EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Hangi Müzik Hangi Derde Deva?

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Cum Mar 14, 2008 7:47 pm    Mesaj konusu: Hangi Müzik Hangi Derde Deva? Alıntıyla Cevap Gönder

Hangi Müzik Hangi Derde Deva?
13 Mart 2008

Günümüzde ve geçmişte müzikten tedavi için yararlanılıyordu. Peki hangi müzik hangi derde deva?

Tabiatın her zerresinde büyük bir nizam ve ahenk içinde devam eden ritim ve melodi beraberliği var. Müzik de doğadan aldığımız en önemli eser. Müzikle tedavinin kökeni ise taa Hipokrat'a kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde de müzikle tedavinin yaygınlığı biliniyor.

Günümüz tıbbı da müzikten yardım almaya devam ediyor. Siz de burcunuza ve tabiatınıza uygun makamı dinleyerek pek çok hastalığı önleyebilirsinizKuş seslerindeki ahenk ve ritim mükemmelliğinde; elektronların, atomların, galaksilerin hareketleri ile vücudumuzdaki sıvıların dolaşımlarının büyütülen seslerinde müziğin varlık alemiyle ilgi ve ilişkisini gözlemleyebiliyoruz. Müzikle terapi ya da tedavinin kökeni ise M.Ö. 400'lü yıllara kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde Edirne'de bulunan Beyazıt Külliyesi'ndeki akıl hastanesinde hastalar müzik eşliğinde tedavi ediliyordu. Günümüzde psikiyatri de müzikoterapiden faydalanıyor. Ve artık çoğu hastanenin müzikterapi bölümü var.

ALTAY TÜRK MÜZİĞİ

Müzik konusunda yetkin isimlerden Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç "Müzik bütün insanlık tarihinde duygu ve bilgilerin anlatım biçimi olarak bilinir. Müzikal sesleri diğer seslerden ayıran en önemli özellik, belirli bir ritim kalıbı içinde, birbirleriyle uyumlu sesler yumağı veya topluluğu olarak algılanmasıdır. M.Ö. 3 binden itibaren Altay -Türk kültürü, aynı zamanda Altay -Türk müzik kültürünün de belirleyicisidir" diyor.

ASTROLOJİ VE MÜZİK

Müzik konusunda araştırma yapan uzmanlara göre müzik, konuşmadan önce de vardı. Konuşma için gerekli olan soyut kavramlar, hafıza, semboller, çağrışımlar, analojik bağlantılar insanla beraber gelişip olgunlaşmıştı. Şimdi gelin hangi makam hangi burçta etki gösterip, nelere iyi geliyor ona bir göz atalım.

NİHAVEND MAKAMI:

Oğlak Burcu. Öğleden sonra etkisi fazla. Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkili. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalı. Kuvvet ve barış duygusu veriyor. Akıl hastalıklarına etkili olduğu konusunda önemli bilgiler var.

RAST MAKAMI: Koç Burcu Ateş, kuru-sıcak tabiatlı makam. Gece yarısı ve seher zamanları etkili. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkili. Fazla uyumayı engelliyor. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı oluyor. Özellikle çocuk bünyesinde nem hakim olduğu için; bu nedenle oluşan dengesizlikleri düzeltiyor. Akıl hastalıklarına iyi. Gündüz, Salı günleri etkisi fazla.

REHAVİ MAKAMI: Terazi Burcu. Rüzgar tabiatlı. Sıcak ve kuru. Seher zamanı ve ikindiyle yatsı arası etkili. Nemli ve kuru, sarı safra, erkek, sağ omuz, baş ağrıları, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara, akıl hastalarına faydalı. Doğuma yardımcı olur.

HÜSEYNİ MAKAMI: Akrep Burcu ( Kova Burcu) Su tabiatlıdır. Satürn etkili. Nemli ve sıcak. Sabah ve gün ağarırken etkili. Sabah- öğlen arası etkisi fazladır. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği var. Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürüyor. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Sol omuza etkilidir. Barış duygusu veriyor. İç organlara etkili. Kalp, karaciğer ve mide için faydalıdır.

HİCAZ MAKAMI: Yay Burcu. Ateş tabiatlı. Yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi fazla. Kuru- soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi var. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazla. Alçakgönüllülük duygusu verir.

