EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

82. yılında Türkiye'nin resmi tarihi

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Sal Oca 26, 2010 10:50 pm    Mesaj konusu: 82. yılında Türkiye'nin resmi tarihi Alıntıyla Cevap Gönder

82. yılında Türkiye'nin resmi tarihi
AVNİ ÖZGÜREL

Nutuk’un hazırlanması da Meclis’teki sunumu da meşakkatliydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sabah ve öğleden sonra üçer saat olmak üzere beş gün boyunca Meclis’e hitap etti; kürsüde toplam 36 buçuk saat kaldı.

Resmi tarih dediğimiz şey, metni, kaynağı meçhul, varsayımlara dayalı olarak şekillenip mihenk taşı işlevi görmeye koşulmuş bir süzgeç değil. Üstelik sadece Türkiye’ye ya da sadece devletlere mahsus bir şey de değil. Her devletin bir resmi tarihi var; keza şirketlerin, cemaatlerin, terör örgütlerinin de. Amerika’nın veya Batılı bütün devletlerin resmi tarihleri ‘lekeden arındırılmış’ metinler.
Aynı şekilde dev şirketlerin veya büyük sermaye sahiplerinin tarihini/biyografisini yansıtan resmi yazımların çizdiği tablolar da ‘steril’.. Çağımızda terör örgütleri bile gerek yaslandıkları portreler gerekse varlık sebeplerini açıkladıkları belgelerde hangi olaylara ya da kimlere nasıl bakılması gerektiğini ortaya koymak ihtiyacını hissediyorlar. Amerikalı çocukların ülkelerinde yerli nüfusunun yok edildiğinden habersiz yetişmesini, Japon çocukların devletlerinin Mançunya’da sergilediği katliamdan birhaber olmasını, Pakistanlıların 1947’ye kadar ülkelerinin adının geçtiği tek bir kaynak bulunmadığı halde 5000 senelik tarihleri olduğuna inanmalarını sağlayan şeyin adı ‘resmi tarih’. Nazilerin resmi tarihi vardı, İsrail’in de resmi tarihi var. Tıpkı Katolik kilisesinin, PKK’nın, DHKPC’nin ve diğerlerinin olduğu gibi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi tarihi de Atatürk’ün 1927 senesi Ekim ayın da toplanan CHP’nin 2. büyük kongresinde beş gün devam eden oturumlarında toplam 36 buçuk saat süreyle yaptığı konuşma. Yani ‘Nutuk’.

