EntellektuelForum Forum Ana Sayfa EntellektuelForum

 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Fransa askerleri işgal için Mali'ye çıktı

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS!
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
Ekim



Kayıt: 21 Arl 2007
Mesajlar: 2634
Konum: Kanada

MesajTarih: Cum Oca 11, 2013 8:00 pm    Mesaj konusu: Fransa askerleri işgal için Mali'ye çıktı Alıntıyla Cevap Gönder

Bir İslâm ülkesi daha haçlılar tarafından işgal edilirken: Mali aynasında AKP
Oğuz Gürses
18.01.2013



Sömürgeci Fransa’nın Libya yağması çok verimli geçmiş olmalı ki; şimdi de haçlı koalisyonu desteğinde Mali’ye daldı...

Mali, Libya gibi Afrika’da bir İslâm ülkesi...

Hemde bin yıldır...

İki ülkenin farkı şu: Libya’nın petrolü Mali’de yok ama; Libya’da olmayan altın ve uranyum Mali’de çok...

İslam Mali'nin kuzeyine 10 ve 11. asırlarda geldi. Mali halkının yüzde 90'ı Müslüman. Ülke Güney Afrika ve Gana'nın ardından Afrika'da en fazla altın üreten 3. ülke konumunda. Buna rağmen Mali, dünyanın en fakir ülkelerinden biri olarak dikkat çekiyor!

Altın madenleri ise ülkenin güneyinde yer alıyor.

Mali aynı zamanda iyi bir pamuk yetiştiricisi. Hayvancılık da gelişmiş. Ülkenin yüzölçümü ise 1 milyon 240 bin kilometrekare; yani Türkiye'nin 1.5 katı büyüklüğünde. Mali, 1960 yılında Fransa'nın sömürgesi olmaktan çıkmıştı. Ülkenin kuzeyinde yer alan ve 680 bin insanın yaşadığı Timbuktu, eski bir ilim merkezi olarak biliniyor. Buradaki çok sayıda evliya kabri Timbuktu, ağır çöl şartları nedeniyle dünyada ulaşılması en zor olan turistik bölgelerinden biri.

Sömürgeci Fransa, 2011 yılında Libya'ya başlattığı saldırının bir benzerini şimdi eski sömürgesi Mali'ye yönelik olarak sürdürüyor.

Sahra Çölü'nün hemen güneyinde yer alan, halkının yüzde 90'ı tasavvuf ehli Sünnî Müslüman olan 14.5 milyon nüfuslu eski sömürgesine karşı özellikle hava kuvvetlerini kullanan Fransa'nın saldırılarında çok sayıda çocuğun ve kadının hayatını yitirdiği kaydediliyor. (1)

İngiltere ve Almanya, domuzlar diktatoryası Birleşmiş Milletler'in 20 Aralık 2012'de aldığı karara dayanan Fransa'ya Müslüman katliamında destek olacağını ilan etti.

Sömürgeci Fransa, Cezayir'in güneyinde yer alan Mali'deki yandaş rejimini korumak için tüm askeri kapasitesini harekete geçirdi.

Fransa'nın saldırısında Libya'nın 2011 yılında şehid edilen lideri Muammer Kaddafi'nin ayak izlerine de rastlamak mümkün...

Zira Mali'de iktidarı darbeyle ele geçiren askeri yönetime karşı mücadele eden Tuaregler, Şehid lider Kaddafi'nin en büyük destekçisiydi.

Kaddafi, isyancılarla baş edebilmek için çok sayıda Tuareg savaşçısını ordusuna katmıştı.

Kuzey Afrika'nın yüzyıllardır haksızlıklara uğrayan tasavvuf ehli Sünnî halkı Tuaregler, Kaddafi yönetiminin çökmesi üzerine Libya'daki gelişmiş silahları da ganimet olarak alarak Mali'nin kuzeyindeki yerleşim yerlerine döndüler ve geçen yıl Mali’nin Haçlı uşağı yönetimine karşı harekete geçtiler.

Mali'nin Batı uşağı diktatörleri Tuareglerle baş edemeyince, altın madeni başta olmak üzere ülkenin kaynaklarını sömüren Fransa acilen devreye girdi.



İşin garibi şu Afganistandan’dan Irak’a, Libya’dan Suriye’ye kadar bugüne kadar yerlebir ettiği ve milyonlarca müslümanı katlettiği müslüman ülkelere “demokrasi götürmek” argümanını kullanan Haçlı saldırganlar; Mali’deki demokratik yönetimi Batı desateğiyle devirerek iktidarı ele geçiren işbirlikçi Askerî cuntayı kurtarmak için Mali’ye saldırıyorlar.

Yani ikiyüzlü (aslında yüzsüz) Batı; Mali’de “demokrasi”ye karşı “darbe” ve “darbeciler”i destekliyor...

Çünkü, Mali'de geçen yıl 22 Mart'ta Batı uşağı bir grup subay askeri darbe yaparak iktidarı ele geçirmiş ve böylece yaklaşık 20 yıl süren demokrasi dönemi sona ermişti.

Batı uşağı askeri cunta, iş başına geldikten sonra ilk olarak ülkenin kuzeyindeki Sünnî Müslüman Tuaregleri hedef aldı.

Haçlı ülkelerin Mali'de demokratik yönetime karşı askeri darbeyi desteklemesi dikkat çekiyor.

Ama bu, haçlı Batı’nın yaptığı ilk yüzsüzlük değil...

Türkiye’deki 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar bütün Batıcı askerî darbeler NATOCU subaylar tarafından ve haçlı ordusu NATO’yu oluşturan Batı ülkelerinin destek ve koordinasyonunda gerçekleştirilmedi mi?

Benzer bir uygulama bundan 20 yıl önce Cezayir'de seçimlerden birinci parti çıkan İslamî Kurtuluş Cephesi'ne karşı da yapılmıştı...

Seçimlerin ilk turunu açık ara önde bitiren İslamî Kurtuluş Cephesi'ne karşı; başta Fransa olmak üzere bütün haçlı (Batı) ülkeleri Cezayir'de askeri cuntayı desteklemişti...

Bunun akabinde askeri yönetim ile halk arasında çıkan çatışmalarda 100 bin Cezayirli hayatını kaybetmişti.

Mali'deki askeri yönetime Nijerya, Burkina Faso gibi haçlı işbirlikçisi ülkeler de askeri destek veriyor. Nijerya 600 asker, Burkina Faso da 500 asker göndereceği açıkladı.

İşbirlikçilik işte bu demek...

Efendilerin nereye koş derse oraya koşmak, nereden çık derse oradan çıkmak...

Mali'de askeri cuntaya karşı mücadele eden Müslüman grupların başında Ensar Ed-Din geliyor. Bu grup özellikle tarihi kimliği ile dikkat çeken Timbuktu'da organize olmuş durumda.

Fransa'nın BM kararıyla üzerine yürüdüğü Müslüman grupların çok büyük bölümü çöl olan ülkenin 3'te ikisine hakim durumda ve haçlı Batı sadıdırısı olmasa, iktidardaki Batı uşağı cuntayı devirip, bütün hırsızlık,uğursuzluk, zulüm, işkence ve yolsuzluklarının hesabını sormak üzereydiler..

Mali'de devam eden Müslüman katliamına, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in yaklaşımı ise AKP'nin "ne idüğü" hakkında çok net ipuçları taşıyor.

Açıklamasında, Mali’de katledilen Müslümanları görmezden gelen Çelik, Suriye'deki hareketle bağlantı kurarak, "Orta Afrika'daki Mali'ye Fransa'nın askeri müdahalede bulunmak üzere asker gönderdiği haberlerini okuyorsunuz. Peki BM Güvenlik Konseyi'nden Suriye için niçin güçlü bir yaptırım kararı çıkmıyor da Mali için niye bu kadar çabuk çıkıyor.“ diyerek; haçlı ordularını, Mali gibi Suriyeyi de istila ve işgal ve yerle bir etmeye davet etti.

İş bununla da kalmadı...

17, Ocak 2013 günü bir açıklama yapan TC dışişleri bakanlığı “"Mali’deki Gelişmeleri yakından takip ediyoruz.'' Dedi.

Sanki Mali İşgal edilmiyormuş, Mali’nin Müslüman halkı çocuğundan yaşlısına işgalci haçlı orduları tarafından katledilmiyormuş gibi...

Haçlı işgal ve katliamının adını “gelişme” koyarak; “takip ediyoruz” diyor, Ahmet Davutoğlu hocaefendi yönetimindeki Dışişleri bakanlığı...

Hiç utanmadan...

Bununla da kalmıyor...

“Türkiye'nin, bu ülkede serbest seçimler yoluyla ulusal uzlaşı ve demokratik ortamın yeniden tesisi için yürütülen uluslararası çabaları desteklemeyi sürdüreceğini bildir”iyor...

Mali’deki Batı uşağı diktatörlerin Mali halkına reva gördüğü zulümlerden, katliamlardan, haksızlıklardan, işkencelerden, yolsuzluklardan, hırsızlıklardan tek satır şikayet yok bu açıklamada...

Aksine Batı uşağı darbecilerin yaptığı bütün zulüm ve haksızlıkların ismi “ülkede serbest seçimler yoluyla ulusal uzlaşı ve demokratik ortamın yeniden tesisi” olarak konulup, meşrulaştırılırken...

