EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

CD’LERE ESİR DÜŞMÜŞ BİR “YÖNETİCİ ELİT”LE NEREYE KADAR?

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Hzr 04, 2011 8:59 pm    Mesaj konusu: CD’LERE ESİR DÜŞMÜŞ BİR “YÖNETİCİ ELİT”LE NEREYE KADAR? Alıntıyla Cevap Gönder

CD’LERE ESİR DÜŞMÜŞ BİR “YÖNETİCİ ELİT”LE NEREYE KADAR?
Alihaydar Can
04.06.2011

Baykal’ın CD’sinin birinci bölümü internete düştüğünde ”AHLÂK, HUKUK, SİYASET VE BAYKAL“ başlığı altında konunun medya tarafından özenle gizlenen “ahlâkî” tarafına değinmiş ve bu CD’lerin muhtevasından ve bunların servis edilişinden daha vahimi, konunun bütün ilgili tarafları açısından tam bir ahlakî zaafı açığa vurduğunu izaha çalışmıştım (1).

Bu defa Yargıtay, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve MHP’de ortaya çıkan kaset skandalları üzerinden konunun başka bir boyutuna temas etmek istiyorum: TC’deki iflahı/ıslahı gayrıkaabil (Kurtarılması/düzeltilmesi imkânsız) çürüme...

Ortaya çıkan bu skandallar şüphesiz buzdağının görünen yüzü kadardır ve asıl büyük kütle gözlerden gizlidir.

Bunu MHP’nin millet vekili adaylığından kaset zoruyla istifa ettirilenlerden biri bakın nasıl ifşa ediyor:

[-Başbakan diyor ki, “Ancak eşle yaşanan özel hayattır”...

-Başbakan’a sormayacağız nasıl yaşayacağımızı. Bir namus bekçilikleri eksikti. Bu Meclis’te, hatta AKP sıralarında kaçamak yapmayan var mı? Güldürmeyin beni, komik olmasınlar...] (2)

“Komik olmasınlar” diyor...

“Bu Meclis'te , hatta AKP sıralarında” zina etmeyen mi var?” Diyor...

Bu ne demek?

“Bu Meclis’te” kim varsa...

Hepsinin CD’lerinin olması mümkün...

Geçelim...

İstanbul Özel yetkili Savcılığı’nca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde yürütülen ve astsubayından amirallerine kadar yüzlerce ismin adının geçtiği (ki bazı isimlerin adları ailecek geçiyor) bir soruşturmaya:

[İnanılmaz Şantaj Yöntemleri

Asker, polis ve bürokratlara tuzak kuran fuhuş çetesinin şifreli dosyaları açıldıkça, zanlıların şantaj yöntemleri de deşifre ediliyor...
Asker, polis ve bürokrat avcısı fuhuş çetesinin çalışma yöntemi deşifre edildi. Şebeke, fuhuş için aracılığa zorlanan askeri öğrencileri, 'Sonunuz Münevver gibi olur' diye tehdit etmiş.

Kısa süre önce çökertilen Kocaeli merkezli şebekenin, gizli kameralarla, Rusya'dan getirilen kadınlarla ilişkiye giren asker, bürokrat, işadamı ve polisleri kaydettiği tespit edilmişti. İ.S. adlı bir albayın evinde bulunan klasörler ise çetenin fuhuş andıcını gözler önüne sermişti. Grupla bağlantılı çalışan askeri okul öğrencilerinin evinde kurbanlara ait iç çamaşırları bulunduğu iddia edilmişti. Albayın bilgisayarında bulunan şifreli dosyalardan çok çarpıcı belgelerin çıktığı öne sürüldü.

GÖRÜNTÜSÜ VAR - YOK

İddialara göre, belgelerde YAŞ'ta terfi alması beklenen Deniz Kuvvetleri personelinin isim listesi yer aldı. Şebeke, tuzak kurulan kişilerin karşısına 'görüntüsü var-görüntüsü yok' diye notlar tutmuş. Fuhuş için kullanılan kadınlar ile fuhuşa zorlanan bazı askeri öğrencilerin neler yapması gerektiğine ilişkin rapor hazırlanmış.

