EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Kafkasya Kurtuluş Savaşı

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cum Şub 01, 2008 2:46 pm    Mesaj konusu: Kafkasya Kurtuluş Savaşı Alıntıyla Cevap Gönder

Şamil İĞDE'den güzel bir analiz: Çeçenistan'da Emirlik Problemi



1990’lı yılların hemen başında Cahar Dudayev, içine Çeçen kabilelerinin milli birliğinin ve milli birlik hedefinin simgesi olan 9 yıldızın dizildiği bir hilalin ortasında oturan kurt sembollü ve yeşil, kırmızı, beyaz renkli Çeçen İçkeri Cumhuriyeti bayrağının önünde bağımsızlık ilan ederken, nüfusun neredeyse %95’inin desteğini almış, halk tek yumruk olmuştu.

Nüfusun çoğunluğunu teşkil eden Çeçenlerle birlikte, sonraları Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nden ayrılan İnguşlar, Kumuklar ve Nogaylar gibi Çeçenistan’da yaşayan az sayıda diğer akraba halkların mensupları da hiç bir etnik ve ideolojik kaygı duymadan bağımsızlık bayrağı altında toplanmıştı.

Halk oylamasında, Dudayev ve bağımsızlık karşıtı oy kullanan %5’lik bir kesim ise Rus, Ermeni, Yahudi vs. gibi Çeçenistan topraklarında yaşayan çok az sayıda azınlık ve yine çok az sayıda Rusya yanlısı Çeçen nüfustu.
1991 yılında ilan edilen bağımsızlığın ardından, 1994 yılında Rusya, Çeçen topraklarını işgale yeltendiğinde, karşısında tek yumruk olmuş bir millet ve sayıca az olsa da son derece fedakar ve müthiş bir savaşma becerisi olan bir orduyla karşılaştı.

O tarihten itibaren de Çeçenistan, çok uzun ve kanlı savaşlara sahne oldu…
Bir çok suikastten kurtulan Dudayev, 1995 yılında kullandığı uydu telefonuna kilitlenen bir füze saldırısı ile şehit edilince, o günün yasaları gereği (devlet başkanı ölürse yerine seçim yapılana kadar geçici olarak başkanın yardımcısı geçiyordu) yerine geçici olarak Zelimhan Yandarbiyev geçti. Daha sonra yapılan seçimler sonucunda da, dönemin Çeçenistan Genelkurmay Başkanı ve Devlet Başkan Yardımcısı Aslan Maşadov devlet başkanı oldu…

Aslan Maşadov’da, tıpkı Dudayev gibi asker kökenli bir liderdi ve Rusya ile yaşanan savaşın en sıcak dönemlerinde uyguladığı mükemmel askeri taktiklerle, Rus ordusunu defalarca hezimete uğratmıştı. Rus ordusunun, Çeçen başkenti Caharkale’yi tam eline geçirdiğini sandığı anda, tekrar tekrar geri çekilmek zorunda kaldığı ve aylar süren meşhur Grozni-Caharkale savunmalarının planlayıcısı oydu. Ve Dudayev’den sonra üstlendiği devlet başkanlığı görevini, belki de Dudayev’den daha zor şartlarda ama mükemmel bir şekilde yerine getiriyordu.

Aslan Maşadov liderliğinde sürdürülen bağımsızlık mücadelesi sonunda ve 1996 yılında, Hasavyurt’ta bir araya gelen Çeçen ve Rus devlet adamları bir anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşmaya göre Rus ve Çeçen tarafları, hiç bir ihtilafı silah kullanarak çözmeyecekler, sorunlar sonsuza dek diyalogla ve masada çözülecekti. Buna bağımsızlık meselesi de dahildi…

İki taraf ta bu anlaşmadan memnun kalmıştı…

Savaşın mağduru ve galibi olan Çeçen halkı, bu anlaşmanın ardından ülkeyi yeni baştan imara soyunmuş, petrol kaynaklarını millileştirmiş, modern bir devlet inşası için kolları sıvamıştı…

Zelimhan Yandarbiyev’in geçici başkanlığından sonra Dudayev’in yerine geçen Aslan Maşadov, seçimlerde halkın büyük bir kesiminin oyunu alarak resmen devlet başkanı olmuştu… Ancak bu tarih, aynı zamanda Çeçenistan’da işlerin iyice karıştığı ve ileride daha da karışacağı bir dönemin de başlangıcıydı…

Savaş döneminin ele avuca sığmaz ünlü gerilla komutanları, barış antlaşmasıyla beraber tüm dünya tarafından artık meşru kabul edilen devlet başkanından, yürürlüğe giren yasalardan, yasal düzenden, ekonomik dengelerden ve devlet yapısının ideolojik renginden hoşnut kalmadılar…

Aslan Maşadov ve Çeçen Milli Meclisi, yeni kurulan devleti bir anayasa ile taçlandırmaya kalktıklarında, savaş zamanında asker arasında efsaneleşmiş bazı komutanların üstü kapalı muhalefetleriyle karşılaştılar… Savaşı bitiren komutan olarak bilinen Basayev bile Maşadov’a mesafeliydi ve aralarındaki çatlak sessiz sessiz ama giderek büyüyordu…

Onlar, ülkelerine barış zamanı da hizmet etmek yerine, savaş sırasında ülkeye gelen ve birlikte çarpıştıkları Arap asıllı bazı militan gruplar ve bu grupların liderleriyle bir araya gelerek, kendilerince “şeriat devleti” adını verdikleri bir kaos projesinin peşine düşmeyi yeğlediler… Oysa, Maşadov liderliğindeki hükümetinin yürürlüğe koyduğu yasalar zaten İslam hukukuna uygundu ve hükümet bu noktada sürekli bir faaliyet içerisindeydi.

Aslan Maşadov, savaşı bitiren komutan Basayev’e başbakanlık önererek, hem çatlakları kapatarak yerli askeri liderleri yönetime katmayı, hem de artık tehlikeli olmaya başlayan ihtilafların önünü kesmeyi düşündü…

Maşadov’un önerisini kabul ederek kısa bir süre başbakanlık görevi yapan Basayev, daha sonra istifa ederek, tıpkı daha önce yaşanan savaş sırasında defalarca yaptığı gibi birden ortadan kayboldu ve doğuya, yani Dağıstan’a doğru dağlık ve ormanlık bölgelere doğru çekilerek kendi askeri birliğini eğitmeye ve bölgede, hükümetten bağımsız askeri bir üs tahkim etmeye başladı.

1999 yılına gelindiğinde, Çeçenistan’da düzen henüz sağlanamamıştı. Çeçenistan maalesef, başına buyruk komutanların kurduğu “şeriat mahkemelerinin” sokak ortasında infazlar yaptığı, yerli ve yabancıların fidye için kaçırıldığı, Aslan Maşadov’un otoritesine karşı gizli bir savaşın yürütüldüğü bir korku devleti haline gelmişti…

Devlet Başkanı, tüm iyi niyeti ve fedakarca çabalarıyla düzeni sağlayıp, 2001 yılında Rus tarafıyla uluslararası gözlemciler nezaretinde yeniden yapılacak görüşmelere ve devlet başkanlığı seçimlerine hazırlanmaya çalışırken birden olayların seyri değişti…

Rus şehirlerinde çok şiddetli patlamalar oldu ve yüzlerce insan öldü… Aslan Maşadov patlamaları kınayıp, Çeçen Devleti adına olaylar hakkında soruşturma başlatsa da, Rusya olaylardan Basayev’i yani Çeçenleri sorumlu tuttu… Aslan Maşadov’un, Basayev’e yaptığı mahkemeye teslim olması çağrıları karşılık bulmadı ve Rus şehirlerinde peş peşe patlamalar yaşanmaya devam etti.

Bu patlamalar hakkında, Basayev olduğu kadar Rus gizli servisi FSB’de suçlanıyordu ama netice değişmiyordu. Çeçenistan’da yine savaş rüzgarları esmeye başlamıştı…

Rusya ile Çeçenistan arasında, devlet başkanları seviyesindeki anlaşmaya rağmen, Rus şehirlerinde yaşanan patlamaların zor durumda bıraktığı Çeçen halkı ve devlet adamları, sorumluluğun kendilerinde olmadığını dünyaya duyurmak için çırpınırken, bu defa, Şamil Basayev ve Hattab ismiyle tanınan Ürdün asıllı arkadaşı, yanlarındaki 300 kişilik bir güçle Dağıstan’ın bir bölgesinde konuşlanmış olan Rus askeri biriliğine doğrudan saldırdı…
Geri dönüşü olmayan bir noktaya gelinmişti…

Aslan Maşadov, Basayev ve militanlarını yargı önüne çıkarıp adalete teslim edeceğini söylese de, Rus askeri birlikleri Dağıstan’da bir operasyon yapmak yerine, yeniden ve doğrudan doğruya Çeçenistan’a saldırdı… Bu esnada, Aslan Maşadov ile birlikte yıllarca bağımsızlık mücadelesi yürüten ekibin önemli isimlerinden biri olan Ahmed Kadirov, anlaşmayı bozan ve Dağıstan’a saldıran Basayev ve ekibini anayasal suç işlemekle itham ederek, eski arkadaşlarıyla arasına çizgi çekti. Aslan Maşadov iki arada bir derede kalmıştı zira Ahmed Kadirov, aslında Şamil Basayev’den daha önemli bir isimdi.

Basayev ve militanları dağlara çekilip zaten istedikleri gerilla savaşı için mevzi aldılar. Aslan Maşadov ise bir tercih yapmak zorunda kaldı ve kendisine bağlı Çeçen askeri güçlerini toplayarak, vatanlarını savunmak için kıran kırana bir mücadeleye daha başladılar ve bir süre sonra onlar da dağlara çekilmek zorunda kaldılar…

Bu kez ilk savaşın aksine gelişmeler yaşandı. Çeçenlerin, büyük şehirlerini ele geçiren Rusya, bu kez kendi gözetiminde bir seçim düzenledi ve seçimlerden, tıpkı Aslan Maşadov gibi Cahar Dudayev’in yakın arkadaşlarından Ahmed Kadirov devlet başkanı olarak çıktı…

Ancak, Aslan Maşadov’a bağlı olan Çeçen güçleri, saldırganlıkla suçladıkları Rusya’nın denetimi ve gözetiminde yapılan seçimleri tanımadılar. Ve 2. Çeçen-Rus savaşı başlamış oldu.

Başka çaresi kalmayan Aslan Maşadov, asgari müştereklikler temelinde bir politik manevra ile, askeri sorumluluğu tamamen Basayev’e teslim ederek bir yandan karışıklığı engellemeyi düşünürken, diğer yandan Rus devleti ile temas kurarak, barışçıl ve makul bir çözüm noktasında yeniden uzlaşma sağlamaya çalıştı… Ancak Rusya, Çeçen tarafının iç karışıklığını biliyordu ve bu karışıklığı iyice derinleştirmek için, barış görüşmesi bahanesiyle bir köyde tuzağa düşürdüğü Aslan Maşadov’u şehit etti…

Aslan Maşadov’un hayatını kaybetmesi, Çeçenistan için yeni ve daha karışık bir devrin başlangıcıydı… Ve Aslan Maşadov’un yerine geçici devlet başkanı olarak, yardımcılarından, genç ve saygın bir din adamı olan Abdulhalim Sadullayev geçti…

Çeçen halkı nezdinde, din adamı kimliğiyle saygın bir kişilik olmasına rağmen, çok genç yaşta karışık bir askeri ve politik çatışmanın ortasında kalan Sadullayev’in aslında yapabileceği hiçbir şey yoktu ve bunu kendisi de biliyordu. Buna rağmen yasaların kendisine yüklediği görevini, bir devlet adamına yakışır şekilde yerine getirdi; yine bir tuzak kuruldu ve Sadullayev, Çeçenistan’ın bir yerleşim bölgesinde pusuya düşürülerek şehit edildi…
Bundan sonrası artık uçurumdu…

Sadullayev’in yerine atanan Dokko Umarov uzunca bir süre sessiz kaldı. Bu süre içerisinde, askeri birlikleri kendince yeniden şekillendirdi… Dudayev geleneği ile devam eden devlet yapısını değiştirmeye başladı… Bazı Arap militanları bölge komutanları olarak atadı…

Çeçen askeri güçleri, meşru bir devletin ordusu görüntüsünden çıkmaya, söylemleriyle de devlet ciddiyetinden uzak bir silahlı örgüte dönüştüğü izlenimi vermeye başladı… Aslında tahminler yanlış değildi; zira Çeçenistan adına savaştıklarını söyleyen güçler, 1991 yılındaki çizgiden hızla uzaklaşıp milli devlet çizgisinden çıkıyor, dolayısıyla halk desteğini de kaybederek gittikçe marjinal bir silahlı örgüte dönüşüyordu…

Ki öyle de oldu…

Sonraları emirlikçilerin lideri Şamil Basayev tarafından “Rus yanlısı” suçlamasıyla bir suikastle öldürülen Ahmet Kadirov’un yerine geçici olarak geçen Alhanov ve öldürülen Ahmed Kadirov’un oğlu Ramazan Kadirov, Rus devletiyle ilişkileri derinleştirip Çeçenistan’ı yeniden ve hızla imar ederken, dağlara çekilen gerillalarsa çıkmazdan kurtulmak için yeni kararlar aldılar…

Kararlar, 1991 yılında kurulan Çeçenistan Cumhuriyeti ve Meclisi’nin lağvedilmesi, milli marşının, sınırlarının, bayrağının ve bağımsızlık alametlerinin tümünün kaldırılması ve yerine Kafkasya Emirliği ismiyle sanal ve yeni bir devlet ilanı gibi içi boş bir takım şeylerden ibaretti…

Bu açıklama, savaşı diğer Kafkas cumhuriyetlerine yayarak, Kafkas halklarını bir çatı altında toplama niyetini ve ideolojik olarak ta Selefi-Vahhabi bir çizgiyi de ilan ediyordu…

Kafkasya Emirliği ilanıyla birlikte, Çeçenistan ve diğer bölgelerde bir dizi sabotajlar, suikastler, intihar saldırıları, Rus şehirlerinde kanlı eylemler görülse de, durum değişmedi… Halk, kendine yabancı bir devlet ve din anlayışını benimsemedi…

1991 yılından bu güne kadar yüzbinlerce Çeçen’in kanına ve canına malolmuş olan Çeçen Devleti’nin lağvedilerek, halkın benimsemediği bir görüş etrafında yeniden yapılanma çabası, Çeçen halkı nezdinde karşılık bulmadı.

Karmaşa, Kafkasya Emirliği adıyla kurulan örgütün içine kadar uzandı.
Örneğin, çatışmada vurulmadan birkaç yıl önce Dokko Umarov, Kafkasya Emirliği liderliğinden çekilerek, görevi Aslambek Vadalov’a bıraktığını duyurdu ama hemen bir kaç gün sonra kararından vazgeçti… Bunun üzerine Aslambek Vadalov ve bir kaç bölgeyi elinde tutan bazı gerilla komutanları, Dokko Umarov’un liderliğini tanımadıklarını açıkladılar… Bu iç çekişmelerin günümüze kadar sürmesi sonunda, artık emirlikçiler de dağılmaya başladılar. Şu günlerde henüz dağlarda neler olup bittiği net değil… Yalnız net olan bir şey var; Türkiye’de ve bazı Müslüman ülkelerde, gerek dini ve gerekse siyasi açıdan eğitimsiz ve sanal bir kitleyle desteklenen(!) ve yüzbinlerce Çeçen’in kanıyla üzerine ilan edilen Emirlik, en azından Çeçenistan’da bitmek üzere…

Bununla birlikte, Federasyon yanlısı Kadirov hükümeti için herhangi bir “Emirlik” tehlikesi artık yok sayılır. Ramzan Kadirov ve ekibi, Rusya’nın da yardımıyla Çeçenistan’da çok ciddi anlamda paralar harcayarak, ülkeyi adeta yeni baştan kurdu. Ramzan Kadirov, Selefi muhalefeti hatırlatan en küçük bir görüntüye bile tedbirler almakla birlikte, ilk zamanlardaki sert devlet yönetimini yavaş yavaş yumuşatmaya başladı. Kadirov, hem Türkiye’de ve hem de başka ülkelerde sığınmacı durumunda yaşamaya çalışan bir çok eski direnişçiyi ve ailelerini Çeçenistan’a dönmeleri ve normal yaşamlarını sürdürmeleri için teşvik ediyor. Dönenlere ev ve iş veriyor. Dudayev ve Maşadov döneminin direnişçi askerlerinin, sanatçılarının ve politikacılarının önemli bir kısmı şu an Kadirov’un yanında.

Öte yandan, Emirlik taraftarlarınca lağvedilen Çeçen İçkeri Cumhuriyeti’nin yetkilileri ise çeşitli ülkelerde yaşıyorlar. Onlar, Dudayev döneminde kurdukları Çeçen İçkeri Cumhuriyeti’ni “Sürgündeki Çeçen Parlamentosu” çatısı altında devam ettirmeye çalışıyorlar. Sürgündeki meclisin seçtiği Başbakan Ahmed Zakayev, zaman zaman Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti Başbakanı olarak açıklamalarda bulunuyor. Dudayev ve Maşadov dönemlerinden beri tutarlı ve sadık bir devlet adamı portresi çizen Zakayev, Çeçenler tarafından iyi tanınıp sevilse de, maalesef kendi ülkesinden uzakta yaşaması nedeniyle kamuoyu desteğinden ve politik faaliyetlerini serbestçe yürütebileceği şartlardan yoksun. O, Çeçen İçkeriya Cumhuriyeti’nin, Dokko Umarov tarafından lağvedildiği günden bu yana, Emirlik taraftarlarınca da sevilmeyen bir isim. Rusya Federasyonu’na bağlı Çeçen Cumhuriyeti’nin lideri Ramzan Kadirov, birkaç kez kendisini Çeçenistan’a dönmesi ve ülkesi için çalışması ikna etmeye çalıştı ama Zakayev bu çağrılara cevap vermedi. Zakayev, son yaptığı açıklamalarda, Ramzan Kadirov’un babası Ahmed Kadirov’un öldürülmesinden Rusya’yı sorumlu tutan açıklamalarda bulundu. Zakayev’e göre Ramzan Kadirov’un babası Ahmed Kadirov, Rusya’yla anlaşmakla birlikte, ülkesinin petrol ve doğal zenginliklerinin kendi kontrollerinin altında olmasını planlayan ileri görüşlü bir devlet adamıydı ve Rusya, onun Emirlikçiler tarafından öldürülmesine bu yüzden göz yummuştu ve bu sayede Şamil Basayev’in bombalı tuzağına düşürülmüştü.

Kısaca…

Bir kaç gerilla komutanı tarafından Çeçenistan Devleti lağvedilerek kurulduğu açıklanan Kafkasya Emirliği, bir avuç sanal taraftar dışında hiçbir Çeçen tarafından kabul edilmemişti ve bu gün artık Çeçenistan’da varlığını neredeyse tamamen bitti.

Zaten bitmemesi de imkansızdı. Çünkü ne Çeçen savaşçılar nezdinde meşruiyeti vardı ve ne de Çeçen bağımsızlık mücadelesini destekleyen Türkiye ve Azerbaycan gibi iki önemli ve akraba devletin böyle bir yapıyı destekleme istekleri.

Çeçenistan’ın, ileriki dönemlerde Federasyoncular ile İçkeriyacıların politik mücadelelerine sahne olması muhtemeldir. Ancak bu mücadele siyasi mücadele içerisinde, yabancı fikirlere ve yapılanmalara asla yer olmayacağı, Emirlik projesinin yaşadığı felaket ile net olarak görülmüştür.

KAYNAK: ADIMLAR

Ramazan Kadirov'a Suikast: Çeçenistan Cumhurbaşkanı ağır yaralı



Rus haber sitesi "Vkontakte" bugün Çeçenistan'ın Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov'un aracının MXR milisleri tarafından vurulduğunu ve Kadirov'un başından yaralandığını duyurdu. 9 Aralık 2015 Çarşamba 20:12

Olayda ağır yaralanan Kadirov'un Sklifosofski hastanesine kaldırıldığı doktor Oleg Belenkin tarafından ameliyata alındığı öğrenildi. Kadirov'un hâlihazırdaki durumu hakkında bilgi yok.
Kaynak. haberdar



Kaatil Rus Generalin Cesedi Hatay'da karaya vurdu
01 Eylül 2010
Ana Haber
Hatay'da kıyıya vuran cesedin GRU'nun iki numarası ve Türkiyede ki Çeçenlere suikast emrini veren General Yuri Ivanov olduğu ortaya çıktı

Hatay’ın Çevlik köyünde kıyıya vuran cesedin, Rus askeri istihbarat teşkilatı GRU’nun iki numarası General Yuri Ivanov olduğu ortaya çıktı. Suriye’deki Rus üssünü ziyaret için bu ülkeye giden generalin Çeçen direnişçiler tarafından İntikam amacı ile infaz edildiği iddia ediliyor.

Bir dönem tüm dünyaya korku salan Sovyet İstihbarat Teşkilatı KGB, Sovyetler’in dağılmasının ardından dış istihbarat FSB ve askeri istihbarat teşkilatı GRU ile varlığını sürdürdü. Dünyanın dört bir yanında Rusya muhalifleri, Çeçen militanlar ve rejim karşıtlarına düzenlenecek suikastlar, kontra-istihbarat eylem planları hep GRU tarafından yapıldı. Özellikle 2000 yılından sonra Türkiye, Azerbaycan, Avusturya ve Katar’da öldürülen Çeçen liderler GRU komandoları tarafından infaz edildi. Bu infazlar için emri veren ise GRU’nun Çeçenistan operasyonlarının başındaki teşkilatın iki numaralı ismi General Yuri Ivanov’du.

Boynundaki haçtan tanıdılar

52 yaşındaki Ivanov, Ağustos ayının başında Rusya’nın Suriye’nin Tartus kentinde 2011 yılında hizmete girecek olan askeri üssünde incelemelerde bulunmak üzere yanında korumalarıyla birlikte bu ülkeye gitti. Ardından Suriye istihbaratı yetkilieriyle görüşmek üzere Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da ailesiyle birlikte tatil yaptığı Lazkiye kentine gitti. Ancak burada ortadan kayboldu. 10 gün boyunca kayıp olarak aranan Rus generalin cesedi, 16 Ağustos’ta Hatay’ın Çevlik Köyü’nde kıyıya vurdu ve Türk köylüler tarafından bulundu. Ceset o kadar deforme olmuştu ki kimlik tespiti yapmak imkansızdı. Kimliğin belirlenmesini sağlayacak tek detay boynundaki haçlı kolyeydi. Dışişleri tarafından boynunda haç olduğu belirtilen bir şahsın cesedinin kıyıya vurduğu bilgisi komşu ülkelere bildirildi. Ruslar, bu cesedin kayıp generale ait olabileceği kuşkusuyla Hatay’a geldiklerinde kimlik tespiti gerçekleşti.

Yüzme ve dalışta uzmandı

Rus basınına göre Volga Nehri kıyısında doğan ve yüzme ve dalış konusunda uzman olan generalin boğulmuş olma ihtimali çok düşük. Komsomolska Pravda gazetesinin iddiasına göre Rus General infaz emrini verdiği Çeçenler tarafından kaçırılıp öldürülmüş olabilir. İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen Debka sitesine göre de Rus generalin korumalarının bilgisi olmadan tek başına denize girip boğulma ihtimali çok düşük. Yüzerken boğulmuş olsa bile korumalarının bu durumu fark edip cesedini mutlaka denizden çıkarmış olması gerekirdi. Korumaların deniz kenarında baygın halde bulunduğuna yönelik iddialar da Çeçenler tarafından intikam suikastı iddiasını güçlendiriyor.

Kommersant gazetesinin haberine göre Rus halkının sadece yüzde 22’si Rus generalin bir kaza sonucu öldüğüne inanıyor.

ESRARENGİZ ÖLÜM

Suriye’deki Lazkiye Plajı Ağustos’ta tatilcilerin uğrak yeri olduğu için bir boğulma vakasının gözlerden uzak gerçekleşmesinin pek mümkün olmadığı iddia ediliyor.

EMRİYLE TÜRKİYE’DE 3 ÇEÇEN LİDERİ İNFAZ EDİLMİŞTİ

GRU tarafından dünya çapında Çeçen militanların lider kadrosuna yönelik düzenlenen suikast eylemleri 2000’li yılların başında hız kazandı. 2001-2009 yılları arasında 9 Çeçen Direniş komutanı elit GRU komandoları tarafından suikasta uğradı.

1- Magomed Kariyev: 22 Mayıs 2001 Azerbaycan
2- Hızır Talhadov: 11 Kasım 2002 Azerbaycan
3- Vaha İbrahimov: 7 Eylül 2003 Azerbaycan
4- Zelimhan Yandarbayev: 13 Şubat 2004 Katar
5- Gazi Edilsultanov: 6 Eylül 2008 Türkiye
6- İslam Canibekov: 9 Aralık 2008 Türkiye
7- Umar İsrailov: 13 Ocak 2009 Avusturya
8- Ali Osaev: 26 Ocak 2009 Türkiye

FSB’DEN 7 KAT FAZLA AJAN GRU’DA ÇALIŞIYOR

Rusya ordusuna bağlı olarak faaliyet gösteren GRU 1927 yılında dönemin Sovyet lideri Joseph Stalin tarafından kuruldu. Amacı yurt dışına kaçan SSCB muhaliflerini ortadan kaldırmaktı. Örgüt Lev Troçki’yi 5 milyon dolara mal olan kovalamaca sonunda öldürmeyi başardı. 10 yıl önceki verilere göre GRU bünyesinde 25 bin ajan çalışıyor.

