EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

YA$LILIK Ve YAŞLILIĞA BAĞLI HASTALIKLAR

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal Ksm 13, 2007 10:43 am    Mesaj konusu: YA$LILIK Ve YAŞLILIĞA BAĞLI HASTALIKLAR Alıntıyla Cevap Gönder

Yaşlılık yavaş ilerleyen bir 'kayıplar toplamı' olduğundan fark edilmiyor. Ancak, bilimsel desteklerle geciktirilebiliyor
22/04/2002
İbrahim GÜNEL

Yaşlanmaya dur demek mümkün

Ölümsüzlük ve genç kalma isteği varoluştan bu yana mitolojik öyküler de dahil hep gündemde. Buradaki paradoks ise, insanların uzun yaşama isteği yanında sürekli genç kalabilme arzusu. Bilgili hekimler ve sağlık kurumlarıyla işbirliği içinde yaşlılığın olumsuzluklarını azaltarak, sağlıklı yaşam sürmek olası.
Ne zaman yaşlanmayı önleyici programlara ihtiyaç duyulur?
Egzersiz toleransında düşme, cinsel arzuda azalma, günlük tempo yoğun olmasa da tükenmişlik ve bitkinlik hissi olması, rahat uyuyamama, düzenli egzersize karşın sinsice şişmanlama, telefon numaralarıyla isimleri hatırlamakta güçlük çekme, yüzde kırışıklıklar oluşup cildin gevşeyip kaslar sarkamaya başladığında, yaşlanmayı önleyici programlara ihtiyaç vardır.
Sağlıklı yaşlanma programları neler sağlar?
Bu programlar size daha fazla enerji, güçlü bellek, iyi konsantrasyon ile, bağışıklık sistemi, kemik ve kaslarda güçlenme sağlar. Kısacası daha iyi bir yaşam sağlar.
Yaşlılıkla ilgili belirtiler nelerdir?
Yaşlılık kademeli ve yavaş ilerleyen kayıplar
toplamı olduğundan fark edilmez. 40'lı yaşlardan itibaren 30'lara göre günde 120-150 kalori daha az yakıp, kilo kontrolümüz zorlaşır. Boy 30'lu yaşlara göre 1-1.5 santim kısalır. İç kulakta oluşan değişikliklerle duyma yeteneği azalır. Gözlerde özellikle okurken odaklaşma problemi
başlar. Kadınlarda 50'li yaşlarda menopoz sonucu oluşan düşük östrojen seviyesi de, kemik kaybını hızlandırır, kalp hastalığı riskinde artışa yol açar.
Sorunlu dönem
Uyku sorunları başlar. Saç miktarı ve renginde, özellikle de yüzde gelişen değişiklikler, azaldığı düşünülen cinsel performans ile yaşama ilişkin beklenti ve durum sorgulamaları anksiyeteye (ruhsal bunaltı) neden olur. Enfeksiyon ve kansere yatkınlık artar. Kas kütlesi kaybı ciltte gevşeme, sarkma ve genelde güç kaybına yol açar. Bağışıklık direnci azalmış ve anahtar rol oynayan timus bezi yüzde 90-95 küçülür.
Daha ilerki yaşlarda durum nedir?
60'lı yaşlarda kan şekeri kontrolü güçleşir. Çoğu yaşlıda erişkin tipi şeker hastalığı ortaya çıkar. Eklemlerde ve özellikle dizler, kalçalar ve omurlarda yastık görevi gören kıkırdaklarda yırtılmalar, aşınmalar ve sabah katılık hali ortaya çıkar. Osteoporoz (kemik kırılganlığı sorunu) artık çok ilerlemiştir. Cinsel arzular belirgin olarak azalır ve ilişkide güçlük başlar. Karşılıklı konuşma ve anlama problemleri yaşanır.
70'li yaşlarda ise, kalınlaşmış ve sertleşmiş
damar duvarlarının kalp atışında esneyememesi
sonucu kan basıncı 20'li yaşlara göre yüzde 20-30 daha yükselir. Alzheimer hastalığı belirtileri ortaya çıkabilir. Değişik organ ve doku kanserleri artık daha sık görülür.
Yaşlanmayı geciktirici yöntemler nasıl olmalıdır?
En uygun programı belirlerken, hastanın yaşı, cinsiyeti, genetik özellikleri, geçirdiği sağlık sorunları, yaşadığı çevre, işi, sosyal ortamı, ruhsal yapısı göz önünde bulundurularak uzman hekim tarafından kişiye özel hazırlanmalı. Her insanın yaşlanması farklı olduğundan, tedaviye başlama zamanı iyi saptanmalı. Bir de biyolojik yaşınızla psikolojik yaşınız önemli farklılıklar gösterebilir.
Biyolojik yaşı nasıl belirleriz?
Biyolojik işaretler içerisinde en basiti bel ölçüsüdür. Yaşla birlikte bu ölçü artmaktadır. Yakını görme yeteneğinin azalması da önemli bir belirtidir. Aynı diyet ve egzersize rağmen kilo almak, yaşlılıkla birlikte belirginleşen ensülin direnci ve artan vücut yağ oranının doğal sonucudur. Bunun gibi birçok belirti, biyolojik yaşla ilgili işaretlerdir. Yaşlanmayı önleme merkezlerinde yapılan bilimsel testlerle biyolojik yaşınız çok daha doğru olarak hesaplanabilir.
Bu testler nelerdir?
