EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Televizyon çocuklarI bakIn nasIl etkiliyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum Arl 12, 2008 10:54 pm    Mesaj konusu: Televizyon çocuklarI bakIn nasIl etkiliyor Alıntıyla Cevap Gönder

Cahiliye devrinin Araplarına benzedik..
Ahmet TAKAN
ahmettakan@avazturk.com
28 Nisan 2010

Yazımın başlığı biraz ağır kaçmış olabilir. Bugüne kadar yazdığım birçok yazıda frene basmaya becerebildim.Ama bugün öfkemi bir türlü yenemiyorum.Onun için okurlarımdan peşinen özür diliyorum.

Şu düştüğümüz hale bir bakın!

Yurdun her köşesinden çocuk tecavüzleri, çocuk istismarı,seri cinayetler haberleri geliyor.Artık eskiden 3'ncü sayfa haberleri olarak tanımladığımız ve pek sık rastlamadığımız bu tip haberler(sıralayıp da bir kez daha sinirlerinizi bozmayacağım) gazetelerde manşet, televizyonlarda birinci haber oluyor.

Önce çuvaldızı kendimize batıralım.

Bu haberleri manşetlerine taşıyan medyanın hiç mi günahı yok?

Günahın paylaşımında en büyük payı medyanın alması gerekir. Yıllardır çağrıldığım her toplantıda gırtlak patlattım “aile yapımızı ve nesillerimizi TV ve gazeteler aracılığıyla mahfediyorlar. Türk’ün önce kadın sonra da aile yapısını bozdular mı gerisi kolay” diye. Örnekler verdim;Kaynana Semralardan,abuk sabuk yarışma programlarından,televole programlarından,seviyeli birliktelik haberlerinden,Brezilya dizilerinden.

Benim gibi toplumun geleceğini düşünen nice insan bağırdı durdu.

Ne oldu?

Bizler olduk senaryocu paranoyak, onlar oldu ilerici açılımcı.

Çoluk-çocuk tüm aile hepimizin ayakta olduğu çeşitli zaman dilimlerinde açın televizyonları..Cerahat akıyor..Cerahat.

BBG evlerindeki rezaletleri bile çoktan aştık. Sözde magazin programlarında gizli kameralarla çekilen ve “ünlü felan filaaan,ünlü felan filaaaanla ,falanca restoranda gizlice öpüşürken yakalandı” şeklinde ciyak ciyak anoslarla evlerimizin içine servis edilen yarı pornografik görüntüler.

Yerli diziler daha da rezil.Kim kime sulanıyor,kim kime sarkıyor,kim kimi düdüklüyor belli değil.Her türlü yasak ve gayrimeşru ilişki alenileştirildi.Üvey anasına sarkan gençler,baldızına sulanan enişteler,aklınıza gelecek ve gelemeyecek her türlü rezil ilişkiler.Gençlik ve çocuk dizilerine bir bakın.Görüntülerde porno yok ama gencecik beyinlerin içine neler zerk edildiğine bir bakın.Mesajlarla işlenen şiddet ve porno...Sonrada açın gazete haberlerine bakıverin.O gazetelerde okuduklarınıza bunların hiç etkisi olmadığını mı zannediyorsunuz?..

Ya gazeteler ve internet siteleri?

Bizim gençliğimizde basılan bazı magazin dergileri vardı.Biz onları o zaman porno dergi zannederdik.Kadınları en fazla bikinili görebilirdik.Ara sıra göğüsleri açık kadın resmi koyarlar onlarında üstüne büyük büyük siyah yıldızlar atarlardı.Şimdi gazeteler bir bakın.O zamanın magazin dergileri bugünkü gazetelerin yanında Hayat Ansiklopedisi sayılırlar.Manşetlerdeki hatunların resimleri ve en özel hayatlarının en özel ayrıntıları,arka sayfa güzelleri.Ne ararsanız var!

Artık gazete ve televizyonların yerini alacağına kesin gözle baktığımız sanal alemde işler daha da acı.Ne kanun var ne de sınır.Bakın en ciddi gazetelerin internet sitelerine,en ciddi haber sitelerine..Çıplak hatun veya cinsel içerikli bol fotoğraflı haber koymayan site tık alamıyor.

Sakın bana çağın gerekleri gibi sakil gerekçeleri söylemeyin. Çağın adı ne olursa olsun,hangi çağda olursak olalım tek ve değişmez everensel gerçek bilirim. YÜKSEK AHLAKLI OLMAK.

