EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Büyük Çerkes sürgünü

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM TARİHİ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
admin
Site Admin


Kayıt: 31 Arl 2006
Mesajlar: 831
Konum: Belarus

MesajTarih: Sal May 27, 2008 11:59 pm    Mesaj konusu: Büyük Çerkes sürgünü Alıntıyla Cevap Gönder

Rusların '1864 Çerkes Soykırımı' protesto edildi

24 Mayıs 2009 Rus-Kafkas Savaşı sonrasında Çerkezler'in Osmanlı İmparatorluğu'na sürülmesinin 145. yıldönümü nedeniyle Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan yaklaşık 200 Kafkas eylem yaptı.
İstiklal Caddesi'nde bulunan Rusya Konsolosluğu önünde toplanan grup, "Bağımsız Çerkezya, bağımsız Kafkasya", "Katil Rusya Kafkasya'dan defol" ve "21 Mayıslar devam ediyor" şeklinde sloganlar atıp, pankart taşıdı. Konsolosluk önündeki eylemde Kafkaslar 21 Mayıs 1864'teki olaylar sırasında hayatını kaybedenler anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Grup adına açıklama yapan Birleşik Kafkasya Derneği Sözcüsü Ahmet Ju, "Rus Çarlığı tarafından Kafkas-Rus Savaşlarını bitiş tarihi olarak kabul edilen 21 Mayıs 1864 Kafkasya haklarına karşı yüzlerce yıl diplomatik bir biçimde, savaşçı sivil ayrımı yapılmadan uygulanan acımasız bir soykırımın tarihidir. Bugün vatanlarından kopartılarak Osmanlı Devleti'ne sürgün edilenlerin torunları olan bizler soykırımın etkilerinde yaşamaya devam ediyoruz. Psikolojik baskı altında tutulan Adige halkı tarihi vatanında azınlık durumuna düşürülmüş ve üç yönetim birimine bölünerek parçalanmıştır. Sürgün Kafkasyalıların torunları olarak Adigelilerin anavatana dönüş hakkı Kremlin rejimine hizmet eden bürokrasi ile engelleniyor" dedi.
Orhan Yılmaz isimli bir Kafkas ise 1864'ün Kafkasya halkı için çok acı bir gün olduğunu ifade ederek, "Kafkasya halklarının kendi istekleri dışında vatanlarından sürgün edildikleri bir gündür. Sürülen insanların yarısının karaya çıkamadan denizde öldüğü bir gündür. Sürgündeki insanların talebi, bunun bir soykırım olarak tanınmasını istiyoruz. Diaspora'da yaşayan Kafkas kökenli insanların çifte vatandaşlık hakkı ile kendi vatanlarına geri dönebilme, kendi anavatanların özgürce yaşayabilmelerini istiyoruz" şeklinde konuştu.
Kafkasevi Sosyal Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Erol Karayel ise tekrar anavatanlarına dönmek istediklerini ifade etti. Rusya'yı soykırım yapmakla suçlayan Karayel, "Türkiye Cumhuriyeti'nin de bizim taleplerimize destek vermesini istiyoruz. Bu ülkenin sadık ve duyarlı topluluğu olarak, Türkiye'nin Rusya ile olan görüşmelerinde bizim bu taleplerimizi göz önünde bulundurmasını istiyoruz. Burada bu amaçla toplandık. Hem soykırımda kaybettiğimiz akrabalarımızı andık, hem de bu davanın takipçisi olduğumuzu gösterdik. 145. yıl dönümünde bizi henüz eritemediklerini göstermek istedik. Sürgünle gelen benim dedelerimdi. Babamda, bende burada doğdum. Fakat benim torunumda bu davayı iyi bilecek ve takip edecek" diye konuştu
netgazete

Büyük Çerkes Günü Anıldı
27 Mayıs 2008 12:10

Türkiye’de yaşayan Çerkesler, Kafkasya’dan Anadolu’ya sürülüşlerini ve hayatını kaybedenleri Kefken'de düzenlenen etkinliklerle andılar.

