EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Taza Din Hareketi lideri Cumay Suyunaliyev ile

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Mar 28, 2010 8:27 pm    Mesaj konusu: Taza Din Hareketi lideri Cumay Suyunaliyev ile Alıntıyla Cevap Gönder

31 Mart 2010
TAZA DİN nedir?

Cumay Suyunaliyev, Kırgızistan ordusunun “Kartal” adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim üyeliği yaptı. Suyunaliyev, TAZA DİN Hareketi ve Kırgız’daki gelişmeleri Avazturk.com’a anlattı.

Öncelikle sizleri tanıyalım Sayın Suyunaliev… TAZA DİN ismi çerçevesinde anılan hareketinizin yürüttüğü faaliyetler ve bu faaliyetlerinize temel oluşturan fikirleriniz elerdir?

Cumay Suyunaliyev: Öncelikle röportaj teklifiniz üzerine Türkiye’deki gönüldaşlarımıza AVAZTÜRK sitesini ve sizleri sorduğumu, onların “vatansever inanan-millî ve samimi insanların güdücülüğündeki bir site” sözleri üzerine zevkle konuşacağımı söylediğimin okuyucularınızca bilinmesini isterim. Ve farklı, değişik bilgilerle…

Sorunuza gelirsem: Kırgızistan ordusunun “Kartal” adlı Özel Tim eski komutanı ve Yüksek Polis Okulu Öğretim Üyeliği yaptım. Bizde polis dediğimiz birim de askerîdir. Bu çerçevede türlü görevlerde bulunduğumu söyleyebilirim…

TAZA DİN Hareketi –Kırgızca’da, bizim dilimizde Temiz Din demek- aslında Türkistan Coğrafyasında yüz yıldır olan bir boşluğu, ihtiyacı doldurma teşebbüsüdür. Belki, kendi altyapımız ve tecrübelerimiz böylesi bir iddiayı ortaya atmak için yetersiz olarak karşılanabilirdi. Fakat Çarlık Rusya’sı zamanından başlayarak, Sovyet Komünizmi ile –kendi kendimizi inkâra zorlayan- asimilasyon şeklindeki politikalar ve son yirmi yıldır Amerikan emperyalizminin artık insanlığımızdan çıkararak, bizi, menfaat insanına çeviren sinsiliğini yaşadığımızı düşünürseniz, bu ihtiyacı hissetmemizin bile ne büyük bir hamle olduğunu takdir edersiniz. Yaşadık, yaşıyoruz, ama çözüm noktasında “nasıl” yapmamız gerektiğini bir türlü sıhhatle teşhis edemiyoruz. Türkiye’deki gönüldaşlarımdan da öğrendiğim kadarıyla burada da durum farklı değilmiş. Biz TAZA DİN Hareketi’ni 2008 yılında yayınladığımız manifestoyla Dünyaya ilan edene kadar on-onbeş senedir durumumuzu bütün vatansever subay arkadaşlarımızla ve Kırgız aşiret liderlerimizle ve aydınlarımızla tartıştık durduk. Hastalık teşhisimiz belli; Kanser olmuşuz! Ama, bunun şifâsını bulamıyoruz. Biz bu süreçte çözüme, gerçek çözüme ulaşabildiğimizi söyleyemeyiz. Tâ ki Türkiye’deki gönüldaşlarımızdan haberdar olana kadar.

Özellikle son 150 yıldır hâlimizi bilen bir tek Allah’tır. Kırgız olmayan bilmez desem, inanır mısınız? İşte böyle. Bu misâli daha önce Türk arkadaşlarıma da vermiştim:

Diyelim 6 Kırgız olarak aramızda sohbet ediyoruz, o sohbete bir Rus dahil oldu mu, hepimiz Rusça konuşuruz… Bu hâl nedir?.. İçinde bulunduğumuz durumu anlamamız yıllarımızı aldı.



Bütün Türkistan Coğrafyası benzer süreçten geçti bu dönemde.

Cumay Suyunaliyev: Tabi! İstisnasız bütün Türkistan Coğrafyası yaşadı bunu… Bizim şöyle bir şansımız oldu. Söyledim, hastalık belli gerçek bir çözüm yok. Yoksa çözüm diye halkımıza Amerikan Emperyalizmi ile işbirliğini dayatan zihniyetlerin “çözüm”ünden bahsetmiyorum. “Gerçek Çözüm” diye vurguladığım ve yine arkadaşlarımdan duyduğum, duyunca da bizi ağlatan hadise:

Türk Büyüğü ve kendisiyle yürüdüğümüz ve Türkistan’da da yürüttüğümüz ideolojinin mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Üstadı, Necip Fazıl Kısakürek… Üstad Necip Fazıl’a Afganistan’dan bir heyet geliyor. Bu heyetin başındaki kişiler, Afgan-Rus Savaşını yürüten Mücahid komutanlar. Üstad'ın Türkiye’deki büyük tesirini biliyorlar ve kendisinden maddi yardım talep ediyorlar. Necip Fazıl Kısakürek’in cevabı şu oluyor: “Size en büyük yardımım İdeolocya Örgüsü adlı eserimi dilinize çevirmenizdir”. Fikir her şeyin başı… Biz fikrimizi bulmanın devâsıyla TAZA DİN Hamlesini yaptık.



Neden bir İran değil, Arabistan değil, Türkistan değil, Azarbeycan değil ve Rusya değil de Türkiye?

Cumay Suyunaliyev: İran, dünyada artık bir danışıklı dövüş, tiyatro havasına dönen Antiemperyalist duruşunu bir gerçekliğe-samimiliğe kavuşturdukça beraber olmak istediğimiz bir ülkedir; tabiî Irak ve Afganistan’da yürüttükleri politikaları menfilik olarak not düşeyim… Arabistan, Fars politikası ile beraber değerlendirildiğinde birbirinin antitezi olmak dışında farklı değil ve bahsettiğim ihtiyacı karşılamaktan uzak… Türkî Cumhuriyetlerin hiçbiri bir çözüm üretebilmiş şahsiyeti gösteremediği için ve sıkıntılarımız ortak olduğu için çözüm merkezi değil… Rusya, Amerika’ya nispetle bizi daha iyi bilen olmak dışında bize şahsiyet üfleyecek ortak değerlerimize uzak.

Yani, Büyük Politika… Büyük Misyon… Tarihi Misyon… Bunları yan yana getirdiğimizde dünyada tek cevap Türkiye oluyor bizim için. Herkes için bu böyle: Türkistan için böyle, Araplar için böyle, Rusya için böyle ve hattâ bütün Batılı emperyalistler için böyle…

Biz TAZA DİN Hareketi olarak, bu basit gerçeği yıllardır görüyoruz. Hükümetiniz ise şimdi şimdi dillendiriyor, “tarihi misyon”dan bahsediyor.

Sanırım sizin bahsettiğiniz “misyon” ile hükümetin anladığı farklı muhtevaya sahip?

Cumay Suyunaliyev: Yapılan icraatlar öyle… Buradan hükümetinizin bu misyonu istismar ettiği ortaya çıkar… Abdullah Gül bey Kırgızistan’a geldiğinde, bizim TAZA DİN Hareketi olarak başlattığımız kampanya neticesinde Cumhurbaşkanı Bakiyev’in kapattığı Manas üssünün tekrar açılması için Amerika lehine arabuluculuk yapmıştı. Bu Kırgız halkı olarak bizi üzen bir şey. Ve kabul edilemez. Biz Kırgızlar, içişlerimize bu şekilde yaklaşan, Amerika namı hesabına arabulucu olan bir Türkiye istemiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’dan buna dikkat etmelerini rica ediyoruz.

Bu yönde resmi kanallarla irtibatınız oldu mu?

Cumay Suyunaliyev: Bu konuda izninizle detaylı açıklama yapamayacağım. Ancak Kırgız hükümeti ve şu ân muvazzaf olan arkadaşlarımızla gerekli mercîlere düşüncelerimizi iletiyoruz.

Buradan yola çıkarak TAZA DİN Hareketi’nin Kırgızistan üzerindeki tesirini sorsak?

Cumay Suyunaliyev: TAZA DİN’in büyük çoğunluğu askerdir, subaydır… Misâl, geçtiğimiz gün ziyaret ettiğim bir Türk Gazetesinin yöneticisi bana şöyle bir soru sordu: Malumunuz Türkiye’de Ergenekon adı altında bir çok subay-astsubay gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Siz de vatansever bir hareket olduğunuza göre böyle bir operasyona maruz kalma ihtimâlini göz ardı ediyor musunuz?”… Cevabımızı aynen vereyim: “Kırgız Ordusu 17.000 kişidir. Polis diye ayrı bir kurum yoktur ve onların da çoğu talebelerimizdir. TAZA DİN büyük çoğunluğu subay, 10.000 kişidir!”… Birde burası ile orası arasındaki tepki farkını da hesap etmeniz gerekir.

TAZA DİN Hareketi’nin hedefleri nelerdir? Pratik hedefleri?

Cumay Suyunaliyev: Tek cümle ile: Türkistan ve Arap Âlemini birleştirmek. Yani İslâm Birliği... Pratik olarak biz Türkistan’daki bütün komşularımızla görüşüyoruz. Çoğu zaten Kızılordu zamanından beri yakın arkadaşlığımız olan subaylardır. Türkistan’ın Birliğini sağlamak için çalışıyoruz.

