EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

AZERBAYCAN

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Ksm 04, 2009 12:25 am    Mesaj konusu: AZERBAYCAN Alıntıyla Cevap Gönder

20 Ocak 1990… “KARA OCAK”I UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
Gökhan YAMANGÜL –
20 Ocak 2017

Bundan 27 sene evvel, tarihe “Kara Ocak” olarak geçen bir katliam yaşandı. Ermenistan’ın bitip tükenmez toprak taleplerine tepki olarak ayaklanan kardeş Azerî Türklüğünün isyanını bastırmak için 20 Ocak 1990 günü, dönemin Soyvet tankları “Ermenileri koruma” gerekçesiyle Bakü’ye girdi ve yüzlerce Türk’ü kadın çocuk ayırmadan katletti.

O günlerde Ankara Kocatepe Camii çıkışında İbdacılar öncülüğünde düzenlenen protesto gösterilerinde, çok sayıda Müslüman gözaltına alınıp işkenceden geçmiştir. Bu vesileyle altını çizmek gerekir ki, o dönem dünyanın neresinde bir Müslüman kanı akıtılsa Cuma çıkışlarında meydanları dolduran ve Türk hükümetlerini göreve davet eden Müslümanlar son 15 sene içinde her ne olduysa, çok daha büyük katliamlar yaşanmasına karşın tek bir gösteri tertiplemiş değildir. AKP hükümetiyle birlikte o meşhur Cuma gösterileri de tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Bölgemizde, İslâm coğrafyasında deprem çapında hadiseler yaşanırken “yaprak kımıldamaz” denilen vasata şahitlik ettik.

Bu katliamdan birkaç sene sonra Türkiye’nin Ermenistan’a uyguladığı ambargoyu kaldıran Süleyman Demirel ile 2009 senesinde Bursa’da oynanan Türkiye – Ermenistan futbol maçına Azerbaycan bayraklarının girişini yasaklayan ve Ermenistan’ı protesto etmek isteyen taraftarların üstüne polis salan AKP zihniyeti arasında akıtılan Müslüman-Türk kanına duyarsızlık bakımından ne gibi bir fark var; izah eden olursa seviniriz.

Ne katliamı unutacağız, ne Türk kanını Ermenilere satanları…

Unutmayacağımız gibi, unutturmayacağız da!

AĞLA KARANFİL

Azerbaycan Türklüğünün milli şairlerinden, meşhur Ağla Karanfil şiirini yazan Mehmed Aslan geçen sene (Eylül 2015) vefat etmişti. Bu vesileyle ona da rahmet dilemek isterim. 1939 doğumlu olan şair, ilk şiirlerinde folklora bağlı ve tabiatın güzelliklerini terennüm eden bir şair iken 1990 senesinde Sovyet tanklarının Bakü’ye girip yüzlerce Azerî-Türk kardeşimizi katletmesinden sonra Azerbeycan davasının en gür seslerinden birisi olarak öne çıkmış, tam anlamıyla milli bir şair olmuştur.

O menfur katliam sonrası yüzlerce tabut Şehitler Bağına getirilerek gömülmüş, üzerlerine bahçeler dolusu karanfil serpilmişti. Bilindiği üzere “karanfil” Azerbeycan’ın milli sembolüdür. Mehmed Aslan, ülkemizde de o senelerde Hasan Sağındık tarafından bestelenip okunan meşhur Ağla Karanfil şiirini katliamın en sıcak günlerinde yazdı. Bu çok uzun şiirden kısa bir bölüm:

Gökler yaman karışır
Ağla karanfil, ağla!
Sis gelir, kan karışır
Ağla karanfil, ağla!

***

Gece fitne dokuyor
Kim yazıp, kim okuyor
Bu hava kan kokuyor
Ağla karanfil, ağla!

***

Karanfil, şehit kanı,
Kan götürdü dünyanı
Ağla, inlet meydanı
Ağla karanfil, ağla!

***

Cavanlara kıydılar
Tanklar alta koydular
Kanım içip doydular
Ağla karanfil, ağla!

Merhum şaire Allah’tan rahmet dilerken, bir kere daha kardeş Azerbaycan Türklüğünün yanında olduğumuzu ve Ermeni diasporasına Türklüğü peşkeş çekenlerle kavgamızın sürdüğünü ilan ederiz.

ADIMLAR Dergisi
20 Ocak 2017

Azerbaycan-Ermenistan sınırında çatışma: 1 Azerî üsteğmeneğmen şehit
7 Ara 2015



Ermenistan-Azerbaycan cephe hattında çıkan çatışmada Azerbaycan ordusundan bir üsteğmen şehit oldu. Azerbaycan Ordusu, Ermenistan mevzilerine havan toplarıyla ateş açtıklarını ve çok sayıda Ermeni askerinin öldürüldüğünü açıkladı.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, cephe hattında çıkan çatışmada Ermenistan askerlerinin açtığı ateş sonucu üsteğmen Abdulla Mollayev'in şehit olduğu açıklandı.

Azeri Savunma Bakanlığı daha sonra, Ermeni mevzilerine havan topu atışı yapıldığını duyurdu. Bakanlık açıklamasında, "Ermenistan tarafının gerginliği artıran saldırıları karşısında Azerbaycan'ın da yanıt vermek zorunda kaldığı ve belirlenen koordinatlara son 24 saatte havan toplarıyla ateş açıldığı" ifade edildi.
Kaynak: El Cezire

Ermenistan-Azerbaycan cephe hattında tekrar çıkan çatışmada 7 Ermeni ve 3 Azeri asker öldü
28 Eyl 2015



Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, pazar gecesi sınır hattının farklı noktalarında çıkan çatışmalarda Azeri ordusundan Rauf Veliyev, Neman Ahmetzade ve Zöhrab Mustafazade isimli askerlerin şehit olduğu açıkladı.

Açıklamada, Azeri ordusundan Ermeni güçlerin mevzi, siper ve askeri araçlarına ateş açılarak 7 Ermenistan askerinin öldürüldüğü belirtildi.
Cephe hattında üç gün önce çıkan çatışmada da Ermenistan ordusundan 4, Azerbaycan ordusundan 1 asker hayatını kaybetmişti.
Kaynak: El Cezire

Ermenistan-Azerbaycan sınırında çıkan çatışmada 5 Ermenistan, 1 de Azerbaycan askeri hayatını kaybetti.
25 Temmuz 2015



ERMENİSTAN ASKERLERİ ATEŞ AÇTI

Azerbaycan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, dün, gün boyu ve gece cephe hattının Goranboy, Terter, Ağdam, Fuzuli ve Gedebey bölgelerinde Ermenistan askerleri Azerbaycan mevzilerine çeşitli çaplı silahlardan ateş ederek provokasyon girişiminde bulundu.

AZERBAYCAN'DAN CEVAP GECİKMEDİ

Ermenistan askerlerinin cevap ateşiyle geri püskürtüldüğü ve geri çekilirken en az beş askerlerini kaybettikleri belirtildi.

AZERBAYCAN'DA BİR ŞEHİT

Çatışmada, Azerbaycan ordusundan ise Eldar Feteliyev isimli bir askerin şehit olduğunu bildirildi.

ASKERİN MORALİ YÜKSEK

Bakanlık yetkilileri şehit askerin aile ve yakınlarına taziye dileklerinden bulunurken, cephe hattında üstünlüğün Azerbaycan ordusunda olduğu ve askerlerin moralinin yüksek olduğu kaydedildi.
Haberler.com

Azerbaycan Ordusu 1 Ermeni helikopterini düşürdü
12.11.2014



Azerbaycan hava sahasını ihlal eden Ermenistan helikopteri Azeri askerler tarafından düşürüldü. Düşme anını görüntüleyen video kayıtları sosyal ağlarda paylaşıldı.

Azerbaycan askerleri, resmi olarak tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ne ait bir Mi-24 helikopterini temas hattı üzerinde düşürdü.
Rusya'nın Sesi Radyosu

Azerbaycan 95 yaşında
28 Mayıs 2013



Mehmet Emin Resulzade ve arkadaşları 28 Mayıs 1918 yılında Azerbaycan Cumhuriyetini kurdu.

Azerbaycan’ın kuruluşunun 95'inci yılı coşkuyla kutlandı.

Kuruluş Bayramı heyecanı ülkenin dört bir yanında yaşandı. Ancak coşkunun zirvede olduğu nokta Bakü’nün Nohanı kasabasıydı.

Sebebiyse Azerbaycan’ın ilk cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade’nin doğum yerinin Nohanı olması ve anıtının da orada bulunması…

Sloganlar atıldı… Şarkılar söylendi… Azerbaycan’da cumhuriyet bayramı coşkusu doyasıya yaşandı.

Azerbaycan’daki resmi törenlerse bir gün önceden gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de katılımıyla Bakü Cumhuriyet Meydanında ilk tören yapıldı.
haber1001

"İsrailliler bir hava üssü satın aldılar, üssün adı Azerbaycan"
30 Mart 2012

BBCT'nin haberi:

"İsrail Azerbaycan üslerini kullanacak"

Daily Telegraph ve Independent gazeteleri, İsrail ordusunun İran'a saldırı planı çerçevesinde Azerbaycan ile hava üslerini kullanabilme anlaşması yapmış olabileceği haberini veriyor.

