EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Toshihiko İzutsu ve Semantik

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Arl 09, 2011 12:04 am    Mesaj konusu: Toshihiko İzutsu ve Semantik Alıntıyla Cevap Gönder

Toshihiko İzutsu ve Semantik-I
11 Ekim 2011



Toshihiko İzutsu, sadece ülkemizde değil Batı dünyası İslâm Araştırmaları Enstitülerinde Felsefe ya da Dilbilim kürsülerinde de hakkında yeterince araştırma yapılmamış, ilmi çalışmalarının nerede durduğu hakkıyla gösterilmemiş bir mütefekkirdir. Onun semantik ilmini icra ettiği bir alan olarak İslâm araştırmaları çalışmaları ayrıca mevzubahis edilmeğe değer taraflar taşır. Bu çalışmalarda gösterdiği derinlik kadar titizlikte bizleri onun çalışmalarına ve şahsiyetine karşı duyarlı hale getirmek için yeterli miyar sunar. Mesela; onun eserini okuyan herhangi biri eserin altındaki Toshihiko İzutsu imzasını kapattığı zaman bu eserin Müslümanca duyuş ve kavrayışa sıkı sıkıya bağlı bir âlim mi yoksa bir şarkiyatçı tarafından mı kaleme alınıp alınmadığı konusunda bir fark göremez. Bu fark, kolay kolay görülemeyecek kadar incelmiştir.

T.İzutsu, kendisini semantikçi olarak tanımlamasına rağmen Semantik ilminde çalışma yapan dilbilimci ve düşünürlerden teknik hatlarda bir ayrılık gösterir. Onun ‘İslam’da Varlık Düşüncesi’ adlı eseri, Semantiğin İslâm felsefesi düzeyine sıradan icrasından ziyade onun felsefi-filozof boyutunu ortaya koyar. Bunu, T.İzutsu’nun semantik çalışmasının bir parçası olan kavramlar hakkında yaptığı yarı şeffaf ve şeffaf sınıflamasına nazire yaparak bir benzetmeyle şöyle diyebiliriz: ‘İslâm’da Varlık Düşüncesi’ni okurken Semantiği değil semantiğin arkasında yatan T.İzutsunun felsefi boyutunu okuruz. Yıllar evvel hocamın bu eser hakkında tenkit ettiği tek taraf; T.İzutsu’nun eseri kaleme alırken İran-Şii ekolünü merkeze alarak eseri oluşturduğu, Şii ekolün dışındaki büyük mektep ve meşrepleri dışarıda bıraktığı şeklindeydi. Bu tenkitte haklılık payı mevcuttur fakat O eseri oluşturmak için İstanbul’a gelmiş olsa karşısına ilmi ya da başka bir destek çıkmayacağı açıktır. Öte yandan bu eseri oluştururken merkeze aldığı mektep ve meşrep, çalışmalarının bir devamı niteliğinde olan cenahtan yani tasavvuftan ve tasavvufi tezlerden (bilhassa Sebzevari’nin tezlerinden) meydana gelmiştir. Yeri gelmişken onun ‘İbn-i Arabî’nin Fusus’undaki Anahtar kavramlar’ başlığı altında kaleme alınmış eserinin neden asri zamanlarda yapılmış en mühim Arabî Şerhi olarak değerlendirilmediği sormak gerek. Bu soruya İlahiyatçılar yeterli bir izah sunabilirler fakat yine de günümüzün dallanmış budaklanmış ilmi yelpazesi dâhilinde herhangi bir Şerhin nasıl ve ne surette gösterilebileceği tartışmalı olduğundan bu soru kendisini dayatmayı ısrar eder.

