EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

“Sonuna, Sonsuza, Sonuncumuza Kadar Direneceğiz”

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cmt Tem 21, 2012 9:06 pm    Mesaj konusu: “Sonuna, Sonsuza, Sonuncumuza Kadar Direneceğiz” Alıntıyla Cevap Gönder

"“Sonuna, Sonsuza, Sonuncumuza Kadar Direneceğiz”
21 Temmuz 2012
Kübra Parmaksızoğlu / HABERTURK.COM
kparmaksizoglu@haberturk.com
https://twitter.com/ kubrapc



Bu akşam Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’ndaki konser öncesi Grup Yorum üyesi İnan Altın’la buluştuk, hem filmin detaylarını hem de politik gündemi konuştuk

Türkiye’nin en protest müzik grubu Grup Yorum, bu akşam Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda iktidarın baskısına tepki olarak sanatçılarla dayanışma konseri düzenliyor. Aynı zamanda bir film hazırlığı içindeler. 10 yönetmenle birlikte F Tipi hapishanelerin anlatılacağı bir film çekiyorlar.

Grup Yorum üyesi ve filmin koordinatörü İnan Altın’la buluştuk, hem filmin detaylarını hem de politik gündemi konuştuk.

- Filme girmeden önce, o döneme yani 2000'e gitmek, o olayları biraz hatırlamak istiyorum. 19 Aralıkta 32 kişinin ölümüne sebep olan süreçte neler olmuştu?
Öncelikle şunu belirtelim, bu film sadece 19 Aralık’ı anlatan bir film değil aslında. 19 Aralık katliamıyla açılan ve bugüne kadar açık kalan F Tiplerinde aradan geçen 12 senede neler yaşandığını anlatan bir film. Fakat elbette, bu filmin 19 Aralık operasyonuyla doğrudan bir alakası var. O operasyon niçin yapıldı? F Tiplerini açmak için yapıldı. Ne pahasına yapıldı? Onlarca insanı öldürmek pahasına yapıldı. 28 kişinin hayatına mal oldu. Sağ kalanlar da çok şanslı değildi. Çok ağır işkencelerden geçirildiler. Birçoğu sakat kaldı. Sonrasında F tiplerine taşındılar.

Bu Türkiye'nin kendisinin, o dönemki DSP iktidarının ya da Hikmet Sami Türk'ün kişisel olarak geliştirdiği bir proje değildi. O süreçteki açıklamalara baktığımızda bunun IMF’nin ülkemize verdiği bir direktif olduğunu anlıyoruz. IMF çeşitli borçlar vermek için, ülkede istikrar şartı koşuyordu. İstikrar'dan kastı da devrimcileri ortadan kaldırmaktı. Onları kaldırmanın yolu yoğun işkencelerin yapıldığı hücre tipi hapishane sistemine geçmekti. AB ve ABD'de de bu yönde telkinler veriyordu.

Sonuçta bu hapishaneler açıldı. İlkenceler pahasına tutsaklar F tipi hapishanelere atıldılar. Hücre yalnızlık ve dayanışmadan yoksunluk demekti. Adım adım kendi düşüncelerinden uzaklaşan, yalnızlaşan ve hatta akıl sağlığını yitiren insanlar oluşacaktı. İstenen buydu.

- İstenen oldu mu?

Devrimci tutsakların başka bir iradesi başladı ondan sonra. Bizi hiç bir şekilde esir alamayacaksınız, iste bedenlerimiz ortada dediler ve ölüm orucuna başladılar. Bu direniş yapılmak istenen bir çok şeyi bastan durdurdu.

Tam 7 yıl suren bir olum orucu direnişi oldu. Sırası gelen hayatini kaybediyordu. Bir sloganları vardı o zaman: “Sonuna, Sonsuza, Sonuncumuza Kadar Direneceğiz”, “Ya Yeni Bir Yol Bulacağız Ya Yeni Bir Yol Yapacağız" diyorlardı. Bu ciddi bir meydan okumaydı.

Bu 7 yılın sonunda, avukat Behiç Aşçı'nın da ölüm orucu direnişinde kritik günlere gelişiyle beraber, artık devlet, tecridi ortadan kaldıran somut bir adım atmak zorunda kaldı.

Tecritte tutsaklar tek kişilik ve 3 kişilik hücrelerde kalıyorlardı ve diğer hücrelerle kesinlikle iletişim kuramıyorlardı. Tamamen izole bir şekilde yasıyor, aralarında sohbet bile edemiyorlardı. Bu şartlara rağmen tutsaklar birbirleri arasındaki koordinasyonu asla koparmadılar.bir araya gelemeseler de büyük yaratıcılık örnekleri göstererek iletişimlerini sürdürdüler.

