EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

“Müesses Nizam kirlilikten dağıldı”

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Pts Şub 25, 2008 9:17 pm    Mesaj konusu: “Müesses Nizam kirlilikten dağıldı” Alıntıyla Cevap Gönder

“Müesses Nizam' kirlilikten dağıldı.”
21 Şubat 2008

Şok iddia. Hükümet, İlker Başbuğ'u diskalifiye edip emekli edecek... Büyükanıt'ın görev süresini uzatacak... Peki plan nasıl işleyecek?

Erol Metin/Aktifhaber

VERSO Siyasal Araştırma Şirketi Başkanı Stratejist Erhan Göksel'e yaptığımız röportajın son bölümünü sunuyoruz. Erhan Göksel, bu sefer şok bir iddiada bulundu. Göksel, AKP'nin Genelkurmay planını ve planın nasıl işleyeceğiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

OLAY YARATACAK RÖPORTAJIN DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜ:

Ergenekon gibi örgütlenmelerin nihai hedefi kaos ortamı oluşturarak darbe zemini hazırlamak mı?

Darbe; bu kadar “zavallı insanlara bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir”. Bunlar ancak kullanılabilir. Yani “birileri” tarafından. Bunların darbe zeminini düşünmesi bile mümkün değildir.

Birileri tarafından mı yönlendiriliyorlar?

Olabilir ama bunlar, acaba darbeye mi hizmet eder; darbeyi önlemeye mi yarar? Onu da bilmiyorum doğrusu.

Siyasetçiler darbeyi önlediklerini zannediyorlarsa gaflet içindedirler

Basına yansıdığı kadarıyla bunlar, 2009'da 6 aşamalı bir darbe zemini hazırlamayı planlıyorlarmış…

Necip Basın insanda, gülme hissi bile yaratamıyor artık. Basını büyük kısmı, o kadar zavallı bir halde ki bunları birileri oturmuş yazdırmış onlara. Böyle raporlar bulunduğu elbette yalan değildir. Raporlar gerçekten vardır; Ama yazdıkları nedir? Ortaya nasıl çıkarılıyor. Her yazılan doğru, her görünen gerçek mi? Bu “müsvette kadrolar” o kadar zavallı ki, bunlar bırakın darbe yapmayı, tuvalette kendi başlarına altlarını temizlemekten aciz adamlar. Asıl sorun bunları allayıp pullayan Matbuat'ın büyük kısmında. Onlar daha da zavallı. Sizce bu örgüt gerçek bir örgütse, bu kadar beceriksiz olabilir mi?

Hatırlayın, tasvip edin veya etmeyin; Türkiye'de daha önce yapılan üç açık, bir post-modern darbe ile bilinen iki darbe teşebbüsü ne kadar ustacaydı? Adeta tereyağından kıl çeker gibi yapıldılar.

Bu arada siyasetteki birileri bunlarla uğraşıp, bunları önleyerek darbeyi engellediklerini zannediyorlarsa büyük bir gaflet ve dalalet içindedirler.

Ergenekon'da bir şey çıkmazsa Hükümet büyük bir yara alır

Sonuçta tepeden direkt bir darbe yapılmaz. Ortamı hazırlamaya mı çalışıyorlar?

Tepeden bir darbe yapılır, yapılmaz onu bilemem. Ordunun içinde aşağıdan da bir darbe yapılabilir, cunta da olabilir, ama bu adamlar kesinlikle o adamlar değil. Bunlar darbe becerebilecek yetenekte ve “grado”da adamlar değil, Bunlar özünde Mafya. Hiçbir darbe mafyaya bulaşmamıştır. Burada anladığım kadarıyla tamamen AKP iktidarını sıkıntıya sokmak için kurulmuş.

Sıkıntıya sokmak derken iktidardan düşürmek mi?

İktidarı yıpratmak, zayıflatmak; yani klasik darbeyle değil, demokratik olarak zayıflatmayı düşünerek hareket etmişlerdir diye düşünüyorum.

