EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

'Adamın biri doktora gitmiş, gidiş o gidiş!'

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Ksm 22, 2009 11:59 pm    Mesaj konusu: 'Adamın biri doktora gitmiş, gidiş o gidiş!' Alıntıyla Cevap Gönder

22 Kasım 2009
'Adamın biri doktora gitmiş, gidiş o gidiş!'


Birçok hastalığın ilaç satılmak üzere icat edildiğini de belirten Küçükusta'dan mizahî bir dille modern tıbba müdahale...

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, mizahî bir dille modern tıbba müdahalede bulunuyor. Promosyonlardan ilaç sektörünün haddi aşan uygulamalarına kadar birçok konuyu masaya yatıran Küçükusta, "Ben de yıllarca promosyon aldım.

Yaşasalardı Hipokrat da, İbni Sina da bu promosyonlardan kendilerini koruyamazlardı." diyor.

Doktorların ilaç endüstrisi konusundaki zafiyeti bilinmesine rağmen bir şey yapılmıyor mu?

Şu anda yapılanlar yeterli değil, ama tepkiler artıyor. Dünyanın birçok ülkesinde 'ilaç firmalarının hediyelerine hayır' diyen doktorlar örgütleniyorlar. İspanya'da promosyonlara 'No gracias' rozeti takarak, Amerika'da 'No free lunch' (bedava öğle yemeğine hayır) diyerek karşı çıkan doktorlar var ama bunlar henüz çok yetersiz.

Mesela siz bugüne değin hiç ilaç firmalarından bir doktor olarak promosyon kabul ettiniz mi?

Hem de yıllarca. Görmediğim memleket, içmediğim bâde, yemediğim 'nane' ve evde promosyon koyacak yer kalmadığı için de artık bunlara 'hayır' demeye başladım. Görüyorsunuz masam da ilaç firmalarının kalemi, bloknotu, zımbası, lambası, kupası ile dolu. Bunlar belki mâsum hediyeler ama her şey 'bir tükenmez kalem' ile ya da 'bir fincan kahve' ile başlıyor. Hayatında hiçbir hediye almamış bir doktor olabileceğini düşünemiyorum. Günümüzde yaşamış olsaydı Hipokrat da, İbni Sina da, Galen de kendilerini koruyamazlardı. Rüyalarımda Pastör'ü ilaç firmalarının standında çantasına avuç avuç kalem doldururken, Fleming'i kokteyl prolonjede eşi, kaynanası ve baldızı ile sarhoş olmuş, Robert Koch'u ilaç firmalarının ileri gelenleri ile konferansına karşılık alacağı para için pazarlık yaparken görüyorum, ter içinde uyanıyorum.

Peki buna karşı bir reçete yazmak gerekirse... Söyleyin doktor, hasta tıbbımız yaşayacak mı?

Elbette yaşayacak,ama modern tıbbın silkinip kendine dönmesi, günahlarından arınması gerekiyor. Doktorların saygınlığının azalmasından kim sorumlu peki? Bu saygınlık nasıl kazanılır? Başkalarının da pek çok suçu, günahı var ama öncelikle biz yani doktorlar sorumluyuz bu durumdan. Saygınlığımızı yeniden kazanmak için de başka yerde suçlu aramadan işe kendimizden başlamalıyız.

İlaç kullanırken cidden hapı yutuyor muyuz?

Tabii ki sürekli aldatılmıyoruz. Bugün milyonlarca insan yuttukları ilaçlar sayesinde sağlıklı ve mutlu yaşıyorlar, birçok bulaşıcı hastalık aşılar sayesinde tarihten silindi ama hiç gerekli olmayan bir ilaç yüzünden sakat kalan veya ölen insanlar da var. İlaç, üreticilerinin gözünde 'nasıl ederiz de daha çok satarız' diye kafa patlattıkları sıradan bir tüketim ürünü belki ama benim için çok mukaddes bir madde.

Birçok hastalığın ilaç satılmak üzere icat edildiğini söylüyorsunuz. Domuz gribi de bunlardan birisi mi?

Artık tıp sadece tıp değil. Dünya her yeni ilaç, aşı, tedavi yöntemi için 'ABu gerçekten işe yarıyor mu yoksa ticari bir oyunla mı karşı karşıyayız?' diye düşünüyor. Bu durum domuz gribi aşısı için de geçerli. Bedava sunulan aşıya karşı büyük bir güvensizlik var. Buna Başbakan'ımız da dâhil, sanırım fazla söze gerek yok.