Independent'ın Kudüs muhabiri Donald Macintyre, Amerikalı yetkililerin, Azerbaycan ile anlaşma haberini, İsrail'in İran'a saldırısını durdurmak istedikleri için sızdırmış olabileceklerini yazıyor.

Foreign Policy dergisinde yer alan ancak henüz doğrulanmayan bir habere göre, İsrail'in İran'a sınırı bulunan Azerbaycan ile 1,6 milyar dolarlık askeri anlaşma imzaladığını yazmıştı.

Macintyre, İsrail'in insansız hava araçları ve uçaksavar füze sistemi satma karşılığında Azerbaycan'da hava üsleri elde ettiğini belirtiyor ve ismi açıklanmayan Amerikalı yetkilinin sözünü hatırlatıyor: "İsrailliler bir hava üssü satın aldılar, üssün adı Azerbaycan".

Independent muhabiri, "İsrailli yetkililer konu ile ilgili açıklama yapmayı reddederken, Foreign Policy Azerbaycan'ın İran ile karşı karşıya gelmeyi göze alıp almadığına dair bir değerlendirme yapmıyor." diyor.
Bilgiyi ABD'liler sızdırdı
Haberde, Azerbaycan'ın kendi kullandığı dört hava üssünün yanı sıra, İsrail'in kullanımına verilebilecek, Sovyetler Birliği döneminden kalan dört kullanmadığı hava üssü bulunduğu da belirtiliyor.
Yazar, Foreign Policy'e konuşan kimliği açıklanmayan bir ABD'li yetkilinin, İsrail'in Azerbaycan ile anlaşarak İran'a saldırısının askeri zeminini hazırlamasından rahatsızlık duyduklarını söylediğini de aktarıyor.
Independent haberinde, gizli bir savaş oyunu egzersizi bağlamında yapılan İsrail'in olası İran saldırısıyla ilgili simülasyonunda, olayların ABD'yi de savaşın içine çekeceği sonucunun çıktığı haberinin New York Times tarafından duyurulduğu da belirtiliyor.

28 Şubat ayılığı Azerbaycan'da hortladı...

Bu konuda Taraf'ın haberi Şöyle:

Azerbaycan '28 Şubat'ını Yaşıyor !
11 Temmuz 2011

Azerbaycan '28 Şubat'ını Yaşıyor !
‘Kardeş ülke’ Azerbaycan, 28 Şubat krizinin ikizini yaşıyor. Müslümanlar, “Türkiye’nin acı tecrübelerini yaşamak istemiyoruz” diyor.
* Başörtülüler devlet hastanelerinde doğum yapamıyor,

* Başörtülü fotoğrafla nüfus cüzdanı alamıyor,

* Trenlere binemiyor

* Devlet okullarında eğitim alamıyor.

Türkiye 28 Şubat sürecini geride bırakırken, Azerbaycan kendi 28 Şubat’ına başlıyor. Ortodoks laik rejimin gittikçe sertleştiği ülkede, bir süredir başörtülüler devlet hastanelerinde doğum yapamıyor, başörtülü fotoğrafla nüfus cüzdanı alamıyor, hatta trenlere bile binemiyordu. Ancak 7 ay önce birdenbire başlayan devlet okullarında başörtüsü yasağı, Müslüman kamuoyunun boykotuna neden oldu. Sokak gösterileri ve gözaltılarla gelişen süreçte son olarak 100 bin imzayı hedefleyen bir protesto kampanyası başlatıldı.

NE KADAR TANIDIK SÖZLER...

Devlet Başkanı İlham Aliyev’in kurmayları tepkilere “Azerbaycan’ın İran olmasına izin vermeyeceğiz” mesajlarıyla yanıt verirken, muhalifler, “Azeri halkının Türkiye’deki başörtüsü mücadelesini yeterince bilmemesinden” şikayet ediyor.

PERDE ARKASINDA İSRAİL ETKİSİ

Başörtüsü eylemlerinin başındaki isimlerden Ilgar Ibrahimoğlu yaşananları “Türkiye’nin acı tecrübelerini yaşamak istemiyoruz” sözleriyle özetliyor. Polisin kötü muamelesinden Aliyev’i soumlu tutmak istemediğini söyleyen Ibrahimoğlu’na göre perde arkasında İsrail var:

“Burada halkımıza AKP’nin başettiği zorlukları anlatıyoruz. Rusya’da başörtüsü yasağının olmadığını anlatıyoruz. Azerbaycan halkı, İslam aleminin parçası olduğunu idrak etmeye başlamıştı. Mavi Marmara’yı, ‘One Minute’ meselesini gördük, hissettik. İsrail’in ülkenin dindarlaşmasından rahatsız olduğunu, bu nedenle hükümeti etkilediğini düşünüyoruz.”

İlahiyatçı Elşad Miri’nin iddiası ise daha çarpıcı. Miri’ye göre Azerbaycan’ın başörtüsü sorunu Bülent Ecevit’in Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun Bakü’yü ziyaretiyle başladı: “Bostancıoğlu’nun Türkiye’ye dönmesinin ardından okullardan başörtülü kızlar toplandı. Ancak tepkiler üzerine geri adım atıldı. Çünkü Azerbaycan’da ateizmden dine dönüş var. Sosyalizm geride bırakıldı ve İslam’ın önü açıldı.”

Sosyalistler de yasağa karşı

Ülkede yasağa karşı çıkanlar muhafazakarlardan ibaret değil. Örneğin Sosyalist gazeteci Memet Süleymanov Süleymanov, “Siz benim ateist olduğuma bakmayın. Bence başörtüsü yasağının hiçbir anlamı yoktur. Kadın isterse başını örtmelidir, okuluna girebilmelidir. Azerbaycan’da İslam devrimi ihtimali yoktur. Aliyev, şeriat tehlikesini gerekçe göstererek iktidarını meşru kılmaya çalışıyor” diyor.

Sosyaldemokrat siyasetçi Zerdüşt Alizade ise daha açık konuşuyor: “Türkiye”de Kemalizm yüzünden insanlar mağdur edilmekteydi, burada Leninizm yüzünen mağdur edilmektedir. Halk, Leninizme dönmek istememektedir. İslamcılar şimdilik siyasette etkin değildir. Ancak gelecekte belli ki iktidara sahip olacaklardır. Aliyev’in geri adım atacağını düşünüyorum. Ama ne kadar kurban verilecek bilemiyorum.”

Öte yandan rejimi yönetenlere göre ‘okullarda üniforma anayasal zorunluluk’; dolayısıyla ‘Azerbaycan’da başörtüsünün yasaklanması sözkonusu değil’.

Azerbaycan Respublikası Dini Kurumlarla İş Üzere Devlet Komitesi (Diyanet İşler Başkanlığı) yaptığı açıklamada “Başörtüsü kamusal alanda serbest değil. Çünkü herkes kanunun talepleri karşısında eşit. Bu durum kasıtlı olarak vicdan özgürlüğüne aykırı gösterilmek isteniyor” sözleriyle uygulamayı savunuyor. Ancak Eğitim Bakanı Mısır Mermedov’un başörtüsü hakkındaki fikirleri çok daha keskin: “Başörtüsü karanlık geçmişin kalıntısıdır. Uygar devletleri örnek almalıyız.”

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: BAŞÖRTÜDEN RAHATSIZIZ
04 Eylül 2011

Türk dizilerine yönelik ambargonun, "İslamcılık" korkusundan kaynaklandığını söyleyerek, dizilerde kadınların başörtüsüyle gösterilmesinin, kendilerini rahatsız olduğunu aktarıyor.

Belgede, Aliyev'in şu sözlerine doğrudan atıf yapılıyor: "İranlılar, kadınlarını kapatırken gülüyoruz; ama insanlar, Türklerin de kadınlarını kapattıkları görülürse bu ciddiye alınabilir." Aynı belgeye göre Aliyev, televizyon yöneticilerinden "gayrıresmi bir istek"te bulunarak, bundan sonra yayınlara başörtülü kadınların davet edilmemesini talep etmiş.
(Ensonhaber)

Ülkenin tamamına yakınının müslüman olmasına karşın okullarda başörtüsünü yasaklayan, başörtülü öğrencileri sınıfların dışına atan, daha önce de camileri yıkmaya kalkan Azerbaycan yönetimi, ülkedeki bir avuç yahudiye hizmet etmede kusur göstermiyor.

Azerbaycan halkı tarafından "kafir bakan" olarak tanımlanan Eğitim Bakanı Misir Mardanov, okullarda başörtülü eğitim olmayacağını, okulun kendi kurallarına uygun giyinmeleri gerektiğini ve bu yasanın da kesinlikle uygulanacağını söylerken, yahudi çocukların okullarda başlarında dini simge olarak "kippa"ları ile eğitim yapmaları için ellerinden gelen hizmeti sunmaktan geri durmuyor.

ALİYEV KIZI LEYLA'YI YAHUDİ İŞ ADAMINA VERDİ

İlham Aliyev'in siyonistlerle olan ilişkisi sadece politik düzlemde bir ilişki değil. Zira Aliyev Kızı Leyla Eliyeva'yı Rus işadamı yahudi Emin Agalarov'la evlendirerek yahudilerle olan akrabalık ilişikisini de kurmuş oldu.