*Rus Askeri İstihbaratı GRU Rusya’nın en büyük casus teşkilatı... Ajan sayısı Rus Dış İstihbaratı FSB’den 7 kat daha fazla.

*Rus casus uyduları GRU’nun kontrolünde.

*Çeçenistan Dağıstan gibi bölgelerdeki sınırötesi suikast operasyonları GRU’ya bağlı elit komando ajanlar tarafından gerçekleştriliyor.

*Türkiye’de infaz edilen Çeçen liderlerin de GRU ajanları tarafından öldürüldüğü sanılıyor.

‘Suriye’de güçlü bir Çeçen diasporası var’

Kafkas Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı Mehdi Nüzhet Çetinbaş: "Hatay’da cesedi bulunan Rus ajanının durumunu çok net bir konu değil. Olayın Suriye’de yaşanmış olması dikkatlari çekiyor. Bu durumda Suriye’nin önemi şu. Suriye’de çok güçlü bir Çeçen diasporası var. Ceylanpınar’ın karşısına düşen Kamışpınar bölgesinde Çeçenler oldukça yoğun. 100-150 bin civarında bir nüfus var. Suriye’deki Çerkezler çok teşkilatlı ve örgütlü, aynı zamanda da çok güçlü. Suriye’deki Çerkezler arasında Rusya çok eski zamandan beri irtibatlı. Komünizm zamanında bir tek Suriye Çerkezleri Rusya ile irtibat kurabiliyordu. Rusya buradan birçok Çeçen genci alarak Rusya’da komünist okullarında yetiştirdi ve tekrar Suriye’ye göndererek kullanmaya başladı. Komünist rejiminin yıkılmasından sonra ise Suriye Çeçenlerinde Rus aleyhtarı bir görüş oluştu. Suriye’deki Çeçenler arasında dini değerlerine sıkı sıkıya bağlı ve bu bağlılığın gerektirdiği şekilde Çeçenistan’ın mücadelesini destekleyen önemli isimler var. Bir isim telaffuz etmek mümkün değil ama bu Rus ajanın öldürülmesinde bu isilerin rolü olmuş olabilir. Bir görüşme için çağırılıp tuzağa düşürülmüş olabilir. Son derece teşkilatlı Çerkez Derneği var. Son derece etkilidir, çok teşkilatlı ve örgütlüdür, o örgütlü yapının içerisinde birtakım sıkıntılar var.”

İşte 17 Yaşındaki Şehadet Eylemcisi
02 Nisan 2010
Moskova metrosuna yönelik şehadet eylemleriniı düzenleyen 'kara dullardan' biri olan kadın şehadet eylemcisinin kimliği açıklandı ve fotoğrafları yayınlandı

Rusya'nın güneyindeki güvenlik kaynakları BBC'ye 17 yaşındaki Dağıstanlı Dzhennet Abdurakhmanova hakkında Moskova polisini bilgilendirdiklerini doğruladı.

Abdurakhmanova'nın elinde bir tabancayla tek başına peçeli ve yine elinde silah tutan kocasıyla birlikte çekilmiş fotoğraflarını yayınladı

Abdurakhmanova'nın önde gelen bir militan olan Umalat Magomedov ile evli olduğu ve Magomedov'un geçen yıl sonunda Rus güvenlik güçlerinin operasyonu sırasında şehid olduğu belirtildi.

Kommersant gazetesinde yayınlanan işehadet eylemcilerinin cesetlerinin fotoğraflarından birindeki kadının Abdurakhmanova'ya benzerliği de dikkat çekiyor ve Abdurakhmanova'nın söz konusu eylemci olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söylüyor.

Polis, Abdurakhmanova ve Kizliyar bölgesinden olduğu belirtilen diğer kadın militanın Dağıstan'dan otobüsle Moskova'ya geldiğini söyledi. Çarşamba günü Kizliyar'daki iki intihar saldırısında dokuzu polis, 12 kişi öldü.

Metroya yönelik pazartesi günkü saldırılarda 39 kişi ölmüş, 70'ten fazla kişi yaralanmıştı. Yaralıların bazılarının hastanedeki tedavileri sürüyor. Çeçen lider Doku Umarov, saldırıların sorumluluğunu üstlenmişti.
haber101

Moskova saldırılarını Çeçen lider Umarov üstlendi
31 Mart 2010

Rusya'nın başkenti Moskova'da iki ayrı metro istasyonuna yönelik intihar saldırıları ayrılıkçı Çeçen lider Doku Umarov üstlendi. 'Kafkas Emiri' olarak da tanınan Umarov saldırıları bizzat kendisinin emrettiğini ve Rusya'ya yönelik saldırılarının da devam edeceği tehdidinde bulundu.

Çeçen militan gruplara yakınlığı ile bilinen Kavkazcenter.com internet sitesinde saldırı günü kayda alındığı belirtilen Umarov'a ait görüntü yayınlandı. Moskova metrosunda gerçekleşen saldırıların, Kafkaslar'da Rus güvenlik güçlerinin sivilleri öldürmelerinin karşılığı olduğunu kaydeden Umarov, "11 Şubat'ta Rusya istihbarat birimi FSB Çeçenistan'ın Aştam kasabasında fakir insanları öldürdü. Biz ise pek fakir olmayan insanlara saldırdık. Çünkü saldırıları Moskova'da gerçekleştirdik. Beni bu eylemlerden dolayı suçlayan veya eleştirecek olan herkese sadece gülerim." dedi.

11 Şubat tarihinde gerçekleşen katliamdan dolayı kimseden suçlama duymadığını kaydeden Umarov, "Tüm Rusya'lılara garanti veriyorum saldırılar devam edecek ve sizin topraklarınızda devam edecek. Rusya'lılar size söz veriyorum, artık bu saldırıları televizyonda izlemeyeceksiniz. Sokağınıza kadar gelecek bu saldırılar. Bunu yaşamınızda ve vücudunuzda hissedeceksiniz. Çünkü bu zamana kadar Kafkasya'daki sorunlara karşı hep sessiz kaldınız." şeklinde konuştu.
habertürk

MOSKOVA METROSUNDA PATLAMA: EN AZ 45 ÖLÜ
29 Mart 2010
Rusya'nın başkenti Moskova'daki metro istasyonunda meydana gelen üç patlamada en az 45 kişi öldü, en az 60 kişi yaralandı.
haber101

Patlayan Rus santralinde ölü sayısı 47 oldu
21 Ağustos 2009
Rusya'nın Sibirya bölgesindeki Sayano-Suşenskaya hidroelektrik santrali kazası faciaya dönüşüyor.

Ölü sayısı resmen 47 olarak açıklanırken, kayıp 28 kişinin de ölmüş olma ihtimalinin yüksek olduğu değerlendiriliyor.

Ria Novosti Haber Ajansı'na açıklamada bulunan olağanüstü hal bölge yetkilisi 19 ayrı cesedin daha gün içinde bulunduğunu, toplam ölü sayısının 47'e ulaştığını belirtti. Türbün bölgesinde sular boşaltılmaya devam ederken, herhangi bir işçinin canlı kalma ihtimalinin mümkün olmadığı belirtiliyor.

Rusya Başbakanı Vladimir Putin de gün içinde kaza bölgesinde incelemelerde bulundu. Rusya Başbakanı, kazada kaybolan ya da ölenlerin ailelerine 1 milyon ruble (31 bin dolar) ödeme yapılacağını kaydetti. Kazada kayıpların da ölü olarak düşünülmesi gerektiğini ifade eden Putin, "Bu konuda belirsizlik olduğunu ifade etmeye gerek yok. Ölü ve kayıp işçilerin ailelerine aynı şekilde 1 milyon ruble yardım yapılması gerekiyor. Bu bizim için büyük trajedi. Demiri yerine koyabiliriz. Ancak, insanı geri alamayacağız." dedi.

Bu arada yaşanan trajedinin ardından Rus kamuoyunda Sovyet döneminden kalma altyapı ve diğer binalarla ilgili de tartışma başladı. Putin, Rusya'nın tüm yol, baraj ve köprü gibi temel alt yapılarının gözden geçirilmesini istedi. Kazanın teknik arıza nedeni ile çıkma ihtimali üzerinde durulurken, Çeçen ayrılıkçıların sabotaj düzenledikleri ile ilgili iddianın gerçek dışı olduğu ifade ediliyor.

Santralin işletmecisi RusHydro firması ise iki yıl içinde onarım çalışmalarının ancak tamamlanabileceğini açıkladı. Rusya Enerji Bakanı Sergey Şmatko da onarım çalışmalarının 1,2 milyar dolara mal olacağını belirtti.

Bölgede bulunan fabrikalar enerji olmadığı için durma noktasına gelirken, Putin, santralin onarımı için 6 haftalık süre tanıdı.
haber7

Çeçenlerden santrali uçurdukları iddiası
21 Ağustos 2009
Çeçen militanlar, Sibirya'nın Hakasya bölgesinde bulunan, Rusya'nın en büyük hidroelektrik santralinde meydana gelen kazayla ilgili olarak barajı kendilerinin uçurduğunu iddia etti.

Bir internet sitesine Şehitler Taburu imzasıyla gönderilen mektupta, 17 Ağustosta Sayano-Şuşenskaya hidroelektrik santraline zaman ayarlı bombayla saldırı düzenlendiği, patlamanın tahminlerinden çok daha büyük yıkıma yol açtığı savunuldu.

Mektupta ayrıca, isyancı Çeçen lider Doku Umarov'un, Rusya'ya karşı "ekonomik savaşı" güçlendirme kararı aldığı belirtildi.

Açıklamada, petrol ve doğal gaz boru hatlarına, santrallere, elektrik hatlarına odaklanacak saldırılar için Rusya'ya bir grup savaşçı gönderildiği de öne sürüldü.
haber7

Grozni'de patlama: 4 polis öldü
21 Ağustos 2009
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de bu sabah düzenlenen intihar saldırılarında, bisikletli iki intihar eylemcisinin iki ayrı noktada kendilerini havaya uçurdukları belirtildi. Saldırılar sırasında 4 polis hayatını kaybetti.

Çeçenistan İçişleri Bakanı Ruslan Alkhanov, gazetecilere olayla ilgili ayrıntılı bilgileri verirken, intihar eylemcilerinden birinin bir polis aracından 4 metre uzaklıkta üzerindeki bombaları patlattığını, bu olayda 2 polisin öldüğünü söyledi.

İkinci saldırıda yine 2 polisin öldüğünü, 1 kişinin yaralandığını belirten Alkhanov, her iki intihar eylemcisinin de bisiklet kullandığını açıkladı.

Saldırı düzenlenen yerlerden birinde patlamanın ardından bisiklet ve otomobil parçaları ile kan ve ceset parçaları görülürken, polis diğer saldırı bölgesini kontrol altına alarak gazetecilerin yaklaşmasını engelledi.

İntihar eyleminde bisiklet kullanılmasının, bomba yüklü otomobil ya da kamyonlarla intihar saldırıları düzenlenen Kuzey Kafkaslar'da militanların taktik değişikliği olabileceği yorumları yapılıyor.

Grozni'de geçen ay da kent merkezindeki bir konser salonu yakınında bir intihar eylemcisi üzerindeki patlayıcıları infilak ettirmiş, olayda 5 kişi yaşamını yitirmişti.

Çeçenistan'ın komşusu İnguş Cumhuriyeti'nde de pazar günü bir karakola düzenlenen saldırıda 25 kişi ölmüş, 160 kişi yaralanmıştı
haber7

İNGUŞETYA'DA BÜYÜK EYLEM!
17 Ağustos 2009

Rusya'nın İnguş Cumhuriyeti'nde emniyet müdürlüğü binasına bombalı saldırı düzenlendi. Bina yıkıldı, parçaları yüzlerce metre uzaklara saçıldı, 19 kişi öldü.

Rusya'ya bağlı İnguşetya Cumhuriyetinin başkenti Nazran'da polis binasına yapılan bombalı saldırıda ölü sayısının 19'a yükseldiği bildirildi.

Ölenler arasında polisler ve sivil vatandaşların olduğu belirtildi. Saldırı sonucu 57 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Saldırının bomba yüklü araçla yapıldığı ifade edildi.

Ria Novosti ajansının haberine göre, Nazran Emniyet Müdürlüğüne yapılan intihar saldırısında 19 kişinin ölmesi ve 9'u çocuk 70 kişinin yaralanması nedeniyle İnguş Cumhuriyeti'nde 3 günlük yas ilan edildi.

İÇTİMA SIRASINDA VURDULAR

Emniyet müdürlüğüne sabah içtimasının yapıldığı sırada, yerel saatle 09.00'da düzenlenen saldırıyla bina tamamen yıkıldı ve parçaları yüzlerce metre uzaklara saçıldı. Çevredeki binaların hasar gördüğü ve 20'den fazla otomobilin yandığı patlamada kullanılan patlayıcının türü ve miktarı henüz belirlenemedi.

RUS YANLISI OLAN İNGUŞETYA LİDERİ: "BENİM İÇİN ÖLÜM FERMANINI UMAROV VERDİ"

Daha önce suikast saldırısı sonucu ağır yaralanan ve geçtiğimiz günlerde iyileşerek görevinin başına dönen İnguşetya Cumhurbaşkanı Evkurov, kendisine yönelik silahlı saldırının arkasında ayrılıkçı Çeçen lider Doku Umarov'un olduğunu belirtti. Rus Russkaya Slujba Novostey radyosuna konuşan Evkurov, "Benim için ölüm fermanını Umarov verdi. Yakında hepsini yakalayacağız." diye konuştu.
ANADOLU HABER

Çeçenler ayı fotoğrafı taşıdı: Putin Türkiye'den defol



06 Ağustos 2009 İnsani Müdafaa ve Kardeşlik Derneği (İMKAN-DER) üyeleri, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in Türkiye ziyaretini protesto etti.
İMKAN-DER üyesi yaklaşık 40 kişilik grup Taksim'de toplandı. Göstericiler, ayı fotoğrafının üzerine yapıştırdıkları Putin'in resimleri ile "Putin Türkiye'den defol" yazılı pankart taşıdı. Çeçenistan'da Ruslara karşı savaşmış komutan İmran Abdülazimov da eyleme katılarak destek verdi. Açıklama yapan Abdülazimov'un konuşmalarını kızı Milana Vitaliyeva tercüme etti. Abdülazimov, "Çeçenistan savaşı bitti sanılıyor. Ama öyle bir şey söz konusu değil. Putin baş düşmanımız. Çeçenistan'da 250 bin kişiyi öldürdü.
Bunların 40 bini çocuktu. Bunu yapan kişi ile nasıl bir iş ilişkisi kurarsınız, buna nasıl insan dersiniz" dedi.
İSRA Kültür Merkezi Başkanı Nurettin Şirin, Putin'in Çeçenistan'da yüzbinlerce kişiyi katlettiğini ifade ederek, "Ey katil, soykırımcı Putin Türkiye'den defol" diye konuştu.
Yapılan basın açıklamasında ise, "Çeçenistan'daki savaşta ölenlerin katili Putin'dir. Hiçbir şekilde Putin ile iş yapılmamalı. Aynı zamanda Türkiye'de öldürülen Çeçen komutanların katili belli" denildi. netgazete

Çeçenistan'da şehadet eylemi
26 Temmuz 2009
Çeçenistan'da düzenlenen şehadet eyleminde ve 3 polisin 5 kişinin öldüğü az 20 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Tass ajansının haberine göre Olağanüstü Haller Bakanlığından yapılan açıklamada, şehadet eylemcisinin, başkent Grozni'de gençlik festivalinin yapıldığı bir konser salonuna girmek istediği, ancak polis tarafından engellendiği belirtildi.

Çeçenler 6 Rus generali infaz etti
04 Temmuz 2009
Suikastçı Rus birliklerine karşı intikam yemini eden Çeçen savaşçılar, aynı gün, üç ayrı çeçen şehrinde 3'ü general, 6 Rus subayını öldürdü. Çıkan çatışmalarda Rus ordusundan 11 asker de ağır yaralandı.

Kafkaslarda son haftalarda Rus birlikleriyle Çeçen kuvvetler arasında yaşanan çatışmalar giderek tırmanıyor. Askeri ve siyasi üst düzey Çeçen temsilcilerin çeşitli ülkelerde öldürülmesiyle başlayan gerilim kendi merkezine, Kafkaslara taşınmaya başladı. Bir yıl içerisinde Avusturya'da 1, Türkiye'de 3 ve son olarak da Dubai'de 1 çeçen komutanın ve siyasetçinin suikasta kurban gitmesi, Çeçenlerin Ruslara karşı atağa geçmelerine yol açtı. Çeçen direnişçilerin lideri Kafkas İmarat Emiri Dokko Umarov'un ordusu Çeçenistan'nın Şali, Urus ve Martan şehirlerinde 3'ü general düzeyinde olmak üzere, 6 Rus subayını düzenledikleri saldırılarla öldürdü. Rus haber kaynaklarının da doğruladığı bilgilere göre çatışmalarda 11 de ağır yaralı var.

Çeçen savaşçılar Mayıs ayında Dağıstan'nın İçişleri Bakanı Adilgiray Magomedtagirov'u öldürdükten iki hafta sonra İnguşetya Cumhurbaşkanı Yunusbek Yevkurov'un araç konvoyuna bombalı saldırı düzenleyerek çok sayıda kişinin ölmesine, Rusların tarafında olan Yevkurov'un da yaralanmasına neden olmuşlardı. Rus haber kaynaklarının da doğruladığı önceki günkü saldırı ise, Ruslar tarafından kuşatılan Çeçenistan'nın Şali, Urus ve Martan şehirlerinde gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz haftalarda Dağıstan ve İnguşetya'daki saldırılarla düşmanlarına meydan okuyan Çeçenler işgalci Ruslara karşı operasyonlarını genişletti. Çeçen direnişçilerin lideri Kafkas İmarat Emiri Dokko Umarov'un ordusu "Bu yıl bizim Ruslara ve düşmanlarımıza karşı taarruz yılımız olacak" dedi.
Yeni Şafak

İnguşetya'da bakan aracına saldırı: 2 ölü
17 Temmuz 2009
Haziran ayında İnguşetya Cumhurbaşkanı Yunus-Bek Evkurov'un aracına düzenlenen intihar saldırısının ardından, önceki gün de Çeçenistan'da insan hakları ile ilgili çalışmada bulunan Natalya Estemirova kaçırılarak infaz edildi. Bugün sabah saatlerinde de İnguşetya Spor ve Gençlik Bakanı Ruslan Balayev'in aracına silahlı saldırı düzenlendi.
Sabah saatlerinde Balayev'in öldüğü ile ilgili çıkan haberler yalanlanırken, araçta bakanın bulunmadığı, ancak araçta bulunan iki kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. İlk açıklama Rusya Başsavcılığı Soruşturma Komisyonu Sözcüsü Vladimir Markin'den geldi. İnterfaks'a açıklama yapan Markin, "Araştırmalar İnguşetya Spor ve Gençlik Bakanı Ruslan Balayev'in arabada olmadığını ortaya çıkardı. Araçta bulunan iki kişi hayatını kaybetti. Olayla ilgili inceleme başlatıldı." dedi.

İnguşetya Savcısı Yuri Turıgin ise, İnterfaks'a yaptığı açıklamada, silahlı saldırı sonucunda şoför Musa Haçkiyev'in hayatını kaybettiğini belirtti. Turıgin, "Arabada bulunan diğer yolcu ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı." diye konuştu. Daha sonra hastaneye kaldırılan şahsın da hayatını kaybettiği belirtildi.

Geçitiğimiz Haziran ayında İnguşetiya Cumhurbaşkanı Yunus-Bek Evkurov'a da suikast düzenlenmişti. İnguşetiya Cumhurbaşkanı, kortej eşliğinde başkent Nazran yakınlarındaki Nasır-Kortovsk bölgesinden geçtiği sırada içerisine patlayıcı madde yerleştirilen başka bir aracın intihar saldırısı gerçekleştirmesi sonucu ağır yaralanmıştı. Acil olarak ameliyata alınan Evkurov, ameliyattan sonra yoğun bakım ünitesine sevk edilmişti ve daha sonra özel uçakla Moskova'ya gönderilmişti. Yunus-Bek Evkurov, 31 ekim 2008 tarihinden bu yana İnguşetiya Cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyordu.
haber7

Çeçenistan'da Kadırov Çeçence Hutbe Okumayı Yasakladı

Çeçenistan'da son günlerde artan ÇİC Askeri Şura mücahitlere katılımların engellenmesi amaçlayan Rus işbirlikçiler yeni metodlar uygulamaya koydular. Kadırov'un emriyle sözde müftü Çeçen camilerde hutbeyi çeçence okumayı yasakladı...

Çeçenistan'dan aldığımız haberlere göre artık Çeçen camilerinde hutbe çeçence okunmayacak sadece arabça bir metin okuyup geçecekler.Rus kukla rejimin başkanı gözüken Ramzan Kadırov'un emriyle sözde müftü olan din adamı Cuma günleri hutbe çeçence değil arabşa metin okuyarak okunacaktır diye yeni yasaklamalara imza attı. Camiye giden artık arabça bilmek zorundadır. "Müftü" cuma günleri hutbe dışında camilerde vaaz vermeyi de yasakladı. Yapılan istatistiklere göre camilerde yapılan vaazlardan etkileneyerek gençler mücahitlere katıldıkları için böyle bir uygulamaya başladıklarını bildirildi.
Çeçen - Online

Abhazya İçin İmza Kampanyası
13 Aralık 2008
Türkiye'de yaşayan Abhaz kökenli vatandaşlar Abhazya’ya ambargonun kaldırılması için imza kampanyası başlattı.

Türkiye'de yaşayan 500 bin Abhaz kökenli vatandaş, Abhazya’ya doğrudan ulaşımın önündeki engellerin kaldırılması için Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Başbakanlık'a verilmek üzere bir imza kampanyası başlattı. İmzaya açılan metinde, "Bizler akrabalık, dostluk ve iş ilişkisi içinde bulunduğumuz Abhazya Cumhuriyeti'ne gidiş-gelişlerimizin kolaylaştırılması için Trabzon-Sohum deniz ulaşımının yeniden açılmasını ve İstanbul-Sohum hava ulaşımının sağlanmasını talep etmekteyiz" denildi.

Kafkasya Federasyonu, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Başbakanlık'a verilmek üzere bir imza kampanyası başlattı. İmzaya açılan metinde, Abhazya Cumhuriyeti'ne gidiş-gelişlerin kolaylaştırılması için Trabzon-Sohum deniz ulaşımının yeniden açılması ve İstanbul-Sohum hava ulaşımının sağlanması istenirken, şöyle denildi:

“1991 yılında başlatılan Trabzon-Sohum gemi seferleri Abhazya-Gürcistan savaşı nedeniyle 14 Ağustos - 30 Eylül 1993 arasında kesintiye uğramış, savaştan hemen sonra yeniden sağlanan ulaşım, 1995'de uygulamaya konulan ambargo yüzünden durdurularak günümüze kadar kapalı bırakılmıştır.
Trabzon-Sohum deniz ulaşımı ve İstanbul-Sohum hava ulaşımı bizlerin Abhazya'ya gidiş-gelişini kolaylaştırmaktan öte Türkiye'nin Abhazya ve diğer Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri ile ilişkilerine büyük katkı sağlayacaktır. Abhazya, Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek ve hâlâ Rusya sınır kapısından ibaret bulunan dünya ile bağlantı imkânını çeşitlendirmek istemektedir. Hiç kuşku yok ki, Türkiye'den Abhazya'ya doğrudan ulaşım imkânının sağlanması, Abhazya'yı ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan Türkiye'ye yakınlaştıracak en etkin yoldur.
Türkiye'nin sesimizi duyarak, Abhazya'ya yönelik ambargoyu kaldıracağına ve bize en kısa süre içinde Abhazya'ya doğrudan ulaşım imkânları sağlayacağına inanıyor, bu yönde atılacak adımların takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.”

Bu arada Kafkasya Federasyonu Genel Sekreteri Cumhur Bal ise, Türkiye'nin Abhazya'ya fiili olarak ambargo uygulamasının hiçbir yararının olmadığını söyledi ve "Doğrudan ulaşımın olmamasının Türkiye'ye hiçbir yararı yok. Prestij kaybının yanı sıra ticarî anlamda da Türkiye zarara uğruyor" dedi.
aktifhaber

DAĞISTAN'DA BİLANÇO: 21 ÖLÜ
21 Mart 2009
Rusya'nın Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nde üç gündür süren çatışmalarda toplam 21 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Rus güvenlik güçleri, Dağıstan'ın güney bölgesinde, militanlara yönelik operasyonu sonlandırdıklarını ve çatışmalarda 21 kişinin öldüğünü söyledi.

Perşembe günü başlayan çatışmalarda 5 polis ile Mohaçkale'nin dışında 12 militanın, Dağıstan'ın Çeçenistan sınırına yakın kısmında da dün gece en az dört militanın öldüğü belirtildi.
haber10

Çeçen direnişçiler atağa geçti
27 Temmuz 2009
Çeçen direnişçiler, 8 özel Rus komandosunu öldürdü. Ardından Kadirov'un gençlik festivaline saldırıda bulundular. Çeçenistan'da çatışma yeniden alevlendi...

Çeçenistan'da düzenlenen canlı bomba saldırısında 6 kişi öldü. Ölenlerden birinin Grozni'de inşaat şirketinde çalışan Türk vatandaşı olduğu bildirildi.

