EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Danıştay'lı Haberler

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HUKUKÎ HABERLER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Şub 03, 2009 10:24 pm    Mesaj konusu: Danıştay'lı Haberler Alıntıyla Cevap Gönder

Danıştay'ın Yeni Başkanı Belli Oldu
08.06.2011
Danıştay Başkanlığına Danıştay Birinci Daire Üyesi Hüseyin Hüsnü Karakullukçu seçildi.



Danıştay’ın yeni başkanı belli oldu.
Mustafa Birden’den boşalan başkanlık koltuğuna 1. Daire Üyesi Hüseyin Karakullukçu seçildi.

Karakullukçu, Danıştay’daki seçimde 156 üyenin 82’sinin oyunu aldı.

Karakullukçu’nun rakibi Danıştay Başkanvekili Sinan Yörükoğlu ise 58 oyda kaldı.

Danıştay’ın yeni başkanı 4 yıllığına seçildi ancak yaş haddinden dolayı 2 yıl süreyle görev yapacak.

Yeni Başkandan İlk Açıklama
Danıştay’ın yeni Başkanı Hüseyin Hüsnü Karakullukçu seçimden sonra ilk değerlendirmesini de yaptı.

Karakullukçu, daha katılımcı ve yenilikçi bir dönem sözü verdi.

Karakullukçu, "Şu andan itibaren genç dinamik anayasamızda ve yasamızda yapılan yeni düzenlemelerle seçilerek aramıza katılan birbirinden genç dinamik zeki arkadaşlarla çalışmak bana onur verecektir. Bundan sonra daha çok katılımcı, daha çok yenilikçi hareketler yargı içinde iyileştirme adına ne yapılacaksa hepsini yapabilmek amacıyla canla başla çalışacağımızı taahüt ediyoruz" dedi.

Danıştay Başkanı, sorunların aşılması için Danıştay’ın yeniden yapılandırılmasının gerekliliğine de vurgu yaptı.

Karakullukçu şöyle konuştu:
"Anayasa değişikliği ve sonrasında yapılan yasal düzenlemelerle yargının iş yükünün azaltılması ve çözüme kavuşturulmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Bu kapsamda dünyada ve ülkemizde meydana gelen gelişmelere uyum sağlamak amacıyla Danıştay’ın yeniden yapılandırılması ve layık olduğu konuma gelmesi hususunda elimden gelen gayreti göstereceğimi belirtmek istiyorum." TRT

Danıştay'ın Yeni Üyeleri Seçildi
03 Şubat 2009 17:01

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Danıştay'da boş olan 3 üyelik için seçim yaptı.

HSYK kararına göre, Danıştay Savcısı Nevzat Özgür, Ankara 3. İdare Mahkemesi Başkanı Neşe Sarı ve Ankara 12. İdare Mahkemesi Başkanı Gürsel Mekik, Danıştay'ın yeni üyeleri oldu.
aktifhaber

Danıştay'a saldırıya gerekçeli karar

Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasıyla ilgili gerekçeli karar açıklandı. Kararda sanıkların türbanla ilgili karara yönelik eyleme geçtiklerine dikkat çekildi.
28 Nisan 2008
Danıştay üyelerine saldırı davasının gerekçeli kararında, ''sanıkların amacının, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı ve bu amaç doğrultusunda Danıştaya saldırı eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı'' belirtildi.

Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasının gerekçeli kararı açıklandı.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararda, davanın sanıkları arasında dayanışma ve suç işleme hususunda birliktelik ve devamlılık olduğu ve hiyerarşik bir yapılanma bulunduğu ifade edildi.

Gerekçeli kararın değerlendirme kısmında da şu ifadelere yer verildi:

''Sanıkların amacının, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda Danıştaya saldırı eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yazılı ve bu Anayasa'nın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde bulunduğu görülmektedir.''

Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasının gerekçeli kararında, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır bakımından eylemin Türk Ceza Kanununun (TCK) 309. maddesinde düzenlenen ''cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçunun'' oluştuğu belirtildi.

Gerekçeli kararda, eylemlerin, Cumhuriyet Gazetesinde ''domuza başörtüsü giydirilmesi'' şeklindeki karikatür ile Danıştay 2. Dairesinin, türbanlı öğretmenin anaokulunda görev yapmasının yasal olmadığına dair kararına ''tepki göstermek'' amacıyla yapıldığı kaydedildi.

Gerekçeli kararda, Danıştaya saldırıda bulunan sanıklardan Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır bakımından TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen ''cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçunun'' oluştuğu belirtildi.

