Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Cmt Ekm 23, 2010 2:03 am Mesaj konusu: Çörek Otu Kitabı Vesilesi İle… |
|
|
Çörek Otu Kitabı Vesilesi İle…
Dr. Nevzat ŞİPLEME
nevzatsipleme@gmail.com
Kendisini, “tipkulturu.com” isimli forum sayfamıza “Alman kanunlarına göre düzenlenip izin verilen BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ” isimli kitabından iktibaslar yapmasıyla fark ettiğimiz Doktor Ahmet Toptaş Beyin ÇÖREK OTU TEPEDEN TIRNAĞA ŞİFA DERYASI isimli 240 sayfalık bizce tarihe geçecek kitabından bahsedeceğiz bu hafta.05.02.2010 05:21:44
Mealen “Çörek otunda her türlü hastalığın şifası vardır” şeklinde olan Hadîs-i Şerif ile başlayan bir çalışmadan.
Şüphesiz sahasında ilk olma özelliğini taşıyan ilim, irfan, çaba yüklü bir eser… Çörek otundan yeterince istifade edilmesine, çörek otunu bizlere, “güneşi çeketinin astarı içerisinde kaybetmiş marka Müslümanlarına”, yeniden ve yepyeni olarak tanıtmaya yönelik bir çalışma…
Macerasını şöyle anlatıyor bir röportajında Ahmet bey:
“İstanbul Üniversitesinden emekli oldum, emeklilikten sonra da bilimsel çalışmalara devam ettim. Üniversitedeki hocalarla yeni bir bilimsel çalışma yapmak üzere anlaştık ve proje hazırlamaya başladım, epeyce de yol aldım. Alman sitelerinden bilgi alırken tesadüfen Peygamber Efendimiz’in bilinen hadisi ile karşılaştım “Çörekotunu yemeye devam ediniz, onda ölümden başka her derde şifa vardır.” Bunun bir tesadüf olduğunu, Alman veya diğer Müslümanların yazmış olabileceğini düşündüm. Ancak bir merak sardı ve birkaç siteye daha baktım, sonra 500 kadar siteye daha baktım, istisnası yok hepsinde aynı hadis-i şerif var. Bir Müslüman olarak ramazanda pidenin üzerinde birkaç tane çörekotu görürken, Almanlar şifasını sürüyor diyerek utandım, elimdeki projeyi bıraktım ve çörek otu kitabını yazmak için kolları sıvadım, çok şükür kitap tamamlandı ve basıldı.”
Müthiş!
***
Ahmet bey, kitabın giriş sayfasına mezkûr Hadîs-i Şerîf’i koymuş daha sonra mevzua yönelmiş, bahsi geçen Türk ve veya yabancı bilim adamlarınca yapılmış ilmî çalışmalardan bir demeti sıralamış…
Çörek otu hakkında geniş bilgi verilmiş girişte, sonra çörek otu ürünleri ve içerisindeki etkili maddeler hakkında ayrıntılı bilgiler sıralanmış. Arkasından “vücudun savunma gücü” başlığı altında yeterli bilgi verildikten sonra sıra çörek otunun etki şekline gelmiş bu konuda halk diline uygun şekilde anlatıldıktan sonra çörek otunun kullanımı başlığı altında harika bilgiler sıralanmış…
Bu kitabın ilk dikkat çeken yönü, kitap bu, bunun için yazılmış kitap. Bu manada bitkilerin tedavide ki olması gereken yeri ve önemine yönelik değerlendirmemizi sonraya bırakacağız nasip olursa.
***
Kitabın Bir başka yönü dikkatimizi çekiyor bizim. Bu yazıya vesile olan yönü. İşin bu yönüne dair bir atıf yok elbette kitapta. Onu biz görüyor o manada yorumluyor mevzu konuşmaya vesile kılıyoruz kitabı.
Şu: “Hadîs-i Şerif” nisbeti içerisinde tedavi için ne yapılabilinir... Bunu kurcalamak... kitabın yaptığı bu esasen, yani bunu söylemiyor kitapta böyle bir iddia yok, yazarın edebi belki de bunu söylemekten alıkoyuyor ki, ne güzel...
Hâl diliyle söylenen, bizim gördüğümüz; bir hekim bir Hadîs-i Şerîfi böyle şerheder, yakışanı budur yani...... Usul bu olsa gerektir yahut buna dair, bu minvalde.. "mevzunun" kendi esas ve usulleri içerisinde, hakkını vermek, vermek çabasına girmek, o çabanın içerisinde olmak...
