EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

‘’Kanal İstanbul’u yapmayın’

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İMAR, MİMARÎ ve ŞEHİRCİLİK
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Cum Tem 28, 2017 9:19 pm    Mesaj konusu: ‘’Kanal İstanbul’u yapmayın’ Alıntıyla Cevap Gönder

Ahmet Vefik Alp ‘’Kanal İstanbul’u yapmayın’
28 Temmuz 2017

Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı, Yüksek Mühendis Mimar Kent bilimci Prof.Dr.Ahmet Vefik Alp yaşanan doğa olayları hakkında çarpıcı iddalar da bulundu.

Prof.Dr.Ahmet Vefik Alp Sorumlu ‘Süper Hücre’ imiş. Olabilir, O zaman bizde Süper Yöneticiler’ getirmek durumundayız. Büyüklerimizin de söylediği gibi mevcut yöneticilerimizin yorulduğunu düşünüyorum. " dedi.

İstanbul’da projelerin bir kısmı yanlış yerlere yapılınca, kalan son ekolojik denge unsurumuz kuzey ormanlarımız 3. Köprü, 3. Havalimanı, ve bunların getireceği betonlaşma ile risk altına alınırken çevresel ve kentsel etkileri muhtemelen ‘katastrofik’ olması olası ‘Kanal Istanbul’ projesinden en azından şimdilik vazgeçilmelidir. Istanbul gibi dengeleri şaşmış bir hormonlu kent bütününde doğaya bu kadar büyük ölçekte müdahale etmenin neticesi büyük bir olasılıkla facia olabilecektir.

İstanbul’u önce gecekondular, sonra ‘gündüz kondular’ bitirdi…!

1950'lerden sonra başlayan ‘kırdan kente göç ‘ furyası ile Istanbul ‘un nüfusu logaritmik artmış, çarpık ve çürük, kanserli yapılaşma güzelim kenti dört bir tarafından kuşaklamıştı. Son 10 yıldır ise her boş alana ayrıcalıklı imar izni veren İdareler tarafından Istanbul bir kez daha içten katledildi. Hafriyat kamyonları yolları terörize ederken yağmuru emecek toprak yüzeyi neredeyse kalmadı. Istanbul sanki Marmara ya aktı. Manzara acıklı idi. Projem, iftihar vesilemiz Avrasya Tüneli yine bir süre kapandı, Kentin kuzeyinin de betonlaşmasıyla Istanbul korku şehri olma yolunda..

Depremde İstanbul ‘Nekropolis’ olur birkaç dakika da..!

1 saatlik şiddetli yağmur’un bu şehr-i muhteşem’i nasıl felç ettiğini, oluşan kargaşayı bir kez daha dehşetle izlerken Deprem ‘i düşlündüm. Beklenen deprem olursa İstanbul ‘Nekropolis’ olur biliyor musunuz. Nekropolis Ölüler Şehri demek maalesef !…Deprem toplantı alanlarında AVM ler kuruldu, mevtaları gömecek yerde kalmadı, ağaçlar söküldü, her yer betonlaştı….

Sorumlu ‘Süper Hücre’ imiş. Olabilir, O zaman bizde Süper Yöneticiler’ getirmek durumundayız. Büyüklerimizin de söylediği gibi mevcut yöneticilerimizin yorulduğunu düşünüyorum.
Haberartıturk

Kanal İstanbul: "Marmara'nın ölümünü Karadeniz takip edebilir
17 Ocak 2018



"Kanal İstanbul Projesi olası İstanbul depreminde içme suyu kaynaklarını yok edecek"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 2011’de açıklanan ve kamuoyunda "çılgın proje" olarak da bilinen Kanal İstanbul Projesi'nin güzergâhının açıklanmasının ardından proje hakkında uzmanlardan uyarı gelmeye devam ediyor. Bilim Akademisi Üyesi yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, projenin deprem alanında olduğuna dikkati çekerken, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Dural da olası bir depremde İstanbulluların içme suyu kaynaklarını yok edeceği uyarısında bulundu.

Duvar'da yer alan habere göre Prof. Dr. Görür, Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak Durusu’ya uzanacak Kanal İstanbul Projesi için, “Bizim beklediğimiz deprem Marmara’nın içerisinde. Dolayısıyla kanal bu tehlike bandının içerisine giriyor” dedi. Görür, kanalın Karadeniz’de yer alan kirliliği Marmara’ya getireceğine de dikkat çekti.