Amaç AKP'yi güçsüz göstermek mi?

Tabii ki, bu tür olaylar güçsüz gösterir. Hükümet hata yapar. Mesela hükümet bu işi o kadar büyüttü, çıtayı o kadar yükseğe koydu ki, bu işin altından bir şey çıkmazsa bu sefer hükümet yara alır. Bumerang gibi geri döner.

Ne gibi yara alır?

Beklenti çok arttı. Büyük bir suç örgütünü yakaladılar gözüküyor kamuoyunda. Benim size söylediğim gibi, içi boş çıkarsa, kof çıkarsa hükümet gündemi değiştirmek için operasyon yapıyor durumuna düşer. Düşmanları bunu acayip kullanır. Belki de bu örgüt yem olarak atıldı. Şimdi size söylerken aklıma geldi daha önceden düşünmedim. Çünkü bu kadar zavallı bir örgüt olmaz. Tarihte böyle örgütler inanılmaz örgütlerdir. Türkiye de yaşadı bunu. En gayri ciddi gözüken Talat Aydemir örgütü bile ne kadar önemli bir örgüttü. Bırakın 1960 darbesini, 12 Mart'ı, 1980'i. O yüzden ben bunları önemsemiyorum. Bence bunlar devlet içindeki ideolojik gerekçe kullanarak şahsi menfaat elde etmek isteyen bir kısım gruplardır. Bu anlamda çete tanımına uyuyorlar. Susurluk da öyleydi. 1980'lerde Devlet Operasyonlarına katılan bazı eski ülkücüler, işsiz kalınca İstanbul Mafyası'nın parçası haline gelmişlerdi.

Sonuçta hepsi tek bir merkezden mi kontrol ediliyor?

Hayır. Bu tür olaylar hiçbir zaman tek bir merkezden idare edilmez. Devletin içinde bile birbirinden farklı, ayrı ayrı örgütlenmiş çok sayıda farklı grup vardır; ayrıca bunların sadece asker olması da gerekmiyor. Yani sivillerin içinde de olur, yargının içinde de olur. Zaten dikkat ederseniz daha çok bu sefer emekli kesim içinde. Sonra bir şey daha hatırlatayım: profesyonel cunta kurmak için emekli insanlar hiçbir zaman kullanılmaz ki, hiçbir fonksiyonu yoktur. Bu işin doğasında yoktur. Bir tane aktif subay yok bu işlerin içinde, muvazzaf yok. Yani komik yanı bu ama önemli bazı güç odaklarına, önemli şahsiyetlere ulaşmayacak bir yol olsaydı yargı da bunu bu kadar profesyonel takip etmezdi. O yüzden ben ısrarla birilerinin kuyruğundan yakalandığını, Sayın Tayyar masa başında üretmiş gibi. O lafı 'Başbakan biliyor olabilir' diye yazsaydı altına imza atardım ama biliyor iddiası, Başbakan'ın ne bildiğini Sayın Tayyar bilmez. Kimse bilmez. O açıdan ben bunun bir siyasi pazarlıkla süreç içinde, o da masa başında oturarak değil, karşılıklı arenadaki iki boksörün ringdeki yumruklarıyla karşı tarafın gücünü tartmak için sonuçlanacağı belirli bir konsensüsle sonuçlanacağını sanıyorum.

TSK İlhami Erdil gibi komutanları yargılayarak barsak temizliği yaptı

Yolsuzluklarla ilgili mi kuyruğundan yakalanmış? Yoksa...

Yolsuzluk, tabii ki yolsuzluk. Bakın bir şeyi atlamayalım: Hiç bu işlerle ilgisi olmadan, ilk ciddi yolsuzluklar Kıvrıkoğlu döneminde ortaya çıkmaya başladı. Ordunun içindeki suça bulaşmış kişiler takır takır tutuklanmaya ve hüküm giymeye başladı. Siviller ne olduğunu bile anlayamadılar. Herkese sürpriz oldu. Son olarak da Özkök zamanında, bir kuvvet komutanı yargılandı. TSK, İlhami Erdil gibi komutanları yargılayarak; barsak temizliği yaptı. Bir yığın albay ve muvazzaf personel ceza yedi. Son olarak da Özkök zamanında, bir kuvvet komutanı yargılandı. Şu anda hala hapiste.

