EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Aaa! Reytingte şike mi varmış?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum May 22, 2009 12:54 am    Mesaj konusu: Aaa! Reytingte şike mi varmış? Alıntıyla Cevap Gönder

İbrahim Şahin: "Yıllardır televizyon izleyicisi müstehcen sahnelere mahkum edildi"
16 Aralık 2011


TRT'nin haberi:

"Vatandaş Böyle İstiyor" Yalanı

Yıllardır kanayan reyting yarasına atılan neşter, müstehcenliğin topluma AGB tarafından nasıl dayatıldığını ortaya koydu.

Çarpık ilişkiler ve eleştirilen sahnelere yer veren dizilerin şikeyle reytinginin yüksek gösterilmesi, yapımcıları bu tür filmlere yöneltti. Toplumun tepki gösterdiği dizilerin dayanağı ise 'vatandaş böyle istiyor' yalanı oldu.

ŞAHİN'DEN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, özel televizyonların yayına başladığı süreç içinde 20 yıldır çarpık reyting ölçme sisteminin olduğunu belirterek, 'Bugün bu çarpık sistem gün yüzüne çıkartılmıştır' dedi. Televizyon reytinglerinde şike yapıldığının emniyet operasyonları ile ortaya çıktığını ve üç yıldır bunun mücadelesini verdiklerini aktaran Şahin, reytingte yapılan şikeyi bizzat işin başında olan TİAK'ın 'denek bilgilerinin piyasaya dağıtıldığını kabul etmesiyle de" doğrulanmış hale geldiğini bildirdi.

MÜSTEHCENLİK DAYATILIYOR

Şahin şunları kaydetti: 'Reyting sistemi sayesinde 3 milyar dolar belirli gruplara dağıtılıyor. Bu 20 yıldır böyle. İşin ekonomik boyutu bir yana yıllardır televizyon izleyicisi müstehcen sahnelere mahkum edildi. Müstehcenliği özendiren sahneler, sahte reyting ölçümlerine sırtını dayayan kanalların en önemli işlediği konu haline geldi. Müstehcen sahnelerin reytingi her geçen gün daha da patlıyor ancak evinde bunu vatandaşın ailesiyle birlikte izlemesi diye bir şey olamaz. İşte reyting manipülasyonları meşru olmayan müstehcen olan unsurların sanki kabul görülüyor ve meşru sayılıyormuş gibi dayatıldığı bir sonuçtur.' Çarpıklığın giderilmesi için Şahin ayrıca, reyting ölçümlerinin RTÜK gözetiminde yapılmasını istedi.

"Banka Soymaktan Bir Farkı Yok"
16 Aralık 2011
Yapımcı Acun Ilıcalı, reyting ölçüm ve yapım şirketlerine yönelik operasyonu desteklediğini söyledi.

Acun Ilıcalı, operasyonlarla uzaktan yakından alakaları olmadığı halde, böylesi bir usulsüzlüğün yapılması durumunda kendi emeklerinin de çalınmış olacağı ihtimaliyle konunun kendilerini de ilgilendirdiğini belirtti.
Ilıcalı, ortada bir emek olduğunu söyleyerek, ''Eğer bir sahtekarlık yapılmışsa, bizim emeğimiz çalınmış demektir'' ifadelerini kullandı.

Ilıcalı böyle bir usulsüzlüğün yapılması durumunda suçluların bir an önce cezalandırılmasını istediklerini aktararak, şu ifadeleri kullandı:

''Eğer böyle bir durum olmuşsa, bu konudaki suçluların bir an önce ortaya çıkmasını istiyorum. Bu olayın gerçek olması durumunda, reytinglerde daha yüksek gözükmemiz gerekirken, daha az çıkmışız demektir. Bu da beraberinde haksız kazancı getirir. Haksız kazanç benim için büyük suçtur. Reytingde bir usulsüzlük varsa, bunun benim için banka soymaktan bir farkı yoktur. Mutlaka kanun dışı olan her şey cezalandırılmalı.''
TRT

Televizyon reytingine ‘hediye’ karıştı, polis 8 şirkete baskın yaptı
5 Aralık 2011

Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı, televizyon programlarının izlenme oranlarıyla ilgili ölçümlerde “para ve hediye”nin devreye girdiği iddiaları üzerine 6 prodiksiyon şirketine operasyon düzenledi. Reyting ölçüm şirketleri AGB ve TNS’yi de kapsayan operasyonlarda İstanbul’da 2, Ankara’da da 4 kişi gözaltına alındı.

REYTİNG ölçümlerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla başlatılan operasyonda reyting ölçüm şirketleri AGB ve TNS ile önemli dizilere imza atan Ay Yapım, MED Yapım, TİM’s ile TMC’nin de aralarında bulunduğu 6 prodüksiyon şirketine baskın düzenlendi. Prodüksiyon şirketlerinin gizli kalması gereken deneklerin bilgilerine ulaşarak, hazırladıkları yapımları izlemeleri için para ya da hediye verdikleri ileri sürülüyor.

6 ay önce başladı

Reyting ölçüm şirketleri AGB ve TNS ile prodüksiyon şirketlerine yönelik soruşturma Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nce 6 ay önce başlatıldı. İddiaya göre bazı yapım şirketleri, reyting ölçümlerini yapan AGB’nin gizli olması gereken denek listelerine ulaştı. Listelerde bulunan binlerce deneğe tek tek ulaşan yapım şirketleri, kendi programlarını izlemeleri için para ya da hediye teklifinde
bulundu.

26 adrese gittiler

Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla soruşturmayı genişleten polis, söz konusu deneklerle görüşme yaparak, kendilerine para ve hediye teklifinde bulunduğu ileri sürülen prodüksiyon şirketlerinin isimlerini belirledi. Yapılan çalışmalarda, prodüksiyon şirketlerinin izlenme oranları doğrultusunda, TV’lerin reklam payındaki gelirlerini artırmayı sağladıkları, böylece programları fahiş fiyatlara sattıkları belirlendi. Polis TRT ve bazı özel prodüksiyon şirket yetkilileriyle görüşerek usulsüzlük iddialarını araştırdı. Ardından İstanbul ve Ankara’da 26 ayrı adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonun merkezi olan AGB reyting ölçüm şirketinin Koşuyolu’ndaki binası ile Fatih Aksoy’a ait MED Yapım, Kerem Çatay’a ait Ay Yapım, Timur Savcı’ya ait TİM’s, Erol Avcı’ya ait TMC, Can Tanrıyar’a ait Uçankuş ve Selçuk Çobanoğlu’na ait Başak yapım şirketlerinin binalarında aramalar yapıldı. Ayrıca AGB’deki tüm bilgisayarların harddisk kayıtlarını kopyalayan polis, reyting ölçümlerinde kullanılan binlerce kişilik denek listesine el koydu.

6 kişi gözaltına alındı

Başak Yapım’ın sahibi Selçuk Çobanoğlu, ile AGB’nin denek listesini sızdırdığı iddia edilen şirketin eski çalışanı Orçun Köktuna gözaltına alındı. Şirket sahipleriyle ilgili henüz gözaltı kararı alınmadığı ve incelemeler ardından bu kişilerin ifadelerine başvurulacağı belirtildi. Yetkililer, AGB’ye ölçüm yaptıran bazı şirketlerin ölçümlerde ilk 100’e giremeyen programları izleniyormuş gibi göstermek için deneklere ulaşıp üst sıralara tırmanmasını sağladıklarının tespit edildiğini söyledi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Ankara’da Mehmet A. ile Selçuk A, Uğur A. ve Doç. Dr. Uğur Ç’yi gözaltına aldı.

TRT, usulsüzlük yapıldığını açıklayıp ayrılmıştı

TRT, reyting ölçümlerinde usulsüzlük yapıldığı iddialarını 2010 Ocak ayında gündeme getirmiş ve sistemden ayrıldıklarını sert bir açıklama yayınlayarak duyurmuştu.TRT’den yapılan açıklamada “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, gerek TİAK bünyesinde ve gerekse de kamuoyu nezdinde televizyon ölçüm sisteminin aksayan yönlerini belirtip, uyarılarda bulunmuş ve gereken tedbirlerin alınmasını istemiştir. Ölçüm sistemindeki yanlışlıklar TRT’nin bir iddiası olmaktan çıkıp yargı tarafından da incelenmeye başlanmıştır” denilmişti.

Şirketlerin yaptığı bazı programlar

Ay Yapım: Kuzey Güney, Fatmagül’ün Suçu Ne, Al Yazmalım, Ezel, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Dudaktan Kalbe, Menekşe ile Halil, Aşk Yeniden, Samanyolu, Kadın İsterse, Dolunay, Tombala, Zeynep, 24 Saat, Sen Hakediyorsun, Süpermarket.

TİM’s: Muhteşem Yüzyıl, Kolej Günlüğü, Mazi Kalbimde Yaradır, Çakıl Taşları, Küçük Sırlar, Bir Bulut Olsam, Melekler Korusun, Kavak Yelleri, Derdest, Senden Başka, Sağır Oda, Es-Es, Manyak Dükkan

MED Yapım: Adını Feriha Koydum, Karadağlar, Umutsuz Ev Kadınları, Canım Babam, Uzaydan Adam Çıkmaz, Evli ve Çocuklu, Cuma`ya Kalsa, Dadı, Tatlı Hayat, Oyun İçinde Oyun, Sayın Bakanım, Belalı Baldız, Çocuğum Var Derdim Var, Aslı İle Kerem, Ece, El Bebek Gül Bebek, Yine de Aşığım, Gölgeler Uzarken, Bir Umut, Beşi Bir Yerde, Hayat Güzeldir, Doktorlar, Aşk Oyunu, Sahra, Fırtınalı Aşk, Ağa Kızı, Dedektif Biraderler, Nefes Nefese, Hürrem Sultan, Kanlı Düğün, Milkart Show, Tatlı ve Huysuz Show, Çal Kalbimi, Şahane Pazar, Hülya Avşar Show, Serdar Ortaç`la Hep Beraber, Sadece Gülben, Nükhet Duru&Cenk Eren, Show Zamanı, Tek Tek İbo Show, Pakize’yle, Hayat, Muhteşem İkili, Deniz Show, Muhabbet Pınarı, Huysuz Show, Bülent Ersoy Show.
http://www.hurriyet.com.tr

"Reyting" operasyonu: "Çok Gözaltı Olacak"
14 Aralık 2011



"Reyting" operasyonu kapsamında evinde arama yapılan yapımcı Can Tanrıyar'dan çarpıcı açıklamalar geliyor.

