EntellektuelForum

Ekim · Kayıt: 21 Arl 2007 Mesajlar: 2634 Konum: Kanada

İsviçre’de elektrikli testereli saldırı: 5 yaralı
24.07.2017

İsviçre'nin Schaffhausen kentinde elektrikli testereli bir saldırgan beş kişiyi yaraladı.

İsviçre polisi, Schaffhausen kentinde kimliği belirlenemeyen erkek saldırganın elektrikli testereyle beş kişiyi yaraladığını duyurdu. Yaralılardan ikisinin durumu ağır olduğu bildirildi.

Polis geniş çaplı bir operasyon başlatırken bölgenin helikopterlerle tarandığı belirtildi.
Birgün

Dünyanın en güvenli ülkelerinden sayılan İsviçre’de silah satışlarında rekor artış
7 Oca, 2017

İsviçre’de silah satışlarının geçen yıl, 2015 yılına göre yüzde 30 arttığı bildirildi.

İsviçre haber ajansı Swissinfo’nun haberine göre, İsviçre makamları, ülkede silah satışlarında meydana gelen artıştan endişe duyuyor.

İsviçre’de, 2016’da özel sektördeki silah satış oranı bir önceki yıla göre yüzde 30 arttı ve 8,3 milyon nüfuslu ülkede hane sahiplerinin elinde bulundurduğu toplam silah sayısı 2 milyona ulaştı.

Kantonlar Adalet ve Polis Teşkilat Başkanı Hans-Jürg Käser yaptığı açıklamada, silah satışlarının iki yıl üst üste keskin şekilde arttığını belirterek, “Bu alarm verici bir gelişme. Eğer insanlar silah satın alarak korunabileceklerini düşünüyorlarsa, kendilerini kandırıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu. Bayram Altuğ/Cenevre

İsviçre’de Kereste fabrikasına silahlı saldırı: 5 Ölü 4 yaralı
27 Şubat 2013

TRT'nin haberine göre; Bölge polisi, ülkenin orta kesimlerinde yer alan Lucerne kantonu Menzau kentinde, 450 kişinin çalıştığı Kronospan kereste fabrikasına düzenlenen saldırıda ikisi ağır en az dört kişinin yaralandığını duyurdu.

Olayda ölü sayısı belirtilmezken, Luzerner Zeitung gazetesine konuşan bir görgü tanığı, silahlı saldırıda 5 kişinin hayatını kaybettiğini iddia etti.

Fabrikanın kantinine giren bir kadının etrafa ateş açtığı tahmin ediliyor.

Doğu'dan Bekliyorduk Batı'dan Geldi
13 Aralık 2009
Yönetmen Fatih Akın'ın filminin galası için İsviçre'ye gitmemesi Arap basınında büyük yankı buldu...

Doğu'daki Müslümanlar İsviçre'deki minare yasağına karşı kınamalarla yetinirken, ünlü yönetmen Fatih Akın kendi filminin galası için İsviçre'ye gitmeyerek tepkinin nasıl hayata geçirileceğini hepimize gösterdi

Bu girişimi Doğu’dan bekliyorduk, Batı’dan geldi. Türkiye kökenli Alman yönetmen Fatih Akın, İsviçre’deki minare yasağını protesto ederek yeni filminin galası için İsviçre’ye gitmeyeceğini açıkladı. Galayı organize edenlere gönderdiği açık mektupta, yasak lehindeki oylamayı insan hakları ihlali olarak gördüğünü, ayrıca aynı toplumun bireyleri arasındaki birlikte yaşamın ve hoşgörünün temellerini yıktığını belirtti. Bu adım bir Alman vatandaşı ve Müslüman bir ailenin oğlu olarak duygularını yaraladığı için, ‘Ruh Mutfağı’ adlı komedi filminin galasını boykot etmek dışında bir protesto yolu bulamadığını ifade etti.