Siz bir yandan modern tıbbı eleştirirken haydaaa bir de bitkisel ilaçlara sallıyorsunuz. Onların nesi var?

Elbette modern tıp taraftarıyım, ama bu hatalarından, eksikliklerinden, günahlarından arınmış modern tıbbın. Aslında bu tür otçuların türemesinin sebebi de bizatihi 'tabiatın şifalı elini görmezden gelen' modern tıbbın kendisi. Modern tıp, alternatif tıbbı yok sayarak bindiği dalı kesiyor, dal henüz kırılmadı. Nasıl bir hata yaptığını yere düştüğünde anlayacak.

Bir doktor bile şikâyet ediyorsa halk ne yapsın?

Halk da zaten bu yüzden ilaca, doktora, aşıya güvenmiyor. Cincilere, üfürükçülere, muskacılara, otçulara, çöpçülere, kırıkçılara, çıkıkçılara rağbet neden bu kadar artıyor sanıyorsunuz?

Meslektaşlarınız nasıl bakıyor yazıp ettiklerinize?

İçlerinde 'Böyle gelmiş böyle gider' ve 'Alan memnun satan memnun, sana ne oluyor?' diye düşünenler de var. 'Hocam ekmeğimizle oynama n'olur' diyenler de oluyor. 'Havai'de havyar yerken iyiydi şimdi ne oldu sana?' tarzında sorular da geliyor tabii ki. Ama durumu en iyi 'Hocam, yeni kitabınız çıkmış. Acaba hangi firma dağıtıyor?' diye soran bir elektronik posta anlatıyor.

Vitaminler kanser de yapabilir, öldürebilir de Modern tıpta hasta yoktur, hastalık vardır... Bir memleket düşünün ki, doktorları ilaç firmalarının kucağına oturan finolardan farksız olsun. İlacın sadece zorunlu tıbbi harcamalardan dolayı değil, sponsorluklar, promosyonlar, reklamlar ve hatta rüşvetler yüzünden pahalı olması insanın canını sıkıyor. Toplumda artık doktor denince bıçak parası alan, hastanede yüzüne bakmadığı hastalara muayenehanede candan ilgi gösteren, ilaç firmalarının bir dediğini iki etmeyen kimseler akla geliyor.

Hekimin bilgi, tecrübe ve kabiliyetinin yerini elektronik aletler almıştır.

Mehmet Öz, 'üç beyazdan uzak durun' dedi. Bizim millet unu, tuzu, şekeri kesti. Hızını alamadı Zekeriya Beyaz'ı bile silip attı. 'Lifli gıda tüketin' dedi, ota çöpe dadandırdı bizi. Sucuğu, pastırmayı, mangalı unuttuk, ağzımızda tat bırakmadı.

Benim için yeni ilaç tehlikeli ilaçtır.

Biri bize kolesterol düşürücü ilaçları dayatıyor. Astım ilaçlarında ölüm riski var.

Vitamin delisi olmayın, vitaminler kanser riskini artırıyor. E vitamini öldürücü olabilir.

Bitkisel ürünler de, vitaminler de eczanede satılmalı.

Yakında hepimiz hapı yutacağız. Hasta aradığı doktoru, doktor aradığı hastayı bulabilecek mi sizce?

H. SALİH ZENGİN
22 Kasım 2009, Pazar

Zaman

Dr. Murat Kınıkoğlu
muratkinikoglu@yahoo.com
Grip ilaçlarının yan tesirlerine dikkat!...

