EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Evsizler: Bize dört mevsim kış

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> CEMİYET YANGIN YERİ
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Alemdar
Site Admin


Kayıt: 14 Oca 2008
Mesajlar: 3538
Konum: Avustralya

MesajTarih: Prş Arl 12, 2013 9:23 pm    Mesaj konusu: Evsizler: Bize dört mevsim kış Alıntıyla Cevap Gönder

İki çocuk babası, 3,5 yıldır tuvalette yaşam mücadelesi veriyor
19 Ocak 2016



İzmir'de sağlığını ve işini kaybeden, ardından da yuvası dağılan iki çocuk babası İbrahim Öztürk, 3,5 yıldır belediyeye ait kullanılmayan bir umumi tuvalette yaşam mücadelesi veriyor.

Çiğli ilçesi, İstasyonaltı Mahallesi'ndeki umumi tuvalette hayatını sürdüren 47 yaşındaki İbrahim Öztürk, sağlığını ve işini kaybetti. Bel fıtığı ve omuriliğindeki kemiğin düzleşmesi sebebiyle üç kez ameliyat geçirdi. Yuvası dağılan Öztürk, ortada kaldı. Başını sokacak yer ararken, Çiğli Belediyesi'ne ait, kullanılmayan bir umumi tuvalet bularak orada yaşamaya başladı. Sigortası ve Yeşil Kart'ı olmayan Öztürk, en büyük sıkıntısının sağlık olduğunu, çalışamadığı için parası olmadığını, karnını doyurmakta bile zorlandığını anlattı.

"ADRESİM TUVALET DİYORUM"

Yardım için kaymakamlık ve vakfa gittiğinde kendisinden adres istediklerini ifade eden Öztürk, "Gelin görün, adresim tuvalet diyorum, kabul etmiyorlar. Ben ne yapabilirim? 3,5 yıldır burada yaşıyorum. Burası benim sarayım. Bulursam yemek yiyebiliyorum. Karnımı doyurmam için yardım edenlerden Allah bin kere razı olsun. Şu an en büyük sıkıntım sağlığım, sağlığım olsa bunların hiçbiri olmayacak. Takılan platin nedeniyle sağ ayağımın üzerine basamaz hale geldim. Dengemi sağlayamıyorum, sağ ayak üzerine basınca düşüyorum. Çalışmak bir yana çorabımı, ayakkabımı giyemiyorum." dedi.

SAĞLIKLI OLDUĞU ZAMAN ÇALIŞIYOR

Hayatında 3,5 yıl önceye kadar her şeyin normal olduğunu belirten Öztürk, bir sefer çark tersine döndükten sonra her şeyin peşpeşe geldiğini söyledi. Sağlığının yerinde olduğu dönemde bir zımpara fabrikasında çalıştığını kaydeden Öztürk, şunları anlattı: "Her şeyi geçtim de bu ülkede Suriye, Irak vatandaşı kadar değerimizin olmadığını düşünüyorum. Onlara da bir şey diyemiyorum, savaştan kaçıyorlar ama bizim o insanlar kadar bile değerimiz yok. Valiliğe gittim, belediyeye gittim, kaymakamlıktan hiç çıkmadım. Bir seferliğe mahsus 400 TL yatırdılar."

Tuvalette su bulunduğunu ancak elektrik olmadığı belirten Öztürk, soğuk suyla duş aldığını, üşüdüğü zaman da ısınmak için kahvehaneye gittiğini dile getirdi.

"HER ŞEYİ BIRAKIN, 'AÇIM' DİYORUM"

Devletten ümidini kestiğini ifade eden İbrahim Öztürk, "Her şeyi bırakın, açım diyorum. Kalacak yer olarak buraya razıyım, açım diyorum; hattâ Başbakanlık'ı bile aradım. Devletin bu kadar duyarsız kalacağını beklemiyordum. Gerçekten de ben görünmez bir insanım, bunu anladım. İyi günlerimde, bu hale geleceğim hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten düşme, düştükten sonra bitiyorsun, her şey senin için tersine gidiyor. Allah, her şeyini alsın ama sağlığını almasın. Sağlığın gittikten sonra yapabileceğin bir şey yok. Çorabımı çıkaramıyorum, o şekilde yıkıyorum. Çorabımı giyme şansım yok. Koltuk değneğimle yürümeye çalışıyorum." sözleriyle yaşadıklarını anlattı.