ACEMAŞİRAN MAKAMI: Ateş tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar etkilidir. Kemiklere ve beyne etkilidir. Vücutta yağ dengesine yardım eder. Yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Durgun düşünce ve duyguları canlandırır. Hanımlarda doğumu kolaylaştırır.

UŞŞAK MAKAMI: Balık Burcu. Su tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar ve günbatımında etkisi fazladır. Perşembe günü etkili. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalı. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları veriyor. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalı.

SEGAH MAKAMI: Su ve toprak tabiatlıdır. Kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturuyor.

ISFAHAN MAKAMI: İkizler Burcu (Yengeç Burcu); Hava tabiatlı. Dişi, gece karakterli, Pazartesi bağlantılı Soğuk tabiatlı olduğu gibi, ateşli hastalıklardan vücudu koruyucu özelliği var. Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkilidir. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır.

NEVA MAKAMI: Kova Burcu (Oğlak Burcu); Satürn. Hava tabiatlı. Gece ve kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkisi fazladır. Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi vardır. Üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Gönül okşayan makam adıyla bilinir. Kötü fikirleri kovduğu, cesaret ve yiğitlik verdiği, gönül sevinci oluşturduğu ileri sürülür. Kuvvet ve kahramanlık duyguları meydana getirir. Akıl hastalıklarının tedavisinde faydalıdır. Buluğ çağındaki kız çocuklarının kadın hastalıklarına tedavi etkisi vardır. "Ses, seda, makam ve ahenk" demektir.

MÜZİKLE TEDAVİNİN TARİHÇESİ

Müzikle tedavi yani insanın ruhsal ve bedensel sorunlarına müzikle çözüm bulma yöntemleri yeni kullanılan bir tedavi biçimi değil. Yaklaşık 2500 yıldır bu yöntem Anadoluída uygulanıyor. Başta Yunan medeniyetinde olmak üzere Anadoluída kurulan çeşitli medeniyetlerin müzikle tedavi yöntemini uyguladıkları bilinmekte. Müziği her türlü erdemin kaynağı sayan Yunanlılar, müziği ruhun eğitimi ve arınmasında kullanırlarmış.

Eski Yunan mitolojisinde Apollon, lir çalarak insanların sıkıntılarını giderir ve onlara neşe verirmiş. Yunan filozof Sokrates'in öğrencisi Platon (Eflatun) da M.Ö. 400'lü yıllarda, müziğin ahenk ve ritim ile ruhun derinliklerine etki ederek, kişiye bir hoşgörü ve rahatlık verdiğini belirtir. Yine Platon, şarkıyı iyileştirici özelliği olan bir çare olarak kabul etmekle birlikte, şarkı olmaksızın hastaya uygulanan reçetelerin etkisiz olacağını da ekler. Tıbbın babası sayılan Hipocrates'in de 2400 yıl önce, bazı hastaları ilahi dinlemeleri için tapınaklara götürdüğü rivayet edilir.
aktifhaber

Depresyona müzikle tedavi
3 AĞUSTOS 2011

Finlandiya'da araştırmacılar, müzik terapisinin en azından kısa vadede depresyon tedavisinde yararlı olacağını belirledi.

Sözlü olmayan iletişim yöntemi, hastaların duygularını ifade etmelerinde kullanılıyor.
Britanya Psikiyatri Dergisi'nde yayınlanan ve 79 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları bu yöntemle tedavi edilen hastaların durumunda standart tedavi yöntemleri uygulanan hastalardan daha büyük bir ilerleme kaydedildiğini ortaya koydu.
Müzik tedavisi, İngiltere'de özellikle iletişim sorunları olan çocuklara yardımcı olmak amacıyla kullanılıyor.
Müzik eğitimi olan bir uzmanla birlikte çalgı çalmak ve şarkı söylemek çocukların kendilerini ifade etmelerine olanak sağlıyor.
Finlandiya'daki çalışmada, araştırmaya katılan depresyon hastalarının tamamına normal terapinin gerektirdiği psikolojik yardım ve gerekli ilaçlarla tedavi uygulandı.
Hastaların 33'ünün tedavisinde ise müzik terapistinin de katılımıyla aralarında davul çalmanın da bulunduğu müzik tedavisi kullanıldı.
Üç aylık tedavi sonunda da hastaların ansiyete ve depresyon tedavisinde diğerleriyle karşılaştırıldığından daha kayda değer bir ilerleme kaydedildi.
Imperial College'dan Dr. Mike Crawford, dergide yayınlanan başyazısında, ''Sonuçlar, bu tedavi yönteminin depresyondaki insanların ruh halini ve genel havalarını geliştirebileceğini ortaya koyuyor. Müzik, sosyalleştiren, keyif verici ve anlamlı bir uğraş. Müzikle uğraşmanın, insanları sözcüklerin yapamadığı ölçüde biraraya getirdiği söylenegelmiştir zaten'' dedi.
BBC