Sanıklardan Süleyman Esen ve Tekin İrşi'nin, Danıştay üyelerine yönelik saldırıya herhangi bir katkılarının belirlenemediği ifade edilen kararda, Esen ve İrşi'nin eylemlerinin, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasıyla sınırlı kalması da dikkate alınarak, ''silahlı terör örgütü üyesi olmak'' şeklinde değerlendirildiği bildirildi.

Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesinin, ''yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve tasarlanarak'' gerçekleştirildiği kaydedilen kararda, Arslan'ın eylemi bizzat yaptığı, Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın ise saldırıyı önceden bilerek ve birlikte gerçekleştirmek amacıyla Ankara'ya geldikleri anlatıldı.

Gerekçeli kararda, Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın eyleminin; Özbilgin'in öldürülmesine yardım şeklinde olduğu ifade edildi.

Müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu'na yönelik, Arslan tarafından düzenlenen silahlı saldırının, ''yerine getirdikleri kamu görevi sebebiyle tasarlayarak, kasten adam öldürmeye teşebbüs'' olarak değerlendirildiğine işaret edilen kararda; Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın saldırıyı bildikleri, birlikte yapmak için Ankara'ya geldikleri, Arslan'ı suçu işlemeye teşvik ettikleri, saldırının nasıl olacağını tartıştıkları, yol gösterdikleri, Danıştay binası çevresinde plan ve keşif yaptıkları anlatıldı. Gerekçeli kararda, üç sanığın eyleminin, ''Arslan'ın, öldürmeye teşebbüs eylemlerine yardım etmek'' olarak değerlendirildiğine yer verildi.

-CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN BOMBALAR-

Arslan, Esen, Yıldırım, Timuroğlu, Sağır ve İrşi'nin, Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarıyla ilgili olarak ''patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak'' suçunu işlediğine dikkat çekilen gerekçeli kararda, sanıklardan Süleyman Esen'in üç adet el bombasını Arslan'a verdiği bildirildi.

Bombalardan üçüncüsünü Arslan'ın bizzat Cumhuriyet Gazetesine attığı, Arslan'ın diğer iki el bombasını ise Osman Yıldırım'a verdiği anlatılan kararda, bu bombaların İsmail Sağır ve Tekin İrşi tarafından, Erhan Timuroğlu ve Osman Yıldırım ile olay yerine gidilerek kullanıldığı aktarıldı.

Gazeteye, 11 Mayıs 2006'da atılan bombayla, Arslan, Yıldırım, Timuroğlu, Sağır ve İrşi'nin, ''korku, kaygı, panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanmak'' suçunu işlediğine yer verilen gerekçeli kararda, bomba Arslan tarafından atılsa da diğer 4 sanığın, eylemi Arslan ile gerçekleştirdiği ve azmettiren sıfatıyla asli olarak eyleme katıldıkları ifade edildi.

Gazeteye, 5-10 Mayıs 2006'da atılan bombalar patlamadığı için ayrıca bu eylemler dolayısıyla bu suçun oluşmadığı ya da teselsül hükümlerinin uygulanamayacağı görüşüne varıldığı bildirilen kararda, gazeteye, 11 Mayıs 2006'da atılan ve patlayan bomba sebebiyle Arslan ve Yıldırım'ın, ''mala zarar vermek'' suçunu işledikleri kaydedildi.

Gerekçeli kararda, Arslan'ın ayrıca, ruhsatsız silah taşıma suçunu işlediği belirtildi.

-ESEN VE İRŞİ-

Sanık Süleyman Esen'in, Arslan'a bombaları verirken, bunların nerede kullanılacağını bildiğine işaret edilen kararda; Esen'in, Arslan'ın Cumhuriyet Gazetesine yönelik eylem kararına katıldığı bildirildi.

Gerekçeli kararda, ''Esen'in, Danıştay saldırısı ile ilgili inkara yönelik savunmasının aksini gösterir delil elde edilememiş, bu haliyle örgütsel eyleminin silahlı terör örgütü üyeliği boyutunda kaldığı değerlendirilmiştir'' denildi.

Kararda, 3 el bombasını bulundurup taşıyan ve sonra da Arslan'a veren Esen'in, ''Anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs, adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs eylemlerini işlediği yolunda, mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği'' açıklandı.