"Reyting" operasyonu kapsamında evinde arama yapılan yapımcı Can Tanrıyar, AGB reyting izleme kuruluşunda bazı usulsüzlüklerin olduğunu yıllardır söylediğini belirterek, "Demek ki şu geçtiğimiz yıllarda kim neler kazanmış ama bence finale gelindi. Bence çok gözaltılar olacak" dedi.
AGB'de yaşanan usulsüzlükleri 3 yıldır dile getirdiğini söyleyen Tanrıyar, "Televizyonların reytinglerinde oynanıldığı yönünde iddialar var. Biz bu konuda özellikle TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile ortak çalışmalar yaptık. Yapan yaptığı ile kaldı derken bugün işler değişti. Ben bu konuda yıllarını vermiş kişilerden biriyim. Şu an emniyete bildiğim bütün belge ve dökümanları teslim ediyorum" dedi.
"Bu İşin Altından Çok İnsanlar Çıkacak"
Polislerin bu konuyla ilgili bilgisi olan herkesin evinde arama yaptığını söyleyen Tanrıyar, "Bence uzun haftalar boyunca konuşacağımız bir olay. Sonunda savcılık kararını vermiş, demek ki teknik takip yaptılar. Ne varsa nerede yanlışlık varsa nasıl oynanmışsa bunu hep emniyete anlatacağım. Bu yılda 3 milyar dolarlık bir reklam pastası. Demek ki şu geçtiğimiz yıllarda kim neler kazanmış neler olmuş ama bence finale gelindi. Bence çok gözaltılar olacak. Başlamış bile zaten. Bu işin altından çok insanlar çıkacak bunların hepsini emniyete anlatacağım" diye konuştu.
Eklenme tarihi : 14 Aralık 2011

REYTİNG SAVAŞINDA DÖNÜŞ YOK
06 Haziran 2009 08:03

TİAK'ın TRT'yi pazarlık masasına çekme stratejisi tutmadı, Genel müdür daha sert çıktı

Türkiye'de televizyonlarda yıllık üç milyar dolarlık reklam pastasının dağılımını belirleyen reytinglerin üzerine gölge düştü. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, denek isimlerini ele geçiren yapımcıların, reytinglerini arttırmak için rüşvet verdiğinin anlaşılmasının, sistemin çürümüşlüğünü ortaya koyduğunu söyledi.

ARINÇ'IN YENİ REYTİNG SİSTEMİ HABERİ İÇİN TIKLAYIN

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ise reyting sisteminin değiştirilmesi için rest çekti. Denek sayısının arttırılması ve oranının nüfusa göre belirlenmesini isteyen Şahin, deneklerin isimlerinin programcılar tarafından ele geçirilmesi üzerine AGB ve TİAK hakkında suç duyurusunda bulundu. TRT'nin izlenme oranı yüksek olan bazı programlarının reytinglerindeki bazı haftalar yarı yarıya düşmesinin kuşkuya neden olduğunu vurgulayan Şahin, deneklerin isimlerinin yapımcıların eline geçmesinin reyting sisteminin çürümüşlüğünü ortaya koyduğunu dile getirdi.

Türkiye'de çeşitli derneklerin temsil edildiği Televizyon İzleme Araştırma Komitesi (TİAK) reytingleri AGB şirketinin ölçmesini istemişti. AGB Türkiye'nin çeşitli bölgelerine 2 bin 500 denekle reyting ölçümü yapmaya başladı. Gizli tutulan isimlerin daha sonra yapımcılara sızdığı ortaya çıktı. Bazı yapımcıların tespit ettikleri deneklere kendi programlarını izlemeleri karşılığında ücret ödemesi yaptıkları belirlendi. Bunun üzerine bugüne kadarki tüm reyting ölçümlerinin üzerine şaibe düştü.

TÜRKİYE'Yİ KAPSAMIYOR NASIL BİRİNCİ ÇIKIYOR?

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, ölçüm sisteminin tamamen değiştirilmesini istiyor. Yeni Şafak'a konuşan Şahin, "Reyting tartışmasını Türkiye'de TRT başlatmıştır. Kimsenin bugüne kadar dokunamadığı ve yorum yapamadığı reytingler konusunda cesur adımlar attık. Her kim, usulsüzlük yapıyorsa, cezasını çekmelidir. Reyting ölçümlerindeki spekülasyonlar milyarlarlarca dolarlık reklam pastasını etkilediği gibi birçok yayıncının da emeğini sömürmektedir. Türkiye'de tek bir şirket ölçüm yapıyor ve bu şirketin ölçümlerini tek bir kişi denetliyor. Nüfusun 20 binden az olduğu yerlerde ölçüm yapılmıyor. Bu bölgelerde yaşayan insanların televizyon tercihleri niçin dikkate alınmıyor? Türkiye'nin yüzde 99'una yayın yapabilen TRT reyting listesine girermezken, Türkiye'nin yüzde 70'ine yayınları ulaşan kanalların reyting sıralamasının en üstünde yer almasısı ne kadar inandırıcıdır?" diye sordu.


2 bin 500 deneğin ismi elden ele geziyor

İbrahim Şehin, kamuoyuna yaptığı eleştiriler üzerine AGB şirketinin Türkiye, Avrupa ve dünya yöneticilerinin kendisini ziyaret ettiğini söyledi. Şahin, AGB yöneticilerine, deneklerin isimlerinin herkesin elinde dolaşmasının "rezalet" olduğunu aktardığını belirterek, "TİAK isimli kuruluş ve AGB hakkında suç duyursunda bulundum. 2 bin 500 deneğin ismi elden ele geziyor. Sadece TİAK ve AGB'de olması gereken bu isimler yapımcıların elinde ne arıyor? Bu yapımcılar kim olursa olsun cezasını çekmelidir. Ama bu yapımcıların eline adresleri veren yetkililer de cezasız kalmamalı. Sonu nereye varırsa varsın, bir kamu yayıncısı olarak, reyting rezaletinin üzerine gideceğim. Benim amacım fazla reklam almak değil, sosyal ve ahlaki kaygılar taşıyorum. TRT bu şekilde devam eden reyting sisteminin içinde olmayacaktır" diye rest çekti.

DENEK DAĞILIMI

Deneklerin büyük bölümünün gelir düzeyi yüksek ve gelişmiş bölgelerde yer almasının doğru olmadığını kaydeden Şahin, nüfusu aynı olan iki merkezden birinde 2 denek bulunurken, diğerinde 20 denek bulunmasının adil olmadığına dikkat çekti.


Üç milyar dolarlık pasta

Reytingler inandırıcılığı kaybedince başta TRT olmak üzere bazı yayıncı kuruluşlar sistemin değiştirilmesini, değişmezse AGB'nin ölçümlerinden çıkacaklarını açıkladılar. Reytinglerin televizyon kanallarının reklam gelirlerinin belirlenmesinde temel ölçü alındığını ifade eden uzmanlar, reytinglerin düşük olması durumunda televizyon kanallarının reklam gelirlerinde ciddi oranda düşüş olduğunu kaydettiler. Türkiye'de televizyon reklamcılığı pastasının yıllık 3 milyar dolar olduğunu ifade eden uzmanlar, yüksek reyting alan televizyon kanallarının reklam gelirlerinin çok yüksek olduğunu ifade ettiler. Uzmanlar 30-40 kişilik deneğin isimlerini belirleyip, onları yönlendiren kanal veya yapımcının reklam gelirlerinin 3-4 kat artış sağlayabildiğine işaret ediyor.

TİAK'DA KİMLER VAR?

Uluslararası Reklamcılık Derneği'ni temsilen Ömer Kayalıoğlu, Nuri Çolakoğlu ve Demet İkiler. Reklamverenler Derneği'ni temsilen Hakan Gören, Dilek Erkey ve Zeynep Kutlay. Reklamcılar Derneği adına Oğuz Yavuz, Banun Erkıran ve Mete Soğuksu. Medya temsilcileri Sevin Ergun, Ümit Önal, İsmail Karahan, Koray Altınsoy ve Zeynel Koç, Saner Ayar ve Mehmet Özkundakçı. Uluslararası Reklamcılık Derneği Avukatı Mert Van, Denetçi Uğur Çağlı, AGB'den Arzu Eder, Meral Terem.

Bağımsız denetim kurumu şart

Reyting ölçümlerini yapan peoplemeter cihazlarının ve ölçüm yapılan hane sayısının artırılmasını isteyen Şahin, TİAK ve AGB'nin nüfusu 20 binin altındaki yerleşim yerlerini ölçüm dışı bırakmalarının yanlış olduğunu söyledi. AGB'nin reyting ölçümlerinin bağımsız bir denetim kurumu tarafından yapılması gerektiğini ifade eden Şahin, deneklerin de nüfusa göre dağılması gerektiğini savundu.

Reyting nedir nasıl ölçülür?

Televizyon izleme ölçümlerinde kullanılan temel kavramlar peoplemeter cihazlarından elde edilen veriler, dakika dakika, ne tür izleyicilerin, hangi kanalları izlediği veya izlemediği bilgisini sağlamaktadır. Bu detaylı verilerin müşterilerin ihtiyaçlarına göre değerlendirip, okunabilir veya sorulara cevap verebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Reyting (toplam izlenme oranı) belirli bir zaman diliminin dakikası başına düşen ortalama izleyici oranını gösterir. Share (izlenme payı) ise, bir kanalın ve programın belirli bir zaman diliminde toplam televizyon izlemeden aldığı payı gösterir.
aktifhaber

REYTİNGİ SARSACAK HABER
01 Haziran 2009 09:18

AGB'nin 10 yıldır değiştirmediği deneklerin isimlerini açıklıyoruz...

Türkiye’deki reyting ölçüm sisteminin sağlıksızlığı üzerine uzun süredir tartışılıyor. Son olarak TRT’yle çalışan iki yapım şirketinin evinde ölçüm cihazı bulunan deneklere para ödedikleriyle ilgili haberlerle birlikte konu yeniden gündeme girdi.

Üzerine onlarca haber yapılan Reyting sistemini bu sefer Aktifhaber ele alıyor.

Aktifhaber’in yaptığı araştırmalarda bir dizi yeni skandal ortaya çıktı.

SKANDAL – 1 / KADROLU DENEKLER

Reytingleri reklam verenler için ölçen AGB’de sistem her yıl deneklerin yüzde 20’sinin değişmesi üzerine kurulu. Yani deneklerin tamamı 5 yılda bir yenilenmiş oluyor. AGB bu kuralın işletildiğini taahhüt ediyor. Ancak Aktifhaber, sadece İstanbul’da 1999’dan beri yani 10 yıldır değiştirilmeyen 8 deneğin ismine ulaştı.

Bu deneklerin isimleri şöyle: Fatma A. , Gürol C. , Bahar K. , Ali B. , Fatma N. K. , Suna A. , Muazzez K. , Yavuz Ş.



Bunlar sadece Aktifhaber’in ulaşabildiği isimler. AGB’nin ölçüm yaptığı bütün iller düşünüldüğünde yıllardır değiştirilmeyen kaç deneğin daha olduğu bir soru işareti. Bazı denekler bir yılda değiştirilirken, kurallara tamamen aykırı olarak 10 yıldır denek olarak kullanılan kişilerin ne özelliği olduğu merak konusu. Bu deneklerin AGB’nin istediği izleyici profiline uydukları için mi değiştirilmediği iddiaları da mevcut.