Hangi çağın hangi şartı bunu ortadan kaldırabilir?

Bu arada ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar ne yapıyor?

Sözde gündemlerle, kayıkçı kavgası.

12 Eylül zulmü ile bir nesli dümdüz ettiler üzerinden geçtiler. Gencecik fidanları asıp işi bitirdiler mi?

Arkadan da Turgut Özal felsefesi ile gelecek nesillerin ruhlarını ve beyinlerini yozlaştırdılar.Kafaları boş,pop kültürüne sıvanmış bir gençlik yattılar.Adını da “varoş gençliği“ koyup bir güzel iğdiş ettiler.

Bir milleti toptan yok etmek için ellerinden ne geliyorsa planlı bir şekilde uyguluyorlar.

Ülkemizin yalnızca okyanus ötesinden iktidara getirilen siyasilerle mi yıkıldığını zannediyorsunuz?

Fiili işgalden önce beyinleri ve kalpleri yok edip tutsak alıyorlar, bu arada siyasi işgal alışmalarına devam ediyorlar. Arkasından ne geleceğini söylemek bile istemiyorum.

Bizler Çanakkale’yi ve Kurtuluş savaşını hangi sayede kazandığımızı unutmuş ve o savaşların nasıl dünya milletlerine örnek olduğunu,o yüce değerleri,büyük inancı ve yüksek ahlakı çoluğumuza çocuğumuza anlatamıyor olabiliriz.Ama inanın bana yüzyılıdır kıçındaki tekme acısını unutmayan empeyalistler bu savaşı nasıl kazanacaklarını ,bunun en önemli yolunun da Türk aile yapısını bozmak ve Türk'ün ahlakını yozlaştırmak olduğunu çok iyi biliyorlar.Çünkü onların gençleri Türkün genetik kodlamasını incelerken bizim gençlere Ricky Martin dinletiyorlar.

Biraz da okullarımıza eğilelim..

Okullarımızdaki din dersini yıllardır tartışıp durduk.”Yok efendim seçmeli olsun zorunlu mu olsun,haftada bir saat mı yoksa iki saat mi?” diye.

Sonunda karar kılındı dersin adı Din Kültürü ve Ahlak bilgisi oldu.İlköğretimde iki saat liselerde bir saat.Dersin içeriğine bakın bom boş.Bunu niye yaptık.Batılılar bizi laiklikten uzaklaşmakla ayıplansın diye.Sonra ne oldu “başörtüsü” diye diye iktidara gelen sözde en mukaddesatçı iktidar bir AB sevdası yüzünden “AB formatlarına uyduracağız “ diye müfredatın içini boşaltıverdi.Tam adamların istediği gibi.

Ey! ılımlı İslamcılar gidin de kapılarında dilinizin pelesenk olduğu o AB ülkelerinin çocuklarına din eğitimini nasıl verdiğine (çek-senet takip etmekten fırsat bulursanız) bir bakın..

Daha Nisan ayındayız. Gidin okulların içler acısı halini,öğretmenlerin perişanlığını,öğrencilerimizin pejmürdeliğini bir görüverin.Bir dönemde 10 gün okula gelmeyen öğrenciye okul idareleri, “bu öğrencini devamsızlığı devamsızlık sayılmaz ki “ diyorlar.

Nimet Çubukçu diye bir Milli Eğitim Bakanımız var. Göreve geldiğinden beri hangi icraatını hatırlıyorsunuz?Okullarda bir anket yapın “ Milli Eğitim Bakanı kim?” diye bırakın öğrencileri kaç öğretmen adını doğru yazar acaba?

Kadın ve aileden sorumlu Selma A.Kavaf ne yapar? Bileniniz var mı?

RTÜK ne yapar?

Bunu bildiğim kadarı ile ben cevaplayayım;

Yandaş TV'ler için düzenlemeler ve kolaylıklar...(gerisi için burada frene basacağım)

Diyanet İşleri Başkanlığı ,İmam-Hatip tayinleri ve cuma hutbelerini hazırlama dışında ne iş görür?

Televizyonlarda soytarı kılıklı,lakabı hoca olan, cukkayı doldurmaktan başka hiçbir düşüncesi olmayan bir sürü adam, en kutsal inancımızı saçma sapan şeylerle tahrip ederken bunlar ne yaparlar?

