EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

'Kurt Kanunu, ABD Dizilerinin Etkisini Kıracak...'

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Ağu 15, 2011 11:25 pm    Mesaj konusu: 'Kurt Kanunu, ABD Dizilerinin Etkisini Kıracak...' Alıntıyla Cevap Gönder

Kurt Kanunu, ABD Dizilerinin Etkisini Kıracak...
28 Şubat 2012



Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu" romanını televizyona uyarlayan senarist Bahadır Özdener, Ceren Akdağ Şahin'in sorularını yanıtladı...

Gazeteciler.com - Ceren Akdağ Şahin'in hazırlayıp sunduğu "Hayatın İçinden" programı başarılı senarist ve yapımcı Bahadır Özdener'i konuk etti. Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu" romanını televizyona uyarlayan senarist, dizinin diğer yapımlardan farkını ve iddialı olduğu noktaları anlattı.

Kurtlar Vadisi'nin de senaristi olan Özdener yeni dizisi "Kurt Kanunu"nun yerli dizi sektörünün geleneklerinin dışına çıkmayı hedeflediğini söyledi. Yerli dizilerin ABD dizilerinin etkisi altında olduğunu kaydeden Özdener Türk seyircisinin davranış kalıplarına uygun bir uslup ve anlatım biçimiyle Kurt Kanunu dizisini hazırladıklarını söyledi:

"Anlatımı, uslubu, Oyunculuğu, diyalogları, yönetmenin ve senaristin yorumlama biçimiyle bu dizi seyirci için farklı bir dizi olacak. Uzun bir zamandır yerli dizi sektörü yani senaristi, Oyuncusu, yönetmeni ABD dizilerinin etkisi altında. Ama izleyicinin de buna parelel olduğunu düşünmüyorum. Çünkü genetik formasyonumuz Amerikalılardan daha farklı. Türkler ağırkanlı, ağır hareket eden, diyaloğu seven, dinlemeyi seven, kendi içinde sahneleri yaşamayı seven, bir parça eski radyo dinleyicisi gibi davranan bir yapıya sahip."
http://www.haberler.com/

Pana Film'den Osmanlı usulü polisiye
16 Ağustos 2011 Salı 00:21
'Kurt Kanunu'nu Pana Film, TRT için dizi film olarak çekiyor.



Kemal Tahir'in 1991'de sinemaya da uyarlanan romanı 'Kurt Kanunu', Kurtlar Vadisi'nin yapımcısı Pana Film tarafından TRT için dizi film olarak çekiliyor.

Çekimleri devam eden dizi için en önemli platolardan biri Göztepe'de kuruldu. Rıdvanpaşa Sokak üzerinde bulunan ve halk arasında, 'Polis Ziya Bey Evi' olarak bilinen 1940'lı yıllarda yapılmış üç katlı bu köşk, 60'lı yıllarda da And Film tarafından çekilen başka bir filme ev sahipliği yapmıştı. Sonbahar'da gösterilmeye başlayacak olan dizinin esinlendiği roman ilk kez 1969'da basılmıştı.

Diziye dair ilk görüntüyü Bahadır Özdener Twitter hesabında yayınladı:


Birçok eseri filme çekildi

Pana Film'in yapımcılarından Bahadır Özdener, dizinin 13 ile 26 bölüm arasında planlandığını belirtti. Yönetmen Halit Refiğ'in, Kemal Tahir'in 'Yorgun Savaşçı' romanından uyarladığı 'Yorgun Savaşçı' filmi de Türk sinema tarihine yakılan ilk film olarak geçmişti. Yazar Kemal Tahir, romanlarının yanı sıra kendi hayat hikayesiyle de sinemada boy gösterdi. Kadir İnanır ve Hülya Koçyiğit'in oynadığı 'Karılar Koğuşu'nda da Kemal Tahir'in Malatya Cezaevi'nde yattığı 3 aylık bir dönem anlatılmıştı.

SANKİ SİNEMA İÇİN YAZILMIŞ

İttihatçı kurtların trajik hikayesi Cumhuriyetin en netameli dönemlerinden biri olan 'İzmir Suikasti' olayına karışan ve karıştırılanların trajedisini konu alan romanda, İttihatçı kadroların nasıl tasfiye edildiğini öğrenmek mümkün. Kemal Tahir'in en sevilen eserlerinden olan roman, ilk kez 1991 yılında sinemaya aktarılmıştı. Yönetmenliğini Ersin Pertan'ın yaptığı ve aynı isimle beyazperdeye uyarlanan filmde Berhan Şimşek, Şahika Tekand, Yılmaz Zafer, Aslı Altan, Rasim Öztekin, Yasemin Alkaya, Bennu Gerede, Suna Selen ve Cem Davran rol almıştı.