Sanıklardan Tekin İrşi'nin, Cumhuriyet Gazetesine yönelik 2 eyleme, amacını bilerek katıldığı, ancak bu eylemlerde bombaların patlamadığı ifade edilen kararda, İrşi'nin, Ankara'ya gelen gruba katılmadığı ve Danıştay'a yönelik eyleminin bulunmadığı anlatıldı. İrşi'nin, gazetenin bombalanması eyleminin türbanla ilgili olduğunu bildiği, örgütsel yapıdan haberdar olduğu kaydedilen kararda, İrşi'nin ''silahlı terör örgütü üyesi olmak'' ve ''patlayıcı madde bulundurmak'' suçlarını işlediği belirtildi.

İrşi'nin, Anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak delilin bulunmadığı bildirilen gerekçeli kararda, İrşi'nin katıldığı eylemlerdeki bombalar patlamadığından, ''korku, kaygı ve panik'' yaratacak şekilde patlayıcı madde atmak suçunun da oluşmadığı ifade edildi.

-ŞÜKRE, PARLAK VE KURTER-

Gerekçeli kararda, sanık Aykut Metin Şükre'nin, Arslan'a biri Danıştayda kullandığı olmak üzere 2 adet Glock marka tabancayı sattığı ya da satışına aracılık ettiği noktasında tereddüt olmadığı belirtildi. Bununla birlikte Şükre'nin, Arslan'ın örgütsel ilişkisini ve silahların nerede kullanılacağını bilmediği kaydedilen kararda, İstanbul'da, hakkında silah ticareti suçundan soruşturma ve yargılama yapılan Şükre'ye atılı ''örgüte yardım'' suçlamasıyla ilgili kesin delil elde edilemediği bildirildi.

Sanık Ayhan Parlak'ın, Arslan'ı avukatlık yapması nedeniyle tanıdığı, ancak örgütsel faaliyetlerini, eylemlerini bilmediği ifade edilen gerekçeli kararda, Parlak'ın, ''örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğine'' yönelik yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı açıklandı.

Olay tarihinde 82 yaşında olan sanık Salih Kurter'in sağlık sorunlarının bulunduğu, avukat Arslan ve Esen'i olaydan birkaç yıl önce tanıdığı belirtilen kararda, emekli olduktan sonra fahri vaizlik yapan Kurter'in evinde dini sohbetler gerçekleştirildiği ve Arslan ile Esen'in, bu sohbetlere katıldığı anlatıldı.

Kurter'in, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştaya yönelik saldırıyla ilgili Arslan ile Esen'e telkin ve tavsiyede bulunduğu, saldırılardan haberdar olduğu ve silahlı örgüte üyelikle suçlandığı ifade edilen kararda, Kurter'in, Özbilgin'in ölümü ve müştekilerin öldürülmeye teşebbüs eylemlerinden cezalandırılmasının istendiğine işaret edildi.

Gerekçeli kararda, Alparslan Arslan'ın, 26 Haziran 2006'da, savcıya verdiği ifadenin bir bölümünde sonradan reddettiği, ''...Salih Kurter'in Cumhuriyet Gazetesine yaptığı ve Danıştaya yaptığım silahlı saldırı olaylarıyla ilgisi ve Süleyman Esen açıklayacaktır...'' biçiminde, ''üstü kapalı, doğrudan bilgi içermeyen ve başka delille desteklenmeyen'' bir ifadesinin bulunduğuna işaret edildi.

Gerekçeli kararda, buna karşın, Kurter'in, suçlamaları inkar eder nitelikte, ''Saldırılardan haberim yoktur'', ''Telkin ve tavsiyede bulunmadım'' şeklindeki savunmasının aksini gösterecek, ''mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı derecede her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği sonuç ve vicdani kanısına varıldığı'' kaydedildi.
haber7



''Müslüman Müslümana cihat et demezse edepsizliktir"
20 Ekim 2009
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin sorularını cevaplandıran Arslan, tanıyıp tanımadığı sorulan bazı kişilerle ''ülkücü ve vatanını, dinini seven insanlar olması'' nedeniyle görüştüğünü söyledi.

Arslan, ''Sedat Peker'i tanıyıp tanımadığı'' yönünde bir soruya, ''İsmini duyuyordum. Kendisini Fenerbahçe'deki bir çay bahçesinde, cipin içinde otururken gördüm. Başka da görmedim. Ondan burs da almadım'' karşılığını verdi.

Süleyman Esen ile iyi bir insan olduğu için samimiyet kurduğunu ve iyi diyaloglarının olduğunu, onun türbanla ilgili görüşünü bilmediğini ve Danıştay baskınından kendisine bahsetmediğini öne süren Arslan, Hakkı Kurtuluş'un ofisinde 6 ay avukatlık stajı yaptığını dile getirdi.