“HÜCRELER ARASINDA TOPLARLA İLETİŞİM KURUYORLARDI”

- Nasıl iletişim kuruyorlardı?
F tipi hapishanelere yukarıdan baktığınızda, yüzlerce hücre ve bu hücrelerin kendi özel havalandırmalarını görürüsünüz. Aralarında 7-8 metre yüksekliğinde duvarlar vardır ve bir iletişim sansı yoktur ama "top" denen bir yöntem geliştirdiler. Notlaşarak haberleşmek gibi... Diyelim, A1 hücresindeki bir kişinin D8 hücresinde kalan kişiye iletmek istediği bir not var. Topun üzerine notu ve göndermek istediği hücrenin numarasını yazıyor ve yandaki hücreye atıyor; hücreden hücreye dolasan top sonunda hedefine ulaşıyordu! Onun dışında duvarlara vurarak ya da mazgallardan konuşarak haberleşmeye çalışıyorlardı...

Sayısız yöntemle bu direnişlerini sürdürdüler. Ama yine de tecritti ve tecritten kurtulmak istiyordu tutsaklar. "3 kapı 3 kilit acilsin" diyorlardı. Belli zamanlarda belli sayıda tutsağı bir araya gelmesine izin verilsin isteniyordu

Devlet 7 yılın sonunda bu hakki tanıdı.Adalet bakanı Cemil Çiçek, sohbet hakkini tanıyan bir genelge yayınladı ve bu gelişme üzerine ölüm orucunun bitirildi. Bütün hapishanelerde haftada 10 saat 10 tutuklu bir araya gelecek dedi ve bu yasalaştırıldı. Bu yasalaştırılınca ölüm orucu da bitti, çünkü istedikleri sadece günde birkaç saat sohbet edebilmekti.

Bu yasa 2007'de kabul edildi ama aradan gecen 5 yılda büyük oranda uygulanmadı. Tek tük bazı hapishanelerde uygulansa da 10 saat değil de 2 saate izin verildi veya 10 yerine 5 kişi bir araya gelebildi. Bunu da tutsaklar kabul etmediler. Genelge netti.

Hal bu ki bu tutsakların en temel hakki ama tamamen keyfi nedenlerle bu hala uygulanmıyor... Gerekçeleri de hapishanelerde yeterli fiziksel şartların bulunmaması. Bir hücrede toplanarak bile çözülebilecek bu olay bahane edildi.

Kısacası izolasyon ve tecrit hala devam ediyor...

10 YÖNETMEN 1 FİLM

- 10 yönetmenle birlikte bir film hazırlığı içindesiniz…Filmin bu yaşananlarla ilgisi ne?
Biz filmde bu süreci anlatmak istedik. Çok güçlü hikayeler çıktı buradan. O kadar büyük hikayeler ve işkenceler yaşandı ki orada, yani insanları dehşete düşürecek şeylerdi ama insanlar bunları bilmiyordu. Beyaz perdede anlatmak istedik…

- Filmi çekmeye nasıl karar verdiniz?
Düşüncemiz aslında operasyonun 10. yılında 10 yönetmeni bir araya getirmekti, yani 2010'da vizyona girecekti ama süreç uzayınca 2012'ye kaydı.

10 yönetmenden, F Tipleri üzerine 10'ar dakikalık kısa filmler çekmelerini istedik. Senaryo sürecinden önce onları somut hikayelerle besledik. Onların gözünde mahkûmların durumunu canlandırmaya çalıştık. Yalnızlık nedir, hücrede nasıl bir hayat sürülür… Tecridi somut olarak yaşamış bir çok insan kendi hikâyelerini anlattılar. Bir de “Tecrit: Yaşayanlar Anlatıyor” diye bir kitap var, çok çarpıcı öyküleri anlatıyor. O kitabı okudular. Orada anlatılanların her biri bir senaryo adayıydı. Bütün bu görüşmelerimizin ardından en çarpıcı olanları seçtiler ve onlar üzerinden kendi senaryolarını oluşturdular..

- Yönetmenler kimler?
Ezel Akay, Sırrı Süreyya Önder, Barış Pirhasan, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, İlksen Başarır, Reis Çelik, Vedat Özdemir, Mehmet İlker Altınay ve Grup Yorum.

- Teklif götürdüğünüz halde kabul etmeyen yönetmen oldu mu?
Hayır diyen olmadı, fakat süreç uzadığı için zaman içinde çeşitli nedenlerle projeden ayrılmak zorunda kalan isimler oldu. Zeki Demirkubuz, Özcan Alper, İnan Temelkuran, Şerif Gören ve Yeşim Ustaoğlu değişen isimler arasında yer alıyor.

