EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Prof. Dr. EROL GÜNGÖR

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Nis 24, 2015 9:29 pm    Mesaj konusu: Prof. Dr. EROL GÜNGÖR Alıntıyla Cevap Gönder

Hatırlamaya Değer: Prof. Dr. EROL GÜNGÖR
24 Nisan 2015 C
Hakan YAMAN



Türk Sosyolojisi denildiği zaman bizim aklımıza üç isim gelir. Malûm olduğu üzere Ziya Gökalp bu bilimin ülkemizdeki kurucusu olarak zincirin en başında yer alır. Nasıl ki, Freud’u psikanalizin kurucularından kabul etmek onun fikirlerine sahip çıkmak anlamı taşımıyorsa, Gökalp’ın Türk Sosyolojisini kuran isim olduğunu söylemek de, onun fikirlerini sahiplenmek anlamına gelmez. Nitekim bu sayımızda hatırlamaya değer isim olarak seçtiğimiz merhum Prof.Dr.Erol Güngör hoca onunla aynı zincirin üçüncü halkası kabul edilmekle birlikte, Gökalp’ın fikirlerini sosyal bilimin kurallarıyla ilk ve en ciddi biçimde eleştiren sosyologdur.

Gökalp 48 yaşında birçok eserini yarım bırakarak ve Üstad’ın “Sahte Kahramanlar”da anlattığı çok çirkin bir vaziyette can verdi. Sosyoloji adına arada doğan 20 küsur senelik boşluktan sonra Prof.Dr.Mümtaz Turhan sahneye çıktı. Türkiye’de ilk defa Tecrübi Psikoloji Kürsüsü onun öncülüğünde kuruldu. Sosyolojinin kökleşmesi bakımından çok önemli olan “Kültür Değişmeleri” adlı kitabı 10 yıllık bir incelemenin ürünüdür. Mümtaz hoca asıl mesaisini talebelerine ilim zihniyeti kazandırmak ve onları kendi mevzularında edebiyatçı gibi hissiyatla ateş soluyarak değil, bilim adamı gibi olabildiğince soğuk ve sakin kalarak düşünme ve tahlil etme alışkanlığı kazandırmaya ayırmıştır. Eserlerinde bütün iyi niyetine rağmen vardığı birçok sonuç bizce tartışmalı ve sakat olmakla birlikte, düşünce hayatımıza Erol Güngör gibi bir talebe armağan ettiği için onu sosyolojiye katkıları kadar, bu hocalığı ile ayrıca takdir ediyoruz.

Sosyoloji zincirinin üçüncü halkası merhum Erol Güngör’dür. Şu gözden kaçmasın: Erol hocanın Mümtaz Turhan’ın talebesi oluşu onunla her hususta aynı sonuçlara ulaştıklarını ve aynı fikirlere sahip olduklarını göstermez. Bu talebelik fikirden çok sosyal bilimlerin metoduna dairdir. Bir kere Erol Güngör, İslâm ve tarih konusunda hocasından çok daha ileri bir merhaleyi temsil eder. 1938 doğumlu Erol Güngör, kendisinden tam 30 yaş büyük olan hocasından daha iyi Osmanlıca bilir, İslâm harfleriyle not tutacak kadar mevzua hâkimdir. Talebeliği esnasında Osmanlıca bir kelimenin iştikakına dair bir ihtilaf olunca Mümtaz Turhan 1908 doğumlu ve harf devrimi sırasında 20 yaşında olmasına rağmen, İslâm alfabesinin yasaklanmasından 10 yıl sonra 1938’de doğan Erol Güngör’ü hakem tutar ve “bunu bilse bilse Erol bilir” dermiş. Kültür ve Turizm Bakanlığının yayınladığı 2006 basımı Erol Güngör Armağanı’nda birçok yakınının dile getirdiği ilginç ayrıntılardan birisi…

Mümtaz Turhan asla talebesi Erol Güngör kadar İslâm’ı ve Osmanlıyı anlamamış, üzerinde de durmamıştır. Onun eserleri daha ziyade “Garplılaşma” metotlarına ve “pozitif bilim” zihniyetine dairdir. Erol Güngör’deki dini ve tarihi altyapıdan mahrumdur. Ama Erol Güngör eline geçen her malzemeyi sosyal bilimler metoduyla “objektif” olarak tahlil edebiliyorsa bunu Mümtaz hocasına borçludur. Bu çerçevede Mümtaz Turhan’ın en önemli eseri ne “Garplılaşmanın Neresindeyiz” isimli kitapçık, ne de “Kültür Değişmeleri” adlı, 10 yılına mâlolan müşahede verimidir. Onun en önemli eseri Erol Güngör’dür.