Gürhan Gür ile birlikte Yeditepe Hukuk Bürosu'nu kurduklarını ve avukatlıktan elde ettiği kazançla da rahat geçinebildiğini anlatan Arslan, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği'nden (VKGB) Hüseyin Görüm, Hüseyin Nalın ve Bülent Gürkan'ı tanıdığını söyledi.

VKGB'nin özel sohbetler gerçekleşen toplantılarına katıldığını ve Nihat Gürkan ile din sohbetleri dışında kimseyle orada konuşmadığını ifade eden Arslan, hakim Özese'nin ''Kuvayi Milliye Derneği hakkında ne biliyorsunuz?'' sorusu üzerine de ''yaşam çizgisini beğendiği Fikri Karadağ'ı tanıdığını, ancak birkaç sohbetten sonra yaşayamayacağını bildiği için kendisini Hüseyin Görüm ve Hüseyin Nalın'a attığını ve oradan Fikri Karadağ dışında ofisine gidip geldiği Muzaffer Tekin'le de görüştüğünü'' söyledi.

Osman Yıldırım'ın akıllı bir adam olduğunu ve sohbet ettiklerini belirten Arslan, alacak verecek meselesi nedeniyle tanıdığı Hüseyin Görüm'ün de inandığı değerler için fedakarlıklarda bulunmuş biri olduğunu ve onunla ilk olarak Maltepe'deki bir ofiste tanıştığını anlattı. Arslan, Hüseyin Görüm'ün iş yerine gidip geldiğini, ancak onun Maltepe'deki konteynerine hiç gitmediğini, Hüseyin Görüm ile görüşmesinin, ona yardım etmesinin parayla ilgisinin olmadığını ve kendisiyle din, diyanet meseleleri üzerine konuştuğunu kaydetti.

Hakim Özese'nin sorusu üzerine Salih Kurter ile daha önceden tanışıklığının olduğunu ve haftada 2-3 gün yanına gittiğini belirten Arslan, yalnız gitmemeye çalıştığını, bütün arkadaşlarını görüşmeye çağırdığını, Süleyman Esen'in görüşmelerde genelde suskun olduğunu, Salih Kurter'in kendisine Danıştay saldırısıyla ilgili bir telkininin olmadığını ve Kurter'in kendi yörüngesinde yaşayan bir adam olduğu için o işlerle ilgilenmediğini söyledi.

Arslan, hakim Özese'nin, ''Danıştay ve Cumhuriyet baskınlarıyla ilgili Salih Kurter ve Süleyman Esen'in bir nasihati oldu mu?' sorusuna, ''Müslüman Müslümana cihat et demezse edepsizliktir. Kurter'de idrak olsa yeryüzüne çıkardı... Guantanamo'da aşk varsa, uçkurumu keserim. Kurter ile paylaşmak istedim, paylaşamadım. Salih Kurter'i koyduğum noktayı, Kurter hak etmiyor'' yanıtını verdi.

Salih Kurter'e örtülü olarak yardım etmeye çalıştığını, açıktan para vermediğini, halısının altına koyduğunu ve alışverişten aldıklarını evine bıraktığını anlatan Arslan, ''Kurter'in evinde babası İdris Şahin'e ait bir alışveriş fişinin bulunması'' yönündeki soruya ilişkin ''Bildiğim kadarıyla bir tanışıklıkları yok. Elazığ'dan market kartlarıyla aldığım bir alışverişten olabilir'' dedi.

-''KURACAĞIM DEVLETİ KAFAYA KOYMUŞTUM''-

''Osman Yıldırım ile ilk olarak 2001 veya 2002 yıllarında tanıştığını, bazı alacaklarının tahsiline onunla gittiğini, Osman Yıldırım'ın birlikte kavga edeceği güvenilir bir insan ve önemli biri olduğunu'' ifade eden Arslan, Veli Küçük ile Osman Yıldırım'ın tanışıp tanışmadıklarını hatırlamadığını ve Veli Küçük isminin ortaya atılmasının hoşuna gitmediğini söyledi. Hakim Özese tarafından emniyetteki ifadeleri hatırlatılan Arslan, şöyle konuştu:

''Ben devleti değiştireceğime inanıyordum. Belki saflık. Osman ile Bostancı sahilinde yürürken ona anlatırdım. Ama bilen insanların olması lazım. 27-28 yaşındaydım. Alparslan Arslan devleti değiştirecekti. Karadeniz'den Lazlar'ı toplayacaktım. İstanbul'da batağa batmış Kürt gençleri toplayacaktım. Kuracağım devleti kafaya koymuşum. Kafamda hepsi var ama Müslümanlaştırarak. Orduyu kurup silahları dağıtacaktım. Utanarak anlatıyorum ama kafamdaki kurgu buydu. Yukarıdan verilen görev bu, yoksa olmaz.''