Neyin hesaplaşması
Evveliyatı vardı kuşkusuz ama kavga Lozan günlerinde dışa vuruldu. İsmet Paşa ve Türk heyeti 17 Kasım 1922 günü Lozan’a hareket etmiş, aynı gün Ankara’ya özellikle saltanatın devamını savunan milletvekillerini sarsan haber ulaşmıştı: Sultan Vahdettin Malaya zırhlısıyla yurt dışına kaçtı!
Bu gelişmeden bir hafta kadar sonra Lozan’da müzakereler alabildiğine sert şekilde devam ederken Başbakan Rauf Orbay Atatürk’ün BMM’deki başkanlık odasına gelerek onu Milli Mücadele’nin önde gelen komutanlarından Refet Bele’nin Etlik’teki bağ evine akşam yemeğine davet etti. Orbay, o günlerde Türkiye’nin Moskova büyükelçisi olup hariciyenin istişare için Ankara’ya çağırdığı Atatürk’ün yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’un da yemeğe katılmasını istemiş Gazi de buna itiraz etmemişti.
Dört yakın arkadaş sofrada bir araya geldiler. Hal hatır sormayla başladı sohbet. Yemeğe geçilmesinden önce davetin sebebi olan konuya Rauf Orbay girdi. Atatürk’e döndü ve ‘Kemal’ diye söz başlayıp ‘Kabul edip geldiğin için teşekkür ederiz. Lakin yemeğin yanı sıra seninle baş başa konuşmak istediğimiz bazı hususlar var, bugün seninle onları da konuşmak istiyoruz’ diye devam etti. Kendisini sıkıntılandıracak bir şeyler işiteceğini anlamıştı Atatürk ama belli etmedi hissiyatını ‘Elbette, buyurun, konuşalım’ dedi. Ve Rauf Orbay açtı mevzuyu: ‘Kemal, mesele şu ki, Meclis senden korkuyor, o yüzden kimse doğrudan sana gelemiyor. Herkes tüm şikayetlerini rahatsızlıklarını başbakan olarak bana iletiyor.’ Şaşırmış gibi yaptı Gazi. ‘Neyimden korkuyorlarmış’ diye sordu. ‘Senin cumhuriyet kuracağından korkuyorlar. Dedikodular giderek yayılıyor. Bazen o kadar abartıyorlar ki, eline bir fırsat geçerse, senin padişahı resmi olarak da bu ülkeden kovacağını söylüyorlar!’
Bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemiyor, soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu Atatürk. Rauf Bey ise fırsat bulmuşken içini döküyordu: ‘Bu vatan tehlikeye düştü, işgale uğradı. En çok sen çaba gösterdin, biz de sana yardım ettik. Şimdi vatan kurtuldu. Bize göre artık emaneti sahibine iade etmenin zamanı geldi.’
Gazi yemek davetinin bahaneden ibaret olduğunu anlamıştı Mustafa Kemal. ‘Ne demek istediğini gayet iyi anladım. Peki Rauf, Sultan Vahideddin için sen ne düşünüyorsun’ diye sordu. Orbay bu soru karşısında zihnindeki düşünceyi en açık haliyle ortaya koyması gerektiğinin farkındaydı. Lafı dolandırmadı: ‘Babam padişahın başmabeyinliğini yaptı. Boğazında padişahın ekmeği var. Şimdi o ekmek benim gırtlağımda. Ben yediğim ekmeğe ihanet etmem kardeşim. Benim rejim sorunum yok. Üstelik, madem sordun, söyleyeyim. Padişah bir İslam halifesi, ben de Müslümanım. Dini terbiyem nedeniyle de padişaha bağlıyım.
O makamlar uhrevi makamlar. Senin, benim gibi kişilerin ulaşabileceği makamlar değil. Kaldı ki, bu milletin yüzlerce yıldan bu yana alıştığı yönetim de bu yönetimidir, cumhuriyet değil..’ dedi.
Yüz hatlarının gerilmesinden Atatürk’ün iç dünyasında fırtınalar koptuğu belli oluyordu. Ama yine itidalini korumaya çalışarak ev sahibi Refet Bele’ye döndü; ‘Sen ne düşünüyorsun’ diye sordu. O da en yalın haliyle ifade ettiği kanaatini: ‘Aynen Rauf Bey gibi düşünüyorum Paşam!’
Köşeye sıkışmış hissetti kendisini Gazi. ‘Benden ne yapmamı istiyorsunuz’ diyebildi sadece. ‘Yarından tezi yok, kürsüye çık, bunları yapmayacağına dair söz ver
Meclis’te’ dedi Rauf Bey.
Bir an düşündü Atatürk ne yapması, ne demesi gerektiğini... Sonra ‘Bana bir kâğıt verin...’ dedi.
Bağ evinde gece yarısı kâğıt bulamadılar, içtiği sigaranın kapağını yırttı ve arkasına yazdı: ‘Günü geldiğinde padişahla ilgili kararı en yüce icrai organ olan BMM verecektir!’ Yüksek sesle okudu yazdığını ve sordu: ‘Bu sizi ve Meclis’i tatmin eder mi? Yarın kürsüye çıkıp bunu okursam, sizce Meclis tatmin olur mu?.’ Olur, dedi Rauf Orbay. ‘Yarın çık yarın kürsüden oku bunu!’ Mustafa Kemal dışındaki üç kişi de Meclis’ten saltanat makamı aleyhinde bir karar çıkmayacağından emindiler, rahatlamışlar davetten murad edilen elde edilmişti.

