Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Sal Arl 01, 2015 9:10 pm Mesaj konusu: FİİL CİNİ – CİN FİİLİ /Salih Mirzabeyoğlu |
|
|
FİİL CİNİ – CİN FİİLİ /Salih Mirzabeyoğlu (*)
Hayat suya işledi ve her şey sudan yaratıldı; hayat harekettir ve bu bakımdan da canlı olmayan hiçbir şey yoktur. Kâinatta gizli ve açık ne varsa, İnsanın zâhir ve bâtın olarak özünde bulunan, bilip bilmedikleri de mümkün olma özelliğiyle istidad hâlinde onda bulunandır… Genel olarak “Cin-Gizli”, görülmeyen varlıklar demek; görülen varlıkların, görünmeyen tarafları da… Cin, “dünya çapında bir hâdise”dir; cismanî mahiyeti “Esir maddesinden olan kalbin zâhiri madde âlemine ve bâtını mânâ âlemine bakar dendiğinde, bütün mahlûkatın cisim olması ve cismin de ilk madde “Esir” ile bilinir olduğu anlaşılır. Mahlukat, sudan yaratılmış esirden; ve ondan da mahlukatı meydana getiren dört unsur, “Ateş, toprak, hava, su”… Herşey, galibine yönelir meselâ insanda galib olan toprak, ondan sonra su olduğundan, insan görünür (mer’i) varlıktır. Beden ifâde ettiğinden, sair hayvanlar da… Hayvan “hay-hayat” kökünden geldiği için, her şey kendi mertebesinde galibine tâbi canlılıkta… İnsanlar gibi teklife muhatab, nefs ve akıl sahibi Cinler, nefs sahibi hayvanlarla insanlar arasındaki bir varlık mertebesindedirler… Dört unsurdan Ateş, Esir’in temsilcisi ve Su hebanın… Cinler’de galib unsur Ateş ve sonra Hava; Ateşi Esir’e benzeyen. Cinler’in görünmez varlık oluşları da bu yüzden. Hava da Heba benzeridir… Esir’in nuranî cihetinden melek, zulmanî cihetinden de nefs sahibi Cin yaratılmıştır. Hava ve Ateş görünmez; bizim gördüğümüz Ateş, katılaşmış su ile karışık olduğundan görünür bir şekil alıyor. Melek ve Cin arasında, menşe’ itibariyle münasebet vardır; Melek’te galib olan Nur, Cin’de galib olan “Nar-Ateş”… Melek’le Cin’in münasebeti, İnsan’la Hayvan münasebeti gibi; bu, İnsan nefsi’nin Beden’e bakan yönüyle Ruhî yönü, Akıl ve Ruh kutubları münasebetini hatırlatıyor. İnsan nefsi cinnin, -gizlinin- iki yönü; hissin iki yönü… Nefs, zâtiyle, Ruh’un mukabili -zıddı- olmakla zulmanîdir; Beden’e dönük yonü AkIî ve Aklî taraf ruhî tarafa meyilli. Cin kökünden “Cenanî”, gönülle ilgili olarak, “Kalbim” demek. Ruh, nefsle asıl oldu ve yeri kalbteki kan noktalarında. Akıldan gönüle ve Ruhîlikten, Ruhçuluğun hakikatine bağlı olmak; galibine tâbiiyet böyle… Ruhçuluğun hakikati bir zorunluluk, tâbii olup olmama da iradî seçimle ilgili; hâliyle, iradî seçimi inkâr olanlar da, isteseler de istemeseler de, galib olan zorunluluğa bağlı. Allah’ın kulu ve Resûlü’nün insanlık kadrosu olarak. Cinler de… Cinlerin hem İnsan, hem Meleklerle görüşmeleri olduğu; danışmaları, şiir söylemeleri, akıl vermeleri vesaire… Kendi aralarında ve İnsanla dalaşmaları, hasta etmeleri. Sokrat’ın, “insan ihtiyarlarken, ruhu gençleşir!” demesi gibi, Cin’in ihtiyarladığında Çocuk gibi oluşu ve ölünce toprakta gaybı.
* Ölüm Odası'ndan _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|