Bunların hiç birinin siyasi otoriteyle ilgisi yok. Siyasi bir operasyon da değildi. Ordunun kendi iç temizliğidir; ama şunu söylüyorum: 'Müesses Nizam' kirlilikten dağıldı diyorum. Bu tür kirli ilişkilere girdiği için 'Müesses Nizam' çöktü diyorum. Türkiye'de 85 yıldır, Cumhuriyet kurulduğundan beri devam eden 'Müesses Nizam'ın, artık bütün gücünü kaybettiğini düşünüyorum. Zaten yerleşik bir 'Müesses Nizam' gerçekte tam olarak kurulamamıştı. Yerleşik ve kurulmaya çalışılan bir güç odağı halinde bir 'Müesses Nizam' vardı. O da bu yaşadığımız bu süreçte dağıldı.

'Müesses Nizam' Önünü Göremiyor

Neden? Neler oldu dağıldı?

Temel tespitim şu: en azından 'Müesses Nizam' gibi bir kurum geleceği görür. “Geleceği kurmak için geleceği anlamak, ön görebilmek gerekir”. 'Müesses Nizam'ın son yıllarda hem iç hem dış politika'da asgarisinden önünü bile görmediği ortaya çıktı. AKP süreci, Cumhurbaşkanlığı süreci, 22 Temmuz süreci; onu da bir yana bırakın, dış politikada daha da vahim bir noktadalar. Ne Kerkük'ü ne Kuzey Irak'ta ne olup bittiğini ne Barzani'yi nede İsrail ve Amerika'yı 'Müesses Nizam' algılayabilmiş bile değil. Çin gibi büyüyen ve geleceği belirleyeceği kesin gözüyle bakılan bu Ejderha'yı bile fark etmiş değiller.

Ergenekon'da piyonlar mahkum olacak

Şöyle soralım. Madem hükümetin elinde yolsuzlukla ilgili bir koz var, belgeler var Uzan'lar operasyonu gibi bir operasyonla mı karşılaşacağız?

Hayır, tam tersini söylüyorum. Hükümet, bu güç odaklarının devlet içinde önemli uzantıları olduğunu gördüğü için zımni olarak, açıktan değil, örtülü olarak bir pazarlık sonucunda onlar geri çekilecekler; onların karşılığında da büyük başlar sanık sandalyesine oturmayacaklar.

Bu yolsuzluk yapanlara; siyaset gereği, uzlaşma gereği ilişilmeyecek..

İlişmeyecek. Göreceksiniz eninde sonunda. Ergenekon denen operasyon, sokakta gezen zavallı piyonların mahkum olmasıyla sonuçlanacak. Tıpkı geçmişte Türkiye'deki diğer illegal olaylar, cinayetlerde olduğu gibi olacak. Film hep aynı; sokakta kullanılan “garibanlar” mahkum olup, daha öteye hiçbir şekilde geçilmeyecek.

Örgütün başı olarak sürekli Veli Küçük İşaret Ediliyordu…

Veli Küçük örgütün başıysa zaten buna siyasi örgüt demeye gerek yok; çete demeyi uygun görürüm. Şu an da yargılandığı için Veli Küçük konusunda konuşmayı uygun görmüyorum. Etik değil. Veli Küçük emeklidir. Emekli olan bir askerin hükmü-iktidarı sıfırdır. Üniformayı çıkaran bir asker, sudan çıkmış balık gibidir. Hiç bir gücü ve etkisi yoktur. Bu gücü onlara atfeden Necip Türk Basını'dır. O açıdan ben bunları hiç önemsemiyorum. Sadece tepe noktalara giden ipuçlarını vermekten öte bana anlam ifade etmiyor.

