EntellektuelForum

Alemdar · Tarih: Pzr May 22, 2011 10:09 pm Mesaj konusu: Nuri Bilge Ceylan

Cannes’dan Nuri Bilge Ceylan’a FIPRESCI ödülü
23 Mayıs 2014

Nuri Bilge Ceylan’ın 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştığı ‘Kış Uykusu’na FIPRESCI ödülü verildi.
Nuri Bilge Ceylan’ın 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı olarak yarışan ‘Kış Uykusu’ filmi Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu’ndan (FIPRESCI) “en iyi film” ödülünü aldı.
Filmin başrollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Melisa Sözen ve Nejat İşler gibi oyuncular rol alıyor.
FIPRESCI jürisine sinema yazarı Esin Küçüktepepınar başkanlık ediyor.
Juride Fransa’dan Jean-Michel Frodon ve Olivier Pélisson, Kanada’dan Pierre Pageau, İtalya’dan Paola Casella, Çek Cumhuriyeti’nden Tereza Brdecková, ABD ’den Alissa Simon, İngiltere’den Richard Mowe ve Almanya ’dan Frédéric Jaeger yer alıyor.
Juri Belirli Bir Bakış’ bölümünde Arjantin yapımı Lisandro Alonso filmi ‘Janjua’ya ödülü verirken, Yönetmenin 15 Günü ile Eleştirmenler Haftası’nda ise Fransa’dan Thomas Cailey’den ‘Les Combattans/Love at rhe First Fight’a ödül verdi.
Büyük ödül Altın Palmiye ise yarın belli olacak.

http://www.imctv.com.tr/2014/05/23/cannesdan-nuri-bilge-ceylana-fipresci-odulu/

Bir Zamanlar Anadolu'da, Londra'ya geldi
18 EKİM 2011
Ayça Abakan
BBC Türkçe

İlkbahar aylarında Cannes'da Büyük Ödül'ü paylaştığı günlerden beri, Nuri Bilge Ceylan tutkunlarının merakla beklediği film, Bir Zamanlar Anadolu'da dün akşam Londra Film Festivali'nde gösterildi.

Ceylan'ın filmi aslında geçtiğimiz günlerde önce medyaya tanıtılmıştı. Thames ırmağının öte yakasındaki İngiliz Film Enstitüsü (BFI) sinemasının ikinci salonu tıka basa doluydu sabahın dokuzunda.
157 Dakikalık film boyunca beyaz perdede sürüp giden öyküyü, baş döndürücü çarpıcılıktaki renkleri izlemekle kalmayıp sık sık sağıma soluma farkettirmeden göz atmaya, izleyicilerin tepkileri yakalamaya çalıştım.
Film bittiğinde medya mensupları öyle hemen fırlayıp çıkmadı salondan. Adeta izledikleri görüntüleri belleklerinde sindirmeye çalışıyor gibiydiler.

Ve bir başka film gösterimine yönelmelerinden önce, içlerinden dört eleştirmene, Nuri Bilge Ceylan sinemasına ve bu sonuncu filmine ilişkin düşüncelerini sordum.
İşte, yanıtları...

Geoff Andrew (Film eleştirmeni ve BFI Southbank Film Programı başkanı) :
Nuri Bilge Ceylan'ın tüm filmlerini izledim, hepsini de çok beğeniyorum. Özellikle uzun metrajlı filmlerini. Ceylan, bugün dünyadaki en ilginç film yönetmenlerinden biri bence. En iddialı ve en iyi yönetmenlerden biri. Bu filmde, Nuri Bilge Ceylan, hayatı, hem trajik, hem de gülünç yönleriyle ortaya koyuyor. Bütün filmlerinde komedi unsuru var aslında. Bu filmde bence en hoş olan sahnelerden biri, cesedi bulmak için toprağı kazdıkları sırada yaptıkları Clark Gable benzetmesiydi. Geçmişte kendisinin Clark Gable'a benzetildiğini anlatan savcı, ceset için de aynı şeyi söylüyor. Bu sahneyi çok eğlendirici buldum.
Ceylan'ın filmlerinin yavaş ve uzun olduğu şeklindeki eleştiriler hakkındaysa şunu söyleyelebilirim. Bu eleştiriyi pekçok yönetmenin sineması için de yapabilirsiniz ama herşeyin de Hollywood sineması gibi hızlı olması gerekmiyor. Nuri Bilge Ceylan eğer Batılı ülkelerde bu denli seviliyorsa, bu çok iyi bir yönetmen olmasından ileri geliyor. Burada da filmleri büyük beğeni topluyor. Ceylan'ın en önemli taraflarından biri, her filmle, kendisini yeni yerlere yönlenmeye zorlaması. Yıllar boyunca değişti, sanatını geliştirdi, bugün dünyanın belli başlı sinema yönetmenlerinden biri oldu. Bundan sonra da, eminim ki, kendisini zorlamaya ve biz izleyicilere meydan okumaya devam edecektir. Bir Zamanlar Anadolu'da filmiyse, birkaç defa izlemekle tadı daha fazla çıkarılan, çok zengin bir film.