Adının açıklanmasını istemeyen Cevherkale (Grozni)'deki üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Kadirov gençlik festivalinin yapıldığı salona girmek isteyen bir kişinin durdurulması üzerine, üstündeki bombaları patlattığını bildirdi.

Kadirov yönetimi tarafından yapılan açıklamada patlamada, en az 10 kişinin yaralandığı kaydedildi.

Açıklamada, Grozni'de inşaat şirketinde çalışan adı açıklanmayan bir Türk vatandaşının yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği ifade edildi. Olayın yakınlarında bulunan Cevherkale'de 45 katlı gökdelenlerin Türk "BORA" inşaat şirketinin mühendisi olduğu belirtildi.

İntertas'ın haberine göre, bombalı saldırıyı düzenlemek isteyen kişiyi durdurmaya çalışan 4 polisin olay yerinden beşincisinin ise hastaneye kaldırılırken öldüğünü duyurdu.

ÇEÇEN DİRENİŞÇİLER 8 ÖZEL RUS KOMANDOSUNU ÖLDÜRDÜ

Çeçen Direnişçiler, geçtiğimiz Cumartesi (25.07.2009) günü de Dattıh köyü yakınlarında 8 Rus Özel Birliği üyesini öldürmüştü. Direnişçilerin operasyonunda 3'ü ağır 5 Kadirov askeri yaralandı.Kadirovculardan 3'ünün sağlık durumları ciddi şekilde Ğalğayçö Vilayeti Sunja bölgesi Galashki köyünde hastanede bulunuyorlar.

KADİROV'UN POLİS TEŞKİLATINDA DEPREM

Özgürlük Radyosu, Çeçenya’da Rus yanlısı polis teşkilatındaki Çeçenlerin toplu olarak ayrıldıklarını ya da kovulduklarını öne sürdü.

Radyoya göre son iki ayda sadece Nadtereçni bölgesinden 50, Naurski bölgesinden 30 polisin görevlerine son verildi. Caharkale, Gudermes ve Şali’deki Rus yanlısı polisler de kendi istekleriyle topluca görevi bıraktı. Ramzan Kadirov yönetiminin polis teşkilatında yaşanan depremi gizlemeye çalıştığı belirtiliyor. Ayrıca direnişçilere karşı düzenlenen operasyonlarda son altı ay içerisinde Çeçen polisinin 40 kayıp verdiği, en az 80’inin de yaralandığı kaydediliyor. Başarılı bir özel operasyondan sonra direnişçiler kayıp vermeden üslerine geri döndüler.
Etiketler: atakta, rus komandolar, çeçen direnişçiler

Zakayev bombası elde patladı
27 Ağustos 2009
Zakayev'in Ramzan Kadirov'la yürüttüğü diyalog görüşmeleri direnişçileri etkilemedi.

Üç belirgin yöne savrulmuş Çeçen ulusunu birleştirmeye yönelik 'Oslo süreci' bir iki hamlenin ardından yeni bir bölünmeyle karşı karşıya.

Direnişin siyasi ayağını teşkil eden 'Çeçen-İçkerya Başbakanı' Ahmet Zakayev'in Rus güdümlü 'Çeçenya Cumhuriyeti' Başkanı Ramzan Kadirov yönetimiyle yürüttüğü diyalog süreci Çeçen-İçkerya cephesine maytap gibi düştü. Oslo'da 22-23 Temmuz'da başlayıp 12 Ağustos'ta Londra'da devam eden ve Dünya Çeçen Kongresi'nin yıl sonuna kadar toplanması kararıyla bir adım öteye taşınan diyalog sürecinde Zakayev'in beklentisi 'Çeçen'i Çeçen eliyle yok etme' döngüsünün kırılması ve Çeçen ulusunun birleşmesiyken Kadirov cephesi için amaç direnişin tasfiye edilmesiydi. Kadirov bu sürecin sonunda Zakayev'i Çeçenya'ya döndürebilirse arkasından Avrupa'daki mülteciler de evlerin yolunu tutacaktı. Belki bu sürece onay veren Moskova'nın planı da, Kadirov'un hayalini kurduğu şekliyle olmasa da direniş cephesinin tamamen lime lime olup yekpare tehdit olmaktan çıkmasıydı. Hesap buydu. Ama en azından Zakayev ve Kadirov açısından hedefin ıskalandığı, Rusya'nın ise işine gelen bir sonucun çıktığı gelişmeler ardı ardına sıralandı.

12 Ağustos'ta Çeçen-İçkerya Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ahyad İdigov, Çeçen-İçkerya'nın ilk devlet bakanı Cohar Dudayev'in eşi Alla Dudayeva ile birlikte Zakayev'i kukla yönetimle pazarlığa oturdukları için 250 bin şehidin anısına ihanetle suçlayan bir bildiri yayımladı. Üstelik bu çıkışı hükümette yer almadıkları halde 'Çeçen-İçkerya meşru hükümeti' adına yaptılar. Bildiriye göre Zakayev'in yürüttüğü müzakerelerin amacı "Çeçenya'yı yasadışı yollarla Rusya'nın yönetimi boyunduruğuna sokmaktı." Bildiride Kremlin'in Caharkale'deki kukla rejime yasallık kazandırmayı çalıştığı belirtilip "Bu bağımsız bir devletin topraklarını ilhak etmeye ve Çeçen halkına yönelik işlenen savaş suçlarının sorumlularını temize çıkarmaya yönelik bir girişimdir" deniliyordu. İdigov'a göre 2002'de Zakayev ve Çeçen asıllı eski Duma Başkanı Ruslan Hasbulatov'un başını çektiği Kopenhag'ta ilk Dünya Çeçen Kongresi de esasen Çeçenya'yı Rusya'ya sokma girişimiydi. İdigov, 12 Ağustos'ta Londra'da kararlaştırılan ikinci Dünya Çeçen Kongresi'ni de 'Anti-Çeçen Kongresi' olarak niteliyordu. İdigov için Çeçen-İçkerya Parlamento Başkanı Jaloudi Saralyapov da Zakayev'in işbirlikçisiydi. Üstelik ona göre Doku Umarov'un 2007'de Çeçen-İçkerya devlet başkanlığını kendi kendine feshedip Kafkasya Emirliği'ni ilan etmesinin ardından Saralyapov'un görevlendirilmesiyle kurulan Zakayev hükümeti de parlamentonun üçte ikisinin onayı olmadığından meşru değildi.

İdigov'un sözünü ettiği Saralyapov-Zakayev arasındaki derin işbirliğinin de 24 Ağustos'ta gelen bir açıklama ile şarampole yuvarlandığı anlaşıldı; Saralyapov, Zakayev'i Kadirov adına 'Çeçenya Parlamentosu' Başkanı Dukvaha Abdurahmanov ile müzakere yürütmek üzere verilen yetkiyi aşıp 'kukla Kadirov rejimini tanımaya yönelik girişimlerde bulunduğu gerekçesiyle azlettiğini' duyurdu. Azil kararnamesinde şunlar yazılıydı:

"Çeçen-İçkerya Parlamentosu ile Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun birlikte düzenlediği toplantılarda, Zakayev katılımcılara Kadirov'un temsilcilerinin Rusya'nın Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını Abhazya ve Güney Osetya modellerinde olduğu gibi tanınması için bir birlik oluşturulması fikriyle geldiğini açıkladı. Toplantıya katılım sağlayan üyeler bu girişimi destekleyerek, Zakayev'in bu konu çerçevesinde müzakereler yürütmesini kabul etti. Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Parlamentosu'ndan Zakayev'e başka konular için yetki verilmedi. Ancak Zakayev yetkisini aşarak Kremlin'in kuklası olan rejimin yasallığını tanımaya kalkıştı ve böylelikle Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Anayasası'nın 1. maddesini ihlal etti."

Çeçen-İçkerya cephesi böylece paramparça olurken Zakayev'e bir darbe de Rus yanlısı yönetimle sağlanacak uzlaşının ardından silah bırakmaları konusunda arabuluculuk yapabileceğine inandığı Kafkasya Emirliği hareketinden geldi.

'Kafkasya Emirliği Yüksek Şeriat Mahkemesi', 'Zakayev'in kukla yönetimin meşruluğunu tanıyarak İslam'dan çıktığını' öne sürüp hakkında ölüm fermanı çıkardı. 'Kadı Anzor bin Eldar Astemir' imzasıyla yayımlanan kararda, "Zakayev'in demokrasi dinine inandığı, laikliğe çağırdığı ve Allah'ın şeriatı yerine insanların koyduğu kanunları tercih ettiği için zındık olduğu" öne sürülüyor ve şu ferman buyruluyordu: "Mahkeme bu mürtedin öldürülmesinin bütün Müslümanlara bir görev olduğuna hükmetmiştir."

Fetvanın Umarov'un e-posta yoluyla yaptığı talep üzerine verildiği de not ediliyordu. Direnişin formatını tamamen değiştiren Umarov cephesinin bu tepkisi beklenmedik değildi. Zakayev'in de 2007'de Kafkasya Emirliği'nin FSB'nin komplosu olduğu yönündeki iddiasından sonra kimse Umarov'dan Zakayev için muhabbet ve anlayış beklemiyor. Zakayev'i asıl sıkıntıya sokan Çeçen-İçkerya cephesi. Zakayev, İçkerya tarafından gelen manevralar karşısında geri adım atmayıp 25 Ağustos tarihli açıklamasında kukla yönetimin meşrulaştırıldığı suçlamasını 'kaba bir iftira' diye reddetti. Zakayev, Saralyapov'un parlamento üyelerine danışmadan tek başına hareket ettiğini, bu şekilde hükümeti görevden alamayacağını ve kabinenin görevinin başında kalmaya devam edeceğini de vurguladı. Çeçen-İçkerya Parlamentosu'nun Ahyad İdigov, İlyas Ahmadov ve Saralyapov'un başını çektiği üç gruba bölündüğüne de dikkat çeken Zakayev, İdigov'un hükümete karşı iftira, Ahmadov'un vatana ihanet ve Saralyapov'un darbe girişiminden yargılanması çağrısı yaptı.

İşin özü fiilen dağlarda savaşanlar üzerinde etkisinin olmadığını kendisi de kabul eden Zakayev'in, Umarov'a söz geçirme olasılığı sıfırken Çeçen-İçkerya ekibi içinde otoritesini 'telefon hükümetinin başbakanı' diyerek reddedenleri teskin etme şansını da son restleşmelerle yitirdi. Zakayev bu süreci tek başına götürüp bir başına kendi kaderini tayin edebilir. Bu kader, çokça dillendirdiği 'Çeçenya'da siyasi çözüm' hedefine varmadan Zakayev'e basit bir 'Caharkale bileti' olarak da geri dönebilir. Zakayev'in eli boş Caharkale'ye gitmesi kendi açısından siyasi direniş sürecinin sonu olur. Bunun Avrupa'da kalan İçkerya ekibine maliyeti ise siyasi temsil gücünün yitirilmesi olur. Bu işten karlı çıkan Moskova ve Caharkale'deki uzantısı Kadirov olur.
DÜNYA BÜLTENİ

Kafkaslar'da eylemler sürüyor: 3 polis öldürüldü, 2 de yaralı

05 Eylül 2009 - Rusya'nın Kuzey Kafkaslar'daki İnguş Cumhuriyetinde polisi hedef alan eylemde3 polis öldü.
İnguş İçişleri Bakanlığı , Datiyuk köyü yakınlarında yola yerleştirilen patlayıcının bir polis aracı geçerken infilak ettiğini araçta bulunanlardan 3'ünün öldüğünü, 2'sinin de yaralandığını kaydetti.
haber101

İnguş Cumhuriyeti'nde intihar saldırısı
11 09 2009
İnguş cumhuriyetinde bir trafik kontrol noktasında intihar saldırısı düzenlendi.

İtar-Tass haber ajansına göre, bir yetkili, bir kamyonun içindeki intihar komandosunun üzerindeki bombayı patlatmasıyla polislerin öldüğünü söyledi ancak sayı vermedi.
Aktifhaber

Nikaragua ve Abhazya diplomatik ilişki kurma anlaşması imzaladı

11 Eylül 2009 - Nikaragua ve Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Abhazya'nın, iki ülke arasında diplomatik iliş ki kurulmasını öngören anlaşma imzaladıkları bildirildi.
Rus İtar-Tass ajansı, Abhazya "Dışişleri Bakan Yardımcısı" Maxim Kvindjiya başkanlığındaki Abhaz heyetinin, Managua'da temaslarda bulunduğunu duyurdu. netgazete

12 Eylül 2009
Çeçenistan'da Okulda Patlama
Rusya Federasyonu'na bağlı Çeçenistan Cumhuriyeti'nin başkenti Grozni'deki bir okulda patlama oldu...

Rusya Federasyonu'na bağlı Çeçenistan Cumhuriyeti'nin başkenti Grozni'deki bir okulda meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre koruma görevi yapan 2 polis öldü, öğrencilerden bir bölümü yaralandı.

Rus Ajanslarının bildirdiğine göre, Grozni'nin Lenin Bölgesi'ndeki lisede bugün saat 08.00 sıralarında patlama meydana geldi. Patlamada eğitim kurumunun iki koruma görevlisi öldü. Öğrenciler arasında da yaralanaların bulunduğu bildirildi. Rus İnterfks Ajansı patlamada 3 polisin yaralandığını duyururken, Ria-Novosti Ajansı ise 3 polisin hayatını kaybettiğini haber verdi. aktifhaber

Çeçenistan'da bombalı saldırı polisi hedef aldı
10 Ekim 2009
Anadolu Haber

Grozni'de meydana gelen bombalı saldırıda bir polis öldü 14 kişi yaralandı

Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de meydana gelen bombalı saldırıda bir polis öldü, 11'i polis 14 kişi de yaralandı.

Bombanın polis ve çevredekilerin başka bir bombalı saldırı sonrası toplandığı alanın yakınında uzaktan kumanda ile patlatıldığı kaydedildi.

Çeçenistan ve İnguşetya'da son dönemde artan direniş saldırıları Moskova'nın bölgesel yönetimler üzerindeki baskısını artırmasına yol açmış, Çeçenistan'daki operasyonların kumandasını rus askerler geri almıştı.

Ruslardan Çeçenistan'da Yeni Vahşet
16 Şubat 2010
Anadolu Haber
11-12 Şubat 2010 tarihlerinde Çeçenya ve İnguşetya sınırındaki Arshty ve Dattykh köylerinin sırtlarındaki ormanlık alanda işgalci Rus güçleri özel bir operasyon düzenlediğini duyurdu.

Rus işgalciler operasyon sonucunda Çeçen mücahitlere büyük kayıp verdirdiklerini duyurarak sivil kaybı iddialarını yalanladı. Ancak 12 Şubat günü operasyonda çok sayıda sivil kaybının yaşandığı ortaya çıktı.

KavkazCenter'ın elde ettiği bilgilere göre, Çeçenya'nın Achkhoi-Martan köyü sakinlerinden büyük kısmı öğrencilerden oluşan yaklaşık 200 Çeçen sivil honk (yabani sarımsak – Allium Ursinum) toplamak üzere İnguşetya'nın Arshty köyü üzerinden ormanlara gitti. Zira honk (yabani sarımsak) için hasat mevsimi henüz başladı ve fakirlik içerisindeki pek çok yerel sakin yaşamlarını idame ettirebilmek için topladıkları yabani sarımsakları marketlere satmak zorunda. Ancak Rus askeri güçleri ormanlık alanda yabani sarımsak toplayıcılarının etrafını kuşattı ve kurdukları mini işkencehanede gün boyunca yeni yetme gençlere çeşitli işkence metotları uygulayarak onları sorguladı. Bu işkence ve sorgulamalar sırasında ilk verilere göre nerdeyse tamamı öğrenci olan 12 genç yaşamını kaybetti. Ölüm olaylarının ardından Rus işgal güçlerinin geçtiğimiz 2 gün boyunca ormanlık alana göstermelik saldırılar düzenlediği öğrenildi.

KavkazCenter internet sitesinin haber kaynağına göre, hemen hepsi yerel okullardan öğrenciler olan yabani sarımsak toplayıcılarından 4′ünün cesetleri Achkhoi-Martan'daki ailelerine teslim edilirken, 8 kişinin cesetleri ise morgda tutuluyor.Öğrencilerden birisi "ben militan değilim" diye bağırınca Rus işgalcilerden yanıt olarak "sizleri militan yapacağız" cevabı geldi. Peşinden açılan ateşle 11.sınıf öğrencisi genç öldürüldü.

Öte yandan, kukla Çeçen yönetiminin polislerinden birisi, Rus askerlerinin yaklaşık 300 sivili esir aldığını ve hatta esirlerden bazılarının Kadirovskilerin akrabaları olduğunu ifade etti. Bu nedenle Kremlin'in sadık uşağı Kadirov'un gangsterleri ile Rus askerleri arasındaki tansiyon hayli yüksek; Achkoy-Martan bölgesi sakinleri yaşanan bu olaylardan ötürü oldukça öfkeli.

Bu arada Rus tarafı "14 Çeçen mücahidi" öldürdüklerini iddia etmeye devam ediyor. İşgalciler, geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günleri Arshty ve Dattykh köylerinin bulunduğu alanda 20-30 Çeçen savaşçı ile çatışmalar yaşandığında ısrar ediyor.

13 Şubat günü İnsan Hakları Merkezi Memorial'den aktivistler Arshty köyüne ulaştı. 14 Şubat günü Memorial ve Human Rights Watch, Çeçenya'nın Achkhoi-Martan bölgesindeki görgü tanıklarının ifadelerine başvurdu. Yapılan incelemelerde Rus işgal güçlerinin yürüttüğü operasyon bölgesinde çok sayıda sivilin bulunduğu ortaya çıktı. Kesin sayı tespit edilemese de, en az dört sivilin hayatını kaybettiği belirlendi. İnsan hakları savunucuları bu dört sivilin nasıl öldüğünü tespit etmeyi başardı.

Memorial'in yönetim kurulu üyesi Alexander Cherkasov, "Bölgede tam olarak bir çatışma yaşanmadı ve ormanlık alan helikopterlerden bombalanmadı. Bir grup silahlı Rus askeri gücü köylülere pusu kurarak saldırdı, onları vurarak öldürdü ya da yaralıların işlerini bitirdi. Cesetlerin bazılarında bıçak izlerinin olduğunu görünüyor, bu da köylülerin ölmeden önce işkenceye maruz kaldığını gösteriyor" dedi.

Cherkasov, "Militanların giymediği sivil kıyafetleri vardı ve çantaları tamamen yabani sarımsak doluydu" diye de ekledi.

Memorial'e göre, Ormanda bulunan cesetlerden dördünün -Shamil Kataev (1991 doğumlu, Yandi-Kotar sakini), Movsar Tataev (1988 doğumlu, Achkoi-Martan sakini), Ramzan Susaev (1969 doğumlu) ve Movsar Dakhaev (1992 doğumlu, Achkoi-Martan sakini)- kimlikleri tespit edildi. Bir diğer köylü, Mayr-Ali Vakhaev (1965 doğumlu) ise halen ormanlık alandan dönmedi, akıbeti ise bilinmiyor.

Arbi Mutaev (1990 doğumlu, Achkoi-Martan sakini) ve erkek kardeşi Adlan Mutaev (1993 doğumlu) baskından yaralı biçimde sağ olarak kurtulmayı başardı. Adlan Mutaev'in anlattıklarına göre, 11 Şubat günü saat 15.00 sularında abisi Arbi, Shamil Kataev ve Movsar Tataev ile birlikte ağzına kadar yabani sarımsak dolu çantalarıyla ormanın dışına doğru yöneldiler. Ansızın Rus askerleri bir tepenin ardından otomatik silahlarla ateş etmeye başladı. Shamil ve Movsar yaralandı. Mutaev kardeşler kaçmaya çalıştı. Adlan bacağından yaralandı ve bir deliğin içerisine saklanmayı başardı. Kurşun yarasına ve dondurucu soğuğa rağmen, Adlan iki gün boyunca bu delikte hayatta kaldı. Yerel sakinler Adlan'ı nehrin kıyısının yakınlarında bir alanda buldular. Arbi Mutaev'de kaçmaya çalıştıysa da Rus askerlerinin eline düştü. İşgal güçleri Arbi'ye halen hayattaki arkadaşlarını taşımasını emretti. Bu esnada Shamil Kataev, Rus askerlerinden kendilerini öldürmemelerini istiyordu. Arbi'nin arkadaşlarını daha fazla taşımaya gücü yetmedi, şapkasını gözünün önüne indirdi ve duyduğu sadece silah sesleriydi. Rus askerleri, cesetleri karların üzerinde bırakırken Arbi'yi yanlarında götürdü. Arbi ancak ikinci gün serbest kaldı.

Shamil Kataev, babası ve dört kardeşiyle birlikte fakirlik içerisinde yaşadıkları eve elektrik tesisatı döşemek amacıyla para kazanmak için yabani sarımsak toplamaya gitti. Cansız bedeni bulunan Shamil Kataev'in alnında birkaç kurşun deliği vardı. Montunun cebindeki pasaportu, cep telefonu ve yabani sarımsak toplamak için aldığı izin belgesi kayıptı. Movsar Tataev'in cesedinde ise üç kurşun deliği ve çok sayıda bıçak kesiği bulundu. Her iki kurban da Achkoi-Martan Köyü'nde Movsar Tataev'in akrabaları tarafından defnedildi. Çünkü Shamil Kataev'in akrabalarının cenaze masraflarını karşılayacak kadar bile parası yoktu.

Kimliği tespit edilen bir diğer kurban Ramzan Susaev'in akrabalarının aktardığı bilgilere göre, Ramzan göğsünden vurulmuştu. Ayrıca sırtı tamamen parçalanmış, sağ eli kırılmış ve vücudunun sağ tarafında da kurşun yaraları vardı. Movsar Dakhaev ise sırtından aldığu üç kurşun yarası ile hayatını kaybetmişti. Movsar Dakhaev yabani sarımsak toplamaya ilk kez gitmişti. Hatta 10 Şubat günü sağ salim olduğunu annesine göstermek için ormana ulaştıktan sonra çektiği fotoğrafını cep telefonuyla annesine göndermişti.

İnsan hakları savunucuları, Achkoi-Martan Köyü'ndeki kurbanların yakınları da dahil olmak üzere onlarca yerel sakin ile görüştü. Köylüler kimsenin kendilerini bölgede özel operasyon olduğu konusunda uyarmadığını ve toplayıcıların da ormana kontrol noktalarını hiçbir engelle karşılaşmadan rahatlıkla geçerek ulaştığını anlattılar. Hepsinden öte, görgü tanıkları ormanda bulundukları süre içerisinde herhangi bir çatışma sesi duymadıklarını ve Rus askerlerin aniden kendilerine ateş açtığını söylediler.

Memorial, kurbanların listesinin henüz tam olmadığına inanıyor. Ancak 11-12 Şubat tarihlerinde bölgede yaşanılanlarla ilgili araştırmalarına devam edeceklerini duyurdular.

Hatırlanacağı üzere olayların başlangıcında, FSB (Rus Federal Güvenlik Servisi) sivillerin öldürüldüğüne dair haberleri yalanlayarak, bu haberlerin gerçek dışı olduğunu ve provokasyon amacı taşıdığını iddia etti. Ancak bir süre sonra Moskova'nın kukla İnguş lideri Yunusbek Yevkurov'un Ruslar tarafından vahşice öldürülen çocukların yakınlarına başsağlığını sunmasının hemen akabinde Ruslar yeni bir hikaye uydurarak sivillerin askeri operasyon bölgesinde çapraz ateş arasında kalmış olduğunu ileri sürdü.

Yerel halk ise yabani sarımsak toplayıcılarının bulunduğu bölgede tek bir savaşçı dahi olmadığının bilindiğini, buna rağmen FSB'nin Rus özel birliklerinin, çoğunluğu çocuk olan barışçıl köylülere gün boyunca toplama kamplarında vahşice işkence ettikten sonra sivilleri öldürdüklerine dair ifade verdi.

Ruslar tarafından öldürülen köylülerin en az 7'si Çeçenya'nın Achkhoi-Martan Köyü'nden ve kalanların da (en az 7 köylünün daha öldürüldüğü tahmin ediliyor) diğer çevre köylerden olduğu öğrenildi.

Kanlı Rus katliamına ilişkin şüpheler, Çeçenya'nın Gekhi Köyü'nde kukla rejimin Yerel Diyanet İşleri Ofisi'nde küçük bir bölge katibi olarak çalışan ve KGB ajanı olduğu bilinen Khasu isimli ulusal hainin Achkhoi-Martan Köyü'ne gelip köylülerden Rus katliamı hakkında gazetecilere hiçbir şey anlatmamalarını istemesiyle daha da arttı. Hain Khasu, köylülere istediğini yapmaları halinde para ve her türlü yardım konusunda söz verdi.
(Kaynak: Waynakh Online)

İnguşetya sabaha saldırılarla uyandı
05 Nisan 2010
Anadolu Haber

İnguşetya'da meydana gelen saldırılarda iki polis öldü.

Moskova'da metro, Dağıstan'da ise intihar eylemleri ile sarsılan Rusya'dan bu sabah yine bomba sesleri geldi. İnguş Cumhuriyeti'nde bir polis karakolu yakınlarında iki ayrı intihar saldırısı gerçekleşti. İlk belirlemelere göre 2 polis öldü.

