EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Kâzım Karabekir

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr Ekm 18, 2009 8:31 pm    Mesaj konusu: Kâzım Karabekir Alıntıyla Cevap Gönder

KÂZIM KARABEKİR PAŞANIN ASKERLERİNİ AĞLATAN BAYRAM TEBRİĞİ (1915)

“Yarın Kurban Bayramıdır.

Yüzbinlerce muvahhidinin Kâbe-i Muazzama’da dergâh-ı ulûhiyete yöneldiği, rahmet-i ilâhiye kapılarının âlem-i İslâm’a açıldığı gündür.

İngiliz vahşeti, Fransız denaeti, Rus zulüm ve esareti milyonlarca İslâm kardeşimize bu sene Kâbe-i Muazzama’nın yollarını kapadı. Bu melanet elbette gayretullaha dokunacaktır. Ordu-yı İslâm pek yakında mansur ve muzaffer olacaktır. Gelecek yılın bu günleri, dört yüz milyon ehl-i İslâm hür, müstakil ve müttehit, livaü’l-hamd-i Ahmedî altında, Al-i Osman bayrakları sayesinde, müştak ve müftehiri olduğu, Beytullah’a kavuşacak, “lebbeyk!” diye haykıracaktır.
Her evde, her bucakta, tehliller, tekbirlerle kurbanlar kesilirken, biz de Kerevizdere kurbanlarımıza ve şehit kardeşlerimize fatihalar gönderelim.

Bizler ya şehitlik ya da gazilik duygusuyla Hakk’a bel bağlayalım. Tâ ki dinimiz kurtulsun, namusumuz masum kalsın. Nâm-ı millet yükselsin. Vatan ebedi şan ve şeref bulsun. Bu mübarek gün vesilesiyle zabitan ve efrat arkadaşlarımın gözlerinden öper cümleyi tebrik ederim.” /EREN

14. Fırka Komutanı Kaymakam Kâzım Karabekir
Kerevizdere
(17 Ekim 1915)

MUSTAFA ARMAĞAN
m.armagan@zaman.com.tr
07 Şubat 2010, Pazar
"19 Nisan 1919'da Trabzon'a çıktım"



Ölümünün 62. yıldönümü vesilesiyle geçtiğimiz 25 Ocak günü Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen Kâzım Karabekir'i Anma Töreni'nde konuşan Org. İlker Başbuğ, Paşa'nın bazı sözlerini Balyoz Harekâtı İddiası'nı boşa çıkarmak için kullanmıştı.
Yalnız Sayın Başbuğ'un konuşmasında andığı sözler ile Karabekir'in orijinal ifadesi arasında bir kelimenin farklı olduğu gözden kaçmadı.

İlker Başbuğ konuşmasında Karabekir'in sözlerini şöyle aktarıyordu:

"Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren, sonra münakaşasını istediğin gibi yap. Birincisi, hakikatin aranması ve öğrenilmesi konusu senin vicdanına; ikincisi ise münakaşadaki durum kişilerin seviyesine ve irfanına, bilgi birikimine dayanıyor. (...) (H)erkes (...) önce vicdanına, sonra da seviyesine, bilgisine dayanarak hareket etmeli."

Eğer bir dil sürçmesi değilse Sayın Başbuğ'un önündeki metni hazırlayan uzman, Karabekir'in bir kelimesini yanlış yazmıştır. Diyeceksiniz ki, bu tür hataları hepimiz yapıyoruz, Genelkurmay Başkanı yapmış çok mu? İyi ama biz tarihimizi böyle mi 'doğru' anlayacağız? Emrinde binlerce uzman bulunan ülkemizin en seçkin kurumlarından birinin başkanı 5 cümlelik bir alıntıda bu hatayı yapabiliyorsa işin hakikatini nasıl araştıracağız?