Total antioksian düzeyleri, ensülin, testesteron östrojen, progesteron, IGF-I, DHEA-5, total ve serbest PSA, homosistein, lipoproten, lipit peroksitler, CRP, ferritin,
fibrigonen, TSH, kan şekeri gibi birçok kimyasal analizle biyolojik yaş belirlenmeye çalışılır.
Ayrıca, kolesterol ve trigliserid düzeyi, E vitamini, B-12 vitamini, KoenzimQ-10 ve temel yağasidi seviyeleri, çinko, selenyum, magnezyum, potasyum, sodyum düzeyleriyle birçok metabolik parametre bu taramalarda araştırılır. Kas gücü ölçümü, deri elastikiyeti ve gerginliği, kemik mineral yoğunluğu ölçümü, karaciğer, böbrek ve kalp fonksiyonları, sinirsel reaksiyon zamanın tayini, bağışıklık sistemi düzeyi, hafıza durumu, vücut yağ kitle oranı uzman doktor denetiminde araştırılır.
Egzersizin önemi
Sağlıklı bir yaşlanma için öne-rileriniz neler?
Yeterli ve dengeli beslenme, düzenli ve ılımlı egzersiz, yeterli ve kaliteli uyku, stres azaltıcı tekniklerin bilinçli uygulanması sonucu dengeli ve barışçıl ruhsal yaşam, iyi programlanmış vitamin mineral ve bitkisel besin destekleri, belli program çerçevesinde masaj, hidro terapi, şelasyon tedavileri, hormon yerine koyma destekleri, oksijen tedavi kürleri, antioksidan uygulamaları, toksin giderici çalışmalar, kilo konterolü, osteoporozu dengeleyici destekler, depresyonla mücadele, kan basıncı, kan şekeri, kolesterol seviyesi düzenleyici çalışmalar, sağlık bilincini artırıcı eğitim destekleri, tamamlayıcı tıp destekleri (Chiropractik uygulamalar, akupunktur, homeopatik tedavi araçları, ozon tedavisi), medikal SPA uygulamaları, bellek koruyucu ve cinsel gücü artırıcı destekler yaşlılığı önleyici programlar içinde yer alır.
Bellek koruyucu önerileriniz?
Piracetam, Hidergine, Fospatidil Serin, Inasitol, Sentrofenoksin, Vinposetin, L-Karatin, Huperzin, Prokain, Deprenil, Hypereium, L-Triptofan gibi onlarca seçeneğin
hangisinin doğru veya yanlış olduğunu veya hangilerinin yararlı olduğunu anlamak pek kolay değil. Bu konuda, geriatri, iç hastalıkları uzmanı ve nörologlar ile psikiyatristlerin işbirliği gerekiyor. Benim favori destek ürünüm Gingo Biloba'dır.
Hormon yerine koyma tedavileri etkili mi?
Erkeklerde testosteron, kadınlarda da östrojen ile yerine koyma tedavilerinde dikkatli olunmalı. Yan etkiler özenle izlenir, dozlar ve zamanlama doğru seçilirse son derece etkilidir. Kan kolesterol seviyelerini kolaylaştırarak kalp ve damar hastalıklarından korur. Felç ve bunama gibi sorunları azaltabilir. Kemik ve kas gücünün korunmasını sağlar.
Antioksidan tedavinin yararları nedir?
Günlük hücresel etkinlikler ve enerji üretimi
sonucu oluşan serbest radikaller, hücre duvarı ve içerisindeki yapıların temel zararlısıdır. Bu dengesiz ve güvensiz moleküller, yapıştıkları her yeri okside eder, çürütür ve yaşlandırır. Daha genç ve enerjik hücre, genç ve sağlıklı bir bedenin başlıca yapıtaşıdır. Tüm antioksidan tedavilerin faydalı olduğundan kuşku yok.
Artioksidan destekler neler?
E vitamini, C vitamini, Beta Karoten, çinko, selenyum, Gingo Biloba, KoenzimQ-10, alfa lipoik asit, milk thistle ve echinacea en sık kullanılan desteklerdir.
Ne zaman bu tedaviye başlanmalı?
35-40 yaşlarında başlamak en uygun zamandır. Özellikle kirli havaya maruz kalanların, sigara ve alkol kullananların, işyerinde kirli toz, gaz ve egzoz dumanıyla iç içe olanların erken başlamasında yarar var.
* * *
Güçlü bağışıklık sistemi için
• C vitamini : Günde 1-2 gr.
• E vitamini : Günde 200-400 mg.
• Echinacea : Günde 2-3 kez 200-300 mg.
• Milk thistle: Günde 1-2 kez 200-400 mg.
• Slymarine : Günde 2-3 kez 70 mg.
• Çinko : Günde 20 mg.
• Selenyum : Günde 50-200 mikrogram
* * *
Genç ve sağlıklı bir yaşam için
• Yeterli ve dengeli beslenin.
• Yeterli protein alın.
• Temiz ve havalandırılmış ortamlarda kalmaya özen gösterin.
• Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.
• C ve E vitamini, çinko ile selenyum destekleri almayı unutmayın.
• Echinacea, golden seal, milk thistle gibi bitkisel desteklerden yararlanın.
YARIN: Dengeli besleniyor muyuz?
________________________________________