'FUHUŞ NİYE YAPILMALI'

Operasyonda, 'fuhuş neden yapılmalı?' ve kız öğrencilerin fuhuşa nasıl zorlanacaklarına ilişkin 9 sayfalık bir belge de bulundu. Belgelerde çeteye çalışan erkek öğrencilerin isimlerinin karşılarına, hedef gösterilen kız öğrencilerin adları yazılmış. Fuhuş'a aracılık etmeyen öğrencilere de Münevver Karabulut cinayeti örnek gösterilerek 'Sonunuz Münevver gibi olur. Başınızı ve bacaklarınızı ayrı ayrı yerlerde bulurlar' tehdidi savrulmuş. Şebekenin, ' Geçen yılki Ş. isimli öğrencinin başına gelenleri unutmayın' diyerek tehdit ettiği bilgisi de raporda yer aldı.

KOMUTANA İHALE ŞANTAJI

Çetenin, askeri ihaleleler için de devreye girdiği belirlendi. Deniz Kuvvetleri'nin radar kamera ihalesini çetenin desteklediği firmanın kazanamadığı, grubun bu nedenle bir komutana kızıp, görüntüleriyle şantaj yaptığı iddialar arasında.

FİYAT BİÇMİŞLER

POLİSİN ele geçirdiği belgelerde 14 kız öğrencinin ve 25 subayın isminin yer aldığı iddia edildi. Bir Deniz Üs Komutanlığı'nda görevli kadın Yüzbaşı Y.E. tarafından hazırlandığı öne sürülen belgelerde öğrenciler için fiyat bile biçilmiş. Kızlar ile jigalo olarak kullanılan erkek öğrencilerin fiyatları 2 bin 500 lira olarak belirlenmiş. Ele geçirilen belgeler arasında veresiye defter notları da yer alıyor. Fuhuş için gönderilen kızların aldıkları paralar ile borçlu subaylar gibi notlar tutulmuş. ]
(3)

Yukarıdaki haber o dosyadaki durumun özetin özetinin özeti bile değil...

Teferruata girsek yıllarca sürecek kimin şeyinin kimin şeyinde olduğunun asla anlaşılamadığı Dallasvari bir dizi film olur...

Adamlar -Çok üst düzeyleri de dahil olmak üzere-, amiralinden astsubayına, genel müdüründen alt düzey memurlara kadar bir çok bürokratı belden aşağısından kıskıvrak yakalayarak Ordunun, TÜBİTAK’ın en gizli, en staratejik bilgi, belge ve projelerini ele geçirrmişler..:

Yine Ergenekon Davası dosyalarından birinin içinde 90 küsur Yargıtay hakiminin porno görüntüleri çıktı...

Düşünün 90 küsur Yargıtay hakiminin kimselerin görmesini isteemediği ahlâkdışı CD’leri ortalıkta dolanıyor...

CD’yi kapan Yargıray’a koşup istadiği kararı çıkarıyor...

Ergrnekon Davası Savcısı bunları Yargıtay Başkanı’na yolladı...

Sonra ne oldu?

Hiiiç...

O Yargıtay Başkanı bir kaç gün önce gözyaşları içinde emekli oldu..

O hakimlerse orada görev yapmaya devam ediyor: “Yüce Türk Uluısu Adına” kararlar veriyor...

Tıpkı CD’leri ortaya çıkan asker/sivil bürokratların “devlet ve millet için” canla başla “çalışmaya” devam etmeleri gibi...

Bu CD’leri ele geçirenlerin TSK’da, Yargıtay’da TBMM’de ve diğer kurum ve kuruluşlarda lehlerine çıkaramayacakları hiçbir karar, almayacakları hiçbir ihale, çalmayacakları hiçbir gizli bilgi, belge ve proje yok...