Geçen hafta da sormuştum: Genelkur-may'ın Karabekir Paşa açılımı iyi güzel de, onun ciltlerce kitapta ortaya koyduğu ve resmi anlatıya taban tabana zıt mahiyetteki 'alternatif inkılap tarihi'ni nereye koyacağız?

Bu yazıda "yakın tarihin Pandora'nın kutusu" dediğim Karabekir'in tezlerini daha geniş olarak ele alacağım. Aşağıdaki radikal iddialarından açıkça görülecektir ki, eğer yakın tarihimiz Karabekir Paşa gözüyle yazılmış olsaydı, bugün bambaşka türden bir inkılap tarihi okuyor olacaktık.

Ben bu yazıda bu "Cıss" diyen birilerine aldırış etmeden Karabekir'in gözüyle İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet'in kuruluş seyrini anlatacağım. (Özet bana ait ama bilgiler tamamen Karabekir Paşa'nın kitaplarından derlenmiştir; kaynaklarını merak edenler lütfen yeni kitabımı beklesinler.)

7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa Filistin'de yenilen ordusunu perişan bir şekilde geri çekerken, Yıldırım Orduları Grubu'nun başına atandı; toplayabildiği kuvvetleri Adana'ya kadar çekti. Orada Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı haberi geldi. Benim başında bulunduğum 15. Kolordu (eski 9. Ordu) ise elde kalan en güçlü askeri birlikti. Morali düzgündü ve yenilmemişti.

Ancak Mütarekeyle birlikte ben de İstanbul'a dönünce bu kadar karargâhsız generalin İtilaf güçlerinin avucunun içinde durmasının tehlikeli olduğunu gördüm, hepimizi birden yakalayıp Malta'ya sürseler, Doğu'dan başlayacağına inandığım Milli Mücadele'yi kim yapacaktı?

İşte bu yüzden hem Padişah Vahdettin, hem de Fevzi Çakmak, İsmet ve Mustafa Kemal Paşalarla yaptığım görüşmelerde Anadolu'ya geçmekten başka çare olmadığı fikrini işledim. Padişah 'ümidim sizde' diyordu. En ümitsizi ise İsmet Paşa idi. Köye dönüp çiftçilik yapmayı bile düşünüyordu. Fevzi Paşa ondan beterdi. İstanbul'da kalıp siyasete atılmayı düşünen Mustafa Kemal Paşa ise Şişli'deki evinde yaptığımız baş başa görüşmede (o sırada ameliyatlıydı, hasta yatıyordu) benim Anadolu'ya geçme fikrime biraz soğuk baktı ve "Bu da bir fikirdir, sonra görüşürüz" dedi.

12 Nisan 1919'da İstanbul'dan hareket ederek Milli Mücadele'yi bizzat başlattım. "Siyasî ve askerî esas planlarını tespit ettim." Bir hafta sonra 19 Nisan'da Trabzon'a çıktım. İzmir'in işgali üzerine ilk mitingi Trabzon'da düzenlettim, daha o sırada Mustafa Kemal Paşa Samsun'a bile çıkmamıştı. 1918'de Rus işgalinden kurtardığım Erzurum ve Doğu illeri bana sadıktı. Kurtuluşun Doğu'da olduğundan adım gibi emindim. Trabzon'da Miralay (Albay) rütbesinde bir Osmanlı Şehzadesi ile karşılaşmam ilginçtir. Adı, Cemaleddin Efendi idi (Abdülaziz'in torunu).

17 Haziran günü "küçük Erzurum Kongresi" toplandı. Öte yandan Amasya Genelgesi az daha başımızı derde sokacaktı, zira askerî bir ihtilal havası vardı. Bunu dünyaya kabul ettiremezdik. Oysa Wilson prensiplerine göre bizim halkla beraber, millet olarak harekete geçmemiz gerekiyordu. Asker bu harekete sadece kol kanat gerecekti.

