkları Avrupa Birliği’ne “üye olalım” sesleri yükselmeye başladı. Başbakan Geir H. Haarde, danışmanlarıyla 4 gün konutuna kapanarak neler yapılabileceğine karar vermeye çalışıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P) İzlanda’nın kredi notunu iki basamak birden düşürdü.

Başkent: Reykjavik

Nüfus: Vikingler’in torunu İzlanda’da nüfusun yüzde 96’sı Norveç, İskoç ve İrlanda kökenli

Dil: Modern İzlandaca, Vikingler’in konuştuğu dile çok yakın.

Ekonomi: Nüfusun yüzde 6’sı geçimini balıkçılıkla sağlıyor. Ülkenin ihracatının yüzde 70’ini deniz ürünleri oluşturuyor. Biyoteknoloji, bilişim ve hizmet sektörü en büyük sektörlerden.

Rakamlarla İzlanda

Nüfus 307 bin 672

GSYH 16.3 milyar $

Cari açık 2.4 milyar $

Enflasyon 14 (%)

Gecelik faiz 16,5 (%)

İşsizlik 3.2 (%)

Büyüme 4.9 (%)

Cari açık/GSYH 15 (%)

Toplam dış borç 83.5 milyar $

Kişibaşına düşen gelir 54 bin 100 $

İthalat 3.8 milyar $

İhracat 3.4 milyar $

Yaşam süresi

Kadın 83 yıl

Erkek 79 yıl

KRİZİN MERKEZ ÜSSÜ OLDU

300 bin kişinin yaşadığı balıkçı ülkesi İzlanda’da bankalar yurtdışında haddinden fazla yatırım yapınca, yatırımcıları riskli döviz yatırımlarına girince krizin etkisi çok daha ağır oldu.
aktifhaber

İzlanda; en büyük banka Kaupthing'e de el koydu
09 Ekim 2008
İzlanda hükümeti ülkenin en büyük bankası Kaupthing'e el koydu.
İzlanda Finansal Denetleme Kurumu (FME), yayınladığı açıklamada, Kaupthing bankasına el konulduğunu ve ülkedeki bütün mevduatların garanti altında olduğunu bildirdi.
Açıklamada, FME'nin kararının, içerde bakancılık operasyonlarının devam etmesini ve mevduatların güvenliğini garanti altına almak için parlamento ve hükümetin amaçlarının sağlanmasında gerekli bir adım olduğu vurgulandı.
FME, bankanın ülkedeki bütün şubelerinin, çağrı merkezlerinin, otomatik para çekme makinalarının ve internet operasyonlarının olağan çalışmalarını sürdüreceğini de ifade etti.
İzlanda hükümeti daha önce ülkenin ikinci ve üçüncü büyük bankaları olan Landsbanki ve Glitnir'e el koymuştu. netgazete

İngiltere'de 10 bin kişilik işten çıkarma
15 Ekim 2008
İngiltere'de zorlu ekonomik koşullarla mücadele için bütçede tasarruf yapılması kapsamında, Adalet Bakanlığında çalışan yaklaşık 10 bin kişi işten çıkarılacak.
The Times gazetesinin haberine göre hükümet, 18 ay önce kurulan Adalet Bakanlığında gelecek iki yıl için 900 milyon sterlin (1,58 milyar dolar) tasarruf yapmayı planladı.

Adalet Bakanlığı daimi sekreteri Suma Chakrabarti, yetkililere yaptığı gizli sunumda, bakanlıktaki tasarruflara ilişkin ayrıntı verdi.

Buna göre ceza evi, gözaltı ve mahkeme servislerinde 9,891 kişi işini kaybedecek ve bu nedenle 100 kadar mahkeme kapatılacak. İşten çıkarılacakların sayısı bakanlıktaki iş gücünün onda birinden fazlasına denk düşüyor. haber7

KRİZİN ABD'YE FATURASI 1 TRİLYON DOLAR
18 Eylül 2008
İngiliz basınında bugün, "İngiliz HBOS bankasının Lloyds tarafından satın alınması olası bir felaketi önledi mi?", "Eski IMF ekonomistine göre, krizin ABD'ye faturası 1 trilyon dolar olabilir", "NATO'nun Afganistan ve Gürcistan stratejisi arayışı" başlıkları öne çıktı
BBC'nin Türkçe internet sitesinde yer alan basın özetlerine göre İngiltere gazeteleri bu sabah, ülkenin en büyük bankası HBOS'un hisselerinin hızla değer kaybetmesinin ardından "kurtarılmak amacıyla" sektörün dört numarası Lloyds TSB tarafından satın alınması haberine odaklandı.

Guardian, dün piyasa değeri 7 milyar 750 milyon sterlin olan HBOS'un (Halifax Bank of Scotland) bir yıl önce 32 milyar sterlin değerinde olduğuna dikkat çekiyor.

Times'ın ifadesiyle nispeten küçük olan bankanın büyüğünü "yutması" ardından oluşan "süperbanka", İngiltere'de hanelerin yüzde 40'ıyla iş yapıyor olacak.

Gazeteler birleşmenin şubelerin kapanmasına ve 40 bin kişinin işsiz kalmasına yol açabileceğine dikkat çekiyor.

Independent bu nedenle kurtarma girişiminin çalışanları ve hissedarları öfkelendirdiğini savunuyor.

Guardian ise başyazısında "bankalara hücumun, bedeli ne olursa olsun önlenmesi gerektiğini" kaydediyor.

Financial Times, atılan adımın yapılabilecek en iyi şey olduğu görüşünde: "İşleri oluruna bırakmak bir felakete yol açabilirdi. Hükümetin krize yaklaşımı kamulaştırılan Northern Rock bankasında yaşananlardan ders aldığını gösteriyor. Böylece Lloyds da normal koşullarda alamayacağı bir bankayı almış oldu. Önemli olan şimdi bu çözümün, vergi mükelleflerinin parasına gerek olmadan işleyip işleyemeyeceği. "

Gazeteler bir yandan da HBOS ile Lloyds arasındaki anlaşmaya bizzat başbakanın aracılık ettiğine dikkat çekiyor.

Financial Times'a göre, "Başbakan anlaşma sayesinde biraz siyasi sermaye sağlayabilir ve İngiltere'yi bir mali krizde yönetmek için doğru becerilere sahip olduğu savını destekleyecek kanıta kavuşabilir."

Times da başbakanın 'hem bankayı hem de kendisini' kurtarmak için bir kumar oynadığı görüşünde. Gazetenin ekonomi editörü David Wighton şöyle açıklıyor:

"HBOS kamulaştırılan Northern Rock'tan altı kat daha büyük. Hükümetin müdahalesi gereken bir durum oluşsaydı, banka kurtulabilirdi ama bu kez hükümet giderdi. Koltuğunu kurtarabilmek için Brown'un, HBOS'un kendisini kurtarmasına ihtiyacı vardı. Eğer HBOS batsaydı, yol açacağı etkinin yanında, şimdiye dek adı bile pek duyulmayan bakan yardımcılarının istifasının esamesi okunmazdı. Brown satışa yardımcı olmayı önererek emsali olmayan bir müdahalede bulundu. Ancak müdahalesi yine de elinde patlayabilir.

Seçmenler, ekonominin daraldığı bir ortamda on binlerce kişi işsiz kalırsa, ona pek minnettar olmayabilirler."

Times da başyazısında atılan adımlara destek veriyor.

"Bu satış HBOS'un iflası ya da kamulaştırılması gibi olasılıklara göre kesinlikle çok daha iyi. Özel sektörün sorunlarına bir özel sektör çözümü. Hükümet de akıllıca davrandı ve bu hamleyi teşvik etti. 17 Eylül şüphesiz serbest piyasa ve modern finans açısından tarihe geçecek. Bir dönüm noktası olacak. Ama iyi mi, kötü mü şimdiden belli değil. "

Guardian'a göre başbakanlık bu anlaşmayla rekabet kurallarını yırtıp atmaya hazır olduğunun işaretini verdi. Lloyds'un rakibi Abbey'i alma girişimi geçen yıl rekabet yetkililerinden dönmüştü, bu seferki ise çok daha büyük bir birleşme.

Financial Times, Mali Hizmetler İdaresi'nin son günlerde bankayı almaları için HSBC de dahil pek çok bankayla temasa geçtiğini, ancak HBOS'u yüklü hükümet teminatı olmadan almayı bir tek Lloyds'un kabul ettiğini yazıyor.

Daily Telegraph'a göre ise HBOS'un sonu gelecek zor günlerin işareti.

Gazete eski muhafazakar maliye bakanı Lord Lamont'un, işsizliğin 700 ila 800 bini bulabileceği tahminlerine yer veriyor.

Guardian'ın ekonomi muhabiri Nils Pratley, şimdi herkesin çıkış bulmak için 1987 veya 1970'lerdeki krizlerin grafiklerini incelemeye giriştiğini kaydedip şu verileri aktarıyor: "Barclays Capital dün 1929'a kadar geri gitti ve büyük çöküşten bu yana 14 kayıplı piyasa ortamı yaşandığını belirledi. Şu anki piyasa koşulları bunlar arasında pek de sivrilmiyor. Düşüş açısından en küçük üçüncü, süresi açısından en kısa altıncı vaka."

Financial Times ise dalgalanmanın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana güvenli yatırıma en büyük kaçışa yol açtığını savunuyor.

"Dünyanın dört bir yanında mali stresin barometreleri tavana vurdu. Kısa vadeli Amerikan hazine bonolarının getirileri, II. Dünya Savaşı'nda Londra'nın bombalandığı dönemden bu yana en düşük düzeyindeydi. Bankalar arasında borçlanma fiilen durdu ve yatırımcılar geleceği konusunda şüphe kırıntısı olan her kurum ya da sektörden paralarını çekmeye yöneldi."

Gazeteler ABD ve diğer ülkelerdeki gelişmeleri izlemeyi de sürdürüyor. Gazetelerin tamamı, Amerikan sigorta devi AIG'nin 85 milyar dolara kurtarılmasının piyasaları teskin etmeye yetmediğinde birleşiyor. Financial Times 'Wall Street'in ayakta kalan isimleri de şimdi ateş altında' diyor.

Bununla kastettiği hisse değerleri düşmeye devam eden yatırım bankaları Morgan Stanley ve Goldman Sachs. Ayrıca Wachovia ve Washington Mutual gibi bankaların sıkıntıları da gündemdeki yerini koruyor.

Times köşe yazarlarından Anatole Kaletsky sistemdeki risklerin hala çok ciddi olduğu görüşünde.

"Eğer bu birleşme işe yaramaz ve dibe batmakta olan HBOS kurtarıcısını da peşinden sürüklerse İngiltere'deki hemen her büyük banka, belki sadece HSBC istisnası ile, kamulaştırılmak durumunda kalır.

Aynı şey Amerika'daki piyasa spekülatörleri, ayakta kalan kuruluşlar hattına- yani Washington Mutual, Wachovia, Bank of America Morgan Stanley ve Citibank'e yaylım ateşini sürdürürse de söz konusu olabilir. Bu yaralı devlerden biri daha yıkılırsa, domino taşı etkisi yapar ve tüm Amerikan mali sisteminin kamulaştırılması gerekebilir."

Financial Times'ta bir makalesi yer alan Uluslararası Para Fonu'nun eski baş ekonomisti Kenneth Rogoff da hayli kötümser. "Amerika 1 trilyon dolarlık bir kurtarma yapmak durumunda" diyor.

"Mali kriz bugün son bulsa, acı bedelleri aşağı yukarı Irak'ta bir yılın bütçesi kadar olur ve başa çıkılabilirdi. Ancak kriz bitmekten uzak ve Amerika'nın bu durumun daha fazla yayılmasına karşı koruma sağlamak için şimdiye dek harcadığının 5 ila 10 katını harcaması dışında bir yol düşünemiyorum: yani 1 ila 2 trilyon dolar. Elbet sorunu bunun altında bir tutarla çözmek de mümkün olabilir. Lehman ve Merrill Lynch'e uygulanan sert tutum bunu destekleyebilir. Umalım ki Amerikan siyasi sistemi, iyimserlik duyulmasını sağlamaya devam edebilsin. Doların değeri de düşmeye başlarsa, Amerika bir çıkmaz sokağa girebilir."

Guardian'da yazan Timothy Garton Ash gelişmeleri Amerikan seçimlerine olası etkileri açısından ele alıyor. Gidişi "umut elçisi" diye nitelediği Demokrat Parti başkan adayı Barack Obama açısından olumsuz görüyor.

"Tarih, cumhuriyetçilerin hep daha fazla harcayıp bütçe açığını büyüttüğünün kanıtı. Ekonomistler de küçük devlet için Demokratlara oy verilmesi gerektiği gözlemini yapıyorlar. Şimdi bu durumda ekonomi seçmen için en önemli şeyse, ki üçte ikisi öyle olduğunu söylüyor, makul tercih Demokratlara bir şans tanımak olur.

Ancak 'yeni ve öteki' olarak görülen Obama, seçmenlere 'nasıl bir dünya olabilir' düşünü sunuyor. Vietnam kahramanı McCain ve hokeyci anne Palin ise, bir zamanların Amerikası'nın düşünü. Makul olsun olmasın, seçmenler korkuyor, savunmada ve dünyanın gidişinden mutsuz. Bu nedenle yeni bir dünyadansa, eski bir Amerika'nın tanıdık ve güven veren çehresini seçebilirler."

Dünya piyasalarındaki sarsıntıdan en olumsuz etkilenenlerden birisi ise Rusya'ydı. Guardian ve Times, Rus maliyesinin piyasalar pompaladığı 10 milyarlarca doların işe yaramamış göründüğünü kaydediyorlar.

Financial Times, dün ikinci kez işlemlerine ara verilen Moskova borsasının durumunu incelemeye geniş yer ayırmış. Kullandığı başlık "Moskova'dan geri çekilme".

"Rusya'nın Micex endeksi 2003 Martı ile bu yılın 19 Mayıs'ı arasında yüzde 470 değer kazandı, o tarihten bu yana yüzde 56 düştü. Çoğu Rus, sorunun sadece Amerikan konut sektöründen kaynaklandığına inanıyor. Vladimir Putin 'bu meselenin Kafkaslardaki krizle hiç bir ilgisi yok' diyor. Ancak bir yanda petrol devi BP'ye baskı uygulandığı iddiaları, bir yanda maden devi Mechel ile yaşanan gerginlik, yatırımcıları huzursuz etti. Çoğu içinse Gürcistan'daki savaş bardağı taşıran son damla oldu. Kaprisli ve keyfi bir Kremlin endişesi, yatırımcıların çekilmesine ve tahminlere göre Rusya'nın Gürcistan'a askeri müdahalesinden bu yana, 21 milyar doların ülkeden çıkmasına yol açtı."

Gazete Rusya'nın yine de yüzde 6 ila 8 büyüme beklentisi ile cazibesini koruduğunu belirtirken yaşanabilecek bir şoka açık diye nitelediği, "büyük cari açık veren" ülkeler arasında Baltık ülkelerinin yanı sıra, Türkiye, Macaristan ve Güney Afrika'yı sayıyor.

Daily Telegraph Rusya lideri Dimitri Medvedev'in zengin enerji rezervleri bulunduğu düşünülen Kuzey Kutbu'nu tek taraflı olarak ele geçirmeyi savunduğunu yazıyor.

"Medvedev Rusya'nın Kutbun bir bölümünü tek taraflı ele geçirmesini savunarak bölgede hak iddia etme yarışını tırmandırdı. Rus lider 'Rusya'nın Kutup bölgesinin sınırı konusunda bir federal yasa çıkarmamızın vakti geldi. Bu gelecek nesiller karşısında boynumuzun borcudur' dedi. "

Gazete başyazısında Rusya'nın bölgenin enerji kaynaklarını ele geçirme niyetleri karşısında, Amerika, Kanada, Danimarka ve Norveç'e koordinasyon içinde ortak bir strateji hazırlama çağrısında bulunuyor.

Financial Times ise bugün Londra'da yapılacak NATO zirvesinde Rusya konusunda yeni bir yaklaşım aranacağı kanısında:

"Rusya'nın Gürcistan konusundaki tavrı, ittifak açısından yeni bir zorluk oluşturuyor. 26 NATO savunma bakanı bugün, Avrupa'yı saldırılardan koruma odağı etrafında stratejiyi yeniden değerlendirme ihtiyacı olup olmadığını tartışacak. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, Gürcistan'da yaşananların üyelerin savunmaya daha fazla bütçe ayırma konusunu tartışmasını gerektirdiğini düşünüyor. 'Eğer bütçede savunma için gayrı resmi ölçütümüz yüzde 2 pay ise, ve 26 üyeden sadece altısı bu hedefi

tutturuyorsa, ittifakın bir sorunu var demektir' diyor. Bunun gündeme gelmesinde bir etken de, Rusya başbakanı Vladimir Putin'in bu hafta ülkesinin savunma harcamasının 2009'da yüzde 27 artacağını söylemesi olabilir."

Independent NATO'nun Afganistan'daki operasyonlarına odaklanmış ve NATO askerlerine yönelik saldırılar kadar, Afgan askerlerinin de Taliban saldırılarına hedef olduğuna dikkat çekiyor:

"Ancak batılı basın NATO kayıplarına dair ayrıntıları, ailelerin kayıplarını aktarırken Afgan Ulusal ordusunun kayıpları ufak bir sayısal istatistikten ibaret. ISAF karargahı bile tam bir rakam veremiyor. Ancak son beş ayda Afgan ordusu sadece Helmand'da 27 asker kaybetti, 70 kadar da yaralı var."

Gazete, Afgan ordusunun eğitim ve teçhizat desteği ihtiyacını vurgularken, bir de iddia ortaya atıyor: "Bush yönetimi Afganistan'daki komuta yapısının kapsamlı şekilde yeniden düzenlenmesini, böylece uluslararası gücün komutanının NATO yerine doğrudan Amerikan Merkez Komutanlığı'na bağlanmasını istiyor. Ancak bu gibi bir adım tartışmalara yol açıp İtalya, Almanya ve Kanada gibi ülkelerde kamuoyunun tepkisine neden olabilir."

Gazeteye göre ABD Taliban'a karşı mücadele için bu sistemin, farklı ülkelerin farklı kesimlerden sorumlu olduğu yapıya göre daha etkin olacağını savunuyor.

NATO'nun değerlendirdiği alternatif bir öneri ise, lojistik, koruma ve imar işlerinden NATO'nun sorumlu olup, Taliban isyanına yönelik operasyonların Org. David Petreus'un komutasındaki Merkez Komutanlığına bağlanması şeklinde tarif ediliyor. Ancak Independent'a göre askeri yetkililer bu gibi bir düzenlemenin uygulanabilir olmadığı görüşünde.

Guardian'a bir mülakat veren İngiltere savunma bakanı Des Browne da, eğer NATO Taleban'ı yenmek istiyorsa, dönüşüm geçirmesi gerektiğini kaydediyor.

"Browne, Brüksel'deki NATO karargahında altyapının sadece yüzde 10'unun askeri operasyonlara yönelik olduğunu söyledi. Avrupa ordularının çoğununsa statik, konuşlandırılabilir olmayan güçlerden oluştuğunu. Afganistan'daki komutanlar yıllardır daha çok helikopter istiyor. Browne Avrupa'nın elinde helikopter olduğunu ancak bunlarmın ya yeterli korumaya sahip olmadığını ya da ilgili birimlerinin böyle bir bölgeye sevk için gerekli olan, özel kuvvetler düzeyinde eğitim almadığını kaydediyor."

Bunun değişmesi gerektiğini savunan Browne'a göre Afganistan'da mücadele nesillere yayılacak bir süreç.
BBC

Şimşek: Kriz, 80 yılın en büyük krizi
18 09 2008
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, dünyada büyük bir kriz yaşandığını belirterek, ''Dünya ekonomi tarihinde, 1930'lardan sonra dünyanın yaşadığı en büyük buhran dönemi olacak." dedi

Dev bir banka daha el değiştirdi
18 09 2008
Piyasalar güne dev bir birleşme haberi ile başladı. İngiltere'nin en büyük bankacılık gruplarından HBOS, rakibi Lloyds TSB tarafından satın alındı.
Piyasalar bir süredir HBOS'un zor durumda olduğunu ve satışın yakın olduğunu konuşuyordu. 22 milyar dolara gerçekleşen bu satışla birlikte beklentiler de gerçekleşmiş oldu.

BİR ZAMANLAR EN BÜYÜKTÜ

Halifax'a bağlı HBOS İngiltere'nin en büyük mortgage firmasıydı. Ancak ABD'de başlayan mortgage krizi bu İngiliz devini de vurmakta gecikmedi.

HBOS, sadece bir hafta içerisinde piyasa değerinin yarısını kaybederken, hisseleri 147.1 peni'ye kadar düştü.
hurriyet.com.tr


Rus şirketler 80 Milyar dolar kaybetti
17 09 2008
ABD'de Lehman Brothers'ın iflası sonrasında uluslararası piyasalarda başlayan sarsıntı, Rusya borsalarına tarihi kayıp yaşattı.
Rusya'nın ruble bazlı MICEX indeksi bir günde yüzde 17,5 düşüşle rekor kırdı. Dolar bazlı RTS indeksinde kayıp ise yüzde 11,5. Rus şirketlerin bir günlük kaybı 80 milyar dolar. Mayıs'dan bu yana devam eden düşüşte yaşanan kayıp ise 750 milyar dolar.

Petrol fiyatlarının 91 dolara gerilemesi, ekonomide devletleşmeye dönüş ve Gürcistan savaşı ise krizin Rusya'da katlanarak hissedilmesine neden oluyor. Rusya'da mali kriz olmadığı açıklaması yapan Rusya Devlet Başkanı Dmitiri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin, mali piyasaların ihtiyacı olan mali desteğin sağlanması için emir verdi. Rusya Merkez Bankası ve Hazine, piyasaya sadece bir günde 20 milyar dolar aktardı. Putin, TV'den yaptığı konuşmada, çarşamba günü de kriz yaşanmaması için mali piyasalara 20 milyar dolardan daha fazla para aktarılacağını açıkladı.

VTB hisseleri mayıstan bu yana yüzde 31,1 değer kaybederken, Sberbank'ta kayıp yüzde 22,7'ye ulaştı. Petrol ve doğalgaz şirketlerinin kaybı ise yüzde 8'le yüzde 25 arasında değişiyor. Akşam saatlerinde acil toplanan hükümet, alınacak önlemleri tartıştı. Başbakan birinci yardımcısı İgor Shuvalov başkanlığında toplanan hükümetin aldığı kararlarla ilgili bir açıklama yapılmadı. Putin, "Rusya ekonomisinde istikrar mutlaka sağlanır. Merkez Bankası aracını daha dikkatli kullanmalıyız." dedi. Rusya Maliye Bakanı Aleksey Kudrin, krizin önemli ayaklarından birinin petrol fiyatlarındaki düşüş olduğuna işaret ederek, "Petrolün varili 70 dolara gerilerse Rusya ekonomisi kırılır. Hükümetin bu yıl için ortalama hedefi 112 dolardı." uyarısı yaptı.

Prospect Investment'dan Dmitri Parfyonov The Moscow Times'a yaptığı açıklamada, piyasada çok satıcı olduğunu, alıcı olmadığını söyledi. Parfyonov, "Likid krizi var. Repo hızla tırmanıyor. Merkez Bankası kısa vadeli borçlanarak artan fiyatların üstesinden gelmeye çalışıyor. Bu, piyasada negatif etki yapıyor ve panik havası oluşturuyor." eleştirisi getirdi.

UralSib uzmanlarından Chris Weafer, borsanın geldiği seviyenin tüm alıcılar için endişeli bir durum oluşturduğunu kaydederek, "Borsada küresel mali kriz ve petrol fiyatlarındaki düşüş nedeni ile alıcı yok. Piyasaya nakit arzının yanı sıra 'ulusal güvenlik fonu'nun da kullanılması gerektiğini ifade eden uzman, "Aksi durumda petrol fiyatlarının yükselmesi için dua etmemiz gerekir." dedi.

Uzmanlar, 1130 seviyesinde olan RTS indeksinin 950 seviyesine kadar gerileyebileceğini öngörüyor. Bu rakam 2005 ortalarındaki değer. Uzmanlar, çarşamba günü için de borsadan iyi haberler beklemiyor.
haber7

Telaviv borsasının en kötü günü
16 09 2008
ABD'li Lehman Brothers'ın iflasını açıklaması İsrail'de de borsayı kötü vurdu. Tel Aviv Borsası, günü son iki yılın en büyük değer kaybıyla kapadı.
Tel-100 endeksi, yüzde 5,72 oranında geriledi.

Bir günde yaşanan değer kayıplarının, 2005 yılında, dönemin Maliye Bakanı Binyamin Netanyahu'nun istifasından bu yana kaydedilen en keskin düşüş olduğu bildirildi.

Tel Aviv borsasının sabah açılmasıyla birlikte başlayan düşüşler gün boyu sürdü.

Tel Aviv borsasında TA-25 endeksi yüzde 5,17 değer kaybederken, teknoloji sektörü de kötü sarsıldı ve hisselerin işlem gördüğü Tel-Tech yüzde 7,89 düştü. TA-Real Estate'de düşüş ise yüzde 10,76'yı buldu.

Savunma Bakanı ve İşçi partisi lideri Ehud Barak'ın, İsrail'in bir mali tsunami ve ciddi durgunluk ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunduğu da belirtiliyor.
haber7

Dış dalga İMKB'yi fena salladı
16 09 2008 17:27
Lehman Brothers'ın iflası ve 46 milyar dolar zarar eden Merill Lynch'in satışı IMKB'yi de vurdu. Borsa'da son iki günlük kayıp ortalama yüzde 8,90 oldu.
-BORSA'DA İKİ GÜNLÜK KAYIP YÜZDE 8,90 OLDU

İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri piyasasında düşüşler bugün de devam etti.

Hises senetleri günlük bazda ortalama yüzde 3,83 değer yitirirken son iki günlük kayıp ortalama yüzde 8,90 oldu. Ağustos sonuna göre kıyaslama yaptığımızda ise son 16 günlük düşüş 6.108,13 puan ve yüzde 15,33'e ulaştı.

İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 780,89 puan düşerek 33.736,35 puandan kapandı.

Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 2,26 oldu.

İlk seanstaki 564,20 puanlık düşüş dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 1.345,09 puan geriledi.

Hisse senetleri günlük ortalama yüzde 3,83 değer yitirdi.
haber7

ABD'de bütçe açığı rekora koşuyor
09 09 2008
ABD'nin 2008 yılı bütçe açığı rekora koşuyor. Kongre uzmanları, 30 Eylül'de sona erecek olan mali yılda, ABD'nin 407 milyar dolar bütçe açığı vereceği tahmininde bulundu.
Analistler, Hazinenin, Fannie Mae ve Freddie Mac için yapacağı harcamaların, yeni mali yıldaki bütçe açığını daha da artırabileceğini ve ABD'nin yeni Başkanını zorlu bir mali yılın beklediğini vurguluyorlar
haber7

Greenspan: ABD'de büyüme sıfır

ABD Merkez Bankası Fed'in eski başkanı Alan Greenspan, Amerikan ekonomisindeki büyümenin yavaşladığını ve hızlı bir iyileşmenin de pek olası görünmediğini söyledi.

Greenspan'in uyarıları Körfez sermayesini de kapsıyor

"Şu an itibariyle ABD ekonomik büyümesi sıfırdır" diyen Greenspan, bu durum ne kadar uzun sürerse ciddi ekonomik durgunluk riskinin o kadar büyük olacağını söyledi.

ABD finans piyasasının dev firmaları Goldman Sachs ve Merrill Lynch, ülke ekonomisinin 2008 yılında küçüleceğini öngörmüşlerdi.

Amerikan Merkez Bankası Fed ise 2008 büyümesinin yüzde 1,8 ila yüzde 2 olacağını öngörmüştü.

Geçen hafta açıklanan bu tahmin, Fed'in daha önceki öngörüsünün yarım puan altında yer alıyor.

Ev fiyatlarının düşmesi, banka kredilerindeki azalış, mali piyasalardaki çalkantı ve yüksek petrol fiyatlarından ekonomideki bu sıkıntılı görünüm sorumlu tutuluyor.

Greenspan ayrıca, geçen hafta 101 doları aşarak rekor kıran petrol fiyatlarının artmaya devam edeceğini ve ABD emlak piyasasının, 'eşiğinden dönülen çalkantının daha beterini göreceğini' de öngördü.

'BÜYÜME SIFIR'
Şu an itibariyle ABD ekonomik


En son admin tarafından Çrş Ekm 15, 2008 10:31 pm tarihinde değiştirildi, toplam 18 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Mar 30, 2008 10:13 pm    Mesaj konusu: Konut stoku arttI müteahhitler zorda Alıntıyla Cevap Gönder

Bu kriz savaş çıkartır!
İbrahim KARAGÜL
ibrahimkaragul@gmail.com

Yunanistan'daki krizinin Avrupa'yı yayılacağı, aslında bunun bir Avrupa krizi olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir. Birçok çevre, Atina'nın içinde bulunduğu durumun, buzdağının görünen kısmı olduğunu, çok yakında Akdeniz ülkelerinin benzer durumlara sürüklenebileceğini biliyor. Nitekim; bu çevreler Portekiz, İtalya, İspanya ve İngiltere gibi ülkeleri daha şimdiden sıraya koydu ve tehlikeyi açıkça ilan etti.

2010 Avrupa için belki siyasi tarihinin en büyük kırılmalarından birine tanıklık edecek. Birlik projesi ya da Euro'nun geleceğine ilişkin endişeler artarken, Güney Avrupa ülkelerinin AB'ye inancı tartışılır hale gelirken, sadece devletlerin değil, batık ülkelere kredi veren, alacağı olan büyük bankalar için de iflas beklentisi gizlenemez oldu. Ayrıca, bu ülkeye verecekleri kredilerin çözüm olamayacağına da kimsenin inandığı yok. Öyle ki, 2010, özellikle ikinci yarı Avrupa'da ülke ve şirket iflaslarıyla geçebilir.

Geçtiğimiz yıl ABD'de, bu yıl da Avrupa'da yaşanan krizin bundan sonrası artık "ekonomik" bir gelişme değil. Siyasal ve sosyal sonuçları, belki ekonomik krizden çok daha derin olacak bir süreç yaşıyoruz. Öteden beri jeopolitik çözülme, güç kayması olarak nitelendirilen sürecin bundan sonraki aşamalarına, özellikle Türkiye gibi ülkelerin çok daha ilgiyle yaklaşması gerekiyor.

Korkulan, böylesine büyük bir bunalımın ciddi bölgesel gerilimlere, çatışmalara yol açması. 1929'dan bu yana yaşanan en büyük ekonomik krizse bu, ki öyle, o tarihten bu yana yaşanan savaşları, çatışmaları yeniden düşünmek lazım. Avrupa 11 Eylül'den sonra çok kültürlülük, bir arada yaşama projesini çöpe attı. Krizle birlikte sosyal politikaları çöpe atmaya başladı.

Bu kadarla kalacak mı? Krizden kurtulmak için büyük gerilimler tezgahlanabilir mi? Veya kaynak savaşları, pazar savaşları yaşanabilir mi? Bir şekilde, bu süreci etkileyecek bölgesel krizlerin çıkma ihtimali var mı? ABD ve Avrupa, Soğuk Savaş'tan sonra, ideolojik kamplaşmayı kaynaklara yönelik büyük bir kampanyaya dönüştürdü. Kriz, bu kampanyayı yoğunlaştırır çok daha tehlikeli hale getirir mi? Bunların hepsine evet demek mümkün. Öyleyse, yeryüzünün birçok bölgesinde kaynaklara odaklanan çatışmaların çıkması muhtemel görünüyor.

Şu an için en yakın tehlike, İran ve İsrail'i merkeze alan, iki ülkenin nufüz alanlarında da hissedilebilecek bir çatışma beklentisi. Her ne kadar İran'a yönelik bütün caydırıcı yöntemler başarısız olsa, askeri seçenek devre dışı kalmış gibi görünse de İsrail için hiç de öyle değil. Bütün endişeler, ABD ve Avrupa'nın, İsrail'in İran'a yönelik bir provokasyonunu önleyememesi üzerinde yoğunlaşıyor. Hemen her gün, İsrail'den ABD ve Avrupa'ya yönelik "İran'ın durduralım" çağrılarını, Suriye ve Hizbullah'a yönelik yeni iddialarını izliyoruz. İsrail Savunma Bakanlığı, İran ve Suriye'nin Hizbullah'a Scud füzelerinden sonra Hizbullah'a M600 füzeleri verdiğini öne sürdü. Onlara göre Hizbullah 2006'daki gücüyle ölçülemeyecek bir ateş gücüne ulaştı ve füze menzili Tel Aviv'e kadar uzanıyor.

Elbette bu bir propaganda savaşı. Ve elbette ABD ve Avrupa, İsrail'i durdurma konusunda hiç de samimi değil. Bölge genelinde yoğun stres birikimi hissedilirken ABD'den İsrail'e askeri destek devam ediyor. Almanya ile İsrail arasında denizaltı ve silah trafiği giderek büyüyor. İsrail'in böyle bir provokasyonuna yapılan yatırım riyakarlıkla gizlenemez hale geldi.

Philip Giraldi, "A Timetable For War" başlıklı yazısında, karamsarlık suçlamasını da göze alarak, böyle bir savaşın muhtemel olduğuna dair gerekçeleri ciddiye alınacak türden.

ABD Savunma Bakanı Robert Gates ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un sözleri, Barack Obama yönetiminin aslında savaş istemediği inancını ortadan kaldırıyor. İsrail savaşı "varoluşsal" bir zorunluluk görüyor ama opsiyonları sınırlı. Washington'ın savaşı durdurma konusunda İsrail üzerinde yeterli nüfuzu yok. Ayrıca, Beyaz Saray, böyle bir savaşta İsrail'e askeri desteği kesmeyeceğini açıkladı. Savaş başladığında Kongre ve medya, Washington'ın İsrail'in yanında savaşa grimesini isteyecektir. Sonuç olarak İsrail, ABD'yi savaşa ikna edemese de, kendisi savaşı başlatıp ABD'yi savaşa sürükleyecektir...

Bu senaryo tutar mı tutmaz mı bilinmez. Ama İsrail merkezli bir çatışma beklentisi bu sıralarda çok yüksek. İran'ı açıkça karşısına alamasa da Güney Lübnan ya da Filistin üzerinden bir tahrik uygulanabilir.

Burada sorulacak soru şu. Böyle bir savaş, ekonomik kriz içinde boğulan ABD ve Avrupa'yı nasıl etkiler? Yakın tarihin ekonomik buhranları hep savaşla devam etmiştir. Benzer bir durum kuvvetle muhtemel. Ancak, böyle bir savaş, Pakistan'dan Akdeniz kıyılarına kadar bütün bölgeyi ateşe verecek olsa bile, Batı için çözüm olmayacak, onu bugünkünden çok daha tehlikeli bir noktaya sürükleyecektir.

7 Mayıs 2010
Yenişafak

13 Şubat 2010
ABD ve AB'ye Kötü Haberleri Var!
Dr. Kıyamet' lakaplı yatırımcı Marc Faber, Avrupa ve ABD'de borç sorununun büyüyerek devam edeceğini söyledi.

Dr. Kıyamet' lakaplı yatırımcı Marc Faber, Avrupa ve ABD'de borç sorununun büyüyerek devam edeceğini söyledi. Faber'e göre Türkiye'nin durumu 'nispeten' daha iyi...

Borç batağındaki Yunanistan'ı kurtarmak için Avrupa ülkeleri kolları sıvadı. Mali yardıma yönelik hala belirsizlikler var ama ülkeler yardım için siyasi iradeyi ortaya koymuş durumda. Avrupa'nın borç ateşi son birkaç gündür düşüyor. Ama borç korkusu, bu kez de Atlantik'in öte yakasında, krizin merkez üssü ABD'de daha fazla hissedilmeye başladı.

Uzmanlar daha yüksek sesle ABD eyaletlerinin yüksek bütçe açıkları nedeniyle zor günler geçireceği uyarısında bulunmaya başladı. İşte o uzmanlardan biri de olan 'Dr. Kıyamet' lakaplı Marc Faber... Faber, Avrupa'daki borç sorununun henüz bitmediğinin altını çizdikten sonra ekliyor: "Borcun asıl kaynağı ABD. Bunun altından tıpkı Avrupa gibi ABD de kalkamayacak. ABD bir şirket olsaydı çoktan iflas etmişti. Tahvilleri beş para etmezdi." Kötümserliği ile tanınan Faber, Türkiye konusunda ise nispeten iyimser. "Türkiye'nin durumu elbette diğerleri kadar kötü değil" diyen Faber, "Nispeten daha iyi durumda olmanızın temel nedeni, hanehalkı borçluluğunuzun düşük olması. Bu en büyük avantajınız" değerlendirmesinde bulundu.

'BANKALAR BOĞAYA MAHKÛM'
ABD hükümetinin ekonomik müdahalelerini ve genişleyen para politikasını sert bir dille eleştiren Faber, uygulamaların güçlü bir büyümeye olanak sağlamayacağı görüşünde. 'Amerika'nın üstün üretim ve verimlilik mucizesi' görüşünün bir efsane olduğunu belirten Faber, ancak dünyanın ABD ile ilgili bu imaja hâlâ inandığını söyledi. Krizin ortaya çıkması ve devam sürecinde ABD Merkez Bankası Fed'in aldığı kararlar ve hükümetin müdahalelerinin önemli bir sorumluluk payına sahip olduğunu kaydeden Faber, "Daha kötü olan gerçek ise Fed'ten aldıkları kolay para ile yoluna devam eden büyük bankaların açgözlü boğa piyasasına bağımlı kalması, bu çok tehlike hale geldi" dedi. Şubat ayında hazırladığı raporda Goldman Sachs'ın CEO'su Lloyd Blankfein için de 'Bay Piyasa' lakabını kullanan Faber, Wall Street devlerinin açıkladığı son çeyrek kârlarının 'Tanrı'nın işi'ni yaptıklarını savunanlar için başarının kanıtının olmadığını söyledi.

Dr. Kıyamet'ten inciler...

SAĞDUYULU ve kişisel gözlemlerin yatırım başarısındaki etkisi büyüktür.
SOKAKTAKİ insan, ekonominin durmunu çoğu kez politikacı, üniversite profesörü ve sıkça seyahat eden finansal analistlerden daha iyi okur.
ÜLKELERİN sosyal ve ekonomik canlılığını en iyi, o ülkelerin bar, restoran ve alışveriş merkezlerinde görebilirsiniz.
ABD hükümetinin ekonomiyi canlandırmak adına her vatandaşı için hazırladığı harcama çeki ile Wal-Mart'tan alışveriş yapsak para Çin'e gider, benzin alsak Araplara gider, bilgisayar alsak Hintlilere, sebze-meyve alsak Meksika'ya gider. Bunların hiçbiri Amerikan ekonomisine yardım etmez. Bu parayı ABD'de tutmasının tek yolu, çekleri ABD'nin ürünü olan bira ve hayat kadınına harcamak.

ABD eyaletlerinin bütçe açığı alarm veriyor

ABD Başkanı Barack Obama'nın bütçe açığı ve borçlara karşı bütçede kesintiye giderek tasarruf planını uygulamaya koyacağını açıklamasının ardından New Jersey Valisi Chris Christie de, eyalette 'mali tehlike' ilan etti. Gloom Boom & Doom'un kurucu editörü olan Marc Faber, şubat ayı yatırım raporunda, kırmızı alarm veren eyaletlerin bütçe açıklarını yayımladı. Bütçe açığı krizi kapısında olan ABD eyaletlerinin de yakında birer birer New Jersey gibi 'mali tehlike' ilan etme riski olduğunu savunan Faber, ekonomisi zor durumda olan eyaletlerin başında Kaliforniya'yı gösterdi. Bütçe açığı yüzde 49 olan eyaleti, yüzde 47 ile Ilinois, yüzde 41 ile de Arizona takip ediyor. 2.2 milyar dolar bütçe açığı nedeniyle kamu harcamalarını dondurma kararı alan New Jersey Valisi Chris Christie, okul ve hastanelere aktarılan yardımları azaltma kararı aldı. Christie, yaklaşık 750 milyon dolar tasarruf sağlamayı hedefliyor.

'İşler karışacak' demişti

FABER, Kasım 2009'da verdiği demeçte, "2-3 ay içinde işler iyice karışacak. Merkez Bankaları para basmaya devam edecek" demişti. Türkiye'de gayrimenkul sektörünün önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çeken Faber, nakitte kalmanın tehlikeli olduğunu belirtmişti. Faber, ekonomik gücün hızla doğuya kaydığına vurgulayarak Türkiye'nin de doğuya yönelmesi gerektiğini savunmuştu.
aktifhaber

Avrupa'da 4 ülke iflas edebilir!

10 Aralık 2009 Anadolu Haber

2009'da bankacılık sektöründe yaşanan sıkıntı Avrupa'nın canını sıktı

2009'da bankacılık sektöründe yaşanan sıkıntılar nedeniyle Avrupa'nın canını sıkan Doğu Avrupa yeniden tedirginliği arttırıyor. Şu an Avrupa'da iflas riski artan Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve Macaristan var.

İlk başta Dubai’nin emlak şirketi 26 milyar dolarlık borcuna erteleme istedi. Bununa birlikte piyasalarda kısa süreli bir tedirginlik yaşandı.

Daha sonra gündeme 250 milyar Euro’yu aşan kamu borçları yüzünden nefes alamayacak hale gelen Yunanistan geldi. Ek borçlanma sınırını gayrı safi yurtiçi hâsılanın %9’una çekmeyi de başaramayan Yunanistan’ın kredi notu reyting ajansları tarafından düşürüldü ve bu AB üyesi kredi riski yüksek ülkeler sınıfına dâhil oldu.

Euro bölgesinin kredi notu en düşük ülkesi artık Yunanistan. Euro kullanan bir AB ülkesinin borçlarını ödeyememe tehlikesine sürüklenmesi Yunan bankalarının borsada hızla değer kaybetmesine, Avrupa ortak para biriminin döviz piyasalarında baskı altına girmesine ve Avrupa borsa endekslerinin puan kaybetmesine yol açtı.

DUBAİ, YUNANİSTAN ŞİMDİ İSE İSPANYA

Küresel krizinde suçlu bulanan taraflardan kredi derecelendirme kuruluşları yine yılın son günlerinde gündeme oturdu. Yunanistan’ın kredi notunun indirilmesinin ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), İspanya’nın not görünümünü durağandan negatife çekmesi tedirginliği arttırdı

S&P’den yapılan açıklamada, İspanya’nın “AA “ olan uzun dönem ve “A-1” olan kısa dönem kredi notlarının ise teyit edildiği bildirildi.

Kredi derecelendirme kuruluşu, ülkenin kredi notunu ocak ayında “AAA”dan “AA “ya indirmişti.
S&P, görünümün durağandan negatife çekilmesine gerekçe olarak, gayri safi yurt içi hasılanın yavaş büyüme beklentisi ve ısrarlı yüksek mali açığı gösterdi.

Negatif görünümün mali ve dış dengesizliklerin çözümü konusunda otoritelerin daha agresif önlemler almaması durumunda kredi notunun gelecek iki yıl içinde indirilebileceği riskini de yansıttığını belirten kuruluş, ancak İspanya’nın düzenlemeleri yapmak için hala vakti olduğunu kaydetti.

İspanya’da işsizlik iki yıldan daha az süre içinde Avrupa Birliği’nin en yüksek seviyesi olan yüzde 18’e çıktı. İspanya’nın 2010’un başlarından önce resesyondan çıkması beklenmiyor.

2009’da bankacılık sektöründe yaşanan sıkıntılar nedeniyle Avrupa’nın canını sıkan Doğu Avrupa yeniden tedirginliği arttırıyor. Şu an Avrupa’da iflas riski artan ülkelerin başında Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve Macaristan var.

Milliyet


Japon otomotiv devinde tarihi zarar

Dünyanın en büyük üç otomotiv şirketinden biri olan Toyota , 71 yıldan bu yana ilk kez, otomobil üretimi faaliyetlerinde zarar edeceğini açıkladı.
22 Aralık 2008

Mart 2009'da sona erecek mali yılda 1.66 milyar dolarlık faaliyet zararı öngörüldüğü belirtildi.

Bu, şirketin ana faaliyeti olan otomotiv üretimine dair rakamları açıkladığı 1941'den bu yana açıkladığı ilk zarar.

Toyoto Başkanı Katsuaki Watanabe, düzenlediği basın toplantısında olağanüstü koşullarla karşı karşıya olduklarını söyledi.

Watanabe, bu yıl dünya genelinde 8,96 milyon otomobil satacaklarını tahmin ettiklerini, bunun bir önceki yıla oranla yüzde 4'lük bir düşüş anlamına geldiğini söyledi.

Watanabe, genel olarak Toyota şirketler topluluğu için bu mali yıldaki kar beklentilerini de 550 milyar yen'den 50 milyar yen'e (555 milyon dolar) çektiklerini kaydetti.

Şirket kar tahminlerini yedi hafta içinde ikinci kez düşürdü.

Toyota geçen yıl 1,7 trilyon yen kar açıklamıştı.

Bu arada Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından dünyanın ikinci en büyük ekonomisi olan Japonya'da hükümet, ihracatın rekor seviyede düşmesi nedeniyle Kasım ayında 2,5 milyar dolar ticaret açığı verildiğini açıkladı.

İhracatın bir önceki yıla yüzde 26,7 oranında azaldığı belirtiliyor.

Japonya ekonomisi yedi yıl aradan sonra arka arkaya iki çeyrekte küçülerek yeniden resesyona girmişti.
haber7

KRİZ ASYA'YA DA SIÇRADI

12 Ekim 2008
Wall Street domino etkisi ile dünya borsalarını yıktı, kriz Asya’ya sıçradı.

Amerika’da başlayıp Avrupa’ya sıçrayan küresel yangın Asya’yı da kavurmaya başladı. Perşembe günü ABD borsalarında tarihi çöküş, domino etkisi yaratarak dün Asya ve Avrupa borsalarını da vurdu. Güney Asya’nın en zengin kaplanı Singapur teknik olarak resesyona girdiğini ilan ederken, iflas eden Japon sigorta şirketi Yamato Life Insurance, krizin Asya’daki ilk kurbanı oldu.

GEÇEN yaz ABD’de riskli mortgage kredilerinin ödenemez hale gelmesi ile patlak veren kriz, Avrupa’nın ardından Asya’ya da sıçradı. ’Global kabus’ ya da ’finansal kıyamet’ olarak nitelendirilen kriz, Japonya’da dün ilk kurbanını alırken, Güney Asya’nın en zengin kaplanı kabul edilen Singapur’u resesyona soktu. Her yetkilinin ’yeniden inşaa etmeliyiz’ dediği güven, bir türlü sağlanamadığı için perşembe günü ABD’de borsalarında tarihi çöküş yaşanmıştı. ABD borsalarındaki çöküş domino etkisi ile Asya’dan Avrupa’ya yayılırken, Asya’da bazı borsaların kayıpları yüzde 10’ları buldu. Avrupa’da da borsalar yüzde 8’e varan kayıplar yaşandı.

İlk kurban en küçük

Japonya’da krize kurban giden sigorta şirketi Yamato Life Insurance’ın Başkanı Takeo Nakazono, şirketin iflasından derin üzüntü duyduğunu söyledi. Japon sigortacılık sektörünün en küçük şirketi Yamato’nun, yaklaşık 2.7 milyar dolar borcu, 1000 kadar çalışanı bulunuyordu ve bireysel poliçe hesaplarının 10 milyarı aşıyordu. Bu arada Washington’da bugün başlayacak G-7 ve IMF toplantılarına katılmak için ABD’de bulunan Japonya Maliye Bakanı Shoichi Nakagawa, mali düzenleme kurumu yetkililerine, en son Japonya’da 1990 yılındaki bankacılık krizi sırasında kullanılan banka kurtarma yasasını incelemeleri talimatı verdi. Nikkei gazetesi, yeniden canlandırma yasasının bölgesel bankalara yardım amacıyla 10 trilyon yen (100 milyar dolar) tutarında bir fon oluşturmak amacıyla kullanılabileceğini yazdı. Japon hükümeti zaten 18 milyar dolarlık bir ekonomik teşvik paketi hazırlamıştı.

Zengin kaplanın düşüşü

İkinci kez bir çeyrek daha gerileme yaşayan Singapur ekonomisi resmen teknik olarak resesyona girdi. Singapur ikince çeyrekte yüzde 5.7 küçüldükten sonra üçüncü çeyrekte yüzde 6.3 gerileme yaşadı. Ülkenin Sanayi ve Ticaret Bakanı yıl sonu büyüme hedeflerini revize ederek, yüzde 3’e çektiklerini açıkladı. Ağustos ayında ise yıl sonu büyüme oranı revize edilerek yüzde 5 olarak açıklanmıştı. 2007 yılında Singapur yüzde 7.7 büyüme ile dikkat çekmişti. Ülkede merkez bankası işlevi gören Singapur Para Otoritesi, para politikasının kolaylaştırılacağını söyledi. Asya kaplanları arasında bulunan Singapur, Gayni Safi Milli Hasıla ve ve kişi başı milli gelire göre Güneydoğu Asya’nın en zengin ülkesi. Ülkenin ticaret bakanı, kötüleşen ABD finans krizi ile derinleşen kredi çöküşünün ABD başta olmak üzere tüm dünyada talebi daraltacağını, bunun da Singapur ekonomisine olumsuz yansıyacağını söyledi.

Citigroup Wachovia’dan vazgeçti işi bozanlardan tazminat istiyor

WELLS Fargo bankasıyla birlikte Wachovia’yı satın alma görüşmeleri yapan Citigroup, Wachovia’yı almaktan vazgeçtiğini açıkladı. Wachovia ve Wells Fargo’nun birleşmesine engel olmayacağını belirten Citigroup iki bankadan da tazminat isteyeceğini de duyurdu. Yazılı bir açıklama yapan Citigroup, işlem yapısı ve risk algısında var olan büyük farklar nedeniyle, satış konusunda ortak bir karara varılmasının imkansız hale geldiğini söyledi. Wells Fargo ise Wachovia’nın tümünü satın almak için bir anlaşma imzaladıklarını ve işlemlerin 2008 sonuna kadar tamamlanmasını beklediklerini söyledi. Wells Fargo, birleşme sonrasında ortaya çıkacak bankanın toplam varlıklarının 1.42 trilyon dolar, mevduatlarının 787 milyar dolar olacağını belirtti. Citigroup, Wells Fargo ve ABD Merkez Bankası (FED) arasında Wachovia’nın nasıl paylaştırılacağı yönünde görüşmeler yürütüyordu. Perakende bankacılık bölümünü güçlendirmesi için Citigroup, Wachovia«nın bankacılık birimini almak için anlaşmıştı fakat Wells Fargo, Wachovia«nın tümüne talip olmuştu. Bunun üzerine taraflar anlaşmazlığı mahkemeye taşımıştı.

GM, 58 yılın dibini gördü

GENERAL Motors’un (GM) hisseleri önceki gün yüzde 21.6 düşerek 1950 yılından bu yana en düşük seviyeye geriledi. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın "Hiç bir ülke krizden muaf değil" ve Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick’in "Kriz 28 gelişmekte olan ülkeye sıçrayabilir" açıklamalarının geldiği perşembe günü ABD’de borsalar yine rekor düşüş yaşadı. Perşembe günü Wall Street’te en büyük kayıbı yaşayan hisselerden biri, 2009’un 9 aylık sürecinde ilk kez Avrupa’da da satışları gerileyen (yüzde 1.9) GM’den geldi. GM’deki çöküş, borsalardaki düşüşü de tetikledi. Kredi krizini suçlayan GM’in hisseleri 5.42 dolara kadar gerileyerek 58 yılın en düşük seviyesini gördü. ABD’nin en büyük otomotiv şirketi GM, ikinci çeyrekte 15.5 milyar dolar zarar açıklamış ve temmuz ayında 10 milyar dolarlık tasarruf paketi açıklamıştı.

Rusya’dan 86 milyar dolarlık kurtarma paketi

RUS Parlamentosu’nun alt kanadı Duma dün yaptığı üçüncü oturumda ekonomik krizin üstesinden gelmeyi öngören 86 milyar dolarlık yardım paketini onayladı. Parlamentoda milletvekillerinin son oturumda kabul ettiği kriz paketine göre, Rusya Devlet Yatırım Bankası Vneşekonombank’a (VEB) Rus şirketlerine kredi verebilmesi için Rusya Merkez Bankası’ndan 86 milyar dolarlık fon kullanma yetkisi tanıyor. VEB Merkez Bankası’ndan çekeceği paranın 50 milyar dolarını dış borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda olan bankalara ve şirketlere, 36 milyar doları da bankaların ikinci dereceden teminatlı kredilerinin kapatılması için dağıtacak.
haber10

Schulz: ABD Hakimiyetinin Sonu
02 Ekim 2008
Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, ''Muhtemelen dünyada Amerikan hakimiyetinin sonunu gözlemliyoruz'' dedi

Sosyalistlerin önde gelen isimleriyle birlikte Rusya'yı ziyaret eden Schulz, yaptığı açıklamada, küresel istikrar için AB ile Rusya arasında işbirliğinin artırılması çağrısında bulundu.

''Yeni ABD Başkanı, vergileri yükseltme ve uluslararası taahhütlerini azaltma ihtiyacı hissedecek'' diyen Schulz, ''Amerika'nın boşluğunun para ve asker olarak dengelenmesi ihtiyacı yüksek bir çatışma potansiyeline yol açabilir'' uyarısında bulundu.

Rusya'ya karşı aşırı sağ kesimlerin ''abartılı'' saldırgan söylemlerini reddettiklerini vurgulayan Schulz, ''Rus hükümetinin yaptığı her şeyi onaylamıyoruz. Fakat birbirimize, son 2-3 yılda farkına vardığımızdan daha fazla ihtiyacımız var. Önümüzdeki yıllarda AB ile Rusya arasında işbirliği dünya ekonomisinin istikrarı için hayati ihtiyaç olacak'' değerlendirmesinde bulundu.
aktifhaber

Avrupa borsalarında sert düşüş
06 Ekim 2008
Küresel finansal krizin artık iyiden iyiye hissedilmeye başladığı Avrupa'da, borsalar bugün sert düşüşlerle kapandı.
Londra Menkul Değerler Borsası'nda FTSE 100 Endeksi, yüzde 7,85 değer yitirerek 4.589,19 puana indi.

Almanya'da borsanın temel göstergesi olan DAX Endeksi de yüzde 7,07 azalarak 5.387,01 puana, Fransa'da CAC 40 Endeksi ise yüzde 9,04 değer yitirerek 3.711,98 puana geriledi.

Milano Borsası yüzde 8,24, Amsterdam Borsası yüzde 9,14, Brüksel Borsası yüzde 6,87, Lizbon Borsası yüzde 9,86 ve Madrid Borsası da yüzde 6,06 değer yitirdi.
haber7

Fortis Bank'a Üç Ülke El Koydu
29 Eylül 2008
Dünya'nın en büyü bankalarından olan ve Türkiye'de de faaliyet gösteren Fortis Bank'a üç ülke anlaşarak kısmi el koyma,

Benelüks ülkeleri Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, mali sıkıntı içindeki Fortis'i kısmen kamulaştırarak iflastan kurtarma kararı aldı.

AB Komisyonu'nun rekabetten sorumlu Üyesi Neelie Kroes ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'in de katılımıyla dün gece geç saatlere kadar Fortis için çıkış yolu arayan Benelüks ülkeleri, piyasalardaki tedirginliğin de etkisiyle ödemelerini yapmakta zorlanan bankaya ortaklaşa 11,2 milyar avro aktarmayı seçti.

Belçika Başbakanı Yves Leterme tarafından basın toplantısıyla açıklanan kurtarma planına göre Fortis’in her 3 ülkedeki birimlerinin yüzde 49’u kamuya devredilecek. Fortis’e Belçika 4,5 milyar avro, Hollanda 4 milyar avro ve Lüksemburg 2,5 milyar avro ödeyecek.

Kurtarma planına göre Fortis ayrıca, geçen yıl bir konsorsiyumla birlikte satın aldığı, ABN Amro’nun kendi payına düşen Hollanda’daki bankacılık birimini elinden çıkaracak.

Küresel çalkantı ve ABD emlak piyasasındaki zararlar nedeniyle bankaların birbiri ardına rekor zarar açıkladıkları bir dönemde Royal Bank of Scotland ve İspanyol Santander’la birlikte Hollanda bankası ABN Amro’yu dünya bankacılık tarihinin rekoru olan 70 milyar avroya satın alan Fortis, kendi payına düşen Hollanda bankacılık birimleri için 24 milyar avro ödeme taahhüdüne girince, küresel mali krizin de etkisiyle sermaye sıkıntısı yaşamaya başlamıştı.

Bu arada yeterli şeffaflığı sağlamamakla ve Fortis’in yaşadığı mali krizden sorumlu olmakla suçlanan bankanın yönetim kurulu başkanı Maurice Lippens’in istifa edeceği ve yerine geçecek ismin banka dışından Belçika hükümeti tarafından atanacağı belirtildi. Benelüks hükümetleri Fortis’in yönetim kurulu üyelerinde de belirleyici olacak.

Öte yandan Fortis’i satın almak için gayrı resmi öneri sunan ve gelecekteki muhtemel yeni zararlar için Belçika hükümetinden garanti isteyen Fransız BNP Paribas ve Hollandalı ING’nin teklifleri reddedildi.
BNP Paribas, bir yıl önce 24 avrodan işlem görmesine rağmen gecen haftayı 5,18 avrodan kapatan Fortis hisseleri için 1,6 avro önerdi.
aktifhaber

BELÇİKA'DA İŞLER KARIŞABİLİR

29 Eylül 2008
Belçika'da mali sıkıntı içindeki Fortis'in Hollanda ve Lüksemburg'un da katkısıyla kısmen kamulaştırılarak kurtarılmasının ardından bir diğer büyük banka Dexia için de olumsuz söylentiler arttı
Fransız basınında çıkan Dexia'nın "kısa zamanda sermaye artırımı planladığı" yönündeki haberlerin de etkisiyle Dexia hisseleri Brüksel borsasında günü yüzde 29,65 değer kaybıyla tamamladı. Dexia'nın piyasa değeri de 4 milyar avro eriyerek, 8,5 milyar avroya indi.

Dexia'dan yapılan açıklamada, sermaye arttırımı iddialarına değinilmeden bankadan para akışının "çok sağlıklı" devam ettiği kaydedildi.

Bu arada, daha önce zarar görmeyecekleri konusunda Fortis müşterilerine güvence veren Belçika Başbakanı Yves Leterme, Dexia için de "sorumluluklarını yerine getireceklerini" söyledi.

Belçika Maliye Bakanı Didier Reynders, Fortis için yaptıklarının diğer tüm Belçika bankaları için geçerli olduğunun güvencesini verdi.

Dexia'nın sermaye ihtiyacı, tahvil sigortası yapan New York merkezli Financial Security Assurance Inc. biriminin yılın ikinci çeyreğinde 331 milyon dolar zarar açıklamasıyla artmıştı.

Analistler, her gün daha da kötüleşen küresel finansal kriz ortamında Dexia'nın bazı aktiflerini satmak ve sermaye artırımına gitmek zorunda kalabileceğini belirtiyor.

Öte yandan, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg hükümetlerinin 11,2 milyar avro ortak sermayeyle kısmen kamulaştırarak kurtarmaya karar verdikleri Fortis, bugün Brüksel borsasında günü yüzde 23,65 ekside kapattı. 1 yıl önce 24 avrodan işlem gören Fortis hisseleri dramatik bir düşüşle 3,97 avroya kadar indi.
haber10

b]Belçika bankası Dexia'yı düze çıkartmak için Brüksel ve Paris 3'er milyar avro verecek[/b]

30 Eylül 2008 Hollanda ve Lüksemburg'la birlikte bankacılık devi Fortis'i 11,2 milyar avroya kısmen kamulaştırarak iflastan kurtaran Belçika'nın, sıkıntıdaki diğer bankası Dexia'yı da düze çıkartma planı netlik kazandı.
Buna göre; sermaye sıkıntısı çeken Dexia'ya Belçika ve Fransa 3'er milyar avro aktarma konusunda anlaşırken Lüksemburg da 376 milyon avro katkıda bulunacak.
Sermaye sıkıntısı yaşadığı söylentileriyle dün Brüksel borsasında yüzde 29,65 gerileyerek piyasa değerinin neredeyse 3'te birini kaybeden Dexia için acil önlem arayışına giren Belçika hükümeti, payına düşen 3 milyar avroyu Flaman, Valon ve Brüksel otonom bölgelerinin ve belediyelerin desteğiyle toparlayacak.
Fransa'nın payına düşen 3 milyar avronun ise 1 milyarı bütçeden, 2 milyarı kamu yatırım şirketinden (Caisse des Depots) temin edilecek.
Kurtarma planının yürürlüğe konmasının ardından halen Daxia hisselerinin yüzde 11,7'sine sahip olan Fransız kamu yatırım şirketinin payı yüzde 25'e ulaşacak. Böylece Fransa, Belçika yasalarına göre Dexia'da kararları veto gücüne erişecek.
Dexia'nın sermaye ihtiyacı, tahvil sigortası yapan New York merkezli Financial Security Assurance Inc. biriminin yılın ikinci çeyreğinde 331 milyon dolar zarar açıklamasıyla artmıştı.
Belçikalı Credit Communal'la Fransız Credit Local'ın 1996 yılındaki birleşmesinden doğan Dexia'nın 2 ana pazarıyla birlikte faaliyet gösterdiği Türkiye, Lüksemburg ve Slovakya'da 5,5 milyon müşterisi bulunuyor. Bankanın uzmanlık alanı olarak yerel yönetimlerin finansmanı öne çıkıyor.
netgazete

Bir iflas haberi de İzlanda'dan
29 09 2008
İzlanda Hükümeti, sıkıntıdaki ülkenin üçüncü büyük bankası Glitnir Bankasını devletleştirdi.
Hükümet, zor durumdaki bankanın yüzde 75'lik hissesini devraldı.

Glitnir Bank'ın, 10 ülkede faaliyete gösterdiği belirtiliyor.
haber7

HSBC 1100 KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARIYOR

26 Eylül 2008
Avrupa'nın en büyük bankacılık grubu olan HSBC, krize 1100 çalışanını kurban verecek.
Bankadan yapılan açıklamada, global finans krizi gerekçe gösterilerek global bankacılık ve piyasa operasyonları biriminin yüzde 4'ünün işten çıkarılacağı duyuruldu.

Bu oran 1100 kişiye denk geliyor.

Washington Mutual da gitti

HSBC sözcüsü Gareth Hewett, "Bu işten çıkarmaları piyasa koşulları, ekonomik durum ve 2009'a yönelik temkinli duruşumuz nedeniyle gerçekleştiriyoruz" ifadesini kullandı.

İşten çıkarmalarının yarısının HSBC'nin merkezi olan İngiltere'den yapılması bekleniyor.

HSBC'nin dünya genelinde 335 bin çalışanı bulunuyor.
-hurriyet-

KRİZE TÜRKİYE'DE İLK KURBAN!

26 Eylül 2008
Piyasalar sabahtan bu yana Fortis ile ilgili dedikodularla çalkalanıyor.
Mali açıdan zor günler yaşayan ve son bir yılda hisseleri yaklaşık yüzde 75 gerileyen Belçika-Hollanda ortaklığı Fortis'in sermayesini güçlendirmek için Türkiye'deki iştirakini de satabileceği iddia ediliyor.

Yabancı haber ajanslarının gündemine oturan satış ile ilgili bankadan bir henüz doğrulama gelmedi.

HİSSELERDE SERT DÜŞÜŞ

Haberlerin etkisi ile Fortis hisseleri güne yüzde 12'ye yakın düşüşle başlarken, 5.75 euroya geriledi. Fortis hisseleri bundan bir yıl önce ise 23,96 euro seviyesindeydi. Hisselerinin hızla değer kaybetmesiyle Fortis'in piyasa değeri de 17,3 milyar euroya kadar indi.

Belçika'da Hollandaca yayımlanan ekonomi ve finans gazetesi De Tijd, kaynağını açıklamadığı haberinde, satılması muhtemel varlıklar arasında “Türkiye'deki faaliyetleri, fon ve varlık yönetimi birimlerini, ABD'deki opsiyon hizmetlerini ve Asya'daki sigorta faaliyetlerini” saydı.

Gazeteye konuşan bir kaynak “Artık (satışta) tabu yok. Doğru fiyat teklif edilirse kraliyet mücevherleri bile satılabilir. Tercih (satışta) Benelüks ülkelerindeki faaliyetlerin ötesine gidilmesi” dedi.

Bu arada, Fortis Üst Yöneticisi Herman Verwijlst, Hollanda gazetesi De Telegraaf'a yaptığı açıklamada, sermayeyi güçlendirmek için yapabilecekleri muhtemel satışlarda “esas faaliyetlerle ilgili ya da esas faaliyet dışındaki varlıklar” ayrımı yapmayacaklarının işaretini verdi.

Öte yandan, Küresel çalkantı ve ABD emlak piyasasındaki zararlar nedeniyle bankaların birbiri ardına rekor zarar açıkladıkları bir dönemde, Hollanda bankası ABN Amro'yu bir konsorsiyumla birlikte geçen yıl 72 milyar euro rekor fiyata satın alan Fortis'in sermaye gereksinimi artmıştı. (Hürriyet)

IMF Başkanı,''Küresel finansal krizin
maliyeti 1,3 trilyon doları bulacak''


24 Eylül 2008 IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, küresel finansal krizin toplam maliyetinin 1,3 trilyon doları bulacağını tahmin ettiğini söyledi.
IMF sözcüsü Conny Lotze'nun açıklamasına göre Dominique Strauss-Kahn bu açıklamayı, yükselen emtia fiyatlarının ekonomik etkileriyle ilgili olarak düzenlenen bir konferansta yaptı.
Strauss-Kahn böylece, daha önceki 1-1,1 trilyon dolar olan tahminini yükseltmiş oldu.

ABD MERKEZ BANKASI, "KÖTÜLEŞEN MALİ KRİZ, EKONOMİK BÜYÜMEYİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR"
ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, kötüleşen mali krizin, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceğini söyledi.
ABD Kongresi Karma Ekonomik Komitesinde bir konuşma yapan Bernanke, FED'in gelişmeleri yakından takip ettiğini, büyümeyi desteklemek ve fiyat istikrarı için gerekli adımları da atacağını ifade etti.
Mali gerginlik nedeniyle büyüme tahminleri konusunda belirsizliklerin bulunduğuna dikkati çeken Bernanke, dış ticaretin, büyümeye katkısının daha az olacağını, bu nedenle büyüme için gerekli önlemlerin alınacağını kaydetti.
Analistler, FED'in, büyümeyi desteklemek için faiz oranlarını yakında indirebileceğini belirtiyorlar.
Mali istikrarın, ekonomideki düzelme için bir ön koşul olduğunu belirten Bernanke, Kongrenin, kurtarma paketi konusunda hızlı karar almaması durumunda, bunun çok ciddi sonuçlarının olabileceği uyarısında da bulundu.
Bu arada, ABD'de ikinci el konut satışları Ağustos ayında geriledi.
Beklentinin 4 milyon 93 bin adet olduğu Ağustos ayındaki ikinci el konut satışları, 4 milyon 91 bin adet ile beklentilerin altında gerçekleşti.
netgazete

Yunanistan'da havayolları krizi

24 Eylül 2008 Yunan hükümetinin Ulusal Olympic Havayolları'nın kapatılarak yeniden yapılandırılması kararı, komşuyu karıştırdı. 2 gün önce kararı protesto eden çalışanlar, polisle çatıştı. Dün de bir grup havayolu personeli, Venizelos Havaalanı'nın pistini kısa bir süre uçuşlara kapattı. Özelleştirmeye karşı çıkan bayrak taşıyıcılar, pistte eylem yaptı. Polis yetkilileri, eylemin uçuş trafiğini etkilemediğini ifade etti. Yunanistan Ulaştırma Bakanı Kostis Hacidakis, "2008 yılı aralık ayına kadar uluslararası ihaleler yoluyla yeniden yapılandıran havayolu şirketine yatırımcı bulunacağına inandığını" söyledi. Hacidakis, ekonomik anlamda zor günler geçiren şirketin 8 bin kadrolu elemanının emekliye ayrılmak veya aynı maaşla kamu sektöründe çalışmak gibi seçenekleri bulunduğunu belirtti.
netgazete

Borsayı tepetaklak eden ABD verisi
17 09 2008
ABD'den gelen bir veri İMKB'de de sert düşüşe neden oldu. Endeks 32.727,57 puana kadar gerileyerek 2008 yılının en düşük seviyesini gördü.
BORSA'DA ÜÇ GÜNLÜK KAYIP YÜZDE 11,63 OLDU

İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri piyasasında düşüşler bugün de devam etti.

Hises senetleri günlük bazda ortalama yüzde 2,99 değer yitirirken son iki günlük kayıp ortalama yüzde 11,63 oldu.

İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 1.671,18 puan düşerek 32.727,57 puandan kapandı.

Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 4,86 oldu.

İlk seanstaki 662,40 puanlık artış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 1.008,78 puan geriledi.

Hisse senetleri günlük ortalama yüzde 2,99 değer yitirdi.

İMKB Bileşik Endeksi bu seansta 32.094,05 puana kadar gerileyerek 2008 yılının en düşük seviyesini de görmüş oldu.
aktifhaber

İngiltere'de yüzde 35 gaz zammı şoku
31 Temmuz 2008
İngiltere'nin en büyük enerji dağıtım firması olan British Gas, İngiltere tarihindeki en büyük gaz zammını yaparak halkın büyük tepkisini aldı.
Aynur TATTERSALLL'ın haberi

Basın gaz 1 gecede yüzde 35'lik zam yapan British Gas'ı hedef aldı. İngiltere'nin en büyük enerji dağıtım firması British Gas, enerjiye bir gecede yaptığı yüzde 35'lik zam ile tarihe geçti. Yeni dönemde tüketicilerin yıllık gaz ve elektrik faturalarında ortalama 250 sterlin artış olacak.

Zammı büyük öfkeyle karşılayan tüketici grupları, bundan en çok fakir ailelerin etkileceğini savunarak yüzde 35'lik artışın kabul edilemez olduğunu savundu. British Gas, gaza yüzde 35 ve elektriğe yüzde 9 zam yapıldığını dün gece açıkladı. Ani bir artışla tüketiciyi zora sokmak durumunda kaldıkları için üzgün olduklarını ifade eden British Gas yetkilileri, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu çalkantılar nedeniyle zammın yapılmasının şart olduğunu tüketicileri zora soktukların için üzgün olduklarını dile getirdi.
haber7

Simens 16 bin işçi çıkartacak
08 Temmuz 2008
Almanya'nın önde gelen şirketlerinden Siemens, dünyadaki tüm işletmelerinden toplam 16 bin 750 kişiyi işten çıkartacak.
Siemens tarafından bugün Münih kentinde yapılan açıklamada, şirketin tasarruf planları kapsamında 2010 yılına kadar sadece Almanya'daki işletmelerden 5 bin 250 kişinin işten çıkartılacağı bildirildi.

Söz konusu tasarruf planları çerçevesinde toplam 12 bin 600 çalışma yerinin kaldırılacağı, 4 bin 150 kişinin de yeniden şekillendirme projeleri kapsamında işten çıkartılacakları kaydedildi.
haber7

Çin borsasında tarihi hüsran

12 Mayıs'ta gerçekleşen 8.0 büyüklüğündeki depremin de etkisiyle tarihi sarsıntılar geçiren Çin borsası, geçen hafta yüzde 13.8'le 1996'dan beri en büyük düşüşünü yaşadı.
14 Haziran 2008

Bu düşüşle borsanın 3.07 triyon yuan (445 milyar dolar) sermaye kaybı yaşadığı belirtiliyor. Şanghay bileşik endeksi, dün yüzde 3 düşüşle günü 2868.8 puandan kapatmıştı. Shenzhen endeksi ise yüzde 3.9 düşüşle 9936.73 puandan kapandı ve 10 bin psikolojik sınırının altına düştü. Endeksin geçen haftaki düşüşü ise yüzde 15.3 oldu.

İki borsanın hacmi ise cuma günü 67.3 milyar yuan (9,75 milyar dolar) oldu. Çin'deki borsa yıl başından bu yana yüzde 45 oranında değer kaybetti.

Borsada işlem gören China Pacific Insurance, Bank of Communications, PetroChina ve China Shipping Container Lines Co Ltd gibi dev şirketlerin halka arz fiyatlarının altında büyük düşüş yaşadığı kaydedildi.

Çin medyasındaki haberlerde, yatırımcıların Çin hükümetinin yeni sıkı para politikaları uygulamasından ve global hisse senetleri piyasasındaki düşüşten endişe duydukları kaydedildi.

Uzmanlar, ferdi yatırımcıların resmin netleşmesine kadar borsadan uzak kalmasını tavsiye ediyor ve borsanın daha da düşeceği uyarısında bulunuyor. Çin'in enflasyonla mücadele için daha sıkı para politikası izleyeceği ve faiz oranlarını artıracağı belirtiliyor.

Çin'de mayıs ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) oranının yıllık bazda yüzde 7,7 olduğu ve bunun Nisan ve Şubat aylarında son 12 yılın rekorlarını kırarak 8,5 ve 8,7 olan enflasyon rakamından düşük olduğu açıklanmıştı.
haber7

Belçika'da siyasi kriz ve sosyal gerilim tırmanıyor, yıllık enflasyon % 5.21'e ulaştı

10 Haziran 2008
Belçika'da bir yıldır devam eden siyasi uzlaşmazlık ve kriz ortamı ülkenin bölünmesine ilişkin tartışmaları bir kere daha gündeme getirirken, sosyal gerilim tırmanıyor.
Yıllık enflasyonun yüzde 5,21 olarak belirlenmesi ve bunun son 23 yılın en yüksek enflasyon oranı olduğunun açıklanmasından sonra, ülkenin çeşitli bölgelerinde on binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri ve grev hareketleri artıyor.
Sendikalar, maaş artışı ve başta enerji ürünleri olmak üzere bazı tüketim maddelerinde KDV'nin yüzde 21'den yüzde 6'ya düşürülmesi gibi talepleri ön planda tutarken, temel gıda maddelerindeki aşırı fiyat artışlarının engellenmesini de istiyor.
Yakıt giderleri artan taşımacılık sektörü, sigara yasağından olumsuz etkilenen lokantacılık sektörü, maaşları AB ortalamasına göre düşük kalan emekliler ile süt ve et üreticileri, huzursuzluk yansıtanların başında geliyor.
Belçika'da bir yıl önce yapılan genel seçimlerin ardından süregelen siyasi uzlaşmazlık ve kriz, sosyal gerilimin tırmanmasına paralel olarak çözümsüzlük ortamı yansıtıyor.
Federal yapılı devlette yeni kurumsal reformlar yapmak hedefiyle oluşturulan sosyalist, liberal ve muhafazakar partiler koalisyonu bu hedefe ulaşamıyor ve "erken seçim" olasılığı giderek ön plana çıkıyor.
Flaman ve Valonlardan oluşan Belçika'nın siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarının çözüm yolunu ülkenin bölünmesinde ve devlet olarak haritadan silinmesinde görenler, siyasi partilerin uzlaşmaz ve çözüm üretemez durumda olmalarından yararlanarak seslerini yükseltiyor. Kapsamlı bir kamuoyu yoklaması yapan Flaman "Laatste Nieuws" gazetesi, Belçika'nın bölünmesinden yana olan Flamanların oranının yüzde 49,7 olduğunu bildiriyor. Flaman bölgesinde Belçika'nın tek devlet olarak kalmasından yana ısrarlı tavır sürdürenlerin oranının yüzde 15'i bulmadığı ileri sürülüyor.
Belçika'da bazı siyasi gözlemci ve uzmanlar, bir yıldır devam eden krizin "suni" olduğunu, çözümsüzlük görüntüsünün kamuoyuna bilinçli olarak sunulduğunu, yaratılan gergin ortamın ardından ülkenin varlığına son verilmesi seçeneğinin halka daha kolay "hazım ve kabul ettirileceğini" savunuyor.
Ülkenin Flaman ve Valon kesimlerinde büyük siyasi partilerin ve oluşumların liderlerinin, "ölmekte olan bir devletten" söz ettikleri gözlemleniyor.
Enflasyon, işsizlik, tüketim gücünde kayıp, vergi ve bürokrasi baskısı, siyasetçileri başarısızlıkları gibi unsurların etkisiyle bunalan kamuoyunun, iş dünyasının ve sendikaların tepki eylemlerinin gelecek günlerde artacağı bildiriliyor.
Ülkenin çeşitli bölgelerinde grev ve protesto hareketleri devam ederken, kamyon sürücüleri, 19 Haziranda AB zirvesi sırasında başkent Brüksel'i bloke edeceklerini duyurdu.
netgazete

Marks& Spencer, Laura Ashley bile sıkıntıda! İngiltere'de indirimli satışlar 1 ay evvel başlıyor

31 Mayıs 2008
Ekonomik durgunluk ve kriz beklentisi yaşanan İngiltere'de müşteri sıkıntısı çeken mağazaların indirimli satışlara bir ay erken başlamaya karar verdikleri bildirildi.
Normalde her yıl Temmuz ayında indirimli satışlara başlayan ve ellerindeki yaz stoklarını tüketmeye çalışan mağaza sahiplerinin, mal satamamak yüzünden bu yıl Mayıs sonu-Haziran başı itibariyle indirimli satışları başlatmak konusunda anlaşmaya vardıkları ifade edildi.
Pek çok mağazanın bu hafta sonu itibariyle geniş bir ürün yelpazesinde yer alan ürünlerinde indirimli fiyat uygulamasına başlayacaklarına dikkat çekilirken, uygulamaya Marks& Spencer, Laura Ashley ve House of Fraser gibi büyük firmaların da katılacağı belirtildi.
Diğer bazı büyük mağazaların ise geçen hafta sonundan bu yana indirimli fiyatlar uyguladıklarına işaret eden İngiliz basını, tüketim kalıplarındaki bu önemli değişimin ardında istikrarsız ekonomik ortam ve artan yaşam maliyetinin etkili olduğunu yazdı.
Gaz, elektrik, su, gıda, vergiler ve tutsat ödemelerinin bir yıl öncesinin aynı dönemine göre 1800 sterlin daha pahalı olduğunu da hatırlatan İngiliz basını, tüketicilerin yüzde 57'sinin zorunlu giderler hariç, harcamalarında büyük kısıntıya gittiğini ortaya koyan araştırma sonuçlarına da dikkat çekti.
Tüketicinin yüzde 20'sinin yaz tatili planlarını askıya aldığı, yüzde 16'sının ise evlerinde yapacakları yenileme çalışmalarına ilişkin planlarını iptal ettiği bildirildi.
GFK NOP şirketi tarafından yapılan anketin sonuçları da tüketicinin ekonomiye duyduğu güvenin 1990 yılından bu yana en düşük seviyesine gerilediğini gösterdi.
netgazete

Konut stoku arttı, müteahhitler zorda
30 Mart 2008

Küresel piyasalardaki gelişmeler, konut kredisi faizlerindeki artış emlak piyasalarında daralmaya yol açarken, fiyatları da aşağıya çekiyor.
İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ateş, bugün Amerika'dan başlayan ve Avrupa ülkelerine de sirayet eden tutsat kredilerinin geri ödenmemesi nedeniyle başlayan sıkıntının Türkiye'ye de yansıdığını savundu.
Bunun yanı sıra son günlerde yaşanan parti kapatma davasının da piyasada sıkışmaya neden olduğuna işaret eden Ateş, "Piyasa hiç bir hareket olmadığı için çok büyük daralma içinde. Sektörde yüzde 50 oranında bir daralma var" dedi.
Ateş, şu anda inşaat firmalarının üretim yaptıklarını ancak konut satamadıklarını, kurumsallaşmış inşaat firmaları dışında bir çok inşaat firmasının kepenk kapattığını, iflas durumunda olduğunu öne sürdü.
Sabri Ateş, "Bir çok inşaat firması şu anda çivi vuramıyor, inşaattan çekiç sesi gelmiyor. 2 yıl sonra evi bitireceklerini taahhüt ettikleri halde kendilerinden daire ve iş yeri alan müşterileri ile görüşerek bu sürenin 6-7 yıla çıkarılması yönünde çalışıyor" diye konuştu.
Kiralık konutlarda da talep olmadığını ifade eden Ateş, kimsenin kolay kolay ev değiştirmediğini, gayrimenkul sektörünün tümden sıkıntıda olduğunu söyledi.
Konut faizlerinin de yükseldiğine işaret eden Ateş, "Faiz oranları şu anda çok yüksek ve yükselmeye devam edecek. 2008 bizim için çok iyi, 2009 daha da karanlık" dedi.
Sabri Ateş, geçmiş yıllarda yüzde 25-30 oranında olan banka kredisi ile konut alımının bugün yüzde 5'i geçmediğini ve bu oranın da düşeceğini kaydetti.
Gayrimenkul fiyatlarında bölgelere görü yüzde 10 ile yüzde 30 arasında düşüşler olduğuna da işaret eden Ateş, bugün gayrimenkul alanların kazançlı çıkacağını belirtti.