Ben domuz gribi hakkında yazmaktan, siz de okumaktan bıktınız ama etrafımda olup biteni görünce yazmadan duramıyorum. Geçen hafta bir hastam aradı, çocuğunun ateşi çıkmış, doktoru hemen Tamiflu başlamış, yetmezmiş gibi evdeki herkesin on gün süreyle Tamiflu almasını önermiş. Oldukça ciddi yan yan tesirleri olan bir ilacın “her gün bir elma yiyin” der gibi tavsiye edilmesi üstelik sağlıklı kişilere de verilmesi çok yanlış. Domuz gribi salgını ve sonrasında yaşadıklarımız satış/pazarlama eğitimi veren fakültelerin öğrencilerine anlatması için iyi bir örnek oldu. Ders adı olarak iki önerim var:
- Etkisi tartışmalı bir ürün ihtiyacı olmayan insanlara nasıl satılır?
- Sağlık sektöründe korkut/sat metodunun (Fear Based Marketing) Türkiye başarısı.
Şu anda İstanbul’da tüm grip olanlar, ateşi çıkanlar, çocuğunun burnu akanlar “domuz gribi” korkusuyla eczaneye koşup grip ilacı alıyorlar. Reçeteyle satılması, ancak bir doktorun önerisi ile kullanılması gereken ilaçlar, vitamin gibi eş dost önerisi ile kullanılır oldu. Yalnız onlar mı, bağışıklığı artırdığı iddia edilen-aslında hiçbir işe yaramayan- ottan püften ilaçlar da yok satar oldu. Kimsenin bu ilaçların yan tesiri var mı yok mu, etkili mi değil mi, karaciğerime böbreğime dokunur mu, içince kafayı üşütür müyüm diye düşündüğü yok. Bir Allah’ın yetkilisi çıkıp her burnu akanın bu ilaçları almasına gerek yok demiyor. Aslına bakarsanız eczane eczane dolaşıp grip ilacı arayanların hiçbir suçu yok. İnsanları aylar önceden domuz gribi salgını geliyor, binlerce kişi ölecek diye korkutur sonra da bir gün pat diye; şu anda grip olanların % 99’u domuz gribi derseniz olacağı budur.

Grip ilaçlarının yan tesirleri
Ülkemizde Tamiflu (oseltamivir) ve Relenza (zanamivir) isminde iki grip ilacı var. Her iki ilaç da önemli yan tesirleri olan, ancak bir doktor önerisi ile kullanılması gereken ilaçlardır. Yan tesirleri hakkında devam eden tartışmalar Japonya başta olmak üzere tüm dünyada devam etmektedir. FDA, 2006 Kasım’ında yaptığı uyarıda bu ilaçların delirium, anormal hayaller görme ve bazı davranış bozuklukları yapabileceğini belirtmiştir. Yokohama Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada Tamiflu’nun güvenli olduğu açıklanmış, daha sonra ilaç firmasının araştırmayı yapan bölüme 10 milyon yen bağış yaptığı tespit edilince sonuçlar şüpheyle karşılanmıştır.

Tamiflu ilacı özellikle çocuklarda önemli yan tesirlere neden olabiliyor
Japon Sağlık Bakanlığı’nın 10 bin çocuğu kapsayan ve 2009 yılı Nisan ayında açıklanan çalışmasına göre Tamiflu alan çocuklarda anormal davranış görülme sıklığı almayanlara göre % 54 daha fazladır. İngiltere’de, ilaç alan çocukların yarısından fazlasında bulantı, uykusuzluk ve kâbus görme gibi şikâyetler görülmüş, bazılarında mide ağrısı, kusma ve ishal ortaya çıkmıştır. Euorosurveillance dergisinde yayınlanan bir başka çalışmada 248 çocuğun % 51’i çeşitli yan etkilerden şikâyetçi olmuştur. Hayaller görme, kendine zarar verme gibi nöropsikiatrik etkiler ön plandadır. Japonya’da 2004-2007 yılları arasında 15 hasta kendine zarar verme eğilimi içinde hayatını kaybetmiş bunlardan biri kendini kamyonun önüne atmıştır. Japon Sağlık Bakanlığı, 2007 yılında yaptığı açıklamada ilacın 10-19 yaşları arasında dikkatli kullanılmasını tavsiye etmiştir.