Diyanetin televizyonlara göndereceği hiç mi yetişmiş insanı yok? Diyanetteki muhterem hocaefendiler şu günlerde televizyonlara çıkıp konuşup; il il,ilçe ilçe dolaşıp konferans vermeyeceklerde hangi gün işe yarayacaklar?

Olur mu canım? Sen ben kavgası yapıp,Diyanette yumuşak koltuk kapmak ,iktidarın en ballı bakanlıklarına yatay geçiş yapmak varken bunlarla kim uğraşır!..

Yaygın,örgün,din her türlü eğitimden elinizi eteğinizi çekin.Bırakın her türlü işinizi cemaatler halletsin.Onlarda kursun rant düzenlerini.Din adına palazlanıp semirsinler.Sonra oturun bir köşeye devletçilik oynayın.Ara sıra da timsah gözyaşları dökün.

Tabii kolay mı, ülkeye giren kara paranın paylaşımını yapmak, memleketin tüm varlıklarını satmak,nasıl bir tezgah kurarız da kime ne ithal ettirip voleyi vururuz diye organizasyonlar yapmak?

Bazılarını tuzu kuru nasılsa? Onların çocuklarına ABD ve İngiltere'de her türlü imkanlar (tedavi hizmetleri de dahil!) hazır...

Bizim çocuklarımızın vatanı burası,Türk toprakları.Bizim çocuklarımızın doğdukları yerde ölecekleri yerde beli:TÜRK YURDU!

Tekrar tekrar altını çiziyorum. Çocuklarımıza mutlaka cahiliye devrini okutun ve öğretin.İki cihan güneşi Peyagember efendimiz Hz.Muhammed'in (S.A.V) ahlakını ve yaşayışını çocuklarımıza tekrar tekrar öğretin.Hz Ali'yi,Hz Ömeri,Sehabenin yaşayışını anlatın.Bunun yanında asırlarca dünyaya hakim olmuş medeniyet götürmüş Türk'ün töresini beyinlere kazıyın.

Bakın o zaman bu sözde Müslümanların bize yaşattığı cahiliye karınlığını yüksek ahlaklı Müslüman-Türk genci bir çırpıda nasıl kökünden kazıyor. Aynı Çanakkale de olduğu gibi bu İngiliz tipi Müslümanlara ve onların patronlarına nasıl bir daha “ geldikleri gibi giderler “ dersinin en esaslısını veriyor...
Avaztürk

Cüneyt Arkın: ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik''
12 Haziran 2010

Sinema sanatçısı Cüneyt Arkın, bazı diziler, filmler ve sanatçıların çocukları kötü davranışlara özendirdiğini belirterek, ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik'' dedi.
Cüneyt Arkın, 11. Isparta Gül, Halı, Kültür ve Turizm Festivali kapsamında ''Uyuşturucu bağımlılığı'' konusunda konferans verdi. Çocukların zamanlarının önemli bir bölümünü televizyon karşısında geçirdiğine dikkati çeken Arkın, ekranlardaki bazı programların çocukları olumsuz etkilediğini kaydetti.

Sanatçıların dizi veya film çekmekle işlerinin bitmediğini belirten Arkın, ''Günlük hayatlarında uyuşturucu bağımlısı sanatçıları gördüğümde yüreğim yanıyor'' dedi.

Sanatçıların toplumun gözü önünde yaşadıklarına değinen Cüneyt Arkın, özellikle gençlerin kendilerine sanatçıları örnek aldığını söyledi. Dizilerde veya filmlerde uyuşturucu, alkol ya da sigara kullanımına yönelik özendirici hareketler olabildiğini kaydeden Arkın, ''Çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürür hale geldik. Dizideki veya filmlerdeki karakterlere özenen çocuklarımız, onlar gibi davranmaya başlıyor ve kimisi yanlış bir yola giriyor'' diye konuştu.

Arkın, anne ve babaları da çocuklarına izlettirdikleri programlar konusunda uyardı. Gençlerin arkadaş çevrelerine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Arkın, ''Gençliğin daha istikrarlı ve kararlı adımlar atabilmesi için toplum olarak daha saygın vatandaşlar yetiştirmek zorundayız'' dedi.
haber10

Televizyon çocuklarınızı bakın nasıl etkiliyor

Doç. Dr. Zeynep Hamamcı şiddet içeren dizi, haber ve çizgi film izleyen çocuklarda model alma yoluyla saldırgan davranışlar ve şiddet eğilimi ortaya çıkabileceğini söyledi.12 Aralık 2008 11:28

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Hamamcı, şiddet içeren dizi, haber ve çizgi film izleyen çocuklarda model alma yoluyla saldırgan davranışlar ve şiddet eğilimi ortaya çıkabileceğini söyledi.

