EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

"Tophane'de Halk sanata indi!"

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RESİM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Sal Eyl 21, 2010 10:53 pm    Mesaj konusu: "Tophane'de Halk sanata indi!" Alıntıyla Cevap Gönder

İçkili sergi açılışına mahalleli müdahale etti: Galerilerin camını çerçevesini indirdi davetlileri marizledi
21 Eylül 2010
Beyoğlu'nda bir sanat galerisinin açılışında sokakta içki içildiği ve rahatsızlık verildiği gerekçesiyle kavga çıktı. Yaklaşık 20 kişilik mahalleli galerinin camlarını kırarak davetlileri tartakladı.

Olay, Tophane Firuzağa Mahallesi Boğazkesen Caddesi Kadirler Yokuşu'nda saat 21.00 sıralarında meydana geldi. Kadirler Yokuşu 69 numarada bulunan bir sanat galerisi ile Boğazkesen Caddesi üzerinde bulunan iki sanat galerisinde daha sergi açılışı gerçekleştirildi. Açılış sırasında sokağı kapatarak alkol alan davetlilerle mahalle sakinleri arasında tartışma başladı.

Tartışmanın büyümesi üzerine toplanan yaklaşık 20 kişilik grup, galerideki davetlilere saldırdı. Çıkan kavgada, galerinin camları kırıldı. Davetliler, galerinin kepenğini indirerek kendilerini içeri kapattı. Bazı davetliler ise çevredeki iş yerlerine sığındı.

Olay nedeniyle bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Kavga sırasında yaralanan 5 davetli, çevre hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Olayda, 3 ayrı galeri de maddi hasar meydana geldi. haber1001

8 Tophane derneği: Bir kadın taciz edildi

22:35 - Beyoğlu'ndaki sanat galerisinde dün meydana gelen olayla ilgili açıklama 8 ayrı hemşehri derneği adına ortak açıklama yapıldı. Bitlisliler Kalkınma Derneği Başkanı Hüseyin Dormen, "Semt sakinlerimizden bir kadın bir davetliden yol istemiş, karşılık olarak sözlü ve fiziki saldırıya uğramıştır. Bunu gören civardaki esnaf bu hareketlere tepki göstermiş ve olay o andan itibaren arbedeye dönüşmüştür" dedi. 22.09.2010 İSTANBUL netgazete

Sanat galerisi baskınında 7 kişi serbest
Beyoğlu'ndaki bir sanat galerisinde düzenlenen resim sergisinin kokteylinde davetlilerle mahalle sakinleri arasında çıkan arbedeye ilişkin gözaltına alınan 7 kişi, savcılıktan serbest kaldı. Olayda mağdur olduklarını belirten ve adliyeye gelen kişilerin, bu 7 kişiyi teşhis edemedikleri öğrenildi. 22.09.2010 netgazete

Tophane Kültür ve Sanat Vakfı: "Acı çekmek, sanatçının yaratım sürecini hızlandırıyor..."



Tophane Kültür ve Sanat Vakfı, bu sabah düzenlediği basın toplantısıyla geçtiğimiz hafta bölgedeki sanat galerilerinin açılışında yaşanan saldırılarla ilgili olarak kamuoyunu aydınlatıcı açıklamalarda bulundu. Açıklamada saldırıların, Tophane'de faaliyet gösteren sanatçıların yaratım sürecini tetiklemekten başka bir amaç taşımadığının altı çizilirken, varoluşçuluk ve yapıbozumculuk gibi düşünce akımlarından da etkilenildiği belirtildi.

"Yanlış anlaşıldık"

Olayların bölgedeki yaşam tarzı ve kültürlerin çatışması gibi şeylerden ziyade, toplumun sanatçıyı üretime teşvik etmesi yönünde bir çaba olarak algılanması gerektiğini ifade eden Dernek Başkanı İsmail Güldoğan, kamuoyunda yeterince anlaşılamamaktan şikayetçi oldu.

"Tabii ki kırıp dökmeler ilk bakışta hoş görünmeyebilir, ama gerçekleşenler farkı okumalara açık hadiselerdir." sözleriyle olaya bambaşka bir perspektiften de bakılabileceğini gözler önüne seren Güldoğan, "Tarihte de en yaratıcı eserlerin ve sanatsal açıdan en bereketli dönemlerin, kriz, bunalım, sıkıntı zamanlarına denk geldiğini görüyoruz. Franz Kafka, Vincent Van Gogh, Jean Paul Sartre, Jean Paul Belmondo, Dostoyevski gibi büyük sanatçıların hayatlarına baktığımızda; en verimli çağlarının itilip kakıldıkları, acı çektikleri dönemlere rastlamasına birer tesadüf diyebilir miyiz?" şeklinde konuştu.

