EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Almanya Çöküyor

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Çrş Ksm 12, 2008 11:45 pm    Mesaj konusu: Almanya Çöküyor Alıntıyla Cevap Gönder

Alman ordusu ölüm döşeğinde'
03.09.2015



Amerikan National Interest dergisi, bir zamanların en güçlü ordularından Alman ordusunun 'yetersiz finansman' nedeniyle 'ciddi problemlerle' karşı karşıya olduğunu yazdı.

Dergide yayımlanan Kyle mizokami imzalı makalede, Batı ve Doğu Almanya'nın birleşmesinin ardından askeri bütçenin daraltıldığı, ülkenin envanterindeki gemi, uçak ve zırhlı araçların da yüzde 75 oranında azaltıldığı belirtildi. Alman bütçesinin sadece yüzde 1.2'nin askeri giderlere ayrıldığına da dikkat çekilen yazıda, Bundeswehr olarak da bilinen Alman ordusunun finansman yetersizliği nedeniyle karşılaştığı 'problemler' de şöyle sıralandı:
'
TYPHOONLARDAN VAZGEÇTİ'

"Almanya, çok sayıda Eurofighter Typhoon tipi avcı uçağı alınmasını öngören programı sonlandırdı. Almanya Hava Kuvvetleri'nin elinde şu anda sadece 109 adet Eurofighter Typhoon tipi uçak var. Ekim 2014'te de yedek parçaların yetersizliği nedeniyle problem o kadar büyüdü ki, yalnızca 42 avcı uçağı uçabilir hâle geldi."

'TOMADOLARDAN ÇOK AZI ÇALIŞIYOR'

"Yetersiz finansman, ülkenin elindeki Eurofighter Tomado tipi savaş uçaklarını da etkiledi. Ağustos 2014'te de Alman ordusunun elindeki 89 Eurofighter Tomado'dan sadece 38'inin çalışabilir durumda olduğu öğrenildi."

'LEOPARD TANKLARI DA AZALDI'

"Almanya ordu giderlerini azaltmak için elindeki Leopard II tipi tankların sayısını 225'e düşürdü. Batı Almanya'da bu tankların sayısı 2.000'den fazlaydı."

'UZUN ÇATIŞMALARDA HEDEFİNİ ŞAŞIRIYOR'

"G36 saldırı tüfekleriyle ilgili de problemler yaşandı. Bundeswehr 1996'dan beri 176.000 G36 satın aldı. Ancak Afganistan'daki operasyonlarda tüfeklerin uzun süreli çatışmalarda hedefini şaşırabildiği anlaşıldı."

'TÜFEK YERİNE SOPA KULLANDILAR'

"Almanya ordusundaki finansman yetersizliği, NATO'nun Alman acil müdahale güçlerinde de hissedildi. Norveç'te şubatta yapılan NATO tatbikatında Alman askerleri makinalı tüfek yerine sopa kullanmak zorunda kaldılar."
Sputnik

Siemens 7 bin 800 kişiyi işten atıyor
6 Şubat 2015

Almanya’nın önde gelen şirketlerinden Siemens, 7 bin 800 kişilik istihdam kesintisine gidileceğini açıkladı

siemens-isten-cikarma

Siemens’te uzun zamandır gündemde olan ‘yeniden yapılanma’ planı çerçevesinde istihdamda toplam 7 bin 800 kişilik azaltıma gidilecek.

Almanya’daki işletmelerde toplam 3 bin 300 personel operasyondan etkilenecek. İşten çıkarmalar ağırlıkla idari bölümleri kapsıyor.

Siemens Yönetim Kurulu Başkanı Joe Kaeser, “Vizyon 2020″ adını verdikleri yeniden yapılanma konsepti kapsamında şirketi yeniden kalıcı büyüme hattına oturtmayı ve rakiplerle aralarında kârlılık konusundaki boşluğu kapatmayı hedeflediklerini söyledi.

“Sendikalarla görüşüyoruz”

Siemens Personel Koordinatörü Janina Kugel, istihdam azaltımı operasyonunu yapıcı ve sosyal açıdan uygun bir şekilde tamamlamak için sendikalarla görüşme halinde olduklarını öne sürdü.

Sendikalar henüz konuyla ilgili bir açıklamada bulunmadı. İşçi temsilcilerinden Birgit Steinborn, istihdam azaltımının bir çözüm olarak gündeme getirilmesine tepki gösterdi.

Siemens yeniden yapılanma planı çerçevesinde ve işten çıkarmalarla 1 milyar euro tasarruf etmeyi planlıyor. Şirket, 25 yıldır en büyük yeniden yapılanma operasyonunu geçen yılın mayıs ayında duyurmuştu. Plan çerçevesinde Siemens faaliyet gösterdiği iş kollarını 16’dan 9’a indirdi.
Kaynak: Dünya

Alman elektronik devi Metz iflas etti
21 Kasım 2014,
Tanınmış, geleneksel Alman markaları Saba ve Nordmende'den sonra ülkenin tanınmış 75 yıllık elektronik firması Metz de iflas etti. Almanya ve dünyada kalitenin adresi gösterilen ünlü markanın 540 çalışanı iflas haberini basından öğrenince huzursuz oldu.

Almanya ve dünyada kalitenin adresi olarak gösterilen Metz firması 1938 yılında Paul Metz tarafından kurulmuştu. Radyo, manyetik şeritli teyp cihazları ve televizyon üretimiyle isminden başarıyla söz ettiren Metz firması 1950 yılında fotoğraf aksesuarı üretimine geçti.

Elektronik cihazlarda olduğu gibi kaliteli ve dayanıklı flaş üretiminde zirveye tırmanan Metz çalışanlarının maaşları artık iflas masası tarafından karşılanacak.

GELENEKSEL ALMAN MARKALARI TARİH OLUYOR

Giderek piyasadan kalkan tanınmış, geleneksel Alman markaları Saba ve Nordmende markalarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Metz çalışanlarının ise henüz işten çıkarılmayacağı bildirildi.

