EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Bu nasıl bir ahlâk?

 
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Çrş Arl 01, 2010 3:49 am    Mesaj konusu: Bu nasıl bir ahlâk? Alıntıyla Cevap Gönder

İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 aylık süreçte gelen, yaşları 18’in altında 39’u Suriyeli 115 çocuğun hamile olduğu tespit edildi
17 Ocak 2018



Utanç listesi: 5 ayda 115 çocuk hamile kaldı

Çocuklara ilişkin hazırlanan listeye göre 38 çocuk 15 yaşından küçük. Hastanede görevli bir personel, söz konusu çocuklar ile ilgili kayıtların polise bildirilmediğini tespit edince önce tutanak hazırladı sonra durumu savcılığa bildirdi. Hastanenin üst düzey bir yetkilisi ise, Hurriyet.com.tr’nin sorusu üzerine, konu ile ilgili bir ihmal olmadığı bilgisini aldığını, ancak hazırlanan raporu kendisinin de görmediğini söyledi. Durumu ihbar eden görevli hakkında inceleme başlatıldı ve görev yeri değiştirildi. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı düzenlemeye göre, hamile oldukları anlaşılan 18 yaşından küçük tüm çocuklara ilişkin bilgilerin emniyete bildirilmesi gerekir.

2012 yılından beri hastanede görev yapan Ş. İ. N. (33), geriye dönük yaptığı incelemede 1 Temmuz 2001 doğumlu bir çocuğun hamile olduğuna ilişkin kayıtlara hastane sisteminde ve sosyal hizmet biriminde tutulmadığını fark etti.

Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre 18 yaş altındaki hamile çocuklara ilişkin bilgilerin adli birimlere ulaştırılmasının zorunlu olduğuna işaret eden Ş. İ.N., hastanede psikolog olarak çalışan I. Ö. ile birlikte duruma tutanak altına aldı. İkilinin imza altına aldığı tutanaktan sonra Ş. İ. N. geriye dönük inceleme yaptı.

5 AY İÇİNDE 115 HAMİLE ÇOCUK

Yapılan tespitlere göre hastaneye 1 Ocak 2017- 9 Mayıs 2017 tarihleri arasında gelen 115 çocuğa ilişkin kayıtlar tek-tek incelendi. Kayıtlara göre hamile oldukları tespit edilen 115 çocuktan 77’isinin 15 yaşın üstünde, 38 çocuğun ise 15 yaşından önce hamile kaldıkları anlaşıldı. 15 yaşın altındaki hamileliklerde rıza aranmaksızın çocuğun cinsel istismarı kapsamında olduğu belirtilen 12 Haziran 2017 tarihli tutanak Sosyal Hizmet Uzmanı Ş. İ. N.ve Psikolog I. Ö. tarafından imza altına alındı.

Tutanakta, yasal sorumluluğun, bildirimi yapmayan Sosyal Hizmet Uzmanı N. D.’ye ait olduğu öne sürüldü. Durum hastane yönetimine bildirildi. Ancak, yapılan bildirime rağmen işlem yapılmaması nedeni ile Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunuldu. Ş. İ. N.’nin yaptığı savcılık başvurusunda şüphelilerin “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçunu işledikleri öne sürüldü. Anılan suç 1 yıl hapis cezasını gerektiriyor. Çocuğun 15 yaşından küçük olması halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

VALİLİK SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ

Savcılığın talebi ile sorumlu görülen başhekim yardımcısı Dr. A. A. ve Sosyal Hizmet Uzmanı N. D. için soruşturma izni verilmesi istendi. İstanbul Valiliğinin 4 Aralık 2017 tarihli yazısı ile iki görevli hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verildi. Valilik yazısında, kayıtlara göre adli görevin ihmal edilmediği, görevliler hakkında görevi kötüye kullanma suçunun oluşmadığı kaydedildi.