5 farklı güzergâh üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda 4. alternatif olarak düşünülen Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridoru Kanal İstanbul Projesi’nin Karadeniz’den Marmara Denizi’ne bağlantısı olarak belirlendi. Projenin Karadeniz ile Marmara Denizi’ni bağlayacağına dikkat çeken yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Karadeniz bugün dünyanın en kirli denizlerinden biri. Özellikle Orta Avrupa’nın bütün sanayi atıkları Tuna Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e taşınıyor. Bizim açacağımız kanalla Karadeniz’in üst katmanlarında yer alan kirlilik Marmara’ya gelecek” diye konuştu.

"Marmara zaten kirli"

Marmara Denizi’nin can çekiştiğini vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Ben bu denizin bin 300 metre dibine dalıp 7 saat çalışan bilim insanlarındanım. Marmara Denizi’ne dalış sırasında gördük ki Marmara inanılmayacak boyutta kirli. Siz bu kirliliği daha da artırıyorsunuz. Bugün Marmara’nın tabanında canlı kalmadı. Aşırı kirlenen Marmara bu sefer besin zinciri vasıtasıyla insanlarımıza da zarar verecek” ifadesini kullandı.

"Depremden ciddi etkilenecek"

Olası Marmara Depremi’nin kıyılara 10-12 kilometre uzaklıkta gerçekleşeceğini ifade eden Prof. Dr. Görür, bu bölgenin depremden ciddi şekilde etkileneceğini belirtti. Görür, proje sonrası bölgede insan yoğunluğunun artacağına dikkat çekerek şöyle devam etti, “Siz deprem alarmı verdiğiniz yerde riski olabildiğince azaltacak işlemleri yapacaksınız. Riski artıracak eylemlerden kaçınacaksınız. Bunların başında nüfus ve bina yoğunluğunu artırmamak gelir. Daha fazla bina, daha fazla insan olası bir depremde daha fazla can ve mal kaybı demektir. Bugün yapılacak olan kanal, çevrede yoğun bir yapılaşmaya ve insan gücüne de neden olacak. Bu yönüyle de negatiftir. Kanal birçok yerde çürük bir zeminin içerisine yerleşecek. Özellikle kanalın Marmara’ya açılan kısmı doğrudan doğruya fay hattıyla çok yakın temasta bulunacak. Beklediğimiz deprem Marmara’nın içerisinde kıyılara 10-12 kilometre uzaklıkta gerçekleşecek. Dolayısıyla kanalın Marmara’ya yakın kesimleri depremde görülecek yanal ve düşey hareketlere karşı nasıl tolerans göstereceği bilinmiyor. Dolayısıyla kanalın Marmara yakınlarının olabilecek depremden çok ciddi bir şekilde sınanacağı kaçınılmaz.”

"Yer altı suları yok olur"

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve çevre mühendisi Sedat Dural ise projenin 3 yıl içinde Marmara Denizi’ni, ardından Karadeniz’i öldüreceği, içme suyu kaynaklarını yok edeceği uyarısında bulundu. Dural, “Sadece konu ve denizlerin kaybı değil, aynı zamanda soluduğumuz havadan, içtiğimiz suya kadar her şeyi yavaş yavaş yitireceğimiz anlamına gelir” diye konuştu.

"Marmara'nın ölümünü Karadeniz takip edebilir"

Çevre mühendisi Sedat Durel, şunalrı kaydetti:

“Aslında bir bütün olarak çevre coğrafyası ile Karadeniz ve Marmara Denizi’nin kendi içindeki dengesine doğrudan doğruya bir müdahalesi olacak. Karadeniz’in tuzluluğu daha düşük, Marmara Denizi’nin tuzluluk oranı daha yüksek, aralarında seviye farklılığı da var. Yapılacak yeni bir kanalla oluşacak yeni bir akışın gerçekleşmesiyle aralarındaki bu denge de bozulacak. Karadeniz’den Marmara’ya yoğun bir besin akışı olacak ve bu Marmara’nın dibine çökecek ve çeşitli canlılar tarafından tüketilecek. Zaten Marmara’da çok düşük bir oksijen oranı var. Bunun da yok olması ve Marmara’da hiç oksijen kalmaması riski çok yüksek. Bu da bir iki yıl içerisinde hatta en geç 3 yıl içerisinde olabilir. Bunun ardından Marmara ölü denize döner ve hidrojen sülfür dediğimiz bir gaz ortaya çıkar. Bu gaz İstanbul’un kıyı şeritlerine vurarak bir dönem Haliç’in yaydığı gibi bir koku tüm Marmara kıyı şeridine yayılabilir. Hidrojen sülfürün atmosfer yoluyla diğer denizlere ulaşabilir. Denizlerin aralarındaki boğazlar yoluyla akım da söz konusu. İlk etapta en büyük zararı alacak olan Karadeniz’dir. Marmara’nın ölümünü Karadeniz takip edebilir. Ege Denizi’nin doğu kıyıları da bundan nasibini alacaktır."

