EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

General Cromwell:"Oturumunuzu sonlandırmaya geldim"

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Eyl 02, 2010 10:07 pm    Mesaj konusu: General Cromwell:"Oturumunuzu sonlandırmaya geldim" Alıntıyla Cevap Gönder

PROF. DR. SAİD KAPICIOĞLU
General oliver cromwell'in çığlığı: Acele edin ve defolup gidin!
18 Ekim 2009



"Meclis oturum halindeydi. Vekiller her zamanki gibi kendi çıkarlarını koruyan bir kanun maddesini tartışıyorlardı. General solonun kapısında görününce bağırışmalar durmuştu. General, ağır ve vakur adımlarla meclis başkanının kürsüsüne yaklaştı. Tane - tane seçilmiş kelimeler gür sesi ile dökülmeye başladı:

"Oturumunuzu sonlandırmaya geldim,

Acele Edin ve Defolup Gidin...

Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim,

Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri!

Siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!

Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar!

Birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler!

İçinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı?

Bir parça vicdan da mı yok?

Atım kadar bile dindar değilsiniz!

Altın sizin yeni Tanrınız olmuş!

Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı..

Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz?

Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz!

Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz!

Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız.

Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız.

Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!

Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı!
Ve bu gücü de bana Tanrı verdi.

Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim !

Vay halinize!

Şimdi derhal defolun!!!

Acele edin rüşvetin köleleri!
Acele edin, gidin!

Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!"


Yukarıdaki söylev, tarihte demokrasinin beşiği olarak bilinen İngiltere'de geçmiştir...

Sözleri sarf eden kişi, 1653 senesinin 20 Nisan günü, meclis çatısı altında kükreyerek nutuk atan General Oliver CROMWELL, sadece ülkesinin çıkarlarını kollayan yurtsever bir generaldi.

Ve bu nutuk tarihi şekillendiren 50 söylevden biri sayılıyor.

Kaynak: http://www.unyekent.com/koseyazi/642/general-oliver-cromwellin-cigligi-
_________________
Bir varmış bir yokmuş...


En son Alemdar tarafından Sal Eyl 29, 2015 8:28 pm tarihinde değiştirildi, toplam 2 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Ksm 10, 2011 10:00 pm    Mesaj konusu: Toshihiko İzutsu ve Semantik Alıntıyla Cevap Gönder

Toshihiko İzutsu ve Semantik-I
11 Ekim 2011
Servet Kızılay



Toshihiko İzutsu, sadece ülkemizde değil Batı dünyası İslâm Araştırmaları Enstitülerinde Felsefe ya da Dilbilim kürsülerinde de hakkında yeterince araştırma yapılmamış, ilmi çalışmalarının nerede durduğu hakkıyla gösterilmemiş bir mütefekkirdir. Onun semantik ilmini icra ettiği bir alan olarak İslâm araştırmaları çalışmaları ayrıca mevzubahis edilmeğe değer taraflar taşır. Bu çalışmalarda gösterdiği derinlik kadar titizlikte bizleri onun çalışmalarına ve şahsiyetine karşı duyarlı hale getirmek için yeterli miyar sunar. Mesela; onun eserini okuyan herhangi biri eserin altındaki Toshihiko İzutsu imzasını kapattığı zaman bu eserin Müslümanca duyuş ve kavrayışa sıkı sıkıya bağlı bir âlim mi yoksa bir şarkiyatçı tarafından mı kaleme alınıp alınmadığı konusunda bir fark göremez. Bu fark, kolay kolay görülemeyecek kadar incelmiştir.

