EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Atatürkçü Düşünce Dernegi (ADD)

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal Nis 15, 2008 10:27 pm    Mesaj konusu: Atatürkçü Düşünce Dernegi (ADD) Alıntıyla Cevap Gönder

ADD, Van'da mevlit okuttu

16 Mart 2011 Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Van Şubesi tarafından Çanakkale şehitleri anısına mevlidi şerif okutuldu.

ADD Van Şubesi tarafından 18 Mart Çanakkale Şehitleri Anma Günü dolayısıyla Hazreti Ömer Camii'nde yatsı namazını müteakiben bir program düzenlendi. Programda mevlidi şerif okuutldu.

İlk kez bir mevlit okuttuklarını ifada eden dernek ADD Van Şube Başkanı Murat Yiğit, amaçlarının halk arasında kendileri hakkında oluşan kötü düşünceleri yıkmak olduğunu belirtti. Başkan Yiğit, bu tür mevlitleri geleneksel hale getirmeyi düşündüklerini belirterek, "Biz yönetim kurulu olarak almış olduğumuz karar neticesinde hakla birlikte, onların dini ve kültürel varlıklarıyla bir araya gelmeyi düşünüyoruz. Bugüne kadar bizi yanlış tanıdılar. Böylesi önemli bir günde halkımızla birlikte olduk.

18 Mart haftası nedeniyle Atatürkçü Düşünce Derneği olarak Çanakkale şehitlerine yönelik bir mevlit düzenledik. Halkımızı bize karşı olan yanlış itibarı üzerimizden silmek istiyoruz. Türkiye'de ilk defa bir Atatürk Düşünce Derneği olarak bu faaliyeti gerçekleştirmenin onurunu yaşıyoruz. Biz Türkiye genelinde bunların yaygınlaşmasını, insanların birlikte olmasını önemsiyoruz. Gerek 10 Kasım'da, gerekse Çanakkale'de, bu haftalarda bu mevlitleri geleneksel hale getirip camilerde halkımızla birlikte bundan sonra yapacağız. Bizi yalnız bırakmayan tüm Van halkına teşekkür ederiz" dedi.
haber7

VE PENTAGON ADD'Yİ KURDU

21 Ağustos 2008
Orgeneral Çevik Bir'in Ergenekon lideri suçlamasıyla tutuklanan Veli Küçük'ün fişleme dosyasına girdiği ortaya çıktı. Küçük, Pentagon'un adamı olduğunu ima ettiği Bir'in çalışmalarını, "silahsız ve yıkıcı terör" diye anlatmış
Pentagon Bir'in hangi görevi üstlenmesini istedi?

28 Şubat’ın baş aktörü emekli Orgeneral Çevik Bir’in Ergenekon lideri suçlamasıyla tutuklanan Veli Küçük’ün fişleme dosyasına girdiği ortaya çıktı. Küçük, Pentagon’un adamı olduğunu ima ettiği Bir’in çalışmalarını, “silahsız ve yıkıcı terör” diye anlatmış.

Ergenekon terör örgütünün kurucusu ve lideri olmak suçlamasıyla tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün evinde yapılan aramada, 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerinden emekli Orgeneral Çevik Bir’le ilgili olarak hazırlanmış 22 sayfalık ayrıntılı bir istihbarat raporu bulundu.

‘İstanbul / 6 Nisan 2000’ notu düşülen ve ‘Örtülü Faaliyetler Bir’ adını taşıyan raporda Çevik Bir’in 1958 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ndeki öğrencilik döneminden emekli sonrasına dönemine kadar olan bağlantıları, ABD ve NATO ile ilişkileri, hedefleri ve uygulama yöntemleri, Genelkurmay Başkanı ve emekliliğinden sonra Cumhurbaşkanı olabilmek için yürüttüğü çalışmalar anlatılıyor. Bir’in çalışmaları ise ‘silahsız ve yıkıcı terör’ ifadeleriyle anlatılıyor.

Evren’in Özel Kalem Müdürü

“ABD’nin Psikolojik Savaş Alanı Türkiye ve Avrasya’da Sivil Kurmay Başkanı Çevik Bir oldu” ifadeleriyle başlayan raporda, “Amaçlanan TSK’yı stratejik bölgenin ABD polis gücüne dönüştürmek” değerlendirmesi yapılıyor. Raporun ‘Asker Bir’ bölümünde görev aldığı yerler sıralandıktan sonra, Kenan Evren’le ilişkisi şu sözlerle anlatılıyor:

“ABD yanlısı 12 Eylül askeri darbesinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulunan Binbaşı Çevik Bir, Evren’in en gözde subayları arasında önemli bir yer işgal etmiştir. Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı’na geçince Başyaveri olmuştur. 1981 yılında Albaylığa terfi ettikten sonra da Evren’in yanından ayrılmadı. Askeri darbe dönemlerinin en kritik yerlerinden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı’na atandı. Tuğgeneral olunca Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nden ayrıldı.”

Pentegon doğrudan istedi

Raporda, Bir’in Erzurum’da Tugay Komutanlığı’nın ardından, 1987’de Tuğgeneral olduğu ve Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığına atadığı belirtiliyor. 1989 - 1991 yıllarında Kara Kuvvetleri Harekât Başkanlığı yaptığı ve 1991’de ise Korgeneralliğe terfi ettiği ifade edilen Bir’in Pentagon’la (ABD Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın genel adı) irtibatı konusunda şunlar kaydediliyor:

“1993 - 1994 Şubat tarihleri arasında Somali’de Birleşmiş Milletler Komutanlığı görevine atandı. Böylece Korgeneralliği döneminde de NATO emrinde, yurt dışında görev alan ender subaylar listesinde adı yer aldı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Çevik Bir’in bu göreve, Pentagon’un doğrudan adını vermesi sayesinde seçildiğini açıkladı.”

Hiddetli konuşmaları

1995’te orgeneral olduğu ve 1998’de 1. Ordu Komutanlığı’na atanan Çevik Bir’in, 30 Ağustos 1999’da emekli edildiği bilgisi verilerek, şu ifadelere yer veriliyor: “Askerlik görevinden ayrılırken devir/teslim töreni düzenlemedi. Asker Çevik Bir, Türkiye Cumhuriyeti tarih akışı içinde: ‘Akretide Gazetecileri’ dönemini başlatması..

Bazı medya kuruluşlarını bizzat telefonla arayarak, ‘Şimdi oraya da mı iki general göndermem gerekiyor’ diye, başlayan hiddetli konuşmaları. Hoşuna gitmeyen gazeteciler hakkında dosyalar tutturmuş olması. Beğenmediği gazeteciler askeri tesislere girmesini yasaklaması. Kızdığı gazetecilerin işten kovulması için bazı işverenlere uyguladığı baskılar nedeniyle; ‘demokrasi’ ilkeleri ile barışık olmayan bir portre örneği olarak, gazeteciler, yazarlar, hukukçular, araştırmacılar ve analizcilerin her dönemde ilgisini çekeceği muhakkaktır.”

Cumhurbaşkanlığı çalımı

Raporda, Çevik Bir’in Makedonya’dan Anadolu’ya -İzmir Buca- göçen bir aileden geldiği, askeri okulu seçmesinin nedeninin de ailesinin onu bir başka okulda okutacak paraya sahip olmaması olduğu belirtiliyor. Çevik Bir’in emekli olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı’nda adaylığını koyduğu süreç ise ‘Cumhurbaşkanlığı Çalımı” sözleriyle ifade edilerek, Avrupalı devletlerin İstihbarat Örgütleri ile ilintili dernek ve vakıflardan destek aldığı iddia ediliyor.

ADD’Yİ PENTAGON KURDU

Raporda, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD), ABD tarafından kurulduğu iddia edilerek, şunlar kaydediliyor: “Kuruluşunu Yekta Güngör Özden’in gerçekleştirdiği ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’, Pentagon tarafından Türkiye ve Avrasya Bölgesi’nde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin merkezi olarak tasarlanmış ve kurdurulmuştur. Çevik Bir, bu merkezin başına geçme çalışmalarına başlamıştır. Böylece Türk kamuoyu çok daha kolay yanılgıya sürüklenecek, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda sivil inisiyatif içinde yer aldığını sanacak, ‘Büyük Oyun’un oyuncularına dönüştürülecektir.”

BUGÜN


ADD'de Çok Enteresan Tasfiye
26 Haziran 2008 11:50

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD), haftasonunda tartışmalı geçen kongresinde, önemli bir tasfiye operasyonu gerçekleşti. Giden dört isim çok kritik

Üniversitelerde sürekli olarak siyasi mesajlar veren ve gerilimi yükselten Prof. Dr. R. Ferit Bernay (Ondokuzmayıs) Rektör Fatih Hilmioğlu (İnönü), Kadri Yamaç (Gazi), yeniden Genel Başkan seçilen emekli Org. Şener Eruygur’un listesine giremedi.

NUR SERTER DE GİTTİ

Böylece, geçen yıl yapılan olağanüstü kongrede yönetime alınan 4 üniversite rektöründen 3’ü uzaklaştırılmış oldu. İstanbul Üniversitesi rektör yardımcılığı döneminde kız öğrencilerin başlarını açmak için kurduğu ikna odalarıyla gündeme gelen CHP’li Fatma Nur Serter de yönetime giremeyen isimlerden biri oldu.

aktifhaber

ADD'de Askeri Düzen İsyanı
22 Haziran 2008 14:28

ADD'de bir isyan bayrağı daha açıldı. ADD Turgutlu Şube Başkanı, "Askeri düzen kurdular" diyerek tepkisini ortaya koydu ve tüzüğü işaret etti.

ADD Turgutlu Şube Başkanı Ali Tezcan dernek tüzüğünün yasalara uygun olmadığını söyledi Genel kurulda bazı üyeler ‘Askeri düzenle yönetiliyoruz. Askeri düzen kurdular’ diye isyan etti.

ATATÜRKÇÜ Düşünce Derneği’nin (ADD) 10’uncu Genel Kurulu tartışmalı başladı. ADD Turgutlu Şube Başkanı Ali Tezcan, ADD tüzüğünün, Dernekler Yasası, Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun’a ‘uygun olmadığını incelendiği taktirdirde derneğin kapatılabileceğini’ söyledi. Tezcan ‘Türkiye’nin en saygın derneğiyiz diyoruz ama tüzüğümüz saygın değil’ dedi. Dün yapılan Genel kurulda ADD yönetiminin konuşması sırasında birçok delegenin dışarıya çıkarak konuşmayı dinlememesi dikkat çekti.

ASKERİ DÜZENİN BURADA İŞİ NE

KURULUN yapıldığı salon dışında ise, birçok delege yönetimden memnun olmadığını dile getirdi. Delegeler, yönetimin 2 senedir hiçbir iş yapmadığını ve hiçbir sorunla ilgilenmediğini iddia ederken, ADD’nin askeri hiyerarşiye göre yönetildiğini savundular. Delegeler, ‘Yönetimin yaptığı hiçbir şey yok. Dernekte askeri düzen kurdular, askeri düzende işletiyorlar. Biz sivil toplum kuruluşuyuz. Faaliyet alanımız da tamamen sivil toplum olmalı. Askeri düzenin bizde ne işi var’ diye konuştular.

(Star)

Eruygur'un 'Günlük' Korkusu
11 Mayıs 2008 09:42

Alper Görmüş’ün ortaya çıkardığı Sarıkız ve Ayışığı darbe günlüklerinde ismi geçen ADD Başkanı Org. Şener Eruygur, konferanstan kaçtı.

Gazeteci Alper Görmüş’ün ortaya çıkardığı Sarıkız ve Ayışığı darbe günlüklerinde ismi geçen ADD Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, konuşmacı olarak katılacağı konferanstan da kaçtı.

Darbe günlüklerini yayınlayan Nokta dergisinin kapanmasına, derginin genel yayın yönetmeni Gazeteci Alper Görmüş’ün de yargılanmasına neden olan, günlüklerin dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in bilgisayarında kayıtlı olduğunun mahkeme tarafından belgelenmesinden sonra sırra kadem basan ADD Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, konuşmacı olduğu konferansa gelmedi. Ulusal Eğitim Derneği’nin davetlisi olarak “Sivil Toplum Kuruluşları ve Demokrasi” konulu konferansa konuşmacı olarak katılacağı günler öncesinden gazete ilanlarıyla duyurulan Şener Eruygur’un herhangi bir gerekçe göstermeksizin konferanstan kaçması, “Eruygur Paşa, gazetecilerin darbe günlüklerine ilişkin soracağı sorulardan kaçıyor” yorumunun yapılmasına neden oldu. Şener Eruygur’un konferansa gelmeyişine ilişkin gazetecilerin sorularını cevapsız bırakan Ulusal Egemenlik Derneği yetkilileri; konferansın, konuşmacı olan Eruygur Paşa’nın katılmaması sebebiyle iptal edildiği notunun bulunduğu bir duyuru metnini, konferansın yapılacağı yer olan bar ve ayyaşlarıyla ünlü SSK İşhanı girişine asmakla yetindi.

(Vakit)


ADD Üzerine Derin Bir Analiz
15 Nisan 2008 13:47

Atatürkçü Düşünce Derneği son dönemin en önemli toplumsal mühendislik merkezlerinden biri haline geldi. İşte ADD'nin Neocon bağlantıları dahil derin analizi...

Tartışmaların “Odağında” Bir Dernek

Atatürkçü Düşünce Derneği'ni (ADD) Münci Kapani, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Muammer Aksoy gibi bilim insanları kurdu. Kısa sürede Türkiye'nin en etkili derneklerinden birisi haline geldi. Ancak şimdi adı darbe iddiaları ile gündeme gelen isimlerin eline geçti.

Chronicle Dergisi'nden Arkın Tepeli'nin haberi:

Michael Rubin adını duydunuz mu? Ya da Harold Rhode? Bu iki ismi duymadıysanız bile Richard Perle ismine aşinalığınız mutlaka vardır. Hani isminin başına “Karanlıklar Prensi” sıfatı getirilen kişi. Bu üç isim de Tür medyasının sık sık görüşlerine başvurduğu ABD'li stratejistler. Aslında yaptıkları danışmanlık. Ama Türkiye'de her gün örneklerini televizyonlarda gördüğümüz stratejistlere daha çok benziyorlar.

Son dönemde bu üç isim arasında en çok öne çıkanı Michael Rubin. Kâh Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesini savunuyor, kâh ABD'nin PKK'ya silah verdiğini söylüyor. Türkiye'de yaşanan PKK terörünü bitirmek için ise harika bir önerisi var: Mesut Barzani'yi yakalayıp Türkiye'ye getirmek ve Abdullah Öcalan ile birlikte İmralı'da hapsetmek. Bir nevi ABD'li Yiğit Bulut…

Bu yazıları da Türkiye-ABD ilişkilerinin darboğazda olduğu, Türk kamuoyunda milliyetçi histerinin ayyuka çıktığı Dağlıca Baskını'nın hemen ardından kaleme aldı. Allahtan Michael Rubin'i ne Türkiye'deki karar odakları, ne de ABD'li karar vericiler ciddiye almadı. Peki Rubin'in Türkiye sevdası, PKK düşmanlığı nereden geliyor? Niye ABD'li bir danışman Türkten fazla Türk kesilip, ahkâm kesiyor? Hem de ülkesinin resmi politikasının dışına çıkarak yapıyor tüm bunları.