Doç. Dr. Hamamcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, televizyonun çocuklar üzerindeki etkisinin diğer yaş gruplarına göre daha fazla olduğunu belirtti.

Televizyonun çocuklar için önemli bir taklit kaynağı olduğunu, çocukların televizyonda gördüğü modellerin davranışlarını taklit ederek değerlerini içselleştirebileceğini ifade eden Doç. Dr. Hamamcı, şöyle konuştu:

''Özellikle şiddet içeren dizi, haber ve çizgi filmleri izleyen çocuklarda model alma yoluyla saldırgan davranışlar ve şiddet eğilimi ortaya çıkabilir. Uzun süre televizyon karşısında kalmak çocuğun sosyalleşmesini ve yaratıcılığını olumsuz yönde etkileyebilir.''

Doç. Dr. Hamamcı, özellikle okul öncesi yaş grubundaki çocukların canlı ve cansızı ayırt etmekte zorlanabileceğini belirterek, televizyondaki, gerçek ve canlı olmayan bazı tiplemelerin çocuğu korkutarak onu olumsuz yönde etkileyebildiğini dile getirdi.

Günümüzde televizyonun her evde bulunduğu ve hayatın çok önemli bir parçası olduğu düşünüldüğünde ailelerin çocukları için bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Hamamcı, çocukların bu olumsuz etkilerden korunulabileceğini bildirdi.

BİLİNÇLİ KULLANMAK ÖNEMLİ

Doç. Dr. Hamamcı, televizyonun bilinçli kullanıldığında önemli bir bilgi kaynağı olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı. Çocuklara yaş gruplarına uygun eğitsel programlar izletilebileceğini ifade eden Doç. Dr. Hamamcı, şunları anlattı:

''Yaş gruplarına uygun eğitsel programlar izleyen çocukların zihinsel gelişimleri desteklenebilir. Eğitsel programlar çocukların gelişimine katkıda bulunabilir. Ancak bu konuda da aileye büyük görev düşüyor. Aileler çocuklarını sadece belirledikleri program saatlerinde televizyon izlemesine izin vermeli.''

Doç. Dr. Hamamcı, anne ve babaların çocuklarını oyalanmaları için ya da başka sebeplerle uzun süre televizyon karşısında bırakmaması, çocukların televizyon izledikleri saatlerin sınırlandırılması gerektiğini ifade etti.

Çocukların televizyon izlemek yerine kitap okuma, boyama ya da resim yapma gibi etkinliklere yönlendirilebileceğini dile getiren Doç. Dr. Hamamcı, ailelerin çocukların izleyeceği, haber, dizi, film ya da çizgi filmlerde seçici olması gerektiğini kaydetti.
haber7

TV izlemek, çocuğu saldırganlaştırıyor
00:15 - ABD'deki bir araştırma, fazla televizyon seyretmenin özellikle bebeklik çağından yeni çıkmış çocuklarda (3 yaş civarı) saldırgan kişilik oluşmasına yol açabileceğini ortaya koydu. Bu çocuklarda saldırganlıkla birlikte diğer çocuklara vurma, sürekli sinirli olma ve bağırıp çağırma da görülebiliyor. 04.11.2009 NEW YORK netgazete

Televizyon çocuğu şiddete yöneltiyor
20:40 - Yrd. Doç. Dr. Gözde Yirmibeşoğlu, çocukların şiddete yönelmesinde medyanın da önemli etkisi olduğunu kaydetti. Çocukların televizyonda izlediği şiddeti gerçek hayatta yaparsa kimsenin zarar görmeyeceğini düşündüğünü anlatan Yirmibeşoğlu, kendini çizgi film kahramanı sanan bazı çocukların apartmanların pencere ve balkonlarından atlamasını da buna örnek gösterdi. 17.02.2010 ANTALYA
netgazete

2 TEMMUZ 2010, CUMA
Televizyondaki büyük tehlike

Prof. Dr. Ahmet Yaramış, TV izleyen 2 yaşın altındaki çocuklarda otizm belirtiler görüldüğünü açıkladı.
Yaramış, "Çocuklarının yemek yemesi için müzik klipleri ve reklamlar izlettiriliyor. Bebek duygusal, dil ve sosyal gelişmi için annesi ile yakalamış olduğu en değerli anı kaybediyor" dedi

Prof. Dr. Ahmet Yaramış, günümüz koşullarında çocukların büyük çoğunluğunun uyanık olduğu dönemlerinin önemli kısmını televizyon karşısında geçirdiğini ve bu durumun onların ruhsal ve zihinsel gelişimlerinde bozukluklara neden olduğunu belirtti.

