EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Domuz gribi

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum Nis 24, 2009 10:54 pm    Mesaj konusu: Domuz gribi Alıntıyla Cevap Gönder

Domuz gribi alarmı sona erdi
06 Şubat 2010
Tüm dünyayı salgın alarmına geçiren ve Türkiye'de de ekim ayından ocak başına kadar 600'den fazla kişinin ölümüne neden olan A gribi kış bitmeden sezonu kapattı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün son olarak A gribi salgınıyla ilgili "İlaç firmalarının başlattığı sahte salgındı" açıklaması yapmasının ardından Sağlık Bakanlığı, A gribi için bünyesinde oluşturduğu kriz merkezini kapattı. Bakanlık, A gribi kriz merk e z i için görevlendirdiği personeli yeniden eski görevlerine gönderdi. Salgın tehdidi ile birçok kişinin ölümüne yol açabileceği ihtimaliyle korunma önlemleri alan ve bu çerçevede hastalıktan korunmak için üretilen A gribi aşısı alan bir çok ülke, hastalığın artık tehdit oluşturmadığı düşüncesiyle aşıları iade etmek için girişimlerini sürdürüyor.

35 MİLYON AŞI

Hastalıktan korunmak için 43 milyon doz aşı sipariş eden ancak bu aşıların sadece 8.4 milyon dozunu teslim alan ve bunun da 4 milyonunu kullanan Türkiye'de bu yönde girişimlerini sürdürüyor. Türkiye henüz teslim almadığı 35 milyon doz aşıyı iade etmek için sipariş verdiği 3 aşı firmasıyla görüşüyor. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü'nden Prof. Dr. Levent Akın ise bir süre önce SABAH'a Sağlık Bakanlığı'nın ilaç firmalarıyla yaptığı sözleşmeye göre elde kalan aşılar için takas formülünü işletebileceğini açıklamıştı. Prof. Akın, "A Gribi aşısı 2 parçadan oluşuyor. Aktif madde ve sulandırılacak madde var. Sözleşmeye göre aktif madde, Türkiye'de en çok kullanılan aşıyla değiştirebilecek. Örneğin, grip aşısı, karma aşı gibi" demişti.

AŞI OLMUŞTU

Sağlık Bakanı Recep Akdağ güvenilirliği konusunda tartışmalar yaşanan A gribi aşısını kameraların önünde yaptırmıştı.

DÜNYADA 14 BİN 286 İNSANI ÖLDÜRDÜ

Avrupa Birliği Üyesi ülkeler .... 2290

Avrupa ülkeleri ve O. Asya . . . 457

Akdeniz ve Ortadoğu. . . . . . . 1450

Afrika . . . . . . .,,,,,,,,,,,,,, . . . . . 116

Kuzey Amerika. . . . . . . ,,,,,,. . 3642

Orta Amerika ve Karayipler. . . 237

Güney Amerika . . . . . . . . . 3190

Kuzey Doğu ve Güney Asya . 2294

Güney Doğu Asya . . . . . . . . . . 393

Avustralya ve Pasifikler . . . . . . 217

SABAH


04 Ocak 2010 12:48
Domuz Gribinin Sırrı Ortaya Çıktı: “Panik abartıldı. Hastalığın çok tehlikeli olmadığı açık”

ABD'de Nisan-Kasım 2009 arasında domuz gribi ölümlerini inceleyen Harvard Üniversitesi, 'virüs'le ilgili gerçeği ortaya çıkardı.

Bilim adamları, “Panik abartıldı. Hastalığın çok tehlikeli olmadığı açık” görüşünde.

Dünyada 2009 ilkbaharından itibaren büyük tartışmalara yol açan domuz gribi konusunda yapılan araştırmaların sonuncusu bilim dünyasındaki grip tartışmasını zirveye taşıdı. Dünyanın en prestijli eğitim kurumlarından Harvard Üniversitesi ve İngiliz Medical Research Council tarafından yapılan araştırma domuz gribinin her yıl milyonlarca insanın yakalandığı mevsimsel gripten çok önemli farkı olmadığı, hatta virüsün öldürücü etkisinin mevsimsel gripten daha düşük olduğu belirlendi. Bu yeni verileri gören bilim dünyası, “Bu sonuçları öngörebilmiş olsaydık dünya genelinde aşılama kampanyaları düzenlenmesi gibi önlemler alınması söz konusu olmayacaktı” yorumunu yaparken Amerikan ABC televizyonu da, “Domuz gribi abartıldı mı?” başlıklı haberiyle araştırmanın bilim adamları arasında yarattığı etkiyi inceledi.

“Elimizde veri yoktu”

ABD'de şu ana kadar 9 bin 820 can alan domuz gribi virüsünün ilk görülmeye başlandığı Nisan ayından Kasım'a kadar sürecini detaylı bir şekilde inceleyen Harvard Üniversitesi uzmanları domuz gribinin en fazla mevsimsel grip kadar tehlikeli bir hastalık olduğu kanaatine vardı. Harvard uzmanlarına göre domuz gribi hemen hemen normal grip kadar can aldı, en büyük farkı ise akciğerlere çok daha derinlemesine nüfuz etmesi oldu. Araştırmanın başındaki isim olan Harvard Profesörü Marc Lipsitch, “İlk başlarda virüsün etkisinin ne şekilde olacağını tahmin etmek zordu, ama şimdi elimizdeki verilere baktığımızda bunun normal grip virüsünden çok da farklı etkilere sahip olmadığını görüyoruz” ifadesini kullandı. Lipsitch buna rağmen domuz gribinin hala “ciddi bir hastalık olduğunu” ve aynı her yıl grip aşısı olmanın tavsiye edildiği gibi domuz gribi aşısı olmayı da tavsiye ettiklerininin altını çizdi.

Bu sonuçları ABC televizyonuna değerlendiren Hunter College Profesörü Philip Alcabes, “Grip ciddi bir hastalıktır. İnsanları öldürür. Ama dünyayı saracağını iddia ettiğiniz bir grip salgınına karşı küresel bir önlem faaliyetine girişiyorsanız elinizde felaketi ve krizi gösterecek somut verileriniz olması gerekir. Çok az veriyle çok aşırı önlemler alındı. Şimdi herkes bu hastalığın abartıldığının farkına vardı” dedi.

Alcabes, “Bu araştırmanın sonuçlarını Haziran ayında görmüş olsaydık her şey farklı olabilirdi. İnsanların domuz gribine aşırı tepki verdikleri ortada olan bir gerçekti. Ama bunu kanıtlamak için bilimsel verilere ihtiyacımız vardı. Şimdi bu veri elimizde var” yorumunu yaptı.

Buna da şükredelim

Yine ABC'ye araştırmayı yorumlayan İngiliz uzman Anne Presanis, “İlk başlarda bunun ne kadar ciddi bir tehdit olduğu konusunda çok bilgimiz yoktu ve elimizde ne veri varsa ona göre hareket ettik” dedi.

Vanderbildt Üniversitesi Önleyici Tıp Bölüm Başkanı Dr. William Schaffner ise “Abartıldığını düşünmüyorum. En kötüsüne insanları hazırlamak zorunda olduğumuzu ve tahmin ettiğimizden daha kötü olmadığı ortaya çıktığı için şükretmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.

Uzmanlar ne dedi?

‘Pardondan iyidir'

- Kanadalı mikrobiyoloji uzmanı Dr. Neil Rau: Bu yaşadığımız salgınların en hafifiydi ama en güçlüsüymüş imajı yaratıldı. Hâlâ salgının Dünya Sağlık Örgütü tarafından “orta derece” (moderate) olarak derecelendirilmesine anlam veremiyorum. Artık ortada çok hafif geçen bir salgın var.

- Güney Carolina Üniversitesi bilim adamı ve ABD'nin ünlü sağlık yazarlarından Dr. Russell Blaylock: Bilim dünyası bu sonuçları daha önceden öngörebilmiş olsaydı tüm dünya genelinde toplu aşılama faaliyetleri gibi önlemler alınması söz konusu olmayacaktı.

- Drexel Üniversitesi profesörü Robert Field: Kamu sağlığını ilgilendiren konularda tüm güvenlik önlemlerini almak sonradan “pardon” demekten iyidir. Eğer bu kadar çok önlem alınmamış olsaydı ve büyük bir salgın patlasaydı o zaman insanlar buna karşı hazırlıksız yakalandıkları için eleştiri oklarının hedefi olacaklardı.

- Sağlık kitaplarıyla bestseller olan Dr. Joseph Mercola: Bu salgının gerçekleşmeyeceği başından beri belliydi. 2009 yılı hükümetlerin ve ilaç endüstrisinin karıştığı en büyük sağlık skandallarından birinin yaşandığı yıl olarak hatırlanacak. Tüm dünyaya korku salıp domuz gribini çok tehlikeli bir hastalıkmış olarak gösterenler ceplerini doldurdu.

RAKAMLARLA YANIT

Harvard'ın araştırmasına göre;

- H1N1 belirtileri gösteren hastaların yüzde 1.44'ü hastanede tedavi edildi.

- Yüzde 0.239'u yoğun bakıma alındı.

- Yüzde 0.048'i yani yaklaşık 10 bin kişi hayatını kaybetti.

Buna göre domuz gribinin ölümcülüğü, her yıl düzenlenen grip aşısı kampanyalarına rağmen mevsimsel grip virüsüne 36 bin kurban veren Amerika için çok daha düşük kaldı.

Fransa aşılara müşteri arıyor

Fransa Sağlık Bakanlığı vatandaşların yüzde 76'sının domuz gribi aşısı olmayı düşünmediğinin belirlenmesinin ardından elinde kalan milyonlarca doz domuz gribi aşısını satma kararını aldı. 94 milyon doz aşı satın alarak 1.25 milyar dolar ödeme yaptıklarını belirten bakanlık, doz başına 6.25 ile 10 euro arasında fiyattan isteyen ülkelere bu aşıları satabileceklerini belirtti. Fransa'dan Katar 300 bin doz, Mısır ise 2 milyon doz aşı alacağını duyurdu. Sağlık Bakanlığı hastalığın ilk evresinde iki doz aşı yapılması gerektiğini düşündüklerini ancak daha sonra tek dozun yeterli olacağının anlaşılmasının ardından ellerinde fazla aşı kaldığını belirtti.
aktifhaber


Finlandiya Sağlık Bakanı Dr. Rauni Rilde: "Sakın aşı olmayın!"

04 Ocak 2010, 00:02 Anadolu Haber
Domuz gribi ve aşısı hakkında yapılmayan yorum, derlenmeyen haber kalmadı. Tüm dünyayı sarsacak açıklama Finlandiya Sağlık Bakanı Dr. Rauni Rilde'den geldi: "Sakın aşı olmayın!"

Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde domuz gribi ilgili öyle bir açıklama yaptı ki, hastalıkla ilgili bilinen ve kamuoyuna yansıyan tüm gerçekleri alt üst edecek türden. Domuz gribi aşısının bir aldatmaca olduğunu son derece iddialı sözlerle vurgulayan Dr. Kilde, “Bu aşı ile mümkün olduğunca dünya nüfusunun çoğu öldürülmek isteniyor” dedi.

Bu düşüncenin eski ABD Dış İşleri Bakanı Henry Kissinger’e ait olduğunu söyleyen Dr. Kilde, 14-15 Mayıs 2009 tarihinde yapılan Bilderberg Toplantısı'nda bu kararın alındığını belirtti.

Dr. Kilde, bir televizyona yaptığı açıklamasında, “ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’ne domuz gribinin ölümcül bir salgın olduğu yönünde beyanda bulunması için baskı yaptıklarını belirten Rauni Kilde, “Böylece aşıyı tercihli değil zorunlu yapmak istiyorlardı. Özellikle hamile kadınların ve çocukların ilk önce aşı ile zorunlu tutulması gelecek nesilleri hedeflediğini göstermektedir” açıklamasında bulundu.

Finlandiya hükümetinin sınıflandırmayı kabul etmediğini ve hastalığın derecesini normal hastalık olarak gösterdiğini ifade eden Kilde sözlerini şöyle sürdürdü; “Hiç kimse aşının bir yıl, beş yıl ya da 20 yıl sonra ne gibi etkilerinin olacağını bilmiyor: Mutlak kısırlık mı? Kanser mi? Ya da ölümcül herhangi bir hastalık mı?”

Dr. Rauni Kilde, “Amerikan yönetimi ileride bundan dolayı doğacak herhangi bir sıkıntıdan dolayı ilaç şirketlerine bir sorumluluk yüklenmemesi için şimdiden önlemini aldı ve onları tüm sorumluluklardan muaf tuttu. Bu bile işin ciddiyetini göstermeye yeter” dedi.
Kaynak: Ekotrent

DOMUZ GRİBİNDEN KORUYAN BESİNLER

28 Ekim 2009 08:11
Domuz gribine yakalanmaktan korkuyorsanız bu besinleri tüketmeye dikkat edin
Domuz gribi aşısını beklerken hastalığa yakalanmaktan korkuyorsanız, bilim adamları aşıdan önce dikkat edilmesi gereken noktanın bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğuna dikkat çekti. Bunun yanında hastalığa yakalandığınız zaman virüsü yenebilmek için de en önemli önkoşul bu. İşte bağışıklık sistemini domuz gribine karşı güçlü tutmak için tüketmeniz gereken gıdalar:

Kırmızı biber: Portakalda bulunan C vitamininin 2 katını içerir. C vitamini gribin etkisini yüzde 80 oranında azaltabilecek kadar güçlü bir silahtır.

Yoğurt: İçinde bağırsaklarda mikroplarla savaşan yararlı bakteriler olan probiyotik bulunur. Böylece grip virüsü vücutta barınamaz.

Yeşil çay: Bağışıklığı güçlendiren “epigallocatechin gallate” isimli kimyasalı içerir. Günde 3 fincan tavsiye ediliyor.

Ginseng: ABD’li bilim adamları günde 2 tane 200mg’lık ginseng kökü kapsülü alan insanların grip riskinin yüzde 31 azaldığı belirlendi. Bağışıklığı harekete geçirir.

Badem: Hastalıklarla savaşan antioksidan E vitamini bakımından zengindir. Gripten korunmak için her gün bir ara öğün olarak 24 tane badem yemeye çalışın.

Taze patates: İçindeki “beta carote ”, gribe karşı koruma özelliğini verir. Vücutta A vitaminine çevriliyor ve grip tedavisinde önemli rol bir oynuyor.

Tavuk suyuna çorba: Vücutta mukus üretimini artırarak gribin boğaz ağrısı ve öksürük gibi etkilerini yatıştırmaya yardımcı olur.

Sarımsak: Sülfür maddesi grip sezonunda bu hastalığa yakalanma riskini 2.5 kat azaltıyor ve virüsü öldürme özelliği de bulunuyor. Taze sarımsak daha etkili.

Zencefil: İçeriğinde doğal olarak bulunan “gingerol” maddesi, her türlü enfeksiyonu uzakta tutmaya yardımcı. Zencefil çayını tercih edebilirsiniz.

Ceviz: Antioksidan selenyum soğuk algınlığı, grip ve kansere karşı koruma sağlar. İçindeki selenyum oranı diğer tüm gıdalardan 10 kat oranında daha fazladır.

Turunçgiller: Önemli bir C vitamini kaynağıdır. Özellikle sigara kullanıyorsanız gribe yakalanma riski daha yüksek olduğu için bol bol C vitamini almanız gerekiyor.

Bal: Doğal olarak antibakteriyel özelliklere sahiptir. Çaya ya da yoğurda katarak tüketirseniz etkisi daha da güçlü olur.

Lahana: Ispanak ve lahana gibi koyu yeşil renkli yaprağa sahip sebzeler, bağışıklık sistemini gribe karşı güçlendiren D vitamini bakımından zengindir.

Mantar: Beta-glucan isimli gribe karşı koruyan bir madde içerir. Bağışıklığın grip virüsünü tanımasını ve onu yok etmek için harekete geçmesini sağlar.

Yulaf: Lif, E ve B vitamini ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren mineraller ve beta-glucan’lar bakımdan zengindir.

Elma: Bilim adamları, düzenli olarak elma yiyen insanların gribe yakalanma riskinin azaldığını ortaya koydu. Günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 25’ini karşılar.

Kırmızı et: Bağışıklık sistemini harekete geçirmek için kırmızı et tüketmek gerekiyor. Yetişkinlerin günde ortalama 40-60 gram et tüketmesi tavsiye ediliyor.

Balık: Omega 3 tüketimini artırarak grip ve benzeri enfeksiyonları uzakta tutabilirsiniz. Haftada 2 porsiyon balık tüketilmeli.

Soğan: Doğal antibiyotikler içerir. Bunun yanında gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendiren “quercetin” isimli bir madde de bulundurur.(Vatan)
haber10

30 Nisan 2009
Domuzun haram oluşu ve diğer gerçekler

Dünyayı saran virüsün kaynağı domuzlar pek çok dinde yasak olmasına rağmen neden hala tüketiliyor? İşte domuzun çeşitli dinlerde haram kabul ediliş nedenleri...
Müslümanların, Yahudilerin ve bir kısım Hıristiyanların domuz eti yemedikleri biliniyor. İncil'in (kral James Versiyonu)

Ve domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır (Levililer 11:7-8)

Kur'an-ı Kerimdeki bir ayetde bu konuda yüce Allah şöyle buyuruyor:

Allah size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanın etini kesinlikle haram kıldı. Fakat darda kalana, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bu etlerden yemek günah değildir. Hiç şüphesiz, Allah bağışlayıcı ve merhametlidir (Bakara 173)

Hz Muhammed sas'de bir hadisi şeriflerinde domuzun ticaretini yapmanın da haram olduğunu bildirmiştir.(Buhari 3)

Birçok değişik inanç mensupları sürekli ticaret ve tüketimine yönelik bu tür yasakların gerekçelerini araştırırlar. Birçok bölgede domuz kaynaklı ürünler özellikle lezzet verici öz olarak kullanılır. Bu tür bölgelerde insanlar domuzun neden yasak kapsamına alındığına bir anlam veremezler.

Bir çok Müslüman âlim de bu konuya önem verir ve cevap vermeye çalışır. Domuz etini pis olarak tanımlayan hristiyan kültürünün tersine İslam domuz etinin "rics" olarak tanımlar. Bu terim İslam anlayışına ve ünlü alim Muhammed Salih El Munacid'in tanımlamasına göre rics İslam'a ve özellikle de insan fıtratına çirkin görünen her şeyi kapsamaktadır.

Her ne kadar domuzlar birçok biyolojik hastalıkların sebebi olarak algılansa da (insana da bulaşan hayvan hastalığı) rics terimi islama göre manevi ve fiziksel anlamların tümünü kapsamaktadır. Bu sebeple âlimler domuzun haram kılınmasının temel ve tek nedeninin insanların sağlığına verdiği zarar olmadığını söylemektedirler. Bunun başka gerekçeleri de bulunmaktadır. Ancak bir mümin için Allahın kanunlarına itaat etmek esastır ve onun hükmü karşısında yorum yapılmaz.

Bununla birlikte bizler Kur'an da (Araf 7:157) Allah'ın kanunlarının tesaduf ve gereksiz olmadığını anlamaktayız.

Fakat insanların herhangi bir helalin ve haramın bilimsel olarak sebeplerini ve hikmetlerini öğrenmek istemeleri de oldukça doğal karşılanacak bir istektir. Bunu öğrenmek için uğraşmak insanların Allah'ın mükemmel yaratış gücünü ve Allahın yasalarının taşıdığı mükemmel hikmetleri öğrenmek açısından da önemlidir.

Domuz konusunda domuzun etinin yenilmemesi ve direk temastan kaçınılmasını gerektiren dini gerekçeler dışında birçok dünyevi ve bilimsel gerekçe vardır.

Domuzlar buldukları her şeyi yerler

Domuzlar buldukları her şeyi; bitki, yaprak, otlar, solucanlar, yılanlar, çürümüş leş, kurtçuklar, bozuk yumurtalar, her türlü dışkı, çöpler ve diğer hayvanlar gibi her şeyi yerler ve bunları sindirme noktasında da yüksek bir uyumluğa sahiptirler. (Dewey ve Hruby)

Domuzlar bir çok ülkenin atık temizleme sisteminde ciddi rol oynamıştır. Örneğin ABD'de domuzlar çöpleri ve zararlı hayvanları yemeleri ve temizlemeleri için caddelere salınmışlardır. 1900'lerde bir çok domuz çiftliği ülkenin çöp temizleme işlemini yürütmek için açılmıştır.

1960lı yılların sonlarına doğru domuzların her türlü çöple beslenmeleri ishal salgınlarına neden olan "trichinosis" salgınının baş göstermesine neden olmuştur.(Trichinosis, bir tür enfeksiyon. Hickman ve Elderedge: Milestones. Geçmişte şehir çöplerinin temizlenmesi yöntemi kitabı)

Domuz çiftliklerini yeni bir virüs tipi olan Exanthema tehdit edince ülkede domuzlara sadece pişirilmil atıkarın ve çöplerin verilmesine dair bir kanun çıkarıldı. ABD'de bir çok çiftlikte pişirilmiş çöp hala domuzların temel yiyeceğidir ve bu domuzlar daha sonra kesilerek pazarlsra sürülüyor ve temel et gıdası olarak tüketiliyor.

Modern domuz çiftlikleri şimdi -çöp ile besleme tesisler- olarak tanımlanıyor ve hükumet tarafından çeşitli kısıtlamalara tabii tutuluyor. Fakat bir çok çiftlik sahibi bu kısıtlamalara ve kanun düzenlemelerine uygulamıyor bu ahırlarda evlerden toplanan ger türlü çöp ve atık domuzlara yem olarak verilmektedir.(Hickman ve Eldredge, domuzların çöplerle beslenmesi:Mebus)

Her ne kadar birileri domuzların çöp ile beslenmesinin domuz besiciliği tarihinde sadece belli bir talihsiz dönem olduğunu söylese de bu uygulamaların hala değişik ülkelerde devam ettiği bir gerçektir.

Mesela Mısır'ın başkenti Kahire'de yaşayan Kıpti Hıristiyanların oluşturduğu bir organizasyonun şehirdeki çöplerin üçte birini topladığı ve bunun domuzlara yem olarak kulanıldığı bilinmektedir. Bu çöpler içerisindeki organik atıklar domuzlara ve köpeklere yem olarak verilmiş ve daha sonra bu domuzlar özellikle de Avrupa'da domuz ürünleri olarak piyasaya sürülmüştür. (Epstein: Domuzların her bulduklarını yedikleri doğru mu?)

Hastalık yayıyorlar

Bu hastalık en fazla Latin Amerika ve Afrika ve Asya'nın Müslüman olmayan bölgeleri ve özellikle de Hindistan'ı etkilemiştir.

Yukarda bahsedilen ve domuzların beslenmesiylşe alakalı yönteme benzer yöntemler dünyanın bir çok yerinde uygulanmaktadır. Hastalık Kontrol ve Engelleme Merkezi (CDC)'nin yayınladığı bir rapora göre şu an bütün dünyada paniğe neden olan virüs özellikle hijyene önem verilmeyen ve domuzların insan atıklarını yemelerine izin verildiği gelişmekte olan yada az gelişen ülkelerde yayılma gösteriyor.

CDC bildirisinde ayrıca domuz tenyası ve cysticercosis virüsünün domuzun haram kabul edildiği İslam ülkelerinde görülmediğini de vurgulanıyor.

Birleşmiş Milletler gıda ve ziraat organizasyonu (FAQ) yaptığı açıklamada Bolivya'da epilepsi ve neurocisticercosis tanısı konulan hastaların bir çoğunun aslında insan beynine sirayet eden domuz tenyasından kaynaklandığını açıkladı.

FAO'ya göre bazı bölgelerde domuzlarda yüzde 15 ile yüzde 60 arasında sıklıkta bulunan cysticercosis virüsünün genel olarak kırsal, fakir hijyene önem verilmeyen ve insanlarla hayvanların aynı mekanı kullandıkları bölgelerde yayıldığını açıkladı.

Hepatit E ise bu süreçte özellikle dikkatleri üzerine çeken bir diğer hastalık. Her ne kadar hepatit E virüsü düşük etkili bir virüs olsada bu hastalık genellikle hamile kadınları etkiliyor ve genellikle bu hasta kadınların yüzde 20'sinde hastalığın üçüncü evresinde ölümlere neden oluyor. Lowa Devlet Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada virüs "özellikle Meksika, Asya ve Afrika'daki gelişmekte olan ülkelerde kamu sağlığını tehdit eden bariz bir problem olarak tanımlandı. Çalışmada ayrıca Avrupa ülkelerinde de hastalığın yükselen bir risk haline geldiği belirtildi. (Hepatit E; Platt, Yoon ve Zimmerman).

Mısır Kahire Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Et Ürünleri bölümünde görev yapan bir profesör olan Dr. Anwar Darwish Hepatit E virüsünün zaten nüfusun yüzde yirmisinin Hepatit C virüsü taşıdığı Mısır için büyük bir tehlike olduğunu bildirdi. Derviş Timeturk.com'a yaptığı açıklamada eğer bu hastalar Hepatit E virüsüne de yakalanırsa bunun çok tehlikeli olabileceğini açıkladı.

Bu konuda daha birçok açıklama yapılmalıdır.

California Gıda ve Tarım dDepartmanı bu konuda şöyle bir açıklama yaptı: "Şuan bütün dünyada paniğe ve korkuya neden olan bu hastalık ve virüslerin bir çoğu domuz çiftliklerinde domuzlara insan atıkları ve organik çöplerin verilmesi ve daha sonra bu domuzların gıda piyasasına et ürünü olarak sunulmasından kaynaklanıyor.(Swine Garbage Feeding)

Domuzlarda rastlanan hastalıklar

Domuz kaynaklı ve insanlara geçme özelliği taşıyan virüslerin listesi

• Balantidiasis

• Brucella

• Campylobacteriosis

• Colibacillosis

• Cysticercosis

• Erizipeller

• Leptospirosis

• trişinoz

• Yersiniosis

Her ne kadar inek, koyun ve keçi gibi bir çok evcil hayvan insanlara bazı virüsler bulaştırma potansiyeli taşısa da doktor Derviş'e göre domuz bütün bu hayvanlardan çok daha riskli ve bir domuz insana bulaşabilecek hemen hemen her hastalığı üzerinde taşır. Domuzların sadece insana bir yada birkaç farklı hastalık bulaştırma riski taşıyan diğer hayvanlardan çok daha farklı olduğunu söyleyen Doktor Derviş'e göre domuz kaynaklı hastalıklar parazit, bakteri ve yayılmacı cinsten virüsler olabiliyor.

İneklerden bulaşan saginata tenyası çok kısa sürede ve kolayca vücuttan atılabilir, ilaç tedavisine cevap verir ve böylece boşaltım yoluyla vücuttan atılabilir. Domuzlardan bulaşan "solium" tenyası ise oldukça dirençlidir, ilaçlara cevap vermez ve boşaltım sistemi yoluyla da vücuttan atılamaz. Derviş açıklamasında şunları kaydetti:

"Saginata tipi tenyalar insan mukozasına çengelleriyle yapışır domuz tenyası solium ise hem

çengelleriyle hem de emerek yapışır ve kanserojen tehlikeye de sahiptir. Bu virüs omurilik kalp yada beyne ulaşırsa, çok tehlikeli olabilir"

Domuz kaynaklı bazı hastalıklar insanlar domuza dokunduklarında, etini tükettiklerinde yada domuz ürünlerini yeterince kaynatmadıklarında bulaşırken bazı domuz kaynaklı hastalıklar ise domuzlarla yakın etkileşimde, içine domuz irini bulaşmış suların kullanımı ve içilmesinde ve hatta domuzların temas ettiği toprak parçacıklarından bile bulaşabilir. Domuz dışkısı da adeta hastalık ve virüs deposudur. Bir domuzun hangi tür bakterileri üzerinde taşıdığını anlamak her zaman mümkün değildir buy nedenle bazı temel güvenlik tedbirleri almadan domuzlara dokunmak hiç de mantıklı bir yol değildir.(Zoonotic Hastalıkları Önleme)

En yüksek risk altında bulunanlar ise domuzlarla sürekli temas halinde olanlar, domuz çiftliklerinde çalışanlar, domuz kesim işlemi yapan kasaplar ve domuz hastalıklarıyla ilgilenen veterinerlerdir.

Domuz politikası

Domuz etinde henüz keşfedilmemiş bazı başka tür virüslerin bulunmadığını kim garanti edebilir?

Domuzda bulunan hastalıklara benzer hastalıkları taşıyan diğer hayvanlarla ilgilide İslam dininde bazı haramlar bulunması oldukça ilgi çekicidir. Mesela kedi, köpek, fare, ayı ve pek çok yırtıcı hayvan. Mesela ABD'de ayı eti trişinoz virüsünün en büyük nedenidir. (Trichinosis)

Her ne kadar bir çok Avrupa ülkesinde insanlar köpek, kedi, yada fare eti yemeyi hayal bile etmese ve bu dünyanın başka bölgelerinde bu hayvanların tüketildiğini duyduklarında rahatsız olsalar da mesele domuza gelince iş değişiyor. Bu çelişkili durum insanların domuzun bir çok hastalıklara neden olduğunu insanlar için bazen ölümcül olan virüsler taşıdığını bilmelerine ve ABD'de 20. Yüzyılın ilk yarısında ciddi trişinoz salgınları yaşandığını bilmelerine rağmen sürdürülüyor.

ABD'de domuz besiciliğinin ve domuz ürünlerinin ihracının milyar dolarlık bir endüstri olması ülkede domuzların neden olduğu sağlık risklerinin önemsenmemesinin en büyük nedenlerinden biridir. (US Breaks Pork Export Volume and Value Records).