Gerçi Türkiye'de Michael Rubin oldukça itibar görüyor. İstanbul'da Harp Akademileri'nde yapılan toplantının flash konuğuydu geçen yıl. Türk basınının ise yıldızı. Ne dese, ne yazsa mutlaka alıntılanıyor. Görüşleri ABD'nin resmi devlet politikaları üzerinde hiçbir ağırlığı olmasa da Rubin'i bu kadar değerli kılan bir şeyler olmalı…

Hem Rubin, hem de Harold Rhode ve Richard Perle, Türkiye'de değerli dostlara sahip. Bunların başında Aydan Kodaloğlu gelmekte. Kodaloğlu, öyle çok ortalarda görünmeyi seven bir isim değil. Ankara'da Ak Grup isimli bir danışmanlık şirketi var. ABD'li silah ve petrol devlerinin Türkiye'de temsilciliğini yapıyor. Katıldığı uluslar arası sempozyumlarda kendisini tanıtırken Kürt Yahudisi olduğunu belirtmeden geçmiyor. İkbal hırsı ile yanıp tutuşan politikacıların bir numaralı dostu, rahmetli Turgut Özal'ın danışmanlığını yapmış bir isim. Arşivleri araştırdığınızda İlhan Kesici ve Melih Gökçek ismi sık sık Aydan Kodaloğlu ile ortak kullanılmış. Yani her iki politikacı da bir dönem temasta bulunmuş Kodaloğlu'yla. Kodaloğlu'nun uluslar arası bağlantılarının, Türkiye'deki dostluklarının muhafazakar-milliyetçi politikacı ilhan Kesici'nin, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde CHP'ye geçişinde bir etkisi olmuş mudur? Olası CHP-MHP koalisyonunun kotarılmaya çalışıldığı bir dönemde bu dikkati çeken transfer, koalisyonun ön hazırlığı mıdır? Elbette bilmek zor…

Kodaloğlu gücü seven bir isim. Ankara'da elbette çevresi sadece siyasilerle sınırlı değil. 28 Şubat sürecinde en çok birlikte olduğu kişi Em. Org. Çevik Bir'di. Dönemin kudretli “İkinci Başkanı” ile yedikleri-içtikleri ayrı gitmiyordu. Kodaloğlu, dostları Harold Rhode, Michael Rubin, Richard Perle gibi isimleri de sık sık askerlerle bir araya getiriyordu. Üzerinden on yıl geçse de Kodaloğlu-Bir ikilisinin dostlukları devam ediyor. Ama Kodaloğlu sadece geçmişe takılıp kalan bir isim değil elbette. Hudson Senaryosu'nun konuşulduğu günlerde Org. Ergin Saygun-Aydan Kodaloğlu görüşmeleri de Türk medyasında yeraldı.

Rhode, Perle ve Rubin üçlüsünün İstanbul'a geldiklerinde tercih ettikleri otel Ritz Carlton. Hani şu Gökkafes adı verilen, Dünya Mimarlık Kongresi'nde çevresindeki yapılarla en uyumsuz eser seçilen otel. Dolmabahçe'de, İnönü Stadyumu'nun hemen arkasındaki gökdelen. Yapımı için ilçe sınırlarının değiştiği dev plaza. Bu plaza Süzer Ailesi'nin.

Turgut Özal'ın ilk iktidar yıllarından itibaren yıldızı parlayan bir isim Mustafa Süzer. O dönemde hem başbakan Özal'a yakınlığı, hem de Hac'ca gidişi ile dikkatleri çekmiş, gazetelere haber olmuştu, “Hac'ca giden Alevi işadamı” başlığıyla. Allah Süzer'e, “Yürü ya kulum” demişti. O da eline geçen fırsatları iyi kullanmıştı. 90'lı yılların ortalarına gelindiğinde Mustafa Süzer'in ismi banka patronları arasında sayılıyordu. Kentbank'ın sahibiydi. Bu saltanat 2001 Krizi'ne kadar sürdü. Süzer'in elinden bir gecede bankası gitti. Ticari itibarı müthiş darbe aldı. Ancak Süzer kolay pes edecek bir isim değildi. Sonuçta artık adı bile kalmayan bankasını geri alabilmek için Danıştay'a açtığı tüm davaları kazandı. Ancak TMSF, Kentbank'ın sahibine geri verilmesinin mümkün olmadığını, bankanın varlığının ortadan kalktığını açıkladı.

KIBRIS BAHANE, DARBE ŞAHANE
Mustafa Süzer'in bu dönemde davalarını takip eden, dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu Murat Aksu'ydu. Televizyoncu Tuncay Özkan ile psikolojik harbi Türkiye'ye getiren isim olarak bilinen Zekai Ökte de, Süzer'in dostları arasında sayılıyordu. Tam bu dönemde oldukça ilginç başka gelişmeler de oldu. ABD basınında başını Harold Rhode ve Michael Rubin gibi Neoconların çektiği bir grup yazarın Ak Parti iktidarı karşıtı yazıları çıkmaya başladı. Ak Parti iktidarı İslamofaşist bir iktidardı. Yandaşlarını koruyabilmek için laik kimlikli işadamlarının bankalarına el koyuyordu. Hatta bununla da yetinmiyor, bu işadamlarının üçüncü, dördüncü kuşak akrabalarının bile varlıklarını elinden alabiliyordu. Bu yazıların hemen ardından da ABD'li altı senatörün yazdığı bir mektup TBMM'ne ulaştı. Bu senatörler el konulan Kentbank'ın sahibine iadesini istiyordu. Bir banka davası Türkiye'nin daha doğrusu Ak Parti iktidarının karşısına uluslar arası bir sorun olarak çıkartılıyordu. Ak Parti'nin zaten varolan imaj problemini, ABD'nin önemli gazeteleri üzerinden uluslar arası kamuoyu nezdinde gündeme taşıyordu. Ama neyse ki bu yapılanları kimse ciddiye almadı o günlerde. Olan yine havaya giden milyonlarca doların sahibine oldu…

Bütün Süzerler, Mustafa Süzer gibi talihsiz değil. İşler ne kadar tersine giderse gitsin, buna çok aldırmayanlar da var. Cennet Süzer onlardan biri. Mustafa Süzer'in kardeşi ve Enci Tezer'in ya da yeni ismiyle Enci Velidedeoğlu'nun annesi. Anne-kız ikisi de sosyetenin gözdesi. Enci Tezer, ünlü bir modacı, Cennet Süzer ise hem holding yönetim kurulu üyesi, hem de okuma aşkına karşı koyamayan, altmış yaşında üniversiteye giden bir öğrenci.

Enci Tezer, kısa bir süre önce Alinur Velidedeoğlu ile evlendi.
Velidedeoğulları da en az Süzer ailesi kadar ünlü. Dede Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, hukukçu ve yarım asırlık Cumhuriyet yazarıydı. Günümüzün en etkin sivil toplum örgütlerinden Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) de kurucusuydu. Bahri Savcı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Münci Kapani gibi her biri Türkiye'nin önde gelen aydınlarından oluşan bir grupla ADD'yi kurdu.

Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok, aktif laik tutumlarını hayatlarını kaybederek ödedi. Her iki bilim insanı da 1990'lı yılların başında siyasi suikaste kurban gitti. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu da ömrünün sonuna kadar, Türkiye'nin laik yaşam tarzını savunmak için ADD'de aktif görev aldı. Ancak şimdi bu dernek, isimleri bir şekilde intihal, suistimal ve darbe iddiaları ile anılan kişilerin elinde. İsterseniz kısaca bir göz atalık derneğin şimdiki aktif isimlerine…

ADD'nin başkanı Şener Eruygur. Emekli orgeneral, Jandarma Genel Komutanı. Ancak aktif siyasetle ilgilenmiyorsanız veya gazeteci değilseniz Eruygur'un adını geçen yıla kadar bilmeniz mümkün değildi. Jandarma Genel Komutanlığı görevinden emekli olmuş, sıradan bir isimdi. Ne zaman ki Nokta dergisi, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Em. Ora. Özden Örnek'in günlüklerini ortaya döktü, o zaman tüm Türkiye, Eruygur'un marifetlerini bir bir gördü.

Meğerse Eruygur Paşa, Sarıkız ve Ayışığı adını verdiği iki darbe girişiminde bulunmuş. Hir iki girişimde sonuçsuz kalmış.

Sarıkız ve Ayışığı'nın gerekçesi de hazırmış; Kıbrıs'ı satmak! Paşa'ya göre Birleşmiş Milletler'in hazırladığı Anan Planı'na evet demek Kıbrıs'ı vermekle eşanlamlı. Kıbrıs'ın sosu da hazır: İrtica. İşte şimdi Eruygur Paşa, ADD'nin başında. ADD'yi hem bir sivil toplum kuruluşu olarak takdim ediyor, hem de askerlikte yapamadıklarını dernek çatısı altında hayata geçirmeye çalışıyor. Bir de darbe planının adına, Sarıkız'a mim koyup geçelim…

Geçelim geçmesine ama isterseniz bir anekdotu atlamayalım: 3 Mart 2004 tarihini. O gün hilafetin kaldırılışının yıldönümüydü. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin koordinatörlüğünde, Ankara Ticaret Odası'nın toplantı salonunda, konuyla ilgili tören yapılmıştı. O törene dönemin Genelkurmay Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök dışında bütün kuvvet komutanları katıldı. Em. Ora. Özden Örnek, Em. Org. Aytaç Yalman ve Em. Org. Şener Eruygur toplantının şeref konuğuydu. Hava Kuvvetleri Komutanı Em. Org. İbrahim Fırtına ise bir uçak kazası nedeniyle toplantıya katılamamıştı. Toplantının öğleden sonraki bölümüne ise Kıbrıs'ın eski cumhurbaşkanı Rauf Denktaş davetliydi. Toplantı sonunda Ulusal Uyanış ve Birlikteliğe Çağrı başlıklı bir bildiri okundu. Buna göre tüm Ulusalcı gruplar tek çatı altında toplanmaya davet ediliyordu.

Ankara kulislerine sızan bilgilere göre bu organizasyonun arkasında hep bildik isimler vardı; MGK Genel Sekreteri Em. Org. Tuncer Kılınç, Em. Tuğg. Kadir Ali Esener, Doğu Perinçek, Haydar Baş, Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Ermetin, İlhan Selçuk ve Ergenekon Terör Örgütü Davası'nın tutuklu sanığı Ergün Poyraz… Perdenin önündeki isim ise ADD Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı'ydı… Kazancı o gün yaptığı hizmetlerin karşılığını, dernek başkanlığını kaybederek aldı.

ADD'de gözümüze çarpan bir diğer isim Ali Rıza Selmanpakoğlu. Selmanpakoğlu da emekli bir paşa. 28 Şubat sürecinin en ateşli isimlerindendi. Burdur'da komutanlığını yaptığı tugayda her konuştuğu, her yaptığı ertesi gün tüm gazetelerde yeralıyordu. Ali Rıza Selmanpakoğlu, Burdur'da savaşım verirken, kuzeni Ali Naki Selmanpakoğlu da, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde irticacıları temizlemekle meşguldü. Diğer kuzen Muharrem Sarıkaya, akrabalarının yaptıklarını Hürriyet gazetesinde haberleştirdi koca bir süreç boyunca.

Fatma Nur Serter, Necla Arat gibi radikal laikler de şimdi ADD'nin içinde. Cansiperane laikliği korumak için savaşmakta. Arat'ın üniversitede intihalden mahkum olması, Serter'in bir tarikat dergisinde eskiden yazılar kaleme alması hiç önemli değil ADD yöneticileri için. Ne de olsa Arat bizden biri. Serter ise Nakşibendi, Rufai ya da Aczmendi değil. Bir Hristiyan tarikatınin yayın organı, Sevgi Yolu dergisinde spiritualist yazılar kaleme aldı. Zaten bunları kendisi de inkar etmiyor. Tıpkı üniversiteye ödettiği kişisel faturaları gibi. Onların böyle bir takıntıları yok.
aktifhaber

ETÖ Mitinginde Liseli Öğrenciler
28 Nisan 2009 22:09

Genel Başkanı ETÖ'nün üst düzey yöneticisi olmakla suçlanan ADD'nin Ergenekon mitingine üniformalı lise öğrencileri katıldı...

Antalya'nın Alanya ilçesinde Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)'nin Ergenekon soruşturması kapsamında gerçekleştirilen tutuklamaları protesto etmek amacıyla düzenlediği mitingte üniformalı lise öğrencilerinin varlığı dikkat çekti.

Okul kıyafetleriyle eyleme katılan kız öğrencileri, slogan atarak pankart taşıdı. Bazı öğrenciler mitinge neden katıldıklarını açıklamazken, ADD'yi savunduklarını dile getirdi. Dernek üyelerinin yanı sıra bazı sivil toplum kuruluşları ve öğretmenlerin katıldığı yaklaşık 150 kişilik grup olaysız bir şekilde dağıldı.