Ondan sonra “Vaaay hakim kozmik odaya nasıl girer?” ulusalcı muhabbetleri yapılıyor...

Kardeşim bu CD’lerle dost düşman, hırlı hırsız hiç kimsenin girmediği devlet odası/sırrı, bitirmediği yasadışı bir işi mi kalır ki; kafayı kozmik odaya giren hakime takıyorsunuz?..

Girmedik bir o kalmıştı oda giriversin...

Ha bir eksik, ha bir fazla...

Devlet devlet olmaktan çıkmıış...

En düzey personelinden en alt düzeryine kadar CD’lere, rüşvetlere, şantajlara teslim bayrağı çekmiş...

Bitmiş...

Batmış...

Çökmüş...

Bazıları işin nutuklarla, kuru gürültülerle kapatılıp sürdürülebileceğini zannediyor...

Bunları geçiniz...

Laiklik maskesi altında yaklaşık 80 yıldır sürdürülen kuduz bir İslâm düşmanlığı ile varılacak yer işte budur:

Gırtlağına kadar ahlâksızlık bataklığıına gömülmek...

Gömülürken de beraberinde devleti de sürüklemek...

CD’lere, rüşvetlere, şantajlara esir düşmüş, gırtlağına kadar ahlkâsızlığa gömülmüş bir “yönetici elit”le bu çürümüş yapının en ufak bir sarsıntıyla bile un ufak olup gittiğini yakında herkes görecek...

Seçim mi?

Ne seçimi?

Dipnotlar:
1-) Bkz: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?t=2709
2-) 22 Mayıs 2011 , "Evet kaçamak yaptım ama...", Balçiçek İlter'’in röportajı, Habertürk gazetesi.
3-) 17 Ağustos 2010, Akşam gazetesi.


AKP'nin ünlü ismine FETÖ'den seks şantajı!..
4 Temmuz 2017



Sebahattin Önkibar'ın Aydınlık'taki yazısından alıntı....

AKP'nin ünlü ismine FETÖ'den seks şantajı!

O ismi bütün Türkiye tanıyor.

İddiaya göre evli ve çocuklu ünlü milletvekilinin bir kadınla ilişkisi varmış ki o kadın şimdi o politikacı sayesinde THY’de (İstanbul’da) iyi bir görevdeymiş.

FETÖ, Baykal ve MHP’li milletvekillerine yaptığı gibi bu AKP’linin o kadınla sevişmesini kayda almış ve bu aralar o kasetle şantaj yapıyormuş.

FETÖ’nün o ünlü siyasetçiden istediği ise FETÖ’cülere yargı desteği.

Kaynağımın bana aktardığına göre bu isim kaset korkusu ile bu aralar sürekli Emniyet ile Adliye arasında mekik dokuyormuş ki Fetullah soruşturmasını yapan bir savcı ile nerede ise yumruk yumruğa giriyormuş.

Hadise kanıtlı olmadığı için haksızlık etmeme adına isim vermem uygun olmaz lakin haberi bana veren isim önemli biri ve ifadesine göre bu durumda olan AKP’li birkaç isim daha var...

Etiketler:
AKP FETÖ seks şantajı evli ve çocuklu ünlü milletvekili kadınla ilişkisi politikacı THY
Patronlar Dünyası

Mine Söğüt: Bize kapandı gibi gösterilen o kasetçi ve adamları muhtemelen hala ortalarda cirit atmaktadır
12/04/2017

O kaset kumpasıyla Baykal gitmedi; yerine de Kılıçdaroğlu gelmedi. O kaset kumpasıyla muhalefetin kültürü gitti; dili yozlaştı; enerjisi düştü. O yüzden o kaset kumpası bu ülkenin kaderinde çok önemli bir dönüm noktasıdır.

Çabuk tufaya geldik.

Biraz aklımız olsaydı, bu tuzağın yersizliğine ve kalleşliğine o an öfkelenirdik.