Haber 7

Kurt Kanunu (Bu Topraklarda Sonu Gelmeyen "Ergenekon")
Fatma Sibel Yüksek
Açık İstihbarat
18/03/2012

1926 yılında kurulan İstiklal Mahkemeleri de, daha ilk cümleden sonra "Eydaaam!" diye tumturaklı bağırarak hükmünü veren Mahkeme Başkanı Kel Ali de, polisin kendisine verdiği yalan dolanı şak diye entrika romanına çeviren "gazeteci" bozuntusu da, babasının "ilk zanaat erbabı" olarak Talat Paşa'nın "asıcısı" olmasıyla övünen ve "Kısmet efendim..Ah ki bu zamana kadar paşa asmak nasip olmadı bize" diyerek hayıflanan cellat Karaköçek de

SİZSİNİZ!

Aynaya iyi bakın ve Kara Kemal'in şu sözlerini düşünün:

"Bizim iktidarlar zora gelince suikastlerden kolaylık umarlar.Büyük politikanın adam kafası kesmek olduğunu sanırlar. Dengesizler, serseriler hiç bir şeyi uzun boylu saklayamazlar. İktidarlar da yatkınlıkları sebebiyle zaten kuşkudadır, böyle bir şey yokken bile varmış evhamında içindedir. Sezinledi mi, durumu uygun buldu mu, önleyeceğine el altından suikast delillerini kışkırtrır. Nerden mi biliyorum? Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi işinde biz de öyle yaptık. Şimdi karşımızdakilerin bize o planı tıpa tıp uyguladıklarına yüzde yüz eminim. Bu kadar aptal olduğumuzu anlamak için deha istemez. 'Bunu bilirler' bir başka oyun bulmalı' demek zorunluluğunu bile duyuramadık."

Kemal Tahir'in en önemli romanlarından Kurt Kanunu'nda, 1926 yılında Mustafa Kemal'e karşı planlanan İzmir suikasti komplosuna sürüklenmiş İttihat ve Terakki Hükümeti'nin İaşe Nazırı Kara Kemal Bey'in bu sözleri, bugün boğuştuğumuz 1 milyon sayfalık "Ergenekon" davasının da, bu topraklarda siyasi rakibi yok etmenin tek yolunun komplo düzenlemekten geçtiği gerçeğinin de özetidir.

Hiç kimse "gerçeklerle" "vakıalarla" ve tarihin yanlışlarıyla uğraşmak niyetinde değildir. Mustafa Kemal gibi, bir toplumu sıfırdan alıp yeniden yaratan bir lider bile ittihatçıların Birinci Cihan Savaşı'nda Osmanlı devletini rezilce bir yok oluşa sürükleyen yanlışlarıyla, kendisinin de mensubu olduğu Osmanlı Ordusu'nun Almanya'nın emrine verilmesi ihanetiyle bağımsız mahkemeler önünde hesaplaşmak yerine, üç-beş başı bozuğun kalkıştığı bir suikast tertibi üzerinden siyasi rakiplerini temizleme cihetine gitmiş, en azından bu duruma ses çıkarmamıştır..

Ondan önce İstanbul'u işgal eden İngilizler, emperyalist planları zora sokabilecek kadroları yine "komplolar" üzerinden ortadan kaldırmayı kolay yol olarak seçmişlerdi. Malta sürgünleri olayında bu planlarını da Osmanlı'nın yargı ve polis mensuplarına uygulatmışlardı.

Şimdi ise dünyanın en kanlı darbelerinden biri olan 12 Eylül'e ilişkin bir adım yol alınamaz, bir döneme damgasını vuran faili meçhullerden bir tek vaka bile gerçek boyutlarıyla aydınlatılamazken, Veli Küçük'ün turşu tariflerinden, insanların bilgisayarlarına atılmış sahte belgelerden "örgüt" yaratılmaya çalışılmaktadır.

Sırayla gidecek olursak: Mahmut Şevket Paşa'yı Kara Kemal'e temizlettiler- Kara Kemal'i Cumhuriyet hükümetine temizlettiler-Şimdi de Kemalistleri Amerikancı İslamcılara temizletmeye çalışıyorlar...

Allah hepimize ömür verirse Amerikancı-İslamcıların da kimlere temizletileceğini göreceğiz..veya çocuklarımız tarih kitaplarından okuyacak.