Retürk Gayrimenkul Danışmanlık Genel Müdürü Murat Gener de piyasada şu anda kış aylarına oranla mevsimsel bir canlanma olduğunu, ancak piyasanın durgun olduğunu kaydetti.
Emlak piyasasındaki durgunluğun satıcıların, mal sahiplerinin ellerindeki gayrimenkulleri nakte çevirmeleri aşamasında harekete neden olduğuna işaret eden Gener, bu dönemde ev satmak isteyenler fiyatları düşürdüğü için piyasada yine bir hareketlenme yaşandığını vurguladı.
Gener, şunları söyledi:
"Geçen yılın yaz aylarından itibaren emlak piyasasında bu satıcıların gayrimenkullerini nakte çevirmeleri anlamında bir daralma yaşanıyor. Bu daralma nedeniyle de satıcı taraf evlerini satmakta zorlanıyorlar ve bunun için de fiyatları aşağıya doğru çekiyorlar. Bu da şu an itibariyle gayrimenkul piyasasında ciddi anlamda fiyatların ucuzladığı ve yatırım imkanlarının arttığı bir dönem olarak gözümüze çarpıyor. Buradaki arkadaşlarımızla bir araştırma yaptık, bu kış ile geçen kışı kıyasladığımızda gayrimenkul fiyatlarında yüzde 20'ye varan oranlarda aşağı doğru hareketi gördük. Özellikle Bağdat Caddesi, Etiler, Kadıköy, Beşiktaş gibi eski yerleşim yerlerinde fiyatların yüzde 20'ye varan oranlarda gerilediğini gördük. Ataşehir, Çekmeköy gibi yeni yerleşim bölgelerinde ise yüzde 5-10 arasında gerileme görüldü."
Ellerinde nakit olanlar için şu anda ev almanın cazip olduğunu söyleyen Gener, "Ama elinizde nakit yoksa şu andaki faiz oranları elbette ki çok cazip değil. Zaten bankalar da bundan muzdarip" diye konuştu.

Faizlerin yükselmesinin bankaların konut kredilerini neredeyse durma noktasına getirdiğini ifade eden Gener, "40 küsur acentemiz var. Gayrimenkul danışmanlarımla sürekli konuşuyorum. (İnsanlar nakti varsa geliyorlar yoksa kredi için bize başvuran insanların sayısı azaldı, neredeyse durdu) diyorlar. Çünkü faizler bundan bir yıl önce yüze 1'lere düşmüşken şimdi yüzde 1,5'ler seviyesinde" dedi.
Gener, geçen yıl krediye uygun olan yerlerde satılan her 100 evden neredeyse yüzde 80'inde banka kredisi kullanılırken, bugün durgunluk nedeniyle satılan ev sayısının 80'e gerilediğini, bunun da yüzde 20'sinin kredi ile alım yaptığını vurguladı.
netgazete

İngiltere Kraliçesi, 60. evlilik yıldönümü partisini, kriz beklentisi sebebiyle iptal etti

30 Mart 2008 İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in evliliğinin 60. yıldönümü nedeniyle yapmaya hazırlandığı büyük kutlamayı, ülkesindeki ekonomik kriz beklentisi nedeniyle iptal ettiği bildirildi.
Kraliçenin, "pırlanta yıldönümü" olarak kabul edilen 60. evlilik yıldönümü partisini, "ülke bir krizin eşiğindeyken böylesine büyük ve lüks bir kutlama yapmak uygunsuz olur" diyerek iptal ettiği kaydedildi.
Gelecek hafta sonu Londra'daki ünlü Ritz otelde yapılması planlanan partide konuklara kristal karaflarda şampanya ikram edileceği, masaların renkli kristallerle süsleneceği belirtiliyordu.
Ancak Kraliçenin halkının giderek yükselen faturalar ve konut fiyatları karşısında yaşadığı güçlükleri dikkate alarak böyle bir kutlama yapması halinde bunun "hassasiyetten uzak bir tutum olarak" değerlendirileceğini düşündüğü ve kararını iptal yönünde aldığı belirtildi.
Kraliçe ve Edinburgh Dükü eşi Prens Philip'in 60. evlilik yıldönümü partisine aile üyelerinin yanı sıra aileye çok yakın 60 davetli katılacaktı.
netgazete

Volvo 1000 işçi daha çıkaracak
29 09 2008
İsveç araba firması Volvo ekonomik krizden dolayı 1000 işçinin daha işine son vereceğini açıkladı.
Volvo geçtiğimiz yaz aylarında Göteborg Torslanda'daki gece vardiyasını kaldırmış ve 1200 işçinin işine son vermişti.

İsveç medyasına bir açıklama yapan Volvo basın danışmanı Maria Bohlin, dünyada para piyasalarında yaşanan ekonomik krizden araba piyasasının çok kötü etkilendiğini kaydederek, bu nedenle Volvo'nun da yeni tasarruf önlemleri almak zorunda kaldığını açıkladı.

Açıklamaya göre, dünyada 2006 ve 2007 yıllarında Volvo marka arabaların satışında düşüş gözlendi.

2008 yılı ilk altı aylık bilançosu 1,6 milyar İsveç kronu (165 milyon avro) olan Volvo önümüzdeki günlerde fabrikalarından 1000 işçinin daha işine son verecek
haber

Bosna Hersek'te ekonomik kriz büyüyor

19 Ağustos 2010 Ağır bir ekonomik kriz yaşayan Bosna Hersek'te, Zenica kentindeki ülkenin en önemli mobilya fabrikalarından "Krivaya", 1200 işçisine ücretsiz izin vererek üretimi durdurdu.
Hammadde konusunda bir süredir sıkıntı yaşayan fabrika, bugün 1200 işçisini ücretsiz izne ayırdı. Fabrikanın genel müdürü İsmet Muyanoviç, üretimin durmasıyla ilgili belgeleri imzaladıktan sonra, yaptığı açıklamada, şirketin hammadde yetersizliğinden dolayı üretime bu şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle üretimi durdurduklarını kaydetti.
Bu arada, fabrikanın üretimini normal kapasitede tutabilmesi için 6 ayda 40 bin metreküp odun hammaddesine ihtiyaç duyduğu, ancak Bosna Hersek Federasyonu'na bağlı Zenitsa-Doboy Kantonu Orman Müdürlüğünün bu şirkete sadece 8 bin metreküp hammadde tedarik ettiği bildirildi. Fabrika, Bosna-Hersek Federasyonu yetkililerine daha önce hammadde ihtiyacının karşılanmaması halinde üretimi durduracağını açıklamıştı.
Ücretsiz izne ayrılan fabrika işçileri ise en kısa sürede işlerine dönmeyi umut ettiklerini dile getirdi.
Dünyada yaşanan ekonomik krizin en fazla etkilediği ülkelerden biri olan Bosna Hersek'te, özel şirketler ve bazı devlet kuruluşları çalışanlarına maaş ödemede sıkıntılar yaşıyor. Ekonomik krizle birlikte geçen yıl ülkede binlerce şirketin hesapları bloke edildi. Ekim 2008 ayından bu yana yaklaşık 100 bin kişi işini kaybetti. Ülkede, bu yılın nisan ayı itibariyle kayıtlı işsiz say ısının 516 bin olduğu açıklandı.
İşsizliğin yüzde 42,6 olduğu ülkede, özellikle halk ve ş irketler banka kredilerini ödemede zorlanıyor. Bosna-Hersek Merkez Bankası, geçen ay, ülkede, geciken banka kredilerinin banka aktiflerine oranını yüzde 7,1 olarak açıklamıştı. Bosna-Hersek'in 2009 yılında ekonomisi yüzde 3,5 küçüldü . Ülkedeki bankaların bu yılın ilk yarısında zararı ise 32 milyon olarak tespit edildi. netgazete

İşsiz Ordusuna Bir Ayda 100 Bin Kişi Daha Katıldı
22 Kasım 2010

Ekonomik kriz sürecinden toparlanmaya çalışan Rusya'da işsizlik rakamları yeniden eksi vermeye başladı.
Ekonomik kriz sürecinden toparlanmaya çalışan Rusya'da işsizlik rakamları yeniden eksi vermeye başladı. Rusya Federal İstatistik Servisi'nin rakamlarına göre Ekim ayında 100 bin kişi daha artan işsiz sayısı 5,1 milyona ulaştı. Servisten yapılan açıklamada, "Ekonomik olarak aktif olan 70,5 milyon nüfus bulunuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kriterlerine göre işsiz sayısı 5,1 milyona yükseldi" bilgisi yer aldı. aktifhaber

Nokia CEO'su: Krizdeyiz
9 ŞUBAT 2011

Akıllı telefonlarda dünya lideri olan Nokia'nın İcra Kurulu Başkanı Stephen Elop çalışanlarına gönderdiği bir mesajda "krizde olduklarını" söyledi.
Elop, bu mesajda, Nokia'nın, "pazar paylarını ele geçiren yaratıcı rakiplerle çevrelenmiş bir şekilde, yanmakta olan bir platformun üzerinde durduğunu" belirtti.

Stephen Elop, Google'ın Android işletim sistemi ve iPhone'un başarılarını örnek gösterdi.
Engadget adlı internet sitesinde yer alan mesajda, Elop şunları söylüyor:
"İlk iPhone 2007de çıktı ve bizim hala buna yakın bir ürünümüz yok. Android iki yıl önce geldi ve bu hafta, akıllı telefonlarda liderliği elimizden elimizden aldı. Bu inanılmaz birşey."
Akıllı telefon satışlarında Nokia hala dünya lideri olmasına karşın, pazar payı giderek azalıyor.
Nokia hala lider ama pazar payı düşüyor
IDC adlı araştırma şirketine göre, 2010'da Nokia'nın pazar payı yüzde 38'den yüzde 28'e düştü.
Nokia'nın, aralarında iPhone ile HTC'nin de bulunduğu rakiplerinin pazar payı ise, ya arttı ya da aynı kaldı.
CCS adlı araştırma şirketinden Ben Wood'a göre, Elop'un çalışanlara gönderdiği bu mesaj, Nokia'nın karşı karşıya olduğu derin yapısal sorunlara işaret ediyor.
Elop, sızdırılan bu mesajında, akıllı telefon kategorisi dışındaki pazarda da, Çinli üreticiler tarafından sıkıştırıldıklarını söylüyor. BBC

Toyota Amerika kıtasında üretimi yavaşlatıyor
24 MART 2011

Dünyanın en büyük otomotiv üreticisi olan Toyota, yaşanan parça sıkıntısı nedeniyle Kuzey Amerika'daki bazı fabrikalarında üretimi yavaşlatacağını duyurdu.
Şirketin başlıca fabrikalarının bulunduğu Japonya'daki deprem ve tsunami nedeniyle, üretim sekteye uğramıştı.

Kuzey Amerika, Uzak Doğu-Okyanusya, Ekonomi, Şirket Haberleri
Fabrikalarda hasar olmasa bile, ülkede devam eden elektrik kesintileri üretim sektörüne darbe vuruyor.
Pek çok büyük otomotiv şirketi belli fabrikaları ürünlerin belli parçalarını üretmekte uzmanlaştırmış durumda.
Bu nedenle parçaların vaktinde üretilip sevkedilememesi, binlerce kilometre uzaktaki üretim bantlarını etkiliyor.
Toyota, Japonya'daki 12 montaj fabrikasında faaliyetleri 26 Mart'a kadar durdurmuştu.
Şirket şimdi Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'daki fabrikalarında stokları gözden geçirip buralarda da üretimi durdurmak gerekip gerekmediğine bakacak. BBC

Erdal Şafak
Vah Portekiz, vah!
8 Nisan 2011



Yazık; komşu AB'de ve "Euro Bölgesi" nde kader ortağı Portekiz'le şimdi bir de "Kriz kardeşi" haline geldiklerine ilişkin haberleri öğrenemeyecek.

Yunan meslektaşlarımız greve gittiler.

Yunanistan'da devlet kanalları ve ajansı dahil tüm gazeteler, televizyonlar, radyolar, internet haber siteleri sustu. Yaklaşık 7 bin gazeteci iş ve ücret güvencesi talebiyle eylem başlattılar.

Akdeniz'in öbür ucunda ise Portekizliler can derdine düştüler. Başbakan Jose Socrates aylar boyunca "Bizim yardıma da, kurtarılmaya da ihtiyacımız yok" diye çırpındıktan sonra beyaz bayrağı salladı.

Daha doğrusu, sallamak zorunda kaldı. İki nedenle:

1- Peş peşe 3 kemer sıkma paketi açtı. Sonuç? Devletin borç yükü daha da arttı.

2- Bankalar sonunda rest çekti: "Bundan böyle hazine borçlanma kâğıtlarını almayacağız!"

Oysa küresel ekonomik kriz önce bankaları vurduğunda Portekiz hükümeti kesenin ağzını sonuna kadar açarak kendi finans kurumlarını kurtarmıştı. Devletin parasıyla batmaktan kurtulan bankalar şimdi devleti batırıyorlar! Küreselleşme biraz da böyle bir şey işte!

Neyse... Portekiz'in biraz soluklanabilmek için en az 80 milyar euro'ya ihtiyacı var. Bunun üçte ikisi AB'den sağlanacak, kalanı da IMF'den.

Böylece, Portekiz'in yönetimi de, dizginleri de "Troyka"ya; AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF temsilcilerinden oluşan kurula geçecek.

Bütçe harcamalarını onlar denetleyecek.

Vergi oranlarını onlar belirleyecek.

Onlar emredecek, hükümet uygulayacak: "Emekli maaşlarını indir...", "Kamuda personel sayısını şu kadar azalt...", "Sağlık harcamalarını şu kadar kıs...", "Şunları özelleştir...", "Şunlara zam yap..."

Yoksa? "Kredinin birinci dilimini unut..."

Bu emirler yerine gelecek ama bir süre sonra bakılacak ki, kamu borç yükü de, bütçe açığı da istenen düzeye indirilememiş...

Haydi bir reçete daha: "Benzine, toplu ulaşım araçlarına, elektriğe, suya zam yap...", "Sağlık giderlerini biraz daha kıs, ilaç bedellerini ödeme...", "Devletten şu kadar daha adam çıkar..."

Yoksa? "Kredinin ikinci dilimini vermeyiz..."

Yunanistan'da bu senaryo yaşandı, yaşanıyor, kim bilir daha kaç yıl yaşanacak. İrlanda'da bu senaryo kısmen de olsa yaşanıyor...

Portekiz senaryonun üçüncü oyuncusu ya da kurbanı oldu.

Sırada başka aday var mı? Yanlış soru. Doğrusu "Sırada kim var" olmalı.

Herkesin işaret parmağı aynı yönü gösteriyor: "İspanya."

Maazallah... Yunanistan, Portekiz ve İrlanda'nın büyüklükleri toplamı, AB'nin gayrisafi milli hasılasının topu topu yüzde 7'sine denk geliyor.

İspanya öyle mi? Tek başına AB'nin gayrisafi milli hasılasının yüzde 12'sini temsil ediyor.

İspanya'nın da batması, euro'nun çökmesi demek... İspanya'nın da diz çökmesi, AB'nin sonu demek...

Bir daha maazallah!

Portekizliler'e bir tutuklunun, bir hükümlünün cezaevine girerken, gardiyanların ve hapishane arkadaşlarının haykırdıkları dileği tekrarlamaktan başka bir şey gelmiyor elimizden: "Allah kurtarsın!"

Ve de "Beterinden korusun" diyeceğiz ama o duanın tutacağından pek emin değiliz.

Çünkü Avrupa'da bugün dünden beter; yarın ise bugünden kötü olacak...

Sabah

Finans piyasalarında çöküş devam ediyor
8 AĞUSTOS 2011

Amerika'nın kredi notunun düşürülmesi ve Avrupa'nın borç krizinin kötüleştiği kaygılarıyla uluslararası borsalarda yaşanan düşüş devam ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde de borsa düşük hisse senedi fiyatlarıyla açıldı.

ABD'nin resesyona doğru ilerlediği endişesi çoğu borsacının elindeki senetleri satmasına yol açtı.
Avrupa Merkez Bankası ise İspanyol ve İtalyan hükümetlerinin tahvillerini almak için milyonlarca euro harcadı.
İspanya ve İtalya'da borsalar yükseldi, ancak Avrupa ve Asya'daki borsalar düşmeye devam ediyor.
İspanya'ya verilen borçlara atfedilen riskin göstergelerinden biri olarak görülen 10 yıllık İspanyol tahvillerinin faizi yüzde 6'dan yüzde 5.2 seviyelerine geriledi.

Borsalarda düşüş

Londra'da FTSE 100 endeksi yüzde 3.4 değer kaybederken, Frankfurt'taki Dax endeksi yüzde 5, Fransız Cac ise yüzde 4.7 oranında düşüş sergiledi.
İngiltere FTSE'deki 178 puanlık düşüşle, endeksin yirmi yedi yılllık tarihinde ilk kez dört oturum üst üste 100 puanın üzerinde düşüş yaşanmış oldu.
Yunanistan borsasında işlem gören hisse sennetleri ise son on dört yılın en düşük noktasına geriledi.
Küresel borsalardaki düşüş sonrasında İMKB'de endeks gün sonunda yüzde 7.08 düşüşle kapandı.
BBC


En son Ekim tarafından Cmt Şub 13, 2010 6:42 pm tarihinde değiştirildi, toplam 3 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal Eyl 30, 2008 1:29 am    Mesaj konusu: ingiliz hükümeti, Bradford & Bingley'e el koydu! Alıntıyla Cevap Gönder

''Arjantin iflas ediyor'' söylentisi piyasaları alt üst etti: Dolar 1,640 YTL'ye, avro 2,106 YTL'ye yükseldi
22:30 - İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisse senetleri bugün ortalama yüzde 4,11 oranında değer yitirdi. Serbest piyasada dün kapanışta 1,5670 YTL olan dolar güne 1,6250 YTL'den, 2,0620 YTL olan avro 2,1000 YTL'den başladı. Doların bugünkü kapanıştaki satış fiyatı 1,6400 YTL, avronun satış fiyatı 2,1060 YTL oldu. Merkez Bankası, doların bugünkü efektif kurunu alışta 1,6335 YTL, satışta 1,6450 YTL olarak açıkladı. Merkez Bankası dün efektif kurunu alışta 1,5224 YTL, satışta 1,5331 YTL olarak belirlemişti. 22.10.2008 İSTANBUL netgazete

Dünya Borsaları Taban Yaptı
10 Ekim 2008

Dünyada kriz çanları çalmaya başladı. İlk kurban Japonya oldu. Rusya borsası açılmadı bile. ABD borsası düşüşle açılırken, Türkiye'de durum....

Küresel kriz dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Güne 600 puanlık düşüşle başlayan New York Borsası 9 bin puanın altına geriledi. IMKB ise son 5 yılın en düşük seviyelerine düştü.

New York Borsası'nda Dow Jones endeksi yüzde 8 düştü. Dow Jones Endeksi 663 puan düşerek 7,915 puana geriledi. Standard & Poor's 500 endeksi yüzde 7'den ve Nasdaq Bileşik Endeksi de yüzde 5'den fazla değer kaybetti.

İMKB'de HİSSE SENETLERİ ORTALAMA YÜZDE 7,72 DEĞER YİTİRDİ

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, haftanın son işlem gününü 2382,78 puanlık kayıpla 28.495,93 puandan tamamladı.

Hisse senetleri ortalama yüzde 7,72 oranında değer kaybederken, işlem hacmi 1 milyar 673 milyon 536 bin 394 YTL seviyesinde gerçekleşti. Endeks, gün içinde en düşük 28079,98 puanı, en yüksek 29121,38 puanı test etti.

Dün 30.878,71 puandan kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 2.498,72 puan düşerek 28.379,99 puandan başladı. İlk yarıyı 29.002,12 puandan geçen endeks, en düşük olarak açılıştaki 28.379,99 puana kadar gerilerken, en yüksek olarak 29.121,38 puanı gördü.

Seans sonunda mali endeks 3.348,05 puan düşerek 41.113,25 puana, sanayi endeksi 1.543,52 puan düşerek 22.817,97 puana ve hizmetler endeksi 402,16 puan düşerek 21.873,54 puana çıktı.

Böylece, önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 7,53 oranında, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 6,34 oranında ve hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 1,81 oranında değer yitirdi.

Birinci seansta işlem gören toplam 312 hisse senedinden sadece 3'ü değer kazandı, 308 hisse değer yitirdi, 1 hissenin değerinde değişim olmadı.

Brinci seansta 627 milyon 129 bin 919 YTL'lik işlem hacmi oluştu. En çok işlem gören hisse senetleri Garanti Bankası, İş Bankası (C), Yapı ve Kredi Bankası, Turkcell ve Vakıfbank oldu.


ABD BORSALARI DÜŞÜŞLE AÇILDI

Dün yüzde 7 kayıpla açılan Dow Jones güne yüzde 2 kayıpla başladı

Dünya piyasalarında sarsıntı sürüyor. Dün yüzde 7 gerileyerek 8 bin 500 puana kadar düşen Dow Jones bugün açılışta önce yüzde 2 ardından birkaç dakika içerisinde yüzde 5.5 oranında değer kaybetti. İlk 10 dakika içerisinde kayıp yüzde 8'e ulaştı.

Endeks 7 bin 800 puanı gördükten sonra gelen tepki alımlaryla hafif toparlandı. Kayıpların önemli bir kısmı telafi edildi.

Saat 16.41 itibarıyla Dow Jones 8.220 %-4.18

Saat 17.11 itibarıyla Dow Jones dünkü kapanış seviyesine ulaştı kayıpların tamamı telafi edildi: 8.574

Hafta sonu yapılacak G7 ve G8 zirvesinde olumlu karralar çıkacağı beklentisi ABD Borsası'nın toparlanmasında etkili oluyor.

ayrıca İspanya Maliye Bakanı'nın Avrupa liderlerini toplantıya çağırması da olumul havayı destekledi.

Dow Jones 2003 yılı Mart ayından bu yana ilk kez 8 bin puanın altına geriledi.

Wall Street'teki düşüşten olumsuz etkilenen Avrupa borsalarında kayıplar yüzde 8'den yüzde 10'a çıktı. İMKB'de ise kayıplar yüzde 8'i geçti.

GÜNEY KORE MERKEZ BANKASI PARA BİRİMİ VON'UN DEĞER KAYBINI ÖNLEMEK İÇİN PİYASAYA MÜDAHALE ETTİ

Güney Kore'de Merkez Bankası, bugün ilk saatlerde para birimi Von'un önemli oranda değer kaybetmesi üzerine piyasaya müdahale ederek dolar satmaya başladı.

Von'un ABD doları karşısında, yaklaşık 10 yıl önceki Asya Krizinden bu yana bir günde en yüksek oran olan yüzde 5 değer kaybetmesi üzerine Merkez Bankası piyasaya müdahale ederek dolar sattı.

Bu arada Asya kıtasının dördüncü büyük ekonomisi olan Güney Kore'de Maliye Bakanı Kang Man-soo, ABD'li bankerler ile görüşerek yerel bankaları için likidite yolları aradığı belirtildi.

Dünyanın 6. büyük rezervine sahip Güney Kore Merkez Bankasının 240 milyar dolar rezervi bulunuyor

Güney Kore Borsası bugün yüzde 9, Avustralya Borsası yüzde 8,34, Yeni Zellanda Borsası da yüzde 4,72 oranlarında değer kaybetti

RUSYA'DA BORSA AÇILMADI

Wall Street ve Asya borsalarında gelen aşırı satış haberleri yüzünden Rus borsalarındaki işlemlere yeni bir emre kadar ara verildi.

Rus haber ajansı RİA Novosti, dünkü işlemlerde yüzde 10'luk bir artış sağlayarak yaralarını sarmaya çalışan MICEX ve RTS endekslerinin ikinci bir emre kadar işlemlere açılmaması kararı alındığını duyurdu.

ABD ve Asya borsalarında gelen yüksek satış haberlerinin Rus borsasında benzer bir krize neden olabileceği kaygısı taşıyan Rus yetkililer, borsaların bugün açılmaması kararı aldılar.

HİNDİSTAN MERKEZ BANKASI, PİYASADAKİ LİKİDİTEYİ ARTIRMA KARARI ALDI

Hindistan Merkez Bankası, piyasadaki likidite düzeyini artırma kararı aldı.

Banka, bugün aldığı karar ile daha önce aldığı rezerv nakit düzeyinde yüzde 0,5 indirime gitme kararını yüzde 1,5 düzeyine çıkardı.

Gözlemciler, merkez bankasının bu kararı ile finansal sisteme 12,2 milyar dolar para aktarma olanağı ortaya çıkacağını ifade ediyorlar.

JAPONYA'DA KRİZE İLK KURBAN

Küresel finansal kriz nedeniyle Japonya'da orta ölçekli bir sigorta şirketi iflas etti. İlk kez Japonya'da bir mali şirket krize kurban gitti.

İflas eden sigorta şirketi Yamato Life Insurance'ın Başkanı Takeo Nakazono, şirketin iflasından derin üzüntü duyduğunu söyledi.

Yaklaşık 2,7 milyar dolar borcu bulunan Yamato'nun, 1000 kadar çalışanı bulunduğu ve bireysel poliçe hesaplarının 10 milyar dolar olduğu belirtildi.

Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano gazetecilere yaptığı açıklamada, ''Şirket, ülkemizdeki sigortacılık sektöründeki en küçük şirket'' dedi.

Bu arada Washington'da bugün başlayacak G-7 ve IMF toplantılarına katılmak için ABD'de bulunan Shoichi Nakagawa, mali düzenleme kurumu yetkililerine, en son Japonya'da 1990 yılındaki bankacılık krizi sırasında kullanılan banka kurtarma yasasını incelemeleri talimatı verdi.

Nikkei gazetesi, yeniden canlandırma yasasının bölgesel bankalara yardım amacıyla 10 trilyon yen (100 milyar dolar) tutarında bir fon oluşturmak amacıyla kullanılabileceğini yazdı.

Japon hükümeti zaten 18 milyar dolarlık bir ekonomik teşvik paketi hazırlamıştı.

YÜKSEK FAİZ UMUDUYLA İZLANDA BANKASINA PARA YATIRAN BİNLERCE BELÇİKALI ÇARESİZLİK İÇİNDE

Küresel finansal krizde batınca hükümet tarafından el konulan İzlanda'nın en büyük bankası Kaupthing'te mevduatı bulunan binlerce Belçikalı, paralarını çekemeyeceklerini öğrenince şoke oldular.

İzlanda hükümetinin en koyduğu Kaupthing'in Brüksel ve Anvers şubelerine yığılan mevduat sahipleri, içeri giremeyince internet sitesinden bankaya ulaşmaya çalıştı.

Hukukçular, bankanın websitesini kapatması üzerine çaresizlik yaşayan Belçikalı mevduat sahiplerinin Kaupthing'in Brüksel ve Anvers şubelerinin bağlı olduğu Lüksemburg iştirakine ve 20 bin avroya kadar güvence sunan Lüksemburg Mevduat Fonu'na başvurmalarını öneriyor.

Kaupthing bankası, mevduata yüzde 6,25 ile piyasasının 2 puan üzerinde faiz vermeyi taahhüt ediyordu.

İzlanda, 44 milyar avroluk borçlarını ödeyemeyen ülkenin en büyük üç bankası Kaupthing, Landsbanki ve Glitnir'e hafta içinde el koymuştu.

Bu arada Belçika'da yapılan bir kamuoyu araştırması, halkın yüzde 57'sinin mevduatlarının geleceğinden endişelendiğini gösterdi. Het Nieuwsblad gazetesinin araştırması, mevduat sahiplerinin yüzde 5,7'sinin de hesaplarını daha güçlü olduklarına inandıkları bankalara yönlendirdiğini ortaya koydu.

Araştırmaya katılanların yüzde 62'si de küresel finansal krizde Fortis'in Fransızlara satılmasından üzüntü duyduklarını ifade etti.

CARTER: KRİZDEN BUSH'UN BERBAT EKONOMİK POLİTİKALARI SORUMLUDUR

ABD'nin eski başkanı Jimmy Carter, 1930 yılındaki ''Büyük Buhran''dan bu yanaki en kötü küresel finansal krizden ABD Başkanı George Bush yönetiminin ''berbat ekonomik politikalarını'' sorumlu tuttu.

Carter, Brüksel'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Bush'un 2001'de göreve başlamasından sonra savurganlık, büyük borçlanmalar ve dramatik vergi kesintilerinin piyasalardaki sıkıntı ve ekonomik krizin gerisindeki nedenler olduğunu belirtti.

Yüksek enflasyon ve enerji krizinin olduğu 1977-1981 yıllarında Beyaz Saray'da görev yapan 84 yaşındaki Demokrat başkan Carter, ''Sanırım kriz Bush yönetiminin berbat ekonomik politikalarından kaynaklanıyor'' dedi.

ABD'de başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın, söz verdikleri reformların bazılarını ertelemek zorunda kalmalarına yol açacak ekonomik sorunları miras alacağını vurgulayan Carter, ekonomik olarak yapılanları düzeltmenin yıllar süreceğini söyledi.

ABD'nin 8 yıl önce bütçesinin fazla verdiğini, enflasyonunun düşük, istikrarlı ve güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu ifade eden Carter, şimdi ülkesinin Çin'e ''yaklaşık 1 trilyon dolar'' borçlu olmasınına hayret ettiğini belirtti.

Carter, düzenlemelerin azaltılması ve Wall Sreet'ten denetimin çekilmesinin ABD finans sisteminde sorumsuz unsurları cesaretlendirdiğini, bankalara değerlerinden 30 kat fazla borçlanma olanağı sağladığını ifade etti.

Eski ABD Başkanı Carter, başkanlık seçimini Demokratların adayı Barrack Obama'nın kazanmasını ve ABD'nin dünyadaki imajını hemen düzeltmesini umduğunu da kaydetti.
aktifhaber

Dünya Bankası Başkanı Uyardı
09 Ekim 2008 17:53

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gelişmekte olan ülkeleri zorlu zamanlara hazırlıklı olmaları konusunda uyardı.

Zoellick, Reuters'e verdiği demeçte, küresel finansal krizin yayılması nedeniyle şirket iflasları, bankacılık krizleri ve dış ödemeler dengesi krizlerinin gelişmekte olan ülkelerin karşılaşabileceği sorunlar arasında olduğunu söyledi.

Robert Zoellick, yüksek gıda ve enerji fiyatlarıyla birlikte büyüyen mali sıkışıklığın gelişmekte olan ülkelerde yoksulları korumada hükümetleri daha zor duruma düşüreceğine dikkati çekti.

Dünya Bankası raporuna göre, yüksek gıda ve enerji fiyatları yüzünden bu yıl kötü beslenen insan sayısı 44 milyondan 960 milyonun üzerine çıkacak.

Dünya Bankasının mali zorluklarla karşılaşabilecek 28 ülke bulunduğunu belirlediğini söyleyen Zoellick, Dünya Bankasının, gelişmekte olan ülkelerin acil durum planı hazırlaması ve bankacılık sistemleri zorlanabilecek ülkelere desteklemek için bu ülkelerle birlikte çalışacağını ifade etti.
aktifhaber

İsveç Kralı 16. Carl Gustav, krizden etkilendi! Borsada, 1 ayda 1 milyon 35 bin euro kaybetti

05 Ekim 2008 İsveç Kralı 16. Carl Gustav'ın global krizden etkilendiği ve borsadaki yatırımlarından dolayı bir ay içinde 10 milyon İsveç kronu (1 milyon 35 bin euro) kaybettiği bildirildi.
İsveç Haber Ajansı TT'nin, akşam gazetesi Aftonblandet'ten iktibas ederek bugün geçtiği habere göre, İsveç ve dünya borsalarında bir aydan beri görülen düşüş, İsveç Kralı 16. Carl Gustav'ın kişisel yatırımların ın da zarar görmesine neden oldu. İsveçli yatırımcıların borsadaki bir aylık kayıplarının 100 milyar İsveç kronu (10 milyar 300 milyon Euro) olduğu kaydedildi.
İsveç Kralı 16. Carl Gustav'ın mali danışmanlarından Bengt Telland yaptığı açıklamada, Kralın İsveç ve yurt dışındaki borsalarda uzun vadeli yatırımlarının bulunduğunu açıklayarak, "kral bu bir aylık kayıptan dolayı umutsuzluğa kapılmış değil" dedi.
Bu arada İsveç Kralı ile birlikte İsveç hükümetindeki bakanların da borsadaki düşüşten paylarını aldıkları kaydedildi. İsveç borsasında bir ay içinde yaşanan yüzde 12'lik düşüşten İsveç Başbakanı Fredrik Reinfedlt, Araştırma Bakanı Lars Leijonborg ile Tarım Bakanı Eskil Erlandsson da borsadaki yatırımlarında, ekonomik krizden çeşitli oranlarda etkilendiler.
netgazete



Rusya'da borsa % 15 düştü, işlemler durduruldu

06 Ekim 2008 ABD'nin piyasaları rahatlatmak için kabul ettiği 700 milyar dolarlık pakete rağmen Rusya'daki borsalar yüzde 15 oranında düşüş kaydedince işlemler durduruldu.
Rusya'daki MICEX endeksi bugün yüzde 15,4 oranında kayıpla 781,8'e düşünce yerel saatle 13.35'de işlemlere bir saatliğine ara verildi. RUS RTS endeksi de yüzde 14,3'lük kayıpla 917,8 puana gerileyip, ağustos 2005'ten beri en düşük seviyeye ulaşınca buradaki işlemler de yerel saatle 14.05'de bir saatliğine durduruldu.
Rusya borsaları önceki yıllarda rekor artışlar gösterirken, Rusya'nın Güney Osetya'daki Gürcü saldırısına karşılık vermesi ardından ini şe geçmiş, petrol fiyatlarının düşmesi ve dünya genelindeki krizler de rekor seviyelerdeki düşüşlere neden olmuştu.
Rusya'da eylül ayında yaşanan krizler de borsadaki işlemlere birkaç günlüğüne ara verilmiş ve Rus hükümeti piyasaları rahatlatmak için bir dizi ekonomik önlemler almıştı. Hükümet bu çerçevede Rus bankalarına sı cak para yardımında bulunmuş, kısa bir süre artışa geçen borsa dünya genelindeki olumsuz haberlerden etkilenerek yeniden düşüşe geçmişti.
Analistler, temmuz başından 15 eylüle kadar Rusya'dan yaklaşık 50 milyar dolar paranın çıktığını belirtiyor.
Rus borsasında en büyük hasarı bankacılık sektörü görürken, devlete ait olan Sberbank'ın bugünkü kaybının yüzde 20, devlet kontrolündeki VTB bankasının da yüzde 15 oranında olduğu belirtiliyor.
Maden şirketi Norilsk Nickel şirketi de yüzde 14,3'lük bir düşüşün yaşandığı RTS endeksinde bugün yüzde 31,4 oranda değer yitirdi.

netgazete

Borsa bir günde % 8,62 değer kaybetti! Dolar 1,3660 YTL'ye, euro 1,8500 YTL'ye yükseldi


06 Ekim 2008 İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri, bugün ortalama yüzde 8,62 oranında değer kaybetti, endeks kapanış değeri olarak 3 yıl önceki seviyelerine geriledi.
İMKB Ulusal-100 Endeksi, birinci seansta 2.404,98 puan azalarak 32.148,02 puana geriledi. İkinci seansta 573,28 puan azalan endeks 31.574,74 puandan kapandı. Böylece endeks 2005 Ekim ayı seviyelerine geriledi.
Endeks ikinci seansa, 98,97 puan azalarak 32.049,05 puandan başladı. Seansın ilk yarısını 32.172,51 puandan geçen endeks, seans içinde en düşük olarak 31.463,49 puana gerilerken, en yüksek olarak 32.265,77 puana çıktı.
Birinci seanstaki 2.404,98 puanlık azalış dikkate alındığında, endeks günlük bazda 2.978,26 puan geriledi. Hisse senetlerinin günlük ortalama değer kaybı yüzde 8,62 oldu.
İkinci seans kapanışında, mali endeks 1.229,40 puan azalarak 44.837,22 puana, sanayi endeksi 309,74 puan azalarak 25.633,86 puana, hizmetler endeksi 233,91 puan azalarak 22.893,27 puana geriledi.
Böylece ilk seansa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 2,67 oranında, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 1,19 oranında, hizmetler grubu hisseler ise ortalama yüzde 1,01 oranında değer kaybetti.
İkinci seansta işlem gören toplam 324 hisse senedinden 46'sı değer kazandı, 242'si değer yitirdi, 36 hisse senedinin fiyatında değişiklik olmadı.
İkinci seansta, 694 milyon 561 bin 100 YTL'lik işlem hacmi kaydedildi. Günlük işlem hacmi 1 milyar 246 milyon 329 bin 985 YTL olarak hesaplandı.
İkinci seansta, Garanti Bankası, İş Bankası (C), Halkbank, Akbank ve Yapı ve Kredi Bankası en çok işlem gören hisseler oldu.
Cuma günü 850 milyar dolarlık kurtarma paketinin onaylanmasına karşın, paketin etkilerini orta vadede göstereceği beklentisi nedeniyle Dow Jones Endeksi haftayı yüzde 1,5 düşüşle tamamlamıştı.
İMKB 100 Endeksine bakıldığında, genel havanın tedirginliği nedeniyle güne 32.500-32.800 seviyelerinde başlandı. Avrupa piyasalarının satıcılı açılmasına rağmen 32.300 seviyelerini test eden endeks hızlı toparlanarak 32.500-32.600 seviyelerinde dengelendi. İkinci seansta yurt dışı piyasalara bağlantılı satışlar devam ederken, İMKB-30 hisselerinin geneli satış ağırlık iken banka hisselerinde de satışların arttığı görüldü. Daha sonra gelen toparlanma ile endeks 32.200-32.300 bandına geri döndü. ABD piyasalarının açılışına kadar bu seviyelerdeki seyir devam etti.
ABD piyasalarının satıcılı açılmasıyla endeks tekrar 31.800 seviyelerini test etti. 31.800 seviyesinin altına 31.654 puana kadar çekilen endeks 31.800 seviyesinde tutunma çabasında başarılı olamadı ve 31.574,74 puandan kapandı.
Tüm dünya borsalarında süregelen satışlar nedeniyle emtia fiyatlarının yanında dolar ve altında da sert hareketler gözlendi.
Serbest piyasada Cuma günü kapanışta 1,3040 YTL olan dolar güne 1,3260 YTL'den, 1,7920 YTL olan avro 1,8020 YTL'den başladı.
Doların bugünkü kapanıştaki satış fiyatı 1,3660 YTL, avronun satış fiyatı 1,8500 YTL oldu.
Merkez Bankası, doların bugünkü efektif kurunu alışta 1,3326 YTL, satışta 1,3419 YTL olarak açıkladı. Merkez Bankası Cuma günü efektif kurunu alışta 1,3003 YTL, satışta 1,3095 YTL olarak belirlemişti.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 14 Nisan 2010 vadeli bugün valörlü tahvilin basit getirisi yüzde 21,37'ye, bileşik getirisi 20,33'e yükseldi.
Bu tahvilin, aynı gün valörlü işlemlerinin önceki kapanışında basit getirisi yüzde 21,00, bileşik getiri yüzde 19,98 olarak gerçekleşmişti.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem hacmi 656 milyon 188 bin 355,84 YTL olarak belirlendi.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo Pazarında, toplam 12 milyar 475 milyon 906 bin YTL'lik işlem hacmi kaydedildi.
Repo-Ters Repo Pazarında gecelik işlemlerde faiz, en düşük yüzde 15,20, en yüksek yüzde 16,80 ve ortalama yüzde 16,74'ten gerçekleşti.
Uluslararası piyasalarda, saat 18.15 itibarıyla avro-dolar paritesi 1,3487, sterlin-dolar paritesi 1,7343, yen-dolar paritesi ise 101,48 düzeyinde seyrediyor.
netgazete

KRİZ, AVRUPA'YI BİRBİRİNE DÜŞÜRDÜ

2 Ekim 2008 22:52
Avrupa Birliği, kurtarma planı üzerinde anlaşamadı. Sert tartışmaların arasında, her ülke kendini kurtarmaya çalışıyor
Dünya Bülteni/

AB'de, Hollanda'nın önerisiyle Dönem Başkanı Fransa tarafından sahiplenilen 300 milyar avroluk ortak banka kurtarma fonu oluşturulması fikri Almanya'nın tepkisini çekti.

Küresel krize en dirençli ülkelerden biri olduğu kabul edilen Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya, 700 milyar dolarlık kurtarma paketi hazırlayan krizin evsahibi ABD'nin AB tarafından taklit edilmesine karşı çıkarak, her ülkenin kendi çözümünü uygulamasını istedi.

Mevcut risk değerlendirmesi ışığında kurtarma paketine karşı olduklarını vurgulayan Alman Maliye Bakanlığı Sözcüsü Stefan Olbermann, "Böyle bir fona ihtiyaç yok" dedi.

Piyasa gözlemcileri, ABD'nin kurtarma paketinin onaylanmasında yaşanan güçlükler dikkate alınırsa, çıkar farklılaşması içindeki üyelerinin farklı ekonomi politikaları uyguladığı ve ortak bir merkez bankasının bulunmadığı AB'de finansal krize karşı ortak paket önerisini uygulanabilir bulmuyor.

Bu arada, küresel finansal kriz, AB üyeleri arasında gerilimler yaşanmasına da neden oluyor. İngiltere, sadece kendi bankalarına yüzde 100 mevduat güvencesi veren İrlanda'yı kendi bankalarından müşteri kaparak haksız rekabete neden olmakla suçluyor.

İspanya'da AB'nin mevduat sahiplerine güvence vermemesi halinde tek başına hareket ederek halen 20 bin avroya kadar hesapları kapsayan mevduat güvencesini yükselteceğini duyurdu.

AB'de 20 bin avro sınırının üzerinde olması koşuluyla her ülke farklı mevduat güvencesi uyguluyor. İngiltere'de 35 bin paundu kapsayan mevduat güvencesi, İtalya'da 103 bin avroya kadar yükseliyor.

FRANSA CUMHURBAŞKANI SARKOZY, AB ZİRVESİ DÜZENLEYECEK

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 4 Ekim Cumartesi günü bazı Avrupa Birliği (AB) liderleri ve ekonominin önde gelen yetkilileriyle, küresel finansal kriz konusunu görüşecek.

AB dönem başkanlığını yürüten Fransa'nın, Almanya, İngiltere ve İtalya liderleri, Avrupa Komisyonu Başkanı ile Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'yi çağıracağı toplantıda, ağırlıklı olarak, ABD'deki krizin AB'nin finansal sistemi üzerine etkilerinin ele alınması bekleniyor.

ABD'deki krizin, Avrupa'daki bankacılık sistemine de sıçraması sonucu, birçok Avrupa bankası kurtarma paketine dahil edilmişti.

haber10

Hollandalı şirketlerin borsada 9 aylık
toplam değer kaybı, 178 milyar avro'ya çıktı


06 Ekim 2008 Hollandalı şirketlerin bu yılın 9 ayında Amsterdam Borsasında toplam 178 milyar avro değer kaybına uğradığı bildirildi.
Merkez İstatistik Bürosunun (CBS) verilerine göre, Hollandalı şirketler borsada 2002 yılından bu yana en büyük değer kaybını bu yıl içinde yaşadı. Hollandalı şirketlerin 2002 yılından bu yana uğradığı değer kaybı toplamının ise 190 milyar avro olduğu, bunun da şirketlerin borsadaki toplam değerlerinin üçte birine yaklaştığı kaydedildi.
Büroya göre, Hollandalı şirketler bu yılın dokuz ayında yaşanan fiyat dalgalanmalarında en çok kaybı, Ocak ve Eylül aylarında gördü. Yılın ilk ayında yalnızca 22 Ocak günü borsada Hollandalı şirketler 31 milyar avro değer kaybetti.
Amsterdam Borsası hisse senetlerinde dünyadaki genel krize bağlı olarak çıkan ikinci büyük fiyat dalgalanmasıyla geçtiğimiz günlerde karşılaştı. Borsada 28 Eylül günü 26 milyar avro değer kaybeden Hollandalı şirketlerin bir gün sonra 29 Eylül günkü kayıpları ise 66,5 milyar avro oldu.
Amsterdam Borsasında en çok değer kaybına uğrayan şirketler finansman alanında oldu. Bu şirketler bu yılın dokuz ayında toplam 51 milyar avro değer kaybetti ve bunlar içinde de 15 milyar avro ile Fortis ilk sırayı aldı. Fortis'in bir yıl içinde değer kaybı oranı yüzde 74'ü buldu.
Finansman şirketleri dışında en çok kaybeden şirketlerin başında ise Royal Dutch Shell yer aldı. Shell şirketinin kaybı da 50 milyar avroya ulaştı. Bir yıl öncesine göre Shell'in borsadaki hisse senetleri üçte bir oranında düştü.
Merkez İstatistik Bürosuna göre Hollandalı şirketlerin Amsterdam Borsasındaki değer kaybında, genel mali kriz ve düşük kurların yanında bazı şirketlerin borsayı terk etmesi de etkili oldu. Kimi şirketlerin borsayı terk etmesiyle oluşan değer kaybı miktarı 82 milyar avroyu buldu. Borsadan çekilen şirketler içinde de en çok olumsuz etki yapanın, ABN Amro Bankası olduğu belirtildi.
netgazete

İngiltere'de bankalar devletleştiriliyor


06 Ekim 2008 İngiltere'de devletin büyük bankaları rahatlatmak adına bu bankalardan hisse satın almayı planladığı öne sürüldü.
İngiltere'de yaşanan krizin derinleşmesinin önüne geçmek için çareler arayan hükümetin, büyük bankalardan hisse satın alması planı yaptığı The Daily Telegraph ve Financial Times gazeteleri tarafından duyuruldu.
Maliye Bakanı Alastair Darling'in milyarlarca sterlinlik hisse satın alınmasını içeren acil plan üzerinde çalışmalarıyla ilgili olarak Hazine yetkililerine talimat verdiği öne sürüldü.
Hazinenin de vergi mükelleflerinin cebinden bir anda milyarlarca sterlin çıkarabilecek planla ilgili çalışmalara başladıkları belirtildi. Hazine yetkilileri ise, planla ilgili hazırlıkları doğrulamaktan kaçındı.
İngiliz hükümetinin ise bankaların birbirlerine ve müşterilerine kredi vermeye başlamamaları halinde, adımın atılmasını kaçınılmaz gö rdüğüne dikkat çeken Telegraph gazetesi, hükümetin üzerindeki mevduatların tümünün devlet garantisi altına alınması yolundaki baskının da sürdüğünü yazdı.
Financial Times gazetesi ise, yapılan planın İngiltere'de bankacılık sektörünün bir bölümünün devletleştirilmesi anlamına gelecek kadar kapsamlı olduğuna işaret etti.

netgazete

Alman hükümeti, iflasın eşiğindeki Hypo Real Estate bankasını 26 milyar euro verip kurtaracak


01 Ekim 2008 Almanya'da emlak kredi bankası Hypo Real Estate'in hükümet ve bankalar konsorsiyumunca kurtarılması planıyla ilgili tartışmalar sürüyor.
Mecliste grubu bulunan partiler bugün özel oturumlarda konuyu müzakere etti. Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Peter Struck, devletin 26 milyar euroyla kefalete katılması planını desteklediklerini açıkladı. Başbakan Angela Merkel de atılan adımı savundu.
Vergi Mükellefleri Derneği ise yükün, krizde hiçbir sorumluluğu olmayan vatandaşın üstüne yüklenmesini eleştirdi.
Amerikan ipoteklerine yaptığı büyük yatırımlar nedeniyle iflasın eşiğine gelen bankanın 35 milyar euroluk kefaletle kurtarılması planlanıyor.
netgazete

İngiliz hükümeti, Bradford & Bingley'e el koydu! Banka 33 milyar dolara ayağa kaldırılıp satılacak


29 Eylül 2008 İngiltere Hükümeti, zor durumdaki Bradford & Bingley (B&B) bankasını el koyacağını resmen açıkladı.
İngiltere Hazine Bakanlığı, İngiliz ekonomisinin istikrarını korumak amacıyla, B&B bankasının 91 milyar dolarlık konut kredisi ve kredi hesabını devralacağını bildirdi.
İngiliz Hazinesi ayrıca, B&B'nin, tasarruf mevduatı hesabı ile şubelerinin İsyanyol bankası Santander'e satılışını kolaylaştırmak iç in 33 milyar dolarlık harcama yapacağı kaydedildi.
Hazine, B&B'nin 44 milyar dolarlık tasarruf mevduatı hesabı ile 200 şubesini satmasının ardından, grubun geri kalan kısmını da devletleştireceği kaydedildi.


İngiltere'de milyoner finansçı, piyasalardaki krizin yol açtığı baskıya dayanamayarak trenin önüne atlayıp intihar etti


29 Eylül 2008 Krizden en fazla etkilenen ülkelerden İngiltere, geçen yüzyılın başında yaşanan büyük buhranı andıran bir intiharla şoka uğradı. İngiliz basınında yer alan habere göre milyoner finansçı Kirk Stephenson, piyasalardaki krizin yol açtığı baskıya dayanamayarak intihar etti. Evli ve bir çocuk babası olan Kirk Stephenson'ın, Berkshire'da trenin önüne atlayarak intihar ettiği belirtildi.
İngiliz Daily Mail gazetesi, Stephenson'ın, piyasaları kasıp kavuran krizin baskısına dayanamayarak intihar ettiğini belirtirken, 47 yaşındaki milyoner bankacının intiharının, 1929'da Wall Street'te yaşanan büyük buhranın tol açtığı toplumsal çöküşü akla getirdiği yorumunda bulundu.
Finans sektöründe parlak bir kariyere sahip olan Yeni Zelanda doğumlu Stephenson'ın, yaklaşık 7 milyon dolar serveti, Chelsea'de 5 katlı bir binası ve West Country'de bir sayfiye evi olduğu belirtiliyor. Stephenson'ın üst düzey yetkilisi olduğu Londra merkezli yatırım şirketi Olivant Advisers, devletin el koymasından kısa süre önce Northern Rock bankasının yüzde 15 hissesini yaklaşık 2 milyar dolara satın alma girişiminde bulunmuştu.

netgazete

Bunu Hiç Kimse Göğüsleyemez!
01 Ekim 2008 13:59

Kürşad Tüzmen, ABD Hazinesinin krize karşı hazırladığı 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin bugün de reddedilmesi halinde olacakları sıraladı...

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ABD Hazinesinin krize karşı hazırladığı 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin bugün de reddedilmesi halinde doğacak sıkıntıyı hiç kimsenin göğüsleyemeyeceğini söyledi.

Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığında düzenlediği basın toplantısında, küresel finans krizi ve ihracat rakamlarını değerlendirdi.

9 günlük bayram tatilinin, dünya borsalarındaki çalkantıların daha soğukkanlı takip edilmesi için Türkiye'ye ideal bir süre verdiğini, avantaj sağladığını belirten Tüzmen, ''Dünya ekonomisinde taşlar yeniden yerinden oynadı. Bütün alanlar küresel boyutta etkileniyor'' dedi.

ABD Hazinesinin hazırladığı kurtarma paketinin Temsilciler Meclisi tarafından reddedildiğini hatırlatan Tüzmen, lobi faaliyetleri sonucunda bu paketin tekrar gündeme alınacağını ve mutlaka bir paket açıklanacağını ifade etti.

Tüzmen, ''ABD mutlaka bir paket açıklayacak. Çünkü Asya borsaları şu anda bu paketi satın aldı. Bugün de paket reddedilirse o zaman sıkıntıyı kimse göğüsleyemez. Dünya piyasalarında tüm bonoların bu derinlikte yer alması nedeniyle bütün dünya bundan etkilenecektir'' diye konuştu.

-''ABD, HAZİNE BONOSU SATACAK''-

ABD'nin yıllık 14 trilyon dolarlık milli gelire sahip olduğunu belirten Tüzmen, finansal krizin maliyetinin de 1 trilyon doları aştığını söyledi. ABD'nin bu maliyeti yurt dışına Hazine bonosu satarak finanse edeceğini anlatan Tüzmen, ''ABD ciddi tasarruf açığı veriyor. Bu fonları içeri satamayınca ne yapacak? Dışarıya satacak. Bunu yaparken satışı cazip hale getirmesi lazım. Faiz oranını yükseltmesi gerekiyor. O zaman ne olur? Kamu açıkları büyür. ABD'nin para basması gerekir. Biraz daha enflasyonist baskı artar'' dedi.

Batan bankaların da, kurtarılanların da piyasanın güvenini sarstığını söyleyen Tüzmen, ABD hükümetinin, sistemi şüpheli alacaklardan kolay kolay kurtaramayacağını ifade etti. Bu riskin piyasalarda toksin etkisi yarattığını, artık bankaların ve şirketlerin kolay kolay borç veremeyeceğini, şirket konsolidasyonlarının artarak devam edeceğini anlatan Bakan Tüzmen, fon sahiplerinin bankacılık sistemine fon enjekte etmekte zorlanacaklarına dikkati çekti.

-CİDDİ NAKİT SORUNU-

Sistem fonlanmadığı zaman finans sisteminin fon akış kanallarında kuruma başlayacağını ve en büyük sıkıntının da burada olduğunu belirten Tüzmen şöyle devam etti:

''Dünya finans piyasaları ve bize olan yansımalarda buraya dikkat etmek gerekiyor. Ciddi nakit sorunları gündeme gelecek. Tüketicilerin doğrudan etkileneceği bir dönem. Araç, konut ve tüketici kredilerinin maliyetleri ciddi şekilde artacak. ABD'yi zor günler bekliyor. Dünya ve Türkiye de bundan doğrudan etkilenecek. Bu dönemde karşı karşıya kaldığımız şok kısa dönemli bir şok değil. Dünya bu boyutta bir krize hazırlıksız yakalandı. İşler rahatken yapısal önlemler alınmadı. O yüzden küresel daralmayla hepimiz karşılaşacağız.

aktifhaber

Krize Karşı Son Çareleri Dua

01 Ekim 2008 09:52

ABD'de başlayıp Avrupa'ya ulaşan ekonomik sarsıntı üzerine İngiliz Kilisesi duaya sarıldı.
Kilise "Bugünlerdeki Ekonomik Durum için Dua" başlıklı bir dua yazdı ve web sitesinde yayınladı. İlahiyatçılar ise, "İslam'da ısmarlama dua olmaz, Müslüman her koşulda Allah'a yönelir" diyor..

ABD'de patlak verip daha sonra Avrupa'ya da sıçrayan ekonomik krize karşı İngiltere Kilisesi dua hazırladı. İngiliz hükümetinin bir yıl içerisinde iki özel bankayı devletleştirmek zorunda kalmasının ardından, geçtiğimiz haftadan bu yana ülkede mali piyasalarda yaşanan karmaşa üzerine kilise olaya el attı. Ulusal Dua Düzenleme Meclisi üyesi rahip Peter Moger'in yazdığı, 'Bugünlerdeki Ekonomik Durum İçin Dua' başlıklı dua, kilisenin web sitesinde yayınlandı. Kilise ayrıca ev bütçesini denkleştirmeye çalışanlar, borçları için endişelenenler, borç içinde yaşayanlar, akıllıca maddi idare için dua gibi bir dizi yeni dua ile maddi zorluk içinde manevi teselli arayanlar için duaya web sitesinde yer verdi.

BAŞPİSKOPOS DESTEĞİ
Tanrıya seslenilen 'Bugünlerdeki Ekonomik Durum İçin Dua' nın sözleri şöyle: "Tanrım, tüm dünyada sulh ve sükunetin bozulduğu günlerde yaşıyoruz... Fiyatlar yükselirken, borçlar artarken, bankalar batarken, işler kaybedilirken huzuru bize hediye et... Sevgi gösteren Tanrım, korkularımızda bizi yalnız bırakma, dualarımızı duy, karanlıkta ışık ve ayağımızın altından kaymakta olan kumun içinde bize manevi güç ver... Gerçek sevincin bulunacağı yerde kalplerimizi onar... Amin..." Duayı onayladığı belirtilen Kanterbury Kilisesi Başpiskoposu Dr. Rowan Williams da konu hakkında, "Uluslararası mali bir girdap içinde olduğumuz bu günlerde kilisenin dua önermesi önemlidir" açıklamasını yaptı. Kraliçe II'inci Elizabeth'in başında olduğu ülkenin en yüksek diyanet makamı olan İngiltere Kilisesi'nin lideri Dr. Rowan Williams, ruhani bir lider olmasının yanısıra ülkesindeki siyasi ve sosyal konulara olan ilgisiyle biliniyor. Kanterbury Kilisesi Başpiskoposu Dr. Rowan Williams, aynı zamanda dünyadaki tüm Anglikan inancında olanlarında lideri sayılıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre İngiltere'de yetişkinlerin üçte ikisi dua ediyor. İsa Peygambere seslenilen 'Akıllıca Mali İdare Duası'nda ise şöyle deniliyor: "Bize güvenilerek verilen kaynakları kullanmada cömert bir kalp ve paraya karşı davranışlarımızda bize akıllılık lütfet. Vefakar bir idare göstererek seni yüceltelim... Amin..."

Koşullar farklı, yeni bir durum oluştu
Prof. Asaf Savaş Akat: Türkiye ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyor. Eskiden bizde dış açıkla kamu açığı arasında yakın bağlantı olurdu. Dolayısıyla dış açığın finansmanı doğrudan ya da dolaylı olarak kamunun borçlanması yoluyla olurdu. Bu sefer ise dövizle borçlanan kamu değil, özel kesim. Bu yeni bir durum.

Talep daralmasından ihracat etkilenecek
Prof. Dr. Çağlar Keyder: Bu sadece Amerika ile sınırlı kalmayacak, çünkü mali sektördeki çöküşün neden olduğu talep daralması, tüm dünyada etkili olacak ve bundan Türkiye gibi ülkelerin de ihracat performansı etkilenecektir. Reel sektördeki daralma, mali sektördeki gibi hızlı çöküş şeklinde olmayacak, daha yavaş olur. Türkiye'nin hassas bir dengesi var. Ciddi bir döviz açığı var.

Fatura adil olarak paylaştırılmalı
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel: Krizin üzerine kürekle, çuvalla dolar saçılıyor. Finans sitemi yüzdürülecek. Büyük durgunluk olmayacak. Ama enflasyonla mücadelenin gereği olarak düşük büyüme çok uzun sürecek. Toplumsal sonuçlar da olacak. Fatura adil paylaştırılırsa, fanatizme ve akıldışılığa geçit verilmeyeceğini umuyorum.

Krizden etkilendik ve etkileneceğiz
Ali Ağaoğlu: Biz 2001'de kolumuzu kestik. İşi radikalce çözdük. Amerika, 'batırın' dedi, batırdık. Ama Amerika kendi krizinde şirketlerini batırmıyor, onları devlet eliyle kurtarıyor. Bu krizle sanal zenginlik bitti. Dünyada yaşanan kaçınılmaz olarak Türkiye'de de yaşanacak. Türkiye de kaçamayacak. Krizden etkileniyoruz ve etkileneceğiz.

TV'ler krizi büyüttü!

Uzmanlara göre; TV'lerin reyting uğruna ABD'deki kurtarma planı oylamasını drama gibi canlı yayınlaması piyasalar ve halk üzerinde psikolojik baskı yaptı..

ABD'de başlayan ve etkisi tüm dünyayı saran ekonomik kriz fırtınası dün Başkan Bush'un 700 milyar dolarlık kurtarma planının reddedilmesi ile kasırgaya döndü. Krizi evlerimize kadar getiren ise son yıllarda etkisi çeşitli platformlarda tartışılan 'sihirli kutu' televizyon oldu.

AP haber ajansı krizin yarattığı panik etkisini insanlarda 10'a katlayan televizyon fenomenini eleştirmenlere sordu. David Bauber'in haberine göre, sıradan ABD'li tam anlamıyla sıradışı bir TV draması yaşadı. Ekrana getirilen 'Evet' ve 'Hayır' oylarının sayılarının ne anlama geldiğini evet diyenlerin neye evet dediğini 'hayır' çıkarsa ne olacağını kimse net olarak öğrenemedi. Fox TV yöneticisi Glick, "Oylama sürükleyiciydi" demekle yetiniyor. MSNBC'den Francis, "Bütün bunlar olurken adeta televizyon karşısında nefesler kesildi" diyor. Olup biteni saatler sonrasında yorumlayan CNN ekonomi muhabiri Ali Velshi, "Bu kıyamet günü değildi ki. Dünyanın sonu gelmedi" ifadelerini kullandı. TV eleştirmenleri canlı yayında bir drama gibi verilen olayların insanları 'korku ve gerçek arasında' bıraktığını, bunun da otomatikman piyasalara psikolojik baskı yaparak daha fazla düşüşe neden olduğunu söylüyor.

'Krizde elbiseni kendin dik' tavsiyesi

Punk modasının yaratıcısı İngiliz tasarımcı Vivienne Westwood, Paris Moda Haftası'nda 'Do İt Yourself - Kendin Yap' adını verdiği koleksiyonunu tanıtırken, ekonomik kriz durumunda ne yapacakları konusunda tavsiyelerde bulundu. İlk tavsiyesi, 'Kendin dik' olurken gerekçesi sorulduğunda da 'Ucuzluklara gidip daha uygun fiyata birşeyler bulmaya çalışmak yerine mesela masa örtülerinden kendiniz giysi yapabilirsiniz. Ve kopana kadar giyin" dedi.

(Sabah)

Borçlarından bunalan aşçı, kendisini dondurucunun içine kapatarak intihar etti

10 Ekim 2008 - Essex'te bir okulda aşçı olarak çalışan kadın ödeyemediği kredi kartı borcundan dolayı kendini öldürdü; cesedi okulun dondurucusunda bulundu. Essex'te bir okulda aşçı olarak çalışan 53 yaşındaki Linda Gent'in cesedi çalıştığı mutfağın dondurucusunda bulundu. Telegraph gazetesinin haberine göre, eşi Graham karısının 400 Euro'yu aşan borçlarından dolayı bunaldığını ve dondurucunun içine girerek kapıyı kapattığını düşündüğünü söyledi.
netgazete

AVRUPA MERKEZ BANKASI'NIN YAPTIĞI OPERASYONLAR TAMAMEN ÖRTÜLÜ, ŞEFFAFLIK YOK
28 Aralık 2010

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2010 yılı Olağan Genel Kurulu'na katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, burada yaptığı konuşmada,
Hükümetlerin üzerlerine düşeni yapamadıklarında bu defa çok daha hızlı çalışan mekanizma olan para basmayı devreye aldıklarını belirten Babacan, "Şimdi bu nereye götürecek dünyayı? 2011 yılında da en çok tartışılan konulardan bir tanesi bu olacak. ABD Merkez Bankası'nın son 600 milyar dolarlık ikinci miktarsal genişleme diye duyurduğu rakamın orada duracağı da şüpheli. Bu daha da artabilir. Avrupa Merkez Bankası'nın yaptığı operasyonlar tamamen örtülü, şeffaflık yok. Sallantıda olan ülkelerin kamu kağıtlarını gidiyor, kimliğini de belli etmeden piyasadan topluyor. Maalesef şu anda ABD ve Avrupa'da da durum budur. Dolayısıyla 2011 yılı bizim çok çok dikkatli gitmemiz gereken bir yıl. Finansal piyasalarla ilgili yeni problemler karşımıza çıkabilir. Ülkelerin kredibilitesiyle ilgili sorunlar büyüyebilir. Bütün bunların şöyle ya da böyle Türkiye'ye etkileri olabilir" diye konuştu.

Babacan, Mecliste pazar günü gerçekleştirilen bütçe görüşmelerini hatırlatarak, bugün Avrupa ve ABD'ye bakıldığında bütçe görüşmelerinin büyük kavga ve gürültülerle yapıldığının görüldüğünü anlattı. Avrupa ve ABD'de bütçe görüşmelerinde memur maaşlarının neden indirilmek zorunda kalındığının, emekli maaşlarının neden dondurulmak zorunda olunduğunun anlatıldığını ifade eden Babacan, "Dolayısıyla bu ülkelerde bütçe görüşmeleri hararetli geçiyor. Çok şükür 2011 bütçemiz hem mali disiplini koruyan ama öte yandan da gelir ve gider dengesini dikkatli bir şekilde kuruldu bir bütçe. Ölçüsüz bir adım asla yok" diye konuştu.

AVRUPA'DAKİ GELİŞMELER BİZİ BİRAZ KAYGILANDIRIYOR, ÜRKÜTÜYOR

Dünya ekonomik düzeninin yeniden kurulacağı bir dönemde Türkiye'nin önünde önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Babacan, "Eğer biz bu fırsatı akıllı bir şekilde kullanırsak 10 yıl sonrasının Türkiyesi inanın bugüne göre çok daha farklı olacak. Daha önümüzde kat edecek uzun bir yol var" dedi. Babacan, önümüzdeki dönemin önemli gündem maddelerini ekonomide kayıtdışılığın azaltılması, enerji ve ulaştırmada arzu edilen altyapıya ulaşılması, çevreyle ilgili konular, kentsel altyapının iyileştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması, sanayi ve üretimde yüksek katma değerli üretim yapısına geçilmesi olarak sıraladı.

Avrupa'da ve dünyada uygulanan politikalara da değinen Babacan, "İnşallah bu sermaye hareketleri konusunda, FED ve Avrupa Merkez Bankası'nın uygulamakta olduğu son derece tehlikeli politikalarla ilgili de bugünden adımlar atacağız, bugünden farklı şeyler yapacağız ki sonuçta başarıya ulaşalım. Orada da moda akımlarına kapılmayacağız. Dünyada ne olup bitiyor iyi izleyeceğiz ama kendi doğru bildiğimiz politikalar çerçevesinde yürüyeceğiz. Avrupa'daki gelişmeler bizi biraz kaygılandırıyor, ürkütüyor. Ama bunu söylerken de asla yeni bir dalga, yeni bir kriz geliyor anlamına da gelmiyor. Sadece riskler var, Farklı kötü senaryolar var. Bunlar olur da gerçekleşirse, biz bugünden ne yapmalıyız, onun derdindeyiz" diye konuştu. aktifhaber


En son admin tarafından Çrş Ekm 22, 2008 8:58 pm tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Pzr Ekm 12, 2008 5:48 pm    Mesaj konusu: Avrupa Krize Çare ArIyor Alıntıyla Cevap Gönder

Uzakdoğu borsalarında 'şok düşüş' durdurulamıyor
09:45 - Tokyo Borsası, günü düşüşle tamamladı. Borsanın temel göstergesi Nikkei Endeksi, Cuma gününe göre, yüzde 6,36 azalarak 7.162,90 puan oldu. Böylece, borsa son 26 yılın en düşük seviyesine geriledi. Hong Kong'da Hang Seng Endeksi ise şu sıralar yüzde 8,8 (1,108 puan) değer kaybederek 11.506 puana geriledi. Borsa, Cuma günü de yüzde 8,3 (1,100 puan) düşmüştü. Filipinler ve Çin'de de borsa sert şekilde değer kaybetti 27.10.2008 TOKYO
netgazete

Yahoo'nun üçüncü çeyrek kârı yüzde 64 düştü


22 Ekim 2008 Dünyanın en çok ziyaret edilen internet sitesi Yahoo'nun, üçüncü çeyrekte karı yüzde 64 geriledi.
Yahoo tarafından yapılan açıklamada, şirketin, geçen yıl üçüncü çeyrekte 151,3 milyon dolar (hisse başına 11 sent) olan karının, bu yıl aynı dönemde 54,3 milyon dolar (hisse başına 4 sent) olduğu belirtildi.
Şirketin gelirlerinin aynı dönemde yüzde 1 artarak 1,79 milyar olduğu ifade edilen açıklamada, bu yılın tamamında 7,38 milyar dolar olması beklenen şirketin geliri 7,18 milyar dolara indirildi.
Bu arada şirketin maliyetleri kısmak için iş gücünün en az yüzde 10'unu azaltmayı planladığı belirtildi.
Küresel çapta 15 bin kişiye istihdam sağlayan şirket, 1500 kişiyi işten çıkaracağını ve bu yıl sonuna kadar 3,9 milyar dolar olan masraflarını 400 milyon dolar kısacağını bildirdi. Yahoo, şubat ayında 1000 kişiyi işten çıkarmıştı.
Şirketin finans direktörü Blake Jorgensen, ekonomideki kötüleşme sürerse gelecek yıl da istihdam azaltmaya ve masrafları kısmaya hazırlandıklarını söyledi. Jorgensen, durgunluk moduna girdiklerinin çok açık olduğunu ifade etti.

netgazete

Ünlü ekonomistten resesyon uyarısı
22 Ekim 2008 17:59
Nouriel Roubini, dünyanın ciddi bir resesyon riski altında olduğunu ve resesyonun en az iki yıl sürebileceğini söyledi. Global kredi krizi ile ilgili yaptığı isabetli tahminlerle tanınan New York Üniversitesi Ekonomi Profesörü Nouriel Roubini ABD'nin CNBC televizyonuna yaptığı konuşmada, resesyon karşıtı önlemler almak için "trenin çoktan kaçtığını" belirtti.
haber7

20 milyon çalışan işsiz kalacak
21 Ekim 2008
Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) mali kriz nedeniyle gelecek yıl sonunda işsiz sayısının 210 milyona çıkacağını açıkladı
Örgüt yetkilileri, mali kriz nedeniyle 2009'un sonuna kadar 20 milyon kişinin daha işsiz kalacağını açıkladı.

ILO Genel Sekreteri Juan Somavia, liderlerin kurtarma planlarını yaparken mali krizin kişilere etkisini de göz önüne almaları gerektiğine dikkat çekti. Somavia, "Mali krizi sadece finansal çerçevede ele almanın iyi bir şey olmadığını düşünüyoruz. Mali kriz, insanlara ve insanların işlerine ve girişimlerine ne tür etkileri olacağı çerçevesinde de değerlendirmek gerekli." diye konuştu.

Mali krizin insanları yaralandığının açık olduğunu belirten Somavia, işsizlik parası ödenmesi ve diğer sosyal güvenceler sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Somavia, "Mali sisteme para aktarmak için yeterince kaynağınız varsa 'insanları kurtarmak için kaynağımız yok" deme zamanı değil." dedi.

Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Sekreteri Somavia, 20 milyon kişinin daha işsiz kalacağına yönelik öngörüsünün Uluslararası Para Fonu'nun ABD ve Avrupa ekonomilerinde büyümenin duracağı ve Japonya'nın sadece yüzde 0.5 büyüyeceğine yönelik öngörüsüne dayandığını belirtti.
haber7

Rus vatandaşlar mağazaları boşaltıyor
17 Ekim 2008 18:41
Küresel mali kriz, petrol fiyatlarının düşmesi ve Rusya borsasının bir türlü toparlanaması Rusya'da vatandaşların mağazaları boşaltmasına neden oldu.
Moskovski Komsomolets gazetesinin haberinde, büyük market zincirlerinin dışında orta ölçekli marketlerin tazgahlarında ürünlerin yarı yarıya azaldığını kaydederek, «Bazı gıda marketlerinde tezgahlar yarı yarı olarak boşaltılmış gözüküyor. Halk haklı olarak endişe ediyor. Bundan sonra tezgahların durumu ne olacak ve neden tezgahlar boşalmaya başladı?» sorusunu sordu.

Gazete değerlendirmesinde; «Birçok dükanın yarı yarı boşalması, bu Rus ekonomisindeki krizin apaçık bir göstergesi. Tüm Rus ekonomisi krediler üzerinde kurulmuş. En "tilkiler" kendi hisselerini ipotek ederek kredi aldı. Ve bu kredilerle yine hisse aldılar. Bu hisseleri ipotek ederek kredi aldılar ve yine aynı şekilde hisse aldılar...ve bu süreç devam ediyor.» eleştirisi getirdi. Süpermarketlere gıda ürünlerini toptancıların getirdiğine işaret eden gazete, «Toptancıların büyük kısmı bu işi bankalardan aldıkları kısa vadeli kredilerle yapıyor. Ancak şimdi bankalar toptancılara kredi vermiyor.» bilgisine yer verdi.

PYATEROÇKA MAĞAZASINDAN MERCİMEK ALIYORLAR

Rus Komsomolskaya Pravda gazetesi de gıda mağazalarının yarı yarıya boşaldığını doğruladı. Gazete, mağazalarda emeklilerin sepetle dolaştıklarını belirterek, "Sepetlerine bakıyorsun, tuz, un ve başka gıda ürünleri var. 3-4 kutu şeklinde alıyorlar. Az da olsa stok yapıyorlar.» Bir mağaza satıcısı da konuyla ilgili izlenimlerini şöyle anlattı: «İnsanlar gerçekten de gıda ürünleriyle ön hazırlık yapıyor. Balık konserveleri, mercimek, sıvı yağ alıyorlar. Fazla heyecan yok, ama bu mallara olan talep son bir haftada arttı."

RUSLAR PIRLANTA ALMAYA BAŞLADI

RBC Daily gazetesine göre ise Rus vatandaşlar krizden korunmak amacıyla paralarını değerli eşya ve gayrımenkule yatırıyor. Rus kamoyu araştırma şirketinin araştırmasına göre, vatandaşların paranın en iyi korunma şeklini şöyle sıraladı: Gayrimenkul (yüzde 51), altın (yüzde 19) ve Sberbank (yüzde 17). Son iki ayda altın ürünleri satışında da yüzde 40-70 artış gözlendi.

Haber7

Mercedes ile BMW'den kriz işbirliği
22 Ekim 2008 17:31
Piyasada yaşanan kriz iki Alman otomotiv devini işbirliğine götürdü. Daimler Mercedes Benz ve BMW, maliyetlerini azaltmak için otomotiv parçalarını beraber satın alacak.
BMW Araştırma Direktörü Klaus Draeger'in verdiği bilgiye göre iki dev arasındaki görüşmelerde sona gelindi. Aynı ürünleri kullandıkları taşeronlarla da biraraya geldiklerini kaydeden Draeger, maliyetleri düşürmeyi amaçladıklarını kaydetti.

Almanya'nın iki devi, piyasalarda yaşanan krizin ve ekonomik küçülmenin etkilerini hissediyor.
hurriyet.com.tr

İşini kaybeden Batı'lı Körfez yolunda
18 Ekim 2008 09:58
ABD ve Avrupa'da meydana gelen ekonomik buhran, büyük şirketlerde çalışan yöneticilerin valizlerini toplayıp zengin Körfez ülkelerinin yolunu tutmasına sebep oluyor.
Dubai merkezli internet ekonomi gazetesi Emirates24'teki habere göre son günlerde yaşanan ilgi bir dönem ABD'de yaşanan 'Altına hücum' dönemini hatırlatıyor. Haberde Körfez ülkelerindeki şirketlerin Batılı yöneticilerin CV yağmuruna tutulduğu, iş başvurusunda bulunanlar arasında Wall Street ve Londra piyasasında yöneticilik yapanların da büyük bir yer tuttuğu ifade ediliyor.

ABD merkezli Boyden Middle East Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Mecdi El Zeyn, bölgeye olan ilginin son üç dört yılda hızla arttığını bunun da sebebinin başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer Körfez ülkelerinin bankacılık sistemlerini açması olduğunu belirtiyor. El Zeyn, "Batı'daki finansal sektörde meydana gelen kriz ve iş kayıplarından dolayı Körfez'e yönelik ciddi bir ilgi oluşacaktır. Çünkü bu bölgenin ekonomik patlama yaşadığına dair bir algı var." diyor.

Körfez ülkelerinin önde gelen danışmanlık şirketlerinden Grafdom ise bölgedeki banka ve sigortacılık şirketlerinin özellikle Lehman Brothers, Merrill Lynch ve AIG gibi dünyaca ünlü banka ve danışmanlık şirketlerinde çalışan profesyonel yöneticileri kiralama yarışına girdiklerini belirtiyor. Grafdom, bölgedeki ihtiyacın özellikle finans, turizm ve inşaat sektörlerinde üç kat arttığına dikkat çekiyor.

Körfez ülkelerindeki pek çok bankacılık ve sigorta şirketiyle çalışan Grafdom haftalık yüzlerce CV aldıklarını ve bunların çoğunun da daha önce Wall Street menşeli olduklarını belirtiyor. Grafdom, bu ilginin daha da artmasını beklediklerini de vurguluyor.