İşte Güldoğan'ın konuşmasından bazı satır başları:

"Varoluşçuluğun gündeme gelmemesi manidar"

"Sanatçıların o çok bayıldığı varoluş kaygısının bu noktada gündeme gelmemesini açıkçası kasıtlı buluyoruz. Varoluş kaygısı, varoluşçuluk diyorlar. Bu nedir? Varlığı konusunda kaygı duymak; 'Bugün varım ama yarın olacak mıyım?' gibi soruları kendine sormak... Her sanatçının yapması gereken bir şey. Misal rahmetli Ahmet Kaya örneği. Kendisi her an vurulma kaygısı duymasa bu kadar üretken olabilr miydi? Burada da toplum sanatçılarda bir varoluş kaygısı yaratarak, elinden geldiğince onlara karşı olan sorumluluğunu yerine getirmiş. Bir nevi, sanatı ileriye götürme amacıyla bazı hareketlere girilmiş. Olaya böyle bakmak lazım."

"Yapıbozumculuk dediler, bozduk"

"Bildiğimiz gibi; sanatçının topluma eser üretmek gibi bir sorumluluğu, toplumun ise bunu ondan gerekirse zorla almaya doğal bir hakkı vardır. Sanat bir meydan okumadır dedikleri de bunu işaret eder. Sanatçının bir eserini, heykelini veya resmini kırıp dökerseniz, bu daha iyilerini yapması için bir motivasyondur. Bir düşünün, çok iyi eserler üretmiş biri, neden başka eser üretsin ki? Bir kere yapmış zaten, eser orda duruyor? Niye uğraşsın yani. O yüzden önce yıkmamız lazım ki, sanatçı yeni eserler meydana getirsin. Ona da sanat camiasında yapıyıkım, yapıbozum, söküm falan diyorlar. Bu isimleri veren sanatçıların kendisi değil mi? Bunu toplum yapınca mı kötü oluyor?"

Hedef: Türk Rönesans'ı

Son olarak, yaşanan olaylara gelen tepkileri "ölçüsüz" ve "elitist" olarak nitelendiren İsmail Güldoğan açıklamalarını şu sözlerle noktaladı: "Tepki olmayacak değil, elbette olacak. Ancak şundan eminiz ki; şimdi bize yobaz, gerici yaftası yapıştıranlar gün gelecek tarih karşısında hesap verecekler. Biz her şeye rağmen bu ülkede sanatın gelişmesi, Türk rönesansının hayata geçmesi için taşın altına elimizi koymaktan dün de çekinmedik, yarın da çekinmeyeceğiz. Üretim sancısı çeken sanatçımızdan bir taşı esirgeyecek insanlar değiliz..."

(confirm Brüksel'den bildirdi)

http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=44085

Tophane'de Halk sanata indi!(*)

Geçtiğimiz salı günü İstanbul Tophane'de 5 sanat galerisinin aynı gün gerçekleştirdikleri sergi açılışları büyük bir coşkuya sahne oldu. Taşların, demir sopaların, gaz bombalarının, bibergazı spreylerinin kullanıldığı galeri basma etkinliklerine pek çok sanatsavar semt sakini katıldı. Galeri camlarının kırıldığı, sanat eserlerinin yerlere atılarak parçalandığı, korku ve öfkenin kol gezdiği sanatsal etkinlikler, aralarında yabancıların da olduğu pek çok sanatseverin yaralanmasıyla sonuçlandı. Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 'Halkın nihayet sanatla buluşmuş olmasını' memnuniyetle karşıladıklarını, yıl sonuna kadar halkın sanata ilgisinin katlanarak büyümesini bekledikleri açıkladı.

* Bu 'heber' Elif Dağdeviren'in yapımcısı olduğu, Levent Kazak'ın hazırladığı ve yönettiği siyasi ve toplumsal hiciv programından alındı, (Nakleden Akşam gazetesinden Serdar Akinan.)

O sitenin sahibi: Mahalleye baskı var
24.09.2010

Tophane'de önceki akşam meydana gelen olaylarda gözaltına alınan 7 kişiden birisi olan ve tartışmaların merkezindeki Tophanehaber adlı internet haber sitesinin sahibi Eyüp Güzel, mahalle baskısı iddialarının doğru olmadığını, aksine bölgede mahalle halkına bir baskının söz konusu olduğunu öne sürdü.