İşin bu yönü görülemezse eğer tek başına çok abartılacak bir şey değildir şüphesiz. Zira parça doğrular kendi başlarına bir kıymet taşısalar da doğru yere oturtulamazlarsa kıymetden düşerler. Misalen su sağlıktır, berekettir şudur budur ama sel olursa?.. Gibi… Yerinde doğru meselesi.
Parça doğruların doğru şekilde konumlandırılması doğru bir anlayışla mümkün olacak olandır; “İslama muhatap anlayış(?)” bu kuşanılmadan yapılacak olursa at izi it izine karışacak ve mevzu güme gidecektir nihayetinde.
Hadîs şerhi ayrı bir ilimdir şüphesiz. Tıbb-ı Hakîm anlayışı oturdukça, kendi akademyasında tedris edilen bir ilim haline geldikçe mevzuu düzene oturacaktır kendi mevzuunun esas ve usulleri içerisinde gerçekleştirecektir ilmî çalışmalarını…
Kendisini modern aklın, ipsiz kaidesiz aklın dümen suyuna kaptırmış modern tıp hekiminin oturması gerektiğine inandığımız "kaideyi" söylemeye çalışıyoruz:
“Allah’a inanmak… Allah’a resûlü’nün getirdiği yoldan inanmak… Allah’a inanmanın hakikati, Allah Sevgilisi’ne imânla mümkün… İmân gözüyle bütün iş ve hareket şubelerinin birbirleriyle olan nisbet ve derecelerini, yani “tutarlı bütün” şuurunu kaybetmeksizin kendi özellikleri çerçevesinde tüttürmeleri gereken metod ve muhteva ölçüsü şu:
— “Biricik taktik ve diyalektik olarak, Allah ve Resûlü’ne hakikat dedikleri mevhumelerden değil, bizzat hakikati Allah ve Resûlü’nün emirleri terazisinde tartanlardan olacaksın! Mantık üstü mantığın şu olacak: Doğruyu mu istiyorsun?.. Allah ile Resûlü’nün bildirdiği!.. Güzeli mi istiyorsun? Allah ile Resûlü’nün gösterdiği!.. İyiyi mi istiyorsun?.. Allah ile Resûlü’nün öğrettiği!..” (HAKİKAT-İ FERDİYYE s.37)
Akıl başıboş hakikat arayıcılığına çıktığında, her ne kadar bir şeyler bulacak olsa da bulunanın hakikate nisbeti olmadığından istifadesi de mümkün olmayacaktır… “…bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan…” modern aklın hal-i pür melali ortada modern aklın, modern insanın.
Tüm iş ve oluşlarımızda aklın yerini tesbit ve tayin bahsi elbette uzun mevzudur. “Müslüman ilim adamı”nın, “Müslüman hekimin” hakkını vermek zorunda olduğu en mühim bahislerden birisini oluşturur.
Hakikati, sağlığı, hastalığı ve tedaviyi neye göre, nasıl bir bakış açısıyla anlamaya çalışacağız… Bu mevzu çok uzun ve TIBB-I HAKÎM bahsi içerisinde uzun uzun yer verilen, verilecek olan ki işin özü halinde söyleyecek olursak
BERZAH kitabından, elbette hekimlerin, anlayış ve istikamet sahibi hekimlerin olması
gerekeni niyetine takip edelim;
---"Şer'î istidlalî ve nazarî ilimlerden maksat, dindeki gizliliklerin açık edilmesidir. İcmâl yollu olan marifeti tafsile getirmek ve nazariyattan zaruriyata çıkarmak; bütün maksat da o!"
"İstidlâl: Tecrübe ve müşahadeye dayanan bütün ilimler, bu sınıflamada."
Usûl; doğrulayıcılık usulü; akla düşen pay halinde...
Ahmet Bey dikkatini çeken bir Hadis-i Şerif'in peşinden “tabiî bir iman hamlesi”yle gidiyor ve neler buluyor neler, İslamî ilimleri ağzında sakız edenlere neler söylüyor neler de bu haliyle… Geçelim…
“KİTYAP, SÜNNET, İCMA, KIYAS” NİSBETLİ BİR SAĞLIK, HASTALIK, TEDAVİ ANLAYIŞI OLMA DERDİNDEKİ TIBB-I HAKÎM?
http://www.hakimiyet.com/yazi/16474/Corek_otu_kitabi_vesilesi_ile%26acirc%3B%80%26brvbar%3B.html _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|