Bunun içindir ki, sivil bir olum olmasına önem verdiğimiz Erzurum Kongresi'ne katılmadım, İstanbul'dan tutuklama emri elimde bulunan Mustafa Kemal'i "Hepimiz emrinizdeyiz Paşam" diye selamlayarak karşıladım. Mustafa Kemal Paşa sendeleyerek üzerime atıldı, boynuma sarılarak yanaklarımdan tekrar tekrar öptü, teşekkür etti. Kendisine rahatça çalışabilmesi için askerlikten istifa etmesi gerektiğini söyledim. Lakin etmedi, bunun üzerine askerlikten uzaklaştırıldı, arkasından geç de olsa istifa etmek zorunda kaldı. Böylece sivil olduğu için Erzurum Kongresi'ne katılması imkân dahiline girdi.

Erzurumlular onu, milli hareketi önlemek için İstanbul hükümetinin gönderdiğinden şüpheleniyorlardı, ben bu şüpheyi teminat vererek giderdim. Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey benim etki ve baskımla üye seçildiler, M. Kemal'i başkan seçtiren de benim. Böylece Milli Mücadele, Erzurum Kongresi ile başlamış oldu. Hayret edilecek şey: Mustafa Kemal Paşa istifa etmesine rağmen askerî üniformayı ve yaverlik kordonunu üzerinden çıkarmamıştı. Bu yüzden Kongrenin başlangıcında tartışma çıktı, sonunda sivil giyinerek tekrar gelmek durumunda kaldı...

Görüldüğü gibi her cümlesi dinamit gibi olan iddialar bunlar. Resmi tarihe taban tabana zıt, her biri başlı başına bir tartışma konusu. Ancak madem inkılap tarihini Karabekir Paşa gözüyle (en azından Org. Başbuğ'un dediği gibi gerçeği arayış yöntemini göz önünde tutarak) yazacağız, o zaman iddialara biraz daha devam etmemiz gerekiyor.

Son olarak Karabekir, "Nutuk"un ilk cümleleri olan "19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım. Genel durum ve manzara"nın kendisi açısından nasıl göründüğünü de yazmayı ihmal etmemişti. Bu radikal bir iddiaydı ve o cümleler çok şeyi anlatıyordu:

"19 Nisan 1919'da Trabzon'a çıktım. Şarktaki askeri vaziyet şöyleydi..."


Ekim 2009 17:38
Tarihi Değiştirecek Günlükler
Kazım Karabekir'in günlükleri gün yüzüne çıktı; işte ezber bozan bilgiler

Kurtuluş Savaşı'nın önemli isimlerinden Kazım Karabekir'in, tarihin bazı karanlık noktalarını da aydınlatacak günlükleri ilk kez yayınlanıyor.

Kurtuluş Savaşı'nın 'kilit' komutanlarından Kazım Karabekir'in günlükleri ilk kez yayınlanıyor. Önemi büyük günlükler 5 Kasım'da iki cilt halinde, Yapı Kredi Yayınları'nın 3 bininci kitabı olarak çıkacak. Kitabı yayına hazırlayan Yücel Demirel, günlüklerin 1906-1948 tarihleri arasını, daha önce yayınladıkları İsmet İnönü'nün ve Fevzi Çakmak'ın günlüklerinden daha detaylı biçimde anlattığını söylüyor; 'Sıradan okuru ne kadar ilgilendirir bilemem ama tarihçiler için karanlıkta kalan bazı noktaların açıklık kazanabileceğini söyleyebilirim. Günlükleri ham haliyle yayınlıyoruz, okuyucuyu ya da tarihçileri yönlendirmek gibi bir niyet elbette yok.'

Tarihin epey yoğun ve maceralı aktığı bir dönemi, bizzat o tarihi yapanlardan birinin kaleminden yansıtmasının dışında günlüklerin önemini arttıran, duruma heyecan katan başka bir unsur daha var; Karabekir'in yaşamının 'gizemli', 'gölgede kalmış', üstü kapatılmış anlar içermesi ve çeşitli spekülasyonlara konu edilmesi.