T.İzutsu, kendisini semantikçi olarak tanımlamasına rağmen Semantik ilminde çalışma yapan dilbilimci ve düşünürlerden teknik hatlarda bir ayrılık gösterir. Onun ‘İslam’da Varlık Düşüncesi’ adlı eseri, Semantiğin İslâm felsefesi düzeyine sıradan icrasından ziyade onun felsefi-filozof boyutunu ortaya koyar. Bunu, T.İzutsu’nun semantik çalışmasının bir parçası olan kavramlar hakkında yaptığı yarı şeffaf ve şeffaf sınıflamasına nazire yaparak bir benzetmeyle şöyle diyebiliriz: ‘İslâm’da Varlık Düşüncesi’ni okurken Semantiği değil semantiğin arkasında yatan T.İzutsunun felsefi boyutunu okuruz. Yıllar evvel hocamın bu eser hakkında tenkit ettiği tek taraf; T.İzutsu’nun eseri kaleme alırken İran-Şii ekolünü merkeze alarak eseri oluşturduğu, Şii ekolün dışındaki büyük mektep ve meşrepleri dışarıda bıraktığı şeklindeydi. Bu tenkitte haklılık payı mevcuttur fakat O eseri oluşturmak için İstanbul’a gelmiş olsa karşısına ilmi ya da başka bir destek çıkmayacağı açıktır. Öte yandan bu eseri oluştururken merkeze aldığı mektep ve meşrep, çalışmalarının bir devamı niteliğinde olan cenahtan yani tasavvuftan ve tasavvufi tezlerden (bilhassa Sebzevari’nin tezlerinden) meydana gelmiştir. Yeri gelmişken onun ‘İbn-i Arabî’nin Fusus’undaki Anahtar kavramlar’ başlığı altında kaleme alınmış eserinin neden asri zamanlarda yapılmış en mühim Arabî Şerhi olarak değerlendirilmediği sormak gerek. Bu soruya İlahiyatçılar yeterli bir izah sunabilirler fakat yine de günümüzün dallanmış budaklanmış ilmi yelpazesi dâhilinde herhangi bir Şerhin nasıl ve ne surette gösterilebileceği tartışmalı olduğundan bu soru kendisini dayatmayı ısrar eder.

T.İzutsu çalışmalarının [Kur’ân’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, İman kavramı, Kur’ân’da Allah ve İnsan… vb. eserlerini hariç tutarsak] ağırlık noktasını, tasavvufi düşüncenin yoğun salt metafizik ekseni etrafında sürdürmüştür fakat durduğu yer, Semantiği ele alış biçimi -şaşılacak ölçüde- bu metafizik eksenin tam karşısında konumlanmıştır. Onun Semantik metoduna ve kaynaklarına baktığımızda; Semantiği, felsefi bir zemine bağlayan “dünya görüşü”nü belirleyen ontolojik bir bilim olarak haddini çizmiş olduğunu görürüz. Leo Weisgerber’in tezine müracaat etmiştir ve bu doğrultuda tezlerden yararlanmıştır fakat o Semantiği dediğimiz gibi salt metafiziğin daha doğrusu Platoncu bir dünyanın ve felsefenin parçası görmez. Sadece semantik kavram ağının oluşturduğu bir sistem ya da o kavramların kendine ait anlam çerçevesinin bütününü göstermek acısından bu tezlere müracaat etmiştir ve belli ölçülerde bunlardan yararlanmıştır. Yani yine onun bu tezlere müracaatını, semantik kavramları açıklarken kullandığı görüşle şöyle diyebiliriz: T.İzutsu bir kavramı (burada söz konusu olan tezleri) aldı; fakat bu kavramı başka bir anlam ağı içinde yeniden yorumladı dolayısıyla o kavram artık başka bir anlam kümesini gösterdi. Bu küme ise T.İzutsu’nun dehasının ürünü olarak ortaya muazzam çalışmalar çıkardı. Zaten O ‘Kur’ân’da Allah ve İnsan’ adlı en mühim eserinde bunu açık bir şekilde ortaya koyar: ‘ ‘Kur’ân semantiği’ cümlemizdeki Kur’ân kelimesiyle, Kur’ân’ın dünya görüşü açısından ele alındığı açıktır. Kur’ân’ın semantiği, bu kâinatın nasıl meydana geldiği, dünyanın en büyük elemanlarının neler olduğu ve bunların birbirleriyle ilişkilerinin ne biçimde kurulduğu sorunlarıyla ilgilenmektedir. Bu anlamda semantik,.. bir çeşit ontoloji olmaktadır. Fakat bu, metafizik soyut düşünce alanındaki filozofun telif ettiği kuru, sistematik bir ontoloji değil; somut, yaşayan dinamik bir ontolojidir. Kur’ân ayetlerinden yansıdığı üzere semantik, varlık ve oluşun somut bir ontolojisini teşkil etmektedir.’(s.15) ... ‘Çünkü semantik disiplini, kültürel bir bilimdir. Bunu başardığımız zaman Kur’ân Weltanschauung(=Dünyagörüşü)**’unu aydınlığa kavuşturmuş oluruz ki; Kur’ân Weltanschauung’u, felsefi açıdan Kur’ân ontolojisinden başka bir şey değildir.’(s.35). T. İzutsunun Kur’anın semantiği dediği ontolojik durum, canlı yaşayan bir duruma işaret eder ve bu durum yine Kurmanın kendi kavram alanlarının gösterdiği nesnel bir resimdir. Semantiği felsefenin- düşüncenin bir ontolojik imkânı şeklinde metodsal yorumlayan T. İzutsu, diğer eserlerinde de aynı metodu kullanır. Dolayısıyla Kur’ân’ın semantiğinin gösterdiği ontolojik durum, Semantiğin bir ontolojik imkân olma durumundan çıkarılır.