Büyük Çerkes Sürgünü’nün 144. yılı Kefken’de anıldı.
Büyük Çerkes Sürgünü’nü anma etkinlikleri çerçevesinde, Karaağaç Köyü mezarlığındaki tören alanında ve Çerkeslerin teknelerle karaya çıktıkları yerlerden biri olan Babalı Köyü’ndeki kayalıklarda yapılan anma törenine yüzlerce Çerkes ve çevre halkı katıldı.
İlk tören Kefken Karaağaç Köyü Anıt Mezarlığı’ndaki tören alanında yapıldı. Törene çevre il ve ilçelerden gelen her yaşta Çerkesin yanı sıra, Dünya Çerkes Birliği Başkanı ve beraberindeki heyet ile Kaf-Fed Genel Başkanı Cihan Candemir, Bir Kaf Fed Başkanı Ata Katı, İzmit Vali Yardımcısı İdris Kurt Kaya, Kandıra Kaymakamı Hamza Erkal, Kırkpınar Ağası İşadamı Adem Tüysüz, köy muhtarı Adem Türkmen organizasyonu düzenleyen bölge dernek başkanları, yönetimleri ile thamadeler/ayhabılar ve köy halkı da törene katıldı.
Tören, sürgün sırasında ölen Çerkeslerin anısına saygı duruşuyla başladı. İzmit Kafkas Derneği Başkanı Sami Korkut’un açılış konuşmasının ardından, protokole dahil katılımcıların her biri günün anlam ve önemi üzerine duygularını dile getiren birer konuşma yaptı.
Dünya Çerkes Birliği Başkanı Dzemıha Kasbolet konuşmasına, ana vatandan selamlar getirdiğini söyleyerek başladı ve “144 yıl önceki sürgün sonucu büyük acılar çekerek bu topraklara kadar gelen insanlarımızın torunları olan bizlerin, şimdiye dek olduğu gibi, bundan sonra da dilimizi ve kültürümüzü muhafaza etmemiz gerekiyor” dedi.
Kaf-Fed Genel Başkanı Cihan Candemir de Çerkeslerin sürgüne kadar yaşadığı sürece değinerek, “Yas tutarak, ağıtlar yakarak andığımız bu trajediden ders alarak, barış ve dostluğa dayalı yeni bir dünya düzeni oluşturmanın yollarını birlikte bulmamız gerekiyor. Barış ve huzurun kıymetini en iyi bilmesi gereken bizleriz ve bu konuda bize önemli görevler düşmektedir” diye konuştu. Abhazya’nın bağımsızlığının tanınması konusuna da değinen Candemir, ülkelerin bağımsızlıklarının tanınmasının hukuki değil, siyasi olduğunu belirtti. Candemir, “Gelecek yıllarda, ama çok uzamadan, 21 Mayısların, Abhazya’nın bağımsızlığının tanındığı bir süreç olmasını diliyorum. O zaman inanıyorum ki, bu mezarda yatan atalarımızın ruhları da huzura kavuşacaktır” dedi.
Konuşmaların ardından Kuran-ı Kerim okundu dualar edildi ve dağıtılan yemek ile buradaki tören sona erdi. Buradan Babalı Kötü’ne geçildi. Babalı Köyü sahilini dolduran yüzlerce kişi, kayalıkların üzerinde yapılan kısa konuşmalardan sonra, canlı olarak söylenen İstanbulako ve Şişnane ağıtları eşliğinde siyah bir çelenk ile ellerindeki kırmızı karanfilleri denize bıraktılar. Havanın kararmasıyla çok sayıda genç kumsalda yakılan büyük Nart ateşinin etrafında, ellerindeki meşalelerle bir halka yaparak yürüdü. Sahile ilk ayak basan sürgün Çerkeslerin sığındığı mağaranın önünde, sürgün oratoryosu sergilendi.
Aktifhaber

Çerkezler ve 21 Mayıs: Bir Sürgünün 144. Yılı

Zorluklar ve acılar yaşandı ama umutlar hiç tükenmedi. Çerkesler dünyayı renklendirmek, dünya kültür mozaiği içinde yerini almak istiyor; diğer halklar kadar, ne eksik, ne fazla! 21 Mayıs 1864, Çerkesler'in dönüm noktası...

