EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Organik/Serdar Akinan

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Nis 08, 2009 11:24 pm    Mesaj konusu: Organik/Serdar Akinan Alıntıyla Cevap Gönder

SKY Türk Genel Yayın Yönetmenliği görevinden ayrılan Serdar Akinan bir köye yerleşti, artık 'organik' yaşıyor



08 Nisan 2009

Serdar Akinan'ın SKY Türk Genel Yayın Yönetmenliğini bırakmasının sebebi anlaşıldı. Akinan, meğer İstanbul'dan kaçıp bir köye yerleşmiş... Akşam gazetesindeki köşesinde bugün bu kararını ve sebeplerini açıklayan Serdar Akinan'ın "Organik" başlıklı yazısı aşağıda...

"Bunca yıldan sonra artık iyice manasız gelen idari koşuşturmacadan ve yüklerden sıyrılmak; mesleki olarak daha kalıcı işlere imza atacak zamanı ve mekanı kendime yaratabilmek için geçtiğimiz günlerde yayın yönetmenliği görevimi bıraktım.
Mesleği değil idari görevi bırakmamın bir başka gizli hedefi daha vardı aslında... Şehirden uzaklaşmak... Kendime doğanın içinde bir ev yapmak... İstanbul'a yakın ama şehre uzak olmak.
Adım adım bu hedefim gerçekleşiyor... Bana göre dünyanın en güzel yerlerinden birinde kendime küçük bir ev yapıyorum. Günlerdir şantiyedeyim... Evin en ufak detaylarına kadar uğraşıyorum...
Sadece ekrana çıkacağım günlerde İstanbul'a inmeye özen gösteriyorum. Bu arada değişimimi izliyorum. Öncelikle yavaşladım... Toprakla sürekli temas halinde olmak yaşam enerjimi usulca düzenlemeye başladı.
Gün doğumlarının, gün batımlarının anlatılamaz lezzetinin yudum yudum içilebildiğini keşfettim. Şehre, insanlara, içinden çıkageldiğim ilişkilere, gerginliklere, kurgulara bakışım değişti... Artık içtenlikle, barışla ve huzurla gülümsüyorum.
Biliyorum, bu yazdıklarımı okurken siz de gülümsüyorsunuz, 'Yazık, pek gençti... Balataları fena yakmış...' diyorsunuz... Valla ben de gülüyorum ama sabır... Lafımı bitireyim.
Bu özel dönüşümü neden paylaşıyorum? Takdir edebileceğiniz gibi siyasete, hayata, gündeme sürekli kafa yoruyorum. Son derece önemli bir kırılmanın (çöküşün) içindeyiz.
Şu anda olduğum yerden bu süreci gözlemenin bana zenginlik ve açı kazandırdığı inancındayım.
Yaşanan küresel finansal krizin aslında bir 'değerler krizi' olduğu tespitini çok iyi kavramak gerek. Modernizmin getirileri kadar götürülerini de iyi anlamak gerek.
Yavaşlamadan bunun görülemeyeceğini gördüm. Durup bir an için etrafınıza bakarsanız nasıl bir koşuşturma içinde debelendiğimizi, nasıl bir çevrede yaşadığımızı, bu kentleri nasıl boğduğumuzu ve kentlerin de bizi nasıl boğduğunu ötesinde vahşileştirdiğini de görebiliriz.
Pastoral bir güzelleme ile 'hadi gelin köyümüze geri dönelim' muhabbeti yapıyor değilim. Veya 'Kapitalizm toplumsal kanserdir' diyen toprağı bol olsun, büyüğümüz Murray Bookchin'in ne anlatmaya çalıştığını anlatmaya yeltelenip başınızı ağrıtacak da değilim.
Ancak içinde bulunduğumuz çöküş sürecinde anlam haritasını kaybedenler, pusulası kırıklar, kentsoylu yalnızlar, öfkeliler, sıkışıp kalanlar, özetle mutsuzlar ve itiraz edenler bir kez daha düşünmeli.
Neyi mi? Şunu...
Bakın daha dün yaşadığım bir şeyi paylaşayım belki daha rahat ifade edebilirim.
Önceki gün arabaya atlayıp köye indim, salata malzemesi aldım... Ustalar iş yaparken ben de onlara yemek pişireceğim... 'Domatesi, biberi hala neden manavdan alırsın ki anlamam... İzin ver şu köşeye ekiverem' dedi ustabaşı... Gözlerim parladı, 'Ağbi eksene Allah aşkına... Ne duruyorsun?' dedim. Sonra laf lafı açtı, 'İbrahim ağbi, şu köşeye de tavuk kümesi koysak mı ya?'diye çekine çekine sorduğumda, 'Koruz elbet... Sen hiç merak etme... Kızlarına da taze yumurta yedirirsin...' dedi. Bu iki lakırdıda sadelik ve içtenlikten öte bir başka şey saklı. Mutluluk...
Dünyanın en lüks otellerinde konakladım; Michelin yıldızlı restoranlarda son derece lezzetli yemekler yedim, çok kaliteli şaraplar içtim. Anlatılmaz hazlardı... Ama bunların hep bir bedeli oldu... Ağır bedelleri... En önemli bedel yaşamımdan zaman sattım.
Bu hazları ve daha fazlasını tadacağım için hayatımın kalan kısmından zaman satmanın artık manasız olduğunu düşünüyorum.
Tüket, haz al, sadece mutlu ol, uzun yaşa, hükmet, satın al, gez... Bu kelimeler yaşamlarımızın nihai hedefi olmayabilir.
Bu hedefler yerini başka kavramlara terk edebilir...
Siyasetin sıkıcı ve sığ gündeminden sıyrılıp bu kavramların ne olabileceğine dair yazmaya biraz daha fazla vakit ayıracağım.
Bu bile bana daha sahici ve samimi geliyor."

Akşam
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> FİKİR YAZILARI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com