T. İzutsu’nun J.Derrida’nın yapısöküm fikirlerini uygulamaya çalıştığı ya da nerdeyse J.Derrida’nın dolaylı bir öğrencisi olduğu yolunda saçma sapan söylentiler yazılıp çizilmiştir. İlkönce bunu iddia edenler ya T.İzutsu’nun eserlerini okumamış, Semantik yönteminden habersiz ya da Yapısökümü bilmeyen kişiler olduklarını söylemeliyiz. Yapısöküm Semantik bakımından analiz edildiğinde; kavramları bağlı bulundukları anlamalanından çıkaran, kavramları diğer kavramlarla olan ilişkisini yıkan, yaptığı işlemlerle kavramları birbirlerinden ve anlamdan bağımsız sözcükler yığınına dönüştürmeye çabalayan bir fikriyattır. Oysa Semantiği dünya görüşünün fizikasını çıkaran ontolojik bir bilimsel metod olarak ele alan T.İzutsu bunun tam tersini yapar. Bu iddianın doğruluğu tek bir şart altında kabul edilebilir; o da T.İzutsu’nun kendisini tamamen inkâr etmesiyle. Öteyandan J.Derrida’nın ‘Bir Japon Dosta mektub’ adlı makalesinde (Toplumbilim; J.Derrida Özel Sayısı) Yapısökümü T.İzutsu’ya anlatırken satır aralarında ona bir temsilcilik teklifi yapıyor gibidir. Makalede işin daha tuhaf tarafı, ‘Avrupamerkezciliğ’ini her fırsatta kritize eden J.Derridanın T.İzutsu’ya karşı tam bir Avrupa-merkezinden (Avrupalı) seslenmiş olduğudur. Ayrıca T.İzutsu ile J.Derrida arasında bu ilişkiyi kuranlara göre T.İzutsunun tek hatası Kıtaavrupasından çıkmamış biri olması ya da onu meşhur bir düşünür –filozof kılacak J.Derrida gibi bir nesebe sahip olmayışı olabilir. Eğer illaki bir hoca-talebe münasebeti kurulacaksa bu T.İzutsu’nun da Arapçada ve İslâm ilimlerinde hocası kabul ettiği ve birçok yerde vurguladığı kazanlı büyük fakih Musa Carullah’ın gösterilmesi daha mantıklı olacaktır.

Yazımızın girişinde işaret ettiğimiz T.İzutsu ya karşı gösterilen tutumun; mevcut görüşlerden, bilimin iktidar merkezi ve belirli bir söylem haline dönüşmüş yapısından bağımsız ele alınamayacağı açıktır

*Toshihiko İzutsu’nun Semantikle olan münasebetinin ve onu hangi metodlar çerçevesinde icra ettiğinin detaylı bir analizi II bölümde daha kapsamlı bir surette gösterilecektir.

**Burada bahsedilen temel eser Leo Weisgerber’in ‘Dilsel Dünya Teşekkülünün Temelformları’adlı eserinde ileri sürülmüş ‘Dünyagörüşü’ nazariyesidir. Sapir-whorf olarak İngilizce konuşulan dünyada ünlenen bu nazariyeye göre dilin kategorileri aynı zamanda düşünce ve varlığın belirlenmesinde temel olan şeydir. Dilde kültürel farklılıkları öne çıkaran ve vurgulan bu nazariye, her kültürün diğer kültürel formlara indirgenemez dilsel kategorilerle dünyayı gördüğü ve dünya görüşüne sahip olduğu fikriyatını öne sürer fakat Prof.dr.Toshihiko İzutsu’nun bu nazariyelere birçok cenahtan ayrı düştüğünü de belirtmek gerekir.

Kaynak: haber10

Servet Kızılay
Toshihiko İzutsu ve Semantik II
1 Kasım 2011



Yazımızın birinci bölümünde oldukça kaba hatlarla T.İzutsu’nun bulunduğu ya da yerleştirildiği konuma ve onun Semantik bilmini nasıl çerçevelemiş olduğuna değinmiştik. Burada yaptığımız şey, sonucu baştan söylemek olarak hülasa edilebilir. Aslında T.İzutsu’nun Semantik bilimini çerçevelemiş olduğu ontolojik ekseni parçalardan bütüne doğru göstermek, bu konuda oluşacak tasavvurlara ziyadesiyle yardım edecek malzemeler sunacaktır.