Devlet mafyayı bazı hesaplar için kullanır

Bu gücü birileri mi ona veriyor?

Alakası yok. Mafyavari örgütlenme olduğu için. Bazı insanlar illegal, kanunsuz çeşitli işler yapmak isterler. Devlet'in varlık nedeni ve süregelmesi, bu tür suçları fark ettiğinde onlara karşı ön alması ile mümkündür. Devlet olmak budur zaten. Suça yönelik hareketleri devlet önler. Önleyemezse Devlet olmaz. Devlet bunları önlemiyorsa ya zafiyeti vardır; ya da bazı hesaplar vardır işin içinde. Özünde, Devletlerin önlemeyeceği hiç bir suç yoktur. Amerika'da CIA gibi, FBI gibi bir kurum “isterse” dünyanın en büyük Mafyası'nı 24 saat içinde yok eder. ABD'liler dünyada Devletleri yok ediyorlar, üç kuruşluk mafyayı mı yok edemeyecekler? O Mafya'yı kullandıkları için işlerine yaradığı için yaşatıyorlar. Yeri geliyor kendi siyasi işleri için kullanıyorlar. Yeri geliyor yabancı işleri için kullanıyorlar.

İkinci Dünya savaşında, Sicilya çıkartması yapılırken müebbetten mahkum mafyanın büyük şefi Lucky Luciano affedilip hapisten çıkarıldı. Ne karşılığında? Sicilya'ya yapılan Müttefik Orduları'ın adaya çıkarmasına yardım etsin diye. Adadaki Mafya Teşkilatları'nın Amerikalılara destek vermesi için. Kime karşı üstelik, İtalyan Devleti'ne yani kendi ülkelerine karşı savaşan Amerikalılara yardım için. Çıkartma başlamadan bu mesajı iletmek için tüm ada, uçaklardan atılan Lucky Luciano'nun imzası olan “L” logosu ile kaplandı.

Hizbullah'ın devlet içindeki karanlık yerlerle bağlantısı var

Ergenekon'un PKK ve Hizbullah gibi örgütlerle ilişkisi olabilir mi?

Ben Hizbullah'ın herkesin bildiği gibi bir dini, islami örgütlenme, siyasal bir örgütlenme olduğuna inanmıyorum. Burada tabii ki, gerçek Hizbullah'tan, Lübnan'dan bahsetmiyoruz. Tantan tarafından 2001'de yok edilen Türkiye'deki Hizbullah'ı kastediyorum. İkisinin isim dışında tek bir diğer benzerliği, insanların Müslüman olması. Başka hiçbir benzerlik yok iki örgüt arasında. Birisi siyasi örgüt diğeri kullanılan bir çete. Elbette, bizdeki Hizbullah'ta yakalananların hepsi İslamcı siyaseti savunan insanlar ama o örgütü yönlendirenler ve kuranlar bana öyle geliyor ki, devletin içindeki karanlık yerlerle bağlantılıydı.

Ergenekon gibi bir yapılanmayla…

Belli oranda evet. Sen söylediğin için aklıma geldi. Hizbullah ve Ergenekon… “Ergenekon” demekten de tekrar zül duyduğumu söylüyorum. Mevcut yapısıyla Hizbullah örgütlerinden hiç bir farkı yok. Birinde kullanılanlar Müslümanlar'dı; diğerinde kullanılanlar ise Ulusalcılar'dır. Şimdi Ulusalcılık tarafına girildi. Asıl perdenin arkasındaki savaş ve örgütlenmeler önemli.

“Türkiye sudan çıkmış ak kaşık değil.” Bunun altını çiziyorum. Ayrıca bu çetelerin belki bu tür şeylerin ortaya çıkmasının en büyük nedeni 'Müesses Nizam'ın çöküyor oluşuna, dağılmış olmasına bağlıyorum.