Mitingte basın açıklaması yapan ADD Alanya Şube Başkanı Çağrı Can Karadağ, Ergenekon kapsamında yapılan gözaltıları protesto ederken, hükümete de tepki gösterdi.

aktifhaber

Atatürkçü Düşünce Derneği her yerde evleri fişlemiş

28 Nisan 2009 ''Ergenekon" soruşturması kapsamında 56 sanık hakkında hazırlanan 2. iddianamenin 248 klasörden oluşan ve 2 DVD'ye aktarılan eklerinde, dönemin Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay arasındaki görüşme metinlerine de yer veriliyor.
"Ergenekon" davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık sayısına göre çoğaltılarak avukatlara verilmeye başlanan DVD'lerde yer alan klasörlerde, operasyon kapsamında Eruygur'un İstanbul'daki evinden çıkan doküman ve dizüstü bilgisayarının çözümünden elde edilen bazı belgeler bulunuyor.
Bu belgelerden biri olan "ADD Özel Dosya"da; "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun'a muhalefet eden şer yuvaları ile demokratik ve laik TC Devleti aleyhine faaliyette bulunan yasa dışı Kur'an kursları, yurtlar, toplantı salonları, şeriatçı okulların ADD şubelerince ve uyanık derneğimiz mensupları nca yapılan tespitlerini içeren bilgi dosyası. Bu dosya içeriği, gizli olup gereksiz kişilere verilmeyecek ve ortalarda bırakılmayacaktır, ADD Genel Başkanı" ifadeleri kullanılıyor.
Şubelere gönderilen bu yazıya verilen cevaplarda da "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun'a muhalefet eden çeşitli öğrenci yurtları ile evlerin adı ve adresleri ile faaliyetlerinin raporlandırıldığı" görülüyor.
"Ulusal Birlik Harekatı" yapılanma şemasının da yer aldığı klasörde, "Ulusal Birlik Kongre Divan Başkanlığı"na hitaben yazılan bir dilekçede, Ulusal Birlik Konseyi'ne önerilen isimler arasında, son operasyonlarda gözaltına alınarak tutuklanan eski 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay ile eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun da adı ge çiyor.
ADD Genel Merkezi'ne ait el yazısıyla yazılmış bir ajanda fotokopilerine de yer verilen klasörlerde, ADD Başkanı Eruygur'dan randevu isteyenlerin notlarının tutulduğu görülüyor.
Eruygur'un dizüstü bilgisayarından çıkan "Genel Yönetim Kurulu" dosyasında yer alan isimlere de klasörde yer veriliyor.
Ele geçirilen belgeler arasında, çeşitli gazete kupürleri ve bazı kişilerin Eruygur'a yazdıkları mektuplara da yer verilirken, "FGT (Fethullah Gülen Tipi) Hakim Yapılanması (Cemaat)" başlıklı belgede de el yazısıyla bazı kişilerin isim ve telefonları bulunuyor, mezun oldukları okullar ve faaliyetleri anlatılıyor.
Belgelerden birinde, "Savcılarla İlgili Kısım", "Yargıtay Örgütlenmesi", "Emniyet Teşkilatı Sorumlusu" başlıkları altında bazı bilgiler yer alırken, başka bir belgede de 2006 ile 2007 yılları arasında yapılan Encümen-i Daniş'in toplantı günleri ve katılanların isimleri bulunuyor.
Encümen-i Daniş üyelerinin isim, adres ve telefon listesinin yer aldığı belgelerin de bulunduğu klasörde, ATO Başkanı Sinan Aygün'ün 11 Haziran 2004'te dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'a gönderdiği bir mektubun onaylı örneği de yer alıyor.
Eruygur'un evinden ele geçirildiği belirtilen "Gençlik Projeleri" adlı bir belgede de "Üniversitelerimizin tamamı hedef olmakla beraber, 19 Mayıs, Uludağ, İnönü, Atatürk ve Ankara üniversitelerinde Atatürkçü Düşünce Toplulukları oluşturulacaktır" ifadesi yer alıyor.
"Gençlik kolları üyelerine çağdaş vakıf ve dernekler arac ılığıyla burs verilmesi sağlanacaktır" ve "Burs alan tüm öğrenciler için özel eğitim ve yönlendirme programları uygulanacaktır" ifadeleri dikkati çeken söz konusu belgede ayrıca, gazeteci Nuray Başaran ile Şener Eruygur arasında 26 Aralık 2003'te yapıldığı belirtilen görüşme metnine de yer veriliyor.
Klasörlerde, Eruygur'dan elde edilen belgeler arasında, 23 Aralık 2003 ve diğer tarihlerde Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile Eruygur arasında yapılan "gizli" ibareli görüşme metni de yer alıyor.
Eruygur'dan ele geçirilen belgelerde, "Kritik Bulunan Mevcut Dokümanlar" başlığıyla verilen bazı dokümanlar da sıralanıyor.
DVD'lerde yer alan klasörlerde, Mustafa Balbay, ATO Başkanı Sinan Aygün, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt, Erol Mütercimler, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdü rü Adil Serdar Saçan'a ait iletişim tespit tutanakları da bulunuyor.
Eski AK Parti Milletvekili Turhan Çömez'in "yakalama müzekkeresi" ile emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'den elde edilen "darbeye ilişkin belge çıktıları ve slaytlar"ın da bulunduğu klasörlerde, Gazi Mahallesi ve Ümraniye olaylarına ilişkin çeşitli evraklar ile Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı taraf ından gönderilen gizli evrak listesi de yer alıyor.
Ek klasörlerin arasındaki 1 no'lu klasörde, "Sarıkız" kod isimli darbe planı tutanağı ve ekleri, Şener Eruygur ve emekli Albay Hasan Atilla Uğur'dan elde edilen "Ayışığı" ve "Yakamoz" darbe planı sunumlarının çözümlenmiş ve orijinal metni ile "Eldiven" isimli darbe planının orijinal metni de bulunuyor.
Klasörlerde ayrıca, "Ergenekon-PKK terör örgütü arasındaki bağlantı" başlıklı rapor bölümünde, "Ergenekon" soruşturması kapsamında bilgisine başvurulan eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün ifadelerine de yer veriliyor.

netgazete

ADD'YE KÖTÜ HABER!

7 Mayıs 2009 22:50
Ergenekon'da tutuklu sanıklar için destek mitingi düzenleyecek ADD'ye ikinci kötü haberde subaylardan geldi.
ADD tarafından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan kişilere destek amacıyla düzenlenecek olan mitinge Türkiye Emekli Subaylar Derneği katılmayacak.

Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) 17 Mayıs'ta Ankara'da düzenleyeceği mitinge katılmayacaklarını bildirdi.

Küçükoğlu, Genel Merkez Yönetim Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:

''17 Mayıs 2009 tarihinde Ankara'da ADD tarafından organize edildiği öğrenilen mitingin, organizasyonunda, planlanmasında, aktif katılımında TESUD'un yer alması söz konusu değildir. Anılan mitingde TESUD teşkilatı hiçbir nedenle yer almayacaktır.''

Kamuoyunda "İkinci Cumhuriyet Mitingleri" olarak adlandırılan mitinge daha önce de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) katılmayacağını açıklamıştı.

internethaber

'Ergenekon Mitingine Gel' Maili!
08 Mayıs 2009 19:22

ADD'liler 17 Mayıs'ta Tandoğan'da yapacakları Ergenekon mitingine destek için üniversite personeline mail gönderiyor... "Silivri'ye gittiğinde vakit çok geç olacak"
İlişkili HaberlerTüm Haberler
Ergenekoncular Birbirine GirdiErgenekon'da Mesaj Trafiği!Ergenekon'u Başlatan BombalarETÖ Sınav'a Senaryo YazdırmışSinan Aygün Tanımıyormuş!

ADD'liler mitingin kalabalık olması için üniversite personeline mail gönderiyor

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) 17 Mayıs'ta Tandoğan Meydanı'nda yapmayı planladığı miting için Uludağ Üniversitesi (UÜ) serverini kullanarak gönderdiği maillerle öğretim üyelerinden ve tüm personelinden destek istiyor.

'ADD 17 Mayıs'ta Tandoğan'da' başlığıyla gönderilen maillerde rektörlerin ve bilim insanlarının hukuka ve insan haklarına aykırı uygulamalarla karşı karşıya kaldığı iddia ediliyor. "Akademisyenlerin evleri, çalışma odaları basılıyor, sağlıkları tehlikeye atılıyor, üniversitelerde bir suç yuvası gibi aramalar yapılıyor. Üniversitelerde her zaman çatışmalara karşı özveriyle görev yapmış rektörler ve saygın bilim insanları kamuoyuna 'terör suçlusu' olarak tanıtılıyor." şeklinde kısa bir açıklamanın yer aldığı maillerde "Şimdi değilse ne zaman?" sorusu yöneltiliyor.

17 Mayıs tarihinde saat 01.00'da Nilüfer, Şehreküstü ve Yıldırım'dan otobüslerin kaldırılacağının belirtildiği açıklamada, şu ifadeler yer alıyor: "Silivri'ye gitmemek için, Silivri'dekilere özgürlük için... Bağımsızlığımızı savunmak için... Atatürk'ün evlatları olduğumuzu ispatlamak için... Ankara'dayız! 17 Mayıs saat 12:00'de Tandoğan'dayız. 17 Mayıs'ta Ankara'nın çağrısına uymazsan, bir sabah kapını çalanların çağrısıyla Silivri'ye gittiğinde vakit çok geç olacak. Şimdi değilse ne zaman...? Bizi bekliyor Tandoğan!!!"
aktifhaber

19 Ekim 2009 09:55
Askeri Helikopterle Havuzda

TSK'da ikinci helikopter skandalı! Org. Eruygur'un askeri helikopterle şehir içindeki havuza gittiği ortaya çıktı. Helikopterle gidilen mesafe şok edecek cinsten...

Jandarma Genel Komutanlığı döneminde örtülü ödeneğe “figaro” dayayan, darbe planı ve zemini için kuvvet komutanlarını, siyasetçileri, rektörleri, gazetecileri ve patronları ağırlayan, onlara bol bol izzet-i ikramda bulunan, “her şey darbe için” parolasıyla askeriyenin parasını çarçur eden Ergenekon’un ‘üst düzey’ sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un, ‘marifetleri’ bir bir ortaya çıkıyor.
Millete tank namlusunu doğrultmak için onların devlete ödediği vergileri har vurup harman savuran, dinleme ağları kuran Şener Paşamız, iş kendi cebine gelince ‘varyemezleri’ oynamış. Baksanıza genel başkanlığını yaptığı ve mahşerin dört atlısı olarak kullandığı ADD’ye 35 TL bağış yapmış. Kendi parası tatlı tabii… Allah’tan A. N. Sezer vardı da ADD’yi topu atmaktan kurtardı. Tabii o da babasının parasıyla değil, devletin parasıyla ADD’yi fonladı. Sezer, Cumhurbaşkanlığı bütçesinden yaptığı büyük bağışlarla ADD’nin imdadına yetişmişti.
Darbe özlemiyle yatıp kalkan Eruygur’un komutanlığı döneminde Beytepe’de görevli bir subayın anlattıkları, gözlerimin fal taşı gibi açılmasına sebep oldu. Duyduklarıma inanamadım. O subayın bana anlattıklarına göre, Eruygur ailesiyle beraber Jandarma Genel Komutanlığı’ndan helikopterle Beytepe’deki Jandarma Okullar Komutanlığı olimpik havuzuna haftada birkaç kez yüzmek için geliyormuş.
Sen kalk dağlarda terörist kovalaması gereken, arama-kurtarma yapması gereken milyonlarca dolarlık helikopteri kendi havuz keyfin için kullan! Hem de ne keyif… TBMM’nin çaprazında bulunan Jandarma Genel Komutanlığı ile Beytepe’deki jandarma tesisleri arasındaki mesafe oldukça kısa. Yani Eruygur şehir içindeki havuz için helikopter kaldırmış. A benim kafelerde hafızasını tazeleyen paşam! Havuza helikopterle gideceğine, örtülü ödenekle aldığın 14 adet Ford Ranger marka jeep ile 10 adet Fiat Albea marka araçlardan birini makam aracı olarak kullansaydın, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan Beytepe’ye 15-20 dakikada giderdin.
Askeri helikopterle eğlenmeye gitmek, ailesini gezdirmek “paşa sınıfı” için değişik bir fantezi olsa gerek.
Aktütün’e yapılan saldırı sonrasında “Karakolları parasızlıktan yapamadık” diyen 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız da ailesiyle beraber Skorsky tipi helikopterle Türkiye’nin nadide doğa harikası bölgelerinden Artvin Karagöl’e pikniğe gitmişti.
Eruygur’un helikopterle gittiği mesafeye bakılırsa onun fantezisi daha da bir değişikmiş. Acil bir durumda bile o kadarcık mesafe için helikopterin pedalını döndürmeye değmez. Ama Org. Eruygur havuz sefası için helikopter kaldırıyor. Hem de haftada birkaç kez…
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in darbe günlüklerinde, Eruygur’un yüzmek için helikopterle gittiği Beytepe’deki jandarma tesislerinin de ismi geçiyor; Hani şu generallerin toplanarak darbe eylem planına “Sarıkız” adını koyduğu tesisler. Hani şu eski MHP’li Meclis Başkanı Ömer İzgi’nin, “Darbe yapacaksanız hemen yapın, seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz, karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz” dediği tesisler. Hani şu eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün Özden Örnek’e, “Şener kendi tesislerinde eski Meclis Başkanı ve rektörler ile de görüşme yapmış. Bunları nasıl yapar?” dediği tesisler.
Anlaşılan Şener Eruygur, Beytepe’deki jandarma tesislerini sadece “darbe karargahı” olarak kullanmamış. Eruygur kendi zevk-ü sefası için de bol bol bu tesisleri kullanmış. Eh ne de olsa darbeye kafa yormak kolay değil. Haliyle yoruluyor insan. Paşamız da stres atmak için helikopterle havuz sefası yapmış çok mu? Ne yapmışsa “cahil halkı” kurtarmak için yapmış…
Hoş Oramiral Örnek Eruygur için, “Bana kalsa adamın niyeti ülke yararı değil kendi yararı. Bu iş biran önce olsun da nasıl olursa olsun, o da mevkiini korusun.” diyor ama öyle değildir canım…


ŞENER ERUYGUR’UN YANINDA ASKERLİK YAPAN İKİ KİŞİNİN ERUYGUR NOTLARI:
“20 metre öteme helikopterle iniş yapmış, ağaç sever şahsiyet. bayağı da rütbeli bir insandır, bizim il jandarma komutanı albayken, kendisinin sadece pilotu kıdemli albaydı. o derece.” (Ekşi Sözlük)
“Askeri kıyafetlerini giydiği sırada botlarını emir subayı bağlar. Bizzat görmüşlüğüm vardır. Kendisi ile Side Özel Eğitim Merkez Komutanlığında yani namı diğer jandarma kampında 350 m2 bir villa içinde askerlik görevimi yerine getirmişliğim vardır. Kendisi kampa gelmese bile yılın en az 10 ayı akrabaları kampta zevk-ü sefa yapardı. Hala gözümde canlanır. Bir adet elektrik mühendisi bacanağı vardır Şener Eruygur’un. Gidin bakın, hele bir araştırın kaç tane elektrik işi almış askeriyeden. Konuşmaz sadece el işareti yapardı. Kendilerine gösterilen ehemmiyet ve k… ya…ma tutkusu tarihte beklide firavunlara bile gösterilmemiştir. Yıllarca çalışıp didinip vergi veren, bu ülke için üreten babamın ne için vergi verdiğini görmüştüm askerlik yıllarımda. Bu paşamız Kavaklıdere selection marka şarap içer ve dimple adındaki pahalı viskisi hanesinden eksik olmaz.” (İtü Sözlük)

Kaynak: Erol Metin/Aktifhaber

Erkmen ADD’den istifa etti
8 Kasım 2009 Pazar, 01:59 ADD ve Eğitim- İş tarafından eleştirilen Denizli Valisi Yavuz Erkmen, ADD’den istifa etti. Vali Erkmen ADD Genel Başkanlığı’na gönderdiği yazıda, oldukça sert ifadeler kullandı. Vali Erkmen, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın Denizli’deki kutlama etkinlikleri kapsamında yapılacak, resmi geçit töreninde güvenlik gerekçesiyle ve tüm sivil toplum örgütlerini kapsayacak şekilde alındığını yazdı.
ÜYE KAYDIM SİLİNSİN

Erkmen, hayatını Atatürk ilke ve inkılaplarına göre şekillendirdiğini belirttiği istifa mektubunda, 29 Ekim’de ADD’li grubun sergilediği tavır için, “Biz geçeriz, hiç kimse karışamaz, hiçbir esasa bağlı değildir’ anlayışı sergileyen, olayı başka mecralara çekmeye çalışanlar” tanımlaması yaptı. Erkmen, “Kuruluşunda çok yakın tanıklık yaptığım ve de o anda görev yaptığım yer olan Bartın İli Atatürkçü Düşünce Derneği’ne kaydı olan bir üye olarak ‘Vali İstifa’ sözü üzerine dernek üyeliğinden istifa anlamında dernek üye kaydımın silinmesini rica ediyorum” dedi.
Star

15 Şubat 2010 16:43
ADD'de 'Sıkmabaş' Karar
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu Toplantısı'nda skandal kararlar alındığı ortaya çıktı.