Saldırıların ilki sabah 07.30 civarında, ikincisi ise ilk patlamadan 40 dakika sonra gerçekleşti.

Polis, intihar eylemcisinin İçişleri Bakanlığı binası önünde üzerindeki bombaları patlattığını, güvenlik güçlerinin olay yerinde toplanmasının ardından da yakındaki bir araçta bulunan bombanın patlatıldığını kaydetti. Yetkililer, saldırılarda 2 polisin öldüğünü, bir polisin yaralandığını kaydettiler.

İçişleri Bakanlığı bölge temsilciliği sözcüsü de, intihar saldırısının düzenlendiği yerdeki bir araçta bombanın uzaktan kumanda ile infilak ettirilmesiyle ikinci patlamanın meydana geldiğini bildirdi.

Sözcü, saldırılarda şehir merkezi Magas'ın 20 kilometre uzağındaki Karabulak kasabasının hedef alındığını açıkladı.

Arka arkaya yaşanan patlamalarla sarsılan bölgeye çok sayıda ambulans gönderildi.

Etiketler: Rusya Federasyonu Çeçenistan Cumhuriyeti başkent Grozni Patlama abazya Kafkaslar eylemler İnguş Cumhuriyeti

Kadirov protesto edildi

Çeçenistan Devlet Başkanı Kadirov protesto edildi.

Fatih'te toplanan bir grup, Çeçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov'u protesto etti. Protestocu grup, Kadirov'un fotoğraflarını yakıp aleyhine slogan attı.

Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile birlikte Türkiye'ye gelen Çeçenistan'ın Rusya yanlısı Devlet Başkanı Ramazan Kadirov, yaklaşık 200 kişinin katıldığı eylemle protesto edildi. Fatih Saraçhane Parkı'nda toplanan eylemciler, Kadirov'u hainlikle suçladı. Yapılan basın açıklamasında Çeçenistan'ın Rus işgali ve katliamlarının yanısıra Kadirov diktatörlüğü altında olduğu ileri sürüldü. Rus işbirlikçisi olmakla suçlanan Kadirov'un fotoğrafları ateşe verildi.

Açıklamada, Kadirov'un Türkiye'ye gelmesi 'Kadirov yönetimini meşrulaştırma operasyonu' olarak nitelendirildi. 'Yaşasın Kafkasya'daki kutlu cihadımız', 'Kahrolsun Rus emperyalizmi', 'Kahrolsun Kadirov', 'Kahrolsun Rus işbirlikçileri' yazılı döviz taşıyıp slogan atan grup, yapılan duanın ardından eylemlerine son verdi.
habertaraf

İşbirlikçi Çeçen Lider Kadirov'un Evine Baskın
Çeçenistan'ın kukla Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov'un köyü Çentoroy'da bulunan evine saldırı gerçekleştiren mücahidlerle işbirlikçi güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada en az iki polis öldü, çok sayıda işbirlikçi polis yaralandı.

Yerel saatle 04:30'da Ramazan Kadirov'un da köyde bulunduğu bir sırada saldırı düzenleyen 30 kadar militan, köyü basarak ateş etmeye başladı. Köyde bulunan işbirlikçi güvenlik güçleri ve Kadirov'un korumalarının karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmadan sonra mücahidler düzenli bir şekilde geri çekildi. haber1001
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum Ekm 16, 2009 12:13 am    Mesaj konusu: Yıldırım: Çeçenistanda zulüm sürüyor Alıntıyla Cevap Gönder

Dağıstan'daki çatışmalarda aralarında bir Türkiyelinin de bulunduğu üç direnişçi şehid edildi
2012-04-06



Rus kaynakları Dağıstan'ın Sergokalinski bölgesinde dün düzenlenen operasyonda üç direnişçinin öldürüldüğünü iddia etti.

Çatışma Dağıstan'ın Sergokalinski bölgesi Kadırkent köyü yakınlarında meydana geldi. Öldürülenlerden ikisinin kimliği 1970 Kazakistan doğumlu Muaz lakaplı Raşit Gazaliyev ile 1971 doğumlu kuzeni Magomed Gazaliyev olarak tespit edildi. Üçüncü kişinin ise Şeyh Abdusselim kod adlı Muhammed Aka adlı Türkiye vatandaşı öne sürülüyor.
Muaz lakaplı Raşit Gazaliyev'in 2009'dan bu yana aktif bir direnişçi olduğu ve pek çok eyleme katıldığı belirtiliyor.

Şeyh Abdusselim kod adlı, Türkiye vatandaşı Muhammed Aka'nın 5 yıl önce savaşmak için Rusya'ya gittiği kaydedildi.
Kaynak: http://www.vahdethaber.com/

Trene Saldırı Düzenlendi
Rusya İshbarat Servisi FSB Başkanı Aleksander Bortnikov, 39 kişinin öldüğü ve 100'den fazla kişinin de yaralandığı Nevski Express'in patlatıldığını söyledi..
28 Kasım 2009
Rusya İshbarat Servisi FSB Başkanı Aleksander Bortnikov, 39 kişinin öldüğü ve 100'den fazla kişinin de yaralandığı Nevski Express'in 7 kg TNT'ye denk bir patlatıcı kullanılarak patlatıldığını açıkladı.

Moskova-St. Peteresburg seferini yapan hızlı tren Moskova'nın 400 km kuzeybatısında Tver bölgesinde bulunan Bologoye kasabasında Cuma günü 22:34'de raydan çıkmıştı. 682 yolcunun bulunduğu trenin dört vagonunun devrilmesi sonucu 39 kişi öldü, yüzden fazla kişi de yaralandı. Yaralıların yarıdan fazlasının ağır olduğu ve ölü sayısının artabileceği belirtiliyor.

Savcılığın terör saldırısı üzerine dava açtığını açıklayan Bortnikov, "İlk elde ettiğimiz verilere göre saldırıda kullanılan patlayıcı yaklaşık 7 kg TNT kalıbına denk." bilgisini verdi. Yolcular da tren raydan çıkmadan önce bir patlama sesi duyduklarını kaydetti. Trenin patlama esnasında 200 km hızla seyahat ettiği belirtiliyor.

Rusya Demiryolları Şirketi (RZD) Başkanı Vladimir Yakunin, Nevski Express'in patlatıldığına dair objektif verilerin olduğunu söyledi. RZD kazada ölenlerin ailelerine 500 bin ruble (16 bin 700 dolar), yaralılara da 100 bin ruble (3 bin 350 dolar) tazminat ödeyecek. 200 metrelik hatta onarım çalışmaları sürerken, Moskova-St. Petersburg ulaşımı alternatif hattan sağlanmaya başladı. 27 bin yolcu ve 60 trenin dün geceden bu yana bekletildiği kaydediliyor.

2007 Ağustos'unda Nevski Express'e benzer bir saldırı gerçekleştirilmiş, 27 kişi hayatını kaybederken, 60 kişi de yaralanmıştı. Saldırının Çeçen gruplarca gerçekleştirildiği tespit edilmişti.

Yaralılara acil yardımda bulunabilmek için olay yerine seyyar hastane kurulduğu belirtilirken, helikopterler de ağır yaralıları hastanelere taşıyor. Ağır yaralılar için web blogları ve radyo anonsları ile kan talebinde bulunuluyor. Olayla ilgili kurtarma ve sağlık hizmetleri yoğun bir şekilde devam ediyor.

Rusya'nın Kafkasya bölgesinde terör eylemleri tırmanıyor. Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan'da gerçekleşen saldırılarda yıl başından bu yana toplam 424 kişi hayatını kaybetti.
aktifhaber

Stavropol'da Dünyanın en büyük gaz depolama tesisi tahrip edildi!
16 Kasım 2009
Anadolu Haber

Stavropol Bölgesinde'ki muhtemelen dünyanın en büyük gaz depolama tesisi tahrip edildi

Kafkasya Emirliği'nin Nogay stepleri Vilayetinden gelen resmi olmayan bilgilere göre, Ulyanovsk da bulunan 2 askeri tesisin eş zamanlı olarak yıkılmasından sonra, buna ilaveten Kafkasya Emirliği (bundan böyle KE olarak kullanılacak) bölgesinde bulunan bir Yeraltı Gaz Depolama Tesisi de ayrıca tahrip edildi. Bu tesisin dünyadaki en büyük tesis olduğu bildirildi.

Bu olayda ki "el yazısı" sürpriz bir şekilde bu senenin başlarında Rusya da ki Sayano-Şuşenskaya Hidro Elektrik Santrali'yle birlikte Kafkasya Emirliği topraklarında bulunan sözde "milis" üyelerinin büyük bir kısmının eş zamanlı olarak yok edilmesini akla getiriyor.

Rusya'nın kendi haber kaynaklarına göre:

"13.Cuma Rusya'nın Felaket Günü oldu. Darbe çok hassas ve stratejik hedefleri vurdu.

Basında işlenen ana konu Ulyanovsk'ta ki askeri depolarda meydana gelen gizemli yangınlar hakkında oldu: Onlarca kayıp olduğu, şehrin üstünde kalın bir duman bulunduğu ve muhtemelen de kimyasal savaş başlıklarında bir sızıntı olduğu bildirildi. Yerel nüfusa su sağlamada güçlükler çekildiği ve çok sayıda kişinin gaz maskeleri taktıkları bildiriliyor.

Bu federal çapta ciddi bir olaydır (muhtemelen ÇOK ciddi bir olay), özellikle kimyasal silahlarda gerçekten sızıntı varsa. Şimdiye kadar, Ulyanovsk'ta meydana gelen olay 13 Kasım 2009 da ki başlıca olay da değildir.

Stavropol bölgesinde ki haber kaynaklarımız Rızdvyanı köyü yakınında bulunan Kuzey Stavropol da ki dünyanın en büyük yer altı doğal gaz depolama tesisinde global bir kaza meydana geldiğini bildiriyorlar. Bölge askeri bir bölge olarak ilan edildi ve askeri kuvvetler tarafından kuşatıldı. Bölgeden gelen her bilgi sansürlendi ve herhangi bilgi sızıntısı olduğu zaman TV'de bölgedeki gaz nakil hatlarında küçük bir yangın olduğu ve onunda söndürüldüğü diye haber verilyor.

Bununla birlikte, "küçük yangın" açıkça asıl sorun değildir, olayın görgü tanıkları tarafından görülen ateş sütunu onların görüşlerine göre 200-300 m'ye ulaştı ve hatta çoğu zaman bir nükleer mantarı andırıyordu.

Bu olayın ölçeği ve sonuçları hakkında biz bu kazanın hedefinin çapıyla değerlendirme yapabiliriz. Bu katastrof hem teknik olarak hem de temel olarak siyasi yönden kendisinden söz ettirdiği için Ulyanovsk'ta ki askeri mühimmat depolarında meydana gelen olaydan çok daha fazla ciddidir.

Kuzey Stavropol Yeraltı Gaz Depolama tesisi doğal gaz alanıyla birlikte Rusya'nın Güney Federal Bölgesinde dünyadaki mevsimsel gaz dengesizliklerini düzenleyen dünyada ki en büyük tesistir. Bu kaynağın tüketicileri Kafkas cumhuriyetleri ve Ukraynadır ve ayrıca ihracatın sağlamlığının sağlanması buna bağlıdır.

Hatta tutulan gazın hacmi resmi olarak bile hiçbir yerde belirtilmiyor, bu da ayrıca bu tesisin önemini gösterir. Düz bir yaklaşımdan öte ancak tahmin edebilirsiniz, ancak on milyarlarca ton gaz siparişi muhtemelen en doğru olanıdır. Bu demektir ki biz burada çok büyük bir stratejik ve siyasi öneme sahip bir tesis hakkında konuşuyoruz.

Bu deponun aşırı dolması yüzünden taşıyan zemin katmanları düzensiz hale gelerek bu alan dinamik bir gaz biçimine döndü ve buda bu alanda ciddi bir deformasyona neden olduğu 1975-1990 döneminden bu yana bölgede yapılan jeodezik gözlemlerde belirtiliyor.

Daha sonra, yakındaki doğal gaz alanı tekrar işlediğinde durum daha da kötüleşti. Basınçlı gazın kontrolsüz akışıyla birlikte serbest topraktaki gaz katılarda çoklu kırılmalar ve çatlaklara neden oldu. Bir sonuç olarak, bu sahalardan gelen gazlar sonra tekrar toplandı ve kendiliğinden olan zemin çökmeleriyle birlikte yüzeye doğru birbirini izleyen gaz çıkışları meydana geldi. Ancak, Sayano-Şuşenskaya Hidro Elektrik Santralinde ki gibi, "özelleştirme"dönemi sürecinde federal eller diğer işlerle meşgulken yani tesis çok savunmasızdı.

Şu anda, bunun gibi bir tesiste geniş çaplı bir tür kaza meydana geldi. Yüzey üzerinde ne olduğu tamamıyla belirli değil (bölge kapatıldı), ve toprak yüzeyinin altında ne olmakta olduğu da daha az belirli değil. Yaklaşık olarak 1 km altta gaz alanının bulunduğu zannediliyor. Ancak burada bazı şeyler kesinlikle belirli-aşikârdır.

Doğal Gaz bir kovada muhafaza edemeyeceğiniz bir ürün, sizin oturarak iyi bir fiyat gele kadar beklemenize izin verir. Yer altı gaz depolama tesisleri (YGDT) bu "kova" rolüne hizmet edilebilir. Bu yüzden YGDT gaz nakil ağında anahtar bir kavşaktır ve bölgede ki gaz akışının mevsimsel düzenlemesinde ya da teknik kullanımında kullanılabilir. Ve bir nedenden ya da bir diğer nedenden dolayı kullanıcı-bölge de kalan kapalı gaz YGDT nin içine doğru itilirdi.

Ancak Kuzey Stavropol YGDT sadece bir kavşak da değildir. Bu çok büyük bir kavşaktır ve gezegende ki en büyük olanıdır. Kafkasya'ya, Türkiye'ye, Avrupa'ya ve Güney Rusya'nın tamamına gaz akışını düzenler. Buna göre bu kavşağın kullanıcıları sadece fabrikalar ya da gaz şirketler değil, ülkelerdir. Örneğin, Kiev'le yaşanan geçen seneki gaz savaşında Ukrayna gaz boru hatlarını kapattı. Urengoy'dan gelen gaz sadece Kuzey Stavropol YGDT içine doğru itildi.

O zaman, Ukrayna içinde; gazı koyabileceği (depolayabileceği) bir yer olmadığı için Rusya'nın bu transit boru hattı yoluyla gaz akışını durduramayacağı konusunda ortak bir görüş vardı. Ukrayna hükümetinden gelen bazı resmi olmayan-kayıt dışı bilgiler bunu işaret ediyordu. Onların hepsi Rus YGDT sinin kapasitesi hakkında bilinen genel tahminleri dikkate aldı.

Bununla birlikte, bu olayda olduğu gibi, onların hepside hatalıydı. Rusya'nın gazı depolayabileceği hiçbir yer olmadığı hakkında ki tahmin Yuşenko tarafından batılı TV şirketlerine verdiği bir röportajında dile getirilmişti. Bu yüzden, gaz akışı durdurulduğunda Yulia Timoşenko parlamentosu için hiçte hoş olmayan rahatsız edici bir keşif olmuştu.

Rus YGDT kapasitesi alınmış doğal gazın tamamını depolamak için yeterliydi. Ukrayna politikacıları hatalıydı ve Timoşenko Moskova'ya boyun eğme selamı yapmak zorunda kalmıştı. Bu kapasite içinde başlıca rolü Kuzey Stavropol'un YGDT si hizmet etmişti. Ve gerçek kapasitesi bilinmiyor olmakla birlikte şimdi bir hata olmuştu.

Şimdi, eğer bu YGDT geçici olarak ya da daimi olarak çalışmayı durdurursa, ya Ukrayna Rusya'nın gaz madeni operasyonu kesintilerini (ayrıca pahallı ve bazen bir madeni kullanışsız kılmaktadır) engellemesine "yardımcı" olmak için Urengoy gaz fiyatlarını dikte edebilecektir. Ya da Rusya Urengoy da ki gazı yakabilecektir, doğal gaz için uygun kullanım yöntemi olarak başka bir yol yoktur.

Kaza tarihi, 13. Cuma, 2 tane felaket,

Her ikisi de başkanının halka verdiği mesajın ertesi günü oldu...

Bir diğer acayip tesadüf?

Bu ya göklerden Rus liderliği için çok kötü bir uyarı

ya da birileri çok sıkı çalışıyor.

Evet, ve Çeçenya'da çok uzakta değil.

Çok acayip rastlantı"

Kavkaz Center

İşbirlikçi Kadirov, Direniş Operasyonlarıyla Sarsılıyor
30 Ekim 2009
Anadolu Haber

Kafkasya İslam Emirliği'ne bağlı mücahidlerin Rus yanlısı Kadirov yönetimine karşı operasyonları devam ediyor.

Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de kendilerine kimlik soran polisleri ateş açan Çeçen mücahidlerin iki polisi öldürdükleri bildirildi.

Kadirov yönetimi içişleri bakanlığı sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada, bir otobüste mücahidlerin bulunduğuna dair istihbarat bilgisine ulaşıldığı, bunun üzerine polislerin otobüste kimlik kontrolü yaptıkları, mücahidlerin ise polise ateşle karşılık vererek birini olay yerinde öldürdükleri, ağır yaralanan diğer polisin ise hastaneye kaldırıldıktan sonra öldüğü belirtildi.

Şehadet Operasyonu

19 yaşındaki bir mücahidin Grozni’de polis tarafından çevrilmesi üzerine teslim olmamak için üzerindeki bombaları patlatarak şehid olduğu bildirildi.

Kadirov yönetimi içişleri bakanı Ruslan Alhanov tarafından yapılan açıklamada, Kureyş Duguyev isimli 19 yaşındaki Çeçen mücahidin ağabeyinin birkaç ay önce Grozni’nin yakınlarında bir operasyon sırasında şehid olduğu belirtildi.

27 Ekim tarihinde de bir Çeçen mücahidi üzerindeki bombaları patlatarak bir polis subayını öldürmüş, bir polisi de yaralamıştı.

Yıldırım: Çeçenistanda zulüm sürüyor
15 Ekim 2009
Türkiye'den bir heyetin Grozni'ye yaptığı ziyaret sert tepkiler almaya devam ediyor. İHH Başkanı Yıldırım, "Çeçenistanda öldürülen 300 bin insanın acısını ne çabuk unuttuk" dedi.

İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye’den bir heyetin Çeçenistan’a yaptığı ziyaret hakkında Timeturk’e açıklamada bulundu. Çeçenistan’da insan hakları ihlallerinin hâlâ devam ettiğini belirten Yıldırım, “Grozni’ye gidenler keşke İHH ve Mazlum-Der başta olmak üzere insan hakları örgütlerinin Çeçenistan hakkında hazırlamış oldukları raporları gözden geçirmiş olsalardı” dedi.

İHH başkanı Yıldırım, Çeçenistan’da işkencelerin, katliamların ve işgalin hâlen devam ettiğini ve bunun unutulmaması gerektiğini belirtti. 1999 yılında başlayan (ikinci) savaştan sonra yüz binlerce Çeçenin mülteci durumuna düştüğünü belirten Yıldırım, Çeçen mültecilerin birçok ülkede çok zor şartlar altında yaşadıklarını ve geri dönmelerine izin verilmediğini söyledi. Çeçen mültecilerin büyük bir kısmının hakikaten savaş mağduru olduğunu belirten yıldırım, bazılarının da bunu istismar ettiğini ve bunun bilincinde olduklarını açıkladı.

Çeçenistan’da insan hakları ihlallerini inceleyen ve bu konuda yazılar kaleme alan münsif Rus yazarların bile suikastlerle öldürüldüğüne dikkat çeken Bülent Yıldırım, Uluslararası İnsan Hakları Örgütü (HRW)’nün konuyla ilgili yayımladığı raporun suikastların ciddi boyutlarda olduğunu gösterdiğini açıkladı.

Yıldırım, Kremlin yönetimi Nisan ayında her ne kadar Çeçenistan’da savaşı bitirdiğini ilan etse de, bölgede Rus güvenlik güçlerinin karıştığı adam kaçırma, yargısız infaz ve operasyonların henüz devam ettiği bildirdi.

Rusya’nın Çeçenistan’daki saldırılarının da devam ettiğini ifade eden Yıldırım, Rus Resmi kaynaklarına göre, son aylarda 270 Çeçen Mücahidin öldürüldüğünü ve 450 direnişçinin de esir alındığını kaydetti.

Grozni’deki Çeçen yönetiminin meşru olmadığını bilâkis Çeçen mültecilerin ve direnişçilerin seçtiği liderliğin halkın gerçek temsilcileri olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Son günlerde Çeçenistan güllük gülistanlıkmış gibi gösteriliyor. Hâlbuki gerçekler basından gizleniyor. Çoğunluğu kadın ve çocuk 300 bin Çeçen öldürüldü. Onbinlerce insan sürgün edildi. Hapishanelerde binlerce insan var. Bunları ne çabuk unutuyoruz” dedi.

Yıldırım ayrıca, Türkiye’deki binlerce Çeçen mültecinin bu seyahati talihsiz ve zamansız bularak, üzüntülerini dile getirdiklerini söyledi.

Bu arada, Mazlum-Der’in de Çeçenistan’daki olaylarla ilgili olarak açıklama yapacağı bildirildi.
TİMETURK

Katil Kadirov'un lobisi olmayın!
Hakan Albayrak

Çeçenistan'ın Moskova'dan müseccel “cumhurbaşkanı” Ramazan Kadirov, Doğulu ve Batılı insan hakları örgütlerinin raporlarında sayısız cinayet, adam kaçırma ve işkence olayıyla birlikte anılıyor.

Rusya'nın insan hakları savunucuları da Kadirov'un Çeçenistan'da kurduğu terör rejimine dikkat çekiyorlar.

Natalya Estemirova, onlardan biriydi.

Çeçenistan'da insanlık namına görev yaparken kaçırıldı, öldürüldü.

Ramazan Kadirov “bu insanlık dışı cinayet”in kendisini şoka soktuğunu iddia ediyor, ama asıl şoku Kadirov Çetesi'nin internette bolca bulunan işkence 'klip'lerini seyredenler ve gördükleri işkenceleri anlatan mücahit yakınlarını dinleyenler yaşıyor.

Genç bir kadını çalışan kamera önünde dövmekten imtina etmeyen bu polis ve asker kılıklı haydutlar, kameraların olmadığı yerlerde neler yapmazlar?

Kafkasya İslam Emirliği Komutanı Dokka Umarov, neler yaptıklarını geçenlerde Kudüs TV'de Nureddin Şirin'e anlattı.

Rusya'ya karşı istiklal mücadelesi veren mücahitlerin ailelerini işbirliğine zorlamak için nasıl tehdit ettiklerini, işbirliğine yanaşmayanlara nasıl eziyet ettiklerini, onların evlerini nasıl yaktıklarını, onları savaşta nasıl canlı kalkan olarak kullandıklarını, nasıl öldürdüklerini anlattı ve sordu: “Şimdi bu eylemleriyle onlar terörist olmuyor da mücahitler mi terörist oluyor? Ailelere zulmetmek, aileleri öldürmek dünyanın hangi savaş kanununda yazıyor?”

Zulmü ayyuka çıkan Ramazan Kadirov'un, yakın zamana kadar, 'Çeçenistan Kasabı' Vladimir Putin'den başka referansı yoktu.

200 bin Çeçen'in katlinden sorumlu olan Putin'e son zamanlarda Türkiyeli bir grup gazeteci ve sivil toplum temsilcisi da katıldı.

Ramazan Kadirov'un daveti üzerinde Çeçenistan'a gidip orada ne kadar güzel bir düzenin kurulduğunu(!) ve Kadirov'un ne kadar dindar, ne kadar mütevazı, ne kadar güzel bir adam olduğunu(!) tespit eden bu zevat, bir süredir Türkiye'de Kadirov adına lobicilik yapıyor (İçlerinde Kadirov'un 'kafalayamadığı' kimseler de var, çok şükür).

Şu günlerde bir heyet daha gidecekmiş Çeçenistan'a.

İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Başkanı Necati Ceylan, MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Avukat Cihat Gökdemir ve ÖZGÜRDER Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, geçenlerde İstanbul Reşadiye Oteli'nde düzenledikleri ortak basın toplantısında, Kadirov'un davetine icabet etmeyi düşünenleri uyardılar. Çeçenistan'da iddia edildiği gibi bir barış ve huzur ortamının olmadığını vurgulayan Bülent Yıldırım, şöyle konuştu: “Çeçenistan'da 16 yıldır devam eden savaşta 250 bin insan ölmüş ve yüzbinlerce Çeçen mülteci durumuna düşmüştür. 500 bin Çeçen halen açlık sınırında yaşamaktadır. 20 bini aşkın insan halen kayıp. İşgalin ve yaşanmakta olan savaşın etkileri Çeçenistan ve Kafkasya'da halen yoğun olarak hissedilmektedir. Kadirov ve adamlarının yaptığı işkenceler Rusların yaptığı işkencelerden daha ağırdır. Çeçenistan ile Doğu Türkistan arasında hiçbir fark yoktur. Kadirov'un son günlerde bir imaj düzeltmesi çalışmasının içerisine girdiğini görüyoruz. Bunun için Çeçenistan'a Türkiye'den STK temsilcilerini, akademisyenleri ve gazetecileri davet ediyor. Çeçenistan'a gidecek olanlar hangi tarafta yer aldıklarına dikkat etsinler. Bu gezi Kadirov'a ve Rusya'ya hizmet edecektir.” Geçtiğimiz haftalarda Çeçenistan'a giden gezi grubunun içerisinde yer alan Necati Ceylan, özeleştiri yaparak, yeni yanlışların önüne geçmeye çalıştı: “Benim Çeçenistan ziyaretim kurumsal değil şahsi bir ziyaretti. Ben de bir insanım, yanlış yapmış olabilirim. Ben Türkiye'deki Çeçenlerle ilgili bir şeyler yapmak için bölgeye gittim. Ancak bundan sonraki ziyaretlerin yapılmamasını tavsiye ediyorum.” Cihat Gökdemir, “Kadirov tarafından davet edilen insan hakları aktivistleri gene Kadirov'un adamları tarafından öldürülüyor. Sonra da bunları Çeçen mücahitler öldürdü diye dünyayı inandırmaya çalışıyorlar. Onun için Çeçenistan'a gidecek olanlar dikkat etsinler” dedi.
Yenişafak

Dağıstan'da Umalat Magomedov Rus polisinin ateşiyle şehid oldu
01 Ocak 2010
Anadolu Haber

Dağıstan'ın Hasanyurt kentinde direnişçiler ve Rus polisi arasında çıkan çatışmada direniş liderlerinden Umalat Magomedov hayatını kaybetti.