Balkan Savaşları'nda, Çanakkale'de önemli başarılar kazanmış, büyük bir toprak parçasını Rusya'dan geri alarak doğu sınırlarının çizilmesinde birinci derecede etkili olmuş, Kurtuluş Savaşı'nda kritik bir rol üstlenmiş, Türkiye'nin demokrasiye geçiş denemelerinde ilk partiyi kurmuş isim Karabekir. Hayatına tersliklerin girmesiyse sözü geçen ilk partiyi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmasıyla başlamış. Gericilikle, Şeyh Sait ayaklanmasıyla ilişkilendirilen partisi kapatılmış, Atatürk'e düzenlenen İzmir suikastıyla ilişkilendirilen Karabekir, İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp siyasetten uzaklaştırılmış ve yazdığı kitaplar yasaklanıp yakılmış...

Öyle görünüyor ki şu günlerde bu önemli ismi yeniden keşfedeceğiz. Karabekir için gerçekleşecek başka bir ilki de daha önce Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ açıklamıştı; 25 Ocak 2010'da Genel Kurmay, Karabekir için ilk kez anma toplantısı düzenleyecek. Bugün Kazım Karabekir Vakfı'nın başında bulunan, ünlü komutanın kızı Timsal Karabekir'e 'acaba Karabekir'in uzun yıllar sonra tekrar gündeme gelmesini iade-i itibar biçiminde yorumlayabilir miyiz' diye sorduğumuzda bizi yadırgıyor; 'neden böyle yorumlansın, itibarını hiç kaybetmedi ki iade edilsin.'

- Kazım Karabekir baba olarak nasıldı?

O 59 yaşındayken ben doğmuşum, ben 7 yaşıma geldiğimde de o vefat etti. Ben ve ablalarımdan önce 6 bin çocuğa babalık yapmış. Doğu cephesinde yetim kalan Türk ve Ermeni çocukları ortada bırakmamış, yurtlarda yetiştirilmesini sağlamış. Çocuk kitapları bile yazmış biridir. Şimdi müze olan bu evde oturduğumuzda bizimle çok yakından ilgilendiğini hatırlıyorum.

- Müze çok ziyaret ediliyor mu?

Turistik bir yer olmadığı için öyle çok gelen olmuyor ama TV'ye, gazeteye röportaj verdiğimde merak edip gelenler çok oluyor. Daha çok öğrenciler... Birkaç yıl önce Erzurumlu biri buradan geçerken uğradı. İçeride gezerken o doğu cephesindeki çocukların babamla birlikte topluca çekildiği fotoğrafa baktı uzun uzun. Sordum 'niye bakıyorsun' diye, 'bu bizim babamızdı' dedi, kendisini bulamadı fotoğrafta.

- Günlüklerinin yayınlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bunun tarihi önemini zaten biliyorsunuzdur. Eski yazıyla yazıldığı için biz daha önce çevirttirip bakıyorduk biraz ama bizim için de bir ilk olacak tamamını okumak. Heyecanlıyız tabii.

ATATÜRK'ÜN ETRAFINDAKİ KADRO DEĞİŞİNCE...

- Atatürk'le arasının açılmasına neden olan olaylar, kahramanlıklarının önüne geçiyor bazen...

Atatürk'e kurtuluşun Anadolu'da yattığını söyleyen kişi Karabekir. Daha savaş başlamadan önce, Şişli'deki evinde onu ziyaret edip söylemiş bunu. Atatürk Erzurum'a geldiğinde de, İstanbul hükümeti onu görevden almasına, artık sivil biri olmasına rağmen Karabekir 'emrinizdeyim paşam' demiş. Fakat Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ün etrafında olanlarla, bağımsızlık kazanıldıktan sonraki kadro aynı değil. Yaşanan kötü olayları buna bağlıyorum. Yoksa Karabekir'in Atatürk'e suikastta rolü olduğunu düşünmek, partisinin gerici olduğunu söylemek akıl alır bir durum değil.