***

Kemal Tahir'in İzmir Suikasti olayını anlatan Kurt Kanunu adlı büyük eseri, bugünlerde TRT tarafından dizi film olarak yayınlanıyor.

Dizinin yapımcısının Kurtlar Vadisi'ni çeken Pana Film olması, yayıncısının da TRT olması hasebiyle insan ister istemez "Acaba bu büyük ve önemli eseri nasıl çarpıtacaklar, Kemal Tahir'e ne gibi bir saygısızlık edecekler" diye endişeleniyor.

Sadık bir Kemal Tahir okuyucusu olarak o sebepten diziyi diken üstünde izlemekteyim. Kurtlar Vadisi'nin yapımcıları malûm; parayı verenin düdüğünü çalıyorlar. 28 Şubat döneminde "kurşun atan da yiyen de kahramandır" edasındaydılar, AKP iktidarının kontrolüne geçince "Ergenekon" avcısı yiğitler oldular.

Parayı ve reytingi seven bu ekip, Kurt Kanunu gibi önemli bir eseri çarpıtmaya, işin içine olmadık kişiler, olaylar, sarfedilmedik sözler katmaya başlarlarsa, Kemal Tahir'in mirasçıları kimdir bilmem ama ben kendim bir vatandaş olarak "yakın tarihimiz çarpıtılıyor, nesiller yanlış yönlendiriliyor" diye dava açmayı düşünürüm. Kaybetsem bile olay en azından mahkemeye sunacağım detaylı beyanlar üzerinden adliye kayıtlarına geçmiş olur. İleride bu dönemi araştıracak olanlara belge bırakmış oluruz.

Dizi, şimdiye kadar 6 bölüm yayınlandı. Ciddi bir çarpıtmanın yapıldığını söyleyemem.

Kömürcünün karısı Hayriye'nin "Bir adım da erkek Hayriye'dir benim, sevdim mi yüreğimle severim" şeklindeki lafının Ballı Naciye'ye söyletilmesi,

Ölümden kaçan Kara Kemal'in, evinde saklandığı çocukluk arkadaşı Emin Bey'e ittihatçı kadrolar üzerine yaptığı "Ne işim var bu çocuk ruhlu adamlarla benim? İttihatçılığın yıllarca temel direği saydığımız komitacılar...Nasıl aldatmışız kendimizi bebekler gibi...Kanlı işlere bunları biz sürüyoruz sanmışız bunca yıl.." gibi özeleştirilerin kâhyası Hasip Ağa önünde yaptırılması;

Yine evinde saklandıkları Saraylı Semra Hanım'a "Cihan" adlı hoppa bir üvey kız evlat icat edilmesi; (ki romanda yoktur)

Kara Kemal Bey'e annesi Rus bir Alman sevgili uydurulması..

Kemal Tahir'in kendisi olduğu rivayet edilen genç gazeteci Murat'a fazlaca zibidi bir hüviyet kazandırılması;

Yakalama emri çıkarılan ittihatçıları yakalamaktan mesûl Komiser Cevdet Ekrem'e talimatlar veren, yüzü görünmez "derin" şahıs (Kurtlar Vadisi sendromu),

Kaçmanın kendisini bu komploya bulaştırmak isteyenlerin eline koz vereceğini savunduğu halde Kara Kemal'in polisleri aldatmaya yönelik uyduruktan bir kaçma numarası tezgahlaması (Romanda böyle bir sahne yok)..

Bunların hepsi senaryo ile roman arasındaki teknik farklardır ve diziye küçük aksiyonlar kazandırmak istenmiştir diyelim..(Yine de dikkatli izlemekte fayda var)..

İsimleri çok medyatik olmamakla birlikte oyuncu kadrosunun başarılı olduğunu da söylemeliyiz. Önemli roller daha çok Samanyolu Tv'nin tuhaf dizilerinde rol alan, oradan Kurtlar Vadisi ekibine terfi etmiş oyunculara verilmiş. Kara Kemal'i oynayan Ümit Acar ile Kara Kemal'in adını kullanarak başı bozuklardan bir "suikast timi" peydahlayan Adbülkerim'i oynayan Ali Başar örneğin..Hangi çevre ile içiçe olurlarsa olsunlar, sanatçı sanatçıdır neticede. Ümit Acar da, Ali Başar da rollerinin hakkını başarıyla veriyorlar. Siyasete tövbe etmiş İstanbul beyefendisi Emin Bey rolündeki Ahmet Somers de öyle...