Gazetedeki habere göre aslında bölgenin yöneticilere ihtiyacı çok fazla değil; ancak mevcut yöneticilerin kalitesi Batı'daki ülkeler kadar yüksek değildi ve kriz de Batı'daki kaliteli profesyonellerin Körfez'e kaymasının yolunu açacak. Haberde Batılı profesyonellere en fazla talep Dubai Uluslar arası Finans Merkezi, Katar Finans Merkezi ve Bahreyn Finans Limanı'ndan geliyor.

İngiltere merkezli küresel iş bulma portalı eFinancialCareers ise Körfez'deki internet sitelerine gelen iş başvurularındaki sayının son altı ayda yüzde 70 arttığına dikkat çekiyor. eFinancialCareers'in editörü Paul Clarke, Batı'daki aşağı doğru gidişin Körfez ülkeleri tarafından bir fırsat olarak değerlendirildiğini ve profesyonel yöneticilerin transfer edildiğini belirtiyor. Aslında bölgede de işlerin iyi gitmediğini belirten Clarke, özellikle likidite sıkıntısından dolayı yatırımcıların Körfez ülkelerinden kaçtığını bunun da Körfez ülkelerine olan güveni sarstığını belirtiyor.

Finansal krizden kaçan profesyonellerin hedefindeki ilk ülke şüphesiz Birleşik Arap Emirlikleri. Bu ülkede yöneticilere ödenen maaşlarda geçen yıla göre yüzde 13,6 artış olduğunu belirten işçi bulma şirketi GulfTalent, bu ortalamanın Körfez genelinde yüzde 11,4 olduğunu ifade ediyor. Fakat Batıdaki krizden sonra bölgeye akın eden profesyonellerden sonra ödenen maaşlarda bir gevşeme olabileceğine dikkat çekiliyor.

Birkaç ay önce petrolün 148 dolara kadar çıkmasından da faydalanarak büyük paralar kazanan zengin Körfez ülkeleri, dünyada likiditenin en bol olduğu pazarlar arasında başı çekiyor. Ancak petrolün giderek 70 doların altına düşmesi, gelirlerinin büyük bir kısmı petrolden olan bu ülkeler üzerinde de kara bulutların dolaştığı şeklinde yorumlanıyor. Halen bölgede trilyonlarca dolarlık projeler yürütülüyor ya da planlanıyor.

haber7

İMKB yüzde 6,27 değer kaybetti! Dolar 1.515 YTL'den, avro 2.035 YTL'den günü kapadı

17 Ekim 2008 İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri, bugün ortalama yüzde 6,27 oranında değer kaybetti.
İMKB Ulusal-100 Endeksi, birinci seansta 922,65 puan azalarak 26.678,06 puana geriledi. İkinci seansta 807,89 puan azalan endeks 25.870,17 puandan kapandı.
Endeks ikinci seansa, 21,39 puan azalarak 26.699,45 puandan başladı. Seansın ilk yarısını 26.733,50 puandan geçen endeks, seans içinde en düşük olarak 25.832,89 puana gerilerken, en yüksek olarak 26.923,61 puana çıktı.
Birinci seanstaki 922,65 puanlık azalış dikkate alındığında, endeks günlük bazda 1.730,54 puan geriledi. Hisse senetlerinin günlük ortalama değer kaybı yüzde 6,27 oldu.
İkinci seans kapanışında, mali endeks 1.737,28 puan azalarak 34.375,82 puana, sanayi endeksi 165,70 puan azalarak 21.935,07 puana, hizmetler endeksi 228,41 puan azalarak 20.815,68 puana geriledi.
Böylece ilk seansa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 4,81 oranında, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 0,75 oranında, hizmetler grubu hisseler ise ortalama yüzde 1,09 oranında değer kaybetti.
İkinci seansta işlem gören toplam 325 hisse senedinden 63'ü değer kazandı, 204'ü değer yitirdi, 58 hisse senedinin fiyatında değişiklik olmadı.
İkinci seansta, 854 milyon 277 bin 407 YTL'lik işlem hacmi kaydedildi. Günlük işlem hacmi 1 milyar 438 milyon 728 bin 426 YTL olarak hesaplandı.
İkinci seansta, Garanti Bankası, İş Bankası (C), Akbank, Yapı ve Kredi Bankası ve Vakıfbank en çok işlem gören hisseler oldu.
Serbest piyasada dünkü kapanışta 1,4850 YTL olan dolar güne 1,4780 YTL'den, 1,9900 YTL olan avro 1,9880 YTL'den başladı.
Doların bugünkü kapanıştaki satış fiyatı 1,4850 YTL, avronun satış fiyatı 1,9900 YTL oldu.
Merkez Bankası, doların bugünkü efektif kurunu alışta 1,5023 YTL, satışta 1,5130 YTL olarak açıkladı. Merkez Bankası dünkü efektif kurunu alışta 1,4730 YTL, satışta 1,4833 YTL olarak belirlemişti.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 23 Haziran 2010 vadeli bugün valörlü tahvilin basit getirisi yüzde 22,65'e, bileşik getirisi 21,16'ya geriledi.
Bu tahvilin, aynı gün valörlü işlemlerinin önceki kapanışında basit getirisi yüzde 22,90, bileşik getiri yüzde 21,37 olarak gerçekleşmişti.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem hacmi 561 milyon 769 bin 999,60 YTL olarak belirlendi.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo Pazarında, toplam 14 milyar 381 milyon 832 bin YTL'lik işlem hacmi kaydedildi.
Repo-Ters Repo Pazarında 3 günlük işlemlerde faiz, en düşük yüzde 14,20, en yüksek yüzde 16,95 ve ortalama yüzde 16,79'dan gerçekleşti.
Uluslararası piyasalarda, saat 18.10 itibarıyla avro-dolar paritesi 1,3481, sterlin-dolar paritesi 1,7277, yen-dolar paritesi ise 101,50 düzeyinde seyrediyor.

İMKB'DE HİSSE SENETLERİ ORTALAMA YÜZDE 9,21 DEĞER YİTİRDİ
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB)işlem gören hisse senetleri, haftalık bazda ortalama yüzde 9,21 değer yitirdi.
İMKB'de Bileşik Endeksi, haftalık bazda 2.625,76 puan düşerek, 28.495,93 puandan 25.870,17 puana geriledi.
Haftalık bazda 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 2,79, Cumhuriyet Altının gram satış fiyatı yüzde 3,41 düştü.
Önceki hafta sonu 39,40 YTL olan 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı 38,30 YTL'den, 264,00 YTL olan Cumhuriyet Altınının satış fiyatı da 255,00 YTL'den haftayı tamamladı.
Kapanışta bugün, Amerikan Dolarının satış fiyatı haftalık bazda yüzde 6,69artarak 1,5150 YTL'ye, avronun satış fiyatı yüzde 5,99 artarak 2,0350 YTL'ye yükseldi.
Yatırım fonlarına katılma belgeleri geçen hafta ortalama yüzde 0,79 değer yitirdi. (A) tipi endeks haftalık bazda yüzde 6,69, (B) tipi endeks yüzde 0,06 geriledi.
İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında, ağırlıklı ortalamalara göre çeşitli vadelerdeki bono ve tahvillerin haftalık net getirileri ise yüzde 0,29 ile yüzde 0,38 arasında gerçekleşti.
Önde gelen ve değerlendirmeye alınan 10 kamu ve özel bankanın faiz oranlarına bakıldığında, mevduat faizinin haftalık net getirisi, bir aylık mevduatta yüzde 0,26'da kaldı.
Önceki hafta sonunda ortalama faizleri yüzde 16,9 dolayında olan haftalık reponun net getirisi de yüzde 0,29 olarak gerçekleşti.

netgazete

Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 1 milyar kişi aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya


17 Ekim 2008 - Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan yaklaşık bir milyar kişinin, gıda fiyatlarının artması nedeniyle aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bildirildi.
Merkezi Londra'da bulunan yardım kuruluşu Oxfam, 16 Ekim Dünya Gıda Gün ü dolayısıyla yayımladığı raporda, pirinç ve tahıllar gibi temel gıdaların fiyatlarındaki artışın, bu sene 119 milyon kişiyi daha açlığa sürüklediğini belirtti.
Raporda, dünyada halen 967 milyon kişinin yetersiz beslendiği vurgulandı.
Oxfam Başkanı Barbara Stocking, gıda fiyatlarındaki artışın bazı toplumlarda "yıkıcı etki" yaptığını belirterek, geçen yıl Guatemala'da buğ day fiyatının yüzde 300, Kamboçya ve Filipinler'de un ve pirinç fiyatının iki kat arttığı örneğini verdi.
Stocking, "Dünyanın, gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerinin fakirlikle mücadele eden çiftçilerine yardım etmelerinin gerekliliği ve sanayi ülkelerinin de bu hükümetlere destek verme zorunluluğunu anlamasının zamanının geldiğini" ifade etti.
Öte yandan uluslararası yardım örgütü "Care" de yayımladığı raporda, Afrika Boynuzu'ndaki 17 milyon kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını açıkladı.
Afrika Boynuzu'nda açlıkla burun buruna gelenlerin 6,4 milyonunun sadece Etiyopya'da bulunduğunun belirtildiği raporda, Somali halkının yarısının da aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, başta kuraklık olmak üzere doğal afetler, çatışmalar ve gıda fiyatlarındaki artışın milyonlarca kişiyi açlığa sürüklediği kaydedildi.
"Care" Başkanı Jonathan Mitchell, "Buna mali krizin de eklenmesiyle durumun çok daha kötüye gidebileceğini" vurguladı.

netgazete

ABD'de açıklanan tedbirler yetersiz bulundu! Asya borsalarında keskin düşüşler yaşandı
09:45 - Tokyo Borsası günü düşüşle tamamladı. Borsanın temel göstergesi Nikkei 225 Endeksi, düne göre, yüzde 11,41 (1.089,02 puan) azalarak 8.458,45 puan oldu. Güney Kore'de borsa yüzde 9,4 (126,50 puan) değer kaybederek 1.123,78 puandan kapandı. Avustralya'da borsa yüzde 6,67 (286,6 puan) azalarak 4013,4 puana geriledi. Dün 69,83 dolardan kapanan Avustralya doları bugün 66,81 dolara indi. 16.10.2008 TOKYO
netgazete

Borsada günlük kayıp yüzde 6.26 oldu! Dolar 1.4850 YTL, avro1.9900 YTL'den günü kapadı
17:25 - İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 366,65 puan düşerek 27.600,71 puandan kapandı. Bileşik Endeks 12 Temmuz 2005'ten bu yana ilk kez 27.000 puanlı seviyelerden kapanmış oldu. Böylece Bileşik Endeksteki iki günlük kayıp yüzde 9,61'e, 2007 sonuna göre kayıp ise yüzde 50,30'a ulaştı. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybı yüzde 1,31 oldu. İlk seanstaki 1.476,35 puanlık düşüş dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 1.843,00 puan geriledi. 16.10.2008 İSTANBUL
netgazete

İŞTE ÜLKE BAZINDA KRİZİN FATURASI

14 Ekim 2008 20:50
Küresel mali kriz tüm dünyayı vurdu. ABD ve Avrupa'nın küresel kriz için açıkladığı reçetenin bedeli 3.5 trilyon dolara ulaştı. Peki ülke bazında krizin faturası ne oldu?
Avrupalı liderler, dün açıkladıkları 2.5 trilyon dolarlık 'kurtarma paketi' ile harekete geçti.

İngiltere'nin geçtiğimiz haftaya damgasını vuran 432 milyar dolarlık (250 milyar sterlin) planını model alan bankacılık sistemi odaklı 'Avrupa paketi', ABD'nin 850 milyar dolarlık hamlesini neredeyse üçe katladı.

Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya, 680 milyar dolar (500 milyar Euro) ile bankacılık sistemini kurtaracağını açıklarken, Fransa ise finans sektöründe güven aşılamak için 490 milyar dolarlık (360 milyar Euro) kaynak ayırdı. Almanya ve Fransa’yı koordineli olarak hareket eden başta İspanya, Avusturya ve İtalya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri izledi. İngiltere de üç büyük bankanın kurtulması için 64 milyar dolar (37 milyar sterlin) sermaye kullanacağını duyurdu. Dün açıklanan rakamların toplamı 1.6 trilyon doları buldu. Böylece, İngiltere’nin geçen haftaki 432 milyar dolarlık desteğinin yanı sıra İrlanda’nın ise daha önce açıkladığı 544 milyar dolarlık (400 milyar Euro) planla birlikte Avrupa’yı kurtarma paketinin maliyeti 2.5 trilyon dolar oldu.

KAMULAŞTIRMA VE GARANTİ

Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Fransa’nın önderliğinde önceki gün Paris’te toplanan 14 Euro ülkesi ve İngiltere’nin ’küresel krize karşı ortak hareket etme ve ulusal çapta sorumluluğu üstlenme kararı’ almasıyla birlikte Avrupa bankacılık sistemini kurtarmak üzere harekete geçti. İngiltere’nin geçtiğimiz hafta ortala koyduğu paketi örnek alan Avrupalı liderler, arka arkaya ’ulusal plan’larını açıkladılar. Avrupa’nın önde gelen ekonomileri, bankaların kısa vadeli borçlanma sorununu ortadan kaldırmayı ve sermaye ihtiyacını gidermeyi amaçlıyor.

Buna göre, bankaların iflasını önlemek için hisse alımıyla kısmi kamulaştırma yapılırken, bankalar arası piyasalar fonlanarak kısa vadeli borçlanma ihtiyacı giderilecek.

EN BÜYÜK MÜDAHALE

Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya, bankacılık sistemini kurtarmak için İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük müdahaleyi yapma kararı aldı. Almanya, 500 milyar Euro’luk rekor paketle tarihi bir hamle yaptı. 400 milyar Euro’luk bir kaynağı bankalar arası piyasalara garanti olarak ayıran Almanya’nın 80 milyar Euro’yu ise bankaların sermaye artırımı ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılacağı belirtildi. Geriye kalan 20 milyar Euro da zararların telafisi için sigorta olarak kullanılacak. Fransa da toplamda 360 milyar Euro’luk bir kurtarma paketi açıkladı. Güven bunalımının yaşandığı ortamda bankalar arasındaki kısa vadeli borçlanmalara Almanya gibi garanti veren Fransa, bunun için 320 milyon Euro ayırdı. Fransa ayrıca, sermaye ihtiyacı olan bankalara hisse karşılığında 40 milyar Euro verecek. Geçtiğimiz hafta 250 milyar sterlinlik plan açıklayan İngiltere de, Royal Bank of Scotland, HBOS ve Lloyds TSB’nin kurtarılması için 37 milyar sterlinlik ek paket ortaya koydu.

İşte ülke bazında krizin faturası:

Almanya: 500 milyar Euro

Fransa: 360 milyar Euro

İngiltere: 37 milyar sterlin

İspanya: 100 milyar Euro

Avusturya: 100 milyar Euro

İtalya: 20 milyar Euro

İngiltere: 250 milyar sterlin

İrlanda: 400 milyar Euro

Norveç: 57 milyar dolar

Portekiz: 20 milyar Euro

timeturk


En zengin ülkede yeni şok! İzlanda Hentbol Takımı para bulamayınca yurt dışına çıkamadı

12 Ekim 2008- Dünyada banka krizinden en büyük darbeyi alan ve en zengin ülkeler arasında sayılan İzlanda'nın milli futbol takımı teknik direktörü Eyjolfur Sverrisson, Hollanda ile yaptıkları maç sonrası ATM'den para çekmek istedi, ancak banka para vermeyince parasız kaldı.
Sverrisson, bu duruma anlayış gösterdiğini, ancak parasız ortada kalmanın da güzel bir şey olmadığını dile getirdi.
Öte yandan, Rotterdam'da oynanacak olan hentbol bayan milli takımlar turnuvasına, İzlanda Bayan Milli Hentbol Takımı, sponsorun ödemeleri durdurması nedeniyle ülke dışına çıkamadığı için katılmadı.

Avrupa Krize Çare Arıyor

12 Ekim 2008 20:18
Avrupa Birliği'nin Avro para birimi kullanan 15 üye ülkesinin devlet ve hükümet başkanları, küresel mali krizi tartışmak üzere bu akşam Fransa'nın başkenti Paris'te toplandı.

AB dönem başkanı Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin girişimiyle Elysee Sarayı'nda düzenlenen zirveye, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet de katılıyor.

Zirvede, Avro kullanan 15 ülke arasında mali krize karşı, ''ortak bir eylem planı'' oluşturulmasına çalışılacak. Bu akşam çıkacak sonuçlar, çarşamba günü 27 ülke liderinin katılımıyla Brüksel'de düzenlenecek AB zirvesine sunulacak.

Krizin daha fazla derinleşmesine karşı, AB'deki bankacılık sisteminin korunması için alınacak önlemlerin tartışmaya açılacağı bu akşamki zirvede 15 ülke, özellikle İngiltere örneğinde olduğu gibi zor durumdaki bankaların kurtarılmasına ve bankalararası kredi alışverişininin kolaylaştırılmasına yönelik bir eylem planını masaya yatıracaklar.

Sarkozy, zirve öncesi, Avro kullanmayan İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile biraraya geldi.
aktifhaber

Avrupa Birliği, zor durumda kalan bankaları gerekirse 'devletleştirerek' kurtarma kararı aldı

12 Ekim 2008 Pazar Avrupa Birliği'nin Avro para birimi kullanan ülkeleri, küresel krizde kurtarma planı için ne kadar kaynak ayıracaklarına kendileri karar verecek.
Avrupa Birliği'nin Avro para birimi kullanan 15 üye ülkesinin devlet ve hükümet başkanları, küresel mali krizi tartış mak üzere bu akşam Fransa'nın başkenti Paris'te toplandı.
AB dönem başkanı Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin girişimiyle Elysee Sarayı'nda düzenlenen zirveye, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet de katıldı.
Zirveye katılan Belçika Başbakanı Yves Leterme, Avro kullanan ülkelerin banka kurtarma planı için ortak bir rakam belirlemeyeceklerini, ülkelerin bu konuda kendilerinin karar vereceğini söyledi.
"Ülkelerin, krizin yatışması için ne kadar kaynak ayıracaklarını kendilerinin belirleyeceğini"belirten Belçika Başbakanı, "Bu akşamki toplantının sonuç bildirgesinde, kurtarma planı için ortak bir rakam belirtilmeyeceğini düşünüyorum"dedi.
Avro kullanan ülkelerin, banka kurtarma planına ne kadar kaynak ayıracakları konusuna çarşamba günü düzenlenecek AB zirvesine dek karar vermeleri bekleniyor.
Bu akşamki zirve sonunda yayınlanması beklenen sonuç bildirisinde, Avro para birimini kullanan ülkeler, banka borçlarını geçici olarak güvence altına alacak.
Taslağa göre Avro kullanan ülkeler, kredi sıkışmasının önüne geçmek ve borç verme işlemlerini cesaretlendirmek için gelecekteki bankaların borçlarını geçici olarak güvence altına alacaklar.
Taslağa göre kurtarma planı, miktar olarak sınırlı ve 2009 yılı sonuna dek olmak üzere geçici olarak düzenlenecek.
Avro kullanan ülkeler, gerektiğinde zor durumdaki bankalara yardımcı olabilmek için hisselerini alabilecek.
Bu akşam kabul edilecek metin, daha sonra 15 Ekim Çarşamba günü düzenlenecek AB zirvesine sunulacak.
Yeni kurtarma planı, mali sisteme hem daha fazla nakit akışını artırmayı hem de bankaların sermayesini güçlendirmeyi amaçlıyor.
netgazete

Avrupa'da devletlerin küresel krizden etkilenen bankalara yardımı 2 trilyon dolara ulaştı


13 Ekim 2008 İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Avusturya ve Portekiz devletlerinin, Avrupa'daki bankalara son günlerde sağladıkları garantiler ve diğer acil önlemlerin tutarı 1,96 trilyon dolara ulaştı.
Garantilerin ve acil önlemlerin büyük bir kısmı, küresel finansal krizi dindirmek isteyen avro bölgesi liderlerinin toplantısı sonrasında gerçekleşti.
Öte yandan, İtalya'da da kurtarma planı onaylandı.
İtalya Maliye Bakanı Giulio Trementi, yaptığı açıklamada, planın tutarının "gerektiği kadar" olacağını, ancak benzer önlemler alan diğer ü lkeler gibi belirli bir tahsisat yapılmadığını belirtti.
İtalya'da hükümet geçen hafta, mali istikrarı yeniden tesis etmek iç in 2 acil önlem uygulamaya sokmuştu.
Buna göre, bankalardaki mevduata 103 bin avroya kadar garanti verilmesi ve devletin bankalardaki hisseleri satın alarak onlara sermaye desteği sağlamasına karar verilmişti.

netgazete

FORTİS ARTIK DEVLET BANKASI

13 Ekim 2008 22:15
Fortisbank'ın devir işlemi tamamlandı, bankanın yüzde 99 hissesi Belçika hükümetine geçti.
Fortis Bank A.Ş, Fortis Brussles SA/NV’nin yüzde 50 1 hissesinin Belçika hükümetine devrinin sağlanmış olduğunu, hükümetin

bankadaki toplam hissesinin yüzde 99,93 olarak gerçekleştiğini bildirdi. Fortis Bank A.Ş’den Borsaya gönderilen yazıda, şöyle denildi: 'Bankamız ana hissedarı Fortis Brussles SA/NV’nin tarafımıza verdiği bilgiye göre, Fortis Brussles SA/NV, Belçika hükümeti ile BNP Paribas arasında

varılan mutabakat gereği, Fortis Brussles SA/NV’nin yüzde 50 1 hissesininBelçika hükümetine devri sağlanmış olup, Belçika hükümetinin toplam hissesi yüzde 99,93 olarak gerçekleşmiştir. Belçika hükümetinde bulunan bu hisselerin yüzde 75’ini BNP Paribas’a devri ile ilgili süreç ise devam etmektedir.'
haber10

Krizin Tedavi Yolu Belli Değil
12 Ekim 2008 19:27

Rifat Hisarçıklıoğlu, bugün dünyada yaşanan krizin 1930'lardan sonraki en büyük kriz olduğunu belirtti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarçıklıoğlu, bugün dünyada yaşanan krizin 1930'lardan sonraki en büyük kriz olduğunu belirterek, "Böyle bir kriz ile dünya ilk defa karşılaşıyor, tedavi yolu da belli değil" dedi.
Hisarcıklıoğlu, Uzunköprü Ticaret Borsasında yaptığı konuşmada, dünyadaki tüm ekonomistlerin yaşanan global finansal krizden çıkış yolunu aradıklarını söyledi.

Kriz ortamında panik yaratmanın kimseye fayda sağlamayacağını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "(Aman kriz geliyor) diye ortalığı velveleye verirsek hepimiz birbirimizin ayağına kurşun sıkarız" dedi.

Krizin var olduğunu ve Türkiye'yi de etkileyeceğinin bilinmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

"Ama bunu panikleme noktasına götürürsek o zaman geçmişe göre daha sağlam olan Türkiye'nin ekonomisi krize girer. Onun için panik yapmamak lazım. Ama Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri bu işin sıkıntısını çekiyor. Daha sonra etkileyeceği yerler bizim gibi ülkeler olacaktır. Biz daha bunu çok hissetmeye başlamadık. Bu iş uzun sürecek gibi. Dünyada insanları etkileyecek iki büyük kriz var. Birisini yaşıyoruz adı global kriz. Bu kriz sadece Amerika'yı, Avrupa'yı değil tüm dünyayı etkiliyor. Ama bir başka kriz daha var ki, önümüzdeki günlerde insanlığı tehdit edecek. En büyük kriz gıda krizi."
aktifhaber

İki Dev Birleşiyor
12 Ekim 2008 17:35

ABD'li otomobil devleri General Motors ve Chrysler, olası bir birleşme için görüşmeler yapıyor.

Chrysler'in çoğunluk hissedarı Cerberus Capital Management LP ile GM arasındaki görüşmeler, birkaç haftadır sürüyor.

Görüşmeler, bir ara Chrysler'in Chrysler, Dodge ve Jeep birimlerindeki zararının miktarının ne olduğu konusundaki belirsizlik nedeniyle aksamıştı.

ABD'nin 1 numaralı otomobil üreticisi General Motors ve 3 numaralı otomobil üreticisi Chrysler, maliyetleri kısmaya ve sermayelerini artırmaya çalıştıkları bir zamanda görüşmeleri yürütüyorlar.

Öte yandan, bir diğer ABD'li otomobil firması olan Ford'un da 1,4 milyar dolarlık Mazda hissesini satmayı planladığı öne sürülüyor.
aktifhaber

Kriz medyayı da vurdu! Kanaltürk, Ankara bürosuna CNN Türk'ten transfer ettiği yöneticileri işten çıkardı. Akşam gazetesi yemek ve yol paralarını ödeyemedi. Doğan Grubu da tenkisata hazırlanıyor


10 Ekim 2008 Cuma 16:45



İSTANBUL - - Piyasaları sarsan mali kriz, medyayı da vurdu. Kanaltürk televizyonunda Ankara büroya CNN Türk ve Akşam'dan transfer edilen üst düzey yöneticiler işten çıkarıldı. Gece yarısı operasyon ile 3 kişinin işine son verdi.
Mutlu Çölgeçen (Ankara temsilcisi): Yaklaşık bir ay önce Akşam'dan transfer edilmişti. Gazetedeki 10 yılı aşkın tazminatını yakıp, istifa ederek Kanaltürk'ün teklifini kabul etmişti.
-Fatih Atik (Haber Müdürü): CNN Türk'den yeni transfer edilmişti.
-Levent Öke (Muhabir)
Kanalda dün ve bugün devam eden çıkarmalar sonucunda teknik, program ve haber departmanlarında ilişiği kesilen personelin sayısı 60'ı buldu.
Haber merkezi tenkisattan en çok etkilenen bölüm oldu. Haber Koordinatörü Oğuz Usluer, Haber Müdürü Cuma Ulus ile editör Dursun Göçmen ise istifa etti. Haber merkezinde bayram öncesi tenkısatla birlikte kurumla yolları ayrılan personelin sayısı 25'e ulaştı.

DOĞAN GRUBU'NDA HER 5 KİŞİDEN 1'İ ÇIKARILACAK
Ankara büroyu ziyaret eden Aydın Doğan yöneticileri ile yemek yedi. Gündemde işten çıkarmalar ve alınması gereken ekonomik önlemler vardı. Medya kulislerine yayılan iddiaya göre Doğan grubunda her 5 kişiden biri işten atılacak. Tenkisatın yüzde 50'lere çıkabileceği söyleniyor.

AKŞAM'DA MAAŞ ŞOKU
Çukurova grubu bu ay hem yemek hem de yol paralarını ödeyemedi. Maaşlarını bekleyen çalışanlar, hesaplarına yatan rakamı görünce şoke oldular. Yüksek-düşük ayrımı yapılmadan herkesin hesabına 750'şer YTL yatırılmıştı. Maaşların devamının ne zaman yatacağına dair bir açıklama da yapılmadı.

netqazete

Piyasalardaki mâlî kriz başkanları da vurdu!
Japon şirketinin başkanı ücretsiz çalışacak


20 Ekim 2008 Japonya'da Elpida Memory" adlı şirketin başkanının, şirketin küresel mali krize bağlı zorlukların üstesinden gelmesine yardım etmek amacıyla ücret almadan çalışacağı bildirildi.
Şirket sözcüsü Kumi Higuçi, bilgisayar ve cep telefonunda kullanılan yarı iletken dram üreticisi şirketin başkanı Yukio Sakamoto'nun Kasım ve Aralık'ta maaş almayacağını, Elpida Memory'nin durumu iyileşene kadarsa yarı maaş alacağını belirtti

netgazete

Arjantin Emeklilik Fonlarına El Koydu
22 Ekim 2008 19:20
Borç ödemede zorlanan Arjantin Hükümeti, halkın 30 milyar dolarlık özel emeklilik fonunu kamulaştırdı

Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez, hükümetin, yaklaşık 30 milyar dolarlık özel emeklilik fonlarını devralmasını önerdi.

Emeklilik fonlarının kamulaştırılmasıyla ilgili yasayı imzalayan ve onaylanması için Kongre'ye gönderen Fernandez, emeklilerin küresel finansal krizden korunması gerektiğini belirterek, ''ABD ve diğer ülkeler bankalarını kurtarmak için adım atarken, biz de emeklilerimizi korumalıyız'' dedi.

Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Amando Boudo da ''hükümetin bu önlemi almaktaki tek amacının, emeklileri belirsizlikten ve geleceği kurtarmak olduğunu'' söyledi.

Fernandez'in siyasi muhalifleri ise fonların kamulaştırılmasındaki amacın, emeklileri korumaktan çok düşen vergi gelirlerinin yerine kaynak yaratmak olduğunu savundular.

Ekonomist Rogelio Frigerio da bunun, ''kamu sektörünün kasasını doldurmak için alınmış vahim bir önlem'' olduğunu söyledi. Siyasi muhalif lider Elisa Carrio da hükümeti ''emeklilik fonları yağmalamakla'' suçladı.

Güçlü sendikaların yanı sıra iktidardaki Peronist Parti'nin desteğini alan emeklilik fonlarının kamulaştırılmasıyla ilgili yasanın, Peronist Parti'nin çoğunlukta olduğu Kongre'de gelecek beş hafta içinde onaylanması bekleniyor.

Kamulaştırma, borçlarını ödemesi ve altyapı projelerinin finansmanı için hükümete kaynak sağlayacak. Sığır eti, soya fasulyesi, mısır ve buğday fiyatlarının düşmesi nedeniyle gelirleri azalan Arjantin'de, hükümetin gelecek yılki 12 milyar dolarlık dış borç ödemesi için para bulması gerekiyor.

Arjantin'de 40 milyon nüfusun dörtte biri emeklilik fonlarını kullanıyor ve fonlara yılda toplam 4,6 milyar dolar aktarıyor.

Arjantin'de özel emeklilik fonları, 1994 yılında eski Devlet Başkanı Carlos Menem döneminde özelleştirme dalgası sırasında kurulmuştu.

Emeklilik fonları dünya çapında da sorunlarla boğuşuyor.

ABD'de yatırımcılar, 9 Ekim 2007'den bu yana emeklilik fonları, eğitim tasarruf sandıkları ve diğer yatırımlarda 8,3 trilyon dolar zarar etti.

Şili'de de emeklilik fonlarının kriz sırasında kaybı yaklaşık 16 milyar dolar oldu. Şili Maliye Bakanı Andres Velasco, 8,2 milyon Şilili işçinin dahil olduğu ve 1981 yılından bu yana 93 milyar dolar biriken emeklilik fonlarının eninde sonunda düzeleceğini ifade etti.
aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Prş Ekm 23, 2008 11:08 pm    Mesaj konusu: Volvo Da Krize Yenik Dü$tü Alıntıyla Cevap Gönder

ABD'nin durgunluğa 1 yıl önce girdiği açıklandı, New York Borsası günü % 7,71'lik sert düşüşle kapattı
01:10 - ABD'nin durgunluk ile ilgili en güvenilir araştırma kuruluşu olarak kabul edilen, özel yapıdaki "Ekonomik Araştırmalar Ulusal Bürosu (NBER)" tarafından yapılan açıklamada, ülkenin durgunluğa bir yıl önce, Aralık 2007'de girdiği ve o tarihte, 73 ay (6 yıl 1 ay) süren ekonomik genişleme döneminin sona erdiği belirlendi. Bu arada Dow Jones sanayi endeksi 681,07 puan kayıpla günü 8.147,97 puandan tamamlarken, Nasdaq bileşik endeksindeki düşüş ise yüzde 8,95 oldu. Bu endeks de 137,50 puan kayıpla 1.398,07'den kapandı 02.12.2008 WASHINGTON - Ayrıntı
netgazete

KÂBUS BÜYÜYOR

BORSA ÇAKILDI !

Karakter boyutu :

19 Kasım 2008 15:58
ULUSAL 100 ENDEKSİ, GÜNÜN İLK YARISINDA YÜZDE 1,90 DEĞER KAYBETTİ.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, dünkü ikinci seans kapanışına göre 446,38 puan azalarak günün

ilk yarısını 23.048,67 puandan tamamladı.

Birinci seansta, hisse senetlerinin ortalama değer kaybı yüzde 1,90

oldu.

Dün 23.495,05 puandan kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 22,44

puan artarak 23.517,49 puandan başladı. İlk yarıyı 23.066,22 puandan geçen

endeks, en düşük olarak 22.895,65 puana kadar gerilerken, en yüksek olarak

23.517,49 puanı gördü.

Seans sonunda mali endeks 642,82 puan azalarak 31.896,58 puana, sanayi

endeksi 380,44 puan azalarak 18.168,24 puana ve hizmetler endeksi 211,21 puan

azalarak 19.373,21 puana geriledi.

Böylece, önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 1,98,

sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 2,05, hizmetler grubu hisseler ortalama

yüzde 1,08 oranında değer kaybetti.

Birinci seansta işlem gören toplam 311 hisse senedinden 45'i değer

kazandı, 218'i değer kaybetti, 48 hissenin fiyatında ise değişiklik olmadı.

Birinci seansta 358 milyon 92 bin 489 YTL'lik işlem hacmi oluştu. En çok

işlem gören hisse senetleri Garanti Bankası, İş Bankası (C), Tüpraş, Vakıfbank ve

THY oldu.

İKİNCİ SEANS

İMKB Bileşik Endeksi ikinci seansa, önceki kapanışa göre 34,53 puan artarak 23.083,20 puandan başladı. Hisse senetleri, bu seviyede yüzde 0,15 oranında değer kazandı.

-BORSADA GÜNLÜK KAYIP BİN PUANI AŞTI

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Bileşik Endeksindeki günlük kayıp bin puanı aştı. Saat 15.00 itibariyle endeks yaklaşık yüzde 4 değer kaybıyla 22.500

seviyelerinde seyrediyor.

İstanbul serbest piyasada dolar 1,6500 YTL, avro 2,0840 YTL'den güne başladı. Kapalıçarşı'da 1,6480 YTL'den alınan dolar, 1,6500 YTL'den satılıyor.

2,0820 YTL'den alınan avronun satış fiyatı ise 2,0840 YTL olarak belirlendi. Serbest piyasada önceki kapanışta doların satış fiyatı 1,6570 YTL, avronun satış fiyatı ise 2,0930 YTL olmuştu.

İstanbul ve Ankara'da dolar, avro ve sterlinin alış-satış fiyatları, saat 14.00 itibariyle şöyle:

İSTANBUL ALIŞ SATIŞ

ABD Doları 1,6660 1,6680

Avro 2,1030 2,1050

Sterlin 2,5000 2,5100

ANKARA

ABD Doları 1,6550 1,6750

Avro 2,0900 2,1160

Sterlin 2,4730 2,5340

-DOLAR KOTASYONLARI-

Bankalararası piyasada dolar kotasyonlarında fiyat, alışta en düşük

1,6700 YTL, en yüksek 1,6730 YTL, satışta en düşük 1,6775 YTL, en yüksek 1,6810

YTL olarak belirlendi.


-PARİTE-

Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,2608, sterlin-dolar

paritesi 1,4963, yen-dolar paritesi ise 96,77 düzeyinde seyrediyor.

-ULUSLARARASI BORSALAR...

Uluslararası piyasalarda bugün ABD doları,

önemli para birimleri karşısında kararsız bir seyir izledi.

ABD dolarının uluslararası döviz borsalarında, önemli para birimleri

karşısında dünkü kapanış ve bugün öğle saatlerindeki değerleri şöyle oldu:

PARA BİRİMİ SALI ÇARŞAMBA

Japon Yeni 96,46 96,80

İsviçre Frangı 1,2043 1,2053

Kanada Doları 1,2375 1,2355

New York döviz piyasasında dün 1,2579 dolardan kapanan avronun fiyatı,

bugün öğle saatlerinde 1,2619 dolara çıktı.

Aynı borsada dün 1,4916 dolarda kapanan İngiliz sterlini de bugün öğle

saatlerinde 1,5005 dolara yükseldi.

Londra'da dün 738,00 dolardan kapanan altının ons fiyatı, bugün öğle

saatlerinde 737,75 dolardan satılıyor.

-ASYA VE AVRUPA BORSALARI-

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nın temel göstergesi Nikkei Endeksi yüzde

0,7 (55 puan) düşerek 8.273,22 puan oldu.

Borsanın düşüşünde küresel ekonomiye ilişkin kaygıların sürmesi ve

finansal firmaların karlarındaki önemli gerilemeler etkili oldu.

Bu arada Avustralya'da borsa yüzde 0,7, Hong Kong'da Hang Seng Endeksi

yüzde 0,2 ve Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,5 geriledi.

Avrupa'da ise FTSE 100 Endeksi yüzde 2,07, Almanya'da DAX Endeksi yüzde

1,42 ve Fransa'da CAC Endeksi de yüzde 1,78 geriledi. Brüksel'de borsa yüzde

1,47, Madrid'de yüzde 0,91 değer kaybetti.

-PETROL FİYATLARI-

Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları düştü.

ABD tipi hafif ham petrolün varil fiyatı 60 sent düşerek varili 53,79

dolara gerilerken, Londra'da Brent tipi petrolün Aralık ayı fiyatı 36 sent

azalarak varili 51,48 dolardan satılıyor.

Petrol fiyatlarının düşmesinde, küresel ekonomik yavaşlamanın, ham petrol

talebini etkileyeceği endişelerinin sürmesi etkili oldu.
haber10

Kanada'da otomotiv sanayi bitiyor mu?

General Motors'un Haziran'da aldığı kapatma kararının ardından, firmanın, Kanada'daki Oshawa kentindeki fabrikasında 2 bin 600 işçinin işsiz kalmasıyla başlayan furya sürüyor.30 Kasım 2008 00:00


Dünyayı saran ekonomik kriz, Kanada'da en fazla otomotiv sektörünü etkiliyor.

General Motors'un haziran ayında aldığı kapatma kararının ardından, firmanın, Ontario eyaletinin Oshawa kentindeki fabrikasında 2 bin 600 işçinin işsiz kalmasıyla başlayan furya sürüyor.

Kanada'nın dünyaca ünlü oto yedek parça üreticisi Magna International, gelecek yıl haziran ayında Ontario'nun Aurora ve Newmarket kentlerindeki 2 fabrikasını kapatacağını açıkladı. Magna'nın kararı, 850 kişinin işsiz kalması anlamına geliyor.

Bu arada merkezi New York'ta bulunan ve 60 ülkeden 2 binin üzerinde şirkete, araştırma ve izleme raporlarıyla danışmanlık yapan Conference Board of Canada (CBoC), Kanada otomotiv sektörünün 2009 yılı profilini çıkardı.

CboC ekonomisti Sabrina Browarski başkanlığında bir ekibin hazırladığı rapora göre, 2009'da yalnızca otomotiv fabrikalarında çalışan 15 bin işçi daha işsiz kalacak. Bu sayıya otomotiv firmaları için üretim yapan yan sanayide işini yitirecekler de eklendiğinde rakam 20 bini geçiyor.

Kanada otomotiv sektörünün 2008'deki kaybının 1.7 milyar Kanada Doları olduğunu belirtilen raporda, 2009'da bu rakama 1 milyar dolarlık kayıp daha ekleneceği vurgulandı.

OECD Başekonomisti Klaus Schmidt-Hebbel'in salı günü açıkladığı raporunda, Kanada'nın resesyonda olduğunu açıklamasına karşın, Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty, ülkenin teknik resesyonda olduğunda ısrar ediyor.

OECD'nin raporuna göre, Kanada'nın halen yüzde 6.2 olan işsizlik oranı 2009'da yüzde 7'ye, 2010'da da yüzde 7.5'e yükselecek.

haber7
Japonya durgunluğa girdi, İngiltere 2009'da % 1.7 küçülecek, Renault üretimini % 25 düşürüyor


17 Kasım 2008 Japonya ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 0,1 daralarak durgunluğa (resesyona) girdi.
Hükümet tarafından yapılan açıklamada, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin temmuz-eylül döneminde yüzde 0,1 daralarak 2001 yılından bu yana ilk kez "teknik durgunluğa" girdiği belirtildi. Japonya ekonomisinin ikinci çeyrekteki daralması da yüzde 0,9 olarak revize edildi.
Gayrisafi yurtiçi hasılanın temmuz-eylül döneminde yıllık y üzde 0,4 düştüğü kaydedilen açıklamada, nisan-haziran döneminde gayrisafi yurtiçi hasıladaki gerilemenin yıllık bazda yüzde 3,7 olarak revize edildiği, gayrisafi yurtiçi hasılanın ilk çeyrekte yüzde 4 büyüdüğü ifade edildi.
Ekonomistler, Japonya ekonomisinin yıllık bazda yüzde 0,1 büyüyeceğini tahmin ediyorlardı. Teknik durgunluk, bir ekonominin iki çeyrek arka arkaya negatif büyümesi olarak tanımlanıyor.
Japonya ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 0,1 daralması, küresel finansal krizin avro bölgesinin ardından dünyanın diğer büyük bir ekonomisini daha durgunluğa soktuğunu gösteriyor.
Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano, yaptığı açıklamada, "küresel büyü me yavaşladığı için ekonomideki aşağı yönlü eğilim devam edecek" dedi. Yosano, "ABD ve Avrupa'da finansal krizin derinleşmesi, ekonomik yavaşlamanın artacağı kaygıları, borsalar ve döviz piyasalarında büyük dalgalanmalar yüzünden ekonomik koşulların daha fazla kötüleşebileceğini aklımızda tutmalıyız" diye konuştu.
Japonya Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Kiyohiko Nishimura da, piyasadaki sıkıntının sona ermediğini ifade etti.
Japonya Merkez Bankası, geçen ay gösterge faiz oranını yüzde 0,50'den yüzde 0,30'a çekmişti.
Geçen hafta cuma günü, AB'de ortak para kullanan 15 ülkenin dahil olduğ u Avro Bölgesi'nin, ikinci çeyrekteki binde 2 küçülmenin ardından üçüncü çeyrekte de binde 2 daralarak 15 yıl aradan sonra durgunluğa girdiği açıklanmıştı.

İNGİLİZ EKONOMİSİNİN 2009 YILINDA YÜZDE 1,7 ORANINDA KÜÇÜLMESİ BEKLENİYOR
İngiltere'de Sanayiciler Konfederasyonu (CBI) tarafından açıklanan tahminler, ekonomide yaşanan durgunluğun düşünülenden daha zor ve uzun olacağını ortaya koydu.
Yapılan tahminler İngiliz ekonomisinin 2009 yılında yüzde 1,7 oranında küçüleceğine işaret ederken, 2010 yılında da işsizlerin sayısının 3 milyona varacağı belirtildi.
CBI geçen ay bankacılık alanında yaşanan büyük krizin, İngiliz ekonomisinde yüzeysel kalacağına inanılan etkinin derinleşmesine yol açtığını bildirdi.
İngiliz ekonomisinin geçen Temmuz - Eylül ayları arasında, 16 yıldır ilk kez küçüldüğüne işaret eden CBI yönetimi, bunun da İngiliz ekonomisinin resesyonun eşeğinde olduğunun göstergesi olduğuna dikkat çekti.
CBI'ın Başkan yardımcısı olan John Cridland durumu değerlendirirken, yaşananların etkisiyle İngiliz ekonomisinin büyüme tahminlerini yeniden gözden geçirip, biraz düşürdüklerini ifade etti.
Bu tür krizlerin doğası gereği kesin bir tahmin yapmanın imkansız olduğunu da belirten Cridland, "buradaki açık ve net olan tek şey, birkaç ay önce kısa ve yüzeysel olacağını düşündüğümüz krizin, düşündüğümüzden daha uzun ve derin olacağıdır"dedi.
Bilindiği gibi İngiltere'nin yılın son çeyreğini de küçü lmeyle kapatması halinde resmen resesyonda (ekonomik durgunluk) sayılması mümkün olabilecek.

RENAULT, DÜNYADA ÜRETİMİ YÜZDE 25 DÜŞÜRÜYOR
Renault grubu, yılın son üç ayı için dünyadaki otomobil fabrikalarındaki üretimi yüzde 25 düşüreceğini açıkladı.
Renault Genel Müdürü Patrick Pelata, Le Parisien gazetesine verdiği demeçte, bir önceki yılın son üç ayına oranla, dünyadaki fabrikalarda ü retimini yaklaşık 25 oranında düşürüleceğine söyledi.
Renault daha önce yaptığı açıklamada, Fransa ve Avrupa'daki bazı fabrikalarında geçici olarak üretime ara verileceğini açıklamıştı.
Sektör temsilcileri, 2009 yılında otomobil pazarında yüzde 20 daralma bekliyor.
netgazete

Avrupa stop etti...

İkinci çeyrekteki yüzde 0.2’lik küçülme sonrasında Euro Bölgesi 10 yıllık tarihinde ilk kez durgunluğa girdi.
14 Kasım 2008 Cuma 16:01
Küresel kriz Avrupa ekonomisini durgunluğa soktu. Avrupa Birliği’nde ortak para birimi Euro’yu kullanan 15 ülkenin dahil olduğu Euro Bölgesi ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde beklentiler doğrultusunda yüzde 0.2 daraldı.

ABD’den başlayan krizin Avrupa ekonomilerine etkisi büyük oldu. Ülkelerdeki son durum şöyle:

ALMANYA
Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya üçüncü çeyrekte yüzde 0.5 daralınca beş yıl sonra yeniden durgunluğa girdi. Ekonomi, ikinci çeyrekte de yüzde 0.4 oranında küçülmüştü.

İTALYA
Almanya’nın ardından İtalya da resmen durgunluğa girdi. Euro Bölgesi’nin üçüncü büyük ekonomisine sahip olan İtalya üçüncü çeyrekte yüzde 0.5 daraldı. İtalyan ekonomisi ikinci çeyrekte de yüzde 0.4 oranında küçülmüştü.
FRANSA
Fransa durgunluktan kıl payı kurtuldu. Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde, Fransız ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 0.14 büyüyerek durgunlukta kurtulduğunu kaydetti. Bir Fransız radyosuna açıklama yapan Lagarde, ekonominin sürpriz biçimde büyümesinde tüketim ve yatırımların etkili olduğunu belirtti. Fransa ikinci çeyrekte yüzde 0.3 daralmıştı.

İSPANYA
İspanya da durgunluktan kurtulan ülkeler arasında. İkinci çeyrekte yüzde 0.1 büyüyen İspanya ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0.2 küçüldü.

HOLLANDA
Hollanda ekonomisi ikinci ve üçüncü çeyrekte yerinde saydı ve büyüme sıfır olarak gerçekleşti.

Ekonomide, bir ülkenin arka arkaya iki çeyrekte küçülmesi, durgunluk anlamına geliyor.
Gazeteturka

İran Parayı Altına Yatırdı
İran krizden daha az etkilenmek için altın satın aldı...
15 Kasım 2008 Cumartesi 16:40
İran'ın döviz rezervlerinin önemli bir kısmını altına çevirdiği bildirildi.

İran medyasında yer alan haberlere göre, rezervlerin altına çevrilmesi, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın talimatıyla gerçekleştirildi. 120 milyar dolarlık uluslararası rezervlerin ne kadarlık kısmının altına çevrildiği konusunda ise ayrıntı verilmedi.
Gazeteturka



Mali kriz dünya güvenliğini tehdit ediyor! Aç ve işsiz topluluklar şiddete başvurabilir

13 Kasım 2008 P Mali krizin yol açtığı küresel ekonomik dar boğazın, yüz milyonlarca insanı daha yoksul ve kızgın hale getireceği için dünya güvenliğine yönelik en büyük tehdit olduğu bildirildi.
Oksford Araştırma Grubu (OAG) bugün yayımladığı yıllık güvenlik değerlendirme raporunda, kriz nedeniyle işsizliğin artması ve pazarların çökmesinin etkin sosyal güvenlik sistemine sahip olmayan gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğu ve yetersiz beslenmeyi artıracağı belirtildi.
Bunun da ümitsizliği körükleyeceği ve radikal ve şiddetli toplumsal hareketlerin artmasına yol açacağı belirtilen raporda, bu hareketlerin güç kullanılarak kontrol altına alınacağı kaydedildi.
Bu durumun ilk göstergelerinin Çin'deki toplumsal ayaklanmalar ve Hindistan'da Maocu isyanın şiddetlenmesi olduğu belirtilen raporu yazar Paul Rogers, "son iki kuşağın en derin ekonomik krizi ile karşı karşıyayız" dedi.
OAG danışmanı olan Bradford Üniversitesi profesörlerinden Rogers, bu krize "ya küresel bir topluluk olarak ya da güçlü ve zengin ülkelerden oluşan dar bir grup olarak tepki gösterebiliriz" diye konuştu.
Raporda zengin ülkelerin şimdiye kadar krize karşı, aralarındaki mali işbirliğini iyileştirmeye yönelik önlemler üzerinde yoğunlaştıklarını ve bu önlemlerin yoksul ülkelerle çok az ilgisi olduğunu belirten Rogers, "bunun yerine, bu fırsatın, son 30 yıldır en kötü durumunda olan zengin-yoksul bölünmesini tersine çevirecek temel ekonomik reformları uygulamaya koymak için kulanılması gerektiğini" söyledi.
Raporda dünyayı daha az güvenli hale getiren diğer faktörlerin iklim değişikliği, enerji kaynakları üzerindeki rekabet ve güçlü seçkinlerin güvenliği genellikle askeri güçle sürdürme eğilimi olduğu belirtildi.
netgazete



İngiltere'de ekonomide keskin şok bekleniyor! Merkez Bankası: Çok zor günler, en büyük kriz yolda
22:05 - İngiltere'de yapılan istatistikler işsizliğin son üç aylık dönemde 140 bin artış göstererek 1 milyon 820 bine tırmandığını gösteriyor. Uzmanlar, trendin böyle devam etmesi halinde işsizlerin sayısının önümüzdeki yılın başına kadar 2 milyonu aşacağı tahmininde bulunuyor. Merkez Bankası tarafından yapılan tahminlerde de İngiliz ekonomisinin gelecek yıl yüzde 2 oranında küçüleceğine işaret ediliyor. İngiltere Maliye Bakanı Alastair Darling,ekonomik krizin şiddetli yaşanacağı uyarısında bulundu. 13.11.2008 LONDRA netgazete


Krizden uçaklar havalanamıyor


08 Kasım 2008 - Son finansal kriz, havayollarını da vurdu. Bu uçak mezarlığı, krizin etkisiyle havacılık şirketlerinin terkedilmeye bıraktığı uçaklara ait. İskoçya’daki alan, deyim yerindeyse uçak çöplüğü gibi. Finansal krizin kazazedeleri olan birçok şirket, işin içinden çıkamayınca çareyi uçakları kızağa çekmekte buldu. Uçakların bazıları, eylülde seferlerini durduran XL Havayolları'na, diğeri Lasham Havayolları'na, bazıları da faturalarını ödeyemediği için ağustosta seferlerini iptal eden Futura Havayolları'na ait.
netgazete

Inter Hava Yolları faaliyetlerini durdurdu
11 Kasım 2008 14:58
Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye turist taşıyan Inter Hava Yolları'nın, uçuş faaliyetlerini geçici olarak askıya aldığı bildirildi.

Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı Ömer Torosluoğlu'nun yaptığı Inter Hava Yolları geçtiğimiz hafta 40'ı hostes, 49 çalışanın iş akitlerini 31 Ekim itibariyle sona erdirmişti.
haber7

Volvo, 1000 daha işçi çıkarıyor
11 Kasım 2008 14:54
İsveçli kamyon ve otobüs üreticisi Volvo, İsveç ve Kuzey Amerika'daki birimlerinden bin çalışanı işten çıkaracak.
Volvo sözcüsü Morten Wikfors, yaptığı açıklamada, işten çıkarmadan İsveç'teki 900 ve Kuzey Amerika'daki 100 işçinin etkileneceğini bildirdi.

Şirket, daha önce de Belçika ve İsveç'deki kamyon fabrikasından bin 400 kişiyi, bir diğer fabrikasından da bin 350 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu.
haber7

Denize sıfır 70 bin YTL ama alıcı yok
11 Kasım 2008 13:54
Yaşanan ekonomik kriz konut sektörünü vurdu. Sakarya'da denize sıfır daireler 70 bin YTL'ye alıcı bulamıyor.
Sakarya'nın Karadeniz'e açılan turistik yerleşim bölgesi Karasu İlçesi'nde denize sıfır dairelere talipli çıkmıyor. Fiyatlar 70 bin YTL'ye kadar düştü. İlçede müteahhitlik yapan Cengiz Yavuzyiğit ve Adem Yavuzyiğit, "Satışlar bıçak gibi kesildi. 10 yıldır bu işi yapıyoruz. İlk defa başımıza böyle bir şey geldi." dedi.
haber7


IMF'den 2009 için iç açıcı olmayan tahminler:
ABD ekonomisi % 0.7, batı ülkeleri % 0.3 küçülecek


06 Kasım 2008
Uluslararası Para Fonu (IMF), devam eden finans krizi ışığında, geçen ay açıkladığı küresel büyüme beklentisi rakamlarını yeniden gözden geçirerek, gelişmiş batılı ekonomilerin, gelecek yıl ortalama yüzde 0,3 oranında küçülmesinin beklendiğini bildirdi.
Bu boyuttaki küçülmenin, Batılı gelişmiş ekonomilerde II'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana meydana gelecek ilk kolektif küçülme olacağı beklentisi dile getirildi.
Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunun güncelleştirilmiş versiyonunu yayımlayan IMF, ABD ekonomisinde gelecek yıl beklenen küçülme oranını yüzde 0,7 olarak verdi. Bu rakam, geçen ay yüzde 0,1 büyüme olarak tahmin edilmişti.
Avro bölgesindeki 2009 küçülme oranının da, yüzde 0,5 olmasın ın beklendiği kaydedildi.
netgazete

Finans kuruluşlarının zararı 2,8 trilyon dolara ulaştı! Kriz, vergi mükelleflerine 7,7 trilyon dolara mâl oldu

28 Ekim 2008 Küresel finansal kriz nedeniyle finans kuruluşlarının kaybı 2,8 trilyon doları buldu.
İngiltere Merkez Bankası'nın yılda iki kez yayımlanan "Finansal İstikrar" raporuna göre, devam eden kredi krizi nedeniyle dünyadaki finans kuruluşlarının zararı 2,8 trilyon dolara ulaştı.
İngiliz bankalarının mevcut kredi krizinin tekrarından korunmak için şimdi sıkı önlemlerle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekilen raporda, "sistemsel riske karşı nasıl korunulacağı konusunda esaslı bir yeniden düşünmeye ihtiyaç olabileceği" ifade edildi.
Raporda, konut fiyatlarının son zamanlardaki hızlı düşüşü sü rerse İngiltere'de 1,2 milyon ev sahibinin varlığının değerinin eksiye düşmesiyle karşılaşabileceği uyarısında da bulunuldu.
Gelişen piyasa ekonomilerinde olumsuz gelişmelerin gelişmiş ülkelerdeki finansal sistem üzerinde yeni sıkıntılar yaratabileceğine dikkat çekilen raporda, gelişmiş ekonomilerde uluslararası faaliyetlerde bulunan büyük bankaların önemli kredi kayıplarına maruz kalabileceği belirtildi.
Küresel kriz sırasında üç büyük bankası kamulaşt ırılan İzlanda'daki krizin, dış kaynağa fazla bağımlılığın tehlikelerini gösterdiği vurgulanan raporda, yine uluslararası piyasaların kaynağına ve yabancı bankalarla ortaklığa bağlı orta ve doğu Avrupa'daki bankacılık sisteminin durumunun ise İzlanda'daki gibi olmadığı kaydedildi.
Bu arada BBC ekonomi editörü Robert Peston'a göre, küresel çapta şimdiye kadar bankalara harcanan para vergi mükelleflerine 7,78 trilyon dolara mal oldu.
netgazete

Postbank'tan 449 milyon Euro zarar
27 Ekim 2008 22:00
Amerika'da başlayıp bütün dünyayı etkisi altına alan finans krizinden etkilenen Alman bankalarının sayısı her geçen gün artıyor.
Almanya'nın köklü bankalarından Deutsche Post Bank AG, geçen çeyrekte 449 milyon Euro zararı olduğunu açıkladı.

Zararın gerekçesi olarak da iflas eden Amerikan Yatırım Bankası Lehman Brothers'a olan katılım payı gösterildi. Post Bank'tan yapılan diğer açıklamaya göre ise zayıflayan kapital sorunu çözmek içinde sermaye artırımına gidileceği duyuruldu.

Bilindiği gibi, Post Bank'ın yüzde 30'nu Deutsche Bank satın almıştı. Post Bank'tan yapılan açıklamada, 2009'da yapılacak devretme işleminde herhangi bir değişiklik olmayacağı bildirildi.
haber7

Kuveyt'te, Gulf Bank Kurtarıldı
26 Ekim 2008 14:40
Kuveyt Merkez Bankası, batık krediler ve piyasalardaki zayıflamanın etkisiyle karı iki çeyrektir düşen Gulf Bank'ı kurtardı.

Merkez Bankası, bankanın hisselerinin işlem görmesini durdururken, bankanın döviz ve mali piyasalardaki ticari işlemlerini yönetecek bir de yönetici atadı.

Gulf Bank ile ilgili soruşturma da başlatan merkez bankası, soruşturma sona erene kadar bankanın hisselerinin borsada işlem görmesini durdurdu.

Bu arada Suudi Arabistan hükümeti, düşük gelirli vatandaşlarının faizsiz kullanımına sunulmak üzere Suudi Credit Bankasına 10 milyar riyal (2,67 milyar dolar) verdi.

Öte yandan Küresel finansal kriz nedeniyle Körfez ülkelerinin birçoğunda borsalar pazar günü büyük kayıplar yaşadı.

Katar ve Umman'da borsa yüzde 8'den fazla düşerken, Dubai'de kayıp yüzde 5,53 oldu.

Suudi Arabistan'da da borsa dünkü yüzde 8,7'lik gerilemenin ardından bugün de yüzde 1,83 değer kaybetti.

aktifhaber

Japon Ekonomi Bakanından Uyarı
26 Ekim 2008 12:54
Japonya Ekonomi Bakanı Yosano, hükümetin bankalar için hazırladığı yardım planını yetersiz buldu.

Japonya Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano, hükümetin bankalar için hazırladığı yardım planında öngördüğü 2 trilyon yenlik yardımı 10 trilyon yene (106 milyar dolar) çıkarması gerektiğini söyledi.

Yosano, televizyonda yaptığı açıklamada, "Şu anda 2 trilyon yen kullanabiliriz fakat bu muhtemelen yetersiz... Kullanırız ya da kullanmayız, masada en az 10 trilyon yenimiz olmalı" dedi.

Japonya geçen hafta küresel finansal krizle mücadele için bankalardaki kamu fonlarına 2 trilyon yen enjekte edeceğini açıklamıştı.

Japon bankaları küresel krizden görece olarak daha az zarar görmüş olsa da son birkaç haftada hisselerde yaşanan kayıplar bilançoları tehdit eder hale geldi.
aktifhaber

Yavuz Semerci/Gazeteport

Gazetelerin sayfa sayısına göre kriz yok!

Dün yabancı bir ajanstan geçen haberin başlığı şöyleydi: Dünya borsaları son bir ayda 10 trilyon dolar değer kaybetti.
Gelişmiş ülkelerde insanlar birikimlerinin önemli bir bölümünü hisse senetlerinde tutar. Ve yatırım yaptıkları şirketlerin her yıl kendisine verdiği kar payını önemser. Özellikle emekli insanlar, emekli maaşlarının dışında bu kar paylarıyla yaşamlarını sürdürür. Şirketlerin değerleriyle yakından ilgilidirler. 10 trilyon dolarlık bir değer kaybı küresel mali krizin boyutunu göstermesi acısından yeteri bir veri.
Değer kayıpları, hisse senedi yatırımcılarının (kişi başına yıllık geliri 50 bin doların üzerinde olan milyonlarca dünya vatandaşından bahsediyoruz) tüm tüketim alışkanlıklarının değişmesine ve geleceğe yönelik planlarında değişikliklere yol açıyor. Daha az harcama ve daha az borçlanma dönemi başlıyor.
"Bize bir şey olmaz" dönemi bitti, "bize ne olacağını" tüm bireyler olarak tek tek tahlil etmek zorundayız. Ve kişisel önlemlerimizi almalıyız.
*****
Bir kaç gündür "Medya ve Kriz" üzerine yazılar yazıyorum.
Son bir ayda sadece YTL'nin yüzde 40'a varan değer kaybının bile Türk medyasında nasıl yıkıcı etkiler yaratabileceğine yönelik veriler aktarıyorum. Acaba rakamlarım yanlış mı diye şüphe etmeye başladım. Neden mi?
Size bugün bazı gazetelerin kaç sayfa çıktığını yazayım: Hürriyet 112 sayfa, Sabah 84 sayfa, Milliyet 68 sayfa, Vatan 66 sayfa, Zaman 56 sayfa, Posta 46 sayfa, Akşam 46 sayfa, Star 40 sayfa...
Bugün tiraj rakamları ne olacak bilmiyorum ama yaklaşık Hürriyet 600 bini, Sabah 450 bini, Vatan 200 bini, Milliyet 250 bini, Zaman 400 bin adetlik satışın üzerine çıkacaklar.
******
Bu işin ekonomisi üzerine saatlerce konuşabiliriz. Bir veriye dikkatinizi çekmek istiyorum.
Gazetelerin tümü için geçerli, bir gazete sayfasının, kağıt ve baskı maliyeti 0.5 sent olarak kabul ediliyor. (Her gazeteye göre değişmekle birlikte bazı uzmanlar bu rakamı 0.6 sent olduğunu söylüyor.)
Anlayacağınız, YTL değer kaybediyor. maliyetler artıyor, gazete fiyatları yükselmiyor, sayfa sayıları da düşmüyor...
İnsan bu kriz ortamında hiç değilse gazete sayfa sayılarının düşeceğini sanıyor. Ama yanılıyoruz.
Çalık ve Doğan Grubu her bir sayfa baskı için 2 ay öncesine göre neredeyse yüzde 40 daha çok zarar ediyor. Başka bir deyişle bir ay önce gazete başına 15 sent zarar edenlerin zarar miktarı yüzde 40 arttı.
Burada klasik düşünce şu: Doğan Grubu lider. Onlar fiyat artırmadan diğer grupların gazete fiyatlarına zam yapması imkansız. Onlar da zam yapmıyor, sayfa sayılarını düşürmüyor. Biz nasıl düşürelim?
Bir tahminde bulunayım:
Artık bu düşüncede değişecek, hovardalık dönemi bitecek, Doğan gazete fiyatlarını artırmaya yanaşacak, sayfa sayısını düşürecek ve zararların daha makul bir seviyeye inmesi için manevralar yapmaya başlayacak. Çünkü kriz, Doğan Grubu'nu da hayal edemeyeceği kadar büyük zarar etmesine yol açıyor.
Haftaya, sayfa sayıları düşen gazeteler satın almaya hazır olun. Çünkü pazar liderinin de dayanacak güçü kalmadı.
Pazartesi günü Doğan Grubu'na yönelik yazıyla "Kriz ve Medya" dizisine devam edeceğim.
Bana göre, ne Aydın Doğan'ın hükümetle kavga edecek gücü, ne de hükümetin Aydın Doğan'ı atış tahtasına koyarak politika yapacak kadar lüksü kaldı.
Pazartesi buluşmak üzere iyi hafta sonları...


FRANSA’DA 'SARKO-SOSYALİZM' DEVRİ

24 Ekim 2008 23:47
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, kriz nedeniyle zor duruma düşen stratejik işletmelerin, “yabancıların” ellerine düşmesini engellemek için devlet fonları kuruyor. Avrupa Birliği Sarkozy’nin projesine sıcak bakmıyor
Sarkozy, mali kriz karşısında yeni projeler geliştiriyor

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Lehman Brothers finans kuruluşunun batmasına göz yumduğu gerekçesiyle ABD'yi eleştirdi.

Fransa'nın Annecy kentinde konuşan Sarkozy, ABD'yi, zor durumdaki finans kuruluşana yardım için gerekli müdahaleleri zamanında yapmadığı gerekçesiyle suçladı.

Sarkozy,''Eğer devletler gerektiği gibi etkili bir biçimde harekete geçmediği takdirde ve maalesef ABD'nin Lehman Brothers'a yaptığı gibi zor durumdaki finans kuruluşunun batmasına izin verilmesi halinde, bunun faturasını, çalışanlar, emekliler, tasarruf sahipleri ağır ödüyor''dedi.

Bu tür krizlerde, özellikle KOBİ'lerin kendileri için gerekli finansmanı bulamadıkları için büyük zorluk çektiğini hatırlatan Sarkozy, önemli mali kuruluşların batışlarına göz yumulmasını ''sorumsuzluk'' olarak yorumladı.

Sarkozy, Fransa'nın mali kriz yüzünden zor durumdaki stratejik şirketlere yardım için kamu fonu oluşturacağını ve bunun için en kısa zamanda hazırlanacak yasa tasarısını parlamentoya sunacaklarını söyledi.

“Kapitalizmi onaralım”


Sarkozy, AB devlet ve hükümet başkanlarının 7 Kasımda küresel finansal sistemde reform gündemiyle toplanmasını istedi. AB'nin olağanüstü zirvesinde, '15 Kasımda küresel finansal sistemde reformu ele almak üzere, gelişmiş ve önde gelen gelişmekte olan ülkelerin katılımıyla toplanması öngörülen dünya zirvesi öncesinde' ortak tutum belirlemesi hedefleniyor.

Küresel finansal krizin sorumlusu olarak ABD'yi gören AB'nin, 15-16 Ekimdeki son zirvesinde, ''finans sisteminin reformu ve kapitalizmin onarılması'' çağrısı yapılmıştı.

Sarkozy, AB’yi ikna edememişti

Sarkozy, AB ülkelerinin, küresel mali kriz ile birlikte zor duruma düşen bankalarının, yabancıların ellerine düşmesini engellemek için devlet fonları oluşturmalarını önermişti.

Avrupa Parlamentosu'nda konuşan Sarkozy, mali sektörün yeniden düzenlenmesinden yana olduğunu belirtmiş ve yeni düzenlemeler çerçevesinde devletten yardım alan bankaların, bu yardımı vergi avantajlı ülkelerde kullanmasının da önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.


Sarkozy, AB-Asya zirvesinde, AB adına, Asya ülkelerini, uluslararası mali sistemde yapılması planlanan reformlar konusunda ikna etmeyi hedefliyor.

Fransa'da emlak sektöründe kriz


Fransa'da, ekonomik durgunluk yüzünden emlak sektörünün zor günler geçirdiği belirtiliyor. Fransa Noterler Birliği tarafından yayınlanan rapora göre, emlak satışları 2008 yılında, bir önceki yıla oranla yüzde 25 düştü. Geçen yıl 870 bin emlakın satıldığı hatırlatılan raporda, bu yıl sonuna kadar ülkede satılan emlak sayısının 650 bine düşmesinin beklendiği bildirildi. Özellikle eski apartman ve evlerin satışında yüzde 33'lere kadar varan düşüş yaşanıyor.
almanyanın sesi

İzlanda'nın, finansal erimeye karşı, 6 milyar dolara ihtiyacı var


29 Ekim 2008 - İzlanda Başbakanı Geir Haarde, ülkenin finansal erimesinin önüne geçmek için 6 milyar dolara ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Haarde, Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de İskandinav meslektaşlarıyla yaptığı toplantı sırasında Associated Press'e, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) açıkladığı 2 milyar dolarlık kredi paketine ilaveten 4 milyar dolara daha ihtiyaçları olduğunu belirtti.
"Bu kesin rakam, bilimsel rakam değil, ancak bu yardım için komşularımıza bakıyoruz" diyen Haarde, ek kredinin ne kadarlık kısmını İskandinav ülkeleri İsveç, Finlandiya, Norveç ve Danimarka'dan almayı düşündüğüne ilişkin bilgi vermedi.
Haarde, "Onlara baskı yapmak istemiyorum" dedi.
Bu arada İzlanda Merkez Bankası gösterge faiz oranını 6 puan artırarak yüzde 18'e yükseltti.
İzlanda'da bankacılık sistemi küresel kredi krizi nedeniyle çöktü.
netgazete

Volvo Da Krize Yenik Düştü
23 Ekim 2008 18:33İsveçli Volvo, piyasalardaki yavaşlama nedeniyle inşaat araçları biriminden 850 kişiyi işten çıkarıyor.

Volvo inşaat araçları birimi yöneticisi Yngve Rosen yaptığı açıklamada, ''üretim kapasitesini düşen talebe uygun hale getirmek ve şirketin bu gerilemeden daha güçlü çıkmasını sağlamak için istihdam azaltmanın gerekli olduğunu'' belirtti.

İşten çıkarmaların İsveç'teki dört fabrikada çalışan işçileri etkileyeceği ve sendikalarla görüşmelerin hemen başlayacağı ifade edilen açıklamada, ayrıca Avrupa'da düşen talep yüzünden İsveç ve Belçika'daki kamyon fabrikalarında çalışan 1400 işçiye de uyarıda bulunulduğu kaydedildi.

Kamyon ve otobüs üretimi de yapan Volvo, daha önce İsveç'te inşaat araçları biriminden 500 çalışanın çıkarılacağını ve Kanada'da bir fabrikanın kapatılacağını açıklamıştı.

Volvo sözcüsü Klas Magnusson da, ''Bu birim sadece depolamak için araç üretemez'' dedi.

Piyasa uzmanları şirketin bu kararının, Volvo inşaat araçları biriminin son birkaç haftada herhangi bir sipariş almadığının işareti olabileceği yorumunu yaptılar.

Kepçe, yükleyici, asfalt makinası ve diğer inşaat araçları üreten birim, 16 bin kişiyi istihdam ediyor.

Volvo, otomotiv bölümünü 1999 yılında ABD'li Ford otomotiv şirketine satmıştı.
aktifhaber

Ruslar İçki Bulamıyor
23 Ekim 2008 17:37
Rusya'da mali kriz Rusların vazgeçilmez içeceği alkolü vurdu.

Alkol fabrikalarının üretimlerini durdurma ihtimali ile karşı karşıya oldukları kaydedilirken, ünlü alkol üretim holdingi Veda, borçlar yüzünden üretimi durdurduğunu şimdiden açıkladı. Leningrad ve Moldevye bölgesinde faaliyette bulunan iki fabrikda çalışmaları durdurduklarını açıklayan şirket sahibi Aleksander Matt, alacaklarını tahsil edemedeği için finans sorunu yaşadığını ve üretimi durdurmak zorunda kaldığını ifade etti. Matt'a göre, perakende dağıtım şirketleri ve bayilerin borçlarını kısa vadede ödeme imkanları da yok.

Alkol sektörü uzmanları, özellikle şarap sektörünün küresel krizden fazlası ile etkileneceğini, bunun sadece Rusya değil tüm dünyada etkisinin görüleceğini belirtiyor. Daha ucuz içeceklere yönelecek tüketicilerin kaçak üretilen içkiler yüzünden de zehirlenme tehlikesi ile karşı karşıya olabilecekleri uyarısı yapılıyor. Rusya İstatistik Kurumu Rostat'a göre, ülkede tüketilen alkolün yüzde 30'dan fazlası kaçak üretim.
aktifhaber

KUVEYTLİLER PROTESTOYA HAZIRLANIYOR!

27 Ekim 2008 22:00
Bütün dünyayı etkileyen ekonomik kriz petrodoalr zengini Kuveyt ekonomisini vurdu; ilk kez ekonomik nedenli gösteri yapılıyor.
Dünya Bülteni/ Haber Merkezi Bütün dünyayı etkileyen ekonomik kriz Körfez ülkeleri arasında en fazla Kuveyt'i etkiliyor. Ekonomi yazarlarından Mervan Bedran; "Kuveyt çok zor günler yaşıyor, olaylar insanın canını çıkaracak gibi sanki" diyor. Körfez Bankası'nda kaydedilen son zarar, ülkede vatandaşları galeyena getirdi. Halk hükümetin gerekli önlemleri almadığından dolayı gösteri yapmak için toplandı. Merkez Bankası'ndan yapılan acil müdahale sonucu, olaylar şimdilik büyümeden önlendi. Kuveyt Hükümeti de gerekli önlemlerin alınması için toplandı. Toplantıda borsanın kapatılması teklif edildi ancak Kuveyt Maliye Bakanı, borsanın bir dükkan olmadığını, kapatılamayacağını, hükümetin bir yıl boyunca borsada yeşil ışık yakabilecek güçte olduğunu söyledi. Kuveyt hükümetinin durumu kontrol altına almak için Londra'dan borsa uzmanları davet edeceği, gelen haberler arasında. Kuveyt Merkez Bankası, bir süre önce, batık krediler ve piyasalardaki zayıflamanın etkisiyle kârı iki çeyrektir düşen Gulf Bank'a el koymuştu. Merkez Bankası, bankanın hisselerinin işlem görmesini durdururken, bankanın döviz ve mali piyasalardaki ticari işlemlerini yönetecek bir de yönetici atamıştı. Gulf Bank ile ilgili soruşturma da başlatan Merkez Bankası, soruşturma sona erene kadar bankanın hisselerinin borsada işlem görmesini de durdurmuştu. Dünya borsalarındaki kriz Arap ülkelerinde de bazı insanların bütün servetini kaybetmesine sebep olmuştu. Özellikle Mısır Borsası'nda yaşananlar, bugüne kadar dört kişinin hayatına mal oldu. Ölenler arasında intihar edenler de bulunuyor. Basra Körfezi kıyısında yer alan petrol zengini, küçük bir krallık olan Kuveyt, bir zamanlar Körfez Bölgesi'nin en büyük petrol ihracatçısı konumundaydı. Kişi başına düşen 40.200 dolarla dünyada 16'ncı sırada bulunuyor.
aktifhaber

Çin hükümeti, küresel krize karşı iç talebi canlandırmak için 2 yılda 586 milyar dolar harcayacak

09 Kasım 2008 Çin hükümeti, iç talebi canlandırmaya yönelik 586 milyar dolarlık (4 trilyon yuan) teşvik paketi açıkladı.
Başbakanlığın resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, Çin kabinesi, altyapı ve sosyal refah için 2010 yılı sonuna kadar 586 milyar dolar (4 trilyon yuan) harcamayı öngören planı onayladı.
Açıklamada, Çin'in, etkin bir mali politikayı benimseyeceği, 17,5 milyar dolarlık (120 milyar yuan) vergi yardımları sunulacağı ifade edildi.
Ayrıntılara yer verilmeyen planla, kırsal ve kentsel gelirin artırılacağı, ticari bankaların kredi limitlerini, öncelikli projelere ve kırsal kalkınmaya kaydıracağı kaydedildi.
Ekonomisi ihracata dayalı olan Çin, ABD ve Avrupa'daki ekonomik yavaşlamanın etkilerini hissetmeye başlayınca, Çin Merkez Bankası 2 aydan kısa sürede faiz oranlarını 3 kez düşürdü.
Çin ekonomisi, 3. çeyrekte yüzde 9 büyüyerek, son 5 yılı n en düşük büyüme seviyesini kaydetti.

netgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pts Arl 08, 2008 1:03 am    Mesaj konusu: ingiltere'de son 57 senenin en dü$ük faizi: % 2 Alıntıyla Cevap Gönder

İngiltere'de batan batana! 376 mağazası olan
çocuk giyim satıcısı Adams da iflasını istedi



28 Aralık 2008 - İngiliz çocuk giyim satıcısı Adams da ülkede birbiri ardına kayyuma giden şirketlere eklendi.
İngiltere'de 260 adet, denizaşırı ülkelerde ise 116 adet mağazası olan ve 2000 kişinin çalıştığı Adams'ın Üst Yöneticisi David Carter Johnson, Sunday Times gazetesindeki "Adams'ın bu hafta Price Waterhouse Coopers'ı kayyum olarak atayacağı" haberlerini doğruladı.
Adams'dan önce İngiltere'de tanınmış müzik, oyun ve DVD perakende zinciri Zavvi, en büyük mağaza zincirlerinden Woolworths, çay ve kahve zinciri Whittard ve erkek giyim grubu The Officer's Club da kayyuma devredilmişti

netgazete

IMF Başkanı Strauss-Kahn: Dünya ekonomisinin canlandırılması için 1.2 trilyon Dolar lâzım

21 Aralık 2008 IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, IMF’nin 2009 dünya büyüme projeksiyonunu Ocak ayında yeniden düşüreceğini bildirirken, 2009 yılından "gerçekten kötü bir yıl" olarak sözetti. Hükümetlerden dünya ekonomisinin canlandırılmasını isteyen Strauss-Kahn, bu konuda “gerçek bir fark” yapılabilmesi için 1.2 trilyon dolarlık bir harcamanın gerekeceğini de söyledi.
Dominique Strauss-Kahn, BBC Radio 4 ile yaptığı söyleşide IMF’nin, dünya büyüme projeksiyonunu yeniden düşüreceğini açıkladı. Dünya ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla hükümetlerin daha çok harcama yapması gerekeceğini ifade eden Strauss-Kahn, geçen ay G20 grubunca alınan önlemlerin yeterli olmamasından korktuğunu da söyledi.
IMF’nin 2009 dünya büyüme tahmini düşürdüğünü anımsatan Strauss-Kahn, IMF’nin Ocak ayında açıklayacağı yeni projeksiyonun daha da düşük olacağını kaydetti. Strauss Kahn, 2009 yılından “gerçekten kötü bir yıl” olarak sözederken “Zaten çok kara olan tahminimizin eğer yeterli mali teşvik uygulanmasa daha da kara olmasından özellikle endişe duyuyorum” dedi.
Strauss-Kahn, gerçekten bir fark yaratılabilmesi için dünyanın GSYİH’sının yüzde 2’sine eşit 1.2 trilyon dolar tutarında bir harcamanın yapılması gerekeceğini vurguladı.
Sosyal kargaşa tehdidinin, medya tarafından vurgulandığını ve bunu anlayabildiğimi de ifade eden IMF Başkanı, ancak bunun sadece meselenin bir parçası oluşturduğunu belirterek “Mesele, bütün toplumun acı çekecek olmasıdır” diye konuştu.
BBC de, IMF’nin geçen Kasım ayında dünya ekonomik büyüme tahminini yüzde 3’dan yüzde 2.2’ye düşürdüğünü anımsattı.

netgazete

Türkiye sarsıldı, Brezilya ve Rusya çöktü

Krizin miladı sayılan 12 Eylül'den bu yana borsası İMKB % 48.3 değer kaybett. Krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında Rusya ve Brezilya geldi. Paraları ve hisseleri pula döndü..
Krizde hangi ülke ne kaybetti

10 Aralık 2008 09:14

Haber: Kerim KARAKAYA

Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında küresel finansal krizin miladı sayılan 12 Eylül'den bu yana borsası % 48.3 ile en çok değer kaybeden 5., para birimi % 28.6 ile en çok değer yitiren 6. ülke oldu Krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında Rusya ve Brezilya gibi hammadde ihracatçısı ülkeler geldi. Paraları ve hisseleri pula döndü..