Yaşar GüVEN /BİA Haber Merkezi
Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki coğrafyada yaşayan, mitolojiye konu olan Kaf (Kafkas) Dağı'nın insanları, tarihlerinin belli döneminden sonra kendi iradeleri dışında pozisyonlarla karşı karşıya kaldı. Kuzey Kafkasya tarih boyunca pek çok akına ve süreli işgale uğradı. Yanı sıra çeşitli nedenlerle gerçekleşen göçlerin de geçiş alanı oldu.
374 yılında, Atilla'nın önderliğindeki Hunlar Kafkasya'yı işgal etti. Atilla'nın Avrupa üzerine yaptığı seferlere çerkes süvari birlikleri de katıldı. Tarihin akışı içinde Altınordu ve Bizans ordularında da yer aldı çerkesler. 12-13. yüzyıllardaki Moğol istilası ve istila sırasında başlayıp sonrasında da devam eden veba hastalığı, Kuzey Kafkasya'daki trajik dönemlerden biri.
özellikle 1390'larda Timur'un Kafkasya'da yarattığı yıkım korkunç olmuş, Timur ordusunun geçtiği yerlerde 100 yıl tahıl ve ot yetişmediği nesilden nesile anlatıla gelmiştir. Sonraları İskit ve Sarmat dönemleri yaşandı. Dönüm noktasında ise çarlık Rusyası vardı. çarlık Rusyası Karadeniz sahiline ve sıcak denizlere inmeyi büyük hedef olarak gördü ve çarlar ayaklarını Akdeniz'de yıkama hayalini kurarak Kafkasya'ya yöneldi.
Aralıklarla yaklaşık 300 yıl süren eşitsiz savaşın sonucunda, önce 1859'da Dağıstan ve çeçenya bölgesinde sonra 1864'de Adıge-Vubıh ve Abhaz bölgesinde çarlık Rusyası'na yenik düştü çerkesler.
Osmanlı ve Rusya'nın anlaşmasıyla sürgün
21 Mayıs 1864, çarlık Rusyası orduları için zafer günü olurken çerkesler açısından trajik bir dönüm noktası oldu. Rusya ve Osmanlı arasındaki anlaşma, "İngiltere Rusya'ya karşı çerkesler'i desteklemektedir, çünkü çerkesler Hindistan'ın bekçileridir" anlayışındaki İngiltere politikaları ile örtüşünce sürgün gerçekleşti.
çarlık, boyunduruk altına almakta zorlandığı bu halkı stratejik konumu önemli olan Karadeniz kıyı şeridinde bir arada tutmak istemiyordu. Zayıf düşen ve sınır sorunları yaşayan Osmanlı savaşacak güç peşindeydi. İngiltere için güçlenen Rusya'yı oyalayacak Osmanlı kalmıştı. Adıge, Vubıh ve Abhazlar'ın yüzde 80'i Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dağınık bir şekilde ama belli bir iskan politikası ile yerleştirildi.
Rumeli ve Ortadoğu'ya, Sinop'tan Reyhanlı'ya uzanan hat üzerine ve Marmara Denizi'nin Anadolu yakasında Düzce, Sakarya, Bursa, Balıkesir, çanakkale hattına. Bir ölçü olabileceği düşüncesi ile iletelim ki; kendi coğrafyalarında merkezileşmiş feodal süreci ve kendilerine özgü ulus-devlet sürecini yaşamadı söz konusu halklar. İradi kararları değildi bu. özgürce yaşamak, kültürlerini geleceğe taşımak ve insanlığın ortak kültürüne katmak hakları tehdit edildi.
500 bin civarında insan yaşamını yitirdi
Yaklaşık 1.5 milyon insan vatanını terketti, 500 bin civarında insan sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde yaşamını yitirdi, sadece Trabzon'da 53 bin insan öldü.
Osmanlı'da göçmenler için 10 yıl askerlik muafiyeti vardı. Bu durum "Gönüllü Birlikler" oluşturularak aşıldı. Savaştan çıkan, sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştirildikleri topraklarda hastalıklardan kırılan çerkesler, bir süre sonra tekrar savaşın içinde buldular kendilerini. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında gerek Balkan gerekse Kafkas cephesinde savaştılar.
Berlin Anlaşması'na konan bir madde ile, Balkanlar'daki çerkes nüfusu yeniden sürgüne tabi tutuldu. Bir kısmı Anadolu'ya, bir kısmı Ortadoğu'ya gönderildi. Osmanlı'nın ilerleyen dönemlerinde çanakkale'den dönemeyen, Sarıkamış'ta donarak ölenlerin içinde onlar da vardı.
1908'de, 2. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti kuruldu ve çeşitli yerlerde şubeleri açıldı. Derneğin kurucuları tarafından daha sonra "Şimali Kafkasya Cemiyeti" kurulmuş, bu oluşum çerkesler özelinde siyasi çalışma yapan ilk ve tek kurum olmuştur.
Diyasporada ilk kez Adığe ve Abhaz dilleri alfabeleri düzenlendi, "Guaze" -Rehber- adıyla (1911-1914) dünyada ilk kez Adıgece gazete yayınlandı. Adıgece ve Abhazca kitaplar bastırıldı ve kitaplar ana vatandaki okullara da ulaştırıldı. Cemiyet, Cumhuriyet döneminde kapatıldı.
