EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Alzheimer

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Arl 02, 2008 12:35 am    Mesaj konusu: Alzheimer Alıntıyla Cevap Gönder

Alzheimer hastalığının "beyin devreleri" ile beynin bir bölgesinden diğerine enfeksiyon gibi yayılabileceği belirlendi
2 Şubat 2012

ABD'deki Columbia Üniversitesi'nden bilimadamlarının yaptığı araştırma, Alzheimer'in enfeksiyon gibi yayıldığını ancak buna enfeksiyon ajanlarının değil, anormal bir proteinin neden olduğunu gösterdi.
Bilimadamları, "tau" adı verilen bir proteinin yapısındaki ince liflerin toplanarak kademeli olarak sinir hücrelerini yok ettiğini belirtti.

Beyinlerinin hafızayla ilgili entorhinal korteks bölgesinde bu proteinin anormal halini üretmesi için farelerin genleriyle oynayan bilimadamları, 22 ay boyunca proteinin gelişimini inceledi.

Fareler yaşlandıkça bu proteinin entorhinal korteksten, hafızanın geçici olarak kaydedildiği hippokampus ve daha sonra da beynin dil ve bilinçle ilgili neokorteks bölümüne yayıldığı görüldü.

Araştırmaya imza atanlardan Dr. Karen Duff, proteinin yayılmasının insanlarda Alzheimer hastalığının ilk evresindeki duruma çok benzediğini vurguladı.

Bilimadamları proteninin yayılma sürecinin yeterince erken engellenebilmesi halinde Alzheimer'in gelişimini de durdurabilmeyi umuyor.
Patronlar Dünyası

Alzheimer'a karşı 9 besin
17/04/2014
Alzheimer'a karşı kesin bir reçete olmasa da araştırmalar avokato, balık gibi E vitamini ve Omega 3'ten zengin besinlerin, tam tahılların, yabanmersini, karadut gibi meyvelerin bu hastalığı önleyebileceğini gösteriyor.

İSTANBUL - Sağlıklı beslenmek diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıklarını önler fakat henüz Alzheimer hastalığı için de aynı şey geçerli mi bilinmiyor.
New York ’taki Mount Sinai Tıp Merkezi, Alzheimer Araştırma Bölüm Başkanı Sam Gandy, “Henüz bir reçeteye brokoli yazıp yardımcı olacağına söz veremiyorum” dese de araştırmacılar tüm vücudu ve beyni sağlıklı tutan besinlerin, Alzheimer’ı da önlediğine inanıyor. İşte uzmanların sağlıklı bir beyin ve hafıza için önerdiği dokuz besin...

SALATANIZDAKİ YAĞLAR
Şikago’dan iç hastalıklar bölümü beslenme uzmanı Martha Clare Morris, “Veriler vitamin E’nin yüksek olduğu gıdaların tüketilmesi gerektiğini belirtiyor. Bunlar; sağlıklı bitkisel yağlar içeren salata sosları, tohum, ceviz, fıstık ezmesi ve tam tahıllılar” diyor. Araştırmalarda E vitamini değil de vitaminin kendisini içeren gıdaların işe yaradığı görüldü. Güçlü bir antioksidan olan E vitamininin nöron ve sinir hücrelerini koruduğu görüldü. Alzheimer hastalığında beynin bazı kısımlarındaki nöronlar ölmeye başlıyor, bu da hastalığı tetikliyor.

BALIK
Somon, uskumru, ton gibi balıklar daha yoğun bir şekilde sağlıklı omega-3 yağ asitleri ve docosahexaenoic asit (DHA) içeriyor. Morris, “Beyindeki nöronların düzgün çalışması için DHA çok önemli” diyor. Balığın bir avantajı daha: Daha sık balık yemek , atardamarları tıkayan kırmızı etleri daha az yemek demektir.

KOYU YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER
“Kara lahana, ıspanak ve brokoli, vitamin E için iyi sebzeler” diyor Morris. Örneğin, 1 kase kadar çiğ ıspanak, günlük vitamin E alımınızın yüzde 15’ini içeriyor. Yarım kase pişmiş ıspanak ise günlük yüzde 25’ini. Folik asitin tam olarak beyni nasıl koruduğu bilinmiyor ama kandaki amino asit miktarını indirmesinden dolayı olabilir. Amino asitlerin yüksekliği beyindeki sinir hücrelerinin ölmesine sebep olabilir. Folik asit bunu önlemeye yardımcı oluyor. Beyinde yüksek miktarda amino asit, aynı zamanda kalp hastalıklarına da yol açabiliyor.

AVOKADO
Avokado, yüksek miktarda antioksidan olan vitamin E içeriyor. Morris ve meslektaşları tarafından yapılan araştırmalara göre, vitamin E’si yüksek olan gıdalar, Alzheimer’a yakalanma ihtimalini düşürüyor.

AYÇİÇEĞİ TOHUMU
Tohumlar, özellikle ayçiçeği tohumu vitamin E içeriyor. Bir avuç dolusu ayçiçeği tohumu günlük almanız gereken miktarın yüzde 30’unu içeriyor. Ayçekirdeklerini salatanızın üstüne dökün ve beyninizi güçlendirin.

