EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

'Âhir zaman şeyhleri…'

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TASAVVUF
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Oca 05, 2011 2:24 am    Mesaj konusu: 'Âhir zaman şeyhleri…' Alıntıyla Cevap Gönder

Türk-i Türkan Pirân-ı Türkistan Hoca Ahmed Yesevi hazretleri'nden (*) Keramet gibi şiir: Ahir zaman şeyhleri



Durmaz keramet satar
Ahir zaman şeyhleri
Her gün battıkça batar,
Ahir zaman şeyhleri

Farzı geriye atar,
Nafile oruç tutar,
Dini paraya satar,
Ahir zaman şeyhleri

Beline kuşak bağlar,
Sözleri yürek dağlar
Para toplarken ağlar,
Ahir zaman şeyhleri

Ağlaması göz boyar,
Her gün ayağı kayar,
Kendini adam sayar,
Ahir zaman şeyhleri

Başına sarık sarar,
Kendine mürit arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri

Dünyaya kucak açar,
Zoru görünce kaçar,
Her yere küfür saçar,
Ahir zaman şeyhleri

Şeyhlik ulu bir iştir,
Hakka doğru gidiştir
Yaklaşılmaz ateştir,
Ahir zaman şeyhleri

Salih şeyhler nerdedir,
Kötüler her yerdedir,
Hak yoluna perdedir,
Ahir zaman şeyhleri

*Hoca Ahmed Yesevi hazretleri 1193 ( H.590) yılında vefat etmiştir. Bu şiirine okuyunca hazret'in yüzyıllar öncesinden bugünü aynada görmüş gibi anlattığını hayretle görüyoruz.

‘Âhir Zaman’ın Medyatik “Hoca”ları
5 Ocak 2011
Dr. Hayati Bice

Son zamanlarda TV kanallarında yaptıkları programlarla ülke gündemine giren medyatik figürler arasına bazı “Hoca”lar da katıldı. Aslında bu çığırı açan isim olarak kendisini “Çıplak Uyarıcı” olarak adlandıran Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü hatırlamalıyız. Doç Dr. Nihat Hatipoğlu da kendi oluşturduğu kitleye seslendiği programlarını halen de sürdürüyor.

‘Medyatik Hocalar’ arasında son dönemde en popüler olanları ise “Cübbeli” diye bilinen Ahmed Mahmud Ünlü ile “Adnan Hoca” diye bilinen Adnan Oktar.

Özellikle “Adnan Hoca” ile “Cübbeli Hoca” arasındaki polemikler TV ekranlarından internetin popüler paylaşım sitelerine, forum ortamlarına taşmış durumda. Cübbeli Hoca’nın Flash TV’deki sohbet programında dile getirdiği konulardan bazılarının (bilhassa ‘Mehdi’ konulu olanlar) kendisini hedef aldığını düşünen Adnan Hoca’nın, aradan yarım saat geçmeden çıktığı canlı yayınlarda cevap yetiştirrmeğe çalıştığı görülebiliyor. Adnan Hoca’nın topluma ulaşmakta tercih ettiği kanallar uydu üzerinden yayın yapan yerel ve bölgesel kanallar olmakla beraber son yıllarda uydu alıcısı ile TV izleyen kitlenin milyonları aşacak bir sayıya ulaşması söylenenleri yerel-bölgesel mecranın ötesinde bir alana taşıyor. Adnan Hoca’nın konuşmalarının internet altyapısı kullanılarak anında internet üzerinden yayına verilmesi erişim alanını dünya ölçeğinde genişletiyor.
[img]http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:isFxDzV_pj5pjM:http://image.haber7.com/haber/85246.jpg[/img]
Tarihe Yolculuk
Aslında “Âhir Zaman Şeyhleri kavramlaştırmasının patenti Ahmed Yesevî’ye aittir” denilse yanıltıcı olmaz. Günümüzden sekiz yüzyıl kadar önce 12. yüzyılda yaşamış olan Yesevî’nin hikmetlerinde ‘Âhir Zaman Şeyhleri’ kavramının olumsuz bir içerikle sunulduğu görülür.
“Âhir zaman şeyhlerinden söz edeyim,
İman-İslam nedir bilmeden şeyhlik edermiş