Geçtiğimiz Pazar günü Ankara'da gerçekleştirilen Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu Toplantısı'nda skandal kararlar alındığı ortaya çıktı. Liderliğini Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur'un yaptığı ADD tarafından alınan kararların bir kısmının deklare edilmediği öğrenilirken, kamuoyundan gizlenen ve karar defterine işlenen kararların başında başörtüsü düşmanlığı geliyor.

ADD'ye üye olabilmenin önşartının ‘başörtüsüz'lük olmak olduğunun belirtildiği 21 Nolu kararın 9. maddesinde İslam'ın emri örtüden sıkmabaş ve türban olarak söz ediliyor. Kararda şu ifadelere yer veriliyor: “Genel merkez üyelik kabulü için şubelerden gönderilen türbanlı ve sıkmabaş kayıtlarının reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.”

“YAZILI HALE GETİRMESEK, ZATEN UYGULUYORUZ”
Kararı koyma konusunda örtü düşmanlığında ısrarlı davranan grup, iğne kullanmadan çene altı bağlayan kadınların da derneğe alınmayacağını deklare ederek, bunun da karar defterine işlenmesini önerdiği bilgisine ulaşıldı. Alınan ilk yazılı kararın gündeme gelmesinden ve toplum vicdanında sorgulanmaktan korkan ADD'li muhalif bir başka grubun bugüne kadar zaten yazılı olmasa da kendi kurallarını işlettiklerini; ancak bunların yazılı hale gelmesinin, derneğin toplum gözündeki inandırıcılığını kaybettireceğini dile getirerek, genel yönetim kurulunca alınan ‘insanlık dışı kararın' yazılı hale getirilmesine karşı çıktıkları öğrenildi.

GATA FORMÜLÜ İLE GÖSTERMELİK YUMUŞATMA
Olası tepkilere karşı kararın yumuşatılması için göstermelik madde ekleme teklifinde bulunan grubun ise gündeme GATA formülünü getirdikleri öğrenildi. Getirilen formül üzerinde uzun süren tartışmanın ardından göstermelik olarak alınan 11 Nolu kararda, “Bir siyasal simge oluşturabilecek şekilde türban anlamına gelmeyen geleneksel Anadolu kadınının başörtüsü ile fotoğraf verenlere kimlik düzenlenerek üyeliğine kabulüne oy çokluğu ile karar verilmiştir” ibarelerine yer verildi.

“ÖRTÜNÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ”
Bu karardan memnun olmayan Genel Sekreter Yardımcısı Elif Çuhadar ve Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Dedeoğlu'nun “Her ne şekilde olursa olsun, başörtülülerin derneğe alınmaması” yönünde görüş belirterek göstermelik dahi olsa “Anadolu usulü üye kabul edilebilir” karar maddesine şerh koydukları öğrenildi. Toplantı sonrasında ise karar defteri imzalandığı esnada ADD Yönetim Kurulu Üyeleri'nden Suay Karaman, Abdurrahman Kurtaslan, Alparslan Işıklı ve Nuri Osman Apaydın'ın da göstermelik karara şerh koydukları ortaya çıktı.

ARARAT DOĞRULADI
ADD Genel Sekreteri İzzet Polat Ararat, aldıkları iki kararı Vakit'e doğruladı. Örtünün siyasi bir simge olduğunu öne süren Ararat, “Üyelerimize verdiğimiz kimlik var. O kimliklerde kullanılacak fotoğrafların türbanlı olmamasına karar verdik. Bizler Atatürkçüyüz. Siyasi simgeyi kabul etmiyoruz” dedi.

Vakit

Atatürkçü Düşünce Derneğine Miting Şoku

24 Temmuz 2010
Atatürkçü Düşünce Derneği, 24 Temmuz Lozan Antlaşması etkinlikleri çerçevesinde, Çorlu'da 'Teröre ve bölücülüğe karşı Çorlu tek yumruk' sloganıyla bir miting düzenledi
Çorlu Cumhuriyet meydanında gerçekleştirilen mitinge yüz civarında vatandaş katıldı. Konuşmacılar hükümetin terörle mücadele politikalarını, yeni anayasa çalışmasını eleştirdi. Miting meydanında çocukları ön tarafa yerleştiren dernek yöneticileri, bekledikleri ilgiyi göremedi. Miting sırasında az sayıda kalabalığı gören bir market işletmecisi ise marketinin tanıtım broşürlerini vatandaşlara dağıttı.
aktifhaber

Çölaşan'dan Çarpıcı Açıklamalar

20 Eylül 2010
Hatay’da yaptığı “Evet diyenler gaflet ve dalalet içinde” açıklamasının ardından Habertürk ekranına çıkan Çölaşan çarpıcı sözler söyledi.
Tansel Çölaşan, Hatay’da yaptığı “Evet diyenler gaflet ve dalalet içinde” açıklamasına da açıklık getirdi. Bu sözlerle evet diyenlerin aslında neyi oyladıklarını bilmeden sandık başına gittiğini kastettiğini söyledi.

Çölaşan daha baskıcı bir rejimin altyapısının hazırlandığını iddia etti ve “80’lerden beri korkuyorum. İrticanın gelme ihtimali var” dedi.

Tansel Çölaşan, Danıştay saldırısının ardından söylediği ve daha sonra doğru olmadığı ortaya çıkan sözlerine de açıklık getirdi.

Çölaşan, saldırının ardından saldırgan Alpaslan Aslan’ın “Allah’ın askerleriyiz” diye bağırdığını iddia etmiş, ancak Aslan’ın böyle bağırmadığı ortaya çıkmıştı.

Tansel Çölaşan, bu açıklamayı polisin kendisine verdiği bilgiye dayanarak yaptığını söyledi.

Tansel Çölaşan, referandumda evet diyen yüzde 58’in tamamının ihanet içinde olduğunu söylemenin de imkansız olduğunu, ancak Türkiye’de yüzde 15’lik bir kesimin hıyanet içinde olduğunu iddia etti.

Tansel Çölaşan, eşi gazeteci Emin Çölaşan’la ilişkilerine dair ilginç açıklamalar yaptı. Çölaşan, haklarında çıkarılan söylentilerin aksine; eşi Emin Çölaşan’a haber kaynaklığı yapmadığını söyledi. Çölaşan “Hiçbir zaman minik kuş olmadım” dedi.

uygar
20 Eylül 2010 Pazartesi 20:53
Milleti Öcülerle Korkutan sistemin Hukukçusu
Wah benim ülkeme wah.Bir ülkenin hukukçusu böyle olursa bu ülke işgal edilmenin ötesinde acınak halde demektir. öcülerle Korkuttukları çocuklar(millet) büyüdü artık.Ve öcü denen hayali kavramların Kripto yahudilerinin,siyonist örgütlerin hakimiyetleri için ne kadar elzem olduğu anladı artık.Bir milleti inancıyla korkutmak ne kadare acı,hazin bir şey.İnancına irtica diyenlerin gerçek irticacı olduklarını bilmek ne kadar kötü birşey.
aktihaber

Barolardan Çölaşan'a Sert Tepki
24 Eylül 2010
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Vedat Ahsen Coşar, Tansel Çölaşan'a sert tepki gösterdi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Vedat Ahsen Coşar, 12 Eylül'de yapılan Anayasa değişikliği referandumunda 'evet' diyen halkın yüzde 58'lik bölümünü "dalalet ve hıyanetle" suçlayan Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Tansel Çölaşan'a sert tepki gösterdi.

Adana Barosu Staj Komisyonu'nun 2010-2011 Eğitim Dönemi Açılış Programı'na katılan Coşar, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Çölaşan'ın bu sözlerini kesinlikle onaylamadığını vurgulayan Coşar, "Kimsenin kimseyi referandumda 'evet' veya 'hayır' dediği için suçlamaya veya alkışlamaya hakkı yoktur. Halk oylamasında ortaya çıkan iradeye herkesin saygılı olması gerekir. Demokrasi ve çağdaşlık bunu gerektirir. Atatürk olsaydı ADD Başkanı Tansel Hanımı bağışlamazdı." dedi.

ADD Başkanı sıfatı ile konuşan Çölaşan'a bu bir hukukçu olarak bu sözlerin yakışmadığının altını çizen Coşar, şunları söyledi: "Atatürkçü olduğunu söyleyen bir kişiye bu ifadeler yakışmaz. Son derece yanlış bir beyandır. Referandumda çıkan iradeye herkesin saygılı olması gerekir. Özellikle ADD Başkanı Tansel Hanım bu sözleri sarf etmişse Atatürk'ü yeniden okumasını tavsiye ederim. Çünkü Atatürk halk adamıdır ve her zaman halkın iradesine saygılı olmuştur. Atatürk'ün en belirgin özelliklerinden birisi de budur."
aktifhaber

Add'ye Siyah Çelenk Bıraktı

Balıkesir Alperen Ocakları üyesi bir grup Atatürkçü Düşünce Derneği Balıkesir Alperen Ocakları üyesi bir grup Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan'ın, geçtiğimiz günlerde Hatay'daki bir konferansta sarf ettiği sözler nedeniyle protesto ederek, dernek binası önüne siyah çelenk bıraktı. aktifhaber

Tansel Çölaşan ve Şener Eruygur'a Şok
02 Kasım 2011
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 13 Haziran 2010’daki 11. Olağan Genel Kurulu mahkeme tarafından iptal edildi. Şener Eruygur’a dava açılacağı bildirildi. Tansel Çölaşan’ın görevinin son bulacağı kaydedildi.
Haberi Paylaş

Görevi kötüye kullanma gerekçesiyle dernek eski başkanı Şener Eruygur’a dava açılacağı bildirildi. Genel Kurul’da başkan seçilen Tansel Çölaşan’ın da görevinin son bulacağı kaydedildi.
ADD Çankaya Şubesi’nce üyelikten ihraç edilen Ali Berham Şahbudak’ın, hakkındaki ihraç kararı ile 10 Ocak 2010’da toplanan ADD Çankaya Şube ve 12-13 Haziran 2010’daki ADD 11.Olağan Genel Kurulu’nun iptali için açtığı dava sonuçlandı. Dava sürecinde İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçilerince hazırlanan raporda, 11. Olağan Genel Kurul’un, kanun ve tüzüğe aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiği belirtildi. Bunun üzerine Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, Genel Kurul’un iptaline karar verdi. Derneğin 10 Ocak 2010’da toplanan ADD Çankaya Şube Genel Kurulu’nda yapılan delege seçimleri de iptal edildi.
RAPORDA NE DENİLDİ?
Bakanlık tarafından hazırlanan raporda, ADD İstanbul, Ümraniye ve Avcılar şubelerinin genel kurullarının kanun ve tüzüğe aykırılık nedeniyle ADD Genel Yönetim Kurulu tarafından iptal edildiği belirtildi. Bu yetkinin kanunlarla mahkemelere verildiğine dikkat çekilerek “ADD Genel Yönetim Kurulu’nun mahkemelerin yerine geçmek suretiyle şube genel kurullarını iptal ettiği” kaydedildi. Ayrıca ADD yönetimi tarafından 4 kişinin üyelikten ihraç edilme kararına karşın, üyelikten ihraçlara ilişkin itirazların tüzük uyarınca genel kurul gündemine alınmasının gerektiği, buna karşın gündeme alınmadığı ifade edildi.
Sorumlu araştırılacak
Denetçiler tarafından hazırlanan rapor, Ankara Valiliği eliyle Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne bildirildi. İhraç edilen üyelerin davalarıyla birlikte Bakanlık ve Valiliğin açtıkları davalar beraber görüldü. Savcılığın denetçilerin raporu doğrultusunda ayrıca usulsüzlük olduğuna karar verirse dönemin ADD Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında görevi kötüye kullanmaktan bir dava daha açabileceği vurgulandı.
Çölaşan sorumlu değil
Bakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre ADD’nin şu anki başkanı olan Tansel Çölaşan ve yönetim kurulu üyeleri ‘görevi kötüye kullanma’ davasından etkilenmeyecek. Zira Çölaşan ve yönetim kurulu üyeleri koltuğunu kaybedecek ama önceki yönetim kurulunun kararlarından da sorumlu olmayacak. Çünkü görevi kötüye kullanma davası 12-13 Haziran 2010’da genel başkan olan Şener Eruygur ve yönetim kurulunda olan 16 kişiyi kapsayacak. Ancak yönetim kurulunda olan 3 üye alınan kararlara şerh düştüğü için onlar dava sürecinden etkilenmeyecek. Eruygur’la birlikte 14 kişi yargı önüne çıkacak.
Kaynak: Bugün
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Pzr May 10, 2009 6:34 pm    Mesaj konusu: T. ÖZKAN: O NAMUSSUZ YALANCI Alıntıyla Cevap Gönder

Ağustos 2009 08:56367
Sabih'e ADD Başkanlığı önerilmiş... Tolon, Eruygur kadar ufuk sahibi değilmiş...

3. Ergenekon iddianamesinde “Ergenekon terör örgütüne üst düzey eleman kazandırma, yargıyı ve siyasi oluşumları etkileyip yönlendirme toplantıları’’ olarak nitelendirilen Kent Otel Toplantıları’nın detayı Engin Aydın’ın ajandasında ortaya çıktı. Ajandada yapılan tüm toplantıların kısa içerikleri ile katılımcılarının bir bir not edildiği görüldü. İddianamede Engin Aydın’ın Kent Otel’e katılanlar arasından tespit ettiği bazı kişilerle örgütün amaç ve stratejilerini anlatmak ve propaganda yapmak için küçük gruplar halinde ‘Ehli Dil’ ve ‘Perşembe toplantıları’ adı altında gizli toplantılar yaptığı da kaydedildi.

DANIŞTAY VE CUMHURİYET’İ KONUŞTUK

Engin Aydın’ın evinde ele geçen 2006 T.C. Ziraat Bankası ibareli siyah renkli ajandanın içeriğine göre Kent Otel günlüğünden satır başları şöyle:

- 22 Mart Çarşamba: 19.30’da Kent Otel’de gurup yemeği, Mustafa Balbay’ın sırası.

- 6 Nisan Perşembe: Kent Otel: Türkiye nereye gidiyor toplantısı.

- 29 Mayıs Pazartesi: Samsun, Bursa ve Malatya Rektörleri, Prof. B...A... G.., Prof A.I...., Sabih Kanadoğlu, Gen. A. S, Ö. F... E..., Z... S..., M. K...P.... ile Kumsal Restoranda yemek. Prof. I... Sabih Bey’e ADD Genel Başkanlığı’nı önerdi.