Domuz besiciliği çok ciddi dikkat, titizlik ve ciddi sağlık ve hijyen önlemlerinin alınmasını gerektirmektedir. Bir çok ülkede domuz besiciliği ile alakalı ciddi ve geniş yasal düzenlemeler yapılmıştır fakat bu düzenlemeler bir çok yerde uygulanmamakta ve domuz kaynaklı salgın riski her zaman varlığını sürdürmektedir.

Her ne kadar yukarıda bahsedilen hastalık tipleri çok nadir olsa da diğer domuz kaynaklı hastalık türleri oldukça yaygındır bu hastalıklar domuzların yetiştirilme şekli, beslenmeleri, domuz bescilerinin kişisel hijyen anlayışları, ve diğer faktörlerden dolayı yayılmaktadır.

Mesela belli bir dönem kontrol altına alına bir domuz virüsü o ülkede hükumet değiştiğinde ve bazı yaptırımlar gevşediğinde tekrar ortaya çıkabilmektedir. Bazı savaş, ekonomik kriz, doğal felaketler, mülteci hareketleri, insanların bilinç seviyesi ve eğitim gibi nedenlerle domuz kaynaklı virüslerin etkisi de değişim gösterebilmektedir (Arnold)

Yıllar önce mısırlı yazar ve alim Şehid Seyyid Kutub domuz eti tüketimi ile alakalı tartışmalar üzerine şunları yazmıştı:

"Bazı insanlar, modern pişirme tesislerinde, yüksek sıcaklıklarda pişirilerek bu domuz virüslerinin önlenebileceğini iddia edebilir fakat bu kişiler domuz kaynaklı bir virüsü keşfetmenin bile yüz yıllar sürebileceğini unutuyorlar. Kim domuz etinde henüz keşfedilmeyen bazı başka virüslerin bulunmadığını iddia edebilir ki?

Bu konuda son dönemde yapılan yarım yamalak sözde bilimsel çalışmalara mı yoksa yüzyıllardır insanoğlunu bu konuda yönlendiren ve bilgilendiren kutsal öğretilere mi dayanmalıyız? Bizler her şeyi bilen, her şeyin yaratıcısı ve zarar ve yararlarını en iyi bilen Allah'ın emirlerine itaat etmeli değil miyiz? (Al Mecid)"

Birçok Müslüman için, Kutub ve diğer alimlerin fikirleri hem bilimsel ve entelektüel yaklaşım taşıyor hem de inançlara uygun. Bu alimlerin konu hakkındaki fikirleri öncelikle Alalh'ın emirlerine sonrada gıda konusunda yapılmış çalışmalara, araştırmalara ve istatistiklere dayanıyor.
ana haber

Serdar Akinan
Küçük kıyamet kapıda mı?

Pandemik... Eski Yunanca Pan (tüm) ve Demos (halk)'tan geliyor. Bir kıta hatta dünyaya saçılan salgın hastalıklara pandemik deniyor. Dünya tarihinde her 30 ila 50 yıl arasında pandemik bir salgın hastalık çıktığı biliniyor. İnsanlığın yazılı tarihinde bilinen en büyük salgınlar şunlar:
MÖ 430 Peleponnes savaşı sırasında Atina halkının dörtte biri öldü.
165-180 yılları arasında Antonine salgını; Doğu'dan gelen askerlerin getirdiği su çiçeği virüsü 5 milyon insanı öldürdü.
251-266 yılları arasında Roma'da günde 5.000 kişi salgından öldü.
541-750 Jüstinyen salgını olarak bilinen hıyarcıklı veba, Mısır'da ortaya çıktı. İstanbul'da baş gösterdi... Günde 10.000 kişi ölüyordu. Birkaç yıl içinde İstanbul'un yüzde 40 nüfusu hayatını kaybetti.
Bu salgın dünya nüfusunu yarıya indirdi.
1300 kara ölüm, hıyarcıklı veba geri döndü... Sadece Avrupa'da 30 milyon insan hayatını kaybetti...18. yüzyıla kadar dalga dalga sürdü...Yaklaşık 137 milyon insan vebadan hayatını kaybetti.
Kolera salgını da insanlık tarihinde kanlı bir kilometre taşı olmadı değil.
1816... Birinci kolera salgını, milyonlarca insan yaşamını yitirdi.
1829... İkinci kolera salgını... Dünyanın çeşitli bölgelerinde on binler öldü.
1852... Üçüncü kolera salgını... Rusya'yı vurdu... Bir milyondan fazla insan öldü.
1863... Dördüncü kolera salgını... Avrupa, Amerika ve Afrika'yı vurdu... Gene on binler öldü. Son olarak 1966 yılında Rusya'da görülene kadar yüz binler kolera salgınından öldü.
Ebola, AIDS gibi pandemik salgınlarda da insan türü büyük kayıplar verdi. Ancak tüm bunlar içinde en tehlikelisi tartışmasız griptir.
Şu anda kapımıza dayanan ve içeri girmesi kaçınılmaz olan H1N1 virüsü ise İspanyol nezlesi adıyla insanlık tarihinin en büyük pandemisine neden oldu. 1918'lerde ortaya çıktı ve 18 ayda 50 ila 100 milyon insanı öldürdü. H1N1 bu tarihten sonra da can almaya devam etti. En mühimi mutasyona uğradı...
1957 yılında Asya gribi ve 1968 Hong Kong gribi H1N1'den başkası değildi.
Bu salgının viral kodlarına yakından bakarsak nasıl karmaşık bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlarız. İnsan gribi virüsü, Kuzey Amerika'daki kuş gribi virüsü ve Avrupa'daki domuz gribi virüsünün karışımından ortaya çıkan bu katil virüsün hikayesi yaklaşık olarak şöyle:
Kuzey Amerika'da enfekte olan bir kuş taşıdığı virüsü Avrupa'daki domuzlara bulaştırıyor... Domuzlar bu virüse karşı direnç gösteriyor ancak bu sırada virüs değişime uğruyor. Değişime uğrayan (içinde kuş gribi ve domuz gribi barındıran) virüsü bu kez gene bir kuş alıyor ve Asya'daki domuzlara bulaştırıyor. Asya'da bu yeni virüse (gribe) yakalanan domuzlar bu virüsü bir kez daha mutasyona uğratıyorlar. Meksika'da bir domuz çiftliğinde (Asya'dan gelen bir domuzdan) insana bulaşıyor. Şimdi ise insandan insana...
Dünya Sağlık Örgütü 6 seviyeli alarm kategorisinde bu salgını kategori dörde çıkarttı. Yani virüsün insandan insana bulaştığını ve pandemik bir salgına dönüşebileceği riskini resmen açıkladı.
Bundan sonra iki seviye daha var.
Kategori 5: En az iki ülkede insandan insana bulaştığı ve virüsün pandemik olması için çok güçlü bir veri olduğu...
Kategori 6: Virüs bir bölgeden diğer ülkeye saçılmaktadır. Pandemiktir.
Dünya 1918 yılından altı kat daha fazla nüfusa sahip ve küreselleşti... Bu salgın modern yaşamı tam anlamıyla felç edecektir. Küresel finansal sistem 'Batı'nın üzerine çökerken böylesi bir pandemiyle dengeler değişecektir. Şu gerçek, pek dillendirilmese de, biliniyor... Amerikan ordusu laboratuvarlarında 'kontrollü' pandemik virüsler elde etti. Elbette, ABD'yi bu veri ışığında suçlayanlar komploculukla mahkum edilebilir... Ancak şu gerçeği gözardı edemeyiz.
H1N1'e karşı etkili olduğu savunulan mevcut iki ilaç (Tamiflu ve Relenza) dünyanın en büyük iki ilaç firmasına ait ve hangi ülkenin elinde ne kadar stok var bilinmiyor... İngiltere nüfusunun yarısına yetebilecek düzeyde ilaç stoku olduğunu açıkladı. Türkiye'de durum nedir? Bilmiyoruz...
Bildiğimiz bir şey var:
Bu virüs pandemik olursa... Dünya eski dünya olamaz.
Önlem alınmadı, alınamadı... Korkarım küçük kıyamet hakikaten kapıda...
Akşam

Serdar Akinan
Dünya düz... Ya insan?

Tayland körfezindeki Phangan Adası'na ilk olarak Müslüman deniz çingenelerinin yerleştiği sanılıyor.
Adanın, Tong Nai Pan Noi sahilindeki otelden çıkıp köy meydanına yürüyorum. Akşam Tongsala'da Tayland boksu karşılaşmaları var. Kaldığımız köyden Tongsala'ya tek bir taksi çalışıyor. Taksi şoförümüz; Bayan Handsome oldukça meşhur bir hamburgerci, aynı anda kuru temizleme hizmeti ve araç kiralama dahil her türlü ihtiyacı temin eden yaşlı bir Taylandlı...
Bizi karşılaşmaya götürecek pikabın arkası tamamen doluyor. Yolcu profili oldukça renkli, bize şoförlük yapan Bayan Handsome'ın torunları, balayına gelen iki çift, akşamki maçta hakemlik yapacak eski bir Tay boksörü...
Yol, zifiri karanlıkta, balta girmemiş tropik ormanın içinden kıvrılarak ilerliyor... Bu sırada çiftlerle tanışıyorum. Teksas'tan önceki gün gelen çiftin öyküsü hayli ilginç. Kız tam 4 yıldır Afganistan'da görevli bir Amerikan askeri... Eşi ise telekomünikasyon altyapısı pazarlayan bir şirkette yönetici...
Tanışıp el sıkışıyoruz.
Diğer çift Şili'den; Santiago'da geçen gün evlenmişler... Balayı için bu sahil kasabasındaki oteli seçmişler. Çocuk avukat, eşi ise öğretmen...
Tanışıp el sıkışıyoruz.
Muay Thai yani Tayland boksu karşılaşmalarının yapılacağı arena derme çatma bir yapının içinde... Floresan ışıklarının altında kurulu ringin her tarafı eprimiş; dökülüyor... Işığa doğru uçaşan yaratıkları önce yarasa zannediyorum meğerse böcekmiş... Vaziyet biraz İndiana Jones'vari... Biralar içiliyor... İnsanlar ringdeki boksörlere avaz avaz bağırıp iddiaya tutuşuyorlar.
Etrafta dünyanın hemen her köşesinden gelen yüzlerce insan var... Birçoğu yarın akşam cangılın içinde yapılacak geleneksel 'Half Moon Party'e gelmiş... Bu ada her dolunay zamanı binlerce genci ağırlıyor. 90'ların başında adı hatırlanmayan birinin doğum gününde insanlar o kadar eğlenmiş ki sonrasında her dolunay zamanı bu adada sabaha kadar süren partiler veriliyor.
Ringe boksörler çıkıyor ve kıyasıya mücadele ediyor. Toplam sekiz karşılaşma var ve ringe çıkanların yarısı Alman, Fransız ve Amerikalı gençler. Bu adaya sadece balayı, bedensel ve ruhsal arınma, sakin bir tatil için gelinmiyor... Tayland boksu öğrenmeye gelen eksantrik tipler de yok değil.
Kıyasıya geçen bir dövüşü kazanan Alman yanımızdan geçerken eliyle çak işareti yapıyor... Bizim gruptaki Şilili avukatla şakalaşıyorlar.
Eller birbirine değiyor.
Gece yarısı müsabakalar bitiyor ve arabaya atlayıp dönüyoruz. Yol boyu sağa sola dizili onlarca barda yüzlerce Tay kız gelen geçene el ediyor... Bu barlarda da genellikle orta yaş üzeri, aşırı kilolu, dumanlı bakışlı Batılı erkekler oturuyor. Bir elleri yerel Singha birasında diğeri küçük yaşta bir Tay kızın omzunda...
Otele dönüyorum... Buzdolabında Perrier, Voss, Evian, Heineken şişeleri dizili... Dünyanın dört bir yanında üretilen, şişelenen, ambalajlanan bu mamuller uzaydan baktığınızda bir kum tanesi kadar ışık saçan bu adaya kim bilir ne zaman, hangi ellere değerek ve nasıl geldi...
Sabah oluyor... İnterneti açıyorum... Dünya Sağlık Örgütü, tahmin ettiğim gibi, virüsün yayılmasıyla ilgili kategoriyi sondan bir önceye yükseltmiş... Oysa bir önceki seviyeye yükseltilmesinin üzerinden 48 saat bile geçmemişti...
Bir sonraki ve son aşama pandemik bir salgınla yüz yüze olduğumuzu resmen ilan ve kabul edilecek.
Yani henüz üzerinde etkili olacak anti-viral bir aşı geliştirilemeyen; insandan insana geçen ve tüm dünyada yayılma tehlikesi gösteren bir virüsle karşı karşıya kalacağız.
Ölümler bir yana küresel sistem muazzam bir şekilde yavaşlayacak.
Kısıtlar ve tedbirler devreye girecek.
Peki bu ölümcül virüs nasıl bulaşıyor?
Fiziksel bir temasla...
Son 24 saat içinde, Teksas'tan, Santiago'dan, Düsseldorf'tan, St. Etienne'den, Bangkok'tan ve Koh Panghan'dan bir grup insanla nasıl bir arada olduğumuzu paylaştım. 72 saat sonra İstanbul'da olacağım...
Santiago'dan balayı için gelen çift, belki Meksiko uçağından aktarma yaparak Bangkok'a geldi...
Yani virüsün 150'den fazla can alıp binlerce insana bulaştığı şehirden...
Thomas Friedman, 'Dünya Düzdür' adlı kitabında küreselleşmenin geldiği boyutu çok çarpıcı örneklerle anlatıyordu.
Dünyadaki mal ve hizmet döngüsü ve ulaşımın ucuzlaması modernitenin ve küreselleşmenin bir yüzü o kitaptaysa diğer yüzü de ortada... Bu tip bir salgına hızla yayılması için mükemmel bir ortam sunuyor.
Buna karşın, insanlık, tarihte ilk kez, bir pandeminin gelişimini eşzamanlı olarak izleyebiliyor. Yani hazırlığı var ve kendini koruyacak önlemler alabilir. Ancak bu süre en iyi ihtimalle dört-beş ay sürecek...
H1N1 virüsünün yayılma hızını, ülkelerin; hükümetlerin geleceği çok önceden belli bu salgının etkileri üzerine hazırlığının ne denli başarılı olduğunu hep birlikte göreceğiz.
Ancak görebildiğim Türkiye'de şu aşamada sadece havalimanlarında önlem alıyor ve stoklarda ne kadar anti-viral ilaç var bilinmiyor.
Dünya şu gerçeği artık kabul ediyor: Bu salgın pandemiye dönüşecek...
Soru insanların ölüp ölmeyeceği değil... Kaç bin, kaç on bin veya kaç yüz bin kişinin yaşamını yitireceği... Bu tablo karşısında hükümetlerin ne kadar hazırlıklı olduğu...
Akşam

22 Ocak 2010 15:31
O Bir Antibiyotik

Kış aylarında soğuk algınlığına yakalanmaktan o sizi korur.
Nar ekşisinin faydalarının saymakla bitmeyeceğini söyleyen Dr. Murat Buran, "Nar ekşisinin özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi gerekir. Adeta antibiyotik olan nar suyu, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu pek çok hastalıktan koruyor. İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar ekşisi, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor " diye konuştu
aktifhaber

13 Aralık 20095
Nar Her Derde Deva
Kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden nar, nelere iyi gelmiyor ki...

Özel Konya Farabi Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden olan narın, grip başta olmak üzere kolestrol, tansiyon, ishal gibi birçok hastalığa yakalanma riskini en aza indirdiğini bildirdi. Acar, yorgunluğu gideren narın kansere neden olan serbest radikallerle savaşan koruyucu bir etki gösterdiğini söyledi.

Narın eski dönemlerden beri pek çok hastalıkta bitkisel tedavi yöntemi olarak kullanıldığını belirten Farabi Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, "Nar, C, B1 ve B2 vitaminleri ve potasyum bakımından çok zengindir. Ayrıca bağışıklı sistemini kuvvetlendirecek antosiyanlar ve flavonoitler içerir. 100 gram narın içersinde, 259 miligram potasyum, 63 kalori, 8 miligram C, binde 3 de B2 vitamini bulunuyor. 1 su bardağı nar suyu günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 25'ini karşılar. Gün içinde tüketilen bu meyve, yorgunluğumuzun giderilmesinde de büyük rol oynar." ifadesini kullandı.

GRİBE BİRE BİR
"Gribal enfeksiyonlar virüslerin neden olduğu hastalıklardır" diyen Hilal Acar, "Nar, içerdiği antioksidanlar sayesinde gribe neden olan virüsleri zararsız hale getirmeye yardımcı olmaktadır. Bakteri kaynaklı enfeksiyonlara karşıda koruyucu etkisi kanıtlanmıştır. Antioksidan etkisi yeşil çay, portakal gibi besinlerden üç kat daha fazladır. Gripten korunmak için tablet şeklinde vitamin almak yerine nar yiyerek daha fazla antioksidan madde ve C vitamini sağlamış oluruz. Bu şekilde kansere neden serbest radikallere karşı bizi koruyacak bir silah görevini de üstlenmektedir." şeklinde konuştu.

ZAHMETİNİ DEĞİL SAĞLIĞINIZI DÜŞÜNÜN
Narı yemesinin zahmetli olduğunu, ancak sağlığa olan faydaları düşünülerek tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Farabi Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, "Narı meyve olarak tüketebileceğimiz gibi suyunu sıkıp içmekte sağlık açısından oldukça faydalıdır. Suyunu sıkarken zar kısmındaki faydalı bileşiklerin de suyuna geçerek antioksidan etkisini artırmış oluruz. Narın tanelerini tatlılarda, kompostolarda kullanarak yiyeceklerimize lezzet katmış olduğumuz gibi, nar ekşisi olarak sos şeklinde salatalarda kullanırsak bağışıklık sistemimizi daha fazla kuvvetlendirmiş oluruz." dedi.
aktifhaber

Domuz gribi vakası nedeniyle, Alman bakan Smith'in "F-1 yarışlarına gitmeyin" çağrısı, İspanyolları kızdırdı
30 Nisan 2009
Meksika'da başlayan ve Avrupa'ya da yayılan domuz gribi vakası Formula 1 yarışlarını da etkiledi.
Almanya Sağlık Bakanı Ulla Smith, vatandaşlarına Katalonya'da bulunan Montmelo pistinde 10 mayısta yapılacak Formula 1'in 5. yarışına, domuz gribi nedeniyle gitmemeleri tavsiyesinde bulundu.
Alman Bakanın, Katalonya'yı "Avrupa'da domuz gribi riskinin en çok olduğu yer" olarak göstermesi ve Formula-1 gibi çok kalabalık bir etkinlikte virüsün bulaşma riski olduğunu söylemesi, İspanyollar tarafından tepkiyle karşılandı.
Katalonya Montmelo pistinden bir yetkili, "Bir hiçten panik yaratıldı. Bakan gibi önemli bir kişinin bu şekilde halkı alarma geçirmemesi gerekirdi" dedi.
Katalonya'da 6 domuz gribi vakası kesinleşirken, çok sayıda da şüpheli vaka bulunuyor. netgazete

Domuz gribi salgını dünya borsalarını sarstı
Meksika'da 100'den fazla kişinin ölümüne yol açan domuz gribinin, küresel salgına dönüşmesinin yanı sıra ekonomileri etkilemesi endişeleri giderek artıyor. Uluslararası borsalar, yatırımcıların domuz gribinin küresel bir salgına dönüşebileceği ve küresel ekonomik düzelmeyi olumsuz etkileyeceği endişeleri yüzünden geriledi. Asya'da ise Hong Kong borsası yüzde 2,7 ve Şanghay'da yüzde 1,8 değer kaybetti. Domuz gribi yüzünden ilaç şirketlerinin hisseleri değer kazanırken, havayolu şirketleri ile turizm şirketlerinin hisseleri ise düştü. 27.04.2009 SİNGAPUR -

Atatürk Havalimanı'na termal kamera kuruldu
23:00 - Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'ne kurulan termal kamera bugün akşam saatlerinde hizmet vermeye başladı. Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin geliş katında pasaport kontrolünden önceki noktaya monte edilen kamera ile 38.5 derecenin üzerindeki ateşi olan yolcular tespit edilecek. Sistemin yaklaşık 20 bin avroya mal olduğu belirtildi. 28.04.2009 İSTANBUL netgazete

Termal kameralar domuz gribini tespit edemiyor
29 Nisan 2009
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), domuz gribini tespit etmek için sınırlardaki sağlık kontrollerinin yapılmasının, özellikle de havaalanlarına ısıya duyarlı kameraların yerleştirilmesinin işe yaramadığını açıkladı.
DSÖ sözcüsü Gregory Hartl, düzenlediği basın toplantı sında, "Bir kişi virüse maruz kalmışsa ya da virüsü kapmışsa havaalanında hastalığın belirtilerini göstermeyebilir" dedi.
Sınırlardaki kontrollerin işe yaramadığını vurgulayan sözcü, ısıya duyarlı kameraların hastalığın kuluçka döneminde olduğu kişileri tespit edemediğine dikkati çekti.
Hartl, 2003'te Çin'de patlak veren ve 8 bin kişinin etkilendiği ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu (SARS) salgını döneminden bu yana yapılan araştırmaların sınırlardaki kontrollerin virüsün yayılmasıyla mücadelede etkili olmadığını gösterdiğini belirtti.
SARS'ın birçok şey öğrettiğini söyleyen Hartl, işe yaramayan bir şeyi önermek istemediklerini ifade etti.
Bu arada Avusturya'da ilk kez şüpheli bir vakaya rastlandı.
ORF televizyonu, Meksika'dan gelen 28 yaşındaki kadının domuz gribi belirtileri gösterdiğini duyurdu.
Kadının Steyr kentindeki hastanede karantinaya alındığı belirtildi.
Tayland'da da bir kadın karantina altına alındı. Kısa zaman önce Meksika ve ABD'de bulunmuş ve hafif ateşi olan 42 yaşındaki kadının tahliller için başkent Bangkok'ta hastaneye kaldırıldığı belirtildi. netgazete

Dünya Sağlık Örgütü, "domuz gribi" teriminin kullanımını domuzları korumak için durduracak

30 Nisan 2009 Dünya Sağlık Örgütü (WHO) "domuz gribi" teriminin kullanımını domuzları korumak için durduracağını bildirdi.
WHO Sözcüsü Dick Thompson, isim değişikliği kararının, tarım söktörü ve BM gıda örgütünün "domuz gribi" teriminin tüketicileri yanıltacağı ve ülkelerin gereksiz yere domuzların itlaf edilmesi talimatı vereceği kaygısını açıklamasından sonra alındığını söyledi.
WHO'nun İsviçre'nin Cenevre kentindeki genel merkezinde gazetecilere açıklama yapan Thompson, bundan sonra domuz gribinin bilimsel teknik ismi olan "H1N1 grip A"yı kullanacaklarını kaydetti. netgazete

PROF. MÜFTÜOĞLU AŞI YAPTIRACAK MI?

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet’in Pazar ilavesindeki yazısında çok tartışılan domuz gribi aşısı konusunu ele aldı. Müftüoğlu’na göre aşıya sıcak bakmayan Prof Dr. Ahmet Rasim Küçükusta gibi bilim adamları olsa da, uzman kişilerin neredeyse tamamı “aşılanmanın daha doğru bir yaklaşım olduğu görüşündeler” dedi. Aşı Türkiye’ye geldiğinde kendisine de, torununa da yaptıracağını yazdı.

Müftüoğlu’nun hastalığa karşı alınacak önlemleri de hatırlattığı “Domuz gribi aşısını yaptıralım mı, yaptırmayalım mı?” başlıklı yazısı şöyleydi:


“Bu kış beklenen büyük salgını önlemek için geliştirilen domuz gribi aşılarının güvenilir olup olmadığı yönündeki tartışmalar bitmiyor.

Bu aşıya sıcak bakmayan güvendiğim bilim adamları olsa da (örneğin Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta) ben bu konularda mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıklarında uzmanlaşmış kişilerin dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu uzmanların da neredeyse tamamı “aşılanmanın daha doğru bir yaklaşım olduğu” görüşündeler. Aşı ülkemizde de uygulamaya geçtiğinde sevgili torunum Aleyna’ya gönül rahatlığı içinde uygulatacağım, ben de yaptıracağım. Çünkü mevcut araştırmalar ve bulgular domuz gribi sonucu ortaya çıkabilecek tatsızlıkların bir hayli ciddi olduğunu gösteriyor. Kısacası aşıya karşı olan, aşı konusunda tereddütleri olanlara saygım sonsuz. Onların da haklı gerekçeleri var ama ben bu alanda uzmanlaşmış kişilerin (mesela Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın, Prof. Dr. Serhat Ünal’ı n, Prof. Dr. Murat Akova’nı n) ne dediklerine bakmayı daha doğru buluyorum. Siz de öyle yapın!

En etkili önlem hangisi?

El temizliği! Bütün bulgular el temizliğinin en etkili önlem olduğunu gösteriyor. Bu nedenle özellikle öğrencilerin, öğretmenlerin, okul kreş çalışanlarının, hastane personelinin ve tabii ki en başta hemşirelerin, doktorların ama hepimizin el temizliğe son derece önem vermemiz gerek. Hasta çocukları okula göndermemek, özellikle grip belirtileri varsa evde istirahat ettirmek ve hastalığı başkasına bulaştırmalarını engellemek de çok önemli. Maske kullanımı herkes için her zaman şart değil. Gripli hastaya yakın tıbbi teması olan müdahalede bulunan sağlık çalışanlarının bu önlemi alması yetiyor. Seyahat süresince de bu maskelerden faydalanmak mümkün. Hapşırırken, öksürürken kâğıt mendil kullanarak ağzı burnu kapatmak, tek kullanımlık kâğıt mendillerden faydalanmak ve tabii ki kişisel bakıma, hijyene dikkat etmek de şart. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için özellikle önümüzdeki günlerde istirahatınızdan, uykunuzdan, beslenmenizden taviz vermeyin.

Grip belirtileri ortaya çıktığı zaman ne yapmalıyım?

Bu yıl her yıl yaptığınızdan daha farklı davranmalı ve grip belirtileri ortaya çıkar çıkmaz hemen bir doktora başvurmalısınız. Doktorunuz ek testlere ya da araştırmalara, tedavi amacıyla tamiflu gibi bir ilaca ihtiyacınızın olup olmadığına karar verecektir. Evde istirahat etmeli ve çevrenizdeki insanlara bulaştırmamak için azami dikkati göstermelisiniz. Gribal belirtiler yanında tekrarlayan ve uzun süren kusma, nefes darlığı, nefes alıp vermekte güçlük, bilinç bulanıklığı gibi şikâyetleriniz varsa doktora müracaat etmekte daha erken davranmalısınız.

El yıkamak için özel sıvılar gerekiyor mu?

Hayır, gerekmiyor. Yapacağınız şey ellerinizi bol su ve sabunla ama özenle 15-20 saniye süre ile iyice yıkamaktan ibaret. Eğer su ve sabun bulamazsanız alkol içeren el antiseptiklerinden de faydalanmanız mümkün.

Koruyucu amaçla alınan bağışıklık sistemini güçlendirecek destekler faydalı olabilir mi?

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sık kullanılan umklaoba, ekinezya, elderberi gibi bitkiler, çinko, selenyum, histidin, betaglukan, C vitamini gibi maddeleri içeren desteklerin domuz gribini önlemede herhangi bir faydasının olup olmadığı bilinmiyor. Bu konuda yapılmış bir bilimsel araştırma da mevcut değil. Bu nedenle daha çok doğru beslenerek, dinlenerek ve koruyucu önlemleri dikkatle uygulayarak önlem almak daha akıllıca.

Domuz gribinin belirtileri neler?

Domuz gribinin her yıl karşılaştığımız bildik gripten farklı çok tipik, çok özel bir belirtisi yok. Bu gripte de yüksek ateş, boğaz-burun akıntısı, öksürük, kırıklık, halsizlik, yorgunluk, kas eklem ağrıları, boğaz ve baş ağrısı, zaman zaman ortaya çıkan titremeler var. Ama bütün bunların şiddeti olağan gripten biraz daha fazla. Ayrıca kusma ve ishal gibi beklenmedik belirtiler de öncelikle domuz gribini düşündürmeli. Sorunun bronşlara, yani solunum sistemine inmesi ve ciddi bir nefes darlığı yapması halinde de akla öncelikle domuz gribi gelmeli. Özellikle ateş 2-3 gün müdahalelere rağmen düşürülemiyorsa, nefes darlığı gittikçe belirginleşiyorsa, hasta 2-3 günlük nezle durumunda bile son derece yorgun, halsiz ve bitkinse, ciddi bir iştah kaybı söz konusuysa domuz gribi olasılığını mutlaka ekarte etmek gerek. Kesin tanı için bazı özel tıbbi testler yapılması şart.

Aşı öncelikle kimlere yapılacak?

Sağlık personeli (doktorlar hemşireler acil servis çalışanları...), 6-36 aylık bebekler ve hamileler ilk önceliği olan gruplar. Şeker hastaları, ağır organ yetmezlikleri olanlar, özelikle kronik akciğer hastalıkları bulunanlar, herhangi bir nedenle bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar, 65 yaş üstü yaşlılar da önceliğe sahip grupta yer alıyorlar.

Aşı ile ilgili tereddütler nereden kaynaklanıyor?