Yaşlanmayı geciktirici hormonlar
MELATONİN: Çok güçlü bir antioksidandır. Yani, hücreleri olumsuz dış etkilere karşı korur. Kötü huylu olan LDL kolesterol seviyesini düşürür. Beyinde geceleri üretilen melatonin gündüzleri kaybolur. Bioritmin sürdürülmesinde görevler üstlenir. Yaşam süresini ve kalitesini artırır. Kalori alımının azalmasıyla arttığı gözlemlenmiştir.
Ayrıca düzenli ve kaliteli uyku için gereklidir.
DHEA: Böbrek üstü bezlerinde doğal olarak üretilen bir ön hormondur. Yaşla birlikte üretiminde belirgin azalma olur. Kalori tüketiminin azalmasıyla üretimi çoğalır. Erkeklerde enerji düzeyini artırır, yorgunluk ve bitkinlik hissini azaltır.
Ayrıca, cinsel organ sertleşmesi sorununun belli oranda düzelldiği biliniyor.. Orta
yaş sonrasında görülen depresyon, kararsızlık ve dikkat kaybı sorunlarını azaltır. Düzenli doktor kontrolünde hormon seviyelerini izleyerek alınmalıdır.
BÜYÜME HORMONU: Yaşlılık belirtilerini
ertelemek, azaltmak ya da önlemek için kullanılıyor. Kas gücünde artma, vücut yağ oranını azaltma, cilt kırışıklıklarını düzeltme, bağışıklığı güçlendirme, daha hızlı yara iyileşmesinde kullanılırken, iyi huylu olan HDL kolesterolü yükseltip, LDL kolesterolü düşürdüğü gözlenmiştir. Bellek kaybını önlerken, kan basıncını ayarladığı, saç dökülmesini durdurup rengini koyulaştırdığı gözlenmiştir. Özellikle bilgisiz ve deneyimsiz kullanımlarda yan etkileri ortaya çıkıyor. Bir de her kürü 4-5 bin dolar olduğu için çok pahalı bir tedavi yöntemi. Bunun yanında büyüme hormonu salgılamasını artırmak için özellikle Arginin gibi bazı aminoasitler de öneriliyor.
Yalnız güvenli ve etkin olduğu henüz kanıtlanmamış durumda.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/yazici_dostu.php?kategori_id=2&soru_id=657