-''YİNE BOMBA ATARIM''-

''Danıştay baskınına kimlerle gittiği'' sorulan Arslan, arabanın içinde Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu'na ''Danıştay'a gidelim, basalım'' diye konuştuğunu, bu kişilerin de kendisine ''tamam'', Osman Yıldırım'ın ''her şeye varım'' dediğini söyledi.

Osman Yıldırım'ın bu işte menfaatinin olmadığını, sadece Allah için yaptığını kaydeden Arslan, emniyet ifadesinde Osman Yıldırım ile Cumhuriyet baskınını konuştuğu hatırlatılınca, ''Doğru, gerçek bu. Osman Yıldırım eylemi bana sordu, planda uzlaştık. Başörtüsüne el kalktığında yine bomba atarım'' dedi.

Başka bir soru üzerine, günlük gazeteleri hemen hemen haftanın 4-5 günü takip ettiğini söyleyen Arslan, Danıştay'ın türbanı yasaklayan kararıyla ilgili haberi farklı bir yerde duyduğunu ve duyduğu zaman da kafasının infilak ettiğini belirterek, böyle bir şeyin olamayacağını düşündüğünü ve o gece evinde yatarken nasıl bir silah bulabileceğini düşündüğünü söyledi.
Sıradışı

Alparslan Arslan: 'Doğan ve Sezer'i de vuracağım'