Aşılardaki Adjuvant madde olarak kullanılan alüminyumun zararlı olabileceği yönünde tereddütler var. Ayrıca mikrop kapmasını engellemek için aşıya eklenmiş olan cıvanın da tekrarlanan, örneğin iki defa yapılan aşılamalarda sorun yaratabileceği düşünülüyor. Aşının yumurta bazlı olması nedeniyle yumurta alerjisi olanlarda alerjik reaksiyona yol açabileceği de biliniyor. Ama bu durum şu anda yaygın olan grip aşıları için de söz konusu. Özetle aşı masum değil ama etkinliği değerlendirildiğinde çözüm onu kullanmak gibi görünüyor.

Tedavisi var mı?

Domuz gribi tedavisinde kullanılan güvenilir ilaçlar var. Tamiflu ve relenza domuz gribi virüsüne karşı da etkili antiviral ilaçlar. Antibiyolotiklerin domuz gribi tedavisinde herhangi bir faydası yok. Akciğer komplikasyonlarının ortaya çıkması hallerinde kullanılıyor ama bu kararı da doktorlar veriyor. Bol su içmek, istirahat etmek, iyi beslenmek en az ilaçlar kadar etkili.

Seyahat ederken hangi önlemleri almamız gerekiyor?

Seyahate çıkmadan önce yanınızda alkol içeren bir el antiseptiği ve kâğıt mendil bulundurmanızda fayda var. Cerrahi bir maske temin edebilirseniz kullanabilirsiniz. Seyahat süresince ellerinizi su ve sabunla sık sık yıkamalısınız. Su ve sabun bulamazsanız ellerinizi antiseptikle de temizleyebilirsiniz. Elinizi yıkamadan ağzınıza, burnunuza, gözünüze değdirmemeye, özellikle hastalık belirtisi bulunan kişilerle öpüşmemeye, tokalaşmamaya dikkat edin. Eğer herhangi bir grip işaretiyle karşılaşırsanız cerrahi maske kullanın, öksürme ve hapşırma durumunda ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatın, kullandığınız mendilleri çöpe atmayı da unutmayın. Mümkünse seyahatinizi sonlandırarak istirahata çekilin, dinlenin, tıbbi bir yardım almayı ihmal etmeyin.”
Odatv.com

04.11.2009
Domuz gribine besinlerle savaş

H1N1 virüsüyle savaşta vücudun direncini artırmak ve virüse yenik düşmemek için hangi besinleri tüketmeli, ne yiyip, ne içmeli?

ntvmsnbc

Yeterli ve dengeli beslenmeyle bağışıklık sistemini desteklemeli, hastalığa besinlerle savaş açmalıyız.

Bunun için 4 temel gruptaki besinleri, günde en az 3 ana, 3 ara öğünde ve yeterli miktarda tüketmek şart.

Acıbadem Bakırköy Hastanesi'nden Diyetisyen Hülya Günsoy, gripten korunmada büyük etkisi olan beslenme kurallarını ntvmsnbc'ye anlattı.

"Bir hastalık sırasında vücudumuzun savunma sistemi kendini enfeksiyona karşı korumaya çalışır. Enfeksiyonla savaş halindeki vücudun bağışıklık sistemini güçlü tutmak mümkün. Bunu yeterli ve dengeli beslenerek yapabiliriz" diyen Günsoy, şöyle devam etti.

ÖĞÜN ATLAMAYIN

"Günlük enerjinin yüzde 50-60’ını karbonhidratlardan, yüzde 15-20’sini proteinlerden, yüzde 25-30’unu yağlardan karşılayıp, enfeksiyon durumlarında normalin biraz daha üstünde vitamin almak ve bol sıvı tüketmek gerekiyor. Öğün sayısı ve düzenine ise özellikle dikkat etmeliyiz."

Hülya Günsoy, dört temel besin grubunu ve bu gıdalardan ne kadar yenilmesi gerektiğini sıraladı.

SÜT, YOĞURT, KEFİR

"Yeterli ve dengeli beslenme, gün içinde her besin grubundan yeterli miktarda almakla sağlanır. Süt ve süt ürünleri, et, balık ve kümes hayvanları, sebze ve meyveler, ekmek ve hububat gibi tahıllar dört temel besin grubunu oluşturur. Bu gruptaki besinler, her gün mutlaka yeterli miktarda yenmeli.

SOĞAN, SARMISAK, ELMA, NAR

Bağışıklık sistemini güçlendiren yararlı mikroorganizmaları yani probiyotikleri içeren süt, yoğurt veya kefiri günde en az 2-3 porsiyon/bardak tüketmekte fayda var.

A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminleri içeren havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz, yeşil biber, taze patates, soğan ve sarmısak gibi sebzeleri bolca tüketin. Her gün mutlaka mevsimsel meyveleri özellikle C vitamininden zengin portakal, mandalina ve greyfurt gibi turunçgiller ile antioksidan etkisinden dolayı nar bolca tüketilmeli, günde bir elma yiyin.

BADEM, CEVİZ, FINDIK

Hem C vitamini ihtiyacının karşılanması hem de sıvı alımına katkı açısından taze sıkılmış meyve suları sıkça içilmeli. Vücut direnci üzerinde önemli etkiye sahip E vitaminini sağlamak için yeşil yapraklı sebzeler, günde en az beş adet fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar da ihmal edilmemeli.

BOL BOL BALIK

Kış mevsiminde güneşten aldığımız D vitamininden de yoksun kalıyoruz. Özellikle kemik ve diş gelişimi için önemli olan D vitaminin diğer bir kaynağı da balıktır. Artan D vitamini ihtiyacını karşılamak için kışın daha fazla balık tüketmeye dikkat etmeliyiz. Yağ tüketiminde de katı yağlar yerine sıvı yağları tercih etmeliyiz.

KIRMIZI ET VE MANTAR

Hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesi için fiziksel aktivite yapılmalı, kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünleri, kuru baklagiller tüketilmeli. Sütlü tatlılar ve meyve tatlıları tercih edilmeli, vücut ısısını dengede tutmak için günde en az 2-2,5 litre su içilmeli. Haftanın 2-3 günü kırmızı et, diğer günlerde de beyaz et ve mantar tercih edilmeli.

BESLENME HATALARI VÜCUT DİRENCİNİ DÜŞÜRÜR

Günsoy, vücut direncini kıran ve hastalıklara karşı kişiyi savunmasız bırakan beslenme hatalarına ve kaçınılması gereken davranışlara da değindi.

"Soğuk havayla birlikte vücut ısısını yükseltmek için enerji açığı ortaya çıkar, enerji açığını fastfood, kızartma, kavurma gibi yağlı yiyeceklerle, tatlı ihtiyacını ise aşırı şekerli tatlı

İlaç Mafyasının Doktorlarını Tanımadan Grip Olmayın
Açık İstihbarat
06.01.2010

Son günlerde gazetelerde Domuz Gribi korkusunun abartıldığı yönünde haberler okuyorsunuz. Avrupa'daki hükümetler , yaratılan histeri içinde nüfuslarının iki katı oranında alım yaptıkları aşılardan kurtulmanın yollarını arıyorlar.

Milletler, ülkelerinin stratejik köşelerine yerleştirilmiş küstah cahillerin dezenformasyonu sayesinde bir hastalık histerisine sürüklenirken; ülkemizde bu histeri şovundan bizzat Bakan ağzı ile yaratılan panik havası ile payını aldı. Aşının kim tarafından ithal edildiği, bu işten kimlerin ne kadar pay aldığı soruları havada kalırken; Tayyip Erdoğan'ın kendi bakanına karşı çıkışı bu rant paylaşımında sorunlar yaşandığının göstergesi olarak algılandı.

Bu konu ile ilgili haberlerimizi daha önce okudunuz.

Domuz gribi histerisinin arka planındaki küresel güçleri daha iyi deşifre etmek adına Küresel İlaç Mafyası'nın nasıl çalıştığını ayrıntılandırmak gerekiyor.

Domuz Gribi konusunda küresel ilaç mafyasının nasıl çalıştığı konusunu deştiğinizde karşınıza kilit bir kaç doktorun ismi çıkıyor.

Tanıştıralım...

En önemlilerinden biri, Profesör Albert Osterhaus

2009 yılının başlarında Hollanda Parlamentosu; Dünya Sağlık Örgütü'nün kilit danışmanlarından olmakla kalmayıp, aynı zamanda bu ilaç histerisi üzerinden kar eden büyük ilaç şirketlerinin de danışmanlığını yapan bu şaibeli doktor hakkında finansal yolsuzlukları ve çıkar çatışması nedeniyle soruşturma yaptı. Bu soruşturma konusunda uluslararası basında kayda değer hiç bir haber yapılmadı.

Osterhaus ilk olarak 2003 yılında Hong Kong'da başgösteren SARS salgını sırasında küresel pandemik furyasının merkezinde yeralmıştı. Bugün Dünya Sağlık Örgütü Başkanı olan ve kendisinin domuz gribi aşısı olmadığını geçenlerde itiraf eden Margaret Chan'da o sırada Hong Kong'da yerel bir sağlık görevlisiydi.

Osterhaus; 1997 yılında Hong Kong'da kuşlarla direk teması olan bir kızın ölmesi üzerine, H5N1 kuş virüsünün ölümcül bir versiyonunun sahneye çıktığı yolunda Avrupa'da lobi çalışmalarına başladı ve kuş virüsünün hayvandan insana bulaşabildiğini kanıtladığını iddia etti.

Osterhaus yaydığı bu korku senaryolarını bilimsel bir temele oturtmak için Rotterdam'daki Erasmus üniversitesinde laboratuvarında kuş dışkısı biriktirmeye ve üzerinde çalışmaya başladı. Senenin belli dönemlerinde Avrupa'daki kuşların %30'unun bu virüsün taşıyıcı olduğunu iddia ettiği ve Asya'dan Avrupa'ya göçen kuşların bu hastalığı taşıyabileceğini öne sürdü.

Bütün bu paranoyayı yayarken Osterhaus'un bir bilim adamı olarak unuttuğu temel bir gerçek vardı :

Kuşlar doğudan batıya değil, kuzeyden güneye göçer.

2003 yılında Hollanda'da bir veteriner virüsten hastalanıp ölünce Osterhaus istediği fırsatı yakaladı ve Hollanda hükümetini milyonlarca tavuğu telef etmeye ikna etti. Halbuki Hollanda'da bu veteriner dışında kimse hayatını kaybetmemişti ve Osterhaus bu temel gerçeği bile yürüttüğü propagandanın merkezine yerleştirdi : Ona göre başka kimsenin ölmemesinin sebebi önlem olarak o kadar tavuğun katledilmesiydi.

O dönemlerde bizde yaşanan sahneleri ve telef edilen onbinlerce kümes hayvanını hatırlayın.

Osterhaus 100.000 kuş boku örneği üzerinde yaptığı inceleme sonrasında , tek bir örnekte bile H5N1 virüsüne rastlanmadığı gerçeğini ise 2006 Mayıs ayında gerçekleştirilen Hayvan Sağlığı için Dünya Organizasyonu Kongresi'nde itiraf etmek zorunda kaldı.
(http://polskaweb.eu/vater-der-neuen-grippen-wahrscheinlich-wahnsinnig-673756422645.html)

Öngörüldüğü üzere kuş gribi ile alakalı dünyada hiç bir kitlesel ölüm vakası yaşanmamıştı fakat dünya hükümetlerinin aşı stoklamaları sonrasında milyarlarca doları cebe indiren Roche ve GlaxoSmithKline gibi firmalar ve danışmanları yeni ufuklara yelken açtılar.

Osterhaus ve mensubu olduğu ilaç mafyasının bir sonraki furya için imdadına Meksika'da küçük bir köy olan La Gloria yetişti. Bu küçük köy, ABD'li Smithfield Farms tarafından işletilen dünyanın en büyük domuz çiftliklerinden birine ev sahipliği yapıyordu ve buranın köylüleri bu işletmeyi yaşadıkları solunum yolları problemleri nedeni ile defalarca protesto etmişlerdi.

Nisan 2009'da, bu köyde bir küçük çocuğun domuz gribi olarak adlandırılan H1N1 virüsü ile hastalandığı haberi üzerine, Dünya Sağlık Örgütü bizim bakanları aratmayan bir açıklama yaparak,
uluslarası düzeyde kamusal sağlık acil durumundan sözetti.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Margaret Chan 11 Haziran 2009'da meşhur açıklamasını yaptı ve pandemik alarmı açısından en yüksek seviye sayılan 6. derecede alarm açıklaması yaptı. İlginç olan Chan'ın aynı açıklama bünyesinde, bu virüsü kapanların çoğunluğunun, bir ilaca ihtiyaç duymadan, az bir belirti göstererek hızla iyileştiklerini belirtmesi idi.

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı'nın 6. derecede alarm ilan etmesinden hemen önce, örgütünün 6. derece alarm verilmesi için gerekli olan şartlarda yumuşatmaya gittiğinin ortaya çıkması bu açıklama üzerindeki şaibeleri arttırdı. Dünya Sağlık Örgütü , yeni pandemik tanımını 2009 Nisan ayında açıkladı. Eski tanıma göre bir virüsün pandemik olarak tanımlanabilmesi için ; hızla yayılan, bağışıklık kazanılmamış ve yüksek hastalanma ve öldürme oranlarına sahip bir virüs olması gerekiyordu. Yapılan yeni tanımla birlikte, yüksek hastalanma ve öldürme oranları şartı kaldırıldı.

Chan; dünya kamuoyunda endişe yaratan bu açıklamayı, Dünya Sağlık Örgütü'ne danışmanlık yapan ve aralarında Osterhaus'un da bulunduğu Stratejik Danışmanlık Uzmanlar Grubu'nun tavsiyesi üzerine yapmıştı.

Osterhaus'un bir diğer önemli özelliği, amacını epidemik ve pandemik grip salgınlarının etkilerine karşı savaşmak olarak açıklayan Grip Üzerine Avrupa Bilimsel Çalışma Grubu'nun başkanlığını yapması (European Scientific Working Group on Influenza - ESWI)

Kendisine bağımsız bir grup havası vermeye çalışan ESWI'nın finansörleri arasında ise, grip aşılarının satışından milyar dolarlar kazanan Novartis, Roche, Baxter, MedImmune, GlaxoSmithKline ve Pasteur gibi firmalar bulunuyor.

JP Morgan'ın tahminlerine göre bu firmaların ESWI'nın finansörleri arasında yeralan bu ilaç firmalarının yaşatılan grip paranoyası sonucu kazançlarının 7.5-10 milyar dolar arası olması bekleniyor.

Osterhaus'un da üyesi olduğu , WHO'ya danışmanlık yapan Uzmanlar Grubu'nun başkanlığını ise İngiltere'li bilim adamı Prof. David Salisbury yapıyor. Bu bilim adamı İngiltere'daki sağlıkla ilgili sivil toplum örgütleri tarafından aşılar ile çocuk otizmi arasındaki bağlantıyı saklamakla suçlanmıştı.

Salisbury 28 Eylül 2009 yılında yaptığı açıklamada, aşılarda kullanılan Thiomersal maddesinin kullanılması ile ilgili bir risk bulunmadığı yolunda bilim camiasında net bir görüş olduğunu beyan etmişti. İngiltere'de kullanılan H1N1 aşısı GlaxoSmithKline tarafından üretiliyor ve cıva tabanlı Thiomersal'ı içeriyor. Aşılardaki Thiomersal maddesinin çocuklarda otizm yarattığı yolunda artan deliller üzerine , 1999 yılında ABD Pediatrik Akademisi ve ABD Kamusal Sağlık Müdürlüğü bu maddenin aşılardan kaldırılması çağrısında bulunmuştu.
(Swine flu vaccine to contain axed additive, London Evening Standard, 28 Eylül 2009.)

WHO'ya danışmanlık yapan ve pandemik açıklamasının yapılmasını tavsiye eden Uzmanlar Grubu'nun bir diğer üyesi olan Dr. Arnold Monto ise aynı zamanda MedImmune, Glaxo ve ViroPharma şirketlerinin danışmanlığını yapıyor.

WHO'nun son on sene içinde özel şirketlerle girdiği özel sponsorluk anlaşmaları sonucunda; dünya milletleri için kamusal bir görev üstlenmesi gereken bu kurum bugün Birleşmiş Milletler'den sağlanan bütçesinin iki katını, yaptığı açıklamalardan kar eden ilaç şirketlerinden sağlıyor.

Grip üzerine çalışan bağımsız bilimadamlarından oluşan Cochrane İşbirliği grubu üyesi Dr. Tom Jefferson Der Spiegel dergisine verdiği demeçte bakın neler diyor :

"Dünya Sağlık Örgütü, virologlar ve büyük ilaç şirketleri...bunlar beklenen salgın üzerinden çalışan bir makina inşa ettiler. Çok para, güç, etki alanları ve koca kurumlar bu makinaya bağlı. Ve bu makinayı çalıştırmaya bu grip virüslerinden birinin bir mutasyonu yettti."

Dünya Sağlık Örgütü hakkındaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları ile, dünya milletleri üzerinden yaratılan salgın korkusunun merkezinde yeralıyor.

Bu örgütün ana finansörleri arasında yeralan ilaç mafyası üyelerinin Türkiye'deki etkisi de gözönüne alındığında domuz virüsünün, bazı domuzlardan insanlara yayılmaya çalışan bir korku virüsü olduğu netleşiyor.

Siz siz olun, bu doktorları ve patronlarını tanımadan grip virüsü kapmayın.

Açık İstihbarat


En son Ekim tarafından Sal May 21, 2013 10:08 pm tarihinde değiştirildi, toplam 33 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum May 01, 2009 10:24 pm    Mesaj konusu: DOMUZ GRiBi ABD DONANMASINI VURDU! Alıntıyla Cevap Gönder

04 Şubat 2010 10:30
DOMUZ GRİBİ İTİRAFI
Tüm dünyada büyük önce panik, sonra korku ve son olarak kuşkuyla karşılanan domuz gribi hastalığı giderek daha büyük bir skandala dönüşüyor.

Tüm dünyada büyük önce panik, sonra korku ve son olarak kuşkuyla karşılanan domuz gribi hastalığı giderek daha büyük bir skandala dönüşüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün direktifleri doğrultusunda tüm dünyada gerçekleşen aşı kampanyaları ve milyarlarca dolara varan aşı ve ilaç stoklarına rağmen “Yanlış yapıyorsunuz” diyen bazı bilim adamları ilk aylarda tepkiyle karşılanıyordu. Ancak son dönemde hastalığın neredeyse tamamen ortadan kaybolması ve ölüm vakalarının normal gripten ölümlerin bile kat kat altında kalması saygın bilim adamlarının da yavaş yavaş “domuz gribi abartıydı” diyen bu uzmanların yanına katılmasına sebep oldu.

İlk olarak Harvard Üniversitesi uzmanlarının araştırması, domuz gribinin mevsimsel gripten farkının bulunmadığını, öldürme riskinin daha düşük olduğunu ve aşılama kampanyalarının gereksiz olduğunu ortaya çıkardı. İddialar üzerine domuz gribini “yüzyılın en büyük tıp skandalı” olarak tanımlayan Avrupa Konseyi Aile ve Sağlık Komisyonu Başkanı Wolfgang Wodarg, geçen ay AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva ile Karabük Milletvekili Mustafa Ünal’ın da yer aldığı 14 Avrupa milletvekiliyle birlikte Avrupa Konseyi’ne “Domuz gribi sahte bir salgın mıydı, araştırılsın” başlıklı bir araştırma önergesi verdi.

WHO da çark etti

Önergenin kabul edilmesinin ardından önceki gün domuz gribi oturumunda ifade veren Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hastalıkların sıklık ve yayılma düzenini inceleyen epidemioloji birimi direktörü Profesör Ulrich Keil, “Domuz gribi salgını ilaç üreticilerinin kârlarını artırmak için bu şirketlerle ortak olarak üretilen bir korku kampanyasıydı” diye konuştu. WHO grip direktörü Keiji Fukuda ise “Domuz gribi konusunda karar alan bilim adamlarımızın ilaç şirketleriyle herhangi bir çıkar anlaşmaları bulunmamaktadır” diye örgütü savundu. WHO’da kalp hastalıkları konusunda bir numaralı uzman olarak kabul edilen Profesör Keil, Avrupa Konseyi’ndeki ifadesinde şu sözleri kullandı: “WHO, SARS ve kuş giribi konusunda da tüm tahminlerinde yanıldı. Kamu sağlığını ilgilendiren onca şey varken domuz gribi konusunda halkta büyük bir panik yaşanmasına sebep olduk ve bu tamamen abartılmış bir korkuydu. WHO’nun kararları ülkelerin sağlık bütçelerine çok büyük yük getirdi. İnsanların ölümüne sebep olan en önemli etkenlerin hipertansiyon, sigara, yüksek kolesterol, obezite, egzersiz yapmama, sebze ve meyve tüketiminin azlığı olduğunu çok iyi biliyoruz. Hükümetler, WHO’nun tavsiyesi doğrultusunda bu alanlara yatırım yapmaları gerekirken küresel bir salgın yaşanması yönündeki deliller çok zayıf olmasına rağmen domuz gribine yatırım yapmak zorunda bırakıldı.”

DÜNYADA 14 BİN 286 TÜRKİYE’DE 627 KURBAN

WHO verilerine göre dünya genelinde domuz gribinden ölenlerin sayısı 14 bin 286. Bu rakam sadece ABD’de bir yıl içinde normal gripten ölenlerin sayısının 3’te biri. Domuz gribine en çok kurban veren ülkelerin başında ABD, Brezilya, Hindistan, Meksika ve Çin geliyor. Türkiye’de ise 627 kişi hayatını kaybetti.

“Domuz gribi abartıldı” diyen Harvard uzmanlarının ardından Dünya Sağlık Örgütü’nden de bu yönde bir itiraf geldi. Prof. Keil, “Domuz gribi abartılmış bir korku kampanyasından başka bir şey değildi” dedi.

‘Salgın’ tanımı değiştirildi

WHO, Nisan 2009’da bilim adamlarının tavsiyesiyle tüm dünyada hükümetlerin referans aldığı “pandemi” (salgın) tanımını değiştirdi. Eski tanımda WHO’nun bir hastalığı pandemi olarak ilan edebilmesi için yeni bir virüsün ortaya çıkması, hızla yayılması, insanların bu hastalığa bağışıklığının bulunmaması, yüksek ölüm oranına sahip olması ve bulaşma oranının yüksek olması gerekiyordu. Ancak Nisan ayında alınan kararla WHO, bu son iki şarttan vazgeçti ve ölüm oranı yüksek olmayan domuz gribi hastalığı bir anda pandemi tanımının içinde kendine yer bulmuş oldu. İlk domuz gribi vakası 14 Mart 2009 tarihinde Meksika’da belirlenmişti.

Kaynak: Vatan


11 Ocak 2010 14:28
Domuz Gribinde Şok İddia: "Domuz gribi sahte salgın"
Avrupa Konseyi Sağlık Şefinin domuz gribi ile ilgili son açıklaması tüm dünyada büyük yankı uyandıracağa benziyor.

Domuz gribi salgınını 'sahte salgın' olarak nitelendiren Sağlık Şefi Wolfgang Wodarg, grip ilacı ve grip aşısı üreticilerinin Dünya Sağlık Örgütü'nün domuz gribini 'salgın' olarak ilan etmesine neden olduklarını belirtti.

İngiliz gazetesi Daily Mail'in haberine göre, DSÖ'den yapılan salgın alarmından sonra ülkeler sağlığa ayırdıkları bütçeyi arttırdılar; bu da ilaç firmalarının domuz gribi aşısı ve grip ilaçları satışlarından ciddi kar elde etmesine zemin hazırladı.

Domuz gribinin fazla ölümcül olmadığını iddia eden Sağlık Şefi'nin ilaç firmalarının salgın alarmı ilan edilmesinde etkisinin araştırılması için verdiği teklif, Avrupa Konseyi'nde kabul edildi.
aktifhaber

11 Aralık 2009
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) danışma kurulunda yer alan 4 profösörün aşı firmalarının danışmanı olduğu ortaya çıktı

Vatan gazetesinin haberine göre dünyayı ayağa kaldıran domuz gribi salgınıyla ilgili korkunç bir şüphe ortaya atıldı. H1N1 virüsünün aslında abartıldığı kadar ölümcül, salgının da şiddetli olmadığı; grip konusunda dünyanın bir numaralı otoritesi olan bir profesör ile 3 arkadaşının, danışmanlık yaptıkları ilaç şirketlerine para kazandırmak için panik yarattığı iddia edildi!

Rotterdam Üniversitesi'nde görev yapan Profesör Albert Osterhaus, dünyada grip konu olduğunda akla gelen tek isim. Hatta bu nedenle kendisine bilim dünyasında takılan ad: Doktor Grip. SARS ve kuş gribi paniklerinde hep Dünya Sağlık Örgütü'nün krizi önlemek için başvurduğu ilk isim o oldu. Şimdi Hollandalı "Doktor Grip" ile ilgili bir iddia tüm dünyayı kasıp kavuruyor.

İddiayı Hollanda basını yazdı

İlk kez saygın bilim dergisi Science'da kısa bir makale ile dile getirilen, ardından Hollanda'da yayınlanan De Telegraaf gazetesi tarafından yayınlanan iddia, grip salgınının Doktor Grip'in servetinde dramatik bir artışa sebep olduğu yönünde. Profesör Osterhaus Avrupa İnfluenza Bilimsel Araştırma Grubu'nun Başkanı. Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) danışma kurulu olan SAGE'nin de üyesi. Hatta WHO, domuz gribiyle ilgili olarak "küresel pandemi" kararı aldığında Osterhaus SAGE'ye başkanlık ediyordu. Ancak bunun yanında Osterhaus'un bir de aşı geliştirip üreten bir şirketi var. Profesör aynı zamanda da Roche, Novartis, Baxter, Mediimmune, Glaxo, Sanofi Pasteur gibi ilaç şirketlerine de maaşlı danışmanlık yapıyor. Yani küresel bir domuz gribi salgının fayda sağladığı tek bir isim varsa o da Osterhaus. Hem şirketinin değeri bu süreçte oldukça artmış durumda hem de danışmanlık ücreti.

DSÖ'yü de yönlendirdi

Ama daha vahim olan ise Danimarka'nın Information ve İsveç'in SVG gazetelerinde çıkan iddialar. Bu da SAGE'deki 8 kişilik heyette yer alan Osterhaus ve 3 arkadaşının "danışmanlık yaptıkları ilaç şirketlerinin baskısıyla DSÖ'yü yönlendirerek aslında var olmayan bir paniği tüm dünyaya yutturduğu" iddiası. SAGE'de yer alan Osterhaus'un yakın arkadaşı Profesör Frederick Hayden, Roche ve Glaxo'nun maaşlı danışmanı. Profesör Arnold Monto, "40 yıldır küresel salgını bekleyen adam" olarak biliniyor ve burundan verilen domuz gribi ilacını üreten Medimmune, Glaxo ve Viro Pharma şirketlerine danışmanlık yapıyor. Yine aynı heyette yer alan David Salisbury, İngiltere'deki imunizasyon programının başkanı ve ilaç şirketleriyle danışmanlık ilişkisi içinde... Yani 8 kişilik heyetin en etkili 4 ismi ilaç şirketleriyle organik bağ içinde. Domuz gribini JP Morgan'ın tahminlerine göre ilaç şirketlerine 7.5-10 milyar euro para kazandıracak bir hastalık konumuna yükselten süreçte de bu bilim adamlarının yönlendirmesinin hayati önem taşıdığı biliniyor. Bu uzmanların desteğiyle hazırlanan raporlarda WHO domuz gribine karşı aşılamayı 24 kez, ilaçlı tedaviyi de 18 kez önerirken, sık el yıkamanın önemine ise sadece 2 kez değinildi.

'Salgın' tanımını değiştirdi

Bu konudaki en önemli kanıtlardan biri Der Spiegel dergisine konuşan ve grip konusundaki araştırmaları değerlendiren Cochrane Teşkilatı'nın başkanı Epidemolog Tom Jefferson'un altını çizdiği gerçek. Buna göre DSÖ, Nisan 2009'da yine bu bilim adamlarının tavsiyesiyle tüm dünyada hükümetlerin referans aldığı "pandemi" (salgın) tanımını değiştirdi. Eski tanımda WHO'nun bir hastalığı pandemi olarak ilan edebilmesi için yeni bir virüsün ortaya çıkması, hızla yayılması, insanların bu hastalığa bağışıklığının bulunmaması, yüksek ölüm oranına sahip olması ve bulaşma oranının yüksek olması gerekiyordu. Ancak Nisan ayında alınan kararla WHO, bu son iki şarttan vazgeçti ve ölüm oranı yüksek olmayan domuz gribi hastalığı bir anda pandemi tanımının içinde kendine yer bulmuş oldu. Ardından 11 Haziran'da WHO "küresel salgın" kararı aldı. Tüm dünyada hükümetler milyonlarca doz aşı siparişi verdi, ilaçlar stok edilmeye başlandı. Yani ilaç sektörüne milyarlarca dolarlık bir gelirin kapısı aralandı. İddiaya göre WHO'nun bu kritik kararları aldığı toplantılara profesörlerin taşvikiyle Glaxo, Novartis ve Baxter'in temsilcileri de gözlemci sıfatıyla ilk kez katıldı.

Hakkında soruşturma başlatıldı

Tüm bu iddiaların gazetelerde yer bulmasının ardından Hollanda parlamentosu Doktor Grip hakkında soruşturma başlatılmasına karar verdi. Düzenlenen özel oturumda Osterhaus'un bağlantıları didik didik edildi. Ancak meclis ülkedeki bir numaralı sağlık otoritesi olarak gördükleri profesör ile bağları koparmamayı kararlaştırdı. Şimdi ise Rus meclisinde (Duma) bir hazırlık yapılıyor. Duma'nın Sağlık Komisyonu Cenevre'deki WHO temsilcilerine iddiaların detaylı bir şekilde incelenmesi talimatı verdi.