SKANDAL – 2 / TRT'YE ÇİFTE OPERASYON

Son aylarda atılıma geçen, yeni programlar ve dizilerle reyting yarışında “ben de varım” diyen TRT, AGB’yi yakın markaja almış durumda. Ne yaparsa yapsın reyting skalasında yer açamayan TRT Genel Müdürü, sistemden tamamen çıkmak hatta reklamdan bile tamamen çekilmekle tehdit etmişti AGB’yi. Bu noktadan sonra TRT Genel Müdürü ve TRT hakkında çeşitli spekülatif haberler medyada boy göstermeye başladı.

TRT’nın yılbaşı eğlencesinde sanatçılara ödediği paradan, TRT Genel Müdürü’nün aldığı yeni personele hatta kendi ailesine kadar pek çok şey haberleştirildi.

Ancak buna rağmen TRT geri adım atmadı ve çok iddialı dizileri yayına soktu. Bunlardan en önemlisi Ayrılık dizisiydi. 7 ülkede geçen dizi, geniş oyuncu kadrosu, çekim kalitesi ve senaryosuyla yerli dizilerin oldukça üstünde bir yapımdı. Ancak dizinin ikinci bölümünden sonra Doğan Grubu’nda “dizi yayından kaldırıldı, reyting kurbanı oldu” gibi haberler boy göstermeye başladı. Bu haberler ister istemez dizinin müdavimlerini bir sonraki hafta aynı saatte ekran başına geçmekten vazgeçirici etki yaptı. Oysa dizi yayından kalkmamıştı. Sözkonusu haberler gerçek dışıydı. Bu haberler Doğan Grubu’nun gazeteleri ve internet sitelerinde yayınlandı. Yine TRT’nin başka yapımları için de benzer “reyting alamadığı için yayından kaldırıldı” haberleri yapıldı.

Son halkada ise TRT’nin yapımcılarının evinde reyting kutusu olan kişilere rüşvet verdikleri iddia edildi. İddialar TRT’nin iki dizisinin yapımcı firması üzerine yoğunlaştırıldı. Ancak TRT’nin sözkonusu dizileri ile rüşvet verdikleri iddia edilen denek sayısı arasında uyuşmazlık vardı. Rüşvet aldığı iddia edilen deneklerin o dizileri izlemeleri ve reytingini yükseltmeleri gerekiyordu. Ancak belirtilen miktarda yani 1,5 reyting ortada yoktu.

Önce dizilerin yayından kaldırıldığı şeklinde başlatılan yıpratma operasyonu, reyting rüşveti skandalıyla TRT için daha yıpratıcı noktaya geldi. Çünkü AGB’nin yaptığı operasyonla, denek havuzundaki TRT izleyicilerinin kökü kazındı.

TRT'ye yapılan operasyonun ayrıntıları yarın Aktifhaberde…

aktifhaber

RATİNG SKANDALINA POLAT EL KOYDU
[img]http://www.haber10.com/images/news/168676.jpg [/img]

21 Mayıs 2009 09:11
star’ın ortaya çıkardığı ve büyük yankı uyandıran ‘Rating skandalı’nda, AGB’nin yaptığı ölçümlerdeki manipülasyon ve deneklerin güvenilirliği tartışmaları sürüyor.
Uluslararası Reklamcılık Derneği’ne bağlı (IAA) Televizyon İzleme ve Araştırma Komitesi’nin (TİAK) bir yapımcıyla ilgili ratinglerle oynadığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunması rating ölçüm sistemini yeniden tartışmaya açtı. Polat Alemdar karakteriyle tanınan Kurtlar Vadisi dizisinin yapımcısı PANA Film yaptığı rating ölçümlerinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Televizyon yayıncılığının birilerinin elinde oyuncak olduğunu belirten Pana Film, rating anlayışının tek tip insan, tek tip eğlence, tek tip dizi, tek tip yapımcı anlayışını doğurduğunu söyledi ve mevcut rating ölçüm sisteminin yayınları yozlaştırdığını söyledi.

70 MİLYONA 2 BİN DENEK!

DENEK sayısının yetersiz olduğunun altını çizen şirket yetkilileri şu görüşü dile getirdi: ‘70 milyonun beğenisi 2 bin kişinin tercihine bırakılmış. Bu tercihler, denek adresleri tespit edilip ya da sızdırılıp yönlendiriliyor. Ayrıca, senede iki milyar dolarlık bir pasta, nüfusunun yarısı 30 yaşın altında bir ülke, toplumsal yönden bu kadar önemli bir karar, 2 bin kişinin sırtına yüklenir mi?’ Pana Film yetkilileri gizli ellerin sistem üzerinde etkili olduğunun altını çizerek şöyle dediler: ‘Bu gizli eller, istediklerini birinci yapıyor, ‘sakıncalıları’ ise tırpanlıyor. Biz Pana Film olarak, sadece Kurtlar Vadisi dizisiyle değil, diğer yapımlarımızla da rating sisteminin sağlıksızlığından en büyük zarar görenlerindeniz. Kurtlar Vadisi Pusu’nun karakter isimlerinin yediden yetmişe herkes tarafından bilindiği bir ülkede, gerçek ratingimiz 30’larda, share’imiz ise 65’in üstündeyken, bu rakamlar sistemli ve maksatlı olarak kağıt üstünde 20’lerde tutulmakta. Aradaki fark nereye gidiyor? Farkı, o günün ratinglerine bakınca rahatlıkla görebilirsiniz.’

Star

YAZDIKLARIMIZ BİR BİR DOĞRULANDI
03 Haziran 2009 13:41
Reyting olayında gerçekler ve skandallar birbirini izliyor. Ne yazdıysak o çıktı...
İlişkili HaberlerTüm Haberler
Reyting Satın AldıEurovision'a Tarkan'ı da Bekleriz!TRT'den AGB'ye Suç DuyurusuFasıl Pop Müziği YendiBayülgen'i Çıldırtan Spiker

Kangren haline dönüşen reyting ölçüm sistemiyle ilgili Aktifhaber’in ortaya çıkardığı skandallar TRT ve Star Gazetesi’nin yaptığı derinleme araştırmayla doğrulandı… Star o denekleri bulup konuştururken; TRT mahkemenin yolunu tuttu..

Aktifhaber’in ortaya çıkardığı skandaldan sonra TRT, ABG Türkiye ve TİAK hakkında suç duyurusunda bulundu. Aktifhaber, maksimum 5 yılda bir yenilenmesi gereken rating deneklerinin, 10 yıldır değiştirilmediğini ortaya çıkarmıştı. Star Gazetesi de Aktifhaber’in isimlerini verdiği o denekleri buldu ve konuşturdu. Denekler Aktifhaber’in iddialarını doğruladılar.

Reytingleri reklam verenler için ölçen AGB’de sistem her yıl deneklerin yüzde 20’sinin değişmesi üzerine kurulu. Yani deneklerin tamamı 5 yılda bir yenilenmiş oluyor. AGB bu kuralın işletildiğini taahhüt ediyor. Ancak Aktifhaber, sadece İstanbul’da 1999’dan beri yani 10 yıldır değiştirilmeyen 8 deneğin ismine ulaşmıştı.

Sadece AGB ve TİAK’ta olması gereken denek listeleri elden ele dolaşırken TRT, dün bir açıklama yaparak AGB Türkiye ve Televizyon İzleme Araştırmaları Komitesi (TİAK) yetkilileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

TİAK SIZDIRDI İDDASI

TRT’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “TRT tarafından yapılan suç duyurusu, suçun işlendiğini gösteren pek çok açık gösterge değerlendirilerek yapılmıştır. Gerek ham bilginin işleme sürecinin ve kriterlerinin bilinmemesi ve gerekse sadece AGB yetkilileri ile TİAK denetçisinde olması gereken denek isimlerinin film şirketlerinin elinde bulunması ve deneklerin isimlerinin haber sitelerinde açıkça yer alması, kamuoyunu ve TRT Kurumu’nu rahatsız ettiği gibi yetkililerin denek bilgilerini sızdırdığı ve suç işlendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır.”

AGB SUS EMRİ VERMİŞ

5 yılda bir değiştirilmesi gereken deneklerin, 10 yıldır sistemde olduğunun ortaya çıkmasından sonra, deneklerden İstanbul Bahçelievler’de yaşayan Haldun C. (70), 8 yıldır evinde rating cihazı bulunduğunu belirterek, ‘Bu güne kadar sizden rating cihazını alıyoruz diye bir şey söylemediler. Beni bugün AGB yetkilileri aradı ve ‘Gazeteciler gelirse açıklama yapmayın’ dediler’ şeklinde konuştu. Şişli’de yaşayan Fatma A. (86), evine 6 yıl önce rating ölçüm cihazı takıldığını, cihazı kullanması karşılındığında ölçüm şirketinin puanlama sistemiyle kendisine ev hediyeleri verdiğini ve AGB yetkililerinin telefonla arayıp gazetecilere konuşmamasını istediklerini söyledi.

TİAK SKANDALI İTİRAF ETTİ

Deneklerin değiştirilmemesi skandalı konusunda AGB suskun… Konuyla ilgili konuşma yetkisinin TİAK’ta olduğunu söyleyen AGB, topu TİAK’a attı.

TİAK üyesi Nuri Çolakoğlu ise AGB’nin rating hanelerinin yüzde 20’sini her yıl yenileyip 5 yıl içinde tüm rating hanelerini yenilemesi gerektiğinin altını çizdi.

Çolakoğlu “Gördük ki bu yapılmamış. Çok eski deneklerin bir kısmı değiştirilmemiş. Bu rakamın ne olduğu şimdilik belli değil. Fakat AGB ile konuştuk, bize birkaç gün içinde rakamları tesbit edip verecekler. Daha sonra da hızlı bir şekilde bu hanelerdeki rating cihazları alınacak. TİAK sistemdeki hataları gördükçe hemen bu işi değiştirecek, yapılan yanlışlık düzeltilecek” diye konuştu.

İBRAHİM TATLISES İSYAN ETTİ

TRT1'de yayınlanan ve Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu 'Nasılsınız?' programında rating meselesi konuşuldu. Programa Sinan Çetin, Osman Sınav, Can Tanrıyar, Ali Atıf Bir, İbrahim Tatlıses gibi isimlerin yanı sıra üniversitelerden de öğretim görevlileri katıldı.

İbrahim Tatlıses İbo Şhow programıyla ilgili sokaktaki insanlardan aldığı olumlu tepkinin ratinglere yansımamasına anlam veremediğini söyledi.