Rus Interfax ajansı ve Ria Novosti gazetelerinin haberine göre Dağıstan'ın Çeçenistan sınırını yakınlarında bulunan Hasavyurt kentinde bulunan polis kontrol noktasında meydana gelen çatışmada direnişin önde gelen liderlerinden Umalat Magomedov Rus polisinin ateşine yakalandı.

Rus polis şefi Mark Tolchinsky olayın polis kontrol noktasında dur ihtarına uymayan bir araca yönelik ateşin açılmasıyla meydana geldiğini bildirerek saldırıda hayatını kaybeden kişinin kimliğinin Umalat Magomedov olduğunu bildirdi.

Medvedev Kafkasya'yı eyalet yaptı
20 Ocak 2010
Kuzey Kafkasya Federal eyaleti, bölgenin tüm 'sorunlu cumhuriyetlerini' tek idari merkeze bağladı.

Rusya başkanı Dmitri Medvedev, Kuzey Kafkasya Federal Eyalet kurulmasına dair talimatı imzaladı.

Medvedev'in Kuzey Kafkasya ülkelerini gruplandırarak, 'bölgeye istikrar getirmeyi' hedeflediği bildirildi.

Medvedev yeni Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi'nin Dağıstan, İnguşetya, Kabardino-Balkarya, Karaçayebo-Çerkesya, Kuzey Osetya, Çeçenistan ve Stavropol vilayetini kapsadığını belirtti. Bu üç adres, Rus işgaline karşı direnişin, tüm baskılara rağmen hız kesmediği en önemli bölgeler.

Medvedev yeni bölgeye Moskova temsilcisi olarak Sibirya Valisi ve işadamı Alexander Hloponin'i atadı.

Yeni temsilci başbakan yardımcısı ünvanına da sahip olacak. Mevcut Rusya yasalarına aykırı olan bu görevlendirme için, Medvedev gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda Duma'ya talimat verdi. Böylece Rusya tarihinde ilk defa bir memur hem devlet başkanı hem de başbakanın özel temsilcisi statüsü kazanmış oldu.

Rus uzmanlar, yeni valinin yerel idareciler ile yakın ilişkileri ve zengin olması bakımından önemli avantajlara sahip olduğunu savunuyor. Hloponin'in Kafkaslar konusunda uzman olmadığı, ancak iş hayatındaki tecrübesinin bölgenin ekonomisine yardımcı olabileceği iddia ediliyor.

Rus gazetesi Nezavisimaya Gazeta'ya açıklama yapan bölge uzmanı Aleksey Malaşenko, Medvedev'in bu seçimini önceden düşünülmüş bir adım olarak değil bölgedeki duruma müdahelede "acizliğinin göstergesi" olarak yorumladı. Bazı siyasi uzmanlar da, "Kremlin her büyük sorunda olduğu gibi yeni bir makam yaratıp başına birini atıyor, mucize çözüm bekliyor" eleştirisi yaptı.

Medyada, "Medvedev bölgeye rüşvet ve yolsuzluğa karşı sağlam durabilecek bir isim getirdi ama yerel güçler buna karşı durmak için uğraşacak" yorumları dikkat çekti.

Hloponin, 2001'de vali seçilmeden önce ülkenin en büyük maden şirketlerinden Norils Nickel'in başkanı ve ortağıydı. Aynı zamanda ükenin en zengin işadamı Prohorov'un da "en yakın dostu" olarak biliniyor.
anadoluhaber

Çeçen savaşı tanığından Kafkasya
06 Şubat 2010
Anadolu Haber
1995'de meydana gelen Rus-Çeçen savaşına tanıklık eden, ''Çeçenya Günlüğü"nün müellifi Thomas Goltz, Kafkasya'yı değerlendirdi.

Ryskeldi Satke -1995 yılında Çeçenya-Rusya savaşına şahit oldunuz ve “Çeçenya Günlüğü” adlı kitabınızı kaleme aldınız. Kendini bağımsız ilan eden Çeçenya ve Kremlin arasındaki çatışmanın başlaması üzeriden 15 yıl geçti. Çeçenya çatışmasının Rusya için bittiğini düşünüyor musunuz? Yoksa Kuzey Kafkasya'da daha büyük çaplı bir kısır döngü turunun başlarında mıyız?

Thomas Goltz – Bu soruyu sorumlu bir şekilde cevaplandırmak çok zor benim için. Neredeyse on yıldır bölgeden uzak kaldım ve bilgilerimi açık kaynaklardan ediniyorum. Bunlardan bazılarına göre Kadirov (vahşete dayalı olarak) kendisine (ve dolayısıyla Çeçenya'ya) Dudayev ve Maşhadov'a nasip olmamış bir fiili bağımsızlık bahşeder şekilde gücünü pekiştirdi. Diğer bazılarına göre çok sayıda polisin öldürülmesi ve İnguşetya'daki diğer şiddet olayları yaklaşan daha büyük bir şiddetin ayak sesleridir.

RS – Gürcistan ve Rusya arasındaki siyasi bir kriz, 2008 yazında Güney Osetya'da tam bir savaşa yol açtı. Almanya'da haftalık yayınlanan Der Spiegel, başında Heidi Tagliavini adlı Kafkasya uzmanı İsviçreli bir diplomatın bulunduğu AB soruşturma komisyonuna ait raporun özetini yayınlanmıştı. Buna göre her iki taraf da suçluydu fakat Gürcistan Cumhurbaşkanı Sakaşvili, Güney Osetya'daki Rus askerlerine karşı bir askeri operasyon düzenleyerek kışkırtıcı bir rol oynadı. Diğer yandan ABD, Kremlini öfkelendiren Gürcistanı destekliyor. Rusya-Gürcistan çatışmasında sizin benimsediğiniz görüş nedir? NATO'nun Doğu'ya doğru genişlemesine karşı Rusya'nın saldırgan tutumunun Gürcistan'daki savaşla bir ilgili var mıdır sizce?

TG – Gürcistan Günlüğü adlı kitabımın güncellenen son bölümünü okumanızı tavsiye ederim çünkü dile getirdiğiniz tüm meselelere değinmektedir. 2008 yazında yaşanan olaylar, “Teksas Çözümü'nün” mükemmel bir tekrarı olduğunu söyleyeceğim. Yani 1846'da ABD-Meksika arasındaki savaş. ABD, Louisianna'ya saldırsın diye Meksika'yı kışkırtıp durmuştu; Amerikan kuvvetleri belirli bir noktada ezici bir güçle tepki verip Teksas'ı ele geçirdiler. Böylece Teksas “bağımsız” bir ülke oldu ve sonra da (bir köle eyâlet olarak) Amerika tarafından emildi. Subay olarak o savaşta bulunan Ulysses S. Grant, hâtıratında Meksika/Teksas savaşının “Amerikan tarihindeki en haksız ve emperyal savaş” olduğunu, doğrudan doğruya Eyâletler Arası Savaşa/Sivil Savaşa yol açtığını kaydetmiştir. Başka bir ifadeyle, ahmaklığı yüzünden Sakaşvili'nin işlediği suç her ne olursa olsun (ABD ve Batının Savaşvili'nin kaderi yüzünden III. Dünya Savaşı tehlikesi atlattığı inancı dâhil), 2008 yazında yaşananları Rusya'nın doğrudan kışkırtmasının bir sonucu olarak görüyorum. Şayet Sakaşvili Ağustos'ta tepki vermesiydi, Eylül'de veya Ekim'de başka bir kışkırtma gelecekti.

RS – Türkiye ve Kafkasya siyasetine son birkaç yıldır boru hattı projeleri hâkim. Nakil güzergâhları çevresindeki meselelerin karmaşıklığına bakınca Nabuko projesinin şansı nedir? Nitekim Rusya ile savaşta Gürcistan'daki durumu gördük. Bu boru hattının güvenilirliği hakkında ciddi kaygılar oluşmuştu.

TG – Bölgedeki boru hattı politikası kafa karıştırıcı ve çelişkili. Rusya teorik olarak Nabuko'ya karşı, Türkiye ise bu projenin lehinde. Öyle ki bir kimse bu iki devletin rekabet içinde olduğuna inanabilir. Ama gelin görün ki Moskova ve Ankara, diğer boru hatlarıyla ilgili olarak anlaşma üstüne anlaşma imzalıyorlar... Her neyse, Nabuko'nun yaşayabilmesi için, Azeri doğalgazına ilave olarak hiç değilse bir kaynak daha olmalıdır – ya Türkmenistan (İran veya Hazar altından), İran yahut da Irak – ve tüm bu kaynakların hepsi de sorunlu (Amerikan dahli yüzünden özellikle de İran). Türkiye - Ermenistan yakınlaşmasını da duruma ekleyin, ki kilit ülke Azerbaycan'ı yabancılaştırmaktadır (gazını şu an Rusya'ya satıyor). Gerçekten çok karmaşık bir resim çıkıyor ortaya! Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi için de aynısı söyleniyordu 1990'ların sonlarında – Haydar Aliyev'in siyasi iradesiyle halledildi yine de. Kim bilir?

RS – Türkiye ve Ermenistan, diplomatik ilişkileri başlatan ve iki ülke arasındaki sınırları açan tarihi bir anlaşmaya 2009 Kasım'ında imza attılar. Azeri yetkililer kızgın bir şekilde tepki verdiler ve böyle bir anlaşmanın Azerbaycan'ın ulusal çıkarlarıyla doğrudan çeliştiğini söylediler. Azerbaycan'ın sert muhalefeti karşısında Türkiye ve Ermenistan arasındaki anlaşmanın geleceği nedir sizce?

TG – Türkiye'nin Ermenistan'la (o da en iyi halde) soğuk bir ilişki uğruna Azerbaycan'la ilişkilerini büsbütün feda edebileceğinden şüpheliyim fakat daha önce Türkiye kendi ayağına kurşun sıkmıştı ve bunu bir kez daha yapabilir.

RS – Türkiye son yıllarda İran'ın nükleer faaliyetleri hakkında ABD'yle olan dâhil, İran ve Batı arasında arabuluculuk faaliyetleri yürütüyor. İsrail'in Gazze saldırısı öncesinde Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinde Türkiye'nin rolüne şahit olduk. Bazı batılı uzmanlar, bir NATO müttefiki olarak, Türkiye'nin bölgedeki nüfuzuyla önemli bir rol oynadığına inanıyorlar. Sizin kanaatinize göre, Türk dış politikasında proaktif girişim yönünde bir değişim söz konusu mu? Türkiye'nin Afganistan'da güvenilir bir oyuncu olabileceğini düşünüyor musunuz? Zira Türk askerleri Afgan ordusunun eğitimine katkıda bulunuyor ve Afganistan altyapısını inşa çabalarına katılıyor.

TG – İki farklı soru var burada. Birincisi, Türkiye'nin “Komşularla Sıfır Problem” gibi bir proaktif dış politikasıyla ilgili. Bu bakımdan, Suriye, Irak, Yunanistan, Balkanlar, Rusya ve en son İran politikalarında bazı ilginç değişimlere elbette ki şahit olduk. Tüm bunların nereye kadar sürdürülebileceği veya ne kadarının sadece basın manşetinden ibaret olduğu ayrı bir mesele. Afganistan'a gelince, bir NATO üyesi olarak, Türkiye katılmak zorundaydı (ve çatışmanın ilk safhasında hevesle yaptı bunu) ama askeri birliğinin muharebede kullanılması taleplerini tutarlı bir şekilde geri çevirdi ve dahlini eğitimle sınırlandırdı. Dolayısıyla, Türkiye'nin duruşu başlangıçtan beri tutarlı; değişen şey, savaşın doğası, ABD dahlinin düzeyi ve ABD'nin Türkiye ve diğer NATO üyelerine karşı kızgınlığı oldu zira en baştaki oyun planından ayrılmıyor ve genişletilmiş savaşa çekilmeyi reddediyorlar. Eski ya da yeni Türk dış politikasıyla bir alakası yok bunun; yaklaşık 50 yıldır bir NATO üyesi olarak taahhütleriyle alakalı.

RS – Afganistan'da Amerikan ve NATO askeri harekâtı başlayalı 9 yıl oldu. İstikrarsızlaşmış bir Afganistan'ın bölgedeki siyasi istikrarsızlığı tırmandıracağını düşünüyor musunuz? Çin'in Sincan eyâleti de buna dâhil. ABD ve NATO, Afganistana siyasi denge getirebilecek mi?

TG – ABD/NATO'nun Afganistan yaklaşımı hakkında hayli karamsarım fakat Afganistan'dan derhal çekilmeleri ve kartların olduğu yerde devrilmesine izin vermeleri dışında benim çözümüm diye sunacağım pek bir şey de yok. Bu çok da sorumlu bir yaklaşım değil, biliyorum. Sincanla ilgili olarak, başarısızlığın evvela Pakistan için onun ardından da Orta Asya'daki eski Sovyet cumhuriyetleri için sonuçları var, ki ben daha ziyade bunlar hakkında kaygılanıyorum.

RS – Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'da yapılan renkli devrimler eski Sovyet cumhuriyetlerindeki bir siyasi boyutu değiştirdi, Rusya, komşu devletlerdeki yeni herhangi bir gelişmeye muhalefet eder hale geldi. Ruslar ve Çinliler, bu devrimlerin arkasında ABD Dışişleri Bakanlığının olduğuna inanıyorlar. Rusya'nın Ukrayna ve Gürcistana karşı yaklaşımı, o tarihten sonra daha saldırgan bir hal aldı. Kremlin politikası, Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan ve AB'de doğalgaz sıkıntısı da doğuran doğalgaz ihtilafında doğrudan bir role sahipti. Güney Osetya'daki Gürcistan-Rusya savaşı, Kremlin'in sert çizgisinin bir diğer örneğidir. Kırgızistanla ilgili olarak ise 2005 lale devriminin beklenen değişimi getirmediği söylenebilir. Dahası, Kırgızistan tekrar otoriteryan bir rejimin eline düştü. Renkli devrimlerde ABD Dışişleri Bakanlığı rol oynadı mı sizce? Sizin görüşünüze göre, Rusya'nın sert tutumuna rağmen Gürcistan ve Ukrayna yakın gelecekte AB ile bütünleşir mi?

TG- ABD Dışişleri Bakanlığının renkli devrimlerde doğrudan rol aldığını hatta aracı bir rol oynadığını bile sanmıyorum her ne kadar Soros Vakfı gibi yarı resmi kurumlar haddi aşacak denli destekçisi idiyse de. Kırgızistan'daki lale devrimi, gül ve turuncu devrimlerini alkışlayanları hayal kırıklığına uğratmış olabilir ama bu sözümona iki devrim, frene basma tehlikesiyle karşı karşıya ve Azeybaycan'da başarısız olan renksiz devrim ise kötü bir şakaydı. Gürcistan veya Ukrayna'nın AB veya NATO'ya katılmasına gelince: Boşu boşuna nefesinizi tutmayın!

RS – İnsan hakları konusunda zayıf bir sicili olmasına rağmen Kazakistan, eski Sovyet cumhuriyetleri arasında AGİT başkanlığı (2010'da) yapan ilk ülke. O aynı Batı demokrasilerinin teşvik ettiği temel ilkelerin çiğnenmesine batıda göz yumulduğunun teyididir bu. Sizin kanaatinize göre, AB'nin Kazakistan'la ilgilenmesi için doğal kaynaklardan başka ne sebep var?

TG- Doğal kaynaklar. Nokta.

Kaynak: Ohmy News
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı

Mardin Fetvası ve Çeçen teröristler
16 Nisan 2010
Aynen öyle, "Aslında fetvayı kendisi vermiş de, onlardan teyit istiyor". ve son günlerde moda olan "ılımlı İslamcı"ların edasıyla biraz da kelimelerini masumane havada (kısacası, olayların iç yüzünü bilmeyenler için, tuzak kelimeler ) seçerek ;

Moskova metrosu Şehadet eyleminden sonra, "Türkiye'nin Kadırovcuları"nın malum sitesindeki başlığını okuyunca ilgi çeken fakat içeriğinden bir şey anlaşılmayan makale dikkatimi çekti. "Hakan Albayrak'tan Moskova'daki Metro Saldırısına Sert Tepki" Merak edip okuyunca, sadece benim gibi merak edip okusunlar diyerek makale başlığı yazıldığı ve makalenin alakasız boş kelimelerden ve "bu karışıklıkta laf ola, biz de bir-iki satır yazalım" makalesi olduğu anlaşıldı. Zannettim ki kerameti kendinden menkul H.Albayrak denilen zevat bayağı bir "tepki" gösteriyor.

Hayır !

Tepki falan gösterdiği yok, zaten makaleyi okumaya başlayınca, lafı Moskova metrosundan başlatıp, Hamas'a, Hizbullah'a, Filistin'e ve oradan İbn-i Teymiye'den Mardin'deki İngiltere ve ABD menşeli yayın kuruluşlarının hazırladığı "Barış Diyarı Mardin" konulu konferansa "Mardin fetvasına" gidiyor...

(aslında, o konferansın da "Konferansa Mardin'den kaç kişi dinleyici olarak katıldı? Bu konuşmaları dinlemek için kaç kişi Mardin'e gitti? Halk konferansa ne kadar ilgi gösterdi? Bilinmiyor. Bu konular üzerinde duran da olmadı. Zaten konferansın dili de Mardinlilerin bildiği bir dil değildi. İslami bir sorunu ele alma iddiasıyla düzenlenen bu konferansın dili de İngilizceydi. Ne Türkçe, ne Farsça ne de kitaplarını Arap dili ile yazan İbni Teymiye'nin dili ile konuştular. Anlaşılacağı gibi, konferansın muhatapları Mardin halkı değildir. O zaman bu konferansın muhatap kitlesi kimlerdir? ** Prof.Dr.Hacı DURAN / Vakit Gazetesi - "Mardin Fetvası ve İbn-i Teymiyye'nin Che Guerası")

H.Albayrak makalesinde "İşgale karşı savaşta Moskova Metrosu yolcularını havaya uçurmanın nasıl bir yeri olabilir? O bombalı saldırılarda ölenler işgal askeri değildi" diyor...

Bende sana soruyorum; H.Albayrak "Çeçenya'da ölen 467.000 çocuk, genç, yaşlı ve masum sivil insan asker mi? Ya da 11 Şubatta öldürülen yabani sarımsak toplayıcıları siviller mi askerdi?..."

(Gazeteci kartvizitine ve Kuzey Kafkasyalı bir aileye mensup secerene bakınca seni tarih ve olayları bilir zannediyoruz... ya, o malum Türkiye'nin Kadırovcuları sitesinde senin adını kullanıp senin adın üzerinden makale yazıyorlar, -sözüm ona tanınmış etkili bir gazetenin yazarısın ya !- ya da hakikaten sen bunları gazete arşivlerine ve son 16-17 yılda Çeçenistan'da olan biteni göz ardı edip, kasıtlı yazıyorsun, adının reklam olması için her türlü hakarete sessiz kalıyorsun... Her iki olasılıkta da işin zor gazeteci kartviziti taşıman dışında senin cahil ve acizliğini gösteriyor çünkü. -Aslında bu makalede de "senin adını anarak gene reklamını yapıyoruz".

Çok etkili bir otoritesinde, saçmalıktan bir tepki göstermişin yazısı üzerine sana cevap gibi algılanmasın çünkü yazdığını zannettiğimiz o makaleyi hiç yazmasan daha iyiydi.. Moskova Metrosunu kınamak isterken kendinle çelişiyorsun zaten makalenin başlığındaki metro baskını kınamasından çok, senin derdin "İslam ümmeti ve Fetva" ile... diyorsun ki;

"Burada bir işgalin ve işgale karşı savaşın yaşanmakta olduğunu bile bile dünyanın dört bir yanından gelip Filistinlilerden gasp edilmiş topraklar üzerinde yaşamayı seçen her Yahudi işgalci statüsündedir ve bizim tarafımızdan hedef alınmayı peşinen kabul etmiştir" mantığıyla hareket ediyor; ama Moskova Metrosu'nu kana bulayanlar böyle bir mantığa da sığınamazlar..."

Çeçenya üzerinde her türlü zulüm ve soykırımı yapan Rusya için neden "Rusya'nın yaptığı terörizmdir" diyemiyorsun? Tekrar soralım sana; "Rusya'nın ve satılmış kukla Kadırov'un Çeçen halkı üzerinde yaptığı soykırım meşru mu?)

Aslında, Ebubekir Sifil "Fetva kültürü" isimli makalesinde H.Albayrak'a aradığı sorunun cevabını veriyor. (...) "Paragrafın ilk kısmını dikkatle okursanız, Hamas ve diğerlerinin mücadele tarzını ifade ederken "tarafsız taraflı bir Batılı gözlemci'nin kaleminden çıkmış gibi bir intiba oluşturduğunu fark edeceksiniz".

Ve asıl önemlisi, ikinci kısım:

"Moskova Metrosu'na dönecek olursak... Çeçen direniş lideri Dokka Umarov, saldırıları üstlendi. Emri bizzat kendisinin verdiğini açıkladı. Gerekçesi özetle şöyle: 'Onlar bizim sivillerimizi katlettiler, biz de onların sivillerini katlettik.' Çok acayip bir cihad anlayışı..."

Karar önceden verilmiş. Son cümle bunu ifade ediyor. Bu "çok acayip bir cihad anlayışı". Sonra da Albayrak, bu "acayip cihad anlayışı"nın ortadan kaldırılmasına yönelik bir fetva istiyor el-Karadâvî ve benzeri isimlerden. Aslında fetvayı kendisi vermiş de, onlardan teyit istiyor". (...)

Aynen öyle, "Aslında fetvayı kendisi vermiş de, onlardan teyit istiyor". ve son günlerde moda olan "ılımlı İslamcı"ların edasıyla biraz da kelimelerini masumane havada (kısacası, olayların iç yüzünü bilmeyenler için, tuzak kelimeler ) seçerek ;

"Cihad konusundaki kafa karışıklığımızı giderecek sarih bir referans metni hazırlasalar...

Dört başı mamur bir Cihad fıkhı manifestosu yayınlasalar...

Ne güzel olur".

Cevaben, Ebubekir Sifil "Fetva kültürü" isimli makalesinden bir alıntıyla devam ediyorum,

(...) "Katolik dünyada kilise konsilleri toplanır, kararlar alır ve uygular. Bu kararlar dinî açıdan -kilisenin günahsızlığı (!) ve yanılmazlığı (!) dolayısıyla- tartışma dışıdır. Bizim için dikkat çekici olan şu nokta: Her bir konsil, daha önceki konsil-ler-de alınmış kararları onaylayıcı mahiyette karar alabileceği gibi, onu ortadan kaldırıcı mahiyette de karar alabilir.

Mardin toplantısının yaptığı en büyük tahribat bana göre dilimize ve bilincimize "fetva kaldırma" olgusunu yerleştirmesi oldu. Fetva, birilerinin yürürlüğe koyduğu ve başka birilerinin de yürürlükten kaldırdığı bir olgu değil oysa. Konsil kararlarını andıran bu takdim ve algı durumu, fetva bilincinde büyük bir tahribat yaptı gerçekten. En azından dilimize öyle bir kalıp yerleştirmekle yaptı bunu". (...)

Evet, ne güzel olur du değil mi H.Albayrak. ?

Tağut'a hizmet eden anlayışla hareket edilseydi, Katolik kilise konsülleri gibi toplanıp, kararlar alınsa ve senin o özlemle beklediğin -Cihad fıkhı manifestosu- yayınlansaydı "Peygamber sünneti ve Allah ayetleri ile amel eden her Mü'min'e aşağıcı, horlayıcı, suçlamalar yüklenerek sizin yazdıklarınıza eşlik edilseydi". Ne güzel olurdu...

Şehadet Eylemcileri için, Çeçen kelimesinin sonuna "Radikal İslamcı, bölücü, isyancı, ayrılıkçı, militan, terörist" gibi sıfatlar eklenseydi daha da güzel olurdu. "Çeçen Radikal İslamcı, Çeçen bölücü, Çeçen isyancı, Çeçen ayrılıkçı,, Çeçen militan, Çeçen terörist"

Kulağına hoş geliyor mu?

Dilinin ucuna geliyor da bir türlü yazılı hale getiremiyorsun değil mi ?