Profesör David Salisbury

- SAGE'nin üyesi

- İngiltere'deki imunizasyon programının başkanı İlaç şirketlerine danışmanlık yapıyor.

Prof. Albert Osterhaus

- Avrupa İnfluenza Bilimsel Araştırma Grubu'nun Başkanı.

- Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) danışma kurulu olan SAGE'nin üyesi. Hatta WHO, domuz gribiyle ilgili olarak "küresel salgın" kararı aldığında SAGE'ye başkanlık ediyordu.

- Aşı geliştirip üreten Viros Cope adlı bir şirketi var.

- Aynı zamanda Roche, Novartis, Baxter, Medimmune, Glaxo, Sanofi Pasteur gibi ilaç şirketlerine maaşlı danışmanlık yapıyor.

Profesör Arnold Monto

- SAGE'nin üyesi

- Burundan verilen domuz gribi ilacını üreten Medimmune, Glaxo ve Viro Pharma şirketlerine danışmanlık yapıyor

Profesör Frederick Hayden

- SAGE'nin üyesi

- Bir numaralı aşı üreticileri Roche ve Glaxo'nun maaşlı danışmanı.

DOKTOR GRİP'İN İŞİ Mİ?

Rotterdam Üniversitesi Profesör Albert Osterhaus, dünyada grip konu olduğunda akla gelen tek isim. Hatta bu nedenle kendisine bilim dünyasında takılan ad: Doktor Grip. SARS ve kuş gribi paniklerinde hep Dünya Sağlık Örgütü'nün krizi önlemek için başvurduğu ilk isim o oldu.

Harvard Üniversitesi: Salgın çok şiddetli değil

ABD'li ve İngiliz bilim adamları domuz gribi salgının dünyayı tahmin edildiği kadar şiddetli vurmadığını öne sürdü. Amerika'daki Harvard Üniversitesi ve İngiliz Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından yürütülen araştırmalarda ABD'deki domuz gribinden ölüm oranları ve önceki grip sezonlarındaki ölüm oranları incelendi. Buna göre domuz gribinden ölüm oranı her yıl grip yüzünden ortalama 36 bin kişinin yaşamını yitirdiği ülkede, ortalamanın biraz altında kalabilir ya da en kötü ihtimalle bunun çok az üzerine çıkabilir. Ağustos ayında ABD Başkanı'nı bilgilendiren Bilim ve Teknoloji Danışmanları Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda domuz gribinden ölü sayısının 30 bin ile 90 bin arasında olacağı hesaplanmıştı. Harvard Üniversitesi profesörü Marc Lipsitch, hatalı olduğunu öne sürdüğü bu tahminin sınırlı verilerle yapıldığını söylüyor.

aktifhaber

03 Şubat 2010 17:01
İşte Domuz Gribinin Bilançosu
Medya temsilcilerine konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Domuz gribinden kaç kişinin hayatını kaybettiğini ve aşı maliyetini açıkladı.
Türkiye'nin satın aldığı 8,4 milyon doz aşının yarısını kullanıldığını belirten Akdağ, aşı çalışmalarının devam ettiğini, elde kalan aşılarla ilgili sorunu ilgili firma ile görüşerek çözeceklerini kaydetti. Akdağ, domuz gribi aşısı konusunda Osman Durmuş ve birkaç hocanın haksızlık yaptığını ifade etti.

4 Şubat Dünya Kanser Günü münasebetiyle İstanbul'da düzenlenen toplantıda medya temsilcilerine konuşan Bakan Akdağ, gündemle ilgili soruları da cevapladı. Domuz gribinden dolayı şu ana kadar 36'sı hamile olmak üzere 600'den fazla vatandaşın hayatını kaybettiğini anlatan Akdağ, "Bunların yüzde 30-35'i tamamen sağlıklı kişiler, genç yaş grubundalar, 50 yaş altındalar." dedi. Akdağ, domuz gribinden sonra özellikle el yıkama konusunda farkındalıklar oluştuğunu, el yıkamanın önemini bilen insanların çoğaldığını, konuyla ilgili kampanyaları devam ettireceklerini dile getirdi.

Bakan Akdağ, domuz gribi aşılamaları konusunda şu bilgileri verdi: "8,4 milyon doz aşı aldık. Bunun yarıya yakınını harcandı, 4 milyon doz. Tam rakamını bilmiyorum ama birkaç yüz bin doz bağış yaptık. Çocuklara ikinci doz aşı yapılıyor. Dolayısıyla aşılanan kişi sayısı 2-2,5 milyon civarında. Ama harcanan doz 4 milyon civarında. İkinci defa aşılananlar olduğu ve kayıplardan dolayı böyle bir rakam ortaya çıkıyor.
aktifhaber

Obama olağanüstü hal ilan etti

25 Ekim 2009, 00:09 Anadolu Haber

ABD Başkanı Barack Obama, ülkede giderek yayılan domuz gribi salgınına karşı olağanüstü hal ilan etti.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, olağanüstü halin, ülkedeki sağlık kuruluşlarının, domuz gribi salgınıyla başa çıkma kapasitelerini artırmak için, ihtiyaç duyuldukça bazı standart federal kurallardan muaf tutulmalarına olanak sağladığı bildirildi.

Olağanüstü hal bildirgesini dün gece imzalayan Obama, bildirgedeki açıklamasında, salgının etkisini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için attıkları tüm adımlara rağmen H1N1 virüsünün yayılmayı sürdürdüğüne dikkati çekti.

Bu nedenle, hastalıkla mücadelelerine yardımcı olacak bazı ek önlemler almaya ihtiyaç duyduklarını belirten Obama, Kongre'ye notunda da, olağanüstü halin, domuz gribi vakalarının ülkenin sağlık kaynaklarının kapasitesini sıkıntıya sokabilecek derecede artması durumuna karşı hazırlıklı olmayı hedeflediğini kaydetti.

Olağanüstü hal bildirgesi, sağlık görevlilerinin salgına karşı daha hızlı harekete geçebilmesi amacıyla, ABD Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius'a, gerektiği takdirde federal kuralları ''es geçme'' yetkisi veriyor. Bildirge, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını ve hastaların tedavi olanaklarına daha kolay ve hızlı ulaşabilmesini hedefliyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden yapılan açıklama da, H1N1 virüsünün, ilk ortaya çıkmasından bu yana ülkede 1000'den fazla kişinin ölümüne, 20 binden fazla kişinin de hastanelik olmasına yol açtığı bildirildi. Açıklamada, virüsün ABD'deki 50 eyaletin 46'sında yaygın olduğu bilgisi de verildi.

Prof. Osman ÖZSOY
Haber 7
Domuzların 'itibarı' nasıl kurtarıldı?
01 Mayıs 2009 06:16

İnsanın kalbi biraz fesat olsa, yazı başlığındaki “domuz” kelimesini görünce birilerinden söz edildiği sanır.
Yok... Yazıya bahse konu gerçekten de hayvanat alemindeki domuzlarla ilgili.
Anadolu Ajansı’nın dün akşam geçtiği habere göre, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) “domuz gribi” teriminin kullanımını domuzları korumak için durduracağını açıklamış.
WHO'nun İsviçre'nin Cenevre kentindeki genel merkezinde gazetecilere açıklama yapan WHO Sözcüsü Dick Thompson, isim değişikliği kararının, tarım söktörü ve BM gıda örgütünün “domuz gribi” teriminin tüketicileri yanıltacağı ve ülkelerin gereksiz yere domuzların itlaf edilmesi talimatı vereceği kaygısını açıklamasından sonra alındığını söylemiş ve bundan sonra domuz gribinin bilimsel ismi olan "H1N1 grip A"yı kullanacaklarını kaydetmiş.
Demek artık, dünyayı büyük endişeye sevk eden son salgından söz edilirken "H1N1 grip A" denilecek. Dünya Sağlık Örgütü’nün domuz tüketiminin olumsuz etkilenmemesi için bu yönde bir karar alması hakikaten ilginç.
Bahse konu hayvanın domuz olması şu tespiti elbette ortadan kaldırmaz: Kelimelerin ne şekilde kullanılacağı ve ne tür bir algılamalara neden olacağı hakikaten önemli mevzu. Konuya bu açıdan bakıldığında ilgililerin hassasiyetlerini anlamak zor değil.
Örneğin erkenden yola çıkıldığı veya işe erken başlandığını ifade etme bağlamında, “sabahın köründe” tabiri kullanılmaktadır. Gecenin karanlığından mı söz ediyoruz ki, ‘kör’ ifadesini kullanıyoruz. Adı üzerinde, sözü edilen zaman dilimi sabah vakti... Yani aydınlığın karanlıkların üzerine doğduğu ışıltılı bir zamandan söz ediyoruz.
‘Sabahın şerri gecenin hayrından iyidir’ anlayışını benimsemiş bir toplumda sabaha körlük atfetmek yakışık kalır mı? Öyleyse nedir bu ifadenin doğrusu; ‘Sabahın nuru...’
Artık sabahın köründe demeyeceğiz, sabahın nurunda deyimini kullanacağız...
Dilimizi doğrulara alıştırırsak doğru gider, eğer yanlış ifadeleri dilimize pelesenk edersek yanlış sürer gider...
‘Cümbür cemaat’ deyimi de öyle...
Nedir bunun doğrusu, “cumhur cemaat...” Yani topluca, hep birlikte... Cümbür değil, cumhur...
Dünya Sağlık Örgütü nasıl ki domuzların itibarını kurtarmak için “domuz gribi” tabirini kullanmaktan vazgeçtiklerini açıklamışsa, bizler de milli kültürün en önemli unsuru olan dilimizin haysiyetine ve kelimelerin kullanımına en az domuzların itibarı kadar hassasiyet göstermeliyiz.
Bir ara medyamızda, televizyonlarda en çok izlenen dizilerde kullanılan isimler de bahse konu olmuş ve ‘acaba kasıt mı var?’ diye tartışılmıştı. Atv'de yayınlanan Avrupa Yakası'ndaki 'Gaffur', o dönemde Star'da yayınlanan En Son Babalar Duyar'daki 'Kadir,' Show TV'de yayınlanan Hayat Bilgisi'ndeki 'Mennan' ve ‘Amil’, atv'de yayınlanan Beyaz Gelincik'teki 'Aziz' tiplemeleri buna örnek olarak verilmişti. Dizilerin yapımcı ve senaristleri bu iddiaları oldukça art niyetli ve saçma bulmuşlarsa da, madem ki kamuoyunda böyle bir algı oluşuyor, özen göstermekte de yarar var diye düşünüyoruz.
Bakın, Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘domuz gribi’ teriminin kullanılmamasına yönelik tavsiyesi bizi nereden aldı nereye götürdü.
Konuyu yine domuz gribi (!) ile bağlayalım. Pardon, "H1N1 grip A" ile...
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü de dün yaptığı açıklamada, domuz gribini önlemek için domuzların itlaf edilmesine karşı olduğunu açıklamış. Örgüte üye 174 ülkeye, "domuzların itlaf edilmesinin hiçbir şeye yaramayacağı" uyarısında bulunan örgüt, domuz etinin tehlike teşkil etmediğini vurguladı.
Aynı anda dünyanın pek çok ülkesinde görülen ve çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olan kuş gribi salgını bile dünyayı bu kadar endişelendirmemişti. Örneğin Mısır Hükümeti, ülkede henüz domuz gribi vakasına rastlanmamasına rağmen, önlem amacıyla binlerce domuzu itlaf etmeye başladı. Mısır parlamentosu önceki gün, tedbir amacıyla ülkenin tüm domuz çiftliklerindeki 250 bin kadar hayvanın itlaf edilmesi kararını onaylamıştı. Hükümetin bu kararı, ülkenin etkin muhalif grubu Müslüman Kardeşler'in bir sempozyumda griple ilgili, "hidrojen bombasından daha tehlikeli" açıklamasından sonra geldi.
Domuz etinin haram olmasının hikmeti ne ola ki tartışması bu yazının konusu değil...
Bakalım ‘domuz gribi’ teriminin yerine "H1N1 grip A" denilmesi domuzun itibarını kurtarmaya yetecek mi?
Kuş gribi, köy tavuklarının itlaf edilmesi ile sonuçlanmıştı. Bakalım bu defa durum nasıl tecelli edecek?
Allah hepimizi ve tüm insanlığı beter hastalıklardan korusun...

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7

DOMUZ GRİBİ ABD DONANMASINI VURDU!

ABD Donanması'nda domuz gribi alarmı verildi. California'daki üste görevli bir askerin, domuz gribi virüsü taşıdığı gerekçesiyle karantina altına alındığı bildirldi.

ABD Donanması'na bağlı bir üste domuz gribi virüsü taşıdığı tespit edilen asker karantinaya alındı. California'daki Twentynine Palms üssünde görevli askerin oda arkadaşında hastalığa ilişkin herhangi bir bulgu tespit edilmezken, asker ile temasta bulunan 30 kişinin, üste görevli diğer personellerle bir araya gelmesi yasaklandı. Konuyla ilgili olarak Pentagon'da bir açıklamada bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanı General James Conway, grip belirtisi ile Cumartesi günü revire çıkan askerde domuz gribi virüsü tespit edildiğini doğruladı.

Öte yandan donanmada daha önce de benzer bir olay yaşanmış, 1976 yılında New Jersey'deki Fort Dix üssünde görevli bir asker domuz gribi nedeniyle hayatını kaybetmişti. Salgın hastalık aynı dönemde 200'den fazla askere bulaşmıştı.

MEKSİKA DOMUZ GRİBİ İLE SAVAŞIYOR

Meksika'da hızlı bir şekilde yayılmaya devam eden domuz gribi ile mücadelede en etkin rollerden biri de hastanelerde görevli personellere ait. Hükümet, hastane personellerine bu dönemde gösterdikleri yoğun performans nedeniyle denkleştirme yardımı yapılacağını açıkladı.

Meksika'da büyük bir hızla yayılan domuz gribine yakalanan hasta sayısı 2 bin 498'e ulaştı.

Hastalığın teşhisi ve tedavisinde kendilerine büyük görev düşen ve yoğun bir çalışma programına tabii olan hastane personeline hükümetten yardım müjdesi geldi. Ülkede 159 kişinin hayatını kaybettiği, 2 bin 498 kişinin ise virüs taşıdığı ifade edilirken, halen bu hastalardan bin 311'inin tedavisinin devam ettiği kaydedildi. Mexico City Finans Bakanı Mario Delgado, düzenlediği basın toplantısında, bu dönemde gösterdikleri yoğun performans nedeniyle hasta personellerine günlük 50 pezo (yaklaşık 4 dolar) ekstra bir ödeme yapılacağını duyurdu.

Öte yandan Mexico City hükümeti, restoranlarda et satışını yasaklarken, bu durumdan yaklaşık 35 bin restoran ile 450 bine yakın çalışanın etkilendiği tahmin ediliyor. Bu arada hastalığın daha da fazla yayılmasını önlemek için bölgedeki spor salonları, kulüpler ve diğer rekreasyon alanları da kapalı tutuluyor.

http://anadoluhaber.blogspot.com/2009/04/domuz-gribi-abd-donanmasini-vurdu.html

MISIR'A GÜLEN BATI, AYNI YOLA BAŞVURDU
10 Mayıs 2009 23:54

Meksika'dan çıkıp dünyayı titretmeye başlayan domuz gribi hastalığına karşı ilk itlaf yoluna başvuran ülke Mısır oldu. Ancak, Batılı bilimadamları ilk günlerde tepki gösterdi, şimdi Batı aynı yolda. Domuz gribinin yayılmaya başlaması ardından, Batılı uzmanlar, "Bu domuzdan bulaşan bir hastalık değil, domuzları itlaf etmeyin" uyarısı yaptı. Batılı ülkelerden yükselen bu açıklamalara rağmen Mısır hükümeti, farklı bir yola başvurdu.

Ülkede domuz gribi vakası görülmemesine rağmen domuzları itlaf etmeye başladı. Ancak Mısır’ın başvurduğu bu yöntem, Batı basını tarafından günlerce eleştiri konusu oldu. Bu eleştirilerden güç alan ülkede yaşayan Kıptiler, ityaf ekiplerine karşı direnişe geçti ve 28 Nisan’da başkent Kahire yakınlarındaki çiftliklerde polisle çatıştı. Olaylarda 12 kişi yaralandı.

Domuz çiftliği işleten ve çoğu Kıpti Hıristiyan olan protestocular, "haklı bir gerekçe bulunmamasına rağmen geçim kaynaklarının ellerinden alındığını" söyledi.

KANADA İTLAFA BAŞLADI

Öte yandan, Kanada hükümeti, Alberta eyaletindeki domuzlarda H1N1 virüsü taşıdığı belirlendiğini ve alınacak önlemleri açıkladı.

Kanada Gıda Kontrol Ajansı'na bağlı ekiplerin, Alberta eyaletindeki domuz çiftliklerinde yaptıkları denetimlerde, H1N1 virüsü saptanan 1700 domuzdan 500'ünün itlaf edilmesine dün başladı.

Alberta eyaletinde geçtiğimiz hafta Meksika'dan tatilden dönen bir domuz çiftliği işçisinin, çiftlikteki domuzlara virüs bulaştırması ile virüsün bulaştığı domuzların sayısı da giderek artıyor.
Kanada Gıda Kontrol Ajansı Başkan Yardımcısı Dr. Brian Evans, olayda 2200 domuzun bulunduğu çiftlikte sadece 200 domuza virüsün bulaştığını ve bunların ayrı bir yere alınıp itlaf edileceklerini açıklamıştı.

Eyalet sağlık birimi yetkilileri, halen virüsü taşıyan 1700 domuzun karantina altında olduğunu ve önümüzdeki günlerde itlaf edileceklerini belirtiyor. Domuzların pazar fiyatının ortalama 120 ila 125 Kanada Doları olduğu ve virüslü hayvan sayısının artmasından endişe edildiği kaydediliyor.

Haberin duyulması üzerine, Kanada'dan canlı domuz ve işlenmiş domuz eti ile ürünleri alan birçok ülke, sipariş ve anlaşmalarını iptal etmişti.

Cafe Siyaset

2 Amerikalı domuz gribi şüphesiyle hastanede
23:00 - ABD vatandaşı olduğu öğrenilen biri bayan 2 kişi, domuz gribi hastalığı şüphesiyle Kadıköy Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. İsimleri açıklanmayan 2 kişinin, buradan başka bir hastaneye sevk edildiği öğrenildi. Olay nedeniyle hastane ve çevresinde bir süre panik yaşandığı belirtildi. Domuz gribi şüphesi nedeniyle hastane personeli ve vatandaşların maske taktıkları gözlendi. 11.05.2009 İSTANBUL netgazete

ABD'den gelen şahsın eşinde de domuz gribi çıktı
16:00 - Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yaparken yüksek ateş nedeniyle kontrol altına alındıktan sonra domuz gribi taşıdığı tespit edilen Irak asıllı Amerikan vatandaşı Sarkad Salman Ali'nin (26) eşine de virüs bulaştığı tespit edildi. Sarkad Salman Ali, Haseki Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde gözetim altında tutulurken, ailesi de yakından izleniyordu. 16.05.2009 İSTANBUL netgazete

Virüs salgınına karşı, bugün de 3 okul tatil edildi! New York'ta, okul idarecisi domuz gribinden öldü
11:30 - ABD'nin New York kentinde geçtiğimiz günlerde domuz gribi teşhisiyle hastaneye kaldırılan Queens'in Jamaica 238 okulu müdür yardımcısı Mitchell Wiener hayatını kaybetti. H1N1 virüsünden ölen okul müdür yardımcısının görevli olduğu okulda 4 öğrencide daha domuz gribi virüs tespit edilmişti. New York'ta artan domuz gribi vak'alarını önlemek amacıyla bugün de 3 okul daha tatil edildi. ABD'de domuz gribinden hayatını kaybedenlerin sayısı da 6'ya yükseldi. 18.05.2009 NEW YORK
netgazete

İspanya'da 11 askerde domuz giribi bulundu

22 Mayıs 2009 İspanya Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Maria Teresa Fernandez de la Vega, Madrid'in Hoyo de Manzanares askeri akademisindeki askerlerden 11'inde domuz gribi virüsü H1N1 tespit edildiğini açıkladı.
Başbakan Yardımcısı de la Vega, basın toplantısında, yapılan analizlerle 11 askerin H1N1 virüsü taşıdığının belirlendiğini söyledi. Askerlerin virüsten hafif etkilendiğini, 9'unun hastanede tutulduğunu bildiren de la Vega, ayrıca 57 kişinin virüs bulaşması olasılığı nedeniyle gözetim altında tutulduğunu kaydetti. netgazete

DOMUZ GRİBİ AŞILARI ÖLDÜRÜCÜ MÜ?

Bir sağlık bakanı düşünün ki, bir salgın hastalık için ülkede alarm veriyor.

Bu, büyük şehirlerimizde belediyelerimizin “hava yağışlı olacak tedbirinizi alın,” demesinden de vahim bir durum.

Peki, Sağlık Bakanı Recep Akdağ neden böyle bir uyarıda bulunuyor?

Domuz gribi aşıları yüzünden olabilir mi?

Dünyada bu aşıyı üreten üç firma var:

GlaxoSmithKilne, aşısının adı Pandemrix

Baxter International firması, aşısının adı H1N1 aşısı.

Bir de Novartis firması tarafından üretilen Influenza A(H1N1) 2009 Monovalent.

Bunların lisanslarının varlığı-yokluğu ayrı bir tartışma, ama bilebildiğimiz kadarıyla ilk iki firmanın henüz lisansı yok.

Bu aşıların kalıcı bazı tahripler yaptığı hatta ölüme neden olduğu söyleniyor ve ileri ülkelerde aşı yerine vitamin desteği öneriliyor.

Odatv olarak daha önce bu konu ile ilgili bir haber yapmış ve bu işin ucunda aşı ticareti olduğunu, dünyanın en kolay para kazanma yollarından birinin aşı üretmekten geçtiğini belirtmiştik.

Sağlık Bakanı Akdağ’ın, pazarlığı yapılmış ve belki de ücretinin bir kısmı ödenmiş domuz gribi aşısına şimdiden bir “temel” oluşturmaya çalıştığı izlenimi doğuyor.

Asıl yanıtlanması gereken konuları da Recep Akdağ unutuyor, tabii kimse de sormuyor:

Aşı hangi firmadan ithal ediliyor?

Lisansı ne zaman alınmış?

Yan etkileri var mı, varsa nedir?

Aşıya bağlı ölümler veya kalıcı rahatsızlıklar gerçekleşmesi halinde ne gibi bir yol izlenecektir?

Aşılama işleminde hangi kriterler göz önüne alınacak?

İşte bu kritik sorular yanıt bekliyor.

Odatv.com
15 Ekim 2009


En son Ekim tarafından Prş Şub 04, 2010 10:17 pm tarihinde değiştirildi, toplam 6 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Hzr 02, 2009 10:27 pm    Mesaj konusu: Domuz gribi ABD'nin son tezgahı mı Alıntıyla Cevap Gönder

Domuz Gribi Dünyayı Gerçekten Tehdit Ediyor mu?

Ender Erdemil - Sol Birlik
15.06.2009

WHO, Dünya Sağlık Örgütü domuz gribi tehdit seviyesini 6’ya çıkardı. Bu A(H1N1) virüsünün küresel bir tehdit haline geldiği anlamı taşıyor. Dünya Sağlık Örgütünün açıklamalarına göre, 74 ülkede 27,737 domuz gribi vakası tespit edildi. Bu rakama hastalıktan ölen 141 kişi de dahil.

Bu rakamlar hastalığı küresel bir tehdit haline getirir mi, getirmez mi? Bu konuda bir yargıya varmak bizim boyumuzu aşar. Buna karar vermek uzmanların işi. Biz sadece yaptığımız küçük araştırmada ulaştığımız bilgileri okurlarımızla paylaşmakla yetinebiliriz.

Domuz gribini neden sınır tanımıyor?

Öğrendiklerimiz pek iç açıcı değil:

Domuz yetiştirilen çitlikler, 1950 yılından bu yana çitlikten öte bir Nazi toplama kampı gibi işletiliyormuş. Domuzlar, kilo almaları amacıyla kımıldayamayacakları kadar dar yerlerde tutuluyorlarmış. Bazı işletmelerde de öyle yerlere konuluyorlarmış ki, birbirlerini ezerek öldürdükleri oluyormuş. Tümü suni tohumlamayla dölleniyor, doğar doğmaz da en önemli hastalıkları olan solunum yolları enfeksiyonuna karşı aşılanıyorlarmış. Ayrıca kilo almaları için antibiyotik veriliyormuş.

Ancak tutuldukları sağlıksız ortamlarda yine de hastalanıyorlar, ancak tedavi edilmiyorlar, sağ kalanlar kesimhaneye hasta bir vaziyette gönderiliyormuş. Yani bu işletmeler aslında birer virüs yuvasıymış.

Ayrıca, dışkı idrar ve kesimhane artıklarıyla çevre kirliliğine ve A(H1N1) virüsünün üremesine yaptıkları katkı da caba.

Meksika’daki Granjas Carroll de Mexico adlı “domuz fabrikası” böyle bir toplama kampıymış. 2008 yılında 1 milyondan fazla domuzu bu işkence yöntemleriyle üretmişler. Ayrıca GCM şirketi, dünya domuz eti ürünlerinin yüzde 50 sini kontrol ediyormuş.

ABD’de; sadece McDonalds'ın 13.5 milyar Dolar tutarında domuz eti ürünü satıyor olduğunu da not olarak düşelim.

Özetlersek, Fabrika haline getirilmiş domuz çiftliklerinde bir yandan domuzlara işkence edilirken, diğer yandan da domuz gribi virüsünün üremesi ve dünyaya yayılması için uygun ortam yaratılıyor.

Donald Rumsfeld’e kıyak mı yapılıyor?

2005 yılında ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, askeri personelin H5N1 (kuş gribi virüsü) virüsüne karşı aşılanmasını buyuruyor.

Ardından Savunma Bakanı Rumsfeld, Tamiflu alımı için 1 milyar dolar bütçe ayırdığını açıklıyor. Bu da yetmiyor, Başkan Bush Kongreden Oseltamivir, (Tamiflunun etkin maddesi) alımı için 2 Milyar Dolar daha ödenek istiyor.

Tamiflu, kuş gribinin olduğu gibi domuz gribinin de ilacı. Patent hakları Californiya’da bulunan Gilead Sciences şirketine ait. Satış Hakları da ünlü Roch Şirketinin. Gilead Sciences, Tamiflu satışlarından yüzde 10 alıyor.

Rastlantı o ki, Donald Rumsfeld 2001 yılında Gilead Sciences Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı oluyor. Aynı zamanda da en büyük hissedarı. Savunma Bakanı olunca yönetim kurulu başkanlığından ayrılıyor. Ama hisseleri tutmaya devam ediyor. Kuş gribi salgınında hisseleri bir günde yüzde 700 değer kazanıyor.

Domuz gribi dünyayı gerçekten tehdit mi ediyor?

Domuz gribi dünyayı az veya çok tehdit ediyor. Hastalığı ciddiye almak gerek.

Kuş gribinin tavuk çiftliklerinin fabrikalaşması sonucu yarattıkları kirlik sonucu tehdit haline geldiği söyleniyor. Domuz gribinin yayılmasının başlıca nedeni de bu.

Görüyoruz ki, küresel sermaye, hastalıkların yayılmasına yol açan faaliyetleriyle para kazanırken, yayılmasına neden olduğu hastalığı da paraya çevirmesini beceriyor.

www.acikistihbarat.com

Domuz gribi aşısında kanser tehlikesi

Alman milletvekili Dr. Wolfgang Wodarg, domuz gribi pandemisi korkusunun bir mizansen olduğunu savunarak, deneme aşamasındaki aşı 'kanser nedeni' olabilir dedi.

07 Ağustos 2009 15:38

Alman Bild gazetesinin haberine göre, Avrupa Konseyi Sağlık Komitesi Başkanı ve Alman Meclisi Sağlık Komisyonu üyesi, dahiliye uzmanı Dr. Wodarg, Almanya'da deneme aşamasında olan domuz gribi aşısının tehlikeli olabileceğine işaret ederek, aşıda hayvansal kanserli hücrelerin kullanıldığını kaydetti.

Alerji riskinin olup olmadığının bilinmediğini ifade eden Wodarg, bundan daha da önemli olarak, bu kanserli hücrelerin kullanımındaki en ufak bir hatada, aşılanan kişinin kanser olma ihtimali bulunabileceğini belirtti.

Pandemi korkusunun bir mizansen olduğu görüşünü savunan Wodarg, "Bu, ilaç endüstrisinin dev bir işi" ifadesini kullandı.

Domuz gribinin diğer grip salgınlarından farklı olmadığını öne süren Wodarg, aksine domuz gribindeki vaka sayısı diğer grip dalgalarındaki vaka sayısıyla kıyaslanırsa bunun "devede kulak" kalacağı görüşünü dile getirdi.

Wodarg, domuz gribi konusuna dikkatlice, ancak "fazla heyecan yaratmadan" yaklaşmak gerektiğini belirtti.

Wolfgang Wodarg ayrıca, bugüne kadar aşı üreticilerinin, sonbaharda kaç aşı satacaklarını bilmediklerini, ancak şimdi Alman hükümetinin ilaç sanayisine satın alma garantisi verdiğini kaydetti.

Bu arada Almanya'da demene aşamasında bulunan domuz gribi aşısının uygulanmasından sorumlu olan Paul Ehrlich Enstitüsünün Başkanı Johannes Löwer de domuz gribi aşısının yan etkilerinin normal grip aşılarının yan etkilerinden daha ağır olabileceğini kaydetti.

haber7

Amerikalı sağlık yetkilileri, domuz gribine karşı etkili Tamiflu ve Relenza gibi ilaçların, koruyucu bir etkisi olmadığını açıkladı.