Son Vubıh: Tevfik Esenç
1950'lere kadar bir sessizlik dönemi yaşandı, Cumhuriyet döneminde ilk dernek İstanbul'da 1951'de kuruldu ve sonra Anadolu'ya yayıldı. 1928-1953 arasında, çerkesler'in kendi kültürlerine yönelik yayınları (dergi veya gazete) olamadı.
Adıge, Abhaz ve Vubıhlar açısından, Türkiye'de yaşayanların anavatan Kafkasya'da yaşayanlardan daha fazla oluşu, yaşanan trajedinin sadece bir yanı. Bir Adıge halkı olan Natuhaylar tarih sahnesinden silindi. Fransız bilim insanı George Dumezil ile çalışmaları sonucu anadilinin alfabesinin oluşturulmasına katkı sunan, 1992'de yitirdiğimiz Tevfik Esenç Vubıhçayı konuşabilen son insan olarak simgesel anlamda "Son Vubıh" olarak anılıyor.
Sürgün tarihi olan 1864'e değin, dünya literatüründe Kafkasya denince çerkesler anılırdı ilk ağızda, şimdi Kafkasya'nın küçük halklarından biri olarak anılıyorlar.
Yazılı olmayan anayasaları ile yaşamlarının her evresinde her soruna çözüm üretebilen, özgürlüğü dört duvarla sınırlayacak hapishaneleri olmayan, doğa ile barışık yaşamlarında insanlığın kültür hazinesine katacakları güzel sosyal ilişkiler geliştiren masalların Kaf Dağı'nın kadim halkı çerkesler, dünyada 40'ın üzerinde ülkede yaşıyorlar şimdi.
144 yıldır...
144 yıldır çerkesler;
• İnsanlık ayıbı ve suçu olan sürgünü ifade ederken,
• Yıllar önce uğradığı haksızlığa karşı hak arar ve bu güne dair taleplerini dile getirirken,
• Bunca acıya karşın tarihi düşmanlıkları hatırlatma ve diriltme anlamı yüklemeden sürgünün birinci derece sorumlusu çarlık Rusyası ideolojisini mahkum edip barış içinde eşitçe bir yaşam isterken,
• Ağıtlar yaktığı 21 mayısları yeniden var oluşunun günü yapmaya çabalarken, ölümlere, sürgünlere inat yaşama tutunmaya devam ediyor.
Ve çerkesler; Temsil Edilmeyen Uluslar ve Halklar örgütü (UNPO)' nün 1997 kararları gereği;
• 19. yüzyılda "çerkes Halkına soykırım yapıldığının tescil edilmesi" ve "çerkes Halkına sürgün ulus statüsü" verilmesi,
• çerkesler'e hem Rusya, hem de yaşadıkları ülke vatandaşlığı olmak üzere "çifte Vatandaşlık Hakkı" verilmesi,
• çerkes Halkının ulusal topraklarına dönebilme garantisi verilmesi çağrısını yapıyor.
Ve çerkesler;
• Diyasporada eşitçe bir arada yaşam için gerekli kültürel-demokratik hakların ayırımsız uygulanması, etnik kimliğin özgürce ifadesi ve resmi düzeyde tanınması, anadille eğitim, özgürce örgütlenebilme, siyasi temsilcilerini meclise gönderebilme, ana dilde isim-soy isim ve köy isimleri konusunda sıkıntıların giderilmesi, gerçek demografik yapıyı ortaya koyabilecek resmi araştırmaların yapılabilmesi, kültürle ilgili sosyal-kültürel araştırmaların önünün açılması ve üniversitelerde gerekli birimlerin oluşturulması,
• çeçenya'da 40 bini çocuk 250 bin cana mal olan ve bütün nüfusu bir milyon iken dörtte birini yitiren çeçen Halkı için soykırıma dönüşen kirli savaşın sona ermesi, barış ortamında çeçen Halkı'nın da onaylayacağı statünün oluşturulması ve Avrupa Birliği'nce tescillenen insan hakları ihlallerine duyarlı olunması, mültecilere resmi statü tanınması,
• Abhazya'nın bağımsızlığının tanınması, Gürcistan'ın savaşa davetiye çıkaran yaklaşımlarına net tavır alınması, Türkiye'nin Gürcistan'a verdiği askeri ve siyasi desteğin komşuluk ilişkelerini aşan bir uygulama olduğundan hareketle ve bizlerin vergilerinin Abhazya ve Osetya halkına yani bizlerden olan insanlara kurşun olarak geri dönebileceğinin dikkate alınarak sona erdirilmesi,
• Güney Osetya Halkı'nın geleceğine özgürce karar verme hakkına saygı duyulması,
• Rusya Federasyonu'nda yeni idari düzenlemelerle küçük federatif cumhuriyetlerin eritilmesi uygulaması için tartışma yaratılarak kamuoyunun nabzının ölçülmeye çalışıldığı Adıgey Cumhuriyeti konusunda duyarlı davranılması çağrısını yapıyor.
Zorluklar ve acılar yaşandı ama umutlar hiç tükenmedi. çerkesler dünyayı renklendirmek, dünya kültür mozaiği içinde yerini almak istiyor, diğer halklar kadar, ne eksik, ne fazla!