Morgan Stanley Capital International (MSCI) endekslerine göre, küresel krizin fitilini ateşleyen Lehman Brothers'ın iflasından sonra en büyük düşüşler ham madde ihracatçısı ülke borsalarında görüldü.

Rusya Borsası'nda kayıplar üç ay içinde yüzde 56'yı geçti. Rusya'yı Arjantin ve Macaristan bor saları izledi. Brezilya para birimi real, dolar karşısında üç ay içinde yüzde 37 geriledi. Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında borsası en çok düşen beşinci ülke, para birimi dolar karşında en çok değer kaybeden altıncı ülke oldu.

EN AĞIR DARBEYİ RUSYA ALDI
Küresel finansal kriz en çok hammadde ihra catçısı ülkeleri vurdu. MSCI endekslerine göre Rus hisseleri, küresel finansal krizin miladı sayılan 12 Eylül'den bu yana yüzde 56.3, yılbaşından bu yana ise yüzde 74.8 düşüş yaşadı. Düşen petrol ve hammadde fiyatları nedeniyle Rusya, para birimi rublenin değerini korumakta zorlandı. Rusya, son 3 ay içinde yüzde 13 değer kaybeden rublenin değerini korumak için rezervlerinden 143 milyar doları harcarken, para biriminin dalga lan ma ban dı nı bir ay için de dört defa genişlet mek zorunda kaldı.

EN ÇOK REAL KAY BETTİ
Küresel finansal krizle birlikte metal ve hammadde fiyatları, bu ürünlerin en önemli ihracatçılarından olan Brezilya'nın finans piyasalarını altüst etti. Brezilya borsası 12 Eylül'den bu yana yüzde 54 düştü. Brezilya para birimi real, dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi oldu. Real, sadece üç ay içinde yüz e 37 değer kaybetti.

Krizden en az Çin piyasaları etkilendi
ABD'nin tüm baskısına rağmen, uluslararası fonların ülkedeki yatırımlarına kısıtla maları kaldırmayan Çin, krizden en az etkilenen ülke oldu. Çin borsası 12 Eylül'den bu yana sadece yüzde 22.5 düştü. İhracatta yakaladığı başarıyı rekabetçi kur düzeyi ile destekleyen Çin'in para birimi Yuan, krizde yüzde 0.55 değer kaybederken, yılbaşından bu yana yüzde 2'nin üzerinde değer kazandı.

Medyanın Lehman Brothers vakası
* Tribune Company, 1847'de ku ruldu.

* 1925'teki genel merkez binası, Chicago'nun ilk gökdeleniydi.

* Şirketin sahibi olan Sam Zell'in aynı zamanda birçok yatırım şirketinin de sahibi. En önemlilerinden biri LLC adına bir yatırım şirketi. Zell, Tribune'nün kontrolünü Aralık 2007'de aldı.

* Şirketin aralarında Los Angeles Times ve Chicago Tribune'nin de bulunduğu toplam 10 günlük gazetesi var.

* Toplam 23 TV kanalı var. Bunlardan biri olan WGN America, ulusal yayın yapıyor.

* Şirket yatırımlarını New York, Los Angeles ve Chicago'da yoğunlaştırdı.

Hisseler yarı değerde
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), küresel krizin miladı sayılan 12 Eylül'den bu yana en çok kaybettiren beşinci borsa oldu. Morgan Stanley tarafından hazırlanan MSCI endekslerine göre, Lehman Brothers'ın iflası ile derinleşen krizde İMKB yüzde 48.3 kaybettirdi. İMKB'nin yılbaşına göre değer kaybı ise yüzde 69 oldu. Para birimi dolara karşı en çok değer kaybeden ülkeler arasında Türkiye altıncı sırada yeraldı. Türk Lirası'nın değer kaybı 12 Eylül'den bu yana yüzde 30'a yaklaştı.

Türkiye en kötüler arasında

Krizde gelişmekte olan ülkelerin borsaları, ortalama yüzde 42 değer kaybetti. Türkiye ile aynı ligde kabul edilen gelişmekte olan ülkelerden Türkiye dahil 10'u, ortalamanın altında performans gösterdi. Buna karşılık dokuz ülke ortalamadan daha yüksek bir performans gösterdi. Gelişmiş 23 ülke borsasının endekslerini kapsayan MSCI Dün ya Endeksi, krizde yüzde 33, yılbaşından itibaren ise yüzde 47 oranında geriledi.

Sabah

İngiliz mobilya devi kepenk kapattı

İngiltere'de zor durumdaki mobilya mağazaları zinciri MFI 111 mağazasını kapatınca 1,400 kişi işsiz kaldı.
20 Aralık 2008 23:58


Zor duruma düşmesiyle geçen ay MFI'ye kayyum atanan MCR'nin sözcüsü Richard Merrin, MFI'yı satın alacak kimseyi bulamadıkları için şirketin 111 mağazasının kapanmak zorunda kaldığını açıkladı.

Şirket çökmeden önce sipariş veren müşterilerin paralarının geri ödeneceğini söyleyen Merrin, işini kaybeden çalışanların alacaklarının ne olacağına ilişkin bilgi vermedi. Firma kapanmadan sipariş verenlerin sayısının 30 bin kadar olduğu sanılıyor.

Bir zamanlar İngiltere'nin en büyük mağazalar zinciri olan ve 1964 yılında kurulan MFI'nın satışları, son yıllarda Ikea, B&Q ve Homebase gibi firmalarla rekabet etmekte zorlandığı için gerilemiş, siparişlerdeki gecikme ve yanlışlıklar firmanın imajına darbe vurmuştu.

MFI, 26 Kasımda yaptığı açıklamada, piyasadaki genel kötüleşme sonucu ''ciddi nakit akışı'' sıkıntısı çektiğini bildirmiş ve kayyuma devredilmişti.

İngiltere'nin en büyük mağaza zincirlerinden biri olan Woolworths da geçen ay yönetim kurulunun aldığı kararla yönetimini kayyuma devretmişti.

Ekonews

En zengin 50 Arap, 25 milyar dolar zararda

Dünya çapındaki mali kriz nedeniyle en zengin 50 Arabın bu yılki toplam kaybı 25 milyar dolar oldu.14 Aralık 2008 19:10


İş çevrelerinin dergisi Arabian Business internetteki sitesinde bugün yayımlanan sıralamaya göre, sadece Suudi Arabistan Prensi El Velid Bin Talal'ın bu yılki zararı 4 milyar doları buldu.

Mali krizin yansımalarını ortaya koyan sıralamada Prens El Velid'in servetinin 17,08 milyar dolara indiği ama yine de bölgedeki en zenginler listesinde birinci sırayı kimseye kaptırmadığı belirtildi.

Kuveytli iş adamı Nasır El Horafi'nin geçen yıla nazaran 2 milyar dolarlık kaybı olduğunu ortaya koyan sıralamada, El Horafi'nin 9,6 milyar dolara gerileyen servetiyle en zenginler listesinde ikinci olduğu kaydedildi.

Prens El Velid, Amerikan Forbes dergisinin Mayıs ayında yayımladığı dünyanın en zenginleri listesinde 19. sırada yer alıyordu.

Arabian Business'deki sıralamada, en zengin 50 Arabın servetlerinin yüzde 12'lik düşüşle 199,48 milyar dolara gerilediği de açıklandı.

Sıralamaya, bazıları büyük servet sahibi olan üst düzey Arap siyaset adamlarının dahil edilmediği de vurgulandı.

hber7

Çin'in ihracatı 7 yılda ilk kez düştü!

Çin'in ihracatı ve ithalatı geçen ay geriledi. Çin'in ihracatı küresel ekonomik krizin talebi zayıflatması üzerine son 7 yılda ilk kez düştü.10 Aralık 2008 15:13


Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi Çin'in gümrükler kurumu, ihracatın kasım ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,2 ve ithalatın yüzde 17,9 düştüğünü açıkladı.

Çin resmi haber ajansı Şinhua, ihracatın Haziran 2001'den bu yana ilk kez düştüğünü bildirdi.

Ekonomistler, Kasım 2007 ile karşılaştırıldığında Çin'in geçen ay ihracatının yüzde 15 ve ithalatının yüzde 12 artmasını bekliyorlardı. Ekim ayında Çin'in ihracatı yüzde 19,1 yükselmişti.

Gümrükler kurumuna göre, ithalat ihracattan daha hızlı düştüğü için Çin'in ekim ayında 35,2 milyar dolar olan dış ticaret fazlası geçen ay 40,1 milyar dolara çıktı. Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gerileme Çin'in ithalat faturasını azalttı, ancak ihracattaki düşüş Çin mallarına olan talebin de düştüğünü gösteriyor.

Ekonomistler, Çin'in ihracatının ve ithalatının muhtemelen gelecek yıl haziran ayına kadar düşmesinin devam etmesini bekliyor.

haber7

Kriz dünyada 260 bin kişiyi işinden etti

Küresel ekonomik kriz nedeniyle, Eylül başından bu yana dünya genelinde finans dışı sektörlerde işten çıkarılanların sayısı yaklaşık 260 bini geçti.
10 Aralık 2008 17:01


Dünyanın üçüncü büyük madencilik şirketi İngiliz-Avustralyalı Rio Tinto bugün 14 bin kişiyi ve dünyanın en büyük rulman üreticisi İsveçli SKF 2,500 kişiyi işten çıkaracağını bildirdi.

Kriz, dünya genelinde otomobil endüstrisinden telekoma ilaç üreticilerinden çelik şirketlerine pekçok sektörde işte çıkarmalara yol açtı.

Eylül başından bu yana en fazla işten çıkarma, 24 bin 600 kişiyle Kuzey Amerika'da faaliyette bulunan bilişim şirketi Hewlett-Packard'da oldu.

Hewlett-Packard'ı, 16 bin kişiyle Japon elektronik devi Sony, 14 bin kişiyle Rio Tinto ve 12 bin kişiyle ABD'nin en büyük telekom ve internet firması AT&T izliyor.

Eylül başından bu yana şirketler tarafından duyurulan belli başlı işten çıkarmalar şöyle:

AVRUPA:

ŞİRKET İŞTEN ÇIKARILAN SAYISI

------ ----------------------

Renault 6,000

Stora Enso 3,150

UPM-Kymmene 1,600

Alitalia 3,000

Akzo Nobel 3,500

Daimler AG 2,300

ONO 1,300

GKN Plc 1,400

Volvo 4,340

BASF 1,000

GlaxoSmithKline 1,200

ChTPZ Group 4,900

Telekom Austria 1,250

Nokia Siemens Net. 1,820

British Telecom 10,000

Spansion Inc 4,000

Wolseley 7,300

AstraZeneca Plc 1,400

PSA Peugeot-Citroen 3,550

Rolls-Royce 1,500-2,000

Sandvik 2,400

freenet AG 1,000

Philips Electronics 1,600

Skanska 3,400

ArcelorMittal 9,000

Suzuki Motor Corp 1,200

Telecom Italia 9,000

SSAB 1,300

SKF 2,500

Rio Tinto 14,000

KUZEY AMERİKA:

Hewlett-Packard 24,600

Federal Mogul 4,000

eBay 1,000

Micron Technology 2,800

BorgWarner 1,250

Yahoo Inc 1,500

Merck & Co 6,800

XEROX CORP 3,000

Chrysler LLC 6,000

Whirlpool Corp 5,000

Gannett Co Inc 3,200

YRC Worldwide Inc 3,750

Tenneco Inc 1,100

Wabco 1,000

Motorola 3,000

TRW 1,000

ArvinMeritor Inc 1,250

Mattel Inc 1,000

Ford Motor Co 2,260

DHL Express BV 9,500

Nortel 1,300

Applied Materials 1,800

Sun Microsystems 6,000

Pepsi Bottling Group 3,150

Neptune Orient Lines 1,000

UAL 1,200

AbitibiBowater 1,100

AT&T 12,000

DuPont 2,500

Avis 2,200

Dow Chemical 5,000

Wyndham Worldwide 4,000

3M 2,300

Anheuser-Busch InBev 1,400

Danaher 1,700

ASYA-PASİFİK:

Nissan 2,500

Nikon 1,500

Sony 16,000

AFRİKA:

Lonmin 5,500

------- ----------

TOPLAM 260,370


haber7

Madencilik devi Ria Tinto 14 bin kişi çıkaracak

Dünyanın üçüncü büyük madencilik şirketi Rio Tinto, küresel ekonomik kriz yüzünden 14.000 kişinin işine son verecek.
10 Aralık 2008 14:44


İngiliz-Avustralyalı madencilik şirketi Rio Tinto, dünya çapında 14.000 kişinin işine son verecek.

Dünyanın üçüncü büyük madencilik şirketi Rio Tinto, küresel ekonomik kriz yüzünden demir ve diğer metallere olan talebin düşmesi nedeniyle gelecek yıl sonuna kadar borcunu 10 milyar dolar azaltmak için alınacak yeni önlemler kapsamında 14.000 kişiyi işten çıkaracağını ve sermaye yatırımını düşüreceğini açıkladı.

haber7

Citigroup, Japonya'da 1000 kişiyi çıkaracak


Kyodo Haber Ajansı'na göre, Citigroup'a bağlı Nikko Cordial Securities şirketi erken emeklilik yoluyla çoğu 40 yaşın üstünde 1.000 kişinin işine son verecek.
10 Aralık 2008 14:19


ABD'li Citigroup, Japonya'daki biriminden 1.000 kişiyi işten çıkaracak.

Kyodo Haber Ajansı'na göre, Citigroup'a bağlı Nikko Cordial Securities şirketi erken emeklilik yoluyla çoğu 40 yaşın üstünde 1.000 kişinin işine son verecek. Japonya'da 7.000 kişiye istihdam sağlayan şirketin çalışma gücü, işten çıkarmalarla yüzde 14 azalacak.

Citigroup, 23 bin çalışana ilave olarak 52 bin kişiyi daha işten çıkaracağını açıklamıştı.

Şirketin 306 milyar dolarlık borcuna garanti vermeyi kabul eden ABD hükümeti, bankaya 700 milyar dolarlık kurtarma paketinden sağlanan 25 milyar doların yanı sıra 20 milyar dolar daha vereceğini açıklamıştı.

Nikko Cordial Securities'in Japon rakibi Nomura Holdings, geçen hafta Londra'da 1.000 kişiyi işten çıkaracağını bildirmişti.

haber7

ABD'de gazeteler iflasın eşiğinde

Amerikan'ın en saygın gazeteleri arasında yer alan Chicago Tribune ile Los Angeles Times düştükleri borç batağından bir türlü kurtulamıyorlar.08 Aralık 2008 20:55


Tribune Şirketler grubu içinde yer alan Chicago Tribune ile Los Angeles Times düştükleri borç batağından kurtulamıyor.

Önce mortgage ardından finans ve otomobil sektörü krize sürüklenirken Amerikan medyası da bu ekonomik buhrandan nasibini almaya başladı. Amerika ve dünya genelinde büyük bir saygınlığa sahip olan Chicago Tribune ile Los Angeles Times'ın iflas etmeleri durumunda sıra kime gelecek korkusu Amerikan medya dünyasında iyiden iyiye korkuya neden oldu.

Tribune Company bünyesinde 23 televizyon kanalı ile 12 gazete bulunuyor. Chicago Tribune günlük 542 bin, Los Angeles Times ise 739 bin tiraja sahip.

Tribune Campany grubu ayakta kalabilmek için geçen yıl emlak milyarderi olan Samuel Zell'den 8 milyar dolar borçlanma karşılığında şirketinden yönetim kontrolünü taahhüt etmişti. Son bir yıldır bir milyar dolar borç faizi ödeyen Tribune, elindeki tüm nakdi tüketmiş durumda.

Finans dünyasındaki krizin giderek derinleşmesi, Tribune için de büyük çıkmaz oldu. Tribune Şirketler grubu hem borçlarının artması hem de faizlerin yükselmesi nedeniyle bugün geri ödeme yapamaz hale geldi. Şirket tarafından henüz detaylı olarak iflasın boyutu kamuoyuna açıklanmazken, nasıl tedbirler alacağı da merak konusu. Tribune Şirketler grubunun finans sektöründe olduğu gibi işçi çıkarmaya yöntemi ya da borçlanarak yayın hayatını sürdürmesi çok olası görünmüyor. Geçtiğimiz ay Şirket tarafından yapılan açıklamada borç toplamının faizleri ile birlikte 11 milyar 800 milyon dolara ulaştığı dile getirilmişti. Geçen yıl 9 milyar 400 milyon dolar borcu olan Tribune, bir yıl içinde borcuna 2 milyar dolar daha eklemiş durumda. Gazete reklam gelirlerinin de bu yılın üçüncü çeyreğinde 121 milyon 600 bin dolar gerilediğine işaret eden Tribune Şirketler grubu, bu yıl içinde hem gazete fiyatlarını düşürdüklerini hem de işçi çıkardıklarını ancak bunların da borç krizinden kurtulmaya yetmediğini söyledi.

Tribune borç batağından çıkabilmek için, sahibi olduğu Chicago Cubs beysbol takımı ile stadı ve kabloda yayın yapan spor kanallarını satmaya uğraşıyor. Tribune bu satışlardan bir milyar doların üzerinde nakit beklerken son bir yıldır hayata geçirilemeyen bu planın kısa zamanda işlerlik kazanması muhtemel. Zira Tribune'nin sahibi olan Mark Cuban, satışa çıkardığı takım, stadyum ve spor kanalları için verilen teklifleri değerlendirmemesi durumunda bunun federal müfettişler tarafından uygulanacağı tahmin ediliyor.

New York Times'ın haberine göre, Tribune için daha önce teklif veren kimi firmalar bu şirketin içinde bulunduğu borç batağı nedeniyle pazarlıklarını daha da aşağılara çekmeye çalıştığını yazdı. Tribune Şirketleri'nin iflas edeceği Amerikan basınına göre kesin ancak bunun nasıl fazla zarara uğramadan yapılacağı tartışma konusu.
haber7


İngiltere'de son 57 senenin en düşük faizi: % 2
04.12.2008

İngiltere Merkez Bankası, faiz oranlarını 100 baz puan indirdi. Banka yönetim kurulunun bugün biraraya geldiği toplantıda, yüzde 3 olan faiz oranları 100 baz puan indirilerek yüzde 2'ye çekildi. Böylece, faiz oranları 1951 yılından bu yanaki en düşük seviyesine indi. İngiltere'de faiz oranları merkez bankası 1694'de kurulduğundan bu yana hiçbir zaman bu seviyenin altına inmedi.

İngiltere'de otomotiv satışları, Kasım'da yüzde 37 düştü -
05.12.2008

İngiltere'de Kasım ayında otomotiv satışları küresel krizin etkisiyle yüzde 37 düştü. Motor İmalatçıları ve Tüccarları Derneği'nden yapılan açıklamada, İngiltere'de 2007 yılı Kasım ayına göre yeni otomobil satışlarını n yüzde 37 düştüğünü bildirdi. Açıklamada, Kasım ayında özel sektöre satışların ise yüzde 45 düştüğü belirtildi
netgazete

Avustralya; piyasadaki durgunluktan kurtulmak için, 11 milyon işçiye 31 milyar YTL verip tatile çıkartıyor
04.12.2008

Ekonomisi hızla durgunluğa sürüklenen Avustralya ilginç bir tedbir aldı. Ekonomik sorunlarını, ülke turizmini canlandırarak aşmayı planlayan Avustralya hükümeti ülkedeki 11 milyon işçiden ekonomiyi teşvik amacıyla tatile çıkmalarını istedi. Avustralya Turizm Bakanı Martin Ferguson hükümetin, işçiler için ayrılan toplam 121 milyon iş gününü bulan tatil ödeneğini serbest bırakarak, işç ilerin 31 milyar Avustralya dolarını (yaklaşık 31 milyar 214 milyon YTL) bulan tatil ödeneği ile turizm sektörünü canlandırmak istediklerini belirtti.
netgazete

Küresel kriz nedeniyle, finans dışı sektörde işten çıkartılanların sayısı, 3 ayda 200 bini buldu
04.12.2008

Küresel ekonomik kriz nedeniyle, Eylül başından bu yana dünya genelinde finans dışı sektörlerde işten çıkarılanların sayısı yaklaşık 200 bini buldu. Kriz, dünya genelinde otomobil endüstrisinden telekoma ilaç üreticilerinden çelik şirketlerine pekçok sektörde işte çıkarmalara yol açtı.
netgazete

Alman Otomotiv Endüstrisi: 2009'da otomobil satışları, 1990'dan bu yana en kötü seyrini yaşayacak
04.12.2008

Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği, 2009'da otomobil satışlarının, iki Almanya'nın birleştiği 1990 yılından bu yanaki en kötü seyrini izlemesini beklediklerini bildirdi. Birlikten yapılan açıklamada, 2008 yılında 3,1 milyon adet yeni arabanın ruhsat alacağının, buna karşılık gelecek yıl ruhsat alan otomobil sayısının 2,9 milyon adete düşeceğinin öngörüldüğü belirtildi.
netgazete

Sırbistan'da özel şirketler, bin işçiyi çıkarttı, 25 bin işçi de çıkartılmayı bekliyor
04.12.2008

Sırbistan'da son günlerde özel şirketlerin kriz bahanesiyle bin kadar işçiyi çıkardığı, 25 bin dolayında işçinin de "topun ağzında" olduğu bildirildi. Gazetelerde çıkan haberlere göre, yeni işten çıkarma dalgası ülkenin orta ve doğu kesimlerindeki sanayi şehirleri Kragujevac, Paracin, Priboj, Krusevac, Leskovac ve Priboj'da oldu. Bu kentlerde, başta metal ve otomobil sektöründe olmak üzere üretim yüzde 25-30 oranında kesildi.
netgazete

ABD'de 2 ayda, 100 binden fazla finansçı, işsiz kaldı
03.12.2008

ABD'de JPMorgan Chase bankası, varlıklarını satın aldığı Washington Mutual bankasında 9.200 kişinin işine son verecek. Küresel finansal kriz nedeniyle 25 Eylülde iflas etmeden önce ABD'nin en büyük tasarruf ve kredi bankası olan Washington Mutual'ın varlıklarını 1,9 milyar dolara satın alan JPMorgan Chase'in sözcüsü Christine Holevas, 4.000 kişinin ocak ayının sonuna kadar, kalan 5.200 kişinin ise daha sonra işten çıkarılacağın ı söyledi.
netgazete

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, yurtdışındaki diplomatlara maaş ödeyemedi 03.12.2008

Yunanistan'ın en saygın gazetelerinden TO VİMA'nın "Kriz Dışişleri Bakanlığını Vurdu" başlıklı haberinde, yurtdışındaki hiçbir büyükelçilik ve konsolosluk çalışanlarının maaşlarını alamadıklarını ve herkesin şokta olduğunu yazdı. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarihinde ilk defa meydana gelen olayla ilgili bakanlıktan sızan bilgilere göre, Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre bütçe açığının sürekli olarak büyümekte olduğu ve Dışişleri Bakanlığı'na verilmesi planlanan havalelerin geciktirildiği iddia edildi.

ABD'de otomobil satışları, 1 ayda yüzde 37 azaldı, son 26 yılın en düşük seviyesine indi
04.12.2008

ABD'de otomobil satışları Kasım ayında yüzde 37 azalarak, son 26 yılın en düşük seviyesine kadar geriledi. Kasım ayında ABD'de otomobil satışları 746 bin düştü. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında otomobil satışları yıllık 10,2 milyon adete geriledi. Neredeyse tüm büyük otomobil üreticileri yıllık bazda satış larda yüzde 30'dan fazla düşüş yaşarken, en büyük darbeyi Detroitli otomobil üreticileri aldı. General Motors'ın ABD satışları yüzde 41, Chrysler'in ise yüzde 47 azaldı.

Telecom İtalia, 2011 yılına kadar 4 bin kişiyi daha işten çıkartacak
04.12.2008

Telecom İtalia, kötüleşen ekonomik durum nedeniyle 2011 yılına kadar 4.000 kişiyi daha işten çıkaracak. Şirketin üst yöneticisi Franco Bernabe, şirketin haziran ayında açıkladığı 5.000 kişiye ilaveten 4.000 kişiyi daha işten çıkaracağını ve çalışma gücünü yüzde 14 azaltarak 64.000'den 55.000'e çekeceğini açıkladı
Toyota, talep azalınca, üretimini düşürecek

05.12.2008

Japonya'nın en büyük otomobil üreticisi Toyota, azalan talebi gözönünde bulundurarak üretimi düşürme kararı aldı. Toyota'dan yapılan açıklamada, ABD ve diğer ülkelerde düşen talep nedeniyle bu ay sonunda 3 fabrikada üretime ara verileceği belirtildi. Motor parçaları üreten Toyota Motor Hokkaido Inc'in sözcüsü Harutoshi Fukasawa da 25 Aralık'ta bütün montaj hatlarının durdurulacağını söyledi.
netgazete

İşten çıkarmada sıra Avrupa ve Uzakdoğu'da
05.12.2008

İsviçreli Credit Suisse bankası, küresel finansal kriz nedeniyle 5.300 kişiyi işten çıkaracak. Japonya'nın en büyük aracı kurumu Nomura Holding de Londra'da 1.000 kişiyi işten çıkaracağını bildirdi. Japon otomotiv şirketi Honda da, otomotiv sektöründe talebin düşmesi nedeniyle İngiltere ve Japonya'da işçi çıkaracak
netgazete

Ham petrol gelecek yıl 25 doların altına düşecek
04.12.2008

Bloomberg'in haberine göre Uluslararası yatırım danışmanlık firması Merill Lynch'ın emtia stratejisti Fransisco Blanch tarafından hazırlanan ve bugün yayımlanan raporda, "tüm dünyada petrol talebinin düşmesine yol açan durgunluğun Çin'e de sıçraması halinde, petrolün varil fiyatının gelecek yıl 25 doların da altına inebileceği" belirtildi. Bugün dahil üst üste dördüncü gün 50 doların altında işlem gören petrol, temmuz ayında 145 doları aşarak rekor bir düzeye erişmişti.
netgazete

Rus milyarder Roman Abramoviç, 163 milyon YTL değerindeki lüks yatının mürettebatına maaşlarını ödemeyince çalışanlar isyan bayrağı açtı


24 Aralık 2008 İngiliz Chelsea takımının sahibi Rus milyarder Roman Abramoviç’in (42) yatı sallanıyor. Küresel ekonomik kriz sırasında 3 milyar sterlin (6 milyar 800 milyon YTL) kaybeden Abramoviç, 72 milyon sterlin (163 milyon YTL) değerindeki lüks yatının mürettebatına maaşlarını ve yılbaşı ikramiyelerini ödemedi. Akşam gazetesinin haberine göre; çileden çıkan 50 kişilik mürettebat, kararı öfkeyle karşıladı. Abramoviç’e hizmet vermeyi düşünmeyen 114 metrelik yatın kaptanı, “Chelseali futbolculara para var ama bize yok. Önce onların parasından kısmaya başlasın. Bir oyuncu satışı hepimizin maaşlarını ödemeye yeter. Frank Lampard gibi oyuncuların haftada 150 bin sterlin alırken bizim maaşlarımızın kesilmesi haksızlık” dedi.
netgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Arl 30, 2008 1:09 am    Mesaj konusu: RUSYA'NIN FELAKET SENARYOSU Alıntıyla Cevap Gönder

Meral Tamer
mtamer@milliyet.com.tr
İş insanlarının borç intiharları
8 Ocak Perşembe 2009

Küresel finansal kriz, bankalar ve şirketlerin yanı sıra işadamlarını da vuruyor. Gerek Türkiye’den gerekse dünyanın dört bir yanından intihar haberleri her geçen gün artıyor.
Oysa krizin dibini hâlâ görmüş değiliz. Son günlerdeki geçici sükûnete aldanmayın. Bu işin uzmanları “Krizde ikinci dalga, çok daha ağır olacak, reel sektörden çok canlar yanacak” uyarısında bulunuyor.
Benim izleyebildiğim kadarıyla, Alman Adolf Merckle’nin önceki gün kendisini hızlı tren raylarına atarak hayatına son vermesiyle küresel kriz intiharları, dünyada ilk kez reel sektöre sıçramış oldu.
Amerikan Forbes dergisinin 2008’in en zenginleri arasında dünyada 94. sırada yer alan 74 yaşındaki Merckle, çimentodan jenerik ilaca, kimya toptancılığından, rafinerilere ve otomotive 100 bini aşkın çalışanı ve 35 milyar euro cirosu olan dev bir holdingin sahibiydi.
Buna karşılık aşağıda da görebileceğiniz gibi bundan önceki kriz intiharlarının hepsi, bankacılık ve finans kesimindendi:

Öncekiler finansçıydı
- İsviçre’de, dünyanın en zenginlerinin 300 milyar dolarını yöneten Julius Baer bankasının 52 yaşındaki CEO’su Alex Widmer, Lehman Brothers’ın iflasından kısa bir süre sonra evinde ölü bulundu.
- Yeni Zelandalı ünlü finans uzmanı ve İngiltere’de yatırım şirketi Olivant Advisers’in CEO’su Kirk Stephenson, Londra’da hızlı tren raylarına atlayarak intihar etti.
- Yüzyılın dolandırıcısı Nasdaq eski Başkanı Bernard Madoff’a 1.4 milyar dolar kaptıran Access İnternational CEO’su Fransa’nın ünlü finans uzmanlarından Thierry de la Villehuchet, Newyork’ta bir gökdelenin 22. katındaki ofisinde bileklerini keserek canına kıydı.
- HSBC bankasının Türkiye’den de sorumlu sigorta departmanının müdürü 49 yaşındaki Christen Schnor, Londra’da 5 yıldızlı bir otel odasında, kendisini gardırop demirine kemeriyle asarak hayatına son verdi.

Türkiye’deki intiharlar
- AKP Yalova Çiftlikköy ilçesi eski Başkan Yardımcısı 58 yaşındaki Erkan Başaran, piyasaya 100 bin liralık borcunu ödeyemeyince, evde başına tabancasını dayayıp intihar etti.
- Çorum’da 28 yaşındaki market işletmecisi Ali Çoban, borçlarını ödeme umudunu kaybedince, işyerinde tabancasından çıkan tek kurşunla hayatına son verdi.
- Ankara’da Yüce Okulları Yönetim Kurulu Başkanı 68 yaşındaki Yücel Kalınyazgan, ekonomik kriz nedeniyle borçları artınca okuldaki çalışma odasında, çenesinin altına tek el ateş ederek intihar etti. Masasında “Sevgili öğretmenlerim ve öğrencilerim, çok borcum var” yazılı bir not bulundu.
- Adana’da iflas eden 60 yaşındaki inşaat mühendisi Şemi Dericioğlu, bürosunda tabancasıyla şakağına ateş ederek canına kıydı.
- Kahramanmaraş’ta kredi kartı borcunu ödeyemeyen 51 yaşındaki müteahhit Nihat Beyazıt, bir akaryakıt istasyonunun önünde otomobilinden inip, başına tek el ateş ederek hayatına son verdi.
- Gaziantep’te Plastik Terlik Sanayii’nin sahibi Alpaslan Büyükkömürcü, Petkim’den dolarla aldığı hammaddenin parasını ödeyemeyince, fabrikada kendisini iple tavana asarak öldürdü.
- İstanbul Zeytinburnu’nda deri atölyesi sahibi Kadir A., ödeyemediği borçları yüzünden kendisini işyerindeki merdiven boşluğuna asarak hayatına son verdi.
Milliyet

İspanya'da 2008'de işsiz sayısı 1 milyon 280 bin 300 arttı


23 Ocak 2009 İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün (INE) açıkladığı rakamlara göre, 2008 yılında iş siz sayısının bir önceki yıla oranla 1 milyon 280 bin 300 aratarak, 3 milyon 207 bin 900'e ulaştığı bildirildi.
INE'nin bugün açıkladığı istatistiklerde, 2008 yılındaki işsizlik oranının son 8 yıldaki oranların en yükseği olduğu ve aktif nüfusun yüzde 13,91'ine denk geldiği belirtildi. İspanya'da işsiz sayısının son olarak 1996 yılında 3,2 milyon düzeyini aştığına dikkat çekilirken, sadece 2008'in son çeyreğinde 609 bin 100 daha işsiz olduğu kaydedildi. Sektör bazında ise en fazla işten çıkarılmaların hizmet sektöründe olduğunu, bunu inşaat ve endüstrinin izlediği ifade edildi. Cinsiyete göre istatistiklerde de erkeklerin iş kaybetme oranının kadınların 2 katı olmasının altı çizildi.
Öte yandan 2009 yılı için İspanya'da işsiz sayısının 4 milyona ulaşması öngörülürken, Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero, 4 milyona ulaşılmaması için her önlemi alacaklarını açıklamıştı.

netgazete
Ünlü Milyarder İntihar Etti
06 Ocak 2009 20:09Almanya'da yaşayan ünlü milyarder Adolf Merckle (74) Ulm kenti yakınlarında trenin önüne atlayarak intihar etti.

Ünlü işadamı Adolf Merckle (74)'ın ailesinin basına yaptığı açıklamada Merckle'nin şirketlerinin krizden etkilenmesi üzerine intiharı seçtiği ifade edildi.

Bazı Alman gazetelerinin haberlerinde, Ulm yakınlarındaki Blaubeuren kasabasında meydana gelen olayda hayatını kaybeden Merckle'nin bir veda mektubu bıraktığı bildirildi.

2008 Forbes'un zenginler listesinde 94. sırada yer alan Merckle'nin sahibi olduğu "Ratiopharm" adlı ilaç şirketiyle "HeidelbergCement" adlı çimento fabrikasının, küresel ekonomik kriz ve Volkswagen (VW) hisselerinde yapılan spekülasyonlardaki kayıplar nedeniyle büyük zarar gördüğü kaydedildi.
aktifhaber

IMF Başkanı: Gidişat düzelmiyor
güncellenme zamanı 22.1.2009

BBC IMF küresel kriz Dominique Strauss-Kahn
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, IMF’nin bu ay büyüme tahminlerini keskin biçimde düşüreceğini ve dünyanın iki ya da üç yıl güçlü büyüme eğilimine dönmeyeceğini söyledi

Strauss-Kahn, BBC televizyonunda “Hard Talk” programında yaptığı konuşmada, “Gidişat düzelmiyor” dedi.
Halen büyümesine rağmen, gelişmekte olan ekonomiler için de tahminlerin beklenenden kötü olacağına işaret eden Strauss-Kahn, “Çin, Hindistan, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ekonomiler çok düşük büyüme deneyimi yaşayacak” dedi.
Strauss-Kahn, IMF’nin birçok gün içinde açıklanacak son tahminlerinin kötü olacağını belirterek dünya, ABD ve Avrupa’ya dönük büyüme tahminlerinin ortalama 1 puan düşürülebileceği sinyalini verdi.
Strauss-Kahn, “Yılın ilk yarısı kötü olacak, ikinci yarı biraz düzelme görülebilir, ancak iyileşme sadece 2010 yılının başında başlayabilir. İki ya da üç yıl yüksek büyüme oranlarına dönmeyeceğiz” dedi.

‘Faiz indirimi yetmez’
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, ülke ekonomisinin 2009’un ilk yarısında belirgin şekilde küçüleceğini ve politika yapıcıların talebi artırmak için faiz oranları dışındaki araç ve imkânları da kullanmayı düşünmesi gerektiğini belirtti.
King, erken saatlerde dolar karşısında son 7.5 yılın en düşük değerlerine ulaşan sterlindeki değer kaybının, düşük petrol fiyatları ve mali ve para politikasındaki genişlemeyle birlikte İngiltere ekonomisini destekleyeceğini belirtti.

BNP yardım alabilir
Fransa’nın en büyük bankası BNP Paribas, devletten 2.55 milyar euro’luk yardımı değerlendirdiğini, yeni hisse ihracı planlamadığını açıkladı.

40 bin kişi daha işsiz
Son iki günde Metro Group, Time Warner Bros, Audi, BHP Billiton, Ericsson, ABD’li radyo istasyonlarının en büyük ortağı konumundaki Clear Channel Communications’un da olduğu şirketlerde çalışan yaklaşık 40 bin kişi işini kaybetti.

Prens Talal 8.2 milyar dolar zararda
ABD’li Citigroup ve uluslararası şirketlerde yatırımları bulunan Suudi Arabistanlı yatırım şirketi Kingdom Holding, 2008 yılının son çeyreğinde 8.26 milyar dolar zarar etti.
Dünyanın en zengin 13’üncü kişisi Suudi Arabistan Prensi El Velid Bin Talal’ın firması Kingdom Holding’in, bir önceki yıl aynı dönemde 68.2 milyon dolar kâr elde ettiği açıklandı.

milliyet


Rusya adım adım çöküyor...
Deniz Gökçe



Dünya ekonomisi tepetaklak olmuşken, hiçbir ülkenin bu krizden etkilenmememsi mümkün değil. Peki Rusya onca döviz rezervine rağmen, daha fazla bu yükü kaldırabilecek mi?2009 sonu için dua edelim'başlıklı yazısından ilgili bölüm:

Kim bilebilirdi ki geleceğe dönük beklentilerin bozulmasının gelecekteki gerçekleşmeyi bu kadar etkileyeceğini? Rusya 1998 yılında çökmüştü, ama o çöküş petrolün varili 10 dolara indiği ve Rusya’nın eski Sovyetler Birliği yaklaşımından, oldukça kapitalist bir döneme geçiş sürecinde gerçekleşmişti. Bugünkü gibi, dev gelir kaynağı, yüksek fiyatlı enerji varken ve Rusya’nın dev döviz rezervinin tepesinde oturduğu ekonomik ortamda Rusya’nın birkaç ayda çöküşü beklenir mi idi?

Ama Rusya büyük bir hata yaptı, ortalık zaten ekonomik karmaşa içinde iken, siyaseti ekonominin üstüne çıkardı ve Gürcistan’a askeri güçle girdi, gerilimi ateşledi, yabancı sermaye kaçmaya başladı ve Rus firmalarına banka kredileri kesildi. O gün bu gündür, hem de geçmiş dönemde dünyaya aşırı doz fiyattan enerji satıp, 450- 500 milyar dolara yaklaşan döviz rezervi biriktirmiş olmalarına rağmen, Rusya’dan kaçan dış sermaye ortamında, Rusya ağustos ayından bu yana sekizinci devalüasyonu yaptı, ruble dolara karşı değerinin yüzde yirmisini kaybetti. Rusya şimdi ciddi resesyon karşısında ve mesela Vladivostok’ta Kremlin’e karşı isyan çıkmış durumda. Hükümet de 265 şirkete 200 milyar dolarlık destek programı açıklamak zorunda kaldı. Bugün ruble devalüasyonların durmayacağı ve değer kaybının daha devam edeceği düşünülüyor.

Akşam

RUSYA'NIN FELAKET SENARYOSU

29 Aralık 2008 08:38
Dünyadaki ekonomik krizin en kötü vurduğu ülkelerden biri olan Rusya'da büyük bir işsizlik tehlikesi baş gösterdi
Eski başbakan Mikhail Kasyanov'un iddiasına göre, ülkedeki işsiz sayısı 2009'da tam iki kat artarak 10 milyon kişiye yükselecek.

Kasyanov, "Bu durum çok kötü ve mart-nisan aylarında gerçekleşmiş olacak" dedi. Kasyonov, şöyle devam etti:

"Seneye ekonomi büyümeyecek ve sanayi üretimi azalacak. Enflasyon yükselecek, yüzde 14-15'e kadar çıkacak."

Rusya, 10 milyon işsizi en son, 1998 yılındaki krizin ardından 1999 yılında görmüştü.


Son 5 yılda ortalama yüzde 7 büyüyen Rusya, ekonomik kriz nedeniyle sert bir fren yaptı. Özellikle düşen petrol fiyatları ve Gürcistan savaşı nedeniyle ülkeden çıkan yabancı sermaye de Rusya'daki kayıpları artırdı.

Rusya'da resmi rakamlara göre sadece geçen ay 400 bin kişi işini kaybederken, toplam işsiz sayısı da 5 milyona ulaştı.

HÜRRİYET

Kanada krize 5 yıllık ömür biçti

Kanada Başbakanı Stephen Harper, ülkesinin ve dünyanın ekonomik krize karşı 5 yıla kadar varabilecek uzun bir süre boyunca ''büyük ve kapsamlı'' önlemler uygulamak zorunda kalabileceğini söyledi.09 Ocak 2009 22:45
haber7

İsveçli Alfa Laval bin kişiyi işten çıkaracak

İsveçli mühendislik şirketi Alfa Laval, küresel ekonomik kriz sırasında düşen talep nedeniyle 1000 kişiyi işten çıkaracak.12 Ocak 2009 16:19
haber7

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, küresel ekonominin 2009 yılında önemli ölçüde yavaşlayacağını söyledi.
12 Ocak 2009 17:18


Trichet, Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank of International Settlements-BIS) toplantısında yaptığı konuşmada, sanayileşmiş ekonomilerdeki negatif verilerle küresel ekonominin, 2009 yılında önemli ölçüde yavaşlayacağını kaydetti.

haber7

Turkcell'in büyük ortağı İsveçli şirket zorda!
Telia Sonera, 1.200 çalışanını işten çıkartıyor
14:00 - Telia Sonera işten çıkarmaları ilk olarak Şubat 2008'de düşündü fakat krizin düzeleceği beklentisiyle işten çıkarmalar için bir seneye yakın bekledi. İşten çıkartılanların büyük çoğunluğunun internet bölümünden olacağı açıklandı. Bir Telia Sonera yetkilisi, "Avrupa'da ve dünyada milyonlarca kişi internet üzerinden bedava görüşme yapıyor. Biz de bu durumda çalışanları azaltıp tasarruf yapmak mecburiyetinde kaldık" dedi. 13.01.2009 STOCKHOLM
netgazete

BMW'nin satışları yüzde 4,3 düştü

Alman Otomotiv üreticisi BMW'nin 2008 yılı satışları 2007'ye göre yüzde 4,3 oranında düştü.19 Ocak 2009 17:40


BMW Group'tan yapılan açıklamaya göre, 2008 yılında yıl içerisinde BMW Group'un toplam satışı 1 milyon 435 bin 876 adet olurken bu rakam 2007 yılında 1 milyon 500 bin 678 adet olarak gerçekleşmişti.

BMW AG'nin Satış ve Pazarlama'dan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ian Robertson sene sonu rakamları ile ilgili olarak, 2008 yılı dünya çapında otomotiv endüstrisi için zor bir yıl olduğunu belirterek , Küresel mali ve ekonomik krize rağmen BMW Group'un , 2008 yılında MINI ve Rolls-Royce'da yine satış rekorları kırdığını ve genel olarak bakıldığında ise yüzde 4,3'lük bir düşüş yaşadığını söyledi.

Başarının nedenlerinden birisi yakıt tüketimi ve CO2 emisyon değerlerini azaltmak için geliştirdikleri EfficientDynamics teknolojinin bütün BMW ve MINI modellerinde standart hale gelmesi olarak gösteren Robertson, "Bazı rakiplerimizin hala hayalini kurdukları yakıt verimliliği seviyelerine biz BMW Group olarak çoktan ulaşmış bulunmaktayız. Ay ve ay artarak yakıt tasarrufu teknolojimiz ile bazı otomobil şirketlerinin yıl boyunca gerçekleştirdiği satışlardan çok daha fazlasını gerçekleştirmekteyiz" dedi.

2008 yılında BMW Group sadece Avrupa'da müşterilerine EfficientDynamics teknolojisine sahip 830 bin otomobilin teslimini gerçekleştirdi. 1995 ile 2008 yılları arasında şirket CO2 değerlerinde yüzde 25'lik bir düşüş gerçekleştirirken Avrupa'daki filosunun toplam CO2 emisyon değeri kilometre başına 160g'dan daha az bir seviyede kaldı.

BMW markası 2008 yılında dünya çapında 1 milyon 202 bin 239 adet otomobilini müşterilerine teslim ederken premium segmentinde iyi satış adediyle yılı kapattı.

BMW'nin toplam satışlarında bir düşüş görünse de, MINI ve Rolls-Royce'un yıllık satışları tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. MINI markası 2008 yılında yeni bir tüm zamanların en yüksek değeri için satış rakamlarını arttırdı. Toplam olarak 232 bin 425 otomobil teslim edilirken MINI markasında bir önceki yıla kıyasla yüzde 4,3 oranında büyüme kaydedildi.

Aralık ayında marka satışların bir önceki yıla nazaran yüzde 27,8 oranında düşerek 15 bin 010'da kaldı. MINI'nin üretim programında yaşanan
geçici bir kesinti de bu hızlı düşüşe katkıda bulunmuş olabilir. MINI Cabrio Ağustos 2008'de üretimden çekilirken yeni MINI Cabrio'nun piyasaya sunulma tarihi Mart 2009 olarak belirlendi.

Öte yandan, 2008 yılında Rolls-Royce Motor Cars bir önceki yıla kıyasla yüzde 20'lik bir artış göstererek bin 212 adetlik satış rakamına ulaştı. Altı yıl üst üste satış büyümesi yaşayan Rolls-Royce süper lüks sınıf segmentinde açık ara piyasa lideri olarak kaldı. Marka, değerlendirmenin yapıldığı yılın son ayında müşterilerine 157 otomobil teslim etti.

BMW 2008 yılında da ABD'de en başarılı Avrupalı otomobil markası oldu. 2008 yılında da ABD BMW Group için yine en büyük tek pazar konumunda oldu. BMW Group toplamda 303 bin 190 otomobili Amerika'daki müşterilerine teslim etti.

Aralık ayında yaşanan yüzde15,2'lik düşüşe rağmen BMW markası 2008 yılında da ABD'deki en başarılı Avrupalı otomobil markası oldu. 2008 yılında Amerika'da toplam 249 bin 113 otomobil satışı gerçekleşti.

haber7

Jaguar İngiltere'de üretime ara verdi

İngiltere'de, Jaguar Land Rover'ın Birmingham'ın Castle Bromwich bölgesindeki otomobil fabrikasında üretimin durdurulduğu açıklandı.19 Ocak 2009 17:22


Jaguar'ın XF, XJ ve XK modellerinin montajının gerçekleştirildiği fabrikada halen 3500 işçinin çalıştığı bildirildi.

Çalışanlar, uzatılmış noel ve yılbaşı tatilinin ardından, Jaguar'ın Solihull'daki fabrikasında geçen Pazartesi günü işbaşı yapmışlardı.

Hükümetten mali destek isteyen Jaguar firması yöneticileri, geçen hafta 450 çalışanın işine son verilebileceğini belirtmiş ve bunu da otomobil satışlarındaki düşüşe bağlamıştı.

Bütün İngiltere'de 15 bin çalışanı bulunan Jaguar Land Rover'ın yönetiminin halen sendikayla durumu gözden geçirdiği ve alınabilecek önlemler konusunda görüş alış-verişi yaptığı da bildirildi. Bu görüşmelerin amacının, işçi çıkarmadan masrafların kısılması konusunda yöntem arayışı olduğu ifade ediliyor.

Jaguar Land Rover, geçen yıl Temmuz ayında Hindistan'ın Tata şirketi tarafından 1,7 milyar sterline satın alınmıştı.

haber7

İngiliz ekonomisine RBS'den kötü haber

Küresel ekonomik krizden olumsuz yönde etkilenen İngiltere'nin ünlü bankası Royal Bank of Scotland'ın (RBS) geçen yıl kaybının 28 milyar sterlin (41,3 milyar dolara) ulaşabileceği belirtildi.19 Ocak 2009 16:58


İngiltere Başbakanı Gordon Brown yaptığı açıklamada, RBS'nin ABD'deki mortgage (tutsat) hisse senetleri ve Hollanda sermayeli ABN Amro'nun pahalıya satın alınmasıyla, ''sorumsuzca bir risk'' üstlendiğini söyledi

İngiltere'de bugün bankalara yönelik olarak açıklanan kurtarma paketi kapsamındaki RBS'den yapılan açıklamada, bankanın geçen yıl ABN Amro'yu satın almak için 20 milyar sterlin harcadığı ve 8 milyar sterlini bulan diğer kayıpları ile toplam kayıplarının 28 milyar sterlini bulabileceği ifade edildi.

İngiltere'de en son 2006 yılında Vodafone 15 milyar sterlin kayıp açıklamıştı.

haber7

Ericsson, 5 bin kişiyi işten çıkarıyor


İsveç'in bir büyük firması daha büyük bir işten çıkarma dalgasıyla sallanıyor.
22 Ocak 2009 00:45


Küresel krize bağlı olarak Volvo ve Saab gibi büyük firmalardan sonra, bir başka İsveçli dev Ericsson da krize bağlı olarak toplu işçi çıkarmaya hazırlanıyor.

1876 yılında kurulmuş olan İsveç kökenli dev telekomünikasyon şirketi Ericsson, dünya genelinde 5 bin işçi çıkarma kararı aldı. Bu işçilerin bin tanesi İsveç'ten olacağı ve çoğunluğunun da Stockholm'de bulunan çalışanlar olduğu kaydedildi.

Basına bir açıklama yapan Ericsson firması yetkilileri; 2008 yılında iyi bir kazanç elde ettiklerini ama bunun 6 milyar İsveç Kronu kadarlık kısmını hissedarlarına dağıttıklarını ifade etti. Konuyla ilgili İsveç gazetelerine detaylı bilgi veren Ericsson Genel Müdürü Carl-Henric Svanberg, piyasada rekabetin yoğun olduğunu söyleyip finans krize işaret ederken, kendileriyle aynı işi yapan Kanadalı Nortel firmasının geçen hafta iflas etmiş olmasını hatırlattı.

SVD Gazetesine konuşan Svanberg: "Aynı iş daha az kimseyle de yapılabilir, bu da bizim için bir avantaj olabilir" diyerek işçi çıkarmalarının mantığını ortaya koydu.
haberr7

Macaristan'da süt üretimi bitti! Halk ithal süt içecek


23 Ocak 2009 - 2004 yılında AB'ye giren Macaristan'da yaşanan ekonomik kriz süt üretimini bitme noktasına getirdi.
Macaristan'ın en büyük süt üreticisi konumundaki Macaristan Tarım Birliği, ürettiği sütleri satamayınca 2200 adet süt veren ineği mezbahaneye gönderme kararı aldı.
Macaristan'ın günlük siyasi gazetelerinden Magyar Hirlap'da bugün yayımlanan haberde, geçtiğimiz yıl bir litre süt için 105 forint (0,50 dolar) ödendiği, şimdi ise bir litre süt için sadece 48 forint (0,24 dolar) teklif edildiği yazıldı.
Sütün bir litrelik maliyetinin 72 forint (0,36 dolar) olduğu, kriz nedeni ile süt üretiminin büyük darbe yediği, ineklerin kesimhaneye gönderilerek, süt üretimine son verileceği, Macar halkının ise bundan böyle ithal süt içeceğ i bildirildi.
Macaristan'da da neredeyse can çekişme noktasına gelen ve fabrikalarından binlerce işçi çıkarmak zorunda kalan otomotiv ve otomotiv parçaları üreten firmaların isyanı Macar hükümeti tarafından sonunda duyuldu.
Macaristan Ekonomi Bakanı Gordon Bajnai hükümetlerinin konu ile ilgili yaptığı toplantıda, otomotiv üreticilerini rahatlatacak kararlar aldıklarını, yeni araba alınmasının hükümetleri tarafından destekleneceğini, öte yandan yeni araba alımlarındaki yüzde 5 civarındaki araba alım vergisini kaldırdıkların ı açıkladı. Bu verginin kaldırılmasıyla önemli vergi kaybına uğrayacaklarını açıklayan Macar Bakan, bu kaybı başka taraflardan telafi etmenin hesaplarını yaptıklarını, hükümetlerinin otomotiv sanayine tam destek verdiklerini açıkladı.
Macaristan'da ekonomik kriz nedeni ile geçtiğimiz yılın son iki ayında yeni araba alımları yüzde 30 civarında gerilemiş, yıllık 300 bin adet binek Suzuki otomobili üreten Estergon şehrindeki Suzuki fabrikasının arsaları satılamayan binlerce Suzuki otomobili ile dolmuştu.

milliyet

Nokia'nın 2008 karı yüzde 69 düştü

Dünyanın en büyük mobil telefon üreticisi Nokia'nın karı 4. çeyrekte yüzde 69 düştü. Düşüşte, ekonomik krizin mobil telefon satışlarını düşürmesi etkili oldu.22 Ocak 2009 13:46


Şirketten yapılan açıklamada, 2007 yılı 4. çeyrekte 1,84 milyon avro olan net karın geçen yıl aynı dönemde 576 milyon avroya gerilediği bildirildi.

Söz konusu dönemde satışlar da 15,8 milyar avrodan yüzde 19,5 düşerek 12,7 milyar avro oldu.

Nokia'nın 2007'nin 4. çeyreğinde yüzde 40 olan pazar payı, geçen yılın aynı döneminde yüzde 37'ye geriledi.
haber7

Internet haberciliği yüzünden zordaki Fransız basınına Sarkozy 200 milyon avro yardım yapacak! Abone olmak isteyenin parasını devlet ödeyecek
22:25 - Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, mali konulardaki sorunlarına çare aramak amacıyla yazılı bası nın temsilcileriyle bugün bir araya geldi.18 yaşına varan her gence gazete okuma alışkanlığını geliştirmek için, istediği bir gazeteye bir yıllık bedava abone olma hakkı ve bunun da devlet tarafından karşılanmasını hedefliyor. Fransa'da yazılı basın, 2000 yılından bu yana ücretsiz dağıtılan gazeteler, reklam gelirlerinin hızla düşmesi ve internet haberciliği yüzünden zor günler geçiriyor. 23.01.2009 PARİS
netgazete

Lübnan'ın İngilizce yayımlanan tek gazetesi The Daily Star kapatıldı


24 Ocak 2009 Lübnan'ın İngilizce yayımlanan tek gazetesi The Daily Star, mali sorunlar nedeniyle kapatıldı.
Gazetenin yayıncısı Cemil Mroue, The Daily Star'ın Beyrut'taki bürolarının, kapatılması yönündeki mahkeme kararından iki saat sonra 14 Ocak'ta mühürlendiğini belirterek, temyize gideceğini ve yeni yatırımcılar aradığını açıkladı.
Mroue'nın babası Kemal Mroue tarafından 1952 yılında kurulan ve Arap dünyasında İngilizce yayımlanan nadir gazetelerden biri olan The Daily Star'ın, yıllardır mali sorunlarla mücadele ettiği ve Lübnan'daki bir bankaya 700 bin dolar borçlu olduğu belirtildi.

netgazete

Alman çip üreticisi Qimonda iflasını açıkladı


24 Ocak 2009 Alman hafıza-çip üreticisi Qimonda, kurtarma paketinden aldığı milyonlarca avroluk yardımın sadece bir ay sonrasında iflasını açıkladı.
Münih İdare Mahkemesi Sözcüsü Ingrid Kaps, şirketin, iflasını duyurduğu haberlerini doğruladı ancak, detay vermedi.
Şirketin iflasını engellemek için Saksonya Eyaleti, Aralık ayında 325 milyon avroluk teminatlı yardımda bulunmuştu.
Şirketin, 3 bin 500'ü Saksonya'da, 1500'ü Münih'de olmak üzere dünya genelinde 12 bin çalışanı bulunuyor.

netgazete

İngiltere'nin ayakkabı devi kayyumluk

İngiltere'nin en büyük ayakkabı mağaza zinciri olan Barratts'ın kayyuma devredildiği açıklandı.26 Ocak 2009 16:11


Barratts'ın alt kuruluşu olan ve İngiltere çapında zincir mağazaları bulunan Priceless'in yönetimi için de aynı şekilde kayyum tayin edildiği bildirildi.

Ekonomik krizin her geçen gün daha derin biçimde hissedildiği İngiltere'de her iki zincirin toplam 400 mağazası bulunduğu ve toplam çalışan sayılarının da 5450 olduğu hatırlatıldı.

Bradford merkezli Stylo adlı firmaya ait olan iki mağazanın yönetimleri Deloitte addlı kuruluşun uzmanları tarafından yürütülecek. Bu süre içinde mağazaların kapatılmamasına çalışılacağı ve ticaretin normal olarak sürdürülmesinin hedeflendiği bildirildi.

Bu arada İngiltere'de giderek derinleşen ekonomik krizin kurbanları arasına Ulster Bank da girdi. Bankanın 750 çalışanının işlerine son vermeye hazırlandığı duyuruldu.

İşten çıkarmaların öncelikle ''gönüllülük esasına'' dayandırılmasına çalışılacağına dikkat çekilen Ulster Bank açıklamasında, Banka'nın İrlanda Cumhuriyeti'ndeki şubelerinden 550, Kuzey İrlanda'daki şubelerinden de 200 kişinin çıkarılacağı bildirildi.

Ulster Bank'ın İrlanda Cumhuriyeti'nde 145, Kuzey İrlanda'da 92 şubesi ve 1,8 milyon müşterisi sahibi bulunuyor.

Banka 1836 yılında Belfast'ta kurulmuştu.

haber7

[img]Davos'un dâvetli sofralarını da ekonomik kriz vurdu! Havyar ve istakoz yerine, peynir-jambon yiyecekler [/img]
12:00 - Birçok ülkede büyük sıkıntıya yol açan küresel kriz, Çarşamba günü başlayacak olan Davos toplantılarının gündeminde ana konuyu oluşturacak. Nitekim, Alman Deutsche Welle, Davos'un tarihinin en büyük organizasyonlarından birine ev sahipliği yapacağına dikkat çekerken, "Esaslı partileriyle ünlü bir organizasyonda bu yılın menüsünün geçen yıllara oranla biraz farklı olacağına" dikkat çekerek, “Havyar ve ıstakoz yerine, jambon ve peynir; özel davetler için Dom Perignon yerine daha ucuz bir şampanya, diğer buluşmalarda ise sadece beyaz şarap...” dedi. 26.01.2009 DAVOS/BONN
netgazete

Rus Rublesi'nin Dolar karşısında rekor kaybı

Petrolün varilinin 42 doların altına inmesinin ardından Rus rublesi de dolar karşısında rekor seviyede değer yitirdi.29 Ocak 2009 15:51


Rus rublesi bugün öğleden sonra dolar karşısında yüzde 4 oranında değer yitirerek, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki dönemdeki en düşük seviyesi olan 34,8 rubleye indi. Ruble avro karşısında da yüzde 2 oranında değer yitirerek, 45,4'e düştü.

Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Şuvalov, dün yaptığı açıklamada, ekonomik durumun daha da kötüye gitmesi halinde rublenin daha fazla değer yitirebileceğini belirtmişti.

Rus ekonomisi büyük oranda ham madde satışlarına dayandığı için petrol fiyatlarındaki düşüşler Rus ekonomisini son derece olumsuz etkiliyor.

Merkez Bankası, geçen hafta günlük kontrollü devalüasyonlar yerine rublenin yüzde 10 oranında değer yitirmesine izin vermişti.

Rus Merkez Bankası, rublenin değer kaybetmesini önlemek için rezervlerinden milyarlarca dolar ruble kullanıldığını ve döviz rezervinin 23 Ocak'ta 10 milyar dolarlık düşüşle 386 milyar dolara indiğini açıkladı.Ekonomik krizin başladığı ağustos ayından beri Rus rublesi dolar karşısında yüzde 30'dan fazla değer kaybetti.
netgazete

Dünya devi 6 şirketten 30 bin işçi kıyımı

Dünya devi altı firmadan 30 bine yakın işçinin çıkarılacağı haberi geldi. Küresel sermayeli şirketlerde işçi kıyımı son sürat devam ediyor... İşte o şirketler29 Ocak 2009 14:13


Hava trafiğindeki düşüş ve savunma bütçelerindeki baskı nedeniyle Chicago merkezli Boeing, 5 bin 500 kişiyi daha işten çıkaracağını açıkladı. Geçen yıl siparişlerinde düşüş yaşayan şirket ayrıca, beklentilerin altında kar edeceğini duyurdu.

Boeing Başkanı ve Üst Yöneticisi Jim McNerney, küresel ekonominin zayıflamayı sürdürdüğünü ve bunun da hava trafiğinin büyümesine ve finansmana etkisi olduğunu söyledi.

Şirket, daha önce açıkladığı 4 bin 500 kişiyi işten çıkarma kararına ek olarak 5 bin 500 kişiyle daha yollarını ayıracağını duyurdu.

TOSHIBA 4 BİN 500 KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARIYOR

Japon Toshiba, mart ayı sonuna kadar 4 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Şirketten yapılan açıklamada, global yavaşlama nedeniyle 2009 ile ilgili yapılan projeksiyonların olumlu görünmediği belirtildi.

İşten çıkarılacak olan işçiler çip ve yarı iletken bölümünden olacak.

STARBUCKS'TAN 7 BİN KİŞİ

Dünyanın en büyük kahve zinciri olan Starbucks da işçi çıkaranlar listesindeki yerini aldı. Net gelirleri yarıdan fazla azalan şirket, 7 bin kişiyi işten çıkarmayı ve 200'ü ABD'de olma k üzere toplam 300 şubesini kapatmayı planlıyor.

SONY 8 BİN KİŞİYİ ÇIKARACAK

Dünya genelinde 185 bin çalışanı bulunan Sony, yeniden yapılanma tedbirleri nedeniyle 8 bin kişiyi işten çıkaracağını duyurdu.

Şirket, bu çerçevede sahip olduğu 57 tesisten 5 ya da 6'sını kapatacağını açıkladı.

JABİL CİRCUİT

ABD'li elektronik parça üreticisi, çoğunluğu deniz aşırı ülkelerde olmak üzere şirketin işgücünün neredeyse yüzde 4'ünü temsil eden 3 bin kişiyi işten çıkaracak.

Şirket, dünya genelindeki 10 fabrikasının işten çıkarmalardan etkileneceğini, ABD'de işten çıkarmaların sadece yüzde 10'unun gerçekleşeceğini bildirdi. Şirkette şu an 85 bin kişi çalışıyor.

Jabil Circuit, işten çıkarmalarla yılda 55 milyon dolar tasarruf sağlamayı beklerken, 2009 ve 2010'da vergi öncesi yükümlülüklerin 65 milyon dolar olacağı kaydedildi.

AOL

Time Warner Inc'in AOL bölümü maliyet kısmak için 700 kişiyi işten çıkaracak.

İşten çıkarmaların gelecek birkaç çeyrek içinde gerçekleşeceği bildirildi.

AOL Üst Yöneticisi Randy Falco, “Özellikle de böyle bir ortamda işgücümüz düşürmek hiç kolay değil, ancak amacımız çekirdek işlerimizin başarılı olması için gerekli desteği sağlamak” dedi.
haber7

IMF'den İlginç İddia
03 Şubat 2009 20:47

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, global finansal krizden derin bir şekilde etkilenen Asya'nın bu durumdan kendi başına çıkamayacağını bildirdi.

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, global finansal krizden derin etkilenen Asya ekonomilerinin gelecek yıl toparlanabileceğini, ancak ihracata dayalı bölgenin tek başına toparlanamayacağını belirtti. IMF daha birkaç ay önce açıkladığı dünya ekonomik büyüme tahminlerinde geçen hafta aşağı yönlü büyük revizyonlar yapmıştı.

Strauss-Kahn, Asya ülkelerinin, ekonomilerinin ABD ile Avrupa’ya ihracat bağımlılığını azaltmak için hane tüketimini canlandırmaları gerektiğini, ancak böyle bir değişikliğin kısa sürede olamayacağını belirtti.

Asya ekonomilerinin çoğu, şu anda resesyonda olan ABD ve Avrupa’dan gelecek talebe muhtaç. Dünyanın en büyük imalat şirketlerinin bulunduğu Japonya ve Güney Kore ihracatlarında son haftalarda rekor seviyelerde düşüş yaşadı.

IMF Asya’da bu yıl yüzde 2.7 oranında büyüme öngörüyor. Kasım ayında açıklanan büyüme tahmini ise yüzde 4.9 seviyesindeydi.

BELİRSİZLİK ÇOK YOĞUN

Strauss-Kahn, Washington’dan bir internet sitesinde yaptığı açıklamada, “Dünyanın geri kalanında durum kötüyse, Asya’nın toparlanması mümkün olamaz. Belirsizlik çok yoğun. Durumun daha kötü bir hal alabileceğini göz ardı etmemek lazım. Yukarı yönlü bazı riskler var, ancak çok da aşağı yönlü risk var” dedi.

Strauss-Kahn, Asya ekonomilerinde büyümenin gelecek yıl ortalama yüzde 5’in üzerinde olmasının beklendiğini belirtti.

IMF bugün yaptığı açıklamada, Güney Kore’de 2009 için yüzde 2’lik ekonomik büyüme tahmininin yüzde 4 küçülme olarak revize edildiğini bildirdi. Ancak IMF, Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi olan Güney Kore’nin global ekonomideki toparlanmayla beraber 2010’da tekrar yüzde 4.2 büyümesinin beklendiğini belirtti.

aktifhaber

Peugeot-Citroen 11 bin kişiyi işten çıkaracak

Fransa'nın en büyük otomotiv şirketi Peugeot-Citroen, işten çıkarmalara Fransa dışındaki fabrikalardan başlanacağını bildirdi...11 Şubat 2009 15:59


Fransız otomotiv devi Peugeot-Citroen, bu yıl 11 bin kişiyi işten çıkaracağını bildirdi.

Fransa'nın en büyük otomotiv şirketi Peugeot-Citroen, işten çıkarmalara Fransa dışındaki fabrikalardan başlanacağını, istihdamdaki azalmanın gönüllülük esasına dayalı ve sözleşmelerin yenilenmemesi biçiminde olacağını açıkladı.

Aynı zamanda Avrupa'nın ikinci büyük otomotiv şirketi olan Peugeot-Citroen, geçen yıl sonu itibariyle 2,700 kişiyi işten çıkardı.

Fransa hükümeti, zor günler geçiren Renault ve Peugeot-Citroen otomotiv şirketleri ile İsveçli Volvo'nun sahip olduğu Renault Trucks'a 6,5 milyar avro kredi yardımı yapacağını açıklamıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, hükümet yardımı alacak otomotiv şirketlerinin üretimlerini Fransa'da yapması ve Çek Cumhuriyeti'ndeki fabrikalarındaki üretimlerini Fransa'ya getirmesi gerektiğini söylemişti.

Fransız şirketinin işçi çıkarmalara Fransa dışındaki fabrikalardan başlanacağı açıklamasının, Sarkozy'i ''korumacılıkla'' suçlayan Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'nın memnuniyetsizliğini daha da artırması bekleniyor.

Avrupa Komisyonu da, Fransa'nın otomotiv üreticilerine devlet yardımı konusunda ''bir dizi kaygıları'' bulunduğunu, Fransa'nın bu yardımının AB rekabet kurallarını ihlal etmemesi gerektiğini açıklamıştı.

Bu arada şirket geçen yıl, küresel ekonomik kriz nedeniyle otomotiv satışlarındaki ''benzeri görülmemiş çöküş'' yüzünden geçen yıl 343 milyon avro zarar ettiğini bildirdi. Şirket 2007 yılında 885 milyon avro kar etmişti.

Şirketin geçen yıl satışları da yüzde 7,4 gerileyerek 54,4 milyar avro oldu.

Peugeot-Citroen üst yöneticisi Christian Streiff, bu yıl Batı Avrupa'da araç satışlarının yüzde 20 düşmesini ve 2009'un ilk yarısının zor geçmesini beklediklerini söyledi.

haber7

'Krizin olumsuz etkisi çok ciddi olacak'

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, "2009 yılında küresel sermayenin gelişmekte olan ülkelere akışında yüzde 80'den fazla düşüş görülebilir" dedi.11 Şubat 2009 17:06


Uluslar arası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) düzenlediği "Fırsatlar Ülkesi Türkiye - Yatırımlar İçin Güvenli Bir Liman" konulu konferansta konuşan Ulrich Zachau, krizin olumsuz etkisinin çok ciddi olacağını belirterek, etkin bir kriz müdahalesinin çok önem taşıdığını söyledi.
Türkiye'nin reformları geliştirmesi için doğru zaman olduğunu kaydeden Zachau, istihdama yol açan yatırımları gerçekleştirmenin önemli olduğunu belirtti.

Türkiye ekonomisinin 2001'den bu yana çok güçlü büyüme kaydettiğini vurgulayan Zachau, "O dönemlerde bir IMF programı uygulanmaktaydı. AB'ye katılım süreci söz konusuydu. Şimdi ise durum farklı. Biz artık dünyada ekonomik büyümenin olduğu bir durumda değiliz. Yakın gelecekte dış finansal sektörün kredilerini daraltmasıyla Türkiye'nin dahil olduğu pek çok ülkede sorun ortaya çıkacak" dedi.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, 2009 yılında finansman ihtiyacının 2008'den daha fazla olacağını belirterek, "Finansman açısından 2009'da çok ciddi bir daralma olacak" dedi.

Türkiye'nin reform yaparak ciddi ilerleme kaydetmiş durumda olduğuna işaret eden Zachau, orta ve uzun vadede daha fazla ilerlemenin kaydedilebileceğini söyledi.

Zachau, geleceğe yönelik en önemli konunun istihdam açısından uzun vadede eğitim kalitesini artırmak olacağını ifade etti.

YASED Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Uysal ise 2008 yılında uluslara arası doğrudan yatırımlarda global olarak en az yüzde 20 oranında düşüş görüldüğünü belirterek, 10 Şubat 2008'de açıklanan 2008 verilerine göre, Türkiye'nin uluslar arası doğrudan giriş rakamının benzer bir oranda düşüşle 17,7 milyar dolar olduğunu bildirdi.

2009 yılı beklentilerinde daha keskin bir düşüş öngördüklerini kaydeden Uysal, "Toparlanmaya ilişkin öngörülere baktığımızda ise, 2009'u da kaybetmiş görünüyoruz. Uluslar arası doğrudan yatırımlar açsısından düşüş yüzde 40'lara varabilir. Bu da global olarak 1,8 trilyon dolardan 1 trilyon dolara; Türkiye için ise 20 milyar dolar seviyesinden, 10 milyar dolar seviyesine geri dönmemiz anlamına gelir" diye konuştu.
haber7

AVRUPA EKONOMİLERİNDE ALARM ZİLLERİ

13 Şubat 2009 21:58
Alman ekonomisi geçen yılın son çeyreğinde iki Almanya'nın birleştiği 1990'dan bu yana en kötü performansını göstererek %2,1 küçüldü
Doğu ve Batı Almanya 1990'da birleştiğinden beri böyle kriz görülmemişti.

Euro bölgesine dahil olan diğer 15 ülkeden de benzer kötü haberler geliyor.

Fransız ekonomisi ilk verilere göre aynı dönemde %1,2 daralırken, İtalya da %1,8 küçüldü.

Bu İtalyan ekonomisinde 1980'den beri görülen en hızlı küçülme oranı.

Ayrıca Hollanda ekonomisi %0,9 daraldı; Avusturya ekonomisi de sekiz yıldır ilk kez %0,2 küçüldü.

İspanya da dün resmen resesyona girdiğini duyurdu.

Tıklayın

Bu veriler, bugüne dek faiz hadlerini indirmekte temkinli davranan Avrupa Merkez Bankası üzerindeki baskıyı artıracak.

Yedi zengin ülkeden oluşan G7 grubu da bugün Roma'da buluşarak küresel finans krizini tartışacak.

Almanya'da paket

"Avrupa ekonomisinin motoru" olarak nitelenen Alman ekonomisi üç çeyrektir, yani dokuz aydır düşüşte.

Angela Merkel hükümeti bu performanstan küresel kriz nedeniyle mallarına olan talebin azalmasını sorumlu tutuyor.

Bizi zor bir yıl bekliyor


Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde

Alman ekonomisi büyük ölçüde otomobil, kimyasal maddeler ve makineler gibi sanayi ürünlerinin ihracatına dayanıyor.

Alman hükümeti geçen ay 65 milyar dolarlık ikinci bir teşvik paketi hazırlamıştı.

Bu paket bugün meclisin alt kanadında tartışılıyor.

Böylece Alman ekonomisi son bir yılda %1,6 küçülmüş oldu. Almanya hükümeti bu yıl da %2,25'lik daralma bekliyor.

Yatırım bankası Goldman Sachs'tan Dirk Schumacher "Bu rakamlar çok ciddi bir resesyonda olduğumuzu ortaya koyuyor" diyor, "2. Dünya Savaşı'ndan beri görülen en ciddi resesyon bu. İhracatın ve yatırımların tepetaklak olmasına şaşmamak lazım."

Fransa resesyonda değil

Fransa ekonomisindeki küçülme de beklentilerin biraz üzerinde oldu, ancak ülke ekonomisi geçen yılın üçüncü çeyreğinde %0,1'lik az bir büyüme gösterdiği için, Fransa resmen resesyona girmiş değil.

Bir ülkenin resesyonda sayılması için, ekonomisinin üst üste iki çeyrekte, yani altı ay boyunca küçülmüş olması gerekiyor.

Fransa'da tüketimin %0,5 artması da bazı uzmanlara umut veriyor.

Ancak ülkenin sanayi devlerinden bu hafta ardarda kötü haberler geldi.

Önce en büyük otomotiv üreticisi PSA Peugeot-Citroen, bu yıl 11 bin kişinin işine son vereceğini açıkladı.

Ardından rakibi Renault, 2008'in son üç ayındaki satışlarında %30'luk ciddi bir düşüş olduğunu duyurdu.

Son olarak da Air-France KLM Havayolları üst üste üçüncü çeyrektir zarar ettiğini açıklarken, araç lastiği üreticisi Michelin yıl sonu kârının düştüğünü bildirdi.

Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde, "Bizi zor bir yıl bekliyor" diye konuştu.

İngiltere ise geçen yılın üçüncü çeyreğinde %0,6, son çeyreğinde %1,5'lik düşüş ile resesyona girmişti.

Ancak ülke euro bölgesinde olmadığı için faiz hadlerini hızla düşürerek %1'e indirdi.

Avrupa Merkez Bankası ise faizleri Ocak ayında %2'ye çektikten sonra, Şubat'ta değişiklik yapmamıştı. Bankanın bir sonraki toplantısı 5 Mart'ta.

BBC

BATAN RUSLARIN MALLARI BUNLAR!

17 Şubat 2009 08:42
Rus dolar milyarderleri, bol keseden para dağıtarak aldıkları lüks gayrimenkulleri, otel, yat ve özel uçakları kelepir fiyata elden çıkarmaya başladı. Antalya'daki Sungate Royal Otel'i iki yıl önce 340 milyon dolara satın alan Mirax Grup Başkanı Sergei Polonsky, aynı oteli 100 milyon dolara satışa çıkardı
Küresel krizde en ağır darbeyi alan Rusya'da, oligark sınıf olarak adlandırılan, para ve siyasetin dümenindeki elit kesim zor günlerden geçiyor. Petrol ve emtia fiyatlarındaki artışla birlikte güçlerine güç katan Rus dolar milyarderleri, birkaç yıl öncesine kadar bol keseden para dağıtarak aldıkları lüks gayrimenkkulleri, otel, yat ve özel uçakları kelepir fiyata elden çıkarmaya başladı.

DOĞUM GÜNÜNDE ALMIŞTI

Mirax Grup Başkanı Sergei Polonsky, 4,35 milyar dolarlık servetinden önemli kayıplar yaşayarak milyarderler listesinden ayrılanlardan. Rusya'nın emlak kralı Sergei Polonsky, 2007 yılında doğum gününü kutlamak için geldiği 7 yıldızlı Antalya Sungate Royal Otel'e hayran olunca 340 milyon dolar verip oteli satın almıştı.

YARIM İNŞAATLAR İÇİN KULLANILACAK

Daha iki yıl önce Türkiye'de yedi yıldızlı Sungate Port Royal otelini 340 milyon dolara satın alan Rus milyarder Sergey Polonsky, Rusya'da sahibi olduğu inşaat şirketi “Mirax” grubunu batmaktan kurtarmak için bu oteli satışa çıkardı. Sungate otelinin, Rus oligarkın içinde bulunduğu nakit sıkışıklığı nedeniyle üçte bir fiyatına el değiştirebileceği üzerinde duruluyor. Krizin vurduğu sert tokatı, Sungate ve Fransız Rivierası'ndaki villasını satarak savuşturmaya çalışan Polonsky, bu satışlardan elde edeceği parayı yarım kalmış inşaat işlerini tamamlamak için kullanacak.

CENGİZ: GERİ ALMA PLANIMIZ YOK

Sergei Polansky'nin, 340 milyon dolar para ödediği Antalya'daki Sungate Port Royal Oteli'ni 100 milyon dolara satışa çıkardığı belirtiliyor. Otelin, eski sahiplerine geri satılacağı iddialarıyla ilgili Yeni Şafak'a konuşan Cengiz Group yetkilileri: “Şu an için bizim oteli geri almak gibi bir niyetimiz yok. Böyle bir geri alma operasyonu bizim açımızdan mümkün değil” açıklamasında bulundular. EKONOMİ SERVİSİ

Nereden nereye?

Mihail Prokhorov: 19,5'ten 14,1 milyar dolara

Roman Abromoviç: 15,5'ten 13,9 milyar dolara

Vladimir Lisin: 20,3'ten 7,7 milyar dolara (Novolipetsk Demir Çelik'in sahibi)

Vahit Alekperov: 7,6 milyar dolar.

Süleyman Kerimov: 7,5 milyar dolar.

Mihail Fridman : 20,8'den 5 milyar dolara.

Vladimir Potanib : 19,5'ten 5 milyar dolara.

Oleg Deripaska: 40'tan 4,9 milyar dolara.

Dmitri Rubolovlev: 4,5 milyar dolar

Alişar Osmanov: 4,5 milyar dolar

Ekmek derdine düştüler

Küresel mali krizle petrol fiyatlarının düşmesi, Rusya ekonomisinde en çok milyarder oligarkları etkiledi. Finans dergisine göre sayıları 101'e ulaşan Rus milyarderlerin yarıdan fazlası son altı ayda listeden ayrılmak zorunda kaldı. Rusya'nın en zengin 400 kişisinin sıralandığı listede milyarderlerin sayısı 49'a düştü. Bir zamanlar Rusya'nın 1. ve dünyanın 9. zengini olan büyük oligark Oleg Deripaska servetinin yüzde 90'nını kaybetti.

DÜNYANIN KADERİ DEĞİŞTİ!

Amerikalı milyarder ve spekülatör George Soros petrol fiyatlarının düşmesinin İran'ı daha az tehlikeli, Rusya'yı daha çok tehlikeli hale getireceğini söyledi. Soros, petrol üreten ülkelerin kaderinin bir anda değiştiğini belirterek, “Rusya Başbakanı Vladimir Putin komünizm ideolojisinin yerine milliyetçiliği koydu. Kremlin'deki liderler şimdi Sovyet dönemindeki gücün yeniden toparlanması şeklinde korkunç bir oyuna kalkışabilirler. Amaç da Rusya'yı yeniden siyasi bir güç haline getirmek" dedi.