Ozonla terapi, yaşlanmayı geciktiriyor

İZMİR 26.02.2007 TSI 10:30
İlk kez 1856'da mikrop öldürücü özelliği fark edilen, Dr. Albert Wolf tarafından 1. Dünya Savaşında kangren ve savaş yaralarına karşı kullanılan, 2. Dünya Savaşı yıllarında da Hitler'in talimatıyla savaş pilotlarına uygulanan ozonun, 150 yıllık insana yönelik kullanım öyküsünde alınan başarılı sonuçlar, giderek yaygınlık kazanmasına yol açtı.
Türkiye'de de uygulanmasına başlanan “vücudu oksijene boğmak” olarak adlandırılan ozonla terapinin, yaşlanmayı geciktirici, dolaşım hastalıklarını tedavi edici özelliğinin yanında bağışıklık sistemini aktive ederek kanserle mücadeleyle Hepatit B ve C hastalıklarında olumlu sonuçlar verdiği, iyi bir mikrop öldürücü özelliğe sahip olduğu bildirildi.
İzmir'de Ozonmer'in kurucularından Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Şevkullah Bal, ozonun oksijenin bir formu olduğunu belirtti. Normal şartlarda yeryüzünde az bulunan ve stratosferde güneş ışınlarını süzdüğü için çok önemli olan ozonun, dünyada 1980'lerden itibaren tıbbi tedavide kullanımına başlandığını ifade eden Dr. Bal, bunda medikal ozon jeneratörlerinin kullanımının etkili olduğunu kaydetti.
Ozonun insan vücudunda iki önemli etkisi bulunduğuna işaret eden Dr. Bal, dokuların fazlasıyla oksijenize edilmesinin yanında antioksidan sistemi aktive ettiğini bildirdi. Dr. Bal, “Ozonla tedavide en anlamlı sonuçlardan biri, bir takım zincirleme reaksiyonlar meydana getirerek bağışıklık sistemini güçlendirmesidir” dedi.
İnsan vücudunun çeşitli nedenlerle oksijensiz kalması durumunda birçok hastalığın oluştuğunu ifade eden Dr. Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1931 yılında akciğer enzimleri üzerine yaptığı araştırmayla Nobel Ödülü alan bilim adamı Wolfart'ın (Oksijensiz ortam, kanseri oluşturmaktadır) söyleminde de olduğu gibi, oksijensiz ortamlarda hücreler üzerindeki genetik yapılanmada bozulmaya bağlı olarak kanserleşme meyili artmaktadır. Kanser hücrelerinin, yine oksijensiz ortamda yayılım özelliği fazlalaşmaktadır. Dolayısıyla hücreleri ozonla oksijenize ettiğinizde, kanseri önleyici durumun meydana gelebilmektedir. Kanser hastalarının uygulanan tedavinin yanında ozonla terapiyle daha fazla yarar sağlamalarına yol açacak, temel anlamda bağışıklık sistemini güçlendirecek ortam oluşmaktadır.”

DAMAR HASTALIKLARI, HEPATİT”
Ozonla tedavinin, damar hastalıklarında çok yararları bulunduğunun gözlemlendiğini, bu anlamda birçok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanıldığını bildiren Dr. Bal, romatizmal, sigara içimi kaynaklı bacaklarda oluşan hastalıklarla şekerin yan etkilerinde ve buna bağlı oluşan yaraların tedavilerinde önemli yararlar sağlandığını kaydetti.
Dr. Bal, ozonun mikrop öldürücü özelliğinin de bulunduğunu, mikrobik yaraların dezenfeksiyonun yanında geçmeyen uçuklarda, mesane hastalıklarında ciddi sonuçlar alındığını belirtti. Dr. Bal, özellikle B ve C tiplerindeki hepatit hastalıklarında uygun tedavi dozları verildiğinde, karaciğer enzimlerinde düşme, hastalarda iyileşme görüldüğünü çok ciddi bilimsel dergilerdeki yayınlardan da teyit ettiklerini kaydetti.
Dr. Bal, ozonla tedavinin bir diğer olumlu sonucunun, “antiaging” özelliği nedeniyle yaşlanma etkilerinin geciktirilmesi olduğuna işaret etti.