Bir insanın “hatasına” değil;

O hatayı deşifre edenlerin yöntemine ve niyetine odaklanırdık.

Ama “ahlak” bu tür tuzaklarda, en lezzetli yemdir.

Herkes düşünmeden genetik bir iştahla onu yutar.

Neticede de bugün olduğu gibi muhalefet liderine hadsiz bir moralle,

“Kasetle geldin kasetle gideceksin” diyebilen kendinden fazla emin bir politikacının hudutsuz hırslarına kurban gideriz.

Ve iktidarın karşısına dikilip;

“Yalnız o kasetçi kapandı bayım!” diyemeyiz.

Çünkü bugüne kadar yaşananlara bakar ve sezeriz;

Bize kapandı gibi gösterilen o kasetçi ve adamları muhtemelen hâlâ ortalarda cirit atmaktadır.

Ve kim bilir aklımıza gelen gelmeyen hangi politikacıları halihazırda kasetlerle parmaklarında oynatmaktadır.

yazının tamamı için: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/718833/_Yalniz_o_kasetci_kapandi_bayim__.html

Sabahattin Önkibar: İşte rehin alınan siyasetçiler!
27 Ara, 2016



Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar; Abdullah Gül, Devlet Bahçeli, Erkan Mumcu, Mehmet Ağar ile İlhan Kesici‘nin ‘rehin’ alındığını belirtti.

Önkibar’ın Aydınlık gazetesindeki köşesinde şunları yazdı:

Devlet Bahçeli: Bahçeli’nin Başkanlık olayındaki teslimiyetini, MHP’deki postunu koruma adına diye açıklayanlar olduğu gibi, görev gereği bunu yaptı yahut rehin alındı diyenler var.

AKP’deki ByLock’çu milletvekilleri: Başkanlık oylaması için rehin deniliyor.

İlhan Kesici: Tayyib’e karşı aşırı nezaketini GÖLTAŞ konusunda rehin diye açıklayanlar var.

Erkan Mumcu: Genç yaşına ve istikbal vadetmesine rağmen siyaseti noktalamasını Güvercinlik’deki turizm alanı tahsisatı hesabı korkusuna bağlayanlar var.

Mehmet Ağar: Susurluk hapsinden korktu diyenler var.

Abdullah Gül: FETÖ ile kesin ilişkisinin bilinmesinden, kardeşi Macit Gül’ün ticari işlerine kadar pek çok konuda rehin diyenler var.

ulusalkanal.com.tr

Baykal'a kaset komplosunun arka planı ortaya çıktı
09 Ocak 2015



Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmesine neden olan kaset komplosunu F-tipi istihbaratçı polislerin kurduğu ortaya çıktı. Polisler operasyonun başarısının ardından taltif bile aldı. İşte dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un cemaati anlattığı kitabı "İn"de yer alan çarpıcı bilgiler...

F-tipi örgütün eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a kurduğu kaset komplosunun arka planı ortaya çıktı.

Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, kaset komplosunun emniyetteki F-tipi istihbaratçı polisler tarafından kurulduğun açıkladı. Uzun, F-tipi polislerin çilingir Hasan Usta ile eve gizlice girerek gizli kamera yerleştirdiğini anlattı. Komploda görev 5 polis taltif verilerek ödüllendirildi.

Görüntülerin kaydedildiği eve gerçekleştirilen bir diğer operayonda ise polislerden biri ev sahibi tarafından yakalandı. Yakalanan şahıs hiç bir tutanak tutulmadan istihbarat şubesi tarafından teslim alındı ve bir başka ile görevlendirildi.

Sabri Uzun gizlice kaydedilen yatak odası görüntülerinin Deniz Baykal'a bir cemaat gazetecisi tarafından izletildiğini ifade etti.

"Bu görüntüler Deniz Baykal'a cemaatin gazeteci bir imamı tarafından sanki kendilerinin hiç ilgisi yokmuş gibi gösterildi. Bize böyle bir kaset verdiler ama yayınlamıyoruz denildi. Baykal'ın Penisilvanya'ya teşekkür etmesi bu şekilde sağlandı"

Deniz Baykal'a komplo kasedi dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a da izletildi hatta Erdoğan'ın videoyu izlerken kameraya alındı.