Türk Sanat Müziği ile şizofreni hastalarında iyileşmeler görüldü
21 Aralık 2011

Selçuklu ve Osmanlı başta olmak üzere birçok medeniyetin akıl hastalarının tedavisinde kullandığı müzikle, günümüzde şizofreni hastaları tedavi ediliyor. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Türk Sanat Müziği ile 35 şizofreni hastasında iyileşmeler görüldü.

Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi K-1 Servisi Başasistanı ve Uzman Dr. Selma Bozkurt Zincir, yaptığı açıklamada, Bilim, Kültür ve Sanat Derneği tarafından hazırlanan şizofreni hastalarına müzikoterapi uygulanması projesine destek verdiklerini belirtti.
Zincir, nisan ayında başlatılan projeden şu an 35 şizofren hastanın yararlandığını, müzik tedavisini diğer hasta gruplarında da uygulayacaklarını kaydetti.
Derneğin Türk Sanat Müziği korosu tarafından, şizofren hastalarına haftada 2 gün mini konser verildiğini ifade eden Zincir, şunları söyledi:
“Müzikoterapi alan şizofren hastalarında, medikal tedaviye ek olarak bu tedavinin bazı iyileştirici yanları oldu. Rehabilite edici yanları oldu. Şizofreni hastalarının içine çok kapanık olduğu herkes tarafından bilinir. Kendi dünyalarında yaşadıkları, gerçekle bağlantılarının kesik olduğu, kopuk olduğu, çok sosyal olamadıkları, diğer insanlarla etkileşimlerinin olmadığı bilinir. Müzikoterapinin hastalarda iyileştirici bir etkisinin olduğunu gördük. Önceleri hiç katılımı olmayan, çalışmalarda müzik dinlemeyi bile istemeyen hastalarımız, ilerleyen aşamalarda ritm çalışmalarına, koro aktivitelerine, birbirleriyle konuşmaya başladılar. Müzik dinlemeyi istemeyen hastalar, diğer seanslarda istek parçalar da bulundular. Kendilerine ve etraflarına olan farkındalıkları artmaya başladı. İçine kapanık olan şizofreni hastalarının iletişimlerinde bir artış oldu. Mimiklerinin artması, önceden hiçbir şeye tepki vermeyen hastaların daha katılımcı olmaları, kendileri dışındaki dünyaya açılmaları bizi umutlandırdı.”

MÜZİĞİN HER İNSANA ÇOK İYİ GELDİĞİNİ BİLİYORUZ

Psikotik açıdan puanlama yapılan ölçeklerde de, standart medikal terapi alan hasta grubuna göre müzik dinleyenlerde oldukça iyi gelişmeler görüldüğünü kaydeden Zincir, “Müzik terapisi almayan gruba göre, güzel gelişmeler oldu. Bu da bizi çok motive etti. Başlangıçta bilmediğimiz bir durumdu. Müziğin her insana çok iyi geldiğini biliyoruz ama böyle bir hasta grubunda uygulanabilir mi acaba diye kafamızda soru işaretleri vardı. Çünkü hastaneye yatan şizofreni hastaları akut tedavi ihtiyacı olan hastalar ve müzikoterapi seansını yürütebilmek bile oldukça önemli bir şey. Çünkü o insanları bir araya getirmek, oturmalarını sağlamak, derse devam etmelerini sağlayabilmek oldukça önemliydi. Bunu yapabildiğimizi görmek bizi çok heyecanlandırdı. Müziğin 1 ay gibi kısa dönemde, şizofreni hastalarında iyileştirme yaratabileceğini gördük” şeklinde konuştu.