Her grip olanın veya her domuz gribi olanın mutlaka grip ilacı kullanması gerekmez
Anne babalar paniklememeli, grip olan çocukları için kendi başlarına veya eş dost tavsiyesiyle ilaç kullanmamalıdır. Domuz gribinde ölüm vakaları olduğunu biliyoruz, aynı daha önceki griplerde ölümler olduğunu bildiğimiz gibi... Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı istatistiklerde çocukların diğer yaş gruplarına göre daha riskli olmadığı görülmüştür. Grip bulgularını görür görmez ilaca başladığınız takdirde büyük ihtimalle kendiliğinden geçecek bir rahatsızlık için çocuğunuza toksik bir madde yutturmuş olursunuz. Onun yerine ilk üç günü sıvı alımını artırarak ve istrihatle geçirmeniz daha doğru olur. Dördüncü günden sonra kuru bir öksürüğün veya burun akıntısının devam etmesi normaldir. Aşırı halsizlik veya nefes darlığı olması önemlidir, üç gün geçmesine rağmen ateşinin düşmemesi halinde mutlaka doktora gidin ve antiviral ilaçları ancak doktorunuz önerdiği takdirde alın.
Grip ilaçları, ‘işlerim çok yoğun, hemen iyi olayım’ diyerek yutulacak basit ilaçlar değildir. Grip süresini sadece 1-1.5 gün kadar kısalttığını gösteren yayınlar olduğunu bilmenizde yarar var. On gün değil sekiz gün burnumu çekmek istiyorum diyorsanız o başka... Ülkemiz gereksiz antibiyotik kullanımı açısından Avrupa ülkeleri içinde açık ara birincidir. Antibiyotiklere dirençli bakteri suşları önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Hapsever ve pratik zekâlı halkımızın antiviral ilaçların hakkını vereceğini biliyorum(!). Yakında cebinde Tamiflu kutusu ile dolaşan, otobüste yanlarında biri hapşırdı mı hemen ilaç yutan insanlar göreceğiz. Her gün ekranlara çıkıp aman “grip aşısı olun” diyen “konunun uzmanlarının” aynı hassasiyeti grip ilaçlarının gereksiz yere kullanılmaması için de göstereceğinden eminim.

Oseltamivir/Zanamivir ilaçlarının yan tesirleri:

- Bulantı ve kusma
- Karın ağrıları
- İshal
- Baş ağrısı
- Çocuklarda hayal, kâbus görme ve kendine zarar verme gibi nöropsikiatrik etkiler
- Karaciğer enzimlerinde yükselme ve hepatit
- Anaflaksik şok
- Kalpte ritm
bozuklukları oluşturabiliyor
- Şeker hastalığında olumsuz etki
- Kanamalı
kalın bağırsak koliti

http://www.aksam.com.tr/2010/01/11/yazar/15265/dr__murat_kinikoglu/grip_ilaclarinin_yan_tesirlerine_dikkat____.html

77 yaşındaki Erol Günaydın, yanlış teşhis yüzünden yürüyemez hale geldi

24 Ocak 2010 55 yıllık tiyatrocu Erol Günaydın (77) şu günlerde biraz rahatsız. Sağlık durumu hakkında açıklama yapan Günaydın, yanlış teşhis kurbanı olduğunu söyledi. Posta gazetesinin haberine göre; tekerlekli sandalye ile dolaşabilen Erol Günaydın “Doktorlar, 3 yıl önce 'Kansersin' deyip beni kesip biçtiler. Onların yüzünden şimdi yürüyemez haldeyim” diye isyan etti. netgazete

Avrupa'da 10 tedaviden biri hatalı
10 Ocak 2011

Avrupa'da 10 tedaviden biri hatalı; 37 bin kişi hastane enfeksiyonlarından ölüyor.

Sosyal sistemi gibi, sağlık sistemi de dünyada parmakla gösterilen Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde durumun artık sanıldığı kadar parlak olmadığı, sağlıktaki kalitenin hızla düştüğü ortaya çıktı. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yapılan her 10 doktor tedavisinden birinin hatalı yapıldığı tespit edildi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun verdiği bilgilere göre; Avrupa'daki klinik ve hastanelerde yapılan her 10 tedaviden biri hastaya zarar verecek nitelikte hatalı yapılıyor. Verilen bilgilere göre ayrıca, sadece hastane enfeksiyonlarından yılda 37 bin kişi ölüyor.

AB Komisyonu, aralarında Almanya'nın da bulunduğu AB ülkelerinde, tedavi hizmetlerinde kalitenin düşmesini eleştirdi. AB Sağlık Komiseri John Dalli, Die Welt gazetesine yaptığı açıklamada "AB içinde, hastanelerdeki her 10 tıbbı tedaviden biri hastaya zarar verecek nitelikte gerçekleşiyor. Bu tıbbı tedavi yanlışlarının birçoğu engellenebilir şeyler." dedi. Çözüm konusunda tavsiyelerde de bulunan Dalli, hastanelerde daha iyi bir yönetim, daha iyi yönetim ve hastane personelinin daha iyi bir meslek içi eğitimi gerçekleşmesini talep etti. Almanya'ya da çağrıda bulunan Dalli, "Biz yetkililerden, tıbbi tedavi hatalarını kayıt altına almalarını ve bu konuda davacı olabilmenin, zarar görenlerin tazminat alabilmesinin kolaylaştırılmasını talep ediyoruz." diye konuştu.