Sendikalar, Metz firmasının 10 milyon Eurodan fazla sıcak paraya ihtiyacı olduğu ve ekonomik krize dayanma şansının az olduğu görüşünde hemfikirler. İflas tasfiye yetkilisi Joachim Exner, Noel ve yılbaşı öncesi iç ve dış pazarın çok önemli olduğunu, üretimin aksamadan devam edeceğini açıkladı.

Elektronik cihaz ve flaş üretiminde ucuz Uzak Doğu pazarıyla rekabet edemeyen Metz'in çalışanlarını zor günler bekliyor.
Yeni Şafak

Almanya Cumhurbaşkanı istifa etti
17 ŞUBAT 2012



Adı bir konut kredisi skandalına karışan ve görevini kötüye kullandığı iddia edilen Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff istifasını açıkladı.

İki yıl önce Cumhurbaşkanlığına seçilmiş olan Wulff, televizyonlardan canlı yayınlanan bir açıklama yaptı ve kendisine duyulan güvenin son haftalarda zarar gördüğünü

Almanya Başbakanı Angela Merkel Wullf'un istifasını "üzüntüyle kabul ettiğini" söyledi. Merkel, Wulff üzerinde artan baskılar nedeniyle bugün yapacağı İtalya gezisini iptal etmişti.

Krizin bu noktaya gelmesinde, mali usülsüzlük iddialarını araştıran savcıların federal parlamentodan Cumhurbaşkanı Wulff'un dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmesi etkili oldu.

Savaş sonrası dönemde ilk kez bir Almanya cumhurbaşkanı böylesi bir soruşturmaya hedef oldu.

Aşağı Saksonya'daki savcılar, cumhurbaşkanlığını üstlenmeden önce bu eyaletin başbakanlığını yapmış olan Christian Wulff'un şahsi mali çıkarları için usülsüzlük yaptığından şüphe ediyor.

52 yaşındaki Wulff aynı zamanda konuyla ilgili haber yapmak isteyen bir gazeteyi sindirmeye çalışmakla suçlanıyor.

Görev ve yetkileri sembolik düzeyde olan Alman cumhurbaşkanları, ulusa ahlakî bakımdan örnek olması gereken kişiler olarak görülüyor.

Gözlemciler, skandalın sadece Wulff'a değil, 2010 yılında cumhurbaşkanlığına getirilmesine destek olan Angela Merkel'e de darbe indirdiği kanısında.

Merkel muhalefetin ısrarlı direnişine rağmen bu karar için bastırmış, Wulff parlamentoda ancak üçüncü tur oylamadan sonra seçilebilmişti.

Şimdi Alman Parlamentosu 30 gün içinde bu görev için yeni bir isim belirlemeye çalışacak. Bu konuda parti liderleri arasındaki istişarelerin yarından itibaren başlayacağı bildiriliyor.
Hristiyan Sosyal Birliği'nin Genel Başkanı Horst Seehofer geçici olarak cumhurbaşkanlığına vekalet edecek.

Wulff'a yönelik suçlamalar

İlk olarak Bild gazetesinin ortaya attığı iddialara göre Christian Wulff, Ekim 2008 tarihinde zengin bir işadamının karısından, çok düşük bir faizle 500 bin euro tutarında borç almayı kabul etti.

Aşağı Saksonya eyalet meclisinde sözkonusu işadamı Egon Geerkens ile bir iş ilişkisi olup olmadığı sorulan Christian Wulff ''hayır'' cevabını vermiş ve işadamının karısı ile arasındaki mali bağlantıdan hiç söz etmemişti.

Cumhurbaşkanı Wulff, Bild'in haberi basmaması için gazetenin haber müdürüyle irtibat kurması nedeniyle de sert eleştirilere hedef oldu.

Gazete, Christian Wulff'un haber müdürü Kai Diekmann'ın telefonuna bıraktığı ve haberi basmamalarını talep ettiği öfkeli mesajı kamuoyu ile paylaştı.

Wulff, bu olay ertesinde Kai Diekmann'dan özür dilemişti.
BBC

Almanya'nın kimlik krizi
Stephen Evans
BBC, Berlin
30 ARALIK 2010

Gerçek bir Alman nasıl görünür? Ya da Almanlar gerçek bir Almanın nasıl göründüğünü düşünüyor?

Almanlar anketlerde Müslümanlara karşı daha az hoşgörülü
Almanya göç çağında kendisini tanımlamaya çalışırken bu soru ısınan, zaman zaman da alevlenen tartışmanın tam kalbinde.
Örneğin, Gunter Piening sarı saçları ve mavi gözleriyle, kafalardaki 'Alman resmi'ne benzediğini düşünüyor.
Fakat Piening, bu algıdan hoşlanmıyor.
Piening, başkent Berlin'in entegrasyon ve göçten sorumlu yetkilisi.
'Pek çok insan Almanlığı etnik anlamda tanımlıyor. Almanların mavi gözlü ve sarı saçlı olduğunu düşünüyorlar' diyor.
Başında bulunduğu kurum, Almanya'nın farklı yüzlerini, sarışın ve mavi gözlü olmayan yüzlerini göstermek için bir kampanya yürütüyor.
Ama Piening, 'Artık çok geç. Toplumumuzun böyle olduğunu düşünmeye başladık' diyor.
Ülkesini İngiltere'yle karşılaştıran Piening, 'Belki de İngiltere, geçmişte bir imparatorluk olduğundan, İngilizlerin dünyanın farklı uluslarıyla birarada olma anlamında geniş bir tecrübesi var. Modern toplumun etnik açıdan çeşitlilik arz ettiğini kabul etmekte sorun yaşayan insanlarımız var. Belki de İngiltere, Fransa ya da ABD gibi göçle oluşan ülkelerle aramızdaki fark bu' diye konuşuyor.
Medyada Türk imajı
Başarılı bir işadamı olan Hint kökenli bir arkadaşından bahsediyor.