Sömürgeci Fransa öncülüğündeki haçlı işgal ordularının katliamlarını da “ülkede serbest seçimler yoluyla ulusal uzlaşı ve demokratik ortamın yeniden tesisi için yürütülen uluslararası çabalar” olarak nitelendirip, Mali’deki haçlı işgal ve katliamlarını desteklemeye devam edeceklerini açıkça duyuruyor...

Zerre kadar utanıp sıkılmadan...

Hani siz konu Suriye olunca “Diktatörlük, zulüm” edebiyatıyla Suriye’deki haçlı istilasına öncülük etmekte Suud’un Vehhabi, Körfez’in Selefi diktatöreriyle yarışırken birbirinizi çiğniyordunuz?

Kötü olan “diktatörlük”se Mali’de feriştahı var...

“Halkına zulmetmek”se dizboyu...

Soru şu Haçlı Batı’nın zalim uşak diktatörlerini kurtarmak için işgal ve katliamlara başladıkları bir Sünnî İslâm ülkesi olan Mali’deki zalimliklerini hangi vicdanla “izleyip”, hangi vicdanla “destekliyor”sunuz?

Vicdan dedim de...

Bakın hüsnü Mahalli bu konuda ne yazıyor:

[Geçen hafta Başbakan Erdoğan üç Afrika ülkesini ziyaret etti. Üçü de eski Fransız sömürgesi. Ziyaretin bittiği gün Fransız askerleri Mali ve Somali'de operasyon başlattı. Hedef bu ülkelerdeki Kaide yanlısı radikal İslamcı örgütler.

Somali son dönemde Türkiye'nin yakın ilgi duyduğu ülke. Hatta bu ülkenin 'Uyumlu İslamcı' Cumhurbaşkanı geçen ay Türkiye'ye gelmişti. Mali'nin komşusu ve Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta ziyaret ettiği Nijer ordusu Fransız askerlerine destek veriyor. NATO'nun işgal ederek iktidar değiştirdiği Libya ve komşusu Cezayir Fransız ordusuna kolaylıklar sağlıyor. ABD ve İngiltere hava desteği verdiklerini resmen açıkladılar.

Libya işgalindeki gibi Fransa Afrika'daki radikal İslamcılara karşı Batı'nın karanlık operasyonunda başı çekiyor. Aynı sıralarda Amerikan casus uçakları 'Uyumlu İslamcı' Yemen, Afganistan, Pakistan ve zaman zaman Somali'deki 'Uyumlu İslamcı' iktidarların onayıyla her hafta birçok Kaide, Taliban ve yandaşı örgütlerin yöneticilerini füzelerle öldürüyor. ]
( 2)

Sizce Mali’nin haçlı işgali öncesi üç afrika ülkesine Başbakan tarafından yapılan ziyaret “tesadüf” müdür?

“Tabiî ki tesadüf” diyecek goygoyculara ikinci soru:

İslâm akaidinde “tasadüf” diye bir şeyin yeri var mıdır?

Son söz, bugün “müteahhit” olmuş, dünün “mücahid”lerine gelsin:

Ne zaman uyanacaksınız bu hipnoz uykularından birader?

Dipnotlar:

1- Kaynak: http://www.yenimesaj.com.tr/

2- Kaynak: Hüsnü Mahalli Facebook sayfası. Süreç başlıklı yazı.


Mali'de BM üssüne roketli saldırı: 4 ölü, 13 yaralı 28 Kasım 2015



Mali'nin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler (BM) üssüne düzenlenen roket saldırıda 4 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir BM yetkilisi, yaptığı açıklamada saldırganların sabah erken saatlerde Kidal bölgesindeki BM Barış Gücü (MINUSMA) üssüne roketli saldırı düzenlediğini söyledi. Yetkili, saldırıda BM Barış Gücü'nün 2 personeliyle 2 sivilin öldüğünü, 13 kişinin de yaralandığını kaydetti.

Yaralananlardan bazılarının durumunun ağır olduğuna işaret eden yetkili, ölü sayısının artmasından endişe duyulduğunu da belirtti.
SoL

Mali'deki otel baskını en az 25 rehine ve 2 eylemcinin öldürülmesiyle sonuçlandı

BBC'nin haberine göre Sabah saatlerinde tekbir getirerek Batılıların konakladığı turistik otele giren 2 eylemci, aralarında Air France ve THY personeli de bulunan 170 kişiyi rehin aldı.

Rehineleri kurtarma operasyonuna, Amerikan ve Fransız özel kuvvetleri de destek verdi.

Rehine krizinin sonlanmasının ardından otele giren Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü askerleri, saldırıyı 2 militanın düzenlediğini ve otelde 27 kişinin cesedini saydıklarını belirtti.

Otelde kalan THY personeli eylemciler tarafından serbest bırakıldı.

Kurtarma operasyonunda öldürülen rehinelerden birinin Belçika'nın Fransızca konuşan Valon bölgesi parlamentosundan Geoffrey Dieudonne olduğu açıklandı.

Eylemi El Kaide ile bağlantısı olan El Murabitun adlı grubun üstlendiği belirtiliyor.

El Murabitun lideri Muhtar Belmuhtar.

Reuters ajansı, çoğunlukla Tuareg ve Araplardan oluşan bir grup olan El Murabitun'un Twitter'dan bir mesaj yayınlayarak saldırıyı üstlendiğini bildirdi.

Yaklaşık iki yıl önce işgalci/sömürgeci batılılar ve yerli işbirlikçilerine karşı kurulan El Murabitun'un lideri eski El Kaide militanlarından Muhtar Belmuhtar.

Batlı haber ajansları,daha önce birçok kez Belmuhtar'ın öldürüldüğüne dair haberler yaymıştı.

Mali televizyonu, kamuflaj giysileri içindeki özel timlerin ellerinde silahlarla otelin lobisine girdiğini gösterirken, arka plandaki merdivenin dibinde, üzeri battaniye ile örtülmüş bir ceset dikkat çekti.

Malili bir emniyet yetkilisi, eylemcilerin yabancı işadamları ve havayolları personellerinin sık sık konakladığı Radisson Blu oteline diplomatik plakalı araçla geldiğini söylemişti.

Otelde 12 görevlisi bulunan Air France ise personelinin kurtulduğunu ve durumlarının iyi olduğunu açıkladı.

Bamako'ya yapılan Air France seferleri ise iptal edildi.

Mali eski bir Fransız sömürgesi.

2013'ün Ocak ayında ülkenin kuzeyini ele geçiren El Kaide bağlantılı militanlar başkent Bamako'ya yürüme tehdidinde bulunmuş, Fransa bunun üzerine Mali'yi işgal etmişti.

Ağustos ayında Mali'nin Sevare kentinde İslamcı militanlar silahlı kişiler bir oteldeki rehine krizi sırasında aralarında beş BM görevlisinin de bulunduğu 13 kişiyi öldürmüşlerdi.

Mali'de İslamcı grupların yakın geçmişi:

Ekim 2011: Libya'daki işgale karşı direnişe katılıp dönen silahlı Tuaregler isyan başlattı.

Mart 2012: Tuaregler ve El Kaide bağlantılı militanların ülkenin kuzeyini ele geçirmesinden bir ay sonra bir grup Batıcı subay, hükümetin krizi iyi yönetemediği gerekçesiyle darbe yaptı.

Haziran 2012: İslamcı gruplar Timbuktu, Kidal ve Gao kentlerini Tuareglerden aldı ve Şeriat uygulamaya başladı.

Ocak 2013: İslamcı grupların başkent Bamako'ya ilerleyecekleri tehdidi üzerine Mali'in batı işbirlikçisi yönetimi, Fransa'yı işgal için Mali'ye davet etti.

Temmuz 2013:İşbirlikçi Mali askerleriyle, İşgalci Fransızlarla çatışan İslamcılar bazı kentlerden çekildi, ülkenin kuzeyine 12 bin kişilik BM gücü yerleştirildi

Temmuz 2014: Fransa cihatçı militanlara yeniden saldırıya geçti. Halen kuzeydeki çöl bölgesinde saldırılar sürüyor.
Haber 93

İşgalci Fransız askerlere BM'den "çocuk istismarı" suçlaması
03 Eylül 2015

Cumhuriyet'in haberine göre; BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Hüseyin, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde nisanda doğum yapan çocuğun istismar kurbanı olabileceğini belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM), Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Fransız barış gücü askerlerinin çocuklara cinsel istismarda bulunduğu iddialarına bir yenisinin daha eklendiğini duyurdu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el-Hüseyin, yaptığı yazılı açıklamada, Orta Afrika Cumhuriyeti ziyareti sırasında, geçen yıl bir Fransız barış gücü askerinin cinsel istismarına uğrayan kız çocuğunun hamile kaldığına ve nisan ayında doğum yaptığına ilişkin bir iddiayla karşılaştığını ifade etti.

Zeyd, daha önce de barış gücü askerlerinin buna benzer "korkunç" cinsel istismarda bulunduğu iddialarıyla karşılaştıklarını, iddialara yönelik soruşturmaların devam ettiğini ve bu son olayın da Fransız yetkililerle paylaşıldığını belirtti.