T.İzutsu’nun Semantik metodunu kökünden belirleyen dinamik unsur, onun ‘Semantikalan’* dediği mekanizmadır. Zira O, bu alan üzerinden ‘Anahtar kavram’ çalışmalarını yürütür, semantik anlayışını da bu eksen üzerinden devam ettirir. Dolayısıyla ‘Semantikalan’ın mahiyetini ve maksadını analitik bir münasebet etrafında göstermek gereklidir.

T.İzutsu’nun Semantik metodolojinin yapısını parçalardan bütüne doğru analiz ettiğimizde bu yapının en küçük birimi olan ‘Focus-word; Odak-kelime’ile karşılaşırız. Odak-kelime, özel bir anahtar terimdir, Aristotalyan manada bir archê (temel taşı’dır)dir. O kendi alanının yöneticisidir ve onun vasıtasıyla sistem içinde mühim yer işgal eden bir grub anahtar kavram diğerlerinden ayrılır aynı zamanda onların önemli bir kavram merkezi olur. Bu merkezi rolle, önemli anahtar kavramlar grubunu temsil edip kendi etrafında toparlar. Etrafına toplanan-dizilen bu önemli anahtar kavramlar grubu, olumlu ya da olumsuz anlamlardan teşekkül olan kavramlardır ve bunların her biri ana anlamın başka veçhelerini bünyelerinde taşırlar. Bunlar ayırıcı bir vazife yaparken bilakis Odak-kelime; birleştirmenin temsilcisi, bütün çevreyi sınırlayıp bir birlik fikrinin teşekkülünün meydana çıkmasında hizmetçi olur. Bu küçük birimde en büyük problematik, Odak-kelime’nin tesbiti ile alakalı kısımda cereyan eder. Çünkü bütün anahtar kavramlar Odak-kelime olmaya aday ve sistemin gerçek Odak-kelimesi kabul edilmeğe müsait şartlar sunar. Tam da bu noktada T. İzutsu, Odak-kelime’nin kısmî de olsa bizim seçimimize bağlı olduğunu belirtir fakat bu husus onun çalışmasının analitik ve sistematik yapısını zedelemez. Çünkü T. İzutsu, bu durumu Odak-kelime’nin kendi mahiyetinden kaynaklanan yapısıyla açıklar. Odak-kelime, elâstiki bir kelimedir yani eğer sistemde bir kelime Odak-kelime olarak belirmişse bu kelimenin başka alan yahut alanlarda anahtar kavram, normal kelime kabul edilmesinde bir mâni yoktur. Şakir Kocabaş’ın ‘ T. İzutsu’nun Anahtar kavramları bir keyfî seçim dâhilinde belirlediği’ görüşü, dilbilimsel açıdan diğer birçok görüşü gibi çürütülebilir nüveler içermektedir. T. İzutsu, anahtar kavramların belirlenmesinde değil, Odak-kelime’nin anahtar kavramın yerine geçip geçmemesi açısından bir itibarîlik görür ve bu meseleyi oldukça sistematik-analitik bir düzleme taşır. [Şakir Kocabaş’ın bu görüşünü, anahtar kavramlar kısmında ele alacağız.] Odak-kelime’nin maksadı, genel mana sisteminin –ki buna sonraları Vokabüleri diyeceğiz- parçaları olan küçük tâli mana sistemini meydana getirmektir. Bunu daha basit ifade ile şöyle söyleyebiliriz: Küçük tâli mâna sistemi, tabir caiz ise birbiri içine geçmiş sistemin küçük dişlileri-çarklarıdır fakat bu tâli mana sisteminin de kendi dâhilinde karışıklığa yol açacak gibi görülebilen sorunları vardır. T.İzutsu bunu son derece net bir tarzda serahate kavuşturur. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus, bizim sorun ya da problematik olarak nitelediğimiz bütün durumları, T.İzutsu’nun eserlerini okuyan kimselerin fark edememesidir. Bunun sebebi; okuyucuların dikkatsizliği değil, bilakis T. İzutsu’nun meseleyi metodolojik basitleştirmede gösterdiği başarısı ve konuyu en iyi bir şekilde kavratabilen üslubunun ve tefekkürünün açıklığıdır. Şimdi küçük tâli mana sisteminin karışıklığa neden olan sorununa dönelim: Bu sorun tâli sistem içinde kelimelerin -ister Odak-kelime olsun ister anahtar kavram olsun- tek bir alan içinde sınırlı kalmayan, diğer alanlarla münasebet kuran yapısıyla alakalıdır yani bir alanın Odak-kelimesi olan başka bir alanın anahtar kavramı, bir alanın anahtar kavramı olan başka bir alanın Odak-kelimesi olabilmekte keza bazı kelimeler her iki alandada sadece anahtar kavram olabilmektedir (fakat bu durumda Anahtar kavramlar bulundukları sisteme göre başka roller üstlenmektedirler dolayısıyla anlam eksenini farklı bir eksende düzenlerler). İşte bu noktada Odak-kelimenin semantik alanların kendi izafi bağımsızlıklarını kaybetmeden bir zincir vazifesi yaparak birbirlerine bağlama fonksiyonu ortaya çıkar. Göreceğimiz gibi Odak-kelime küçük dişlileri-çarkları çeviren bir rolü de üstlenmekte fakat en mühimi T.İzutsu’nun semantik sisteminin Anlam Kalıbı’nın çıkarılmasında vazgeçilemez bir yer tutmaktadır.