Piening, sarı saçlı, mavi gözlü Alman algısından hoşlanmıyor
Arkadaşının İngiltere'deyken kendisini orta sınıfa ait başarılı bir insan olarak gördüğünü, ama Berlin'de yabancı hissettiğini anlatıyor.
'Bir fark da, göçmenlerin İngiliz medyasında temsil edilmesi. Orta sınıfta görünür haldeler' diyor.
'Buradaysa medyadaki Türk imajı, yoksulluk, şiddet ve entegrasyon sorunlarıyla bağlantılı.' diye de ekliyor.
Piening entegrasyonla ilgili kaygılarını, Almanya'nın kimliği konusunda derin bir tartışma yaşanan bir dönemde dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Christian Wulff geçtiğimiz günlerde, 'İslam Almanya'nın bir parçasıdır' demişti.
Bunun üzerine Başbakan Angela Merkel de 'Almanya'da çok kültürlülüğün iflas ettiğini' söylemişti.
Tüm bunların üzerine bir de, Almanya'nın ikinci dünya savaşından bu yana kendisini göçle yok ettiğini savunan bir kitap, en çok satanlar listesinde birinci oldu.
Kitap başarılı oldu olmasına ama, Almanların kafasındaki karmaşık Alman kimliğini çözümlemek hala çok zor.
İslam'a karşı olumsuz tavır

Merkel çok kültürlü yaklaşımla Almanya'nın kendisini kandırdığını söylemişti
Bu konudaki bir ipucu, Munster Üniversitesi Din ve Siyaset Merkezi'nin yaptığı anketler olabilir.
Anketler beş Avrupa ülkesinde, eski Doğu ve Batı'da ayrı ayrı olmak üzere Almanya, Danimarka, Hollanda, Portekiz ve Fransa'da yapıldı.
Almanya'da biraz daha az olmak üzere, beş ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu tüm dinlere saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyor.
Ama farklı dinlerin mensuplarına karşı bakışta Almanlar, özellikle Müslümanlara karşı daha sert bir tutum takınıyor.
Hollandalı, Fransız ve Danimarkalıların İslam'a bakışı çoğunlukla olumlu. Ancak eski Batı Almanya'da katılımcıların yüzde 34'ü İslam'a olumlu bakıyor. Eski Doğu Almanya'daysa bu oran yüzde 26'ya iniyor.
Tüm dini grupların eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünenler arasında da Almanlar sonuncu.
Eski Batı Almanya'da katılımcıların yüzde 30'dan azı cami inşasına destek veriyor. Doğu'da ise bu oran yüzde 20.
İletişim arttıkça, hoşgörü artıyor
Araştırmaya göre, Müslümanlarla iletişim arttıkça hoşgorü de artıyor.
Araştırma ekibinden Alexander Yendell, 'Almanların Fransız, Hollandalılar ve Danimarkalılara kıyasla Müslümanlarla daha az iletişim kuruyor. Almanların Müslümanlarla iletişimi arttıkça görüşleri de olumlu yönde değişiyor' diyor.
"Almanya'da kendimi evimde hissetmiyorum. Bir yabancıyım ve hep öyle kalacağım"
Sahes Taşçıoğlu, Berlinli İşkadını
Türklerin, Almanya'ya gelip çalışmak, sonra da geri dönmek üzere davet edilmesinin üzerinden yaklaşık 50 yıl geçti.
O dönem Alman vatandaşlığı etnik kökene dayalıydı.
Sonra yeni gelenlerin de vatandaşlık alabilmesi için yasa değiştirildi.
Ama doğdukları ülkeyle Almanya arasında bir seçim yapmak zorunda kaldılar. Çifte vatandaşlık hakkı yoktu.
Bazıları Almanya'da onlarca yıl geçirmelerine karşın, doğdukları ülkenin vatandaşlığını tercih ediyor.
'Yabancıyım ve öyle kalacağım'
Sahes Taşçıoğlu, Berlin'de mükemmel gelinlikler diken bir terzi.
Almanya'ya 1969'da, 14 yaşındayken bir otomobil fabrikasında iş bulan babasıyla birlikte gelmiş.
Şimdi klasik bir bölünmüş insan. Almanya'da 40 yıl geçirmiş olmasına karşın hala Türk vatandaşı.
Peki hayatının dörtte üçünü geçirmediği bir ülkeye geri dönecek mi?
'Hala burdayım. Çalışabildiğim sürece de burada olacağım. Ama Almanya'da kendimi evimde hissetmiyorum. Bir yabancıyım ve hep öyle kalacağım' diyor.
BBC

Almanya'da emeklilik yaşı 67'ye yükseltildi
19:00 - Almanya Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Ursula von der Leyen, çal ışan yaşlı insanların sayısının büyük ölçüde arttığı nı belirterek, emeklilik yaşının 2029 yılına kadar kademeli olarak yükseltilmesinin şart olduğunu savundu. Leyen, "Biz uzun yaşayanların ülkesi haline geldik" diye konuştu. 17.11.2010 BERLİN
netgazete

500 BİN MÜHENDİSE İHTİYAÇ VAR

26 Ağustos 2010
Almanya'da çalışan nüfusun 2030 yılına kadar 6 milyon kişi azalacak olması iş piyasasında çözüm arayışlarını arttırdı.
Hükümet çevreleri işsizlerin ve gençlerin eğitimle kalifiye hâle getirilmesini isterken, işverenler kalifiye eleman ihtiyacının yurtdışından karşılanmasını talep ediyor. Almanya'da her yıl 37 bin kişi mühendis olurken, 45 bin mühendis ise emekli oluyor.

Almanya'nın kalifiye eleman açığına çözüm arayışı devam ediyor. Hükümet çevreleri işsizlerin ve gençlerin eğitimle kalifiye hâle getirilmesini isterken, işverenler kalifiye eleman ihtiyacının yurtdışından karşılanmasını talep ediyor. Almanya'da nüfusun yaşlanmasıyla birlikte 2030 yılına kadar çalışan sayısında 6 milyon azalma olması bekleniyor. Bu iş gücü açığının kapatılması için ise hem hükümet tarafından hem de işverenler tarafında yoğun arayışlar devam ediyor. İşgücünün yanı sıra yeni teknolojiler alanındaki yetişmiş eleman sıkıntısı ise çözülmesi gereken bir başka sorun olarak hükümetin önünde duruyor. Hastabakıcılık gibi bazı meslek dallarına ise gençlerin ilgi göstermemesi de kalifiye eleman açığının nedenlerinden birini oluşturuyor.

Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) ise firmaların eleman bulmakta zorlandığını ve genç sayısının azalmasının problemi içinden çıkılmaz hale getirdiği iddia ediyor. Göçün önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen DIHK Avustralya ve Kanada gibi göçmen ülkelerin örnek alınmasını istiyor. Yurtdışından mühendis ve yazılım uzmanı getirebilmek için Almanya ve Avrupa söz konusu pozisyona uygun bir eleman olmadığının gösterilmesi gerekiyor. Bu sürecin uzun sürdüğünü kaydeden DIHK başkanı Hans Heinrich Driftmann ayrıca getirilecek elemana yıllık ödenmesi gereken 64 bin Euro maaşın yüksek olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini kaydetti.

Hükümet ise iş gücü sıkıntısına uzun vadeli çözüm bulmak istiyor. Gençlerin eğitim sürecini başarılı bitirmesini sağlamak isteyen hükümet işsizleri de istihdam piyasasının ihtiyacına göre eğitime tabi tutmak istiyor. Çocuklar için kreş ve anaokulu imkanlarını arttırarak çalışan annelerin işini kolaylaştırmayı planlıyor. İşsizlik oranı yüksek olan 55 yaş ve üstündeki insanların istihdamını arttırmayı isteyen hükümet ancak bu adımları attıktan sonra göçe yeşil ışık yakmayı düşünüyor.

En yoğun eleman sıkıntısı ise sanayisi ile ön plana çıkmış Almanya'da mühendislik alanında yaşanıyor. Eleman eksikliğinde dolayı son üç yılda mühendis maaşlarının yüzde 15 oranında arttığını belirten uzmanlar şirketler arasında daha yüksek maaş teklifiyle eleman transferinin artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Temmuz ayı rakamlarına göre 61700 mühendis pozisyonu doldurulmayı beklerken iş arayan mühendislerin sayısı ise sadece 25 bin civarında. Tüm mühendisler bir işe yerleştirilse dahi 36 bin pozisyonun boş kalacağını vurgulayan uzmanlar her yıl artış gösteren bu sayının sadece geçen yıldan bu yana yüzde 12 oranında arttığını kaydediyor. İhtiyaç duyulan otomotiv, inşaat, elektronik ve endüstri mühendislerinin sayısının gelecek on yılda 200 bine tırmanması bekleniyor. Almanya'daki 1,4 milyon mühendisin 800 bini kendi sahasında çalışıyor. Yaş ortalaması 50 olan mühendislerin ise önümüzdeki on yıl içinde 450 bin kadarının emekli olması bekleniyor. Alman üniversitelerinden yılda ortalama 37 bin mühendis mezun olurken emekli olan mühendislerin sayısı ise ortalama 45 bin olarak gerçekleşiyor. Öte yandan gayrisafi milli hasılanın yüzde üçünü araştırma ve geliştirmeden elde etme hedefi koyan hükümetin bu hedefine ulaşabilmesi için yılda 70 bin yeni mühendise daha ihtiyaç var. Mühendis yetiştiren üniversiteler ise kaliteyi düşürmemek için öğrenci sayısını arttıramıyor. Buna ek olarak demografik değişimler neticesinde üniversite yaşına gelmiş gençlerin sayısı da her geçen gün azalıyor. Uzmanlar bayan öğrencilerin mühendisliğe ilgisinin arttırılması ve yabancı öğrencilere kapıların açılmasıyla mühendis sıkıntısının hafifletilebileceğini belirtiyor. haber10

20 Aralık 2009
Alman Efsanesi Bitiyormu?
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaubl, küresel krizin bitmesine rağmen ülkenin mali krize doğru sürüklendiği söyledi.

Schaubl, kabineye sunduğu 2010 yılı taslak bütçesinde, açığın 85.8 milyar Euro olacağı öngörüldü. Bütçe taslağında görülen açık miktarı daha önce Schauble’nin selefi tarafından tahmin edilenden daha az olsa da 1996 yılındaki rekor açığın iki katından daha yüksek olduğu belirlendi.

Bu açıkta, önceki hükümetin ekonomiyi canlandırmak için yaptığı 14.5 milyar Euro’luk harcamanın yer almadığı belirtildi. Taslakta, ülkenin kamu açığının bu sene Avrupa Birliği’nin (AB) istediği yüzde 3’lük gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranının altında kalacağı ancak bu oranın 2010’da yüzde 6 seviyesine çıkma beklentisine de dikka çekildi. Hükümet, daha önceki hükümet tarafından anayasaya konulan mali kurallar nedeniyle 2011 yılından başlayarak 2016 yılına kadar harcamalarında kısıtlamaya gitmek zorunda kalacak.
aktifhaber

Çocuklar feci şekilde yandı
Diğer DÜNYA haberlerini okumak için tıklayınız...
Almanya'nın Duisburg kentinde çok katlı bir binada çıkan yangında, 4 çocuk yaşamını yitirdi.