İlim öğrenmez, amel işlemez, anlamını anlamaz,

Âhiretde kara yüzlü olur imiş…” (1)

sözleriyle ‘Âhir Zaman Şeyhleri’ni sorgulayan Yesevî sözlerini daha sonra zâhirini süslese de bâtını harap olan bu ‘riyâkâr’lara getirir ve şu sözlerle kınar:

“Âhir zaman şeyhi düzeltir dış görünümünü
Zühd ve takva yoluna girmeyip bozar gönlünü
Keramet der gaflet uykusunda görünen düşlerini
Riya ile halka kendini satar dostlar…”(2)

Ahmed Yesevî Divân-ı Hikmet kitabındaki şiirlerinden birisini tamamen “Âhir Zaman Şeyhleri’ni kınamağa ayırmıştır:

Nafile oruç tutar halklara şeyhlik satar
İlmi yok âmâdan beter âhir zaman şeyhleri
Başına sarık sarar, ilmi yok neye yarar
Oku yok, boşa yay çeker âhir zaman şeyhleri
Beline kuşak dolar, özünü adam sanar
Arasat’da kalakalır âhir zaman şeyhleri
Şeyhlik yüce makamdır, Allah’a ulaştırır
Aş vermez bağrı taştır âhir zaman şeyhleri…(3)

Ahmed Yesevî’nin yüzyıllar öncesinde vurguladığı bu unsurlara biraz dikkat ettiğimizde pek çoğunun zamanımızın “medyatik” tiplerine pek de yaraşacağı görülür. İlmi olmadan hemen her konuda ahkâm kesmenin, zâhirini süslemekle itibar sahibi olacağını sanmanın örneklerini hemen hatırlayabiliriz.
***
Gelelim günümüze…

Haberturk TV’de çıktığı programların rating patlaması yapması üzerine bir “rating toplama aracı “olarak ratingler düştüğünde tekrar tekrar TV programlarına davet edildiği medya sitelerinde ileri sürülen(4) ‘Cübbeli Hoca’nın çıktığı son programlardan birisinde sohbetin, sözkonusu TV’nin Genel Yayın yönetmeni de olan programın sunucusu tarafından ısrarla ‘jetski’ kelimesi kullanılarak sulandırılma gayreti de bu rating avcılığının bir yansıması olarak kaydedildi.

Cübbeli Ahmed Hoca’nın son olarak Yılbaşı gecesi Flash TV’de yaptığı programın alternatif yılbaşı programı arayan geniş bir kitle için cankurtaran simidi olduğunu gördüm. Bu programın yayınlnamsının sabahında karşılaştığım (ve TV programlarının içeriği ve medya araçlarıyla kitlelerin yönlendirilmesi konusunda yazdığı bir kitap vesilesi ile akademik iletişim camiasının da yakından tanıdığı) bir ismin de yılbaşı gecesi bir süre bu programa takıldığını, yılbaşı gecesi TV yayınları konusunda sohbet ettiğimizde anladım. Cübbeli Ahmed Hoca’nın söz ettiği ayet ve hadisleri ezberinden aslı ve tercümesi ile vermesi bu iletişim uzmanını çok etkilemişti. Cübbeli Ahmed Hoca’nın giysilerinin de özenli bir tercih eseri olduğunu fark eden bu arkadaş ile sadece Cübbeli Hoca’nın sakalının bakımsızlığı konusunda anlaşamadık.

Sadece bu örnek bile benim için, “medyatik hocalar”ın toplumun ilgi alanına girdiğinin bir göstergesi olabilirdi. Son birkaç aydır, bu konuda benzeri daha birçok veri ile karşılaştığımı söyleyebilirim. Dolayısıyla bu tür örnekleri çoğaltmam mümkündür. Konunun topluma yansıması hakkında fikir edinmek isteyenlerin “medyatik hocalar”ın taraftarları arasında internet ortamına yansıyan tartışmalara bir göz atmaları dahi yeterli olacaktır. Bu konu sanırım yakında bazı akademik tezlere de konu olacaktır.