T.İzutsu çalışmalarının [Kur’ân’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, İman kavramı, Kur’ân’da Allah ve İnsan… vb. eserlerini hariç tutarsak] ağırlık noktasını, tasavvufi düşüncenin yoğun salt metafizik ekseni etrafında sürdürmüştür fakat durduğu yer, Semantiği ele alış biçimi -şaşılacak ölçüde- bu metafizik eksenin tam karşısında konumlanmıştır. Onun Semantik metoduna ve kaynaklarına baktığımızda; Semantiği, felsefi bir zemine bağlayan “dünya görüşü”nü belirleyen ontolojik bir bilim olarak haddini çizmiş olduğunu görürüz. Leo Weisgerber’in tezine müracaat etmiştir ve bu doğrultuda tezlerden yararlanmıştır fakat o Semantiği dediğimiz gibi salt metafiziğin daha doğrusu Platoncu bir dünyanın ve felsefenin parçası görmez. Sadece semantik kavram ağının oluşturduğu bir sistem ya da o kavramların kendine ait anlam çerçevesinin bütününü göstermek acısından bu tezlere müracaat etmiştir ve belli ölçülerde bunlardan yararlanmıştır. Yani yine onun bu tezlere müracaatını, semantik kavramları açıklarken kullandığı görüşle şöyle diyebiliriz: T.İzutsu bir kavramı (burada söz konusu olan tezleri) aldı; fakat bu kavramı başka bir anlam ağı içinde yeniden yorumladı dolayısıyla o kavram artık başka bir anlam kümesini gösterdi. Bu küme ise T.İzutsu’nun dehasının ürünü olarak ortaya muazzam çalışmalar çıkardı. Zaten O ‘Kur’ân’da Allah ve İnsan’ adlı en mühim eserinde bunu açık bir şekilde ortaya koyar: ‘ ‘Kur’ân semantiği’ cümlemizdeki Kur’ân kelimesiyle, Kur’ân’ın dünya görüşü açısından ele alındığı açıktır. Kur’ân’ın semantiği, bu kâinatın nasıl meydana geldiği, dünyanın en büyük elemanlarının neler olduğu ve bunların birbirleriyle ilişkilerinin ne biçimde kurulduğu sorunlarıyla ilgilenmektedir. Bu anlamda semantik,.. bir çeşit ontoloji olmaktadır. Fakat bu, metafizik soyut düşünce alanındaki filozofun telif ettiği kuru, sistematik bir ontoloji değil; somut, yaşayan dinamik bir ontolojidir. Kur’ân ayetlerinden yansıdığı üzere semantik, varlık ve oluşun somut bir ontolojisini teşkil etmektedir.’(s.15) ... ‘Çünkü semantik disiplini, kültürel bir bilimdir. Bunu başardığımız zaman Kur’ân Weltanschauung(=Dünyagörüşü)**’unu aydınlığa kavuşturmuş oluruz ki; Kur’ân Weltanschauung’u, felsefi açıdan Kur’ân ontolojisinden başka bir şey değildir.’(s.35). T. İzutsunun Kur’anın semantiği dediği ontolojik durum, canlı yaşayan bir duruma işaret eder ve bu durum yine Kurmanın kendi kavram alanlarının gösterdiği nesnel bir resimdir. Semantiği felsefenin- düşüncenin bir ontolojik imkânı şeklinde metodsal yorumlayan T. İzutsu, diğer eserlerinde de aynı metodu kullanır. Dolayısıyla Kur’ân’ın semantiğinin gösterdiği ontolojik durum, Semantiğin bir ontolojik imkân olma durumundan çıkarılır.