Çeteler 'Müesses Nizam'ın kontrolünden çıktı

Peki PKK'yla olan bağlantılar onlar için neler söyleyebiliriz?

O konuda çok bilgim yok. Yani bir yığın şey yazılıyor ne kadar doğru bilemiyorum. PKK konusunda, ben bu operasyonlarla ilgili özel olarak kafa yormadım. Her konuda çok enformasyon alabilirim ama bu konuda enformasyonum da yok. Çünkü asıl önemli olan ortada bütün açıklığıyla, çıplaklığıyla gözüken bir şey var.

Birincisi bugünkü Türkiye'de 'Müesses Nizam' dağılmıştır. Çökmüştür. İkincisi bu tür örgütlenmelerin hepsi Hizbullah'tan farkı olmayan kökleri başka yerlere dayanan ama bu tür insanların kullanıldığı perdenin önündeki örgütlerdir. Domuz bağıyla insanları öldüren insanlar da Müslüman'dı. İslamiyet'e inanan insanlardı ama öyle yönlendirildiler. Şimdi de ulusalcılar, aynen yönlendiriliyor. Yani hep kullanıldılar. Belki de iki tarafı da kullananlar aynı yerler.

Tek bir noktada birleşiyorlar…

Birleşiyorlar. O yer belki 'Müesses Nizam'ın kontrolü altındaydı. 'Müesses Nizam' dağıldığı için, onların üzerindeki kontrol kaybolduğu için daha kolay ortaya çıktılar. Çünkü başsız kaldıkları zaman bu tür örgütler çok kolay çöker. Ortaya daha büyük başlar da çıkabilirdi, ama ben çıkacağına inanmıyorum; demin söylediğim nedenlerden…

Ortaya çıkartılmayacak yani…

Çıkartılamayacak. Zımni olarak uzlaşacaklar. Bu da özel masaya oturarak değil. Onun karşılığında da göreceğiz işte bir çok meselede sessizlik olacak. Bunlardan birisi de türban meselesi. 'Müesses Nizam'ın en önemli merkezlerinden çıt çıkmıyor. Sadece Yargı, biraz da Rektörler'in bir kısmından ses çıkıyor. Hatırlayın, daha altı-yedi ay önce; seçime giderken, muhtıra veren 'Müesses Nizam'ın en önemli komponenti, yani Askerler muhtıra verdi.

Bu 'Müesses Nizam'la, Genel Kurmay'dan bağımsız hareket eden Askeriyedeki bir gruptan mı bahsediyorsunuz?

Hayır. Kesinlikle Ben 'Müesses Nizam' derken bunu kastetmiyorum. 'Müesses Nizam' topyekün asker, sivil, bürokrasiyi de içeren ve “kendini bu ülkenin koruyucusu ve doğal yöneticisi olarak gören kesim”in adı. Soyut ve geniş bir kavram. Elbette en önemli parçası TSK'dan oluşuyor. Sonra Yargı'dan oluşuyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri için bu konuyu konuşmak istemiyorum. Yine söylüyorum 27 Nisan Muhtırası, e-muhtıra dediğimiz muhtıra Büyükanıt Paşa'nın bilgisi dahilinde ama ona rağmen siteye koyuldu.

Engelleme şansı yok muydu?

Yorum yok.

Bu örgütlerin finansmanlığını kim sağlıyor?

Onu hiç bilmiyorum. Mutlaka çok kolay sağlıyorlardır. Bunlar zaten mafya türü örgütlenmeler olduğu için mafya türü çok iş yapıyorlardır. Hiç kuşkunuz olmasın.

Büyükanıt'ın Görevi uzatılacak İlker Başbuğ emekli edilecek

Orgeneral İlker Başbuğ'un daha sert bir genelkurmay başkanı olacağı söyleniyor. Sizce Başbuğ'lu günler nasıl olacak?