- 10 kısa filmden oluşan bir film olacak değil mi?
Peş peşe sıralanmış kısa filmler olmayacak, tek bir uzun metraj film olacak. Senaryolar arasında bağlar var. Her filmin içerisinde geçecek bazı ortak hikâyeler ve ortak bir final var. Yan rollerdeki oyuncular, mekan ve kamera da ortak

- Filmler nerede çekiliyor?
Filmlerin F Tipi hücrelerde çekilmesini sağlamak için plato kurmamız gerekiyordu. Kocaeli'nde eski SEKA arazisi üzerinde Her Şey Film adlı bir yapım şirketinin platosu var. Oradaki ekiple yardımlaştık.

Fakat daha önce mimar arkadaşlarımız F Tipi hapishanelerin birebir maketlerini yaptılar. Sonra sanat yönetmenleri Hakan Yarkın, Hannan Yedilioğlu ve Efkan Acar üzerinde çalıştılar. Bir hapishane inşa etmedik ama bire bir boyutlarda tek kişilik ve üç kişilik hücreler yaptık. Tıpkı gerçekte olduğu gibi her hücrenin havalandırmasını ve koridorları yaptık. Kısacası dekor gerçeğe tamamen sadık kalarak oluşturuldu.

- Anlaşılan büyük bir yapım olmuş. Finansmanı nasıl sağladınız?
Yönetmenler senaryoları yazıp, oyuncuları seçtikten sonra tüm teknik imkânı biz sağladık. Yani Grup Yorum bu filmin yapımcılığını üstlendi. Yönetmenler hiçbir karşılık beklemeden çektiler, çünkü “amacımız tecride karşı ortak bir eleştiri oluşturabilmek, buna bir katkımız olacaksa ne mutlu” dediler. Oyuncular ve teknik ekip de aynı öz veriyle çalıştı. Herkesin gönüllülük temelinde bir araya geldiği bir proje oldu. Sinema TV öğrencilerinden bir reji ekibi oluşturduk. Yüzlerce kişilik bir gönüllüler ordusuyla çalıştık.

- Bu film için Grup Yorum'un çekeceği kısa filmden söz eder misiniz?
Bizim İdil Kültür Merkezi'nde FOSEM ( Fotoğraf ve Sinema Emekçileri) adında bir sinema birimimiz var. Daha önce burada bir çok klip, kısa film ve belgesel çalışmaları yapmıştık. Bu kısa filmi de FOSEM’den bir ekiple çekeceğiz.

- Yönetmeni belli mi?
Biz Grup Yorum olarak bestelerimizi yaparken de kolektif çalışıyoruz. Bu film de öyle olacak. Tek bir yönetmenin adı geçmeyecek.

- Oyuncular belli mi?
Henüz netleşmedi.

- Filmin hikâyesi ne?
Gerçekten yaşanmış bir hikâyeyi anlatıyoruz. Bir ölüm orucu direnişçisinin hikâyesini anlatacağız. Ama şimdi detayına girmeyelim...

- Henüz çekilmeyen başka filmler var mı?
Kalan 4 film var şu anda. Bizden başka İlksen Başarır, Vedat Özdemir ve Mehmet İlker Altınay çekecek. Bu, Mehmet'in ilk film projesi… Daha önce Nefes filminin senaryo ekibindeydi. Vedat Özdemir'in ve bizim çekeceğimiz filmlerin senaryolarına da destek veriyor.

- Filmin müziklerini Grup Yorum mu yapıyor?
Evet müzikler Grup Yorum’a ait. Eski ve yeni ezgilerimizden oluşacak. Ama her bir yönetmenin filmini başka bir müzisyen arkadaşımıza emanet edeceğiz, onlar Grup Yorum müziklerini düzenleyecekler.

- Kimler var müzisyenler arasında?
Hepsi netleşmedi ama Kalan müziğin çeşitli sanatçılarının da olduğu arkadaşlarımız olacak.

- Gişede başarılı olacağını düşünüyor musunuz?
İşkenceye ve adaletsizliğe karşı, ilerici aydın demokrat yüz binlerce insan var bu ülkede. Onların her biri bu filmin potansiyel seyircisi… Vizyonda çok iddialı olacağımızı düşünüyoruz.

Kaynak ve röportajın tamamı için: http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/760702-grup-yorum-suriyedeki-yonetimi-destekliyoruz
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> SİNEMA-TV-TİYATRO Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com