T. İzutsu’nun J.Derrida’nın yapısöküm fikirlerini uygulamaya çalıştığı ya da nerdeyse J.Derrida’nın dolaylı bir öğrencisi olduğu yolunda saçma sapan söylentiler yazılıp çizilmiştir. İlkönce bunu iddia edenler ya T.İzutsu’nun eserlerini okumamış, Semantik yönteminden habersiz ya da Yapısökümü bilmeyen kişiler olduklarını söylemeliyiz. Yapısöküm Semantik bakımından analiz edildiğinde; kavramları bağlı bulundukları anlamalanından çıkaran, kavramları diğer kavramlarla olan ilişkisini yıkan, yaptığı işlemlerle kavramları birbirlerinden ve anlamdan bağımsız sözcükler yığınına dönüştürmeye çabalayan bir fikriyattır. Oysa Semantiği dünya görüşünün fizikasını çıkaran ontolojik bir bilimsel metod olarak ele alan T.İzutsu bunun tam tersini yapar. Bu iddianın doğruluğu tek bir şart altında kabul edilebilir; o da T.İzutsu’nun kendisini tamamen inkâr etmesiyle. Öteyandan J.Derrida’nın ‘Bir Japon Dosta mektub’ adlı makalesinde (Toplumbilim; J.Derrida Özel Sayısı) Yapısökümü T.İzutsu’ya anlatırken satır aralarında ona bir temsilcilik teklifi yapıyor gibidir. Makalede işin daha tuhaf tarafı, ‘Avrupamerkezciliğ’ini her fırsatta kritize eden J.Derridanın T.İzutsu’ya karşı tam bir Avrupa-merkezinden (Avrupalı) seslenmiş olduğudur. Ayrıca T.İzutsu ile J.Derrida arasında bu ilişkiyi kuranlara göre T.İzutsunun tek hatası Kıtaavrupasından çıkmamış biri olması ya da onu meşhur bir düşünür –filozof kılacak J.Derrida gibi bir nesebe sahip olmayışı olabilir. Eğer illaki bir hoca-talebe münasebeti kurulacaksa bu T.İzutsu’nun da Arapçada ve İslâm ilimlerinde hocası kabul ettiği ve birçok yerde vurguladığı kazanlı büyük fakih Musa Carullah’ın gösterilmesi daha mantıklı olacaktır.

Yazımızın girişinde işaret ettiğimiz T.İzutsu ya karşı gösterilen tutumun; mevcut görüşlerden, bilimin iktidar merkezi ve belirli bir söylem haline dönüşmüş yapısından bağımsız ele alınamayacağı açıktır

*Toshihiko İzutsu’nun Semantikle olan münasebetinin ve onu hangi metodlar çerçevesinde icra ettiğinin detaylı bir analizi II bölümde daha kapsamlı bir surette gösterilecektir.

**Burada bahsedilen temel eser Leo Weisgerber’in ‘Dilsel Dünya Teşekkülünün Temelformları’adlı eserinde ileri sürülmüş ‘Dünyagörüşü’ nazariyesidir. Sapir-whorf olarak İngilizce konuşulan dünyada ünlenen bu nazariyeye göre dilin kategorileri aynı zamanda düşünce ve varlığın belirlenmesinde temel olan şeydir. Dilde kültürel farklılıkları öne çıkaran ve vurgulan bu nazariye, her kültürün diğer kültürel formlara indirgenemez dilsel kategorilerle dünyayı gördüğü ve dünya görüşüne sahip olduğu fikriyatını öne sürer fakat Prof.dr.Toshihiko İzutsu’nun bu nazariyelere birçok cenahtan ayrı düştüğünü de belirtmek gerekir.
http://www.haber10.com/makale/25712/

Toshihiko İzutsu ve Semantik IV
17 Kasım 2011
Servet Kızılay



T.İzutsu’nun İslâm araştırmaları çalışmaları; Rudi Paret’in ‘Kur’ân Tedkikleri’ndeki birbirine bağlı ifadelerin birlikte ele alınması ve araştırılmasından, Macar Yahudi şarkiyâtçı Ignaz Goldziher’in ve H.A.R Gibb’in İslâm linguistiğini tarihsel açıdan ele alan çalışmalarından, Bernard Lewis’in ‘İslâm’ın Siyasal Dili’ adlı semantik değerlendirmesinden, hatta içlerinde dilbilimsel merkezli en yüksek çalışmalar yürütmüş olan Theodor Nöldeke*’nin araştırmalarından vb... akla ilk gelecek şarkiyâtçılarla mukayese bile edilmeyecek ölçüde daha büyük alanlar açmıştır. Bu tesbitimize T.İzutsu’yu merkeze alan duygusal bir tesbitten hareketle ya da yukarıda adı anılan şarkiyâtçıların kötü ve kalitesiz eserler vermiş olmalarından dolayı değil, dilbilimsel açıdan ulaştığımızı belirtmemiz gerekmektedir. [Bu şarkiyâtçıların araştırmaları-eserleri yayımlandığı günden beri başvuru kitabı olmuştur. Kısacası bunlar alanlarının büyük otoriterleridir.** Bu, oldukça açıktır. Buradaki tesbitimizi, bu şarkiyatçıların linguistik eksenli çalışmalarına rağmen dilbilimsel açıdan T.İzutsu’nun gösterdiği metodsal çerçeveye ulaşamamış olmalarına dayandırdığımızı tekrar ifade etmemiz gerekir.]