20 Ekim 2009 Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, Danıştay baskınından sonra arabasında bulunan diğer iki tabanca ile ne yapacağı sorusuna, "Devam edeceğim, Aydın Doğan'a gideceğim. Banka sahiplerini yakalayacağım. Ahmet Necdet Sezer gibi bir problem var. Bu adamı öldüreceğim yani" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusu yapılan Alparslan Arslan, üye Hakim Hasan Hüseyin Özese'nin "Danıştayın türbanla ilgili verdiği kararı öğrendiğinizde ne yaptınız?" sorusuna, o dönemde Danıştay daire başkanı olan şimdiki Danıştay Başkanı Mustafa Birden'e yönelik "kesin öldürülmesi lazım. Roketle, tankla olur, bıçakla olmaz" karşılığını verdi.
Arslan, Özese'nin, "Danıştayın türban kararı mı önemli, Cumhuriyet gazetesindeki türbanlı domuz karikatürü mü?" şeklindeki sorusu üzerine de "Turhan Selçuk'u öpüp alnıma koyarım. Allah Selçuk'un hakkını versin" diye konuştu. Arslan, türban kararı nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletine hakaret etti.
Hakim Özese'nin ısrarla aynı yönde soru yönelterek yanıt vermesini istediği Arslan, "Ben sadece Mustafa Birden'i hedef seçtim. Bayanlar da vardı, kurşun yağdırdım" dedi.
Bu arada, tutuklu sanık Doğu Perinçek de hakimin yönlendirme şeklinde soru yönelttiğini öne sürerek, tepki gösterdi.
Alparslan'ın avukatı Oğuz Kayıran da müvekkilinin cevabını verdiğini, hakimin istediği şekilde formüle bir cevap verilmesi gerekmediğini, hakimin ısrar etmesinin uygun olmadığını iddia etti.
Hasan Hüseyin Özese de sanığı yönlendirmediğini belirterek, "Olayların nasıl olduğunun, maddi gerçeğin ortaya çıkması, adaletin tecellisi için çalışıyoruz. Bütün gayemiz budur" dedi.
Arslan, Özese'nin "Danıştaya yapılan saldırı, türbanla ilgili hukuk kararını nasıl etkileyecekti? Sen hukukçusun, bu saldırının türban kararına etkisi olacak mıydı?" şeklindeki sorularına ise "Ben Müslümanım" gibi cevaplar verdi.
Sanık Arslan, bir insanın karar nedeniyle Mustafa Birden'e dava açabileceğini, kendisinin de avukat olarak dava açabileceğini ancak bu işin iman ederek çözülmesi gerektiğini kaydetti.
Arslan, sorular üzerine, kafasındaki hedefin Mustafa Birden olduğunu belirtetek, "Birden'i yalnızca öldürüp çıkacaktım. Direkt daiereye gittim. Kalabalıktı. Sonra mermileri yağdırdım. Birden olmasaydı odadan çıkardım. Yalan söyler, 'abla ben köylüyüm' derdim, oradan ayrılırdım" dedi.
Bir başka soru üzerine de Arslan, Danıştay binasındaki kameraların çalışıp çalışmadığının umurunda olmadığını, saklanmak isteseydi bere takabileceğini anlattı.
Danıştaya keşfe gittikten sonra Birden"in evine mi, yemek yediği restorana mı gidip gitmeme konusunu düşündüğünü, Danıştay binasında alınan güvenlik tedbirleriyle ilgili bilgisinin olmadığını ifade eden Arslan, hakim Özese'nin, "Eylemi planladınız mı?" şeklindeki sorularına ise "Plan yapmadım. Öldürülmesi lazımdı. Tepki konulması lazımdı. Başörtüsü meselesini çözmem lazımdı. Yakalanacağım boyutunda değildim. 'Allah' diyorum, başka boyutta yaşıyorum" şeklinde cevap verdi.
Özese'nin, "Danıştay baskınında Glock marka tabanca kullandın. Arabanda bulunan diğer 2 tabancayla ne yapacaktın, diğer silahları neden Ankara'ya da getirdin?" soruları üzerine Alparslan Arslan, şunları söyledi:
"Devam edeceğim. Aydın Doğan'a gideceğim. Polisle çatışacağım düşüncesi aklıma hiç gelmedi. Doğan'ı öldürme düşüncem yoktu. Doğan'a roket... Düzelmezse 2, düzelmezse 10 rokete kadar. Banka sahiplerini yakalayacağım. Ya içinde ya dışında, uzaktan silahlarla. Silahları bulundurmamın anlamı bu. Silahları cihat için bulundurmuşum. Ahmet Necdet Sezer gibi bir problem var. Bu adamı çok severdim, tapardım. Sonra hac meselesi çıktı ortaya. Bu adamı öldüreceğim yani."
Arslan, tutuklu sanık Muzaffer Tekin'in bürosuna da emekli askerlerin gidip geldiğini belirterek, "İbrahim Şahin'in büroya gelip gittiği söylendi. Sempatim arttı. Korkut Eken'in gelip gitmesine sempatim artmadı. Şahin çok sevdiğim bir insan, görüşmüşlüğüm yok. Susurluk davasından dolayı medyadan tanırım" dedi.
Hakim Özese'nin, "Türkiye'de derin devlet var mı?" şeklindeki sorusunu, "Derin devlet olsa bunlar olmaz. Veli Küçük burada olmaz. Derin devlette İslam olması lazım" diye cevapladı.
Kendisinden ele geçirildiği iddia edilen "Ergenekon" belgesini nereden temin ettiği sorusu üzerine Arslan, "Fehmi Koru'yu sevmem. Taha Kıvanç olarak okuyordum. Sonra abuk subuk bir şeyler yazdı. Orhan Pamuk'u sevmiyorsan ona sahip çıkmaman lazım. Bu, Fehmi Koru'ya yakışmıyor. Türk milleti Ermenilere karşı yüzde yüz değil de yüzde 10 yanlış yaptı" dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sorulan soruya cevap vermesi gerektiğini söyledi.
"Bunları anlatmazsam yaşayamam" diyen Arslan da hasta olduğunu, akılsal problemlerinin bulunduğunu, nefes alamadığını ve sağlıklı olmayıp kendisine geri zekalı diyebileceğini kaydetti.
Arslan, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun "Hedefte Birden vardı, neden diğerlerine de ateş ettiniz?" sorusuna ise kızgın olduğunu, odaya girdiğinde sağ taraftakilere değil, sol taraftakilere ateş ettiğini, türban kararını verenlere karşı kızgınlığının hala devam ettiğini söyledi.
Haşıloğlu da "Cebinde Kur'an olan şahıs ölmüş" sorusuna da Arslan, Guantanamo cezaevindeki kişilerin de tuvalete Kur'an attıklarını söyledi.
Haşıloğlu'nun, "Türban kararında muhalif kalan kadın üyeyi de yaralamışsınız" sözlerine karşın Arslan, "Kendisinden daha sonra kalben özür diledim" dedi.
Haşıloğlu, daha sonra Arslan'ın annesinin ifadesinde, oğlu ile ilgili beyanlarını okudu.
Arslan da bu bayan ve diğer şahıslarla ilgili bir şey duymak istemediğini ifade ederek, "İnancı için kendisini feda etmeyen insanlardan uzağım. Evladı kavga etmesin diye her türlü şeye başvuran ailelerden uzağım. Eve kilitlemenin anlamı yok. Benim annemin fakirlere karşı gözü yaşarmadı. Ben böyle bir ailede yokum. İslam inancı için gönülden fedakarlık yapmayan insanlarla yaşayamam" şeklinde konuştu.
Haşıloğlu'nun, "İnançlı bir kişi olduğunuzu söyl üyorsunuz, inançlı insanları nasıl öldürdünüz?" sorusuna da Arslan, "Ben sadece öldürü rüm, zulüm etmem. Elimde imkan olsa Allah rızası için buradaki insanları yaşatmam" diyerek bağırıp, küfür etti.
Haşıloğlu'nun "gladyo" nedir sorusuna da "kılıç" şeklinde cevap veren Arslan, dünyanın hiçbir yerinde gladyo olmadığını iddia etti.
Danıştay saldırısının ardından "İdris Arslan" olarak söz ettiği babasının ve bazı avukat arkadaşlarının kendisine para yatırdığını ifade eden Arslan, istihbarat örgütleri adına da çalışmadığını kaydetti.
Arslan, Türkiye'de bomba temin etmenin çok kolay olduğunu da ifade etti.
Danıştay saldırısından bir gün önce Ankara'ya gittiğinde tutuksuz sanıklardan Süleyman Esen'i aradığını belirten Arslan, "Yorgundum. Osman Yıldırım ile olan kavgayı üzerimden atamıyordum. Esen'e, geri dönmek için Ankara'dan ayrılayım mı dedim? O da güldü, konuştuk işte" dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, "Süleyman Esen, Danıştaya saldırı yapacağını biliyor yani" sorusuna ise Arslan, "Hayır bilmiyor, yemin ederim" dedi.
Başkan Şengün'ün, Esen ile Danıştay saldırısını konuşup konuşmadığını sorması üzerine de Arslan, hasta olduğunu, konuşamayacağını kaydetti.
Duruşma, Arslan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor.

