EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Barbaros Hayreddin Paşa

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> OSMANLI TARİHİ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pts May 03, 2010 12:28 am    Mesaj konusu: Barbaros Hayreddin Paşa Alıntıyla Cevap Gönder

Dünyanın En büyük Denizcisi: Barbaros Hayreddin Paşa

“Deniz üstünde yürürüz / Düşmanı arar buluruz / Öcümüz komaz alırız / Bize Hayreddinli derler.”

Kaptan-ı Derya Barboros Hayreddin Paşa'nın leventleri bu marşı okurlardı ve...
14 Şubat 2010

Midilli adasının Akdeniz’in serin sularında derin izler bırakan namdar kaptanları, reisleri ve paşaları da vardır. Belki bu muhteşem Ege adasını ele almaya çalıştığımız bir önceki yazımızda özellikle onlardan söz etmek gerekiyordu. Ancak yerimiz sınırlı olduğundan bu uzun soluklu konuya sadece değinip geçmek zorunda kalmıştık. İşte şimdi Midilli toprağının dünya denizcilik tarihine hediye ettiği bu yiğit derya kaptanlarından/kaplanlarından söz etmenin zamanıdır.

İlk kez Çaka Bey tarafından fethedildiği söylenen, İstanbul’un alınmasından sonra vergiye bağlanan ve nihayet kesin bir şekilde Osmanlı topraklarına katılan (1462) Midilli’nin koca Akdeniz’i Türk Gölü haline getirecek büyük denizcilere beşiklik edeceğini kim bilebilirdi ki?

Midilli Kalesi’nin muhafızları

Barbaros Hayreddin Paşa, ailesinin Midilli’ye yerleşmesini şöyle anlatır:

“Fatih Sultan Mehmed Han zamanında Midilli fetholunup kâfirlerin elinden alındı. Sultanın emri ile kul taifesinden (tebadan) bazı kimseler kaleyi beklemek üzere tayin olunup yazıldılar. Bu erlerin kalede kalmaları kararlaşınca, bunlar Şevketlü Padişah hazretlerine arzuhalde bulunup, şöyle dediler:

“Bizim burada kalmamızı ferman buyurdunuz. Emriniz can baş üstüne! Gerekir ki bizim ihtiyaçlarımızı da gideresiniz. Zira biz burada bir alay bekâr adamlarız. Bu yer ise bir adadır. Bu taraflarda müslümanlık yer de yoktur ki onlarla tanışıp, kendi başımıza bir çare bulalım. Elhasıl bizim burada böyle kalmamız çok zordur. Biz buna razı olamayız. Bize bir çare buluverin.”

Sultan Mehmed Han bunların arzuhallerini işitip hak verdi. “Kul taifesinin sözleri makuldür. Bunların evlenmelerine bir vesile gerekir.” deyip şu vech ile bir emr-i şerif gönderdi:

“Ol hisarda muhafız kalan kullarım, orada oturanların kızlarından hangi güzel kızı beğenirlerse usulünce nikâh edip alsınlar. Eğer iyilik ile vermezlerse cebren alsınlar. Amma şeriata muhalif almasınlar. Nikâh ile alıp evlensinler. Böylece oradaki kâfirlerle de aralarında ünsiyet peyda olup, kaleyi muhafaza etmekte kolaylık ola ve kaleyi iyi hıfz ederler.”

Yakup Ağa’nın dört oğlu

Bu emr-i şerifi alan gaziler memnun ve razı oldular. Gereğince de amel eylediler. Kale muhafızlarının içinde, Selanik yakınlarındaki Vardar Yenicesi’nden Yakup Ağa da vardı. Yiğit dilâver bir er idi. Bir sipahi oğluydu. Bahadırlığıyla akranı gençler arasında mümtaz idi. İlk kızı alan Yakup Ağa oldu.