Vallahi, ben burada bir tek cümle söyleyeyim. Genelkurmay Başkanları'nın kişiliklerinin çok önemi yoktur benim anladığım ve bildiğim kadarıyla. Önemli olan bir bütün olarak ordunun alt yapısındaki fikriyattır. Şöyle bir laf edeyim size; Tarihi bir laf: hiçbir darbe Genel Kurmay'da planlanmaz. Türkiye'de yapılan, tüm darbeler Ordu'nun alt kademelerinden gelmiştir. Yani aşağıda pişirilmiştir. Komuta Heyeti, ya başına geçmiştir Darbe olmuştur, 12 Eylül gibi, ya da darbenin Komuta Heyeti başına geçmediği için devrilmiş başa bir Cunta gelmiştir. Tıpkı 1960 ihtilali gibi.

Aşağıda derken Müesses Nizam'ın aşağısından mı?

Hayır. Müesses Nizam'ın altı yoktur. Altı olan Müesses Nizam'ın içinde yer alan Ordu'ya ait bir kavramdır. 'Müesses Nizam' bir çok şeyi içeriyor. Yalnız askeri kapsamıyor. Söz konusu bu “Darbe” denen şey, askerin direkt yapacağı bir şeydir. Eğer Darbeyi konuşacaksak; Darbeyi asker yapar. Müesses Nizam'ın diğer elemanları onlara yardım eder. 'Müesses Nizam' büyük bir ideolojidir aslında. Anlaşılamayan burası. Sabih Kanadoğlu Yargıtay Başkanı, Yargıtay Baş Savcısı Askerden emir alarak mı konuşuyor sanıyorsunuz? Kendisini bu ülkenin doğal koruyucusu, olarak görüyor bu kesimler. Cumhuriyet'in bir parçası olarak görüyorlar. “Cumhuriyeti korumak ve kollamak” için hiç kimsenin emir beklemesine gerek yoktur. Durumdan vazife çıkararak; çizmelerini giyerler.

İşte benim 'Müesses Nizam' dediğim bu yapının adı. Askerden daha öte ve daha güçlü bir şey bu. Askerde 'Müesses Nizam'ın büyük parçası ama darbe dediğiniz zaman direkt askeri ilgilendirir. Öyle dönemler olmuştur ki Türkiye'de, çeşitli parçaları birbiriyle kıyasıya rekabete girmiştir zaman zaman. İşte Talat Aydemir döneminde bir kırılma olmuştur. O ayrı bir şeydi, ama Türkiye'de yapılan askeri müdahalelerden bir tanesinde ordu ikiye bölünmüştü 12 Mart'ta. Son dakikada başka bir grup yapmıştır müdahaleyi ve rejimin yönü soldan sağa dönmüştür.

1960 ihtilalinde Komuta heyeti de çatlamıştır. Hele hele şunu hatırlatmak elzemdir. Menderes'in atadığı devrin Genel Kurmay Başkanı, Rüşdü Erdelhun, askerler tarafından darp edilerek, dövülerek götürülmüş, Yassıada'da müebbet hapse mahkum edilmiştir. Hapiste ölmüştür. Özetlersek; Darbe aşağıda pişer, Komuta Heyeti başına geçer ya da onları devirirler, Cunta olur. Hiç bir darbeyi Genelkurmay planlamaz. Ben Türk siyasetinde yıllardır devletin içinde bunları öğrendim.

İlker Paşa'ya gelirsek?

Yaşar Büyükanıt Paşa'nın durumu belirleyecek, İlker Paşa'nın geleceğini. Benim bildiğim Hükümet Yaşar Paşa'nın görev süresini uzatmak istiyor. O zaman da İlker Paşa emekli olur otomatikman. Yani Hükümet kanadı İlker Başbuğ Paşa'yı diskalifiye edebilir. Yaşar Paşa'yı uzatmak istemelerini, uzatmaya çalıştıklarını burada yorumlamıyorum; altını çizeyim, bunu biliyorum. Onun yolunu arıyorlar. Askeri terfileri genel anlamda bilenler diyecek ki, Paşa'nın yaşı 67 oldu. Ağustos'da yaş haddi doluyor, bunu yapamazlar. Elbette zor ama birkaç yasal ve teamül dışı gerekçe kullanılabilir. Bir de daha önce bir kez uygulanmış bir yol terar denenebilir. Yaşar Paşa yanlış hatırlamıyorsam Ekim doğumlu. 30 Ağustos'da henüz tam yaşı dolmadığı için teamülen olmasa bile Askeri Şura'daki yaş döneminin tamamlanmamış olması değerlendirilebilir.