Olayların birkaç yıllık birikimin sonucu gerçekleştiğini savunan Güzel, Tophane halkının kentsel dönüşüm korkusu da yaşadığını dile getirdi.
Tophane'de önceki gün yaşanan olaylarda tartışmanın merkezinde bulunan Tophanehaber internet sitesinin sahibi ve gözaltına alınan 7 kişinin de içinde bulanan Eyüp Güzel, basın mensuplarına açıklamada bulundu. Doğma büyüme Tophaneli olduğunu dile getiren Güzel, "6 yıldır Tophane'de yerel gazetecilik yapıyorum. Gerginliğin nedenini olayın olduğu günle anlatmak yanlış olur. 3-4 yıldır burada gelişen bir süreç var. Tophane insanına, esnafına ve vatandaşına yaşam hakkına bazen sanat adı altında bazen kültür adı altında ve farklı alanlarda bir müdahale söz konusu. Ramazan aylarında davulculara müdahale ediliyor, ezanların sesi çok diyor diye müdahale var. Görünmeyen ama bilinç altında bulunan bir müdahale var o da gece yarılarına kadar çeşitli etkinlikler düzenlenerek yüksek sesle mahalle halkını rahatsız edici olaylar yaşanıyor." diye konuştu

İnternet sitesinde yer alan bir yazıyla ilgili ulusal basında çıkan haberlere ilişkin soruları cevaplayan Güzel, sitesinde yer alan yazıya yapılan bazı yorumların bölge halkını tahrik ettiğini savundu. Güzel, "Siteye yapılan bu yorumların IP adresleri var ama kimin yaptığını bilmiyorum. Yorumlarda 'Bütün Rumlar İtalyanlar apar topar kaçtıktan sonra işgal edip yerleştiğiniz Tophaneden tıpış tıpış defolup gideceksiniz.' 'İnsanlığın yüz karası Tophanene bitirimleri sizi.' 'Cahil ve sanat düşmanlarına arabesk kültürüyle yoğrulmuş korkaklar hayvanlar. Türk sanatına kültürüne yaptığınız bu saldırıyı lanetle anacağız.', 'Muhitin yerlileri mi semt sakinleri mi. Canları cehenneme biz burayı aydınlatacağız elitleştireceğiz. Cihangir, Sulukule Tarlabaşı sakinlerinin ne işi var oralarda. Gidip sakin sakin gidip TOKİ konutlarına otursunlar. Hem o kıyafetleriyle bizim değiştirmeye çalıştığımız yere yakışmayacaklar canım. Sokağa taşıp partiler düzenleyeceğiz biz. Hiçbir şey de umurumuzda olmaz. Rahatsız oluyorlarsa TOKİ konutları aha orada.' Seklinde yazılar yer alıyor. Bana göre Tophane insanının bugüne kadar görmüş olduğu ve bu güne kadar dillendiremediği tablo bu. İhale kasıtlı olarak bana bırakılmaya çalışılıyor." şeklinde konuştu.

Güzel, tanık olduğu olayı ise şöyle anlattı: "Özet olarak olay olmadan 15-20 dakika önce aşağıda olay mahallindeki etkinliği çekmeye gittim. Daha sonra büroma geldim. Fotoğrafları bilgisayara attım ve yazımı yazarken sesler geldi. Aşağıya indim baktım birileri koşuyor. Tekrar çıkıp makinemi aldım olay mahalline gittim. Beş dakikalık bir süreç birisi içki şişesi atıyor birisi ona yumruk atıyor böylesi kaoslu bir ortam. " diye konuştu.

MAHALLEYE BASKI VAR

Tophane halkının kentsel dönüşüm konusunda belli korkuları ve serzenişleri olduğunu ifade eden Güzel, olayın fitillendiği noktanın da bu olduğunu anlattı. Güzel, "Benim doğup büyüdüğüm işlerimin olduğu bir yerde ben böyle bir muameleyle karşılaşmak istemiyorum' diyorlar. Birçok medyada mahalle baskısından bahsediliyor. Burada tam aksine mahalleye baskı var. Burada sanat adı altında Tophane insanının yaşam alanına müdahale ediliyor." şeklinde konuştu.