Hamburg’da yaşayan ve Alman sinema dünyasında somut başarılar elde eden genç yönetmen protestosunu pratik bir davranışla ifade etti, Alman ve Türk gazetelerinin yayımladığı mektup kanalıyla kamuoyuna mesajını ulaştırdı. Bizim kültürel kurumlarımız ve tanınan kişilerden bazılarıysa ‘konuşma ve kınama festivali’ organize etmekle yetindi. Oysa biz de proestomuzu pratik bir biçimde ifade etmek istesek geniş bir hareket alanına sahibiz. Zira bazı ortak faaliyetler askıya almaktan boykot etme ve İsviçre bankalarındaki mevduatları çekme noktasına kadar varabilecek bir dizi tutum ortaya koyabiliriz. Ortak faaliyetlerin askıya alınması maksadı ifade eder ve İsviçrelilere bir uyarı mesajı verir.

Bu mesajı minare yasağı kararını olumlu karşılayan ve Avrupa’nın İslamlaşması’na dair sözde tehlikeye karşı koyma yönünde bir adım olarak gören diğer Avrupa ülkelerinin de duyması gerekir. Bu olumlu karşılamayı Hollanda, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa’nın çeşitli sağ çevrelerindeki yayınlarda izledik.

Bu konuyu tekrar yazmamın iki sebebi daha var. İlki, yasağın demokrasinin uyulması gereken bir sonucu ve İsviçre’de yaşananların hükümetin değil, toplumun tutumu olduğu iddiası. Bu mantık gözden geçirilmeli. Referandum sonucu demokrasi ve çoğunluğun görüşüne uymak adına birçok kötülüğe kapı açıyor. Örneğin İsrail’de böyle bir durum yaşanıyor. Orada çoğunluk Filistinlilere baskı yapılmasını, evlerinin yıkılmasını, Gazze ablukasını ve halkının aç bırakılmasını destekliyor. Amerikalıların çoğunluğu da başlarda Irak savaşını ve Irak’ın yıkılmasını desteklemişti. Sonradan gecikmeli olarak aldatıldıklarını anladılar. Fakat özellikle de genel özgürlüklerle ilgili temel insanlık değerlerinin, çoğunluğun saptırıcı görüşüne boyun eğmek adına ihlal edilmemesi için içtihat ve pazarlık konusu yapılmaması gerekir.

Batı 11 Eylül’den önce de aynı düşünüyordu

Bu konuya dönmemin ikinci nedeniyse şu: Birçok makalede Avrupa’daki Müslümanlara karşı önyargı olduğunu ve 11 Eylül’ü hatırlatması üzerinden İsviçre’nin tutumunun haklı görüldüğünü gözlemledik. Batı kültüründe genelde üçüncü dünya halklarına, özelde de Müslümanlara karşı ırkçılık ve küstahlık söz konusu. Bu kültür hâlâ Müslümanlara karşı intikam duyguları taşıyan ve düşmanlık besleyen Haçlı savaşları havasının etkisinde.

Bu durum bizleri, 11 Eylül’ün Batılılarda Müslümanlara karşı intikam duygularını aslında ‘uyandırmadığını’, varolan duyguları ortaya çıkardığını söylemeye sevk ediyor.

11 Eylül öncesi çekilen Batı filmlerini ve medyada Müslümanların nasıl gösterildiğini inceleyenler bu gerçeği iyi kavrar. Özeleştiri kuşkusuz yararlı ama kompleksi bırakıp Batılıların çoğunluğunun ırkçılığını ve küstahlığını eleştirmek için de aynı cesareti sergilemeyiz
aktifhaber

İsviçre Sokaklara Döküldü
02 Aralık 2009
İsviçre'de pazar günü yapılan halk oylamasıyla minarelerin yasaklanması üzerine, halk "hepimiz müslümanız" pankartlarıyla sokaklara döküldü.

Yasağı protesto eden toplam 10 bin kişi, dört şehirde yasaklamayı protesto ederken, Lozan'da ise 5 bin kişi Lozan'daki Merkez kilisenin önünde toplanıp sloganlar atarak camiye kadar yürüdüler. Protestocular ellerinde bulunan pankartlarda, 'Yasaklamaya karşıyız', 'Dayanışan bir İsviçre İstiyoruz', 'Hepimiz Müslümanız' yazıları dikkat çekti. 'Irkçılığa karşı olan sol partilerle birlikteyiz' diye slogan atan toplulukta sendikalarla birlikte dernekler de yer aldı.