Yakup Ağa güzellikte emsalsiz bir dilberi beğenip, nikâh edip helalliğe aldı. Zevcesi ile bir nice zaman dirlik içinde yaşadı. Dört oğulları oldu. Adlarını İshak, Oruç, Hızır ve İlyas koydu. İşte bu Yakup Ağa benim babam olup oğullarının üçüncüsü idim.” [Seyyid Muradi Reis, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Hatıraları (nşr. Ertuğrul Düzdağ), I-II, İstanbul. Eserin orijinal adı: Gazavât-ı Hayreddin Paşa]

Ailesinin Hızır ismini koyduğu üçüncü oğul, daha çok Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar, havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Oruç’a verdikleri “Barbarossa” adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.

Dört kardeşin en küçüğü olan Hızır gençliğinde Midilli, Selanik ve Eğriboz arasında ticaret yapmaktaydı.

Denizi vatan tutan kardeşler

Bir ara küçük kardeşleri İlyas’ı da yanına alarak Şam Trablusu’na sefer eden Oruç Reis’in gemisi Rodos şövalyeleri tarafından tutuldu. İlyas şehit oldu. Oruç esir edilerek Rodos’da zindana atıldı. Bunun üzerine Hızır, ağabeyini kurtarmak için harekete geçtiyse de başarılı olamadı.

Rodos şövalyelerine esir düşen ağabeyi Oruç’un adeta kendiliğinden kurtulmasıyla iki kardeş şehzade Korkut’un himayesine girdiler. II. Sultan Bayezid’in üçüncü oğlu ve Yavuz’un ağabeyi olan Korkut, Türk denizciliğini himayesi ile meşhurdu.

Oruç Reis’in, şehzade Korkut’un hizmetine girdikten sonra talihi açılmaya başlamıştı. Barbaros Hayreddin Paşa hatıralarında bu durumu; “Padişah duası alanın akıbeti hayrolur.” sözleriyle Osmanoğlu Sultan Korkut’un duasını almalarına bağlar.

O sırada İspanyollar Akdeniz’in batısına hakim olmak için büyük çaba harcıyorlar, Endülüs Müslümanlarına zulmediyorlar, müslümanlar da başka diyarlara göç etmenin çaresini arıyorlardı. Bunun üzerine Oruç ve Hızır reisler 1504 yılından itibaren Kuzey Afrika sahillerine yöneldiler. İki gemilik küçük filoları için güvenilir bir liman ararken Tunus Hafsi Sultanı Ebu Abdullah Muhammed b. Hasan’la (1493-1526) anlaşarak Halkulvadi’de (La Goletta) yerleştiler.

Gemilerinin sayısı artınca da Cerbe Adası’nı üs edindiler. Avrupa kıyılarına çeşitli akınlar düzenlediler. Nihayet Cicelli’yi (Djidjeili) ele geçirdiler. Halkın Oruç’u sultan ilan etmesi üzerine Kuzey Afrika’da kuracakları devletin temellerini atmış oldular.

Yavuz Sultan Selim’in himayesine girdikten sonra (1515) iyice güçlendiler. Büyük ve başarılı deniz seferlerinden ve mücadelelerinden sonra Oruç Reis Cezayir sultanı ilan edildikten (1516) üç yıl sonra şehit düştü.

Hızır Reis nasruddindir, hayruddindir!

Yalnız kalan ve Osmanlı desteğini güçlendirmek isteyen Hızır Reis, Yavuz Sultan Selim’in “Hızır Reis nasruddindir, hayruddindir.” iltifatına mazhar oldu (1519). Yavuz, kendisini Cezayir hakimi olarak tanıdığını gösteren bir hatt-ı hümayun göndermiş, Anadolu’dan gönüllü asker toplama imkanı tanımış, yeniçerilerle topçulardan oluşan 2000 kişilik bir kuvvet de göndermiştir. Artık Cezayir’de hutbe Osmanlı padişahı adına okunmaya ve Hızır Reis de Hayreddin ismiyle anılmaya başlanmıştı.