FINDIK VE FISTIK EZMESİ
İkisinin de yağ miktarı çok olsa da fıstık ve fıstık ezmesi genellikle sağlıklı yağlar sınıfına giriyor. Aynı zamanda vitamin E’yle dolular. Her ikisi de kalbin ve beynin düzgün çalışması için önemli. Badem ve fındık da iyi seçimler. Şikago’daki Alzheimer Derneği Başkanı Doktor Maria C. Carrillo, “Birçok araştırma yapıldı ve sağlıklı yağların yüksek ve doymuş yağların az olduğu, tahıllı gıdalar ve yeşil yapraklı sebzeler içeren beslenme biçiminin kalp ve beyin için çok yararlı olduğu görüldü” diyor.

KARA DUT
Boston’daki Amerikan Kimyasal Topluluğu’nun yaptığı araştırmalar, yabanmersini, çilek ve diğer tür dutların yaşlılıkla ilişkili bilişsel gerilemenin önüne geçebileceğini gösteriyor. Beynin doğal ‘ev sahibi’ mekanizmasını koruyorlar. Bu mekanizma toksik proteinlerin yok olmasına yardımcı oluyor ve hafıza kaybını önlüyor.

TAM TAHILLAR
Lifin zengin olduğu tam tahıllı gıdalar, Akdeniz diyetinin çok önemli bir parçası. Aynı zamanda meyve, sebze, fındık, fıstık, zeytinyağı ve şarap da yer alıyor bu diyette. Kolombiya Üniversitesi Tıp Merkezi’nde yapılan araştırmalara göre bu diyet, yaşlanmanın sağlığa etkilerini azaltabilir ve Alzheimer hastalığını önleyebilir. Bu tür diyetler vücutta iltihapı azaltırken, oksidatif stresi düşürüyor ve yüksek tansiyonu önlüyor. Bu faktörlerin de kalp ve beyin hastalıklarının gelişmesinde büyük rolü var.

EGZERSİZ
Fazla sağlıklı beslenmiyor olabilirsiniz ama araştırmalar düzenli egzersizin de beyin ve hafıza için çok önemli olduğunu söylüyor. Uzmanlar düzenli bir şekilde egzersiz yapmanın birçok hastalığın önlenmesinde çok önemli olduğunu vurguluyor.
(health.com)

Rusya: "Alzheimer'a çare bulundu"
02 Şubat 2015

“Alzheimer ilacı bulduk” anonsu Rusya’nın Sibirya bölgesinde bilim şehri olarak bilinen Novosibirsk Organik Kimya Enstitüsünden geldi. Resmi RIA ajansına yeni geliştirilen ilaçla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Maksim Hotimçenko, “Organik Kimya Enstitüsünde yaptığımız deneyler sırasında Alzheimer hastalığına çare olabilecek materyal elde ettik.

"FORMÜLÜ AÇIKLAYAMAM AMA BEKLEDİĞİMİZDEN DE İYİ"

Formülünü açıklayamayacağım bu ilaç Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasına neden olan insan beynindeki (amiloid plakaların) ortadan kaldırılmasını sağlıyor. Keşfettiğimiz yeni madde kobay hayvanlar üzerinde denendi ve beklentilerin üzerinde olumlu sonuçlar verdi. Şimdilik sadece bu bilgiyi kamuyla paylaşma yetkisine sahibim. Yakında iki ayrı tıbbi müessesede yeni ilacın tüm klinik deneyleri tamamlandığında daha kesin ve net konuşabilecek duruma geleceğiz” dedi.

PARKINSON TEDAVİSİNDE DE KULLANILABİLİR

Sibirya’nın Novosibirsk şehrinde geliştirilen yeni Alzheimer ilacının belirli modifikasyonla ayrıca Parkinson hastalığı tedavisinde de kullanılabileceği de belirtildi.
(Hürriyet)

Yanlışlıkla Alzheimer ilacını buldu
16.03.2014

İsrail-İbrani Üniversitesi eski rektörü Prof.Marta Weinstock, morfin maddesinin insan vücudunda yarattığı yan etkileri araştırırken kazara Alzheimer’a karşı bir ilaç buldu.

Şalom gazetesinin haberine göre, normal şartlarda morfin yüksek dozlarda verildiğinde beynin nefes almayı kontrol eden bölgesine etki ederek solunumun yavaşlamasına hatta ölüme neden olabiliyordu.

Prof. Marta Weinsstock amacı aslında morfin maddesinde kimyasal bir değişiklik yaparak ilacın hastalar tarafından yüksek miktarlarda kullanılmasını sağlamaktı.

Ancak profesörün liderliğindeki araştırma ekibinin geliştirdiği ilaç deneylerde, beynin hedefledikleri bölge yerine başka bir bölgesine; hafızadan sorumlu olan ön bölgesi, hippocampus bölgesine olumlu etki etti.

Dolayısı ile ağrılı hastaların yüksek dozlarda morfin almasını araştıran ekip kazara Alzheimer’in neden olduğu beyin hasarını düzelten bir ilaç bulmuş oldu.

Rosin’in kazara bulduğu ve İsviçreli ilaç firması Novartis’e sattığı Exelon bugün hafif seviyedeki Alzheimer ve Parkinson vakalarını tedavi etmek için kullanılıyor.