Bir zamanlar TRT’nin tek kanal olduğu günlerin dinî içerikli yegâne programının ‘demirbaş’ sunucusunun donuk bir ifade ile sunduğu sade suya tirit sohbetleri hatırladığımda bugünkü canlılığı ve içerik zenginliğini takdir etmemek mümkün değil… Fakat içerikten yoksun, anlamsız polemiklerin (“Mehdi ne zaman çıkacak?” “Hz. İsa gökten indi mi?” vb.) bu konularda hiçbir fikri birikimi olmayan kitlelerin önünde TV’lerde tartışılmaya başlanmasının hayra alâmet olmadığını da söylemeliyim.

Netice

Sözün sonunda Ahmed Yesevî’nin uyarılarını hatırlamakta yine de fayda olduğunu sanıyorum: İlmi olmayan ancak her konuda ahkâm kesen “âhir zaman vâizleri”ne aman dikkat edin. Siz siz olun yine de asırların ilmi birikiminden süzülüp gelmiş kitâbi bilgi ile sağlamasını yapmadan bu kulaktan dolma bilgilenme kaynaklarını ciddiye almayın…
(1) Ahmed Yesevî, Dîvân-ı Hikmet , Yayına Hazırlayan: Dr. Hayati Bice ; Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, 5. Baskı , Hikmet-147, s.308, 2009- Ankara.
(2) age, Hikmet-85, s.206.
(3) age, Hikmet-129, s.274.
(4) Bir Örnek: “Yetişşşş Cübbeli Ahmet Hoca Yetişşşş! Ratıng Elden Gidiyor, Kurtaralım!” başlıklı medya kulisi haberi. http://www.medyaradar.com/
haber10

Âhir Zaman fitneleri yangını
Mehmet Şevket EYGİ

Dünyada fitnesiz zaman olmaz. Fitne mutlaka olur ama bazen az olur, bazen çok. Ömerü'l-Fâruk hazretleri zamanında fitne azdı, Hz. Osman'ın hilafetinin ikinci yarısında çoğaldı.

Zamanımız yoğun ve genel fitneler asrıdır. Fitne yangınları her geçen gün çoğalıyor, azgınlaşıyor.

Hindistan'ın büyük İslam alimlerinden merhum Ebu'l-Hasen en-Nedvî'nin küçük bir risalesi var, adı ne kadar düşündürücü: "Öyle bir irtidat (dinden çıkış) ki, onun karşısında bir Ebu Bekir yok."

Şirk, küfür, nifak İslam'a ve Ümmet'e topyekun bir savaş açmış, nice Müslümanın bundan haberi yok, yan gelip yatıyorlar.

Dindar anne ve babanın çocukları dinsiz yetişiyor, ana baba sanki habersizdir bu fâciadan.

Eski şer'iyye (kadı) sicillerinde şöyle bir belge var: Bir kadı kendi bölgesindeki mahallelerde beş vakit namaz kılmayan bînamazların listesini çıkartmış. Liste pek uzun değil. Ya zamanımızda?.. Namaz kılanların küçük ve kısa listesini çıkartsınlar daha kolay olur.

Vicdanı olan Müslümana soruyorum: Namazın kütlevî bir şekilde terk edilmesi korkunç bir fitne ve fesat değil midir?

İtikadın bozulması da büyük fitnedir.

Kadınların büyük bir kısmının bozulması, açılıp saçılması büyük bir fitne değil de nedir?

İnsanlar çeşit çeşit şehvetlere uymuşlar... Bu da fitnedir.

Faiz/riba yayılmış... Faize fetva veren ilahiyatçılar türemiş. Ne büyük ve dehşetli bir fitne...

Büyük günahlar âşikare ve küstahça alenen işlenir olmuş...

Lüks, israf, sefahat ayyuka çıkmış...

Kibar ve körpe fahişelerin bir gecelik vizitesi 10 bin dolarmış...

Okullarda küçük çocuklar uyuşturucuya alışıyormuş...

Bazı mektep kızları kürtaj yaptırıyormuş...

Rüşvet görülmemiş boyutlarda...

Gıybet ve diğer lisan afetleri toplumu sarmış...