İspanyollara karşı 1519’da alınan galibiyetin ardından, hatıralarında anlattığına göre Avrupalılar Hızır’a ağabeyi gibi Barbarossa lakabını vermişlerdir.

Gitgide güçlenen ve başarılarını artıran Barbaros Hayreddin Paşa, Endülüs Müslümanlarına yardımcı olmuş, 70 bin kadarını kurtararak Kuzey Afrika sahillerine yerleştirmiştir.

Bu arada Osmanlı tahtına Kanuni Sultan Süleyman oturmuştu. Barbaros, padişah tarafından “Cezayir-i Bahr-i Sefid Beylerbeyi” payesiyle Kaptan-ı Deryalığa getirildi (1534).

İrili ufaklı birçok deniz savaşını kazanan ve zaman zaman kaybeden Barbaros Hayreddin Paşa, 246 gemilik çeşitli Avrupalı devletlerin oluşturduğu müttefik Haçlı donanmasını 122 gemilik Osmanlı donanmasıyla tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçen çarpışmada hezimete uğrattı (1538).

Bu zaferle Doğu Akdeniz’deki hakimiyetini, Orta Akdeniz’e de egemen olarak iyice pekiştirmiş oluyordu.

Preveze Zaferi’ni daha önce bir yazımızda ele aldığımız Nice Seferi (1543) takip etti. Söz konusu sefer, büyük Kaptan-ı Derya’nın son büyük seferidir.

Hayreddin Paşa, 1546 yılında kısa süren bir hastalıktan sonra vefat etmiş ve sağlığında Beşiktaş’ta yaptırdığı bir medresenin yanındaki türbesine defnedilmiştir. Ölümüne “mâte reisü’l-bahr” (Denizlerin reisi öldü) sözü tarih düşürülmüştür.

Her harfe bir rakamın karşılık gelmesi esasına dayanan Ebced Hesabı’na göre bu ifade hicri 953 yılına işaret etmektedir.

Döneminin kaynakları bu denizler aslanını iri yapılı, kumral tenli, saçı, sakalı, kaşı, kirpikleri gür bir kimse olarak tarif eder. Türkçe’den başka Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca bilirdi. Musikiden hoşlanırdı.
Cezayir’de yaptırdığı caminin (1520) kitabesinde unvanı “es-Sultânü’l-mücâhid Mevlâna Hayruddin b. el-Emiri’ş-şehîri’l-mücahid Ebu Yusuf Ya’kub et-Türkî” olarak kayıtlıdır. Söz konusu ifade, “Meşhur Türk kumandan Ebu Yusuf Yakub’un oğlu mücahid Sultan Efendimiz Hayreddin” anlamına gelmektedir.

Millethaber

KAPTAN-I DERYA BARBAROS HAYRETTİN PAŞA KİMDİR?
Mart 6, 2011

Barbaros Hayreddin Paşa (d. 1475, Midilli – ö. 4 Temmuz 1546, İstanbul) Osmanlı tarihinin ünlü denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı Devleti’nin ilk kaptan paşası. Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştirdi, öyle ki bu deniz bazı tarihçilerce bir “Türk Gölü” olarak anıldı. Osmanlı’nın Deniz politikasına ve Tersane-i Amire´ye nizam verdi.

Hayreddin Paşa’nın asıl adı Hızır’dı (Hızır Reis). Ona Hayreddin adını, “dinin hayırlısı” anlamına gelmekte olup Osmanlı Devletine yaptığı hizmetinden dolayı Padişah Kanuni Sultan Süleyman verdi. Avrupalılar ağabeyi Oruç Reis’e kızıla çalan sakalı yüzünden Barbarossa adını vermişlerdi, Oruç Reis’in şehit olmasının ardından küçük kardeşi Hızır için kullanılan bu isim, Türkçeye Barbaros olarak geçti.