T24
ETİKETLER
kanal istanbul uzmanlar uyarı deprem bölgesi içme suyu olası istanbul depremi haber yok edecek

‘Kanal İstanbul’ için uzman uyarısı: İstanbul, lodos estiğinde çürük yumurta kokacak
16/01/2018



Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) dün ‘Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridoru’ olarak güzergahı açıklanan ‘Kanal İstanbul’ projesi için uyardı: “İstanbul lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokusuna maruz kalacaktır.”

Marmara Denizi ve Karadeniz’i birleştiren yapay su yolu projesi ‘Kanal İstanbul’, tanker ve yük gemilerinin yarattığı deniz trafiği yükünü İstanbul Boğazı’ndan alternatif bir güzergaha kaydırmayı amaçlıyor.

İnşaat çalışması Marmara Denizi’ne 1 kilometre uzaklıktaki Küçükçekmece Gölü’nün denizle birleşerek yok olması anlamına da geliyor. Ayrıca Sazlıdere Barajı da artık içini doldurduğu vadi, gemi güzergahı olduğu için ortadan kalkacak.

Kanal, Marmara Denizi’ne Küçükçekmece Gölü’nden açılacak. Sazlıdere baraj havzası boyunca devam ederek Sazlıbosna köyünü geçecek, sonrasında Dursunköy’ün doğusuna ulaşıp Baklalı köyünü geçtikten sonra Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e kavuşacak.

‘Mühendislik operasyonu’

Dernekten yapılan açıklamada, projenin İstanbul doğasının karşı karşıya bulunduğu en büyük ‘mühendislik operasyonu’ olacağı belirtildi.

Açıklamaya şöyle devam edildi: “Bundan 12 bin yıl önce bir tatlı su gölü olan Karadeniz, zamanla suların yükselmesi sonucu taşarak, Boğaz üzerinden Marmara’ya akmaya başlamıştır. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışı Marmara çıkışından 30 cm daha yüksektir ve her gün yaklaşık 600 milyon metreküp su üst akıntılarla Marmara’ya doğu akarken, ters yönde ilerleyen alt akıntılar bunu dengelemektedir. Uzmanların dev bir havuza benzettiği Karadeniz’in tuzluluk oranı düşüktür. Tuna, Dinyeper, Dinyester nehirleri bu havuzu tatlı suyla dolduran, İstanbul Boğazı ise boşaltan musluklardır. Akdeniz, yazın sıcağı ve kışın rüzgarları ile sürekli su kaybederken Karadeniz’in fazla suyu boğazlardan geçerek bu su eksikliğini tamamlar. Karadeniz’i besleyen kaynakların tatlı su olmasına karşın suyundaki tuzluluk, boğazların altından ilerleyen ters yöndeki akıntılardan kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda İstanbul Boğazı’na paralel 25 metre derinliğinde yeni bir kanal açmak, havuza giren suyu arttırmadan ikinci bir musluk açmak anlamına gelir.”

‘Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacak’

Projeyle, kanal içerisinde iki yönlü bir akıntı sistemi geliştirilemeyeceğini ve Karadeniz’in kirli sularının Marmara’ya dolacağını söyleyen WWF, Marmara Denizi’ndeki oksijenin hızla azalacağını belirtti.

Açıklamarda şu ifadelere de yer verildi: “Oksijen bitince, Kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüş olmayacak ve oksijensizlik kimyasal dengeleri alt üst ederek, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğunu hızla arttıracak ve sonuç olarak İstanbul lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokusuna maruz kalacaktır. Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğaz ile bu kirliliği kendi evinin içerisine, yani Marmara’ya taşınmış olacaktır. Bu durum Marmara’nın ölü bir denize dönüşmesi ile sonuçlanabilecektir.”
Diken

Gülay Yedekci: Kanal İstanbul Projesi 'Doğa felaketi' senaryosudur
03 Eylül 2017



Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kanal İstanbul Projesi güzergahının netleştirilmesi ve kesitlerinin ortaya konulması için etüt proje sözleşmesinin 3 Temmuz'da imzalandığını açıkladı. Bakan Arslan'ın açıklamasına tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci, Kanal İstanbul Projesi'nin tüm Marmamar için 'Doğa felaketi senaryosu' anlamına geldiğini vurguladı.

