EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Şapka İnkılabı

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Pzr Şub 19, 2012 1:34 am    Mesaj konusu: Şapka İnkılabı Alıntıyla Cevap Gönder

ATMA HAMİDİYE ATMA, ŞAPKA DA GİYECEĞUZ, VERGİ DE VERECEĞUZ!



1925 yılının Ağustos ayında Kastamonu'da, bundan böyle batılı kıyafetlerin giyileceği ilan edildikten kısa bir süre sonra Bakanlar Kurulu 2413 sayılı kararname ile 2 Eylül 1925'de devlet memurlarına şapka giyme mecburiyeti getirdi.

Konya milletvekili Refik Bey ve arkadaşları, 15 Kasım 1925'de şapka dışında başlık giyilemeyeceğine dair kanun teklifini TBMM'ye verdiler. Bağımsız Bursa Milletvekili Nureddin Paşa bu teklifin anayasaya aykırı olduğunu öne sürdüyse de itirazı dikkate alınmadı. "Şapka İktisası Hakkında Kanun" 25 Kasım 1925'de kabul edildi.

Halkın bu karara tepkisi sert oldu. Başta Erzurum olmak üzere Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Trabzon ve Gümüşhane'de protesto gösterileri düzenlendi.

Hiçbir şekilde şiddet içermeyen ve kimsenin yaralanmadığı Rize’deki bu gösteriler, siyasi irade tarafından "isyan" olarak değerlendirilmiş ve sözde isyanı bastırmak için Rize sahiline gönderilen Hamidiye Zırhlısı, bütün halka gözdağı vermek için şehri topa tutmuş ve akabinde de Rize’de İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur.

12 Aralık’ta jet hızıyla yargılamalara başlayan mahkeme 143 kişi hakkında bir günde hüküm vermiş, 13 Aralık’ta 8 kişiyi idama mahkûm etmiş ve idamlar 14 Aralık’ta Ulu Cami önünde kurulan darağacında infaz edilmiştir. 14 kişi 15'er yıl, 22 kişi 10'ar yıl, 19 kişi 5'er yıl, kalanlar ise değişik hapis cezalarına çarptırılmış ve 30 Aralık 1925 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde idam edilenlerin resimleri yayınlanmıştır.

Hamidiye zırhlısı tarafından bombardıman edilen Rize ve Of yörelerinde söylenen "Atma Hamidiye atma, şapka da giyeceğuz, vergi de vereceğuz" diye başlayan türkü de bu olayla ilgilidir.
Kaynak: https://www.facebook.com/OSMANLI.HANEDAN.VAKFI

Güneysu Kıyamı
17 Şubat 2012

Rize’nin Güneysu Nahiyesi halkı da şapka dayatmasını kabul etmedi. Protesto yapan 3 kişi istiklal Mahkemeleri’nce idama mahkum edildi. Erzurum’da ise Şalcı Şöhret adlı kadın da şapka Kanunu’na muhalefetten iadm edildi. Şöhret kadın, “Ula uşaklarım ben zaten hatun kişiyim. Ne diye şapka giyeyim” diye feryat ediyordu.

Mehmet SILAY

GÜNEYSU Rize’ye bağlı bir nahiye merkeziydi. Ankara’da gerçekleşen tepeden inme dayatmaları kabul edemediler. Sorumlu münevverleri olan nahiye kaynamaya başladı. Tarakçıoğlu Sabit adın da sevilen bir din alimi öncülüğünde olayları protesto etmek için şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Protesto gösterileri on gün sürdü. Rize’ye gelen askeri birlikler Güneysu’ya sevk edilince bütün direnişçiler tutuklandı. Ağır hakaret ve işkenceye uğradılar. Seyyar İstiklal Mahkemesi tarafından üç idam kararı dışında otuz altı kişi ağır hapis-Kalebend, sürgün-nefy ve kürek cezalarına çarpıldılar.

Aralık ortalarında Giresun seyyar İstiklal Mahkemesiyle tanışıyor. Şapka aleyhinde bulunan ve halkı hükümete karşı isyana teşvik ettiği altmış kişi hakkında karar verdi. Yürüyüşün ve direnişin öncüsü Giresunlu Hafız Muharrem ile arkadaşı idam edildiler. Üç kişiye on beş yıl, altı kişiye de beşer yıl hapis cezası verildi.

Erzurum çarşı-pazar

Devlet durup-dururken Ankara’dan şapka giymeyi emretmiş. Agavat, sofu takımı ve sade halk şükürler olsun aralarında oturup konuşmuşlar. Kendiliğinden gelişen itiraz, kısa zamanda toplumsal tepkiye dönüşmüş. “ Gidelim Hükümet konağının önüne, Vali beye rica edelim. Kar da yeni yağmış. Bir tozak kar 3-5 santim. Bizim kulaklarımız üşüyor. Bahara kadar müsaade etsin, baharın örtelim başımıza şapkayı. Şimdi arasak da şapka bulamayız zaten. Nereden bulacağız?”

Daha kalabalık konağın önüne varmadan hafiyeler bir-kaç cahili kışkırtarak pencerenin bazı camlarını taş atarak kırdırmışlar. İzmirli Vali Zühtü bey hemen Ankara’ya, Erzurum’da halkın isyan ettiğini telgrafla bildirmiş. Seyyar İstiklal Mahkemesi hızla Erzurum’a geldi ve hemen şehirde Örfi İdare-Sıkı yönetim ilan edildi ve gece sokağa çıkma yasağı kondu.