09 09 2009 00:25

Söz konusu ilaçların yalnızca hastalığa yakalanan ve durumu ağır olabilecek hastalarda kullanılması istendi.

ABD, Mayıs ayında söz konusu ilaçların yazılması için doktorlara açık kapı bırakmıştı. Doktorlar, hastalığın belirtilerini göstermeyen çocuklara bile Tamiflu ve Relenza'yı 'hastalıktan koruyucu' ilaçlar olarak yazmaya başlamıştı.

Etiketler: tamiflu relenza abd
haber7


ABD'DE DOMUZ GRİBİ BİLANÇOSU: 353 ÖLÜ

31 Temmuz 2009 22:31
ABD'de domuz gribinden ölenlerin sayısı 350'ye yükseldi

ABD'de, domuz gribinden ölenlerin sayısı 350'yi geçti. Sağlık yetkilileri, ölü sayısının 353 olduğunu, domuz gribiyle bağlantılı olarak hastaneye kaldırılanların sayısının da 5 bin 500'ü geçtiğini bildirdiler.

ABD'de domuz gribinden ölenlerin sayısı geçen hafta 302 olarak açıklanmıştı.

Zaman

Domuz gribi, bitkisel ilaçlarla tedavi edildi
20:30 - Çin'de, yüksek ateş gibi grip belirtileriyle 12 Haziranda Guangdong Geleneksel Çin Tıbbı Hastanesine başvuran kişinin, Influenza A/H1N1 virüsü taşıdığı anlaşıldı. Tamamen geleneksel Çin ilaçları kullanma kararı veren uzmanların tedaviye başlamasından 24 saat sonra, hastanın ateşi normale döndü. 72 saat sonra öksürük dahil olmak üzere tüm belirtiler kayboldu. Sağlığına kavuşan hasta, doktorların kararıyla bugün taburcu edildi. 19.06.2009 PEKİN netgazete

77 bin kişi domuz gribi hastası, 332 kişi de öldü
20:15 - Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), domuz gribinin 120 ülkede, 77 bin 201 kişiye bulaştığını, 332 kişinin hastalıktan öldüğünü bildirdi. DSÖ, hasta sayısının iki günde 6 bin 308 arttığını belirterek, hastalıktan en fazla etkilenen ülkelerden Britanya'da önceki günden bu yana 2 bin 288 vakaya daha rastlandığını ve hasta sayısının 6 bin 538'e çıktığını, 3 kişinin öldüğünü vurguladı. Şili'de de vaka sayısının 1025 arttığına ve hasta sayısının 6 bin 211'e çıktığına dikkati çeken DSÖ, Meksika'da hastalığın yayılmaya devam ettiğini, hasta sayısının 8 bin 680'e, ölü sayısının 116'ya çıktığını açıkladı. 01.07.2009 CENEVRE


İngiltere'de domuz gribi bir günde % 20 arttı
00:15 - Kamu Sağlığını Koruma Ajansı istatistiklerine göre, dün İngiltere'de 535 yeni domuz gribi vak'a belirlendi. İskoçya'da da dün 72 yeni vak'anın ortaya çıktığı ve bunun da yüzde 8,5'lik artış anlamına geldiği belirtildi. İskoçya'da belirlenen toplam vak'a sayısı da 922'ye yükseldi. Galler'de de 12 vakanın varlığının doğrulanmasıyla Britanya'da belirlenen toplam vak'a sayısı 4323'e yükselmiş oldu. 28.06.2009 LONDRA netgazete


İzmir'de "domuz gribi" şüphelisi hayatını kaybetti
19:30 - İzmir, İl Sağlık Müdürü Mehmet Özkan, yaptığı açıklamada, yüksek ateş şikayetiyle önceki gün Bergama Devlet Hastanesine başvuran ve daha sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen E.K'nin (61) yaşamını yitirdiğini açıkladı. Özkan, hastanın, hipertansiyon, diyabet gibi çeşitli rahatsızlıkları bulunduğunu, vakanın "domuz gribi" olmasının çok zayıf bir ihtimal olarak göründüğünü ancak Ankara'ya gönderilen kan örneklerinin sonuçlarının beklendiğini belirtti. 24.06.2009 İZMİR netgazete

Domuz gribi ABD'nin son tezgahı mı

Domuz gribine karşı, kendi sınırlarındaki girişleri kontrol eden ABD'nin virüs taşıdığını tespit ettiği kişilerin seyahatine izin vermesi kafaları karıştırdı.

03 Haziran 2009 00:18

Aslan Değirmenci'nin haberi

Türkiye’de domuz gribi tespit edilen 7 hastadan 2’sinin Türkiye’ye gelmeden önce ABD’de doktora gittikleri ortaya çıktı. ABD’li iki hastanın kendi ülkelerinde baş ve kas ağrısı şikâyetleri üzerine gittikleri hastanede yapılan testlerinde domuz gribi virüsü tespit edildiği öğrenildi. İki hastanın Türkiye’ye gelmeden önce ilaç tedavisine de başladığı öğrenilirken, virüs taşımalarına rağmen seyahat etmelerine izin verilmesi kafalarda soru işareti bıraktı.

ABD GİRİŞLERİ KONTROL EDERKEN ÇIKIŞLARA BAKMIYOR

Domuz gribi olarak adlandırılan H1N1 virüsü ile mücadele amacıyla, Türkiye, havalimanlarına termal kameralar yerleştirirken, ABD’nin kontrolsüz bir şekilde geçişlere izin vermesi de kafaları karıştıran bir başka konu oldu. Çünkü ABD kendi sınırlarından girişleri kontrol ederken, çıkışlarda ise hiçbir tedbir almıyor. ABD'den yola çıkıp Türkiye’ye gelen 2 kişinin İstanbul Atatürk Havaalanı'ndan giriş yaparken termal kamera aracılığı ile yüksek ateş tespit edilmesi sonucunda yapılan testlerde domuz gribi virüsü taşıdıkları anlaşılmıştı.

BAKANLIK OLAYI DOĞRULADI

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, skandal gelişmeyi doğrularken konu hakkında, Türkiye'de domuz gribi virüsü tespit edilen hastalardan 2'sinin Türkiye'ye gelmeden önce ABD'de doktora gittiklerinin ve ilaç tedavisine başladıklarının tespit edildiğini söyledi.

“BU DURUM VİRÜSÜN YAYILMASINA SEBEP OLUYOR”

ABD'de H1N1 virüsüne rastlanan eyaletlerde, daha sonraki vakalarda domuz gribi virüsü testi yapılmadığını vurgulayan Akdağ, “Bu durum, virüsün ülkeler arasında yayılmasına sebep oluyor. Biz, DSÖ ve virüsün görüldüğü ülke bakanlıklarına, özellikle ülkeden çıkış yapanlara kendi ülkesinde virüs tespitine yönelik tedbirler alınması tavsiyesinde bulunacağız. Seyahat ertelenebilir, hastaya konuya ilişkin bilgi verilebilir. Eğer amaç virüsün yaygınlaşmasını yavaşlatmaksa, alınabilecek önlemlerden biri de bu olabilir” dedi.

“BÜYÜK BİR İLKESİZLİK”

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya ise, “Bu bir biyolojik savaş tekniği olabilir” uyarısında bulundu. ABD’nin sergilediği tutumun devletlerarası hukuk ve diplomasiye aykırı olduğunu vurgulayan Kaya, “Seyahatlerde ABD’nin kontrolsüzlüğü ve virüs taşıyan hastalar hakkında bilgi vermemesi çok büyük bir ilkesizliktir. ABD tüm dünyanın sağlığını tehdit etmektedir. Kendi ülkesinde virüsü tespit ettiği hastalarına dünya ülkelerinde dolaşmasına izin vermesi kabul edilemez bir durumdur. Bu yaptığı sorgulanmalı ve diplomatik cevap verilmelidir” diye konuştu.

“KUŞ GRİBİ TEZGÂHINI UNUTMADIK”

“Daha büyük olaylar yaşanmadan durum sorgulanmalıdır” diyen Kaya, “Biz, kuş gribinde yaşananları unutmadık. Köylerde halk şu an kendi ihtiyacını karşılayacak yumurta bile üretemezken, dev firmaların nasıl doğduğunu da biliyoruz. Son süreçte Sağlık Bakanlığımız virüs ile mücadelede seferberlik ilan etmişken, ABD’nin bu tavrı yeni bir oyunun ilk hamlesi olabilir” uyarısında bulundu.

“ABD ÖNCE VİRÜS İHRAÇ EDİYOR SONRA İLAÇ”

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer de, olayın skandal değil derin bir tertip olduğunu belirterek, “Türkiye termal kameralarla bile bu gribi tespit edebilirken ABD'nin bunu edemiyor olması düşünülemez. O halde burada bir iyi niyetten değil derin bir plandan söz edilmesi gerekir. ABD önce virüs ihraç ediyor sonra ilaç” dedi.

‘VIRÜSÜ ABD ÜRETIP IHRAÇ EDIYOR’ IDDIASI

“ABD önce virüs ihraç ediyor sonra ilaç” iddiasında bulunan Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer şunları söyledi, “Kuş gribi ve domuz gribinde kullanılan Tamiflu adlı ilacı ABD derin devletinin baş aktörlerinden ABD eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld üretiyor. Domuz gribinin daha ilk günlerinde söz konusu virüsün Obama'ya bulaşmış olma ihtimalinden söz edilmesinin, bu virüslerin dünyaya empoze edildiği gibi olmayıp, laboratuvarlarda üretilmiş olma ihtimalini güçlendiriyor.

Ekonomik kriz ve Afganistan gibi konulardan bunalan ABD yönetimi bu virüsü kurtuluş olarak görmüş olması ihtimal dâhilindedir. ABD’nin, krizi gündemden düşürüp insanları panikleterek, hem para kazanmak hem de dikkatleri başka yönlere çekmesi derin bir stratejiye benziyor. ABD'nin sınır çıkışlarında kontrol yapmaması yeni bir durum değil. Ancak DSÖ'nün 5 kademeye yükselttiği bir dönemde hiçbir güvenlik önlemi almamış olması ayrıca domuz gribi tedavisi görmüş insanların seyahatine izin vermesi bu amaca hizmet etmek olduğu endişemizi haklı çıkarmaktadır.”

VAKİT

Domuz Gribi 66 ülkeye yayıldı, ölü sayısı 117
22:00 - Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelindeki domuz gribi vaka sayısının 20 bine yaklaştığını duyurdu. Örgütten yapılan açıklamada, ölümlerin büyük bölümünün Meksika'da olduğu, Avustralya'daki vaka sayısının 204'ten 501'e çıktığı, Kanada'da 194 yeni vakanın tespit edildiği kaydedildi. Bu arada, ABD'nin New York kentinde H1N1 virüsünden 2 kişinin daha ölmesiyle, New York'ta bu hastalıktan ölenlerin sayısı 7'ye yükseldi. 03.06.2009 CENEVRE netgazete

ABD'den dönen öğretmende domuz gribi şüphesi
16:20 - Şehremini Anadolu Lisesi'nde görev yapan öğretmenlerden G.Y. ve E.U., bir proje kapsamında görevli olarak ABD'ye gitti. Türkiye'ye döndükten sonra her iki öğretmen de, yüksek ateş ve grip şikayetiyle hastaneye başvurdu. Yapılan tahliller neticesinde öğretmenlerden G.Y.'nin, domuz gribi virüsü taşıdığı öne sürüldü. Okulun müdür yardımcısı, bilgi almak üzere binaya gelen basın mensuplarını dışarıya çıkarttı. 04.06.2009 İSTANBUL netgazete

3 Temmuz 2009 13:22
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Margaret Chan, 'domuz gribinin yayılmasının artık durdurulamaz bir hal aldığını' bildirdi.
BBC'nin haberine göre, hastalığı geçirenlerin büyük bölümünün hafif belirtiler gösterdiğine dikkat çeken Margaret Chan, risk taşıyan grupların zaten sağlık sorunları olan kişiler ve hamile kadınlar olduğunu kaydetti. Chan, bu gruptaki kişilerin kendilerini kötü hissetmeleri durumunda, derhal hekim gözetimine girmeleri uyarısında bulundu. Margaret Chan, hastalığa neden olan A tipi H1N1 virüsünün şu ana kadar 100 ülkede saptandığını açıkladı.

İngiltere Sağlık Bakanı Andy Burnham da, İngiltere genelinde domuz gribi vakalarının hızla artmakta olduğunu dile getirdi. Burnham, "Eğer bu hızla devam ederse, Ağustos ayına kadar günde 100 bin yeni vaka yaşanabilir" diye konuştu. Şu ana kadar 7 bin 500'e yakın vakanın saptandığı İngiltere'de üç ölüm olayı yaşandı.

Dünya genelinde 77 bin domuz gribi vakası saptandı ve 332 kişi hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

haber10

'EN AZ 100 BİN KİŞİ DOMUZ GRİBİ'

12 Temmuz 2009 09:22
Dünya gündeminin ilk sıralarındaki domuz gribi ile ilgili endişeler hafiflemeye yüz tutmuşken, Kanada'nın Alberta eyaletinden dün korkutan bir açıklama geldi.
Alberta Grip İzleme ve Gözetim Ekibi Başkanı Dr. Jim Dickinson, sadece Alberta eyaleti genelinde en az 100 bin kişiye domuz gribi virüsü bulaştığını belirterek, "ne var ki hastalık, bu kişilerde mutedil dediğimiz etkisiz seviyede. Tüm umudumuz, seviyenin bu şekilde kalması" dedi.

Domuz gribinin, normal mevsim gribinden ayırt edilmesinin, ancak laboratuvar testleri ile mümkün olabildiğini kaydeden Dr. Jim Dickinson, mutedil seviyede hasta olma durumunun diğer eyaletlerde de söz konusu olabileceğine işaret etti. Dr. Dickinson, domuz gribi olduğunu bilmeyenlerin büyük bölümünün, bu sonbaharda hastanelere müracaat edeceklerini belirterek, "tüm arzumuz, H1N1 aşısının bu Ekim ayında kullanıma hazır hale gelebilmesi" diye konuştu.

-ÖLÜ SAYISI 39;A ÇIKTI-

Öte yandan şu ana kadar 39 kişinin hayatını kaybettiği Kanada;da ülke genelindeki domuz gribi vaka sayısı da 10 bine yaklaştı.
haber10

Bursa'da 6 Kişide Domuz Gribi
30 Temmuz 2009 19:54

Uludağ'da düzenlenen bir kampa katılan 1'i yabancı 6 kişide ''Domuz gribi''ne rastlandığı bildirildi.
İlişkili HaberlerTüm HaberlerFatih'te Bir Öğretmen Domuz GribiKaraman'da Domuz Gribi PaniğiG.Amerika'da Bilanço AğırSiteye Domuz İstilasıDomuz Gribine 2 Kurban Daha


Uludağ oteller bölgesinde özel bir kuruluş tarafından organize edilen kampta bir hafta önce rahatsızlanan bir öğrencide, yapılan tetkikler sonucunda ''Domuz gribi'' virüsüne rastlandığı belirtildi. Bunun üzerine konudan haberdar edilen Bursa İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin kampta bulunan diğer öğrenci ve eğitmenlere önleyici sağlık tedbiri uygulamaya başladığı öğrenildi.

Yapılan analizler sonucunda, 5 kişide daha ''Domuz gribi'' görüldüğü, bu kişilerin, hastalığı ilk rahatsızlanan öğrenciden kaptıklarının sanıldığı ifade edildi.

Hastanede tedavileri tamamlanan bu kişilerin taburcu edildikleri, sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.
aktifhaber

121 ABD Askerinde Domuz Gribi
09 Ağustos 2009 21:29

Irak'ta, 51 Amerikan askerinin domuz gribi teşhisiyle tedavi altına alındığı bildirildi.

Irak'ta, 51 Amerikan askerinin domuz gribi teşhisiyle tedavi altına alındığı, 71 Amerikan askerinin de virüsle temas ettiklerinden şüphelenildiği açıklandı.

Irak'taki Amerikan ordusundan Albay Michael D. Eisenhauer, 51 askerin domuz gribi teşhisiyle tedavi gördüğünü ve tümüyle iyileştiklerini, hastalığa yakalandığı sanılan 71 askerin ise halen karantina altında tutulduğunu söyledi.

Hastalığa yakalanan ya da yakalandığı düşünülen askerlerin hepsinin tek bir Amerikan üssünden mi oldukları, yoksa Irak genelinde mi görev yaptıkları konusunda bilgi verilmedi.

Bu arada, Irak Sağlık Bakanlığı, domuz gribine yakalanan Iraklıların sayısının 28'e yükseldiğini, bu vakalar arasında çarşamba günü domuz gribi nedeniyle yaşamını yitiren hastanın da bulunduğunu açıkladı.
aktifhaber

İran ve Irak, Ramazan'da Umre'yi yasakladı
16:00 - Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı yetkilileri, en son Riyad ve Abha kentlerinde domuz gribinden iki kişinin daha öldüğünü, böylece ölü sayısının 11 olduğunu açıkladı. Suudi Arabistan'da yayımlanan haberlere göre, İran ve Irak hükümeti, domuz gribinin önümüzdeki günlerde yayılma tehdidi üzerine, Ramazan ayında vatandaşlarının Suudi Arabistan'a umreye gidişini yasakladı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ'ın açıklamasına dayandırılan haberlerde, bu yıl hacca gidecek Iraklıların sayısının azaltılacağı, yaşlı ve kronik hastaların gidişine izin verilmeyeceği belirtildi. 13.08.2009 BEYRUT netgazete

12 Dev Adam, 'domuz gribi korkusu' ile yola çıktı
15:30 - Avrupa Basketbol Şampiyonası Finalleri'ne hazırlanan A Milli Basketbol Takımı İngiltere'de düzenlenecek GameOn adlı basketbol turnuvasına katılmak üzere bu ülkeye gitti. Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağı ile Londra'ya uçan oyuncularımızdan Hidayet Türkoğlu, takım olarak İngiltere'deki turnuva öncesi kendilerini en çok endişelendiren şeyin Domuz Gribi salgını olduğunu ifade ederek, "Bizi en çok ürküten ise Domuz Gribi vakası Londra'da bizi bekliyor diyebiliriz. Çünkü Allah göstermesin her an herhangi bir arkadaşımıza bulaştığı zaman kimsenin bizi yalnız bırakmasını istemeyiz.'' dedi. 13.08.2009 İSTANBUL - netgazete

Suudi Arabistan'da domuz gribinden ölenlerin sayısı 14'e yükseldi

18 Ağustos 2009 - Suudi Arabistan'da H1N1 virüsünün neden olduğu domuz gribinden ölenlerin sayısı 14'e yükseldi.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, hastalığın son kurbanlarından ikisinin Suudi vatandaşı, birinin Hindistan vatandaşı olduğu belirtildi.
Suudi Arabistan'da domuz gribinden ilk ölüm 27 Temmuz tarihinde görülmüştü netgazete

Domuz gribinden ölenlerin ortak özelliği

Domuz gribine yol açan H1N1 virüsüyle ilgili araştırmalara göre, bu virüs nedeniyle ölenlerin yaklaşık yarısını sağlık durumu riskli kabul edilenler oluşturuyor.

21 Ağustos 2009 07:26

Bulaşıcı Hastalıkların İzlenmesi ve Kontrolünde Avrupa Bilgi Sistemi olarak da bilinen ''Eurosurveillance'' dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, H1N1 virüsünün ölümcül etki yapabildiği, sağlık durumu riskli grupta hamileler, şeker hastaları, obezlikle bağlı sağlık sorunları olanlar ve yaşlılar da bulunuyor.

St.Maurice'de (Fransa) bulunan Halk Sağlığı Enstitüsü araştırmacıları, ölümlerin yüzde 51'inin 20-49 yaş grubunda olduğunu, ancak bunun bulunulan ülke veya kıtaya da bağlı olduğunu belirterek, söz konusu riskli grupta bulunan birine virüs bulaşması durumunda ölümcül sonuçlara yol açma olasılığının yüksek olduğunu kaydetti.

Riskli grupta özellikle hamilelik ve obezitenin özellikle öne çıktığı ifade edilen araştırma sonuçlarına göre, bazı hükümetlerin, virüs aşısının kullanılabilir olmasından sonra ilk olarak hamilelerin aşılanması düşüncesinde olduğu ifade edildi.

Çocukların virüsten etkilenmelerinin korkulandan daha az olduğu ifade edilen araştırma sonuçlarında, virüsün 20 yaş üstü gruptaki şeker hastaları ve obezlikle bağlantılı sorunları olanlarda ölümcül olabildiği vurgulandı.

Araştırmada, H1N1 virüsünün doğrudan obezlerde ölümcül sonuçlara yol açabileceği hakkında kesin veriler bulunmadığı, ancak obezliğe bağlı bazı sorunlarda ölümcül olabildiği de vurgulandı.

H1N1 virüsünün ölümle sonuçlanma oranının yaklaşık binde 4 olduğu ifade edilen araştırmaya göre, bu oran mevsimsel gribin yol açtığı ölüm oranına göre yüksek görülmesine rağmen, 1918'de görülen ve yüzde 2 ila 3 oranında ölümle sonuçlanan İspanyol gribine göre oldukça düşük.
haber7

WHO: Domuz gribi yayılacak

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), domuz gribi vakalarında artış yaşanacağını açıkladı. Hızlı artış trendinin birkaç ay sürecek. En çok, gelişen ülkeler etkilenecek.

24 Ağustos 2009 09:18

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), önümüzdeki aylarda domuz gribi vakalarında patlama yaşanacağını ve dünya çapında 3-4 günlük dilimler içerisinde vakaların ikiye katlanarak artacağını açıkladı. Hızlı artış trendinin birkaç ay süreceğini vurgulayan WHO, 2 yılda 2 milyar kişiye hastalık bulaşacağını kaydetti.

Aşı süreci hızlandı

Pekin’de düzenlenen sempozyumda konuşan WHO Batı Pasifik Direktörü Şin Young-Soo, aşı üretim sürecini hızlandırmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Şin, “Vaka sayılarındaki artıştan en çok etkilenecek kesim, gelişmekte olan ülkeler olacak” dedi. WHO şefi Margaret Chan da “Mutasyon, mikrobiyolojik varlıkların yaşama yöntemi. Bizi nelerin beklediğini tam olarak bilemeyiz. Salgının ikinci ve üçüncü dalgalarına hazırlıklı olmalıyız. Kış mevsimine yaklaşan kuzey yarımkürede salgın hazırlıkları hızlandırılmalı” uyarısında bulundu.

Ölümler arttı

Arjantin’de bir haftada 35 kurban

Arjantin’de son bir haftada 35 kişi domuz gribinden hayatını kaybetti. Arjantin Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasında, bu son ölümlerle birlikte Arjantin’de A/H1N1 virüsünün yol açtığı domuz gribinden ölenlerin sayısının 439’a çıktığı belirtildi. Yunanistan’da da dün kalp yetmezliği nedeniyle ölen bir gençte domuz gribine neden olan A/H1N1 virüsü tespit edildiği bildirildi.

Hindiye de sıçradı

Şili’de insan ve domuz dışında ilk defa başka bir canlıda “domuz gribi” olarak adlandırılan A/H1N1 virüsü görüldü. Başkent Santiago’nun 120 kilometre güneyindeki iki çiftlikte hindilerde virüsün tespit edildiği bildirildi. Ajans yetkilileri virüsün yayılmasının önlendiğini kaydetti.

Milliyet

Türkiye'de Domuz Gribi vakası sayısı 414'e ulaştı
23:05 - Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, Türkiye'de bugüne kadar 132'si yerli, 279'u yurt dışı kaynaklı toplam 411 domuz gribi vakası görüldüğünü bildirdi. Halen 25 vakanın takip edildiğini kaydeden Tosun, diğer tüm vakaların sağlığına kavuştuğunu, ülkede hastalıktan ölen kişi bulunmadığı nı söyledi. netgazete

Prof Öz'den domuz gribi tüyoları

Domuz gribine yakalanmamak için yapılacak şeyler gayet basit! Elinizi yıkayın, bağışıklık sisteminizi güçlü tutun ve öksürenlerden uzak durun!

30 Ağustos 2009 09:58

PROF. DR. MEHMET ÖZ'ün önerileri

Domuz gribine bağlı ölüm sayısı giderek artıyor. Ancak bu konudaki endişeler ölüm sayısından daha da fazla artıyor. Şu sıralar televizyon, radyo ve basın organlarının çoğunda domuz gribi konuşuluyor. Çoğu kimse bu griple ilgili detayları bilmiyor ama en azından sadece endişe etmenin dışında da bu hastalıktan korunmak için yapabileceğiniz bazı şeyler var.

DÜZENLİ UYUYUN, İÇKİ İÇMEYİN
Bu gribi kontrol edemeyeceğinizi kabul edin.
Ne sıklıkta ve nasıl yayıldığını kontrol edemezsiniz. Stres bağışıklık sisteminizi zayıflatır ve bu da grip gibi birçok hastalığa davetiye çıkartır.

Ellerinizi yıkayın!
Biriyle tokalaştığınız zaman ellerinizi yıkayın. Her hangi bir şeye temas ettiğiniz zaman ellerinizi yıkayın. Özellikle yemekten önce ve sonra ellerinizi sabunla yıkayın.

Öksüren insanlardan uzak durun.
Eğer bir hastanede veya sürekli öksüren insanların bulunduğu bir ortamda çalışıyorsanız, doktorunuzla görüşüp soğuk algınlığı ve gribe karşı bir ilaç yazmasını isteyin.

Kalabalıklarda ve uçaklarda dikkatli olun.
Toplu taşıma araçlarında dikkatli olun. Bu tür mekanlar yüksek grip riski taşır.

Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.
Her gün en az yedi buçuk veya sekiz saat uyuyun. Her gün bir kadehten fazla alkollü içki içmeyin. Her gün multivitamin ve D-3 vitamini alın. Tuzlu olmamak kaydıyla tavuk suyu çorba için.

Çantanızda her zaman alkollü ıslak mendil taşıyın.
Sadece elleriniz mikrop taşımaz. Hanımlar, çantalarınızın da temiz olmasına özen gösterin.

Sabah-Günaydın

OKULLARA DOMUZ GRİBİ TATİLİ
28 Eylül 2009 20:08
Yunanistan'ın başkenti Atina'daki iki lisede toplam 22 öğrencide domuz gribine yol açan A/H1N1 virüsüne rastlandığı bildirildi.
Yunan basını, kentin kuzeyindeki Haydari semtinde bulunan bir lisenin birinci sınıfı ile, Melisia semtinde bulunan bir lisenin 2 ve 3. sınıflarının, söz konusu vakaların teşhisi sonrasında, Atina Valiliği kararıyla bugünden itibaren cuma gününe kadar tatil edildiğini duyurdu.
haber19

Grip aşısı domuz gribi aşısının etkinliğini artırıyor
08 Ekim 2009 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, mevsimsel grip aşısının domuz gribi aşısının etlinliğini artırdığını söyledi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, mevsimsel grip aşısının H1N1 virüsüne karşı koruyucu olmamakla birlikte aşının etkinliğini artırarak daha faydalı olmasını sağladığını belirterek, ''Arka arkaya 2 aşı yapılması, bağışıklık sisteminin bu antijenlere karşı daha güçlü cevap vermesini yani daha güçlü bağışıklık oluşmasını sağlayacaktır'' dedi.

Balık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, havaların soğumaya başlaması ve okulların açılmasıyla birlikte bir grip salgını beklendiğini bildirdi.

Kuzey yarımkürede, dolayısıyla Türkiye'de bir domuz gribi salgını yaşanmasından da endişe edildiğini ifade eden Balık, hem mevsimsel gribe hem de domuz gribine yakalanan kişilerin kalabalığa çıkmamaları ve 3-4 gün evde dinlenmelerinin yerinde olacağını söyledi.

Grip virüsünün öpüşme ve tokalaşma yoluyla çok kolay bulaşabildiğine dikkati çeken Balık, ''Hem mevsimsel gripten hem de domuz gribinden korunmak için bu kış ülkemize özgü kötü bir alışkanlık olan öpüşme ve tokalaşma alışkanlığından vazgeçmeliyiz. Ellerin bol sabunlu suyla yıkanması da önemli bir korunma yoludur'' diye konuştu.

Mevsimsel gripten aşıyla korunmanın mümkün olduğunu, bunun eylül ayı başından başlayıp kasım ayı sonuna kadar yaptırılabileceğini kaydeden Balık, bu aşıyı özellikle 60 yaşın üstündekilerle şeker, kalp ve tansiyon gibi kronik hastalığı olanların yaptırmasında fayda olduğunu vurguladı.

H1N1 virüsüne karşı geliştirilen aşının Sağlık Bakanlığınca bu ayın 3. haftasından itibaren Türkiye'ye getirileceğini ve belirlenen risk gruplarının domuz gribine karşı aşılanacağını hatırlatan Balık, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Mevsimsel grip aşısı H1N1 virüsüne karşı koruyucu olmamakla birlikte aşının etkinliğini artırarak daha faydalı olmasını sağlıyor. Çünkü her 2 aşının içinde de birbirine benzerlik gösteren antijenler (virüs parçacıkları, immün uyarıcılar) var. Arka arkaya 2 aşı yapılması, bağışıklık sisteminin bu antijenlere karşı daha güçlü cevap vermesini yani daha güçlü bağışıklık oluşmasını sağlayacaktır.''

Balık, aşı firmalarının H1N1 aşısını kısıtlı sayıda üretmesi ve ülke bazında anlaşmalar yapılması nedeniyle domuz gribi aşısının piyasada satılmayacağını belirtti.

