Alemdar Site Admin
Kayıt: 14 Oca 2008 Mesajlar: 3538 Konum: Avustralya
|
Tarih: Pzr Arl 05, 2010 9:24 pm Mesaj konusu: Osmanlı elçilerinin raporları |
|
|
Bunlar da bizim dedikodu raporlarımız
Murat BARDAKÇI
mbardakci@htgazete.com.tr
AMERİKALI diplomatların WikiLeaks'e düşen dedikodularla dolu raporlarını okuyan okuyucularım ve arkadaşlarım, "Bizim eski diplomatların da bunlara benzer kimbilir ne raporları vardır... Bildiklerini yayınlasana" diyorlar.
Diplomatlarımızın son dönemdeki raporlarında nasıl bir üslûp kullandıklarını tabii ki bilmiyorum; zira bu raporların henüz hiçbiri arşivlenip okuyucuya açılmadı.
Ama, eski devirlere ait olan yayınlanmış yahut araştırmaya açılmış bazı raporları biliyorum...
Bu raporların ortak bir tarafı vardır: Dedikoduya değil, olaylara yer verirler. Avrupa'nın devlet sistemini yahut sarayların işleyişini anlatır, devlet adamları hakkında bilgiler verir ama o kişilerin şahsî hayatlarına yahut özelliklerine pek temas etmezler. Aynı dönemlerde Avrupalı diplomatların Osmanlı devlet adamları hakkındaki raporları ise, WikiLeaks'te yazılanlara rahmet okuyacak gibidir.
Avrupalılar'ın raporlarını merak edenlerin, Venedik'in "Doç" denen İstanbul'daki elçilerinin raporlarını bulup okudukları takdirde bir hayli eğleneceklerinden eminim. Ama, dedikoducu mahalle karılarına bile rahmet okutacak derecede saray ve şehir havadisleri ile dolu olan ve bir zamanların İstanbul'unda yaşanan hemen her hadiseyi anlatan bu raporlar, birinci derecede kaynak olmalarına rağmen Türkçe'ye hâlâ çevrilmemiştir.
KRALIN UZUN SAÇLARI
Şimdi, bizim diplomatlarımızın Avrupalı liderler hakkında yazdıklarına bir örnek vereyim:
Meselâ, 1720'de Fransa'ya elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Mehmed Çelebi, "Sefâretnâme"sinde o yıllarda küçük bir çocuk olan Onbeşinci Louis'nin saçlarını nasıl okşadığını anlatır:
"Lâlası, kralı göstererek bana 'Güzelliğine ne dersiniz?' deyince ben de 'Maşallah Allah kem gözden saklasın' cevabını verdim. Lâla, kralın örgülü uzun saçlarını göstermek için bana kontrol edebileceğimi söyleyince ben de saçlarına yapışıp okşadım. Lâlası 'Yürüyüşü de gayet güzeldir, şöyle yürüyün görsünler' deyince, kral büyük salonun ortasına dek gidip döndü. Lâlası daha sonra kralı koşturdu. Sonra da bize 'Beğendiniz mi?' dedi. Biz de 'Bârekallah' dedik.. "
Ve, bir başka örnek: Devletin resmî tarihçisi Feridun Bey, 1572'de Fransa Kralları'nın özel hayatlarının ve bu memleketin tarihinin kaleme alınması talimatını verir. İsmini bilmediğimiz bir Osmanlı tarihçisi, talimat gereği ve saraya sunmak için "Fransa Padişahları Tarihi" isimli bir eser kaleme alır...
İşte, tek nüsha olan, şimdi Dresde'de bir kütüphanede muhafaza edilen ve Fransa'da 1997'de tamamı yayınlanan bu eserden mizahı andıran bazı bölümler:
İsmi bilinmeyen yazarımız, 13. asırda yaşamış İkinci Philippe August'ten "Hüdâverdi Filipo" diye bahsetmektedir:
"...Hüdâverdi Filipo, Yahudiler'i Françe'den (Fransa'dan) kovup Pâriz şehrini (Paris'i) mâmur eyledi. ...Pârizde bir muazzam kilise vardır kı, nâmına Noste Dâma de Pâriz" (Notre Dame de Paris) derler ki Hazreti Meryem Aleyhisselâm Kilisesi demektir. Hüdâverdi Filipo, o kiliseyi dikti ve Sâm-Vinsene (Saint-Vincent) ormanının etrafını
berkitti."
COANE DENEN BÂKİRE
Kitapta, Fransa tarihinde "Charles VII Le Bien Servi" diye bilinen 15. asır kralı Yedinci Şarl ve Jandark'tan bahseden bölümler ise, bugün için bir mizah şâheseri gibidir:
"...Yedinci Şarliz'in memleketini Enülterelüler (İngilizler) muhasara eylemişlerdi. Şarliz, Françe'nin bazı işe yarar ve bahâdır emîrleri ve kapudanları Coane (Jandark) isimli bir bâkire kızın muaveneti (yardımı) ile onları tekrar yenip Pâtây ovasında muzaffer oldu."
Hele, 9. asır krallarından Carloman'ın ölümünden bahseden satırlar, daha bir âlemdir:
"Lüviz'in (Louis'nin) veled-i zina oğlu olan Karlon ise bir sagîre (küçük) kızcağızı at ile kovalarken kızın evine atla girmek istedi velâkin kapı dar olduğu için sığamayıp aniden düştü ve boynu altında kaldı"...
Bizim diplomatların raporları, işte böyledir...
5 Aralık 2010 _________________ Bir varmış bir yokmuş... |
|