"Kasedi Tayyip Erdoğan'a götüren cemaatin emniyet imamlarından biri, görüntüleri bilgisayarda izletiyorlar. Bu sırada hem bilgisayarın kamerasından hem de kravat kamera ile Erdoğan videoyu izlemesini gizlice kayda alıyor ve bu görüntüleri de servis ediyorlar"

Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bazı görüntülerin internette yayınlanması üzerine genel başkanlıktan istifa etmişti. F-tipi örgütün hedef alarak tasfiye ettiği eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un açıklamları cemaat yapılanmasını anlattığı "İn" isimli kitapta yer aldı.

ulusalkanal.com.tr

CEM TOKER: "TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER ŞANTAJLARLA KÖŞEYE SIKIŞTI"
RÖPORTAJ
07 Ocak 2015

Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker, 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesine tepki göstererek, cevap verilmesi gereken soruları sıraladı.

Aktif Haber/Özel

Aktifhaber.com’un sorularını cevaplayan Cem Toker, AKP’ye oy verenlerin dahi ‘çalıyorlar ama çalışıyorlar’ düşüncesine sahip olduğunu belirterek, ülkede demokrasi ve adalete olan güvenin sarsıldığını söyledi.

Toker, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şantajlar sebebiyle köşeye sıkıştırıldığını söyledi ve ‘Almanlar diyor ki 10 sene dinledik, Amerikalılar diyor ki dinledik, Terörist diyor ki, bak benimle gizli müzakere yaptın, detaylarını açıklarım, milletvekili diyor ki, bak yolsuzluklarda senin bağlantını da açıklarım. Yani ipin ucu kaçmış durumda..’ ifadelerini kullandı.

İŞTE O AÇIKLAMALAR:

CEMİL ÇİÇEK BU SORUYA CEVAP VERSİN

Her şeyin özeti Türkiye Cumhuriyeti Devlet Protokolünün 2 numaralı ismi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in Ocak 2014’te 12 ay önce söylediği lafta gizli; ‘Anayasa’nın 138. Maddesi ölmüştür’ diyor Cemil Çiçek. Yani Türkiye’de yargı bağımsızlığı ölmüştür diyor o gün. Yasama erkinin başkanı yargı ölmüştür diyorsa, hukuk devleti olduğunu iddia eden ülkede birilerinin sorması lazım; kim öldürdü, üzerinden 12 ay geçti yargı bağımsızlığı hala ölü mü ve sen Meclis Başkanı olarak bu konuda ne yaptın? Türk yargısının imajı ortada verilen kararlarla, 17 Aralık’tan sonra hallaç pamuğu gibi atılmasıyla, HSYK yasasıyla, onunla, bununla... Onun için kimse ‘aklandık’ laflarının arkasına sığınmasın. Cemil Çiçek bu sorulara cevap verdikten sonra bakanların ‘Biz yargıda aklandık’ lafı bir değer kazanabilir.

AK PARTİ’YE OY VEREN ADAM BİLE ‘ÇALIYORLAR AMA ÇALIŞIYORLAR’ DİYOR

Aniden 2 savcı daha atandı dosya çok kalın diye, sonra soruşturmayı açan savcı o dosyadan alındı. Yine atanan kişiye kaldı. Bütün bunlar bakın kendi seçmeni bile bir partinin kendi aralarında ‘Ya evet çalıyorlar ama çalışıyorlar’ diyorsa siz neyi aklamaktan bahsediyorsunuz. Hukukun, adaletin temeli kamu vicdanıdır. Bu toplumda AK Parti’ye oy veren adam bile çalıyorlar ama çalışıyorlar diyorsa siz hala istediğiniz gibi, savcı akladı, savcı dosyayı kapattı, oymuş, buymuş bunlar zaten vicdan muhakemesinde, Türkiye’de kendi yandaşları, seçmenleri dahil hepsinin vicdanında zaten mahkum oldular. Meclis’te olanlar, yargı süreci.. Yani tarihe o şekilde geçtiler zaten. Gerisi hukuki prosedürdür. Ama kamu vicdanı rahatsızdır. Bu son kararlardan dolayı demokrasi ve adalete olan güven sarsılmıştır. Bunun telafisi çok zor olur.