''GEREKSİZ ANTİVİRAL KULLANILMAMALI''

Gripten korunmada aşı etkili bir yol olmakla birlikte, bu hastalığa yakalananların dikkat etmesi gereken hususlar bulunduğuna işaret eden Balık, ''Grip ve soğuk algınlığında kesinlikle antibiyotik kullanılmamalıdır. Antiviraller de hekime danışılmadan alınmamalıdır. Çünkü antiviraller ilk 24 saat içinde etkilidir. Hele 48 saatten sonra kesinlikle antiviral kullanılmamalıdır'' uyarısını dile getirdi.
haber7

Gripten korunmak için kişisel hijyene dikkat edin
02:15 - Doç. Dr. Murat Topbaş gribal enfeksiyonları önlemenin mümkün olmadığını ama sıklığının ve şiddetinin azaltılabileceğini belirtti. Topbaş, enfeskiyonlardan korunmada mutlaka kişisel hijyen kurallarına uyulması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Kişisel hijyen, bütün hastalıkları önlemede temel noktamızdır. Ellerimizi birbirimize temastan önce, temastan sonra, yemekten önce ve sonra, bol sabunlu suyla tamamen, iyi bir şekilde yıkamamız gerekiyor. Ortak havluların özellikle toplu yaşanan yerlerde kullanılmaması daha uygun olacaktır. Ortak kullanılan bardaklar, tabaklar, kaşıklar, çatalların mutlaka çok iyi şekilde, uygun makinelerde, uygun deterjanlarla belirli sürelerde yıkanması gerekiyor." 12.10.2009 TRABZON netgazete

Okulda domuz gribi vakası sayısı 10'a yükseldi
19:15 - Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulundaki kesinleşen domuz gribi vaka sayısının 10'a çıktığı bildirildi. Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi'nde yapılan tetkikler sonucunda numuneleri alınanlardan 5'inde daha A (H1N1) tespit edildi. Bakanlık daha önce, söz konusu okulda 2'si veli, 3 öğrencinin domuz gribi virüsü taşıdığını açıklamıştı. 14.10.2009 ANKARA netgazete

Ankara'da Domuz Gribi Yayılıyor!
15 Ekim 2009, 19:38 Anadolu Haber

Ankara Valiliği'nden sonra Sağlık Bakanlığı'ndan da Ankara'daki domuz gribinde vaka sayısı açıklaması geldi. Açıklama gribin yayıldığını gösteriyor.

Sağlık Bakanlığı, Ankara'da domuz gribinde vaka sayısının 13'ü öğrenci, 2'si veli ve 1'i öğretmen olmak üzere 16'ya çıktığını açıkladı.

Ankara'da 27 öğrenci, 4 veli, 1 öğretmen domuz gribi
22:50 - Ankara'da Bilkent University Proparotory School (BUPS) ilköğretim okulunda, bir öğrenciden alınan numunede pandemik A (H1N1) virüsü tespit edilmesinin ardından, öğrencinin yakın temaslarından alınan numuneler üzerinde yapılan inceleme sonucunda, bu öğrenci de dahil olmak üzere toplam 32 vaka pozitif olarak tespit edildi. Bu vakalardan 27'si öğrenci, 4'ü veli ve 1'i öğretmen olduğu bildirildi. BUPS İlköğretim Okulu'nda yaşanan domuz gribi vakasının ardından Türkiye'deki toplam vaka sayısı da 524'e yükseldi. 17.10.2009 ANKARA
netgazete

18 Ekim 2009 20:56

Ankara'da domuz gribi vaka sayısı 41'e yükselirken Diyarbakır'da 2 okul domuz gribinden dolayı tatil edildi.

Sağlık Bakanlığı, Diyarbakır'da 2 okulda domuz gribi vakaları belirlenmesi nedeniyle yarından itibaren 5 gün süreyle eğitim ve öğretime ara verileceğini bildirdi.

Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugüne dek üklede belirlenen pandemik H1N1 gripli hasta sayısının toplam 551 olduğu, Ankara'da son 5 günde belirlenen vaka sayısının ise 41'e ulaştığı bildirildi.
aktifhaber

Anadolu Yakasında 50 Öğrencide Domuz Gribi Tespit Edildi

21 Ekim 2009, 18:36 Anadolu Haber

İstanbul'un Anadolu Yakasında ikisi özel kolej olmak üzere 50 öğrencide domuz gribi virüsü belirlendi.

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 4 gün içerisinde 177 müracaat oldu. Bunlardan 50’sinde A(H1N1) virüsüne rastlandığı öğrenildi.

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 4 gün içerisinde 177 müracaat oldu. Bunlardan 50’sinde A(H1N1) virüsüne rastlandığı öğrenildi.İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İstanbul'un Anadolu Yakası’nda olası vakalara karşı, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni pilot hastane olarak seçmişti. Alınan bilgiye göre, hastanenin İntaniye Servisi’ne son 4 gün içerisinde, 18 yaş altı 177 kişinin Domuz Gribi şüphesiyle müracaat etti..

Aralarında ikisi özel kolej olmak üzere, bazı ilköğretim okulu öğrencilerinin 50’sinde virüs tespit edildi. Hastane yetkilileri, 38 ve üzeri derecede ateşi olan hastaları dikkate aldıklarını, bunlardan kan ve idrar örnekleri alarak laboratuvara gönderdiklerini belirttiler.

Virüs tespit edilenlerin taburcu edildiği, takiplerinin evlerinde yapıldığı öğrenildi.Hiçbiri yurtdışına çıkmamışHastaneden bir yetkili virüs tespit edilen öğrencilerin yurt dışı bağlantısı olmamasına dikkat çekerek, "Daha önceki vakalar, yurt dışına gidip gelenlerdi.

Bunları takip etmek mümkün oluyordu. Ancak, son gelen hastaların hiçbirinin yurt dışına çıkmamış olması dikkat çekici. Velilerin paniğe kapılmadan çocuklarını takip etmeleri gerekiyor" dedi. Çocukların okullarında domuz gribi olduğunu öğrenen velilerin ise, tedbir amaçlı hastaneye gelmeye başlamaları dikkat çekti. 10 ayrı okulda 16 öğrenci İstanbul Valisi Muammer Güler, “İstanbul'da 10 ayrı okulda 16 öğrencide H1N1 virüsünün referans tahlil laboratuvarları sonuçları itibarıyla tespit edildiği ortaya çıktı” dedi.

Valilikte basın mensuplarına açıklama yapan Güler, dün domuz gribine yakalanan öğrenci sayısının 6 olarak açıklandığını hatırlatarak, bugün rakamın 16'ya çıkmasının bir günde meydana gelen artış olmadığını vurguladı.Güler, “Bu öğrenciler, son 5 günden beri, yani cuma gününden beri evlerinde tedavileri sürmekte olan öğrencilerden tahlil sonuçları alınanlarla ilgidir” diye konuştu.

Virüs tespit edilen çocukların tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğünü, yakın temas içinde olanların tedavilerine de başlandığını anlatan Vali Güler, “Grip emaresi olan çocukların okullara gönderilmemesi velilere tavsiye edilmektedir” dedi.

Bu çocukların, farklı sınırlarda olduğunu kaydeden Güler, “Şu anda okulların tatil edilmesini gerektiren bir durum yoktur” ifadesini kullandı.Domuz gribi vakasıyla ilgili İstanbul'da 30 Nisandan beri takibinin sürdürüldüğünü, 14 Mayısta ilk vakanın görüldüğünü anımsatan Güler, o zamandan bu yana 1300'e yakın tahlilin gerçekleştirildiğini ve bunlardan 258'inde virüs tespit edildiğini ve bunlardan çoğunun yurt dışından gelen kişiler olduğunu belirtti.

İstanbul Valisi Güler, İstanbul'daki referans kabul edilen Çapa Hastanesi laboratuvarında şu anda 40 kişinin tahlilinin sürdüğünü, bunlardan 22'sinin 18 yaş altı olduğunu söyledi.

Domuz gribi aşısında yıllık rant dudak uçuklatıyor
22 Ekim 2009 Domuz gribi aşısının pazarı iştah kabartıyor. Gripten şu ana kadar 1,5 milyar dolarlık aşı sattıklarını belirten ilaç şirketi yetkilileri; bu sektörden elde edecekleri yıllık kazancın dudak uçuklatacak boyutunu böyle açıkladı.
İmalatçı şirketlerin, domuz gribi aşısından, yıllık 49 milyar dolarlık kar edebilecekleri belirtiliyor.

Büyük ilaç şirketlerinin, şimdiye kadar 1,5 milyar dolarlık aşı sattıkları ve milyarlarca dolarlık aşı bağlantısı yaptıkları, salgınların bu miktarı misliyle artıracağı belirtiliyor.

İlaç şirketlerinin, domuz gribi aşısı yanı sıra, 1 milyar doların üstünde de, mevsimsel grip aşısı sattıkları kaydediliyor.
haber7

Sarmısak domuz gribinden korunmada yararlı olabilir mi?
Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA
eyesilada@yeditepe.edu.tr

Geldi, geliyor derken “Domuz Gribi” ülkemizi de etkilemeye başladı. Aşı konusunda tartışmalar sürerken, hastalıktan korunmak için uzmanlar tarafından önerilen çeşitli önlemler medyada popülerliğini sürdürüyor. Dezenfektan ve maske satışları sanırım tarihinin en yüksek satış seviyelerinde. Benim üzerinde önemle üzerinde durduğum konu ise kişilerin kendi savunma silahlarının, yani “bağışıklık sisteminin” desteklenmesi. Bu bakımdan yararlı olabilecek bazı önerilerden bir kaç hafta önceki yazımda bahsetmiştim.
MANAVLARDA BİLE KALMADI!
Geçen gün haberleri izlerken, yapılan röportajda halkın aldığı önlemler arasında sarımsak satışlarındaki artış dikkatimi çekti. Öyle ki manavlarda sarımsak kalmamış. Sarımsağın başta kalp ve damarlar için yararlı olduğunu, tansiyonu ve kan şekerini düşürdüğünü ortaya koyan oldukça fazla sayıda bilimsel çalışmalar bulunuyor. Ancak sarımsağın soğuk algınlığı ve nezleden koruyucu olup olmadığını ortaya koyan sadece tek bir klinik çalışma bulunuyor. 2001 yılında yayınlanan bu çalışmada 146 gönüllüye üç ay süresince (Kasım-Şubat arasında) allisin içeren sarımsak kapsülleri veriliyor (allisin sarımsağın etkili maddesi). Bu süre içerisinde sarımsak kapsülü verilen gruptaki deneklerden 24’ünün soğuk algınlığına yakalanmasına karşılık, boş ilaç verilen (plasebo) grupta 65 deneğin (hemen hemen tamamı) hastalandığı görülmüş. Diğer taraftan, sarımsak kapsülü verilen grupta hastalananların ortalama iyileşme süresi bir buçuk gün iken, boş ilaç verilen grupta bu süre beş güne uzamış. Bu çalışmanın sonuçlarına göre sarımsak kapsülünün oldukça etkili olduğu görülüyor. Ancak tek bir çalışmanın sonuçları genellikle bilimsel olarak fazla dikkate alınmaz. Burada belirtmek istediğim bir diğer husus, sarımsağın içerisindeki allisin’in bazı bakteri (antibakteriyel) ve mantarlar (antifungal) üzerinde etkili olduğunun bilinmesine karşılık soğuk algınlığına yol açan virüsler üzerinde etkili olduğunu gösteren bir klinik çalışmaya rastlayamadım.
‘CACIK’ OLARAK TÜKETİN
Tespit ettiğim çalışmalarda sarımsağın uçuk virüsü üzerinde etkili olabildiği ve eski tarihli bir çalışmada ise deneysel olarak bazı virüslerin gelişimini engellediğini bildirilmesine karşılık klinik çalışma henüz bulunmuyor. Ancak yine de kullanılmasının yararlı olabileceği düşünülebilir. Ancak sarımsak kullanımında bazı uyarıları dikkate almakta yarar görüyorum. Kan sulandırıcı etkisi nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananların kanında aşırı sulanma riskine dikkat etmek gerekir. Yine şeker hastalarında sarımsağın kan şekerini düşürücü etkisi nedeniyle, şeker ilaçları ile birlikte kullanılması kan şekerinin aşırı düşmesi ve hipoglisemi şokuna yol açabilir. Yukarıda bahsettiğin klinik denemede sarımsağın etkili maddesi olan allisin kapsül halinde uygulanmış. Dolayısıyla allisinin etkisinde yararlanmak için sarımsağın ya ağızda çiğnenerek alınması ya da ezdikten hemen sonra cacık vb. şekillerde tüketilmesi gerekir.
Star

Domuz gribi için aldığı jelden kör oldu
13 Kasım 2009 Annesinin domuz gribi korunması için eczaneden alıp çantasına koyduğu antibakteriyel el temizleme jeli gözüne sıçrayan 7 yaşındaki küçük kız kornea hücrelerinin erimesi sonrası görme yetisini kaybetti.
Ali BALCI ve Erdoğan YAPIK'ın haberi

Olay geçen cuma günü yaşandı. Söz konusu jeli kızının okul çantasına koyan anne İffet B., nasıl kullanması gerektiğini de anlattı. İstanbul Ak Umut Koleji birinci sınıf öğrencisi küçük D., okula gittiğinde diğer arkadaşları gibi annesinin çantasına koyduğu jeli kullanmak istedi. Ancak kutunun kapağını açmak isterken jeli gözüne sıçrattı. Alkol bazlı kimyasal madde içeren jel, küçük kızı acı içinde bıraktı. Öğretmenleri hemen küçük kızın yüzünü yıkayıp annesine haber verdi.

SAĞ GÖZDEN KORNEA HÜCRESİ

Gözündeki acı gitmeyen ve görememeye başlayan küçük kızın sol gözünün kornea hücrelerinin jeldeki alkol bazlı kimyasal maddeden dolayı eridiği belirlendi. Küçük kızın sol gözü olaydan sonra hiçbir müdahaleye cevap vermedi. Ancak önceki gün kornea hücrelerinde az da olsa iyileşme görüldü.

Doktorlar sol gözü kurtaramazsa, küçük kızın sağ gözünden alınan kornea hücreleri ya da kornea nakliyle görmesi sağlanacak. Anne İffet B., Sağlık Bakanlığı'nın izniyle yasal olarak satılan el temizleme jeli aldığını anlatarak, "Jelin üzerinde çocuklardan ya da göz temasından uzak tutun uyarısı yok. Bütün eczanelerin raflarında bu jeller satılıyor ve hiçbir uyarı yok. Başımıza gelenleri bilen eczaneye tekrar gittiğimde hâlâ aynı jeli sattıklarını görünce, 'Neden hâlâ satıyorsunuz?' dedim. 'Yasal iznimiz var satıyoruz' dediler. Jeli üreten firma hakkında dava açacağım" diye konuştu.

Küçük D'nin okulundaki öğretmenler ise diğer öğrencilerde bulunan jelleri topladı. Küçük kızın doktoru Alp Kayıran da yüksek oranda alkol ve kimyasal madde içeren sıvı maddelerin küçük çocuklardan uzak tutulması gerektiğini vurguladı.

SABAH

18 Kasım 2009 11:48
Domuz gribi virüsü Ukrayna'da mutasyona uğradı, Dünya Sağlık Örgütü bu gerçeği gizliyor...
Peki şimdi ne yapmak lazım... İşte ayrıntılar...

Virüs Ukrayna'da mutasyona uğradı, Dünya Sağlık Örgütü bu gerçeği gizliyor!

Ukrayna Sağlık Bakanı, "Dünyada görülen domuz gribi virüsü ile bizimkinin aynı olmadığı açık. Bizimki çok çabuk öldürüyor ve çok hızlı yayılıyor" dedi.

Ukrayna'da ölen 2 kişinin otopsisinde domuz gribinden hayatını kaybeden bu kişilerin akciğerlerinin sanki onlarca yıl sigara içmiş gibi kapkara olduğu, virüsün akciğerleri yakarak kömüre çevirdiği belirlendi.

İngiltere'deki biyolojik silah laboratuvarlarında yapılan testlerde de mutasyon doğrulandı. Virüsün insanlar için çok tehlikeli bir hal aldığı açıklandı.

Bu açıklamanın ardından Gürcistan Ukrayna sınırını kapatabileceğini duyurdu.

İddialar üzerine WHO, ülkedeki 34 vakadan örnek alarak test ettirdi. Ancak virüsün "çok büyük oranda mutasyona uğramadığı" sonucuna vardı.

Ancak ukrayna basını who'nun aldığı örnekleri açıklamasını ve daha geniş bir denek grubuyla test yapmasını istiyor.

Ukrayna'da son durum:

Vaka sayısı: 1 milyon 457 bin 564
Hastanede: 83 bin 26
Ölen: 328
aktifhaber


En son Ekim tarafından Çrş Ksm 18, 2009 11:19 pm tarihinde değiştirildi, toplam 4 kere değiştirildi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Prş Ekm 22, 2009 9:15 pm    Mesaj konusu: Panik başladı! Domuz gribi aşı satışını mı bekliyordu! Alıntıyla Cevap Gönder

İbrahim Karagül
Domuz gribi mi tehlikeli, aşısı mı?

Türkiye'nin her yanından ölüm haberleri geliyor. Korku haritası günden güne genişliyor. Gazeteler, televizyonlar, internet siteleri, kitle iletişim araçlarının tamamı bir korkuyu büyütmek, bir kampanyayı yaygınlaştırmak için seferber edilmiş durumda. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa ülkelerinde, Amerika ülkelerinde, ama yoğun olarak “Batı'da ve Batı'ya yakın ülkelerde” ciddi endişe var. Hastalık, havaların soğumasıyla, beklendiği gibi hızla yayılıyor. Ocak ayında zirveye ulaşması bekleniyor. Küresel salgın alarmından sonra panik ve kampanya birlikte güç kazanıyor. Bazı ülkelerde domuz gribinin kuş gribinin birbirini tetiklediği gibi korkular yaşanıyor.

Dün Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “aşı yaptırmayı düşünmüyorum” şeklindeki açıklaması, hastalık ve aşılama üzerindeki spekülasyonların ciddiye alındığının işareti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, “aşılamanın isteğe bağlı olduğunu” hatırlatması da yine “aşı” üzerindeki tartışmaların ciddiyetini ortaya koyar nitelikte. Üstelik bu spekülasyonlar en son Türkiye'de başladı. Amerika ve Avrupa'da Mayıs ayından bu yana hem hastalıkla ilgili hem de aşı konusunda şiddetli tartışmalar zaten yaşanıyordu. Öyle insanlar aşı için kuyruk oluşturmuş da değil.

Mesela ABD'de çalışanlara “ya aşı olacaksın ya da işini kaybedeceksin” şantajı yapılırken, okullarda ailelerin isteğine rağmen aşılama yapılırken, Sağlık Bakanlığı'nın “domuz gribi” istatistiğinde yer alanların büyük bölümünün aslında domuz gribi olmadığı” ortaya çıkarken, tartışmalar büyüyor, korkular artıyor, aşı kampanyaları da sertleşiyor. Bir çok tuhaflıklar var burada. Sanki insanlar korku üzerinden bir şeylere zorlanıyor!

Hastalık Mayıs ayında Meksika'da ortaya çıktığında, aşının ancak Ekim ayında üretilebileceği açıklandı. Neden? Daha erken üretilemez miydi? İlaç firmaları, aşıyı piyasaya vermek için salgının zirveye ulaşmasını mı beklemek istedi? En karlı sektör korkuya yatırım mı oldu? Yaz aylarında Türkiye'de, çok sayıda insan yüksek ateş nedeniyle hastanelere gitti. Domuz gribi ihtimalleri, hastaların hatırlatmasına rağmen önemsenmedi. Bu kimselerin bir çoğu, teşhis konulamadan tedavi edilip geri gönderildi. Domuz gribi istatistiği yapılmadı mı? Ya da bu istatistik mi gizlendi?

Elbette sağlık çok hassas bir konu. Ancak, salgının zamanlaması sadece havaların soğumasına mı bağlı? “Salgın, dev ilaç şirketlerinin aşı üretimini tamamlamasını beklemiş olabilir” derken çok mu aykırı bir şey söylemiş oluruz? Fabrikalar üretime geçtiler, stoklarını tamamladılar, ülkelerden sipariş almaya başladılar, aşı dağıtımına start verdiler o an domuz gribi harekete geçti, hızla yayılmaya başladı, bütün ülkelerde salgın paniği başlatıldı, aşı kampanyalarına hız verildi! Doğru değil mi?

Bunları daha önce tartıştık. “Domuz gribi salgınında bir şeyler mi gizleniyor” diye sorduk. İlk çıktığında olağanüstü endişeyle izlenen, hastalıkla ilgili neden sonradan garip bir sessizlik yaşandı? Peki o sessizlik dönemlerinde domuz gribi yok muydu? Yoksa, neden sadece Türkiye'ye gelen yabancılarda hastalık tespit ediliyordu? Aynı dönemde nasıl oluyordu da Türkiye'de görülmüyordu?

Sağlık bakanlığı bugünlerde aşının yan etkilerini anlatmaya başladı. Ama çok önce bu yan etkiler biliniyordu ve insanları hastalıktan daha fzala korkutan bunlardı.

Alman sağlık uzmanları aşının kanser yaptığını söylerken, beyin üzerindeki etkilerine, felce ve muhtemel ölümlere işaret edilirken, çocuklarda ciddi nörolojik sonuçlara yol açacağı, astım hastası edeceği, aşılarda kanserli hücreler kullanıldığı, katkı maddelerinin ölümlere yol açabileceği gibi itirazlar ortaya atılırken bizler susuyorduk. Domuz Giribi'nden daha ölümcül olduğunu bile söyleyen oldu. Gerçi Sağlık Bakanı, dün buna karşı, “hastalığın riski aşıdan daha büyük” dedi. O zaman aşının riski de azımsanamayacak ölçüde demektir.

Sağlık bakanlığının bilgilendirmesine göre yan etkilerin en hafifi; kızarıklık, şişlik, baş/kavse eklem ağrıları, bulantı, kusma, titreme, lenf bezlerinde şişme. Ama ölümcül olanları da var: Ciddi alerjik reaksiyonlar, beyin dokusu, sinir, böbrek ve damar iltihabı, bilinç kaybı, kaslarda kasılmalar, yüz felci ve solunum sistemi rahatsızlıkları.

Kimseyi aşıdan soğutma niyetimiz yok. Ama ilaç firmalarının milyarlarca dolarlık satış ve bağlantılarıyla aşı kampanyası arasında bir irtibat olmadığını kim söyleyebilir? Dünya genelinde karşı konulamaz aşı kampanyası ortada. Büyük ilaç firmalarının kampanya için bu zamanı beklemeleri, onlarca ülkeyle bağlantı yapmaları, hisselerinin hızla artması da ortada. Sadeve ABD'nin aşı için ayırdığı para şimdilik beş milyar dolar. Sadece bir ilaç firmasının, İngiliz GlaxoSmithKline şirketinin bağlantı yaptığı ülke sayısı 16 ve bu 50'ye çıkacak.

Korktuğumuz şey hastalık ya da aşı değil. Küresel ekonomik kriz yüzünden dev şirketler batarken, insan sağlığı üzerinden dev bir sektör oluşturulması. İnsanlığın biyoteknoloji şirketlerinin oyuncağı haline gelmeleri. Bu şirketlerin siyasi bağlantıları.

Korktuğumuz ve rahatsız olduğumuz şeyler başka. Ve biz bunları bal gibi de sorgularız!

Yenişafak

AŞI, DOMUZ GRİBİNDEN DAHA TEHLİKELİ!

5 Kasım 2009 15:10
Domuz gribi aşısının gripten daha tehlikeli olduğu ispatlandı. İngiltere ve ABD Sağlık Bakanlığı’na konuyla ilgili sunulan raporu ele geçirildi.
Domuz gribi aşısının gripten daha tehlikeli olduğu ispatlandı. İngiltere ve ABD Sağlık Bakanlığı’na konuyla ilgili sunulan raporu Timeturk ele geçirdi. İşte o çarpıcı rapor…

İngiltere Toplum Bilimi Enstitüsü (ISIS) tarafından hazırlanarak İngiltere Sağlık Ofisi Başkanı Liam Donaldson ve ABD Gıda ve İlaç Yönetimi Başkanlığı’na ileten raporda domuz gribi aşısı ile ilgili çok çarpıcı bilgilere yer verildi.

ISIS Başkanı Dr. Mae-Wan ve yine ISIS genetik umanı Prof. Joe Cummins toplu aşıların, felakete çıkarılan bir davetiye olduğunu söylediler.

Bugüne kadar dünya ve Türkiye’nin gündemini işgal eden domuz gribi aşısı ile ilgili bilgileri Timetürk olarak yakından takip ettik. Şimdi ise İngiltere Toplum Bilimi Enstitüsü (ISIS)’ün raporu sizler için tercüme ettik. İşte o rapor:

Domuz gribi virüsü, 2009'un Nisan ayında Meksika ve ABD’de bir domuz gribi patlak verdi. Virüs, hızlı bir şekilde insandan insana geçerek bütün dünyaya yayıldı. Mayıs ayında yapılan tetkikler ve gözlemler gösterdi ki yeni bir tip virüs olan A H1N1 virüsü, var olan hiç bir virüse benzememekte ve önceki virüslerden çok farklı.

Kaynağı Kuzey Amerika ve Avrasya olan kuş, insan ve domuz gribi virüslerin yayılım aşamalarının da çok karmaşık. Bu karmaşa da akla farklı soruları getiriyor. Avustralya’da yaşayan bir virolojist (virus uzmanı) yaptığı basın açıklamasında, virüsün bir laboratuarda oluşturulmuş olabileceğine dikkat çekiyor ve daha korkunç olanı açıklamanın devamında; Bu virüsü kaza ile dışarıya yaymış olabilirler. Bazı analistler ise, bu virüsün biyokimyasal bir silah olarak kasıtlı bir şekilde doğaya bırakıldığına işaret ediyor.

Ama şu an endişe edilen nokta bu virüslerden birçok ülkenin halkına uyguladığı toplu aşı programları nedeniyle bu programlar domuz gribini önlemekten çok, hastayı daha kötü durumlara sokabilir.

WATCHDOG, OKUL ÇOCUKLARINA YAPILAN AŞILARA KARŞI ÇIKIYOR

ABD hükümeti Eylül’de okulların açılması ile beraber bütün öğrencilere aşı yapılmasını planlıyor. Ancak Ulusal Aşı Bilgi Merkezi ( NVIC ) Obama'ya bu sürecin güvenirliğinin sorgulanması çağrısı yaparak, güvenli görüntüleme, kaydetme, inceleme, raporlama ve enjeksiyon hazırlığı güçlü mekanizma ile hazırlandıktan sonra tedbirli bir şekilde sürece girilmesi gerektiğini ekledi.

ABD Sağlık Bakanlığı Nisan ayında patlak veren domuz gribi virüsünden hemen sonra ulusal acil durum ilan etti. Sonuç olarak okullar kapandı. İnsanlar karantinaya alındı. İlaç şirketleri ile Yiyecek ve İlaç Başkanlığı arasında, acil ilaç sağlamaları için 7 milyar dolarlık anlaşmalar imzalandı. Bu da bu ilaçların birçok öğrenci ile yetişkin üzerinde deneneceği anlamına geliyor.

Dahası, 2001'den beri hukuki geçerliliği olan federal yasaya göre, insanların virüs kapma olasılığı olduğu takdirde ülkede acil durum ilan edilmişse ilaç şirketleri ve sağlık kurumları Amerikalılara bu deneysel aşıları yapmakta serbesttir ve izinlidir. Amerika Sağlık ve İnsan Kaynakları Sekreteri Kathleen Sebelius; “Aşı yapanları yaptıkları aşıdan ötürü doğacak herhangi bir sorumluluktan azat eden her türlü yasa çıkarılmış durumda. Bazı eyaletler aşıyı yasa ile zaruri hale getirebilirler” diyor.

NVIC, aşı uygulaması sırasında yöntemlerin doğru uygulanıp uygulanmayacağını da soruyor. Rapora göre yöntemler şu şekilde sıralanıyor:

1- Çocuklara aşı vurulmadan önce Anne ve Baba'yı aşının ne olduğuna dair, faydaları ve riskleri açısından bilgilendirme.

2- Hangi çocuğa hangi aşının veya ilacın verildiğini kayıt altına alma ve bunu yaparken ilaç firmasını ve ilaç kayıt numarasını alma.

3- Çocuğa o güne dek yapılmış aşıları tespit etme.

4- Aşıdan sonra oluşan ciddi sağlık sorunlarını kayıt ve gözetim altına alma.

NVIC, ayrıca çocukların anne babalarının aşı hakkında bilgilendirildikten sonra aşının yapılıp yapılmayacağına dair kararın yine onlara bırakılmasını istiyor.

WHO VE TOPLU AŞI

Toplu aşı düzeni Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 2009 Temmuz ayında hastalığın durdurulamaz olduğunu fark etmeleri üzerine uygulanmaya başlanmıştır. Ancak burada yanıltıcı taraf, bu aşıların domuz gribi aşısı olduğunda çok tehlikeli olmaları ve çoğu zaman işe yaramamalarıdır.

GRİP AŞILARI ETKİSİZ VE ASTIM HASTALIĞI RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Grip aşılarının etkisiz olma sebebi grip virüsünün sürekli kendini yenilemesidir ve en önemlisi bu virüse karşı yapılan aşı asla sürekli bir bağışıklık kazandırmamakta ve bu yüzden aşı her yıl sürekli tekrarlanmak zorundadır. Aşı maddeleri ise hazırlanması çok güç olan maddelerdir ve laboratuar şartlarında bazıları hazırlanamayabilir bile.