İbrani Üniversitesi Profesörü Rosin bugünlerde Hayfa’daki Tehnion Üniversitesi’nden Prof. Musa Yahudim ile birlikte çok daha ileri Alzheimer vakalarını tedavi edecek Ladostigil ismini verdikleri bir ilaç üzerinde çalışıyorlar.

Daha deneysel seviyede olan ilaç şimdilik sadece fareler üzerinde kullanılıyor.

Odatv.com

ZEYTİNYAĞI ALZHEİMER'A DEVA MI?

23 Ekim 2009
İltihabı önleyen, kan dolaşımını hızlandıran ve ağrıları dindiren 'Oleocanthol' içeriği, Alzheimer hastalığını da önleyebilir, diyor Amerikalı bilim insanları.
Monell Kimyasal Duyular Merkezi’nden Paul Breslin, hastalığın erken evresiyle ilişkilendirilen protein parçacıklarını (laboratuar ortamında) bir daha sinir hücrelerinin bağlantı noktalarına yapışamayacak şekilde kimyasal değişimden geçirmeye başardı.

Cumhuriyet

Bilim Teknik- Bu şekilde Alzheimer için tipik olan bellek kaybına yol açan hücre hasarları da önlenmiş oluyor. Bununla birlikte Oleocanthal maddesinin bedende de aynı etkiyi yapıp yapmadığı henüz bilinmemekte. Alzheimer hastalığının en belirgin özelliği (beyinde) Abeta proteinin topak benzeri birikimleri olsa da sinir hücreleri için ölümcül tehlikenin Abeta’nın çözünebilir varyantlarıyla oluştuğu da biliniyor. ADDLs olarak da adlandırılan bu parçacıklar belli başlı koşullarda sinir hücrelerinin bağlantı noktalarına yapışarak, plak oluşumundan önce onları öldürebilirler.

Bu parçacıkların zararsız hale getirilmesiyle hücre ölümünün de durması gerektiğini düşünen Paul Breslin, gerekli aracı zeytin yağında daha doğrusu Oleocanthal içeriğinde bulmuş. Bu madde Breslin için hiç de yabancı değildi. Bilim adamı beş yıl kadar önce iltihap önleyici ağrı kesici Ibuprofen’e benzediğini keşfedince potansiyelini araştırmaya koyulmuştu. Son araştırmada ise aynı maddenin ADDLs parçacıklarını, yapay sinir hücrelerine yapışamayacak ve onlara zarar veremeyecek şekilde değişimden geçirdiği görülmüş.

Oleocanthal işlemi ayrıca ADDLs parçacıkları üzerinde beklenmedik başka bir etki daha yapıyor. Parçacıklar Oleocanthal maddesi sayesinde antikorlara eskisinden daha fazla reaksiyon gösteriyorlar. Breslin bu nedenle zeytinyağının bu içeriğini Alzheimer tedavisi için önemli bir aday olarak görüyor. Fakat maddenin ilk önce hayvanlar üzerinde daha sonra ise klinik araştırmalarla test edilmesi gerekiyor.

cumhuriyet

Kahve ve çay, Alzheimer riskini azaltıyor
Nöroloji uzmanı Mehmet Yavuz yaptığı yazılı açıklamada, günde 3-5 fincan kahve ve çay içen insanların Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin, içmeyen kişilere göre yarıya düşebildiğini belirtti.

12 Ağustos 2009 17:00

Kahve ve çayın, Alzheimer hastalığı riskini azalttığı bildirildi.

Reem Nöroloji Merkezi kurucu doktoru nöroloji uzmanı Mehmet Yavuz yaptığı yazılı açıklamada, günde 3-5 fincan kahve ve çay içen insanların Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin, içmeyen kişilere göre yarıya düşebildiğini belirtti.

Dünyada yaklaşık 20 milyon, Türkiye'de ise yaklaşık 300 bin Alzheimer hastası bulunduğunu bildiren Yavuz, bu hastalığın, tıp dünyasının en çok bütçe ayırdığı hastalıkların başında geldiğini kaydetti.

Yavuz, günlük yaşamın telaşı, internet, az kitap okumak, teknolojinin gelişimi ile elektromanyetik kirlilik gibi nedenlerin, insanlarda unutkanlığa yol açtığını ve Alzheimer hastalığını tetiklediğini vurguladı.

Alzheimer'ın ilk aşamasında önce hafıza ve bellek fonksiyonlarında dejenerasyon oluştuğunu, hastalığın daha sonra beyin fonksiyonlarına da sıçrayarak kişinin tüm kişisel ve sosyal faaliyetleri bozduğunu anlatan Yavuz, İsveçli ve Finli nörologların yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Yavuz, bu çalışmalar sonucu, kahvenin içerdiği kafein maddesinin, Alzheimer oluşumunda rol oynayan ''beta amiloid'' birikimini önemli ölçüde azalttığının, ayrıca yeşil çayın da Alzheimer'ı önleyici etkisinin bulunduğunun ortaya çıktığını ifade etti.
haber7

Alzheimer'dan korunmak için beş yöntem

hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediği ortaya çıktı.
27 Kasım 2008 21:41


Pittsburgh Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, sanıldığı gibi Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediğini ortaya koydu.