İHMALİ SAVCILAR ARAŞTIRIR

Valiliğin kararının iptali için ise İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz başvurusu yapıldı. Avukat Erkan Akça’nın imzasını taşıyan 2 Ocak tarihli başvuruda, çocuk istismarına yönelik vakaların mutlaka adli makamlara bildirilmesinin zorunlu olduğu kaydedildi. Başvuruda “Bu ihmalin varlığını araştırması gereken kurum cumhuriyet başsavcılıkları iken, valilik makamınca soruşturma izni verilmemesi hukuka aykırılık teşkil emekte. Asıl sorumluların araştırılmasına engel teşkil etmektedir” denildi.

2003 DOĞUMLU ÇOCUKLAR BİLE VAR

115 hamile çocuğa ilişkin kayıt listesine göre 2003 doğumlu iki çocuk da listede bulunuyor. Listede yer alan çocuklardan 11’inin 2002 doğumlu oldukları anlaşıldı. Listede, doğum tarihinden hastaneye geliş tarihine dek bir dizi bilginin yer aldığı listede yer alan çocuklardan 39’u ise, Suriye’deki savaş nedeni ile Türkiye’ye göç eden ailelerin çocukları.

İHBAR ETTİ GÖREV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Bu arada, olaya ilişkin önce tutanak tutan daha sonra konuyu savcılığa bildiren Ş. İ. N. hakkında inceleme başlatıldı. Ş. İ. N. inceleme görevlisi Dr. M. A.’ya geçen 26 Aralık’ta verdiği ifadede, 18 yaş altındaki hamile çocuklara ait kayıtların birim dışında çalışan hiç kimse ile paylaşılmadığı kaydetti.

Hakkında inceleme yapılan Ş. İ. N.’nin görev yerinin ise iki kez değiştirildiği öğrenildi.

Patronlar dünyası

"Her ağacın altında bir çift, kanıma dokunuyor"
25 Nisan 2012


Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, 67 muhtar ile düzenlediği ’Huzur toplantısı’nda muhtarların park, bahçe ve ormanlık alanlarda fuhuş yapılmasına karşı olan tepkilerini yanıtladı

Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, huzur toplantısında park, bahçeler ve ormanlık alanlarda fuhuşun engellenmesini isteyen muhtarlara, "Ben de gezmeye çıkınca, bu tür görüntülere tanık oluyorum. Ağaçların altında çift var. Bunlar benim kanıma dokunuyor, ama iki taraf gönüllü olunca yapacak bir şey yok. Yasalar buna izin vermiyor. Biz kolluk görevlisi olarak onları uyarıyoruz" dedi.

Kahya, bugün Merkez Yıldırım İlçesi’nde 67 muhtar ile ’Huzur toplantısı’ düzenledi. Sorunları not alan Emniyet Müdürü, muhtarların park, bahçe ve ormanlık alanlarda fuhuş yapılmasına karşı olan tepkilerini yanıtladı. Tarafların isteği olunca yasal olarak müdahale etmelerinin mümkün olmadığını belirten Emniyet Müdürü Kahya, "Dolaşmak için ben de evimden dışarı çıkınca, Kültürpark’ın her ağacın altında bir çift var, her çalının dibi yatak odası gibi. Her şey meydanda. Bunlar benimde kanıma dokunuyor. Ama iki taraf gönüllü olunca yapacak bir şey yok. Yasalar buna izin vermiyor. Biz kolluk kuveti olarak sadece uyarıyoruz" diye konuştu.
habertürk

Bu nasıl bir ahlak?
Atılgan Bayar

Müslümanlara hakaret eden Nailpaul'un Türkiye'ye 'onur konuğu' olarak çağırılmasına karşı çıktım. Karşı çıkışımın sebebi sadece dinsel aşağılamaları da değildi. Türkiye'ye bir oryantalist bakış ihraç edilmesinden hoşlanmıyorum. (Bu bakışın hedefi sadece Türkler değil, Yahudiler de, diğer doğu toplumları da... Ama bu bahs-i diğer, şimdilik)
Nailpaul'u 'onur konuğu' olarak davet edenler, gelmesini isteyenler ise çok medeni ve fevkalade demokratik insanlar olduklarını iddia ettiler.
Dediler ki; gelsin, aynı masaya oturalım tartışalım, ona yanlış düşündüğünü biz gösteririz...