Ancak sorunuzdan işin şu yönüne dikkatinizi çekmek isterim: Biz her türlü pratik görevleri icra edebilecek kabiliyette bir hareket olarak, az önce izah etmeye çalıştığım “hangi hedef ve nasıl?” sorusunun cevabından daha önemli bir “pratik görev” görmüyoruz. Bu sebeple asıl olarak “doğru fikir”de gözümüz. Bu çerçevede;

20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar geçen sosyal ve siyasi hadiselere baktığımızda, Birleşmiş Milletler denen Amerikan emperyalizminin maşası örgüt ve Kuzey Atlantik Paktı olarak kurulup da daha Afganistan’da, Somali’de ne işi olduğunun hesabını veremeyen NATO adlı yasa dışı terör örgütlerine karşı dünyanın bütün ezilen milletlerinin haklarını savunabilecek bir devlet istiyoruz. Ve bütün dünyaya da Türkiye’nin merkez oluşunu ilan ederek, bayrağın düştüğü yerden kalkacağını söylüyoruz. Ve teklifimiz, Bütün Türkistan ve İslâm âleminin liderliğinin hakkını verebilecek tek hareket olarak gördüğümüz İBDA ve “Başyücelik Devleti” modelidir. Ve tabiî geçtiğimiz hafta aynı zamanda bir hukukçu olmam dolayısıyla kendisiyle görüşme şerefine erdiğim, Bolu F Tipi Cezaevi’nde yatan Salih Mirzabeyoğlu’dur. Bu mânâda Kumandan Mirzabeyoğlu’nu, Büyük Doğu-İBDA’yı içinde erimemiz gereken kap olarak görüyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı Cumay Bey?

Cumay Suyunaliyev: Sizlere ve şahsınızda bütün vatansever inanan kardeşlerimize saygı ve sevgilerimizi iletiyorum. Tüm Kırgız halkının selamlarını iletiyorum. Teşekkür ediyorum.

Avaztürk


Taza Dinin (Temiz Din)lideri Cumay Suyunaliyev: 'ABD İran'ı vurursa, İran Bişkek'i vurur'

Fazıl Duygun'un Röportajı

Kırgızistanın En Etkin İslâmî Hareketleri'nden Taza Dinin (Temiz Din)lideri Cumay Suyunaliyev TIMETÜRK'e konuştu. İşte Taza Din Lideri Cumay Suyunaliyev'in Fazıl Duygun'un sorularına verdiği yanıtlar:

Sayın Cumay Suyunaliyev TAZA DİN HAREKETİni niçin kurdunuz?

Hareketimizi kurmaktaki asıl amacımız; Kırgızistan ve tüm dünya Müslümanları için, İslâmı doğru bir şekilde teslim etmektir.

Peki, TAZA DİN HARAKETnin kurulması Kırgızistan ve bölgede nasıl bir tesir gösterdi?

Hareketimiz, Kırgız Müslüman Türk halkında sevgiyle karşılandı. Haklatan, özellikle de,dinî temele dayalı müesseselerden büyük bir heyecan oluştu. Nitekim, AB ve ABD destekli oluşumların etkisini kıracak şekilde, özellikle dinlerarası diyalog projesi içinde yürütülen misyonerlik faaliyetlerine karşı büyük bir ilgi topladı. Hareketimiz şu ânda genellikle, vatansever, millî-İslâmî veya anti- emperyalist askerlerin öncülüğünde müesseseleşmiştir.. Bundan sonraki hedefimiz ise siyasi bir parti kurarak, hareketimizi tüm dünyaya tanıtmak



Peki Hareketinizin üyeleri içinde Kırgızlardan başka, Kazak, Türkmen, -zbek veya diğer Türk Cumhuriyetlerinden de asker veya sivil üyeler var mı?

Şu anda saydığınız ülkelerle irtibatımız var. Kazakistan ve -zbekistanla sürekli irtibat hâlindeyiz. Türkiyeyle de irtibat hâlindeyiz. Bu bağlantıları daha da ileri götürüp, başka ülkelerle de irtibatlarımızı sürdürme kararlılığındayız.

TAZA DİN HAREKETİ özellikle Rusya, Fransa, Ermenistan ve diğer birçok ülkenin medya organlarında şöyle yankı buldu: TAZA DİN HAREKETİ Kırgızistandaki Amerikan Üslerinin kaldırılması için kampanya başlattı. Bu kampanyayı niye başlattınız ve şu ânda oradaki Amerikan Üslerinin durumu nedir?

2008 senesinde vermiş olduğumuz bir konferansta bu konuyla ilgili uzun uzun açıklamalar yapmıştık... Amerika orada diplomatik hakları arkasına alarak birçok haksız harekette bulunuyor. Mesela, bir seferinde arabayla Kırgız kadınlarına çarptılar. Başka bir seferde de bir şoförümüzü vurdular. Bunlar gibi birçok olay yaşandı. Fakat bütün bunlara rağmen Amerikan askerleri hiçbir cezaya çarptırılmadı. Bütün bunların dışında orada bulunarak, Irak ve İran ve Afganistan gibi diğer İslâm ülkelerine saldırıyorlar. Biz de Kırgızistandaki Müslümanlar olarak, tabiî olarak bu saldırılara karşı çıkıyoruz.

Tabii başka sebepler de var Mesela İranla bir savaş çıkar da Amerika İrana saldırırsa, İranda Amerikaya karşılık verir. Bu karşılıklardan biri de büyük ihtimalle Bişkekdeki Hava Üssü olur Bu sırada Kırgızistandaki Müslüman sivil halk büyük zarar görebilir.

Kırgızistan, Amerika için niye bu kadar önemli?

Aslında Amerika tüm dünyada etkili olmak istiyor. -zellikle Kırgızistana eğilmesinin sebebi ise, Türkiyenin Avrupa ve Asyaya köprü olan stratejik bir konumda olması gibi, Kırgızistanın da stratejik bir coğrafyada bulunması Kırgızistan Orta Asyada bulunduğu için, oradan Çin veya Rusya gibi birçok ülkeye tesir edebilirim düşüncesinin üzerinde duruluyor.

Kırgızistandaki Amerikan Üsleri bir ara kapatılacaktı ama bir şeyler oldu ve kapatılamadı. Niçin kapatılamadı, neler oldu? Son gelişmeler nedir?

Kırgızistandaki yöneticilerimiz Amerikan Üslerini kapatma fikirleri için Rusyaya gittiler. Bu görüşmelerde Rusyadan destek geldi. Ruslar bu destek için önce 400 milyon dolar, sonra 2 milyar dolar teklif ettiler. Kırgızistana dönüldükten sonra, Amerikan güçleriyle karşı karşıya gelindi. Bu karşılaşmada Amerika, üssün amacını ve ismini değiştirmeyi teklif ederek, daha önce vermiş olduğu 17 milyon dolarlık kira bedelini yükselttiler. Bu rakam daha da arttırılacağı söylendi. Bunun yanında, Batı tarafında yeni bir üs açılacaktı ve bunu da Rusyaya vereceklerdi. Onu da şimdi Amerikaya veriyorlar. Bunlardan dolayı da Kırgızistan-Rusya ilişkileri biraz soğudu.



Peki, Kırgızistanın politikalarına karşı Çin nasıl bir tavır gösteriyor?

Çin, bu konular hakkında hiçbir açıklama yapmadı. Belki bunu küçük bir şey olarak görüyorlardır, belki de başka bir plânları vardır

Müslüman Kırgız Türk Halkının bu Amerikan işgaline karşı tepkisi nedir?

Müslüman Kırgız halkı Amerikanın işgallerine elbette karşı geliyor ve Amerikayı Müslüman topraklarda istemiyor.

TAZA DİN HAREKETİ Sayın Salih Mirzabeyoğlunu niçin İslâm Dünyasının Lideri olarak görüyor?

Bilindiği gibi Salih Mirzabeyoğlunun birçok eseri var. Fakat şu ânda hapiste Mirzabeyoğlu, 55 eseri olan ve İslâm dünyasına, bir devlet ve medeniyet model ve projesi sunan, bir mütefekkir, bir medeniyet kurucudur. Yani, bugün konuştuğumuz ve hayatı anlamlandırdığımız, Batılı dile karşı, ehl-i Sünnet kaynaklı bir dünya görüşü oluşturup, hayatı Müslümanca anlamlandırmamızı sağlayan bir dil, bir dünya görüşü oluşturmuştur. Bu çok önemlidir. Yani bir hadiseye, Müslüman şuuruyla mı bakacağız yoksa, Batının bize empoze ettiği, güyâ Müslüman şuuruymuş gibi lanse ettiği, Batı tarafından şekillendirilmiş bir şuurla mı bakacağız. İşte Sayın Mirzabeyoğlu, bizim önce zihnimi bize kazandırıyor. Bugün dünyanın bir çok yerindeki Müslümanlara karşı girişilen işgali neredeyse haklı bulan ama samimi olan Müslümanlar var. Bunların zihinleri, Batılı dille şekillendirildiği için, Müslüman olmalarına rağmen, Batılı dili savunur hâle gelmişlerdir, maalesef. Salih Mirzabeyoğlu bize İslâm dilini tekrar kazandırıyor. İslâm dünyasını temsil eden en büyük güç Osmanlı idi. En son Hilafet Osmanlıda olmuştu. Salih Mirzabeyoğlu da bir Osmanlı torunu ve Biz de İslâm için bunca mücadele veren Salih Mirzabeyoğlunu lider olarak görüyoruz.