Hükümet'in uzatmak istediğinden eminsiniz? Yaşar Büyükanıt'ın görev süresi uzatılacak mı?

Ben emin olmadığım şeyi hiç konuşmadım bugüne kadar. Yapılacak demiyorum. Bu tartışılıyor. Hükümet ve Başbakan karar verdi de demiyorum. Hükümet içinde bazı Bakanların ve kimilerinin uzatma niyetleri çok açık.

Birileri derken?

Bazı bakanların yani bu Hükümet içinde tartışılan bir şey. Yaşar Paşa'nın görev süresi büyük ihtimalle uzatalım diye deneyeceklerdir, uzatmak isteyeceklerdir yapabilirler mi onu zaman gösterir. Bu süreç kamuoyuna da çok yansımayacaktır bence. Kapalı kapılar arasında alınacaktır kararlar. Olumlu yada olumsuz. Bizler sadece sonuç ortaya çıkınca değerlendirebileceğiz. Belki hiç de anlayamayacağız neler yaşandığını, eğer birileri açıklamazsa.

Bence yapamayacaklar, ama teorik olarak bu mevcut bir olasılık. Tıpkı Yaşar Paşa gelmeden önce de onu emekli etmeye uğraşıyorlardı. Yapamadılar, bugün de Sap döndü, Keser döndü, hesap
Şu an da memnun oldukları kişi Yaşar Paşa. Kendisi de Hükümet de bu durumu itiraf ediyor. Ayrıca basına da yansıyan karşılıklı tavırlar da bunu doğruluyor.

Öyle bir olasılık yüksek de olabilir öyleyse?

Hayır orda duracaksın. Bu bir güç dengesidir. Gücü yetecek mi hükümetin? Onu bilemem.

Genelkurmay Başkanlığı o kadar kolay her İktidarın kolayca atama yapabileceği bir yer değildir. Böyle düşünenler varsa Türk Ordu Tarihini onlara ders olarak okutmak lazım.

döndü. Şimdi hükümet göreve gelirken emekli etmek istediği Paşa'yı uzatarak bir başkasını emekli etmeyi düşünüyor. Her şey tersine döndü.

Hükümet Yaşar Paşa'dan memnun mu?

aktifhaber

Şamil Tayyar'dan Sert Cevap
25 Şubat 2008 08:33

Erhan Göksel, Aktifhaber'e yaptığı açıklamalarda hem Org. Büyükanıt'la ilgili flaş bir iddia ortaya atmış hem de Şamil Tayyar'a yüklenmişti. Tayyar'ın cevabı çok sert oldu.

İşte Şamil Tayyar'ın yazısının ilgili bölümü:

Sözde strateji uzmanı Erhan Göksel, Ergenekon'la ilgili iddialarımı 'masa başı üretimi' olarak değerlendirirken, Başbakan Erdoğan'ın etrafındaki birinci halkaya dahil olmadığım için bu kadar mahrem bilgilere ulaşamayacağım tezini işliyor. Ve sonra şöyle diyor: 'Bütün bunları başbakanı yakından tanıyan birisi olarak söylüyorum.'

Asıl tehlikeli olan sözleri şu: 'Benim bildiğim Hükümet Yaşar Paşa'nın görev süresini uzatmak istiyor. O zaman da İlker Paşa emekli olur otomatikman. Yani hükümet kanadı İlker Başbuğ Paşa'yı diskalifiye edebilir... yorumlamıyorum, altını çizeyim, bunu biliyorum.'