06 09 2009 23:50

Duisburg polisi, Alman olduğunu açıkladığı çocukların, çok katlı binanın 1. ve 2. katlarında büyük hasara neden olan yangında öldüklerini bildirdi.
haber7

Almanya'da 2011'de yapılacak nüfus sayımında ilk kez dinin ve etnik köken de sorulacak

22 Nisan 2009 Almanya'da 2011 yılında yapılacak nüfus sayımında ilk kez vatandaşların dininin ve etnik kökeninin de sorulması planlanıyor.
Hristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Milletvekili Hans-Peter Uhl ve Hristiyan Demokrat Birlik Partili Milletvekili (CDU) Kristina Köhler, bu konuda yaptıkları açıklamada, iktidardaki Birlik partileriyle (CDU/CSU)koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) bu konuda anlaşma sağladığını bildirdiler.
Varılan anlaşmaya göre, nüfus sayımı sırasında vatandaşlara dinleri ve göçmenlerin sayısı hakkında bilgi edinmek amacıyla etnik kökenleri de sorulacak.
Nüfus sayımı sırasında vatandaşlara dinlerinin sorulması önerisi Birlik partilerinden gelmişti.
netgazete

Saldırganla birlikte ölü sayısı; 1'i Türk 16'ya çıktı
14:45 - Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletinin Winnenden kentindeki Albertville Lisesinde düzenlenen saldırıda, saldırganla beraber, 1'i Türk 16 kişinin öldüğü bildirildi. Polis kaynakları, okulda 9 öğrenci ile 3 öğretmenin öldüğünü, yakınlardaki bir klinik civarında bir kişiyi öldüren saldırganın polisle çatışmaya girdiğini, bu sırada da yoldan geçen iki kişinin öldüğünü bildirdi. 11.03.2009 BERLİN - netgazete

Polis vurmadı, dizlerinin üstünde kafasına ateş etti
00:25 - Almanya'nın Stuttgart şehri yakınlarında bulunan Winnenden'deki bir okula saldırıda bulunan Tim Kretschmer'in, olaydan sonra kafasına bir el ateş açarak kendini öldürdüğü görgü şahitleri tarafından ifade edildi. Orhan Koçer isimli Türk vatandaşı, "Biz alışveriş merkezinin otoparkında bulunduğumuz sırada saldırgan çocuk bizim bulunduğumuz yere geldi. Sağa sola ateş açmaya başladı, daha sonra polisler geldi. Bizim çekim yaptığımızı görünce bize ateş açmaya başladı. Polisler de kendisine silah doğrulttu. Çocuk daha sonra kendi tabancasını başına dayayarak intihar etti" şeklinde konuştu. 12.03.2009 WINNENDEN netgazete

Afganistan'daki 3500 Alman askeri yılda
1.1 milyon litre bira ve şarap tüketiyor


12 Kasım 2008 Afganistan'da merkeze uzak bölgelerde görev yapan barış koruma gücü askerleri için geçtiğimiz yıl 1 milyon litre ev yapımı bira ve şarap gönderildiği belirtildi.
Muhalif politikacı Elke Hoff, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, "Alkolün askeri kamplarda endişe verici boyutta bir rol oynadığı görülüyor" dedi.
Bununla birlikte yetkililer, askerlerin sarhoş olmadığını belirterek, her bir askerin günde toplam 1 litre alkol tüketimine müsaade edildiğini söylüyor.
netgazete

"Aşk Geçidi" Kana Bulandı!
24 Temmuz 2010
Almanya'da düzenlenen müzik festivali Aşk Geçidi'nde (Love Parade) çıkan izdihamda 15 kişi öldü, 10 kişi yaralandı.
Almanya'da düzenlenen müzik festivali Aşk Geçidi'nde (Love Parade) çıkan izdihamda 15 kişi öldü, 10 kişi yaralandı.

Duisburg Emniyet Müdürü Ralf Klauck, tekno müzik festivali olan Aşk Geçidi'nin düzenlendiği alana giden tünellerden birinde izdiham nedeniyle 15 kişinin ezilerek öldüğünü söyledi.

Alman DAPD ajansının haberinde, paniğin, yetkililerin, binlerce kişinin festival alanına girmesini engellemeye çalışması üzerine çıktığı bildirildi aktifhaber

Almanya her yıl 250 bin iş gücü kaybedecek

31 Temmuz 2010 Almanya Ekonomi Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Klaus Zimmermann, Almanya'da nüfusun azalması nedeniyle 2030 yılına kadar her yıl 250 bin iş gücünün kaybolacağını bildirdi.
Zimmermann, Focus dergisine verdiği röportajda, "Almanya genel olarak göçmenler için cazip mi?" sorusuna karşılık, Almanya'nın iyi bir sosyal sistem ve iş piyasasında iyi şanslara sahip olduğunu belirterek, "Almanya nüfusun azalmasından dolayı 2030 yılına kadar yılda 250 bin iş gücü kaybediyor. Göçmenler Almanya'da iyi perspektife sahip olabilirler. Ancak kimse gelmiyor. Diğer ülkeler kendilerini açık gösterdikleri için tercih ediliyor" dedi. netgazete

Merkel'den İslam Dünyasını Kızdıracak Çıkış

09 Eylül 2010
Almanya Başbakanı Angela Merkel, milyonlarca müslümanı kızdıracak bir adım attı.
2005 yılında çizdiği Hz.Muhammed karikatürleriyle milyonlarca müslümanın tepkisiyle karşılaşan Danimarkalı karikatürist Kurt Westergaard'a, dün akşam Berlin'de düzenleden bir törende "M100 Sanssouci Colloguium" adlı medya ödülü verildi.Yaptığı karikatürle müslümanları kızdıran ve 2005 yılından beri tehdit altında yaşamını sürdüren Kurt Westergaard, ödülünü Almanya başbakanı Angela Merkel'in elinden aldı.Çizdiği karikatürle islam dünyasının tepkisini alan Kurt Westergaard'ın ödülünün, Ramazan Bayramı'na saatler kala verilmesi ise, dikkat çekti.

Kurt Westergaard, Avrupa'nın yüz önemli medya yapımcılarından oluşan Uluslararası Medya Kongresi(Internationalen Medienkongeresses) tarafından, "M100 Sanssouci Colloguium" adlı medya ödülüne layık görüldü.aktifhaber

Alman yemlerinde dioksin seviyesi 'normalin 77 katı'
7 OCAK 2011
Almanya'da son yayımlanan tahlil sonuçları, yemlerdeki dioksin seviyesinin, yetkililerce onaylanan düzeyin tam 77 katı olduğunu ortaya koydu.