netgazete

Danıştay'a Yeni Başsavcı Seçildi
Danıştay Başsavcılığı için yapılan seçimler sonuçlandı. Danıştay Başsavcısı Yılmaz Çimen yaş haddinden emekliye ayrılmasının ardından seçimler yapıldı.
Danıştay Başsavcılığı için yapılan seçimler sonuçlandı. Danıştay Başsavcısı Yılmaz Çimen'in 25 Mayıs 2010 tarihinde yaş haddinden emekliye ayrılmasının ardından seçimler yapıldı. Adli tatilin ardından yeniden başlayan seçimler sonucunda Danıştay Genel Kurulu, 7. Daire Başkanı Turgut Candan'ı Danıştay Başsavcılığı'na seçti.

1947 yılında Ankara'da dünyaya gelen Candan, Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdi. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Candan, 1979'da Paris Uluslararası Kamu Yönetimi Enstitüsü'nü tamamladı. 27 Mart 1970 yılında Çalışma Bakanlığı iş müfettişi olarak göreve başlayan Candan, 31 Ocak 1973'te Danıştay Tetkik Hakimliği, 31 Ekim 1988'de Danıştay Savcılığı görevine atandı. Candan, 26 Mayıs 1997'de Danıştay üyeliğine, 31 Mayıs 2005'te Danıştay 7. Daire Başkanlığı'na seçildi. Fransızca bilen Candan, 2 çocuk babası. aktifhaber

Danıştay'ın Yeni Üyesi
10 Nisan 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Danıştay üyeliğine Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Arlı'yı seçti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün Danıştay üyeliğine Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı İlyas Arlı'yı seçtiği belirtildi.
aktifhaber

Gül, Danıştay Üyeliğine Aksoy'u Seçti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Danıştay üyeliğine Hamit Ümit Aksoy'u seçti.
06 Ekim 2011
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Gül'ün, Danıştay üyeliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 155'inci ve 2575 sayılı Danıştay Kanununun 8 ve 9'uncu maddeleri gereğince, Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü Hamit Ümit Aksoy'u seçtiği bildirildi.
TRT


En son Ekim tarafından Çrş Şub 27, 2013 10:39 pm tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Hzr 08, 2011 4:38 pm    Mesaj konusu: Danıştay Kararıyla... Alıntıyla Cevap Gönder

Danıştay Çocukları ve gençleri alkolden korumak için çıkarılan yönetmeliği iptal etti: Her türlü alkollü içki her yerde ve herkese satılabilecek!
25 Mays 2011
Bu konudaki NtvMsnbc'nin haberi şöyle:

Danıştay, bakkal ve marketlerdeki alkol satışının durdurulmasını iptal etti. Karara göre, gençlerin katıldığı etkinliklerde de alkol satılabilecek.