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde geçen yıl da bazı işgalci Fransız askerleri, çocuk istismarıyla suçlanmış, BM ve Fransa'nın suçlamaları ele alış tarzı tepkilere neden olmuştu.

BM yetkilisi Anders Kompass'ın sızdırdığı BM belgelerinde, Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki işgalciFransız barış gücü askerlerinin, çocukları yiyecekle kandırarak taciz ettiğine ilişkin bilgiler yer almıştı.
Haber 93

Cezayir'de rehine kurtar(ama)ma operasyonu: Batılı rehinelerin çoğu öldü
17 OCAK 2013

BBC'nin haber,ne göre; Cezayir resmi haber ajansı, ülkenin doğusundaki Ayn Emnas doğal gaz işletmesinde dünden beri İslâmcı militanlar tarafından rehin tutulanları kurtarmak için askeri operasyon düzenlendiğini duyuruyor.

İslâmcı militanlar bu eylemi sömürgeci Fransa ve haçlı müttefiklerinin Mali'yi işgaline misilleme olarak yaptıklarını duyurmuşlardı.

APS'nin haberine göre, rehinelerden 4'dü sağ olarak kurtarılılabildi, ancak birçok rehine ödü.

En az 35 rehinnin ölmüş olabileceği dile getiriliyor.

Yörede yaşayan bir kişi de Reuters ajansına verdiği bilgide, "çok sayıda ölen olduğunu" söyledi.

Moritanya haber ajansı ANI, yedi yabancı rehinenin hâlâ sağ ve militanların elinde olduğunu ifade ediyor.

APS, kurtarılan yabancı rehinelerin iki İskoç, bir Fransız ve bir Kenyalı olduğunu kaydetti. Haberde, 600 civarında Cezayirli işçinin de serbest kaldığı belirtiliyor.

İrlanda Dışişleri Bakanlığı, kurtulan İrlandalı bir rehinenin ailesini aradığını açıkladı.

İslamcı militanlar doğal gaz işletmesinde çalışan 41 yabancının rehin alındığını bildirmişlerdi. Kaçırılanlar arasında İngiliz, Fransız, Amerikan, Norveç ve Japon uyruklular bulunuyor.

Militanlar, Ayn Emnas'taki tesise Çarşamba günü düzenledikleri baskın sırasında bir İngiliz ve bir Cezayir vatandaşını öldürmüştü.

Sebep Mali'ye müdahale mi?

Cezayir İçişleri Bakanı Daho Veled Kabila'nın açıklamasına göre, militanlar Kuzey Afrika'daki El Kaide örgütünün liderlerinden Muhtar Belmuhtar'a bağlı.

Yabancıları rehin alan gruptan geldiği öne sürülen bir bildiride, Mali'nin kuzeyini kontrol eden İslamcılara yönelik Fransız askeri müdahalesine son verilmesi isteniyordu.

Cezayir, Mali operasyonu öncesinde Fransa'ya hava sahasını açmıştı.

Rehine olayının yaşandığı doğal gaz işletmesi, başkent Cezayir'in 1300 km. güney doğusunda ve Libya sınırının 60 km. batısında yer alıyor.

Doğal gaz yatağını Cezayir devlet petrol işletmesi Sonatrach ve Norveç şirketi Statoil ile birlikte işleten BP, bugün yayımladığı bildiride bazı çalışanlarının alıkonduğunu doğrulamış ancak herhangi bir ayrıntı verilemeyeceğini kaydetmişti.
haber1001

Sömürgeci Fransız askerleri Mali'deki mücahidlerin kurşun menziline girdi
6 OCAK 2013



BBC'nin haberine göre, sömürgeci Fransız askerlerinin İslamcı militanlarla sıcak çatışmaya girdi. Çatışma bütün şiddetiyle sokaklarda sürüyor.

Yetkililerin verdiği bilgiye göre askerler ile militanlar arasında çatışmalar oluyor.

Kent Pazartesi günü militanların denetimine girmişti; Mali'nin kuzeyinde İspanya büyüklüğündeki bir alan da keza başkentteki yönetime muhalif silahlı güçlerin elinde bulunuyor.

İşgalci sömürgeci Fransa hava kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarının Mali'deki saldırıları altıncı gününe girerken Cumhurbaşkanı Fronçois Hollande "müdahale etmeselerdi çok geç kalınmış olacağını" söyledi.

Sömürgeci Fransız yetkililer, aralarında Almanya ve ABD'nin de bulunduğu haçlı ülkelerden destek aldıklarını söylemişti.

İngiltere bölgede iki nakliye uçağı gönderdi. Son olarak İtalya da, lojistik destek vermeye hazır olduğunu ama karada çatışmaya girmeyeceğini duyurdu.

İşgalci sömürgeci Fransız askerlerinin çatışmaya girdiği haberi, askerlerin konvoy halinde başkent Bamako dışına çıktığı haberini izliyor.

30 araçlık sömürgeci haçlı askeri konvoy, dün isyancıların ele geçirdiği Diabaly kasabasına doğru harekete geçmişti.

Sömürgeci haçlı Fransız askerlerine destek olmak için Mali'ye gönderilen ilk işbirlikçi Afrika birliklerinin ise ülkeye yarın ulaşması bekleniyor.

Haçlı sömürgeci Fransız savaş uçakları kasabanın ele geçirilmesinden bu yana isyancıların mevzilerini bombalıyor.

Mali’deki mücahidler Fransa’nın bu ülkeye saldırıları konusunda uyarıda bulundu

Afrika ülkelerinden Mali’deki mücahidler, Fransa’nın bu ülkeye saldırıları konusunda uyarıda bulundu.

Reuters’in bildirdiğine göre Mali’de bulunan mücahidler dün Paris’e uyarıda bulunarak, hava saldırılarına devam edildiği takdirde Fransa’yı tehlikeli ve yıpratıcı bir savaşa sürükleyeceklerini belirttiler.

Fransa’nın Mali’ye hava saldırısı komutu ile cehennem kapılarını kendi halkına açtığını ifade eden söz konusu mücahidler, Fransız güçlerinin Afganistan’daki NATO güçlerinden daha iyi bir akıbetlerinin olmayacağını açıkladılar.

Mali’de bulunan mücahidler ayrıca Fransa hükümetinin Mali’ye saldırı ile kendini çok tehlikeli bir oyuna atmış olduğunu belirttiler.
haber1001



SÜREÇ
Hüsnü Mahalli
16.06.20113



Geçen hafta Başbakan Erdoğan üç Afrika ülkesini ziyaret etti. Üçü de eski Fransız sömürgesi. Ziyaretin bittiği gün Fransız askerleri Mali ve Somali'de operasyon başlattı. Hedef bu ülkelerdeki Kaide yanlısı radikal İslamcı örgütler.

Somali son dönemde Türkiye'nin yakın ilgi duyduğu ülke. Hatta bu ülkenin 'Uyumlu İslamcı' Cumhurbaşkanı geçen ay Türkiye'ye gelmişti. Mali'nin komşusu ve Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta ziyaret ettiği Nijer ordusu Fransız askerlerine destek veriyor. NATO'nun işgal ederek iktidar değiştirdiği Libya ve komşusu Cezayir Fransız ordusuna kolaylıklar sağlıyor. ABD ve İngiltere hava desteği verdiklerini resmen açıkladılar.

Libya işgalindeki gibi Fransa Afrika'daki radikal İslamcılara karşı Batı'nın karanlık operasyonunda başı çekiyor. Aynı sıralarda Amerikan casus uçakları 'Uyumlu İslamcı' Yemen, Afganistan, Pakistan ve zaman zaman Somali'deki 'Uyumlu İslamcı' iktidarların onayıyla her hafta birçok Kaide, Taliban ve yandaşı örgütlerin yöneticilerini füzelerle öldürüyor.

(..)

Kaynak: http://www.facebook.com/pages/H%C3%BCsn%C3%BC-Mahalli/274591419218688?ref=stream

Fransa Öncülüğündeki Batılı Ülkelerin Mali’ye Yönelik Saldırgan Müdahalesi Kabul Edilemez!
2013-01-15



Mali’nin kuzeyinde kontrolü silahlı muhalif güçlerin ele geçirmesi üzerine Fransa, Mali’de bu gruplara saldırı düzenlemiş, bu saldırıda siviller hayatını kaybetmiş, buna mukabil Fransa saldırıların devam edeceğini duyurmuştur.

Kolonyalist duyguları depreşen ve bir “efendi” – köle ilişkisi içerisinde canı istediğinde, canının istediği yeri bombalamayı hak gören Fransa’yı ve bu vahşi saldırılara destek veren ülkeler Fransa Büyükelçililiği önünde protesto edildi.

Basın Açıklaması Metni;

Fransa Öncülüğündeki Batılı Ülkelerin Mali’ye Yönelik Saldırgan Müdahalesi Kabul Edilemez!

Afrika’nın kuzeybatı ülkesi Mali’de bir süredir devam eden iç çatışmaların ardından, 11 Ocak 2013 günü ülkeye Fransa tarafından askeri müdahale kararı alındı. İslami grup ve muhalefetin, merkezi hükümetin politikalarına karşı giriştiği ve silahlı yönü de bulunan harekete karşı Mali hükümetinin askeri bakımdan yetersiz kalması üzerine, Fransa öncülüğünde uluslararası güçlerin desteğiyle kanlı bir süreç işletiliyor.