T.İzutsu hakkında yeterince araştırma yapılmamış olduğunu, ilmi çalışmaların nerde durduğunun hakkiyle gösterilmediğini söylemiştik (yine I.bölümde). Bunun nedenlerinden birini bilimin iktidar merkezi ve belirli bir söylem haline dönüşmüş yapısına bağlamıştık. Bunun diğer bir sebebinin de yine birincisiyle yakından alakalı olan T. İzutsu’nun semantiğinin konusunda aramak gereklidir.

T.İzutsu hakkında Türkçede iki tane kayda değer makaleye rastladığımızı söyleyebiliriz. Bunlardan biri Doç.dr. Mehmet Soysaldı’nın “Toshihiko İzutsu ve Semantik Anlayışı”(1), diğeri ise M. Kürşad Atalar’ın “Kur’ânı Anlama Yöntemleri Üzerine”(2) adlı makalelerdir. Mehmet Soysaldı’nın makalesi bilhassa T.İzutsu’nun eserleri hakkında detaylı bilgiler vermesine rağmen onun semantik anlayışı hakkında maalesef aynı başarıyı gösterememiştir. M.Soysaldı’nın makalesini okuyan biri T.İzutsu’nun semantik anlayışı hakkında ne yeterli ne sağlıklı bütün bir resim elde eder. Bu açıdan bu makale çok düşük bir seviyede durur. M.Kürşad Atalar’ın makalesi ise T.İzutsu’nun sadece “Kur’ânda dîni ve Âhlâki Kavramlar” eseri üzerine dar kapsamlı olmasına rağmen dilbilimsel açıdan değerlendirilmesi gereken oldukça mühim sorunlara işaret eder. O hâlde M.Kürşad Atalar’ın eleştirilerinde mühim gördüğümüz eleştiri noktalarına kısaca (diğer halde hem mevzunun dağılması hem de yazı gereğinden fazla uzaması tehlikesi vardır) değinmemiz gerekir.