Hadi düşünce serdetmeyen, kendilerine hakaret eden biri ile aynı masaya oturacak kadar geniş bu arkadaşlar... Onu anlarım da...
Yahu, birisini 'onur konuğu' olarak davet edip, sonra onun ağzının payını vermek, onunla tartışmak, onu sıkıştırmayı planlamak nasıl bir ahlaktır, onu hiç anlayamayacağım işte...

Siz hiç evinize birini, üstelik onur konuğu olarak; onu bozmak, sıkıştırmak için davet eder misiniz? Bu ne menem bir şeydir?

Ya ev sahipliği ahlakları arızalı... Ya da elleri ayakları dolaştı ne diyeceğini, ne yapacağını bilemedi bu yerli oryantalistler...

Bay Nailpaul, iyi ki sizi davet eden bu adamların eline düşmemişsiniz.
Baksanıza, hem sizi 'onur konuğu' olarak davet edecek hem de utanmadan sıygaya çekeceklermiş...
Akşam

Hıncal Uluç
Bu nasıl bir mahalle baskısıdır?..
4 Şubat 2011 Cuma 16:08

Perşembe sabahı, evde kahvemi içip gazetemi okurken, Fatoş geldi. Evdeki yardımcım..

"Hıncal Bey haberiniz var mı, Defne Joy ölmüş.. Evinde ölü bulmuşlar" dedi..

Defne Joy'la tanışmayız. Televizyon izleyen biri olmadığım için, sokakta yanımdan geçse tanımam.. Ama hele son zamanlardaki ününü hemen her gün gazetelerin magazin sayfalarında okuyorum. Acun'un, her programı olay olan, bence günümüzün 1 nolu yapımcısı Acun'un son yarışması "Yok Böyle Dans"ın yıldızlarından.. Yarışmayı kazanacağını kimse tahmin etmiyor, ama kimse de elenmesini istemiyor. Öyle sempatik, öyle hayat doluymuş..

Hatta Sevgili Yüksel (Aytuğ) "Acun bu kız elenirse onu sunucu yap, kaybetme" diye öğüt de veriyordu geçen hafta, Yakın Kumanda'da..

İşte ölen, o daha iki gece evvel seyircilerini coşturan hayat dolu kız..

Hemen TV'ye davrandım.. Haberleri izliyorum.. Ekranın başında donup kaldığımı hatırlıyorum..

Arka arkaya şoklar..

Defne Joy'un ölü bulunduğu yer kendi evi değil. Bir bekar erkeğin evi..

Bekar erkek, benim küçük kuzenim, Sanem'in kardeşi Kerem..

Beni donduran, Defne'nin ölü bulunduğu evin önünde canlı yayın yapan NTV habercisinin sözlerinden biri oldu.

"Defne Joy Foster'in kocası İlker Yasin Solmaz, az önce buraya geldi. Çok üzgün görünüyordu.."

İşte o an, orda kalakaldım.

O çarşamba sabahı, dünyada yerinde olmayı istemeyeceğim bir tek kişi vardı.. İlker Yasin Solmaz..

Düşünebiliyor musunuz?..

Sabaha karşı telefonunuz çalıyor ve haber veriyorlar.

"Eşiniz öldü. Gelin cenazeyi alın.."

"Nerde, nasıl, ne zaman?.."

"Sabaha karşı bir bekar evinde ölü bulundu. Polis soruşturuyor.."

Ne hale gelirsiniz?.. Ne düşünürsüz?..

Ne olursunuz?..

Dün sabah gazeteme baktım..

Tonla haber, tonla yazı.. Defne üzerine.. Ölen Defne'nin dramı üzerine..

Ama asıl ölü, hem de "Yaşayan Ölü" İlker Yasin Solmaz'la ilgili tek satır yok.. Asıl trajediyi yaşayan adamın adı geçmiyor nerdeyse, haberler ve yorumlarda..

İnsanlık ölmüş sanki..

Defne öldü.. Onun için her şey bitti..

Ama bu genç adam yaşayacak.. 18 aylık bebeği ile yaşayacak..