Vodafone 500 Kişiyi İşten Çıkarıyor
24 Şubat 2009 15:53

İngiliz cep telefonu şirketi Vodafone, İngiltere'de 500 personelini artan ham madde fiyatları yüzünden işten çıkarıyor.

Gelirleri bakımından dünyanın en büyük cep telefonu şirketi olan Vodafone yaptığı açıklamada, daha önce açıkladığı maliyeti kısma planı kapsamında, İngiltere'deki çalışma gücünün yaklaşık yüzde 5'ine denk düşen 500 personelin işten çıkarılacağını bildirdi.

Şirketin çıkaracağı 500 kişi arasında Vodafone'nun Berkshire kentindeki Newbury'de bulunan merkez ofisinden 170 personel de bulunuyor.
İngiltere'de 10 bin kişiye istihdam sağlayan Vadafone, artan ham madde fiyatları ve rekabetle karşı karşıya bulunuyor.

Ekonomik koşulların kötüleşmesi yüzünden, bazı çağrı merkezlerinin yeniden organizasyonu dahil, bütün faaliyetleri etkilenmesi beklenen Vodafone, herhangi bir mağazasını kapatma niyetinde olmadığını kaydetti.

Şirket geçen yıl kasım ayında dünya çapındaki faaliyetlerinin maliyetini, 2011 yılına kadar yılda 1,56 milyar dolar azaltmayı planladığını açıklamıştı.

aktifhaber

Avro bölgesi fabrika siparişlerin yüzde 22,3 geriledi


24 Şubat 2009 Avro Bölgesinde fabrika siparişleri aralık ayında, bir önceki aya göre yüzde 5,2 ve geçen yılın aynı dö nemine göre yüzde 22,3 geriledi.
AB resmi istatistik kurumu Eurostat, ortak para kullanan 16 ülkenin dahil olduğu Avro Bölgesinde, daha önce kasım ayı fabrika siparişlerine ilişkin rakamları revize etti.
Önceki aya göre yüzde 4,5 ve yıllık bazda yüzde 26,2 kayıp olarak açıklanan rakamlar revize edilerek, ekim ayına göre yüzde 5,4 ve 2007'nin kasım ayına göre 27,4 düşüş görüldüğü bildirildi.
Eurostat, 27 üyeli AB'de ise fabrika siparişlerinin aralık ayında, bir önceki aya göre yüzde 6,4 ve 2007'nin aynı dönemine göre yüzde 23,3 darald ığını duyurdu.
AB'de aralık ayı fabrika siparişlerindeki yıllık düşüş, Macaristan'da yüzde 37,2'yi, Slovakya'da yüzde 35'i, Hollanda'da yüzde 31,1'i, İspanya'da yüzde 30,3'ü ve İngiltere'de yüzde 28'i buldu. Aynı dönemde Avro Bölgesinin b üyük ekonomilerinden Almanya'da yüzde 27,5, Fransa'da yüzde 20,6 ve İtalya'da yüzde 15,8 kayıp görüldü.

aktifhaber

Japonya'da Ocak'ta sanayi üretimi yüzde 10 geriledi

27 Şubat 2009 Japonya'da, ocak ayında sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 10 geriledi.
Böylece, otomobil ve elektronik şirketlerinin üretimlerindeki keskin gerilemenin etkisiyle sanayi üretimi 4 aydır üst üste düşmüş oldu.
Resmi anketler, Japonya'da sanayi üretiminin şubat ayında da gerilemeye devam edeceğini, mart ayında ise yükselişe geçeceğini öngörüyor.
Açıklanan bir başka veriye göre ise hanehalkı harcamaları ocak ayında bir önceki yıla göre yüzde 5,9 geriledi. netgazete

İsveç'in milli geliri 3 yılda yüzde 4,9 geriledi

27 Şubat 2009 İsveç'in gayri safi milli hasılası (GSMH) 2008 yılının son 3 ayında yüzde 4,9 gerilediği, bu düşüşün yı llık bazda yüzde 0,2 olduğu açıklandı.
İsveç İstatistik Bürosu'ndan yapılan açıklamada, İsveç ekonomisinin 2008 yılı son 3 ayında rekor oranda küçüldüğü kaydedilirken, ülkede ilk kez GSMH oranında bu kadar yüksek düşüş yaşandığı kaydedildi. netgazete

Ekonomik kriz, Rusya'da kürtajı arttırdı

27 Şubat 2009 - Toplam nüfus sayısı her geçen yıl yaklaşık 1 milyon kişi azalmakta olan Rusya'da demografik krizin, dünyadaki ekonomik krizin de etkisiyle daha da artacağı bildirildi.
Rusya'da ekonomik krizle birlikte yılbaşından beri kürtaj olaylarında büyük atış kaydedildiğine dikkat çekildi. Rus uzmanlar, 2009 yılı sonuna dek toplam doğum sayısında rekör düşüş beklenildiğini açıkladılar. Son on yılda ilk kez bir ay içinde bu kadar kürtaj yapıldığına dikkat çeken uzmanlar, en son 1998 yılı krizinde böyle bir olayın yaşandığını ifade ettiler.
Kürtaj yapan kadınların büyük çoğunluğu, bu yola başvurmalarına gerekçe olarak ekonomik krizi gösteriyor. Özellikle kredi kıtlığı ve alınan eski kredilerin geri ödenişinde yaşanan zorlukların, uzun yıllardan beri bebek sahibi olmak isteyen anne adaylarını bile kürtaja sevkettiği kaydedildi.
Uzmanlar, doğum oranındaki düşüşün önümüzdeki 7-8 ay içinde daha belirgin şekilde hissedileceğini belirtiyorlar netgazete

Avrupa'da işsizlerin sayısı hızla artıyor
11:30 - Avro Bölgesinde geçen yılı yüzde 8,1'den kapatan işsizlik oranı, ocak ayında yüzde 8,2'ye yükseldi. AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre ortak para avro kullanan 16 ülkenin işsizlik oranı ortalaması, geçen yılın ocak ayında yüzde 7,3 seviyesindeydi. 27 üyeli AB'de ise 2008 sonunda yüzde 7,5 düzeyinde bulunan işsizlik oranı geçen ay yüzde 7,6'ye çıktı. AB'de en düşük işsizlik oranları yüzde 2,8'le Hollanda, yüzde 4'le Avusturya ve yüzde 4,3'le Danimarka'da kaydedilirken en yüksek işsizlik oranları yüzde 14,8'le İspanya, yüzde 12,3'le Letonya, yüzde 9,8'le Slovakya ve Litvanya'da görüldü. 28.02.2009 BRÜKSEL netgazete

AB ekonomisi, bu yıl daha keskin daralacak


06 Mart 2009 Avrupa Birliği (AB) ekonomisinin bu yıl, öngörülenden daha keskin şekilde daralacağı belirtildi.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet, gösterge faiz oranının yüzde 1,5'e çekilmesinden sonra yaptığı açıklamada, avro bölgesi ekonomisinin bu yıl, yüzde 0 ile 1 aralığı yerine, yüzde 2,2 ile 3,2 oranında küçüleceğini kaydetti.
Faizlerdeki düşüşün sürebileceğini ima eden Trichet, gelecek yıl ise ekonominin, yüzde 0,7 oranında daralma ile yüzde 0,7 oranında büyüme aralığında bir seyir izleyeceğini vurguladı.
Jean Claude Trichet, enflasyonun ise bu yıl ve gelecek yıl yüzde 2'nin altında seyredeceğini kaydetti.

netgazete

İngiltere'de ev fiyatları yüzde 17,8 oranında düştü


06 Mart 2009 İngiltere'nin en büyük tutsat sağlayıcısı HBOS'a göre, şubat ayında ülkede ev fiyatları yüzde 2,3 oranında düştü.
Halen Lloyds banka grubunun parçası olarak faaliyetlerini sürdüren HBOS'tan yapılan açıklamada, şu anda İngiltere'de ortalama bir evin fiyatı 160,327 sterline geriledi.
HBOS açıklamasında 2009 yılı şubat ayı fiyatlarını n, geçen yılın aynı ayında kaydedilen fiyatlara göre yüzde 17,8 daha düşük olduğuna da işaret edildi.
Bilindiği gibi hafta başında da İngiltere'nin bir başka tutsat sağlayıcısı olan Nationwide şubat ayında ev fiyatlarındaki düşüşün yüzde 1,8 olduğunu açıklamış, bir yıllık düşüşü ise yüzde 17,6 olarak vermi şti.
Uzmanlara göre, tutsat kredilerinin daha ucuz hale gelmesine ve faiz oranlarının sürekli indirilmesine rağmen İngiltere'de emlak piyasasında toparlanmanın başlayamaması, tutsat sağlayıcılarının istedikleri peşin oranının yüksek olması, halkta oluşan işini kaybetme korkusu ve ev fiyatlarının hala düşüyor olmasından kaynaklanıyor.

Macarlar para çekmek için bankalara hücum etti
19:45 - Ülkenin para birimi 'forint'in bugün avro karşısında tarihinin en düşü k seviyesine inince halk bankalara koşarak hesaplarındaki mevduatı çekmeye başladı, ancak bugünün cuma olması nedeniyle bankaların saat 15.00'e kadar açık olması paniğin bir nebze azalmasını sağladı. Tüm dünyada etkisini gösteren kriz nedeni ile bugün Macaristan'da 1 avro 317,5 forint'e çıktı. Öte yandan, Macaristan Merkez Bankası bugün öğleden sonra yaptığı yönetim kurulu toplantısında, faizlerde bir değişikliğe gitmeyeceklerini, yıllık faizin yüzde 9,5'da bırakıldığını açıkladı. 06.03.2009 BUDAPEŞTE
netgazete

İngiltere'nin en büyük bankalarından Lloyds battı
12:30 - Lloyds Banking G
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Mar 08, 2009 1:39 am    Mesaj konusu: ingiltere'nin en büyük bankalarIndan Lloyds de battI Alıntıyla Cevap Gönder

14 Nisan 2009 23:00
Almanya'nın sanayi sektörü, Şubat ayında tarihinin en büyük üretim düşüşüne uğradı.
Almanya'da sınai üretim 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 23.3 oranında geriledi. Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin satış hasılatı Almanya'da yüzde 19.5, yurt dışında ise yüzde 27.5 oranında düştü.
Alman otomotivcilik sektörü, 1 yıl öncesine kıyasla yüzde 39.6 oranında ciro kaybetti. Metal, makine ve kimya endüstrileri de 12 ayda yüzde 19.9 daha az ciro yaptı.
mynet

Avro Bölgesi'nde sanayi üretimi yüzde 18,4 geriledi

17 Nisan 2009 Şubat ayında sanayi üretimi, ortak para kullanan 16 ülkenin dahil olduğu Avro Bölgesi'nde yüzde 18,4 ve 27 üyeli AB'de yüzde 17,5 geriledi.
AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre geçen yılın aynı dönemine kıyasla şubat ayında sanayi üretimindeki kayıp Estonya'da yüzde 30,2, Letonya'da yüzde 24,2, İspanya'da yüzde 22, İtalya'da yüzde 20,7, Almanya'da yüzde 20,6, Fransa'da yüzde 16,3 ve İngiltere'de yüzde 13,9 düzeyinde gerçekleşti.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) mart sonunda yayımladığı raporunda Avrupa ekonomisindeki küçülmenin bu yıl yüzde 4,1'e kadar varabileceği tahmininde bulunmuştu.

netgazete

Avrupa'da otomobil satışları 3 ayda yüzde 17 geriledi

16 Nisan 2009 - Küresel krizle birlikte Avrupa'da son 11 aydır daralan otomobil satışları, birçok ülkedeki vergi indirimlerine ve teşvik paketlerine rağmen 2009'un ilk çeyreğinde yüzde 17,2 düşüşle 3 milyon 440 bine indi.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliğinin verilerine göre, ilk çeyrekte oto satışlarındaki kayıp ocak ayında yüzde 27, şubat ayında yüzde 18,3 ve mart ayında yüzde 9 düzeyinde gerçekleşti.
netgazete

Rusya 3 Ayda Yüzde 7 Küçüldü
15 Nisan 2009 19:59

Rusya ekonomisinin beklenenden çok daha kötü durumda olduğunu kaydeden Maliye Bakanı Aleksey Kudrin, yine kötümser bilgiler verdi.

Dün ekonominin 10,20 ya da 50 yıl geçse de kriz öncesi sürece geri dönemeyeceğini kaydeden bakan, bugün de 2009'un sadece ilk üç aylık döneminde ekonominin yüzde 7 küçüldüğünü söyledi.

Tüm dünyada ve Rusya'da beklenenden daha sıkıntılı bir sürecin yaşandığına işaret eden Kudrin, "2009 sonunda yüzde 2,2 küçülme tahmini fazlası ile iyimser bir öngörü." dedi.

Rusya ekonomi bakanlığı ekonomik küçülmenin yüzde 7'lere kadar ulaşacağını, 2009'un ikinci yarısından itibaren yeniden iyileşme sürecine girilerek ortalama gerilemenin yüzde 2,2 olarak gerçekleşeceğini öngörmüştü.

Kudrin 2009 yılı sonunda bütçe gelirlerinde yüzde 28'lik bir düşüş beklediklerini, bunun da iyimser bir rakam olduğunu söyledi.

Kremlin ekonomi danışmanı Arkadi Dvorkoviç ekonomik canlılık için KDV'nin yüzde 18'den yüzde 12'ye çekilmesi önerirken Kudrin buna karşı çıkıyor. Kudrin'e göre yeni bütçe hazırlanmadan önce bunlar konuşulmalı idi. Şimdi böyle bir düzenleme zaten eksi veren bütçe açığını daha da büyütür.
aktifhaber

İngiltere'nin en büyük bankalarından Lloyds de battı ]
12:30 - Lloyds Banking Gruptan yapılan açıklamada, Banka bünyesinde bulunan 260 milyar sterlin (650 milyar lira) tutarındaki riskli varlıkları devletin üzerine alarak Llyod Bank'ın en büyük hissedarı konumuna geldiği belirtildi. İngiltere'de bugün yapılan açıklamaya göre, varılan anlaşma uyarınca devletin bankadaki hissesi yüzde 43,5'den yüzde 65'e çıkacak. 07.03.2009 LONDRA netgazete

İngiliz banka 9 bin kişiyi işten çıkaracak

İngiliz Royal Bank of Scotland (RBS), maliyetleri kısma gerekçesiyle gelecek iki yılda 4,500'ü İngiltere'de olmak üzere 9,000 personeli işten çıkaracak.
MacGregor, ''Unite, RBS operasyonlarının bel kemiğini oluşturan binlerce kişinin işten çıkarılacak olmasından dehşete düştü'' dedi.

Geçen yıl 34,3 milyar dolar zarar eden banka, böylece, İngiltere'de bir şirketin tarihindeki en büyük yıllık kayba imza atmıştı. İngiliz hükümetinin geçen yıl kurtardığı RBS, bu rekor zararın 23 milyar dolarlık kısmının Hollandalı ABN Amro bankasının 2007'de satın alınması dahil çeşitli alımlardan, yaklaşık 11 milyar dolarlık kısmının ise faaliyet zararlarından kaynaklandığını açıklamıştı.

Bir dönem İngiltere'nin ikinci büyük bankası olan ve daha sonra yüzde 70'i kamulaştırılan RBS, 106 bini İngiltere'de olmak üzere tüm dünyada 170 bin kişiye istihdam sağlıyor.
07 Nisan 2009 19:02
haber7


Japonya'nın Şubat ayı ihracatı, geçen yıla göre yarı yarıya azaldı

25 Mart 2009 Japonya'nın ihracatı geçen ay, bir önceki yılın aynı ayına göre yarı yarıya azaldı.
Maliye Bakanlığı, şubat ayında ihracatın bir yıl önce aynı döneme göre beklentiler doğrultusunda yüzde 49,4 düştüğünü açıkladı. Dünyanı n ikinci büyük ekonomisinin ihracatı, özellikle otomotiv ihracatının Avrupa ve ABD'ye gerilemesi nedeniyle kayıtların tutulduğu 1980 yılından bu yana en hızlı düşüşü gösterdi.
Küresel ekonomik krizin tüketicilerin maliyetleri kısmak için kemerleri sıkmasına yol açmasından önemli oranda etkilenen Japonya'nın ocak ayındaki ihracatı da yıllık bazda yüzde 45,7 gerilemişti.
Küresel ekonomik krizden en fazla etkilenen otomotiv ihracatı şubat ayında yüzde 70 azaldı. Japonya'nın Asya'ya ihracatı şubatta yüzde 46, AB ülkelerine yüzde 55 ve ABD'ye yüzde 58 düştü.
Japonya'nın aynı ayda ithalatı ise bir yıl önce aynı dö neme göre yüzde 43 düştü. Böylece son beş ayda ilk kez Japonya 841 milyon dolar ticaret fazlası verdi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en derin durgunlukla mücadele eden Japonya, geçen yılın son çeyreğinde yıllık yüzde 12,1 daralmışt ı.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Japonya'nın bu yıl yüzde 5,8 daralmasını beklerken, birçok ekonomist ekonominin daha fazla küçüleceğini tahmin ediyor.

netgazete

Romanya sanayisi yüzde 13 küçüldü


12 Nisan 2009 Avrupa Birliği ülkeleri arasında geçtiğimiz yıl ekonomisi en hızlı yükselen Romanya'da da küresel krizin etkisiyle sanayide gerileme yaşandı.
Bükreş İstatistik Kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, sanayi endeksi yıllık bazda yüzde 12'lik bir düşüş gösterdi.
Romanya'da 2008 yılında ortalama aylık maaşların 1589 ley (750 TL) olduğu, 2009 yılının ocak ve şubat aylarındaki ortalama maaşların ise 1355 ley'e (650 TL) düştüğü bildirildi.
Gelir düzeyi düşen Rumen halkının tüketimde tasarrufa gittiği, yerli otomobil olan Dacia'nın bile satışlarında yüzde 60 düşüş yaşandığı, Dacia fabrikasından işçi çıkarılmamasının tek sebebinin bu otomobilin Almanya'daki satışlarının iyi olmasından kaynaklandığı açıklandı.
2008 yılı mart ayında Romanya'daki işsizlik oranının sadece yüzde 4,1 olduğu, küresel krizin ortaya çıkmasından bu yana ekonomisi gerileyen ülkedeki işsizlik oranının yüzde 5,6'ya çıktığı belirtildi

netgazete

Topolanek: Obama'nın teşvik paketi, küresel finansal piyasanın istikrarına zarar verecek

25 Mart 2009 AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyetinin Başbakanı Mirek Topolanek, ABD'nin resesyondan kurtulmak için hazırladığı ekonomi planlarının "cehenneme giden bir yol" olduğunu söyledi.
Topolanek, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Barack Obama'nın büyük teşvik paketi ve bankacılık kurtarma planlarının "kü resel finansal piyasanın istikrarına zarar vereceğini" savundu.
ABD'nin doğru bir yol izlemediğini belirten ve ABD'nin artan bütçe açığı ile ABD malı satın alınması gibi korumacı ticaret önlemlerini eleştiren Topolanek, "bütün bu adımlar, bu kombinasyonlar ve süreklilik cehennemin yolu. Tarih kitaplarını okumaya ihtiyacımız var ve tarih dersleri ile AB'nin büyük başarısı bu yola gidişi reddediyor" dedi.
Topolanek, "Amerikalılar, önlemlerini finanse etmek için likiditeye ihtiyaç duyacaklar ve bunu, tahvillerini satarak dengeleyecekler, ancak bu küresel finansal piyasanın istikrarına zarar verecek" diye konuştu.
Obama, büyük bütçe önerisinin halkı doğru yönde harekete geçireceğini ve zor durumdaki ekonomini tekrar büyümesine yardımcı olacağını belirtiyor.
Avrupalı birçok lider sıkı finansal düzenlemeleri savunurken, ABD yönetimi büyük ekonomiyi teşvik planlarını uygulamaya koyuyor.
ABD hükümeti ekonomiyi resesyondan kurtarmak için 787 milyar dolarlık ekonomiyi teşvik paketi uygulamasının yanı sıra kredi piyasalarının kilidini açmak için devlet tahvilleri satın alarak finansal sisteme 1 trilyon dolar para pompalayacağını açıklamıştı

netgazete

Nokia, 1700 kişiyi işten çıkaracak

17 Mart 2009 - Dünyanın en büyük mobil telefon üreticisi Nokia, maliyetleri kısmak için dünya genelinde 1700 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. netgazete

Kuzey İrlanda, eski günlerine geri döndü
10:15 - Kuzey İrlanda'da polisin biri Türk asıllı 2 İngiliz askerinin öldüğü terör saldırısıyla ilgili dün 3 kişiyi gözaltına almasından sonra Lurgan şehrinde olaylar çıktığı bildirildi. Milliyetçi grupların, Belfast'ın güneybatısındaki Lurgan'da dün polisle çatıştığı kaydedildi. Bir grubun da şehirden geçen Belfast-Dublin demiryolu hattına barikat kurduğu belirtildi. 15.03.2009 LURGAN


Zam isteyen Bulgar polisinden protesto gösterisi
17:15 - Bulgaristan'da İçişleri Bakanı Mihail Mikov'un maaşlarına yaptığı yüzde 5 oranındaki zamı beğenmeyen polisler, protesto yeri olarak da AB dönem başkanlığını yapan Çek Cumhuriyeti'nin Sofya'daki büyükelçiliği önünde bulunan parkı seçti netgazete


BMW'nin satışları dörtte bir oranında düştü

10 Mart 2009 Alman otomobil firması BMW'nin satışları dörtte bir oranında düştü.
Merkezi Münih'te bulunan şirketten yapılan açıklamaya göre, Şubat ayında, dünya genelindeki BMW satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 oranında azalarak, 80 bin 453 araca geriledi. netgazete


Ekonomiler, 80 yılın en düşük seviyesine iniyor
15:00 - Dünya Bankasının, gelecek hafta toplanacak maliye bakanları ve merkez bankaları yöneticileri için hazırladığı rapora göre, küresel kriz, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin finans ihtiyaçlarını gidermelerini güçleştirecek. Ticaretin bu yıl 80 yıldaki en düşük seviyesine düşeceğinin tahmin edildiği raporda, en güçlü ticari gerilemenin, büyümenin güçlü olduğu Doğu Asya'da olmasının beklendiği ifade edildi. Dünya Bankası Başkanı Robert B. Zoellick, "Gelişmekte olan ülkelerde insanlara zarar veren bu büyüyen krize; zamanında müdahale etmeliyiz. Bu küresel kriz küresel çözüm gerektiriyor" dedi. 09.03.2009 NEW YORK - netgazete


128 milyar dolarlık borç, Rus oligarkları sallıyor. Devlet, malvarlıklarına el koyabilir

09 Mart 2009 Rusya'nın "oligark" olarak bilinen en zengin işadamları küresel kriz patlak vermeden önce aldıkları yüklü borçlarla izledikleri hırslı büyüme stratejileri nedeniyle köşeye sıkıştı. Referans gazetesinde yer alan habere göre, bu sene sonuna kadar gerek batılı bankalara gerekse Rus devlet bankalarına olan milyarlarca dolarlık borçlarının itfa tarihi gelecek olan Rus oligarklar sanayi imparatorluklarının tümünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya. Oligarklar, küresel kriz nedeniyle emtiaya olan talebin çakılması sonrası iş yapamayan madencilik şirketlerinden para kazanamadı ancak aldıkları borçları ödeme zamanı geldi. Pek çoğu batılı bankalara borçlarını ödeyemeyen oligarklar, varlıklarının yabancıların ellerine geçmesini istemeyen Kremlin'in geçen yıl verdiği kısa vadeli kredilerle biraz olsun rahatlamıştı. Ancak şimdi, itfası yaklaşan yeni dış borçların üzerine bir de yıl sonuna doğru kısa vadeli devlet kredilerinin ödemesi eklenecek. Rusya Merkez Bankası'nın hesaplarına göre sadece bu yıl Rus bankaları ve şirketlerinin 128 milyar dolarlık borç ödemesi gerekiyor. Ancak uzmanlara göre oligarkların çoğu bu borçları ödeyemeyecek. Bu da oligarkın mal varlıklarına devlet ya da batılı bankalar tarafından el konulması seçeneğinin ortaya çıkabileceği anlamına geliyor. Teminat olarak şirketlerinin hisselerini gösteren Rus oligarkların teminatları giderse imparatorlukları da yerle bir olacak. Geçen yıl mayıs-ekim ayları arasında Rus borsası çökünce Forbes listesinde yer alan 25 Rus zenginini toplam 230 milyar dolar kaybetmiş, devletten yardım alamayan bazı oligarklar ise uçaklarını, yatlarını, Cote d'Azur'daki yazlıklarını kredi için teminat olarak vermek zorunda kalmışlardı.

Teminatları giderse imparatorlukları çöker
Oleg Deripaska'ya ait madencilik şirketlerinin bu sene itfa tarihi gelecek olan 16 milyar dolar borcu var, üstelik Batılı bankalara ve Rus devletine olan borcu da milyar dolarları buluyor. Teminat olarak ise elinde dünyanın en büyük nikel üreticisi Norilsk Nickel'in yüzde 25'i var.
Alisher B. Usmanov'un batılı ve Rus bankalarına olan toplam borcu ise 4.8 milyar dolar civarında ve bnunun 1,3'ü de Deutsche Bank'dan alınmış durumda. Ödemesi yaklaşan bu borçlara karşılık ise Usmanov'un elinde Ural Mountain demir cevheri ve kömür madenleri bulunuyor.
Vladimir Potatin'in bu sene itfası gelen borcu ise Rus bankası VTB'ye ve 3 milyar dolar civarında. Potatin ise borcuna teminat olarak Norilsk Nickel'deki yüzde 30'luk hissesini ve Polyus Gold'daki çoğunluk hissesini öne sürmüştü. Ülkenin bir diğer ünlü zengini Mikhail M. Fridman'ın ise bu yıl Deutsche Banka geri ödemesi gereken 2 milyar dolarlık borcu var. Elindeki teminat ise telekom şirketi VimpelCom'un yüzde 44'lük hissesi. Bir diğer ünlü oligark Viktor F. Vekselberg'i bor. batağına sürükleyen ise şu an aşırı derecede borçlu olan alüminyum şirketi Rusal. Rusal'ın ortağı olan Vekselberg'in elindeki teminat ise Rusya'daki alüminyum madenlerindeki varlıkları.

aktifhaber
Doların tırmanmasıyla ilgili ilginç iddia

İktisatçı Mustafa Sönmez, doların 1.80 TL bandında dolaşmasında işadamlarının 2 Mart'taki beyanlarının rolü olduğunu iddia ederek Nisan sonuna dikkat çekti.09 Mart 2009 22:52


İktisatçı Mustafa Sönmez, doların 1.80 TL’nin bandında dolaşmasında varlık barışının etkisi olduğunu iddia etti. Sönmez, birçok firmanın gerçekte dışarıda olmayan dövizlerini 2 Mart’a kadar beyan ettiklerini belirterek, “Nisan sonuna kadar da bu beyanlarda yazan dolarları temin etmek gerek. İşte son günlerde ve önümüzdeki günlerde dolara olan talebi artıracak böyle önemli bir etken var” dedi.

İktisatçı Mustafa Sönmez yaptığı açıklamada, doların tırmanışına etki eden birçok etkenden söz edilebileceğini, bunların bir kısmının iç, bir kısmının ise dış dinamiklerle ilgili olduğunu ifade ederek, başta ABD’den olmak üzere dış dünyadan gelen haberlerin hep kötümser olduğunu dolayısıyla da yerli paraya güveni olmayanların dolara sığındıklarını kaydetti.

-“DRAMATİK KÜÇÜLME SİNYALLERİ VERİLİYOR”-

Bunun yanında dış yükümlülüklerin, borçlanmaların hep dolarla yapıldığını vurgulayan Sönmez, “Açık pozisyonları kapamak için dolara talep var. Avrupa Birliği’nin Doğulu 10 üyesi, tam ‘S.O.S.’ veriyor ve AB’nin neşede tasada birlik sözüne güven dibe vurmuş durumda. IMF ve Dünya Bankası her birkaç ayda bir öngörü yenileyip hızla 2009 için tüm dünyada negatif büyüme öngörüsüne geçtiler. Bunlar, 2010 için verilen canlanma umutlarını bir başka yıla ertelemekle eşit anlama geliyor” dedi.

İçeride ise açıklanan her göstergenin, Türkiye’nin 2008 son çeyrek büyüme verisinin çok düşük çıkacağını, daha önemlisinin 2009’da, tıpkı 2001’deki gibi “dramatik bir küçülme” yaşanacağının sinyallerinin verildiğini ifade eden Sönmez, özel sektörün dış borç ödeme yükümlülüklerinin IMF üstünden çözülmesi beklentisi olduğunu, Hükümetin 29 Mart’a kilitlenmesi nedeniyle IMF’nin henüz gündeme girmediğini kaydetti. “IMF ile anlaşma yapılsa bile girmesi beklenen dış kaynağın bu sorunun çözümünde kullanılıp kullanılmayacağı belli değil” diyen Sönmez, bunun da açık pozisyonu bulunanları tedirgin ettiğini ve dolara olan talebi diri tuttuğunu belirtti.

-“VARLIK BARIŞI'NDAN UMULMADIK YARARLANMA BİÇİMİ ORTAYA ÇIKTI”-

Hükümetin, geçen Ekim’de icat ettiği “varlık barışı” icraatından umulmadık bir yararlanma biçimini ortaya çıkardığını ileri süren Sönmez, şöyle devam etti:
“Yurt dışındaki ‘kara dolarları’ çekmeyi amaçlayan varlık barışı, bu dolarları getirenlere yüzde 2’lik bir ceza vergisi kesmekle yetinileceğini, buna karşılık, bu para sahiplerine bir örtülü vergi affı vaat ediyordu. Bu yönüyle yasa, dürüst olmayan ya da (kara para dahil) bazı gizlediği varlıklara kılıf hazırlayarak yasallaştırmak ve gelecekte bunların vergisi ve kaynağının sorulmasını önlemek isteyenler için ‘bulunmaz bir fırsat’ olmakla kalmamış, bu açılan kapıyı kullanmak isteyen birçok firmanın ek dolar talebine yol açarak doların tırmanmasında önemli bir kaldıraç oldu. ‘Birkaç milyon TL veya daha fazla ya da döviz beyan edip, yüzde 2'sini ödeyelim. Bu yüzde 2, bizi ileride geçmiş yıllara yönelik vergi incelemesi olursa, yüzde 20-30’ları bulacak vergi ve cezadan kurtarır’ cinliğini keşfeden birçok firma, gerçekte dışarıda olmayan dövizleri 2 Mart’a kadar beyan ettiler. Nisan sonuna kadar da bu beyanlarda yazan dolarları temin etmek gerek. İşte son günlerde ve önümüzdeki günlerde dolara olan talebi artıracak böyle önemli bir etken var.”
haber7

Küresel kriz Almanya'da sanayiyi vurdu

Dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinin başında gelen Almanya'nın sanayi üretimindeki düşüş 1990 yılında iki Almanya'nın birleşmesinden bu yanaki en büyük düşüş olarak gösteriliyor.12 Mart 2009 21:10


Almanya ekonomisinin bu yıl, 2. Dünya Savaşından bu yana en kötü performansı sergileyerek yüzde 2,25 küçülmesi bekleniyor.

Ekonomistler, bugün açıklanan verileri ''afet'' olarak nitelerken, Almanya'da sanayi sektörünün alarm derecesinde bozulduğunu, yeni siparişlerdeki çöküşün hastalığa işaret ettiğini belirtti.

Üretimin Şubat ve Mart aylarında değişmemesi durumunda, 1. çeyrekteki düşüş yüzde 11'i bulacak. Bu da sadece 1. çeyrek itibariyle gayri safi yurtiçi hasılanın geçen yılın son çeyreğine göre yüzde 2,1 ile yüzde 3,2 küçülmesi anlamına geliyor.
haber7

Royal Bank eski patronunun evi saldırıya uğradı


25 Mart 2009 - İngiltere'de devletin kurtardığı bankalardan biri olan Royal Bank of Scotland'ın (RBS), kendisine yılda 700 bin sterlin emekli maaşı bağlattığı için öfkeye hedef olan eski genel müdürü Sir Fred Goodwin'in İskoçya'daki evi ve otomobilinin saldırıya uğradığı açıklandı.
Polis kayıtlarına "vandalist bir saldırı" olarak geçen olay sıras ında, bankacının evinin camlarının kırıldığı ve Mercedes S tipi lüks otomobiline zarar verildiği bildirildi.
50 yaşındaki bankacının geçen yıl kendi isteğiyle erken emeklili ğe ayrıldığına dikkat çeken basın organları saldırıyı, "Goodwin'in kendisine yılda 700 bin sterlin emekli maaşı bağlatmasının yarattığı öfkenin hala sürdüğünün göstergesi" olarak yorumladı.
RBS'in devlet tarafından verilen 20 milyar sterlinlik kaynakla kurtarılmasının ardından kendi isteğiyle emekli olan Sir Fred Goodwin, geçen ekimde bu kararını uygulamaya koymuştu.
Saldırı sırasında Sir Goodwin ya da herhangi bir aile bireyinin evde olup olmadıkları bilinmiyor.
RBS'ten yapılan açıklamada ise, Sir Fred Goodwin'in Edinburg'daki evi için bir koruma planının uygulamaya konulduğu hatırlatılırken, saldırının bu koruma önlemlerine rağmen düzenlendiğine işaret edildi.
Bu arada bir süre önce bu konuyla ilgili yayımlanan bir haberde de Sir Goodwin'in Edinburg'daki evinin korunması için RBS tarafından ayda 290 sterlinlik bir harcama yapıldığı öne sürülmüştü.

netgazete

RUSLARIN KRİZ İLACI, ÇİKOLATA VE SİGARA

31 Mart 2009 22:50
Rusya'da yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Ruslar küresel krizin yarattığı stresi çikolata ve sigara sayesinde atlatıyor
Rus Komsomolskaya Pravda gazetesi, Rusya'nın güvenilir araştırma şirketlerinden VTSİOM'un yaptığı son ankette ekonomik krizin günlük yaşama etkilerini irdelediğini duyurdu. Araştırmaya göre, şubat ayında Rus halkının gelirleri bir önceki yılın aynı kıyasla yüzde 56 oranında azaldığı ve halkın yüzde 85'inin ekonomik krizde fiyatların artmasından şikayetçi olduğu kaydedildi.

VTSİOM Başkanı Valeriy Feodorov, krizin tüm Rusları aynı şekilde etkilemediğini belirterek, ''Fakirler daha da fakirleşti, zenginler ise sadece daha az para harcamaya başladı'' dedi. Ankette, yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranının ekonomik kriz sonrası yüzde 8'den yüzde 14'e yükselirken, yiyecek parası bulabilen ancak giyecek parası olmayan insanların oranlarının da yüzde 28'den 32'ye çıktı. Krizde en çok hangi zorluklarla karşılaştıkları sorusuna ankete katılanların yüzde 85'i yiyecek fiyatlarının artması, yüzde 40'ı aile bütçesinin azalması, yüzde 21'i maaşların zamanında ödenmemesi yanıtını verdi. Ankette insanların ekonomik krizin getirdiği stresi nasıl attığı sorusuna da cevap bulunmaya çalışılırken, katılımcıların büyük bölümü sigara ve çikolata karşılığını verdi. Komsomolskaya Pravda, ekonomik krizden sonra sigara ve çikolataya yönelik talebin yüzde 3-5 arasında arttığını kaydederek, ''Sigara ve çikolata daha önce cep telefonu gibi pahalı hediyelerin yerini almaya başladı. Kriz sonrası ekmeğe yönelik talepte artış gözlenirken, diğer malların satışı düştü'' görüşüne yer verdi.
haber10

Fransa'nın başkenti kapkara dumanlarla kaplandı



25 Mart 2009 Küresel ekonomik krizin etkileri Avrupa ülkelerini sarsmaya devam ediyor.
Continental lastiklerini üreten Fransa'nın kuzeyindeki fabrikanın 1120 işçisi haftalık çalışma saatlerinin indirilmesi talepleri ve üretimin durdurulması kararını protesto için Paris'te yüzlerce lastiği yaktı. Başkent bir anda kapkara dumanlarla kaplandı.
Bu arada, Fransa'da bir ilaç fabrikasının işçileri, işten çıkarma yöntemini protesto için fabrika müdürünü "rehin aldı ."
netgazete

Yunanistan'da karşılıksız çek sayısı arttı

16 Nisan 2009 Yunanistan'da son üç ay içinde piyasaya sürülen karşılıksız çek sayısında, önceki 3 aya göre yüzde 242,27 oranında artış kaydedildiği bildirildi.
Yunan basını, 2009 yılının ilk 3 ayını kapsayan piyasa araştırmalarının, karşılıksız çek olaylarında "korkunç" artış kaydedildiğini ve son 5 yılın en yüksek oranına ulaşıldığını ortaya koyduğunu duyurdu.

netgazete

Cep telefonu devleri, krizin pençesinde! Nokia'nın kârı yüzde 90 düştü; Sony Ericsson işçi çıkartıyor

19 Nisan 2009 Dünyanın en büyük cep telefonu üreticisi Finlandiyalı Nokia, bu yılın ilk çeyreğinde kârının yüzde 90 düştüğünü açıklarken, dünyanın dördüncü büyük cep telefonu üreticisi Sony Ericsson yine işçi çıkaracağını bildirdi. Zaman gazetesinin haberine göre; küresel ekonomik krizle birlikte cep telefonlarına olan talebin azalmasının satışları düşürdüğü ifade ediliyor. Daha önceleri 2 bin işçisinin işine son veren İsveç-Japon ortaklığı cep telefonu üreticisi Sony Ericsson, maliyeti kısmak için 2 bin personeli daha işten çıkarma kararı aldı. Geçen yıl ilk çeyrekte 133 milyon euro kâr eden şirket, bu yıl aynı dönemde ise 293 milyon euro zarar ettiğini duyurdu. Önceki yıllara göre satışın yüzde 35 azalarak 14,5 milyon adet olduğu kaydediliyor. Firmalar, yeniden yapılanma çerçevesinde gelecek yılın ortasına kadar maliyeti 400 milyon euro kısmayı amaçlıyor. Ericsson'un yılbaşından bu yana cirosu 1,74 milyar euro oldu. Geçen yıl aynı dönemde 2,70 milyar euro ciro yaptığına dikkat çeken sektör çevreleri, bu hızlı düşüşün kaygı verici olduğunu ifade ediyor

netgazete

Alman ekonomisi bu yıl yüzde 5 daralabilir

22 Nisan 2009 Alman ekonomisinin bu yıl en az yüzde 5 oranında daralması bekleniyor.
Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrück, başkent Berlin'de Ekonomi Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg ile birlikte, başbakanlıkta bazı ekonomi uzmanları ve sendika temsilcileriyle birlikte düzenlediği ekonomi zirvesinden sonra yaptığı açıklamada, bu yıl ekonominin geçen yıla göre yüzde 5 oranında daralması nın ihtimal dışı olmadığını söyledi.
Steinbrück, banka sektöründeki güvensizliğin kredilerin verilmemesine neden olduğunu, şirketlerin bankaların kredi vermedeki çekinceli davranışlarından yakındıkları ifade etti.
Guttenberg de, üçüncü bir konjonktür paketinin hazırlanmasına gerek duyulmadığını, birinci ve ikinci konjonktür paketlerinin henüz daha etkilerini tümüyle göstermediğini belirtti.
Ekonomi uzmanları da, bu yıl ekonominin yüzde 6 oranında gerileyeceği tahmininde bulundular.

netgazete

Peugeot Citroen'in ilk çeyrek satışları yüzde 25 düştü

22 Nisan 2009 Fransız otomotiv şirketi Peugeot Citroen'in bu yıl ilk çeyrek satışları yüzde 25 düştü.
Peugeot Citroen, bu yıl ocak-mart döneminde satışların geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 gerileyerek, 11 milyar avro olduğunu açıkladı. Şirketin satışları geçen yıl aynı dönemde 14,6 milyar avroydu. Geçen yıl 343 milyon avro zarar eden şirket, bu yıl da zarar etmeyi beklediğini bildirdi.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliğinin (EAMA) verilerine göre, Avrupa'da Peugeot ve Citroen otomobillerine olan talep ilk çeyrekte yüzde 19,2 geriledi. Talepteki gerileme Alman otomotiv devi Volkswagen için yüzde 9,4 ve İtalyan otomotiv şirketi Fiat'ta ise yüzde 8,6 oldu.
Peugeot Citroen, bu yılın tamamında Avrupa otomotiv pazarındaki gerilemenin yüzde 20 olacağını belirtti.

netgazete

Krizin vurduğu Avrupalılar 1 avroluk sandviçe koştu

24 Nisan 2009 - Dev şirketlerin birer birer iflas etmesinin ardından bütün dünyayı kasıp kavurmaya başlayan ekonomik kriz, etkisini en çok da Avrupa ve Amerika'da hissettiriyor. Paris'te bir ilk olarak tarihe geçen lokanta, sandviçlerin tanesini 1 avrodan satmaya başlayınca kapısında uzunca kuyruklar oluştu netgazete

Macaristan Merkez Bankası Başkanı Simor: Bankalarımızın bu yılki kârları, yüzde 50 düşecek

25 Nisan 2009 Macaristan Merkez Bankası Başkanı Andras Simor, Macaristan'da bankaların 2009 yılındaki karlarının yüzde 50 düşeceğini belirtti.
Andras Simor, bankaların geçtiğimiz yıl 400 milyar forint (13 milyar avro) kar ettiğini ancak, bu yıl yaşanan küresel ekonomik kriz nedeniyle insanların çok daha az kredi alacağını, bu nedenle karın yarı yarıya düşeceğini bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Simor, Macaristan'da GSMH'nin 2009 yılında yüzde 10 düşeceğini, bunun da ülkede banka sisteminin piyasaya artı 1 milyar avro sermaye sürmesini gerektirdiğini söyledi netgazete

Alman otomobil şirketi Daimler, 2009'un ilk 3 ayında 1,3 milyar avro zarar etti

28 Nisan 2009 Dünya çapında tanınan Alman otomobil şirketi Daimler, bu yılın ilk 3 ayında 1,3 milyar avro zarar ettiğini açıkladı.
Şirket tarafından bugün Stuttgart kentinde yapılan açıklamada, bu yılın ilk 3 aylık döneminde şirketin 1,3 milyar avro zarar ettiği, bu nedenle bu yıl içinde 4 milyar avroluk tasarruf yapılmasının planlandığı bildirildi.
Şirketin bu yılın ilk 3 ayında dünya çapında 332 bin 300 adet otomobil sattığı, bu rakamın geçen yılın aynı dönemine göre üçte bir oranında daha az olduğu ve cironun da aynı dönemde 24 milyar avrodan 18,7 milyar avroya düştüğü belirtildi.
netgazete

Nokia, 450 kişiyi işten çıkaracak

28 Nisan 2009 Dünyanın en büyük cep telefonu üreticisi Nokia, 450 kişiyi işten çıkaracağını bildirdi.
İşten çıkarmalar, mobil oyunlar sağlanan servisler ve gelişme ofislerinin de içinde bulunduğu çeşitli alanlarda olacak.
Finlandiya merkezli şirketten yapılan açıklamada, önlemlerin, daha önce açıklanan operasyonlar ile maliyet tabanını piyasa talebi ve gelecekteki rekabet edebilirliği korumaya uyumlu hale getirme planı çerçevesinde alındığı bildirildi.
Nokia, krizin mobil telefon sektörünü vurması nedeniyle bu yılın ilk çeyreğinde karının yüzde 90, satışlarının ise yüzde 27 düştüğünü açıklamıştı.
netgazete

BP'nin çeyrek yıl kârı yüzde 62 düştü

28 Nisan 2009 Avrupa'nın ikinci büyük petrol şirketi İngiliz BP'nin ilk çeyrek karı yüzde 62 düştü.
Geçen yıl ilk çeyrekte 6,2 milyar dolar olan şirketin net karı, bu yıl aynı dönemde 2,4 milyar dolar oldu. netgazete

Alman Daimler, Chrsyler'deki hisselerinden vazgeçiyor

28 Nisan 2009 Alman otomotiv şirketi Daimler, ABD'li otomotiv şirketi Chrsyler'daki yüzde 19,9 hissesinden vazgeçiyor.
Daimler şirketi, Chrysler'daki yüzde 19,9 hissesinden vazgeçmek konusunda Chrysler, Chrysler'ın yüzde 80,1 hissesini elinde bulunduran Cerberus yatırım şirketi ve U.S. Pension Benefit Guaranty şirketi ile anlaşmaya vardığını açıkladı.
Anlaşmaya göre, Daimler, Chrysler'a verdiği 1,9 milyar dolar tutarındaki krediyi unutacak. Daimler, Chrysler'ı sattığında verdiği bu krediyi 2008 yılı mali bilançosunda zaten sildiğini belirtti.
Daimler ayrıca, anlaşma uygulamaya geçtiğinde Chrysler'ın emeklilik fonuna 200 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Bu para eski DaimlerChrysler şirketinin emekli fonu için kullanılacak.
Daimler, anlaşmanın ikinci çeyrekte vergi öncesi gelirlerini 700 milyon dolar azaltmasını beklediğini bildirdi.
Anlaşmayla birlikte Chrysler ve Cerberus da Daimler aleyhine geçmişle ilgili herhangi bir iddiada bulunmayacak.
Daimler, 1998 yılında satın aldığı Chrysler'ın yüzde 80,1 hissesini 2007 yılında Cerberus'a satmıştı. netgazete

İngilizler, mortgage kredilerini geri ödeyemedi; bankalar, ipotekle sattıkları 95 bin eve el koydu


06 Mayıs 2008 Salı 12:30
İngiltere'de tutsat (mortgage) kredileri geri ödenmediği için el konulan ev sayısında son 17 yılın en yüksek rakamına ulaşıldığı belirtildi.
İngiltere'de en son 1991 yılında yaşanan büyük mâlî kriz sırasında bankaların, ipoteklerini ellerinde tuttukları 142 bin 205 eve el koyduklarına dikkat çekilirken, bu rakamın 2007 yılında 95 bin 374 olarak gerçekleştiği hatırlatıldı.
2007 yılının son üç ayında bankalara dönen evlerin oranının bir anda yüzde 6,3'lük bir artışla 25 bine çıktığını hatırlatan uzmanlar, "bu rakamlar, kredi krizinin etkisini tam olarak yansıtmıyor. Kriz, İngiltere'deki emlâk piyasasını asıl 2008 Mart ayından itibaren vurmaya başladı. Asıl 2008 yılının ilk üç ayının rakamları açıklandığında gerçek ortaya çıkacak'' dedi.
Tutsat kredilerinde azalma yaşanırken; bir yandan da 1,4 milyon ev sahibinin tutsat kredisi anlaşmalarının sonlarına geldiklerini hatırlatan uzmanlar, bu insanların büyük bölümünün, ödeme güçlerine uygun yeni anlaşmalar yapamayacaklarını, sonuçta da tutsatla alınan pek çok evin ödemelerinde aksama meydana gelebileceğini belirtti.
Genel ekonomik gidişteki bozukluğun da etkisiyle bu kez daha çok sayıda ailenin evlerini kaybetme noktasına gelebileceğini belirten uzmanlar, özellikle evin yüzde 100'ünü krediyle alan ailelerin ödeme güçlüğü ve evsizlik tehdidiyle karşı karşıya bulunduğunu kaydetti.

netgazete

LONDRA’DA 5 BİN İŞSİZ
17 09 2008
Lehman Brothers’ın iflasıyla birlikte, şirketin İngiltere’deki bürolarında görev yapan yaklaşık 5 bin kişinin işten çıkarılacağı ve 42 milyon sterlin tutarındaki maaş ödemelerinin yapılmayacağı belirtildi.

Star Gazete

Fransa'nın başkenti kapkara dumanlarla kaplandı



25 Mart 2009 Küresel ekonomik krizin etkileri Avrupa ülkelerini sarsmaya devam ediyor

Japonya'da işsizlik oranı yüzde 4,8'e yükseldi

02 Mayıs 2009 Japonya'da işsizlik oranı geçen ay, 2004 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.
Hükümet, mart ayında yüzde 4,4 olan işsizlik oranının, geçen ay yüzde 4,8'e çıktığını açıkladı. Böylece, mart ayı itibariyle son 12 ayda i şsiz sayısı 670 bin artarak, Ağustos 2004'ten bu yana en yüksek seviyesine çıktı.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Japonya'da gerçek işsizlik rakamı bir yıl önceye göre yüzde 25 yükselerek, toplam 3,35 milyon oldu.
Mart ayında, gıda fiyatları hariç çekirdek tüketici fiyat endeksi de, bir yıl önceye göre yüzde 0,1 düşerek, Eylül 2007'den bu yana ilk kez geriledi.
netgazete

Macaristan'da yılın ilk çeyreğinde şirket iflasları rekor kırdı

02 Mayıs 2009 Küresel mali krizden olumsuz etkilenen Macaristan ekonomisinden bir kötü haber daha geldi.
Macaristan İstatistik Merkezi'nden yapılan açıklamada, 2009 yılının ilk üç ayında yaşanan şirket iflaslarının yüzde 25 artarak bu alanda yeni bir negatif rekor kırıldığı bildirildi.
Yapılan açıklamada, yılın ilk çeyreğinde kurulan yüz şirketten yirmisinin iflas ettiği, iflasların daha çok otomotiv, inşaat ve transport sektöründeki şirketlerde meydana geldiği açıklandı.
Macaristan'daki ekonomi çevreleri ise, iflasların tehlikeli boyutlara geldiğini, hükümetin acil önlem almaması durumunda, Avrupa Birliği ülkeleri arasında en fazla işsizlik yaşanan ülke olacaklarını dile getiriyor.
Macaristan'da yeni yılın ilk çeyreğindeki işsizlerin sayısı 403 bine çıkmış, böylece işsizlik oranları yüzde 9,7'ye yükselerek rekor kırmıştı.
netgazete

İsviçreli UBS, ilk çeyrekte 1,75 milyar dolar zarar etti

05 Mayıs 2009 İsviçreli UBS, ilk çeyrekte 1,75 milyar dolar zarar etti.
İsviçre'nin en büyük bankası UBS, küresel finansal krizin yol a çtığı kayıplar nedeniyle ilk çeyrekte 1,75 milyar dolar zarar ettiğini açıkladı. UBS, geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 9,6 milyar dolar zarar etmişti. netgazete

Otomotiv devi Toyota tarihinde ilk defa zarar etti
00:25 - Dünyanın en büyük otomotiv şirketi Toyota, 31 Mart 2009 tarihinde sona eren mali yılda 4,4 milyar dolar (437 milyar yen) zarar ettiğini açıkladı. Şirket, önceki mali yılda 1,72 trilyon yen kar etmişti. Açıklamada, Toyota'nın Mart 2010'da sona erecek mali yılda ise 5,5 milyar dolar zarar etmesinin beklendiği de belirtildi. 09.05.2009 netgazete

Almanya'da şirket iflasları Şubat ayında arttı


13 Mayıs 2009 - Almanya'da şirket iflaslarının geçen ş ubat ayında arttığı bildirildi.
Wiesbaden kentinde bulunan Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Almanya'da şubat ayında şirket iflaslarının geçen yılın şubat ayına göre yüzde 1,2 oranında artarak 2 bin 394 olduğu belirtildi.

Öte yandan, çok sayıda Türk'ün de çalıştığı Herzogenaurach kentinde bulunan Almanya'nın önde gelen otomobil parçası üreticisi Schaeffler, gelecek aylarda yaklaşık 4 bin 500 çalışma yerinin kapatılacağı ve böylece yaklaşı k 250 milyon avro tasarruf yapılmasının planlandığını açıkladı.
Böyle bir kararın otomobil parçaları satışlarında yaşanan sipariş ve gelir azalmaları nedeniyle alındığı kaydedildi. netgazete

BUSH: EKONOMİDE SIKINTI VERİCİ İŞARETLER VAR
ABD Başkanı George Bush, ülke ekonomisinin zayıflamakta olduğuna ilişkin ciddi ve sıkıntı verici işaretler olduğunu söyledi

KANSAS CITY - Bush, bu çerçevede yönetiminin hazırladığı ekonomiyi canlandırma amaçlı teşvik planının kongre tarafından en kısa sürede kabul edilmesini istedi.

Baskan Bush, Kansas City kentinde yaptığı konuşmada, ABD ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirerek, kongreyi harekete geçmeye çağırdı.

Bush, “Ekonominin zayıflamakta olduğuna ilişkin sıkıntı verici ve ciddi işaretler var. Bununla ilgili bir şey yapmamız gerek” dedi.

Ve yönetiminin hazırladığı ekonomiyi canlandırma planının en kısa surede kongreden geçmesini istedi.

Baskan Bush, kongrenin üst kanadı senatoya hitaben, “Bu iş ne kadar kısa sürede biter ve paket onaylanmış olarak masama gelirse, ekonomimiz için o kadar iyi olur” dedi.

Bush’un önerdiği ve 100 milyondan fazla ABD’liye 600 ile 1.000 dolar vergi indirimi yardımı verilmesini öngören toplam 161 milyar dolarlık paket, kongrenin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde kabul edilmişti.

Ancak paketin boyutunun 204 milyar dolara çıkarılmasını isteyen senato, önlemlere ilişkin tasarının oylanmasını geciktiriyor.

Bu arada Çalışma Bakanlığı’nın yayınladığı son istihdam raporunda, ocak ayında toplam 17,000 kişinin isini kaybettiğinin açıklanması, yeni bir olumsuz gelişme olarak ortaya çıktı.

haber10

Ford ve General Motors işçi çıkarıyor
09 09 2008 19:17
Ford ve General Motors, bu yıl sonuna kadar İspanya'da toplam 1900 işçi çıkaracağını açıkladı.
Ford'tan yapılan açıklamada, 7 bin işçiden 1300'ünün çıkarılacağı, General Motors'dan yapılan açıklamada da, Zaragoza'daki fabrikadan 600 işçinin çıkarılacağı bildirildi.

Yetkililer, otomobil satışındaki düşüşten dolayı işçi çıkarılmak zorunda kalındığını belirtti. Ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri otomobil sektörü olurken, İspanya'da otomobil satışlarının bir önceki yıla oranla yüzde 25'e yakın düştüğü ve son 15 yılın en büyük krizinin yaşandığı duyurulmuştu.

General Motors, işçi çıkarma dışında 22 ve 23 Eylül ile 3,6,7,8,9,10 Ekim tarihlerinde fabrikalarındaki 16 bin ünitede iş durdurulacağını açıkladı.

haber7

21.01.2008 13:10
Uluslararası Borsalar Toparlanamadı
ABD ekonomisindeki durgunluk kaygıları düşüşlere yolaçıyor.

Amerika Birleşik Devletleri ekonomisindeki durgunluk kaygısının uluslararası mali piyasalarda neden olduğu keskin düşüşler sürüyor.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush'un açıkladığı ekonomik önlem paketinin yeterli olmayacağı kaygısı uluslararası mali piyasalarda etkisini gösterdi.

Asya borsaları yüzde 4'lük düşüşlerle kapandı.

Avrupa borsaları da, güne yüzde 1'e varan düşüşlerle başladı.

Amerika Birleşik Devletleri'nde tatil nedeniyle bugün (21.01.2008) borsa açılmayacak.

Uluslararası mali piyasalarda yaşanan keskin düşüşler küresel ekonomik durgunluk kaygılarını da beraberinde getiriyor.
TRT

Avrupa binek otomobil pazarında yüzde 12,3 daraldı

15 Mayıs 2009 Avrupa binek otomobil pazarı geçen ay, 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 12,3 oranında daralıdı.
Avrupa Otomotiv Üreticileri Derneğinin (ACEA) verilerine göre, AB (27) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinde geçen ay 1 milyon 251 bin 862 adet araç satılırken, pazar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,3 oranında daraldı. netgazete

Gazprom'un borsa değeri yüzde 86 düştü

Küresel ekonomik kriz Rusya'nın dev enerji şirketi Gazprom'u zor durumda bıraktı.

19 Mayıs 2009 00:08

500 bine yakın çalışanı olan şirket, 2008'de bir önceki yıla göre borsada yüzde 86 değer kaybetti. 2,66 rubleden (0,082 dolar) işlem gören Gazprom hisseleri, 0,37 rubleye (0,011 dolar) düştü.
Şirket açıklamasında 2008'in son çeyreğinde de karlılık oranının yüzde 84 azalarak 1,1 milyar dolara geriledi. Rusya'nın en çok borcu olan şirket Gazprom, 2008 sonunda 41 milyar dolara ulaşan borcu ile rekor kırdı.

Rusya federal istatistik enstitüsü de sanayi üretiminde düşüşün devam ettiğini, Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 16,9'luk bir azalmanın görüldüğünü açıkladı.
haber7

ABD EKONOMİSİNDE KARA DELİK BÜYÜYOR

ABD'de sorunlu mortgage kredilerinin finansal kurumlar üzerinde yarattığı tahribat büyüyor. Dünya devi finans şirketlerinin açıkladıkları zarar 40 milyar dola
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cmt May 23, 2009 8:21 pm    Mesaj konusu: HSBC Bank Macaristan'ı Terkediyor Alıntıyla Cevap Gönder

Mafya, Küresel Kapitalizm ve Devlet
Miktat Algül
25.09.2009

Dünya sömürü sistemi olan küresel kapitalizm kendi bağrında taşıdığı mafyatik özü yer kürenin her yerine götürmüştür.

Gelişmiş kapitalist ülkelerde mafya yok mu?

Elbette var.

Hem de diğerlerine göre kat kat büyüğüyle var.

Örneğin, mafyanın isim babalığını yapan İtalya’da, mafya ekonomisinin büyüklüğü milli gelirin yüzde yirmisine yakın.

Milano Ticaret Odasının araştırmasına göre, mafyanın İtalya’daki yıllık cirosu yaklaşık 133 milyar dolar.

Dünya mafyasının kontrol ettiği toplam sermayenin 8,4 trilyon dolar olduğu ve bunun %70’inin ABD mafyası tarafından kontrol edildiği tahmin ediliyor.

Dünyada kara para dolaşımının ve aklanmasının sağlandığı 55 mali cennet var.

Örneğin Cayman Adaları dünyanın beşinci büyük bankacılık merkezi. Bu adadaki banka ve şirket sayısı, nüfustan bile fazla. Bu malî cennetlerden yönetilen para hacminin en az 3 trilyon dolarla dünyanın toplam gelirinin yüzde 15’ini bulduğu sanılıyor.

Büyük bankalar da, off-shore bankacılığı adı verilen sistemle, hem yüksek komisyonlar karşılığı kara para aklıyor hem de bu yolla elde edilen gelirlerle mafya örgütlerini finanse ediyor.

Bir dönem bu sistem Türkiye’de de özellikle batan veya el konulan bankalarda yaşandı.

Kara para bankacılık sisteminde aklanarak dolaşıyor ve hem yasal faaliyetlere (yani kapitalizmin güya temiz para kazandığı faaliyetlere) hem de yine yeraltının finansmanına akıyor.

Kara paranın makbul yatırım araçları arasında devlet tahvilleri, hazine bonoları var. Pek çok ülkede mafya örgütleri devletin önemli borç kaynağı durumunda ve böylesi araçlar vesilesiyle hükümetlerin kısa vadeli ekonomik politikalarını belirlemede dahi etkili oluyorlar.

Tayland’da uyuşturucudan elde edilen milyarlarca dolar mafya tarafından tekstil sanayine yatırım yapılarak değerlendirilmiş durumda.

Çin mafyası kara parayı serbest bölgeye akıtıyor ve yıllık iş hacmi 200 milyar dolar civarında.

Rusya’da 1300 civarında olduğu tahmin edilen, birbirlerine karmaşık ilişkilerle bağlı mafya örgütleri ekonominin yüzde 40’ını, 35-40 bin işletmeyi, en az 400 bankayı kontrolünde tutuyor.

Kimileri bu yüzden Rusya’daki sisteme “mafya kapitalizmi” diyor.

Bu tanımlama gerçekliğin bir yönüne işaret etse de Rusya’da, Kolombiya’da ve daha pek çok ülkedeki mevcut sistemleri “mafya kapitalizmi” olarak niteleyenler aslında mafya ve kapitalizmin genelde nasıl iç içe geçtiğini anlamıyorlar.

Tüm bu anlatılanların ve yukarda belirtilen verilerin işaret ettiği gerçeklik, sistemin niteliği gereği oluşan ve kısaca mafya adı verilen yapıların kapitalizmin hamurunda var olduğu ve kapitalizm yıkılmadığı sürece ortadan kalkmayacağıdır.

Bugün mafya ve kapitalist devletler aynı bütünlüğün parçalarıdır ve birbirlerinden ayrılamazlar.

Yani mafya örgütlerinin faaliyetleri devletlerin engellemek isteyip de engellemeyi başaramadığı faaliyetler değildir.

Mafyaya yönelik çeşitli dönemlerde düzenlenen operasyonlarsa mafyayı ortadan kaldırmak amacıyla değil, devletin mafya üzerindeki denetimini pekiştirmek için yapılır.

Yıllardır yapılan tutuklamalara ve “çökertilen” mafya örgütlerine rağmen yeraltı faaliyetlerinin artarak sürmesi, kapitalistlerin niyetlerinin mafyayı ortadan kaldırmak olmadığının en açık göstergesidir.

Kapitalist sistemin lümpenleştirdiği ezilen kesimlerin bağrındaki öfkeyi kullanarak yine sistemi besleyen bir mecraya akıtan mafya örgütleri özellikle kapitalizmin kriz dönemlerinde popülerleşirler.

Kapitalizm kendisine yönelecek tehdidin bir bölümünü böyle kontrol etmeye çalışır.

1930’ların Amerika’sında etkinliği yükselen mafyanın bu durumu tesadüfî değildi. Bu yüzden bugün de, sefaletin ve toplumsal adaletsizliğin kırbacı altında yaşayan yoksul gençler, kurtuluşlarını, televizyon dizilerinden görerek özendikleri, delikanlılıklarıyla mafyada boy gösterebilenler gibi olarak sağlayacaklarını sanıyorlar.

Gerçek hayatta buna yeltenenlerin her birinin, sırası geldiğinde böcek gibi ezildiklerini bile bile üstelik. Sebebi de çok açık. Çünkü bugün onların yanılsamalarını dağıtacak ve mafyanın yerine onlara umut olacak başka bir güç ortada yok.

İnsanlar içinde yaşadıkları insanlık dışı toplumsal sistemi değiştirmedikçe, hiçbir şekilde kendi yaşam koşullarını da değiştiremezler.

Bu yüzden, bu toplumda var olan her türlü melanetle mücadelenin kapitalizme karşı mücadele denizine akmadıkça bir sonuç elde edilemeyeceği iyi kavranmalıdır.

Gün geçtikçe insanlığı daha büyük sorunlarla yüz yüze bırakan kapitalist sistemin ideologları ne kadar yanıltmaya kalksalar da, mafyayı da kapitalizm yaratmıştır.

Mafyasız bir kapitalizm olamaz.

Devleti mafyayla daha yoğun bir mücadeleye çağırmak devleti de mafyayı da anlamamaktır.

Bilmeliyiz ki, mafyanın varlığını, iyi işlemeyen hukuk düzenine ya da ahlakı bozuk yöneticilerin rezilliğine dayanarak açıklamak masum bir yanılgının sonucu değildir. Kapitalizmin papazları, pis kokuların ayyuka çıktığı böylesi zamanlarda sistemin iyileştirilebilir olduğu yanılsamasını insanların zihninde yaygınlaştırmak için bu görüşleri dillendirmektedirler.

Yaşlı kapitalizm çürüyor ve kapitalizm dâhilinde hiçbir sorunun gerçek çözümünün sağlanamayacağı gerçeği insanlık için tek kurtuluş yolu olan bağımsızlıkçı devlet yapısı olan ihtiyacı yakıcılaştırıyor. Geçen yüzyılın başlarında şimdiki vatanseverlerin ana kaynağı antikapitalistlerin öngördükleri ikilemin bugün en somut halleriyle yüz yüzeyiz.

Kapitalizm insanlık arabasının yönünü barbarlığa doğru kırmıştır ve uçurumdan aşağı son sürat sürmektedir.

Dikkat!

Türkiye’yi de almış arabanın içine son sürat gitmekte. Türk Milleti bu arabadan inmek için mevcut hükümeti de iktidarda indirmelidir.
www.acikistihbarat.com


"ABD, 2010'a Kadar Parçalanacak"
02 Eylül 2009 14:01

Rus siyaset bilimciden ilginç iddia: "Ülke 6'ya bölünecek ve paylaşılacak!"

Daha önceki yıllarda ABD’nin rakip ülkelerce 6 parçaya bölüneceğini öne
süren Rus siyaset bilimci Panarin, ABD’de çöküşün Temmuz 2010’a
kadar başlayacağını iddia etti.

BUNDAN 10 yıl önce ABD’nin, Sovyetler Birliği gibi parçalanacağı tezini ortaya atan ünlü Rus siyaset bilimci İgor Panarin, Birleşik Devletler’de kaosun gelecek 2 ay içinde başlayacağını ve ülkenin 2010 sonuna kadar çökeceğini öne sürdü. Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Diplomatik Akademi’de öğretim görevlisi olan Panarin, yeni kitabını tanıtmak için düzenlediği basın toplantısında, ABD’nin Temmuz 2010’a kadar çökme ihtimalinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu söyledi.

Panarin, ‘umudun başkanı’ olarak nitelediği ABD Başkanı Barack Obama’nın, hızla yaklaşan krizi önlemek için hiçbir şey yapmadığını dile getirirken, siyah başkanı, Sovyetler’in son lideri Mihail Gorbaçov’a benzetti. Panarin, ‘güzel konuşan, ancak ülkesini yönetemeyen Obama’nın ülkesini çöküşe götüreceğini kaydetti.

DOLARIN ÇÖKÜŞÜ

Japonya’da son seçimlerde iktidara gelen Japon Demokrat Partisi’nin de döviz rezervlerini dolardan başka bir birime çevireceğini öngören Panarin, bu değişimin doların çöküşünü hızlandıracağını iddia etti. ABD’nin 1865’teki Sivil Savaş döneminde olduğu gibi 6 değişik parçaya ayrılacağını savunan Panarin, bu parçaların da Çin, Meksika, Kanada, Rusya, Japonya ve Avrupa Birliği’nin kontrolüne gireceğini öngörüyor.

Aktifhaber

K Döngüsü
Bülent Esinoğlu
Aydınlık

Biz mühendisler bir grafik gördük mü yüreğimizin yağı erir. Anlamayı kolaylaştırdığından mı yoksa başka nedenlerden mi grafikle anlatım çok başvurulan bir yoldur.
Bir sinüs eğrisi ve beş adet tepe noktası var.
Askar Asiyev, 1892-1938 yıllarında yaşamış, Batının az tanıdığı Rus iktisatçısının K- dalgasından yola çıkıyor. Batı kapitalizminin son düşüş evresi diye tanımladığı 2012-2015 yıllarını işaret ediyor.
Nikoloy Dimitriyeviç Kondratiyev, kapitalist ekonominin yükselme ve müteakip çöküş evrelerinin, 45-50 yıllık periyotlara sıkıştığını söyler.
Bu periyotlara şimdilerde K-Döngüsü deniyor. Batı kapitalizminde, sinüzoidal eğrinin ilk tepe noktası Buhar Makinelerinin kullanıldığı 1800-1850’li yıllardır. Daha sonra düşüşe geçer.
İkinci tepe noktası çelik ve demiryollarının zirve yaptığı 1850-1900 yıllarıdır. Üçüncü 45-50 yıllık periyot ise elektrik mühendisliği ve kimyanın zirvesidir. Dördüncü 45-50 yıllık periyot ise, petrol ve otomotiv ile zirve yapmıştır. Petrol ve otomotiv kapitalizmin omurgasını oluşturmuştur. Enerji ve taşıma ticaretin motorudur.
Beşinci periyot diyebileceğimiz, geçtiğimiz yıllarda zirve yapmış olan, bu son periyodun teknolojik işareti ise iletişim ve bilgisayardır.
K-döngülerinin her bir çıkışına bir iniş tekabül eder. İnişler kriz diye bilinir. Bu kez kapitalizmin elinde yükselen bir teknoloji yoktur. Ve iniştedir.
Tabi bu sinüzoidal dalga olarak temsil edilen büyük dalgaların içinde küçük küçük alçalma ve yükselmeler vardır. Zaten bu büyük dalgalar, küçük dalgaların süperpoze olmasından meydana gelir.
Batılıların, durup dururken, yeniden Dimitriyeviç Kondratiev’i hatırlamalarının bir sebebi olması gerekir. Kondratiev Eğrilerinin, kapitalizmin bünyesel bozukluğunu göstermesi bakımından çok değerlidir.
Eğeriler tarihsel geçmişi, matematiksel olarak temsil etmektedir.
Kondratiev bu eğrilerden yola çıkarak, ağır sanayinin geliştirilmesine karşı, tarımsal ve tüketim malları üretimine öncelik verilmesi gibi bir stratejik seçenek vermiştir.

Not; K-Döngüsü ile ilgili daha geniş bilgi için Aydınlık Dergisi 19.7.09
19.7.2009, bulentesinoglu@gmail.com

Krizin ABD'ye maliyeti 23,7 trilyon dolara çıkacak
21:05 - Özel denetçi Neil Barofsky'nin Kongre için hazırladığı raporda, federal hükümetin, finans sektörüne yardım için ABD ekonomisinin yaklaşık üçte birine denk düşen miktarda 4,7 trilyon dolar tahsis ettiği belirtildi. Raporda, en kötü şartlar altında krizin maliyetinin hükümete 23,7 trilyon doları ya da her ABD vatandaşı için 80 bin doları bulabileceği öngörü sünde bulunuldu. 22.07.2009 WASHINGTON -netgazete

Nihal Kemaloğlu
nihal.kemaloglu@aksam.com.tr
İşe yaramazlık kabusu; Telecom intiharları

Yeni kapitalizmin insan tahribatını France Telecom'daki intiharlar üzerinden görebiliriz.
Günümüzün esnek ve parçalı iş dünyasında hızla aşağıya kayan insanların sığınağı intihar oluyor
Kısa vadeye odaklı kar gözeten ekonomik yapı insana uzun ve emniyetli bir yer açmıyor.

İnsan, üretim ve hayat bütünlüğünü ayrıştıran esnek istihdam ve belirsizlik son 18 ayda France Telecom'da 23 çalışanın intiharına neden oldu..
Avrupa'da işsizlik son yirmi altı yılın zirvesinde temmuz ayında %9.5'a, işsizlerin sayısı da 15 milyon 100 bine ulaştı. ABD'de ise işsizlik %9.7 olarak açıklandı, işsiz sayısı ise 14.9 milyon kişi.
Fransa'da temmuz ayında işsizlik oranı %9.6'dan %9.8'e çıktı.
2002 yılından beri çalışan sayısını azaltarak küçülme ve özelleştirilme kapsamında yeniden yapılandırılan France Telecom'dan 40 bin kişi işten çıkarıldı.

İş kaybetme korku ve baskısına dayanamayanlar arkadaşlarının gözleri önünde karnına bıçak saplayarak ya da Paris'teki France Telecom'un dördüncü katından atlayarak kendilerini öldürüyor.
Yeni kapitalizmin mağlupları, kaybedenleri olmak istemeyenler, kaygan iş hayatına da katlanamıyor

Avrupa ve ABD'de milyonlarca vasıflı insan 'işe yaramazlık' kabusuyla yaşıyor.
Fransa'daki bu salgın intiharlar Batı kapitalizminin girdiği krizle ilgili oluşan sosyal çöküntünün habercileri.
Kapitalist devletin işsizleri 'sosyal parazitler' olarak gören anlayışının farkında olanlar yeni bir başlangıç yapamayacağını biliyorlar.
Miatları dolan tüketim ürünlerinden bir farklarının kalmadığını da.
'İş', günümüzde karşılıklı güven, bağlılık ve sorumluluğu içermiyor
Dolayısıyla ahlaki referansların olmadığı bu' yeni iş tanımıyla' yeni kapitalizm de hareket ve esneklik kazanıyor
Bağımsızlığını, özerkliğini kaybetmiş, 'savunmasız emek' belirsizliğe teslim.
Liyakat, sadakat, tecrübe eski zaman değerleri olarak horlanıyor.
Deneyimlerin rehberliğini işaret ettiği zaman artık bugün değil.
Batı kapitalizminde sadece emekçiler değil orta sınıflar ve profesyoneller de büyük korku altındalar.
Daha ucuz, daha çok risk alabilen, daha kaygan iş gücünün her an yerlerine geçeceğinden haberdarlar.
İngiltere ve ABD'de esnek şirket yönetimi ve istihdamı tamamen 'yeni yeteneklere' göre uyarlanıyor.
Yani belirgin ve oturmuş bir yönetim anlayışı devri kapandı,
Nitekim kimsenin bir değere bağlanmasına izin verilmiyor, hızla hareket eden sadakatsizlik, kazanan oluyor.
Geçmişini terk edebilenler tercih ediliyor.
İş kaybetme kaygısının sosyal boyutunda ise kaybedilmiş öz saygı, işe yaramazlık duygusu, mutsuz aileler, iş yerinde amansız rekabet, toplumsal alanda güvensizlik yer alıyor.
Temmuz ayında Marsilya'da canına kıyan France Telecom çalışanı bıraktığı notta 'France Telecom'da çalıştığım için kendimi öldürüyorum, tek neden budur' demişti.
Sendikalar, France Telecom'u, çalışanlarına en çok baskı uygulayan ikinci şirket olarak niteliyor.
Zayıflayan iş ve toplumsal bağlarla insana biçilen rol bitiyor.

Akşam

DÜNYAYI SARSAN TAHMİN

23 Haziran 2009 09:26
Dünya Bankası küresel ekonomi için öngördüğü yüzde 1.7 daralmayı yüzde 2.9'a revize edince borsalar çakıldı.
Dünya Bankası, dünyanın bazı bölgelerinde ortaya çıkan iyileşme belirtilerine rağmen küresel ekonomide görünümün 'alışılmamış ölçüde belirsiz' olmaya devam ettiğini açıkladı ve pek çok ülke için 2009 büyüme tahminlerini düşürdü.

Küresel ekonomi için mart ayında öngördüğü yüzde 1,7 daralmayı daha sonra yüzde 2,9 daralmaya revize eden banka, dün yaptığı açıklamada, ülkelere yönelik tahminlerini açıkladı. Banka aynı zamanda tüm hükümetlere, dünya ekonomisi düzelme yoluna girdiğinde, halen benimsenen genişlemeci parasal ve mali politikaları tersine çevirmek için bir çıkış stratejisi hazırlama konusunda 'temkinli' olmalarını öğütledi. Dünya Bankası, Seul'de düzenlenen konferans sırasında açıkladığı Küresel Kalkınma Raporu'nda şimdiye kadar benzeri görülmemiş olan genişleme politikasının, ekonomik toparlanmadan sonra da sürdürülmesi halinde bunun, gelecekte uygulanacak politikalar üzerinde çok ciddi olumsuz sonuçlar oluşturabileceğini aktardı. Bu yıl gelişmekte olan ekonomilerin sadece yüzde 1,2 büyümesi bekleniyor. Çin ve Hindistan dışarıda tutulduğunda ise gelişmekte olan ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılası bu yıl yüzde 1,6 gerileyecek.

Dünyas Bankası'nın tahminlerini açıklamasından sonra dünya borsalarında şok düşüşler yaşandı. Gelişmekte olan ülke borsaları yüzde 4'e varan geri çekilmeler yaşadı. Dünya Bankası'nın gelişmekte olan ülkelerden para çıkışının artacağını açıklaması borsalardaki düşüşte etkili oldu. Dünya Bankası bu yıl gelişen piyasalardan 363 milyar doların çıkacağını söyledi.

haber10

HSBC Bank Macaristan'ı Terkediyor
23 Mayıs 2009 14:07

HSBC Bank, Macaristan'dan çıkma kararı aldı. Banka Macaristan'da hizmet veren 9 şubesini 15 Mayıs'ta kapatmıştı.

HSBC Bank, Macaristan'da hizmet veren 9 şubesini 15 Mayıs'ta kapattı.

Banka çalışanları Macaristan basınına yaptıkları açıklamalarda, banka şubeleri kapandığı için müşterilerine telefon ve posta ile hizmet vermeye bir süre daha devam edeceklerini, Haziran'dan itibaren kredi vermeyi de durduracaklarını belirttiler.
aktifhaber

Dubai'de Emlak Sektörü Çöktü
30 Mayıs 2009 13:23

Dünyadaki emlak sektörü arasında en büyük düşüşün Birleşik Arap Emirlikleri'nin ticari merkezi Dubai'de yaşandığı bildirildi.

Londra merkezli emlak şirketi Knight Frank tarafından yayınlanan rapora göre, 31 Mart'ta sona eren 12 aylık dönem boyunca Dubai'deki ev fiyatlarında yüzde 32'lik düşüş yaşandı. Bir önceki yıl aynı dönemde ise yüzde 48'lik artış görülmüştü.

Toplam 46 piyasanın değerlendirildiği rapora göre bir yıl içinde Dubai en hızlı yükselen pazar olmaktan çıkıp Litvanya'nın ardından ev fiyatı endeksinde en çok değer kaybeden ikinci pazar oldu. Yıllık bazda listenin en sonunda gelen Litvanya'da ev fiyatları yüzde 36 düştü. Singapur'un ardından yüzde 16.9'luk düşüşle ABD ve yüzde 16.5 ile İngiltere geldi.