9 yaşındaki çocuk, Ermeni nişancıların kurbanı oldu...
10 Mart 2011
Azeri-Ermeni cephe hattında iki gün önce meydana gelen ateşkes ihlalinde bir Azeri çocuğun öldüğü bildirildi. Turan haber ajansının Azerbaycan Savunma Bakanlığına dayanarak bugün verdiği haberde, Agdam bölgesi Orta Gervent köyünde yaşayan Fariz Bedelov (9) adlı Azeri çocuğun, Ermeni keskin nişancılar tarafından yapılan ateşkes ihlali sonucu öldürüldüğü belirtildi. haber10

Azerbaycan'da iki asker komutanların odasına girdi, 6 kişi öldü 2 kişi yaralandı
29 OCAK 2010!
Azerbaycan'daki bir askeri birlikte 2 askerin otomatik silahlarla ateş açmasıyla meydana gelen olayda, ateş açanlar dahil toplam 6 kişi öldü.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı basın merkezinin açıklamasına göre, dün akşam saatlerinde otomatik silahlı iki askerin, komutanların odasına girerek ateş açmaları sonucu 4 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı.

Bazı kaynaklar ateş açan 2 askerin daha sonra intihar ettiklerini, bazıları ise kaçmaya teşebbüs ederken öldürüldüklerini bildirdi.

Askeri kaynaklar ölen askerlerin arasında bölük komutanının da olduğunu belirtti.
Akşam Gazetesi

Azerbaycan'da Ezan Yasağı
04 Kasım 2009

Azerbaycan'da 2007'de uygulanmaya çalışılan ancak halkın tepkisi üzerine geri çekilen "Hoparlörle ezan okuma yasağı" geri geldi. Mikrofon ve hoparlör tesisatları söküldü

Başkent Bakü'de son gürlerde bazı büyük mescitlerin din görevlilerinin polis ve devlet görevlileri tarafından “hoparlör seslerinin kısılması için" uyarılmasından sonra, ülkenin ikinci büyük şehri Gence'deki en büyük camii Şah Abbas'ın mikrofon ve hoparlör tesisatları polis tarafından söküldü.

ANS Press, geçtiğimiz gece camiye gelen polislerin ses yükseltici cihazları sökerek götürdüğünü bildirdi.

Gence'de ezan sesinin hoparlörle verilmesi yasağına tepki gösteren Azeri vatandaşları bugün caminin bahçesinde toplanarak kararı protesto etti.

Gence Polis Müdürü Rasim Musayev ise hastane yakınında bulunan caminin ses tesisatlarını devreden çıkarmak için emir aldıklarını belirtti.

Dini Kurumlarla ilgili Devlet Komitesi'nin temsilcisi Firdevsi Kerimov da yasakla ilgili olarak bir bilgilerinin olmadığını söyledi.

Türkiye Diyanet İşleri Vakfı tarafından Şehitler Hıyabanı yanında yaptırılan Türk Camii ise halen ibadete kapalı bulunuyor. Bakü'deki Türk cemaatin ibadet ettiği cami, geçen yıl hiç bir gerekçe gösterilmeden devlet görevlileri tarafından kapatılmıştı.

Aliyev,Çeçenleri Ruslara teslim ediyor
08 Kasım 2009

Aliyev başkanlığındaki Azerbaycan yönetiminin, Çeçen mültecilerin bir kısmını Rusyaya teslim etmesi, Çeçenleri huzursuz etti.

Azerbaycan'dan kaçıp, kurtulacakları yer arayan Çeçen mülteciler, Avrupa yolunun zorlu olması nedeniyle hiç olmazsa Türkiye'ye sığınmak istiyorlar.

Moskova'yı memnun etmek için şimdiye kadar Çeçen mültecilere hayatı dar eden, ülkesindeki ezanların sesini kısmak isteyen, şehitlikteki Türk bayraklarını yere indiren Aliyev başkanlığındaki Azerbaycan yönetimi; Rus güdümlü Çeçen Başkan Ramzan Kadirov'la işbirliğini pekiştirirken, ülkesindeki Çeçenlerin bir kısmını Rusya'ya teslim ettiği ortaya çıktı. Bu gelişmeler üzerine Azerbaycan'daki Çeçenler, bu ülkeden kaçıp kurtulacakları yer arıyor. İşgalci rejim devam ettikçe Çeçenya'ya dönmeyeceklerini ısrarla vurgulayan Çeçenlerin gözü Avrupa'da. Ancak Avrupa yolunun zorlu olması nedeniyle hiç olmazsa Türkiye'ye sığınmak istiyorlar.
ALİYEV YÖNETİMİ 44 MÜLTECİYİ RUSLARA TESLİM ETTİ
Ajans Kafkas'a konuşan Çeçen mülteciler, Haziran 2010 itibariyle BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin yardımlarının da kesileceğini belirtti. Azerbaycan Çeçen Mülteciler Konseyi Başkanı Ramazan Mollayev, Azerbaycan'ın Çeçen mültecilere yardım etmeyen tek ülke olduğunu, bu yetmezmiş gibi şimdiye kadar 44 mülteciyi Ruslara teslim ettiğini ve bunlardan beşinin öldürüldüğünü kaydetti. Mollayev'in aktardığı bilgilere göre, Çeçenya'da savaşın başladığı sırada sayıları 12 bini bulan Çeçen mültecilerden geriye 1250 kişi kaldı. Buradaki mültecilerin ezici çoğunluğu Çeçenya değil Avrupa ülkelerine sığındı. 420 aileden oluşan mülteciler arasında 95 yetim çocuk ve 60 sakat var. Mültecilerin yaşamları ise Avrupa'ya giden akrabalarının gönderdiği üç-beş avroya bağlı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, mülteci başına ayda 50 dolar veriyor. Ancak ailede kişi sayısı arttıkça bu rakam düşüyor. Sözgelimi Mollayev'in dokuz kişilik ailesi ayda 450 değil 240 dolar alıyor. Azerbaycan hükümeti kamp ya da yer tahsis etmediğinden mülteciler kiraladıkları evlerde kalıyor. Evlerin kiraları ise aylık 300 dolardan aşağı değil. Mülteciler kira sorununu bir daire kiralayıp her bir odasını bir, bazen birden fazla aileye paylaştırmak suretiyle aşmaya çalışıyor. Avrupa Komisyonu İnsani Yardımı (ECHO) örgütü de Danimarka Mülteci Konseyi aracılığıyla her bir Çeçen'e 'kuşyemi' misali günlük 160 grama denk gelen yiyecek yardımı yapıyor.
İHH YETİM ÇOCUKLARA YARDIM YAPIYOR
Türkiye'den İHH, yetim çocuklara ayda 50'şer dolar para veriyor ve öğrencilerin giderlerini karşılıyor. Mülteciler Kurban Bayramlarında bağışlanan etleri kurutarak aylarca bunlarla gıda ihtiyaçlarını gideriyor. Çeçenlerin yüzde 20'sinin durumu çalışmaya elverişli. Ancak mültecilere çalışmak da yasak. Diğer sorunların başında ise şunlar geliyor:
Sağlık hizmetlerinden ve sosyal yardımlardan yararlanamıyorlar. Tamamen tecrit olmuş durumdalar. Devlet kurumları hiçbir sorunlarıyla ilgilenmezken toplumdan da yardım görmüyorlar. Çeçenlerin Sünni, Azerbaycanlıların Şii olmasından dolayı Müslüman cemaatle de bağları hiç yok. Mültecilere yardım olarak gelebilecek zekat ve fitre geleneği de Türkiye'deki gibi yaygın değil. Güvenlikleri tehlike altında. Her an polis tarafından sorgusuz sualsiz gözaltına alınma, tutuklanma ya da Rusya'ya teslim edilme korkusu yaşıyorlar. Daha birkaç gün önce Avrasya feribotunu kaçırma eyleminde yer almış Vishan Abdurrahmanov kayıplara karıştı. Abdurrahmanov'un Azeri polisi tarafından gözaltına alındığı düşünülüyor. 1.5 ay önce Azerbaycan'a 12 yaşında ailesiyle birlikte sığınmış olan 22 yaşındaki Ashab Ahmedov, Çeçenya'yı ziyareti sırasında Caharkale'de öldürüldü. 16 Çeçen mülteci de halihazırda haklarında hiçbir suçlama olmadan Azerbaycan hapishanelerinde tutuluyor.
“İŞGAL SÜRDÜĞÜ MÜDDETÇE ÜLKEMIZE DÖNMEYECEĞIZ”
Mollayev, Kadirov'un barınma ve yardım vaatleriyle süslediği dönüş davetine ise kesinlikle olumlu bakmadığını kaydetti. Mollayev, “Çeçenya'da işgal devam ettiği sürece dönmeyeceğiz. Dönüp de Kadirov'un kukla rejimini meşrulaştırmayacağız” dedi.
Mollayev'in yardımcılarından biri de “Kadirov, camiler açarak ve okullarda kızların İslâmi kurallara göre giyinmelerini istiyor. Ama caddelerde tam tesettürlü bir kadın görüldüğünde anında tutuklanıyor. İnsan hakları savunucusu Natalya Estemirova'yu acımasızca öldürenlerin bize neler yapacağını varın siz hayal edin” diye ekledi. Mollayev Avrupa'ya gidemeseler de Türkiye'ye sığınmak istediklerini, mülteci statüsü verilmese de Türk halkının cömertliği sayesinde burada kimsenin açlıktan ölmediğini belirtip Türk makamlarından bu konuda yardım istediklerini kaydetti.
===============
Kukla Kadirov'dan direnişe karşı 'İslâmi' radyo
Çeçenya'da direnişe karşı ideolojik savaşa yeni bir araç ekleniyor: Dini radyo. Çeçenya'da dini konularla ilgili yayın yapacak radyo yakında açılıyor. Rus kuklası Çeçen lider Ramzan Kadirov'un yürüttüğü politikalar paralelinde radyonun kurulması işini 'Yol' adlı İslâmi basımevi üstlendi. Çeçenya Din İdaresi'nden bir temsilcisi Kavkazki Uzel'e radyo ile ilgili olarak, “Bu projenin temel amacı, dinleyicilerin din hakkındaki bilgilerinin seviyesini artırmak, inananların ilgisini çeken sorulara cevap vermek ve hükümet karşıtı direnişin yayılmasına karşı durmak” açıklamasını yaptı. Din İdaresi temsilcisine göre, 'İslâmi' radyoda tanınmış din adamlarının hayatı ve faaliyetlerini anlatılacak, vaazlar yapılacak, canlı yayında dinleyicilerin dini konulardaki soruları cevaplanacak. Dini içerikli broşürler ve Peygamberlerin hayatları ile ilgili cd'er çıkaran Yol yayınevinin ürünlerinin önemli bir kısmı ücretsiz olarak gençlik etkinlikleri, okul ve kütüphanelerde dağıtılıyor.
===============
Azeri ve Ermeni liderleri Karabağ için ay sonunda buluşuyor
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın ay sonunda görüşecekleri bildirildi. Azeri APA haber ajansı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) internet sitesine dayanarak verdiği haberde, liderlerin ay sonunda bir araya geleceğini duyurdu. Görüşmenin kesin tarihi ve yeri konusunda ise bilgi verilmedi. Azerbaycan ve Ermenistan liderleri, Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ ile ilgili sorunun barışçıl çözümü çabaları çerçevesinde bu yıl 5 defa bir araya gelmişti.