M.Kürşad Atalar makalesinde T.İzutsu’nun kavramların doğru anlamlarını dışsal faktörlerin belirlediğine bağlayarak Onun anlam tesbitini nereye dayandırdığını göstermeye çalışır. Buna destek olarak T.İzutsu’nun Benjamin Whorf’ün “Her dil gerçekliğin koşullu bir tahlilidir” sözünü aldığını söyler. Burada son derece tutarsız bir durum vardır. Çünkü B.Whorf’ün dil felsefesinin temsil ettiği görüş, benzerlikten daha çok kültürel farklılıkları öne çıkaran, dünyayı ve gerçekliği belirleyen unsurun kültür tarafından belirlenen dilsel kategoriler olduğunu belirtir. Oysa T.İzutsu ne kadar farklı olursa olsun değişmezlerin küllîlerin peşindedir. Saphir-Whorf tezinde sadece dil tarafından belirlenmiş bir gerçeklik vardır. M.Kürşad Atalar’ın T.İzutsu hakkında çabucak ulaştığı bir sonuç daha vardır: O, B.Whorf’ün bu ifadesini aktarmasının T.İzutsu’nun “tipik bir Postmodernist ya da Hermenötikçi olduğunu yeterince kanıtladığı” hükmüne varır. Bu hükümün elle tutulur hiçbir yanının olmadığı açıktır. M.Kürşad Atalar, T.İzutsu’yu anlam kategorileri arasında tasnif yapmamak konusunda kritize eder: “İzutsu’nun çalışmasında derhal göze çarpan husus, anlam kategorizasyonları arasında bir tasnif olmamasıdır. Zira Yazar, kelimelerin çok anlamlılığı konusunda pek çok örnek vermekte, fakat hangi anlamın 'niçin' asli anlam olarak seçildiğinin açıklamasını yeterince yapamamaktadır.” Aslında bu konuda haklı görünür. Çünkü O, T.İzutsu’nun sadece bir eserine dayanarak birşeyler ifade etmeye çalışır. Bu eserde de gerçekten T.İzutsu’nun semantik metodunu çok açık olarak tesbit etmek güçtür. Fakat Atalar eğer T.İzutsu’nun diğer çalışmalarına eğilseydi anlam kategorizasyonunu Anahtar kavramların mahiyetinin belirlediğini ve Anahtar kavramlardan teşekkül eden semantik alanların anlam belirlemesinde bu sorunu büyük ölçüde aştığını görebilirdi. Anahtar kavramlar bulundukları semantik alanlar içinde aynı vazifeleri yerine getirmezler. Hangi bir semantik alanda durmak, anlamı ve görevi tamamen değiştirir. M.kürşad Atalar’ın makalesinin temelini oluşturan linguistik unsur; kendisinin “Kök Anlamlılık” olarak ifade ettiği, kelimelerin her zaman her yerde taşıdığı temel-esas anlamların anlam belirlemesinde merkeze alınmasıdır. Kur’ân’daki kavramların tek bir kök anlama sahib olduğu, diğer kavramların buna nisbetle ele alınması gerektiğine işaret eder. Bu sebeble zıt anlamlılıktan daha ziyade yakın anlamlı kavramlara dikkati çeker. Yakın anlamlı kelimelerin bir biri yerine geçişinin anlamda bir kaymanın meydana getireceği ve kelimelerin anlam dünyalarının bulanıklaşmasına yol açacağını söyler. Gerçekten de “Yakın anlamlılık” sorunu, Semantik ilmi içinde tartışılan en büyük sorunlardan biridir fakat T.İzutsu’nun semantik modeli bu tür bir anlam bulanıklığı ya da karışıklığına yol açacak unsurlar sunmaz. Çünkü semantik alan içindeki kavramların birbirleriyle olan münasebet zinciri, anlam kaymasına engel teşkil eder. Eğer anlam kökünden değişecek kadar değişirse, bu semantik alandaki bütün bağlantılar merkezden çevreye kadar yeniden bir düzenleme içine girerler. Bu düzenleme ise fark edilmeyecek bir nitelik taşıyamaz. Makalede T.İzutsu’nun Kur’ân’da Laik karakterli kelimelerin varlığından bahsetmesi de ayrıca eleştirilmiştir: “İzutsu, genel olarak 'din' hakkındaki yanlış kanaatinden olsa gerek, terimlerin dini ve laik olarak ayrılabileceğini düşünmektedir.” T.İzutsu, burada teknik bir sınıflama yapmıştır. Onun işaret ettiği yer semantik içindeki konumdur yoksa ‘Laik-antilaik’ bir durum söz konusu değildir. Zaten ‘Kur’ân’da Allah ve İnsan’ da Din konusunda ayrılmış müstakil bir fasılda bu durum çok açık tesbit edilebilir. Son olarak M.Kürşad Atalar’ın makalesinde T.İzutsu’nun “Kur’ân’da Dinî ve Âhlakî Kavramlar” adlı çalışmasının analitik olmaktan daha ziyade tasvirî olduğu, bu eserin bu noktada iddiasını gerçekleştiremediği görüşünün sağlam bir dayanak taşımadığını belirtmemiz gerekir.

T.İzutsu’nun İslâm araştırmalarının değeri o kadar büyüktür ki bunu sayarak bitiremeyiz. Bu araştırmalarda ilginç bulduğumuz husus, Onun semantikçi olarak ulaşmış olduğu sonuçlara İlahiyâtçıların kolay kolay ve aynı berraklıkta ulaşamamış olduğudur. Ayrıca Semantik ilmine yapmış olduğu katkılar son derece mühim olmasına rağmen T.İzutsu’nun Semantik ilmi disiplininde herhangi bir şekilde adının geçmemesi düşündürücüdür.