Savcıları göreve çağıran Tatlıses şöyle konuştu: Ne zaman ki eylül-ekim ayında sezon başladı, benim reytinglerim başladı 9-10-11 hatta bir gün 19!.. Gündüz sokakta dolaşıyorum 'İbrahim Bey dün akşam izledik ne kadar çok güzeldi' diyorlar. Öbürü şöyleydi, böyleydi...Lan biz niye dokuzuncuyuz o zaman diyorum kendi kendime. Herkes zannediyor ki İbrahim Tatlıses'in reytingleri düştü. Benim hiç bir zaman reyting kaygım yoktu ki bu hileler başlamayana kadar. Bundan 2 sene evvel de biliyorsunuz yine sesim gür çıktı, yine inanmadılar ama çıktı! Bir kaç tane evi kapattılar. Adreslerini değiştirdiler AGB'ciler."

DENEĞİ ARAYAN TELEVİZYON SUNUCUSU

‘Nasılsınız?’ programına konuşan eski rating deneği, çarpıcı itiraflarda bulundu. Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, konuyu köşesine taşıdı.

İŞTE YÜKSEL AYTUĞ’UN O KÖŞE YAZISI:

Önceki gece TRT 1 ekranlarında inanılması güç bir röportaj yayınlandı. Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu "Nasılsınız?" programının başında, isim ve adres listeleri elden ele dolaşan eski reyting denekleri ile yapılan söyleşiler ekrana getirildi. Evindeki peoplemeter (ölçüm cihazı) bir süre önce sökülen kadın, müthiş iddialarda bulundu. Bazı yapımcıların ve kanal yetkililerinin sürekli telefonla aradığını, kendi programlarını izlemesi için teklifte bulunduğunu bu tacizler nedeniyle telefon numaralarını değiştirdiğini anlattı. Ama daha da ciddi bir iddiası vardı. Bir televizyon sunucusunun bizzat evine geldiğini, kendisine imzalı fotoğrafını verip, iltifatlarda bulunduğunu, ona hediyeler göndermeyi vaat ettiğini belirterek, "Benden kendi programını izlememi istedi" dedi.

TRT, konuşmada adı geçen televizyon programı sunucusunun ve kanalın ismini "bip"leyerek, sansürledi. Kadın, bazı yapımcıların kendisine ayda 500 lira maaş teklif ettiğini, bu parayı almadığını ancak dışarı çıktığında bile televizyonunda o programı açık bıraktığını itiraf etti. Kadın, yapımcıların kendisine bir vazo hediye ettiğini, çocuk odası takımı vaatlerini ise yerine getirmediklerini söyledi. Ben yayın bandının sansürlenmemiş halini izledim. Kadının orada ismini telaffuz ettiği sunucu hanımın ve kanalın adını biliyorum. Ancak bir tek deneğin "iddiasına" dayanarak bu ismi deşifre etmeyi doğru bulmuyorum. Ancak buradan Cumhuriyet savcılarına çağrıda bulunuyorum. Bu bandın ham halini alıp, izlesinler. İddianın doğruluğunu araştırsınlar. Zira reyting sahtekarlığı iddiaları artık programcıların, sanatçıların, televizyon eleştirmenlerinin diline dolanan bir "tartışma konusu" olmaktan çıkıp, hukukun kapsamına girmiştir. Bu nedenle İbrahim Tatlıses, Can Tanrıyar, Osman Sınav, Levent İnanır ve akademisyenlerin konuk olup, saatlerce konuştukları "Nasılsınız?" programının detaylarına girmeyi "abesle iştigal" addediyorum. Zira sözün bittiği yere çoktan gelinmiştir. Bundan sonrasının adalet terazisinde tartılması gerektiğine inanıyorum. "Burada konuşacak bir şey yok. Bu iş artık hukukçuların" deyip, programı terk eden Sinan Çetin'in görüş ve tavrına ise aynen katılıyorum. Röportajda adı geçen gündüz programı sunucusu hanımefendinin ise diğer meslektaşlarını zan altında bırakmamak için kamuoyu önünde hemen bir açıklama yapmasını bekliyorum.

Ali Atıf Bir'den "şok" itiraf

Bundan 4 yıl önce atv ekranlarında Korcan Karar'ın sunduğu "Şok" programını hatırlar mısınız bilmem. Tamamı mizansenlerden oluşan, uydurma haberlerin esprili bir dille ama gerçekmiş gibi sunulduğu program hem ilgi görmüş hem de tepki toplamıştı. Ali Atıf Bir, TRT 1'deki "Nasılsınız?" programında "Şok"un ekrandan kaldırılma hikayesini ilk kez anlattı. O dönemde TİAK denetçisi olarak reyting ölçümlerini denetleyen Ali Atıf Hoca bir akşam "Şok" programında şöyle bir alt yazı görmüş: "Evinde reyting ölçüm cihazı bulunan sayın seyircilerimiz lütfen bizlere ...... no'lu telefondan ulaşın..." Bunun üzerine reyting ölçümlerinin ciddi bir tehdit altında olduğuna kanaat getirip, hemen atv'nin genel müdürü Fatih Ediboğlu'nu aramış. "Eğer bu programı bitirmezseniz, ben bütün denekleri iptal ediyorum" demiş. Ali Atıf Hoca'nın iddiasına göre program ertesi gün alelacele yayından kaldırılmış.

aktifhaber

AGB CİHAZLARI TOPLADI
07 Haziran 2009 09:08

Yargıya intikal etti. AGB apar topar peoplemeter (reyting ölçme) cihazlarını topladı.

Yargıya intikal eden reyting ölçümlerine yönelik şaibe tartışmaları derinleşiyor. Televizyon İzleme Araştırma Komitesi (TİAK) Yönetim Kurulu üyelerinin bile bilmediği kullanıcı listelerinin elden ele dolaşması ve kadrolu denek sahiplerinin ortaya çıkması gözleri ölçüm şirketine çevirdi.

Bu gelişme üzerine AGB Nielsen yetkilileri apar topar peoplemeter (reyting ölçme) cihazlarını topladı. Ayrıca AGB'nin, cihazlarını topladığı ailelere kesinlikle konuşmamaları yönünde telkinde bulunduğu ileri sürüldü. Bir kullanıcının en fazla beş yıl denek olarak kalabileceği sistemde sadece İstanbul'da onlarca ailenin bu süreyi aştığı tespit edilmişti. Gelişmeler üzerine TRT Genel Müdürlüğü, TİAK ve AGB hakkında suç duyurusunda bulunarak konuyu yargıya taşıdı. Soruşturma başlatan savcılık, reyting ölçümlerini yürüten şirketlerin verilerini incelemeye aldı.

TİAK Başkanı Ömer Kayalıoğlu ise kurum üyelerinin bile bilmediği denek listelerinin elden ele dolaşmasının kendilerini de çok şaşırttığını söylüyor. Verilerden çıkar sağlamaya çalışan art niyetli kişilerin olduğunu vurgulayan Kayalıoğlu, ellerindeki verileri Ankara ve İzmir savcılarına verdiklerini dile getiriyor. Reyting oranlarından çıkar sağlamaya çalışan kişilerin hane sahiplerini farklı isim ve kurum adlarıyla arayarak bilgi aldıklarını aktaran Kayalıoğlu, ciddi aksaklıklar tespit ettiklerini sözlerine ekliyor.

Her yıl deneklerin yüzde yirmisinin değişmesi üzerine kurulan sistemin beş yılda bir tamamen sıfırlanarak kendisini yenilemesi gerekiyor. IAA Uluslararası Reklâmcılık Derneği'ne bağlı TİAK'ın çalıştırdığı AGB şirketi bu kuralın uygulandığını taahhüt ediyor. Ancak evinde peoplemeter cihazı takılı olan kişilerin ortaya çıkması bunun hiç de öyle olmadığını gösterdi. 10 yıldır evinde peoplemeter cihazının takılı olduğunu söyleyen Haldun Cantürk'ün anlattıkları bunun hiç de öyle olmadığını ortaya koyuyor. İsim listesinde adının ortaya çıkması sonrasında AGB yetkililerinin gelerek evindeki cihazı aldığını söyleyen Cantürk, "Eğer bu tür şeyler ortaya çıkmasaydı şu an hâlâ cihaz bizde takılı olacaktı. Çünkü 10 yıl olmasına rağmen kontrollerin dışında aleti almak için bir teşebbüste bulunmamışlardı." diye konuşuyor. Basında bu tür olayların ortaya çıkmasıyla çok üzüldüğünü anlatan 74 yaşındaki Haldun Cantürk sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bazı kullanıcıların para karşılığı belli programları izlediği ortaya çıkınca çok üzüldük. Çünkü biz 10 yıl boyunca cihazı kullanırken bile çok dikkatli davrandık. Ama bu tür şeyler ortaya çıkınca biz de çok tedirgin olduk. Bu yüzden cihazı bizden almalarına çok sevindik." Beş yılı aşkın süredir evinde reyting aleti takılı olan Fatma Altı da çıkan haberlerin ardından evindeki cihazın alındığını anlatıyor. AGB şirketinin daha önce olduğu gibi cihazı aldıktan sonra da kimseyle konuşmaması konusunda kendisini uyardığını anlatan Altı, "3 ayda bir puanlama sistemiyle promosyon ürünleri alıyordum. Cihaz alınınca bunları alamayacağım için üzgünüm." diye konuşuyor.
aktifhaber

220 HANEYE OPERASYON
08 Haziran 2009 09:03

Reyting skandalları bir bir aydınlanıyor... 220 haneye yapılan operasyon TRT'yi bitirdi...

TRT'nin şaibeli reyting ölçümlerini yargıya taşıması üzerine AGB, 2 bin 500 denekten 220'sinin evindeki peoplemeter denilen reyting ölçüm cihazlarını toplattı. Cihazların ise, TRT'nin en çok izlendiği evlerden toplatıldığı ortaya çıktı.

TRT'NİN REYTİNGLERİNİ BİTİRDİLER

Bazı yapımcıların deneklere para ödeyerek reytinglerini yüksek gösterdiği iddiaları üzerine başlayan tartışmalarda yeni skandallar ortaya çıktı.

AGB yöneticilerinin, TRT'nin 2 programının yapımcılarının deneklere para vererek reytingleri yükselttiği iddiaları üzerine TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin olaya el koydu. Böylece yıllardan beri süren reyting oyunlarının da gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı.

AGB'NİN TRT OYUNU

AGB ve onu denetleyen bir üst kurul olan Televizyon İzleyicileri Araştırma Komitesi (TİAK) yöneticilerinin TRT'nin iki program yapımcılarını suçlayan açıklamaları üzerine, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin konuyu araştırıp yargıya taşıdı. Bunun üzerine AGB de, 220 deneğin 'peoplemeter' denilen reyting ölçüm cihazlarını söktü. TRT Genel Müdürü'nün talimatıyla yapılan araştırmada ise, cihazları sökülenlerin TRT'yi en çok izleyen denekler olduğu ortaya çıktı. Yine TRT'nin araştırmasıyla ortaya bir başka skandal daha çıktı. AGB'nin ve TİAK'ın deneklerin her yıl yüzde 20'si, 5 yılda da tamamının değiştirilmesi görevlerini yapmadıkları anlaşıldı. AGB'nin bazı deneklerinin tam 10 yıldan beri ise hiç değiştirmediği belirlendi.