Peki, Çakal Carlosu niçin destekliyorsunuz?

Çünkü Ilıch Ramirez Sanchez Carlos Filistinde tek başına emperyalistlere karşı büyük bir mücadele vererek, Filistin Müslümanlarının direnişini bütün dünyaya duyurdu. Bunun için Ona karşı büyük bir saygı ve sevgi besleyerek kendisini sonuna kadar destekliyoruz. Carlos, taa Venezuelladan, dünyanın bir ucundan, Siyonist emperyalizme karşı, Filistinli müslümanları savunmak için gelmiş ve savaşmıştır. Gelirken birçok Latin Amerikalı savaşçıyı da beraberinde getirmiş, saygın bir savaşçı, bir devrimcidir. Carlos hayatını, belki de Venezuelladan daha çok sevdiği Kudüs için fedâ etmiştir, zaten hayatının büyük bir bölümü Filistinde savaşarak geçmiştir. Siz olsanız, Mescid-î Aksa için hayatını fedâ eden, defalarca ölüme koşan birini sevmez misiniz? Siyonist emperyalizm, niçin hâlâ ondan korkuyor? Çünkü, bütün dünyada büyük bir saygınlığı ve tesiri var.

Doğu Türkistan meselesi Kırgızistanı nasıl etkiliyor?

Biz Kırgızistanlı Türkler olarak, Doğu Türkistanın tam bağımsızlığa kavuşmasını istiyoruz. Şu anda yaşadığımız dünya, büyük ve güçlü ülkelerin, küçük ve güçsüz ülkelere sahip çıktığı bir dünya değil. Bizim özlemini çektiğimiz en büyük şeylerden biri de, bütün dünyada Hak ve Adalet üzerine bir anlayışın hakîm olması

Aslında bunu hâlihazırda yapması gereken Birleşmiş Milletler Ama bilindiği gibi BM, Amerika gibi ülkelere daha fazla yakın duruyor. Bununla da kalmayıp onların menfaatlerine çalışma yürütüyorlar.

Mesela bugün İrana nükleer çalışmalarına izin vermiyorlar. Fakat adil ve eşit güç olması için bütün ülkeler böyle tesislere sahip olabilmeli. İran ve benzeri ülkelerin gelişmesine izin vermiyorlar.

İsrailin son zamanlarda uyguladığı politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bilindiği gibi 1942de alınan karara göre iki tarafı Birleşmiş Milletler yönetecekti. Yerleşim alanlarının belirlenmesinden sonra İsrail, Amerikanın desteği ile Filistini işgal etmeye başladı. Birleşmiş Milletler de buna suskun kalarak onay verdi. 1967 senesi itibariyle de Filistin tamamıyla işgal edilmiş oldu.

BMnin esas amacı yapılan savaşlardaki haksızlıkları gidermektir. Bu bağlamda biz de hareketimiz olarak Birleşmiş Milletlere başvurarak Filistin topraklarının eski haline getirilmesini isteyeceğiz. Eğerbunu yapmazlarsa orada niye durdukları resmî olarak da açığa çıkmış olacak.

Amerika kendisini "haklı" bularak istediği Müslüman ülkesine saldırıyor. Buna karşın bir Müslüman kendi vatanını, namusunu korumak için bir mermi atınca onu "terörist" olarak kabul ediyor. 2003'te Amerika Irak'a saldırdı. Niçin? MOSSSAD Amerika'ya "Irak'ta atom bombası var" diye "haber sızdırıyor." Amerika'da aldığı bu "istihbarat"tan dolayı Irak'a savaş açıyor. Daha sonra bir de bakıyorlar; "atom bombası yokmuş!" Amerika'nın bu haksız saldırılarına BM niçin sessiz kalıyor? Bütün dünyanın gözünün önünde orada sayısız kadın, çocuk, sivil halk yaşamını yitirdi!..

Geçtiğimiz sene "TAZA DİN HAREKETİ" olarak "Ermeni Soykırımı" iddialarına karşı bir miting düzenlediniz. Orada dediniz ki ;"Biz de Fransa'nın Cezayir'e uyguladığı soykırımı tanıyalım!" Bu eylem, Ermenistan ve Fransa medyasında "flaş haber" olarak verildi. Ondan sonra Fransa ve Ermenistan'ın "TAZA DİN HAREKETİ"ne yönelik bir tepkisi oldu mu?

Biz o mitingte bunu resmî olarak değil de, milletin bir ifadesi olarak yaptığımız için hareketimize yönelik bir tepki gelmedi. Eğer bu eylemde anlatılanlar devletin resmî bir söylemi olsaydı o zaman karşılık gelirdi.
Bu noktada Ermeni meselesinden ziyade Amerika'nın yaptığı haksızlıklar üzerinde durmak istiyorum... Ermeni olayların aslını anlamak için Boston'daki arşivlerin açılması gerekirdi. Amerika'nın Kızılderililere yaptıkları şeyler ortada!.. Vietnam, Irak... Amerika başkalarının suçlarını aramadan önce dönüp kendisine bir baksın!
Bir de şunu eklemek istiyorum ki, İsviçre'de tüm Tatarlara zulüm ederek sınır dışı ettiler. Dediğim gibi, Batı önce kendi yaptıklarına bakmalı!..

Kırgızistan Halkı oradan bakınca Türkiye'yi nasıl görüyor? Türkiye'nin misyonu nedir ve bunu yerine getirebiliyor mu sizce?

Her ülkede iki yönlü bir anlayış var; biri devletin anlayışı, diğeri halkın... Bizim isteğimiz tek bir anlayış altında, tüm Türklerin devlet ve millet olarak birleşmesi... Türkiye'nin bütün İslâm dünyasına kendisini lider olarak tanıtmasını ve kendisini bu konuda yetiştirmesini istiyoruz. Bundan sonra da tüm dünyadaki Müslüman ülkeleri kendi çatısında toplamasını bekliyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz şeyler var mı?

Ben isterdim ki bütün dünyada Müslümanlar birleşsin. Biz halkın içinden çıkmış insanlarız. Yani bizim söylediklerimiz, halkın istedikleridir. Avrupa'daki devletler birleşmişler, kendi problemlerini çözüyorlar. Biz de bütün dünya Müslümanlarının birleşip, kendilerinin ve dünyanın problemlerini çözmelerini istiyoruz. Bütün Müslümanlar birleşsin ve kendi haklarını korusunlar.

Timeturk

Çakal Carlos ile Suyunaliyev telefonla görüştü

28.03.2010

Geçtiğimiz günlerde İBDA düşüncesine yakın Baran Dergisi’nin ilginç bir ziyaretçisi vardı. Kırgızistan’da eski bir Kızılordu Albay’ı olan Cumay Suyunaliyev dergiyi ziyaret etti. Kırgızistan’da bir “Taza Din Hareketi” adıyla bir İslamcı harekete öncülük eden Suyunaliyev, burada telefon aracılığıyla ünlü eylemci Çakal Carlos ile bağlantı kurdu.

İkilinin görüşmeleri bu hafta Baran Dergisi’nde yayınlandı. Carlos’un sözleri ise okuyanları şaşırttı. Kendisinin tüm eğitimini Komünist Parti’den aldığını söyleyen Carlos, “benim babam KGB’dir” dedi.
Dergi’nin kayda aldığı Çakal Carlos ile Suyunaliyev’in konuşmalarından bazı bölümler şöyleydi:
“Cumay Suyunaliyev: Evet, evet!.. Biz, birbirimizi görmesek de tanışıyoruz ve dostuz. Sizin sesinizi duyduğuma çok sevindim! Ümid ederim yakında, inşallah yüzyüze de görüşeceğiz. Devrimci çalışmalarınıza hayranız!
Carlos: Evet, evet, inşallah Venezuela’da görüşeceğiz! Ben de sesinizi duyduğuma çok sevindim. Kızılordu’yu çok severim! KGB benim babamdır. Kızılordu’nun hepsi kahramandır!
Cumay Suyunaliyev: Sağolun, çok teşekkür ederim!
Carlos: Yok, yok! Bu bir gerçek! Doğruyu söylüyorum; Kızılordu çok güçlüydü!
Cumay Suyunaliyev: Fakat biz asker olarak sizin gibi devrimcilerden öğrenmeliyiz; uyanıklık, her türlü şartta hayatta kalma, yön tayini, yön bulma, irade gücü… Sizin bütün operasyonlarınızda gerçek Asker’in bütün vasıflarını görüyoruz! Bundan dolayı dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatları sizin karşınızda yok sayıldılar, güçsüz kaldılar.
Carlos: Ben bütün eğitimimi Komünist Parti’de gördüm, onun için “Kızıl Ordu güçlüydü” diyorum.
Cumay Suyunaliyev: Evet, evet. Ben eski bir komünist olarak zaten yaptıklarınızı anlıyor ve destekliyorum! İnşallah duâ ediyorum; yakın günlerde siz hürriyetinize kavuşacaksınız ve biz çok daha başarılı görüşmeler yapacağız.
Carlos: İnşallah gerçek bir İslâm Devleti kuracağız!
Cumay Suyunaliev: Evet, inşallah! Kendi devrimimizde sizi örnek alıyoruz. Siz, ilham kaynaklarımızdan birisiniz. İnşallah, Allah izin verirse, siz özgürlüğünüze kavuştuğunuzda sizin tecrübelerinizi kendi devrimimizde kullanacağız!
Carlos: Komünistlerin en büyük hataları dine karşı çıkmalarıydı. Çarlık Rusyası’na karşı savaşırken, dine karşı da savaştılar. Tamam, Rusya’nın dini Hıristiyanlıktı. Ama, Komünistler savaş açarken Hıristiyanlığa karşı değil de, Allah’a karşı savaş açtılar. Lenin çok büyük devrimciydi! Avrupalı aydınlardan biriydi. Ama Bolşevikler onun fikrini yanlış yere götürdüler!
………………
Carlos: Kırgızistan’daki bütün gönüldaşlara, özellikle Kızıl Ordu subaylarına benden benden çok selâm söyleyiniz.
Cumay Suyunaliev: Çok teşekkür ederim!
Carlos: Eski komünistler olarak, önceki hatâları yapmadan bu işi Allah ile yapmamız lâzım! Bizler artık müslümanız!
Cumay Suyunaliev: Şüphesiz doğru! Bizim adaletli bir devlet kurmamız şarttır! Emperyalizme karşı duracak ve onun zulmünden diğer milletleri
koruyacak bir devlet.
Carlos: Tabiî ki! Eski hatâları yapmamamız gerekir. Artık bizim dinimiz, inancımız
İslâm!
Cumay Suyunaliev: Şüphesiz doğru!
Carlos: Lâilâheillallah Muhammederresûlullah!
Cumay Suyunaliev: Lâilâheillallah Muhammederresûlullah!”