Birçok araştırma grip aşılarının ya çok az koruma sağladığını ya da hiç sağlamadığını, bu yüzden domuz gribi aşısından da bir şey beklemenin mantıklı olmayacağını gösteriyor.

294.000 öğrenci üzerinde yapılan 51 farklı araştırma, iki yıldan yaş almış öğrencilerde, zayıflatılmış virüsten yapılan buruna sıkılan ilaçların ve öldürülmüş virüsten yapılan aşıların, hastalıkları yüzde 82 ile yüzde 59 arasında önlediği ortaya çıktı. Öte yandan 800 astım hastası çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, bu çocuklarda astım hastalığı riski yükseldi. Bu da 2009 da yayınlanan bir rapor ile doğrulandı.

Yetişkinlerde ise bu ilaçlar ve aşıların hiçbir faydası olmadığı gözlemlendi.

GRİP AŞILARINDAKİ ZEHİRLİ MADDELER

Aşıların kendi yapıları bazen çok tehlikeli olabilir. Bu aşılar içerdiği nükleik asit ve virüs kombinasyonu ile bağışıklık hastalıklarına yol açabilirler.

Bu bağışıklık sistemini etkileyen zehirli toksitlerin aşıların katkı maddesi olduğunu biliyor muydunuz? Yüksek dozlarda alındığında bu aşılar uzun süreli bağışıklık hastalıkları, nörolojik hastalıklar, davranışsal bozukluklara yol açabilir. Medikal Kurumu çocukların ve hamile kadınların thimerosal den uzak durması gerektiğini söylerken, aşılar 25 mikrogram thimerosali zaten içeriyor.

DOMUZ GRİBİ SENDROMU ÇOĞU ZAMAN FARK EDİLMEZ

22 Temmuz 2009'dan veri, toplam 40.617 grip vakası ABD de görüldü ve bunların 319'u ölümle sonuçlandı. İngiltere ise Avrupa’da en çok etkilenen ülkeler arasında. Yaklaşık 100.000 grip vakası ve 30 ölümcül sonuç. İngiltere sağlık birimleri 65.000 ölüm beklerken bunun günde 350 tane olacağını tahmin ediyorlar. Toplu aşı içinse henüz plan yapılmış değil. Ancak İngiltere’de hükümet 195 milyon doz aşı sipariş etmiş durumda.

Grip mikrobunu kapmamanın veya bulaştırmamanın doğal yöntemleri ne de değinilmiş. Sürekli el yıkama. Bir kere kullanılmak üzere temiz kâğıt mendil kullanma, gereksiz davranışlarda bulunmama, okulların açılmasını erteleme, bol bol spor yapma ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak için elinden geldiğince D vitaminli gıdalar alma.

timeturk

Güngör Uras
Domuz gribi pazarlanıyor (Koyun can derdinde,kasap mal derdinde)
27 Ekim Salı 2009

Domuz gribi korkusu var. Şu kriz döneminde belli kesimler de kamunun kaynaklarını ve halkın parasını sömürme arayışına girdi. Şimdilik 500 milyon TL’lik aşı ithal edildi. Bu aşı kampanyasının Sağlık Bakanlığı’na maliyeti şimdilik 1 milyar TL. Bakanlık bütçesinin yüzde 10’u aşı kampanyalarında harcanacak.
Dezenfekte, koruyucu maske, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için yapılan harcamalar yepyeni ve kârlı bir pazar ortaya çıkarıyor.
Bu konuda halkın kafası karıştı. Saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak benim de kafam karıştı. Ben işin tıp yönüyle değil, ekonomik yönüyle ilgileniyorum. Geliniz görünüz ki, ekonomik yönü tetikleyen de gribin tıp yönü. Dr. Sualp Tansan, “Bu konuyu en iyi Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Akdur bilir” dedi.

Normal gripten korkun
Prof. Dr. Recep Akdur’un domuz gribi konusunda bugüne kadar yaptığı açıklamaları, yazdıklarını internetten okudum. Sonra Prof. Dr. Recep Akdur’u aradım. Ayşe Hanım Teyze’min merakını giderebilmem için bana anlattıklarını özetliyorum:
- Doktor Bey, “Ayşe Teyze’nize söyleyiniz ki“ dedi, “Normal grip mikrobu, domuz gribi mikrobundan 7-10 kat daha öldürücüdür.”
- Domuz gribi, domuzdan insana bulaştığında öldürücüdür. Fakat şimdilerde ortalıkta dolaşan mikrop, insandan insana bulaşan mikroptur. Gerçek anlamda “domuz gribi virüsü” değildir, gücü zayıftır. Günümüzde görülen domuz gribi hafif seyreden bir hastalıktır. Kuş gribi, İspanyol gribi, mevsimsel grip gibi öldürücü değildir.
- Gripten korunmak için hijyen şartlarına dikkat etmek, gıdaya dikkat etmek, sağlığa dikkat etmek, vücudu güçlü tutmak önemlidir.
- Grip olmaları halinde büyük sarsıntı geçirecek kişiler (risk grubundakiler) normal grip aşısı olurlarsa iyi yaparlar. Bu aşı eczanelerde 18-20 TL’ye satılmaktadır.
- Bağışıklık sistemini güçlendirici ilaçlar konusunda da dikkatli olmak gerekir. Bunların da satışı insanlar korkutularak yapılıyor.
- Grip mikrobu (virüsü) insan vücudu dışında 2-4 saat yaşayabilir. Bu nedenle okulları dezenfekte etmek, bir hafta kapamak gibi abartılı tedbirlerin domuz gribiyle ilgisi yoktur.
- Okulları kapatmak gribi sona erdiremez. Önemli olan gribe yakalanan çocukların okula gönderilmemesi, okula gönderilenlerin ise sınıfa alınmamasıdır.

Aşı zararlı olabilir
Prof. Akdur uyarıyor: “Bu gribin ölümcüllüğü artacak. Ondan dolayı aşı gerekli” diyorlar. Böyle bir şeyin olabilmesi için bilinen virüsün değişikliğe uğraması gerekir. O zaman da ithal edilen ve eski virüse göre hazırlanan aşı zaten işe yaramayacak. Domuz gribi bahanesiyle aşı pazarlaması yapılıyor. Fırsat bu fırsat, herkes halka bir şeyler satmaya çalışıyor. Bu aşılar milyonlara yapıldığında zararları, beklenen faydadan çok fazla olabilir.”
Öğrendiklerimi Ayşe Hanım Teyze’me aktardım. Başını salladı. “Her zaman olduğu gibi kurtlar piyasaya çıkmış durumda. Koyun can derdinde, kasap mal derdinde” dedi.

Milliyet

İbrahim Karagül
Yeni Şafak Gazetesi
Panik başladı! Domuz gribi aşı satışını mı bekliyordu!

Evet, panik başladı!.. İstanbul'da, Ankara'-da, Diyarbakır'da okullar tatil ediliyor, öğrenciler evlerine gönderiliyor, tedavi altına alınıyor, dersler televizyondan takip ediliyor. Domuz Gribi Türkiye genelinde yayılıyor. Beklenen salgın başladı! Panik her geçen gün büyüyor. Daha çok bölgede, daha çok okulda ama genelde öğrenciler arasında Domuz gribi artıyor. Salgınla paralel biçimde aşı kampanyası hız kazanıyor. Türkiye'deki salgın ve aşı kampanyasıyla aynı zamanda, aynı şekilde dünyanın bir çok bölgesinde de hastalık ve kampanyalar beraber yürüyor. Ama nedense her ülkede hastalık da, aşı kampanyası da çocukları ve okulları hedef alıyor!

Doğru, salgın havaların soğumasıyla başlayacaktı. Yazın sıcakta mikrop yaşayamazdı. Bu yüzden yaz aylarında bir tehlike söz konusu değildi. Öyle de oldu. Sonbahar gelince salgın kendini gösterdi.

Ne tuhaf, bazıları salgının zamanlamasını sadece havaların soğumasına bağlamıyor. "Salgın, dev ilaç şirketlerinin aşı üretimini tamamlamasını bekledi" diyor. Fabrikalar üretime geçtiler, stoklarını tamamladılar, ülkelerden sipariş almaya başladılar, aşı dağıtımına start verdiler o an domuz gribi harekete geçti, hızla yayılmaya başladı, bütün ülkelerde salgın paniği başlatıldı, aşı kampanyalarına hız verildi! Süreci dikkatle izleyenlerden biri olarak kafamın iyice karıştığını söylemeliyim.

Aslında kafam daha önce karışmıştı. 21 Ağustos'ta "Domuz gribi salgınında bir şeyler mi gizleniyor" diye sorarak, endişelerimi paylaşmıştım.

13 Nisan'da Meksika'da ortaya çıkan, çok hızlı şekilde dünyaya yayılan, ilk çıktığında olağanüstü endişeyle izlenen, önlemler alınan, Dünya Sağlık Örgütü ve diğer yetkili kuruluşlardan uyarılarla sıkı önlemler alınan Domuz gribiyle ilgili garip bir sessizlik yaşanıyordu o günlerde. Sanki tehlike geçmiş, yayıldığı bölgelerdeki vakalar sona ermiş gibiydi. Türkiye'de bile ilk haftalardaki önemini kaybetmişti. Bu sessizlik, küresel salgın uyarılarının yapılmasından, virüsün mutasyona uğradığının öğrenilmesinden, kontrolünün artık çok zor olduğunun ilan edilmesinden, aynı salgının 1918'lerde milyonlarca insanı öldürdüğünün hatırlatılmasından sonra yaşanıyordu. Türkiye'de, sadece yurtdışından gelenlerde hastalık tespit ediliyor, münferit vakalar olarak bildiriliyor, önemsizleştiriliyordu.

Peki bu ülkede hiç mi domuz gribine yakalanan olmuyordu? O günlerde; "Acaba Sağlık Bakanlığı Domuz Giribi vakalarına dair istatistikleri gizliyor mu" sorusu geldi. İnsanlar bu hastalığa yakalanıp hastanelere gidiyor, tedavi ediliyor da, kamuoyunda infiale neden olmamak için bu durum gizleniyor muydu? Sadece Türkiye'de değil, Avrupa ve Amerika'da da, oralardan gelenler hastalığı taşımalarına rağmen, istatistikler gizleniyor gibiydi? Belki de gerçekten bütün ülkeler havaların soğumasını değil, ilaç firmalarının aşı üretimini tamamlamasını bekliyordu. Ayrıca, İlkbahardan beri varolan hastalık için aşı üretim zamanı neden Sonbahar olarak, daha o tarihlerde, verilmişti? Erken üretilemez miydi? Şimdi çok sayıda ilaç şirketi gayet kolay bir şekilde aşı üretiyor.

Gerçekten birileri bir şeyler mi gizliyordu? Bu çok önemli bir soruydu? Ben hala bu sorunun önemli olduğunu düşünüyorum. Dünya Salık Örgütü Direktörü Margaret Chan, 11 Haziran'da; 2009 yılını salgının başlama yılı ilan etti. Örgüte göre iki yılda iki milyar insanın salgından etkilenme ihtimali var. Ondan sonraki iki yılda ise ABD nüfusunun yüzde kırkı hastalıktan etkilenebilecek. Bu yüzden ABD yönetimi, Ekim ayına kadar 160 milyon doz aşı stoklayacağını açıkladı.

Öyle de oldu.

ABD yönetimi, 195 milyon doz için 2 milyar dolar ayırdı. Bu rakamın 5 milyar dolara çıkacağı söyleniyor. Sadece aşı kampanyası için 4,8 milyon dolar harcandı. İnsanlık tarihinin en büyük sağlık kampanyasının bütün dünyada yürütüldüğü söyleniyor. Ülkeler, daha kampanya başlatmamışken, ilaç sektörüne akacak dev bütçeler hazırlamakla meşguldü. Tamiflu ve Relenza gibi ilaçları üreten ilaç şirketlerinin hisselerindeki hareketlilik dikkat çekiyordu, olağanüstü kazanıyorlardı. Domuz gribi on milyarlarca dolarlık bir piyasa yaratıyordu! Şirketler şimdiden on milyar dolar civarında bağlantı yaptılar bile. Sadece İngiliz GlaxoSmithKline şirketi 16 ülkeyle anlaşma yaptı, bu sayı yakında 50 ülkeye çıkacak!

Aşı üzerine yürütülen tartışmalar Türkiye'de hiç önemsenmedi. Almanya'da, ABD'de kıyamet kopuyordu ama bizim ülkemizin umurunda bile değildi. Alman sağlık uzmanları aşının kanser yaptığını söylerken ABD'de avukatlar kampanyanın durdurulması için dava açıyordu. Özellikle beyin üzerindeki etkilerine, felce ve muhtemel ölümlere işaret ediliyor. Aşının özellikle çocuklarda ciddi nörolojik sonuçlara yol açacağı, astım hastası edeceği, aşılarda kanserli hücreler kullanıldığı, katkı maddelerinin ölümlere bile yol açabileceği, yeterli testlerin yapılmadığı gibi itirazlar ciddiye alınmadı. Bazı çevreler, aşının Domuz Giribi'nden daha ölümcül olduğunu bile söylüyordu.

Salgın paniği ve aşı kampanyası başlamadan önce, "Domuz gribi salgını 'aşı'yı bekliyor" başlıklı yazılar okuduğumu hatırlıyorum. Yazılanlar oluyor. Dünya genelinde belki milyarlarca insan aşılanacak. Sanki biraz kampanyanın başarılı olması için korku pazarlanıyor görüntüsü var.

Gerçekten salgın şimdi mi başladı? Ya da bugüne kadar olanlar gizlendi mi? İlaç firmaları mı beklendi? Bu iş gerçekten kafa karıştırıcı!

Gribe karşı ekinezya ve limon

03 Kasım 2009 Domuz gribine karşı ekinezya ve limon tüketilmesi önerildi. Ana vatanı Amerika kıtası olan bitkinin Kızılderililer tarafından birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı belirtildi.
Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Tıbbi Aromatik Bitkiler Bölümü Başkanı Ahmet Tınmaz, yaptığı açıklamada, 2004 yılında üretmeye başladıkları ekinezyanın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyledi.

Ana vatanı Amerika kıtası olan bitkinin Kızılderililer tarafından birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığını ifade eden Tınmaz, şöyle konuştu:

''Ekinezya, Marmara Bölgesi'ne uyumlu bir bitki. Diğer bölgelerdeki adaptasyon çalışmalarına devam ediyoruz. Bitkinin seleksiyon çalışmalarını yaparak tohum üretimini sürdürüyoruz ve talep eden üreticilerimize tohum temin ediyoruz. Yalova'daki bahçelerimizde ekinezyanın gelecek yıldan itibaren 50 kilogram kadar tohumunu üreteceğiz. Bitkinin 1 gramında 300 tohum bulunuyor.''

Ekinezyanın bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlarda da kullanıldığı belirten Tınmaz, bitkinin tüm dünyada etkisini gösteren domuz gribine karşı vücut direncini artırdığını söyledi.

-KAYSERİ-

Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği ve Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Öztürk, gripten, özellikle de son günlerde hızla yayılan domuz gribinden korunmada en iyi ve ucuz yöntemin limon tüketmek olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Öztürk, şunları kaydetti:

''İçinde bol miktarda C vitamini ve antioksidan bulunan limon, domuz gribi gibi viral enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliği ispatlanan en önemli meyvedir. Bu nedenle vatandaşlarımıza ülkemizde de bolca üretilen ve ucuz bir korunma yöntemi olan limon ve taze sıkılmış limondan yapılan limonata tüketmelerini öneriyoruz. Limon hem gripten korunmada hem de grip sırasında vücudun direncini artırmada bulunmaz bir ilaçtır. Halkımız domuz gribi aşısı yaptırsın ama limonata da içsin.''

Öztürk, limonun, Rusya, Kazakistan gibi soğuk ülkelerde viral enfeksiyonlardan korunulması amacıyla bolca tüketildiğini bildirdi.

haber7

DOMUZ GRİBİNDEN 5 BİN KİŞİ ÖLDÜ!
:
23 Ekim 2009 20:36
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu yıl başında ortaya çıkmasından bu yana domuz gribinden ölenlerin sayısının 5 bini bulduğunu açıkladı
Örgüt, çoğu Batı Yarıkürede olmak üzere 18 Ekim itibarıyla 4999 kişinin öldüğünü, hastalığın küresel bir salgına dönüştüğünü bildirdi.

Açıklamada, İzlanda'da bu hafta domuz gribinden ilk ölümün görüldüğü, Sudan, Trinidad ve Tobago'da da yine bu hafta ilk ölümlerin olduğu belirtildi.

Zaman

Amerikalı, domuz gribi aşısı istemiyor
18:45 - Amerikalılarin önemli bir bölümü, domuz gribi aşısına hala şüpheyle bakıyor. Araştırmaya göre, halkın önemli bir bölümünün hastalığa yakalanmaktan endişe etmesine rağmen, yarısından fazlası aşı olmayı düşünmüyor. 23.10.2009 WASHINGTON netgazete

Domuz Gribi'nden ölen kişi sağlık personeli
00:15 - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ankara'da domuz gribinden öldüğü açıklanan kişinin sağlık personeli olduğunu belirterek, "Panik yapmayacağız, gerekli tedbirleri uygulamaya devam edeceğiz.Tüm dünyada ölümler yaşanıyor. ABD'de, Meksika'da yüzlerce ölüm olayı yaşandı. Türkiye'de ise ilk ölüm vakası bu. Başka ölümler de olabilir. Ölen arkadaşımız bir sağlık çalışanı. Risk grubundaki kişilerin bir an önce aşılanması gerektiğinin önemi ortaya çıkıyor" dedi. 25.10.2009 ERZURUM netgazete

Domuz gribinden New York'ta 8 okul daha kapatıldı
14:00 - New York'ta domuz gribi salgınını önlemek amacıyla 8 okulda daha kapatıldı ve şehirde H1N1 virüsünle mücadele kapsamında kapatılan okul sayısı da 35'e domuz gribi yüzünden okula gidemeyen öğrenci sayısının da yaklaşık 30 bin kişiye ulaştı. Şehirde, domuz gribi vaka sayısının 250'yi bulduğu, bu kişilerden 56'sının çeşitli hastanelerde tedavi altına alındığı bildirildi. New York'un Riken adasında bulnan hapishane de ise 10 mahkumun domuz gribine yakalandığı öğrenildi. 23.05.2009 NEW YORK netgazete

[img]Çin'de 24 Amerikalı turist domuz gribi gerekçesiyle karantinaya alındı[/img]

26 Mayıs 2009 Salı Çin'in güneybatısındaki Guicou eyaletinde A tipi H1N1 gribine yakalanmış bir hastayla temas ettikleri gerekçesiyle 24 Amerikalı turistin karantinaya alındığı bildirildi. netgazete

3 uçak yolcuları dikkat! 2 Türk'te domuz gribi çıktı
23:55 - New York/ABD'den yola çıkıp İstanbul üzerinden 29 Mayıs'ta İzmir'e gelen bir vatandaş ile Houston/ABD'den yola çıkıp Amsterdam üzerinden aynı tarihte İstanbul'a gelen bir vatandaşın yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları şikayetleriyle sağlı k kurumlarına başvurdukları bildirildi. Ulusal Grip Referans Laboratuvarı'nda yapılan tetkikleri sonucunda bu iki vatandaşta "domuz gribi" (Influenza A/H1Nl) belirlendiği açıklandı. Sağlık Bakanlığı, 28 ve 29 Mayıs'ta THY ve KLM uçakları ile yolculuk yapanların 112 ücretsiz telefon hattını aramalarını istedi. 30.05.2009 ANKARA netgazete

İngiltere'de 32 yeni domuz gribi vakası daha

01 Haziran 2009İngiltere'de 32 yeni domuz gribi vakası daha tespit edildi.
Sağlık Koruma Kurumu, 9 vakanın İngiltere'de, 23 vakanın da İsko çya'da görüldüğünü bildirdi.
Avrupa'da en çok domuz gribinin tespit edildiği ülke olan İngiltere'de vaka sayısı 278'e yükseldi. netgazete

DOMUZ GRİBİNDEN ÖLENLER 1154 OLDU
4 Ağustos 2009 23:20
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), A(H1N1) virüsünün neden olduğu domuz gribi hastalığından ölenlerin sayısının 1154 olduğunu açıkladı.
Açıklamada, geçen hafta 338 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilirken, kesinleşen vaka sayısının 162 bin 380'e yükseldiği kaydedildi. haber10

Domuz gribi için, küresel salgın alârmı yayınlandı
17:00 - Dünya Sağlık Örgütü , bugün Cenevre'de yapılan acil toplantıdan sonra üye ülkelere gönderdiği açıklamada, salgın alarmının 5. aşamadan "küresel grip salgınının başladığı" anlamına gelen 6. aşamaya yükseltildiğini bildirdi. Örgütün bu kararının, ABD, Avrupa, Avustralya, Güney Amerika ve dünyanın diğer bölgelerinde salgının yayılmasından ve domuz gribiyle ilgili uzmanlarla yapılan acil toplantının ardından alındığı ifade edildi. 11.06.2009 CENEVRE netgazete

DOMUZ GRİBİNDEN 4 BİN 525 KİŞİ ÖLDÜ

9 Ekim 2009 22:35
Domuz gribinin 191 ülke ve bölgede en az 4 bin 525 kişinin ölümüne neden olduğu bildirildi.
Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) yapılan açıklamada, 2 Ekim'den bu yana 417 kişinin daha öldüğü ve domuz gribinden ölenlerin sayısının 4 bin 525'i bulduğu kaydedildi.

DSÖ sözcülerinden Gregory Hartl, hastalığın kuzey yarımkürede, özellikle ABD, Meksika, Kanada'nın kimi bölgeleri, İrlanda, Belçika, Hollanda, İsrail ve Japonya'da yayılmasını sürdürdüğü, güney yarımkürede ise gerilediğini söyledi.

3 bin 292 kişinin öldüğü, 146 bin 16 kişinin hastalandığı Kuzey Amerika'nın, domuz gribinden en çok etkilenen bölge olmaya devam ettiği, Avrupa'da da 59 binden fazla vakanın belirlendiği, en az 193 kişinin hastalıktan öldüğü de açıklandı.
haber10

Domuz gribi nasıl bulaşır?
31 Ekim 2009 Domuz gribi son günlerin en çok konuşulan sağlık sorunlarından biri. Türkiye'yi kasıp kavuran bu grip hakkında bilgilenmek ve önlemler almak gerekiyor. İşte 15 soruda domuz gribi...

Domuz Gribi, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu. Bu hastalığa yol açan virüs, kolayca bulaşabiliyor. Domuz gribinden korunmak ve bulaşma riskini azaltmak için öncelikle hastalıkla ilgili bilgilenmek ve bazı önlemler almak gerekiyor. İşte merak edilen tüm yönleriyle 15 soruda domuz gribi...

1- Domuz gribi nedir?

Domuz gribi, insanlarda mevsimsel gribe benzer şikâyetlere yol açan viral bir hastalıktır. Kaynağı, A (H1N1) tipi virüstür. Bu yeni virüs; insan, domuz ve kuş virüslerinin karışımıdır. Domuz gribi denmesinin nedeni ise, domuzlar arasında görülen grip virüsüne benzemesidir.

2- VİRÜS nasıl bulaşır?

Domuz gribi, mevsimsel grip gibi, solunum (hava) yoluyla bulaşır. Hastalanan kişi; öksürürken ve hapşırırken havaya virüslü tükürük zerrecikleri yayılır. Hasta olmayan kişiler bu zerreciklerle temas ederse virüs onlara da bulaşır. Şöyle ki; kişi, grip virüsünün bulaşma oranının yüksek olduğu masa, sandalye gibi yüzeylere dokunduktan sonra ellerini, ağız, göz ya da burnuna götürürse hastalık etkenini kendi vücuduna bulaştırmış olur. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör etkiler. Ancak her ihtimale karşı, hasta kişinin temas ettiği yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller mutlaka yıkanmalıdır.

3- Kuluçka süresi ne kadardır?

Kuluçka süresi (yani virüsün vücüda girmesi ve belirtilerin ortaya çıkana kadar geçen süre) 1-7 gün arasında değişir.

4- HASTALIK, NE kadar süreyle bulaştırabilir?

Erişkinler yaklaşık 7 gün, çocuklar ise 12 gün süreyle virüsü bulaştırabilirler.

5- Belirtileri nelerdir?

Domuz gribinin belirtileri, mevsimsel grip belirtilerinden farklı değildir. Ateş, burun akıntısı ya da öksürük gibi solunum yolları bulguları, boğaz ağrısı, vücut ağrısı, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk en sık görülen yakınmalardır. Seyrek olarak ishal ve kusma da görülebilir. Altta kronik hastalıklar gibi başka hastalıkları olan kişiler, mevsimsel gripte olduğu gibi domuz gribi için de risk grubu oluşturmakta ve hastalık bu kişilerde daha ağır seyretmektedir.

6- Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalığın belirtilerinde fark var mıdır?

Genelde yoktur; ancak küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık ve uyku hali olarak görülebilir.

7-Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?

Zor nefes almak veya nefes darlığı. Bilinç bulanıklığı. Sık ve uzun süreli kusma. Çocuklarda ise vücutta solgunluk ya da morarma, beslenememe, uyarılara cevapta azalma, uykuya meyil, huzursuzluk ve ateşle beraber döküntü belirtileri görülebilir.

8- Domuz gribi ile mevsimsel grip arasındaki en belirgin fark nedir?

Aralarında belirgin bir fark yoktur. İkisi de benzer virüsler ile gelişmektedir.

9- Domuz gribi nasıl teşhis edilir?

Bu hastalığın tanısı, burundan veya boğazdan alınan sürüntü örneğinden çalışılan testler ile konlur.

10- Risk grubunda kimler VAR?

Risk grubunda olanlar; gebeler, 2 yaş altı bebekler, 65 yaş üstü yaşlılar ile, kronik bronko-pulmoner hastalık, kronik kardiyovasküler hastalık, kronik nörolojik hastalık, diyabet, kronik akciğer hastalığı (astımlılar dahil), karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği olanlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler.

11- Korunmak için nelere dikkat etmeli?

Hasta görünen, ateşli ve öksürüğü olan kişiler ile yakın temas etmek zorundaysanız (1 metre kadar yakınına gelinecekse) maske takın ve temastan sonra ellerinizi sabunlu su ile yıkayın. Özellikle öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda mutlaka yıkayın. Yıkama imkanı yok ise alkol bazlı el dezenfektanları kullanın. Öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı kâğıt mendil ile kapatın. Mendili çöp kutusuna atın. Ellerinizi gözünüze, burnunuza ve ağzınıza sürmeyin. Virüsün bu yolla yayıldığını unutmayın.

12- Soğuk algınlığıNA ne tür önlemler almalı?

Kendinizde soğuk algınlığı belirtileri hissettiğinizde hastalığınız ile ilgili ailenizi ve işyerinizi mutlaka bilgilendirin. Mümkün ise bulaştırma riskini en aza indirmek için evde kalın ve kalabalıktan, okuldan, işten uzak durun. İstirahat edin ve bol sıvı alıp, var olan yakınmalarınıza yönelik tedavi uygulayın. Boğaz ağrısı için pastil, yüksek ateş, baş ve genel vücut ağrısı için ateş düşürücü, ağrı kesici alabilirsiniz. Yakınmalarınız artar ve soluk alırken zorlanma da başlar ise en yakın sağlık merkezinin acil servisine başvurun. Mümkün ise önceden, hekiminiz ile temasa geçin ve bilgilendirin. Yolculuk sırasında ağzınızı ve burnunuzu maske ile kapatarak etrafa bulaştırma riskini azaltın.

13- Mevsimsel grip aşısı domuz gribine karşı koruma sağlar mı ve kimler aşı yaptırmalı?

Hayır sağlamaz. Sağlık personeli ile enfeksiyonu ağır geçirme olasılığı olan risk grupları bu aşıyı yaptırmalıdır.

14- Gribe karşı korunabilmek için beslemede nelere dikkat etmeli?

Özel beslenmeye gerek yoktur. Sadece bol sıvı tüketmeye özen gösterilmelidir.

15- Gripte kullanılan etkin bir ilaç var mı?

Gerektiğinde doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar doktor önermedikçe, reçetesiz olarak kullanılmamalıdır.

Zaman-Ekotrent

Bilimadamlarını endişelendiren vaka
31 Ekim 2009 Domuz gribinden 4 kişinin hayatını kaybettiği Almanya'da domuz gribinden 48 yaşında bir kadın daha yaşamını yitirdi. Sözkonusu kişide domuz gribinin belirtilerine rastlanmaması, endişelere yolaçtı.
Almanya'da domuz gribinden ölen son hastanın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde Rhein-Sieg bölgesinden olduğu açıklandı. Bonn Üniversite Kliniği yetkilileri, 48 yaşındaki kadında hastalığın belirtilerine rastlanmadığını açıkladı. Yetkililer kadının virüsü nereden kaptığının da bilinmediğini belirtti.

Augsburg'dan da ölüm haberi geldi

Bu arada Almanya'nın güneyindeki Augsburg kentinde bir kişinin daha domuz gribinden öldüğü iddia edildi. Gazetelerde yer alan bu iddia yetkililerce doğrulanmadı. Augburger Allgemeine gazetesine demeç veren klinik sözcüsü, ölüm haberini doğruladı ancak hastanın domuz gribinden ölüp ölmediği konusunda açıklama yapmadı. 16 yaşındaki gencin bedensel engelli olduğu kaydedildi. Robert Koch Enstitüsü, hastalıktan son günlerde iki kişinin yaşamını yitirdiğini, böylece domuz gribinden ölenlerin toplam sayısının beşe yükseldiğini ifade etti.