AZERBAYCAN İSRAİL’İN HANGİ KOLTUĞUNDA OTURUYOR
İlkan Ceylan
18.01.2010


“Dönüp özür dilersem, belki huzur bulacakmış”

Ben Gurion, 1958’den önce, Türk-İsrail ilişkisine metres ilişkisi demişti. Bunu derken artık evlilik istediğini dillendiriyordu. 1958 bir çeşit evlilik midir? Son olarak, büyükelçinin aşağılanması olayıyla görebildiğimiz, ilişkinin artık taraflardan birinin huysuzlandığı kötü bir karı koca ilişkisi olduğudur. Basın, ülke onuru ayaklar altına alınırken; “özür dilediler”, “Türkiye itibarını geri kazandı” türünden sözler ediyorsa İsrail’in Türkiye’deki gücünü anlatıyordur. Tepki göstermeden özür dilemek, birbirlerini yıllardır tanıyan karı kocanın ilişkisinde; “seni üzmek istememiştim ama sert vurmuşum, kusura bakma” şeklinde olur. Bir dahaki sefere daha dikkatli vururum demektir.

Devlet mi, hesap vermek ve sormak durumundadır. İsrail’in hem aşağılayıp hem de hiçbir tepki almadan olayı kapatabilmesi Türkiye’deki gücünün kanıtıdır. Öte yandan Ortadoğu’da olan biteni görmeden İsrail’in itibarı ve gücü hakkında konuşmak yersizdir. “İtibarını kaybetti” sululuklarıyla karşılanan İsrail’in Azerbaycan’la geliştirdiği ilişkiler tahminlerin ötesine geçmiş durumdadır ve ufku Kafkaslara uzanmaktadır. Azerbaycan İsrail’in gözünde yükselen yeni yıldızdır. Bu yıldız olma serüvenine daha yakından bakmanın zamanıdır.
Azerbaycan İsrail’in yeni yıldızı

"Relatively few people outside the Azerbaijani or Jewish communities know about the remarkable role that the Jewish community has played in Azerbaijan."

2009 yılının 15 Nisan'ında haberdar olduğumuz bu cümlenin sahibi, İsrail'de kurulmuş olan Azerbaycan Kongresi’nin Başkanı, Arye Gut'tur. Gut, Azerbaycan Diplomatik Akademisi'nde yayınladığı makalesinde Azeri veya Yahudi toplulukları dışında Yahudiler’in Azerbaycan’daki "belirgin" rolünden haberdar olan pek az insanın bulunduğunu haber veriyor. (http://ada.edu.az/biweekly/issues/vol2no8/20090422020043096.html)

Bu sözü açıklama gereğinden olsa gerek Gut, devamında , the first health minister of the Azerbaijan Democratic Republic of 1918-20 was Jewish, 1918-1920 yılları arasında yaşayan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk sağlık bakanının, Eşkenazi Dr. Yevsei Gindes, Yahudi olduğunu muştuluyor. Bununla birlikte Yahudi gruplarının dönemin parlementosunda temsilcilerinin bulunduğunu, there were representatives of Jewish groups in the parliament, kendi gazete ve yayınlarını,Youth of Zion, çıkarabildiklerini eklemekten de geri kalmıyor.

Bunları söyleyen ve hatırlatanların sayısı hem Azerbaycan hem de İsrail tarafında oldukça fazla ,demek, dikkate alımalı. Haaretz Gazetesi her fırsatta, Azeriler’in geçmişinde hiçbir biçimde anti-semitizm bulunmadığına işaret ediyor ve Müslüman-şii ağırlıklı bir nüfusu olmasına karşılık İsrail ile iyi ilişkiler kurmasından övgüyle bahsediyor. Tarifler iki taraf açısından da birbirine yakınsıyor.

İsrail-Azerbaycan İlişkileri
Bütün bunlarla ne anlatılmak isteniyor, merak ediyoruz. Buna gelmeden, Gut'un hatırlattığı hususlara bazı ekler yapmakta yarar var. Söyledikleri doğrudur ama öncesi de vardır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, Bakü'nün Siyonist hareketin merkezlerinden birisi haline geldiği biliniyor. Ayrıca ilk Havevei Zion'un da burada yaratıldığını ekleyelim. Öte yandan, Gut'un bahsettiği dönem içerisinde, anlaşılan o ki gazete/mecmua işlerinden fazlası bulunmaktadır; Jewish Popular University'nin 1919 da kurulduğunu biliyoruz.

1920 sonrası, Sovyetler Birliği çatısı altında gelişiyor ve Sovyetler’in çözülmesine kadar uzanıyor. Bu süre zarfında, Yahudiler’e ait birçok yapı ortadan kalkıyor, ilişkiler azalıyor. Demek, Azeri-Yahudi ilişkisi açısından, Sovyetler dönemini ciddi bir kesinti olarak anlamak uygundur. Uzun soluklu olarak niteleyebileceğimiz bu kesinti, 92 yılında İsrail'in Azerbaycan'da bir konsolosluk açması ile son buluyor. Azerbaycan tarafı ise üst düzey diplomatik temasları başlatmaktan kaçınmamakla beraber Arap dünyasından çekinceleri dolayısıyla elçilik açamıyor. 2001 yılında Haydar Aliyev tarafından elçilik açma girişimleri başlatılmış olsa da hala sonuçlanmadığı biliniyor.

Sovyetler sonrasında bu ikilinin Arap dünyasına rağmen hızla ilişki kurabilmesinde, İsrail'deki Rusya'dan göç etmiş olan Yahudiler ile Gut'un sözünü ettiği Azerbaycan'daki etkin Yahudiler arasındaki güçlü bağlantıların etkili olduğu söylenebilir mi? Son koltuk kriziyle beraber adını daha sık duyduğumuz İsrail Başbakan yardımcısı Lieberman'ın bir Rus-Yahudisi olduğu, Azerbaycan'a ziyaretlerde bulunduğu ve bu ziyaretlerde Yahudiler’in önde gelen çeşitli isimleriyle görüştüğünü göz önünde bulundurursak bu soruya daha sağlıklı yaklaşma imkanı doğacaktır.

Karabağ dönüm noktası
Bununla beraber İsrail-Azeri ilişkilerinde önemli dönemeçlerden birisi de Karabağ sürecidir. Azerbaycan, o dönem İran'ın kendisine destek olmamasından ciddi rahatsızlık duymuş, Türkiye ve İsrail'in tutumlarından ise hoşnut olmuştur. Aynı zamanda 1967 Arap-İsrail savaşı sonrasında kurulmuş olan İslam Koferansı Örgütü'ne üye olan Azerbaycan, İran ile arasına mesafe koyma ihtiyacını duymuştur. İran ile mesafe İsrail'e göz kırpma anlamındadır.

Ekonomik İlişkiler
Bu ve başka sebeplerle beraber Azeri-İsrail ilişkilerinin hızla geliştiği görülüyor. Özellikle ekonomik alanda geliştirilen ortaklıklar bunun çok iyi bir göstergesidir. 97 sonrasında hızla geliştirilen ekonomik ilişkiler Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının projesinin ortaya konmasıyla beraber bir sıçrama yaşıyor ve başka anlamlara bürünüyor. Ekonomik yaklaşımlarının yanına enerji meselesi de dahil oluyor. Bununla beraber, hatırlatmak yerindedir, İsrail İtalya'nın ardından Azerbaycan gazını en fazla miktarda satın alan ikinci ülke konumuna yükseliyor.