Rahmetli Erol Güngör, ömrü boyunca milliyetçilik meselesini bir “doktrin-ideoloji” mevzuu olmaktan çıkarmaya ve değişen, gelişen, serpilen sosyolojik bir kültür hamlesi olarak göstermeye çalıştı. Daha öncesinden göçebe ve dağınık kavimler halinde yaşayan ve birçok meziyetine rağmen milletleşme sürecini tamamlamayan Türklerin ancak İslâm sayesinde bu göçebelikten kurtulabildiğini ve milletleşme sürecine girdiğini yazdığında milliyetçiliği “kahrolsun” ve “yaşasın” sloganına ayarlı çevrenin taarruzuna uğradı. Binlerce yıllık büyük bir Türk milleti yok muydu ki, bu adam milletleşmeyi İslâm’la başlatıyor ve bu sürecin zirvesi olarak Osmanlı’yı görüyordu? Halbuki Gökalp Osmanlı hakkında neler yazmamıştı? Bu adam ise “kozmopolit” Osmanlıyı, Beethoven’ın 9.senfonisine benzetiyor ve önceki sekiz beste gibi bütün eski Türk devletlerinin bu ahengi yakalamak için ön hazırlık olduğunu ileri sürüyordu. Üstelik Ziya Gökalp’ın “kültür-medeniyet” ayrımını da yerden yere vuruyor, bunu milliyetçi bilinen dergilerde yapıyordu.

“Türk Kültürü ve Milliyetçilik” ile “Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik” isimli hakikaten çok mühim iki eserinde bütün bu konulara ilmi olarak açıklık getirdi. Milliyetçiliğin bir parti proğramına sığmayacak kadar geniş ve renkli bir kültür cereyanı olduğunun altını çizdi. Kemalist tarihin ne kadar köksüz ve ezbere olduğunu gösterdi. “1923 Cumhuriyetin ilanı ile Satuk Buğra Hanın Müslümanlığı kabul ettiği 920 arasını karanlık bir fetret devri” görme eğilimini ve bunun tezgahtarlığını yapan sosyolog Ziya Gökalp’ı hem de sosyolojinin verileriyle ciddi biçimde eleştirdi. Milliyetçi bir çevreden bilinmesine rağmen “Arap düşmanlığının temelinde İslam düşmanlığı vardır” diyebilecek kadar resmi ideolojinin ve klasik milliyetçi doktrinin dışında ve müslüman kardeşlerine düşkündü.

Bazen yanlış ve tartışmaya açık sonuçlara ulaşmakla birlikte “İslâm’ın Bugünkü Meseleleri” ile “İslam Tasavvufunun Meseleleri” adlı iki kitaba daha imza attı. Müslüman bir sosyal bilimci gözüyle İslâm dünyasının yaşadığı buhranı algılamaya, medresenin tıkandığı süreci kendince izah etmeye çalıştı. Bu eserlerde bazı yanlış referanslara bizce haddinden fazla kıymet atfetti. Ama üzerinde durduğu asıl mesele daima “kültür” ve “medeniyet” kavramları oldu ve bizim ona en fazla ihtiyaç duyduğumuz zamanlar, genellikle bu çerçevede konuşmak gerektiği anlara denk gelir.

Bir bilim adamının en verimli olacağı çağda, henüz 45 yaşındayken, Üstad Necip Fazıl’dan bir ay evvel, 24 Nisan 1983 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Allah rahmet eylesin demeye ve hatırlamaya değer.