Yarın o bebek aklını başına toplayacak yaşa geldiğinde "Baba bana annemi anlat" diyecek?..

Ne anlatacak İlker Yasin?.

Gencecik, hayat dolu karısı, 18 aylık bebeğinin annesi beklenmedik şekilde ölmüş.. Ona mı ağlayacak İlker Yasin.. Yoksa bir bekar evinde, sabaha karşı kanında tonla alkolle ölü bulunmuş, ona mı çıldıracak?..

Empati, mempati.. Hadi kendinizi İlker Yasin'in yerine koyun dostlarım..

"Acun yarışmayı durdursun.. Kupayı da Defne'nin 18 aylık bebeğine versin" diye hamasi bir tavsiyede bulunan Sevgili Yüksel'e sorum var..

Defne senin eşin olsaydı, dikkat et, sadece "Olsaydı" diyorum.. O "Mesela" yı okurken bile ne hale geldiğini tahmin ettiğim için.. "Defne senin karın olsaydı, gene bu yazıyı yazar mıydın.."

Kerem'in adını duyunca, Gökmen Özdemir'i aradım, Vatan'dan.. Arkadaşı..

"Sor bakalım kerataya, evli barklı ve çocuklu kadını niye götürmüş evine" dedim. "Sordum bile ağbi" dedi, Gökmen.. "Vallahi daha o gece tanıştık. İkimizin de kafası iyiydi. Gittik işte" demiş, Kerem..

Defne'yi nerdeyse "Azize" ilan eden Ayşe kardeşim..

İşte anlatmak istediğim bu..

Bizim zamanımızda Aşka düşülürdü.. Falling in love..

Daha tanıştığın gece, eve, yatağa koşmanın adı da love.. Ama onun fiili başka.. Aşk Yapmak.. Making love..

Benim aşka düşmeye saygım var.. Ama aşk yapmaya yok..

İnsan evliyken de âşık olabilir. Evli birine de âşık olabilir.. Gönül ferman dinlemez, demiş eskiler.. Durup dururken dememişler.. Yüzlerce yıllık deneyim..

Gönül ferman dinlemez tamam ama, 18 aylık bebeği olan evli genç kadın da, daha o gece tanıştığı erkeğin evine koşmaz..

Bunu bana kimse kabul ettiremez. Ben mahalle baskısından da korkmam. Kafamı kesseler düşündüğümü söylerim..

Defne boşanma kararı almış mı?. Mahkemeye baş vurmuş mu?. Evini ayırmış mı?. Ayrı mı yaşıyor eşinden, bebeğinden..

Bilmiyorum.. O konuda satır okumadım, ne öncesinde magazin sayfalarında. Ne de ölümü sonrası haberlerde ve yorumlarda..

Yani..

Ortada çok açık, çok seçik bir "İhanet" var.. Hem de aşk aldatması bile değil. Bir gecelik macera/ One night stand için, aldatılan bir koca ve unutulan bir bebek..

Ölmüş.. Allah rahmet eylesin..

Ama böyle bir insana, öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin..

Kimse de, onu Azize ilan ederek, gençliğin önüne "Rol model" diye koymaya kalkmasın..

Defne Joy Foster'in ölüm sebebi bilinmiyor..

Astım hastasıymış. Fena halde sarhoşmuş. Bilinen o.. Alkol mü?. Son zamanlarda zararı bilimsel araştırmalara konu olan, bir nevi doping, enerji içeceklerinin aşırı kullanılması mı?. Uyuşturucu mu?. 10 gün içinde Adli Tıp gerçeği açıklayacakmış.. Öğreneceğiz.

Ama benim görüşüm değişmeyecek.

Defne'nin ölümü tipik bir "Su testisi, su yolunda kırıldı" olayıdır!..

sabah


_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Bu forum kilitlendi: mesaj gönderemez, cevap yazamaz ya da başlıkları değiştiremezsiniz   Bu başlık kilitlendi: mesajları değiştiremez ya da cevap yazamazsınız    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> AHLAKÎ DÜŞÜNCELER Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com