İsrail'de Çerkez Köyü
İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkez yaşıyor.
Çerkez adetlerinin geçerli olduğu ve Çerkezcenin konuşulduğu köyde, Türkiye'den 9 Türk vatandaşı bulunuyor. 8'i Çerkez kökenli olan Türkler, köyden kızlarla evlenerek buraya yerleşmiş.

Kfar Kamalılar, önceki gün başlayan 4. Çerkez Festivalinde Rusya'dan gelen Çerkez halk oyunları ekipleriyle birlikte Çerkez adetlerini bir kez daha yaşatıyor. Bir hafta sürecek festival boyunca sunulan halk oyunları ve yöresel yemekler, katılımcıların büyük ilgisini çekiyor.

Köydeki yerleşiklerden Hayrettin Uyanık (50), "Doğma büyüme Düzceliyim" diyor ve tesadüflerin kendisini İsrail'e getirdiğini ve 1991'den bu yana Kfar Kama'da yaşadığını söylüyor.

Uyanık, Kfar Kama'nın 3 bin kişilik nüfusuyla tamamen Çerkezlerden oluştuğunu, İsrail'deki diğer Çerkez köyü olan, 1500 nüfuslu Reyhaniye'nin ise yüzde 15 oranında Arap nüfusa sahip olduğunu kaydediyor.

Hayrettin Uyanık, İsrail vatandaşı Çerkez eşi Faize ile ilk turistik bir gezi çerçevesinde Bolu'ya geldiğinde tanışmış. Körfez savaşı sırasında bu kez kendisi Kfar Kama'ya davet edilmiş. Kurban Bayramı arifesinde köye geldiğinde uğradığı şaşkınlığı, "İki arkadaş gelmiştik. Köy girişinde birden duraladık. Kur'an sesi yükseliyordu köyden. Şaşırdık. Burası İsrail miydi, yanlış mı geldik diye düşündük" diye anlatıyor.