- Atatürk'ün kadrosu nasıl bir değişim geçirmiş?

Kurtuluş Savaşı için Anadolu'da Mustafa Kemal'i destekleyen dört isim var; Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele. Ama Cumhuriyet kurulunca, Mustafa Kemal Atatürk olunca bu kadro değişiyor. Karabekir'in kurduğu Terakkiperver Fırkası'na katılıyor bu paşalar. Şimdi bu fırkanın Atatürk'ün izni dışında kurulduğunu söylemek imkansız. Ama fırka güçlenince kapatmanın yolu aranıyor. Partiyi Şeyh Sait İsyanı'ndan sorumlu tutmak, Karabekir'i İzmir suikastıyla ilişkilendirmek onu siyasetten uzaklaştırmak için yapılıyor. 'Partinin tüzüğünde fırka dine saygılıdır yazıyormuş' diyenler var, dine saygılı olmak gericilik değildir ki, bu bir bahane yalnızca.

İNÖNÜ BABAMI KURTARMAK İSTEMİŞ AMA ENGELLEMİŞLER

- İsmet İnönü'yle arası nasıldı?

Onunla ilgili de çok şey söyleniyor ama İnönü'yle arası iyiydi. Kuleli Lisesi'nden beri arkadaşlardı, Harbiye'de aralarına Atatürk de katıldı. İsmet İnönü ablama şöyle anlatmış; 'baban İstiklal mahkemelerinde yargılanırken ben araya girip engellemek istedim ama bana çok uğraşma sen de aralarına katılırsın dediler, bunu baban biliyor, annene de anlatmak istedim ama sana söyleyeyim rahat öleyim.' Babam İstiklal Mahkemeleri'nde aklandıktan sonra siyasetten uzaklaştırılıyor ama daha sonra kendisini siyaset yapmaya meclise davet eden kişi de yine İnönü.


(AKŞAM)

Heron’ları Gürbüz Çocuklar Ordusu mu düşürdü
Aziz ÜSTEL
austel@stargazete.com

Genelkurmay kaynakları, 2007 yılında yaşanan ve iki üst rütbeli subayın, Heron’ların, PKK’ya zarar verdiği gerkçesiyle geri çekilmesini sağladığı yolundaki telefon konuşmasına açıklık getirdi. Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı’yken, konu önüne konmuş, Başbuğ da soruşturma açılmasını buyurmuş.

Şimdi, konunun üzerinden üç yıl geçmiş. Bu arada Havakuvvetleri eski başsavcısı Albay Ahmet Zeki Üçok, Üsteğmen Fırat C. ile Hava Pilot Yarbay Selami Ç.’nin serbest bırakılmasına karar vermiş. Çünkü telefon görüşmesinin yapıldığı saatlerde biri uçuştaymış diğeri de Napoli’de. Bu açıklamadan nasıl bir sonuç çıkaracaksınız?
A. Böyle bir telefon görüşmesi yapılmadı.