Kaynak: Odatv.com

TAZA DİN HAREKETİ
31 Mart 2010 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta, Atayurdu Kırgızistan’dan(Türkistan’dan) Türkiye’ye, yani Hilafetin son payitahtı İstanbul’a çok önemli bir misafir geldi. Bu misafir, resmî törenlerdeki alay-i nümayişle karşılanmadı tabii. Bu misafir, Kırgızistan’daki en önemli İslâmî-millî bir hareket olan Taza Din (Temiz Din) Hareketinin lideri, emekli albay ve avukat Cumay Suyunaliyev Bey’di. Yanında refakatçisi Sabur Beyle birlikte İstanbul ve Ankara’da bir hafta kalan, benim de aralarında bulunduğum çeşitli medya kuruluşlarınca davet edilen (Timeturk sitesi, Ortadoğu ve Yeni Çağ gazeteleri,- Habertürk, El-Cezire ve Lübnan El-Manar tv’leri de son ânda haberdar oldukları için, gelecek ziyarette önceden söz aldılar.)

Taza Din’nin önemi ne ve bölgedeki etkisi nedir? Taza Din Hareketi, Kırgızistan merkezli, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan subay ve askerlerinin oluşturduğu, ehl-i sünnet merkezli siyas3i bir harekettir. Hareket, önce Kırgız halk ve aydınları tarafından, sonra da bölgedeki Türk cumhuriyetlerinde heyecanla karşılanmış ve tabanı gittikçe yayılan,anti-emperyalist, İslâm devrimi taraftarı, Osmanlı aşığı, bir İslâm-Türk hareketidir.
Taza Din Hareketi’nin ve lideri Cumay (ki, Cuma isminden gelir) ilk çıkışını, İslâm toprağı Afganistan’ işgal eden emperyalist ABD’nin Kırgızistan’daki üslerinin kaldırılması için uluslararası bir kampanya başlatarak göstermiştir. Cumay Bey, düzenlediği basın toplantısı ve mitinglerde, “Afgan kardeşlerimizin vatanını bombalayan işgalci Amerikalıların ülkemizdeki üslerinin kaldırılmasını istiyoruz” diyerek, haykırmıştır.
Taza Din hareketi, diğer bir şok edici çıkışını ise, Türkiye’de kimsenin yapamadığı ve bu son ziyaretinde de bize teklif ettiği bir eylemle gerçekleştirmiştir. “Ermeni Soykırımı diyen Fransa’ya karşı, Cezayir Soykırımını tanıyalım. ABD’ye karşı, Kızılderili soykırımlarından başlayarak, Nagazaki, Hiroşima, Vietnam, Irak, Afganistan vs. İsveçlilere karşı Tatar soykırımını” tanımalıyız, emperyalizmin tekerine bu tür siyasî argümanlarla çomak sokabiliriz.”
Nitekim bu çağrı tepkisiz kalmamış ve 2008 yılı Kasım ayında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te düzenlenen miting, Rus basını, İngiliz BBC, Fransız TV2 ve Ermeni medyasında flaş haber olarak yeralmıştır.
Taza Din Hareketi, İslâm âleminin son ve en büyük siyasî merkezi olmasından dolayı, İstanbul’u, yine merkez olarak görüyor ve tabii ki Hilafet giib, Müslümanları bir bayrak altında toparlayacak siyasî iktidar mekanizmasının kurulmasını da. Bütün bunları da, Osmanlının torunları bizlerin yapabileceğini, kanatlarda yeralan kendilerinin ise, bu oluşuma büyük katkılarının olabileceğini ifade ediyor.
Suyunaliyev, İslâm Âleiminin bir ümmet şuuru kazanarak, siyasÎ bir birlik meydana getirebileceğini ifade ediyor.
Sayın Suyunaliyev, Timetürk sitesi için kendisiyle gerçekleştiridğim röportajda şunları ifade etti: “Mesela İran’la bir savaş çıkar da Amerika İran’a saldırırsa, İran ‘da Amerika’ya karşılık verir. Bu karşılıklardan biri de büyük ihtimalle Bişkek’deki Hava Üssü olur… Bu sırada Kırgızistan’daki Müslüman sivil halk büyük zarar görebilir…. Salih Mirzabeyoğlu bize İslâm dilini tekrar kazandırıyor. İslâm dünyasını temsil eden en büyük güç Osmanlı idi. En son Hilafet Osmanlı’da olmuştu. Salih Mirzabeyoğlu da bir Osmanlı torunu ve Biz de İslâm için bunca mücadele veren Salih Mirzabeyoğlu’nu lider olarak görüyoruz… Carlos hayatını, belki de Venezuella’dan daha çok sevdiği Kudüs için fedâ etmiştir, zaten hayatının büyük bir bölümü Filistin’de savaşarak geçmiştir. Siz olsanız, Mescid-î Aksa için hayatını fedâ eden, defalarca ölüme koşan birini sevmez misiniz? Siyonist emperyalizm, niçin hâlâ ondan korkuyor? Çünkü, bütün dünyada büyük bir saygınlığı ve tesiri var... Biz Kırgızistanlı Türkler olarak, Doğu Türkistan’ın tam bağımsızlığa kavuşmasını istiyoruz. Şu anda yaşadığımız dünya, büyük ve güçlü ülkelerin, küçük ve güçsüz ülkelere sahip çıktığı bir dünya değil. Bizim özlemini çektiğimiz en büyük şeylerden biri de, bütün dünyada Hak ve Adalet üzerine bir anlayışın hakîm olması… Her ülkede iki yönlü bir anlayış var; biri devletin anlayışı, diğeri halkın… Bizim isteğimiz tek bir anlayış altında, tüm Türklerin devlet ve millet olarak birleşmesi… Türkiye’nin bütün İslâm dünyasına kendisini lider olarak tanıtmasını ve kendisini bu konuda yetiştirmesini istiyoruz. Bundan sonra da tüm dünyadaki Müslüman ülkeleri kendi çatısında toplamasını bekliyoruz… Ben isterdim ki bütün dünyada Müslümanlar birleşsin. Biz halkın içinden çıkmış insanlarız. Yani bizim söylediklerimiz, halkın istedikleridir. Avrupa’daki devletler birleşmişler, kendi problemlerini çözüyorlar. Biz de bütün dünya Müslümanlarının birleşip, kendilerinin ve dünyanın problemlerini çözmelerini istiyoruz. Bütün Müslümanlar birleşsin ve kendi haklarını korusunlar.”
http://www.timeturk.com/ABD-İranı-vurursa-İran-Bişkeki-vurur_117583-haberi.html
Cumay Bey, Baran dergisine verdiği röportajda ise, şunları söylemiş:
“TAZA DIN Hareketi olarak bizim genel amacımız başta Türkistan ve bununla beraber tüm Arap Âlemi, hep beraber birleşmek, bir bütün olmaktır. Birleşeceğiz, başka hiçbir ihtimâl göremiyorum! Bu sayede Emperyalizmin bizi bölme ve kendisini yaşatma gayesine bir son verebiliriz. Ancak böylelikle Emperyalizmi dağıtabiliriz! Kumandan Salih Mirzabeyoğlu´nun bu eserinde sistemleştirdiği üzere (Salih Mirzabeyoğlu´nun "Başyücelik Devleti" adlı eserini göstererek) bize Emperyalizmin değil, kendi Yeni Dünya Düzenimiz lâzımdır.” Baran dergisi, 167. sayı, 25 Mart 2010.
Sayın Suyunaliyev, Üstad Necip Fazıl’ın rüyasını gördüğü ve İdeolocya Örgüsü isimli eserinde anahatlarını çizdiği “Başyücelik Devleti”nin, Türkistan Türkleri arasında büyük bir umut kaynağı olduğunu ifade etmektedir.
Aşağıda Taza Din’in uluslararası medyada büyük yankı uyandıran eylemlerinden bazılarını göreceksiniz:
BBCve Yatırımclar haber sitesi
Yeni Kırgız İslâmî Hareketi, ABD Üssünün Kaldırılmasını İstedi
BBC Mon Alert CAU 041208 nu/mk
BBC Monitoring. Copyright BBC.
http://beta.investors.com/NewsAndAnalysis/Article.aspx?id=84418202&source=Newsfeedve http://://www.ca-oasis.info/news/?c=2&id=37670
4 Aralık 2008
Bişkek, 4 Aralık 2008 (BBC Monitoring via COMTEX)—Taza Din (Temiz Din) hareketi (Kırgızistan’da kurulan yeni bir İslâmî hareket), içlerinde, ABD Manas hava üssünün ( Resmî adı: Kırgızistan’ın yükleme yapılan Manas Hava limanı ve Gansi hava üssü) de boşaltılmasını gerektiren on talepte bulundu. Hareketin bir üyesi olan Barataly Absaratov (Barat Ali Apsaratov) , bugün Kırgız millî ajansı Kabar’da düzenlenen bir basın toplantısında bu talepleri dile getirdi.