ADALETSİZLİK OLAN YERE SERMAYE DE GELMEZ, CEBİMİZİ ETKİLER

Batı ülkelerinde İspanya prensesi nasıl yargılandıysa, Almanya Cumhurbaşkanı nasıl yargılandıysa, Sarkozy bile yargıç önüne nasıl çıkarıldıysa, kamu vicdanını rahatlatan tarafsız ve bağımsız bir yargı tarafından kendilerini savunma hakları da verilerek, deliller ortaya konularak bir yargılama sürecinden geçtikten sonra tabi ki biz de saygı duyarız o türlü yargılamaya. Hakikaten suçsuzlarsa suçsuzlardır. Cumhurbaşkanı’nın Başbakanken dediği gibi Muhalifler cadı avı yapmıyor ki, cadı avı değil, adalet istiyoruz sadece. Çünkü adalet ekmektir, iştir, aştır. Bu tür adaletsizlik olan yere sermaye gelmez, sermaye de kaçar. Bunlar hep cüzdanımızı etkileyecek şeyler. Yoksa bir adam çalmış, Avrupa’nın, dünyanın her ülkesinde yolsuzluk var. Almanya’da da Amerika’da da var. Mühim olan o yolsuzluğun üzerine gidebilen adalet sistemini kurabilmek mesele. O sizi gelişmiş bir demokrasi yapar.

MİLLETVEKİLİ DE ‘KONUŞURUM’ DİYOR, KANDİL’DEKİ TERÖRİST DE..

Türkiye Cumhuriyeti öyle bir konumda ki yargılanması istenen, yolsuzluğa karışmış milletvekili de Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Konuşurum’ diye tehdit ediyor, Kandil Dağı’ndaki terörist de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenleri ‘Bak konuşurum, dikkat et’ diye tehdit ediyor. Yani bu konuma gelmiş bir devlet yönetimi tehdit alıyor, şantaja açık ve taviz vermek zorunda kalıyor. Peki o bakanlar neden istifa ettiler? Kamuoyu bunu da soruyor. Suçsuzsan neden istifa ettin, Başbakan neden o istifaları kabul etti? Erdoğan Bayraktar niye herşey Başbakan’ın bilgisi çerçevesinde yapıldı dedi? Bunları uydurmuyoruz ki. Bunlara cevap gelene kadar bu iş hiçbir zaman bitmeyecek. Vicdan mahkemesinde asla beraat edemeyecekler.

ÜLKEDE İPİN UCU KAÇMIŞ DURUMDA

Türkiye Cumhuriyeti üst yönetimi bugün şantaja açık, Almanlar diyor ki '10 sene dinledik', Amerikalılar diyor ki 'Dinledik.' Terörist diyor ki, 'Bak benimle gizli müzakere yaptın detaylarını açıklarım.' Milletvekili diyor ki, 'Bak yolsuzluklarda senin bağlantını da açıklarım.' Yani ipin ucu çoktan kaçmış durumda.. Bugün ne hukuk devleti var ne demokratik bir devlet var. Kabine devleti konumuna girdik..
Aktifhaber

Etiketler: Cem Toker, Yolsuzluk ve rüşvet, AKP, PKK, Kandil, Yüce Divan

FETÖ kumpasına takılan AKP'li bakanlar kim?
7 Ekim 2017



‘FETÖ’nün kaset kumpası’ olarak bilinen soruşturmanın iddianamesindeki bir ifade, bir işadamına kurulan tuzağa bazı AKP’li bakanların da düştüğünü gösterdi.