Almanya'da 4700 çiftlik, yemlerde yüksek oranda dioksin bulunması üzerine kapatıldı.
Alman yetkililer ayrıca 3 bin ton dioksin bulaşmış yağı, 25 yem üreticisine sağladığı iddia edilen şirketin yasadışı faaliyette bulunup bulunmadığını soruşturuyor.
Bir hayvan yemi fabrikasında yapılan testlerde sorunun geçen yıl Mart ayında tespit edildiği ortaya çıktı.
"Harles und Jentzsch" firmasındaki veriler, yaklaşık dokuz ay gecikmeyle, geçen hafta açıklandı.
Ancak eyalet yetkilileri bunların çok daha erken duyurulmuş olması gerektiğini vurguluyor.
Yeme karışan kimyasallar, tavuklardan yumurtalarına geçti.
Sorun Almanya'yla da sınırlı kalmadı; yumurtalar Hollanda ve İngiltere'ye de ihraç edildi.
Çoğu Almanya'nın Güney Saksonya bölümündeki bu çiftliklerin büyük bölümünde domuz üretiliyordu.
Dioksin skandalı üzerine Güney Kore Almanya'dan domuz ve kanatlı hayvan ürünlerinin ithalini durdurdu.
Sadece bir çiftlikte sekiz bin tavuk itlaf edildi. Ancak uzmanlar hayvanların itlafı konusunda kararın üreticiye ait olduğunu; bunun zorunlu olmadığını belirtiyor. Nasıl karıştığı belirsiz
Dioksinin hayvan yemine karışmasına üretici fabrikadaki bir karışıklığın yol açtığı tahmin ediliyor.
Aynı fabrika, kağıt üretimi gibi sanayi kollarında da çalışıyor ve bu alanlarda dioksin sıkça kullanılan bir madde.
Ancak bu maddenin, çiftliklere dağıtılan yemlere nasıl karıştığı belli değil.
Yetkililer Schleswig Holstein eyaletindeki Harles und Jentzsch fabrikasında biyoyakıt üretiminde kullanılan yağların, yanlışlıkla hayvan yemi diye sevkedildiğini belirledi.
Özel bir laboratuvarda geçen yıl 19 Mart'ta yapılan testlerde de yemlerde kullanılan 1 kilo yağ asidinde normal düzeyin iki katı olan 0.75 nanogram dioksin bulundu.
Ancak bu bulgular kamu sağlığı uzmanlarına ancak 27 Aralık'ta ulaştı. Bu gecikmenin nereden kaynaklandığı araştırılıyor.
Yetkililer, şimdiye dek dioksin karışan 150 bin ton yemin domuz ve kanatlı hayvanlarca tüketildiğine inanıyor.
Kimyasal süreçler ve sanayi ocaklarında yanma sonucu oluşan bir grup kimyasal madde olan dioksinler, hayvanların yağlı dokularında birikebiliyor.
Sanayileşmiş dünyada dioksinler havada, suda, toprakta ve tüm yüyeceklerde düşük miktarlarda bulunuyor.
İnsanlar eğer uzun zaman yüksek düzeylerde dioksin alırsa, sağlık sorunları yaşayabiliyor.
Kanser riskini artırmanın yanı sıra, hamile kadınları olumsuz etkileyen dioksin, bağışıklık sistemini zayıflatıyor; sperm yoğunluğunda azalmaya ve öğrenme güçlüklerine yol açabiliyor. BBC

İki Tren Çarpıştı: 10 Ölü 33 Yaralı

Almanya'nın doğusunda meydana gelen tren kazasında 10 kişi hayatını kaybetti, 33 kişi yaralandı.

30.01.2011

Saxsony Anhalt eyaletinde, bir yolcu treni ile bir yük treni kafa kafaya çarpıştı.
Magdeburg kenti yakınlarındaki kazada, trenin birçok vagonu raydan çıkarak devrildi.

Kaza esnasında trenlerin hızlı olduğunu belirten yetkililer, enkaz altından yeni cesetler çıkabileceğinden endişe ediyor.

Kaza sırasında yolcu treninde 45 kişi bulunduğu belirtiliyor.

Berlin'de Türklerin de oturduğu bina yandı: 3 ölü
Almanya'nın başkenti Berlin'de Türklerin de bulunduğu bir binada sabah saatlerinde çıkan yangında 3 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi de yaralandı. Binanın ikinci katındaki merdivenlerde başladığı tahmin edilen yangında biri kadın, biri bebek 3 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Polis ölenlerin milliyeti hakkında bilgi vermedi. 12.03.2011 BERLİN netgazete

Almanya'da Başbakan Merkel'e darbe
27 MART 2011

Almanya'da Başbakan Angela Merkel liderliğindeki Hıristiyan Demokrat Parti, Baden Württemberg eyaletinde 1953'ten bu yana ilk kez iktidardan düşecek gibi görünüyor.

Merkel'in partisi 58 yıl sonra Baden Württemberg'de iktidardan düşebilir
Ülkenin güneybatısındaki eyalette bugünkü seçimler sonrası yapılan sandık çıkış anketlerine göre, Yeşiller Partisi Almanya'da ilk kez bir eyalette iktidarın büyük ortağı olacak.

Anketler oyların Hıristiyan Demokrat Parti'nin yüzde 38'ini, Yeşiller Partisi'nin yüzde 25'ini, Sosyal Demokrat Parti'nin ise yüzde 23,5'ini alacağını gösteriyor.
Bu durumda, Baden Württemberg'de yeni hükümeti Yeşilller ile Sosyal Demokratlar kuracak.
Almanya'da seçimler sonrası yapılan sandık çıkış anketleri genelde büyük oranda doğru sonucu veriyor. BBC

Merkel Yine Hezimete Uğradı
28.03.2011
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in partisi eyalet seçimlerinde yine hezimete uğradı.

Angela Merkel’in Partisi, Hıristiyan Demokratlar 58 yıldır iktidarda oldukları Baden Wütterberg eyaletinde artık muhalefette...
Seçimlerin kesin galibi ise, Cem Özdemir’in eş başkanlığındaki Yeşiller Partisi.

Yüzde 24 virgül 2 oy alan Yeşiller, Almanya’da ilk kez eyalet Başbakanı çıkarmaya hazırlanıyor.

Yeşiller’in Türk asıllı adayı Muhterem Aras’ın da Stuttgart’tan eyalet parlamentosuna girmesi kesinleşti.