Bakan Arslan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011'de kamuoyuna ‘çılgın proje’ olarak duyurulan Kanal İstanbul Projesi'nin güzergahının netleştirilmesi ve kesitlerinin ortaya konulması için etüt proje sözleşmesinin 3 Temmuz’da imzalandığını kaydetti. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci, yaptığı yazılı açıklamada "Kanal İstanbul sadece İstanbul için değil tüm Marmara için "Doğa Felaketi" senaryosudur" ifadelerine yer verdi.

Doğaya ve İnsana Karşı Bir Felaket Senaryosu: "Kanal İstanbul Projesi"

Yedekci'nin açıklaması şöyle:

Meslek odalarının, uzmanların sosyolojik ve jeopolitik olarak şehrin felaket senaryosu olarak tanımladıkları projenin "İstanbul Boğazı'nı korumak için hayata geçireceğiz." denilerek perdelenmeye çalışılmaktadır. Defalarca uyarmamıza rağmen üzerinde ısrarla durulan proje için denizbilimcilerden, meslek odalarından ve İstanbul'da yaşayan yurttaşlarımızdan fikir ve görüş alınmamıştır.

Nüfusu 20 Milyonu aşan şehrimize yapılması düşünülen bu proje nüfusun artmasına sebep olacak, doğanın ve ekosistemin idam fermanı olarak tarihe geçecektir. Ekosistemin ve su havzalarının geri dönülemez ölçüde zarar göreceği açıktır, ortadadır.

Projenin uygulanmasıyla Türk Boğazlarına özgü, eşi benzeri olmayan bir akıntı sistemi bozulacaktır. Eğer bu çalışma hayata geçerse Marmara Denizi'nin oksijensiz bırakılarak sülfür gölü haline getirilmesi sonucunda çürük yumurta kokusuna benzerliğiyle bilinen hidrojen sülfür kokusu İstanbul'a yerleşecektir. Oksijensiz alt tabakadaki suyun zamanla İzmit Körfezi'ne dolması ile körfezde deniz yaşamı sona erecektir. Projenin uygulanması Doğu Trakya'nın drenaj sistemini tümüyle etkileyecek, sadece yer altı suyu kaybıyla bile İstanbul'u yaşanmaz hale getirilebilecektir. Kanal İstanbul sadece İstanbul için değil tüm Marmara için "Doğa Felaketi" senaryosudur.

"Yapay adalar kurulması düşünülürken ülkemizin 18 adasının işgal altında olması kabul edilemez"

Kanal İstanbul Projesi'nin uygulanmasının sonucu çıkartılan hafriyatlar ile Marmara Denizi ve Karadeniz'in çıkış noktalarına yapay adalar kurulması ve yapay adalarda kanalı finanse etmek için gelir getirici projeler yapılması planlanıyor. Ege'de egemenliği açıkça Yunanistan'a verilmemiş, ülkemize ait 18 adada Yunanistan bayrağı dalgalanmaktadır. 18 adamızı Yunan işgalinden kurtarılarak, üzerinde gelir getirici projeler uygulanmalı, elde edilen gelir kamu yararına kullanılmalıdır. Yapay ada projeleri üretilirken ülkemizin adalarının işgal altında olması kabul edilemez.

"Ülkemize, milletimize faydalı projelerin uygulanmasını istiyoruz"

Kanal İstanbul Projesi'nin 13 Milyar Dolar olarak planlanan bütçesi gayrimenkul yatırımlarıyla yeni bir şehir oluşturmak amacıyla kullanılmak istenmektedir. Birkaç gayrimenkul firmasını zengin etmek için böyle projelerin yapılması doğru değildir. Biz bu bütçeyle ülkemize, milletimize faydalı projelerin hazırlanmasını, milletimizin onayına sunulmasın ve uygulanmasını istiyoruz.
Projeye ayrılan bütçeyle yeni istihdam alanları oluşturulabilir, tarımın ve hayvancılığın teknoloji ile desteklenmesi sağlanabilir, bilime ve teknolojiye yatırımlar yapılabilir.

"İstanbul giderek kent kimliğini kaybetmektedir."