Kendisine geçici olarak kalması için yer gösterildiğini ancak kaldığı yeri kaybetmemek için gitmediğini belirten Öztürk, çaresiz olduğunu, başını sokacak tuvaletin olmaması halinde sokaklarda yaşayacağını sözlerine ekledi.
Kaynak: Cumhuriyet

Evsizler: Bize dört mevsim kış
Meltem Yılmaz/Cumhuriyet
12 Aralık 2013



Yılın ilk kar yağışı, nerede bittiği zorlukla kestirilen uzun bir masada yan yana dizilmiş, önlerindeki yemeğe kaşık daldıran 150 adam için zor zamanların başlangıcıydı. Her biri birbirinden aç, yorgun ve mutsuz bu insanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Zeytinburnu’ndaki Spor Kompleksi’nde bir araya getirdiği evsizlerden başkası değil. Yer yer yırtık ve lekeli t- shirt’üyle etrafa şaşkın gözlerle bakan tiner bağımlısı çocuk da, “Sarıgül bana ‘sen büyük adamsın’ dedi, çıkardı para verdi” sözleriyle arkadaşlarına hava atan orta yaşlı alkolik adam da, yıllar önce yuvası dağılan akıl hastası yaşlı amca da bugün aynı masadaydı çünkü kader ortaktı: Yılın ilk karı yağmıştı.

İstanbul sokaklarının farklı köşelerinde yaşayan evsizler için oluşturulan merkezlerden birindeyim. Kapıların açılmasıyla birlikte yüzüme çarpan, buradaki hiçbir şeyin başka bir yerdekine benzemediği hissi: Ortama hakim olan sessizlik, ölümüne bir kavganın aniden son bulmasıyla havada asılı kalan sessizlik gibi. Atmosfer, havanın nefes alışverişlerle ısınmış hali. Renkler, gerçekte öyle oldukları için değil, oradaki insanlarla zıtlık oluşturduğu için çok parlak. 2 bin metrekarelik salon florasan ışıklarla aydınlatılmış, sağdaki duvara devasa Türk Bayrağı ve Atatürk posterleri asılı, tek tip kıyafet giymiş insanlar yan yana yemek yiyor. Yalnızca uzun bir masa ve sedye tipi yataklar var, çünkü yalnızca en temel ihtiyaçların var olduğu ve insanların donmamak için bir arada bulunduğu bir mekandan söz ediyoruz.

Kısa bir tura koyuluyorum, banyo, depo, giyinme odasından geçtikten sonra, kadınlar için oluşturulmuş ayrı bir bölüme varıyorum. Şimdilik iki kadın var, beyaz plastik sandalyelere oturmuş usul usul etrafa bakıyorlar. “Merhaba” diyorum ama selamım sanki onlara çarpıp bana geri dönüyor, yüzlerindeki ifade donuk ve beklentisiz.

Burada konuştuğum görevli, evsizlerin genellikle zabıta aracılığıyla getirildiğini anlatıyor: “İçeri girişleri yapılır yapılmaz eski kıyafetlerini çöpe atıyoruz, tıraş ve banyo yaptırıp yeni kıyafetler veriyoruz. Sonra da yemek yiyorlar, günde 3 öğün yemek mevcut. Gece ise kendilerine sağlanan yataklarda uyuyorlar. İstedikleri kadar, isterlerse kış boyunca burada kalabiliyorlar.”

Kışın en sert günlerinde bile en kalabalık haliyle 500 kişiyi barındırabilen bu kompleks, evsizlere kapılarını açtığı 11 Aralık günü sorunsuzdu, peki böyle devam edebilecek miydi?

Yıllarını buralarda geçirmiş, “kıdemli” bir evsiz ile sohbet ediyoruz. O, ışıklar ve kapılar kapandıktan sonra her şeyin değiştiğini söylüyor: “Buralarda tinercisi de, akıl hastası da, normal insanı da bir arada kalıyor. Bu nedenle geceleri çok kavgalar oluyor, kimi zaman ölümle bile sonuçlanıyor. Kendi halinde, zararsız insanlar burada olmaktan çok korkuyor ama başka çareleri de yok. Bir de personelin davranışından şikayet oluyor, evsizlere insan muamelesi yapılmadığı herkesin söylediği bir şey… Çünkü çoğu yerde personel uzman değil, eski evsizleri görevli yapıyorlar, onlar da bilinçsiz…”

Bir başka evsiz, “kışın sokakta donup medyaya malzeme olmayalım diye bizi buralara topluyorlar. Öyle olmasa havanın bu kadar soğumasını beklemezlerdi” diyor. Ve şöyle devam ediyor: “Belediyeler aslında 50 bini aşan yerlerde evsizlere bakmakla yükümlü. Ama bunu yapan belediye yok denecek kadar az. Türkiye sözde sosyal devlet, hiç alakası yok, olsa biz bilirdik.”