UZLAŞMA ADIMLARI

TRT ile denekleri kendilerini izlemesi için yönlendirdiği öne sürülen bir yapım firmasının ortaya çıkan reyting skandallarını yargıya taşıması üzerine, TİAK Başkanı Ömer Kayalıoğlu bir açıklama yaparak, ellerindeki verileri İstanbul ve Ankara savcılarına ilettiklerini söyledi.

Skandallar üzerine TİAK'ın TRT ile anlaşma zemini arayarak yargıdan şikayetini geri almasını istediği öne sürüldü. TİAK yöneticilerini TRT Genel Müdürü'ne aracılar göndererek reytingle ilgili pürüzleri gidermeyi taahhüt edecekleri iddia edildi. Şu an yurt dışında olan TİAK Başkanı Kayalıoğlu'nun TRT'den davayı geri çekmesini isteyeceği ileri sürüldü.

AGB'den çekileceğiz

Başta TRT olmak üzere bazı özel televizyon kanalları da 3 milyar dolarlık reklam pastasında “adaletsizliğe yol açtığı” gerekçesiyle AGB'den çekileceklerini açıkladı. Uzmanlar, 30-40 deneği yönlendirebilen bir kanalın reklam gelirini 3-4 kat artırabileceğini belirtiyor.
aktifhaber

ÇOK GİZLİ REYTİNG TOPLANTISI DEŞİFRE
18 Haziran 2009 14:21
Uluslararası Reklamcılar Derneği'ndeki çok gizli reyting toplantısı deşifre...

Uluslararası Reklamcılar Derneği’nde ‘TRT’yi ne yaparız’ toplantısı

TİAK üyeleri ile AGB yetkililerine yönelik üst üste açıklamalar yapıp savcılığa suç duyurusunda bulunan ve 16 Haziran’da Rekabet Kurumu’na başvuran TRT için, bugün Uluslararası Reklamcılar Derneği’nde çok gizli bir toplantı yapılıyor… Konu TRT’yi susturma planı…

Toplantı resmi değil; çünkü resmi bir TİAK toplantısında TRT yetkilisinin de çağırılması gerekiyor. Toplantıya Mehmet Ali Yalçındağ ev sahipliği yapıyor.

Bilindiği üzere Türkiye’de 80 milyon kişiyi ilgilendiren ve 3 milyar dolarlık reklam pastasını belirleyen tek bir kurul var: TİAK. Bu kurulun tüzel kişiliği bulunmuyor ve kurul üyeleri arasında Aydın Doğan’ın ağırlığı dikkat çekiyor. Doğan Medya Grubu’nda çalışanlar ile Aydın Doğan’ın damadı Yalçındağ’ın kurulu yönlendirdiği iddia ediliyor.

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in, TİAK ve AGB hakkında üst üste yaptığı ifşaatlar başta reyting sistemini zora soktu.

Bugün Uluslararası Reklamcılar Derneği’nin İstanbul Büyükdere Caddesi’nde yapılan çok gizli toplantısında Mehmet Ali Yalçındağ (kendisi Uluslararası Reklamcılar Derneği’nin Başkanı. Yani reklam veren ile reklam bulan aynı kişi ) ev sahipliği yapıyor.

BU GİZLİ TOPLANTININ AMACI NE?

Mehmet Ali Yalçındağ’ın çok gizli toplantısının amacı ise çok açık: TRT, Rekabet Kurumu’na reyting sistemiyle ilgili başvurdu ve sistemi hukuki tartışmaya açtı. Rekabet Kurumu 10 yıl önce Cem Uzan’ın başvurusunu kabul etmiş ve 4 trilyon lira ceza kesmişti.

TRT’nin başvurusu kabul edilirse bugünkü cezanın minimum 50 trilyon lira olması gerekiyor.
Yine Ankara Cumhuriyet Savcılığı, TRT’nin TİAK üyelerine yönelik şikayet başvurusunu kabul ederse Aydın Doğanın damadı ve baş danışmanı Mehmet Ali Yalçındağ ile yönetim kurulu üyeleri mahkeme önünde hesap verecekler.

TRT REKABET KURUMU'NA GİTTİ

TRT, AGB, Televizyon İzleme Araştırma Komitesi (TİAK) ve yayıncı kuruluşlar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapılan televizyon izleme oranlarının ölçümünde "usulsüzlük" olduğu gerekçesiyle Rekabet Kurumu'na başvurdu.

Televizyon izleme oranlarının ölçümüne ilişkin olarak, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un "Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem Ve Kararlar" başlıklı 4. ve "Hakim Durumun Kötüye Kullanılması" başlıklı 6. maddelerine aykırılık bulunduğu gerekçesiyle TRT Genel Müdürlüğü tarafından 16 Haziranda başvuruda bulunuldu.

Bu başvuruya, "TİAK'ın tek bir ihale ile uzun yıllar bu ölçüm işini AGB'ye yaptırmasının, AGB'nin ise gerek panel üyelerinin seçimi ve değişimi, gerekse de ham verilerin işlenmesi sürecinde yaptığı düşünülen usulsüzlüklerin" gerekçe olarak gösterildiği belirtildi.

TRT Genel Müdürlüğü, 2 hafta önce de TİAK üyeleri ve AGB yetkilileri hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.

TRT Genel Müdürlüğü, ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na da mevcut reyting düzenlemeleriyle ilgili olarak resmi yazıyla konuyla ilgili yasada ve yönetmelikte belirlenen düzenleme yetkisini kullanması için başvuruda bulunmuştu.

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 29. maddesinin (f) bendi, ulusal izlenme oranlarının, RTÜK tarafından her takvim yılı için tespit edilip o yılı izleyen Ocak ayı içinde açıklanmasını içeriyor.

RTÜK Kuruluş ve Görev Yönetmeliği'nde bulunan 8. maddenin (a) bendinde ise, RTÜK'ün görevleri arasında, radyo, televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken mevzuat çerçevesinde, yayın araştırmaları ve ölçme işlemlerini yapmak ve yayın araştırmasına yönelik ölçümün gerçekleştirilmesini teminen gerekli sistemleri planlamak da sayılıyor.
Aktifhaber

AGB'NİN YALANI ORTAYA ÇIKTI
Rating şirketi AGB'nin "Denekleri OTS belirliyor. Biz ölçüyoruz" iddiası doğru çıkmadı...
Rating ölçümlerinde birbirinden tamamen bağımsız olması gereken “denek belirleme” ve “ölçüm” ayaklarındaki organik bağ resmen kanıtlandı. AGB’nin “denekleri biz belirlemiyoruz, OTS belirliyor” şeklinde sunduğu ve tarafsızlığın kanıtı olarak gösterdiği sistemin söylendiği gibi işlemediği ortaya çıktı. Star Gazetesi'nin ulaştığı belgelere göre, AGB’nin Üretim Müdürü Hilmi Berköz, aynı zamanda denekleri belirleyen OTS’nin üç ortağından biri.

MASANIN İKİ TARAFINDA OTURMAK...

Diğer ülkelerde olduğu gibi, rating sisteminde alan araştırması yapıp cihazların takılacağı evleri belirleyen firma ile ölçümü yapan şirktetin birbirinden bağımsız olması gerekiyor. Ancak, Türkiye’de alan araştırmasıyla cihazların takılacağı evleri belirleyen OTS firmasının ortağı Hilmi Berköz, aynı zamanda ölçümü yapan AGB’nin Üretim Müdürü. Durum “masanın iki tarafında oturma” şeklinde değerlendiriliyor ve sistemin tarafsız, bağımsız ve sağlıklı işleyişinde var olan şaibe iddialarına en büyük kanıtı oluşturuyor. Tartışmaların ortasındaki kişi olan Berköz, yazılı ve sözlü olarak yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı.

ORTAKLIK TİCARET SİCİLİNDE

19 Şubat 2008, 7002 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde, ticaret unvanı adı altında OTS Piyasa Araştırma Hizmetleri Limited Şirketi’nin 31.01.2008 tarihli ortaklar kurulu toplantısı kararında, toplantıya katılanlar arasında, Elif Kattanalp ve Görkem Kattanalp’in yanı sıra OTS’nin üç ortağından biri olan Hilmi Berköz de yer aldı. Ortaklar kurulunun almış olduğu kararda, şirket hissedarlarından Engin Kattanalp’in 14.10.2007 tarihinde vefat ettiği ve mirasının tamamının 4 pay kabul edilerek 1 payının eşi Elif Kattanalp’e 3 payının da kızı Görkem Kattanalp’e kaldığı belirtiliyor. Yine 16 Ekim 2008 tarihli 7169 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ne göre, Hilmi Berköz, Elif Kattanalp ve Görkem Kattanalp’in katıldığı bir toplantı ile OTS Piyasa Araştırma Hizmetleri Limited Şirketi’nin İstanbul Kadıköy’den Üsküdar’a nakil edildiği bildiriliyor.

SESSİZLİĞE GÖMÜLDÜ

3 Ekim 2007 tarihli 6908 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde Hilmi Berköz’ün OTS’ye şirket müdürü olarak seçildiği bildiriliyor. Tartışmaların ortasındaki kişi olan Berköz, yazılı ve sözlü olarak yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı.

Kaynak: Star

09 Ekim 2009 15:49
Reytingte Al Gülüm Ver Gülüm
Reyging ölçümünde yaptığı skandallar bir bir ortaya çıkan AGB'ye reklamverenlerin temsilcisi TİAK'tan büyük kıyak. İhalede inanılmaz oyunlar oynanıyor...

TİAK'ın dünkü toplantısında çok ilginç gelişmeler yaşandı! Reyting ihalesinde neler dönüyor?

Ratingleri ölçen AGB şirketinin işvereni TİAK dün çok önemli bir toplantı yaptı.

Toplantının önemi AGB'nin kaderini de belirleyecek olmasından kaynaklanıyor.

Türkiye'de televizyon izlenme oranları tespit edilmeye başlandığı tarihten bu yana ölçümleri AGB yapıyor. 15 kişiden oluşan ve tartışmalı bir ekip olan TİAK da bu şirketi hem yönetiyor, hem denetliyor.

Şimdi ihale zamanı geldi çattı.

Ve TİAK'ın önüne, önümüzdeki dönem ratingleri ölçme iddiasında bulunan başka firmalar da geldi.

Yani AGB'nin dişli rakipleri var artık.

Ancak TİAK toplantısında dün ilginç şeyler oldu.