Cenevre'de ise 2 bin 500 kişi St.Pierre Kilisesi'nin önünde toplanarak tahtadan ve kağıttan yapılmış minarelerle birlikte Cenevre'deki Petit - Saconnex'de bulunan camiye kadar yürüyüş yaptı. Grup yasağa karşı çeşitli protesto sloganları attı. Bu arada gurubun içinde bulunan ve kiliseden camiye kadar protestocularla birlikte yürüyen Cenevre Kanton Hükümeti Başkanı D.Hiler ve Cenevre Belediye Başkanı R.Pagani, caminin önünde cezaya karşı topluluğu 1 dakika saygı duruşuna davet etti. Topluluk, daha sonra sessizce dağıldı.

İsviçre Güzeli: Ülkemden Tiksindim

Eski İsviçre Güzeli Toyloy, referandumda halkın çoğunun minarelerin yasaklanmasından yana oy kullanmasından "tiksinti" duyduğunu söyledi.

Eski İsviçre Güzeli Whitney Toyloy (19), ülkesinde düzenlenen referandumda halkın çoğunun minarelerin yasaklanmasından yana oy kullanmasından "tiksinti" duyduğunu söyledi.

İsviçre'de yayımlanan Blick gazetesinin internet sayfasında yer alan habere göre, 2008 yılı İsviçre Güzeli olan Toyloy, referandum sonucunun kendisini büyük hayal kırıklığına uğrattığını belirterek, "Ülkemizdeki hoşgörüsüzlükten tiksindim" dedi.

Toyloy'un, referandumun yapılmasını talep eden İsviçre Halk Partisi'ni (SVP) de "aptallar birliği" olarak nitelendirdiği ve bunu söylemekten de korkmadığını ifade ettiği bildirildi.
aktifhaber

02 Aralık 2009
İsviçre'ye Ayasofya Misillemesi
Diyanet Evkaf Sendikası İsviçre'deki minare referandumununa misilleme yapalım açıklamasında bulundu.

Özerk Diyanet Evkaf Sendikası Genel Sekreteri Abdurrahim Çelik İsviçre'nin minarelerle ilgili yaptığı referandum ve çıkan sonucu değerlendirirken ilginç bir öneride bulundu.

Çelik, “Hoşgörü’den anlamayan İsviçre’ye verilecek en güzel cevap misilleme olmalıdır. Biz de Ayasofya anketi yapalım” dedi.

Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, İsviçre'de cami minaresi yapımına yasak getiren anlayışın ‘ırkçılık’ ile adlandırılabileceğini söyledi. Çelik, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Bu yasak Avrupa’nın siciline kara bir leke olarak geçmiştir. İsviçre, temel insan hakları ve din özgürlüğü dersinden sınıfta kalmıştır. Bu oylama ile de ne kadar çağdışı kaldığını gözler önüne sermiştir.

Ön yargılı, cahil ve bilinçsiz ‘İsviçre’ önce İslam tarihini anlamalıdır. İslam zorlamadan uzak hoşgörü dinidir. Kuran’da bildirilen ahlak; sevgi, şefkat, merhamet, tevazu, fedakârlık, hoşgörü ve barış kavramlarına dayanmaktadır. İslam ahlakını bilmemekten kaynaklanan yanlış düşünceler nedeniyle bu gerçek göz ardı edilmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. ‘Barış ve güvenliğin kaynağı olan İslam’a karşı başlatılan ırkçı saldırıları şiddetle kınıyorum.

Hoşgörü’den anlamayan İsviçre’ye verilecek en güzel cevap misilleme olmalıdır. O misillemenin adı da; ‘Üç Devirde Bir Mabed olan Ayasofya’nın ibadete açılması için anket düzenlenmesidir. İstanbul'un fethiyle birlikte camiye çevrilen ve ‘fethi mübin’in sembolü olan Ayasofya, bilindiği üzere 1934 yılında ‘müze’ye çevrilmiştir. Şimdi düzenlenecek olan anket ile gereken yapılmalıdır.”
aktifhaber[/img]