Hareketin liderinin emekli bir polis albayı olması dikkatleri üzerinde toplarken, hareketi lideri albay Cumay Suyunaliyev konuşmasının başında, hareket üyelerinin herhangi bir siyasî talepte bulunmayacaklarını, çünkü bütün üyelerin emeklilerden oluştuğunu fakat Taza Din (Temiz Din) taraftarı olduklarını söyledi.
Suyunaliyev, Taza Din’in hava üssüyle ilgili pozisyonunu şöyle ifade etti: İlk olarak, ülkemizin bütünlüğünün korunması emri, ikincisi, onların temaslarından hoşlanmıyoruz. Meselâ, onlar (ABD’nin adamları) daima silah taşıyorlar ve hava üssündeki askerler diplomatik dokunulmazlığa sahip olmaktan memnun. Netice olarak, onları bir cinayet gibi bir hadisede hesap vermeye çağırmak imkânsız, meselâ şoför Ivanov’ün öldürülmesinde olduğu gibi. Ivanov vurularak öldürüldü fakat kimse hesap vermeye getirilmedi. ( Bir Kırgız kamyon şoförü olan İvanov birkaç yıl önce ABD hava üssünde bir asker tarafından vurularak öldürülmüştü)
Suyunaliyev, “onlar Irak’ı bombaladı fakat sıradan insanlar bundan etkilendi. Şayet İran’ı bombalarlarsa, Kırgızistan’a karşı bir misilleme hakkı doğacak ve ülkemiz hedef olacak” dedi.
Hareket lideri Suyunaliyev’e, “niçin Manas hava üssüne karşı çıkıyorsunuz da, Kant’taki Rus hava üssüne karşı çıkmıyorsunuz” sorusu sorulduğunda: “Biz ,eski Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak, Rusya ile ortak çıkarlarımız var. Kesinlikle farklı şeyler vukuu
bulabilir fakat Ruslar özel muameleye tabiidir. Biz, 1917’den beri Rusya ile beraberiz.” Dedi.
Basın toplantısına katılanlar, Daha sonra aşağıdaki şu on talebi sıraladı:
1. Gansi hava üssü Kırgızistan’dan kaldırılmalıdır.
2. Doğu Türkistan Türklerine özgürlük verilmeli( Çin’in Sincan Uygur Özerk bölgesi) ve Uygur halkına uygulanan asimilasyon durdurulmalıdır.
3. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak tanınmalıdır.
4. Türkler tarafından, 1916 yılında Ermenilere uygulandığı iddia edilen soykırım propagandasına karşı durulmalıdır.
5. 1945 yılında, Fransızlar tarafından Cezayirlilere uygulanan ve 350.000 insanın katledildiği soykırım tanınmalıdır.
6. Karabağ bölgesinin Ermeni işgali altında olduğu tanınmalı ve Ermeniler bu topraklardan çıkarılmalıdır.
7. İran’ın barışçıl nükleer programı desteklenmelidir.
8. İran üzerindeki ambargo kaldırılmalıdır.
9. Bir ideoloji mimarı olan Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük verilmelidir.
10. Aşağıdaki ülkelerden biri İslâm aleminin merkezi olarak seçilmelidir: Türkiye, İran, Suudî Arabistan veya Ürdün Haşîmî Krallığı
Kaynak: AKI basın ajansı web sitesi, Bişkek.
** ** ** *** * *** *** *** *** ***
France- 2 Tv Kanalı
Pantürkizm, Panislâmizm ve: Yeniden Dönüş…
France- 2 Tv Kanalı
http://forums.france2.fr/france2/motscroises/menace-interdiction-pouvoir-
Collevtive VAN enformasyonu- (www.collectifvan.org- http://www.collectifvan.org/article.php?r=0&id=24480)
4Aralık’ta, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bir konferans tertiplendi. Barat Ali Apsaratov isimli eski bir Kırgız askeri, “Temiz Din” mânâsına gelen “Taza Din” adında bir hareket oluşturdu. İstanbul’a gitti ve “Baran” (www.barandergisi.com) adında bir dergi çıkaran kardeşleriyle buluştu. Bu hareket (Baran dergisinin bağlı olduğu hareket), anti- Amerikan, anti-İsrail ve anti- Ermeni bir harekettir. Collective Van, bu makaleyi sizler için özel olarak Türkçeden Fransızcaya ve Ermeniceye çevirdi.
“Taza Din” hareketi, Kırgızistan’daki ABD üssünün kapatılmasını istiyor. Taza Din hareketinin lideri Jumay Suyunaliyev, Kırgız halkının ülkedeki ABD askerî varlığından rahatsızlık duyduğunu söyledi.
Buna ilaveten, “Taza Din” Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (Türkiye’nin güdümünde) tanınması, 1916 yılında Türkiye’de gerçekleşen Ermeni soykırımının tanınmaması ve 1945 yılında Cezayir’de, Fransızlar tarafından uygulanan soykırımın tanınması için mücadele ediyor.
Gerçekten, “Taza Din” üyelerine göre, Ermeni soykırımı kirli bir iftira kampanyası ve onlar 350. 000 Müslümanı katleden Fransa’ya karşılar. Fransa soykırımcı bir ülke olarak ilan edilmeli ki, bütün bu faaliyetler Taza Din’in yüklendiği faaliyetler.
Bu hareketi anlatacak başka bir kavram Pantürkizm ve Panislamizm: Doğu Türkistan’daki Uygur kardeşleri için özgürlük talep etmeleri( Uygurca, Türk dil grubunun bir koludur ve Orta Asya’da, esasen Sincan’da -8 milyon kişi- ve Kazakistan’da konuşulmaktadır.)
“Taza Din” hareketi, Türkiye’nin, Halife Sultan Abdul Hamid zamanındaki gibi İslâm Aleminin lideri olmasını ve hilafetin gelmesini istiyor.
(Dipnot: Atatürk, hilafeti ilga ettiği ve laik bir devlet kurduğundan beri İslâm dünyasının tek bir lideri yok ve müslümanlar Türkiye’nin tekrar bu rolü üstleneceği zamana kadar bekleyecekler)
Basın konferansında okunan metinde, Kumandan olarak adlandırdıkları ve liderleri oldukları aşikar olan Salih Mirzabeyoğlu’na da atıfta bulundular.
http://www.collectifvan.org
http://eng.24.kg/politic/2008/12/04/6631.html

Kaynak: Kayseri Gündem
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Nis 20, 2010 11:50 pm    Mesaj konusu: Kırgızistan’da sular durulmadı… Alıntıyla Cevap Gönder

Kırgızistan’da sular durulmadı…
20 Nisan 2010 Salı 13:24
Kırgızistan, büyük bir alt üst oluş yaşadı.



İktidara karşı başlayan ayaklanma başarıyla sonuçlandı. Ancak Kazakistan’da sular durulmadı. Kazakistan’da neler oluyor, bundan sonra nelere gebe?

İşte bu ve Kazakistan’a ilişkin bilmek istediklerinizi TAZA Din Hareketi Lideri Albay Cumay Suyunaliyev ile görüştük. Suyunaliyev’in söyleşisi gerek Kazakistan’da yaşananlar ve gerekse de bölgede bundan sonra meydana gelecek gelişmelere ışık tutacak.

Söyleşide katkıları olan Avukat Ali Rıza Yaman’a teşekkürlerimizi sunuyoruz…

İki hafta önce yaşanan Kırgızistan olaylarını ve bugünkü Kırgızistan’ın durumunu AVAZTÜRK için değerlendirir misiniz Sayın Başkan?..

6,7,8 Nisan olayları ile bildiğiniz gibi Bakıyev hükümeti devrildi ve yerine “geçici hükümet” diye adlandırılan Kurultay geldi. “Kurultay”, bütün muhalefetin birleşerek oluşturduğu bir güç birliğinin adı. Şu ân iş başındalar ama, bugün dahi Kırgızistan’da işlerin düzelmesinden ziyâde ayrılıklar derinleşerek devam ediyor. Geçici hükümetin önceden birbiriyle de muhalif durumda olan insanlardan oluştuğunu düşünürseniz, şu ân içinde bulundukları durumun onlar için ne denli zor olduğunu anlayabilirsiniz. Meselâ Atanbayev geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki açıklamasında “biz Türkiye’deki sistemi alacağız” şeklinde sözler sarfetti. Bu da gösteriyor ki, geçici hükümet, aslında ne yapacağını bilmeyen bir hükümet! Dolayısıyla adı üstünde bu bir “geçici” hükümet; kalıcı değil. Şu ân itibariyle gelişmelere vakıf değiller.