CHP’li Deniz Baykal ile bazı MHP’li milletvekillerine kurulan ve kamuoyunda “FETÖ’nün kaset kumpası” olarak bilinen soruşturmanın iddianamesinde dönemin AKP’li bakanlarını ilgilendiren çok önemli bir ayrıntı yer alıyor. Baykal ile birlikte 24 mağdur arasında yer alan isimlerden İşadamı Yusuf Ziya Yağmur, FETÖ’nün kendisine kurduğu kumpasa ‘AKP’li bakanların takıldığını’ söyledi.
Yağmur iddianameye yansıyan ifadesinde, “Ankara’da ara sıra kullandığım işyerime o dönem (2008-2010 yılı kastediliyor) hükümette yer alan bakan düzeyinde bazı siyasilerin gelip gitmişliği vardır. İşyerimde yapılmış veya yapılmaya çalışılmış bu işlerin benden ziyade siyasi şahıslara yönelik yapıldığını değerlendiriyorum” dedi. Yağmur, savcılık ifadesinde AKP’li bakanların isimlerini “şimdilik” vermek istemediğini açıkladı. 2010 yılının Mayıs ayında, Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesine neden olan özel görüntülerin ve 2011 Mayıs ayında MHP’li bazı milletvekillerinin görüntülerinin internette yayımlanması üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma tamamlanarak düzenlenen iddianame mahkemece kabul edilmişti.
İddianamede bir numaralı şüpheli Fethullah Gülen. İki numarada ‘Kozanlı Ömer’ olarak bilinen FETÖ’nün Emniyet imamı Osman Hilmi Özdil’in yer aldığı iddianamede, aralarında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürü Lokman Kırcılı’nın da bulunduğu çok sayıda eski polis, şüpheli olarak yer aldı. İddianamede, 171 şüpheliden 151’inin Fethullahçı Terör Örgütü mensubu olduğu, 171 şüpheliden 164’ünün Emniyet istihbarat birimlerinde görev yaptığı kaydedildi. 923 sayfalık iddianamenin 121. sayfasında yer alan mağdur işadamı Yağmur’un ifadesi önemli bir ayrıntıyı gözler önüne serdi. İşte o bölüm...
Ara sıra kullandığım işyerime birileri girmiş- “Ben serbest meslek erbabıyım ve ticaret ile uğraşırım. Süleyman Biroğul’a ait 2008-2010 yılları arası kiralamış olduğum Ankara ili Çankaya ilçesi Birlik Mah. Turan Güneş Bulvarı No: x/5 sayılı adres ara sıra kullanmakta olduğum bir işyeriydi. Asıl işyerimin merkezi ise Ankara- Mebusevler’deydi. 2008 yılında işyerimde çalışan Meryem Özdemir, bir gün bana bu yere birilerinin girmiş olabileceğini söyledi, ben de kendisine nasıl anladığını sorduğumda, yerde ayak izlerinin olduğunu, bazı şeylerin yerinin değiştiğini söyledi. Bu olaydan çok kısa bir süre sonra işyerimde çalışan Meryem Hanım bana yine işyerine birilerinin girmiş olabileceğini söyledi.”
Bakanlar gelip giderdi - “Benim x/5 sayılı adreste işyeri olarak kullanmış olduğum adresime o dönem hükümette yer alan bakan düzeyinde bazı siyasilerin gelip gitmişliği vardır. Ancak bu kişilerin isimlerini şu aşamada vermek istemiyorum. İşyerimde yapılmış veya yapılmaya çalışılmış bu işlerin benden ziyade yukarıda bahsettiğim siyasi şahıslara yönelik yapıldığını değerlendiriyorum. Adresimde bu işleri yapan, yaptıran her kim veya kimler ise bunlardan davacı ve şikâyetçiyim. Bu konuda görevlilere her türlü yardım etmeye hazırım.”
Aykut Küçükkaya/Cumhuriyet
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com