Yüzlerce Fransız askerinin ve özel kuvvetlerinin konuşlandığı ülkeye Nijer, Burkina Faso, Senegal, Benin ve Nijerya’nın da askeri destek sağlamasının yanı sıra, İngiltere hava operasyonu; ABD ve Almanya da lojistik destek sağlayacağını duyurdu. BM Güvenlik Konseyi (BMGK) geçen yıl, Mali’deki devam eden duruma dış müdahale için uluslararası bir gücün ülkede konuşlandırılması kararı almıştı. Geçtiğimiz Mart ayında Mali’nin kuzeyini ele geçiren İslami gruplara karşı başlatılan bu askeri operasyonu legalleştirmeye ve uluslararası platforma açmaya matuf bu hamlenin bizatihi kendisi, BMGK’nin ne denli gayri adil ve çelişki içerisinde bir yapılanma olduğunu gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda bu durum, uluslararası siyaset ve hukukun en temel normlarından olan ülkelerin egemenlik hakları meselesinin, konjonktüre ve bağlama göre bir taraf lehine ya da aleyhine ikiyüzlü biçimde nasıl farklı şekillerde yorumlanabildiği ve işletilebildiğini de açığa çıkarmaktadır. Kaldı ki, BM Genel Kurulu dâhilinde alınması gereken bu gibi kararların, BMGK gibi dünya siyasetindeki adaletsizliğin ve hukuksuzluğun en üst noktada temsil edildiği bir organda alınması ve derhal işletilmesi de, dünya siyasi arenasında egemen ve Batılı ülkelerin ikiyüzlü yaklaşımlarının son bir örneğini teşkil etmektedir.

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius yaptığı açıklamada, “silahlı grupların Mali'de terör devleti kurmak istediğini” söyleyerek, konunun kendileri açısından önemini vurgulamakta ve bu suretle de Batılı ülkelerin, eski sömürge coğrafyalarında ve bir bütün olarak Afrika’daki stratejik, siyasi ve iktisadi hesaplarının devamı ve korunmasının hassasiyetine dikkat çekmektedir. Bu çerçevede, bir ülkenin iç meselesi tanımının da kendi çıkarları doğrultusunda yorumlanacağını ve içeriğinin bu anlamda doldurulması gerektiğini bir kez daha deklare etmişlerdir.

Mali’den gelen bilgiler, bu saldırılarda sivil kayıpların yaşandığı yönünde. Yeniden Mali ordusuna geçen Konna şehrinde 3’ü çocuk en az 11 sivilin öldüğü tespit edildi. Fransız uçaklarının önceki gün de ülkenin kuzeyindeki Gao’yu vurması sonucu burada da sivil kayıp ve yaralanmaların olduğu bilgisi gelmekte. Uçakların Moritanya sınırına yakın Lere şehrini de vurduğu; beraberinde Fransa’nın, başkent Bamako’da ve Mopti’de konuşlandırdığı asker sayısını da 550’ye çıkardığı ifade ediliyor. Mali’nin kuzeyinde yaşayan halkın da ülkenin batı komşusu Moritanya’ya kaçmaya başladığı bilgileri alınıyor. Lakin tüm bu hususlar, bahse konu BMGK üyesi devletler ve Batılı ülkeler olduğunda, uluslararası toplum ve medya tarafından ne yazık ki göz ardı edilmektedir.

MAZLUMDER, sömürge çağındaki tarihsel utancın Batılı devletlerden hesabı henüz sorulmamışken, Afrika kıtasına ve kıtadaki belirli ülkelere yönelik, sivil insanların da ciddi zarar gördüğü bu tarz dış müdahalelerin, dünya siyasetinde ve uluslararası hukuk normlarında kabul edilemez olduğunu bir kez daha ısrarla ve hassasiyetle vurgulamakta ve başta BM olmak üzere uluslararası kurumları, söz konusu saldırgan ve had bilmez politikaların bir an evvel son bulması için üzerlerine düşeni yapmaları çağrısında bulunmaktadır.
Ahmet Faruk ÜNSAL
MAZLUMDER Genel Başkan
Kaynak:http://mazlumder.org/f

Mali’ye İşgal Eden Sömürgeci Fransa’yı Protesto Çağrısı
14 Ocak 2013



Özgür-Der, Sömürgeci Fransa'nın bir İslâm ülkesi olan Mali’ye başlattığı emperyalist işgali Çarşamba günü 12.30’da protesto etmeye çağırdı.

Sömürgeci Fransa'nın bir İslâm ülkesi Mali’ye başlattığı saldırılar gittikçe yoğunlaşıyor. İslamcı grupların hâkimiyet kurduğu bölgeleri vuran Fransız hava güçleri, müttefiki bölge ülkeleri ve Mali ordusunun muhalifler karşısında ilerlemesine zemin oluşturuyor.

Fransız hava güçlerinin saldırılarında savunmasız birçok insanın da katledildiği haberleri geliyor.

Özgür-Der, Fransa’nın emperyalist müdahalesini protesto edecek. 16 Ocak Çarşamba günü 12.30’da Fransa Konsolosluğu önünde bir basın açıklaması yapacak olan Özgür-Der, katil Fransız güçlerinin Mali’yi terk etmesini isteyecek.

Tarih: 16 Ocak 2013 Çarşamba
Saat: 12.30
Yer: Fransa Konsolosluğu (İstiklal Caddesi / Beyoğlu)
Haber1001

Sömürgeci Fransa askerleri işgal için Mali'ye çıktı
11 OCAK 2013



BBC'nin haberine göre sömürgeci Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, ülkesinin askerlerinin Afrika ülkesi Mali'nin kuzeyine çıktığını duyurdu.

Hollande, Fransız askerlerinin , İslamcı militanlarla mücadele eden işbirlikçi Mali hükümetine destek olduğunu söyledi.

İşgalin uluslararası hukuka uygun olduğunu savunan Hollande, Mali'nin işbirlikçi Devlet Başkanı Dioncounda Traore'un bu kararı desteklediğini ifade etti.

Batı işbirlikçisi yöntime karşı kurtuluş savaşı veren silahlı İslâmcı militanlar Nisan ayında, Mali'nin kuzey bölümünü işbirlikçi güçlerden geri almıştı.

Militanlar geçen hafta, ülkenin diğer bölümlerine doğru ilerlediklerini açıklamıştı.

Sömürgeci Fransa'nın başkanı Hollande, Fransız askeri işgalinin Cuma günü öğleden sonra başladığını ve "gerekli olduğu kadar" süreceğini açıkladı.

İşbirlikçi Mali ordusu ise Fransız askerlerinin yanı sıra, Senegal ve Nijerya askerlerinin de Mali'de olduğunu kaydetti.
haber1001

Haçlı işgalci Fransa, Mali’deki saldırılarını sürdürüyor
13 OCAK 2013

Sömürgeci işgalci Fransa ordusu Mali’de İslamcılar’a yönelik olarak düzenlediği saldırıları üçüncü gününde de sürdürüyor.

Fransız uçaklarının, askeri işgalci üçüncü gününde Mali’de İslamcı militanların merkezlerini hedef aldığı duyuruldu.

Pazar günü Paris’te bir açıklama yapan sömürgeci Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, “Dün akşam (hava saldırıları) vardı, şimdi de var ve bugün ve yarın da olacak” diye konuştu.
Haber1001

"Mali'nin işgalinin intikamını Fransa'nın kalbinde alacağız"
14 OCAK 2013



Mali'de İslamcılar Fransız saldırısına rağmen bir kenti daha ele geçirdi

BBC'nin haberine göre, Sömürgeci Fransa'nın askeri işgale başladığı Mali'de İslamcı militanlar, hükümet kontrolündeki bir kenti daha ele geçirdi.

Sömürgeci Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, başkent Bamako'nun 400 km. kuzeyindeki Diabaly kentinin Pazartesi günü düşürüldüğünü açıkladı.

Le Drian, İslamcıların Cuma günü başlayan işgalden bu yana doğu bölgelerinde geriye çekildiğini, ancak iyi silahlanmış durumdaki militanların batı bölgelerinde hakimiyetini sürdürdüğünü söyledi.

Bu arada, Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni Mali'deki sömürgeci işgaline destek vermeleri için toplantıya çağırdı.

Sömürgeci Fransa yoğun Mali'ye yaptığı Hava saldırılarının yanında 550 kadar Fransız askeri de ülkenin ortalarındaki Mopti ve Bamako kentlerine gönderildi.
Bu birliklere önümüzdeki günlerde Nijer, Burkino Faso, Nİjerya ve Togo'dan birliklerin katılması bekleniyor.

Sömürgeci Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, askeri saldırısının "birkaç hafta süreceğini" söylüyor.

Fabius, "Mali'ye saldırılmamış olsaydı, İslamcılar başkent Bamako'ya kadar ilerleyebilirlerdi" dedi.

İslâmcılar Başkente bir adım daha yakınlaştılar

Diabaly kentindeki bir görgü tanığı Reuters haber ajansına, "militanların geceden itibaren küçük gruplar halinde kente sızdığını" anlattı.