Yollar ayrıldı
Atatürk’ün en yakın arkadaşlarıyla yolu o gün ayrıldı.. Ertesi gün kürsüye çıktı ve yazdıklarını aynen okudu Gazi. Bunun Meclis’le ve komutanlarla tartışmaya girmeden atlatılması gereken bir kriz olduğundan başka bir şey yoktu kafasında. Fırsat doğana kadar bekleyecekti. 1921 Anayasası’na göre iki yılda bir seçim yapması gerekiyordu. Meclis 23 Nisan 1920’de açıldığına göre, seçimleri yenilemenin zamanı gelmişti. Dolayısıyla seçim kararı alındı. Gazi, artık ayakbağı olarak gördüğü milletvekillerinden kurtulma fırsatını bulmuştu. Komutanlar onun bu niyette olabileceğini düşünüp yeni bir plan kurdular. Ancak bu defa rest değil kılıç çektiler. Mustafa Kemal’i Meclis’e sokmamanın yolunu arayacaklardı. Seçim Yasası’nda yapılacak küçük bir değişiklikle maksat hasıl olabilir görünüyordu. Önergeyi komutanlar değil Erzurum, Samsun ve Mersin’den üç milletvekili hazırladı. Buna göre doğum yeri Misak-ı Milli dışında olan kişiler ve milletvekili olmak istediği vilayette ikameti beş seneden az olan kişiler milletvekilliğine aday olamayacaklardı. Özel olarak kendisi için hazırlandığını fark etmişti Mustafa Kemal. Hem doğum yeri Selanik Misak-ı Milli hudutları dışındaydı hem de askerlik mesleği dolayısıyla hayatı boyu değil beş yıl, hiçbir yerde sürekli beş ay oturamamıştı. Belgenin altındaki imzalar farklı olsa da tuzağı kuranlar en yakın silah arkadaşlarıydı.
Meclis başkanı önergeyi okuttuktan sonra kürsüye çıktı. Ve o zamana
kadar yaptığı konuşmalarla kıyaslanmayacak derecede öfkeyle konuştu.
‘Doğum yerim Selanik Misak-ı Milli sınırları dışında kalırken, devlet Selanik’i
tek kurşun atmadan Yunan’a verirken ben diğer bir yurt köşesi olan Derne’de savaşıyordum... Hiçbir yerde beş yıl oturamadım. Otursaydım, Bingazi’de, Derne’de, Sina’da, Filistin’de, Çanakkale’de, Kafkaslar’da, Sakarya’da olamazdım. Ama ben oralarda olmasaydım bu önergeyi veren efendilerin doğum yerleri de Allah korusun sınırların dışında kalırdı... Şimdi millete soruyor ve cevabını bekliyorum. Bu önergenin sahibi efendileri buraya gönderen millet onlar gibi mi düşünüyor?...’
Meclis bir anda ‘Hayır.. Asla..’ nidalarıyla inlemeye başladı. Ertesi gün binlerce telgraf yağdı Meclise. Önerge geri çekildi ve Mustafa Kemal Ankara’nın Bala ilçesinden milletvekili seçilerek Meclis’e girdi.
İşte bu olayı hiç unutmadı Atatürk. Nutuk’ta en ince ayrıntısına kadar yer verdi yaşadığı tabloya ilişkin değerlendirmelerine..

Nasıl yazdı?
Gerek Falih Rıfkı Atay’in Çankaya’sında gerekse farklı kaynaklarda Nutuk’un yazım sürecine ilişkin hayli bilgi var. Atatürk askerlikten kalma alışkanlıkla çok fazla not tutmuştur zaten. Ancak bunları gözden geçirmek ve metne aktarmak kolay olmamıştır. Gerçi Meclis kürsüsünde okumuştur metni Atatürk ama resmiyette hitabettiği heyet milletvekilleri değil CHP delegeleridir. Bilinen onun bu çalışmayı üç ay sigara ve içkiye ara verip anlattıklarını kâğıda döken yaverleri sekiz saate bir değiştirerek hazırladığı. Yakın çevresindekilerin anılarında ifade ettiklerine göre ara ara yanıbaşına yerleştirdiği su dolu kapta ıslattığı pamukları gözkapaklarına koyarak uykuyu yenmeye çalıştığı. Rıza Soyak bir defasında masadan hiç kalkmadan ve uyumadan 36 saat oturduğunu söylüyor. Falih Rıfkı ise yaverlerden birinin baygınlık geçirdiğini.
Nutkun okunması zahmetli oldu. Sabah ve öğleden sonra üçer saat olmak üzere beş günde toplam 36 buçuk saat kürsüde kaldı Atatürk. Ve yine anılarda ifade edildiğine göre üç gün sırtüstü yatarak üzerinden atabildi yorgunluğu...
Kaynak: Radikal

Etiketler: han osmanlı ingiltere asya hilafet tasfiye Lord Ponsonby Rusya Yıldız Esas Evrakı lozan antlaşması inönü mustafa kemal atatürk meclis tarih
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> YAKIN TARİH Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com