Bir gün bu cepheden kınama rezilliği halinde yazılar diğer gün, diğer cepheden alttan alarak (ki, onunda Türkiye kamuoyundan fazla tepki almamak için taktik olduğunun farkındayız) Lafı dolaştırıp yalpalayıp duruyorsun.

Bilenlerin tarihi bilgilerini tazelemek ve bilmeyenlere de yardımcı bilgi olması bakımından Rusların Çeçen topraklarına ilk adım atışını yazmak istiyorum. (H.Albayrak zevatı sende iyi oku, batılı kafirlerin ezberinden Çeçen Tarihi öğrenmeye kalkanların hali senin gibi oluyor zira)

Rusların Çeçen topraklarına ilk adım atışı; 1567

Çeçen topraklarında ilk savaşın başlangıcı; 1599-1604 (1598 yılında Çar Boris Gudunov Tarki Şamhallığı üzerine iki ordu sevketti. Biri Boutoulin komutasında, diğeri Pleşçeyev komutasında Astrahan'dan yola çıktı. Terek ve Greben Kazakları tarafından desteklenen Rus ordusu , Çeçenler tarafından desteklenen Tarki şamhallığı tarafından ağır bir yenilgiye uğratıldı. Rus ordusu 1604 yılında ikinci defa Dağıstan'a saldırdı. Rus ordusu, Çeçen-Dağıstan-Osmanlı müttefik güçlerinden oluşan ordu karşısında, ilkinden daha ağır bir yenilgi aldı.

Çeçen Direniş Tarihi'nde, Ruslar ile "ilk işbirliği yapan mürted"in kim olduğu yazarak bu kısa tarih bilgisini bitirmek istiyorum. Paragrafın başından da anladığınız gibi , Rus kuklası Kadırov mürtedinden öncede ne yazık ki Çeçen Tarihinde geçen zaman içinde işbirlikçi ve mürted Rus kuklaları olmuştur ve bunlardan ilk olanı, "Aqiy Shix Murza" dır (Akiy Şih Murza). Çeçen Tarihçi "Prof.Dr. Yavus Ahmadov'un araştırmalarına göre, XVI yüzyılda Çeçenlerin güçlenmeye başlamasıyla ve Terek kıyılarını işgal ederek kaleler yapan Rusları tedirgin etmeye başlayınca, Bazı Çeçen beyleri ile ticari ilişkiler kuran Ruslar, para, rütbe ve paye peşindeki Çeçenleri kendi saflarına katmışlardır. Bu işbirlikçilerden ilk Çeçen az önce de yukarıda yazdığımız gibi, bölgedeki Feodallerden bir temsilci olan "Okuckiy Aqiy Shix Murza (Okutski Akiy Şih Murza) 1578 yılında Ruslara katılarak ilk "yerel işbirlikçi mürted" olarak Çeçen Direniş Tarihi'nde yerini almıştır.

(ilgilenenler için; rahmetli "Çeçen Filolog ve Araştırmacı yazar Tarık Cemal Kutlu'nun Çeçen Direniş Tarihi" kitabından faydalanabilirler ve ayrıca; bir Türk, bir Osmanlı torunu, bir Müslüman oluşundan utananlar Çeçen-Türk ilişkilerini ve işgalci Ruslara karşı yaptıkları kahramanca mücadeleyi bu kitapta okuyabilirler)

Konumuza dönecek olursak, Rusların Çeçenistan topraklarını işgal etme teşebbüsleri 1567 yıllarında başlıyor ve Çeçen halkının özgürlük ve direniş mücadelesi yaklaşık 443 yıldır devam ediyor.

H.Albayrak meselesine gelince, "Türkiye'nin İlk Kadırovcu" topluluğu oluşturulurken Sivas'lı Çeçen bir kardeşimiz aralarında "Hakan" adında bir Kuzey Kafkasyalı yazarın da olduğu gurup yakın zamanda Çeçenistan'a Kadırov'la görüşmeye gidecek" dediğinde, inanın bu kadarına ihtimal vermemiştik. "Kafkasya'yı görme hevesidir" deyip üzerinde durmadık. Fakat görülüyor ki hevesten ileri bir hal aldı. "paralı kalemşörlük" haline dönüştü.

"Bu lafta nereden çıktı, bildiğiniz bir şey mi var yoksa?" diye soranlar olabilir.

Bildiğimiz şey, malum "Türkiye'nin Kadırovcuları web sitesi"nde açıkça ortada...

Web siteyi sakin ve sükunetle incelerseniz;

"H.Albayrak sert tepki" gösteriyor.

Gülen Saldırıyı kınıyor (Fethullah Gülen Hocaefendi, Moskova'da metrosuna düzenlenen terör saldırılarını lanetledi.) bu da ayrı bir tartışma ve makale konusu. Tamamen politik ve ezber. Ne deseydi ? "Mücahide kız kardeşlerimize Şehadet eylemlerinden dolayı yüce Allah'tan rahmet dilerim şehid (İnsh'Allah) oldular, Kafkasya Emirliği'nin başısağolsun"


Fethullah Gülen Hocaefendiye " Baş patron Putin ve onun kuklası Kafirov'un katliamlarını hatırlatıp fikrini sorsaydık buna da vereceği cevap farklı olurdu. Nitekim Caharkale'deki Gülen Cemaati okulları kapatıldığında şöyle dedi;

"800 bin insan -bir milyon bile değil- o koskoca ordu bütün gücüyle Çeçenistan'a karşı savaş ilan ediyordu. Mantığı yoktu bu meselenin. Bakın samimiyet başka bir meseledir, fakat samimiyetin önemli bir derinliği esasen akıldır, mantıktır, muhakemedir, stratejidir....Türkler gelmişler orada Grozni'de okul açmışlar. O okul çok güzel bir okuldu. O binada taş, taş üstünde bırakılmadı, yıktı Ruslar okulu. Okul dağıldı. Oradaki yüzlerce çocuk Türk terbiyesi ile yetişiyordu. Şimdi dağılıp gittiler.... Rusların bu konudaki taktiklerinin sebeplerinden biri de şuydu: "Dıştan insanlar gelip burada eğitim ve kültür faaliyetlerinde bulunacaklarsa başkalarının da o istikamette bir talebi olur" diyerek İranlının, Turanlının ayağını kesmek, Vehhabiliğin önünü kesmek için orada böyle umumi bir karar verdiler. Ve biz de öyle umumi bir karardan nasibimizi aldık..."

(F.Gülen'nin Çeçenistan Caharkale'de okullarının kapatılması ile ilgili yazısından alıntı. Politikanın insanlara neler konuşturduğuna bir örnek)

Kukla Kadırov'a gelince; Kadırovcu web sitesinde Rus işbirlikçisi Kafirov, ne kınayabiliyor ne de sert tepki gösteriyor, kendi ağzından "Moskova Metrosu" bir satır yazı yok (öyle ya, Rus terörüne ortak olan ve kendi halkına soykırım yapan bir kukla kendi yaptıkları teröre nasıl bir kılıf bulur, nasıl kınayabilir?

Gerekte yok zaten. Türkiye'de onun yerine yandaş olarak seçtikleri eli kalem tutan yazar zevatından popüler isimler bu işi hakkını vererek yapıyor.)

Mürtedler için yüce Allah (c.c) Kur'an da şöyle buyuruyor;

O gün bazı yüzler ak olur bazı yüzler de kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denecektir: İmanınızdan sonra kafir mi oldunuz ? Nankörlük etmenize karşılık tadın azabı.

(Al-i İmran, 106)

ve mürtedlerden zulüm gören Mü'min'lere de yüce Allah (c.c) Kur'an da şöyle buyuruyor;

Şu bir gerçek ki; mallarınız ve kendiniz konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve müşriklerden de çok eziyet işiteceksiniz. Sabrederseniz ve korunursanız işte bunlar, kararlılık isteyen işlerdendir.
(Al-i İmran, 186)

Son olarak ;

Eric S. Margolis'in "Zaman Çeçenlerin özgür olma zamanıdır" başlıklı makalesinden bir alıntı.

"Rusya'nın Kafkas dağlarında yaşayan ateşin Çeçen aşiretleri hakkında söylenen bir söz vardır: "Çeçenler asla mağlup edilemez, sadece öldürülürler". Çeçenler, Rusya'nın güçlü bir rakibidir. Adı cani olarak bilinen Rus mafyası bile Çeçenlerden korkar ve bu korkması için iyi bir sebeptir.

Geçtiğimiz yıl, Başbakan Vladimir Putin, Rusya'nın denetimindeki Kuzey Kafkaslar'da direnişin yok edildiğini, gururla ilan etti. Bölge pasifize edildi.

Çeçen intihar bombacıları Putin'in açıklamasını şaşırtarak, geçen hafta 39 ölü ve 70'in üzerinde yaralıyla Moskova metrosunu vurdu. Çeçen intihar bombacıları, Dağıstan'da çoğunluğu polis 12 kişiyi öldürdü. Komşu Dağıstan'da daha fazla sayıda saldırı vardı. Kuzey Kafkasya tekrar kaynamaya başladı.

Saldırılar, Rusları çalkaladı ve geriye, Kremlin'in derin utancı ve öfkesi kaldı".
(...)
Mansur Zakon
Kaynak: Shamil Online

Çerkezler, denize siyah çelenk bıraktı

22 Mayıs 2010 Çerkez sürgün ve soykırımının 146. yıl dönümü nedeniyle Taksim'den Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na kadar protesto yürüyüşü düzenlendi.
Kafkas Forumu'nun düzenlediği yürüyüşe yaklaşık 200 Çerkez katıldı. Taksim Meydanı'nda toplanan grup, sloganlar ve "Çerkezya'ya özgürlük", "Bağımsız Kafkasya" yazılı pankartlarla Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na yürüdü. Konsolosluk önüne gelen grup, ardından Tünel'e yürümek istedi. Ancak konsolosluk çevresinde güvenlik önlemi alan polis, grubun yürümesine izin vermedi. Bunun üzerine konsolosluğa birkaç metre uzaklıkta basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, "Yaşanan Çerkez soykırımı ve sürgünü
sonrasında 146 yıl boyunca Rusya'da politik sistem birkaç kez değişmesine rağmen Çerkezlere karşı tavır değişmemiştir. Tarihsel hataları da kalabilenlere yönelik asimilasyon politikaları hala devam etmekte. Kuzey Batı Kafkasya'dan sürülen Çerkezlerin ana vatandaşlarına dönüşleri engellenmektedir. Bu gerçeği haykıran ana vatandaki yurtsever Çerkezyalılar baskı altına alınmakta ve cinayetlere kurban gitmektedir. 2012 yılında yapılması planlanan olimpiyatlarsa 146 yıl önce Çerkezlerin katledildiği bölgede
yapılması düşünülmektedir. Çerkez halkı olarak tüm dünyada Rusya'nın yapmış olduğu soykırımın tanınmasını istiyoruz" denildi. netgazete

Rusya'nın güneyindeki Stavropol kentinde meydana gelen patlamada ölü sayısı 5'e yükseldi.
STAVROPOL-
Yetkililer, kentteki bir tiyatronun dışında bombanın patlaması sonucu 5 kişinin öldüğünü, 20 kişinin yaralandığını kaydetti.

Tiyatroda Çeçen dans gösterisinin başlamasından 15 dakika önce meydana gelen patlama ile ilgili olarak terör soruşturması açıldığı belirtildi. Ölenler arasında bulunan 3 kadının bir ağacın yanındaki bankta oturduğu kaydedildi. Görgü tanıkları, insanların gösteri için biraraya gelmesinden birkaç dakika sonra patlamanın olması durumunda ölü sayısının daha fazla olabileceğine dikkat çekti.

Stavropol, Çeçenistan'ın başkenti Grozni'ye 350 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
26 Mayıs 2010 habertaraf

Danimarka'daki patlama: Faili Çeçen boksör
15 Eylül 2010

Danimarka'daki gizemli patlamanın faili Çeçen asıllı bir boksör çıktı.

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'daki bir otelde geçtiğimiz hafta patlayan bombanın gizemli failinin kimliğine Danimarka polisi nihayet ulaştı. Otelin tuvaletinde patlayan bomba sonrası olay yerinden kaçan şahıs otelin yanındaki parkta yaralı bir şekilde polis tarafından ele geçirilmişti.

Hakim karşısına çıkarılan bombacı kimliğini açıklamazken, 3 değişik kişi adına düzenlenmiş sahte pasaportla seyahat ettiğinin tespit edilmesiyle şahsın gerçek kimliğine ulaşmak için Danimarka polisi yoğun bir çalışma başlatmıştı. İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşan bombacının kimliğyle ilgili net bilgilere polisin şahsın bombanın patlamasından sonra çekilen fotoğrafları basına dağıtmasından sonra ulaşıldı. Polis, 4 Ekime kadar gözaltı verilen şahsın 'boksör' olabileceğini açıklamasıyla harekete geçen BT Gazetesi, bombacının Belçika'da gittiği bir boks kulübüyle iletişime geçmeyi başardı. Bombacıyı tanıyan kulübün boks hocası, 8 ay kulüplerinde boks yapan kişinin Çeçen asıllı olduğu bilgisini vermesiyle gizem çözülmüş oldu.

Kredi kartı kullanmayan ve cep telefonu taşımayan gizemli kişinin nihayet kimliğine ulaştıklarını ifade eden Kopenhag Emniyet Müdürü Svend Foldager, eldeki verilere göre şahsın adının Lors Doukaiev olduğunu açıkladı. Svend Foldager, "Kimliğini yüz de yüz tespit ettik diyemeyiz. Ancak eldeki verilerle sonuca büyük oranda ulaştık. Şu anda tutuklu bululan kişi 1986 doğumlu Lors Doukaiev'dir. habertaraf

Moskova'da Kafkasyalı Avı Başlattılar!
Moskova polisi FSB'nin sahnelediği katliamı protesto etmek isteyen Kafkasyalıların barışçıl protesto gösterisini acımasızca dağıttı
16 Aralk 2010
Anadolu Haber

Moskova polisi, Çarşamba günü FSB'nin sahnelediği Kafkasyalı katliamını protesto etmek isteyen 800'den fazla barışçıl Kafkasyalı göçmeni tutukladı.

Kafkasyalı göçmenlerin etrafı kabaca hareket eden coplu ve koyu kasketli yüzlerce polis tarafından kuşatıldı. Barışçıl göstericilerin ırkçılık karşıtı gösteri düzenleyeceği Şehrin Kiev istasyonu etrafındaki alan zırhlı araçları içinde 3,000 kadar kanlı Rus özel birlik birimleri tarafından kapatıldı.

Rus Polisi, bütün gün Moskova`da en az 1200 kişinin tutuklandığını ve çıkan çatışmalarda 30 kişinin yaralandığını bildirdi. Tutuklananların hemen hepsinin Kafkasyalılar olduğu belirtildi

Herhangi bir polis şiddetinden kaçınmak için çok sayıda yoldan geçen kişi alandan aceleyle kaçtı. Yerel metro istasyonu ve bir alış-veriş merkezi kapatıldı. Çok sayıda yaralı olduğu bildirildi. AP muhabirleri Kafkasyalı erkeklerin etrafını çevreleyen polisleri görebiliyordu.

Metro istasyonunun hemen dışındaki büyük bir alış veriş merkezi, planlanan gösteri saatinde kapatıldı ve Kafkasyalı halk tarafından daha çok işletilen yakındaki bir çiçek pazarındaki çoğu stant da kapatıldı. Yetkililer sabahın erken saatlerinde tutuklamalar beklentisiyle araçları çekti.

Geçtiğimiz hafta bir futbol taraftarı gibi davranan Sviridov adında gizli bir FSB haydudu bir Moskova caddesinde öldürmek istediği bir Kafkasyalının meşru müdafaa ile kendisini savunurken vurularak ölmesi sonucu binlerce FSB ajanı Moskova'nın Kızıl Meydanında göçmenlere saldırmış ve Kafkasyalıları dövüp ölümlerine yol açmışlardı.

Uzmanlara göre, Rus futbol sahnesine yüksek yoğunlukta KGB-FSB ajanları sızmıştır. 2018 Dünya Kupasına ev sahipliği arifesinde Rusya'da FSB ajanları tarafından her yıl düzinelerce göçmen öldürülmektedir.

Kafkaslardan Rus Konsolosluğu önünde eylem
Rusya Konsolosluğu önünde toplanan bir grup Kafkas, Rusya'da Slav olmayanlara karşı ırkçı saldırılar düzenlediğini ifade ederek eylem yaptı. Grup adına açıklama yapan Alper Kahraman, "Linç kampanyası bitene kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz. Desteğimizi Kafkasya'ya ulaştırmak istiyoruz" dedi. 18.12.2010 İSTANBUL netgazete

'Moskova'daki saldırıyı ben emrettim'
8 ŞUBAT 2011

Çeçen isyancı lider Doku Umarov, geçen ay Moskova'daki bir havaalanında 36 kişinin öldüğü intihar saldırısının emrini kendisinin verdiğini söyledi.

Umarov yeni saldırılar düzenleneceği tehdidinde de bulundu

24 Ocak'ta Domodedovo Havaalanı'nda meydana gelen saldırıda 180 kişi de yaralanmıştı.
Umarov bir internet sitesinde yayımlanan videoda saldırının 'Rusya'nın Kafkaslar'da işlediği suçlara misilleme' olduğunu söyledi.
Video mesajında Rusça konuşan Umarov, benzer saldırıların süreceğini de belirtti.
Öldü deniyordu
Kuzey Kafkasya'da faaliyet gösteren 'Kafkas Emirliği' adlı islamcı örgütün lideri olan Umarov, hala aktif olan az sayıda Çeçen isyancı liderden biri.
Şimdiye dek iki kez Rusya'nın öldürüldüğünü ilan ettiği Doku Umarov emrindekilerle, Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan'daki bölgelerde etkin.
Umarov ayrılıkçı Çeçen hükümetinde 1996-99 yıllarında güvenlikten sorumlu bakanlık görevini yürütmüştü.
Aslan Mashadov, Halim Saydullayev ve Şamil Basayev gibi liderlerin öldürülmesi ardından hareketin liderliğine yükseldi.
Umarov, Mart 2010'da Moskova Metrosu'nda 39 kişinin öldüğü intihar saldırısını da üstlenmişti.
Doku Umarov'un Kasım 2009'da Moskova'dan St. Petersburg'a giden bir trende 26 kişinin öldüğü saldırının da arkasındaki isim olduğu belirtiliyor.
Kavkaz Center adlı internet sitesinde yayımlanan video saldırının gerçekleştiği 24 Ocak tarihini taşıyor.
Kamuflaj giysileri içinde, yalnız konuşan Umarov 'Bu özel operasyon benim emrimle yapıldı ve inşallah bunun gibi operasyonlar yapılmaya devam edecek' diyor.
Rus yetkililer Domodedovo Havaalanı'ndaki saldırıyı, Kuzey Kafkasya'dan gelen 20 yaşındaki bir erkeğin gerçekleştirdiğini söylüyor.
Saldırıda en az yedi yabancı da ölmüştü. BBC

Kuzey Kafkasya'da kafe tarandı: 4 polis öldü
2 Şubat 2011
Rusya'ya bağlı Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde dört polis kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.

Saldırının meydana geldiği Çegem kentinin Belediye Başkanı Mihail Mambetov (57) da iki gün önce silahlı suikast sonucunda yaşamını yitirmişti.

Kuzey Kafkasya'nın Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde öğle saatlerinde bir kafeyi basan kimliği belirsiz kişiler yemek yiyen polislere rastgele ateş açtı. Saldırıda trafikte görev yapan 4 polisi hayatını kaybetti. Saldırıda bir polisin de yaralandığı bildiriliyor.
habertaraf

Dağıstan'da Patlama: 8 Ölü, 20 Yaralı
03 Mayıs 2012

Rusya'nın Dağıstan özerk bölgesinde iki kuvvetli patlama meydana geldi.

Rusya Federasyonu'na bağlı Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinden Dağıstan'da meydana gelen iki patlamada 8 kişi öldü, 20'den fazla kişi yaralandı.
Interfax ajansının bildirdiğine göre, yerel güvenlik güçlerinden bir yetkili, ölenlerin 5'inin polis, 2'sinin Rusya Acil Durumlar Bakanlığı çalışanı, birinin ise sivil olduğunu belirtti.
TRT
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts Ekm 25, 2010 1:57 am    Mesaj konusu: Şehid Kumandan ŞAMİL BASAYEV'i Rahmetle Anıyoruz! Alıntıyla Cevap Gönder

Dağıstan'da İslamcı mücahitlerin hedefi işbirlikçi ılımlılar
15 HAZİRAN 2011

Rusya'nın Dağıstan bölgesinin önde gelen işbirlikçi ılımlı imamlarından olan Aşurlav Kurbanov'un öldürülmesi, bölgedeki mücahit İslâmcı hareketin işbirlikçi ılımlı Müslümanları hedef aldığını gösterdi.

Kurbanov'un camisinin yakınlarında, kimliği belirlenemeyen silahlı kişilerce öldürüldüğü açıklandı.

Aynı bölgede, geçen hafta ılımlı İslami bir üniversitenin rektörü olan işbirlikçi Maksud Sadıkov öldürülmüştü.

İşbirlikçi Ilımlı din adamlarına yönelik saldırıların, kurtuluşçu mücahit İslamcılar tarafından gerçekleştirildiği düşünülüyor.


Gözlemciler, Nisan ayında iki imamın öldürüldüğü Kuzey Kafkaslar bölgesinde, son yıllarda 13 ila 50 Müslüman işbirlikçi ılımlı din adamının öldürüldüğünü aktarıyor.

Bölge üzerine uzman Aleksey Makaşenko, Rus basınına yaptığı açıklamada Kuzey Kafkaslarda İslam içi bir tasfiyenin başlamakta olduğu uyarısını yaptı.

Makaşenko, "Radikal İslamcıların hedefi ılımlı İslam'ın en güçlü, en etkili ve en eğitimli üyeleri" dedi.

Öldürülen işbirlikçi rektör Sadıkov da, 2003 yılından beri İlahiyat ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün rektörüydü ve mücahitlerle mücadelede 'eğitim'in bir silah olarak kullanılmasını savunuyordu.

Dağıstan, Çeçenistan'ın desteklediği militanların Rusya'ya karşı mücadele etmeye başladığı 1999 yılından bu yana İslami ayaklanmaların etkisinde.
haber1001



Rusya'daki Eylemci Türkiye'den mi?
26 Ocak 2011
Rusya’da en az 35 kişinin öldüğü eylemle ilgili oldukları iddia edilen 3 kişi aranırken, Rus istihbarat servisinin bir ay önce 5 militanın Türkiye'ye giriş yaptığı ihbarı aldığı öne sürüldü.

Rus Komsomolskaya Pravda gazetesinde yayımlanan haberde, saldırıdan yaralı olarak kurtulan, patlamanın olduğu yerin hemen yanı başındaki "Asya" adlı kafenin baş aşçısı Aleksandır Popov'un,eylemcinin kendisine 10 metre uzaklıkta olduğunu ve üstündeki bombayı patlatmadan etmeden önce adını, nereli olduğunu ve yaşını bağırarak söylediğini ileri sürdüğü kaydedildi.
Popov, saldırının şokundan dolayı sadece eylemcinin 35 yaşında olduğunu hatırladığını belirterek, eylemcinin kendisini tanıttıktan sonra, "Şimdi Hepiniz Öleceksiniz" diye bağırdığını söyledi. Popov, eylemcinin karnındaki bir düğmeye basarak kendini infilak ettirdiğini de sözlerine ekledi. Sıradışı

Şehid Kumandan ŞAMİL BASAYEV'i Rahmetle Anıyoruz!
Çeçenistan'a ve Özgürlük Mücadelesine Adanmış Bir Ömür: Şamil Basaev
11 Temmuz 2010

Çeçen Cihadının Efsanevi komutanlarından Şamil Basaev, 14 Ocak 1965'de Çeçenistan'ın Vedeno Bölgesi'nin, Vedeno köyünde doğdu. 20. yüzyılda, Rus işgaline karşı Kuzey Kafkasya halklarının öncüsü olan Şeyh Şamil’e atfen, kendisine “Şamil” ismi kondu. Şamil Basaev’in ailesi Rus İhtilali’nden sonra Çeçenistan’dan Kazakistan’a sürülmüş ancak 1957 yılında Kruçev döneminde yurtlarına geri dönebilmişti. Sürgün yaşamış, işgal ve baskı görmüş bir halkın ve bu halkın bir parçası olan bir ailenin vatanlarına dönmesinden kısa bir süre sonra dünyaya gelen Basaev, Çeçenistan’da Kafkasya gerçeğiyle yüz yüze yaşadı.
1982 yılında okuldan mezun olduktan sonra Sovyet Ordusu’nda iki yıl askeri eğitim aldı. Takip eden dört yıl boyunca, güney Rusya’nın Volgograd bölgesinde çalıştı. 1987 yılında Moskova’da mühendislik eğitimine başladı. Öğrencilik yıllarında devrimci kişiliği ile ön plana çıktı ve hayatı boyunca özgür Çeçenistan için çırpındı. Abhazyalı bir hanımla evlendi, biri erkek üçü kız olmak üzere dört evlat sahibi oldu. Öğrencilik hayatını Rusya"da tamamladı. Daha sonra ticaret hayatına atılan Basaev, bir süre Rusya"da ticaretle uğraştı.

1991 yılının Ağustosu'nda Moskova'daki hükümet darbesi sırasında, Komünist Sovyetlere karşı Yeltsin taraftarları arasında yer aldı.
1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Çeçenistan’a döndü ve Rusların gizli örgütleri ile mücadele etmek için kurulan özel birlikleri yönetti.