T.İzutsu -III. Bölümde de ifade ettiğimiz gibi- felsefeyi semantiğin aynasından aksettiren bir filozoftur. Onun anlayışına göre Felsefe ile Semantik arasında bir mesafe bulunmaz bilakis Semantik; maddesi olan bir Felsefe, Felsefe; sureti olan bir Semantik olarak varlıklarını ikame ederler.

T.İzutsu’nun hakkında yazmak, Onun en zor meseleleri bile en basit, anlaşılır bir şekilde ortaya koymuş olabilmesinden çok farklı bir durum arz eder. Tıpkı bir dili konuşmayla bir dil hakkında konuşmak arasındaki farklılık, müşkülat gibi*** T.İzutsu’yu anlamanın ve Onun ilmi disiplin içinde fikirlerinin-çalışmalarının nerede durduğunun hakkiyle gösterilmesinin yolu, eserlerinin baştan sona ciddi bir titizlilikle analiz edilmesinden geçer. Şüphesiz bu yol bize Onun çalışmalarının birçok farklı ilmi disiplinlere nasıl bir ışık sunmuş olduğunu da gösterecektir.

Toshihiko İzutsu’nun Türkçeye tercüme edilmiş eserleri:

a)Kur’ân’daDinîveÂhlakîKavramlar

b)İslâmDüşüncesindeİmanKavramı

c)Kur’ân’daAllahveİnsan

d)İslâm’daVarlıkDüşüncesi

e) İbn-iArabi’ninFusûs’undakiAnahtarkavramlar

f)Tao-cu’luk’daAnahtarkavramlar

g) İslâm Mistik Düşüncesi Üzerine Makaleler

Ayrıca T.İzutsu’nun dil felsefesini anlamakta önemli olduğunu düşündüğümüz ‘Dil ve Büyü’ adlı eserinin tercümesiyle büyük bir hizmetin yerine getirileceğini söyleyebiliriz.

............................................................................................................................

* Ord.prof.dr Theodor Nöldeke (1836- 1930) ; ilk dönem Alman şarkiyâtçılarının en büyük otoriterlerindendir. Çalışmaları diğer şarkiyâtçılardan -mesela; Yahudi şarkiyâtçı Bernard Lewis’den- (O,daha ziyade Tarih sahasında öne çıkmış Türkiye’yi yurtdışındaki ilmi platformlarda temsil eden Türklerin sevdiği ve önem verdiği birisidir.) tamamıyla filolojik-linguistik olması bakımından ayrılır. En mühim eseri 3ciltlik “Kur’ân Tarihi”dir. Toshihiko İzutsu, Onun yapmış olduğu linguistik katkıları büyük bir hayranlıkla övmektedir. T.Nöldeke hakkında daha sonra İki makale kaleme almayı düşünmekteyiz.

** Yukarıda anılan Şarkiyâtçıların eserleri, Türkçeye tercüme edilmiştir.

*** Bu makale, içinde bulunduğum ağır hastalık ve notlarımın mühim bir bölümünün kayıp olması nedeniyle maalesef T.İzutsu’nun aziz hatırasına karşı vazifesini tam olarak yerine getirememiştir. T.İzutsu hakkında detaylı bir çalışma, başka bir zamana ve zemine ertelenmek zorunda kalmıştır.

Notlar:

1)Soysaldı, Mehmet; "Toshihiko Izutsu ve Semantik Anlayışı”, İslami Araştırmalar, cilt:18, s: 1, 2005, 61-75'te neşredilmiştir. 2) Atalar, M. Kürşad; “Kur’ân’ı Anlama Yöntemleri Üzerine” İktibas Dergisinde daha önce neşredilmiştir. Sonra www.kuraniislam.com da verilmiştir. Biz bu internet sayfasından makaleye ulaştık.

M.Kürşad Atalar’ın “kök anlamlılık”la alakalı daha detaylı başka bir makalesine bakmak onun fikirlerini anlamayı kolaylaştıracaktır. Bunun için bknz: “Kur'âni Kavramların Dilini Anlamak”. Iktibas, Cilt: 14,Sayı:215,s. 13-18.

Kaynak ve yazı dizisinin diğer bölümleri için: http://www.haber10.com/makale/26146/
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FELSEF'Î DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com