Kaynak: Adımlar Dergisi

EROL GÜNGÖR
Tarih: 30-04-2015 00:33:25+ -



facebook-paylas Tarih: 30-04-2015 00:33

EROL GÜNGÖR KİMDİR



1938 yılında Kırşehir'de doğmuş, ilk ve orta öğrenimini memleketinde tamamlamıştır. Dedesi Kırşehir’de Ahi Tekkesinin son şeyhi aynı zamanda Ahi Evren Camiinin imamı olan Hafız Osman Efendi’dir. Yetişmesinde ailesinin ve yaşadığı çevrenin tesiri çok önemlidir. Daha ortaokulda iken eski Türk alfabesini öğrenir. Lisede iken de Lütfi İkiz Bey’den Arapça dersleri alır. Bu eğitim ile tüm Türk-İslam eserlerini okur ve araştırır. Taberi tarihinin tamamına yakınını ezberler. Lise yıllarında mahalli gazetede başlayan yazarlığı, hayatı boyunca devam edecektir. 1956 da İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi'ne kaydolur. Burada hocası Fethi Gemuhluoğlu onu Mümtaz Turhan’la tanıştırdı. Bir süre okuduktan sonra Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın ısrarlı isteği üzerine İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'ne geçerek Felsefe Bölümü'nü bitirir. (1961). Fransızca ve İngilizce öğrenen Güngör, misafir profesör olan Hains’in asistanlığını yaptı ve derslerini Türkçeye çevirir. Daha sonra burada Tecrübî Psikoloji Kürsüsü’nde asistanlık yapmaya başlar. Bu sırada Türkiye’de yeni bir bilim dalı olan Sosyal Psikolojiye yöneldi. Bu disiplinin önemli eserlerinden Krech ve Crithfield'in Sosyal Psikoloji kitabını Türkçeye çevirdi. 1965'te ‘Kelami Yapılarda Estetik ve Organizasyon’ adlı tezi ile doktorasını tamamlar ve ABD Colorado Üniversitesi’nden tanınmış sosyal-psikolog Kenneth Hammond’un daveti üzerine Amerika’ya gider. Bu üniversitenin Davranış Bilimleri Enstitüsünde milletlerarası bir ekibin araştırmalarına katılır. Sosyal-psikoloji ders ve seminerlerini yürütür. İki yıl burada araştırmalar yaptıktan sonra, 1971'de Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü’ adlı teziyle doçentliğe, 1978'de Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar’ adlı teziyle de profesörlüğe yükselir. . Erol Güngör üniversitede verdiği derslerle, ilmi yayınlarıyla Türkiye'de sosyal-psikoloji dalını önemli bir saha haline getirdi. Başbakanlık Planlama Teşkilatı, Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür Bakanlığının çeşitli komisyonlarında vazife alır. 1982'de Konya Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirilir. 1983 yılında İstanbul'da erken yaşta geçirdiği bir kalp krizi sonucu bu dünyaya veda eder.

Erol Güngör’ün yazıları Türk Yurdu, Klinik Sempozyum, Hisar, Türk Birliği Dergisi, Töre, Türk Edebiyatı, Türk Kültürü, Milli Eğitim ve Kültür, Milli Kültür, Konevî, Toprak ve Diriliş dergileri ile Millet, Her Gün, Yeni Düşünce, Yeni Sözcü, Yol, Ayrıntılı Haber, Yeni İstanbul ve Ortadoğu gazetelerinde yayınlandı.

Fikir Dünyası

Erol Güngör Türkiye’nin karmaşık dönemlerinde birinde, ülkede kanın gövdeyi götürdüğü bir ortamda harekete yön verecek yazılarıyla fikir tahtımıza oturmuştur. Güngör, slovangari, içi boş sokak milliyetçiliğine karşı, işi fikir, kültür boyutunda temellendirme isteği içerisindedir ki, doru olanda zaten budur. Hemen hemen bütün eserlerinde geleneği, halk, kültür, din ve şahsiyet ile yorumlayarak Türk fikir dünyasını aydınlatmaktadır.

