EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

“Adem/adam” var, bir de “adem/yokluk” var...

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Ekm 01, 2010 3:52 am    Mesaj konusu: “Adem/adam” var, bir de “adem/yokluk” var... Alıntıyla Cevap Gönder

“Adem/adam” var, bir de “adem/yokluk” var...
Ertuğrul Horasanlı
01.010.2010


[BEN

Ben, kimsesiz seyyahı, mechuller caddesinin;
Ben, yankısından kaçan çoçuk, kendi sesinin.

Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı;
Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı.

Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;
Ben, tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların.

Ben kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda;
Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda.

Ben başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;
Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir.

Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal;
Ben bugünküne mazi, yarınkine istikbal.

Ben, ben, ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş;
Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş.

Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum;
Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi uçurum...]
(1)

***

“Kitap ayna gibidir, yüzüne bir maymun bakarsa bir havarinin görüntüsünü yansıtamaz." Diyor Lichtenberg...

Onun gibi...

Veya...

“Nice kimseler gördüm üstlerinde elbiseleri yoktu; nice elbiseler gördüm içlerinde kimse yoktu” diyor ya büyük velî Hazret-i Mevlâna...

Onun gibi...

Bir kimse Merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek’e bakar “ikinci sınıf şair”der ve ekler:

“Birinci sınıf olsaydı, mutlaka başka dillerde de okunurdu” (1) ...

Bakanın körlüğüne mi yanarsın...

Bu ülkesinin müstesna bir fikir/sanat/aksiyon adamını değerlendirirken dayandığı tek kriterin, onun “mutlaka başka dillerde de de okunuyor olması gibi”bir saçmalık olmasına mı?

Sen o “ikinci sınıf şair”in kaç şiirini okudun da hakkında ahkâm kesiyorsun?

Desek olmaz...

Adam Çin ü Maçin’den, Frengistan’ın en ücra memleketlerine kadar bilmediği bi b.k yok...

Sor anlatsın...

Capon sineması ne haldedir?

Fransız filozoflarının şu sıralar iştigal ettiği konular nelerdir?

Dünya ekonomisi ne yana devriliyor...

Neoliberalizm son nefesini ne zaman verecek?

Onun yerini ne alacak?

Bakın şimdi...

Bu kadar malûmat sahibi bir kimseye Evropalı bir kankası soruyor:

“Necip Fazıl hakkında ne düşünüyorsun?”

Bak...

Kankan, ta Frengistan’da namını duymuş Necip Fazıl’ın...

Ki...

Sana soruyor...

Herşeyi çok biliyorsun ya...

Bu kadar çok şeyi bilen bir adam, kendi ülkesinin bir mütfekkiri hakkında da herhalde bir fikir sahibidir diye düşünmüştür garip...

Aldığı cevap karşısında da “yuh” demiştir içinden...

Yuh!..

“Biz seni Adem/adam sandık meğer adem/yokluk-hiçlikmişsin”

Haksız mı?

Senin kriterine göre birinci sınıf şair nasıl olunurdu?

“Birinci sınıf olsaydı, mutlaka başka dillerde de okunurdu”

Öyle mi?

Bak işte, “başka dil konuşan” Frengistanlı kankan...

“Necip Fazıl hakkında ne düşünüyorsun” diye soruyor...

Demek ki; “başka dil” konuşan Frengistanlı kankan, Necip Fazıl diye birini okumuş/duymuş...

Necip Fazıl başka dilde okunmasa onu nasıl duyacak da sana soracak?

Eee n’oldu şimdi?

Frengistanlı kankan, frenk dilerinden en azından birinde Necip Fazıl’dan veya onun hakkında yazılanlardan bir şeyler okuyor ama...

Bu ülkenin irfanına yüzden fazla fikir ve sanat eseri, binlerce fıkra, makale, binlerce gazete ve dergi sayfası, yüzlerce konferansla katkıda bulunmuş bir adamdan, tek bir kitap, tek bir şiir, tek bir makale dahi okumamışken...