İki ülke arasındaki ticaretin 2005 sonrasında geliştiğine dair verileri; "The Israel Export & International Cooperation Institute - The Economic Department -" tan alarak sunuyorum:

İsrail'in ithalatında 2006 da bir düşüş gözlense de ihracat grafiği denilebilir ki geometrik bir artış gösteriyor. Raporda 2007-08 yılları arasındaki gelişmeye vurgu göze çarpıyor:

2007-08 değerleri Artış

İhracat (m$): 129 57%

İthalat (m$): 0.3 50%

Toplam(m$): 130 57%

Ayrıca, örnek olsun, Azerbaycan'a ihracat yapan İsrail firmalarının sayısı 2007 yılına göre 36% lık bir artış göstererek 165'e çıkmıştır deniyor.

Enerji İşbirliği
Ekonomik verilerin yanına enerji konusundaki ortaklıklar konmalıdır. Ancak Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, enerji konusunun yanı sıra başka anlamlar da taşımaktadır. O hat aynı zamanda bir yoldur ve yolun korunması NATO'ya verilmiştir. Askeri anlamlarının da bulunduğunu ayırt etmek gerekiyor. Nitekim iki ülke arasındaki ilişkiler kendisini askeri alanda da gösteriyor. Haaretz gazetesinin 26 Eylül 2008 tarihinde verdiği habere göre(http://www.haaretz.com/hasen/spages/1024798.html) multi-milyon dolarlık bir silah/mühimmat anlaşmasının yapıldığını görüyoruz. Haberde geçen bir cümleye ise dikkat etmekte yarar var:

According to agreements signed by the Defense Ministry and the government of Azerbaijan, which borders on Iran, Israel will sell the southern Caucasus state ammunition, mortars and radio equipment.

İran’ın rahatsızlığı
İran'ın sınır komşusu olan Azerbaycan devleti ve Savunma Bakanlığı tarafından imzalanan anlaşma uyarınca İsrail, Güney Kafkasya bölgesine cephane, havan topu ve telsiz cihazı satacak, deniyor. Azerbaycan’dan bahsederken İran’ın sınır komşusu demek Haaretz’e özgü bir refleks olsa gerek, önemsiyoruz. Demek, Haaretz kime ne anlatacağının ayırdındadır. İran’ın önemi Ortadoğu’da belirleyici ve güçlü bir devlet olmasındadır. Bununla beraber İran’ın kuzeyide 25 milyona yakın olduğu söylenen Azeri nüfus bulunmaktadır. Azerbaycan buraya Güney Azerbaycan olarak bakmaktadır. Bu gelişmelerin İran’ı rahatsız edeceği ortadadır.

İran ise rahatsızlığını bildirmekten geri kalmıyor. Gazze saldırısının üzerinden birkaç ay geçmişken ve Gazze’deki insanlık dışı durum devam ederken, İsrail cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Azerbaycan’ı ziyaret etmesi İran’ı oldukça rahatsız etmiştir. O kadar ki, elçisini Azerbaycandan geri çağırmıştır: (http://www.asbarez.com/2009/06/30/iran-recalls-ambassador-to-azerbaijan-over-israeli-president-visit/)


Peres'in temaslarından bir kare.
Bunun yanı sıra İran defalarca kendisine yönelik bir saldırı durumunda Ortadoğu’daki Amerika ve İsrail dostlarını hedef alacağını açıkladı. Azerbaycan’ın, ki 11 Eylül sonrasında ABD’ye Afganistan ve Irak saldırıları için hava sahasını kullanma hakkını tanımıştı , bu açıklamadan kaynaklanan endişelerini anlamak zor olmasa gerek.

Stratejik ortaklar
Açık seçik görünen, İsrail ve Azeri gazetelerinin sürekli yazdıkları, iki tarafın birbirinin stratejik ortağı olduğudur. İsrail’in Azerbaycan’ı, Müslüman olan ama İran gibi aşırı olmayan, aksine seküler yapıya sahip beraber hareket edilmesi gereken bir ülke olarak görmesine biraz açıklık getirmiş olduk. Bununla beraber, İsrail Azerbaycan üzerinden yeni bir yol mu tarif etmeye çalışmaktadır? Taraflar arasında imza olunan anlaşma Güney Kafkasya’ya mühimmat satmayı içeriyordu, hatırlatıyorum. Kafkaslara uzanan bir yol anlaşılıyor. Burada Kafkaslarda yaşanan Soros destekli turuncu devrimleri ve Rusya’yla yaşanan Gürcistan krizini hatırlamakta fayda var. Politika, eninde sonunda olaylar arasında ilişki kurmaktır. Görünen, İsrail’in gözünü Kafkasya’ya diktiğidir. Bunda da yol almaktadır.

Gelgelelim, Türk büyükelçisinin aşağılanmasının ardından medyamızdaki manzaralar görülmeye değerdir. Hep bir ağızdan özür dilendi, demek Türkiye artık daha itibarlı ve İsrail ise gitgide itibarsızlaşıyor, deniyor. Hemen her gazete ve kanal bunu anlatıyor. Bu yazı cevap oluyor. İsrail güç gösteriyor, buna engel olarak ise hep İran’ı görüyor. İsrail, bir yandan İran’ı etkisizleştirmek bir yandan da sürekli yeni yollar tarif etmekte olan bir devlet görüntüsü veriyor. Devamla, kendisine yaklaşan ve bağımlılaşan devletler yaratmakta ustalık sergiliyor. Yukarıda kısaca aktarmaya çalıştığım tablo Azerbaycan’ın, İsrail’in gözünde yükselen yıldız olduğunu doğrulamaktadır.

Türkiye mi, bırakın Ortadoğu’yu kendi ülkesindeki birçok sorunu bile eline yüzüne bulaştıran bir ülke görünümünü almıştır, düşmektedir ve itibarsızlaşmaktadır. Ara ara Obama ile İsrail arasındaki sorundan cesaret alarak huysuzlanmaktadır ve İsrail tarafından önce azarlanıp sonra pışpışlanmaktadır. Buna uygun olarak İsrail, Serdar Ortaç’ın her yeri kasıp kavuran “canıma minnet” isimli şarkısında olduğu gibi “dönüp özür dilersem belki huzur bulacakmış” diyerek eğlenmektedir.

Odatv.com

Ermeniler, Karabağ'da Azeri askeri öldürdü
Önemli bölümü Azerbaycan'ın Ermeni işgali altındaki toprakları üzerinde bulunan Azeri-Ermeni cephe hattındaki ateşkes ihlallerinde bir Azeri askeri öldü. Mahallî ANS televizyon kanalının haberine göre Ermeni güçleri, son olarak dün cephe hattının Ağdam bölgesindeki çeşitli mevzilerinden aynı bölgede konuşlanmış Azeri güçlerine otomatik silahlarla ateş açtı. Haberde, kalbinden vurularak hayatını kaybeden Eldar İsmayılov'un yaklaşık 6 ay önce askere çağrıldığı kaydedildi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı ise herhangi bir açıklamada bulunmadı. 24.10.2009 BAKÛ netgazete

Karabağ 3. Dünya Savaşı çıkarır
26 ŞUBAT 2010
Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev, Dağlık Karabağ sorununun 'Üçüncü Dünya Savaşı'nı başlatacağını iddia etti. Fransa'nın Bakü Büyükelçisi Gabriel Keller'le görüşmesi sırasında bu açıklamaları yapan Abiyev, 'Sorunun diplomasiyle çözülmesi için 15 yıl bekledik. Azerbaycan bu sorunun barışçıl yollarla çözülmesi için bir 15 yıl daha beklemeyecek' dedi. Azeri Bakan'ın açıklamalarının, bölgede tansiyonu artırması bekleniyor.
Akşam

Fatih Camii'nde İsrail Bayrağı yakıldı

07 Mayıs 2010 - Cuma namazı sonrası Fatih Camii'nde toplanan bir grup, Azerbaycan ve Filistin'de camilerin yıkılmasını protesto ederek İsrail Bayrağı yaktı.
Fatih Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından, İsa Kültür Merkezi başta olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşuna üye yaklaşık 100 kişilik grup avluda toplandı. Aralarında bayanların da bulunduğu grup, "Siyonist Aliyev" yazılı pankart açarak tekbir getirdi.
Yapılan açıklamalarda, "Siyonist güçlerin Filistin'de uyguladığı politikanın bir benzeri şimdi de Azerbaycan'da uygulanıyor. Azerbaycan'da camiler yıkılıyor. Aliyev bilsin ki camilere el uzatanın elini kırarız" denildi.
Açıklamanın ardından Azeri lehçesiyle dualar eden grup, İsrail bayrağı yaktı. netgazete

Ermeni askerler ateş açtı: 2 Azeri asker öldü
Azerbaycan'ın ANS televizyonunda yer alan habere göre, bu sabah, Ermenistan sınırındaki Azerbaycan'ın Terter şehrine bağlı Hesengaya köyünde Azerbaycan askerlerine, Ermeni askerler tarafından ateş açıldı. Aralıksız devam eden çatışma sırasında 2 Azerbaycan askerinin öldüğü, bir askerin ise yaralandığı bildirildi. 04.09.2010 BAKÜ netgazete

ASİM-DER'den açlık grevi
16 Ekim 2010
ASİM-DER Karabağ işgaline dikkat çekmek için açlık grevi başlattı.