Kırgızistan’ın iç şartlarını göz önüne alırsanız, geçici hükümetin Kırgızistan’ın geneline hâkim olamayacağını da anlarsınız. Meselâ şu ân Kırgızistan’ın Güneyi’nde Özbekler durumu fırsat bilip ayrı telden çalarken, Kırgızlar da muhalefet olarak birbirleri içerisinde çekişmekteler. Kuzey’e döndüğünüzde ise, hükümeti oluşturan partiler görev paylaşımında, görev alımında birbirleriyle çekişme içerisindeler. Misâl vermek gerekirse; Gümrük Bakanlığı, diğer bir ifâdeyle gümrük işlerinden sorumlu müdürlük, şu âna kadar dört farklı parti arasında el değiştirdi bile. Buradaki yetkililerin dün itibariyle söyledikleri şuydu; “şu ân için sadece Roza Otunbayeva’nın adamları gelmedi”, biz şimdi de onu bekliyoruz. Yani sabah erken kalkan “görev alma” derdinde. Aynı durumu belediyelerde de görebilirsiniz. Belediyelerde de “senin adamın olmayacak, benim adamım olacak” çekişmeleri mevcut.

Ayrıca daha iki gün önce Bişkek’e yakın Sokulu şehrinde gösteriler oldu. Bişkek içinde gösteriler oldu. Meselâ burada “40 Aşiret” diye adlandırılan bir kesim var, burada toplantılar yaptılar ve onlar da iktidardan pay istiyorlar.

İktidarın devrilmesine sebep olan kitleler doğan bu neticeden memnun değiller. Zira, devrik iktidarın yerine gelen bu insanlar da, öncesinin devrik iktidarlarının üyeleriydi. Öncesinin devrik iktidar mensupları tekrar hükümete yerleşmiş oldu. Özetle burada halkın genel olarak dillendirdiği soru şu: 2.5 milyon nüfusa sahip Kırgız’ın, bir günde 100 ölü vermesine değdi mi?.. Yığınların verdiği cevap, değmediği yönünde… Bu sebeple hoşnutsuzluk, memnuniyetsizlik artarak devam ediyor Kırgızistan’da. Yani devlet adına, sistem adına, kurum adına Kırgızistan’da oturmuş herhangi bir şey yok.

Bunun yanında söz konusu ayaklanma sonrasında Kırgızistan’da farklı muhalefet anlayışı oluşmaya başladı. Daha önce resmi bir tabela altında kendisini ifade etmeyen, fakat Kırgızistan’ın gerçek muhalefetini temsil eden insanlar, bugün toplum önüne çıkmaya başladılar. Bunlardan en önemlisi TAZA DİN Hareketi.

TAZA DİN Hareketi Güney’de de, Kuzey’de de oldukça güçlü bir hareket. Dün itibariyle (17 Nisan 2010) TAZA DİN Hareketi, Afgan Gazileri Vakfı ile birleşerek kendi aralarında bir protokol imzaladılar. Ve şu ân siyasî bir parti adı altında da mücadelelerine devam edeceklerini açıkladılar. Bunu da ilk olarak size ve sizin vesilenizle Türk Kamuoyuna haber vermiş olayım. Önümüzdeki bu altı aylık geçici hükümet süreci içerisinde şunu açıkça söyleyebiliriz: Şu ân herkes gömülü olan silahlarını çıkarmış durumda ve ellerindeki bıçaklarını da bileylemekle meşgul. Yani devrim devam ediyor ve gerçek devrim daha neticelenmedi. Şu ân mevcut olan hükümetin yaptığı, önceki hükümeti devirmekten ibaretti. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, eğer böyle giderse Kırgızistan, devirenleri devirecek bir devrime gebe! Eğer bu gerçek bir devrim olursa, devrim, Kırgızistan’dan başlayarak bütün Orta Asya ülkelerini etkileyecek bir keyfiyet arz edecektir. Şu ân için bile, Kazakistan, ülkesindeki Kırgızları toplayıp Kırgızistan’a gönderiyor. Özbekistan’da da hakeza. Kendi ülkelerinde de bir devrim sürecini başlatacak ayaklanmalardan korkuyorlar. “2005 Devrimi”nden çok kısa bir süre sonra Özbekistan’da Andican Olayları yaşanmıştı. Bu olaylarda yaklaşık 8 bin kişi ölmüştü. Özbekistan tekrar böyle bir olay yaşanmasından korkuyor. Diğer, bölgedeki ufak ve iri ülkeler, bu son devrim sürecinden dolayı bölgedeki İslâmcı hareketlerin güçleneceği kaygısı içerisindeler. Fakat, şunu açıkça ve net olarak ifâde etmek lâzım; Kırgızistan’daki TAZA DİN Hareketi şahsında Kırgız İslâmcı hareketi bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzememektedir. Görünürde dahi böyle bir benzerlik bulamazsınız. Bu hareket tamamen Kırgızistan’ın iç dinamiği; lideriyle, üyeleriyle, insanlarıyla, fikriyle, maddi manevî gücüyle, tamamen yerli bir hareket. Bu özelliğinden dolayı iri devletler tarafından da dikkate alınan bir hareket. Hâliyle, önümüzdeki süreç içerisinde bu hareketin, TAZA DİN Hareketi’nin nasıl bir tavır içerisine gireceği, Kırgızistan açısından ve bölge açısından en önemli unsur olacak.

Bölgedeki hiçbir İslâmcı harekete benzemediğinizi ifâde ettiniz. Bu çerçevede hareketinizin karakteristiğini nasıl tanımlarsınız?

TAZA DİN Hareketi’nin en önemli karakteristiği, özelliği, bölgeyi gelinen tarih süreci içerisinde değerlendirmek. Meselâ bölgeyi doğrudan doğruya Türkistan adı altında değerlendirmek. Bütün bölgedeki insanları aynı ruh etrafında, Kırgızistan’dan başlayarak birleştirme ideali. Tabiî bunu da İslâm kardeşliği etrafında örgütleme kaygısı içerisinde. Bu sözlerimi, şu hakikat etrafında değerlendirmelisiniz: Buradaki TAZA DİN etrafındaki kadrolar, Türkiye’deki insanlardan daha fazla kendisini “Türk” hisseden insanlar. Ve “Türklük”ü de, katı, veya dar kalıplar içerisinde ırkî bir mevhum olmaktan ziyâde tarih boyunca İslâm’ın bayraktarlığını yapan ve yapmış ırk hüviyetinde görmekte. Yine aynı şekilde ve bu anlayış çerçevesi içerisinde Orta Doğu’ya bakışı da şekillenmekte bu hareketin.

Hareketimizin en önemli özelliği ideolojik bir muhtevâ belirtmesi. Yani bir Dünya Görüşü çerçevesinde hareket etmemiz. Bu da Türkiye’deki İBDA Hareketi’nden mülhem bir ideolojik hüviyet belirtmekte. Bunu da Türk kamuoyu gözden kaçırmamalı. Yani hareketimizin Türkiye ile stratejik ilişkisi İBDA Hareketi. Bu çerçevede de İBDA Hareketi lideri Salih Mirzabeyoğlu’nu da, bütün liderliklerimizin üstünde, Üst Lider olarak görmekteyiz, böyle kabul ediyoruz. Bununla ilgili deklarasyonlarımızı da hem Kırgızistan’da ve hem de Türkiye’de yayınladık zaten. Ve bu dünya medyasında da geniş yankı bulan bir deklarasyon idi. Bu hareketin dikkate alınmasının en önemli sebebi budur diyebilirim: Bir dünya görüşü ile, bir teklif ile hareket etmesi. Bu sebepledir ki buradaki en güçlü hareket olduğumuzun şuurundayız.

Geçen ayaklanmada bu hareket, -söylemekte mahsur yok- iktidarı geçici hükümete vermiştir. İktidarı alma noktasında kapıdan dönmüştür TAZA DİN. Kendisine göre bir takım sebeplerden dolayı TAZA DİN iktidarı almamıştır. Geçen süre ardından bugüne baktığımızda, hareketimizin iktidarı almamasında ne kadar haklı olduğu görülüyor zaten. Zira, geçmiş iktidarda yaşanan sorunların ve şu anki geçici iktidar sürecinde yaşanan sorunlar, eğer iktidarı almış olsaydık, bu hareketin üzerine kalacaktı. Ve muhalefet de TAZA DİN Hareketi’nin karşısında olma kolaycılığına kaçacaktı. Bu değerlendirmelerden dolayı iktidarı almadık ve bu geçici zamanın nasıl tezahür edeceğini bekleme kararı aldık.

Şu ân, diğer muhalif hareketlerin yaptığı gibi TAZA DİN Hareketi de, kendi “iç oluş”una ait eksikliklerini giderme ve tamamlamak ile meşgul. Bu sebepledir ki çok hummalı bir çalışma süreci içerisindeyiz. Burada kendisi muhalif hissen veya mevcut geçici iktidarın murada uygun olmadığını düşünen herkes bir takım yeni arayışlar içerisinde. Bu bazen ittifak oluyor, bazen cepheleşme tarzında oluyor, bazen zımnî destekler oluyor. Fakat kesin olan şu ki, geçen hükümet zamanında muhalif olan bütün partiler bugün iktidarda. Ancak yine bugün muhalefette farklı aktörler var. Ve bunlar, bugüne kadarki Kırgızistan siyasetinde pek alışık olmadığımız insanlar ve alışık olmadığımız söylemler içerisinde hareket ediyorlar. Bu da burada en dikkat çekici durum.