Bonn'daki hastanın yanı sıra dün Saar eyaletinde de beş yaşında bir çocuk hayatını yitirdi. Kohlhof Çocuk Kliniği'nde tedavi gören çocuğa domuz gribi teşhisinin konulduğu ancak ölüm sebebinin zatürre olduğu belirtildi.

Grip daha da yayılacak

Bonn'daki Üniversite Kliniği'nin yetkilisi Martin Exner Almanya'ya domuz gribinin önümüzdeki günlerde daha da yayılacağı uyarısında bulundu. Exner havaların soğumasıyla hastaların sayısının artacağını belirtti. Robert Koch Enstitüsü ise vatandaşlara domuz gribi aşısı olma çağrısında bulundu. Enstitü yetkilileri, hastalığın hızla yayılabileceğini kaydederek, vatandaşlardan temizlik kurallarına mutlaka dikkat etmesini ve aşı olmasını istedi.

Almanya'nın sesi

5 günü aşan ateşte hastaneye başvurun
17:30 - Sağlık Bakanlığı'nın oluşturduğu domuz gribi şemasına göre, "Olası vak'a" ve "Ağır Hastalık İçin Risk Grubu"nda sayılan kişiler arasında solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi kusma, genel durumda kötüleşme, beş günden fazla süren ateş gibi ciddi hastalık bulguları görülürse, hasta hemen hastaneye yatırılacak. 31.10.2009 ANKARA netgazete

04 Kasım 2009 20:39
Aşı Vurulan Sağlık Görevlileri Hastanelik Oldu
Muş'ta, domuz gribi aşısı vurulan sağlık görevlileri hastanelik oldu..

Sağlık Bakanlığı tarafından 2 Kasım Pazartesi günü Muş'a gönderilen 900 doz domuz gribi aşısı, 3 Kasım Salı gününden itibaren öncelikli risk grubu içinde yer alan sağlık çalışanlarına yapılmaya başlandı.

Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde erkek hemşire olarak görev yapan Erhan Savaş (29) ve gelir biriminde görevli Ahmet Can (32), aşı yapıldıktan 5- 6 saat sonra rahatsızlık hissetmeye başladı.

Savaş ve Can, nefes darlığı, kas ve eklem ağrıları şikâyetleriyle Muş Devlet Hastanesi'ne müracaat etti.

Kalp hastası olduğu öğrenilen Erhan Savaş, Yoğun Bakım Servisi'nde tedavi altına alınırken, Ahmet Can ise gözetim altında tutuluyor.

aaktifhaber

SİLAH İLE DOMUZ GRİBİ AŞISI ÜRETEN FİRMALAR AYNI MI?

Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, domuz gribi konusunda yaşadığı ilginç bir diyaloğu köşesine taşıdı.

Buna göre Yavuz Donat, havaalanında eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş ve Prof. Recep Aktur ile karşılaşıyor. Donat, ikiliye, hazır yakalamışken son günlerde gündemi meşgül eden domuz gribi hakkında soru yöneltiyor. Donat’ın köşesinde de yer verdiği sorulara Durmuş ve Aktur’un cevapları oldukça tartışılacağa benziyor. Aktur “isteyen olur isteyen olmaz... Ancak bu konuda tıp otoriteleri dışında kimse konuşmaz” diyerek konu hakında sadece bilgisi olanların konuşması gerektiğinin altını çiziyor. Eski Sağlık Bakanı’nın tartışma yaratacak cevabı “Biliyor muydunuz. Dünyada "silah üreten" ile "aşı üreten" firmalar, aynı firmalar... Bazen silah satıp para kazanıyorlar, bazen de aşı” oluyor. Donat’ın, “Aşı olacak mısınız?” sorusuna ise Durmuş’un cevabı gayet net: “Hayır... Size de tavsiye etmem.”

Odatv.com

Dünyanın gözü onda: Domuz gribi mönüsü

Vücudunuzu kuvvetlendirin, hastalıklara barikat kurun. Güne ılık su ve bal ile başlayın, beyaz peynir, pekmez, yeşil çay, balık, badem, ceviz, fındık, portakal, elma, üzüm, süt, muz, tarçınla güçlenin

Hava soğudu, hastalıklar arttı, virüsler daha hızlı yayılıyor. Domuz gribi, nezle, soğuk algınlığı ve mevsimsel grip etrafımızı sardı. Domuz gribiyle nasıl baş edileceği herkesin kaygısı. El yıkamak yetmiyor, vücudumuzun da güçlü olması lazım. Bugünlerde her sofrada, her restoranda en dikkat çeken besinler vücudu güçlendirenler. İşte sizi sağlıklı kılacak besinler... Beyaz peynir, pekmez, süt, yoğurt ve kefirle bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir; ceviz, fındık, portakal, karnabahar, yeşil çay ve balıkla domuz gribiyle savaşabilirsiniz.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz, bağışıklık sisteminin nasıl güçlendirileceğini şöyle anlattı:

l Her gün probiyotik yoğurt veya kefiri; süt veya yoğurt tüketin, pekmezi unutmayın.
l Vücudunuzda, D vitamini ve kalsiyumun depolanmasını önemseyin. 15-20 dakika bile olsa güneş ışığından faydalanın.
l Tam tahıllı ekmekler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, et ve süt ürünlerinde bulunan B grubu vitaminleri bol bol tüketmeye özen gösterin.
l Bol bol balık, sebze ve meyve tüketip su içerek, kan şekeri kontrolünü sağlayarak sağlıklı beslenmeye çalışın.

HER GÜN MUTLAKA:
l 4-5 porsiyon taze mevsim meyvesi.
l 2-3 porsiyon taze mevsim sebzesi.
l En az 2 su bardağı az yağlı süt, yoğurt, cacık veya ayran.
l Bol bol su.
l 1 öğün sebze, haşlama, ızgara tavuk-balık eti.

İşte sağlıklı bir günün mönüsü:
Sabah kalkınca:
l 1 bardak sıcak suya 1 tatlı kaşığı balı karıştırıp için.

Kahvaltı:
l Yeşil çay.
l Orta yağlı peynir.
l Bol mevsim yeşilliği (1 tatlı kaşığı zeytinyağı veya 1 tatlı kaşığı keten tohumu ile)
l 1 tatlı kaşığı pekmez.
l Tam tahıllı veya kepekli ekmek.

Ara öğün:
l 6-7 badem, fındık veya 2 ceviz.
l 3-4 kuru kayısı veya 2 yemek kaşığı kuru üzüm.

Öğle:
l 1 porsiyon ızgara, haşlama, sote veya buğulama şeklinde tavuk, balık, hindi-yağsız köfte.
l Bol salata. (limonlu)
l Az tuzlu ayran.
l Tahıl ekmeği veya 3-4 kaşık bulgur pilavı.

Ara öğün:
l 1 bardak az yağlı süt, 3-4 kepekli grisini.
l Veya haftada 1-2 gün sütlü tatlı.
l Veya yarım simit, az tuzlu ayran.
l Veya 1 bardak az yağlı süt.
l 3-4 yemek kaşığı yulaf ezmesi.

Akşam:
l 1 kepçe sebze veya mercimek çorbası.
l 1 tabak sebze yemeği.
l 1 kase az yağlı yoğurt.
l Tam tahıllı ekmek.

Ara öğün:
l 2 porsiyon mevsim meyvesi.

2 gün kuru baklagil yiyin, çiğ sebzeyi eksik etmeyin

l Öğünlerinizde mutlaka çiğ sebzeye yer verin.
l Haftada 2-3 kez balık tüketin. Izgara, fırın veya buğulama yöntemlerini tercih edin.
l En az 2 litre su için.
l Yumurta, yoğurt, peynir, süt ve et grubu gibi proteinden zengin gıda yemeye çalışın.
l Kuru baklagilleri haftada en az 2 kez tüketmeye özen gösterin.
l Sık sık bitki çayı için.

Tarçın: Mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelir. Öksürüğü ve ishali keser. Vücut direncini artırır. Soğuk algınlığı ve nezleye karşı yararlıdır.
Üzüm: Vücudu korur, zayıflığını giderir, bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir.
Portakal ve limon: İçerdikleri C vitamini ve folik asitle öksürüğü azaltır, vücut direncini korur.
Elma: Bağışıklık sistemini güçlendirir. Grip ve soğuk algınlığını tetikleyen bedensel ve zihinsel yorgunlukları giderir.

Sigarayla vedalaşın egzersizi boşlamayın
Memorial Suadiye Tıp Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı ve İmmünolog Dr. İlkay Keskinel, 'Bağışıklık sisteminin iyi çalışmasının anahtarı sağlıklı koşullarda hazırlanmış besinleri dengeli biçimde tüketmektir' diye konuştu. Keskinel, bağışıklık sistemini güçlendirmek için de şunları önerdi:
l Hayvansal ve bitkisel proteinleri dengeli bir biçimde tüketin.
l Çiğ sebze-meyveyle beslenin.
l Yoğurt ve kefir gibi probiyotiklerden yararlanın.
l Doğal, taze sıkılmış meyve sularını
tüketin, mutlaka bol sıvı alın.
l Oksidan maddelerle savaşa yardımcı olan yeşil çayı için.
l Çok uyumaya değil, 'kaliteli' uyumaya özen gösterin.
l Düzenli yapılan egzersiz, enfeksiyon riskini azaltır.
l Hayata olumlu bakın, gülün. Merkezi sinir sistemiyle bağışıklık sistemi, bazı sinir ileti maddeleri, hormonlar birbirleriyle 'haberleşir'.
l Sigaradan vazgeçin, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmamaya çalışın.
l Kilonuzu ideal aralıkta tutun.
Aşırı yağ tüketiminden, 'trans yağlar'dan kaçının.

Türkan Yılmazer/Akşam

DİKKATLİ OKUYUN; AĞZINIZ AÇIK KALACAK!
AZİZ ÜSTEL
6 Kasım 2009 15:43
Dünyanın en ünlü tıp fakültelerinden ve uzmanlarından gelen bilgileri derlediğiniz zaman, H1N1 ya da Domuz gribiyle ilgili çok çarpıcı gerçeklerle karşılaşıyorsunuz
Önce domuz gribinden dünyada kaç kişi ölmüş bu güne değin bi göz atalım: Tam tamına 160 ülkede 1154 kişi.

Avrupa'da 16 bin 556 kişi domuz gribine yakalanmış, ama 34 kişi ölmüş.(Artık domuz gribiyle ilgili istatistikler tutulmadığından, bu sayı artmış olabilir. Ama 2009 yılı ortalarında sayı böyleydi.)

Efendim, yaşamınız süresince:

1. Saldırıdan ölme ihtimaliniz: 331/1

2. Düşerek ölme ihtimaliniz: 250/1

3. Silahla vurularak ölme ihtimaliniz : 325/1

4. Zehirlenerek ölme ihtimaliniz: 1400/1

5. Araba kazasında ölme ihtimaliniz: 5000/1

6. Boğazınıza bi şey takılarak ölme: 5000/1

7. Suda boğularak ölme ihtimali: 9000/1

8. Şimşek çarpması sonucu ölme: 71.000 /1

9. Köpek tarafından öldürülme: 137.000/1

10. Küvette ölme ihtimaliniz: 807.000/1

11. Sele kapılıp ölme ihtimali: 713.000/1

12. Yataktan düşüp ölme ihtimaliniz: 2 milyonda bir.

Domuz Gribinden ölme ihtimalinizse: 8 milyonda bir. (Dünyada bin 154 kişinin öldüğünü temel alırsak)

Yani küvette boğularak ölme ihtimaliniz daha fazla!

Gelelim ortalığı velveleye veren diğer müthiş salgın hastalıklara:

Kuş gribi: Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) verilerine göre, 1 Haziran 2009

tarihine kadar kuş gribinmden ölen sayısı 436. Ama 1981'den 7 Temmuz 2009'a kadar 25 milyon kişi AIDS'den öldü.

Dahası da var; 2005'den bu yana Veremden 1.6 milyon kişi öldü.

Hani SARS hastalığı vardı ya? Yetişkinlerde görülen üst solunum yolları enfeksiyonu? Hani milyonları yok edecekti? Ölü sayısı 167!

Domuz gribine yakalanırsanız bi tek ilacı var: Tamiflu

Bu ilacın sahibi GILEAD SCIENCES AŞ. Bu lisansla, ilacı Roche 2016 yılına kadar üretiyor.

Tamiflu'ya bi göz atalım:

1. ABD 25 milyon adet ısmarlamış: Toplam 2 milyar dolar ödemiş.

2. Bugüne kadar 65 devlet de ısmarlamış.

3. Toplam 300 milyon adet

4. Fiyatı 70 dolar. Çarpın 200 milyonla.

Bu Firmanın yani Gilead Sciences AŞ'nin en büyük hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı kim?

ABD ESKİ SAVUNMA BAKANI DONALD RUMSFELD!

Özetleyelim: Her ay Güney Afrika'da 50 bin kişi AIDS'den ölüyor. Dünyada her gün bin 600 kişi gene AIDS'den yaşamını yitiriyor. Her yıl on binlerce kişi araba kazalarında can veriyor.

Her yıl sadece ABD'de 25 bin kişi cinayete kurban gidiyor. Her yıl 80 bin kişi veremden hayatını kaybediyor.

Ama biz kafayı neye takmışız? H1N1 Domuz Gribine!

Niye? Çünkü ilaç şirketleri ve onların beslemeleri, AIDS, Verem, ne bileyim ben kızamık, kabakulak ya da açlıktan para kazanmıyorlar!

Aşı olun olmayın... Ama önce gerçekleri araştırın, öğrenin.

(Başta Sayın Bilger Duruman olmak üzere bir çok profesör ve doktora teşekkürler, saygılar)

STAR

08 KASIM 2009, PAZAR
Sağlıkçı da aşıya karşı tedirgin

TÜRK Sağlık-Sen, sağlıkçıların domuz gribi aşısına yaklaşımını belirlemek için anket yaptı. Ankete aşı yaptırmayı düşünmeyen 545 kişi katıldı.

Sağlıkçıların yüzde 50'si, aşı yaptırmamalarına gerekçe olarak, 'tartışmalardan duydukları tedirginliği' gösterdi. Yüzde 34'ü 'aşının zararlı olabileceği', 13'ü 'faydası olmadığı', 2'si ise 'özel sebeplerle' aşı olmayı düşünmediğini belirtti. Katılımcıların yüzde 44'ü aşının yeterli olmadığı düşüncesinde. Yüzde 48'i aşıyla ilgili olarak 'yeteri kadar bilgilendirilmediği', yüzde 34'ü ise 'kısmen bilgilendirildiği' görüşünde. Katılımcıların yüzde 63'ü ise 'hastanelerin domuz gribine karşı hijyenik olmadığını' düşünüyor. Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, sağlık çalışanının özellikle Başbakan'ın 'aşı olmayacağına' yönelik açıklamasından etkilendiğini söyledi.

DOMUZ GRİBİNE 23. KURBAN
Domuz gribi virüsünden ölen hastaların sayısı 23'e yükseldi. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, grip nedeniyle tedavileri süren 43 ve 53 yaşlarındaki iki kadının hayatını kaybettiği bildirildi.
akşam

A/H1N1'e Karşı Aşılanan 2 Kişi Öldü
Çin'de A/H1N1 virüsüne karşı aşılanan iki kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Şinhua ajansının haberine göre, Çin Sağlık Bakanlığı sözcüsü Dıng Hayhua aşılamanın ardından iki kişinin öldüğünü doğruladı.

Sağlık Bakanlığının internet sayfasında, ölenlerden birine otopsi yapıldığı ve kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiğinin belirlendiği belirtildi.

Uzmanlar, domuz gribi aşısı vurulan hastanın ani ölümünün, hastanın bu aşıya gösterdiği alerjik bir reaksiyon olup olmadığının kesinlik kazanmadığını ve ihtimal dahilinde olduğunu, ancak konuyla ilgili testlerin devam ettiğini açıkladılar
aktifhaber

DOMUZ GRİBİNİ ÖLÜMCÜL YAPAN İLAÇ

13 Kasım 2009 11:19
Pek çok sağlık şikayetimizde ilk aklımıza gelen Aspirin domuz gribi vakalarında ölümcül duruma gelebiliyor
Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Bilgin Arda, H1N1 virüsüyle mücadele sürecinde Aspirin kullanımının ölümle sonuçlanacak sorunları beraberinde getirebileceğini açıkladı. Ülkemizde birçok insanın herhangi bir hastalık durumunda kullandığı ilk ilaç olan Aspirin'in yan etkilerinin bulunduğunu hatırlatan Dr. Bilgin Arda, grip vakalarında bu etkilerin daha çok hissedildiğini belirtti.

KARACİĞERİ ETKİLİYOR

Özellikle çocuklar için durumun daha tehlikeli olduğunu belirten Dr. Arda, "Aspirin kullanımı karaciğerle ilgili yan etkileri artırabildiği için bunun ateş düşürücü olarak kullanılmasını önermiyoruz. Reye Sendromu dediğimiz ve karaciğer yetmezliğine yol açan durumla karşılaşılabilir. Bu çok sık rastlanılmayan ancak korkulan durum. Hasta için sonu ölüme kadar gidebilecek sağlık sorunları doğurabilir. Bu durum sadece domuz gribi için değil grip için de geçerli. Grip hastalarının da Aspirin kullanması ciddi sorunları beraberinde getirebilir" dedi.

UZMAN TAVSİYESİ ALIN

Birçok insanın bu konuda bilgi sahibi olmadığı için vücut ısısının yükselmesi durumunda Aspirin'i çare olarak gördüğünü ifade eden Doç. Dr. Bilgin Arda, "insanların bu konuda bilgilendirilmesi gerekiyor. Çocukları ateşlenen bir ebeveyn uzman tavsiyesi olmadan Aspirini çocuklarına içirmemeli" diye konuştu.

Bugün Gazetesi
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Ksm 22, 2009 10:16 pm    Mesaj konusu: Aktarlardan Domuz Gribine Özel Çay Alıntıyla Cevap Gönder

06 Aralık 2009 11:01
CIA Uçağındaki Korkunç Şüphe
Çin'de düşen ve CIA ajanlarını taşıyan bir uçağın havadan serpilmek üzere mutasyona uğramış A gribi virüsü taşıdığı iddiaları ortalğı karıştırdı.

Dünya genelinde hızla yayılarak 9 bini aşkın can alan ve büyük paniğe neden olan A gribi salgını ile ilgili ortaya atılan bir iddia kafaları karıştırdı. Çeşitli internet sitelerinde yer alan bir haberde Çin'in Şangay Pudong havaalanında 28 Kasım tarihinde düşen ve 3 ABD vatandaşına mezar olan bir kargo uçağının, havadan serpilmek üzere mutasyona uğramış A gribi virüsü taşıdığı belirtildi. Olayla ilgili ortaya atılan bir diğer korkunç iddia ise, uçağın Çin'den havalandıktan sonra gideceği Kırgızistan'daki gizli İsrail üssünü hedef aldığı ve sanıldığı gibi bir kaza sonucu değil, İsrail gizli servisi Mossad'ın ajanları tarafından düşürüldüğü oldu.

GİZLİ OPERASYON ŞÜPHESİ
Diğer yandan uçaktan yaralı olarak kurtulan 4 kişiden biri olan ismi belirtilmeyen bir Endonezya vatandaşının, Endonezya Savunma Bakanı Juwono Sudarsono'nın gizli operasyonlar yürüttüğü gerekçesiyle bir süre önce kapatılması istediği ABD Deniz Üssü'nün Tıbbi Araştırma Bölümü'nde görev yaptığı belirtiliyor. Endonezya Sağlık Bakanı Siti Fadilah Supari, geçmişte A gribinin Batılı ülkeler tarafından üretilen biyolojik bir silah olduğunu ileri sürmüştü. Geçtiğimiz haftalarda Çin'in yanı sıra Hindistan ve Nijerya'da da şüpheli biyolojik maddeler taşıdıkları gerekçesiyle ABD uçaklarının durdurulduğu ve zorunlu iniş yapmaya zorlandığı belirtiliyor. Bir diğer korkunç iddia ise virüsün farklı ve akciğerleri ciddi oranda tahrip eden daha ölümcül bir türünün görüldüğü Ukrayna'nın başkenti Kiev'de kasım ayı başında şüpheli uçaklardan halkın üzerine gaz püskürttüğü oldu. Ukraynalı yetkililer, yüzlerce görgü tanığına rağmen olayı yalanlamayı tercih etmişti.
aktifhaber

16 Kasım 2009 12:50
Aktarlardan Domuz Gribine Özel Çay
Türkiye genelinde salgın haline gelen domuz gribine karşı aktarlar harekete geçti.

Aktarların domuz gribine karşı hazırladığı çay ise büyük ilgi görüyor. Bitkisel çayın en önemli özelliği ise bağışıklık sistemini güçlendirmesi olarak gösteriliyor.

Aktar Emel Ketencioğlu, sağlığı tehdit eden ve ölümlere yol açan domuz gribine karşı insanların bağışıklık sistemini güçlendirmek için bitkilerden oluşan bir çay hazırladıklarını açıkladı.

Ketencioğlu, "Kuşburnu, zencefil, zerdeçal, ıhlamur, ayva yaprağı, elma kurusu, yenibahar, karanfil, tarçın, vişne kurusu, karamuk gibi baharatları kitaplar ve kendi bilgilerimiz ışığında karıştırarak hazırladığımız bitki çayını 150 gramlık paketler içerisinde müşterilerimize satıyoruz.

Kendine has kokusu ve tadı ile demlendikten sonra aç veya tok karna içilebilen bu çay, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Hastalıklara karşı vücut direncini artırıyor, göğsü yumuşatıyor. Hiçbir yan etkisi de yok." dedi.

Aktar Ketencioğlu, domuz gribine iyi geldiğini belirttiği bitkisel karışım çaya müşterilerden yoğun talep olduğunu sözlerine ekledi.

aktifhaber

Veliler ve doktorlar aşı karşıtlığında buluştu
28 Kasım 2009, 00:39
Anadolu Haber

Okullarda öğrencilere yapılacak aşılamayla ilgili velilere gönderilen aşı izin belgelerini velilerin imzalamadığı ortaya çıktı.

Çocuğunun aşılanması için belgeleri imzalayan veli sayısı neredeyse her okulda bir elin parmaklarını geçmedi.

İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan verdiği örneğe göre 198 öğrenci arasında sadece 2 kişinin ailesi aşı için izin vermiş. Birçok okulda ise çocuğuna aşı yapılmasını kabul eden veli sayısının 10 kişiye bile ulaşmadığı belirtiliyor.

Aşıya doktorlarda karşı çıktı

6000 doktor üzerinde yapılan araştırmaya göre domuz gribi aşısının yeterince test edilmediğini düşünen doktorların ezici çoğunluğu da aşılara şüpheyle yaklaştığı ortaya çıktı. Neticede hem velilerin büyük çoğunluğu gibi doktorların büyük çoğunluğu da ne kendine aşı yaptırıyor ne de hastalarına öneriyor.

Kendinize aşı yaptırak mısınız? sorusuna doktorarın yüzde 37'i evet derken yüzde 63 hayır yanıtını veriyor.

Çocuğunuza aşı yaptıracak mısınız sorusuna evet diyen doktorların sayısı ise yüzde 33'de klırken hayır diyenlerin oranı ise yüzde 67 oluyor.

Hastalarınıza aşı yaptıracak mısınız? sorusuna ise doktorların yüzde 34 evet derken yüzde 66'sı hayır diyor.

28 Kasım 2009 15:46
Oğlum Kobay Değil!
Mustafa Sandal oğlu Yaman'a domuz gribi aşısı yaptırmadıklarını söyledi.

Ünlü popçu Mustafa Sandal, “Şu an hiçbir bilim insanı beni ikna edemez. Şahsi görüşüm, bu işin ticaretinin yapıldığı yönünde. Oğlum kobay değil” şeklinde konuştu.
aktifhaber

29 Kasım 2009 16:21
Antibiyotik Kullanırken Dikkat !..
Gereksiz antibiyotik kullanımının, domuz gribi riskini artırdığı öğrenildi...?

Sakarya Üniversitesi Mediko Sosyal Merkezi Müdürü Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Pınar Pazarlı, gereksiz antibiyotik kullanımının, başta domuz gribi olmak üzere diğer gripleri körüklediğini söyledi.
Pazarlı, yaptığı açıklamada, gereksiz antibiyotik kullanımının vücuttaki yararlı bakterileri öldürerek, vücut direncini azalttığını ve grip virüsünün kişiyi daha fazla etkilemesine sebep olduğunu kaydetti.

Halkın domuz gribi paniğiyle gereksiz ilaç ve antibiyotik tüketimine yöneldiğini, bunun çok yanlış olduğunu vurgulayan Pazarlı, "Kişi bu şekilde hastalanmamayım, ya da iyileşeyim derken daha çok hasta oluyor. Gereksiz antibiyotik kullanmak vücuttaki yararlı bakterileri öldürerek direnci düşürüyor. Bu şekilde virüsler daha kolay yayılma imkanı buluyor. Başta domuz gribi olmak üzere diğer grip virüsleri kişiyi daha çabuk etkilemeye başlıyor" diye konuştu.

Gribal enfeksiyonlarda aspirin kullanılmasının sakıncalı olacağını, bu durumun 'Reye Sendromuna' yol açabileceği uyarısında bulunan Pazarlı, bu sendromun karaciğerde yağ birikimi, beyin içi basınçta aşırı yükselmeye sebep olabileceği konusunda uyardı. Pazarlı, gribal enfeksiyonlarda doktor tavsiye etmeden hiçbir ilacın kullanılmamasının sağlık için büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
aktifhaber

'SALGIN OLMADAN ATLATTIK'

29 Kasım 2009 22:35
Suudi Arabistan Sağlık Bakanı, domuz gribi salgını olmadan hac farizasının atlatıldığını söyledi.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanı Abdullah El Rabia, Hac farizasının domuz gribi hastalığı yayılmadan sona ermekte olduğunu bildirdi.

Suudi Arabistan'ın resmi ajansı SPA'daki habere göre Bakan El Rabia, Hac farizasını yerine getirmek üzere ülkede bulunan Müslümanlardan sadece 73'ünde H1N1 vakası saptandığını, bunlardan 5'inin hayatını kaybettiğini söyledi.

Bakan El Rabia, ''2009 Hac döneminin hastalık ya da salgın olmadan geçtiğini söylemekten memnuniyet duymaktayım'' dedi. Haberde, hacıların kara, hava ve deniz yoluyla yavaş yavaş Mekke'den ve ülkeden ayrılmaya başladığı da belirtildi.
haber10

DOMUZ GRİBİ AŞILARINDAN NE ÇIKTI

İlaçlar piyasadan çekilecek mi

25.11.2009 11:43

H1N1 aşısı üreten üç büyük firmadan biri olan Glaxo Smith Kline firmasının Kanada’ya gönderilen 172 bin doz aşıyı geri çekmesi kafaları iyice karıştırdı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “aşı yaptırmayacağını, ailesine de yaptırtmayacağını” açıklamasıyla büyük bir darbe yiyen Sağlık Bakanlığı, bu kez yeni bir darbe ile karşı karşıya.
Son gelişmeyle aşı kampanyasının iyice çıkmaza girdiği görülüyor.
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, tüm Avrupa bölgesinde bir hafta içinde 181 kişi domuz gribi nedeniyle hayatını kaybetti. Virüsün ortaya çıktığının açıklanmasından bu yana ölüm sayısı ise 652.
53 ülkede içinde 17 ülke aşı kampanyasını başlatmış durumda.
İngiltere’de 1 milyon 400 bin kişinin gribe yakalandığı, ölüm sayısının ise 142 olduğu belirtiliyor. Bu sayının ise “bir salgın” için çok küçük bir rakam olduğu ortada.
Glaxo Smith Kline firmasının Kanada’dan çekmeye karar verdiği aşının tıbbi adıyla anaflaksi yaptığı uzmanlarca öne sürülüyor. Uzmanlar bunu daha basit bir şekilde, penisilin allerjisine benzerlikle açıklıyorlar.
Odatv olarak baştan bu yana sürdürdüğümüz H1N1 aşısının alımıyla ilgili sıkıntının su yüzüne çıkması da böylelikle an meselesi haline gelmiş durumda. Aşının artık bütünüyle tüketilmesinin söz konusu olamayacağı ortaya çıktı.
Daha önce yine bu sayfalarda uzmanların da üzerine basarak belirttiği “mutasyon” halinde aşının bir işe yaramayacağı gerçeğinin yanı sıra, bu kez aşının yan etkileri de gündeme gelmiş oldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da aşı olmayacağını açıklaması, aşı kampanyasını iyice çıkmaza soktu.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ve dolayısıyla Sağlık Bakanlığı’nın bundan sonra nasıl bir tutum izleyeceği de merak konusu.

Odatv.com

02 Aralık 2009 11:22
Ne Gribisiniz Tablodan Öğrenin
Hapşuruyorsanız, öksürüyorsanız ya da burnunuz akıyorsa grip tablosuna gözatın ve belirtiler ne diyor öğrenin.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın 'Kritik eşik 15 Aralık' vurgusunun ardından, hava sıcaklığının düşmesiyle yayılma hızı ve ölümlerin artabileceğini belirten uzmanlar aralık ayında aşılanmayı öneriyor.
Hapşuruyorsanız, öksürüyorsanız ya da burnunuz akıyorsa önce grip tablosuna bakın ve belirtiler domuz gribi diyorsa mutlaka bir doktora başvurun.

aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com