İlaç yetkilileri aksini söylese de, beyin ve yaşlanma üzerine çalışan ve kendi annesi de Alzheimer hastası olan Prof. Edythe London bu ilacın etkisiz olduğunu ancak Alzheimer'a engel olmak için yapılacak başka şeyler olduğunu söylüyor. CNN'in haberine göre, araştırmalarda ortaya çıkan bulgular, kalp sağlığını koruyan fiziksel egzersizlerin beyin sağlığını da koruduğunu gösteriyor ve bu durum profesörün iddialarını destekler nitelikte.

İşte serebral korteks (beyin korteksi) ve hipokampüs gibi beyninizin hafızayla ilgili kısımlarını güçlendirecek bazı yöntemler:

· Antioksidanlar: A, C, E vitamini gibi antioksidanlar hücrelerin zarar görmesini engelliyor ve yaşlanmaya dayalı hastalıkları yavaşlatıyor. Bu antioksidanların bunamaya engel olduğunu ortaya koyan çalışmalar var.

· Balık yağı: Yaşlanan beyinde iltihaplanmalar meydana geliyor ve balık yağı iltihaplanmayı önleyici bir özelliğe sahip.

· Köri: Yapılan bazı çalışmalarda haftada bir kez köri tüketenlerin hafıza konusunda daha iyi sonuçlar elde ettiğini ortaya çıktı.

· Beyninizi çarpraz eğitim ile güçlendirin: Uzmanlar beynin egzersiz ile güçlendirilebildiğini ama tek tip egzersizin yetersiz olduğunu söylüyor. Zihinsel egzersizlerin en azından Alzheimer'ın başlangıcını geciktirdiğine dair pek çok bilimsel kanıt var. Örneğin bulmaca çözmek çok faydalı ama yeterli değil ve hesap makinesi yerine kafadan hesap yapmak, beyni geliştirmeye yönelik bilgisayar oyunları oynamak da işe yarayabilir.

· Fosfatidilserin adlı vücutta doğal olarak bulunan lipit (yağ) takviyesinin bunamaya engel olabileceği söyleniyor.

Zaman

Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü (AICR), sağlıklı bir başlangıç yapmanız için, vücudu kanser, kalp krizi, Alzheimer ve diyabet gibi ciddi rahatsızlıklara karşı koruyan besinlerin listesini açıkladı.

Badem: Her gün, bir çay fincanın yarısını dolduracak miktarda, yani 30 gram badem yemeyi ihmal etmeyin. Omega-3 asitli yağları açısından oldukça zengin bir besin olan badem, kandaki kötü kolesterol (LDL) oranını yüzde 4.4 oranında düşürüyor. Badem böylece damar tıkanıklıklarını önleyerek, dolaşım sisteminin düzenli olarak çalışmasını sağlıyor; kalbi koruyor.

Kahve: Günde iki fincan kahve, özellikle orta yaşlardan sonra görülen Parkinson ve Tip-2 diyabete karşı vücudu koruyor. Kahvede bulunan kafein maddesi, diyabete yakalanma riskini yüzde 35 azaltıyor. Ayrıca ağrı kesici özelliği de bulunuyor. Ancak kahveyi mutlaka kalsiyum deposu olan sütle için. Böylece kafeinin kemikleri zayıflatmasını engellemiş olursunuz.

Tarçın: Her yemekten sonra içinde bir miktar tarçın bulunan bir tatlı yemeyi unutmayın. Tatlı yemek istemiyorsanız, küçük bir çay kaşığı dolusu tarçını doğrudan suya ekleyerek içebilirsiniz. Tarçın kan şekerini düzenliyor, ayrıca sinir sistemini rahatlatıyor. Öte yandan köri baharatının içinde bulunan Tumerik adlı maddenin eklem iltihabını ve romatizmayı önlediğini unutmayın.

Patates: Antioksidanlar yönünden çok zengin. Amerikan Tarım Dairesi'ne göre en yararlı 100 besinler arasında 17. sırada yer alıyor. Akciğer kanseri, diyabet ve kalp krizine karşı koruyor. Ancak patatesi kızartmak yerine, yağsız bir şekilde haşladıktan veya fırında pişirdikten sonra yemeyi tercih edin.

Sebze çorbası: Doyurucu ancak kalorisiz bir yiyecek olduğu için özellikle kilo vermek isteyenlerin bir numaralı tercihi. Ayrıca, özellikle sebze çorbası sodyum bakımından zengin. Bir kase sebze çorbasında 500 miligram sodyum bulunuyor. Sodyum, sinir sistemi ve kasların düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Ayrıca vücuttaki sıvı miktarının dengesini düzenliyor. Ancak günde 1500 miligramdan fazla sodyum tansiyon ve kalp rahatsızlıkları konusunda tam bir ters etki yaratıyor.

Zeytinyağı: Zeytinyağı kanser riskini azaltıyor. Günde 25 ml. zeytinyağı alanların idrarlarında, hücrelere zarar maddenin seviyesinin azaldığını ortaya çıkardı. Zeytinyağı kanserin yanı sıra iyi kolesterol (HDL) oranın artmasını sağlayarak kalbi koruyor, 1 çorba kaşığı zeytin yağında 120 kalori bulunuyor. Bu nedenle günde 6 çorba kaşığını geçmeyin.