Bunlar hep fitnedir fitne.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kıyamet kopmadan önce fitnelerin her yeri saracağını, fitne karanlıklarının ortalığı gece gibi yapacağını, sabahleyin evinden mü'min olarak çıkacak kimsenin akşama kafir olarak döneceğini, akşam evine mü'min olarak girecek kişinin, sabaha kafir çıkacağını bildirmiştir. (Sahih-i Müslim'de)

İmanın kaybedilmesinden büyük bir fitne düşünülebilir mi?

Şirk, küfür, sapıklık, nifak gece gündüz var gücüyle çalışırken, İslam'ı ve Ümmeti savunması ve koruması gerekenler nasıl ve ne kadar çalışıyor.

Hıristiyan misyonerleri uzak ülkelerden gelerek kendi dinleri için gece gündüz çalışırken, Müslüman vazifeliler kendi öz vatanlarında, yapılması gereken ve yapabilecek imkana sahip oldukları din hizmetlerini, iman kurtarma hizmetlerini hakkıyla yapıyorlar mı?
(..)
Oh namazımı kılıyorum, orucumu tutuyorum, haccımı yaptım, arada bir umreye de gidiyorum... Müslümanlık bu kadar mı?

İslam'da şirk, küfür, nifak, dalalet yangınını söndürmek için canla başla uygun şekilde çalışmak yok mu?

İslam'da emr bi'l-maruf ve nehy 'ani'l-münker yok mu? İslam'da büyük ve küçük cihad yok mu?

Din kardeşin aç gecelerken, sen tok sabahlarsan sen iyi Müslüman olabilir misin?

Müslümanların zekatlarını öncelikle fakir ve miskin din kardeşlerine vermemeleri, böylece Ümmet içinde sosyal adaleti sağlamamaları büyük bir fitne değil midir?

Müslüman haksızlıklara, zulümlere, şirke, küfre, nifaka, cehrî fıska, fücura karşı direnmeye ve onları azaltmaya ve yenmeye çalışmaya mecbur değil midir?

Müslüman, zamanın İmam-ı Kebir'ine, Emîr'ine biat ve itaat etmek zorunda değil midir?

Fitnelere, fesatlara, küfre, nifak ve şikaka, fısk ve fücura kanıksamış vaziyetteyiz.

Müslüman o kişidir ki, onun yüreğinde küfre, nifaka, fıska, zulme karşı kutsal bir isyan ateşi yanar... (..)
Millî Gazete

AKP'de ki kavgaya Cübbeli Ahmet de dahil oldu



AKP'de giderek şiddetlenen "Reisçi " kavgasına cemaati Mekke'de kavga çıkartan Cübbeli Ahmet'de dahil oldu.

Mekke'de umreye giden taraftarları arasında öldüresiye kavga çıkan İsmailağa Cemaatinin ikiye bölünen taraflarından Kıyamder'in lideri Cüppeli  Ahmet'te AKP'de süren kavgaya dahil oldu. Kendi cemaati içerisinde çıkan çatışmanında AKY'ye destek yüzünden alevlendiği söylenen, Cübbeli Ahmet de Cem Küçük hakkında "Sabetaycı, kriptocu salak" sözleriyle olaya dahil oldu.

HERGÜN YENİ BİR İSİM EKLENİYOR

AKP'deki çatlağın referandum sonrası medyada gün yüzüne çıkmasıyla tartışmalara yeni isimler eklenmeye devam ediyor.İsmailağa tarikatının bilinen isimlerinden gerici Cübbeli Ahmet de tartışmalara dahil oldu.

SABETAYCI SALDIRISI

Cem Küçük hakkında "Sabetaycı, kripto salak" ifadelerini kullanan Cübbeli Ahmet şöyle konuştu:"Gazeteciler, yalakalar çıkmışlar milleti uyutmaya, İsrail’le iyi geçinelim, İngiltere’yle iyi geçinelim, Amerika’yla iyi geçinelim… Mahvettiler içimizden oydular ya, hala çıkmış diyor ki Mavi Marmara’dakiler manyaktı bilmem ne. Tövbe estafurullah. Kripto salak. 

ŞEHİTLERE SALAK DİYORLAR

Böyle kripto salaklar var şehitlere manyak diyen. Bunların arkasında Sabetaycılar var. FETÖ bitti diye sevinmeyelim acaba bunların arkasında kimler var.”