Seçim heyecanının yaşandığı diğer eyalet Rheinland Pfalz (Rayland Falz)’da kırmızı-yeşil koalisyon olarak adlandırılan Sosyal Demokrat Parti ile Yeşillerin hükümeti kurması bekleniyor.

Seçimlerde bozguna uğrayan partilerden biri de Almanya’da hükümetin küçük ortağı olan Hür Demokratlar... Baden-Wüttenberg’de kıl payı barajı aşan parti, Rayland Falz’da ise, parlamentoya bile giremedi.

Japonya’daki deprem ve tsunaminin ardından meydana gelen nükleer felaketle birlikte Almanya’da nükleer santrallerle ilgili yeniden alevlenen tartışmalar, hükümetin seçimlerdeki kan kaybının başlıca sebebi olarak değerlendiriliyor.

Ağır bir yenilgi alan koalisyon ortakları, bu konudaki tartışmaların, eğitim sağlık, işsizlik gibi meseleleri gölgede bıraktığını savunuyor. Seçimin adeta, nükleer enerjinin geleceğiyle ilgili bir referanduma dönüştüğünü öne sürüyor.

Sonuçlar Federal Alman Parlamentosu’nun iki kanadından biri olan Eyalet Temsilciler Meclisi’nde de dengeleri alt-üst etti.

İktidar partilerini üye sayısının azaldığı Eyalet Temsilciler Meclisi’nde, hükümet, bundan sonra yasa çıkartmakta zorlanacak. TRT

Asimilasyon paradoksu
Yusuf Kaplan
03 Temmuz 2011



Berlin'de dolaşırken, Yahudilere ait okulların ve kurumların, çok sıkı koruma altına alındığını, hatta bu kurumların önünden yayaların geçişinin bile engellendiğini görünce, şaşırdım: "Nedir bu arkadaşlar? Yahudilere karşı bir saldırı, şiddet, terör eylemi tehlikesi mi var ki, Almanlar işi bu kadar sıkıya alıyorlar acaba?" diye sorduğumda aldığım cevap, Avrupa'nın geleceğine ilişkin bazı tahminlerde bulunmamı da kolaylaştırdı.

Yahudilerin bu kadar sıkı koruma altına alınmaları, 2001'de ABD'de İkiz Kuleler'e yapılan saldırılardan sonra hızlanmış. Müslümanlar tarafından Yahudilere karşı "terör eylemleri" olabileceği gerekçesiyle alınıyormuş bu sıkı güvenlik önlemleri!

Arkadaşlara, "peki, Müslümanlar adına birileri gerçekten Yahudileri tehdit etti mi, şimdiye kadar?" diye sorduğumda, "hayır", cevabı alınca şaşkınlığım ve merakım daha da arttı. Çünkü Almanya'da da bütün diğer belli başlı Avrupa ülkelerinde de açıkça saldırıya uğrayanlar, evleri cayır cayır yakılanlar Müslümanlar oysa!

"Peki, meselâ Almanlar, bu konuda Müslümanları korumayı, Müslümanların yaşadıkları bölgelerde çeşitli güvenlik önlemleri almayı ihmal etmiyorlardır, herhalde?" diye sorduğumda, aldığım cevap, "Aksine. Müslümanlar, aslında daha önceleri burada Yahudilerin yaşadığı dışlayıcı, ötekileştirici, şeytanlaştırıcı muamelelere maruz kalıyorlar", şeklinde oldu.

Dahası, Almanya'da sadece ırkçı, aşırı sağcı ve muhafazakâr çevrelerin değil, sosyal demokratların bile, Müslümanlara, özellikle de Türklere karşı Alman toplumunda nefret tohumları ekecek söylemler ve eylemler içinde olduklarını anlattılar arkadaşlar: Alman sosyal demokratların (SDP'nin) üst düzey yöneticilerinden ve bakanlarından Thilo Sarrazin "Deuchland schafft sich ab" başlıklı bir kitap yazmış iki yıl önce; kitapta sosyal demokrat bakan, Türkleri hedef tahtasına yatırmış, "Türkler, Almanya'daki sisteme karşı en son pes edenler, asimile olmaya en çok direnenler" diyormuş.

Bu kitap, Almanya'da Türklerin şamar oğlanı çevrilmesinde kilit rol oynamış. Almanya'da kimse çıkıp da Türkleri şamar oğlanına çeviren bu sosyal demokrat bakana "ne yapıyorsun sen?" demeye bile cesaret edemiyormuş...

Aynı bakan, Yahudilerle ilgili de bir laf etmiş ve iki hafta içinde bakanlıktan da, partisinden de istifa ettirilmiş. Üstelik Yahudilerle ilgili söylediği şey "Basklarda ve Yahudilerde belli bir gen var", sözünden ibaret; bir hakaret ya da Türklere yapıldığı gibi, Yahudileri şamar oğlanına çevirme gibi bir durum da sözkonusu değilmiş...

Anlaşılan 11 Eylül hâdisesi sadece Amerika'yı değil, Avrupa'yı ve Almanya'yı da fenâ hâlde vurmuş. İşin içine bir de küresel ekonomik kriz girince, Almanlar, çareyi Yahudilere yaklaşmakta bulmuşlar.

Birkaç yıldan bu yana Avrupa'nın dengelerini sarsan, Avrupa Birliği'ndeki (AB) zayıf ülkelerin ekonomilerini iflasın eşiğine getiren küresel ekonomik krizden sonra, Almanya'nın hem dünyadaki Yahudi güç odaklarıyla, hem de İsrail devletiyle ilişkilerini sıklaştırdığı dikkatlerden kaçıyor: Gün geçmiyor ki, bir Alman bakan, devlet adamı İsrail'e gitmesin! Knesset'te konuşma yapmasın! Ağlama Duvarı'nda ağlamasın!

Almanların Yahudilerle ve İsrail devletiyle ilişkilerini yakından izlemekte yarar olduğunu hatırlatarak konuyu asimilasyon meselesine getirmek istiyorum.