Çay: Siyah veya yeşil olsun, çayın her türü kanser riskinin azaltılmasında etkili bir rol oynuyor. Çay, kadınlarda rahim kanserine yakalanma riskini yüzde 50 azaltıyor. Göğüs kanseri içinse bu oran yüzde 60'a kadar çıkıyor. Çay ayrıca Alzheimer ve kalp krizine karşı vücudu koruyor.
haber10

Alzheimer'dan korunmak için beş yöntem

hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediği ortaya çıktı.
27 Kasım 2008 21:41


Pittsburgh Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, sanıldığı gibi Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediğini ortaya koydu.

İlaç yetkilileri aksini söylese de, beyin ve yaşlanma üzerine çalışan ve kendi annesi de Alzheimer hastası olan Prof. Edythe London bu ilacın etkisiz olduğunu ancak Alzheimer'a engel olmak için yapılacak başka şeyler olduğunu söylüyor. CNN'in haberine göre, araştırmalarda ortaya çıkan bulgular, kalp sağlığını koruyan fiziksel egzersizlerin beyin sağlığını da koruduğunu gösteriyor ve bu durum profesörün iddialarını destekler nitelikte.

İşte serebral korteks (beyin korteksi) ve hipokampüs gibi beyninizin hafızayla ilgili kısımlarını güçlendirecek bazı yöntemler:

· Antioksidanlar: A, C, E vitamini gibi antioksidanlar hücrelerin zarar görmesini engelliyor ve yaşlanmaya dayalı hastalıkları yavaşlatıyor. Bu antioksidanların bunamaya engel olduğunu ortaya koyan çalışmalar var.

· Balık yağı: Yaşlanan beyinde iltihaplanmalar meydana geliyor ve balık yağı iltihaplanmayı önleyici bir özelliğe sahip.

· Köri: Yapılan bazı çalışmalarda haftada bir kez köri tüketenlerin hafıza konusunda daha iyi sonuçlar elde ettiğini ortaya çıktı.

· Beyninizi çarpraz eğitim ile güçlendirin: Uzmanlar beynin egzersiz ile güçlendirilebildiğini ama tek tip egzersizin yetersiz olduğunu söylüyor. Zihinsel egzersizlerin en azından Alzheimer'ın başlangıcını geciktirdiğine dair pek çok bilimsel kanıt var. Örneğin bulmaca çözmek çok faydalı ama yeterli değil ve hesap makinesi yerine kafadan hesap yapmak, beyni geliştirmeye yönelik bilgisayar oyunları oynamak da işe yarayabilir.

· Fosfatidilserin adlı vücutta doğal olarak bulunan lipit (yağ) takviyesinin bunamaya engel olabileceği söyleniyor.


Zaman

Kafein alzheimer için umut oldu

Araştırmacılar, kahvenin Alzheimer'la ilişkili beyin proteinleriyle mücadele ettiğini ve hafızayı keskinleştirmeye yardımcı olduğunu tespit ettiler.

11 Temmuz 2009 17:05

Amerika'daki Güney Florida Üniversitesi'nden araştırmacılar, Alzheimer belirtilerini gösteren 55 fareden yarısına 1,5 mg (insanlarda günde 5 fincan kahveye eş değer 500 mg kafein) suya karıştırılmış kafein verdi. Farelerin diğer yarısıysa sadece su içti.

Journal of Alzheimer's dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, 2 ayın sonunda kafein içen 18-19 aylık (insan yaşı olarak 70) fareler hafıza, tanıma gibi testlerde daha başarılı oldu. Ayrıca araştırmacılar bu farelerin beyninde hastalığa yol açan plakların yüzde 50 daha az oluştuğunu gördüler. Kafeinin, Alzheimer belirtileri gösteren yaşlı farelerin hafızasını güçlendirdiği ve hayvanların beynindeki zehirli plakların sayısını azalttığı açıklandı.

Kafeinin amiloid maddesini oluşturan beta A peptidinin salgılanmasını azaltması sayesinde unutkanlığın giderilebileceğini vurgulayan bilim adamları, araştırmanın fareler üzerinde yapıldığını hatırlatarak, insanlardaki etkilerin henüz bilinmediğine, başka araştırmaların yapılması gerektiğine dikkati çekti.

zaman

Alzheimer'ın sonu mu geliyor?
Yaşlılığa bağlı hafıza kaybına neden olduğu sanılan protein bulundu.

12 Ağustos 2009 21:56

Fransız bilim adamları, Alzheimer hastalarında olduğu gibi sağlıklı kişilerde de yaş ilerledikçe beyindeki miktarı artan presenilin 1 proteininin hafızaya zarar verdiğini belirledi.

Mutasyona uğradığında 40-50 yaşındaki kişilerde de Alzheimer'a neden olan bu proteinin rolünü bulmak için kolları sıvayan bilim adamları önce mutasyona uğramış protein verilen fareler üzerinde araştırma yaptı. Ancak bilim adamlarını, beklenmedik şekilde, normal proteine sahip kontrol grubundaki fareler şaşırttı.

Araştırmacılar, yaş ilerledikçe bu proteinin fazla üretilmesinin hafızada anormalliklere neden olduğunu gördü.