Iğdır Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİM-DER), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nun Karabağ işgalinin sona erdirilmesi için almış olduğu kararların arkasında durması için açlık grevine başladı.

Tansu Çiller Caddesi üzerinde kapalı bir mekanda yapılan açlık grevi Ermenilerin katlettiği Türklerin ruhu için Kur-an'ı Kerim okunmasıyla başladı. Grev öncesi bir açıklama yapan ASİM-DER Başkanı Göksel Gülbey, dernek yönetim kurulu ve üyeleri ile 1992 yılında işgal edilmiş olan Karabağ'ın işgalinin sona ermesi için, AGİT Minsk Grubu'nun almış olduğu kararların arkasında durması için açlık grevine başladıklarını söyledi. Gülbey, "İki gün sürecek açlık grevi, pazar gecesi sona erecektir. AGİT Minsk Grubu'nu almış olduğu kararların arkasında onurlu bir şekilde durmaya davet ediyoruz. Dünya bu işgali görmezden gelemez." dedi.
habertaraf

Gardaş'tan büyük ayıp!

Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Azerbaycan'da başörtüsü yasaklanıp camiler kapatılırken Yahudi Okulu devlet töreni ile açıldı. Açılışa Azerbaycan Başbakan İlham Aliyev ve hemen bütün bakanlar katıldı. Oysa Azerbaycan genelinde başta Türkiye'nin yaptırdığı Şehitlik Camii olmak üzere birçok cami çeşitli nedenlerle kapatılmış ve hatta bazı camiler yıkılmıştı.

13 Kasm 2010
MUSTAFA R. ÖZGÜR ‘ün haberi

Müslümanlara karşı tahammülsüz uygulamaları ile bilinen Azerbaycan hükümeti, Yahudilere ise kucak açıyor. Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Azerbaycan’da kutsal olan değerlere karşı savaş açılırken 30 Bin civarındaki Yahudi ile devlet seferber ediliyor.

BAŞBAKAN KATILDI, DEVLET TÖRENİ YAPILDI

Önceki gün Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yaptırılan Yahudi okulunun açılışına katılan Azerbaycan Başbakanı İlham Aliyev, hemen bütün bakanlar ve üst düzey devlet görevlileri ile birlikte başkent Bakü’de Yahudi okulunun açılışını gerçekleştirdi. Okulun girişinde alkışlarla karşılanan Aliyev, okul mezunlarının onurlu Yahudi ve Azeri vatandaşlar olarak mezun olmasını diledi. 450 öğrenciye eğitim vermesi amaçlanan okul denize hakim bir tepede, lüks bir semtte inşa edildi. 14.000 m2’den fazla alana yayılan 3 binadan oluşan okulda; yuva, kreş, spor salonları, konser salonu ve bir de sinagog bulunuyor. Okulun inşası için gereken bütçeyi İsrailli işadamı Lev Leviyev’in Or Avner fonu sağladı.

HAHAMBAŞI ALİYEV’İ VE AZERİLERİ KUTSADI

İsrail’i temsilen törende bulunan Sefarad Hahambaşı Rabi Şlomo Amar, ülkedeki dini hoşgörüden etkilendiğini ifade ederken Başbakan Aliyev ve Azerbaycan vatandaşlarını kutsadı. Ardından okulun girişine mezuzayı yerleştirdi. Öte yandan Şalom Gazetesinin verdiği habere göre Haham Amar’ı taşıyan konvoy trafiğe onlar için kapatılan yollarda, polis memurlarının selamları eşliğinde Başbakan Aliyev’in evine ulaştı. Hahambaşı, İsrail hahambaşısı için ilk kez bir şehirde trafiğin kesildiğini gördüğünü ifade ederken yaşadığı şaşkınlığını gizlemedi.

CAMİLER NEDENİYLE ÇOCUKLARIMIZIN KAFASI KARIŞIYORDU

Aliyev’in makamına konuk olan İsrailli işadamı Lev Leviyev ise Başbakan’dan büyük ilgi görürken, burada yaptığı konuşmada; “Krizin olup olmaması bu fonun bağış yapmasına engel olmayacaktır. Bu geleceğe, insana yapılan gerçek bir yatırımdır. Yetişmiş bireyler kazandıkça güçlü olacağız. Bağımsız ülkelerde yer alan 500’ü aşkın Yahudi cemaati, sürekli olarak kendini geliştiriyor” dedi. Doğan ihtiyaç ve tesadüf sonucu bu okulu inşa ettiklerini söyleyen Yahudi işadamı; “Burada çok zeki bir cemaatimiz var fakat çok fazla asimilasyon var. Karışık evlilikler fazla, çocuk cuma günü babası ile camiye giderken, cumartesi günü annesiyle sinagoga gidiyor. Basitçe, burada çocuklara Yahudi eğitimi alabilme fırsatını sunduk. Aileler de çocuklarını bu okula yollayacak ise bu okulun en yüksek kalitede olduğunu bilmeleri gerektiğini düşündük” diye konuştu.

Azerbaycan’da camiler yıkılıyor, Müslümanlar sıkıştırılıyor

Ezan sesi duyulmayan bir İslam yurdu Bakü. Cami yok, minare yok. Camiler çeşitli bahanelerle yıkılıyor. Şehrin en güzel yerindeki Türk Camii de bir bahane ile kapatılmış. Tek parti hâkimiyetindeki Azerbaycan’da devlet dinden korkuyor. Bir süre önce Vakit Gazetesine konuşan Azerbaycan DEVAMM İnsan Hakları Örgütünün Başkanı Ilgar İbrahimoğlu da “Cami yıkan değil yapan bir devlet olmak istiyoruz” demişti. İbrahimoğlu Azerbaycan’daki bu anlamsız durumu şöyle anlatmıştı; “Müslümanlar sıkıntılı. Neft Taşları Camii ve Hazreti Muhammed Camileri çeşitli bahanelerle yıkıldı. Türkiye Diyanet İşlerinin yaptırdığı Şehitler Camii ise kapatıldı. Hazreti Fatıma Camiini de yıkmak istiyorlar. Bakü’nün nüfusu 3 milyon civarında. Ancak faal olan cami sayısı 15’i geçmez. Yine Diyanet’in yaptırdığı İlahiyat Camiinin üstünde de kara bulutlar dolaşıyor. Onu da kapatmak istiyorlar. Biz eskiden böyle değildik. Hükümet bu noktada makul hareket edip caminin yıkılmasını engelleyebilir. Biz bunu umut ediyoruz. Bunların ana sebebi kimi memurların hala Sovyet kafasına sahip olmalarıdır. Hala Sovyet düşüncesi memurlara egemen. Dinden korkuyorlar. İslam’dan korkuyorlar. Bilmiyorlar İslam’ı ve korkuyorlar İslam’dan. Keşke bunlar bu güzel vatanda olmasa.
AKİT

Bakü'de başörtüsü eylemcileri hapse atıldı
8 Ocak 2011

Azerbaycan'da giderek yaygınlaşan başörtüsü yasağını protesto edenlerden bazıları gözaltına alındıktan sonra hapse atıldı.

İbrahim Ali / Dünya Bülteni / Bakü
Azerbaycan eğitim bakanı Misir Merdanov okul ve liselerde hicap yasağını uygulanacağını açıklamasından sonra başkent Bakü ve diğer bölgelerde halk eylemler başlattı.

Eylemlere Rusya’da ikamet eden Azeriler de destek verdi. Bakü’nün Binegedi ilçesine bağlı Hocasen kasabasında düzenlenen protesto gösterisi sırasında üç kişi gözaltına alındı. Gözalltına alınan şahıslardan Hacugulu Heşimov’un oğlu Reşid Heşimov tarafından yapılan açıklamada eylemde gözaltına alınanlara hapis cezası verildiği belirtildi.

Musavvat Gazetesi'nin haberine göre, eylem sırasında göz altına alınan şahıslar mahkemeye çıkartılarak 10-11 gün hapis cezası ile cezalandırıldı. İddiaya göre gözaltına alınanlar, okul müdür yardımcısına hakeret ederek hicap yasağının uygulanmasına izin vermeyeceklerini söylemişler.

Ancak Reşid Heşimov suçlamaları yalanlayarak dindarların okul müdür yardımcısı ile konuşma dahi yapmadığını söyledi. haber10

Azerbaycan Başörtüsü İçin Ayakta!
06 Mays 2011
Azerbaycan ajanslarının verdiği habere göre yüzlerce kişi tutuklandı


Azerbaycan'da geçen yılın sonlarında başlayarak ortaokullarda devam eden Başörtüsü yasağının, ders yılının bitmesine rağmen hala çözülememesine başkaldıran halk hicap için ayaklandı.

Başörtüsü yasağına karşı ayaklanan halk Milli Eğitim Bakanlığı önünde şu anda da devam eden bir eylem gerçekleştiriyor.

Göstericiler, 'Başörtüsüne Özgürlük', 'Başörtüsü Bizim Namsumuz' 'İstifa' 'Biz Zulume Boyun Eğmeyeceğiz' sloganları atarak haklı mücadelelerini sürdürüyorlar.

Göstericilere çok sayıda polisin müdahale ettiği belirtildi.