YAYGIN BİR BOZUKLUK

Yaramış, otizmin, 2-3 yaşından önce belirti vermeye başlayan ve beyindeki kimyasal dengenin bozulmasına bağlı olduğu düşünülen yaygın gelişimsel bir bozukluk olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:

GÖZ TEMASI KURAMAZLAR

'' Bunlar genelde daha az göz teması kurar ve kucaklanmayı sevmezler. Dil gelişimi açısından kelime hazineleri zayıf ve konuşulanları anlamakta güçlük çekerler. İnsanlara karşı ilgisiz ve kalabalık ortamlarda hoşlanmazlar. Yaşıtlarının oynadığı oyuncaklara karşı ilgi duymaz, el çırpma, sallanma, kuş gibi kanat çarpma, zıplama ve benzeri yinelenen anormal davranışlar gösterirler.''

HER AY 2 ÇOCUKTA RASTLIYORUZ

Yaramış, bu nedenle ailelerin 2 yaşından önce çocuklarına kesinlikle televizyon izlettirmemeleri gerektiğini belirterek, ''televizyonun bu yaştaki çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkilediği, dil gelişimlerini geciktirdiği, sosyal iletişim ve becerilerini bozduğu ile ilgili bir çok bilimsel çalışma ve gözleme dayalı deneyimler var. Bundan dolayıdır ki Amerikan Pediatri Akademisi önlem olarak 0-2 yaş çocuklarının televizyon ekranlarından uzak durmaları gerektiğini önemle vurguluyor. Kliniğimizde her ay bir iki çocukta bu rahatsızlığın olduğunu tespit ediyoruz'' dedi.

TELAFİSİ GÜÇ OLUR

Bu tür çocukların aileleri tarafından mutlaka erken dönemde fark edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yaramış, bu durumdaki çocukların erken dönemde fark edilmemesi ve gerekli önlemin alınmamasının telafisi güç sorunlara neden olabileceğini söyledi.
Otizm belirtileri gösteren çocukların özellikle 3 yaşından önce teşhis edilmesinin tedavi şanslarını artırdığını, daha geç yaşta tanınan çocuklarda tedaviye direncin fazla olduğunu dile getiren Yaramış, erken tanı, düzenli takip ve davranış tedavileriyle bu tür çocukların zamanında normal okula başlayabileceğini belirtti.

AYNI İLGİYİ İNSANA GÖSTERMEZ

Yaramış, özellikle klip ve reklamların küçük çocukların daha çok ilgisini çektiğini, ancak normal çocukların televizyona gösterdiği bu ilgiyi başka şeylere de gösterdiğini bildirerek, şöyle dedi:

''Ancak otizm belirtileri gösteren veya buna yatkın olan çocuklar, televizyona gösterdikleri ilgiyi çevreye ve insanlara gösteremezler. Pek çok anne baba bebeklerini oyalamak hatta eğitmek için televizyon karşısına oturturlar. Anneler çocuklarının daha fazla yemek yemesi için müzik klipleri ve reklamları izletiyor. Bu yolla duygusal, dil ve sosyal gelişimi için annesi ile yakalamış olduğu en değerli anı kaybederler. Aileler çocukların konuşmayı otomatik olarak öğrendiklerini zannediyorlar. Oysa normal bir çocuk insanların dudak şekli ve sesi arasında bağlantı kurarak dilini geliştirir. Uzun süre televizyon karşısında kalan çocuklarda dil gelişimi geri kalabileceği gibi içine kapanma ve yaşamdan kopma meydana gelebilmektedir. Anne ve bakıcılar ev işi yaparken çocuklara televizyon ilettirmesin, bunun yerine resimli kitap okuma, konuşma, resim yapma, arkadaşlarıyla veya oyuncaklarıyla oynama gibi başka şeyle ilgilenmesi için ortam sağlasın.''
Akşam

Dexter'a özenip kardeşini öldürdü
17.09.2010.