Journal of neurosciences" dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, proteinin sinir hücreleri arasındaki temas noktalarının (snaps) esnekliğinde anormalliklere neden olduğunu, dolayısıyla presenilin 1'in sinir hücrelerini zehirliyor olabileceğini belirttiler.

Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinin internet sitesinde de yayımlanan makalede bilim adamları, yaşlanma sürecinde bu proteinin hafızaya ilişkin bilişsel faaliyetlere zarar verdiğinin sanıldığını vurguladılar
haber7

ALZHEİMER'A KARŞI AKDENİZ YEMEKLERİ

14 Ağustos 2009 13:16
Düzenli olarak meyve, sebze, balık ağırlıklı beslenen ve spor yapan yaşlıların Alzheimer'a yakalanma riskinin az olduğu bildirildi
New York'ta yaşayan, ortalama 77 yaşındaki 1880 kişinin katıldığı araştırmada, spor yapan ve Akdeniz usulü beslenenlerin Alzheimer'a yakalanma riskinin diğerlerine göre yaklaşık yüzde 60 az olduğu ortaya çıktı.

Katılımcıların nörolojik ve nöropsikolojik durumlarını belirleyen bilim adamları, bu kişilerin beslenme ve fiziki durumlarını 0 ila 9 arasında puanladı.

Her katılımcıyı ortalama 5 yıl izleyen bilim adamları, bu kişilerden sadece 282'sinin Alzheimer'a yakalandığını gördü. Yoğun biçimde spor yapanların hastalığa yakalanma riski yüzde 37 ila 50 az, sebze, meyve ve balık ağırlıklı beslenenlerin, diyeti uygulama biçimine göre hastalığa yakalanma riski yüzde 32 ila 40 düşük çıktı.

Araştırma, Amerikan Tıp Derneği'nin dergisinde ve Fransız Le Point dergisinin internet sitesinde yer alıyor.
haber10

MIKNATIS ALZHEİMERA İLAÇ OLDU!

25 Haziran 2010
Alzheimer hastalarının beynine mıknatıs uygulamanın, hastalık belirtilerini iyileştirmeye yardımcı olduğu belirlendi.
The Independent'te yayınlanan habere göre, deneyler mıknatısların hastalık ya da hasar nedeniyle beyinde oluşan sağlıksız ölçümleri yeniden düzenleyerek beyindeki kortikal aktiviteyi değiştirdiğini gösteriyor.

Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry isimli tıp dergisinde yayınlanan ön araştırmanın sadece 10 hastayı kapsadığı kaydedildi. Araştırma için İtalyan bilim adamları Alzheimer's hastalarının beyinlerinin prefrontal bölgesine 25 dakika boyunca TMS (uyarıcı bir bobin aracılığı ile oluşan çok güçlü bir manyetik alan tarafından serebral kortekste küçük ve geçici elektrik akımı meydana getirilmesini hedefleyen bir teknik) uyguladılar. Hastaların yarısı 4 hafta boyunca haftada 5 gün günlük dozlarını alırken, diğer yarısına ise TMS'yi takip eden 2 hafta boyunca hayali tedavi uygulandı.

Testler, tedaviyi uygun şekilde yaptıranların kendilerine söyleneni daha iyi kavradığını, anlama oranının yüzde 66'dan 77'ye yükseldiğini gösterdi. 8 haftalık tedavi sonrası iyileşmenin halen belirgin olduğu kaydedildi. haber10

Dünyanın en çok satılan baharatı hakkında bilinenler ve bilinmeyenler
Dr.Nurhayat Gül
14 Haziran 2015



Dünyada keten tohumu ve çimden sonra üçüncü sırada gelen, güçlü antikanser ve anti-enflamatuar etkileri olan ve Zerdeçal'a rengini veren Curcumin hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

Curcuma Longa Linn bitkisinin kökünden elde edilir ve güzel aroması ve egzotik sarı rengi nedeniyle yemeklerde, özellikle Hindistan ve Okinawa’da çok kullanılır. Hint safranı olarak da bilinir. Bu bölgelerin her ikisi de dünyada kanser oranının en az görüldüğü yerlerdir ve büyük olasılıkla bu bir tesadüf değildir.

Kanser ve zerdeçal

Pek çok kanserin tohumunun 20'li yaşlarda atıldığı tahmin ediliyor. Oysa ki tanı konması 50 yaş ve sonrasını buluyor. Yani kanserin bir kuluçka süresi var. Peki ama neden bu kadar uzun? Son zamanlarda yapılmış çalışmalar, normal bir hücrenin kanser hücresine dönmesi için yüzlerce genin modifiye olması gerektiğini gösteriyor. Kanserler, hücre içindeki çalışma yolaklarında bozulma olması ile karakterizedir. Çoğu antikanser tedaviler bir bozukluğun düzeltilmesini sağlarlar. Kemoterapi ilaçları halihazırda yeterli, etkin ve güvenli düzeyde tedavi sunamıyor. Bu nedenle ilaç firmaları birden fazla bozukluğun düzeltilmesini amaçlayan, çoklu hedefe yönelik ilaçların geliştirilmesi için çalışıyorlar.