Sokaklarda yaşayanlar

Bugün yalnızca İstanbul’da 10 bin, Türkiye genelinde ise 100 bin kadar evsiz insan var. Metro istasyonları, otobüs durakları, park banları, hastane acilleri, boş inşaatlar ve ATM alanları onların yaşam alanları. Zeytinburnu Spor Kompleksi’nden sonra, Taksim’e çıkıyoruz. Genç bir evsiz, zabıta ve polisin kendisini kaldığı yerlerden sürekli göndermeye çalıştığını söylüyor, etrafa tehdit oluşturduğu gerekçesiyle. Çok zor bir hayatı var elbette: “Isınma ayrı dert, barınma ayrı dert, temizlik ayrı dert. Çoğu yerde tuvalet bile yok. Gece kaldığımız yerler soğuk, deliksiz bir uyku mümkün değil. Kışın güneş yüzünü gösterirse parka gidiyorum, onun dışında ATM’lerde kalmaya çalışıyorum.”

Sonuç olarak, bugün Türkiye’de evsiz insanlara yönelik üç aşamalı bir çözüm planına acilen ihtiyaç olduğu gerçeği ortaya çıkıyor: Yaz- kış barınabilecekleri alanlar, psikolojik tedavi, meslek edindirme kursları. Aksi takdirde, Türkiye’de sayıları her geçen gün artan bu evsiz insanlar, ya soğuktan öldüklerinde ya da suç işlediklerinde hatırlanmaya devam edecek.

Evsizler spor salonunda ağırlanıyor
30/12/2014



İstanbul Büyükşehir Belediyesi kış şartlarının ağırlaşmasıyla sokakta yaşayan 18'i kadın 392 evsiz vatandaşı, Zeytinburnu Spor Salonunda misafir ediyor.
Facebook'ta Paylaş

İstanbul Büyükşehir Belediyesi kış şartlarının ağırlaşmasıyla birlikte sokakta yaşayan 18'i kadın 392 evsiz vatandaşı, Zeytinburnu Spor Salonunda misafir ediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı ve polis ekipleri tarafından sokaklardan toplanan evsizler, soğuk havadan korunmaları için spor salonunda ağırlanmaya başlandı.

Sağlık kontrolleri ve kişisel bakımları yapılan evsizlerin giyecek ihtiyaçları da karşılandı.

PARSADAN'IN OĞLU SOKAKTA YAŞIYOR

Sokak, park, metruk bina ve cami avlularında yaşam mücadelesi veren evsizlerden bazıları, ilginç hayat hikayeleriyle dikkati çekiyor. Eski basketbolcu Selçuk Parsadan'ın oğlu Hakan Parsadan da Zeytinburnu Spor Kompleksi'nde misafir ediliyor.

Hakan Parsadan, babasının ölümünün ardından zor duruma düştüğünü anlatarak, 3 yıldır sokakta yaşadığını ve soğuk hava nedeniyle belediyenin spor merkezine sığındığını söyledi.

Ailesini, işini ve varlığını kaybettiğini ifade eden Parsadan, "Bütün Türkiye hikayemizi biliyor. Basketbolcuydum ve 8-10 sene milli takımda oynadım. Birtakım terslikler oldu mesleğimi bıraktım. Basketbola da geri dönmek istemiyorum. Yıllardır parklarda, ATM'lerde sokaklarda yaşıyorum. Sokaklarda çok sıkıntılar yaşadım. Çok iş istedim ama olmuyor. Şu anda buradayım. Çevremiz çok yüksek ama insanlar öyle bir hale gelmiş ki kendilerinden başka kimseyi tanımıyorlar. Babam ölmeden önce peşinden ayrılmayan dostlar bana telefonu açmadı. Kızkardeşim Cansel Parsadan da Türkiye'nin en iyi televizyoncusu ve radyocusudur ama iş bulamıyor" diye konuştu.
Parsadan, evsizlerin hayatlarının göz önüne alınması gerektiğini vurgulayarak, yetkililerden evsizlere yardım etmelerini istedi.

EVSİZ EMEKLİ AVUKAT

Spor salonundaki evsizlerden 80 yaşındaki emekli avukat Erdoğan Gençel de yıllarca önemli davalara baktığını ancak emekli olduktan sonra bazı sorunlardan dolayı 3 yıldır sokaklarda yaşadığını söyledi.

Gençel, hiç evlenmediğini aktararak, "İstanbul Barosu'ndan 1990 yıllarında emekliliğimi istedim. Meslekten çok yorulmuştum. Ev alamadım. Ancak siyasi tarihe ilişkin çok kitap satın aldım. Amacım Kadıköy'de bir halk kitaplığı tesisi yapmaktı. Gerçekleştiremedim. Geçmişte senelerce gençlerin davalarına ücretsiz baktım" dedi.
"Sokaklarda yaşıyorum. En büyük sıkıntım içkiye alıştırılmış sokaklarda yaşayan gençler" diyen Gençel, geceleri fenerle kitap okuduğunu ancak sarhoşlardan çekindiğini dile getirdi.
Radikal
_________________
Bir varmış bir yokmuş...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et AIM Adresi
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> CEMİYET YANGIN YERİ Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com