Hemanth Kissoon (Film eleştirmeni) :
Ben, Bir Zamanlar Anadolu'da filmini izlerken bunun çok tipik bir Nuri Bilge Ceylan sineması olduğunu düşündüm. Teknik bakımdan mükemmel bir filmdi, sinematografi ve yönetmenlik bakımından harikaydı. Filmin ilk yarım saati gece saatlerinde, Anadolu'nun bir kırsal bölgesinde otomobil farları altında geçiyor. Olağanüstüydü ama ben filmi, öyküsü bağlamında tatminkar bulmadım. Aslında olay bir polis işlemi ama, Ceylan, konuyu diğer çalışmalarına benzer şekilde işliyor. Daha çok kahramanlarının birbirleriyle ilişkilerine ağırlık veriyor. İlginçti ama her zaman da izleyiciyi kavramıyordu bence. Festivalin ilginç filmlerinden biri, ancak, kendi açımdan, pek tatminkar değildi.
Mark Stafford (Film eleştirmeni) :
Bir Zamanlar Anadolu'da filminin, şimdiye dek izlediğim en iyi filmlerden biri olduğunu düşünüyorum. Güzel görüntüler sunan bir filmdi, özellikle gece çekimleri. Mistik, garip, harika imgeler vardı. Gündüz gözüyle bakıldığında süzülüp kaybolan, bürokratik işlemlere dönüşen imgeler... Çok etkileyici bir çalışma bence. Çok güzel görüntüler vardı. Rönesans tabloları gibiydi bazıları. İki ayrı film aslında; gecenin gizemli dünyası ve gündüzün sıradan işleri, bürokratik işlemler, bilgisayarda yazdırılan raporlar, taburenin yüksekliği, yani gündelik hayatın çöplüğü...
Filmdeki kimi sahneler, eğlendiriciydi. Dairelerinde olup bitenleri konuşuyorlar, sonra yoğurdun hangi kıvamda olması gerektiği hakkında tartışmaya girişiyorlardı. Hem gerçek, hem de insanı eğlendiren anlar vardı. Sinemadan çıkanlar katilin kim olduğu, adamın niçin ve nasıl öldürüldüğü konusunda farklı fikirler ortaya atacaktır. Aslında katilin kim olduğunu bilip bilmemek de bence çok önemli değil; durumun ne derece vahim olduğu önemli. İşlenen bu korkunç suçtan, kaç insanın ne derecede etkilenmiş olduğunu görüyorsunuz.
Maria Almendra McBride (Meksikalı TV muhabiri) :
Ben âşığım! Yalnızca Nuri Bilge Ceylan sinemasına değil, Türkiye'ye, o çok eski ve bilge uygarlığına âşığım. Filmden unutamadığım sahneye gelince. Karanlık içinde o genç kızın, muhtarın kızının çıkageldiği an beni çok etkiledi, duygulandırdı. Bir evde kadının ne kadar büyük bir rol oynadığını gösteriyordu o gürüntüler. Çok duyarlı bir üslupla anlatmış bunu Nuri Bilge Ceylan. İzlediğim filmler içinde kadının rolünü bunca duyarlı ve şefkatli bir şekilde betimleyen başka bir sahne olmadı.
Filmin montajı ve filmdeki ışıklar harikaydı. Hamam sahnesini izlerken, Malta Katedrali'ndeki Caravaggio resimlerini hatırladım. Bedeni görüntülerken kullandığı ışık tekniği, çok ilginç ve kendisine özgü. İlişkileri anlatırken kullandığı üslup herkesi etkiliyor. Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasıyla karşımızda yeni bir dünya beliriyor. Ve bugün o, bizleri ülkesinin kalbinde bir yolculuğa çıkardı.