- 9 Haziran Cuma: Kent Otel. Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıyı tartıştık. Saadettin Tantan’ın konuşması tepki aldı. İlhan Selçuk dağıttığım metinler arasındaki Demirel’i eleştiren Yılmaz Özdil makalesini eleştirdi. Demirel’in eleştirilmesine katlanamıyor. Ancak Şener Eruygur bana destek verdi. Hurşit Tolon, Eruygur’un ufkunda ve birikiminde görülmüyor.

SABAH AKŞAM KENT OTELDELER

- 10 Haziran Cumartesi: Kent Otel’de İlhan Selçuk’a ADD kongresinde Eruygur Paşa’nın Genel Başkanlığı’nın desteklenmesinin uygun olacağını söyledim. Ancak İ. Selçuk yansız kalmak istediğini söyledi. Mevcut Başkan’a kıyamıyor.

- 12 Temmuz Çarşamba: Kent Otel toplantısı, Çankaya Belediye Başkanını davet ettiğime pişman oldum. Çok bireyci ve çıkarcı.

- 13 Temmuz Perşembe: Kent Otel’de kahvaltıda İlhan Selçuk ve Şener Eruygur Paşa’yı buluşturdum. S. Paşa ile Balbay da katıldı. Güzel ve yararlı bir sohbet oldu. İlhan Selçuk, paşayı destekleyeceğini ve ADD’nin aktivite kazanmasını gazete olarak destekleyeceklerini söyledi. Eruygur ile hafta sonu röportaj yapması için Balbay’ı görevlendirdi.’’

TOPLANTILAR DÜZENLİ YAPILMIŞ

- 30 Mayıs 2007: Kent Otel Turgut Özakman, Balbay yönetti.

- 20 Haziran 2007: Kent Toplantısı Yücel yönetecek konuşmacı, Gen. Hurşit Tolon”,

- 2 Temmuz 2007: Kent Otel’de 1. Selçuk ve Balbay ile sohbet, Cumhurbaşkanını ziyaret ettiler.

PARTİLERDEN HAYIR YOK ADD’YE DESTEK

(2004 ibareli telefon fihrist)

- 5 Nisan 2004: İlhan Selçuk aradı ve yeni ADD oluşumunun başına geçmemi istedi.

- 5 Mayıs 2004: İlhan Selçuk, Balbay, İ. Yetkin, ADD Başkanı Kazancı ile toplantı. Kent Otel.

- 15 Ocak 2004: 19.30 ‘da grup yemeği. Davet sahibi Balbay, Kent Otel, İlhan Selçuk da misafirimiz oldu. İlhan Selçuk’la otelde bir saat kadar sohbet ettik. Siyasi partilerden hayır gelmeyeceğini, ADD’nin güçlendirilmesi gerektiğini anlattı.

DİNK’İ KONUŞTUK SUİKASTLER OLABİLİR

Engin Aydın’a ait bir başka ajanda da “Akşam Kent Otel’deki toplantımızı Uğur Mumcu gecesi olarak düzenledik. Konuşmacı Mustafa Balbay. Basındaki yozlaşmayı dış destekli Türkiye’nin ulusal yapısına yönelik saldırıları ayrıntılı olarak anlattı. İlhan Selçuk sarhoş oldu. Prof. Soysal çok ayrıntılı ve takdir gören bir konuşma yaptı. Cahit A... konuşmayı fazla uzatınca İlhan Selçuk uyardı o da toplantıyı terketmeye kalktı. Hrant Dink öldürüldü. Bu konuyla ilgili olarak Prof. M... S..., İlhan Selçuk, S... T...’la konuştuk. T... telefonda, başka suikastler de olabileceğini söyledi.

Kent Otel Toplantıları Tolon’u telaşa düşürdü

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un, Ergenekon kapsamında tutuklanıp cezaevine konulduğu dönemde, oğlu Tolga Tolon, kardeşi Bülent Tolon ve avukatı İlkay Sezer’i devreye sokarak Kent Otel Toplantıları’na katılanların listesini temin etmeye çalıştığı ortaya çıktı. Hurşit Tolon’un cezaevindeyken Kent Otel toplantıları konusunda endişeye kapıldığı, ancak Tolon ailesi ve avukatının toplantılara katılanların listesini Engin Aydın ve Erdal Şenel’den alamadığı belirlendi.

LİSTEYİ NEDEN VEREMİYOR?

8 Eylül 2008’de Engin Aydın ve Turan K. arasında yapılan telefon görüşmesinde, Turan K., cezaevinde Hurşit Tolon ile görüştüğünü ve Tolon’un Kent Otel toplantıları konusunda bir endişeye kapıldığını söylüyor. Emgin Aydın ifadesinde bu konuşmayla ilgili olarak “Bu toplantıya katılanlar arasında yüksek yargıda görevli ve üst düzey bürokratların bulunması ve isimlerinin açıklanmasının kendilerine bir sıkıntı doğurabileceğinden dolayı endişe duydum. Erdal Şenel de aynı endişelerle listeyi vermememi söyledi’’ dedi.

“HURŞİT PAŞA PANİKTE”

9 Eylül 2008’de Suay K. ile Aydın Engin arasında geçen telefon görüşmesinde Aydın “Şey panikte Hurşit Paşa panikte. Kent otel toplantılarına katılanların isimlerini istiyor. Yani olacak şey değil yav o niye verelim ne var burada” diyor. Listeyi Engin Aydın’dan isteyen bir başka isim de Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer. Engin Aydın’ın ‘’Şimdi bu toplantılarda belli isimleri açıklamak son derece mahsurlu” sözlerini Avukat Sezer de “Evet” diye destekleyince Aydın “Doğru değil. Yani ispiyonculuk olur kimin ispiyonculuğu mesela bu davanın gideceği” diyor.

ERDALCIĞIM ULAŞTIRIVERSİN

Hurşit Tolon listeyi alamayınca devreye kardeşi Bülent Tolon’u sokmuş. 12 Ağustos 2008 günü Ergenekon sanığı emekli Tümgeneral Erdal Şenel ile Bülent Tolon arasındaki telefon görüşmesinde Tolon’un “Kent Otel’de yapılan toplantılara katılanların listesini rica ediyor abim. Bana dedi ki Erdal abinle bi görüş. Lütfen bana işte bi senin kanalınla Erdalcım ulaştırıversin der” sözlerine Erdal Şenel’in “Tamam ben konuşayım arkadaşımla” karşılığını veriyor. Ergenekon savcılarının, Bülent Tolon’un liste ile ilgili ifadesine başvurduğu belirlendi.

İlhan Selçuk’suz toplanamıyorlar

3. Ergenekon iddianamesinde Kent Otel Toplantıları’nın İlhan Selçuk’un talimatıyla Engin Aydın tarafından organize edildiği, toplantı gündeminin de Mustafa Baybay tarafından belirlendiği belirtiliyor. İddianamede İlhan Selçuk’un imtiyaz sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin de toplantılardan çıkan bazı kararları destekleyici yayınlar yaptığı belirtildi. İddianamede Kent Otel ve Patalya Oteli’nde İlhan Selçuk katılmadığı zaman yapılmayan toplantıların amaçları şöyle anlatılıyor “Örgüt, bu toplantıları; Kamuda ve yargıda karşılaşacağı problemleri toplantıya katılan şahısların etkinliğinden faydalanarak aşmak, devletin kurumlarına sızma çabaları kapsamında yapılmasını istedikleri atamaları yaptırmaya veya atanmasını istemedikleri kişileri engellemek için düzenliyor.

Seçilenler ‘Ehli Dil’e gitti

İddianamede Engin Aydın’ın Kent Otel toplantılarına katılanlar arasından tespit ettiği bazı kişilerle örgütün amaç ve stratejilerini anlatmak amacıyla küçük gruplar halinde ‘Ehli Dil’ ve ‘Perşembe toplantıları’ adı altında gizli toplantılar yaptığı kaydedildi. İddianamede iki toplantı ile ilgili şu değerlendirme yapıldı: Toplantıya katılan kişiler arasından tespit ettikleri bazı şahıslarla örgütün amaç ve stratejileri anlatmak ve örgütün propagandasını yapmak amacıyla küçük gruplar halinde planladıkları ‘Ehli- Dil’ ve ‘Perşembe toplantıları’ olarak adlandırdıkları gizli toplantılar yaptığı, örgütün belirlediği bazı kişilerin yargı ve bürokraside etkin görevlere atanmaları hususunda toplantıya katılan şahıslar nezdinde girişimlerde bulunduğu, sanıklar Mustafa Balbay ve İlhan Selçuk ile irtibata geçerek örgütün amaçlarına uygun olarak kullanabilecekleri kişilerin üniversite yönetimlerine seçilmelerini sağlamak için haksız müdahalelerde bulunduğu, bazı bölgelerde faaliyet gösteren dini gruplar ile ilgili istihbari faaliyetler yürüttüğü belirlenmiştir.

Toplantılara katılanlar

Ergenekon sanıkları: İlhan Selçuk, Engin Aydın, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Mustafa Balbay, Erdal Şenel, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Yurtkuran, Levent Ersöz, Ferit Bernay, Mehmet Haberal.

Bürokratlar: Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, YARSAV Başkanı Ö. Faruk Eminağaoğlu, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun, RTÜK eski Başkanı Fatih Karaca, TRT E. Genel Müdürü Yücel Yener, Nevzat Şensoy (E. Vali), İ. Sami Çakmak (Kültür Bak. E. Hukuk Müş.), Güngör Saka (Adalet Bak. Yüksek Müşaviri), Celal Ulusoy (Ankara Vali Yard.), Üstün Güven (Hazine Müs. Yrd.), Ahmet Akgül (Adalet Bak. Personel. Gen. Yrd.), Turan Karakaş (Kültür Bak. Baş. Huk. Müş.), Yusuf Turan (RTÜK Daire Başkanı), Hayati Soylu (Ankara Vali Yard.), Burhan Tünel (A.Ü. Tıp Fak. Genel. Sek.), Bülent İlik (SHÇEK Eski Genel Müdürü), Ramazan Urgancıoğlu (Manisa Vali Yard.)

Gazeteciler:Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, İsmet Solak, Işık Kansu.

Akademisyenler: Gazi Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç, Mümtaz Soysal, Alparslan Işıklı, Suay Karaman, Can Hamamcı, Özden Uzunalimoğlu, Murat Doyunç, Anıl Çeçen, Akın Yıldız, Haluk Geray, Özlem Uzunalioğlu, B. Ayman Güler, Aydın Aybay, Alparslan Işıklı.

Danıştay üyeleri: Sinan Yörükoğlu, Turan Falcıoğlu, Salih Er, Nihat Turan, A. Hamdi Ünlü, Levent Artuk, Atıl Üzelgün, Abdullah Dörtlemez, Harun Çetintemel (Danıştay eski Başsavcısı)

Yargıtay üyeleri: Akın Demir, Mustafa Kıcalıoğlu, Hamid Yaver Akdan, Muharrem Coşkun, Zekeriya Sevimli, Vehbi Aksoy, Necdet Olcay S, Ali Erol Özgenç, Hulusi Özek, Ali Em,

Siyasetçiler: Kamran İnan, H. İbrahim Şahin, Saadettin Tantan, M. Kemal Palaoğlu, Cahit Angın, Alev Coşkun

Gökhan Günaydın (Ziraat Müh. Başk.)
aktifhaber

T. ÖZKAN: O NAMUSSUZ YALANCI

10 Mayıs 2009 09:26
Tuncay Özkan'dan Eruygur'a yaylım ateş: "O namussuz, yalancı"
İlişkili HaberlerTüm Haberler
Milliyet'te Ergenekon HaberleriGazetecilere Davanın Arkasından Eruygur Çıktı ERUYGUR'UN BAŞBAKANLIK KÖSTEBEĞİMilliyet'te Ergenekon HaberleriRadikal'de Ergenekon Haberleri

Tuncay Özkan'dan Eruygur'a yaylım ateş: O namussuz, yalancı

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Tuncay Özkan'ın 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde yapılan ADD Olağan Genel Kurulu'nda, Şener Eruygur'u devirip ADD'nin yönetimine hakim olmak için çabaladığı ortaya çıktı.

İkinci iddianameye ait ek klasörlerde yer alan telefon konuşmalarından, Özkan'ın ADD yönetimine kendi adamlarını sokmak için yoğun faaliyet yürüttüğü anlaşılıyor. ADD Denizli Şube Başkanı Gülizar Biçer'in başkanlığında liste hazırlayan Tuncay Özkan, bu listeye Tuncay Mollaveisoğlu, Fikri Taşçı, Şahin Filiz, Adnan Bulut gibi isimleri dahil etmiş. Özkan'ın ADD Bilim Danışma Kurulu için Süheyl Batum üzerinde karar kıldığı görülüyor.

Özkan'ın ADD yönetimine kendi ekibini sokmak istemesinin arkasında ise derneğin o dönemki başkanı Şener Eruygur'a duyduğu öfke var. Olağan genel kurulun yapıldığı 21 Haziran'da Özkan'ın yaptığı telefon konuşmaları da bu nefretin göstergesi.

Aynı davanın sanıklarından emekli asker Tanju Güvendiren, Tuncay Özkan'la Şener Eruygur arasında aracılık yapıyor. Güvendiren, Özkan'a, 'Eruygur'un kendisinden destek beklediğini' aktarıyor. Bunun üzerine Özkan şunları söylüyor: "Ben destek vermem. O namussuz, yalancı. Ben yalancıları desteklemem. Bu Harbiye'yi kökünden kaldırmadıkça bu ülke düzelmez zaten." 19 Haziran 2008'de Şahin Filiz'le yaptığı telefon görüşmesinde de Tuncay Özkan, ADD Genel Başkanı Şener Eruygur'u yalancılık ve kumpasçılıkla suçluyor: "Benim için hocam dünyada en önemli şey yalansız olmak. ADD genel başkanı yalan söyleyemez. ADD genel başkanı kumpas yapamaz. ADD genel başkanı sözünü söylerse sözünü tutar."

Kaynak: Zaman

Atatürk'le İlgili İlginç İfade...
10 Ağustos 2009 13:58

Atatürkçülük söylemleri ile dikkat çeken ve büyük Atatürkçü olduğunu ileri süren Ergenekon sanığı Yurtkuran'ın Atatürk'le ilgili ilginç ifadeleri...

Ergenekon Terör Örgütü davası kapsamında hazırlanan 3. iddianamede, Uludağ Üniversitesi eski rektörü ve ADD Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'ın, Atatürk hakkında ilginç ifadeler kullandığı ortaya çıktı. Yurtkuran'ın 'Atatürk matatürk' diyerek Atatürk'ü hafife aldığı, Tuncay Özkan'la birlikte ADD'yi ele geçirmeye çalıştığı belirtildi.

Mustafa Yurtkuran'ın, Bursa ili Mudanya İlçesi Bademli Mahallesi'ndeki evinde ele geçirilen belgede mason olduğu, adına düzenlenen 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Üye Kartı'nın olduğu kaydedildi.