Hayrettin Uyanık, Düzceli Çerkezler olarak köyde "krallar gibi" karşılandıklarını, kendi memleketinde karşılaştığı Kfar Kamalı Faize'yi burada yeniden gördüğünü, onu ailesinden istediğini ve bir ay sonra evlendiklerini ifade ediyor.

Hayrettin Uyanık, eşini Türkiye'ye götürüp ailesiyle tanıştırmış, ama ikili Kfar Kama'ya dönüp burada yerleşme kararı almış.

Kfar Kama'da uzun süre bir kaset fabrikasında çalıştığını anlatan Uyanık, "2000 yılında kalp krizi geçirdikten sonra doktorlar çalışmamı yasakladı, emekli oldum. Burada kalma kararımda etken hayat şartlarının iyi olmasıydı. Her türlü sigortam var. Emekli olduktan sonra da kendi işimi kurdum. Karımla birlikte bir tekstil atölyesi açtık" diye devam ediyor.

Kfar Kama'da Hayrettin Uyanık'la birlikte 8 Türk vatandaşı daha yaşıyor. Bu 9 Türk'ten 8'i Çerkez kökenli, diğeri bir Çerkez kızıyla internette tanıştıktan sonra evlenip henüz köye yerleşmiş bir öğretmen...

Temizliğiyle dikkati çeken Kfar Kama'da herkes Çerkezce konuşuyor, birbirini tanıyor ve selamlaşıp hal hatır soruyor.

Köyün aynı adı taşıyan camisi de birçok yerde rastlanmayacak ölçüde temiz. Caminin girişinde yaptırılan sebillerden, yazın yakıcı güneşi altında soğuk sular içmek mümkün.

Köyün belediye başkanı, belediye meclisi üyeleri de Çerkez... Okullarda Çerkezce, İbranice, Arapça ve İngilizce eğitim veriliyor.

Herkesin Müslüman olduğu Kfar Kama için köyün yerlileri, " Dini bayramlarımız, ramazanımız çok keyifli geçer." diyor.

Köyün ileri gelenlerinden, köy dışından gelenlere Çerkez halkı ve tarihiyle ilgili bilgiler veren Abrag Ferid (65), 130 seneyi aşkın mazisi bulunan Kfar Kama'nın adının Musa Peygamber öncesine dayandığını, Aramice olduğunu ve "birinci" anlamına geldiğini anlatıyor.

-ÇERKEZ ETHEM'E EV SAHİPLİĞİ-

Kfar Kama, 1920'li yılların başında Çerkezlerin bilinen isimlerinden Çerkez Ethem'e kısa bir süre ev sahipliği yapmış.

Türkiye'den kaçtıktan sonra kardeşi Reşit Bey'le birlikte önce Almanya'ya giden Çerkez Ethem, daha sonra İsrail'e, Hayfa'ya gelerek burada bir süre kalmış, daha sonra "Buralarda bir Çerkez köyü var" denilince Kfar Kama'ya gelip köyün en zenginlerinden Şhaloh sülalesinden Said Bey'in evine misafir olmuş.

Daha sonra Ürdün'e geçip 1948'de orada ölen Çerkez Ethem, köyle bağını pek koparmamış; arada köye gelip gitmiş. Çerkez Ethem'in mezarı Amman'da bulunuyor.

Çerkez Ethem'in Kfar Kama'da 6 ay yaşadığı ev ise şimdi müze ve kültür merkezi haline getirilmiş bulunuyor. Evde o dönemden kalan eşyalar, kullanılan malzemeler ve giysiler sergilenirken, köy sakinleri, köy dışından gelen yabancılara, İsraillilere Çerkezlerin adetleri ve kültürüyle ilgili bilgiler aktarıyor.

Kfar Kama ve Reyhaniye'de, her yıl 21 Mayısta Çerkezlerin Rusya'dan büyük göçleriyle ilgili anma etkinlikleri düzenleniyor.
aktifhaber
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM TARİHİ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com