Şimdi küçük tâli mâna alanından daha büyük bir alana geçmemiz gerekmektedir. Bu alan T.İzutsu’nun ‘Semantik Alan’ dediği bir bölgedir, fakat daha önce bu alanın yapsının teşekkülünde yer alan ‘Anahtar Kelimeler’e (Kavramlar’a)’ [Biz ‘Anahtar kelime’ yerine ‘Anahtar kavramlar’şeklinde kullanımın ve çevirmenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Çünkü kelime, anlamla münasebetli olmasına rağmen olay ve olguları kapsayacak linguistik bir durum arz etmez, hem içerik hem mahiyet olarak kavramdan ayrılır. Görüleceği üzere T. İzutsu, Anahtar Kavramları ontolojik bir eksende Dünya görüşünün ortaya çıkarılmasında hayati bir metodolojik unsur olarak ele alır.] bakmamız gerekiyor. T. İzutsu’nun buradaki ilk uyarısı, bir dildeki kelimelerin birbiriyle münasebetlerinin oldukça girift bir ağ şeklinde teşekkül ettiği ve bu ağın, sistemin ana kalıbı ile dilde hususi bir önem arz eden kelimelerle inşâ edildiğidir. Anahtar Kavramlar, ontolojik yapının tesisinde dilde son derece mühim rol oynayan ve o dili konuşan toplumun dünya hakkındaki görüş duyuş, hissediş ve algılayışının somut olarak kendinde toplayıp yansıtan kavramlardır. Semantikçi açısından en mühim aynı zamanda müşkül durum, bunların ortaya çıkarılmasıdır. Çünkü bu, semantik metodolojik istikameti belirleyip semantikçinin inşa edeceği binanın iskeleti olacaktır. T. İzutsu’ Anahtar Kavramlar’ın tesbitinde müşkül bir durumun ortaya çıkmayacağını belirtir. Çünkü bu kavramların ana yapısı bedihidir, bir ihtilâf bulunmaz. Gerçektende mesela Kur’ân’ı okuyan Semantikle alakası bulunmayan herhangi biri orada geçen bir kâğıt kelimesiyle ‘İman-Küfür’ kelimelerini aynı meratibte durduğunu söyleyemez ve bu şekilde anlayamaz. Demek ki; Anahtar Kavramlar, tabircaizse tıpkı mantık gibi bir niteliğe sahibtir. Yani mantık okumayan biri nasıl mantıklı düşünebilirse Anahtar kavramları da okuyan - duyan biri, onu sıradan bir kelime gibi benimseyemez. Çünkü Anahtar kavramın mahiyeti buna müsaade etmez. Onun mahiyetini belirleyen en mühim unsur, sistem içersinde kazanmış olduğu ‘İzafi’ Mana’dadır (İzafi Mana’ya sistemde anlamın belirlenmesi konusunda değineceğiz.). Şakir kocabaş’ın görüşüne karşı itiraz ve eleştiri yine T.İzutsu’nun semantik metodolojisinin yeterince anlaşılmadığı konusuyla yakından alakalıdır. Anahtar Kavramlar, bir kelime hazinesi meydana getirirler. Kavramların sistem içinde birbirleriyle değişik, farklı münasebeti bulunması ve bunların girift semantik bir ağ teşkil edip fakat oldukça düzenli bir bütün meydana getirmesi kelime hazinesine ulaşması Anahtar kavramlar’ın vasıtasıyla gerçekleşir. Anahtar Kavramlar sayesinde ortaya çıkan kavramlar soyut kelimeler yekünü değildir. Çünkü bunlar tesadüfî bir çerçevede birleşmezler ortaya çıkmazlar, bilakis bunlar birbirine oldukça kurallı bir şekilde bağlanmıştır ve bunun sonucu birbiri üzerine binen semantik bölgeler meydana getirmiştir. T.İzutsu, bu bölgelere ‘Semantik Alan’ diyecektir. Demek ki Semantik alan, Odak-kelimeden başlayarak Anahtar kavramlara, onun da teşekkül ettiği irili ufaklı kavramlarla örülü ( ki bu kavram Anahtar kavramla direkt münasebeti bulunan zıt ya da eş anlamlı kavramlardır) kelime hazinesine kadar uzanır fakat Semantik alan burada hareketini kesmez. Semantik Alan’ın hareketi, bir dilin bütün veçheleriyle bulunduğu Vocabulary’e (=kelime hazinesi) kadar uzanır. Vokabüleri, en büyük mana sistemini göstermesine karşın belli bir homojenliğe sahip değildir. O birçok Semantik Alanın birleşmesiyle teşekkül olmuştur. Vokabüleri içinde, toplumun belli bir çağındaki duyguları, eğilimleri, idealleri... vb yansıtan farklı fikir alanları vardır. Vokabüleri tarafından sembolize edilen anlam sistemine (ki bu sistem muazzam bir örgüyle teşekkül anlamlar alanıdır) T. İzutsu ‘Weltanschauung = Dünya görüşü’ olarak nitelendirir fakat bunu daha çok idealist felsefenin ya da akla gelebilecek diğer izafî ve itibarî nitelikteki felsefî müteallerden ayırmak için buna ‘Semantik Weltanschauung’demeyi uygun bulur. Weltanschauung’ dan kast edilen genel anlam, Anahtar Kavramların tahlili vasıtasıyla bir toplumun kendini saran dünya hakkındaki düşüncelerini kavramak, dilde beliren kültürel şemayı resmetmektir Hemen belirtmemiz gerekir ki; bu Weltanschaung, son derece metodolojik bir analiz vasıtasıyla beliren, tesbit edilebilen semantik bir durum olması nedeniyle diğer dünya görüşlerinden uzağa düşer fakat başka açıdan o, felsefi konuma sahibtir. Semantik Weltanschauung = dünya görüşü, felsefi yönden dinamik bir ontoloji teşkil eder. Bu dinamik ontoloji de semantiğin umumi konumunu tesbit edici nitelik olarak T. İzutsu’daki yerini bulur.