"ANKARA'DA KARAYALÇIN'A SIKI DESTEK VERMEMİZ LAZIM"

Telefon fihristinde Ergenekon'un yönetici konumundaki kişilerin telefon numaraları bulunan ve bunlarla sık sık görüştüğü anlaşılan Mustafa Yurtkuran'ın, rektörlük seçimlerinin yanı sıra, yerel seçimlerle ilgili de çalışma yürüttüğü belirlendi. Yurtkuran'ın, 16 Aralık 2008 tarihinde Kemal Gürüz'le yaptığı bir telefon görüşmesinde 'memleketi bitirdiler' diyen Kemal Gürüz'e, "Ankara'da Karayalçın'a sıkı destek vermemiz lazım abi" diyor. Kemal Gürüz'ün, "Ee veriyoruz zaten yani" cevabına karşılık ise Yurtkuran, "Yani Karayalçın'a vereceğiniz destek Ankara'yı kurtarabilir. Bursa'da da çok iyi bir aday çıkarttık." sözleri dikkat çekiyor.

"BİR EMRİNİZ VAR MI PAŞAM?"

Şener Eruygur'la sık sık görüştüğü ve yapılacak eylemlerle ilgili fikir alışverişinde bulunduğu tesbit edilen Yurtkuran'ın 03 Mart 2008 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde kullandığı "Bir emriniz var mı bana paşam" ifadesi de iddianamede yer alıyor.

Tuncay Özkan'la da sık sık görüşen Mustafa Yurtkuran, Özkan'ın kendisine ADD Genel Başkanı olmayı teklif ettiğini aktarıyor. Özkan'la bir balık lokantasında yemek yediğini ve Özkan'ın "Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Genel Başkanlığı'nı yapan Mehmet Şener Eruygur asker kökenli. Başkanlığını yaptığı dernek ise sivil toplum kuruluşu. Bu derneğin başkanlığını bırakması gerekir. Derneğin başkanlığını sen yap." dediğini anlatıyor.

"ADD'Yİ ELE ALMA HAREKETİ VAR"

Mustafa Yurtkuran ile Kemal Gürüz arasında ise 13 Ekim 2008 tarihinde ADD Genel Başkanlığı ile ilgili şöyle bir koşuma geçiyor:

Gürüz: "Gene aynı şekilde atamayacaklar oğlum. Mustafa bak hakikaten bazen şeyin tutuyor. Ha ya hakkeden bu lazlar akıllı adamlar diye biliyordum. Ama bazen şaşırtıyorsun beni lan hiç kafanız çalışmıyor mu sizin. Bu kadar balık yiyorsunuz. Bak dinle beni, sen Atatürkçü Düşünce Derneği ikinci Başkanısın. Şener Paşanın en yakın arkadaşısın."

Mustafa Yurtkuran: "Evet şimdi vekaletten bakıyorum ADD'ye. İşte bu ADD'yi ele alma hareketi var şimdi. Ya şimdi akışına vereceğiz ya da genel başkanlığını ben alacam."
Kemal Gürüz: Sen al sen.

"ATATÜRK MATATÜRK KONULARI"

Atatürkçülük söylemleri ile dikkat çeken ve büyük Atatürkçü olduğunu ileri süren Mustafa Yurtkuran'ın, iddianameye giren bir konuşmasında ise 'Atatürk matatürk' ifadesini kullandığı görülüyor.

Uludağ Üniversitesi yeni rektörünün bir uygulamasını eleştiren Yurtkuran, 08 Eylül 2008 tarihinde Levent G. İsimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde bu konuyu ele alıyor. Levent G'nin, rektörün neden böyle bir uygulama yapmış olabileceği yönündeki sorusuna, "Bilmiyorum, bu Atatürk matatürk işlerinde böyle Ak partinin fazla dikkatini çekmek istemiyorum." şeklinde cevap veriyor.

Elde edilen belgeler çerçevesinde tüm eylemlerinin örgüt üyeliği kapsamında olduğu sonucuna varılan Yurtkuran, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak TBMM'ni ve yürütme oranını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçlarından yargılanıyor.
aktifhaber

'ÖDEMELER YAPILDI, ORTADA TANK YOK!'

30 Kasım 2009 19:35
İsrail firmasına modernize edilmesi için 7 yıl önce 687.5 milyon dolarlık tank ihalesi verildi. Ödemeler düzenli yapıldı. Ancak ortada tank yok.
Güngör ERGÜN'un haberi

Türkiye'nin 2002 yılında bir İsrail firmasına ihale ettiği 170 adet M60 tankının modernizasyonu yılan hikâyesine döndü. Tüm ödemeleri düzenli yapılan modernizasyon çalışması bir türlü bitirilemedi. Teslim tarihi birkaç kez değiştirilen tanklar için verilen son tarih olan ekim ayı da geçmesine rağmen iş 7 yılda tamamlanamadı.

İsrail: IMI kapatılmalı

29 Mart 2002'de 170 adet tankın modernizasyonu için İsrailli IMI (Israel Military Industries) firmasıyla 687.5 milyon dolar bedelle imzalanan anlaşma, ekonomik ömrünü tamamlamış olan ve en yenisi 1960 model M60 tanklarına bu büyüklükte bir yatırımın yapılması tartışmalarını da beraberinde getirdi. Modernizasyon için tank başına 4 milyon dolar ödeyen Türkiye'ye aynı tarihlerde yürütülen 'Modern Tank Projesi' için Ukrayna yeni nesil T-72 tankları için ise tank başına 3 milyon dolar önerdi. Anlaşma, Uzi silahlarını ürüten firma olarak da bilinen IMI firmasını batmaktan kurtardı. İsrail Maliye Bakanlığı’nın, devlete büyük yük getiren IMI firmasının kapatılmasının hazineyi rahatlatacağı yönünde 2001 yılında rapor verdiği belirlendi.

ASELSAN görmezden gelindi

Tek kaynak seçilen IMI, büyük bir avantaj elde ederken, yerli sanayiye düşen pay ise çok düşük kaldı. 687.5 milyon dolarlık ihalede ASELSAN'a 24.4 milyon dolarlık pay verildi. IMI’a ödenen paranın yurtiçinde kullanılması halinde, mevcut tankların yarısından fazlasının modernize edilebileceğini belirten uzmanlar, Türk Savunma Sanayii'nin bu çalışmaları yapabilecek imkana sahip olduğunu ifade etti. Uzmanlar yerli firmaların başarısına örnek olarak Leopard-1'lerin modernizasyonu için ASELSAN tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol ve Muhabere Sistemleri’ni örnek gösterdi. Bu proje kapsamında IMI’ın Türkiye'ye zırh teknolojisi vereceğinin bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından açıklanmasına rağmen bunun da gerçekleşmediği kaydedildi.

PROJEYLE iLGiLi 2 ÖNEMLi iDDiA

Projenin hangi aşamada olduğuna ilişkin net bilgi verilemezken bir iddiada firmanın 10 adet tankı modernize ederek teslim ettiği belirtilerken başka bir iddia da ise henüz prototip tasarımın dahi ortada olmadığı belirtildi. Tasarım toplantılarında firmanın birçok konuda başarısız olduğu görülmesine rağmen bazı adımların onaylanmadan geçirildiği öne sürüldü. Projede birçok yükümlülüğünü yerine getirmeyen firmaya ödemelerin ise zamanında yapıldığı kaydedildi. Ekim 2009'da tamamlanması gereken modernizasyonun ne aşamada olduğu halen belirsizliğini sürdürüyor.

“Yukarıdan gelen emirle verildi”

İhaleye tepki gösterenlerden biri de MHP Milletvekili emekli Tümgeneral Erdal Sipahi oldu. Gazze'de katliamların yaşandığı ocak ayında bir gazeteye demeç veren Sipahi, “İhalenin İsrailli firmaya verilmesine karşı çıktık. Çünkü tecrübesi yoktu. Ama yukarıdan gelen emirle ihale İsrail'e verildi. Tankları modernize etmek yerine yeni tanklar alınsaydı daha doğru olacaktı. Hala teslim edilmedi. Teslim edilse bile işe yarayacaklarını sanmıyorum" demişti.

ERUYGUR’UN ZiYARETLERi!

İhaleyle doğrudan ilgisi olmayan dönemin Jandarma Komutanı Eruygur'un, Savunma Sanayi Müşteşarı Dursun Ali Ercan ile projenin İsrailli IMI'e verilmesi için görüşmeler yaptığı iddia edildi.

İhaleyle birlikte başlayan tartışmalar sürerken modernizasyon işinin İsrailli firmaya verilmesi için nasıl baskılar yapıldığı da gün yüzüne çıktı. İhaleyle doğrudan ilgisi olmadığı halde dönemin Jandarma Komutanı ve halen Ergenekon sanığı olan emekli Orgeneral Şener Eruygur'un yine dönemin Savunma Sanayi Müşteşarı olan ve halen ADD yöneticisi olan Dursun Ali Ercan ile sık sık bir araya gelerek projenin İsrailli firmaya verilmesi için görüşme yaptığı iddia edildi.

Proje müdürleri istifa etti

Eruygur'un devresi olan emekli Tümgeneral Ünal Tamgaç'ın o dönem Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı olduğu öğrenildi. Eruygur'un Ercan ve Tamgaç'ı defalarca ziyaret ederek proje hakkında bilgi aldığı ve bir an önce imzalanması için baskı yaptığı öne sürüldü. Baskılar nedeniyle Türkiye'yi büyük zarara sokacak olan projeyi imzalamak istemeyen 3 proje müdürü de istifa etti. Tamgaç'ın sözleşme görüşmelerinin tümüne katıldığı ve İsrailli firmadan yana tavır takındığı ifade edilirken, halen Bayındırlık Bakanlığı'nda görev yapan dönemin Proje Müdürü Sadık Yamaç'a sürekli baskı kurduğu iddia edildi.

Tamgaç’ı istifaya götüren iddia

Daha sonra Proje müdürlüğüne getirilen Hünkar Urfalıoğlu ve ardından gelen Sezai Öztürk'ün de sözleşmeyi imzalamadığı kaydedildi. Skandal sözleşmeyi ise Daire Başkanı Hanife Nuran İnci ve Müsteşar Ercan imzaladıkları aktarılırken sözleşmede hiçbir proje personelinin parafının bulunmadığı belirtildi. Sözleşmenin içeriği ise uzun süre kasalarda kilitli olarak saklandı. Skandal sözleşmenin imzasının ardından ilginç bir gelişme yaşandı. 12 adet dairesi olduğu ortaya çıkan Müsteşar Yardımcısı Ünal Tamgaç istifa etmek zorunda kaldı. TSK proje koordinatörlüğünü ise Kd. Yük. Müh . Albay Taner Akay yaptı.

Müsteşarlıktan sonra İP’ye girdi

Dönemin MHP'li Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu tarafından göreve getirilen Dursun Ali Ercan'ın binbaşılıktan sonra askerden ayrıldığı öğrenilirken, yardımcısı olan emekli Tümgeneral Ünal Tamgaç'ın da Şener Eruygur'un devresi olduğu belirtildi. Ercan, müsteşarlıktan sonra İşçi Partisi'ne girerken, ADD'de Eruygur'un yardımcısı olarak da görev yaptı. Ulusal Kanal'da yaptığı yorumlarıyla tanınan Ercan, Cumhuriyet Mitingleri’nin düzenleyicilerinden biri olarak yer aldı.

Bugün

2 Nisan 2010 17:36
Çocuklar İçin Dansöz Oynattılar
Rezaletin bu kadarına da pes!.. Çocukların da bulunduğu etkinlikte dansöz çıktı.

Bu kadarına pes. Anne-babalar çocuklarının eğitim gördüğü okulun kaynaşma toplantısına katıldı. Çocukların da bulunduğu etkinlikte dansöz çıktı.

Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki bir okulun aile birliği üyeleri, çocuklarının da katıldığı veli kaynaşma çayında dansöz eşliğinde eğlendi.

Okul Müdürü Bahattin Yazıcıoğlu, etkinlikte yaptığı konuşmada, eğitimde örnek davranışlarla çocuklara yön verilmesi gerektiğini söyledi.

Dumlupınar İlköğretim Okulu Aile Birliği yönetimi, okula gelir sağlamak için Gölcük Kongre Salonu'nda veli kaynaşma çayı düzenledi.

Velilerin çocuklarını da getirdiği etkinliğe katılanlar, piyanistin söylediği şarkılarla ve dansöz eşliğinde eğlendi.

Okul Müdürü Bahattin Yazıcıoğlu, etkinlikte yaptığı konuşmada, eğitimde örnek davranışlarla çocuklara yön verilmesi gerektiğini söyledi.

Organizasyonların okula maddi katkı sağlayacağını belirten Yazıcıoğlu, ''Bu çayın düzenlemesinde canla başla çalışan aile birliği başkanımız ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyorum. Onlarla çalışmak bizim için büyük zevk'' diye konuştu.

Okul Aile Birliği Başkanı Ayla Sesigüzel de ''Geleneksel olarak düzenlediğimiz bu etkinliğimizle velilerimizle tanışıp kaynaşma imkanı bulup eğlenme fırsatı elde ediyoruz'' dedi.

Skandal için soruşturma başlatıldı

İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün soruşturma başlattığı öğrenildi. Kocaeli Milli Eğitim Müdürü Nevzat İspirli, olayı yeni öğrendiğini ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığını söyledi. İspirli, öğrencilere kötü örnek olacak davranışlara izin vermeyeceklerini ifade etti.
aktifhaber

3 Nisan 2010 17:46
O Müdür ADD'li Çıktı
Kocaeli'de bir ilköğretim okulunda 'veli çayı' adı altında düzenlenen, çocuklarında bulunduğu toplantıda dansöz oynatan okul müdürünün ADD'li olduğu ortaya çıktı.

Kocaeli'de bir ilköğretim okulu “veli çayı” düzenledi. Veliler, çocuklarını alıp etkinliğe gitti. Okul müdürü “eğitimde örnek davranışlar” konuşması yaptı. Ardından sahneye dansöz çıktı! Veliler de çocuklar da şaşırıp kaldı! Skandala ev sahipliği yapan müdürün ADD'li olduğu ortaya çıktı.

Kocaeli'de dün ilginç bir olay yaşandı. Gölcük Dumlupınar İlköğretim Okulu Aile Birliği yönetimi, okula gelir sağlamak için “veli kaynaşma çayı” düzenledi. Buraya kadar her şey normaldi. Veliler de yanlarına çocuklarını alarak Gölcük Kongre Salonu'ndaki etkinliğe gitti. Çocuklar oynadı, veliler birbiriyle kaynaştı. Okula yardım etmek için fikir birliğine varıldı. Okul Müdürü Bahattin Yazıcıoğlu, eğitimde “örnek davranışlar”la ilgili bir konuşma yaptı. Etkinliğin ilerleyen dakikalarında “sahneye bir sürpriz” çıktı.