Bir de hakkında ucuz ahkâm kesiyorsun...

Bu durum...

Tam da nefret ettiğin/şikayet ettiğin “vasatlık” örneği değil midir?

“Zamanın kalitesi yükselirken” bu kaliteye bu “vasıtlık"la mı dahil olmayı düşünüyorsun?

***

Geçelim...

***

Öbürü daha feci...

Kendini “solcu, devrimci, marksist, sosyalist, komünist, örgütçü” olarak pazarlayan bir uyanık Yahudi...

Eh bunca etiket okunca “entellik” hayda hayda vardır canım diye düşünür –şayet varsa-okurları değil mi?

Bu uyanık “yaratık”, bu ülkenin enteli, solcusu, devrimcisi örgütçüsü sosyalisti, şusu busu...

Ama...

Gelmiş emeklilik çağına ve ilk defa bir Necip Fazıl yazısı okuyor...

O yazı da, Yahudiler ve Yahudilikle alâkalı değil miymiş...

Eh yani tesadüf(!)ün de bu kadarı olur...

Bu uyanık “yaratık” entelliği, solculuğu, sosyalistliği, komünistliği" bir kenara koyarak, birden bire oluyor “semitik/yahudi ırkçısı”...

Vaaay sen Yahudilere nasıl böyle dersin?

Bunu okuyan da sanacak ki...

Necip Fazıl isimli bir “faşist”, yeryüzünün bu en masum, en günahsız, en temiz, en saf, en zararsız halkı olan Yahudiler hakkında ilk defa kötü bir şey söylüyor, onlara iftiralar atıyor...

Yâhu...

Bu gök kubbe altında...

2 bin küsûr yıldır Yahudiler hakkında söylenmedik bir tek kötü söz kaldı mı ki..

De...

Necip Fazıl, onu söylemiş olsun?..

Bunu da sen, 40 yıl sonra anca duymuş ol da (eee normaldir, bu ülkede entelden sayılman birinci şartı bu ülkenin insanına irfanına, kültürüne, sanatına, tarihine, çoğrafyasına kinle, nefretle, iğrenerek, aşağılayarak bakmak olunca bu taifenin palazlanıp azgınlaşması normaldir...), bir kızmış..

Bir köpürmüş...

Bir kuyruğuna basılmış gibi yapıp...

Merhum Üstad’a sövme bahanesi yap...

Biz de bu ucuz numaranı yiyelim...

Yaa...

Sen bırak Üstad’a söverek meşhur olmaya çalışmayı da...

Senin gibi bir ” yiğit, solcu, sosyalit, örgütçü” ve “Seçilmiş Irk”a mensup ateist bir entelin, Taraf gibi neoliberal, AB-D mandacısı bir paçavrada ne işi var asıl onu anlat...

“Anlat da çözülsün dilin”...

Varsa bir “hikmeti” biz de bilelim...

***

Bunlar Adem/adam değil...

Adem/adam suretinde, adem/yokluk-hiçlik...

Gel gör ki yokluk-hiçlik de Allah’ın bir mahlûku/yaratığı...

***

Bakın aynı necip Fazıl hakkında bir sahici Adem/adam ne diyor:

''Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte, içinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını hakikatin hakikatine nisbetle heykelleştiren adam...'' (2)

Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte...

İçinde bulunduğumuz çağın nabzını yakalayan...

Ve...

İdeali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını...

Hakikatin hakikatine nisbetle heykelleştiren adam...

Necip Fazıl işte budur...

Varsa bu dilden anlayan buyursun konuşsun...

Biz de edebimizle dinleyelim...

Yoksa...

Bu ülkenin irfanından süzülüp gelen şu sözler anlayana zaten anlatıyor her şeyi:

“Var ise ilmin irfanın söyle faydalansınlar./Yoksa; sus da bari adam sansınlar.”

Dipnot:
1-) Necip Fazıl Kısakürek

2-) Salih Mirzabeyoğlu

_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com