Ekim
Kayıt: 21 Arl 2007 Mesajlar: 2634 Konum: Kanada
|
Tarih: Çrş Oca 28, 2009 1:20 am Mesaj konusu: Tarih nedir? Tarihçi kime denir? |
|
|
Tarih nedir? Tarihçi kime denir? Tarih'in sıradanlaştırılması üzerine
Hilmi Yavuz
Tarih nedir? Tarihçi kime denir? Tarih, Ranke'nin bildirdiği gibi, ne 'nasılsa öylece göstermek' midir? Yoksa Parsons'un görüşlerinden yolaçıkılarak söylenirse, olgular arasında seçmecilik midir? Tarih, tarihçinin yorumundan bağımsız mıdır, değil midir? Sıradan bir olgu, tarihsel bir olguya nasıl dönüşür? Yoksa tarih, çoklu bir nedensellikle mi inşa edilir? Vs., vs...
E.H.Carr, 'Tarih Nedir?' adlı o çok yararlı kitabında bu soruları sorarken, Tarih'in bir bilim olarak nasıl temellendirileceğini göstermeyi amaçlar. Tarihin, nedensellikler (neden-sonuç ilişkileri) üzerine inşâ edilmesi gerektiğini; ama bir tek nedene ircâ edilerek değil, bir çoklu nedensellikle (multiplicity of causes) kurulması gerektiğini bildirir.
Türkiye'de, galiba sistemli olarak, entelektüel ya da ahlakî alanda, geleneksel bağlamıyla değer atfedilen ne varsa, hemen hemen tümünü popülerleştirerek sıradanlaştırmak tavrından, Tarih de hissesine düşeni almış görünüyor... TV kanalları, bir zamanlar, nasıl İslam'ı popülerleştirdikleri ve yaygınlaştırdıkları iddiasıyla fevkalâde sıradan bir derekeye düşürdülerse, şimdi de Tarih'in sıradanlaştırılması işini üstlenmiş görünüyorlar.
Bu sıradanlaştırma yahut popülerleştirme, bana, bilimi bir modaya, dolayısıyla bir çokbilmişlik yaratmaya matuf bir sistemli gayretin sonucu gibi görünüyor. Bir moda, evet;- herkesin Tarih'ten veya İslam'dan, kulaktan dolma bilgilerle konuşarak bir malûmatfuruşluk gösterisinde bulunmasına imkân hazırlıyor çünkü! TV kanallarında canlı yayına katılan izleyicilerin sorularından, bizzat program sahipleri şikâyet ediyor;- aslında, bu sıradanlığa, bizzat kendilerinin, yani program sahiplerinin neden olduğunun farkında olunmadan!...
Hatırlatmak gerekiyor: Popüler tarih, Tarih bilimi değildir; tersine, Tarih'i Bilim olmaktan çıkarır. Gelgelelim, işin hazîn yanı, Tarih'i bir Bilim olarak temellük etmiş olan çok değerli tarihçilerimizin, başta aziz dostum Prof. Dr. İlber Ortaylı olmak üzere, bu malûmatfuruş çokbilmişliğin âleti olmaya nasıl rıza gösterdikleridir. Ortaylı elbette sıradan bir tarihçi değildir; ama malûmatfuruşluk gösterisini tarihçilik zannedenlerle nasıl aynı masaya oturabilmektedir;- şaşmamak elde değil!
Bir defa daha belirteyim: Tarihçiliğin, ansiklopedik malûmattan ibaret olduğunu zannetmek veya Tarih bilimini bu neviden malûmata ircâ etmek, Tarih'in sıradanlaştırılmasından başka bir anlama gelmiyor. Bilgi başka, malûmat başkadır. Tarihin bilgisi, olgusal verilerin bilimsel bilgiye dönüşmesiyle mümkündür. Tarih, şuradan buradan çerçöp edinilmiş malumatın dilegetirilmesiyle değil, olgusal verilerin neden-sonuç ilişkisi içinde dönüştürülmesiyle inşa edilir. (TV'deki Tarih programlarını izleyenlerin, canlı yayına katılarak sordukları sorular, Tarih'in nasıl sıradanlaştırıldığının apaçık kanıtıdır.) Peki, Tarih nedir? E.H.Carr'ı dinleyelim:
'Gerçek bir tarihçi, kendi topladığı bu nedenler listesini eline alınca, bir çeşit meslekî zorlama ile bunu bir düzene indirgemek, birbiriyle ilişkilerini kuran bir nedenler hiyerarşisi meydana getirmek, belki hangi nedenin ya da nedenler grubunun, 'son bakışta' ya da 'nihaî analizde' (tarihçilerin pek sevdikleri deyişler) en son neden, bütün nedenler nedeni olarak ele alınması gerektiğini kararlaştırmak gereğini duyacaktır. [...] Her tarih tezi, nedenlerin önceliği sorunu çevresinde döner.'
Türkiye'de her şey sıradanlaştırılıyor; kitch'e dönüştürülüyor. Sıradanlık, değer düşüklüğü demektir. Aşk sıradanlaştırılıyor, İslam sıradanlaştırılıyor, Devrim sıradanlaştırılıyor, Tarih Bilimi sıradanlaştırılıyor, Şiir sıradanlaştırılıyor!... Cehaletin allâmelik; müteşairlerin büyük şair; zevksizliğin seçkinlik; Aşk'ın magazin, İslam'ın köylülük, Devrim'in soytarılık diye takdim edildiği bir ülke haline geldik... Yazıklar olsun!
zaman |
|