DANSÖZÜ BİR VELİ GETİRTMİŞ
İstanbul'dan getirtilen bir dansöz sahneye çıkıp, göbek atmaya başladı. Veliler de çocuklar da neye uğradığını şaşırdı. Aile Birliği Başkanı Ayla Sesigüzel, önce dansözün Okul Müdürü Bahattin Yazıcıoğlu, tarafından İstanbul'dan getirtilerek velilere sürpriz yaptığını söyledi. Ancak müdür, durumu hemen “düzeltti.” Dansözü kendisinin getirtmediğini söyleyen Yazıcıoğlu, her yıl yapılan etkinliklerde bir velinin mutlaka bir süpriz yaptığını söyledi.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Dansözün bir veli tarafından “sürpriz” amaçlı getirildiğini söyleyen müdür, “Geçen yıl sanatçı Hüner Coşkuner getirilmişti. Bu yıl da bir velimiz dansöz getirdi. Davetiyelerde ‘Çocuk getirilmemeli' diye bir uyarımız da vardı'' dedi. Ancak Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma başlattı.

MÜDÜR ADD'LİYMİŞ...
İstanbul'dan dansöz getirterek velilere sürpriz yaptığı anonsla bildirilen Okul Müdürü Bahattin Yazıcıoğlu'nun Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyesi olduğu ortaya çıktı.

Kaynak: Habervaktim

Tansel Hanım’ın, 21 milyon lirası var mı?
Ali İhsan KARAHASANOĞLU

Aziz Nesin, Sivas olaylarından kısa bir süre önce verdiği kışkırtıcı röportajda, “Türk halkının yüzde 60’ı aptaldır” demişti.
Bu sözler için dava açıldığında, kendisini zor kurtardı.
Yargıtay’a da gidip gelen dosyadaki beraat gerekçesi, “Yüzde 60 için bir hakarette bulunuluyor ama, kimlerin yüzde 60 içinde olduğu, kimlerin yüzde 40’lık dilimde kaldığı belirtilmemiş. Tümüyle Türklerin aptal olduğu iddiasında da bulunulmayıp, bir kısmı için bu isnat yapıldığından, Türklüğe hakaret suçu da oluşmamıştır” şeklinde idi.
28 Şubat sürecinde, İşçi Partisi’nin himayesinde basılan, İlhan Arsel isimli bir ateistin kitabında, Peygamberlere, Peygamberimize ve ashabına hakaretler ediliyordu. Tempo dergisinden Kurthan Fişek de, o kitaptan alıntı yaparak, o iftiraları köşesinden tekraren yayınlamıştı. Nasiye Gökçe isimli Müslüman bir hanım, “İslâm’a hakaret edilmiştir.Ben bir Müslümanım. Bu sebeble sembolik de olsa manevi tazminata hükmedilsin” talebinde bulunmuştu.
Yerel mahkeme, bu talebi kabul etmişti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, “davacının şahsına bir hakaret yoktur” diyerek kararı bozdu.
Böylece, kutsal dinlerin Peygamberlerine, İslâm dininin Peygamberine, Peygamberin ashabına hakaret edilirse, Müslümanların her birinin açacağı tazminat davasının dinlenmeyeceği kararı çıkmış oldu.
Benzer tarihlerde, Refah Partisi Milletvekili Hasan Mezarcı’nın, Atatürk için sarfettiği iddia edilen bazı sözler için, birçok vatandaş manevi tazminat davası açtı. “Atatürk’e yapılan hakaret, her Türk’e yapılmış sayılır” iddiasında bulunuldu. O davalarda da 4. Hukuk Dairesi, Atatürk’e yapılan hakaretlerin, her Türk için yapılmış sayılacağını kabul ederek, manevi tazminata hükmedilmesini istedi.
Böylece, İslâm’a yapılan hakarette, her Müslüman’ın dava açma hakkı olmadığını kabul eden Yargıtay, Atatürk’e hakarette farklı bir içtihadda bulundu. “Atatürk’e hakaret, her Türk’e hakarettir” dedi.
Yakın tarihte de, Orhan Pamuk’a ait “1.5 milyon Ermeni’yi ve 30 bin Kürt’ü katlettik” sözleri sebebi ile açılan manevi tazminat davaları da, önce yerel mahkemede reddedilmiş, daha sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından, “Türklere hakaret edilmiştir. Hakaret edilen herkes dava açabilir” gerekçesi ile karar bozuldu.
Atatürk için geliştirilen içtihad, Türklere yönelik genel söylemde de tekrarlanmış oldu.
Özellikle belirtelim, son karar, Hukuk Genel Kurulu olduğu için, toplu olarak insanlara hakaret edilmesi halinde, her bireyin ayrı ayrı dava açabileceği hususunda Yargıtay’daki en yüksek kurulun kararı da ortaya çıkmış oldu: Topluluğa yapılan hakaretlerde, o topluluk içindeki bireyler dava açabilir.
Şimdi yeni bir örnek ile karşı karşıyayız.
Danıştay eski Başsavcısı TanselÇölaşan’dan geliyor, yeni hakaret sözcükleri.. Anayasa değişikliği ile ilgili olarak görüşlerini açıklıyor Tansel Hanım ve şöyle diyor: “Yüzde 42’lik dilimin dışındakiler, dalalet ve ihanet içindedir!”
Belirleme somut.
Muhatap kesim net..
Hakaret ifadesi, hem “dalalet” kelimesi ile, hem de “ihanet” kelimesi ile çok açık.
Şimdi ben bekliyorum ki; % 42’lik dilimin dışında kalanlar, gerek şahıs olarak, gerek tüzel kişilikler vasıtası ile ceza davaları açıp, Tansel Hanım’dan şikâyetçi olsunlar.
Takip edebilecek olanlar, ayrıca manevi tazminat davası da açsınlar.
En başta, halkın verdiği “% 58 oy”un davetçisi olan AKParti açsın bu davayı..
Anayasa değişikliğine “evet” oyu verilmesini isteyen sivil toplum kuruluşları açsınlar, “ihanet” suçlamasına yönelik tazminat davalarını..
Ve sonra bakalım..
Yargıtay ne karar verecek, bu davalarda?
İslâm dinine hakaret edilmesindeki verilen karardaki gibi, “Her Müslüman’ın dava açma hakkı yoktur. Direkt isim belirtilerek saldırıda bulunulmamıştır” mı diyecek?
Yoksa, Atatürk’e ve Türk milletine hakaret söz konusu olduğunda verilen “Herkesin dava açma hakkı vardır” şeklinde bir içtihad mı tekrarlanacak?
Bekleyip görelim, Yargıtay’daki içtihad farklılıklarını..
Bu arada, Tansel Hanım’a da bir hatırlatmada bulunalım: “Eşiniz Emin Beyefendi ile ortak banka hesabınızdaki 3.5 milyon doları harcamaya niyet ettiniz sanırım. Ancak, Atatürk ve Türk milleti aleyhine sözler için Yargıtay’ın verdiği karara paralel bir karar çıkacak olursa, % 58 evet oyu verenlerin açacakları davadaki tazminatı karşılamaya, o para bile yetmez..”
Öyle değil mi ama?..
YSK’nın geçici olarak açıkladığı sonuçlara göre, 21.787.551 kişi evet oyu kullanmış, Anayasa değişikliğine.
Yani Tansel Hanım’a göre bu ülkede 21.787.551 kişi dalalet ve ihanet içinde..
Her biri, açacağı davada 1 TL istese, 21 milyon lira eder..
Sadece bankadaki ortak hesap değil, evler de giden güme..
Benden hatırlatması..
Vakit

ETÖ İddianamesindeki STK'lar
19 Ekim 2010
Ergenekon savcıları, örgütle bağlantılı oldukları iddiasıyla merkezleri basılan ve yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanan dernek ve vakıflarla ilgili iddianamenin yazımına başladı.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü iddiasıyla sürdürülen soruşturma kapsamında örgütle ilişkili olduğu iddiasıyla genel merkezleri ve şubelerinde aramalar yapılan, bazı yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanan derneklere yönelik soruşturma tamamlandı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakıfı ve Atatürkçü Düşünce Derneği’ne yönelik iddianamenin yazımına başlandı.

EMNİYET’TEN SAVCIYA 30 KLASÖR DELİL

Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılarından Ercan Şafak’ın başında olduğu soruşturma kapsamında, İstanbul Emniyet’inden savcılığa 30 klasör delil ve fezleke ulaştı. Ergenekon’un sivil yapılanmasının içinde yer aldığı iddia edilen 3 STK ile ilgili iddianamede bu derneklerin Ergenekon’la bağlantılarına ilişkin önemli delillere yer verileceği ve bağlantılarının anlatılacağı öğrenildi.

SİYASİ VE MALİ DESTEĞİN PERDE ARKASI

Yazımı süren iddianamede, Ergenekon’un amaçları doğrultusunda hayata geçirildiği iddia edilen Cumhuriyet Mitingleri’nin arkasındaki destek ve finanmanın da iddianamede anlatılacağı öğrenildi. Derneklere yapılan siyasi destek ve yurtdışı bağlantıları ile buralardan gelen yardımların da iddianameye konulacağı kaydedildi.

ÇYDD VE ÇEV’İN ÖRGÜTÇÜ BURSLARI

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden savcılığa gönderilen 30 klasör tutan deliller arasında ÇYDD ve ÇEV tarafından PKK ve DHKP-C üyesi öğrencilere verilen burs listelerinin de bulunduğu kaydedildi. PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik operasyonlarda ele geçirilen belgeler arasında ÇYDD’nin burs verdiği PKK’lı öğrencilerin listesi bulunmuştu.

KCK’DA BURS LİSTESİ ÇIKMIŞTI

Burs alan öğrencilerin durumu KCK zanlılarına yönelik telefon dinleme kayıtlarına da takılmıştı. KCK iddianamesinde PKK’nın gençlik yapılanması İstanbul sorumlusu Kamuran Yüksek’e hitaben yazıldığı ileri sürülen bir rapora yer verildi. Raporda, yeni genç örgüt üyeleri talep edilirken, ‘maddi ve barınma açısından’ Türkan Saylan’ın kendilerine yardım ettiği yönünde ifadeler bulundu.

Star

Osmanlı Adından Ürken ADD'li

02 Kasım 2010
CHP Çayırova Gençlik Kolları, 29 Ekim Cuma günü Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerine eski ADD Başkanı Ertuğrul Kazancı’nın sözleri damga vurdu.

Eski Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ertuğrul Kazancı, işyerinde asılı olan tabelada Osmanlı ismi yazan birinin çocuğunun bile cumhurbaşkanı olamayacağını iddia etmekle kalmadı, “Osmanlı bizim atamız” diyen birine Osmanlının geçmiş gitmiş bir hanedan olduğunu söyledi.

Kazancı’nın iddiaları bununla sınırlı kalmadı. 1950 seçimlerinin olduğu dönemi kastederek; “Dünya tarihinde demokrasinin halkın aleyhine, halkın oylarıyla bu denli kötücül gerçekleşmesinin tek örneği Türkiye’dir” dedi.

Kazancı 12 dakikalık konuşmasında referandumda kabul edilen anayasadan Cumhuriyet’in örselenmesine, Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarının Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödendiğini, hatta laikliğin yerine dini sistemin getirilmek istendiğine kadar birçok iddiada bulundu.

‘CHP CUMHURİYETİ KURAN PARTİDİR’

Eski Çayırova Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ertuğrul Kazancı ; “CHP Cumhuriyeti kuran, devrimi yapan bir siyasi partidir. Cumhuriyet ve devrimin zedelendiği şu süreç içersinde CHP Kemalist ideolojinin bir unsuru olarak kitlelere yaşamsallık vermektedir. Bu ülke yüzyıllarca saltanat denen insani sistemin dışındaki monarşik bir yönetimle idare edilmiştir. O artık bitmiş, gitmiştir. O yüzden sağda solda ‘falanca hanedanın çorbacısı, kuyumcusu, falancısı, filancısı’ yazılamaz. Orda Cumhuriyetin kuyumcusu, Cumhuriyetin kebapçısı, Cumhuriyetin kurumlaşmış unsurları yazılır” şeklinde konuştu.

OSMANLI ÇORBACISI YERİNE CUMHURİYET ÇORBACISI

Kazancı bu konuyla ilgili olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanlığı sırasında Samsun’da geçen bir anısını anlattı. Osmanlı çorbacısı yazan bir çorbacıda sabah çorba içtiğini söyleyen Kazancı; “ İşletmeciye niye Cumhuriyet değil de Osmanlı çorbacısı diye sordum. ‘onlar bizim atalarımız’ dedi. Hayır, atalarımız değil, o bir hanedan. O tarihsel günahıyla, sevabıyla bitmiş. Ama Cumhuriyete çorbacıda da, çaycıda da, kuyumcuda da sahip çıkmak zorundayız. ‘Sizin oğlunuz var mı?’ dedim. ‘Var’, dedi. ‘Onun ilerde Cumhurbaşkanı olmasını ister misiniz?’ dedim. ‘İsterim’ dedi. Ama buna göre olmaz dedim. Aradan 1 yıl geçti, aynı yere gittim. Cumhuriyet çorbacısında çorba içtim. Sordum, ‘Sözlerinizden etkilendim, Cumhuriyete ben de böyle sahip çıktım’ dedi.”

Yorumlar:

ihsan
02 Kasım 2010 Salı 19:40
ulak 65 ve ordulu
ağzınıza sağlık

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 18:32
CEDDİM OSMAN 6
10.CEDDİM Osmanlı da en nüfuzlu insan padişah değil, Şeyhülislâmdır.Şeyhülislâmın herhangi bir kararına padişahın itiraz etmesi sözkonusu bile değildir. Padişahların isteğini reddeden pek çok Şeyhülislâm vardır.
11.CEDDİM Osmanlı da Sultan Birinci Mahmud Devri Reis-ül-Küttablarından(Dışişleri Bakanı diyebiliriz) Emârzâde Hacı Mustafa Efendi,Fransız Sefiri Marquis Villeneuve’e söyledikleri meşhurdur:“Aslına bakarsanız, Osmanlı Devleti,adı henüz konmamış bir cumhuriyettir.”

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 18:25
CEDDİM OSMAN 5
8.CEDDİM Osmanlı da padişah,tahta çıkar çıkmaz,Kur’an’a ve töreye bağlı kalacağına yemin eder.Bu yemini Şeyhülislâmlık ve halk denetler.(görüldüğü üzre demokrasi adına herşey var sadece adı yok.adı olan demokrasilerde en azından bizde %100 evet desede halkın dediği değil anayasa üyesi 6 yargıcın dediği olur)
9.Halkın iradesi padişahın nüfuz ve kudretinden üstündür.Bu yüzden padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta,taleplerini birinci elden almaya özen göstermektedirler.

OGUZ SOYLU
02 Kasım 2010 Salı 17:09
KÖKÜNÜ INKAR EDENLER
BUNLAR GÖKTEN ZEMBILLEMI INDI ACABA????DEDESIZ BABA OLURMU???BENIM TEK BILDIGIM SEY BIR INSAN TÜRK,SE CUMHURIYETCIDE OLSA OSMANLIYA KARSI OLMAZ.ANCAK SOYUU SOPUU BASKA YERLERE DAYANANLAR RAHATSIZ OLUR DERIM....