Devam ediyor: 'Askeri terfileri genel anlamda bilenler diyecek ki, Paşa'nın yaşı 67 oldu. Ağustos'ta yaş haddi doluyor, bunu yapamazlar. Elbette zor ama birkaç yasal ve teamül dışı gerekçe kullanılabilir. Bir de daha önce bir kez uygulanmış bir yol tekrar denenebilir. Yaşar Paşa yanlış hatırlamıyorsam Ekim doğumlu. 30 Ağustos'ta henüz tam yaşı dolmadığı için teamülen olmasa bile Askeri Şura'daki yaş döneminin tamamlanmamış olması değerlendirilebilir.'

Bir defa bu şahıs, birkaç yıldır başbakana ağır hakaretler eden, başbakanın her sözüne verdiği cevabı SMS ile çevresine duyuran, başbakanla ilişkisi TV kumandasıyla sınırlı olan bir şahıstır. Teşbihte hata olmaz, zurnanın son deliği bile değildir.

Gelin görün ki, 'Başbakanı yakından tanıyan birisi olarak' deyip arkasından 'Yorumlamıyorum, biliyorum' işgüzarlığıyla yalan üzerine kurduğu Büyükanıt'ın görev süresinin uzatılacağı tezinden ayrıca bilgisizlik akıyor.

Bir defa şunu açıkça belirtelim; Büyükanıt'ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin hükümette en ufak bir çalışma yoktur. Eğer olsaydı, Erhan'a gelene kadar Kızılay'daki simitçi Rıza'nın da haberi olurdu. Dün ona sordum, 'Yok' dedi.

Kaldı ki; Büyükanıt'ın 67 yaşını tam olarak doldurmadığı için Şura'da görev süresinin uzatılabileceği tezi, teknik olarak mümkün değil. Çünkü, bu hakkı zaten Büyükanıt kullanıyor. 1 Eylül 1940 doğumlu olan Büyükanıt, 1 Eylül'de 67 değil 68'i dolduruyor. Eğer ağustos doğumlu olsaydı 2007 yılında emekli olacaktı.

Ergenekon'un intikamı mı?

O halde, hükümete en ağır eleştiriler yönelten sözde bir araştırmacı, yalan üzerine kurduğu bu tezi, neden kendisini 'başbakanın yakını' sıfatıyla pazarlamak ister? Üstelik, TSK'nın kara harekatına kilitlendiği hassas bir dönemde...

İnsanın sorası geliyor: Acaba, Ergenekon soruşturmasının intikamı mı alınıyor? Ya da TSK içindeki Ergenekon bağlantılı subayların tasfiyesine yönelik girişimlerin önünü kesmek mi istiyorlar?

Çünkü; Araştırınca gördük ki, Genelkurmay Başkanı, Veli Küçük'e kadar uzanan Ergenekon soruşturmasında pozitif tavır almış. Adı karanlık ilişkilerle anılan kimi subayların tayin ve terfilerine müdahale edildiği, önümüzdeki Ağustos Şurası'nda bu müdahale dozunun daha da arttırılacağı yönünde duyumlara sahibim.

Biliyorsunuz, bir de Büyükanıt'tan umutlarını kesen darbe senaristlerinin geleceklerini planladıkları Başbuğ'a yönelik 2009 planı var. Hükümet, Özkök sonrası Büyükanıt'la ilgili spekülasyon yapanların şimdi Başbuğ üzerinden aynı senaryoyu dillendirdiklerinin farkında. Meseleye, kişisel değil kurumsal baktıklarını görüyorum.

İç siyasete yönelik olarak, siyasi otoriteyle orduyu karşı karşıya getirme ve komuta kademesine nifak sokma çabalarının kara harekatının planlandığı günlerde pişirilmesi ise bu sözde vatanseverlerin gerçek niyetlerini ortaya koyması bakımından ibret vericidir.
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> RÖPORTAJLA R Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com