Mali ordusundan bir yetkili ise AFP'ye, Moritanya sınır bölgesinde ilerleyen isyancıların Sömürgeci Fransız uçakları tarafından bombalandığını kaydetti.

Sömürgeci Fransa Hava Kuvvetleri, doğudaki Gao kenti civarını da bombaladı.

Cuma günü başlatılan haçlı işgalinde ölen Malili işbirlikçi askerlerin sayısının 11 olduğu söyleniyor; saldırı sırasında bir işgalci Fransız helikopter pilotu da öldü.

"Mali'nin intikamını Fransa'nın kalbinde alacağız"

Mali'nin kuzeyindeki İslamcılar ise, "Afrika ve Fransa topraklarında haçlı işgalinin ntikamını alacaklarını" duyurdular.

Kuzey Afrika'da faaliyet gösteren Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi'nin (Mujao) liderlerinden Ebu Dardar, "Fransa, İslam'a saldırıya geçti. Biz de Fransa'nın kalbine operasyon düzenleyeceğiz." dedi.

Telefonla Fransız Haber Ajansı AFP'ye açıklamalarda bulunan Dardar, nereyi hedef alacakları sorulduğunda, "Her yer. Bamako, Afrika, Avrupa" diye yanıtladı.

Başka bir örgüt sözcüsü ise, Europe 1 radyosuna bağlanarak, "Fransa, tüm Fransızlar için cehennemin kapısını açtı. Irak, Afganistan veya Somali'den daha tehlikeli bir kapanın içine düştüler" diye konuştu.

BBC güvenlik muhabiri Frank Gardner, Mali'deki İslamcı militanların çoğunun Cezayir kökenli olduğunu ve oradaki uzun iç savaşın ardından Mali'deki geniş çöllere sığındığını belirtiyor.

haber1001

Mali'de hükümet, ''denetimi altındaki bölgelerde'' olağanüstü hal ilan etti
11 Ocak 2013



Batı Afrika ülkesi Mali'de hükümet, ''denetimi altındaki bölgelerde'' olağanüstü hal ilan etti.

Kuzeydeki güvenlik durumlarını görüşmek üzere olağanüstü toplanan bakanlar kurulu, olağanüstü hal ilan edildiğini duyurdu.

Mali'nin kuzeyini kontrol altında bulunduran silahlı gruplardan Ensaruddin hareketinin, hükümetin kontrolündeki Konna kentini ele geçirerek, Mopti kentine doğru ilerlediği bildirilmişti.

Batı Afrika Ülkeleri Ekonomi Topluluğu, Mali'ye asker gönderilmesine bugün onay vermişti.
TRT

Radikal İslamcı örgütler: Sahra'daki tehdit ciddi mi?
Raffaello Pantucci
RUSİ* Araştırma Görevlisi
22 OCAK 2013



Cezayir'deki çoğu yabancı onlarca kişinin öldüğü rehine olayına istinaden İngiltere Başbakanı David Cameron, Kuzey Afrika'daki radikal İslamcıların "büyük bir tehdit" oluşturduğunu söyledi.

Cameron "Bu, birkaç ay değil, birkaç yıl, hatta onlarca yılllık cevap gerektirecek bir tehdit. Radikal, İslamcı, El Kaide bağlantılı terörist bir grupla karşı karşıyayız. Pakistan ve Afganistan'da onlara karşı gerekeni nasıl yaptıysak, Kuzey Afrika'daki bu tehdide karşı da dünya birleşip gerekeni yapmalıdır" diye devam etti.

Cezayir'in Ayn Emnas bölgesindeki olaydan sorumlu olan grup, İslami Mağrip El Kaidesi (İMEK) eski komutanı, cihatçı-kriminal Muhtar Belmuhtar'ın idaresi altında.

Geçen yıl sonlarına doğru İMEK'ten ayrıldı ya da ayrılması istendi. Bunun üzerine 'Kanla İmza Atanlar' adında bağımsız bir grup kurdu. Bu grup, Mali'nin kuzeyinde, Batı Afrika'da Birlik ve Cihad Hareketi (MUJAO) adlı oluşumun denetimi dışındaki topraklarda faaliyet gösteriyordu.

Belmuhtar'ın grubu, Fransa'nın kuzey Mali'ye müdahale kararına misilleme olarak Cezayir'deki saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia ediyor.

Fakat, rehine eyleminin gerçekleştiği doğal gaz tesislerinde adamlarının çalışıyor olduğuna dair haberlere bakılırsa, bu eylemin daha uzun vadeli planlandığı, ancak Fransa'nın saldırısına cevap olarak öne çekildiği ihtimal dahilinde görünüyor.

Belmuhtar'ın yakın arkadaşı ve MUJAO'nun yöneticilerinden Ömer Hamaha, Fransa'nın Mali'ye müdahalesinin ardından, Fransa'nın "cehennem kapılarını araladığını ve Irak, Afganistan ve Somali'den daha tehlikeli bir tuzağa düştüğünü" ilan etmişti.

İslami Mağrip El Kaidesi

Muhtar Belmuhtar

Belmuhtar grubunun Batılı bir kurumu hedef alması sürpriz değil.

Kendisi, yabancıları kaçırma eylemlerinde bulundu, geçen yıla kadar içinde olduğu İMEK ise uzun ve kanlı bir tarihe sahip.

İMEK'in önceli, Cezayir'deki Silahlı İslami Grup (GIA). 1990'ların başlarında Cezayir'de İslami Kurtuluş Cephesi (FIS)'nin kazanması beklenen seçimleri ordunun devreye girip iptal etmesinin ardından, GIA önce Selefi Vaaz ve Savaş Grubu (GSPC) adını aldı; 2007'de ise El Kaide bağlantısını alarak İMEK oldu.

GIA 1990'ların ortalarında Paris metrosuna yapılan saldırılarla, GSPC ise 11 Eylül 2001 öncesinde Avrupa ve Kuzey Amerika'ya ilişkin saldırı planlarıyla bağlantılıydı. Kuzey Afirka'daki gruplar ayrıca tarihsel olarak, eski sömürgeleri oldukları Fransa'ya karşı da özel bir düşmanlık besliyordu.
Afrika'daki olayların endişe veren yanı ise, radikal söylemlerde bulunan şiddet yanlısı grupların birçok ülkede varlık göstermesi.

Örneğin Mali'de İMEK, MUJAO ve Kanla İmza Atanlar grubunun yanı sıra, İMEK'ten ayrılan Ansar Dine grubu, geçen yıldan beri Mali'nin kuzeyinde geniş toprakları kontrol altında tutup şeriat uyguluyor.

Nijerya'da İslamcı Boko Haram grubu, kökleri sosyal ve ekonomik sorunlara dayanan kanlı bir terör kampanyası yürütüyor.

Geçen hafta bu grup liderlerinden birinin Mali'nin kuzeyine geçmiş olabileceğine dair haberler çıktı. Amerikan komutanlar da İMEK ile Boko Haram arasındaki bağlantıyı uzun süredir ifade ediyordu.

Nijerya'daki bağlantı ihtimalini güçlendiren olaylardan biri de geçen Temmuz ayında Abuja'da bir mahkemenin, iki kişiyi, El Kaide'nin Yemen kolu olan Arap Yarımadası El Kaidesi (AYEL) ile bağlantılı bulmasıydı.

Aden Körfezi'nin öteki tarafında yer alan Somali'de ise geçen yıl resmen El Kaide'ye bağlanan cihatçı Eş-Şebab grubu var.

Boko Haram militanlarının Eş-Şebab militanları ile birlikte eğitim gördüğü, Eş-Şebab'ın AYEL ile sıkı bağlantı halinde olduğu söyleniyor.

Batı açısından kaygı verici olan bir konu da bu grupların çoğunun yabancı menşeyli militanları da cezbetmesi.

İMEK bağlantılarının Fransa, İspanya, İtalya ve İngiltere'ye kadar uzandığı biliniyor.

Batı bağlantısı

MUJAO lideri Ömer Hamaha 2000 yılı sonlarında Schengen vizesi ile Fransa'da 40 gün kaldığını iddia ediyor. Mali'nin kuzeyindeki İslamcı militanlara katılmaya çalışırken yakalanan Batılılardan söz ediliyor.

Şimdi de Ayn Emnas'taki saldırganlar arasında Kanada vatandaşı birinin bulunduğuna dair bilgiler var.

Batı Avrupa'dan bakıldığında tehlikeli bir tablo ortaya çıkıyor ve para ve militan tedariki anlamında Batı ile bağlantı ihtimali var.

Ancak tehlikeyi abartma ve tek tek parçalar yerine bütün üzerinde yoğunlaşma tehlikesi sözkonusu.

Bu gruplar arasında bağlantı kurmak ve onları ideolojik olarak birbirine yakın görmek mümkün olsa da, aynı hedeflere sahip olduklarını ya da birlik halinde hareket ettiklerini söylemek mümkün değil.

El Kaide gibi uluslararası bir örgütün bayrağı altında hareket ettiklerini söyleseler de yerel sorunlar uluslararası sorunların önüne geçecektir.

Tarihsel olarak da İMEK bağlantılı hücreler Avrupa'da terörist eylem yapmayalı epey oldu.