Almanlar, Türklerin, entegre olmalarını değil, resmen ve fiilen asimile olmalarını istiyorlar; özelde Türklerle, genelde ise Müslümanlarla ilgili olarak geliştirdikleri stratejilerin merkezinde asimile edici politikalar yer alıyor.

Özetle, Türklerden ve diğer Müslüman azınlıklardan, kendi dinleriyle, kültürleriyle ve geldikleri ülkelerle bağlarını nihâî olarak koparmalarını istiyorlar, hem Almanlar, hem de bütün Avrupalılar.

Ama gerek Almanlar, gerekse bütün Avrupa ülkeleri, meselâ Türkiye'deki Alman ve Avrupa kökenli vatandaşlarının Türkiye'de asimile olmalarına şiddetle kaşı çıkıyorlar. Sözgelişi Almanya'daki Türklere, önce Almanca öğrenin, sonra da "Almanlaşın" diyorlar açık ve örtük şekillerde. Fakat meselâ Türkiye'de yaşayan hatta Alanya'yı Almanya'ya çeviren Almanların bırakınız asimile olmalarını, tam tersine Alanya'yı asimile etmelerinde hiçbir sakınca görmüyorlar. Aynı şey İngilizler için de geçerli. İngilizlerin yoğun olarak yaşadıkları Bodrum'da para birimi TL değil, İngiliz sterlini artık!

Almanlara da, bütün Avrupalılara da, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!", diyorum yalnızca.
yenisafak.com.tr.

ALMANYA SOKAKLARI KARIŞTI!
06 Ocak 2014

Geçtiğimiz ay Hamburg'un Schanzen semtinde 25 yıldır solcuların işgali altında bulunduğu iddia edilen Rote Flora adlı Kültür Merkezi'nin kapatılacak olması nedeniyle polis ile sol aktivistler arasında başlayan gerginlik giderek artıyor.

Olaylar Rote Flora'nın kapatılmasını protesto etmek üzere toplanan 7 binden fazla kişinin polisle çatışmasıyla başlamış ve çıkan olaylarda 500'e yakın gösterici ve 120 polis yaralanmıştı.

Bu olayın hemen ardından bu kez St.Pauli semtinde bulunan Davidwache polis karakoluna yapılan saldırıda biri ağır olmak üzere üç polis yaralanmıştı. Bu olayların ardından geçtiğimiz hafta en fazla olayın çıktığı Altona, St.Pauli ve Rota Flora'nın bulunduğu Schanzen semtleri ve arasındaki bölgeler tehlikeli bölge ilan edildi. Bu bölgede yolu kapatma, arama yapma, yasak getirme konusunda polise ekstra yetki verildi.
Polis, 4 Ocak Cumartesi gününde itibaren bu semtlerde ve bölgelerde şüpheli gördüğü kişilere kimlik sorup arama yapmaya başladı. İlk gün bu semtlerde şüpheli bulunan 60 kişi uzaklaştırılırken, iki kişiye de bu semtlere girme yasağı verildi. Bazı şahısların üzerinde ise maske ve benzeri "suç aleti olduğu iddia edilen" materyaller bulundu.

Pazar akşamı yapılan kontroller esnasında da Schanzen- St Pauli semtleri arasında bulunan bir bölgede 300 kişi izinsiz olarak toplandı. Solcular facebook gibi sosyal medya üzerinden irtibata geçerek tehlikeli bölgelerde toplanmaya devam ediyor. Polisin kimlik kontrolü yaptığı bu kişilerden 50'si bölgeden uzaklaştırılırken, 54 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar daha sonra serbest bırakıldı.

Polis ile solcu göstericiler bu bölgelerde zaman zaman köşe kapmaca oynuyor. Denetimlerin ne kadar süreceği konusunda henüz bilgi veremeyeceklerini kaydeden Hamburg Emniyet Müdürlüğünden bir yetkili denetimler için günlük karar alındığını belirtti. Yerel bir gazetenin haberine göre yetkililer memurlarını korumak için tüm yöntemleri deneyeceklerini bildirdi.

SİYASİLER İKİYE BÖLÜNDÜ

Gelişmeler siyasi partileri ikiye böldü. Hamburg'da tek başına iktidarda olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile ana muhalefet partisi Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) polisin denetimlerini savundu. Her iki parti de olayların çıktığı semtlerin tehlikeli bölge ilan edilmesinin ve yapılan denetimlerin polisin korunmasına yardımcı olacağını belirtti.
Yeşiller İçişleri Konuları Sözcüsü Antje Möller ise polisin tehlikeli bölge ilan ederek insanları habersiz araması ve eşyalarını karıştırmasının binlerce insanın hareket özgürlüğünü kısıtladığını kaydetti. Sol Parti'den yapılan açıklamada da tehlikeli bölge ilan etmenin hukuki olup olmadığını araştıracaklarını, gerekirse dava açacaklarını duyurdu.

Hür Demokrat Parti tarafından yapılan açıklamalarda ise henüz tehlikeli bölge oluşturmak için risk bulunmadığına işaret edilerek, bunun iyi bir araştırma gerektiği dile getirildi.

DENETİMLER BAZI VATANDAŞLARI RAHATSIZ EDİYOR

Polis her ne kadar tehlikeli bölge ilan edilen semtlerde yaşayanların denetimlerden muaf olduğunu belirtse de bazı semt sakinleri denetimlerden şikayetçi. Bir bölge sakini, tehlikeli bölgelerin giriş ve çıkışlarında herhangi bir uyarı levhası bulunmadığını belirterek, bu bölgeye yürüyerek, toplu taşıtla, araçla, tramvayla hatta deniz yolu ile girilebileceğini ve hiç habersiz denetime maruz kalınabileceğini söyledi. Hamburger Morgenpost gazetesine açıklama yapan bir kişi yürüyüş yaptığı sırada 30 dakika içerisinde 3 kere durdurulduğunu bildirdi. Bölge, bu zamana kadar şehir otoriteleri tarafından çevrelenen en geniş alan.
Habertürk[/img]
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> BATI DÜNYASI Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com