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 16:33
CEDDİM OSMAN 4
6.CEDDİM Osmanlı devlet sistemi,pek çok yabancı düşünürün tetkik ve tescilinden geçtiği üzere“mutlakıyet” değil,insanı merkez alan ve insana değer veren bir yapıdır.
7.CEDDİM Osmanlı da İnsanı merkez alan anlayışın kaynağı Kur’an’dır ve Kur’an hükümleri zulüm ve istibdat meyline karşı en büyük engeldir.Bu yüzden padişahlar ve yöneticiler zulmü bir yöntem olarak benimsememişler,bu yoldaki bazı münferit hareketleri ise şiddetle cezalandırmışlardır.

ORDULU
02 Kasım 2010 Salı 16:27
kendini akıllı sanıyor
Cumhuriyeti sizmi kurdunuz. gerzek....
Cumhuriyeti kuranlar gökten zenbille inerekmi kurdu
Osmanlı senin gibileri... yola getirerek yani adaleti ile müslüman olmasını olanak sağlıyarak milleti ile, devlet olarak 600 yıl bu corafyada hizmet etti her fani gibi onun yerinede sizin gibilerin engellemsine rağmen Türkiye cumhuriyet doğdu
Boşuna cumhuriyetciyim deme kimse inanmaz en büyük cumhuriyet düşmanı sizlersiniz

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 16:16
CEDDİM OSMAN 3
3.CEDDİM Osman İsrafa ve sefahate meyleden padişahlar,ulema fetvasıyla halledilir.(Tahttan indirilir)Avrupa’daki gibi istibdat ve mutlakıyet yoktur,insanlık vardır.
4.CEDDİM Osmanlı Devleti,insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştür. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun garsonlarıdır!
5.CEDDİM Osmanlı Yükselme devrinde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri yoktur,ama şeyhülislâmlar padişahları azletme yetkisine sahiptirler.

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 16:05
CEDDİM OSMAN 2
1.CEDDİM Osmanlı bir “Töre Devleti” kurmuştur. Başta Padişahlar olmak üzere, kanun-u kadim, özetle “töre”, herkesi bağlar.Hiç kimsenin kudret ve kuvveti “mutlak” değildir.Özellikle padişahlar denetim altındadırlar ve kanunlarla törelere uymak zorundadırlar.
2.CEDDİM OSMAN'lıda Padişahlar savaş ve barış ilanı hakkından bile mahrumdurlar.Bunun için ulemanın onayını almak zorundadırlar.(Sultan Dördüncü Mehmed, Macaristan savaşını erteleyememiştir).

ihsan
02 Kasım 2010 Salı 15:32
inecel
incele bak atatürkün ölümünü,57 yşaşında ölüyor,yani öldürülüyor,kimler siyonistler iş başında,tedavisi bile kaos,incele.cenazesi dahi kıldırılmıyor,son 1 yılı zaten terk edilmiş,kardeşi makbule söylüyor abimin namazını neden kıldırmıyorsunuz.neden çünkü atatürk o gün kalkan olarak kullanılmaya başlandı,işte onu kullananlar islama çok rahat hakaret edebileceklerdi,atatürküde dinsiz havasına soktularki,üzerinden isteklerini rahatlıkla yaptırdılar.onuda işlerine gelmeyince öldürdüler.


ihsan
02 Kasım 2010 Salı 14:30
siyonist
bunlar vatan millet cumhuriyet le ilgisi yok,kurtuluş savaşıyla hiç ilgisi yok,çünkü işgal güçleri tarafındaydılar,siyonistler bunlar,atatürk ü ağızlarından düşürmezler,kendilerine kalkan gösterirler,osmanlıyı yıkan siyonistlere hizmet edenler bunlar,önce zayıf düşürtüler sonra yıktılar

Vatandaş
02 Kasım 2010 Salı 14:01
Yorum
Kuklalar her daim Kukla olarak kalacaktır. Bu adamda bir kukla ona ne aşılandıysa onu tekrar ediyor. Ülkeye hiç bir faydaları olmadı olmayacak ama Ülkenin Efendisi olduklarını idda ediyorlar . Bakalım görecez kimmiş Efendi. Halkmı , Seçkinlermi

metin kocakurt
02 Kasım 2010 Salı 13:55
sahte Atatürkçü
Bunların hepsi deniz aşırı ülkeden gelip yüzsüzce ev sahibini yok sayan tipler. Bunların hepsi sahte Atatürkçü. Mason ve Sabetaycılar kendilerinin oluşturdukları Kemalizm'i kendi inançlarının müstear ismi olarak kullanarak milletimizi kandırmaya çalışıyorlar. ADD tamanmen bunların elinde paravan olarak kullanılmaktadır. Ertuğrul Kazancı'da bu cemaatin üyesidir. Osmanlı'ya düşmanlığı genlerinin icabıdır. Osmanlı ile övünmek bizlere onur verir. Osmanlı ismi ise; bu cemaate huzursuzluk verir.

harun
02 Kasım 2010 Salı 13:54
bu kadar nankörlük
bukadar kindarlık olamaz,üstelik sen osmanlıyı agzına alacak adammısın hey gidi koca imparatorluk kimlerin agzında sakız oldun kimler seni eleştiriyor osmanlıyı madem begenmiyordunuz deden ninen neden başka bir ülkeye gitmemiş yada neden osamanlı devletine sıgınmış nankör herif

40 YILLIK SAMSUNLU İBRAHİM
02 Kasım 2010 Salı 13:41
AMMADA SALLAMIŞSIN
AMMADA ATMIŞSIN DAYI BE 40 YILLIK SAMSUNLUYUM,YANİ 40 YAŞINDA SAMSUNLUYUM...CUMHURİYET ÇORBACISI AÇILDIĞI GÜNDEN BERİ İSMİ AYNI YANİ DAHA ÖNCE OSMANLI ÇORBACISI DEĞİLDİ!!!AMMADA SALLAMIŞSIN HEMDE DESTEKSİZ

ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 13:38
Kemalizim -Stalinizm'
Kemalizm diye savundukları ideoloji,aslında Stalinizm'dir.Türkiye'de Stanilizm'i savunduklarında kamuyoyu oluşturamayacaklarını bildikleri için M.Kemal Paşa'nın adı arkasına saklanarak ideolojilerini uygulamaya çalışıyorlar.Stalin politikalarını ve yönetim ideolojisini araştırırsanız,okursanız Kemalist'lerin taleplerinin birebir aynısı olduğunu göreceksiniz!Stanilizm gibi, Kemalist olduklarını söyleyenlerin de;baskı,istibdat ve askeri müdahaleler dışında savundukları kayda değer şeyler varm
Halil GÜR
02 Kasım 2010 Salı 13:35
kızmayın
Kızmayın bu adama. bu adam zaten Osmanlı'nın torunu değil, olamaz, ona layık değildir. Bu ve bunun gibiler içimizdeki "Nusayriler"dir. bunları iyi tanıyın ve gördüğünüzde deşifre edin. Bunların idealindeki devlet, eski Suriye'nin baas özentisidir bunlarınki.
ULAK 65
02 Kasım 2010 Salı 13:26
uyan milletim uyan
geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar
Mikdat DEMİRKESEN
02 Kasım 2010 Salı 13:06
Tohumunu inkar eden
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın evladıdır kendi atasını ve tohumunu inkar edene nereden geldiğini sorarlar.
Karadenizli

Dadaş efe
02 Kasım 2010 Salı 12:42
Türk oduğuna şüphe ederim.
İnsanları kin ve düşmanlığa iten bir açıklamadır. Ülke içerisinde vatandaşlar arasında husumet çıkarıp bölücülük yapan bir açıklamadır. Bu açıklama özünde kanunlara göre suçtur. pkk nın dediklerinden farkı yok. bu konuşmayla bölücülük terörü işlenmiştir. Savcılar görev başına. Arkadaşın biri doğru demiş Kendi ataları ve kendi osmanlının haşametinden ve büyüklüğünden hala korkar. Yani malum konuşmacı TÜRK olmadığını alanen belirtmiştir. Ancak hala bunların Türk olmadığını anlamayanlar var.

YILDIRIM
02 Kasım 2010 Salı 12:06
ATALARINDAN KALMA KİNİ VARDIR
Atalarının Osmanlı karşısında hep yenilmesinin ezikliği ve kini içlerine okadar yer etmişki Osmanlıya hiç tahammülleri yok.Bunların Türk düşmanı olanları asıl kimliklerini saklayıp milletin kuyusunu kazıyorlar veya kazanlara yardım ediyorlar.Onların cezasını da ülkemizdeki iyi niyetli azınlık vatandaşlarımız çekiyor.Yetkililerin bu kimliğini gizleyenleri açığa çakarmaları gerekir,halkımızın kedi geçmişi ve bugünü hakkında konuşanları doğru değerlendirmek için gerçek kimliklerini bilme hakkı var.
türk milleti
02 Kasım 2010 Salı 12:01
bu zihniyeti lanetliyorum
çağdışı gerici ve bağnaz bir düşüncenin en çarpıcı örneği.
mahmut hoca
02 Kasım 2010 Salı 11:43
dünyanın hic bir yerinde...
kendi gecmisine bu kadar dusman bir baska kitle bulamazsiniz...
bunu saglamanin yolu nedir;
ulkeyi birilerine "sizin adiniza bekci tayin edersiniz"...onlar da sizin cikarlariniz icin gecmislerine dusmanlik dahil her turlu irrasyonaliteye bile destek cikarlar...
capsizlarin bu kadar ihya edildigi ulkelerin hepsine bakin...onlarin gorevi "birilerinin cikarlarinin bekciligi icin keyif suren asalaklari" goreceksiniz.
dunyada kitleler nasil soyulur; elbette devlet eliyle...

http://www.aktifhaber.com/comment_view.php?type=1&id=349615

Nur Serter ve Ümit Özdağ'e tepki
17 Mayıs 2011

ADD’nin geçtiğimiz hafta düzenlediği panelin konuşmacıları CHP’li Nur Serter ve MHP’li Ümit Özdağ oldu. Serter ve Özdağ’ın konuşmalarında siyasete ağırlık vermesi dinleyicilerin tepkisine yol açtı. ADD’nin partiler üstü bir dernek olduğunu söyleyen bir dinleyici, “Biz burada sizden Atatürk ve Atatürkçü düşünce ile ilgili akademik konular konuşmanızı isterdik. Sizin burada CHP ve MHP’yi anlatmanızı yanlış buluyoruz. O yüzden lütfen bu paneli bitirin ve dinleyicilere iyi akşamlar dileyin.” şeklinde tepki gösterdi. Bunun üzerine Ümit Özdağ, “Atatürkçü Düşünce Derneği’nden öyle bahsettiniz ki, sanki bu dernek kanarya sevenler derneği. Öyle değil tabi ki, ADD politik bir dernektir. Sizin bu yaklaşımınızı doğrusu anti demokratik bir yaklaşım olarak görüyorum. Biz şimdi size burada Atatürk zamanındaki dış politik gelişmeleri anlatsak ne önemi var bunun?“ diye konuştu.

Tepkilerin artması üzerine Prof.Dr. Nur Serter ise, “Burada eleştirilecek birileri varsa onlarda ADD Tuzla Şubesi yöneticileridir. Biz kendilerine ne konuşacağımız hakkında panel öncesinde sorduk. Bizden böyle bir talepte bulunulmadı. Seçim öncesine denk geldiği için bizden böyle bir konuşma yapmamız istendi. Onlar da seçim öncesi siyasetten, seçimlerden bahsedin dediler. Yoksa biz Atatürkçüğün ne olduğunu çok iyi bilir ve çok iyi de anlatırız. Bu panelde Atatürkçülüğe Atatürk’ü anlatmak tereciye tere satmaktır.” ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 3,5üç saat sürmesi tahmin edilen panel dinleyicilerden gelen tepkiler üzerine 45 dakikada bitirildi. Panelistler Serter ve Özdağ konuşmalarını bitirerek salondan ayrıldı. haber10

"Atatürkçü Düşünce Derneği kapatılsın"
25 Şubat 2008
Geçtiğimiz günlerdeki bir toplantısında alenen darbe yapılıp yaypılmaması gerektiğinin enine boyuna tartışıldığı ADD için, kapatılsın diye suç duyurusunda bulunuldu.

Toplantısında alenen darbe tartışılan ADD’nin kapatılması için suç duyurusunda bulunuldu.

İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), geçtiğimiz günlerde bir toplantısında, ‘Türkiye için hukuk dışına çıkma vakti gelmiştir’ denilen Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kapatılması için suç duyurusunda bulundu.

ADD'nin Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile düzenlediği 'Hukuk ve Siyaset Okulu' başlıklı seminerinde yapılan konuşmalarına, Türkiye'nin mevcut düzenini bozmaya yönelik konuşmalar olduğuna dikkat çeken MAZLUMDER yöneticileri Kocaeli Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı.

ADD KAPATILMALIDIR!

ADD’nin Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile düzenlemiş olduğu toplantıda konuşma yapan, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Sekreteri Birol Başaran ve ADD Genel Başkanı Şener Eruygur ve Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşvik ve azmettiren ve farklı düşünen vatandaşlara karşı, halkın bir kısmını kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçu işlediğini belirten MAZLUMDER, bu kişiler hakkında kamu davası açılmasını istedi.

ADD'nin kapatılması için Kocaeli Adliyesi'ne yapılan suç duyrusunda şu bilgilere yer verildi: "Hukuk kimsenin bulandıracağı bir zemin değildir. Bizler gayri hukuki uygulamaların takipçisi olacağımızı ifade ederken, bu hukuksuzluğu açıkça dillendirmeyi adet edinen ADD'nin kapatılması için dernek hakkında dava açılmasını, suçun işlenmeye devam etmemesi için http:www.f5haber.com sitesindeki yayınlanan habere yayın yasağının konulması hususunda gerekli işlemlerin yapılmasını, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Sekreteri Birol Başaran'ın, ADD Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un, ADD yöneticilerin, Kadıköy Belediye Başkanı'nı hakkında kamu davası açılmasını istiyoruz."

Konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ADD’nin seminerinde hukuk dışına çıkmak gerektiğine dair, aleni olarak yasal mevzuata aykırı yorumların yapıldığını söyleyen Kocaeli MAZLUMDER Şube Başkanı Nigar Gümrükçüoğlu bu nedenle ADD’nin kapatılması gerektiğini söyledi.

HUKUK DIŞINA ÇIKMA ZAMANI GELDİ

Darbe istenen toplantıda en çok USİAD Başkanı Birol Başaran’ın sözleri tartışma başlatmıştı. “Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor diye düşünüyorum” diyen Başaran, şunları söylemişti:

"Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor diye düşünüyorum"

"Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasında bir zarar yoktur diye düşünüyorum.”

"Orduyu çağıralım, ordu darbe yapsın falan... Şu anda zamanı değil. Niye zamanı değil? 5 yıl boyunca AKP hükümetinin bütün vatan hainliğini ve ülke satmasını gördükten sonra ülkeyi tekrar şu anda elimize alırsak krizi elimizde buluruz. Böyle bir problem var. Lütfen bu yüzden... Türk ordusu biraz kenarda dursun o ne yaptığını bilir."

haber7
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇÖPLÜK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com