KİMLERE UYGULANMALI?
Doğal ortamlar dışında sanayi toplumlarında yaşayan yetişkin insanların üçte birinin bu tedaviden yararlanması gerektiğini bildiren Dr. Bal, özellikle yönetici hastalığı denilen kronik yorgunluk sendromunda olanlar, kanser hastaları, ailesinde sıklıkla kansere rastlananlarla romatizmal hastalarda yaygın olarak ozon kullanılması gerektiğini belirtti. İyileşmesi çok zor olan yatak yaralarıyla bazı şeker hastalığı kaynaklı yaralarda da başarılı sonuçlar alındığını bildiren Dr. Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oksijensizlik, dünyanın temel sorunu. Az egzersiz yapıyoruz, suni gıdalarla besleniyoruz, solumayı bilmiyoruz. Ayrıca, hava kirliliği, sigara, çevre sorunları ve stres vücutta oksijensizliğe sebep oluyor. Bununla beraber birçok atık vücutta oluşuyor. Biz ozonla vücudumuzu oksijene boğuyoruz, bağışıklık sistemini artırıyoruz, bir takım atıkları bu yolla süpürüyoruz ve bu sayede de birçok hastalığa karşı korunurken, birçok hastalığın da gelişmesini, yayılmasını engelliyoruz. Bunu yaparken de asla mevcut tedavileri kesmiyoruz. Hekimlerin önerdiği uygun tedavilerle beraber ozon tedavisini öneriyoruz.”

“VİTAMİNLERDEN DAHA ETKİLİ”
Dr. Bal, ozonla tedavinin uzman kişiler tarafından yapılmasının önemine de işaret ederken, bu terapinin bilinen bir yan etkisinin olmadığını söyledi.
Vitaminlerin bir çoğunun sağladığından daha fazla etki yaratan ozonun, kemoterapi ve radyoterapiyle normal hücrelerin hasar görmesini azaltıcı etkisinin de bulunduğunu ifade eden Dr. Bal, “Bu tedaviyle insan hayatının uzadığını söylemek biraz iddialı olabilir ama yaşlanmayı geciktirdiğini söyleyebiliriz. Doğal olarak hastalıklardan uzak ve daha doğal ortamda yaşanmasıyla ömür uzamaktadır” dedi.

netgazete

Güneş Gençleştiriyor
12 Kasım 2007 17:02
Doğru dozda güneş ışığı, insanın genç kalmasına yardımcı olabiliyor.
İngiliz bilimadamları, doğru dozda güneş ışığının, insanın genç kalmasına yardımcı olabileceğini açıkladı.

Cildin güneş ışığıyla buluşması sonucu vücudun D vitamini ürettiğini hatırlatan bilimadamları, D vitaminin de yaşlanmaya karşı etkisi olduğunu belirtti.

Londra'daki King's College'de görevli araştırmacılar, 18-79 yaş arasında 2 bin 160 kadının telomer boyutunu inceledi.

Kromozomların sonunda bulunan DNA tekrar dizileri olan telomerlerin kısalmasının yaşlılığa neden olduğu görüşünden hareket eden bilimadamları, yüksek düzeyde D vitamini alan kadınlarda telomerlerin uzun olduğunu tespit etti.

Araştırma ekibi başkanı Dr. Brent Richards, yüksek D vitaminin sahip kadınların daha genç göründüklerini belirtti ve araştırma sonuçlarının heyecan verici olduğunu kaydetti.

King's College bilim adamlarından Prof. Tim Specktor da "Anlamsız gibi görünse de bu araştırma ortaya koyuyor ki, cilt kanseri riskini artıran güneş ışığı aynı zamanda genel olarak yaşlanma ve yaşlanmaya bağlı hastalıklar konusunda fayda sağlıyor" dedi.
aktifhaber

Alzheimer'dan korunmak için beş yöntem

hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediği ortaya çıktı.
27 Kasım 2008 21:41


Pittsburgh Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, hafıza güçlendirici olarak bilinen ve en çok satan şifalı bitki ilacı olan Gingko adlı popüler ilacın, sanıldığı gibi Alzheimer veya diğer bunama türlerine iyi gelmediğini ortaya koydu.