TİAK Başkanı Ömer Kayalıoğlu (ki başkan olma süreci ayrı bir yazı konusudur), Reklam Verenler Derneği Başkanı ve aynı zamanda Koç Grubu'nu temsil eden Hakan Gönen, Ünliver adına kurulda bulunan Dilek Erke ve de kuruldaki Doğan Grubu temsilcileri AGB'nin sözcüsü gibi davrandılar.

Hele ölçüm şirketini denetlemekle görevli Uğur Çallı'nın AGB yanlısı konuşmaları büyük tartışma başlatacak gibi. En azından ihaleye katılan rakip firmalar büyük şaşkınlık içinde olsalar gerek.

TİAK yönetiminin apar topar ihaleyi tamamlama isteği, diğer üyelerin teklifleri okumaya fırsat bulabilecekleri kadar bir zaman tanınmaması kafalarda kocaman soru işaretleri bıraktı.

Koç Grubu, Ünilever ve Doğan Grubu. AGB yanlısı tavırlarını açıkça ortaya koydular.

Reklam verenle alanın aynı şirket üzerinde anlaşmaları hayra alamet midir acaba?

Koç grubu gibi yıllık 10 milyonlarca dolar reklam parası harcayan bir grubun temsilcisinin, Ünilever gibi uluslararası bir devin yetkilisinin ve Doğan grubunun TİAK'daki üyelerinin bütün eleştirileri kulak ardı edip AGB'ye aşırı ilgi göstermeleri nedendir? Yangından mal kaçırma telaşının nasıl bir anlamı vardır?

Muhtemelen Çarşamba günü ihale sonuçlanacak ve önümüzdeki dönemde ratingleri kimin ölçeceği belli olacak.

TİAK'ın tartışmalı yöneticileri dünkü toplantıda ihsas-ı rey yaptılar. AGB'ye yeşil ışık yaktılar. Bu işten en çok memnun olan da Doğan Grubu.

Kaynak: Postmedya

Digiturk, reytingleri ölçen AGB'ye meydan okudu: "AGB'den 8 kat güçlüyüz; ölçümlerimiz eşleşmiyor"

14 Ekim 2009 Uzun soluklu AGB tartışmalarında gündem değişti. Digiturk Genel Müdürü Ertan Özerdem, "AGB'den 8 kat güçlüyüz. Ölçümlerimiz eşleşmiyor" dedi. DVDigi uygulamasının basın lansmanında konuşan Digiturk Genel Müdürü Ertan Özerdem, gelen bir soru üzerine, "Lüzum görülmesi durumda 2,5 milyon insanın saniye saniye hangi kanalı izlediğini raporlandırabileceklerini açıkladı. Tüm aboneler kapsamında olmasa da mevcutta AGB firmasının 8 katı büyüklüğünde denekle ölçüm yaptıklarını belirten Özerdem, ölçümlerinin AGB'ninkilerle örtüşmediğini belirtti. Medyafaresi sitesinde yer alan habere göre; mütevazılığı elden bırakmayan Özerdem, Digitürk Platrormunun sosyo-ekonomik düzeyi ortalamanın üzerindeki insanlara hitap ettiğini, uyuşmazlığın da bu nedenle meydana gelebileceğini sözlerine ekledi...

netgazete

18 Ekim 2009 16:12
Reyting'in Gerçeği 3,2 Milyar
Televizyonda herhangi bir program reyting ölçümlerinde ilk yüze giremezse vay haline. Televizyon piyasasını dolayısıyla kamuoyunu yönlendiren paranın gücü...


Hulki Cevizoğlu'nun Yeniçağ'daki yazısının ilgil bölümü....

Rating’in ardındaki büyük gerçek?
Buradan bu reyting meselesine gelmek istiyorum.
Bu göründüğü kadar masum bir konu değil.
Yani sorun, biz televizyoncuların “Ben çok izleniyorum, ama ilk 100’lük listede hak ettiğim sırada gösterilmiyorum” biçiminde meslekî bir yakınması değil. Bunun ötesinde çok büyük anlam taşıyor.
Anlatayım.
Bu işin içindekiler, Türkiye’deki yıllık televizyon reklam büyüklüğünün 3.2 milyar dolar olduğunu açıklıyorlar.
Bu para, yıllarca AGB denen yabancı kuruluşun yayınladığı reyting listesine göre dağıtılıyor.
O liste nasıl yayınlanırsa, o!..
Yani o ne derse 3.2 milyar dolar ona göre paylaştırılıyor.
Bu ölçümlerin sağlığı ve güvenliği konusunda yıllar öncesinde ben de programlarımda dikkat çekmiştim.
Yazılar da yazdım.
Onlara burada tekrar girmek istemiyorum. Dikkat çekmek istediğim nokta, 3.2 milyar doların bazı ellerde nasıl kullanılabileceğidir.
Hani bizim gazete Yeniçağ sürekli olarak “Soros, ABD ve AB fonları ile ülkelerin nasıl yönlendirildiğini” yazıyor ya!..
O fonların hiçbiri, ratingde dönen 3.2 milyar dolar kadar değil!..
Üstelik bu neredeyse “kendi paramız.”
Yani yabancı parasıyla değil, kendi paramızla siyaseti yönlendirmek, gençliği yanlış taraflara sevk etmek, istenilen partiyi iktidara getirmek bile mümkün.
Şimdi önümüzdeki yıl, bu AGB yerine yeni bir şirket ölçüm yapmaya başlayacakmış.
Umarım bu büyük tehlikelerden kurtulmak da mümkün olur.

13 Kasım 2009 14:21
Reytingde ŞOK Karar!
Aktifhaber'in ortaya çıkardığı reyting skandalı üzerine mahkemeye giden TRT haklı bulundu. Mahkeme AGB ve TİAK hakkında şok bir karar verdi...

Reyting ölçümlerinde hile yapıldığını iddia eden TRT haklı çıktı.Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi, AGB ve TİAK hakkında TRT’nin yaptığı itirazı haklı buldu ve bu iki şirketin yöneticilerinin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmaları gerektiği kararına vardı.

Televizyonlarda yayınlanan programların reyting (rating) ölçümlerinin yapan Anadolu Piyasa Araştırma Hizmetleri AŞ. (AGB) ve Televizyon İzleme Araştırmaları Komitesi (TİAK) yetkilileri hakkında, ticari sırları açıklamak suçundan kovuşturmaya gerek olmadığına ilişkin daha önce verilen karar bozuldu. TRT avukatlarının yaptığı itirazı değerlendiren Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi, iki şirket yöneticilerinin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmaları gerektiği kararını hükmetti.

-AGB VE TİAK YETKİLİLERİ YARGILANACAK-

TRT avukatlarının itirazını kabul eden Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi, şüpheliler hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığı kararını kaldırarak, AGB ve TİAK yetkilileri hakkında, reyting ölçümleri yapılan deneklere ait kimlik ve data bilgilerini bazı kuruluş ve reklamcılara ve film yapımcılarına vermek suçundan Türk Ceza Kanununun 239/1 maddesinin ihlali dikkate alınarak kamu davası açılmasına karar verdi.
Bu karardan sonra Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı da şüphelilerin yargılanması için kamu davası açtı. AGB Genel Müdürü Craig Jonshon ve TİAK Başkanı Ömer Kayalıoğlu, Kadıköy Asliye Ceza Mahkemesinde, TRT avukatlarının iddiaları doğrultusunda, 5237 sayılı TCK’nun 239/1 maddesi uyarınca ticari sır, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri açıklamak suçundan yargılanacaklar.

-SEKTÖRDE ŞOK-

Mahkemenin bu kararı televizyon yayın sektöründe şok etkisi yarattı. Sektörde, bu kararla televizyon programlarında yapılan reyting ölçümlerinde hile yapıldığı iddialarının doğrulandığı biçiminde yorumlandı.

-YASA NE DİYOR-

5237 sayılı TCK’nun 239/1 maddesi şöyle:
Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi hâlinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
aktifhaber

Reytinglerde Mossad parmağı

TİAK`ın gelen tepkiler üzerine reyting izlemelerini AGB`den alarak başka bir şirkete vermesi çok daha karmaşık bir ilişkiler ağını ortaya çıkardı. Tumgazeteler.com Mossad`a kadar uzanan ilişkileri deşifre ediyor.

tumgazeteler.com ÖZEL HABER

TİAK nedir

Herşeyden önce, TİAK nedir bilmeyenler için kısaca açıklayalım istiyoruz.

TİAK, Televizyon İzleme Araştırma Kurulu IAA Uluslararası Reklamcılık Derneği şemsiyesi altında 1992 yılında oluşturulmuş Reklam verenler, Reklamcılık ve TV yayın kuruluşları katılımıyla oluşturulmuş bir Birleşik Endüstri Komitesidir.

Bu komitenin ana amacı tüm ülkedeki binlerce işverenin milyarla ifade edilen reklam bütçeleri en etkin biçimde kullanması, pazarlama politikalarına yön verebilmesi, reklam ve medya ajanslarının doğru hedef kitlelerine ulaşabilmesi, ülke ekonomisinin yaşam kanallarından reklam ve pazarlama endüstrisinin gelişmesine hizmet etmektir. Komite, sistemin işleyişini ve verileri kontrol eden denetçiyi de atamaktadır. AGB`nin tepki alması üzerine, açtığı son ihale ile atadığı denetçi TNS Piar dır.

TRT Genel Müdürü`nden Türkücü İbrahim Tatlıses`e hatta sokaktaki simitçiye kadar herkesin hışımla üstüne gittiği AGB, artık reyting ölçümünde söz sahibi değil... Reyting ölçümlemesi için yaklaşık 20 yıl aradan sonra Televizyon İzleme Araştırma Komitesi(TİAK) tarafından düzenlenen ilk ihaleyi kazanan TNS Piar, böylece AGB`nin 20 yıllık tartışmalarla ve `şaibe` söylentileriyle yıpranan iktidarına da son verdi... Peki ama 3,3 milyar dolarlık reklam sektöründe yaklaşık 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting ölçümleri bu yeni dönemde nasıl yapılacak? İhale süreci nasıl gerçekleşti? TNS Piar, 20 yıllık AGB`nin elinden ihaleyi nasıl söküp aldı?

Ya da gerçekten aldı mı? Bizler bir oyunun parçası mıyız? İşte tüm bu soruların cevabını tümgazeler.com olarak araştırdık ve ortaya gerçekten de düşünülmesi gereken bir tablo çıktı. Şimdi bu tabloyu sizler için sunuyoruz.

Şimdi biraz geçmişe dönelim

Önce bu ihale sürecini kısaca hatırlayalım isterseniz.

Pazarlama sektörünü yakından takip edenlerin hatırlayacağı üzere, TİAK uzun zamandır yerden yere vuruluyor.

İbrahim Tatlıses ölçümlerin manipüle edildiğini haykırdı.

TRT Genel müdürü elinde denek listesi ile "Gizli olması gereken denek listeleri ortalarda dolaşıyor. TİAK`ın ölçümleri artık güvenilmezdir" diyerek basın toplantıları düzenledi. Pek çok yapımcı ve yönetmen, TİAK`ı eleştiri bombardımanına tuttu.