Hatta, Başkomiser Cevdet Ekrem'i canlandıran İlker Kızmaz'ın romanda tasvir edilen kişilikten çok daha başarılı bir performans ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Romanda daha silik bir kişilik olarak geçen Cevdet Ekrem'e İlker Kızmaz "polis" ruhunu çok güzel katmıştır. "Görevine" o görevi verenlerden daha çok sahip çıkan, neye olduğunu bilmediği güçlü bir intikam duygusuna sahip, "suçluya" baştan inanmış, tarih ve insan gibi konularda bilgi sahibi olmamakla birlikte müthiş bir sezgi ve koku alma gücüne sahip olan polis Cevdet Ekrem..

Almanya'da tahsil görmüş eğitimli bir adam olmasına rağmen ruhundaki çakallıktan kurtulamayan suikast ekibinin şefi, eski Lazistan milletvekili Ziya Hurşit'i canlandıran Cenan Çamyurdu da romandaki rolünü aşan oyunculardan.

Bunun dışında, kostüm, mekân ve zamanın ruhunu yansıtışın da başarılı olduğunu söylemeliyiz.

****

Romanın çarptılması konusundaki endişemize dönecek olursak.

Galiba böyle bir yola tevessül etmelerine gerek kalmayacak. Bunu, Zaman ve Yeni Şafak gibi gazetelerde yazan AKP-cemaat efradı medya yazarlarının Kemal Tahir'in bu büyük eserine sahip çıkışından ve TRT'nin dizisine atfettikleri önemden anlıyoruz.

Neden?

Çünkü onların tezi şu:

"Mustafa Kemal döneminde muhaliflere siyasi tuzaklar kurulmuş, Şeyh Sait isyanından yola çıkılarak kurulan İstiklal mahkemeleri ve çıkarılan Takrir-i sükun yasası, aralarında din alimlerinin de olduğu pek çok insanı tarih önünde suçlu ilan eden bir kıyım makinasına dönüşmüştür. Mustafa Kemal dönemi, kemalistlerin iddia ettiği gibi sütten çıkmış ak kaşık bir dönem olmayıp kıyımlar yapılmış, cinayetler işlenmiştir.İşte bakın, biz söylemiyoruz; Kemal Tahir söylüyor.."

Yakın tarihin en karmaşık olaylarından birisi olan İzmir Suikasti'nin siyasi arka planını gerçek olaylar ve kişilerle anlatan Kurt Kanunu romanı kabul etmek gerekir ki bu tezi doğrular niteliktedir. Nitekim, bence Türk romancılığının "1 numarası" Kemal Tahir, bu yaklaşımı yüzünden Kemalistlerin eleştirilerine de muhatap olmuştur.

Yalnız, olayda Mustafa Kemal'in rolünü bugün ön plana çıkarmaya çalışanlara karşın Kemal Tahir'in bu önemli kitabında Mustafa Kemal'i olaylardan uzak tuttuğuna tanık oluyoruz.

Düşünceleri nedeniyle 13 yıl Anadolu'nun en izbe cezaevlerinde yatmış bu büyük aydınımızın "korktuğu" için böyle bir yola sapacağı düşünülemeyeceğine göre, geriye bir ihtimal kalır: Olayın komplolarla örülü kısmı, Mustafa Kemal'in iradesi ve bilgisi dışında gerçekleşmiştir.

Kurt Kanunu romanına dayanarak, Mustafa Kemal'in, ittihatçıların Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği yararlılıkları inkar etmediğini, ancak siyasette "komitacılık" tarzını sürdürmeye çalışmaları ve kendisine (ayakları üstünde doğrulmaya çalışan genç Cumhuriyet'e) yönelik yıkıcı eleştirileri dolayısıyla bu kadroya "kırgın" olduğunu anlıyoruz.

Bugünkü Atatürk düşmanlarının niyet ve yaklaşımlarından bağımsız olarak Kemal Tahir'in önemli tarih tezleri üzerinde düşünülmelidir. Örneğin:

Hilafetin kaldırılması, bir İngiliz oyunu mudur ve Mustafa Kemal bu oyuna gelmiş midir?

Din ile diniye ile hiç bir alakası olmayan; çoğunlukla içkici, alemci insanlardan müteşekkil ittihatçılığın devamı Terakiperver Parti, neden halifeliğin kaldırılmasına karşı çıkmıştır?

Romanda Kara Kemal'e şöyle sordurur Kemal Tahir:

"Hilafet kaldırılıyorken Fener Patrikhanesi neden ayakta tutuldu?