Yaşamı

Hayreddin Paşa, Selanik Vardar Yenice’sinden ve Midilli fatihlerinden olan babası Türk sipahisi[1][2] Vardari Yakup Ağa ile Midillili bir türk olan annesi mukaddes hatun’nın dört oğlundan biri olarak 1470′li yıllarda Midilli adasında doğdu. Kendisine verilen “Barbaros” lakabı İtalyanca “Kızılsakal” anlamına gelir. Üç kardeşi olan Hızır Reis Limni adasında dünyaya geldi.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ

Hızır ve Oruç 1516′da ele geçirdikleri yüklü bir gemiyi armağan olarak Piri Reis himayesinde Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’e gönderdiler. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim de onlara verdiği desteğin bir ifadesi olarak armağanlar yolladı. Oruç Reis ve Hızır Reisi’in, ağabeyleri İshak’ın da kendilerine katılmasından sonra korsanlıkla yetinmeyip Kuzey Afrika’da toprak edinmeye başladılar. 1516-1517′de İspanyollara karşı savaştılar ve Tenes, Tlemsen ve Oran kentlerini ele geçirerek Cezayir’i denetimlerine aldılar. Oruç Reis Cezayir hükümdarı ilan edildi. İspanyollar ertesi yıl Cezayir’i geri almak için Araplarla birleşerek saldırıya geçti. Bu savaşta Hızır Reisin ağabeyleri olan İshak Reis ve Oruç Reis öldürüldü. Hızır Reis, Yavuz Sultan Selim adına para bastırıp hutbe okutarak ona bağlılığını bildirdi. Yavuz Sultan Selim de Hızır Reis’i Cezayir Beylerbeyliğine atayarak koruması altına aldı. Bunun üzerine önce Tunus ve Tlemsen Beyleri birleşerek Cezayir’e yürüdüler. Cezayir şehri dışındaki toprakları alıp, Cezayir içindeki halkı ayaklandırdılar. Ayaklanmayı bastıran Hızır Reis beyleri durdurdu. 1519′da Cezayir’e gelen İspanyol donanmasını mağlup etti. Ama Cezayir halkının durumu ve Tunus Beyi ile yapılan savaşın iyi netice vermemesi üzerine gemileri ve kendine bağlı Reislerle Cezayir’i bırakıp Şerşel Adaları’na çekildi…..

Barbaros’un Kaptan-ı Derya “Hayreddin” olması

Hızır Reis 1520-1525 arasında Avrupa’nın Akdeniz kıyılarını vurarak büyük ganimetler elde etti. 1525’de Cezayir’i yeniden ele geçirdi. Ertesi yıl Şerşel’e baskın düzenleyen Cenevizli Amiral Andrea Doria’yı yenilgiye uğrattı. Kanuni Sultan Süleyman’ın Alman seferi sırasında Andrea Doria’nın Mora kıyılarına saldırması Osmanlıları güç duruma düşürdü. Bunun üzerine Kanuni, Hızır Reis’i İstanbul’a çağırdı ve 1533’te “Hayreddin” adını verdiği Hızır Reis’i Osmanlı donanmasının başına (kaptan-ı derya) atadı.

Hayreddin Paşa 1534′te Akdeniz’e açıldı ve İtalya kıyılarına seferler düzenleyip Tunus’u ele geçirdi. Ancak Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması karşısında Tunus’u bırakmak zorunda kaldı ve ertesi yıl İstanbul’a döndü. 1536′da daha güçlü bir donanmayla yeniden Akdeniz’e açılan Barbaros, İtalya kıyılarını vurdu ve Ege Denizi’ndeki Venedik adalarını Osmanlı topraklarına kattı.