Son yıllardaki birkaç eylem planı Eş-Şebab ile bağlantılı olmakla birlikte, onların Batıya saldırıya geçtiği sonucunu çıkarmak zor görünüyor.

Asıl tehlike Batı'nın Afrika'daki çıkarlarına yönelik. Batı, uluslararası arenada dikkat çekmek isteyen grupların Ayn Emnas gibi tesisleri hedef alması ihtimaline karşı bu tür işletmeleri yeniden gözden geçirmek durumunda kalacağı gibi, Fransa'nın Mali'deki, genel olarak da Batılı güçlerin diğer bölgelerde bu gruplara karşı girişimlerinin intikamı meselesini de gözönünde tutmak zorunda olacak.

* RUSİ - Kraliyet Silahlı Kuvvetler Enstitüsü

BBCT


Türker Ertürk: İKİYÜZLÜ BATI
Haberler - Türker Ertürk
22 Ocak 2013



Günümüzde Afrika kıtasının nüfusu 1 milyara yaklaşıyor ama bunun yarısı günde bir dolara yaşıyor. Üzerinde 56 devletin olduğu bu kıta dünyada açlığın en yüksek ve en yaygın olduğu yerdir.

Halbuki dünyadaki maden kaynaklarının yüzde 20’si bu kıtada. Stratejik olan ve nadir bulunan kıymetli madenler açısından bakarsak dünyanın en zengin bölgesi. Yer kürenin hidroelektrik potansiyelinin yüzde 40’ı burada. Afrika yeraltı su kaynakları bakımından da çok zengindir. Kıtanın diğer bir avantajı da zengin maden kaynaklarının işlenmemiş olmasıdır.

Afrika bu kadar zenginliklere sahip olmasına rağmen varlık içinde yokluk çekmekte. Bunun nedeni ise Batı’nın bu kıtadaki sömürgecilik ve emperyalist geçmişi, çıkar çatışmaları ve bunun tetiklediği bugünde devam eden bitmez tükenmez savaşlar ve darbeler.

Zengin kaynakları nedeniyle Afrika bugün de emperyalizmin daha da artan ilgisi altındadır. En başta ABD olmak üzere Batı’nın bu kıtaya ilgisi hegemonyanın ve sömürünün devamı içindir. Demokrasi, çatışmaların sonlandırılması, açlığın ve fakirliğin bitirilmesi asla söz konusu değildir.

Darbecileri koruma operasyonu

Geçen sene Mart’ta askeri eğitim ve öğretimini ABD’de almış 1973 doğumlu Yüzbaşı Amadou Haya Sanogo, Mali’de demokratik bir seçimle iktidara gelmiş Başkan Amodou Toumani Toure’ye karşı darbe yapar ve iktidara gelir.
Bunun üzerine Mali’nin kuzeyi isyan eder, içlerinde El Kaide bağlantılı grupların da bulunduğu İslamcı militanlar ülkenin üçte ikisini ele geçirirler, güneye doğru ilerlerler ve başkent Bamako’yı hedef alan askeri operasyon başlatırlar.

Bu gelişmeler nedeniyle 11 Ocak 2013’de Fransa kuzeydeki isyancılara veya daha doğru bir söylemle darbeye direnenlere karşı askeri harekat başlatır. Fransa’ya ait Mirage savaş uçakları ve Gazalle helikopterleri Mali’nin kuzeyini bombalamaya başlar ve hala devam etmektedir. Fransa’nın Mali’deki askeri harekatına başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batı destek verir.

El Kaide yanlış zaman ve yerde savaşmaktadır. Suriye’de savaşan silah arkadaşları ABD, İngiltere ve Fransa’nın azami desteğini alırken burada savaşanlar bombalara maruz kalmaktadır. Burada önemli olan ne olduğunuzun değil işbirlikçi olup olmadığınızın önemli olduğudur.

Adaşına yardım etmedi

Mali’de bunlar olurken Orta Afrika Cumhuriyeti’nde tam tersi olmaktadır. Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanı Francois Bozize ülkenin doğusu ve orta kısmında bazı şehirleri ele geçiren ve başkent Bangui’ye saldırmak isteyen isyancı Seleka Koalisyonu’na karşı Fransa ve ABD’den yardım ister fakat adaşı Francois Hollonde’da dahil olmak üzere yanıt olumsuz olur. Bozize’ye isyancılarla anlaşması tavsiye edilir.

Afrika’da olanların Ortadoğu’dan farkı yoktur. Hegemonyaya ve sömürüye direnmek cezalandırılmayı gerektirmektedir. Direnç gösteren demokrat veya diktatör hiç fark etmez mutlaka başına felaket getirilir, İşbirliği yapan ise yüceltilir!

Afrika Birliği tamamen ABD’nin güdümüne girmiş durumdadır. ABD tarafından silahlandırılan, finanse edilen ve yönetilen 17 bin Afrikalı asker Somali’de bulunmaktadır. ABD Afrika’da üsler zinciri kurmaktadır. ABD Özel Kuvvetleri, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ( Eski adı Zaire ), Uganda, Güney Sudan ( Batı’nı desteği ile 2011’de Sudan’dan ayrıldı ) ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde çok aktif olup görünürde Tanrı’nın Direniş Ordusu ( Lord Resistance Army ) adlı Ugandalı gerilla lideri Joseph Kony’i aramaktadır.

ABD isyanın arkasında

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde M23 ( 23 Mart Hareketi ) isimli isyancı grup ülkenin doğusunda bazı şehirleri ele geçiriyor ve başkent Kinşasa’yı tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler ( BM ) raporlarına göre M23’ün arkasında ABD var.

Merak ediyor musunuz? Niçin ABD nüfusu 71 milyon, yüzölçümü Türkiye’nin üç katı büyüklüğünde, 1960’da Belçika’dan bağımsızlığını kazanmış, resmi dili Fransızca olan Orta Afrika ülkesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile bu kadar yakından ilgileniyor?

Tabi ki nedenler duygusal değil. Demokratik Kongo Cumhuriyeti özellikle stratejik ve nadir bulunan madenler bakımından çok zengin. Sadece birkaç örnek verirsek; dünyadaki elmasın yüzde 30’u ve Koltan’ın yüzde 80’i bu ülkede. Koltan madeninden niyopyum ve tental üretiliyor. Bunlar cep telefonu, play station, bilgisayar ekranı gibi ileri teknoloji içeren ürünlerde kullanılıyor. Bu ham maddelere Çin’in de çok ihtiyacı var.

Afrika’daki savaşları, darbeleri, karşı darbe girişimlerini, isyanları, emperyalist müdahaleleri ve bu kıta üzerinde de gelişen ABD-Çin soğuk savaşını daha iyi anlayabilmeniz için ABD Enerji Bakanlığı ( U.S.Department of Energy ) tarafından çıkarılan ve her yıl güncellenen ve internet vasıtası ile erişebileceğiniz Kritik Malzeme Stratejisi ( Critical Materials Strategy ) dokümanına göz atmanız yeterlidir. Bu tür dokümanların gizli eklerinin de olduğunu bilmenizi isterim.

Halen Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli olan Tümamiral Semih Çetin’in yeni çıkan “ Bir ihanetin öyküsü “ kitabını okumanızı öneririm.

Kaynak: http://www.ilk-kursun.com/haber/134748

Şehid Kaddafi'nin füzeleri. Mali'de
23.01.2013

Şehid Kaddafi'nin füzeleri. Mali'de: Sömürgeci-işgalci Fransız askerleri için çok iyi bir sürpriz...
MBR Haber

Fransa'nın Mali'deki işgali sürüyor: En az 200 ölü
25 Ocak 2013



Fransa'nın İslâm ülkesi Mali'ye karşı başlattığı işgalde bugüne kadar 200 kişi hayatını kaybetti.

Fransa'nın Mali'de başlattığı askeri işgal sürüyor. Bu işgale işbirlikçi Mali ordusu ile Afrika Birliği askerleri de katılıyor. Ülkenin kuzeyindeki çatışmalarda insan hakları ihlalleri yapıldığına ilişkin haberler geliyor.
haber 1001

Mali Büyükelçimiz ve Zaman muhabirinin Fransa aşkı!
Sinan Tavukçu
27 Ocak 2013



Zaman Gazetesi’nin Kahire Muhabiri Cumali Önal, Mali’nin başkenti Bamako’dan gönderdiği 26.01.2013 tarihli makalesinde*, Türkiye’nin Bamako Büyükelçisi Kemal Kaygısız’ın Fransız müdahalesini şöyle değerlendirdiğini yazmıştı:

“Ülke bütçesinin neredeyse yarısının uluslararası yardımlardan sağlandığını ifade eden Türkiye’nin Bamako Büyükelçisi Kemal Kaygısız, ülkenin en önemli gelir kaynağının tarım ve altın olduğunu, Mali’nin altın üretimi bakımından Afrika’da üçüncü olduğunu ifade ediyor. Fransa’nın Avrupa ile denizden komşu Cezayir’in hemen yanı başındaki Mali’nin isyancıların hele hele El Kaide gibi tehlikeli bir örgütün kontrolüne girmesini hiçbir şekilde istemediğini, bundan dolayı müdahale ettiğini vurgulayan Kaygısız, müdahale ile Fransa’nın hem bölge halkları arasında ve hem de Batı dünyasında büyük bir prestij ve destek sağladığının altını çiziyor.”