Tüm yatırımların İstanbul'da planlanması şehri bir cazibe ve göç merkezi haline getirmektedir. İstanbul nüfus yoğunluğu, trafiği, altyapı yetersizliği, gürültü ve hava kirliliği sebepleriyle giderek yaşanmaz bir kent haline dönüşmektedir. Yatırım merkezi olarak istihdam ihtiyacına göre Anadolu'nun farklı şehirleri düşünülmelidir. Güneydoğu'da, Doğu'da,Trakya'da, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yatırıma ihtiyaç vardır.

İstanbul sadece yoğun yağışlarda bile felaket denebilecek sonuçlarla karşı karşıya gelmektedir. Altyapıya yatırım yapılmamaktadır. Kanal İstanbul Projesi'ne ayrılan bütçenin sadece yüzde 10'u kullanılarak yeşil alan oluşturulması ,yeşil alanlarını kaybederek betonlaşan İstanbul'da doğa olaylarının afete dönüşmesini engelleyecektir. İstanbul Metrosu selden etkilenerek sular altında kaldığında Londra Metrosu'nun da bir dönem su baskınında etkilendiği söylenerek İstanbul ile Londra kıyaslanmıştır. İstanbul ile kıyaslanmak istenen Londra'nın yeşil alan oranı yüzde 33, Moskova'nın yeşil alan oranı yüzde 54, gökdelenleri ile bilinen New York'un yeşil alan oranı yüzde 27 iken, İstanbul'un yeşil alan oranı ne yazık ki sadece yüzde 2.20'dir. Kişiye özel imar durumunun verildiği İstanbul'da ne yazık ki yeşil oranı giderek azalmakta ve yapılaşma oranı her geçen gün artmaktadır. Oysaki herkesin bildiği gibi İstanbul bir deprem kentidir. Beklenen İstanbul depremi için önlem alınmalı, yerleşim azaltılmalı , deprem güvenlikli projeler yapılmalı uyarılarına rağmen deprem güvenlikli projeler yapılmamaktadır. Deprem güvenliği olmayan projeler olası bir afette insanlarımızın canlarını kaybetmelerine sebep olabilecektir. Kanal İstanbul Projesi'nin bitiş noktasında da yaşanacak olası bir deprem Prof. Dr. Naci Görür 'ün ifadesine göre 8 ile 10 büyüklüğü arasında hissedilebilecektir.

"Doğa yapılan planlardan habersiz!"

Akdeniz ve Karadeniz'i birbirine bağlayan, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran, tüm kıyıları ülkemize ait olan iç denizimiz Marmara Denizi'ni yok etmek pahasına oluşturulan Kanal İstanbul Projesi doğru değildir. Doğaya yapılan bu müdahale bizim öngöremediğimiz başka olumsuzluklara yol açabilir. Şehir planları ekosistemler dikkate alınarak yapılmalıdır, ranta yönelik değil topluma yarar sağlamak hedeflenerek, insanlarımızın huzurla, keyifle, mutlulukla yaşamaları için projeler hazırlanmalıdır.

Doğaya karşı yapılan inşaat faaliyetlerinin bedellerini insanlar öder. Biz daima doğadan, insandan ve İstanbul'dan yana olacağız.

Tekrarlıyoruz; Ya Kanal, Ya İstanbul. Başka bir seçenek yok.

Cumhuriyet

Melih Aşık: Bugüne dek tek bir uzman ‘çılgın proje’ lehinde konuşmadı, hadi hayırlısı
12/10/2017

Bir adı da Çılgın Proje olan Kanal İstanbul’un bir büyük şaka olduğunu düşünmek istiyorduk. Ne var ki iş giderek ciddileşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kanal projesinin temelinin bu yıl sonu veya 2018 başında atılacağını söylüyor.

Proje çılgın, çünkü ne ekonominin ne doğanın mantığına uyuyor. Marmara’yı Silivri üzerinden Karadeniz’e bağlayacak, uzunluğu 50, kilometre genişliği 150 metre, derinliği 25 metre bir kanal…

Çıkan toprak ile kanalın iki ucunda denizde üç ada oluşturulacakmış. Adalar da turizme açılacak, buradan para kazanılacakmış! Finansmana gelince… Kanal için yapacağınız 15 milyar liralık yatırımı nasıl karşılayacaksınız? Montrö Antlaşması’na göre barış zamanlarda tüm gemiler boğazlardan ücret ödemeden geçerler.