Buraya kadar söylediklerimizden şöyle bir şema elde edebiliriz: Sistemin en küçük parçası olan Odak-kelime’ den Anahtar Kavramlar’a, Anahtar kavramlar’dan Semantik Alan’a, oradan birbiri üstüne oturan Semantik Alanlar’a, Semantik Alanlar’dan bir çok Semantik Alanlardan oluşan Vokabulari’ye = kelime hazinesine, oradan da Semantik Weltanschauung’a =dünya görüşüne ve Semantik Weltanschauung’dan felsefî bir dinamik olan Ontolojiye dolayısıyla Semantiğin ulaşmak istediği son durağa kadar çizilen bir Şema gösterilebilir. Yani tabir caizse birbiri içine geçmiş en küçükten en büyüğe kadar muazzam bir şekilde hareket eden çarklara benzeyen bir mekanizmayla karşılaşırız. T.İzutsu’nun semantik modeli ya da Semantiği konumladığı ve icra ettiği düzey; yukardan aşağıya, aşağıdan yukarıya denetlenebilir, analitik ve metodolojik niteliklere sahib bir düzeydir.

( T. İzutsu’nun ‘Tarihi Semantik’ini III. Bölümde tahlil etmeye, konumuza bazı yan unsurlar ekleyerek devam edeceğiz.)

* T.İzutsu’nun semantiğinin merkezinde tam olarak söylemek gerekirse Anahtar Kavramlar yer alır fakat Anahtar Kavramların içersinde bulunduğu anlam sistemine işaret etmek açısından Semantik Alan’ı burada vurguladık. Yani sistemin bütünlüğü içersindeki yerine dikkati çekmek istedik.

Kaynak: haber10
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> EDEBÎYAT Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com