Başka tezler de var tartışılmaya muhtaç. Örneğin romandan Mustafa Kemal'in şu sözlerini aktaralım:

"Biz Osmanlılığın devamı değiliz. Devletin istiklali, milletin egemenliği ve bütün hayatî esbab ve kabiliyeti korunmak şartıyla, yalnız korunmak şartıyla değil, o şartları güçlendirmek, kökleştirmek maksadıyla yabancı sermayesinden yararlanmak sözkonusu olabilir"

***

TRT'nin dizisi vasıtasıyla Kurt Kanunu yeniden tartışma konusu olunca, İzmir Suikasti konusunda "kemalist" kesimlerin ne düşündüğünü de şöyle bir araştırdım. Ne yazık ki çoğunluğu bu olayın Mustafa Kemal'e karşı girişilmiş Şeriatçı-Osmanlıcı-İttihatçı- Emperyalist bir "gerçek suikast" olduğuna inanıyor. İdamları "Cumhuriyet" adına haklı görüyor, hakikatlerle yüzleşmekten hiç hazzetmeyen bu toprakların nasıl da komploların çıkmazına sürüklenebildiğini göremiyor, görmek istemiyor.

Oysa, İzmir Suikasti bahanesiyle baskın düzenlenen İstanbul'daki şu yerlerin listesi bize bir şey hatırlatmıyor mu?

Samatya Sümbülî Dergâhı,Unkapanı'ndaki Sazlı Dergâh, Şehremini Salı Tekkesi, Üsküdar Özbekler Teknesi (ki Anadolu'ya silah sevkiyatında önemli katkıları olmuştur), Molla Gürani Tekkesi, Beyoğlu Fransız Hastanesi, İngiliz Hastanesi, Rum Hastanesi, Bulgar Hastanesi...

"Ne âlâka?" diye soracak olursanız, "Ergenekon" bahanesiyle basılan şu yerleri hatırlatırım:

Çarşamba Cemaati, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Baba Bizi Okula Gönder faaliyeti, Milli görüş çizgisindeki Milli Çözüm dergisi, Zekeriya Beyaz'ın, travesti Sisi'nin ve Nurseli İdiz'in evleri...

Ve iki başıbozuk çapulcunun İstanbul'da bir yıldır "Sarı Paşa'yı vuracağız" diye gezip dolaşmalarıyla başlayan "suikast" operasyonun Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi İstiklal savaşı komutanlarına, hatta İsmet İnönü'ye kadar uzanışı...

(Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan üç patlamaz el bombasının Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a kadar uzanması ...)

Şunu da biliyoruz ki her iktidar, ortaya attığı komplo ne kadar akıl dışı olursa olsun, kendisine hizmet edecek bir "hukuk kadrosu", bir polis kadrosu, bir cellat kadrosu ve de bir "matbuat kadrosu" bulmakta hiç zorluk çekmiyor...

(Hatta romanda, başlarına ödül konulan Kara Kemal ve Abdülkerim'i yakalamak için "Gomonist ittihatçılar Paşamızı vurmak istemişler!" diye nice kara sakallı din bezirgânının öne düştüğünü okuyunca aklınızı şaşarsınız. Meğer Mustafa Kemal'i ne severlermiş! Ahalimiz, bu kadar da başa geçenden yanadır yani...)

Polisten aldığı iki satır bilgi ile (talimatla) gazete sütunlarında idamlık caniler yaratan ve berbat Türkçe'si ile korkunç "suikast çetesi" masallları yazan Ali Oruç, ne kadar da benzemektedir Mehmet Baransu'ya, Rasim Ozan Kütahyalı'ya, Nagehan Alçı'ya...

"İzmir suikasti" gerekçesiyle onlarca kişiyi "temyizsiz" darağacına gönderen mahkeme başkanı Kel Ali (Ali Çetinkaya) "Suikast örgütünün" dayanak noktalarından biri olarak yargıladığı Karakol Cemiyeti'nin bizzat kurucularındandır!

İttihat ve Terakki Hükümeti'nin Maliye Nazırı Cavit Bey'in evinde yapılan ve Terakkiperver Parti'nin kuruluşunun kararlaştırıldığı toplantı, bizzat Mustafa Kemal'in bilgisi dahilindedir ve amaç sağda solda serseri mayın gibi dolanan ittihatçı kalıntılarını bir çatı altında disiplin altına almaktır.