Güngör'ün muhafazakârlığı statükoculuğa kapalı, değişimlere ve yenilikçiliğe açık bir kimlik arz etmektedir.

Güngör, gençlik yaşlarında Ziya Gökalp’ın fikirlerini okumuş olmasına rağmen, yaşça ve kültürce ilerledikçe Gökalp’ın fikirlerinden sıyrılmıştır. Bilhassa Gökalp'ın kültür ve medeniyet ayrımını şiddetle tenkit ederek ve bu iki unsurun ayrılamayacağını söylemiştir.

‘Irkçılık’ temeli üzerine inşa edilen ve ‘düşmanlık tohumları’ saçan ‘Batı’ kaynaklı milliyetçiliğin aksine, ‘Doğu’ kaynaklı Türk milliyetçiliğinin ‘milli kültür’ temeline dayalı olduğu için ‘birleştirici’ ve ‘bütünleştirici’ bir rol oynadığını savunmaktadır.

Bir milleti millet yapan en önemli unsurun ‘dil’ olduğunun ısrarla altını çizen Güngör, 1930’lu yıllardan sonra ‘sadeleşme’ adı altında başlayıp Türkçenin temel yapısını bozmaya yönelen ‘uydurukça ya’ karşı başlatılan mücadelede en ön saflarda yer almıştır. Türk milletinin yaşadığı ‘kimlik sorunu’ ve ‘kültür buhranına’ dikkat çekip, ‘toplumsal çöküşü’ durduracak tezler geliştirmiştir. Türk milliyetçiliğini, ‘sosyal bilimlere’ dayalı bir düşünce sistemi haline getirmiştir..

Eserlerinde Türk toplumunun son 150 yıldır yaşadığı kimlik sorununa ve kültür buhranına parmak basmıştır

Töre dergisi için kaleme aldığı bir yazı yüzünden, ‘okuduğunu anlamayan’ bazı kişilerin hakaret, iftira ve tehditlerine maruz kalmış, ölümünün üzerinden tam 25 yıl geçmesine rağmen hâlâ boşluğu doldurulamamıştır. Erol Güngör’ün özellikle 1970’li yılların ilk çeyreğinde öne sürdüğü düşünceler, günümüzde de geçerliliğini aynen muhafaza etmektedir.
Milletinin arasında olmaktan sonsuz mutluluk duyardı. Aynı mevkide dışarıya adım atmaya çelinenlere inat, ‘kahveye’, ‘bakkala’, ‘camiye’ gitmekten utanmadı, bilhassa memnuniyet duyardı. Erol Güngör, bir ‘karakter’ ve ‘şahsiyet’ abidesi idi. ‘Makam’ ve ‘mevki’ için hiçbir zaman kendisini satmadı; öyle ki 12 Eylül ihtilalinin en şatafatlı döneminde, Selçuk Üniversitesi’ne rektör olarak atandığı gün, Millet gazetesi için tüm ülkücü camiayı savunan bir makale kaleme alması o günün şartları altında büyük bir cesaret örneğiydi.

Erol Güngör yaşamı boyunca düşünce ve aynı zamanda aksiyon alanında çok büyük hizmetler eda etmiş, bu kutlu gönül hareketinde önemli bir kilometre taşı vasfına ermiştir. O gün olduğu gibi bu günde düşünce dünyamızı kandil gibi aydınlatmaktadır. Eserleri her daim okunmalı ve okutulmalıdır. Nizam-ı Âlem ve Alperenlik davası yetiştirdiği böyle büyük fikir adamlarına devamlılığını borçludur. Onları anladığımız ve anlattığımız için geleceğe her zaman ümitle bakmaktayız.

Eserleri
Ahlak Psikolojisi ve Sosyal Ahlak
İslam’ın Bugünkü Meseleleri
Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri
İslam Tasavvufunun Meseleleri
Türk Kültürü ve Milliyetçilik
Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik
Dünden Bugüne Tarih Kültür ve Milliyetçilik
Tarihte Türkler
(Prof. Dr. Erol Güngör’ün tüm eserleri Ötüken Neşriyat tarafından basılmaktadır)


Kaynak: Kutlu Pusula
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BİLİM Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com