Umre'de çıkan cemaat kavgasının perde arkasıİsmailağa cemaati mensuplarına ait 2 ayrı kolun giderek şiddetlenen kavgası umre ziyaretinde zirve yaptı. Peki aynı cemaatin mensupları neden kavga ediyor.

İsmailağa Cemaati’ne bağlı iki farklı grup Mekke’de birbirine girdi. Uzun süredir içten içe süren kavganın artık açık bir şekilde ve giderek şiddete dayalı olarak gelişmesi üzerine tarafların olayı yargıya taşıyacakları konuşulmaya başlandı. Peki aynı cemaatin mensupları ne oldu da kavga etmeye başladı. Kavganın nedenleri hakkında taraflar net açıklama yapmazken, temelde AKP Hükumetini destekleme konusunda görüş ayrılığından çıktığı konuşuluyor. Olayın ardından yapılan açıklamalarda bu kavgaya müdahale edilmezse işin artık cinayete dönüşeceği söyleniyor.

UMRE'DE KAVGA

Umre yapmak üzere Mekke'ye giden Fatih Medreseleri üyeleri ile KIYAMDER’in kavgasında 8 kişinin yaralandığı ifade edildi. Kavga 25 Nisan akşamı, Kabe’ye bir km uzaklıktaki otel önünde gerçekleşti. Odatv’nin edindiği bilgilere göre, İsmailağa Cemaati’nin Mekke’deki kavgası sonrasında Dışişleri Bakanlığı devreye girdi ve Fatih Medreseleri isimli grup Medine’ye gönderildi.

HAVAALANINDA KARŞILAMA

Kavganın taraflarından Fatih Medreseleri üyeleri İstanbul'a döndü. Türk Hava Yolları'nın tarifeli seferiyle Medine'den İstanbul Atatürk Havalimanı'na dün saat 21.30 sıralarında gelen Fatih Medreseleri Genel Başkanı Masum Bayraktar ve üyeler dış hatlar geliş terminalinde çiçeklerle karşılandı. Karşılama sırasında kalabalık tekbir getirip, "Sizlere kalkan eller kırılsın", "Mekke müşrikleri hesap vermeli" şeklinde slogan attı. Bayraktar'ın elinden tuttuğu çocuk zor anlar yaşadı.

"ÇİRKİN BİR SALDIRIYA UĞRADIK"

Havalimanı çıkışında başı sargılı ve bir kolu askıda olan iki kişinin de katılımıyla açıklama yapan Masum Bayraktar, olayın kavga olmadığını kendilerinin saldırıya uğradığını iddia etti. Bayraktar şöyle konuştu: "Çok bereketli, güzel bir Umre geçiriyorduk. 25 Nisan Salı günü 21.30'da son derece haince, çirkin bir saldırıya uğradık. Kesinlikle kavga değil, biz saldırıya uğradık. Otelin girişinde hakaret ettiler. Asansöre gittiğimizde, 150 kişi hazırlıklı bir şekilde ellerinde bastonlarla birlikte bize saldırdı. Bastonlar arkadaşlarımın ellerine geldi. Çoğunun eli çatlak durumda. Ayrıca başlarına vurarak saldırılarına devam ettiler. Bu arada 14 yaşındaki çarşaflı kızımı da elinden yaraladılar. Şu anda 3 parmağı çatlak. 3 tane kardeşimizi yerde kanlar içinde öldü diye bıraktılar. Bu adamlar bizi katletmek üzere geldiler. Bunlar cemaati karıştırmak ve bölmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Buradan yetkililere sesleniyoruz; bu ilk defa olmadı. 2013 yılında yine kardeşlerimizi İsmailağa Camii'nin kapısında dövdüler. 2014 yılında Medine-i Münevvere'de caminin içinde bize olmayacak tehditlerde bulundular.