HABERVAKTİM

yorumlanması çok dikkatli yapılmalı.

tophane haber sitesindeki yorumlardan anlaşılan halkın rahatsızlığı mekanın tarihsel dokusunu, hotel, galeri ve lokantalar nedeniyle kaybetmesi.

bunun teknik bir adı var, o da nezihleştirme*. durumu mahallenin sakinleri dışındaki elit bir sınıfın sermayesiyle birlikte mahalleye taşınması olarak da anlayabiliriz.

sonuçta kent soylu bir kitle olarak, "modern değerlerimize düşman cahil vahşiler adam dövmüş" olarak bakmadan, ortadaki sınıfsal sorunu görüp buna göre bir tavır alınmalı.

olayı dank ettiren dengiz yoldaşımın hatırlattığı gibi "her başarısız devrimi bir faşizm takip eder," ve fanon'un kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerde şiddet bir iletişim biçimidir demesini de hatırlarsak, yaşananları anlamak o kadar da zor olmuyor.

marifet kitleleri hakir görüp korku edebiyatı yapmak değil, olayı doğru analiz edip duruma bir çözüm üretebilmek.
(feyerabend, 22.09.2010 00:40 ~ 00:45
http://www.eksisozluk.com/

Odatv'den Okuyucu yorumları:

Misafir - rizla
Baskın Oran her zamanki gibifena halde yanılmış.Yabancısı olduğu Türk toplumunu anlamamış.O galeride bulunanların büyük bir çoğunluğu Cihangir takımıdır.Bazılarının,Oran'ın kendisininde dahil olduğu,entel-dantel diye andıkları grubun insanlarıdır onlar.Gelene ağam gidene paşam derler,açılışlarda,kafelerde,konserlerde içkilerini yudumlarlar,memleketin uçuruma gittiğini söylerler sonrada Dolmabahçeye gidip diz çökerler.Arada da Tophane çevresinde her geçen gün artan büyük sermaye rantiyesinin insanları yerlerinden etmesinden korkan(içki bahane) ahaliden dayak yerler.Eh! zaman o zaman değil ki şöyle sumturuklu bir küfür edebilsinler millete ne yaparlar zetin yağı misali sonunda suçu Kemalistlere bulurlar. Kıssadan hisse saldırıya uğrayanlar EVET ama YETMEZ diyenler,saldıranlarda sonuna kadar EVETciyim diyenler.
2010-10-04 02:39:27

Misafir - Üstünüze alınmayın
Sayın prof baskın oran beyfendinin muhatabı Odatv okuyucuları değil liboş avanesi. Tophane dayağından sonra liboş saflarda şüphe ve çatlamalar oluşunca bu gibilerin ikna edilmesi, liboşluklarını sorgulamalarının önüne geçilmesi vs. gerekiyor. Adamın (yani profun) kafası basıyor bu işlere, Goebels propaganda taktiklerini liboş tayfaya tatbik ediyor. Yeter mi? Yeter yeter... Alt tarafı liboş bunlar.
2010-10-04 02:11:31

nhizal
hay Kemalizm kadar ,Atatürk kadar hatta Anıtkabir kadar taş düşsün başınıza.bu ne kompleks bu ne iğrenç ihtiras bu ne kin bu ne uşaklık.yat kalk Atatürkle uğraş.yok işte siz bir hiçsiniz.birşey olabilmek için sürekli dönüyorsunuz ama nafile.dönmenin bile bir ölçüsü bir mantığı olur.ama sizde ayarda yok.birgün sizinde olduğunuz bir sergi bir kokteyl veya herhangi bir etkinliği bassalar baskındada siz baskın beye şöyle sandalyelerle bir güzel sopa çekseler inanın o gün oturup tv den izlerim elimde şöyle bir bardak demli çayla olayın keyfini çıkarırım.

Tophane olayı
BASKIN ORAN
03/10/2010

(..)