Preveze Deniz Savaşı

Osmanlıların Akdeniz’deki denetiminin artması üzerine, Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, İspanya ve Portekiz gemilerinden oluşan bir “Haçlı donanması” kuruldu ve başına Andrea Doria getirildi. Osmanlı donanması ile Haçlı donanması 1538’de Preveze Körfezi önlerinde karşılaştı. Haçlıların 600′den fazla gemisi vardı. Bunun 308′i harp teknesi olup, 120′si en büyük oturak gemileriydi. Haçlılar donanmaya on binlerce forsadan başka 60 bin asker bindirmişlerdi. Hayrettin Paşa komutasında ise 122 kadırga ve forsalar dışında 20 bin askeri vardı. Toplamı 80 bin kişiyi bulan bir deniz savaşı daha önce hiç görülmemişti. Savaş sonucunda haçlı donanması 128 gemisini kaybetmiş, 29′u da Osmanlı denizcileri tarafında ele geçirilmişti. Hayrettin Paşa hiçbir gemisini kaybetmezken dört yüz kadar levent’i sehit olmuştu. Hayreddin Paşa, tarihe Preveze Deniz Savaşı olarak geçen savaşın mutlak galibiyetini Osmanlı devletine kazandıran Kaptanı Derya olarak adını tarihe yazdıracaktı. Bu zafer Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki egemenliğini pekiştirdi.

Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken, Preveze’nin öcünü almak için 1541′de Cezayir’e saldırdıysa da başarılı olamadı. Bu arada Fransa Kralı I. François, Şarlken’e karşı Osmanlılardan yardım isteyince, Kanuni Barbaros’u Fransa’nın Akdeniz kıyılarına gönderdi. Barbaros, Toulon’da Fransız donanmasıyla birleşerek 1543′te Nice’i aldı. Ertesi yıl İstanbul’a dönen Barbaros Hayreddin Paşa, 4 Temmuz 1546’da burada öldü, Beşiktaş’taki türbesine defnedildi.

Etkileri

Osmanlı Devleti’nin kaptan paşaları, hil’atlerini Barbaros’un Beşiktaş’taki türbesinde giyerlerdi, bu törende dua edilir ve fakir fukaraya yemek verilirdi.

Sefere çıkan veya tatbikata giden Türk gemileri, günümüzde dahi bu türbenin önünden geçerken Barbaros’u top atışıyla selamlarlar.

Barbaros Hayreddin Paşa’nın anısına 1941-1943’te İstanbul’un Beşiktaş semtinde dikilen Barbaros Anıtı, ünlü heykelciler Ali Hadi Bara ile Zühtü Müridoğlu tarafından yapılmıştır.

Heykelin arkasında Yahya Kemal Beyatlı’nın şu dizeleri yazılıdır:

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!

Adalar`dan mı? Tunus`dan mı, Cezayir`den mı?

Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi

Yeni dogmuş aya baktıklari yerden geliyor;

O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?

Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesine Beşiktaş Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi adı verildi ve mimarlar Erkan İnce ile M. Hilmi Şenalp tarafından Osmanlı Mimarisi tarzında yenilendi.

Türk Donanması’ndaki muhtelif gemilere adı verildi.

Kitapları

Gazavat-ı Hayrettin Paşa’nın tam metni vikikaynakta yer almaktadır. Gazavat-ı Hayrettin Paşa – Türk Edebiyat tarihinin ilk otobiyografi denemesidir. Eserin baş tarafında da belirtildiği gibi Barbaros Hayreddin Paşa biyografisini Seyyid Muradi’ye yazdırmıştır. Kanuni Sultan Süleyman bir gün Barbaros Hayreddin’i huzuruna çağırmış ve ferman etmiş:” Bre Hayrettin bir kulun ömrüne bu kadar az zamanda bu kadar çok fütuhat düşmez. Bana ister manzum ister mensur bir eser yaz ben de haine-i amiremde saklayayım ki bizden sonra gelecek nesillere ibret ve ders olsun.” Bu ferman üzerine kendi söylemiş, Seyyid Muradi yazmıştır.

(Timetürk)
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> OSMANLI TARİHİ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com