Azerbaycan ajanslarının verdiği habere göre yüzlerce kişi tutuklandı. Aşırı sert müdahelelein olduğu eylemde yaralıların olduğu belirtildi.

Azerbaycan'da işler karışık
19 Haziran 2011
Azerbaycan'da muhalif partilerinin düzenlemek istediği mitinge izin verilmedi. Güvenlik güçlerinin 60'a yakın muhalifi tutukladığı bildirildi.

Muhalif partileri günler öncesinden miting alanının Nerimanov Parkı'nın yanında olacağını duyurmasına karşın başkent Bakü'nün çeşitli yerlerinde gösteriler de düzenlenmek istendi.

Nerimanov Parkı yanındaki alanda düzenlenmek istenen mitinge, yoğun güvenlik önlemleri alınması sonucu miting alanına çıkan yollar güvenlik güçleri tarafından kapatıldı.

Miting alanına giren bazı muhalif partililer basın mensuplarına yaptıkları açıklamalardan sonra polisler tarafından gözaltına alındığı görüldü.

Gözaltına alınanların çoğunun bayan katılımcılar olması dikkati çekti.

Gözaltınan alınmadan önce basın mensuplarına açıklamada bulunan Musavvat Partisi yetkilisi bir bayan, Azerbaycan'ın polis devleti gibi hareket ettiğini söyledi.

Azerbaycan'da İşkenceye Karşı Mücadele Komite Başkanı Elçin Beybudov, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, gözaltına alınan bayanların durumları hakkında araştırma yapacağını ve tutuklularla görüşeceğini belirtti.

Musavvat Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gülaağa Aslanlı, APA haber ajansına yaptığı açıklamada, muhalif partilerin başkent Bakü'nün çeşitli yerlerinde gösteri düzenlediğini, gösterilerde güvenlik güçleri tarafından 60'a yakın muhalifin tutuklandığını, bunlar arasında Musavvat Partisi Genel Başkanı İsa Gamber'in oğlu Turgut Gamber'in de olduğunu açıkladı.
cnnturk

Şemdinli'de düğünden Polise ve Jandarmaya roket atıldı: 4 asker yaralı
11 Eylül 2011
Şemdinli Belediyesi'nin önünde bulunan bahçedeki düğün kalabalığı içerisinden Emniyet Müdürlüğü'ne 5 ayrı roket atılması ile başladığı ve daha sonra eş zamanlı diğer noktalara uzun namlulu silahlarla saldırının düzenlendiği öğrenildi. ...

Şemdinlide gece saat 22.20 sıralarında İlçe Emniyet Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı, Şemdinli Polis Noktası ve Şemdinli 3. Taktik Tugay Komutanlığı'na birden saldıran militanlar ile çatışma devam ediyor. Olayda 4 asker yaralandığı öğrenildi.
haber1001

Azerbaycan: Ermenistan 5 askerimizi öldürdü
5 HAZİRAN 2012



Azerbaycan savunma bakanlığı bugün yaptığı açıklamada iki ülkeyi arasındaki sınırda Ermenistan birlikleri ile yaşanan çatışmalarda beş Azeri askerin öldürüldüğünü bildirdi.
İki eski Sovyet ülkesi arasındaki gerilimin çatışma haberleriyle yükselebileceği belirtiliyor.

Açıklamada Azeri savunma bakanlığı, iki gündür ülkenin batı sınırı boyunca karşılıklı olarak, sayısız defa ateş açıldığını bildirdi.
İki ülke arasında, Dağlık Karabağ anlaşmazlığı yüzünden 1990'ların başlarında yaşanan savaşta, en az 30 bin kişi ölmüştü. Bir milyon kişi de bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
Ermenistan ve Azerbaycan son aylarda yine silah yığınağı yapıyor ve uzlaşmaya yanaşmıyor.
Azerbaycan savunma bakanlığı çatışmalardan birinin bu sabahın erken saatlerinde Aşağı Eskipara köyü yakınlarında, Ermeni komandoların Azeri askerlere saldırmasının ardından meydana geldiğini bildirdi.
Azeri yetkililer bir askerin de bir başka çatışmada öldürüldüğünü söylüyor.

Ermenistan Pazartesi günü yine bölgeye yakın köylerde yaşanan çatışmalarda üç askerinin öldürüldüğünü, altı askerinin de yaralandığını açıkladı.
BBCT

Başörtüsüne Özgürlük" Mitinginde 55 Kişi Gözaltına Alındı
06.10.2012

Nerimanov İlçe Emniyet Müdürlüğü Bakü, 5 Ekim, SalamNews, İlahe Aliyeva'nın Haberi

Başkent Bakü'de bugün Eğitim Bakanlığı binası önünde düzenlenen "Başörtüsüne Özgürlük" mitinginde 55 kişi gözaltına alındı. Bugün düzenlenen mitingte polisle katılımcılar arasında çıkan çatışmada, biri Bakü Emniyet Müdür Yardımcısı Sehlab Bağırov olmak üzere toplam 10 polis yaralandı.
Sadece Gerçek SAYFASI

"İsrail, İran’ı Azerbaycan Üzerinden Vuracak” İddiasına Bakü'den Yalanlama
03 Aralık 2012

İngiliz basınında çıkan “İsrail, İran’ı Azerbaycan üzerinden vuracak” haberine Azerbaycan’dan yalanlama geldi. Dışişleri Bakanlığı, bu haberin asılsız ve kasıtlı olduğunu belirtti.
Haber İngiltere'de yayınlanan bir gazete tarafından gündeme getirildi. İsrail’in Azerbaycan'a yerleştirmiş olduğu insansız hava araçlarıyla İran'ın füze savunma sistemi ve füze bataryalarını vuracağını iddia etti.
Haber için ilk resmi açıklama ve yalanlama Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldı.
Kameraların karşısına çıkan basın sözcüsü Elman Abdullayev, Azerbaycan’ın dış politikasının dostluk ve komşularıyla iyi geçinme üzerine kurulu olduğunu söyledi.
Ayrıca Abdullayev, Azerbaycan’ın kendi toprakları üzerinden hiçbir zaman üçüncü bir ülkeye askeri müdahale yapılmasına izin vermeyeceğini belirtti.
TRT

"Hava sahası ihlali yapan uçaklar vurulacak"
22 Ocak 2013
Azerbaycan Milli Meclis Başkan yardımcısı Ziyafet Askerov'dan net mesaj...

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Hocalı Havaalanını kullanıma açma girişimleri bölgede tansiyonu yükseltti.

Azerbaycan Hava Savunma Komutanlığı "Bölgedeki izinsiz uçuşları engelleyebilecek güce sahibiz" açıklamasını yaptı.

Milli Meclis adınaysa meclis başkan yardımcısı Ziyafet Askerov konuştu.

Devletin resmi haber ajansı AZER TAÇ'a açıklama yapan Askerov, "Hava sahası ihlalinin yaşanması durumunda ihlali yapan uçak vurulacak" dedi.
TRT

AKP'nin yapamadığinı Bosna Hersek Parlamentosu yaptı
03.03.2013

Bosna Hersek, Hocalı Soykırımını Tanıdı..!

Bosna Hersek Parlamentosu Halklar Odası, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Toprak Bütünlüğünün Korunması ve Bağımsızlığına Saygı ve Destek Hakkında 02-02-2-259/13 sayılı karar kabul etti.
Kararda şöyle deniyor:
"BM kararlarının amaç ve prensiplerine, uluslar arası hukuk normlarına dayanarak, Halklar Odası milletvekilleri, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin uluslar arası düzeyde tanınan toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını tanıdığını doğruluyor, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'ni, işgal altındaki Azerbaycan topraklarını kayıtsız şartsız boşaltmaya çağırıyor. Yukarı Karabağ ihtilafında; özellikle de Hocalı kentinde sivil halkın öldürülmesini, ihtilaf kurbanlarının yakınlarına başsağlığı dileyerek kınıyor."
haber1001

HOCALI KATLİAMI
Remziye Lecvent
24.02.2014



Bugüne kadar yüzlerce yazı yazılmıştır bu soykırım üzerine.İnsanlık tarihinin yüz karası, Azerbaycan tarihinin en kanlı günlerinden olan Hocalı Soykırımını kan damlayan kelemimden beyaz kağıda dökerken , cümleler adeta boğazımda düğümlendi.

83 cocuk, 106 kadın, 70´den fazla yaşlı olmak üzere toplam 613 insan katledilmiş, 487 kişi´de ağır yaralanmıştır. 1275 kisi rehin alınmış, bunlardan 150´si ise kaybolmuştur. En şiddetli savaşlarda bile savaş dahilinde tutulan, dokunulmayan bu kesime, Ermeniler yaşlı çocuk demeden acımasız işkenceler yapmışlar, cesetler üzerinde yapılan incelemelerde ise bir çoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kafalarının ve bazı uzuvlarının vücutlarindan ayrıldığı görülmüş, hamile kadınlar ve çocuklarda da aynı vahşetten nasibini almışlardır.