İşte bu toplantı da "İzmir suikastinin" dayanaklarından birisi olarak gösterilir ve Kara Kemal bu toplantıyı organize etmekle suçlanır!

(Ergenekon davalarında Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının, Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı basın toplantısının bile "suç" olarak ortaya sürülmesini hatırladım birden...)

Mustafa Kemal döneminde muhaliflere komplolar kurulduğunu, hukuksuz idamlar gerçekleştirildiğini öne sürmek için büyük tarihçi/romancımız Kemal Tahir'e dayanarak kendilerine pay çıkarmaya çalışan bugünün işbirlikçi, yalaka, Kemal Tahir'in deyimiyle "kaltaban" takımına dönecek olursak:

Anladığımız kadarıyla Kurt Kanunu romanında kendinizi nereye koyacağınızın sıkıntısını yaşamaktasınız. Kâh "Mustafa Kemal'in kıyımına uğramış mağdurlarız" havasına girip, kâh sözü "Bakın, Mustafa Kemal de böyle yapmış, o zaman Tayyip Erdoğan da bir Mustafa Kemal'dir" demeye getirmektesiniz..,

Yardımcı olalım...

1926 yılında kurulan İstiklal Mahkemeleri de, daha ilk cümleden sonra "Eydaaam!" diye tumturaklı bağırarak hükmünü veren Mahkeme Başkanı Kel Ali de, polisin kendisine verdiği yalan dolanı şak diye entrika romanına çeviren "gazeteci" bozuntsu da, babasının "ilk zanaat erbabı" olarak Talat Paşa'nın "asıcısı" olmasıyla övünen ve "Kısmet efendim..Ah ki bu zamana kadar paşa asmak nasip olmadı bize" diyerek hayıflanan cellat Karaköçek de

SİZSİNİZ!

Aynaya iyi bakın ve Kara Kemal'in şu sözlerini düşünün:

"Varılmak istenen yer, muhalifsiz hükümet etmek..Çok düşündüm,muhalefetsiz hükümet etmek isteği, devleti alet ederek, hiç bir ceza korkusu duymadan bol bol suç işleme zevkinden geliyor. Ceza görmemek güvenini sağlayıp keyfince namussuz suçları işleyeceksin...İşte insanoğlunun düşebileceği en sefil çirkef çukuru...Bir kez bu yokuştan teker reker kaymaya başladın mı, olduğundan yüz kat, bin kat kıyıcı kesilirsin.Canavarlaşırsın. Her an alçaklık etmekten artık kendini çekemezsin. Önüne çıkanları bu korkulu rüyandan kurtulmana biricik engel görürsün. Ezmeden geçemeyeceğine inanırsın..."

Acaba bu tasvir, bugün kime denk düşüyor?

Siz bırakın Mustafa Kemal'i sinsice karalamayı, tarihte hangi role denk düştünüz ona bakın!

****

Okuyucu için not: Kemal Tahir'in büyük eseri Kurt Kanunu, "Kurtlukta düşeni yemek kanundur" deyişiyle tanınınıyor ve kavram, olur olmaz yerlerde, abuk subuk filmlerde ve olur olmaz durumlar için kullanılıyor.

Bu söz romanda şöyle geçer:

Aslında iyi yetişmiş bir devlet adamı ve Mustafa Kemal ile hiç karşı karşıya düşmemiş bir politikacı olan eski İaşe Bakanı Kara Kemal Bey, kontrolünde tuttuğu yüzlerce kooperatif, binlerce küçük girimci olmasına rağmen "suikast suçundan arandığı" duyulur duyulmaz, en yakınındaki insanlara bile sığınamaz hale gelmiştir. Ne kadar yalnız olduğunu o zaman anlar. O'na göre suikastin komplo olup olmadığı, kendi isminin haksız bir şekilde bu, işe karıştırılması da fazla önemli değildir. Ölüme her gün bir adım daha yaklaırken, hesaplaştığı tek şey, bir kadronun devlete karşı işlediği suçlar ve buınların bir bedelinin olduğudur. Çocukluk arkadaşı Emin Bey'in evinde baskına uğrayıp da kafasına sıkmadan kısa bir süre önce şu özeleştiriyi yapar:

"Koca imparatorluk bizim elimizde öldü. Suç ne kadar büyükse çekilecek cezanın da o kadar büyük olması gerekir. Şu anda yüzüme vuran daraağacı gölgesi, suikast suçlusu olduğumdan değildir...Büyük suçun gölgesidir bu...Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur."

Kaynak: Açık İstihbarat
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com