Türkiye’nin menfaatlerini temsil etmekle görevli büyükelçinin bu analizi, eğer haber kaynağı doğru intikal ettirmişse, gerçekten vahim bir açıklamadır, ve Türk Dış Politikasının yönelimleriyle taban tabana zıttır.

Bugün Mali’yi yeniden kolonileştirmek için atağa kalkan Fransa, yüz yıl önce Büyük Sahra’yı bütünüyle kolonileştirmeye teşebbüs ettiğinde, karşısında sadece bizi bulmuştu. Osmanlı Devleti, 1870 yılından itibaren Trablusgarp eyaletine bağlı kazalar kurup bu bölgeyi idaresi altına almış ve Avrupalı işgalcilere karşı buraları korumuştu. Osmanlı Devleti’nin güçten düştüğü 20’inci yüzyılın başında Büyük Sahra’da kontrolü ele geçiren Fransa, sömürgeleştirdiği Mali’ye ancak 1960 yılında bağımsızlığını vermişti. Türkiye Cumhuriyeti 90 yıl boyunca, bu bölgelere olan alakasını tam manasıyla kesmiş, Afrika’ya ve onun meselelerine genellikle Batılı devletlerin zaviyesinden bakmıştı.

Ancak Yeni Türkiye, 2010 yılı Şubat ayında Mali Cumhuriyeti’ne ilk defa bir büyükelçi tayin ederek bu ülke ile diplomatik bağını en üst seviyede kurmaya başladı. Afrika’da bir aktör olarak sahneye çıkan Türkiye’nin Mali konusundaki dış politikası da tabii olarak Fransa’nın müdahalesine karşı pozisyonda şekillendi. Nitekim, Dışişleri Bakanı Davutoğlu 18 Ocak 2013’te yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Mali'de tek taraflı müdahalelere karşı olduğunu, yürütülen çalışmaların BM çatısı altında olması gerektiğini ifade etti.

Fransa’nın müdahalesi insani amaçlı mıdır?

Büyükelçi açıklamasında, Mali’nin terörist saldırısı altında bulunduğunu, bu sebeple Fransa’nın Akdeniz kıyılarının tehdit altında bulunduğunu ve Fransa’nın müdahalesinin hem bölge halkları tarafından ve hem de Batı dünyası tarafından desteklendiğini, bu müdahale ile Fransa’nın büyük bir prestij kazandığını iddia ediyor. Bu iddia ne yazık ki, Fransız propagandasının nasıl güçlü bir zemin bulduğunu ortaya koymaktadır.

Mali krizinin esası, Büyük Sahra’da yaşayan Tuareglerin dört ülke sınırı içinde dağıtılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Batılı ülkeler siyasi olarak Afrika’dan çekilip, 1960’lı yıllarda Afrika ülkelerine bağımsızlıklarını verirken Tuaregleri, Cezayir, Mali, Nijer ve Libya gibi dört ülke toprakları içinde kalacak şekilde, tarihlerinde olmayan bir bölünmeye maruz bıraktılar (kısmen de Burkina Faso’da da Tuareg mevcuttur). Bu dört Tuareg bölgesi, zengin uranyum, altın, petrol ve fosfat yataklarının bulunduğu coğrafyadır. Tuaregler bilinçli olarak dört ülkeye dağıtılırken, onların otoritesi altında yaşadıkları ülke yönetimleri ile sürekli çatışmaları, bu zengin kaynaklar üzerinde hâkimiyet tesis edecek istikrarlı hiçbir yönetimin kurulamaması planlanmıştır. Nitekim, bu çatışmaları sürdürmek üzere Fransızlar bir yandan Tuaregleri devamlı silahlandırmışlar, diğer yandan istikrarsızlaştırılan zayıf Afrika Devleti yöneticilerine hâmi ve kurtarıcı olarak sahip çıkarak bu kaynaklar üzerinde kontrollerini devam ettirmişlerdir.

İşin Özü, Afrika’nın Zenginliklerini Yeni Yükselen Güçlere Kaptırmamaktır

Ancak son on yıl içinde, Afrika’nın eski sahiplerinin karşısına yeni rakipler çıkmıştır. Afrika bundan sonra, yeni yükselen güçler Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye ile eski düzeni temsil eden Fransa, İngiltere ve ABD arasında artan rekabete sahne olacaktır. Nitekim, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013’ün ilk yurtdışı gezisini Gana, Nijer ve Senegal’e yapmış olması, Türkiye’nin Afrika politikasının önceliğini göstermektedir. Fransa’nın eski koloni siyasetine dönmesinin sebebi, Afrika’daki üstünlüğünü bu rekabete kaptıracak olmasıdır.

Nijer’de yaşanan gelişmeler Afrika’nın eski sahiplerinin gözünü korkutmuştur. Dünyanın en büyük uranyum rezervine sahip Nijer hükümeti, uranyum madenlerinin işletme hakkını Çin, Hindistan, İngiltere, Güney Afrika, ABD, Kanada ve Avustralya şirketlerine vermek suretiyle, Fransa’nın Nijer’deki uranyum işletme tekeline son vermiştir. Elektrik üretiminin %70'ini nükleer santrallerden sağlayan Fransa’nın, Mali'de de aynı akıbetle karşılaşmamak için harekete geçtiği ortadadır. Fransa ve Avrupa Birliği zengin uranyum kaynaklarına sahip olan Mali'yi, Nijer gibi, başka ülkelerle paylaşmak istememektedir. Avrupa'nın içinde bulunduğu finansal krize rağmen Fransa'nın aldığı büyük riskin başka rasyonel açıklaması da bulunmamaktadır.

Mali hükumetinin muhalifler ya da teröristler olarak bahsettiği ve Fransa’nın müdahalesi için bahane olarak gösterdiği unsurlar, ağırlıklı olarak, Kuzeybatı Afrika’nın Tuaregleridir. Mali’nin Kuzeyinde Tuareglerin kontrolü ellerine geçirmeleri üzerine, ordu seçilmiş hükümeti devirmiş ve yönetime el koymuştur. Fransa’yı müdahaleye çağıran, işte bu darbeci hükumettir. Fransa’nın Mali'nin kuzeyini radikal İslamcılardan temizlemek ve Mali'nin toprak bütünlüğünü sağlamak üzere müdahale ettiği iddiaları önceden tasarlanmış bir planı meşrulaştırmak için yapılan bir propagandadan ibarettir.

Ya Zaman Gazetesi muhabirine ne demeli?

Zaman Gazetesi’nin Kahire muhabiri Cumali Önal’ın “Kuzeyi işgal altında olan ülkenin diğer yüzü” adlı makalesi, tam bir emperyalizm yardakçılığının belgesi gibidir. Bu yazı sanki, Türkiye’de Fransa’ya yönelik tepkilerin önünü kesmek ve bu müdahaleyi meşrulaştırmak için yazılmıştır. Fransa’nın insani (!) operasyonunu yere göğe sığdıramayan muhabir, Mali halkının Fransa’ya olan minnettarlığını 26 Ocak 2013’te Zaman Gazetesi’nde yayımlanan makalesinde şu cümlelerle ifade etmektedir:

“Ülkenin kuzeyinde Fransız destekli orduyla isyancılar arasında süren savaş, başkent Bamako’yu fazla etkilememiş. Halk, niyetlerinden emin olmasa da Fransa’ya minnettar.”

“Başkent Bamako’da hayat olabildiğine normal devam etmesine rağmen kulaklar kuzeyden gelen haberlerde. Mali ordusunun yanında yer alarak isyancıları geri püskürten Fransızlara karşı hayranlık ise tavan yapmış durumda. Her tarafta Mali bayraklarının yanında Fransız bayrağı da görmek mümkün.”

“Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer almasına rağmen, son yirmi yılda ülkede hakim olan demokratik ortam toplumsal barışı adeta tahkim etmiş. Ancak halk, kuzeydeki son isyanların bu dinamikleri altüst etmesinden endişeli. Bundan dolayı isyancıların ilerleyişini durduran Fransa, bir kurtarıcı gibi görülüyor. Bingazi’yi kuşatan Kaddafi güçlerine karşı operasyon düzenleyen Fransızlara Libya’da duyulan hayranlık gibi.”

Allah kimsenin istikametini şaşırtmasın!

*Cumali ÖNAL, “Kuzeyi işgal altında olan ülkenin diğer yüzü”

Haber10

Haçlı dayanışması: İngiltere'den Fransa'ya işgal için asker desteği
30 Ocak 2013



İngiltere Mali’deki işgale destek amacıyla bölgeye asker sevk etmeye hazırlanıyor.

İngiltere, Fransa’nın eski sömürgesi Mali’de yürüttüğü işgale destek amacıyla bölgeye asker sevk etmeye hazırlanıyor. Kanada ise Mali'deki askeri, sivil ve diplomatik unsurlarının güvenliğini sağlamak için ülkeye özel kuvvetler timi gönderdiğini açıkladı.

İngiltere Başbakanı David Cameron, Ulusal Güvenlik Danışmanı Kim Darroch’u daha ileri askeri destek sağlama konusunda görüşmeler yapmak üzere Paris’e gönderdi. Fransızların taleplerini somutlaştırmasıyla birlikte önümüzdeki günlerde bölgeye değişen sayılarda asker gönderilebileceği tahmin ediliyor.