Sovyetler Birliğinin dağılma sürecinde başlayan bağımsızlık hareketlerine destek verdi ve Abhazya'da, Ruslara karşı özgürlük mücadelesine girişen kardeşlerinin yanında mücadeleye katıldı. Buradan Karabağ"a geçen Şamil Basaev burada da bir süre Azeriler ile birlikte Ermeni Zulmüne karşı savaştı.
Dünya, O"nun Adını ilk defa Çeçenistan'da yaşananları dünyaya duyurmak için bir Rus yolcu uçağını kaçırarak, Ankara'ya indirdiğinde duydu. Kaçırıp Ankara Esenboğa havaalanına indirdiği uçağı ve yolcularını, Çeçenistan"a dönmesine izin verilmesi karşılığında serbest bıraktı. Şamil Basaev"in gerçekleştirdiği bu eylemle, dünya Çeçenya"da yaşanan olaylara odaklanıyor ve Şamil Basayev"de , Çeçen Halkının önderi konumundaki Cahar Dudayev ile birlikte yaşanan olayların merkezinde yer alıyordu.
1992 yılında Cahar Dudaev'in emri ile Abhazya'ya gönderilen Çeçen birliklerin komutanı iken, Abhazya'nın Gürcü işgalinden kurtulmasında birinci dereceden etkili olan Kafkas Halkları Konfederasyonu (KHK) birliklerinin komutanlığına getirildi. Abhazya'nın ardından Çeçenistan'a dönerek burada Afganistan cihadına katılarak, o dönemde eğitilmiş gençlerden müteşekkil bir silahlı güç kurdu.Cahar Dudayev'in Çeçenistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, muhalefete geçen Rus yanlısı silahlı birliklerin dağıtılmasında etkili oldu. 1994 yılı aralık ayında Ruslar'ın Çeçenistan'ı işgal etmesiyle Çeçen komutanların en önemlilerinden biri haline geldi. Savaş alanındaki üstün zekası ve izzetli duruşu ile ruslara korku saldı. Düzenlediği bir çok operasyonla Rus devletini boyun eğmeye zorlayan Şamil Basayev, aynı dönemlerde Rus İstihbaratı tarafından arananlar listesinin en başına kondu.1995 yılı başında, Rus savaş uçakları Şamil'in Vedeno'daki evini bombalayarak ailesinden 11 kişiyi şehid ettiler.
Rus güçlerinin sivillere karşı giriştikleri katliamların en üst seviyelere ulaştığı Haziran 1995'te, yaşananları dünya kamuoyuna duyurabilmek için 150 savaşçının Budennovsk kentinde düzenlediği rehin alma eylemini yönetti. Burada yüzlerce kişiyi rehin alan Basayev ve yanındaki mücahidler tek bir rehineye dahi zarar vermediler. Rehinelerin serbest bırakılmasını karşılığında, Rus ordusunun Çeçenistan"dan çekilmesini talep eden ve isteğini telefon Rus İçişleri Bakanına da ileten Şamil Basayev"in öne sürdüğü şartlar, İşgalci Ruslar tarafından reddedildi. Sonrasında bölgeyi kuşatan Rus Ordusuna bağlı Alfa ve Omon birliklerine karşı hastaneyi savunarak, düşmana ağır kayıplar verdirdi. Şamil Basaev ve beraberindeki mücahidlerin mukavemetini kıramayacağını anlayan Rus Yetkililer, Basaev"in şartlarını kabul ettiklerini ilan ettiler. Rusların, rehinelerin hayatını hiçe sayarak hastaneye saldırmaları ve kimyasal silah kullanmak dahil pek çok insanlık dışı yöntemi kullanmaları Uluslararası Kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Rusların bu hareketine karşılık, rehinelere zarar verilmemesini emreden Basayev, rehineleri güvenli bir bölüme alarak, Rus kuvvetlerinin saldırılarından da zarar görmelerini önledi. Peş peşe gelişen olaylar sonucunda, Müslümanların merhametinden etkilenen pek çok Rus, İslam"ı seçti. Rusların Çeçen topraklarından çekilmeyi kabul etmesi üzerine, hastaneye şehidlerin naaşlarını taşımak için soğuk hava tertibatlı bir kamyon ve birkaç otobüs isteyen Basayev, rehineleri Çeçenistan sınırını geçer geçmez ilk yerleşim biriminde serbest bırakacağını açıkladı. Budennovsk kentinden rehineler, mücahidler ve anlaşma gereği kafileye dahil edilen Rus Parlementerleri ile birlikte Çeçenistan"a döndü. Çeçenistan"da coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan Basayev, sınırı geçer geçmez Mücahidlerin kontrolünde, rehineleri serbest bıraktı. Müslüman olan pek çok Rus ise, Rusya"ya dönmeyi reddederek, Çeçenistan"da kalmayı tercih etti. Öyle ki, Çeçenya"da kalan Rusların içinden, İşgalci Rus Ordusuna karşı yürütülen cihada iştirak ederek şehadetle şereflenenler dahi oldu. Bu olay, Ruslara, savaş hukuku anlamında büyük bir ders verirken, diğer yandan dünyaya terörist olarak tanıtılmaya çalışılanların aslında düşmanlarının dahi haklarını gözeten asil birer savaşçı olduklarını belgeleyen bir vesika olarak tarihe geçti.Bu durumun ve Rusların caniliğinin rehinelerce dile getirilmesi ise, Rus Kamuoyunda büyük bir depreme sebep oldu.
Komutan Basayev, 1996 yılı Nisan ayında Çeçen Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi. Ve Rus güçlerini Çeçenistan'dan çekilmeye mecbur eden Cahar-Kale(eski Grozni) operasyonunu komuta etti. 1998"de Cahar-Kale'de yapılan, Çeçen-Dağıstan Halkları Kongresi'nde başkan seçildi. Kongrenin ikinci toplantısında alınan kararla, 1 Ağustos 1999'da kurulan İslam Şûrâsı'nın başkanlığına getirildi. 31 Ağustos 1999 Günü Grozni'de ki basın toplantısında "Bu savaş, Volga'dan Don'a kadar tüm Müslümanlar kurtarılıncaya kadar sürecek. Bütün dünyayı alevler kaplasa da, bu cihada devam edeceğiz. Dünyadaki tüm Müslümanlar uyanıyor. Savaş 20-25 yıl sürebilir. Tüm Rusya savaş alanı olacak. Nihai hedef ise Kudüs'ün Siyonist işgalden kurtarılması." diyen Basayev, bütün dünyanın dikkatinin bir anda kendisine ve Çeçenistan"a çevrilmesine neden oldu.
Aynı süreçte, Rusların Dağıstan köylerini bombalaması karşısında sessiz kalamayan Şamil Basayev, Ağustos ayı içerisinde , İslam Şurası kararı ile Dağıstan'da bulunan Rus karargahına 2 bin mücahidle baskın düzenlediler. Bu baskında yüzlerce rus askeri öldürülürken onlarca helikopter ve zırhlı araç da imha edildi.
Bu operasyonu bahane eden Rusya, Çeçenistan"ı tekrar işgal etti. 1999'da Rusya'nın Çeçenistan'ı yeniden işgali üzerine Çeçenistan'a dönerek, doğu cephesi komutanlığı görevini sürdürmeye başladı. Burada destansı Cahar-Kale (eski Grozni) savunmasını yönetti. Cahar-Kale savunmasında 11 bin mücahidin komutanlığını yapan Basayev, 100 binden daha fazla rus askerine uzun süre kan kusturdular. 100 bin askerlik 3 kademeli kuşatmayı mücahidlerin yaramayacağını düşünen rus generalleri Şamil Basaev ve emrindeki askerlerin kahramanlıkları karşısında adeta şok oldular. Bu kuşatmayı yarmayı başaran Şamil ve askerleri Rus askerlerine ağır kayıplar verdirerek dağlık bölgelere çekildiler.

O günü yaşayan bir kardeşimiz şunları anlattı;
“Biz Komutan Şamil ile birlikte kuşatmayı nasıl yaracağımızı istişare ettikten sonra, dağlara doğru çatışarak çekilme kararı aldık. Bunun bize büyük kayıplara mal olacağını biliyorduk. Fakat Şamil Basaev'ın üstün zeka ve kabiliyetlerine güveniyorduk. Gruplara ayrılıp dağlara doğru çatışarak çekilmeye başladık. Komutanımız Şamil Basayev en öndelerdi. Bu çatışma sırasında bir çok kardeşimiz şehid düştü. Ancak işgalci Ruslar bizden kat kat daha fazla kayıp veriyordu. Çekilme esnasında, bir dağın yamacında boğazlanarak üst üste dizilmiş Rus kafirlerinin cesetlerini görünce Allah'ın yardımının bizimle olduğunu anladık. Bu çekilme sırasında Komutanımız Şamil Basaev bir mayın tarlasına en önde girerek kendisini mücahidlere siper etti ve mayına basması sonucu sağ bacağını kaybetti.”
Şamil Basaev'in bu tutumu, Çeçen mücahidlerin davalarındaki samimiyet ve kararlılıklarının bir göstergesi idi. Bu çekilme esnasında sağ bacağını cennete gönderen Basaev, uzun süren bir tedavi sonucu tekrar sağlığına kavuştu. Kopan bacağının yerine protez takılan Şamil Basaev tam 7 yıl tek bacağı ile Kafkasya dağlarında cihadını sürdürerek, bir özgürlük mücadelesinin nasıl olması gerektiğini ve bir halkın bağımsızlığı için neleri feda ebebileceğini bütün dünyaya gösterdi.
Aslan Mashadov"un önderliğinde yürütülen İkinci Çeçen Cihadında, Genelkurmay Başkanlığına getirilen Basaev, bu dönemde de bir çok etkili operasyona imza attı.
Genelkurmay başkanlığı esnasında Nalçik, İnguşetya, gibi şehir başkınlarını ve bir çok özel operasyonu yönetti veya emirini verdi.
Aslan Mashadov'un şehadetinin ardından, Devlet Başkanlığı görevine gelen Abdulhalim Sadullaev döneminde de aynı göreve devam eden Basaev, Sadullaev"in emrinde yürüttüğü faaliyetlerle Çeçen İslam Cihadının lokomotifi oldu.
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Sadullaev"in 2006 Haziran"ında şehid (İnsh'Allah) olmasından sonra, Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Şura Meclisi kararı ve Sadullaev"in vasiyeti ile Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Dokko Umarov, yayınladığı bir kararname ile Şamil Basaev'i devlet başkan yardımcılığı görevine getirmiş ve kendisinden sonra devlet başkanlığı görevinin Basaev"in sürdüreceğini ilan etmişti.
Şamil Basaev üstün zekası, tavizsiz tutumu ve güzel ahlakı ile bilinen bir şahsiyetti. Onu tanıyanların bildirdiği üzere, kendisi makam ve şöhrette gözü olmayan ve sadece Allah"ın rızasını arayan örnek bir müslümandı. Dünya müslümanlarının ve Çeçen halkının ona olan eşsiz sevgisi de kendisinin güzel hasletlerinin doğal yansımasıydı.
Çeçen Cihadının başladığı yıllardan beri hayatını İslam davasına adayan Basayev, kendisini geliştirmiş bir şahsiyetti. Sürekli zikir ile meşgul olmasının yanı sıra, Allah'a olan tevekkülü ile de bütün mücahidlere örnek oldu.
İlmi çalışmalara önem verdi. Halkın ekonomik bunalımları başta olmak üzere bütün sıkıntıları ile ilgilenmeye çalıştı. Sık sık dünya müslümanlarına çağrıda bulunarak onlardan destek istedi. bir açıklamasında şöyle demişti Şamil Basaev:
''Müslümanlar hangi ölçüyü benimseyerek ümmetin amaçlarını gözetiyorlar? Nerede Allah en büyüktür diyen insanlar? Bütün mücahidler savaş meydanında eşittirler. Komutanın da bir canı var verilecek, askerin de. Eğer bir komutanın şehadeti bu cihadın devam etmesine engel teşkil edeceğini düşüncemiz olursa , o kişiyi savaşmaya göndermeyebiliriz. Fakat şu bir gerçek ki savaş meydanındaki bütün kardeşlerim birer komutandır. Her biri birbirini sürükleyecek kadar yeteneklidir. Eğer Allah'ın çağrısı ve tehdidi bu insanların kalplerini titretmediyse benim, yani Rabbine karşı son derece zayıf ve aciz olan Şamil'in onlardan bir cevap beklemesi yanlış olur.'' Hafifiyle ağırıyla hepiniz yola koyulun ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.'' Ama sonunda görüyoruz ki Allah'ın merhamet ettikleri dışında kimse yerinden kıpırdamadı. Ama eğer Amerika onları tehdit etmiş olsaydı kalpleri korku ile çarpar ve emirleri harfi harfine yerine geitirirlerdi. Şunu açıkça ifade edeyim ki İslam toprağını müdafaa etmek bir zorunluluktur, bir ödevdir.''
Gerek hayatı, gerek mücadelesi ve gerekse de şehadeti ile İslam Ümmetine örneklik teşkil eden yiğit Komutan Şamil Basayev, 9 Temmuz 2006 Pazar günü, İnguşetya"da bir köy yakınlarında bindiği aracın infilak etmesi sonucu, Rabbine kavuştu. Rus İşgalcileri ve Onların yerli işbirlikçileri bu olay üzerine,basın mensuplarının önüne geçerek sevinç sözcüklerini sıraladılar. Şehid olan bütün kahramanlarımızın ardından, Kafkasya'nın özrgürlüğü için Cihad hareketinin son bulacağını zanneden işgalciler, Şamil Basaev"in şehadeti ile de aynı ön görülerle bu minvalde bir çok söz söylediler. Oysa biz biliyoruz ki, Küresel Zulüm ve yerel işbirlikçi ölüm çeteleri var oldukça, direnen ve İslam"ın Cihad sancağını yüceltecek nice Şamiller var olacaktır. Şamil Basaev de kendisinden sonra, bayrağını taşıyacak nesillerin gözünde bir kahraman olarak anılacak ve özgürlüğe giden yolumuzu aydınlatan birer meşale olacaktır.

Evet doğrusu şehadeti tüm dünya Müslümanlarını ağlatıp acı veriyordu… Ama şehadet elbisesi o na çok yakışıyordu. Çünkü o şehid gibi yaşamış ve inşallah şehidlerden olmuştu.
Ey şehidimiz… ey ümmetin yiğit ve kahraman evladı Şamil..
Tarih senin ismini direniş sayfalarına altın harflerle şimdiden yazmıştır.
Dünya döndükçe, mücadele var oldukça, sen her zaman anılacak ve kalplerden hiçbir zaman Silinmeyeceksin.

Allah seni, Firdevs cennetlerinde ağarlasın… ve seni peygambere komşu kılsın...
sutunhaber

Kafkasya'da 2 trafik polisi öldürüldü
15 Kasım 2010
Kuzey Kafkasya bölgesinde meydana gelen iki ayrı olayda, 2 trafik polisinin öldürüldüğü bildirildi.

Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan Cumhuriyeti Emniyeti tarafından yapılan açıklamada, kimliği belirsiz bir saldırganın Dağıstan'daki bir hastanede tedavi gören trafik polisini hastaneyi basarak silahla öldürdüğü kaydedildi.

Rus haber ajansları bugün ayrıca Çeçenistan'da devriye görevi yapan bir trafik polisinin kimliği belirsiz 2 kişinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybettiğini duyurdular. haber10



Çeçen tetikçide ölüm listesi çıktı
11 Ekim 2011
Eski Çeçenistan Şeyhülislamı Batukaev'e yönelik suikast girişiminde yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Batukaev'i vurma emri verilen tetikçinin kaldığı otelde bir ölüm listesi ele geçirildi.

Geçtiğimiz ay İstanbul Zeytinburnu'nda 3 Çeçen'in öldürülmesinin ardından Türkiye'de bulunan Çeçenistan eski Şeyhülislamı Şemsettin Batukaev'e Zeytinburnu'ndaki evinde suikast girişiminde bulunulmasıyla ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıktı.

Silahıyla birlikte yakalanan tetikçi Barhram Batumaev'in Zeytinburnu'nda kaldığı otelde yapılan aramada Çeçenistan mücahitlerinin önemli isimlerine yönelik suikast list
29.03.2011

İnguş Cumhuriyeti’nde, güvenlik güçleri ile militanlar arasında çıkan çatışmalarda 20 kişi öldü.
Verkhini Alkun köyü civarında yoğunlaşan çatışmalarda ölenlerden 2’sinin federal güvenlik görevlisi, birinin ise İçişleri Bakanlığı yetkilisi olduğu bildirildi.

Bölgede Rus güvenlik güçlerinin sabah saatlerinde düzenlediği operasyonda 17 militanın öldürüldüğü, aralarında Çeçen lider Domu Umarov’un bulunduğu bildirilmişti.

Umarov’un öldüğü yolunda daha önce de haberler çıkmış, ancak her seferinde doğru olmadığı anlaşılmıştı.

Kremlin, bölgedeki militanlara karşı sert bir mücadele sürdürüyor. Operasyonlara rağmen militanların saldırıları Moskova’ya kadar ulaştı.

Moskova’da, bu Ocak ayında hava alanına, geçen yıl Mart ayında ise metroya düzenlenen saldırılarda 76 kişi öldü.

Kuzey Kafkaslar’ın, 2014 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak Soçi kentine yakın olması sebebiyle Rusya, bölgede güvenliğe özel önem veriyor.
haber1001

Supyan Abdulayev Şehid Oldu!
Kafkas direnişinin lideri Doku Umarov'un yakın arkadaşı ve direnişçilerin önde gelen isimlerinden Supyan Abdulayev'in öldürüldüğü doğrulandı

03 Nisan 2011
Anadolu Haber

Kafkasya Emirliğinin resmi internet sitesi Kavkaz Center’dan bugün yapılan açıklamada, Doku Umarov’un yakın arkadaşı ve direnişçilerin önde gelen isimlerinden Supyan Abdulayev’in öldürüldüğü doğrulandı.

28 Mart’ta İnguşetya’nın Sunjen bölgesinde düzenlenen hava saldırısı ve karadan yapılan operasyon sonucunda 17 direnişçinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Önceki gün öldürülenler arasında Abdulayev’in bulunduğu, ayrıca Doku Umararov ve Emir Hamzat’ın da öldürülmüş olabileceği kaydedilmişti. Dün verilen resmi olmayan bilgiye göre, ele geçirilen cesetler arasında Umarov’un doktoru Yusup Butukayev’in teşhis edildiği bildirildi.

Kavkaz Center, Supyan Abdulayev ile ilgili “Emir Supyan: Cihad içinde 17 yıl” başlığıyla yayınladığı mesajda, Abdulayev’in Kafkasya’daki mücahitlerin en tecrübeli komutanlarından biri, genç Müslümanlar için akıl hocası, mücahitler için bir eğitmen ve Emir Doku Ebu Osman’ın (Umarov) en yakın arkadaşı olduğu ifade edildi.
Kaynak: Ajans Kafkas

Çeçen kızı öldüren Rus subay öldürüldü
10 Haziran 2011
Rusya Federasyonu'na bağlı Çeçenistan'da 2000 yılında 18 yaşındaki bir genç kızı boğarak öldüren eski Rus subayı, Moskova'da uğradığı saldırıda öldürüldü.

Rusya Soruşturma Ajansı, 2000 yılında 18 yaşındaki Heda Kungayeva'yı öldürdüğü için 2003 yılında 10 hapis cezasına çarptırılan eski Albay Yuri Budanov'un, cezasının 9 yıllık bölümünü yattıktan sonra 2009 başında şartlı tahliye ile bir yıl erken serbest bırakıldığını kaydetti.

Açıklamada, Moskova merkezinde kimliği belirsiz bir kişinin Budanov'un kafasına ateş ettikten sonra bir otomobile binerek kayıplara karıştığı belirtildi.

Budanov, 18 yaşındaki Çeçen kızı militanların keskin nişancısı zannettiği için öfkeye kapıldığını ve boğarak öldürdüğünü kabul etmişti.

İnsan hakları örgütü Çeçenistan'daki iki savaş sırasında çok sayıda kişinin güvenlik görevlileri tarafından öldürüldüğünü belirtirken, Budanov şu ana kadar yargılanıp hüküm giyen tek Rus subay olmuştu.

Budanov'un şartlı tahliye ile bir yıl erken serbest bırakılması Çeçenistan'da geniş ölçekli protestolara yol açmış, Rusya'da bazı aşırı milliyetçi gruplar ise Budanov'u ulusal kahraman olarak selamlamıştı.

Haber10

Çeçenistan'da İntihar Saldırısı
30 Ağustos 2011
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de meydana gelen patlamalarda 4 kişi öldü, 5 kişi de yaralandı.

Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de patlamalar...
Bir intihar bombacısı, devriye gezen polisler yaklaştığı sırada üzerindeki düzeneği patlattı. Olayda 4 polis öldü, 5 kişi yaralandı.
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de, bu patlamadan kısa süre sonra ikinci bir patlamanın olduğu, ölü ya da yaralı olup olmadığına ilişkin bir bilgi ulaşmadığı bildirildi.
TRT

Çeçen-Rus savaşı komutanlarından Musaevi Berkkhazh ve iki Çeçen, susturuculu silahla Zeytinburnu'nda cadde ortasında öldürüldü
17 Eylül 2011
İstanbul Zeytinburnu'nda dericilik yapmaya başlayan Çeçenistan uyruklu Musaevi Berkkhazh, Rustam Altemirol ve Zavrbek Amriev'in, Mevlana Caddesi'nde bir apartmanın ikinci katını iki ay önce kiraladı.

Üç Çeçen, dün saat 15.30 sıralarında otomobillerine binmek için evden çıkıp yolun karşı tarafına geçtiğinde saldırıya uğradı. Tanıkların anlattıklarına göre üç Çeçen otomobile binemeden, yakınlarında duran siyah renkli bir otomobilin arka kapısını açarak inen kişi tarafından kurşun yağmuruna tutuldu.

Saldırgan yere düşen üç Çeçen'in yanına giderek susturuculu silahıyla kafalarına da birer el ateş etti. Daha sonra başka bir kişinin kullandığı siyah otomobille kaçtı. Olay yeri inceleme ekipleri bölgeyi kapatarak inceleme başlattı. Bölgedeki güvenlik kamera görüntüleri toplandı. Cinayet Büro ekipleri, saldırıda kullanılan otomobili Bakırköy'de terk edilmiş olarak buldu.

İlk tespitlere göre saldırgan 9 mm çaplı susturuculu tabanca kullandı. Olay yerinde 9 adet boş kovan bulundu. Görgü tanıkları silah sesi duymadıklarını, otomobilde iki kişi gördüklerini anlattı.

Musaevi Berkkhazh Kimdir?

Polisin yaptığı araştırmaya göre; Musaevi Berkkhazh, Çeçen-Rus Savaşı'nda üst düzey komutan olarak görev yaptı. 1,5 yıl önce bir çatışmada yaralanınca Türkiye'ye geldi. Rustam Altemirol ve Zavrbek Amriev de bu savaşta yer aldı. Öldürülen 3 kişi Şamil Basayev ölünce yerine geçen muhalif Doku Ömerov'a bağlı isimler. Bu isimler iddiaya göre iktidardaki Rus yanlısı Çeçenistan Başkanı Ramzan Kadirov'a muhalifler. Üst düzey bir emniyet yetkilisi, "Olay, Kadirov ve Ömerov arasında süren iç çatışmanın devamı olarak görünüyor" değerlendirmesi yaptı.
Cinayetler İlk Değil
6 Eylül 2008: Çeçenistan'da Ruslara karşı albay rütbesiyle savaşan Gazhi Edilsultanov (57), Başakşehir Göçmen Konutları Camisi'nin arkasında silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Cinayetin işlendiği, çoğunlukla KGB ajanlarının kullandığı çift namlulu suikast silahı MSP bulunamadı.
9 Aralık 2008: Çeçen uyruklu 6 çocuk babası İslam Canibekof (38), Ümraniye'de evinin önüne otomobilini park ederken açılan çapraz ateşte hayatını kaybetti. Canibekof cinayetinde de MSP kullanıldığı iddia edildi.
26 Şubat 2009: Çeçenistan'daki savaşın ardından eşiyle birlikte İstanbul'a yerleşen Ali Osaev, 3 ay önce taşındığı Zeytinburnu'ndaki evinin önünde otomobilden inen kişiler tarafından kurşun yağmuruna tutularak hayatını kaybetti.
TRT

Çeçen Şehitler Fatih Camiinden uğurlamdı

18.09.2011
Zeytinburnu'nda önceki gün suikast sonucu şehit edilen Rustem Alkamov, Zarberk Amerov ve Museyev Berkat isimli mücahid Çeçenler için Fatih Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.

Zeytinburnu’nda Cuma günü uğradıkları silahlı saldırı sonucu şehit edilen üç Çeçen gazi Hamzat komutan lakaplı Musaevi Berkkhazh, Rustam Altemirol, Zavrbek Amriev’in cenaze namazları bugün öğle namazını müteakiben Fatih Camii’nde kılındı.

Namaz sonrasında cinayetler telin edilerek Rus terörünün Türkiye’de de faal olması kınandı.