2009'un ilk çeyreğinde ise Dubai'de ev fiyatlarında yüzde 40, Singapur'da ise yüzde 16.2'lik değer kaybı yaşandı
aktifhaber

Küresel kriz yüzünden Rusya'da işsiz sayısı 2 milyon 200 bin kişi

01 Haziran 2009 Küresel ekonomik kriz yüzünden Rusya'da resmi işsiz sayısının 2 milyon 230 bin kişi olduğu bildirildi. netgazete

İsveç otomobil fabrikası Volvo, yeniden işçi çıkarmaya başlıyor

10 Haziran 2009 - İsveç otomobil fabrikası Volvo, işçilerin maaşlarında indirime gitmesine ve çalışma saatlerini azaltmasına rağmen yeniden işçi çıkarmaya başlıyor. Volvo, fabrikada çalışan 335 işçinin işine son verildiğini duyurdu.
Global ekonomik kriz ile birlikte, otomobil satışlarının durduğu ve zarar etmeye başladıklarını kaydederek işçi çıkarmaya başlayan Volvo'da, sendikayla yapılan anlaşma sonucunda, kamuoyunda büyük tepki yaratan maaş indirimine, ardından da çalışma saatlerinde indirime gidilmesine rağmen işçi çıkarılması sona ermedi.
Volvo'dan bugün yapılan açıklamaya göre, Göteborg Tuve'deki fabrikadan 335 işçinin işine son verileceği duyuruldu.
Bu arada, İsveç İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan yapılan açı klamaya göre, 2009 yılı sonunda yüzde 9'a çıkması beklenen ülkedeki işsizlerin oranı, 2010 yılında ise 539 bine yaklaşarak yüzde 11,3'e kadar çıkabilecek. İşsizlikten en fazla, İsveç'te yaşayan gençler ile birlikte göçmenlerin ve 55 ile 64 yaşları arasındakilerin etkileneceği bildirildi. netgazete

Opel'in yeni sahibi, fabrikaları Macaristan'a taşıyor
13:00 - Opel'i satın almak isteyen Avusturya-Kanada şirketi Magna, satın alma işlemlerinin tamamlanmasından sonra Almanya'daki fabrikalarda üretilen Opel motorlarının üretimini Macaristan ve Avusturya'ya kaydıracağını açıklandı. Magna'nın bu işlemi ile Almanya'daki fabrikalarda çalışan 3600 kişinin işinden olacağı açıklandı. Magna'nın Rus Seberbank ile ortaklaşa General Motor'un markası olan Chevrolet'in Rusya distribütörlüğünü ve üretimini de almak istediği, Chevrolet'in Rusya'da yılda sattığı 450 bin adet otomobil ile en fazla satılan üçüncü marka olduğu bildirildi. 13.06.2009 BUDAPEŞTE netgazete

Kriz Almanya'ya faturası ağır oldu

Almanya'da küresel ekonomik kriz nedeniyle artan işsizliğin, devlet bütçesine maliyetinin tahmin edilenden daha yüksek olduğu bildirildi.

13 Temmuz 2009 14:45

Ekonomi gazetelerinden Handelsblatt'ın haberine göre, Alman hazinesinin 2009-2013 yılı için yaptığı tahminler küresel kriz nedeniyle boşa çıktı. Gazete, hükümet çevrelerine dayandırdığı haberinde kriz ve işsizliğin bu yıllar arasında bütçeye ilave olarak 100 milyar Euro yük getireceğini yazdı.

Yeni verilen ışığında Federal Maliye Bakanlığı, daha önceden yaptığı planları yeniden gözden geçirecek. Federal İş Ajansı, işsizlere ödenen Hartz 4 ödenekleri, sosyal yardımlar konusunda yeni planlama yapacak. Başbakan Angela Merkel yönetimindeki federal hükümet, krizden önce işsiz sayısını toplam 3,7 milyon olarak tahmin ediyordu. Ancak bu rakamın küresel kriz nedeniyle 2010 yılına kadar 4,6 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.

Federal Hükümet, geçen yılın ekim ayında kriz nedeniyle iflasa sürüklenen banka ve finans şirketlerini kurtarmak için 500 milyar Euro'luk paket hazırlamıştı. Ardından bu yılın Şubat ayında da iç piyasayı canlandırma ve orta ölçekli firmalara yardım için 50 milyarlık ikinci bir paketi devreye koymuştu.

haber7

Kriz vurdu, İngiliz elmas devinin kârı % 99 geriledi
19:00 - Madencilik şirketi Anglo American'ın yüzde 45 hissesine sahip olduğu elmas devi De Beers, bu yılın ilk yarısında karının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 99 azalarak, 3 milyon dolara indiğini açıkladı. Firma, geçen yıl aynı dönemde 316 milyon dolar kar etmişti. Genel Müdür Gareth Penny, gazetecilere yaptığı açıklamada, "bu yılın ilk yarısında ticari koşulların olağanüstü zor olduğunu, bundan sonraki çeyreklerde toparlanmanın görüleceğini" söyledi. 25.07.2009 LONDRA netgazete

Letonya ekonomisi yüzde 19,6 küçüldü

Letonya ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 daraldı.

10 Ağustos 2009 15:03 haber7

Çin ABD bonolarını elden çıkardı

ABD ekonomisi konusunda umutsuz olan Çin, ABD kağıtlarına iştahını kaybetti
Çarşamba, 19 Ağustos 2009 08:02

ABD ekonomisinin enflasyonist bir girdaba girmesi ihtimalinden kaygı duyan Çin, elindeki Amerikan Hazine bonolarını azaltma yoluna gitmeye başladı.

Çin Haziran ayında yüzde üçe yakın bonoyu elden çıkarırken, ondan sonra elinde en çok Amerikan kağıdı bulunduran ülkeler olan Japonya ve İngiltere'nin ise aynı dönemde alımlarını artırdıkları gözlendi.

Çin, bugün Amerikan hazinesinin en fazla borçlandığı ülke konumunda. Bunun en önemli nedeni elindeki fonları yatıracak çok daha parlak bir alternatifinin bulunmaması.

Ama son aylarda, Amerikan hükümetinin bütçe açığı, Obama yönetiminin dev ekonomik teşvik planlarının da etkisiyle iyice büyüdü. Ve bu durum Çin'i kaygılandırmaya başladı.

Çin şimdi, ekonomik teşvik önlemlerinin Amerikada enflasyonu körüklemesinden, ve bunun sonucu olarak doların değerinin düşmesinden, yani elindeki bonoların değerinin aniden erimesinden korkuyor.

İşte bu yüzden Haziran ayında Çin, 25 milyar dolar değerinde Amerikan hazine bonosunu elden çıkardı.

Bu, Çin'in elindeki toplam Amerikan hazine kağıtlarının yüzde üçünü oluşturuyor.

Üstelik tam da o tarihlerde Amerikan Hazine Bakanı Pekin'de Çin yönetimini, yatırımlarının güvende olduğuna ikna etmeye çalışıyordu.

Rezerv artsa da, artış hızı sınırlı

Çin bu yılın başında bu yana elindeki Amerikan bonolarını, son azaltmaya rağmen, aslında yüzde yedi oranında artırdı.

Ancak geçen yıl aynı dönemlerde elindeki Amerikan hazine bonolarında sağladığı artış yüzde 52 oranındaydı.

Doların değer yitirmesi ihtimalinden kaygılanan Çin yönetimi, dünya çapında, Amerikan dolarına alternatif yeni bir döviz rezervi seçeneği oluşturmaktan söz ediyor.

Şu ana kadar böyle bir alternatif bulunabildiğine dair bir işaret yok. Yine de Haziran ayı rakamları, Çin'in artık yatırımlarını çeşitlendirme konusunda titizlik göstereceğinin işareti olarak yorumlanabilir.


Kaynak: BBC

Çin'de Ekonomik Endişe
25 Ağustos 2009 11:55
Çin Başbakanı Wen Jiabao, ülkesinin yeni ekonomik endişeyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi..

Başbakan Wen, kabineyi uyararak, Pekin'in ekonomide yeni sorunlarla karşılaşabileceği, bu yüzden teşvik politikalarına devam etmesi gerektiği, çünkü ekonomideki toparlanmanın henüz istenilen düzeyde olmadığını söyledi.

Ekonomide düzelme olmasına karşın ''körü körüne iyimser'' olunmaması gerektiğine işaret eden Wen, ülke ekonomisinin hala zorluklar ve problemlerle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Ülkenin Zhejiang eyaletini ve Şanghay şehrini ziyaretinin ardından konuşan Başbakan Wen, ''Ekonomideki düzelme temeli istikrarsız, sağlam değil ve dengesiz. Ve biz kesinlikle körü körüne iyimser olamayız'' dedi.

Kabinenin resmi web sitesindeki açıklamaya göre Wen, ''Her ne kadar ulusal ve dünya ekonomisinde pozitif değişmeler olsa da ileride hala çok miktarda dengesiz ve belirsiz faktörler var ve ekonomik durum hala çok olumlu değil.'' diye konuştu.

Resmi sitede başka potansiyel problemler hakkında bilgi verilmedi.
Başbakan Wen'ın söz konusu açıklamalarının ülkedeki iyimser havanın ardından gelmesi dikkat çekti. Banka kredileri de haziran ayındaki 223 milyar dolardan 51.9 milyar dolara düşmüştü.

Yetkililer, ikinci çeyrekteki ekonomik büyümenin yüzde 6,1 olan ilk çeyreğe oranla yüzde 7,9'a çıkmasına rağmen, krizin ardından Çin ekonomisinin toparlanmasının tam oturmadığı uyarsısında bulunmuştu.

Çin Başbakanı sürekli iç talebin arttırılması gerektiği üzerinde duruyordu. Pekin yönetimi, bu kapsamda 4 trilyon yuan (586 milyar dolar) ekonomiyi teşvik paketi açıklamıştı. Bu paranın başta otoban, demiryolu ve diğer kamu yapı projelerinde kullanılması amaçlanmıştı.
aktifhaber

İşsiz kalan Filipinler Bakanlık önünde eylem yaptı
13:55 - Dünyaca ünlü iç giyim firması Triumph İnternational'ın küresel mali kriz sebebiyle Filipinler'de kapattığı fabrikalarının işsiz kalan çalışanları, Çalışma ve İstihdam Bakanlığı binası önünde protesto eylemi yaptı.Triumph İnternational'ın Filipinler'de kapattığı fabrikalarada çalışan 1600 kişi işsiz kalmıştı. Bu arada Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) istihdam piyasası kötüleştiğinden dolayı, 2009 yılı işsizlik rakamı tahminleri yükselterek 239 milyona çıkardı 26.08.2009 MANİLA
netgazete

Kanada ekonomisi küçüldü

Kanada ekonomisi, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,4 oranında küçüldü.

31 Ağustos 2009 17:53
Resmi verilere göre, Kanada ekonomisi, üç aylık dönemde yüzde 3,4 oranında küçülürken, Haziran ayında ise geçen yılın Temmuz ayından buyana ilk kez yüzde 0,1 oranında büyüme sağladı.

Kanada ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde de yüzde 5,4 oranında küçülmüştü
haber7

Almanya'da işsiz sayısı arttı
Almanya'da işsizlerin sayısı ağustos ayında bir önceki aya göre 9 bin arttı ve 3 milyon 472 bine yükseldi. 01 09 2009 haber7

İngiltere, Fransa ve Almanya: İşsizlik oranı gelecek aylarda yükselmeye devam edecek

04 Eylül 2009 İngiltere, Fransa ve Almanya, ABD'de ay sonunda yapılacak G-20 zirvesinde, bankacılık sektöründe primlerin sınırlandırılmasının yanı sıra ekonomik krizin üstesinden gelmek için mevcut önlemlerin uygulanmasının tartışılmasını istedi.
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'in AB dönem başkanı İsveç'e yazdığı mektupta, AB'ye zirvede, başka bir krizin çıkmasını önlemek için finans sektöründe sıkı kuralların uygulanması konusunda ortak hareket etmesi çağrısında bulundu.
Küresel ekonominin istikrara kavuşmasına rağmen, krizin henüz sona ermediği ve hükümetlerin, gelecekte yeni küresel dengesizlikler yaratmamasını garanti edecek düzeltme planlarını tam olarak uygulaması gerektiği ifade edilen mektupta, "üç lider, bankaların verdiği primlerin sınırlandırılmasının yollarını n değerlendirilmesi gerektiğine, primlerin kontrol altına alınması için uluslararası kuralların düzenlenmesinin özellikle önemli olduğuna işaret etti.
Mektupta, "vatandaşlarımız, vergi mükelleflerinin parasının, krizin zirve yaptığı sırada finans sektörünü desteklemek için seferber edilmesine rağmen, kınanması gerekli pratiklerin canlanması nedeniyle çak şaşırmışt ır" denilerek, bankaların prim uygulaması konusundaki kaygılara dikkat çekildi.
Üç lider ayrıca, işsizlik oranının gelecek aylarda yükselmeye devam edeceğini bildirdiler. netgazete

Orta Asya ülkeleri ekonomileri, Ocak-Temmuz döneminde yüzde 9 küçüldü

04 Eylül 2009 Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ekonomisi, yılın Ocak-Temmuz döneminde ortalama yüzde 9 küçüldü.
Konuyla ilgili olarak BDT Devletlerarası İstatistik Komitesinden basına yapılan açıklamada, yılın Ocak-Temmuz döneminde BDT ülkeleri arasındaki en yüksek ekonomik büyümenin yüzde 3,1 ile Tacikistan'da, en yüksek gerilemenin ise yüzde 18,5 ile Ermenistan'da gerçekleştiği belirtildi.
Açıklamada, yılın 7 ayında BDT ülkelerindeki ekonomik büyü menin Tacikistan'da yüzde 3,1, Azerbaycan'da yüzde 2,7, Kırgızistan'da yüzde 1,5, Belarus'ta yüzde 0,4 olarak hesaplandığı, Özbekistan'da ise yılın ilk yarısı verilerine göre yüzde 8,2 oranda gerçekleştiği kaydedilirken, yılın bu döneminde Ermenistan'da yüzde 18,5, Rusya'da yüzde 10,2, Kazakistan'da yüzde 3,9 oranda küçülmenin meydana geldiği bildirildi.

netgazete

Ekonomik kriz, her İngiliz'e 50 bin dolara patladı
19:05 - Küresel ekonomik kriz, dünyanın büyük ekonomilerine pahalıya mal oldu. Kişi başına en çok zarar, 50 bin dolarla İngiltere, 10 bin dolarla ABD'de oldu. BBC'nin, Uluslararası Para Fonu'nun G20 maliye bakanlarına sunduğu verilere dayanarak yaptığı hesaplamalara göre, büyük ekonomiler krizde toplam 10 trilyon dolar bir başka ifadeyle 6 trilyon İngiliz sterlini harcadı. Özel mali sektörün varlık silmelerinin toplamının 4 trilyon doları bulduğu, bunun, üçte ikisinin Citigroup ve RBS gibi büyük bankalardaki kayıplardan kaynaklandığı tahmin ediliyor. 11.09.2009 LONDRA netgazete

IMF Başkanı: "Küresel kriz henüz sona ermedi"
23:15 - Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Avrupa'nın büyük ekonomilerinden olumlu işaretler gelmesine karşın küresel ekonomik krizin sona ermediğini söyledi. Strauss-Kahn, son çeyrekte Almanya ve Fransa'daki olumlu büyüme verilerine karşın küresel ekonomik krizin devam etmekte olduğu görüşünü dile getirdi. İkinci çeyrekte Avrupa'nın iki ağır topunun ılımlı bir büyümeye kaydığına işaret eden Strauss-Kahn, buna karşın, en az bir yıl daha işsizliğin artmaya devam edeceğini belirtti. 12.09.2009 BERLİN netgazete

Rus otomobil üreticisi AvtoVAZ, 27.600 çalışanının işine son verecek

25 Eylül 2009 - Rusya'nın en büyük otomobil üreticilerinden AvtoVAZ şirketinin 27.600 çalışanının işine son vermeye hazırlandığı bildirildi.
Şirketten yapılan açıklamada, AvtoVAZ'ın 102 bin çalışanından 36 bininin işine son vermeyi planladığı ancak sendikanın hazırladığı, bu sayıyı 27.600'e kadar düşüren planın kabul edildiği kaydedildi. netgazete

Çek Cumhuriyeti'nde bir yılda, otomotiv sektöründe çalışan 19 bin kişi işinden oldu

28 Eylül 2009 Avrupa'nın en fazla otomobil üreten ülkelerinin başında gelen Çek Cumhuriyeti'nde küresel ekonomik kriz nedeniyle son bir yıl içinde otomotiv sektöründe çalışan 19 bin kişinin işinden olduğu açıklandı.
Çek Cumhuriyeti Otomobil Üreticileri Birliği tarafından yapılan açıklamada, kriz nedeniyle bu sektörde çalışan 128 bin 500 çalışandan yüzde 15'inin işten çıkarıldığı bildirildi. netgazete

IMF: "İşsizliğin daha da kötüleşeceği kesin"

02 Ekim 2009 - Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, gelecek yıl karşılaşılabilecek risklere değinirken, "İşsizliğin daha da kötüleşeceği kesin. İşçi talebini destekleyen politikalara ihtiyacımız var" dedi.
Strauss-Kahn, Merkez Bankası ile Reinventing Bretton Woods Committee'nin (RBWC) ortaklaşa düzenlediği "Küresel Mali Sistem Nereye Gidiyor?" konulu konferansın bitiminde yaptığı konuşmada, gelecek yılki risklerin en büyüklerinden birinin, toparlanmanın durması olduğunu belirtti.
Mali piyasalarda bozulma riski bulunduğuna da işaret eden Strauss-Kahn, ancak işsizliğin daha da kötüleşeceğinin kesin olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu, sadece talebi etkileyen ekonomik bir problem değil, aileler ve toplumlar için acı sonuçlar içeren ciddi bir sosyal problem."

netgazete

Yabancılar Türkiye'de öğretmenlik için sıraya girdi
17:50 - Yabancı dil eğitimi verilen kurumlara önceden az sayıda ve kalitesiz yabancı öğretmen başvururken dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz sonucu, son dönemde, doktora yapmış çok sayıda öğretmenin Türkiye'ye gelmek için adeta kuyruğa girdiği, bu durumun yurt dışına gitmeden kaliteli yabancı dil eğitimi fırsatı sunduğu bildirildi. Deulcom International Yönetim Kurulu Başkanı Baybars Altuntaş; eskiden Türkiye'ye gelecek yabancı öğretmenlerin uçak biletlerini alıp yol harçlığını kendilerinin gönderdiğini ifade ederek, "Şimdi ise kendileri atlayıp geliyor, iş görüşmelerini bizzat yapmak istiyorlar. Geçmiş yıllarda 1 aylık duyurumuza 20-30 başvuru olurken şu anda 200 dilekçe sırada bekliyor" diye konuştu. 06.10.2009 ADANA netgazete

06 EKİM 2009, SALI
Porno sektörü kan ağlıyor

Dünyada yaşanan küresel ekonomik kriz, ‘porno’ sektörünü de vurdu. ABD’nin New Jersey eyaletindeki Expo Center fuar merkezinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen EXXXOTICA Expo porno sektörü fuarına katılan firma sayısı ile toptan alıcı sayısında, geçtiğimiz yıllara oranla rekor düşüş yaşandı.

NEW YORK - Dünyada yaşanan küresel ekonomik kriz, ‘porno’ sektörünü de vurdu. ABD’nin New Jersey eyaletindeki Expo Center fuar merkezinde geçtiğimiz günlerde düzenlenen EXXXOTICA Expo porno sektörü fuarına katılan firma sayısı ile toptan alıcı sayısında, geçtiğimiz yıllara oranla rekor düşüş yaşandı.

Porno sektörünün önde gelen üretici firmaları, küresel ekonomik krizin kendi sektörlerini de vurduğunu belirterek, “İnternet üzerinden yaptıkları satışlarda, yasal yükümlülükler ve bedava porno sitelerinin sektöre darbe vurduğunu belirterek porno sektöründe yaşanan tüm olumsuzluklara bir de küresel ekonomik kriz etki edince, sektörde büyük bir düşüş, Porno sektörünün tarihindeki en büyük krizle karşı karşıya kaldığını söylediler.
Akşam

06 EKİM 2009, SALI


Finansal sistem çöktü

Bir dönemin sonuna geldiğimizi savunan ünlü spekülatör Soros, sistemin etkin şekilde organize edilmesinde başarısız olunursa, geriye devlet kapitalizminin kalacağını söyledi ve ekledi: Bu durum hiç de hoş olmaz

Uluslararası yatırımcı ve Soros Fon Yönetimi Başkanı George Soros, küresel finansal sistemin etkin ve güçlü bir şekilde yeniden organize edilmesini sağlamakta başarısız olunması durumunda, diğer alternatifin devlet kapitalizmi olduğunu belirterek, 'Bunun talihsiz bir gelişme olacağını düşünüyorum'' dedi.

Finansal sistem çöktü
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları kapsamında düzenlenen 'Küresel Finansal Sistemin Geleceği'' konulu seminerde konuşan Soros, finansal sistemin temelde çöktüğünü ve bunun, sistemin yanlış temeller üzerine kurulduğunu gösterdiğini belirtti. Soros, 'Bu nedenle bir dönemin sonunda olduğumuza inanıyorum ancak, bu tam olarak anlaşılamadı'' diyerek, gelişmiş ülkelerde sistem çöktüğünde otoritelerin müdahil olduğunu ve finansal sistemi garanti altına aldığını, gelişmekte olan ülkelerde bunun mümkün olmadığını, sorunların finansal sistemden reel ekonomiye yansıdığını ve bu sürecin sonunun da henüz görülmediğini anlattı. Otoriteler sistemi kurtardığı için işlerin düzene girdiğini ve 2008'deki olayların ''kötü bir rüya'' olarak görüldüğünü söyleyen Soros, insanların bunu unutmak istediğini ancak bunun mümkün olmadığını belirtti.


Sistemin korunmasına yönelik düzenlemelerin uygulamaya konulmasının çok zorlu bir iş olduğunu, uluslararası ortak düzenlemelere ulaşmakta zorluk yaşanacağını belirten Soros, şöyle konuştu: 'Ancak başarılı olmazsanız alternatif bir sistem var. Ve bu sistem zaten kendini göstermeye başladı. Bu, benim devlet kapitalizmi olarak adlandırdığım sistem. Devlet kapitalizmi çok taraflı değil, iki taraflı bir temelde işleyişini sürdürür. Bunun çok talihsiz ve verimsiz bir gelişme olacağını düşünüyorum. Eğer küresel finansal sistemin etkin ve güçlü bir şekilde yeniden organize edilmesini sağlamakta başarısız olmamız durumunda, diğer alternatif devlet kapitalizmidir.''

Balon patlamadan satışa geçmeyi planlıyorum
George Soros, piyasaların nasıl işlediğine ilişkin olarak hem düzenleyicilerin hem de aktörlerin yanlış bir anlayışa sahip olduğunu ve finansal piyasaların niteliği gereği istikrarsız olduğunu savundu. Soros ayrıca bir yatırımcı olarak, bir balonun ortaya çıkmaya başladığını gördüğünde, fazla bir değerlenme olduğunu görse de, kendisinin de satın alma pozisyonuna geçtiğini ancak, balon patlamadan satışa geçmeyi umduğunu anlattı.

Devlet kapitalizmi nedir?
Devletin kar amaçlı sermaye yatırımlarının bizzat öncüsü ve faili olduğu, bu yatırımlardan elde ettiği karı da yine devlet kurumlarını geliştirmek iiçin kullandığı ekonomik yapıya 'Devlet kapitalizmi' adı veriliyor. Sistem, Rus lider Lenin'in Kızıl Ordu-Beyaz Ordu iç savaşı sırasında uyguladığı 'Kısıtlı kapitalizm' biçimi olarak da örneklendirilebilir.
Akşam

Çek Havayolları'nda işçi kıyımı!
14 Ekim 2009 Geçtiğimiz Eylül ayında 400 personelini işten çıkaran Çek Hava Yollarının (CSA), 3 bin olan çalışan sayısını 1800'e indireceği belirtildi.
haber7

İngiltere, resesyondan çıkamadı

24 Ekim 2009 İngiltere'de ekonomi beklentilerin aksine son üç ay içinde yüzde 0,4 daha küçüldü.
İngiliz Ulusal İstatistik Dairesinden bugün yapılan açıklamada, ülkenin resesyondan çıkamadığı ortaya çıktı. Açıklamada, Temmuz-Eylül 2009 döneminde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) yüzde 0,4 düştüğü belirtildi. Açıklanan bu rakamla, ülkede GSYİH 1955 yılından bu yana ilk kez, altı çeyrektir üst üste düştü.
Ekonomistler, Temmuz-Eylül döneminde ekonominin yüzde 0,2 civarında bir büyüme göstereceği tahmininde bulunuyordu.
İngiltere Maliye Bakanı Alistair Darling, rakamlarının açıklamasının ardından yaptığı açıklamada, "60 yılın en kötü resesyonu ve en kötü küresel ekonomik kriziyle karşı karşıyayız" dedi.
Ekonomik büyüme rakamlarının beklenenden kötü çıkmasının, İngiltere Merkez Bankası'nın para hacmini artırma çabalarını yoğunlaştırmasına yol açabileceği yorumları yapılıyor.
İngiltere, küresel ekonomik krizden en çok etkilenen ülkeler arasında bulunuyor. netgazete

Parasız kalan Macaristan, Eurovision'da yok

24 Ekim 2009 - Macaristan'ın parasızlık yüzünden 2010 Eurovision Şarkı Yarışmasına katılmayacağı bildirildi. netgazete

McDonalds; İzlanda'yı bırakıyor
19:15 - Küresel gıda devi McDonald's, mali krizin vurduğu İzlanda'daki restoranlarını kapatarak bu ülkeden tümüyle çekiliyor. Dev gıda zincirinin İzlanda'da, tümü başkent Reykjavik'te olmak üzere toplam 3 restoranı olduğu, bunların tümünü gelecek hafta sonunda kapatacağı belirtildi. McDonald's firmasının İzlanda'daki bayilik verme hakkını elinde tutan Lyst Hr firması yöneticisi Magnus Ogmundsson, bu kararı kolay almadıklarını, ancak ekonomik durumun kötüleştiğini vurguladı. 27.10.2009 REYKJAVIK
netgazete

Nokia Siemens Networks'te işçi kıyımı
03 Kasım 2009 Nokia Siemens Networks, dünya genelinde işçi kıyımına gidiyor. Mobil teknik ekipmanlar üreten şirketten yapılan açıklamada işten çıkacak sayısı 5700 kişi olarak açıklandı.
Nokia Siemens Networks, dünya genelinde 5 bin 700 kişiyi işten çıkaracak.

Finlandiyalı Nokia ve Alman Siemens'in ortak girişimi olan şirket, küresel resesyondan sert şekilde etkilendi.
haber7

OPEL'DEN 10 BİN KİŞİ ÇIKARTILACAK

5 Kasım 2009 23:05
ABD'li General Motors (GM), Avrupalı otomobil birimi Opel'den 10 bin kişiyi çıkarmayı planladığını açıkladı
İşten çıkarmalar, şirketin İngiltere birimi Vauxhall'ı da içerecek.

İşten çıkarmalara ilişkin açıklama, GM'nin Opel'i, Kanadalı otomobil parçaları üreticisi Magna önderliğindeki konsorsiyuma satmaktan vazgeçtiğini duyurmasının ardından geldi.

Almanya'daki sendikalar, GM'nin kararını protesto etmek için çalışanların, bugünden itibaren greve başlayacaklarını belirttiler. Protestolar ve iş bırakma eylemleri Almanya'daki 4 fabrikada gerçekleşecek.

Opel'in Magna'ya satılmasından vazgeçilmesi, Alman politikacılar tarafından şiddetle eleştirildi. Alman hükümeti, GM'den Opel'in Magna'ya satışını desteklemek için verdiği 1,5 milyar avronun (2,2 milyar dolar) geri ödenmesini istedi.

GM'nin 10 bin kişiyi işten çıkarma planı, Magna'nın teklifiyle benzerlik taşıyor. Magna da 4 bini Almanya'da olmak üzere Opel ve Vauxhall'da 10 bin 500 kişiyi işten çıkarmayı planlıyordu.

Politikacılar ve sendikalar, Almanya'da istihdamın korunması ve hiçbir Alman fabrikasının kapanmaması garantisini sağlamanın en iyi yolunun, Opel'i Magna'ya satmak olduğunu düşünüyorlardı.
haber7

Küresel kriz, 100 milyon kişiyi gıdasız bıraktı
23:15 - Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Genel Müdür Yardımcısı Hafız Ganim, dünyada yetersiz beslenen ve gıdasızlık çeken insan sayısının mevcut küresel krizle 100 milyon artış göstererek bir milyarı aştığını bildirdi. 07.11.2009 İSTANBUL netgazete

20 Kasım 2009 17:55
Piyasaları Sarsan Açıklama
Ünlü yatırım şirketi Goldman Sachs'ın bugün yaptığı açıklama piyasaları alt üst etti..
Son dönemde sıkıntılı günler geçiren ve her olumsuz habere daha fazla tepki veren İMKB, Goldman Sachs’ın Ukrayna'nın default (yükümlülüklerini yerine getiremem) riski ile karşı karşıya olduğunu açıklaması ile yıkıldı. Hafta içerisinde kapatma korkusu, Yunanistan’da yaşana sıkıntılar ve faizlerdeki yukarı hareketin etkisiyle sert düşüşler kaydeden İMKB, olumlu başladığı günün ikinci yarısında yüzde 3’e yakın kayıplara sahne oldu. Endeks ağustos ayından bu yana ilk kez 44 binli rakamları gördü.

MORALLERİ BOZAN AÇIKLAMA

Bugünkü düşüşün en önemli nedeni olarak Ukrayna’nın Default olma riskine yönelik dedikodular gösteriliyor. Goldman Sachs kaynaklı habere göre Ukrayna Demiryolu Kurumun teknik olarak iflas etti. Ve piyasa şu an bu durumun Ukrayna’nın default etmesine sebep olup olmayacağı konusunu tartışıyor. Ukrayna ve bölge ülkelerde yaşanan sıkıntının Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini etkileyeceği yönündeki kaygıların borsalardaki satış baskısını artırdığı belirtiliyor.

Bu arada Merkez Bankası’nı çeyrek puan faiz indirimi ve borsadaki geri çekilme döviz cephesinde çok fazla yankı bulmadı. 1.4950 lira seviyesine yükselen dolar gün boyu yatay bir seyir izledi. Euro ise hafif bir artışla 2.2200 lira seviyesine ulaştı.

habertürk

21 Kasım 2009 17:05
Nokia İşçi Çıkarıyor
Nokia, Ar-Ge merkezlerinde planladığı yeni düzenlemeler çerçevesinde, toplam çalışan sayısında %2'lik bir azaltmaya gidiyor. Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

Modernize etme çabalarının bir parçası olarak gösterilen ve toplam 330 kişinin işten çıkarılması anlamına gelen bu düzenlemede piyasadaki rekabetin de rolü bukunuyor.

Nokia'nın 2009'un ikinci mali dönemindeki pazar payı, önceki yıllın ilk çeyreğiyle karşılaştırıldığında %35 düşmüştü. Stratejik Analitik tarafından yapılan araştırma ise Apple'ın cep telefonu pazarında Nokia'yı yılın üçüncü mali çeyreğinde geçtiğini gösteriyor. Nokia geçtiğimiz yıl ilk defa zarar ettiğini açıklamıştı.

Çıkarılacak Ar-Ge personelinin 100'ü Finlandiya, 230'u da Danimarka'daki merkezde çalışıyor. Firmanın Dünya genelinde 17 bine yakın Ar-Ge personelinin bulunduğu ifade ediliyor.
aktifhaber

27 Kasım 2009 09:04
Tüm Dünyayı Şoke Eden Gelişme: Dubai İflâs Etti
Dünya 2001’de Arjantin’deki moratoryumdan sonraki en büyük şoku yaşıyor. Dubai 59 milyar dolarlık borcunu 6 ay askıya alacağını açıkladıHaberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

Dış borcu 100 milyar doları bulan Dubai Emirliği, kontrolü altındaki büyük holdinglerden Dubai World ve Nakheel için altı aylık borç erteleme istedi

Ekonomik krizde batan İzlanda'nın ardından iflasın eşiğine gelen Dubai'de hükümet, devlete ait iki büyük şirketin 80 milyar doları bulan borçlarını ödeyemeyince kreditörlerden borçların ödemesini ertelemek için zaman istedi. Birleşik Arap Emirlikleri'nin hızlı ekonomik büyümesinin başını çeken 'Dubai World' şirketler grubunun 59 milyar doları bulan borçları üzerine yeni ödeme planını açıklayan Dubai Hükümeti, 'Dubai World' ve 'Nakheel' şirketlerine finansman sağlayan tüm kurum ve kişilerden altı ay süreyle beklemeye geçmelerini ve finansmanın vadesini en azından 30 Mayıs 2010'a kadar ertelemelerini talep etti.

NOTLAR DÜŞTÜ
Dubai World'un 59 milyarlık borcunun yanısıra bankacılık, gayrimenkul ve ulaşım alanındaki toplam borçları 80 milyarı bulan Dubai Emirliği'nin borç erteleme açıklamasının ardından kredi derecelendirme kuruluşları Standard & Poor's ve Moody's Dubai'nin bazı kamu bağlantılı kuruluşlarının kredi notlarını birkaç kademe düşürdü. Moody's bazı iştiraklerin kredi notunu yatırım yapılamaz seviyeye indirirken, S&P yeniden yapılandırmanın teknik olarak iflas sayılabileceğini kaydetti. Dubai şirketlerinin yapımını üstlendiği dünyaca ünlü yatırımlar arasında 'Jumeira Palmiyesi' ve dünyanın en yüksek binası olması planlanan ancak kriz nedeniyle yapımı tamamlanamayan Dubai gökdeleni de yer alıyor. Palmiye şeklindeki deniz villaları için yapılan 3.5 milyar dolarlık borçlanmanın 14 Aralık'ta geri ödenmesi bekleniyordu.

70 dev alacaklı kapıda
Borçlarını ödeyebilmek için alacaklılarından Mayıs 2010’a kadar 6 ay erteleme isteyen Dubai World’ün 70 civarında alacaklısı var. Bunlar arasında en başta Abu Dhabi Ticari Bankası geliyor. Ertelenmesi istenen borcun yaklaşık 40 milyar doları da Avrupa bankalarına ait. Bu bankalar arasında da Credit Suisse, HSBC, Barclays, Llyods ve Royal Bank of Scotland bulunuyor. Dubai yönetimi borç erteleme açıklamasının ardından uluslararası vergi ve danışmanlık şirketi Deloitte’a başvurarak Dubai World’ün yeniden yapılandırılmasını istedi.

Piyasalara 80 milyar dolar borcu var
Fazla petrol geliri bulunmayan Dubai, hızlı büyümesini ve büyük inşaat projelerini finanse etmek için sermaye piyasalarına bağlı durumda. Son durumu yorumlayan İngiliz Matrix Group yöneticisi Norval Loftus, “Dubai, yatırımcıların en nefret ettiği duruma düştü” açıklamasını yaptı. Dubai’nin 80 milyar dolarlık borcunun 59.3 milyar doları Dubai World’den geliyor. Şirketin elinde 2008 sonu itibariyle 99.6 milyar dolarlık da varlık bulunuyor. Dubai’nin gelecek ay 4.3 milyar dolar ve ocakta da 4.9 milyar dolar borç ödemesi bulunuyordu.

Ülkesinin hem şeyhi, hem CEO’su
Dubai Şeyhi Muhammed bin Raşid el Maktum (62), turizm ve finans merkezi haline getirmek için çalıştığı Dubai’yi Palmiye Adası, Burj el Arab Oteli ve dünyanın en uzun binası 800 metrelik Burj Dubai kulesi gibi iddialı projelerle meşhur etti.
ABD ekonomi dergisi Forbes’un sıralamasına göre, 12 milyar dolarlık kişisel servetiyle dünyanın en zengin 5. kraliyet mensubu. Abu Dhabi şeyhi el Nahyan ise 18 milyar dolarlık servetiyle en zengin 3. asil. El Maktum’un Hind bint Maktum bin Juma el Maktum ile Haya bint el Hüseyin adlı iki eşi bulunuyor. Haya bint el Hüseyin, Ürdün Kralı Abdullah’ın da kardeşi. Sekizi erkek, 11’i kız 19 çocuğu bulunan el Maktum çocuklarını spora teşvik ediyor. Kızı Maitha, Birleşik Arap Emirlikleri tekvando milli takımında. Dünyanın en fazla yarış atına sahip ismi olarak bilinen el Maktum’un 68 atı İstanbul dahil olmak üzere birçok kentte koşuyor ve ödüller kazanıyor. El Maktum’un Japonya, Avustralya ve ABD’nin aralarında olduğu 6 ülkede haraları bulunuyor.
El Maktum, ülkedeki yatırımları gerçekleştiren Dubai Holding’in yüzde 99.67 hissesine sahip. Ülkesinde geleneksel kıyafetlerle dolaşmayı tercih eden el Maktum, özellikle at yarışları için İngiltere’ye gittiğinde ise bir İngiliz centilmeni gibi giyiniyor.

Şeyh Maktum ‘İyiyiz, sorun yok’ diyordu
- 2.5 milyonluk nüfusuyla ülkenin en kalabalık emirliği olan Dubai, petrol zengini Abu Dabi emirliğiyle birlikte ülkede veto gücü bulunan en nüfuzlu iki emirlik.
- Dubai’yi 1833’ten beri El Maktum hanedanı yönetiyor. Abu Dabi’nin başında ise El Nahyan hanedanı var. Şu anki Dubai Şeyhi Muhammed bin Raşid Maktum, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Başbakanı ve Başkan Yardımcısı.
- Abu Dabi’yi yöneten el Nahyan ailesi projeler konusunda muhafazakâr olarak bilinirken Dubai’yi yöneten el Maktum ailesinin tüm projeleri dünyanın ilgisini üzerine topluyor.
- Ana gelirleri finans, emlak ve turizm olan Dubai’nin ekonomisinde petrol ve doğalgazın payı ise yüzde 6 seviyesinde. El Maktum, Dubai’yi yıllardır bir finans ve turizm merkezi haline getirmeye çalışıyor.
- Küresel krizle birlikte Maktum, ülkedeki fazla likiditeyi ve inşaat sektöründeki fazla açılma iddialarını kabul etmiyordu.
- Maktum, iki ay önce bir röportajda borçlar sorulduğunda, “Hiçbir endişemiz yok. İyiyiz” dedi. Bu ay da Dubai’yi eleştirenlerin sesini kesmesini söyledi.
- Son dönemde Dubai World şirketindeki gidişattan pek memnun olmayan Maktum, başkan Sultan Ahmed bin Sulayem’i geçen hafta Dubai’nin ana holding şirketlerinden Investment Corporation of Dubai’nin yönetiminden çıkarmıştı.

Körfezin hissedar olduğu Daimler, Porsche ve Sainsbury hisseleri düşüşte
Küresel krizin etkilerinin yavaş yavaş geçtiğinin konuşulduğu bir ortamda, Dubai’nin iflasın eşiğine gelmesi dünya piyasalarını paniğe sevk etti. Avrupa borsalarında açıklamanın getirdiği endişeyle yüzde 2’nin üzerinde düşüşler yaşandı. Asya borsalarındaki düşüş rakamı yüzde 4’leri buldu. Şirket hisselerine bakıldığında en büyük düşüş Londra borsasında yüzde 7’yle ING bankası hisselerinde oldu. Dubaili yatırımcıların hissedar olduğu Alman Daimler, Porsche ve İngiliz perakende devi Sainsbury’nin hisselerinde düşüş yaşandı. Aabar’ın yüzde 9.1’ine, Kuveyt’in yüzde 6.9’una sahip olduğu Daimler yüzde 4.55, QIO’nun yüzde 26’sını kontrol ettiği Sainsbury hisseleri ise yüzde 1.65 düştü. Yüzde 10’u Qatar Holding’e ait olan Porsche hisselerindeki düşüş yüzde 5.05 oldu. Dubai’nin borç erteleme açıklamasının piyasaların kapalı olduğu İslam dünyasının Kurban Bayramı ve ABD’nin Şükran Günü’ne denk getirilmesi dikkat çekti.

Ünlülerin yatırım merkezi
Dubai’nin hızlı büyümesinde büyük rolü bulunan Dubai World, liman işletmeleri ve dünya çapında inşaat projelerine sahip. Dubai World’e ait inşaat şirketi Nakheel, halen yapımı devam eden çok iddialı ‘Palmiye Adası’ (Palm Jumeirah) projesinin sahibi. Palmiye Adası’ndan ev aldığı bilinen Brad Pitt ve eşi Angelina Jolie ile David Beckham gibi ünlülerin durma tehlikesi yaşayan Dubai projelerinden etkileneceği belirtiliyor.

Analistler ‘kusursuz fırtına’ dedi
Torontolu RBC Capital Markets yöneticisi Nick Chamie, “Dubai, küresel likidite bolluğunun en büyük göstergesiydi. Bu olaydan sonra dünya çapında, özellikle gelişmekte olan ülkelerde iflaslar görülmeye başlanabilir” yorumunda bulundu. Nakheel’in ayakta
kalması için Dubai’nin şirkete çok büyük para enjekte etmesi gerektiğini belirten Commerzbank stratejisti Luis Costa ise, “Şu andaki şartlar kusursuz fırtına” dedi. İsviçre’nin en büyük bankası UBS, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Nakheel’in iflasını önleyeceğine inandıklarını açıkladı.


KRİZDE EMLAK BALONU PATLADI BATIŞLAR GELDİ
- Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yedi özel emirliğinden biri. Krizde batma noktasına gelen Dubai’nin yıldızının söneceği, Abu Dabi’nin BAE’yi eline geçireceği konuşuluyor.
- Dubai BAE’nin petrol dışı genel ticaretinde önemli pay sahibi.
- Petrolü pek olmayan Dubai’nin milli geliri 75 milyar dolar. 2010 sonuna kadar 22, 2012 sonuna kadar 50 milyar dolar borç ödemesi gerekiyor. Bu rakam üç yılda milli gelirin üçte ikisine denk geliyor.
- Dubai, 2009’un ilk çeyreğindeki 56 milyar dolarlık ihracatını yılın ikinci çeyreğinde yüzde 6.5 arttırdı. BAE’nin toplam ihracat rakamı 210 milyar doları (2008) buldu.
- Serbest bölgeleri ve yabancı yatırımlarla Ortadoğu’nun önemli ticaret üssü olan Dubai, birçok uluslararası şirketin Ortadoğu merkezi.

Projeler elde kaldı
- Son 10 yılda başta emlak olmak üzere turizm, finans alanında büyük yatırımlar yapıldı.
- Dubai’nin yabancı sermaye ve dev inşaat projelerine dayanan büyüme modeli global krizle birlikte adeta son buldu.
- Petrol fiyatlarının yükselişiyle birlikte BAE’nin artan ihracat gelirleri, 2009’da petroldeki düşüşle birlikte ülke ekonomisini olumsuz etkiledi.
- Kriz Dubai’de art arda proje iptallerine yol açtı. İnşaat, turizm, konutta başlayan 100’ü aşkın önemli projenin durdurulduğu veya iptal edildiği belirtiliyor. Sadece Dubai’de kriz nedeniyle yaklaşık 24 milyar dolarlık konut projesinin iptal edildiği tahmin ediliyor.
- 2008’e kadar Dubai’de gayrimenkuller inşaat başlamadan satılıyor ve sürekli prim yapıyordu. Global krizle son bir yılda ofis fiyatları yüzde 58, rezidans fiyatları yüzde 43 düştü. Tamamlanmış ofislerin yüzde 59’u kiracı bekliyor.

Abu Dabi’den destek
- Ertelenen projeler bankalarla şirketlerin finansal ilişkilerini olumsuz etkiledi.
- Dubai hükümeti 2009’da 20 milyar dolarlık bono programını yönetmesi için bir destek fonu kurdu.
- Dubai, şubatta Abu Dabi’ye 10 milyar dolarlık bono satışı yapınca durum bir kurtarma operasyonu olarak görüldü. Çarşamba günü de
Dubai’den Abu Dabi’ye 5 milyar dolarlık daha bono satışı yapıldı.
- Ancak Abu Dabi’nin artık daha fazla yardıma çok da sıcak bak-maya-bileceği belirti-liyor.

İngiltere’deki gayrimenkuller satılabilir
Bazı alacaklıların borçları Mayıs 2010’a erteleme isteğini kabul etmemesi durumunda, Dubai yönetiminin uluslararası gayrimenkul varlıklarını acilen satmaya başlayabileceği belirtiliyor. Emlak uzmanları Dubai yönetiminin yakın bir zaman dilimi içinde özellikle İngiltere’deki gayrimenkul varlıklarını satmak durumunda kalabileceğini söylüyor. Kredi piyasalarında güvenin anahtar kavram olduğunu belirten uzmanlar, Dubai’nin güvenilirliğini daha fazla zedeletmemek için uğraşacağını dile getiriyor.

aktifhaber

IMF: Büyüme yıl sonunda yavaşlayacak
11.09.2010
IMF, ''küresel ekonomideki büyümenin muhtemelen yıl sonuna doğru yavaşlayacağını'' bildirdi.

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bilgilendirme notunda, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaşlamasından finansal sektördeki zayıflık ve bazı ulusal ekonomilerde güven krizini sorumlu tutularak, gelişmiş ülkelere bu sorunu halletmeleri için bütçe açıklarını azaltma çağrısında bulunuldu.
ABD emlak piyasasındaki kötüleşme gibi potansiyel risk unsurlarının durumu daha da kötüleştirebileceği uyarısında bulunan IMF, ülke borçları piyasasında daha fazla sorun çıkma olasılığı bulunduğuna işaret etti.
Hükümetlere, daha az ihracata odaklanmaları ve iç talebi daha fazla teşvik için Asya'dakiler dahil gelişmekte olan piyasalarla ekonomilerini yeniden dengeye kavuşturması çağrısında bulunan IMF, gelişmiş ekonomilerin bütçe açıklarını azaltırken, ihracatı artırmaya ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pts Ksm 30, 2009 10:12 pm    Mesaj konusu: Putin: Krizden çıkışın zor olacağını gösterdi Alıntıyla Cevap Gönder

Salih Selçuk
Kriz ve devletlerin zincirleme çöküş mekaniği

Ekonomik kriz, 2007 Temmuz ayından beri dünyanın bir numaralı gündem maddesi. Krizin başladığı yıl yirmidokuz bine yakın çalışanıyla, dünyanın en büyük bankalarından Lehman Brothers iflas edince, bankanın verdiği genel zararın elli ile yetmişbeş milyar Dolar arasında olduğu tahmin edilmişti. Diğer bankaların da batma korkusu, endüstrileşmiş zengin ülkeleri harekete geçirdi. 2008 sonunda ABD, AB ve Japonya'da -halkın vergilerinden oluşan- keselerin ağzı açıldı ve özel bankalar paraya boğuldu. Bankalara aktarılan paraların miktarı konusunda çelişkili sayılar telaffuz edilmekle birlikte, yardımın iki trilyon ile dört trilyon Dolar arasında olduğu söyleniyor. Bu sayede bankaların, birbiri ardından çöküp, reel ekonomiyi de beraberlerinde çöküşe sürüklemeleri (-kısa bir süreliğine) önlendi.

Şimdi asıl konu, bankalara verilen bu olağanüstü miktarlardaki paranın ne olduğu (ve bu kadar çok paranın -ekranlardaki sayılara yeni sıfırlar eklenivermediyse- nerden geldiği). Mayıs başında yaşanan ürkütücü borsa düşüşleri, bu önemli konuyu yeniden gündeme getirdi. Dünya basınının popüler gazeteleri ve dergileri ilk kez devletlerin zincirleme çöküşü ihtimalinden bahsettiler (mesela bkz. Der Spiegel 3.5.10). ilk önce gündeme gelen elbette Yunanistan oldu (ondan çok önce gündeme gelmiş olan İzlanda, İrlanda gibi ülkeler unutulmuş görünüyor) Durum biraz “garip.” Ortada/piyasalarda dolaşan devasa miktarlardaki paranın yatırım yaptığı alanlardan hiçbirinde yüklü kar edilememesi gibi bir durum söz konusu. Ve paranın gittiği, yatırım yapılan bu alanlar arasında reel ekonomi alanını sayan yok!

Bankalara trilyonlarca Dolar para pompalanmasının amacı, reel ekonominin canlandırılmasıydı. Bankalar, paraya sıkışan reel ekonomiye irili ufaklı krediler vermeliydiler -ki, yatırımlar artsın, istihdam olsun, geniş kesimlerin eline yeteri kadar para geçsin, -ki üretilen onca ürün tüketilsin, böylece (reel) ekonomi dönsün.

Ama sistemin mantığına uyan, beklentilere uymayan bir şey oldu ve bankalara verilen para reel ekonomiye değil sanal ekonomiye aktı. Çünkü reel ekonomiye yatırım yapıp kısa sürede yüksek miktarlarda kar etmek, 1970'li yıllardan beri düşen bir eğri çizmektedir. Günümüzde reel ekonomiye yatırım yaparak kar etmek oldukça zordur ve meşakkatlidir, ama borsada oynamak çok kolaydır. Bilgisayar faresinin bir tık ötesinde, birilerine maaş ödemeden çabuk kazanç elde etmek... Bunun sonucu şöyle oldu:

Sırf vahşi spekülasyon nedeniyle petrol fiyatları geçen yıl ikiye katlanmıştı. Aynı şekilde altın fiatları yüzde 30 artmıştı -artış hızla devam ediyor. Spekülasyon sonucu fiyatı en çok yükselen kalemlerden biri de portakal suyu konsantresidir mesela. Çok aranan ürün olmasından değil, sırf spekülatörlerin para sevdası yüzünden fiyatı yüzde 80 artmıştır. Vahşi piyasa ruhunu aynen devam ettiren bankaların kazançları ise inanılmazdır.

Amerikan Yatırım bankası Goldman Sachs'ın 16 Ekim 2009'da yaptığı açıklamaya göre banka, sadece Temmuz ile Eylül ayları arasındaki 3.2 Milyar Dolar kar etmişti (bir önceki yıldan dört misli fazla). 11 Kasım 2009'daki verilerine göre Britanyalı Barclays bankası üçüncü çeğrekte 4.4 milyar Pfund Sterlin ile bir yıl öncesine göre karını ikiye katlamıştır. (Die Zeit, 14.1.10) Bankalara verilen paralar sayesinde çökmekten kurtarılan global ekonominin halka pek yararının olmadığı gibi bir durum çıkmıştır ortaya. Haberlere göre sadece 2009 Aralık ayında ABD'de 85.000 iş pozisyonunun üzeri -başta rasyonalleştirme olmak üzere- çeşitli nedenlerle çizildi (Telgraph, 8.1.10). Bunun tek anlamı işsizliktir. Amerikan Hazine Bakanı Timothy Geithner 2010 yılında ABD kamu borcunun 1.6 trityon Dolara erişeceğini söyledi. Geçen yıl 1.4 trilyon Dolardı ve bu miktarın 300 milyar Dolarlık kısmı Ekim-Kasım aralığı içinde, yani bir ay içinde yapılmış borçlardı. Büyük bankalar sıkışınca devletlerden devasa paralar aldılar ve çökmekten kurtuldular. Fakat bu borçlar ortadan kalkmadı, devletler tarafından üslenilmiş oldu. Şimdi borçlanan devletler sıkışıyor ve borçların döndürülemez/çevrilemaz olabileceği bir aşamaya doğru ilerliyorlar. Bankalar borçlarını devletlere yüklemişlerdi. Ama devletlerin sıkışınca borçlarını yükleyebilecekleri bir yer yok. Borçlanmalar, alacaklı-verecekli devletleri karşı karşıya getirebilirler.

Krizin daha başında, (Kasım 2008'de) bankaların kurtarılması olayının, “borçların devletleştirilmesi” anlamına geldiğinden söz etmiştik (Bkz. Haber10'daki “İyimserlik katsayısı, 'güven endeksi' ve ekonomik kriz” başlıklı yazı). Halen ABD için çevrilebilir olduğu düşünülen bu devasa borç miktarının büyüme mekaniğinin, büyümeye nereye kadar izin vereceği önemli. Geçen yıl ve geçtiğimiz haftalarda iflasın eşiğine gelen Yunanistan örneği ve onu Portekiz, İspanya, Ukrayna, hatta İtalya gibi ülkelerin izleme ihtimali, krizin yeni aşamasında devlet borçlanmalarının kritik bir sınıra dayanmakta olduğunu gösteriyor. Mütemadiyen artan ve geriye ödenmesi artık imkansızlaşan borçlar daha nereye kadar sürdürülebilir? Globalleşmenin bir sonucu olarak giderek daha az vergi toplayabilen, varlıklarını özelleştiren ve esasen borçlanmalar özerinden dönebilen devletler, daha nereye kadar dönebilirler? Borçlanma sınırı neresi?

İspanya devleti 19'uncu yüzyılda borçlerinı ödeyemeyip tam ondokuz kez iflas etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun iflası ve Düyun-u Umumiye de henüz unutulmadı. Fakat kapitalizmin ilk dönemlerindeki devlet çöküşleri, dünyanın bütününü etkilemiyordu. Çünkü ekonomiler aslen kendi milli sınırları içerisinde/dahilinde işliyordu. Bu yapı, zincirleme çöküşlere karşı bir garantiydi. Şimdi ulusal sınırlar ötesi global bir ekonomi var. Son zamanda sistem eski vahşiliğini yitirdiyse de, devletler birbirine bağlı, hatta bağımlı olmaya devam ediyor. Devlet iflaslarının bir domino etkisi yapması ve düşen bir devletin beraberlerinde başka devletleri de sürüklemesi gibi tehlikeli bir durum söz konusu. Sistem bir yerinden çökmeye başlarsa, bunun etkilerinin nereye kadar gidebileceği bilinmiyor -çünkü bu konuda edinilmiş bir tecrübe henüz yok. Mesela Yunanistan'daki olası bir devlet iflasının ve çöküşün boyutlarının -Türkiye veya İtalya açısından veya başka bir devlet açısından- ne olacağını kimse bilmiyor. AB'nin Yunanistan'a mutlaka yardım etmek zorunluluğunun ardında böyle bir haklı korku yatıyor. Bu nedenle Yunanistan gibi görece önemsiz bir ülke de olsa, çöküşü engellemek için azami çaba göstermek büyük önem kazanıyor. Ama galiba asıl soru şu: Bıçak sırtında seyreden bu durum nereye kadar sürdürülebilir? Ardından başka ülkeler gelirse -ki gelmesi bekleniyor- o zaman ne olacak, ülke nasıl kurtarılacak?

Kriz mekaniği bize, milli sınırlar içinde işleyen ve 'Yeni Milli Ekonomi' denebilecek ekonomilere dönüş istikametinde reformlar yapmadan devletlerin zincirleme çöküşünü önlemenin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Henüz kimse kulak asmasa da, kronik işsizliğin hüküm sürdüğü yerlerden başlayarak alternatif milli ekonomik sistemleri devreye sokmanın zamanı geliyor. Bunlar da sır değil. Özelleştirmeleri durdurmak, ve mümkün olduğunca az para kullanan yerel kamusal mal/hizmet değiştokuşu/üretimi sistemleri örgüyleyerek (ve belki bazı kamulaştırmalarla) “işe” başlanabilir. Giderek ölümcül bir tuzağa dönüşen global ekonominin zincirleme reaksiyonlarından korunmak konusunu ciddiye almak ve o zinciri bazı yerlerinden kırmaya hazırlanmak gerekiyor.

Salih Selçuk
selcuksalihcaydi@gmail.com
www.konstantiniye.blogspot.com

Yunanistan'a yaklaşan neoliberal kasırga
Nihal Kemaloğlu
nihal.kemaloglu@aksam.com.tr

Küresel ekonominin içine düştüğü çıkmazın derinliğini, Yunanistan'ın 300 milyar euroluk borcu gösterdi.
Aşırı borç sarmalının euoroda yarattığı 'ekonomik şiddet', Yunanistan kıyılarını dövüyor.
Uzmanlar 'euro bölgesi' Avrupa'nın finans krizinden euronun yenilgisiyle çıktığına dikkat çekiyorlar.
Yunanistan Başbakanı Papandreu, hafta başında yardım talebiyle ABD'yi ziyaret ederek 'yıkıcı spekülatif finansı' şikayet etti.
Küresel piyasaların finans saldırılarının Avrupa'daki adresi Yunanistan, AB'de tam bir şok etkisi yaratmıştı.
Almanya'nın başını çektiği AB'nin yaylım ateşine tutularak 'şamar oğlanı' haline getirilmişti.
Euronun ifşa olan dayanıksızlığından suçlu bulunan Yunanistan, Almanya patronajındaki AB'den sıkı fırça yedi.
Hem IMF'nin hem de AB'nin acı reçeteleri Yunanistan için hazır ve ülke ekonomik vesayet altına alınacak.
Bu arada IMF'ye şüpheli bakan üyeleriyle AB de Avrupa Para Fonu kurmaya karar verdi.
Euronun geleceğini sağlama almak için Avrupa Para Fonu yeterli olabilecek mi?
Kumarbaz spekülatörlerin euroyu sarsıp dolara koşarkenki zafer sarhoşlukları hala sürüyor, kar rekortmeni 'şişman kedi' Goldman Sachs'ın Yunanistan'ın borçlarını gizleyerek iflası tetiklediği açığa çıktı.
Çünkü spekülatif finansın 28 Ocak gecesi Atina'da Yunanistan'ın ipini çektiği ve kutlama yaptığı yazıldı.
Yunanistan krizinden cebini dolduranlar şimdi de onarım dönemi için de pusuda bekliyorlar.
Çünkü gerek AB'nin gerekse IMF'nin ülkede girişeceği köklü operasyonlar tamamen Yunan halkının ödeyeceği toplumsal faturalardan oluşuyor.
Kamu kaynaklarının ve birikimlerinin el değiştireceği, küresel finansın yeniden 'oyun alanına' dönüşecek olan bu ülkeye şimdiden adalarını satması tavsiye ediliyor.
Yunan halkının güçlü sosyal hakları ve çalışma koşulları da acilen 'yapısal reformlarla' katledilecek.
'Müsrif Yunanlı' algısına kendini kaptıran Almanlar, 'erken kalksınlar, onların emekliliklerini biz mi ödeyeceğiz' derken neoliberal kasırga Yunanistan'a yaklaşıyor.
Piyasalaşmanın ayak sesleri kuvvetleniyor.
AB'nin de IMF'nin de hedefinde Yunan halkının geniş sosyal hak ve kazanımları var!
Yunan hükümetinin, 'kamu maliyesinden başlayarak ücretleri indirecek, emekli maaşlarını donduracak, vergileri artıracak' radikal tedbirleri bile yeterli bulunmadı.
Önümüzdeki üç ay içinde 25 milyar euroyu bulması gereken Yunanistan'ın, geçen hafta 5 milyar euroluk tahvil ihracına 14 milyar euroluk talep gelmesi bile 300 milyar borcu olan ülkede ortalığı yatıştırmadı.
Yunanisan'da 15 gün içinde yapılan iki genel grevde halk 'faturayı zenginler ödemeli' diye gösteriler yaptı.
Yunan halkı kitlesel grevlerle hayatı durdurarak mücadele ediyor, toplumsal refleksleri güçlü Yunanlılar, neoliberal dalgaya karşı durma eğiliminde.
Yani Yunanistan'ı dümdüz ederek piyasalaştırmak bayağı zor görünüyor.

http://www.aksam.com.tr/2010/03/13/yazar/16647/nihal_kemaloglu/yunanistan_a_yaklasan_neoliberal_kasirga.html


Nihal Kemaloğlu
nihal.kemaloglu@aksam.com.tr
Neoliberalizm'in kırık kalbi; Dubai
Altın varaklı Neoliberal köpük, Dubai söndü. Neoliberalizm'in, insanlık tarihinin kazanımlarının bütün ölçüleri, sınırları ve değerlerini bitirdiği yer olan Dubai 'faniliğini' idrak etti.
Estetiğin, mimarlığın ve sanatın Disneyland mantığında yitirilip bir gösteriye dönüştüğü ifrat ve israf merkezi, hayalet finans kent şimdilerde.
Aşırı finanslaşmanın çağırdığı aşırı açgözlülükle daha fazla ayakta kalamayacağını anladı.
Neoliberalizm'in sınır tanımayan egosu; Dubai 'dünyevi abartılarının' faturasını ödeyemiyor.
Şimdi sıcak para denizinin üzerinde yükselen zehirli kağıt kuleler devriliyor.
Hiçbir kayıt ve denetimin olmadığı Dubai'de' küresel finans' tanrılaştırılarak ağırlandı.
İnsanın hayal gücünü zorlayan plastik alem, Neoliberalizm'in ahlaki ve kültürel bozgununun da dev vitriniydi.
Çölde kayak, Jurassic Park kurmak, Louvre Müzesi'ni getirtmek, Sorbonne Üniversitesi'ni açma teşebbüsü 'parayı' tek ilahi güç kabul eden Dubai'nin marifetleriydi.
Tasarım ve marka çöplüğü Dubai, post-modernliğin Babil Kulesi olarak küresel sefahatın adresiydi.
'Satılık' kim ve ne varsa bu Neoliberal görgüsüzlüğün önünde diz çöküp kendini satışa sundu.
Ekolojisi suni, işçileri köle, liberal emirlik 'küresel finans'ın vatanı olmuştu.
Devasa show-room, finans ve petrol kadar savaş ve terör sektörlerinden
gelen kirli paraları da aklıyordu.
Küresel mafyöz ilişkilerin göbeğindeki Dubai hiç de masum değildi.
Irak'ta görev yapan ve Felluce katliamının sorumlusu Amerikan ordusunun paralı askerlerinin şirketi Black Water'in bile merkezi Dallas'tan Dubai'ye taşımıştı.
(..)
Dünyanın en pahalı ve renkli seks endüstrisi yine Dubai'deydi.
1000 dükkanlı alışveriş merkezleriyle, şahlanmış küresel tüketim arzularını
daha da kamçılayarak kendini tüketim mabedi olarak pazarladı.
Güney Asyalı işçilerin pasaportları toplanarak kölelik koşullarında ayda 100 dolara çalıştırıldığı Dubai'deki Hindistan Elçiliği 2008'de sadece 149 Hindistanlı işçinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Yani spekülatif karlara dadanan yapay finans adasının günahları dizboyu idi.
Akan sıcak parayla hızla şımarık ve yeni zengin müteahhide dönen Dubai'yi şişik emlak sektörü dinamitledi.
Küresel kriz sonrası geçen yıl 30 milyar dolarlık konut projesi ellerinde patladı.
Dış borcu 100 milyarı bulan Emirlik altı aylık borç erteleme istedi.
Bu erteleme küresel ekonomide ağır bir taciz olarak algılandı..
Serseri finansın yeniden şişirilen balonlarının ve kumarbaz spekülatörlerinin yürekleri ağzına geldi.
Yüksek riskli kağıtları Dubai rüzgarıyla uçuşacak mı?
Ya da Neoliberalizm'in kriziyle batan şirket ve bankalardan sonra batan ülkeler evresine mi geçiliyor bilemiyoruz.
Ama Neoliberalizm'in kaleleri 'finans kentler' zangır zangır sallanıyor.

http://www.aksam.com.tr/2009/12/08/yazar/15417/nihal_kemaloglu/neoliberalizm_in_kirik_kalbi__dubai.html

Bosna Hersek, memur maaşlarını ödeyemiyor

17:22 - Dünyada yaşanan ekonomik krizin en fazla etkilediği ülkelerden biri olan Bosna Hersek'te, özel şirketlerin ve bazı devlet kuruluşlarının çalışanlarına maaş ödemede sıkıntılar yaşadığı bildirildi. Dünyayı etkileyen ekonomik kriz Bosna-Hersek'te etkisini yoğun olarak 2009 yılının ortalarında hissettirmeye başladı. Ekonomik krizle birlikte geçen yıl ülkede binlerce şirketin hesapları bloke edildi. 14.07.2010 SARAYBOSNA netgazete


Kapitalizm : Bir Aşk Hikayesi
Korkut Boratav
Sol

Michael Moore filmleriyle Amerikan toplumunu eleştirmeye devam ediyor.

Öncekileri hatırlatayım: Kapanan fabrikalarıyla birlikte işlevsiz kalan geleneksel işçi sınıfının kaderi, Amerikalıların silah tutkusu, 11 Eylül’den Irak saldırısına uzanan dönemde Bush yönetiminin marifetlerinin teşhiri, Amerikan sağlık sisteminin insafsız eleştirisi…

Şimdi de 2007-2009 krizini vesile ederek doğrudan doğruya Amerikan kapitalizmini hedef alıyor: Bu hafta Türkiye’de de gösterime giren Kapitalizm: Bir Aşk Hikâyesi…

Michael Moore’un, son yıllarda Amerika’dan çıkan en etkili muhalif olduğunu düşünüyorum. Kendisine bir Oscar, bir de Altın Palmiye ödülleri getiren belgesel sinemayı çarpıcı bir biçimde kullanıyor. Konusunu doğrudan doğruya insan hikâyelerine taşıyarak işliyor. Kapitalizm: Bir Aşk Hikâyesi de böyle bir film.

Kriz ortamındaki Amerikan kapitalizmini de tek tek insanlar üzerinde odaklanarak eleştiriyor.

***

Emekçi katmanlardan filme taşınan insan manzaralarından örnekler vereyim:

İpotek borçları nedeniyle konutlarından polis zoruyla tahliye edilen insanları görüyoruz… Bu insanların önemli bir bölümü, uzun yıllardan beri oturdukları evlerden çıkartılıyor; zira, komisyoncuların, bankaların iğvasına kanarak konutlarını ipotekleyerek ilaveten borçlanmışlar ve tökezleyince evleri satılmış.

Yirmi yıldır oturdukları konuttan polis zoruyla çıkarılan aileye emlâk komisyoncusu soruyor:

“Evin son temizliği için dışarıdan insan tutacağız; isterseniz siz temizleyip bin dolar kazanın…”

Kabul ediyorlar. 81.000 dolarlık borç nedeniyle tahliye ettikleri kendi evlerini temizleyip yeni sahipleri için hazır hale getirdikten sonra bin doları alıyor; kamyonetlerine binip kayboluyorlar.

Havayollarının bunalıma girmesi bahanesiyle maaşları düşürülen ve “yoksul Amerikalılar sınıfına” katılan pilotlar…

Bazıları, yoksullara dağıtılan yiyecek karnelerine muhtaç kalmış; birisi mesai saatleri dışında köpek gezdirerek; bir başkası kanını satarak ek gelir kazanıyor.

Dev perakende zinciri Wal Mart’ta çalışırken kansere yakalanıp ölen adamın hikâyesini karısından izliyoruz. Hastanelere 100.000 dolar borçlanmışlar.

Cenaze kalktıktan sonra öğreniyor ki Wal Mart kocası için bir hayat sigortası yapmış; ne var ki, sadece şirketin yararlanabileceği türden bir sigorta… İşçinin ölümü, aileyi iflasa sürüklerken, Wal Mart için kazanç kaynağı olmuş.

Bir hayli yaygın olan bu tür sigortalara, finans çevrelerinde “köylü sigortası” dendiğini öğrenen dul kadın, “bu köylü lâfı çok ağırıma gitti” diyor.

Özel şirketler tarafından “işletilen” çocuk hapishanelerinden manzaralar izliyoruz.

Öyle anlaşılıyor ki, hapis süresi uzadıkça işletmenin kârlılığı artmaktadır. Basit kabahatler nedeniyle bir-iki ay hapis cezası alan yoksul çocukların hapis süreleri çeşitli bahanelerle birkaç kat uzatılmaktadır.

***
İşçi sınıfı kökenli solcular diyalektik düşünmeye kendiliğinden yatkın olurlar.

Moore da böyle olduğu içim emekçilerden başlattığı hikâyesini karşıtlarıyla bağlantılandırıyor; sürdürüyor. Böylece Amerikan kapitalizminin egemen, yönetici sınıflarından, onların sözcülerinden de “manzaralara” ulaşıyoruz.

Amerikan ekonomisini yöneten kişilerin büyük şirketlerle göbek bağlarını Moore tek tek ortaya koyuyor.

Ve gösteriyor ki, bunlar, dev bankalara hizmet ederken kazandıkları milyonlarca doların “karşılığını” hükümete geçtikten sonra eski şirketlerini doğrudan veya dolaylı yöntemlerle ödüllendirerek fazlasıyla ödemişlerdir.

Ünlü banker Warren Buffett’in “finansal sistemin kitle imha silahları” olarak adlandırdığı ve krize yol açtığı söylenen “finansal araçlar”dan bazıları, örneğin türevler, batık kredi takasları ne anlama gelmektedir?

Wall Street’teki ofislerinden çıkan bankerlere, uzmanlara mikrofon uzatıyor; yanıt alamıyor.

Harvard’lı ünlü profesör (ve IMF’nin eski baş ekonomisti) Kenneth Rogoff’a ulaşıyor; profesör açıklamaya çalışıyor; tökezliyor, beceremiyor.

Bankalara 700 milyon dolar aktaran kurtarma operasyonunun izlerini sürmeye çalışıyor. Kongre’de bu süreci denetlemeyi üstlenen kişiye soruyor:

“Bu para şimdi nerede?”

Cevap,

“bilmiyorum”.

Moore’u, bundan sonra elinde bir torba; “vatandaş olarak paramı geri almaya geldim” diyerek tek tek dev bankaların kapılarında görüyoruz.

***

Michael Moore’un filmi, “krizden tablolar” olarak başlıyor; hızla kapitalizmin eleştirisine dönüşüyor.

“Kapitalizm paranın egemenliğine dayandığı için özünde anti-demokratiktir; acımasızdır; habistir; ortadan kaldırılmalıdır.”

Bu mesaj, film boyunca Moore’un, din adamlarının, sıradan insanların ağzından sık sık tekrarlanıyor.

Sistemin kötülükleri, Moore’a göre, o kadar açıktır ki, isyan haklıdır. Esasen, film boyunca sıradan insanların dayanışmayla, mücadeleyle, fabrika işgaliyla kazandıkları “küçük zaferler” de anlatılmaktadır.

Peki, alternatifi nedir?

Moore Reagan-öncesi Amerikası’na, kapitalizmin refah toplumu düzenlemelerine özlemle bakmakta; Roosevelt’e büyük saygı duymaktadır.

Finans kapital ve savaş lobisi tarafından kuşatıldığını kabul etmesine rağmen Obama’yı hâlâ desteklemekte; bu yüzden de Amerikan solcularının bir bölümüne ters düşmektedir.

(..)

14 Aralık 2009 22:26
Yunanistan'da Büyük Tehlike!
Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, ''Ülkenin batma'' tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, ''Ülkenin borca batma'' tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Papandreu, bu akşam Sosyal Ekonomi Kurulu tarafından Zapion Sarayı'nda organize edilen konferansta yaptığı konuşmada ülke ekonomisi, bütçe açığı ve uygulanacak ekonomik önlemler paketine değindi.

''Herkesi Yunanistan'ın yeniden inşası için milli gayret göstermeye davet eden'' Papandreu, ''önümüzdeki 3 ay içinde onlarca yıldır yapılmayanları yapmak üzere kararlarımızı alacağız'' şeklinde konuştu.

''Ülkenin borca batması'' tehlikesine dikkat çeken Papandreu, durumun açık olduğunu ve Yunanistan'ın egemenlik haklarıyla da ilgili olduğunu kaydetti.

İktidarın ''Ya değişiriz ya da batarız'' sloganının her zamankinden daha fazla gündemde olduğunu belirten Papandreu, derinliği olan değişikliklere gidilmesinde kararlı olduğunu söyledi.

Papandreu, ''Ufak çaplı tamirattan söz etmiyoruz. Her alanda adil değişikliklere gideceğiz. Bir çok düzenleme can acıtacak. Hepimiz huzurumuzdan vazgeçmeliyiz. Düşük ücretliler ile orta sınıfı ise destekleyeceğiz'' diye konuştu.

Devletin, şeffaflık, demokrasi, insan haklarının korunması, güvenilirlik, sosyal sorumluluk ve dayanışma ilkelerine sahip olması gerektiğini vurgulayan Papandreu, önümüzdeki 3 aylık süreçte, yüksek borcu olan hanelerin desteklenmesine ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi 15 gün içinde iş kurulabilmesini ve bu çerçevede yatırım ile istihdamın artmasını hedefleyen yasal düzenlemeler yapılacağını, ayrıca kamu borcunun bir bölümünün ödenmesi, yeşil kalkınma yönünde çalışmalar ve yasa dışı istihdam ile mücadele gibi konularda gerekli girişimlerde bulunulacağını sözlerine ekledi.

Bağımsız istatistik hizmetleri alınması, seçim kanunun değiştirilmesi, hükümet kararlarının internet ortamında yayımlanması, ekonomik suç ve kamu kurumlarındaki aşırı harcama ile mücadele örneği adımlar atılacağını, ayrıca silahlanma programında değişiklik olacağını kaydeden Papandreu, 2010 yılı hedeflerinin halen GSYİH'nin yüzde 12,7'si oranındaki bütçe açığını 4 puan azaltmak olduğunu da belirtti

Papandreu, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, yüzde 12,7 oranındaki bütçe açığını kontrol altına almak için gereken her şeyin yapılacağını kaydetmişti.

''Çok büyük bir bütçe açığı olduğunu'' söyleyen Başbakan Papandreu, ''Ekonomik çıkmazın 1974'ten sonra ilk defa ulusal egemenliği tehdit ettiğini'' vurgulamıştı.

Öte yandan, Yunanistan Maliye Bakan Yardımcısı Filippos Şahinidis, Yunanistan'ın bütçe açığının da son 16 yılın en yüksek noktasında bulunduğunu belirtmişti.
aktifhaber

Dünyayı sarsan krizin aslı!

30 Kasım 2009, 13:05 Anadolu Haber

Dubainin ağır borç yükünü erteleme talebi, finansal kriz korkularını yeniden canlandırdı. Bunun üzerine Dubai'den açıklama geldi.

El Maktum’un 80 milyar dolar borcu var
Dubai’nin hızlı kalkınmasında önemli bir rol edinen ve hükümetin sahip olduğu Dubai World ile bu şirkete bağlı Nakheel şirketi önceki gün, yeniden yapılanmanın ilk adımı olarak milyarlarca dolarlık borcunun ertelenmesini isteyeceğini açıkladı. Dubai World’ün, ağustos ayı itibariyle 59 milyar dolar borcu bulunuyor ve bu borcun ödemelerinin gelecek yıl mayıs ayına kadar ertelenmesi talebinde bulunuyor. Dubai’nin toplam borcu ise 80 milyar dolar tutarında. Dubai, Arjantin’in 2001 yılındaki 95 milyar dolarlık borcunu ödeyememesinin ardından en büyük borç erteleme talebine imza attı. Borç erteleme talebi, palmiye ağacı şeklindeki adayı inşa eden Dubai World’ün yan kuruluşu emlak şirketi Nakheel için de geçerli bulunuyor. Nakheel aynı zamanda ‘The World’ (Dünya) projesinin arkasındaki şirket olarak da biliniyor. Uzmanlar, yabancı sermaye ve dev inşaat projelerine dayanan gösterişli büyüme modelinin bedelini ödeyen Dubai’nin, BAE’nin en büyük emirliği ve petrolün en fazla üretildiği Abu Dabi’den finansal destek almasını beklediklerini söylediler.

Bankaların 41.5 milyar doları risk altında

Dubai’nin iki şirketinin borçlarını ertelemesini istemesi üzerine önceki günden bu yana özellikle Orta Doğu bölgesine yatırım yapan bankaların hisseleri önemli ölçüde değer kaybederken, bu bankalar milyarlarca dolar zarar etme riskiyle karşı karşıya bulunuyor. BAE Bankalar Derneği’nin verilerine göre, 2008 yılı sonu itibariyle Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) 10 yabancı bankanın risk altındaki toplam kredi tutarları 41.5 milyar dolara ulaşıyor. Birçok banka risk altındaki kredilerinin miktarına ilişkin açıklama yapmazken, Avrupa’nın en büyük bankası HSBC, 2008 yılı sonu itibariyle 17.03 milyar dolar olan kredi miktarının, haziran ayı sonu itibariyle 15.9 milyar dolara indiğini bildirdi. Goldman Sachs uzmanlarının ilk tahminlerine göre, Orta Doğu’da önemli operasyonlar yürüten HSBC ile Standard Chartered, sırasıyla 611 milyon dolar ve 177 milyon dolar zarar edebilir. Japon Sumitomo Mitsui Financial Group’un da zararı birkaç yüz milyon dolara çıkabilir. Güney Kore hükümeti de ülkenin finansal kurumlarının Dubai’de sadece 88 milyon dolarının risk altında olduğunu açıkladı. Dubai’nin kalkınmasında önemli rol oynayan Japon, Güney Kore ve Avustralya inşaat firmalarının da güç duruma düşebileceği yorumları yapılıyor.

Putin: Krizden çıkışın zor olacağını gösterdi

Fransa’da bulunan Rusya Başbakanı Vladimir Putin de, Paris yakınlarındaki Rambouillet Şatosu’nda yaptığı açıklamada, Dubai’nin borç sorunlarının, dünyanın finansal krizden çıkmasının zor olacağını bir kez daha gösterdiğini bildirdi. Putin “Krizden çıkış kolay olmayacak ve dalgalanmalar muhtemel. Bunun (Dubai sorunu) Rusya ekonomisinde etkisi oldu. Ancak sonuçta, krizden çıkma eğiliminin üstün geleceğini düşünüyorum” dedi.

En çok kredi HSBC’nin

Banka Kredi tutarı (Milyar $)

HSBC 17.0

Standard Chartered 7.8

Barclays 3.6

ABN AMRO 2.2

Arab Bank 2.1

Citigroup 1.9

Bank of Baroda 1.8

Bank Saderat Iran 1.7

BNP Paribas 1.7

Lloyds 1.6

Not: 2008 sonu itibariyledir.

Asya ve ABD’de borsalar düştü, Avrupa toparlandı

59 milyar dolar borcu bulunan Dubai World şirketinin borçlarını ödemeyi erteleyeceğini açıklaması, dünya borsalarında ‘finansal tsunami’ korkusu yarattı. Önceki gün şok etkisi yaratan Dubai’nin borç erteleme haberiyle yüzde 3’e ulaşan düşüş yaşayan Avrupa borsaları dün sakin bir gün geçirirken Asya ve ABD borsalarında düşüş yaşandı. Dubai’nin borç ertelemesi haberinden sonra Asya borsalarında kayıplar yüzde 5’i aştı. Japonya’da Tokyo Borsası yüzde 3.2 düşerek temmuzdan bu yana en düşük seviyeye geriledi. Asya’da ayrıca, Hong Kong Borsası yüzde 5, Güney Kore Borsası yüzde 4.7 değer kaybetti. Asya borsalarının ardından güne yüzde 1’e yakın düşüşle başlayan Avrupa borsalarında ise Dubai etkisi fazla sürmedi.

Dün Almanya, Fransa, İngiltere borsalarında yüzde 1’i aşan yükseliş yaşandı. Dubai’deki borç ertelemenin küresel ekonomik toparlanmaya zarar vereceği endişesiyle ABD borsası güne yüzde 1.14 düşüşle başladı.

Borsa Günlük değ. (%)

Japonya -3,20

Hong Kong -4,48

Güney Kore -4,70

Çin -2,40

Almanya 1,19

Fransa 1,39

İngiltere 1,10

Rusya -0,02

Yunanistan 1,44

Brezilya* 0,34

Arjantin* -0,43

Nasdaq* -1,63

Dow Jones* -1,44

* Açılış itibariyle

YÜZDE 4 DÜŞEN PETROL 74 $’A GERİLEDİ

Dubai’nin borçlarını erteleyeceği yönündeki açıklamasının yarattığı kaygılar nedeniyle uluslararası piyasalarda ABD ham petrol fiyatı dün yüzde 4’ten fazla değer kaybederek, 74 dolara yaklaştı. ABD ham petrolünün varil fiyatı ocak ayı teslimi şu sıralar 3.87 dolar düşüşle, 74.06 dolara geriledi. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 1.19 dolar azalarak, 75.80 dolar oldu. Öte yandan rekor üstüne rekor kıran altının onsu 1.177 dolara geriledi.

star

Dubai sarsıldı, sıra Yunanistan'da mı?