"OTEL LOBİSİNDE BİR ARBEDE YAŞANDI"

Fatih Medreseleri üyelerini suçlayan Kıyam-Der Başkanı Mehmet Emin Demir ise Kıyam-Der'in twitter hesabından bir açıklama yaptı. Demir, "Mekke'deki Umre kafilemiz odalarına yerleşmeye başladıkları sırada, Masum Bayraktar ile birlikte 20 kişilik grubun otele giriş yapmasıyla, otel lobisinde birkaç arkadaşımıza sözlü olarak sataşmak suretiyle taciz etmeleri ve aynı zamanda ellerindeki bastonlarla arkadaşlarımıza saldırmaları neticesinde otel lobisinde bir arbede yaşandı. Görevli ve hoca arkadaşlarımızın müdahalesiyle olayın büyümesi engellenmiştir. İstanbul'da olmama rağmen Mekke'deki otel lobisinde yaşanan hadiseyle şahsımı ilişkilendirmeye çalışmaları manidardır. Şahsımı ve hizmetiyle şeref duyduğum Kıyam-Der ailesini hedef olarak göstermektedirler. Yaşanan bu olayı başlatan taraf kendileri olmalarına rağmen, olayı çarpıtarak Kıyam-Der ailesi hakkında 'Karagümrük Çetesi', 'esrarkeşler' ve hakarete varan ifadelerle sosyal medya üzerinde bir algı operasyonu yapmaya çalışmaktadırlar" dedi.

Kaynak: Haberartıtürk

Tayfun Atay: Mesele, ‘İsmail Ağa’ cemaatinin kurucu şeyhi Mahmut Hocanın ‘miras’ına kimin konacağı!.
01/05/2017



İsmail Ağa Nakşibendi Cemaati’ne dâhil iki hasım oluşum, umre için gittikleri Mekke’de birbirine girdi. Kafa-göz dağıldı, kemikler kırıldı, kan-revan içinde kalındı.

Mesele, çok büyük ihtimalle, “İsmail Ağa” denince akla gelen aslî figür, bu cemaatin kurucu şeyhi Mahmut Hoca (Ustaosmanoğlu) artık çok yaşlı ve ağır hasta olduğundan, vefatı sonrasında onun “miras”ına kimin konacağı!.. Çünkü ortada kimilerine göre üç-beş, kimilerine göre 10-15 aday var ve kıran kırana bir iktidar, tabii aynı zamanda da (özellikle Kuran kurslarıyla bağlantılı) “rant” savaşı söz konusu.

Yeni kitabım “Parti, Cemaat, Tarikat”tan (2017) bu bağlamda bir anekdot hemen:

“İsmail Ağa denilen yer, eskiden İstanbul’da Fatih-Çarşamba merkezli küçük bir oluşumdu. Şimdi onun bir ucu Kayabaşı’nda (Başakşehir tarafında en uç nokta) diğer ucu Gebze’de; bir ucu Şile’de, diğer ucu Yalova’da. Yani İsmail Ağa, sınırı nerede başlar, nerede biter belirsiz, o yüzden de o kadar kolay elle tutulur, gözle görülür bir oluşum değil. O yüzden tabii ki Mahmut Hoca’dan sonra ne olacağı da ürkütücü bir muamma. Ne 15’i, ben daha fazla aday çıkacağı kanısındayım şeyhlik iddiası için!..”
Kaynak: Diken

Tasavvuf düşmanı "İlahiyatçılar ciltler dolusu kitaplar yazsa, şu fotoğrafın uyandırdığı tarikat karşıtı etkinin yanına bile yaklaşamaz"
03 Eylül 2017



Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Menzil Tarikatı 'şeyhi' Abdülbaki Erol’un torununun 'şatafatlı' tahta çekilen fotoğrafı hakkında, "İlahiyatçılar ciltler dolusu kitaplar yazsa, şu fotoğrafın uyandırdığı tarikat karşıtı etkinin yanına bile yaklaşamaz" dedi.

Hürriyet'te Ahmet Hakan'ın "Dünya öküzün üstünde" başlığıyla (3 Eylül 2017) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

Swarovski'ye öykünen tasarımıyla Bülent Ersoy’un pek bir gıpta edeceği bu taht misali koltukta oturan şahıs...

Menzil Tarikatı’nın Şeyhinin torunu imiş...

*

Günümüzün yozlaşmış tarikatlarına, şeyhlerine savaş açan ilahiyatçılar, ciltler dolusu kitaplar yazsalar, şu fotoğrafın uyandırdığı tarikat karşıtı etkinin yanına bile yaklaşamazlar.

Ama Haber
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TASAVVUF Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com