Bir başka kanaldan geçmeye zorlayamazsınız.

Diyelim zorladınız… Boğaz’dan günde geçen 150 geminin tümünü kanala sevk ettiniz. Ve her birinden 5 bin lira gibi astronomik bir ücret aldınız. Bu halde bile yatıracağınız 15 milyar lirayı ancak 50 küsur yılda çıkartırsınız.
Boğaz’ın uzunluğu 30 kilometre, eni en dar yerde 700 metre… Kanal’ın ise uzunluğu 50 kilometre, eni 150 metre olacakmış.

Kanalda trafik mecburen tek yönlü olacak. Boğaz geçişi 2 saat sürüyor. Kanal en iyi ihtimalle iki katı zaman alacak… Gemiler bu zahmete neden girsin?

Bugüne dek tek bir uzman bu proje lehinde konuşmadı. Hadi hayırlısı…

Melih Aşık’ın yazısının devamı için: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/cilgin-kanal--2535416/

Orhan Bursalı: ‘İstanbul’u mahvettik’ dedikten sonra ‘Kanal İstanbul’a devam edilmesine ne diyeceğiz?
24/10/2017

Cumhurbaşkanı İstanbul’u mahvettik derken, gerçi bir gerçeği dile getiriyordu ama sözlerinin içeriği açık değil ve şimdi ne yapılması gerektiği konusunda da suskundu.

İstanbul’u mahvettik dedikten sonra Kanal İstanbul Projesi’ne hâlâ devam edileceği açıklamasına ne diyeceğiz?

Kanal İstanbul’un kent üzerindeki, kuzey ve kuzeybatı yönünde baskıyı son derece artıracağı, yeni ve daha büyük nüfus yoğunlukları yaratacağı açık değil mi? Uzman olmaya gerek yok, kime sorsanız size evet der. Zaten projeye bakarsanız, büyük yerleşimlerle birlikte finans kaynakları da yaratmaya yöneldiğini görürsünüz.

Kanal İstanbul, kentin tabutuna çakılacak son çivi olur.

Kent yerleşim uzmanları, İstanbullular, tarafsızların da katılacağı, siyasetten arınmış salt İstanbul’un üzerindeki ölüm bulutlarını tartışacağı bilimsel bir toplantı düşünmez mi?

Biz Anadolu’ya yeniden yerleşmeliyiz gerçeğini burada sık dile getirirken, İstanbul’un boş alanlarını da betonlaştırmalıyız, kuzeyden batıdan iyice sarıp boğup tam öldürmeliyiz politikasından başka bir ruh ve seçeneği olmayan bir iktidar var karşımızda!

Orhan Bursalı’nın yazısının devamı için: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/851374/istanbul_a_yeni_dusman_ve_tehdit__Kanal_istanbul.html

“Asrın Projesi” Marmara’nın sonunu getirecek!
Yeşim Demir
18 Ocak 2018

Ben nerden bileyim, hemen celallenmeyin!
Bilim adamları, uzmanlar söylüyor:
*Aşırı kirlilik artacak, besin zincirine zarar verecek!
*Yeraltı suları yok olacak!
*Soluduğumuz hava/oksijen azalacak!
*Depremden ciddi şekilde etkilenecek!
*Karadeniz ve Marmara denizi ölecek!
*Bu kirlilik Ege Denizini de etkileyecek!
Daha birçok olumsuz etki var aslında…
En korkuncu da, tüm bu olumsuzluklara rağmen -hazır İstanbul’u gökdelen yığınına çevirerek mahvedildiği de kabul edilmişkenyeni bir “facia”ya, pardon “proje”ye neden onay verildiği?!
Diyanetten inciler!
Haberi sağır sultan bile duydu... Umarım yanlış çıkar!...
“Ankara Soğuk Su Milli Parkı” içindeki 10 bin 758 metrekare arazi üzerine eğitim merkezi (!) kuruluyor(muş)...
Üstelik rivayete göre araziyi Kızılcahamam Belediyesine bağışlayan da Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan.
İstanbulluyu Çılgın Proje ile oksijensiz bırakmaya mahkûm etmek isteyenler...
Gözlerini Ankaralıların oksijen kaynağı Soğuk Su Parkına dikti...
Halkın büyük çoğunluğu sofrasına ekmek götüremezken...
Bu çılgın ve lüks projeler yerin dibine batsın!...

Yurt Gazetesi
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İMAR, MİMARÎ ve ŞEHİRCİLİK Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com