B. Bu telefon konuşmasını birileri uydurdu.

C. Telefon konuşması yapıldı ama belirtilen saatlerde yapılmadı.

Şimdi gelelim Gürbüz Çocuklar Ordusu’na. Bu orduyu Kazım Karabekir Paşa kurmuş. Erzurum ve çevresindeki tüm yetimleri toplayıp, onları yurtlara yertleştirmiş. Bunların çok büyük bir çoğunluğu Ermeni; dört bini erkek iki bini ise kız. Çoğunluğu, Kuleli ve Bursa’da açılan Işıklar Askeri Lisesi’ne kaydedilmiş. Bu çocuklara daha sonra Gürbüzler Ordusu adı verilir. Kazım Karabekir, Türk Ermeni ayırımı yapmadan, salt çocuk sevgisine dayanarak bu işe soyunmuştu. Sonradan “Ermeni çocukları Türk’leştirdi!” diye çok eleştirilecekti. Söylentiye kulak verirseniz, 27 Mayıs darbesini gerçekleştirenlerin içinde bu Gürbüzler Ordusu’ndan yetişenler de varmış.
Hatta idam cezalarının onaylanması için Cemal Gürsel’e en çok onlar baskı yapmış! Bütün bunları niye anlattım? Eğer ülkemizde yıllardır yaşanan terör olaylarında, Karabekir Paşa’nın bu çocukları, evlatları, torunlarının parmağı varsa, olaylara bir başka gözle de bakmamız gerekebilir. Hele hele Ermenistan’da yayınlanan Sobesednik Armenii Gazetesinin, “Ermeni Ajanı TBMM’de görev yaptı” iddiasını göz önüne alırsak, daha da ciddi bir araştırmaya gerek duyduğumuz kesin! Mazallah, yarın aynı gazete şöyle bir başlık atarsa apışır kalırız eğer enine boyuna bir soruşturma yapılmazsa:

“TSK’da, yirmi yıldır, bin tane Ermeni ajanı, çeşitli kademelerde görev yapıyor!”

Star Gazetesi

"Gürbüz Çocuklar Ordusu" Aranıyor

Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir, "Gürbüz Çocuklar Ordusu"'nu babasının adına kurulan vakfın çatısı altında toplamak istiyor.

08.10.2010

Kurtuluş Savaşı’nın kahraman komutanlarından, Eski TBMM Başkanı Kazım Karabekir, savaş yıllarında yetim kalan, sokaklarda, ağaç kovuklarında, mağaralarda yaşayan, ağaç yaprağı, ot yiyerek hayatta kalmaya çalışan 4 bin erkek, 2 bin kız olmak üzere 6 bin çocuğu toplayarak Gürbüz Çocuklar Ordusu’nu kurmuştu.

Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir, en büyük arzusunun 2002 yılında babasının adına kurulan vakfın çatısı altında, ’’Onlar benim ağabeylerim ve ablalarım’’ dediği, Gürbüz Çocuklar Ordusu üyelerinin çocuklarını ve torunlarını bir araya getirmek olduğunu söyledi.



Babası Kazım Karabekir’in daha çok askeri ve siyasi kişiliğiyle tanındığını, fakat en az bunlar kadar önemli olan çocuklara hizmetlerinin çok fazla bilinmediğini ifade eden Timsal Karabekir, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

’’Kurtuluş Savaşı yıllarında, Erzurum ve çevresinden toplanan yetim çocuklarla Gürbüz Çocuklar Ordusu’nun kurulması ve Sarıkamış’ta bir çocuk kasabası oluşturulması, babamın en önemli hizmetlerindendi.

Zaten kendisi de ’hayatımda bana zevk veren hayli başarılarım vardır. En zevklisi, binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur’ sözüyle, bu konuya yaklaşımını ortaya koymuştur.

Bizler de onun, Kurtuluş Savaşı’nın zorlu koşullarında binlerce çocuğa sahip çıkarak yaptığı vatan hizmetini, kendisinin adına, 2002 yılında kurulan vakıf aracılığıyla yapmaya çalışıyoruz.

Kazım Karabekir Vakfı’nın başkanlığını ablam Hayat Feyzioğlu, müdürlüğünü ise ben yapıyorum. Ayrıca 1930 yılında yıkıcıdan satın alıp tamir ettirdiği ve uzun yıllar oturduğumuz evi de 2005 yılında müzeye dönüştürdük.

Babamızın önem verdiği ve hatta bugünler için sakladığı özel eşyalarını müzede sergiliyoruz. Bunun yanı sıra, yaklaşık 60 öğrenciye burs sağlıyoruz. Hacca gitmek için yola çıkan karınca misali, babamızın yolunda, evlatlarımıza hizmet edebilmek için çaba harcıyoruz.’’ TRT
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com