ABD'de küçük erkek kardeşini boğarak öldüren 17 yaşındaki Andrew Conley adli tıp uzmanı bir seri katilin hikayesinin anlatıldığı Dexter dizisinden etkilendiğini söyledi.

Conley, kardeşinin cansız bedenini bir çöp torbasına koyup Indiana'daki bir parka attı.

Oyuncu Michael C Hall, Miami emniyetinde çalışan bir uzman, ama aynı zamanda kurbanlarını tüyler ürpertici şekilde öldüren bir seri katil olan Dexter karakteriyle Altın Küre Ödülü'nü kazandı.
Ancak dizi ABD'de şiddet içeriği nedeniyle eleştirilerin hedefi de oldu. Conley'in avukatları gencin cinayet sırasında akıl sağlığının yerinde olmadığı savunusunu yaparken, Conley'in en az 45 yıl hapis cezasına çarptırılması bekleniyor.
Savcılar ise şartlı tahliyesiz müebbet hapis isteminde bulunacak. Dexter'ın daha önce de cinayete 'ilham olduğu' öne sürülmüştü. 2008'de 29 yaşındaki Kanadalı Mark Twitchell, diziden bir bölümü taklit ederek 39 yaşındaki Johnny Altinger'i öldürmüştü.
(YAŞAM / GAZETEPORT)

'Fatmagül'ün suçu ne" diyerek taciz ettiler
24 Eylül 2010

Isparta'da bir ilköğretim okulunda "Fatmagül'ün suçu ne" adlı diziden etkilenen 3 öğrencinin, 'kıza benziyor' diye dalga geçtikleri ve tuvalette kollarından tuttukları bir erkek öğrenciyi "Z.'in suçu ne" diyerek taciz ettikleri ileri sürüldü. Taciz edilen öğrencinin babası H.G., oğlunun psikolojik sorun yaşadığını ve okula gitmek istemediğini belirterek şikayetçi olacağını söyledi. Milli Eğitim Müdürü Tacettin Yılmaz, olayın cinsel taciz şeklinde değil, öğrenciler arasında bir şakalaşma şeklinde olduğu bilgisini aldıklarını söyledi.

Öğretmen olan H.G.,"14 yaşındaki oğlum Z.G., sınıf arkadaşları U.Ç., M.A. ve M.A. tarafından taciz edilmiş. Olayı, okula çocuğumu almaya gidince öğrendim. İdarecilerle görüştüm ama bu olayı dikkate almadılar. Oğlumuzu beyefendi gibi yetiştirmeye özen gösteriyoruz, ona zararlı olacak dizileri izlettirmiyoruz, oyunları oynatmıyoruz. Ancak toplum ciddi bir çıkmaza sürükleniyor. Ben de bir öğretmenim ve çocukların bu tür dizilerden uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum" dedi. habertürk

Fazla TV seyretmek çocuk psikolojisine zararlı
13 Ekim 2010

İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'nde görevli bilim adamları, günde iki saatten fazla televizyon ve bilgisayar başında kalan çocukların aktivite seviyelerinin düştüğünü ve psikolojik sorunların baş gösterdiğini tespit etti.

Araştırmada, yaşları 10 ve 11 olan 1000'den fazla çocuğa, günde kaç saat televizyon ve bilgisayar başında kaldıkları soruldu. Daha sonra çocukların duygusal, davranışsal ve aileleriyle ilişkileri açısından akli durumları, fiziksel aktiviteleri ölçüldü. Sonuçlara göre, günde iki saatten fazla TV ve bilgisayar başında vakit geçiren çocukların yüzde 60'ında önemli psikolojik sorunlar bulundu. Doktor Angie Page, bir ekrana bakma süresi ile olumsuz çocuk davranışlarının doğru orantılı şekilde arttığını kaydetti.aktifhaber

TV'nin Altında Ezilen Çocuk Öldü

Konya'da üzerine televizyon devrilen 3 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti.

03.04.2011

Altınekin ilçesinde, salonda tek başına oynayan 3 yaşındaki Yunus Emre Tosun’un üzerine televizyon devrildi.
Ağır yaralanan küçük çocuk, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı.

Yunus Emre Tosun, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. TRT
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> ÇOCUKLAR SAHİPSİZ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com