Uluslararası İnsan Hakları kuruluşlarından olan Human Rights Center , Human Watch ve diğer bazı kuruluşlar ; katliamın Rus 366.ci Motorize alayının desteğindeki Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirildiğini belirtmişlerdir

Stratejik açıdan büyük öneme sahip olan Hocalı tepesi, 1991 yılından beri abluka altında bulunuyordu.Karayoluyla olan bütün irtibatları kesilmiş, Ocak ayından itibaren de elektrik verilmemişti. Şubat ayında ablukaya alınan Hocalı, ağır makinalı silahlarla Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından bombalanmıştır. Azerbaycan silahlı kuvvetleri katliamdan sonra bile, Hocalı halkına yardım edemedi. Hatta uzun süre cesetlerin alınması mümkün olmadı.

Bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı olan ve savaş sırasında Karabağ´da Ermeni güçlerine kumandanlık yapmış Serj Sarkisyan´ın, İngiliz araştırmacı yazar Thomas De Waal´a yaptığı açıklamada ;

“ Hocalı´dan önce , Azerbaycanlı´lar bizim şaka yaptığımızı , Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı.Biz bunu kırmayı başardık.!

* 16 Mart 1992 tarihli Newsweek ´te Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haberde aynen şöyle anlatılmıştı : “Gectigimiz hafta Azerbaycan yine bir morgun mahzeni gibiydi ; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirlmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler...Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ bölgesinde´ki Hocalı köyünün Azeri sakinleriydi.Cesetlerin çoğu kacmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu.Bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü...”

* Amerikali gazeteci Thomas Goltz “ Fotoğrafcı arkadaşım öyle etkilenmişti ki, fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine itmem gerekiyordu.Cesetler, mezarlar evet hepsi mide gerektiriyordu.Ama olanları anlatmak, dünyaya duyurmak gerekliydi. Hayatta kalanları bularak hemen orada neler dediklerini kaydettik.Bazı cesetleri tanımaya calıştım.Ama yüzlerinden vurulanlar, tanınmayacak halde olanlar vardı.Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü. “

* Hocalı katliamına tanık olan ve daha sonra Beyrut´a yerleşen Ermeni gazeteci David Kheyriyan “For the Ske Of Cross ( Haçn hatırı için ) isimli kitabında vahşeti şöyle anlatıyor : Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı´nın 1 km batısında bir yere , 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı.Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocugu gördüm.Başından ve elinden yaralıydı.Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralara rağmen hala yaşıyordu. Cok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker, onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne firlattı.Sonra tüm cesetleri yaktılar.Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık isittim gibi geldi.Yapabileceşim birşey yoktu.Ben Şuşa´ya döndüm.Onlar Haç´ın hatırı için savaşa devam ettiler.”

* Financial Times ( Londra ) 9 mart 1992 tarihli:Ermeniler Ağdam´a doğru giden orduyu kurşun yağmuruna tutmuştur.Azeriler 1200 kadar ceset saymış. Lübnan´lı kameraman, ülkesinin zengin Ermeni Taşnak lobisinin Karabağ´a silah ve asker gönderdiğini onaylamıştır.

* Izvetsiya Gazetesi (Moskova) 4 Mart 1992 tarihli: Kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin arasında kafa derisi soyulmuştu.

* Le Mond Gazetesi ( Paris ) 14 Mart 1992 tarihli: Ağdam´da bulunan basın mensupları, Hocalı´da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi görmüşlerdir.''

Yüreklerde ki yangını ifade eden, bu katliamlara dair binlerce itiraf örnekleri sunabiliriz burada.Ama birinin diğerinden farkı olmadığı gibi, acılarımızı daha da derinleştirecektir bu anlatımlar. .Okurken bile dayanılmaz acı yüreğinize bir ok gibi saplandı değilmi ? Nasıl böyle bir vahşet olabilir ? Bunu yapanlar insanmıdır, bütün bu anlatılanlar gerçek mi, yoksa bir film senaryosundan mı alıntı yapılmış diye acabalarda kaldınız !?

İnsanlık yaftası altına bürünmüş bu canilere, henüz bir sıfat yükleyemedim ben.Yaptıkaları bu dünyada yanlarına kalıyor sanılsa bile, öteki tarafın adaletinden bi haber olmaları ne büyük gaflettir. Hocalı TÜM TÜRK DÜNYASININ namusudur ve sahip çıkmak da boynumuzun borcudur.

Azerbaycan parlementosu 1994 'te Hocalı´da da yaşanan katliamı soykırım olduğunu nitelemiştir.Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi ´ nin 31 üyesi ( 12 Türkiye, 8 Azerbaycan,3 Birleşik Krallık, 2 Arnavutluk,1 Bulgaristan,1 Lüksemburg,1 Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 1 Makedonya Cumhuriyeti,1 Norveç,1 Polonya ) tarafından ımzalanan , Ermenistan tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler ifadesinin de yer aldığı ve 19 .cu yüzyılın başlarından beri Ermenistan tarafından Azerilere karşı işlenen soykırım olarak tanımaya adım atılması gerektiğini bütün parlemento üyelerine söyleyen 324 no 'lu bir bildirim yayımlamıştır.

Şubat 2009 ´da Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu´nun üyesi Felipe Fuentes, Azerbaycan Cumhurbaskanı İlham Aliyev´e yazdığı mektupda Hocalı olaylarını, Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek ölenlerin ailelerine başsağlığı dilemiştir.

Meksika Senatosu, 2011´de Hocalı olaylarını soykırım olarak tanımıştır.

VE EY TÜRK! SAKIN UNUTMA , UNUTTURMA.ÇÜNKÜ UNUTTUĞUN GEÇMİŞİN , SENİN GELECEĞİN OLACAKLTIR!
http://www.siyasetcafe.com/remziye-levent/1534-hocali-katliami

Azerbaycan’da boşanmaların yüzde 30'unun nedeni sosyal medya
30 Mayıs 2017

Azerbaycan'da boşanmaların 30'unun nedeninin sosyal medyadaki beğeni ve yorumlar olduğu açıklandı.
Avukat Hayal Başirov, Azeri APA televizyonunda Azerbaycan'daki boşanmaların yüzde 30'unun sosyal medyadaki beğeni ve yorumlar olduğunu açıkladı.

Başirov "Bazı boşanmalar sosyal ağlardaki like ve yorumlar yüzünden. Örneğin 2016 yılında 13 bin aile dağıldı. Bunların da yüzde 30'u sosyal ağlar yüzünden" dedi.

Sputnik'te yer alan habere göre 'Temiz Dünya' Başkanı Mehriban Zeynalova da sosyal ağlar ve internetin, genç ailelerin yaşamını olumsuz etkilediğini doğruluyor.

'Rasyonel Kalkınma' adlı kadın derneğinin başkanı Şahla İsmail ise boşanmanın ana nedenlerinin farklı sorunlar olduğununun altını çizmekle birlikte sosyal medyanın ve internetin aile içi ilişkileri olumsuz etkilemekte olduğunu söyledi.
Evrensel

İlber Ortaylı: 'Azeri diye bir millet yok, Stalin hıyarı uydurdu'
18 Ağustos 2017



Lüleburgaz'da bir etkinliğe katılan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Sovyetler Birliği'nin liderlerinden Stalin'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu...
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

Ortaylı, "Azerbaycan'lı başka, Azeri başka. Türkler arasında Azeri diye bir millet yoktur. Bunu Stalin hıyarı çıkardı. Stalin cahil bir Gürcü'dür. Milliyetlerden anlamaz, felaket bir heriftir" dedi.

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Kırklareli'de Lüleburgaz Belediyesi'nin kültür etkinlikleri kapsamında "Çınaraltı Sohbetleri" etkinliğinde konuştu.

Burada Lüleburgazlılar ile bir araya gelen Prof. Dr. Ortaylı, "Trakya'nın Tarihi, Siyasal, Ekonomik ve Kültürel Fay Hatları" başlıklı bir oturumda halkla sohbet etti.

Çevre il ve ilçelerden de katılımın olduğu sohbette yoğun ilgiyle karşılaşan Ortaylı, Trakya'nın ve Balkanların tarihi öneminden bahsetti. 20 yıl önce Lüleburgaz'a geldiğini belirten tarihçi "20 yıldan sonra geldiğim şehirde çok sağlıklı bir gelişim gördüm. Sizlerle sohbet ederken kadınların ve erkeklerin katılımını bu kadar eşit oranda görmek beni çok mutlu etti. Tartışmaya açık ve sağlıklı sorular sorabilen bir toplulukla karşılaşmak sevindirici" dedi.

Kurtuluş Savaşı'ndan Osmanlı moderleşmesine, Balkanlar'daki Türk nüfusundan kültürel tarihe kadar pek çok konuda dinleyicilerin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ortaylı, ailesi Bulgaristan'dan göçen genç bir dinleyicinin, kökenini açıklamaya çalıştığında "Bulgar mısın?" sorusuyla karşılaştığını anlatması üzerine şunları söyledi:

Azerbaycan'lı başka, Azeri başka. Türkler arasında Azeri diye bir millet yoktur. Komünist şairler bile 'Türk kızları' diye yazar. Bunu Stalin hıyarı çıkardı. Stalin cahil bir Gürcü'dür, milliyetlerden anlamaz, felaket bir heriftir" dedi.

Programlarına örnek ve saygıdeğer bir bilim insanı ile başlamaktan dolayı memnuniyetini belirten Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak da "Bu etkinlikleri Trakya'nın siyasal, ekonomik ve kültürel fay hatları konu başlıkları ve alanında değerli isimlerle devam ettireceğiz" dedi.

Hürriyet
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com