Yetkililer Almanya'da, tıbbi tedavi hatası konusunda hak talep etmenin oldukça zor olduğuna vurgu yapıyor. Almanya'da, "Hastayı koruma yasası" türü bir yasa bulunmadığını hatırlatan yetkililerden CSU'lu Hastalar Sorumlusu Wolfgang Zöller kendisinin uzun süredir bunu talep ettiğini hatırlatarak, "Ben, hastanın sağlık sistemi için bir partnerden öte konuma geleceği bir hastalar yasası istiyorum" ifadelerini kullandı. Tıbbi tedavi hatalarının kayıt altına alınmasını da talep eden Zöller, "Bizim, tıp alanında yeni bir "Hata kültürü'ne ihtiyacımız var." şeklinde belirtti.

Hastanelerdeki hijyen durumunun da alarm verdiğini bildiren AB Sağlık Komiseri Dalli, "AB içinde yılda 37 in kişi, hastane enfeksiyonları yüzünden ölüyor. Yılda 4,1 milyon kişiye hastane mikropları bulaşıyor." bilgisini verdi. Sorunların temelinde, sağlık sektöründeki tasarruf tedbirlerinin yattığı ima eden Dalli, birçok hastane artan şekilde finansal baskı altında olsa bile bu alanda tasarruf edilemeyeceğinin altını çizdi.

Öte yandan Alman Hastaneler Hijyen Birliği sözcüsü Klaus-Dieter Zastrow ise, "Bir çok tıbbı tedavide, hijyen koşullarındaki düşük standardın önüne geçilemiyor, sonuçları engellenemiyor. Bu nedenle, ölmemesi gereken birçok insan ölüyor." dedi. Hastanelerin acil servislerinde, özellikle geceleri yeterli personel bulunmadığına dikkat çeken Zastrow, yeterli personelin bulunmamasından dolayı hastaların gerekli hijyenlerinin sağlanamadığını, hastalar için hijyenin garanti altına alınamadığını bildirdi. Almanya genelinde geçerli bir yönetmelik talep eden Klaus-Dieter Zastrow, "Bakteriler her yerde aynı. Bakteriler için eyaletler arasında bir fark yok ki." diye konuştu. Personel ve doktor eksikliğinden yakınan Zastrow, "Almanya'da hijyen için, 450'den fazla hasta yatağına bir uzman doktor düşüyor. Ayrıca hijyen konusunda bir yıl eğitim görmüş hemşirelerin istihdam edilmesi gerek." değerlendirmesinde bulundu.

Diğer yandan Almanya'daki hastanelerde hijyen konusunda kuşku uyandıran araştırma sonuçları söz konusu. Hastane hijyeni konusunda önemli bir belirleyici olan "yara mikrobu MRSA" (Wundkeim MRSA) ile ilgili yapılan bir araştırma, Almanya'daki hastanede bu tür mikroplara, Hollanda'daki hastanelere göre 20 kat daha fazla rastlandığını ortaya koydu.
habertaraf

Yanlış ameliyatlara 17.1 milyar dolar tazminat

09 Nisan 2011 Amerika'da yapılan yanlış ameliyatlar yüzünden mağdurlara 2008 yılında, 17.1 milyar dolar ödendiği açıklandı. Yapılan bir araştırmaya göre, hastanede tedavi gören her üç Amerikalı'dan biri, yapılan yanlışlıktan dolayı mağdur duruma düşürüldü. Hastane hatalarının tahmin edilenden 10 kat daha fazla olduğunu ortaya koyan araştırmaya göre, yapılan yanlışlıkların başında vücutta ameliyat aletini unutmak ve hastanede enfeksiyon kapmak geliyor. Health Affairs adlı derginin Genel Yayın Müdürü Susan Dentzer, "Sağlık alanında şüphesiz son 10 yılda büyük gelişmeler kaydedildi. Sigorta şirketlerinden elde edilen ancak resmi olmayan verilere göre, hastane hatalarından dolayı 2008 yılında 17.1 milyar dolarlık tazminat ödendi. Sağlık sisteminin çok kaliteli olabilmesi için daha yapılacak çok iş var" dedi. netgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> TIBBÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com