Emir üzerine halk, evlerindeki silahları getirip örfi idareye teslim etmişler. Yekun olarak 2500 tüfek toplanmış.
Gazeteciler Vali Beye sormuşlar: “Kaç mermi sıkıldı devlete karşı bu tüfeklerle?”
“Hiç!”

O halde bu bir isyan değil, basit bir taşkınlık olayıdır. Büyütülen olay Erzurum’a İzmir’den gelmiş ayyaş bir valinin marifetidir. Vali Zühtü Beyin aczi ve beceriksizliğidir.

Şapka hadisesi günü Hükümet konağının önünde meçhul katiller tarafından Salasorlu Tosun Bey’le kimliği tespit edilemeyen bir genç vuruldu. Kırbaşoğlu Fevzi Beyin cesedi de Vani Efendi Camii avlusunda sırtından vurulmuş olarak bulundu.

Mahkeme kararları peş peşe açıklanmaya başladı. İlk çırpıda Cinoğlu Hacı, İttihat ve Terakki’nin vurucu güçlerindendi ve silahşördü. Erzurum’da dadaşlık ederdi, dayılık taslar, dövüşür, vurur-kırardı. Ağır mahkumiyet alıp Sinop’a sürüldü.
Sonra Erzurum’un en itibarlı şahsiyetlerinden Ahmediyeli Akif Küllebi ile papilacı Mahmut idam edildi. Ayrıca Divan-ı Harbi Örfi tarafından 21 kişinin idamı meydanda infaz edildi.
Sekiz kişinin de elleri kelepçeli olarak Erzurum’dan Ankara İstiklal Mahkemesine sevk edildiler.

Erzurum’da şapka yüzünden asılanlar arasında bir de kadının olması hazindir ve şaşırtıcıdır. Şalcı Şöhret Kadın, kasap Aziz’in anasıdır.
Bir kadının siyaseten idam edilmesi adalet tarihinde ilk defa Erzurum’da yaşanmıştır. Ulusal basının önde gidenlerinden Cumhuriyet, Tanin, Hâkimiyet-i Milliye ve Akşam gazetelerinden hiç biri bu vahşetle özdeş olayı yazmadılar, sütunlarına taşımadılar. Bu insanlık dışı cinayeti millete duyurmadılar.
Kocası Balkan Harbinde şehit düşen Şalcı Şöhret Kadın, ördüğü çorap, şal ve başlıkları bit pazarında satarak yetimlerini beslerdi.
Vilayete doğru yürüyüş yapıldığı gün “Şöhret Kadın senin oğlanlar hükümeti taşa tutuyor. Git onlara sahip ol!”

Şöhret Kadın bohçasını kapıp dışarı fırlamış. Hükümet Konağının önüne geldiğinde karşılıklı iki sıra halinde duran asker ve sivillerin birbirlerine sert bakıştıklarını gördü. Kalabalığın arasında yetimlerini göremeyince onları jandarmanın tutup götürdüklerini zannetti ve köpürdü. Bağırmaya başladı: ”Ula şapkanız soykanızda kala! Şapkanıza bilmem ne edeyim! Nerde benim balalarım?

Hem şapkalarına sövmüş hem de askerlere karşı uzaktan bir takunya fırlatmış. İşte Şalcı Şöhret kadını idama götüren suçu bundan ibaret.

Yetimlerini koruma içgüdüsü, ana yüreği, din gayreti ve galeyan halet-i ruhiyesi. El işçiliğiyle yünden şal-çorap ören ve bunları pazarlarda, yol kenarlarında satarak iki yavrusuna bakan cesur ve çilekeş dul bir kadın. Telaşla Hükümet konağının önüne geldiğinde camların kırıldığını görmüş ve ansızın gelişen arbedeye şahit olmuş. Ortalarda göremediği yetimlerinin de tutuklandığını zannetmiş. Sivillere dik dik bakan zabitlere bir takunya fırlatmış ve sövmüş. Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşanın bir işaretiyle tutuklanmış. Kadın mahkemede feryat ediyormuş; “Uşaklarım ben bir kadınım da, şapkayla ne alakam olur?” Diye bağırıp çağırsa da, topluluğu devlet kuvvetlerine karşı tahrik ettiği isnadıyla ikinci gün başına geçirilen bir un çuvalı içinde sehpaya çıkarılıp idam edilir.
Erzurum’da şapka direnişi yüzünden ve çoğu eşraftan, 22 insan asıldı. Üç kişi fail-i meçhule kurban gitti ve sekiz kişi onar yıl Kalebend ve Nefy cezasıyla Sinop’a sürgün edildi.

Savcı Eğinli İbrahim Edhem, tutuklanan çok sayıda masumu makul gerekçelerle kurtardı. Fakat Çetin Altan’ın dedesi Erzurum merkez Jandarma Komutanı Tatar hasan Paşa, şehirde şapka inkılabının baş kahramanlarındandır.
Çetin Altan yıllar sonra bu acı olayı sütununa taşır.
“Ben Tatar Hasan Paşanın torunuyum. Dedem Erzurum’da şapka yüzünden bir kadını da astırmış maalesef. Bir kalabalık şapkaya karşıyız diye yürüyor. Şalcı Şöhret kadında idam edilirken –Ula uşaklarım ben zaten hatun kişiyim. Ne diye şapka giyeyim? Diye bağırıyor. Bu üzücü bir şey.”

Kaynak: http://www.milatgazetesi.com/2012/02/17/guneysu-kiyami/
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com