Televizyon kanallarının büyük çoğunluğu, 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting sisteminin patronları AGB ve TİAK`a isyan etti.

Bu son tartışmalar her defasında canla başla AGB`yi savunan TİAK içinde bardağı taşıran son damla olmuş ve TİAK AGB`nin yanı sıra GFK ve TNS PİAR`ın da katılacağı bir ihale düzenleyeceğini duyurmuştu.

İşte o ihale geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve dünyanın 34 ülkesinde yıllardır reyting ölçümleri yapan TNS Piar reytinglerin yeni patronu oldu. TİAK`ın açtığı ihaleyi kazanan TNS Piar adlı şirket 2011 yılından itibaren TV ölçümleri yapacak.

Ancak söz konusu reklam sektörünün neredeyse tümünü etkileyen böylesi önemli bir ihale olunca, tumgazeteler.com olarak, ihalenin perde arkasını araştırmadan duramadık. Şimdi konuyu kısaca böyle hatırladıktan sonra gelelim TNS Piar`a.

Reytinglerin yeni patronu: TNS PİAR

Piar araştırma 1975 yılında kurulmuş Türkiye`nin ilk araştırma şirketlerinden biridir. 1994-2000 yılları arasında Piar, dünyanın önde gelen araştırma gruplarından biri olan TNS`nin modelli çözümlerinin Türkiye lisansörü olmuş, ek olarak 1997 yılından beri devam eden "Türkiye basın izleme araştırmasını da yine bu yakın ilişkinin bir sonucu olarak Piar-TNS konsorsiyumu yapmaya hak kazanmıştır. TNS PİAR, 2000 yılından bu yana 80 ülkede 15.000`den fazla çalışanı ile faaliyet gösteren TNS grubuna ait bir kurum olarak özellikle tüketici, finans, teknoloji, sağlık, otomotiv, medya, perakende sektörlerinde ve sosyal siyasi araştırmalarda uzmanlaşmış ekipleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir. TNS grubu, 29 Ekim 2008 tarihinde sonuçlanmış bir anlaşma çerçevesinde WPP`nin bilgi, iç görü ve danışmanlık bölümü olan "Kantar Grup"un bir parçası olmuştur. Kantar Grup, yani KMR.

Püf noktası: Eski ölçümcü AGB ile yeni ölçümcü TNS`in sahibi aynı!

Buraya kadar her şey normal. Şimdi sürekli ismi geçen WPP`yi bir tanıyalım.

WPP, dünyada 106 ülkede iletişim hizmetleri alanında faaliyet gösteren bir şirketler Grubudur. Grubun şirketleri reklam, pazarlama veri hizmetleri, öngörü ve danışmanlık, halkla ilişkiler ve kamu işleri alanlarında faaliyet göstermektedir.

Nielsen ise; ACNielsen aracılığıyla pazar konumları ve pazarlama enformasyonu alanında, Nielsen Media Research aracılığıyla medya enformasyonu alanında, Net Ratings ve Buzz Metrics aracılığıyla çevrimiçi istihbarat sektöründe, Billboard, The Hollywood Reporter ve Adweek aracılığıyla ticaret fuarları ve ticari yayınlar alanlarında faaliyet gösteren uluslararası bir enformasyon ve medya şirketidir. Halka açık olmayan Nielsen`in merkezi New York da bulunmaktadır. Şirket, 100`den fazla ülkede faaliyet göstermektedir.

Nielsen, Türkiye`de Nielsen Araştırma Hizmetleri Ltd. Şti. (Nielsen Türkiye)`yi ve AGB Türkiye`yi kontrol etmektedir. Bu şirketlerden sadece AGB Türkiye, televizyon izleyici ölçüm hizmetleri (TAM hizmetleri) pazarında faaliyet göstermektedir. AGB Türkiye, AGB NMR tarafından kontrol edilmektedir. AGB NMR`ın kontrolünde Nielsen, WPP ile %50-50 ortaklığa sahipti

Bu şirketlerin haricinde AGB NMR`ın %50 hissesi WPP`ye aittir.

AGB NMR, Nielsen ile WPP arasında 28.02.2005 tarihinde imzalanan Ortak Girişim Sözleşmesi ile %50-50 ortaklık seklinde oluşturulmuş bir girişimdir. Şirket, AGB Türkiye`yi kontrol etmekte ve TAM hizmetleri pazarında faaliyet göstermektedir.

TAM hizmetleri, ulusal çapta aralıklarla veya sürekli olarak yapılan televizyon izleyicisi tahminlerini kapsamaktadır.

Yani TİAK`ın çok iyi bildiği gibi TNS firması 2008 yılında AGB`nin de bağlı olduğu WPP grubu tarafından satın alınmıştır. Özetle görülüyor ki her iki şirkette WPP grubuna bağlıdır

Mossad bağlantısı

AGB`nin eski sahibi, basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell idi. James Bond filmlerine ilham kaynağı olan, şaibeli ölümüyle beraber pek çok sırrı ve tartışmayı ardında bırakan Maxwell`in MOSSAD ajanı olduğu yolundaki iddialar hala canlılığını koruyor.

WPP`nin sahibinin ise, İngiliz Yahudiler listesinde rastladığımız bir isim, Martin Sorrell olması, TİAK`dan Nuri Çolakoğlu ve AGB`nin başındaki isim Kadriye Arzu Eder`in de musevi asıllı olmaları, bize manidar geliyor.

Medyanın bağımsızlığının gelirine, gelirinin alacağı reklamlara, alacağı reklamların da reyting ölçümlerine bağlı olması, istihbarat örgütlerinin bu alanı kontrol istemelerinin mantıksız olmadığını düşündürüyor. Bu da bize, Yönetmen Osman Sınav`ın bir röportajında söylediği "Reytingleri kontrol eden ülkeyi kontrol eder" sözünü hatırlatıyor.

Söz konusu reklam pastası olunca dut yemiş bülbüle dönen "bir kısım" Türk Medyası`nın aksine, tumgazeteler.com olarak "Reyting dosyası"nın izini sürerek siz okurlarımıza duyurmaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.

Robert Maxell hakkında basında çıkanlar

Aşağıda, Robert Maxell hakkında Türk ve Dünya basınında çıkmış haberlere ait bir derlemeyi sunuyoruz(Bu derlemenin orjinal linki aşağıda belirtilmiştir)

Basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell`in şüpheli ölümü, "Bu da Mossad`ın oyunlarından biri mi?" sorusunu akla getirebilecek karmaşadaydı. "Maxwell öldürüldü mü, yaşıyor mu?" Bu sorulara gerçek cevabı yalnızca İsrailli yetkililer verebilir. Karmaşanın boyutunu görebilmek için ise dönemin gazete başlıklarından, Maxwell olayı hakkında genel bir bilgi edinmek faydalı olacaktır:

"Maxwell`in ölümünü resmen açıklanmasından 45 dakika önce gazetesine bildiren Jerusalem Post polis muhabirinin kimliği hala gizli tutuluyor. Gazetenin bir yazarı olan Fettman, bu gazetenin olayı 45 dakika önceden nasıl bildiği sorusuna cevap veremiyor." (Sabah Gazetesi, 13 Kasım 1991)

"Robert Maxwell yükselişinden itibaren sır dolu bir kişilikti. Nasıl zengin olduğunu da kimse bilemedi, nasıl öldüğünü de." (Para, 17 Kasım 1991) "İngiltere`de yayınlanan Sunday Sports gazetesinde KGB istihbaratına dayanılarak, denizde boğulan kişinin Maxwell`in kullandığı dublör olan Andreas olduğu ve Maxwell`in katılmadığı bazı toplantılara bu kişinin gönderildiği belirtildi." (Meydan, 16 Kasım 1991)

"Maxwell`in ölümü muamma." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

"Basın Baronu`nun sır dolu ölümü." (Para, 17 Kasım 1991)

"Maxwell`in ölümünde büyük sır." (Cumhuriyet, 7 Kasım 1991)

"Maxwell ölümü muamma." (Meydan, 14 Kasım 1991)

"Maxwell`in ölümü tartışılıyor." (Meydan, 13 Kasım 1991)

"Kalp krizinden öldüğüne inanılmıyor! Maxwell`in sırrı çözülemedi." (Hürriyet, 11 Kasım 1991)

"Kaza değil, kalp krizi değil." (Sunday Mirror, 15 Aralık 1991)

"Maxwell`in ölümü de yaşamı ve yaptıkları gibi bir muamma şimdilik... Kalp krizi mi? Cinayet mi? Yoksa gizli örgüt parmağı mı?" (Nokta, 24 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

"Basın kralı ölmedi mi?" (Tercüman, 16 Kasım 1991)

"Maxwell ölmedi." (Türkiye, 16 Kasım 1991)

"Maxwell yaşıyor mu?" (Günaydın, 16 Kasım 1991)

"Maxwell`in hayatta olduğu iddia ediliyor." (Meydan, 16 Kasım 1991)

"Maxwell yaşıyor mu?" (Yeni Asya, 16 Kasım 1991)

Maxwell`in İsrail`deki kutsal Zeytin Dağı`nda hahamlar tarafından düzenlenen cenaze töreni.

"Maxwell`in ölümündeki esrar aydınlanmak bir yana daha karmaşık bir niteliğe büründü." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

"Maxwell`in hayatta olması çok muhtemel. Kendini öldü göstermek için kullanabileceği bir benzerine sahip olduğunu biliyorduk. Kanarya Adaları`nda denizden çıkarılan cesedin zehirli gazla kalp krizi geçirtilerek öldürülen Andreas olduğu ve çalışanların emekli sandığından 426 milyon sterlin çaldığı öne sürülen Maxwell`in, Güney Amerika`da gizli bir yere gitmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu kaydedildi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

Bütün bunlar, işin içinde garip bir şeyler döndüğünü gösteriyordu. Maxwell`in öldüğünü "ispatlamak" için İsrail`de gizli bir otopsi yapıldı:

"İsrail`de gizli otopsi... Maxwell`in cesedine ölümünden 4 gün sonra Tel Aviv`deki sağlık enstitüsünde gizli bir otopsi yapıldı. Otopsi İsrailli doktorlar tarafından yapıldı. Otopsiyi yapan İsrailli doktorlar diş yapısından cesedin Maxwell`e ait olduğunu söylediler." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

"The Guardian gazetesi ceset üzerinde yapılan diş ve parmak incelemelerinin, cesedin Maxwell`e ait olduğunu kanıtlayamadığını belirtti. Ayrıca cesede yapılan otopside Maxwell`in kulağına benzemeyen bir kulak yapısı saptandı." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

Mossad ajanı Maxwell İsrail için iyi bir dosttu.