FINANCIAL Times yazarı Wolfgang Münchau son yazısında Yunanistan'da artan borç oranına dikkat çekerek, bu ülkeyi de Dubai'deki gibi bir borç krizinin bekleyip beklemediğini mercek altına aldı. Münchau yazısında 'Yunanistan eğer AB üyesi olmasaydı, borçlarını ödeyemez duruma düşerdi' diyerek durumun ciddiyetinin altını çizdi. Analizde, böyle bir şey gerçekleştiği takdirde, borçlarını çevirmek için 16 milyar euro ve yeni borç için de 31 milyar euroluk kaynak arayışına çıkacak olan ülkenin, AB'den yardım alamazsa IMF'nin kapısını çalacağının altı çizildi
akşam

09 Aralık 2009 16:24
İngiltere Ekonomisi Sıkıntı İçinde
Avrupa'nın hasta ekonomisi olarak adlandırılan İngiltere ekonomisinde rahatsızlar devam ediyor....
İngiltere Hazine Bakanı Alistair Darling, İngiltere ekonomisine ilişkin tahminlerini aşağı doğru revize ederek, ekonominin bu yıl yüzde 4,75 daralacağını bildirdi.

Darling, nisan ayında, ekonominin yüzde 3,5 küçüleceği tahminini açıklamıştı.

Darling, 2009-2010’a ilişkin borçlanma tahminlerini de yukarı doğru revize ederek, 175 milyar sterlinden 178 milyar sterline yükseltti. 2010-2011 yılına ilişkin borçlanma tahmini de 3 milyar sterlin yukarı çekilerek, 176 milyar sterlin olarak revize edildi.

PRİMLERDEN VERGİ KESİNTİSİ

Öte yandan, Darling, İngiltere’de hizmet veren bankalarda çalışanların 25 bin sterlinin (41 bin dolar) üzerindeki primlerinden bir defaya mahsus yüzde 50 vergi kesintisi yapılacağını bildirdi. Alistair Darling, uygulamanın bugünden başlayarak gelecek yıl 5 Nisan’a kadar süreceğini belirtti.
Darling, bu tek seferlik vergilendirmenin 550 milyon sterlin gelir getirmesini beklediklerini, bu ek gelirin, genç ve yaşlı işsizlerin çalışma dünyasına geri döndürülmesine yardımcı olacak önlemlerde kullanılacağını söyledi.
aktifhaber

20 Aralık 2009 09:49
Alman Efsanesi Bitiyormu?
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaubl, küresel krizin bitmesine rağmen ülkenin mali krize doğru sürüklendiği söyledi.

Schaubl, kabineye sunduğu 2010 yılı taslak bütçesinde, açığın 85.8 milyar Euro olacağı öngörüldü. Bütçe taslağında görülen açık miktarı daha önce Schauble’nin selefi tarafından tahmin edilenden daha az olsa da 1996 yılındaki rekor açığın iki katından daha yüksek olduğu belirlendi.

Bu açıkta, önceki hükümetin ekonomiyi canlandırmak için yaptığı 14.5 milyar Euro’luk harcamanın yer almadığı belirtildi. Taslakta, ülkenin kamu açığının bu sene Avrupa Birliği’nin (AB) istediği yüzde 3’lük gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranının altında kalacağı ancak bu oranın 2010’da yüzde 6 seviyesine çıkma beklentisine de dikka çekildi. Hükümet, daha önceki hükümet tarafından anayasaya konulan mali kurallar nedeniyle 2011 yılından başlayarak 2016 yılına kadar harcamalarında kısıtlamaya gitmek zorunda kalacak.
aktifhaber

İşsizlik virüs gibi yayılıyor
28 Ocak 2010, 00:41 Anadolu Haber

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2009 yılında 27 milyon kişinin daha işsiz kaldığını bildirdi.

12 Milyon kişi işini kaybetti
Dünya Ekonomik Forumu'nun açılış gününde yayımlanan raporda, Kuzey Amerika, Japonya ve Batı Avrupa'da 12 milyon kişinin daha işini kaybettiği, ancak geçen yıl Asya, Afrika ve Ortadoğu'da işsizlik oranlarının durağan bir seyir izlediği ifade edildi.

ILO, dünya genelinde istihdamı artırabilmek için ''küresel istihdam paktı''na ihtiyaç olduğuna işaret etti.

ILO Başkanı Juan Somavia, işsizlikten kaçınmanın bugün politik olarak öncelik olduğunu belirterek, bankaların kurtarılmasında yaşanan politik kararlılığın şu anda istihdamın kurtarılması ve yaratılması ile insanların geçimlerini sağlayabilmeleri için gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Büyük tehlike
Cenevre merkezli örgütün 82 sayfalık raporunda, bu yıl da işsizliğin yüksek seyretmesinin beklendiği, gelişmiş ülkelerde 3 milyon kişinin daha ya işin kaybedeceği ya da istihdam piyasasına girse bile iş bulamayacağı kaydedildi.

İşsizlik oranında sadece işten çıkarmalar nedeniyle artış yaşanmıyor. ILO, son 2 yıl içinde genç işsiz oranının 10 milyonu aştığını bildirdi.

ILO, hükümetlerden, istihdam yaratılması ve daha iyi işsizlik maaşı talep ediyor.

Kuruluş, geçen yıl küresel işsizlik oranının yüzde 6,6 olduğunu, ancak 600 milyon kişi ve ailelerinin günlük 1,25 doların altında bir parayla geçimini sağladığını ve sorunun görünenden daha derin olduğuna işaret ediyor. Bir diğer 200 milyon ise yoksulluk sınırının biraz üzerinde yaşıyor.

ILO, çalışma koşullarının Sahra Altı Afrikası gibi düşük işgücü verimliliğinin olduğu yerlerde bozulmaya devam ettiğine dikkat çekiyor.

Üç Ülke Dünyayı Sallıyor
05 Şubat 2010, 11:47 Anadolu Haber

Avrupa Komisyonunun Yunanistanın maliye ve ekonomi politikalarını yakın izlemeye alması, Portekizin bono ihracını kısması ve İspanyanın önümüzdeki üç yıla ait bütçe açığı rakamlarının tahminlerin üzerinde kalması ABDde beklenenin üzerinde gelen işsizlik başvuruları ile birleşince hisse senedi piyasaları genelinde sert satışlara yol açtı.

Güne düşüşle başlayan İMKB'de kayıp saat 10:50 itibariyle yüzde 2,74 oldu. Serbest piyasada dolar ise 1.52 TL'nin üzerine çıktı

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) bileşik endeks 52 binin altına gerilerken, dolar 1,5200 liranın üzerinde satılıyor.İMKB’de dün ikinci seansta 1.604,82 puanlık düşüşle 53.463,88 puandan kapanan piyasalar bugün yaklaşık 500 puan düşüşle 52 binin altında açıldı. Saat 10.15 itibariyle 1.479,26 puan gerileyen bileşik endeks, yüzde 2,77 kayıpla 2010 yılının en düşük seviyesi olan 51 bin 960,19 puana geriledi.Değer kazanmaya devam eden dolar ise dün akşam 1,5000 seviyelerinde işlem görürken, bugün aynı saat itibariyle Kapalıçarşı’da 1,5200 liranın üzerinde satılıyor.Kapalıçarşı’da 1,5180 liradan alınan dolar 1,5240 liradan satılıyor. 2,0770 liradan alınan avronun satış fiyatı ise 2,0830 lira olarak işlem görüyor.

Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,3689 sterlin-dolar paritesi 1,5678 yen-dolar paritesi ise 89,51düzeyinde seyrediyor.

YATIRIMCI RİSKTEN KAÇIYOR

Euro/dolar paritesindeki sert düşüş ve riskten kaçışla dolar/TL 1,5170'e çıktı. AB ülkelerinden Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın borçluluğuna ilişkin endişelerin euro/dolar paritesinde sert düşüşe neden olması ve global olarak artan riskten kaçış eğilimi dolar/TL'nin de hızlı şekilde yükselmesine neden oldu.

Bankalararası piyasada dolar/TL kotasyonları sabah ilk işlemlerde 1,51570'e kadar yükseldi. Dün spot kapanışta 1.50'nin altında olan dolar/TL kotasyonları valörlü işlemlerde 1,5035 seviyesindeydi.

DOW 10 BİNİN ALTINI GÖRDÜ

Endişeler borsalarda da sert düşüşler görülmesine neden oldu. ABD borsaları dokuz aydan uzun bir sürenin en kötü kayıplarıyla düşerken, Dow Jones sanayi endeksi kısa bir süre için kritik 10 bin puan seviyesinin altına indi. Dow Jones 10 bin puanda günü kapatırken, düşüş yüzde 2.61 oldu. S&P 500'de de düşüş yüzde 3'ü aştı.

Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın borç ödeyebilme yeteneklerine ilişkin kaygılar yatırımcıların hisse senetlerinden güvenli liman olarak gördükleri dolara kaçmalarına neden olurken bu durum değeri dolarla ifade edilen emtia fiyatlarına olumsuz olarak yansıdı.

İMKB'DE KAYIPLAR HIZLANDI

İMKB haftanın son işlem gününe yüzde 2 kayıpla başladı. Saat 10.20 itibariyle borsadaki kayıp yüzde 3'ün üzerine çıktı. Saat 11.00 itibariyle kayıplar yüzde 3'e yakın. Avrupa borsalarında ise yüzde 1'e yakın düşüşler görülüyor.

Asya'da borsalar, Avrupa'da bazı ülkelerin borç sorunu ve ABD'de işsizlik maaşı başvurularının artmasının küresel toparlanmanın resesyona dönüşebileceği endişeleri nedeniyle geriledi.

Japonya'da Tokyo Borsası haftanın son işlem gününü düşüşle kapadı. Borsanın temel göstergesi Nikkei 225 endeksi yüzde 2.89 (298,89 puan) değer kaybederek, 10 bin 57 puana indi.

Asya'da ayrıca Çin'de Şanghay Borsası yüzde 1,8, Hong Kong Borsası yüzde 2.9, Güney Kore Borsası yüzde 3.1, Tayvan Borsası yüzde 4 ve Avustralya Borsası yüzde 2.5 düştü.

Kriz sürüyor, AB su alıyor

12 Şubat 2010, 00:31 Anadolu Haber

Avrupa,Ekonomik kriz bitti yalanlarını boşa çıkarıyor. Avrupa Yunanistan, Portekiz ve İspanya'dan su alıyor. Kriz, AB'yi ve emperyalist düzeni tehdit ediyor. Emekçiler ise grevde.


Avrupa, “Ekonomik kriz bitti” yalanlarını boşa çıkarıyor. Avrupa Yunanistan, Portekiz ve İspanya'dan su alıyor. Kriz, AB'yi ve emperyalist düzeni tehdit ediyor. Emekçiler ise grevde.
Kapitalistler, çeşitli zirvelerde küresel kapitalizmin krizden kurtulmakta olduğunu söylese de Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın durumu iddiaları boşa düşürüyor. Dış borçlar ve ekonomik krizle birlikte iflasın eşiğine gelen Yunanistan'daki durumdan sonra Portekiz ve İspanya'da da ciddi ekonomik sıkıntılar baş gösteriyor. Kriz, dünya borsalarını dalgalandırdı. Avrupa Birliği Akdeniz'den su alıyor.

Krizin başı Yunanistan

Yunan hükümeti, Ekonomik İstikrar ve Kalkınma Programı çerçevesinde ülke ekonomisi ve bütçe açığı sorunlarına karşı alınması kararlaştırılan önlemler paketini açıkladı.

Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri de dahil olmak üzere, yüksek ücret alan memurların maaşları dondurulurken, kamuda emekliye ayrılan her 5 memura karşılık bir kişinin işe alınması, 12 bin avronun üzerindeki kazançlara yüzde 18'den başlayarak, yüzde 40'a kadar varan vergi getirilmesi ve kiliseye ait mal varlıklarının da vergilendirilmesi öngörülüyor.

Yunanistan, hisse senetlerinden kısa vadeli kazançları vergilendirecek. Yunanistan, yıllık 60 bin Euro üzerindeki gelirlere yüzde 40 vergi uygulayacak. Yurt dışındaki mevduatını getirenlere teşvik uygulanacak. Bir avuç üst düzey yöneticinin ücretlerine yüzde 50'ye varan kısıtlamalar getirilirken, milyonlarca çalışanın ikramiyeleri kaldırıldı.

Portekiz'de çalışanlar hedefte

Almanya'da bir hükümet yetkilisi, "Biz, kriz Yunanistan'dan diğer ülkelere yayılırsa ne yaparız diye düşünüyoruz. O yüzden sorun Yunanlılara yardım etmekten çok, güvenlik duvarları oluşturmak" diyerek, sorunun boyutlarına dikkat çekiyor.

Nitekim Portekiz, Alman yetkilinin korkusunu haklı çıkarmaya aday. Portekiz'in bütçe açığı 2009'da GSYH'nin yüzde 9,3'üne ulaştı. Portekiz hükümeti de çareyi çalışanlara saldırmakta buldu. Hükümet, kamu istihdamını azaltarak, kamu çalışanlarının maaşlarını dondurarak ve diğer harcamaları kısarak, bütçe açığını 2013 yılına kadar Euro Bölgesi için sınır olan GSYH'nin yüzde 3'ünün altına indirmeyi hedefliyor.

Hükümetin hazırladığı ilk ekonomik paket, şimdilik muhalefetin engeline takıldı. Ama sırada diğerleri var.

İspanya AB'ye göre fazla ağır

Asıl korktukları ülke ise İspanya. Yunanistan'la benzer bir borç krizi içerisinde bulunan İspanya'nın bütçe açığı, geçen yıl GSYH'nin yüzde 11,4'üne ulaştı. Bütçe açığını dizginleyebilmek için 50 milyar euro (70 milyar dolar) tasarruf yapmayı planlayan İspanya, 2013 yılına kadar bütçe açığını AB kriteri olan yüzde 3 seviyesine indirmeyi hedefliyor. Yunanistan ve Portekiz birlikte Euro Bölgesi'nin ekonomik üretiminin yüzde 5'inden azını, İspanya ise yüzde 11,7'sinden fazlasını karşılıyor. Bu yüzden, İspanya'nın batmasının AB'ye maliyetinin çok daha yüksek olacağına dikkat çekiliyor.

Milli geliri 1,5 trilyon doları aşmış, AB'nin toplam milli gelirinin yüzde 10'una sahip, toplam borçları 2,5 trilyon dolara ulaşmış İspanya'nın krizi, AB'nin kurtarma maliyetini fazlasıyla aşar. AB'nin (ki esas olarak Almanya'nın) kaynakları sınırsız değil. Herkes, kendi derdiyle uğraşıyor. Üstelik, AB'nin dördüncü büyük ekonomisi İtalya'dan da kötü sinyaller geliyor.

Tekeller birliğinin kabusu büyüyor

AB'yi saran krizin sadece AB'yle sınırlı kalmayacağı da, günümüz ekonomi politiğinin temel gerçeği. Küresel kapitalizmin esas korkusu, Yunanistan'la birlikte Almanya ve Fransa'da gerçekleştirilen grevler. Kapitalistlerin kabusu daha yeni başlıyor.

Atılım

10 Mart 2010 14:51
İngiltere'de Kriz Kabusu
İngiltere’de bankaların finansman sıkıntısının önüne geçmek için verdikleri kredileri azaltması, 2. kriz korkusu başlattı.Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit

İngiltere’de bankaların finansman sıkıntısının önüne geçmek için verdikleri kredileri azaltması, ülkede ikinci büyük kredi krizinin yaklaştığına yönelik tartışmaları da beraberinde getirdi.
İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan bir haberde, İsviçre bankası Credit Suisse’in kıdemli analistlerinden Jonathan Pierce, İngiliz bankaların, finans sektöründeki yeni uygulamalara ayak uydurmak için önümüzdeki üç ya da dört yılda bilânçolarını 530 milyar sterlin tutarında daraltmak zorunda kalacağını belirtti.
Credit Suisse’in son raporuna göre, İngiliz bankaların uzun vadede 420 milyar ile 750 milyar sterlin arasında fon ihracı gerçekleştirmesi gerekiyor. Pierce, “Bunun akla yatkın bir seçenek olduğunu düşünmüyoruz ve bilançoların yüzde 6 ile 18 arasında daralma yaşanmasını bekliyoruz” dedi. Pierce, ayrıca banka kredilerinde en az 200 milyar sterlinlik daralma yaşanmasının öngördüklerini de ifade etti.
İngiliz bankalar, gayrimenkul krizi sırasında, mortgage kredilerini ve ticari konut kredilerini finanse etmek için piyasayı ucuz kredilerle şişirmişti. Piyasada ucuz kredi dönemi Northern Rock bankasının çökmesinin ardından sona erdi.
Londra hükümeti ise bankacılık sektörünü düzenlemek için 319 milyar sterlinlik acil önlem fonu oluşturarak bankalar kaynak sağlamıştı.
Habere göre İngiltere’de krediler konusunda en fazla sorun yaşayan banka Lloyds Banking Group. Lloyds’un bilançosunu dengelemek için 185 milyar ile 305 milyar sterlin arasında ek finansman sağlaması gerekiyor.
Pierce, “Lloyds’un varlıklarını 110 milyar ile 230 milyar sterlin arasında değişen bir miktarda azaltması gerekecek. Ayrıca banka, makul bir hamleyle bilançosundaki açığı kapatabileceğinin de biliyor ve içinde bulunduğu durumun finans sektörüne çok fazla etki etmeyeceğini savunuyor” dedi.
EN ÇOK KAMU BANKALARI ETKİLENECEK
Credit Suisse, bilanço konusunda en fazla baskının devlet destekli bankalar, Lloyds ve Royal Bank of Scotland’da hissedileceğini belirtti. Pierce, bu bankaların bilançolarında yüzde 20 oranında bir daralmaya yaşayacaklarını ifade etti.
Haberde, İngiliz bankaların karşı karşıya kaldığı bilanço baskısının, ülkede finansal korumacılık yaratabileceğine ve bankaların kendi piyasalarının saygınlığını ve bu piyasada işlem yapan müşterilerini korumak için deniz aşırı ülkelere sağladıkları kredileri kesebilecekleri belirtildi.
Bank for International Settlements’a göre, geçtiğimiz yıl denizaşırı kredilerde zaten 3 trilyon dolarlık bir daralma yaşanmıştı.
aktifhaber

Kriz, 4 milyondan fazla AB'liyi işinden etti

15 Mart 2010 Küresel kriz nedeniyle geçen yıl AB'de 4 milyondan fazla çalışan işini kaybetti.
AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre AB'de 2008 sonunda 225 milyon 120 bin kişi olan toplam çalışan sayısı geçen yıl 4 milyon 20 bin düşüşle 221,1 milyona indi.
Geçen yıl 16 üyeli Avro Bölgesi'nde istihdam edilenlerin sayısı da 2,7 milyon azalarak 144,3 milyona geriledi.
AB ve Avro Bölgesi'nde küresel krizin etkisiyle 2008'in ikinci yarısında başlayan istihdamdaki daralma 2009 boyunca etkili oldu. AB'de toplam istihdam 2008'in 3'üncü çeyreğinde binde 2, son çeyreğinde binde 3 ve 2009'un ilk çeyreğinde binde 8, 2'nci çeyreğinde binde 6, 3'üncü çeyreğinde binde 5 ve son çeyreğinde binde 3 düştü.

netgazete

Yunanistan Mutlaka Batacak
06 Nisan 2010, 00:03Anadolu Haber
Yunanistan iflas edecek ama bu sene değil
Aldığı tüm önlemlere rağmen borçlarını ödeyememek, Yunanistanın kaçamayacağı kaderi gibi görünüyor.

Yunan hükümeti, son dönemde gerçekleştirdiği tahvil ihraçlarıyla, yüzde 6’lık faizle bile borçlanabileceğini herkese gösterdi. Ancak, kamu borcu dinamiklerine bakarak bir hesaplama yaptığınızda, ülkenin önünde sonunda borcunu ödeyemeyeceği gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz.

Atina hükümetinin borç krizini önlemek için büyük çaplı bir önlem paketine ihtiyacı var. İskandinav ülkeleri 1980’li ve 1990’lı yıllarda, benzer büyüklükte önlem paketleri hazırlamış ve neticesinde başarıya ulaşmışlardı. Ancak onların iki büyük avantajı vardı. O tarihlerde küresel ekonomide bu kadar büyük daralma yoktu ve bu ülkeler, para birimlerinin değerini düşürerek, rekabet gücünü artırabildi.

Ancak, Yunanistan için aynı koşullar geçerli değil. Büyük bir parasal birliğin üyesi olarak Yunanistan bunu, fiyatların diğer ülkelere kıyasla düştüğü bir ortamda yapmaya çalışacak ve bu sonuçta ülkede deflasyon sürecini de beraberinde getirecek.

Deflasyon sürecinde ülkenin kamu borç stokunu azaltma çabaları nominal büyüme oranını da negatif seviyelere çekecek. Bu da hem kamu borcunun hem de özel sektör borcunu azaltmayı öngören planı tehlikeye sokacaktır.

Bu gelişmeler ışığında, Başbakan Yorgo Papandreu’nun bütün çabalarına rağmen, ülkenin borcunun gayri safi milli hasılaya oranını istikrarlı bir noktada dengelemesi imkansız hale gelecek.

YAPILACAK BEŞ ŞEY

Yunanistan’ın bu sıkıntıdan kurtulmak için yapabileceği beş şey var. Bunlardan ilki ve belki de en iyimser olanı, euronun değerinde önemli ölçüde düşüş görülmesi. Yani, euro dolar paritesini aşağıya geçmek. Bu, euro bölgesi genelinde de güçlü bir iyileşme ile yan yana geldiğinde en iyi koşulu yaratacaktır.

İkinci olarak, Yunanistan Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu’ndan düşük faiz oranlarıyla kredi alabilir. Büyük bir borç krizini engellemek özel sektör borcunda yeniden yapılandırmaya gidilmesi Atina hükümeti için üçüncü bir tercih.

Euro bölgesinden çıkmak dördüncü seçenekken, Atina hükümetinin son tercihi borçlarını ödeyemeyip, iflas etmek olacak.

Bu seçenekler tek tek değerlendirildiğinde, birinci tercihin gerçekleşmesinin imkansız olduğu görülüyor. İkinci tercih AB tarafından bertaraf edildi. Üçüncü tercih için Avrupalı bankalardan destek alınması gerekecek ancak böyle bir şey pek olası görünmüyor. Dördüncü seçenek Almanları fazlasıyla memnun eder ancak Yunanlılar euro bölgesinden çıkacak kadar 'aptal’ değil.

En nihayetinde Atina hükümetinin elinde sadece borcunu ödeyememe seçeneği kalıyor. Ancak Yunanistan’ın borcunu ödeyememesi, euro bölgesi içinde domino etkisi yaratacaktır. Çünkü İspanya ve Portekiz’in de benzer sorunlar yaşanıyor.

ŞİMDİLİK KURTULABİLİR

Yunanistan şimdilik, mükemmel borç yönetimi sayesinde büyük bir krizden kurtulabilir. Ancak, AB’nin ekonomi politiği göz önünde bulundurulduğunda, bu durum büyük bir dezavantaj yaratabilir.

Çünkü AB liderleri sadece krizin kaçınılmaz olduğu noktada devreye girme sözü verdi. Yunanistan’ın likidite pozisyonunun, borç ödeyebilme pozisyonundan daha iyi olması insanları aldatsa da ülke aşamalı ve pek de dikkat çekmeyen bir süreçte borcunu ödeyemeyecek gibi görünüyor.

'Yunanistan'ın borcu tahminlerin ötesinde'
23 Nisan 2010 Avrupa Birliği'nin istatisik kurumundan yapılan açıklamada, Yunanistan'ın bütçe açığının geçen yıl tahmin edilenden çok daha fazla olduğu ve daha da kötüye gidebileceği uyarısı yapıldı.


Atina'dan gelen yeni verilere göre, ülkenin, bütçe açığı Gayrı Safi Milli Hasılasının yüzde 12,7'si değil, 13,6'sı büyüklüğünde.

Eurostat'ın Yunanistan'dan aldığı yeni bilgiler ışığında yaptığı açıklama, euro ve Avrupa borsalarını olumsuz etkiledi.

Sigortacılık devi Fortis'ten ekonomist Nick Kounis, "Zaten korkunç olan bir durum, daha da kötüye gitti." şeklinde konuştu.

Yunanistan euroyu para birimi olarak kullanan ülkeler ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir kurtama paketinin detayları konusunda görüşmeler yapıyor.

Halihazırda 300 milyar euro borcu olan Yunanistan'ın bu yıl içinde de 54 milyon borç almaya ihtiyacı var.

Kamu çalışanları grevi

Bu arada, Yunanistan'da onbinlerce kamu çalışanı, hükümetin, ülkenin dev borç yükünü azaltmak amacıyla gündeme getirdiği yeni ekonomik önlemleri protesto amacıyla 24 saatlik greve gitti.

Grev, IMF ve Avrupa Merkez Bankası'ndan temsilcilerle Yunan yetkililerin başkent Atina'da kurtarma paketinin ayrıntılarını görüştükleri güne rastladı.

Göstericiler, Atina'da bu görüşmelerin yürütüldüğü yere çok uzak olmayan bir noktada dev bir protesto eylemi de düzenliyor.

Gösterilere, doktorlardan öğretmenlere, vergi memurlarından itfaiye işçilerine, çöpçülere hatta tiyatroculara dek kamu sektörünün her kesiminden işçiler katılıyor.

'Krizin bedelini zenginler ödesin'

BBC Atina muhabiri Malcolm Brabant'ın aktardığına göre işçiler mesajlarında "krizin bedelini işçilerin değil, Yunancada zengin ve güçlülerin iktidarı anlamına gelen plütokrasi’nin ödemesi gerektiğini" söylüyor.

Özellikle IMF'nin duruma müdahil olmasından rahatsız olan Kamu İşçileri Sendikası'nın başkanı, kurumun mevcut önlemlere ek başka reformlar talep etmesinden, emeklilik ödemelerini kesip emeklilik yaşını yükseltmesinden kaygılı.

Grev nedeniyle başkentte geniş güvenlik önlemleri alındı.

Son bir kaç aydır çıkan hükümet karşıtı protestolarda aralıklarla şiddet olayları yaşandı.

BBC

36 BİN MEMUR İŞTEN ÇIKARILDI

3 Mayıs 2010 23:22
Romanya'da son bir yıl içinde 36 bin memurun işten çıkarıldığı açıklandı.

Romanya Maliye Bakanı Sebastian Vladescu, bir Rumen televizyon kanalına yaptığı açıklamada, son 12 ay içinde 36 bin memurun işten çıkarıldığını, hükümetin tasarruf tedbirleri paketi programının sürdürüleceğini, önümüzdeki günlerde de memurların işten çıkarılmasının devam edeceğini söyledi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve diğer kuruluşlardan aldığı 20 milyar avroluk dış kredi ile rahat bir nefes alabilen Romanya'nın 2015 yılına kadar 400 bin memurun işten çıkarılması planlanıyor.

Yaklaşık 23 milyon kişinin yaşadığı Romanya'da geçen yıl 1 milyon 400 bin memur, devletin çeşitli birimlerinde istihdam ediliyordu.haber10

7 Mayıs 2010
Borsa Çakıldı, Dolar Roket Gibi
ABD depremi Türkiye'yi de sarstı. Borsa çakıldı, dolar roket gibi... Yaşan bu gelişmelirin nedesin ise borç kriziyle gelen işlem hatası....

ABD borsalarının 1987’den bu yana en kötü gününü yaşamasına neden olan sert satışlar, küresel piyasaları bugün de sallamaya devam ediyor. Asya borsalarında ciddi düşüşler görülürken, içeride de İMKB 100 endeksi güne yüzde 3.5 aşağıda başladı. Dolar/TL ise 1.60 sınırına yaklaştı.

Küresel piyasalardaki sert kayıpların ardından dolar/TL yüzde 3'ün üzerinde değer kaybı ile 1.59 seviyesinden başlarken tezgahüstü piyasada gösterge tahvilin bileşik faiz çift haneyi gördü.

Borsa ise güne büyük bir kayıpla başladı. Küresel piyasalardaki kayıpların etkisiyle İMKB 100 ilk işlemlerde yüzde 3.51 düşüşle 53,804.87 puandan açıldı.

Piyasada ilk tepkilerin arından kayıpların bir bölümü geri alınırken bankacılar sert yükselişleri küresel piyasalardaki kayıplara bağladılar ve bundan sonrada dış piyasalardaki hareketlerin iç piyasaya yansımaya devam edeceğini söylediler.

ABD borsaları dünkü işlemlerin son iki saatinde yüzde 9 düştü. Ancak daha sonra kayıpların bir kısmının geri alınması işlemlerle ilgili hata şüpheleri doğururken Avrupa'ya yönelik yeni bir kredi krizi korkusu piyasaları karmaşaya sürükledi. Dow Jones dün yüzde 3.2 kayıpla kapandı.

HSBC Stratejisti Fatih Keresteci, "Yunanistan krizi küresel mali piyasaları büyük bir paniğe sürüklüyor. Paniğin önüne geçebilecek bir adım şu an için öngörülemiyor... G7 ülke hazine ve maliye bakanları bugün olağanüstü toplanıyor. Alman Meclisi'nin Yunan kurtarma paketi oylaması önemli olabilir. ABD'de açıklanacak istihdam verisi günün en önemli makro ekonomi gündemini teşkil ediyor" dedi.

Bankalararası piyasada en iyi dolar alış kotasyonu güne 1.5900 seviyesinden başladı, dün spot kapanışa göre TL'de değer kaybı yüzde 3.46 oldu. Dolar/TL'de dün spot kapanış 1.5350/1.5380 seviyesindeydi. Dün TSİ 1750'de ise kotasyonlar 1.5430/1.5460 seviyesinden işlem görüyordu. Dolar/TL en son Haziran 2009'da bu seviyeye yükselmişti. Dolar/TL saat 10:08 itibariyle 1.5825/1.5920 TL'den işlem görüyor.

Bir bankanın döviz masası yetkilisi, "Dışarıda satış baskısı o kadar güçlü ki dün gece geç saatlerde dolar/TL elektronik işlemlerde 1.63'ü gördü. Dow Jones'ta düşüş 1,000 puana ulaştı. TL'deki kayıp tamamen dış piyasalarla ilgili" dedi.

Tezgahüstü piyasada 25 Ocak 2012 itfalı gösterge tahvilde bileşik faiz ise yüzde 10.05 seviyesini test etti. Gösterge tahvilde dün spot kapanış yüzde 9.73 valörlü kapanış yüzde 9.68 seviyesindeydi. Faiz en son çift hanede Ağustos 2009'da işlem görmüştü.

Bankacılar, gece geç saatlerde kotasyonların 1.63 TL'ye kadar yükseldiğini küresel piyasalarda özelliklede ABD Dow Jones endeksindeki bir ara yüzde 9'a ulaşan kayıpların TL'nin değer kaybındaki en önemli neden olduğunu söylediler.

HATALI İŞLEM ENDİŞESİ

Dow endeksi 998.5 puanla bugüne kadar gün içinde görülen en büyük düşüşünü yaşadı. Durum kapanış zilinin ardından uzun süre belirsizliğini koruduktan sonra Nasdaq borsası ve diğerleri çok sayıdaki hatalı işlemi iptal edeceğini açıkladı. Diğer borsalar da emirleri incelemek için harekete geçti. Reuters Insider'a konuşan Themis Trading'den Joe Saluzzi, "Bugün bir hissenin değerinin ne kadar olduğunu bilemedik ve bu ciddi bir sorun" dedi.

Endeksler kapanışa doğru kayıplarının bir kısmını toparlasa da Nisan 2009'dan bu yana en büyük düşüş gerçekleşti ve hisse senetleri bu yılın başından beri kaydettikleri kazanımların büyük bölümünü geri verdi. Bu yılın günlük ortalamasının iki katını bulan işlem hacmi, Lehman Brothers'ın iflasını izleyen Ekim 2008'deki düşüşten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Wall Street'in korku göstergesi CBOE volatilite endeksi yüzde 30'un üzerinde yükseldi. S&P 500'ün 10 sektörünün 10'unu da yüzde 2 ile 4 arasında düşüşler kaydederken en büyük düşüş finans endeksinde görüldü. Bank of America hisseleri yüzde 7.1 değer kaybetti. aktifhaber

'AVRUPA'DA EN DERİN KRİZ YAŞANIYOR'

15 Mayıs 2010
BERLİN - Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, Avrupa ekonomisinin 2. Dünya Savaşından, hatta 1. Dünya Savaşından bu yana en derin ekonomik krizi yaşadığını söyledi.
Almanya'da yayımlanan haftalık Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada Trichet, ekonomik krizin başladığı 2008 yılından bu yana çok dramatik anlar yaşadıklarını ve yaşamaya devam ettiklerini belirtti.

Trichet, Avrupa ekonomisinin şüphesiz 2. Dünya Savaşından belki de 1. Dünya Savaşından bu yana en güç dönemini yaşadığını kaydetti. haber10

İTALYA’DA 100 BİNLER SOKAKLARDA

25 Haziran 2010
İtalya’da hükümet devletin borç yükünü hafifletmek ve borçlarını ödemek gerekçesiyle sosyal kısıtlamalara gitti.
25 milyar Euro’yu bulan paket, 100 binlerce italyanı sokaklara döktü

Sabah saatlerinde başlayan eylem, başta başkent Roma olmak üzere birçok şehirde devam ediyor.

Grev çağrısını altı milyon üyesi ile İtalya’nın en büyük sendikası olan İtalyan Sendikalar Birliği CGİL yaptı.

Bir eylemci:

‘‘Risk altındayız. İş sözleşmelerimiz yenilenmiyor. Çoğumuzun sözlerşmeleri yandı bile. Bütün bu faktörler bizi sokaklara döktü. Gidişat bizi bu paketi protesto etmeye itti.’‘

Grevde ayrıca, hükümetin tasarruf tedbirleri kapsamında, ücretleri 2013 yılına kadar dondurması ve kamu sektöründe 400 bin işyerinin tasfiye edilmesi protesto ediliyor.

Havaalanında mahsur kalan bir İngiliz:

‘‘Bizim ülkemiz İngiltere’de de böyle bir daraltmaya gittiler. Kesintiler çok acımasız. Birçok insanı dramatik bir şekilde etkileyecek. Ama gerçekten düşünüyorumda merdivenin üzerinden yukarı doğru çıkmamız lazım. Sanırım tüm Avrupa’nın bunu yapması gerekiyor.’‘

Kamu sektöründe memurlar 24 saatliğine iş bıraktı. Özel sektör çalışanları ise dört saat greve gitti. Havaalanları, trenler ve otobüsler hizmet vermezken, hayat durma noktasına geldi.

EURONEWS

ROMANYA'DA HALK SOKAĞA DÖKÜLDÜ

25 Haziran 2010 23:15
Romanya’da öfkeli kalabalıklar sokaklara döküldü. Onları sokaklara dökense, hükümetin bütçe açıklarını kapamak için almaya çalıştığı olağanüstü tedbirler.
Buna göre hükümet çalışanların maaşlarında yüzde 25, emeklilerinkindeyse yüzde 15’lik kesintiye gitmek istiyor. Bununla birlikte anayasa mahkemesi, hükümetin bu uygumalarını anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Ülkenin IMF ile işbirliğini yürütmesi için muhakkak açıkları azaltması gerekiyor.

Bugünkü gösterilere yaklaşık 600 kişi katıldı. Romanya’nın eski diktatörü Çavuşesku’nun sarayı önünde hükümetin kesinti planını protesto eden kalabalık, yer yer polisle de çatıştı. Yeni önlemler paketi açıklayacağını ilan eden hükümet, bütçe açığını istenen seviyeye indiremezse, IMF kredisinin ikinci dilimini alamayacak.

EURONEWS

'Tarihin en büyük borsa çöküşü'
Son yılların en karamsar iddiası!
06 Temmuz 2010

Piyasa Gurusu olarak tanınan Robert Prechter, 1930’lu yıllarda ortaya atılan bir teoriye dayanarak yaptığı çözümlemede piyasaların 300 yılın en büyük düşüşünü yaşayacağını öne sürerek, yatırımcılara nakit yatırımlarında 'siper almaları' tavsiyesi yaptı.

Prechter’ın tahmini, piyasa hareketlerinin teknik çözümlemeleri için kullanılan Elliot Dalga Teorisi'ne dayanıyor.

Bu teori, 1930 ve 40'lı yıllarda hisse senetlerinin hareketlerini izleyen, pek tanınmamış bir ABD'li muhasebeci olan Ralph Nelson Elliott tarafından ortaya atıldı. Elliot, hisselere bakarak fiyatlardaki bazı hareketlerin belli aralıklarla yinelendiğini öne sürdü.

Bu teoriye dayanarak beş-altı yıl içinde borsalarda görülmemiş bir düşüş yaşanacağını öngören Prechter, sunduğu nedenlerin ekonomik tahmin yapan diğer uzmanlarca kabul edilmeyeceğini bildiğini de söyledi. Ancak Prechter, kuşkucu yatırımcıların dahi önerilerini ciddiye almaları gerektiğini belirtti.

"KIŞ GELİYOR PALTO ALIN"
Prechter, "Ben kış geliyor, bir palto alın diyorum. Diğerleri size çıplak gezmenizi tavsiye ediyor. Eğer benim görüşüm yanlışsa size birşey olmaz, ama onlar hatalıysa ölürsünüz. Bu belli bir süre güvende olmak için verilmiş oldukça şefkatli bir tavsiye" dedi.

Prechter, bu şartlar altında yatırımcılara şu tavsiyede bulundu:
"Bireysel yatırımcılar hisse piyasasından tamamen çıkıp, önümüzdeki yıllar içinde nakit veya nakite çevrilebilir devlet tahvili benzeri enstrümanlara geçmeliler. Daha fazla risk alabilecek yatırım uzmanları ise vadeli piyasalarda endekslerin düşeceğine ya da oynaklık endekslerine oynayabilirler. Ancak en sonunda, bu gerileme şimdiye kadar görülmüş en cazip yatırım fırsatlarından birini yaratacak."

Prechter, ellerinde hisse tutan yatırımcıların, 2008 ve 2009 krizlerinden ve hatta 1929 Büyük Buhran'ı ve 1879 panik yıllarında olduğundan daha büyük darbe yiyeceklerini öne sürdü.

300 YIL ÖNCEKİ GİBİ
Prechter, olabilecekleri 1720 yılında Büyük Okyanus'un sularının yükselmesi sonrasında İngiltere'nin yaşadığı duruma benzetti. İngiltere'de yatırımcılar yaklaşık 100 yıl boyunca bu doğa olayından olumsuz etkilenen şirketlerin hisse senetlerini almaktan uzak durmuşlardı.

Prechter, şu anda 10 bin puanın altında olan Dow Jones Endeksi'nin, beş ya da altı yıl devam edecek düşüş süreci sonrasında 1,000 puanın altına inmesini de bekliyor. Ona göre, ekonomik buhran ve deflasyon etkisiyle daha da ağırlaşacak olan bu çöküş, o gün geldiğinde nakit pozisyonda olanları "ihtiyatlı davrandıkları için Tanrı'ya şükredecek" duruma getirecek.

TEKNİK ANALİZ GURUSU
"Elliott Dalga Prensibi" adlı kitabı 1978 yılında yayımlanan Prechter, bu eserinde sert bir boğa piyasası yaşanacağını tahmin etmiş ve bu öngörüsü de büyük oranda gerçekleşmişti. 1987 yılında artık birçok kişi tarafından teknik analiz uzmanı olarak kabul edilen Prechter, daha sonra "piyasanın teknik analiz gurusu" olarak da anılmaya başlandı.

Ünlü teknik analist, 2002 yılında yayımladığı 'Çöküşü fethet' adlı kitabında gelecekte yaşanacak sefaleti tahmin etmişti. Buna rağmen daha sonra 2008 yılında yaptığı bir tahminde piyasaların hızlı bir yükseliş yaşayacağını öngörmüştü.

Prechter son olarak ise geçen yıl hisse senetleri piyasalarında gerileme sürecine girilmesinin yakın olduğunu ve büyük düşüşün yeniden başlayacağını tahmin etmişti. habertürk

İbrahim Karagül
Üç yüz yılın en büyük çöküşü!

"Piyasa Gurusu" diye ün yapan Robert Prechter, piyasaların son üç yüz yılın en büyük düşüşünü yaşayacağını öne sürerek, küresel ekonomik krizle ilgili oldukça ürkütücü bir tablo çiziyor. Ona göre; beş-altı yıl içinde borsalarda görülmemiş bir düşüş yaşanacak. Bu senaryo gerçekleşirse, bildiğimiz dünyadan eser kalmayacak demektir.

Böyle bir düşüşün sarsıcı etkileri, sadece piyasaları ve sadece ekonomiyi değil, dünyanın siyasi haritasını da değşitirecek, askeri güç dengelerini tepetaklak edecek, devletlerin/milletlerin çöküşünü ya da tarih sahnesine çıkışını hazırlayacak demektir. Senaryonun inandırıcı bulunmayacağını biliyor olmalı ki, "Ben kış geliyor, bir palto alın diyorum. Diğerleri size çıplak gezmenizi tavsiye ediyor. Eğer benim görüşüm yanlışsa size birşey olmaz, ama onlar hatalıysa ölürsünüz. Bu belli bir süre güvende olmak için verilmiş oldukça şefkatli bir tavsiye" diyor.

Küresel ekonomik kriz konusunda, milyarlarca insanı felakete sürükleyecek büyük bir yalanla karşı karşıyla olduğumuz bir gerçek. "Paniği önlemek" gibi masum bir gerekçeyle kamufle edilen bu yalan, paniği önlemenin çok ötesinde, varolan güç dengesini koruma, bazı ülkelerin gücün ve küresel iktidarın ellerinden kayıp gtimesini önleme kaygısına dayanıyor.

Krizle ilgili her türlü senaryo tartışıldı bugüne kadar. Ancak hiç bu kadar kötüsü söylenmemişti. Son aylarda, dünya genelinde görülen nisbi iyileşme işaretleri, aslında çok daha büyük bir sarsıntı öncesi sessizlikten başka bir şey değil. Sanki ABD'yi 2009'da vuran kriz bitmiş gibi, Yunanistan kurtuluşa ermiş gibi, İspanya ve İtalya paçayı kurtarmış gibi bir görüntü oluşturuluyor.

Bırakın Federal yönetimi, ABD'nin otuzu aşkın eyaleti batmış durumda. Borç 14 trilyon doları aştı. Avrupa'da, bırakın küçük ekonomileri, bazı büyük ekonomiler batmış durumda. Büyüme yüzde sıfıra doğru seyrediyor. Kamu borçları kontrol edilebilir düzeyini çoktan aştı.

Ve en önemlisi; bu son baharda Avrupa'da çok büyük şok dalgaları bekleniyor. Şirket batışlarının yanı sıra, ülke batışlarına tanık olacağız sanki. Türkiye, her ne kadar büyüme rekoru kırıyor olsa da, sonbahar şokunu nasıl atlatır, düşünmek lazım.

Her zaman söylediğimizi tekrarlayalım: Bu bir ekonomik kriz değil. Dünyanın güç haritasını değşitirecek bir buhran. Dünyada jepolitik çözülmelere, ülkelerin temel politikalarında radikal değişikliklere, bölgesel gerilimlere, sosyal patlamalara yol açabilecek bir buhran. Ve "büyük yalan"a inanıp sakın krizin atlatıldığını düşünmesin kimse. Daha şok edici gelişmelere hazır olmayı önermek, belki bu aşamada söylenebilecek tek sihirli cümle olacaktır.
Yeni Şafak

British Airways'te zarar 164 milyon sterlin
01:20 - British Airways, İzlanda'daki volkanın püskürttüğü küllerin yol açtığı bulutlar ve grevler nedeniyle bu yıl ikinci çeyrekte vergi öncesi zararının geçen yıl aynı döneme göre yüzde 10,8 artışla 164 milyon sterlini bulduğunu açıkladı. Şirket, geçen yıl aynı çeyrekte 148 milyon sterlin zarar etmişti. 31.07.2010 LONDRA netgazete


G20, batacak büyük bankalar için karar vermedi
03:15 - G20, hangi kuruluşların sistematik açıdan önemli finansal kuruluşlar ve "batmak için çok büyük" olacağı konusunda henüz karar vermedi. Haberde, listede, Alman Deutsche Bank, ABD'li bankalar Bank of America-Merrill Lynch, Citigroup, Goldman Sachs, JPMorgan Chase, Morgan Stanley, İngiliz Barclays, HSBC, Royal Bank of Scotland, Standard Chartered'ın da bulunduğu bildirildi. 11.11.2010 SEUL netgazete

Kabus 2011'de de piyasaları bırakmayacak
29.12.2010

Pointon York stratejisti Roger Nihtingale, 2011 yılında bir resesyon yaşanması riskinin devam ettiğini, korumacılığını 2011'de
büyük problemlere yol açabileceğini ve hisse senedi piyasalarındaki güçlünmenin gerilemeye başlayabileceğini söyledi.

Pointon York stratejisti Roger Nihtingale, CNBC'ye yaptığı açıklamada, "Eğer dünyada ekonomik konjonktür 2011'in ikinci yarısında aşağı dönerse ve buna ek olarak sıkı para şartları ortaya çıkarsa omdukça hızlı bir daralma yaşayabiliriz. Yeni bir resesyon olabilir" diye konuştu.

Son dönemde dünyanın bir çok yerinde merkez bankalarının, enflasyon ile mücadele için likiditeyi sıkılaştırma tedbirleri almakta olduklarını, en son Çin'in hafta
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Şub 11, 2011 7:02 pm    Mesaj konusu: Brezilya'da kamu harcamalarında kesinti Alıntıyla Cevap Gönder

İbrahim Karagül
Masal bitti: 'Hasta adam'lar çoğalıyor!
20 Nisan 2011



Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors, ABD'nin kredi notunu durağandan negatife çevirdi.

Dünyanın ekonomik devi, beyni, 2009 kriziyle sarsılan gücünün duraklama dönemine girdiğini, artık güvenilir bir ekonomi olmadığını, giderek içe kapanmak zorunda olduğunu, süper güç masalının sonuna gelindiğini az çok biliyorduk.

Ama artık bu masalın bittiğini söyleyebiliriz. Siyasi, askeri, teknolojik ve ekonomik açıdan "gücüne erişilemez" dev, çaresizlik içinde kıvranırken, deprem Avrupa'yı da sarsmaya başlarken bizler tarihsel bir kırılma yaşandığına, güç kaymalarının zorunlu olduğuna, küresel güç dengesinin değişeceğine dair tartışmaları Türkiye'ye taşımaya çalışıyorduk.

Öyle de oldu... Önce ABD'yi vuran deprem sonra Avrupa'yı dağıttı. Avrupa Birliği projeleri, süper Avrupa fikri zayıfladı. AB ülkeleri, "herkes başının çaresine baksın" diyerek birlik ruhunu hızla terketti. Son on yılda, bütün birikimlerini, değerlerini hızlı bir şekilde terk ettiği gibi... Çaresizlik, çözümsüzlük derinleşti. Güçlü ekonomileri, bırakın diğer üyeleri kurtarmayı, kendilerini kurtarma telaşına düştü. Birlik düşüncesi, jeopolitik hedef olmaktan çıkıp kültürel, içe kapanmacı, diğerlerini düşman bilen bencil bir boyut aldı.

Bugün Yunanistan, İspanya ve İrlanda'yı batıran, İspanyayı batırmak üzere olan, İngiltere'yi "Avrupa'nın hasta adamı" haline dönüştüren kriz, kısa süre sonra bütün kıtada sosyal patlamalara, aşırı sağın yükselişine hatta yeni bir ırkçılık dalgasına kadar uzanacak bir tehdit haline geldi. Artık Avrupa'nın, kendini düşünmekten dünya ile ilgilenecek mecali kalmadı. Yakın gelecekte bir çıkış yolu da görünmüyor.

ABD de aynı durumda. Artık sermaye de vizyon da bu ülkelerden kaçıyor. Başka adreslere, iklimlere yöneliyor. ABD'nin kredi notunun negatife çevrilmesi, aslında gecikmiş bir tespit. 2009'da bu yapılmalıydı ve gerçek de buydu. İki kıta da durgunluktan gerilemeye doğru hızla güç kaybediyor. Bu aşamada neler olur?

İşte burası önemli. Bırakalım küresel vizyonları, dünyaya öncülük etmeyi, bu ülkeler dünya için dehşet bir tehdide dönüşebilir. Çaresizlik, yeryüzünün kaynakları üzerinde hiç görülmemiş talana, kavgaya, savaşlara neden olabilir. Kaynak ve gıda savaşları insanlık tarihinin en hazin sayfalarını aralayabilir.

Bunlar kimseye şaşırtıcı gelmesin. Büyük savaşlara, buhranlara bakın. Hepsi benzer gerekçelerle başlamadı mı? İnsan ırkının yaşadığı en büyük trajediler açgözlülükle başlamadı mı?

Kuzey Afrika'dan Orta ve Doğu Asya'ya uzanan kuşakta başlayan, genişleyerek büyümesi beklenen değişim ve arayışta bu çaresizliğin etkileri çok fazla. Bu ülkeleri varolan ekonomik sisteme entegre etmek ve kaynaklarını denetim altına almak büyük krizden çıkış arayanların hedeflerinden biri. Mesela Libya'nın tam bağımsız merkez bankası gibi. Direnişçilerin yaptıkları ilk iş Bingazi'de bir Merkez bankası kurmak oldu. Size de tuhaf gelmiyor mu?

ABD'nin krizi öncelikli güvenlik tehdidi ilan etmesi aslında bütün bu açıklamaları içeriyor. İlk kez böyle bir şey oldu. Ne İslamcı tehdit, ne Çin ne Batı medeniyetine yönelen tehditler. Onlar için tek tehdit algılaması vardı o da kriz.

16 istihbarat kuruluşundan oluşan ABD Ulusal İstihbaratı, bu tehdidi şöyle açıklamıştı: "Zaman en büyük düşmanımız. Krizden çıkış ne kadar uzun sürerse, ABD'nin stratejik çıkarlarına zarar verme gücü o kadar yüksek olacaktır. Kriz dünyanın dörtte birinde istikrarsızlığa yol açacaktır. Mevcut rejimi tehdit eden risk faktörleri artmaktadır. Çöküşten kurtulamayan ülkeler yıkıcı korumacılığa yönelebilirler..." ABD için kriz artık bir rejim meselesidir...

Uzun zamandır krizin siyasal, toplumsal sonuçlarına, dünya genelinde yol açacağı jeopolitik güç kaymalarına hatta harita değişiklikleri ihtimaline dikkat çekiyoruz. Küresel hal alsa da, krizin nihayetinde en büyük zararı merkez ülkelere vereceğini, bu ülkelerin güçlerinde ve etkinliklerinde ciddi daralma yaşanacağını, özellikle Amerika'nın küresel liderlik rolünde ciddi gerileme söz konusu olacağını, bugünkü ekonomik sistemin açıklarını kapatmakla krizin sona erdirilemeyeceğini, İkinci Dünya Savaşı sonrası sistemin çöktüğünü, yeni güç dengelerinin oluşacağını, bu değişimin çok ciddi bölgesel çatışmalara yol açacağını, kaynak ve ticaret savaşları döneminin başlayacağını ısrarla vurguladık. Hala aynı kanaatteyiz. Yeni güçlerin, aktörlerin tarih sahnesine çıkacağına inanıyoruz.

"Krizin üstesinden gelindi" iyimserliklerine hiçbir zaman inanmadım. İyimserlik pazarlanıyor, psikolojik bir operasyon yürütülüyor sadece. Şimdiye kadar çözüm yolunda hiçbir esaslı adım atılmadı. Sadece ürkütücü sonu biraz erteleyecek tedbirler alındı. Trilyon dolarlar merkez bankalarından piyasaya akıtıldı. Sonuç? Hiçbir şey...

Para akıtılan yerler, mekanizmalar zaten krizin sorumlusuydu. Vergiler aynı yerlere gidiyordu. Bunun sosyal sonuçları üzerinde de duruldu. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri olağanüstü hal yasalarını revize ettiler. Ürkütücü düzenlemeler içeren bu hazırlıklar aslında onları nasıl bir gelecek korkusunun sardığına da işaret ediyordu.

Krizin jeopolitik çözülmelere yol açacağına yönelik inancımız giderek güç kazanıyor. Bu çözülme, sadece Ortadoğu coğrafyasında olmayacak. Arap Baharı'nın mimarları gibi görünenlerin çok yakında Avrupa başkentlerinde aynı öfkeyle yüzleşeceklerini şimdiden söyleyelim.

Kahire'de, Şam'da, San'a da sokakları saran ateş, yarın Paris'te, Londra'da, Marsilya'da, ABD kentlerinde de görülecek. Asıl rejim değişikliği o zaman olacak...

Yeni Şafak

Brezilya'da kamu harcamalarında kesinti

11 ŞUBAT 2011

Brezilya hükümetinden yapılan açıklamada kamu harcamalarında 50 milyar reallik (30 milyar dolar) kesintiye gidileceği açıklandı.
Hükümet, kesintinin enflasyona karşı bir hamle olduğunu, ayrıca ekonomideki aşırı hararetin düşürülmesini hedeflediğini bildirdi.

Maliye bakanı Guido Mantega tarafından açıklanan kesintilerin uygulamaya girmesiyle, ekonomik kriz sonrası uygulanan diğer ekonomiyi canlandırma paketlerinin geçerliliği kalmayacak.
Maliye Bakanı kesintilerin sosyal hizmetler alanında yapılan harcamaları ve altyapı harcamalarını etkilemeyeceğini belirtti.
Berzilya'da geçen ay merkez bankası faiz oranlarını yükselterek enflasyonu düşürmeye çalışmıştı.
Faiz oranı yüzde 10,75'ten 11,25'e çıkarılmıştı.
Brezilya'da geçen yılın enflasyon oranı yüzde 5,91 olmuştu.
2011 enflasyon öngörüleri ise, yüzde 5'in üzerinde seyrediyor.
Brezilya ekonomisi Güney Amerika'daki en büyük ekonomi.
2010 yılında yüzde 7 oranında büyüyen ülke ekonomisinin, 2011'deki büyüme oranının yüzde 4,5 ile yüzde 5 arasında olması bekleniyor.
BBC

İngiltere'de işsizlik son 17 yılın doruğunda
16 MART 2011

İngiltere'de işsizlik rakamları son 17 yılın en yüksek seviyesine tırmandı.
Ocak sonu itibariyle 2 milyon 530 bin kişi olan işsiz sayısı, 1994 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviyede.

İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi işsiz oranını yüzde 8 olarak açıkladı.
Son veriler, 16-24 yaş arasındaki gençlerde işsizliğin rekor bir oran olan yüzde 20,6'ya yükseldiğini gösteriyor.
18-24 yaş arasındaki işsizlik de rekor kırarak yüzde 18,3 olarak belirlendi.
Muhafazakar-Liberal koalisyonun kamu sektöründe hedeflediği kesintiler daha henüz tam anlamıyla etkisini göstermemiş olsa dahi, kamuda şimdiden istihdamın daraldığı görülüyor. 2010 yılının son çeyreğinde 45 bin kamu çalışanı işini kaybetti. BBC

Japonya'daki felaketin maliyeti 48,9 milyar $
07:30 - Japon Hükümeti, 11 Mart'ta meydana gelen deprem ve tsunami felaketinin telafisi için 48,9 milyar dolar (4 trilyon yen) tutarında olağanüstü bütçeye ihtiyaç olduğunu açıkladı. Bütçenin 2,5 trilyon yeninin emeklilik fonlarından finanse edileceği kaydediliyor. Ülkede ayrıca vergi artışları da gündemde. 24.04.2011 ANKARA netgazete

Japonya ekonomisi, ilk çeyrekte daralacak
Japonya Merkez Bankası Başkanı Masaaki Shirakawa, ülke ekonomisinin ilk çeyrekte daralacağını öngördüklerini bildirdi. Shirakawa, 11 Martta meydana gelen deprem ve tsunami felaketinin ardından durma noktasına gelen üretim nedeniyle ekonominin ilk ve ikinci çeyrekte daralacağının tahmin edildiğini ifade etti. 24.04.2011 TOKYO netgazete0

İspanya'da rekor işsizlik
29 NİSAN 2011
İspanya'da işsizlik son 14 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

İspanya son veriler açıklanmadan önce de Avrupa Birliği'nde işsizliğin en yüksek olduğu ülkedeydi.
Yılın ilk üç ayında ise, bir önceki çeyrekte yüzde 20,3 olan işsizlik yüzde 21,3'e yükseldi.
Bu 4,9 milyon işsize tekabül ediyor.
İspanya özellikle kamu borçları nedeniyle küresel ekonomik krizden en olumsuz etkilenen ülkelerden biri.
İspanya hükümeti bütçe açığını kapatmak için bir dizi kemer sıkma önlemine başvurmuştu.
Ancak buna karşın, bu yıl sonundan önce ekonominin istihdam yaratacak hale gelmesi beklenmiyor. BBC

Elektronikte Tsunami Şoku
01 Mayıs 2011
Tsunami sonunda teknoloji dünyasını da vurdu, parçaların tedarikinde sıkıntı başladı
Geçtiğimiz ay yaşanan Japonya depremi ve tsunaminin ardında ekonominin ne yöne döneceği merak konusuydu. Teknoloji dendiğinde ilk akla gelen ulus olan Japonlar'ın doğal felaketin ardından zor günler geçirmesi sektörde de etkilerini göstermeye başladı.

Japonya'da deprem ve tsunami felaketinin yaşandığı 11 Mart’tan sonra teknoloji ekonomisindeki fatura ortaya çıkmaya başlıyor. Dünyanın adeta teknoloji tedarikçisi olan ülke felaketin ardından zor günler geçiriyor. Üretim ve ihracat azalıyor, üretim olmayınca da stokların kısa sürede erimesi ve fiyatların önemli ölçüde artması bekleniyor.

Uzakdoğu’nun önemli ülkelerinden Tayvan merkezli olan teknoloji firması ASUS’un Türkiye ve Afrika bölge direktörü Peter Chang sektör ile ilgili olarak “Tahribatın resmi sonuçları gün yüzüne çıkmaya başladı. Felaketlerin sektöre ekonomik anlamda eksi durum olarak yansıyacağı biliniyordu. Bizim üretim kanallarımız Çin’de yer alıyor, ancak batarya, bellek gibi komponentlerde Japonya tüm sektörün önemli bir üreticisi olduğu için bu ürünlerdeki sıkıntının diğer ürünlere yansıması da olasıdır” diyerek gelecek dönem elektronik ürünlerin fiyatlarının artabileceği konusunda bilgilendirmede bulundu. aktifhaber

Kapitalist kâhinden sosyalist itiraf: Kapitalizm kendini yok edebilir!
15 Ağustos 2011



Ünlü ekonomist Nouriel Roubini, Wall Street Journal gazetesine yaptığı açıklamada "Karl Marx haklıysa bir noktadan sonra kapitalizm kendini yok edebilir. Piyasalar bu aşamada çalışmıyor" dedi.

Roubini, global ekonominin ABD, Euro Bölgesi ve Japonya öncülüğünde bir resesyon uçurumunun kenarına geldiğini ve hükümetlerin bundan korunmak için tamamen yanlış, şeyler yapmakta olduğunu dile getirdi.

ABD ve Euro Bölgesi gibi ekonomilerin daha fazla canlandırma önlemlerine ihtiyaç duymalarına rağmen bunun tersine yüksek borç yükü ile ezilen ekonomileri nedeniyle tasarruf tedbirleri almaya başladığını hatırlatan Roubini önümüzdeki iki üç aylık dönemde global ekonominin resesyona girmesi şansını yüzde 50 olarak gördüğünü belirtti.
habertürk

İngiltere'de enflasyon yine tavan yaptı
18 EKİM 2011

İngiltere'de Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Eylül ayında yüzde 5,2 artışla yeniden rekor düzeye ulaştı.
Bu oranda bir artış, 1997'de TÜFE sistemi ile hesaplamaya geçilmesinden bu yana sadece 2008 Eylül ayında gerçekleşti.

İngiltere'de geçen ay ise enflasyon yüzde 4,5 olmuştu.
Artış özellikle enerji fiyatlarının yükselmesine bağlanıyor. Ülkenin altı büyük enerji şirketi de doğal gaz ve elektrik fiyatlarına kayda değer oranda zam yapmıştı.
Ulusal İstatistik İdaresi verilerine göre ülkede ortalama haftalık hane geliri, son bir yılda sadece yüzde 1,8 artarken, elektrik faturaları yüzde 7,5, doğal gaz faturaları yüzde 13 yükseldi.
Konut kredisi ödemelerinin de dahil olduğu Perakende Fiyat Endeksi ise yüzde 5,2'den yüzde 5,6'ya yükseldi.
Bu rakam da söz konusu endekste 1991'den bu yana kaydedilen en yüksek oran.
Yüzde 5'i aşan enflasyon, Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefini bir hayli geride bırakmış durumda. Merkez Bankası üst üste 22 aydır, bu hedefi tutturamıyor.

Ülkede işsizlik de son 17 yılın en yüksek seviyesinde; krizden zarar gören pek çok aile de devlet yardımlarına yöneliyor.
tıklayın Eurostat verilerine göre, İngiltere açıklanan bu oranla 27 üyeli Avrupa Birliği'nde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke konumuna geldi.
İngiltere'nin dahil olmadığı Euro bölgesinde Eylül ayı enflasyonu bir önceki yıla göre yüzde 3 olarak kaydedilirken, Avrupa'nın en büyük ekonomisi Alşmanya'da ise TÜFE Eylül ayında geçen yıla göre yüzde 2,9 arttı.
Ay bazındaki değişimlere bakıldığında ise Euro bölgesinde artış oranı yüzde 0,8, Almanya'da ise yüzde 0,2 oldu.
BBC

Grev Qantas uçuşlarına ağır darbe vurdu
29 EKİM 2011
Avustralya Havayollari Qantas, çalışanlarıyla yaşadığı uzlaşmazlıkların ardından bütün uçuşlarını iptal etti.

Şirket, greve katılan çalışanlara pazartesi gününden itibaren lokavt uygulanacağını, yani işyerinin faaliyetlerinin askıya alınacağını, dolayısıyla cumartesi gününden itibaren bütün uçuşların durdurulduğunu duyurdu.
Şirketin yönetim kurulu başkanı Alan Joyce, kendi kararı için ''inanılmaz'' ifadesini de kullandı.
Qantas, bir süredir maliyeti yüksek grevlerin yaşandığı bir işyeri haline gelmişti.
Yer hizmetleri çalışanları, teknisyenler ve pilotların katıldığı grevlerin maliyeti haftalık 16 milyon dolar olarak hesaplanıyor.
Sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta bir açıklama yayınlayan şirket, Qantas'la biletleri olanların ikinci uyarıya kadar havaalanlarına gitmemesini istedi ve bilet paralarının iade edileceğini de kaydetti.
Şirketin yeniden yapılanma stratejisi gerekçesiyle bazı faaliyetlerini Asya'ya taşıyacağını açıkladığı Ağustos ayından bu yana yönetimle sendikalar arasında uzlaşmazlık yaşanıyor.
Avustralya iç pazarının yüzde 65'ini kontrol eden şirket uluslararası uçuşlarda ciddi zararlar ediyor.
Yeniden yapılanma stratejisinin 35 bin çalışanın bulunduğu şirkette bin kişinin işini kaybetmesine neden olması bekleniyor.
BBC

ING Bank 2 bin kişiyi çıkaracak
03/11/2011
Hollanda bankası ING, yaklaşık 2 bin çalışanını işten çıkaracak. ING’den yapılan yazılı açıklamaya göre, banka, maliyet azaltma programı kapsamında 2012-2013 döneminde Hollanda’da 2 bin çalışanını işten çıkarmayı planlıyor. Bankanın Üst Yöneticisi (CEO) Jan Hommen, Hollanda’daki perakende bankacılık biriminde maliyetleri azaltmak için tedbirler aldıklarını vurguladı. Dünyada 100 bin çalışanı bulunan ING Bank yalnızca Hollanda’da 19 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bankanın maliyet azaltma programıyla 2014 yılına kadar yıllık ortalama 300 milyon eruo tasarruf sağlaması bekleniyor.
Yeni Çağ

Mervyn King: "Küresel ekonomik durum tahmin edilenden daha kötü"
16 KASIM 2011


BBC'nin haberi:

İngiltere ekonomisi kaygı uyandırıyor

İngiltere Merkez Bankası Başkanı ülke ekonomisinin geleceğine ilişkin karamsar açıklamalar yaptı.

Başkan Mervyn King ekonomide durgunluğun önümüzdeki yıl ortalarına kadar sürebileceğini söyledi.

King Euro Bölgesi borç krizinin İngiltere ekonomisine yönelik 'en büyük risk uunsuru' olduğunu kaydetti.

Merkez Bankası, 2011-2012 ekonomik büyümeye ilişkin tahminlerini yüzde 1'e çekerek, küresel ekonomik durumun tahmin edilenden daha kötü durumda olduğunu bildirdi.

İngiliz ekonomisi geçen yıl resesyondan çıksa da, ülkedeki ekonomik büyüme hızı yüzde 0,5 civarında seyrediyor.

King'in değerlendirmesi İngiltere'de son işsizlik verilerinin açıklanmasını takip ediyor.

Ülkede işsiz sayısının temmuz-eylül döneminde 129 bin kişi artarak, 2 milyon 620 bin kişiye ulaştığı açıklandı.

İşsizlik oranı yüzde 8,3 olarak açıklanırken, ülkede işsizlik yardımı alanların sayısı 5 bin 300 kişi artarak, ekim ayında 1 milyon 600 bin kişiye ulaştı.

2 milyon 620 bin işsiz sayısının, ülkede 1996 yılından bu yana görülen en yüksek oran olduğuna dikkat çekildi.

Ülkenin Ulusal İstatistik Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, 16-24 yaş grubunda işsiz olan gençlerin sayısı ise 1,02 milyon kişi oldu.

İngiltere genç nüfustaki yüzde 21,2'lik işsizlik oranıyla, Avrupa'da İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin gerisinde, Fransa ve Almanya'nın ise önünde yer alıyor.
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Çrş Ksm 16, 2011 5:52 pm tarihinde değiştirildi, toplam 14 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Mar 14, 2011 4:54 pm    Mesaj konusu: Japonya piyasalara 180 milyar dolar para pompalıyor Alıntıyla Cevap Gönder

FED'den beklenen açıklama: Amerika büyüyemiyor
09 Ağustos 2011

ABD Merkez Bankası (Fed), yüzde 0 ve yüzde 0,25 aralığındaki gösterge faiz oranını muhtemelen gelecek iki yıl daha bu seviyede bırakacağını bildirdi.

Fed Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) faiz toplantısından sonra yaptığı açıklamaya göre, FOMC'nin Haziran ayında toplandıktan bu yana elde ettiği verilerin ekonomideki büyümenin bu yıl şimdiye kadar ''Komitenin beklediğinden epeyce yavaş'' olduğuna işaret edildi.

Devam eden ekonomik toparlanmayı desteklemek ve enflasyon hedefinin tutmasına katkı sağlamak için Komitenin gösterge faiz oranını yüzde 0 ve yüzde 0,25 aralığında tutmaya karar verdiği belirtilen açıklamada, Komitenin, ekonomik koşulların muhtemelen gösterge faiz oranının en az 2013 yılı ortasına kadar mevcut düzeyde kalmasını sağlayacağını tahmin ettiği ifade edildi.

Fed daha önceki açıklamalarında gösterge faiz oranının ''uzun bir süre'' mevcut seviyede kalacağını belirtiyordu.

Yüksek enerji fiyatları ve Japonya'da 11 Mart'ta meydana gelen deprem ve tsunamiden sonra tedarik zincirindeki aksama gibi geçici unsurların ekonomideki faaliyette ''son zamanlardaki bazı zayıflıklara'' açıklama getirdiği belirtilen açıklamada, ekonominin görünümünde aşağı yönlü risklerin arttığı, yılın ikinci yarısında ekonomideki toparlanmanın yavaş bir hızda seyretmesinin beklendiği kaydedildi.

Son aylarda istihdam piyasalarındaki koşulların kötüleştiğine ve işsizlik oranının arttığına işaret edilen açıklamada, hanehalkı harcamalarının yatay seyir izlediği ve konut sektöründe durgunluğun devam ettiği, ancak işletmelerin teçhizat ve yazılım yatırımının genişlemeyi sürdürdüğü ifade edildi.
habertürk

Japonya piyasalara 180 milyar dolar para pompalıyor

14 MART 2011

Japonya Merkez Bankası, deprem ve tsunami felaketi ardından ekonomide istikrar sağlamak için piyaslara 180 milyar dolar para pompaladığını açıkladı.
Rekor miktardaki acil yardım fonu, banka yetkililerinin dün ilk başta açıkladığı rakamın iki kat üzerinde olacak.

Paranın çoğu derhal piyasalara aktarılırken, 70 milyar dolar gelecekte pompalanacak.
Tokyo borsasının ana göstergesi Nikkei endeksi pazartesi gününü yüzde 6'nın üzerinde kayıpla kapattı.
İngiltere basınından Daily Telegraph gazetesi, doğal afetin Japonya'yı yeniden resesyona sürüklemekle kalmayıp, küresel mali kriz ardından dünya genelindeki toparlanma sürecine de sekte vurabileceğine dikkat çekiyor.
Financial Times, Japonya'nın küresel ekonomideki payının yüzde 7'ye denk geldiğini yazıyor.
Petrol fiyatlarının cuma günü yüzde 3 oranında düştüğünü belirten Guardian, düşüşün bu hafta da devam edebileceğini kaydediyor.
Gazete, Japonya'nın dünyanın en çok petrol ithal eden ülkelerinden biri olduğunu, ancak fabrikalarda üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle talebin de azalacağını vurguluyor.
Guardian, dünyanın en büyük otomobil üreticisi Toyota ile Nissan'ın toplam 20 fabrikada üretimi durdurduğuna dikkat çekiyor.
BBC

Tokyo borsası yüzde 10'un üzerinde düştü
15 MART 2011

Deprem ve tsunami felaketleri ardından Tokyo borsasındaki ikinci işlem günü gene keskin düşüşlere sahne oldu.
Ana gösterge Nikkei endeksi günü yüzde 10'un üzerinde değer kaybıyla kapattı.

2008'deki küresel mali krizden bu yana Tokyo borsasında ilk kez tek bir günde bu kadar keskin bir düşüş meydana geliyor.
Dün de Tokyo borsasında hisse senedi fiyatları ortalama yüzde 6'ın üzerinde değer kaybetmişti.
Asya'nın diğer borsalarında da düşüşler yaşanırken, Avrupa borsaları da güne kayıplarla başladı.
Hong Kong ve Tayvan borsaları yaklaşık yüzde 3 oranında düştü.
Almanya'da borsa güne yüzde 2,5 oranında değer kaybıyla başladı.
Japonya'da Merkez Bankası ülkenin yaşadığı doğal afetin bankacılık sektöründe bir felakete dönüşmesini engellemek için piyasalara rekor miktara para pompalıyor.
Merkez Bankası dünkü rekor müdahalesi ardından bugün de piyasalara yaklaşık 100 milyar dolar pompaladı.

Depremin ardından dünyada 'parça paniği'

Deprem ve tsunaminin Japon fabrikalarında üretimi ciddi biçimde aksatması, dünya borsalarında büyük kayıplara yol açıyor.
Küresel ekonomideki korkulardan biri, Japonya'nın birçok farklı alandaki sanayi ürününün aniden piyasadan çekilmesinin yaratacağı sorunlarla ilgili.

Japonya'nın otomotiv sektörüne parça üreten fabrikalarında üretimin durması, sektörde ciddi kaygıların odağına yerleşti.
Japon otomobil şirketleri, hisseleri en keskin düşüş yaşayan şirketler arasında.
Deprem ve tsunami felaketinin merkezinde olan Japonya'nın kuzey doğu bölgesi, otomobil parçası sağlayan büyük Japon fabrikalarının çoğunun bulunduğu bölge.
Şu an çalışmayan bu fabrikalar sadece Japon arabalarına değil, dünya çapında diğer otomobil üreticilerine de parça sağlıyor.
Deprem, doğrudan üretimi etkilemekle kalmadı, Japonya'da kara yollarıyla ulaşımı ve limanlarda trafiği de olumsuz etkiledi.
Dolayısıyla otomobil parçası üretimine yeniden başlansa dahi, küresel piyasalara dağıtımında yakın gelecekte sorunlar yaşanabilir.
Otomotiv sanayiini yakından takip eden uzmanlar, tamamlanmış bir otomobilin yaklaşık 20 bin ayrı parçadan oluştuğunu söylüyor.
Japonya'nın ürettiği parçaların eksikliğinin otomotiv sektöründe küresel anlamda ne zaman ciddi biçimde hissedilmeye başlanacağı konusunda görüşler muhtelif.
Renault-Samsung'un Güney Kore'deki bir yetkilisi, ''Elimizde iki-üç hafta yetecek kadar stok var.'' diyor. Bu tesis, kullandığı parçaların yaklaşık onda birini Japonya'dan temin ediyor.
Uluslararası piyasalarda yatırımcılar, parça sıkıntısına ellerindeki otomotiv hisselerini satarak tepki veriyorlar.
Bu nedenle Toyota hisseleri depremin ardından yüzde 8, Nissan'ın hisseleri ise yüzde 10 dolayında değer kaybetti.
BBC

Toyota Amerika kıtasında üretimi yavaşlatıyor
24 MART 2011

Dünyanın en büyük otomotiv üreticisi olan Toyota, yaşanan parça sıkıntısı nedeniyle Kuzey Amerika'daki bazı fabrikalarında üretimi yavaşlatacağını duyurdu.
Şirketin başlıca fabrikalarının bulunduğu Japonya'daki deprem ve tsunami nedeniyle, üretim sekteye uğramıştı.

Kuzey Amerika, Uzak Doğu-Okyanusya, Ekonomi, Şirket Haberleri
Fabrikalarda hasar olmasa bile, ülkede devam eden elektrik kesintileri üretim sektörüne darbe vuruyor.
Pek çok büyük otomotiv şirketi belli fabrikaları ürünlerin belli parçalarını üretmekte uzmanlaştırmış durumda.
Bu nedenle parçaların vaktinde üretilip sevkedilememesi, binlerce kilometre uzaktaki üretim bantlarını etkiliyor.
Toyota, Japonya'daki 12 montaj fabrikasında faaliyetleri 26 Mart'a kadar durdurmuştu.
Şirket şimdi Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'daki fabrikalarında stokları gözden geçirip buralarda da üretimi durdurmak gerekip gerekmediğine bakacak. BBC

Dünya ve Avrupa borsaları tepetaklak!

15 Eylül 2008 - Avrupa borsalarında hisseler, ABD'li Lehman Brothers'ın iflas başvurusu açıklamasından sonra hızla değer kaybetti.
Avrupa'nın en büyük 300 şirketini kapsayan "FTSEurofirst 300" endeksi yüzde 3,1 değer kaybederek, 1.126,08 puana geriledi.
Londra Menkul Kıymetler Piyasasında FTSE 100 Endeksi şu sıralar yüzde 2,58, Almanya'da borsanın temel göstergesi DAX Endeksi yüzde 2,74 ve Fransa'da CAC 40 Endeksi de yüzde 3,28 değer kaybetti.
BNP Paribas, Credit Agricole, Dexia, Fortis, Societe Generale bankalarının hisseleri yüzde 6 ila 9 oranında düştü. Dün bir gazetenin, yılın ikinci yarısında riskli yatırımları nedeniyle 5 milyar dolar daha zarar edeceğini yazdığı İsviçreli UBS bankasının da hisseleri yüzde 8,4 değer kaybetti.
İngiltere'de Royal Bank of Scotland'ın hisseleri yüzde 12, Halifax-Bank of Scotland'ın hisseleri yüzde 10'dan fazla ve Barclays bankasının hisseleri de yüzde 6 indi.
Asya'da Japonya, Hong Kong, Güney Kore ve Çin'de borsalar bugün tatil nedeniyle kapalı bulunuyor.
Avustralya, Singapur ve Tayvan'da borsalar yüzde 3 ile 4 değer kaybetti.
Bu arada avro ABD doları karşısında değer kazandı.
New York borsasında cuma günü 1,4215 dolardan kapanan avronun fiyatı bugün Avrupa'da 1,4299 dolara çıktı. Geçen hafta avro 1,3881 dolara kadar inerek, bir yıl içindeki en düşük değerini görmüştü.
İngiliz sterlini de 1,7937 dolardan 1,8052 dolara çıkarken, cuma günü New York'ta 107,76 yenden işlem gören dolar 105,69 yene geriledi.
Borsa'da bir günlük kayıp yüzde 5,27 oldu

İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri, bugün ortalama yüzde 5,27 oranında değer kaybetti.
İMKB Ulusal-100 Endeksi, birinci seansta 1.742,39 puan azalarak 35.291,48 puana geriledi. İkinci seansta 210,04 puan azalan endeks 35.081,44 puandan kapandı.

netgazete

'Mali piyasalarda kriz sürecek'

Daily Telegraph dünyanın en büyük bankası Citigroup'un Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Charles'ın Prince'ın istifasıyla ilgili haberinde şöyle diyor:

"Küresel kredi krizinin en önemli kurbanı Prince oldu. Bu istifayla, mali piyasalarda krizin sona ermeye başladığı yolundaki umutlar boşa çıktı. İngiliz ekonomi uzmanları, Citigroup'taki krizin küresel mali piyasalada şok dalgaları yaratacağını bu sabahtan itibaren İngiltere piyasalarında banka hisselerinin düşmesinin beklendiğini söylüyorlar."

Veresiye yakıt bulamayan İtalyan havayolu şirketi Alitalia, 34 uçağını yere indirdi


15 Eylül 2008 Avrupa'nın gözde hava yolu şirketlerinden İtalya Alitalia, günde 1 milyon 200 bin euro zararla iflasa sürükleniyor. Veresiye yakıt bulamayan İtalyan havayolu şirketi sendikalarla hükümetin görüşmelerinin düğümlenmesi üzerine 34 uçağını yere indirdi. 130 pilot ücretsiz izne gönderildi. Acenteler ise Alitalia ile uçmak isteyen yolcularını "Ortada kalabilirsiniz" diye uyarmaya başladı. Başbakan Silvio Belusconi, hükümet adına arabuluculuk yaptığı görüşmelerde, Alitalia'nın küçülmesi için kargo bölümünü kapatıp 3250 çalışanının görevine son vermesi isteği de geri çevrildi.