Danıştay, kamuoyunda tartışma çıkaran alkol yönetmeliğiyle ilgili iki konuda yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Danıştay 13. Dairesi, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 7 Ocak 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin, ''Hacmi 20 cl ve altında bulunan ambalajlardaki alkollü içkilerin bakkal ve marketlerde satılamayacağı'' ve ''Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinliklerde alkollü içki satılamayacağına'' ilişkin hükümlerinin yürütmesini durdurdu.
Bu düzenleme ile davalı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun hacmi 20 cl ve daha düşük hacimli olan ambalajlı ürünlerin fiyatlarının çok düşük ve ulaşılabilirliğinin kolay olması nedeniyle çocukların ve gençlerin korunmasının amaçlandığını belirttiği ifade edilen kararda, ''Bu belirtilmekte ise de ilgili Kanunda alkollü içkilerin 20 cl ve altındaki hacimde ambalajlı olarak piyasaya sunulması yasaklanmadığından, ayrıca bunun alkollü içkinin kullanımını teşvik edici ve özendirici bir yönü bulunduğu konusunda, hukuken kabul edilebilir bir gerekçeye dayanılmadığından, anılan kuralda hukuka uyarlık görülmemiştir'' denildi.
Yönetmeliğin, 24. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendindeki, ''Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekanlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz'' hükmünün de yürütmesi durduruldu.

İYİ Kİ ABD'DE BÖYLE DANIŞTAY YOK DA; BELEDİYE GENÇLERİ ALKOLİZM BATAĞINA DÜŞMEKTEN KURTARMAK İÇN ÇALIŞABİLİYOR:

ABD'de kamusal alanda alkole ceza yağmuru
7 Haziran 2011

Yaz aylarının gelmesiyle New York polisi de kamusal alanlarda ve parklarda alkollü içki içen New Yorkluların peşine düştü. Uygulamalar ise bizde olsa yer yerinden oynar.

Yaz aylarının gelmesiyle New York polisi de kamusal alanlarda ve parklarda alkollü içki içen New Yorkluların peşine düştü. Kaldırımlar, parklar dahil bütün kamusal alanlarda alkollü içki içişinin yasak olduğu şehirde her yıl on binlerce kişi bu yasağı çiğnediği için para cezasına çarptırılıyor. Bira dahil tüm alkollü içkilerin açıktan ve görünür şekilde taşınması (içilmiyorsa bile) da cezalandırılıyor. Şehirde açık alanda alkollü içki içmenin ya da şişesini açıktan taşımanın cezası 100 dolar. Suç tekrarında, cezanın türü de değişiyor.

New Yorkluların sağlığına yönelik keskin uygulamalarıyla bilinen Belediye Başkanı Michael Bloomberg, 2008 yılından beri sadece alkollü içki yasağını ihlal edenleri tespit için özel polis grupları görevlendiriyor. Bu polisler, yasağın en fazla ihlal edildiği dünyaca ünlü Central Park ve diğer kamuya açık park ve alanlarda sivil olarak dolaşarak yasağı ihlal edenleri tespit edip ceza kesiyor.

2008 yılında 137 bin 142 kişiye ceza yazılırken 2010 yılında 153 bin 303 New Yorkluya açık alanda alkol tükettikleri için polislerce ceza yazıldı.

New York’ta bakkalarda sadece bira satılmasına izin verilirken, diğer alkollü içkilerin ‘liquor store’ denilen dükkanlar dışında satışı kesinlikle yasak. Bu dükkanlar da gece yarısı ile sabah 9:00 saatleri arasında satış yapamıyor. Pazar günleri ise sadece öğle12:00 ile akşam 9:00 saatleri arasında açık olabiliyorlar. Şehirde 21 yaşından küçüklerin barlara girişi ve gençlere alkol satışı kesinlikle yasak. Bu yasağı ihlal eden sadece dükkan sahibi değil satışı yapan kasiyer de cezalandırılıyor.

New York Belediyesi alkolle savaşında son olarak geçen hafta New York Eyalet Kongresine başvurarak, genel olarak ‘alcopop’ olarak adlandırılan ve yüzde 10 civarı ve altı alkollendirilmiş Smirnoff, Hard Lemonade gibi içeceklerin de bakkalarda satışının yasaklanmasını istedi. Yasağın gelecek yıl başlaması öngörülüyor.

haber7
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HUKUKÎ HABERLER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com