"Şamir: `İsrail can dostunu yitirdi`." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

"Bir Çek Yahudisi olan Maxwell`in cenaze töreni görkemli bir şekilde Kudüs`te yapıldı. Cenaze törenine dönemin İsrail Devlet Başkanı Haim Herzog, Başbakanı İzak Şamir ve çok sayıda Yahudi katıldı.

Sorular:

1. Her zaman yanında bir sekreter bulunduran Maxwell, yatına neden yalnız başına bindi?

2. Akşam yemeğinden yatına gece 22.00 `de döndü. Kaptanla en son ertesi sabah 04.45`te konuştu. Bu kadar süre içinde Maxwell ne yaptı?


3. Yata herhangi biri, kimseye görünmeden girebilir miydi?

4. Kaybolduğu anlaşılınca kaptan neden İspanyol makamları yerine Londra`yı haberdar etti? Neden denizde hemen bir arama başlatılmadı?

5. Kaybolduğu neden ancak 54 metrelik yatın 3 kez aranmasından sonra anlaşıldı?

6. Adli Tıp uzmanları yatı inceledi mi?

7. Yatta daima 4 kişi devriye gezerdi. Neden kimse, Maxwell`in denize düştüğünü görmedi, duymadı?

8. İngiliz-İsrail Dostluk Derneği toplantısında bir konuşma yapması gereken Maxwell bunu niye iptal etti? Düzenleyiciler neden iptal kararını toplantıya bir saat kala açıkladılar?" (Cumhuriyet, 15 Kasım 1991)

Acaba bu şüpheli ölümün nedeni ne idi? Kayboluşundan bir süre önce Seymour M. Hersh, "The Sampson`s Option" adlı kitapta Maxwell`in Mossad ajanlığını açıklamıştı. Görev yapma alanı bitip aynı zamanda deşifre olan Maxwell garip bir ölüme doğru yol aldı.

İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisi Maxwell`i Mossad`ın öldürdüğüne dair yabana atılmayacak kanıtlar öne sürdü. İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisinin yazarlarından Kevin Cahill yönetimindeki bir gazeteci ekibi İspanya, İsrail, ABD, Kanada ve İrlanda`da yaptıkları araştırma ve röportajlardan sonra Robert Maxwell`in Mossad`ın denetimindeki eski ajanlarca öldürüldüğü sonucuna vardılar. Bu arada ünlü Pulitzer ödüllü Amerikalı yazar Seymour Hersch"The Sampson`s Option" isimli kitabını yazmış, Maxwell ile Mossad arasındaki organik bağları ifşa ederek Maxwell`in sahip olduğu Mirror Grubu`nun borsada büyük ölçüde değer kaybetmesine yol açmıştı. Hersh kitabında Maxwell`in kısa süre içerisinde iflas edeceği kehanetinde de bulunmuştu. Kitabın yayınlanmasından sonra basın imparatorunun İsrail için olan önemi bir anda kayboldu. İşin ilginç yanı, Maxwell`in cesedinin bulunmasından üç gün önce 2 Kasım 1991`de İsrail kabinesine yakın bir yetkilinin Hersch`e Maxwell`in safdışı edilmek üzere olduğunu söylemiş olmasıdır.

Maxwell`in kullanılma fikri dönemin Başbakanı İzak Şamir`den gelmişti, ama operasyon tamamen Mossad`ın kontrolü altındaydı. Şartların değişmesi ile İsrail ile Sovyetler Birliği arasında para akışını sağlayan Maxwell`in bir değeri kalmamış, üstüne üstlük kendisine verilen paraların bir kısmını hesabına geçirmiş ve geri ödenmesi istenince de şantaj yapmaya kalkmıştı. Bütün şartlar Maxwell`in aleyhine gelişmişti. Otopsi yapmak isteyen birçok doktorun isteği her nedense Maxwell`in ailesi ve avukatlarınca geri çevrildi. İsrail`de yapılan gizli otopsiden sonra Maxwell Kudüs`te devlet töreniyle gömüldü.

Business Age dergisi konuyu şöyle açıklamıştı:

"2 Kasım 1991`de, Robert Maxwell`in cesedinin Kanarya Adaları`nda bulunmasından üç gün önce İsrail Kabinesine yakın bir kaynak, Seymour Hersch`e Maxwell`in ortadan kaldırılacağını söyledi. Patolojistlere ve İspanyol yargı otoritelerine göre Maxwell`in ölümü cinayetti. Fakat neden öldürülmüştü? Doğu Bloğunda ve tüm dünyada şirketler ağı vardı. Maxwell İsrail`e her para sağladığında bir kısmını da kendine ayırıyordu. Bu rolü nedeniyle önceki borçlarını ödemenin gereksiz olduğunu düşünüyordu. İsrail parasıyla Maxwell milyarder konumuna geldi. Maxwell İsrail`deki birçok kuruluşa borçluydu ve onlar Maxwell`e ödemesi için baskı yaptıkça, o da bunları açıklamakla tehdit ediyordu. Bir İsrail-Amerikan fonu olan Ora Vakfı`ndan para almıştı. Ayrıca İsrail`in kendisine 80`lerde Mirror`u kurması için
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Arl 17, 2011 9:12 pm    Mesaj konusu: Aaa! Reytingte şike mi varmış? Alıntıyla Cevap Gönder

Aaa! Reytingte şike mi varmış?
Ali Eyüboğlu
aeyuboglu@milliyet.com.tr
17 Aralık 2011

İstanbul Polisi’nin yaptığı “Reytingte Şike Operasyonu” televizyon dünyasındaki birçok insan için sürpriz olabilir, ama benim için değil...
Aksine bunun çok geç kalınmış bir operasyon olduğu kanaatindeyim.
Çünkü Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan değil, taa Pazar gününden belliydi.
Türkiye’de işini bilenlerin reytingleri nasıl manipüle ettiği, televizyon dünyasında üst düzey televizyoncular arasında bile konuşulan bir şeydi.
Şimdiye kadar bu konuda birçok yazı yazdım.
Televizyon dünyasında konuşulanları kamuoyu ile paylaştım.
2000’li yıllarda o zamanlar dört büyük kanaldan birinin Genel Müdürü, bugünlerde ise atağa kalkan bir başka kanalda Genel Koordinatör olarak çalışan televizyoncunun bir yemekte anlattığı şu olayı da köşeme taşıdım.

Örtbas edilen skandal
Ne miydi o olay?
Günün birinde bir kadın adı bende saklı o televizyon müdürüne ulaştı ve talep ettikleri parayı vermeleri halinde istedikleri reytingleri kendilerine kazandıracaklarını söyledi.
O müdür de durumu o zaman TİAK’ta yönetici olan bir başka televizyon yöneticisine anlattı.
Taraflar, o toplantıya o kanalın ve TİAK’ın avukatı ve noterle birlikte gitmeyi kararlaştırdı.
Öyle de yapıldı...
Hatta o görüşme gizli kamerayla da kaydedildi.
Peki sonra ne oldu?
Hiçbir şey...
Çünkü “Kol kırılır yen içinde kalır” derler ya, aynen öyle oldu.
Yani demem o ki, bugünün işi değil bu “ver parayı, al reytingi” ticareti.
Türkiye’de deprem etkisi yapan “Şike Operasyonu”nun ardından yani 8 Temmuz 2011’de Milliyet Televizyon’da “Şov dünyasının gizlenen yüzü” başlıklı bir yazı yazdım. O yazıda polisin televizyon dünyasının önde gelenlerini “Ergenekon”daki gibi “teknik takibe” alması halinde kim bilir nelerin ortaya çıkacağına dikkat çektim.
Aradan altı ay geçti ve dediğim çıktı.
Benim için sürpriz olmadı dememin sebebi de bu.
Operasyonun yapıldığı 14 Aralık 2011’in televizyon dünyası için bir milad olmasını ümit ediyorum.

Milliyet

1070 Adres Deşifre Olmuş
19 Aralık 2011
Reyting ölçümü yapılan deneklerden 1070 tanesinin adres bilgilerinin deşifre olduğu öğrenildi.

Reyting Soruşturmasında Yeni Gelişmeler
Reyting operasyonunda çarpıcı gelişme...
Ölçüm yapılan deneklerden 1070'inin adres bilgilerinin deşifre olduğu ortaya çıktı.
Üstelik bu isimlerin daha önce adresleri açığa çıkan 800 denek yerine sisteme dahil edilenler olduğu öğrenildi.
Gizli Bilgiler Deşifre Oldu
Gizli olması gereken denek adresleri deşifre oldu... Adresler yapımcı firmaların eline geçti...
Televizyon izlenme oranlarıyla ilgili iddialar çok ciddiydi ve uzun süredir dillendiriliyordu.
Soruşturmada ortaya çıkan yeni bir bilgi ise bu iddiaları doğrular nitelikte...
Ölçüm yapılan deneklerden 1070'inin adres bilgilerinin deşifre olduğu ortaya çıktı.
Daha da çarpıcı olan ise isimlerden büyük bölümünün daha önce adresleri açığa çıkan 800 denek yerine sisteme dahil edilenler olması...

İddiaya göre, yapımcılar deşifre olan bu deneklere hediye ve para yollayarak reytingleri yönlendirdi. Haksız kazanç sağladı.
Bilgiler soruşturmayı yürüten savcılık ve emniyetin de elinde...
Deşifre olan deneklerin ifadeye çağrılabileceği belirtildi.
Reyting Operasyonu Gündeme Damgasını Vurdu
Üsküdar Savcılığı'nın talimatıyla yürütülen soruşturmada geçen hafta başta ölçüm şirketi AGB olmak üzere birçok yapımcı firmaya baskınlar yapılmıştı.
Operasyonda 5 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 2'si savcılık, 3'ü de mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Öte yandan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'e giden yapımcı Osman Sınav'ın soruşturmayla ilgili bilgisine başvuruldu.
TRT

Dini sembol olan yere dekoder konulmuyormuş
18 Aralık 2011
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, mevcut reyting sistemi için,böyle bir sistem dünyada yok, başlı başına kuşku uyandıran bir sistem dedi

TRT 1’de yayınlanan “Enine Boyuna” programında konuşulan konulardan biri de gündemdeki reyting tartışmaları oldu. Karaalioğlu konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalar yaptı.

Reyting sistemini eleştiren Karaalioğlu, dekoder konulacak yerlerin seçimiyle ilgili, “evinde dini sembol olan bir yere dekoder koymuyor adam, neden, işte o başka bir ideoloji, başka bir kanal izler diye” dedi. Karaailoğlu, reyting ölçümünün belirli bir denek tipi sistemiyle ölçüldüğünü belirtti.

Bugün Ergun Babahan’ın yazdığı yazıda yer alan Mısır filmlerini örnek gösteren Mustafa Karaalioğlu, bu durum için “mantığa aykırı ama ayarlanmış, oradan bir kanal büyüyor, haksız kazanç elde ediliyor” diye konuştu.

Kaynak: stargazete.com
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com