Zerdeçalın çok tüketildiği Okinawa ve Hindistan’da kanser ve Alzheimer hastalığı çok daha düşük oranlarda görülüyor. Amerika ile Hindistan kıyaslandığı zaman prostat kanseri 23 kat daha fazla, melanoma 8 kat, kolorektal kanser 10-11 kat, endometriyal kanser 9 kat, akciğer kanseri 7-17 kat, mesane kanseri 7-8 kat, meme kanseri 5 kat, böbrek kanserleri 9-12 kat daha fazla görülüyor. Yüzde 5-10-20 oranda daha az değil, yüzde binlerce orandan daha az görüldüğünden bahsediyorum.

Hintliler dünyada baharatı en fazla tüketen ülkeler arasında geliyor. Bu ülkede yapılan epidemiyolojik çalışmalar beslenme ve kanser arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamıza olanak sağlayacak. Elbette kanser oranının düşük olması sadece baharat kullanımı ile açıklanamaz. Oransal olarak daha az oranda et tüketiyor olmaları, ağırlıklı olarak bitkisel temelli bir beslenme uyguluyor olmaları ve buna ek olarak çok baharat tüketmeleri kakıda bulunan faktörler. İşin sırrı ne yedikleri kadar, ne yemediklerinde de saklıdır. Hintlilerin %40’ı vejeteryandır, olmayanlarda batı’da tüketilen miktarlara oranla eti çok daha az yemektedirler. Çok miktarda mercimek, nohut ve benzeri baklagiller ve üzerine en yüksek antioksidan içerikli baharatlar ortaya bu sonucu çıkarmaktadır.

Toplum çalışmaları zerdeçal tüketimi ile azalan kanser riski arasındaki bağlantıyı kanıtlayamasa da arada bağlantı olduğuna işaret çok sayıda çalışma mevcuttur. Kanser hücresinin gelişimini önlediği ve kanserli hücrenin programlı ölümünü sağladığı bilinmektedir. Kanser görülme oranının bu denli arttığı günümüzde beslenmemize dikkat ederek, antikanser bir beslenme tarzı benimseyerek hem kendi sağlığımızı hem de dünyanın sağlığını koruyabiliriz.

Zerdeçal ve Alzheimer

2012’de heyecan veren bir vaka serisi yayınlandı. Zerdeçal ile tedavi edilen üç Alzheimer hastasının belirtilerinde ciddi azalma sağladığı görüldü. Bunlar zerdeçal’ın Alzheimer hastalarında etkin ve güvenli olduğunu gösteren ilk çalışmalardı. İlaç değil, baharat diye adlandırdığınız ucuz bir madde, günde bir çay kaşığı ölçüsünde bu denli büyük bir etki yapabiliyor. Bütün kök halinde veya öğütülmüş olarak tükettiğinizde, takviye olarak almaktan daha fazla yarar sağladığı bu çalışmalarda gösterilmiştir. Zerdeçal’ın tıbbi etkilerinin baharat ve kök şeklinde tüketildiğinde daha çok görüldüğünün altını çizmek istiyorum.

Multipl myeloma, MGUS ve zerdeçal

Multipl myeloma en korkulan kanserlerden biridir, antikor üreten plazma hücrelerinin kanseridir ve en inatçı kan hastalıklarından biri olduğu düşünülür. Bu hastalığın öncüsü monoklonal gammopati olarak adlandırılan ve ilk keşfedildiğinde önemi anlaşılmayan bir durumdu. Ancak bugün multipl myelomanın daima bu hastalıktan geliştiğini biliyoruz. Görülme sıklığı %3 civarındadır. Asla belirti vermez, tesadüfen saptanır ve bilinen bir tedavisi yoktur. Ancak durup bakmak dışında bazı beslenme değişiklikleri yapmanız söz konusu olabilir. Burada zerdeçal (hintsafranı) bitkisinin içindeki etken madde olan curcumin’in potansiyel bir etkisinden bahsedeceğim. Bu baharat multipl myeloma hücrelerini laboratuar ortamında öldürüyor ve üremesini, büyümesini durduruyor. Aynı şekilde hastalığın ilerlemesini durdurabilir veya yavaşlatabilir veya monoklonal gammopatinin multipl myelomaya dönüşümünü geciktirebilir. Ancak bu konuda bir sonuca varmak henüz zordur ve daha büyük çalışmalar yapılması zorunludur. Siz yine de şimdiden beslenmenize bir çay kaşığı zerdeçal ekleyebilirsiniz. Et yiyenlerle kıyaslandığında bu hastalık vejeteryanlarda daha az görülmekte ancak diyet içecekler ve aspartam ile yine bir risk artışı görülmektedir. Ancak soğan, sarmısak, soya ve yeşil çay tüketimi bu hastalığın riskini azaltıyor.

Osteoartrit ve zerdeçal

Osteoartrit tüm dünyada yaşlılardaki fiziksel maluliyetin en yaygın sebebidir. Eklem aralığında kıkırdak kaybı ile karakterizedir. Sadece mekanik bir hasar değil, inflamasyon hastalığın oluşumunun önemli bir parçasıdır. Eğer kıkırdak kaybı inflamasyona yol açıyorsa, anti-inflamatuar bir beslenmenin yararı olabilir mi? Uygun beslenme ve egzersiz yapılacakların ilk başında geliyor. İnflamasyon oluşturan et, süt ürünü, yağ, abur-cubur gibi inflamasyonu tetikleyebilen yiyeceklerin az tüketimi; tam tahıllar, sebzeler, meyveler, baklagiller, mercimekler , anti-inflamatuar etkili bitkisel yiyeceklerin daha fazla yenmesi tavsiye edilir.