Merve Bildirici
Cannes'te 'Anadolu' rüzgarı ve Kusturica'nın gölgesi
26 M

64. Cannes Film Festivali ...“Bir Zamanlar Anadolu” filminin yönetmeni Nuri Bilge Ceylan, ödülünü Sırp katliamını savunan Emir Kusturica'nın elinden aldı!

Trier Yerine Bir Tutam Kusturica

64. Cannes Film Festivali ödül töreni… 157 dakikalık “Bir Zamanlar Anadolu” filmi ile “yalnız ve güzel ülkesini” festivalde bir kez daha temsil eden Nuri Bilge Ceylan ve filmin oyuncularından Taner Birsel, Yılmaz Erdoğan, Ahmet Mümtaz Taylan, hınca hınç dolu ödül törenin yapıldığı salonda ilk olarak gördüğüm isimler… Jüri Başkanı Robert De Niro, en iyi ikinci filme verilen “büyük ödülün” sahiplerini açıklıyor. Biri, Fransa’da “Anadolu” rüzgarı estiren Nuri Bilge Ceylan, diğeri ise “Bisikletli Çocuk” filminin yaratıcıları Dardenne Kardeşler.

Bundan sonra ne oluyor? Ödülü verecek isim açıklanıyor ve sahneye, 1992-1995 yılları arasında Bosna-Hersek’te 300 bine yakın insanın Sırplar tarafından katledilmesinden, kadınlara tecavüz edilmesinden ve bir ulusa 3 yıl boyunca soykırım yapılmasından haz alır açıklamaları ile tanıdığımız Emir Kusturica çıkıyor. Müslüman bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, vaftiz edilmesinden sonraki adıyla Nemanja Kusturica…

Ve kaderin cilvesidir ki Nuri Bilge Ceylan ödülünü ; savaş döneminde sistematik tecavüze uğrayan kadınlara “Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz”, “500 yıl önce zaten hepimiz Sırp’tık, yeniden Sırp ve Hıristiyan olalım mesele bitsin” diyen, bu sözleri ile Bosna-Hersek’te büyük infial uyandıran Kusturica’nın elinden alıyor. – Emir Kusturica geçtiğimiz yıl jüri üyesi olarak geldiği Antalya Film Festivali’nde protesto edilmiş ve tepkiler üzerine adeta kaçarak Türkiye’den ayrılmıştı - Hakkını yemeyelim, Emir Kusturica iyi bir yönetmen ama kötü, ırkçı bir insan. Ve ödülü Ceylan’a vermek için festivalde O’nun seçilmesi ise insana hiç de masum görünmüyor.

Bu arada, Emir Kusturica’ya ödül verme onurunu bahşeden festival komitesi, aynı hoşgörüyü Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier’e göstermiyor.

Trier, festivalin başladığı günlerde Yahudi lobisini ayağa kaldıran, “Gerçekten Yahudi olmak istedim, kendimi Nazi buldum. Çünkü ailem Alman'dı. Hitler'i anlıyorum, bazı yanlış şeyler de yaptı tabii, ona biraz da sempatim var. Yahudilere karşı değilim, Yahudileri seviyorum ama çok değil çünkü İsrail bir baş belası” sözleri ile istenmeyen kişi ilan ediliyor. Festivalden adeta kovulan “Melancholia” filminin Danimarkalı yönetmeni Lars Von Trier’e yasaklanan sahneye Kusturica’yı çıkaran festival komitesi, bir çifte standardın altına da imza atmış oluyor.

Tabii Bosna-Hersek’te soykırımla yok edilmeye ve Avrupa’dan silinmeye çalışanların Müslüman olmaları, Avrupalıların islamofobi bilinçaltıyla Trier’in yanında Kusturica’yı meşru görmelerini sağlıyor. Çünkü, ölen kişilerin etnik kökeni ve dini Avrupa için büyük önem taşıyor! Tıpkı; 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilere kapılarını kapayan ve yıllarca Cezayir halkına çektirdiklerini umursamayan, sözde Ermeni soykırımı ile her fırsatta Türkiye’nin karşısına çıkan Fransa’da olduğu gibi. Lars Von Trier’i günah keçisi ilan eden Fransa’da… Yani festivalin ev sahibi Fransa’dan alınacak daha çok ders var! Fransa insan hakları konusunda tarihinde olduğu gibi bundan sonra da tüm dünyaya akıl vermeye devam edecek!