İlaç yetkilileri aksini söylese de, beyin ve yaşlanma üzerine çalışan ve kendi annesi de Alzheimer hastası olan Prof. Edythe London bu ilacın etkisiz olduğunu ancak Alzheimer'a engel olmak için yapılacak başka şeyler olduğunu söylüyor. CNN'in haberine göre, araştırmalarda ortaya çıkan bulgular, kalp sağlığını koruyan fiziksel egzersizlerin beyin sağlığını da koruduğunu gösteriyor ve bu durum profesörün iddialarını destekler nitelikte.

İşte serebral korteks (beyin korteksi) ve hipokampüs gibi beyninizin hafızayla ilgili kısımlarını güçlendirecek bazı yöntemler:

· Antioksidanlar: A, C, E vitamini gibi antioksidanlar hücrelerin zarar görmesini engelliyor ve yaşlanmaya dayalı hastalıkları yavaşlatıyor. Bu antioksidanların bunamaya engel olduğunu ortaya koyan çalışmalar var.

· Balık yağı: Yaşlanan beyinde iltihaplanmalar meydana geliyor ve balık yağı iltihaplanmayı önleyici bir özelliğe sahip.

· Köri: Yapılan bazı çalışmalarda haftada bir kez köri tüketenlerin hafıza konusunda daha iyi sonuçlar elde ettiğini ortaya çıktı.

· Beyninizi çarpraz eğitim ile güçlendirin: Uzmanlar beynin egzersiz ile güçlendirilebildiğini ama tek tip egzersizin yetersiz olduğunu söylüyor. Zihinsel egzersizlerin en azından Alzheimer'ın başlangıcını geciktirdiğine dair pek çok bilimsel kanıt var. Örneğin bulmaca çözmek çok faydalı ama yeterli değil ve hesap makinesi yerine kafadan hesap yapmak, beyni geliştirmeye yönelik bilgisayar oyunları oynamak da işe yarayabilir.

· Fosfatidilserin adlı vücutta doğal olarak bulunan lipit (yağ) takviyesinin bunamaya engel olabileceği söyleniyor.


Zaman

Kafein alzheimer için umut oldu

Araştırmacılar, kahvenin Alzheimer'la ilişkili beyin proteinleriyle mücadele ettiğini ve hafızayı keskinleştirmeye yardımcı olduğunu tespit ettiler.

11 Temmuz 2009 17:05

Amerika'daki Güney Florida Üniversitesi'nden araştırmacılar, Alzheimer belirtilerini gösteren 55 fareden yarısına 1,5 mg (insanlarda günde 5 fincan kahveye eş değer 500 mg kafein) suya karıştırılmış kafein verdi. Farelerin diğer yarısıysa sadece su içti.

Journal of Alzheimer's dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, 2 ayın sonunda kafein içen 18-19 aylık (insan yaşı olarak 70) fareler hafıza, tanıma gibi testlerde daha başarılı oldu. Ayrıca araştırmacılar bu farelerin beyninde hastalığa yol açan plakların yüzde 50 daha az oluştuğunu gördüler. Kafeinin, Alzheimer belirtileri gösteren yaşlı farelerin hafızasını güçlendirdiği ve hayvanların beynindeki zehirli plakların sayısını azalttığı açıklandı.

Kafeinin amiloid maddesini oluşturan beta A peptidinin salgılanmasını azaltması sayesinde unutkanlığın giderilebileceğini vurgulayan bilim adamları, araştırmanın fareler üzerinde yapıldığını hatırlatarak, insanlardaki etkilerin henüz bilinmediğine, başka araştırmaların yapılması gerektiğine dikkati çekti.

zaman

Beyne enjekte edilen gen, parkinsona umut oldu
22:15 - İngiliz ve Fransız bilim adamları, makak maymunlarının beynine 3 gen enjekte etti ve hastalığın belirtilerinin azaldığını gördü. İleri derecede Parkinson hastalarına uygulanan aynı yöntem de umut verdi. Dopamin sentezi için esas olan 3 geni Parkinson hastalığına yakalandırılan maymunların beynine enjekte eden bilim adamları, hayvanların hareketlerinin denetiminde hızlı ve 44 ay boyunca iyileşme gördü. Bu yöntemde, hastalığın tedavisinde kullanılan L-dopa ilacının neden olduğu istenmeyen etkilere rastlanmadı. 17.10.2009 LONDRA
nrtgazete
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> HASTALIKLAR/ŞİFALAR Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com