İnternet ve medyada olay, Sivas Madımak’a benzetildi. Acınacak bir ezber. Kafalardaki Kemalist şablona “uysa da kodum, uymasa da” diye sokmaya çalışmanın dik âlâsı. Yaşanan olay bir sınıf farkından ve ondan kaynaklanan kültür farkından doğdu; din saldırısıyla hiçbir ilgisi yok. Zaten saldıranlar da içki içtiklerini söylüyor: “Ben de içerim ama gider en tenha yerde”. Şu cümleye özel dikkat: “Burada herkes içkisini içer, başka şeyini de [“kuru” içmeyi, yani esrarı kastediyor]. Ama hiç kimse gidip sokak ortasında bir elinde sigara, bir elinde kadehle içmesin” (Radikal, 23.09.10).
“Bir elde sigara bir elde kadeh”. Hatta, aynı elde sigara ve kadeh. Hatta, “modern” kadının, kolunu yukarı kaldırıp ve dirsekten biraz geriye kırarak bayrak taşır gibi içmesi. Bu, Tophaneli için tam bir üst sınıf simgesi. Onun “tilt” olduğu tam böyle bir şey. Belki kaldırımdakilerden hiçbiri böyle yapmamıştır, ama yansıttıkları simge budur.
Bitmedi maalesef; bu iş epey katmerli. Bu sınıf olgusuna bir de tabaka olgusu ekleniyor. “Kaldırıma taşıp içki içenler”in bizzat yapmadıkları, ama hasbelkader mensup oldukları tabakanın devlet aracılığıyla “halk”a yaptıklarını da bilançoya katmak lazım. Şunu kastediyorum:
Devlet, Tophaneli gibi insanlara, onun galericilere yaptığı gibi sopayla girişmiyor ama, daha berbat girişiyor. Mesela başı kapalı binlerce kızın üniversitede okumasını engelliyor. Başı kapalı annenin, çocuğunun mezuniyet törenini tribünden izlemesini yasaklıyor. Tesettür mayosuyla Alaçatı’da denize giren kadın, bir “Cumhuriyet kadını”nın “Örümcekler, utanmıyor musunuz denizi kirletmeye!” hakaretine maruz kalıyor (Milliyet, 25.09.10). Bunun adı “örtülü terör”dür; ister kabul edin ister etmeyin. Ederseniz çabuk anlarsınız, etmezsiniz geç; o kadar. Galeride içki içenler bunun da kefaretini ödüyorlar, çaresiz.
Yukarıda “bizzat yapmadıkları” dedim, biraz açayım: Galeridekilerin bu 1930’larda kalmış gerici bürokrat zihniyeti hiç desteklemiyor olması maalesef Tophaneli için fazla bir şey ifade etmez. O kadarını Tophaneli düşün(e)mez. Çünkü “halk”ın kültürü “görsel”dir. Onun anlaması, götürüldüğü lokantanın kaçıncı sınıf olduğunu ufacık çocuğun şipşak algılaması gibidir: Giysiler, davranışlar, sınıfsal görgü kuralları dizgesi. Simgeler dünyası. İkisi de Tophaneli için netice itibarıyla “bey takımı”dır. Hemen, bu küçük burjuva okumuşları ile Kemalist bürokrasiyi kafasında özdeşleştirir ve fırsatını bulunca kültürünün temel davranışına girişir: Sopa. Evinde ve okulda sopayla büyümüştür; başka “terbiye” bilmemektedir, üstelik yukarıda da söyledim, Kemalist devlet de “örtülü” sopa atmaktadır devamlı. Monkey see, monkey do.

Aslında, kardeş sayılırlar!

Tophane olayına bir açıdan bakarsanız, patlama kaçınılmazdır: Küreselleşme dediğimiz 3. Batı Yayılması (bkz. soldaki tablo) saldırıya uğrayanları yaratmıştır ve onları gün geçtikçe daha da nemâlandırmaktadır. Buna karşılık aynı kaçınılmaz yayılma, saldırganın “yaşam alanı”nı gün geçtikçe daraltmaktadır. Birincinin şanssızlığı ikincinin de zorbalığı, küreselleşmenin yarattığı bu zıt etkilerin sonucudur. Saldırganın, kendini saldırgan değil “mazlum” saymasındandır.
Olaya başka bir açıdan bakarsanız, bu iki karşıt grup kardeştir: İkisinin de kaderi dış faktörün elindedir; ikisinin de yaratıcısı 3. Batı Yayılması’dır. Dahasını da söyleyeyim; saldırıya uğrayanların bir kısmı (veya ana-babaları), 2. Batı Yayılması tarafından yaratılmıştır ve 1930’larda kalıvererek muhafazakârlaştıkları için şimdi 3. Batı Yayılması tarafından tasfiye edilmektedir. Aynen Tophanelilerin edildiği gibi. Biraz şifreli gibi oldu ama yerim bitti; düşünmek için malzeme sayınız. Ayrıca, benim sitede (www.baskinoran.com) bunlarla ilgili epey yazı var. Ah, keşke birileri kalkıp da bunları Tophanelilere anlatabilse, bunlar anlatılabilir şeyler olsa...
Radikal2
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RESİM Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com