Yaşanan ayaklanma sürecinde TAZA DİN Hareketi’nin ne gibi bir rolü olmuştur?

Daha öncesine dönersek; üç-dört ay öncesinde Birleşik Halk Kurultayı toplanma kararı aldığında TAZA DİN Hareketi’ne de teklif yapmışlardı. TAZA DİN Hareketi, önceki iktidarda yer alan ve yine yolsuzluklarla anılan bu muhalefet gruplarıyla aynı kadrajda görünmemek için bu teklifi kabul etmedi. Ama, mevcut düzene, mevcut iktidara karşı zımnî destek vereceğini söylemişti. Birleşik Halk Kurultayı, TAZA DİN Hareketi’nin gücünün farkında. Tabi diğer yandan GAZİ VAKFI üzerindeki TAZA DİN Hareketi’nin etkisini de biliyorlar. Daha önce TAZA DİN Hareketi ile GAZİ VAKFI ortak bir deklarasyon yayınlamışlardı. Söz konusu deklarasyonla birlikte artık beraber hareket edeceklerini bildirmişlerdi. Kırgız medyasında da geniş yankı bulmuştu bu toplantı. GAZİ VAKFI bildiğiniz üzere, Kırgızistan’daki -ve bütün eski Sovyet ülkelerindeki- tek ve en büyük askerî örgütlenme. Bu çerçeveden baktığınızda bir çok şeyin anlaşılabileceğini düşünüyorum.

Bu kısa izahtan sonra 6-7-8 Nisan olaylarına gelecek olursak; iktidarın devrildiği ve çatışmaların en yoğun olduğu gün olan 7 Nisan’da Hükümet binalarından halka karşı silah kullanılması üzerine, hükümete mukavemet eden halkın önünde yer alan örgütlü güçler TAZA DİN Hareketi güçleriydi. Devrimin kırılma ânında görevlendirilen gönüldaşlarımızdan ikisi şehid oldu. Ağır yaralılarımız da var ve ikisinin durumu ciddi. Hatırlayacaksınız; Başkanlık Sarayı olan Beyaz Saray’a halkın girmesinin engellendiği sıralarda bir Panzer ve bir de kamyon sarayı çevreleyen bahçenin kapısına dayanmış ve kapıyı kırmışlardı. Kapıyı ilk kıran Panzer’deki gönüldaşımız Celil Murgeziyev ilk şehidimizdir. Kamyonu kullanan gönüldaşımız da ağır yaralı. Hükümet binasını çevreleyen parmaklıklarda yanan panzer ve kamyonu ve onlara açılan ateş görüntülerini hatırlarsınız. Açılan yoğun ateşe ânında karşılık veren silahlı militanlarımızdan Kanatbeg Çındışıf da o sıralarda şehid oldu. Bu gönüldaşlarımızın da içinde bulunduğu silahlı gruplarımız, hükümetin mukavemetini kıran tek güçtü. Bunları şu ân iktidara yerleşen Birleşik Halk Kurultayı’nı oluşturanlar da biliyorlar hâliyle. Örgütlü olarak kitleye önderlik eden militanlarımızdı. Hükümet Sarayına giren, Parlamentoyu ele geçiren, hükümet televizyonlarına ve merkezî belediye binasına ilk giren TAZA DİN Hareketi militanlarıydı. Bütün bunların ardından daha sonra, ayaklanmadan sonra, bugüne kadar devam eden, etmekte olan en kritik görevi yine GAZİ VAKFI ile beraber TAZA DİN Hareketi üslenmiştir: Şehir eşkıyalarına karşı sokaklarda ve caddelerde güvenliği Bişkek başta olmak üzere bir çok bölgede TAZA DİN Hareketi’ne bağı militanlar yerine getirmiştir.

Az önce ifâde ettiğim “iktidarın kapısından döndük” sözünü tekrar edeyim. Adetâ kendi hareket kabiliyetini ve gücünü test etmeye de fırsat veren olaylardan sonra TAZA DİN Hareketi merkeze girmeyi ertelemiştir, ama, muhiti de terk etmemiştir, kuşatmıştır. Şu ân, Kırgızistan genelinde, özellikle belediyeler, valilikler ve polis teşkilâtı olarak baktığınızda TAZA DİN ve GAZİ VAKFI üyeleri bir çok yerde şu ân görev başındadırlar. Ve kendi “iç oluş”larını, kendi eksikliklerini hareket içerisinde gidermeye çalışmaktalar.

Yani, şunu açıkça söyleyebilirim: TAZA DİN Militanları’nın gösterdiği pervasızlık, cesaret ve kararlılık olmasaydı, bu ayaklanma neticelenemezdi! Kaldı ki, karşı taraf adına, hükümet için mukavemette direnen silahlı güçleri en son olarak etkisizleştiren de TAZA DİN Militanlarıdır. Onlarla görüşme sağlayarak, bir anlaşma zemini kurarak, TAZA DİN Hareketi militanlarının kontrolünde oluşturulan güvenli bir koridorla Devlet Başkanlığı sarayını terk etmişlerdir. Ve Devlet Başkanlığı Sarayı’na ilk girenler de böylelikle Afgan Gazileri Vakfı ile TAZA DİN Militanları olmuştur.

TAZA DİN Hareketi olarak muhalefet gruplarına bakışınız nedir? İsim sayacak olursak Atanbayev, Otunbayeva, Sarıyev, İshakov… Kendileriyle bir temasınız var mı?

Tabiî, tabiî… Ancak, daha önce, kurultay oluşumu süreci için söylediğim gibi, TAZA DİN, bu insanlar daha önce devlette görev aldığından dolayı zaten bilinen şahıslar ve içlerinden bazıları benzer bir ayaklanma ile iktidardan uzaklaştırılmış şahıslar. Dolayısıyla bu insanlar “yeni” insanlar değil. Ve yeni bir şey getirecek keyfiyette de değiller. Haliyle halk da biliyor bu insanların ne olduğunu. Fakat, mevcut sistem içerisinde halkın başka bir alternatifi yok. Bugün içinse bu anlaşılmıştır artık. Artık alternatifi var halkın. TAZA DİN’in bakışını belirleyen unsur bu oldu. Yani, halkın bildiği, sabıkalı insanlarla yan yana görünmekten imtinâ ediyoruz. Mevcut iktidarı aşan olumsuzluklar gördüğümüzden destek vereceğimizi söyledik ve desteğimizi verdik de. Şu ân itibariyle ise, sistem aynı olduktan sonra, şahısların birinin gidip diğerinin gelmesi TAZA DİN için çok birşey fark etmiyor. Çünkü TAZA DİN bu ortamda topyekun bir sistem ve rejim mücadelesi vermekte. Yani mevcut sisteme karşı alternatifiyle bir mücadele yürütmekte. Yani şahısların değişmesine bağlı değil TAZA DİN Hareketi. TAZA DİN’in anladığı devrim, “filânca şahıs gitti, falânca şahıs geldi” gibi bir anlayışla gerçekleşen “devrim” değil. Biz bir Fikir Hareketiyiz. İdeolojik keyfiyeti olan bir hareketiz. Düzene karşı da alternatifi olan bir hareket. TAZA DİN Hareketi’ni değerlendirirken böyle değerlendirmek lâzım. Dolayısıyla şahısların “iyi”liği veya “kötü”lüğü değildir sözkonusu olan; şahısların ne getirip ne getirdiğidir önemli olan. Bu açıdan bakıldığında, bugün iktidara gelen insanların, -iyi niyetli de olsalar- devrilen Bakıyev hükümetinden farklı bir şey getirebilecekleri bir pozisyonları yok. Bakıyev hükümeti de sağa-sola elini açıyordu “bize yardım edin” diye, sizin de takip ettiğiniz gibi mevcut yeni hükümet de elini açıyor. Yani “devrim”den anladıkları bu. Dün Bakıyev Türkiye’den para istiyordu, bugün de Atambayev istiyor. Dün Bakıyev Amerika’dan istiyordu, bugün de Otanbayeva isteyecek. Yani, TAZA DİN’in muhalefete bakışı bu çerçevede.

TAZA DİN Hareketi’nin Amerika ve Rusya’ya bakışı?