DAHA ÖNCE KURTARILMIŞTI
Şirket yetkilileri, "Veresiye yakıt bulamıyoruz. Petrol şirketleri nakit karşılığı yakıt veriyor. Durum ciddi ve acil" dedi. Daha önce de Alitalia'nın yabancılara satılmasını istemeyen Bersusconu, 15 iş adamı ve bankadan 15 milyar dolar kredi bularak şirketi kurtarmıştı. Şirketin iflası halinde 22 bin çalışanın işini kaybetme riskine dikkat çekiliyor.

netgazete

İngiltere'de enflasyon Türkiye'yi solladı
18 Mayıs 2011
Geçen ay Türkiye’dekiyle eşitlenen İngiltere’nin enflasyonu, nisanda Türkiye’yi de geride bıraktı ve son 2.5 yılın zirvesi olan yüzde 4.5’i gördü.

İngiltere’de nisan ayında tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) son 2.5 yılın en yüksek seviyesine yükselerek yüzde 4.5 oldu. İngiltere’de TÜFE’nin ulaştığı seviyenin Türkiye açısından da önemi var.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı mart ayında, “Bizdeki enflasyon yüzde 4, İngiltere’deki de 4 bu ömrümde ilk defa gördüğüm bir şey” demişti. İngiltere’nin nisan ayı enflasyonu ise Türkiye’dekini geride bıraktı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye’de TÜFE nisan ayında yüzde 4.26 seviyesinde gerçekleşti.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, enflasyondaki hızlı artışa ani tepki vermenin ekonomiye zarar verebileceği uyarısını yaparken, yıl sonuna kadar yüzde 5 seviyesinin görülmesini beklediğini de ekledi.

İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yüzde 2. İngiltere 2008 Eylül’ünde yüzde 5.2 ile rekor enflasyonu görmüştü. O ay Türkiye’deki enflasyon da yüzde 11.13 olmuştu. Türkiye’de Merkez Bankası enflasyonun yıl sonunda yüzde 6.9’a yükseleceğini tahmin ediyor. Yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 5.5.

Çekirdek de yükseldi

İngiltere’de tüketici fiyatlarındaki sert yükselişte özellikle petrol fiyatlarındaki çıkış ve Paskalya Tatili’nde seyahatlerin artmasına bağlı ulaşım maliyetleri ve alkollü içki ve tütüne uygulanan vergiler etkili oldu.

Ancak gıda ve enerjiyi dışarıda bırakan çekirdek enflasyonda da hatırı sayılır bir yükseliş olması kaygıları artırıyor. İngiltere’nin çekirdek enflasyonu nisanda yüzde 3.7 seviyesinde gerçekleşti. Aylık bazda İngiltere’de tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 1 seviyesinde gerçekleşti.

Enflasyon verisinin açıklanmasının ardından yatırımcıların para politikasında bazı sıkılaştırmalar olabileceği beklentisiyle sterlin yükseldi. Sterlin, dolar karşısında yüzde 0.5 değer kazanarak 1.63 seviyesine çıktı. Euro/sterlin paritesi ise yedi haftanın en düşük seviyesi olan 86.8 pence’e geriledi.

Artırım öne çekilebilir

İngiltere Merkez Bankası’nın yıl sonunda faiz artırımına gideceği bir süredir piyasalarda fiyatlanıyordu. Ancak son enflasyon verisi artırımın daha öne çekilebileceği beklentisini kuvvetlendirdi. İngiltere Merkez Bankası, kriz döneminden bu yana gösterge faiz oranını rekor düşük seviye olan yüzde 0.5’te tutuyor.

Öte yandan bazı ekonomistler, İngiltere’nin makroekonomik eğilimler açısından öncü bir ülke olduğuna dikkat çekiyor ve bu ülkedeki gelişmelerin zaman içinde diğer ülkelere de sirayet edebileceğini vurguluyor.

Deutsche Bank, veriden sonra yayımladığı notta, “Hem kriz öncesi, hem de sonrasında İngiltere’nin öncü ülke olduğu görüşündeyiz. Bu nedenle İngiltere’de başlayan gelişmeler çoğunlukla gelişmiş diğer ülkelerde yaşanacak gelişmelerin ön habercisi olabilir. Yakından takip edilmeli” dedi.
haber10

Sony'den son 16 yılın en yüksek zararı

23 MAYIS 2011
Japon elektronik devi Sony, son mali yılda yaklaşık 3 milyar 200 milyon dolar zarar etmeyi beklediğini açıkladı.

Sony, oyun sektöründe de Nintendo ve Microsoft'un artan ağırlığını hissediyor
Sony yetkilileri, bunun en önemli nedenlerinin 11 Mart'ta meydana gelen deprem sonrası vergi indirimlerinin iptali ve bilgisayar korsanlarının saldırısı olduğunu söylüyor.

Şirketin video oyunu Playstation'a üye 100 milyon kişinin isim ve adresleri geçen ay bilgisayar korsanlarının saldırısı ile ele geçirilmişti.
Oysa Sony bu saldırı ve deprem öncesi Şubat ayında 800 milyon dolardan fazla kar etmeyi umduğunu açıklamıştı.
Açıklanan son bilanço ise Sony'nin tarihindeki en büyük ikinci ve 1995'ten sonraki en yüksek ikinci zararı yansıtıyor.
Sony hisseleri düştü
Son gelişmeler sonrası Sony hisseleri Tokyo Borsası'nda yüzde 0,5 değer yitirdi.
Yıl başından bu yana Nikkei endeksinde hisse senetleri ortalama yüzde 7 değer yitirirken, Sony hisselerinde bu oran, yüzde 24 oldu.
Şirket bir zamanlar, Japonya'nın elektronik ürünlerdeki mükemmelliğinin sembolü olarak görülürdü.
Ancak son yıllarda Apple, Samsung, Nintendo ve Microsoft'un akıllı telefon, plazma televizyon ve video oyunları sektörlerindeki ağırlığı Sony'i zor durumda bırakmışa benziyor.
BBC

OECD'den küresel ekonomide 'stagflasyon' uyarısı
25 MAYIS 2011

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD, küresel ekonominin halen çok sayıda riskle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
Dünya ekonomisiyle ilgili son değerlendirmesinde OECD, bu risklerden birinin stagflasyon, yani üretimin azalmasına karşın enflasyonun tırmanmaya devam ettiği ekonomik durgunluk olduğunu söylüyor.
OECD bu yıl küresel ekonomide büyümenin yüzde 4,2 olacağını tahmin ediyor. Bu oran geçen yıl kaydedilen yüzde 4,9'dan daha düşük.

Petrol ve emtia fiyatlarındaki artış, Japonya'daki deprem ve tsunami felaketlerinin etkisi, ve Çin ekonomisinde yaşanacak hızlı bir yavaşlama, küresel ekonomiyi rayından çıkartması muhtemel etmenler olarak niteleniyor.
OECD, bunun kimi ülkelerde ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyona yol açabileceğini söylüyor.
Orta Doğu'daki siyasi istikrarsızlığa bağlı olarak petrol fiyatlarının daha da artmaya devam etmesi belli başlı riskler arasında sayılıyor.
Birçok ülkede borç dengesinin halen çok hassas olduğu göz önünde bulundurulursa, sözkonusu risklerden herhangi birinin gerçeğe dönüşmesi halinde küresel mali piyasaların yeni bir çalkantıya girebileceği belirtiliyor.
BBC


"Yunanistan iflas ettiğinde..."

İngiliz Telegraph gazetesinde yer alan bir makalede, Yunanistan iflas ettiğinde neler yaşanabileceğine dikkat çekti.

04 Haziran 2011
Anadolu Haber

Yunanistan'ın iflas etmemesinin olasılık olarak görünmediğini, yalnızca ne zaman gerçekleşeceğinden emin olunmadığını belirten ekonomist, şu sözleriyle dikkat çekti: "Ederse değil, ettiğinde. Finans piyasaları sadece ne zaman iflas edeceğini kestiremiyor. Yarın da olabilir, bir ay ya da bir, iki yıl içinde de (ama bundan daha uzun sürmeyecek"

İFLAS SONRASI OLACAKLARI YAZDI

Avrupa Merkez Bankası'nın İrlanda'yı da koruması altına alarak elindeki son kartı oynadığını söyleyen ekonomist, Yunanistan iflas ettiğinde olacakları şöyle sıraladı:

"-Yunanistan'daki bütün bankalar batacak"

"-Atina hükümeti ülkedeki bütün bankaları kamulaştıracak"

"-Hükümet, bankadan para çekilmesini yasaklayacak"

ARJANTİN'DE OLDUĞU GİBİ..

"-Yunanistan'da bankalardan alacakları olanların sokaklara inmesini engellemek için, Arjantin'in 2002'DE yaptığı gibi (ki o zaman Arjantin devlet başkanı, göstericilerin öfkesinden kaçmak için evinin çatısından bir helikopterle ülkeden uzaklaşmıştı), bir genelge yayımlayacak"

"-Yunanistan bütün borçlarını "Yeni Drama" ya da yeni para birimi ne olacaksa, ona çevirecek. (Bu borcunu ödeyemeyip, iflas eden bütün ülkelerin başına gelecek kaçınılmaz sondur.)

PARASININ DEĞERİ YÜZDE 70 ERİYECEK

"-Yeni Drahma'lar yaklaşık yüzde 70 daha değersiz olacak"

"-İrlandalılar, birkaç gün içinde, bankacılık sistemlerindeki borçtan kurtulmak isteyecekler"

"-Portekiz hükümeti, daha sonra iflas etmeye karar vermeden önce Yunanistan'daki kaos yaşanıp yaşanmadığına bakacak"

"-Bir grup Fransız ve Alman banka, sermaye yeterliliğini karşılayamadıkları için büyük ölçüde zarar edecek"
AVRUPA MERKEZ BANKASI DA İFLAS EDECEK

"-Elindeki Yunan tahvilleri, Yunanistan ve İrlanda'nın bankacılık sistemindeki varlığından ötürü Avrupa Merkez Bankası da iflas edecek."

"-Fransa ve Almanya, ECB'nin sermayesini yenilemek ya da bankanın iflastan çıkmak amacıyla para basmasına izin vermek için bir araya gelecek. (Çünkü, ECB diğer bankalara kıyasla, dış piyasalarda çok büyük pozisyonlara sahip değil. Aslında para basabilir ancak bu ECB kurallarına göre yasak bir işlem. Diğer yandan, Avrupa Birliği Antlaşması, normalde Yunanistan, Portekiz ve İrlanda için kullanılan kurtarma şekillerini yasaklıyor.)

"-Avrupa'da liderler, kendi bankalarını yeniden yeniden sermayelendirecek ve bütün kurtarma paketlerinin sona erdiğini açıklayacak."

"-Piyasalarda, İspanya bankacılık sektörü tahvillerinde bir kıyım yaşanacak."

Yunanistan'da Para Yerine Değiş Tokuş
09 Haziran 2011
Yunanistan'da, ekonomik krizin olumsuz etkilerini her geçen daha etkili bir biçimde hissetmeye başladı.
Yunan medyası, daha önce ekonomik krizle mücadele eden Arjantin halkı tarafından yapılan ve ''Troueke'' olarak adlandırılan bu uygulamanın Yunan halkı tarafından büyük rağbet gördüğünü duyurdu.

Atina, Volos ve Patras gibi büyük kentlerde oluşturulan değiş-tokuş pazarlarında avro kullanılmadan yapılan alışverişlerde, değiş tokuş yapılmak istenilen eşya ve ürünlerin değerlerinin mal sahipleri arasında eski Yunanca'da ''bozuk para-küçük yardım'' anlamına gelen '''Ovolos'' birimiyle belirlendiği belirtilen haberlerde, buna göre, örneğin 50 ovolos değer biçilen eşya, ya da ürünlerin aynı değerdeki başka ürünlerle değiştirildiği belirtildi.

Değiş tokuş pazarlarının müdavimlerinden olan Mariya Halari Atina haber ajansı ANA'ya yaptığı açıklamada, ''Hepimizin dolabında iyi durumda olan ancak kullanmadığımız bir çok elbise ve eşya bulunuyor. Bizim için gereksiz olan bir şey başka birine uygun olabilir'' dedi.

Eleni Kastrinaki ise, bu çeşit pazarları kadınların kendi aralarında evlerinde de düzenlediklerini belirterek, ''Her seferinde başka bir evde toplanıyoruz ve katılımcılar buraya çalıştığı ofisten yeni arkadaşlar getiriyor. Dışarıya çıkmadan kendi aramızda değiş tokuş yapıyoruz'' diye konuştu.

Bu arada, değiş tokuş uygulamasının internet aracılığıyla da uygulanmaya başlanıldığı belirtilen haberlerde, kısa bir süre önce oluşturulan bir ''Trouke'' sitesinde, çoğunluğu gençlerden oluşan kayıtlı üye sayısının kısa zamanda 1300'e ulaştığı belirtildi. aktifhaber

OPEC'ten Petrol Sıkıntısı Olacak Uyarısı
10 Haziran 2011
Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı(OPEC) dünya petrol piyasasında bu yılın ikinci yarısında ham petrol sıkıntısı olacağı uyarısında bulundu.
Kurumun, Viyana'daki merkezinde basına bugün açıklanan aylık raporda dünya petrol piyasasının günde 84,14 milyon varil ham petrol ihtiyacı olduğu belirtilerek, OPEC üyesi 12 ülkenin günde sadece 24,85 milyon varil ham petrol ürettiği bildirildi.

Kartelin en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan'ın başını çektiği Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ile diğer bazı Arap ülkeleri günlük üretimi 2 milyon varil artırmak istemelerine karşın teşkilatın dönem başkanı İran ise Venezuela, Ekvator, Irak ve Angola'yı da yanına alarak 25 milyon varillik mevcut günlük üretim miktarının muhafaza edilmesinde ısrar etmişlerdi.

Yunanistan dünyada kredi notu en düşük ülke haline geldi

14 HAZİRAN 2011
Almanya Maliye Bakanı Yunanistan için ikinci bir mali yardım paketi oluşturmaya, bankaların da katkıda bulunması durumunda hazır olduklarını açıkladı.

Hükümetin IMF-AB yardımı için attığı adımlar toplumdan tepki görüyor

Euro kullanan ülkelerin maliye bakanları Yunanistan'a ek yardımı görüşmek üzere Brüksel'de toplandı.
Toplantı öncesinde bir açıklama yapan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble IMF ve Avrupa Birliği'nin Yunanistan için alacağı ek önlemlere katkıda bulunmaya hazır olduklarını söyledi.
IMF ve Avrupa Birliği borç krizine giren Yunanistan için 110 milyar euro tutarında bir mali yardım paketi oluşturmuştu.
Ancak borçları 350 milyar euroyu bulan Atina için bu paketin yeterli olmayacağı endişesi giderek derinleşiyor.
Konuyu görüşmek üzere Brüksel'de acil gündemle toplanan maliye bakanlarının 20 Haziran'a kadar karar vermesi gerekiyor.
En güvenilmez ekonomi
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poors bugün Atina'nın kredi notunu bir kez daha düşürdü.
Böylece Yunanistan dünyada kredi notu en düşük ülke haline geldi.
Piyasa yorumcularına göre Standard and Poors'un kararında, Yunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda kalması durumunda yatırımcıların da olumsuz etkileneceği korkusu etkili oldu.
Almanya Maliye Bakanı'nın ikinci yardım paketi için özel sektörden de katkı istemesinin bu kaygıları derinleştirebileceği belirtiliyor.
Öte yandan Yunanistan bugünkü hazine ihalesiyle 2 milyar 33 milyon dolar borçlanmayı başardı.
Standard and Poors'un kararının da etkisiyle talep düşük olduğundan Yunanistan yatırımcılara daha yüksek faiz vermek zorunda kaldı.
Yunanistan ekonomisiyle ilgili kaygıların devam etmesinin en önemli nedeni, ülkenin hala uluslararası piyasalardan makul faizlerle borçlanamaması.
BBC

IMF: Dünya ekonomisinde risk artıyor
17 HAZİRAN 2011

IMF'ye göre Yunanistan ekonomisindeki sorun uluslararası piyasaları sarsabilir

Uluslararası Para Fonu (IMF) dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu risklerin son dönemde arttığını açıkladı.

IMF bu riskler arasında, Yunanistan'ın süregiden borç krizi, Amerika Birleşik Devletleri'nde bütçe açığını giderme planları ve Asya'daki ekonomik büyümenin kontrol altına alınması gibi sorunları sıraladı.

Kuruma göre, küresel ekonomik büyüme düzeyi ise mevcut artış hızını koruyacak.

Dünya ekonomisinin 2011'in ilk çeyreğinde yüzde 4.3 oranında büyüdüğünü açıklayan IMF Yunanistan'da süregiden borç krizinin dünya ekonomisini raydan çıkarabilecek büyüklükte olduğunu ifade etti.

Birçok iktisatçı, Yunanistan'ın aldığı borçları ödeyemeyebileceği görüşünde.

UBS bankasında üst düzey ekonomik danışman olan George Magnus, "Kimse Yunanistan'ın iflas edip etmeyeceğini tartışmıyor. Tartışılan bu iflasın düzenli mi, düzensiz mi olacağı." dedi.
IMF'nin bu açıklamaları, mali istikrar, ülkelerin mali durumları ve küresel ekonomi konusundaki değerlendirmelerinin sonuçlarına dayanıyor.
Uluslararası Para Fonu'na göre, Yunanistan'ın borçlarını ödeyememesi durumunda kurtarma paketleri için sıraya girmekte olan İspanya ve Portekiz'in de bundan olumsuz etkilenmesi beklenebilir.
Deutsche Bank'tan Giles Moec ise Avrupa ekonomisinde durumun, birkaç ay öncesine göre daha kötü olduğunu söylüyor.
Avrupa bankalarının devam eden ekonomik şoklarla başedebilmek için yeterli mali kaynaklara sahip olmadığını belirten IMF, "Siyasi hareketliliklerin finansal önlemleri raydan çıkarması durumunda piyasalar düzensizleşebilir" açıklamasını yaptı.
BBC

"Almanya'nın ateşle oynuyor"

19 HAZİRAN 2011

Euro bölgesi Maliye Bakanları grubunun başkanı Yunanistan'daki krizin en az beş diğer Avrupa Birliği üyesinin ekonomileri için tehlike arzettiğini söyledi.

Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker Almanya'nın krize çözüm planını 'ateşle oynamak' olarak niteledi.

Merkel, yükün önemli bir kısmını özel kredi şirketleri ve hisse sahiplerinin sırtlaması gerektiğini düşünüyor.
Lüksemburg başbakanının yorumları, euro bölgesi maliye bakanlarının konuyu ele almak üzere bugün yapacağı toplantının hemen öncesinde geldi.
Bakanların IMF ve AB'nin oluşturduğu 12 milyar euroluk acil fonun serbest bırakılmasına onay vermesi bekleniyor.
Yunanistan'ın önümüzdeki aylarda borç geri ödemelerini yapamaz duruma düşmemesi için bu fona ihtiyacı var.
Yunan hükümetinin tahvillerinin yüzde 55'i bulan bölümü Alman ve Fransız bankalarının elinde.
Bu nedenle iki ülke olası bir temerrüt yani geri ödeyememe durumunda en büyük darbeyi alacak.
Tahvillerin büyük bölümü de Fransa'nın üç büyük bankasının ellerinde.
Merkel Sarkozy görüşmesi
Geçtiğimiz günlerde, Almanya lideri Angela Merkel ve Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de Yunan krizini ele aldı.
Ancak, Yunan hükümetinin girişimlerine destek verdiklerini söyleyen iki lider, yapılması gerekenler konusunda hemfikir değil.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy varolan ortamda kaybedecek vakit olmadığını söyleyerek Yunanistan için hazırlanan paketin en kısa zamanda onaylanması gerektiğini belirtti.

Avrupa'nın en büyük ekonomileri durumundaki iki ülkenin Yunanistan'ın borç yükünün nasıl hafifletileceği konusunda önerdikleri çözümler farklılık gösteriyordu.
Ancak Angela Merkel, görüşme ardından yaklaşan AB zirvesinde hızla çözüme ulaşılması için uzlaşmaya vardıklarını kaydetti.
Merkel, Yunanistan'ın borç vadelerinin uzatılmasını sağlayacak bir takas düzenlemesi halinde bankaların daha fazla fedakarlık yapması gerektiğine inanıyor.
Liderlerin görüşmesi ardından Paris ve Avrupa Merkez Bankası'nın önerdiği daha esnek bir formül üzerinde anlaştığı kaydediliyor.
Her iki lider de Avrupa Merkez Bankası'nın desteğinin herhangi bir anlaşma için kilit önemde olduğunu vurguladı.
Borsalara kaygı hakim
Avrupa borsaları, Yunanistan'ın ekonomisiyle ilgili devam eden endişler nedeniyle cuma günü de düşüşteydi.
Sabah saatlerinde, İngiltere, Fransa ve Almanya borsalarında işlem gören hisseler yaklaşık yüzde 1 oranında değer kaybetti.
Yunanistan borçlarını ödeyebilmek için AB ve IMF tarafından hazırlanan kurtarma paketinin yeni taksidinin aktarılmasına ihtiyaç duyuyor.
Ülkenin borçlarını ödeyemez hale gelmesinin Avrupa çapında yayılabilecek zincirleme bir etki yaratmasından endişe ediliyor.
Avrupa Komisyonu'nun ekonomiden sorumlu üyesi Olli Rehn, Papandreu hükümetinin yeni bütçe kesintileri ve özelleştirmeleri ay sonunda önce meclisten geçirebilmesi durumunda, bir sonraki ödemenin planlandığı gibi Temmuz ayında yapılacağını söylemişti.
İspanya'da yapılan bir tahvil satışı sırasında yatırımcıların daha yüksek geri dönüş oranları talep etmesi de endişeleri artırdı.
Bir gün önce de, Asya piyasalarındaki düşüşü Avrupa borsalarındaki düşüşler izledi.
Almanya, İngiltere ve Fransa borsalarında ana endeksler yüzde bir civarında düştü.
Euro da ABD doları karşısında son üç haftanın en düşük düzeyine gerileyerek, 1.4090'dan işlem gördü.
Yunanistan'ın kaotik bir ortamda borçlarını ödeyemez hale gelmesinden çekinen piyasalar, bunun finans piyasasında büyük iflaslara yol açmasından kaygılı.
Kabus senaryosu
Yunanistan'ın borçlarını ödeyememesi sadece Yunan hükümeti ve ekonomisi açısından değil, euro'nun itibarı ve alacaklı durumdaki pek çok Avrupa bankası için bir kabus senaryosu olarak görülüyor.
İspanya'nın son tahvil ihalesi de endişeleri körükledi. Yatırımcılar İspanya'ya borç vermek için talep edilen faizi iyice yükseltti.

Ancak Merkel ve Sarkozy'nin uzlaşma işaretleri 2009 yılından bu yana çalkantılı bir seyir izleyen euro'nun son günlere göre değer kazanmasını sağladı.
Yunan tahvilleri ve aynı sepette değerlendirilen Akdeniz ülkelerinin tahvilleri için istenen faizler ise az da olsa geriledi.
Yunanistan'da kabinenin yenilenmesi ardından Yunan borsasında endeks yüzde 2 yükselirken banka hisselerinde değer artışı yüzde dördü buldu.
Başbakan Yorgo Papandreu kabinedeki düzenleme ile AB ve IMF'nin özelleştirme girişimlerine ve çalışma yasalarının esnekleştirilmesine direnen çevre ve çalışma bakanlarını görevden aldı.
Papandreu son kesinti paketine halktan yönelen tepkiler ışığında önce bir birlik hükümeti kurma fikrini gündeme getirdi, ancak bu girişime destek verilmemesi üzerine kabine üyelerini yenilemeye gitti.
Büyük bir borç yükü altında olan Yunanistan'ın geri ödemelerini yapabilmek için kaynağa ihtiyacı var.
Papandreu, Avrupa Birliği ve IMF'nin bu kaynağı sağlaması karşılığında ekonomide büyük kesintilere gitmek durumunda.
Yunanistan hükümetinin geçen yıldan bu yana uygulamaya koyduğu ücret ve ikramiye kesintileri, kamu harcamalarındaki sınırlamalar ve vergi artışları sendikaların tepkisini çekiyor.
Kemer sıkma politikaları
Hükümetin 2012-2015 dönemini kapsayan ek önlem paketi 28 milyar euro tutarında kesintiler yapılmasını öngörüyor.
Ayrıca önümüzdeki dört yıl için 50 milyar euro'luk bir özelleştirme programı hazırlandı.
Gerekli adımlar atılmazsa ülke ABD ve IMF'nin oluşturduğu 110 milyar euro'luk ek yardım paketinden yararlanamayacak.
Yunanistan ekonomisinin itibarına son darbe ise Standard&Poor's kredi derecelendirme kuruluşundan geldi.
Kuruluş hafta başında Yunanistan'ın notunu üç kademe birden düşürerek ülkeyi en alt basamağa yerleştirdi.

Dahası ekonomi için öngörülen önlemler hükümet saflarında tartışma yaratıyor.
Bazı iktidar milletvekilleri son paketin aleyhinde tavır aldı.
Papandreu'nun Sosyalist Partisi PASOK, 300 sandalyeli parlamentoda beş sandalyelik bir çoğunluğa sahip.
Sosyalistler iktidara geldiklerinde ülkenin yıllardır gerçek borçlanma ve bütçe açığı rakamlarını gizlediği ortaya çıkmıştı.
Ancak önlemler Sosyalistlere desteği baltaladı.
Hafta sonunda düzenlenen bir anket, ana muhalefetteki Yeni Demokrasi'yi Sosyalist PASOK'un dört puan önünde gösterdi.
Ülkede bir sonraki genel seçim 2013 Ekim'inde yapılacak.
Ancak PASOK'a yönelen baskılar bazı çevrelerde erken genel seçimin olasılığının tartışılmasına yol açtı.
Bazı basın kuruluşları, planın onay alamaması halinde 24 Temmuz'da erken seçime gidilebileceğini öne sürüyor.
BBC

Altın Fiyatları Yeni REKOR Kırdı
18 Ağustos 2011
Öğle saatlerine kadar 1.800 dolar seviyelerindeki seyrini koruyan altın öğleden sonra yükselişe geçti.
Küresel büyümeye ilişkin kaygılarla Avrupa borsalarındaki düşüşe paralel İMKB'de yüzde 3'ün üzerinde kayıp yaşanıyor.

Küresel büyümeye ilişkin kaygılar piyasalarda sert düşüşe neden oluyor.

Asya borsalarının endişeli yatırımcıların kâr satışlarıyla gerilemesi sonrasında Avrupa borsalarında sert kayıplar görülüyor.

İMKB-100 endeksi negatif açılışın ardından, küresel ekonomide büyümenin yavaşladığı yönündeki endişelerle yurtdışında hızlanan satışlara paralel artan kayıplarla ilk seansta yüzde 2.64 düştü.

Endeks, yüzde 3 üzeri kayıpla 52 bin 538 seviyesine kadar gerilemesinin ardından ilk seansı 52 bin 786 puanda tamamladı. İkinci seansta endekste yüzde 3'ün üzerinde kayıp var.

Avrupa borsalarındaki kayıplar yüzde 3'ün üzerine çıktı. ABD vadeli hisse senedi piyasalarında da yüzde 2'nin üzerinde kayıplar var.

ALTINDA YENİ REKOR

Öğle saatlerine kadar 1.800 dolar seviyelerindeki seyrini koruyan altın öğleden sonra yükselişe geçti. Uluslararası piyasada altının ons fiyatı 1.821,05 dolara ulaşarak yeni bir rekor kırdı.

Aynı saatlerde İstanbul Kapalıçarşı'da ise 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı 103,95 lira, Cumhuriyet Altınının satış fiyatı 698 lira seviyesinde bulunuyor. Çeyrek altın da 171 liraya çıktı.
aktifhaber

Moody's Japonya'nın notunu da düşürdü



Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Japonya'nın Aa2 olan uzun vadeli kredi notunu bir basamak düşürerek Aa3"e çekti, not görünümünü ise durağan olarak belirledi.

24 Austos 2011
Anadolu Haber
Kuruluştan yapılan açıklamada, kararda, Japonya’nın düşük büyüme beklentisi, yüksek bütçe açığı ve kamu borçları ile Japonya hükümetinin 2009’daki küresel ekonomik resesyondan bu yana borçlarını daha da artırmasının etkili olduğu belirtildi.

Moody’s, zayıf büyüme beklentileri nedeniyle Japonya’nın yüksek kamu borçlarını ödemekte zorlanabileceğine dikkati çekerek, Japonya hükümetinin bütçe açığını azaltmak için daha çok çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.

Kuruluş ayrıca, yaklaşık son beş yıldır sık sık hükümetin değişmesinin ülkede uzun vadeli ekonomik ve mali stratejilerin uygulanmasını engellediğine işaret etti.

11 Martta meydana gelen deprem ve tsunami felaketinin ardından ekonomisi büyük oranda zarar gören Japonya’nın gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) geçen yılın son çeyreğinde çeyrek bazda yüzde 0,6, bu yılın ilk çeyreğinde ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 daraldı. Ülke ekonomisi Haziranda sonlanan ikinci çeyrekte de yıllık bazda yüzde 1,3, çeyrek bazda ise yüzde 0,3 oranında daraldı.

Teknik olarak resesyona giren Japonya ekonomisi böylece üç çeyrektir üstüste daralmış oldu.

Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi Japonya’nın Aa2 olan kredi notunu 31 Mayısta "negatif" izlemeye alan ve not gözden geçirmesini 90 günlük bir süre içinde tamamlayacağını açıklayan Moody’s, bugünkü kararla bu süreci tamamlamış oldu.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P) da Ocak ayında Japonya’nın kredi notunu "AA" seviyesine düşürmüştü.

Gelişmiş ülkeler arasında en yüksek kamu borcuna sahip Japonya’nın borç oranı gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık iki katına ulaşmış durumda.

İsrail Ekonomisi Büyük Mali Kriz Yaşıyor
8 / Eylül / 2011

İsrail ekonomisi, tarihinin en büyük mali krizini yaşarken Tel Aviv borsası ciddi düşüşler kaydetti. Ülkede krizin reel sektörü etkilemeye başlaması sonrası birçok sektörde toplu işten çıkarmalar başladı. Kimi firmalar ise toplu işten çıkarmaların yanında yüzde 25 maaş kesintisi uygulamasına gidiyor.

Ülkede 400 binden fazla İsrailli yaşanan mali krizi protesto etmek için sokaklara döküldü. Tel Aviv, Kudüs başta olmak üzere birçok ilde ülkenin içinde bulunduğu yüksek maliyetli yaşam şartları, konut krizi ve çarpık gelir düzeyini protesto etmek isteyen yarım milyona yakın İsrailli sokaklara döküldü. Protesto hareketi ”İnsanlar, sosyal adalet istiyor” sloganı ile ülkenin gündemini ekonomiye çekerek her hafta binlerce kişiyi etkisi altına aldı.

Protestocu muhaliflerin lideri Itzik Shmuli İsrail halkına çağrıda bulunarak, ”Yeni İsrail’in bir rüyası var ve bu çok basit. Biz İsrail’de kendi binamızı inşa etmek istiyoruz. Başbakan Netanyahu bize gerçek çözümler sunana kadar biz geri adım atmayacağız” dedi.

İsrail’in ekonomik verileri ise 2009 ve 2010 yılları için bütçe açığını sırasıyla yüzde 6 ve yüzde 5,5 olarak gösteriyor. İsrail Mali Bakanlığının bütçe dengeleri ve borcun milli gelire oranında açıkladığı rakamlar da ekonominin durumunu gözler önüne seriyor.

Merkez Bankası’nın yılın ilk raporuna göre, 2011 yılının ilk yarısında ticari açık artarak 7,2 milyar dolar oldu. Ocak-Temmuz dönemi itibarıyla İsrail’in ihracatı içinde ABD 12,3 milyar dolar ile ilk sıraya yerleşirken, bunu Hong Kong 3,2 milyar dolarla ikinci sırada izliyor. İhracattaki ilk 5 ülkenin diğerleri Belçika, Hindistan ve Hollanda olarak sıralanırken, Türkiye, bu dönemdeki 1,1 milyar dolarla en çok ihracat yapılan ülke olarak 8. sırada bulunuyor.

İsrail ekonomisinde özel tüketim, yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 8 artmasına karşın, ikinci üç aylık periyotta sadece yüzde 2,2 oranında artış gösterdi.

Uzmanlar, orta sınıfın, özellikle artan yüksek vergiler ve tüketici fiyatlarının maaşlara yansımaması protestoların artmasında büyük etken olduğu görüşünde birleşiyor.

Dünyanın en zengin Yahudi’si olarak bilinen kimi iş adamlarına ait şirketlerin borsa değerinin yüzde 80′e varan düşüşler yaşamasıyla milyar kayıplarının milyar dolarları bulduğu belirtiliyor.

TİCARİ İLİŞKİLERDE DEĞİŞİKLİK YOK

İsrail Türkiye için yeni teknolojiler açısından önem taşırken, İsrail’in dış ticaretinde Türkiye önemli bir yer tutuyor.

İsrail Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Uryel Linn, Türkiye ile krizin büyütülmesinin İsrail sanayisine ciddi zarar verebileceği görüşünde.

Linn’e göre, eğer Türk yetkililer, İsrail ile ticari ilişkileri kısıtlamaya karar verirse, İsrail önemli bir partnerini kaybedecek.

Şimdilik iki ülke anasındaki ticari ilişkiler etkilenmezken, bu yıl Türkiye-İsrail karşılıklı ticaretinin 4 milyar doları bulması bekleniyor. Yılın ilk yarısında 2010′un ilk yarısına göre yüzde 26′lık artışla 2 milyar dolarlık hacim yakalanmış durumda.

İsrailin Türkiye’ye ihracatı bu yılın ilk yarısında geçen yıla göre yüzde 39 artış göstererek 648 milyon dolardan 950 milyon dolara çıktı. İthalatı ise aynı dönemler itibariyle yüzde 16 artarak 907 milyon dolardan 1,05 milyar dolara çıktı.

timeturk

Piyasalarda Deprem..
22 Eylül 201

Avrupa borsalarında, yeni bir durgunluğa girileceği kaygısı sert düşüşlere yol açtı. Amerikan Merkez Bankası'nın ülke ekonomisinin ciddi bir kötüye gitme riski bulunduğu yolundaki açıklaması ve Çin'de fabrikalarda üretimin yavaşladığı yolundaki haberler, uluslararası piyasaları vurdu.

Amerikan Merkez Bankası, dün gece 400 milyar dolarlık kısa vadeli bonoları satıp, uzun vadeli bono alacağını açıklamış, ekonomik görünümle ilgili de karamsar ifadelere yer vermişti. Piyasalar ise Merkez Bankası'nın piyasaya dolar enjekte etmesini bekliyordu.
Avrupa Borsalarında Yüzde 5'lik Düşüş
Çin'den gelen son veriler de taleplerin azalmasıyla, fabrikalarda üretimin üç aydır azaldığını ortaya koyuyor. Bu verilere bir de Yunanistan ekonomisiyle ilgili kaygılar eklenince, Avrupa borsalarında yüzde 5'i aşan düşüşler yaşandı.
Moskova borsasındaki düşüş yüzde 7'yi buldu. Asya'da da Hong Kong borsası, son 2 yılın en düşük kapanış değeri üzerinden işlem gördü.
Dolar Yükseldi, Altın ve Petrol Geriledi
Doların değeri yükselirken, buna bağlı olarak altının onsu 1800 doların altına geriledi. Petrolün varili de 4 dolar birden düştü.
Avro Bölgesinin Geleceği Riskte
Bu arada Avrupa Merkez Bankası'nın bir çalışmasına göre, avro bölgesinin geleceği de risk altında.
Çalışmada, üye ülkelerin kontrolsüz harcamaları ve borç krizinin, avronun gelecekte de varlığını sürdürmesini tehdit ettiği bildirildi.
Ajanslar, avronun tehlikede olduğunun, ilk defa Avrupa Merkez Bankası'nın üst düzey ekonomistleri tarafından dile getirildiğine dikkat çekiyor.
TRT

G20 borsalarda düşüşü durduramadı
3 EYLÜL 2011


Avrupa borsalarında ana endeksler, dün yaşanan yüzde 5'e varan değer kayıplarının ardından, bugün de düşüşe sahne oldu.

İngiltere, Fransa ve Almanya borsalarında hisse senetlerinin ortalama değeri yüzde 1 ile 2 arasında değişen oranlarda düştü.

Ekonomi

G20 ülkeleri, bir haftadır çalkantılı bir seyir izleyen piyasalara istikrar kazandırmak için harekete geçmeye hazır olduğunu açıklayarak kaygıları yatıştırmaya çalıştı.

Ancak, Avrupa borsalarında haftanın son iş gününde değer kayıpları sürdü.

Uyarılar düşüşleri tetikledi

Borsalardaki tedirginliği Amerikan Merkez Bankası'nın Amerikan ekonomisine ilişkin yaptığı karamsar uyarı tetikledi.

Uluslararası Para Fonu IMF ve Dünya Bankası'ndan gelen açıklamalar da küresel ekonomiye ilişkin kaygıları derinleştiren nitelikteydi.

IMF Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonomik durumun ''tehlikeli bir döneme'' girdiği uyarısında bulundu.

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de ekonominin ''tehlike bölgesine'' girdiğini söyledi.

Asya borsaları

Bu açıklamaların ardından dün Avrupa borsalarında yüzde 5 oranında bir düşüş yaşandı. ABD'de Dow Jones endeksi de yüzde 3,5 oranında düştü.

Düşüşler haftasonuna giren Asya borsalarına da yansıdı.
Cuma günü Asya borsaları bu açıklamaların yanısıra Çin'den gelen ekonomik verilerin beklentilerin altında olmasından da etkilendi.

Tayvan borsasında endeks yüzde 3.6 düşerken Hong Kong borsasının kaybı yüzde 2 civarında oldu.
Japonya'da borsalar resmi tatil nedeniyle kapalıydı.
BBC

ABD'de bütçe açığı rekora koşuyor
09 09 2008 17:13
ABD'nin 2008 yılı bütçe açığı rekora koşuyor. Kongre uzmanları, 30 Eylül'de sona erecek olan mali yılda, ABD'nin 407 milyar dolar bütçe açığı vereceği tahmininde bulundu.
Analistler, Hazinenin, Fannie Mae ve Freddie Mac için yapacağı harcamaların, yeni mali yıldaki bütçe açığını daha da artırabileceğini ve ABD'nin yeni Başkanını zorlu bir mali yılın beklediğini vurguluyorlar
haber7

Greenspan: ABD'de büyüme sıfır

ABD Merkez Bankası Fed'in eski başkanı Alan Greenspan, Amerikan ekonomisindeki büyümenin yavaşladığını ve hızlı bir iyileşmenin de pek olası görünmediğini söyledi.

Greenspan'in uyarıları Körfez sermayesini de kapsıyor

"Şu an itibariyle ABD ekonomik büyümesi sıfırdır" diyen Greenspan, bu durum ne kadar uzun sürerse ciddi ekonomik durgunluk riskinin o kadar büyük olacağını söyledi.

ABD finans piyasasının dev firmaları Goldman Sachs ve Merrill Lynch, ülke ekonomisinin 2008 yılında küçüleceğini öngörmüşlerdi.

Amerikan Merkez Bankası Fed ise 2008 büyümesinin yüzde 1,8 ila yüzde 2 olacağını öngörmüştü.

Geçen hafta açıklanan bu tahmin, Fed'in daha önceki öngörüsünün yarım puan altında yer alıyor.

Ev fiyatlarının düşmesi, banka kredilerindeki azalış, mali piyasalardaki çalkantı ve yüksek petrol fiyatlarından ekonomideki bu sıkıntılı görünüm sorumlu tutuluyor.

Greenspan ayrıca, geçen hafta 101 doları aşarak rekor kıran petrol fiyatlarının artmaya devam edeceğini ve ABD emlak piyasasının, 'eşiğinden dönülen çalkantının daha beterini göreceğini' de öngördü.

'BÜYÜME SIFIR'

Şu an itibariyle ABD ekonomik büyümesi sıfırdır ve bu durum ne kadar uzun sürerse ciddi ekonomik durgunluk riski de o kadar büyük olacaktır.

Alan Greenspan / Eski Fed Başkanı

Emlak piyasasındaki gerileme

Pazartesi günü Ulusal Emlakçılar Derneği'nden gelen rakamlara göre ABD'de ortalama ev fiyatı yüzde 4,6 düşerek 201 bin 100 dolara (yaklaşık 240 bin YTL) geriledi, satılmayan ev sayısı da artıyor.

İşsizlikteki artış, artan yakıt fiyatları ve kredi kartı geri ödeme maliyetlerindeki artış haberlerinin ardından gelen bu son haber, dünyanın bu en büyük ekonomisini ayakta tutan bireysel harcamalara dair kaygıları gündeme getirdi.

Greenspan ayrıca Körfez emirliklerinden Abu Dabi'de katıldığı bir yatırım konferansında yaptığı konuşmada da, ABD'nin Körfez sermayesi ve Asya kaynaklı, hükümet destekli sermayeye gösterdiği direncin tüm taraflar için kayıplara yok açacağını söyledi.

Lehman Brothers'ın tahminine göre bu fonların şu an itibariyle toplam değeri 3 trilyon dolara ulaşıyor.
BBC

Arjantin'de dolar alımına sıkı kontrol
1 KASIM 2011



Arjantin'de yurt dışına sermaye kaçışı ve vergi kaçakçılığı ile mücadele etmeye çalışan hükümet, Amerikan dolarlarının alımına yeni kısıtlamalar getirdi.

Bundan böyle dolar almaya çalışan Arjantinliler, parayı nereden bulduklarını açıklamak ve vergi ödediklerini kanıtlamak zorunda kalacak.

Döviz bürosuna gittiklerinde nüfus cüzdanları ile vergi numaralarını göstermeleri istenecek ve ancak vergi dairesi işleme onay verirse dolar satın alabilecekler.

Kararın ardından dün Buenos Aires'te döviz alış verişinin ciddi şekilde azaldığı bildiriliyor.

"Hesaplarında bir sorun olmayanlar sakin olsun, karanlık işler çevirenler korksun."

Maliye Bakanı Boudou

Bunda sürecin bazı durumlarda bir saat sürmesinin ve pekçok başvurunun reddedilmesinin önemli rol oynadığı belirtiliyor.

Bazı döviz büroları ise hiç açılmadı.

Pek çok Arjantinli resmi enflasyondan çok daha yüksek olduğunu söyledikleri reel enflasyona karşı birikimlerini korumak için dolar alıyor.

İsteri krizi uyarısı

Maliye Bakanı Amado Boudou, yeni düzenlemeleri geçen Cuma günü açıklamıştı.

Boudou "Bu, vergi kaçakçılığı ve para aklama ile mücadelede önemli bir adımdır. Hesaplarında bir sorun olmayanlar sakin olsun, karanlık işler çevirenler korksun." diye konuşmuştu.

Bakan Boudou ayrıca "toplu isteri krizi" yaratmak isteyebileceğini söylediği "uluslararası çevrelere" karşı halkını uyarmıştı.

Arjantin'de Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner geçen hafta açık bir farkla yeniden bu göreve seçilmişti.
Onun liderliği döneminde Arjantin ekonomisi istikrarlı bir büyüme sergiledi.

Ancak enflasyon da arttı; hükümet yıllık enflasyonun %10 civarında olduğunu söyleyerken, bağımsız uzmanların tahminleri %25'e dek çıkıyor.

Varlıklı Arjantinlilerin enflasyona ve pesonun olası devalüasyonuna karşı korunma çabaları yüzünden milyarlarca dolarlık sermaye ülke dışına akıyor.

Hükümet ise pesonun değer kaybını durdurmak için kendi dolar rezervlerini satıyor.

Arjantin ekonomisinde son 20 yılda yaşanan ciddi krizler de halkın doları güvenli bir liman olarak görmesine yol açıyor.

Ülkede 1980'lerde hiper-enflasyon yaşanmış, 2001-2002'deki mali krizde de banka mevduatları dondurulmuş, dış borçlar ödenememişti.
BBC

Mervyn King: "Bu 1930'lardan sonra karşı karşıya olduğumuz en ciddi mali kriz".
14 ARALIK 2011



BBC'nin haberi:

İngiltere'de rekor düzeyde işsizlik

Resmi verilere göre İngiltere'de işsizlik 1984 yılından bu yana en yüksek düzeyine ulaştı.

Milli İstatistik Kurumu bu Ağustos ve Ekim ayları arasında işsizliğin 128 bin kişi artarak 2,64 milyon kişiye ulaştığını bildirdi.

Kuruma göre işsizlik oranı da %8,3'e ulaştı.

Bir önceki çeyrekte bu oran %7,9 idi.

Kasım ayında işsizlik parası alanların sayısı da 3 bin kişi artarak, 1,6 milyon kişiye çıkmış durumda.

Gençler arasındaki istihdam tablosu daha da karanlık.

16-24 yaşları arasında işsizlik oranı %22'ye yükseldi.
65 yaş üstü ve yarı zamanlı çalışanların sayısında da rekor düzeyde azalmalar var.

Ülkede toplam istihdam bir önceki çeyreğe göre 63 bin kişi azalarak 29,11 milyona geriledi.

Bunda en önemli etken kamu sektöründe 67 bin kişinin işine son verilmesi.

Aynı dönemde özel sektörde de 5 bin kişinin işine son verildi.
İngiltere ekonomisi neredeyse durmuş durumda.

Büyüme hızındaki düşüş, İngiltere'de ekonomik krizin daha da derinleşeceğine işaret ediyor.
Yavaşlayan bir ekonomi, hükümetin vergi gelirlerinin azalacağı, işsizliğin de muhtemelen artacağı anlamına geliyor.
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King bu yıl başlarında, İngiltere'de yaşam standartlarının 1920'lerden bu yana görülmemiş düzeyde uzun süreli bir daralma dönemine girdiğini söylemişti.
Mervyn King'e göre "Bu en büyüğü değilse bile en azından 1930'lardan sonra karşı karşıya olduğumuz en ciddi mali kriz".
BBC

Saab İflas Başvurusu Yaptı
19 Aralık 2011
İsveçli otomobil üreticisi Saab, mahkemeye iflas başvurusunda bulundu.

Vanersborg Bölge Mahkemesi, Saab Automobile'in sahibi Hollandalı Swedish Automobile'in Üst Yöneticisi Victor Muller'in, mahkemeye iflas başvurusunda bulunduğunu açıkladı.
Swedish Automobile, mahkemenin iflas başvuru dosyasını onaylamasını ve kısa sürede Saab Automobile için yediemin atamasını beklediğini bildirdi.
Saab, Eylül ayında da iflas korumaya başvurmuş, Vanersborg Bölge Mahkemesi, para sıkıntısı çeken şirketin, daha fazla fonu nasıl garanti edeceği ve operasyonlarına nasıl devam edeceğinin açık olmadığı ve iflas koruma başvurusunun işlemeyeceği gerekçesiyle başvuruyu reddetmişti.
Tedarikçileri, ödeme yapılmadığı için yedek parça teslimatlarını durdurunca Saab, nisan ayında İsveç Trollhattan'daki fabrikasında üretimi askıya almak zorunda kalmıştı.
Saab, geçen yıl General Motors tarafından Swedish Automobile'e 74 milyon dolar nakit, 326 milyon değerinde imtiyazlı GM hissesi karşılığında satılmıştı.
Şirket, geçen yıl yalnızca 30 bin araç satabilmişti.
TRT

!IMF Başkanı Lagarde: "Avrupa'daki kriz, tüm dünya ekonomileri için risk"
19 Aralık 2011

Uluslararası Para Fonu(IMF) Başkanı Christine Lagarde, Avrupa'daki borç krizinin "tüm dünya ekonomileri için risk teşkil ettiğini" belirtti.
Nijerya'da bulunan Lagarde, başta Avrupa olmak üzere gelişmiş ekonomilerdeki gelişmelerin tüm dünya için endişe kaynağı olduğunu belirtti.
İlk kez Afrika'ya ziyarette bulunan Lagarde, Nijerya Senatosu Başkanı David Mark ile görüşmesinde, basına yaptığı açıklamada, "Avrupalıların karşı karşıya olduğu krizin ve zorlukların büyüklüğü nedeniyle kriz, dünya
ekonomilerinde yankı bulacak" diye konuştu.
TRT

Macar Hava Yolları da İflas Etti
03 Şubat 2012
Macar Hava Yolları (Malev) bu sabah itibarıyla resmen iflas etti.

Malev Yönetim Kurulu Başkanı Janos Berenyi, Macar hükümetinin Malev'in iflas etmemesi için elinden geleni yaptığını, krizin atlatılması için çalıştıklarını, ancak tüm çabalarına rağmen gerekli maddi desteği bulamadıklarını belirterek, artık yapacakları bir şey olmadığını, iflaslarını verdiklerini söyledi.
Geçtiğimiz yıl sonu itibariyle biriken borçları sebebiyle ödeme zorluğu çekmeye başlayan Malev'in bu hafta başı itibarıyla her an iflas edebileceği konuşuluyordu.
Malev Yönetim Kurulu Başkanı Berenyi, 3 gün önce yaptığı basın toplantısında, ''Panik yapmayın, şimdilik tüm seferlerimizi aksaklık olmadan gerçekleştiriyoruz'' açıklamasında bulunmuştu.
Malev'in borcunun 60 milyar forint (200 milyon avro) olduğu, Avrupa Birliği'nin kabul etmemesi üzerine Macar hükümetinin Malev'e maddi katkıda bulunamadığı için iflasın kaçınılmaz olduğu belirtildi.
Havayolu Şirketleri Zor Durumda
Dünyanın büyük bölümünde yoğun şekilde hissedilen ekonomik krizin vurduğu sektörlerin başında havayolu geliyor.
Geçtiğimiz hafta yaşanılan kriz sebebiyle İspanya havayolu şirketi Spanair iflasını açıklamış, ABD'li havayodlu şirketi "American Airlaines" ise 13 bin kişiyi işten çıkarma kararı almıştı.
TRT

Çin'de ithalat ve ihracat düştü
10 ŞUBAT 2012



Çin'in ihracatı Ocak ayında, iki yıl aşkın bir süreden sonra ilk kez düşüş gösterdi.
Ocak'ta yüzde 0.5 düşen ihracat, küresel ekonomideki yavaşlamanın Çin'e etkisi konusunda kaygılı yorumlara yol açıyor.

Küresel ekonomide talebin düşmesi nedeniyle Çin'e verilen siparişlerin de azalması Pekin'i endişelendiriyor.
Ayrıca Çin'in Ocak ayındaki ithalatının da yüzde 15.3 düştüğü açıklandı. Bu veri, iç talebin de gerilediği endişesini doğuruyor.
BBC

Moody's'ten 17 bankaya uyarı
16.02.2012

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, küresel sermaye piyasalarında faaliyet gösteren 17 banka ve finansal kuruluşun kredi notlarını olası indirim için izlemeye aldığı bildirildi.

Moody's yaptığı açıklamada, 'sermaye piyasaları şirketlerinin, daha kırılgan fonlama koşulları, geniş kredi faiz farkları, artan düzenleyici kurallar ve daha zorlu faaliyet koşulları gibi güçlüklerle mücadele ettiğini' belirti.
Kuruluş, 'Güven, karşılıklı bağlılık ve risk belirsizliği gibi doğal kırılganlıklarla birlikte bu zorlukların, finansal kuruluşların uzun vadeli karlılığını ve büyüme görünümlerini zayıflattığına' işaret etti.

Moody's'in kredi notlarını olası indirim için izlemeye aldığı finansal kuruluşların 9'unun merkezi Avrupa'da bulunuyor.

İsviçreli UBS ve Credit Suisse ve Amerikalı Morgan Stanley'in kredi notlarını üç kademe indirebileceğini belirten Moody's, Amerikalı Goldman Sachs, JPMorgan Chase ve Citigroup ile Alman Deutsche Bank'ın kredi notlarını iki kademe düşürebileceği uyarısında bulundu.

İngiliz Barclays, HSBC, Fransız BNP Paribas, Credit Agricole, Avustralyalı Macquarie Group ve Kanadalı Royal Bank of Canada'nın kredi notlarının iki kademe, Amerikalı Bank of America, Japon Nomura Holding, İngiliz Royal Bank of Scotland ve Fransız Societe Generale'in kredi notlarının da birer kademe indirilebileceği kaydedildi.

Moody's'in, kredi notlarını gözden geçirme sürecinde, müşterilerin güven duyarlılığı, risk yönetimi ve yönetim güçlüklerinin yanı sıra yüksek seviyeli karşılıklı bağlılık ve belirsizliği kapsayan küresel yatırım bankacılığındaki iş modellerindeki yapısal kırılganlıkları gözönüne alacağı belirtildi.
Yeni Şafak

Japonya Başbakan'ı 'Borcumuz Everest Dağını aşıyor'
17 ŞUBAT 2012



Japonya'da, sürekli artan kamu borçlarını kontrol altına almak amacıyla hazırlanan vergi zammı tasarısı Bakanlar Kurulu'nda onaylandı.

Tasarıya göre, şu anda yüzde 5 olan gider vergisi, 2014 yılının Nisan ayında yüzde 8'e, 2015 yılının Ekim ayında ise yüzde 10'a çıkacak.

Japonya, artan yaşlı nüfusu nedeniyle sosyal güvenlik harcamalarının yılda 1 trilyon Yen'e (12,6 milyar dolar) çıkacağını açıkladı.

Hükümet verilerine göre, 2060 yılında ülke nüfusunun yüzde 40'ı emeklilik yaşında olacak.

Ancak Bakanlar Kurulu'nun onayladığı tasarı hem muhalefetten, hem de iktidardaki Demokratik Parti milletvekillerinden tepki görüyor.

"Bir trilyon Yen'i, 10 bin Yenlik banknotlar halinde üst üste dizerseniz, 10 bin metre yüksekliğe ulaşırsınız. Bu Everset Dağı'ndan bile daha yüksek"

Japonya Başbakanı Yoşihiko Noda

Geçen yıl Mart ayında meydana gelen deprem ve onun ardından yaşanan tsunami sonrasında ülke ekonomisi toparlanmakta güçlük çekiyor.

Hükümet tahminlerine göre deprem ve tsunaminin Japonya'ya maliyeti 300 milyar dolara kadar çıkabilir.

Japonya'nın kamu borçları şu anda, 10,5 trilyon dolarla millî gelirin yüzde 228'i seviyesinde.

Bakanlar Kurulu'ndaki oylamanın ardından bir mesaj yayımlayan Başbakan Yoşihiko Noda, borçları azaltmak için ülkenin zaman kaybetmeye tahammülü olmadığını belirtti.
Noda, "Bir trilyon Yen'i, 10 bin Yenlik banknotlar halinde üst üste dizerseniz, 10 bin metre yüksekliğe ulaşırsınız. Bu Everset Dağı'ndan bile daha yüksek" ifadelerini kullandı.

"Pek çoğunuz, kendinizi 'yaşlıları desteklemek zorunda kalan şanssız kuşak' olarak görüyor olabilirsiniz. Ama yaşadığımız refah toplumunu kuranlar o yaşlılardı" dedi.

Yürürlüğe girmesi için Parlamento'nun onayı gereken yasa, Mart ayında oylanacak.
BBCT

"Euro'nun kısmen ya da tamamen çökmesinin 'akla yakın' bir ihtimal"
8 MART 2012



BBCT'nin haberi:

'Euro çöküşüne karşı güvenlik stratejisi çizilsin'

İngiltere'de hükümete ulusal güvenlik stratejisi konusunda danışmanlık yapan bir karma komisyon, euro bölgesinin dağılması olasılığına karşı acil durum planları hazırlanması çağrısında bulundu.

Milletvekilleri ve Lordlar Kamarası üyelerinden oluşan karma komisyon, ilgili bakanların 'ivedilikle' strateji geliştirmesi gerektiğini kaydetti.

İngiltere, Avrupa Birliği, Ekonomi, Amerika Birleşik Devletleri
Ulusal Güvenlik Stratejisi Komisyonu, Avrupa ortak para biriminin kısmen ya da tamamen çökmesinin 'akla yakın' bir olasılık olduğuna inanıyor.

Bunun, ekonomik gerekçelerle göç edenlerin sayısında artışa, siyasi gerilim ve toplumsal kargaşaya yol açabileceği kaydediliyor.

Üyeleri arasında İngiliz iç istihbarat teşkilatı MI5'ın eski yöneticisi Eliza Manningham-Buller'ın da olduğu komisyon Euro Bölgesi'nde istikrarsızlığın AB bünyesinde pek çok ülkenin savunma harcamalarını önemli oranda azaltmasına neden olabileceğini kaydetti.

"Başlıca savunma ve güvenlik ortaklığımız çıkarları bizimkisinden giderek ayrışan bir müttefik ile ise, çok temel sorular sormamız gerekiyor."

Komisyon ekonomik istikrarsızlığın İngiltere'yi "kendisini savunmaktan aciz durumda" bırakabileceğinden söz ediyor. İngiltere, AB ve NATO'nun duruma eğilmesi çağrısında bulunuyor.

Hükümet ise çağrıya uzun vadeli güvenlik unsurlarının dış politika değerlendirmelerinin odağında yer aldığını söyleyerek yanıt verdi.

ABD ile 'özel ilişki' tekrar düşünülsün

Komisyon hükümetin çizdiği ulusal güvenlik stratejisini, 2010 Stratejik Savunma ve Güvenlik Raporu ile yayınlamasını memnuniyetle karşıladı; ancak henüz çatı oluşturacak kapsayıcı bir strateji oluşmadığından yakındı.

Komisyonun başkanlığını yapan, eski dışişleri bakanı Margaret Beckett "İyi bir stratejide büyük meseleler net ve gerçekçi biçimde tartışılır, seçeneklerin gelişmesine rehberlik edilir. Burada bu yok" dedi.

Beckett, İngiltere'nin nasıl bir ülke olmak istediği, öngördüğü harcamalar doğrultusunda hedeflerinin gerçekçi olup olmadığı noktasında toplumsal bir tartışma açılmasını istedi.

BBC'ye bir açıklama yapan Beckett, hükümete Libya ve Suriye gibi vakalarda aldığı kararlarda Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin rehberlik ettiğine dair hiç bir işaret bulunmadığını savundu.

Stratejinin 2010'da genel seçim sonrası alelacele hazırlandığını savunan Beckett, 2015'teki gözden geçirmenin çok daha dikkatli şekilde yapılması gerektiğini kaydetti.

Komisyon ayrıca, Washington yönetimi odağını Avrupa'dan Asya-Pasifik bölgesine çevirirken, İngiltere'nin de ABD ile ilişkisini gözden geçirmesi gerekeceğini kaydetti.

ABD'nin değişen öncelikleri ışığında "başlıca savunma ve güvenlik ortaklığımız çıkarları bizimkisinden giderek ayrışan bir müttefik ile ise, çok temel sorular sormamız gerekiyor" denildi.

Raporda, "orta ve uzun vadede İngiltere'nin güç ve nüfuzunun azalmasını beklememek bütünüyle gerçekdışı olur" deniyor.

Bu nedenle komisyona göre, "sınırlı kaynaklar" devrinde, İngiltere dış ilişkilerinde ortaklığa dayalı bir rol oynamak durumunda.

Hükümet sözcüsü ise açıklamalar ardından hükümet üyelerinin yaşanan değişimleri müteyakkız şekilde, dikkatle izlediğini ve değişen küresel ortam ve İngiltere'nin güvenliğine yönelik tehditlerin enine boyuna gözden geçirildiğini belirtti

Japonya rekor cari açık verdi
8 MART 2012

Japonya maliye bakanlığı ülkenin Ocak ayında rekor düzeyde cari açık verdiğini açıkladı.
437,3 milyar yen (5,4 milyar dolar, 9,5 milyar TL) tutarındaki açık, enerji ithal etmenin yükselen maliyetine bağlanıyor.
İlgili Konular
Ekonomi, Uzak Doğu-Okyanusya
Geçen yıl Mart'taki deprem ve tsunami felaketi ardından Fukuşima'daki nükleer reaktörlerde radyoaktif sızıntı yaşanması üzerine Japonya 54 nükleer reaktöründen 52'sini devre dışı bıraktı.
Bu da enerji açığının kapatılabilmesi için yakıt ithalatına daha çok bel beğlanmasını gerektirdi.
BBCT

Fitch, Japonya'nın kredi notunu 'AA'dan 'A 'ya düşürdü
22.05.2012
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan yazılı açıklamada, ''Notun düşürülmesi ve görünümümün negatife çevrilmesi Japonya'nın profilinde artan risk ve yükselen kamu borcunun bir yansımasıdır'' denildi.
Fitch'in Asya Pasific Bölgesi Derecelendirme Başkanı Andrew Colquhoun da, Japonya'nın mali sıkılaştırma planını, diğer benzer sıkıntılar yaşayan yüksek gelirli ülkelerle kıyaslayarak, yavaş ve uygulanması politik riske tabii ifadesi nitelemesi yaptı.
Bu arada Fitch, 3 Rum bankasının da kredi notunu düşürdü.
Rum basınındaki haberlere göre, bankaların notu, Yunanistan'daki krizin olumsuz etkilerinden, özellikle de Yunanistan'ın avro bölgesinden çıkarılması halinde maruz kalacağı etkiden dolayı düşürüldü.
TRT

İngiltere'nin ticaret açığında büyük artış
15 HAZİRAN 2012



BBCT'nin haberi:

İngiltere'nin ticaret açığı Nisan ayında büyük artış göstererek son yedi yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Otomobil ve kimyasal maddeler ihracatındaki düşüşün buna neden olduğu belirtiliyor.

Resmi rakamlara göre Mart ayında 3 milyar sterlin olan ticaret açığı, Nisan'da 4,4 milyara yükseldi.

İhracatta % 8,6 oranındaki düşüşün büyük bölümü genel olarak diğer Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatın azalmasından kaynaklandı.
Uzmanlar bu düşüşün İngiltere ekonomisinde süregelen zayıflığa işaret ettiğini vurguladı.

IHS Global Insight'ın Avrupa ve İngiltere baş ekonomisti Howard Archer, "Nisan ayında ticaret açığının artması ve inşaat sektöründeki hayal kırıcı sonuçlar nedeniyle İngiltere ekonomisinin ikinci çeyrekte daha fazla daralmasını engelleme fırsatı elden gidiyor" dedi.

Resmi rakamlara göre, toplam mal ticaretindeki açık Mart ayında 8,7 milyar sterlin iken Nisan'da 10,1 milyara çıktı.

Commerzbank'tan Peter Dixon son rakamların İngiliz ekonomisinin zayıflığına ilişkin kanıları güçlendirdiğini belirtti.

Dixon, bu verilerin Euro Bölgesi krizinin ihracat üzerindeki olumsuz etkilerinin arttığını gösterdiğini belirterek bunun ikinci çeyrekte gayri safi milli hasıla verilerini de etkileyeceğini vurguladı.
BBCT
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Cmt Hzr 16, 2012 2:09 pm tarihinde değiştirildi, toplam 4 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Mar 10, 2012 6:42 pm    Mesaj konusu: Atina'da yardım kuyruğu Alıntıyla Cevap Gönder

Atina'da yardım kuyruğu
Matthew Price
BBC Atina
9 MART 2012



Yunanistan'daki ekonomik kriz nedeniyle işsizler ve evsizler ordusuna katılanların sayısı her geçen gün artıyor. Yunanlılar artık geleceğe daha karamsar bakıyor.

Orta Doğu, Afrika ya da Karayipler'de gıda yardımları yadırganacak birşey değil. Ama bir Batı Avrupa başkenti için durum farklı.

Atina'da birçok kişi her gün bir kutu fasulye konservesi ve çorba için kuyruğa giriyor.

Eczacı Sotiris Triantafilu da onlardan biri. Triantafilu, iyi giyimli, ciddi görünümlü, 30'lu yaşlarda biri.

Ekonomik kriz nedeniyle iki ay önce sekiz yıldır çalıştığı işyerinden ayrılmış.

Yedi yaşındaki kızı hastalanmış. İlaç almaya gelmiş. Gıda yardımını kolunun altına sıkıştırmış. "İşsizim. Başka türlü ayakta kalma şansımız yok" diyor.

Kuyrukta ağlayan çocuk, sessizliği bozuyor. İnsanlar floresan ışığının altında sessizce sıranın kendilerine gelmesini bekliyor.

Kapı her açıldıkça içeri soğuk giriyor. Atina'nın yoksul mahallelerinden birinde bir klinikteyiz.

Bazı çocuklara aşı yapılıyor. Bir odada, yandaki hastanede mesaisini bitirdikten sonra burada gönüllü olarak çalışan bir doktor hasta muaeyene ediyor.
Maaşlar kesiliyor
Ağzında maske olan bir hemşire hastalardan birinin adını çağırıyor.

Bir kadın ayağa kalkıyor. Onun da kolunun altında yiyecek yardımı kutusu var.

Dimitra Kulizu, bir yardım örgütünün posteri altında sabırla sırasını bekliyordu.

Fotoğraf az gelişmiş bir ülkede çekilmiş. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir çocuk posterde şaşkın gözlerle objektife bakıyor.

Dimitra Kulizu bir emekli. Devlet hastanesinde bakınmaya bile parası yok. Onun öyküsü de farklı değil.

Şimdiye kadar devletten 600 euro emeklilik maaşı alıyormuş. Bu parayla iş bulamayan oğlu dahil tüm aileyi geçindiriyormuş. Şimdi yardımları kesilmiş.

Yeni kemer sıkma önlemleri kapsamında hükümet bu ay, emeklilik maaşlarının yüzde 20 oranında kesileceğini açıkladı. Bu 120 euro demek.

Kulizu "Bu adil değil" diyor ve parası kesilirse ailenin daha da zora gireceğini söylüyor. Burada herkes bu korkuyu yaşıyor.

Yunanistan'da halkın üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı tahmin ediliyor. Ama bunların çoğunluğu çok kötü durumda değil.

Evsiz ya da sokakta değiller. Aslında bir çoğunun gıda yardımına da ihtiyacı yok.

Ancak neredeyse herkesin işi kaybeden ya da maaşı kesilen bir tanıdığı var.

Ve insanlara doğalından güvence sağlayan geleneksel yardımlaşma da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Örneğin, bir ailenin kızı ya da oğlu işsiz kalınca tüm aile yardımlarına koşarmış. Ama iki-üç çocuğun da hiçbir geliri yoksa bir emekli maaşı yetersiz kalıyor.

İşte Yunanistan'da asıl endişe yaratan şey de bu.

Nüfusun krizle başedebilme kapasitesi düşüyor.

Bazıları artık organik sebze-meyve alamamaktan yakınıyor. Ama bazılarının sıkıntıları daha büyük. Fakat hepsi geleceğe endişeyle bakıyor.
BBCT

Japon sanayi üretiminde sürpriz düşüş
30 MART 2012

Resmi veriler, Japon arabaları ve elektronik aletlerine diğer ülkelerden talebin azalması nedeniyle, Şubat ayında Japonya'nın sanayi üretiminde beklenmeyen bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor.
Ticaret Bakanlığı, Ocak ayına kıyasla geçen ay üretimde yüzde 1.2 oranında bir düşüş kaydedildiğini açıkladı.

Uzmanlar ise Şubat ayında üretimde yüzde 1.3'lük bir artış bekliyordu.
BBCT

"Avrupa ve İngiltere'nin 2,Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en büyük ekonomik krizle karşı karşıya"
15 HAZİRAN 2012



Guardian gazetesi, İngiltere Maliye Bakanı George Osborne'un, Avrupa ve İngiltere'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en büyük ekonomik krizle karşı karşıya olduğu yönündeki açıklamasına dikkat çekiyor.

İngiliz banklarına ayda 5 milyar sterline yakın sağlanacak fonun, birkaç gün içinde hayata geçireleceği belirtilen haberde, açıklamanın Yunanistan'daki genel seçim öncesi piyasalarda güven yaratma amacıyla geldiği yorumu yapılıyor.

"Merkez Bankası Başkanı alarm tuşuna bastı"

Independent gazetesi, bankalara sağlanacak acil fonu manşetine "Merkez Bankası Başkanı alarm tuşuna bastı" başlığıyla taşırken, ülkede artan evsizlerin sayısına dikkat çekiyor.

Ekonomik kriz tehdidi altındaki ülkede son bir yılda evsizlerin sayısında yüzde 14'lük artış kaydedildiğini belirten gazete, devletin sağladığı konaklamadan faydalananların oranının da yüzde 44 arttığını yazıyor.
Haber1001

Japonya'da dev ticaret açığı
25 TEMMUZ 2012 - TSİ 07:57



Japonya, yılın ilk altı ayında rekor düzeyde ticari açık kaydetti.

40 milyar doları bulan açığın temel sebebinin, ihracatın zayıflaması ve enerji tesislerinin işletilmesinde kullanılacak doğal gaz ve petrol talebindeki artış olduğu belirtildi.
Japonya'da geçen Mart ayında Fukuşima nükleer santralında yaşanan felaketin ardından 62 nükleer reaktörün sadece 2'si kullanımda bulunuyor.
Uzmanlar, Avrupa'dan talebin düşmesi ve Çin'de büyüme hızının yavaşlamasının da bu durumda rol oynadığı görüşünde.
Öte yandan Japonya, Haziran ayını petrol fiyatlarındaki düşüşün ihracat maliyetini düşürmesi sayesinde ticaret fazlasıyla kapamıştı.
Dünyanın en büyük ekonomiye sahip üçüncü ülkesi olan Japonya, ekonomik büyüme için büyük ölçüde ihracata bel bağlamış durumda.
Küresel ekonomide yavaşlamanın Japonya'yı da etkileyebileceği kaygıları hakim.
Japon üreticilerinin en büyük kaygılarından biri yenin güçlü olması.
Japon malları, ithalatçılar için pahalı hale gelerek rekabet gücünü azaltıp ihracatı olumsuz etkilediği gibi, ihracatçıların dışarıda edindikleri kârlar da ülkeye girdiğinde kayıp yaşıyor.
Fakat bu yıl başından beri yenin dolar karşısında yüzde 4 zayıflamış olması Japon üreticilere nefes alma olanağı verdi.
Uzmanlar, yenin son aylardaki istikrarlı konumunun da iş adamları arasında morali yükselttiğini belirtiyor.
BBCT

ÇÖKÜŞ, ÖNÜMÜZDEKI AYLAR IÇINDE HER AN OLABILIR...
13.8.12
Avusturya'da Hükümet, bankaların tamamı için "borcunu ödeyememeleri halinde hakları"nı belirleyen bir kanun çıkarıyor. Tam gaz hazırlanan kanunun, yılbaşından önce mutlaka yürürlüğe girmesi hedefleniyor...
Türkiye'de hiç sözü edilmeyen gelişmeler oluyor. Mesela Yunanistan'dan İngiltere'ye ve diğer Orta Avrupa Bankalarına, en çok da İsviçre bankalarına muazzam servet aktarımları olduğu, ama bunların gizli tutulduğu söyleniyor. Aynı durumun İtalya'da da yaşandığı bildiriliyor...
Şu anda mali bakımdan belli bir sınıra ulaşılmak üzere. Bu sınır aşıldığında, Batı'dan başlayarak Çin'e kadar, mali sistemler biriki ay içinde çökebilir. Hükümetler konuyu eski metodlarla ele aldıklarından, çöküşü durdurma ihtimali şimdilik yok. Olay sadece bir zaman meselesi. Şimdilik tek umut, bu tahminlerin ve hesapların yanlış çıkması ve hükümetlerin uyanarak acilen bankalara, mali sisteme el koyması...

http://konstantiniye.blogspot.com/

Avrupa'nın büyük bankaları dibe vurdu
03/10/2012



Wall Street bankalarının hisse senedi alım satım yapan birimleri sıkıntılı günler yaşıyor. Hisse senedi piyasalarında 2009’dan beri sergilenen en iyi performans sağlansa da düşen hacim ve ince marjlar bankaların yıllık performanslarında son 6 yılın en kötü tablosunun ortaya çıkmasına neden oluyor.
Geçtiğimiz hafta geride bıraktığımız üçüncü çeyrek rakamlarına bakıldığında bankaların hisse senedi tarafında işlem yapan bölümlerinde 2011’in aynı dönemine göre yüzde 11’lik geri çekilme gözleniyor. Beşinci düşüş dönemine giren işlemler beklentilerin yüzde 8 aşağısında performans sergiledi.
Geçtiğimiz sene 9 uluslar arası yatırım yapan bankada 40 milyar olan işlemlerde cazip bir yapıyı ortaya koyarken bu yıl sermaye gerekliliğinin yarattığı tehdit korkusu ile aynı gözle bakılmasının önüne geçiyor.
Düşen hacimler ile birlikte yatırımcının kürsel ekonomiye dair şüphelerinin artması bankaları zorluyor.
Zorlanan devler ise kurtuluşu satışta buluyor. Royal Bank of Scotland Ocak ayında nakit hisse senedi işlemlerinden çıktığını duyururken, bu bölümünü müşteri aradığını belirtmişti. ABD’li Citi ve İngiliz Barclays pazardaki küçük payları bulunmasına rağmen 30 Haziran’da hizmeti sonlandırırken, New York Merkezli Morgan Stanley’de, büyük zarar açıklamıştı. Piyasa beklentileri üçüncü çeyrekte hisse senedi tradelerinde gelirlerde ciddi düşüş olması yönünde. Komisyonlar, kazançlar, hisse alım ve satımlarında vadeli işlemlerde, opsiyonlarda diğer türev işlemlerde S&P tarafında 2009 yılından beri en iyi performans sergilenmesine rağmen bu ralli hacmin yükselmesine etki etmedi. 6 milyarlık hisse ile üçüncü çeyrek krizin başladığı 2008’in de altında kalırken geçtiğimiz 13 çeyreğin 12’sinde düşüş yaşadı. Sıkıntı sadece ABD ile de sınırlı değil. İngiltere Borsalarında ikinci çeyrekte yüzde 11 gerileyen hacim yıl başında yüzde 2.9 yukarıdaydı.
Hacimde yaşanan düşüş finansal firmalar üzerinde de olumsuz etki yaratıyor. Şirketlerin pazar payları da süreçten zarar görüyor. Goldman Sachs’ın üçünvü çeyrekte yüzde 23 düşen gelirleri yılın başında 1.8 milyar dolar seviyesindeydi. Morgan Stanley tarafında yüzde 11’lik düşüş beklentisi hakimken, Morgan Stanley, Citi ve UBS’ten gelecek ay net rakamlar bekleniyor.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=73721

İngiltere'nin AAA kredi notunu kaybetmesi tartışılıyor
25 ŞUBAT 2013

Financial Times gazetesi, Moody's kredi derecelendirme kuruluşunun İngiltere'nin kredi notunu düşürmesini manşete taşıyor. Kredi notunun düşürülmesinin koalisyon ortakları arasında görüş ayrılığına yol açtığını yazan gazete, Maliye Bakanı George Osbourne'un hükümetin ekonomik planını değiştirmesi yönünde baskı altına alındığını belirtiyor. Financial Times, "İngiltere'nin AAA kredi notunu kaybetmesi meslektaşlarının Osbourne'un yeteneklerini sorgulamasına yol açtı" diyor ve habere şöyle devam ediyor: "Muhafazakâr Parti'nin güçlü milletvekilleri kredi notunun düşürülmesini gelecek ayın bütçesinde vergi ve harcama kesintilerine gidilmesi yönünde bir koz olarak kullanacak. Bu milletvekilleri ekonominin ancak bu şekilde canlandırılabileceğine inanıyor. Ama Osbourne bunun tam tersini yapması yönünde de koalisyon ortağı Liberal Demokratlar tarafından baskı altına. Liberal Demokratlar kesintiler yerine harcamaların arttırılmasını istiyor."
Aynı konuda Independent Gazetesi, eski Maliye Bakanı Kenneth Clarke'ın İngiltere'nin yeniden AAA kredi notuna yükselmesinin yıllar alacağını söylediğini aktarıyor. Independent, Clarke'ın sözlerinin koalisyonu bekleyen görevin ne kadar büyük olduğuna işaret ettiğini okuyucularıyla paylaşıyor.
BBCT

Greenspan: ABD'de büyüme sıfır

ABD Merkez Bankası Fed'in eski başkanı Alan Greenspan, Amerikan ekonomisindeki büyümenin yavaşladığını ve hızlı bir iyileşmenin de pek olası görünmediğini söyledi.

Greenspan'in uyarıları Körfez sermayesini de kapsıyor

"Şu an itibariyle ABD ekonomik büyümesi sıfırdır" diyen Greenspan, bu durum ne kadar uzun sürerse ciddi ekonomik durgunluk riskinin o kadar büyük olacağını söyledi.

ABD finans piyasasının dev firmaları Goldman Sachs ve Merrill Lynch, ülke ekonomisinin 2008 yılında küçüleceğini öngörmüşlerdi.

Amerikan Merkez Bankası Fed ise 2008 büyümesinin yüzde 1,8 ila yüzde 2 olacağını öngörmüştü.

Geçen hafta açıklanan bu tahmin, Fed'in daha önceki öngörüsünün yarım puan altında yer alıyor.

Ev fiyatlarının düşmesi, banka kredilerindeki azalış, mali piyasalardaki çalkantı ve yüksek petrol fiyatlarından ekonomideki bu sıkıntılı görünüm sorumlu tutuluyor.

Greenspan ayrıca, geçen hafta 101 doları aşarak rekor kıran petrol fiyatlarının artmaya devam edeceğini ve ABD emlak piyasasının, 'eşiğinden dönülen çalkantının daha beterini göreceğini' de öngördü.

'BÜYÜME SIFIR'
Şu an itibariyle ABD ekonomik büyümesi sıfırdır ve bu durum ne kadar uzun sürerse ciddi ekonomik durgunluk riski de o kadar büyük olacaktır.

Alan Greenspan / Eski Fed Başkanı

Emlak piyasasındaki gerileme

Pazartesi günü Ulusal Emlakçılar Derneği'nden gelen rakamlara göre ABD'de ortalama ev fiyatı yüzde 4,6 düşerek 201 bin 100 dolara (yaklaşık 240 bin YTL) geriledi, satılmayan ev sayısı da artıyor.

İşsizlikteki artış, artan yakıt fiyatları ve kredi kartı geri ödeme maliyetlerindeki artış haberlerinin ardından gelen bu son haber, dünyanın bu en büyük ekonomisini ayakta tutan bireysel harcamalara dair kaygıları gündeme getirdi.

Greenspan ayrıca Körfez emirliklerinden Abu Dabi'de katıldığı bir yatırım konferansında yaptığı konuşmada da, ABD'nin Körfez sermayesi ve Asya kaynaklı, hükümet destekli sermayeye gösterdiği direncin tüm taraflar için kayıplara yok açacağını söyledi.

Lehman Brothers'ın tahminine göre bu fonların şu an itibariyle toplam değeri 3 trilyon dolara ulaşıyor.
BBC
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İKTİSADÎ HABERLER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com