'3 Çeçen'i Kadirov öldürttü''

İstanbul, Zeytinburnu'nda sokak ortasında öldürülen 3 Çeçen için cenaze töreni düzenlendi. İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, bu olayı Rusya'nın yaptığını ifade ederek, "Bunun katilleri bulunmak zorunda. Avrupa'da işlenen cinayetlerde ülkeler buna duyarlılık göstermişti. Avusturya böyle bir cinayetle ilgili Kadirov'u suçlu bulmuş ve yakalanmasını talep etmişti. Biz de Türk hükümetinden aynı duyarlılığı göstermesini istiyoruz. '' dedi.

Çok sayıda Müslümanın katıldığı cenaze namazına Berkkhazh, Altemirol ve Amriev’in ailelerinin yanı sıra, İmkan-Der, Özgür-Der, İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu, Özgür Kudüs Platformu, Mazlumder, Hayder, Mustazaf-Der temsilcileri ve Türkiye’de yaşayan Çeçenler de katıldı. Katliamın sorumlusunun Rusya ve işbirlikçi Kadirov yönetimi olduğu ifade edilirken, katillerin bir an önce bulunması için hükümete çağrı yapıldı.

Cenaze namazını Mazlumder yönetim kurulu üyesi Ramazan Beyhan kıldırdı. Namaz sonrasında Rus terörünü telin eden sloganlar atıldı. Tevhid bayraklarının yanı sıra Çeçen direnişçilerini temsil eden flama ve Çeçen şehiğtlerin resimleri de taşındı.

“BİZ BU KARDEŞLERİMİZE ENSAR OLAMADIK!”

Cenaze namazından ardından Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya bir konuşma yaptı. Kaya, “Vahşi bir devlet terörünün kurbanı olan üç insanın cenazesi için burada toplandık. Bizler bu kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılarını yeterince idrak edemedik. Bizler bu kardeşlerimize gerektiği gibi sahip çıkamadık. Biz bu kardeşlerimize ensar olamadık. Eğer biz bu kardeşlerimize gerektiği gibi sahip çıksaydık ve daha önce şehit edilenler için gerekli tepkiyi gösterseydik bu Rus katiller bu kardeşlerimizi şehit etmeye cesaret edemezlerdi. Bu kardeşlerimiz sahip çıkılmayı hak ediyorlardı. Onlar Rablerinin istediği gibi bir hayat yaşamak, özgür ve bağımsız topraklarda bu hayatlarını yaşamak için mücadele ettiler. Allah şehadetlerini kabul etsin.” dedi.

“HÜKÜMET KATİLLERİ BULMALIDIR!”

Rıdvan Kaya’nın ardından konuşan İmkan-Der Başkanı Murat Özer ise hükümete ve yetkililere seslendi: “Bu, Türkiye’de işlenen yedinci cinayet. Dünyanın başka ülkelerinde de Rusya bu kahpece ve kalleşçe cinayetleri işliyor. Ama her yerde elini kolunu sallayarak bu kadar rahat cinayet işleyemiyor. Avusturya’da benzer şekilde bir cinayet işledi Rusya. Avusturya hükümeti derhal bunu soruşturdu, işbirlikçi Kadirov hükümetinin azmettirici olduğuna hükmetti ve Putin’den Kadirovu teslim etmesini istedi. Bizim Türkiye’deki hükümetten talebimiz budur acilen bu soruşturmanın tamamlanıp katillerin bulunmasını istiyoruz. Buradaki Çeçenlerin güvenliğini sağlamak emniyet teşkilatının görevidir. Bu şehit edilen Çeçenlerin biri 1 aylık, biri 6 aylık biri de 1 yaşında olan çocukları var. Bu çocuklara ve ailelerine sahip çıkmamız lazım.” şeklinde konuştu.

“CİNAYETLERE GÖZ YUMANLAR HESAP VERMELİ!”

İstanbul Mustazaf-Der Yönetim Kurulu Üyesi ve İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu Başkanı Cemal Çınar da yaptığı konuşmada, “Allah kendi yolunda öldürülenlerin ölü olmadığını bize bildiriyor. İnşallah bu şehitler yeryüzünde şu anda kalpleri çalıştıkları halde izanı ve şuuru ölmüş insanların uyanışına vesile olur. Üç Çeçen kardeşimizi şehit edenler aslında bu kurşunları Türkiye’ye sıkmışlardır. Onlar Türkiye’nin misafiriydi. Basın işlenen bu cinayetleri yeterince görmediği gibi. Yöneticiler bunlarla ilgilenmedikleri için bunun hesabını vermek zorundalar.” ifadelerini kullandı.

1996'da Çeçen direnişine dikkat çekmek için Trabzon-Soçi seferini yapan Avrasya Feribotu'nu kaçıran grubun lideri Muhammed Emin Tokcan da cenaze namazındaydı. Tokcan, yaptığı konuşmada “Cinayetlerle korkutmaya uğraşıyorlar. Ama kimse korkmuyor. Her ölü daha çok insanı bir araya getiriyor. İstenilen olmayacak. Herkes daha güçlü bir şekilde bir araya gelecek. İstedikleri hedefe ulaşamayacaklar. Her cinayette daha da insanlar kalabalıklaşacak. Haksızlığa ve özgürlüğe karşı mücadelemiz sürecek.” dedi.

Cenaze törenine katılan eski milletvekili Fethullah Erbaş da 3 Çeçenin katillerinin bulunması için Türkiye hükümetinin Rusya ve Çeçenistan’a baskı yapmasını istedi.

Eylem boyunca topluluk tarafından sık sık tekbir getirildi ve sloganlar atıldı: “Şehitlerin Kanı Katilleri Boğacak!”, “Katil Rusya Kafkasya’dan Defol!”, “Yaşasın Çeçenya Direnişimiz!”, “Kafkasya’ya Selam Direnişe Devam!”, “Kukla Kadirov Hesap Verecek!”, “Çeçen Şehitlerimiz Onurumuzdur!”

Protesto sonrasında şehitlerin cenazeleri omuzlara alınarak cenaze araçlarıyla tekrar morga götürüldü. Şehitlerin annelerinin cenazeyi görme istekleri nedeniyle şehitlerin defin işlemi ailelerinin kararıyla daha sonra toprağa verilecek.


Şehitlerin eşleri ve çocukları...

HAKSÖZ-netgazete-haber1001

İşte Çeçen katili Rus ajanları

istanbul Zeytinburnu'nda 3 Çeçen'i katleden Rus ajanlarının kimliği deşifre oldu.

28 Eyll 2011
Anadolu Haber
Rus yanlısı Çeçenistan Devlet Başkanı Kadirov'un hazırladığı 500 kişilik infaz listesinde bulunan 3 eski Çeçen direnişçinin katillerini bulmak için seferber olan İstanbul Emniyeti ilginç ayrıntılara ulaştı. Katliam sırasında bir araçtan Çeçenlerin üzerine ateş edilirken 2 araç da sokak başlarını tutarak katillerin kolayca kaçmasına yardım etmiş. Çeçen cinayetlerine karışan Rus ajanlarından ikisinin ismine ulaşıldı: Alexandre Garkov ve Nadim Ayupov!

Çeçen Komutan Berkkhazh ile korumaları Rüstem Altemirol ve Zavrbek Amriev İstanbul Zeytinburnu'nda sokak ortasında öldüren Rusları yakalamak için seferber olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, İstihbarat ve Asayiş ekipleri Çeçen cinayetlerine karışan Ruslardan ikisini tespit etti. Çeçenleri öldüren silahı kullanan şahsın Alexandre Garkov adında bir Rus ajanı olduğu ortaya çıktı. Katil Rus'un Türkiye'ye 2 Eylül'de gelerek Sultanahmet'te bir otelde kaldığı bilgisine ulaşıldı. Ajanın İstanbul Aksaray'da faaliyet gösteren bir otomobil kiralama şirketinden araç kiraladığı belirtildi. Zeytinburnu'ndaki 3 Çeçen'i öldüren 2 Rus ajanından diğerinin ise Nadim Ayupov adındaki Rus ajanı olduğu öğrenildi. Ayupov'un cinayetten hemen sonra İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan yurtdışına çıktığı iddia ediliyor.

Sokağın başları araçlarla tutulmuş

Öte yandan Çeçen cinayetleriyle ilgili ilginç ayrıntılar da öğrenildi. 16 Eylül'de Çeçenler'e yönelik gerçekleştirilen saldırıda, saldırının yapıldığı sokağın başının iki araçla tutulduğu ifade ediliyor. Bu araçların, silahları kullanan Rus ajanlarının saldırır ardından rahatlıkla olay yerinden uzaklaşmaları için sokağa araç-giriş çıkışını engelledikleri belirtiliyor.

Kadirov 500 kişilik liste hazırladı

Çeçen cinayetlerinin 500 kişilik bir infaz listesi doğrultusunda hazırlandığı iddia ediliyor. Avusturya'ya kaçan Umor İsrailov adındaki eski bir Çeçen direnişçi geçtiğimiz yıllarda Zetin Gazetesi'ne konuşmuş ve Rus yanlısı Çeçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov'un, zamanında Rusya'ya karşı savaşmış Çeçenlerden oluşan bir infaz listesi hazırlayarak bu listeyi Rusya Lideri Vlademir Putin'e verdiğini söylemişti. İstanbul'da sokak ortasında öldürülen Çeçenlerin de bu listede olduğu iddia ediliyor.

Milli Gazete

İşbirlikçi Çeçen şair Ahtahanov öldürüldü
16 KASIM 2011

58 Yaşındaki Rus işbirlikçisi Çeçen şair Ruslan Ahtahanov, dün gece Moskova'nın kuzeybatısında bulunan evi önünde otomobilinden çıktığı anda kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından vurularak öldürüldü.

Rusya Soruşturma Komisyonunca yapılan açıklamada Ahtahanov'un iki el ateşle, bacağından ve başından vurulduğu kaydedildi.

Ahtahanov, Çeçenistan direnişine karşı çıkıyor; Çeçenistan'ın Rusya'nın parçası olarak kalması gerektiğini savunuyordu.
haber1001

Çeçen Liderden Türkiye'ye Tehdit
21 Kasım 2011
Çeçen ayrılıkçı lideri Doku Umarov, İstanbul`da Eylül ayında Çeçenlerin öldürülmesi konusunda Türkiye`yi suçlayıp tehdit etti.



Umarov, Çeçen militanların sözcülüğünü yapan "kavkazcenter.com" adlı internet sitesinde yer alan video görüntülerinde, Çeçenlerin, ``faaliyetleri Türk istihbarat birimleri tarafından hoşgörülen Rus ajanlar tarafından öldürüldüğünü`` ileri sürdü. Umarov, Çeçenlerin öldürülmesi nedeniyle Türkiye`ye misilleme yapılacağını duyurdu.
İstanbul`da 16 Eylül`de 3 Rusya Federasyonu vatandaşı Çeçen, bir caminin çıkışında kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürülmüş, Çeçenlerden ikisinin ocak ayında Moskova`daki Domodedova Havaalanı`nda 37 kişinin ölmesine neden olan intihar saldırısıyla ilintili olduğu belirtilmişti.
"Kafkaslar Emirliği" adlı bir grubun liderliğini yapan ve Kafkaslar`da İslam devleti kurmak isteyen Umarov, Moskova`daki bir çok şiddet olayının sorumluluğunu üstlenmişti.
TRT

Çeçen tetikçide ölüm listesi çıktı
11 Ekim 2011
Eski Çeçenistan Şeyhülislamı Batukaev'e yönelik suikast girişiminde yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Batukaev'i vurma emri verilen tetikçinin kaldığı otelde bir ölüm listesi ele geçirildi.

Geçtiğimiz ay İstanbul Zeytinburnu'nda 3 Çeçen'in öldürülmesinin ardından Türkiye'de bulunan Çeçenistan eski Şeyhülislamı Şemsettin Batukaev'e Zeytinburnu'ndaki evinde suikast girişiminde bulunulmasıyla ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıktı.

Silahıyla birlikte yakalanan tetikçi Barhram Batumaev'in Zeytinburnu'nda kaldığı otelde yapılan aramada Çeçenistan mücahitlerinin önemli isimlerine yönelik suikast listesi bulundu.

Listede Şemsettin Batukaev'in yanı sıra Türkiye'de yaşayan Kafkasya Mücahitleri Başkomutanı Doko Umarov'un kardeşi Vaha Umarov'un adı da bulunuyor.

SABAH, dün manşetten verdiği haberde Şemseddin Batukaev'e yönelik suikastın son anda önlendiğini kamuoyuna duyurmuştu.

STECHKİN MARKA SİLAH
Barhram Batuma

MODERN ZAMAN AKINCISI; ŞAMIL BASAYEV
M. Mustafa Uzun
07.10.2012

Şanlı Çeçen direnişinin nadide isimlerinden birisiydi; 6 yıl önce bugün düştü toprağa. Şiir gibi bir hayat yaşadı ve destansı bir gidişle gitti. Allah ona rahmeti ile muamele etsin.

Onun ismi dahi bizim yüreklerimizi titretiyordu. Hayır, abartmıyorum. O, atası Şeyh Şamil'in günümüz temsilcisiydi. Anadolu 200 yıl boyunca Şeyh Şamil'in efsane direnişini anlattı. Biz de bugünün Şamil'ini anlattık. ŞAMİL BASAYEV'in.

Hayatım boyunca yaptığım en ergen davranıştı; Ortaokul'da herkes sevdiğinin ismini sıralara yazardı, ben ise ŞAMİL BASAYEV diye yazmıştım. O bizim için büyük bir kahramandı. Çocukluk kahramanlarımızdandı Şamil Basayev, imanın, onurun ve cihadın simgesiydi.

Biz, modern zamanlarda Rusya içlerinde at koşturan o Akıncı ruhuna vurgunduk dostum, o büyük bir "cümle"ydi ümmete. Şanlı direniş esnasında Ruslar ailesinden 11 kişiyi şehit etmişlerdi. Kendisi de bir bacağından ağır şekilde yaralanmıştı. Ruslara karşı sürdürdüğü gerilla savaşında büyük başarılar elde etmiş ve efsaneleşmişti.

Cihadı eleştirenlere şöyle derdi; "Kimse Allah'ın müsaade ettiğini yapmama engel olamaz."

Ben de, bu vesile ile 6 yıl önce bugün Rabbine giden o mübarek insanı bir defa daha hayırla anıyorum. Allah rahmeti ile muamele etsin.

Vesselam
Kaynak: http://www.beyazhaberler.com/?p=3007

Kadırov uyarıldı: 'Kaçabilirsin ama saklanamazsın'
31 Ağustos 2010
Anadolu Haber
Amerikan Radio Free Europe/Radio Liberty (Özgür Avrupa/ Özgürlük Radyosu) İngiliz diliyle yayın yapan Analitik Servisi Çeçen kuklaların elebaşı Kadırov'un köyü Hosi-Yurt'a düzenlenen başarılı Mücahid baskını hakkında 30 Ağustos'ta bir makale yayınladı.

Makale -"Kadırov uyarıldı: 'Kaçabilirsin ama saklanamazsın'" başlığı altında yayınlandı.

RFREL Analitik Servisi şunları yazdı-

"Dün sabah erken saatlerinde Kadırov'un doğduğu köy Tsentoroy'de yaşanan çatışma sırasında tam olarak ne olduğu belirsizliğini koruyor. Ancak isyancı websitelerinin duyurdukları versiyon, Kadırov'un bizzat kendisinin yaptığı çelişkili açıklamalardan çok daha fazla güvenilirdir.

İsyancıların websitesi Kavkazcenter.com olayla ilgili periyodik bir şekilde gün boyunca detayları güncelleyerek aktardı. KC, Emirler Zaurbek, Mahran ve Abdurrahman (üçüyle ilgili bilgiler portre galerisindedir) liderliğinde 60 kadar isyancıdan oluşan üç birimin sabah 04.30 sularında köye sızdıklarını, Kadırov'un yakın adamlarından 10'nunun evlerini yaktıklarını, 15 kadar Kadırovcuyu öldürdüklerini ve bir saat kadar köyde kaldıktan sonra ele geçirdikleri silah ve mühimmatlarla birlikte geri çekilirken bir zırhlı personel taşıyıcıyı havaya uçurduklarını iddia etti.

Savaşçılar RFE/RL Kuzey Kafkasya Servisine yerel saatle sabah 06.30 sularında "Tsentoroy yanıyor" diyen bir SMS mesajı gönderdi.

Saldırıdan 3 saat sonra konuşan Kadırov başlangıçta 15-30 savaşçının saldırıda bulunduğunu ve onların 12sini öldürdüklerini iddia etti. Kadırov planlı saldırı hakkında kendi güvenlik kuvvetlerinin önceden uyarıldığını, savaşçıların köye girmelerine ve dağılmalarına müsaade edildiğini ve daha sonra onları köşe sıkıştırdıklarını söyledi.

Çeçen (kukla-KC) içişleri bakanlığı haber kaynakları militanların köye girdiklerini ve birkaç evi ateşe verdiklerini teyit etti. Ancak Kadırov daha sonra 29 Ağustos'ta şahsi internet günlüğüne savaşçılar köyün kenar mahallelerinden yaklaşırken kendi adamlarının ateş açtığını ve savaşçıların hızla kuşatılarak öldürüldüğünü iddia etti.

Kadırov'un ismi bilinmeyen bir yetkilisi Caucasian Knot'a öldürülen savaşçılardan en az 1 tanesinin Zaurbek Avdorhanov'un grubundan olduğunu doğruladı.
Yetkilinin saldırganların sayısının 15-30 arasında olduğu dair açıklaması inandırıcı diğildir. İsyancılar amatör ya da çılgın da değillerdi: Caucasian Knot yerel uzmanlardan birinin yaptığı açıklamadan alıntı yaparak Çeçenya'nın en sıkı korunan köylerinden birine bu kadar az adamla bir saldırı başlatabilmek aynı anda amatör ve çılgın olması gerekir.

Buna ilaveten, isyancıların üç koldan saldırı hesabı onların bildirdikleri hedeflerle aynı çizgide yapılmış ve görev tamamlanmıştır".

RFERL Analitik Servisi şunları belirtti-

"Bir gerekçeyle ismini vermeyen bir Tsentoroy sakinin ispatlanmamış iddiasına göre, Kadırov tarafından öldürülen saldırganlar olarak tanımlanan gençler-isyancılara yataklık yaptıklarından ve hatta isyancılara sempati duyduklarından şüphelenildiği için Tsentoroy'de Kadırov'un özel hapishanesinde bir süredir tutulmakta olan bazı genç rehinelerdi.
Eğer Kavkaz Centerin haberi doğruysa, o takdirde 29 Ağustos operasyonu, Moskova bazlı uzman Aleksey Malaşenko'nun The Guardian'a tanımladığı gibi "Kadırov ve Moskova için çok acı verici bir darbe olmuştur."
Bu saldırı bir yıl boyunca Çeçenya'da ki en cüretli ve en geniş-ölçekli saldırıdır. Bu ayın başlarında isyancı safları içinde bir gedik olduğuyla ilgili haberlere rağmen bu saldırı bir mesaj gönderdi. Her ne kadar saldırının, Kuzey Kafkasya Emirliği'nin kendinden menkul lideri Dokku Umarov ya da Umarov'un görevden çekildiğini açıkladıktan sonra video açıklamasıyla istifa ettiğini yalanlamasının ardından Umarova olan desteğini çeken Çeçenya'da bulunan komutanların (Aslambek, Tarhan, Hüseyin ve Muhanned) emriyle mi gerçekleştirildiği açık olmasa da Çeçenya'da bulunan savaşçıları halen bir güç olarak dikkate alınmalıdır.

Bundan başka, isyancıların adam gücü Kadırov'un 10 Ağustos'ta iddia ettiği gibi "maksimum 70 savaşçıyı" belirgin bir şekilde aşıyor.
Düşman tarafından kontrol edilen yoğun nüfusa sahip bir bölgede isyancıların serbestçe hareket ederken çok az sorunları vardır. Şimdi isyancılar plan yapmak ve üç koldan koordineli bir şekilde saldırıda bulunmak için deneyimli stratejistlere sahiptir. Ve bunu orta düzey üç komutanla en az kayıp verecek şekilde gerçekleştirebilme yetenekleri vardır.

Onların şimdi hafif silahları var-Kalaşnikoflar, makineli tüfekler, keskin nişancı tüfekleri ve roket atarlar (RPG)

13 Ağustos'ta Hunafa.com geçenlerde maskeli bir savaşçının 503. Motorlu Piyade Tümenin üzerine bir RPG fırlatırken çekilmiş bir videosunu gösterdi.

1996 Ağustosunda sadece hafif silahlarla Çeçen direnişi kendisinden sayı ve kalite olarak üstün Rus kuvvetlerinden Grozni'yi geri almayı başardı. Ancak Temmuz 2006 yılında veteran askeri stratejist Şamil Basayev'in ölümünden bu yana isyancılar böyle yüzlerce savaşçının katıldığı geniş-çaplı bir saldırıya girişmemesi, şu soruyu akla getiriyor: Mevcut liderler arasından kim böyle bir operasyonu planlayabilir?

Bu saldırı her şeye rağmen Rusya'da en çok korkulan ve en güçlü adamlarından birine bir mesaj göndermesi açısından sembolik olarak büyük bir öneme sahiptir: "Kaçabilirsim, ancak saklanamazsın, hatta kendi yerel bölgende bile"

Eğer Kuzey Kafkasya'nın başka bir yerinde değil en azından Çeçenya'da olsun bu baskının bir taktik değişikliğinin müjdesi olup olmadığı tahmin etmek için çok erkendir".
kavkaz Center

Dağıstan'da Rus Askelerine Bombalı Eylem: 5 ölü, 39 yaralı
05 Eylül 2010
Dağıstan Cumhuriyeti'nde, askeri birliğe yönelik bomba yüklü araçla düzenlenen eylemde 5 kişi öldü, 39 kişi yaralandı.

Ria Novosti Ajansının yerel güvenlik güçlerinden bir kaynağa dayanarak verdiği haberde, saldırıyı düenleyenlerin bu gece yarısı, Buinaksk kenti yakınındaki bir askeri birliğe ait poligon bölgesinde aracını infilak ettirdiği belirtildi. haber1001

Kafkasya'da pazar yerine bombalı saldırı: 5 ölü
Rusya'nın Kafkasya bölgesindeki Vladikavkaz'da bir pazar yerinde düzenlenen bombalı saldırıda, ilk belirlemelere göre 5 kişi hayatını kaybetti. Bölgesel Sağlık Bakanlığı yetkilileri, patlamada onlarca kişinin yaralandığını da kaydetti. 09.09.2010 VALDİKAVKAZ netgazete

Kafkasya'da 'halk direnişi' büyüyor
02 Ekim 2010
Rusya Sivil Meclisi üyesi Maksim Şevçenko, Kuzey Kafkasyada direnişçilerin yok edilmesine endeksli özel operasyonlara rağmen direnişçilerin tutunduğu sosyal temelin devamlı büyüdüğü uyarısı yaptı.

Rusya Sivil Meclisi üyesi Maksim Şevçenko, Kuzey Kafkasya’da direnişçilerin yok edilmesine endeksli özel operasyonlara rağmen direnişçilerin tutunduğu sosyal temelin devamlı büyüdüğü uyarısı yaptı.

Rusya Sivil Meclisi bünyesinde Kafkasya’daki sivil toplum örgütleriyle diyalogun gelişmesi konusunda çalışmalar yürüten grubun toplantısında Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerindeki farklı dini akımların temsilcileri ile terörle mücadele memorandumu imzalanması fikri tartışıldı. Çalışma grubunun başkanı Maksim Şevçenkov, bu konuda bir belge hazırlamaya çalıştıklarını belirterek “Belgede milletler arası anlaşmazlıkları tahrik eden kişiler ciddi şekilde eleştiriliyor. Belgede güce dayalı eylemlere karşı çıkılıyor ve tüm anlaşmazlıkların sadece halk diplomasisiyle çözülmesi öneriliyor” dedi.

Şevçenkov, 20 yıldır kimsenin yanıt veremediği Kuzey Kafkasya’daki durum karşısında deklarasyonların işe yaramadığını belirtip artık somut çalışmalar gerektiğinin altını çizdi.

Bölgedeki problemin çözümü için durumun insani, siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik boyutlarıyla birlikte ele alınmasının şart olduğunu belirten Şevçenko “Terörizmi yenmek sadece ortak güçle olur” dedi.
Kaynak: Ajans Kafkas

Çeçen Direnişçiler İşbirlikçi Meclis'i Bastı
19.10.2010
Çeçenistan'ın işbirlikçi Başkanı Ramazan Kadirov, bu sabah parlamentoyu basan eylemcilerin tamamının öldürüldüğünü söyledi.
Kadirov, parlamento binasına 3 kişi tarafından düzenlenen eylemde 2 polisin ve parlamento hizmetlisinin hayatını kaybettiğini belirtti.

İşgalci Rusya Federal Soruşturma Komitesi'nden yapılan açıklamadaysa parlamentoya saldıranların 4 kişi olduğu, 4'ünün de düzenlenen özel operasyon sonucu öldürüldüğü, saldırıda 2 polisin de hayatını kaybettiği ve en az 15 kişinin yaralandığı belirtildi.

İnterfaks haber ajansı da parlamento binasına düzenlenen saldırıda Meclis Başkanı Dukuvah Abdurahmanov'un odasından silah sesleri geldiğini aktardı.

Parlamentoya yönelik saldırının şokunu atlatamayan Çeçenistan'da, bu defa da Tarım Bakanlığına saldırı düzenlendiği haberi gelmidi.

Grozni'nin kent merkezi eylemler nedeniyle güvenlik çemberi altına alındı. haber1001
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com