İngiltere halen 2 adet C-17 kargo ve 1 Sentinel keşif uçağını işgalci Fransızların emrine vermiş durumda… Ayrıca Britanya Özel kuvvetlerine bağlı bir grup askerin de Fransız güçlerine danışmanlık yapmak üzere Mali'de olduğu bildiriliyor.
haber1001

Mali sessizliğinin sebebi ne?
Bayram Coşkun
29/01/2013



Yaklaşık 2 hafta oldu.

Yüzde 99'u Müslüman olan Batı Afrika ülkesi Mali'de Fransa işgali ve elbette ki katliamı devam ediyor.

Fransızlar (işbirlikçi yönetimle birlikte) 15 gündür Müslüman katlediyor, dünya seyrediyor.

Pardon seyretmiyor açıktan açığa destekliyor.

AB, ABD, BM, NATO ve daha ne varsa hepsi ama hepsi Fransa'nın yanında.
Bu küresel güç odaklarının emrinde olan yerli ve yabancı basın da öyle.
Şimdi Mali'ye bir virgül koyup Suriye'ye geçelim.

Bu ülkede BOP ekseninde yaklaşık 2 yıldır bir isyan hareketi yaşanmakta.
Bu kapsamda Suriye'de istihdam edilen çoğu ithal binlerce terörist aynı çevrelerce bize özgürlük isteyen halk olarak lanse ediliyor.
Sizce bu ne demek?

İzah edelim..

İşin püf noktası haçlı uşağı olup olmamak.

Eğer haçlının emrindeyseniz, onun askeri olmuş iseniz siz bir özgürlük havarisisiniz.

Yok eğer siz haçlı planlarına karşı çıkıyorsanız, işgale direniyorsanız, milli bir tavır ortaya koyuyorsanız azılı bir teröristsiniz.

Demek ki neymiş,

Haçlı uşakları iyi, güzel insan diğerleri terörist.

İşin özeti bu!

Siz bakmayın o medeniyetler ittifakı saçmalığına, siz bakmayın dinlerarası dşiyalog safsatasına.

Bu bir medeniyet savaşıdır.

Bu bir hak- batıl mücadelesidir.

Şimdi gelelim yeniden Mali'ye ve bizimkilere.

Her fırsatta Suriye'ye, Esad yönetimine verip veriştiren Davutoğlu-Erdoğan ikilisinden aradan geçen 2 haftaya rağmen Mali'deki vahşete bir tepki cümlesi duymadık.

Neden sessizler acaba?

Sizce neden?

Madem derdiniz Müslüman kanının akmasına engel olmak neden bu tavrınızı Mali'deki Müslümanlar için de sergilemiyorsunuz.

Neden?

Acaba bu suskunluğunuzun nedeni stratejik ortağınız ABD'nin Fransa'nın yanında olması olabilir mi?

Yoksa siz konuşurken vicdanınızın, halkınızın sesini değil de Washıngton'un sesini mi dinliyorsunuz.

Diyelim ki Fransa bastırdı ve Mali'ye NATO operasyonu kararı aldırdı.
Bu durumda bizimkiler sizce nasıl bir tepki verir.
Bence önce şöyle söylerler.

''Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO'nun ne işi var Mali'de? NATO mensubu olan ülkelerden birine herhangi bir müdahale yapılması halinde böyle bir şeyi gündeme getirebilir. Bunun dışında Mali'ye nasıl müdahale edilebilir? Bakın Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez''

Bu sözler size bir yerlerden tanıdık geldi mi, mesela Libya'dan?
Neyse biz sorumuza dönelim.

Bence önce böyle efelenirler ardından da herkesten önce NATO gücü olarak yola revan olurlar.

Aslında Türk topraklarını operasyonun merkez üssü yaparlar diyeceğim ama Mali bir hayli uzak olduğundan böyle bir şansları yok. Yine de belli olmaz.

Kaynak: http://gencbakis.org/YD439_mali-sessizliginin-sebebi-ne-.html

Haçlıbaşı Hollande: Mali'deki işgal henüz bitmedi
2 ŞUBAT 2013

Haçlıbaşı Hollande ve İşbirlikçi Mali diktatörü Diouncounda

BBC'nin haberine göre; Mali'nin ihaçlı işgali altındaki Timbuktu kentini ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Fransız ve işbirlikçi Mali kuvvetlerinin sürdürdüğü işgal harekatın tamamlandığını farzetmenin yanlış olacağını kaydetti.

Timbuktu'da işbirlikçiler tarafından ''Yaşasın Fransa'' sloganları ile karşılanan Hollande, işgalci Fransız askerlerin ne kadar süre gerekiyorsa Mali'de kalmaya devam edeceğini söyledi.

İşbirlikçi Mali diktatörü Diouncounda Traore de efendisi Hollande'in savaşın henüz bitmediği açıklamasına destek verdi.

İşgalci haçlı Fransız ordusunun Mali'deki saldırısı üç haftayı doldurmuş bulunuyor.

Ülkede işgale halihazırda 3500 Fransız askeri katılıyor.

Öte yandan Birleşmiş Milletler, kuzeyde silahlı İslamcılara destek vermekle suçlanan Arap ve Tuareg toplumlara karşı misilleme saldırılarda bulunulduğu yönünde kendilerine çok ciddi iddiaların ulaştığını söylüyor.
Arap ve Tuareg toplumun üyelerine karşı linç eylemleri düzenlendiği ve evlerinin yağmalandığı haberleri geliyor.
haber1001

Moritanya’daki kamplara yerleşen Malili mültecilerin sayısı 60 bini buldu!
03.02.2013

Mali’den kaçan sığınmacılar Moritanya’daki kamplara yerleştiriliyor. Sığınmacılar, sağlık kontrolünden geçtikten sonra kayıt altına alınıyor. Yetkililer mülteci sayısının 60 bini bulduğunu söylüyor
Fransa’nın Mali’nin kuzeyinde yürüttüğü operasyon binlerce kişiyi Mülteci durumuna düşürdü.

Moritanya’nın doğusunda bulunan Fassala bölgesine gelen Malili sığınmacılar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra kayıt altına alınarak Mülteci kamplarına yerleştiriliyor.
Mali’nin kuzeyini ele geçiren Fransa askerleri ve Mali ordusunun güvenliği tam olarak sağlayamaması ve ordunun, bölge halkını isyancılara destek vermekle suçlaması nedeniyle ülkelerinden kaçan Malili sığınmacılar, hayatta kalmak için Moritanya sınırına geliyor. Sınırda Moritanyalı yetkililer, sağlık kontrolünden geçirdikleri sığınmacıları kayıt altına alarak kamplara gönderiyor.
Moritanya sınırına kurulan öncü kampa alınan Malili ailelerin çocuklarına aşı vuruluyor. Uzun yolculuk nedeniyle bitkin oldukları gözlenen insanlara yemek ve su veriliyor.

Çocukların çoğunluğu oluşturduğu öncü Mülteci kamplarında, yaşlılar da uzun yolculuğun ardından dinleniyor.
Günün farklı zamanlarında öncü kamplara ulaşan Malili sığınmacıların sayısı 60 bini aşarken, Moritanya sınırına gelenlerin günlük sayısı ortalama 600 iken, zaman zaman 1400′ün üzerine çıkıyor. Mali’den araç ile gelemeyenler ise sınıra yakın bölgelerden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) araçlarıyla öncü kamplara ve oradan da kalıcı Mülteci kamplarına götürülüyor.
Sığınmacıların sayısının giderek artması nedeniyle zor durumda kalan Moritanyalı yetkililer ise sığınmacıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için daha fazla yardım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Türk gazetecilerin görüntülediği Moritanya sınırındaki ön kampa alınan sığınmacılar, daha sonra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kontrolündeki Fassala bölgesinde bulunan büyük kamplara kalıcı olarak yerleştiriliyor.
KAYNAK; Suriye Gerçekleri

Fransa Mali’ye bomba yağdırmaya devam ediyor!!
03.02.2013

Fransa 30 savaş ve tanker uçağıyla Mali’yi kana boyuyor
Fransa Mali’ye bomba yağdırmaya devam ediyor.
Fransa Ordusu Genel Sekreteri Tiri Burkar El-Cezire sınırı yakınlarında, geniş çaplı operasyonlara başladıklarını bildirdi.
Tiri Burkar, Kidal’da gerçekleştirilen , 30 savaş ve tanker uçağı kullandıkları operasyonda, isyancıların eğitim kamplarını bombaladıklarını açıkladı.
Fransız askerleri Gao ve Timbuktu’yu isyancıların ellerinden aldıktan sonra, Kidal Havaalanı’na yerleştiler.
Ayrıca Fransız ordusu, bugün günün ilk saatlerinde Mali’nin Tessalit kentini de bombaladı.
Kaynak; Suriye Gerçekleri
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    EntellektuelForum Forum Ana Sayfa -> İSLÂM DÜNYAS! Tüm zamanlar GMT
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com


Start Your Own Video Sharing Site

Free Web Hosting | Free Forum Hosting | FlashWebHost.com | Image Hosting | Photo Gallery | FreeMarriage.com

Powered by PhpBBweb.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com