Ne kadar zerdeçal yemek bu yararları sağlar?

Bu denli koruyucu olan zerdeçal’ı ne kadar tüketmeliyiz peki? Bunun bir dozu var mıdır? Ne kadar çok o kadar iyi midir yoksa fazlası zarar verir mi?

Bitkisel olduğu ve bu kadar çok yararı olduğu için zararsız olduğu düşünülür ancak striknin ve siyanür’de son derece doğaldır ve bitkilerin zararsız olduğunu düşünüyorsanız Sokrat’ı bir hatırlayın derim. Bir bitkinin tedavi edici etkileri varsa toksik dozunun da olabileceğini kendinize mutlaka hatırlatın. Ilaç formunda değil, beslenme ile alıyorsanız doz aşımına uğrayabilirsiniz.

Geleneksel Hint mutfağında günlük zerdeçal miktarı 1 çay kaşığını geçmez. Küçük bir parka taze zerdeçal’da aynı işi görür.

Günde 8 mg curcumin ile ciddi bir yan etki gözlenmemiştir. Ancak 2 gram curcumin, 20 miligram karabiberle birleştiğinde 29 bardak zerdeçal tüketmiş gibi olursunuz ve bu dozda DNA hasarına neden olur.

Geleneksel Hint mutfağında günde bir çay kaşığı ölçüsünde tüketilir. Taze zerdeçalın nefis tadı ve renginden yararlanmak isterseniz 1,5-2 cm boyunda tüketin ve üzerine geçmeyin.

Kimler kullanmamalı?

Hayvan deneyleri güvenli olduğunu göstersede ve binlerce yıldan beri doğal formunda kullanılmış olsa da elimizde bulgu olmadığından hamilelerde ve emizenlerde kullanımı tavsiye edilmez.
Ağızdan alınan 20 mg curcumin safra kesesinde kasılmaya neden olur. Doz iki katına çıktığında gerçekten kuvvetli bir etki yapmaktadır. Safra kesesinde tıkanıklık olan veya riski olan hastalarda bu nedenle kullanılmamalıdır. Ancak taşınız yoksa bu şekilde hem safra taşı oluşumunu, sonuçta da safra kesesi kanser riskini azaltır.
Çok fazla zerdeçal ve tarçın kullanımı böbrek taşı riskini arttırır. Zerdeçal ve tarçın eriyebilek okalat’tan yana zengindir ve idrarla atılır. Bu süreçte okalat kalsiyuma bağlanabilir ve erimeyen kalsiyum oksalat oluşumuna neden olur. Böbrek taşlarının %75 nedeni kalsiyum oksalat taşlarıdır. Böbrek taşına eğilimi olanların az bir miktar bile olsa zerdeçal tüketmekten kaçınması tavsiye edilir.
Doğanın sunduğu bu ucuz ancak çok etkili baharattan ve bu yazıdan yararlanmanız dileği ile...

T24

Her gün düzenli tüketilen çayın, hafıza kaybı riskini yüzde 50 azaltıyor



Singapur’da yapılan araştırmaya göre her gün düzenli tüketilen çayın, hafıza kaybı riskini yüzde 50 azalttığı, alzaymır için risk grubundaki yaşlılarda ise bu oranın 86’ya kadar çıktığı belirlendi Her gün düzenli çay içmenin, hafıza kaybı riskini yüzde 50 oranında azalttığı belirlendi. 
HAFIZA KAYBINI AZALTIYOR
Singapur Ulusal Üniversitesi Yong Loo Lin Tıp Fakültesinin, Journal of Nutrition Health & Aging’de yayımlanan araştırmasına göre, 957 Çinli üzerinde yapılan araştırmada, hafıza kaybı konusunda önemli bulgulara ulaşıldı. 
YÜZDE 50 ORANINDA AZALIYOR
Araştırmaya göre, her gün tüketilen çay, hafıza kaybı sorunlarını yüzde 50 oranında azaltırken, alzaymır için risk grubundaki yaşlılarda ise bu oran yüzde 86’ya kadar ulaştı. Hafıza kaybı sorunlarının giderilmesine yönelik, güncel ilaç tedavilerinin tatmin edici olmaktan uzak kaldığı belirtilen araştırmada, elde edilen verilerin, basit ve pahalı olmayan bir önlemle kişinin, yaşlılık döneminde maruz kalabileceği problemlerin önüne geçilebileceğini ortaya koyduğu kaydedildi. DENEKLERE TÜKETTİKLERİ MİKTAR SORULDU
Araştırmaya konu denekler, 2003-2005 yıllarında tükettikleri çay miktarı hakkındaki verileri, uzmanlara sundu.İKİ YILDA BİR ÖLÇÜLDÜ
Araştırmacılar daha sonra deneklerin bilinçsel algı düzeylerini 2010 yılına kadar iki yılda bir ölçtü. Araştırmacılar ayrıca deneklerin yaşam şekli, sağlık durumu, fiziksel ve sosyal aktiviteleri konusunda da veri topladı.
Kaynak: haberartıturk
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com