TAZA DİN, akl-ı selimin icab ettirdiği gibi, bölge ülkeleriyle yürütülecek ve yürütülen işbirliği çerçevesinde meseleye yaklaşmakta. Şunu hangi mantık kabul edebilir? 10.000 kilometre öteden gelen kişiyi dost belleyip, hemen yanıbaşınızdaki arkadaşınızını da düşman belleyeceksiniz? Bu mümkün değil! Yani TAZA DİN, uluslar arası ilişkilerde tabiî ki dengeleri gözeterek ve ülkenin menfaatlerini ön plâna alarak bir bakış açısı geliştirme ve bu doğrultuda hareket etme düşüncesinde. Ama şu bir gerçek ki, TAZA DİN, İslâm kardeşliği içerisinde bütün dünya Müslümanlarına bakarken, herhangi bir İslâm ülkesinin Kırgızistan üzerinden yerle bir edilmesine de sessiz kalamaz, izin vermez! Amerika’yla ilişkilerde şahsiyetli bir ilişki tercih edilmekle beraber, Amerika’ya, Afganistan veya diğer bir başka İslâm ülkesini Kırgızistan’ı kullanarak vurdurulmasını zaten hiç düşünmemektedir. Sorunuzu bu çerçevede soruyorsanız eğer, TAZA DİN, ülkesi kullanılarak özellikle İslâm ülkelerine saldırma niyetlisi düşman bir güce bu fırsatı tanımayacaktır! “İlişkiler”i de bu seviyede algılamıyor. TAZA DİN’in düşündüğü ve tatbik ettiği ilişki anlayışı, her ülke ile şahsiyetli bir ilişkidir, eşit seviyede bir ilişkidir. Çünkü bizim nüfusumuz az ama, önemli bir ülke. Ve kendi kaynaklarımız da oldukça fazla. Bizim yer altı-yerüstü kaynaklarımız zengin. Ülkemizin tarım alanları ve diğer kaynakları, ülkemiz gibi on ülkeyi besleyecek seviyede. Eğer ülke doğru bir sistem ve doğru bir rejim ile idare edilirse. Şunu söylemekte fayda var; tabiî ki bizim partner olarak menfaatimiz açısından seçeceğimiz ilk ülke Rusya’dır. Onun dışında komşularımız Kazakistan, Özbekistan, din ve ırk birliği içerisinde olduğumuz kardeşlerimizdir. Ve bu kardeş ülkelerle olan sun’i düşmanlıkların, sun’i kırgınlıkların hemen bir günde giderilebileceğini ve kardeşlik anlayışı ve hukuku çerçevesinde kalıcı ve sağlam ilişkiler kurulabileceği inancı içerisindeyiz. Kesinlikle bu ilişkiler kurulacaktır da!

Kırgızistan hakkında söylediğiniz bir çok hususu Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla benzerleştirmek mümkün; stratejik konumu, yer altı ve yerüstü kaynaklarının zenginliği ve komşularıyla ilişkileri. Aynı zamanda Türkiye ile doğrudan ilişkisi olan tek muhalif hareketsiniz… Bu benzerliklerden yola çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut hükümetinin Kırgızistan’daki olaylar karşısındaki tutumu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Şunu açıkça ifâde etmeliyim ki, Türk Hükümeti’nin Kırgızistan’daki partnerleri yanlış insanlardır! Türkiye Hükümeti’nin buradaki partnerleri, Türkiye’nin menfaatini değil de, daha çok Amerika menfaatine çalışan insanlar. Oradan nasıl görünüyor bilemiyorum ama, buradaki aydınlar, siyasetçiler ve şahsiyetli Kırgızlar, Türkiye’nin buradaki partnerlerini aslında pek sevmiyorlar. Fakat, bugüne kadar alınacak bir tavrın, sanki Türkiye’ye ve Türk insanına karşıymış gibi algılanacağından, böyle görüneceğinden dolayı bu insanlara büyük tepkiler göstermediler. Ama, şunu size rahatlıkla söyleyebilirim ki, bundan sonra Türk Hükümeti’nin buradaki partnerleri, özellikle Fetullahçılar, artık rahat edemeyecekler! Çünkü yeni hükümet ve yeni hükümet içerisindeki genç kadrolar -“yeni hükümet” derken, hükümeti oluşturan partilerden bahsetmiyorum aslında- bu genç kadrolar, vatansever-inanan kadrolar, bugün bu tehlikenin farkındadırlar. Siz de önümüzdeki günler içerisinde bunu duyacaksınız, artık bu yanlış partnerler daha sıkı takip edilecekler bu kadrolar tarafından. Burada TAZA DİN Hareketi olarak da bizim istediğimiz, Türkiye’ye, gerçekten Türkiye’ye dost olan ve Türkiye’nin dostluğunu isteyen, Türkiye’nin dostluğunu önemseyen insanların Türk Hükümeti’nin partneri olmasıdır. Türkiye’nin ifâde ettiği potansiyel çok büyük! Buradaki etkinliği de çok fazla. Ama bu etkinlik maalesef Türkiye’nin lehine yontulan bir menfaat değil, başka iri devletlere yontulan bir menfaat olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye bence bir ân önce bu meseleyi ele alıp hassasiyetle konunun üzerinde durmalıdır.

Kırgızistan’daki ayaklanma ve yaşanan devrim, tam da sizinle röportaj gerçekleştirdiğimiz Türkiye ziyaretinizin ardından geldi. Türkiye’de bağlısı olduğunuzu ifâde ettiğiniz Salih Mirzabeyoğlu’nu ziyaretiniz ve Çakal Carlos ile olan görüşmeniz yanında çeşitli mahfiller ile görüştüğünüzü ifâde etmiştiniz. Bu görüşmelerin ardından böyle bir sürecin yaşanması tesadüf mü?

Böylesi bir devrim sürecinin tetikleneceğini, yaşanacağını aylardan beri kollayan bir düşünce ile Türkiye’ye geldik. Ziyaretimizin asıl sebebi buydu. Özellikle Salih Mirzabeyoğlu’nu cezaevinde ziyaret edişimizin ardından elde ettiğimiz yeni değerlendirmeler ufkumuzu açtı. “İktidarın kapısından döndük” diye ifâde ettiğim olay da budur. Salih Mirzabeyoğlu ile görüşmelerimizin, Carlos ile görüşmelerimizin, oradaki gönüldaşlarımızla yaptığımız görüşmelerin neticesinde; devrimin devirmekten ibaret olmayıp, asıl önemli olanın devrim sürecinin hemen ardından yaşanacak sürecin hakkını vermek yönünde çalışma karar aldık TAZA DİN olarak. Bu ziyaretin ardından Kırgızistan’a döndükten sonra, iktidarı ele aldıktan sonra yapılması gerekenlerin üzerine hummalı bir çalışma içerisine girdik. Kadrolarımızı yeniden gözden geçirmeye başladık, kadrolarımızı yeniden ikmal etmeye başladık. Hangi noktada ne gibi ihtiyaçlarımız olacağının tespitine başladık. “Devlet” nedir? “İktidar” nedir? “Sistem” nedir? Salih Mirzabeyoğlu’nun müstakil eser olarak ortaya koyduğu “Başyücelik” ideali nedir? “Yüceler Kurultayı” sistemi nedir? Bunlar üzerinde yoğunlaşmaya başladık. Akademisyenlerimiz ve uzmanlarımız bunun üzerinde çalışmaktadırlar. İBDA’nın bu devlet ve sistem teklifi doğrudan mı alınacak yoksa Kırgızistan’ın şartlarına uygun bir şekilde mi uygulanacak, bunun üzerinde çalışmaktayız. Bu çalışmalarımızı bir rapor hâline getirmekteyiz. Bu hafta içerisinde bu tekliflerimizi çeşitli kesimlere sunmaya da başladık. Bunu çeşitli etkili kanallar üzerinden hükümete de sunmaya başladık. Çünkü şu ân Kırgızistan yeni bir rejim, yeni bir sistem arayışı içerisinde. Bakıyev zamanında da böyleydi ve onun da bu yönde çalışmaları vardı. Ona da Salih Mirzabeyoğlu’nun İngilizce yayınlanan “Başyücelik Devleti” adlı eserini ulaştırmıştık. İşte bizim de üzerinde durduğumuz ve şekillendirmeye çalıştığımız asıl gündem budur.

Ayrıca bilindiği üzere Salih Mirzabeyoğlu’nun Başyücelik ideali, “Aydınlar Sınıfı”nın temsil ettiği, “Aydınlar Sınıfı”nın taşıyıcısı olduğu bir ideal. Bu noktada ülkemizin aydınları ile münevverleriyle, sanatçı, siyasetçi, ilim adamları, her meslek grubundan insanlarla görüşüyoruz; onların düşüncelerini alıyoruz, onlarla müzakerelerde bulunuyoruz, uzun verimli sohbetler gerçekleştiriyoruz. Bu, bütün Kırgızistan genelinde, Güney’inden Kuzey’ine kadar Kırgız halkıyla, gönüldaşlarımızla, aydınlarımızla görüşüyoruz. Onların bizim davacısı olduğumuz sistemi ve rejim teklifini anlamalarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönem bizlerin yapı olarak kendi “iç oluş”umuzu tamamlama kararı doğrultusundaki bu çalışmalardır. Bunda belirleyici olan bizim Türkiye ziyaretimizdir. Biz Türkiye’ye gelmeden önce TAZA DİN olarak en önemli sorunumuz olan “iktidarı almak” problemi önümüzde dururken, bugün artık o bizim için sorun olmaktan çıkmış, “iktidar alındıktan sonra ne yapılacağı” asıl üzerinde durduğumuz nokta olarak kendisini dayatmıştır. Türkiye ziyaretimiz, ufkumuzun açılması açısından en büyük önemi bu olmuştur. Bütün bu çalışmalarımız yanında, Salih Mirzabeyoğlu’nun “Başyücelik Devleti” adlı eserini Rusça’ya çevirmeye başladık. Gönüldaşlarmız çok kısa bir süre içerisinde bu çalışmalarını da tamamlayacaklar.

Teşekkür ederiz Cumay Bey verdiğiniz bilgiler için…

Ben teşekkür ederim ve değerli çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Kaynak: Avaztürk
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com