Öte yandan Trier’in bu sözleri, İsrail zulmüne karşı ancak Hitler’e atıf yaparak karşı çıkabilen Katolik Avrupa bilinçaltını da ifade ediyor.

Gerçekten İsrail kadar yıllarca yaşadıkları soykırımı, acıyı, göz yaşını kendi elleri ile dünyanın gözünde hafifleten bir ulus görülmemiştir. Artık bazı Yahudilerin bile “yeter artık” dediği Gazze’deki zulme bir türlü “dur” demeyen İsrail, tarihin tozlu raflarına “diktatör” olarak gömülen celladının üzerindeki tozları temizlediğinin ise farkında değil. İsrail zulmü ile, Avrupa’nın anti semitik bilinçaltının çifte standardı aynı madalyonun iki yüzü gibi.

Bu arada 64. Cannes Film Festivali Komitesi’nin kararını kabul ettiğini ve “istenmeyen adam olmaktan gurur duyduğunu” söyleyen Trier’in filmi ne hikmetse festivalden çıkarılmadı. En iyi kadın oyuncu ödülü ise “Meloncholia” filmindeki rolüyle Kirsten Dunst’a verildi.

Bütün bu tartışmaların ışığında, ben, 64. Cannes Film Festivali’ni politize olmuş bir festival olarak değil, Nuri Bilge Ceylan ve “Bir Zamanlar Anadolu” filminin oyuncularının Türkiye’ye yaşattığı onurla hatırlamak istiyorum.

Teşekkürler “Bir Zamanlar Anadolu”…

Kaynak: haber10

Cannes'dan Nuri Bilge Ceylan'a ödül
22 Mayıs 2011

Cannes Film Festivali'nde Türk yönetmen Nuri bilge Ceylan 'Bir Zamanlar Anadolu'da' filmiyle 'Büyük Ödül'e layık görüldü.

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, 64. Cannes Film Festivali'nde, ''Bir Zamanlar Anadolu''da filmiyle "Büyük Ödül"ü kazandı.

Yapımcılığını Zeynep Özbatur Atakan'ın üstlendiği, Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel, Muammer Uzuner, Ahmet Mümtaz Taylan'ın baş rollerde yer aldığı filmin çekimleri Keskin'de yapıldı.

Bosna Hersek ve Türkiye ortak yapımı olan ve Eurimages tarafından desteklenen film, bir doktor ve bir savcının 12 saatlik gerilimli hikayesini anlatıyor.

Görüntü yönetmenliğini Gökhan Tiryaki'nin yaptığı, 2 saat 35 dakika süren filmin senaryosunu, Ercan Kesal, Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan yazdı.

CEYLAN'IN CANNES MACERASI

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, ''Bir Zamanlar Anadolu''da filmiyle 5. kez Cannes Film Festivali'ne katıldı. Ceylan'ın Cannes Film Festivali tecrübesi, 1995 yılında başlamıştı.

Ceylan'ın, ilk kısa filmi Koza, 1995 yılında Cannes'da gösterildikten sonra, yönetmen çektiği uzun metrajlı ''Uzak'' filmiyle 2003'te ''Büyük Jüri Ödülü''nü kazandı.

Ceylan, 2006'da ''İklimler'' isimli filmiyle Cannes'da ''FIPRESCI'' ödülüne layık görüldü, son olarak 2008 yılında, ''Üç Maymun'' filmiyle festivalde en iyi yönetmen seçildi. Yönetmen Ceylan, 2009 yılında festival jürisinde yer aldı.
haber10

Ceylan'a "en iyi yönetmen" ödülü
27.02.2012

Ceylan, Jameson Dublin Uluslararası Film Festivali'nde eleştirmenlerden tam not aldı

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, İrlanda'da bu yıl 10'uncusu düzenlenen Jameson Dublin Uluslararası Film Festivali'nde (16-26 Şubat 2012) İrlandalı eleştirmenlerden tam not aldı.

Festivali izleyen Dublin Film Eleştirmenleri, İrlanda'nın en önemli uluslararası sanat etkinliğine "Bir Zamanlar Anadolu'da" filmiyle katılan Ceylan'ı, "en iyi yönetmen" ödülüne layık gördü.

http://www.yazete.com/ceylana-en-iyi-yonetmen-odulu/438300/

Etiketler
Nuri Bilge Ceylan , Yönetmen , Jameson Dublin Uluslararası Film Festivali
_________________
Bir varmış bir yokmuş...