Bu çalışmanın sonuçlarını Ulusal Psikofarmakoloji Kongresinde de sunduklarını kaydeden Zincir, bu tedavi yönteminin yaygınlaştırılması gerektiğine inandıklarını kaydetti.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de müzik tedavisinin uygulandığını bildiren Zincir, “Bu tedaviyi yeniden fark ettik diyebiliriz. Çok eski dönemlerde, Ortaçağ'da akıl hastaları Avrupa'da zincirlere bağlanırken biz de müzikle tedavi edilmeye çalışılıyordu. Biz çok öndeydik. Fakat biz daha sonra yüzümüzü batıya döndüğümüzde, bunlardan uzaklaşmışız. Batılılar, şimdi 1940'lardan itibaren bizi örnek almaya başlamışlar. Batılılar, (geçmişimize hayran olduklarını) söylerler. Şimdiki halimizi değil, eski halimizi örnek alıyorlar. Onlarda bu müzikleri kendi hastalarında uyguluyorlar. Bizim makamlarımızı, majör makamlarımızı batı müziğine uyarlayıp çalışmalar yapıyorlar. Biz şimdi yeni yeni farkına varıyoruz. Yurt dışında sadece müzikoterapi ile uğraşan merkezler var” ifadelerini kullandı.

HER ZAMANIN FARKLI MAKAMI VAR

Bilim Kültür ve Sanat Derneği Başkan Yardımcısı Cumhur Tulay da, derneğin geleneksel Türk sanatlarıyla ilgilendiğini, bu alanda en doğru ve en iyi çalışmaları yapmak için kurulduğunu belirtti.

Musikiye ayrı bir önem verdiklerini, tarih boyunca insan sağlığı üzerindeki etkisinin de bilindiğini aktaran Tulay, “Unutulmaya yüz tutmuş olan kültürümüz tekrar yaşatmak ve özellikle uygulanması gereken yerlerde yaşatmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu nedenle aklımıza gelen yerlerden bir tanesi de Erenköy oldu. Bire bir hastalar üzerinde bu konuyu uygulayıp, bunu bizzat yaşayarak tekrar gündeme getirmek istedik. Bu çalışma böyle başladı. Hastane, hazırladığımız projeye destek verdi ve hastalara Türk Sanat Müziği konserleri vermeye başladık” diye konuştu.

Hastalarda gördükleri olumlu iyileşmelerden dolayı çok mutlu olduklarını, doğru bir iş yaptıklarına inandıklarını ve çok heyecanlandıklarını aktaran Tulay, şunları belirtti:
“Müziğin tedavi amaçlı olarak kullanıldığı bu çalışmada, hastalarımızla pasif ve aktif olarak iki ana başlık altında çalışıyoruz. Pasif müzikte, o vaktin gerektirdiği bir takım makamlar dinleterek onların önce relaks olmalarını sağlıyoruz. Daha durgun, duygusal ve düşünceli bir hal alan hastalarla, bir takım sohbetler yapıyoruz. Onların duygu boyutlarını gözlemlemeye çalışıyoruz. Daha sonra bu hastalarımıza değişik ritm aletleri vererek, basit usulleri çalmalarını istiyoruz. Ellerini, ayaklarını kullanmalarını, tempo tutmalarını istiyoruz. Her vakitte daha çok etkili olan müzikler var. Biz hastalarla genellikle öğleden sonra buluşuyoruz. Orada da daha çok rast, hicaz gibi makamlar kullanıyoruz. Bu makamlar o vakitte daha etili. Her zamanın farklı makamı var. Bu müziklerin insan ruhuna hangi zamanda iyi geldiğiyle ilgili yapılmış gözlemler ve çalışmalar var. Bütün makamların insanlar üzerinde olumlu etkisi var. Ancak mutlaka şu vakitte bu makam kullanılacak diye bir kesin kuralımız yok. Diğer makamları da kullanıyoruz. Hastalara hangi makamdan daha çok etkilendiğiniz diye sorduğumuzda, istediğimiz cevapları da alıyoruz.”

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/19513221.asp
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com